Elektrik Dergisi (Aralık 2015)

Page 1

Yıl

www.elektrikdergisi.com

95

ÖZEL BÖLÜM:

Türkiye ne yapmalI?

Kaliteli ve Kesintisiz Enerji

Mühendisler EEMKON 2015’te buluştu 2016 yılı ön lisans ve lisans alma bedelleri belirlendi Liderler Paris’te İklim İçin Toplandı ELEKTRİKTE YATIRIM İHTİYACI 22 MİLYAR TL Doğalgazdan Elektrik üretimi son 5 yılın en düşük seviyesinde

21 YAYINCIDAN

Tüm bir yaşam kaç para eder?

Sayı 319 10 TL Aralık 2015

Keban Barajı 41 yılda 241 milyar Kilowatt saat enerji üretti





w

w

w

.

g

e

r

s

a

n

.

c

o

m

.

t

r

KWWS ZZZ JHUVDQ FRP WU H PDLO LQIR#JHUVDQ FRP WU

“TÜRKİYE’nin İLK ve TEK YERLİ ÜRETİM ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ İSTASYONU”

MERKEZ HEAD OFFICE

FABRİKA FACTORY

FABRİKA RUSYA FACTORY RUSSIA

ORTA DOĞU OFİS MIDDLE EAST OFFICE

ANKARA OFİS ANKARA OFFICE

İZMİR OFİS İZMİR OFFICE

İstanbul Anadolu Yakası OSB Gazi Bulvarı No:39-41 34953 TUZLA - ISTANBUL - TR T: +90 216 593 00 50 (10) F: +90 216 593 00 60 info@gersan.com.tr

Çaycuma OSB 1 Nolu Meydan 6. ve 7. Sk. Çaycuma - ZONGULDAK T: +90 (372) 638 55 88 / 99 F: +90 (372) 638 55 99

238440,Russia, Kaliningradskaya obl., Bagrationovskii r-n.,pos. Razdolnoe, Papenburgskaya ul. 2. T: +7 4015 666 358 F: +7 4012 341 242 http://www.gersan-r.ru gersan-r@gersan.com.tr

Box No: 9677 P6-93, SAIF ZONE SHARJAH, U. A. E. T: +971 6 5574060 F: +971 6 5574020

Mertebe sok. 26/2 Beştepe Ankara – TURKEY T: +90 312 222 62 94 F: +90 312 222 62 95

Karahasan Atlı İşmrk. 1203/9 Sokak no:3/B YENİŞEHİR-İZMİR T: +90 232 449 88 08 GSM: +90 530 976 99 77




IEC 61.439-1’ye göre TİP TEST’li Pano Üretimi Kumanda Panosu, Röle Panosu, LCC, SDK Üretimi TEİAŞ ve ITM Şartnamelerine Uygun (380/154/36 kV) AG, Kompanzasyon, MCC, PLC Pano Üretimleri Y.G. ve O.G. Trafo Merkezleri için Destek Hizmetleri PLC-SCADA-RTU Yazılım Hizmetleri Enerji İzleme Yazılımları ve Proses Otomasyonları Endüstriyel Tesislerin Elektrik ve Otomasyon İşleri Montaj, Test ve Devreye Alma Hizmetleri Saç Köşk, Kompanent ve Özel Kabin İmalatları

Hızla büyüyen ve sürekli bir gelişmebüyüyen içerisinde bulunan Enerji Sektörünün ve Sanayi Tesislerininbir g Hızla ve sürekli elektrik, elektromekanik veelektrik, otomasyon ihtiyaçlarına “elektromekanik çözüm mühendisliği ” sunuyoruz. v

VERA VERA ELEKTROMEKANİK ELEKTROMEKANİK PANO SİSTEMLERİ PANO SİSTEMLER MÜHENDİSLİK MÜHENDİSLİK ve MAKİNE SAN. TİC. A.Ş. ve MAKİNE SAN. TİC. A.Ş 9001

14001

İvedik OSB. 1468. Cad. 2239/1. Sok. No:11468. Cad. 2239/1. Sok. No:1 İvedik OSB. 06378 Ostim - Ankara / TÜRKİYE 06378 Ostim - Ankara / TÜRKİYE Tel: +90 312 394+90 54 64 (pbx) Fax: +90 312394 394 77 97 54 64 (pbx) Fax: +90 312 394 77 97 Tel: 312

info@veraelektromekanik.com i n f o @ v e r a e l e k t r o m e k awww.veraelektromekanik.com n i k. co m



k.



cydd.org.tr

ÇYDD’ye destek verin, gençlerin hikayesini değiştirin.

Garanti Bankası IBAN Numaraları TR 7200 0620 0034 0000 0629 5838 • TL TR 8900 0620 0034 0000 0907 5067 • USD TR 6200 0620 0034 0000 0907 5068 • EURO



İÇİNDEKİLER 24

56

Mühendisler EEMKON 2015’te buluştu 26 2016 yılı ön lisans ve lisans alma bedelleri belirlendi 28 Liderler Paris’te İklim İçin Toplandı 30 ENERJİ SEKTÖRÜNÜN DEVLERİ POWER-GEN FUARI’NDA BULUŞTU 32 ELEKTRİKTE YATIRIM İHTİYACI 22 MİLYAR TL 34 Doğalgazdan Elektrik üretimi son 5 yılın en düşük seviyesinde 36 ABB’DEN TANAP’A YAZILIM ÇÖZÜMÜ 40 Lapp yeni pazarları hedefliyor 42

DOSYA: Paris İklim Anlaşması sonrası Türkiye’nin alması gereken 10 kritik önlem

“ELEKTRİK VE DOĞALGAZ SEKTÖRÜNÜN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ AR-GE İLE MÜMKÜN”

22

44 “DİKKAT! HER KABLO AYNI DEĞİLDİR...” GİRİŞİMİ, BURSA’DA ELEKTRİK TEKNİSYENLERİYLE Bir araya geldi 46 Geleceğin Mühendisleri Ödüllerini İnovasyon Haftası’nda Aldı

12 Aralık

2015

48 Zonguldak’ta özel sektör artık kömür üretmeyecek 50

HABER: “Binalarda harcanan enerjiyi yüzde 10 azaltmak, milyarlarca ağaç dikmeye eşit”

Sürdürülebilirlik alanında Schneider Electric ve CNN InternatIonal işbirliği 52 Trans Afgan gaz boru hattında inşaat başladı 53 Keban Barajı 41 yılda 241 milyar Kilowatt saat enerji üretti


95

90

ÖZEL BÖL

Kaliteli

ve Kesin

ÜM:

tisiz Ene

rji

54 ‘Türkiye İnovasyon Haftası’ 3 günde 50 bin kişiyi buluşturdu 58

MAKALE: TÜRKİYE’DE ELEKTROMEKANİK SANAYİNİN DURUMU

TANITICI METİN: HEDEF, KURUMSAL VE OPERASYONEL MÜKEMMELLİK ALANINDA AVRUPA’NIN İLK 10 ŞİRKETİ ARASINDA OLMAK 60 SÖYLEŞİ: “Seval Kablo’da hedef ihracattaki birinciliği perçinlemek “

58

62 SÖYLEŞİ: “birincil önceliğimiz koşulsuz müşteri mutluluğu” 64 ELEKTRİK TARİHİNDE YOLCULUK: Ankara Elektrik Türk Anonim Şirketi’nin kısa bir tarihi

TANITICI METİN: Hedef, kurumsal ve operasyonel mükemmellik alanında Avrupa’nın ilk 10 şirketi arasında olmak

66 ANKARA MEKTUBU: GAZ VERME ZAMANLARI 71 BİLİRKİŞİ RAPORLARI: RÜCUEN TAZMİNAT 84

Elektrikgüncesi ENERJİ DÜNYASINDAN

78

MAKALE: Güneş Panellerinde Maksimum Güç Noktası İzleme İşleminin SEPIC DA / DA Dönüştürücü ile Gerçekleştirilmesi 88

82

MAKALE: Güneş Enerjisinden Elektrik Enerjisi Üretiminin Önemi

123

MAKALE: Yol aydınlatmalarında iklim değişimi

94

13 Aralık

2015






9$(67 6Ăľ/Ăľ.21 9( .2032=Ăľ7 8<*8/$0$/$5,

D 550 kV’a kadar Silikon Kompozit; š 7iaÛ l[ =[h]_ êpebWj�hb[h_ š C[id[j êpebWj�hb[h_ š 9_^Wp Eoka êpebWj�hb[h_ D :[c_hoebk êpebWj�hb[h_ D ;feai_ H[‚_d[Z[d ZW^_b_ l[oW ^Wh_Y_ êpebWj�h" I<, =WpbÛ WoÛhÛYÛ" a[i_Y_ j”f ]�lZ[b[h_ D E= 7oÛhÛYÛ % LWakc J”fb” O”a 7oÛhÛYÛ

9$(67 6LOLNRQ YH .RPSR]LW 8\JXODPDODUĂł òPDODW YH 7LF $ Ä 7HO )D[ ( PDLO LQIR#YDHVW FRP WU :HE ZZZ YDHVW FRP WU


SF6 yalıtımlı SafePlus tip (modüler) ve SafeRing tip (kompakt) 12/24/36/40.5kV tali dağıtım hücreleri

ABB’nin geniş kapsamlı gaz yalıtımlı tali dağıtım hücre ürün yelpazesi, trafo köşkleri, rüzgar santralleri, küçük ölçekli endüstri tesisleri, binalar, maden tesisleri, havalimanları, yeraltı istasyonları ve benzeri tesisler için maksimum güvenilirlik yanında maksimum enerji sürekliliği sağlayan esnek ve kompakt çözümler sunar. www.abb.com/mediumvoltage

ABB Elektrik Sanayi A.Ş. Tel : 0216 528 22 00 Faks : 0216 365 29 46 E-mail : mehmetali.dogan@tr.abb.com


YAY IN DAN IŞMA KURULU Elektromekanik Sanayii Hüseyin ARABUL Barmek Holding Yönetim Kurulu Başkan› Muzaffer AVCI Elimsan fiirketler Grubu Kurucu orta¤› Mustafa NURDO⁄AN Federal Elektrik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Bülent DAMAR Pelka Yön. Kur. Başkan› Dr. Arnold HORNFELD Siemens Türkiye eski Başkan› Trafo ve Şalt CihazlarI Refik Can ERKÖK ABB Elektrik Transformatör Genel Müdür Yrd. Ergin D‹KMEN TEKON Enerji A.Ş. Teoman ÇET‹N TEKON Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Süleyman KASIRGA EAE Kabin Dan›şman› Kondansatörler Hakk› ONAT TOKAY Elektrik Ltd. Şti. • VISHAY-ESTA Türkiye Temsilcisi Ahmet BAŞARAN KONDAŞ Genel Müdürü Elektrik MakinalarI Prof. Dr. Kemal SARIO⁄LU ‹TÜ Elek.-Elektronik Fak. Emekli Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. H. Bülent ERTAN ODTÜ Elektrik Müh. Bölümü Elektrik ‹letim ve DaĞItIm Sistemleri Dr. T. Tunçay ÇAYLI Yusuf H. KAYA EAE Yönetim Kurulu Başkan› A.G. Tesisat, Şalt CihazlarI Cem BAŞ Legrand-‹malat ve Endüstri Md. Salih Öztekin Elektrik Yüksek Mühendisi Cihan Elektrik Sat›ş Müdürü

ENERJ‹, ELEKTR‹K, AYDINLATMA, ELEKTRON‹K VE OTOMASYON MÜHEND‹SL‹⁄‹ DERG‹S‹ Yerel Süreli Yay›n Avrupa Bak›r Enstitüsü Türkiye Medya Partneri Say›: 319 - Aralık 2015 Kaynak Yay›n Tan›t›m Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. ad›na Sahibi, Yay›n Yönetmeni Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü Ersin KAYA ersin@kaynakelektrik.com Genel Yay›n Koordinatörü Ekim N. KAYA ekim.kaya@botego.com Haber Sorumlusu Can Cengiz can@kaynakelektrik.com

Elektrikli UlaŞIm Prof. Dr. At›f URAL Kocaeli Üniv. Kurucu Rektörü Rıza Akçan Elektrik Yüksek Mühendisi

Reklam Koordinatörü Ayhan ÜSTÜNER ayhan@kaynakelektrik.com

Güç ElektroniĞi Prof. Dr. Nejat TUNÇAY Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Hac› BODUR YT Üniversitesi Ö¤r. Üyesi

Reklam Müdürü Ziya ALKAN ziya@kaynakelektrik.com

Güvenlik U¤ur YERTUT Yestaş Güvenlik Sist. Ltd. Şti.

Tasarım Binbir Ajans

Otomasyon Enstrümantasyon Burak CEDETAŞ ABC Cedetaş Otom.Kont.Gn.Md. Levent SÖKMEN Allen-Bradley - Türkiye Ertan SÖYLEMEZ ENELSAN End. Elekt. Gn. Müd. Prof.Dr.Do¤an ‹BRAH‹M Yak›n Do¤u Üniversitesi

Ayda bir ç›kar Sayı fiyat›: 10 TL. Y›ll›k (12 say›) abone bedeli 100 TL. Ö¤renciler için 70 TL.

Ölçü ve Kont. Cihz. Ahmet T. UZUNKAYA ENTES Yön. Kurulu Üyesi Ça¤atay KÖKSALO⁄LU DKE Genel Müdürü Ali MANSUR‹ DEMA Yönetim Kurulu Başkanı Halis Erdal GÜREL GEMTA Genel Müdürü O¤uzhan ‹LBAY TERRA Ltd. Şti. Genel Müd. YIldIrImdan Korunma Çetin TEK‹N Radsan Ltd. Şti. Gn.Müd. Harun SIRMABIYIK Amper A.Ş. Yön. Kur. Bşk. AydInlatma Prof. Dr. Mehmet Ş. KÜÇÜKDO⁄U Kültür Üni. Mühendislik ve Mimarl›k Bölümü Başkan› Prof.Dr. Sermin ONAYG‹L ‹TÜ Enerji Enstitüsü Elektrik Müh. EĞt. Prof. Dr. Ahmet DERV‹ŞO⁄LU İTÜ Emekli Öğretim Üyesi Kalite ve Standartlar Dr. Sait SAMLI SIEMENS- Kalite Yön. Direktörü Anahtar Teslimi Sistemler ve Fabrika Elektrifikasyonu Ömer OydaIşIk SIEMENS - Endüstriyel Hiz. ve Çözümler Bölüm Direktörü Mühendis Örgütleri Teoman ALPTÜRK TMMOB ve EMO eski Bşk.

Yönetim Yeri Eski Osmanl› Sk. Ar›kan İş Mrk. No:30 K:2 D:10 34387 Mecidiyeköy-‹ST. Tel: (0 212) 272 59 59 (pbx) Faks: (0 212) 272 33 90 web: http://www.elektrikdergisi.com Ankara Bölge Temsilcisi Ramazan PEKTAŞ JUPİTEK Elk. Elo. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 312-433 74 76 Fax: 312-438 74 77 Bask›: G.M. Matbaac›l›k ve Tic. A.Ş. 100 Y›l Mah. MASS‹T 1. Cad. No: 88 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: (0212) 629 00 24-25 Faks: (0212) 629 20 13. ‹mzal› yaz›lar›n düşünsel sorumlulu¤u yazarlar›na, reklam içeri¤inin sorumlulu¤u ilgili firmaya aittir. Dergimizdeki haber ve yaz›lardan izinsiz al›nt› yap›lamaz. Son Bask› Tarihi: Ocak 2015


YAYINCIDAN

Bütün bir yaşam kaç para eder? ERSİN KAYA • ersin@kaynakelektrik.com

C

NN Türk’te, Cüneyt Özdemir’in 5N 1K programını izliyorum, ekrana Su ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu geliyor ve anlatıyor: ”HES’lere karşı çıkan köylüler aldatılmıştır” diyor, “Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı kalmasını isteyenler var, yörenin insanları onların borusunu öttürüyor” demeye getiriyor. Bakan’ın ağzından dökülen sözler kolay bir komplo teorisi örneği. Oysa Bakan’dan önce ekrana gelen köylülerin hiç de aldatılmış bir insan halleri yok. 70 yaşındaki Kazım Amca HES’lere karşı yıllardır hukuki mücadelesi verdiğini anlatıyor. Mahkeme masraflarını karşılamak için 3 bin 500 lira değerindeki ineğini acele ile bin lira ucuza satmış. Önceleri ÇED raporuna gerek yok diyen devletin daha sonra 350 sayfalık ÇED raporu ile ortaya çıkmasına anlam verememiş. Sonuna kadar mücadeleye kararlı olduğunu söylüyor. 68 yaşındaki Melahat Ertaş, “Ben bu derenin kenarında doğdum. Annem beni bu derede yıkardı. Yüz yıldır bu köydeyiz” dedikten sonra Mustafa Kemal Atatürk’e göndermede bulunuyor, “Atatürk ‘ya istiklal, ya ölüm’ dedi. Bizi buradan çıkartamazlar. Bizi çıkartmaya gelecekler önce tabutları getirsinler’ diye son noktayı koyuyor. Programda konuşan başka köylüler de var. Kadını ile erkeği ile hepsi bildiğiniz Anadolu insanı. Düşüncelerini kendi kelimeleri, kendi cümleleri, kendi kavramları ile anlatmışlar. Derelere yaşamlarının olmazsa olmazı olarak sahip çıkıyorlar. Öyle anlatıyorlar ki derelerin kendileri için vazgeçilmezliğini, inanıyorsunuz ki bu mesele köylüler bakımından yaşamsal bir önemde olduğuna inanıyorsunuz..

Burada kandırılmışlık, aldatılmışlık aramak, ancak bir çaresizlikle açıklanabilir. Bakan, kendisini haklı göstermek uğruna dereler halkının inançlı sahip çıkışını, direnişini küçümsemeyi tercih etmiştir. Yörede yaşayan insanların HES’ler hakkındaki düşünceleri tabii ki çok önemlidir. Orada yurttaşlar, düşüncelerini söylerken bir fikir jimnastiği yapmıyor, bir polemik tarafı olarak cenkleşmiyorlar. Savundukları yaşamın içinden çıkan tezlerdir. Var olma / yok olma mücadelesinin getirdikleridir. Karşı tez, ‘hidroelektrik potansiyelimizi kullanmazsak doğal gaza para ödeyeceğiz’ düşüncesinde odaklanmıştır. O zaman HES’leri savunanlar, yok edeceklerinin bedellerini alt alta yazıp toplasınlar da bir görelim, Ciğerlerimizi dolduracak temiz hava, Gümüş gibi akan dere suyu, Tabiatın o enfes rayihası, Mısır, çay, fasulye çeşitli meyve ve sebzeler, Doğanın ayrılmaz çiçekleri, böcekleri, Böyle bir çevrede bitki örtüsünden özümlenen bal, Doğa ile bütünleşmiş emeğin özgür üretimi, Uzaktan da olsa göze ve kulağa yansıyan halaylar, horonlar, kemençe, tulum türküleri Kaç para eder? Bütün bir yaşam kaç para eder?

21 Aralık

2015


HABER

www.elektrikdergisi.com

“Binalarda harcanan enerjiyi yüzde 10 azaltmak, milyarlarca ağaç dikmeye eşit” Barselona’da düzenlenen akıllı şehirler kongresi Smart City Expo World Congress’de konuşan ThyssenKrupp Asansör CEO’su Andreas Schierenbeck, şehir ortamında daha yüksek enerji verimliliği sağlayan tasarımlar kullanılması gerektiğini söyledi.

A

sansörlerin, ısıtma, havalandırma ve soğutma gibi olanakların en verimli seviyelerde çalışmadığına dikkat çeken Schierenbeck, “Bu nedenle bu konunun derhal ele alınması ve olanakların daha fazla verim sağlayacak şekilde geliştirilmesi kritik önem taşıyor. Aksi takdirde, 2030 yılında düşük enerji performansı riskiyle karşı karşıya kalınabilir” dedi. Günümüzde inşa edilen her ticari binanın önümüzdeki 15 yıl içinde ortalama 12.000 MWh elektrik tüketimi gerçekleştireceğini söyleyen Schierenbeck, “Yalnızca ABD’de her yıl 150 binden fazla bina inşa ediliyor. Bu durum, Hollanda’nın yıllık toplam elektrik tüketimine eşdeğer bir miktar olan yıllık 120 TWh elektrik tüketimi ile sonuçlanıyor. Bu miktarı sadece yüzde 10 oranında azaltmak, önümüzdeki 15 yılda 180 TWh’ye eşdeğer bir tasarruf sağlayacak. Bu tasarruf ise 180 milyon ton karbondioksite varan karbon emisyonu azalmasına, sokaklardaki araç sayısının yılda iki milyon düşmesine ya da aynı süre içinde üç milyar ağaç dikilmesine ve yetişmesine eşdeğer olacak” dedi. Schierenbeck sözlerini şöyle sürdürdü: “Enerji üretimi ve tüketimi yeni bir tartışma konusu değil ancak dünya genelinde hızla artan kentleşme, bir an önce daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ortamlar geliştirilmesini gerektiriyor. 2030 yılında küresel nüfusun yüzde 60’a varan bir kısmı şehirlerde yaşıyor olacak ve kentsel alanlardaki enerji tüketimi dörtte bir oranında artacak. Bunun sonucunda, enerji verimliliği sağlamayan binalar

22 Aralık

2015

da giderek artan enerji talebini karşılayamaz hale gelecek. Bu durum, gelecekteki şehirlerin gelecek nesiller için ileriye dönük ve sürdürülebilirlik odaklı olmasını sağlamak üzere günümüzde kentsel gelişim kararları alınmasını zorunlu hale getiriyor.” ThyssenKrupp Asansör’ün enerji verimliliği konusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Schierenbeck, “MULTI, MAX ve ACCEL gibi yenilikçi teknolojilerimizde üzerinde özenle durduğumuz başlıklardan biri de bu konu. Ürünlerimiz binalarda kullanılıyor ve binalar da yüzde 40’la enerji kullanımının ilk sırada olduğu yaşam alanları konumunda bulunuyor. Bu da binaların enerji verimliliği tartışmalarının tam merkezinde bulunmasına neden oluyor. Şehirlerdeki binaların yükselme eğilimi, yüksek binaların tüketimi en aza indirecek ve kentlerdeki enerji ayak izini azaltacak şekilde nasıl daha akıllı hale getirilebileceği konusunu tartışmaların merkezine alıyor. Binaların uzaması ile birlikte asansörler, şehirlerimizdeki enerjiyle çalışan en vazgeçilmez araç haline geliyor. Bu da kentlerde enerji verimliliği arayışında dikkate alınacak kilit noktalardan birini oluşturuyor” dedi.


Ö Z G E N

Üretim

E L E K T R Ý K

V E

T Ý C A R E T

Ta a h h ü t

A . Þ .

Müþavirlik

Bus-Bar Sistemleri • Ana Daðýtým Panolarý • Çekmeceli Panolar • MCC Panolar • Aydýnlatma ve Priz Panolarý Mimik Kumanda Panolarý • Metal Clad Hücreler • Metal Köþkler • Mobil Köþkler Fiberoptik Altyapýlar Havaalanlarý • Raylý Sistemler • Otoyol ve Tüneller • Pompa Ýstasyonlarý • Hidroelektrik Santraller Trafo Merkezleri • Silo Tesisleri • Endüstriyel Tesisler

1. Organize Sanayi Bölgesi Göktürk Caddesi No:8 06935 Sincan - Ankara 0(312) 267 10 25 0(312) 267 10 28 info@ozgen.com

w w w . oz g e n . co m


HABER

www.elektrikdergisi.com

Mühendisler EEMKON 2015’Te buluştu Bugüne kadar Elektrik ve Elektronik mühendisliği alanlarında gerçekleşen en kapsamlı kongre olan EEMKON 2015, Harbiye Askeri Müzesi’nde düzenlendi.

E

lektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından (EMO) tarafından düzenlenen EEMKON 2015, sanayi, üniversite, kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile bu alanda çalışan binlerce mühendisi bir araya getirdi. Üç gün boyunca yedi sempozyum, dokuz panelin düzenlendiği 36 üniversitenin desteklediği kongrede mühendislik eğitimi, enerji politikaları, elektronik sanayi uygulamaları, iletişim teknolojileri, elektrik ve kontrol mühendisliği, biyomedikal mühendisliği, kent ve elektrik konuları tartışıldı. EEMKON etkinliği Kongre Düzenleme ve Yürütme Kurulu Başkanı Hakkı Kaya Ocakaçan açılış konuşmasıyla başladı. Ocakaçan, elektriğin tarihçesine ilişkin bilgi verirken, Türkiye‘ye elektriğin gelişindeki gecikmeye dikkat çekti. Gecikmenin temel nedenlerinden birinin “imtiyazlar” olduğunu vurgulayan Ocakaçan, “Fransız hava gazı şirketlerine verilen imtiyazlar sonucunda, bu şirketler İstanbul‘a elektriğin gelmesini baskı yaparak uzun süre ertelediler” dedi. İlk santralın yapımıyla birlikte elektrik mühendisliği sorunlarının da başladığını ifade eden Ocakaçan, bu çerçevede yedi sempozyumdan birini enerji politikalarına ayırdıklarını kaydetti. Elektrik üretiminde ciddi bir artış görünmesine karşın 65 OECD ülkesi arasında 2014 yılında Türkiye‘nin 63. olduğuna dikkat çeken Ocakaçan, bu çerçevede Türkiye‘nin enerji alanındaki konumunu değerlendirmek üzere Enerji Politikaları Sempozyumu düzenlemeye karar verdiklerini anlattı.

24 Aralık

2015

İstanbul Şube‘nin En İddialı Etkinliği

Beyza Metin ise açılış konuşmasının başında Suruç, Ankara, Paris katliamları; seçim öncesi ve sonrasındaki çatışmalı ortamda, iş ve kadın cinayetlerinde yitirilen canları andı. EEMKON etkinliğini “EMO İstanbul Şubesi‘nin son yıllarda gerçekleştirdiği en kapsamlı ve iddialı etkinlik” olarak nitelendiren Metin, 36 üniversitenin desteklediği kongreye katkı verenlere ve emeği geçenlere teşekkür etti. Metin, kongre süresince bu yıl 10.‘su gerçekleştirilecek olan Proje Ödülleri Sergisi ödül töreni ile meslekte 20, 25, 30, 40 ve 50. yılını dolduran meslektaşlar için sertifika töreni düzenleneceğini açıklarken, MühendisÖğrenci Buluşması‘nın gerçekleştirileceğini de sözlerine ekledi. Beyza Metin, EMO‘nun kamuoyunda yalnızca elektrik mühendislerinin odası olarak algılanmasına karşı bu etkinliğin bir mihenk taşı olmasını amaçladıklarını belirtti. Metin, “Mesleğimizin her geçen gün itibarsızlaştırıldığı, alanda çalışmak için mühendislik diplomasının yetersiz hale getirilip, ticari bir meta haline dönüştürülen sertifikasyon programlarıyla ve belgelendirme ile anlamsızlaştırılmak istendiği bu süreçte odalarımıza üye olmak ve sahip çıkmak son derece önemlidir” diyerek, EMO Genç üzerinden örgütlenme çağrısı da yaptı. Kongrenin bu yılki amacı; dünyada ve ülkemizde hızla gelişen elektrik ve elektronik mühendisliği alanlarında ülkemizin geldiği noktayı ele alarak mevcut durumu değerlendirmek, gelecek hedeflerini belirlemek ve bu hedeflere erişebilmek için izlenmesi gerekli politikaları saptamak oldu.


Sağlam

Trafo merkezlerindeki zorlu çevre koşullarına uygun olarak tasarlanmıştır.

Güvenilir

Yük altında kesinti olmaksızın değiştirilebilen, tam yedekli güç kaynağı sayesinde besleme kaynaklı duruşları minimize eder. (SEL-2730M)

SEL-2730M Yönetilebilir 24-Port Ethernet Switch

Emniyetli

Sadece yetkili personelin ağa erişimini sağlayan gelişmiş güvenlik özellikleri…

Kullanıcı Dostu

Sadece ileri bilgi işlem uzmanlarının değil, enerji otomasyonu uzmanlarının da kolayca montaj, ayar ve bakım yapabileceği şekilde tasarlandı. SEL haberleşme çözümleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için: www.selinc.com

SEL-2725 5 Portlu Ethernet Switch

Tel: +90 (216) 366 60 45 Web: www.koztek.com

Faks: +90 (216) 367 30 45 E-posta : info@koztek.com


HABER

www.elektrikdergisi.com

2016 yılı ön lisans ve lisans alma bedelleri belirlendi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, doğal gaz, petrol, LPG ve CNG piyasalarında yeni yılda uygulanacak önlisans ve lisans alma bedellerini belirledi.

K

onuya ilişkin EPDK kararları, 1 Ocak 2016’da yürürlüğe girmek üzere, Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, doğalgaz piyasasında ithalat faaliyeti için lisans alma bedeli 143 bin 300 lira, yıllık lisans bedeli satışı yapılan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş olacak. İletim faaliyeti için lisans alma bedeli 1 milyon 75 bin 300 lira, yıllık lisans bedeli iletimi yapılan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş, Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) iletimi için lisans alma bedeli 52 bin 250 lira, yıllık lisans bedeli iletimi yapılan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş, depolama faaliyeti için lisans alma bedeli 286 bin 700 lira, yıllık lisans bedeli depolanan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş, toptan satış ve dağıtım faaliyetleri için lisans alma bedeli 71 bin 800 lira, yıllık lisans bedeli satışı ve/veya dağıtımı yapılan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş olacak. Sıkıştırılmış Doğal Gaz (CNG) dağıtımı, iletimi ve satışı faaliyetleri için lisans alma bedeli 14 bin 400 lira, yıllık lisans bedeli iletimi, dağıtımı ve satışı yapılan kilovatsaat başına 0,0005 kuruş, ihracat faaliyeti için de lisans alma bedeli 28 bin 800 lira olarak uygulanacak. İhracat faaliyeti için yıllık lisans bedeli ise alınmayacak.

SERTİFİKALAR

Kurul, doğal gaz piyasasında 2016 yılında uygulanacak sertifika alma, sertifika yenileme, sertifika tadili, sertifika sureti çıkartma ve sertifika vize bedellerini de belirledi.

Buna göre, dağıtım şirketlerinin yapım ve hizmet sertifikası alma bedeli 4 bin 400 lira, sertifika tadil bedeli bin 475 lira, sertifika vize bedeli 750 lira, sertifika sureti çıkarma bedeli 300 lira olarak uygulanacak. Sertifika yenileme bedeli ise sertifika alma bedeli kadar olacak.

PETROL PİYASASI

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Petrol Piyasası Kanunu ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca 2016 yılında uygulanacak olan lisans alma, lisans tadili, süre uzatımı (vize), lisans sureti çıkartma, tarife onayı ve akaryakıt ticaret izni bedellerine de belirledi. Buna göre, lisans alma bedelleri 3 bin 700 lira ile 501 bin 500 lira arasında değişecek. Lisans sureti de bin 450 lira bedel karşılığında alınabilecek. Lisans tadili bedeli ise bazı alanlar için 2 bin 200 lira, bazı alanlar için ise 10 bin lira olarak uygulanacak.

LPG PİYASASI

Kurulun, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) piyasasında 2016 yılında uygulanacak lisans alma, lisans tadili, süre uzatımı (vize) ve lisans sureti çıkartma bedellerine ilişkin aldığı karara göre de lisans alma bedeli 2 bin 900 lira ile 215 bin lira arasında değişecek. Lisans sureti de bin 450 liraya çıkarılacak. Lisans tadili bedeli bin 450 lira ile 4 bin 325 lira arasında değişecek. Süre uzatımı bedeli de lisans alma bedelinin yüzde 50’si kadar uygulanacak.

Gazda serbest tüketici sınırı yeni yılda da aynı

E

nerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), 2016 için doğalgaz piyasasında serbest tüketici olma sınırının, 2015 ile aynı devam etmesini kararlaştırdı. Buna göre, 2015’te uygulanan, konut tüketicileri (evsel tüketiciler) hariç olmak üzere, tüm tüketiciler serbest tüketici statüsünde sayılacak. Konut tüketicileri için serbest tüketici olma sınırı 75 bin metreküp olacak ve serbest tüketici için tek sayaçtan ölçülen tüketim miktarı dikkate alınacak. Tüketim miktarına bakılmaksızın elektrik ve ısı enerjisi üreten kojenerasyon tesisi sahibi kişiler ve kullanıcı birlikleri serbest tüketici statüsünde olacak.

26 Aralık

2015



HABER

www.elektrikdergisi.com

Liderler Paris’te İklim İçin Toplandı Dünyanın önde gelen liderleri Paris’te, iklim değişikliğiyle mücadelede uzun vadeli çabaların temelini atan küresel bir anlaşma üzerinde mutabık kaldı. Anlaşma gidilecek yolu göstermekte fakat elbette sıcaklık artışını 1,5°C’de sınırlandırmak için mevcut taahhütlerin üzerine çıkılması gerekiyor.

A

nlaşma, iklim değişikliğiyle mücadele için yol haritası niteliğinde. 2020 yılında yürürlüğe girmesi beklenen anlaşma sanayi devriminden bu yana gerçekleşen ortalama sıcaklıktaki artışın 1,5 ile 2°C arasında sınırlandırılmasını kabul ediyor. Bu konuda iklim bilimcilerinin uyarıları dikkate alındı. Anlaşmanın tüm dünya ülkelerini iklim için yeniden bir araya getirmesi de bir başka olumlu sonuç oldu. Birleşmiş Milletler’in çağrısıyla sera gazı emisyonlarını azaltmak için 180’den fazla ülke tarafından verilen taahhütler ise bu amaca ulaşmak için yeterli değil. Mevcut taahhütler yerine getirildiği takdirde, bizleri yüzyıl sonunda 2,7°C ila 3,7°C arasında daha sıcak bir dünya bekliyor. 1,5°C hedefinin tutturulması için ise 2020 yılına kadar emisyonlarda düşüş eğiliminin başlaması ve ülkelerin taahhütlerini geliştirmesi gerekiyor. Paris Anlaşması’yla üzerinde anlaşılan uzun vadeli hedefe ulaşılması için, ulusal katkıların belirli aralıklarla gözden geçirilip artırılması öngörülüyor. Ülkeler 2020 sonrası için ortaya koydukları hedefleri gözden geçirip iyileştirirlerse, 1,5°C hedefine ulaşma şansı var. Paris, iklim müzakerelerinin yanında, hükümet dışı aktörler -kentler, iş dünyası, enerji sektörü- tarafından duyurulan pek çok girişime ev sahipliği yaptı. Hindistan ve Fransa

28 Aralık

2015

tarafından duyurulan ve 120 ülkenin enerjiye erişim sorununun çözümü için güneş enerjisinin yaygın kullanımı amacıyla bir araya geldiği Uluslararası Güneş Enerjisi İttifakı bunlardan biri. Afrika kıtasında 2030’a kadar yenilenebilir enerjiye dayalı 300 bin MW’lık elektrik üretim kapasitesinin kurulmasını hedefleyen Afrika Yenilenebilir Enerji Girişimi ile binden fazla kentin yüzde yüz yenilenebilir enerji hedefine imza atması da öne çıkan diğer girişimler oldu. Bu gelişmeleri değerlendiren WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Yenilenebilir enerjiyi tercih eden küresel bir dönüşümün başladığına tanıklık ediyoruz. Bu, başta kömür olmak üzere fosil yakıt döneminin sonuna yaklaştığımızı gösteriyor. İklim değişikliğinin ekosistemler,

insan da dahil olmak üzere tüm canlılar üzerinde giderek artan etkilerinden korunmak için bu değişimi kuvvetlendirmek ve sürdürmek zorundayız” dedi. Karbon salımı hızla artıyor Zirve sırasında yayınlanan Global Carbon Project’in (Küresel Karbon Projesi) 2015 raporu, 1980’den bu yana yıllık küresel karbon salımının hızla arttığını ortaya koydu. 2014 yılında dünyadaki karbon salımının dört kaynağı, yüzde 27 ile Çin, yüzde 15 ile ABD, yüzde 10’la AB ve yüzde 7 ile Hindistan oldu. Ancak kişi başına karbon salımı oranlarına bakıldığında Amerika yılda 17,4 tonla başta geliyor. Çin ise son 1-2 yıl içinde AB’yi geçti. Çin’in kişi başına 7,1 karbon salımını, 6,8’le AB izliyor. İnsan kaynaklı karbon salımı, küresel ısınmaya neden olması nedeniyle Paris’teki iklim zirvesinin gündemini oluşturdu.



HABER

www.elektrikdergisi.com

ENERJİ SEKTÖRÜNÜN DEVLERİ POWER-GEN FUARI’NDA BULUŞTU Enerji ve elektrik alanında en büyük etkinliklerden biri olan Power-Gen InternatIonal 2015 Fuarı Las Vegas’ta gerçekleşti.

D

ünya enerji sektörünün en önemli buluşma noktalarından biri olan PowerGen International 2015’te yenilenebilir enerji, nükleer enerji, enerji santralleri, elektrik ve elektronik ile kojenerasyon üretimi yapan şirketler ziyaretçilere ürünlerini tanıtma fırsatı yakaladı. 1994 yılından bu yana kesintisiz enerji üreten Teksan Jeneratör, Türkiye’nin ilk hibrit jeneratörü ile fuardaki yerini aldı. Günümüzde enerji ihtiyacını karşılamada sürdürülebilir çözümler giderek önem kazanıyor. Dünya enerji devlerinin ürünlerini sergilediği Power-Gen International 2015 Fuarı’nda da sürdürülebilir ürünler ön plana çıktı. Enerji sektöründe dizel, doğalgaz ve biyogazlı jeneratör setleri, yüzde 85’e varan enerji verimliliği sunan kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri, mobil aydınlatma kuleleri ile hizmet veren Teksan Jeneratör, prototip çalışmaları tamamlanan ve Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyan hibrit jeneratör ile Power-Gen Fuarı’nda ziyaretçilerle buluştu. Sektörle ilgili gelişmelerin ve yeni teknolojilerin takip edilmesinde fuarların önemli bir yeri

30 Aralık

2015

olduğunu belirten Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler; “Fuarlar sayesinde hem sektörün nabzını tutabiliyoruz hem de ürünlerimizi dünyanın farklı köşelerinden gelmiş binlerce kişiye aynı anda tanıtma fırsatı yakalıyoruz. Teksan Jeneratör olarak bu yıl da sektörümüzle ilgili en önemli fuarlarda yerimizi aldık. Power-Gen ile de yılın son fuar katılımını gerçekleştirmiş olduk. Özellikle kojenerasyontrijenerasyon sistemlerimiz ve dünyanın sayılı üreticileri arasında olduğumuz hibrit jeneratör setlerimize gösterilen ilgiden memnun kaldık” dedi. Temiz ve yüksek kalitede enerji üretirken aynı zamanda enerji verimliliğine katkı sağlayacak sürdürülebilir çözümler geliştirmek için çalıştıklarını söyleyen Burak Başeğmezler; “TÜBİTAK işbirliği ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğimiz hibrit jeneratör setlerimizin bizi en çok heyecanlandıran projelerimizden biri olduğunu söyleyebiliriz. Hibrit jeneratör, güneş ve rüzgar enerjisi ile entegre kullanımı sayesinde geleceğin sürdürülebilir enerji çözümlerine atıfta bulunan bir teknolojiye sahip. Şebeke enerjisinin olmadığı yerlerde kullanım avantajı sağlıyor. Bu yönüyle yurtdışında daha çok telekomünikasyon firmalarının kullandığı ürünün Türkiye’de de telekomünikasyon firmalarından yoğun ilgi göreceğini tahmin ediyoruz” dedi.


31 Aral覺k

2015


HABER

www.elektrikdergisi.com

ELEKTRİKTE YATIRIM İHTİYACI 22 MİLYAR TL ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel: “Elektrik dağıtım şirketlerinin, üçüncü uygulama döneminde 22 milyar TL’lik yatırıma ihtiyacı var. Teknoloji yatırım bütçesinin artırılması gerekir.”

E

lektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Genel Sekreteri Uğur Yüksel, elektrik dağıtım şirketlerinin üçüncü uygulama döneminde 22 milyar TL’lik yatırıma ihtiyaç olduğunu kaydetti. Önümüzdeki 5 yıllık uygulama döneminde teknoloji yatırım bütçesinin artırılması gerektiğini vurguladı. Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği-ELDER ile merkezi Belçika’da bulunan Prime Alliance, akıllı şebeke ve sayaç uygulamaları konusunda “Akıllı Sayaç Çözümleri Çalıştayı”nı düzenledi. Çalıştay’ın açılışında konuşan ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, akıllı sayaçların enerji tasarrufu sağlama noktasında oldukça önemli bir rol oynadığını belirtti. ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, elektrik dağıtım şirketlerinin üçüncü uygulama döneminde 22 milyar TL’lik yatırıma ihtiyacı olduğunu, önümüzdeki 5 yıllık uygulama döneminde teknoloji yatırım bütçesinin artırılması gerektiğini belirtti. Yüksel sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Akıllı Şebeke Yol Haritası’nı hazırlıyoruz. Bu kapsamlı proje tamamlanmak üzere ve önümüzdeki dönemlerde hayata geçmesini hedefliyoruz. Akıllı şebekeyle birlikte hem teknoloji yol haritasının hazırlanması hem de yurt içi kapasitenin tespit edilerek yurtiçi teknoloji katılımının en yüksek seviyede sağlanması hedefleniyor.

32 Aralık

2015

Bundan sonraki süreçte akıllı şebeke teknolojilerine öncelik vereceğiz.”

“Bugün dünyada 10 milyon üzerinde PRIME akıllı sayacı kullanılıyor.”

PRIME Alliance Uluslararası Çalışma Grubu Direktörü Angel Hernandez, PRIME Alliance’ın kar amacı gütmeyen bir örgüt olduğunu bildirdi. PRIME Alliance’ın, ‘Dar Bant Enerji Hattı Standardını’ geliştirdiğini aktaran Hernandez, akıllı şebekeler konusuna büyük önem verdiklerini vurguladı. Standardizasyonun sanayi için de büyük fayda sağladığını aktaran Hernandez, akıllı standardizasyon ile yeni bir çalışma alanının da geliştirildiğini bildirdi. Hernandez, bugün dünyada 10 milyon 200 binin üzerinde PRIME sayacının kullanıldığını bildirdi. Hernandez, Türkiye’nin gelecekte bölgesel bir teknolojik merkez olacağına dikkat çekerek, “Bu çalıştaydan sonra başka bir konferans gerçekleştirmeyi teklif ediyorum. Teknoloji üreticileri de katılsın. Fikir alışverişinde bulunalım” dedi. Hernandez, Türkiye’deki sanayiciler ile de iletişim içinde olmayı dilediklerini sözlerine ekledi. Çalıştayda dünyada bu konuda hangi uygulamaların yer aldığı görüşülürken aynı zamanda Türkiye’nin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara yönelik çözüm önerileri noktasında fikir alışverişinde de bulunuldu.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANINDAN ICSG’YE DESTEK

4

. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı Komitesi T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatmagül Demet Sarı’yı makamında ziyaret etti. 50 ülkeden beş binin üzerinde katılımcının yer alacağı, dünyada önem kazanan ve hızla uygulanmaya başlanan, akıllı şebekeler ve akıllı şehirler ile enerji kayıplarının büyük oranda azaltılması amaçlananan ICSG İstanbul 2016 hakkında istişare yapılan ziyarette; Akıllı Şehircilik uygulamalarında, kentlerde ki mevcut sistemlerin ve kaynakların daha verimli ve temiz çevre bilinci ile kullanılmasının önemini vurgulayan Bakan Sarı, Belediyelerin Akıllı Şehircilik anlamında, bilişim alanında yaptığı hizmetler ve önemli projeler başlattıklarını ve bu bağlamda başta Belediyelerin katılımlarının sağlanması noktasında Bakanlık olarak, desteğe hazır olduklarını dile getirdi. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatmagül Demet Sarı “ 4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı’nın ihracatın gelişimi ile ilgili olarak yarar sağlamakla birlikte üretici firmalar için dünyanın çeşitli ülkelerinde sermaye yapma imkanı da sağlayacaktır” dedi.


Botaş LNG M.Ereğlisi Raf inerisi çekmeceli pano değişimini

Garagoel Petrol Platformu Türkmenistan Hazar Denizi


HABER

www.elektrikdergisi.com

Doğalgazdan elektrik üretimi son 5 yılın en düşük seviyesinde Türkiye’nin elektrik üretiminde doğalgazın payı, son 5 yılda neredeyse yüzde 10 azalarak ilk defa yüzde 38’e geriledi.

E

lektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) 2010-2015 elektrik üretimine ilişkin verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’nin elektrikteki kurulu gücünün yaklaşık yüzde 30’u EÜAŞ ve EÜAŞ’a bağlı ortaklık santrallerinin elinde bulunuyor. Kalan yüzde 70’lik kısmını işletme hakkı devredilen ve lisanssız santraller ile serbest üretim şirketleri oluşturuyor. Kasım 2015 itibarıyla 72 bin 486,4 megavat seviyesinde bulunan kurulu gücün yüzde 34’ünü hidrolik santraller, yüzde 30,9’unu doğalgaz, yüzde 12,3’ünü yerli kömür ve linyit, yüzde 8,7’sini ithal kömür, yüzde 5,2’sini rüzgar ile yüzde 6,9’unu çok yakıtlı santraller oluşturuyor. Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynakların payını 2023 itibarıyla yüzde 30 seviyesine kadar artırma hedefi olan Türkiye’nin,

ithal ettiği doğalgazdan elektrik üretimi, son 5 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 10 azalarak ilk defa yüzde 40’ın altına indi. Türkiye, 2010’da elektrik üretiminin yüzde 46,5’ini, 2011’de yüzde 45,4’ünü, 2012’de yüzde 43,6’sını, 2013’te yüzde 43,8’ini, 2014’te yüzde 47,9’unu doğalgazdan karşılarken, bu oran Ekim 2015 sonu itibarıyla yüzde 38 seviyesine kadar geriledi. Böylece, doğalgazın elektrik üretimindeki payı son 5 yılın en düşük seviyesini gördü. Son beş yıl içerisinde elektrik üretiminde fuel-oil, jeotermal ve rüzgar enerjisine dayalı kaynakların payı kademeli olarak yükselirken, en büyük artış hidrolik kaynaklarda gözlendi. Yağışlara bağlı olarak değişkenlik gösteren hidrolik kaynakların elektrik üretimindeki payı, 2010’da yüzde 26,1 seviyesinde bulunurken, 2011’de yüzde 24,8, 2012’de yüzde 27,4, 2013’te yüzde 28,1 ve 2014’te yüzde 19,2 olarak gerçekleşti. Ekim 2015 sonu itibarıyla hidrolik kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 27,5 seviyesine yükselerek, yaklaşık yüzde 8,5 büyüdü.

Adana’da 80 elektrikçiye teknik eğitim

G

ünsan Elektrik düzenlediği seminerde elektrikçilere, topraklama, kablolama ve kaçak akım koruması gibi teknik konularda eğitim verdi. Seminerde elektrik tesisat ve kontrol sistemlerine ait birçok ürünün kurulum ve montajını yapan elektrikçilere montajın püf noktalarıyla ilgili bilgiler verilirken, montaj yaptıkları yaşam alanlarının da güvenlik seviyesini arttıracak bilgiler paylaşıldı. Ayrıca elektrikçilere, tesisat tipleriyle ilgili detaylar aktarıldı. Elektrik Tesisat ve Kontrol Sistemleri (ETKS) çözümleri hakkında bilgilendirilen elektrikçiler, seminerin sonunda düzenlenen montaj yarışmasına katılarak ‘en hızlı’ montajı gerçekleştirmek için yarıştı. Yarışta dereceye girenler ödüllendirildi.

34 Aralık

2015



HABER

www.elektrikdergisi.com

ABB’DEN TANAP’A YAZILIM ÇÖZÜMÜ ABB, uzunluğu 1,850 km olan boru hattının izleme, güvenlik ve kontrol işlevlerini gerçekleştirilecek telekom ve kontrol sistemleri için entegre yazılım çözümü sağlayacak.

