ekoLIFE 25.Sayı

Page 1

YERLİ KEŞİF UYDUSU GÖKTÜRK 2 UZAYA FIRLATILDI

UZAYDA TÜRK İMZASI Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu Göktürk-2’nin uzay yolculuğu, Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden saat 18:12’de yapılan fırlatma işlemi ile başladı. Göktürk 2 uydusu 18:26’da 686 kilometre yükseklikteki yörüngesine oturdu. Meclis Başkanı Çiçek, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel, Göktürk-2’nin canlı yayın anını TÜBİTAK UZAY’da izledi. /11’DE

www.ekolife.tv

Sayı: 25/ Fiyatı: 25Krş

CHP’LİLERİ PARANOYA SARDI CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, CHP’li belediyelere ilişkin yapılan soruşturmalarla ilgili bir basın açıklama yaptı. Swissotel’de yapılan basın açıklamasına Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail İnal, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İzgezdi, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu da katıldı. /09’DE

HAFTALIK EKONOMİ VE YAŞAM GAZETESİ

22 Aralık 2012 Cumartesi

HES’e Evet Ama Yolsuzluğa ve Talana Çayeli İlçesine bağlı Senoz Vadisinde yapımı devam eden HES Santralleri ile ilgili gazetemize çok ilginç kamuoyunu sarsacak bilgiler yağmaktadır. BİR TAKIM çirkin oyunların oynandığı vadide yapımı mahkeme kararı ile durdurulan HES santrali ile ilgili ne hikmetse çalışmalar hummalı şekilde devam etmektedir. Mahkeme kararını denetleyecek olan kolluk görevlileri bir takım oyunlarla sindirilmiş vaziyette. Hatta Hes Santrali yapan şirketlerden biri olan Koçoğlu Şirketler Grubuna bağlı Atabey Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. nin gayri resmi silahlı güçleri bölgede korku salmaktadır. Silah ruhsatları olmadığı halde Jandarma tarafından şantiye alanına götürüldükleri ve Jandarmanın bu duruma göz yumduğu bölge insanı tarafından dillendirilmektedir. /06’DA

İNGİLİZ THE GUARDİAN GAZETESİ

TÜRKİYE 2050’de böyle olacak

Guardian Gazetesi’nin yazdığı habere göre 2050 yılında Türkiye ekonomisi batıyı geride bırakacak.Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu “yeni dalga” ekonomilerinin 2050 yılında Batı’yı geri bırakabileceği tahminleri yapılıyor. /02’DE

Köprü ve Otoyollara DEV TEKLİF/ 05’DE

BAKKALLAR 1 OCAK’TAN SONRA YUMURTA SATAMAYACAK AVRUPA Birliği (AB) uyum yasaları kapsamında yumurtanın sadece soğuk hava deposu olan yerlerde satılabileceğine ilişkin, İstanbul Bakkallar Odası Başkanı İsmail Keskin, bakkalların bu uygulama karşısında yumurta satmayabileceğini söyledi. Zengin, fakir, öğrenci, memur, emekli kısacası herkesin kahvaltısının vazgeçilmezi yumurta, sadece soğuk hava deposu olan yerlerde satılabilecek. /02’DE

Yerli OTOMOBİL’E ASYA”DAN DEV DESTEK / 12’DE

Amsterdam’da Helal Ev Modası AMSTERDAM’DA yaklaşık 180 apartman dairesi, Müslüman müşterilerin isteklerine cevap verecek şekilde yeniden düzenlendi. Hollanda basınında ‘helal evler’ diye anılan “Müslümanların ihtiyaçlarına uygun” 180 sosyal konut, siyasi tartışmaya neden oldu. /10’DA

Bastır Parayı Kap Vatandaşlığı AVRUPA’dan Asya’ya, Amerika’dan Afrika’ya pek çok ülke belli bir yatırım tutarı karşılığında vatandaşlık ve oturma izni veriyor. /13’DE

Türkiye’nin TATİLİ Güney’den Geçiyor/ 13’DE


2

HABER

KAHVALTILARIN VAZGEÇİLMEZİ YUMURTAYI ARTIK BAKKALLAR’DAN ALAMAYACAĞIZ…

BAKKALLAR 1 OCAK’TAN SONRA YUMURTA SATAMAYACAK Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları kapsamında yumurtanın sadece soğuk hava deposu olan yerlerde satılabileceğine ilişkin, İstanbul Bakkallar Odası Başkanı İsmail Keskin, bakkalların bu uygulama karşısında yumurta satmayabileceğini söyledi.

saklanıp korunabileceğinin tebliğde bildirildiğini belirtti.

ZENGİN, fakir, öğrenci, memur, emekli kısacası herkesin kahvaltısının vazgeçilmezi yumurta, AB uyum yasaları kapsamında yıl sonundan itibaren sadece soğuk hava deposu olan yerlerde satılabilecek. Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplandıran Keskin, 2008’de alınan kararın, 2012 yılı bitimine kadar ertelendiğini belirterek, ‘1 Ocak 2013’ten itibaren ruhsat alan ya da ruhsatlarını yenileyen bakkallar, yeni yönetmelikle karşılaşacaklar. Bu yönetmelikte yer alan soğuk hava deposunu kuramayan bakkallarımız, yumurta satamayacak. Bu nedenle bakkallar büyük sıkıntı içerisine girecek” dedi. Uygulamaya göre hareket etmeyen bakkalların çok büyük cezalarla karşılaşacağını vurgulayan Keskin, yumurtanın, Türk Gıda Kodeksi Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği’nde nasıl saklanacağı ve korunacağının belirtildiğini hatırlattı. Keskin, yumurtanın 28 gün içinde tüketilebileceği ve artı 5 ile 12 derece sıcaklıkta

“BAKKALA, ‘SEN YUMURTA SATAMAZSIN’ DENİLİYOR” Başkan Keskin, bu şartlarda zemine koymamak şartıyla yumurtanın dükkanın her yerinde bulundurulabileceğini vurgulayarak, şartların ağırlaştırılarak bakkallara ’sen yumurta satamazsın’ dendiğini iddia etti. Fransa’da geçen ay bir gıda fuarına katıldıklarını anlatan Keskin, burada Türkiye’de de bulunan dünyaca tanınan büyük bir marketin reyonunda yumurta satıldığını gördüklerini söyledi. Bunun üzerine reyonu fotoğrafladıklarını kaydeden Keskin, ”Bizde diyoruz ki ya niye insanları böyle sıkıyorsunuz. Avrupa mı diyorsunuz? İşte Avrupa’da da reyonda satılıyor. Konuşmaya gerek yok, çok net. Avrupa’da böyle bir durum varken peki ülkemizde neden insanları bu şekilde sıkıştırıyorsunuz. Orada nasılsa bizde de öyle olsun o zaman” diye konuştu. “TEBLİĞE GÖRE, BUZDOLABINDA SAKLANMASINA GEREK YOK” Yumurtanın buzdolabında saklanmasına gerek olmadığını savunan Keskin, konuya ilişkin tebliğe göre hareket edilmesini gerektiğini söyledi. Birilerinin piyasayı kontrol etme ve tekelleşme adına bir takım girişimlerde bulunduğunu iddia eden Keskin, “Haksız rekabet ve çok kazanma adına birileri baskı kuruyor ve böyle bir şeyi ortaya çıkarıyorlar. Yumurtanın yerde bulundu-

rulmasını biz de istemiyoruz. Ama buzdolabına da gerek yok. Biz bu konuda yılda 3-5 defa gıdaların korunması ve saklanması konusunda üyelerimize eğitim seminerleri yapıyoruz. 22 Aralık’ta da yine bir tane yapacağız. Fransa’nın göbeğinde çektiğimiz bu fotoğrafın tarihi de saati de belli. Orada olabiliyorsa bizde de olabilir. Eğer yumurta artı 12’ye kadar olabiliyorsa neden daha düşük derecelere zorluyorsunuz. Neden bakkalı sıkıntıya sokuyorsunuz?” diye konuştu. YUMURTANIN FİYATI YÜKSELİR Yeni uygulamayla birlikte sadece bakkalların sıkıntıya girmeyeceğini vurgulayan Keskin, durumdan üreticilerin ve vatandaşların da mağdur olacağını söyledi. Yumurta fiyatlarının uygulamayla birlikte yükselebileceğini anlatan Keskin, “Belki bakkal diyecek ki yumurta satmak için bu kadar sıkıntı çekeceğime ondan da vazgeçiyorum. O zaman birilerinin tekeline giren yumurtanın fiyatı elbette yükselecektir. Yumurta çocuklarımız ve yetişkinler için mutlaka alınması gereken besin kaynağıdır. Doktora gittiğinizde ilk söyledikleri besinlerden biri, yumurta. Bunu bir yerlerden uzaklaştırdığınızda ya da bakkaldan uzaklaştırdığınızda eksiklikler olacaktır. Sadece 1-2 yumurta alabilen fakir insanlardan bunu uzaklaştırdığınızda, onu da alıp yiyemeyecek” diye konuştu.

İNGİLİZ THE GUARDIAN GAZETESİ

Türkiye 2050’de böyle olacak Guardian Gazetesi’nin yazdığı habere göre 2050 yılında Türkiye ekonomisi batıyı geride bırakacak. ARALARINDA Türkiye’nin de bulunduğu “yeni dalga” ekonomilerinin 2050 yılında Batı’yı geri bırakabileceği tahminleri yapılıyor. Guardian gazetesi, “yeni dalga” ekonomilerine dikkat çekerken 2050 yılında Türkiye’nin ekonomisinin İtalya’nınkinden büyük ve Avrupa’nın en başlıca ekonomilerinden biri olması öngörüsünü de yansıttı. İngiliz Guardian gazetesi, “Yeni Dalga Ekonomileri Büyüme Peşinde” başlığını kullandığı analizde BRIC’ler (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) durgulaşırken aralarında Türkiye’nin de bulunduğu diğer bazı yükselen ülke-

lerin hızlı ilerleyerek 2050 yılında Batı’yı geri bırakabileceklerini yazdı. İkinci dalga ülkeleri için “Büyükler. Genç ve büyüyen nüfusları var. Altyapı ve eğitimde yatırım yaptılar. Ve resesyona saplanmış Batı’yı kıskandıracak oranlarda büyüyorlar” ifadelerini kullanan Guardian, 2013 büyüme oranlar yazılacağında ikinci dalga ülkelerinin ilk 20 sıralara hâkim olacaklarını belirtirken de bu ekonomilere ilişkin üç gün sürecek bir dizi yayınlayacağını da

okuyucularına duyurdu. Guardian şöyle devam etti: “2000 yıllarının ortasında Çin ve Hindistan olmadan dünya ekonomisinin geleceğini tartışmak imkânsız hale geldi ve ikinci bir daralma 2008 yılının sonunda ortaya çıktığında G20 kuruldu. Bu sadece G8 ve BRIC’leri değil aynı zamanda Endonezya, Türkiye, Güney Kore, Meksika, Arjantin ve Güney Afrika gibi stratejik olarak daha önemli bazı ekonomileri de içeriyordu.Son gelişmeler, fazla geçmeden konferans masasında daha fazla koltuğa ihtiyaç olacağını gösteriyor. Hawksworth, 2050 yılında Türkiye’nin ekonomisinin İtalyanınki’nden büyük ve Avrupa’da en büyük ekonomilerden biri olmasını bekliyor. Endonezya ve Meksika da, Almanya ve İngiltere’yi geride bırakmış olacak.”

21 Aralık Maya Takvimi iddiasına hadislerle cevap!

BUNLAR YAŞANMADAN KIYAMET KOPMAYACAK... Maya Takvimi kimilerinin kafasını iyice karıştırırken, 21 Aralık’ta kıyamet kopacak iddiasına Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan cevap geldi. Kurul, “10 büyük alamet gerçekleşmeden kıyamet kopmaz” açıklamasını yaptı. MAYA takvimine göre kıyametin 21 Aralık ‘da kopacağı öne sürülürken, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, kıyametin kopma belirtilerinin büyük ve küçük olmak üzere iki kategoride olduğunu bildirdi. “Kıyametin ne zaman kopacağı tamamen Allah’ın bilgisi dahilindedir. Dolayısıyla müminler için önemli olan kıyametin ne zaman kopacağı değil, bir gün mutlaka bunun gerçekleşeceğine inanmak ve ahiret hayatı için hazırlıklı olmaktır. 10 büyük alamet gerçekleşmeden kıyamet kopmaz” açıklamasını yaptı. Dini sorular’ bölümündeki sorular üzerine yayınlanan fetvada, kıyametin ne zaman kopacağının bilinmemediği, Hz. Muhammed’in kıyamet zamanına ilişkin bazı önemli olay ve belirtiler hakkında açıklamalarda bulunduğu belirtildi. KIYAMETİN KÜÇÜK ALAMETLERİ “Bu işaretler büyük ve küçük olmak üzere iki kategoride gösterilmiştir. Kıyametin küçük alametleri olarak, din ve inanç hakkında bilgisizliğin yaygınlaşması, içkinin çokça içilmesi, fitne, öldürme ve kargaşanın çoğalması, maddî refahla birlikte kanaatsizlik ve nankörlüğün artması, Allah rızası yerine çıkar ve menfaatlerin ön plana çıkması gibi olayları saymak mümkündür. KIYAMETİN BÜYÜK ALAMETLERİ Büyük alametler ise, şu hadiste bildirilmiştir: ‘On alamet meydana gelmedikçe kıyamet kopmaz. Deccal’ın çıkışı, Hz. İsa’nın yeryüzüne inmesi, Ye’cuc ve Me’cucun çıkışı, Dabbetü’l Arz’ın çıkışı, güneşin batıdan doğması, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında meydana gelmek üzere yerin batışı, duman ve insanları mahşer yerine sürecek olan ve Aden çukurundan çıkan bir ateşin zuhuru.’ Bu hadiste geçen alametlerin bir kısmı aynı zamanda Kuran’da da muhtelif ayetlerde yer almaktadır.”

