TELEKOM DUNYASI

Page 1

ISSN 1 303-569X

Musa ŞAHİN ŞahİN

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Üyesi NİSAN - APRIL 2010

BIMY Antalya Binali Yıldırım: “Kamu ile özel sektör ayrımı yok.. BIMY Antalya Binali Yıldırım: “There is no distinction between public and private sector

T E L E K O M

D Ü N Y A S I

N İ S A N

-

A P R I L

2 0 1 0

SEKTÖRÜN İLETİŞİM MERKEZİ - COMMUNICATION CENTER OF THE SECTOR

BTK ve TÜBİTAK’tan Siber Suçlara Karşı Tatbikat Maneuvers Againts Cyber Crimes From ICTA, TUBITAK


Evet, televizyonun eğlenceli dünyası artık her an her yerde! İstediğin filmi, belgeseli, Tivibu ile istediğin zaman izleyebilir, en çok sevdiğin diziyi Tivibu’da bulabilirsin! Üstelik Tivibu’da canlı yayını bile durdurup geri sarabilirsin.

Tivibu. Yanındaki eğlence bu. 444 0 375

www.tivibu.com.tr

Tivibu sadece TTNET abonelerine sunulan ve internet bağlantısı üzerinden sağlanan bir hizmettir. İçeriklerin kapsamı Tivibu arşivi ile sınırlı olup, TTNET tarafından belirlenen sürelerle sınırlıdır. TTNET’in Tivibu içeriklerini değiştirme hakkı saklıdır.


Hayvanlar alemini mi merak ediyorsun? Yoksa tarihteki büyük kaşif lerin hayatını mı izlemek istiyorsun? Evet, Tivibu ile belgeseller artık bilgisayarında. Üstelik dilediğin an istediğin yerde seyredebilirsin.

Tivibu. Yanındaki eğlence bu. 444 0 375

www.tivibu.com.tr

Tivibu sadece TTNET abonelerine sunulan ve internet bağlantısı üzerinden sağlanan bir hizmettir. İçeriklerin kapsamı Tivibu arşivi ile sınırlı olup, TTNET tarafından belirlenen sürelerle sınırlıdır. TTNET’in Tivibu içeriklerini değiştirme hakkı saklıdır.


SÖZOL@

Nisan’da AR-GE Merkezi yağmuru R&D Center rains in April Nurhan Tanrıöven

Genel Yayın Yönetmeni Publishing Director ntanrioven@telekomdunyasi.com

N

isan ayı telekom sektörü için, her ay olduğu gibi yoğun bir tempoyla geçti. Antalya’da 15-16 Nisan’da yapılan Bilgi İşlem Merkezi Yöneticileri Semineri etkinliğinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve daha birçok önemli konuklar vardı ve kamu ile özel sektör ilişkileri konuları can bulurken, Ericsson AR-GE merkezine, yine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım öncülüğünde merhaba dedi. 120 yıl önce Dolmabahçe Sarayı’na santral kuran Ericsson, bünyesine kattığı Bizitek’le birlikte İTÜ Maslak Yerleşkesi’nde Arı-2 Teknoparkta 194 mühendisle AR-GE hizmeti verecek. Siber saldırılara karşı tatbikat Bilgi teknolojileri ve İletişim Kurumu ile TÜBİTAK önderliğinde, kurumların bilgi ve iletişim sistemlerine yönelik siber saldırılar konusu üzerine tatbikat yapılacak olması ve bu konu üzerine yoğun bir şekilde düşülmesi Nisan aynın en önemli olaylarından biri. Ekim 2010’da gerçekleştirilecek tatbikatla siber suçlulara gözdağı verilecek. Bu sayıda, BTK Kurulu’nun yeni üyesi Musa Şahin’le Türkiye’de bilişim ve BTK’nın sektöre katkıları üzerine konuştuk. Ayrıca, Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başka-

F

or the Telecom sector, April’s schedule was really heavy as usual. At the event of executive seminar of Information Technology which was held in Antalya on 15-16 of April, there was Transportation Minister Binali Yıldırım and a lot of very important guests. The issue was public and private sector affairs. And the minister stated that “There is no distinction between public and private sector”. Also the minister has attended the opening ceremony of R&D Center of Ericsson. About 120 years ago Ericsson has built the first telephone central system in Dolmabahçe Palace. And now, Ericsson will serve with Bizitek which acquired recently and its 194 engineers in Istanbul Technical University’s Maslak Campus, Arı-2 Technopark. Maneuver against Cyber-Attacks Pioneering by Information and Communication Technologies Authority and TUBITAK, it’s one of important issues of the month to prepare maneuvers against cyber attacks to Information and Communication Systems of the institutions and planning very heavily on it. On October with this maneuver the cyber crimes will be intimidated. At this issue, we have spoken to Musa Şahin who is the new

2

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


nı Faruk Eczacıbaşı, dört temel yapının altını çizdi: Bilgi ve İletişim Teknolojileri bir ağa bağlanabilmeli, kullanılabilir içerik olmalı, altyapı ve mevzuat buna uygun olmalı ve bütün bu işleri yürütecek insan sermayesi olmalı. Alcatel - Lucent okul gibi Alcatel-Lucent da geçtiğimiz günlerde AR-GE merkeziyle gündeme geldi. “Biz Türkiye’ye mühendis yetiştiren bir okul olduk.” diyen Alcatel-Lucent Türkiye ve Azerbaycan Direktörü Ali Kançal da TELEKOM DÜNYASI’nın bu ayki konukları arasındaydı. Son konuğumuz ise ASELSAN’ın çözüm ortağı olan ve çok hassas ürünler geliştiren Pavo firmasının Genel Müdürü Kutsal Anıl… Artık TL/Kurus zamanı BTK’nın aldığı kararla birlikte 1 Nisan 2010’dan itibaren kontör uygulamasından, kuruşa geçildi. Peki, kontörden kuruşa geçildiğinde nasıl faturalandırılacağız. Bu konuyla ilgili tüm detayları sayfalarımızda bulacaksınız. BTK ve TÜBİTAK’tan özel rapor Bu ay sayfalarımızda yer verdiğimiz ilginç araştırmalar ve raporlara da dikkatinizi çekmek isteriz. Öncelikle BTK’nın hazırladığı “Genişbant Raporu” ADSL kullanıcılarının yeniden artışa geçtiğini gösteriyor. TÜBİSAD’ın KOBİ’ler için yaptırdığı araştırma sonucuna göre, dört KOBİ’den yalnızca bir tanesi web sitesine sahip. Türkiye’de İnternet kullanım alışkanlıklarına göre, emekliler İnterneti çok seviyorlar. Tehlike sosyal ağlarda

Alcatel - Lucent like a school Alcatel-Lucent has also opened a R&D Center recently. As saying “We are the school which raises engineers for Turkey” Ali Kançal, director of Turkey and Azerbaijan was among the guests of TELEKOM DÜNYASI magazine this month. Our last guest is Kutsal Anıl, the general manager of Pavo which has very sensitive products and the solution partner of ASELSAN. It’s TL/Kurus period With the decision of ICTA, since 1st of April, 2010, TL/Kurus time has started. Well then, how will we billed after the transformation process? You’ll find all the details in the pages of our magazine. Special report from ICTA and TUBITAK We’d like you pay attention the interesting surveys and reports in our pages. Especially, “The Broadband Report” by ICTA shows, ADSL users are raising again. According to the results of TUBISAD’s research for SMEs, only one of four SME has a web site. And retirees love the internet due to internet usage habits. Danger comes from social networks

En popüler virüs yazılım şirketleri AVG, Kaspersky ve BitDefender, bilgisayarlarımıza zarar verecek tehlikeli yazılımların sosyal ağlardan bulaştıklarını söylüyorlar. Facebook, Twitter gibi ağlarda uygulama yazılımlarına dikkat etmekte yarar var. Önümüzdeki günlerde de yoğunuz

The most popular virus software companies AVG, Kaspersky and BitDefender announce that dangerous softwares to make your computer down come from social networks. It should be better being careful for the application softwares of the social networks as Facebook and Twitter. Tight scedule in next days

Önümüzdeki günlerde, gerçekleşecek olan 5. Karadeniz ve Hazar Düzenleyici Konferansı etkinliği “Genişbandın Geleceği” başlığı altında telekom sektörünü bir çatı altına toplayacak. Ayrıca Caspian Telecoms 2010 Uluslararası Konferansı da sektörü bir araya getirecek. Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.

member of ICTA regarding Informatics in Turkey and the supports of ICTA for the sector. Also, the Chairman of Turkey Foundation of Informatics Faruk Eczacıbaşı has underlined four basic structures: to connect information and communication technologies to the network is a must. Available content is a must. Infrastructure and legislation have to be accordingly arranged. And human capital is needed to implement all these things...

In next days, “5. Black Sea and Casparian Regulation Conference” event will gather telecom sector under the same roof with the theme of “The Future of Broadband”. Also, Caspian Telecoms 2010 international conference will gather the entire sector as one. Wishing to meet you at the next issue

BAŞSAĞLIĞI Dergimiz baskıdayken Bolu’dan gelen acı bir haberle sarsıldık. Ericsson’dan Kurumsal Satış Müdürü Bekir Volkan Köksal, İş Geliştirme Yöneticisi Bahadır Asar ile Hesap Yöneticisi Ali Uncu, geçirdikleri trafik kazasında yaşamlarını yitirdiler. TELEKOM DÜNYASI olarak, kendilerine Allah’tan rahmet, geride kalan sevenlerine, Ericsson Ailesine ve Telekom Sektörü’ne sabırlar diliyoruz. Mekanları cennet olsun. TELEKOM DÜNYASI

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

3


İÇİNDEKİLER

6 Musa ŞAHİN

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) Üyesi The Member of Information and Communication Technologies Authority (BTK)

Ericsson R&D Center opened in Turkey

14 BİMY - ANTALYA

56 Ali KANÇAL

24 Faruk ECZACIBAŞI

82 Kutsal ANIL

Kamu ile özel sektör ayrımı yok... There is no distinction between public and private sector

TBV Yönetim Kurulu Başkanı Chairman of TBV

4

30 Ericsson’dan AR-GE merkezi

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Alcatel-Lucent Türkiye ve Azerbaycan Ülke Direktörü Alcatel-Lucent Director in Turkey and Azerbaijan

PAVO Tasarım Üretim Elektronik Ticaret A.Ş. – Genel Müdür PAVO Tasarım Üretim Elektronik Ticaret A.Ş. – General Manager


YIL : 9 • SAYI : 94 NİSAN 2010 Yerel Süreli Yayın

SİNEMA/SANAT Zümrüt TANRIÖVEN İyiliğin Ve Kötülüğün, Araf’ta Can Buluşu ‘TİTANLARIN SAVAŞI’ Reborn Of Goodness And Badness At The Purgatory CLASH OF THE TITANS

Kurucu Erdoğan TANRIÖVEN

10

BAKIŞ AÇISI Prof. Dr. Hüseyin Altaş, Nurhan Dalcı KONTÖRDEN TÜRK LİRASINA GEÇİŞ SÜRECİNİN GETİRDİKLERİ The Results of the Transition from Unit to Turkish Lira 20 td haber Türkiye’de telefonu olmayan köy ve mezra kalmayacak There will not be any villages and hamlets without the phone in Turkey 32 KİŞİ-CELL Mustafa Aykut Da Vinci Şifresi standart mı? Is the Da Vinci Code standard?

36

td haber AVG, Kaspersky ve Bitdefender’den uyarı AVG, Kaspersky and BitDefender warning:

44

E-MAK@LE Muzaffer Yıldırım “TAŞINMAK ARTIK DAHA KOLAY” “MOVING IS EASIER NOW”

52

İŞİM BİLİŞİM, BİLİŞİM İŞİM BULUT BİLGİ-İŞLEM 4 CLOUD COMPUTING – 4

62

MAKALE Doç. Dr. Gökhan Özer E-Hazırlık ve Türkiye İçin Çeşitli Raporların Değerlendirilmesi-II e-Readiness and Analysis of Various Reports for Türkiye -II

Akademik Editörler Prof. Dr. İnan GÜLER • Prof. Dr. Çetin ELMAS Haber Koordinatörü Zümrüt TANRIÖVEN Haber Merkezi Sorumlusu Yasemin SAYGI Ankara Haber Sorumlusu Fatma AĞAÇ Çevirmenler Tufan GÖBEKÇİN Haber Merkezi Kutay BADARI • Handan KALABAK

Sanat Yönetmeni Özgür ÇAKIR Hukuk Danışmanı Av. İsmail Hakkı SAPANCILAR

40

ÇEVRE-mis Ülkü Özeren Arılarda Koloni Çökme Vakası ve Sebepleri Honey Bee Colony Collapse Disorder and its Reasons

Yayın Kordinatörü Cem KIVIRCIK

Special Correspondent for Middle East and Pakistan Khalid ATHAR

td haber TÜBİSAD’ın KOBİ araştırması SME research of TUBISAD

MAKALE Şeref SAĞIROĞLU - Yılmaz VURAL E-devlet bilgi güvenliği VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ - 2 E-Goverment Information Security and Solution Proposals - 2

3T Basın Yayın Organizasyon Enerji Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu): Nurhan TANRIÖVEN

74

Danışma Kurulu Prof. Dr. İnan GÜLER • Prof. Dr. Çetin ELMAS Prof. Dr. Kerim GÜNEY • Prof. Dr. Dursun Ali DİNÇ Prof. Dr. Işık ÖZKAN • Prof. Dr. Alemdar YALÇIN Prof. Dr. Ümit ATABEK • Prof. Dr. Mehmet KESİM Prof. Dr. Kırali MÜRTEZAOĞLU • Prof. Dr. Adnan GÖRÜR Doç. Dr. Süleyman İRVAN • Doç. Dr. Peyami ÇELİKCAN Doç. Dr. Şahin KARASAR • Prof. Dr. Şeref SAĞIROĞLU Doç. Dr. Gökhan ÖZER • Doç. Dr. Serdar ULUKAN Doç. Dr. Refet RAMİZ • Dr. M. Emin BAŞER Dr. M. Emin YILDIZ • Dr. Tuncay YİĞİT Dr. Cebrail TAŞKIN • E. General Turgut NASÜN Turgay MALERİ • Selim SARPER TELEKOM DÜNYASI İDARE MERKEZİ Büyükdere Cad. Çayır Çimen Sokak Emlak Bankası Konutları A-2 Blok Kat:7 Daire: 28 Levent/İSTANBUL Tel: +90 (212) 270 06 00 Fax: +90 (212) 270 63 23 Web : www.telekomdunyasi.com E-posta : telekom@telekomdunyasi.com TEMSİLCİLER • ANKARA : Rauf AYDEMİR • İZMİR : Doç.Dr. Cem GÜZEL • KAYSERİ : Cengiz ÇAKAR YURTDIŞI TEMSİLCİLERİ Amerika : Orhan CAM Orta Asya Türk Cumhuriyetleri : Dr.Hasan KARASAR Balkan Ülkeleri ve Bulgaristan : Ramiz ÇOLAK Yazarlar konularıyla ilgili dokümanları (Slayt, dia, resim, fotoğraf, grafik, şekil vb.) baskı kalitesine uygun olarak CD’ye kayıtlı veya orijinallerini mutlaka yazılarına eklemelidir. Dergide yayınlanan yazılara telif ücreti ödenir. Dergideki yazılarda ileri sürülen görüşler ve yorumlar yazı sahiplerine aittir. Dergi Yayın Kurulu, yazılarda kısaltma ve yayın tekniği yönünden değişiklik yapabilir. Dergideki yazılar ve resimler kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

88

TELEKOM DÜNYASI

Sektörle ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, üniversitelere, derneklere, odalara, özel firmalara, yabancı misyon temsilciliklerine, Türkiye’nin dış temsilciliklerine ve Telekomünikasyon Mühendisleri Derneği’nin üyelerine gönderilmektedir.

BASKI: Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Blv. Meka Plaza No: 5/15 Gimat-Ankara Tel: (0312) 397 16 17 BASIM TARİHİ: 29 NİSAN 2010

96

TD HABER BTK ve TÜBİTAK’tan siber saldırılara karşı tatbikat Maneuvers from BTK and TUBITAK against cyber attacks 100 MAKALE Refet Ramiz Kablosuz Yerel Konumlandırma-I WIRELESS LOCAL POSITIONING -I

104 Kapak Fotoğrafı: Nurhan Tanrıöven

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

5


RÖPORTAJ

Musa Şahin “5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununa baktığımızda BTK’nın görev ve yetkileri başlığında iki noktayı önemli görüyorum. Birincisi sektörün önünü açmak, ikincisi görev alanında kamu yararını gözetmek...

“When we look at Electronic Communications Law No. 5809, I think there are two important points under the heading of duties and powers of BTK: to pave the way for the industry and to look after the public interest in its responsibility area…

6

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

TELEKOM DÜNYASI: Sayın Şahin, öncelikle yeni görevinizde başarılar dileriz. BTK üyesi oluncaya kadar neler yaptığınızı anlatabilir misiniz? Kendinizi tanıtır mısınız? ŞAHİN: Lisans ve Yüksek Lisans Eğitimini sırasıyla Gazi ve Hacettepe Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümlerinde tamamladım. Yüksek lisans eğitimim sırasında fakültede Araştırma Görevlisi olarak çalıştım. Daha sonra bir devlet hastanesinin klinik mühendisliği biriminde çalışmaya başladım. Diğer taraftan da Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümünde doktora eğitimine devam ettim. Bu sürede ODTÜ Meslek Yüksek Okulu’nda yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak dersler verdim.2006’dan itibaren bilişim alanında faaliyet gös-

TELEKOM DÜNYASI: First of all, we wish you success in your new position. What did you do until you became a member of BTK? Would you please introduce yourself? ŞAHİN: I have completed my undergraduate and graduate education in Electrical and Electronic Engineering at Gazi University and Hacettepe University, respectively. During my graduate studies I worked as a research assistant in the faculty. Then I started to work at clinical engineering unit of a public hospital. At the same time, I continued my doctorate in Electrical and Electronic Engineering at Middle East Technical University (METU). I was also a part-time lecturer at Middle East Technical Vocational High School in that period. Since 2006, I have served as general manager at Pozitek Inc. operating in IT sector.


Musa ŞAHİN Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) Üyesi The Member of Information and Communication Technologies Authority (BTK) teren Pozitek A.Ş’nin genel müdürlüğü görevlerinde bulundum. TELEKOM DÜNYASI: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) çalışmalarını nasıl değerlendiriyordunuz? Kuruma bakışınız nedir? ŞAHİN: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, düzenleyici bir kurum; fonksiyon olarak BTK’nın sektördeki düzenleyici rolünü dışarıdan zaten yakinen takip ediyordum. Geçen yıllarda başlanan numara taşıma sistemi ve 3. Nesil mobil haberleşmeye geçişte kurumun performansını hep beraber izledik. Bu arada şunu da belirtmek isterim ki kurul üyelerimizin hepsi değerli ve konularına hakimler. Kurulda görüşülen konulara sorgulayıcı yaklaşıp, sonunda görüşlerini iyi niyetle beyan ediyorlar. TELEKOM DÜNYASI: Kurumun çalışmalarına yönelik yeni fikirleriniz var mı? ŞAHİN: 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununa baktığımızda BTK’nın görev ve yetkileri başlığında iki noktayı önemli görüyorum. Birincisi sektörün önünü açmak, ikincisi görev alanında kamu yararını gözetmek...

TELEKOM DÜNYASI: What do you think about the activities of Information and Communication Technologies Authority (BTK)? What is your view about the institution? ŞAHİN: Information and Communication Technologies Authority is a regulatory body; I was following closely the regulatory role of BTK in the sector. We all watched the performance of BTK in number portability and transition to 3G mobile communication in recent years. In the meantime, I would also like to state that all our board members are valuable and have a good command of their subjects. They are questioning the topics discussed at the board, and finally they declare their views in good faith. TELEKOM DÜNYASI: Do you have any new ideas about the activities of the institution? ŞAHİN: When we look at Electronic Communications Law No. 5809, I think there are two important points under the heading of duties and powers of BTK: to pave the way for the industry and to look after the public interest in its responsibility area... By blending my academic, public and private sector experiences, I will try

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

7


RÖPORTAJ

Akademik, kamu ve özel sektör tecrübemi harmanlayıp, bu iki hususta üzerime düşeni layıkıyla yapmaya çalışacağım. Türkiye’de geçen yıl Bilişim sektörü global ekonomik krize rağmen büyüme gösterdi. Bu büyümenin bu yıl ve gelecek yıllarda artarak devam etmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bunun için sektör temsilcileriyle istişare içinde olmaya gayret edeceğim. Biraz önce bahsettiğim kamu yararının içerisine başta regülasyon olmak üzere, piyasa gözetimini, rekabeti korumayı, Ar-Ge’yi ve üretimi teşvik etmeyi, tüketici haklarını koyabiliriz. Dolayısıyla kendi adıma bu iki nokta arasındaki ince çizgiyi korumaya çalışacağım. TELEKOM DÜNYASI: Türkiye’nin bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? ŞAHİN: Türkiye’nin 2023 yılına kadar dünyadaki büyük ilk 10 ekonomi arasına girmek gibi çok anlamlı bir hedefi var. Bu çok önemli... Bu olacaksa ki ben olacağına inanıyorum, şüphesiz bu tek bir sektörle olmayacaktır. Dış politika, sanayi, ulaşım, bilişim sektörü vb bütün alanlar bir şekilde buna ayak uyduracaktır. Bilişimin buradaki itici rolü nedir? Çağımıza bilişim çağı

8

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

to do my best in respect of these two points. Despite the global economic crisis, IT industry developed in Türkiye last year. Everyone should do his part in order to ensure that this development will increasingly continue this year and in future years. I will be in consultation with industry representatives in this respect. Market supervision, protection of competition, promotion of Research and Development and production, consumer rights and especially regulation has a place in terms of looking after the public interest. On my own behalf, I will try to keep this thin line between these two points. TELEKOM DÜNYASI: What do you think about the future of Türkiye in information and communication technologies? ŞAHİN: Türkiye has a very significant goal: being among the top 10 economies in the world until the year 2023. This is very important... I believe that we will achieve this goal, and of course we cannot achieve this goal with a single sector. Foreign policy, industry, transportation, IT sector, etc. will all keep pace with this goal. What is the driving role of IT here? We call our age the Information Age, the Internet Age. IT sector is one


diyoruz, İnternet çağı diyoruz. Bahsi geçen hedefte Bilişim motor sektörlerden birisi olacaktır. Tabi ki bilişim sektörünün de kendine göre bir hedefi var. Sektörün büyüklüğü açısından konulan 2023 hedef rakamlar, 150-160 milyar dolar. Ben bunlara ulaşılacağını hatta aşılacağını düşünüyorum. İlk 10 büyük ekonomi hedefine millet olarak inşallah ulaşmış olacağız. Bilişim, havacılık, savunma, bankacılık vs bütün sektörler; hepsi bir bütünün parçası. Mesela atılımlarıyla Türk Hava Yolları iftihar ettiğimiz bir marka oldu. Son yıllardaki dış politika açılımı olmasa, ekonomik gelişmeler olmasa, havacılık, ulaşım ve bilişim sektöründeki hızlı gelişmeler olmasa bu kurumumuz herhalde böyle cesaretli atılım ve yatırım yapamazdı. Bu anlamda, Bilişim sektörüne çok iş düşüyor. Türkiye’nin koyduğu ilk 10 büyük ekonomi içerisine girme yolunda bilişim sektörünün büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. TELEKOM DÜNYASI: Bilişimin stratejik sektör olarak nitelendirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? ŞAHİN: Bilişim sektörü gerçekten stratejik bir sektör. Bilişimin alt unsurlarını kullanmayan sektör yok gibi. Hangi sektörü ele alsanız, bilişim mutlaka bir tarafında vardır. Dolayısıyla bu alandaki yatırımların ve planlamanın çok iyi yapılması gerekiyor. Kaynak israfına meydan vermemeliyiz. Sektördeki oyuncuların sadece pazarlama kısmında değil, Ar-Ge ve üretim kısmında da yer almasının mutlaka sağlanması lazım. Bunun için herkese ciddi görevler düşüyor. Bu bağlamda son yıllarda üniversite ile sanayi işbirliğini sağlayan Teknokentleri önemsiyorum. Sadece ithalatçı pozisyonda olmamak gerekiyor. Yerli üretimde Ar-Ge’nin önemi açık. Bizim potansiyelimiz bunlara müsait. Özel sektörün önünü açmak gerekiyor. Bu tabi birçok parametreyi de beraberinde tetikleyecektir. Malum, epeyce sayıda insanımız çeşitli sebeplerle yurtdışında görev yapıyor. Ama biliyoruz ki gönülleri burada. Uygun şartlar olursa geri dönecek. Geri beyin göçü kesin olacak diye düşünüyorum. Bunun emareleri var. Kanaatimce yurt dışındaki beyinlerimizin hepsinin de geri dönmesini beklememeliyiz. Çünkü yurt dışında Türkiye’nin tanıtımını yapacak, lobi misyonunu üstlenecek kişilere de ihtiyaç var.

of the leading sector in respect of above-mentioned goal. Of course, IT sector also has a goal of its own. In terms of the size of the sector, $150-160 billion is the goal of 2003. I think we will reach and even overcome this goal. I hope we as a nation will be among the top 10 th economies in the world. Information, aerospace, defense, banking etc. all sectors are a part of the whole. For example, Turkish Airlines became a trademark we are proud of. Without the expansion of foreign policy in recent years, and without the rapid advances in aerospace, transportation and IT sector, this institution could dare such advances and investments. In this sense, a lot of work falls to the IT industry. I think IT sector will make a great contribution to the aim of being among the top 10 economies in the world until the year 2023. TELEKOM DÜNYASI: IT is considered as a strategic sector. How do you evaluate it? ŞAHİN: IT is really a strategic sector. There is almost no sector that does not use sub-elements of IT. IT is certainly involved in every sector in a way. Therefore investment and planning need to be done very well in this area... There should be no waste of resources. Actors in the sector should necessarily be active in R&D and production as well as in marketing. Everyone has a serious role in this respect. In this context, techno cities are important in my opinion; they provide collaboration between university and industry in recent years. We should not be only importers. The importance of R&D is evident in domestic production. Our potential is available in this respect. We should pave the way for the private sector. This will certainly trigger many parameters also. As it is known, quite a number of our people are working abroad for various reasons. But we know that their hearts are here. If the conditions are appropriate, they will return. I believe that there will be a reverse brain drain. There are signs of it. In my opinion, we should not expect that they all will come back. Because there should be some people who will make the promotion of Türkiye abroad, and act as a lobby group.

TELEKOM DÜNYASI: Eklemek istedikleriniz?

TELEKOM DÜNYASI: Do you want something to add?

ŞAHİN: Göreve geleli yaklaşık 2 ay oldu. Kurumumuza alışmamız ve tanımamız zor olmadı. Umarım, ileride farklı başlıklarda da detaylı görüşmelerimiz olacaktır. Sektörümüz gerçekten atfedilen değeri hak ediyor. Burada hemen şu hususu belirtmem gerekiyor: Sektörle ilgili her kişi ve kesime kapımız açık olacaktır. Sektörle ilgili gündem, sorunları çözme, sektörün önünü açma adına her konuyu konuşabiliriz. Sonuçta kurul ilgili gündemi ortak akılla bir karara bağlayacaktır. Son olarak şahsınız nezdinde sektördeki yerini önemsediğim Telekom Dünyası Dergisinin başarısının devamını diliyorum.

ŞAHİN: I came to the service about two months ago. It is not hard to accommodate and familiarize to our institution. Hopefully, we will have detailed discussions on different titles. Our sector deserves the value attributed to it. I need to specify the following matter: our door is open to everyone related to the sector. We can talk about every subject to solve the problems and pave the way for the sector. The agenda will be finalized by common mind. Finally, I hope that your success as Telekom Dünyası will go on, whose role is very important in the sector.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

9


SİNEMA/SANAT

İyiliğin Ve Kötülüğün, Araf’ta Can Buluşu

‘TİTANLARIN SAVAŞI’ Reborn Of Goodness And Badness At The Purgatory

CLASH OF THE TITANS Zümrüt Tanrıöven

Tanrılar zamanı ve yeryüzünü yarattıklarında, kendilerini güçlendirmesi için bir şeye ihtiyaç duydular. Kötülüğü de iyiliği de taşıması gereken, yürekten hislerle dua etmesi gereken ve hisseden bir şeye. Ağlayabilen, gülebilen ve en önemlisi inanabilen bir şeye ihtiyaç duydular. İşte bu yüzden Zeus, insanları yarattığında, onların gücü, onu güçlendirecekti. Onlara karşı olan aşkı hiç bitmedi ve Zeus, diğer tanrılardan daha çok sevdi onları. Onlara güvendi ve yaratıcıları olarak onlarında kendine inanmaya devam edeceğini düşündü. Ama isyanlar başladığında yer altından çıkan kötü-

zumrut@telekomdunyası.com

When the gods created the Earth, they needed something to make them stronger. The thing has to carry badness and goodness both, needs to pray from heart and something that can feel. Capable of crying, laughing and most importantly they need something that can believe. Because of that, the time Zeus created the humankind, their power was going to make him more powerful. His love of them never ends and Zeus loved them more than the other gods. He trusted them and he believed that, they were going to continue believe him as their creator. But when the rebellions begin... evil from the underground has already started to feed from mankind’s fear.

10

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


lük, insanoğlunun korkularıyla beslenmeye başlamıştı bile. İnsanoğlu garip bir yaradılışa sahip, gerçek hayatta da bunun reel görüntülerinin farkındayız. Vefasız, doyumsuz, kibirli ve kesinlikle yoldan çıkmaya el verişli. İşte mitolojinin bize verdiği derslerden biri de budur. Tanrılara ayaklanan insanlığın aslında neyin esiri olduğunu ve sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu şeylerin, ne derece acı verici olduğu. Bu, mitolojik anlamda güzel bir seyir sunan Titanların Savaşı, tüm büyüleyiciliğiyle bizlere macerayı sunuyor. Tanrıların savaşına dönüşebilecek bir hareketi insanlar yaptığında, Zeus kardeşi Hades’e insanları cezalandırmaya başlaması için iznini verir. Bu yaptığı yer altındaki kötülüğü daha da güçlendirecektir ve kendini yer altına hapseden kardeşi Zeus’dan öc almak için, bunu kullanmakta kararlıdır. Perseus (Sam Worthington) adındaki çocuğun yeryüzünde kim olduğunu bilmeden devam ettirirken, Hades onun hayatnı değiştirecek ilk hareketi yaparak, ailesini öldürecektir. Burdan kurtulan Perseus, Zeus’un oğlu olduğunu öğrenecek ve tüm olanlardaki rolünün çok büyük olduğunu fark edecektir. Io (Gemma Arterton) tarafından kurtarıldığını ve her ne kadar insan ailesini öldüren Hades yüzünden tanrılardan nefret etse de, tanrılara ait güçleri olduğunu kabul ederek yoluna devam etmek zorunda kalacaktır. Ancak bu kabulü gerçekleştiremediği sürece de, bu tanrılar arasında kalmış olan insanlığı kurtarması neredeyse imkânsızdır. Konu olarak baş döndürücü olan filmin eksik yönlerinden önce, beğendiğim yönlerinden bahsedeceğim. Kostümler(Lindy Hemming), mekânlar muhteşem ve müzikler (Ramin Djawadi) en azından sizi sahnedeymiş gibi hissettirecek kadar canlı. Oyuncular oldukça iyi seçilmişler ve kim ne derse desin Sam Worthington başarılı bir şekilde canlandırmış Perseus’u. Özellikle Zeus ve Hades’e can veren Liam Neeson ile Ralph Fiennes oldukça başarılı seçimler olmuş. Filmin en ağır isimleri de onlar olmuşlar, olması gerektiği gibi. Film boyunca karşımıza çıkan mitolojik yaratıkların dijital yansımaları oldukça başarılı ve sahneler çok hareketli. İzlemeniz için çok da güzel bir aksiyon olmuş. Ancak filmin eksik yönleri de, böylesine güzel olabilecek bir filmi öldürmüş denilebilir. Örneğin 3D hali, filmi zorlama bir halde gözlükler önüne getirmiş gibi. Başarısız ve gereksiz

Mankind has a very different and weird creation, and we can easily notice that’s real appearance in the real life. Unfaithful, insatiate, over proud and absolutely capable of off the road… That is the one of the lessons given by mythology. At the origin which things that humankind is slave for, while that rebellion and consequences the humankind must hang on. Clash of the titans, which gives us very good movie under the visual aspect, includes whole kind of adventure inside. A behavior which can return to war of gods done by humankind and Zeus let his brother Hades to punish whole mankind. This permit was going to make underground more powerful and Zeus’ brother Hades is very decisive to use this for revenge from him. While the boy named Perseus (Sam Worthington) continues his life without any knowledge about who he is actually, then Hades makes first move to change his life forever and killed his family. Perseus survived from whole of these, and he was going to learn that he is a son of Zeus and notice he has a very big role in all of happenings. He was going to discover that Io (Gemma Arterton) saved him and even he hates to gods because of Hades’ action to his family, he has to accept his own power which are related with gods’ powers and continue his journey. If he cannot accept that realities, that is almost impossible to save this world which is already between Gods. I am going to talk about the sides that i like before negative sides. Costumes (Lindy Hemming), architectures are magnificent and music (Ramin Djawadi) at least make you feel like you are actually in the movie. Cast is very careful chosen and no matter what is said about, Sam Worthington played Perseus well. Especially, Zeus and Hades’ souls; Liam Neeson and Ralph Fiennes are very genius and successful choices. The most effective names are them just as it should be. Mythological creatures which are faced by us during the movie are very good about digital design and scenes are very alive. Very nice action to watch... On the other hands, negative sides of movie almost kill

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

11


SİNEMA/SANAT

olmuş. Renkler solmuş, sahneler duraklamış ve sizi izlerken normal halinden daha çok bulanması için yapılmış sanki. Bu anlam da 3D uyarlamasına gitmemenizi tavsiye ederek, normal halinden alacağınız film zevkini yarıya, hatta daha aşağılara indirdiğini söylemek isterim. Ayrıca filmin kısalığı da bir dez avantaj olabilir. Bu proje için bi 30 dakika daha olmalıymış gibi. Çok daha doyurucu olurdu o zaman bu macera. Şuanki uzunluğu tadında gibi gözükse de birçok olayı da geride bırakmak zorunda kalmış. Fazladan bir karşılaşma ve son sahnedeki Kraken’in bırakılışı ve bütün film boyunca söylenip dura gelen bu dev, korkutucu yaratığın bir anda çıkıp, yok olması filmin en önemli yapmaması gerekenlerinden. Filmin hemen hemen bütün oyuncularını tam yerinde bulduğumu itiraf etmeliyim. Herkes rolüne uygun ve bu konuda başarılı... Şehirlerin tasarımları da bir o kadar başarılı olmuş. En çok dikkatimi çeken şeylerden biri de bu güzel mekânların canlılıklarını, 3D versiyonunda yitiriyor olması. Renkler soluyor, ışıkları kayboluyor ve tüm muhteşem girişler kaybolup gidiyor o gözlüğün önünde. Özellikle fark ettiğim ise Medusa’nın mağarası gibi gerçekten başarıyla yapılmış olan sahnenin, gözlükle beraber tüm etkisini yok olması. Hikâye 1981 yapımı Titanların Savaşı filmini de karşımıza çıkarıyor, şimdiki yapım, orjinalinden oldukça farklı olsa da, bu sefer çok daha görsel olduğu kesin. Ancak genel eleştiri olarak, mitolojik öğelerle bezeli olan masalın anlatımı biraz kısır kalmış. Ama bunun dışında, bu hikâyeye film çekmek için bu zamanı beklemek gerektiği ortada. Yönetmen Louis Leterrier bir Fransız ve Avrupa kültüründen çıkmış bir alışkanlıkla, mitolojiyi çok daha iyi sahiplenmiş görünüyor. Özellikle son zamanlarda artan Epik filmlerin ve romanların peşi sıra, Titanların Savaşı filmi oldukça önemliydi. Nitekim Akdeniz topraklarında doğmuş olan efsanelerin, Amerika platformlarında filme dönüştürülüşünün şekli oldukça önem taşımaktaydı. Bugün hala bundan memnun olmayan Avrupa toplumu için yeni Titan Savaşları da pek farklı olmadı. Yine de bi açıdan bakmadığımızda, seyri zevkli ve görselleri etkileyici denilebilir. Tüm bu analizlerden sonra demem gereken tek bir şey kaldı geri de... İyi seyirler...

12

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

this possible good movie. Such as, 3D version brings front of glasses with very fruitless style. Unsuccessful and very needless. Colors are dimmed, scenes are getting slow and while you are watching it gets more hazy. So, my advice is do not go to 3D version of this movie, because that make it less quality. In addition, movie’s short duration is another disadvantage. This project should be 30 or a bit longer. More satisfying in this adventure… This present duration of movie seems fair but lot of events stand behind. One more combat and last scene creature Kraken’s release should be exist and that giant that talked about during the movie is just only for a moment and then it disappeared. These are very important details the movie should not have done. I admit that whole actors and actresses are suitable for every one of character. Everybody fit for their roles and they are successful at it. City designs are very detailed and gorgeous. Unfortunately, 3D version kills these city appearances. Colors are getting dimmed, lights disappear and whole those magnificent entries are vanishing with 3D glasses. For example, there is a Meduse inn which is almost perfect scene unless without 3D glasses. Story exists also in 1981 production of Clash of the Titans. 2010 version is more different than the original one and visual is more effective. On the other hand, generally, story which is surrounded by mythological items very barren. But, obviously, 1981 crew should have waited present time for make this movie. Director Louis Letterrier is a French and from European culture, it seems he is more attend to mythology. Especially, after whole books and movies about epic stories, Clash of the Titans was so important. In fact, very important thing how the story from Mediterranean lands adapted in American studious... Always the European and Mediterranean community uncomfortable with whole of those adaptations and Clash of the Titans was not so different. And from one side, it is enjoyable to watch and visuals are effective. And after this critique, I have got one thing to say left, have a nice watch...


King Kong © 2006 Universal Studios. All Rights Reserved. Available in video on demand.

Evet, artık Tivibu ile bilgisayarından televizyon seyredebilirsin. Tivibu aynı zamanda sinema salonu da demek. İster romantik, ister macera filmi tutkunu ol, Tivibu ile istediğin filmi her an her yerde izleyebilirsin.

Tivibu. Yanındaki eğlence bu. 444 0 375

www.tivibu.com.tr

Tivibu sadece TTNET abonelerine sunulan ve internet bağlantısı üzerinden sağlanan bir hizmettir. İçeriklerin kapsamı Tivibu arşivi ile sınırlı olup, TTNET tarafından belirlenen sürelerle sınırlıdır. TTNET’in Tivibu içeriklerini değiştirme hakkı saklıdır.


TD HABER

Kamu ile özel sektör ayrımı yok... There is no distinction between public and private sector

T

M

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Her şeyi kamunun eliyle yapma alışkanlığını terk etmezsek, bilgi toplumu olma hedefimiz bir başka bahara kalır. Kamu ve özel sektör ilişkisini taraflar yerine, çözümün paydaşları olarak düşünmemiz gerekiyor.” dedi. Türkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen 17. Bilgi İşlem Yöneticileri Semineri’nin açılışında konuşan Bakan Yıldırım, şöyle

Minister Yıldırım made a speech at the opening ceremony of Executive seminar on Information Technology organized by Informatics Association of Turkey. He said: ‘’ Public and private sector; two communities that complete each other. A good combination… But, if we take some of our habits, we cannot be successful. I suggest to the public administrators

ürkiye’nin bilgi toplumu olma hedefine ulaşması için, kamu ve özel sektör arasında bir ayrım yapmadıklarını belirten Bakan Yıldırım, “Her şeyi kamunun eliyle yapma alışkanlığını terk etmezsek, bilgi toplumu olma hedefimiz bir başka bahara kalır. Kamu ve özel sektör ilişkisini taraflar yerine, çözümün paydaşları olarak düşünmemiz gerekiyor.” dedi.

14

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

inister Yıldırım stated that they did not discriminate between public and private sector in order to transform Turkey into an information society. ‘’unless we give up doing all the things based on public sector, we won’t reach our goal to be an information society. We need to consider the relationship between public and private sector as stakeholders of the solution instead of parties.’’ He said.


konuştu: “Kamu ve özel sektör. Bir birini tamamlayan iki topluluk var burada. Güzel bir birliktelik... Ama bazı alışkanlıklarımızı sürdürürsek, başarılı olamayız. Kamu yöneticilerine önerim şu; artık kendi kendimiz planlama ve yapma usulünden vazgeçelim. Aksi takdirde bilgi toplumu hedefine ulaşamayız. Her projeyi biz yapalım, dışarıya neden yaptıralım gibi anlayışların artık değeri kalmadı. Artık iş kamu ve özel sektör olarak, taraflar olmaktan çıktı. Her şeyi kamunun eliyle yapma alışkanlığını terk etmezsek, bilgi toplumu olma hedefimiz bir başka baharı kalır. Kamu ve özel sektör ilişkisini taraflar yerine, çözümün paydaşları olarak düşünmemiz gerekiyor. Kamu bilgi işlem yöneticilerimiz, kendi imkânlarıyla çözümler üretmek yerine, sektörün dinamiklerinden faydalansınlar. Özel sektör, kamu diye bir ayrımı kabul etmiyoruz. Büyük Atatürk’ün gösterdiği hedefe ulaşmak için insanımız en önemli varlığımızdır.”

that we should give up the procedure of doing and planning everything by ourselves. Otherwise, we cannot reach our goal to be an information society. The concepts like let’s do all the projects by ourselves, there is no need to get help from outside has no value anymore. Now, things have changed. There is not a distinction as public and private sector anymore. Unless we give up doing all the things based on public sector, we won’t reach our goal to be an information society. We need to consider the relationship between public and private sector as stakeholders of the solution instead of parties. Managers of public information and technology should benefit from the industry’s dynamics instead of finding solutions by their own resources. We do not accept a distinction between public and private sector. Our people are our most important asset to achieve the goal that Atatürk, our great leader, showed us.’’ The changes in 33 Acts are on the agenda

33 KANUNDA DEĞİŞİKLİK GÜNDEMDE Kamudaki bilgi işlem projelerinin özel sektöre yaptırılması ve bilgi toplumu olmaya gidişte hız kazanmanın önünde yasal engeller bulunduğunu ifade eden Yıldırım, “1920’den bu yana yürürlükte olan kanunlar var. 33 kanunda değişiklik yapıyoruz. Bu kanunlar bilişim sektöründe iş yapmanın önünde engeller oluşturuyor. Meclis’e bu değişikliği gönderdik. Bu dönem bitmeden Meclis’ten geçirmeyi planlıyoruz. Bununla ilgili teklifler varsa, tekliflere de açığız. Yasal engelden önce hepimizin kafasında zihinsel engeller var. Hele hele belli bir yaşın üzerinde en engeller daha önemli hale geliyor. Kendimizi geliştiremezsek yarıştan geri kalırız. Ya OffNet ya da OnNet ülke olacağız. Bunun için bilişime önem vermemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Mr. Yıldırım stated that there were legal obstacles to get projects done by private sector and to transform into an information society. He said: ‘’ there are laws in place since 1920. We will make changes in 33 acts. These laws creat obstacles to do business in IT industry… We sent it to parliament for amendments. We are planning to pass the Assembly before the end of this month. If there are proposals about this, we are open to offers. We have mental obstacles in our minds before legal obstacles. Especially, over a certain age it becomes more important than the barriers. We wil be back of the race if we do not improve ourselves. We will be OffNet or OnNet country. We should give importance to the information for this purpose.’’

Bilişimde istihdam yaratmak daha az maliyetli

Creating employment in ICT is much less costly

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer de, bilişimde istihdam yaratmanın diğer sektörlere oranla daha az maliyetli olduğunu söyledi. Acarer, “İmalat sektöründe bir kişi istihdam etmek için 100 bin Dolar, bilişimde ise 3 bin Dolar harcama gerekiyor.” dedi. Kurum olarak ‘güvenli İnternet’e büyük önem verdiklerini ifade eden Acarer, “Kurumumuz bünyesinde, İnternet Başkanlığı kuruldu. Bu birimin en önemli konusu, güvenli İnternet... Çocukların ve gençlerin zararlı yayınlardan korunması en önemli konu… Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Genel Sekreteri, Türkiye’de güvenli İnternet konularında yapılan çalışmalar nedeniyle sayın bakanımıza teşekkür etti. Bütün okullara bilişim sınıflarının konulması, bu sınıfların altyapı ve haberleşme bedellerinin bakanlığımız tarafından karşılanması, pek çok ülkeye örnek gösteriliyor.” Şeklinde konuştu. İnternet'teki site kapatmalara da değinen Acarer, bu konunun kendilerinin dışında kaldığını belirterek, “Youtube’un özel bir kanun nedeniyle mahkeme kararıyla kapatıldı. Yapılan internet düzenlemesiyle ilgisi yok.” dedi.

Tayfun Acarer, Information and Communication Technology Authority Chairman, said that creating employment in the IT sector costs less than the other sectors. ‘’ while a person is required to pay 100 thousand dollars in the manufacturing sector, he is required to pay 3 thousand dollars in IT sector.’’ said Mr. Acarer. He stated that they give great importance to the secured internet. He said: ‘’ Internet Department was established within our institution. The most important issue in this unit is, secured internet. Protection of children and young people from harmful publications is the most important issue. General Secretary of the International Telecommunication Union thanked to our dear minister for the studies on internet in Turkey. The introduction of ICT classrooms in all schools, meeting the expenses of classrooms’ infrastructure and communications by our ministry is shown as an example to many countries.’’ Mr. Acarer also talked about site blocking in internet and he stated that this issue is not about them. ‘’ YouTube has been shut down by court orders because of a specific law. Internet regulation has nothing to do with configuration. “He said.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

15


TD HABER İNTERNET SANAL ALEM DEĞİL GERÇEĞİN TA KENDİSİ Bakan Yıldırım, bilgi teknolojilerinin dünyada aslında daha yeni bir konu olduğunu ifade ederek, “Dünyada 6,5 milyar kişiden 1.7 milyarı interneti tanımış durumda. Bu alanda ciddi bir potansiyel var. Bu alanda çok daha yapılacak işimiz var. İnternetin ticari olarak kullanımının 18. yılındayız. Son 7 yılda da ülkemizdeki gelişimine baktığımız zaman, tarım toplumu, sanayi toplumu gibi uzun yıllar almıyor.” dedi. Bakan Yıldırım şöyle devam etti: “İşin başında buraya sanal âlem diyorduk. Sanal falan değil, gerçeğin ta kendisi. Ancak nu işi geliştirirken bir yandan da yasal engelleri kaldırmamız gerekiyor. Elektronik Haberleşme Kanununu yeniledik. Teknolojinin bizi zorladığı alanlarda lisansları verdik. En önemlisi, önümüze bir hedef koyduk. 30 milyon internet kullanıcı sayısını, 2013’de en az 60 milyona çıkarmayı hedefliyoruz.”

