Sabırsızlık Zamanı Ocak 2020

Page 1

sabırsızlık zamanı ocak ‘20

4 TL


İÇİNDEKİLER

3 Merhaba..........................................Sabırsızlık Zamanı Fanzin Ekibi 4 Bu Sefer Kazanacağız!..................................... K. Taylan Kızıldağ 9 Yüreğimle Avuçluyorum Acılarınızı..................................... Sarya 10 Ya Bir Kez Yitirirseniz.........................................................Nazlı Can 13 Mücadele Özgürleştirir....................İstanbul’dan Liseli Bir DÖB’lü 16 Las Tesis Dansına Engellemeler............................................Sarya 18 Okur Mektubu..................................İstanbul’dan Liseli Bir DÖB’lü 19 Dünya..................................................................................Kai Nat 20 Tarihsel Bir Olgu: Adalet.........................................................Roza 24 Daha Fazla Sömürü.......................................İzmir’den Bir DÖB’lü 26 Oralarda Bir Yerde Kimse Var mı?...........Antakya’dan Bir DÖB’lü 29 Beyaz Atlar.......................................................................Sargasso 30 Kitap Tanıtımı: Çizgili Pijamalı Çocuk......Antakya’dan Bir DÖB’lü


Merhaba Sevg l Sabırsızlık Zamanı Okurları,

Ocak sayımız le yen den karşınızdayız. Dünya halklarının Lat nlerden, Avrupa’ya oradan Ortadoğu’ya kadar devr mc kabarışı g derek büyüyor. Dünyanın yıkımını, büyük nsanlığın yok oluşunu get ren bu kap tal st düzene karşı şç sınıfı, kadınlar, gençler her yerde syan bayrağını yükselt rken geleceğ n sosyal zme aktığı bugünlerde umutluyuz ve kavgayı büyütmek ç n kararlıyız. İşte bu sayımızda bu umudu kuşanıp sokağa akan m lyonların ses ne ses vereceğ z, kadınların syan çığlıklarını buradan da haykıracağız. Las Tes s dansının dalga dalga yayıldığı bugünlerde genç kadınların mücadeles ne b rl kte göz atacağız. Toplumsal adalets zl ğ n çokça d le get r ld ğ bugünlerde adalet kavramının b r ncelemes n b rl kte yapacağız. L sel ler n, ün vers tel ler n, genç kadınların ses yayınımızda yer n bulurken k tap tanıtımlarımızı, b l m yazılarımızı, ş rler m z key e okuyab l r ve yayınımıza s zler de katkıda bulunab l rs n z. Okur mektuplarınızı b ze göndereb l r, ş r, öykü, deneme, yazı veya ç z mler n z b zlerle paylaşab l r, fanz n m z n dağıtımına s zler de katkıda bulunab l rs n z. S z okurlarımızın destekler yle büyüyor ve ses m z kend s n yalnız h sseden ama mücadele etmek steyen herkese ulaştırmak ç n daha fazla çalışmanın sözünü buradan b r kez daha y nel yoruz. Dayanışmayla... Sabırsızlık Zamanı Fanz n Ek b

3


Bu Sefer

Kazanacağız Tunus, Mısır, Sudan, Irak, Lübnan, Ş l , Ekvator, Ha t , Panama, Katalonya, İran... Dünyanın farklı yerler nde farklı uluslardan, d llerden, renklerden olan ve yürekler aynı şey ç n çarpan, aynı stek ve özlemler paylaşan emekç ler, kadınlar, gençler, şç ler yan m lyonlarca nsan b rçok ülkede sokakları doldurdu. K m s Whatsapp’a konan verg lere karşı, k m s yol ücretler ne konan zamlara, k m s geç nememeye, k m s yılların d nc ger c l ğ altında yaşamak zorundan kalmasından ötürü ama heps bu düzene karşı öel olduğu ve harekete geçmek sted ğ ç n meydanları dolduruyor, sokakları ateşe ver yor. Evet, yaşlı dünyamız, küresel ç savaş boyutuna varan dünyanın neredeyse her yer nde devr mc b r dönemden geç yor, devr mc durum her yerde gözle görülür hale gel yor. Çünkü emperyal st-kap tal st s stem n 2000’l yıllara g rerken yaşadığı ve artık yönetemed ğ , s stem der nden sarsan kt sad kr zler beraber nde pol t k kr zler de der nleşt r yor. Der nleşen doruk bunalımı le sermaye sınıfının egemenl ğ n esk s g b sürdürememes ve emekç sını arın esk s g b yönet lmek stememes nden kaynaklı b r pol t k kr z farklı b ç mlerde süreg d yor. Küresel çapta sermaye sınıfı ç n halkların yükselen devr mc d nam zm ne ve k tle eylemler ne sermaye devlet aygıtları aracılığıyla, savaşlarla, yıkımlarla karşı koymaya çalışıyor. Dünyanın neres ne g dersek g del m şç grevler , sokak eylemler , toplumsal kaynama ve patlamalar yaygınlaşıyor, parça parça olan eylemler genel b r talepte b rleşerek büyüyor. Halklar her anlamda b rb r nden öğreneb l yor, daha dün Ş l ’de düşmanın kullandığı Drone’ları lazerle düşürenler, pol s n saldırılarına karşı tekn k anlamda b rb r nden öğren p, 4 sabırsızlık zamanı


b rb r ne öğret rken pol t k olarak da sadece hükümetler n sözcüler n değ l b r bütün olarak düzen tems l eden tüm kurumları hedef alıyorlar. Ş l ve Irak halkları bu konuda en y örneklerd r. Kap tal zm nsanlığın yok oluşunu her anlamda hazırlarken emekç halklar, gençl k oturup zlemektense tar h yapıcılığına soyunuyor, yen y kurmak ç n dövüşmeye kararlı. Dünya genel nde olgunlaşan devr mc durum ve ayaklanmaları çoğu kes m görüyor, yorumluyor ve kend nce dersler çıkarıyor. Yaşadığımız topraklarda da reform zm hem Gez ’den hem de dünya genel nde son yıllardır yükselen devr mc durumdan nasıl öğren r z ve halklara nasıl öğret r z değ l, nasıl yapmamalıyı kend ne sonuç çıkarırken, devr mc kt darı ve sosyal zm kurmayı bayrağına yazan b zler nasıl daha y yaparızı ve öğret r z öğrenmel ve en gen ş kes mlere öğretmel y z. Bunu yaparken hatalarımızdan dersler çıkarmayı b leb lmel , tekn k kapas tem z artırırken, en gen ş devr mc kes mlerle doğru araçlar le bağlar kurab lmel y z. İşte bunu başarab lmek ç n de olguları doğru değerlend reb lmek, süreçler ve çel şk ler arasındak bağıntıları doğru tahl l edeb lmek oldukça öneml . 2000’l yıllara g r l rken emperyal st-kap tal st s stem n esk s g b devam edemeyeceğ n b len sermaye sınıfı b r avuç tekel n el nde dünya pazarının kontrolünü tutmak ve ger bıraktırılmış kap tal st ülkeler n ekonom ler n tam anlamıyla lhak etmek ç n saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu kapsamlı saldırı emperyal zm n tam lhak sürec yle b rl kte kap tal st ülkeler n ç pazarının önce yıkımını ve sonra emperyal st merkezlere eklemlenmes n fade ed yordu. Bu durum b r entegrasyondan çok b r kend ne katmadır. Dünyanın efend s dev tekeller, bağımlı ülke ekonom ler ne tam anlamıyla el koydu, bağımlı

sabırsızlık zamanı 5


ülkeler n ekonom ler n yıkıp ç bütünlükler n parçaladı ve kend üret m süreçler ne göre yen den b ç mlend r r. Süreç ç nde se o ülkeler n ekonom s , f nansal olanaklarıyla tam lhaka uğradı. Sermaye sınıfı, üret m anarş zm le b rl kte ş şen pazarlara ek olarak üret mden kaçarak f nansal yatırımlar üzer nden kupon kırparak devasa karlar elde eder, bunu yaparken g derek asalaklaşır ve topluma yabancılaşır. Fakat gel şmen n b r aşamasında kr zler kaçınılmazdır ve b r yerden sonra kalıcılaşır. İşte sermaye sınıfı dünya genel nde yaşadığı f nans kr zler le b rl kte kap tal zm n yapısal bunalımının der nleşt ğ n fark ed yordu. Dünya genel nde nanılmaz sev yelere gelen gel r adalets zl ğ , yoksulluk, şs zl k, geleceks zl k ve hayattan kovulma şç sınıfı ç n o kadar yaygın ve olağan b r hale geld k ABD’de m lyonlarca nsan sokaklarda yaşar hale geld , nt harlar g derek arttı, ama s stem n temel çel şk s en çok yıkıma uğrayan kes mler harekete geç rmeye başladı. Emperyal zm n saldırganlığına karşı halklar m lyonlar hal nde eylemlere döküldü ve kend yaşamı ç n sokaklara aktı. Bugün yaşanan sokak eylemler , der nleşen çatışmalar, grevler, syanlar, 6 sabırsızlık zamanı