KÖPEKBALIĞI ETİNDEN YAPILMA ÖZEL SUCUK BURSA’DA 2 hafta önce balıkçı ağlarına takılan ’Camgöz’ cinsi 2 metre 76 santimetre uzunluğundaki köpekbalığını 2 gün boyunca sergileyen Kayserili restoran işletmecisi Deniz Ünlütürk, köpekbalığı etinden sucuk yaptı. Köpekbalığı sucuğunun kilosunu 80 TL’den sattığını belirten Ünlütürk, sucukların bir kısmının şimdiden tükendiğini ifade etti. Çanakkale Boğazı’ndaki balıkçıların ağlarına 2 hafta önce takılan ’Camgöz’ cinsi köpekbalığı Bursa’nın tarihi Kayhan Çarşısı’ndaki Bedr Balıkçılık’a getirildi. İki gün boyunca restoranda sergilenen ve halkın yoğun ilgi gösterdiği 2 metre 76 santimetre uzunluğunda ve 77 kilo ağırlığındaki köpekbalığı restoran işletmecisi Deniz Ünlütürk tarafından farklı bir şekilde müşterilerine sunuldu. “Sucuğun içerisinde sadece köpekbalığı eti ve çeşitli baharatlar var. İçerisinde kesinlikle kırmızı et bulunmuyor. Kayserili olduğum için balığı kendi damak zevkime uygun hale getirmeye çalıştım. Köpekbalığı eti başta kanser olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Oldukça sağlıklı bir besin. Biz de bu besini sabah kahvaltılarına uygun bir hale getirdik diye konuştu.


3

HABER

TÜGİK Genel Sekreteri M.Demokan Eren:

“5084 Sayılı Teşvik Yasası 400 bin kişiyi doğrudan etkiliyor.” Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Sekreteri M.Demokan Eren 5084 Sayılı Teşvik Yasası’nın uygulama süresinin uzatılmasının önemine dikkat çekti. Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Sekreteri M.Demokan Eren, uygulama süresi 31 Aralık 2012 tarihinde sona erecek olan 5084 Sayılı Teşvik Yasası’na ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Yasanın uygulama süresi uzatılmadığı takdirde Türkiye başta istihdam olmak üzere önemli ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir,” dedi. Türkiye ekonomisinin küresel krize rağmen büyüdüğünü ve tüm dünyada gıptayla bakılan bir konuma ulaştığına dikkat çeken TÜGİK Genel Sekreteri M.Demokan Eren sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz böylesine ciddi bir ivme

yakalamışken, iş dünyamız tüm gücüyle üretime, istihdam yaratmaya ve ekonomiye katkı sağlamaya odaklanmışken, bu gidişatı frenleyecek gelişmelere sebebiyet verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. İş dünyası olarak beklentimiz 5084 Sayılı Teşvik Yasa’nın uygulama süresinin uzatılması yönündedir. Bu sayede hem üretim kapasitesinde artış yaşanması, hem de yeni yatırımların hayata geçirilmesi mümkün olacak, Türkiye ekonomisi yoluna aynı hızla devam edecektir.” TÜGİK, 9.000 ÜYESİYLE TÜRKİYE EKONOMİSİNE DEĞER YARATIYOR 1990’lı yılların başlarından günümüze uzanan bir genç işadamları hareketi olan TÜGİK, Türkiye için çalışan genç işadamlarını bir araya getirerek vizyon ve sinerji yarat-

BİR TÜRK ON ABD’LİYE BEDEL...

makta, bu doğrultuda ekonomi ve istihdama katkı sağlayarak değer üretmektedir. Tüm ülkeyi kapsayan bir kuruluş yapısına sahip olan TÜGİK, Türkiye’nin yalnızca şehirlerinde değil, kasabalarına kadar yayılan ve hızla genişleyen bir organizasyona sahiptir. TÜGİK’in 7 federasyon, 72 dernek ve 500’ün üzerinde farklı sektörde faaliyet gösteren 9.000 üyesi bulunmaktadır. KOBİ’lerden büyük holdinglere kadar uzanan geniş bir üye yelpazesine sahip olan TÜGİK, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en geniş çaplı faaliyet gösteren iş örgütlerinden biridir. Bugün itibariyle TÜGİK üyeleri 250 bin kişiye doğrudan, 1 milyon kişiye ise dolaylı olarak istihdam yaratmaktadır. TÜGİK üyesi şirketlerin portföy değeri 100 milyar doların üzerindedir.

TÜRK İŞADAMLARINDAN ÇİN’E ZİYARET

Türkiye’de mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 47,7. Bu oran ABD’de sadece yüzde 4,7. MALİYE Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye, OECD’de 34 ülke arasında sosyal güvenlik primleri dahil vergi yükü açısından sondan 6’ncı sırada yer alıyor. OECD ülkeleri arasında vergi yükünün GSYH’ye oranı en yüksek ülke yüzde 48,2 ile Danimarka. Söz konusu oran İsveç’te yüzde 45,8, Belçika’da yüzde 43,8, İtalya’da yüzde 43,Fransa’da yüzde 42,9, Norveç’te yüzde 42,8, Finlandiya’da yüzde 42,1, Avusturya’da yüzde 42 düzeyinde bulunuyor. OECD ortalaması da yüzde 33,9 şeklinde hesaplanıyor. Türkiye yüzde 26’lık oran ile vergi yükünde yüzde 18,1 orana sahip Meksika, yüzde 20,9’luk orana sahip Şili, yüzde 24,8’lik orana sahip ABD, yüzde 25,1 orana sahip Kore ve yüzde 25,9’luk oran ile Avustralya’yı geride bırakıyor. Ancak Türkiye’de vergi yükü bakımından oranda değil, yükün dağılımında büyük sorun yaşanıyor. ‘’Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması’’ temel ilkesi, Türkiye’de kayıt dışılık, yüksek vergi kaçağı ve diğer nedenlerle yeterince uygulanmıyor. Maliye Bakanlığı da mevcut tablonun değişmesi için

30,1, Finlandiya’da yüzde 28,8, Lüksemburg’da yüzde 26,7, Hollanda’da yüzde 26,2, Almanya’da yüzde 25,4, İngiltere’de yüzde 24, Slovenya’da yüzde 23,5, Kanada’da yüzde 23,4 olarak hesaplanıyor. Gelir ve kazançtaki vergi yükünde OECD ortalaması yüzde 22,8, 27 AB ülkesinin ortalaması da yüzde 27,1 düzeyinde bulunuyor. altyapı ve mevzuata dönük yeni önlemleri hayata geçirmeye hazırlanıyor.

GELİR VE KAZANÇ VERGİLERİ DÜŞÜK Verilere göre, gelişmiş ülkelerin hemen hemen tümünde vergi yükünde, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler, önemli bir ağırlığa sahip bulunuyor. Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın ancak yüzde 13,5’unu meydana getiren gelir ve kazanç üzerindeki vergiler, Danimarka’da yüzde 32,7’lik bir orana ulaşıyor. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergi oranı, Belçika’da yüzde 32,3, İsveç’te yüzde 32,1,Fransa’da yüzde 32, İtalya’da yüzde 31,8, Norveç’te yüzde 30,8, Avusturya’da yüzde

MAL VE HİZMETTE VERGİ YÜKÜ YÜKSEK Buna karşılık Türkiye’de mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 47,7 düzeyinde bulunuyor. Türkiye bu oran ile 34,7 olan OECD ortalamasını bile aşıyor. Mal ve hizmet vergisinin toplam vergiler içerisindeki payı ABD’de yüzde 4,7, Kanada’da yüzde 17,7, Japonya’da yüzde 19, Fransa’da yüzde 21,2, İspanya’da yüzde 21,9, İtalya’da yüzde 24,6, Belçika’da yüzde 25,1, Almanya’da yüzde 28,1, Lüksemburg’da yüzde 28,4, Avusturya’da yüzde 29, Avustralya’da yüzde 29,8, Hollanda’da yüzde 30,1 ve Norveç’te yüzde 32,2 düzeyinde bulunuyor.

TÜRKİYE Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Sekreteri M.Demokan Eren, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçi Vekili ile bir araya geldi. Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Genel Sekreteri M.Demokan Eren, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçi Vekili Wang Xiaoning ile bir araya geldi. Buluşmada İki ülke arasındaki ilişkileri ve ticareti güçlendirmek amacıyla gerçekleştirilebilecek ortak projeler konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. TÜGİK’in 9.000 üyesi ile Türkiye’nin değil, dünyanın en geniş çaplı faaliyet gösteren iş örgütlerinden biri olduğuna dikkat çeken M.Demokan Eren, TÜGİK Üyeleri ve Çin Halk Cumhuriyeti iş adamları arasında iletişimi kurarak, sorunsuz ve gelişen iş birliği sağlanması konusunda ön görüşme yapıldığını devamında geniş çaplı bir toplantı düzenleneceğini belirtti.


4

HABER

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, 1 Ocak 2013 tarihinde elektrik ve doğalgaza zam gerektirecek bir baskı öngörmüyoruz’’ dedi. Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleriyle sohbet toplantısı yapan Kilci, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

OCAK AYI ZAMLI MI GELİYOR...

ENERJİDE en önemli konulardan birinin arz güvenliği olduğunu belirten Kilci, hem doğalgaz hem de elektrik sektöründe arz güvenliği noktasında bir sıkıntı olmayacağını vurguladı. Bakanlık olarak arz güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alındığını, olağanüstü şartlar oluşmazsa sıkıntının söz konusu olmayacağını kaydeden Kilci, ‘’Şu an itibariyle Aralık, Ocak, Şubat ve Mart ayının sonuna kadar sezonun başarıylageçmesi için gerekli hazırlıklarımızı yaptık, herhangi bir problem yok’’ dedi. Geçen yıl BOTAŞ’ın uhdesinde olan 6 milyar metreküplük kontratın özel sektöre devrinin de tamamlandığını hatırlatan Kilci, lisans sahibi firmalar hazırlıklarını çok önceden tamamladıkları için piyasaya çok hızlı bir şekilde girdiklerini kaydetti. Arz güvenliğinin sadece bir dönemlik, bir kışlık veya bir mevsimlik bir iş ya da işlem olmadığının altını çizen Kilci, arz güvenliği konusunu uzun dönemli olarak ele aldıklarını söyledi. Türkiye’nin hem doğalgaz hem de elektrik tüketiminde önemli bir performans gösterdiğini anlatan Kilci, ‘’Önümüzdeki 3-4 yıl içinde oransal olarak ifade etmek güç olsa bile doğalgaz tüketiminin bu yılın çok üzerinde olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla bu ihtiyacın sağlıklı bir şekilde te-

mini açısından çok önemli projeler yürütüyoruz’’ diye konuştu.

bölgedeki bütün ülkelerin faydalanabileceğini vurguladı. Türkiye’nin Rusya’dan doğalgaz aldığı Batı Hattı’nın çok eski olduğunu ve bu nedenle hatta sıkıntıların yaşanabildiğini ifade eden Kilci, ‘’Zaman zaman konuşulan ve bizim de her zaman kapıyı açık bıraktığımız Güney Akım’ın bir kolunun Mavi Akım paralelinde Türkiye’ye bağlanması her zaman gündeme gelebilir. Biz bu konuda her türlü değerlendirme yapmaya hazırız. Bunu zaman zaman görüşmelerimizde de dile getiriyoruz’’ açıklamasında bulundu. Doğudaki petrol ve gaz rezervlerinin hem ulusal ekonomiye hem de dünya ekonomisine kazandırılması için Türkiye’ye çok önemli sorumlulukların düştüğüne işaret eden Kilci, özellikle Irak’ın kuzeyinde çok büyük gaz ve petrol sahalarının bulunduğunu, bunların çok az bir yatırımla ve boru hatlarıyla hem Türkiye pazarına hem de Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara, Ceyhan’a aktarılmasının mümkün olduğunu vurguladı.

NABUCCO PROJESİ

TÜRKİYE’NİN ENERJİDEKİ İTHAL BAĞIMLILIĞI

Bu projelerden birinin Nabucco Projesi olduğunu belirten Müsteşar Metin Kilci, söz konusu projenin yavaş olmakla birlikte ilerlediğini bildirdi. Nabucco Projesi’nin biraz yavaş gittiğini, projenin en önemli ortaklarından birinin de Türkiye olduğunu ifade eden Kilci, ‘’Biz bu projeyi erken terk eden ülkelerden biri asla olmayacağız. Yani taahhütlerini yerine getirmeyen ya da bu projeyi ortada bırakan bir görüntüye asla müsaade etmeyiz. Çekilmek gündeme gelebilir ama bu projeyi ilk terk eden biz olmayacağız. Birileri çekilirse biz de başkalarını sırtımızda taşımak zorunda değiliz’’ dedi. Azerbaycan’ın Şahdeniz 2 sahasındaki gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması için TANAP adı verilen projenin de çok hızlı bir şekilde ilerlediğini kaydeden Kilci, söz konusu hattan gelecek gazın 6 milyar metreküpünün Türkiye pazarına akıtılması, 10 milyar metreküpünün de Avrupa’ya taşınmasının söz konusu olduğunu söyledi. Kilci, Güney Akım Projesi’nde geçen hafta Rusya’da temellerin atıldığını hatırlatarak, büyük kapasitelere sahip bu hatlardan

Metin Kilci, Türkiye’nin fosil kaynaklar konusunda kısıtlı kaynaklara sahip olduğunu ve ithal bağımlılığı düzeyinin yüzde 71,5 olduğunu kaydetti. Enerji alanındaki mevzuat düzenlemelerine de değinen Kilci, Elektrik Piyasası Kanununu baştan sona yenilemeyi öngören bir çalışma yaptıklarını, söz konusu çalışmanın bugünlerde

TBMM’ye gönderileceğini söyledi. Doğalgaz piyasasına ilişkin değişiklikleri içeren taslağın hazırlandığını, petrol ve LPG piyasalarına ilişkin mevzuatta da gözden geçirme çalışmalarına başlandığını belirten Kilci, ‘’Bu alanda da çok önemli değişiklikler yapmayı planlıyoruz. Enerji sektörü sadece kamunun tek başına sorumlulukları taşıdığı bir yapı olmaktan çıkmalı. Özel sektörün de yatırım iştahı hissettiği bir yapıya kavuşmalı’’ dedi.

