2017 sancak lisesi dergisi

Page 1


İçindekiler Sancak Anadolu Lisesi Yayınları Ankara

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi……………...……………………………..I İstiklal Marşı..........................…………………………………………….II Vizyonumuz ve Misyonumuz………………………………………….…III

Yıl: 2017 Sayı:1

Okul Müdürü Hüseyin İZMİR’in Yazısı ….……...…………………….....2 Okul Müdür Yardımcılarımız…………………………………..................3 Ulviye Hocanın Kaleminden..…………………………………….…….....4

İmtiyaz Sahibi Hüseyin İZMİR Okul Müdürü EDİTÖR: Sadegül KONAÇ Koordinatör Öğrenciler: Mert YÜKSELEN İlker DEMİRKAYA Sonay Aleyna GÖBÜT İnceleme Kurulu: Necla BAYRAM Berrin İNCEÖZ DOMBAZ Sadegül KONAÇ Ayşe ADES Ulviye KAPUSUZ Elmas DEMİREL Nuray GÜNBAY Zeynep SÜT Baskı Lara Matbaa 0312 395 83 42

Hazırlanma Tarihi: 03.01.2017

Editör’ün Kaleminden…....…………………….…………………………..1

Okulumuz Tarihçesi ……………....………………………………….…...5 Başbakanımızın Okul Ziyareti ……………………………….…………...6 Anıtkabir Ziyaretimiz……………………………………………….…..…..7 Okulumuz………………………………………………………………..…..8 Öğretmenlerimiz……………………………………………………….…..10 TÜBİTAK 4006 Projeleri ……………………………….……………..…..11 Tübitak 4006 Projesi Misafirler……………………………………..........14 Zenginleştirilmiş Kütüphane………………...………............................15 eTwinning…………………………………….……………….….…..……..18 Kitap Okumanın Önemi…………………………..……………….…........19 Popüler Kültürle Yaşamak…………………..……………………..……...20 Duyarlı İnsan………………….………………………………………….....22 Sevgili Gençler……………………………………………………….…......23 Toplumun Temel Ahlakı………………….……………….................24 Mevlana’nın Hoşgörüsü……..…………………………………...….........25 Öğrencilere Göre Burçlar……………………………………………….....27 Sobadan Muhabbetler…,.………………………….………………..….....31 Dilin Kemiği Yok Ki………………………………………………………....32 Görsel Sanatlar Öğretmenimiz Ve Öğrencilerinin Çalışmaları…..........33 Lise Öğrencilerinin Beslenmesi……………………………………….......34 Kralların Oyunu…………………………………………….…….………...36 Müzik Etkinlikleri……………………………………………………….…..37 İngilizce Öğretmeni Serdar Hoca’nın Şiirleri.…………………………...38 Barış’ın Kaleminden Sevgi Dolu Şiirler.………………………………....39 Doğru Bilinen Yanlışlar (Galat-ı Meşhurlar)……………………............40 Mezunlar Röportaj…………..………………………………….……........41 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Gezisi……………..…………….……....42 12.Sınıflardan Tavsiye…………………………………………………….44 Aleyna Akyol’un Ata’ya Mektubu…………………………………………45 Uyku…….……………………………………………..………………........46 Lale……………………………………………………………………..…....47 Eğitime Dair………………………………………………………………....48 Sportif Başarılarımız……………………………………………………..…49 Faaliyetlerimiz………………………………………………………………52 29 Ekim Kutlaması…………….…………………………………………....57 10 Kasım….………………………………………………………………...60 Modern Pentatlon……………………………………………………….....63 Bayrak Grubu…………………….…………….......................................65 Şehitlerimiz Kalbimizde Unutmadık!..……………………......................67 Rehberlik………………………………………………………………….…68 Çalışanlarımız……………………………………………………………....69 Ne Umduk Ne Bulduk……………………………………………………...71 Sınıflarımız………………………………………………………………….72 Bulmaca……………………………………………………………….…….76 Başarı Tablomuz….…….……………………………………....................78 Matematik Karikatürleri……...……...………………………………..........80 Editör Yardımcısı Yazısı……...……...……………………………….......81


Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. c Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927



SANCAK ANADOLU LİSESİ MİSYONU Sancak Anadolu Lisesi öğrencilerini beden ve ruh sağlığı açısından hür ve bilimsel düşünme gücüne sahip, insan haklarına saygılı, üretici, girişimci, eleştiri ve değişme açık, vatan ve millet sevgisiyle dolu bireyler olarak yetiştirmektir.

SANCAK ANADOLU LİSESİ VİZYONU Geçmişin birikimleri ile geleceğin medeniyet ufuklarını çizmek…

SANCAK ANADOLU LİSESİNİN TEMEL DEĞERLERİ *Öğrenciler bütün çalışmalarınızın odak noktasıdır.

*Öğrencilerin, öğrenmeyi öğrenmesi ilk önceliğimizdir. *Hedefimiz, eğitimde teknolojiden en üst seviyede faydalanmaktır. *Yenilik ve değişime açık olmaktır. *Bütün bunları gerçekleştirebilmek için kendimize güveniyoruz ve sorumluluğumuzun bilincindeyiz.


SANCAK ANADOLU LİSESİ’NİN ARTIK BİR DERGİSİ VAR

Bir söze başlamak, bir yazıya ruh katmak çok zordur. Bir yazar eserini oluştururken tek bir sözcük için günlerce aylarca düşündüğünden söz eder. Bir mücevher işçisi söze kuvvet kazandırmak için kılı kırk yarar. İyi bir terzi değerli kumaşlardan hiçbirini ziyan etmeden bedene tam oturtmak için ince dokunuşlarda bulunur. Editör olarak kalemine sarılan,Sezai Karakoç ve Necip Fazıl gibi söz üstatları bizim yazdıklarımızı okusalardı gülümserlerdi diye düşünüyorum.

Evet, bizde Sancak Anadolu Lisesi olarak söze başladık. Yunus Emre'nin Mevlana'nın yıllar öncesinden gelen sesini yüreklerimizde duyduk. Onların zamanı susturan samimi içten sesi, sesimize ses oldu. Öğrencilerimiz bir arı kovanındaki arılar gibi her biri görevini bilerek okulumuz ve dergimiz için çalıştı. Bir vücudun azaları gibi, kimi duydu, kimi hissetti kimi işitti ben olmaktan çok biz olmayı öğrendik.Bazen küstük, bazen terk ettik, bazen vazgeçtik. Sitem ettik, yarı yolda kalmaktan korktuk, ama asla vazgeçmedik. Biliyorduk güle giden yollarda dikenler de vardı. Dikenler bazen elimize battı; bazen canımızı yaktı ama bu dergiyi elimize almak yeni doğmuş bir bebeğin heyecanıydı bizim için.

Üniversitede edebiyat bölümü okul gazetesi çıkarıyordu. Bu gazetede öğrenciler yazılar yazıyordu. Ben de yazmaya heveslendim. Yazdıklarımı hocama okuttum.Hocam bir gün, beni yazmaya heveslendirmek için olacak “Sen geleceğin muharririsin.”dedi.Ne demekti muharrir?Arapça bir kelime, sözlüğü karıştırdım yazar demekmiş, çok mutlu olmuştum.Aradan yıllar geçti yazmaya vakit kalmamıştı halbuki insan yazarak ve okuyarak kendini buluyordu.Kaybetmediğim küçük mutlulukları öğrencilerimle bu dergide paylaşmak istedim. Bu dergiyi oluşturuken her bir satır, her bir fotoğraf bir puzzle’ın parçalarıydı. Emekle, yürekle bu parçaları birleştirdik ve sizlerle paylaşmak istedik.

Biz bu dergide mükemmeli hedeflemedik, hayat paylaşınca güzel demek istedik. Okuduklarınızda öğrencilerimizin saf ve temiz kalplerini görmenizi isterim. Öğrencilerimizle beraber okul dergisi adına ilk adımlarımız. Bu ilk adımlarda yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum. Dergimizin cesur ve girişken kızı Sonay’a, sabırlı ve mütevazi öğrencim İlker’e , Yiğit’e, bizi hiçbir zaman yarı yolda bırakmayan Mert’e ve emeği gecen tüm arkadaşlarıma ve diğer öğrencilerime teşekkür ediyorum.

SADEGÜL KONAÇ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRT. EDİTÖR


Değerli Arkadaşlarım, Kıymetli Veliler ve Sevgili Öğrenciler; Okul dergimizin ilk sayısını siz değerli okurlarımıza sunmaktan derin bir mutluluk duyuyorum. Öncelikle okulumuzun eğitim öğretime açıldığı 2007 yılından bugüne kadar okulumuza emeği geçen herkese teşekkür ederim. İnsan yaptığı her işi en ciddi şekilde yapmalıdır. Biliriz ki nitelik; disiplin ve samimiyettir. Marka olmanın yolu kaliteyi arttırmaktan geçer. Akademik başarının yanında fiziksel donanınımız; Z kütüphanemiz, Konferans salonumuz, laboratuarlarımız, spor alanlarımız ve projelerimizle gençlerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Biliyoruz ki güçlü ve tam bağımsız olabilmek için bilim insanlarına, süper kahramanlara ihtiyaç vardır. Eğitim dünyayı değiştirebilmek için kullanabileceğimiz en güçlü silahtır, meyvesini uzun dönemde verir. Tabi ki aile bu konuda en büyük aktördür. Hedef sadece başarılı olmak değil; iyi insan, iyi yurttaş,iyi doktor, iyi mühendis, iyi teknisyen, iyi esnaf, iyi öğretmendir. İşte bu yüzden, eğitim ciddiyet ister. Her işin başı eğitimdir. Biz de eğitimciler olarak bunun en iyisini yapmanın gayreti içindeyiz. Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ‘Ümidim Gençliktedir’, "Vatan Çalışkan İnsanların Omuzları Üstünde Yükselir ve Hayat Bulur." diyerek sorumluluğumuzu yolumuzu çizmiştir. Dergimizin hazırlanmasında emeği geçen tüm öğretmen arkadaşlarımı ve öğrencilerimi, velilerimizi yürekten kutlarım. Sevgi ve Saygılarımla….

Hüseyin İZMİR Okul Müdürü


Özlem ÇAMUR (Müdür Yardımcısı)

Necla Bayram (Müdür Yardımcısı)


Ulviye Hoca’nın Kaleminden Okulumuz 2007 Eylül ayında açıldı. Sadece 9.sınıf olarak 14 şube ve 10 öğretmenle Kurucu Müdürümüz Recep AKDOĞAN tarafından eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlandı. Okulun açılışından günümüze okulun misyonu ve vizyonu doğrultusunda öğrencilerimizi yetiştirmenin gururunu taşıyorum. 2011 yılında ilk mezunlarımızı verdik. Şimdiye kadar mezun olan tüm öğrencilerimize hayatlarında mutluluklar ve başarılar diliyorum. Şuan okulumuz öğrencilerinin de okul başarısını ileriye taşıyacaklarını ve okulumuzu daha iyi temsil edeceklerini düşünüyorum. Öğrencilerimizin gayretli olduklarını görüyor ve onlara başarılar diliyorum. Beğendiğim bu sözleri sizinle paylaşmak istiyorum; *Güçlükler başarının değerini arttıran süslerdir. *Dünyada yeteneksiz insan yoktur. Sadece iyi eğitilmemiş ve iyi yönlendirilmemiş insanlar vardır.

Ulviye KAPUSUZ Biyoloji Öğretmeni


ÇANKAYA SANCAK ANADOLU LİSESİ Öğrenci Sayısı :635 Öğretmen Sayısı: 50

İli ve İlçesi :ANKARA/ÇANKAYA Web Adresi: http://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr/ http://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr/

Okulumuz 2007-2008 Eğitim-Öğretim yılında Sancakhttp://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr/ Lisesi adıyla açılmış, 2012-2013 http://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr/ Eğitim-Öğretim yılından itibaren ise Sancak Anadolu Lisesi olarak;635 öğrenci 50 genç http://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr/ dinamik öğretmen kadrosuyla eğitim-öğretime devam etmektedir.

vhttp://sancakanadolulisesi.meb.k12.tr / rehberlik odası,bilgisayar, fizik, Okul binamızda yirmi dört derslik, beş idare odası,iki

kimya ve biyoloji laboratuarları, müzik,resim atölyesi; 110 kişilik konferans salonu, spor salonu ve iki adet halı saha mevcuttur. Derslikler ve etüt salonlarımızın tamamı etkileşimli tahta ile donatılmıştır. Ayrıca okulumuz iki bin kitaplı Z Kütüphanesiyle Başkent’in donanımlı güzide okullarından biridir. Sporun birçok alanında başarılı sonuçlar almış, her yıl birçok öğrenciyi üniversiteye göndererek , TÜBİTAK projeleriyle marka okul olma yolunda hızla ilerleyen, bilimin ışığında, milli ve manevi değerlere sahip Atatürk Türkiye’sinin güler yüzlü bir lisesidir.