emperyal st kap tal zm n yaşadığı kt sad ve hegemon k çöküş. Artık kap tal zm n yıkılış sürec n n hızlandığını ve devr mler dönem n n kapıyı araladığını b zlere kanıtlar n tel kted r. Dünya genel nde emekç halkların ve gençl ğ n “Heps , heps demekt r” ş arı le kavgayı ler ye ve düzen n temel ne yönlend rd ğ n , sermaye sınıfının egemenl ğ n n yıkılmadan yen ve daha ler n n kurulamayacağını b l nçlere çıkartıyor. Bazılarının fade ett ğ g b dünyanın şu an b r kaos aralığında olduğu şekl ndek sığ yaklaşımları el m z n ters yle t p önümüzde çözümlenmes gereken en ac l s yasal görevlere yoğunlaşmamız gerek yor. Bugün dünya genel nde Lat nler’den, Avrupa’ya, Ortadoğu’ya kadar yaşanan halk ayaklanmalarını nceleyecek olursak, eylemler n en gen ş kes mler n toplumun en çok yoksullaşmış kes mler yan proleterler n oluşturduğunu göreb l yoruz. Eylemc ler n g derek tekn k kapas tes n gel şt rd ğ , let ş m ve st hbarat açısından daha planlı olmaya başladıkları ve nternet kullanımına da ayaklanmacılar açısından oldukça önem atfed ld ğ n göreb l yoruz. (Ş l ’de eylemc ler n pol sler n ev adresler n hackley p yayınlaması g b ). Örneğ n İran ve Irak’ta ayaklanan bölgeler b rb r nden zole etmek ç n yoğun pol s, asker ve karşı devr mc güç yığmanın yanı sıra ayaklanmacıların let ş m n kesmek ç n nternet tümden kes ld . Bu açıdan bakıldığında sermaye sınıfı ve ger c kt darlar nternet n ayaklanmalar açısından önem n n farkında ve buna karşı önlemler alıyor. Ayaklanmaların güçlü yanlarının yanı sıra zayıf yanlarını da ele almak gerek yor. Ayaklanmanın merkez b r rade tarafından yönet m , ayaklanmacı güçler n merkez olarak sevk ve dares gerçekleşm yor, düşmana karşı en acımasız ve enerj k adımlarla hareket ed lmes se her devr m n önünde çözülmes gereken takt k sorunlardan b r olarak karşımızda durmaktadır. Sermaye sınıfı dünya genel nde, hang kap tal st ülkeye g dersek g del m, ayaklanmayı asker ve zor gücüyle ezemed ğ n anladığında, ekonom k ve sosyal reformlara yönelme eğ l m nde, yan devr mler n önünü alab lmek ç n tav zler vermekten çek nmez. Ancak görülen o k ne Ş l ’de ne de Irak’ta ayaklanmacılar sermayen n bu pol t k manevrasına kanıp sokakları terk etm ş durumdalar. Ayaklanmacıların daha ler ye g tme steğ düzen n en temel kurumlarını hedef alması, ayaklanmacı yığınların gerçek anlamda özgürlüğü kazanmak ç n daha ler ye g tmek sted ğ n ortaya koyuyor. Alttan eylem yan sokak hareket n n kend s b r halk devr m n n gerçekleşmes ç n zaman zaman yeterl olab l r, emekç halklar öncüler n bulmadan kend radeler yle Mısır’da, Tunus’ta ger c kt darları yıkmayı sabırsızlık zamanı 7


başardı; ancak üstten eylem n zorunluluğu oluşacak halk devr m n n kazanımlarının korunab lmes , devr m n emperyal zm tarafından çalınmaması ve devr m n ler ye yürüyeb lmes ç n b r zorunluluktur. Bu açıdan bakıldığında ayaklanmaların kend l ğ nden b r yönü bulunmakla b rl kte doğru öncüyle buluşab l rse ler ye yürüyeceğ nden şüphem z olmasın. Ayaklanmaların öncülüğünün ele geç r lmes se her ülken n devr mc , sosyal st, komün st güçler n n en öne alması gereken s yasal görevd r. Ve halk ayaklanmalarında eylemler n en önünde dövüşen gençl ğe gelecek olursak, gençl k artık kap tal zm n çarkları altında yaşamak stem yor, geleceks zl ğe, yoğun emek sömürüsüne karşı ayaklanmaların en önünde yürüyor, savaşıyor. Fransa’da, Ş l ’de, Lübnan’da, Ekvador’da, ayaklanmacı l sel ler, sokakları dolduran ün vers tel ler, genç şç ler ve genç kadınlar bunun en m l tan örnekler d r. Gençl k özgürlüğü ç n her yerde sokakta... Dünya devr m deney mler n n h çb r nde gençl ğ n enerj k b r şek lde devr mlere katılmadığı müstesna b r örnek yok k bugün farklı b r durum olsun. Tıpkı bu toprakların m l tan devr mc gençl ğ g b dünya devr mc gençl ğ yen b r dünyanın kurulması ç n m l tanca dövüşüyor. İşte devr mc gençl ğ n mücadele bayrağına kap tal zm n yıkılıp yer ne sosyal zm n kurulab lmes n yazmak gerek yor. Çünkü özgürlükler ve akadem k eğ t m mücadeles n n de çıkmazlarını çözecek, gençl ğ n nsan ve sosyal gel ş m n n önünü gerçek anlamda açacak, geleceks zl k, güvens zl k belasına son verecek s stem sosyal zm! Gez ’de, 6-8 Ek m’de, kent savaşlarında kahramanlıklar yaratan devr mc gençl ğ m z yaklaşan fırtınada da rolünü en m l tan b ç mde oynayacak. Bu yüzden bugünden gelmekte olana hazırlanmalı, yaygın ant -faş st örgütlülükler yaratmalı, gençl ğ n bağımsız kes mler n n katılab leceğ kom teler, mecl sler örgütlemek ç n çalışmaları yoğunlaştırmalıyız. Bu düzene karşı öel olan ve mücadele etmek steyen ama yalnız olduğunu düşünen her gence ulaşmalı ve sıkı örgütlülükler kurmak ç n emek sarf etmel y z. Yaşadığımız topraklarda faş zmle kes n hesaplaşma günü yaklaşıyor ve bu sefer faş zm yeneb l r, zafer kazanab l r z. Fırtına yaklaşırken, büyük b r devr mc az m ve özver le çalışalım! K. Taylan Kızıldağ

8 sabırsızlık zamanı


Yüreğ mle avuçluyorum acılarınızı Sarıp sarmalayıp umut sürüyorum b raz Güneş doğacak b razdan Bütün acılarımızı sırtlayarak gülümseyecek b ze Özlemler m ze, hayaller m ze, aşklarımıza Tozlu ra arda kalan anılara götürecek Han olur da b r gün uğrarsa yanınıza Hücren zdek pencereden süzülerek S ze aydınlıklar Esenl kler B rkaç mav gülüş B r çocuğun masum yet n göndereceğ m Belk gökyüzünün o vazgeç lmez güzell ğ n anlatamam Yağmurlu havalarda toprak kokusunun büyüsünü Belk özgürlükler takamam saç uçlarınıza Ama ç mdek bütün felç olmuş sancıları Bütün korkularımı, Çares zl kler m , İnt harlarımı İç mden çıkarıp salarak den zler n en der nl kler ne S ze sımsıcak türküler n memleket n z n Kavuşamayan sevdalıların öyküsünü Karanf l yürekl çocukların umudunu İç mdek kavganın sönmeyecek ateş n Kürt b r annen n syankar selamını göndereceğ m B l yorum her yerdes n z. İşç ler n nasırlı eller nde Sokak çocuklarının hüzünlü gözler nde Cumartes anneler n n yaralı kalb nde B l yorum her yerdes n z. Emekte, ekmekte, kavgada, aşkta ve umutta Canımdasınız, canımda. Sarya sabırsızlık zamanı 9