BU YIL YENİ KONTRATLARA İHTİYAÇ YOK Kilci, doğalgazda bu yıl yeni bir kontrat yapmaya ihtiyaç bulunmadığını, halen yürürlükte olan kontratların 2013 yılı tüketimini rahatlıkla karşılayabileceğini kaydederek, ‘’2014’te 4 milyar metreküplük Cezayir kontratının ya yenilenmesi ya da bunun yerine bir şey koymamız gerekecek. Ayrıca Azeri gazında da bir artış söz konusu olabilir’’ diye konuştu. Şu an itibariyle 2013 planının kontrat bazında tamamlandığını vurgulayan Kilci, ‘’Bırakın gaz sıkıntısını, gaz sıkıntısı izlenimine dahi müsaade etmeyecek şekilde tamamladık. Bu yıl bittiğinde 48,5 milyar metreküp gaz tüketmiş olacağız. Önümüzdeki yıl bunun bir miktar artması söz konusu olmakta birlikte 56-60 milyar metreküplük bir tüketim söz konusu olmayacak. Küçük bir miktar artacak’’ diye konuştu. Kontratların gaz ihtiyacını karşılamaya yeterli olduğuna, fakat spot enerji imkanının her zaman

olabileceğine dikkati çeken Kilci, geçen yıl spot piyasadan 1 milyar metreküp LNG ithal edildiğini, bu senede bu miktarlarda bir rakamın söz konusu olacağını kaydetti.

‘’IRAK’A KAYITSIZ KALAMAYIZ’’ Türkiye’nin doğalgaz pazarında çeşitliliği sağlaması açısından Kuzey Irak’taki ve Irak’taki doğalgaz rezervlerinin önemli olduğunu belirten Kilci, bunların yanı sıra Ege ve Akdeniz’de mutlaka LNG terminallerinin olması gerektiğini bildirdi. Kuzey Irak’ın fosil kaynaklar açısından son derece zengin bir coğrafya olduğunu yineleyen Kilci, Türkiye’nin bu kaynaklara kayıtsız kalamayacağını söyledi. Kilci, ‘’Irak’ın bütünlüğü korunarak bu kaynakların başka pazarlara aktarılması söz konusu. Irak bizim çok iyi bildiğimiz bir alan, burada sağlıklı bir işbirliği sağlandığı takdirde çok büyük bir sinerjinin oluşacağını tahmin ediyoruz’’ dedi. Bugün bazı basın-yayın organlarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın geçen hafta Kuzey Irak’a büyük bir enerji anlaşması imzalamak için gideceği şeklinde haberlerin yer aldığının hatırlatılması üzerine Kilci, ‘’Kesinlikle Sayın Bakanımız oraya uluslararası bir konferans için gidiyordu, geçen yıl da aynı konferansa gitmişti. Bir anlaşma imzalanması söz konusu değil. Ben sadece bu kadarını söyleyeyim’’ diye konuştu.


5

HABER

ABD’DEN MİGROS’A GÖRÜCÜ GELİYOR... ABD’li perakende devi Wal-Mart,Migros’un peşinde. Financial Times gazetesi, dünyanın en büyük perakendecisi Wal-Mart’ın Migros’u satın almak üzere görüşmelere başladığını yazdı.

Köprü ve otoyolların özelleştirme ihalesinin nihai pazarlık görüşmelerinde, en yüksek teklifi 5 milyar 720 milyon dolarla Koç Holding AŞ - UEM Group Berhad - Gözde Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı AŞ Ortak Girişim Grubu verdi. ÖZELLEŞTİRME İdaresi Başkan Yardımcısı Osman İlter’in komisyon başkanlığında yapılan nihai pazarlık görüşmesinde ilk olarak kapalı elemesiz teklifler alındı. 1. elemeli yazılı turda en düşük teklifi veren Nurol Holding AŞ - MV Holding AŞ - Alsim Alarko Sanayi Tesisleri ve Ticaret AŞ - Kalyon İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ - Fernas İnşaat AŞ Ortak Girişim Grubu elendi.

KALAN 2 FİRMAYLA AÇIK ARTIRMAYA GEÇİLDİ. Açık artırmada başlangıç tutarı

5 milyar 630 milyon dolar, artırım aralığı ise 10 milyon dolar olarak belirlendi. Açık artırmada en yüksek teklifi 5 milyar 640 milyon dolarla Koç Holding AŞ - UEM Group Berhad - Gözde Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı AŞ Ortak Girişim Grubu verdi. Autostrade Per I’Italia SPA - Doğuş Holding AŞ - Makyol İnşaat Sanayi Turizm ve Ticaret AŞ - Akfen Holding AŞ Ortak Girişim Grubu temsilcisi teşekkür ederek, yeni bir fiyat vermeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine ihale komisyonu başkanı Osman İlter, en yüksek teklif sahi-

bi konsorsiyumdan 5 milyar 640 milyon dolarlık teklifini 5 milyar 720 milyon dolara yükseltmelerini rica etti. Bir müddet süre isteyen konsorsiyum temsilcileri teklifi 5 milyar 720 milyon dolar olarak revize ettiklerini bildirdi. Böylece nihai pazarlık görüşmeleri teknik olarak sonuçlanmış oldu.

İHALE NERELERİ KAPSIYOR? İhale, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olan, yapım, bakım, onarım ve işletimini üstlendiği, bağlantı

yolları ile birlikte, “Edirne-İstanbul Ankara Otoyolu”, “PozantıTarsus-Mersin Otoyolu”, “Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu”, “Toprakkale-İskenderun Otoyolu”, “Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu”, “İzmir-Çeşme Otoyolu”, “İzmir-Aydın Otoyolu”, “İzmir ve Ankara Çevre Otoyolu”, “Boğaziçi Köprüsü”, “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Çevre Otoyolu”, bunlar üzerindeki hizmet tesisleri, bakım ve işletme tesisleri, ücret toplama merkezleri ve diğer mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarını (OTOYOL) kapsıyor.

MERKEZ BANKASI ZORUNLU KARŞILIKLARI ARTTIRDI... Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, finansal istikrarı desteklemek ve bankacılık sisteminin yabancı para yükümlülüklerinin vadesinin uzamasını teşvik etmek amacıyla, yabancı para zorunlu karşılık oranlarının 1 yıl ve daha uzun vadeli mevduat ile 3 yıldan uzun vadeli diğer yükümlülükler haricinde kalan vadeler için 0,5 puan artırıldı.

MERKEZ Bankası, Zorunlu Karşılıklara İlişkin Para Politikası Kararı'nı, yapılan basın duyurusuyla açıkladı. Duyuruya göre, küresel piyasalardaki son gelişmeler dikkate alınarak finansal istikrarı desteklemek ve bankacılık sisteminin yabancı para yükümlülüklerinin vadesinin uzamasını teşvik etmek amacıyla, yabancı para zorunlu karşılık oranlarının 1 yıl ve daha uzun vadeli mevduat ile 3 yıldan uzun vadeli diğer yükümlülükler haricinde kalan vadeler için 0,5 puan artırıldı. DUYURUDA, ŞU İFADELERE YER VERİLDİ "Mevcut verilere göre yabancı para zorunlu karşılık oranlarının artırılması ile piyasadan yaklaşık 850 milyon dolar likidite çekilmiş olacak ve yüzde 10,2 olan ağırlıklı

ortalama zorunlu karşılık oranı yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleşecektir. Ayrıca, Türk lirasızorunlu karşılıkların altın cinsinden tesis edilen bütün dilimlere ilişkin rezerv opsiyonu katsayısı 0,1 puan yükseltilmiştir. Bankalar söz konusu imkanı istikrarlı bir şekilde kullanmakta olup, yararlanma oranı yüzde 90,4 düzeyindedir. Mevcut imkan dahilinde Türk Lirası zorunlu karşılıklar için 11,1 milyar dolar değerinde 199,1 ton altın tutulmaktadır. Yapılan değişiklik sonucunda imkanın aynı oranda kullanılması halinde, Bankamız altın rezervlerinde yaklaşık 850 milyon dolar değerinde 15 ton artış olması beklenmektedir. Uygulamalar 21 Aralık 2012 tarihli yükümlülük cetvelinden itibaren geçerli olacak ve tesis dönemi 4 Ocak 2013 tarihinde başlayacaktır."

Uzun yıllardır Türkiye pazarıyla ilgilenen Wal-Mart gözünü Migros’a çevirdi. Financial Times’ın haberine göre, Wal-Mart,Migros yönetimiyle görüşmeye başladı ancak henüz resmi bir teklif yapılmadı. ABD’li şirketin teklifini 2013 yılının başında sunacağı konuşuluyor. Migros tarafından henüz bir açıklama gelmezken, olası anlaşmanın şirketin değerini 4 milyar doların üzerine çıkaracağı hesaplanıyor. Migros hisselerinin yüzde 51’i 2008 yılında Londra merkezli BC Partners tarafından satın alınmış, şirketin elindeki hisse oranı daha sonra yüzde 80’e çıkmıştı.

İSPANYA’DA YAPRAK DÖKÜMÜ DEVAM EDİYOR... İSPANYA’nın en büyük bankası olarak bilinen Santander, grubuna bağlı olan Banesto bankasını absorbe edip kendi bünyesi içine katacağını açıkladı. Santander Yönetim Kurulu’nun, bugün yaptığı toplantısı sonrasında verilen bilgiye göre, Santander, yüzde 89,74’üne sahip olduğu Banesto bankasını absorbe etme kararı aldı. İspanya’nın en eski bankalarından olan, 110 yıllık geçmişi bulunan Banesto bankasının absorbe edilmesi ve tamamen tüm şubelerinin Santander bankasına kaydırılması işlemi 2013 Mayıs ayında tamamlanacak. Santander bankasının Başkanı Emilio Botin imzalı basın açıklamasında da, Banesto ve ona bağlı olan Banif bankalarının toplamda 4 bin 664 olan şubesinden 700’ünün kapatılacağı ve bu şekilde 520 milyon euro’luk bir tasarruf öngörüldüğü bildirildi. Banesto ve Banif personelinin ise sayılarının azaltılacağı ve Santander bünyesinde işe alınacakları ifade edildi. Gelecek yıllarda KOBİ yatırımları üzerinde uzman olan Banesto ve Banif’i şirket bankacılığı ağlarında daha da güçlendirmeyi planlayan Santander, 2012’nin ilk 9 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 66 azalışla 1 milyar 804 milyon euro karaçıklamıştı. Bu dönemde Banesto’nun karı ise yüzde 83,2 gerileyerek 50,1 milyon euro olarak açıklanmıştı.


6

HABER

SENOZ VADİSİ’NDE KOÇOĞLU’nun OYUNU Çayeli İlçesine bağlı Senoz Vadisinde yapımı devam eden HES Santralleri ile ilgili gazetemize çok ilginç kamuoyunu sarsacak bilgiler ulaştı. ÇAYELİ İlçesi’ne bağlı Senoz Vadisi’nde yapımı devam eden HES Santralleri ile ilgili gazetemize çok ilginç kamuoyunu sarsacak bilgiler ulaştı. Bir takım çirkin oyunların oynandığı vadide yapımı mahkeme kararı ile durdurulan HES santrali ile ilgili ne hikmetse çalışmalar hummalı şekilde devam etmektedir. Mahkeme kararını denetleyecek olan kolluk görevlileri bir takım oyunlarla sindirilmiş vaziyette. Hatta Hes Santrali yapan şirketlerden biri olan Koçoğlu Şirketler Grubuna bağlı Atabey Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. nin gayri resmi silahlı güçleri bölgede korku salmaktadır. Silah ruhsatları olmadığı halde Jandarma tarafından şantiye alanına götürüldükleri ve Jandarmanın bu duruma göz yumduğu bölge insanı tarafından dillendirilmektedir. Mahkeme tarafından yapımı durdurulmuş olmasına rağmen hummalı bir şekilde çalışmalarına devam eden Koçoğluna bağlı şirket bölgedeki Hes’in geçtiği arazileri bir takım oyunlarla eline geçirme girişimleri yargıya intikal etmiş durumda. Enerji Piyasa Üst Kurulunun kararlarına güvenen şirket yakın zamanda yargıdan gelecek tokattan sonra ne yapacağı merakla beklenmektedir.

HES “Kurulan vadilerde doğal yaşam koruma altına alınacak!” Rekreasyon alanları oluşturulacak

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, HES kurulan havzalarda doğal yapının bütünüyle korunması için bir proje başlattı. Proje kapsamında, yaban hayatının korunması için balıklara su geçişi sağlayacak köprüler ve kara hayvanlarına üst geçitler kurulacak... ORMAN ve Su İşleri Bakanlığı, hidroelektrik santral (HES) kurulan havzalarda doğal yapının bütünüyle korunması için bir proje başlattı. Bitki örtüsünün yeniden ve eskisinden fazlasıyla tesisini öngören proje kapsamında, yaban hayatının korunması için balıklara su geçişi sağlayacak köprüler ve kara hayvanlarına üst geçitler kurulacak. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Trabzon Of Solaklı ve Rize İyidere vadisinde gerek HES gerekse de karayollarının çalışmalarından dolayı ortaya çıkan olumsuzlukların giderilmesi amacıyla pilot havza çalışması başlattı. Pilot uygulamanın ardından ülke geneline yaygınlaştırılacak proje kapsamında öncelikli olarak Solaklı Vadisi ele alındı. Of-Çaykara arasındaki yaklaşık 20 kilometrelik güzergahta Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyeleriyle birlikte ‘’Solaklı Vadisi İyileştirme Projesi’’ adı altında entegre bir çalışma başlatıldı. Bu kapsamda, 3’ünün inşaatı devam etmek üzere 4 HES bulunan proje güzergahında, aynı

zamanda karayolu inşaatı da yer alıyor. Projenin dere yatağı ıslahına dönük kısmında, 12 kilometre boyunca taşkın yataklı kesit uygulanacak. Membaya doğru kalan 8 kilometrede ise yatak dar ve derinleştiği için enine yapılar inşa edilecek. Ayrıca 20 kilometre proje güzergahında tabii görünümü sağlama adına yerleri tespit edilen 2 adet göl oluşturulacak. Proje ile havzanın orman fonksiyonları belirlenecek, konumsal veri tabanı Coğrafi Bilgi Sistemi ve uydu görüntüleri ile kurulacak ve mevcut orman amenajman planları ekosistem tabanlı ve çok amaçlı yaklaşımla yenilenecek. Havzanın orman fonksiyonları, ‘’Hidrolojik (su üretimi ve su koruma) fonksiyonu, toprak koruma (erozyonu önleme) fonksiyonu, estetik-rekreasyon fonksiyonu, doğa (özellikle biyoçeşitlilik) koruma

fonksiyonu, odun (karbon ve oksijen üretimi ağırlıklı) ve odun dışı orman ürünleri üretim fonksiyonu’’ olarak belirlendi. Of ve Çaykara planlama birimleri içerisinde kalan Solaklı havzasının orman amenajman planları, ekosistem tabanlı çok amaçlı planlama esaslarına göre planlandı ve uygulamaya konuldu.

