Gölge Fanzin - Say? 4 - Yaz 2004

Page 26

Gölge 26

BEN FOTOĞRAF ÇEKTİRİRKEN Amadis Dudu Kasvetli bir sonbahar günü, oldukça dik yokuşlu yolu tırmanırken, yaptırımlara içimden lanetler okuyarak adım adım ilerliyordum. 53 yaşındaydım. Şimdiye değin defalarca vesikalık fotoğraflarımı çektirmiştim. Sonuncusunu 3-4 yıl kadar önce yine şu an gitmekte olduğum fotoğrafçıda çektirmiş olmalıydım. Hayatımın hangi evresi olursa olsun, bu fotoğraf çekimi işi beni hep gerginleştirmişti. Ben bunu birkaç nedene bağlıyordum. Bunlardan ilki fotoğraflarımın çekilmesini pek sevmemen, ikincisiyse, bu fotoğrafları çeşitli nedenlerle ortaya çıkan sıkıcı bürokratik nedenlerden ötürü çektirmiş olmam. Pasaport çıkarmak, ehliyetimi ve nüfus cüzdanımı yeniletmek gibi gerekçelerden bahsediyorum. Bunlara yeni bir etkende oğlumun “Camera Lucida” adlı kitabı okumasıyla diğerlerine eklendi. Kitaptan küçük bir alıntı yaparak bu son etkene de bir açıklık getirmek istedim. “Model, maruz kalan ve bakandır. Maruz kalma durumunun onda yarattığı duyguları, fotoğrafın kendi keyfine göre bedenini yaratmasına ya da öldürmesine benzetir. Bunu Fransız komüncüler örneğiyle destekler. Fotoğraflanmanın ardından öznesinin kağıt düzlemine aktarılmasını, kendisinin nesneye dönüşmesini tedirginlikle karşılar. Kafasında hep, ait olma duygusuyla ilgili o soru vardır. Fotoğraf kime aittir? Fotoğrafçıya mı? Yoksa, öznesinin nesneye dönüşümüne gönüllü olana mı?” O zamana kadar bu durum hakkında dillendirebileceğim net bir düşüncem maalesef yoktu. Fakat, sağ olsun Roland BARTHES bunu gayet, açık seçik kaleme alarak zihnimdeki bulutlanmayı ortadan kaldırdı. Bir diğer çözemediğim durumda sevmediğim bu çekim işine giderken, kendime çeki düzen verme saplantılarımın aniden depreşmesi... Eee... ne de olsa vesikalık fotoğrafımda kaba tabirle, adama benzemeliyim ki, işim görülsün. Kahrolsun oportünizm. Benim için en gerilimli anlar fotoğraf stüdyosuna girince başlıyor. Işıklar, fonlar, tuvalet masası, fotoğrafçı ve onun direktifleri. Şöyle kendimi kaptırıp, 5 dakikacıkta olsa film artistleri gibi davranamıyorum. Hafif nazlı, birazda buyurgan... Sıra çekim anına gelip de o tabureye oturmam gerektiğinde gerilimim tavan yapıyor. Kendimi o an elektrikli sandalyede idama mahkûm edilmiş bir kanunsuz gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim. Çekim için geçen dakikalar birden sanki saatlere dönüşüyor. Birden flaşlar arda arda patlamaya başlıyor. Çekim işi bittiğinde ne yalan söyleyeyim, sanki üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Sanki tüy gibi hafif... Ardından fotoğraflarımı alacağım güne değin sürecek olan, benim için diğer bir stres yüklü süreç başlıyor. Fotoğraflarım nasıl çıkacak? Bir önce


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.