Ya Bir Kez Yitirirseniz... Türk burjuvaz s , 1908’den t baren yaşadığı s yasal gel ş m kap tal zm n gel ş m ç n kullanmak st yordu. Ancak sermaye b r k m zayıf olan Türk burjuvaz s kap tal zm n Türk ye’de tes s ed lmes ç n, Türk ye’n n güçlü b r burjuva sınıfına ht yacı olduğunu ve bu yüzden emperyal zmle der nl kl , gel şk n ve ayakları yere basan l şk ler kurmak gerekt ğ n b l yordu. Güçlü b r burjuvaz ç n çözüm se devlet el yle desteklen p güçlend r lecek sermayedarlar yaratmak oldu. Pek bu süreç nasıl lerled ? Bu sorunun cevabını Türk ye’de burjuvaz n n Türk devlet n n el yle b zzat devlet n verd ğ kred ler ve mt yazlarla desteklend ğ n ve palazlandığını en y anlatan romanlardan b r olan Erol Toy’un ‘İmparator’ k tabından yola çıkarak anlatacağız. Erol Toy, İmparator k tabında günümüzde b le Türk ye’n n en zeng n a leler arasında b r nc sırada olan Koç a les nden, Vehb Koç’u, sm n ‘Fehm Çok’ d ye değ şt rerek anlatıyor. Bugün Türk ye’de 70 tane ş rket olan Koç Hold ng’ n lk yatırımcısı Fehm Çok, k tabın başında Ankara’da babasının bakkalında çalışan ve kurtlu peyn r satan, uyanık, g r şken b r genç ve bu özell kler le akrabalarının tanıdığı m lletvek ller n n gözüne g rerek mparatorluğun lk adımlarını atıyor. Önceler , o dönemdek devlet yetk l ler n n görevlend rmes le çeş tl şeh rlerden nşaat malzemes ve hırdavat g b mallar get r p Ankara’ya satarak tüccarlık yapıyor. Ardından thalata başlıyor ve yurt dışından otomob l thal ed yor, Türk ye’de otomob l bay l ğ açıyor, Türk ye’dek ş rketlerle ortaklaşıyor. Günden güne güçlenerek sermayes n arttıran Fehm Çok bütün bunları devlet n yardımları, yönlend rmes yle yapıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında Türk ye şç sınıfı ve emekç ler açlıkla boğuşurken, ekmek kuyrukları beklerken, savaşı önceden tahm n ed p 10 sabırsızlık zamanı


mallarını stokluyor ve savaştan daha da zeng n olarak çıkıyor. Türk ye burjuvaz s güç kazanmaya devam ederken, ABD le ortaklık kurup, lk ampul fabr kasını kuruyor. Tüccarlıktan, t caret burjuvaz s ne dönüşmüş ve ardından da malata yönelerek sanay burjuvaz s konumuna gelm ş Fehm Çok, otomot v sanay s , dayanıklı tüket m malları g b b rçok sektöre de el atarak, montaja dayalı malat yapan fabr kalar kuruyor. Burjuvaz n n, Fehm Çok’un bu yüksel ş her zaman olduğu g b şç ler n, emekç ler n sırtlarına basarak, onları ağır çalışma koşullarında sömürerek oluyor. Ve bu durum grevler n, syanların önünü açıyor. 70’ler n başında yaşanan b r grev b r şek lde b t ren Fehm Çok k tapta, önde gelen bütün ş adamlarını toplayarak b r konuşma yapıyor; “...İşç ler b rl k olmaya başlamışlardır. Daha da sıkışacaktır b rl kler . Ve her b r m z, buna benzer patlamalarla karşı karşıyayız. Tek tek olursa patlamalar, öneml değ l. Devlet n pol s vardır, jandarması vardır. Yasaların dışına çıkıldığında, çıkanların hakkından gel r. Ne var k , şu anda şç ler anayasaya dayanmaktadırlar. Eğer anayasaya dayanmayı sabırsızlık zamanı 11


sürdürür ve de tümü b rden eyleme geçerse o zaman, engellemek, korkarım k , devlet güçler n n de el nden gelmeye...” “...B rleşmem z, temel konularda b rl kte davranmamız gerek r...” Erol Toy, Fehm Çok öznel nde, ne az ne de fazla tam da olduğu g b Türk ye burjuvaz s n anlatmıştır. Ve yukarıdak konuşmanın yapıldığı toplantı se aslında bugün de var olan TÜSİAD’ın kuruluşunu anlatıyor. TÜSİAD’ın kuruluş yılları (1971), tüm dünyanın şç grevler ve eylemler le sarsıldığı yıllar. Türk ye’de se Den zler n, Mah rler n, devr mc önderler n öne çıktığı, devr m mücadeles n n yükseld ğ b r dönem. Ve temelde, tekelleşen kap tal zm n, burjuvaz n n büyük korkusu olan se şç sınıfının devr m sa arında b rleşmes n , devr m engellemek ç n burjuvaz n n b r örgütü olarak kuruluyor TÜSİAD. Ve şlev bugün de aynıdır. Fehm Çok, sah p olduğu sermaye ve mparatorluğu sürekl güçlend reb lmek ç n, karı yeters z olduğunda kara borsaya başvuruyor, “gazeteler n sanay leşmes ” adı altında basına başvuruyor. ABD le görüşüp, emperyal zm n- kap tal zm n çıkarlarına uymayan hükümetler düşürüyor. Nasıl k devlet n her türlü desteğ le başladıysa yola süreç çer s nde emperyal zm n de destekled ğ önünü açtığı; şç ler n alınter n acımasızca sömürerek, yoksul halkın el ndek b r parça ekmeğe b le gözünü d ken b r mparatorluk kuruyor; “...Part kodamanları, hükümet üyeler , sırtımı sığazlayıp, koş Fehm , ded kler zaman koştum. O zaman onlar bana buyuruyorlardı. Ş md ben onlara buyuruyorum. Neden? Onlar geç p g tt . Ben gel p yeşerd m, büyüdüm ve egemen oldum.” Türk ye’de devlet el yle güçlend r len sermaye sınıfı, sermayes n h lelerle hurdalarla b r kt rerek, Türk devlet nde egemen b r güç hal ne gelerek şç sınıfının karşısında duruyor. Ama bu b r avuç burjuvannın düzen bugün dünya genel nde grevlerle, ayaklanmalarla sarsılırken, k tabın sonunda da sorulan soruyu soruyoruz; Ya b r kez y t r rsen z? Ve F del’ n sözüyle bu soruya cevap verel m; “D ktatör yen l rse her şey n kaybeder. Ama b z yen l rsek, kalkar yen den dener z” Nazlı Can

12 sabırsızlık zamanı


Mücadele Özgürleştrr

B r yaz akşamıydı havada güzel b r sak nl k vardı. Ben de çok sevd ğ m b r şarkının melod s n mırıldanarak yürüyordum eve doğru. Eve geld ğ mde o huzurlu sak nl k b r anda yer n kasvete, korkuya bırakmıştı. Annem n ses n duydum bağırıyordu. Bell k y ne kavga ed yorlar. B r hışımla yanlarına koştum. Babam çok agres f b r adamdı, anneme sürekl bağırır ve eve her geld ğ nde yemeğ hazır olsun ster. Telev zyonun karşısına geç p ayaklarını uzatır. Çoraplarını b r köşeye atar, dünya umurunda değ lm şçes ne telev zyon zler, herkese küfürler yağdırırdı. Ded ğ m g b ben mk bu küçüklük travmamdı. Evet, o gün ben m ç n b r başlangıç noktasıydı, hayatımın dönüm noktasıydı d yeb l r m. -Eehh sonra ne oldu? Sonra yanlarına g tt ğ mde annem b r köşede ağlıyordu. Babam s n rl ve öel b r şek lde “Sana ded kler m yapmazsan sonunun ne olacağını b l yorsun” dey p g tt . Annem yerden kaldırırken gözler nde çares zl k, alışılmışlık, öe ve hırs görüyordum. Koca b r duygu karmaşası... Aslında şte o gün lk defa bu kadar kötüydü. Tab , bana artık çok normal ve alışılır b r durummuş g b gel yordu. Ama sormadan da edem yordum: “Neden bu öe, neden b r nsan b r n n canını yakmaktan hoşlanır?” Bunları düşündüm ve artık susmasına dayanamıyordum. Annem n kolundan tuttum ve dayanamadım. Yeter ded m! Anne neden susuyoruz, neden? Boşanab l rs n, sabırsızlık zamanı 13