GEREK yöre halkının gerekse yerli ve yabancı turistlerin rekreasyonel ihtiyacı, yapılacak oturma dinlenme mekanları, fizik-egzersiz alanları ve diğer spor alanları, yürüyüş yolları, bisiklet yolu, balık tutma ve manzara terasları, yeme-içme mekanları, kayıkla gezinti, çocuk oyun alanları gibi etkinlik alanları ile karşılanacak. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, konuya ilişkin değerlendirmesinde, çevre dostu HES yatırımlarının, bu yeni proje ile tabiatın daha iyi korunmasına da vesile olacağını kaydetti. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için ‘’olmazsa olmaz’’ durumdaki HES’lere, çevreci bir anlayışla yaklaştıklarını vurgulayan Eroğlu, ‘’Bu projenin ülke geneline yaygınlaştırılmasıyla HES’ler artık sadece bereket getiren değil, aynı zamanda çevremizi güzelleştiren, tabiatımızı koruyan yatırımlar haline gelecek’’ dedi.


7

HABER

Rize Çayeli’ndeki HES’lere mahkemeden durdurma! RİZE İdare Mahkemesi, çayeli İlçesi’nde yapılması planlanan 2 HES projesine verilen ‘çED olumlu’ kararı için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü şan, yapılması planlanan HES’lere karşı mücadelelerinin sürdüğünü belirtt Rize İdare Mahkemesi, Rize ‘nin çayeli ilçesinde yapılması planlanan 2 hidroelektrik santralİ (HES) projesine verilen ‘çED olumlu’ kararı için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer şan, yazılı açıklamasında Türkiye genelinde öncelikle Rize olmak üzere yapılması planlanan HES projelerine karşı hukuki mücadelelerinin devam ettiğini vurguladı.

YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI VERİLDİ ÇAYELİ ilçesi Senoz Vadisi ‘nde yapımı planlanan Melikom ve Uzundere-2 Regülatörü ve HES projelerinin ‘ÇED olumlu’ raporları hakkında Rize İdare Mahkemesinde iptal ve yürütmenin durdurulması amacıyla dava açtıklarını ifade eden şan, şunları kaydetti: ‘Rize İdare Mahkemesi, bu HES projelerine verilen ‘ÇED olumlu ‘ kararları için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Verilen bu son kararlarla Senoz Vadisi ‘nde yapılması planlanan 14 ayrı HES projesi için açılan 10 ayrı davanın tamamında yürütmeyi durdurma kararı verilmiş oldu. Uzundere 2 Regülatörü ve HES projesi için üçüncü kez yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir. Mahkemenin verdiği her yürütmeyi durdurma kararından sonra, mahkeme kararını etkisiz kılmaya dönük, yandan dolanma yöntemleriyle yeniden tanzim edilen proje tanıtım dosyaları ilgili bakanlıkça onaylanmıştır. Bu şekilde 3 kez işlem tesis edilmiştir ve her 3 işlem de mahkemece durdurulmuştur. Senoz Vadisi ‘nin doğasında akıl almaz bir yıkımla yürütülmek istenen bu projeye ilişkin işlemler baştan sona yasa dışıdır. Firmanın 4 yıldır kesintili olarak bölgede yapmış olduğu inşaat faaliyetleri tam anlamıyla bir doğa katliamıdır.’

SENOZ VADİSİ ‘NİN SİT ALANI OLMA UMUDU DOĞDU MÜRACAAT EDEBİLECEKLERİ BAŞKA BİR KURUL YOK

DERELERİN Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer şan, 46 kilometrelik vadinin doğal sit alanı ilan edilmesi için 11 köy muhtarının 26 Haziran 2008 tarihinde Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ‘na başvuruda bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: ‘Koruma Kurulu açıkladığı nihai kararında ‘taş ocakları ve HES çalışmalarının vadiyi olumsuz etkilediği için doğal sit gerektiren özelliklerini yitirdiği ‘ gerekçesiyle Senoz Vadisi ‘nin doğal sit alanı ilan edilmesi isteğini reddetmişti. Bu kararı HES ‘lerin çevreye, doğaya, sosyal, kültürel ve tarihi değerlerle

doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiğinin kanıtı ve resmi belgesi olarak değerlendirmiştik. Ancak, kararı kabul etmeyerek söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması için Rize İdare Mahkemesinde yeni bir dava açmıştık. Rize İdare Mahkemesi kararın yürütmesini ‘yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadan kararların alınması, kültürel değerler üzerinde geri dönülmez ve telafisi mümkün olmayan zararlar yaratacağından, bu kararları alan karar vericiler hakkında da hukuki ve cezai sorumluluklar doğuracağı’ gerekçesiyle durdurdu.’

BÖLGE halkı olarak yeniden Senoz Vadisi ‘nin doğal sit alanı ilan edilmesi için Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ‘na başvuruda bulunduklarını ifade eden şan, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu ‘nun yine aynı yönde karar vereceğinden endişe ettiklerini, ancak müracaat edebilecekleri başka bir kurul olmadığını kaydetti. şan, inceleme yapılıncaya kadar vadinin tamamen bozulmasından endişe duyduklarını, bir an önce yöre insanının beklentilerine cevap verilmesini beklediklerini kaydetti.


8

YEREL YÖNETİMLER

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İLE MEKKE BELEDİYESİ ARASINDA

“İşbirliği Mutabakat Zaptı” imzalandı İmza töreninde konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “Protokol ile tarihe not düşüyoruz. Gelecek nesiller bu tabloları gördükçe bizleri hayırla yad edeceklerdir. Böyle bir tarihi ana tanıklık etmenin de bir nasip olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kokteyl Salonu’nda imzalanan törene İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın yanı sıra Mekke Belediye Başkan Yardımcısı Arif Gadi, İSTAÇ A.Ş Genel Müdürü Osman Akgül ve çok sayıda davetli katıldı. İmza töreninden önce konuşan Başkan Kadir Topbaş, Mekke Belediyesi’nin Hac döneminde dünyanın değişik yerlerinden gelen Müslüman Hacı adaylarına büyük hizmetler verdiğini ve bu hizmetleri daha da iyi yapabilmek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyledi. Suudi krallığı ve yerel yönetimlerin başta katı atık olmak üzere bir çok sıkıntıyı göğüslemek için çok ciddi çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Başkan Topbaş, bu çalışmalarından dolayı kendilerine teşekkür etti. Günümüz dünyasında bilgi ve deneyimi paylaşmanın önemine değinen Başkan Topbaş, ‘’Bu bizim için büyük bir şeref. En son ziyaretimin sonrasında, oradaki incelemelerimde, bana verilen bilgilerde ve çalışmalarda gerçekten Mekke-i Mükerrem’e de ciddi bir dönüşüm çalışmaların başladığını, dünya ölçeğinde projelere adım atıldığını gördük. Geleceğin çok daha farklı olacağının orada yansımaların çalışmalarını heyecanını hissettik. Metro sistemlerinden raylı sistemlerine, ulaşım ağlarına, yeni yerleşim alan-

larına kadar çok önemli projelere imza atıldığını ve başlanıldığını çok kısa sürede de sonuçlar alınabileceğini görmekten çok mutluluk duydum” şeklinde konuştu. Mekke’deki hizmetlerin sıradan bir şehre hizmet etmek olmadığına dikkat çeken Başkan Topbaş, “İnanan tüm insanlığa, bu dünyaya mesaj verme anlamında ciddi bir sorumluluk taşıyan bir hizmet. Kültürümüzden ve inancımızdan aldığımız değerlerle, anlayışla bu hizmetin farklı olduğunu bilmekteyiz. Bu hizmetin bir ibadet anlayışı taşıdığını bilmekteyiz. Bu kadar özverili ve fedakarca çalışmalar yapan değerli kardeşlerimize başarılar diliyorum” dedi. “Kültür ve inanç dünyalarımız bütün bilgilere açık olmayı önermektedir” diyen Başkan Topbaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnancımız İlim ne kadar uzakta olursa olsun, Çin’de de olsa arayıp bulmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bilim ve teknolojinin geliştiği bugünde geri kalmamak gerekiyor. Hızla gelişen dünya şartlarının getirdiği değişim ve dönüşümün kabul etmek görmek zorundayız.” İstanbul’da günde 15 bin ton çöp toplandığını hatırlatan Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak katı atık yönetimi konusunda Mekke Belediyesi ile iş birliği yapmaktan büyük şeref duyacaklarını söyledi. Başkan Topbaş İstanbul’daki yatırım ve hizmetler

için dünyanın pek çok yerini gezerek bilgi ve deneyim paylaşımı yaptıklarının altını çizerek göreve geldiği yıllarda yurt dışında yaşadığı bir olayı şöyle anlattı: “Allahın yardımı var. Yine deneyimin tecrübesi var. Bu tecrübeyi paylaşmak istiyoruz. Bunun için tabi biz dünyada ki pek çok kentin çalışmalarını yerinde inceledik, izledik gördük. Ve o bilgileri kendimize aktarmak suretiyle kentimizde bu çalışmaları devreye koyduk. Hiç unutmam 2004 yılında Barselona’da 65 m. derinlikte TBM makinesinin çalıştığı kazı alnına kadar indim. Toprak taşıyan madenci vagonlar içinde gidilmez dediler. Hayır dedim. Gidip görmem gerekiyor dedim. Çünkü İstanbul’da metrolar yapacaktık ve oraları görmem gerekiyordu. Şantiyede brifing yeterli dediler. ‘En uç noktaya gidip çalışmaları görmem gerekiyor’ dedim. Biz dünyanın hangi noktasında olursa olsun bir taş varsa onu kaldırıp altına bakıyoruz. Çünkü biz bilginin yitiğimiz olduğunu düşünüyor nerede varsa onu almaya çalışıyoruz. O bilgiyi de alıp dostlarımızla paylaşmak bizim en büyük şiar ve görevimizdir.” İmzalan protokolün tarihe şeref tablosu olarak yansıyacağını belirten Başkan Topbaş, “Bu imza töreni esasında sıradan bir iş değil. Biz burada tarihe not düşüyoruz. Gelecek nesiller bu tabloları gördükçe bizleri hayırla yad

edeceklerini düşünüyorum. Böyle bir tarihi ana tanıklık etmenin de bir nasip olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu Törende konuşan Mekke Belediye Başkan Yardımcısı Arif Gadi’de Yıl boyunca Mekke-i Mükerreme’yi ziyaret eden milyonlarca Müslümana hizmet için birçok proje yaptıklarını söyledi. Su, elektrik, kanalizasyon, ulaşım, Kâbe’nin genişletilmesi gibi büyük projelere imza attıklarını kaydeden Gadi şöyle devam etti: “Kısa bir süre içinde 4 milyona yakın insanın bir arada bulunduğu hac mevsimi başta olmak üzere bölgenin tamamında temizlik ve atık yönetimi konusunda Mekke belediyesi yoğun bir çaba içine girdi. Bunun için bir şirket kurduk. Birçok alanda İstanbul

Büyükşehir Belediyesi’nin tecrübelerinden faydalanıyoruz. İmzalayacağımız bu mutabakat zaptıyla İBB ile Mekke arasındaki karşılıklı işbirliğin yansıması olacak. Biz bu çerçevede dünyanın pek çok bölgesine ziyaretler gerçekleştirdik. Ama özellikle İslam ülkelerinin bilgi ve tecrübesinden istifade etmeyi önemsiyoruz. Bilgi ve uygulamanın yanında aynı kültürün insanı olmamızı da önemsiyoruz. Yakın gelecekte de İBB ile Mekke arasındaki işbirliğinin diğer İslam ülkelerine model olmasını bekliyoruz.” Konuşmaların ardından İSTAÇ Genel Müdürü Osman Akgül ve Mekke Belediye Başkan Yardımcısı Arif Gadi mutabakat zaptını imzaladı. Törenin ardından Başkan Topbaş, konuklarına makam araçlarına kadar eşlik etti.


9

YEREL YÖNETİMLER

CHP’LİLERİ PARANOYA SARDI CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, CHP’li belediyelere ilişkin yapılan soruşturmalarla ilgili bir basın açıklama yaptı. Swissotel’de yapılan basın açıklamasına Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail İnal, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İzgezdi, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu da katıldı. CHP’li belediyeler üzerinde saldırı söz konusu olduğunu iddia eden CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “AKP’li belediyelere yapılmayan her şey muhalefetteki belediyelere yapılmakta. Özellikle CHP’li belediyeler üzerinde ciddi bir saldırı söz konusu. Bizim belediye başkanlarımızın neredeyse tamamının cep telefonları dinlenmekte. Belediye başkanının halka hizmet etmekten başka hiçbir niyeti yok” diye konuştu. CHP’Lİ BELEDİYELERİN VEREMEYECEĞİ HİÇBİR HESAP OLMADIĞINI SÖYLEYEN SALICI ŞÖYLE KONUŞTU; “Bizim belediyelerimizin hiçbirinin

veremeyeceği hesap yoktur. Eğer elinizde bir bilgi belge varsa, bizim zaten yargıdan kaçmak, hukuksuz yollara yönelmek gibi bir anlayışımız ve yaklaşımımız hiçbir zaman olmadı. Varsa elinizde bir bilgi belge getirin açıklayın. Bizde gerekeni yapalım. Ama elinizde bilgi belge olmadan, belediyelere ve belediye başkanlarımıza, bazen şahsına bazen temsil ettiği kuruma karşı yapacağınız saldırıların tamamı karşısında CHP örgütünü ve partilileri bulacaksınız. Bizi müfettişlerle, siyasi saldırılarla püskürtemezsiniz. Bunun karşısında CHP’lileri bir bütün olarak göreceksiniz.” Salıcı, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için ismi geçen

Mustafa Sarıgül ile ilgili de konuştu. CHP’ye önümüzdeki süreçte güç verecek, kadroları güçlendirecek, partinin daha fazla oy almasını sağlayacak, şaibesi olmayan herkesin CHP’ye katılmasından mutluluk duyduklarını belirten Salıcı, “Yerel seçimlere bir buçuk yıllık zaman var. Bu kadar uzun bir zaman öncesinde özellikle bir kişinin ya da birkaç kişinin adını telaffuz etmek aslında o arkadaşlarımızın da önümüzdeki dönemde yapacakları siyasi çalışmaya büyük bir hizmette bulunmaz. Onun için Sarıgül ya da başka arkadaşlarımız CHP’ye katılmak isterlerse partinin kucağı

hepsini alacak kadar geniştir. Belediye başkanlığı seçimlerinde ortada isimlerin olması doğaldır. Parti içinde demokratik bir yarıştır bu. Dolayısıyla arkadaşlarımızın aday olmasında ya da aday adaylığı konusunda açıklama yapmaları konusunda biz hiçbir mahsur görmüyoruz. Önemli olan ipi göğüsleyebileceğini düşündüğümüz kişiyi adaylaştırmaktır. Kazanacağını düşündüğümüz kişiler adaylaştırılmalıdır. Bu seçimlerde duygusal davranmaya kimsenin hakkı yok. Bu seçimler 2015 yılında Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının yolunu açacak seçimler olacak” dedi.