ABB, Azerbaycan doğal gazını doğrudan Avrupa’ya taşıyacak 1,850 km’lik Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) için kapsamlı bir sipariş aldı. ABB’nin sunacağı kontrol altyapısı hattın işletim ömrü süresince emniyetli, sağlam ve güvenilir biçimde çalışmasına katkıda bulunacak. ABB sözleşmeyi TANAP ile imzaladı ve siparişi dördüncü çeyrekte kayıt altına aldı. Toplam değeri 11 milyar dolar olan boru hattı projesi, Türkiye’nin Gürcistan sınırındaki Güney Kafkasya hattı ile Yunanistan sınırındaki Trans Adriyatik Boru Hatlarını birbirine bağlayacak. Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz-2 sahasından gelecek doğalgaz Avrupa şebekesine İtalya’dan katılacak. Avrupa’nın gelecekteki stratejik enerji altyapısının bir parçasını oluşturacak 45 milyar dolarlık Güney Gaz Koridoru projesinin merkezi bölümünü oluşturan TANAP, Türkiye’nin tamamını boydan boya geçecek. ABB, hat boyunca veri aktarımını sağlayacak fiber optik kablonun çekilmesi işleri dahil kontrol sistemi, telekomünikasyon, boru hattı

izleme, güvenlik sistemlerinin teminini gerçekleştirecek. Boru hattının kontrol ve otomasyonu, ABB’nin dünyada öncü konumda olan System 800xA proses otomasyon sistemi ile sağlanacak. Gaz akışını, sızıntıları veya hariçten müdahaleleri tespit ve kontrol eden; emniyet ve güvenlik ihtiyaçları için kapalı devre televizyon (CCTV) yayını sunan telekomünikasyon sistemleri ile SCADA (veri tabanlı kontrol ve gözetleme) sistemleri, yazılım çözümleri ile entegre edilecek. ABB’nin yazılım çözümleri teminindeki başarısı, daha önce Güney Kafkasya bağlantısı ve Azerbaycan’ı Akdeniz’e bağlayan Bakü Tiflis Ceyhan boru hattı gibi benzeri

projelerle de kanıtlanmıştır. Proje bittiğinde bölgede toplam 4,500 kilometrelik boru hattı ABB’nin System 800xA altyapısı tarafından kontrol ediliyor olacak; bu da Avrupa doğalgaz talebinin yaklaşık yüzde 5’ini güvenlik altına alacaktır. ABB Proses Otomasyon Bölümü Başkanı Peter Terwiesch: “Teknolojide inovasyon ve liderlik ABB’nin Next Level stratejisinin mihenk taşıdır. ABB’nin System 800xA yazılımı ve entegre telekomünikasyon çözümü, TANAP’ın uzun mesafeler kateden boru hattını birçok coğrafi noktadan güvenli ve güvenilir şekilde işletmesine olanak tanıyacaktır” dedi.

1850 kilometrelik TANAP boru hattı projesi, Azerbaycan doğalgazını ilk kez Avrupa’ya ulaştıran 3500 kilometre uzunluğundaki Güney Gaz koridorunun en uzun bölümü. TANAP projesinin Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’den geçen yaklaşık 5000 kilometrelik kısmında kontrolü sağlayacak olan entegre telekom ve izleme, güvenlik ve kontrol sistemlerini ABB kuracak. Güney Gaz koridoru projelerinin toplam yatırım miktarı

45 milyar $ Projeye 12 büyük enerji firması katılıyor ve 7 ülkeden geçiyor.

Gaz Gürcistan’dan çıktıktan sonra Türkiye içindeki yolculuğu

Gaz SCP boru hattında

691 km

11 milyar $

boyunca taşınıyor ve kontrolü ABB 800xA kontrol sistemi sağlıyor.

değerindeki TANAP boru hattında devam ediyor.

20 il

üzerinden geçiyor.

TANAP projesi

878 km

boyunca Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizinden geçip Avrupa’ya doğalgaz taşıyan TAP boru hattı ile buluşacak.

GEORGIA

BULGARIA

36

Gaz 20 km’si Marmara’nın altı olmak üzere toplam

TURKEY

Aralık

AZERBAIJAN

2015

GREECE TAP Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı

Doğalgaz, Avrupa'ya giden uzun yolculuğuna Hazar


Tüm Transfer ihtiyaçlarınız için

Birleşik ürünler

Tak - Kullan çözüm

Acil durumlarda elle kontrol seçeneği

NONSTOP

reliable !*

ATyS p: gelişmiş çözüm

ATyS: 125A’ den 3200A’ e kadar tüm uygulamalarınız için eksiksiz ürün gamı Tak - kullan çözüm • Tamamiyle fabrika montajlı, entegre çözüm • Entegre otomatik yapılandırma • Birkaç dakikada hızlı kurulum NONSTOP

Yükün enerjisiz kalmaması için enerji sürekliliği

• ATyS’ ler üzerinde sürekli izleme yapan kontrol rölesi: ürününüzün elektriksel veya otomatik bir komut ile doğru anahtarlama yapabilmesi için sürekli bilgi

Birleşik ürünler

Acil durumlarda elle kontrol • Kolay montaj ve kolay kullanım • Elle kumanda kolu takılı iken uzaktan veya otomatik transfer yapılamaz

ATyS p: gelişmiş çözüm • Ekstra aksesuara ihtiyaç duymadan otomatik transfer • Entegre çift besleme ünitesi • Jeneratör uygulamaları yönetimi • Enerji yönetimi • Bütünleşik webserver yazılımı • Haberleşme seçenekleri

• IEC 60947-6-1 standardına uygun olarak tasarlandı ve test edildi • Onaylı ve belgeli bir üretici çözümü • Kendini ispatlamış teknoloji

ATyS: tüm uygulamalarınıza yanıt verebilmek için beş farklı model mevcuttur.

www.socomec.com Socomec Türkiye · Tel. +90 216 540 71 20-21-22 · info.tr@socomec.com

PUB 10130124 - * ÇOK güvenilir !

Ürünün devamlılığı için sürekli bilgi


E LINEDLGRUBU Aydınlatma ve Küçük Enerji Dağıtım Sistemleri

APLİKLED Dekoratif Aplik

Aydınlatma Yönetim Sistemi

ELINESMART Donatılabilir Bürotik Priz Blokları

ELINEDK Şap ve Yükseltilmiş Döşeme Kanal, Buat ve Çıkış Kutuları

DABLINE Yükseltilmiş Döşeme Altı Enerji Dağıtım Sistemleri


PİRAMİT LED Armatürler

Kat Panoları

İÇ TESİSAT

ELINEFL/FLD İç Mekan Busbar Kanal Sistemleri

Konutlar, ticari ve endüstriyel alanlar için komple iç tesisat çözümleri... Kullanım Alanları: Ofisler Teknoloji Marketleri İş Merkezleri Okullar Bankalar Marketler İnternet Kafeler Mağazalar Laboratuvarlar Atölyeler Hastaneler Üretim Tesisleri

www.eae.com.tr


HABER

www.elektrikdergisi.com

Lapp yeni pazarları hedefliyor Lapp Group, endüstriyel makine aksamı ve tesisat mühendisliğine yönelik sayısız yeni yenilikleri ve geliştirmeleri Nürnberg’deki SPS IPC Drives ticaret fuarında sergiledi.

Yeni ürünler ÖLFLEX® 408 P/ÖLFLEX® 409 P: Sağlam ve işlemesi kolay

Bu iki yeni ürün, birbiriyle çelişen özellikleri bir araya getiriyor ve poliüretan kılıflara sahip karşılaştırılabilir kablolardan işlemesi çok daha kolay. Bu kılıf; yüksek mekanik gerilimlere, madeni yağ temelli yağlayıcılara, seyreltik asitlere, sulu alkali çözeltilere ve diğer kimyasal maddelere karşı dirençli. Ancak bu dayanıklılık ile birlikte dikkat edilecek bir nokta var. Yırtık ve çentik dirençli PUR kılıfının çıkarılması genellikle zor ve dolayısıyla aşırı hassas araç ayarları gerektirmekte. Kesik çok derinse damar yalıtım malzemesi zarar görebilir. Yeterince derin değilse kılıf malzemesi yırtılarak soyulmasını daha zorlaştırır. ÖLFLEX® 408 P ve 409 P ile bu risk artık tarih olmuştur. Kablolarda damarları koruyan ara dolgu görevi gören bir katman var ve dış kılıfın kesilip çıkarılmasını daha kolay ve güvenli kılmakta.

ÖLFLEX® HEAT 180 SiF A: Kuzey Amerika için silikon kablosu

Kontrol kabinlerinde ya da güç ve kontrol kablosu olarak genellikle silikon kılıflı tek damarlı kablolar kullanılır. Çok damarlı kablolardan daha esnek şekilde kullanılabilirler ve kablolama işini kolaylaştıracak şekilde çeşitli renklerde mevcuttur. Lapp, mevcut kapsamlı bir silikon kılıflı tek damarlı kablolarını UL AWM 3644 Stili ile uyumlu olarak Kuzey Amerika pazarı içine sertifikalandırılmış ÖLFLEX® HEAT 180 SiF A ile tamamlıyor. Kablo, UL’nin sıcaklık (en çok 150 Santigrat dereceye kadar) ve gerilim (en çok 1.000 volta kadar) şartlarını karşılamakta ve halojen içermemekte.

SKINTOP® CUBE: Kuzey Amerika için kapalı kablo rakoru

Ayrıca, farklı çaplardaki çoklu kablolara uyarlanabilen yeni SKINTOP CUBE çok kablolu giriş sistemi UL sertifikalı. Bu ürünün üstün yönü esnekliği. Elastomer contalara sahip akıllı tasarımı sayesinde rakorlar, ayırıcı eleman olmadan çerçeveye takıldıkları gibi kapatılır.

40 Aralık

2015

Ticaret fuarında yer alan yeni ürünler:

ÖLFLEX® HEAT 125 geliştirilmiş yangın davranışına, +125°C’ye kadar sıcaklık direncine sahiptir ve halojen içermez. Özellikle, hem endüstriyel hem de kamu binalarında çok uğrak alanlar için uygun. ETHERLINE® FIRE PH120 üstün yangın koruma özelliği sunar ve yangın alarm sitemleri, dâhili telefonlar ve güvenlik kameralarında kullanılabilir. En az 120 dakika yalıtıcılık özelliğini koruyabilen pazardaki ilk kablo ve aleve maruz kaldığında bile 1 Gbps’ye kadar veri aktarım hızı sağlar. Ayrıca, çift ekranlı yapısı sayesinde yüksek elektromanyetik girişime sahip yerlerde bu görevi yerine getirebilir. Yeni SKINTOP® GRIP özellikle yüksek sünmezlik özelliğine sahip. Bu kablo yatağının, öncelikli olarak ayak anahtarları, daire testere ve düğmeli kontrol üniteleri gibi hareket eden makine ve sistem parçalarında kullanılması amaçlanmış. EPIC® ULTRA H-A 3 kontrol kabinlerindeki dar alanlar için kompakt ve dikdörtgen şeklinde bir bağlantı elemanı ve 360° her tarafının ekranlı olması sayesinde elektromanyetik uyumluluk özelliğine sahip. ETHERLINE® PN Cat.5 RJ45 donanımı, Profinet uyumlu donanımlara ait Lapp ürün yelpazesini tamamlar. Doğrudan kullanılabilir ve çoklu konfigürasyonlar da kullanılabilir.



HABER

www.elektrikdergisi.com

“ELEKTRİK VE DOĞALGAZ SEKTÖRÜNÜN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ AR-GE İLE MÜMKÜN” Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği( ELDER) ve Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR)’nin birlikte düzenlediği Enerjide AR-GE Çalıştayı’nın ikincisi Ankara’da gerçekleştirildi.

Ü

niversiteler, teknokentler, sivil toplum kuruluşları, özel şirketler ve kamuyu bir araya getiren çalıştayın açılışında konuşan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Türkiye büyüdükçe doğalgaz ve elektrik kullanımı da doğru orantılı olarak arttığına işaret ederek, şunları söyledi. “Bu durum yeni taleplerin karşılanabilmesi, yeni şebekelerin yapılabilmesi için daha fazla çaba sarf etmemizi gerektiriyor. Araştırma ve geliştirmeye verebilecek imkânlar ise zorunlu olarak bağlantı taleplerine ve yenileme yatırımlarına ayrılıyor. Ancak ülkemizin gelişmesi ile birlikte dağıtım sisteminin de daha iyi bir sisteme ulaşması, yani büyürken gelişmesi, gelişirken etkin bir sisteme dönüşmesini sağlayabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.

“AKILLI ŞEBEKE PİLOT PROJELERİ ÖN SIRADA”

Yılmaz, EPDK olarak AR-GE alanındaki çalışmalara önem verdiklerini belirterek, “Elektrik ve gaz dağıtım şirketlerinin oluşturduğu dernekler tarafından hazırlanması çok önemli. Farklı alanlarda da olsa birlikte sinerji oluşturulmasını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Türkiye’nin elektrik ve doğalgaz dağıtım sistemi altyapısının uluslararası kalite standartları düzeyine ulaştırılması hedefinde

42 Aralık

2015

olduklarını belirten Yılmaz, “Elektrik dağıtım sektörü ile ilgili AR-GE projeleri ele alındığında sistemin gelişmesi için kaçınılmaz olan akıllı şebeke uygulamalarına dönük pilot projeler ön sıralarda yer alıyor. Ayrıca insansız hava araçlarının işletmede kullanılması, akıllı şehir-akıllı pilot bölge uygulaması gibi teknik konular olduğu gibi, göç yolları üzerindeki tesislerle ilgili kuşların ve tesislerin korunmasına yönelik sosyal sorumluluk projelerini görmek de bizi mutlu ediyor” diye konuştu. ELDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ceyhan Saldanlı, enerji sektörünün üzerinde en fazla AR-GE çalışması yapılan alanlardan birisi olduğunu

söyledi. Türkiye’nin AR-GE konusunda hızla ilerlediğini kaydeden Saldanlı, önde gelen ülkeler arasına girme hedefi doğrultusunda AR-GE’nin önemine dikkat çekti. EDPK’nın AR-GE çalışmalarına önem verdiğine işaret eden Saldanlı, Avrupa’da iki tane düzenleyici kurumun AR-GE’ye bu derece önem verdiğini, birisinin EPDK olduğunu belirtti. Bugün ELDER’in uluslararası kaynakları kullanarak iki tane AR-GE projesi yürüttüğünü dile getiren Saldanlı, “Biz bugün birlik olduğumuz sürece başarılı olacağımızdan şüphemiz yoktur. Herkes bu konuda elinden geleni yapmalıdır. Bu salonun heyecanı bu konudaki kararlılığı göstermektedir.” dedi.



HABER

www.elektrikdergisi.com

“DİKKAT! HER KABLO AYNI DEĞİLDİR...” GİRİŞİMİ, BURSA’DA ELEKTRİK TEKNİSYENLERİYLE bir araya geldi Prysmian Group Türkiye, başlattığı “Dikkat! Her Kablo Aynı Değildir…” girişiminin 5. Aşamasında Bursa Elektrik Teknisyenleri Odası üyeleriyle bir araya geldi. 15 Aralık’ta gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında, doğru kablo seçimi ve kaliteli ürün kullanmanın getirdiği kısa ve uzun vadeli ekonomik avantajlar anlatıldı.

P

rysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye’nin 2012 yılında Türk kablo sektörüne sunduğu “Dikkat! Her Kablo Aynı Değildir...” girişiminin ilk 4 aşamasını, ülke genelinde gerçekleştirdiği çeşitli organizasyonlar ile tamamladı. Daha önceki aşamalarda; aralarında proje firmaları, elektrik mühendisleri, müteahhitler, yetkili satıcılar, üniversiteler ve devlet kuruluşlarının da bulunduğu birçok katılımcıyla seminerler gerçekleştiren Pysmian Group Tükiye, girişimin 5. aşaması kapsamında Elektrik Teknisyenleri ile bir araya geldi. Bu kapsamda ilk olarak, 15 Aralık’ta, Bursa Elektrik Teknisyenleri Odası üyelerini Mudanya’daki fabrikasında ağırladı. Düzenlenen seminerde kabloların güvenliklerine ve performanslarına dair teknik bilgiler ile toplam proje maliyetlerinde sağladığı avantajlar simülatörlerle anlatıldı. Seminerde; Prysmian Group Türkiye Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Tamer Yavuztürk, girişim hakkında bilgi verirken, Malzeme Teknolojileri Uzmanı Gamze Bayraktar teknik konuları paylaştı. Prysmian Group Türkiye Yurtiçi Satış Direktörü Etem Bakaç ise ekonomik avantajlar konusunu ele aldı. “Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz” misyonu kapsamında, sektörü

44 Aralık

2015

ileri seviyelere taşıyacak eğitim seminerlerini sürdüren Prysmian Group Türkiye, 2015 Aralık ayında hayata geçirdiği Online Kablo Eğitimi’ni de ilk kez bu seminerde tanıttı. Online Kablo Eğitimi, “Dikkat! Her Kablo Aynı Değildir…” girişiminin önemli bir ayağını oluşturuyor. Online Kablo Eğitimi, kablolar hakkında temel bilgiler, kablolar ve uygulama alanları, malzeme teknolojileri, genel kablo yapısı, yangın performans testleri, kablo ve makara kullanımı ve Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (CPR) olmak üzere 7 modülden ve bir sınavdan oluşuyor. Sınavda başarılı not alan katılımcılara katılım belgesi veriliyor.



HABER

www.elektrikdergisi.com

Geleceğin Mühendisleri Ödüllerini İnovasyon Haftası’nda Aldı Gençleri daha az enerji ile daha fazla yol kat eden araçlar tasarlayıp üretmeye teşvik etmek amacıyla, Shell Türkiye, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) işbirliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen “Shell Ecomarathon Türkiye”de dereceye giren takımlara ödülleri, Türkiye İnovasyon Haftası’nda, İnovasyon Haftası’nın onur konuğu Hollanda Prensi Maurits Van Oranje-Nassau, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem tarafından verildi.

S

hell’in 30 yıldır, tüm dünyadan gençleri enerji tasarruflu yenilikçi araçlar tasarlayıp üretmeleri için teşvik etmek amacıyla, küresel ölçekte düzenlediği bir etkinlik olan “Shell Eco-marathon” yarışması, bu yıl ilk kez, Türkiye’den öğrencilere yönelik olarak “Shell Eco-marathon Türkiye” adıyla düzenlendi. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin birinci olduğu yarışmada, Gediz Üniversitesi “İnovasyon”, Ankara Üniversitesi “Tasarım”, Yıldız Teknik Üniversitesi “Emniyet”, Terakki Okulları “Takım Ruhu” ve Konya Diltaş Lisesi de “Gelecek Vaat Eden Takım” ödülünü kazandılar. Takımlar ödüllerini Türkiye İnovasyon Haftası’nda aldılar. İnovasyon Haftası’nın onur konuğu Hollanda Prensi Maurits Van Oranje-Nassau, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem Türkiye İnovasyon Haftası’nda, 50 kuruşluk elektrikle 144 km yol kat ederek Shell Eco-marathon Türkiye yarışmasında birinci olan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin aracını

46 Aralık

2015

inceleyerek, takım üyelerini tebrik etti. Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, konuyla ilgili açıklamasında, “İnovasyon, Shell olarak çok önemsediğimiz bir olgu. Yenilikçi fikirlerin hem enerji hem de otomotiv sektöründeki değeri çok büyük. Bu alana verdiğimiz önemin göstergesi olarak, bu yıl ilk kez Shell Eco-marathon etkinliğini TİM’in de desteğiyle Türkiye’ye taşıdık. Bu sene Shell Eco-Marathon Türkiye’de öğrencilerimizin gösterdiği başarı hepimizin göğsünü kabarttı. Yarışmada dereceye giren takımların ödüllerinin İnovasyon Haftası’nda veriliyor olması da çok kıymetli ve anlamlı” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “10 yıl önce yarışmaya katılan öğrencilerimizin bir kısmı iş dünyasına atıldı, bazıları dünyanın saygın üniversitelerinde eğitim görüyor. Bazı öğrencilerimiz ise Shell Eco-marathon’da edindikleri uluslararası tecrübeyi Türkiye’ye taşıyarak yenilikçi projelerin doğmasına ve yeni şirketlerin kurulmasına öncülük ettiler. Türkiye’ye katma değer sağladılar. Gençlerimizin yetişmesine birçok açıdan önemli katkıda bulunan bu önemli etkinliği, sadece Türkiye’deki gençlerimize yönelik olarak da gerçekleştirmekten mutluluk duyuyorum. Ayrıca bu konudaki desteklerinden dolayı TİM’e ve OİB’e teşekkür ediyorum.” Shell Eco-marathon’da olduğu gibi Shell Ecomarathon Türkiye’de de takımlar “Prototip” ve “Şehir Konsepti” adlı iki kategori altında yarışıyor. Geleceğin otomobillerini yansıtan prototipler, yenilikçi tasarımına sahip araçlardan oluşuyor. “Şehir Konsepti” otomobilleri ise geleneksel taşıtlardan ilham alınarak tasarlanıyor ve dış görünüş olarak günlük yaşantımızda kullandığımız otomobil modellerine benziyor.



HABER

www.elektrikdergisi.com

Zonguldak’ta özel sektör artık kömür üretmeyecek Zonguldak’ta TTK’nın maden sahalarından kiralama usulüyle kömür üreten özel şirketler yıl sonu itibariyle işçilerine çıkış verip madenlere kilit vuracak.

S

oma’da yaşanan ve 301 işçinin hayatına mal olan maden kazasının ardından çıkartılan Torba Yasa en çok Zonguldak kömür havzasını etkiledi. Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait maden sahalarından kiralama usulüyle kömür üreten firmalar üretimi durdurma kararı aldı. Çalışma ve İş-Kur İl Müdürlüğü’ne verilen dilekçe ile birlikte işçilerine çıkış veren firmalar hükumet tarafından iyileştirilme yapılmaması halinde kömür üretimine son verecek. Son yıllardaki olumsuz gelişmelerin ardından 5 bine yakın göç veren şehir, yeni bir göç dalgası karşısında olumsuz etkilenecek.

“MADENCİLİK SEKTÖRÜNDEN ÇEKİLİYORUZ”

Zonguldak’ta 26 yıl önce yeraltı maden işletmeciliğine başladıklarını belirten Arı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Günay, yaklaşık 100’ü aşkın işçi çalıştırdıklarını ifade etti. Soma’daki kazadan sonra çıkan Torba Yasa’nın kendilerini olumsuz etkilediğini ifade eden Günay, şöyle dedi: “Yaklaşık 26 yıl bu yeraltı maden işletmeciliğine devam ediyoruz. 2014 yılında çıkan torba yasanın bize getirmiş olduğu zorluklar var. Bir günde çalışma süresinin 6 saate indirilmesi. Bu 6 saatin 30 dakikası ocağa iniş 30 dakikası ocaktan dönüş, 30 dakika da yemek molası olunca geriye 4 buçuk saatlik bir zaman kalıyor. Bu zaman dilimi içerisinde ürettiğimiz kömür çalışanımızın maaşına, ocağın elektriğine, direğine, TTK’ya ödediğimiz ton başına 16 TL kiraya yetmiyor. Hükümetimizin koyduğu kurallara harfiyen uymuşuz, uymak zorundayız. Bu şirketin öz sermayesi 4 buçuk milyon TL’dir. 2014 ve 2015 yıllarındaki zararla Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan ilgili madde gereğince öz sermayesi 3’te 1’in altına düşmüştür. Yasal olarak çalışmamız mümkün değildir.”

“KAÇAK OCAK ARTACAK, İŞ KAZALARI ÇOĞALACAK”

Günay, iyileştirilme yapılmadığı takdirde madencilik sektöründen çekileceklerini ifade etti. İzinli maden sahalarının kapanmasının ardından kaçak ocakların artacağını ifade eden Günay, “Biz; bizimle

48 Aralık

2015

çalışacak olan kardeşlerimize, çalışanlarımıza haklarını vereceğiz. Herkesin alacağını verip madencilik sektöründen çekilmeye karar verdik. İnşallah hükümetimiz, bize göre yanlış olduğunu düşündüğümüz kanunları düzeltir ve biz de işimize devam ederiz. Önümüzdeki süreçte, kaçak ocak diye adlandırdığımız izinsiz çalışanların sayısı yaklaşık 30 kat artacak. İş kazaları çoğalacak. Sağlıklı ve güvenli olmayan izinsiz çalışmalarda çok sıkıntılar doğacak” diye konuştu.


We put the we in Empower

'REOH LOH J¾F¾Q¾]H J¾© NDWóQ /LIH RI D 7UDQVIRUPHUÉ­ 6HPLQDU 2FDN _ 'XEDL %LUOHÄ¡LN $UDS (PLUOLáL _ ZZZ GREOH FRP ORDWGXEDL %¾\¾N *¾© 7UDQVIRUPDW¸UOHUL ˜P¾U <¸QHWLPOHULQGH G¾Q\DFD ELOLQHQ X]PDQODUóQ WHFU¾EHOHULQL L©HUHQ HáLWLP 7UDQVIRUPDW¸UOHUGH DQLGHQ ROXÄ¡DELOHFHN SUREOHPOHULQ GHáHQGLULOPHVLQGH NXOODQóODFDN SUDWLN ELOJLOHUL HQG¾VWULQLQ LOHUL JHOHQ X]PDQODUóQGDQ ¸áUHQLQL] 7DNULEHQ ELU DVóUGóU 'REOH HÄ¡VL] ELOJL YH WHFU¾EHOHUL E¾Q\HVLQGH WRSODPDNWDGóU 'REOH EX ELOJLOHUL 'REOH WHVW FLKD]ODUó NXOODQóFóODUó YHUGLáL VHUYLV KL]PHWOHUL YH /LIH RI D 7UDQVIRUPHUÉ­ YH EHQ]HUL VHPLQHUOHUOH P¾ġWHULOHUL\OH SD\ODÄ¡PDNWDGóU

(QG¾VWUL\L VHUYLV KL]PHWOHULPL]OH ©¸]¾POHULPL]OH YH HġVL] ELOJL ELULNLPLPL]OH J¾©OHQGLUL\RUX]


HABER

www.elektrikdergisi.com

Sürdürülebilirlik alanında Schneider Electric ve CNN InternatIonal işbirliği Schneider Electric, verimli ve sürdürülebilir enerji ile ilgili olarak açıkladığı taahhütlerini CNN International platformlarında anlatacağı bir reklam ve içerik kampanyası başlatıyor.

S

chneider Electric, 2015 yılının Aralık ayında Paris’te gerçekleştirilecek olan iklim konferansı COP21 ile eşzamanlı olarak, açıkladığı taahhütlerini tanıtacağı bir kampanyaya imza attı. Kurgulanan dijital kampanya için kanaat önderleri ve küresel karar vericilerin en çok takip ettiği platform olan CNN tercih edildi. Schneider Electric, CNN International platformlarında dünya sıcaklığının iki santigrat dereceden fazla ısınması durumunda neler olabileceğini anlattığı videolar, yazılı içerik ve infografiklerin yanı sıra, çevresel sürdürülebilirlik konusunda yenilikçi bir dijital merkez olan CNN International’ın Two Degrees (İki Derece) içeriğine de sponsor oldu. Sürdürülebilir enerji konusunda önemli bir güç olan Schneider Electric, COP21’in gerçekleştiği dönemde CNN International’ın Two Degrees serisi kapsamında hazırlayacağı içerikler ile kamuoyunu bilgilendirdi. Gerçekleştirilen işbirliği ile ilgili konuşan Schneider Electric Pazarlama Direktörü Chris Leong, enerjiye erişimin temel bir insan hakkı olduğuna inandıklarını belirtirken, “Biz, gezegenimizdeki herkesin güvenli, güvenilir, verimli ve sürdürülebilir enerjiye erişebilmesini istiyoruz. Schneider Electric’in temel amacı, bu enerji ikilemini hedef alan yenilikçi çözümler sunmak ve gezegenimizin karbon ayak izini ve herkesin kaliteli enerjiye ulaşma konusundaki vazgeçilmez hakkını dengelemek. Teknolojilerimiz, ”Life is On” mottosuyla her yerde, herkes için ve her zaman, hayatın devam etmesini sağlıyor. Bu inancımızı ve sürdürülebilirlik konusundaki katkılarımızı, CNN International ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği sayesinde dünya çapında kamuoyuna ulaştırabileceğimiz için oldukça heyecanlıyız.” şeklinde konuştu. Schneider Electric ile işbirliği yaptıkları için oldukça heyecanlı olduklarını belirten CNN International Reklam Satış, Avrupa ve Amerika Kıdemli Başkan Yardımcısı Petra Malenicka ise açıklamasında: “CNN’de gerçekleştirilen bu kampanya, Schneider Electric’in temel değerlerini etkili bir şekilde kamuoyuna iletecek ve dünyanın gözü iklim değişikliği konusundaki haberleri almak için CNN’e döndüğünde Schneider Electric’in mesajının maksimum etkiye sahip olmasını sağlayacak. Bu değerli çalışmada Schneider Electric ile uluslararası işbirliği içinde olmaktan dolayı mutluyuz.” dedi.

50 Aralık

2015

Emsa Jeneratör’ün Ankara Bölge Müdürlüğü açıldı

E

msa Jeneratör’ün Ankara Bölge Müdürlüğü’nünün açılışı 01.12.2015 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanı Rasim Yıldız ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Saffet Yıldız tarafından davetlilerin huzurunda gerçekleştirildi. Geçtiğimiz Kasım ayı içerisinde Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 7 Milyon Dolar yatırımla 30.000 m² alanda üretime geçen yeni ve son teknoloji ile donatılmış, çevreye duyarlı tesisleriyle 2016 yılı itibariyle toplam üretim kapasitesini 5 kat artıracak olan Emsa Jeneratör ürün gamını da daha verimli, geniş ve teknolojik yatırımlarla daha modern ve kullanıcı dostu hale getirmek için çalışmalar sürdürüyor. Emsa Jeneratör’ün Ankara Bölge Müdürlüğü Çankaya’da yer alıyor ve toplam 382 m2 alandan oluşuyor. Söz konusu Bölge müdürlüğünde showroom, satış bölümü, toplantı odaları ve depo alanı yer alıyor. Emsa Jeneratör’ün Ankara Bölge Müdürlüğü konumu itibariyle profesyonellerin ve son kullanıcıların kolaylıkla erişebileceği bir noktada bulunuyor.



HABER

www.elektrikdergisi.com

Trans Afgan gaz boru hattında inşaat başladı Trans Afgan gaz boru hattının (TAPI) inşaatına başlandı. 2005 yılında Asya Kalkınma Bankası tarafından hazırlanan projenin tarafları Türkmenistan’ın Mary kentinde bir araya geldi.

P

rojeyle Türkmen gazının Hindistan’a kadar ulaştırılması hedefleniyor. Kaynak ise dünyadaki en büyük gaz rezervlerinden birine sahip Galkynysh sahası. Boru hattı buradan bin 800 kilometre uzaktaki Hindistan-Pakistan sınırındaki Fazilka köyüne ulaşacak. Projenin üç yıl içinde hayata geçirilmesi planlanıyor. TAPI boru hattından yılda 33 milyar metreküp gaz taşınacak. Boru hattı Afganistan’ın Kandahar bölgesi ve Pakistan’da Taliban’ın merkezi Quetta gibi tehlikeli alanlardan geçecek. 20 yıldır düşünülen projede ilk doğal gaz

sevkiyatının 2019 yılında gerçekleştirilmesi bekleniyor. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov, projenin bölge istikrarı için büyük önem taşıdığını söylereke: “Geniş kapsamlı projenin ekonomik anlamda büyük önemi var. Bu sadece enerji tedarikçileri için değil aynı zamanda transit ülkeler ve tüketiciler için de geçerli. Sürdürülebilir kalkınma ve barışın güçlendirilmesi için güçlü bir ivme olacak.” dedi. Türkmenistan’ın hali hazırda Türkiye, Japonya ve Güney Kore ile de gaz anlaşmaları bulunuyor. Ülke Avrupa Birliği ile de bu konuda görüşmeler yürütüyor.

RWE&TURCAS DENİZLİ SANTRALİ’NE ÇEVRE ÖDÜLÜ Sağlıklı çevrelerin oluşturulması için şehirlere öncülük eden Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin teşebbüsüyle 2013 yılında başlatılan ve örnek işletmeleri cesaretlendirme amacını güden ödüller ikinci kez sahiplerini buldu.

R

WE & Turcas Güney Elektrik Üretim A.Ş. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği (SKB) tarafından ülke genelinde bu yıl ikincisi düzenlenen “Çevreci Tesis Ödül Töreni”nde Denizli Santrali ile ödüle layık görüldü. Sağlığa saygılı üretim yapan tesisler ile organize sanayi bölgelerini tüm Türkiye’ye duyurmak amacıyla düzenlenen törende RWE&Turcas adına ödülü Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’ndan alan Santral Direktörü Metin Göcen “Santralimizin kuruluş aşamasından bugüne dek, çevreye duyarlı adımlarımızdan hiç ödün vermeden çalışmalarımızı sürdürdük. Geçtiğimiz yıl ICCI 2014- Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı fuarı çerçevesinde termik enerji santralleri kategorisi doğalgaz alanından en yüksek puanla aldığımız ödülden sonra, bu

52 Aralık

2015

ödül bizim için çok anlamlı oldu. Türkiye’de enerji arz güvenliğini ve çevre dostu enerji üretimini destekleyerek, müşterilerimize yenilikçi ürün seçenekleri sunmaya ve sektöre katkıda bulunmaya devam edeceğiz” dedi.


Keban Barajı 41 yılda 241 milyar kilowatt saat enerji üretti Orman ve Su İşleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından 41 yıl önce işletmeye alınan Keban Barajının bugüne kadar ürettiği enerji 241 milyar kilowatt saati geçti.

K

eban Barajı’nın ülkemizin ilk büyük barajı olarak anıldığının altını çizen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Bu baraj işletmeye alındığı günden itibaren doğu ve güneydoğu bölgemizin sosyo-ekonomik ilerlemesine ciddi katkılarda bulundu” dedi. Keban Barajı’nın işletmeye alındığı 1974’ten bugüne kadar geçen 41 yıllık zaman diliminde 241 milyar kilowatt saati aşan bir enerji ürettiğini vurgulayan Bakan Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Keban Barajı yalnızca bulunduğu bölgenin değil, ülkemizin kalkınmasına da önemli faydalar sağladı. Yıllık ortalama 6 milyar kilowatt saat enerji üretim kapasitesine sahip olan Keban Barajı, ülke ekonomisine her yıl 1,5 milyar TL katkı sağlıyor. Keban Barajı’nın işletmeye alınmasından bu yana

İlk Türkçe CMSE Eğitimi

C

MSE (Certified Machinery Safety Expert), Pilz ve TÜV NORD tarafından makine emniyeti alanında profesyonellere uzman seviyesinde eğitim vermek amacı ile özel olarak geliştirildi. 360° derecelik tam kapsamlı yaklaşım sağlayan bu eğitim, sınavı başarı ile tamamlayanlara TÜV NORD tarafından verilen sertifika ile ayrıcalık kazandırmayı hedeflemekte. Türkiye’de ilk defa Türkçe olarak gerçekleştirilen CMSE (Sertifikalı Makine Emniyet Uzmanı) eğitimi 23-26 Kasım tarihleri arasında İstanbul Ataşehir’de düzenlendi. Pilz Türkiye’nin deneyimli eğitmenleri tarafından verilen bu eğitime sanayinin önde gelen lider firmalarından tecrübeli katılımcılar ilgi gösterdi. 3 Aralık 2015 tarihinde açıklanan sonuçlara göre sınavda başarı elde eden 17 katılımcı daha CMSE olmaya hak kazandı.

geçen 41 yılda milli ekonomiye katkısı 60 milyar TL’yi aştı. Keban Barajı’na 41 kere maşallah.” Türkiye açısından hidroelektrik santral (HES) projelerini hayata geçirmenin bir zaruret olduğunun altını çizen Eroğlu, “Şu günlerde Rusya ile yaşadığımız krizden de herkesin anladığı gibi Türkiye enerji ithal eden bir ülke konumunda bulunuyor. Hem cari açığımızın azalması hem de arz güvenliği açısından kendi kaynağımız olan bu enerjiyi değerlendirmek zorundayız” diye konuştu. HES’lerin tabiata dost, yenilenebilir bir enerji kaynağı olduğunun altını çizen Bakan Eroğlu, “İklim değişikliği ile mücadele etmenin en etkin yolu tabiata zarar vermeyen temiz ve çevreci bir elektrik üretim şekli olan HES’lerdir. Bu yöntemle karbondioksit salınımı en alt seviyede gerçekleştirilir ve bugüne kadar işletmeye alınan HES’lerin üretimiyle yılda yaklaşık 40 milyon ton karbondioksit salınımı engellenmiştir. HES’ler aslında tabiata hizmet etmiştir” dedi.

Böylelikle kariyerlerine Sertifikalı Makine Emniyet Uzmanı olarak devam edecek katılımcılar için iş dünyasında fark yaratma fırsatı doğuyor. Makine emniyet alanındaki Dünya ve Avrupa standartları henüz tam olarak Türkçeye çevrilmemişken Pilz gerçekleştirdiği eğitim ile Türkiye’de önemli bir başarıya imza attı. Gerekli olan bütün eğitim materyalleri Pilz’in profesyonel kadrosu tarafından Türkçeye tercüme edildi ve olumlu sonuçlar aldı. Pilz eğitmenlerinin detaylı bilgi birikimine sahip olmaları anket değerlendirme raporlarında olumlu sonuçlar doğururken, eğitim materyallerinin kapsamlı içeriğinin önemi de azımsanmayacak derecede olduğu görüldü. Pilz, görmüş olduğu büyük ilgi ve talep doğrultusunda, sertifikalı makine emniyet uzmanı adayları için Türkiye’de 2016 yılının ilk yarısında kış ve bahar döneminde birer kez olmak üzere iki eğitim daha düzenlemeyi planlamakta.

53 Aralık

2015


www.elektrikdergisi.com

‘Türkiye İnovasyon Haftası’ 3 günde 50 bin kişiyi buluşturdu Türkiye İnovasyon Haftası, İstanbul’da başarıyla tamamlanırken, etkinlikleri 50 bin kişi izleyerek yeni bir rekor yaşandı. Etkinlikte ayrıca İnovaLİG şampiyonları ile ‘Küresel IMP³rove Ödülleri’ de sahiplerine verilerek inovasyon için başlatılan seferberlik, zirvede noktalandı.

T

ürkiye İnovasyon Haftası’nın son günü etkinliklerine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerini hatırlatarak, Türkiye’yi bugünlere getiren politika ve uygulamaların çok önemli olduğunun kaydetti. Ancak bu politikalarla hedefe ulaşılamayacağının altını çizen Erdoğan, “Hedeflerimiz için çıtayı yükselterek ve yeni politikalar geliştirerek yolumuza devam etmeliyiz. Elbette üretmeye devam etmeliyiz. Marka değeri yüksek, ileri teknoloji üretmek zorundayız. Bunun için eğitim ve öğretime önem vermeliyiz” diye konuştu. Ar - Ge konusunda Türkiye’nin çok daha atak ve kararlı adımlar atması gerektiğine de değinen ve bu nedenle inovasyonun önemine vurgu yapan Erdoğan, milli gelirden Ar-Ge için yapılan harcamaların yüzde 3 seviyesine yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan ayrıca, ihracatta ileri teknoloji ürünleri oranının yüzde 10’a, orta yüksek teknoloji ürünlerinin oranını da yüzde 50 seviyesine çıkarmanın gerekliliğinin önemine değinerek, “Sürüdürülebilirlik için bunu yapmamız önemlidir. Başka türlü 500 milyar dolar hedefine ulaşamayız. İnovasynon kültürünü bunun için hem bireysel hem kurumsal anlamda geliştirmeliyiz” diye konuştu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, dört yıl önce ilki yapılan Türkiye İnovasyon Haftası’nı 12 bin

54 Aralık

2015

değerli ihracatı, dünyaya yayılan markaları ile bölgesinin ve dünyanın parlayan yıldızı olacak” dedi.

Dünyanın inovasyon şampiyonları İnovasyon Haftası’nda belirlendi kişinin ziyaret ettiğini, bu yıl sayının 50 bine ulaşacağını ifade etti. Anadolu topraklarının tarih boyunca yeniliklere öncülük ettiğini, Aristoteles’ten Hazerfen Ahmet Çelebi’ye, Piri Reis’e kadar çok sayıda bilim insanı yetiştirdiğine dikkat çekti. Bu topraklardaki devletlerin, yeniliklere değer verdiği sürece dünyanın en güçlü toplumları olduğunu hatırlatan Büyükekşi, “Tarihte imkansız olan bazı şeyler, bu topraklarda mümkün kılındı. Tekrar silkinip sıçrama yapacak beyin gücümüz, sermayemiz, bu yönde ihtiyaç olduğuna dair fikir birliğimiz ve insan kaynağımız gençler var. Cumhurbaşkanımızın da liderlik ettiği büyük inovatif düşünce çağını daha ileriye taşıyacak, Türkiye’yi global çapta güçlü bir ülke haline getireceğiz. Türkiye’nin gençleri, Hazarfen Ahmet Çelebi’nin torunları olarak geleceğin yükselen Türkiye’sinin kanatları olacak. 2023 hedefimiz Ar-Ge payını yüzde 3’e çıkarmak. Türkiye güçlü dinamik ekonomisi, katma

Bu yıl ilk kez İstanbul’da verilen ‘Küresel IMP³rove Ödülleri’, Büyük Firmalar ve Kobi Grubu kategorilerinde gerçekleştirildi. İki ayrı kategoride finale kalan 10 firma arasındaki Grupo Fleury, Labris, Arçelik, Action, Fidko, Solwa, Tarkett, PICC, Cosberg, Rosenbauer yarıştı. Burada Büyük Firmalar kategorisinin şampiyonu Fransa’dan Tarkett, Kobi Grubu kategorisinin şampiyonu ise İtalya’dan Cosberg firması oldu. Büyük firmalar finalistleri kategorisinde Türkiye’yi temsil eden Arçelik adına başarı ödülünü Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, Büyükekşi’den aldı.TİM tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen İnovaLİG Ödül Töreni’nde de 5 ayrı kategoride şampiyonlar ödüllendirildi. Burada ise İnovasyon Stratejisi kategorisinde Kordsa Global, İnovasyon Organizasyonu ve Kültürü kategorisinde İETT, İnovasyon Döngüsü kategorisinde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, İnovasyon Kaynakları kategorisinde MİR Ar-Ge, İnovasyon Sonuçları kategorisinde ise Teklas birinci oldu.


Aydınlatma sektörünün geleceğini Led ürünler ışıklandırıyor Frost & Sullivan Türkiye’nin araştırmasına göre aydınlatma sektöründe LED armatür ürünlerin pazar yükselişi artan bir ivmeyle sürüyor. 2015 yılında 150 milyon euro pazar büyüklüğüne sahip olan LED ürünlerin, yıllık ortalama yüzde 20 büyümeyle 2020 yılında yüzde 65 dolayında pazar payı ile 350 milyon euro düzeyine ulaşması öngörülüyor.

D

ünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan’ın sektör uzmanlarından Irmak Giray, aydınlatma sektöründe dünya pazarlarında olduğu gibi Türkiye’de de LED ürünlerin yerini kuvvetlendirdiğini ve pazarın büyük bir değişim geçirdiğini vurguluyor. Giray, Türkiye’de profesyonel aydınlatma sektörü içinde armatür pazarına bakıldığında, LED’li ürünlerin 2018 yılında geleneksel aydınlatma ürünlerini tahtından indireceğini öngördüklerini belirtiyor.

Elektronik kökenli firmalar öne çıkıyor

Türkiye LED armatür sektöründe 50’nin üzerinde aktörün yer aldığını ifade eden Giray, firma yapılarına bakıldığında sektörde iki tip aktör bulunduğunu, söz konusu aktörlerin armatür üretimi yapan firmalar ile ithalatçı firmalar olduğunu kaydediyor. Üretim yapan firmaları ise iki başlık altında incelemenin mümkün olduğunu belirten Giray; bu firmaların aydınlatma sektöründe geleneksel armatür ürünleri konusunda deneyimli firmalar ile elektronik sektöründen LED ürünleri pazarına doğrudan geçiş yapan firmalar olduğunu söylüyor. Giray, ithalatçı firmaların LED armatürlerinin pazarda yerini aldığı ilk yıllarda yüksek pazar penetrasyonları ile öne çıkmış olduklarına dikkat çekiyor.

2015’te LED pazarı büyüklüğü 150 milyon euro

Türkiye LED armatür pazarının 2015 yılında yaklaşık 150 milyon euroluk bir pazar büyüklüğüne ulaştığını

ifade eden Giray, Frost & Sullivan olarak yıllık ortalama %20 büyüme öngördükleri LED armatür pazarının, 2020 yılı itibariyle 350 milyon euro düzeyine ulaşmasını tahmin ettiklerini belirtiyor. Türkiye toplam armatür pazarı büyümesine devam ederken, LED ürünlerin pazardan aldığı payın her geçen yıl arttığını söyleyen Giray, 2012 yılı itibariyle %10 pazar payı bulunan LED armatürlerin 2018 yılında geleneksel armatürlerin önüne geçerek pazar payını yüzde 50’nin üzerine çıkarmasını beklediklerini ifade ediyor. Giray, 2020 yılı itibariyle ise söz konusu oranı yüzde 65’ler dolayında öngördüklerini belirtiyor. Frost & Sullivan’ın araştırmasına göre ilk yatırım maliyetinin yüksek olmasına karşın, LED armatür pazarının büyümesinin arkasındaki ana nedenlerin başında LED fiyatlarındaki düşüş trendi, operasyonel maliyet avantajları ve Türkiye özelinde inşaat sektöründeki yeni yatırımlar yer alıyor. Özellikle aydınlatmanın çok daha uzun saatler boyunca kullanıldığı, ışık renk ve yoğunluğunun önemli olduğu perakende ve ofis gibi alanlarda LED armatürlerin geleneksel armatürlerin yerini aldığını belirten Giray, mevcut durumda armatür seçiminde fiyat belirleyici faktörlerin başında gelse de, 2020 yılı itibariyle kalite ve satış sonrası hizmetlerin satın alımlara yön verecek faktörler olacağını ifade ediyor.

2016 LED pazarı için kritik yıl

2016 yılının LED armatür pazarı için son derece kritik bir yıl olacağını vurgulayan Giray, özellikle sokak aydınlatmalarının LED’e dönüşüm projesinin siyasi istikrarın yakalanmasıyla birlikte uzun dönemli yatırım planları ve somut adımlar atılması yönünde sektörün en önemli beklentileri arasında yer aldığını kaydediyor. Buna bağlı olarak, mevcut ve yeni inşaat yatırımlarının sektörün gelişimine olumlu katkı sağlamasının beklendiğini ifade eden Giray, 2016 yılında ayrıca yerli aydınlatma üreticilerinin yabancı firmalarla ortaklık ve satın alma girişimlerinde bulunabileceğini belirtiyor.

55 Aralık

2015


DOSYA PARİS ANLAŞMASI SONRASI

Paris

İklim Anlaşması sonrası Türkiye’nin alması gereken 10 kritik önlem Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde çetin müzakereler sonunda 195 ülke nihayet iklim değişikliği ile mücadelede tarihi önem taşıyan Paris Anlaşması’nı imzaladı.

P

eki, Paris Anlaşması’nın içeriği nedir? Dünya ve Türkiye için ne anlama geliyor? Bu süreçte bizi ne bekliyor? Yerkürenin ısınmasının 2 derecenin altında tutmak için neler yapmamız gerekiyor? Paris İklim Zirvesi’ni yakından izleyen ve bu alanda 15 yıldır çalışmalar yürüten Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Etem Karakaya, Paris Anlaşması’nın Türkiye’de uygulanması için neler yapılması gerektiğine dair önerilerde bulundu İklim değişikliği ile mücadelede gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için önemli kararların alındığı Paris İklim Zirvesi’ni değerlendiren Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı ve Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF Dekanı Prof. Dr. Etem Karakaya, dünya ülkelerinin mevcut ekonomik yapısı, üretim ve tüketim süreçlerinin şimdiye

56 Aralık

2015

kadar kabul edilen kalıplarla devam edemeyeceğini açıkladı. Prof. Dr. Etem Karakaya, varılan Paris Anlaşması sonrasında dünya ekonomisinde, siyasette, uluslararası ilişkilerde, işletmelerin ve yatırımcıların gelecek planlarında radikal dönüşümler yaşanacağına dikkat çekti. “Böyle giderse dünya çok ısınacak” Yerkürenin giderek ısındığını ve mevcut politikalarla ilerlenmesi halinde bu ısının mevcut önlemlerle bile 2,7 dereceyi aşacağını söyleyen Prof. Dr. Etem Karakaya, Paris Anlaşması ile dünyanın ısınmasını 2 derecenin daha altında ve mümkün olduğunca 1,5 derece ile sınırlandırılmanın hedeflendiği belirtti. Bunun iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden dolayı yok olma tehlikesi yaşayan küçük ada ülkeleri ve sürdürülebilir gelecek için de kritik önem taşıdığını aktardı.


