Da Vinci sifresi

Page 129

Leylek gibi bir polis memuru dışarı çıkıp, barikatın birkaç metre ilerisinde ona durmasını işaret etti. Dışarıda dört devriye arabası park etmişti. Vernet durdu. Şoför şapkasını daha da aşağı indirerek, kültürlü terbiyesinin elverdiğince kaba görünmeye çalıştı. Direksiyonun başından ayrılmadan kapıyı açtı ve sert yüzlü ajana baktı. Vernet sert bir ses tonuyla, "Geçiş iznin var mı?" diye sordu. Ajan, "Je suis Jérome Collet," dedi. "Adli polisten teğmen." Kamyonun yük kasasını işaret etti "Bunun içinde ne var?" Vernet bozuk bir Fransızcayla, "Nerden bileyim?" diye karşılık verdi. "Ben sadece bir şoförüm." Collet etkilenmişe benzemiyordu. "İki suçluyu arıyoruz." Vernet güldü "O halde doğru yere gelmişsiniz. Şoförlüğünü yaptığım bu heriflerden bazılarının o kadar çok parası var ki, mutlaka suçlu olmalılar." Ajan, Robert Langdon’ın pasaport resmini kaldırdı. "Bu adam bu gece bankanıza geldi mi?" Vernet omuzlarını silkti. "Hiç fikrim yok. Bizim müşterilerin yanına girmemize izin vermiyorlar. İçeri girip ön masaya sormanız gerekiyor." "Bankanız içeri girmek için bizden arama belgesi istiyor." Vernet tiksintili bir ifade takındı. "Müdürler. Ağzımı açtırmayın benim." 'Kamyonu açın lütfen." Collet yük kasasını gösteriyordu. Vernet ajana bakarak, iğrenç bir kahkaha attı. "Kamyonu açmak mı? Bende anahtarları var mı sanıyorsunuz? Bize güvendiklerini mi düşünüyorsunuz? Bana ödedikleri bozuklukları görmeniz lazım." Ajan şüpheli bir ifadeyle, başını yana doğru eğmişti. "Kendi kamyonunuzun anahtarlarının sizde olmadığını mı söylüyorsunuz?" Vernet başını iki yana salladı "Yük kasasının anahtarları yok. Sadece kontak anahtarı. Bu kamyonlar, yükleme havuzundaki denetçiler tarafından mühürleniyor Sonra birisi yük kasasının anahtarını varış yerine götürene kadar kamyon yerinde bekliyor. Anahtarların alıcıya ulaştığı çağrısını aldıktan sonra, yola çıkmak için onay alıyoruz. Daha önce değil. Hiçbir zaman ne taşıdığımı bilmem." "Bu kamyon ne zaman mühürlendi?" "Saatler önce olmalı. Bu gece St. Thurial'a kadar gideceğim. Kargo anahtarları oraya ulaşmış." Ajan hiç cevap vermeden susuyor, gözleriyle adeta Vernet'nin zihnini okumaya çalışıyordu. Bir ter damlası Vernet'nin burnundan aşağı akmak üzereydi. Burnu ceketinin koluyla silip, yolunu kesen polis arabasını işaret ederken, "Sakıncası var mı?" diye sordu' "Çok uzun bir yolum var." Ajan, Vernet'nin kolunu göstererek, "Bütün şoförler Rolex mi takıyor? " diye sordu. Vernet başını eğip baktığında, ceket kolunun altından parlayan son derece pahalı saatinin kayışını gördü. Merde. "Bu bok mu? St. Germain des Prés'teki Tayvanlı sokak satıcısından yirmi euroya aldım. Size kırka satarım." Ajan biraz duraksadıktan sonra kenara çekildi. "Hayır teşekkürler. Güvenli yolculuklar." Kamyon sokağın elli metre uzağına gidene kadar Vernet nefes almadı. Şimdi başka bir sorunu vardı. Yükü. Onları nereye götüreceğim?


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.