İstanbul’un Dünyaca Ünlü Caddesinde Dönüşüm Başladı...

BAĞDAT CADDESİ’NDE İLK KAZMA VURULDU ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm süreci kapsamında Türkiye genelindeki riskli yapıların tespitine devam ediliyor. 50 yıllık binaların bulunduğu Bağdat Caddesi’nde 100 bina için yıkılabilir raporu verdi. Bağdat Caddesi’nde incelemelerde bulunan Türkiye’nin ilk Kentsel Dönüşüm Bakanlık Yetkili Kuruluşu Tektaş Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnş. Yük. Mühendisi Hakan Çatalkaya, Bakanlıktan onay aldıklarını ve bu binaların yenilenmesi sürecinin başlatıldığını söyledi. YENİ BİNALARDA PROBLEM YOK Kentsel dönüşüm sürecinde gerçekleştir-

dikleri çalışmaları değerlendiren Çatalkaya, “Alanlarda yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz üzere, 1999 yılında yaşanan deprem bir milat oldu. O tarihten sonra artık hazır betona dönüldü ve bir standart oluşturuldu. 2007 Deprem Yönetmeliğine uygun yeni yapılan binalarda bir problem yok; ama 1999 yılından önceki çoğu binalar riskli” dedi. Sadece binaların deprem risk raporu vermediklerini söyleyen Çatalkaya, “Bize başka talepler de geliyor. Bir departmanımız bina ortak karar protokolünü ve tüm süreç için hukuk danışmanlığını veriyor, bir departmanımız hak sahipleri adına bakanlık kredi ve kira

yardımlarını çıkartıyor. Çözüm ortaklarımız ile de kentsel dönüşüm kapsamında yenilenecek binaların inşaatlarını yapıyoruz. Talep edildiği müddetçe; 12 Adımda Kentsel Dönüşüm ile hak sahiplerinin eski binalarını yeniliyoruz ve iskanlı tapularını veriyoruz ” dedi. TAPUYLA BAŞVURMAK YETERLİ Risk tespiti için binadan sadece bir kişinin tapuyla başvurmasının yeterli olduğunu belirten Çatalkaya, “Alana giderek zemin

etüt çalışması ile işe başlıyoruz. Binanın her katından beton örnekler alıyoruz. Yaptığımız çalışmalar neticesinde; “bina sağlam”, “binada güçlendirme olmalı” veya “bina yenilenmeli” sonuçlarından birini belirliyoruz. Bakanlık bu raporu 10 günlük bir süreçte inceliyor. Bakanlık gerekli incelemelerini yaptıktan sonra, eğer bina riskli ise tapuya bir yazı gönderiyor. Tapudan kat maliklerinin hepsine binanın riskli olduğuna dair bir yazı geliyor” diye konuştu.


10

EMLAK

AMSTERDAM’DA HELAL EV MODASI

Amsterdam’da yaklaşık 180 apartman dairesi, Müslüman müşterilerin isteklerine cevap verecek şekilde yeniden düzenlendi. Hollanda basınında ‘helal evler’ diye anılan “Müslümanların ihtiyaçlarına uygun” 180 sosyal konut, siyasi tartışmaya neden oldu. BBC muhabiri, başkent Amsterdam’da ‘helal ev’ tartışmasını yerinde takip etti. Yapılan düzenlemeler arasında abdest almaya uygun musluklar ve erkeklerle kadınların bulunduğu mekanları ayıran sürgülü kapılar da var. Bazı sağcı politikacılar bu tür değişiklikler isteyen kişiler için “Mekke’ye gitsinler” gibi yorumlar yapınca tartışmalar başladı. Dışardan bakıldığında bu apartman dairelerini başkent Amsterdam’daki konutlardan ayırt etmek mümkün değil. MUTFAĞI BÖLEN SÜRGÜLÜ KAPILAR Aynur Yıldırım, bu şekilde düzenlenmiş evini çalışkan bir emlakçı şevkiyle gezdirdi. Banyoda abdest almak için daha alçağa konmuş musluğu gösterdi. Aslında dindar olmayan bir ailenin evinde de rahatça rastlanabilecek bu düzenleme işin içine din girdiğinde tartışmalı hale geliyor. Ama en çarpıcı değişiklik mutfağı bölen sürgülü kapılar. Aynur Yıldırım sürgülü kapıya işaret ederek “Mutfağı zaman zaman kapatabilmek ve biraz daha mahrem olmasını sağlayabilmek istiyordum” diyor ve bazen de erkeklerle kadınların ayrı alanlarda oturmasını istediklerini anlattı. Eigen Haard emlak bürosundan Wim de Waard değişikliklerin sebebinin kesinlikle dini olmadığını, pratik uyum düzenlemeleri

olduğunu söylüyor. Değişiklikler Müslüman gruplar da dahil mahallede yaşayanlara danışıldıktan sonra yapılmış. Emlakçı Wim de Waard dairelerin Müslümanlara ayrılmadığını, bu sosyal konutların bekleme listesindeki öncelik kriterleri, aile mensuplarının sayısı ve gelir durumuna göre dağıtıldığını anlattı.

AŞIRI SAĞCILARIN ÖFKESİ Tarihi olarak hoşgörü ve özgürlük ülkesi diye ün yapan Hollanda’da, bu konutlardaki düzenleme, erkeklerle kadınların mekanlarının ayırılmasıyla, kadın erkek arasında “toplumsal eşitsizliğin onaylandığı” şeklinde eleştirilere hedef oluyor. slam karşıtı düşünceleriyle tanınan politikacı Geert Wilders, Hollanda hükümetini “ortaçağ ayrımcılığını sübvanse etmek”le suçladı. Daha önce İslam karşıtı söylemiyle mahkeme önüne çıkmış olan Wilders, alışılmış sert söylemiyle açık açık, Hollanda’da mahallelerin gettolaşacağı öngörüsünde bulundu. Wilders hakkında iki yıl önce dini bir gruba karşı nefreti teşvik ettiği iddiasıyla

açılan davada beraat etmişti. Son parlamento seçimlerinde kötü bir

performans gösteren Wilders gazetelere manşet olacak sert konuşmalar-

Suriye sınır kapısında yakalandılar

la yine göçmen karşıtı sağ oyları çekmeye çalışıyor olabilir. Son kamuoyu yoklamaları yarın seçim olsa Wilders’in Özgürlük Partisi’nin kazanacağına işaret ediyor. Müteahhit ve Özgürlük Partisi seçmeni bir kişi “helal evler” konseptinin kendisini şok ettiğini söyledi ve “Önce şaka zannettim, gülünç bir fikir” diye konuştu. Aynı kişi “Bu göçmenler aşağı sosyal sınıflara mensup, eğitimsizler ve değerlerini bu ülkeye taşıyorlar. Halbuki tam tersi olmalı. Biz onlara bütünleşmeyi öğretmeliyiz. Kuran ayrımcılığı teşvik ediyor. Bizi ortaçağa geri götürüyor. Ne yapacağız, kadın ve erkeklere ayrı otobüs mü koyacağız? Delilik bu. Beni korkutuyor” diye yakındı.

VERGİLER NEREYE GİDİYOR? Ama “helal evler”in bulunduğu mahallelerde yaşayan birçok Hollandalı, komşularının, evlerinde nasıl davrandığının tamamen kendilerini ilgilendirdiği görüşünde. İçinde değişiklik yapılan dairelerin

SURİYE'DEN getirilen 103 otomobil gümrük muhafaza ekiplerinin dikkat sonucu yakalandı. Avrupa'da çeşitli ülkelerden çalınan otomobillere Suriye'de resmi evrak ve plaka tanzim edildiği ortaya çıktı. Hatay’ın Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye sahte evraklarla geçirilmek istenen 15’i lüks 103 otomobile el konuldu. Avrupa ülkelerinden çatışmaların devam ettiği Suriye’ye getirilen ve burada düzenlenen sahte evrak ve plakalarla Türkiye’ye geçirilmek istenen 15’i lüks JİP olmak üzere 103 araç Cilvegözü Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin takibi sonucu yakalandı. Edinilen

bulunduğu apartmanda yaşayan Tess Duijghuisen “Son zamanlarda buraya birçok yeni insan taşındı. Bir çoğu benim gibi gençler. Dolayısıyla gettolaşma sorunu yaşanacağını düşünmüyorum. Üstelik farklı milletlerden insanlar arasında birçok alışveriş oluyor, bu da hayatı güzelleştiren birşey” dedi. İnternet forumlarında bazı kullanıcılar değişiklikleri alaya alırken, “Diskonun gücüne inanıyorum. Evime bir disko ışıklandırma topu konulabilir mi lütfen?” gibi yorumlara da rastlanıyor. Twitter’de değişikliklere niye karşı çıktıklarını sorduğum Hollandalılardan ise “eşitsizliğin vergi gelirleriyle desteklenmesi yanlış birşey” ya da “bir ülkenin gelenekleri başka bir ülkedeki insanlara hakaret mahiyetinde olabilir” gibi yanıtlar aldım. Burada kamusal alan-özel alan tartışması da var. Kamu parası kısmen bile olsa, birçoklarınca geleneksel Hollanda toplumsal değerlerinin karşıtı olarak görülen bu tür bir değişikliğe harcandığında, tartışma iyice alevleniyor. Aslında toplu konut yetkilileri kamunun bu değişiklikler için koyduğu fonların sadece garanti niteliğinde olduğunu söylüyorlar. Ama yine de bu bir çokları tarafından bir tür sübvansiyon olarak görülüyor. Yetkililer söz konusu apartmanlarda her türlü gelenekten insanın yaşadığını, değişikliklerin tamamen kiracı potansiyelini artırmak amacıyla yapıldığını da ekliyorlar.

bilgiye göre Almanya, Belçika, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerden çalınan otomobillere Suriye’deki otorite boşluğundan yararlanılarak sahte evrak ve plaka tanzim edildi. Araçları hazırlanan evraklarla Türkiye’ye geçirmek isteyen kişiler Reyhanlı ilçesinde bulunan Cilvegözü Sınır Kapısı’na getirdi. Gümrük Muhafaza ekiplerinin kapıda gerçekleştirdiği ilk kontrollerde evrakların sahte olduğunun anlaşılması üzerine gözaltına alınan ve kimlikleri açıklanmayan kişiler Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığı’nda sorguya alındı. 103 araca el konulurken savcılığın olayla ilgili soruşturmayı sürdürdüğü öğrenildi.


11

TEKNOLOJİ

Yerli keşif uydusu Göktürk 2 uzaya fırlatıldı

UZAYDA TÜRK İMZASI Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu Göktürk-2’nin uzay yolculuğu, Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden saat 18:12’de yapılan fırlatma işlemi ile başladı. Göktürk 2 uydusu 18:26’da 686 kilometre yükseklikteki yörüngesine oturdu. Meclis Başkanı Çiçek, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel, Göktürk-2’nin canlı yayın anını TÜBİTAK UZAY’da izledi. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ve TUSAŞ İş Ortaklığı tarafından yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2.5 metre çözünürlüğe sahip GÖKTÜRK-2, Türkiye saatiyle 18.12’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma Merkezi’nden uzay yolculuğuna başladı. Fırlatma anı canlı yayınla ODTÜ yerleşkesindeki TÜBİTAK UZAY’dan da takip edildi. Başbakan Erdoğan’ın törende yaptığı konuşmada, “Bugün Türkiye için miletimiz için tarihi bir anı hep birlikte yaşıyoruz. Türkiye olarak geçmişte de uzaya uydu gönderdik ancak bugün gönderdiğimiz

Göktürk-2 uydusu bu alanda artık iddia sahibi bir ülke olduğumuzun da somut ispatı oldu. Şu anda kendi uydusunu imal edebilen 25 ülkeden biri konumuna yükseliyoruz” dedi. Göktürk-2’nin yüzde 80 yerli üretim olduğunun altını çizen Erdoğan, “Geçtiğimiz yıl 17 Ağustos’ta, RASAT yerli uydumuzu Rusya’dan uzaya göndermiştik. O da kendi imkânlarımızla ürettiğimiz bir uyduydu. Görevini başarıyla devam ettiriyor. Türkiye coğrafyasının yüzde 98’ini görüntüledi. Bu uydu daha ileri imkânlara sahip bir uydu olarak keşif ve gözetleme yapacak. Çevre, şehircilik, ormanlar, kentsel gelişim ve

kaçak yapılaşmayı Göktürk-2 ile daha kolay takip edebileceğiz. Doğal afetlerle ilgili alınması gereken tedbirleri de tespit edeceğiz” diye konuştu. Uydu üç eksende kontrol edilerek, dünya üzerinde istenen noktalara bakması sağlanacak. Daha sonra güneş panelleri teker teker açılarak uydunun ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisi üretilecek. Uydudan ilk görüntülerin 25-30 Aralık tarihleri arasında indirilmesi planlanıyor. TÖREN 1 GÜN ÖNCESİNE ALINDI 19 Aralık’ta uzaya gönderilmesi planlanan GÖKTÜRK-2, Çin’deki olumsuz hava koşullarından dolayı uzay yolculuğuna bir gün önce başlamış oldu.

NASA’ya ait 2 uzay aracı Ay’a çarptı NASA’ya ait Med ve Cezir adlı uzay araçları Ay yüzeyine çarparak, Ay yörüngesinde 11,5 aydan beri sürdürdükleri görevlerini sona erdirdi.

ÜZERİNDE 15 KATLI YALITIM BATTANİYESİ VAR GÖKTÜRK 2 yeryüzü ile haberleşmeyi 3 adet S bant alıcı ve vericilerle gerçekleştirecek. İstihbarat amaçlı görüntüler açıktan değil, milli olarak geliştirilen kripto sistemi sayesinde şifrelenerek gönderilecek. Uydu üzerindeki silindirik yapı, 2,5 metre çözünürlükte görüntü almaya imkan sağlayan kamerayı barındırıyor. 2,5 metre çözünürlük, yeryüzünde 2,5 metrekarelik bir objenin görülmesine olanak veriyor. Yani buradan alınan görüntülerle karayolu üzerinde giden bir araç rahatlıkla görülebilecek.

