anlamının olmamasına; ulusun tanımından bütün bunların dışlanmasına dayanan bir ulusçulukla bu gün orta doğuda bir ittifak yapılabileceğini savunuyoruz. (Ki buna yanlış olarak ulus devletin aşılması denmektedir; bu ulus devletin aşılması değil; ulus devletin dile, dine, etniye göre tanımlanmamasıdır. Ama bu ayrı konu.) İşte Öcalan bir politikacı, bir düşünür, bir insan; bir yurttaş olarak gerici milliyetçilik karşısında devrimci demokratik bir milliyetçiliğe yakın durduğu ve bunu savunduğu için de gerici milliyetçiliğe karşı bir müttefik olarak yazarlarımız arasında yer alabilirdi ve alması gerekmektedir. * Ne var ki sadece bu kadar da değil. Bu dergi aynı zamanda, dünyada eşitlikçi bir düzen için nasıl bir program ve strateji gerektiği; bir paradigma değişikliği sorununu tartışmak için de bir platform olmayı amaçlamaktadır. İşte Öcalan, bu anlamda da bu derginin yazarları arasında yer alması gereken bir teorisyendir. O da eski programların yetersizliğini görmekte; yeni arayışlar içinde bulunmakta ve tartışmaktadır. Öcalan da farklı bir uygarlık paradigmasına kafa yormaktadır. Sanılanın aksine, Öcalan sadece bir politikacı ve bir hareketin önderi değil, kanımızca aynı zamanda ciddi bir teorisyendir. Teorisyendir derken, soru sorma ve genelleme yapma yeteneğinden söz ediyoruz. Ortaya koyulan cevapların doğru olup olmaması teorisyen olup olmamayla ilgili değildir. Bütün cevaplar yanlış da olabilir. Önemli olan soru sorabilme yeteneğidir. Örneğin Öcalan, bu günkü Orta Doğu’nun sorunlarına çözüm ararken ta Neolitik devrime, Sümerlere gitmekte, oralardan yola çıkarak yeni çözümler, programlar aramaya ve geliştirmeye çalışmaktadır. Kendine göre bir teorik model sunmakta ve bundan politik sonuçlar çıkarmaktadır. Okuduğu kitaplar ve tartıştığı konular hep uygarlık kriziyle ve buna alternatif bir uygarlığın sorunlarıyla ilgilidir. Foucault, Negri, Wallernstein, Bookchin vs. hep bu paradigma bağlamında gündeme gelmektedir ve zaten onlar da bir şekilde hep bu paradigma bağlamında kafa yoran yazar ve düşünürlerdir. Kendini sosyalist olarak tanımlayanlar içinde Öcalan’ın kafa yorduğu konulara kafa yoranlar neredeyse hiç bulunmamaktadır. Örneğin onlar için bir uygarlık paradigması yoktur. Program sorunu yoktur. Elbette böyle imanı sağlam olanlara karşı değer teorisinden, devlet teorisine her şeyden kuşku duyan ve onları eleştirmeye kalkan kuşkucu bir Öcalan’ın bu dergi sayfalarında yeri olacaktır. Elbette, bizim verdiğimiz cevaplar Öcalan’ın verdiği cevaplardan çok farklıdır. Ama bu dergi farklı cevapların tartışma platformu olmayı amaçlamaktadır. Farklı cevaplar, ancak benzer paradigmalar arasında olabilir. Hiç soru sormayanla veya yanlış sorular soranlarla farklı cevaplar tartışılamaz. Onlarla tartışılması gereken cevaplar değil, sorulardır, hatta soru sorma gerektiğidir. Bu nedenle, bir program ve strateji tartışmasının bir platformu olduğu için bu derginin sayfalarında Öcalan’ın yer alması gerekir. * ●82 ►