BAŞBAKANIMIZ OKULUMUZU ZİYARET ETTİ


OKULUMUZUN ANITKABİR’İ ZİYARETİ

Sancak Anadolu Lisesi olarak, Anıtkabir’i ziyaret ettik. Ata’mıza içten ve kalpten olarak duygularımızı ilettik. Ata’mız sen rahat uyu. Türk gençliği olarak bıraktığın değerlere sahip çıkacağız, her daim izindeyiz.


OKULUMUZ

ATATÜRK KÖŞEMİZ

BASINDA OKULUMUZ

KONFERANS SALONUMUZ

SPOR SALONUMUZ

OKULUMUZ


nm

BAHÇEMİZ

ÖĞRETMENLER ODAMIZ

LABORATUVARLARIMIZ

MÜZİK ATÖLYEMİZ

BASINDA OKULUMUZ


ÖĞRETMENLERİMİZ


TÜBİTAK 4006


EKTEN



MİSAFİRLERİMİZ TÜBİTAK 4006, 78 Proje ile okulumuzda başarılı bir şekilde gerçekleşmiştir... Bunlardan çoğu bu zamana kadar hiç yapılmamış projelerdir. Öğretmenler ve öğrencilerimiz çalışmalarıyla güzel başarılara imza atmışlardır. Milli Eğitim Müdür Yardımcımız Bayram GÜLEÇ, il ve ilçeden gelen misafirlerimiz ve okul müdürlerimiz bu özel günde Sancak Anadolu Lisesi’ni yalnız bırakmadılar.Kendilerine teşekkür ediyoruz.


Z KÜTÜPHANEMİZ Z Kütüphanemiz,nöbetçi öğretmen ve öğrencilerimizin denetimiyle 27.04.2016 tarihinden itibaren hizmete açılmıştır.Kütüphanemizdeki 1522 kitap uluslar arası Devvey Koduna göre kataloglanmış ve bölümlere ayrılarak yerleştirilmiştir.Kalan 400 kitabımızın kataloglama çalışması devam etmektedir.Ayrıca kütüphanemiz bünyesinde iki bilgisayar ,yazıcı ve internet bulunmaktadır. Konforlu,renkli,huzurlu ortamımızda kitaplarla nice yolculuklara çıkmak ümidiyle…


OKULUMUZUN ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ (Z KÜTÜPHANE’Sİ) Okulumuz Z kütüphane ile zenginleşti. 2000’ e yakın kitaplığımızla öğrencilerimize hizmet ediyor.

Sonay Aleyna Göbüt 0-F


ı

E-Twinning Nedir? E-Twinning, Avrupa’daki okullar için oluşturulmuş bir topluluktur. İletişim kurmak, işbirliği yapmak, projeler geliştirmek, paylaşmak; kısacası Avrupa’daki en heyecan verici öğrenme topluluğunu hissetmek ve bu topluluğun bir parçası olmak için, Avrupa ülkelerindeki katılımcı okullardan birinde çalışan personele (öğretmenler, müdürler, kütüphaneciler vb.) yönelik bir platform sunmaktır. E-Twinning, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin kullanımı vasıtasıyla gerekli destek, araçlar ve hizmetleri sağlayarak okulların herhangi bir konuda kısa ve uzun vadeli ortaklıklar kurmasını kolaylaştırarak Avrupa’da okul işbirliğini teşvik etmektedir. E-Twinning Portalı (www.etwinning.net) ana toplanma noktası ve çalışma alanıdır. 25 dilde mevcut olan E-Twinning Portalı’nın bugün yaklaşık olarak 230.000 bireysel üyesi bulunmaktadır. Portal, öğretmenlerin ortak bulması, proje oluşturma fikirleri paylaşması en iyi uygulama alışverişinde bulunması ve E-Twinning platformunda bulunan çeşitli özelleştirilmiş araçları kullanarak hemen birlikte çalışmaya başlaması için çevrimiçi araçlar sağlamaktadır.


Projemiz Hayat Buldu. Değerli Bakanımız Nabi Avcı’ya Projemizi Anlattık…

AVRUPA KALİTE ÖDÜLÜ

2015 Yılında, “I MAKE MY FIRST APP” isimli eTwinning projesini, okulmuz matematik öğretmenlerinden Elmas Demirel tarafından başarılı bir şekilde yürütülmüştür. Bu başarısından dolayı ,Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Vefa BARDAKCI tarafından okulumuza Ulusal ve Avrupa Kalite Ödülü verilmiştir.


KİTAP DEĞERLİDİR !

Zeynep SÜT Tarih Öğretmeni


POPÜLER KÜLTÜRLE YAŞAMAK Popüler kültür; zevkleri, hisleri, düşünceleri aynı standart insanı yaratmak için oluşturulmuş büyük bir balon mu? Aynı diziyi izleyen, gömleğini pantolonuna aynı şekilde sokan, saçlarını aynı renge boyatıp aynı tarzda kestiren, aynı olaylara aynı şekilde tepki veren(vermeyen!),aynı tornadan çıkma tek tip insan yığınları yaratan bir ucube mi? Halkı uyutmak, hissizleştirmek ya da en genel tabiriyle aptallaştırmak için kullanılan bir çeşit morfin mi? Üretim devlerinin kendiişlerini kolaylaştırmak için en sevilen ve en beğenileni yaratarak, üretimde standardı yakalamak için kullandıkları akım mı? Kültür seviyesi düşük olan toplumlara daha kolay empoze edilebilen, bu toplumlara belirli bir yaşam şekli dayatan sosyal bir dikte mi acaba popüler kültür? Popüler filmler, gösteriler, müzik ve videolar, televizyon programları gibi çok sayıdaki izleyici için yaratılan eğlence biçimleri mi? İdeolojilerin yerini eğilimlerin almasıyla insanların tekdüze hale getirilmesi mi? Arz-talep dengesini bozarak, ihtiyaçların bilinçaltında fazlalaştırılması sonucu marka tutkunluğu oluşturulması mı acaba? Anlık moda kavramı mı ya da aykırı olanları elemeye çalışan insanların sevdiği bir kavram mı yoksa? Kolay anlaşılır ve derinliği olmayan kavramların bütünü belki de. Bazıları daha da ileriye gider onu tanımlarken; insanların seçme ve ayırt etme yetilerini körelten bulaşıcı bir vebadan farksızdır onlara göre popüler kültür. Popüler sözcüğü, Latince halk anlamına gelen populas sözcüğünden geliyor köken olarak. Günümüzde halk tarafından beğenilen, onun zevkine uygun düşen, halka mal olmuş, kitlelere tercih edilen her şey için kullanılmakta.(Popüler müzik, popüler sanatçı, popüler politikacı, popüler sporcu, popüler şiir veya roman, popüler giyim şekli, popüler yemekler, popüler düşünce akımı, popüler meslek, popüler film v.b.) Sosyologlar popüler kültüre, iki bakış açısının hâkim olduğu görüşündeler: Birinci görüşçüler, popüler kültüre negatif bakanlar. Onlara göre dünyadaki sömürücü kapitalist sistemin üretim, piyasa, pazarlama ve tüketim anlayışı biçimlendirir popüler kültürü. Yani popüler kültür tamamıyla ticari ve tüketime yönelik bir kültürdür.


İkinci görüşe sahip olanlar olaya daha pozitif yaklaşanlardır.1950’lerden sonra gerçekleşen İletişim Devrimi sınıfsal ve sosyal farklılaşmaları ve statüleri yumuşatmış, geleneksel duvarları yıkmış,böylece,eşitliğin sağlanmasına büyük katkılar yapmıştır.İnsan hak ve özgürlüklerinin yaygınlaşmasında ,demokratikleşmede dolaylı da olsa olumlu rol oynamıştır.Bu sayede kültür üst sınıfların yarattığı ve yararlandığı toplumsal ürün haline gelmiştir.Mesela bu sayede sade bir vatandaş ile devlet başkanı, internet yolu ile aracısız ve kolayca iletişim kurar hale gelmiştir. Kültür bir halkın yaşama biçimi olduğu için, popüler kültürün içine halkın günlük yaşamının her boyutunu katabiliriz. Popüler kültür birçok aracı kullanarak konuşma biçimlerimizi, yeme içmemizi, giyim kuşamımızı, eğlence biçimlerimizi ve insan ilişkileriyle ilgili her konuda oluşan sosyal alışkanlık ve davranışlarımıza etki eder. Türkiye’de sosyal bilimciler popüler konusunu incelemişler ve bu sosyal olgu ile ilgili makaleler ve kitaplar yazmışlardır. Türkiye, popüler kültürü tüm özellikleri ve boyutlarıyla yoğun olarak yaşamaktadır. Hatta bu kültürü yaratan teknolojik ve ekonomik araçlar, mekanizmalar, örgütlenme ve kavramlar Batı’dan geldiği için bizdeki popüler kültür daha problemlidir. Örneğin iletişim araçlarının kullanımı(cep telefonu gibi)bizde daha görgüsüzcedir. Maddi olsun manevi olsun bu yeni kültürel öğeleri henüz tam hazmedemedik. Bu durumun yarattığı bir yapmacıklık, züppelik bütün günlük davranışlarımızda gözlenmektedir. Kitle ve tüketim kültürünün getirdiği tüm çelişik, abartılı, özentili,samimiyetsiz davranışlar sosyal yaşantımızın her alanını kaplamış durumdadır.Ancak popüler kültür,bu olumsuz görüntüye rağmen kaçınılmaz bir kültürel aşama olarak bizi etkilemekte,yeni kültürel değerler oluşturma fırsatı da vermekte ve bizi dönüştürmektedir.Çünkü insanı ve toplumu değiştiren en önemli faktör bilgi ve teknolojidir.Bu,kültürel ortamda iletişimin çok hızlı ve yoğun olması her türlü bilgi,düşünce ve duygunun bireyler arasında hızla yayılması ve sosyal etkileşimin artması demektir.Toplumdaki hızlı değişmeyi sağlayan mekanizma,aynı zamanda toplumsal denge unsurudur.Değişmenin baş döndürücü bir hızla gerçekleştiği bir ortamda diyalektik olarak hem olumlu hem de olumsuz öğelerin bir arada bulunması doğaldır.Olumsuzlukların çoğu yeni toplumsal aşamaya uyum sorunlarıdır. Sonuç olarak bu olguyu, sosyolojik açıdan değerlendirmek gereği vardır. Ona iyidirkötüdür,güzeldir-çirkindir şeklinde değer yargıları ve duygularla yaklaşmak pek doğru değildir.Bu,sosyokültürel bir süreçtir.Toplumun duygu ve düşünce dünyasında yer eden ve zamanla geleneklerimize katılan kültür öğeleri yaşama şansına kavuşacak ,diğerleri ise elenip unutulacaktır.Beğensek de beğenmesek de bu tarz bir kültür,sosyokültürel evrim içinde yerini almış durumdadır. AYŞE ADES TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ


DUYARLI İNSAN OLMAK NE DEMEKTİR ? Duyarlılık, elbette ki öncelikle şefkat hissine sahip olmakla başlar: Bir hayvanın acı çektiğini görünce bir şeyler yapmak, birinin arabasının lastiği patlayabilir diye yoldaki çiviyi kaldırmaktır, duyarlılık aynı zamanda. Duyarlı olmak, size ait oldukları için değil, olağanüstü güzelliklerinin farkında olduğunuz için insanlara, kuşlara, çiçeklere, ağaçlara karşı bir şeyler hissetmektir. Peki, bu duyarlılık nasıl yaratılır? Yoğun biçimde duyarlı olduğunuz anda, doğal olarak çiçekleri yolmazsınız; çevrenizdeki şeyleri yok etmemeye, insanları incitmemeye, yani gerçekten saygı ve sevgi duymaya dair içten gelen bir arzu taşırsınız. Sevmek, dünyadaki en önemli şeydir. Fakat sevgiden kastımız nedir? Birini, sizi sevdiği için sevmek “sevgi” değildir. Sevmek, karşılık beklemeden, olağanüstü şefkat hissine sahip olmaktır. Son derece zeki olabilirsiniz, tüm sınavlarınızı geçebilir, doktoranızı verebilir ve yüksek bir mevkiye gelebilirsiniz. Ama bu duyarlılığı, bu basit sevgi hissini taşımıyorsanız hayatınızın geri kalanında sefil olursunuz ve zavallı bir hayat yaşarsınız. Bu nedenle kalbinizin sevgi hissiyle dolu olması çok önemlidir. Çünkü ancak o zaman yok etmez, merhametsiz olmazsınız ve savaşlar da böylece son bulur. İşte o zaman, mutlu insanlar olursunuz. Krishnamurti'nin Bunları Düşün adlı kitabından.. Sevgiler,