Türkiye’nin kararlılıkla alması gereken 10 tedbir

Paris Anlaşması sonrası Türkiye’de başta ilgili bakanlıklar olmak üzere kamu kuruluşları, iş dünyası, akademi ve ilgili sivil toplum kuruluşlarına büyük sorumluluklar düştüğünü açıklayan Prof. Dr. Karakaya sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye Paris İklim Zirvesi öncesi iklim değişikliği ile mücadele bağlamında gönüllü olarak, 2030 yılına kadar seragazı emisyonlarını yüzde 21 daha az artırmayı hedeflediğini belirtmişti. Uluslararası finansman desteği sağlanırsa Türkiye’nin daha fazla emisyon azaltımı sağlayabilir.” Prof. Dr. Karakaya Türkiye’nin sera gazı emisyonunu azaltması ve iklime uyum için alması gereken tedbirlere ilişkin şu tavsiyelerde bulundu; • •

• •

• • •

Düşük karbonlu ve iklime dirençli bir kalkınma modeli geliştirilmelidir. İklim değişikliği artık kalkınma planlarında merkezi bir rol almalıdır. Paris Anlaşması, 2018 yılında tüm tarafların 2050 ve sonrasına yönelik uzun dönemli düşük karbonlu ekonomiye geçiş planlarını gösterecek ulusal katkı beyanlarını hazırlamalarını istiyor, Türkiye’nin gerçekçi planlar hazırlaması gerekiyor. Türkiye iklim değişikliği olgusunu geleceğe yönelik kalkınma programlarının içinde ana unsur olarak görmelidir. Bu planları hazırlarken, düşük karbonlu ekonomiye geçiş için kendi çabaları ve uluslararası destekle ne kadar emisyon azaltabileceğini detaylı bir şekilde çalışmalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda daire başkanlığı düzeyinde faaliyet gösteren iklim değişikliği birimi orta vadede “Genel Müdürlük” seviyesinde yapılandırılmalıdır. Diğer ilgili bakanlıklarda iklim değişikliği birimi daire başkanlığı seviyesinde yapılandırılmalıdır. Ulusal ölçekte iklim değişikliği ile mücadeleyi esas alacak bir finans mekanizması oluşturulması gerekiyor. Düşük karbonlu ekonomiye geçiş için gerekli olan finansmanın ne tür kaynaklardan sağlanacağı ve hangi alanlarda kullanılacağı belirlenmelidir. Temiz ekonomiye geçiş yolunda yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konularında teşvikler verilmelidir. Karbon-yoğun faaliyet gösteren işletmeler için “karbonu fiyatlayarak” önleyici enstrümanlar geliştirilmelidir. Sürdürülebilirlik moda bir kavram olmaktan ziyade, kurumlar tarafından içselleştirilmelidir. Aksi takdirde, ilgili işletmeler çağın gerisinde kalabilir, uluslararası ticarette ciddi engellemelerle karşılaşabilirler. Kömüre dayalı yeni yatırımlar konusu, kamu ve özel

sektör için artık ciddi ‘yatırım riski’ kapsamındadır. Orta vadede finansman bulma ve ilgili ürünleri pazarlama konusunda ciddi sorunlar yaşanabileceği bilinmelidir. Halkı bilinçlendirecek çalışmalar yapılmalı ve karbon emisyonlarının azaltılmasının Türkiye’nin ve dünyanın geleceği açısından önemine dikkat çekilmeli.

Paris Anlaşması Bize Ne Söylüyor?

Prof. Dr. Etem Karakaya, Paris Anlaşması kapsamında alınan tarihi kararları şu şekilde özetledi: • Paris Anlaşması 195 ülke tarafından kabul edilen küresel nitelikte tarihi bir anlaşma özelliği taşıyor. • İklim değişikliği için ortak hareket etmenin önemli olduğu ortaya kondu ve tüm taraflar emisyon azaltımı konusunda 2020 sonrası için yükümlülük almayı kabul etti. En önemli nokta ise 2050 sonrası için öncelikle gelişmiş ülkelerin sıfır emisyon sağlayacak tedbirler alması için çalışmalarının beklenmesi. • Paris Anlaşmasıyla Sanayi Devriminden bugüne kadar 1 dereceye ulaşan yerkürenin ısınmasının 2 derecenin daha altına ve mümkün olduğunca 1,5 derece seviyelerinde tutulmasına karar verildi. • Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere “düşükkarbonlu ve iklime dirençli” kalkınmayı sağlayacak dönüşümü gerçekleştirmesi için finansman sağlaması öngörülüyor. Bu kapsamda, 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere 100 Milyar $’lık iklim finansmanı sağlanması ve 2020 sonrası için bu rakamın daha üstünde finansman sağlanması bekleniyor. • Ülkelerin emisyon azaltımları konusunda almış oldukları hedefler, geliştirdikleri politikalar ve hedefe ulaşma konusundaki ilerleme durumu şeffaf ve hesaplanabilir bir yöntemle her beş yılda bir düzenli olarak değerlendirmeye tabi olacaktır. Prof. Dr. Etem Karakaya, Paris Anlaşması’nın Nisan 2016’da onaya sunulacağını ve yürürlüğe girmesi için toplam seragazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan ve en az 55 ülkenin onaylaması gerektiğini belirtti.

57 Aralık

2015


TANITICI METİN

www.elektrikdergisi.com

“Hedef, kurumsal ve operasyonel mükemmellik alanında Avrupa’nın ilk 10 şirketi arasında olmak” Ülkemizde elektrik dağıtımı yapan şirketlerin özelleştirme sürecine girmesiyle birlikte 29 Aralık 2010 tarihinde Çalık Holding bünyesine bağlı enerji sektöründe faaliyet gösteren Çalık Enerji ailesine katılan Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. (YEDAŞ), Samsun, Amasya, Çorum, Ordu ve Sinop illerinde yaşayan 3 milyonun üzerinde insanın elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamaktadır.

B

ugün sayısı 1,8 milyonu aşan müşterisine gerek operasyonel yatırımlarla gerekse de kurumsal iş süreçleriyle kaliteli ve kesintisiz elektrik enerjisi hizmeti sunmayı amaçlayan Şirketimiz, misyonu gereği tüm çalışanları ile şirket hedef ve stratejilerini sürdürülebilirlik ve müşteri memnuniyeti temelinde yenilikçi Uluslararası bir kurumsal yapı ile yürütmektedir. Bu doğrultuda YEDAŞ, 2019 yılında kurumsal ve operasyonel mükemmellik alanında Avrupa’nın ilk 10 şirketi arasında olmayı vizyon edinmiştir. 2014 yılında 5.157 GWh enerji alımı yapmış olan Şirketimiz, 4.731 GWh enerji satışı gerçekleştirmiştir. yüzde 8,27’lik kayıp kaçak oranıyla hedef kayıp kaçak oranının altında kalmayı başaran YEDAŞ, 2015 yılı içinde aynı başarının sürdürülmesi, uzun vadede ise kayıp kaçak oranının teknik kayıplar seviyesine düşürülmesini planlanmaktadır. Bununla birlikte hizmet kalitesi ve müşteri memnuniyetinin artırılması hedefleri doğrultusunda dağıtım bölgemizde 2011-2015 dönemi için toplam 521 Milyon TL yatırım yaparak, özelleştirme sonrası öncelikli stratejisini tamamlamış olacaktır. 2016 yılının başlamasıyla birlikte yeni uygulama döneminde Şirketin teknolojik yatırımları hızlı bir şekilde devam edecektir. İnovatif stratejilere yatırım yaparak ilerleyen YEDAŞ’ta, inovasyon stratejileri, kurumsal stratejileri ile bütünleşmiş durumdadır. Avrupa’da kullanılan ve yeni gelişim gösteren teknolojik süreçleri yakından takip edilmektedir. YEDAŞ, 2011-2015 yılları arasında müşteri hizmetlerinde uluslararası kalite seviyesini sağlamak,

58 Aralık

2015

YEDAŞ GENEL MÜDÜRÜ NURETTİN TÜRKOĞLU


bölgesinde elektriği kaliteli şekilde dağıtmak amacı ile teknolojik yatırımlarının büyük kısmını gerçekleştirmiş ve devreye almıştır. 2011-2014 yılları arasında toplam teknoloji yatırım harcaması 37.25 Milyon TL iken, 2015 yılında ise yapılan teknoloji yatırımının önceki 4 yıla oranla çok daha artış göstermesi, YEDAŞ’ın 2016 yılına tümü tamamlanmış bir ‘akıllı sistem yapısı’ ile geçiş stratejisinin bir göstergesidir. Bu strateji doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz teknolojik yatırımları özetleyecek olursak; dünyanın enerji çözümlerinde lider firmalarından GE Digital Energy ile tamamladığımız SCADA/ DMS (Supervisory Control And Data Acquisition) sistemi ile YEDAŞ, bölgesindeki 5 ilimizde şebekeye yüzde 50 oranında uzaktan erişmekte ve uzaktan yönetebilmektedir. Sistem bu özelliği ile arızalara hızlı müdahaleyi sağlayarak, sürekli ve kaliteli enerji dağıtımı sağladığı gibi kesintileri de yüzde 50 oranında azaltarak müşteri memnuniyetini artırmıştır. Ayrıca, bu sistem elektrik şebekesindeki tüm verileri gerçek zamanlı olarak kayıt altına alarak, şebekedeki kayıpları, boşta ve aşırı yükte çalışmaları da tespit edebilmektedir. Bu özelliği ile de puantın yüksek olduğu saatlerde yük dengelemesini yaparak, enerjinin uygun noktalardan uygun güçlerde verimli kullanılmasını, şebekede kayıpların azalmasını ve tüm bu verilerin sonucu olarak da enerji tüketiminin verimli olmasını sağlamaktadır.

YEDAŞ Coğrafi Bilgi Sistemleri Projesi 2016 yılında tamamlanacak YEDAŞ, 2011 yılında müşteri hizmetleri kalitesi için büyük önem taşıyan bir başka sistem olan SAP kurumsal modüllerini (ISU, Finans, Proje Yönetimi, İnsan Kaynakları, Satın Alma, Bakım) kurarak iş süreçlerine dahil etmiştir. Kurulan sistemler ile YEDAŞ, müşterilerin faturalarını otomatik hesaplatıp, sistem üzerinden müşteri bilgilendirmesini yapmakta,

müşterinin diğer işlemleri (Tüketim bilgileri, sayaç bilgileri, yük profilleri) ile ilgili süreçlerin de çift yönlü olarak gerek çağrı merkezi gerek ise web portalı üzerinden yürütülmesini sağlamaktadır. 2015 yılında başlayıp 2016 yılında 10 bin adet olarak kurulacak olan Uzaktan Erişimli Akıllı Sayaç Sistemi (AMR) ile müşterilerin sayaçlarını uzaktan okuyarak, otomatik faturaya dönüştürülmesine olanak sağlayacaktır. Uzaktan erişimli sayaçlar üzerinden kontrol merkezine ileteceği bilgiler ile müşterilerdeki elektrik kesintileri ve kaçak elektrik kullanımı gerçek zamanlı olarak tespit edilecektir. Uzaktan Sayaç Okuma Sistemi, 2017 yılında SCADA/ DMS, GIS ve SAP-ISU ile de entegre edilerek, Şirketimizin kritik iş süreçlerinin tam teknolojik bir yapı üzerinden koordineli bir şekilde yürütülmesi sağlanacaktır. YEDAŞ Coğrafi Bilgi Sistemleri Projesi devam etmekte olup, 2016 yılında tamamlanacaktır. Bu proje ile 5 ilimizdeki tüm Orta Gerilim ve Alçak Gerilim Şebeke varlıklarının coğrafi bilgileri ve elektriksel bağlantıları ile birlikte digital ortamda modellenmesi hedeflenmiştir. Orta gerilim modellemesi tamamlanmış olan sistemin, alçak gerilim modellemesi 2016 yılında tamamlandığında, CBS sistemi SCADA/DMS, AMR ve ISU ile entegre edilecektir. Böylece

elektrik kesintileri noktasal olarak tespit edilerek, en hızlı şekilde müdahale edilecek, bu sistem sayesinde alçak gerilim arıza, abonelik işlemleri ile şebeke varlıklarının takip ve bakım planlaması en doğru ve hızlı şekilde gerçekleştirilecektir. Tüm bu sistemlerin gerek müşteri memnuniyeti gerek ise iş süreçlerinde sağladığı kalite ile Şirketimizin, “2019 yılında operasyonel alanda ilk 10 şirketi arasında olma” hedefine bilinçli adımlarla ilerlemesini sağlamaktadır. Şirketimiz 2011 yılından itibaren şehir merkezi ve kırsal bölgelerde eski ve yetersiz olan şebeke alt yapısının iyileştirilmesi ve buna eşzamanlı olarak hizmet kalitesinin teknolojik sistemler ile üst seviyeye taşınması için kamu dönemine oranla tam 4 katı yatırım gerçekleştirmiştir. 2014 yılı sonu itibarı ile gerçekleşen yatırım tutarı 366 Milyon TL’dir. Bu süre zarfında gerçekleşen yatırımların aslan payını yüzde 80’lik orana sahip olan şebeke yatırımları almıştır. Şebekeye yapılan yatırımın tutarı toplamda 289.5 Milyon TL’dir. yüzde 10’u yani rakamsal değeri 37.25 Milyon TL olan yatırımlar ise teknolojiye yapılan yatırımlar olarak gerçekleşmiş, diğer yüzde 10’luk dilime sahip olan 39.2 Milyon TL’lik yatırımlar ise diğer yatırımlar başlığı altında gerçekleşmiştir. 2015 yılında ise Şirketimiz, 155 Milyon TL yatırım yaparak, devirden sonraki 5 yıllık uygulama dönemini 2015 yılı sonunda toplam 521 Milyon TL’lik yatırım ile tamamlayacaktır. Üçüncü Uygulama Dönemi’ne başlayacağımız 2016 yılından itibaren 2020 yılı sonuna kadar yatırım tutarımız yıllık 185 Milyon TL olarak artış gösterecek ve bu uygulama dönemini 925 Milyon TL yatırım ile tamamlamış olacağız. 2016 yılından itibaren yatırım stratejimiz, “Güçlendirilmiş şebeke fiziki yapısını teknoloji ile donatıp, tüm sistemlerin entegrasyonunu gerçekleştirmek ve Akıllı Şebeke sürecinde uluslararası olgunluk düzeyine ulaşmak” olacaktır. Şirketimiz, 2016-2020 dönemi yatırım planlamasını bu strateji doğrultusunda yapmıştır.

59 Aralık

2015


SÖYLEŞİ

www.elektrikdergisi.com

“Seval Kablo’da hedef ihracattaki birinciliği perçinlemek Türkiye Kablo Sektörü ve Denizli İhracat Birincisi olduklarını dile getiren Seval Kablo Yönetim Kurulu Üyesi ve İhracat Müdürü Ersin TURGUT, hedeflerinin 2015 ve sonrasında da bu başarıyı sürdürmek olduğunu vurguladı.

Seval Kablo’nun kuruluş hikayesi nedir? Büyüme nasıl sağlandı? Firmamızın temelleri şu anda SEVAL KABLO Yönetim Kuırulu Başkanımız olan Hasan Ali TURGUT’un 1974 yılında İzmir’de Çağdaş Elektrik’i kurması ile başlamıştır. Uzun yıllar İzmir ve Ege Bölgesinde elektrik malzemesi ve kablo satışını başarılı bir şekilde yerine getirmiş ve tüm Türkiye’de bilinen bir firma haline gelmiştir. 1980 yılında Denizli’de 300m2 alanda üretimine başlayıp bugün Türkiye’nin en modern ve en büyük tesislerinden biri haline gelmiştir. Seval Kablo bugün toplamda 500 kişilik tecrübeli kadrosuyla 50.000 m2 si kapalı, toplamda 70.000 m2 bir alana sahip bütünleşik altı fabrikasında yılda 30.000 ton bakır, 40.000 ton granül işleme kapasitesine ulaşmıştır. Seval Kablo imal ettiği ürünlerini TSE - HAR - BASEC - SII - VDE - KEMA - GOST - TUV standartlarına, IS0 9001 - 14001 ve OHSAS 18001 yönetim sistemlerine, CE direktifine ve RoHS’a uygun bir şekilde üretmektedir. Seval kablo ürünlerinin yüzde 75’ini ihraç ederken, yüzde 25’ini ise iç piyasaya satmaktadır. İç pazardaki satışlarımız, piyasanın dinamiklerine ve müşteri isteklerine hızlı cevap verebilmek için kendi bünyemizdeki Çağdaş Kablo üzerinden yapılmaktadır. Konusunda uzman ve piyasa

60 Aralık

2015

tecrübesine sahip 85 kişilik deneyimli kadrosuyla birlikte İzmir, Ankara, Bursa, İstanbul Şubelerimiz (stoklu) ve Denizli Lojistik Merkezi’mizle birlikte müşterilerimize ve bizi tercih eden çözüm ortaklarımıza en iyi hizmeti vermek için SEVAL KABLO ailesi olarak her gün daha iyisi için çalışmaya devam ediyoruz. Firmayı ayakta tutan en büyük etken insandır. Firmamız her zaman kaliteli personel yatırımlarına büyük özen göstermiştir. Çalışanlarımızın her biri Seval Kablo Ailesinin birer ferdidir.

Seval Kablo’nun yeni yatırımları nelerdir, bu yatırımları ne zaman faaliyete geçirmeyi planlamaktasınız? Seval Kablo kurulduğu tarihten bu yana hiç durmadan yatırımlarını sürdürmektedir. Firmamız son yatırımı 66kV’ya kadar olan bakır ve alüminyum iletkenli orta gerilim kablo çeşidi ile önemli bir eksiğini 2015 yılının ilk çeyreğinde tamamlamış ve ürün gamını eksiksiz hale getirmiştir. En son yapılan yatırımlar arasında bakır işleme tesisinin kapasite artışı olmuş;


bu da bakır işleme kapasitesinin 2000 tondan 3000 tona çıkmasını sağlamıştır. Halogen free üretim tesisi yatırımımızla birlikte bünyemizde bulunan Türkiye’nin en modern ve geniş ekibine sahip Kalite Kontrol Laboratuvarı, Ar-Ge merkezindeki mühendislerinin çalışmaları ile birlikte önümüzdeki dönemde birçok yeni ürün çeşidini ürün gamına katmayı planlamaktadır. Bunun yanı sıra eklenen yeni hatlarımızla birlikte üretim kapasitemizi yüzde 35 oranında artırmayı başarmış bulunmaktayız. Kurulumu devam eden yeni makinalarımız ve gelmesini beklediğimiz üretim hatlarımız bulunmaktadır ve 2016 yılında da yatırımlarımız devam edecektir.

Gelecek hedefleriniz nelerdir? Stratejik yönetim anlayışı olan bir firma olarak, 35. Yılımızdaki ( 2015 ) hedefimiz ihracat birincisi olmaktı, biz bunu 2014 yılında gerçekleştirdik. Ama biliyoruz ki “Gelişmeyen Kaybeder”. Bu doğrultuda da 40. yılımız için büyük hedefler belirledik. 40. yılımızdaki hedefimiz kablo sektöründe Türkiye’nin en büyük fabrikasına sahip olabilmektir. Büyük olabilmenin bizdeki anlamı sadece cirosal büyüklük değil, stratejik ve büyük işlerde yer alabilmektir. Bundan sonraki süreçte bu hedeflere ulaşabilmemiz için gereken çalışmaları gerçekleştireceğiz. Şimdiye kadar ki kümülatif hedeflerimizin yüzde 50’sinde olduğumuzu düşünüyoruz. Ar-Ge ve kalite kontrol konusundaki çalışmalarımızı artıracağız. Daha çok başarmamız gereken hedeflerimiz var. Kamu projelerinde önemli bir konumdayız. Bundan sonra özel sektörde de üst noktalarda olmayı hedefliyoruz. Bunun için Izmir İstanbul ve Ankara’da özel sektör projelerine yönelik çalışmalarımızı yürütüyoruz. Çalışmalarımız sadece konut sektörü üzerine değil; biz sanayileşme projelerinde daha sık yer almak istiyoruz. Stratejik ürün üretiyor ve garanti veriyoruz. Sanayi işlerinin her yerinde kablomuzun kullanım faydalarını anlatıyoruz. Bundan sonraki süreçte inşaat sektörü yakaladığımız büyümeyi, sanayi kuruluşlarıyla devam ettirmek ve sanayinin kalbinde olmayı planlıyoruz.

Sizce sektörünüzün en önemli sorunları neler ve siz ne tür çözümler öneriyorsunuz? Dünyada Türk kablo sektörü yaklaşık 5 milyar dolarlık bir pazara sahip. En büyük pay, enerji kablolarına aittir. Ülkemizde yaklaşık olarak irili ufaklı 400 üretici firma mevcut. Bu firmaların ürettiği kablolar enerji, haberleşme, özel dizayn gibi kablolardır. Bunların standart olarak bağlı olduğu tek kurum TSE. Herkes kablosunu üretiyor, TSE’den onayını alarak ya da almayarak sahaya çıkıyor. Türkiye bugün en büyük 10. kablo ekonomisine sahip. Türkiye’de üretilen kabloların çoğu Orta Doğu ve Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Türkiye’de bugun istenilen oranda katma değeri yüksek ürün ihracatı yapılamıyor. Yatırım ve işletme maliyetlerinin çok yüksek olduğu, değerli ve değişkeni bol bir metalin hammadde olarak kullanıldığı, devasa tesislerin kar edememesi ve sektörün geleceğini ön görememesi en büyük problemler arasında sayılabilir. Fiyatın her noktada ilk tercih olduğu sektörümüzde; talepten fazla arzın oluşması, ticari kayıplar ile sermayelerinden kayıplar veren firmaların varlığı ve satmak zorunda olan sektörün yapısı bugün rekabette gelinen noktanın başlıca nedenlerindendir. Kısaca özetlemek gerekirse Sektörümüzün en büyük sıkıntıları kârsızlık, eksik kablo imalatı, kalitesizlik ve haksız rekabettir. Yerel veya küresel pazarlarda iç ve dış çevre faktörlerinden etkilenen markaların ayakta kalabilmesi bugün her zamankinden çok daha zordur. Bugünün tüketicileri, sadık kullanıcıları oldukları markalarından sürekli olarak onlara odaklaşmalarını beklemektedirler. Sonuç olarak insan ve insan yaşamı söz konusu olan ürünleri servis ediyoruz; bunun için biz üzerimize düşen tüm hizmeti sağladığımıza ve sorumluluklarımızı yerine getirdiğimize inanıyoruz. Bu problemler ile başa çıkabilmek adına, böylesine karmaşık dönemde, bazı önlemler almış bulunmaktayız.

2016 yılı hedefleriniz nelerdir? Dünyadaki siyasi karışıklıklar, oluşan krizler ve hammadde fiyatlarında belirsizlikler olmasına rağmen yapılan ileriye dönük doğru yatırımlarla 2016 yılında da kaliteli ürünlerimizle Dış ve iç pazardaki payımızı aynı oranda arttırmayı hedeflemekteyiz. Bu bağlamda faaliyete başladığı ilk günden itibaren Seval Kablo; yüzünü geleceğe çeviren, kaliteden hiçbir zaman vazgeçmeyen, müşteri memnuniyetini ilk prensip edinmiş, insana ve çevreye duyarlı, kendini yenileyen, doğru rekabetten kaçmayan, dürüst, ilkeli ticari anlayışı benimseyen yapısı ile vizyonunu doğru büyümek ve dünya markası olmak olarak belirlemiştir. Sloganı ise ‘Dünya İçin Üretiyoruz ’dur. Tüm bunların bir sonucu olarak da Seval Kablo 2014 verilerine göre kablo sektöründe “Türkiye Birincisi”, tüm ihracatçı firmalar arasında “Türkiye 118.si” ve “Türkiye’nin İlk 500 Sanayi Kuruluşu Sıralamasında 233.” olmayı başarmıştır. Bir firmayı ayakta tutan sadece; ürettiği ürün, ürün kalitesi ya da fabrikanın işleyişi, kapasitesi değildir.

‘Dünya için üretiyoruz’ sloganınız önemli. Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz, hedeflediğiniz yeni pazarlar var mı? Seval Kablo üretiminin yüzde 75’ini Dünyanın 70’den fazla ülkesine ihraç etmektedir. Toplam ihracatımızın yüzde 50’sini Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Avrupa ülkeleri rekabetin en yoğun olduğu ve ulaşabilmesi en zor pazarlardan biridir. Kalite belgeleri, istikrarlı satış politikası, ürün kalite değerleri ve müşteri memnuniyetiyle birlikte bu sayı her geçen yıl artmakta ve var olan müşterilerimizdeki pazar payımız yükselmektedir. Bu sene var olan hâkimiyetimizi, kalite çizgimizden vazgeçmeden, özellikle Balkan ülkeleri ve Afrika kıtasında yeni pazarlarla da arttırarak devam etmek istiyoruz.

61 Aralık

2015


SÖYLEŞİ

www.elektrikdergisi.com

“Birincil önceliğimiz koşulsuz müşteri mutluluğu” Emsa Jeneratör olarak, ciro bazında 2015 yılını geçen yılın yüzde 50 üzerinde kapatıyoruz. Yine bu yıl ihracat yaptığımız ülke sayısı 2014’e göre yüzde 26 artırarak 78 ülkeye çıktı.

Bize Emsa Jeneratörün kuruluşu ve bugününden biraz bahsedermisiniz? 1977 yılında kurulan Emsa Jeneratör Türkiye’nin ilk alternatör üreten firmasıdır. 1982 yılı itibariyle jeneratör üretimine başlayan Emsa, hali hazırda dizel jeneratörler, aydınlatma kuleleri ve portatif jeneratör üretmektedir. Bu süreç zarfında pek çok önemli projenin enerji ihtiyacı Emsa ürünleriyle karşılanmış ve pek çok firmanın öncelikli tercihi yine Emsa ürünleri olmuştur. Örnek verecek olursak Dumankaya’nın Trend projesinde, Ağaoğlu inşaat’ın My World ve My Country projelerinde, Kiptaş’ın Başakşehir konutlarında, Mesa Nurol projesinde Emsa Jeneratörler yer alıyor. Kamu’ya ait pek çok yurt, okul ve hastane projelerinde son yıllarda artan sayılarda Emsa ürünleri var. Yine uzun yıllardır İşbankası ve Yapı Kredi bankası başta olmak üzere pek çok banka şubesinin ve genel müdürlüğünün, Opet, Aytemiz ve BP başta olmak üzere akaryakıt firmalarının şubelerinin, Burger King vb fast food zincirlerinin, pek çok market zincirinin ve farklı sektörlerden pek çok firmanın enerji ihtiyaçları da yine Emsa Jeneratörlerle karşılanmaktadır.

Hangi alanlarda, ne gibi ürün ve hizmetler sunuyorsunuz? Emsa’nın birincil önceliği ve temel işi jeneratör setleri üretmektir. 7 kVa’dan

62 Aralık

2015

2500 kVa’ya kadar değişen kapasite aralıklarında, dünyaca tanınmış farklı dizel motor ve alternatör üreticileriyle çalışarak, yüzde 100 müşteri memnuniyeti sağlayacak ürünler üretiyoruz. Yine uzman kadrolarımızla müşteri talepleri ve projelere özel senkron projeler üreterek çok daha verimli ve esnek sistemler yaratıyoruz. En iyi partnerlerle çalışarak, doğru ürünü, doğru fiyatla ve uygun zamanda tüketiciye sunabilmek temel prensibimiz. Dizel jeneratörler haricinde aydınlatma kuleleri ve portatif jeneratörlerde ürün yelpazemizde yer alıyor.

Tüketiciler doğru jeneratörü seçerken nelere dikkat etmeliler? Bu alanda EMSA Jeneratör’ü rakiplerinden hangi özellikler ayırıyor? Öncelikle hangi kapasitede bir ürüne ihtiyaç duyulacağı bir uzman tarafından tespit edilmelidir. Jeneratör’ün yerleştirileceği mekanın, zeminin ve havalandırmanın şartları yine bir uzman tarafından değerlendirilmeli ve uygun jeneratör alınmalıdır. Jeneratör’ün satış sonrası satın alınmasından bile çok daha önemlidir. Yedek parça ve işçilik garantisi veren ve özellikle satış sonrasında ürünlerini


izleyebilen firmalarla çalışmayı seçmek doğru olacaktır. Bu konuda Emsa 2015 yılında Turkcell ile sektörde bir ilk olan önemli bi projeye imza atmış bulunuyor. Bu proje ile şimdi tüm Emsa ürünleri, üretim sırasında ürünün içine yerleştirilen bir sim kart sayesinde, uzman teknisyenler tarafından bir yıl boyunca “ÜCRETSİZ” ve online olarak uzaktan takip edilebiliyor. Bu sistemle cihazın yeri ve durumu ile ilgili tüm bilgilere anlık olarak erişim mümkün. Aynı zamanda jeneratörlerin yaklaşan bakımları müşteriye haber verilebiliyor, erken teşhis ile oluşabilecek arızalar önceden tespit edilerek anında müşteri bilgilendirilerek müdahale ediliyor. Ayrıca bu yöntem akaryakıt istasyonları, marketler vb. zincir uygulamalarda tüm zincirin uzaktan test edilmesine, olası hataların uzaktan yeniden başlatılabilmesine ve yönetilmesine de imkan sağlıyor. Bu uygulama hızlı müdahale ile servis sürecini azaltırken, gerekmeyen servis ziyaretlerini de ortadan kaldırıyor ve servis maliyetlerini en aza indirerek müşteri memnuniyetinin en üst seviyeye çıkartılması hedefleniyor. Üstelik müşteri talep ettiği takdirde bu hizmetten jeneratörün ömrü boyunca faydalanabilmekte.

EMSA Jeneratör olarak 2015 yılını Türkiye ve sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? 2015 yılı gerçekten zorlu bir yıl oldu. Art arda yapılan seçimler ekonomik anlamda da sürekli bir beklenti ve durgunluğu beraberinde getirdi. Tabii bu ekonomik anlamda da sürekli bir beklenti ve durgunluğu beraberinde getirdi. Buna rağmen, 2015 yılında Türkiye jeneratör pazarı geçen yıla oranla Dolar bazında yüzde 25 civarında büyüdü. Getirilen yasal zorunluklarla beraber çok daha büyük bir pazar haline gelen jeneratör piyasası hem Çin’den gerçekleştirilen ithalatın hem de merdiven altı üreticilerin tehdidi altında. Artık büyüyen bu piyasa da farklılaşmak çok daha büyük önem taşıyor. Emsa Jeneratör olarak, ciro

bazında 2015 yılını geçen yılın yüzde 50 üzerinde kapatıyoruz. Yine bu yıl ihracat yaptığımız ülke sayısı 2014’e göre yüzde 26 artırarak 78 ülkeye çıktı.

Ar-Ge çalışmalarına yaklaşımınız nedir? 2016 yılında gerçekleştirmeyi planladığınız projelerinizden bahseder misiniz? Özellikle Kasım ayı başında taşındığımız Eskişehir’deki yeni fabrikamızda AR-GE çalışmalarına hız vermeyi hedefliyoruz. Öncesinde kolay taşımaya imkan veren cıvatalı saşi modeli vb pek çok özel ve farklı çalışmaya imza atan Emsa Jeneratör, 2016 itibariyle daha verimli ve yenilenebilir-çevreci teknolojiler geliştirmek üzere çalışmalarına hız verecek. 2016, Emsa Jeneratör için son derece önemli ve özel bir yıl olacak. Eskişehir’de 7 Milyon Dolar yatırımla 30.000 m2 alanda üretime başlayan yeni ve son teknoloji ile donatılmış, çevreye duyarlı yeni tesislerimizle 2016 yılı itibariyle toplam üretim

kapasitesini 5 kat artıracak olan Emsa Jeneratör, hem ürün gamını daha verimli, geniş ve teknolojik yatırımlarla daha modern ve kullanıcı dostu hale getirmek için çalışmalar sürdürüyor hem de yeni ihraç pazarlarına girmek, en az 5 ülkede yurtdışı satış ofisleri açmak ve yurtiçinde belirlenen illerde yetkili satıcı sayısını artırmak hedefleriyle ilerliyor. Jeneratör sektörünü genel olarak değerlendirmemiz gerekirse son yıllarda büyük bir hızla büyüyen sektörümüzde en önemli sorun fazlaca fiyat odaklı bir yapının oluşmasıdır. Farklılaşamayan ürün yapısı, merdiven altı üreticilerin kalitesiz ürünleri ve Çin’den ithal edilen ürünlerin oluşturduğu genel fiyat baskısı, yine bu kesimlerin TSE , ISO vb kalite belgelerine sahip olmaksızın bu ürünleri satabiliyor olmaları ve kalitesiz bu ürünlerin pazara girmesinin önünde yasal bir engel olmamasıdır. Tüm bunlara bağlı olarak, pazarın genelinde , satış sonrasında servis kalitesi ve kalitesiz ürünlerden kaynaklanan son kullanıcı problemleri düzenli olarak birbirini tetikler hale gelmiştir. Emsa jeneratör olarak bizim en birincil önceliğimiz koşulsuz müşteri mutluluğudur. Bunu da ürün ve hizmetlerimizi, üretimden müşterimize ulaşana kadar ve sonrasında satış sonrası bütün bu süreçler boyunca sürekli pozitif yönde farklılaştırarak ve geliştirerek gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.

63 Aralık

2015


ELEKTRİK TARİHİNdE YOLCULUK OSMAN BAHADIR

Ankara Elektrik Türk Anonim Şirketi’nin kısa bir tarihi

A

nkara’da elektrik ilk kez 1921 yılında aydınlatmada kullanılmıştı. Maliye Bakanlığı’ndan Şehremaneti’ne aktarılan 2000 liralık bir özel kredi sayesinde jeneratörlerle sokakların aydınlatılmasına başlanmıştı. Ankara’da ilk elektrik santrali ise 1925 yılında Ankara Belediyesi tarafından Bentderesi’nde kuruldu. 35 kilovatsaatlik doğru akım dinamosundan elde edilen elektrik Ankara Belediyesi’nin Anafartalar Caddesi’ndeki binasında ve bazı evlerde kullanılmıştı. Şehirdeki elektrik ihtiyacının artması üzerine Ankara-Kayseri yolunun sekizinci kilometresinde bulunan Güvercinlik’teki Ankara Çimento Fabrikası’nın yönetim binasının bulunduğu yerde bir elektrik santralının kurulması kararlaştırılmıştır. 1926 yılında Alman MAN (Maschinenfabrik AugsburgNürnberg) ve AEG (Allgemeine Elektricitats-Gesellschaft) şirketlerinin ortaklığı ile kurulan yeni santral için her biri 200 beygirgücünde üç adet ve 120 beygirgücünde bir adet olmak üzere toplam dört adet dizel elektrojen grubu sipariş edilmiştir. Güvercinlik’teki santralin elektrik üretimine başlamasıyla birlikte Ankara’nın elektrikle aydınlatılması için yabancı firmalara imtiyaz verilmesi gündeme gelmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda elektrik ve havagazı işletme imtiyazının Alman Didier firmasının konsorsiyumunda,

64 Aralık

2015

Stettiner Chamotte-Fabric ActienGesellschaft (Berlin) firması ile Elektricitats-Lieferungs-Gesellschaft (Münih) firmasına verilmesi kararlaştırılmıştır. İmtiyaz sözleşmesi, 24 Mart 1927 tarihinde Türkiye adına Nafıa Vekili Behiç (Erkin) Bey ile Stettiner Chamotte-Fabrik Anonim Şirketi Genel Müdürü Dr. Max Bittrich arasında imzalanmıştır. Stettiner Chamotte-Fabrik Anonim Şirketi’ne verilen imtiyazda, ülke savunması için devlet tarafından yapılması gereken tesisat ile özel mülkler için döşenecek tesisat ve tramvay ve toplu ulaşım amacıyla yapılacak tesisat imtiyaz dışında tutulmuştur. İmtiyaz süresi 60 yıl olarak belirlenmiştir. Yapılacak tesisatın 18 ay içinde tamamlanması öngörülmüştür. Dışarıdan getirtilecek alet ve edevat ile makineler için gümrük muafiyeti getirilmiştir, Şirket imtiyaz süresi boyunca arazi ve emlak vergisinden de muaf tutulmuştur. İmtiyaz sözleşmesinin yedinci maddesine göre, sözleşmenin imzalanmasından altı ay sonra, imtiyazı alan şirket bir Türk anonim şirketi oluşturacak ve işlerini bu şirket üzerinden yürütecekti. Ankara şehrini aydınlatma imtiyazının söz konusu şirkete verilmeden önce 1926 yılında Ankara belediyesi tarafından MAN firmasına sipariş edilmiş olan 650 beygirgücündeki dizel elektrojen grubu, 1927 yılı Haziran ayında Ankara’ya gelmiş ve elektrik imtiyazını devralan şirket

tarafından Hipodrom’daki geçici binaya kurularak, Ankara-Kayseri yolunun 8. kilometresindeki santral ile paralel çalışmak üzere, 16 Ağustos 1927 tarihinde işletmeye alınmıştı. Stettiner Chamotte-Fabrik A.Ş., Belediye’nin denetimindeki toplam dört dizel grubundan oluşan santrali, 15 Mayıs 1927 tarihinde 75.000 TL’ye satın alarak elektrik dağıtımını üstlenirken, diğer yandan da elektrik üretimi ve dağıtımı için yeni yatırımlar yapmaya, elektrik fabrikasını inşa etmeye başlamıştır. Şirket 1929’da biri 1400, diğer ikisi ise 650’şer beygirgücünde olan iki dizel alternatörden oluşan toplam 2700 beygirgücünde üç adet MAN dizel motor satın almıştır. 1930 ve 1931 yıllarında 1400 beygirgücünde iki dizel alternatör grubu daha kurularak dizel motor gruplarının sayısı beşe çıkartılmıştır. Dizel motorların satın alınması ve buna bağlı şebekenin döşenmesi işi, İstanbul’daki AEG Türk Anonim Elektrik Şirketi’ne verilmiştir. İmtiyazın alınmasından bir yıl sonra, taahhüt edilen 2500 kilovat elektrik 4180 kilovata, yüksek gerilim hattı 13 kilometreden 57 kilometreye, alçak gerilim hattı ise 25 kilometreden 78 kilometreye çıkartılmıştır. Ankara şehrinin aydınlatılması işini üstlenecek olan Ankara Elektrik Türk Anonim Şirketi’nin kuruluşu 10 Ekim 1928 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından uygun görülmüştür. 1 Ocak 1929’da faaliyete başlayan Şirket’in kuruluş sermayesi 1.500.000 TL idi.


1929’da üretilen 4.342.891 kilovatsaatlik enerji, 1930’da 5.206.402 kilovatsaate, 1931’de ise 6.068.776 kilovatsaate yükseltilmiştir. 1937’de üretilen elektrik miktarı 9.667.536 kilovatsaattir ve bunun 1.029.613’ü sokak aydınlatmasında kullanılmıştır. İmtiyaz sözleşmesinde şirketin bir elektrik fabrikasını inşa etmesi de öngörülüyordu. Maltepe semtinde başlayan bina inşaatı 26 Eylül 1928’de tamamlandı. Şirketin havagazı dağıtım imtiyazını da alması ve 1933 yılında elektrik santralinin genişletilmesiyle yapı daha karmaşık bir nitelik kazandı. İhtiyaçların gelişmesi karşısında hem Maltepe’deki hem de Güvercinlik’teki elektrik santralinin kapasiteleri arttırıldı. Maltepe’deki elektrik santralının kapasitesi 1931’de 5850 beygirgücüne, Güvercinlik’teki santralin gücü ise 470 beygirgücüne yükseltilerek Ankara’nın elektrik ihtiyacının karşılanmasına çalışılmıştır. 1939 yılında Ankara Elektrik ve Havagazı Türk Anonim Şirketi’nin devlet tarafından satın alınması gündeme geldi. Şirketin hisselerini elinde bulunduran Elektricitaets Lieferug Gesellschaft (E.L.G) ve Didier Werke AEG Alman şirketleri ile Hükümet arasında yapılan görüşmelerin sonunda 22 Haziran 1939’da anlaşma sağlanarak Hükümet’in 5.557.812 lira ödemesiyle şirket devletleştirilmiş oldu. Şirketlerin tasfiyesi 1942 yılına kadar sürmüş ve 16 Aralık 1942 tarihinde kabul edilen 4325 sayılı kanunla Ankara Elektrik ve Havagazı İşletme Müessesesi kurulmuştur. Elektrik İşleri Etüd Dairesi (EİE) tarafından 1943 yılında 5100 kilovatsaatlik ikinci bir türbin alternatör grubu, 1948 yılında da 7500 kilovatsaatlik türbin jeneratör grubu devreye sokulmuştur. Etibank’ın kozlu santrallerinden sökülen biri 3300 kilovatsaat gücünde, diğeri 2300 kilovatsaat gücündeki iki türbin jeneratörü 1952 ve 1953 yıllarında Maltepe Santrali’nde işletilmeye başlanmıştır. 1955 yılından sonra Ankara’nın Etibank interkonnekte sisteminden elektrik alması olanaklı hale gelince fabrikanın genişlemesi durmuş, Güvercinlik’teki tesisler de tasfiye edilerek Beypazarı Belediyesi’ne satılmıştır. Ankara’nın elektriklendirilmesi çalışmalarının başlangıcı ve Ankara Elektrik Türk Anonim Şirketi’nin (1929-1939) tarihi ana hatlarıyla bu şekildedir. Yararlanılan Kaynak: Mehmet Karayaman; (Doç. Dr., Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi), “Ankara Elektrik Türk Anonim Şirketi Tarihçesi (1929-1939)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, Cilt XVI, Sayı 1, 2014, s.50-72.


Tuncay Derman, Aralık 2015

GAZ VERME ZAMANLARI Savaş uçağını, sınırımızı 17 saniye ihlal etti diye angajman kuralları bahanesiyle sonuçlarını hesaplamadan düşürdük. Rusya doğalgaz vanalarını benzer biçimde vana ya da kompresör teknik arızası bahanesi ya da başka bir bahaneyle kapatabilir mi?1 Ülkemizde 2015 Kasım ve Aralık aylarında yanıtı en çok merak edilen, gündem oluşturan soru bu oldu. Çünkü Rusya uçak düştüğünden beri ülkemize aklına gelen tehdidi savurup yaptırımı gündemde tutup durdu. Gazeteler bu yaptırımlar sonucu ilk etapta zararımızın 7,2 milyar doları bulacağını yazdı.2 Kim hesaplamış, nasıl hesaplamış bilinmiyor. Bu arada hesaplayanı belli bir haber çıktı. Bu kez Hazine eski Müsteşarı aynı zarar hesabını yapmış, zararın 6,5 milyar doları bulabileceğini söyledi.3 İnsanlar “gazdan olur muyuz olmaz mıyız?” endişesiyle telâşlanırken İran “gazım benim ihtiyacıma yetişmiyor” diyerek yüzde 50’ye ulaşan gaz kısıtlamasına gitmez mi? Bu arada asıl ilginç olan, halk tabiriyle “topluma gaz vermeyi görev edinen kimileri” bu kez de fırsatı kaçırmayıp kamuoyunda sahne almakta gecikmedi. Sadece ithal doğalgazda sıkıntı 1 Haber: “Putin’in gaz vanası bozulursa donduk”, Sözcü gazetesi, 26 Kasım 2015. 2 Haber: “Krizin Türkiye’ye faturası 7,2 milyar doları bulacak”, Sözcü gazetesi, 3 Aralık 2015. 3 Başak Kaya’nın haberi: “Krizin faturası 6,5 milyar dolar”, CHP’li Faik Öztrak’ın beyanı, Sözcü, 6 Aralık 2015.