neden korkuyorsun, görmüyor musun hal n ? -Kızım görmüyor musun, del rm ş g b ... Eğer ben boşanırsam neler olacak, b lm yor musun? Nolur sen de ses n çıkarma, lütfen. -Ben ses m çıkaracağım. Merak etme anne, b rl kte b r kurtuluş yolu vardır, bunu bulacağım. Ama nasıl d ye düşünüyordum. Artık, bu adam hadd n aşıyordu. Ve ben gün geçt kçe daha da öel oluyordum ve büyüyordum. Büyüdükçe çözüm yollarım gel ş yordu. Artık genç b r kadın olmuştum. L se arkadaşlarım sürekl gez lere g d yordu. O gün ben de çağırmışlardı. Ben de g tt m, eve döndüğümde de babam ben bekl yordu. Şaşırmamak gerek r, dayağımı y y p oturacaktım. Ama asla annem n dayak yemes ne z n vermeyecekt m. Artık gün geçt kçe daha kararlı b r genç kadın oluyordum. Babam geld : -Neredeyd n sen! -Arkadaşlarımla b raz gezd m. -Gezd n, gezd n öyle m ? Ve sonra her şey bekled ğ m g b lerled ... Sabah annemle kahvaltı yapıyorduk. Anneme ded m k : -Anne ben korkmuyorum, sen neden korkuyorsun? G del m lütfen! Annem h çb r şey demeden arkasını döndü ve çer g rd . Ben de s n rlend m ve dışarı çıktım. Yürüyordum, çok gar pt . Her zaman g rd ğ m sokağa g rem yordum, kapatmışlardı. Ve uzaktan b r kalabalık gel yordu. Kapalı sokağa doğru b r sürü kadın ve o kadar neşe dolu, öel ve kend nden em n, d k, kararlı, b r sürü kadın gel yordu. Eller nde b r şeyler vardı. Tam okuyamıyordum. Yaklaştılar, b r tanes nde “Ayağa kalk, syan et!” yazıyordu. Bunlar ne ç n syan ed yor d yordum ç mden. Sonra b r nde de “Kadın c nayetler pol t kt r” yazıyordu. Kalakaldım öylece, öylece kafamı çev rd m. B r adam b r kadına gayet naz k davranıyor, vurmuyor, dövmüyor. Demek k bütün erkekler aynı değ lm ş bu b r f k rle, düşünceyle, deoloj yle alakalıymış. Sonra koşa koşa eve g tt m, hemen odama g rd m. O kadar mutluydum k , b z 14 sabırsızlık zamanı


bu hayata mahkûm değ lm ş z. Ama devr m ded ler, devr ms z özgürleşemey z ded ler, o neyd ? Sonra oturup düşündüm. Okumam lazımdı, ancak o zaman anlardım onları ve onları tekrar bulmam lazımdı. Okuyordum, gün geçt kçe daha çok okuyor ve her şey daha net anlıyordum. Susmak en büyük cezaydı b ze. Ve anneme anlatıyordum, her gün okuduğum şeyler . Artık annem de ben m g b düşünmeye başlamıştı. Zaten babam kaç gündür eve gelm yordu. Evde ne ekmek oluyordu ne de yemek p ş yordu. Ben çalışma kararı aldım, annem de yanıma aldım. Artık o kadar kararlıydık k , h ç k mseden korkmuyorduk. Hemen ev n karşısında b r fabr kaya g rd k. B rkaç haa geçt . B r kadın geld yanımıza. Tanıştık, çok y ve çok güzel b r kadındı. Sonra tekrar geld , k gün sonra b z b r yere davet ett . İşç ve emekç kadınların toplantısıymış herhalde. Annem de kna ett m ve oraya g tt . Orada kadınlar o kadar d k başlılar ve çok sıcakkanlılardı. Oturduk, konuşuyorlardı, kadınların mücadeles nden bahsed yorlardı. Bayağı konuştuk ve ben fabr kada çalışan kadına “ Ben de, annem de s z nle olmak st yoruz” ded m. Evdek durumları anlattım. Hemen b ze kalacak yer ayarladılar. Kısa zamanda da eğ t m çalışmalarına başlanacağını söyled ler. Onlara da katılmanızı ster z ded ler ve b ze artık b r çözüm yolu bulmuştuk. Mücadele edecekt k sonuna kadar. Ve eve eşyalarımızı almak ç n g tt ğ m zde babam da b z bekl yordu. Bu sefer annem n yüzünde kararlı b r fade vardı, korkmuyorduk. Babam bağırmaya başladı: - Nerdes n z s z, nerden gel yorsunuz? Bana sordunuz mu dışarı çıkmak ç n? Gel n buraya. Annem babama doğru yürüdü: -“Ben artık susmayacağım. Bıktım sen n dayaklarından. Ben sana ve sen n g b ler ne karşı mücadele edeceğ m. Ş md çık karşımdan!” ded ve artık syan ett . Ben de eşyalarımı aldım ve evden çıkıyorduk k babam peş m zden geld . Arkamızdan b r sürü tehd tler yağdırdı ama annem artık nasıl hareket etmes gerekt ğ n b l yordu. Ve ben de b l yordum. B z artık mücadelec kadınlardık. Üzer m zden koca b r yük kalkmışçasına sank uçuyormuşçasına özgürleşm şt k. Ve artık sokaklarda, alanlarda, fabr kalarda, her yerdeyd k. Ben m ve annem n mücadeleye katılışı bu b ç m yle olmuştu. Ve mücadele etmen n tüm kadınları özgürleşt reb leceğ n o zaman anlamıştık. İstanbul’dan L sel B r DÖB’lü sabırsızlık zamanı 15


LasTesis DanSIna Her türlü yozlaşmanın der nleşt ğ , yoksulluğun şs zl ğ n buna bağlı olarak nt harların arttığı bu s stemde kadınlara yönel k saldırılar da gün geçt kçe artıyor. Her gün b r kadın tac ze, tecavüze uğruyor ya da katled l yor. Kap tal st s stem n olduğu her ülkede kadın k nc planda, çeş tl saldırılara maruz kalıyor. Fakat kadına karşı yapılan tüm saldırılara rağmen dünyanın her yer nden kadınların syan sloganları yüksel yor. Ş l ’de kadınlar yaşadıkları ş ddet , saldırıları ve tecavüzler protesto etmek ç n bakanlığın önünde dans etm şt . Avrupa’nın b rçok yer nde “Tecavüzcü sens n, öldüren sens n, pol sler, hak mler, devlet ve başkan” d yerek #LasTes s dansına destek eylemler yapıldı. Türk ye’de bütün saldırılara rağmen İstanbul, Ankara ve İzm r’de yapılan LasTes s dansı 22 Aralık Pazar Günü Mers n’de yapılacaktı. Kadın Mecl sler n n çağrısıyla yapılan etk nl ğe burjuva kadınların tems lc s Chp Kadın Kolları da katıldı. #LasTes s Dansı provalarından sonra Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda dans ed lecekt . Dans provaları yapılırken pol s n engellemes yle karşı karşıya kaldık. Kadınların büyük b r çoğunluğu dans etmekten yana olmasına rağmen CHP Kadın Kolları “H ç şaşırmadığımız b r şek lde” pol sle uzlaşmayı terc h ett . D ğer kadınların ve kadın örgütler n n f kr önemsenmey p dansın yapılmayacağı kararı ver ld . CHP, kadınlardan #LasTes s dansını yapmamaları üzer ne söz almaya çalıştı. Prova alanından Özgecan Aslan Barış meydanına doğru sloganlarla yürüyüş yapıldı. Etk nl ğ n basın açıklaması yapılarak sonra erd r lmes ne karar ver ld . Basın açıklamasında 16 sabırsızlık zamanı