Kamu özel sektörle rekabet etmemeli Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, “Son dönemde, kamu ve özel sektör arasında rekabet yaşanır hale geldi. Kamunun kendi projelerini kamu eliyle yapmasının doğru olmadığını düşünüyorum.” dedi. Türkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen 17. Bilgi İşlem Yöneticileri Semineri, Antalya’da başladı. Etkinliğin açılışında konuşan Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, “Küresel ekonomik krizden bilişim sektörün de etkilendiğini belirten Menteş, “Kamudaki yatırım daralması nedeniyle, bilişim sektöründe küçükle yaşadık. Sistem entegratörlerinin sayısında düşüş yaşandı. Parçaları birleştiren, bir hayali gerçeğe dönüştüren sistem entegratörlerinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

16

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Internet is not the virtual world, it is very self the reality. Minister Yıldırım stated that Information Technology is actually a new subject in the world. ‘’ 1.7 billion of 6.5 billion people have recognized internet Access. There is a serious potential in this area. We have much work to be done in this area. It has been 18 years since internet was used commercially. When we look at the development of internet in the last seven years, it does not take as many years as agricultural society and industrial society. First, we called internet as virtual world. It is not the virtual world, it is the reality itself. However, as we develop this work, we also need to remove legal obstacles. Electronic Communications Act renewed. We have given licenses in the areas that technology forces us. Most importantly, we have taken a goal. We aim to increase 30 million internet users at least 60 million in 2013.’’ He said.

Public Sector should not compete with the private sector ‘’ In recent years, there has been a competition between public and private sectors. I think it is not right for public sector to do their own projects by themselves.’’ Said Turhan Menteş, Head of Informatics Association of Turkey. 17th Seminar on Information Technology executives organized by Informatics Association of Turkey began in Antalya. Turhan Mentes, Head of Informatics Association of Turkey, made a speech at the beginning of the seminar. He stated that IT sector also affected from the global economic crisis. ‘’ we barely stand in IT sector due to the decrease of investment in public. The number of system integrators has declined. I think system integrators that combine the parts and make dream true are extremely important. “ he said.


FAREDEN ÇOK KLAVYE KULLANIN Bilgi toplumu olma yolunda gençlerden ümitli olduklarını söyleyen Bakan Yıldırım, “Biz orta yaş ve üzerinden umudumuzu kestik ve gençlere yöneldik. Bu alanı gençler ayağa kaldıracak. Okullara bilgisayar sınıf kuruyoruz. 10 bin okulumuzu, uydu ve daha lisansı olmayan WIMAX ile internet götürdük. Bölgeler arasında satısal uçurum olmasın.” dedi. Bilişimin tabiatı itibarıyla sınır tanımayan bir alan olduğunu hatırlatan Bakan Yıldırım, “Burada oluşan suçun hangi hukuka ait olduğunu belirlemeden sorun var. Küresel olarak bu konuda yeniden çalışma yapılması gerekiyor.” Şeklinde konuştu. İNTERNETTE TÜRKÇE İÇERİK ARTMALI İnternetteki içeriğin yüzde 85’nin İngilizce olması ve tek bir dilde yoğunlaştığını hatırlatan Bakan Yıldırım, bunun Türkiye için büyük bir tehlike olduğunu söyledi. Yıldırım, “Kendi dilimizde içerik üretmemiz gerekiyor. Öbür türlü içerik üreten değil seyreden hale geliyoruz. Eğer fareyi klavyeden daha fazla kullanıyorsak izleyici olmaktan kurtulamayız.” Şeklinde konuştu.

Dünyada 6,5 milyar kişiden 1.7 milyarı interneti tanımış durumda. Bu alanda ciddi bir potansiyel var. Bu alanda çok daha yapılacak işimiz var. 1.7 billion of 6.5 billion people have recognized internet Access. There is a serious potential in this area. We have much work to be done in this area.

Use keyboard most instead of mouse Minister Yıldırım said: ‘’ we are hopeful of the young people in becoming an information society. We’ve lost our hope from the middle aged people and have turned to young people. Young people will raise this area. We have established computer classes in the schools. We have provided the internet Access in 10 thousand of the schools that even do not have satellite and internet license. ‘’ he added that informatics was an area without borders. ‘’ Here, there is a problem to determine which law the criminal belongs to. We need to study on this issue again as a global.’’ He said. There should be more Turkish content in internet Minister Yıldırım said that 85% of the content internet is English and it concentrated on one language and added that this is a great danger for Turkey. ‘’ we need to generate content in our own language. Otherwise, we become viewers not producing content. If we use Mouse more than keyboard, we cannot avoid being viewers.’’ said Mr. Yıldırım.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

17


TD HABER Avea Genel Müdürü Erkan Akdemir: “Global rekabetten kopmak istemeyen ülkeler, bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki gelişmelere ayak uydurmak zorunda. Bilişim ve telekomünikasyon alanı, potansiyeli ile Türkiye’nin küresel ekonomi ölçeğinde saygın bir konuma ulaşmasında önemli bir araç olacak.”

“The countries in global competition have to keep up with the improvements about information and communication technologies area. Informatics and telecommunication zone will be an important tool to reach Turkey a respectful position in global economy scale with its potential.”

Türkiye’nin 2003’te başlayan e-devlet projesinin bazıları açısından çok tatmin edici olmasa da büyük potansiyel ve fırsatlar yarattığını dile getiren Avea Genel Müdürü Erkan Akdemir; “Bilgi ve iletişim teknolojileri sosyo-ekonomik açıdan ülkeyi güçlendiriyor ve geleceğe taşıyor. Global rekabetten kopmak istemeyen ülkeler, bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki gelişmelere ayak uydurmak zorunda. Türkiye’deki bilişim sektörü şu an hala büyüme dönemini yaşıyor. Projeler ve yatırımlar ile Türkiye gelecekte bilişim sektörünün en büyükleri arasına girecek. Güçlü bir ekonomiye sahip olmak ve bölgemizde etkili olmak için telekomünikasyon sektörü de güçlü olmalı. Bilişim ve telekomünikasyon alanı, potansiyeli ile Türkiye’nin küresel ekonomi ölçeğinde saygın bir konuma ulaşmasında önemli bir araç olacak” dedi.

Avea CEO Erkan Akdemir says e-government Project of Turkey which started in 2003 created a big potential and opportunities although it’s not satisfied for someone else and continues: “Information and communication technologies makes a country powerful concerning socio-economic view and carries to the future. The countries in global competition have to keep up with the improvements about information and communication technologies area. Informatics and telecommunication zone will be an important tool to reach Turkey a respectful position in global economy scale with its potential. In Turkey, informatics sector is in growing term recently. With projects and investments, Turkey will be among the biggest ones of informatics sector in future. Also the telecommunication sector should be powerful for having a powerful economy and be affective in our region. Informatics and telecommunication zone will be an important tool to reach Turkey a respectful position in global economy scale with its potential.”

Bilişim sektörünün günümüzün taşıyıcı sektörleri arasında yer aldığını, yaşanan global ekonomik krize rağmen, 2008 yılı ortasından itibaren bilişim sektörünün yıllık ortalama yüzde 7-10 arasında büyüdüğünü ifade eden Akdemir, Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimindeki en önemli bir faktörlerden birinin AR-GE olduğunu ve bilgi toplumuna dönüşme yolunda başarılı olabilmek için, sektör oyuncuları, düzenleyici kurumlar ve yasa koyuculara önemli görevler düştüğünü belirtti. Erkan Akdemir ayrıca; “Avea olarak AR-GE çalışmalarına hız vermek ve inovatif projeler geliştirmek amacıyla Avea Teknopark’ı hizmete açtık. 2009 yılı 3G hizmetlerinin hayata geçirilmiş olmasıyla sektörün ve şirketimiz için dönüm noktası oldu. 3G teknolojisi Türkiye’nin dijitalleşmesi ve bilgi toplumuna dönüşmesi yolunda hızla ilerlemesine katkıda bulunuyor. Avea olarak, 3G’yi müşterilerimizin katma değerli hizmetler alabileceği teknolojik bir platform olarak değerlendir iyor uz. Eğitim, sağlık, spor ve güvenlik gibi çok geniş bir yelpazede ve çok çeşitli alanlarda müşterilerimiz için çalışmalar yapıyoruz” dedi

18

Avea CEO Erkan Akdemir:

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Akdemir has stated that the informatics sector is among the carrier sectors and besides the global crisis, since the middle of year 2008, informatics sector has grown up 7-10 percent in average per year and continues: “In informatics sector, one of the most important facts is R&D and for being successful on way of transformation to information society, there are some obligations for sector players, regulators and law makers. Erkan Akdemir also said that “As Avea, we have opened Avea Technopark to improve innovative projects and speed up R&D studies. Year 2009 was a milestone for the sector and our company with the implementation of 3G technologies. 3G technology supports Turkey to move fast on the way of for digitalization and transformation to information society. As Avea, we consider 3G as a technologic platform for our customers can get value added services. We are studying in a large spectrum and different areas as education,health,sports and security”



BAKIŞ AÇISI

KONTÖRDEN TÜRK LİRASINA GEÇİŞ SÜRECİNİN GETİRDİKLERİ The Results of the Transition from Unit to Turkish Lira

Prof. Dr. Hüseyin Altaş

huseyin@telekomdunyasi.com

Nurhan Dalcı

nurhan.dalci@law.ankara.edu.tr

Bilindiği gibi mobil telefon abonelik sözleşmesinde ön ödemeli ve sonradan ödemeli olmak üzere iki sistem bulunmaktadır. Ön ödemeli sistemde, abone, önceden kontör satın almakta ve sahip olduğu kontör uyarınca işletmecinin sunmuş olduğu hizmetlerden yararlanmaktadır. Bir başka ifadeyle abone, işletmecinin telekomünikasyon hizmetinden önce, kontör satın almak suretiyle hizmetin ücretini ödemektedir. Söz konusu bu sistemde, abonenin hizmetin ücretini kontör almak suretiyle ödemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (BTK) 02.09.2009 tarih ve 2009/DK-10/445 sayılı kararı ile değiştirilmiştir. BTK’nın kararına göre, kontöre dayalı tarifelendirme sistemi yerine tamamen TL’ye dayalı tarifelendirme sistemine geçilecek, bu kapsamda tarifelerde, kampan-

As it is known, there are two systems in mobile phone subscription agreements: prepaid and postpaid. In prepaid system, the subscriber purchases units and benefits from the services of the operator according to the units loaded beforehand. In other words, before the telecommunication services of the operator, subscriber pays a fee by loading unit. In this system, paying a fee of the service by loading unit has been replaced in accordance with Information and Communication Technologies Authority’s decision dated 02/09/2009 and number 2009/DK-10/445. According to the decision of Information and Communication Technologies Authority, tariffs based on TL will be used, rather than tariffs based on units and in this context the cost of service will be expressed as “TL-Kr/min-sec” rather than “unit/min-sec” for voice calls; “TL-Kr/SMSMMS” rather than “unit/SMS-MMS” for SMSs and MMSs in tariffs, campaigns and advertisements as well as the opera-

20

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


yalarda ve reklâmlarda hizmet birim ücretinin ses için “kontör/dk-sn” yerine “TL-Kr/dk-sn”, SMS ve MMS için “kontör/SMS-MMS” yerine “TL-Kr/SMS-MMS” olarak kullanılacak ve işletmecilerin sundukları diğer hizmetler için de kontör yerine “TL-Kr” kullanılacaktır. Ayrıca kontörden TL’ye geçilen bu sistemde, işletmeci tarafından, abonelerin her bir hizmeti kullanmalarını müteakip almış oldukları hizmete yönelik olarak, kullanım miktarı (…sn/adet/KB/MB), kullanım tutarı (…TL/ Kr) ve kalan tutarı (…TL/Kr) içeren bir bilgilendirme mesajını ücretsiz olarak kullanıcılara göndermesi öngörülmüştür. Bu sistemde abonelerin mağdur olmalarını önlemek bakımından öngörülen diğer hususlar ise şu şekilde sıralanabilir. • Bu uygulamaya ilişkin olarak kullanıcıların ellerinde bulunan kontöre dayalı sisteme göre basılmış ön ödemeli kartların işletmeciler tarafından yeni sisteme göre kullanımına olanak tanınması, • Ön ödemeli hatlara yükleme yapılmasını müteakip mobil işletmeciler tarafından ücretsiz olarak gönderilecek bilgilendirme mesajıyla; şebeke içi/dışı yapılacak görüşmelerin tarife dakika ücretleri ile SMS ve MMS birim ücretlerinin kullanıcılara bildirilmesi, • Abonelerin en az son altı aylık kullanım detayı bilgilerini alabilmelerine ve ön ödemeli hat abonelerinin

tors will use “TL-Kr” instead of unit for other services they offer. Also, it has been envisaged that after the usage of these services by subscribers, a free notification message will be send to the users by operators, which specifies the usage amount (…. sec/amount/KB/MB), the cost of usage (… TL/ Kr) and the remaining amount (… TL/Kr) in accordance with this new system based on transition from unit to TL. Other points that have been envisaged in this new system with the aim of preventing the negative impacts on subscribers can be listed as follows: • It is allowed that operators can use the prepaid cards which are based on credit-based system and still in the hands of users, according to the new system. • By means of free notification message sent by mobile operators after the loading transactions to prepaid lines; the cost of telephone calls both within and without of the network per minute and the cost of SMS and MMS will be notified to the user. • Subscribers can received the detailed information about their use of services for at least the last six months, and prepaid subscribers can demand the details of monthly usage via SMS, call center, etc. as well as through mail if

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

21


BAKIŞ AÇISI

aylık kullanım detayı bilgilerini SMS, çağrı merkezi vb. yollarla talep edebilmelerine imkân sağlanması ile talep edildiği takdirde abonelere posta yoluyla gönderilmesi,

it is requested by subscribers.

• İşletmecilerin, gerekli güvenlik tedbirlerini alarak, abonelerin kullanım detayı bilgilerine internet üzerinden ücretsiz olarak erişebilmelerine imkân sağlamaları.

After the operators have completed the above-mentioned preparations, the transition from unit to TL has come into effect as of the date of 1.04.2010. ( )

İşletmeciler tarafından, yukarıda ifade edilen hazırlıklar yapılmış olup, 1.04.2010 tarihi itibariyle kontörden TL uygulamasına geçilmiştir .

In the transition process, it has also been envisaged that the necessary amendments in the regulation should be done; accordingly “Authorization Regulation Related to the Electronic Communications Sector” ( ) and the term of “unit” stated in (d) subparagraph of the first paragraph of Article 19 has been repealed and the term of “amount of unit” stated in (ş) subparagraph of the same paragraph has been amended as “amount of TL-Kr”. ( )

Kontörden TL’ye geçiş uygulaması sürecinde, mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması da öngörülmüş; bu doğrultuda “Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği”nde değişiklik yapılmış ve 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “kontör,” ibaresi yürürlükten kaldırılmış ve aynı fıkranın (ş) bendinde yer alan “kontör miktarı,” ibaresi “TL-Kr tutarı,” şeklinde değiştirilmiştir. Yukarıda açıklanan ve BTK tarafından öngörülen düzenlemeler doğrultusunda, kullanıcılar, işletmeciler tarafından sunulan hizmetleri kullanmalarının ardından, hesabı kontör cinsinden değil doğrudan dakika ya da para üzerinden yapacak ve konuşulan dakikayı kontöre çevirmek onu da seçilen tarifeye göre değişiklik gösteren kontör birim fiyatıyla çarpmak gibi karmaşık hesaplar yapmak zorunda kalmayacaktır. Zira yukarıda da ifade edildiği gibi, işletmeci tarafından, abonelerin her bir hizmeti kullanmalarını müteakip almış oldukları hizmete yönelik olarak bir bilgilendirme mesajı ücretsiz olarak kullanıcılara gönderilecektir. Sonuç olarak kontörden TL’ye geçilmesiyle birlikte, işletmecilerin tarifelerini kuruş üzerinden yapıp abonelerine sunduğu şu günlerde, bu durumun aboneler lehine olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Zira kuruş üzerinden yapılan tarifelerde, işletmeler arasındaki rekabet daha şeffaf bir görünüme kavuşmuş olmaktadır. Kontör üzerinden yapılan tarifelerde, kontör birimine yönelik ortak ve standart bir tanım ya da bir karşılık bulunmaması ve tüketici algılamasında bir belirsizlik mevcutken, TL’ye geçilen bu sistemde tüketici açık ve net olarak hangi tutarda görüşme yaptığını ve kalan bakiye tutarını kendisine gelen bilgilendirme mesajından öğrenebilecektir. 1

22

BTK tarafından, Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin sadece kontörlü

• Operators allow free access to details of monthly usage via the Internet by taking the necessary security measures.

In line with these regulations described above and envisaged by BTK, users will calculate the charge in terms of minute and TL, rather than in terms of unit, and will not have to make complex calculations, such as converting the minute to the unit and then multiplying it with unit cost changing from tariff to tariff, after they use the service provided by the operators. Since, as stated above, a free notification message will be send to the users by operators, after the usage of each service by subscribers. In conclusion, it can be said that transition from unit to TL is in favor of the subscribers. Since the operators present their tariffs in terms of TL, the competition between businesses has become a more transparent. Whereas there is uncertainty in tariffs based on unit due to the lack of a common and standard definition or a counterpart for units, in this new system based on TL consumers will be able to learn the amount of call and the available balance in a simple and clear way by means of a notification message. It is envisaged by BTK that in pay phones of Turkish Telecommunications Inc. used through prepaid cards only, the unit application will be removed after the completion of the necessary preparations until 01.01.2011 at the latest. Official Gazette dated 28.05.2009 and numbered 27241. Regulation on Amendments in Authorization Regulation Related to the Electronic Communications Sector was published at the Official Gazette No. 27512, dated 5/3/2010. 1

It is envisaged by BTK that in pay phones of Turkish Telecommuni-

kart kullanılan ankesörlü telefonlarında ise en geç 01.01.2011 tarihine

cations Inc. used through prepaid cards only, the unit application will be

kadar gerekli hazırlıkların tamamlanarak kontör uygulamasının kaldı-

removed after the completion of the necessary preparations until 01.01.2011

rılması öngörülmüştür.

at the latest. 2 Official Gazette dated 28.05.2009 and numbered 27241.

2

28.05.2009 tarih ve Resmi Gazete/Sayı 27241.

3

Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeli-

3 Regulation on Amendments in Authorization Regulation Related to the

ğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 5.3.2010 tarih, 27512 sa-

Electronic Communications Sector was published at the Official Gazette No.

yılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

27512, dated 5/3/2010.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


Açık ara lider Avea Abone başına ortalama konuşma süresinde Avea yine lider! Siz de Avea’ya geçin, her yöne, herkesle rahat rahat konuşun. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) 2009 yılı pazar verileri raporları ve operatörlerin resmi açıklamalarına göredir.


RÖPORTAJ

Faruk Eczacıbaşı “Bence, dört temel yapı gerekli: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ağa bağlanabilmesi şart. Kullanılabilir içerik şart. Altyapı ve mevzuat buna uygun olmak zorunda. Ve bir de bütün bu işleri yürütecek insan sermayesi gerekiyor...”

“I think four basic structures are required: to connect information and communication technologies to the network is a must. Available content is a must. Infrastructure and legislation have to be accordingly arranged. And human capital is needed to implement all these things...” 24

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

TELEKOM DÜNYASI: TÜBİSAD ve TBD’den Yaşam Boyu Hizmet Ödülü, daha sonra Türkiye’de 20. Yılını kutlayan HP’den ülkemizde bilişime verdiğiniz katkıdan dolayı ödül aldınız. Duygularınızı öğrenebilir miyiz? FARUK ECZACIBAŞI: Ben ve Türkiye Bilişim Vakfı’nı birlikte kurduğumuz arkadaşlarımızın 1995’te saptadığımız vizyon ve misyonumuz bugün de geçerli: Bilişimin, toplumsal yarar amacıyla kullanılması. Bunun anlamı şu: Bilişim, bütün sektörlerin kullandığı bir araç olduğuna göre, ülke ekonomisini de bütün sektörlerin topluca verimli çalışması sağladığına göre, bilişim, ekonominin her konusunda verimliliği artırmak için etkin bir şekilde kullanılmalıdır... Ben, bilişimin bu önemli işlevini, İnternet’in Türkiye’de tanınmaya başladığı o

TELEKOM DÜNYASI: After TUBISAD and TBD’s Lifetime Service Award, you have received an award because of your contribution to the informatics in our country from HP celebrating the 20th year in Türkiye? Could you please share your feelings with us? FARUK ECZACIBAŞI: Our vision and mission, established in 1995 by me and my friends from TBV (Turkish Informatics Foundation) is still effective today: to use IT for social benefits. This means that: informatics should be used effectively to increase efficiency in all aspects of economy, since informatics is used by all sectors and the national economy is based on all these sectors working effectively together. I have considered this function of IT important since the internet began to be recognized in Türkiye. We have established the foundation for this pur-


Faruk ECZACIBAŞI TBV Yönetim Kurulu Başkanı Chairman of TBV yıllarda önemsedim. Ve bu amaçla vakfımızı kurduk. Bilişim sektörü, bilişimin alt yapısının ülkemizde yaratılmasını, ağların kurulmasını sağlayan kişiler kadar konunun toplumsal boyutuyla da ilgilenen, benim gibi bilişimci olmayan bir kişiye de bu ödülleri layık gördü. Kendilerine teşekkür ediyorum. Ben ve arkadaşlarım, inandığımız vizyonu gerçekleştirmeye çalışmak hedefiyle misyonumuza devam ediyoruz. TELEKOM DÜNYASI: Uzunca bir süredir ülkenin gündemini meşgul eden YouTube meselesi hakkında TBV olarak bakışınız nedir? Bu mesele nasıl aşılmalıdır? FARUK ECZACIBAŞI: Biz TBV olarak şunu diyoruz: YouTube’un kapatılmasına sadece hukuk açısından bakarsak, ortada temel hak ve özgürlükleri sınırlayan durum var. Erişimin engellenmesi, temel hak ve özgürlükleri sınırlıyor. Bunun, Anayasa’nın 13. Maddesine göre yapılması gerekir. Madde diyor ki: “Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını ENGELLEMEMEK kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.” Oysa YouTube’un yayını engelleniyor. Yani temel bir hak ve özgürlük sınırlanmış oluyor. Hak ve özgürlükler ancak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak sınırlanabilir. Ve bu sınırlama, özgürlüğün kullanılmasını ÖLÇÜSÜZ biçimde ortadan

pose. IT sector awarded people who have created IT infrastructure in our country and established the networks as well as a non-IT person like me who interested in social aspects of the subject. I would like to thank them. I and my friends continue our mission with the aim of trying to realize the vision we believe. TELEKOM DÜNYASI: What is your view as TBV about the issue of YouTube that has taken its place on the agenda of our country for a long time? How can we overcome this problem? FARUK ECZACIBAŞI: We as TBV think that it is a restriction of fundamental rights and freedoms, when the closure of YouTube is viewed only in terms of law. Preventing access limits the fundamental rights and freedoms. This should be in line with the 13th article of the Constitution. The article says: “Regulatory provisions on the use of tools to disseminate news and ideas are not deemed as limitation of freedom of disclosure and dissemination of thought, provided that they do not prevent its publication.” However, YouTube is banned. That is, a fundamental right and freedom is restricted. Rights and freedoms may be limited only in accordance with the requirements of the democratic order of society. And these limitations cannot eliminate the use of freedom in an unconscionable manner… Moreover, YouTube is a communication channel used all over the world. And this channel is also used for

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

25


RÖPORTAJ kaldıracak düzeyde olamaz... Kaldı ki, YouTube bugün bütün dünyada kullanılan bir iletişim kanalıdır. Ve bu kanal eğitim için de kullanılıyor. Yasakla, Türk kullanıcı, bu küresel eğitim hakkından da mahrum bırakıldı... İnternet, öyle bir dağıtım kanalı ki, ortada sansür varsa, yanından geçer ve yoluna devam eder. Başbakan dâhil, milyonlarca Türk kullanıcı, Türk hukuku tarafından konulan bu yasağı dinlemiyor ve YouTube’a erişime devam ediyor. Bu, özellikle gençlere, “Siz hukuka bakmayın. Gerekirse hukuk çiğnenebilir,” demektir. Hukukun üstünlüğü açısından çok zararlı ve vahim bir durum… TELEKOM DÜNYASI: TBV, 2005’te 10. Yılını kutlarken, “Biz zihniyet mimarlığı yapıyoruz” şeklinde ilginç bir metafor kullanmıştınız. Ve bu mimarlığın öyle birinci katı bitirip ikinci kata başlanacak kadar kolay olmadığını belirtmiştiniz. Aradan geçen 5 yılı değerlendirecek olursanız, şu anda mimarlığını yaptığınız binanız hangi durumda? FARUK ECZACIBAŞI: Türkiye’nin, bilgi temeline dayalı bir ekonomi düzenine dönüşmesi elbette çabuk olamaz. Zihniyet mimarlığı derken, bu dönüşümü yapacak kişi ve kurumların, bu değişimi hızlandırmak için atacakları adımları hızlandırmaları gereğine inanmalarını kast etmiştim. Aslında kısa sürede epey yol

education. Turkish users are deprived of this global education right also... Internet is such a distribution channel that if there is censorship, it can pass it and continue its path. Millions of Turkish users, including the Prime Minister ignore this prohibition, established by Turkish law, and continue to access YouTube. This means that you are saying especially to the youth: “Do not look the law. Law can be violated if necessary.” It is very harmful and grave situation in terms of the rule of law. TELEKOM DÜNYASI: You used an interesting metaphor while TBV was celebrating the 10th year in 2005. You said that “It is the mentality architecture,” and you stated that this architecture is not so easy that after you finished the first floor, you begin the second floor. After 5 years, which stage your building is in at the moment? FARUK ECZACIBAŞI: Of course, transforming our country to an economic order based on information is not a quick process. When I mentioned about the mentality architecture, I meant that relevant individuals and institutions have to accelerate the necessary steps of this transformation. In fact, we have come a long way in a short time. The first step for e-transformation of the economy is e-transformation in government. Our foundation, along with TÜSİAD, is giving awards with the aim of encourag-


alındı. Ekonominin e-dönüşümü için ilk adım, devletin e-dönüşüm geçirmesidir. Vakfımız, TÜSİAD’la birlikte 2003’ten beri bu konuda devlet kurum ve kuruluşlarını teşvik amacıyla ödül veriyor. Düşünecek olursak, 2003’ten 2010’a kadar sadece 6.5 yıl geçti. Ve 2009 yılında bir e-devlet projesi ilk kez Avrupa Birliği e-Devlet Ödülleri Yarışması’nda ödül kazandı. Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Kısa Mesaj Bilgi Sistemi Projesi’ydi bu. AB üyesi olmayan, bir aday ülkeye verilmesi önemliydi. Ama daha da önemlisi, e-devlet yönündeki uygulamaların henüz 10 yıllık bir geçmişi olan bir ülkeden böylesine Avrupa çapında bir proje çıkabilmesiydi... Biz, hepimiz, her iş çabuk ve hızlı olsun istiyoruz ama toplumsal gelişme ve olgunlaşmanın kendi hızı var. TELEKOM DÜNYASI: Türkiye’nin Bilgi Toplumu’na ulaşması için sizin öngördüğünüz yapı nedir? FARUK ECZACIBAŞI: Bence, dört temel yapı gerekli: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ağa bağlanabilmesi şart. Kullanılabilir içerik şart. Altyapı ve mevzuat buna uygun olmak zorunda. Ve bir de bütün bu işleri yürütecek insan sermayesi gerekiyor... Biz TBV olarak yıllardır, bu dört temel yapıya odaklanan somut projeler yapılarak Bilgi Toplumu’na ilerleyişin hızlanmasını öneriyoruz. Bu konuda en önemli oyuncu elbette devlet…

ing the public institutions and organizations in this field since 2003. Only 6.5 years have been passed from 2003 to 2010, and an e-government project won an award in the European Union e-Government Awards Competition for the first time. This was the Judicial Network SMS Information System Project of the Ministry of Justice. It was important that Türkiye won this award as an EU candidate country. But more importantly, we have created such a Europe-wide project although our e-government applications have only 10-year history… We, all of us, want every process to be quick and rapid, but social development and maturation have its own speed. TELEKOM DÜNYASI: What is the structure you are predicting for transforming our country to Information Society? FARUK ECZACIBAŞI: I think four basic structures are required: to connect information and communication technologies to the network is a must. Available content is a must. Infrastructure and legislation have to be accordingly arranged. And human capital is needed to implement all these things… We as TBV recommend accelerating the transformation to Information Society by implementing projects focused on these for basic structure. The most important actor is certainly the government in this respect. So, we think that it is important to be in contact with the


RÖPORTAJ

Bu nedenle, kamunun konuyla ilgili birimleriyle iletişim içinde olmaya önem veriyoruz. STK’ların bu konuda yapacakları çok şey varsa da, kamu, geçmişten gelen bürokratik alışkanlıkları nedeniyle bizleri yeterince etkin paydaşlar olarak göremiyor. TELEKOM DÜNYASI: Şimdiki mevcut yapıyı (DPT ve Türksat devrede) nasıl değerlendiriyorsunuz?

28

relevant units of the government. Though NGOs have a lot to do about it, the public cannot adequately see us as active stakeholders due to the bureaucratic habits of the past. TELEKOM DÜNYASI: How do you evaluate the existing structure (including DPT and Turksat)?

FARUK ECZACIBAŞI: Türkiye’nin 2006-2010 arasında uygulanması planlanan Bilgi Toplumu Stratejisi doğrultusunda bir e-dönüşüm amacıyla modeller denendi. 2000’lerden itibaren Başbakanlık’ın gündemine gelen, ancak iktidar değişiklikleri nedeniyle istenilen olgunluğa ulaşamayan modeller oldu. 2004’ten itibaren DPT önderliğinde oluşturulan bir modelle, e-Dönüşüm Türkiye İcra Kurulu yapılanması, Bilgi Toplumu Stratejisi’nin uygulanışını izlemeye başladı. Ancak, İcra Kurulu’nun yapısı, izleme dışında bir etkinliğe uygun değildi. Zaten 2008 yılında, İcra Kurulu Başkanı Devlet Bakanı, planlanan 111 eylemden sadece 3 tanesinin sonuçlandığını açıkladı. 2009 yılında ise 111 eylemden 12’sinin tamamlandığı açıklandı. Strateji zaten 2010’da sona ereceğine göre, hedefine ulaşamadığını sessizce kabullenmiş oluyoruz. Geçen yıl kurulması gündeme gelen Bilgi Toplumu Ajansı’na dair çekincelerimizi dile getirdikten sonra bu kurumdan vazgeçildi. Şimdi yeni bir yapılanma gerekiyor. Ve kamunun nasıl bir çözüm önereceğini bekliyoruz. TBV açısından bu sorunu çözecek şey, hükümetin, STK’larla birlikte yönetişim ve paylaşım içinde sorunla ilgilenmesi ve AB mevzuatına uygun yeni bir yapılanmaya gidilmesidir.

FARUK ECZACIBAŞI: Certain e-transformation models have been tested in line with the Information Society Strategy that is planned to be implemented in Türkiye between 20062010. There were some models, put on the agenda of the Prime Ministry from 2000 onwards, but they cannot reach the desired maturity level due to the government changes. According to a model created under the leadership of the SPO since 2004, e-Transformation Turkey Executive Board began to monitor the Information Society Strategy. However, the structure of the Executive Board was not appropriate for this kind of activity, except monitoring it. As a result the Minister of State, the Chief of the Executive Board, announced in 2008 that only 3 of the planned 111 actions could be completed. In 2009, it was announced that 12 of the planned 111 actions was completed. Since the strategy will finish by the end of 2010, it means that we will not reach our targets. After we have expressed our reservations about Information Society Agency, the establishment of which was put on the agenda last year, this plan was abandoned. Now we need a new structure. We are waiting for what solution the public will propose. We as TBV think that government should deal with this issue within the governance and sharing together with NGOs and establish a new structure in accordance with the EU legislation

TELEKOM DÜNYASI: Elektronik imzanın Türkiye’de yaygınlaşması için neler yapılabilir?

TELEKOM DÜNYASI: What can be done to spread the use of electronic signatures in Türkiye?

FARUK ECZACIBAŞI: Bunun yanıtı çok yalın: Kamuda ve finans dünyasında e-imza yolunu kolaylaştırarak tüm ıslak imza ilişkili işlemleri elektronik ortamda da kullanılır hale getirmek, sorunu çözer. Halen bazı özel ve kamu kurumları, bazı işlemlerini bu şekilde yapıyor. Ama bunun yaygınlaşmasını sağlamak, ancak hükümet kararıyla olur.

FARUK ECZACIBAŞI: The answer is very simple: esignature application should be facilitated in the public and finance, and all transactions implemented by original sign should be available in electronic medium. Currently, some private and public institutions implement some transactions in this way. However, only the decision of the government can managed to spread it.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN



TD HABER

Ericsson’dan AR-GE merkezi Ericsson R&D Center opened in Turkey

E

ricsson AR-GE Merkezi, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Kurul Başkanı Tayfun Acarer ve sektörün ileri gelenlerinin katılımıyla gerçekleşti. AR-GE Merkezi 2 farklı lokasyonda, 3 farklı ofis alanında, kuruluşunun ilk senesinde 194 AR-GE Mühendisi ile hizmet verecek. Ericsson, İTÜ Arı2 Teknopark yerleşkesinde %100 iştiraki Bizitek firması ile iş destek sistemleri odağında yeni yazılım araştırma ve geliştirme faaliyetleri üzerinde yoğunlaşırken, yine aynı yerleşkede bulunan ve %50 Ericsson iştiraki STEricsson firması ise mobil platformlar için yonga tasarımı üzerinde araştırma, geliştirme faaliyetleri gerçekleştiriyor. Bugün, ST-Ericsson bünyesinde yer alan laboratuarlarda tasarlanan yongalar, dünyanın en büyük 5 cep telefonu üreticisinden 4’ünün mobil platformlarını işlevsel kılıyor. Ericsson İstanbul, Maslak yerleşkesindeki AR-GE laboratuarlarında, IP ortamında çalışan küçük bir operatörün çekirdek şebeke ihtiyacını karşılayacak ekipman; IPTV ve Mobil TV çalışmalarına ilişkin altyapı ve en yeni IMS çekirdek şebekesi bulunuyor. Laboratuar, Türkiye’deki tüm operatörlerin, akademik birimlerin ve yerel yazılım geliştiricilerin kullanımına açık olan Ericsson’un dünyadaki 3. IMS

30

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

E

ricsson, for over 100 years of investing in Turkey, the world’s leading provider of telecom infrastructure, opened Ericsson R&D Center in İstanbul by a ceremony with the participation of Transport Minister Binali Yıldırım. The official opening of Ericsson R&D Center was held with the participation of Transport Minister Binali Yıldırım, Information and Communication Technology Authority Board Chairman Tayfun Acarer, state estate and the leadings of industry on April 10, 2010, Saturday. R&D Center will provide service with 194 R&D Engineers in 2 different locations and in 3 different offices areas. While Ericsson focus on the new software research and development activities regarding business support system with a 100% subsidiary Bizitek Companies on ITU Arı2 Technopark Campus, On the other hand, 50% Ericsson subsidiary of ST-Ericsson Company on the same campus performs research and development activities on chip design for mobile platforms. Today, the chips that were designed in laboratories within ST-Ericsson make functional the mobile platform of 4 among the 5 mobile phone manufacturers. In the R&D laboratories located in Maslak within Ericsson İstanbul, the equipment that provides the needs for core network of a small operator working in the IP environment,


Merkezi’ni de içeriyor. Uygulama geliştiricilere IMS tabanlı çözümlerini gerçek şebeke üzerinde test etme fırsatı sunan IMS Merkezi, yerel yazılımcıların ihtiyaç duyduğu teknik platformu sunması itibariyle Türkiye’de bir ilk. Ericsson dünya çapında 25.000 patent ile telekom dünyasının patent rekortmeni konumunda. Mobil iletişimin Türkiye’de başladığı ilk günden beri faaliyet gösteren Ericsson, Türkiye’deki 3G altyapısının da ana tedarikçisi. Dünyadaki mobil aramaların %40’ı kendi şebekeleri üzerinden gerçekleşen Ericsson, 175 ülkede 1000’in üzerinde şebekeye hizmet veriyor. Ericsson, telekom altyapısındaki liderliğinin yanı sıra, dünyanın en büyük 5. yazılım şirketi. Türkiye’nin ilk %100 yabancı sermayeli şirketi olan Ericsson, Türkiye’de 600’e yakın çalışanıyla Türkiye, Türki Cumhuriyetler, İsrail ve Filistin başta olmak üzere tüm dünyada pek çok projede yer almaktadır. AR-GE faaliyetlerini CEMA ülkelerine destek verecek Mükemmeliyet Merkezi’ni Türkiye’de açarak pekiştiren Ericsson, TÜBİTAK ve İsrail Sanayi-Ticaret Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü EUREKA çağrısı ile Türkiye ve İsrail arasında BT alanında AR-GE işbirliği kurulmuştur. Ericsson, 2007’de başlatılan “Crea Academy” programı çerçevesinde yüzlerce üniversite öğrencisine kapsamlı bir telekom eğitimi ve burs vermektedir. Telekomünikasyon sektörüne beyin gücü yetiştirmenin önemine inanan Ericsson, 2009 yılında açılışını yapmış olduğu Ericsson Telekomünikasyon Akademisi ile de Türkiye’de bireysel alanda telekom eğitimleri veren ilk firma olma özelliği taşımaktadır.

the infrastructure related IPTV and Mobile TV activities and the newest IMS core network is available. Laboratory also includes the third IMS center of Ericsson that is opened to the use of all the operators in Turkey , academic units and local software developers. IMS Center that provides the opportunity for application developers to test IMS based solutions on a real network is the first in Turkey on providing technical platform that software developers need. Ericsson is in the position of the patent record holder of the telecom world with 25.000 patents around the world. Having been operated since the first day that mobile communication began in Turkey, Ericsson is also the main supplier of 3G infrastructure in Turkey. Ericsson that 40% of the world’s mobile calls through their Networks serves over 1.000 networks in 175 countries. Besides its leadership in the telecom infrastructure, Ericson is also the world’s largest 5th software company. Ericsson, the first 100% foreign-owned company in Turkey, is in many projects with nearly 600 employees in Turkey and in Turkic Republics, especially in Israil and Palestine. Opening the Excellence Center in Turkey that will support the Cema countries for reinforcing R&D activities, Ericsson established R&D cooperation between Turkey and Israil in the field of IT with the help of EUREKA calls that performed jointly TUBITAK and Israeli Industry Department of Commerce. Ericsson provides a comprehensive telecommunications training and scholarships for hundreds of university students in the framework of ‘’Crea Academy’’ program, launched in 2007. Ericsson that believes in the importance of bringing up brain power for telecommunications industry has also the specialty of being the first company that provides telecom training with its Telecommunications Academy.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

31


TD HABER

Türkiye’de telefonu olmayan köy ve mezra kalmayacak There will not be any villages and hamlets without the phone in Turkey

U

laştırma Bakanlığı, ‘‘Evrensel HizmetYükümlüsü’’ olarak belirlediği Türk Telekom ile telefonu olmayan 1043 köy ile 1182 mezraya ve tek telefonu olan 209 köy ile 99 mezraya iletişim altyapısını kurması için protokol imzaladı.

Ministry of Transport and Communication has signed a protocol with Turk Telecom that was identified as ‘‘ responsible for Universal Service’’ for setting up communication infrastructure in 1043 villages that has no phones , 1182 hamlets and 209 villages and 99 hamlets that have one phone.

Ulaştırma Bakanlığı, telefonu olmayan 1043 köy ile 1182 mezraya ve tek telefonu olan 209 köy ile 99 mezraya iletişim altyapısını kurması için ‘‘Evrensel HizmetYükümlüsü’’ olarak belirlediği Türk Telekom ile bir protokol imzaladı. Protokole göre, Türk Telekom, toplam 2 bin 533 köye, 50 kilometre çapındaki bir alanda antenler aracılığıyla kablosuz İnternet erişimi sağlayan ‘‘Wimax’’ teknolojisi ile sabit telefon ve geniş bant İnternet bağlantısı kuracak. Altyapının yanı sıra, köy evlerine kurulacak anten, telefon ve modem cihazlarının masrafları da Evrensel Hizmet Fonu’ndan karşılanacak.

According to the protocol, Turk Telecom will install fixed telephone and broadband internet connection to 2533 villages with the help of ‘‘Wimax’’ technology that provides wireless internet connection through the antennas in 50 miles wide area. Besides the infrastructure, the expenses of the antenna, telephone and modem devices will be met on the Universal Service Fund. Ministry of Transport and Communication began working to bring communication services to the villages and hamlets that fixed telephone service can not be taken with fiber optic cable due to the geographical conditions. All the expenses of the infrastructure that will be established in villages and hamlets will be met by ‘‘Universal Service Fund’’ that was established within the Ministry of Transport and Communication in order to contribute the development of information society and to universalize the information technology including computer literacy. 1043 villages and 1182 hamlets in Turkey has no fixed phone According to the data of Turk Telecom, there are no villages or hamlets in 30 provinces without a fixed telephone and have one landline phone. 1043 villages and 1182 hamlets in Turkey has no fixed phone. In addition, 209 villages and 99 hamlets have only one fixed telephone.

32

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


ŞEHİR

TELEFONSUZ KÖY

TEK TELEFONLU KÖY

TELEFONSUZ MEZRA

TEK TELEFONLU MEZRA

TOPLAM

ADANA

14

8

22

ADIYAMAN

16

18

34

AFYONKARAHİSAR

1

2

3

AĞRI

51

51

ANKARA

1

3

4

ANTALYA

3

2

5

AYDIN

3

8

11

BALIKESİR

1

1

2

BİNGÖL

100

2

4

106

BİTLİS

50

78

128

BURSA

2

2

ÇANAKKALE

2

1

3

DENİZLİ DİYARBAKIR

2

1

1

4

168

11

581

760

ELAZIĞ

3

17

20

ERZİNCAN

3

8

1

10

22

ERZURUM

6

6

ESKİŞEHİR

1

1

GAZİANTEP

1

1

GÜMÜŞHANE

3

2

5

HAKKARİ

19

4

111

1

135

HATAY

2

2

ISPARTA

7

7

MERSİN

1

1

İZMİR

6

6

KARS

1

1

2

KASTAMONU

3

17

1

21

KAYSERİ

2

2

KIRŞEHİR

1

1

KONYA

1

3

1

5

KÜTAHYA

3

3

MALATYA

2

6

8

MANİSA

2

5

7

KAHRAMANMARAŞ

23

48

71

MARDİN

148

43

191

MUĞLA

1

1

MUŞ

112

2

114

ORDU

1

1

SAMSUN

8

8

SİİRT

47

2

49

SİVAS

85

69

15

169

TRABZON

3

3

TUNCELİ

16

11

27

ŞANLIURFA

31

5

36

VAN

38

54

80

80

252

YOZGAT

3

3

BATMAN

46

135

181

ŞIRNAK

18

18

IĞDIR

10

3

13

YALOVA

1

1

2

OSMANİYE TOPLAM

1

3

4

1043

209

1182

99

2533

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

33


TD HABER Ulaştırma Bakanlığı, coğrafi koşullar nedeniyle fiber optik kablo ile sabit telefon hizmeti götürülemeyen köy ve mezralara iletişim hizmeti götürmek üzere çalışma başlattı. Köy ve mezralara kurulacak altyapının tüm masrafları, bilgi toplumunun geliştirilmesine katkı sağlamak ve bilgisayar okur-yazarlığı da dahil olmak üzere bilgi teknolojilerinin yaygınlaştırılmasını sağlamak üzere Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde kurulan ‘’Evrensel Hizmet Fonu’’ndan karşılanacak. Türkiye’nin 1043 köyünde ve 1182 mezrasında sabit telefon bulunmuyor Türk Telekom’un verilerine göre, 30 ilde sabit telefonsuz ve tek sabit telefonu olan köy ya da mezra bulunmuyor. Türkiye’nin 1043 köyünde ve 1182 mezrasında sabit telefon bulunmuyor. Ayrıca, 209 köyde ve 99 mezrada tek sabit telefon var. Rakamlara göre, Diyarbakır’ın 168 köyü ile 581 mezrasında, Mardin’in 148 köyü ile 43 mezrasında, Batman’ın 46 köyü ile 135 mezrasında, Hakkari’nin 19 köyü ile 111 mezrasında, Bingöl’ün 100 köyü ile 4 mezrasında, Van’ın 38 köyü ile 80 mezrasında ve Sivas’ın 85 köyü ile 15 mezrasında sabit telefon bulunmuyor. Ulaştırma Bakanlığı’nın Evrensel Hizmet Fonu’ndan sabit telefon ve genişbant İnternet hizmeti götüreceği köyler ve bağlı bulundukları iller şöyle: Vali, kaymakam ve belediye başkanlarına uydu telefonu Doğal afet ve olağanüstü durumlarda haberleşmenin kesintiye uğramaması amacıyla Vali, kaymakam ve belediye başkanlarına uydu telefonu verilecek. Doğal afetler ve olağanüstü haller nedeniyle haberleşmenin aksamaması için Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Haberleşme Genel Müdürlüğü, vali, kaymakam ve belediye başkanlarına uydu telefonları verilmesini kararlaştırdı. Ulaştırma Bakanlığı, 81 il valiliklerine yazı yazarak, vali yardımcıları, kaymakam ve belediye başkanlarına verilmek üzere kaç adet uydu telefonuna ihtiyaç duyulduğunu sordu. Valilerin ne kadar uydu telefonuna ihtiyaç duyduklarına ilişkin cevapların alınmasının ardından Bakanlık, bu ay içinde uydu telefonu alımı için ihaleye çıkacak. 5089 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile Ulaştırma Bakanlığına, “Elektronik haberleşmenin doğal afetler ve olağanüstü haller nedeniyle aksamamasını teminen gerekli tedbirleri almak ve koordinasyonu sağlamak” görevi verilmişti.

34

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Based on the figures, 168 villages and 581 hamlets in Diyarbakır, 148 villages and 43 hamlets in Mardin, 46 villages and 135 hamlets in Batman, 19 villages and 111 hamlets in Hakkari, 100 villages and 4 hamlets in Bingöl, 38 villages and 80 hamlets in Van, 85 villages and 15 hamlets in Sivas do not have landline phone. The villages that Ministry of Transport and Communication will provide services for landline phone and broadband internet by Universal Service Fund and the cities that they are connected are as follows: Satellite phone for Governers, District Governers and Mayors Satellite phones will be given to the Governers, District Governers and Mayors in order to avoid interruption in communication due to natural disasters and emergencies. It was decided to give satellite phones to the General Directorate of Communication, Governers, District Governors and Mayors in order to avoid interruption in communication due to natural disasters and emergencies. Ministry of Transport and Communication asked how many satellite phones are needed to be given to deputy governers, district governers and mayors by writing to the 82 provincial governer. As soon as the responses are recieved, the Ministry will bid fort he purchase of the satellite phones this month. Based on the Electronic Communications Act No. 5089, the Ministry of Transport and Communication was given the task as ‘’ ensuring coordination and taking necessary measures in order to avoid distruption of Electronic Communication due to natural disasters and emergency’’.



KİŞİ-CELL

Da Vinci Şifresi standart mı? Is the Da Vinci Code standard?