66 Aralık

2015

yaşanan dönemlerde değil, gaz anlaşmalarının yapılacağı yıllar öncesi dönemlerde de “topluma gaz verme” alışkanlığını sürdürmüş olan tanınmış “Enerji stratejisti/ uzmanı” yüzlerden (tanınmış çünkü, yıllar boyu makaleleriyle, gazete ve televizyon söylemleriyle, hatta yakın dönemde Meclis Soruşturması Komisyonları’nda, Yüce Divan Enerji davalarında, dönemin Enerji Bakanları başta olmak üzere bir dönemin kamu Enerji çalışanlarını suçlamaya yönelik vazgeçilmez tanıklıklarıyla sıklıkla halkın karşısında olan, doğruluğundan emin olmadan kamuoyunu, eski tabirle “nev-i şahsına mahsus” ısrarlı görüşleriyle etkilemeyi başaran, ne var ki Yüce Divan’ı etkilemeyi beceremeyen) birilerini, biz Rus gazının akibetini heyecanla beklerken ciddi bir gazetenin sütunlarında bilinen tiradlarıyla görünce bu ayın mektubunda bu konuya yoğunlaşmaktan kendimi alamadım. 4 Enerji uzmanı, gazete söyleşisinde doğalgaz-elektrik, yerli-ithal Enerji kaynakları hakkında -aslında hepimizin malumu olan- şunları söylüyor: “Türkiye çok az aranmış bir coğrafyadır (petrol ve doğalgaz kastediliyor). Denizlerimiz nedense hiç aranmamış. O nedenle kesin bir şey söylemek zor. Ama Güneydoğu’muz, Ortadoğu’daki 4 Özlem Gürses’in röportajı: “Moskova’ya ekonomimizi çökertecek kadar bağlıyız”, Sözcü, 3 Aralık 2015.

plakaların uzantısı, orada petrol sahalarımız var. Kürtlerin kullanılması da zaten bununla ilgilidir. Doğalgazımız ise var ama yüzde 1’ini karşılıyor tüketimimizin”. Buradan Elektrik enerjisi rakamlarına geçiyor: “Türkiye geçen sene 257 milyar kilovatsaat elektrik tüketti. Şu anda Türkiye’nin bilinen ama devreye alamadığı kaynaklarını topladığımız zaman (hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal, linyit ve biyokütle) 750 milyar kilovatsaat’lik kaynak eder. Yılda tükettiğimiz 257 milyarın 3 katı. Petrol bulamadım, kömür bulamadım, doğalgaz bulamadım. (Elektriği) Rüzgardan, güneşten, su kaynağımdan aldım. Ancak böyle dışa bağımlılıktan kurtulursunuz”. Söyleşideki “topluma gaz veren” kişiden “Dünya Enerji Konseyi üyesi, Enerji uzmanı” diye söz ediliyor. Dünya Enerji Konseyi adını taşıyan uluslararası Enerji Kuruluşu’nun Türkiye temsilcisi Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEKTMK)’dir. Hiçbir devlete, siyasal otoriteye bağlı olmayan uluslararası bağımsız kuruluş Dünya Enerji Konseyi’nin ülkeler temsilcileri de bağımsız kuruluşlardır. DEKTMK de bu ilke çerçevesinde ülkemizde bugüne kadar Enerji platformunda yararlı, yol gösterici çalışmalarda bulunmuş bir kurumdur. Bu kuruma değerli hizmetleri olan gelmiş geçmiş onursal üyelerinin isimlerini anmadan geçemeyeceğim. Mayıs


2015’de ebediyete yolladığımız Ali Galip Mutdoğan’ın kuruluşa katkıları unutulamaz. Hüseyin Arabul ve F. Behçet Yücel kuruluşa ve aktivitelerine kazandırdıkları saygınlık ve eserler anılarımızdadır. DEKTMK, gerek kamu Enerji kurumları, gerekse Enerjiyle ilgili özel sektör şirketleri temsilcileri ve Enerji konusunda deneyimli kişilerden seçilen 200 dolayında seçkin bireysel uzman üyesiyle 2014 yılına kadar bağımsızlığını korumuş, hiçbir siyasal müdahale ile karşılaşmamıştır. Ne var ki, ülkede ne varsa kendine tabi olması sendromuna yakalanmış, planlarını buna göre yapmış olan günümüz siyasal iktidarı 2014 yılında DEKTMK’ni de gözüne kestirmekte gecikmedi ve başta Türkiye Elektrik Kurumu’nun uzantıları Elektrik Üretim, İletim, Dağıtım ve Ticaret kurumları olmak üzere Enerjiyle ilgili kamu kurumlarında çalışan Enerji deneyimi olan olmayan bir anda yüzlerce kamu çalışanını bir genel kurul öncesi DEKTMK’e üye diye doldurarak ve devamında ilk genel kurulda komite yönetiminin kontrolü altındaki kamu personeline geçmesini sağlayarak, bu örnek kurumu da kayıtsız koşulsuz yandaşı haline getirmekte gecikmedi. Uzun yıllar DEKTMK’nin bağımsız bireysel üyesiydim. Yıllar önce gönüllü olarak katıldığım bu değerli bağımsız kurumun düşürüldüğü boğazına kadar siyasete bulanmış yandaş durumu yüreğim kaldırmadı, o gün istifamı sundum. Benimle beraber ya da benden sonra, tüzel kişi üye olan özel kurumlardan vazgeçtim, DEKTMK’nin en azından onurlu bireysel gerçek uzmanlarının istifa yolunu seçerek siyasetin öne geçtiği bu siyasete bağımlı çalışma ortamına ortaklık etmeyeceklerini umuyordum. DEKTMK’nden benden başka istifa edenler olup olmadığını, olduysa kaç bireysel üyenin ayrıldığını merak edip araştırmadım ama değindiğim gazete söyleşisi bu aykırı ortaklığı paylaşmakta beis

RUSYA’NIN DOĞALGAZI KESİP KESMEYECEĞİ ENDİŞESİ YAŞANIRKEN, HALK TABİRİYLE “TOPLUMA GAZ VERMEYİ GÖREV EDİNEN” KİMİLERİ BU KEZ DA FIRSATI KAÇIRMAYIP KAMUOYUNDA SAHNE ALMAKTA GECİKMEDİ görenler olmadığını gösteriyor.5 Bu “uzman” kişileri Enerji toplumundakiler kolayca tanıyacaktır. Tanıyamayanlar ise kuşkusuz verdiğim gazete ve kitap örneklerine başvuracaklardır. 2011 yılı basımı doğalgaz üzerine bir Enerji kitabının sayfalarında6 erkek kadın kalburüstü “Enerji uzmanları” ile Enerji ile uzmanlık ilişkisi olmadığı halde Enerji üzerine konuşmakta, yazmakta ısrarlı gazeteciler ve bunların icraatları ayrıntılı olarak yer almış bulunuyor. Özellikle “Enerji uzmanları”, uluslararası Enerji anlaşmaları konusunda kimi diplomatik deneyimini konuşturarak, kimi de mesleğinin örneğin petrol üzerine olmasının rahatlığıyla (doğalgaz ve elektrikle meslek ilgisizliğine ve bilgi eksikliğine aldırmadan) doğalgaz ve elektriği hedefe koyan, bu enerji kaynaklarının hangi ülkeden alınacağına, elektriğin hangi birincil enerji türleriyle üretileceğine kendileri karar veren, bu kararlarını dayatmaya yönelik söylemlerde bulunuyorlar. Sonuçta sözü edilen kitapta yazıldığı gibi yanılgılar kısa sürede ortaya çıkıyor. Ama onlar “nev-i şahsına mahsus” görüşlerinde bir şeylere açıkça ters düştüklerini bile bile ısrardan vazgeçmiyorlar. GAZ VARDI DA BİZ ALMADIK MI? Burada bu yıl (2015) ebediyete uğurladığımız dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in Isparta biçemiyle lâfını sakınmadığı tarihe geçen sözlerini anımsadım. Sağ olsaydı, Ruslarla sorun çıkınca günümüzde bir kez daha ülke gündemine getirilen doğalgaz ihtiyacımızın karşılanması tartışmalarında kuşkusuz bu 5 DEKTMK ile ilgili güncel bir yazım “Dünya Enerji Konseyi Türk İmha Komitesi” başlığı altında dergimizin Mayıs 2014 sayısının Ankara Mektubu’nda yayımlandı. 6 Kitap: Mavi Düş, Aydın Sezer, Doğan kitap yayını, 2011.

bölümün başlığını oluşturan lâfı ederdi. Bugün, Ruslar doğalgazı keser mi, kesmez mi endişesini yaşarken Enerji platformlarında bir kez daha Rus gazından çok Türkmenistan doğalgazının ülkemize neden getirilmediği tartışılıyor. Osman Sevaioğlu hocamız, yıllardır dillere pelesenk edilen bu tartışmaya tarihsel nitelikte tek cümleyle noktayı koyuyor:7 “Tamam Türkmenistan’dan kuyubaşı gazı aldık, (iyi de) Hazar nasıl geçilecek?” Konuyu daha iyi anlaşılsın diye ilgili kitaplardan ve İnternet’teki Enerji platformundan alıntılarla destekleyelim. Biraz önce sözünü ettiğimiz kitapta (Mavi Düş) özel bir bölüm olarak, ana muhalefet partisinde bir dönem milletvekilliği de yapmış olan değerli bir emekli diplomatımızın, “Rus gazı ileten Mavi Akım doğalgaz boru hattı projesini oldum olası eleştirdiği, bu projenin Türkiye’nin çıkarlarına zarar verdiğini açıkça ifade ettiği, Türkmenistan gazının avukatlığına soyunduğu” ileri sürülüyor. Aynı kitabın başka bir özel bölümünde de, Enerji stratejisti olarak sadece bu ülkede para kazanabilecek bazı uzmanların Mavi Akım’la ilgili derin, taraflı ve önyargılı analizleri, bırakın Mavi Akım tartışmalarını, Türk-Rus dostluğunu da hedef alan oldukça iddialı, ancak mesnetsiz çıkışlar sergilemeleri de beraberinde getirdiği ifade ediliyor. Kitapta bu ikinci uzman için “Enerji Uzmanlarına Dikkat!” başlığı altında bir uyarı da naklediliyor: “Bahsettiğim kişi, Bakü-TiflisCeyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı’nın karşısına Bakü- Supsa’yı çıkararak gecikmesine sebep oldu. Amerikalıların tarafında yer alarak Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı’na 7 İnternet Enerji Platformu, 13 Aralık 2015.

67 Aralık Mart

2015


Türkiye’nin menfaatlerine ters düşecek şekilde karşı çıktı. BTC’ye karşı çık, Mavi Akım’ın aleyhine kampanyalar düzenle, sonra her iki proje de hayata geçtiğinde çık Enerji uzmanı olarak bu hatları Türkiye nasıl kullanmalı, neler yapmalı diye yorum yap. Var mı bu işin mantığı? Türkiye’ye değer katacak projelere karşı çıkıp başkaları adına lobi yapanlara karşı daha dikkatli olunması gerekir.” 8 Ruslarla yaratılan gereksiz ve zamansız gerilim nedeniyle günümüzde bir kez daha gündeme getirilen “Türkmenistan gazını niye getirmedik?” tartışmasına dönersek, İnternetteki Enerji Platformu’ndan alıntılarla bu soruyla ilgili olarak dile getirilen gerçekler özetle şöyle: Türkmenistan gazını -Rusya Federasyonu izin verirse- Türkiye’ye getirebilmek için öncelikle Hazar Denizi’nin boru hattıyla geçilmesi gerekiyor. “Azerbaycan ile Türkmenistan’ın arası düzelmedikçe bu deniz geçişi boru hattı gerçekleştirilemez. Hazar’ın Kuzeyinde Rusya, güneyinde İran olduğu için de gerçekleştirilemez.” Bunca yıl gerçekleştirilememiştir de. Böyle bir boru hattının kurulmasına kalkışılırsa da, “Bu hat inşaatının Hazar-Astragan’daki Rus donanması tarafından engelleneceği açıktır”. Bir kez daha Sevaioğlu hocamıza dönerek konuyu bağlayalım. Enerji Platformunda şunları söylüyor: “Eski -fakat hâlâ yeni- bir Hazar Geçişi serüveni vardır. İyi okuyun ya da birileri iyi okusun. Şevket Süreyya Aydemir’in ‘Enver Paşa’ kitabı, cilt 3, ‘Enver Paşa’nın Orta Asya sefası’. Okunmasında fayda var”. Ders alınması babında. Isınmak, fabrikalarımızı çalıştırmak ve elektrik üretmek için kullandığımız doğalgazın yüzde 55’ten fazlasını (27-30 milyar metreküp/yıl arasında değişen miktarını) Rusya’dan alıyoruz. 8 HaberTürk Ekonomi Koordintörü Güntay Şimşek’in yazısı, 15 Ağustos 2008.

68 Aralık Şubat

2015

Bu gazın en az yüzde 60’ı (azami kapasite 16 milyar metreküp/yıl) da Mavi Akım Karadeniz geçişli doğalgaz boru hattından geliyor. Aslına bakılırsa Rusya kontrolünde, bir açıdan o da Rus gazı olan Türkmenistan gazı avukatlığına soyunan Enerji uzmanlarımız, Mavi Akım için TBMM’nde yasa ile tescil kararı alınmış olduğunu da görmezden gelmekte, bu projeye oldum olası karşı çıkmaktadırlar. Oysa, şimdi ne diyorlar? “Rusya doğalgazı kestiği anda elektrik üretemezsiniz, konutlarda ısınamazsınız, sanayiniz de durur”. Demek oluyor ki, sanayimizde de, konutlarımızda da, diğer hizmet sektörlerimizde de doğalgazın bırakın tümden kesilmesini, kesintiye uğraması bile büyük sorun oluyormuş. Ya, Enerji uzmanlarımızın savundukları gibi -Rus’u, Türkmenistan’ı bir yana- doğalgazı daha baştan dışlasaydık şimdi halimiz nice olacaktı? Doğalgazın Rusya tarafından kesilmesi konusu ortaya çıkınca, sanki bol keseden varmış da boru hatları kapasitesinde tankerle taşınabilirmiş gibi yeni doğalgaz kaynakları aranmaya başlandı. Bununla da yetinilmedi, doğalgaza ikame yakıt olarak ciddi ciddi tezek dediğimiz aslında tarım için ideal doğal gübre olarak kullanılması gereken organik atık maddeye yakıt olarak başvurma önerileri ortaya çıktı. Günümüz siyasal iktidarı ve onun kamu Enerji yönetimlerinin, doğalgazı özellikle yeraltında büyük çapta depolayacak önceki yönetim dönemlerinde ele alınmış olan yaşamsal önemdeki projeleri iktidarları boyunca (13 uzun yıldır) sonuçlandırmayı beceremediği ayan beyan ortadayken ciddiyetle doğalgazın yerine tezek konulup sözüm ona ironi yapılıyor. Komik, kamuoyu karşısında ciddiyetsizlik diz boyunu da aştı, adam boyu oldu. Yılda toplam olarak tükettiğimiz 50 milyar metreküp dolayında doğalgazın yüzde 20’sini konutlarda,

yüzde 25’ini sanayide, yüzde 48’ini yine bir ana endüstri kolu olan elektrik üretiminde, kalan yüzde 7’sini ise hizmet sektörü ve diğer sektörlerde kullandığımız yazılıp çiziliyor. Türkiye’ye doğalgazın en az yüzde 55’inin Rusya’dan, Rus gazının yüzde 60’ının da Mavi Akım’la geldiğini belirttik. Enerji uzmanlarının söylemine göre Rusya gaz vanalarını anlaşmaları yok sayıp tümden kapatmasa bile kısarsa, örneğin Mavi Akım’ı teknik arıza var diye bir yıl keserse yılda 14-16 milyar metreküp gazdan oluruz. Aynı biçimde Ukrayna-Bulgaristan üzerinden gelen Batı hattında Rusya, daha önce olduğu gibi Ukrayna ile anlaşamıyorum bahanesiyle gazı bir yıl keserse yılda 12-14 milyar metreküp gazı kullanamayız. İyi de, kapı gibi anlaşmalar var denilecek. Bir yıl boyunca ya da süresiz gaz kesilir mİ? Rus gazı bir gün, bir hafta, hatta bir ay kesilse gazımız ne kadar eksilir, ona bakalım. Onu da siz hesaplayın. Ülkede yaşam durur mu? Durmaz, sadece geçici bir sıkıntılı kritik dönem yaşanır. Gaz kullanımında konutlar öncelik alır. Daha önce de yapıldığı gibi doğalgaz kombine çevrim santrallarından ikinci yakıt kullanabilenler ikinci yakıta geçirilir. Sanayi ve konutlarda tasarruflu gaz kullanımı ön plana çıkar. Nitekim ilk etapta Rusya değil de İran gazı sınırlayınca ikinci yakıt kullanabilen doğalgaz kombine çevrim santrallarına bu talimat verildi. Enerji uzmanları, madem gaz kesilince yaşamın konutlarda, sanayide ve de elektrik üretiminde durabileceğini biliyorlar, o zaman niye doğalgaz projelerini “tu kaka” ilan etmekte, temin olanaksızlığına kulak asmadan o ülkeden değil bu ülkeden alınması gerekir polemiğine yatıp bunca zaman ısrarlı oldular. Ülkemizde özellikle konutlarda ve endüstride yakıt olarak doğalgazın hangi nedenle tercih edildiğini söylemeyi nedense hep unutuyorlar.


HANGİ BRANŞTAN OLURSA OLSUN UZMANLIK BOŞA ATIP DOLUYU TUTTURMAK DEĞİL, GÜNÜN VE GELECEĞİN GERÇEKLERİNİ İSABETLİ OLARAK ORTAYA ÇIKARACAK BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMAYA DAYALI UĞRAŞ GEREKTİRİR. İNSANLAR, ÖZELLİKLE UZMANLAR ÜLKELERİNE ANCAK BÖYLE YARARLI OLABİLİR Unuttuklarının başında, kentlerimizin ısınmada, sanayimizin üretimde düşük kalorili bol kükürtlü, dolayısıyla sera etkili kömür kullanımı nedeniyle toplum sağlığını ciddi biçimde tehdit eden bacalardan çıkan zehirli gazlarla toz duman olduğu yakın tarihteki görüntüsü, yani yadsınamaz çevre kirliliği geliyor. Bu tehlikeli kirliliği oluşturan da konutların ötesinde konut bacalarının onlarca, yüzlerce katı salımı olan endüstri bacaları. Durmadan eleştirdikleri elektrik üreten özellikle katı fosil yakıtlı termik santralların kırmızı şeritli uzun bacalarının da endüstri bacaları olduğu unutuluyor. Günümüzde yoksul halka, bir açıdan yandaşa dağıtılan bedava kömür torbalarının çevre kirliliği etkisini sürdürdüğü de ayrı bir gerçek. Ben Ankara’nın Atatürk’ün vazgeçilmez tarihi “Köşk”ünün bulunduğu Çankaya ilçesinin /semtinin Çankaya’ya adını veren 1000 metreye yakın rakımlı tepesinde oturuyorum. Kent çevresinde bugün de yakılan düşük kaliteli bol kükürtlü kömürün yükselerek oturduğum yüksek rakımlı yere kadar ulaşan sağlığa aykırı gaz kokusunu rüzgarın değişen yönüne bağlı olarak zaman zaman hissedebiliyor, hava kirliliği nedeniyle flulaşan kent ışıklarını günümüzde de gözlemleyebiliyorum. Yöneticilerimiz o denli duyarsız. Enerji uzmanlarımızın yaşamlarının gerçeklerini görmemeleri de o denli şaşırtıcı. Doğalgaz da, karbondioksit salımı nedeniyle iklim değişikliğine etki bakımından eleştirilebilir. Ancak doğalgaz, kömür çeşitleri katı fosil yakıtlar düzeyinde (çünkü katı fosil yakıtlar karbondioksit dışında zehirli gazlar da salıyor) canlılar için yaşam tehlikesi oluşturacak çevre kirliliğine yol açmayan bir temiz yakıt. Doğalgazda karbondioksit

dışında bacalardan çıkan sadece su buharından ibarettir. Kış aylarında doğalgaz sistemli apartman bacalarından salınanın sadece beyaz duman, yani su buharı olması bunun kanıtıdır. Oysa kömür yakıt olarak kullanılırken kentlerde göz gözü görmüyor, bu ortamda zor soluk alınıyor, arkasından sağlık sorunları, ölümler geliyordu. Atalarımızın harika bir özdeyişini anımsayalım: “Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür”. Yani, insan aklı unutma özürlüdür. Ne çabuk, ne kolay unutuyoruz değil mi? Enerji uzmanları doğalgazın yerine her zaman yaptıkları gibi komik bir biçimde Yenilenebilir Enerji Kaynakları Hidroelektrik (HES), Rüzgar (RES), Güneş (GES), Jeotermal Enerji (JES) santralarını hatta biyokütle projelerini koyuyorlar. Enerji uzmanı bu birincil enerji paketine en kirletici linyiti, yani yerli bol kükürtlü fosil yakıtımızı da katmış, sehven olmalı, bu nedenle ciddiye alınamaz. Bu yenilenebilir birincil Enerji türleri birebir doğalgazın yerine geçecek, doğalgazdan ileri gelen eksikliği telâfi edecek filân değil. Önce (bu enerji kaynakları da sorunsuz değil) sorunlarını görmezden gelip bunlardan elektrik elde edeceksiniz. Zaten ediliyor. Sonra doğalgaz yerine elektriği ikame edeceksiniz. Yani konutlar birincil bir Enerji türü olan doğalgazla değil, ikincil Enerji Elektrik’le ısınacak. Sanayi makinelerini zaten Elektrik’le işletiyor. Isı gereksiniminin sağlanması için orada da Elektrik kullanımına dönüşüm yapılacak. Ortaya çıkacak muazzam dönüşüm ve birincil enerjiyle değil de ikincil enerjiyle işletme maliyetlerini düşünebiliyor musunuz? Bütün işler ülkede yeni maliyetlerle dünya rekoru kıran ikincil enerji Elektrik’le yapılacak, öyle mi?

VATAN KURTARAN YEENİLENEBİLİR ENERJİ Enerji uzmanımız tezini güçlendirmek, kanıtlamak telâşıyla Hidroelektrik, Rüzgar, Güneş, Jeotermal, biyokütle ve linyit türü birincil Enerji potansiyelimiz için toplam 750 milyar kWh/ yıl boyutunda bir rakam ortaya atıyor. Kalan linyitimizle elektrik üretim potansiyelini çıkarsak bile günümüzdeki toplam Elektrik gereksinimimizin/talebimizin/ tüketimimizin 3 katı bir birincil Enerji potansiyelinden söz ediliyor. Bu yutturmacaya yıllardır tanık oluyoruz. Sanki bu ülkede yaşamıyoruz. Ülkemizin şimdilik Hidroelektrik ve Rüzgar Enerjisi, hatta Jeotermal Enerji konularında yaşadıklarını, medyamıza sıklıkla haber olan halkımızda oluşan tepkileri görmezden gelebiliyoruz. Derelerimizi esir alan HES projelerinin doğa ve toplum yaşamına onulmaz zararları, buna karşı halkımızın tepkileri ayyuka çıkıyor. Özellikle küçük akarsu HES’lerine, son zamanda Çeşme yarımadasından başlayarak Rüzgar Enerjisi projelerine tepkiler de eklenmiş bulunuyor. Jeotermal santrallara tepkilere de tanık olmaya başladık. İnanın, yakın tarihlerde Güneş Enerjisi tarlaları/çiftlikleri de büyük araziler (özellikle tarım arazileri ve yerleşim yerlerine yakın araziler) işgal etmeye başlasın, onlara da tepkiler gelecek ve zamanla yoğunlaşacaktır. Evet, bunlar Yenilenebilir, diğer enerji türlerine göre temiz,dolayısıyla sera etkisine yol açmayan yerli Enerji kaynaklarımız. Ancak yaşananlar karşısında hemen iki önemli sorunun muhatabı oluyorlar. Bu soruların yaşanan gerçeklere dayalı yanıtları da soruların devamında. Yenilenebilir enerjiler:

69 Aralık

2015


Anlatıldığı gibi çevreye zararları olmayan özellikle doğalgaza alternatif olarak ikame edilebilecek enerjiler mi? Ne yazık ki doğayı, doğal yaşamı tahrip edebiliyorlar. Yaşam ve tarım alanlarına, dolayısıyla yaşama önemli zararlar verebiliyorlar. Küçük akarsu HES’lerinde olduğu gibi doğal afetlerin önlenmesinde işlevsel olmuyorlar. 2. Ülkemizin, uzaktan vazgeçtik, yakın gelecekteki elektrik gereksinimini karşılayabilecek potansiyelleri var mı? Ortaya atılan abartılı potansiyeller asla gerçekçi değil. Örneğin, barajlı ve barajsız (regülatörlü tipler dahil) HES’lerin yakın tarihlere kadar 125 milyar kWh/yıl olarak belirlenmiş olan gerçekçi teknikekonomik potansiyeli günümüz siyasal iktidarı döneminde kağıt üzerinde sebepsiz olarak bir anda 200 milyar kWh/ yıl’ın da üzerine çıkarıldı. 125 milyar kWh/yıl’lık gerçekçi potansiyelin zaten yarısı bugüne kadar elektrik üretiminde kullanılır duruma getirilmişti. Kalan 60 milyar kWh/yıl potansiyelin bile bundan sonra elektrik üretiminde kullanılması sorunları ve tepkileri daha da yoğun olarak gündeme getirecektir. Aynı sonuçları RES’ler için de söylemek mümkündür. Jeotermal enerji potansiyelimiz ise kayda değecek değerlerde değildir. Bu üç yenilenebilir enerji potansiyelini yaşamın gerçeklerini dikkate alarak toplasanız 100 milyar kWh/ yıl ancak bulunur. Güneş elektriğinin 400 milyar kWh’lere yakın gösterilen potansiyeli ise ülkemizde kağıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Türkiye’yi ve Enerji’yi yönetenler dolayısıyla onlara akıl veren Enerji uzmanları, neden her biri 40 milyar 1.

70 Aralık Şubat

2015

kWh/yıl kapasitede üç büyük nükleer santral kurma konusunda bu denli ısrarlılar? Konunun siyasal yatırım tarafını bir yana bırakalım. Sorumuzun yanıtı, en azından 2020’lerin Elektrik Enerjisi talebini karşılamaktır. Çünkü 2020’lerde Türkiye Elektrik talebinde 400-500 milyar kWh/yıl’ları telâffuz etmeye başlayacağız. Bu sonuçtan kaçınılması mümkün değil. Demek oluyor ki, daha ilk etapta 100-150 milyar kWh/ yıl ilave elektrik üretim kapasitesine gereksinimimiz bulunuyor. Bu kapasiteyi küçük akarsu HES’leriyle, Rüzgar türbinleriyle, Jeotermal enerjiyle, hele hele biyokütle denilen organik atık ve artıklara, çöplere dayalı enerji türleriyle sağlayamazsınız. Fosil yakıtlardan (doğalgaz da dahil) olabildiğince kaçınmanız gerekiyor. Çünkü birinci olarak ithal yakıt, dışa ve tek ülkeye bağımlılık oluşturduğundan günümüzde yaşandığı gibi çeşitli anlaşmazlıklarda büyük risklere yol açabiliyor. İkincisi, dünya iklim değişikliklerinin küresel boyuttaki tehdidine karşı korunma önlemlerine ister istemez uymak zorundasınız. Asla Nükleer Enerji yandaşı, günümüz siyasal iktidarı ve onun Enerji yetkililerinin ısrarla yaptıkları gibi Enerji’de yakıtından, atıklarına ve işletmesine kadar dış ülkelere, hele hele tek ülkeye bağımlılık taraftarı olduğum filan düşünülmesin. Sadece ülkemin Enerji gereksinimlerinin sağlanmasında görebildiğim dünya ve ülke gerçeklerini yansıtmak isterim. Daha önceki mektuplarımda da değindim. Bir nükleer santral yılın toplam 8760 saatinin neredeyse tamamında çalışır. Yenilenebilir enerjiler faslından Rüzgar türbinleri rüzgar estiği kadar, küçük akarsu HES’leri derede su olduğu sürece, Güneş panelleri, küçük kapasitelerde enerjiyi depolasa da güneş görebildiği kadar elektrik üretir. Buradan ortaya şu teknik gerçek çıkıyor. 1000 MW’lık bir nükleer santralın bir yılda ürettiği elektrik

enerjisini üretebilmek için bu Nükleer santralın 3-4 katı kurulu güçte (3000-4000 MW) Yenilenebilir Enerji santralı kurmak gerekir. Bu da yapılan basit hesapları önemli oranda çıkmaza sokar. Enerji uzmanlarımız, bu arada yenilenebilir enerji savunucusu bazı akademisyenlerimiz görüşlerinin tümden iflasına yol açacak bu önemli teknik ayrıntıyı ya bilmiyorlar ya da açıklamak işlerine gelmiyor, diyebilir miyiz? Enerji uzmanlarının atladığı bir ülke teknik gerçeğini daha belirtelim. Yukarıda sözünü ettiğimiz gazete söyleminde Enerji uzmanı “Türkiye’nin geçen yıl (2014’ü kastediyor) 257 milyar kWh elektrik tükettiğini” söylüyor. Bu kapasite değeri aynı zamanda aynı yıl üretilebilen elektrik enerjisi miktarını gösteriyor ve o yılın en yüksek kullanılan (puant) güç değeri 40 bin MW’ın biraz üzerinde. Aynı yılın elektrik kurulu gücüne bakıyoruz, 70 bin MW dolayında. Yani Türkiye’nin 30 bin MW kurulu Elektrik güç fazlası, yedeği, atıl kapasitesi, ne derseniz deyin, var. 40 bin MW’la 257 milyar kWh üretmişsiniz. Kullanmadığınız 30 bin MW’la iyimser bir hesapla neredeyse 200 milyar kWh elektrik üretilebilir (mi)? Ben olsam kafa karıştıran Yenilenebilir enerji potansiyellerine takılacağıma, kamuoyuna bu konuda da gaz vermeye kalkışacağıma, bu yatırımı yapılmış, yani kurulup işletmeye hazır hale getirilmiş, yani yatırım bedeli ödenmiş, hazır yedekte bekletilen elektrik üretim kapasitemizi öne çıkarır, enerji çeşitliliği içeren bu kapasite doğalgaz kesintiye uğradığı durumda devreye alındığı takdirde sıkıntının ne oranda giderilebileceğini irdelemeye çalışırdım. Çünkü, hangi branştan olursa olsun uzmanlık, boşa atıp doluyu tutturmak değil, günün ve geleceğin gerçeklerini isabetli olarak ortaya çıkaracak bilimsel ve teknolojik araştırmaya dayalı uğraş gerektirir. İnsanlar, özellikle uzmanlar ülkelerine ancak böyle yararlı olabilir.


BİLİRKİŞİ RAPORLARI prof. dr. OSMAN SEVAİOĞLU’nun arşivinden

RÜCUEN Tazminat Dosya No: İş Mahkemesi Davacı Taraf: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) Vekilleri: Av. A.Ü, Av. M.E Davalı Taraf: Elektrik Dağıtım A.Ş. İl Müdürlüğü Dava Konusu Rucuan Tazminat 1. Bilirkişi Kuruluna Verilen Görev Mahkemenizin ara kararında; Belli gün ve saatte celse açıldı. Davacı Taraf Sayın Vekili ve Davalı Taraf Sayın Vekili hazır. Başka gelen yok. Açık yargılamaya devam olundu. Sayın Taraf Vekillerinin celse arasında bilirkişi raporlarına karşı beyanlarını bildiren dilekçe ibraz ettikleri görüldü. Birer sureti karşılıklı olarak verildi. Gider avansının Davacı Tarafça yatırıldığı anlaşıldı. Davacı Taraf Sayın Vekilinden soruldu: Celse arasında sunmuş olduğumuz beyan doğrultusunda dosyanın yeniden kusur raporu aldırılmak üzere Bilirkişi Kuruluna tevdiine karar verilmesini talep ederiz dedi. Davalı Taraf Sayın Vekilinden soruldu: Yazılı itirazlarımızı tekrar ediyoruz dedi. GD: 1-Ç.S.G.B. İş Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu ile Mahkememizce alınan kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından dosyanın Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilerek daha önceki bilirkişiler dışında üç kişilik Bilirkişi Kurulundan rapor düzenlenmesinin istenmesine, raporda daha önceki Bilirkişi Kurulu Ve İş Teftiş Kurulu Başkanlığı raporlarından ayrılma sebeplerinin açıklanmasının istenmesine, Davacı Taraf Sayın Vekiline iki hafta kesin süre verilmesine şeklinde verilen yazılı talimatı

uyarınca taraflara atfı kabil kusurlar, kusur oranları ve aidiyetleri üzerinde görüş ve kanaat belirtmek ve bu hususta bir kusur raporu hazırlamak üzere Bilirkişi Kurulu olarak resen görevlendirilmiş olmamız üzerine tarafımıza tevdi edilen dosya tetkik edilmiştir. Kurulumuzun dava konusu kazanın meydana gelmesinde Tarafların varsa, kusurları ve oranları üzerinde vardığı görüş ve kanaati belirtmek üzere işbu rapor hazırlanmıştır. 2. Dava Konusu 1.1. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) Sayın Vekilinin İddia ve Talebi Davacı Taraf Sayın Vekilinin Mahkemeye ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde özet olarak; AÇIKLAMALAR: Kurumumuz Sosyal Güvenlik Müdürlüğünde işlem gören TEDAŞ Elektrik Dağıtım sigortalılarından E H’nin 25.01.2008 geçirmiş olduğu iş kazası sonucunda yaralanması nedeniyle, 8.502,60.- TL tedavi masrafı yapılmış, 21.713,00.- TL geçici iş göremezlik ödeneği ödenmiş olup, toplam 30.215,60.- TL Kurum zararı meydana gelmiştir. Kaza ile ilgili olarak Kurumumuz müfettişi tarafından yapılan tahkikat sonucunda düzenlenen raporda: o Olayın E. H’nin direk değiştir-

me nedeniyle, işyerinde gerçekleştiği, seyyar olarak çeşitli yerlerde, arazilerde çalışma sistemi benimsendiğinden görevli olarak gittiği her sahanın bu kişinin görev yeri ve dolayısıyla, işyeri kapsamında kabul edildiği, o Olayın E. H’nin direk değiştirmek için eski ağaç direğin üzerine ayakçak ve emniyet kemeri kullanmak suretiyle çıkması, direğe bağlı elektrik tellerini kesmesi sonucunda, direğin toprakta kalan alt kısmının çürümüş olması ve direğe çıkmadan önce bu çürümenin fark edilememiş olması nedeniyle, tellerden kurtulan direğin aniden yere devrilmesi ve üzerinde bulunan E.H’ın da yaklaşık 7-8 metre yükseklikten direkle birlikte yere düşerek ayaklan ve kaburga kemiklerinden yaralanması şeklinde gerçekleştiği, o İşyerinde yüksekten düşmeyi önleyecek ve işçilerin de yaralanmasına da meydan vermeyecek gerekli önlemleri almayan, çalışma sahasında hidroelektrik araç bulundurmayan ve işçiyi gözetme borcunu yerine getirmeyen İşveren hakkında 506 Sayılı SSK’nin 26. maddesinin birinci fıkra hükmünün uygulanmasının gerektiği, hususları tespit edilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi tarafından

71 Aralık

2015


tanzim olunan raporda İşverenin işyerinde yeterli iş güvenliği tedbiri almamış olması nedeniyle dava konusu kazanın meydana gelmesinde İşverenin % 80 kusurunun olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Yukarıda sunulan nedenlerle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; 30.215,60.- TL Kurum zararının şimdilik 15.107,80.- TL sinin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte, 506 Sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca Davalı Taraftan tahsilini teminen, dava açma zorunluluğu doğmuştur. HUKUKİ NEDENLER: 506 Sayılı SSK’nın 26. Maddesi ve ilgili mevzuat hükümleri. SUBUT DELİLLERİ: o Tedavi masraf belgesi, geçici iş göremezlik listesi o Tahkikat raporu ve ekleri o ÇSGB İş Müfettişinin raporu, o Bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delil. SONUÇ VE İSTEM Yukarıda sunulan nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla; o Kurum zararının şimdilik 15.107,80.- TL sinin, ödeme ve sarf tarihinden (Geçici süreli iş göremezlik ödeneği için her bir ödeme tarihlerinden, tedavi masrafı için sarf tarihinden) dava tarihine kadar işlemiş 3055,00.- TL yasal faiziyle birlikte Davalı Taraftan tahsiline, o Asıl alacak 15.107,80.- TL’ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinin de tahsiline, o Vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederim. Ek:

o Vekâletname, o Deliller bölümündeki belgeler denilmiştir.

1.2. Davalı Elektrik Dağıtım A.Ş. Sayın Vekilinin Davaya Cevabı Davalı Elektrik Dağıtım A.Ş. Sayın Vekilinin Mahkemeye ibraz etmiş

72 Aralık

2015

olduğu davaya cevap dilekçesinde özet olarak; Konu: Davaya Karşı cevaplarımız ve delillerimizin sunulması Hakkında. CEVAPLARIMIZ: Müvekkil Kurum aleyhine açılan huzurdaki dava hukuki dayanaktan yoksun olup, yerinde değildir. Reddi gereklidir. Zira, Kazazede E.H Müvekkil Kuruma bağlı İskenderun İşletme Müdürlüğünde İş Yasasına tabi E.T.İ.B. uzman teknisyeni olarak çalışmakta iken, geçirdiği kaza sonucu yaralanmıştır. Kaza ile ilgili olarak Müvekkil Kuruma herhangi bir kusur atfedilmesi mümkün değildir. ZİRA; Kazaya uğrayan işçimiz E.H, direk değişimi sırasında yeni direk dikilerek işletmeye hazır hale getirildikten sonra, elektrikler kesilip gerekli kontroller yapılmış ve eski direğe çıkılıp teller boşaltıldıktan sonra tellerden kurtulan elektrik direğinin devrilmesi sonucu (ağaç direk ile birlikte devrilme) yaralanmıştır. Kazanın asıl sebebi tellerden boşaltılan ağaç direğin Müvekkil Kurum çalışanı işçi üzerinde iken devrilmesidir. İşçi emniyet kemerini takmış iş güvenliği önlemlerini almıştır. Ancak, öngörülemeyen bir sebep olan direğin devrilmesi sonucu yaralanmıştır. Bu nedenle, Müvekkil Kuruma herhangi bir kusur atfedilmesi mümkün değildir. Ayrıca, yaralanan işçimiz uzun yıllar Kurumda çalışmış hatları tanıyan, Hizmet içi eğitimlerini yapmış, kuvvetli akım tesislerinde yüksek gerilim altında çalışma izin ve yetkisi bulunan, peryodik iş güvenliği eğitimlerine tabi tutulan tecrübeli bir işçidir. Bu açıdan Davacı Kurumun iş müfettişlerince hazırlanan kusur raporları kendi Kurumlarını koruma saikiyle hazırlandığından kabul etmiyoruz. Objektif olmayan bu raporlar ile eklerini kabul etmiyoruz. Müvekkil Kurumun olayda kusuru olmadığı inancındayız, bu nedenle, mahallinde keşif ve Kusur incelemesi yaptırılmasını talep ediyoruz. Davacı Tarafın talep etmiş olduğu tazminat miktarı da son derece

yüksektir. Miktar itibarı ile de davayı kabul etmiyoruz. Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin 506 Sayılı Yasanın 26. maddesi ile ilgili iptal kararından sonra Davacı Kurumun SADECE VE SADECE İLK BAĞLANAN GELİRİN PEŞİN SERMAYE DEĞERLERİNE İLİŞKİN OLARAK RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI AÇMA HAKKI BULUNMAKTADIR. İLK BAĞLANAN GELİR DIŞINDA HERHANGİ BİR TALEP HAKKI SÖZKONUSU DEĞİLDİR. Davamızda ise, daha önce açılan bir dava ve yapılan ödemeye rağmen ilk bağlanan peşin sermaye değerli gelir dışında sonradan bağlanan gelir ve yapılan ödemelerin rücuan tazmini istenmektedir Bunun ise, Anayasa Mahkemesi kararı ile buna uygun alınan Yargıtay kararlarına göre yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, İlk bağlanan peşin sermaye değerini aşan talepleri kapsayan huzurdaki davanın REDDİNE karar verilmesini arz ve talep ediyoruz. Tüm bu nedenlerle, haksız ve yersiz olan huzurdaki davanın Reddine karar verilmesini arz ve talep ederiz. Hukuki Sebepler: B.K. H.U.M.K., İş Yasası, 506 Sayılı Yasa ve ilgili mevzuat. Sübut Deliller: Görevlendirme yazıları, Arıza vardiya defteri, arıza kayıtları, eğitim belgeleri, ola ile ilgili düzenlenen tutanaklar, Mahallinde keşif, tanık ve her türlü kanuni delil. NETİCE: Arz olunan nedenlere dayalı olarak Davacı Tarafların haksız ve yersiz olan huzurdaki Rücuan tazminat davasının REDDİNE, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin Davacı Tarafa tahmiline karar verilmesini bilvekâle arz ve talep ederim. Ek: Vekâletname DELİL LİSTESİ:

1- Kazazedeye ait sağlık raporu, 2- İşçinin gördüğü eğitime ilişkin belgeler,

3- Hizmet akti, 4- İş kazası bildirim formları ve ilgili yazılar,

5- Görev emri ve vardiya cetveli, 6- Mahallinde keşif ve Bilirkişi incelemesi,


7- İl Müdürlüğü görüş yazıları, 8- Görevlendirme yazıları, 9- İşyeri sicil dosyası, 10- Mahallinde düzenlenen tutanaklar,

11- Ceza dosyası, 12- Tanık ve her türlü kanuni delil Davacı Tarafın delillerine karşı mukabil delil sunma hakkımızı saklı tutuyoruz. Delillerimizin toplanmasını arz ve talep ederiz. denilmiştir.

3. Dosya Kapsamından Tespit Edilen Hususlar Dosya kapsamının incelenmesinden aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir. 1.3. Dava konusu iş kazası meydana geldiği esnada Kazazede İşçinin üzerinde ayağında ayaklık, belinde emniyet kemeri olmak üzere çalışmaktadır. 1.4. Kazazede İşçi Dava konusu iş kazasının meydana geldiği tarih itibarı ile Elektrik Dağıtım A.Ş. hizmet akti ile görev yapmaktadır. 1.5. Kazazede İşçi Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısıdır. 1.6. Kazazede İşçi işyerinde uzman teknisyen olarak görev yapmaktadır. 1.7. Dava konusu iş kazası sonucunda Kazazede İşçinin sağ kalçasında, sol bacağında, kaburgasında ve kürek kemiğinde kırıklar meydana gelmiştir. 4. Dava konusu İş Kazası ile ilgili olarak Dosyada Mevcut Raporlar 4.1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi tarafından tanzim olunan rapor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi tarafından tanzim olunan raporda İşverenin işyerinde yeterli iş güvenliği tedbiri almamış olması nedeniyle dava konusu kazanın meydana gelmesinde İşverenin % 80 kusurunun olduğu yönünde bir görüş ve kanaate varılmıştır. 4.2. Bilirkişi M.T. ve Kurul Arkadaşları tarafından

hazırlanan Bilirkişi Kurulu Raporu Bilirkişi M.T. ve Kurul Arkadaşları tarafından hazırlanan Bilirkişi Kurulu Raporunun sonuç kısmında özet olarak; Dosyada bulunan mevcut bilgilerin, ÇGSB İş Müfettişi raporu, S.G.K. müfettiş raporu ve eki ifade tutanaklarının incelenmesi sonucu hazırlanan bu raporun diğer bölümlerinde de açıklandığı üzere; Raporumuzun “Olayın İncelenmesi ve Değerlendirme” bölümü ve bu bölümün 1,2,3,4 ve 5. Maddelerinde açıklanan; o Elektrik havai hattında yapılan işlerin, işinin ehli teknik bir sorumlunun nezaretinde yapılması hususunda ihmalkâr davranılmış olması, o İşyerinde iş güvenliğine uygun denetim mekânizması kurmayarak işyerinde sağlıklı ve emniyetli bir ekip çalışmasını temin etmemesi, o Üzerine ayakçaklarla çıkılmak suretiyle çalışılan ağaç direklerde gerekli çürük kontrolü ve lenteleme yaptırmayarak alınması gereken iş güvenliği tedbirlerini aldırmaması, o İşçisini iş güvenliği tedbirlerinin alınması hususlarında gerektiği şekilde eğitmemesi, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasına müteakip çalışma alışkanlığının kazandırılmaması, yapılan hatalı çalışmaların alışkanlık haline getirilmesinin temin edilmemesi, o İşyerinde teknolojinin sunduğu uygun araç ve gereçleri temin edip, kullandırmaması, o Gerekçeleri ile Davalı İşveren EDAŞ İl Müdürlüğünün olayın meydana gelmesinde % 60 (Yüzde Altmış) oranında kusurlu olduğu, o Raporumuzun “Olayın İncelenmesi ve Değerlendirme” bölümünün 6. Maddesinde açıklanan; o Yeterli direk çürük kontrolü ve lenteleme veya payandalarla destekleme yapmadan direğe tırmanıp iletkenleri sökerek direği boşa alması, o Kendi iş güvenliğinin sağlanması hususunda yeterince dikkatli ve tedbirli davranmaması, gerekçeleri ile kazaze-

de E.Hın kazanın meydana gelmesinde % 40 (Yüzde Kırk) oranında kusurlu olduğu, o ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığı Baş İş Müfettişinin hazırladığı İnceleme Raporunda belirlenen kusur oranlarına, kazalının uzman teknisyen olmasına rağmen, kendisinden beklenilen dikkat ve özeni göstermeyerek, direğin çürük kontrolünü usulüne uygun olarak yapmayıp, dikkatsiz bir şekilde direğe çıkması nedeniyle, % 20 olarak belirlenen kusurdan daha fazla oranda kusurlu olduğu kanaatiyle iştirak etmediğimiz, görüş ve kanaatimizi belirtir raporumuzu Sayın Mahkemenin takdirlerine arz ederiz. denilmiştir. 5.

İlgili Kanun ve Yönetmelik Hükümleri Dava konusu kaza ile ilgili mevzuat hükümlerinden bir kısmı Bilirkişi Kurulumuz tarafından seçilerek aşağıda verilmiştir. Taraflarca ihlal edilen hükümlerin çok fazla olması nedeniyle, kusur oranları belirlenirken bu kısımda yer alan hükümlerin her birine ayrı ayrı atıf yapılmamıştır. 818/359 Sayılı Borçlar Kanunu, Madde 58 Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. 4857 Sayılı İş Kanunu Madde 77 BEŞİNCİ BÖLÜM İş Sağlığı ve Güvenliği: İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri MADDE 77. - İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler işyerindeki çıraklara ve stajyerlere de uygulanır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 4 Elektrik kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme, cana ve mala herhangi bir

73 Aralık

2015


zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak biçimde yapılmalıdır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 54 a) Üç yıldan daha uzun bir süre ile kullanılacak olan ağaç direklerin tümü çürümeye karşı etkili bir biçimde korunmalıdır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 56, Temeller Ağaç direklerin temel içinde kalan bölümü ile toprak üstündeki yaklaşık 30 cm’ye kadar olan bölümünün, toprak içerisindeki suların etkisi ile çürümesini önlemek için gerekli önlemler alınacaktır. Bu önlemler, direğin yukarıda anılan en az direğin üst bölümünün dayanıklılığını sağlayacak nitelikte olacaktır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 62 Kuvvetli akım tesislerinde çalışan görevlilere, çalıştığı kuruluş ya da işletme tarafından yapacağı iş ve yükümlülükler konusunda bilgi verilecek ve gerekli açıklamalar yapılacaktır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 66 Bir hava hattında iletkenlerin kesitinin arttırılması ya da hatta yeni iletkenlerin çekilmesi durumlarında direklerin ve temellerinin o sırada gerçek dayanımlarının artan yüke göre yeterliliği doğrulanacaktır. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Madde 67 İşletmeler tarafından belirli sürelerle hava hatları, direkler ve topraklamalar dahil denetlenmeli ve yoklanmalıdır. Yoklama ve bakımların sonuçları düzenli olarak bir deftere yazılmalıdır. 7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 2 Her işveren işyerinde çalıştırdığı işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için bu tüzükte belirtilen şartları yerine getirmek, gerekli araçları noksansız olarak bulundurmak, ve gerekli olanı yapmakla yükümlüdür. İşçiler de bu yoldaki usul ve şartlara uymak zorundadırlar. 7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 3 İşveren işçilerine yapmakta oldukları işlerinde uymaları gerekli sağlık ve güvenlik tedbirlerini öğretmek zorundadır. 7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 4 İşverenin işyerinde teknik ilerlemelerin gerektirdiği daha uygun, güvenli ve sağlık şartlarını sağlaması, kullanılan malzemeler ve makinalarla alet ve edevatın herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri, işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve zararları azaltan gerekli tedbirleri alması ve diğer iş güvenliği tedbirlerini devamlı surette izlemesi esastır.

74 Aralık

2015

7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İşgüvenliği Tüzüğü, Madde 523 Başlarına bir cismin düşmesi, çarpması veya vurulması tehlikesi olan işlerde çalışan işçilere, başın korunması için başa iyi oturan ve yanmaz veya ağır yanar malzemeden ve elektrik tehlikesi olan yerler için, iletken olmayan malzemeden yapılmış uygun baretler verilecektir. Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü Madde:3- Sağlık Raporu Madde 3 - Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçiler (Kadınlar dahil) ve 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş çocukların işe girişlerinde, işin niteliğine ve şartlarına göre bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı olduklarının hekim raporu ile saptanması zorunludur. İşin devam süresince de bu işlerde çalıştırılmalarında bir sakınca olmadığının; 16 yaşını doldurmamış fakat 18 yaşını bitirmemiş çocuklar için en az 6 ayda bir, diğerleri için de en az yılda bir defa hekim raporu ile saptanması zorunludur. Bu raporlar işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık tesisleri ve hekimleri, sağlık ocağı, Hükümet veya belediye doktorları tarafından verilir. Raporlarda hangi bilgilerin bulunacağı Çalışma ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca birlikte saptanır. Bir işçinin, ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara ait sağlık durumu raporu olmadıkça ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasaktır. İşlerin gerek ilk işe girişlerinde gerekse ara muayenelerinde saptanan sağlık durumları bu rapora işlenir. Bu raporlar, teftişe yetkili memurların her istediğinde gösterilmek üzere işveren veya yetkili tarafından gizliliklerine halel gelmeyecek bir surette işlerindeki kişisel sağlık dosyalarında saklanır. İşyeri hekimi tarafından verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi Sağlık Kurulunca muayeneye tabi tutulur; verilen rapor kesindir. İşyerinden ilişkileri kesilerek yeni bir işe giren işçilerin bu raporları veya örnekleri yeni işveren veya vekilinin isteği halinde o işyerine gönderilir. Elektrik Tesislerinde Emniyet Yönetmeliği, Madde 25, Direk Üzerinde Çalışma Ağaç bir direğe, bu direğin sağlam durumda bulunduğuna emin olunmadıkça çıkmak yasaktır. Bir direğin iyi ve sağlam durumda olduğu anlaşılamadığı takdirde tırmanmadan önce bu direğin bir halatla lentelenmesi veya kaldırma çatalları ile yahut payanda gibi başka bir vasıta ile kuvvetlendirilmesi lazımdır. Tellerin kesilmesi veya kurtarılması ve daha genel olarak, bir direğin denge durumunun değiştirilmesi gibi bir işleme teşebbüs etmek gerekirse, bu direğin durumu ne olursa olsun, işe girişilmeden önce, yani, direğe tırmanmadan önce, yukarıda anlatıldığı şekilde bu direği kuvvetlendirmek icabeder.

