SEMPK-1

Page 162

Ergenekon/Nevruz bayramı, 1926 yılından itibaren milâdî takvimin kabulü ile yılbaşı olmaktan çıkmış, sadece belirli gurupların kutladıkları mahalli bayram şekline dönüşmüştür. Bununla birlikte Mart ayı, malî yılbaşı olarak son zamanlara kadar kabul görmüştür. Nevruz geleneği toplumdan topluma, toplumların tarihine, ekonomik ve sosyal yapısına, olayları algılayış ve yorumlayışına, değer yargılarına ve bakış açılarına göre farklılık göstermektedir ve farklı bir amaçla ele alınıp değerlendirilmektedir.6 Nevruz bazı topluluklarda mitolojik bir kaynağa dayandırılmaya çalışılmıştır. Nevruz her sosyal grubun yüklediği onlara göre şekillenmiş, varlığını sürdürmüştür. Her topluluk Nevruzu kendi değerleri ile anlamlandırarak millî kültürlerinin bir sembolü haline getirmiştir. Nevruz mitolojik, dinî ve mahalli motiflerle beslenmek suretiyle çeşitli ritüelleri bünyesinde taşımaktadır. Alevi-Bektaşi geleneğinde Nevruz, büyük bir bayram olarak kutlanmakla birlikte; Kızılbaş, Bektaşi, Tahtacı, Çepni gibi grupların tamamında Nevruz kutlamalarının yaygınlık gösterdiğini söylemek mümkün değildir. Yusuf Ziya Yörükan 1930’lu yıllarda Tahtacılar arasında yaptığı araştırmalara dayanarak, Müslümanlıktan Sonra Türk Mezhepleri (1932) adlı eserinde Tahtacıların Nevruz kutlamalarına Alevi ve Bektaşiler kadar önem vermediklerini kaydeder. Tahtacılarda Nevruz günü önemli bir ayin yapıldığı halde, Nevruziyye söyleme geleneğinin yakın bir tarihte benimsendiğini belirtir.7 Anadolu ve Rumeli’de yaşayan daha çok şehir ve kasaba kültürü ile yazılı kültürün etkisinde kalan Bektaşilerde Nevruz büyük bir bayramdır ve Nevruz kutlamalarının özel bir adı vardır. Bu kutlamalar, “Kırklar Bayramı” adıyla anılmaktadır. “Kırklar Bayramı” adı Hacı Bektaş yoluna ve Balım Sultan erkannamesine bağlı olan Bektaşilerce kullanılmaktadır.8 Bektaşilerde Nevruz kutlamaları Alevilere nispetle daha canlıdır. Alevi-Bektaşi geleneğinde Nevruz’un bayram olarak kutlanma sebeplerini, Bektaşi Dedebaba’sı Bedri Noyan’ın anlattıklarından9 hareketle şöyle sıralayabiliriz: Nevruz Hz. Ali’nin doğum günü olarak kabul edilir. Ali bin Ebu Talip yani Hz. Ali bugün doğmuştur. Alevi-Bektaşi inanışına göre; Hz. Ali’nin annesi Hz. Fatıma, Beytullah (Kabe)’ı tavaf ederken doğum sancısı başlamış, tavafını tamamlayarak Kabe’nin içine girmiş 12 gün sonra, Cuma günü, 21 Mart 598’de, yani Fil yılının Recep Ayı’nda doğum yapmıştır. Hz. Muhammed, Beytullah’ın içinde doğan amcası oğlunu kucağına alarak, Ali adını vermiştir. Hz. Muhammed bu günü kutlu gün olarak ilân etmiştir. Yoksul Derviş mahlaslı Şemsettin Kubat, Hz. Ali için yazdığı Mevlüd’de bu konuyu şöyle dile getirir: Navruz günü Ali geldi huzura, Cümle alem cemaline yüz süre, Her dü âlem ol Veli’yi er göre, 10 Hazreti Ali’nin Mevlüdüne gel. Ali’nin doğduğu Navruz günüdür, Şevk veren aleme Şahın nurudur. 6 7 8 9 10

Şakir İbrayev, “Nevruz Bayramının Kazak Türklerinde Kutlanması ve Onun Eski Türk Felsefesiyle Bağlantısı”, Uluslararası Nevruz Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bak. Yayn., Ankara 2000, s. 59. Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, (Eklerle Yayıma Hazırlayan Turhan Yörükan), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2000, s. 281, 352. Belkıs Temren, “Bektaşi Geleneklerinde Nevruz Kutlamaları: Kırklar Bayramı”, Folklor/Edebiyat, MayısHaziran 1995, S. 3, s. 152. Bedri Noyan, Nevruz, Ayyıldız Yayınları, Ankara 1999, s. 3-4. Şemsettin Kubat, Nefeslerin Özü, Ufuk Ofset, Ankara 1993, Mevlüd I. Bölüm, s.16 vd.

162


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.