Mustafa Aykut

mustafa.aykut@turktelekom.com.tr

Ölümünden neredeyse beş asır sonra Da Vinci, Almanya’nın Leipzig şehrinde, 1998 yılının Mayıs ayında, bir sabah yeniden harikalar yaratmak üzere iş başındaydı. Leipzig Kalp Cerrahi Merkezi’nde, Dr. Friedrich-Wilhelm Mohr ve ekibi bir hastaya ilk kez Da Vinci adlı robotu kullanarak by-pass ameliyatı gerçekleştirdiler. 1985’te başlayan robotik cerrahi çalışmaları o tarihten bu yana gitgide yaygınlaşıyor. Bugün dünya üzerinde 900’den fazla sağlık merkezinde Da Vinci robotu kullanılıyor. Ne var ki; dört yetenekli kol ve yüksek çözünürlüklü 3-Boyutlu görüntü sistemleri ile hayli karmaşık bir yapıya sahip Da Vinci robotlarının kullanıldığı hastaneler de dahil olmak üzere sağlıkla ilgili bilgi ve iletişim teknolojilerinde henüz oturmuş küresel standartlar mevcut değil.

Almost five-century after his death, Da Vinci was in the town of Leipzig, Germany, on a May morning of1998 to create an amazing things once more time. Dr. FriedrichWilhelm Mohr and his team have implemented a by-pass surgery by using a robot called Da Vinci for the first time at Leipzig Heart Surgery Center. Robotic surgery, which was initiated in 1985, has become more popular since then. Today, Da Vinci robot is being used at more than 900 health centers all over the world. Da Vinci robots have a quite complicated structure with four talented arms and high-resolution 3-dimensional screen systems. But, there are no global standards about health-related information and communication technologies, including the hospitals in which Da Vinci robots are used. Recently, the European Commission, Enterprise & Industry Directorate General has brought the companies, mainly having a German origin, together and prepared a report

36

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


Bundan bir süre önce Avrupa Komisyonu, Şirketler ve Endüstri Genel Direktörlüğü (Enterprise & Industry Directorate General) genellikle Alman kökenli firmaları bir araya getirerek ICT sektöründe sağlık ile ilgili standartların neler olabileceğine ilişkin bir rapor hazırlattı. Raporun oluşumunda, empirica GmbH, Avrupa Komisyonu adına koordinatörlük yaparken, Altran Group, Databank Consulting, DIW Berlin, IDC EMEA, Ipsos, GOPA-Cartermill ve Rambøll Management gözlemlerini ve önerilerini kağıda döktüler. Aslında, bilgi ve iletişim teknolojilerinin iki lokomotifinden birinin eğitim, diğerinin ise sağlık olacağından kimsenin kuşkusu yok. Hemen herkesi ilgilendiren bu iki alanda belirsizliğin giderilmesi bir an önce standartların belirlenmesiyle sağlanabilir. Oysa standartlaştırmanın ekonomik bir boyutu da var ve bu yöndeki politikalar ekonomik boyutu dikkate alarak gerçekleştirilebilir. Standarttan söz ediyorsak, öncelikle terminoloji birliği oluşturulmalıdır. Raporun birinci önceliği de bu yöndedir. Raporda değerlendirmeler üzerindeki bakış açısı endüstri gözüyledir. Standartlar temelde farklı başlıklar altında toplanabilir. Resmi Standartlar kullanımı zorunlu olan standartlar olarak tanımlanır. İsteğe Bağlı Standartlar ve Mülkiyetli Standartlar ise endüstrinin belirlediği standartlardır ve haliyle kullanım zorunluluğu yoktur. Bu tür standartlar piyasada benimsenme düzeyine bağlı olarak yaygınlaşır ya da marjinal olarak kalır. Zaten standardın temel işlevlerinden en önemlisi hem üretici, hem de kullanıcı tarafında riskleri, sonuç olarak da maliyetleri azaltmaktır. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu’nun yaklaşımı bilinenin aksine, belirlenen standartların kullanılmasını teşvik etmek ama kesinlikle zorlamamak, piyasanın gidişatına bırakmak yönündedir. Bir nevi, yol gösterici rolü üstlenmiştir. Ancak rekabet açısından Komisyon’un her zaman standartların önemine vurgu yaptığı biliniyor. Raporda dikkat çekilen noktalardan birisi şimdiye kadar belirlenen standartların bazılarının birbiriyle çeliş-

about the possible health standards in ICT sector. Within the scope of this process, empirica GmbH was the coordinator on behalf of the European Commission, and Altran Group, Databank Consulting, DIW Berlin, IDC EMEA, Ipsos, GOPA-Cartermill and Rambøll Management shared their observations and offered their recommendations. In fact, there is no doubt that education and health are two major fields in the information and communication technologies. In order to remove the uncertainty in these two fields concerning everyone, standards should be determined as fast as possible. But there is an economic dimension of this standardization process, and the policies could be implemented by taking into account the economic dimension. If a standard is in question, a terminology should be formed in the first place. The first priority of the report is also in line with this approach. The assessments in the report are based on industrial perspective. Standards can fundamentally be classified under different titles. Official Standards are defined as standards to be used as a must. Voluntary Standards and Proprietary Standards are the standards set by the industry and thus, they are not compulsory. These kinds of standards become popular according to the level of acceptance in the market; otherwise they become a marginal standard. The most important function of a standard is to reduce the risks of both producer and user, and thus to reduce the costs. In this context, the approach of the European Commission is to encourage the use of the standards and to look after the trends of the market. In other words, the Commission is only showing the way, but not becoming a compulsory authority. However, in terms of competition, it is known that the Commission is pointing out the importance of the standards. One of the points noted in the report is that there are some contradictions between the standards determined so far. This is an element that blocks the interoperability. Similar standards implemented as proprietary standards do not comply with the products and services of other manufacturers. Even the different versions of the same standards

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

37


KİŞİ-CELL

mesidir. Bu durum birlikte çalışma ortamını engelleyen bir unsurdur. Benzeri standartlar mülkiyetli standart olarak gerçekleştirilince başka üreticilerin ürün ya da servisleriyle uyum sağlayamamaktadır. Hatta aynı standardın farklı firmalarda gerçekleştirilen farklı versiyonları da birbirine uymamaktadır. Firmaların standart konusunda belirleyici olma arzuları böyle bir sonucun doğmasını kaçınılmaz yapıyor. Dolayısıyla, servis sağlayıcıların farklı firmaların farklı standartları için ayrı ayrı yatırım yapmaları kaynakların boşa harcanmasına neden olabiliyor. E-sağlık alanında herkese hitabeden, harc-ı alem (ubiquitous) standartların hızla üretilemeyişinin nedenleri arasında başka şeyleri de saymak mümkündür. Örneğin, Avrupa Birliği’nde ortak bir sağlık politikası bulunmamaktadır. Ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişen uygulamalar çoğu zaman ortak bir paydada buluşmaktan uzaktır. Kaldı ki; hükümetlerin ortak standartların belirlenmesi konusunda belirgin bir tavırları da yok. Böyle olunca, ‘kendi standardını kendin belirle’ durumu ortaya çıkmakta, sonuç olarak bunu sağlayacak pek çok standartlaştırma kurumu oluşturulmakta, bunlar arasında bir koordinasyon sağlanamamakta-

38

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

implemented by different companies do not comply with each other. As the companies want to be decisive in respect of standards, contradictions become inevitable. Therefore, there can be a waste of resources as the service providers make investments according to the different standards of separate companies. There are other reasons for not creating ubiquitous standards quickly that are accepted by everyone in the area of e-health. For example, there is no common health policy in the European Union. Applications changing according to the countries and the regions cannot comply with each other most of the time. Moreover, the governments do not have a certain attitude towards determining the common standards. As a result, every government determines its own standards and thus, many standardization institutes are formed and coordination cannot be provided between these institutions. As defining a standard is an expensive investment, standardization institutions follow their own standards to meet their expenses and give priority to take advantage as much as possible from standardization. The expectations and approaches of industrial companies having the same aim are not different. As different products cannot work together because of different standards, companies designing “middleware” to


dır. Standart tanımlama pahalı bir yatırım olduğundan standartlaştırma kurumları masraflarını karşılamak için standartlarına sahip çıkıp, sertifikalaştırarak en üst düzeyde nemalanmaya öncelik vermektedir. Aynı amacı güden endüstri firmalarının beklenti ve yaklaşımları da farklı değildir. O zaman, farklı ürünlerin farklı standartlar yüzünden birlikte çalışamamasını engellemek üzere ‘middleware’ tasarlayan birçok firmaya iş düşmektedir. Standartlaşmayı yavaşlatan faktörlerden sonuncusu, ama diğerleri kadar önemli birisi de gerek kurumsal, gerekse bireysel kullanıcıların herhangi bir standartı kullanmada gösterdikleri isteksizliktir. Bunun değişik nedenleri olabilir. Örneğin, alışkanlıklar, yeniye olan direnç, başkalarında gördükten sonra benimseme düşüncesi, maliyet, mevcut sistemle uyumsuzluk vb. Bütün zorluklara rağmen başarılı çalışmalar yapan beş önemli kuruluş 2008 yılından bu yana e-sağlık standartları için yoğun çaba harcıyor. Ürettikleri kaynakları şeffaf tutarak her isteyenin yararlanmasına olanak sağlıyor. Söz konusu kuruluşlar arasında, ISO, International Organization for Standardization, küresel standartlar geliştiren en büyük standartlaştırma kurumudur. European Committee for Standardization, Avrupa’nın en saygın standartlaştırma kurumlarının başında gelir. IHTSDO, International Health Terminology SDO e-sağlık standart terminolojisin oluşturulması için çalışır. HL7, Health Level 7, tedavi sırasında kullanılan elektronik mesajlaşmanın kurallarını belirler. DICOM, Digital Imaging and Communications in Medicine, elektronik tıbbi görüntüleme sistemlerinin standartlarını geliştirir. OpenEHR, elektronik sağlık kayıtlarının standartlaştırılması için açık kaynak üretir. IHE, Integrating the Healthcare Enterprise ise en yaygın e-sağlık sistemlerini birbiriyle bütünleştirme çalışmaları yapar. Avrupa dışında, iki yıl önce, 2008 yılı Ocak ayında, Amerika’da Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı sağlıkla ilgili bilgi ve iletişim teknolojilerinde birlikte çalışabilirlik standartlarını tanımladı. Federal uygulamalarda eyaletlerin bazı özel alanlarda farklı standartları benimsemelerine izin verildi. Bu belki de dünyada, ilk kapsamlı ve zorunlu e-sağlık standartlaştırma çalışması oldu. Böyle bir inisiyatif Avrupa Birliği üzerinde de etkilerini gösterdi. Avrupa Birliği’nde yer alan ülkeler ortak bir e-sağlık standartları ve bunlara ilişkin düzenlemeler oluşturmak için kolları sıvadı. Amerika’da olduğu gibi sağlıkta farklı sistemlerin bir arada işletilebilmesi için standartların belirlenmesine öncelik verildi. Bu amaçla, ortaklaşa çalışan ISO, CEN ve HL7, bir şebeke içerisinde yer alan e-sağlık sistemlerinin birbirine uyumu için küresel standartlar belirleme çalışmalarına hız verdiler. Üreticiler ve kullanıcıların standartlara yönelmesi her kanaldan teşvik edilmeye başladı. Özetle, uzun bir yol haritası üzerinde ilk adımlar atıldı. İstenilen başarılı sonuçların ne zaman alınacağını bu konudaki her oyuncunun sahip olduğu kararlılık gösterecek.

maintain the interoperability have an important role in this respect. One of the most important elements that slows down the standardization is that both corporate and individual users do not want to use the determined standards. The reasons of this attitude can be listed as getting used to follow the existing routes, resistance to the innovations, acceptance of innovations after seeing they are being used by others, costs, inconsistency with the existing system etc. Five important institutions, implementing the successful works despite all these difficulties, put intensive efforts for ehealth standards since 2008. They keep their resources transparent and allow everyone to take advantage from these resources. Among these organizations, ISO – International Organization for Standardization – is the largest global organization developing global standards. European Committee for Standardization is one of the most respected standardization institutions in Europe. IHTSDO, International Health Terminology SDO tries to create the e-health standard terminology. HL7, Health Level 7, determines the rules of electronic messages used during the treatment. DICOM, Digital Imaging and Communications in Medicine, develops the standards of electronic medical imaging systems. OPENEHR produces an open source to standardize the electronic health records. And IHE, Integrating the Healthcare Enterprise, tries to integrate the most widespread e-health systems. Two years ago, in January, 2008, interoperability standards in health-related information and communication technologies were described by the Ministry of Health and Human Services in the United States of America. In federal applications, it was allowed to accept different standards. Perhaps, this was the first comprehensive and mandatory e-health standardization effort in the world. Such an initiative affected the European Union also. The countries in the European Union try to create common e-health standards and the related regulations. As in America, the priority was given to determine the standards for the interoperability of different systems in health. So, ISO, CEN and HL7 gave a priority to determine the global standards for consistency between e-health systems within a network. Producers and users are encouraged to use these standards. To summarize, the first steps were taken on this long road map. The commitment of the players will determine when we will see the successful results.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

39


TD HABER

TÜBİSAD’ın KOBİ araştırması: "Dört KOBİ’den sadece birinin Web sitesi var" SME research of TUBISAD ‘’Only one of four SME has the web site’’

B

ilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk KOBİ bilişim araştırması olan “Gelecek İçin Bilişim KOBİ Araştırması”, KOBİ’lerin bilişim teknolojilerine bakışıyla ilgili çarpıcı bulguları ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkiye’de KOBİ’ler bilişim teknolojilerini şirketleri için önemli araçlar arasında en son sıraya koyuyor. Araştırma sonuçları arasında her 3 KOBİ’den birinin teknolojiyi nasıl kullanacağı konusunda bilgisi bulunmadığı, 4 KOBİ’den sadece 1’inin Web sitesi olduğu, KOBİ’lerin yarıdan fazlasının e-posta kullanmadığı gibi düşündürücü bilgiler de yer alıyor. TÜBİSAD’ın, KOBİ’lerde teknoloji kullanımını ve verimliliği artırmak için farkındalık yaratmak ve KOBİ’lere destek verecek yetkin bilişim uzmanları yetiştirmek amacıyla Avea, Intel, Microsoft ve TT Net ve Türk Telekom’un katkılarıyla hayata geçirdiği “Gelecek İçin Bilişim-KOBİ e-Dönüşüm Projesi” kapsamındaki KOBİ bilişim araştırmasını İnterpromedya araştırma şirketi yaptı. 25 ilde 1 ila 49 çalışana sahip KOBİ’lerde toplam 1645 yönetici ile yapılan görüşmelerle gerçekleştirilen araştırma, KOBİ’lerin teknoloji kullanımları ve teknolojiye bakış açılarıyla ilgili çarpıcı bilgileri ortaya koydu. Üretim, ticaret, ulaştırma ve diğer olmak üzere 4 farklı kategoride KOBİ yöneticilerinin görüşlerinin alındığı araştırmada, şimdiye kadar KOBİ’ler için söylenen, an-

40

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

I

T SME research for the future’’ that was performed by IT Industry Association (TUBISAD) and the first SME IT research of Turkey revealed striking finding on the view of SME for information Technology. According to the research, SMEs in Turkey put the last row the Information Technology among the most important tools for their companies. Research results also reveal that one of each 3 SME does not have the information on how to use the technology, only one of 4 SME has the web site and more than half of the SME does not use e-mail. Interpromedya research company has made SME IT research in the content of ‘’ IT-SME e- Conversion Project for the future’’ that was carried out with the contribution of Avea, Intel, Microsoft, TT Net and Turk Telecom in order to increase productivity and the use of technology and to educate qualified IT professionals that will support SMEs. The research performed through interviews with a total 1645 managers in 25 provinces and SMEs that have 1 to 49 employees revealed striking finding on the use of technology of SME and the perspective of SME for Information Technology. SME managers delivered their opinions in 4 different categories as production, trade, transportation and other in the research. The research are also included many important results that has been


cak rakamsal olarak ortaya koyulamayan birçok önemli sonuç yer alıyor.

said for SMEs so far but has not been revealed numerically.

KOBİ yöneticileri teknolojinin işleri için öneminin farkında değil

SME managers are not aware of the importance of technology for their business

Araştırmaya göre KOBİ yöneticilerinin şirketlerinin en önemli silahı olarak gördükleri konular arasında teknolojik altyapı en son sırada yer alıyor. Yöneticilerin yarıdan fazlası işletmelerinin başarıya taşıyacak en önemli unsurun finans gücü olduğunu düşünüyor. Finansı ikinci sırada insan kaynağı ve üçüncü sırada marka ve ürün değeri takip ederken, şirketlerinin en başarısı için en önemli unsurun teknoloji olduğunu söyleyen KOBİ yöneticilerinin oranı sadece yüzde 8. Türkiye’de KOBİ yöneticilerinin teknolojik altyapıyı kurumlarının başarısı için önemli maddeler arasında en son sıraya yerleştiriyor olması, KOBİ’lerin verimliliğinin ve ekonomiye kattıkları değerin neden düşük olduğunu da gözler önüne seriyor.

According to the research, technological infrastructure is in the last range among the issues that SME manager see as the most important part of their companies. More than half of the managers think that the most important factor that can make their companies more successful is the financial power. Finance followed by human resources in the second row and brand and product value in the third row. Only 8% of SME managers say that the most important factor for their companies’ success is technology. Ranking at the last row the technologic infrastructure for their companies’ success among the important items explains the reason why SME productivity and their contribution to economy is low in Turkey.

KOBİ’ler teknolojiden nasıl yararlanacağını bilmiyor

SME do not know how to benefit from technology

Araştırma kapsamında işlerini yürütürken teknolojiye ne kadar ihtiyaç duydukları sorulan KOBİ yöneticilerinin yüzde 37’si teknolojiye düzenli ihtiyaç duyduğunu, yüzde 63’ü ise düzenli ihtiyaç duymadığını ifade etti. Teknolojiye ihtiyaç duyduğunu söyleyen her üç yöneticiden biri de, ihtiyaç duymasına rağmen teknolojiyi nasıl kullanacağını bilmediğini söylüyor. KOBİ’lerin bilişim teknolojileri kullanımıyla ilgili görüşlerine bakıldığında her üç KOBİ yöneticisinden ikisinin “verimlilik sağlar” görüşünde olduğu görülüyor. Ancak araştırma bu görüşün eyleme yansımadığını ortaya koyuyor.

SME managers were questioned within the research that how much technology they need while working, 37% of SME mangers responded that they needed technology regularly, 63% said they did not need technology regularly. Every one of the three managers says they do not know how to use technology even though they say that they need technology regularly. Every two of three SME managers think SME provides efficiency for Information Technology. However, the research reveals that this opinion does not reflect to the action.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

41


TD HABER

Dört KOBİ’den sadece birinin Web sitesi var Araştırmaya göre Türkiye’de hemen hemen her üç KOBİ’den ikisinde bilgisayar kullanılıyor. İşyerinde bilgisayar kullanılan KOBİ’lerin yüzde 92’sinde İnternet erişimi bulunuyor. İnternet erişimi olan 1,5 milyon işyerinde yaklaşık 4 milyon kişi İnternet kullanıyor. Araştırmaya göre ülkemizde her dört KOBİ’den sadece birinin Web sitesi bulunuyor. KOBİ yöneticileri, Web sitelerinin ağırlıklı olarak tanıtım amaçlı içeriğe sahip olduğunu belirtiyor. KOBİ’lerin yüzde 26’sı, yani sadece dört KOBİ’den biri Web sitesini satış amaçlı yaptığını belirtiyor. Araştırmaya katılan KOBİ’lerin sadece yüzde 6’sı e-ticaret yapıyor. Araştırmaya katılan KOBİ yöneticilerinden Web sitesi olmayanların yüzde 26’sı yaptırmayı düşünürken, yüzde 74 gibi yüksek bir orandaki yöneticinin böyle bir planı bulunmuyor. Araştırmada gelecekte e-ticaret yapma planları olup olmadığı sorulan KOBİ’lerin yüzde 24’ü, yani her dört KOBİ’den sadece 1’i gelecekte e-ticaret yapmayı planladığını belirtirken, yüzde 68’inin böyle bir planı bulunmuyor.

Only one of four SME has the web site According to the research, computers are used in almost two of every three computers in Turkey. 92% of SME ,used computers at work, has internet Access. About 4 million people use internet in 1,5 million bussinesses that have internet accsess . Based on the research, only one of every four SME has web site. SME managers state that web sites mainly have promotional content. 26% of SME, only one of four SME, says they made their web site for sale. While 26% of SME managers participated in the research is thinking to make a web site, %74 of them do not have such a plan. 24% of SME managers that were questioned whether they were planning to make e-commerce in the future responded that they were planning to make e-commerce in the future. On the other hand, 68% of SME managers said they did not have such a plan. More than half of Turkish SME do not use email

Türk KOBİ’lerinin yarıdan fazlası e-posta kullanmıyor Araştırmanın en çarpıcı verilerinden biri de, KOBİ’lerin e-posta kullanımında karşımıza çıkıyor. Araştırmaya göre ülkemizde KOBİ’lerin yüzde 59’unun kullandığı bir e-posta adresi bulunmuyor. E-posta kullanan şirketlerde de, kurumsal e-posta kullanımının büyük işletmelerde daha yaygın olduğu görülüyor.

42

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

One of the most striking data of the research is the use of e-mail of SME. According to the research, 59% of SME in our country do not have an e-mail address. In addition, For companies that use e-mail, the use of corporate email seems to be more common in large enterprises. While almost half of the companies that are used com-


Araştırmaya katılan bilgisayar kullanılan işyerlerinin hemen hemen yarısı hizmet ve desteği, ürünü aldığı bayiden alırken, yüzde 22’si arkadaş ya da tanıdıktan, yüzde 30’u da ürünü aldığı yerden aldığını belirtiyor. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri de, KOBİ’lerin hizmet aldıkları kişi ya da kurumlara güven duymamaları. Araştırma kapsamında görüşülen KOBİ yöneticilerinin yarıdan fazlası hizmet aldığı kişi ya da kurumları yetkin bulmadıklarını belirtiyor. Araştırmaya göre KOBİ’ler genelinde teknolojinin mevcut yatırımlar içinde oranı yüzde 12.5. 20 – 49 çalışana sahip işletmelerde bu oran yüzde 19.5’a çıkıyor. Bölgelere göre bakıldığında en fazla Ege Bölgesi’ndeki KOBİ’ler mevcut yatırımı içinde teknolojiye pay ayırıyor. Araştırmadan çıkan bir diğer önemli sonuç da, KOBİ yöneticilerinin yarıdan fazlasının, bölgelerinde teknolojik çözümlerle ilgili bilgilendirme seminerleri yapılmasını istemesi oldu.

puters take services and support from the dealer that they buy their products, 22% of them buy from friends or acquaintances, 30% buy from the place where they buy their products. One of the striking results of the research, SME do not trust to the people or institutions that they receive services. More than half of the SME managers participated in the research say they do not find qualified the people or the institutions that they receive services. Based on the research, the rate of technology in the existing investments is 12.2.20-49, this rate goes up 19.5% in the businesses that have employees. Looking by region, mostly, SME in the Aegean Region keep Money for technology in its current investment. One of the other important results of the research that SME managers required for information seminars to be done in their regions about technological solutions.

Türkiye’de KOBİ’ler desteklerden yararlanmıyor SME do not benefit from support in Turkey Gelecek İçin Bilişim KOBİ Araştırması, KOBİ’lerin kendilerine sunulan desteklerden son derece az yararlandıklarını da ortaya koydu. Araştırma kapsamında görüşülen işletmelerin yüzde 90’ı KOSGEB ve Avrupa Birliği gibi kurumların sağladığı KOBİ desteklerinden yararlanmadıklarını belirtti. Desteklerden yararlanmama nedenlerine bakıldığında, KOBİ’lerin yarısının desteğe ihtiyacı olmadığını düşündüğü görülüyor. Yüzde 28’inin desteklerden hiç haberi bulunmazken, yüzde 18’i ise formalitelerin fazla olduğunu, destek almanın zor ve uzun bir süreç gerektirdiğini düşünüyor.

Information SME research for the future revealed that SME barely benefit from the support offered to them. 90% of the businesses participated in the research said they did not benefit from SME support offered by KOSGEB and European Union. Looking at the reasons why SME did not benefit from the supports, half of the SME think they do not need support. While %28 of SME do not have any information about the supports, 18% of them think that there are too much formalities, it is difficult to get support and it requires a long process.

Gürsoy:“KOBİ’lerin teknolojik kapasiteleri yetersiz” TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Gürsoy, ülkemizde istihdamın yüzde 77’sini sağlayan KOBİ’lerin yarattıkları katma değerin, yüzde 29 gibi son derece düşük bir orana sahip olduğunu belirtti. Bunun en önemli nedenlerinden birinin KOBİ’lerin teknolojik kapasitelerinin yetersizliği olduğunu söyleyen Gürsoy, verimliliklerinin ve ekonomiye katma değerlerinin artması için KOBİ’lerin teknolojiden çok daha fazla ve etkin yararlanmaları gerektiğini kaydetti. Gürsoy, Gelecek İçin Bilişim KOBİ e-Dönüşüm Projesi ile bunu değiştirmeyi hedeflediklerini belirtti. Turgut Gürsoy, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizde KOBİ’lerin durumu ile ilgili gözlemlerimiz sonucunda başlattığımız proje kapsamında gerçekleştirilen KOBİ araştırması, hem yola çıkarken ne kadar doğru tespitlerde bulunduğumuzu gösterdi, hem de bizim için önemli bir yol gösterici oldu. Araştırmadan çıkan bulgular ışığında daha da şekillendireceğimiz Gelecek İçin Bilişim KOBİ e-Dönüşüm Projesi ile 3 yıl sonunda KOBİ’lerin gelişimine katkıda bulunacağımıza yürekten inanıyor, bu hedef doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Proje kapsamında Nisan ayında KOBİ seminerlerini başlatacağız. TÜBİSAD KOBİ seminerlerin ilkini, 20 Nisan’da Adana’da gerçekleştireceğiz“

GURSOY: ‘’ SME do not have enough technological capacity’’ Turgut Gürsoy, the Chairman of TUBISAD, said that added value created by SME that provided 77% employment in our country has an extremely low rate such as 29%. ‘’One of the most important reason for this is the lack of technological capacity of SME. SME should benefit from technology much more and more efficiently to increase their productivity and added value to the economy. Our aim is to change this with the e-transformation Project of ‘’Information SME for the future’’ Said Gürsoy. Turgut Gürsoy continued as follows: SME research conducted under Project launched as a result of the our observations regarding the situation of SME in our country both showed how accurately we determined when we set out and was an important guide for us. I believe wholeheartedly that we will contribute to the development of SME at the end of the 3 years thanks to the Information SME e-Transformation Project and we continue our work towards this goal. We will give SME seminars in April within Project. The first seminar of TUBISAD SME will take place on April, 20 in Adana.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

43


TD HABER

AVG, Kaspersky ve Bitdefender’den uyarı: “Tehlike sosyal ağlardan gelecek” AVG, Kaspersky and BitDefender warning: “Dangers will come from social networking”

G

üvenlik yazılımları üreten AVG, Kaspersky and BitDefender, 2010 yılında bilgisayar kullanıcılarını bekleyen tehditler konusunda açıklamalar yaptılar. Üç şirket de, tehlikenin sosyal ağlardan geleceğine dikkat çekerek, özellikle kimlik hırsızlığının çok yaygınlaşacağını iddia ediyorlar. AVG Technologies Pazarlama Müdürü Gareth Williams son yıllarda birçok kişinin, temel düzeyde koruma çözümleri yerine tam koruma çözümlerini tercih ettiğini söyledi. Bu eğilimin 2009 yılı boyunca devam ettiğini dile getiren Williams, artan güvenlik tehditleri nedeniyle 2010 yılı boyunca da güvenlik yazılımlarına rağbet olacağını tahmin ettiklerini dile getirdi. Gareth Willams, internetin yaygın kullanımı ile birlikte internet tehditlerinin azalmak yerine çoğaldığını belirterek 2010 yılında bu tehditlerin daha da hızlı ve organize olacağı konusunda tahmin yürütmenin yanlış olmayacağını belirtti.

A

VG, Kaspersky and BitDefender producing security software made a statement about the threats waiting for computer users in 2010. Calling attention to the danger that will come from social networks; three companies claim the identity theft will be very common particularly. AVG Technologies Marketing Director Gareth Williams said that many people prefer the full protection solutions rather than the basic level protection solutions in recent years. Stating that this trend continued during 2009, Gareth Williams said that they guess the security software will be in great demand during the year 2010 due to increasing security threats. Noting that internet threats will increase, not decrease due to the widespread use of the internet in 2010, he stated that it would not be wrong to forecast that these threats will be organized even faster and more organized. Identity theft will increase in 2010

2010 yılında kimlik hırsızlığı artacak Yıllardır kötü niyetli kişiler zararlı kod ve internet siteleri aracılığı ile doğrudan ya da dolaylı olarak masum kullanıcıların kimlik bilgilerini çalıyor, verilerini ele geçiriyor. Sosyal ağların giderek daha fazla kullanılması kimlik hırsızlığını da oldukça artırdı. İnsanlar hala Nijerya’da bir diktatörün yakınlarına yardım ettiklerine inanıyorlar, hiç almadıkları piyangoyu kazandıklarına ya da gerçekten hiç tanımadıkları uzun süre kayıp olan çok zengin bir yakınlarının olduğuna veya benzeri şeylere inanıyorlar ve iyi niyetli avukatın onlara yardım ederek kalan mirasa kavuşturabileceğini düşünüyorlar. Kimlik hırsızları sosyal ağlar ile ya da bilgisayarınıza erişim sağlayarak hakkınızda bilgi dosyalarına ulaşabilir, böylece kişisel bilgilerinizi çalabilirler. Kim-

44

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Malicious persons steal either directly or indirectly the credentials and data of the innocent users through malicious code and internet sites for years. Identity theft has also increased due to the fact that social networks are increasingly becoming widespread. People still believe that they help the relatives of a dictator in Nigeria, win lottery although they did not by a lottery ticket or they have a very rich relative who disappeared a long time ago and a well-intentioned lawyer will help them to reach inheritance. Identity thieves can reach your information files by means of social networks or by getting access to your computer, so they can steal your personal information. Once identity thieves have all your information, they can use your credit card information to make


lik hırsızları bir kez tüm bilgilerinize sahip olduğunda internet üzerinden alışverişlerde kredi kartı bilgilerinizi kullanabilir.

shopping over the internet. Online games are the target of identity thieves

Çevrimiçi oynanan oyunlar kimlik hırsızlarının hedefi Çevrimiçi oynanan oyunlar da artık kimlik hırsızlarının hedefleri arasında. Kötü niyetli bu kişiler çevrimiçi oynanan oyunlardaki kullanıcı isimlerini ve şifrelerini dahi çalıyor ve en favori oyunlarınızdaki kazançlarınıza ulaşabiliyor. Botnetlere dikkat 2010 yılı internet tehditlerinden bir diğeri ise bilgisayarınızın yine kötü niyetli kişiler tarafından botnetlerin bir parçası haline getirilmesi. Botnetlerin bir parçası haline gelen bilgisayarınız, kaynaklarınızı ve internet bant genişliğinizi spam göndermek, virüslü internet sayfaları, yasadışı yazılım yükleme, film, müzik, çocuk pornografisi vs. gibi tehlikeli işlemler için kullanılabilir. Geçici internet tehditleri 2010 yılında siber suçlular hızlarını geliştirmeye devam edecekler, kampanyalarını alandan alana, sunucudan sunucuya taşıyabildiklerini göreceğiz. Son zamanlarda giderek artan bir şekilde kötü niyetli kişiler tarafından günlük olarak kurulan yüz binlerce yeni internet sitesini ve sayfasını görüyoruz. Bu siteleri kötü amaçları için kullanıyorlar. Bu onlara bir haftadan fazla bir süre bazı güvenlik sağlayıcıları tarafından kullanılmaya başlanılan itibar tabanlı güvenlik ağlarında iyi bir derece elde etmelerini sağlıyor. Sonrasında kötü niyetli kişiler “masum internet sayfalarını” değiştiriyorlar ve aynı internet sayfaları üzerindeki zararlı yüklerle birlikte yaşıyorlar. 2009’un başında AVG araştırmacılarının raporladığı zehirli internet tehditlerinin % 60’ı bir günden % 75’i ise 30 günden az bir süre aktifti.

Online games is now also among the targets of identity thieves. Malicious persons steal even the user name and password of people who play online games and can reach your earnings in your favorite games. Be careful about Botnets One of the internet threats in 2010 is that malicious persons can make your computer a part of botnets. Once your computer has become a part of botnets, your resources and internet bandwidth can be used for hazardous transactions such as sending spam, infected websites, illegal software installation, film, music, child pornography, etc. Temporary internet threats In 2010, cyber-criminals will continue to increase their speed. We will see that they can move their campaigns from field to field, from server to server. Recently, we observe that each passing day the thousands of web site and web page are established by malicious persons. These sites are used for bad purposes. This allows them to obtain a good degree in reputation-based security networks that is used by some security providers in a period more than one week. After this period, these malicious persons change “innocent web pages” and the same web pages are being used with hazardous loads.

İtibar tabanlı ağlar ve kara listeler bu zehirli internet sitelerini fark ettiğinde siber suçlular internet sitelerini ve sayfalarını başka bir alan ve sunucuya taşımış oluyorlar.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

45


TD HABER Gündemdeki olayların istismarı, haberler ve dedikodular Bazı çete üyeleri yakın zamanda popüler çevrimiçi arama hizmetlerini manipüle etmek konusunda başarılı oldular. Doğal olarak bu kişiler başarılı sağladıkları alanlarda yatırım için daha fazla çaba harcıyorlar. Arama sonuçlarını hızla ilk sıralarda çıkarabiliyorlar. Bir ünlünün ölümü, seçim kavgaları ve video klipler gibi konular kötü niyetli kişiler tarafından hemen istismar ediliyor. Siber suçlular araştırma sonuçlarında tıklanan linkleri zararlı internet sayfalarına yönlendiriyorlar. 2010 yılında bu şekilde birçok özel zararlı yazılım saldırıları görmeyi bekliyoruz.

60% of the toxic internet threats reported by AVG researchers at the beginning of 2009 was active less than one day, and 75% of them was active less than 30 days. When the reputationbased networks and blacklists notice these poisonous web sites, cyber-criminals have already moved their web sites and web pages to another field and server. The abuse of the events in question, the news and the gossips

Some gang members have managed to manipulate the popular online search services recently. Naturally, Gareth Williams these people spend much AVG Technologies, Pazarlama Müdürü Marketing Manager more effort in the areas in which they are successful. Sosyal ağlar ve Web 2.0 They can raise certain search results to the first rows quickly. Kesinlikle kötü niyetli kişiler bu konuda başarısız değil- Issues such as death of a celebrity, election quarrels or video ler ve kendi İnternet 2.0 becerilerini geliştiriyorlar. Koob- clips are exploited by evil people immediately. Cyber crimiface solucanı Facebook’u hedefliyor ve bu durum kullanıcı nals direct the most popular links in the research results to sayısı düşünüldüğünde kaygı verici. Sosyal ağ sitelerinin malicious web pages. In 2010, we expect to see many private taktikleri sizinle arkadaş listenizden üzerinden bağlantı malicious software attacks in this way. kurabilirler. Muhtemelen bu tür şeyleri 2010 yılında daha Social Networking and Web 2.0 fazla göreceğiz. Gelişmekte olan ülkelerdeki tehditler artacak Gelişmekte olan ülkeler internette zayıf güvenliğe sahip. Bilgisayar sayısı ve internete bağlanan insan sayısında hala hızlı bir büyüme yaşanıyor. Çin, Hindistan, Brezilya vb. gibi ülkelerde birçok insan internette gelişmiş bağlantı hızı ile bağlanıyor. Ne yazık ki bu kişilerin birçoğu korsan yazılım kullanıyor ve bu şekilde olan programlar güvenlik yamaları ile güncellenemiyor. Bu durum kötü niyetli kişilerin bu bilgisayarları hedef seçmesini kolaylaştırıyor. Bunları kontrol altına alıp suç faaliyetlerinde bir güç kaynağı olarak kullanmaya başlıyorlar. 2010 yılında gelişmekte olan ülkelerdeki tehdit oranında büyük bir artış olmasını bekliyoruz. Küresel ekonomik krizin güvenlik üzerindeki etkileri Her ne kadar mevcut ekonomik krizin etkileri eşit olarak dağılsa da Amerika, Avrupa ve Asya’nın bazı bölümlerinde özellikle istihdam alanında ciddi sonuçlar yaşandı. Suç oranları ekonominin sıkıntılı zamanlarında yükseliyor. Birçok kişi ekonomik sıkıntılar yüzünden siber suçluların arasına katılmayı ikna edici bulacaktır.

46

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Malicious persons are certainly successful in this regard and develop their own Web 2.0 skills. Koobface worm targets Facebook and when the number of users are considered, it is worrisome. Tactics of social networking can connect you through your friend list. Probably we will see these kinds of things more often in 2010. Threats in developing countries will increase Developing countries has weak security in the internet. The number of computers and the number of people is still increasing rapidly. Many people in countries such as China, India, Brazil etc. can connect to the internet with high speed. Unfortunately, many of these people are using pirated software and these programs cannot be updated with security patches. Thus, malicious persons can attack these computers more easily. They control these computers and use them as a power source for criminal activities. In 2010, we expect a huge increase in threats in developing countries. Effects of the global economic crisis on the security


İşletmeler hala kayıtsız Eğer işletmelerin IT işletmeleri ve güvenlik yöneticileri iş istasyonları ve sunucuları düzgün güncelleme ile korurlarsa, çalışanlar nelerin olabileceğine karşı tehditleri iyi anlar ve bilirlerse daha tedbirli davranabilirler. Sadece, bu duruma karşı sürekli olarak dikkatli olmak ve ihtimal planlaması yapmak gerekir. 2009’da yaşanan üzücü olaylar gösterdi ki birçok işletme düzgün korunmuyor. IT ve güvenlik yöneticileri “tehlikeleri uzak tutmak için güvenlik duvarına ve diğer ağ güvenlik açığı tabanlı saldırıları ve porno temaları, oyunlar ve diğer zararlı sitelerini durdurmak için içerik filtresine sahibiz” diye rahat edebiliyor. Bu tutumun anlamı birçok işletmenin zayıf güncelleme politikalarına sahip olmaları. Bu zayıflıklar çoğunlukla siber suçlular tarafından kullanılıyor. Ayrıca siber suçluların yasal reklam ağları ve hatta en büyük reklam ağlarından reklam hizmetlerini satın aldıkları gerçeğini görmezlikten geliyorlar. Bu reklamlar yasal internet siteleri üzerinden harika bir şekilde çalışıyor gibi görünüyor. Kötü niyetli kişilerin bu saldırı şeklini genişletmesinden dolayı işletmelerin bu durumdan çok fazla zarar görmesini bekliyoruz. Tehditler azalmak yerine artacak Ne yazık ki güvenlik tehditleri 2010 yılında her zamankinden daha zararlı ve hedefli olacaklar ve daha sık karşımıza çıkacaklar. Zararlı yazılım ve siber suçlar organize suç tarafından bir iş modeli olarak yürütülüyor. Kaspersky Lab, 2010 yılı tehditlerini açıkladı. Siber suçların 2010 yılında nasıl seyredeceğiyle ilgili öngörülerde bulunan Kaspersky Lab uzmanları, 2009 yılında işletim sistemini ele geçirmek için geliştirilen virüs ve kötü niyetli programların öne çıktını belirtirken, 2010 yılında ise saldırıların hedef değiştireceğini öngördü. Kaspersky Lab uzmanları, geçmişte ağırlıklı olarak bireysel kullanıcılar ve web sitelerini hedef alan saldırıların, yeni yılda sosyal paylaşım ağlarına yöneleceğini belirtiyor. Uzmanlar, TDSS ile Virut gibi kötü amaçlı yazılım ve programların hızlı yayılması için kullanılan ağların, 2010 yılında saldırıların ana hedefleri olacağını söylüyor. Sahte Antivirüs Yazılımları artık karlı değil Uzmanlar, modern siber suçluların hem yasallaşmak hem de maddi çıkar sağlamak için trafiği artıracaklarına dikkat çekiyor. DoS saldırıları ve istenmeyen posta gönderimlerini yönlendiren korsan bilgisayar ağlarının önümüzdeki yıl daha gri bir çizgiye doğru yönelecekleri belirtiliyor. Özellikle oyun sitelerinde yaşanan Trojan saldırılarında görülen azalmanın 2010 yılında ise sahte antivirüs yazılımlarda aşağı yönlü bir eğilim izlenmesi bekleniyor. Uzmanlar, sahte antivirüs yazılımların artık eskisi kadar karlı olmadığını ve denetlemelerin gittikçe arttığını da kaydetti.

Although the effects of the current economic crisis are felt equally, in certain regions of America, Europe and Asia serious problems have risen particularly in the field of employment. The rates of crime are rising in times of economic crisis. Many people will find themselves among the cyber criminals due to the economic problems. Companies are still indifferent If the company’s IT and security managers protect the workstations and servers by updating, employees can understand the threats well and thus can act more cautious. It is enough to be constantly careful of this situation and make the probability planning. The sad events that occurred in 2009 showed that many companies are not protected properly. IT and security managers can feel comfortable by assuming that they have a firewall to keep the dangers away and a content filter to prevent other attacks based on network security lack and porno themes, games and other malicious sites. Thus, many companies have weak update policies. These weaknesses are often used by cyber criminals. In addition, they ignore the fact that cyber criminals receive advertising services from legal ad networks and even the greatest ad networks. These ads seem to be working wonderfully through the legal internet site. As malicious persons make these kinds of attacks increasingly, we expect that many companies will suffer too much damage. Threats will increase rather than decrease Unfortunately, security threats in 2010 will be more harmful and targeted than ever before and more often. Malicious software and cyber crimes are being implemented as a organized crime. Kaspersky Lab announced the threats of 2010. Predicting how the cyber crimes progress in 2010, Kaspersky Lab experts stated that viruses and malicious programs developed to capture the operating system came to the fore in 2009, but the target of these attacks will be changed in 2010. Kaspersky Lab experts said that attacks that were targeted to mainly individual users and web sites in the past will target the social sharing networks in 2010. According to experts, networks that are used to spread malicious software and programs such as TDSS and Virut will be the main target of the attacks in 2010. False antivirus software is no longer profitable Experts call the attention to the fact that modern cyber criminals will increase the traffic in order to become legal as well as gain financial advantage. It is stated that pirated computer networks directing the unwanted spam mails and DoS attacks will turn towards a more gray line in the following years. While a significant decline was observed in Trojan attacks occurred

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

47


TD HABER Web hizmetleri de tehlikede Kaspersky Lab Küresel Araştırma ve Analiz Takım Direktörü Alex Gostev, kötü amaçlı yazılımların 2010 yılında çok daha karmaşık bir hale bürüneceğini ve antivirüs programlarının zarar görmüş bilgisayarları onarmada ağır kalabileceğini söyledi. Gostev, güvenlik yazılım şirketlerinin ise buna karşı çok daha güçlü koruma çözümleri geliştireceğini ifade etti. Web hizmetlerinin yeni yılda da saldırılara maruz kalacağını ve en çok etkilenecek hizmetin ise Google’ın Wave hizmeti olacağını söyleyen uzmanlar, saldırıların ise şöyle gerçekleşeceğini savundu: Önce istenmeyen posta gönderimi yapılacak. Daha sonra phishing (oltalama) yöntemiyle saldırılar gerçekleşecek. Güvenlik açıklarının tespit edilmesinden sonra ise kötü amaçlı yazılım saldırıları başlayacak. 2010 yılında en çok saldırıya maruz kalması beklenen iPhone ve Android mobil telefon kullanıcılarını uyaran uzmanlar, bu telefonların özellikle siber suçluların odağında olduğu belirtildi. Salgın şeklinde yayılan kötü amaçlı yazılımların artmasındaki en büyük nedenin güvenlik zaafları olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu yazılımların piyasaya yeni sürülen işletim sistemi Windows 7 tarafından ortaya çıkarılabileceğini de sözlerine ekledi. BitDefender kitlesel saldırılara dikkat çekiyor Bitdefender’a göre 2010 yılında tehditlerin büyük kısmı sosyal ağ platformları, bulut bilgi işlemi teknolojileri gibi alanlarda yoğunlaşacak. İşletim sistemleri, mobil cihazlar ise diğer hedefler arasında. Ayrıca botnet’ ler kullanılarak yapılabilecek kitlesel saldırılara da dikkat çekiyor Bitdefender. Windows Server 2008 R2 Hyper-V ve VMWare vShphere gibi sanallaştırma teknolojilerinde de 2010 yılında saldırganların sanal makineler üzerinde kontrolü ele geçirebilecekleri yazılım açıklarını aramaları bekleniyor. Malware yazarlarının sosyal ağ sitelerindeki deneyimlerine dayanarak, yeni Google Wave anlık mesajlaşma servisini kullanarak erişim imkanlarını arttıracakları sanılmaktadır. Sosyal ağ sitelerinin hedefte kalmaya devam edeceği ve Sosyal ağ kullanıcılarını hedef alan spam ve phishing girişimlerinin de artacağı beklenmektedir. Botnetler tarafından gönderilen spam 2010 yılında kötücül yazılımların merkezi durumunda bulunacak. Web 2.0 ın popüler olması ile beraber artan phishing ve spam girişimleri, sosyal ağ kullanıcılarının (Facebook, Twitter, Linkedin gibi.) kimlik bilgilerini ele geçirmeye yöneleceği ve Google’ ın sosyal ağ işine girmesi ile bu durumun hız kazanacağı da 2010 yılı için öngörülen tahminlerin başında geliyor.