Derya ORUÇ Almanca Öğretmeni


Sevgili Gençler! İlim ve irfan yuvası okulumuzun neşe kaynağı sizler; geleceğimizin güvencesi, milli birlik ve beraberliğimizin teminatısınız. İlim öğrenmenin, bizleri yaratan Allah’ın bir emri olduğunu idrak ederek; kendinize, ailenize, vatan ve milletimize faydalı bir birey olarak hayata atılmanın yolunun okuldan geçtiğini bilirsiniz. Okumak ve öğrenmek dinimizin de ilk emridir. Bu nedenle ‘’oku’’ emrine muhatap olan tek varlık insandır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bilenlerle bilmeyenlerin Allah katında bir olmadıklarını bildirir. İslam’ın ilk dönemlerinde ve ilk savaş olan Bedir savaşında sevgili Peygamber efendimiz arkadaşlarıyla istişare ederek şu kararı almıştır: Müşrik ordusundan esir alınan kişilerin serbest kalabilmeleri için maddi durumu iyi olanların fidye ödemeleri, maddi durumu iyi olmayıp okuma yazma bilenlerin, okuma yazması olmayan on Müslüman’a okuma yazma öğretmeleri sonucunda özgürlüklerine kavuşacakları kararı, dinimizin eğitim ve öğretime ne denli önem verdiğini ortaya koymaktadır. Peygamber efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti eğitim ve öğretimi hızlandırmış; yapılan mescitlerin bir bölümü eğitim öğretime tahsis edilmiştir. Mescid-i Nebevi (peygamber mescidi)’ninAshab-ı Suffa denilen bir bölümünde 400 öğrencinin öğrenim gördüğü çok önemli kişilerin bu okuldan mezun olarak İslam’a çok önemli hizmetlerde bulundukları öğretmen yetersizliği nedeniyle Müslüman olmayan öğretmenlerin bile burada eğitim verdikleri bilinmektedir. Allah tarafından Cebrail vasıtasıyla Peygamber efendimize indirilen ayetler vahiy katipleri tarafından; deri, kemik, taş ve benzeri cisimler üzerine yazılarak korunmuştur.İlk bakışta çok ilkel gibi görünebilir ama o dönemde bunları bulabilmek bile büyük şans sayılabilir. Ecdadımızın 26 Ağustos 1071 yılında Malazgirt’ten Anadolu’ya girişi bu cennet vatanı bizlere yurt yapmaları ve miras olarak bırakmaları kolay olmadı. Allah yolunda cihat ederek yeryüzüne İslam’ı hâkim kılmak için; canları ve mallarıyla mücadele ederek, her şeylerini gelecek nesillere miras olarak bıraktılar. Bu zorlu geçen süreç içinde yaşadıkları ve gittikleri yerlere İslam Medeniyeti’ni inşa ettiler. İlmin, irfanın, savaş tekniklerinin, gelenek ve göreneklerin kısacası insanca yaşamanın eğitimini vererek, nesilden nesile aktararakbu günlere gelmemizi sağladılar. Eğitim ve öğretimden mahrum, kendi kültürünü, gelenek ve göreneklerini yaşatamayan milletler tarih sahnesinden hep silinmeye mahkûm olmuşlardır. Varlığımızı sürdürmemiz, huzur ve mutluluğumuz, yarınlara umutla bakabilmemiz için; hep birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde hareket etmemiz, hepimizin aslında kırmızı çizgisidir. Etnik kökenimiz, siyasi görüşümüz ve kültür ve geleneklerimiz ne olursa olsun bunlar bizim aslında zenginliğimizdir. ‘’Bir elin nesi var, iki elin sesi var’’ ata sözümüzü kendimize formül edinerek hep birlik ve beraberlik içinde olmalı, ülkemiz ve milletimiz için; içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı uyanık olmalıyız. Aynı gemide yol alıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz. O nedenle ülkemizin kalkınması muasır medeniyet seviyesinde yer alması için her zamankinden daha çok çalışmalı daha çok başarmalıyız. ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’’ diyen Hz. Ali (ra) tavsiyesine uyarak bizleri geleceğe hazırlayan fedakâr öğretmenlerimize, varlık sebebimiz anne ve babamıza saygıda kusur etmeden, üzmeden, onların sözünden çıkmayalım, onlarla güzel geçinelim. Zararlı alışkanlıklardan uzak duralım. Okulumuzda aynı ortamı paylaştığımız arkadaşlarımızla iyi geçinelim. Bu güzel fırsatı bana verdiğiniz için şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizleri seviyorum. Allah’a emanet olun.

Rasim DURAN Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni


TOPLUMUN EN TEMEL DEĞERİ: AHLAK Eğitim çocuğa istenilen davranışları kazandırmaktır. Çocuk için istenilen bu davranışlar nelerdir ve nasıl kazandırılmalıdır? Bu davranışların yerleştirebilmesi ve bir ahlaki değere dönüştürülmesi uzun bir süreçtir. Bu süreç ailede başlamalı, okulda ve çevrede devam ettirilip pekiştirilmelidir. Sonunda bu çocuğun karakterine dönüşmeli ve ortaya tam anlamıyla yetişmiş bir insan figürü çıkmalıdır. Kim gibi dersiniz? Tarihe mal olmuş büyük şahsiyetler gibi. O zaman bir öğretmen olarak kendime soruyorum: Bir öğretmen olarak beni geçmiş kimi yetiştirdim? Çünkü bir insanın büyüklüğü kendinden daha iyi insanlar yetiştirilmesiyle ortaya çıkar. Bir Mevlana’yı,Bir Yunus Emre’yi bir Fatih’i ve bir Atatürk’ü kim yetiştirdi?Tabi ki önce anne ve babaları daha sonra bu görevi devralan yüksek seviyeli ve üstün ahlaklı hocaları. Burada Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ahlaki değerlerin önemini vurgulayan bir kısa şiirini sunmak istiyorum. “O yüzden başlar izmihlâli milletler ahlâkın Fakat ahlâkın izmihlâli en müthiş bir izmihlâl. Ne millet kurtulur, zira ne milliyet ne istiklâl Oyuncak sanmayın! Ahlak-i ruh-i millidir. Onun iflası en korkunç ölümdür. Mevt-i küllidir.” Kısaca şairimiz: ‘’Bir milletin ahlaken ölmesi milletin ölmesidir.’’ diyor. Bizler de bu görevi yaparken sevginin, adaletin, paylaşmanın, sözünde durmanın ve duygudaşlık yapmanın modelleri olmalıyız. Karşımızda yüzlerce yetiştirilmeyi bekleyen fidan var, biz onları asırlık ağaçlara eriştirmeliyiz. Leyla Adalı Coğrafya öğretmeni


Mevlana’nın Sevgisi ve Hoşgörüsü Allah bu kâinat içerisinde insanı en şerefli varlık olarak yaratmış ve her şeyi onun emrine ve istifadesine vermiştir. Bu husus Kur-anı Kerimde şu ifadelerle nazara verilmektedir‘’ Biz insanı en güzel biçimde yarattık. ‘’( Tin 95/4) ‘’O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.’’ ( Bakara 2/29) Allah’ın her şeyi insan için yaratmasıona değer ve önem verdiğinin en önemli delilidir. Yarattıklarını severek yaratan ve içlerinden insanı en mükemmel ve yeryüzünün halifesi kılan Allah elbette insana değer vermektedir. O zaman Allah’ın verdiği bu değeri insanlar birbirinden esirgememelidir. Mevlana insanı merkez almış, insan sevgisiyle yola çıkmış, yeryüzünde kendisinden en çok bahsedilen mümtaz şahsiyetlerden birisidir. Mevlana bitki, hayvan ve insan âlemini tek bir bütün halinde görür. Bütün insanları da kendi benliliklerine ait farklılıkları muhafaza ederken, barışa ve kardeşliğe çağırır. O, Müslüman olsun veya olmasın bütün insanlara karşı merhamet ve nezaket hisleri içinde olmanın gerekliliğine işaret eder. Mevlana, insanı ruh ve beden bütünlüğü açısından değerlendirir ve insanın asli yönünün manevi cephesi olduğunu söyler ; ‘’Sen bu cisimden ibaret değilsin, gözden ibaretsin. Canı görsen cisimden vazgeçersin. ‘’der.

İnsanın, manevi yönü ile birbirinden farklı olmadığını, insanların Allah’ın sanat eseri olduğunu bu açıdan bakıldığında ayrılık ve farklılığın olmayacağını


belirtir. İnsanların görünüşte isimleri, bedenleri, renkleri , dilleri birbirinden farklı olmasına rağmen özü itibariyle Allah’ın nurunun aynası olduğunu ve bu yönüyle ayrılık gayrılık ve farklılığın olmadığını belirtir ve insanları birlik ve beraberliğe, başkasını hor ve hakir görmemeye davet eder. “Gel,gel daha yakın gel,bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek?Mademki,sen,bensin,ben de senim.Artık bu senlik ve benlik nedir?Biz Hakk’ın nuruyuz,Hakk’ın aynasıyız.Şu halde kendi kendimizle,birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz?Bir aydınlık bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor?Biz hepimiz,bütün insanlar,tek bir vücut halinde olgun bir insanın varlığında toplanmış gibiyiz.Fakatneden böyle şaşıyız?Aynı vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler,yoksulları böyle hor görürler?Aynı vücutta bulunan sağ el,ne diye sol elini hor görür?Her ikiside madem senin elindir,aynı tende uğurlu ne demek,uğursuz.” Hoşgörü, başka inanç ve kanaatlere saygılı olmaktır. Esasen başka inanç ve kanaatlara saygılı olmak, kendi inanç ve kanaatine bağlı olmamak değildir. Ayrıca bütün inanç ve kanaatler karşısında kayıtsız kalmak da değildir. Hoşgörü, ne fikri manada başıboşluk ne de şahsiyetten fedakârlıktır. Sözün özü hoşgörü, insanların kendi konumunu kabul etmesidir. İnsanlar, özündeki sevgiye, barışa,huzura,güven ve kardeşliğe hasret duymaktadır. Çünkü temiz vicdanlar her zaman iyinin ve güzelin tutkunudur. İşte, her ne kadar tarihi belgeler açısından kesin olmasa da dünden bugüne Mevlana’ ya izafe edilen meşhur dörtlük evrensel bir nasihat niteliğindedir. ‘’Gel , gel, her ne olursan ol, gel! İnançsız da, putperest de olsan gel! Burası umutsuzluk dergahı değil, Yüz kere bozsan da tövbeni, yine gel!’’ HÜLYA ÇELİKSİZ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖGRT.


Sınıfımızda Burçlara Göre Öğrenci Davranışları

♦Sınıfta kimsenin cesaret edemediği konularda hemen sorumluluğu ele alan, liderliği üstlenen bir öğrencimiz mi var? Bu öğrencimiz, anında cesur kararlar alır ve korkusuzca eyleme geçer. Oldukça hareketli ve dinamiktir. Enerjisi bitmek tükenmek bilmez. Çok sabırsızdır, kırk dakika sırada oturmakta zorlanır. Arkadaşlarının bilinçlerinde yeni ufuklar açan, liderliğiyle onlara yol gösteren bu öğrencimiz tam bir KOÇ .

♦Sırada sakin sakin oturan bir öğrencimiz mi var? Bu öğrencimiz, içe dönük, uyumlu ama bazen de inatçıdır. Onun damarına basarsanız kaçın! Çünkü öfkesini dindiremezsiniz. Yemeğe bayılır. Onda muhteşem bir sanat ruhu vardır. Çok zevklidir, soyutu somutlaştırır. Bütün sanat derslerinde oldukça başarılıdır. Geleceğin sanatçısı olmaya aday olan ve ağzında küçük küçük besteler mırıldanan, elinde kalemle resimler çizerken kendini kaybeden bu öğrencimiz şüphesiz bir BOĞA .