Ayrıca bir direğe merdiven dayamadan veya tırmanmadan önce lentelerin direğe tespit yerlerinin sağlam durumda olup olmadıklarının kontrol edilmesi lazımdır. Direğe çıkarılacak veya indirilecek malzeme ve aletler katiyyen fırlatılmamalı, dikkatle bağlanıp bir hizmet ipi vasıtasıyla çıkarılıp indirilmelidir. İşçiler üzerlerinde sadece küçük aletler ve edevatı (pense, tornavida, anahtarlar vs.) taşımalı, bu bunları kemere takılmış alet ve torbaları içerisine koymalıdırlar. Bir direğin, özellikle direk ağaç ise, fena durumu basit bir dış muayene yoluyla meydana çıkarılamaz. Bir ağaç direğe tırmanmadan önce, ya bir çekiç ile dip tarafına yakın bir yere vurulmak suretiyle dolgun ve tınlayan bir ses çıkarıp çıkarmadığı kontrol edilir, ya da, dip kısmı en az 20 cm kadar kazılıp çürüme olup olmadığı muayene edilmelidir. Don halinde çekiçle yapılan muayenede aldanmak mümkün olduğundan, direğe çıkmadan evvel direk kuvvetlendirilmelidir. Bu işi üç lente veya payanda ile yapılmalıdır. Lentelerin direğe bağlanması direğe tırmanmaksızın ikiz merdiven, sehpa gibi vasıtalar kullanmak suretiyle yapılmalıdır. Kaldırma çatalları, özel tertipler kullanmadan aynı işi görür ise de, bunların direğe veya yere sağlam ve uygun yönlerde tespitinde çok dikkat edilmelidir. TEDAŞ Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş., Genel Müdürlüğü, İş Güvenliği Yönetmeliği, Madde 75 Ağaç bir direğe sağlam durumda bulunduğundan emin olmadıkça çıkmak tehlikelidir. Direğin sağlam olmadığı basit bir muayene ile anlaşılamadığı takdirde lentelenmesi, kaldırma çatalları veya payanda gibi araçlarla kuvvetlendirilmesi zorunludur. Direğe merdiven dayanmadan ve tırmanmadan önce lenteler muayene edilecektir. Yargıtay 4. HD., 23.10.1953 T., 5285 E., 4370 K. Sayılı Kararı, Elektrik direği ve havai elektrik hattı, BK. Md. 58’de yazılı “yapılan herhangi bir şey” kapsamındadır. Yargıtay HGK. 16.10.1963 T., 137 E., 84 K. Sayılı Kararı Bir iş kolunda gevşek ve savsaklayıcı tutumların yerleşmiş olması, işverenin tedbir alma ödevini ortadan kaldırmaz. Yargıtay 9. HD., 20.05.1968 T., 12879 E., 7693 K. Sayılı Kararı İşveren kendisine mevzuatın yüklediği tedbirleri, işçinin tedbirli ve dikkatli olması nedeniyle gerekmediği düşüncesiyle almaktan kaçınamaz. “Genel olarak bir işçi, alınan tedbir sayesinde emniyet içinde çalışır ve dikkatini işine verir. Ancak teknik imkansızlıklar nedeniyle emniyet tedbirleri gereği gibi alınamıyorsa, bu takdirde işçiden tehlikeye karşı tedbirli olması istenebilir”. Yargıtay 9. HD., 20.01.1970 T., 9116 E., 348 K. Sayılı Kararı


İşveren, yalnız işçiyi işyeri tehlikelerine karşı uyarmakla yükümlü bulunmamaktadır; gerektiğinde, işçiyi tehlikelere karşı alınmış tedbirlere uymaya dahi zorlama ödevini taşımaktadır. Yargıtay 9. HD., 07.04.1970 T., 1689/3424 E./K. Sayılı Kararı İşveren işçinin kişisel koruma araçlarını sağlamakla yetinmeyip, onların kullanıldığını da denetlemekle yükümlüdür. Yargıtay 10. HD., 09.07.1975 T., 2375/4424 E. Sayılı Kararı İşçinin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, bir tedbirin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içerisinde işverenden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin böyle bir tedbirin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla, işveren, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan çekinmeyecektir. Yargıtay 10. HD., 31.10.1978 T., 1978/2077 E., 1978/7689 K. Sayılı Kararı 1475 Sayılı İş Kanununun 73. Maddesi gereğince işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini korumak için gerekli olanı yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün sadece önlem almakla yetinilebileceği anlamını taşımadığı, alınan önlemlere uyulmasının temini anlamının da bulunduğu da açıktır. Başka bir deyişle, işveren, işyerinde geniş anlamda doğmuş veya doğabilecek tüm tehlikeleri önlemek zorundadır. Bu zorunluluk sonucu olarak işyerinde, işveren bakımından tam anlamı ile geniş bir kontrol mekanizması kurulmalıdır. Yargıtay 10. HD., 26.11.1998 T., 1998/7518 E., 1998/14880 K. Sayılı Kararı İş güvenliğini sağlanması için İşveren mevzuatla belirtilmesi dahi, şayet bu yolda bir tedbirin alınması gerekiyor ise, o tedbiri almak zorundadır. Süregelen kötü alışkanlıklar ve iş gelenekleri tedbir alma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Yargıtay 9. HD., 07.11.1979 T., 5905/8813 E./K. Sayılı Kararı İşçinin iş güvenliği araçlarını kullanıp kullanmadıklarını denetlemeyen işveren iş kazasından sorumludur. Yargıtay 10. HD., 06.04.1982 T., 1757/1960 E. Sayılı Kararı İşverenler, işyerinde tüm önlemleri almakla ve koruyucu malzemeyi kullandırmakla yükümlüdür. Yargıtay 10. HD., 17.04.1984 T., 2029/2140 E. Sayılı Kararı İş Kanunu Madde 73’e göre işveren, salt mevzuatta öngörülen önlemleri değil, kutsallaştırılması gereken insan yaşamına saygı çerçevesinde günümüz bilim ve teknolojisinin öngördüğü önlemleri dahi almakla yükümlüdür.

Her halde çalışan kimsenin iş güvenliği işçinin kendi dikkatine bırakılamaz. Yargıtay 4. HD., 30.09.1986 T., 5952 E., 6656 K. Sayılı Kararı Bir binanın maliki onun fena yapılması veya kötü bakımı sonucu olarak sebebiyet verilen zararı tazmine mecburdur. Bu sorumluluk kusura dayanmadığı gibi, malikin beyinnesi de getirmesi de mümkün değildir. 5.1. Bilirkişi Kurulu raporunun ilk kısmında dava konusu iş kazasının meydana gelmesinde Davalı Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin kusur, katkı ve sorumluluğu incelenecektir Bilirkişi Kurulumuz, Davalı İşveren Elektrik Dağıtım A.Ş. kendi işletme sorumluluğu olan bölgedeki direklerin toprak altında kalan kısımlarının çürümesinin önlenebilmesi için gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasının ihmal edilmiş olması nedeniyle dava konusu iş kazasının meydana gelmesinde somut ve ASLİ BİR ORANDA kusur, katkı ve sorumluluğunun olduğu yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. Nitekim, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 54. Maddesinde; “Üç yıldan daha uzun bir süre ile kullanılacak olan ağaç direklerin tamamı çürümeye karşı etkili bir şekilde korunmalıdır.” denilmektedir. Ayrıca, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin “Temeller” başlıklı 56. maddesinde; “Ağaç direklerin temel içinde kalan bölümü ile toprak üstündeki yaklaşık 30 cm’ye kadar olan bölümünün, toprak içindeki suların etkisi ile çürümesini önlemek için gerekli önlemler alınacaktır. Bu önlemler, direğin yukarıda Sözkonusu en az direğin üst bölümünün dayanıklılığını sağlayacak nitelikte olacaktır.” denilmektedir. Yukarıdaki kısımda metni verilmiş olan hükümler İşveren Kuruluşun ağaç elektrik direklerinin bakım ve onarımı hususundaki edim ve sorumluluklarını düzenlemektedir. Ağaç elektrik direklerinin bakım ve onarımı direğin dikilmeden önce toprak altında kalacak kısımlarının ziftlenmesi bu ziftli kısımların üzerinin bez veya başka bir koruyucu madde ile kapatılması ve / veya bu iş için hazırlanmış özel kimyasal maddelerle emprenye edilmesi ile sağlanmaktadır. Bu iş İşveren Kuruluşun sorumluluğundaki bir husustur ve daha direk dikilirken işi üstlenen Müteahhit Firma tarafından bu işin bu şekilde yapılmasının sağlanması ve de bu şekilde yapılmış olduğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Meslek mensubu olan herkesin bildiği gibi, ağaç direklerin en önemli dezavantajı direğin toprak altında kalan kısımlarının zamanla çürümesidir. Bu nedenle de, direğin toprak altında kalan kısımlarının çürümemiş olduğunun İşveren Kuruluşa bağlı elemanlar tarafından her üç yılda bir kere kontrol edilmesi gerekmektedir.

Ağaç direklerin bu dezavantajı nedeniyle, tüm gelişmiş ülkelerde ağaç direklerin kullanımı zaman içinde azalmakta ve bu direklerin yerine beton direkler dikilmektedir. Bazı durumlarda ise, direğin üst tarafı ağaç, fakat, toprak altında kalan tarafı beton olabilmektedir. Dava konusu kazaya yol açan direğin dip kısmından kırılmış olması, direğin toprak altında kalan kısmının çürümüş olduğu ve İşveren Kuruluş tarafından bunun kontrol edilmesi hususundaki edim ve sorumluluğunu yeterince yerine getirememiş olduğu anlamına gelmektedir. Bilirkişi Kurulumuz Davalı Tarafça bu hususta gösterilmiş olan ihmalkâr davranışın ona ASLİ BİR ORANDA kusur atfedilmesi gerektiren bir husus olduğu yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. Ağaç direklerin toprağın altında kalan kısmındaki çürümenin basit bir dış muayene ile anlaşılması mümkün değildir. Bu kontrol işlemi direğin dibindeki toprağın 20-30 cm kadar açılarak yapılması gerekmektedir. Bu kontrol işleminin direğin dibindeki toprağın en az 30-40 cm kadar açılarak ve açığa çıkan kısımlara ağırlığı 2-3 kg arasında olan metal bir çekiç ile vurularak yapılması gerekmektedir. Bu vurma işlemi ile direkten dolgun ve tınlama şeklinde bir sesin çıkıp çıkmadığı kontrol edilmeli ve bu şekilde, direğin bu kısmında çürüme olup olmadığı anlaşılmalıdır. Ayrıca, direğin toprak alında kalan kısımları üzerinde yapılan bu muayenelerde yanılma ihtimaline karşı direğe çıkılmadan önce direğin halat veya lente telleri geçici olarak da olsa, kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, Kazazede İşçinin bulunduğu ekip tarafından direğin denge durumu incelenmeli ve direğe bundan sonra çıkılmalı idi. Direğe çıkılması durumunda direğin dengesini kaybedeceğinin anlaşılması durumunda, halatlarla lentelenmesi veya kaldırma çatalları ile veya payanda gibi başkaca araçlarla kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Bu iş için direğin üç tarafından üç adet lente teli veya payanda ile ayrıca güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu lenteleme işlemi yapılırken direğe çıkılmadan, ikiz (piramit) merdiven veya sehpadan yararlanılması gerekmektedir. Bilirkişi Kurulumuz, düşme tehlikesi olan yüksek mahallerde insanların tırmandırılarak buralara çıkmak zorunda bırakılmalarını prensip olarak insan saygınlığına ve işgüvenliği kurallarına aykırı olduğu yönünde bir görüş ve kanaate sahip olduğunu burada ifade etmeyi gerekli görmektedir. Direk üzerinde yapılması gereken işlemler arazinin yapısına ve yola yakınlığına bağlı olarak bomlu araç (sepetli araç) yardımı ile yapılabilirdi. Bakım ve onarım çalışmalarında kolaylık sağlanması bakımından elektrik ve telefon direklerin şehirlerde ve kırsal kesimde yol kenarına dizilmesi genel bir usuldür. Bu direklerin bakım onarımlarının yol boyunca ilerleyen bomlu araçla yapılması mümkündür. Nitekim, 7 / 7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Madde 4’te;

75 Aralık

2015


“İşveren Kuruluşun işyerinde teknik ilerlemelerin gerektirdiği daha uygun, güvenli ve sağlık şartlarını sağlaması, kullanılan malzemeler ve makinalarla alet ve edevatın herhangi bir şekilde tehlike gösterenleri, işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve zararları azaltan gerekli tedbirleri alması ve diğer iş güvenliği tedbirlerini devamlı şekilde izlemesi esastır” denilmektedir. Burada “işin özelliğine ve fennin gereklerine göre bu tehlike ve zararları azaltan gerekli tedbirleri alması” tabiri ile bomlu araç kullanımına da dahil her türlü önlem ve tedbirler kastedilmektedir. Dava konusu iş kazasının meydana gelmesine yol açan direğin toprak altında kalan kısmının çürümesinden ve de kırılmasından İşveren Kuruluş tarafından yukarıda belirtilen önlem ve tedbirlerin alınmasının ihmâl edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, dosyada mevcut ifadelerden de, İşveren Kuruluşun direğin temel kısmına yukarıda açıklanan şekilde bir koruma önlemi almış olduğu yönünde herhangi bir ifade veya belge mevcut değildir. Dava konusu iş kazasına yol açan direğin 10 yaşında olduğu ve dikildikten sonra bir daha bakımının yapılmasının ihmal edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi Kurulumuz Davalı İşveren tarafından bu hususta gösterilmiş olan ihmalkâr davranışın, kazaya uğrayan işçinin ve onun bağlı olduğu ekibin Davalı İşveren tarafından bu hususta yeterince eğitilmemiş olduğu anlamına geldiği yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. Bilirkişi Kurulumuz Davalı Tarafça bu hususta gösterilmiş olan ihmalkâr davranışın ona kusur atfedilmesini gerektiren bir husus olduğu yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. Bilirkişi Kurulumuz, Davalı İşveren Kuruluş Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin un işyerinde işçi sağlığı ile ilgili olarak alınması gereken önlem ve tedbirlerin alınmasında ihmalkâr davranmış olunmasının, dava konusu iş kazasının meydana gelmesi ile somut bir illiyet bağı teşkil ettiğini, Bu nedenle, de, kendisine bu bağ ile uygun olarak % 60 oranında kusur atfedilmesinin gerektiği yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. 5.2. Bilirkişi Kurulumuz tarafından raporun bu kısmında Kazazede İşçi E.H’ın dava konusu iş kazası meydana gelmesindeki kusur ve sorumluluğu incelenecektir. Kazazede İşçinin kendisi ve bağlı olduğu ekip tarafından, direğin toprak altında kalan kısmı yeterince kontrol edilmemiş, sadece direk sallanarak, sağlamlığı kontrol edilmiş ve bu şekilde çalışmaya başlanmıştır. Halbuki, ağaç direğin toprak altında kalan kısmında çürümenin olup olmadığı kontrol edilmeli idi. Bilirkişi Kurulumuz, Kazazede İşçi E.H’ın bakım onarım çalışması yapmak için çıktığı direğin toprak altında

76 Aralık

2015

kalan kısmının çürümüş olup olmadığını kontrol etmeyi ihmâl etmiş olması, direğin bu kısımlarının çürümüş olduğunu gördükten sonra, lente telleri ile desteklenmesi gerektiği halde bu hususta ihmalkâr davranmış olması ve bu şekilde meydana gelen iş kazasında kendi şahsi işgüvenliğinin için gerekli dikkat ve özeni gösterilmesi hususunda ihmalkâr davranmış olması nedenleri ile dava konusu iş kazasının meydana gelmesine belli bir oranda katkıda bulunmuş olduğu yönünde bir görüş ve kanaate sahip bulunmaktadır. Nitekim, 4857 Sayılı Yeni İş Kanunu, Madde 77.’de; İş Sağlığı ve Güvenliği, İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. denilmiştir. 7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 499. maddesinde; “İşçiler de bu yoldaki usul ve şartlara uymak zorundadırlar” denilmiştir. Ayrıca, 7/7583 Sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 499. maddesinde; “İşyerinde çalışanlar; bina veya bina kısmında, inşaatta, makinada, tesisatta, alette ve edevatta göreceği noksan veya tehlikeli durumu, amirine veya bakım onarım işleriyle görevli olanlara hemen bildirecek ve işveren de bu kusurları en kısa zamanda ve uygun şekilde giderecektir” denilmiştir. Bilirkişi Kurulumuz yukarıdaki kısımlarda ifade edilmiş olan tespit ve gerekçe doğrultusunda, Kazazede İşçinin dava konusu iş kazasının meydana gelmesinde tamamen kusursuz olduğunun kabul edilmesini isabetsiz olacağı görüşündedir. Bilirkişi Kurulumuz, Kazazede İşçi E.H’ın göstermiş olduğu dikkatsiz ve tedbirsiz davranış ile dava konusu iş kazasının meydana gelmesi arasında somut bir illiyet bağının mevcut olduğu ve bu nedenle de 4857 Sayılı Yeni İş Kanununun 77, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2, 499 maddeleri uyarınca kendisine bu bağ ile uygun olarak % 40 oranında kusur atfedilmesi gerektiği görüşündedir. 5.3. Bilirkişi Heyetimiz tarafından raporun son kısmında taraflara atfedilmesi gereken kusur oranları hususunda dosyada birer örneği mevcut Bilirkişi Heyeti raporlarından hangisinin kendi görüş ve kanaatine daha yakın olduğu hususu incelenecektir. Bilirkişi Heyetimiz tarafından dosyada bir örneği mevcut bilirkişi raporlarından hangisinin kendi görüş ve kanaatine daha yakın olduğu hususu incelenmiştir. Bu inceleme sonunda, yukarıda ifade edilen görüşler ve dosyada tespit edilen maddi olgular doğrultusunda Davacı Tarafın iddia ve talebinin yerinde olup olmadığı hususunda Bilirkişi M.T. ve Kurul Arkadaşları tarafından

hazırlanan Bilirkişi Kurulu Raporunda varılan görüş ve kanaatin tamamen isabetli olduğu ve kendi görüş ve kanaati ile aynı yönde olduğu, bu nedenle de bu rapora tamamen katılınması gerektiği yönünde bir görüş ve kanaate varmıştır. 6. Sonuçlar Dava konusu kaza, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. Maddesi’nin (A) fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre bir iş kazasıdır. Bilirkişi Kurulu olarak, dava dosyası incelenmiş yukarıda detayları ile açıklanan görüş ve kanaat doğrultusunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde, 1.1. Davalı İşveren Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin İşyerinde işgüvenliği ile ilgili olarak alınması gereken önlem ve tedbirler hususunda yukarıdaki kısımda bir özet halinde sıralanan (a) direğin toprak altında kalan kısımlarının çürümesinin önlemesi, (b) çalışmalar esnasında direğin lente telleri ile desteklenmesi, (c) direklerde yapılan çalışmalarda bomlu araç kullanılması, (d) çalışanların direğe çıkmadan önce işgüvenliği ile ilgili olarak almaları gereken önlem ve tedbirler bakımından eğitilmesi hususunda edim ve sorumlulukların yerine getirilmesinde ihmalkar davranılmış olunması nedeniyle, bu ihmale uygun olarak ASLİ bir oranda % 60 oranında, 1.2. Kazazede İşçi E.H’ın göstermiş olduğu dikkatsiz ve tedbirsiz davranış ile dava konusu iş kazasının meydana gelmesi arasında somut bir illiyet bağının mevcut olması nedeniyle, bu bağa uygun olarak % 40 oranında, kusurlu olduklarının kabul edilmesinin gerektiği yönünde bir görüş ve kanaate varılmıştır. Herhangi bir kasıt unsuru bulunmayan kazada, dosyada mevcut bilgilere göre başkaca taraf, kişi ve kuruluşlara kusur atfedilemeyeceği yönünde vicdani bir görüş ve kanaate varıldığını ifade eden işbu Bilirkişi Kurulu Raporu, karar verme ve hüküm tesis etme yetkisi elbette Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, Sayın Mahkemenin ve Sayın Taraf Vekillerinin huzurlarına en derin saygılarımızla arz edilmektedir. 1.

Bilirkişi Kurulu (Soyadına göre alfabetik sıra ile) Dr. H. Feza CARLAK, İş Güvenliği Uzmanı, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531, Balgat, Ankara. Prof. Dr. Mirzahan HIZAL, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531, Balgat, Ankara. Prof. Dr. Osman SEVAİOĞLU, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531, Balgat, Ankara.



Elektrikgüncesi basından seçilmiş haberler

Enerji • Elektrik • Ekonomi • Politika • Olaylar

rüzgâr enerjisi yeterince gelişemiyor

B

ütün dünya yenilenebilir enerji yatırımlarına hız verirken, Türkiye’de ‘şehir efsaneleri’ sebebiyle rüzgâr enerjisi yatırımında yeterli büyüme sağlanamıyor. Uzmanlar, hem bağımlılığın hem kirliliğin azaltılması için fosil yakıtlar yerine yenilenebilir kaynakları tavsiye ediyor. Rüzgâr da bunların başında geliyor. Enerji Tasarrufu Derneği belirlemelerine göre, rüzgâr enerjisinde doğru bilinen yanlışlar, bu enerji türünde büyümenin önündeki en büyük engel. 1. YANLIŞ: Türkiye rüzgâr enerjisinden yeterli verimi alamaz. DOĞRUSU: Ülkemizin rüzgâr potansiyeli İspanya’nın rüzgâr potansiyeline eşdeğer. Bunu Almanya tespit etti. 2. YANLIŞ: Rüzgâr enerjisi kesintisiz bir güç kaynağı değildir. DOĞRUSU: Türkiye’nin her yerinde rüzgârdan enerji üretilebilir. Depolama kapasitesi saatlik üretimin ortalama 6 katı civarında. 3. YANLIŞ: Rüzgâr enerjisi doğal yaşama zarar verir, kuş ölümlerine yol açar.

78 Aralık

2015

DOĞRUSU: Her rüzgâr enerji santrali kurulurken kuş ya da yarasa gruplarının göç yolları gözetilir. ABD istatistiklerine göre, her yıl binalara

çarparak ölen kuş sayısı 1 milyar, taşıtlara çarparak ölen kuş sayısı ise 80 milyon. 4. YANLIŞ: Rüzgâr enerjisi santralleri gürültü kirliliği oluşturur. DOĞRUSU: Sessiz kırsal bölgelerde esen rüzgârın sesi, türbinlerin sesinden daha yüksek. 5. YANLIŞ: Rüzgâr santralleri tarımsal faaliyetlere zarar verir. DOĞRUSU: Tam tersine rüzgâr enerjisi santralleri kurulu olduğu alanın yalnızca yüzde 1’ini işgal eder. Alanın geri kalanı tarım, ormancılık gibi faaliyetlerde kullanılabilir. Hiçbir atığı olmadığı için topraklar, göller, akarsular temiz kalır. Rüzgâr santralleri su da kullanmaz. Oysa termoelektrik santrallerde her gün binlerce ton su tüketilir. Kaynak: Enerji Enstitüsü


Burdur’da iki adet Güneş Enerjisi Santrali kuruldu

Antalya Belediyesi’nden temiz enerji yatırımı Antalya Belediyesi filosuna kattığı 10 yeni elektrikli araçla temiz enerjiye destek olma konusunda büyük bir adım attı. Araçlardan birinin ise Belediye Başkanı Menderes Türel’e tahsis edilecek.

Y

apılan açıklamada Başkan Menderes Türel’in şunları dedi; “Bugün Antalya’da elektrikli otomobil çağı başlıyor ve bu yeni çağa öncülük etmenin gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Artık, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, makam aracım, 66 bin liraya mal olan, yerli yapım, 10 kilometrede 1 lira harcayan, bakım masrafları da düşük elektrikli otomobil. Şehir içinde bu aracı kullanacağım. Şimdilik şehir merkezi dışında ilçelere giderken diğer aracımızı kullanmaya devam edeceğiz. Çünkü henüz şarj meselesi sebebiyle şehir içi kullanımı daha avantajlı. Çevre kirliliği, karbon salımı sıfır, gürültüsüz otomobiller ile hem Antalya’da hem Türkiye’de yeni bir dönem başladı. İlk etapta 10 elektrikli otomobili hizmete sokuyoruz. Bu araçların şarz edilmesi için de 35 şarj istasyonu da kuracağız sonra bu sayı artacak. Yerlilik oranı yüksek taşıt, ürün kullanmak hem enerjide dışa bağımlılığımız açısından hem de cari açığın düşmesi bakımından önemlidir. Antalya Büyükşehir Belediyesi bugün sözde değil, özde çevreci olmanın güzel bir örneğini verirken, aynı zamanda hem belediye bütçesinde tasarrufu sağlamış oluyor, hem de ülke ekonomisine katkı yapıyor.’’ Kaynak: Yeşil Haber

Şanlıurfa’da seracılık atağı

Ş

anlıurfa’da jeotermal enerjinin kullanıldığı seracılık her geçen yıl gelişiyor. Karaali bölgesinde 2000 yılında bir çiftçinin arazisinde jeotermal su kuyusu bulunmasıyla başlayan ve zamanla yaygınlaşan seracılığın, açılacak yeni kuyularla 2 bin dekarlık alana yayılması planlanıyor. Şu anda 500 dekarlık alanda uygulanan ve büyük bölümü topraksız olan seraların 2023’e kadar 7 bin dekara çıkarılması hedefleniyor. Jeotermal seralarda başta salkım domates olmak üzere, sebze ve iç mekan süs bitkileri yetiştirilirken, bu sektör istihdama da ciddi katkı sağlıyor. Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (Sera-Bir) Başkanı ve Ziraat Mühendisi Müslüm Yanmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalışmalar ve hükümetin sağladığı desteklerle bölgenin

İ

nsan hayatının enerjiye olan ihtiyacının her geçen gün daha da arttığı günümüzde, mevcut enerji kaynaklarının yetersiz ve enerji üretimi yanında doğaya verdiği zararları da göz önüne alındığında, yenilenebilir ve çevreyi kirletmeyen enerji kaynaklarının önemi daha da artıyor. Bu amaçla, Burdur’un Yeşilova İlçesi Yarışlı Köyü sınırları içindeki Kurucaova mevkiinde bir özel firma tarafından 340 dönüm arazi üzerinde kurulan iki adet GES (Güneş Enerji Santrali) kuruldu. Sitede ayrıca, “2015 yılı Aralık ayında elektrik üretimine başlayacak olan tesisin toplam 17 MW kurulu gücünün bulunduğu, tesisin ilk etapta 8,3 MW lık kurulu gücü bulunan ilk bölümünün üretime başlayacağı, 8,7 MW kurulu gücü bulunan diğer santralin ise gerekli onayların alınmasından sonra üretime başlayacağı, tesiste toplam 32.000 panelin bulunduğu ve 8 merkezi invertör kullanıldığı belirtilerek yıllık ortalama 26 milyon KW enerji üretimi hedefi için 400 milyon dolar yatırım hedeflendiği bilgisi şirket yetkilinden alınmıştır” bilgileri yer aldı. Kaynak: Burdur Gazetesi

öneminin daha da artacağını söyledi. Seracılığın son dönemlerde dünyada büyük bir ihtiyaç haline geldiğini, bu nedenle gerçekleşecek yatırımların Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlayacağını belirten Yanmaz, 2016 yılında Şanlıurfa’da açılacak 30 kuyuyla bölgenin, yerli ve yabancı üreticiler için daha da cazibeli hale dönüşeceğini vurguladı. Yanmaz, şunları kaydetti: “Türkiye’de jeotermal seracılık anlamında önemli gelişmeler var. Karaali bölgesinde ise GAP Bölge Kalkınma İdaresi ve paydaşlarla, bu bölgede yaklaşık 60 kuyu daha kazacağız. 60 kuyu demek 2 bin dekar sera demek. Bu kuyularla ilgili bütçeyi oluşturmaya çalışıyoruz. 2016’nın başından itibaren 60 kuyuyla bu bölgenin jeotermal zenginliğinin, sondaj kuyularıyla ortaya çıkarılıp yatırımlara dönüşmesini sağlayacağız. Karaali, öncelikli yatırım bölgesi olarak ilan edilmek üzere, çalışmalarımız devam ediyor. Umarım 2023 hedeflerine 7 bin dekar serayla biz de katkı sağlamış olacağız.” dedi. Kaynak: Hürriyet

79 Aralık

2015


Gaziantep Belediyesi hayvan atıklarından biyogaz üretecek Enerji verimliliğini arttırmak ve rekabet gücünü yükseltmek için önemli bir projeye imza atan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’ye örnek olabilecek bir projeyi daha faaliyete geçirerek hayvan atıklarından biyogaz üretimi yapacak.

K

alkınma Bakanılığı’nın başlattığı “Sanayide Enerji Verimliliği” projesine katkı sağlayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, bu bağlamda Oğuzeli’nde kurduğu Biyogaz Üretim Merkezi ile biogaz üretecek. Merkezi Oğuzeli Gündoğan Köyü’nde yapılacak olan tesisin fizibilite raporu ve kamulaştırılması yapıldı. İlk etapta 1 MW gücünde biyogaz üretilmesi düşünülen tesiste; büyükbaş, küçükbaş ve tavuk atıklarından biyogaz üretimi planlanıyor. Tesise ilerleyen tarihlerde İslahiye, Nurdağı ve Nizip ilçelerinden de destek verileceği belirtildi. Kalkınma Bakanlığı’nın “Sanayide Enerji Verimliğinin Arttırılması Pilot Uygulamaları Mali Destek” programı için Gaziantep’e gelen Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile projenin lasmanına yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin,

burada projenini içerğini anlattı. Grand Otel’de gerçekleşen programın imza töreni öncesinde açıklamalarda bulunan Şahin, Türkiye’nin iddialı bir ülke olduğunu ve enerjide de hamleler yapacağını söyledi. Güneşi, suyu ve rüzgarı olmayan AB ülkelerinin enerji sattığını belirten Şahin, Türkiye’nin de bunu yapabileceğini vurguladı. Bu bağlamda Büyükşehir Belediyesi olarak enerji alanında önemli hamleler yaptıklarını ifade eden Şahin, “Merkezi Oğuzeli’nde bir biyogaz üretim tesisi kuruyoruz. İlk etapta 1 MW gücünde biyogaz üreteceğiz. 15 MW içinde girişimlerimizi başlattık. Enerji verimliliğini biz kendi hizmet binamızda da başlattık. Binamızı bu bağlamda tadilata aldık” dedi. Gaziantep’te son yıllarda hayvancılığın önemli bir sektör olduğunu dile getiren Şahin, büyük ve küçükbaş hayvancılıkta

önemli artışların gözlemlendiğini söyledi. Belediye olarak bu durumdan isitfade etmek istediklerini ve hayvanların atıklarından biyogaz üretimine geçtiklerini belirten Şahin, “Türkiye’de örnek olabilecek bir proje yapıyoruz, hayvan atıklarından biyogaz üretimi yapacağız. Bu çok önemli bir gelişme. Buradaki tesisimizde 70 ton büyükbaş süt hayvancılığından kaynaklanan sıvı gübre, 35 ton küçükbaş besi hayvancılığından kaynaklanan katı gübre, 40 ton tavukçuluktan kaynaklanan katı gübre, 5 ton da çim biçme atıklarından yararlanılacak. Mevcut atıklarla birlikte tesiste günlük 9 bin 939 metre küp biyogaz üretimi yapılacak. Bu bağlamda yıllık 8 milyon 234 bin 400 kilovat elektrik, 8 milyon 836 bin 917 kilovat eşdeğeri ısı üretilmesi öngörülüyor” diye konuştu Kaynak: Anadolu Ajansı

Kayıp kaçak bedeline 10 yıllık iade

İ

zmir’in Urla ilçesinde yaşayan 58 yaşındaki Nail Güçlü, dört yıl önce elektrik faturasına yansıtılan kayıp kaçak bedelini geri almak için başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesi, İzmir 1’inci Tüketici Mahkemesi’nin verdiği ‘Kayıp kaçak bedelinin 10 yıl geriye dönük olarak aboneye ödenmesi’ yönündeki kararı onadı. Bu kararın diğer davalarda da emsal oluşturması bekleniyor. Urla ilçesinde yaşayan emekli emniyet mensubu Nail Güçlü, elektrik faturasında kayıp kaçak bedeli alındığını fark edince yaklaşık dört yıl önce hukuk mücadelesi başlattı. İlk etapta Urla Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvuran Güçlü, bedelin iadesi talebiyle dilekçe verdi. Dilekçeyi değerlendiren hakem heyeti ‘Kayıp kaçak bedelinin 10 yıl geriye dönük olarak aboneye ödenmesi’ yönünde karar verdi. Bunun üzerine Gediz Elektrik Dağıtım AŞ’ye başvuran Nail Güçlü süreci şöyle anlattı: “Gediz Elektrik Dağıtım AŞ’nin avukatları hakem heyetinin verdiği kararı İzmir 1’inci Tüketici Mahkemesi’ne taşıdı. Dava 3 yıl sürdü ve bizim haklı olduğumuz orada da kabul gördü. Ancak bunu da kabul etmeyip davayı Yargıtay’a taşıdılar. Yaklaşık 1 yıllık sürecin ardından da Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesi, 1’inci Tüketici Mahkemesi’nin verdiği kararı onadı. Bundan sonra Gediz Elektrik Dağıtım AŞ’deki 10 yıllık kayıp kaçak bedelinin geri alınmasıyla ilgili süreç başlayacak. Vatandaşlarımızdan bu işin peşine düşmesini ve hiç kimseye hak etmediği parayı ödememesini öneriyorum.”Kayıp kaçak bedelinin hesaplanması için daha önce başvuruda bulunduğunu belirten Nail Güçlü, bundan sonraki süreçte kayıp kaçak bedeli altında elektrik faturasına para yansıtılması durumunda tekrar hukuk mücadelesi başlatacağını söyledi. Kaynak: DHA

80 Aralık

2015


Samsun’da atıklardan biyoyakıt üretiliyor

S

amsun Enerji Tarımı Araştırma Merkezince, doğalgaz ve kömüre bağımlılığın azaltılması amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında tarımsal atıklar biyoyakıt haline getirildi. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne bağlı Enerji Tarımı Araştırma Merkezi Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar sonucunda tarımsal atıklar biyoyakıta dönüştürüldü. Enerji Tarımı Araştırma Merkezince, hem tarımsal atıkların değerlendirilmesi hem de doğalgaz ve kömüre bağımlılığın azaltılması için tarımsal atıklar üzerinde yapılan araştırma sonuçlandı. Çalışma sonucunda pelet ve briket olarak biyoyakıt haline getirilen atıkların kömürden daha fazla kaloriye sahip olduğu belirtildi. Türkiye’de ısınma kömürünün kalorisinin 3 binin altında olduğuna işaret eden Acar, şöyle devam etti: “Bizim çalıştığımız materyallerin tamamı 3 bin kalorinin üzerinde değere sahip. Yani tarlada kalan veya fabrikalardan çıkan her türlü atığın ısı değeri, Türkiye’deki linyit kömüründen fazla. Bunların baca gazı emisyon değeri de kömürden çok daha düşük. Uçucu miktarı kömürden daha az. Doğalgaz, Türkiye’nin en ücra kesimlerine kadar ulaşmış değil ancak palet ve briketi Türkiye’nin en ücra köşesine götürme şansımız var ayrıca vatandaş doğrudan kendi ürettiği atıkları palet ve briket yaparak kendi ihtiyacını karşılama şansına sahip.” Kaynak: Enerji Enstitüsü

Beyşehir’de çeşmelerin suyu güneş enerjisinden Konya’nın Beyşehir ilçesinde, açık alanlara yaptırılan Çeşmelerin su ihtiyacı güneş enerji panelleri sayesinde gideriliyor.

B

eyşehir’e bağlı Avdancık Mahallesi’nde hayırsever vatandaşlar tarafından ihtiyaç duyulan açık alanlardaki değişik noktalara ‘hayrat’ olarak yaptırılan çeşmelerin suları yeraltına vurulan sondaj çalışmalarıyla sağlanıyor. Ancak, yeraltı sularının çeşmelere aktarılmasındaki elektrik maliyetini göz önünde bulunduran hayırseverler, güneş enerji panelleri kurulumuyla bu problemi de aşıyor. Avdancık Mahallesi Muhtarı Mehmet Gözeller, son dönemde gelişen teknoloji ile beraber kullanımı giderek artan güneş enerji panellerinden mahalle sakinleri olarak kendilerinin de yararlandığını söyledi. Hayırseverlerin, hem vatandaşların hem de diğer canlıların içme suyu ihtiyacı için kullandığı çeşmeler yaptırmaya başladığını vurgulayan Gözeller, “Avdancık Mahallemiz’de güneş enerji paneli sistemiyle suyu sağlanan iki farklı noktada hayrat çeşmesi yaptırıldı. Bu çeşmelerin sayısının daha da artırılması için düzenlenen kampanyalara hayırsever vatandaşlarımız da büyük ilgi gösteriyor. Yöremize hayat veren proje ile özellikle hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı yerlerde artık güneş enerjisiyle çalışan motorlar sayesinde hayvanlarımız ve bölgede yaşam süren hiçbir canlı susuz kalmıyor. Sistemle güneş enerjisi ile yeraltındaki su çıkartılıp çeşmeye basılarak buradaki hayvanların sulanması sağlanıyor. Hayırsever vatandaşlarımıza bu örnek projelere verdiği destekten ötürü teşekkür ederken, hayırlarının kabul olmasını temenni ediyoruz. Güneş enerji sistemleri, özellikle elektrik olmayan yerlerde çeşme yapımında deyim yerindeyse imdada yetişiyor. Ayrıca, kurulumuyla herhangi bir elektrik maliyeti söz konusu olmuyor. Özellikle sıcak yaz döneminde bu tür çeşmelere bölgemizde büyük ihtiyaç duyuluyor. Ama güneşin yüzünü gösterdiği günlerde bu çeşmelerden su akışı hiç kesilmiyor” diye konuştu. Kaynak: Milliyet

81 Aralık

2015


Hazırlayan: Can Cengiz

www.elektrikdergisi.com

ENERJİ DÜNYASINDAN

ABD 40 yıllık petrol yasağını kaldırdı ABD kongresi, ülke sınırları

içerisinde çıkarılan ham petrol ürünlerinin ihracatına 40 yıl önce getirdiği yasağı kaldırdı. ABD Kongresi’nin Temsilciler Meclisi kanadının sözcüsü Paul Ryan yaptığı açıklamada 40 yıllık petrol ihracatı yasağını kaldıran mali plan üzerinde anlaşmaya varıldığını belirtti. Wisconsin’den Temsilciler Meclisi üyesi Reid Ribble, “Ryan konuyu desteklemek adına etkili bir tavır ortaya koydu ve buna petrol ihracatıyla ilgili yasağı kaldırmakta dahil” dedi. Missouri’den Cumhuriyetçi üye Ann Wagner ham petrol ihracat yasağının kaldırılması yönündeki teklifin çok önemli olduğunu ve Keystone XL boru hattının yapımından daha fazla etkisinin olabileceğini belirtti. Kaynak: CNN

İran dokuz ton zenginleştirilmiş uranyumu Rusya’ya gönderiyor İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ardından Atom Enerjisi

Kurumu Başkanı Salihi de İran’a uygulanan yaptırımların iki ila üç hafta içinde kaldırılacağını açıkladı. Salihi ayrıca, İran’daki dokuz ton zenginleştirilmiş uranyumun Rusya’ya gönderileceğini belirtti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’ın nükleer silah geliştirdiği endişesiyle 12 yıl önce başlattığı soruşturmanın sona ermesini değerlendiren İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, santrifüjleri toplama çalışmasının başarılı şekilde sürdüğünü ifade etti. Salihi, Rusya’dan 137 ton ‘sarı pasta’ ithal ettiklerini ve 9 ton zenginleştirilmiş uranyumun Rusya’ya sevk edileceğini kaydetti.Rusya’nın BM Viyana Daimi Temsilcisi Vladimir Voronkov, yaptığı açıklamada, “İran, önümüzdeki günlerde Rusya’ya zenginleştirilmiş uranyum sevk edecek. Uranyum, Buşehr kentindeki limanda yüklenerek, Rusya’ya gönderilecek” demişti. Kaynak: Sputnik

Amerika’da bir garip isyan Amerika Birleşik Devletleri’nin Kozey Carolina eyaletinde bulunan Woodland

kasabasının sakinleri, bölgeye güneş enerjisi panellerinden oluşan santrallerin inşa edilmesini engelleyen bir karar çıkardı. Kasaba belediyesinde yapılan oylamada çoğunlukla kabul edilen karara göre, bölgeye herhangi bir güneş paneli kurulamayacak. Bu kararın alınması, bölgeye güneş paneli santrali kurmak isteyen Strata Solar Company tarafından yapılan başvuru sonrasında alınmış. Şirket bölgedeki geniş ve atıl duran bir araziyi güneş enerjisi santrali kurarak değerlendirmek istemiş. Bölgenin seçilme sebebi, ana şebeke altyapısına bağlanmaya çok uygun bir konumda bulunması. Woodland sakinlerinin santrale karşı çıkma sebebi ise çok ilginç. İçlerinde emekli fizik öğretmeni de bulunan belediye yönetim kurulu, kurulacak güneş panellerinin güneşin tüm ışığını çekeceğini ve bölgeyi karanlığa mahkum edeceğini savunuyorlar. İnanışlarına göre güneş panelleri güneşin ışığını tüketecek, bu yüzden de bölgedeki tabiat dengeleri bozulacakmış. İşin aslına bakılırsa güneş panellerinin güneşi karartacağını iddia eden çok sayıda Amerikalı mevcut. Bunların arasında üst seviyede politikacılar dahi var. Kaynak: Technopat

82 Aralık

2015


TNB, Gama Enerji’nin yüzde 30’unu aldı Malezya’nın kamu enerji

şirketi Tenaga Nasional Bhd (TNB) Gama Enerji’nin yüzde 30’unu 243 milyon dolara aldı. TNB tarafından yapılan yazılı açıklamada şirketin bu yatırımla Gama Enerji’nin yönetim kurulunda iki sandalye ile temsil edileceği belirtildi: Açıklamada TNB Yönetim Kurulu Başkanı Tan Sri Leo Moggie’nin, “Bu yatırım TNB’nin enerji talebinin arttığı uluslararası piyasalarda büyüme stratejisinin önemli bir adımıdır. TNB’nin ülke dışında enerji üretim altyapısı edinmesini öngören 5 yıllık plan ile bütünlük arz etmektedir” ifadesi yer aldı. Kaynak: Bloomberg

Küresel Jeotermal İttifakı kuruldu Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği

Taraflar Konferansı (COP21)’na katılan 38 ülkenin, küresel jeotermal enerjinin payını artırmak için Küresel Jeotermal İttifakı’nı kurduğu açıklandı. Jeotermal enerjinin elektrik üretiminde yüzde 500, ısıtmada yüzde 200 artırılması için 38 ülkenin işbirliği yapacağı duyuruldu.Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’ndan (IRENA) yapılan yazılı açıklamada, jeortermal ittifakı ile 38 ülke ve 20’den fazla sektör temsilcisinin, enerji üretiminde jeotermal enerjinin payının arttırılmasını hedeflediği belirtildi. Yaklaşık 90 ülkenin jeotermal enerjisini geliştirme potansiyelinin bulunduğunun altı çizilen açıklamada, bu alanda sadece 13 gigavat civarında kurulu güç olduğuna işaret edildi.Kaynak: IRENA

Brent petrol 11 yılın en düşük seviyesinde Brent petrol, dünyanın en büyük petrol üreticilerinin üretimlerini kısmamayı

sürdürmesiyle 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Orta Doğu’dan ABD’ye, petrol üreticilerinin pazar paylarını korumaya yönelik mücadelelerine devam ederek, rekor büyüklükteki arz fazlasını daha da genişletecekleri beklentisi fiyatlardaki rekor düşüşleri sürdürüyor. Brent petrol 11 yılın en düşük seviyesini gördü. Katar Enerji Bakanı Muhammed Al Sada, petrol ihraç eden Arap ülkelerinin Kahire’deki toplantısında yaptığı açıklamada, üreticilerin, fiyatlardaki düşüş ortamında, maliyetleri kısmaya yöneldiğini açıkladı. Baker Hughes Inc.’nin verilerine göre, ABD’de petrol sondaj kuyusu sayısı, 17 kuyunun yeniden faaliyete alınması ile birlikte, Temmuz’dan bu yana en hızlı artışını gösterdi. Kaynak: Bloomberg

83 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

Güneş Panellerinde Maksimum Güç Noktası İzleme İşleminin SEPIC DA/DA Dönüştürücü ile Gerçekleştirilmesi Onur Kırcıoğlu, Murat Ünlü, Sabri Çamur Elektrik Mühendisliği Bölümü, Kocaeli Üniversitesi Özet Doğrusal olmayan karakteristiğe sahip olan Güneş panellerinin (Fotovoltaik) maksimum güç noktasında çalışması için maksimum güç noktası yöntemi ile birlikte çalışmaları gerekmektedir. Güneş panellerinde MGNİ yöntemi işleminin gerçekleştirilmesinde kullanılan her DA/DA dönüştürücünün birbirlerine göre avantajları ve dezavantajları mevcuttur. Bu çalışmada, hem yükseltici hem de düşürücü olarak çalışabildiği için uygulamalarda esneklik sağlayan Düşürücü/Yükseltici tip DA/DA dönüştürücü olan SEPIC dönüştürücü kullanılmıştır. SEPIC dönüştürücü tercih edilmesinin başka bir sebebi ise diğer Yükseltici/Düşürücü DA/DA dönüştürücü tiplerinin aksine giriş gerilimi ile aynı polaritede çıkışa sahip olmasıdır. Bu makalede öncelikle, SEPIC DA/DA dönüştürücünün farklı anahtar durumları için analizi yapılmış ve Matlab/Simulink ortamında modeli oluşturulmuştur. Elde edilen SEPIC dönüştürücü modeli, MGNİ için tercih edilen Değiştir-Gözle (Perturb-Observe) yönteminin modeli ile birlikte, farklı güneş ışınımlar altında analizleri yapılmış ve sonuçları verilmiştir. Anahtar Kelimeler: SEPIC dönüştürücü, Güneş paneli, Maksimum güç noktası izleyici, MATLAB/Simulink, DeğiştirGözle (P&O). 1. Giriş Güneş panelleri (Fotovoltaik) doğrusal olamayan karakteristiğe sahiptir. Bu yüzden, doğrudan yüke veya akü grubuna bağlı sistemlerde sistemin maksimum güç noktasında çalışmadığı görülmüştür. Panellerde üretilen gücün yüke sürekli ve olabilecek en yüksek seviyede aktarılması için maksimum güç noktası izleyici (MGNİ) kullanmak

84 Aralık

2015

gerekmektedir. Fotovoltaik (FV) sistemler için birçok MGNİ yöntemi kullanılmıştır. Değiştir-Gözle (PerturbObserve) MGNİ yöntemi literatürde en çok kullanılan yöntemlerden biridir [1]. Bu çalışmada maksimum güç izleme için değiştir-gözle yöntemi kullanılmıştır. MGNİ yöntemi DA/DA dönüştürücülerde veya doğrudan DA/ AA dönüştürücülerde uygulanmaktadır [2]. Bu dönüştürücülerde denetim DGA veya doluluk boşluk ayarı ile yapılmaktadır. Güneş panellerinde MGNİ yöntemi işleminin gerçekleştirilmesinde DA/DA dönüştürücü olarak, Yükseltici (Boost), Düşürücü (Buck) veya Düşürücü/ Yüselteci (Buck/Boost) dönüştürücü tipleri kullanılmaktadır [2]. Her DA/ DA dönüştürücünün birbirlerine göre avantajları ve dezavantajları mevcuttur [3]. Bu çalışmada kullanılan SEPIC dönüştürücü genel olarak, boost dönüştürücüye göre daha düşük verimle çalışmaktadır. Fakat boost dönüştürücü, sadece FV panel geriliminin, çıkış gerilimi veya batarya geriliminden düşük olduğu durumlarda kullanılabilir [4]. Buck dönüştürücüde ise FV panel geriliminin batarya geriliminden yüksek olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Buck dönüştürücüde aynı zamanda giriş akım dalgalanması fazladır. Bu durum, FV panellerden çekilen gücün değişken olmasına sebep olur ve özellikle maksimum güç izleme için sakıncalıdır [3]. Sabit gerilim ile beslenmesi gereken uygulamalarda, kullanılan dönüştürücünün hem yükseltici hem de düşürücü olarak çalışması, dönüştürücü girişine bağlanacak olan güneş panellerinin çıkış geriliminin

geniş bir aralıkta olmasına izin verir. Bu FV uygulamalarda esneklik sağlar. Bunu gerçekleştirebilmek için Düşürücüyükseltici, Cuk ve SEPIC dönüştürücüler kullanılmaktadır [5]. Düşürücüyükseltici ve Cuk dönüştürücüler SEPIC dönüştürücüye göre daha basit bir yapıya sahiptirler, fakat bu dönüştürücülerin çıkış gerilimleri, giriş gerilimine göre ters polaritede olmaktadır. Bu sorun devreye eklenen yalıtım transformatörü ile çözülebilmektedir. Fakat bu devrenin boyutunun ve maliyetinin artmasına sebep olmaktadır. SEPIC (SingleEnded Primary Inductor Converter) dönüştürücü hem yükseltici hem de düşürücü modunda çalışabilmektedir. Bunun yanı sıra bu dönüştürücünün çıkış gerilimi yukarıda bahsedilen dönüştürücülerden farklı olarak, giriş gerilimi ile aynı polaritede olmaktadır. Bu özellikler SEPIC dönüştürücüyü çoğu uygulama için cazip hale getirmiştir. Bu çalışmada DA/DA dönüştürücü olarak SEPIC dönüştürücü seçilmiştir. Bu dönüştürücünün çalışma prensibi anlatılmış ve anahtar konumuna göre eşdeğer devreleri elde edilerek analizleri yapılmıştır. Daha sonra SEPIC dönüştürücünün ve MGNİ için tercih edilen Değiştir-Gözle yönteminin MATLAB/Simulink ortamında modeli oluşturulmuştur. Son olarak, oluşturulan SEPIC dönüştürücü ile Değiştir-gözle MGNİ yönteminin birlikte çalıştığı modelin, farklı güneş ışınımları için analizleri yapılmış ve sonuçları verilmiştir. 2.