48

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

especially in game sites, a downward trend will be expected in false anti-virus software in 2010.Experts noted that false antivirus software is not profitable anymore and also the control has been increased. Web services are in danger The Director of Kaspersky Lab’s Global Research and Analysis Team Alex Gostev said that malware will become much more sophisticated in 2010 and many antivirus programs will be slow to treat infected computers. Alex Gostev said that IT security companies had to respond by developing even more complex protection tools. Experts stated that attacks on web services will intensify in 2010 and especially Google’s Wave service will suffer from these attacks would follow the usual pattern of first sending of spam, followed by phishing attacks, then exploiting vulnerabilities and spreading of malware. Experts warn the iPhone and Android mobile phone users that these internet mobile phone platforms will be suffered from the attacks at the upmost in 2010. According to experts, these mobile phones will be in the focus of cyber crimes. The main cause of epidemics is the detection of security vulnerabilities and these software may be also revealed by Windows 7, the new operating system that has just entered the market. BitDefender is indicating massive attacks According to BitDefender In 2010, threats will focus on areas such as social netwoks, cloud computing technologies. Operating systems and mobile devices are among the targets. In addition, BitDefender points out the massive attacks through botnets. During 2010, in virtualization technologies such as Windows Server 2008 R2 Hyper-V and the VMWare vSphere, remote attackers are expected to look for vulnerabilities in software that would allow them to seize control over virtual machines. Building on their experience with these social networking sites, malware authors are expected to extend their reach with the new Google Wave as the search engine’s instant messaging service gains popularity. Social networking sites will also remain targets of social networking threats. Spam and phishing attempts targeting social networking users are also expected to rise. Bootnets which sends spam will be at the centre of malware threats in 2010. The increasing phishing and spam attempts, as Web 2.0 is getting popular, will tend to get the credentials of social network users (such as Facebook, Twitter, and Linkedin) and this situation will


Zimuse’a dikkat 2009 yılında Conficker solucanının ilk üç küresel tehdit arasına girmeyi başardığını söyleyen Bitdefender antispam araştırmacısı Catalin Cosoi, Conficker solucanının tam manasıyla tehlikeli olmadığını ancak yayılma mekanizması ve bulunmaya karşı direncinin gelecekte yıkıcı malware yazılımlarının doğmasına bir temel oluşturabileceğini öngörüyordu. 27 Ocak 2010 tarihli Bitdefender’ ın yayınladığı Zimuse virüsü temizleme aracı raporundaki açıklamalarda, yeni keşfedilen Zimuse virüsünün bir solucanın yayılma mekanizmasını ve bir virüsün yıkıcı etkilerini birleştiren yeni bir e-tehdit olduğu belirtildi. Bitdefender’ a göre yasadışı para kazanma amacına yönelik olan kötücül ve özellikle casus uygulamalar ve sahte güvenlik yazılımlarında artış beklenmektedir. Rootkit tabanlı ve çok yönlü taşıyıcılarla ( e-mail, anlık mesajlaşma, p2p paylaşım protokolleri ) bulaşan solucanlar gibi daha karmaşık malware yazılımların da artacağı belirtiliyor. iPhone tehdit altında Mobil İşletim sistemlerinde ise özellikle iPhone kullanıcılarının işletim sistemlerine üçüncü parti uygulamaları yüklemek için uyguladıkları jail-breaking nedeni ile yeni e-tehditlerin görüleceği tahmin edilmektedir. Mobil platforma odaklanan yeni tehditler özellikle solucanlar ve şifre hırsızı trojanların artacağı öngörülüyor. Bitdefender ‘a göre Malware yazarları çabalarını açıkları aramak yerine sosyal mühendislik saldırılarında güçlendirecekler. Kurumsal alanda ise sanallaştırma teknolojilerinin maliyetleri önemli ölçüde azaltması işletmeler için yeni fırsatlar yarattı. 2010 yılında saldırganların sanal makineler üzerinden kontrolü ele geçirecek güvenlik açıklarını aramaları bekleniyor. Bulut bilgi işlemi (Cloud Computing ) ise saldırganların hedefinde ilk sıralarda yer alacak. Saldırganların öncelikli hedefleri bulut bilgi işlemi kaynaklarını ele geçirmek veya erişimi sınırlandırmak olacak. 2010 yılında ayrıca uluslararası güncel olayların istismarına devam edileceği tahmin edilmekte. Buna örnek olarak; popun yıldızı Michael Jackson’ un tartışmalı ölümünden ve “Domuz Gribi” olarak da bilinen H1N1 virüsünün ortaya çıkmasından sonra başlayan ve gerçekte kötücül yazılımlar ve cinsel uyarıcı reklamları taşıyan spam dalgaları gösterilebilir. İşletim sistemlerindeki güvenlik açıkları ve zero-day (sıfırıncı gün) istismarlarının yine ön plana çıkacağı bir yıl olacak 2010. Internet Explorer ve Adobe Reader daki zero-day güvenlik açıkları istismar edilerek Google ve Adobe dahil olmak üzere pek çok büyük şirkete karşı hedefli saldırılarda kullanıldı. Microsoft ve Adobe tarafından pek çok yama yayınlanmasına rağmen bu güvenlik açıkları istismar edilmeye devam edilmekte. Pdf açıklarını istismar eden tüm Trojan ailesine karşı proaktif tespit yayınlaması

gain momentum when Google enters into social networking business in 2010. Caution to Zimuse! Catalin Cosoi, BitDefender’s senior anti-spam researcher, said: “The Conficker worm took a dramatic surge and managed to stay one of the top three global threats during 2009. Although not entirely dangerous, its spreading mechanisms and its resistance to detection may be regarded as the cornerstone of the upcoming breeds of highly-destructive malware.” According to the descriptions in the Zimuse removal tool report by Bitdefender in 27 January 2010, recently detected Zimuse virus is a new e-threat combining a spreading mechanism of a worm and the destructive effects of a virus. According to Bitdefender, the majority of malicious applications are oriented towards illicit financial gain. BitDefender estimates that 2010 will bring an increased amount of malware, especially adware applications and rogue antivirus software. More complex malware, such as rootkit-based worms relying on multiple vectors of infection (e-mail, instant messaging and peer-to-peer protocols) are also expected to increase. iPhones are threatened New e-threats are expected in mobile communication systems, mainly due to the jail-breaking used by many iPhone in order to install third-party applications to the operating system. It is envisaged that new e-threats focusing on mobile platform, especially worms and password-stealing Trojans will increase. According to Bitdefender, malware authors will not focus their efforts on finding vulnerabilities, but rather strengthen their efforts on social engineering attacks. Accommodating multiple servers to a single machine with virtualization will dramatically cut down costs for the enterprises. During 2010, remote attackers are expected to look for vulnerabilities in software that would allow them to seize control. Cloud computing services are also at the height of popularity. BitDefender predicts that attackers will shift their focus in 2010 to these infrastructures to seize control over or limit access to cloud computing resources. In 2009, spammers have especially exploited international or national media events to lure their victims into opening the messages. The spam waves, launched after the controversial death of pop-star Michael Jackson and after the advent of the H1N1 Swine Flu, but actually carrying sexual enhancement drug ads and malware, can be given as an example. Vulnerabilities in operating systems and zero-day exploits will come to the fore again in 2010. The zero-day vulnerabilities in Internet Explorer and Adobe Reader are used in the attacks against many huge companies including Google and Adobe. Despite the many patches pushed by Microsoft and Adobe, these vulnerabilities are still being exploited. BitDe-

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

49


TD HABER

Ercan Bizsel Kavi International Ltd., Genel Müdür Yardımcısı Assistant General Manager

sayesinde Bitdefender kullanıcıları ilk günden itibaren korundular.

fender users have been protected since day zero, as the company issued proactive detection for the entire family of Trojans exploiting the PDF vulnerability.

Autorun en büyük bulaştırıcı Autorun is the main epidemic Ocak 2010 daki, Bitdefender tarafından açıklanan en tehlikeli ilk 10 zararlı yazılımın büyük kısmı Autorun ve javascript kullanılarak ve paylaşım siteleri üzerinden yayılmıştır. Autorun tabanlı kötücül yazılımların etkilerini göz önüne alan Microsoft, Windows Vista SP2 ve Windows 7 işletim sistemlerinde bu özelliği devre dışı bırakmaya karar verdi. Apple’ın intel donanım platformuna geçişi, Windows için kötücül yazılım yazan saldırganlara yeni fırsatlar yaratacaktır. Bu neden Apple Mac OS X kullanıcılarına da sistemlerini korumaları için bir güvenlik yazılımı edinmeleri tavsiye edilmektedir. Siber suçluların, e-tehditlerini yakalanmamak ve daha zarar verici hale getirmek için çaba sarfettiklerini söyleyen Bitdefender kıdemli Antispam araştırmacısı Catalin Cosoi, 2010 yılında, kurumsal veya bireysel tüm kullanıcıların ekstra dikkat göstermeleri ve güvenli web sörfü için antispam, antiphishing, antimalware modülleri olan bir güvenlik çözümüne sahip olmaları gerektiğini belirtti. Bitdefender ayrıca kullanıcıların bilmedikleri yerlerden veya korsan paylaşım, warez gibi sitelerden dosya indirmekten kaçınmalarını, işletim sistemlerini, güvenlik yazılımlarını ve kullanmakta oldukları diğer uygulamaları güncel tutmalarını tavsiye etmektedir.

50

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Most of the malware in Top 10 Malware List announced by Bitdefender in January 2010, spread by using Autorun and javascript, and through the sharing sites. Considering the effects of Autorun-based malware, Microsoft decided to discard this feature in Windows Vista SP2 and Windows 7 operating systems. Apple’s transition to Intel hardware platform will create new opportunities for the attackers who write malware targeted to Windows. That’s why it is suggested that Apple Mac OS X users have also to obtain security software to protect their systems. Noting that cyber criminals are constantly adapting their e-threats so they don’t get caught, making them more damaging, Catalin Cosoi, BitDefender’s senior anti-spam researcher said it is essential for enterprise or individual user to be careful in this respect and to have a reliable security solution having antispam, antiphishing and antimalware modules to secure web surf. Bitdefender also recommends that users never download files from unknown sites, pirated sharing sites or warez websites, and at the same time keep the operating systems, security software and other applications updated.



E-MAK@LE

“TAŞINMAK ARTIK DAHA KOLAY” “MOVING IS EASIER NOW”

Muzaffer Yıldırım Merhaba Sevgili Dostlar,

muzaffer.yildirim@ega.com.tr

Bu hafta size elektronik ve mobil imzayla ilgili birçok güzel haberim var. Artık her geçen gün hayatımıza uzaktan yapabileceğimiz bir hizmet ekleniyor ve hayatımızı kolaylaştırıyor. Biliyorsunuz ev taşımak hepimiz için bir kâbus. Çoğumuz sadece prosedürler yüzünden taşınmayı geciktirip sıkıntı çektiğimiz evlere katlanıyoruz. Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü en azından bir prosedürü kolaylaştırarak ev taşıma işimizi kolaylaştırdı. İnşallah kısa zaman içinde tek bir bildirimle ev taşırken, su, elektrik, doğalgaz, telefon, internet ve benzeri aboneliklerimizi de otomatik taşıyabiliriz. Mobil İmza kullanıcıları artık ikametgâh adresleri değiştiğinde, ilçe nüfus müdürlüklerine gitmek yerine Nüfus Vatandaşlık İşleri’nin web sayfası üzerinden mobil imza

Hello Dearest Friends, This month, I have much good news about electronic and mobile signature. A new service that we may use remotely is provided to make our lives easier each passing day. You know that moving is a nightmare for all of us. Most of us delay the moving and have to stay our houses where we experience difficulties just because of the procedures. Moving our houses is now easier since at least one of these procedures is facilitated by General Directorate of Population and Citizenship Affairs. I hope that soon we can move our water, electricity, gas, telephone, internet and all our subscriptions with a single notification automatically. Mobile Signature users can make the necessary notifications when their residence address is changed via web page of General Directorate of Population and Citizenship Affairs by using mobile signature instead of going to local registration offices. In accordance with Address Registration System generated on the basis of

52

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


kullanarak bildirimlerini gerçekleştirebiliyor. Nüfus Hizmetleri Kanunu’na dayanılarak oluşturulan Adres Kayıt Sistemi ile Türk vatandaşları ve Türkiye’de yaşayan yerleşik yabancıların adres bilgilerinin elektronik ortamda, merkezi bir yapı içerisinde güncel olarak tutulması ve adres konusundaki dağınıklığa son verilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda kişilerin yerleşim yeri (ikamet) ve diğer adreslerini yazılı olarak bildirmeleri gerekiyor ve bu bildirimler ancak ilçe nüfus müdürlüklerine, dış temsilciliklere ya da adrese dayalı hizmet alınacak kuruma şahsen yapılabiliyordu, artık mobil imza sahibi herkes adres değişikliğini 7x24, zaman, mekân bağımsız olarak yapabilecek. Kullanıcılar NVİ’nin İnternet sitesi olan http://www.nvi.gov.tr adresine girdikten sonra, ana sayfada yer alan ‘Adres Kayıt Sistemi’ (AKS) başlığı altındaki ‘Elektronik İmza ile Adres Beyanı Verme’ seçeneğine giderek işlemlerini kolayca gerçekleştirebiliyorlar. Adres bildirimini 20 iş günü içinde yapmayanlara 329 TL ceza olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Askerlikle ilgili işlemler de elektronik ortamdan izlenebilir hale geliyor. Asker adayları artık Mayıs 2010 celbinden itibaren E-Devlet Kapısını kullanarak nereye sevk edildiklerini kolayca öğrenebilecekler. Bunun için E-Devlet Kapısına girmek gerekiyor. Bilindiği gibi E-Devlet Kapısı girişi için PTT’den şifre almak ya da elektronik/mobil imza sahibi olmak gerekiyor. E-devlet kapısı üzerinden “asker alma işlemleri” menüsünden erbaşlar da sevk işlemlerini takip edebilecekler. Ancak

Population Services Act, it is aimed to keep up-to-date the residence address information of Turkish citizens and foreign people living in Türkiye in an electronic medium within a central structure and to end the mess about the residence addresses. In this context, it was required to notify the location (residence) and other addresses in written and these notifications could only be made to the local registration offices, foreign representative offices and the offices providing address-based services in person, but now everyone who has a mobile signature can make the necessary notification 7x24 independently from time and place. Users can perform the transactions online by visiting the internet site of GDPCA at http://www.nvi.gov.tr and choosing “Address Declaration with Electronic Signature” option under the heading of “‘Address Registration System (ARS)” on the main page. Remember that person who does not make this notification within 20 working days will pay a penalty of 329 TL In the near future, recruitment transactions can also be monitored on the electronic media. Candidates will be able to learn easily where they will be sent as of the induction in May 2010 using the e-Government Portal. It is necessary to enter the e-Government Portal. As it is known, you have to receive a password from PTT or have an electronic/mobile signature to enter e-Government Portal. Inductees can follow the induction transaction by looking at “recruitment transactions” menu at e-Government. However, this system is only for information, it is required to go the recruiting and induction offices for induction transactions.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

53


E-MAK@LE

bu sistem sadece bilgi amaçlı, sevk işlemleri için yine askerlik şubelerine gitmek gerekiyor. Sevgili dostlar daha önce size öncelikli 11 temel devlet hizmeti projelerinden söz ederken “Çevre İzinleri” projesinden de söz etmiştim. Bu proje aynı zamanda Bilgi Toplumu Stratejisi (2006-2010) Eylem Planında 15. Eylem olarak yer alıyordu ve artık hayata geçiyor. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, çevreyi etkileyen alanlarda faaliyet gösteren tesislerin alması gereken izin ve lisansları 1 Nisan’dan itibaren tek kalemde ve elektronik ortamda verecek. Buna göre; Genel Müdürlüğe bağlı Daire Başkanlıkları ve İl Müdürlükleri tarafından ayrı ayrı verilen deşarj izni, emisyon izni, gürültü izni, derin deniz deşarjı izni ve atık lisansları başta olmak üzere tüm çevre izin ve lisansları tek bir çevre izni olarak alınacak. Yeni sistemde işletmelerin kuruluş aşamasından itibaren almak zorunda oldukları çeşitli izin ve lisansların başvuruları tek bir noktadan yapılacak, bu başvurular yetkili otorite tarafından incelenerek uygun bulunması durumunda yine tek bir noktadan onaylanacak. İşlemler 1 Nisan’dan itibaren; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Sakarya ve Samsun illerinde elektronik ortamda, elektronik ve mobil imzalı olarak, diğer illerde ise 1 Temmuz 2010 tarihine kadar evrak üzerinden tek Çevre İzin/Çevre İzin ve Lisansı Belgesi düzenlenmesi suretiyle yapılacak. 1 Temmuz 2010 tarihinden itibaren bütün illerde elektronik uygulamaya geçilecek. Çevre izinleri ve lisansları için başvurular çevre yönetim birimi veya çevre görevlisi bulunan işletmeler ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmaları tarafından yapılabilecek. Aynı belgelerin tekrar istenmesi, benzer başvurular için ayrı belgeler alınması, farklı izin süreçlerinin yaşanması sorunlarını bitirecek olan yeni sistem, bürokrasiyi ve kırtasiyeciliği ortadan kaldıracağı gibi, işletmelerin faaliyete geçme süresini kısaltacak ve yatırım ortamının iyileşmesine katkıda bulunacak. Sistem için oluşturulan yazılım programına Çevre ve Orman Bakanlığı internet sayfasının “Online İşlemler” menüsündeki “e-Çevre İzinleri” linkinden veya “izinlisans.cevreorman.gov.tr” ve “eizin.cevreorman. gov.tr” internet adreslerinden elektronik ve mobil imza kullanılarak ulaşılabilecek. Sevgili Dostlar, biliyorsunuz birçok ilde özellikle il özel idareleri tarafından e-devlet konusunda seminerler düzenleniyor ve ilgi oldukça büyük. Geçen ay Batman ve Trabzon’da benzer seminerler yapıldı ve İl Özel İdarelerinde yapılan tüm işlemlerin elektronik ortama aktarıldığı haberleri duyuruldu. Son dönemde özellikle bankalar da e-devlet çalışmalarına büyük destek veriyor. Biliyorsunuz uzun zamandır T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sahipliğinde başlatılan ve T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİ) sponsorluğunda TÜBİTAK tarafından yürütülen e-Kimlik projesi pilot çalışmaları Bolu’da devam edi-

54

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Dear friends, I had mentioned about “Environment Permits” while talking about projects related to 11 basic government services projects. This project is also the 15th Action in Information Society Strategy (2006-2010) Action Plan and is coming to life now. The Ministry of Environment and Forestry, General Directorate of Environmental Management will provide the necessary permissions and licenses once and for all electronically, which the facilities operating in the areas affecting environment, should receive, as of 1 April. Accordingly, all environmental permissions and licenses, such as discharge permit, emission permit, noise permit, deep sea discharge permit and waste license, which were given separately by Head of Department and Provincial Directorates adherence to the General Directorate, will be received as a single permission. In the new system, companies can apply from a single point for various permissions and licenses which have to be received by companies as of the date of foundation, and these applications will be confirmed from a single point in case they are considered appropriate by the competent authority. Transactions will be carried out in electronic medium by using electronic and mobile signature in Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Canakkale, Eskisehir, Izmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Sakarya and Samsun as of 1 April. In other provinces, transactions will be carried out by preparing a single Environmental Permission/ Environmental Permission and License Document based on the relevant documents until 1 July 2010. It will be applied in all provinces electronically as of 1 July 2010. Applications for environmental permits and licenses could be made by enterprises where there is an environmental management unit or a environment officer or at environmental consulting firm authorized by the Ministry. Since the same documents will not be asked again, no separate documents will be required for similar applications, and there will be no different permission processes, the new system will remove the bureaucracy and red tape as well as will shorten the startingup period and improve the investment environment. Users will be able to reach the software program created for the system by using electronic and mobile signature, through “e-Environmental Permissions” link under the “Online Services” menu at the website of the Ministry of Environment and Forestry or the addresses of “izinlisans.cevreorman.gov. tr” and “eizin.cevreorman.gov.tr”. Dear friends, as you know, seminars on e-Government are organized in many cities, especially by special provincial administrations and there is a considerable interest. Last month, similar seminars were held in Batman and Trabzon and it was announced that all transactions carried out at Special Provincial Administrations will be transferred to electronic media. In recent period, especially banks are giving a great support to e-Government efforts. As you know, the pilot study of e-ID project continues in Bolu, the project which was initiated by the Ministry of Labour and Social Security, Social Security Institution (SGK) and is implemented by TUBITAK under the sponsorship of the Ministry of Labour and Social Security, General Directorate of Population and


yor. Bolu’da yürütülen bu çalışmalarda pilot amaçlı üretilen elektronik (çipli) kimlik kartları; SGK tarafından pilot amaçlı olarak Bolu’daki tüm vatandaşlara dağıtıldı. Bu kartlar artık bankacılık işlemlerinde de kullanılabilecek. Akbank, TÜBİTAK – UEKAE’nin (Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü) geliştirmiş olduğu e-devlet/e-kimlik dönüşüm projesi içerisinde yer alan ilk banka oldu. Bu sayede E-kimlik uygulaması bankacılıkta kullanılmaya başlayacak. E-kimlik uygulaması, pilot çalışma ili olarak belirlenen Bolu merkez ilçedeki Akbank şubelerinde “e-Kimlik & Şube Sistemleri Entegrasyonu” çalışmaları tamamlanarak, kullanıma açıldı. Proje kapsamında, mevcutta kullanılan nüfus cüzdanlarının yerine, gelecekte kullanılması planlanan elektronik kimliklerde bulunan chip ile bu e-kimliklere sahip Akbank müşterileri başka herhangi bir kimlik ibraz etmeden şube işlemlerini yapabilecekler. Planlanan çalışmalar arasında banka kartına gerek kalmadan e-Kimlik kartları ile ATM’lerden para çekilip yatırılması da yer alıyor. Akbank yetkililerinden alınan bilgiye göre, TÜBİTAK UEKAE ile gerçekleştirilen ortak çalışmalar Akbank bankacılık uygulamalarında müşterilere kolaylık sağladığı kadar e-Devlet dönüşümüne de destek verecek.

Citizenship Affairs for a long time. In this pilot study, electronic (chip) identity cards were distributed to all citizens in Bolu by Social Security Institution. These cards could also be used in banking transactions. Akbank is the first bank that contributes the e-Government/eID transformation project, developed by TUBITAK - UEKAE (National Electronic and Cryptology Research Institute). In this way, e-ID application will also be used in banking.

Bu ayın diğer güzel haberi de Avea ve Garanti Bankası’ndan geldi. Cep telefonu aboneleri artık Garanti Bankası İnternet sayfasını kullanarak numaralarını zahmetsizce Avea’ya taşıyabilecekler. Türkiye’de bir ilk olan bu işbirliği ile Garanti Bankası müşterileri, Avea İletişim Merkezleri’ne gitmeden, internet erişimi olan her yerden Garanti Bankası İnternet Şubesi kanalıyla Avealı olabiliyor. Numarasını taşımak isteyen bireysel veya kurumsal Garanti Bankası müşterileri, Garanti İnternet Şubesine giriyor ve Başvurular Menüsü’nden “GSM Numara Taşıma” seçeneğini tıklıyor. Gerekli bilgilerin doldurulmasının ardından, başvuru Avea’ya iletiliyor. Abone, bildirmiş olduğu adreste Avea’nın uzman müşteri temsilcileri tarafından ziyaret ediliyor ve numara taşıma işlemi başvurusu tamamlanıyor.

Other good news of this month came from Avea and Garanti Bank. Mobile phone subscribers will be able to move their phone number to Avea effortlessly by using the website of Garanti Bank. By means of this collaboration, which is a first in Türkiye, Garanti Bank customers will be able to become Avea subscriber through Garanti Bank’s Internet Branch, from anywhere internet access is available, without having to go to Avea Communication Centers. To join Avea, individual or corporate Garanti Bank customers can do so by entering Garanti’s internet banking channel and accessing the “GSM number portability” option from the Applications Menu. After the required form is filled, Avea customer representatives visit the subscribers at the addresses they previously specified and inform them about Avea campaigns.

Sevgili Dostlar, bu aylık bu kadar. Gelecek aylarda e-devlet çalışmalarının yetki ve sorumluluğunun Ulaştırma Bakanlığı’na aktarılması ve kanun değişiklikleri konusu gündemde geniş yer tutacak. Gelecek ay görüşmek üzere, sağlıcakla kalın…

Dear friends, that’s all about it for months. Transferring the powers and responsibilities of e-Government to the Ministry of Transportation and the relevant law amendments will be on our agenda in the coming months. See you next month, take care of yourself...

e-ID application was opened for use in Akbank branches located in the central district of Bolu, determined as a pilot study province, after “e-ID & Branch Systems Integration” has been completed. Within the scope of this project, Akbank customers who have this e-ID can carry out the banking transactions without presenting any other ID, by means of the chip on electronic identification cards, which will be used instead of the current identification cards in the future. Customers will also be able to deposit and withdraw cash from ATMs without using a bank card. According to information received from Akbank authorities, joint studies conducted in cooperation with TUBITAK-UEKAE will provide a convenience to customers in banking applications as well as will contribute to e-Government transformation

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

55


RÖPORTAJ

Ali Kançal “400 kişilik mühendis ekibini yaklaşık 8 senelik bir süreç içerisinde bu seviyeye ulaştırdık ve herhangi bir regülasyon zorunluluğu hissederek bunu yapmadık. Biz Türk mühendislerimize çok daha öncesinde güvendik.

“We got 400 engineers team up to this level only in 8 years and we didn’t do this due to a feeling of obligation for a regulation. We began trusting our Turkish engineers a long time ago.”

56

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

TELEKOM DÜNYASI: Alcatel-Lucent’ın Türkiye’ye izdüşümü nedir? Başka bir deyişle Alcatel’in Türkiye’de yarattığı istihdam, ülkeye yaptığı yatırımlar... Yani Alcatel –Lucent ve Türkiye diyecek olursak… ALİ KANÇAL: Alcatel-Lucent olarak Türkiye-Azerbaycan bölgesi, Orta ve Doğu Avrupa bölgesine bağlıyız. Bu bölge yaklaşık 1,1-1,2 milyar Euro’luk geliri ifade ediyor. Biz de bunun içerisinde yaklaşık olarak 150-155 milyon Euro’luk bir geliri temsil ediyoruz. İstihdam olarak baktığımızda bu grupta yaklaşık 2000 kişilik bir ekip varken en kalabalık ekip Türkiye’de. Özellikle 400 kişilik Türk mühendislerin uluslararası operasyonlara verdiği destek söz konusu. Avrupa’nın en büyük teknik destek merkezi İstanbul… Ar-Ge’de özellikle yeni teknolojilerde destek veren 60 kişilik bir ekibimiz mev-

TELEKOM DÜNYASI: What is the projection of Alcatel-Lucent on Turkey? In other words, what are the employments provided by Alcatel and investments of it in Turkey? If we say Alcatel-Lucent and Turkey… ALİ KANÇAL: We as Alcatel- Lucent are connected to Turkey-Azerbaijan region, Central and Eastern European region. This region means an income of 1,1 – 1,2 billion Euros; and we represent an income of approximately 150-155 billion Euros. In terms of employment we can see that, while there is a team of 2000 people in this group, the most crowded team is in Turkey. A team of 400 Turkish engineers give support to the international operations. The biggest technical support center of Europe is Istanbul. In R&D we have a team of 60 members that gives support especially to new


Ali KANÇAL Alcatel-Lucent Türkiye ve Azerbaycan Ülke Direktörü Alcatel-Lucent Director in Turkey and Azerbaijan cut. 100’ü üzerinde arkadaşımız 50’den fazla projeye destek veriyor ki bu projeler deployment projeleri, entegrasyon projeleri, IP dönüşüm projeleri olabiliyor. Örneğin Belçika’daki IP dönüşüm merkezinde çalışanların birçoğu Türk mühendislerden oluşuyor. Bu bizim için çok önemli bir konu. Geçen seneki 353 milyon TL’lik gelirlerimizi içerisinde hizmet ihracatımız 51 milyon TL seviyesinde. Bir önceki seneye göre Euro bazında %10’luk bir büyüme görülüyor. Bu büyümeye de devam etmek istiyoruz. Bir takım girişimlerimiz mevcut. Geçen yıl yeni binamıza taşındığımızda altyapımıza 2 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yaptık. Hem araştırma laboratuarımızı hem test merkezimizi hem de ISIT altyapımızı kurduk. Dünya üzerideki 20. Alcaltel-Lucent Üniversitesi’ni tescil ettirdik. Ar-Ge merkezi olarak Sanayi Bakanlığı’ndan onayımızı aldık. Asıl önemli olansa bu tip uluslar arası operasyonları destekleyecek altyapıya kavuştuk. Bunun neticesinde de Aralık sonu itibariyle kararı alındı ve Mart sonu itibariyle hayata geçirdiğimiz bugün için yaklaşık 30-35 kişilik Şebeke Taşıma Operasyon Merkezi’ni (MOC – Migration Operation Center) kurduk. Bu da dünya üzerinde Polonya’dan sonra ikinci merkez… Bu merkezimiz başlangıçta ağırlıklı olarak British Telecom ile çalışıyor olacak. British Telecom’un dünya üzerindeki tüm veri ve ses trafiğinin IP teknolojilerine dö-

technologies. More than a hundred colleagues of us give support to more than 50 projects. These projects may be deployment projects, integration projects or IP transformation projects. For example, most of the employees of IP transformation center in Belgium are Turkish engineers. This is a very important issue for us. 51 million TL of the benefits of last year, which was 353 TL, are earned from the export of services. When it is compared to the previous year, there’s an increase of 10%. We want to continue this growth. We have got several attempts. When we moved into our new building, we made an investment of more than 2 million Euros to our infrastructure. We established our laboratory, test center and ISIT infrastructure. We registered 20th Alcaltel-Lucent University in the world. As an R&D center we gained acceptance from The Ministry of Health. The most important of all is that we reached the infrastructure to support this kind of international operations. As a result of this, as from March, we established the Migration Operation Center (MOC) including 30-35 members, decided by December. This is the 2nd center in the world after the one in Poland. At the beginning, this center will be working in cooperation mainly with British Telecom. It will be at an im-

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

57


RÖPORTAJ

nüştürülmesinde büyük rol oynayacak. Yalnızca Alcatel-Lucent teknolojileri ile de değil aklınıza gelebilecek tüm network teknolojilerini destekleyen bir ekip çalışacak. Bu tip çalışmaları genişletmek ve büyütmek istiyoruz. Ama bunu yaparken de bir yandan da bu kaynaklarımızın deneyiminden Türkiye ve Azerbaycan’daki müşterilerimizin de faydalanmasını sağlamak istiyoruz. Özellikle operasyonel maliyetlerin orta ve uzun vadede aşağıya çekilmesi için bütün operatörlerin IP dönüşümünü yapmaları şart gözüküyor. Bunun için de bugünden Alcatel-Lucent’ın vizyonu doğrultusunda özellikle transmisyon tarafında hem optik teknolojileri hem de IP teknolojileri ile bu dönüşümü en rahat ve risksiz bir şekilde nasıl hayata geçireceğimize dair müşterilerimizle değerlendirmeler yapıyoruz. Tabi 3G henüz çok yeni ve bu konudaki yatırımlar daha geçen yıl başladı. Bunların yaygınlaşmasıyla ilgili müşterilerimizde de oldukça yaygın bir iş yükü var. Onu gündemlerine almamız gerekiyor. Türkiye’de Alcatel-Lucent çok uzun süre Türk Telekom ile beraber anıldı. Ama son 2-3 yılda hem Türk Telekom grubunda oldukça önemli projelerde yer aldık hem de mobil operatörlerde çeşitli projelerde bulunduk. Özellikle geçen yıl Avea’da hem optik teknolojilerimiz hem IP teknolojilerimiz hem de hizmetler tarafında büyüdük. Numara taşınabilirliği projesini biz hayata geçirdik. Türk Telekom’da sabit numara taşınabilirliğinin altyapısını biz sağladık. Turkcell’in tüm 3. Nesil veri trafiği IP/MPLS teknolojilerimiz üzerinden sağlanıyor ki altı ay gibi çok kısa bir sürede Temmuz sonundaki hedef tarihe kadar çok hızlı bir şekilde hayata geçirdik. Turkcell’de optik teknolojileri ile birlikte yaklaşık 15 milyon Euro’luk bir yatırım yapıldı. Azerbaycan tarafında iki tane önemli müşterimiz var. Biri Delta Telecom, biri Bakcell. Her ikisinde de optik, Delta Telekom’da IP/MLS ağırlıklı, Bakcell’in belirli bir coğrafyada 2G yatırımlarını devam ettirdik. Geçen yıl 500 bin Euro civarında Blackberry sağladık. Yani aslında çok çeşitli alanlarda faaliyetlerimiz var. Hem hizmetler anlamında hem de bu tip tamamlayıcı projeler anlamında. Özellikle hizmetler anlamında bu uluslar arası deneyimlerimizi tüm müşterilerimize daha fazla aktarmak istiyoruz.

58

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

portant position in the transformation of British Telecom’s all data and sound traffic over the world into IP technologies. Our team’s work will support not only Alcatel-Lucent technologies but also many network technologies you can think about. We want to develop and increase this kind of efforts. While doing this we also want our customers in Turkey and Azerbaijan to benefit from the experiences of our resources. Especially for the reduction of the operational costs in the middle and long terms, it seems necessary for all operators to realize the IP transformations. For this reason, we have already begun our evaluations with our customers about how to actualize both optical technologies and IP technologies in the most convenient and risk-free way in accordance with the vision of Alcatel-Lucent, particularly for the transmission. Of course, 3G is still very new and investments about this subject began only last year. Our customers have a huge importance in terms of the expansion of these. We should put this on the agenda. Alcatel-Lucent has been mentioned together with Türk Telekom in Turkey for a very long time. But in recent 2-3 years, we have been involved in both very important projects with Türk Telekom and various projects with mobile operators. Especially last year, we improved in Avea in terms of optical technologies, IP technologies and services. We put the number portability project into practice. We provided the infrastructure of number portability in Türk Telekom. All 3G data traffic of Turkcell is provided through our IP/MPLS technologies; that is something accomplished very fast in only 6 months until July, the target date. In Turkcell, together with optical technologies an investment of almost 15 million Euros has been done. We have got two important customers in Azerbaijan; Delta Telecom and Bakcell. We continued optical investments in both, mainly IP/ MPLS investments in Delta Telecom and 2G investments of Bakcell in a defined area. We supplied Blackberries at the expense of approximately 500,000 (five hundred thousand) Euros last year. In short, we have activities in various fields, in terms of both services and this kind of complementary projects. Particularly in terms of services, we want to convey


TELEKOM DÜNYASI: Son dönemlerde BTK’nın da aldığı kararla birlikte Ar-Ge merkezleri çok fazla gündeme geldi. Ve sizinle aynı kulvarda, rakibiniz diyebileceğimiz çok sayıda firma Ar-Ge merkezleri kuruyorlar. Bu konuda sizin farklı bir söyleminiz var. Eskiden beri Ar-Ge merkezlerinizin olduğunu, hatta bir okul gibi piyasaya adam yetiştirdiğinizi söylüyorsunuz… ALİ KANÇAL: Bizde özellikle BTK’nın 3.nesil ihaleleri ile ilgili ortaya koymuş olduğu bir zorunluluk söz konusu değil. Çünkü biz 3.nesilin erişim tarafındaki ihalelerinde yer almadık. Bizim sağladığımız teknolojiler daha çok transmisyon tarafında ve altyapıya yönelik. Ama biz 400 kişilik mühendis ekibini yaklaşık 8 senelik bir süreç içerisinde bu seviyeye ulaştırdık ve herhangi bir regülasyon zorunluluğu hissederek bunu yapmadık. Biz Türk mühendislerimize çok daha öncesinde güvendik. DSL yatırımları ile başladı, bunu IP/MPLS teknolojileri takip etti, optik teknolojileri çok fazla gelişti. Tüm bunların desteğini sadece Türkiye’ye değil tüm Avrupa’ya buradaki lokal ekiplerimizle veriyoruz. Aslına bakarsanız bu teknik destek merkezleri Ar-Ge’yi besleyen ekiplerdir. Sahada ortaya çıkan sorunlar, müşteri gereksinimleri gibi tüm içerikleri hep teknik merkezlerden Ar-Ge merkezlerine iletiliyor. Bizde bundan sonra yavaş yavaş bu iki ekibi hem bildiğimiz ekipman teknolojilerinde hem uygulama tarafında hem de farklı teknolojilerde daha yakın çalışır hale getirmeye çalışıyoruz. TELEKOM DÜNYASI: Şebeke Taşıma Operasyon Merkezi’nin Polonya’dan sonra Türkiye’de açıldığını, dünyada ikinci olduğunu söylediniz. Sanırım çok önemli bir gelişme bu. Bunu biraz açabilir miyiz? Örneğin neden British Telekom’un işleri Türkiye’de yapılıyor?

our international experiences to all our customers more. TELEKOM DÜNYASI: Together with the decision of BTK, R&D centers have become a current issue recently; and many firms that are in the same lane with you, even that may be seen as your rivals, are establishing R&D centers. You have a different discourse about this subject. You say that you have had R&D centers for a long time and even that you train personnel to the market like a school… ALİ KANÇAL: There isn’t any necessity put on us by BTK about 3G. Because we didn’t take part in the biddings on the side of access. Technologies we supply are more about the transmission and infrastructure. But we got a team of engineers up to this level only in 8 years and we didn’t do this due to a feeling of obligation for a regulation. We began trusting our Turkish engineers a long time ago. It began with DSL investments; IP/MPLS Technologies followed this and optical technologies improved a lot. We give all this support not only to Turkey but also to all our local teams in all Europe. Indeed these technical support centers support R&D. All contents like problems in the fields and customer needs are conveyed from technical centers to R&D centers. We try to make these two teams work closer in terms of equipment technologies we know, applications and different technologies. TELEKOM DÜNYASI: You said that a Network Migration Operation Center has been established in Turkey, as a second center in the world. I think it is a very important development. Could you explain it more? For example why are the operations for British Telecom performed in Turkey?

ALİ KANÇAL: Bugünkü strateji bu tip merkezleri çoğaltmak yönünde değil. Mümkün mertebe ekspertiz yaratmak. Fakat bu gibi merkezler dünya çapında çokça mevcut zaten. Örneğin IP transformasyon merkezlerinden 7-8 tane var. Bunların en önemlisi Belçika’da… Daha önce bahsettiğim Türk mühendisler de orada aktif şekilde görev alıyorlar. IP transformasyonu operatörler için mevcut yapılarını daha basit ve daha düşük maliyetlerle yönetilebilir hale getirilmesi açısından çok önemli bir gelişim alanı. Dolayısıyla bunu görerek özellikle servis tarafında bu tip merkezlere Alcatel-Lucent olarak yatırım yapmaya çalışıyoruz. Biz bu şebeke taşıma operasyon merkezleri özellikle de uzaktan erişim ile IP dönüşümlerinin testlerini, tasarımını, eski teknolojilerden yeni teknolojilere geçişini müşterilere hissettirmeden risksiz bir şekilde yapabilmek için bu ekibi burada kuruyoruz.

ALİ KANÇAL: The strategy today is not on the increase of this kind of centers but on expertise as far as possible. There is already a quite number of this kind of centers in the world. For example, there are 7 or 8 IP transformation centers. The most important one of these centers is in Belgium. Turkish engineers I mentioned before, work there actively too. IP transformation is a very important field of improvement for the operators in order to manage their current business in a simpler and cheaper way. Taking this into consideration, as Alcatel-Lucent we are trying to make investments for the service of this kind of centers. We establish these network migration operation centers with this team here, in order to fulfill this IP transformation tests and designs particularly through remote access in a riskfree way, trying to prevent the customers from being affected from this transition from the old technologies to new technologies.

TELEKOM DÜNYASI: Türkiye’deki operatörlerin de artık %100 IP tabanlı bir sisteme geçmeleri gerekiyor anladığım kadarıyla. Şu an bu oran nedir peki?

TELEKOM DÜNYASI: As I see, the operators in Turkey must switch to a 100% IP based system. What is the ratio for this now?

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

59


RÖPORTAJ

ALİ KANÇAL: Şuan çok kısıtlı bir oran mevcut. Türk Telekom’un ise farklı bir durumu söz konusu… Türk Telekom’un ALcatel-Lucent’in IP/MPLS teknolojilerine çok büyük bir yatırımı var. Kurulu baz istasyonlarının yaklaşık olarak %95’i bizim teknolojilerimizle kuruldu. Bugüne kadar da sorunsuz bir şekilde bu yaygınlaşmayı destekledik. TTnet’in bugün 6 milyon ADSL abonesini son yıllarda hızlı bir şekilde geçmesinin sebebi oradaki alt yapının bu kadar güvenilir ve sorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesidir. Ama bütün ses trafiğinin dört operatörde de tüm şebekede IP temelli olması epey bir zaman alacaktır. Yakın zaman da kontörden TL uygulamasına geçilmesiyle artık bu tür değişikliklerdeki maliyetler çok daha net bir şekilde ifade edilebilecek, aboneler farklı taleplerle gelecekler. Özellikle multimedya içerikli trafik çok fazla artacak ki bunu 3G’ye geçişle de gördük. Veri trafiği önceki seneye göre 5,5 kat arttı. Bunun karşısında gelirler bu oranda arttı mı? Diye soracak olursanız bunu bu kadar net göremiyoruz. Bu kadar büyük bir trafiği kaldırabilmek için alt yapı tarafında ciddi yatırımlar gerekiyor. Bu durum hem Türkiye’deki hem de yurtdışındaki operatörler için büyük bir problem. Kısa sürede alt yapıya yapılan maliyeti kazanç olarak geri alması gerekiyor. Biz de operatörlerin yapmış oldukları şebeke yatırımlarını biraz daha fazla geriye çevirmelerine ve yatırım dönüşümlerini hızlandırmalarına yönelik projeler üretmeye çalışıyoruz. TELEKOM DÜNYASI: Bu yıl IPTV’ye geçileceğini söylendi. Alcatel-Lucent olarak IPTV ile ilgili ne gibi çalışmalarınız var? Türk Telekom’la bir çözüm ortaklığınız söz konusu mu? ALİ KANÇAL: IPTV konusunda Türk Telekom ile birlikte çalışmıyoruz. Fakat tabi ki IP/MPLS teknolojilerimiz üzerine kurulacak bu sistem. O teknoloji üzerinde Türk Telekom grubunun farklı bir kararı oldu. O proje ile ilgili herhangi bir şey söylemem doğru olmaz. Ama biz müşterilerimize özellikle IPTV, WEBTV ve Mobile TV’yi içeren bir multimedya platformu sunuyoruz. Buda televizyon, bilgisayar,cep telefonu, smartphone, internet ve genişbant gibi her platform üzerinden multimedya hizmetlerini sunma anlamında çalışmalarımız var. Yani aslında IPTV tarafında değil de daha çok mobile TV tarafında projelerimiz bulunuyor.

60

ALİ KANÇAL: There is a very limited ratio now. On the other hand the situation is different in Türk Telekom. Türk Telekom has a sizable investment on Alcatel-Lucent’s IP/MPLS technologies. Approximately 95% of the installed base stations have been installed through our technologies. We supported this expansion without any problem until today. The reason why TTnet passed 6 millions of ADSL subscribers in recent years is that the infrastructure of it has been activated in such a reliable and unproblematic way. But it will take time for all audio traffic become IP-based in all four operators. In a short time, with the transition from credit application to TL application, costs of this kind of changes will be expressed more clearly; and the subscribers will have different demands. Especially multimedia content traffic will increase a lot; that’s something happened during the transition to 3G. Data traffic has increased 5,5 times when it is compared to last year. Did the incomes increase in return for this? We can’t see the answer of this clearly. In order to overcome such a big traffic, serious investments are needed. This is a problematic situation for the operators both inside and outside Turkey. They have to earn the costs of infrastructure back in a short time. We are trying to help the network operators to earn these costs back as profits; and to produce projects to accelerate their investment transformations. TELEKOM DÜNYASI: It was told that IPTV would be in use this year. As Alcatel-Lucent what kind of activities have you got about IPTV? Is there a partnership between you and Türk Telekom? ALİ KANÇAL: We aren’t working in cooperation with Türk Telekom about IPTV. But of course this system will be installed over our IP/MPLS technologies. Türk Telekom group had a different decision that technology. Saying anything about that project will not be correct. But we are offering our customers a multimedia platform including particularly the IPTV, WEBTV and Mobile TV. We are dealing with the projects for giving services in every platform like television, computer, mobile phone, smartphone, internet and broadband. Indeed rather than for IPTV we have projects for mobile TV.

TELEKOM DÜNYASI: Gerek IPTV gerekse de Mobile TV tarafındaki öngörünüz nedir? Yani operatörler bu konularda ne zaman, neler yapabilirler sizce?

TELEKOM DÜNYASI: What are your predictions about both IPTV and Mobile TV? I mean, what can the operators do about these subjects and when can they do it?

ALİ KANÇAL: Bildiğim kadarıyla Turkcell’in belli hizmetleri var zaten. Operatörlerde bir takım hareketlilikler görüyorum. Ama tüm abonelerin arasında kaç kişi bu tip hizmetleri kullanıyor? Veya bugün itibariyle kaç kişi cep telefonundan TV programlarını izler durumda? Bilmiyorum. Ama bu özellikle kablosuz genişbant hizmetlerinin, 3G modemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte artacaktır.

ALİ KANÇAL: As I know, Türkcell already has some certain services. I see some activities on the side of operators. But how many people use this kind of services among all subscribers? Or how many people watch TV programs on their mobile phones as of today? I don’t know. But this will increase especially with the expansion of wireless broadband services and 3G modems.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


TELEKOM DÜNYASI: Mobil reklamcılık, Türkiye için son derece yeni bir uygulama… Alcatel-Lucent, bu konuyla ilgili de çözümler sunuyor. Mobil reklamcılık konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz? ALİ KANÇAL: Bu uzun zaman önce Bell Laboratuarları’yla birlikte geliştirilen bir çözüm ve önemli bir ekosistem haline geldi. Tek başına Alcatel-Lucent’in adreslendirebileceği bir konu değil. Birlikte çalışılan bir takım reklam ajansları, global partnerlar var. Bunların bazıları ile hali hazırdaki bazı müşterilerimiz de özellikle internet alanında çalışıyor. Bunların arkasına biraz daha akıl koyarak, müşterilerin tercihlerini, ne tip alanlarla ilgilendiklerine yönelik daha hedefli kampanyalara dönüştürmek üzere bir altyapı sunuyoruz. Bu konuda da sadece proje yapıp, bunu satıp sonrasında da desteğini verme anlamında değil belirli bir ekosistemde, gelir paylaşımı ile desteklenebilen farklı bir iş modeli öneriyoruz. TELEKOM DÜNYASI: 3G lansmandan bu yana henüz 1 yılını doldurmadı. Ancak teknoloji o kadar yeni ki LTE’ye şimdilik ihtiyaç yokmuş gibi görünüyor. WiMax ihalesi bu yıla ertelendi. Hala testler yapıldığı söyleniyor. AlcatelLucent, global anlamda LTE’nin en büyük destekçisi… Sizce WiMax’e gerek var mı? ALİ KANÇAL: Bizim Wi-max teknolojimiz var biliyorsunuz. Epey uzun bir zaman da bu teknolojiye yatırım yaptık. Ama mobiliteye geldiğimiz zaman, yani evden izlediğiniz bir programı yola çıktığınızda bilgisayarınızda kablosuz genişbant üzerinden kesintisiz bir şekilde takip etmeye devam etmek istiyorsanız bunun adresi LTE. Çünkü iş yalnızca erişim kısmıyla bitmiyor. Bunun transformasyon kısmı da ciddi bir konu. Kesintisiz bir erişim için biz LTE’nin daha doğru ve yaygın bir teknoloji olacağı düşündüğümüz için yatırımlarımızı LTE’ye kaydırmaya başladık. Wi-max pazarı da birkaç yıl önce öngörüldüğü gibi, ticari bir anlam ifade edecek kadar pazarda tutulmadı. Ama bu alanda hala yatırım yapan oyuncular var. Bizim görüşümüz Wi-Max’te sağlanacak mobilitenin LTE ile çok daha sağlıklı çalışacağı yönünde. Dolayısıyla Ar-Ge yatırımlarımızı daha çok LTE’ye kanalize etmiş durumdayız.

TTnet’in bugün 6 milyon ADSL abonesini son yıllarda hızlı bir şekilde geçmesinin sebebi oradaki alt yapının bu kadar güvenilir ve sorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesidir. Ama bütün ses trafiğinin dört operatörde de tüm şebekede IP temelli olması epey bir zaman alacaktır. The reason why TTnet passed 6 millions of ADSL subscribers in recent years is that the infrastructure of it has been activated in such a reliable and unproblematic way. But it will take time for all audio traffic become IP-based in all four operators.