♦Öğretmen ders anlatırken sürekli soru mu soruyor? İletişim dilini oldukça iyi kullanırlar. Okul gazetesi çıkarmak tam da ona göre bir etkinliktir. Heyecanla çalışır. Röportajlar yapıp, sorduğu sorularla birinin ağzından baklayı çıkarmakta ustadır. Meraklı ve araştırmacı olur. Konuşkan ve sosyaldir. Aynı zamanda kıvrak bir zekâya sahiptir. Törenlerde iyi bir konuşmacıdır. Yabancı dili süperdir. Sürprizlere bayılır. Arkadaşlarının doğum günlerinde inanılmaz sürprizler hazırlayan bu öğrenci emin olun ki İKİZLER. 


♦Çok duygusal, gözleri sürekli buğulu ve ağlamaya hazır bir öğrencimiz mi var? İçe dönük, sevdiği şeylere inanılmaz bağlı, oldukça sahiplenicidir. Sınıfta bütün arkadaşlarına ablalık-abilik yapar, şefkat gösterir. Ama kendisi için de şefkat gösterecek bir anne- baba arar ve sevilmek ister. Büyülü , sevgi dolu yapısıyla sınıf içindeki arkadaşlarını etkileyen ve onların kalplerine dokunan bu öğrenci bilin ki bir YENGEÇ . 

♦Sırasını sürekli temizleyen, yanında sabun, ıslak mendil taşıyan tertipli düzenli bir öğrencimiz mi var ? Bu ♦Sırada kendine güvenli oturan ve sınıfın yöneticisiymiş hissini veren bir öğrencimiz yetenekli, sosyal faaliyetlerde aktiftir. Okuldaki faaliyetlerde bütün organizasyon görevlerini ona verin. O önemli projelerde hırs yapan iyi bir organizatördür. Ara sıra tembellik yapmayı da çok sever. Ön plana çıkmaya ve güneş gibi parlamaya bayılan bu öğrenci tam da tahmin ettiğiniz gibi bir ASLAN.

öğrencimiz titiz , pimpirikli ve kaygılı olduğu kadar tam bir dost canlısıdır. Onu sınıfta ve okulun koridorlarında sürekli dostlarıyla beraber görürsünüz. Kendini grubuna adamaya yatkındır. Çalışkan, sorumluluk sahibi ve görevine bağlıdır. Sınıfta kavga varsa onun hemen siniri bozulur, asabileşir, güvensizleşir. Bu anlamda sürekli destek ve teşvik bekleyen bir öğrencimiz varsa o BAŞAK .


♦Güzeli arayan ve güzeli seven, zarif hareketleriyle dikkatleri çeken bir öğrencimiz mi var? Bu öğrencimiz dışa dönüktür. Herkesle anlaşmayı sever, neşeli ve konuşkandır. Eğlenceli toplantıların, sınıf içi partilerin olmazsa olmazıdır. Yalnız, karar verme konusunda vegitgelleriyle arkadaşlarını bunaltmakta ustadır. Ama sonunda buldukları denge mükemmeldir. Sınıfta kavga mı çıktı? Orada asla onu göremezsiniz çünkü kavgayı hiç sevmez. Münazara gruplarında, sanatsal ve sosyal ♦Sınıfta “ Birazdan neler olabileceğini

etkinliklerde, bilimsel çalışmalar içinde her

seziyorum!” diyen bir öğrencimiz mi var?

zaman olması gereken öğrencimiz TERAZİ

Bu öğrencimiz, tam bir savaşçı ruhuna

.

sahiptir. Oldukça hırslı, güçlü, kanlı canlı bir havası vardır. Bir arkadaşı ona kötülük mü yaptı? Asla unutmaz , yeri ve zamanı geldiğinde intikamını alır. Arkadaşı ona bir sır mı vermek istiyor? Kesinlikle doğru seçim; ketumdur, sırrını mezara kadar taşır. Sevdiğini çok sever, derin sever. Çok şüphecidir, her konuyu araştırır, oldukça beceriklidir. Sınıfta bir sorun mu var? Çözene kadar uğraşan öğrencimiz emin olun tam bir AKREP .

♦Okulda bütün sportif faaliyetlere katılan çok yönlü bir öğrencimiz mi var? Bu öğrencimiz, sosyal mi sosyal! Oradan oraya fırlar ve sırada oturmakta zorlanır. On parmağında on marifet vardır, birçok işi bir arada yapar. Oldukça zeki, hevesli, meraklı ve tam bir filozof. Yabancı dil derslerinde en yüksek notu alır. Kehanetlerde bulunur ve bütün arkadaşlarının burçlarını yorumlar. Sınıfta inandığı şeyi sonuna kadar fanatik bir şekilde savunan bu öğrencimiz tabi ki YAY .


♦Bütün işlerini disiplinle yürüten,

var? Bu öğrencimiz sevecen, içe dönük,

öğretmeninin kendisine verdiği işi en iyi

yumuşak başlı ve sevgi doludur. Çok

şekilde yapan bir öğrencimiz mi var? Bu

duygusal olduklarından çabuk bunalıma

öğrencimiz, sorumluluk sahibi ,aldığı işi

girmeleri olasıdır. Biraz da kendilerine

sonuna kadar götüren, çalışkan, akıllı ve

güvenseler, alıngan olmasalar k

hırslı bir profile sahiptir. Şımartılmayı ve

Pozitif şekilde desteklediğinde, teşvik

şımartmayı sevmez. Sanki biraz güvensiz

edildiğinde, sabır ve sevgiyle sorumluluk

mi? Aile ve öğretmen desteği onlara

duygusu verildiğinde yapamayacağı hiçbir

hemen güven verir ve çalışmaya, üretmeye

şey yoktur. Sezgileri inanılmaz açık olan ve

teşvik eder. Hakim, yönetici olmayı

arkadaşlarına merhametle yaklaşan bu

hedefleyen bir öğrencimiz varsa hiç

öğrencimiz BALIK .

şaşırmayın, o bir OĞLAK .

♦Sınıftaki öğrenciler anlaşmazlığa düştüğünde duruma tarafsız bakabilmeyi başaran bir öğrencimiz mi var? Bu öğrencimiz oldukça sıra dışı bir bakış açısına ve özgür bir karaktere sahiptir. Onu geleneklerin içinde tutamazsınız. Sosyal, dışa dönük, biraz da hırslıdır. Aldığı işi sonuna kadar götürebilen sorumluluğa sahiptir. Her zaman bir köşede hazır bilimsel projeleri bulunur. Uzayı, astronomiyi, sıra dışı konuları çok sever. Soyut konulara meraklıdır ve çok zekidir. Geleceğin bilim insanları hangi öğrencimiz diye sorarsanız tabi ki KOVA .

♦Sıraya oturmuş, yüzünü eline yaslamış, hayal dünyasına dalmış bir öğrencimiz mi

Zeynep SÜT Tarih Öğretmeni


Sobadan Muhabbetler Çocukluğum bir köy okulunda geçti benim. Birinci sınıftan beşinci sınıfa, aynı sıraların misafirleriydik o zamanlarda. Okuma öğrenmeden gezegenleri öğrendin meselâ. Su birikintilerinin içine girip üzerimizi ıslattığımızda da aynı zamanda sınıf arkadaşım olan abimle, soğuktan elma gibi olmuş yanaklarımızla, burnumuzu çekerek, tek ayak üzerinde durup ilk cezayı biz alırdık her defasında. Eee bu da öğretmen babamızın bize ilk öğretisiydi hayatta. Oyunlar konusunda da çok yaratıcıydık aslında. Bilgisayar da neymiş o zamanlarda. Siyah beyaz televizyonumuzun hayatımıza girdiği o yıllarda, siyasi çalkantılar, darbeler kimin umurunda? Bizler hep rengârenk çocuklardık televizyonumuzun siyah beyaz olmasına inatla. Yediğimiz mandalinaların kabukları soba üzerinde parfüm etkisi yaratırken, çamaşırlarımız yine her şeyimiz sobamızın üzerindeki tellerde kurutulur, bütün çocuklar gibi üşütmeyelim diye soba kenarındaki leğenlerde yıkanırdık, su sıçratmayalım diye kafamıza vura vura… Öğretmene hürmetin sonsuz olduğu o yıllarda: “Eti senin, kemiği benim hocam.” diyerek uğurlanırdı çocuklar okullara… Şimdilerde yolun farklı bir tarafında bazen çetin yolculuklarla bugün de hazırlanan bu güzel anlamlı dergi gibi serin ve esintili anlarla devam ediyoruz hayatımıza. Üretmek azminde istekli gençlerin, bizim yaşantımızdan feyz alması umuduyla…

Elif Berrin İNCEÖZ DOMBAZ Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni


DİLİN KEMİĞİ YOK Kİ... Sevgili Öğrencilerim, İngilizcedeki tüm seslerin birebir Türkçede karşılıkları olmadığı için İngilizce öğrenirken ve geliştirirken sözcüklerin telaffuzunda yaygın olarak bazı hatalar yerleşmektedir. Bu hataları azaltmak için sözlükten kelimenin anlamını öğrenirken okunuşunu da transkriptinden öğrenmemiz, sesli sözlüklerle bunu pekiştirmemiz gerekmektedir. Benim meslek yaşamımda en çok karşılaştığım ve yaygın olarak hatalı telaffuz edildiğini izlediğim bazı sözcükleri sizlerle aşağıda paylaşıyorum. Yazılışı

YANLIŞ Telaffuz

DOĞRU Telaffuz

country

?! KAUN-tri

KAN-tri

foreign

?! fo-REYN

FO-rın / F@-rın

Britain

?! bri-TEYN

BRİ-tın

great

?! gı-Rİ:T

GREYT

high

?! HAYG

HAY (/a/ hafif uzun)

comfortable

?! KAN-fır-TEY-bıl

KAMF-tıbl, vb

mystery

?! MAYS-tıri

MİST-(ı)ri

determine

?! ditör-MAYN

di-TÖ:-min

science

?! SİNS

SAY-ıns

scenery

?! SİKI-nıri

Sİ:-nıri

duty

?! DA-ti

DCYU-ti

knife

?! kı-NAYF

NAYF

know

?! kı-NOV

NOV

purchase

?! pur-ÇEYS

PÖ:-çıs

weekend

?! Wİ:-kınd

Wİ:K-END

delete

?! DE-lit

di-Lİ:T

chemistry

?! ÇE-mıstıri

KE-mıst(ı)ri

live (FİİL)

?! LAYV

LİV

live (SIFAT,yayın)

?! LİV

LAYV

vegetable

?! vecı-TEYBIL

vecı-TIBIL

hospitable

?! hospi-TEYBIL

hospi-TIBIL

dessert

?! De-ZIRT

Dİ-ZÖT

congratulations

?! Kangırıtüleyşıns

kıngraculeyşıns.

Archive

?! Arşiv

arkayv

Berrin YILMAZ İngilizce Öğretmeni


Okulumuzun Görsel Sanatlar Öğretmeni ve Öğrencilerinin Çalışmalarından Örnekler

Nuray GÜNBAY Görsel Sanatlar Öğretmeni


LİSE ÖĞRENCİLERİNİN BESLENMESİ

Araştırmalarda öğrencilerin sağlıksız yeme tutumları ve davranışlarının görülme sıklığının hem ülkemizde yapılan bazı çalışmalarla hem de dünyada yapılan çalışmalarla benzer olduğu sonucuna varılmıştır. Benlik saygısı düzeyi ile yeme tutumları arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Aile tutumu ile benlik saygısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yetersiz ve dengesiz beslenme, sağlığı ve okul başarısını olumsuz yönde etkilemektedir, bu nedenle ergenlerin beslenmesine önem vermek gerekir. Eğitim-öğretim ve sağlık hizmetlerinin her kademesinde ergenlere beslenme eğitimi verilerek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılması önerilir. Ergenlik Döneminde Beslenme, Ergenlik, biyokimyasal, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme, gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan yetişkinlik dönemine geçiştir. Ergenlik dönemi 12-18 yaşlarını içerir. Ergenlik çağını genellikle erkeklerde 11-14, kızlarda ise 10-12 yaşları arasında başladığı kabul edilir. Ergenlik döneminde büyüme hızlıdır. Hızlı büyüme ve gelişme ise besin ögeleri ve enerjiye ihtiyacı arttırır. Dengeli ve sağlıklı beslenme herkes için önemlidir ancak büyüme çağında olan çocuklar için daha önemlidir. Bunun sebebi de bu dönemde kazanılacak beslenme alışkanlığını ömrü boyunca sürdürmesidir. Büyüme ve gelişme, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için gerekli olan besin ögelerinin tümünü gıdalarla vücudumuza alabiliriz. Gıdaların her birinin içinde vücudumuza fayda sağlayan maddeler bulunur. Bu maddeleri besin ögesi olarak adlandırırız. Besin ögeleri karbonhidrat, yağ, protein, mineraller, vitaminler ve sudur. Ergenlik dönemindeki çocuklar, bu besin ögelerini 5 gruptan alırlar. Bu grupları ergenlik döneminde tüketilme önemine göre sıralarsak;

Süt-yoğurt grubu; Kalsiyum ve protein içeriği yüksek olan gıdalardan oluşan gruptur. Çocukların büyüme ve gelişiminde, diş sağlığında, iskelet sistemlerinde oldukça önemli payı olan bir gruptur.