Engellemeler CHP Kadın Kolları vardı ve CHP Kadın Kolları:” B z m sorunumuz devletle, pol sle, vatanla değ l. Bugün b z m güvenl ğ m z sağlayan Emn yet güçler ne teşekkür ed yoruz.” g b konuşmalarda bulundu. “Tecavüze uğrayan doğursun gerek rse devlet bakar.”, “Kadınlar ş aradığı ç n şs zl k yüksek.”, “Kızlarına sah p çıksalarmış.”, “Medya olayları abartıyor. Kadına yönel k ş ddet algıda seç c l k”, “Gece sokakta ne ş vardı?”, “Ham leyse dışarı çıkmamalı.”, “B r kereden b r şey olmaz,” söylemler k m n söylem d r? Kat ller b r ay cezaev nde tuttuktan sonra salan k md r pek ? Tecavüzcü kravat taktığı ç n y hal nd r m veren k m? Bunlar devlet n, pol s n söylem ve kadınlara karşı gerçekleşen saldırılardır. Bütün bunlara rağmen pol se, devlete karşı değ l z söylemler yle CHP karşı tarafın safında olduğunu b r kez daha göster yor. Ankara Ün vers tes ’nde se TGB’n n “Sen k m nle dans ett ğ n b l yor musun?” b ld r s le TGB, #LasTes s eylem ne yönel k kadınların karşısında, devlet n yanında olduğunu bel rtm ş oldu. Karşı taraf CHP, Vatan Part s g b tesc ll faş stler n el yle örgütlenmeye, yolları kapatmaya devam ed yor. Kadın katl amlarının bu kadar çok yaşandığı bu dönemde b zler karşı tarafı y tanıyıp ona göre hareket etmel y z. B z engellemeye çalışanlara karşı b r adım daha ler atarak cevabımızı vermel y z! Kadının kurtuluşu burjuva düzende elde ed len küçük kırıntılarla, ‘reformlarla’ değ l devr mle olacaktır. Sarya sabırsızlık zamanı 17


Okur Mektubu Merhabalar, ben İstanbul’da b r l se öğrenc s y m. S zlere okuduğum l sede yaşadığım durumlardan bahsetmek st yorum. Okulumda faş stler devr mc lere nazaran oldukça örgütlü durumda. Okulda nsanlara devr mc mücadelen n haklılığını açıklamak ve devr m n propagandasını yapmak ç n duvarlara devr mc mücadele çağrılarını çeren yazılar yazdım, b ld r dağıttım, tek başıma yapab ld ğ m, el mden gelen her şey yapmaya çalıştım. B r gün sınıa otururken sınıfa b r sürü öğretmen g rd ve ben dersten almaya geld kler n söyled ler, sank şafak operasyonu yapıyorlar sanırsın. Faş stler devr mc faal yet ben m yürüttüğümü anladıktan sonra her gün yolumu kesmeye çalıştılar, ben ölümle tehd t ett ler, bana karşı etten duvarlar kurmaya çalıştılar, ben yıldıramadıklarını anlayınca da okul yönet m ne ben ş kâyet ett ler ( hbar ett ler). Öğretmenler m z, her sene dersler baltalayarak d ğer faş stler bana karşı örgütlerken ve ben ölüm tehd tler alırken, onlar üç maymunu oynuyordu. “Eğ t m ve badet yerler nde s yaset olmaz” derken, b z m zekâlarımızla alay ederken öğretmenlere söyleyecek lafım çok ama şu an sarf etmen n anlamı yok, çünkü onlar da bu burjuva çarkların b r parçası hal nde. Faş stler bana karşı çok zorluklar yaşattı, ama şunu öğrend m başıma ne gel rse gels n başımı d k tutmam gösterd ğ m en büyük devr mc duruştur d ye düşünüyorum. Yaşadığım her şeye rağmen bulunduğum her ortamda devr mc mücadeley büyütmeye ve daha fazla çabalamaya devam edeceğ m. D rençle... İstanbul’dan L sel B r DÖB’lü 18 sabırsızlık zamanı


Dünya Savaşmak gerek.. ama neye karşı ne ç n Göster y m sana “Barış” adlı c nayetler R vayetler hurafe, nezaretler se rezalet Yaş ken kırılır boyun çocuklara b l m mesafe Ayakkabılarda gocuklar Sadece aç olanda sorgu var Cevaplar çok soru az Çeker vurur pol s korku az Ateş n saklama Bağır duyur her yere Belk bulutlar söndürmek ç n köz doğuruyor yerlere Ölümle yoğuruluyor bugün nsanların hamuru Medyaya düşen se sadece b rkaç ünlünün sorunu Aç çocuğun süpermen b le bulamadı konumu Tabuta attı kend n artık bulamadı yolunu Göz göre göre çekt n tet ğ kend halkına doğru Doğrulttuğun tüfek b le emperyal st oyunu Korunun! Bu aşsa b le boyunu Yarın geleb l rler kurutmak ç n sen n de soyunu Yerde kırık hayaller etraf bombalarla sarılmış Mahvett ğ n z tab at ana nsanlara darılmış Sarılı etrafımız... Çember alanı b r karış Yok olduk g tt k bunun neres nde var barış? İk ye bölündü dünya b r aç b r tok Bak yaşam da öyle bugün b r var g b yok Işığı görünce b r del k aç d be koş Ya da mezarını kaz çer g r d b loş Ka Nat Adana’dan b r DÖB’lü sabırsızlık zamanı 19


Bu yazımızın konusunu çok gen ş kes mler tarafından d le get r len, b rçok sosyal st örgüt tarafından pol t k ş ar hal ne get r len adalet kampanyalarına ve özelde adalet kavramına ayıralım sted k. Adalet kavramının tar hsel, deoloj k ve farklı yönler nden güncel örnekler üzer nden ncelen ş n bu yazımızda s zlere sunacağız. D lersen z başlayalım... Sını ı toplumlar, b r sınıfın d ğer sınıf üzer ndek tahakkümü üzer nden şek llen r. Egemen olan sınıf, ekonom k gücü el nde bulunduran sınıf olarak, toplum yapısına da r d ğer tüm l şk ler de bel rler. Bu nedenle düşünsel ( deoloj k) anlamda da o topluma egemend r ve genel olan düşünceler de egemen sınıf tarafından bel rlen r. Yan b r toplumda hak m olan düşünce egemen olan sınıfın düşünces d r. Sını ı toplum tar h boyunca üret m l şk ler ve bunun sonucunda oluşan mülk yet l şk ler ne dayalı toplumsal l şk ler bel rl b r hukuk tarafından düzenlen r. Bu hukuk se kölec , feodal ve kap tal st sını ı toplumlarında egemen olan sını arın çıkarları doğrultusunda şek llen r. Aynı zamanda egemen sınıfın devlet ve hukuku sını ar arasında süren mücadeley egemen sınıf yararına b ç mlend r r. Hukuk s stemler tarafsız ya da doğal olarak kabul ed lse de bu kavrayış eks k olmakla b rl kte gerçeğ yansıtmamaktadır. Bu açıdan adalet kavramı egemen sınıfın kend stek ve arzularını, tahakküm altına aldığı toplumun tüm kes mler ne dayattığı b r ortamda tara ıdır. Kap tal st üret m l şk ler nde devlet aracılığıyla sermaye sınıfı yasalar, kanunlar, hukuksal düzenlemeler 20 sabırsızlık zamanı