TELEKOM DÜNYASI: Mobile advertising is a quite new application for Turkey. Alcatel-Lucent offers some solutions about this too. Could we learn your opinions about mobile advertising? ALİ KANÇAL: This became a solution developed long ago with Bell Laboratories and an important ecosystem. This is not a subject that can be addressed by only Alcatel-Lucent. There are some several advertising agencies and global partners we work together with. Some of our customers at present work with them in the field of internet. Adding some intelligence behind them, we are presenting an infrastructure in order to transform customer preferences into more targeted campaigns according to the fields they are interested in. We are not only offering to make projects, to sell them and to give services after sales; we are offering a different kind of business model that can be supported with a revenue sharing, in a certain ecosystem. TELEKOM DÜNYASI: Since the launching, 3G hasn’t completed its 1 st year. But the technology is so new that it seems as if there wasn’t any need for LTE yet. WiMax bidding was postponed to this year. It’s said that it is still being tested. Alcatel-Lucent is the biggest supporter of LTE globally. Do you think that WiMax is needed? ALİ KANÇAL: As you know, we have got Wi-max technology. We have made investments on this technology for a very long time. But when it is something about mobility, that means if you want to go on following a TV program, outdoors, non-break in your computer through broadband, the right address for this is LTE. Because it’s something more than a matter of access. Transformation is also a serious matter about this. As we believe that LTE will be a truer and broader technology for a non-break access, we began directing our investments through LTE. Also, Wi-max market haven’t had an important share in the market, as it was presupposed a few years ago. There are some people who still make investments on this, though. We think that the mobility which will be provided with Wi-max will function better with LTE. Therefore, we have directed our R&D investments mainly on LTE.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

61


İŞİM BİLİŞİM, BİLİŞİM İŞİM

BULUT BİLGİ-İŞLEM 4 CLOUD COMPUTING – 4

(Bu yazı; Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) konusunda ülkemizin ve Avrupa’nın önde gelen BT uzmanlarından Sayın Adem Onar’ın çalışma, birikim ve tecrübelerinden yararlanılarak TELEKOM DÜNYASI tarafından hazırlanmıştır.)

Cloud Computing yani Bulut Bilgi İşlem, geleneksel bilgisayar konseptindeki yerel hesaplama yöntemlerini tarihe gömüyor. Cloud computing kısaca, ihtiyaç duyduğunuz verilerin ve hesaplamaların sizin bilgisayarınızda değil de, uzaktaki birçok bilgisayarda tutulması ve hesaplanması mantığına dayanıyor. Hesaplanan veriler sonradan internet üzerinden sizin bilgisayarlarınıza yönlendiriliyorlar. Bu durumda elinizdeki bilgisayarın kapasitesinin ne olduğunun önemi kalmıyor. Ayrıca bu verilere dünyanın herhangi bir yerinden ve herhangi bir donanımla erişim sağlanıyor. Bu da doğal olarak platform bağımsızlık sağlıyor. Yani sizin kullandığınız sistem ister Windows, ister Linux olsun istediğiniz uygulamayı çalıştırabilirsiniz. Cloud Computing’in mantığı aslında birkaç yazılım türünde gizli. Bunların en başında gelen web tabanlı yazılımlar.Yazılarımı takip edenler gelecekle ilgili öngörülerimde sürekli bu tip

(This article is prepared by TELEKOM DÜNYASI on the basis of studies, knowledge and experiences of Mr. Adem Onar who is one of the leading IT Professional in our country and Europe in Information and Communication Technology – ICT.)

The local calculation methods within the concept of traditional computer are becoming a thing of the past because of Cloud Computing. Cloud computing, in short, is based on keeping and computing the needed data and calculations at many computers that are far away, rather than your computer. The data that is calculated are transmitted to your computer via the internet. In this case, the capacity of your computer does not matter. In addition, it is possible to access the data via any hardware and anywhere in the world. This naturally provides the platform independence. In other words, you can run any application with your system, no matter it runs with Windows or Linux. The logic of Cloud Computing is actually hidden in several types of software. Web-based software comes first in this respect. Those who follow my articles may remember that I am always pointing out the importance of these types of applications in my predictions about the future. Google’s office

62

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


uygulamaların öneminden bahsettiğimi hatırlarlar. Bunlara örnek olarak Google’ın ofis uygulamalarını verebiliriz. Veriler ve işlemler tamamen uzaktaki bilgisayar kümelerinde tutuluyor ve size sadece sonuçları yansıyor. Bir diğer yazılım çeşidi ise, bir şekilde bir ağ üzerinde çalışan yazılımlar. Bunlar sadece tarayıcı kullanarak ulaşabileceğiniz uygulamalar değiller. Daha çok Client/Server (İstemci/ Sunucu) mantığıyla çalışan uygulamalar. Buna örnek olarak son zamanlarda oldukça dikkat çeken OnLive‘ı örnek gösterebiliriz. OnLive kısaca, oyunların uzaktaki sunucu kümelerinde çalıştırılarak size video olarak aktarılması esasına dayanıyor. Siz oyunu oynuyorsunuz oyunun ekran görüntüsü anında video formatında kaydedilerek size sunuluyor. Bu durumda bilgisayarınızın performansının bir önemi kalmıyor. Sadece internet bağlantınızın hızı önem kazanıyor. Cloud Computing’in Temelleri

applications can be given as an example. Data and transactions are kept completely at the remote computer cluster and only results are reflected to you. The software that is running on a network in a way is another kind of software in this respect. You cannot access these applications only by using the browser. These applications are running according to the logic of Client/Server (Client / Server). OnLive that is quite striking nowadays can be given as an example. OnLive, in short, transfers the games that is running on the remote server cluster to you as a video. You play the game, and the screenshot of the game are recorded immediately in video format and provided to you. In this case, the performance of your computer does not matter. Only the speed of your internet connection matters. The Basics of Cloud Computing

Bulut hesaplamanın temelinde hosting mantığı ve Grid computing yatıyor. Uygulamalarınızı uzaktaki dev sunucu çiftliklerine (server farms) göndererek depoluyorsunuz. Uygulamanızın ihtiyaç duyduğu işlem gücü ise, dağıtık sistemler tarafından karşılanıyor. Yani, birden fazla bilgisayara paylaştırılıyor. Buna grid computing deniyor. Aslına bakarsanız bu pek de yeni bir şey sayılmaz.Yıllar önce başlatılan SETI projesi gibi çoğu proje hali hazırda dünyadaki milyonlarca gönüllü insanın bilgisayarlarının işlemci gücünü kullanıyor.

Hosting logic and Grid computing lie on the basis of the cloud computing. Applications are sent and stored at huge server farms. The processing power that the application needs is met by the distributed systems. So it is shared by more than one computer. It is called grid computing. In fact, it’s not a new thing. Many projects such as SETI project, which was initiated many years ago, are using the processing power of computer owned by millions of volunteers all over the world.

Bulut hesaplama kümelerinde bulunan uygulamalar ise, yine bu hizmeti sunan şirketler tarafından belirleniyor. Microsoft .Net platformuna destek verirken Sun’da Java platformunu destekliyor. Siz ise, ihtiyacınız olan uygulamaları (Örneğin, SqlServer, Oracle gibi) kiralayarak kullanıyorsunuz. Buna Utility computing deniyor. Uzaktaki sunucu kümelerine ise, kullandığınız disk alanına ve işlem kapasitesine göre ödeme yapıyorsunuz.

The applications, on the cloud computing clusters, are determined by the companies that provide this service. While Microsoft supports .Net platform, Sun supports Java platform. You use the applications you need (for example SqlServer, Oracle, etc.) by hiring. This is called utility computing. You pay for the remote server clusters according to the disk space and processing capacity.

Gördüğünüz gibi, bulut hesaplamanın aslında yeni bir tarafı yok. Bilişim sektöründe alışık olduğumuz üzere, yapılan birkaç şeyi birleştirip yeni bir şeymiş gibi sunulması mantığı. Benim bundan pek şikayet ettiğim söylenemez, çünkü bu konsept yaygınlaştıkça oldukça fazla gelir kapısı açılacaktır. Bu günden bu konsepte yatırım yapma şansı olanlar ise kesinlikle karlı çıkacaklardır. Bulut hesaplama konsepti Adobe Air gibi platformları oldukça yaygınlaştırabilir. Bildiğiniz üzere Adobe Air, internet üzerindeki uygulamaların, sanki bilgisayarınıza kurulan bir yazılım gibi masaüstünüzde çalıştırabilmesi esasına dayanıyor. Cloud Computing’in Diğer Unsurları Bulut hesaplamanın en önemli unsurlarından birisi, servis olarak altyapısı yani IAAS (Infrastructure as a Service). Bu bildiğimiz sanallaştırma hizmetleri gibi altyapı servislerinin sunucu çiftliklerinde yapılması esasına dayanıyor. Yani geliştirici-

As you can see, there is nothing really new about the cloud computing. As we are accustomed to see in the IT sector, it is based on a logic combining a few things like something new. I can not say that I am really complaining, because as this concept becomes popular new revenue sources will appear. Those who have the chance to invest in this concept today will certainly make a profit. The concept of cloud computing can make the platforms such as Adobe Air quite popular. As you know, Adobe Air is based the principle of running the applications on the internet on your computer desktop as if they are a software installed on your computer. Other Elements of Cloud Computing One of the most important elements of cloud computing is the infrastructure of it as a service: IAAS (Infrastructure as a Service). It is based on the principle of providing infrastructure services such virtualization services as on the server

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

63


İŞİM BİLİŞİM, BİLİŞİM İŞİM

ler istedikleri sistemlere sahip olabiliyorlar ve bunları kontrol edebiliyorlar. Buna örnek olarak Amazon EC2 servisini gösterebiliriz.

farm. So, developers can have the system they want and are able to control them. Amazon EC2 service can be given as an example in this respect.

Bir diğer unsur, servis olarak platform yani PAAS (Platform as Service). Burada, geliştiricilere uzak sunucularda barınan komple bir geliştirme ortamı sunuluyor. Bu sayede bilgisayarınıza bir library indirmeden işlemleri gerekleştirebiliyorsunuz. Buna örnek olarak, Google’ın Chart API’si veya yine Google’ın Pyhton (Django) kütüphanesi Google App Engine verilebilir. Her zaman olmasa da bu kütüphaneleri kullanarak geliştirdiğiniz yazılımları isterseniz, sağlayıcının sunucusunda tutabilirsiniz. Bu yüzden bu tarz sistemlerle geliştirilmiş yazılımlara bulut yazılımı (cloudware) deniliyor.

Platform as a service, PAAS (Platform as by Zevi) is another factor. Here, a complete development environment that is accommodated on the remote server is provided to the developers. In this way, you can implement the transactions without downloading a library on your computer. Google’s Chart API or Pyhton (Django) library, Google App Engine can be given as an example in this respect. You may keep the software that you have developed by using these libraries on provider’s servers. This is why the software developed in this way is called cloud software (cloudware).

Son bir unsur ise, servis olarak yazılım yani SAAS (Software as Service). Buradaki mantık daha çok son kullanıcıyı ilgilendiriyor. Müşteriler geleneksel yazılım satın alma modelinden vazgeçerek daha ileri gidiyorlar. İsterlerse bir yazılımı ihtiyaçları ölçeğinde kiralayabiliyorlar. Bu ihtiyaçlar, zaman, işlem gücü veya kapasite olabiliyor. Örnek olarak, bir oyunu sadece bitirdiğiniz zamana kadar kiraladığınızı düşünün. Bu uygulamalar platform bağımsız oluyorlar ve kullanıcılara ekstra sunucu, yazılım, bakım, eleman gibi maliyetler çıkarmıyorlar. Bu durumda uygulama geliştirici birden çok lokasyonda kurulu uygulamada çıkacak sorunlar için endişelenmek durumunda kalmıyor (bakım, hata düzeltme vs gibi).

The last element is software as a service: SAAS (Software as Service). The logic here is related to the end-user. Customers abandon the traditional software purchase model, and they go further. They can hire a software on the scale of their needs. These needs may be time, processing power or capacity. For example, you can rent a game until when the game is finished. These applications are independent platforms and there are no extra server, software, maintenance or staff costs. In this case, the application developer will not have to worry about problems (maintenance, error correction, etc.). Current Cloud Computing Services

Güncel Cloud Computing Servisleri I) Microsoft Azure I) Microsoft Azure Windows Azure, kısaca, geliştirdiğiniz uygulamaların Microsoft sunucularında barındırılması esasına dayanıyor. Bu sunucularda Azure servislerinden (geneli .Net platformu destekli) faydalanabiliyorsunuz. Bunlar içerisinde .Net framework hizmetleri, Sql Server Hizmetleri, Live servisleri, SharePoint servisleri ve Dynamics (Microsoftun CRM yazılımı) servisleri bulunuyor. Size http://myapp.azure.com gibi bir alan adı veriliyor. Siz elinizdeki domaini buraya yönlendiriyorsunuz. Tabii uygulamalarınızı Azure’ye göre modifiye etmeniz gerekecek. Bunu Visual Studio içerisinden kolaylıkla yapabilirsiniz. Sonuçta geliştirdiğiniz uygulamalar yukarıdaki servislerden (Utility computing) belirli bir ücret karşılığı yararlanabiliyorlar. Siz de işlemci kullanım oranınıza ve depolama alanı ihtiyacınıza göre bir ücret ödüyorsunuz. II) Sun Open Cloud Sun Open Cloud ise, sektördeki ilk açık kaynak bulut hesaplama sistemi oluyor. Sunduğu servisler; Java platformu desteği, Mysql ve OpenSolaris. Bu platformun temel amacı, uygulamalarınızın aynı platform üzerinde bulunan uygulamalarla entegre çalışması. Bu sayede bir topluluk bilinci oluşturulması amaçlanıyormuş. Yine Windows Azure’de olduğu gibi Sun OpenCloud’da da iki servis mevcut ve siz bunları kullan-

64

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Windows Azure, in short, is based on the principle of hosting the application yo have developed on Microsoft’s servers. You can benefit from Azura services (in general .Net platform supported) on these servers. These services include Net framework services, SQL Server Services, Live Services, SharePoint Services and Microsoft Dynamics (Microsoft’s CRM) services. You are given a domain name like http://myapp.azure.com. You direct your own domain to this address. Of course you have to modify your applications according to Azure. You can do this easily from within Visual Studio. As a result, the applications you have developed can take advantage of the above services (Utility computing) and you pay a fee according to your usage rate and storage space. II) Sun Open Cloud Sun Open Cloud is the first open-source cloud computing in the sector. The services are Java platform support, MySQL and OpenSolaris. The main goal of this platform is to integrate your applications to the applications on the same platform. In this way, it is aimed to create community awareness. As in Windows Azure, Sun Open Cloud provides two services and you pay a fee according to your usage rate. These services are Sun


ma oranınıza göre para ödüyorsunuz. Bu servisler, Sun Cloud Storage Service (Bulut Veri Depolama Servisi) ve Sun Cloud Compute Service (Bulut Bilgi işleme Servisi). 2009 yazında faaliyete başlayacak servis şimdiden oldukça ses getirdi. III) Google App Engine Google tarafından sunulan Google App Engine, daha çok Pyhton üzerinde Django çatısıyla kullanılıyor. Bu platformun esnekliği diğerlerine göre oldukça düşük. Ama yine de oldukça yenilikçi fikirleri var. Google bu servisiyle maliyeti düşük uygulamalar için bir kapı açmış oluyor. Google App Engine ile uygulama geliştirmek için, App Engine SDK’sını edinmeniz gerekiyor. Bu Api’ler içerisinde Google’ın diğer servislerine entegrasyon ve Veritabanı işlemleri, Kullanıcı işlemleri veya Önbellekleme işlemleri gibi çoğu işlem için hazır destek var. Sonuç Sonuç olarak, geleceğin bulut hesaplama sistemlerinde yattığını söyleyebiliriz. Tabii ki bunun için önümüzde oldukça uzun bir yol var. Standartların geliştirilmesi ve insanların bu sisteme alışmaları bira zaman alacaktır. Web’in bir sonraki sürümü (yani 4.0) tamamen Cloud Computing odaklı olacak. Sonuçta insanlar, her zaman her yerden ve her platformdan bilgiye erişebilir ve onu işleyebilir hale gelecekler. Bu sebeple internet yazılımları ve onları barındırabileceğimiz Bulut hesaplama sistemleri geleceğe yönelik yapılabilecek en önemli yatırımlardır

Cloud Storage Service (Cloud Data Storage Service) and Sun Compute Cloud Service (Cloud Data Processing Service). The service that is initiated in the summer of 2009 is very popular now. III) Google App Engine Google App Engine, offered by Google, is used mostly with Django framework on Pyhton. The flexibility of this platform is quite low compared to others. But there are still very innovative ideas. Google has opened a door to low cost applications with this serice. To develop applications with Google App Engine, App Engine SDK is required. Within these APIs, there is ready support for the integration to Google’s other services, database operations, user transactions or caching processes. Conclusion In conclusion, the future seems to lie in cloud computing. Of course there is a long way to reach this level. Development of standards and popularization of this system will take time a little. The next version of the web (i.e. 4.0) will be focused entirely on Cloud Computing. As a result, people can access information via any platform, at any time and from anywhere. For this reason, internet software and cloud computing systems that will be used to accommodate them are the most important investment for the future.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

65


TD HABER

DPT’den bilgi ve iletişime 1.83 milyon TL yatırım 1.83 million TL investment in information and communications from the SPO

D

evlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı 2010 Yılı Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırımları’nın toplam 1 milyon 83 bin 743 TL olduğunu açıkladı. Açıklamada, en yüksek yatırımın 253.9 bin TL ile Eğitim Sektörü’ne yapılacağı görülürken, 131.8 bin TL yatırımla Ulaştırma ve Haberleşme sektörü ikinci sırada yer aldı. 97.2 bin TL yatırımla ise Sağlık Sektörü üçüncü sıraya girdi. En düşük yatırımın da 2.3 bin TL ile Turizm Sektörü’ne yapılacağı gözlendi.

Sektörlere göre, 2010 Yılı Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırımları Özet Tablosu (Bin TL) şöyle: Tarım Madencilik İmalat Enerji Ulaştırma ve Haberleşme Turizm Eğitim(1) Sağlık Diğer Kamu Hizmetleri GENEL TOPLAM GENEL TOPLAM (Bin ABD Doları)

22.708 21.890 17.660 58.504 131.868 2.372 253.950 97.211 477.580 1.083.743 675.524

DPT Bilgi Toplumu Daire Başkanlığı’na Emin Sadık Aydın getirildi Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Bilgi Toplumu Daire Başkanlığı 2003 yılı Mart ayından bu yana Daire Başkanı ola-

66

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

I

nformation Society Department of the State Planning Organization (SPO) explained that the investment of Public Information and communication technology of 2010 is totally 1million 83 thousand 743L. According to the explanation, the highest investment will be made in Education Sector with 253.9L. On the other hand,Transport and Communication sector was ranked second with an investment of 131.8L and Health Sector was ranked third. The minimum investment will be made in Tourism Sector with 2.3 thousand L. Based on the sectors, 2010 Summary of Public Information and Communications Technology Investment Board (Thousand TL) as follows: Agriculture 22,708 Mining 21,890 manufacturing 17,660 Energy 58,504 Transport and Communication 131,868 Tourism 2372 Education(1) 253,950 Health 97,211 Other Public Services 477,580 TOTAL 1,083,743 TOTAL (thousand U.S. $) 675,524 Emin Sadık was appointed to the Department of Information Society of SPO Recep Çakal who has been serving as the head of State Planning Organization (SPO) Information Society Depart-


rak görev yapan Recep Çakal, görevini Emin Sadık Aydın’a devretti. 2003 yılında kurulan Bilgi Toplumu Daire Başkanlığı, bilgi toplumuna dönüşüm, e-devlet, bilişim sektörü ve benzeri alanları kapsayan e-Dönüşüm Türkiye Projesi’nin koordinasyonunu yürütüyor. Bilgi Toplumu Daire Başkanlığı’na vekâleten atanan Emin Sadık Aydın, 1975 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden 1997 yılında mezun oldu. Aynı yıl Devlet Planlama Teşkilatı’nda Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı. 2002 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Bilgi Sistemleri Yönetimi dalında yüksek lisans derecesi aldı. 2003 yılında Planlama Uzmanı oldu. 2008-2009 yıllarında Başbakanlık e-Devlet Danışma Grubu’nda görev aldı. Bugüne kadar e-dönüşüm, e-devlet, telekomünikasyon, bilgi teknolojileri ve benzeri alanlarda yürütülen pek çok çalışmada görev alan Aydın, evli ve iki çocuk babası.

ment since March,2003 assigned his task to Emin Sadık. He has been performing the coordination of e-transformation Turkey Project including the Department of Information Society that was established in 2003, the transformation into an information society, e-government, ICT industry and related fields. Emin Sadık Aydın who was assigned to the Department of Information Society as an attorney chairman was born in 1975. He was graduated from the Department of Industrial Engineering of İstanbul University in 1997. He began his career as Assistant Professional of SPO in the same year. He received degree in the field of Information Systems Management from Carnegie Mellon University in 2002. He began to work as a Planning Specialist in 2003. He was involved in e-Government Advisory Group of Prime Minister in 20082009. Aydın who has been involved in many studies so far such as e-transformation, e-government, telecommunication, information technology and related fields is married and has two children.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

67


TD HABER

Emekliler bilgisayar ve İnternet'i seviyor Retirees love computer and internet

I

ntel’in, “Türkiye Bilgisayar Kullanım ve Tutum Araştırması”, ülkemizin e-dönüşüm sürecinde farklı yaş gruplarının bilgisayar ile ilişkisini tüm gerçekliği ile ortaya koyuyor. Bilgi Toplumu’na geçiş yolunda sağlam adımlarla ilerleyebilmek için toplumun her kesimine özel bilinçlendirme çalışmalarının önemine de dikkat çekiyor. Kadınlar, 30 yaş üstündekiler ve düşük sosyo-ekonomik statü grubundakilerin bilgisayara ve internete erişimde dezavantajlı konumda olduğu, Türkiye’nin bir gerçeği. Özellikle Güneydoğu ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki genç kızlara bilgisayar eğitiminin ulaştırılması ve kadınların bilgisayar okur-yazarlığının artırılması gibi önemli gündem maddelerinin yanı sıra araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de bu alanda iyi şeyler de oluyor. Araştırma sonuçları, özellikle emeklilerin bilgisayar ve internet kullanımında son derece iyi bir konumda olduğunu gözler önüne seriyor. İnternette geçirilen zaman emeklilikle birlikte artıyor

Retirement increases the time spent on internet

“Emekli olunca ne yapacağım?” kaygıları, gelişen teknoloji ve teknolojinin sunduğu nimetleri daha yaygın bir topluluğa ulaştıran hizmet ve projelerin artmasıyla yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlıyor. Intel “Türkiye Bilgisayar Kullanım ve Tutum Araştırması” da özellikle emeklilerin bilgisayar ve internete ciddi vakit ayırdığını gösteriyor.

The concerns like ‘’ What will I do when I am retired?’’ dissappear gradually with the increasing services and projects that makes developing technology and the blessings offered by technology accessible to the more widely community. The research of Intel ‘’Computer usage and Attitude in Turkey’’ shows especially retirees spend too much time on computer and internet.

Araştırmaya göre 16-19 yaş grubunun dörtte üçü internette her gün en az bir saat zaman geçiriyor. 20-24 yaş grubunda bu oran yüzde 69’a düşüyor. 16-19 yaş grubundaki kişilerin yüzde 10’unun internet bağlantısı tüm gün açık. 45 ve üzeri yaş grubunda halen internete bağlanan kişilerin yarısı her gün 1-4 saat internette zaman geçiriyor.

According to the research, three-quarters of 16-19 age group spend at least one hour on the internet everyday. This rate falls to 69 percent in the 20-24 age group. 10% of the people in 16-19 age group open internet connection all day. 45 and over age group, half of the people still connect to the internet everyday and spend 1-4 hours on the internet.

Yaş arttıkça “kullanım kolaylığı” önem kazanıyor Bilgisayar satın alma eğiliminin ardındaki temel neden, internete bağlanabilmek. İnternetin yanı sıra bilgisayarın kullanım açısından kolay olması, 45 yaş ve üzeri kullanıcıların önem verdiği bir konu olarak ön plana çıkıyor.

68

T

he research of Intel called as ‘’ Computer Usage and Attitudes in Turkey’’ reveals the relationship between the computer and all different age groups through e-transformation process of our country. The research also emphasizes the importance of the studies on specific awereness-raising in every section of society in order to forge ahead towards the transition to the information society. It’s a reality of Turkey that women, over 30 years of age and low socio-economic status, have disadvanteges for accessing to computers and the internet. According to the research, as well as the important agenda items such as training young girls and women about computers especially in Southeastern and Black Sea regions and increasing computer literacy of women, there are also other important progresses on this area in Turkey. Research results reveals that especially retired people are in an extremely good position in using computers and internet.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

As age increases ,‘’ User Friendliness’’ becomes important The main reason for the increased tendency to buy computers is to connect to the internet. It is an important issue for people over 45 to use the computers easily as well as internet.


Yaş arttıkça “eğitim ve araştırmaya verilen önem” de artıyor Yaşa bağlı olarak değişkenlik gösteren en önemli konuların başında bilgisayar ve internet algısı geliyor. İletişim, sohbet, sörf gibi kullanım alanlarının önemi yaş düştükçe, eğitim ve araştırma gibi konuların önemi ise Emeklilerin %22,9’u yaş yükseldikçe internette araştırma artıyor. Araştırmave gezi, %22,1’i ya katılan 45 yaş kendini geliştirmek ve üzeri kişilerden amacıyla bağlanıyor. %71’i bilgisayarın temel yararının çocukların eğitimi, %45,4’ü araştırma, %40,3’ü de okul ödevleri olduğunu belirtiyor. Gençler ise daha çok eğlence ve iletişim için bilgisayar sahibi olmak istiyor. Emeklilerin %22,9’u internette araştırma ve gezi, %22,1’i kendini geliştirmek ve %18,3’ü de iletişim, e-posta ve chat (sohbet) amacıyla bilgisayardan yararlanıyor. Türkiye bilgisayarı en çok ne amaçla kullanıyor?

As age increases, ‘’ the importance of education and research’’ is increasing. One of the most important issues changing depends on the age is the perception of computers and internet. While the important of issues such as communucation, chat, surf increases with younger age, the important of 22.9% of the retirees issues such as eduuse internet for cation and research searching and surfing, increases with older 22.1 use for improving age.Among the 71% themselves. of people participated in research, 45 and over 45 years of age, say the basic benefit of the computer is education of children, 45.4% say daily research , 40.3% say school duties. On the other hand, young people want to have computer for fun and communication. 22.9% of the retirees use internet for searching and surfing , 22.1% use for improving themselves and 18.3% use for communication, e-mail and chatting . What purpose for Turkey uses the internet mostly?

Araştırmada çeşitli etkinlikleri ne sıklıkta gerçekleştirdikleri sorulan kullanıcıların yüzde 40’ı “müzik dinlediğini, indirdiğini, satın aldığını” belirtirken, ikinci sırada “e-posta okumak ve göndermek”, üçüncü sırada “web sitelerinde dolaşmak”, dördüncü sırada ise “chat yapmak” yer alıyor.

To the question ‘’ What kind of activities do you do on internet?’’, 40% of people participated in the research responded that they listen to music, download and buy , second respond is reading and sending e-mail, third respond is surfing on the web sites, fourth respond is chatting.

Bilgisayar kullanıcısı olmayan kişiler ise eğitim konusuna eğlence kadar önem veriyor

On the other hand, the ones who are not computer users pay importance to the education as well as entertainment.

Intel “Türkiye Bilgisayar Kullanım ve Tutum Araştırması” Temmuz-Ağustos 2009 döneminde Türkiye’deki 16 yaş ve üzeri kentsel nüfusunun bilgisayarla ilişkisini saptamak ve bilgisayar kullanımına ilişkin bulgular elde etmek amacıyla gerçekleştirilen araştırmada, Türkiye genelinde tüm gelişmişlik düzeyindeki ilçeler kapsandı ve analiz aşamasında nüfusa orantılı ağırlıklandırma yapıldı. Araştırma kapsamında Türkiye genelinde 28 il, 55 ilçe merkezi ve 113 mahallede A, B, C ve D sosyo-ekonomik statü gruplarından 1.134 kişiyle yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.

The research of Intel ‘’ Computer Use and Attitudes in Turkey’’ According to the research, performed in order to detect the realtionship between the computers and 16 years and older urban population and to obtain findings about their use of computer in July-August 2009 period in Turkey, all developed districts was included in Turkey and proportional weightning to the population was performed at the analysis phase. During the study, in Turkey 28 provinces, 55 districts and 113 neighbourhoods in the center of A, B , C and D socio-economic status groups were conducted face to face interviews with 1134 people.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

69


TD HABER

Alcatel-Lucent’ten Türkiye’ye Ar-Ge Yatırımı... R&D investment in Turkey from Alcatel-Lucent

A

lcatel-Lucent, dünya çapındaki en yeni Ar-Ge merkezini İstanbul’da açtı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın onayı ve T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın (Başbakanlık Yatırım Ajansı) desteğiyle faaliyete geçen merkez, Alcatel-Lucent bünyesinde yeni teknolojilerle ilgili bazı çalışmaların Türkiye’den yürütülmesini sağlayacak. Alcatel-Lucent Teletaş, bu projeyle teknoloji ihracını artırmayı hedefliyor. Alcatel-Lucent ve Başbakanlık Yatırım Ajansı tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, 3 aylık proje çalışmasını takiben hayata geçirilen Alcatel-Lucent Türkiye Ar-Ge Merkezi’nde ilk etapta 62 Türk mühendisin görev alacağı, bu sayının bir yıl içinde yaklaşık olarak 100’e ulaşacağı bildirildi. Alcatel-Lucent’in Orta ve Doğu Avrupa, BDT ülkeleri Bölge Başkanı Luis Martinez-Amago,Alcatel-Lucent bünyesindeki en son Ar-Ge Merkezi’yle ilgili olarak yaptığı açıklamada, kaliteli insan kaynağı açısından Türkiye’nin

70

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

A

l c a t e l L u c e n t opened the newest R&D center around the world in İstanbul. The center that began to operate with the approval of Ministry of Industry and Trade and the support from the Prime Ministry Investment Support and Promotion Agency (Prime Minister’s Investment Agency) will enable the execution of certain studies on new Technologies within Alcatel-Lucent from Turkey. Alcatel-Lucent Teletas aims to increase the export of technology with this project. Based on the written statement made by AlcatelLucent and Prime Minister’s Investment Agency, It was reported that at first 62 Turkish engineers will work in Alcatel Lucent Turkey R&D Center that was implemented after 3-month Project , that number will reach approximately 100 within a year. Luis Martinez Amago, the regional President of Alca-


Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz; "Alcatel-Lucent Ar-Ge Merkezi’nin açılışı, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımları çekmedeki dinamizmini kanıtlıyor." Alparslan Korkmaz, the President of Prime Ministry Investment Agency."The opening of Alcatel-Lucent R&D Center demonstrates the dynamism in Turkey in terms of attracting foreign investments directly." son derece yüksek üretim ve tüketim potansiyeline sahip bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Türkiye, teknik bilgi birikimi ve kalifiye iş gücü anlamında çok büyük bir potansiyele sahip bulunuyor. Türk mühendisler, dünyanın dört bir yanında başarılı projelerde görev alıyorlar. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanan 61. Ar-Ge merkezinin açılışıyla, Alcatel-Lucent olarak, Türkiye’nin ileri teknoloji ve mühendislik kaynakları bakımından sunduğu fırsatları her zamankinden daha fazla değerlendirmeye başladık. Kendi bünyemizde, ilgili mevzuata uyumlu, aktif bir operasyon merkezi kurduk. Bu merkezle, Türkiye’nin Alcatel-Lucent’in global başarısına olan katkılarını artırmayı hedefliyoruz.” dedi. Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları belirtti; “Alcatel-Lucent Ar-Ge Merkezi’nin açılışı, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımları çekmedeki dinamizmini kanıtlıyor. Bir kez daha, Ajansımızın stratejik ve yüksek katma değerli yatırımların önünün açılmasına yardımcı olmasından ve Alcatel-Lucent’in girişimine birikimi ve deneyimimizle katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Potansiyel yatırımcıların ihtiyaçları doğrultusunda ve uluslar arası rekabeti göz önünde bulundurarak, teknoloji ve mühendislik merkezlerine dair desteklerin en iyi biçimde sunulması amacıyla Sanayi ve Ticaret, Ulaştırma ve Maliye Bakanlık’larıyla birlikte çalışarak katkımızı daha da artırmayı hedefliyoruz.”

tel-Lucent in the Central and Eastern Europe, CIS countries, stressed that Turkey has extremely high production and consumption potential in his latest statement for Ar-Ge Center. ‘’ Turkey has extremely high potential in the terms of technical know-how and skilled man power. Turkish engineers are involved in successful projects around the world. As Alcatel-Lucent, we began to evaluate the opportunities that Turkey offers in terms of high technology and engineering resources more than ever before. In our own structure, we established an active operation center compatible with the relevant legislation. With the help of this center, we aim to increase the contributions of Turkey to the Alcatel-Lucent global success.’’ He said. ‘’ the opening of Alcatel-Lucent R&D Center demonstrates the dynamism in Turkey in terms of attracting foreign investments directly. Once again, we are happy to help pave the way for strategic and high value investments and contribute the enterprise of Alcatel-Lucent with our experience. Considering the requirements of potential investors and internationally competitive, we target to increase our contribution by working together with the Ministries of Industry, Commerce, Transportation and Finance to use the supports in the best way from the technology and engineering centers’’, said Alparslan Korkmaz, the President of Prime Ministry Investment Agency.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

71


Makale

E-DEVLET BİLGİ GÜVENLİĞİ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ - 2 E-GOVERNMENT INFORMATION SECURITY and SOLUTION PROPOSALS - 2

Şeref Sağıroğlu 3- E-DEVLETTE BİLGİ GÜVENLİĞİ [17] E-Devlet uygulamalarının güvenliğini tehdit eden bilişim korsanlarının çalışma yöntemlerinin bilinmesi, e-devletin güvenliğini sağlayacak bilgi güvenliği uzmanlarına gerçek bir saldırgan gibi düşünerek onların kullandıkları araç ve yöntemlerle kurumsal bilgi varlıklarını gerçek anlamda test etmelerini sağlar.

ss@gazi.edu.tr

Yılmaz Vural

E-devlet uygulamalarının sayısının artmasıyla internet üzerinden bilgilere erişim kolaylaşmış gerek kişisel gerek kurumsal işlemler mekândan ve zamandan bağımsız hale gelmiştir. E-Devlet uygulamalarında bilgiye erişimin internet gibi tamamen güvensiz ortamlardan yapılması bu ortamlarda ve uygulamalarda üst düzeyde bilgi güvenliğinin sağlanmasını zorunlu kılmaktadır. Literatürde de belirtildiği gibi ülkemiz ve dünya genelinde e-devlet uygula-

3- INFORMATION SECURITY IN E-GOVERNMENT [17]

yvural@stm.com.tr

Being aware of how information hackers who threaten the security of e-Government practices makes it possible to test the institutional information assets by using the same tools and methods. Information security professionals who provide the security of e-Government could think as if they are the hackers. Thanks to the increasing number of e-Government applications, access to information via internet has become easier, and both personal and business transactions have become independent of space and time. As the information is accessed through entirely unsafe environments in e-Government applications, a high level of information security is required in these environments and applications.

72

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


malarında kritik güvenlik zafiyetlerinin web ortamlarında yoğunlaştığı tespit edilmiştir [1]. Tüm bu gelişmelere paralel olarak ülkemizde ve dünyada internet vasıtasıyla e-devlet uygulamalarının hızla kullanılmaya başlanması, web uygulamalarının güvenliği konusunun e-devleti doğrudan etkileyen bir unsur halini aldığını göstermektedir. Web uygulmalarının üzerinde çalıştığı siteler dinamik veya statik yapıda çalışan HTML içerikler sunarlar. Statik yapıda çalışan web siteleri, kullanıcıdan gelen talepler üzerine ilgili web sayfalarının gösterilmesini sağlayan HTML kodlarını içermektedirler. Statik web siteleri günümüzde yerlerini artık dinamik içerikli web sitelerine veya portallarına bırakmaktadır. Dinamik web siteleri, kullanıcı istekleri doğrultusunda çalışan web uygulamaları içermektedir. Dinamik web siteleri, üç katmanlı bir yapı içerisinde çalışmaktadır [13]. Bu katmanlar aşağıda maddeler halinde kısaca açıklanmıştır. - Web siteleri için taleplerin başladığı yer Web tarayıcılarıdır (Internet Explorer, Firefox, vb.). Web tarayıcıları üzerinden kullanıcılar, web sunucusuna içerikle ilgili taleplerini iletirler. - Dinamik sayfaların üretildiği uygulama katmanıdır (Hypertext Processor-PHP, Active Server Pages-ASP, Java Server Pages-JSP, WebSphere, ColdFusion, SunONE, vb.). - Web uygulamaları tarafından kullanılan verilerin depolandığı veri tabanlarıdır (MS SQL, My SQL, Informix, Oracle, vb.). Dinamik içerikli web sitelerinde, web tarayıcıları taleplerini web uygulamalarına ilettikten sonra bu istekler doğrultusunda veritabanı sorgulaması yapılır ve talep edilen isteklere ait sonuçların yer aldığı sayfalar üretilerek, tarayıcılar üzerinde gösterilir. Şekil 1’de gösterildiği gibi dinamik içerikli web sayfalarının bu esnek çalışma yapısı birçok güvenlik tehdidini ve ihlâllerini beraberinde getirmektedir.

As noted in the literature, it has been found that critical security vulnerabilities concentrated in the web environment in our country as well as the whole world [1]. In parallel with these developments, e-Government applications are being used via internet in our country and all over the world, and therefore web application security becomes a factor that affects e-Government directly. The sites used by web applications provide HTML contents that have dynamic or static structures. These web sites that have a static structure contain HTML codes that allow the display of web pages upon request from the user. Nowadays static web sites are replaced with web sites or portals that have dynamic content. Dynamic web sites contain web applications that run according to the wishes of its users. Dynamic web sites have a three-level structure [13]. These layers are described briefly in the following articles. - Requests are received through web browsers (Internet Explorer, Firefox, etc.). Users make their request related to the content via web browsers - Dynamic pages are produced at the application layer (Hypertext Processor-PHP, Active Server Pages-ASP, Java Server Pages-JSP, WebSphere, ColdFusion, SunONE, etc.). - Data used by web applications are stored in databases (MS SQL, My SQL, Informix, Oracle, etc.). In web sites that have dynamic content, once web browsers transmit the requests to web applications, database query is made in accordance with these requests and the pages that contain the results of the requests are produced and shown on the browsers. This flexible working structure of web pages with dynamic content, as shown in Figure 1, raises many security threats and violations.

Figure 1. Web attacks to overcome the security measures Failures that may occur in the web environment and current challenges are summarized into the following headings [18]. Şekil 1. Güvenlik önlemlerinin web saldırılarıyla aşılması 3-1- Authentication Threats Web ortamlarında meydana gelebilecek zafiyetler ile güncel tehditler aşağıda başlıklar halinde özetlenmiştir [18].

These are the treats that may be used to bypass or exploit the authentication mechanism of e-Government applications. In the

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

73


Makale

3-1- Kimlik Doğrulama Tehditleri E-devlet uygulamalarının kimlik doğrulama mekanizmasını atlatmak veya istismar etmek için kullanılabilecek tehditlerdir. Kimlik doğrulamasında “sahip olunan bir nesne”, “bilinen bir bilgi” veya “sahip olunan bir özellik” kullanılmaktadır. Kimlik doğrulama saldırıları, web sitesinin kullanıcı, servis veya uygulama kimliğini doğrulayan sistemleri hedef alan tehditleri kapsar. Web sitelerinin, kimlik doğrulama mekanizmasını atlatmak veya istismar etmede kullanılan saldırı teknikleri, kaba kuvvet, yetersiz kimlik doğrulamaları ve şifre kurtarma denetimlerinin zayıflığının istismar edilmesi olarak sıralanabilir [14]. 3- 2- Yetkilendirme Zafiyeti (Authorization Vulnerability) Yetkilendirme zafiyetleri, bir web uygulamasının kullanıcı, servis veya uygulamanın istenen bir işlemi gerçekleştirmesi için gereken izinleri belirlemek için kullanılan yöntemlerin istismar edilmesini hedef alan saldırılardan etkilenmektedir. Yetkilendirme tehditlerini, oturum bilgisi tahmin etme, yetersiz yetkilendirme, yetersiz oturum sonlandırma, oturum sabitleme olmak üzere farklı gruplarda sınıflandırmak mümkündür. 3-3- Siteler Arası Kod Yazma (Cross Site Scripting) Siteler arası kod yazma yöntemiyle yapılan saldırılar, kullanıcı ile web sitesi arasındaki güven ilişkisi istismar edilerek, web sitesinin saldırgan tarafından belirlenen çalıştırılabilir kodu kullanıcıya göndermesi ve bu kodun kullanıcı web tarayıcısında yüklenerek çalışmasıyla gerçekleşmektedir. XSS yöntemiyle yazılan küçük kodlar, HTML kodları arasına enjekte edildiğinden bazı kaynaklarda bu yöntemin adı HTML kod enjeksiyonu olarak adlandırılmaktadır. XSS kodları genellikle HTML/JavaScript dilinde yazılmaktadır, ancak VBScript, ActiveX, Java, Flash veya web tarayıcılar tarafından desteklenen diğer dillerdede kodlama yapılabilmektedir [15]. 3-4- SQL Enjeksiyonu (SQL Injection) SQL veritabanları, sorgu yapmak üzerine özelleşmiş hem ANSI hem de ISO standardı olan yapısal bir programlama dilidir. Değişen büyüklükteki ilişkisel veritabanı uygulamalarına SQL sorguları aracılığıyla ulaşılabilir. SQL’i destekleyen birçok veritabanı ürünü (Oracle, MS SQL Server, MS Access, Ingres, DB2, Sybase, Informix, vb) standart dile özel eklentiler getirir. Web uygulamaları kullanıcı kaynaklı girdileri, dinamik web sayfası talepleri için, değişik SQL cümleleri oluşturmada kullanabilir. SQL enjeksiyonu yöntemiyle veri tabanları üzerinde istenmeyen işlemler (sorgulama, ekleme, silme, değiştirme, vb.), kimlik doğrulama mekanizmalarını atlama, işletim sistemi seviyesinde komutlar çalıştırma gibi ciddi saldırılar yapılabilir.

74

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

authentication process, “an object owned by the user,” “a known knowledge” or “an owned property” are used. Authentication attacks include treats against the systems used to authenticate the user, service or application identity. Brute force, inadequate authentication and inadequacy in control of password recovery can be listed as the techniques used to bypass or exploit the authentication mechanism of web sites [14]. 3-2- Authorization Vulnerabilities Authorization vulnerabilities are affected by attacks based on exploiting the methods used to determine the permissions that user, service or application needs to perform the requested action. Authorization threats can be classified as predicting the session information, insufficient authorization, insufficient session expiration, and session fixing. 3-3- Cross Site Scripting In attacks based on cross site scripting, trust relationship between user and web-site are exploited; the executable code of the web site is sent to the user by the attacker and then is loaded to the web browser by the user. Since some little codes written by using the XSS method are injected to HTML codes, this method is also called as HTML code injection. XSS codes are usually written in HTML / JavaScript language, but it is also make coding in VBScript, ActiveX, Java, Flash or other languages supported web browsers [15]. 3-4- SQL Injection SQL is a structural programming language that is specialized to make a query in databases, and has both ANSI and ISO standards. It is possible to access relational database applications in varying sizes through SQL queries. Many database products provide standard language-specific extensions that support SQL (Oracle, MS SQL Server, MS Access, Ingres, DB2, Sybase, Informix, etc.). Web applications can use the user inputs to compose SQL statements, for dynamic web page requests. By the method of SQL injection, serious attacks can be made, such as adverse actions on databases (query, add, delete, edit, etc.), bypassing authentication mechanisms, operating commands at operating system level. 3-5- Information Revelation Attacks based on information revelation method include the actions to obtain the system-specific information (such as version, running platform, patch level, backup or temporary files location, etc.). In most cases, web site will show some information about themselves. Google Hacking technique, obtaining the information by entering specific keywords on Google search engine, is often used by attackers [16]. The search words that reveal the directory content of web server through this technique are shown in Figure 2 as an example.


3-5- Bilgi Açığa Çıkarma Bilgi açığa çıkarma yöntemiyle yapılan saldırılar, web sitelerinin çalışmasıyla ilgili sisteme özel (versiyon, çalıştığı platform, yama seviyesi, yedek veya geçici dosyaların yeri, vb.) bilgilerin elde edilmesi için yapılacak işlemleri kapsamaktadır. Çoğu durumda, web siteleri kendileri hakkında bir kısım bilgiyi gösterecektir. Google Hacking tekniği olarak adlandırılan google arama motoruna özel anahtar kelimelerin girilerek bilgilerin açığa çıkarılması saldırganlar tarafından oldukça sık olarak kullanılmaktadır [16]. Bu teknik aracılığıyla web sunucusu, dizin içeriğinin gösterilmesini sağlayan arama cümlelerine örnek Şekil 2’de gösterilmiştir.