Kurubaklagil, tavuk, et, balık, peynir ve yumurta grubu; B grubu vitamin, protein ve posa içeriği yüksek gıdalardan oluşan gruptur. Büyümegelişme yönünden, protein ihtiyacını karşılaması açısından önemlidir. Tahıl grubu (ekmek, bulgur, pirinç vb.); Posa içeren gıdalardan ve B grubu vitamininden oluşan bir gruptur. Bu dönemdeki enerji ihtiyacını karşılamada önemli rol oynar. Sebze-meyve grubu; Mineral-vitamin ve posa içeriği yüksek olan gruptur. Büyüme-gelişme, okul çağında enfeksiyonlara karşı koruma, bağışıklık sistemini destekleme yönünde bu grup önemli rol oynar. Yağ grubu; E vitamini içererek büyüme-gelişme, enerji ihtiyacını karşılamak açısından oldukça önemlidir.

Bu dönemde hızlı büyüme nedeniyle, enerji, beslenme kalitesi, besin ögelerinin yeteri miktarda alınması önemlidir. Buna karşılık ergenlik döneminde ev dışında geçirilen zamanın artması ve düzensizleşen yaşam biçimi sebebiyle pratik ve hazır yemeklerin çok sık tüketilmesi, besin gereksinimlerinin tam karşılanmamasına neden olabilmektedir. Ergenlikdöneminde diğer bir yanlış beslenme alışkanlıklarından biride öğün atlamadır. Genellikle en çok atlanan öğün sabah kahvaltısıdır. Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda boy uzaması yavaşlar hatta durabilir, büyüme ve gelişme eksik kalır, dengesiz beslenme ve hareketsizlik nedeniyle şişmanlık, kızlarda demir eksikliği, kas oluşumu ve kemik gelişiminde gerilik ve iyot yetersizliğine bağlı guatr görülür. Ergenlik Çağındaki Çocukların Beslenmesinde Önemli Noktalar        

Kahvaltı yapma alışkanlığı kazandırılmalı, çocuk kahvaltısını evde yapıp okula gitmeli Günde 5-6 öğün şeklinde yemek yenmeli Günlük protein ve kalori ihtiyacını karşılayacak gıdalar tüketilmeli Günlük su tüketimine önem verilmeli ve su içme alışkanlığı kazandırılmalı Pizza, hamburger vb. fast food tüketiminden uzak durulmalı onun yerine tencere yemeği tercih edilmeli Ara öğünlerde yoğurt, kuru veya taze meyve, süt, kuruyemiş tüketilmeli Gazlı içecekler (Gazoz, kola vb.), hazır meyve suları yerine taze sıkılmış meyve suyu, ayran, süt tercih edilmeli Şeker ve şekerli gıda tüketimi en aza indirilmeli, fazla tüketilmesi hem diş sağlığı açısından hemde tokluk hissi yarattığından asıl ihtiyaç olan gıdaların tüketilmesini engellemektedir. Bilgisayar ve televizyon karşısında yemek yenmemeli

Gülay Çelikkol Biyoloji Öğretmeni


KRALLARIN OYUNU ‘’ SATRANÇ ‘’ İlk olarak üniversite yıllarında tanıştığım satranç o günden bu yana hayatımın vazgeçilmezlerinden birisi olmuştur. Satranç bir oyundan çok daha fazlasıdır benim için,satranç bir tutkudur. Konsantre olabilme ,problem çözebilme, odaklanma ,yeni durumlara uyum sağlama ve her şey den önemlisi düşünmekten keyif alabilme ,yenilgiden ders alma gibi önemli özellikler kazandırması açısından faydalı bulduğum satrancı öğrencilerime sevdirmek adına aldığım satranç antrenörlüğü belgesi ile de yıllardır çalıştığım okullarda satranç kulübü rehber öğretmenliği yaparak ,mümkün olan her fırsatta öğrencilerle satranç oynuyor ve turnuvalar düzenliyoruz. Dilerseniz kralların oyunu da denilen bu muhteşem oyunun tarihçesine ve ünlü satranç severlere bir göz atalım .

Bugün strateji oyunu olarak oynanan satrancın zamanımızdan 4000 yıl önce Mısır'da oynandığı kabul edilir. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Bu belgelere göre satrancın atası MS 600'de oynanan Çaturanga isimli oyundur.Satranç Hindistan'dan İran'a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa'ya geçmiştir. 7. yüzyılda İslam'ın yayılışıyla birlikte Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da oynanmıştır. İtalya ve Bizans İmparatorluğu yoluyla oyun, 9. yüzyılda Avrupa'nın tamamına yayılmıştır.1062 yılında yazılmış bir belgede, şövalyelerde şu özelliklerin arandığı görülmektedir: Ata binmek, yüzmek, ok atmak, kılıç kullanmak, avlanmak, şiir yazmak ve satranç oynamak. Osmanlı hanedanının da satranç oyununa ilgisi olduğu biliniyor. Özellikle 4. Murad ve Yavuz Sultan Selim'in satranç ustası olduğu resmi kaynaklarda dile getirilir. Hatta Yavuz Sultan Selim'in şehzadeyken İran Şahı İsmail'le kılık değiştirip satranç oynadığı anlatılır. Osmanlı Devleti'nde yaşamış şair ve çok yönlü yazar Firdevsi, ‘Satranç-nâme-i Kebîr' isimli eserini 1503 yılında yazıp, 2. Bayezid'e hediye etmiştir. Satranç tutkusuyla bilinen ünlü isimler arasında Atatürk, Napolyon Bonapart, Lenin, Maksim Gorki, Tito, Brecht, İsmet İnönü, Şükrü Saracoğlu, John Lennon,Albert Einstein, Fidel Castro, Stephen Hawking, Tolstoy, Jean Jacques Rousseau, Voltaire, Che Guevera, Charlie Chaplin, HumphreyBogart ve John Waynegibi tanınmış simalar bulunuyor.

Ayşe Teker Coğrafya Öğretmeni


MÜZİK ETKİNLİKLERİ Okulumuzda müzik etkinlikleri gümbür gümbür devam ediyor. Öğrencilerimizden Burak Can Ülger Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenlediği Türk Halk Müziği solo eser seslendirme yarışmasında okulumuzu başarıyla temsil etmiştir. Okulumuzda ekim ayında başlayan gitar kursuna katılan öğrencilerimizçabalarıyla ve verimli çalışmalarıyla çok kısa bir süre içinde gitar çalmak konusunda kendilerini geliştirerek 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma günü, Tübitak Bilim Fuarı için düzenlenen etkinliklerde dinletiler gerçekleştirmişlerdir. Farklı müzik türlerini tanımak ve tanıtmak için küçük müzik grupları oluşturan öğrencilerimiz, diğer okul etkinliklerinde de sergileyecekleri konserler için çalışmalarına devam etmekteler. Bu yıl etkinliklerde görev alan öğrencilerimize özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyor başarılarının devamını diliyorum. Burak Can Ülger Süleyman Halim Çayırlı Cem Boyraz Mustafa Mert Üstün Gülsüm Beyza Kabasakal Bedirhan Lale Özlem Güneş Cemil Kolgu Hilal Karagülmez Berk Koçak Baran Acer Mustafa Ayyıldız Yasin Şabahat Semih Gerçeker

PINAR EYLEM TOPRAK MÜZİK ÖĞRETMENİ


SERDAR HOCAMIZIN KALEMİNDEN..

Zorunlu Seçmeli Çözemedim denklemini şu yorgun hayatımın, Birikti tüm konular bazen tümdengelim bazen tümevarım, Her bir yeri çatlıyor ruhumdaki fay hattımın,

Nereye kadar?

Yıkılsa da yollar kırılsa da kollar,

Gene başladı gün gene işkence,

Ben gene sana varım

Nedir anlamı bu hayatın sence?

Emir Uzadıkça kısalan şeydir derler ömür,

Felek vuruyor hem yaşlıya hem gence,

Bir mayaladık olduk hamur,

Ellerde bölük pörçük umutlar,

Pişmek gerek daha çok yandıkça,

Gökyüzünde kara kara bulutlar,

Alttan alta hayat denen kömür, Bazen soğuk kapılar yüzünde demir, Bazen sırtında kürk harbi samur, Ne çare yukarıdan gelince bir emir, Hepsi biter gider ömür.

Kaçsan da nereye kadar?

Kuş olsan kırık kanatlar, Uçsan da nereye kadar? Sedef olsan mavi kaftanda, Maphus olup çıksan aftan da, Suçun sevmek yazsa yaftanda, Yırtıp atsan da nereye kadar?

M. Serdar ÖZGÜNGÖR İngilizce Öğretmeni


BARIŞ’IN KALEMİNDEN SEVGİ DOLU ŞİİRLER

YAĞMUR Mazi bir uğultuyla süzülürsün, İnce ince, ipek ipek, Kimisi için ıslanmakken, Kimisi için sevgisin yağmur.

Ritimli bir iniltiyle dökülürsün, Damla damla, tane tane, Bulut için ağlamakken, Toprak için cansın yağmur.

BİR UMUT GÜLÜMSER İçimde fırtınalar kopuyor, Uçuşur tenha, zifiri bir gecede, Bir avuç yıldız, bir yakamoz, Kaygılanır, yürümez olur bacaklarım yıkık, Dünden kalma bir umut serpişir ayak izlerime, Yitirilir umut, ansızın vurur dizlerime. Karşımda günün hayali, Yığılır yerden yere. İçimde bir acı, çarpışır yüreğimle, Su götürmeksizin vurur gözlerime, Yağmur yüklü bulut misali, Yağar durur ağlar durur sözlerime. Gün doğar şafak tutuşunca, Bir umut gülümser. Bir kaçkın keçi, bir tutam toprak, Tenha geceler bundan böyle ırak…

BARIŞ TUSUN 10/B


Doğru Bilinen Dil Yanlışları-Galat-ı Meşhurlar Günlük yaşamda çok sıkça yapılan yanlışlardan bazılarını derledik, bu yanlışlar o kadar yerleşmiş ki neredeyse aslı unutulmuş tümden. Bu durumda galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evlâdır, diyenler de çıkıyor tabi, ama yanlış yanlıştır.

1.“Güzele bakmak sevaptır”değil,”Güzel bakmak sevaptır”biçimindedir. 2. “Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz” değil, “Anne gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz” biçimindedir. 3.”Göz var nizam var” değil, ”Göz var izan var. (izan:anlayış,anlamayeteneği.nizam:düzen,kural) 4.”Eşek hoşaftan ne anlar” değil,”Eşek hoş laftan ne anlar” biçimindedir. 5.”Aptala malum olurmuş” değil,”Abdala malum olurmuş”biçimindedir 6.”Kısa kes aydın havası olsun” değil “Kısa kes aydın abası olsun”biçimindedir. 7.”Su uyur düşman uyumaz” değil “Sü uyur düşman uyumaz”biçimindedir 8.”Saatler olsun” değil “Sıhhatler olsun” biçimindedir. 9.”Su küçüğün söz büyüğün”değil,”Sus küçüğün söz büyüğün”biçimindedir. 10.”Elinin körü” değil,”ölününkuru”biçimindedir. 11.”Sıfır tüketmek”değil,”zafiritüketmek”biçimindedir. 12.”Eni konu”değil “önü sonu”biçimindedir.

Sadegül Konaç Türk Dili Ve Edebiyatı Öğrt.