el yle şç sınıfını ve emekç ler bu yasalara uymaya zorlar. Marks Kap tal’ n 3. c ld nde bu durumu şu şek lde fade etm şt r: “Burada, G lbart’ın yaptığı g b , doğal adaletten söz etmek saçmadır. Üret m yürütenler n arasında geçen şlemler n adalet bunların, üret m l şk ler n n doğal (sonuçları olarak ortaya çıktıkları) olgusuna dayanır. Bu ekonom k şlemler n, lg l tara arın rade hareketler olarak, kend ortak radeler n n fadeler olarak ve b r üçüncü tarafa karşı yasa zoruyla kabul ett r leb l r sözleşmeler olarak göründükler hukuk b ç mler, sırf b ç mler olarak, bu çer ğ bel rleyemezler. Bunlar onu yalnızca fade ederler. Bu çer k üret m tarzına tekabül ett ğ , ona uygun düştüğü yerde adaletl d r. Bu b ç mle çel şt ğ yerde adalets zd r. Kap tal st üret m temel üzer nde kölel k adalets zd r; tıpkı, metaların kal tes ne h le karıştırmanın adalets z olduğu g b .” Yan burada Marks, adalet n üret m l şk ler ve buna uygun üret m tarzına uygun ve uyumlu olduğu noktalarda adalet n kend s nden bahsed leb leceğ n bel rtm şt r. Yan adalet n bu anlamda sını ı toplumların b r ürünü olduğu ve bu yönüyle tar hsel b r olgu olduğu söyleneb l r. Bu anlamda toplumsal yapının sınırları tarafından adalet n sınırlarını da bel rlem ş olur. Tekrar Marks ve Engels’e dönecek olursak, “Hak, h çb r zaman, toplumun ekonom k yapısının ve ona tekabül eden kültürel gel şmes n n üstüne çıkamaz.” fades le “hak” kavramının sınırlarını da bel rtmekted rler. Bu nedenle tıpkı hak kavramı g b adalet kavramının da ç nde bulunduğu toplumun üret m l şk ler le sınırlı olduğu ç n sını ar üstü b r adaletten söz etmen n mümkün olmadığı açıktır. Hak ve adalet ele alırken tıpkı demokras sorununda olduğu g b hang sınıf ç n sorusunu sormak gerek r. Marks zm adalet kavramına yaklaşımı gayet açık ve netken b rçok sol-sosyal st çevren n özell kle öne çıkardığı adalet kavramına sabırsızlık zamanı 21


yaklaşımlarının nasıl olduğuna b rl kte bakalım. Günümüz toplumsal mücadeleler nde (kadın örgütlenmeler , katl amlar, devlet n baskısına uğrayan kes mler...) b rçok s yaset n ve gençl k örgütünün ağzına pelesenk olmuş adalet kavramını güncel örnekler üzer nden nceleyecek olursak çok gen ş b r reform st kes m n adalet kavramını temel ş arları hal ne get rd ğ n göreb l yoruz. Örneğ n erkek veya devlet ş ddet ne uğrayan kadınlar ç n kadın örgütler n n çözüm olarak sunduğu “Katled len Kadınlar İç n Adalet”, “Şule Çet İç n Adalet Herkes İç n Adalet”, “Rab a Naz İç n Adalet, Herkes İç n Adalet” ya da yakından b ld ğ m z ve hep m z n öeyle ve acıyla bellekler m zde yer ed nen Suruç katl amında ölümsüzleşen tüm devr mc ler n ardından söylenen ve ş ar hal ne get r len “Suruç İç n Adalet, Herkes İç n Adalet” talepler örnek ver leb l r. Bu yazıyı okuyan s z okuyucularımıza sormak st yoruz. Örneğ n Şule Çet’ n veya Feray’ın kat ller ne ağırlaştırılmış müebbet verseler b le Şule, Feray b r daha yanımızda, aramızda olacak mı? Katled len tüm kadınlar tekrar ger geleb lecek m ? Elbette k katled len tüm kadınların veya devr mc ler n ardından ver len mücadeleler çok öneml d r fakat bu mücadelede ş ar olarak kullanılan söylemler kalıcı b r çözüm olmaktan uzaktır. Esas ve elzem olan kadınların katled lmes nden önce kadın özgürlük mücadeles n b rl kte büyütmekt r. Çünkü kat llere ver len cezalar ne katled len kadınları ger get reb l r ne de yen katl amların önüne geçeb l r. Y ne b z m de tak p ett ğ m z b r dava olan Fatma Şengül’ün kat l ne haksız tahr k nd r m ver lerek cezası 18 yıla düşürüldü. Bu haksız tahr k nd r mler , kravat, y hal nd r mler Fatma Şengül’ün davasında olduğu g b b rçok davada da ver lmekted r. Yan kat le ağırlaştırılmış müebbet ver lse b le b r adaletten bahsetmek söz konusu olmayacağını söylemem z gerek yor. Tam da bu noktada toplumun tüm kes mc ler nce kabul ed len ortak b r adalet anlayışından bahsetmem z oldukça zordur. Marks zm’ n de genel b r adalet anlayışı olmadığını bel rtmek gerekmekted r. Adalet tar hsel b r olgu olmakla b rl kte aynı zamanda deoloj k b r kavramdır da. İdeoloj k 22 sabırsızlık zamanı


b r kavram olduğunu Engels Konut Sorunu k tabında şöyle fade etm şt r: “Ve her zaman ç n bu adalet, bazen tutucu, bazen devr mc açıdan mevcut ekonom k l şk ler n deoloj leşt r lm ş, yücelt lm ş fades nden başka b r şey olmamıştır.” B r toplumun ç nde bulunduğu koşullar adalet kavramıyla açıklamak doğru olamaz, aks ne adalet , toplumun ç nde bulunduğu koşullara bakarak değerlend rmek esastır. Y nelemekte fayda olduğunu düşünerek şunu bel rtmek gerek yor; nasıl k egemen olan sınıfın düşünceler tüm topluma egemen kılınmaya çalışıyorsa, bu düzen n, yan bugünkü kap tal st toplumun adalet n tes s eden anlayış, egemen olan burjuva sınıfın adalet anlayışıdır ve burjuvaz tarafından kend egemen sınıfı yararına tes s etm şt r. Yaptığımız bel rleme aynı zamanda Suruç veya d ğer katl amlar ç n de geçerl d r. Faş st devlet n yaptığı, mücadelen n önüne geçmek ç n IŞİD le planlanan böyle b r saldırı sonucundan katled len devr mc gençler ç n adalet faş st devlet aygıtının mahkemeler nden talep etmek doğru değ ld r. Faş zm n egemen olduğu yaşadığımız topraklarda hareket hal ndek ler c ve devr mc güçlere yönel k katl am yapmaktan, baskı uygulamaktan mt na etmeyen sermaye sınıfı kend sınıf çıkarları doğrultusunda hukuk ve yasaları eğ p bükeb l r. Gerekt ğ nde hatta çoğu zaman kend bel rled ğ burjuva hukuk kurallarına, anayasasına uymaz. Örneğ n ş hukukuna göre şç ler n sebeps z ve haksız b r nedenle fes h yapmaları anayasaya göre suç ken, sermaye sınıfı sted ğ sonucu elde etmek ç n b rçok hukuk dışı yola başvurmaktadır. Bundan dolayı hukuk sermaye sınıfının el nde eğ l p büküleb len b r araç olduğuna göre, devr mc güçler günlük pol t k aj tasyon ve pol t k ş arlarını adalet taleb üzer nden şek llend rmes burjuva düzen n sınırlarını aşmayacak b r deoloj k anlayışın ötes ne geçemez. Devr mc ler, sosyal stler günlük çalışmalarından tutalım da kadın mücadeles ne, gençl k hareket ne, sınıf hareket ne kadar hang alanda çalışma yürütüyorsa “Hang sınıfın demokras s ve hang sınıfın adalet ” sorusunu sorup, meseleye öyle yaklaşmalıdır. B zler “adalet mücadeles n ” kampanyalar b ç m nde örgütlenmeye odaklanmaktan z yade, bulunduğumuz tüm alanlarda sorunlarımızın sermaye sınıfının egemenl ğ nden kaynakladığını bıkmadan, usanmadan anlatmalıyız, tüm teşh r çalışmalarımızı sorunlarımızın asıl kaynağı olan düzen n kend s ne yöneltmel y z. Burjuvaz n n mahkemeler nden muğlak adalet talepler yle değ l, d şe d ş devr mc mücadele le devr m ve sosyal zm mücadeles n yükseltmeye odaklanmalıyız. Roza sabırsızlık zamanı 23