Şekil 2. Google Hacking tekniğiyle bilgi açığa çıkarma 4 - SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRMELER E-devlet uygulamaları yaygınlaştıkça güvenlik sorunları her geçen gün daha fazla artmakta ve yüksek seviyede kurumsal bilgi güvenliğinin sağlanması e-devlet açısından kritik bir öneme sahip olmaktadır. Yüksek seviyede kurumsal bilgi güvenliğinin sağlanabilmesi için yöneticilere, çalışanlara, bilgi teknolojisi personeline ve kullanıcılara önemli görevler düşmektedir. E-devlet güvenliği; en az coğrafi sınırların güvenliği kadar önemlidir. E-devlet güvenliğinin sağlanmasında, bilgi güvenliği sürecini etkileyen temeldeki üç unsurun insan faktörü, eğitim ve teknoloji olduğu artık iyi bilinmektedir. Güvenliğin bir ürün veya hizmet olmadığı, insan faktörü, teknoloji ve eğitim üçgeninde süreklilik arz eden, yönetilmesi zorunlu olan karmaşık bir süreç olduğu esas alınmış, bu üç unsurun bir arada bulunmasıyla ancak yüksek seviyede bir e-devlet uygulama güvenliğinden bahsedilebilinir. Yapılan çalışmalar ve araştırmalardan; çoğu kurumda güvenlik eğitimleri ve bilinçlendirme programının olmadığı, kurumların kullanıcılarının bilgi güvenliğinin neden önemli olduğu konusunda farkındalık oluşturmada çokta başarılı olamadıkları, güvenlik personeli yetiştiremedikleri veya kadrolarına alamadıkları ve sonuç olarak yüksek seviyede bir güvenlik sağlamayı başaramadıkları tespit edilmiştir. Eğitimsizlik ve bilinçsizlik sonucunda insan faktöründen kaynaklanan güvenlik riskleri tamamen yok edilemese de iyi planlanmış güvenlik eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile insan faktöründen kaynaklanan risklerin kabul edilebilir bir seviyeye çekilmesinin mümkün olabileceği değerlendirilmektedir. E-devlet güvenliğinin üst seviyede sağlanması amacıyla; güvenlik mimarisi ve ölçeklendirme açısından doğru teknolojilerin seçilmesi, seçilen teknolojilerin hatasız yapı-

Figure 2. Revealing the information by using Google Hacking technique

4- RESULTS AND EVALUATIONS As e-Government applications become widespread, security problems are increasing each passing day, and thus, providing a high level of institutional information security in respect of e-Government becomes very important. To achieve a high level of institutional information security, important duties fall to managers, employees, information technology staff and users. E-government security is at least as important as the safety of geographical boundaries. It is well known that to provide the security of e-Government, there are three basic elements affecting the information security process: human factor, education and technology. It is accepted that safety is not a product or service, but a complex process which is continuous in the human factor, technology and education triangle, and is necessary to be managed. A high level security of an e-Government application can only be possible by taking into account those there basic elements. As a result of studies and investigations, it is identified that there is no security training and awareness program in most institutions, efforts toward creating awareness about why the information security is important are not very successful, institutions do not train or employ security staff, and thus fail to get a high level of security. Although it is not possible to eliminate the security risks caused by human factor, due to the illiteracy and ignorance, it is possible to reduce the risks caused by human factor to an acceptable level as a result of well-planned security training and awareness activities. To ensure the e-Government security at the highest level, it is important to choose the right technology in respect of security architecture and scalability, to configure the selected technologies properly, to carry out the maintenance of them periodically, to use them effectively and efficiently, and construct them in a composite and layered structure while selecting the technology and making an investment. A layered security architecture that has a composite structure provides a significant contribution to achieve a high level information security, but the most important point here that needs to be considered is a requirement for a high level technical knowledge for installation, maintenance and operation of these layered architectures that have composite structure. If this technical labor is not available within the institution, it is required to appeal to other sources. Otherwise, despite the correct technology selection, technological investments come to nothing, more security violations occur, and thus important sources go to waste as a result of not showing the necessary sensitivity to human factor and education. Within the scope of this article, when the matters presented here are taken into account,

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

75


Makale

landırılması, bakımlarının periyodik olarak yapılması, verimli ve etkin kullanımı ile karma yapıda ve katmanlı inşa edilmeleri teknoloji seçiminde ve yatırımında dikkat edilmesi gereken önemli hususlardır. Karma yapılarla kurulan katmanlı güvenlik mimarileri bilgi güvenliğinin üst düzeyde sağlanmasında önemli bir katkı sağlamaktadır ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, karma yapıdaki katmanlı mimarilerin kurulum, bakım ve işletilmesinde üst düzeyde teknik bilgiye gereksinim duyulmasıdır. Eğer bu teknik işçilik, kurumun kendi bünyesinde mevcut değilse dış kaynak kullanımına gidilmelidir. Aksi takdirde teknoloji seçiminin doğru yapılmasına rağmen insan faktörü ve eğitimlere gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, teknolojik yatırımları boşa çıkartacağı gibi daha çok güvenlik ihlallerinin meydana gelmesine neden olacak ve yatırımların boşa gitmesi ve kaynakların israf edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu makale kapsamında sunulan hususlar genel olarak değerlendirildiğinde, e-devlet güvenliğinin yüksek seviyede sağlanmasına yardımcı olacak bazı öneriler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır. - Yüksek seviyede bir güvenlikten bahsedebilmemiz için teknoloji, eğitim ve insan faktörlerine gerektiği kadar önem verilmelidir. - Bilişim korsanları ve çalışma yöntemleri incelenmeli, saldırgan bakış açısıyla da sistemlere bakılabilmeli, bunun için sızma testlerine önem verilmeli, belirli sürelerde e-devlet uygulamalarına sızma testleri uygulanmalıdır. Kurumların ekipman ve yazılım güncellemelerine göre bu sürelerin sıklığı ayarlanmalıdır. - E-devlet güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılması gereken sızma testlerine yönelik milli yazılımlar ve yöntemler geliştirilerek kullanılmalıdır.

- To achieve a high level of security, great sensitivity needs to be shown to technology, education and human factor. - It is necessary to investigate information hackers and their methods; to view the system by using the perspective of the attackers; to give importance to the leak tests and to perform the leak tests in e-Government applications periodically. These periods should be adjusted according to the institution’s equipment and software update. - National software and methods should be developed and used towards the leak tests that are necessary to ensure the eGovernment security. - Software such as spy repellent, virus repellent, firewall, intrusion detection systems, and vulnerability scanners should be developed in our country. - State-funded centers that perform free leak tests need to be established. - Institutions should know the standards of institutional information security and should adapt these standards to their structure. - Environments where information is entered, stored, transported and processed should be standardized, inter-institutional coordination should be considered important. - In our country, more academic work should be performed in respect of e-Government security, and particularly in universities, lectures should be designed about “information security” or “institutional information security” as well as thesis and researches should be prepared and published.

- Casus savar, virüs savar, güvenlik duvarı, saldırı tespit sistemleri, zafiyet tarayıcı gibi yazılımlar ülkemizde de geliştirilmelidir.

- Non-governmental organizations should be established in respect of information security. It should always be kept in mind that information security may be the weakest link in the chain, and social awareness can be created easily thanks to this organization.

- Sızma testlerini ücretsiz yapan devlet destekli merkezler oluşturulmalıdır.

- Information Security Institutions should be built in our country.

- Kurumlar, kurumsal bilgi güvenliği standartlarını bilmeli ve bunu bünyelerine adapte etmelidirler.

- National Cyber Force should be established urgently to bring more radical solutions for e-Government security in our country.

- Bilginin girildiği, saklandığı, taşınıldığı ve işlendiği ortamlar standart hale getirilmeli, kurumlararası koordinasyona önem verilmelidir.

- In our country, the number of scientific activities such as Information Security and Cryptology Conference (www.iscturkey. org) led by NGOs such as Association of Information Security should be increased.

- Ülkemizde e-devlet güvenliği konusunda daha fazla akademik çalışmalar yapılmalı, özellikle üniversitelerde “bilgi güvenliği” veya “kurumsal bilgi güvenliği” ne yönelik dersler açılmalı, bu konularda tezler ve araştırmalar yapılmalı ve yayınlanmalıdır.

76

some suggestions are listed below to ensure a high level of eGovernment security.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

- A national database related to current threats and hazards should be established. Solutions should be created against current threats and dangers and also necessary environments should be established.


- Bilgi güvenliği konusunda sivil toplum örgütlenmesi sağlanmalıdır. Bilgi güvenliğinin zincirin en zayıf halkası kadar olabileceği her zaman hatırda tutularak, bu örgütlenme sayesinde toplumsal bilinç kolaylıkla oluşturulabilecektir. - Ülkemizde Bilgi Güvenliği Enstitüleri kurulmalıdır. - Ülkemizde e-devlet güvenliğine daha köklü çözümler getirmek için acil olarak Ülke Siber Gücü oluşturulmalıdır. - Ülkemizde, Bilgi Güvenliği Derneği gibi STK’ların öncülüğünde yapılan Bilgi Güvenliği ve kriptoloji Konferansı (www.iscturkey.org) gibi bilimsel etkinliklerin sayısı arttırılmalıdır. - Güncel tehdit ve tehlikeler ile ilgili olarak ulusal tehdit veritabanı oluşturulmalı ve güncel tehdit ve tehlikelere karşı çözümler oluşturularak bunların kısa sürede takibi yapılabilmesi için ortamlar oluşturulmalıdır. Sonuç olarak; e-devleti oluşturan kurumlar, standartları dikkate almalı, güvenlik politikalarını bunlara göre oluşturmalı, teknolojideki gelişmeleri ve sistemlerde oluşan açıkları yakından takip ederek güvenlik sistemlerini bunları dikkate alarak yönetmeli, sistemlerinin kullanıcı ve doğal risklere karşı güvenliğini sağlamalı, güvenlik testlerini belirli aralarda yaptırmalı, kurumlararası bilgi alışverişinde belirli standartlara uygun olarak veri aktarımı yapılmalı ve bilgi güvenliği eğitimlerine önem vermelidirler. KAYNAKLAR 13- Jia, X., “Design, Implementation and Evaluation of an Automated Testing Tool for Cross-Site Scripting Vulnerabilities”, Yüksek Lisans Tezi, Darmstadt University of Technology (TUD) - Computer Science Department, 2-6 (2006).

As a result, institutions composing of e-Government should consider the standards, create the security policies accordingly, follow the developments in technology and the vulnerabilities in systems, manage the security system by taking into account these factors, provide safety against risks caused by user and also natural risks, implement the security tests periodically, transfer the data in accordance with specific standards in inter-institutional information exchange, and give importance to the information security training. SOURCES 13- Jia, X., “Design, Implementation and Evaluation of an Automated Testing Tool for Cross-Site Scripting Vulnerabilities”, Yüksek Lisans Tezi, Darmstadt University of Technology (TUD) - Computer Science Department, 2-6 (2006). 14- Internet: Web Application Security Consortium “Weak Password Recovery Validation” http://www.webappsec.org/projects/threat/classes/weak_passwordrecovery_validation.shtml (23.01.2008). 15- Internet: Web Application Security Consortium “Cross-site Scripting” http://www.webappsec.org/projects/threat/classes/ cross-site_scripting.shtml (23.01.2008). 16- Long, J., “Google Hacking for Penetration Testers”, Syngress Publishing Inc., Rockland, 135- 137, (2005). 17- Vural, Y., Sağıroğlu, Ş. “E-Devlet Güvenliği: Güncel Tehditler”, 17. İstatistik Araştırma Sempozyumu, 8-9 Mayıs 2008, Ankara, s.19-31. 18- Vural, Y., Sağıroğlu, Ş. “National Information Security”, Second International Conference on eGovernment and eGovernance, 11-12 March 2010, pp.115-124, Antalya, Turkey

14 - İnternet: Web Application Security Consortium “Weak Password Recovery Validation” http://www.webappsec.org/projects/threat/classes/weak_passwordrecovery_validation.shtml (23.01.2008). 15 - İnternet: Web Application Security Consortium “Cross-site Scripting” http://www.webappsec.org/projects/ threat/classes/cross-site_scripting.shtml (23.01.2008). 16 - Long, J., “Google Hacking for Penetration Testers”, Syngress Publishing Inc., Rockland, 135- 137, (2005). 17- Vural, Y., Sağıroğlu, Ş. “E-Devlet Güvenliği: Güncel Tehditler”, 17. İstatistik Araştırma Sempozyumu, 8-9 Mayıs 2008, Ankara, s.19-31. 18- Vural, Y., Sağıroğlu, Ş. “National Information Security”, Second International Conference on eGovernment and eGovernance, 11-12 March 2010, pp.115-124, Antalya, Turkey

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

77


TD HABER

Cep telefonlarında TL/Kuruş dönemi TL/KURUS Period in mobile phones

B

ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (BTK) aldığı karar ile Türkiye’de üç mobil işletmecisinden hizmet alan yaklaşık 50 milyon ön ödemeli hat abonesini ilgilendiren kontör uygulamasına, 1 Nisan 2010 tarihi itibariyle son verildi. İşletmeciler, ses, SMS ve diğer hizmetlerin ücretlendirilmesinde, tarife ve kampanyalarda birim ücretinde kontör yerine TL/Kuruş kullanılıyor. Kontör birimine yönelik ortak ve standart bir tanım ya da bir karşılık bulunmaması ve tüketici algılamasında bir belirsizlik olması, bu düzenlemenin yapılmasında en önemli etken oldu.

Not finding a common and a Standard definition for the credit unit and uncertainty in the perception of consumer was the most important factor in making this arrangement.

Bu düzenleme ile kullanıcıların hatlarında bulunan kontörler, 1 Nisan itibarıyla TL’ye dönüştürülüyor. Ön ödemeli hat kullanıcıları geçiş sonrasında mevcut durumda olduğu gibi, istedikleri yükleme kanallarından (bayi, banka, TL kartı vb.) hatlarına TL yükleyebiliyor.

The credit that the users have in their lines will be converted to TL from the begining of April 1. After the transition, as in the present situation, prepaid line users can load TL to their lines from any load channels that they want (dealers, banks, TL card, etc.)

Düzenlemeye göre işletmeciler, ön ödemeli hat abonelerinin aylık kullanım detayı bilgilerini SMS, çağrı merkezi vb. yollarla talep edebilmelerine imkân sağlıyor.

Based on the arrangement, operators provide opportunities for prepaid line subscribers to require the information for the details of per month use by SMS, call center, etc.

Uygulama, TL/Kuruş üzerinden yapılan ücretlendirmelerde bir değişiklik yapılmasına yönelik olmayıp, görüşme bedellerinin ortak ve standart

78

B

ased on the decision of Information and Communication Technologies Authority (BTK), credit application that interests to approximately 50 million prepaid subscribers getting services from 3 mobile operators in Turkey has been terminated on April 1, 2010. Operators use TL/KURUS instead of credit for the charges of voice, SMS and other services and for the unit costs of the campaigns.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Application is not for the change of the fees to TL/Kuruş, it is for transition to TL/Kuruş instead of credit that do not have


Projenizi karalamayın!

Fiber optik projelerinizde, Domino Elektronik hizmet , ürün ve desteğini kullanın para, prestij ve zaman kaybetmeyin. “Siz isteyin biz üretelim.” © Domino Elektronik San. ve Tic. Ltd.Şti. Merkez Ofis Küçükali Mah. Kartal Bul. Mavikent Sit. No:123 38050 Melikgazi Kayseri / TÜRKİYE Tel / Phone +90 (352) 320 00 48 Fax +90 (352) 320 00 53 www.dominob2b.com

Fabrika Organize Sanayi Bölgesi 33. Cadde No:23 38070 Melikgazi Kayseri / TÜRKİYE Tel / Phone +90 (352) 322 30 30 Fax +90 (352) 322 30 32


bir tanımı olmayan kontör yerine TL/Kuruş’a geçilmesine yönelik. Aboneler 1 Nisan’dan itibaren ayrıca başvuru veya tarife değişikliği yapmak zorunda kalmadan görüşmelere devam edebiliyor. Uygulama doğrultusunda, kullanıcıların, ellerinde bulunan kontöre dayalı kartları 1 Nisan sonrasında TL kartlarıyla değiştirmeleri gerekiyor. 1 Nisan tarihi itibariyle mevcut kontörlerin TL karşılığı olan tutar hatlara yükleniyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 2 Eylül 2009 tarih ve 2009/DK-10/445 sayılı TL/Kuruş uygulaması ile ilgili kararı şöyle: 1. Kontöre dayalı tarifelendirme sistemi yerine tamamen TL’ye dayalı tarifelendirme sistemine geçilmesi, bu kapsamda tarifelerde, kampanyalarda ve reklâmlarda hizmet birim ücretinin ses için “kontör/dk-sn” yerine “TLKr/dk-sn”, SMS ve MMS için “kontör/SMS-MMS” yerine “TL-Kr/SMS-MMS” olarak kullanılması ile işletmecilerin sundukları diğer hizmetler için de kontör yerine “TL-Kr” kullanılması, 2. Bu uygulamaya ilişkin olarak kullanıcıların ellerinde bulunan kontöre dayalı sisteme göre basılmış ön ödemeli kartların işletmeciler tarafından yeni sisteme göre kullanımına olanak tanınması, 3. Ön ödemeli hatlara yükleme yapılmasını müteakip mobil işletmeciler tarafından ücretsiz olarak gönderilecek bilgilendirme mesajıyla; şebeke içi/dışı yapılacak görüşmelerin tarife dakika ücretleri ile SMS ve MMS birim ücretlerinin kullanıcılara bildirilmesi, 4. Ön ödemeli hat kullanıcılarının her bir hizmeti kullanmalarını müteakip almış oldukları hizmete yönelik aşağıdaki şekildeki bilgilendirme mesajının ücretsiz olarak kullanıcılara gönderilmesi, 5. Abonelerin en az son 6 aylık kullanım detayı bilgilerini alabilmelerine ve ön ödemeli hat abonelerinin aylık kullanım detayı bilgilerini SMS, çağrı merkezi vb. yollarla talep edebilmelerine imkân sağlanması ile talep edildiği takdirde abonelere posta yoluyla gönderilmesi, 6. İşletmecilerin, gerekli güvenlik tedbirlerini alarak, abonelerin kullanım detayı bilgilerine İnternet üzerinden ücretsiz olarak erişebilmelerine imkân sağlamaları, 7. 28.5.2009 tarihli ve 27241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliğinde ve diğer ilgili mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması, 8. a) Yukarıda yer alan hükümlere ilişkin gerekli hazırlıkların en geç 01.04.2010 tarihine kadar tamamlanarak uygulamaya geçilmesi,

a common and a standard definition for the cost of calls. Subscribers can continue calls without having to make a seperate application or Schedule changes from the begining of April 1. In accordance with the application, Users need to change the credit cards with TL cards after April 1. from the begining of April 1, the amount of available credit will be loaded to the lines as TL. Information and Communications Technologies Authority on September 2, 2009 and No. 2009/DK-10/445 TL / Kurus decisions concerning the implementation is as follows: 1. Transition to the TL-based scheduling system instead of Credit-based scheduling system, in this context, in the tariffs, campaigns and advertisements the unit cost for sound is used “TL-Kr/dk-sn” instead of “credit / dk-s” , for SMS and MMS , “TL-Kr/SMS-MMS” is used instead of “credit/SMS-MMS’’ and fort he other services “TL-Kr” is used instead of credit. 2. this implementation provides opportunities by operators for users to use prepaid cards according to the new system that was published according to the credit-based systems. 3. After loading prepaid lines, the users are informed about the cost for the tarriff per minute calls of inside and outside and for unit costs of SMS and MMS by mobile operators with a free informational message. 4. After prepaid line subscribers use every service, they receive a free informational message as in the following. 5. subscribers can get detailed information of the use at least six months and prepaid line subscribers can request

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

79


TD HABER b) Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin sadece kontörlü kart kullanılan ankesörlü telefonlarında ise en geç 01.01.2011 tarihine kadar gerekli hazırlıkların tamamlanarak kontör uygulamasının kaldırılması, 9.Yukarıda belirtilen hususların ilgili işletmecilere bildirilmesi, 10. Bu Kurul Kararı’nın Kurum İnternet sayfasında yayımlanması hususlarına karar verilmiştir. Yeni uygulama tüketiciye ne getiriyor? -Kontörün kaldırılıp yerine para birimi getirilmesi uygulamasıyla tüketicinin fiyat algısı artıyor ve aboneler kendilerine en uygun işletmeci ve abonelik paketini seçme şansına kolayca sahip olabiliyor. -Kullanıcılar ön ödemeli hatlara yükleme yapmasının ardından, işletmeci tarafından ücretsiz olarak gönderilen mesajla, şebeke içi ya da şebeke dışı yapılan görüşmelerin tarife dakika ücretleri ile SMS ve MMS birim ücretleri hakkında bilgilendiriliyor. -Ön ödemeli hat kullanıcıları, her bir hizmeti kullanmalarının ardından aldıkları hizmete yönelik olarak kullanım miktarına (saniye ve adet), kullanım tutarına (TL/Kr) ve kalan tutara (TL/Kr) ilişkin bilgilendirme mesajını ücretsiz alabiliyor. -Abonelerin en az son altı aylık kullanım detayı bilgilerini alabilmelerine ve ön ödemeli hat abonelerinin aylık kullanım detayı bilgilerini SMS, çağrı merkezi gibi yollarla talep edebilmelerine imkân sağlanıyor. Ayrıca abonenin talep etmesi halinde posta yoluyla bu kullanım detayları gönderilebiliyor. -Aboneler, kullanım detayı bilgilerine, gerekli güvenlik tedbirleri sağlanarak, İnternet üzerinden de ücretsiz olarak erişebiliyor.

detailed information of their monthly usage by SMS or call center. In addition, If the subscriber request, these usage details can be sent through the mail. 6.Providing the necessary security, subscribers can also reach the detailed information of the use on the internet without cost. 7. Necessary changes will be made in authorization legistlation and other relevant legistlation about Electronic Communication Sector that came into force by publishing in the the Official Gazette dated 28.5.2009 and numbered 27241. 8. a) Necessary preparations for the foregoing provisions will be completed at the latest 01.04.2010 b)In pay phones that can only be used credit card of The Turkish Telecommunications Inc. credit application will be abolished after completing the necessary arrangements until 01.01.2010 9.the foregoing points will be reported to the relevant operators 10. It has been decided to publish the decisions of this board on the authority web site. What does the new application bring to the customer? - the perception of the cunsomer increases with the application of replacing credit with currency and suscribers can easily have the chance to choose the most suitable operators and subscrition package. - After subscribers load the prepaid lines, they are informed about the tarif per minute cost of the inside or outside calls and the unit cost of SMS and MMS with a free informational message sent by operator . -After using each service, prepaid line subscribers can receive the informational message without cost about the amount of use (in seconds, and units), the amount of use (£ / Kr) and the remaining amount (£ / Cr) thanks to their services. -The application provides opportunties for subscribers to get detailed information of the use at least six months and it also provides opportunities for prepaid line subscribers to request detailed information of their monthly usage by SMS or call center. In addition, If the subscriber request, these usage details can be sent through the mail. - Providing the necessary security, subscribers can also reach the detailed information of the use on the internet without cost.

80

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


RÖPORTAJ

Kutsal Anıl “Savunma Sektörü için tasarlayıp ürettiğimiz bu ürünün, 2009 yılında lisansları verilen 3G alt yapısında da kullanıldığını öğrendik ve bu bazda 3G Operatörlerimiz ile görüşmeler başlattık.

TELEKOM DÜNYASI: Bize biraz Pavo’yu anlatır mısınız? Ne zaman ticari faaliyete başladınız? Pavo’nun özel bir anlamı var mı? KUTSAL ANIL: Uzun yıllar önce ülkemde daha sonra yurtdışında mühendislik, yöneticilik yaptıktan sonra eşimle birlikte ülkemize geri dönme kararını verdik. Sonrasında sahibi olduğum Metre Grup , e ortağı olduğum T-Tronics ve T-Trade (Teknoloji Holding firmaları sonrasında Brightwell Holding firmaları oldular) çatısı altında, 2003 yılından itibaren elektronik kart, sistem, ürün tasarımı ve geliştirilmesi, sonrasında satış ve iş geliştirme faaliyetlerinde bulundum. Ekibim ile hemen hepsi Türkiye’de ilk olan projeler yaptık ve uygulamaya aldık. Elektronik Sayaç, EFT POS Terminali, Vestel için ODM olarak gerçekleştirdiğimiz yazarkasa,

“We have learned that this product, designed and produced for Defense Industry, was also used in 3G infrastructure, licenses of which was provided in 2009, and then we have initiated the negotiations with some of the 3G operators in this respect.

82

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

TELEKOM DÜNYASI: Would you tell us Pavo? When did your commercial activities start? Does Pavo have a special meaning? KUTSAL ANIL: After spending many years as a engineer and manager first in our country and then in other countries, I and my wife decided to return to our country. Since 2003 under the roof of Metre Grup, owned by me, and T-Tronics and T-Trade (Technology Holding Companies became Brightwell Holding companies), to which I was a partner, I have carried out activities on electronic card, system, product design and development, and then sales and business development. Together with my team, we carried out and implement projects, almost all of which was a first in Türkiye. Products such as Electronic Counter, EFT POS Terminal, cash register we as ODM developed for Vestel, Pump Cash Register we developed


Kutsal ANIL PAVO Tasarım Üretim Elektronik Ticaret A.Ş. – Genel Müdür PAVO Tasarım Üretim Elektronik Ticaret A.Ş. – General Manager Petrol Dağıtım İstasyonları için gerçekleştirdiğimiz Pompa Yazarkasa, Araç için 7 inch renkli dokunmatik ekranlı PDA, Beyaz Eşya elektronik kontrol kartları, akıllı Dimmer, Denizcilik taşıtları için Klas-B Otomatik Tanımlama Sistemi gibi ürünler bizim öncü ve büyük küçük farkı olmadan gerçekleştirdiğimiz ürün ve sistem projelerdir. Hâlihazırda Türkiye sahada aktif olarak kullanılan ve tasarımında ve/veya üretiminde bilfiil bulunduğum 2.000.000 adedin üzerinde ürünümüz bulunmaktadır. Verdiğim örnekler dışında da çok sayıda proje gerçekleştirdik. Aslına bakarsanız bu projelerin üretime geçenlerinin üretilmeyenlerine oranı ancak 1/3civarında gerçekleşti. Çünkü fikir ortaya atılıyor, proje yapılıyor fakat ya pazar bulunamıyor, ya da birçok farklı sebepler ile tasarımları tamamlanmasına rağmen üretime geçmeme kararı alınabiliyor.. Bunun en önemli sebebi ülkemizin içinde uzun yıllardır içinde bulunduğu ekonomik krizler. Tasarım ve üretimin riskleri ile ekonomik krizlerin etkisi birleşince, ülkemiz özgün ürün üreten lider ülke olmaktan çok, diğer ülkelerde gerçekleştirilen ürünleri pazarlayan takipçi niteliğinde bir ülke olabildi. Bugün elektronik sektöründe yaşadıklarımız bu gerçeğin bir yansıması. Sonrasında elektronik tasarımda nitelikli iş gerçekleştire-

for Petroleum Distribution Stations, 7-inch color touch-screen PDA for vehicles, white goods electronic control cards, smart Dimmer, and Class-B Automatic Identification System for maritime vehicles, are products and systems we have designed and developed as a leading company, without differentiating them as great or small. There are already more than 2.000.000 pcs. products, the design and/or production of which I have been involved, and which are actively used in Türkiye. In addition to these products, we have carried out numerous projects. In fact, only 1/3 of these projects have been brought to the production process. Because the idea is put forward, the project is carried out, but you cannot find a market or you decide to not to produce it due to several reasons, although the design is wholly completed. The most important reason for this is the economic crisis we are experiencing for many years in our country. When the risks of design and production are combined with the impact of economic crisis, our country has become a country selling the products, which were produced in other countries, rather than a leader country producing original products. Today, the situation we are experiencing in the electronics sector is a reflection of this fact. Then, thanks to the fact that we can carry out qualified projects in electronic design, we have focused on the Defence Sector

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

83


RÖPORTAJ

bilmemiz sayesinde ülkemizde bu nitelikli işlere en fazla ihtiyaç olan Savunma Sektörüne yöneldik. Teknoloji Holding’ten ayrılmamız sebebi ile ismimizi Pavo olarak değiştirdik. Pavo güney yarımkürede yer alan bir takımyıldızının ismidir ve tavuskuşu anlamına gelmektedir. Bizler %100 Türk sermayeli bir elektronik tasarım ve üretim şirketiyiz. Sonrasında ben ortağım Alphan Manas’dan şirketi devraldım ve yaratılmış olan farkındalık ve bilinirliğin sürdürülmesini doğru bulduğumuz için yeniden isim değiştirme ihtiyacı duymadık. TELEKOM DÜNYASI: Peki sizin holding bünyesinden ayrılma süreciniz nasıl gerçekleşti? KUTSAL ANIL: İlk ayrılma süreci Teknoloji Holding – Brigthwell Holding ayrılması idi. Ayrılma süreçleri her sektörde sancılı geçer keza bizimki de sıkıntılı bir dönemdi. O süreçte Alphan Bey’in çok farklı bir stratejisi vardı ve Alphan Bey ile birlikte devam etme kararı aldık. O periyotta savunma sanayi ile ilgili hiçbir çalışmamız olmamıştı daha çok ticari uygulamalar üzerinde çalışmıştık. Örneğin Demir Döküm (Valliant) kombinin kartları Pavo tarafından sağlanmıştır. Artık biliyorsunuz tüm beyaz eşyaların içerisinde tüm sistemi yöneten bir akıllı kart var. Bu kartların büyük bir kısmını Çin ve İtalya’dan alıyoruz. Çin’de bu alanda Türkiye’ye yönelik $200-300 milyonluk büyük bir pazar var ve Çin’den alış fiyatlarına daha da geliştirilmiş sistemleri Türkiye’de gerçekleştirip daha da ucuza mal edilebileceğini gördük. Biz de o dönemde bu alanı görüp bu alana giriş yaptık. Bu alanda büyük başarılar da sağladık. Bu arada aynı zaman aralığında kendi içimizde savunma sanayine girme kararı aldık.. İlk projemizi yaptıktan sonra bir Askeri Router /Layer-3 Switch tasarım ve üretme projesi ve bir de H.264 bazlı görüntü naklini sağlayan özel bir görüntü sıkıştırma kartı projesi aldık. Bu projeler üzerinde çalışırken şirketimizin büyük ortağı Alphan Manas Pavo’yu askeri ve ticari olmak üzere ikiye bölme kararını verdi. Ticari üretim yapan kısmı REM Elektronik isimli bir firmaya aktarıldı. Bu ikinci ayrılma süreci idi. Biz yalnızca savunma sanayi alanında kaldık. Savunma sanayi projeleri uzun vadeli projeler. Ticari projelerde minimum 3 ay maksimum 1 yılda proje tamamlanmak zorundadır.. Fakat savunma sanayi projelerinde bir yılın sonunda planlaması dahi bitirilemeyebilir. Bu sektörün yapısıyla da ilgili bir durum… Bir süre sonra da Alphan Bey, enerji konusunda yatırım yapmak istediğine karar verdi ve devamında şirketi devraldık. Bu ise üçüncü ve son ayrılma

84

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

that needs the qualified products at most. After the separation process from Technology Holding, we changed our name as Pavo. Pavo is the name of a constellation in the southern hemisphere and means a peacock. We are an electronic design and manufacturing company with 100% Turkish capital. I and my partner Alphan took over the company from Manas, and we did not need to change the name again, since we want to continue the awareness and recognition that we have created. TELEKOM DÜNYASI: Well, how was the separation process from the holding structure? KUTSAL ANIL: The first separation process is between Technology Holding and Brigthwell Holding. Every separation process is difficult, and it was difficult for us too. In that period, Alphan has a very different strategy and we decided to continue with him. Until that period, we had not carried out any project in the defense industry, and we were working on commercial applications. For example, the cards of Demir Döküm (Valliant) combi boilers have been provided by Pavo. You know there is a smart card managing the whole system in all white goods. We buy most of these cards from China and Italy. In China there is a large market of $200-300 million aimed at Türkiye. We have seen that we can produce more developed system cheaper than the purchase price from China. In that period, we have focused on this area by making analysis about the area. We achieved great successes in this area. Meanwhile, we decided to focused on our defense industry in the same period. After our first project, we have carried out a Military Router / Layer-3 Switch design and production project, and also carried out a special image compression card project that makes it possible to make H.264-based video transport. While we were working on these projects, AlphanManas – the major shareholder of our company – decided to divide Pavo into two: the one carrying out commercial projects and the other carrying out military projects. The part carrying out commercial projects was transferred to a company called REM Electronics. This was the second separation process. We stayed only in the part carrying out the projects in the defense industry. While the projects should be completed in minimum 3 months and maximum 1 year in commercial projects, projects in the defense industry projects were long-term projects. Even the planning may not be completed after one year in the defense industry projects. This is related to the structure of this sector… Then, my partner Alphan decided to invest in energy and we took over the company. This was the third and last separation process. I


süreci olarak adlandırılabilir. Şirket bünyesinde yetkinliğine inandığım arkadaşlarıma da belirli paylarla ortak olmalarını önerdim. Bunun yanında üniversite ile de bir bağımız olmasını istedim ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden de bir arkadaşımızı ortaklarımız arasına kattık.

suggested my colleagues, whose competence I believe, within the company to become a shareholder, with certain amounts of shares. Besides, I wanted to have a bond with the university and made a friend of us from Istanbul Technical University one of our partners.

TELEKOM DÜNYASI: Şu anda şirketinizin kaç çalışanı var?

TELEKOM DÜNYASI: How many employees your company currently has?

KUTSAL ANIL: Şu anda 30 kadar çalışanımız var. Bunların 23’ü mühendistir ve tamamı yüksek mühendistir, 6 arkadaşımız halen doktora çalışmalarını sürdürmekteler. Diğerleri de idari işlerle uğraşan arkadaşlar... Biz çalışanlarımıza akademik bir ortam sunuyoruz. Çalışanlarımızın eğitim hayatlarına devam etmelerini şirket olarak destekliyoruz. Doktora tezlerini genellikle üniversitelerde birlikte çalıştığımız akademisyenler ile birlikte kararlaştırıyoruz. Yani aslında bu projeler bizimle üniversitelerin kesişim alanındaki projeler oluyor. Bu sayede hem biz ve hem de üniversite yapılan çalışmalardan yararlanabiliyoruz.

KUTSAL ANIL: There are 30 employees now. 23 of which are engineers; all of them are senior engineer, and our 6 friends are still working on a PhD. Others are dealing with the administrative works...

TELEKOM DÜNYASI: Hangi firmalarla stratejik ortaklığınız var?

TELEKOM DÜNYASI: With which companies do you have a strategic partnership?

KUTSAL ANIL: Aselsan ile. Biz Aselsan’ın elektronik tasarım alanındaki stratejik ortağıyız. Bu çok yeni bir durum.... Aslında, dünyadaki tüm büyük şirketler etraflarında bir yaşam alanı oluşturmalılar. Bu yaşam alanına da kendi felsefelerine uygun ve nitelikli olduklarına inandıkları şirketleri almalılar ve bu şirketler beraber büyümeliler. Dünyadaki büyük şirketlerin etrafında kendilerinin desteklediği, kendi normlarında tasarım ve üretim yapabilecek ve gelecekteki planlarına dâhil edebilecek kadar iyi, nitelikli firmalardan oluşan bir hare bulunur ve Aselsan da bunu uyguluyor. Zaten Savunma Sanayi Müsteşarlığı da yeni stratejisi gereği KOBI’lerin Savunma Sektöründen aldıkları payı yükseltmesi üzerine ciddi çalışmaları ve destekleri var. Amaç, malumunuz üzerine, Savunma Sanayindeki yerli payını mümkün olduğunca arttırmak. . Aselsan şuan Türkiye de elektronik tasarım ve üretim yapabilen en büyük Türk firması ve Aselsan ile çalışmaktan gayet memnunuz. Süreçlerimiz şuan tamamen Aselsan süreçlerine paralel ve onların beklentilerini karşılar nitelikte. Aselsan, Türkiye de uluslararası bazda elektronik projeleri yapabilecek bir Türk firması olarak bizleri çok etkiliyor ve geliştiriyor.

KUTSAL ANIL: We are a strategic partner of Aselsan in the field of electronic design. This is a new situation... In fact, all major companies in the world should create a living space around themselves. They should include the companies, qualified and appropriate according to their own philosophy in this living space, and they should grow together with these companies. There is a circle consisting of good, qualified companies around the major companies in the world. Major companies support these companies, which are able to design and produce according to their norms, and include them to their future plans. Aselsan is applying this model. Defence Industry Undersecretariat is also carrying out serious projects and providing support in order to increase the share of SMEs in the defense sector in accordance with its new strategy. The objective, as you know, is to increase the local share in the defense industry as much as possible. Aselsan is the biggest Turkish company that is able to electronic design and production in Türkiye, and we are very happy to work with Aselsan. Our processes are completely parallel with Aselsan’s processes and meet their expectations. Aselsan impresses and improves us very much, as a Turkish company that is able to carry out electronic projects at the international level.

TELEKOM DÜNYASI: Bugüne kadar bitmiş olan ya da şuanda iş sürecinde olan hangi projeleriniz var? KUTSAL ANIL: Savunma sanayindeki projelerimizden bitmiş iki tane projemiz var. Bunlardan biri sözünü ettiğim görüntü nakli olan projemiz.. Sıkıştırma oranımız bilinen en büyüklerden birisi, Bu proje bilinen sıkıştırma yöntemlerine özel ekler yapılarak tamamlandı. Kendi içerisinde adaptif bir sistemdir. Var olan bant genişliğini gözlemleyerek o band genişliğinde, görüntü ve ses kalitesi bakımından daha önceden verilmiş parametreleri öncelik

We offer an academic environment for our employees. We as a company support their education. We usually decide their PhD thesis in cooperation with the academics we are working together settling with academics. So in fact these projects are the intersection point. In this way, both we and university can benefit from these studies.

TELEKOM DÜNYASI: Which projects do you have? Projects either completed or currently being conducted? KUTSAL ANIL: Two of our projects in the defense industry projects have been completed. One of them is about the image transmission, as I mentioned. The rate of compression is one of the highest rates. This project has been completed by making special additions to the current compression methods. It is an adaptive system in itself. The best performance in the communication is provided by observing the existing bandwidth and

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

85


RÖPORTAJ

sırasına bakarak ( FPS, pixel sayısı, renk bilgisi, sesin varlığı yokluğu gibi ) adaptif olarak değiştirmek sureti ile en iyi performansta iletişimi sağlamaktadır. Proje bitti, prototipler üretildi seri üretime geçilmesi için üzerine eklemeler yapılacak yeni bir uygulama üzerinde çalışılıyor. İkinci projemiz ise 24 kanallı askeri bir router / Layer-3 Switch. Askeri sistemlerin, sivil sistemler ile olan en önemli farkı; tozlu, kumlu, çamurlu ortamda, -50 derecede de +100 derecede de yani akla gelebilecek en kötü ortamda da çalışmalarıdır. Yani bir çölde, bir kısmı çalışmaz hale gelse de diğer tarafı mutlaka çalışır. Elektronik olarak da zorlukları var. Elektronik harp saldırılarına karşı dayanıklı olmaları gereklidir. Tabi bunların yanında bilgi güvenliğini de sağlamak için hem yazılım hem de donanım kısmında ekler gerektiriyor Vibrasyona, her türlü sıcaklık ve hava koşullarına, düşme ve alınabilecek çeşitli darbelere karşı uygun tasarım ve donanımda üretim yapıyoruz. TELEKOM DÜNYASI: Görüntü iletme ve askeri koşullarda kullanılabilecek router olmak üzere tamamlanan 2 projenizden farklı olarak bir de 3G router’ınız var galiba? KUTSAL ANIL: Ürettiğimiz routerların içinde gereksinimler dolayısıyla 3 tane de switch var. Bu sayede aslında bir anlamda switch de tasarlamış olduk. Bunlar üçü birbirlerine bağlı 24 kanallı switch haline de gelebiliyorlar. Toplam 4 GB’lık anahtarlama kapasitemiz var. 24 tane 100 MB’lık ara yüzü var bu 2,4 GB’lik switching kapasitesine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Dolayısıyla routerdaki herhangi bir paketin gecikmesi, beklemesi, kaybolması gibi bir problemi yok.

Our second project is a 24-channel military router / Layer-3 Switch. The most important difference of military systems, as they are compared with civilian systems, is that they are working in the worst environment such as dusty, sandy, muddy, -50 degree and +100 degree. So, one side of them works in a desert, although the other side cannot work. There are also some difficulties electronically. They should be resistant to electronic warfare attacks. Besides, some software and hardware additions are required in order to ensure information security. We design and manufacture products that are resistant to vibration, any kind of temperature and weather conditions, falling down and various blows. TELEKOM DÜNYASI: As far as I understand, you have a 3G router in addition to 2 completed projects on transmitting the image and router that can be used in military conditions? KUTSAL ANIL: In our routers, there are also 3 switches because of the requirements. In this way, we have designed a switch in a sense. They can come together into a 24-channel switch, three of which are connected each other. We have a switching capacity of 4 GB. There are 24 interfaces of 100 MB. This means that a switching capacity of 2,4 GB is needed. Therefore, no packages in the router delays, waits or is lost.

Savunma Sektörü için tasarlayıp ürettiğimiz bu ürünün, 2009 yılında lisansları verilen 3G alt yapısında da kullanıldığını öğrendik ve bu bazda 3G Operatörlerimiz ile görüşmeler başlattık. Bizim ürünümüz hem 3G de hem de gelecek LTE de çokça kullanılan EDGE Router diye tanımlanan ürünlere büyük oranda benzerliği ama birçok alanda fazlası olan bir ürün. Bu pazarda bir oyuncu olma hedefi ile yola çıktık ama umduğumuzdan yavaş ilerlediğimizi aktarmak istiyorum.

We have learned that this product, designed and produced for Defense Industry, was also used in 3G infrastructure, licenses of which was provided in 2009, and then we have initiated the negotiations with some of the 3G operators in this respect. Our product is similar to a great extent with products called EDGE Router, which is used for 3G and will be used for LTE in the future, besides it also brings some other advantages in many areas. We want to be an actor in this market, but I have to say that we are going forward slower than we expected.

3G ve sonrasında LTE yapısında kullanılabilecek olan bu ürünleri halen Telekom Sektöründe öncü ülkeler tasarlıyor ve üretiyorlar. Bu güne dek takipçi olmuş, bu gibi ürünleri hep ithal ederek kullanmış bir sistemi çok rahat değiştiremeyeceğimizi öngörmemize rağmen, bu anlayışı dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz, başarılı olursak bizimle birlikte ülkemizin de kazanacağı da açık.

These products that are used for 3G and will be used for LTE in the future are designed and produced by leading countries in the telecommunication sector. Although we envisaged that we cannot transform a system, which we have always imported until today, easily we are trying to change this understanding. It is certain that our country is going to win if we succeed.

3G Lisansında var olan %10 KOBİ şartı gereği, bizim gibi 3G Operatörlere ürün satışı yapabilecek firma sayısı az. %10’luk oranda oldukça yüksek bir oran ve bizlerde bu oran kapsamında tamamen Türkiye tasarlanmış ve üretilmiş ürünümüze bir pazar şansı arıyoruz. Kolay olmuyor, güven eksikliğini aşmadan da olmayacak gibi.

86

changing adaptively the parameters according to the order of priority (FPS, pixel count, color information, the presence or absence of sound, etc.), which are given previously in terms of image and sound quality at that bandwidth. The project has been completed, the prototypes have been produced, and we are working on a new application by making some additions for mass production.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

According to 10% SME requirement in 3G license, there are few companies that are able to sell products to 3G operators. 10% is a pretty high rate, and we are looking for a market opportunity within the scope of this rate, by means of our products designed and manufactured entirely in Türkiye. It is not easy, and it will not be easy if we do not overcome the lack of confidence.


Platin


ÇEVRE-mis

Arılarda Koloni Çökme Vakası ve Sebepleri Honey Bee Colony Collapse Disorder and its Reasons Ülkü Özeren

uozeren@iccdanismanlik.com.tr

Arı popülasyonlarında son yıllarda hem Avrupa’da, hem de ABD’de ciddi azalış gözlenmektedir. Sosyo-ekonomik faktörler bir yana, arı kolonilerindeki ani kayıplar halkın dikkatini oldukça çok çekmektedir. Gerçekten de dünya basınında bu konu ile ilgili tüm gözleri üzerine çeken, ancak genellikle bilgiden yoksun başlıklarla arı ölümlerini beyan eden manşetlere yer verilmektedir. Bu bir çeşit insanlığı açlığa sürükleyebilecek kâbus haline dönüşmüştür. Koloni çökme vakası (Colony Collapse Disorder-CCD) olarak adlandırılan bu olay, ABD’de yoğun olarak dikkatleri üstüne çekmiş ve Avrupa’dakiler de dâhil olmak üzere birçok bilim adamının bu konu üzerine yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Koloni kayıpları sadece ABD’de değil, diğer yerlerde de gözlenmektedir. Yapılan çalışmalara bakılacak olunursa, Kuzey ABD’de %30, Avrupa’da %1,8-53, Ortadoğu’da %1085, Japonya’da %25 oranında ani kayıplara rastlanırken,

Lately, it’s observed that honey bee populations seriously decline in Europe and the United States. Apart from socio-economic factors, sudden losses of honey bee colonies have occurred, and have received considerable public attention. Indeed, in the last few years, the world’s press has been full of eye catching but often uninformative headlines proclaiming the dramatic demise of the honey bee, a world pollinator crisis and the specter of mass human starvation. “Colony Collapse Disorder” (CCD) in the USA has attracted great attention, and scientists there and in Europe are working hard to provide explanations for these extensive colony losses. Colony losses are observed at everywhere besides United States. Considering the studies about this subject, it’s seen sharp declines in North of United States %30, Europe %1,8-53, Middle East %10-85, Japan %25, however there is no honey bee loss case which has been reported in South of United States, Africa and Australia.