ERDOĞAN VE ÖZEL FIRLATMA ANINI BÖYLE İZLEDİLER...

ERDOĞAN VE ÇİÇEK FIRLATMA ANINI İZLERKEN...

MÜHENDİSLERCE yönetilen uzay araçları kalan son yakıtlarını tüketmek için motorlarını çalıştırmalarının ardından Ay’ın kuzey kutbu yakınında bir dağ üzerinde belirlenen noktaya çarparak son görevlerini de başarıyla yerine getirmiş oldu. Ay’a inen ilk uzay aracı Apollo’nun indiği yer de dahil olmak Ay yüzeyindeki diğer tarihi önemi bulunan bölgelerin uzağında kendilerine seçilen noktaya ilk çarpan uzay aracı Med oldu.

süren yolculuklarının ardından Ay’ın yörüngesine yerleşmişti. Yörüngede 100’ü aşkın görevi yerine getiren araçlar, yaptıkları çalışmalarla Ay yüzeyindeki değişken yer çekimi alanlarını ölçmüş ve yüzeyde sanılandan fazla aşınma olduğunu kanıtlamıştı. Uzay araçlarının gönderdiği veriler sayesinde, Dünya’nın bir zamanlar iki uydusu olduğu ve bu uyduların iç içe geçerek Ay’ı oluşturduğuna ilişkin teori geçerliliğini büyük ölçüde yitirmişti.

Cezir’in belirlenen noktaya çarpışı, Med’den yarım dakika sonra gerçekleşti. Belirlenen bölgeye saatte yaklaşık 6115 kilometre hızla çarpan, birer çamaşır makinesi büyüklüğündeki uzay araçlarının bıraktığı iz, Ay’ın karanlık yüzünde bulunmaları nedeniyle Dünya’dan görülemeyecek. Ancak Ay yörüngesinde görev yapan Ay Keşif Uydusu, uzay araçlarının bıraktığı izlerin fotoğraflarını çekmeye çalışacak. Florida’daki Cape Canaveral askeri üssünden 10 Eylül 2011’de fırlatılan Med ve Cezir uzay araçları 3,5 ay

UZAYA GİDEN AMERİKALI İLK KADIN ASTRONOTUN ADI AY’DA YAŞAYACAK Med ve Cezir uzay araçlarının Ay yüzeyinde çarptığı yere Amerikalı ilk kadın astronot Sally Ride’ın adının verildiği bildirildi. Görevin başarıyla tamamlanmasının ardından açıklamada bulunan, uzay görevini yöneten Massachusetts Institute of Technology yüksekokulundan Maria Zuber, uzay araçlarının çarptığı noktaya Ride’ın adının verildiğini duyurdu. İlk kez 18 Temmuz 1983’de, 32 yaşındayken

Challenger adlı uzay mekiğiyiyle uzaya giden ve uzaya çıkan Amerikalı ilk kadın astronot olarak tarihe geçen Ride, Temmuz ayında pankreas kanseri nedeniyle 61 yaşında hayatını kaybetmişti. Vefatından önce ABD Başkanı Barack Obama’nın bilim danışmanları kurulu üyeliği görevinde bulunan ve San Diego kentindeki California Üniversitesi’nde fizik profesörü olarak çalışan Ride’ın kendisine ait bir bilim eğitim şirketi de bulunuyor. Ride’ın bilim ve eğitim şirket ile NASA arasında yapılan işbirliği sayesinde öğrenciler, Med ve Cezir uzay araçlarından faydalanarak, kraterler ve Ay’daki diğer manzaralara ilişkin kişisel fotoğraflar çekme imkanına kavuşmuştu. Ride’ın kardesi Bear Ride, kardeşinin adının Ay’daki bir noktaya verileceğinin ilan edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Ay’a baktığınız zaman, Sally’nin adıyla anılan küçük bir köşesinin bulunduğunu bilmek gerçekten çok güzel” dedi.


12

OTOMOTİV

HURDA ARACINI GETİR 12 BİN TL’Yİ KAP... ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın, kara yollarında güvenliği artırmak ve çevre kirliliğini azaltmak amacıyla 22 yaş üzerindeki kamyon, kamyonet, otobüs, minibüs, tanker ve çekicilerin hurdaya ayrılmasına ilişkin uygulaması başladı. Bu sınıfa giren 486 bin 426 araç için yaşı, cinsi ve kilogramına bağlı olarak araçbaşına 2 bin lira ile 12 bin lira arasında ödeme yapılarak, MKEK’nin Hurda İşletmesi Müdürlüğü tesislerinde imha edilecek.

YERLİ OTOMOBİLE ASYADAN DEV DESTEK PORSCHE ESKİ CEO’SUNA MALİ SORUŞTURMA... ALMAN makamları Porsche eski CEO’su Wendelin Wiedeking ve eski Mali İşler Direktörü Holger Haerter hakkında soruşturma başlattı. Eski yöneticiler şirketin Volkwagen AG’ye verdiği teklif ile ilgili yanıltıcı açıklamalar yaparak piyasayı manipüle etmekle suçlanıyor. Buna göre Volkwagen AG’deki Porsche payını artırmaya karar veren yöneticiler Ekim 2008’e kadar bu kararı reddettti ancak karar 6 ay önce verilmişti. Otoritelere göre bu süre zarfında yanıltıcı açıklamalar nedeniyle Volkwagen hisseleri değer kaybetti. Soruşturma açılmasına 3 yıllık inceleme sonucunda karar verildi. Porsche ve iki eski yönetici suçlamaları kabul etmedi. Porsche 2008 yılında Volkswagen’ı satın almagirişiminde bulunmuş, ancak bu girişim sonuca ulaşamamıştı. Volkswagen 2009’da Porsche’nin yüzde 49.9’unu almış, 2001 sonuna kadar şirketin tamamını satın alma opsiyonunu sahip olmuştu. Ancak şirket değeri ile ilgili Almanya’nın yanı sıra ABD’de açılan davalar nedeniyle satış süreci sekteye uğramıştı. Volkswagen, Temmuz 2012’de Porsche’nin tamamını satın aldığını açıklamıştı.

HİNDİSTAN’DA SUDAN UCUZ FRANSIZ... FRANSIZ otomobil üreticisi Renault, Hindistan’da 5.500 dolara otomobil satacak. Renault böyleceHindistan pazarında Suzuki ve Hyundai’nin benzer fiyatlarla sahip tutumlu otomobilleriyle rekabet edecek. Şirket bunun için Logan modelinin yaratıcısı Gerard Detourbet’nin kaptanlık edeceği bir ekip oluşturdu. Detourbet, 3 yıldır düşük fiyatlı otomobiller üzerinde çalışıyor. Detayları verilmeyen otomobilin 2014 yılı sonunda piyasaya çıkması bekleniyor. Öte yandan Suzuki, 5.600 dolarlık Maruti modelinden 1 milyon adet sipariş aldı bile. Hyundai de 5.500 dolarlık Eon modeli ile pazara hızlı bir giriş yaptı.

Yerli otomobile Hyundai ve Toyota’dan destek geldi. Yerli otomobil için devletin kesinlikle işin içinde yer alması gerektiğini belirten ToyotaTürkiye CEO’ su Orhan Özer, “Yerli otomobilkonusunda otomobili geliştirecek, parçalarını üretecek tüm güç Türkiye’de var. HİC o konuda farklı yorumlara girmemek lazım. Önemli olan bu yatırımı yapabilme gücü. Yani sıfırdan arabayı dizayn etmek çok ciddi bir süreç” diye konuştu. ‘4 YIL ÖNCESİNDEN BAŞLIYORUZ’ Rekabetçi bir ürünün çevre ülkelere de satılabileceğine dikkat çeken Özer, “Yeni bir modeli oluşturursak 4 yıl öncesinden başlıyoruz oluşturmaya kaldı ki bu formasyonu olan bir markanın ürettiği model olur. Şimdi biz sıfırdan bir şey koymayı düşünüyoruz. Belki proje gözüyle bakılıp kolayken hızlandırılabilir ve aynı süreç içinde belki daha kısa süre içinde model oluşturulabilir ama olay sadece orada da kalmıyor. Yani nereye satılacak. Yalnız burada benim görüşüm olarak diyelim herhangi var olan bir fabrikanın Türkiye’nin ismini vererek bir araç üretmesi bence yerli araç değildir. Kişiler risklere mevcut durumla değerlendiriyor ama devletin hükümetin devreye girip bu konuda destekleyici bir unsur olarak fotoğrafta olması bizler için sabit olan bütün parametreler devlet ortaya çıktığında ve devreye girdiğinde bilişken olabilir çünkü devletin bunu yapacak gücü var” dedi. ‘DEVLET HERŞEYİ YAPAR’ Özel sektörün yapacak gücü olmadığını ifade eden Özer şöyle devam etti: “Devlet vergi de koyar her şeyi yapar. Bir kişinin çıkıp bu işi sahiple-

nip çok ciddi bir proje ile yetkililerin karşısına çıkarak bu konuyu tartışması yapacaklarına ve beklentilerini tartışması lazım ancak o şekilde olabilir. Ben olabileceğine inanıyorum. Hükümetin ve devletin zaten 2023 yılında Türkiye’yi ilk 10 ekonomiye sokmak ve oraya gideceğimizi de inanıyorum. İlk 10 ekonomi içine giren bir ülkede de bir otomobil markasının çok görülmemesi lazım.” ‘MUTLAKA İHRACAT YAPILMALI’ Yerli otomobil ile ilgili konuşan Hyundai Assan Türkiye CEO’su Ümit Karaarslan, “Yerli otomobilden ne anladığımız önemlidir. Adı mı yerli olacak yoksa bir yerinden başlayarak araştırma geliştirme çalışmasını Türkiye’de yapıp bir bölümünü, kaportasını mı Türkiye’de üretmeye başlayacağız? Böyle bir kavram kargaşası var. Ben hep bunu yerli olanı, yani motor ve aktarma organlarıyla birlikte Türkiye’de

üretilen ve adı da Türk olan bir marka yerli otomobilolsun diyorum. Mutlaka yeni ölçek ekonomisinde neredeyse 200 bin adet/ Yıl kapasitesindeki fabrikalar dahi verimsiz olmaya başladı. Şimdilerde 300 bin adetler konuşulmaya başlandı. Türkiye’de de böyle, tek bir modelde ya da 3 ayrı modelde yıllık 300 bin adet üretim yapılacak ya da satılacak pazar yok” dedi Mutlaka ihracat yapmak zorunda olunduğuna dikkat çeken Karaarslan, Uzun süreli marka geliştirme ve satış yönünde destek olmamız gereken ve mutlaka bugünü değil bundan sonraki 10 yılı düşünerek yeni modeller yaratmaktan bahsediyoruz. Dizayn içinde olacağımız bir çalışma programı olması gerek. Bu çalışma yıllarca çalışmayı gerektirir ve de şuanda bildiğiniz gibi otomobil üretimi batıdan doğuya doğru kaymaktadır. Avrupa’da şuanda özellikle Fransızlar’ın büyük fabrikaları kapanmakta, Alman markası olan Opel fabrikası Almanya’da bile fabrikasını kapatmakta. Dolayısıyla bu tip darboğazlar var. Ben şunu düşünüyorum, mevcut yatırımlar içerisinde başlayabilecek bu proje karşılıklı olarak da araştırma - geliştirme faaliyetlerinin artışıyla birlikte böyle bir marka yaratılabilir. Mutlaka devletin eşit miktarda arkada durması da Türkiye’ye daha fazla katkı oluşturabilir. Bunun için dediğim gibi seferberlikle yaratılabileceğine inanıyorum” dedi.


13

TURİZM

TÜRKİYE’NİN TATİLİ GÜNEYDEN GEÇİYOR... İstanbul’dan Ardahan’a kadar tüm Türkiye’nin öncelikli tatil yeri tercihleri arasında Kemer yer alıyor. Konaklama süresi ise 4-8 gün arasında değişiyor Dört bir yanında farklı iklimlerin yaşandığı Türkiye’de tatil tercihleri de illere ve bölgelere göre değişiklik gösterebiliyor. Bu yılki verilerinden yola çıkarak Türkiye’nin tatilharitasını oluşturan Tatilsepeti.com’un analizi, ilginç sonuçları ortaya koyuyor. TÜRKİYE’NİN lider turizm portalı olanTatilsepeti.com, verilerinden yola çıkarak Türkiye’nin tatil haritasını ortaya çıkardı ve ilgi çekici sonuçlara ulaştı. Tatilsepeti.com aracılığıyla bu yıl tatile çıkan kişilerden yola çıkılarak oluşturulan analize göre, İstanbul’dan Ardahan’a kadar tüm Türkiye’nin öncelikli tatil yeri tercihleri arasında Kemer yer alıyor. Araştırmada, tatillerin genellikle yaz aylarında yapıldığı ve ortalama konaklama süresinin 4-8 gün arasında değiştiği belirtiliyor. Tatil için kişi başı harcanan ortalama miktarın ise günlük 120 TL olduğu görülüyor. Tatilsepeti.com Yönetici Ortağı Kaan Karayal, yaptıkları araştırmaya göre çıkan sonuçları şu şekilde yorumladı: “Tatilsepeti.com aracılığıyla bu yıl yurtiçinde tatile çıkan kişiler arasında yaptığımız araştırma ilgi çekici sonuçlara ulaşmamızı sağladı. Analizimize göre tatil için en çok tercih edilen yerlerin başında Kemer yer alıyor. Kemer’in sıcak havasının, denizinin, eğlence yerlerinin ve birçok olanağı içinde barındıran tesislerin bu tercihte rol oynadığını düşünüyoruz. Analizimize baktığımızda, Marmara Bölgesi’nde oturan ve yurtiçinde tatile çıkan kişilerin diğer bölgelere

oranla sayıca çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Yoğun ve stresli iş hayatının ve mevsimsel sebeplerin de burada rol oynadığını söyleyebiliriz.”