Daha Fazla Sömürü Üret m araçlarına sah p olan burjuvaz , her şey üreten proletaryaya karşı b rçok baskı uygular. Bu yazıda esnek üret m ve esnek çalışmayla burjuvaz n n şç ler nasıl daha fazla sömürdüğünden, egemenl ğ n nasıl pek şt rd ğ nden bahsetmek st yoruz. Öncel kle şunu bel rtmek gerek, şç n n çalışma koşulları açısından esnek çalışma sermaye leh ne esnet l r. Yan esnekl k burjuvaz n n çıkarları ç nd r. Esnek üret m sermayen n kâr oranlarını arttırmayı amaçlar. Esnek üret m ve esnek çalışma burjuvaz n n s stem çer s ndek bunalımlardan kaçmak ç n kullandığı modellerd r. Burada bu model ve yöntemler açmak gerek; Standart İş İl şk s : Tek şverene bağlı, bel rl b r süre olmadan, tam gün sürel olarak çalışıp emekl oluncaya kadar st hdam ed lmes düşünülen ş l şk s d r. İşç n n çalışma koşulları açısından esnek çalışma, bu tanımın tüm yönler yle sermaye leh ne esnet lmes d r. Kâr oranını artırmak ç n; - Sıfır hatalı üret m -Stoksuz üret m -Tam zamanında üret m vb. uygulamalarla esnek üret m yapılıyor. Sayısal Esnekl k: Patronun sted ğ kadar şç y şe alma veya şten atma hakkında sah p olduğu, ş güvences n ortadan kaldırmayı öngören b r yöntemd r. Burjuvaz burada sürekl ht yaç duyduğu ve onlara özel b r statü verd ğ çek rdek şç grubunu oluşturur. Bu şç grubu, burjuvaz ç n hem kol hem kafa emeğ n bütünüyle sömüreb leceğ , şç ler arasında da denetley c rak p b r katmandır. Böylece artı-değer sömürüsünü artırmış olur ve şç ler arası rekabet ve bölünme yaratmış olur. Kısacası sayısal esnekl k ş güvences ne ve şç n n güvenl k s stemler ne saldırır. Ücret Esnekl ğ : Oluşturulan çek rdek şç grupları ve şç n n çalışma 24 sabırsızlık zamanı


hızına göre ücretlend r lerek uygulanır. Bu şek lde şç ler arası rekabet artmış olur. Bu yöntemle üret me yabancılaşmış ve steks z şç lerle b rl kte rekabet artarken, dayanışma ve b rl ğ n önüne geç lmeye çalışılıyor. Fonks yonel Esnekl k: Sermaye daha fazla kâr elde etmek ç n kend şletmes çer s nde veya başka şletmelere transfer etmek yoluyla alanı dışında ş yaptırab lmes d r. Prezantabl (çok yönlü çalışab l r) eleman, asert v te (g r şkenl k) kavramları fonks yonel esnekl k b ç m yle şç ye dayatılan beklent ler açıkça bel rt r. İşe alınırken aranılan sözde çok vası ılık, burjuvaz n n gerekt ğ nde başka şyer ne veya aynı ş yer nde başka ş ve alanlara kaydırab leceğ anlamını taşır. B raz da çalışma ve örgütlenme sorunundan bahsetmek st yorum. S stem n gün geçt kçe vahş leşt ğ n ve uyguladığı baskı ve zor yöntemler n n de değ şt ğ n görüyoruz. Gün geçt kçe karmaşıklaşmakta, dolayısıyla sorun ve çözüm noktası da çok çeş tlen yor. Esnek üret m ve esnek çalışmanın da burjuvaz n n sömürüyü g zlemek ç n kullandığı b r yöntem dem şt k. Fakat bu yen d ye sunulan model, esk s stem yen yapmaz. Üret m n parçalara bölündüğü esnek üret mle b rl kte send kalar yeters zleş yor. Send kaların yeters zleşmes daha esnek örgütlenme b ç mler n n oluşmasına sebep oluyor. Burada da kom te ve konseyler kend n zorunluluk olarak var ed yor. Yasalarla sınırlandırılmamış, yaratıcı, atak, prat ğ hemen harekete geç reb len kom te ve konseyler sermayen n sıçramalı çöküşünün karşısında en etk l mücadele yöntem olarak kend n göster yor. İzm r’den B r Sabırsızlık Zamanı Okuru sabırsızlık zamanı 25


. Oralarda Bir Yerde . Kimse Var MI? İnsanların yüzyıllardır üstünde kafa yorduğu, b l m nsanlarının herhang b r yanıt verme çabası ç nde olduğu soru: Uzayda yaşam var mı? B l nd ğ üzere henüz uzayda b r yaşam bel rt s ne rastlamadık. Ama bu b lg ye ulaşmak ç n çeş tl araştırmalar, büyük astronom k buluşlar yapıldı ve b r sürü lg nç gerçek ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar ve uzaya gönder lm ş gözlem araçları le Güneş s stem ndek gezegenlerde b r yaşam ht mal olup olmadığı ncelen yor. Bunu yaparken lk aradığımız şey o gezegende su olup olmadığıdır. Suyun olduğu yerde da ma yaşam umudu da vardır.

bölgelere “Mar a” (den z) adı ver ld ve orada canlı olup olmadığı sorusu sorgulanmaya başladı. Dünya dışı yaşamı bulma amaçlı lk c dd çalışmalara se 1976’da başlandı. NASA’nın V k ng projes le Mars’a lk kez n ş yapıldı. Daha sonra 1997’de Satürn’e gönder len Cass n uzay aracının 2004’te Satürn’e ulaşmasıyla gözlemler devam ett . Uzaya gönder len gözlem araçları b ze b rden fazla sıvı su kaynaklarının bulunduğunu gösterd . Bunlardan b rkaçı; Satürn’ün uyduları olan Enceladus ve T tan, Jüp ter’ n uydusu olan Europa’dır. Bunlar sıvı su çeren, dünya g b azot bazlı ama son derece nce oks jen atmosfere sah p yerlerd r. Yapılan İlk Araştırmalar Ancak bunlar yeterl değ l. Yazımızda Uzayda yaşam bulmaya yönel k asıl olarak bahsedeceğ m z araştırma, çalışmalar lk olarak Gal le’n n Mars’ta yaşam bulma adına yapılan yen teleskopunun 17. yüzyılda çalışmalardır. Çünkü dünya dışındak gökyüzünün en uzak noktalarına h çb r gezegen ya da uydunun bakmamızı sağlamasıyla başladı. O üstünde bu kadar durulmamıştır. dönemde Ay üzer ndek karanlık Mars araştırmaları, 400 yıl önces ne, 26 sabırsızlık zamanı


Mısırlıların gezegen n gökyüzündek hareketler n nceled ğ zamana dayanıyor. Ş md bu kızıl gezegen b raz daha yakından tanıyalım. Bu gezegen üstünde neden bu kadar çok duruluyor? MARS: Mars, güneşten yaklaşık 228 m lyon km uzakta b r kayalık gezegend r. Bu gezegen dağlara, volkanlara, gen ş ovalara, bulutlu b r gökyüzüne sah pt r ama dünyayla karşılaştırıldığında, yüzeysel su kaynakları yoktur, kalın b r atmosfere sah p değ ld r ve henüz b ld ğ m z kadarıyla b r yaşam bel rt s yoktur. Daha önce söyled ğ m z g b , su yaşam umudunun kaynağıdır. Bu yüzden Mars’ta su bulunup bulunmaması hayat b r durumdur. Geçm ştek araştırmalardan başlayacak olursak Mars’tak tortul kayalar b ze orada daha önce su bulunduğunu göster yor. Ayrıca NASA’nın 2018 Temmuz’da buz altı su kütles bulması da buna şaret ed yor. Ama Mars’ta bulunan bu su yüzeyde uzun süre var sabırsızlık zamanı 27


olamaz çünkü Mars’ın atmosfer çok nced r. Ancak daha öncelerde b l m nsanları Mars’tak mevs msel suların oluşturduğu göller canlı yaşamına çok uygun b r ortam sağladığına rastlamıştı. Bu nedenle b l m nsanları şu anda Mars’ta gel şen canlılar bulmayı değ l de daha öncek zamanlarda var olmuş yaşama da r bel rt ler bulmayı umuyorlar. 1976’da V k ng Projes le Mars’a lk n ş n yapıldığını söylem şt k. Bu projen n sonuçları yüzeyde b r şeyler olduğunu göster yor g b yd . Ş md , deney n baş araştırmacısı olan mühend s ve muc t G lbert V. Lev n, bu bulguların Mars’tak yaşama şaret ett ğ n ve NASA’nın bunları göz ardı ett ğ n öne süren uzun b r makale kaleme aldı. Lev n NASA’nın Mars’tan elde ett ğ toprak örnekler nde bazı m kroorgan zmaların varlığını spat eden del llere ulaştığını ler sürdü. Lev n’e göre Mars toprağında radyoakt f karbon b leş ğ le et ketlenm ş azot bazlı b r bes n solüsyonuna ulaşıldı, bu da m kroorgan zmaların varlığını spat ed yor. Fakat daha sonra NASA del ller n yeterl olmadığını savunarak, yapılan testler n yeters z olduğunu ve herhang b r hayatın varlığının kanıtlanmadığı sonucuna varmıştı. NASA’nın konuyla lg l yaptığı açıklamada, “Bulunan del ller n toprakta yaşayan m kroorgan zmaları 28 sabırsızlık zamanı