Fotovoltaik Panelin Elektriksel Karakteristiği Bu çalışmada SEPIC dönüştürücünün girişinde doğru gerilim kaynağı olarak FV paneller kullanılmıştır. Bu amaçla


Rs + Iph

Id

Vd

Vpv

Rp

-

-

Şekil 1: FV hücre tek diyot iki dirençli eşdeğer devresi. Bu çalışmada, dönüştürücü girişinde FV panel olarak Tablo 1’ üretici katalog değerleri verilen, 125 W maksimum güce sahip Schuco marka panelden iki adet kullanılmıştır. Bu panele ait üretici katalog değerleri Tablo 1’de verilmiştir. Bu iki panel seri bağlıdır ve bu şekilde, 1000W/m2 ışınım altında panellerin üreteceği maksimum güç 250 W olmaktadır. Şekil 2 ve 3’de sırasıyla FV panellerin çıkış akım-gerilim (I-V) ve güç-gerilim (P-V) eğrileri verilmiştir. Aynı zamanda şekiller üzerinde maksimum güç noktasındaki değerler verilmiştir. Tablo 1: FV panelin (Schuco S 125-SP) Standart Test Koşullarında verilen üretici katalog değerleri Parametre Değer Maksimum çıkış gücü (Pmp) Kısa devre akımı (Isc) Açık devre gerilimi (Voc) MGN’deki akım(Imp) MGN’deki gerilim (Vmp) Kv (Açık devre gerilimi sıcaklık değişim katsayısı) Ki (Kısa devre akımı sıcaklık değişim katsayısı)

125 W 7.27 A 24.0 V 18.8 V 6.65 A -0.36%/°C

200 Güç [W]

1000 W/m2

150

Pmp = 123.5 W Vmp = 38 V

100

500 W/m2

50 0

0

10

20

30

Gerilim [V]

40

1000 W/m2

6

dolayısıyla gerilimlerinin sabit olduğu kabul edilmiştir.

Vmp = 37 V Imp = 6.75 A

5 4

Vmp = 38 V Imp = 3.25 A

3

500 W/m2

2 1 0

5

10

15

20

25

30

Gerilim [V]

35

40

45

50

3. SEPIC Dönüştürücünün Analizi SEPIC (Single Ended Primary Inductance Converter) dönüştürücü, düşürücü-yükseltici tip DA-DA dönüştürücülerden biridir. Çıkış gerilimi, giriş geriliminden yüksek veya düşük olabilmektedir. Ayrıca temel düşürücü-yükseltici tip dönüştürücünün aksine çıkış gerilimi pozitiftir [7]. SEPIC dönüştürücüye ait devre şekli Şekil 4’de verilmiştir. Bu dönüştürücüde bir tane anahtarlama elemanı bulunmaktadır. Anahtarlama elemanı olarak genellikle MOSFET kullanılmaktadır. Anahtarlama elemanın (MOSFET) konumuna göre Şekil 4’teki SEPIC devresinin iki farklı eşdeğer devresi oluşmaktadır. Anahtarın açık olduğu durum için oluşan eşdeğer devre Şekil 5’de, anahtarın kapalı olduğu durum için oluşan eşdeğer devre ise Şekil 6’da verilmiştir.

Şekil 4: SEPIC dönüştürücü topolojisi.

Pmp = 250 W Vmp = 37 V

250

7

Şekil 3: Seri bağlı 2 adet FV panel P-V eğrisi.

+

Ipv

8

Akım [A]

FV panelin Matlab/Simulink ortamında hazırlanmış olan devre temelli modelin kullanılmaktadır [6]. Devre temelli model için Şekil 1’de gösterilen FV hücre eşdeğer devresi temel olarak alınmıştır. Şekil 1’deki FV hücre eşdeğer devresinden kullanılarak, FV panelin çıkış akım ifadesi Denklem (1)’de verildiği gibidir.

50

Şekil 2: Seri bağlı 2 adet FV panel I-V eğrisi.

Şekil 4’te verilen devredeki bobinler üzerinden geçen akımın değişimine bağlı olarak, SEPIC dönüştürücünün sürekli akım ve süreksiz akım olmak üzere iki farklı çalışma modu vardır. Bu çalışmada yapılan analizlerde devrenin sürekli akım modunda ve devredeki yarıiletken elemanların ideal olduğu kabul edilmiştir. Sürekli akım modunda bobin üzerinden geçen akımın sıfıra düşmediği kabul edilmektedir. Ayrıca devrenin analizinde, devrenin sürekli halde, C1 ve C2 kondansatör değerlerinin çok büyük olduğu ve

Şekil 5: Anahtar açık durumdaki eşdeğer devre. Anahtarın açık olduğu durum için Şekil 5’te verilen eşdeğer devreye ait denklemler, Kirchhoff’un gerilimler yasasına göre Denklem (2)’deki gibi elde edilmektedir. Sürekli halde, ortalama bobin gerilimleri ve ortalama kondansatör akımları sıfır olduğundan yola çıkarak Denklem (3) elde edilir. Denklem (3)’ten görüldüğü üzere C1 kondansatörü üzerindeki ortalama gerilim (Vc1), kaynak gerilimine eşittir. (4) Şekil 6: Anahtar kapalı durumdaki eşdeğer devre. Şekil 6’da verilen, anahtarın kapalı olduğu durum için eşdeğer devrede, L1 bobin gerilimi giriş gerilimine eşittir. Anahtarın açık olduğu devre için Denklem (2) yeniden düzenlendiğinde Denklem (6) elde edilir. Denklem (6)’daki ifadede, Vc1 gerilimi sabit kabul edilip, bu gerilim yerine Denklem (4)’de elde edilen Vi konduğunda Denklem (7) elde edilir. Elde edilen denklemler kullanılarak elemanlara ait akım ve gerilim dalga şekilleri Şekil 7’de verilmiştir. Sürekli halde bobin geriliminin ortalaması sıfır olacağından, Denklem (5) ve (7)’de elde ettiğimiz eşitliklerden yola çıkarak; Çıkış geriliminin (Vo), Vi ve doluluk-boşluk ayarına (D) bağlı olarak Denklem (8)’deki gibi elde edilir. Görüldüğü gibi çıkış gerilimi (), D ile kontrol edilebilmektedir. Dönüştürücü, D değerinin 0,5’ten küçük olduğu aralıkta düşürücü olarak, 0,5’ten büyük olduğu aralıkta ise yükseltici olarak çalışmaktadır.

85 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

4.1. Maksimum güç noktası izleyici (Değiştir-gözle) Bu çalışmada, gerçekleştirilmesinin kolay olması ve hızlı cevap vermesi nedeni [3] ile literatürde en çok kullanılan MGNİ yöntemi olan DeğiştirGözle algoritması kullanılmıştır. Burada denetim doluluk boşluk (D) ayarı ile yapılmaktadır.

algoritmasının MATLAB ortamında oluşturulan modeli Şekil 10’da verilmiştir.

BAŞLA

Ölçüm Vpv(n), Ipv(n)

Hesapla P(n) = Vpv(n)*Ipv(n)

Hayır

Evet P(n) > P(n-1)

Hayır

Şekil 7: SEPIC dönüştürücü elemanlara ait akım-gerilim dalga şekilleri. 4. SEPIC dönüştürücü ve Maksimum Güç Noktası İzleyici Matlab/ Simulink modeli MATLAB/Simulink ortamında oluşturulan SEPIC dönüştürücü devresi ve Değiştir-gözle MGNİ yöntemini bloğu Şekil 8’de verilmiştir.

Şekil 8: FV Panel, SEPIC dönüştürücü ve MPPT bloğundan oluşan sistemin modeli. Burada SEPIC dönüştürücü giriş kısmına iki adet seri bağlı güneş paneli modeli bağlanmıştır. MGNİ bloğunda elde edilen kontrol değişkeni D’ye göre SEPIC dönüştürücüdeki MOSFET elemanına anahtarlama sinyalleri gönderilmekte ve bu şekilde maksimum güç takibi işlemi gerçekleştirilmektedir.

86 Aralık

2015

Dref = Dref - ΔD

V(n) > V(n-1)

Hayır

Evet

Dref = Dref + ΔD

Dref = Dref + ΔD

V(n) > V(n-1)

Evet

Dref = Dref - ΔD

Güncelle Vpv(n-1)=V(n) P(n-1) = P(n) DÖN

Şekil 9: Değiştir-Gözle Algoritması akış şeması.

Bu yöntem literatürde tepe-tırmanma yöntemi olarak da geçmektedir. Değiştir-Gözle yöntemi DA-DA dönüştürücü referans değeri belirleyen bir algoritmadır. Şekil 9’daki akış şemasından görüldüğü üzere FV panelin çıkış gerilimi ve akımı ölçülerek güç hesaplanır. Daha sonra referans değeri değiştirilerek çıkış gücünün artıp azalmadığı izlenir ve buna göre referans değerin bir sonraki adımı belirlenir. Şekil 9’daki değiştir-gözle

Şekil 10: MPPT Bloğu; Değiştir-Gözle Algoritması 5. Simülasyon Sonuçları MATLAB/Simulink ortamında modelleri oluşturulmuş olan SEPIC DA-DA dönüştürücü ve maksimum güç noktası izleyici algoritması (değiştir-gözle) birlikte çalıştırılarak, farklı iki ışınım için simülasyonları gerçekleştirilmiştir. Sistemin simülasyonda bir senaryo belirlenmiştir. Şekil 11’de verilen


Şekil 11: Güneş ışınım şiddeti değişimi

Şekil 12: Panellerin doğrudan yüke bağlı olduğu durumdaki çıkış güç değişimi (a)

(b)

(c)

bu senaryoya göre; simülasyonun başlangıcında 1000W/m2 olan ışıma şiddeti simülasyonun 1. saniyesinde 500W/m2 olarak değiştirilmiş ve simülasyonun 2. saniyesinde ışıma şiddeti tekrar 1000W/m2 olarak uygulanmıştır. Şekil 3’te görüldüğü üzere, 1000W/ m2 ve 500W/m2 ışınım seviyeleri için maksimum güç noktaları sırasıyla 250W ve 123,5W olmaktadır. Şekil 12’de güneş panelleri doğrudan 10Ω’luk yüke bağlandığında, panellerden elde edilen güç eğrisi verilmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere paneller doğrudan yüke bağlandığında, panellerin verebileceği maksimum çıkış gücünün çok altında bir güç elde edilmiştir. Bu yüzden panellerin maksimum güç noktası izleyici ile birlikte çalıştırılması gerekmektedir. Şekil 13’de panellerin SEPIC dönüştürücü ve MGNİ ile birlikte çalıştırıldığı durumdaki güç, akım, gerilim değişimi ve yük tarafındaki gerilim değişimi verilmiştir. Şekil 13.a’daki güç değişiminde görüldüğü üzere, güneş panellerinden elde edilen gücün iki farklı ışınım seviyesi için 249W ve 123W olmaktadır. Bu sonuç, modeli gerçekleştirilen SEPIC dönüştürücünün her iki ışınım seviyesinde panelden yaklaşık olarak maksimum gücün çekilmiş ve yüke aktarıldığını göstermektedir. Ayrıca Şekil 13.c ve Sekil 13.d’deki gerilim değişimlerinden, SEPIC dönüştürücünün, 1000W/m2 ışınımda yükseltici, 500W/m2 ışınımda düşürücü olarak çalıştığı görülmektedir.

6. Sonuçlar Bu çalışmada, güneş panellerinden maksimum güç çekmek için değiştirgözle MGNİ yöntemi tercih edilmiş ve elde edilen gücün tamamını yük tarafına sürekli olarak aktarmak amacıyla Düşürücü/Yükseltici tip DA/DA dönüştürücü olan SEPIC dönüştürücü kullanılmıştır. SEPIC dönüştürücünün değiştir-gözle MGNİ yöntemi ile birlikte çalıştığı sistemin farklı güneş ışınımları için simülasyonları gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlarda, SEPIC dönüştürücünün 1000W/m2’lik ışınım durumunda düşürücü olarak, 500W/m2’lik ışınımda yükseltici olarak çalıştığı görülmüştür. Her iki ışınım durumunda, Şekil 3’teki P-V eğrilerinden ve Şekil 11’deki panellerin çıkış güç değişiminden görüleceği üzere güneş panelleri maksimum güç noktasında çalışmaktadır. Sonuç olarak, SEPIC DA/ DA dönüştürücü güneş panellerinin çıkış geriliminden daha yüksek ve daha düşük yükü maksimum güç noktasını izleyerek besleyebilmektedir. 7. Kaynaklar

[1] [2] [3]

[4] [5]

(d)

Şekil 13: Güneş panellerinin SEPIC dönüştürücü ve MGNİ ile birlikte çalıştığında, (a) Güneş panellerinden elde edilen gücün değişimi (b) Güneş panellerinden çekilen akımın değişimi (c) Güneş panellerinin çıkış gerilim değişimi (d) Yük tarafındaki gerilim değişimi

[6]

[7]

D. P. Hohm and M. E. Ropp, “Comparative study of maximum power point tracking algorithms,” Prog. Photovolt: Res. Appl., vol. 11, no. 1, pp. 47–62, Jan. 2003. T. Esram and P. L. Chapman, “Comparison of photovoltaic array maximum power point tracking techniques,” IEEE Trans. Energy Convers., vol. 22, no. 2, pp. 439–449, Jun. 2007. Mohammad, N., Quamruzzaman, M., Hossain, M. R. T. and Alam, M. R., “Parasitic Effects on the Performance of DC-DC SEPIC in Photovoltaic Maximum Power Point Tracking Applications,” Smart Grid and Renewable Energy, vol. 4, pp. 113-121, Feb. 2013. Chiang, S. J., Hsin-Jang Shieh, and MingChieh Chen, “Modeling and control of PV charger system with SEPIC converter,” IEEE Trans. Industrial Electronics, vol. 56, no. 11, pp. 4344-4353, Nov. 2009. Eng, V., Pinsopon, U. and Bunlaksananusorn, C. “Modeling of a sepic converter operating in continuous conduction mode, “Electrical Engineering/ Electronics, Computer, Telecommunications and Information Technology,” 2009. ECTICON 2009. 6th International Conference on. Vol. 1. IEEE, 2009. Unlu M., Camur S., Arifoglu B., “Fotovoltaik Hücrenin Tek Diyot Eşdeğer Devre Parametrelerinin Çıkarılması ve MATLAB/ Simulink Modeli,” 5.Enerji Verimliliği ve Kalitesi Sempozyumu(EVK2013), Kocaeli, Türkiye, 23-24 Mayıs 2013. Tsang, K. M., and W. L. Chan. “Fast acting regenerative DC electronic load based on a SEPIC converter,” IEEE Trans. Power Electronics, vol. 27., no.1, pp. 269-275, Jan. 2012.

87 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

Güneş Enerjisinden Elektrik Enerjisi Üretiminin Önemi Yrd. Doç. Dr. Vehbi BÖLAT, Tunçmatik A.Ş. Giriş Bu yazımızda elektrik enerjisi üretiminde, yenilenebilir enerji kaynakları içinde önemli bir yer tutan güneş enerjisinin önemine değinecek, bu amaçla kullanılan fotovoltaik sistemlerden kısaca bahsedeceğiz. Güneş dev boyutlu bir füzyon reaktörüdür. Bünyesindeki hidrojen atomlarının helyum atomuna dönüşmesi reaksiyonunun sonucunda 15 Milyon °C ısı açığa çıkar ve radyasyon şeklinde uzaya yayılır. Güneşin uzaya, her yönde sürekli yaydığı radyasyonun gücü 3.845.1026 Watt (W)’dır ve dünyamız atmosferinin dışına bu muazzam gücün sadece 1.367 W/m2 gibi küçük bir kısmı ulaşır. Bu değer radyasyon güç yoğunluğudur ve 1 m2 lik alana düşen güç miktarını göstermektedir. Bununla birlikte, birim alana düşen bu güç miktarı atmosferi geçip yeryüzüne ulaştığında azalır ve yaklaşık 1.000 W/m2 değerine iner. Bunun nedeni güneş ışığının bir kısmının atmosferi geçerken bulutlardan yansıması ve yeryüzüne ulaşamaması, bir kısmının atmosferdeki belli gaz molekülleri tarafından emilmesi ve bir kısmının da çok küçük partiküller üzerinden her yöne saçılmasıdır. Güneş enerjisinin kullanım potansiyeli çok yüksektir. Bu durum genellikle, mevcut olan nükleer ve fosil yakıt rezervlerinin içinde yer aldığı enerji

88 Aralık

2015

küpü ile açıklanır. Güneş enerjisinin büyüklüğünü vurgulamak için dünyanın yıllık elektrik enerji tüketimi de bu küp içinde yer alır. Sunulan şekilde sağ alt köşede yer alan küp yıllık dünya enerji tüketimini; sol köşede yer alan küpler ise hali hazırda çıkarılmaya ve kullanıma hazır olan uranyum, petrol, gaz ve kömür rezervlerini göstermektedir. Bu küpleri içine alan büyük küp ise bir yılda dünyaya ulaşan güneş enerjisinin miktarını sembolize etmektedir. Büyük küpün sembolize ettiği güneş enerjisi hergün, düzenli olarak dünyamıza ulaşmaktadır. Bir diğer deyişle güneş enerjisi yenilenmektedir; yenilenebilir bir enerji türüdür. Atmosferden geçerek dünya yeryüzüne ulaşan toplam güneş gücü 1.278.1012 W’tır. Bir yıl süreyle (8.760 saat) yeryüzüne gelen toplam güneş enerjisi (optik enerji) ise 1.119.1018 kWh dir. Buna karşılık tüketim açısından bakılacak olursa, dünyanın yıllık enerji tüketimi 12.5 Milyar ton petrole eşdeğer olan 1.454.1014 kWh elektrik enerjisidir. Yeryüzüne ulaşan güneş enerjisi ile dünya enerji tüketimi orantılandığında dünyaya ulaşan güneş enerjisinin, dünya enerji tüketiminin yaklaşık 8.000 katına eşit olduğu sonucu ortaya çıkar.

Özetle, yılda tükettiğimiz toplam elektrik enerjisinin yaklaşık 8.000 katını güneş dünyamıza sorunsuz göndermektedir! Sınırlı bir süre sonra rezervleri tükenecek olan enerji kaynakları yerine sınırsız olarak nitelendirilebilecek güneş enerjisinin kullanılması kaçınılmazdır. Sahra mucizesi olarak anılan ve dünya elektrik enerjisi tüketimini karşılamak için ne kadar bir alana ihtiyaç duyulduğunu gösteren harita oldukça çarpıcıdır. Olası tüm elektriksel kayıplar dikkate alınarak ve güneş panellerinin verimi yaklaşık %10 seçilerek, Sahra çölünde kurulacak 800x800 km2 lik bir güneş santralinin tüm dünya elektrik enerji ihtiyacını karşılayabileceği hesaplanmıştır. Elbette tek bir lokasyonda böyle bir santralin kurulması mantıklı değildir. İhtiyaçların hesaplandığı, yeterli güneş ışığı alan bölgelerde fotovoltaik sistemlerin kurulması ile hem enerji dağıtım sorunları ve maliyetleri azaltılacak, hem de gerek duyulması halinde güneş panellerine daha kolaylıkla müdahale edilebilecektir. Türkiye’de PV Uygulamalar Gelişmiş ülkelerde uzun yıllar önce güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde etme uygulamaları başlamıştır. Global ölçekteki güneş haritalarında güneş güç yoğunluğunun oldukça yüksek değerler aldığı ülkemizde maalesef fotovoltaik uygulamalar çok gecikmiştir. Küçük ölçeklerde kurulan fotovoltaik sistemler mevcut olmakla birlikte, ülkemizde en büyük güçteki fotovoltaik sistem Tunçmatik A.Ş firmasının güneş enerjisi ile ilgili projeler gerçekleştiren kısmı olan Powergie tarafından Konya Kızören’de kurulmuştur. Bu yapının toplam gücü 8 MWp (Megawatt peak)’tir ve her biri 1 MWp gücünde olan sekiz alt fotovoltaik sistemin paralel çalıştırılmasıyla oluşturulmuştur. Aşağıdaki fotoğraf


Tunçmatik-Powergie grubu tarafından gerçekleştirilmiş olan söz konusu güneş santralini göstermektedir. 144 dönümlük bir alana kurulan bu santral ile yılda 12 Milyon 800 bin kWh’lik bir elektrik enerjisinin üretimi öngörülmektedir. Çevreci konsepte uygun yapıda olan yeni güneş santrali yılda 6.500 ton karbondioksit (CO2) salınımını önleyecektir. Uygulama Büyük güçlerde kurulan güneş santralleri şebekeye bağlıdır ve üretilen elektrik enerjisi belli tarife değerleri (feed-in tarifesi) ile doğrudan devlete veya özel elektrik kurumlarına satılır. Şebeke ile uyumlu çalışabilmesi için fotovoltaik sistemlerin şebeke gerilimi ile aynı özelliklere sahip bir AC gerilimi üretmesi esastır. Kişi güvenliği açısından, şebeke gerilimi kesildiğinde fotovoltaik sistemin çıkış geriliminin de kesilmesi gerekir. Konut çatısına kurulabilecek ve şebekeye bağlı bir PV sistemin prensip şeması aşağıda gösterilmiştir. Nispeten küçük güçte olan böyle bir çatı üstü sistemin güneşten üreteceği elektrik enerjisinin bir kısmı evdeki elektrikli aletlerin çalıştırılmasında kullanılırken, tüketilmeyen kısım elektrik kurumuna satılır. Yapıyı, her birinde 10 adet seri bağlı güneş panelinin bulunduğu özdeş 2 adet

paralel kol oluşturmaktadır. Seri bağlı paneller PV sistemin çıkış gerilimini; paralel bağlı kollar ise PV sisteminden çekilecek akımı artırır. Güneş panellerinin ürettiği DC gerilim inverter yardımıyla AC yüklerin çalışması için ihtiyaç duyulan AC gerilime dönüştürülür. Bu gerilim etkin değer (220 V) ve frekans (50 Hz) bakımından şebeke gerilimi ile aynıdır; şebeke gerilimine tümüyle senkrondur. Feed meter güneş panelinin ürettiği ve ardından AC güce dönüştürülen, diğer bir deyişle PV sistemden çekilen toplam AC gücü; User meter ise üretilen AC gücün konutta tüketilen kısmını ölçer. İki ölçü aletinin gösterdiği güç farkı şebekeye satılan güç miktarıdır. Gösterilen şemada akü grubu yer

almamaktadır. Böyle bir durumda doğal olarak güneşin olmadığı veya yetersiz kaldığı zamanlarda ev kullanımı için ihtiyaç duyulan elektrik enerjisi şebekeden sağlanır. Sonuç Gelecek yıllarda PV sistemlerin daha yaygın olarak kullanılacağını söylemek yanlış olmaz. Bakım ihtiyacının az oluşu, çevre dostu olması, primer enerji kaynağı olan güneşten her gün düzenli olarak güneş enerjisinin dünyamıza gelmesi PV sistemlerin kullanımını cazip kılmaktadır. Artan talep ve yatırımların PV panel üretimini artırması ve panel fiyatlarını daha da aşağılara çekmesi fotovoltaik uygulamaların daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacaktır.

89 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

TÜRKİYE’DE ELEKTROMEKANİK SANAYİNİN DURUMU Erdoğan ÖKTEM, EMSAD Elektromekanik Sanayiciler Derneği, Genel Sekreteri

T

ürkiye’de elektromekanik sanayinin geldiği noktayı ve içinde bulunduğu süreci inceleyebilmek için geçmişini, bugünkü durumu ile kıyaslamak her ne kadar mantıklı gözükse de bizi yanıltıcı noktalara götürebilir. Bu nedenle, daha gerçekçi değerlere ulaşabilmek için Türk Elektromekanik sektörünü dünyadaki mevcut elektromekanik sektörü ile kıyaslamak gerekmektedir. Yukarıdaki kısa girişten sonra Türkiye Elektromekanik Sanayinde kendisine bir “YOL HARİTASI” yapmak mecburiyetindedir. Bunun yapılabilmesi için de kısaca aşağıdaki konuları, konunun içinde olan tüm ilgililer ile okuyucuların değerlendirmelerine sunulması gerekmektedir. Bize en yakın olan coğrafyadaki Avrupa ülkelerine baktığımızda, özellikle aşağıda isimleri verilen ülkelerin elektromekanik sektörünün tüm konularında uluslararası standart yapan, uygulayan ve az gelişmiş veya gelişmekte olan Ar–Ge yapamayan veya yeterli derecede yapamayan ülkelere standart ve ürün ihraç etme konularında en önde gelen konumdadırlar. Konunun ülkemiz açısından daha ayrıntılı olarak ele alınabilmesi için AB ülkelerinin Elektromekanik sektörüne yön veren kuruluşlarıyla Türkiye’nin Elektromekanik sektör ilişkisine bakmak gerekir. Avrupa’da elektrik sektörünü düzenleyebilmek birçok politika ve düzenleyici kuruluşlar (AB-Komisyonu, AB-Parlamentosu, AB-Konsül, DG ENER, ENTPR, ENVI & Transp. AB Smart Grid Teknoloji Platformu v.s.), malzeme üretici dernekleri (ESMIG, Europacable, capiel, orgalime, v.s.) ve grid operatörleri / tüketici dernekleri (Entso-e, Eurelectric, EDSO, EEGI, v.s.) gibi organizasyonlar bulunmaktadır. Avrupa elektromekanik sanayinin haklarını koruyabilmek ve Avrupa’daki

90 Aralık

2015

elektrik sektörüne yön veren kuruluşlar ile ilişkilerini daha iyi yönetebilmek için Avrupa ülkelerinde kurulmuş olan Elektromekanik Sanayi dernekleri bir araya gelerek merkezi Brüksel’de olan T&D European Association of the Electricity Transmission and Distribution Equipment and Services Industry (Avrupa Elektrik İletim ve Dağıtım Ekipman ve Hizmet Endüstrisi Birliği) kısaca “T&D Europe”u oluşturmuştur. Türkiye’de Elektromekanik Sanayiciler Derneği “EMSAD”da bu yapının üyesidir. Bu yapı, Türkiye dahil Avrupa’daki 11 ülkenin ortak kuruluşudur. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi bakımından T&D Europe’nın kısaca kuruluş yapısına ve yaptığı işlere bakmak yeterli olacaktır. Söz konusu yapıda yer alan ülkeler ve bu ülkeleri temsil kuruluşlar, Alfabetik sıraya göre, 1. AFBEL, İspanya (www.afbel.es) 2. AGORIA, Belçika (www.agoria.be) 3. ANIE Federazione, İtalya (www.anie. it) 4. ANIMEE, Portekiz (www.animee.pt) 5. EAMA, İngiltere (www.beama.org.uk) 6. EMSAD, Türkiye (www.emsad.org.tr) 7. FEDET sectie T&D, Hollanda (www. td-nederland.nl) 8. FEI Fachverband der ElektroundElektronikindustrie, Avusturya (www.feei.at) 9. GIMELEC, Fransa (www.gimelec.fr) 10. SWISSMEM, İsviçre (www. swissmem.ch) 11. ZVEI, Almanya (www.zvei.de) arıdaki yapıya potansiyel yeni üye adayları ise aşağıdaki gibidir. a. Çek Cumhuriyeti b. İrlanda c. İsveç d. Polonya e. Macaristan f. Slovenya Bu yapı; halen organizasyon içinde olan ülkelerden yaklaşık 200.000 kişiye istihdam sağlayan ve 25 Milyar

Euro satış hacmi olan bir yapıdır. Bu yapının bize göre en önemli hususu ise aşağıdaki konularda yaptıkları Ar–Ge sonuçlarının elektromekanik sanayine “Standart” olarak koymalarıdır. Ar–Ge konusunda yaptıkları çalışmaların başlıkları da aşağıdaki gibidir. *** ENERGY POLICY -- WG Energy Policy Secr. Pierre Lucas -- GRID + Steering Committee -- TF Harbours -- e-Highway 2050 Steering Committee -- TF e-Highway 2050 -- WG Smart Citiesand Energy


Efficiency (Co-leader VP2) *** INNOVATION -- WG StandardisationandIn novation projects -- WG Technical Legislation -- TF SF6 -- TF REACH -- TF Switchgear Environment Footprint -- WG Transformers -- Technical subWG Transformers -- TF Large Power Transformers -- WG Smart Gridand Microgrid (Coleader VP1) *** INDUSTRIAL POLICY -- WG Industria lLegislationand Policy -- WG Macro economic Indicators (Co-leader VP4) *** COMMUNICATION -- WG Communicationand Events

-- WG Lobbying Strategy Coordination(Co-leader VP1) -- SF6 Core Group AB ülkelerinin dâhil olduğu ve yukarıdaki yapıda çalışmalar yapan ortak birliğin; sektörde çok çok ileriye gideceği kesindir. Ancak, AB ülkelerindeki üretim maliyetlerinin özellikle işçilik ve malzeme maliyetlerinin yüksek olması, ayrıca Avrupa pazarının doyuma ulaşması ile gelişmekte ve ucuz işgücüne sahip olan Çin ve Uzak Doğu pazarına üretimlerinin büyük bir bölümünü bu bölgelere kaydırmışlardır. Bu bölgelerde yapılan üretimlerin Avrupa’ya olan uzaklıkları Lojistik maliyetlerini artırmaktadır. Dolayısıyla da bu tür üretimler Avrupa’da tüketilmek istendiği takdirde maliyetler açısından da çok cazip olmamaktadırlar. Bu durum karşısında AB ülkeleri bir tedbir olarak kendileri arasında ürün bazında üretimin cinsini ve üretim yerini kendi aralarında yani ülkeler arasında imalat yerlerinde imalat yapılacak ülkenin üretim imkânlarını dikkate alarak üretim kaydırmaları yapmak suretiyle üretimlerinin maliyetlerini en aza indirmeye çalışmaktadırlar. Bu konuda çok sayıda Ülke ve Ürün ismi verilebilir. Uluslararası marka ürünler yine kendi aralarında teknolojik alt yapılarına bağlı olarak ürünleri değişik ülkelerde üretmektedir. TÜRKİYE’NİN GELİŞMELER KARŞINDA YAPMASI GEREKENLER: Tabii ki Avrupa’da bu gelişmeler olurken dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinde de bu tür gelişmeler yine süratle olmaktadır. Türkiye olarak bizim önceliğimiz bu gelişmelerin gerisinde kalmamak ve hatta daha da ileriye gitmektir. Yerli Elektromekanik sanayinin durumuna bakarsanız, Türkiye’de şu anda Yüksek ve Çok Yüksek Gerilim Kesicileri, Gaz İzoleli Trafo Merkezleri ( ), Yenilenebilir Enerji Ürünleri (Hidrolik, Rüzgâr, Güneş, Jeotermal, Biyokütle vb.) teçhizatların bazı kısımları hariç, Enerjinin üretiminden son kullanım noktasına kadar kullanılan sektördeki tüm malzemeler uluslararası standartlarda üretilmektedir.

Sektörün bazı konularında ise üretim fazlalıkları bulunmaktadır. Bu durumda bize göre sanayiciler ile yasa ve yasalara dayalı organizasyon yapıcılarının konuları yeterince incelemediklerini veya koordinasyonsuz çalıştıklarını göstermektedir. Burada ivedilikle yapılması gereken iş ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Başkanlığında ilgili Bakanlıklar ve kuruluşların katılımlarıyla bu konularda nelerin nasıl yapılabileceği konusunda ilgili tüm kurum, kuruluş ve özel sektör ile STK’lardan yazılı görüşlerini toplamak olmalıdır. Daha sonra da bu görüşlerin özetlerini çıkartarak daraltılmış ama yetkili ve uzman kişilerin katılımıyla en kısa sürede sonuç alıcı uygulanabilir öncelik olarak da her yönü ile üretim planlamasının yapılmasına ilişkin kararların alınabileceği “Çalıştay” veya “Arama Konferansı” yaparak sektöre yön vermek olmalıdır. Sektörün şu andaki resmine bakarsak, mevcut durum şu şekildedir. Halen sektör içinde olan fazladan sermaye birikimine sahip firma/firmalar fizibilite yapmadan daha fazla ciro yapacağı noktasından hareketle kendi uzmanlık konusunun dışında yatırıma başlamaktadır. Bu tür yatırımlar piyasanın küçülmesine sonucunda da standart dışı üretimlere doğru üreticileri götürmektedir. Ayrıca daha küçük kapasitedeki firmaların da kapanmasına yol açmaktadırlar. Bu uygulama sonucunda her sektörde belli sayıda uzman personel bulunmakta olduğundan firmaların birbirlerinden personel transferine yol açmaktadır. Hal böyle olunca da ortaya çıkan durum istenen ve hedeflenen bir durum olmaktan çıkmakta ve sektöre darbe vurmaktadır. TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Dağıtım Şirketlerinin (21 ad.) 12.7 milyar dolar karşılığında özelleştirildiğini ve bu özelleştirmeden iş alan firmaların 2015 yılı itibariyle yapacakları “İdame ve Yenileme” yatırımlarının sürekli olarak değiştirilmesi sonucunda ise toplam bütçe değerine ulaşabilme imkanı olamamıştır. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu ise Elektromekanik sektörüne soluk aldıracak ve ufkunu

91 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

açacak bir çalışmanın başlatılması gerekmektedir. Bize göre hiç vakit kaybetmeden yapılması gereken husus ise EPDK’nun gelecek 5 yıllık “Yatırım Bütçelerini” onaylayacak olması dolayısıyla, “Yatırım Programlarına Esas Olan Uygulama Projelerinin” “metrajları” ile birlikte onanmasıdır. Böylece, 21 Dağıtım Bölgesinde aynı üründen 5 yıllık kullanım miktarı tespit edilebilecektir. Miktarı ve kullanım yılları belli olacak ürünler için sanayici öncelikle sayıya bağlı olarak, kapasite genişlemesi, teknoloji gelişmesi, Ar – Ge ve İnovasyon çalışmaları için yeni yatırımları yapacaktır. Böylece; Dağıtım şirketlerinin kullanacağı miktarların dışında diğer Kamu ve Özel Türkiye’de pazar büyüklüğü belli olan ürünler için ayrıca yurt dışı pazarları da araştırılmak suretiyle, “Katma Değeri Yüksek” ve “Dünya Markası Ürünlerin” yapabilmesinin de yolu açılmış olacaktır. Bu karar sektör için devrim niteliğinde olacaktır. Buraya kadar kısaca sektörün üretim kısmına baktık, oysaki diğer büyük bir sorun Teknik personel yani “Uzman Personel”in (Mavi ve Beyaz Yakalı) çok az sayıda olmasıdır. Bunun için “Üniversite/ Sanayi” işbirliği her platformda dile getirilmekte uygulamada ise sonuç alınamamaktadır. Konu ile ilgili olarak Yüksek Öğretim Kurumuna Derneğimizce yapılan yazılı müracaatlarda ise kendilerinin 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 18/b-5 maddesi uyarınca bu konuda bir aktivite yapamayacaklarını buna mukabil teknik eğitim veren Fakültelere doğrudan müracaat edilmesini önermektedirler. Hemen her kurum kendilerine yine kendileri ilgili bir sorun iletildiğinde bu soruna çözüm aramak yerine kendi üzerlerinden sorunu nasıl atacaklarını araştırmakta, bulmakta ve uygulamaya da koymaktadırlar. Konu buraya gelmişken yapılması gereken işlerin başında Tıp eğitiminde olduğu gibi yani mezun olduktan sonra “Tıp’da Uzmanlık Sınavı” (TUS) varsa aynı model Mühendislik eğitimi almış olanlara da uygulanmalıdır. Şu anda bu eğitimi almış olan öğrencilerin büyük bir bölümü işverenler

92 Aralık

2015

tarafından yetersiz görülmektedir. Burada kusur öğrencilerden ziyade teknik eğitim veren Türkiye’de 2015 yılı itibariyle 190 üniversite vardır. Bunlardan 114’ü devlet üniversitesi, 76’sı vakıf üniversitesidir. Üniversite ve Fakültelerin öğretim görevlilerinin yetenek ve uzmanlıkları dahil kendilerini ve eğitim müfredatlarını sorgulamaları gerekmektedir. Konunun başına dönersek, bu Üniversitelerin açılmasına izin veren Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK)ünde kendisini temelden sorgulamalı ve 10 cu Kalkınma Planında Yüksek Öğretim konusundaki öngörülen ve uygulanması istenilen konuları vakit geçirmeden uygulamaya koymalıdırlar. Bu konuya diğer bakış açısı da Türkiye’de “Uluslararası Müşavir ve Mühendislik Firmalarının” sayısının artırılması ve bu kuruluşlarda Üniversitelerden ve İlgili Fakültelerden gelen Beyaz ve Mavi yakalı personellerin her yönü ile uluslararası hizmet üretecek şekilde hizmet içi uygulamalı ve teorik eğitim verilmesi suretiyle bilgilerini istenen ve gereken seviyeye getirmeleri şarttır. Böylece de “Bilgi Toplumu” olmanın hiç değilse bu sektörde önünün açılması imkanı bulunmaktadır. Bu konuda; halen Ekonomi Bakanlığı bünyesinde bulunan “Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü” hizmetleri kapsamında yurt dışında yapılan “Müşavirlik, Mühendislik Hizmetleri” daha da geliştirilerek ileri seviyede organize edilmelidir. Bu konuda belli bir süre için Devlet politikası olarak şu şekilde bir yol izlenebilir. Dünya’da uluslararası çıkartılmış “Fizibilite, Avan ve Uygulama Projeleri” ihalelerine Türkiye Hükümetinin sübvanse edeceği şekilde verilecek teklifler ile ihaleler kazanılabilir. Ancak, bu noktaya gelmeden önce en az iki sene boyunca tüm mühendislik disiplinlerini bünyesinde toplayan başlangıç için her yıl en az % 50 oranında artacak şekilde ve en az 50 ad. Müşavir, Mühendislik firmaları ile yola çıkmak gerekir. Bu firmaların; önce Türkiye’deki bu tür ihalelerde başarılı oldukları ispatlanmalıdır. Ayrıca, gerekiyorsa ihale kapsamındaki işin teknolojisine dayalı olarak yabancı

firmalarla “ORTAK GİRİŞİM” de kurarak bu tür işleri almalarına imkân sağlanmalıdır. Bu şekildeki organizasyon sonucunda; Üniversitelerden çok ve çeşitli nedenlerle gerekli ve yeterli derecede eğitim alamadıkları için uzmanlaşamayan Mühendis ile Teknisyenlerin doğrudan işin içinde yetiştirilmesi daha doğru ve kısa sürede olabilme şansı olacaktır. Bu yapı ile uluslararası Mühendislik hizmetlerini yapabilme şansını yakalayabilecek olan bu kuruluşlar, projelerinde uluslararası ve ulusal standartlara göre üretilmiş yerli ürünleri kapsayacak teknik şartnameleri kullanacaklardır. Bu ürünler bu anlayış içinde uluslararası ihaleler de yansıyacak dolayısıyla ihracatımız da artacaktır. Bu tespitlerden sonra, bize göre sağlıklı çıkış yolunun aşağıdaki olabileceği düşünülmelidir. Türkiye’nin sanayi sektöründe önündeki tek çıkış noktası, bilgili ve yetenekli teknik personel yetiştirmektir. Bu personellerin Ar – Ge ile İnovasyon hizmetlerini uluslararası boyuta getirecek şekilde eğitilmelerinin yapılması gerekmektedir. Bu konuda en iyi örnekler Çin, Hindistan, Kore, Japonya ve Filipin, vb devletlerdir. Bu ülkelerin yetiştirdiği mühendislerin tamamı dünyanın bütün ülkelerinde sorunsuz iş bulma imkânına sahiptirler. Ülkemiz için maalesef bunları söyleme imkânına sahip değiliz. Bu nedenle de Türkiye en kısa sürede “BİLGİ TOPLUMU” olma yönünde programlar yaparak uygulamaya koymalıdır. Burada öngörülen noktaya geldiğimizde hem ihracatımız artacak hem de “Katma Değeri Yüksek Ürünler” üretecek ve “Marka Ürünler” yapabileceğiz. Bize göre Türkiye elektromekanik sektöründe en az 4 ürünü “DÜNYA MARKASI” haline getirmesi de kaçınılmaz ilk koşullardan biridir. Bu yazıdan amaç yalnız sorunları söylemek değil sorunların çözümü için de öneriler sunmaktır. Yapacağımız önerilerin ilgililer tarafından uygun görülmemesi halinde ise kendileri yeni çözüm önerini tüm ilgililere sunarak en kısa sürede uygulamaya koymalıdırlar.


Türkiye’de Elektromekanik Sektörünün “YOL HARİTASI” için öncelikle yapılması gerekenler; 1-Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yukarda da ifade edildiği üzere koordinatör Bakanlık olarak yalnızca bu konuları değerlendirmelidir. Daha sonra da ilgili birimleri karar alıcı ve yönlendirici duruma getirerek sektörün tüm sorunlarını ve çözümlerini dünyadaki üretimler ile Ar–Ge’leri ve İnovasyon yapabilme koşullarını da dikkate alarak mevcut tespitlerinin dışında Elektromekanik Sanayisi için “Uygulanabilir” yeni çözümler üretmelidir. 2-İleri teknolojideki ürünlerin fiyatları da teknolojileri gereği eşdeğer ürünlere nazaran daha pahalı olacaktır. Maliye Bakanlığı özellikle “Kamu Alımlarında” basitleştirilmiş, bu tür ürünlerin satın almalarında uygulama yapacak Bürokratın Müfettiş korkusundan dolayı bu yönde, yani ileri teknolojideki ürünü eşdeğerine nazaran daha yüksek fiyatla alması yönünde bir işlem yapması mümkün görülmemektedir. Ancak, bu tip ürünlerin fiyatları rakiplerine nazaran daha fazla fiyatı olan ileri teknolojideki, kalitedeki ve standartlara uygun yani “Toplam Sahip Olma Maliyeti Yüksek Olan” ürünlerin satın alınması için mevzuat düzenlemesi yapması gerekmektedir. Özellikle Kamu alımlarında 4734 sayılı yasaya dayalı olarak yapılmış olan mevcut düzenleme uygulanabilirliği çok açık şekilde olmadığı için karar vericiler tarafından yanlış anlaşılma ve değerlendirilme korkusu dolayısıyla uygulamaya konulamamaktadır. Bu nedenle de ileri teknolojideki ürünlerin satın alınması mümkün olmamaktadır. Bu durum da gelişmenin önünde büyük bir

engeldir. Bunun sonucunda da “İleri Teknoloji Transferi” kolayca yapılamamaktadır. 3-Türkiye’nin İthalatına yön veren Ekonomi Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı “Liberal Ekonomi” ifadesinin arkasında durdukları kadar “Yerli Sanayicinin” haklarının korunması konusunda da arkasında durmaları gerekmektedir. Burada en kritik durum, yapılan ithalatta Türkiye’nin veya ilgili sektörün bu ithalata ihtiyacının olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Bunun için de Ekonomi Bakanlığının İthalat ve İhracat başta olmak üzere bütün birimlerinde özellikle teknik personel istihdam edilerek bu personellerin uzmanlık alanlarına göre yeniden eğitilerek uzmanlaştırması ve yapılacak ithalatların Bakanlıkların yatırım programları ile 10 uncu Kalkınma Programı ve Özel Sektör yatırımları ile örtüştürülmesi şarttır. Bu yapılamıyorsa konusunda ilgili uzman Kamu ile özel sektör ve STK’lar gibi kuruluşundan yazılı görüş ve bilgi almalıdır. Diğer taraftan da Türkiye “İthalata Dayalı İhracat” modelinden en kısa sürede vazgeçmelidir. Bunun için en doğru yol ülkemizdeki KOBİ niteliğindeki firmaların her koşulda mevcut yönlendirme ve teşviklerin dışında da yeni modeller ile desteklenmesi olmalıdır. Türkiye içinde bulunduğumuz süreçte yeterli derecede Ar – Ge ve İnovasyon anlayışına ve bütçesine sahip olamadığı için, yurt dışında KOBİ niteliğinde olup da ileri teknolojide ürün yapan firmaların satın alınması bir “Devlet Politikası” haline getirilmelidir. Bu anlayışın ayrıca, tüm sektörlere de uygulanabilme yolunun da açılmalıdır. 4-Türkiye şu anda özellikle Avrupa üzerinde gelen ve (CE) işareti taşıyan standart dışı ürünlerin “Cenneti” halindedir. Bu durumun engellenmesi için iyi niyetle yapılan mevcut çalışmalar ve kapasiteler yeterli değildir. Bu durumun kısa vadede çözümü

ve uzun vadede düzeltilmesi için bu günden başlayarak, Çin ve Uzak doğudan gelen ürünler yalnızca “İhtisas Gümrüklerinden” ithal edilebilmelidir. Hiç değilse bir denetleme mekanizması ürün piyasaya sürülmeden işin başında kurulmuş olur. Ürün piyasaya girdikten sonra standart dışı olduğunun tespiti halinde toplattırılması ve hatta denetlemesi bile imkânsız hale gelmektedir. Satın alma gücü olmayan bir toplumda “Piyasa Gözetim ve Denetimini” halka yaptıramazsınız. Bu nedenle ithalat izni verirken mutlaka ilgili kurumlarla birlikte ön araştırma yapılması şarttır. 5- İthalata bağlı enerji üretiminden ivedilikle kurtulmak için hiç vakit kaybetmeden “Yenilenebilir Enerji Ekipmanlarının” Türkiye’de yapılabilirliği araştırılmalı, mevcut araştırmalar ve öneriler ile halen bu konuda yapılan üretimler daha da ileriye taşınarak değerlendirilmelidir ve ayrıca bu konuda yapılan yayınlar araştırmalar da dikkate alınmalıdır. Ayrıca özel sektör yatırımları için olsa bile EPDK bu konudaki lisansları verirken yapılacak ithalatlar için belli %’leri içerecek şekilde (en az % 50) offset şartı getirilmelidir. EPDK’nun vermiş olduğu lisanslara dayalı olarak Yenilenebilir enerji ekipmanları ile Enterkonnekte şebekeye yaklaşık olarak 33.000 MW güç katılmış, bunun karşılığında da yaklaşık olarak 40 milyar dolarlık harcama yapılmıştır. Bu kadar büyük yatırımın yerli sanayimize aktarmak için gerekli mevzuat düzenlemeleri vakit geçirmeden yapılmalıdır. Burada konu oldukça kapsamlı incelenmeye çalışılmıştır. Yukarıda önerilenlerin tüm ilgili kurumlar nezdinde gereklerinin yapılmasından sonra bize göre bu sektöre yön verecek araştırmaların yapılması ile uluslararası eşdeğer kurumlar ile oluşturulacak kalıcı ve kesin çözümleri saptayıp, uygulamaya da koymalıyız.