88

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


Güney ABD’de, Afrika’da ve Avustralya’da raporlanan herhangi bir ani kayba rastlanmamıştır. Bir yüzyıl önce, 1906’da, İngiltere’nin güney sahilinde küçük bir ada olan Isle Adası’nda, arıcılar çok sayıdaki bal arılarının kovanlarından sürünerek çıktıklarını, uçamadıklarını ve neticede de öldüklerini fark eder. Uzun süre bazı arıcılar bu durum karşısında arıların felç geçirdiğini iddia etse ve uzun süre medyada bu şekilde bilinse de, bu koloni kayıplarının yeni ve çok bulaşıcı bir hastalık olduğu ortaya çıkmıştır. Birkaç yıl sonra, Britanya’daki sebebi ne olursa olsun tüm arı kolonilerinin kayıplarına sebep olarak, ‘Isle Adası Hastalığı’ olarak tanımlanan bu hastalık atfedilmiştir. Bilim adamları yıllar boyunca bu kayıpların sebeplerini araştırmıştır. Rennie vd. (1921) tarafından yapılan deneylerde bu hastalığa sebep olduğu iddia edilen canlı organizmanın, bazı arıları hiç etkilemediği ve bu canlı organizmaya hiçbir şekilde maruz bırakılmayan kontrollü bir arı kovanındaki arıların da bu hastalıktaki semptomları gösterdiği gözlenmiştir. 2002 de yapılan çalışmalar, bu hastalığın birçok faktörün bileşeni olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu faktörler arasında, kronik arı felci virüsü, besin aramayı engelleyen kötü hava koşulları ve mevcut besin miktarına göre arı kolonilerinin aşırı miktarda olması bulunmaktadır. Son zamanlardaki ‘CCD’ üzerinde yoğunlaşan endişeler de aynen tarihteki ‘Isle Adası Hastalığı’ ile benzer özellikleri taşımaktadır ve buradan dersler çıkarılabilir. ABD’nin belirli bölgesinde ortaya çıkan ilk vaka, küresel olarak medyanın ilgisini oldukça çekmiştir. Dahası, tüm dünyada meydana gelen arı kolonilerinin

A century ago, in 1906, beekeepers on the Isle of Wight, a small island off the south coast of England, noticed that many of their honey bee colonies were dying, with numerous bees crawling from the hive, unable to fly. Despite some skeptical beekeepers suggesting that this was “paralysis”, a condition which had long been known, the colony losses were widely reported in the media, and beekeepers became convinced that the cause was a novel and highly infectious disease, and the condition was soon reported from all parts of Britain. Within a few years, all losses of bees in Britain, from whatever cause, were ascribed to “Isle of Wight Disease”. Rennie vd.’s experimental results (1921) clearly demonstrated that some bees heavily infested with the mite were able to fly normally, yet other crawling bees, exhibiting the symptoms of the disease, contained no mites. Sober reassessment of the “Isle of Wight Disease” many years later in 2002 led to the conclusion that the disease had been due to a combination of factors, in particular, infection by chronic bee paralysis virus, together with poor weather which inhibited foraging, and an excess of bee colonies being kept for the amount of forage available. The recent concern over CCD has much in common with the historical “Isle of Wight Disease” episode, and many lessons can be learned. Initial concern about colony losses in one particular area, the USA, has led to global media attention. Moreover, colony losses throughout the world are being ascribed to CCD, yet that term was specifically coined to describe a precise-

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

89


ÇEVRE-mis

yok oluşu ‘CCD’ olarak atfedilmiştir. Ancak vanEngelsdorp vd. 2009’da ‘CCD’ terimini, bizatihi her türlü koloni kayıpları için değil, ‘kesin olarak tanımlanmış semptomlar seti’ olarak açıklamıştı. Gerçekten de bal arısı kolonileri birçok yolla kaybolabilirler; CCD ise bunlardan sadece birisidir. Sonuç olarak, bal arısı konakçı olduğu ve patojenler de genetik olarak çok değişken olduğu için semptomlar ve koloni kayıplarının sebepleri her bölge için farklı olabilir. ‘CCD’ nin başlıca semptomları arasında, yetişkin arıların, ölü arı birikintisi olmadan ansızın ortadan kaybolması bulunmaktadır. Yetişkin arılar; yavru arıları, kraliçe arıyı geride bırakıp bir daha kovana dönmemektedir. Bu durumun garip olan yanı, bal arılarının çok sosyal ve koloni halinde yaşamaya yönelik canlılar olmasıdır. Yaşadığı kovana dönmemesi oldukça garip bir durumdur. ‘CCD’ sendromunda, yetersiz sayıda yetişkin arı kovanda yavru arılara bakmak için kalır. Kraliçe arı, sağlıklı ve hala yumurta bırakabilir vaziyettedir, ancak kalan grup, arıcılar tarafından sağlanan besini tüketmek konusunda isteksizdir. ‘CCD’ nin muhtemel sebepleri arasında pestisit ve fungisit gibi bazı kimyasalların veya kimyasal kombinasyonları bulunmaktadır. ‘CCD’ üzerine çalışan bilim adamları, nektarlar ve polenler vasıtasıyla arılara geçen bu kimyasalların dozunun öldürücü olmadığı, ancak uzun süreli maruzda kronik problemlere sebep olabileceği

90

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

ly defined set of symptoms by van Engelsdorp in 2009 and not colony losses per se. Indeed, honey bee colonies can die in many ways, and CCD is just one of them. Finally, since both honey bee host and pathogens are genetically diverse, the symptoms and causes of colony losses may well be different in different regions. The sudden loss of adult honey bees, without any dead bee deposit, is among the main symptoms of CCD. Adult bees do not return the hive by leaving baby bees and queen bee their behind. This situation is strange, because honey bees are creatures, which are very social and live as colonies. It is very strange that they do not return back. In “CCD” syndrome, few adult bees remain to look after young bees in the hive. Queen bee is still healthy and is capable of leaving eggs, but group is reluctant to consume the food provided by beekeepers. Chemicals or chemical combinations such as pesticides and fungicides are among the possible causes of “CCD”. Scientists working on “CCD” think that chemicals affecting bees through nectars and pollens are not lethal, but they may cause chronic problems in the long-term. Some studies reveal that such problems may lead to loss of the ability of bees to navigate and find nutrients. There are many purposeful claims that are not among the possible causes of colony losses; such as mobile


görüşünü taşımaktadır. Bazı çalışmalar, bu tür problemlerin, arıların yön bulma ve besin toplama kabiliyetlerinde zayıflamaya yol açabileceğini ortaya koymaktadır. Birçok maksatlı iddialar, koloni kayıplarının olası sebepleri arasında mümkün olmayan faktörleri sıralamaktadır. Bunlar arasında cep telefonları, GDO olarak bilinen genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, nanoteknoloji bulunmaktadır ve belki de haşereler, pestisitler, hastalıklar, besinin azalması ve arıcılık uygulamaları gibi daha olası sebepleri gölgede bırakmaktadırlar. Örneğin uzun süredir bilinen bir haşere olan A. mellifera, ektoparazit böcek (Varroa destructor) nispeten daha az ilgi çekmiştir; ancak bunların koloni kayıplarına etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Koloni kayıpları üzerine çok kapsamlı olarak yürütülen son yıllardaki çalışmalarda, tek başına bir faktör bu vakanın sebebi olarak gösterilememiştir. Bunun yerine, çoklu sebeplerin birbiriyle etkileşimi, çok daha muhtemel açıklamaları ortaya koymuştur. Birçok balarısı patojenleri, günümüzde küresel olarak yayılmış durumdadır. Patojenler tarafından çoklu olarak enfeksiyonlar ve hatta patojenlerle koloni kayıplarının diğer şüpheli sebepleri arasındaki etkileşimler kaçınılmazdır. Bu etkileşimler, oldukça endişe vericidir; tek başına iken ölümcül olmayan bir faktör, etkileşim sonucu ölümcül hale gelebilir. Örneğin haşere ilacı ve patojenlerin birlikte etkileşimi bal arıları için ölümcüldür. Sonuç olarak, bugün, bilim adamları tarafından ortaya konan CCD nin potansiyel sebepleri arasında; - Parazitler, haşereler, enfeksiyonlar - Mantar hastalıkları gibi bilinen veya bilinmeyen patojenler - Besin yetersizliği - Eksik genetik çeşitlilik, arı neslinin kendisi, - Yetişkin arılardaki stres faktörleri (örneğin, bir yerden bir yere taşınma, çevresel ve biyolojik stresler vb) - Kimyasal kalıntılar, haşere ilaçları - Birçok faktörün bileşkesi sayılabilir.

phones, genetically modified organisms known as GMO, and nanotechnology. These claims overshadow the more possible causes such as insects, pesticides, diseases, low nutrition and beekeeping practices. For example an insect called A. mellifera, ectoparasite (Varroa destructor) and known for so long has attracted relatively little attention; but the effect of it on the loss of these colonies has been proven scientifically. In the comprehensive studies conducted in the recent years about loss of colonies, no factor has been demonstrated as the single cause of these cases. Instead, the interaction of multiple causes puts forward a much more likely explanation. Today many bee pathogens are spread globally. The interaction between pathogens and multiple infections and even between pathogens and the other suspected causes of colony losses are inevitable. These interactions are quite alarming; a factor that is not fatal by itself may become a fatal due to the interactions. For example, the interaction of pesticides and pathogens are deadly to honey bees. As a result, the potential causes of CCD stated by scientists today can be listed as follows; - Parasites, pests, infections - Known or unknown pathogens such as fungal diseases, - Food Shortage, - Lack of genetic diversity, bee-generation itself, - Stress factors in adult bees (for example, moving from place to another place, environmental and biological stresses, etc.) - Chemical residues, pesticides, - The combination of many factors.

Halihazırda, bilim dünyasında GDO ve baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların etkileri bu sendromun potansiyel sebepleri arasında yer almamaktadır.

At present, in the science world, the effects of electromagnetic waves emitted from science of GMOs and base stations are not included to the potential causes of this syndrome.

Kaynaklar: CRS Report for Congress-Recent Honey Bee Colony Declines; 31 March 2007 IBRA (International Bee Research Association) Honey Bee colony losses; Peter Neuman, Norman L. Carreck; December 2009

Sources: CRS Report for Congress-Recent Honey Bee Colony Declines; 31 March 2007 IBRA (International Bee Research Association) Honey Bee colony losses; Peter Neuman, Norman L. Carreck; December 2009

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

91


TD HABER

BTK Genişbant İnternet Erişimi Raporu ADSL kullanımında büyük artış BTK Report on the Broadband Internet Access A huge increase in the use of ADSL

B

TK tarafından hazırlanan genişbant İnternet erişimine ilişkin raporda, ülkemizde son yıllarda geliştirilen stratejiler ve yapılan yatırımlar ile çevirmeli ağ ile İnternet’e bağlanmanın tarihe karıştığı belirtilerek, ADSL teknolojisinin kullanımında çok büyük artışlar görüldüğü vurgulanıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Sektörel Araştırma ve Stratejiler Dairesi Başkanlığı’nın hazırladığı “OECD, AB ve Türkiye’de Genişbant Hizmetlerine İlişkin Makro Veriler ve Değerlendirmeler” raporunda, ülkemizde 2000’li yıllara kadar çevirmeli ağ (dial up) ile İnternet’e bağlanabilmenin bile önemli bir olanak olarak görüldüğü hatırlatılarak, bununla birlikte, son yıllarda geliştirilen stratejiler ve yapılan yatırımlar ile çevirmeli ağ ile İnternet’e bağlanmanın neredeyse tarihe karıştığı ve özellikle ADSL teknolojisinin kullanımında çok büyük artışlar görüldüğü tespiti yapılıyor. Raporda, genişbant İnternet erişiminin bilgi toplumuna geçiş sürecinin en önemli araçlarından biri olduğunu ifade ediliyor. Sektörel Araştırma ve Stratejiler Dairesi Başkanı Müberra Güngör ve Yunus Ş. Kibar tarafından Mart ayı içerisinde kaleme alınan raporda, günümüzde genişbant hizmetlerinin düzenleyici kurumların ve politika belirleyicilerin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiği kaydediliyor. Raporda, Avrupa Birliği (AB) gibi devlet toplulukları, Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği (ITU) gibi uluslara-

92

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

I

n a report on the broadband Internet access prepared by BTK, it is said that dial up connect to the Internet has been vanished as a result of strategies developed in recent years and the investments made accordingly in our country, and it is stressed that a huge increase is seen in the use of ADSL technology. Information and Communication Technologies Authority (BTK) Sector Research and Strategy Department prepared a report called “Macro Data and Evaluations Related to the Broadband Services in OECD, the EU and Türkiye”. According to the report, even dial up connection to the Internet was considered an important opportunity until 2000s in our country, but dial up connect to the Internet has been vanished as a result of strategies developed in recent years and the investments made accordingly, and especially a huge increase is seen in the use of ADSL technology. In the report, it is expressed that broadband Internet access is one of the most important tools in the transition process to the information society. In a report written by Head of Sector Research and Strategy Department Müberra Güngör and Yunus Ş. Kibar in March, it is noted that regulators and policy makers on broadband services is one the most important agenda items today. In the report, it is stated that community of states such as


rası telekomünikasyon örgütlerinin genişbant şebekelerin kurulmasını teşvik ettiği belirtiliyor. Raporda, “Bu çerçevede, ülkeler ve ülke toplulukları bilgi toplumu hususunda bir adım da olsa rakiplerinin önüne geçebilmek amacıyla, hükümetleri tarafından benimsenen ve desteklenen politika ve stratejiler belirlemektedir” bilgisine yer veriliyor. Raporda, ülkemizde genişbant hizmetlerinde yerleşik işletmecinin piyasa payının AB ve gelişmiş ülkelere oranla çok daha yüksek olduğunun görüldüğü kaydedilerek, bu durumun, genişbant piyasalarda rekabetin istenen seviyeye ulaşmadığını gösterdiği tespiti yapılıyor. Raporda, ayrıca yatırımlar ile ülkemizin gelişmiş ülkelerle arasındaki genişbant erişim farkını daraltabileceği değerlendirilirken, bu kapsamda fiber altyapılara ilişkin rapor ve projelerin hazırlanmasının uygun olacağı vurgulanıyor. Raporda ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: “Her ne kadar bazı gelişmiş ülkelere göre genişbant yaygınlık oranı halen oldukça düşük ve alternatif işletmecilerin pazar payı gelişmiş ülkelere göre az olsa da, genç ve teknolojiye meraklı bir nüfusa sahip olan ülkemizde genişbant hizmetlerinde son yıllardaki gelişim ümit vericidir. Bu gelişimin fiber teknolojilere yapılacak yatırımlarla daha da artacağı ve bilgi toplumuna giden yolda daha fazla anlam kazanacağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, bu rapor kapsamında OECD ve AB ülkelerinde genişbant hizmet kullanımına ilişkin makro veriler ele alınmakta ve son bölümde ülkemize ilişkin verilere yer verilerek konuya ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır.” Genişbant politika ve stratejileri “OECD, AB ve Türkiye’de Genişbant Hizmetlerine İlişkin Makro Veriler ve Değerlendirmeler” raporuna göre, birçok ülke, genişbant politika ve stratejileri belirleyerek, bunları uygulamaya koyarken, ülkemizdeki durum ise şöyle aktarılıyor: -Ülkemizde genişbant hizmetlerinde yerleşik işletmecinin piyasa payının AB ve gelişmiş ülkelere oranla çok daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum, genişbant piyasalarda rekabetin istenen seviyeye ulaşmadığını göstermektedir.

the European Union (EU) states, and international telecommunications organizations, such as the International Telecommunication Union (ITU), encourage the establishment of broadband networks. According to the report, “In this context, countries and community of countries determine policies and strategies adopted and supported by their governments with the aim of moving ahead of their competitors.” In the report, it is stated that the market share of the current operator in broadband services in our country is much higher than the rates in the EU and developed countries and this shows that the competition in broadband market has not reached the desired level yet. According to the report, investments may narrow the gap between our country and developed countries in terms of broadband access, and therefore, it is appropriate to prepare reports and projects on fiber infrastructure. Report includes also the following information: “Although the rate of broadband penetration is still very low when it is compared to some developed countries, and the market share of alternative operators is insufficient according to the rates in developed countries, the recent developments in broadband services are promising in our country having a young and tech-savvy population. This development will increase as a result of the investments in fiber technologies and will be more meaningful on the road of becoming an information society.” “In this context, the macro data about the use of broadband services in OECD and EU countries are considered in the scope of this report, and in the last section, some assessments are made on the subject by sharing data related to our country.” Broadband policies and strategies According to the report called “Macro Data and Evaluations Related to the Broadband Services in OECD, the EU and Türkiye,”, while many countries determine broadband policies and strategies, and put them into practice, the situation in our country is represented as follows: • It is seen that the market share of the current operator in broadband services in our country is

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

93


TD HABER - Genişbant piyasalarda rekabetin gelişmiş oldu­ğu ülkelerde yerleşik işletmecilerin şebekelerinin yanında Kablo TV şebekelerinin de etkin olarak kullanıldığı dikkat çekmektedir. -Ülkemizde Kablo TV şebekesinin genişbant hizmetlerin sunumunda etkin kullanıldığını söylemek oldukça zordur. Ayrıca, Kablo TV şebekesi ülkemizin her şehrinde ve bölgesinde mevcut değildir. Bununla beraber, son dönemlerde Kablo TV şebekesine genişbant hizmetlerin sunumu için yapılan yatırımlar artmış ve Kablo İnternet abone sayısında oransal olarak önemli artışlar görülmüştür. -Ülkemizde genişbant piyasalardaki rekabetin artması açısından yerel ağın paylaşıma açılması düzenlemelerinin etkin olarak uygulamaya geçirilmesi de büyük önem arz etmektedir.

• In countries where the competition in broadband market has developed, it is striking that not only the networks of current operators but also Cable TV networks are being used effectively. • In our country, it is difficult to say that Cable-TV network is being used effectively in the provision of broadband services. Also, Cable TV network is not available in every city and region of our country. However, the investments made for the provision of broadband services has been increased in recent times, and the number of Cable TV subscribers has been increased significantly in proportional.

-Yalın DSL uygulamasının başlamasının da, az ya da çok, ülkemizde genişbant hizmetlere olan talebe olumlu katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.

• In our country, it is very important to implement the regulations about using the local network effectively in order to increase the competition in the broadband market.

- Uydu üzerinden İnternet hizmetlerinin, belirli teknik kısıtlar nedeniyle, pek tercih edilmediği görülmektedir.

• It is thought that DSL application will contribute more or less to the demand for broadband services

- Dünya uygulamalarına bakıldığında genişbant piyasalarının gelişmiş olduğu Japonya ve Kore gibi ülkelerde fibere yatırımın arttığı ve fiber şebekelere geçişin planlandığı görülmektedir. Bu kapsamda, ülkemizde de fiber şebekelere yapılacak yatırımların bilgi toplumu açısından büyük önem arz ettiği düşünülmektedir. Fiber şebekelere yapılan yatırımlar ile ülkemizin gelişmiş ülkelerle arasındaki genişbant erişim farkını daraltabileceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda fiber altyapılara ilişkin rapor ve projelerin hazırlanması uygun olacaktır.

• It is seen that Internet services via satellite are not preferred much due to certain technical limitations.

Genişbant erişim için kullanılan teknolojiler Türkiye’de genişbant erişim hizmetlerinde kullanılan birincil platform bakır kablo ağı olup, kısıtlı seviyede Kablo TV platformu da İnternet erişimi için kullanılabiliyor. Aşağıda genişbant erişim için kullanılan teknolojilere ilişkin değerlendirmelere yer veriliyor. • Bakır ağ üzerinden sunulan hizmetler: Sayısal abone hattı (DSL) teknolojileri bakır ağa dayalı olarak ça-

94

much higher than the rates in the EU and developed countries and this shows that the competition in broadband market has not reached the desired level yet

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

• When the applications in the world are considered, it is seen that investments in fiber networks are increasing and transition to fiber networks is planned in countries such as Japan and Korea where the broadband markets are developed. In this context, also in our country, investments in fiber networks are being considered important in terms of information society. By means of investments in fiber networks, the gap between our country and developed countries in terms of broadband access can be narrowed. In this regard, it is appropriate to prepare reports and projects on fiber infrastructure. Technologies used for broadband access The primary platform used for broadband access services in Türkiye is copper wiring, and Cable TV cable platform can be used for Internet access in a limited level. Technologies used for broadband access are evaluated as follows: • Services offered through copper network: Digital


lışmakta ve hattın her iki ucuna yerleştirilen modemleri kullanarak bakır çiftini sayısal hatta çevirmektedir. Aralık 2009 sonu itibariyle xDSL abone sayısı yaklaşık 6,2 milyona ulaşmıştır. • Kablo: Kablo TV şebekeleri asıl olarak analog TV yayıncılığı amacıyla, tek yönlü iletişimi destekleyen bir yapıda, eşeksenli (koaksiyel) kablolar kullanılarak kurulmuştur. Aralık 2009 sonu itibariyle Kablo TV şebekesini İnternet erişiminde kullanan kullanıcı sayısı 146.622’dir. • Sabit Telsiz Erişim: Sabit telsiz erişim hizmetleri; kullanıcılar ile anahtarlama ekipmanları arasındaki erişim şebekesinde bakır veya fiber optik kablo yerine telsiz teknolojilerin kullanılmasını temel almaktadır. Kurumumuz tarafından Genişbant Sabit Telsiz Erişim Hizmetinin yetkilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar 17.02.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ancak hali hazırda bu konuda yetkilendirilmiş bir işletmeci bulunmamaktadır. • Wi-Fi: Wi-Fi teknolojisi iki yönlü genişbant veri iletimi sağlamakta, iletim ortamı olarak ise telsiz frekansı veya kızılötesi ışınları kullanmaktadır. Wi-Fi teknolojisi genellikle İnternet kafeler, tren istasyonları, oteller, havaalanları ve konferans merkezleri gibi kapalı alanlar ile cadde, sokak gibi açık alanlarda kullanılmaktadır. •Uydu: Uydu altyapısı genellikle karasal altyapıların bulunmadığı veya ekonomik açıdan uygulanabilir olmadığı bölgelerde kullanılmaktadır. Ülkemizde Aralık 2009 sonu itibariyle uydu İnternet abone sayısı 7.074’tür. •ATM : ATM, eşzamansız (asenkron) olarak adlandırılmıştır. Hücre boyutlarının 53 byte küçük bir uzunluğa sahip olması ise, gecikmeye duyarlı uygulamalar (özellikle ses ve video) için uygun bir standart oluşturmaktadır. Hâlihazırda 2 Mbit/sn’den 622 Mbit/sn’ye kadar hizmet sunulmaktadır. •Çerçeve Röle (Frame Relay): Çerçeve Röle, yerel alan ağları arasında ve geniş alan ağlarının uç noktaları arasında sürekli olmayan veri akışını gerçekleştirmek üzere kullanılan düşük maliyetli bir telekomünikasyon teknolojisidir. F/R ile sunulan hızlar 33.6 Kbit/sn’den başlamakta ve 2 Mbit/sn’ye kadar ulaşmaktadır.

subscriber line (DSL) technologies are based on copper network and convert the copper pair to digital line by using a modem placed at each end of the line. By the end of December 2009 the number of xDSL subscribers has reached approximately 6.2 million. • Cable: Cable TV networks have been established by using coaxial cable, with a structure supporting the oneway communication, mainly for the purpose of analog TV broadcasting. By the end of December 2009 the number of users using Cable TV networks for the Internet access is 146,622. • Fixed Wireless Access: Fixed wireless access services are based on wireless technologies, rather than copper or fiber optic cable, at the network between users and the switching equipments. Procedures and guidelines about the authorization of Broadband Fixed Wireless Access Services were published in the Official Gazette dated 02.17.2005. However, there is no authorized operator yet. • Wi-Fi: Wi-Fi technology provides two-way broadband data transmission, and uses the radio frequency or infrared rays as transmission media. Wi-Fi technology is usually used at closed areas such as Internet cafes, train stations, hotels, airports and conference centers, as well as open spaces such as avenues and streets. • Satellite: Satellite infrastructure is usually used at the regions where the terrestrial infrastructures are not available or economically applicable. By the end of December 2009 the number of satellite Internet subscribers is 7,074 in our country. • ATM: ATM is also called as asynchronous. Since ATM cell size is 53 bytes, it constitutes an appropriate standard for the delay-sensitive applications (especially audio and video). Currently, services are provided from 2 Mbit/sec to 622 Mbit/sec. • Frame Relay: Frame Relay is a low-cost telecommunication technology in order to maintain the non-continuous data flow between local area networks and between the endpoints of wide area networks. In the services offered with F/R , speed changes from 33.6 Kbits/sec up to 2 Mbit/sec.

•Metro Ethernet: Metro Ethernet hizmetleri özellikle İnternet servis sağlayıcıları tarafından kullanılan bir teknolojidir. Metro Ethernet teknolojisi özellikle kullanım kolaylığı, maliyet etkinliği ve esnek kullanım açısından tercih edilmektedir. Hali hazırda noktadan noktaya kapasite sağlamak amacıyla 5 Mbit/sn’den 1 Gbit/sn’ye kadar olan hızlarda sunulmaktadır.

• Metro Ethernet Metro Ethernet services are used especially by the Internet service providers. Metro Ethernet technology is preferred because of the ease of use, cost effectiveness and flexibility. At present, with the aim of providing capacity from point to point, it is offered with various speed alternatives changing from 5 Mbit/sec to 1 Gbit/sec.

•Mobil İnternet: Ülkemizde kısa bir süre önce 3 üncü nesil mobil telefon hizmetleri sunulmaya başlanmıştır. Ülkemizde Aralık 2009 sonu itibariyle 396.363 mobil İnternet abonesi bulunmaktadır.

• Mobile Internet: In our country, the 3rd generation mobile phone services have been introduced recently. By the end of December 2009 the number of mobile Internet subscribers is 396.363 in our country.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

95


MAKALE

E-Hazırlık ve Türkiye İçin Çeşitli Raporların Değerlendirilmesi-II e-Readiness and Analysis of Various Reports for Türkiye -II

Doç. Dr. Gökhan Özer 3-Dünya Ekonomik Forumu: Küresel Bilgi Teknolojileri Raporu 2009-2010

ozer@gytr.edu.tr

Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum-WEF) INSEAD ile birlikte hazırlamakta olduğu Küresel Bilgi Teknolojileri Raporunda (The Global Information Technology Report ), ülkelerin bilgi ve iletişim teknolojilerinde (information and communication technology-ICT) eriştikleri düzeyi, güçlü ve zayıf oldukları yanları mukayeseli olarak veren ve Bilgi Ağı Toplumuna Hazır Olma Derecesini gösteren bir endeks ortaya koyuyor. Endeks 2001 yılından bu yana düzenli olarak yayınlanıyor. Endeks, “bilgi ağına hazırlık” ana indeksinin altında; içinde bulunulan koşullar, hazırlık ve kullanım isimli 3 alt indeksten oluşmaktadır. Her bir alt indeks, 3’er önemli faktör

3-World Economic Forum: Global Information Technology Report 2009-2010 In the Global Information Technology Report, prepared by World Economic Forum (WEF) in cooperation with INSEAD, the index is presented indicating the level of information and communication technologies (information and communication technology-ICT) and their strengths and weaknesses in a comparative way, and showing the Networked Readiness Level. Index is being published regularly since 2001. Index is composed of 3 sub-indexes: environment, readiness and usage under the main heading of “networked readiness”. Each sub-index is composed of 3 important components and these components are composed 68 factors in total. 39 of these factors are obtained through surveys; the remaining ones are obtained from databases.

96

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


ve bu faktörlerin altında toplam 68 değişkenden oluşuyor. Bu 68 değişkenden 39’i anket yoluyla; 29’u ise, veri tabanlarından elde ediliyor. Tablo 1: Bilgi Ağına Hazırlık İndeksinin Yapısı 1- Koşullar - Pazar Koşulları - Politik ve Düzenleyici Koşullar - Devletin Kullanımı

2- Hazırlık - Bireysel Hazırlık

3- Kullanım - Bireysel Kullanım

- İş Yaşamının Hazırlığı - İş Hayatının Kullanımı - Devletin Kullanımı

- Devletin Kullanımı

2008-2009 ve 2009-2010 yıllarına ait endeks değerlerini gösteren tablo 2, 2009-2010 için ilk beş sırayı İsveç, Singapur, Danimarka, İsviçre ve ABD’nin paylaştığını, ancak 2008-2009 ile karşılaştırıldığında ülkelerin sıralamasında çeşitli değişiklikler olduğunu ortaya koymaktadır. Tablo 2: Bilgi Ağına Hazırlık İndeks Değerlerinin 20082009 ile 2009-2010 itibariyle Kıyaslanması 2009-2010 Ülkeler Sweden Singapore Denmark Switzerland United States Finland Canada Hong Kong SAR Netherlands Norway Taiwan, China Romania Colombia Brazil South Africa Brunei Darussalam Azerbaijan Poland Jamaica Indonesia Kazakhstan Turkey Egypt Bulgaria Sri Lanka Macedonia, FYR Dominican Republic Senegal

Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

2008-2009 Puan Sıra 5,65 2 5,64 4 5,54 1 5,48 5 5,46 3 5,44 6 5,36 10 5,33 12 5,32 9 5,22 8 5,20 13 3,80 58 3,80 64 3,80 59 3,78 52 3,77 63 3,75 60 3,74 69 3,73 53 3,72 83 3,68 73 3,68 61 3,67 76 3,66 68 3,65 72 3,64 79 3,64 75 3,63 80

Puan 5,84 5,67 5,85 5,58 5,68 5,53 5,41 5,30 5,48 5,49 5,30 3,97 3,87 3,94 4,07 3,87 3,93 3,80 4,03 3,62 3,79 3,91 3,76 3,80 3,79 3,67 3,76 3,67

Türkiye ise, 3.68 puanla Polonya, Jamaika, Endonezya ve Kazakistan’ın arkasından 69’cu sırada görünmektedir. 2008-2009’a göre örneğin Endonezya 83.’lükten 67. Sıraya; Kazakistan 73’ten 68’e ilerlemiş olmasına karşın, ülkemizin 2008-2009 sıralamasında 3,91 puanla 61 iken 2009-2010’da 8 sıra gerilediği anlaşılıyor.

Table 1: The Structure of Networked Readiness Index 1- Koşullar - Pazar Koşulları - Politik ve Düzenleyici Koşullar - Devletin Kullanımı

2- Hazırlık - Bireysel Hazırlık

3- Kullanım - Bireysel Kullanım

- İş Yaşamının Hazırlığı - İş Hayatının Kullanımı - Devletin Kullanımı

- Devletin Kullanımı

According to Table 2 showing the index values of 20082009 and 2009-2010, Sweden, Singapore, Denmark, Switzerland and the United States are among the first five ranks in 2009-2010, but when it is compared to the year of 2008-2009 it is seen that there are some changes in ranking. Table 2: Comparison of Networked Readiness Index Values of 2009-2010 and 2008-2009 2009-2010 Ülkeler Sweden Singapore Denmark Switzerland United States Finland Canada Hong Kong SAR Netherlands Norway Taiwan, China Romania Colombia Brazil South Africa Brunei Darussalam Azerbaijan Poland Jamaica Indonesia Kazakhstan Turkey Egypt Bulgaria Sri Lanka Macedonia, FYR Dominican Republic Senegal

Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

2008-2009 Puan Sıra 5,65 2 5,64 4 5,54 1 5,48 5 5,46 3 5,44 6 5,36 10 5,33 12 5,32 9 5,22 8 5,20 13 3,80 58 3,80 64 3,80 59 3,78 52 3,77 63 3,75 60 3,74 69 3,73 53 3,72 83 3,68 73 3,68 61 3,67 76 3,66 68 3,65 72 3,64 79 3,64 75 3,63 80

Puan 5,84 5,67 5,85 5,58 5,68 5,53 5,41 5,30 5,48 5,49 5,30 3,97 3,87 3,94 4,07 3,87 3,93 3,80 4,03 3,62 3,79 3,91 3,76 3,80 3,79 3,67 3,76 3,67

Turkey is ranked as the 69th after Poland, Jamaica, Indonesia and Kazakhstan with 3.68 points. For example Indonesia has risen from the 83rd rank to the 67th and Kazakhstan has risen from the 73 rd to 68 th in 2009-2010 when it is compared with 2008-2009. But it appears that while our country was ranked as the 61 st with 3,91 point, it has decreased 8 ranks in 2009-2010.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

97


MAKALE

Table 3: Environment Subindex Values

Tablo 3: Çevre Alt Endeks Değerleri Türkiye içinde bulunulan koşullar alt endeksinde 59’ncu sırada bulunmaktadır. Piyasa koşullarında 64, politik ve düzenleyici koşullarda 63 ve altyapı koşullarında ise 62’nci konumdadır ve 58’inci olan Romanya’yı izlemektedir. ENVIRONMENT SUBINDEX Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61

Country/ Economy Sweden Denmark Norway Switzerland Finland Canada Iceland Netherlands Singapore United States Panama Oman India Namibia Italy Croatia China Romania Turkey Kuwait Bulgaria

Market environment

Political and Infastructure regulatory environment environment

Score Rank Score

Rank Score

Rank

Score

5,85 5,67 5,60 5,58 5,56 5,48 5,47 5,45 5,44 5,41 3,98 3,98 3,96 3,93 3,86 3,86 3,85 3,80 3,79 3,78 3,77

2 5 8 9 6 13 14 10 1 19 65 49 46 36 84 67 47 64 63 88 104

1 3 4 7 8 6 2 9 21 5 55 77 83 92 40 42 70 54 62 59 35

6,04 5,74 5,58 5,39 5,36 5,44 5,75 5,32 4,51 5,51 3,21 2,79 2,70 2,58 3,70 3,61 2,89 3,22 3,06 3,10 3,85

5 10 8 3 6 7 21 11 2 9 39 34 35 49 81 91 72 79 64 50 88

5,40 5,30 5,32 5,47 5,38 5,35 5,00 5,25 5,49 5,32 4,66 4,70 4,67 4,45 4,04 3,91 4,13 4,07 4,19 4,45 3,94

6,11 5,97 5,90 5,89 5,95 5,66 5,65 5,79 6,33 5,40 4,07 4,45 4,52 4,77 3,83 4,05 4,52 4,11 4,13 3,77 3,53

ENVIRONMENT SUBINDEX Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61

Country/ Economy Sweden Denmark Norway Switzerland Finland Canada Iceland Netherlands Singapore United States Panama Oman India Namibia Italy Croatia China Romania Turkey Kuwait Bulgaria

Market environment

Political and Infastructure regulatory environment environment

Score Rank Score

Rank Score

Rank

Score

5,85 5,67 5,60 5,58 5,56 5,48 5,47 5,45 5,44 5,41 3,98 3,98 3,96 3,93 3,86 3,86 3,85 3,80 3,79 3,78 3,77

2 5 8 9 6 13 14 10 1 19 65 49 46 36 84 67 47 64 63 88 104

1 3 4 7 8 6 2 9 21 5 55 77 83 92 40 42 70 54 62 59 35

6,04 5,74 5,58 5,39 5,36 5,44 5,75 5,32 4,51 5,51 3,21 2,79 2,70 2,58 3,70 3,61 2,89 3,22 3,06 3,10 3,85

5 10 8 3 6 7 21 11 2 9 39 34 35 49 81 91 72 79 64 50 88

5,40 5,30 5,32 5,47 5,38 5,35 5,00 5,25 5,49 5,32 4,66 4,70 4,67 4,45 4,04 3,91 4,13 4,07 4,19 4,45 3,94

6,11 5,97 5,90 5,89 5,95 5,66 5,65 5,79 6,33 5,40 4,07 4,45 4,52 4,77 3,83 4,05 4,52 4,11 4,13 3,77 3,53

Turkey is ranked as the 59th in Environment Subindex, after Romania ranked as the 58th; Türkiye is ranked as the 64th in market environment, the 63rd in political and regulatory environment and the 62nd in infrastructure environment. Table 4: Readiness Subindex Values

Tablo 4: Hazırlık Alt Endeksi Değerleri Hazırlık endeksinde ilk beş ülke; Singapur, Danimarka, Finlandiya, İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Ülkemiz ise, diğer endekslere oranla son derece kötü durumdadır. Suriye, Slovak Cumhuriyetini takip etmekte ve Individual readiness Country/Economy Score Rank Score Singapore 5,94 1 6,11 Denmark 5,64 4 5,76 Finland 5,60 3 5,82 Sweden 5,56 6 5,73 United Arab Emirates 5,53 5 5,74 Switzerland 5,42 13 5,47 United States 5,29 19 5,32 Iceland 5,28 8 5,69 Hong Kong SAR 5,25 2 5,94 Taiwan, China 5,22 22 5,28 Hungary 3,98 92 3,98 Botswana 3,97 96 3,93 Ghana 3,96 73 4,38 Syria 3,95 59 4,69 Slovak Republic 3,95 102 3,82 Turkey 3,94 94 3,96 Armenia 3,89 52 4,76 Bulgaria 3,87 85 4,13 Algeria 3,87 66 4,58 Nigeria 3,86 116 3,59 Cõte d'lvoire 3,85 112 3,69 Ethiopia 3,85 90 3,99

READINESS SUBINDEX Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96

98

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

Business readiness Rank Score 5 5,59 2 5,80 4 5,73 3 5,77 18 5,10 1 5,92 8 5,45 16 5,13 27 4,90 17 5,10 49 4,38 105 3,66 106 3,65 110 3,56 47 4,39 79 3,98 120 3,34 93 3,81 102 3,68 51 4,36 76 4,02 108 3,56

Government readiness Rank Score 1 6,12 5 5,37 9 5,26 12 5,17 2 5,75 23 4,87 13 5,10 18 5,02 21 4,92 8 5,28 107 3,59 52 4,33 84 3,86 105 3,61 102 3,63 83 3,87 111 3,57 98 3,68 121 3,34 101 3,64 86 3,85 73 3,99

The top 5 countries in readiness index: Singapore, Denmark, Finland, Sweden and the United Arab Emirates. Our country is in extremely bad situation, when it is compared to other indexes, and is ranked as the 90th after Syria and Slovak Republic. Armenia and Bulgaria follow Individual readiness Country/Economy Score Rank Score Singapore 5,94 1 6,11 Denmark 5,64 4 5,76 Finland 5,60 3 5,82 Sweden 5,56 6 5,73 United Arab Emirates 5,53 5 5,74 Switzerland 5,42 13 5,47 United States 5,29 19 5,32 Iceland 5,28 8 5,69 Hong Kong SAR 5,25 2 5,94 Taiwan, China 5,22 22 5,28 Hungary 3,98 92 3,98 Botswana 3,97 96 3,93 Ghana 3,96 73 4,38 Syria 3,95 59 4,69 Slovak Republic 3,95 102 3,82 Turkey 3,94 94 3,96 Armenia 3,89 52 4,76 Bulgaria 3,87 85 4,13 Algeria 3,87 66 4,58 Nigeria 3,86 116 3,59 Cõte d'lvoire 3,85 112 3,69 Ethiopia 3,85 90 3,99

READINESS SUBINDEX Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96

Business readiness Rank Score 5 5,59 2 5,80 4 5,73 3 5,77 18 5,10 1 5,92 8 5,45 16 5,13 27 4,90 17 5,10 49 4,38 105 3,66 106 3,65 110 3,56 47 4,39 79 3,98 120 3,34 93 3,81 102 3,68 51 4,36 76 4,02 108 3,56

Government readiness Rank Score 1 6,12 5 5,37 9 5,26 12 5,17 2 5,75 23 4,87 13 5,10 18 5,02 21 4,92 8 5,28 107 3,59 52 4,33 84 3,86 105 3,61 102 3,63 83 3,87 111 3,57 98 3,68 121 3,34 101 3,64 86 3,85 73 3,99


90’nıncı sırada bulunmaktadır. Ermenistan ve Bulgaristan tarafından takip edilmektedir. Ülkemiz bireysel hazırlıkta 94, iş hayatının hazırlığında 79 ve devletin hazırlığında ise 83’ncü sıradadır. E-hazırlıkta en iyi durumda olan iş hayatımızdır.

our country. Business is in the best condition according to the e-readiness: while our country is ranked as the 94th in individual readiness, it is ranked as the 79 th in business readiness and the 83 rd in governmental readiness. Table 5: Usage Subindex Values

Tablo 5: Kullanım Alt Endeks Değerleri

Individual usage

Business usage

Score

Rank

Score

Rank Score Rank

Score

5,71 5,69 5,55 5,55 5,53 5,51 5,45 5,43 5,36 5,35 3,36 3,33 3,33 3,33 3,32 3,32 3,31 3,31 3,31 3,27

13 16 1 9 14 7 3 12 2 8 57 56 50 47 76 45 48 79 55 49

5,43 5,28 6,43 5,63 5,35 5,73 6,13 5,5 6,24 5,72 3,01 3,04 3,42 3,59 2,67 3,75 3,52 2,63 3,04 3,43

5 1 13 9 6 7 2 8 14 11 88 67 85 87 42 53 73 34 54 72

6,2 5,69 5,14 5,85 5,78 5,48 4,41 5,59 4,94 5,21 4,3 4,04 3,78 3,63 3,9 3,04 3,55 3,55 3,73 3,49

USAGE SUBINDEX Individual usage

Business usage

Score

Rank

Score

Rank Score Rank

Score

5,71 5,69 5,55 5,55 5,53 5,51 5,45 5,43 5,36 5,35 3,36 3,33 3,33 3,33 3,32 3,32 3,31 3,31 3,31 3,27

13 16 1 9 14 7 3 12 2 8 57 56 50 47 76 45 48 79 55 49

5,43 5,28 6,43 5,63 5,35 5,73 6,13 5,5 6,24 5,72 3,01 3,04 3,42 3,59 2,67 3,75 3,52 2,63 3,04 3,43

5 1 13 9 6 7 2 8 14 11 88 67 85 87 42 53 73 34 54 72

6,2 5,69 5,14 5,85 5,78 5,48 4,41 5,59 4,94 5,21 4,3 4,04 3,78 3,63 3,9 3,04 3,55 3,55 3,73 3,49

USAGE SUBINDEX Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63

Country/ Economy Korea, Rep. United States Sweden Singapore Taiwan, China Khong Kong SAR Switzerland Canada Netherlands United Kingdom Kazakhstan Oman Brunei Darussalam Bulgaria Mexico Poland Greece Costa Rica Turkey Romania

5,48 6,1 5,08 5,16 5,47 5,33 5,82 5,19 4,91 5,11 2,76 2,92 2,8 2,76 3,39 3,15 2,87 3,74 3,15 2,89

Government usage

1 4 14 2 3 7 34 6 17 11 39 44 56 61 50 105 70 69 57 75

Kullanım endeks değerlerine göre ilk beş ülke; G. Kore, ABD, İsveç, Singapur ve Tayvan’dır. Ülkemiz hazırlığa göre kullanımda daha iyi puanlara sahiptir. Kazakistan, umman, Bruney, Meksika, Polanya, Yunanistan ve Kosta Rika’nın ardından 3,31 puanla 62’nci sıradadır. Ülkemizi Romanya izlemektedir. Ülkemiz bireysel kullanımda 55, iş hayatında kullanımda 54 ve devletin kullanımında ise, 57’nci sırada bulunmaktadır. Tablo 6: İlk Açıklandığı Raporla Kıyaslandığında Ülkelerin Bu Günkü Yerleri First inclusion Country

Region* Edition

Rank

Decile

Albania Algeria Argentina Armenia Australia Trinidad and Tobago Tunisia Turkey Uganda Ukraine

CEE AF WH CIS AE

05-06 03-04 01-02 05-06 01-02

106 87 32 86 14

10 9 5 8 2

NRI 2009-2010 Decile Rank Decile diff. 95 8 2 113 9 91 7 -2 101 8 16 2 -

WH

01-02

46

7

79

6

1

AF CEE AF CIS

02-03 01-02 03-04 01-02

34 41 80 66

5 6 8 9

39 69 115 82

3 6 9 7

2 -1 2

Raporda dikkate alabileceğimiz son kıyaslama, ilk rapora oranla sıra ve şimdiki sıradır. Ülkemiz 2001-2002 için yayınlanan ilk raporda bulunmakta ve 41’nci sırada konumlanmakta iken, 2009-2010 için açıklanan raporda yıllar içinde göreceli olarak toplam 28 sıra gerilemiştir.

Rank 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63

Country/ Economy Korea, Rep. United States Sweden Singapore Taiwan, China Khong Kong SAR Switzerland Canada Netherlands United Kingdom Kazakhstan Oman Brunei Darussalam Bulgaria Mexico Poland Greece Costa Rica Turkey Romania

5,48 6,1 5,08 5,16 5,47 5,33 5,82 5,19 4,91 5,11 2,76 2,92 2,8 2,76 3,39 3,15 2,87 3,74 3,15 2,89

Government usage

1 4 14 2 3 7 34 6 17 11 39 44 56 61 50 105 70 69 57 75

The top 5 countries in usage index are S. Korea, U.S., Sweden, Singapore, and Taiwan. Our country has better scores in usage index than the scores in readiness index. Turkey is ranked as the 62 nd with 3,31 point, after Kazakhstan, Oman, Brunei, Mexico, Poland, Greece and Costa Rica. Our country is followed by Romania. Turkey is ranked as the 55th in individual usage, the 54th in business usage and the 57 th in government usage. Table 6: Comparison of Ranking between the First Inclusion and 2009-2010 First inclusion Country

Region* Edition

Rank

Decile

Albania Algeria Argentina Armenia Australia Trinidad and Tobago Tunisia Turkey Uganda Ukraine

CEE AF WH CIS AE

106 87 32 86 14

10 9 5 8 2

05-06 03-04 01-02 05-06 01-02

NRI 2009-2010 Decile diff. 95 8 2 113 9 91 7 -2 101 8 16 2 Rank Decile

WH

01-02

46

7

79

6

1

AF CEE AF CIS

02-03 01-02 03-04 01-02

34 41 80 66

5 6 8 9

39 69 115 82

3 6 9 7

2 -1 2

The last comparison that is to be taken into account in the report is comparison of ranking between the first inclusion and 2009-2010. Although our country was ranked as the 41st in the first report published for 2001-2002, it has declined 28 ranks step by step until the last report published for 2009-2010.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

99


TD HABER

BTK ve TÜBİTAK’tan siber saldırılara karşı tatbikat Maneuvers from BTK and TUBITAK against cyber attacks

B

ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve TÜBİTAK, Türkiye’de kurum ve kuruluşların bilgi ve iletişim sistemlerine yönelik bilgi sızması, bilgisayarın çökertilmesi, Web sitesinin ele geçirilmesi gibi siber saldırılara karşı savunma gücünü tespit için tatbikat yapacak. Ekim 2010’da yapılması planlanan ve 4 gün sürecek ‘’Ulusal Bilgi Güvenliği Tatbikatı’’na kamu kurum ve kuruluşları, elektronik haberleşme sektöründeki işletmeciler ve özel sektör kuruluşları katılacak. Tatbikatta, ‘’siber saldırı senaryoları’’ hazırlanacak ve bu senaryolar çerçevesinde kamu kurumlarının alması gereken önlemler masaya yatırılacak.

Public institutions, operators in electronic communication sector and private sector institutions will participate in ‘‘National Information Security application’’ scheduled for October 2010 and will last four days. In practice, ‘cyber attack scenarios’ will be prepared and the measures that public institutions must take will be discussed.

‘Ulusal Bilgi Güvenliği Tatbikatı’, iki gün katılımcı kurum temsilcilerinin bulunacağı ortak bir alanda, iki gün ise kurum temsilcilerinin kendi kurumlarında bulunacağı ortamda olmak üzere toplam dört gün sürecek.’’

Two days in a common area that the representatives of the participating institutions will participate in and two days in an environment that representatives of organizations will take place in their own institutions, ‘National Information Security Exercise’ will take a total of four days.

Türkiye ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’ne taraf olacak

Turkey will support ‘’the European Convention on Cyber Crime’’

Öte yandan, Türkiye, siber suçları tanımlayan ve cezai soruşturma ve kovuşturma yöntemlerini belirleyen ‘’Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi’’ne taraf olacak.

On the other hand, Turkey will support “the European Convention on Cyber Crime’’ that define the cyber crime and determine the investigation and prosecution of criminal methods.

Avrupa Konseyi (AK) Suç Sorunları Yürütme Komitesi’ne bağlı ‘’Siber Uzayda Suçlar Uzmanlar Grubu’’nun 1997 yılında çalışmalarını başlattığı ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’, 8 Kasım 2001’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde

100

I

nformation and Communication Technologies Authority (BTK) and TUBITAK will maneuver against cyber attacks such as the information leak of the institutions in Turkey to the information and communication systems, collapsing computer and capturing web site.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

After “Cyber Space Crime Experts Group” attached to the European Council (EC) Crime Issues Committee started its work with “the European Convention on Cyber Crime” in


onaylanmasının ardından 23 Kasım 2001’de Macaristan’da imzaya açılmıştı.

1997, the convention was approved by the Committee of Ministers of European Council and was opened for signature.

Hükümetin, ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’ne taraf olma kararı almasının ardından çalışmalara başlayan Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı’ndan konuyla ilgili görüş istedi. Adalet Bakanlığının, Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmasına ilişkin olumlu görüşünü Dışişleri Bakanlığı’na ilettiği öğrenildi. Bakanlar Kurulu’nun, ‘’Avrupa Siber Suçlar sözleşmesi’’ne taraf olunmasına ilişkin kanun tasarısını, önümüzdeki aylarda TBMM’ye sevk etmesi bekleniyor.

Foreign Affairs that began to work after government decided to take sides with “the European Convention on Cyber Crime” have requested opinions about the issue from the Ministry of Justice. It was learned that the Ministry of Justice delivered a positive opinion to the Foreign Affairs about taking sides with the convention. Council of Ministers is expected to refer the bill related to support “the European Convention on Cyber Crime” to the Parliament in the coming months.

Siber suçlarla ilgili olarak düzenlenen ilk belge olma özelliğini taşıyan ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’ni bugüne kadar 39’u AK üyesi olmak üzere toplam 43 ülke imzaladı.

“The European Convention on Cyber Crime”, first document prepared for cyber crime, has been signed by 43 countries which 39 of them are EC member.

Sözleşmenin temel amacı, ‘’gerekli mevzuatın kabul edilmesi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla siber suçlara karşı toplumun korunmasını amaçlayan ortak bir ceza politikasının izlenmesi’’ olarak belirtiliyor. Sözleşme’nin başlıca amaçları ‘’Siber suçların ortak tanımlarının yapılması… Cezai soruşturma ve kovuşturma yöntemlerinin belirlenmesi. Siber suçlara karşı uluslararası işbirliği yollarının oluşturulması’’ olarak sıralanıyor.