kanıtlamak ç n yeters z olduğunu ve organ k olmayan k myasal reaks yonların testler yanılttığı” bel rt ld . Geçen haalarda da NASA b l m nsanlarından J m Green 2020’den t baren Mars’a yapılacak görevlerle Dünya dışı b r yaşam bulmayı hede ed kler n ve buna çok yakın olduklarını açıkladı ancak nsanların henüz böyle b r gerçeğ kabul etmeye hazır olmadığını dd a etm şt . NASA 2020’de Mars’a Tekrar Rover Yollayacak NASA 2020’de Mars’a tekrar uzay araştırma aracı yollayacak. Mars’a n ş n n 18 Şubat 2021 olması planlanıyor. Bu Rover Mars’tak geçm ş yaşamı araştıracak. Kayalar ve topraklardan örnek toplayıp Mars yüzey ndek b r önbellekte saklayacak. NASA’ya göre bu örnekler gelecektek b r uzay görev yle Dünya’ya get r l p, b l m nsanlarının araştırmasına sunulab lecek. Sonuç olarak, şu anda ortaya atılan dd alar çok fazla. Mars’ta Lev n’ n dd asına göre yaşam bulunmuş ve NASA bunu nsanların hazır olmadığı gerekçes yle g zlem ş olab l r ama olmasa b le, bunun çok yakın olacağı kes n. Antakya’dan B r DÖB’lü


Beyaz Atlar Gözler ölmez bazılarının yalnızlığı ölmez, Kend ölür ama o anlaşılmayan yanı ölmez, M ras kalır b r n n omuzlarına B r n n salgın uykularına kanat olur Yaban b r soru olur b r n n kök salmış cevaplarına Dev b r akşamüstünü tamamlayan uzak kuş olur Vakt dolmuş b r tren n ardında bıraktığı yara zler ; En saldırgan güneş yansıtan kanama olur b r n n arayan gözler ne. Ses nden akan susuşu ölmez bazılarının Der s n n altındak kızgın açlık ölmez Hasarlı eller yle b r n n y ne eşeler toprağı Topallayan tereddütlere koştuğu beyaz atlarla dalar en tek ns z ormanlara. D zg nlenemezl ğ ölmez bazılarının dolanır b r n n gece b tk ler n n arasında, b r n n kuşkuyla çatık kaşlarında sez l r. Daha az ölüdür bazı ölüler Saat g b şleyen b r kalb n Gürültülü adımlarından. Sargasso

sabırsızlık zamanı 29


Ne Okuyalım? Çizgili Pijamalı Çocuk Tam olarak fark neyd ? Kend kend ne düşündü; Hang nsanların ç zg l p jama, hang ler n n ün forma g yeceğ ne k m karar verm şt ? İk nc dünya savaşı arasında Naz Almanya’sında yaşayan Bruno s ml b r çocuğun h kâyes n anlatan, günlerce etk s nden çıkamayacağınız b r k tap ve aynı zamanda da f lm olan Ç zg l P jamalı Çocuk’u nceleyecek, k tap ve f lm arasında olarak ortak ve farklı yönler n ele alarak açıklayacağız. Öncel kle k tabın b r çocuk k tabı olmadığını söyleyerek başlamak st yorum. 9 yaşındak b r çocuğun hayatıyla yolculuğa çıkmış olacağız ve kend m z sonunda b r tel örgüde bulacağız. K tap Bruno’nun ağzından yazıldığı ç n tamamen çocuk sa ığı ve masum yet hak m k taba. Çok sade ve anlaşılır b r d l kullanılmış ama konusu t bar yle b r çocuk k tabı olmaktan çıkıyor. K tap, babası b r Naz subayı olan Bruno’nun yaşadıklarını anlatıyor. Bruno Berl n’de annes , babası ve ablasıyla yaşamaktadır. B r gün ‘Führer’ akşam yemeğ ne onların ev ne gel r. Annes ve babası çok heyecanlıdır, görünüşe göre Fury -Bruno onun adını Fury sanardı- öneml b r d r. O yemekten sonra babasının terf ett ğ n öğren rler, bu yüzden taşınacaklardır. Bruno buna çok üzülür çünkü çevres n ve arkadaşlarını çok sevmekted r ama bu taşınmalarına engel olamaz. Taşındıkları eve sürekl askerler gel p duruyordur. Bruno bu durumdan h ç hoşlanmaz, askerler sevmemekted r. Her gün evler ne sadece tar h anlatan; k tap okumayı, sanatı vak t kaybı 30 sabırsızlık zamanı


olarak gören b r öğretmen gel r. Ama Bruno k tap okumayı -özell kle macera k taplarını- seven ve sürekl okuyan, tar h se h ç sevmeyen b r s d r. Ablasıysa g tg de b r Naz ’ye dönüşmekted r. Bruno buradak hayatından nefret ed yordur. Bu yüzden --b raz da macera k taplarının etk s yle- penceres nden gördüğü şu herkes n ç zg l p jama g yd ğ yere keş f yapmaya karar ver r. Oraya g tt ğ nde tel örgünün ardında Schmuel s ml çok zayıf, kafası traşlı ve p jamalı b r n görür. Onunla tanışır ve arkadaş olur. Artık her gün onun yanına g der, bu b r rut ne dönüşür. Onunla o kadar y anlaşır k Berl n’dek arkadaşlarının sm n b le unutmuştur. Daha sonra artık annes bu çevreden yakınmaya başlar ve Berl n’e dönmek sted ğ n söyler. Fakat bu kez Bruno Berl n’e g tmek stememekted r. Taşınmadan b r gün önce Bruno Shmuel’ n yanına g tt ğ nde onu çok üzgün b r halde görür. Schmuel’ n söyled ğ ne göre babası çalışmaya götürülmüş ve ger gelmem şt r. Bruno le b rl kte babasını aramaya karar ver rler ve bu yüzden Bruno ç zg l p jamayı g yer ve tel n karşısına geçer. Tam o sırada etra arını askerler sarar, yürüyüşe götürürler. Ama k s de bu yürüyüşten b r daha dönemez. H kâyede k zıt gerçekl ğ b r arada görüyoruz: Schmuel ve Bruno Bruno varlıklı b r a lede yaşıyor, en büyük end şes oynayacak b r arkadaşı olmaması ve taşındığı yerden h ç memnun değ l. Schmuel se Yahud ’d r. Bu yüzden toplama kampında yaşamaya mahkum ed lm ş b r çocuk... Yan Schmuel’ n dertler , end şeler Bruno’nun dertler nden çok farklı. Ama y ne de çocukların aynı stek ve masum yet paylaştığını görüyoruz. Bu k çocuk aralarındak farkı anlamaz, b rb rler n eş t görürler K tap bell b r deoloj n n ve onu şek llend ren f k rler n yol açab leceğ sorunları göster yor. H kâyede ve f lmde f k rler n dolaylı olarak herhang b r s lahtan çok daha fazla zarar vereb leceğ n görüyoruz. B r f kr n devam etmes ç n gençlere aşılanması gerek r. Bu k tapta öğretmen Bruno ve ablasına Naz deoloj s ne göre yazılmış tar h öğret r. F lm n sonu b z düşünmeye yönlend r r: Başkasının acısını anlamayız, ta k b z de o başkası olana dek. Roller değ şt ğ nde onların b r parçası olduğumuzun farkına varırız. K tabın son cümles “Elbette bütün bunlar çok uzun süre önce yaşandı ve b r daha böyle b r şey asla yaşanmaz. Bu çağda asla.” Günümüzde se bunun ne kadar ron k b r cümle olduğunu anlamak ç n gündem tak p etmek yeterl ... Antakya’dan L sel B r DÖB’lü sabırsızlık zamanı 31


son tutsak özgürleşene kadar hiçbirimiz özgür değiliz...

@DOB rl g @dob rl g 68 @DOB rl g


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.