93 Aralık

2015


MAKALE

www.elektrikdergisi.com

Yol aydınlatmalarında iklim değişimi Alper Çelebi ABB Alçak Gerilim Ürünleri DIN Rayı Ürünleri Ürün Müdürü

E

lektrik tüketimi ve küresel emisyonlar açısından, dünya geceleri ışık kirliliği ve parlaklıktan uyuyamıyor gibi görünmektedir. Güneş batarken her gün tahmini olarak 304 milyon sokak lambası devreye girmekte ve 2025 yılına kadar beklenen 48 milyon ilave lamba ile alarm çanları çalmaktadır. Günümüzde aydınlatma sebebiyle her yıl üretilen CO2 emisyonlarının yaklaşık yüzde 6’sı, hemen hemen 2 milyar ton sera gazı üretilmektedir. İklim Grubu (düşük karbon geleceği için çalışan uluslararası bir organizasyon), bu eğilimi durdurmak için son zamanlarda LED sokak aydınlatmalarının dünya çapında yaygınlaşması için teknik olmayan engelleri özetleyen bir rapor yayınladı. Belediyelerin dönüşüm için yeterli bütçeye sahip olmaması, aydınlatma ağlarının karmaşık yapısı ve yeni kurulan sistemlerde kullanılan LED aydınlatmalar ile yaşanan güvensizliğe sebep olan deneyimleri bu engeller arasında sayabiliriz. Birçok engel siyasi yollarla çözülebilir iken, ABB LED aydınlatmaları yıldırımlar veya şebekedeki diğer güç dalgalanmalarının zararlı etkilerinden koruyan düşük maliyetli kompakt bir parafudur ile güvenilirlik sorunlarını çözmek için önemli bir katkı yaptı. Çift koruma elemanına sahip parafudur sokak lambasının enerjisi beslemesine bağlanarak, istenmeyen ani gerilim darbelerini toprağa deşarj ederek LED devresine zarar vermesini engeller. İki koruma elemanından biri ömrünün sonuna ulaşır ulaşmaz, diğeri devreye girer ve operatör için koruma cihazının yakın zamanda değişmesi gerektiğini gösterge üzerinden gösterir. Parafudur yenilemek hızlı ve kolaydır, servis sürekliliği sağlayan bağlantı şemasına uyulduğu taktirde teknisyenin elektriği kesmesine bile gerek yoktur. Güvenilirliği arttırmasının

94 Aralık

2015

yanında, parafudurun yanında hareket algılayıcılar ve fotosel şalterlerle birlikte de kullanılabilir. Böylece aydınlık seviyesi ve ışık ihtiyacına göre otomatik olarak aydınlatma devreye girerek enerji tüketimi yönetimi yapılmış olur. Büyüyen bir kentleşmiş dünya nüfusuna rağmen, sokak aydınlatmalarının dönüşümü ile karbon emisyonları teknik olmayan

engellerin kaldırılması ile azalmaya başlayacaktır. İklim Grubu’nun raporuna göre dünya LED aydınlatma geçişini sağlarsa, küresel olarak her yıl İspanya ve Birleşik Krallık’ın toplam yıllık emisyonlarına eşdeğer olan 735 milyon ton’luk CO2 emisyonu tasarrufu sağlanması mümkündür(1). 1.

http://www.se4all.org/ energyefficiencyplatform/lighting/


Özel Bölüm Kaliteli ve Kesintisiz Enerji •

ARTRONIC

ESİS POWER

ENEL

NETES MÜHENDİSLİK

HİLKAR

TEST TÜM

ABB

EPC ENERJİ

SOCOMEC

EATON ELEKTRİK

INFORM

PİLZ

95 Aralık

2015


KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

ARTronic

UPS’te Verimlilik Her Geçen Gün Önem Kazanıyor ARTronic, Türkiye’de birçok sektörün lider kuruluşunun veri merkezinden UPS sistemlerine, iklimlendirmelerinden solar sistemlerine kadar ihtiyacı olan tüm çözümleri sunuyor.

96 Aralık

2015

H

er geçen gün artan talebe karşılık aynı hızda gelişemeyen enerji altyapısı, özellikle kritik yüklerimizi yedeklemek için UPS kullanımı ihtiyacını her geçen gün artırmaktadır. Burada kritik yük dediğimiz noktada aklınıza büyük fabrikalar veya en az 300 kabinlik veri merkezleri canlanmasın. Bir veri merkezinde olabilecek bir kesinti sonucu yaşanacak kayıp ile bilgisayarınızda hazırladığınız bir raporun kesinti sonucu silinmesi arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü kaybedilen aslında aynıdır, zaman! UPS’ler bu noktada aslında sadece enerji yedeklemesi sağlamıyor, zamanınızı ve iş gücünüzü de koruyor. Zaman ve iş gücünden bahsettiğimiz bir konuda aslında konuşulması gereken tek bir nokta kalıyor; sahip olma maliyeti ve yatırımlarımızın kısa-orta-uzun vadede bizlere olan ekonomik katma değeri. Sektöründe 20. Yılını tamamlamış ARTronic hizmet güvencesi ile kamu ve özel sektörde yer alan dev sanayi tesislerine, hastanelere, önde gelen bankalara ve veri merkezlerine ulaşan yüksek teknoloji ürünü Huawei UPS’ler ile 1 kVA’dan 3200 kVA’ya kadar geniş

bir yelpazede seçenekler sunuyor. Yıldırım düşmesi, tozlu ve nemli ortamlarda kullanım gibi ihtimaller de düşünülerek üretilen, 1400’ü aşkın zorlu testlerden geçirilen Huawei UPS’ler, ARTronic’in kesintisiz güç kaynakları konusunda 20 yıllık tecrübesi, Türkiye’nin dört bir köşesine ulaşan geniş ve yetkin servis ağı, 7/24 teknik destek hattı ile güven veriyor.

“Modüler Mimari ile Daha Yüksek Verim” Bu noktada özellikle sektörde her geçen gün daha iyi anlaşılmaya ve daha çok talep görmeye başlayan, gelecek on sene içerisinde aslında UPS mimarisinin temelini oluşturacak olan modüler yapıdan söz etmek gerekiyor. Bu noktada akıllara şu soru gelecektir, modüler mimari neden bu kadar önemli? Bir işletmenin UPS kullanımı ile ilgili olarak iki farklı süreç söz konusudur, bunlar; • Sahip olma maliyeti • Bakım ve işletme maliyeti Bu konuda ayrıntıya girmeden önce modüler mimari ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekir. Modüler mimaride belirli bir değerde güç


modülümüz (örneğin 40kW) ve bu modüllerden belirli bir sayıda ekleyerek güç arttırılabilen bir gövde bulunmaktadır. Örnekle; 200kW bir gövde içerisinde, her biri 40kW değerinde 5 adet modül eklenebilecek yuva bulunmaktadır. Bu gövde içerisindeki modülleri enerji ihtiyacınıza ve bağlı olan yükünüze göre isterseniz yedekli olarak kullanabilirsiniz ki bu mimariye N+X adını veriyoruz. Yine örneklersek; 200kW gövde içerisindeki 5 modülü N+1 olarak konfigüre ettiğimizde, 160kW çıkış gücümüz ve toplamda 160kW gücü sağlayan modüllerden birinde oluşacak bir arıza durumunda yükü kesintisiz olarak üzerine alacak 1 adet yedek modülümüz bulunmaktadır. Bu noktada modüler yapı, yukarıda bahsedilen sahip olma maliyetlerini ciddi anlamda düşürmektedir. Klasik mimaride, yukarıda verilen 160kW örneğindeki gibi bir durumda yedekli çalışacak bir sistem çözümü isteniyor olsaydı, aynı cihazdan iki adet alıp paralel çalıştırmaktan başka seçenek olmayacaktı. Bu da ciddi bir sahip olma maliyetinin sonrasında ayrıca işletme maliyetlerini de etkileyecekti. Biz bu noktayı kısaca “verimlilik hesaplaması” olarak açıklayabiliriz. Buna göre; 10 yıllık bir kullanım sürecinde UPS’in içinden geçen elektrik kesinlikle cihazdan çok daha yüksek maliyetle olacaktır. Verimlilik burada hem sahip olma hem de işletme maliyetlerimizi etkileyecek en önemli noktadır. Bir örnekle açıklamak gerekirse; verim değeri %94 ve %96 olan iki adet %80 yükte çalışan 200 kVA UPS’i karşılaştırdığımızda, sadece %2 verim farkından bile 1 yılda yaklaşık 4000 $ maliyet tasarrufu sağlanmaktadır, bu uzun vadede sahip olma maliyetlerimizi çok ciddi anlamda etkiler.

“Modüler Tasarım ile Daha Hızlı Servis ve Bakım Kolaylığı”

Peki, bu noktada modüler mimari nasıl bir pozitif bir katkı sağlamaktadır? Aslında en önemlisi UPS’e bağlı olan yük mertebesinde, ileride oluşabilecek güç ihtiyacında sadece modül ilave ederek güç artırımına gidebilirsiniz. Klasik mimariden farklı olarak, 10 sene sonra çıkacağınız güçler için şimdiden büyük UPS yatırımı yapmak zorunda kalmazsınız. Bu hem ilk alım maliyetlerinize pozitif katkı sağlamakta, biraz önce bahsedilen verimlilik değerlerinden ciddi bir maliyet tasarrufu olarak geri dönmektedir. Modüler yapının sağladığı bir diğer kolaylık ise akıllı uyku teknolojisi ve eş yaşlandırma özelliğidir. Bir örnek ile açıklayacak olursak, bir işletmede 4 adet modül ile 160kW güç mevcut olsun ve mesai sonunda işletmede UPS’e bağlı yük değeri 30kW’a düşsün. Bu durumda modüler sistem geriye kalan 3 modülü uyku moduna alarak ihtiyacınız olan gücü sadece 1 adet 40kW modül üzerinden karşılıyor ve bu uygulamayı belirli periyotlarla her modülü sıra ile kullanarak gerçekleştirdiğinden, her modülün eş yaşlanmasını sağlıyor. Yani hem verimlilik değeri %96 seviyesinde kalıyor hem de kullandığınız UPS sisteminiz uzun yıllar hizmet ediyor.

Bakım en kritik noktalardan biri diyebiliriz. Doğru kurulmuş bir altyapı ile birlikte işletmenin karakteristiğine uygun, doğru UPS seçimi bakım sırasında yaşanabilecek olumsuzlukları minimuma indirger. Modüler sistemin burada en önemli pozitif katkısı, N+X olarak konfigüre edilebilmesi sayesinde bakım esnasında bir modül sökülse bile bağlı bulunan sistemin bundan etkilenmemesidir. Bunun dışında N+1 olarak konfigüre edilmiş bir sistem düşünelim. Burada herhangi bir güç modülünde oluşan arıza sonucu teknik servis müdahale edene kadar aslında sistem hiç etkilenmeden çalışmaya devam edecektir, çünkü zaten bir adet yedek modül bulunmaktadır. Teknik servis tarafından sahada yapılacak müdahale sadece arızalı modülün değiştirilip yerine ikame modül koyarak sistemin devamlılığını sağlamak olacaktır. Bu noktada klasik sistemlerde karşılaşılan bakım esnasında cihazın devre dışı bırakılarak şebekenin bağlı olan yüke direk aktarılması ve bu esnada yaşanacak kesinti, dalgalanma gibi olumsuzluklar yaşanmayacaktır.

“Veri Merkezlerinden Ağır Sanayiye Kadar Her Alanda Çözüm” Eskiden modüler mimari denildiği zaman sadece IT sektörü, veri merkezleri akla gelmekteydi. Günümüzde ise modüler sistemler; işletme ve sahip olma maliyetleri skalasında klasik sistemlere göre getirdiği pozitif katkısı, sadece yarım metrekare bir alan içerisinde 320kW güç sağlayabilmesi ve geniş giriş

97 Aralık

2015


gerilim aralığı sayesinde akü kullanımını minimuma indiriyor olması gibi bir çok ayrıcalıklı özellikleri ile sanayide de çok ciddi anlamda kullanım alanı sağlamaktadır. Kritik yüklerde yedekli mimarinin getirdiği kolaylık sayesinde verimlilik her zaman en üst seviyede tutularak amortisman süreleri minimuma indirgenmektedir. Modüler cihazlarda kullanılan reçine kaplı kartlar, zorlu ortam koşullarında bile cihazınızın sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlamakta, sizlere kesintisiz hizmet sağlamaktadır. ARTronic, hizmet güvencesi ile kamu ve özel sektörde yer alan dev sanayi tesislerinden hastanelere, önde gelen bankalardan veri merkezlerine kadar ulaşan ileri teknoloji ürünü Huawei UPS’ler ile 0,5 m²’de 320 kW güç yoğunluğu sağlarken, 1 kVA’dan 3200 kVA’ya kadar geniş bir yelpazede seçenekler sunuyor. Huawei UPS serileri, çok kısa sürede Tübitak, British Telecom, Halk Bankası, Finansbank, Yıldız Teknik Üniversitesi HPC, İstanbul Üniversitesi AÜZEF, Galatasaray Üniversitesi, Osmanlı Arşivleri, Kanaltürk, Borçelik ve Tüpraş, ALSTOM, Aisin Otomotiv, Ayvaz gibi birçok sektöründe lider kuruluşun uygulama referansını listesine ekledi.

“Yönetim ve Kontrol” Yönetemediğimiz bir sisteme asla tam anlamıyla sahip olamayız. Bu noktada modüler sistemlerin bize getirdiği iki büyük avantaj var. Bunlardan biri, UPS gövdesinde hot-swap (yük altında değiştirilebilir) iki adet kontrol kartı bulunmaktadır. Bu sayede kontrol kartları yedekli çalışarak birinde oluşacak bir arıza sonucunda diğeri tüm yükü üzerine alarak kesintisiz bir şekilde yönetimin devamını sağlamakta,

98 Aralık

2015

hem de yük altında değişime olanak sağlayarak arızaya müdahale süresini minimuma indirgemektedir. Huawei modüler UPS sistemlerinde bütün yönetim ve kontrol kartları opsiyonel değil standart olarak sunulmaktadır, çünkü yukarıda belirtildiği üzere yönetilemeyen bir sisteme asla tam anlamıyla sahip olamazsınız.

“Huawei’nin Global IT Gücü ve Veri Merkezi Çözümleri” “2013 Huawei En Hızlı Büyüyen Distribütör” ve “2014 Huawei Yılın En İyi Distribütörü” ödülü sahibi ve sektöründe 20. Yılını tamamlamış ARTronic, gerçekleştirdiği veri merkezi projelerinde sadece UPS ile ilgili çözüm sunmakla kalmıyor, projenin karakteristiğine göre Huawei ile komple çözüm sağlayabiliyor. ARTronic’in Veri Merkezi, UPS, İklimlendirme ve Solar Çözümleri Yetkili Distribütörü olduğu Huawei, 50 milyar dolara varan yıllık cirosu ile global bir IT şirketidir. Dünya üzerinde 150 binden fazla çalışanı vardır ve çalışanlarının 70.000’i AR-GE (Araştırma & Geliştirme) alanında çalışmaktadır. Huawei, Türkiye’de dahil olmak üzere, çeşitli ülkelerde toplam 20 AR-GE enstitüsüne sahiptir ve bir veri merkezinin ihtiyacı olan server, storage, switch, UPS, soğutma sistemlerinden, dış mekan konteyner ve modüler veri merkezine kadar her alanında tek marka altında komple çözüm sağlayabilmektedir. ARTronic, 7/24 kesintisiz hizmet, yerinde tespit, onarım ve çözüm, bünyesinde bulunan test labaratuvarı, yeterli sayıda mühendis, tekniker ve teknisyen barındırma gibi bir çok koşulu düzenli olarak yerine getirdiği düzenli olarak denetlenerek, Huawei’nin servis alanında en üst düzey yetkisi olan “5 yıldız Servis Hizmet Ortağı” olarak sertifikalandırılmıştır.

ARTronic Hakkında:

Sektörde 20. Yılını tamamlamış ARTronic, Huawei ve AEG Power Solutions gibi distribütörü olduğu dünya teknoloji devi markalar ile Türkiye’de finastan kamuya, uluslararası havameydanlarından rafinerilere kadar bir çok sektörün lider kuruluşlarının veri merkezlerinden UPS sistemlerine, iklimlendirmeden solar sistemlere kadar ihtiyacı olan tüm çözümleri sunmaktadır. Türkiye’de 51, dünya genelinde ise 46 ülkede Bölge Teknik Servis Merkezi ile satış sonrası teknik servis ve bakım hizmetlerini 7/24 yerine getirmektedir.


KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

ESİS POWER

ESİSPOWER Mobil 800 kVA UPS Sistemini Teslim Etti Türk mühendislerinin başarısının kanıtladığı ESİSPOWER Mobil kVa UPS sistemi aynı zamanda güvenliği de ön planda tutarak zorlu koşullar altında başarıyla görev yapıyor.

Mobil 800 kVA UPS sisteminin jeneratörlere göre üstünlükleri arasında şunlar yer almaktadır; • Yakıt ikmali gerekmeden sürekli ve yüzde 0 ile yüzde 100 yük arasında sorunsuz çalışabilme özelliği, • Periyodik bakım masrafının olmaması, satın alma maliyetinin düşüklüğü ve yüksek verimi ile düşük işletme masraflarının oluşu, • Temiz hava gereksinimi olmayıp kapalı mekânlarda sessiz çalışabilme özelliği, • Elektronik yapıya sahip olması bakımında çıkış gerilim ve frekanslarının sabitliği ve sürekli temiz gerilim sağlaması.

E

SISPOWER Mobil 800 kVA UPS sistemi Türkmenbaşı Limanı’nda bulunan gemileri beslemek üzere 800 kVA gücünde 380 V 50 Hz şebeke girişli ve 440 V 60/50 Hz çıkışlı özelliklere sahip olarak konteyner içinde teslim edildi. Türkiye’nin güç elektroniği sektöründe lider şirketlerinden ESISPOWER Türkmenistan Türkmenbaşı Limanı’nda kullanılmak üzere taşınabilir Mobil 800 kVA UPS sistemini tarihinde teslim etti. 2000 yılında güç sistemlerini tasarlamak, üretmek, satış ve satış sonrası servis hizmetlerini vermek amacıyla İstanbul’da kurulan ESISPOWER Mobil 800 kVA UPS sistemi ile Türkiye’de bu ürünü üreten 2. firma olma özelliğini taşıyor. Güç elektroniği konusunda ülkemiz ihracatında önemli bir yere sahip olan ESISPOWER Mobil 800 kVA UPS sistemi ile Türk mühendisinin başarısını yurt dışında da kanıtlamış oldu. ESISPOWER Mobil 800 kVA UPS sistemi Türkmenbaşı Limanı’nda bulunan gemileri beslemek üzere 800 kVA gücünde 380 V 50 Hz şebeke girişli ve 440 V 60/50 Hz çıkışlı özelliklere sahip olarak konteyner içinde teslim edildi. Mobil 800 kVA UPS sistemi izolasyonlu konteyner, 800 kVA UPS, giriş ve çıkış panosu ve 4 adet klimadan oluşmakta. Mobil 800 kVA UPS sistemi paralellenerek yüksek güçlere de çıkma imkânına sahip. Güvenliğin ön planda tutulduğu Mobil 800

kVA UPS sistemi zorlu koşullar altında başarı ile görev yapmakta. Mobil 800 kVA UPS sitemi ile ilgili ESISPOWER Satış Müdürü Mustafa BIYIK şunları söyledi; “Mobil 800 kVA UPS sistemi ürünümüzün özellikleri arasında şunlar yer almaktadır; PFC girişli olan cihaz şebekeden reaktif güç çekmemektedir. Cihazın aktif gücü 970 amperdir ve Mobil 800 kVA UPS sistemi manuel bypass ve mekanik bypass özellikli imal edilmektedir. Cihazın giriş gerilim toleransı ± yüzde 20 ve cihaz yüzde 125 yükte 10 dakika, yüzde 150 yükte 1 dakika çalışmaktadır. Eğer cihazda aşırı yük durumu uzun sürer ise otomatik olarak statik bypass devreye girmektedir. Mobil 800 kVA UPS sistemi elle kumandalı 1250 A mekanik bypass özelliğine sahip olarak üretilmektedir. Cihazla birlikte ayrı bir kabinde verilen akülerle elektrikler olmadığında dahi Mobil 800 kVA UPS sistemi yükü beslemeye devam etmektedir. Mobil 800 kVA UPS sistemi kısa devre korumalı ve titreşime karşı tedbir alınmış bir şekilde çalışmaktadır” dedi.

99 Aralık

2015


KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

ENEL

KESİNTİSİZ GÜÇ KAYNAĞINDA YENİ BİR DEVRİM: HİBRİT UPS Alternatif enerji kaynaklarının birçoğu doğa koşullarına son derece bağımlı durumda. Bu nedenle bu kaynaklar ile üretilen enerji sezonluk, günlük ve hatta anlık olarak bile büyük değişimler gösterebilmekte.

S

anayileşmenin ve teknolojideki gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan elektrik enerjisi günümüz dünyasının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Dünyadaki nüfus artışı ve büyüyen ekonomiler incelendiğinde elektrik talebi gün geçtikçe artmaktadır. Bu talebi karşılamak için çeşitli teknolojilerle elektrik üretim santralleri kurulmuş, arz-talep dengesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Giriş Geçmişten günümüze elektrik ekseriyetle hidrolik santraller vasıtasıyla üretilmektedir. Arazi yapısı ve nehir potansiyeli uygun olmayan ülkeler ise termik

100 Aralık

2015

santraller vasıtasıyla elektrik ihtiyacını karşılamışlardır. Diğer taraftan enerji talebi sürekli olarak artmaktadır. Dolayısıyla hidrolik santraller veya termik santraller vasıtasıyla karşılanamaz hale gelmesi kaçınılmaz bir gelecektir. Bu açıdan günümüzde başta güneş ve rüzgar tabanlı sistemler olmak üzere alternatif ve yenilenebilir enerji sistemleri, çevre dostu ve sürdürülebilir bir işletim sağladıklarından dolayı gelecek açısından önemli olarak değerlendirilen enerji kaynakları konumundadırlar. Ancak bahsi geçen alternatif enerji kaynaklarının birçoğu doğa koşullarına son derece bağımlı durumdadır. Bu


nedenle bu kaynaklar ile üretilen enerji sezonluk, günlük ve hatta anlık olarak bile büyük değişimler gösterebilmektedir. Bu durum da üretilen enerjinin genel enerji talebi ile tam olarak örtüşmemesine neden olabilmektedir. Bu açıdan bahsi geçen kaynakların değişken yapılarından kaynaklanan sorunlar, bu kaynakların hibrit olarak kullanılması ile birlikte çözülebilmektedir. Mevcut KGK uygulamalarında ise elektrik şebekesinden alınan enerji çeşitli dönüşümlerden geçirilerek KGK’ya bağlı olan yüklere iletilmektedir. KGK elektrik şebekesinden aldığı enerjiyi hem kendine bağlı olan yükleri beslemekte hem de batarya grubunu veya gruplarını şarj etmekte kullanmaktadır. Anlaşılacağı üzere KGK elektrik şebekesine enerji aktarmayan aksine enerji tüketen bir sistemdir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi bünyesine katacak bir özelliği yoktur. Mevcut fotovoltaik evirici sistemlerinde ise sadece fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi şebekeye aktarmaktadırlar. Dolayısıyla şebeke oluşabilecek problemlerin yüke yansımasına engel olan bir özelliğe sahip değiller. Elektrik şebekesinde yaşanacak kesintilerde çözüm sunamamaktadır. Dolayısıyla mevcut KGK piyasasında ve teknolojisinde hem KGK hem de fotovoltaik evirici özelliklerini barındıran bir cihaz bulunmaması böyle teknolojik bir çözümün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Enel Enerji tarafından hayata geçirilen ve patenti Enel Enerji’ye

ait olan Hibrit UPS, solar sistemler ve rüzgar türbünleri ile birlikte koordineli olarak çalışabiliyor. 10 kW’ lık modüllerden oluşan ve MPPT teknolojisine sahip olan konvertörler sayesinde güneş panellerinden ve rüzgar türbünlerinden UPS’e enerji transferi sağlanmaktadır. Yük tarafından çekilen enerjinin bir kısmı ya da hepsi güneş panellerinden ve ya rüzgar türbünlerinden elde edilmektedir. Böylece bir süre sonra sistem kendini amorti edip, yatırımdan kazanç sağlanmakta,

ayrıca doğa dostu örnek bir sisteme sahip olunmaktadır.

Sistemin Çalışma Yapısı DC-DC MPPT (Maximum Power Point Tracker) ünitesi doğru akım gerilim dönüştürücü devresidir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen doğru akım gerilimi uygun doğru gerilim seviyesine çıkaran ve güneş panellerinden en yüksek noktada güç çekilmesini sağlayan birimdir. Bu birim kullanılarak fotovoltaik güneş

101 Aralık

2015


panellerinden elde edilen elektrik enerjisini en üst seviyeye çıkartmak, doğrultucu ünitesini ve evirici ünitesini beslemek mümkün hale gelmiştir. Doğrultucu ünitesi hem şebekeden enerji alarak evirici ünitesini besleyebilmekte hem de MPPT ünitesi vasıtasıyla fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjiyi elektrik şebekesine aktarabilme özelliğine sahiptir. Bu özellik kullanılarak fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin buluşun çıkışına bağlı yüklerin ihtiyacından fazla olması durumunda fazlalık enerji elektrik şebekesine aktarılacak ve kullanıcısına ekonomik katkı sağlayacaktır. Evirici ünitesi doğru akım gerilimini yükler tarafından kullanılabilir alternatif akım gerilimine dönüştürmektedir. Statik bypass ünitesi ikinci kaynaktan gelen enerjiyi çıkışa bağlı yüklere aktarmakta kullanılmaktadır. Bu ünite doğrultucu ünitesinde veya evirici ünitesinde arıza oluşması durumunda UPS’in çıkışına bağlı olan yüklerin enerjisiz kalmasını önlemek amacıyla kullanılmaktadır.

ENELDEN İKİ YENİ FABRİKA

Enel Hibrit UPS’in Sağladığı Avantajlar Nelerdir? Enel Hibrit UPS tek bir ünite içerisinde hem yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan hem de elektrik şebekesiyle enerji alışverişi yapabilen yaratıcı bir cihazdır. Enel Hibrit UPS fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen yenilenebilir enerji ve elektrik şebekesinden enerji çekerek çalışabilmektedir. Ayrıca fotovoltaik güneş panellerinden aldığı fazla enerjiyi elektrik şebekesine aktarabilen ve tüm KGK sistemi özelliklerini barındıran bir cihaz geliştirilmiştir. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin cihazın çıkışındaki yükten az olması durumunda hem elektrik şebekesinden hem de fotovoltaik güneş panellerinden enerji çekilerek yükün ihtiyacı karşılamaktadır. Fotovoltaik güneş panellerinden elde edilen enerjinin cihazın çıkışındaki yükten fazla olması durumunda fotovoltaik güneş panellerinden enerji çekilerek yükün ihtiyacı karşılamakta ve fazla gelen enerji elektrik şebekesine aktarılmaktadır.

Enel Kütahya Tavşanlıda kurduğu 50.000 m2 lik yeni fabrika alanında Hibrit teknolojisini hayata geçirdi ve üretime başladı. Günümüzde önemi artan alternatif enerjiler, Eneli de harekete geçirdi, Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışan Upslerle Enel sektörüne yeni bir soluk kattı.

102 Aralık

2015



KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

NETES

Enerji kullanımının izlenmesi dört benzersiz fırsat yaratıyor 1. Kullanılabilir panel kapasite değerinin belirlenmesi Bir elektrikçi veya teknisyen bir paneli değerlendirdiğinde boyutuna bakarak işe başlar ve kurulu devre kesicilerin sayısı ve büyüklüğüyle boş devre kesici yerlerinin sayısını karşılaştırır. Bu gözleme dayanarak panelin ne kadar güç kullandığını tahmin ederler. Ancak çok sayıda boş devre kesici yeri olup düşük yükte çalışıyor gibi görünen bir panelin diğer devre kesicilerdeki yükün büyüklüğünden dolayı gerçekte aşırı yüklendiği durumlar vardır. Veya ağır yük altında gibi görünen bir panel fazla yedek kapasiteyle yalnızca kısmı yükte çalışıyor olabilir. Gerçek enerji kullanımının kaydedilmesi tahminleri ortadan kaldırarak gereksiz giderlerden tasarruf sağlar.

2. Enerji tasarrufunun belirlenmesi Güç yükleri, bulundukları tesisler kadar çeşitlidir. Bazı tesisler sürekli çalışırken diğerlerinin çok belirli çalışma zamanları vardır ve geri kalan zamanlarda görece durgundur. Energy logger’lar, bu kullanım düzenlerinin zaman içinde bir haritasını oluşturur. Böylece tesis yöneticileri enerjinin ne zaman ve nasıl kullanıldığını analiz edebilir ve gelişim sağlanabilecek yönleri belirleyebilirler. Örneğin günde 24 saat çalışan bir hava işleyicinin, gerçekte yalnızca günün alanın dolu olduğu kısmında çalışması yeterli olabilir. Diğer durumlarda,

104 Aralık

2015

yoğun enerji kullanan bir proses (örn. elektrikli endüstriyel fırın çalıştırmak) elektrik fiyatlarının daha düşük olduğu akşam saatlerine kaydırılabilir. Enerjinin nasıl ve ne zaman kullanıldığını izlemek, yükleri kapatarak veya çalışma zamanı programlarının ayarlanmasıyla enerji kullanımının azaltılması olasılıklarını ortaya çıkarır.

3. Tehlikeli sorunların belgelendirilmesi Energy logger bağlamak için bir teknisyen, bağlantı kesme sigortalarının, motor kontrol merkezlerinin, panellerin, santrallerin ve diğer türde kabinlerin kapaklarını açmak ve/veya çıkarmak zorundadır. Bunlar, yüksek voltajdan ve yaşamsal ekipmanı kapatmanın zorluğundan dolayı çok sık açılmayan donanımlardır. Bu süreç, zaman içinde gelişmiş olabilecek tehlikeli güvenlik koşullarına karşı, felakete dönüşmeden önce (örn. bir paneli besleyen iletkenlerin yalıtımında aşırı

yükün göstergesi olan ciddi yanık) elektrikli ekipmanı veya bir devrede besledikleri iletkenler için fazla büyük olan sigortalar gibi ciddi elektrik yönetmeliği ihlallerini kontrol etmek için bir fırsat yaratır. Bulunan tüm tehlikeli sorunları belgelendirdiğinize ve rapor ettiğinize emin olun. Güvenlik notu: teknisyenler, enerji verilmiş panellerde çalışırken her zaman uygun Kişisel Koruyucu Donanım (PPE) giymeli ve tüm güvenlik düzenlemelerine uymalıdır.

4. Kısa iş denetimlerinin yapılması Yük çalışmaları, genellikle ek güce belirli bir gereksinim duyulduğu zaman yapılır. Çalışmayı yürütmek için energy logger’ın kurulması, güç tüketimini izlemekten başka, projede kısa bir iş denetimi yapılması için mükemmel bir fırsat oluşturur; yeni panel için potansiyel konumları, kurulum sorunlarını, projeyi tamamlamak için kaç saat gerektiğini ve gerekli malzemeyi belgelendirin.



KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

TESCOM

Murat EFE Test Tüm Elektronik San. ve Tic AŞ. Proje Satış Müdürü

Ülkemizde Enerji İhtiyacı ve Hybrid Ups Sisteminin Avantajları Yapılan araştırmalarda ülkemizde son zamanlarda enerjiye daha da çok bağımlı olarak üretilen teknolojik ürünlerin üretiminde hızlı bir artış olduğu görülmekte. Bu nedenle günümüzde enerjiye ihtiyacın önceki dönemlere bakıldığında artmış olmasının temelinde aslında üretilen ürünlerin bu çeşitliliği yer almakta.

106 Aralık

2015

Ü

lkemizde enerji yatırımları konusunda medyada bir çok haber yer bulunuyor ve bu haberleri incelediğinizde Türkiye’nin çok güçlü firmalarının üretim teknolojilerine ve çeşitliliğine paralel olarak enerji yatırımlarına da son dönemlerde hız vermiş oldukları görünüyor. Türkiye’nin enerji üretiminde dışa bağımlılığı nedeniyle enerji maliyetleri de oldukça yüksek. Bunun sonucunda da tüketiciye yansıtılan fiyatlar sürekli artış gösteriyor. Her ne kadar hükümetler enerji yatırımları konusunda çeşitli çalışmalar yapsa da dışa bağımlılığı engellemeye yönelik atılan adımlar şu an için çok fazla değil. Son olarak nükleer enerji santralleri ile enerji üretiminde dışa bağımlılık oranını azaltmaya yönelik projeler yapıldı. Yapılan bu çalışmalar olumlu ancak nükleer enerji santrallerinin riski göz önüne alındığında nükleer enerjinin doğru bir enerji kaynağı olup olmadığı konusunda doğal olarak kaygılar bulunmakta. Tam da bu noktada yenilenebilir enerji sistemleri konusunda yapılan çalışmalar ne aşamada diye sormak gerekiyor. 2 Ekim 2013 yılında yayınlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik o zaman için sektörde büyük heyecan uyandırdı ancak daha sonrasında ise mevzuatta bulunan belirsizlikler nedeniyle çok fazla yol alınamadı. 2015 yılının başlarında mevzuatta bazı değişiklikler yapılarak sektörün

önü açılmaya çalışıldı ancak yine de istenilen seviye bir türlü ulaşılamadı. Özelllikle güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjilelerden elektrik üretimi konusunda bir çok firma bu yönde proje geliştirdi ve bağlantı izni talebi yaptı. Ancak yapılan başvurulara oranla Tedaş tarafından dağıtım hatlarındaki tanımlanan oranların çok düşük seviyelerde kalması nedeniyle yenilenebilir enerji ile enerji üretimi yapmak isteyen firmalar bu yatırımlarını dondurmak durumunda kaldı. Test Tüm Elektronik San. Ve Tic. AŞ. olarak markamız olan TESCOM markasıyla 35 yıllık geçmişe sahip olan ve kesintisisiz güç kaynakları(UPS) konusunda sektörün önde gelen firmalarından biri durumdayız. Yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan firmamızın ülkemizde ve yurtdışında bir çok özel pojede Tescom markası ürünleri kullanılmaktadır. UPS cihazları elektrik enerjisi kalitesinin iyi olmadığı durumlarda size ihtiyacınız olan enerjiyi kaliteli ve stabil bir şekilde sunan,elektrik enerjisi kesintisi durumunda ise sistemde bulunan depolama ürünü olan aküler vasıtası ile size ihtiyaç duyduğunuz enerjinizi belli bir süre verebilecek şekilde çalışan ürünlerdir. Tescom olarak yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi konusunda 6 yıldır Arge çalışmaları yapılmaktayız. Bu çalışmaların sonucununda 2015 yılının 2. çeyreği sonunda Hybrid


35 YILDIR “Kesintisiz Güç”lü ortağınız!

Kesintisiz Güç Kaynakları Line Interactive 450VA - 2000VA Online 1kVA - 800kVA ( Tek Modülde )

Özel Üretim Cihazlar Frekans Konvertörleri İnverterler Solar Sistemler

Statik Transfer Anahtarları 1 Faz / 2 Kutup 32 - 120A 3 Faz / 3-4 Kutup 50 - 800A

www.tescom-ups.com info@tescom-ups.com


Ups sistemini geliştirdik. Hybrid ups ise aynı anda iki ya da daha fazla enerji kaynağının kullanıldığı bir ups sistemidir. Sistemin yazılımı da dahil olmak üzere %100 yerli olarak tasarlanıp üretildi. Sistemin çalışması standart bir UPS’ten biraz daha farklı. Firmamızın geliştirdiği MPPT teknolojisi ile çalışan Hybrid UPS sistemi sayesinde güneş enerjisinden üretilen elektrik enerjisi hem depolanabilmekte hem de anlık olarak tüketilebilmektedir. Bu sayede güneş enerjisinden maksimum seviyede yararlanılarak enerji tasarrufu yapılabilmektedir. Hybrid ups sistemi ile şebeke enerjisin olmadığı noktalarda dahi sadece güneş enerjisinden elektrik enerjisi üretebilmekteyiz. Hybrid ups sisteminini diğer ups ürünlerinden ayıran ve sektörde asıl konumlandırmayı düşündüğümüz nokta ise sistemin kendi kendini amortisman edebilmesidir. Ups ürünlerinin kendini amortisman edeceğini söylediğinizde kafalarda bira soru işareti oluşmuş olabilir. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz. Standart kullanılan ups ürünleri için kullanıcı belli bir maliyete katlanır ve yatırımını yapar. Ups’i kullanırken aynı zamanda kullanılan ürünün verimine bağlı olarak ürün kendisi de bir enerji tüketir ve kullanıcının faturasına ups kullanmak zorunda olduğu için de ayrıca yük getirir. Bu bakış açısıyla bakıldığında ,hem ups’in ilk yatırım maliyetine katlanılır hem de ups kullanımından doğan ek enerji giderine katlanılır. Hybrid ups sistemi tam da bu noktada karşımıza çıkmakta ve bilinen standart ups ürünlerinin kullanıcıya olan bu maliyetlerini ortadan kaldırabilmektedir. Sistemde

108 Aralık

2015

kullanılan güneş enerjisi sayesinde sistem hem kendi tükettiği enerjiyi hem de ilk yatırım maliyetini belli bir süre sonra amortisman ederek orta ve uzun vadede kullanıcıya büyük avantaj sağlamaktadır. Güneş enerjisi sistemlerinin ortalama olarak 7-8 yıl gibi sürede amortisman süresi bulunmaktadır. Hybrid ups sisteminde de benzer bir amortisman süresi oluşmaktadır. Hybrid Ups sisteminin maliyetinde güneş enerjisi maliyetinin oranı ne kadar artarsa sistemin amortisman sürresi de buna bağlı olarak 8-9 yıl seviyelerine düşebilmektedir. Burada önemli olan nokta toplam Hybrid Ups yatırmındaki güneş enerjisinin maliyetinin yatırma oranı olmaktadır. Rakamla ifade edersek: Hybrid ups sisteminin yatırım maliyeti 100. 000 TL olsun. Bu maliyetin 80. 000TL’si güneş enerjisi maliyeti kalan 20. 000TL’lik kısım ise ups maliyeti olsun.

Sistemin güneş enerjisinin maliyeti her durumda kendisini sekiz yılda amortisman edecektir. Sekiz yılda 80. 000TL enerji üretimi yapan sistem yıllık 10. 000TL gibi bir tutarı güneş enerjisinden üretiyor olacaktır. Sistem sayesinde 20. 000TL’lik ups maliyetinin de 2 yılda amortismanı sağlanacaktır. Bu durumda yatırımın toplam amortisman süre 10 yıl olacaktır. Burada aynı tutardaki yatırımda güneş enerjisinin maliyetini 50. 000TL olarak ele alırsak kalan ups maliyeti 50.000TL olacaktır. Güneş enerjisi sistemi kendisini 8 yılda amostisnanını sağlayabileceği için ups maliyeti de sekiz yılda amortisman edilebilecektir. Bu durumda yatırımın amortisman süresi 16 yıla çıkacaktır. Hybrid ups sisteminin amostisman süresi ile ilgili olarak aşağıdaki tablo açıklayıcı olacaktır.

%80 Solar sistem,%20 Hybrid Ups sistemi amortisman süresi detayı Ürünler HYBRID UPS Solar Sistem Yatım Tutarı

Miktar

Fiyatı

1 1

20. 000 ₺ 80. 000 ₺ 100. 000 ₺

Yatırımdaki Maliyete Oranı 20,00% 80,00%

%70 Solar sistem,%30 Hybrid Ups sistemi amortisman süresi detayı Yatırımdaki Ürünler Miktar Fiyatı Maliyete Oranı HYBRID UPS 1 30. 000 ₺ 30,00% Solar Sistem 1 70. 000 ₺ 70,00% Yatım Tutarı 100. 000 ₺ %50 Solar sistem,%50 Hybrid Ups sistemi amortisman süresi detayı Yatırımdaki Ürünler Miktar Fiyatı Maliyete Oranı HYBRID UPS 1 50. 000 ₺ 50,00% Solar Sistem 1 50. 000 ₺ 50,00% Yatım Tutarı 100. 000 ₺

Amortisman Süresi 10 yıl

Amortisman Süresi 11,5 YIL

Amortisman Süresi 16 YIL


KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI RÖPORTAJ

ABB

DPA Mimarisi Kritik yüklerin beslenmesinde süreklilik nasıl arttırılır?

Kesintisiz güç kaynağı kullanmayı değerlendiren her kuruluşun ilk amacı, kritik yüklerin temiz ve kesintisiz enerji ile beslenmesini sağlamaktır. Kesintisiz Güç Kaynağı (KGK) kurulumunun tamamlanması ile birlikte ise konu enerji güvenilirliğine dönüşmektedir.

Enerji kalitesi sorunları yaşandığında kendini korumaya alan bir UPS’e neden ihtiyacınız olsun? Süreklilik gerektiren bir işletme, fabrika veya bir banka veri merkezinde anlık bir enerji kaybının sonuçlarını düşünün. Bu sebeple birçok kritik yük ve sistem, sektördeki en iyi dizaynı olan DPA (Decentralized Parallel Architecture) yani Dağıtılmış Paralel Mimari teknolojisi ile korunmaktadır. DPA sadece güvenlik ve süreklilik vaad etmez. Ayrıca kolay servis verilebilir, kolay boyutlandıralabilir esnekliktedir. Tüm bu özelliklere ragmen ilk satın alma maaliyetleri ise düşüktür.

EMRE AMADELİK / Süreklilik

Bilişim yükleri / ekipmanları açısından en önemli parametrelerden biri emre amadelik yani sürekliliktir. Yıl boyunca sistemin ne kadar süre ile çalışır veya çalışmaya hazır durumda bekler olduğunu belirtir. Tesislerde ve veri merkezlerinde enerji kalitesi problemleri (kesintiler dahil) duruşların en büyük sebebi olması dolayısıyla toplam sistem sürekliliğini arttırmanın en verimli yolu enerji sürekliliğini sağlamaktan geçer.

DPA Mimarisi

Merkezi paralelleme mimarisine sahip UPS sistemlerinde, merkezi kontrolör veya merkezi bazı bileşenler (statik bypass gibi) bulunur. Bu merkezi bileşenlerin herhangi birinde oluşacak arıza ile tüm KGK devre dışı kalabilir. DPA Dağıtılmış Paralel

Mimari çözümünde ise her bir modül tamamen bağımsız bileşenlerden ve kontrolörlerden oluşmaktadır. Her bir modül tamamen bağımsız çalışabilicek şekilde doğrultucu, evirici, akü şarj kontrolör, statik baypas, mantıksal kontrolör, bağımsız mimik diagramına sahiptir. KGK içerisinde oluşacak herhangi bir arızadan diğer modüller etkilenmeyecektir. Yedekli konfigürasyona sahip bir KGK seçildi ise yedek miktarı kadar arızalı modülden, kritik yük ve sistemler hiç etkilenmeden çalıştırılmaya devam edilebilecektir. Örnek verecek olursak 100kVA lık bir yük için kullanılabilecek 120kVA UPS ile 20kVA lık bir modül arızalansa bile sistem tam yükte sürekli olarak çalıştırılabilecek, 20kVA lık arızalı modül güvenli ve kesintisiz bir şekilde değiştirilebilecektir. Birden fazla module sahip sistemler arıza toleranslı boyulandırılabilirler. Böylece emre amadelik/iş sürekliliği en üst seviyelere çıkarılmış olur. ABB UPS lerde ortak olan tek eleman modüllerin yerleştirildiği panodur. Bu pano üzerinde ise sistem çalışması açısından kritik olan hiçbir kritik parça bulunmamaktadır.

DPA Yük Transferi ve Yük Paylaşımı

Her modüldeki bağımsız işlemci, modüldeki eviricinin durumunu sürekli olarak takip eder ve bu bilgileri diğer modüllerdeki işlemciler ile paylaşır. Herhangi bir arıza durumunda yine her modül işlemcisi evirici ve static bypass durumlarını paylaşırlar. Bu paylaşılan bilgiye göre genelde her bir modül bypass veya evirici çalışma moduna geçmeye aynı anda, aynı şekilde karar verirler. Çok nadir durumlarda diğer modüllerden farklı bir çalışma modu seçen modül olsa bile, bu modül çoğunluk olan modüllerin kararına uyar ve çoğunluk kararını takip eder. Eğer modüller tercihlerini yüzde50

109 Aralık

2015


inverter, yüzde50 statik bypass olarak kullanırlar ise, eviricinin daha güvenilir bir kaynak olması sebebi ile yükü evirici üzerinden beslemeye devam eder. Tüm modüllerin yukarıdaki karar verme mantığı sürecinde eşit katkısı vardır ve hiçbir modül “master” değildir. Yük paylaşımı durumuna gelindiğinde ise durum farklıdır. Bu yük paylaşımı için bir modül “master”, diğer tüm modüller ise “slave” dir. Modüller arası akımların engellenmesi ve enerji kalitesinden emin olunması amacı ile ana kontrol devresi herbir modüldeki akımı izler ve gerektiği takdirde komut göndererek düzenleme yaptırır. Fakat master modülde oluşabilecek herhangibir arızada bir sonraki modül otomatik olarak master olur ve bu çalışma herhangi bir kesinti yaşanmaz. DPA yük transferi ve yük paylaşımı mantığı, sistem sürekliliğini arttıran DPA mimarisinin temel esaslarını oluştururlar.

Modülerlik ve yedeklilik

Sistem çalışma sürekliliğini arttırmanın kesin yolu yedekli çalışmayı optimize etmek, bakım ve arıza sürelerini en aza indirgemekten geçer. DPA mimarisinin en büyük avantajlarından biri yedekli çalışma kolaylığı sağlamasıdır. Eğer “N” sayıda KGK modülünün, yükün ihtiyaçlarını karşıladığı bir sistemden bahsedecek olursak, bir adet fazladan modül ilave edilmiş KGK sistemi ile yedekli bir çalışmayı sağlamak mümkündür. Herhangi bir KGK modülü arızalansa bile yükü tamamen beslemeye yetecek kapasitede bir UPS sistemi oluşturulmuş olur. BU, “N+1” yedeklilik olarak tabir edilmektedir.

110 Aralık

2015

Tabii ki tamamen bir “N” kadar modül ilave etmek daha güvenli olacaktır.. Bu ise “2N” yedeklilik olarak tabir edilmektedir. Güvenilirliğin daha da arttırılması talep edildiğinde ise her sete birer ilave modül eklenir. Böylece “2N+1” tabir edilen yedekliliğe ulaşılmış olur. “2N+1” en özel yedeklilik taleplerini karşılamaya ve sistem çalışma sürekliliğini yükseltmeye yeterlidir.

Ölçeklendirme

KGK sistemlerinden beslenen yükün gereksinimleri değiştiğinde DPA mimarisi ile kolaylıkla güç akışı yapılabilmektedir. Böylece işletmelerde yıllar sonra ihtiyaç duyulabilecek tam kapasite UPS güç gereksinimleri için gereken yatırımı ilk günden yapmak durumunda kalmazsınız. DPA mimarisi ile sadece ihtiyaç kadar modül ilave etmek mümkündür. Böylece ilk yatırım maaliyetlerini önemli oranda düşürmek mümkündür.

Hot SwappIng (Enerji altında servis verebilme)

Kritik yükü hiçbir şekilde riske atmadan modüller değiştirilebilir, çıkarılabilir veya yenisi ilave edilebilir. Tüm bu işlemler yapılırken enerji kesintisine, statik bypass veya manual baypass moduna geçilmesine ihtiyaç yoktur. DPA modüler sistemimizin bu özelliği ile sürekli çalışma, arızalara hızlı müdahele gibi büyük avantajlar elde edilmektedir. Ayrıca yedek parça maaliyetlerini düşürücü etkisi de vardır. Enerji altında modül değiştirebilme özelliği ve DPA mimarisi ile özel yeteneklere ve sertifikasyonlara sahip bakım personeli olmadan modül değiştirebilmek mümkündir.

Enerji ve kurulum alanı maaliyetleri

Modüler yapının ve ölçeklendirme esnekliğinin toplam sahip olma maaliyetlerine çok büyük bir katkısı olduğundan bahsetmiştik. Buna ilaveten DPA mimarisi verimlilik konusunda sınıfının en önde gelen değerlerine sahiptir. Örnek verecek olursak ConceptPower DPA 500, yüzde96 mertebelerindeki verimlilik ile çalışır. Yatay verimlilik eğrisi ile tüm yüklenme durumularında yüksek verimlidir. Bu verimli çalışması sayesinde doğal olarak soğutma ihtiyacı da az olacaktır. Modülerlik sayesinde kurulum alanı ihtiyacı küçük olacaktır. Böylece birim kurulum alanının pahalı olabileceği veri merkezi, hastane ve iş merkezleri gibi işletmelerde ilave bir tasarruf sağlanmış olacaktır.