MEZUNLARLA RÖPORTAJ 1) Okuldan ayrılırken neler hissettiniz? - Hocalarımızdan ve uzun zamandır okuduğumuz okulumuzdan ayrıldığımız için hüzünlüydük. 2) Okulda neler değişmiş? - Okul fiziksel olarak değişmiş, okul öğretmen kadrosunda da değişiklikler olmuş. 3) Okuldan ayrıldıktan sonra hayallerinizi gerçekleştirme fırsatı buldunuz mu? -Sırayla gerçekleştiriyoruz. -Hayaller bitmez. 4) Üniversite sınavında neler değişti? -Şimdiki sınav için lisenin başından itibaren çalışmaya başlıyorsunuz ancak bizim zamanımızdaki sınav için sadece son sınıfa çalışmamız yeterliydi. Şu anki sınavda herkes hak ettiği ve kendine uygun üniversitelere girebiliyor. 5) Üniversitede sosyal etkinlikler nasıl? -Liseden daha farklı etkinlikler ve geziler var. Mezun Öğrencilerimiz: -Laçin KILIÇ -Barlas KÖROĞLU -Mert KILIÇ -Onur IŞIK -Dizdar ÜNALIR


Anadolu Medeniyetleri MĂźze Gezisi


Merhaba; Bu geziyi yapmak istememizdeki asıl amaç içimizdeki bir üzüntüydü. Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e her karışı muhteşem uygarlıkların incelikleri, taşıdıkları anlamlar öğrenciler tarafından yeterince anlaşılmıyordu. Gençlerde, yaşadıkları toprakların coğrafi özellikleri ve bu özelliklerin getirdiği kültürel değerler oturmadığı zaman gençler nereden geldiklerini, nereye doğru gittiklerini bilemiyorlar. Rüzgârda savrulan çınar yaprakları gibi oradan oraya savruluyorlar. Bunun sonucunda düzeltilmesi zor bir aşağılık kompleksine kapılarak kendisini ve ülkesini beğenmeme, Batı’ya ya da Doğu’ya özenme, güzelim Türkçemizi yabancı dil aksanıyla konuşma gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bu durum da bizi çok üzüyordu. Bu geziyle gençlere topraklarımızda yaşamış olan uygarlıkların ne kadar hoşgörülü olduğunu, nasıl kavga edebiliriz değil de nasıl beraber yaşabiliriz , doğayla uyumu nasıl yakalayabiliriz bunu göstermek istedik. Özetle ; gençlere biraz geçmişe bakarak, günümüzdeki yaşamın ne kadar modern olursa olsun,aslında son derece kaba, bencil, çıkarcı estetikten uzak olduğunu,bu durumun da insanları mutsuz ettiğini fark ettirmekti. İzleyecekleri yolunda bu toprakların özüne dönüp, damarlarındaki asil kanı hatırlayıp, başları dik yola devam etmeleri gerektiğini hatırlatmaktı.

Zekiye KUTLUCA Coğrafya Öğretmeni


12. SINIF ÖĞRENCİSİNDEN TAVSİYELER Merhaba arkadaşlar. Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum demeyeceğim çünkü biliyorum  Sizlere birinci sınıftan itibaren çalışmaya başlayın ya da şöyle yaparsanız daha iyi olur gibi bir tavsiyede bulunmayacağım çünkü tecrübeyle sabit yıllardır herkes tarafından bana da söylendi fakat teoride ne kadar dikkate alsam da pratikte işe yaramadı. İnsanların sizlere bir şeyler yapmanızı söylemesi bana saçma geliyor. Bizlerin güdülmeye ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Bazı şeyleri erken idrak etmeniz sizin yararınıza olur diye düşünüyorum. Şu an ki aklım olsaydı 11.sınıfta üniversite sınavına yönelik çalışmaya başlardım. Ancak çok klasik bir söz vardır; bugünkü aklım olsaydı dün yaptıklarımı yapmazdım ama dün yaptıklarımı yapmasaydım bugünkü aklım olmazdı. Bazı şeyleri yaşayarak deneme yanılma yöntemiyle anlayabilirsiniz fakat biri size ateş sıcak dokunursan yanarsın dediğinde bunu dokunmadan da anlamış olursunuz illa dokunacağım derseniz size zarar verir. Kendi bildiğiniz her zaman doğru olmayabilir. Öğretmenlerinizin, büyüklerinizin sözlerini kulak ardı etmeyin. 1-2 yıl çalışmak size bir şey kaybettirmez, 3 saatlik bir sınav sizin hayatınızı belirleyecekse 50 yıl için 2 yılınızı feda edebilirsiniz. Bu imkansız değil sadece denemeye cesaretiniz olsun. İyi bir yıl ve başarılar dilerim. Dilara BAKAR/12-C


ATA’YA MEKTUP Aramızdan sadece bedenen ayrılışının üzerinden 78 yıl geçti,78 yıl önce mavi gözlü bir güneş battı ama onun izini sonsuza kadar yaşatacak milyonlarca yıldız bıraktı. Türkiye Cumhuriyeti’ni aydınlatacak milyonlarca yıldız. Hani demişsin ya “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir, benim fikirlerimi benim duygularım anlıyorsanız bu yeterlidir.” Diye. Biz senin açtığın yolda, senin inkılâplarınla, senin vatanseverliğine, senin onurunla, senin en büyük eserin cumhuriyetinle büyüyoruz ……….. Mustafa Kemal yok ama kalbinde Mustafa Kemal’i yaşatan milyonlarca Türk genci var. Yorulduğumuz, yenildiğimiz her anda kafamızı kaldırıp yukarı baktığımızda bir başöğretmen, bir komutan, bir baba gibi bize umutla bakan Atatürk’ün varlığını bilerek güçleniyoruz. Gözlerini tekrar açıp uyanmanı “Ben buradayım, korkmayın.”demeni hep umut ediyoruz. 10 Kasım günü gözümüzden dökülen her damlayı üzüntümüzden değil, onurumuzdan dökülüyoruz paşam. Bir ölüm ne kadar ölümsüzleştiriyoruz seni. Ne sağdan, ne soldan sadece senin çizdiğin yoldan (Ata’ya mektup yarışmasında birinci olmuştur.) Aleyna Akyol Okul öğrencisi


UYKU Uyku... Biz gençlerin hayatının gözdesi. Bazıları için uyku, zaman kaybı. Kimi içinse elinden kolundan farksız can ciğer kuzu sarması. Bilinçlerde yer edinmiş vazgeçilmez huzur kaynağı. Bir çift çökmüş, yerlerde gezen gözün en büyük umudu nedir sizce? Doğru bildiniz. O uykunun kapıları sıcak bir yatak eşliğindeki uykuya açılıyor. O bir çeşit hayat iksiri. Evet, gözümüzde bu kadar büyütüyoruz. Hele ki, sonu gelmez okul dönemlerinde. Öğrencinin eli ayağı birbirine karışıyor, tekrarlayan bir döngü bu. Bu dönemler savaştan farksız aslına bakılırsa. Öğrencinin içindeki kutsal bir arena, savaşçıları uğurluyor. Sağ köşede vazgeçilmesi güç "sabah uykusu" , sol köşede ise zorunlu "ilk ders" vakası. Savaşçılar birbirinden güçlüler. Kuşku yok ki galibiyet "ilk dersin”. Ardı arkasına çalan alarmlar öğrencinin beyninin içinde fink atarken o çaresizliğin tek dayanağı "anne beş dakika daha" olur. Geçilmesi zor bir engel anne. Ansızın gelir ve içindeki sevginin vücut bulduğu o sıcak yorganı üstünden acımasızca çekip alır. Çaresiz boynunu büküp, sevgilin gibi gördüğün yatağına bir elveda çakar okula hazırlanırsın. Bilgi kaynağı fakat uykunun azılı katilinin yolunda yürüyorsun evlat. Düşününce son bir umudun var... Güneş parıldamak üzere, her şey anlam kazanıyor, bir ampul kafanın üzerinde belirmiş durumda. Bu savaş daha bitmedi. Hınzırca gülersin, "ilk ders" vakasının sahasında savaşacaksındır. İşte bu en acımasızı. Kötü doktor kahkahanı atmışsındır çoktan. Derse girersin, en arka sırana yerleşip katile meydan okuyacaksındır. Mızrağını, silahını çekmiş düellodasındır. Sıra yatağın olmakla beraber sinsice gözlerini yumup uyumaya başlarsın. Hakikatte mızrak, silah etkisiz arkadaşlar. En mücevher alet.. Biliyorsun "esnemek" beyinlerin karşı koyamayacağı uyku yandaşı. Unut gitsin, bütün sınıfın gürültüsüne rağmen bir öğrenci uykunun kollarına ruhunu teslim etmişken, karşı koyamayacağı tek şey öğretmenin ikazıdır. Ve o çok gecikmeden kalbe ilişen bir ok gibi bütün uykunu delip geçer. Buna karşı koyamazsın. Zaferin sahibi aslında beklendik bir kişi. Öğretmen. Karşı koyma değerli öğrenci…

İREM NUR ŞENGÜL 10/E


KUTSAL ÇİÇEK LALE Lale, sadece Osmanlı tarihinde bir döneme adını vermedi. İlkbahar aylarında topraktan çıkıp kültüre ve sanata imzasını binlerce yıl atmış bir simgedir de. Orta Asya’dan çıktığı yolculukta Türklerle birlikte geniş coğrafyayı aşıp Anadolu’ya gelen lale Türklerin ve İslam’ın kutsal çiçeği olmuştur. Lalenin bir anlamı Arapça okunduğunda Allah, ters okunduğunda Hilal ismini alır. Osmanlı devletinin amblemi Hilal ve ay olduğu için lale Osmanlı’da kutsallaşmış bir sembol olmuştur. Sevgili öğrenciler sanatımızda ve kültürümüzde niçin başka çiçeklerden çok lale motifleri kullanılmıştır? Hiç düşündünüz mü? Türkler, eşyalarında bir çeşit koruyucu uğur saydıkları için bu motifi işlemişlerdir. Askerler savaşa giderken giydikleri zırhlara ve silahlara lale motifleri işletmişlerdir. Böylece Allah’ın bu zırh ve silahı kullanan askerleri koruyacağına inanılmıştır. Lale, Anadolu Selçuklularında çinilerde resmedilmiştir. Lale tutkunu Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Hürrem Sultan’ın şık kaftanlarının motifleri olmuştur. Osmanlı imparatorluğunda bir döneme ismini veren lale, on iki yıl Lale Devri adı altında zevk ve sefa dönemini başlatmıştır. İstanbul’da o dönemde Çırağan’da korular yapılmaya başlanmış Hollanda’dan getirilen lale soğanları da işte o zaman rağbet görmeye başlamıştır. Sevgili öğrenciler, tek bir soğana bir altın verilirmiş o zamanlar. Günümüzle kıyaslayın bir lale soğanı ne kadar değerliymiş değil mi? LALE NASIL BİR BİTKİ Öncelikle sizleri uyaralım lale, dış mekân bitkisidir. Yani laleyi evin içinde yetiştiremeyiz. Yılda bir kez açar mart-nisan aylarında çiçek açan soğanlı bir bitkidir. Çoğaltılması tohumla değil soğanla olmaktadır. Kumlu ve gübreli topraklar lalelerin yaşaması için idealdir. Laleleri ektiğinizde hemen çürüyorsa bilin ki toprağınız fazla nemlidir, lalelerin toprağını havalandırmanız gerekir. LALERİ NE ZAMAN EKELİM ? Baharda açan laleleri seyretmek istiyorsanız soğanlarını Kasım Aralık ayları arasında ekmeniz gerekir. Soğanları, kendi hacminin iki katı derinliğe ekerseniz kışın hem soğuğundan lalelerinizi korumuş olur hem de güçlü kök yapısının oluşmasını sağlayarak lalelerin büyük çiçekler açmasını sağlarsınız. Soğanlar ekilirken tabla kısmının altta gelmesine de dikkat ediniz. Işık lale ekiminde önemli bir konu. Laleler hem güneş hem gölge sever. Işığı değişen yerler laleler için idealdir. Suyu da çok sever çiçeğimiz. Laleleri çiçeklenme bittikten sonra bile sulamalıyız. Çiçeklerin vakti doldu boyunları bükülünce çiçeklerini kesmeliyiz ve hazirana kadar da sulamayı eksik etmemeliyiz. Bunun nedeni; soğan bir sonraki senenin çiçek açma enerjisini şimdiden depolayacak. Yaz başında soğanları topraktan çıkarıp serin bir yerde nemden uzak gazete kâğıdına sararak bekletmeli kasım-aralık ayları arasında da yeniden toprakla buluşturmalıyız. Pınar ÇAKMAK (Veli)


EĞİTİME DAİR… Eğitim üç ayaklı bir masaya benzer. (Okul+Öğrenci+Aile=Başarı) Okul ve ailelerin üstüne düşen görevi yaptığına inanıyorum. Siz öğrenciler üzerinize düşen sorumlulukları yerine getirdiniz mi? Başarı varsa evet. Bir eğitim emekçisiyim. Deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Başarı tüm camiayı mutlu eder. Aileler ve öğretmenler de mutlu olmayı hak ediyor. Başarıyı birlikte kutlayalım. Ülkemizin kendini yetiştirmiş bireylere ihtiyacı vardır. Bu durumda ülkemize de borcumuz var. Siz öğrenciler yaşamınızı planlayın. Rotanızı belirleyin hedefinize ulaşmak için neler yapmanız gerektiğini bilin. Yarınlar sizin, yaşam sizin, iyi bir yaşam için her şey elinizde olsun. Kendinize güvenin asla karamsar olmayın. Başarının anahtarı elinizdedir. Sizlerin eğitim öğretiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

SADRETTİN BAHAR SANCAK ANADOLU LİSESİ OKUL AİLE BİRLİĞİ BAŞKANI


Okulumuzun Sportif Başarıları 11. sınıf öğrencilerimizden İlkcan ŞİMŞEK Kick-Boks sporuyla 2 senedir ilgilenmekte olduğu LightContactbranşında: 60 kilogramda Türkiye 2.’liği 60 kilogramda Ankara şampiyonluğu 60 kilogramda İller Arası Dostluk Kupası şampiyonluğu 63 kilogramda Atatürk’ü Anma Kupası şampiyonluğu 63 kilogramda İl Müdürlüğü Kupası 3.’lüğü ile Sancak Anadolu Lisesini gururlandırmaktadır.