MARMARA BÖLGESİ’NDEKİLER KAYAK TATİLİ İÇİN KARTEPE VE ULUDAĞ’I TERCİH EDİYOR Tatilsepeti.com’un analizine göre, Marmara Bölgesi’ndeki kişilerin yüzde 11’i tatil adresi olarak en çok Kemer’i tercih ediyor. Kemer’i yüzde 6 oranla Belek ve yüzde 5 oranla Side-Manavgat takip ediyor. Bu bölgeleri tercih edenlerin çoğunluğunun orta gelir düzeyinde, çalışan ve evli kişilerden oluştuğu belirtiliyor. Kayak tatili için de Marmara Bölgesi’nden ulaşımın kolay olması sebebiyle en çok Kartepe ve Uludağ’ın tercih edildiği, günlük harcama miktarının ise kişi başı ortalama 150-200 TL civarında olduğu belirtiliyor. Kayak tatili için bu bölgeleri tercih eden kişilerin çoğunluğunun 18-25 yaş arasındaki gençlerden oluştuğu dikkat çekiyor. Marmara Bölgesi’ndeki çalışan ve evli çiftlerin genellikle tatil için yaz aylarını tercih ettikleri görülüyor.

DÜNYANIN EN GÜVENLİ OTELİ

EGE BÖLGESİ’NDEKİ KİŞİLERİN ÇOĞUNLUĞU TATİL İÇİN KUŞADASI’NA GİDİYOR Araştırmada Ege Bölgesi’ndeki kişilerin yüzde 11’inin ise tatil için, kendilerine yakın bir tatil yeri olan Kuşadası’nı, yüzde 9’unun Kemer’i ve yüzde 5’inin İzmir’e yakın olan Özdere’yi tercih ettiği görülüyor. Ayrıca, Karadeniz turlarının da Egelilerin yaz aylarında tercih ettikleri alternatif tatil seçenekleri arasında yer aldığı görülüyor. Tatil için Ege Bölgesi’ni tercih eden kişilere bakıldığında ise, bölgenin sakin tatil yörelerini genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerin, özellikle mayıs-eylül ayları arasında tercih ettikleri görülüyor. Çeşme ve Bodrum gibi eğlence mekanlarının yoğun olduğu tatil yerlerini ise çoğunlukla 18-40 yaş arasındaki bekarların tercih ettiği dikkat çekiyor. EVLİ ÇİFTLER GENELLİKLE HER ŞEY DAHİL KONSEPTLİ TESİSLERİ TERCİH EDİYOR İç Anadolu’dakilerin tatil tercihleri arasında da yine Kemer öne çıkıyor. Analize göre, İç Anadolu’daki kişilerin yüzde 14’ü tatil için en çok Kemer’i, yüzde 13’ü Side-Manavgat’ı, yüzde 12’si ise Alanya’yı

Ayrıca, evli ve çocuklu olan kişilerin daha çok her şey dahil konseptli tesisleri tercih ettiği, bekarların ise genellikle eğlence mekanlarının yoğun olduğu yerlerde konakladıkları belirtiliyor. Karadeniz Bölgesi’ndeki kişilerin ise yüzde 14’ünün tatil için Kemer’i, yüzde 11’inin SideManavgat’ı, yüzde 10’unun ise Alanya’yı tercih ettiği görülüyor. Doğu Anadolu’daki kişilerin çoğunluğunun ise tatil için tercih ettiği favori yerlerin başında yine Kemer (yüzde 19 oranla) geliyor. Kemer’i Alanya (yüzde 12 oranla) ve Side-Manavgat (yüzde 10 oranla) takip ediyor. Bu bölgelerdeki evli çiftler genellikle her şey dahil konseptli tesisleri tercih ediyor. Güneydoğu Anadolu’nun ise yüzde 14’ü tatil için Alanya’yı, yüzde 9’u Side-Manavgat’ı, yüzde 8’i ise Hatay’ı tercih ediyor.

İLLERE GÖRE TATİL TERCİHLERİ Tatilsepeti.com’un analiz i illere dair de ilgi çekici sonuçlara sahip. Araştırma da, İstanbul’daki kişilerin çoğunluğunun tatil için tercih ettikleri ilk 3 destinasyon un Kemer, Belek ve Aksu-Lar a olduğu görülüyor. Diğer illerde de Kemer’in en çok tercih edilen tatil yerleri arasında olduğu belirtiliyor. Ayrıca araştırmada, Gümüşhane’nin çoğunluğunun tercihinin tatil için Palandöken, Side-Manavgat ve Trabzon’dan yana olduğu, Mardin’dekilerin çoğunluğunun ise tatil için Hatay’ı tercih ettiği görülüyor. Çanakkale’dekilerin çoğunluğunun ise tatil için tercih ettikleri yerin İstan bul olduğu belirtiliyor.

Krizle boğuşan ülkeler çareyi yatırım yapanlara vatandaşlık hakkını satmakta buldu.

BASTIR PARAYI KAP VATANDAŞLIĞI Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan Afrika’ya pek çok ülke belli bir yatırım tutarı karşılığında vatandaşlık ve oturma izni veriyor.

RUS inşaat firması Remistudio, insanları depremlerden ve dev dalgalardan koruyacak olan bir otel tasarladı. Rus inşaat firması Remistudio, Uluslararası Mimarlar Birliği işbirliği ile depremden ve dev dalgalardan insanları koruyacak Ark (Nuh’un Gemisi) Otel’i tasarladı. Denizin ortasında, geminin kabuk şekli ile dev dalgalardan korunacak otelin, büyük depremlere ve tsunamiye karşı da dayanıklı olduğu kaydedildi. Modern Nuh’un gemisi, Güneş enerjisini kullanarak elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor. Akıllı bina yağmur sularını da arıtarak, müşterilerin su ihtiyacını gideriyor.

tercih ediyor. Akdeniz Bölgesi’ndeki kişilerin çoğunluğu ise tatil için yine kendi bölgelerindeki tatil yerlerine gidiyorlar. Araştırmada, Akdeniz Bölgesi’ndeki kişilerin yüzde 21’inin tatil için Kemer’i, yüzde 8’inin Antalya Merkez’i, yüzde 9’unun ise Aksu-Lara’yı tercih ettiği belirtiliyor. Tatil için Kemer’e gidenlerin çoğunluğunun 18-40 yaş arasındaki kişilerden oluştuğu görülüyor.

ABD : 1 milyon dolarlık şirket kuran veya hükümetçe belirlenen bölgelere 500 bin dolarlık yatırım yapan işadamlarına süresiz oturma izni veriyor. 5 yıl sonra da vatandaşlık geliyor. KANADA: 400 bin dolarlık yatırımla birlikte, 800 bin dolarlık varlık istiyor. DOMİNİK CUMHURİYETİ: 100 bin dolar yatırıma vatandaşlık hakkı verirken, eş ve çocuk varsa tutar 200 bin dolara çıkıyor. URUGUAY: Vatandaşlık için yatırım gerekli değil ancak kişi başı aylık bin 200 dolar gelir şart. Önce geçici ikamet, 3 yıl sonra vatandaşlık veriliyor. SAINT-KITTS VE NEVIS: Hükümet tarafından onaylanan projelere 400 bin ila 1 milyon dolar arası yatırım yapmak gerekiyor. GUATEMALA: 5 yıllık devlet tahvillerine en az 50 bin dolarlık yatırım vatandaşlık için yeterli oluyor. BİRLEŞİK KRALLIK: 5 yıl süreyle İngiltere topraklarında 1 milyon poundluk yatırım yapanlar vatandaşlık hakkı kazanıyor.

AVUSTURYA: 6-10 milyon Euro’luk risk sermayesi yatırımı gerekiyor. Vakıflara 2 milyon Euro’luk bağışlar karşılığında da vatandaşlık hakkı veriliyor. ALMANYA: Gerekli olan minimum yatırım miktarı 250 bin Euro olarak belirlenirken, bu tutarın Alman vatandaşlarına istihdam oluşturması gerekiyor. SLOVAKYA: Vatandaşlık için istenen yatırım miktarı 1 milyon Euro. UKRAYNA: Şirket adına açılan banka hesabında 100 bin dolarla sınırsız oturum hakkı alınıyor. LETONYA: Yatırımcının vatandaşlık almak için kırsal alandan 71 bin 500 Euro tutarında ya da büyük şehirlerden 143 bin Euro tutarında gayrimenkul satın alması yeterli. KARADAĞ: 500 bin Euro’dan fazla yatırım yapan işadamlarına vatandaşlık hakkı veriliyor. BULGARİSTAN: En az bir yıl daimi oturumu olan ve 1 milyon leva (1.2 milyon dolar) ve üzerinde yatırım gerçekleştirilen yabancılara vatandaşlık

verilecek. Ancak değişik, gayrimenkul satın almaları kapsamayacak. MAKEDONYA: Geçtiğimiz hafta içinde Makedonya hükümeti, yabancı yatırımı teşvik için 40 bin Euro’luk gayrimenkul alan yabancılara bir yıllık oturum izni, 400 bin Euro değerinde yatırım yapana ve en az 10 işçi istihdam edene vatandaşlık vereceğini ilan etti. İRLANDA: 1 milyon dolarlık yatırım yapanlar, hükümetin belirlediği tarihte ülke vatandaşı olabiliyor. İSPANYA: 160 bin Euro ve üzerinde konut ve gayrimenkul alanlara İspanya ‘da oturma izni ve AB içinde serbest seyahat ve çalışma olanağı tanıyor. ARNAVUTLUK: Ülkede 200 bin dolar yatırım yapan işadamları vatandaşlık hakkını kazanıyor. HONG KONG: Yaklaşık 1 milyon 260 bin dolar tutarında bir yatırımla ülke vatandaşlığına sahip olmak mümkün. YENİ ZELANDA: Vatandaşlık hakkı kazanmak için seçilen programa bağlı olarak 1 milyon dolar ila 7 milyon dolar arasında yatırım yapılması gerekiyor.


14

KÜLTÜR SANAT

’LA İLGİLİ ŞOK İDDİA! Yoksa hiç mi kazanamadık!

“2003’te Türkiye kazanmadı”

Galada Fransız Tipi Siyasi Şov... ÜNLÜ oyuncu “Ermeni soykırımını kınıyorum” dedi. Fransız sinema oyuncusu Alain Delon, Ermenistan’ın başkenti Erivan’a ‘İyi Yıllar Anneler’ filminin galası için gelirken, “Ermeni soykırımını kınıyoruz dedi...di. News.am sitesinin haberine göre, Alain Delon filminin galası için geldiği Erivan’da Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’la görüştü. Sarkisyan, Delon’u filmlerinden dolayı överken, ünlü oyuncu da bu iltifatlar üzerine Ermeniler’in tarihte soykırımla karşılaştığını söyleyerek yanıt verdi. Delon, “Fransa’nın Ermeni soykırımı konusundaki tutumu gayet açıktır. Ermeni soykırımını kınıyoruz” dedi.

Batman’da Yılmaz Güney Film Festivali başladı...

TRT’nin 2013 yılında yapılacak olan Eurovision Şarkı Yarışması’na oylamadaki adaletsizliği ileri sürerek katılmama kararının ardından müzik dünyası yeni bir iddia ile sarsıldı...

RUSYA’yı 2003 Eurovision Şarkı Yarışması’nda temsil eden T.AT.U ikili grubunun un eski müzisyeni Julia Volkova, kendilerinin birinci olduğunu iddia etti. Hakkımızı Türkiye’ye verdiler diyen Volkova “Avrupa’dan birinci olduğumuza dair mektup bile aldık” iddiasında bulundu. Rusya’da yayınlanan Segodnya gazetesine konuşan Yuliya Volkova” Yarışmada Türkiye’nin birinci çıkması lazımdı. Onu yaptılar. Avrupa Yayın Birliği (EBU) bir yıl aradan sonra sonuçları protesto eden 1.Kanal’a resmi mektup yazarak yarışmada

bizim birinci olduğumuzu belirtti. Güya İngiltere ve İsviçre’nin oyları yanlış sayılmış.” dedi. Muhabirin, “Peki neden bugüne kadar kimse bunlardan bahsetmedi?” sorusuna T.A.T.U grubu eski müzisyeni, “Zaten biz kazandığımızı biliyorduk. Avrupa’nın tüm müzik çizgilerinde her zaman birinci bizdik.” ifadesini kullandı.2003’de yarışmaya Türkiye adına katılan Sertab Erener, “Everyway That I Can” şarkısıyla 167 puanla yarışmayı kazanmış, Belçika 165 puanla ikinci, Rusya ise 164 puanla üçüncü olmuştu.

Bir Çınar Daha Devrildi... LEMAN ÇIDAMLI hayatını kaybetti ’Kaynanalar’ dizisinin Nuriye Kantar’ı, ünlü oyuncu Leman Çıdamlı hayatını kaybetti. Yaklaşık 6 aydır akciğer kanseri tedavisi gören Çıdamlı, 80 yaşındaydı. LEMAN Çıdamlı hayatını kaybetti Bir süredir kanser tedavisi gören Leman Çıdamlı geçen Salı akşamı

hayatını kaybetti. 1932 doğumlu Leman Çıdamlı, 1974’te sinema filmi çekilen ve televizyon dizisi olarak da ekranlara gelen ’Kaynanalar’da canlandırdığı “Nuriye Kantar” tiplemesiyle tanınmıştı. Leman Çıdamlı’nın kendisi gibi oyuncu olan kızı Ayşegül Çıdamlı Twitter’dan “Maaalesef annemi de kaybettim” yazdı.

BATMAN Belediye Başkanvekili Serhat Temel yaptığı açıklamada, Yılmaz Güney Film Festivali’ni her yıl biraz daha olgunlaştırdıklarını belirtti. Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği ile birlikte gerçekleştirdikleri festivali gelecek yıllarda uzun metrajlı filmlerin de yer alacağı yarışmalı kategorilerle kurumsallaştırmak istediklerini belirten Temel, ‘’Ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz ve oyuncu Deniz Türka li’nin de aralarında bulunduğu sinema medya dünyasından önemli isimler festivalimize katılacak. 19 Aralık Çarşamba günü açılışı yapılan festival, 23 Aralık günü düzenlenecek özel bir programla sona erecek’’ dedi. Temel, festivalde Kürtçe kısa film yarışmasında finale kalan 15 kısa ve uzun metrajlı film ile belgesel filmle rin gösteriminin yapılacağını ayrıca Kürt Sineması ile ilgili panel yapılacağını da bildirdi.

