Demir Kucukaydin - Gezi Yazilari Derlemesi

Page 179

Kürtlere mahkemede Kürtçe savunma hakkı verilmesinden; Kürdistan’ın Kürtlerin yaşadığı bölge olarak tanınması ve orada Kürtçenin çoğunluk dili olduğundan resmi dil olduğu; okullarda çocuklara Kürt tarihi okutulmasına; Kürtlerin kendi otonom idarelerini oluşturmalarına; hatta ayrı bir devlet olarak tanınmalarına kadar geniş bir yelpaze bu “tanıma” çerçevesinde çözümlerdir. Bunların hepsi anti demokratik ve gerici çözümlerdir. Bu çözümde mücadele hep bu tanınacak şeyin sınırları üzerinde olur ve hiçbir zaman da bitmez. Örneğin şimdi Türkiye’de “Kürt Sorunu”nda olduğu gibi, devlet, ulusun Türklükle tanımlanmasını koruyarak, “bireysel haklar” bağlamında bir çözümden, Kürtlerin çoğunluğu da Kürtlerin otonom idaresi veya ayrı devlet “çözüm”lerinden yanadırlar. Hangi biçimde çözülürse çözülsün, bu çözümlerin hepsi anti demokratik ve ezilenleri bölücüdürler. Özellikle son yüz elli yılın tarihi gösterdiği gibi, hepsi ilk büyük krizde kanlı çatışmalara evrilmeye, yani “Lübnanlaşma”ya eğilimlidirler. * Ama bir de demokratik ve birleştirici; ezilenlerin savunduğu çözüm vardır. Bu çözümde çoğunluk yok edilerek azınlık yok edilir. Yani sorun Kürtlüğü tanıyarak değil, Türklüğü de tanımayarak çözülür. Örneğin, herkesin ana dilinde eğitimi temel bir insan hakkı olur. Bu durumda hiçbir dil, imtiyazlı olmaz. Tüm diller eşit olur. Yani Diller politik olanın tanımlanmasından dışlanırlar; dilin politik bir anlamı olmaz. Tıpkı, göz veya kaş rengi veya ayak numarası gibi apolitik, hiçbir imtiyaz veya ezilmeye yol açmayan bir özellik olur. Aynı şekilde, okullarda ne Türk, ne de Kürt tarihi okutulur. Örneğin her dilden, dinden, kültürden eşit sayıda tarihçinin yazdığı ortak tarih okutulur. Bu tarihi elbet herkes kendi ana dilinde okur. Ama okuldan çıkınca isteyen istediği tarihi okuyabilir, böyle tarihler yazacak dernekler kurabilir, ama bunlar kişilerin özel tercihleri olur. Tıpkı bir takım taraftarlığından farksız olurlar. Böyle bir rejimde ve ülkede hukuki olarak çoğunluk diye bir şey olmadığından azınlık da olmaz. Türkler diyelim ki, ülkenin bütününde çoğunluk olabilirler, ama bu çoğunluk olmaları onlara hiçbir hukuki veya siyasi imtiyaz bahşetmez, herkesle aynı durumda olurlar. Aynı şekilde Kürtler de diyelim ki Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde aynı durumda olurlar. Kürtlük veya Türklüğün politik bir anlamı olmaz. Politik anlamı olan tek şey: insanların ana dillerinde eğitim hakkı olur. (Elbet yukarıda değinilen matematik azınlıklar sorunu bu durumda da ortaya çıkabilir. Diyelim ki, İstanbul’da ana dili Ladino olan 500 ailenin çocukları için matematik azınlık olmaktan doğan bir sorun olacaktır.) Yani Türklük ve Kürtlük kişilerin özel sorunu olur; politik anlamını yitirir. Kürtlüğün ve Türklüğün kişilerin özel sorunu olması; politik olanı Kürtlük veya Türklükle tanımlama karşısında elbette politik bir farklılıktır ve bölünmedir. O zaman toplum Kürtler ve Türkler olarak değil; Kürtlüğü ve Türklüğü politik olarak tanımlayanlarla; böyle tanımlamayı


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.