12. sınıf öğrencilerimizden Selen Simay ÇİFCİ iki senedir ilgilendiği Taekwondo Poomsae Branşında: İlk senesinde Türkiye 8.’liği, Uluslararası Avrupa düzeyi Turkish Open yarışması’nda 6.lığı ve 3.lüğü, son olarak 13-17 Temmuz 2016 tarihleri arasında Hatay’da düzenlenen Türkiye Taekwondo Poomsae Şampiyonası’nda bir 3.lük bir de 1.olup şampiyonluk elde ederek Sancak Anadolu Lisemizi gururlandırmıştır. Kendisi İkizler Spor Merkezi’nde Taekwondo’ya devam etmektedir.


Bengisu Bakan Jimnastik sporuna 2006 yılında başladım. 2010 yılında Ankara’da bu sporda birinci oldum. Daha sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin düzenlediği sınavı kazandım. 3 Yıl Devlet Opera ve Balesi’nde eğitim aldıktan sonra 2010-2013 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde çocuk oyuncu olarak görev aldım. Hâlen 19 Mayıs Stadyum’unda bir Jimnastik Kulübü’nde hem eğitim alıyor hem de yardımcı antrenörlük yapıyorum.

Yeganegül KAYA TRT Halk Dansları Topluluğu’nda sekiz yıldır dansçıyım. Dans etmeyi seviyorum. Dans etmenin hayatıma pek çok getirisi oldu. Öncelikle yurt içi ve yurt dışında pek çok yeri gezme fırsatım oldu, gezdiğim yerlerin kültürünü tanıdım. Trabzon, Antalya, Gaziantep, Konya, Çin ve Umman’da gösterilere katıldım.


OKULUMUZDAKİ SOSYAL, KÜLTÜREL VE SANATSAL ETKİNLİKLER

12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü

18 Mart Çanakkale Zaferi

Yunus Emre Haftası Etkinliği


Şiir Dinletisi Dinleyenleri Büyüledi. Şiir Dinletisinden Görüntüler.


OKUL KIZLAR VOLEYBOL TAKIMIMIZ ANKARA ÇANKAYA’DA İKİNCİ OLDU


Futsal Takımı

Taekwondo’da Derece Alan Öğrencimiz

Sınıflar Arası Futbol Turnuvası


Masa Tenisi Turnuvası

YEŞİL ALANLARIMIZI GELİŞTİRİYORUZ


OKULUMUZDA NEVRUZ ŞENLİĞİ


Okulumuz Resim Yarışması Birincisi

Kapadokya Gezisi


Altınköy Gezisi

Kapadokya Gezisi


10 KASIM


ATATÜRK’Ü ANLAMAK Bugün sizlere, sevdiği, inandığı ve büyük bir hayranlık duyduğu milleti ile beraber İstiklal Savaşı’nı kazanan ve büyük Türk Milletini yeniden hayata kavuşturan, onu diğer milletler arasında müstesna yerine koymayı başaran ulu önder Atatürk’ü ve O’nun vatanına ve milletine dair görüş ve düşüncelerini anlatmakla söze başlamak istiyorum. Ona olan bağlılığımızdan hiçbir şey kaybetmeden, daha bilinçli ve daha inançlı olarak O’nu tanımalıyız. O’nu bütün yönleri ve özellikleri ile tanıtmak veya anlatabilmek için kitapların ve dillerin kafi geleceğine inanmıyorum. O’nu anlatabilmek ve anlayabilmek için, O’nun bu aziz vatan ve millet hakkında neler hissettiğini, düşündüğünü, duyduğunu anlamak gerekmektedir. Bakın Atatürk bu hususta ne diyor; “ Beni görmek demek, behemehal yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” O halde, Türk Milletinin kalbinde, dimağında ve dünyanın bağrında büyük izler bırakan ve daima saygı ile anılarak yaşayacak olan Atamızı, Atatürk’ümüzü anlamak ve anlatmak ancak O’nun fikirlerini ve duygularını anlamak ve hissetmekle mümkün olur. … Atatürk sevgisinin kaynağında önemli bir faktör vardır. O’nun her şeyden çok, herkesten fazla ulusunu sevmesidir. Bu sevgi onun kafasında, yüreğinde ulusuna karşı sonsuz bir güven olarak hayatının sonuna dek yaşamış ve Atatürk ne yapmışsa hep ulusu için yapmıştır. Bunu şöyle dile getirmiştir: “ En iyi kişi kendinden çok ait olduğu toplumu düşünen, onun varlığına ve mutluluğunun korunmasına kendini adayan kişidir.” Gençler! Burada size sesleniyorum, Atatürk’ün bu yaptıklarını ve düşündüklerini dikkate alarak, Atatürk’ün bağışladığı emanetin değerini ve anlamını iyice kavramalı ve ona layık evlatlar olmanın gereğini yapmaya çalışmalısınız. Milletçe en büyük dileğimiz sizleri Atatürk’ün istediği gibi yarınki Türkiye’nin yurtsever, milliyetçi, karakterli, bilgili, ahlaklı,çalışkan ve yapıcı birer vatandaşı olarak görmektir. Bu uğurda ana-babalarınızın ve öğretmenlerinizin hep birlikte çektiği emekleri boşa çıkarmayınız. Her dakikanızın değerini bilerek kendinizi daima bedence ve ruhça daha güçlü bulundurmaya gayret ediniz. Bildiğiniz gibi Atatürk, Türk istiklalini ve cumhuriyetini siz gençlere emanet etmiştir. Bu inancını, “ Gençler, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve devam ettirecek sizlersiniz” sözleri ile dile getirmiştir. Cumhuriyet, varlığını ancak ona inanan nesillerle devam ettirebilir. Sizler bu inançla ve güvenle yetişiyorsunuz. Cumhuriyeti siz koruyacak. Ulusumuzu siz yücelteceksiniz. Siz, Atatürk gibi büyük bir


önderin liderliğinde yetişen ve bugünlere kavuşan bir ulusun çocuğusunuz. Işığınızı, gücünüzü, inancınızı Atatürk’ten ve damarlarınızdaki asil kandan almaktasınız. Eğer, Atatürk’ün fikirlerini anlıyorsak, Eğer. Atatürk’ün duygularını anlıyorsak, Eğer. Atatürk’ün çağdaş uygarlık yolunda çizdiği yolda yürüyorsak, Eğer, Atatürk’ün gösterdiği hedeflerden sapmıyorsak, Atatürk ölmez, Atatürkçülük ölmez. Ne zaman O’nun fikirlerini anlamaz hale gelmişsek, çizdiği yoldan, gösterdiği hedeflerden sapmışsak, yaşayan Atatürk ve yaşayan Atatürkçülük yine bizim imdadımıza koşmuştur. Onun için Atatürk ölmez, Atatürkçülük ölmez. Bize düşen görev; milli birlik ve beraberlik içinde, bilime, akla, özde kendimize ve Atatürkçülüğe dayanarak, Atatürk inkılabının özelliklerini anlayıp uygulayarak kalkınma atılımlarımızı hızlandırmak, toplumsal ve siyasi reformları gerçekleştirmektir. Böylece Atatürk’ün başlatmış ve pek çok yönüyle gerçekleştirmiş olduğu milli çağdaşlaşma ve kalkınma atılımlarımız sonuç verecek, Türkiye çağdaş uygarlık düzeyine kavuşacaktır. Biz yaşadıkça Atatürk yaşayacaktır,Atatürk yaşadıkça da biz yaşayacağız. Çünkü Türk ulusu ve Atatürk ayrılmaz bir bütündür. Bu bütünden bir zerre koparmak isteyenlerin ya da isteyeceklerin hiçbir zaman buna güçleri yetmeyecektir. Aziz ATAM geçen her yeni yılda,seni daha da içimizde duyarak yaşatacağız, eserlerine inanarak bağlıyız.Türk Milleti payidar oldukça, seni, Atatürk’ünü asla unutmayacaktır.Türk gençliği ve Türk milleti eserlerinin en sağlam bekçileridir.Ya öleceğiz, ya Atatürkçü yaşayacağız. Sözlerimi Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’nın “Atatürk Nerde” adlı şiiriyle noktalamak istiyorum. Nerde miyim ben şimdi Geceler parlarken Afrika’dayım, Güney Amerika’dayım, Çin’deyim Kim korkusuzsa Onun yüreğindeyim Nerde miyim ben şimdi Aydınlıktan daha derinde Gerçeği görmek için

Kim güneşe bakıyorsa Onun gözlerinde Nerde miyim ben şimdi Başlangıcında kocaman bir sonun Özgürlüğe doğru Kim yürüyorsa Ayaklarında onun

Jülide ÜNALIR Tarih Öğretmeni


Modern Pentatlon’u Tanıyor Muyuz ?

Modern pentatlon, aynı gün içinde atıcılık, epe eskrim, serbest stil yüzme, binicilik ve üç kilometre koşudan oluşan beş yarışı içeren spor mücadelesi. Spor, UnionInternationale’dePentathlon Moderne (UIPM) (Uluslararası Modern Pentatlon Federasyonu) tarafından yönetilmektedir. Spor, modern olimpiyatların kurucusu olan Pierre de Coubertin tarafından icat edilmiştir. Oyunun adında Yunanca “beş” anlamına gelen “penta” sözcüğünden esinlenilmiştir. Bu sporun tanımı ilk kez 1912 Yaz Olimpiyatları’nda yapılmıştır. İlk şampiyonu ise İsveçli atlet GöstaLillihöök oldu. Kadınlar ise bu dalda ilk kez 2000 Yaz Olimpiyatları’nda yarıştılar.

Sancak Anadolu Lisesi’nin Gururu Milli Sporcumuz Sıdal ASLAN ile Röportaj

Soru: Bize kısaca kendini tanıtır mısın? Sıdal ASLAN: Merhaba ben Sıdal ASLAN 15.04.1999 yılında Ankara’da doğdum. Sancak Anadolu Lisesi 10/E sınıfında okumaktayım. Modern Pentatloncuyum.

Soru: Bize Modern Pentatlon sporcusu ne yapar anlatabilir misin? Sıdal ASLAN: Modern Pentatloncu yüzme ile başlar, koşu ile gelişir, eskrim ile büyür, lazer tabanca ile hedefe yönelir, binicilik ile tüm engelleri aşar. Yani sporcu yüzme, koşu, eskrim, atıcılık, binicilik branşlarında yarışır. Soru: Bu kadar kapsamlı bir spora başlamaya nasıl karar verdin?