Ahmet Midhat Efendi gençlerle buluşuyor... TÜRK edebiyatının önemli isimlerinden Ahmet Midhat Efendi vefatının 100. yılında anılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Türk edebiyatının gazete, hikaye, roman ve tiyatro yazarlarından Ahmet Midhat Efendi’nin, vefatının 100. yılında ‘’Ahmet Midhat Efendi Sempozyumu’’ ile anılacağı bildirildi. Açıklamada, sempozyumun, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde 22 Aralık’ta iki oturum halinde gerçekleştirileceği aktarılarak, sempozyuma, Oturum Başkanı Mustafa Miyasoğlu başta olmak üzere Prof. Dr. Yaşar Şenler, Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Prof. Dr. Turan Karataş, Doç. Dr. Yılmaz Daşçıoğlu, Prof. Dr. Ramazan Kaplan ve Yrd. Doç. Dr. Sakin Öner gibi akademisyen ve yazarların katılacağı belirtildi.


15

SAĞLIK-YAŞAM

BİOFİZ Tıp Merkezinden fizyoterapist Özge Narin:

Palsi Hastalığı ve bilgileri BİOFİZ Tıp Merkezinden fizyoterapist Özge Narin’e Cerebral Palsi (CP) nedir? CP’li çocukların aileleri neler yaşıyor? Peki CP ile nasıl baş edilebilir? Diye sorduk. Fizyoterapist Özge Narin Cereral Palsi hastalığı ve bu hastalıkla mücadele eden çocuklar ve aileleri için önemli bilgiler verdi. Cerebral Palsi (CP) (beyin felci); doğum öncesi, doğum sırasında veya doğum sonrası nedenlerle çocuğun beynindeki hasara bağlı ortaya çıkan kas kontrol yetersizliğini ve duyu-algı-motor bozuklarını anlatır. Ülkemizde canlı doğan her 1000 çocuktan 4’ünün CP’li olma riski var. CP’li çocukların en büyük sorunu “yaşıtları gibi olamamaları”dır. Ortaya çıkan gelişim geriliği yaşıtlarının yaptıklarını yapamamaya ve onlar gibi olamamaya neden olur. Ailenin CP’yi tanıması ve bununla birlikte yaşamayı öğrenmesi çok önemlidir. İşte o sebeple ki en öncelikli olarak yapılması gereken ailenin bunu kabullenip “ah vah” demeden bunun için “elimden geleni yapmalıyım” olmalı! O zaman işler biraz daha kolay oluyor.

Yaptığımız fizik tedavi ve rehabilitasyonun en önemli parçalarından biri de burada devreye giriyor. Ailenin eğitimi, bilinçlendirilmesi işin vazgeçilmezidir. Tedaviden beklentileri arttırmak için sadece seanslarla kalınmamalı, yapılan egzersizlerin “ev ödevi” şeklinde günlük hayatta da devamlılığı sağlanmalıdır. Çocuğun, bütün bunların “üstesinden gelebilmesi” için ödül gibi motivasyonu arttıracak pekiştirmelere ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Bir gün, sokakta yürürken, şöyle etrafınıza dikkatle baktığınız zaman o kadar çok özel eğitim merkezi ve bir o kadar da bu özel eğitim merkezlerinin servislerini görmeniz muhtemel ki… Peki nasıl bir tercih yapılmalıdır? Tedavi görülen kurumun doğruluğunu

nasıl yorumlanabilir? Tedaviye başlamadan önce “beklentilerin” belirlenmesi gereklidir. Örneğin çocuğum arkadaşlarıyla top oynasın, çocuğum daha güzel yürüsün, çocuğum güzel kalem tutsun ki boyama kitapları alıyım… Bunların “fizyoterapist” ile açık açık konuşulması şarttır. Tedavi süreci boyunca “bunları yapabilmeye başladı mı, yapabilme yetisinde artış var mı? ” soruları takip edilmelidir. Çocuk tedavi öncesi ve sonrası şeklinde gözlenmelidir.

Yapamadığı ya da yapmakta güçlük çektiği aktiviteleri yapabilmeye başlaması ya da rahat yapması adresin doğru olduğuna bir işaret olabilir. Sürecin uzun olduğunu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Beklentileri ortaya çıkarmanın kolay olmadığı, çocuğun kapasitesi dahilinde yapabileceklerinin de kısa zamanda yapmanın güç olduğu zihinlerin bir köşesinde olmalı! CP ile yaşamanın kolay olmadığını dile getirmeye gerek var mı bilinmez... Zaman zaman

herkes üstüne düşeni çok güzel yapıyor olsa dahi zor zamanlar da olabilir. Bu zor zamanları atlatmakta “psikolojik destek” anahtar olabilir. Aileye de çocuğa da “sosyalleşmenin” ne kadar iyi geleceğinin önemini vurgulamak gerekmektedir. Tek bir hayat, iyi veya kötü, siyah veya beyaz diye bir şey olmadığını her insanın ayrı bir hayat olduğunu görmek herkese olduğu gibi onlara da iyi gelecektir. Çünkü paylaşımlar hayatı kolaylaşır.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ, TIP FAKÜLTELERİNDE PROFESÖR VE DOÇENTLER İÇİN ÇOK DÜŞÜK MİKTARDA MUAYENE FARKI ÖDENMESİNE SICAK BAKTIĞINI AÇIKLADI. YIL:1 SAYI:25 / 22 ARALIK 2012 Sahibi Ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mega Kültür, Sanat, Turizm Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Adına Erkan KORK Genel Koordinatör Bora AKCİL Genel Yayın Danışmanı Genel Yayın Yönetmeni Celal DEMİR Hülya Beydili Genel Yönetmen Haber Müdürü Salim SEZEN Sarp AKINCI Reklam Müdürü İstihbarat Burak YALNIZER Hasan KORK Baskı Öncesi Hazırlık AK AJANS Ankara Temsilcisi S.Arabistan Temsilcisi O. DOğu Temsilcisi Şeyda ÖZALP Osman EDRESS Hamza KORK İnternet Sitesi Editörü Necati TURAN Baskı Milsan Basın Sanayi-İnönü Mah. Muammer Aksoy Cad. Dere Sk. No:70- 34620 Sefaköy - K.Çekmece / İSTANBUL 0212 471 71 50 Dağıtım YAYSAT Yayın Türe YAYGIN, SÜRELİ Yönetim Yeri Hürriyet Cad. No: 1 Kat.18 Skysport Residance Beylikdüzü/İSTANBUL Ekolife, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

PROFESÖR VE DOÇENTLERE SAĞLIK PARASI ÖDENECEK Mİ? BUNUN asla vatandaşın sağlık hakkı almasına engel olacak miktarlara ulaşmaması gerektiğini vurgulayan Akdağ, ‘’Yoksa 10, 15, 20 lira için hoca hastasıyla uğraştığı zaman bunlar söz konusu edilebilir’’ dedi. Akdağ, yaptığı açıklamada, Tam Gün Yasası ile ilgili bazı üniversite rektörlerinden gelen ‘’Öğretim üyeleri için düşük miktarda muayene farkı ödenmesi’’ talebini değerlendirdi. ‘’Tam Gün’’ün kendileri için ‘’Dar ve orta gelirlilerin kamuya ait bir hastaneden hizmet almak istediğinde para ödemek zorunda kalmaması’’ anlamına geldiğini vurgulayan Akdağ, bunun dışında her çözüm ve öneriye ‘’evet’ diyeceklerini söyledi. Akdağ, ‘’Bir işçi, emekli, memur, küçük esnaf, çiftçi ya da yeşil kartlı olarak devletin hastanesine, üniversitesine gittiğimde beni aşacak bir para ödemek zorunda kalırsam buna tahammül edemem. Biz de hükümet olarak

bunun yolunu asla açmayacağız’’ dedi. Kendisine zaman zaman muayene katkı payı eleştirisi yöneltildiğini, ancak bunun için ödenen 5 liranın vatandaşın boyunu aşacak bir katkı olmadığını dile getirdi.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL KARARI Anayasa Mahkemesi’nin, ‘’Hekimlerin muayenehane açmasını yasaklayan 650 sayılı KHK’nın, devlet, üniversite hastane-

leri, TSK, GATA gibi değişik kurumlarda çalışan hekimlere çalışma yasakları getiren maddelerini ‘Yetki Kanunu kapsamına girmediğinden’ iptal ettiği ve yeni düzenleme için bakanlığa süre tanıdığı’’nın anımsatılması üzerine ise Akdağ, iptal kararının, düzenlemenin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılmaya yönelik olduğunu, esasa ilişkin olmadığını söyledi. ‘’Mesele sadece Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar değil. Biz bu işin kesin bir çözümle artık noktalanmasını çok arzu ediyoruz. Ben ilanihaye Sağlık Bakanlığı yapacak değilim, 10 yıldır bu görevdeyim. Şunu isterim; bu mesele tamamen artık kapansın. Şu anda Sağlık Bakanlığı’nda 33 bin uzman var, bunların muayenehanesi filan yok. Üniversite hastanelerinde 10 bin civarında değerli hocamız var diye konuştu.


16

SPOR

OFFROAD DUBAI’DE

GECEDE “EN”LER ŞÖYLE OLDU...

Offshore ‘da start Dubai’deydi.2012 Class-1 Dünya Offshore Şampiyonasının 4. ayağı Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kendtinde gerçekleştirildi. GABON’DA koşulan ikinci ayakta meydana gelen kaza sonrasında İtalya Cernobbio’da devam eden Class-1 Offshore şampiyonasına Dubai’de devam edilecek. Uğur Işık ve Chiristian Zaborowski final yarışlarından Işıklar Zabo teknesiyle geçtiğimiz yıl <dubai’de elde ettikleri podyum başarını yenilemek için mücadele ettiler. Birleşik Arap Emirlikleri’nin iki teknesinin ilk iki sırayı koruduğu 10 takımın rekabet ettiği şampiyonada Işıklar-Zabo takımımız genel klasmanda 6. sırada bulunuyor. Dubai’deki son yarışta ülkemizi temsil edip bayrağımızı dalgalandıran ekip 48.00.92 lik zamana imza atarak üçüncülük kupasıyla Dubai Grand Prix ‘i noktaladı. A. Al Zafeen- Muhammed Al Marrinin yarıştığı Victory 3 Ekibi final yarışında birinciliği elde ederken ikinciliği Team Abu Dhabi ekibi elde etti. Türk Bayrağını Dünya Şampiyonası’nın Final yarışında Dubai’de gönde-

re çektiren Uğur Işık şöyle dedi.”Çok mutluyuz dünyanın bu zorlu mücadelesinde final görmek gurur verici ve yeni sezon içinde büyük bir motivasyon oldu. Sezon boyunca yeşadığımız teknik problemlere rağmen sonuçtan memnunuz” dedi. Uğur Işık elde ettiği bu sonuçla şampiyonayı altınca sırada tamamladı.Şampiyonanın birincilik kürsüsü ise A. Al Zaafen- Muhammed El Marri ‘nin yarıştığı Victory 3 Ekibinin oldu. OFFSHORE ŞAMPİYONASI’NIN GÖRKEMLİ GECESİ 2012 Işıklar Dünya Offshore Şampiyonasının görkemli bir gece ile sezonu kapadı. Şampiyonanın ödül töreninde dünya şampiyonluğu kupasını alan 88 Eci ile yarışan Alpay Akdilek-Kerem Tuncer ikilisi kariyerlerinde bu kupayı dördüncü kez kazanmış oldular. Şampiyonanın ikincisi Beşiktaş

-Miele Takımı ile Murat Leki Tuğberk Uca Orçun Tufan üçüncüsü ise 2 YKM Sport ile Saruhan Tan-Kerim Zorlu Cengiz Cennetoğlu oldu.Ödül töreninde açılış konuşmasını yapan İstanbul Offshore Kulübü Başkanı Uğur Işık sezon boyunca gösterdikleri performans ve başarıdan ötürü bütün takımları kutlarken kurtarma ekibine ve tüm sponsorlara teşekkür etti.2012 yılı boyunca 6 ilde toplam 14 yarış ile sezonu tamamlayan 2012 Işıklar Dünya Offshore 225 Şampiyonası takımları görkemli bir törenle kupalarına kavuştular. Ödül töreni ile birlikte ekipler erken yılbaşı kutlamasını da yaptılar.Ekipler birlikte olmanın mutluluğunu da yaşamış oldular.

En İyi Giyinen Takım Efe Project Mitsubishi Electric En İyi Hazırlnan Takım Eci Men Cosmetics En Çalışkan Takım YKM Sport En İyi Takım Menajeri Alex Avadan En İyi Gelişen Takım Polimersan En İstikrarlı Takım Beşiktaş- Miele En İyi Motor Evinrude En İyi Tekne YUKA Yacht En Fedakar Anne Dilek Özerken Yenigöl

ISOFF TRIAL’DE NEFESLER TUTULDU Kendine özgü Trial kuralları ile yardımlaşmayı ve offroad ruhunu ön planda tutan ISOFF Trial Kupasında 12 ekip 24 yarışmacı damalı bayrağı görmek için özel hazırlanmış zorlu etaplarda kıyasıya mücadele etti. teknik kabiliyetleri de offroad ruhuyla birleşerek ön plana çıktı. Geçilen iki etap sonucunda 1A ve 1B kapı numarasıyla yarışan Superzuki takımından bab oğul pilotlar Okan Sayın - Cemafer Bulut, Kaan SayınAli Demirayak ekibi birinci oldu.

EKİP olarak start alan yarışmacılar iki araç ve dört kişinin yardımlaşarak neler yapabileceğini göstermeye çalıştılar. Oldukça kalabalık bir ortamda gerçekle-

şen yarışta izleyicilerde oldukça yakından yarışmacıların engel aşma ve mücadele yeteneklerini izlediler. Etaplarda ekiplerin kon düsyonları gözler önüne serilirken araçların

Offroad’a gönül veren ve sevgiyle yarışan bir diğer ekip 7A-7B kapı numarasıyla yarışan balığı çok sevdikleri isimlerinden anlaşıldığı gibi Sushi Team ekibi ikinci oldu. 9A-9B kapı numarasıyla yarışan büyük şef Gerenimo ekibinden Hüseyin AfşarNurullah Ateş, ismail Koçali-Devrim Öztürk ekibi de üçüncü oldular. Seyircinin Isoff’un mükemmel etkinliğiyle offroad’a doyduğu yarışın ikinci ve son yarışı 23 Aralık 2012 tarihinde yine aynı yerde Kemerburgaz mevkiinde düzenlenecek.


HABER

3


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.