Standart modüller

DPA modülleri standarttır. Bu sayede kurulum planlamadan itibaren, işletme ve bakım maaliyetleri optimize edilir. Yüksek kaliteli standart ürünler ile bakım süresi kısaltılır. Herhangi bir arıza durumunda müdahele süresi en aza indirgenir. Kritik yüklerin ve sistemlerin korunmasında Kesintisiz Güç Kaynakları gün geçtikçe daha kilit rol oynamaktadır. DPA mimarisinin avantajları olan kolay servis verebilirlik, ölçeklendirme/boyutlandırma kolaylığı, esnek konfigürasyon ve verimlilik ile DPA toplam sahip olma maaliyetleri açısından çok avantajlı bir konuma gelmektedir.


KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

EPC ENERJİ

KGK ve Yenilenebilir Enerji Sistemleri “Türkiye KGK açısından doymamış bir pazar olarak görüyorum. Ayrıca, KGK’nın yerini tutabilecek bir yapı olmadığı sürece bu pazar her zaman var olacaktır. Şekil değiştirerek ve farklı ek özellikler kazanarak daha da büyüyeceğini düşünüyorum.”

E

nerji, tüm dünyanın sorunu, kaliteli, temiz ve depolanan enerji özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin en önemli sorunu! Bu sorunun kolay kolay ortadan kalkma şansı yok. Özellikle enerjinin depolanıp uygun zamanda kullanılması, gelişen depolama teknolojileri ile daha da gelişecek, büyüyecek diye bakıyorum. EPC Enerji olarak biz KGK’nın bu yönüyle çok daha fazla ilgiliyiz, çalışmalarımızı bu yönde yapıyoruz. Türkiye’nin KGK pazarının büyüklüğüne gelince, toplamda 200250 milyon Euro arasında olduğunu düşünüyorum. Gerçekte bu pazarın en az iki misli olması gerekir, ama büyük bir kesimin hala KGK’nın ne olduğunu bilmediğini, KGK yerine farklı çözümler ile çözüm oluşturmaya çalıştıklarını biliyoruz. Ancak buldukları çözümün, çözüm olmadığını görünce tekrar arayış içine girip, gerçek çözümü buluyorlar. Veya çözümün pahalı kalması nedeniyle KGK yatırımı yapmadıklarını da biliyoruz.

Yenilenebilir Enerji Sistemleri Bildiğiniz gibi, ülkemiz gerek rüzgar, gerek güneş, gerekse jeotermal enerji yönünde şanslı bir yerde! Rüzgarda ciddi bir ilerleme kaydedildi ve sırada bekleyen bir çok yatırımcı var. Jeotermal konusunda da hızlı ve gelişen bir atak var, ancak güneş konusunda çok yavaş ve çok fazla bürokrasinin olması bu konudaki yatırları engelliyor. Özellikle bireysel yatırımcı acısından bu büyük sorun. Bunun sebeplerinden birisi, bana göre işletme hakkını alan ve alt yapı

şirketleri ! Bu şirketler enerji satarak, yaptıkları yatırımı hızla çıkartmak istiyor. Bireysel güneş enerjisi yatırımcıları, onlar için kaybedilen bir pazar! Bu nedenle bireysel yatırımcılara engel olmak için her türlü zorluğu çıkartıyorlar. Buna bir ölçüde yerel yöneticilerde destek veriyor. Bu nedenle bu pazar istenilen hızda büyümüyor. Ancak korkunun ecele faydası yok derler, bu tür engellemeler kısa süre için geçerli olur, eninde sonunda bu engellerin ortadan kalkacağına inanıyorum. Çünkü gelecek bireysel enerji üretiminde ve depolanmasında. Dünya artık akıllı şebekelere geçiyor, akıllı şebekelerde bireysel, küçük üreticiler olmaz ise olmaz birer oyuncu!

Yenilenebilir Enerji Sistemleri Teknolojileri; Ülkemizde, artık bu ürünlerde kullanılan Evirici, PV panel üretimini yapan birçok firma var. Bu firmalar her geçen gün artıyor ve uluslararası kalitede ürün üretiyor. Ayrıca yurt dışı üreticilere göre farklı özellikte ürünler üreten firmalar var! Sertifikalandırma sorunları, kullanıcılarda yeteri kadar Yerli mala güven duygusunun olmaması şimdilik bir engel. Bunun nedenlerinden biri, yeterli kalitede ve bilgi birikimine sahip teknik kadroların olmaması! Adam sendecilik, yerli malı aldığında eğer sorun yaşarsa, bana söz gelmesin gibi kaygılar(Yabancı marka alıp sorun çıkarsa, ne yapayım xxxx marka en iyiyi aldım ne yapayım diyebilmesi). Daha birçok gerekçe daha sayıla bilinir.

111 Aralık

2015


Uluslararası Pazardaki üstünlükler/zayıflıklar Ürün kalitesi/fiyat acısından yerli malının (Güç elektroniği sistemlerinde) çok büyük avantajı var. Sertifikalandırmada bazı sıkıntılar var ama bu da yavaş yavaş çözümleniyor. Birçok bağımsız laboratuvar kuruldu. Bu laboratuvarlar hızlı hizmet verebiliyorlar. Güneş Eviricilerde, yerli laboratuvarlar şimdilik yetersiz kalıyor. Âmâ en kısa zamanda bunun da çözüleceğine inanıyorum. Ancak bizim en büyük rakibimiz yurt dışı üreticiler değil, yurt içindeki alım yapan kişilerin kalıplaşmış zihniyetleri. Bu aşılırsa, Türk ürünlerinin yurt dışında çok rahat rekabet edeceğine inanıyorum. Çin, artık eskisi gibi ucuz değil, yeter

112 Aralık

2015

ki bizim üreticilere gereken destek verilsin. Bu destek, kamudan, özel sektörden ve bireylerin yerli mala inancı, ayrıca AR-GE faaliyetlerine verilen desteğin basitleştirilesi ile sağlanabilir. Devlet, Ar-Ge yapan şirketleri, hala parayı alıp götürecek yapı olarak görüyor, bu da KOBİ’ler için büyük sıkıntı yaratıyor.

EPC Enerji’nin faaliyet konusuna gelince; EPC enerji, müşteri odaklı çalışan bir firma. Biz, ağırlıklı olarak proje odaklı iş yapıyoruz. Her yaptığımız bir Ar-Ge faaliyeti. Hedefimiz, yurt dışı! Şu anda yurt içinde ki ciddi rakiplerimiz ,yurt dışı firmalar! Onlar bizim sahamızda nasıl bize rakip oluyorsa, biz de

onların sahasında onlarla rekabet etmeyi istiyoruz. 2015 yılında, yurt içinde ve yurt dışında ciddi projeler yaptık. Bu projelerin başında, Kırıkkale’de yapılan 850MW enerji santralinin DC ve AC kesintisiz Güç kaynakları, dağıtım panolarını yapıp teslim edip, işletmeye almak oldu. Ayrıca 3 adet 400V-1200A PLC kontrollü, çok özel kaplama doğrultucularını üretip yılın son günü TOFAŞ a teslim ettik. Bu konuda çok iddialı olduğumuz söyleyebilirim. Türkmenistan da güzel projeler yaptık. Bir çok ülkeye yaptığımız Endüstriyel tip Doğrultucuları, Eviriçileri, Kesintisiz Güç Kaynaklarını ihraç ediyoruz. Bu konuda hayli iddialıyız. Solar, Rüzgâr Eviricileri ve projeleri üzerinde çalışma yapıyoruz. Önümüzdeki yıl en az üç yeni ürünü satışa sunmak için çalışma yapıyoruz. Hedefimiz, yurt dışı pazarlarındaki ciro payımızı yüzde 65’lere çıkarmak. Mühendislik alt yapımız, bilgi birikimiz ve satış kadrolarımızla bunu yapacağımıza inanıyoruz. Standart Kesintisiz Güç Kaynaklarında kendi üretimimizin yanında ABB‘nin ürettiği Kesintisiz Güç kaynaklarının satışını ve hizmetini veriyoruz. Tek ve üç fazlı STS üretiminde yıllık üretim sayısı açısında bu gün için öncüyüz. Başlıca üretimini ve satışını yaptığımıza ürünler, Doğrultucular (Redresörler, akü şarj sistemleri),Kesintisiz Güç Kaynakları, Endüstriyel Tip KGK’lar, Eviriciler (İnverterler), Frekans Konverterleri, Statik Transfer anahtarları(STS),VRLA tip tam bakımsız kuru tip kurşun asit aküler, Ni-Cd aküler, Ensüstriyel tip çözümler, Statik ve Servo Gerili Düzenleyiçiler ve Müşteri ye özgü ürünler.



KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI RÖPORTAJ

SOCOMEC

Deprem sonrasında bile kesintisiz enerji: SOCOMEC Delphys Green Power 2.0 UPS Veri merkezleri, hastaneler ve acil servisler gibi birçok kritik uygulamanın her koşul altında operasyonlarına devam edebilmesi beklenmektedir, hatta deprem sırasında bile. Şüphesiz ki bu tip uygulamalar için elektrik enerjisinin devamlılığı esastır. Bu durum deprem kuşağında yer alan ülkemiz için daha da büyük önem taşımaktadır.

S

ocomec Delphys Green Power UPS sistemleri tam bağımsız akredite bir laboratuar tarafından sismik testlere tabi tutulmuş ve Amerikan UBC 1997 (USA Uniform Building Code), Avrupa IEC 60068-3-3(seismic test methods) standartlarını başarıyla karşılamıştır. Test Sonuçları Delphys Green Power UPS sistemleri yukarıda bahsi geçen standartları başarıyla sağlamıştır. Testlerin sonucuna göre UPS sistemleri deprem esnasında çalışmasına devam edebilmekte ve deprem neticelendikten sonra da herhangi bir yapısal anormallik veya bozulma olmadan çalışmasına devam edebilmektedir.

Green Power Serisinin Diğer Üstünlükleri Kritik uygulamalarınız için avantajlı toplam sahip olma maliyetini (TCO) ön planda tutan seri 10-500 kVA/ kW aralığında tüm kritik uygulamalara çözüm sunmaktadır. KGK sistemlerinin paralellenmesi ile 4MW’ a kadar güç çözümü sunabilen Green Power serisinin diğer avantajları ise;

114 Aralık

2015

Green Power serisi, Code of Conduct 2014 enerji verimliliği gereksinimleri kriterlerine uygundur. Code of Conduct, endüstriyel ürünlerin çevre etkilerinin değerlendirilmesi konusunda PEP (Product Enviromental Profiles) pasaportu sunan gönüllülük esasına dayalı bir programdır Bunu VFI (On-Line Mod) da çalışırken sağladığı %96 verimlilik ile sağlamaktadır. Green Power Serisi tüm KGK lar TUV veya VERITAS tarafından verimlilik testine tabi tutularak sertifikalandırılmıştır. Green Power serisi 3-Level inverter teknolojisi sayesinde %30-%100 geniş bir çalışma aralığında %96 verimlilik değerini sağlamaktadır. Bu sayede;

•CO2 emisyonlarını %90 oranında azaltmaktadır •UPS sistemi için gerekli klima gücü ciddi oranda küçülür


Green Power serisinde kullanılan özel inverter teknolojisi ile çıkış güç faktörü 1.0 (kVA=kW) dır. Klasik 0.8 çıkış güç faktörüne sahip UPS lere göre +25%, 0.9 çıkış güç faktörlü UPS lere göre +11% daha fazla aktif güç sağlamaktadır. Kompakt boyutları sayesinde 358 kW/m2 ye kadar güç yoğunluğunda sahiptir. Sektör içerisinde ki en kompakt boyutlara sahiptir. Böylelikle kurulum için daha az alan ihtiyacına sahiptir. “Otomatik Yükleme Testi” fonksiyonu ile Green Power UPS sahada montaj tamamlandıktan sonra ek bir yüke ihtiyaç duymadan %100 yükleme testine tabi tutulabilir. Bu test ile

•Doğrultucu, inverter ve bypass bloklarının •Kontaktör, şok bobinleri ve kapasitör gruplarının •Kablo ve sigortaların %100 yükte testi gerçekleştirilir. Sistem devreye alınmadan önce böyle bir testin yapılması nakliye ve montaj aşamasında oluşabilecek mekanik

hataların tespit edilip giderilmesi için çok iyi bir araçtır. Aşağıdaki şemada testin prensip şemasını görebilirsiniz. •

“Energy Saver” fonksiyonu sayesinde paralel/yedekli tasarımlarda yük durumunda göre n+1 yedekliliği koruyarak fazla olan UPS ler hot-standby moduna alınır. Bu şekilde sistem verimliliği sürekli maksimum bölgede tutulur. Paralel/Yedekli tasarımların dezavantajı olan düşük güçte ve verimsiz bölgede çalışma durumu “Energy Saver” fonksiyonu ile ortadan kaldırılmıştır. Hot-standby modunda geçen UPS çalışmaya hazırdır ve anormal bir durum olduğunda veya yükte artış olduğunda çok hızlı bir şekilde devreye girer.

Green Power : Ödül kazanan seri 2011 yılında, Socomec Green Power UPS serisine Frost & Sullivian tarafından en iyi uygulama ödülü verildi. Ayrıca Frost & Sullivan Socomec’in uzun vadede kritik elektriksel uygulamalar için yaratıcı ürün tasarım taahhüdünü memnuniyetle karşılamaktadır.

SOCOMEC HAKKINDA 1922 de kurulan, dünyada 21 bağlı kuruluşu, 3000’nin üzerinde çalışanı ile hizmet veren endüstriyel bir gruptur. Temel işimiz: Müşterilerimizin güç performanslarına konsantre olarak alçak gerilim elektrik şebekelerinin sürekliliği, kontrol ve korumasıdır. Socomec 2012 yılı cirosu 414 milyon Euro’dur.

115 Aralık

2015


KALİTELİ VE KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI RÖPORTAJ

EATON

“Kalite anlayışımız müşteri memnuniyeti üzerine kurulu” Sahip olduğumuz bu değerli bilgi ve birikimi kaliteden zerre ödün vermeyen, güvenilir sistemlerimiz ile en yüksek hizmet kalitesi ile birleştirerek müşterilerimiz ile paylaşmak istiyoruz.

Kerim Çelik, İstanbul Bölge MüdürüKesintisiz Güç KaynaklarıVeri Merkezleri

116 Şubat

2015

G

ünümüz veri merkezleri; güç kalitesi ve güç kalitesi yönetim çözümerini, güç zinciri içerisinde güvenlirlikten zerre ödün vermeden, her türlü koşula adapte edilebilir ve esnek yapıda olmasını talep etmekte. Esneklik talepleri, bu tarz sistemlerin ölçeklendirlebilir olabilmesinin yanısıra sahip olduğu yedeklemeli yapısı ile güvenilirliği en üst düzeyde tesis edebilmelidir. Eaton UPS ürünleri, rack kabinetleri, güç dağıtımı üniteleri, gelişmiş güç yönetimi ve güvenilirlik teknikleri ve dünya standartlarında servis ve hizmetleri içeren tümleşik veri merkezi çözümlerini üretmekte ve satmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü Eaton sektörel odaklanmasını network kabinetlerinden, büyük veri merkezlerine kadar kurumsal IT sistmelerinin tamamen üzerine yoğunlaştırmıştır ve Eaton veri merkezleriniz için, güvenilir, yüksek kaliteli güç sağlayan bir güç sistemi oluşturmanıza yardımcı olabilir. Eaton büyük ve küçük ölçekli işletmeler için IT güç koruma ve dağıtım ihtiyaçlarının tek bir kaynaktan tedarik edinilebileceği en önemli tedarikçilerden biridir. IT yöneticileri kendi operasyonlarını daha basitleştirmek ve kritik güç sorunlarını tamamen giderebilmek için adapte edilebilir özellikli altyapı çözümlerinde Eaton güvenerek toplam sahip olma maliyetini düşürebilir. Böylelikle enerji verimliliği

yüksek ve dolayısıyla çevreye duyarlılığına sahip sistemlere sahip olabilir.

İşletmeler, hangi ihtiyaçlardan dolayı data center çözümlerine ihtiyaç duyuyor? Sektörel olarak işletme ihtiyaçlarına baktığımızda dört temel başlık altında ihtiyaçları sıralamak mümkün; bunların başında Enerji verimliliği, ki bu günümüz dünyasında enerjiye artan talebin azalıtılmasında da çok önemli bir role sahiptir. Ayrıca artan işletme maliyetlerini azaltarak size çıktılarınızın azalmasına yardımcı olur. Ayrıca ortam soğutması için gerekli olan iklimlendirme cihazlarının sayısını ve kapasite gereksinimlerinide azaltarak dolaylı olarak bile yatırım ve işletme maliyetlerinizin azalmasını sağlar. Ölçeklendirilebilirlik; Veri merkezleri yapıları gereği, kapasitesi ve yoğunluğu zamana ve talebe bağlı olarak artış gösterebilen yük gruplarıdır. Bu nedenle güce olan ihtiyaçları ilk günden başlayarak artış gösterir. İşte bu noktada ölçeklendirilebilir mimariye sahip olan sistemler gelecekte oluşabilecek muhtemel artışlarada en uygun şekilde yanıt verilebilmesine olanak sağlamaktadır, bir başka deyişle yeniden yatırım yerine var olan sisteme ilaveler yaparak daha optimal ve ekonomik çözümler yaratabilmenize imkan tanımaktadır. Alan Tasarrufu; Bir çok veri


merkezinde karşılaştığımız bir diğer sorun ise sistemlerin kurulumunun yapılacağı alanların oldukça kısıtlı alanlarda kurulacak olmasıdır. Bu sorun daha az alan kaplayan, ayak izi(footprint) daha küçük olan sistemlerin kullanılarak alan tasarrufunun maksimum düzeyde yapılabilmesi ile sağlanabilir. Ürün portföyümüzde bulunan bir çok ürünün en temel özelliklerinden birisi sistemlerimizin kapladığı alanın oldukça az olmasıdır, böylelikli veri merkezlerinde çok ciddi öneme sahip olan alanlar daha verimli şekilde kullanılabilmiş olmaktadır. Hızlı Kurulum ve Servis Güç kalitesi sitemlerimizdeki en önemli özelliklerden bir tanesi de kolay kurulum ve hızlı onarım mantığına uygun olarak dizayn edilmiş olmaladır. Böylelikle sisteme yapılacak olan ilaveler daha hızlı şekilde yapılabilmekte ve olası sorunlar en kısa sürede giderilerek sistemler tekrar eski çalışma şekillerine döndürülebilmektedir.

Türkiye’de konuyla ilgili nasıl bir pazar var ve bu pazarı ileri götürmek için neler yapılabilir? Ülkemiz veri merkezleri açısından oldukça fazla gelecek vaad etmekdir. Global pazara baktığımızda yeni veri merkezi yatırımlarının bir çoğunun ülkemizde sürmekte olduğunu söylemek pekte güç olmayacaktır. Nüfus itibarı ile oldukça genç ve dinamik bir yapıya sahip olduğumuz gibi toplum olarak teknolojiye merakımız ve gündelik hayatımızdaki bir çok işlemin artık IT cihazları üzerinden yapılıyor olması, veri merkezlerine olan

ihtiyacın her geçen gün daha fazla artmasına neden olmaktadır. Veri merkezlerine olan talebin bu denli çok yoğun olduğu bir ortamda Eaton olarak üzerimize düşen; bu tarz kririk öneme sahip sistemlerin global standartlarda sahip olması gereken en temel özelliklerin tesis edilmesi noktasında gerekli olan mühendislik hizmeti ve uygun çözümler ile hakettiği yeri almasını sağlamaktadır. Bu konuda dünya ölçeğine bir çok veri merkezinde önemli deneyim ve referanslara sahibiz. Sahip olduğumuz bu değerli bilgi ve birikimi kaliteden zerre ödün vermeyen, güvenilir sistemlerimiz ile en yüksek hizmet kalitesi ile birleştirerek müşterilerimiz ile paylaşmak istiyoruz. Veri merkezleri sahip oldukları bu çok ktirik önem nedeni ile sürekliliği en üst düzeyde olması gereken ve hata kabul etmeyecek olan teknik yapıladır, bu yapılar sahip oldukları güç zinciri içerisinde sistemin güvenilirliğinin ölçüt; ancak en zayıf halkanın güvenilirliği kadadır, sistemde zayıf halka bulunmasını istemeyen ve güvenilirlikten taviz vermek istemeyen IT yöneticilerinin tercih edecekleri adres bu açıdan çok bellidir.

Data center hizmeti verdiğiniz firmalardan ne gibi dönüşler alıyorsunuz? Eaton tarihçesi itibarı ile asırlık bir şirkettir, sahip olduğu üretim mantığı ve kalite anlayışı müşteri memnuniyeti üzerine kuruludur. Satmış olduğumuz sistemler kalite ve teknoloji açısından en üst segmentte bulunan ürünler oldukları için müşteri memnuniyetinin tesisi noktasında çok başarılı sonuçlar ortaya koymaktadır. Veri merkezi müşterilerimiz kullanmakta oldukları sistemlerin performanslarını ve becerilerinden istifade ettikleri ölçüde markamıza karşı olan güvenleri her geçen dakika daha da çok perçinlenmekte ve bu durum bizleri onlar için en önemli ve vazgeçilemez tedarikçileri olmamızı sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında bir çok global datacenter yatırımcısı şirketin dünya genelinde yaptığı veri merkezi yatırımlarında istinasız olarak Eaton ürün ve çözümlerini tercih ettiğini söyleyebiliriz.

117 Aralık

2015


KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

İNFORM

Modüler KGK Sistemleri Ateşin bulunmasından bu yana, enerji insanoğlu için en az su kadar önem arz eden bir ihtiyaçtır. Rönesansı takip eden Sanayi Devrimi elektriğin kullanılmaya başlanması ile başka bir boyut kazanmış ve gelişmeler çok daha yüksek bir ivme kazanmıştır. 20.yüzyıl bilim ve teknik alanındaki bilgilerin giderek arttığı bir dönem olmuştur.

118 Aralık

2015

İ

çinde bulunduğumuz 21. yüzyıl ise “Bilgi Çağı” olarak adlandırılmaktadır. İnsanoğlunun bilimin her alanında bilgiye erişim yöntemleri ve buna paralel olarak kullandığı elektrikli cihaz sayısı ise gün geçtikçe artmaktadır. Gün geçtikçe artan elektrikli cihaz sayısı, buna paralel olarak elektrik enerjisi ihtiyacını da artırmaktadır. Maddenin temel parçacıkları üzerindeki çalışmalar ilerledikçe, nanoteknoloji ve yüksek frekans teknolojisi hızla gelişmektedir. Bu teknolojilerin yardımı ile elektrikli aletlerin boyutları ve çalışmak için ihtiyaç duyduğu enerji ise gün geçtikçe azalmaktadır. Çoğumuz artık elektriğin olmadığı bir yaşamı hayal dahi edemiyoruz. Günümüzde elektrik enerjisinin sürekliliği insanoğlu için çok daha önem arz etmektedir. Alternatif elektriğin depolanamaması sorunu ise, enerji dönüşümleri yoluyla aşılmış ve elektrik enerjisini sürekliliği için “Kesintisiz Güç Kaynakları (KGK)” geliştirilmiştir. KGK sistemlerinde güç artırımı birbirine paralel çalışan KGK sistemler tasarlanarak aşılmıştır. Bunun için KGK sistemi satın alınırken planlama yapılması gerekmektedir. Ancak günümüzde klasik paralel KGK sistemleri hızla artan enerji taleplerini karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Güç ihtiyacı artarken KGK ların paralel hale getirilmesi ekonomik, lojistik ve teknik açıdan problemler doğmasına yol açmaktadır. Bu problemler ise modüler KGK sistemlerinin geliştilerek aşılmıştır. Genel olarak modüler KGK sistemleri birbirine paralel olarak çalışan KGK

modüllerinden oluşan sistemlerdir. KGK na bağlı olan elektriksel yük KGK modülleri arasında eşit olarak paylaşılır. Modüllerin güçleri marka ve modellere göre değişiklik arz etmektedir. Modüler sistemlerin tek avantajı paralel çalışma değildir. Genel avantajlarını sıralayacak olursak; · Esnek yapısı sayesinde , ihtiyaç halinde çok hızlı ve çok kolay güç artırımı imkanı · Paralel çalışan güç modülleri sayesinde arıza durumunda sadece arızalanan güç modülü kadar güç kaybı oluşması · Modüllerin kolay taşınabilir olması nedeni ile çok hızlı vede


Seri Adı

Kullanılabilecek KGK Modülü Gücü

Modülün Kullanılabileceği KGK Kabini

Archimod

6,7kVA

20-40-60-80-100-120-Hibrid

Trimod

2,7kVA

8-16-24

3,4kVA

10-20-30

5kVA

30-45-60

20 kVA

60-120-200

Modulera Seri Adı

Giriş-Çıkış Faz Sayısı

Maksimum KGK Gücü

Archimod

1 Faz Giriş - 1 Faz Çıkış

20kVA ya kadar

1 Faz Giriş - 3 Faz Çıkış

20kVA ya kadar

3 Faz Giriş - 1 Faz Çıkış

20kVA ya kadar

3 Faz Giriş - 3 Faz Çıkış

20-120kVA arası

1 Faz Giriş - 1 Faz Çıkış

20kVA ya kadar

1 Faz Giriş - 3 Faz Çıkış

20kVA ya kadar

3 Faz Giriş - 1 Faz Çıkış

30kVA ya kadar

3 Faz Giriş - 3 Faz Çıkış

8-60kVA arası

3 Faz Giriş - 3 Faz Çıkış

20-200 kVA arası

Trimod

Modulera

ekonomik teknik servis hizmeti verilmesi · Yüksek verimli yapısı sayesinde enerji tasarrufu sağlanması · Kurulum için minimum alan gereken dar mekanlarda en etkili çözüm olması · Birbirinden bağımsız kontrol edilen güç modülleri sayesinde, kontrol seçenekleri ve haberleşme seçeneklerinin de yedeklenmiş olması. Inform Modüler KGK sistemleri ise Archimod, Trimod ve Modulera olmak üzere 3 seriye ayrılmaktadır. Bu serilerde kullanılan KGK modüllerinin kapasiteleri ve oluşturulabilen maksimum ups güçleri aşağıda tabloda özet olarak gösterilmiştir.

Modüler KGKsistemi seçerken nelere karar vermek gerekir? 1-İlk olarak karar verilmesi gereken mevcut elektrik tesisatının yapısıdır. Inform modüler KGK sistemleri ve giriş/çıkış faz sayısı aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

NOT: Trimod ve Archimod Serisi KGK ları 20kVA ya kadar 1/1 , 1/3 , 3/1 ve 3/3 kullanılabilir yapısı sayesinde gerçek anlamda dört dörtlük çalışan KGK larıdır. 2-İkinci olarak karar verilmesi gereken konu maksimum ihtiyaç duyulabilecek gücün belirlenmesidir. Bu detay da seçilecek modül kabinine karar verilmesi için gereklidir. 3-Karar verilmesi diğer bir konu ise yedeklilik ihtiyacıdır. Bu detay da seçilecek modül kabininin seçilmesi için gereklidir.

4-Akü Kabini seçimi için karar verilmesi gereken ilk konu modüler bir akü kabini mi yoksa modüler olmayan bir akü kabini mi kullanılacağıdır. Trimod KGK ları 20 akü ile çalışmaktadır. Modüler akü çekmeceleri 5 adet 7ah veya 9 Ah akü almakta olup, 1 set akü grubu için 4 adet akü çekmecesi kullanılmaktadır. Çekmece resimleri aşağıdaki gibidir;

Archimod KGK ları ise 21 akü ile çalışmaktadır. Modüler akü çekmeceleri 7 adet 7ah veya 9 Ah akü almakta olup, 1 set akü grubu için 3 adet akü çekmecesi kullanılmaktadır. Çekmece resimi aşağıdaki gibidir;

Modüler KGK sistemlerinde klasik paralel KGK sistemlerinin aksine N+X yedeklilik yöntemi kullanılır.

Trimod ve Archimod serilerinde istenirse faz başına yedeklemeyi artırmak da mümkündür.

Diğer bir deyişle KGK gücü değilde modüller yedeklenir. Örnek 1:

Yandaki resimde S fazında N+1 yedekleme yapılmıştır. Diğer fazlarda ise yedekleme yapılmamıştır. Böylece sadece kritik yüklerinizi yedekleyerek ekonomik biz çözüm oluşturulmuş olmaktadır.

3,4kVA güç modülleri ile oluşturulan monofaze çıkışlı 30kVA bir i ele alalım. Yükümüz 20kVA ise N+3 yedeklilik vardır. Yani 20kVA KGK nı yedeklemek yerine modüller yedeklenmiştir. Örnek2: 3,4kVA güç modülleri ile oluşturulan trifaze çıkışlı 30kVA bir KGK nı ele alalım. Yükümüz 20kVA ise N+1 yedeklilik vardır. Yani 20kVA KGK 10kVA modül kullanılarak yedeklenmiştir.

119 Aralık

2015


INFORM TARİHÇE; Kuruluşu 1980 yılına dayanan firmamız gerçekleştirdiği büyük yatırımlarla, Türkiye’de içinde bulunduğu sektörün tartışmasız lideri olmanın yanı sıra, 27.500m2’lik kapalı alana kurulu tesislerinde, 500’ ü aşkın personeli, 30 kişiden oluşan uzman Ar&Ge kadrosu, yurtiçi ve yurtdışına yayılan şubeleri, bayi-yetkili servis noktaları, deneyimli kadrosu ve üstün kalite anlayışı ile Dünya’nın sayılı firmaları arasına girmek için faaliyetlerine devam etmektedir. Her anı Kalite Müdürlüğümüzce denetlenerek standardizasyon sağlanan İnform ürünleri; ISO-9000, ISO14001, CE, ROHS, GOST, TSE ve TSEK kalite belgelerine sahiptir. Firmamızın, Toplam Kalite Yönetimi ilkeleri ve koşulsuz müşteri memnuniyeti beklentisi, üretimin her anında kusursuzluğun temelini oluşturmaktadır. Türkiye ve dünya ölçeğindeki müşterilerimize kaliteli, sorunsuz ve koşulsuz destek vererek; kaliteyi felsefe edinmiş profesyonel ekibimizle, hem iç hem de dış pazardaki varlığımızı ve rekabet gücümüzü arttırmak temel felsefemizdir. Uzun süre beslemesi gerektiği durumlarda veya akü ömrünün uzun olması ( > 5yıl ) istendiği durumlarda modüler olmayan akü gruplarının kullanılması en doğru çözüm olmaktadır. 5- Akü grubunu seçerken dikkate alınması gereken bir diğer hususta şarj akımlarıdır. Trimod Serisinde 2.7kVA ve 3.4kVA güç modülleri için şarjör kartı akımları 1,5A ; 5kVA lık güç modülleri içinse 2,5A dir. Archimod Serisi 6,7kVA lık güç modüllerinde ise şarjör kartı akımı 2,5A dir. Dolayısı ile bağlanacak her güç modülü ile şarjör kartı akımı artacaktır.

120 Aralık

2015

Türkiye’de faaliyet gösteren 17 ayrı bölge/ bayii organizasyonu ile ülke çapında geniş bir hizmet ağına sahip olan firmamız, 85 ayrı ülkeye yaptığı ihracat ile de yurtdışı pazarda faaliyet göstermektedir. İnform 2010 yılı itibariyle elektrik ve bina otomasyon sistemlerinde uzman, 70 ülkede 31.000 çalışanı ile faaliyetlerini sürdürmekte olan Legrand Group bünyesine katılmıştır.


KALİTELİ KESİNTİSİZ ENERJİ • TANITICI REKLAM

PILZ

Rüzgar enerjisi: Temiz enerjiyi emniyetli bir şekilde üretmek Anahtar teknolojide ürünler ve servisler

M336-PNOZ Multi

R

üzgar gücünden enerji üretmek, Almanya’da alternatif enerji kaynaklarına geçerken anahtar teknoloji olarak görülmüştür. Nükleer enerjinin yavaş yavaş kullanımdan kalkması, kelimenin tam anlamıyla, yenilenebilir enerjinin kullanımını kanatlandırmıştır. Rüzgar enerjisini genişletmeye devam etmenin ön şartı; 100 metre ve daha fazla uzatılabilen rüzgar türbinlerinin emniyetidir. Rürgar türbinleri için fonksiyonel emniyet zorunludur: beklenen her türlü dış etki ve hata durumlarında, rüzgar türbinleri, tasarım özellikleri ile birlikte ele alınmalıdır. Makine Direktifinin uygulanması yasal bir gereklilik olduğundan dolayı rüzgar türbini üreticileri için de zorunlu hale gelmiştir. Uygunluk değerlendirmesi prosedürü en azından Avrupa’da mecburidir. Makine Direktifinin yasal

açıdan bağlayıcı gereksinimlerine ek olarak, sertifikasyon için bilinen ya da tanınmış başka yönetmelikler vardır. Bunlar, Germanischer Lloyd tarafından yayımlanan rüzgar türbinleri sertifikasındaki izlenecek yollar da dahildir. Bu emniyet gereksinimlerini karşılamak adına otomasyon uzmanı Pilz, rüzgar türbinindeki tüm emniyet fonksiyonları için ölçeklenebilir çözümler sunar. Pnoz Sigma serisindeki emniyet rölelerinin en kullanışlı olduğu alan odak noktasının bireysel (özel) emniyet fonksiyonları olduğu alanlardır, bu konuda rüzgar türbinlerinin acil olarak durdurulması örnek olarak gösterilebilir. Alternatif olarak, hız monitörü PNOZs 30 hız ile ilgili fonksiyonlarla çalışması için tasarlanmıştır ve aynı zamanda rüzgar türbindeki kırık emniyet pimini, pervane hızını ve jeneratör

M336-PNOZ 530

121 Aralık

2015


hızını da izlemektedir. Konfigüre edilebilir kontrol sistemlerinden PNOZmulti, farklı input sinyallerine olay güdümlü tepki veren birçok rüzgar türbininde halihazırda kullanılmaktadır. İşte bu sebeple, modüler tasarım, ilgili rüzgar türbinine isteğe göre esneklik kazandırabilen bir çözüme olanak verir. Ayrıca PNOZmulti emniyetli hız izleme için çok sayıda genişletilmiş modül sunmaktadır ve bu sayede rüzgar türbininin bütün emniyet fonksiyonları tek bir sistem de yer alır. Ek olarak, PNOZmulti haberleşme modüllerinin yardımı ile kolaylıkla rüzgar türbininin kontrol sistemine dahil edilebilir. Makine emniyetine ek olarak, Pilz portföyü tesis koruması için de çözümler içermektedir. Örneğin sıcaklık, yağ basıncısı gibi tesis değerleri olduğu kadar aynı zamanda, gerilim, akım ve güç gibi elektrik değerlerini de izleyebilir. Sunulan çözümler gerçek jeneratör gücünü ölçmek için uygun olabildikleri gibi aynı zamanda türbinlerin hareketli kanatlarının açısını ayarlayan pitch sistemi için gerekli acil durumları izlemek için de kullanılabilirler. PMDsigma veya PMDsrange gibi elektriksel izleme röleleri bu kapsamda kullanılır. Rüzgar türbinlerindeki kablo güzergahları çok uzun olabilir, örneğin: acil stop butonu dağıtım kutusunda, gondolda ya da kulede bulunabilir. Değerlendirme (lojik) cihazına giden kablo kanalları, gondolun, rüzgarın yönünü izlemesi ile oluşan hareketi sonucu belirli noktalarda gerilime maruz kalır. Bu durumda, emniyet şeridi denetleme

122 Aralık

2015

cihazları olan PLID’ler, kule ve gondol arasındaki acil durdurma butonu kanallarını izlemek için kullanılabilir. Pilz için, makine emniyeti “sadece üründen daha fazlasıdır”; işte bu yüzden Pilz geniş çaplı hizmetler sunar. Rüzgar türbini üreticileri, kurulumu yeni yapılacak ya da önceden kurulumu yapılmış türbinler için risk analizi ve rüzgar türbininin emniyet fonksiyonlarının

doğrulanması konularında danışmanlık hizmeti sağlayan, otomasyon uzmanı Pilz’in tecrübesinden yararlanabilirler. Ayrıca Pilz, CE işaretlemesi hizmeti vermektedir. Pilz, bir rüzgar türbininin emniyet gereksinimlerini yerine getirebilmek adına, rüzgar türbininin tüm emniyet fonksiyonları için ölçeklenebilir çözümler sunar.


Bilgisayar • Otomasyon • Elektrik • Elektronik

‘Odace’ serisi

ile evlerde farklılık

Schneider Electric, yeni ‘Odace’ serisi anahtar- prizleriyle her türlü iç dekora uyum sağlayabilen, fonksiyonelliği ve sağlamlığı ön plana çıkarıyor.

S

chneider Electric, dört farklı çeşidi ve yenilikçi tasarımıyla, mekanlarınızdaki detaylara özgün bir dokunuş katacak ‘Odace’ anahtar- priz serisini sundu. Odace Styl, Odace Styl Pratic, Odace Touch ve Odace You olmak üzere 4 farklı seçenek sunan Odace serisi, tasarım çeşitliliği sayesinde farklı mekanlara uyum sağlayabiliyor. Odace Styl, Çerçevesi kare iken mekanizmasının yuvarlak oluşuyla hem modern hem klasik mekanlara uyum sağlayabilen bir görünüm sunuyor. Odace Styl Pratic ise, kullanışlı aksesuarları sayesinde kullanıcıları için farklı kolaylıklar sağlıyor. Odace Style Pratic, anahtarlarda yer alan not tutucu, el havlusu veya anahtar asmak için tasarlanan kanca,

prizlerin üzerinde bulunan cep telefonunu koyma alanı gibi sunduğu yenilikçi ve pratik çözümlerle kullanıcılara kolaylık sağlıyor. Serinin bir diğer ürünü olan Odace Touch ise, yapısında kullanılan ahşap, metal, taş gibi gerçek malzemeler sayesinde farklı mekan dekorlarınızın tamamlayıcısı oluyor ve dekorlarınıza kusursuz biçimde uyum sağlıyor. Odace You ise değişebilen iç yüzeyi ile kullanıcılarına özgün ve her an değiştirebilir bir tasarım sunuyor. Kullanıcılar Odace You sayesinde anahtar-prizlerini istedikleri gibi tasarlayabiliyor ve dilediklerinde tasarımı değiştirebiliyor, şeffaf kısmının içine koyacakları bir fotoğraf yada resimle anahtar-prizlerine kişisel dokunuşlarını katabiliyor.

123 Aralık

2015


ATyS C30 / C40 kontrol röleleri q

PNOZmulti Configurator 10 q

PNOZmulti Configurator 10.0.0 versiyonu hazır. Tüm PNOZmulti kontrol sistemlerini konfigüre etmek için tasarlanan PNOZmulti Configurator’ün kullanımlı oldukça kolay. • • • • • • •

124 Aralık

2015

PNOZmulti 2 kontrol sisteminin PNOZ m B1 yeni temel ünitesi desteklenir. PNOZ m B1’in sunduğu birçok özellikler var: Artık temel ünitede giriş ve çıkış bulunmamaktadır; Genişletme modülleri seçenekleriyle uygulamaya tam uyum sağlar; Siz kullanıcı olarak yalnızca ihtiyacınız olan için ödeme yaparsınız; PNOZ m B1 ile 1024’e kadar bağlantı hattıyla çok daha büyük projeler gerçekleştirilebilir; PNOZ m B1 için tarih ve saat de PNOZmulti Configurator’da ayarlanabilir. PNOZmulti 2 kontrol sisteminin hareket izleme modülleri versiyon 2.0’da desteklenir ve modül üzerinde doğrudan çalışan özel modül programlarının konfigürasyonuna olanak sağlayan ilk genişletme modülleri. Bu durum kullanıcıya birçok bölgenin izlenmesi için detaylı konfigürasyon gibi önemli avantajlar sunmakta; Örneğin, genişletme modülünde yerel olarak kontrol edilen hız veya dönme hızı. Bir diğer avantaj da, modül programı temel ünitenin yükünü aldığından uygulamada daha fazla esneklik olması.

ATyS C30/C40 modüler kontrol röleleridir. ATyS C30/C40 tüm motorlu enversör kontrol tiplerine imkan tanır: ATyS ve ATyS M, kontaktörler, devre kesiciler veya diğer motorlu şalterler. İki ATyS C30 versiyonu mevcut. Biri ölçüm girişleri aracılığıyla bir AC besleme ve diğeri ise bir DC yardımcı besleme ile. Modüler cihaz olan ATyS C30 ve C40 DIN rayına monte edilebilen modüler ürünlerdir (6 modül, 105 mm genişlik). Ürün Socomec transfer şalterlerle veya benzer teknoloji kullananlarla birlikte kullanılabilir. Ayrıca kontaktör ve devre kesici teknolojileri ile uyumludur.


q

Fluke Ti400

Kızılötesi Kamera

F

luke Ti400 kızılötesi kamera, mükemmel odaklı görüntüler elde etmek için LaserSharp AutoFocus özelliğiyle donatıldı. Her kızılötesi kamera kullanıcısı, bir kızılötesi muayene yaptığında sağlanması gereken en önemli şeyin odak olduğunu bilir. Sıcaklık ölçümleri, odaklı görüntü olmadan doğru olmayabilir ve bazen 20 derece kadar sapma olabilir. Bu nedenle, herhangi bir sorun kolayca gözden kaçabilir. LaserSharp otomatik odak size tam olarak nereye odaklandığınızı söyler. Odaklanmadan önce hedefinize olan mesafeyi bir lazer kullanarak ölçer. Sorunları hızlıca bulmak için geliştirilen ücretsiz bellenim güncellemesi, termal görüntüleme cihazınızdaki CNX Kablosuz Sistem özelliğini etkinleştirerek beş adede kadar ek ölçüm yakalamanıza olanak tanır. Sorunları daha hızlı teşhis etmeye yardımcı olan bu ek ölçümler, daha ayrıntılı raporlar oluşturmak için ek veri sağlar. Özel uygulamalarda kullanım alanını genişletmek için sahaya kurulabilir telefoto ve geniş açılı objektifler kullanılabilir ve sesli açıklama özelliği, kağıt-kalem ihtiyacını ortadan kaldırır. Pakete Fluke SmartView® yazılımı ücretsiz olarak eklenmiş.

Fluke 435 II Güç Kalitesi ve Enerji Analizörünü q

Gelişmiş güç kalitesi fonksiyonları ve enerji analizi özellikleri

T

esisinizde işler ne kadar kötü giderse gitsin, Fluke 435 II her zaman hazırlıklı olmanıza yardım etmeyi hedefliyor. Gelişmiş güç kalitesi işlevleri ve enerjinin parasal değerini hesaplama özellikleriyle donatılan bu modelin baş edemeyeceği elektrik sorunu yok.

ÖZELLİKLER • • • • • • •

• • •

AutoBlend™ modlu, patentli Fluke IR-Fusion® teknolojisiyle sorunları daha hızlı tespit edin ve bildirin Doğrudan PC’nize, Apple® iPhone® veya iPad® ürünlerinize kablosuz görüntü aktarımıyla daha hızlı iletişim CNX™ Kablosuz Sistem ile 5 adede kadar ek ölçüm yakalayın* Tek elle kullanılabilen, kullanımı kolay kullanıcı arabirimi Menüde hızlı gezinme için sağlamlaştırılmış, yüksek çözünürlüklü 640 x 480 kapasitif dokunmatik ekran IR-PhotoNotes™ Açıklama Sistemiyle konumu göstermek üzere ek dijital görüntüler veya ek alan ayrıntılarını yakalayın Ayrıntıları PC’ye veya yüksek çözünürlüklü monitöre (USB ve HDMI) video vasıtasıyla almak için daha gelişmiş görüntü çıkışı seçenekleri Sesli kayıt ve açıklama, ek ayrıntıların görüntü dosyasıyla birlikte kaydedilmesini sağlar Ek uygulamalarda daha fazla esneklik sağlayan isteğe bağlı değiştirilebilir objektifler Sahada mükemmel kullanışlılık için, şarj edilebilen ve sahada değiştirilebilen, şarj seviyesini LED göstergeyle gösteren akıllı piller 1200°C’ye kadar yüksek sıcaklık ölçümü Yüksek çözünürlükte görüntü kalitesi için endüstriyel performansa sahip 5 MP dijital kamera SmartView® ve SmartView Mobil Analiz ve Raporlama Yazılımı dahil

Enerji değerlendirmesi – Enerji tasarruf cihazlarının doğrulanması için yükleme öncesi ve sonrasında enerji tüketimindeki iyileşmelerin miktarını belirleyin Ön cephe sorun giderme – İşleminizi geri çevrimiçi almak için ekran üstünde sorunları hızlıca tanılayın Öngörücü bakım – Arıza süresine yol açmadan önce güç kalitesi sorunlarını saptayın ve önleyin Uzun vadeli analiz – Bulunması güç veya aralıklı sorunları açığa çıkarın Yük çalışmaları – Yük eklemeden önce elektrik sistem kapasitesini doğrulayın

Uygulamalar PowerWave veri yakalama – Her bir dalga biçimini görebilmek için hızlı RMS verilerini yakalayın, böylece gerilim, akım ve frekans değerlerinin birbirlerini nasıl etkilediğini belirleyebilirsiniz Güç invertör verimliliği– Güç invertör verimliliği Enerjinin parasal değerini hesaplama – Düşük güç kalitesinden dolayı oluşan enerji kaybının parasal maliyetini hesaplayın

125 Aralık

2015


Elektrik Dergisi’nin yıllık (12 sayı) abone bedeli KDV dahil 100 TL Elektrik Mühendisliği ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerine 70 TL’dir


KAYNAK ELEKTRİK DERGİSİ ARALIK 2015 ARKA KAPAK

ŞİRİNLER ELEKTRİK

ARKA KAPAK İÇİ ÖN KAPAK İÇİ

İNFORM

REÇBER KABLO

ABB 19 AKTİF MÜHENDİSLİK

29-31

ARDIÇ

14

BEST

8

ÇAĞDAŞ (SEVAL) KABLO

15

ÇYDD

10

DELTEC

65

DV POWER

16

GVD ELEKTRİK

33

HASÇELİK

5

HİLKAR

105-113

KABLOTEL

41

KOZTEK ELEKTRİK

25

LAPP KABLO

27

LINK HOUSE

51

MAKEL MST ELEKTROTEKNİK

7

1

ÖZDİRENÇ EAE ELEKTRİK EL-KO

38-39 9

EMEK ELEKTRİK

47

EMS

43

ENEL

103

ENTES EPC ENERJİ

17 4

GEMTA

45

GERSAN

3

128

ÖZGEN ELEKTRİK

23-35

SOCOMEC

37

TEKON ENERJİ

49

TEST TÜM

107

ULUSOY ELEKTRİK

2

VAEST VERA ELEKTROMEKANİK

18

6

WIN 2016

77

YEPAŞ

11

OKUYUCU İLGİ FORMU Bu sayımızda, reklam ve yeni ürün sayfalarında tanıtımı yapılan ürün ve hizmetler ve ilgili firmalara ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek istiyor iseniz lütfen 0(212) 272 33 90 no’lu faksımıza ya da; Eski Osmanl› Sokak Ar›kan ‹ş Merkezi No:30 Kat: 2 Daire: 10 Mecidiyeköy/‹STANBUL adresine gönderebilirsiniz. İsteğiniz ilgili firmaya bildirilecektir.



Bir Legrand Grup Markasıdır

Türkiye'nin Kesintisiz Enerji Merkezi Bizde ; 35 yıllık tecrübe, açık ara pazar liderliği, 10 yıl üst üste Bilişim500 KGK sektörü birincilik ödülü, dünya standartlarında ürün ve hizmet kalitesi, ileri teknoloji çevre dostu geniş ürün yelpazesi, dev mühendis kadrosuyla ihtiyaca özel müşteri odaklı çözümler, 7/24 Türkiye ve 85 ülkede servis hizmeti, uluslararası tecrübeye sahip Arge kadrosu ve geliştirdiği ürünlerle aldığı ödüller var.

Aslında söylemek istediğimiz ;

biz zaten Türkiye’nin EN İYİSİYİZ hedefimiz DÜNYANIN EN İYİSİ olmak. www.inform.com.tr



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.