Sıdal ASLAN: Spora yüzme öğrenmek amacıyla 7 yaşında Anıttepe Yüzme Havuzu’nda Yasemin ÜNSAL antrenörlüğünde başladım.Bir sene sonra antrenörümün yönlendirmesiyle atletizm antrenmanlarına başlayarak biatlon branşına geçtim. 2 sene sonra Eskrim antrenmanlarına, 1 yıl sonra atış sporu antrenmanlarına başlayarak modern pentatlon branşına geçtim. Soru: Modern Pentatlon yarışmaları sırasında neler yaşanır? Sıdal ASLAN: Modern Pentatlon yarışmaları şenlik havasında geçer. Yarışma sırasında beklerken güneşlenen, müzik dinleyen, dans eden, eğlenen, kurallara uygun olarak arkadaşlarına destek veren sporcuları görmek mümkündür. Soru: Spor yaşamında bu güne kadar elde ettiğin başarıları sıralar mısın? Sıdal ASLAN: İlk olarak 18-19 Ocak 2013 tarihinde Türkiye Şampiyonası ve Milli Takım aday kadro seçimleri Yıldız B’de ikinci, Yıldız A’da üçüncü olarak Milli Takım’a girdim. 2014 Yılında her iki kategoride 1. Oldum. 2014 İspanya Barcelona’da Saintbio Turnuvası’nda 1. oldum. Soru: Geleceğe yönelik planların nelerdir? Sıdal ASLAN: Kendime ait bir spor merkezi açmayı düşünüyorum. Soru: Son olarak Modern Pentatlon sporunu tavsiye eder misin? Sıdal ASLAN: Küçük yaşta başlanırsa başarılı olma olasılıkları fazla. Yeni yeni tanınan bir spor olduğu için dereceye girme ve yurt dışındaki turnuvalara katılma olasılıkları fazla. Hangi branş olursa olsun spor yapmayı herkese tavsiye ediyorum.

Röportajı yapan Fatma AYDOĞMUŞ Beden Eğitimi Öğretmeni


Hipodrum'daki törene katılarak Cumhuriyet'imizin kuruluşunun 92. yılını kutladık.

Bayrak Grubu 1-)İlk seçildiğiniz zaman neler hissettiniz ? -Semih Gerçeker:Ankarada toplam 150 liseden 1milyon öğrenci içinden en uzun boylular arasında seçilip bayrak taşımak gurur vericiydi. -Ferhat Darıcıoğlu: Gerçekten çok gurur vericiydi. -Semih Karabulut: Açıkçası çok şaşkınlık yaşamadım biz yedimizden daha iyisini bulacaklarını sanmıyorum.Okulumuzu bu denli iyi temsil etmek gurur vericiydi. -Kaan Açıkgöz: Ben ilk seçilmedim ama oraya gittiğimde en kısa olduğum halde kendi okulumuz adına gurur duydum.

2-)Derslerinizi nasıl etkiledi ? Grup: Derslerimizi kötü etkilemedi ama göreve gittiğimiz zamanlarda okula iki hafta uğramadık Bu haftalar sürecinde derslerden geri kaldık ama telafi dersleri ile toparlamaya çalıştık,elimizden gelenin en iyisini yaptık.Öğretmenlerimizin bu açığı performansla kapatması bizim açımızdan iyi oldu.Derslerimize azimle çalışıyoruz.Özellikle bizden desteğini esirgemeyen Fatma Aydoğmuş’a teşekkür ediyoruz.


3-)Oradaki ortam nasıldı? -Kaan Açıkgöz: Çok değişik ve çok samimi bir ortamdı. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyor gibiydik. -Ferhat Darıcıoğlu: Seksen bir kişi vardı. Bu seksen bir kişinin bazılarıyla hala görüşüyoruz. -Semih Gerçeker: Yardımlaşma ve paylaşım içindeydik.Çok neşeli bir ortamdı.

Cumhuriyet Bayramı Coşkuyla Kutlandı. Sancak Anadolu Lisesi Okulumuz Bayrak Grubu Tarafından Temsil Edildi.


ŞEHİTLERİMİZ KALBİMİZDE; UNUTMADIK!!


REHBERLİK

KARİYER PLANLAMA UZMANLARINI OKULUMUZA DAVET ETTİK. BU KONFERANSTA ÖĞRENCİLERE SUNUM YAPILDI.

LÖSEV’E YARDIM KAMPANYASI BAŞLATTIK. OKULUMUZ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA KLÜBÜMÜZLE BİRLİKTE BU ÇALIŞMAYI YÜRÜTTÜK.


ÇALIŞANLARIMIZ

Okul Güvenlik Görevlisi: Mustafa Dayı

Okulumuzun Memuru : Sema Hanım


Sadık, Adem Bey Okulumuzun Atom Karıncaları

Mutfağın Prensesi

Gece Bekçimiz Muharrem Abi


Ne Umduk Ne Bulduk? Biz 9/A Sınıfı Olarak Okuldan Umduklarımız; -Sosyal-Sportif Çalışmalar -Okul Disiplini

Seçil Ergün Batuhan Akbay Murat Çelik

-Alternatif Yemekler Dilan Uçar Arkadaşlarımızla fikir birliği yaparak yardımlaşarak bu metni oluşturduk. Spor faaliyetlerinin bu kadar çok olmasını beklemiyorduk, okulumuz öğretmenleri spor ve sosyal faaliyetler konusunda bizleri teşvik ediyor. Yunus,Furkan,Umut,Muhammed

Yaşamın en önemli dönemeçlerinden biri lise dönemidir. Hangi yollardan geçeceğimizi nerelere varacağımızı ne olacağımızın ilk adımıdır. Liseye başlayacağımızdan endişeliydik. Zamanla bu endişemiz kendini tatlı bir heyecana bıraktı. Genelde beklentiler aynıdır. Yazın kavurucu sıcağında bir ağacın gölgesindeki çimlerde şarkılar söylemek ve sonradan gelen sınav haftası ve gerçek hayata dönme vakti. Çağla Özkök Belkıs Türk Eylül Irmak Demir Ece Erol Öğretmenlerden daha çok çekiniyorduk. Fakat tam tersine gayet güzel sevecen öğretmenlerimiz oldu. Öğretmenlerimizi tanıdık. Çok güzel bir okula sahibiz. Hijyen bakımından okulumuz birçok devlet okuluna göre daha temiz ve düzenli. Müdür ve müdür yardımcılarımızın da çok duyarlı, sevecen ve ilgili olduklarını gördük. Bu yüzden çok şanslıyız. Okulumuz da yapılan etkinlikler eğlenceli, heyecanlı ve bir o kadar da güzel arkadaşlıklarla geçiyor. Uzun lafın kısası umduğumuzdan daha çok şey bulduk.

Ayşegül ŞEN Nihan Kozooğlu Muhammet Y.SÖZEN Berk Aldıkaçtı


SINIFLARIMIZ




SINIFLARIMIZ


Ä°ngilizce Bulmaca



2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI OKULUMUZUN ÜNİVERSİTE BAŞARI TABLOSU AD-SOYAD

PROGRAMIN ADI

ÜNİVERSİTE ADI

PUAN

HİLAL YILDIZ

AMELİYATHANE HİZMETLERİ

UFUK ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

245,06982

BEYZA ÖZTÜRK

HEMŞİRELİK

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR)

325,91705

BERKAY BEKTAŞ İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI ATILIM ÜNİVERESİTESİ (ANKARA) (İNGİLİZCE) (%50 BURSLU)

279,01897

DİZDAR ÜNALIR ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ (İNGİLİZCE) (%25 BURSLU)

ATILIM ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

288,0135

GAMZE ÖZDEMİR

ADALET

BOZOK ÜNİVERSİTESİ (YOZGAT)

328,60579

DEMET ERKAN

İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

417,04545

BANDIRMA ON YEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (BALIKESİR)

194,79993

BİRGÜL BAŞARA TURİZM VE OTEL İŞLETMECİLİĞİ (İÖ) NURCAN AŞÇI

MALZEMEMÜHENDİSLİĞİ YILDIRIM BEYAZIT (İNGİLİZCE) ÜNİVERSİTESİ(ANKARA)

292,66192

SELENAY KAŞKAYA

SOSYOLOJİ

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

392,33371

ONUR AĞCA

İŞLETME (%50 BURS)

ATILIM ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

270,08932

ELİF BADDAL

TURİZM REHBERLİĞİ

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

266,02589

BURAK AKBEL

DIŞ TİCARET (İNGİLİZCE) (%50 BURS)

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

208,05909

EYÜP CAN YILMAZ

İŞLETME

SELÇUK UNİVERSİTESİ

258,24618

İFFET NUR AKGÜNDÜZ

MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ(İNGİLİZCE) (%50 BURSLU) İNGİLİZ DİLİ VE EDEBİYATI (İNGİLİZCE)

ATILIM ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

282,71711

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ (ANKARA)

466,86789

ASRIN MUSTAFA DEĞERLİ


TUNA HAN ULUBAY

HALKLA İLİŞKİLER VE ATILIM UNİVERSİTESİ REKLAMCILIK (İNGİLİZCE) (ANKARA) (%50 BURSLU)

297,36633

HAZAL IŞILDAK

MEKATRONİK ÇANKAYA UNİVERSİTESİ (ANKARA) MÜHENDİSLİĞİ(İNGİLİZCE) (%50 BURSLU)

261,67258

MUSTAFA BORA İŞLETME(İÖ) GÜL

KOCAELİ UNİVERSİTESİ

269,50283

UTKU SIZGIN

MATEMATİK(İNGİLİZCE)

DOKUZ EYLÜL UNİVERSİTESİ (İNGİLZCE)

313,02405

SANANUR ÜZÜMCÜ

MALZEME MÜHENDİSLİĞİ (İNGİLİZCE)

YILDIRIM BEYAZIT UNİVERSİTESİ (ANKARA)

287,60934

DENİZ CEYLAN

HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK (İÖ)

KASTAMONU UNİVERSİTESİ

294,0134

DİLBER YAZAR

RADYO , TELEVİZYON VE SİNEMA

EGE UNİVERSİTESİ (İZMİR)

308,75519

OĞULCAN GAZETECİLİK KASIM UZOĞLU

GAZİ UNİVERSİTESİ (ANKARA)

378,18874

ŞİLAN TURP

MÜTERCİMTERCÜMANLIK ( FRANSIZCA )

HACETTEPE UNİVERSİTESİ (ANKARA)

423,49195

BERKAY KIZILTUĞ

İNGİLİZ DİL BİLİMİ (İNGİLİZCE)

HACETTEPE UNİVERSİTESİ (ANKARA)

430,86991

KARABÜK UNİVERSİTESİ

227,6954

YİĞİTHAN BİÇER İŞLETME (İÖ)


Matematik Karikatürleri

Uğurcan Seferoğlu 10E


DERGİYİ OLUŞTURURKEN… Dergi grubu adına bu gün içinizden biri gibi yazıyorum; noktasız, virgülsüz, imlâsız samimi bir dille belki biraz da hatalı. Biz bu dergiyi çıkartırken hem eğlendik hem de birbirimize çok şey kattık, kazandırdık. Arkadaşlığı, paylaşmayı,değer vermeyi ve hatta güvenmeyi kısaca biz olmayı öğrendik. Ne kadar samimi olduğumuzu, samimi bir dille anlatmak istiyorum. Birkaç anımızı sizinle paylaşmak istediğim birkaç anım var.Dergi için haber yaparken Sonay köpekten kaçıp koştuğunda bakın ne kadar da hayvan sevgisi olan bir kız denildi . Öğle aralarında voleybol oynarken aniden gelen Sadegül Hoca telefonları… En sinirli ve huysuz olduğumuz anlarda bile Uğurcan’ın komiklikleri, pozitifliği... Başta Mert Şadi Yükselenle çıktığımız yolda sonradan bir başımıza kalışımız. Sonra Mert’in dayanamayıp tekrar dönmesi… Yiğit Seçki ile olan maceralarımızı anlatmıyorum bile… Eylül’ün muhteşem fikirleri… Emirhan Ayhanlı’nın fotoğraf çekerken gösterdiği ciddiyet… İlker’in sakin ve pes etmeyen destekçi yanları… Zeynep Düzgün`ün enerjisiyle, Fatih`in gitarıyla, Yaren Sakaldar’ın fotoğraf çekimleri, Osman Nuri Akyol’ un İngilizcesiyle ve Martin`in şiirleriyle bu dergi can buldu. Amacımız paylaşmaktı, farklılıklardan bütün olduk. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Bu dergide görev aldığım için kendimi şanslı hissediyorum. Amacımız bizden sonrakilere birer tebessüm bırakmak. Teşekkür etmeyi unuttuklarım varsa şimdiden hepinizden özür dilerim.❤

Sonay Aleyna GÖBÜT Editör Yardımcısı




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.