The main purpose of the contract is said as “The adoption of necessary legislation and following a common criminal policy aimed the protection of society against cyber crime through the development of international cooperation’’. The main objectives of the Convention are ordered as “making a common definition of cyber crime, determining methods for criminal investigation and prosecution and finding International cooperation ways against cyber crime.

48 maddeden oluşan ‘’Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’’, özellikle telif haklarının ihlalleri, bilgisayarlarla ilişkili sahtekârlık eylemleri, çocuk pornografisi, ağ güvenliğine ilişkin suçları tanımlıyor. Buna göre, sözleşmede, bilgisayar veri ve sistemlerinin gizliliğine, bütünlüğüne ve kullanıma açık bulunmasına yönelik suçlar, ‘’yasadışı erişim, yasadışı müdahale, verilere müdahale, sistemlere müdahale, cihazların kötüye kullanımı’’ olarak tanımlanıyor.

“European Convention on Cyber Crime’’ that consists of 48 articles defines especially crime related to breaches of copyright, computer-related fraud, child pornography and network security. Accordingly, in the Convention, the crime towards confidentiality, integrity and use of vulnerable of computer data and systems is defined as “illegal access, illegal intervention, data intervention, systems intervention, equipment abuse.”

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

101


MAKALE

Kablosuz Yerel Konumlandırma-I WIRELESS LOCAL POSITIONING -I

Refet Ramiz Yerel konumlandırma, kablosuz sistemlerin bir sonraki nesillerinin en ilginç özelliklerinden biridir. Kablosuz veri iletimi ve transponder sistemleri için yeni konseptler ve özellikler ortaya çıkacaktır. Olası uygulama alanlarından bazıları; kendi kendini organize eden sensör şebekeleri, heryerde bulunabilen hesaplama, konum hassasiyetine bağlı faturalandırma, içerik bağımlı bilgi servisleri, izleme ve kılavuzlama tanımlanabilir.

r_ramiz_edu@yahoo.com

Bu makalede kablosuz yerel konumlandırma çözümlerinin farklı konseptlerinden bahsedilmekte ve mevcut birçok sistem ve uygulamalar ifade edilmektedir. Şimdiki yıllarda kablosuz sistemlerin eksponansiyel şekilde büyüdüğü gözlemlenmiştir. Kablosuz teknoloji, tüketici uygulamaları ilgi alanına girmiş birçok diğer uygulamanın

Local positioning is one of the most interesting features of the next generation of wireless systems. New concept will emerge for the wireless data transmission and transponder systems and features. Some of the possible applications are self-organizing sensor networks, calculation that can be found everywhere, billing based on location accuracy, content-dependent information services, monitoring and guiding. In this article, different concepts about the wireless local positioning solutions are discussed, and many existing systems and practices are expressed. In recent years, an exponential growth of wireless systems has been observed. Wireless technology has entered into industrial and medical support applications as well as many other applications related to consumer applications. Issues such as standards, band-

102

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


yanında endüstriyel ve tıbbi destek uygulama alanlarında da yeralmaktadır. Bugüne kadar kablosuz sistemlerin ana konuları; standardlar, band genişliği, mevcudiyet veya modül maliyeti gibi konular olmuştur. Bir başka değişle odaklanılan husus, kablosuz erişimi ticari olarak mümkün kılmaktı. Şimdilerde bu kablosuz bilgi geniş ölçüde erişilebilirdir, ek olarak tartışma konusu olan husus kullanıcıdan ve uygulama tarafından gelmektedir. Her geçen gün kablosuz sistemlerdeki bir sonraki büyük adımın statü durumunun yenilenmesinin beklenmesi olduğu daha açık olarak görülmektedir. Örneğin veri oranının artırılması gibi, uygun, esnek ve basit bir şekilde kablosuz sistemlerinin kullanımına izin veren yeni ve ek özellikler, servisler gerekmektedir. Yerel konumlandırma tekniği ile, bir mobil cihaz kendi pozisyonu hakkında bilgi toplayabilir veya diğer yerlerden hareketle konumlandırabilir. Yerel konumlandırma ile ilgili olarak ortaya çıkan bu ilgi birçok açıdan değerlendirilmiştir. İlk olarak, kablosuz sistemlerin büyük başarısı, bu sistemlerin izin verdiği mobilite ile açıklanmıştır. Mobilite (hareketlilik), doğası gereği belirsizlik ile eşleşmiştir. Bununla birlikte belirsizlik çok sık olarak endüstriyel üretim, şebeke organizasyonu ve diğer birçok uygulamalarda istenmemiştir. Yerel konumlandırma, bu belirsizlik üzerine verimli bir şekilde varılan tek anlamlı husustur. Güvenlik ve bütünlük de yerel konumlandırmadan elde edilen güçlü kazanımlardır. Orijin verideki bilgi, propagasyon yolu ve gidilecek yer, tabiki güvenlik ve bütünlük için gereklidir. Ayrıca kablosuz şebekelerin veri kapasitesi sınırlı olmaktadır. Buradan hareketle içerik bağımlı bilgi transferinin istendiği söylenebilir. Gerekli bir içerik hiç şüphesiz mobil cihazın konumudur.

width, availability or module cost have been the main topics of wireless systems until now. In other words, the main focus was to enable wireless access commercially. But this wireless information is now widely accessible, and the issue is more related to the user and the application. It becomes more evident each passing day that the next big step in wireless systems is the renewal of the status.

Yerel konumlandırma ile kablosuz veri iletiminde ve transponder sistemlerinde tümüyle yeni konseptlere ve özelliklere izin verilmiş olacaktır. Yoğunluk araştırma aktiviteleri bu ihtiyaçtan hareketle ortaya konmuştur. Kablosuz dünyasındaki hemen hemen bütün büyük oyuncular ve sayılı yeni çalışmaya başlamış şirket, bu konu üzerine çalışmaktadır ve bunun neticesi olarak artan sayıda ticari olarak mevcut kablosuz yerel konumlandırma sistemi vardır.

By means of local positioning, entirely new concepts and features will be permitted in wireless data transmission and transponder systems. Intensity research activities are the result of this need. Almost all the major players in the wireless world and companies using these systems are working on this issue, and as a result, there are increasing number of commercially available wireless local positioning systems.

Kablosuz Konumlandırma Sistemlerinin Kategorileri Temel olarak bir kablosuz yerel konumlandırma sistemi en az iki ayrı donanım elemanından oluşur; genellikle istihbarat sisteminin büyük bölümünü taşıyan bir ölçüm ünitesi ve işaret vericisi. Verici, basit anlamda işaret veya uyarı anlamında kullanılan büyük bir ışıktır. Bu elemanların fonksiyonlarına bağlı olarak ve birbirleri üzerindeki etkisine bağlı olarak, kablosuz yerel konumlandırma sistemlerinin sistematik bir sınıflandırması yapılabilir. Sistem Topolojileri Daha önce belirtildiği gibi, sistem topolojisi farklı tipte kablosuz konumlandırma sistemlerini sınıflandırmak için olası bir yoldur. Aşağıdaki tablo olası sistem isimleri hakkında bir bilgi vermektedir. (Tablo-1) [2]

New additional features and services, such as increasing data rate, are needed, which allow the use of wireless systems in a convenient, flexible and simple way. By means of local positioning technique, a mobile device can collect information about their own position or can be positioned from other places. The interest for local positioning has been evaluated in many respects. First, the great success of wireless systems has been explained by the mobility that these systems allow. Mobility has been matched with uncertainty by its very nature. However, uncertainty has not been wanted very often in industrial production, network organizations and many other applications. Local positioning is the single significant issue related to this uncertainty. Security and integrity are important gains obtained with local positioning. The information, propagation path and destination contained in origin data are certainly necessary for the security and integrity. Also, data capacity of wireless networks is limited. Therefore, a content-dependent information transfer is needed. The position of mobile devices is certainly a necessary content.

Categories of Wireless Positioning Systems Basically, a wireless local positioning system consists of at least two separate hardware components; a measure unit often carrying a large part of intelligence system and a signal transmitting unit. In simple terms, transmitter is a light used for signal or warning. Depending on the functions of these elements and their impact on each other, it is possible to classify the wireless local positioning systems in a systematic way. System Topologies As noted previously, system topology is a possible way to classify different types of wireless positioning systems. The following table provides information about potential system names. (Table-1) [2]

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

103


MAKALE

Konsept Uzaktan konumlandırma

Tanım Uzaktaki site’dan mobil cihaza ölçüm Mobil ünitten genel olarak sabitlenmiş Kendinden konumlandırma transponderlere ölçüm Ölçüm sonucuna ilişkin veriyi Dolaylı uzaktan konumlandırma uzaktaki site’a transfer eden kendinden konumlandırma sistemi Ölçüm sonucuna ilişkin veriyi Dolaylı kendinden konumlandırma mobil üniteye transfer eden uzaktan konumlandırma sistemi

Remote positioning Self-positioning

Indirect remote positioning Indirect self-positioning

Description Measuring unit receives the transmitter signal and transmitter is mobile. Mobile measuring unit receives the signal from other transmitters kept at known locations. The measurement results from selfpositioning system and is send to remote site using wireless link for location. Mobile unit receives the measurement result from remote positioning side.

Tablo-1. Kablosuz yerel konumlandırma sistem topolojileri

Table-1. System Topologies for Wireless Positioning Systems

Kendinden konumlandırma sistemi ile uzaktan konumlandırma sistemi arasındaki ilk farklılık ortaya konmuştur. Kendinden konumlandırma sisteminde ölçüm ünitesi mobildir. Bu ünite bilinen konumlardaki birçok vericiden işaretleri alır ve ölçülen işaretlere dayalı olarak ünitenin gerçek pozisyonunu hesaplama özelliği vardır. Uzaktan konumlandırma sistemlerinde ise işaret vericileri mobildir ve birçok sabit ölçüm ünitesi vericilerin işaretini almaktadır. Bir master istasyonda bütün ölçüm ünitelerinin elde ettiği sonuçlar toplanmıştır ve vericinin konumu hesaplanmıştır. Uzaktan konumlandırma sistemlerinin en büyük avantajı, mobil cihaz küçük, ucuz ve güç olarak verimli olabilir. Diğer taraftan bu avantaj için, kompleks sistem ihtiyacı ve karmaşık şebeke dolayısıyla pahalı bir altyapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Uygulamaya bağlı olarak, uzaktan konumlandırma veya kendinden konumlandırma sisteminin daha verimli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yanlış yaklaşımı seçmeye bağlı olarak tüm sistem maliyeti 10 kattan fazla artabilir. Bu gerçekten hareketle, çok geniş uygulama alanını kapsayan tek bir sistemi yapmanın zor olduğu ortaya çıkmaktadır.

The first difference between self-positioning system and remote positioning system has been revealed. Measurement unit is mobile in self-positioning system. This unit receives signals from many transmitters in known positions and calculates the real position of the unit according to the measured signals. On the other hand, in remote positioning system, transmitter is mobile and many fixed measuring unit receive the transmitter signal. The results obtained by these measurement units are collected in a master station, and the position of the transmitter is calculated accordingly. The major advantage of remote positioning systems is that mobile device is small, cheap and also efficient in terms of power. However, a complex system and a complex network infrastructure, thus an expensive infrastructure are needed in order to take advantage of remote positioning systems. Depending on the application, remote positioning system or self-positioning system may be more efficient. Choosing the wrong approach my may increase the cost of the entire system more than 10 times. As a result it is very difficult to build a single system that covers a very wide range of application.

Eğer bir yerel konumlandırma sistemi kablosuz veri linki sağlıyorsa, bu sistem ile hiç şüphesiz ölçüm sonucunu a) kendinden konumlandırma ölçüm ünitesinden uzaktaki tarafa, b) ters yönde, iletmek mümkündür. İlk durum “dolaylı uzaktan konumlandırma” olarak düşünülürken, ikinci durum “dolaylı kendinden konumlandırma” olarak isimlendirilmiştir. Ölçüm Prensipleri Genel olarak üç farklı ölçüm prensibi kullanılmıştır; geliş açısı (AOA), alınan işaretin gücü (RSS), propagasyon-zaman esaslı sistemler. Bu üçüncü sistem üç farklı alt sınıfa ayrılabilmektedir; geliş zamanı (TOA), uçuşa ilişkin dolaşım zamanı (RTOF), gelişe ilişkin zaman farkı (TDOA). Aşağıdaki şekiller herbir konseptin nasıl bulunduğunu göstermektedir. (Şekil-1, 2, 3, 4). AOA sistemlerinde konum goniometri yardımıyla hesaplanmıştır. Yönlü antenler kullanılarak veya anten dizileri kullanılarak açı veya bilinen konumlarda yerleştirilmiş noktalara ilişkin bearing (taşıma) ölçülmüştür. Birçok ölçülen yön noktalarının kesişimi konum değerini oluşturmaktadır. Bu yaklaşımın doğruluğu, ölçüm açıklığının olası doğrultucu-

104

Concept

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

If a local positioning system provides a wireless data link, it is undoubtedly possible to transmit the result of a measurement a) a remote end of the self-positioning unit, and b) or to the opposite direction. The first case is considered as “indirect remote positioning” and the second case is called as “indirect self-positioning.” Measurement Principles Three different measurement principles are used as a general; angle of arrival (AOA), received signal strength (RSS), and propagation-time based systems. This third system can be divided into three different sub-classes: time of arrival (TOA), roundtrip time of flight (RTOF), and time difference of arrival (TDOA). An overview of each concept is shown in the following figures (Figure-1, 2, 3, 4). In AOA systems, location is calculated by means of goniometer. Bearing related to the angle or the points located in known places is calculated by using directional antennas or antenna arrays. The intersection point of the measured direction points is the position value. The accuracy of this approach is limited with the possible rectifier effect of measurement aperture, and multiple reflections resulting from shading and/or misleading aspects.


luğu, gölgeleme ve/veya yanıltıcı yönlerden kaynaklanan, gelen çok yönlü yansımalar ile sınırlıdır. Şekil-1. Geliş açısı (AOA) (RU;uzak ünite , MU; mobil ünite, a1,a2; ölçülen yön açısı)

Figure - 1. Angle of Arrival (AOA) (RU; Remote Unit , MU; Mobile Unit, a1,a2; measured direction angle)

RSS sistemleri propagasyon kaybı denklemlerine dayanmaktadır. Serbest uzay iletim kaybı LB, örneğin 1/r2 ile doğru orantılıdır. Bununla birlikte bu basit denklem gerçek koşullardaki iletilen ve alınan güç arasındaki farktan elde edilen mesafe değerinin hesaplanması için birçok durumda uygun değildir [3]. Bina içinde çok yollu sönümleme ve gölgelemenin baskın etkisi vardır [4]. Bu problemi çözmek için gelişmiş propagasyon modelleri gerekmektedir veya ilgilenilen bölgede gerçek alan dağılımı ölçümlerden hareketle öğrenilmelidir. Yüksek non-lineer giriş-çıkış haritalamadan dolayı, sofistike algoritmalar veya sinir ağları kullanılmıştır. Bir diğer yaklaşım, sinir hücresel konumlandırma sisteminde (NCPS) uygulanmıştır. RSS sisteminin en büyük avantajı, birçok modern radyo modülü halihazırda alınan işaret gücü indikatörü (RSSI) sağlamasıdır. Bununla birlikte, bit hata oranı (BER) işaret zayıflamasını tahmin etmek için kullanılabilir. Netice olarak bir kablosuz haberleşme sisteminde bir yerel konumlandırma sistemi monte etmek az veya çok yazılımla ilgilidir ve bir şirket tarafından üretilen, sahibi, üreticisi belirli bir donanım gerekli değildir. Fiziksel engellerden dolayı, AOA ve RSS sistemleri sadece orta konum doğruluğunu iletmektedir. Yerel konum ölçümü için en doğru yaklaşım, vericiden ölçüm ünitesine ve ölçüm ünitesinden vericiye ulaşan işaretin uçuşa ilişkin dolaşım zamanını ölçmek olabilir. Aşikardır ki uçuşa ilişkin zaman, mesafenin hesaplanması için kullanılabilir. Bu şekilde birçok ölçüme dayalı olarak iki boyutlu (2D) veya üç boyutlu (3D) konum tanımlanabilir. Bununla birlikte bu doğrudan yaklaşım uygulandığında, birçok zorlukla karşılaşılabilir. Bu anlamda saat senkronizasyonu en etkin konulardan biridir. Gerçekte zaman esaslı sistemler esas olarak bu konu ile ilgili farklı konseptlere dayalı olarak birbirlerinden ayırt edilmektedir. Şekil-2. Alınan işaretin gücü (RSS) (L1, L2; ölçülen yol kaybı) TOA sistemlerinde, tek yön propagasyon zamanı ölçülmüştür ve ölçüm ünitesi ile işaret vericisi arasındaki mesafe hesaplanmıştır. Bu konsept, bütün

RSS systems are based on the equation of propagation loss. LB free space transmission loss, for example, is proportional to 1/r2. However, this simple equation is not appropriate in many cases to calculate the distance obtained from the difference between the transmitted and received power in real circumstances [3]. In the building, multi-path fading and shadowing effects are dominant [4]. To solve this problem, developed propagation models are needed, or the actual field distribution in the region of interest should be obtained by means of measurements. Due to high non-linear input-output mapping, sophisticated algorithms or neural networks are used. Another approach has been applied in neural cellular positioning system (NCPS). The biggest advantage of RSS system is that many modern radio modules already provide a received signal strength indicator (RSSI). However, the bit error rate (BER) can be used to estimate the signal attenuation. As a result, to install a local positioning system in a wireless communication system is more or less related to the software, and a certain hardware produced, owned, provided by a certain manufacturer is not required. Because of physical obstacles, AOA and RSS systems transmit only the middle position correctness. The most accurate approach for measuring the local position may be measuring the roundtrip time of flight from the transmitter to measurement unit and from the measurement unit to the transmitter. It is obvious that the flight time can be used to calculate the distance. In this way, two-dimensional (2D) or three-dimensional (3D) position can be defined on the basis of several measurements. However, when this direct approach is applied, many difficulties may be encountered. In this sense, time synchronization is one of the most active issues. In fact, systems based on time are distinguished from each other mainly on the basis of the different concepts related to this issue. Figure-2. Received Strength (RSS)

Signal

(L1, L2; measured length loss)

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

105


MAKALE

ilgili sabit ve mobil ünitelerinin tam zaman senkronizasyonunu gerektirmektedir. Bu durumda mutlak zaman senkronizasyonu, istenen konumlandırma doğruluğu ile ilgili en az bir tam zaman için olmalıdır. Örneğin desimetre bölgesinde bir konumlandırma doğruluğu, 1 ns nin altında mutlak zaman senkronizasyonu gerektirir. Saat bilgisi mobil üniteye iletilmek ve bu ünite içinde tutulmak zorunda olduğu için bu yaklaşım ya çok pahalı ya da az doğrulukta sistemin oluşturulmasına neden olur. Şekil-3. Geliş zamanı (TOA)/Uçuşa ilişkin dolaşım zamanı (RTOF) (t1,t2; ölçülen tek yön veya dolaşım işareti propagasyon zamanı)

In TOA systems, the one-way propagation time is measured and the distance between the measurement unit and the transmitter is measured. This concept requires the exact synchronization of all relevant fixed and mobile units. The absolute time synchronization should be for at least one exact time related to the expected positioning correctness. For example, the positioning correctness in decimeter region requires a absolute time synchronization less than 1 second. Since the time information should be transmitted to mobile unit and should be kept within this unite, this approach leads either an expensive or a less accurate system. Figure-3. Time of Arrival (TOA)/ Roundtrip Time of Flight (RTOF) (t1,t2; measured single direction or roundtrip signal propagation time)

Şekil-4. Gelişe ilişkin zaman farkı (TDOA) (Dt12,Dt23; MU dan iki farklı RU ya hareket eden işaretin ölçülen propagasyon zaman farkı) (konum; iki hiperbolün kesişim noktası ile tanımlanmıştır.)

Figure-4. Time Difference of Arrival (TDOA) (Dt12,Dt23; measured propagation time difference of signal moving from MU to two separate RUs) (position is defined with the intersection point of two hyperboles)

Mutlak senkronizasyon gereksinimi yerine, eğer RTOF yaklaşımı seçilirse daha modern rölatif saat senkronizasyon gereksinimi konulabilir. Burada ölçüm ünitesi ortak bir radar gibi davranmaktadır. Bir transponder sorgulayıcı radar işaretine cevap gönderir ve tam dolaşım propagasyon zamanı ölçülmüş olur. Bu durumda senkronizasyonun belirlenmesi için ölçüm ünitesi cevap gönderici tarafından kaynaklanan tam gecikme/işlem zamanını bilmek zorundadır. Basit bir hesaplama göstermektedir ki, bu gereksinimin karşılanması da zordur. Hem ölçüm ünitesinin hem de transponderin 25 ppm doğrulukta oldukça iyi kristal saat kaynağı olduğundan hareketle, transponderdeki 1 ms işlem zamanı birkaç metrelik ölçüm sapmasına neden olmaktadır. RTOF sistemlerinde ya daha iyi saat senkronizasyonu ya da çok kısa işlem zamanı gerekmektedir. Bu senkronizasyon probleminden kaçınmak için uygun bir yaklaşım modüle edilmiş yansıma konseptini kullanmaktır [5], [6]. Burada baz istasyondan gelen sorgulama işareti, özel bir modülasyona sahip yansımış bir işarettir. Bu yaklaşımın ana dezavantajı, radar işaretinin tüm dolaşım yolunu seyahat et-

106

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

If RTOF approach is adopted, more modern relative time synchronization can be used instead of absolute synchronization. Here, measurement unit is acting as a common radar. Transponder interrogator sends a response to the radar signal and the roundtrip propagation time is measured accordingly. In this case, measurement unit should know the exact delay/processing time caused by the response sender in order to determine the synchronization. A simple calculation shows that it is difficult to meet this requirement. When both the measurement unit and the transponder are a very good crystal clock source having 25 ppm accuracy, 1 ms processing time at the transponder leads to a few meters of deviation. Either better clock synchronization or very short processing time is needed for RTOF systems. To avoid this synchronization problem, an appropriate approach is to use a modulated reflection concept [5], [6]. Here, a questioning signal that comes from the base station is a reflected


mesi gerektiğidir. Buradan hareketle propagasyon kaybı mesafe (r) nin en az dördüncü kuvveti ile doğru orantılı olduğu söylenebilir. Netice olarak, bu yaklaşımın standard formunun sadece kısa mesafeli sistemler için uygun olduğu görülür. Bununla birlikte bu dezavantajı ortadan kaldırmak için transponder konseptleri çözüm sağlamaktadır [7], [8]. Burada modüleli yansımaya dayalı çok güçlü RTOF sistemi tanımlanmıştır. Bugünlerde mevcut çözümlerin çoğu uzaktan TDOA sistemleridir. TDOA sistemlerinde birçok ölçüm ünitesi çiftinde alınan işaretlerin geliş zaman farkı değerlendirilmektedir. TDOA sistemlerinin faydası sadece ölçüm ünitelerinin senkronize edilmesi gerektiğidir. Bu senkronizasyon bilinen bir konumdaki referans transponder veya backbone şebeke kullanılarak yapılmıştır. Yaklaşık olarak tüm zaman esaslı yerel konumlandırma sistemleri, modern radar sistemlerinden iyice bilinen işaretleri ve işaret değerlendirme konseptlerini bir çatı altında toplamaktadır. Sürekli dalga işaretleri (CW), darbeler veya pseudo random darbe dizileri, lineer frekans modülasyonlu işaretler, frekans sıçrama veya faz modülasyonlu işaretlerin hepsi uygulanabilir. Herbir farklı işaret formunun, kullanılan gömülen yazılım veya donanıma, bunların performansına göre kendi özel pros ve cons ları vardır. Bütün genişband modülasyon tasarımları için bir tek ortak karakteristik vardır; çok yollu ortamlarda band genişliği tam konumlandırma için anahtar gerekliliktir [9]. Sadece uygun bir band genişliği ile çok yollu iletimleri çözmek ve ayırmak mümkündür. Birkaçyüz megahertz lik band genişliklerinde bile iyi tasarlanmış bir sistemin doğruluğu çözülmemiş çokyollu iletim ve/veya çok yollu sönümleme ile sınırlandırılmış olacaktır. (devam edecek)

signal having a special modulation. The main disadvantage of this approach is the requirement of roundtrip of radar signal. Therefore, it is possible to say that propagation loss is proportional to the fourth power of range (r). As a result, the standard form of this approach is only suitable for short-range systems. However, in order to eliminate this disadvantage, the concepts of transponder provide a solution [7], [8]. Here, a very strong RTOF system based on modulated reflection has been identified. Today, many existing solutions are remote TDOA systems. In TDOA systems, time difference of signals received by many measurement unit pairs is evaluated. The advantage of these systems is that only measurement units need to be synchronized. This synchronization has been ensured by using a reference transponder at a known location or a backbone network. Almost all time-based local positioning systems bring together the well-known marks and the concepts used to review the marks in modern radar systems. continuous wave signal (CW), pulses or pseudo-random pulse sequences, linear frequency modulated signals, frequency leap or phase modulated signals are all applicable. Each different form of signal has own pros and cons according to the embedded software or hardware and the performance of them. There is only one common characteristic of all broadband modulation designs: in multi-way environments, bandwidth is the key requirement for the exact positioning [9]. The multi-way transmissions can be solved and separated only through a proper bandwidth. Even in the several hundred megahertz bandwidths, the correctness of a well-designed system will be limited due to the unresolved multi-way transmission and/or multi-way fading. (to be continued...)

Kaynaklar [1] J. Hightower and G. Borriello, “Locations systems for ubiquitous com­puting,” IEEE Computer, vol 34, pp. 57-66, Aug. 2001. [2] C. Drane, M. Macnaughtan, and C. Scott, “Positioning GSM telephones,” IEEE Commun. Mag., vol. 36, pp. 46-59, Apr. 1998. [3] J. Latvala, J. Syrjarinne, H. Ikonen, and J. Niittylahti, “Evaluation of RSSI-based human tracking,” in Proc. 2000 European Signal Processing Con/, Sept. 2000, vol. 4, p. 2273-2276. [4] K. Feher, Wireless Digital Communications. Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall, 1995. [5] M. Kossel, H.R. Benedickter, R. Peter, and W. Bachtold “Microwave backscatter modulation systems,” in Proc. 2000 IEEE Int. Microwave Symp. Dig., June 2000, pp. 1427-1430. [6] J. Thomton and D.J. Edwards, “Range measurement using modulated retro-reflectors in FM radar system,” IEEE Microwave Guided Wave Lett., vol. 10, pp. 380-382, Sept. 2000. [7] M.M. Kaleja, P. Heide, and E.M. Biebl, “Imaging RFID system at 24 gigahertz for object localization,” in Proc. 2999 fEEE Int. Microwave Symp. Dig., 1999, vol. 4, pp. 1497-1500. [8] C. Luxey and J.-M. Laheurte, “A retrodirective transponder with polar­ization duplexing for dedicated short-range communications,” 7EEE Trans Microwave Theory Tech., vol. 47, pp. 1910-1915, Sept. 1999. [9] K. Pahlavan, X. Li, M. Ylittila, R. Ghana, and M. Lavta-aho, “An overview of wireless indoor geolocation techniques and systems,” Lecture Notes in Computer Science, no. 1818, pp. 1-13, Aug. 2000.

Sources [1] J. Hightower and G. Borriello, “Locations systems for ubiquitous com­puting,” IEEE Computer, vol 34, pp. 57-66, Aug. 2001. [2] C. Drane, M. Macnaughtan, and C. Scott, “Positioning GSM telephones,” IEEE Commun. Mag., vol. 36, pp. 46-59, Apr. 1998. [3] J. Latvala, J. Syrjarinne, H. Ikonen, and J. Niittylahti, “Evaluation of RSSI-based human tracking,” in Proc. 2000 European Signal Processing Con/, Sept. 2000, vol. 4, p. 2273-2276. [4] K. Feher, Wireless Digital Communications. Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall, 1995. [5] M. Kossel, H.R. Benedickter, R. Peter, and W. Bachtold “Microwave backscatter modulation systems,” in Proc. 2000 IEEE Int. Microwave Symp. Dig., June 2000, pp. 1427-1430. [6] J. Thomton and D.J. Edwards,“Range measurement using modulated retro-reflectors in FM radar system,” IEEE Microwave Guided Wave Lett., vol. 10, pp. 380-382, Sept. 2000. [7] M.M. Kaleja, P. Heide, and E.M. Biebl, “Imaging RFID system at 24 gigahertz for object localization,” in Proc. 2999 fEEE Int. Microwave Symp. Dig., 1999, vol. 4, pp. 1497-1500. [8] C. Luxey and J.-M. Laheurte, “A retrodirective transponder with polar­ization duplexing for dedicated short-range communications,” 7EEE Trans Microwave Theory Tech., vol. 47, pp. 1910-1915, Sept. 1999. [9] K. Pahlavan, X. Li, M. Ylittila, R. Ghana, and M. Lavta-aho, “An overview of wireless indoor geolocation techniques and systems,” Lecture Notes in Computer Science, no. 1818, pp. 1-13, Aug. 2000.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

107


TD DIŞ HABER

Tanzanya’dan 5 mobil operatör lisansı Tanzania Grants Five Mobile Licenses

T

anzanya İletişim ve Düzenleme Kurulu 5 tane firmaya mobil şebeke işletim lisansı verdi.Ülke şuan yalnızca % 43’lük nüfus penetrasyonu olmasına rağmen dünyada potansiyel kullanıcılar için en yüksek lisans oranına sahip ve yeni firmaların büyümesi için gerekli boş saha da mevcut. Bu 5 girişimci ise MyCell, Egotel, Rural Netco, Smile ve ExcellentCom. Tanzanya İletişim ve Düzenleme Kurulu Genel Direktörü John Nkoma “Şebeke işletim lisanslandırma süreci tamamlandığında ülkenin iletişim sektöründe faaliyete başlamaları bekleniyor.” Şeklinde yorum getiriyor. Mzumbe Üniversitesi öğretim görevlisi Hoest Ngowi “Telekom sektörünün karlı olduğuna dair bulgular var ve bu da birçok firmanın pazara girmesine sebep oluyor. Ngowi’ye göre eğilim pozitif fakat bu tarifeleri azaltacak. Ülkede 8 tane lisanslandırılmış firma var. Bunların yalnızca 3 tanesi geniş kullanıcı tabanlı: Güney Afrika’dan Vodacom, Kuveyt’ten Zain ve ABD’den Millicom (Tigo) ve dördüncü sırada ise yalnızca Zanzibar adalarıda faaliyet gösteren yerel operatör Zanzibar Telekom yer alıyor. Dünya mobil operatör analistlerine göre %42,9’luk nüfus penetrasyonuyla ülkede 7,1 milyon mobil telefon kullanıcısı yer alıyor. Devlet bu yıl ülkede faaliyet gösteren bir operatörün yerel borsadaki hisselerini listelemesini gerektiren bir yasayı onayladı. Firmalar 3 yıla kadar hisselerini borsada listeleyecekler.

108

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

T

anzania’s Communications Regulatory Authority (TCRA) has given mobile network operating licenses to five companies. The country now has one of the highest ratios of licenses to potential customers in the world, although with a population penetration level of just 43%, there is space for new companies to grow. The five new entrants are MyCell, Egotel, Rural Netco, Smile and ExcellentCom. “They are expected to enter the country’s communication industry when the process to give them network facility licensees is completed,” TCRA director-general John Nkoma told . “There is an indication that the telecommunication industry is profitable and that’s why more companies are entering the market,” Mzumbe University economics lecturer Honest Ngowi told. According to him, the trend is positive but it will reduce tariffs. The country has seven licensed companies, only three have a sizeable customer base: South Africa listed Vodacom, Kuwait listed Zain and US listed Millicom (Tigo) - while a fourth local operator, Zanzibar Telecom operates only in Zanzibar island. According to the Mobile World analysts, the country has around 17.1 million mobile phone users, representing a population penetration level of 42.9%. The government passed a controversial law earlier this year that will require any mobile network operating in the country will have to list their shares on the local stock exchange. The companies will have up to three years to list their shares on the stock exchange.


Filipin Regülatörü’ne beşinci 3G lisansı için engel Philippine Regulator Blocked from Offering Fifth 3G License

B

T

ayan Telekomünikasyonun 2005 yılına ait lisans kararının tekrar gözden geçirilmesine ilişkin talebini mahkemede kazanmasından sonra, Filipin Telekom Regülatörü ülkenin beşinci 3G lisansını engellendi.

he Philippines telecoms regulator has been blocked from offering the country’s fifth 3G license, after Bayan Telecommunications won a court order demanding a review of the decision to deny it a license in an earlier tender process back in 2005.

Bayan tarafından haksız bir şekilde cezalandırılmışken, Smart, Globe, Digitel ve Cure (şu anda Smart’a ait olan) için 4 lisans ödülü kısa bir süreliğine geçersiz sayılmasına rağmen, Yargıtay lisans ihale değişiklikleri sürecini devam ettirme kararı aldı. Ancak, mahkeme aynı zamanda regülatörün bu çarpıcı lisansı Bayan’a vermesi gerektiği kararına da varmadı. Sorun şu anda regülatör tarafından incelenmek zorunda kalacak.

The Court of Appeals ruled that the changes to the license tender process while it was underway unfairly penalised Bayan, although it stopped short of invalidating the four licenses awarded to Smart, Globe, Digitel and Cure (now owned by Smart). However, the court also didn’t rule that the regulator is required to award the outstanding license to Bayan. The matter is now going to have to be reviewed by the regulator.

Regülatör, Ulusal Telekomünikasyon Komisyonu (NTC) lisansları ödüllendirmek için puana dayalı bir sistem kullandı. Bayan lisansları ödüllendirme sürecinin hatalı olduğunu ileri sürerken, puanlama sisteminde ki yöntemin ihale dosyalarında açıkça belirtilmediğini iddia etti. 30 puan sistemi üzerinden 20 puan üzerinde puan veren regülatör, bu operatörleri lisanslarla ödüllendirdi. Bayan 18,5 puan aldı.

The regulator, the National Telecommunications Commission (NTC) used a points based scoring system to award the licenses. Bayan has argued that the the process of awarding the licenses was flawed as it argues that the methodology of the points system was not made clear in the tender documents. The regulator awarded the licenses to those operators who secured above 20 points on a 30-point system. Bayan scored 18.5 points.

Bayan Telekomünikasyon tarafından ‘’Biz MC’nin yayınlanmasını sağlayan prosedürel gereksinimleri sorgulamıyoruz. Aksine biz 30 puan üzerinden değerlendirme sistemine karşı çıkıyoruz ve bütün adaylara puan kriteri açıklanmadan 20 puan üzerinden yapılan ve 3G kapsamı dışında kalan bir değerlendirme oldu’’ şeklinde açıklama yapıldı. Benzer haberlerde, regülatör son zamanlarda yasadışı akıllı iletişimle satılan lisansı geri alıp alamayacağı üzerine çalışmalar yapıyor. Eğer lisans tekrar alınırsa, beşinci 3G lisansı için bu hassas süreç biri Bayan’a ve diğeri de yeni bir adaya olmak üzere iki lisans sunabilir.

“We are not questioning the procedural requirements that led to the issuance of the MC. Rather, we are assailing the 30-point rating system and a 20-point qualification threshold for ranking the applicants which was made without the NTC first disclosing the said criteria to all applicants, Bayan included, and which went beyond the scope of the 3G circular,” said Bayan. In related news, the regulator is currently studying whether it can recall the license awarded to Cure on the grounds that the license was sold illegally to Smart Communications. If the license is recalled, then the tender process for the fifth 3G license, could offer two licenses, one to Bayan and one to a new entrant.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

109


TD DIŞ HABER

Wimax Forum yeni Wimax standartlarının gelişimini hızlandırıyor WiMAX Forum Speeds Up Development of New WiMAX Standards

W

he WiMAX Forum has launched an initiative to accelerate WiMAX features that enhance the average performance of its current Release 1 technology by more than 50 percent while remaining compliant with the IEEE Standard 802.16e. Based on this accelerated schedule, certified products using these enhancements are expected in late 2010.

Bu girişimin WİMAX Release 2’nin (WİMAX2) gelişimini geciktirmeyeceği düşünülüyor. 2010 yılının ikinci yarısında tamamlanması beklenen standart IEEE 802.16m ‘nin desteğinde, WİMAX Forum, WİMAX 2 ‘nin ürün belgesinin 2011 yılının sonunda hazır olması için profilleme ve belgelendirme işlemlerinde oldukça hızlı bir yol izliyor.

This initiative will not delay the development of WiMAX Release 2 (WiMAX 2). In support of the expected completion of the IEEE Standard 802.16m in the second half of 2010, the WiMAX Forum is fast-tracking profiling and certification activities to prepare for WiMAX 2 product certification in late 2011.

Gelişim için donanımlar ana istasyonlarda ek MIMO anteni için destek içeriyor. Çok yönlü satıcının birlikte çalışabileceğini garantilerken, tekrar kullanımda performansı 1 kademe arttırmak için (2 yerine 4 iletken anten), daha fazla sipariş (64 QAM) , yer-uydu bağı ve uydu-yer bağını sağlayacak antenler kullanılıyor. Bu yeni özellikler zirve veri oranlarını 2’ye katlayacak, ortalamayı arttıracak ve kullanıcı performansını %50 arttıracak potansiyele sahip.

110

T

imax Forum Wimax özelliklerini artıracak yeni bir girişimde bulundu. Bu girişim standart IEEE 802,16.e ile birlikte kalırken,Wimax’in ortalama performansını %50’den fazla bir teknolojiyle arttırıyor. Bu hızlandırılmış programa dayanarak, bu donanımları kullanacak sertifikalı ürünler 2010 yılının sonlarına doğru bekleniyor.

Enhancements under development include support for additional MIMO antennae on the base stations (4 transmit antennae instead of 2), higher order (64 QAM) modulation on the uplink, downlink beamforming, and improved fractional frequency reuse (FFR) to increase performance in reuse 1 deployments while ensuring multi-vendor interoperability. These new features have the potential to double peak data rates and increase average and cell edge end user performance by 50 percent.

‘’IEEE 802.16m üzerine yoğun teknik çalışma, dünyanın önde gelen Telekom ekipmanları üreticileri, teknik kuruluşlar ve gelecekte dünya çapındaki operatör gereksinimlerine destek verecek üniversiteler arasında adanmış bir uluslar arası iş birliğinden yararlandı’’ şeklinde açıklama yapan WiMAX Forum Teknolojisi Başkan Yardımcısı ve IEEE 802,16 Çalışma grubu Başkanı Roger Marks konuşmasının devamında ‘’ Kablosuz teknolojide Üstünlük Merkezi gibi organizasyonlar; Hindistan Teknoloji Enstitüsü Bombay (IITB) ve Uluslararası Bilgi Teknolojisi Enstitüsü Bangalore (IITB) bize bu ileri teknolojiyi pazarımıza sokmak için büyük katkılarda bulunmuştur’’dedi.

“The intense technical work in IEEE 802.16m has benefitted from a dedicated international collaboration among the world’s leading telecom equipment manufacturers, technical organizations, and universities in support of future-looking worldwide operator requirements,” said Roger Marks, Vice President for Technology at the WiMAX Forum and Chair of the IEEE 802.16 Working Group. “Organizations such as the Center of Excellence in Wireless Technology (CEWiT) Chennai, the Indian Institute of Technology Bombay (IITB) and the International Institute of Information Technology Bangalore (IIITB) have contributed major innovations to help us bring this advanced technology to market.”

WİMAX2, Uluslar arası Telekomünikasyon Birliğinin ‘’IMTAdvanced’’ gereksinimlerini karşılamak ve kapasitesini ve kapsamını arttırmak için belgelenen Standart IEEE 802.16m ilkesine dayanıyor.

WiMAX 2 is based on IEEE Standard 802.16m, which is documented to meet the International Telecommunications Union’s “IMT-Advanced” requirements, delivering improvements in coverage and capacity.

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN


ZTE yeni müdürünü belirledi ZTE Names New President of the Company

Z

Z

TE firmada 6 yılın ardından ayrılan Mr. Yin Yimin’in ardından 46 yaşındaki Mr. Shi Lirong’u yeni müdür olarak belirledi. Mr. Lirong 1999 yılıdan 2010 yılına kadar ZTE’de satış ve iş geliştirme çalışmalarından sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevindeydi.

TE has named Mr. Shi Lirong, 46, as its new President, replacing Mr. Yin Yimin, who has stepped down after six years at the company. Mr. Lirong has been an Executive Vice President of ZTE Corporation from 1999 to March 2010 responsible for managing the Company’s sales and business development operations.

“Mr. Shi Lirong’u yeni müdürümüz olarak takdim etmekten son derece memnunuz” diyerek sözlerine başlayan ZTE’nin Genel Kurul Başkanı Mr. Hou Weigui “Mr. Shi’in ZTE’yi uluslararası alanda bir adım ileriye taşıyacak olan teknoloji, Ar-Ge, üretim yönetimi ve uzun vadeli küresel pazarlama sistemi gibi geniş alanlardaki derin bilgi birikimi ve deneyimlerine güveniyoruz” şeklinde devam ederek Mr. Shi’ye olan güvenini dile getirdi.

“We are very pleased to announce Mr. Shi Lirong as the new President of ZTE,” said Mr. Hou Weigui, Chairman of ZTE. “We are very confident that Mr. Shi, with his profound knowledge and experience in comprehensive fields ranging from technology, research & development, production management and long-term global marketing system, is capable of driving ZTE to the next level of success on the international business stage.”

ZTE’den Mr. Hou “ZTE Yönetim Kurulu üyeleri Mr.Yin liderliğindeki yönetim takımının üstün performansını ve görevlerini başarıyla yerine getirmelerini taktir ediyoruz. Mr.Yin ve yönetim takımı ZTE’nin uluslararası ve yerel marka varlığının büyümesinde kaldıaçlı pazar gelişmeleri sağlamışlardır. Bu başarıları ile gurur duyuyoruz” diyerek duygularını ifade etti.

“The ZTE Board of Directors would also like to acknowledge the outstanding performance and fulfillment of duties of the ZTE management team led by former President Mr. Yin “ said Mr. Hou, ZTE. “Mr. Yin and his management team leveraged significant market developments to significantly grow ZTE’s domestic and international business and brand presence. We are proud of their accomplishments.”

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

111


TD DIŞ HABER

Bulut bilgi işlem GHG emisyonunu 2010’da üçe katlayacak

Cloud computing GHG emissions to triple by 2020

G

reenpeace’nin raporuna göre hızla büyüyen internet bulut bilgi işlem GHG (greenhouse gas emission)da da büyük bir sıçramaya yol açıyor. Rapor daha önce tahmin edilenden daha fazla karbon izi bırakan, kullanıcılara sosyal ağlar ve video streaming gibi online servislere erişim imkanı tanıyan Apple İpad gibi gibi bulut bilgi işlem cihazlarının piyasaya nasıl sürüleceğini gösteriyor. Rapor önceki endüstri araştırmaları üzerine yapılandırılıyor ve büyüyen oranlarda 2010 yılında veri merkezleri ile telekomünikasyon ağlarında 1,963 milyar kilowatt saat elektrik kullanılacağını gösteriyor. Bu oran Fransa, Almanya, Kanada ve Brezilya gibi ülkelerin mevcut kullanımlarının üç katından da fazla bir tüketim. Rapor aynı zamanda bilgi teknolojilerinin dönüştürücü gücü savunarak yenilenebilir enerji kullanımını arttıran ürünler ile iklim karmaşasını önleyebileceğini de gösteriyor. İnternet bir platform olarak büyürken bilgi teknolojilerinin enerjiye olan açlığı da artırırken Greepeace, bilgi teknolojilerinin bu enerjinin nerden elde edildiğinin sorumluluğunu da üstlenmesini öneriyor. IBM, Microsoft ve Google gibi yerel, ulusal ve uluslar arası platformda gücü elinde bulunduran bilgi teknolojileri firmaları iklim değişikliğini engelleme amaçlı politikaları geliştirilmesini teşvik etmesi gerekiyor. Örneğin kısa bir süre önce Facebook merkezi Prineville ve Oregon’da bulunan veri merkezilerinin inşaatlarının duyurusunu yaptmıştı ve 365,000’den fazla Facebook kullanıcısı kömür kullanımının durdurulması ve çevre koruması için gruba katılım sağladı. Greepeace bilgi teknolojileri şirketlerinin rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik tanıyan devlet politikalarının arkasında olmaları gerektiğini duyurdu. Bilgi teknolojileri firmaları iklim ve enerji politikalarını ekonomileri çapında desteklemeliler böylece 2015’e kadar iklim emisyonu en aza inebilecektir.

112

TELEKOMDÜNYASI2010NİSAN

T

he growth of internet computing could come with a huge jump in greenhouse gas emissions, according to a report by Greenpeace. The report shows how the launch of cloud computing devices like the Apple iPad, which offer users access to the ‘cloud’ of online services like social networks and video streaming, can contribute to a much larger carbon footprint of the IT sector than previously estimated. The report builds on previous industry research and shows that at current growth rates data centres and telecommunication networks will consume about 1,963 billion kilowatts hours of electricity in 2020. That is more than triple their current consumption of France, Germany, Canada and Brazil. However, the report also shows how IT can avert climate chaos by becoming a transformative force advocating for products that increase the use of renewable energy. As the internet grows as a platform, the IT industry’s hunger for energy will increase. Greenpeace suggests the IT industry also needs to take responsibility for where it gets its energy from. As IT companies like Microsoft, Google, and IBM are now in powerful positions at the local, national, and international levels, they could use that influence to promote policies that will allow them to grow responsibly without fueling climate change. For example, weeks after Facebook recently announced the construction of its own data centre in Prineville, Oregon, over 365,00 Facebook users have joined groups calling on the company to quit coal and become a climate leader. Greenpeace is calling on IT industry giants to put their might behind government policies that give priority grid access for renewable sources like wind and solar energy. IT companies should also support economywide climate and energy policies around the world that peak climate emissions by 2015.


Evet, televizyonun eğlenceli dünyası artık her an her yerde! İstediğin filmi, belgeseli, Tivibu ile istediğin zaman izleyebilir, en çok sevdiğin diziyi Tivibu’da bulabilirsin! Üstelik Tivibu’da canlı yayını bile durdurup geri sarabilirsin.

Tivibu. Yanındaki eğlence bu. 444 0 375

www.tivibu.com.tr

Tivibu sadece TTNET abonelerine sunulan ve internet bağlantısı üzerinden sağlanan bir hizmettir. İçeriklerin kapsamı Tivibu arşivi ile sınırlı olup, TTNET tarafından belirlenen sürelerle sınırlıdır. TTNET’in Tivibu içeriklerini değiştirme hakkı saklıdır.


ISSN 1 303-569X

Musa ŞAHİN ŞahİN

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Üyesi NİSAN - APRIL 2010

BIMY Antalya Binali Yıldırım: “Kamu ile özel sektör ayrımı yok.. BIMY Antalya Binali Yıldırım: “There is no distinction between public and private sector

T E L E K O M

D Ü N Y A S I

N İ S A N

-

A P R I L

2 0 1 0

SEKTÖRÜN İLETİŞİM MERKEZİ - COMMUNICATION CENTER OF THE SECTOR

BTK ve TÜBİTAK’tan Siber Suçlara Karşı Tatbikat Maneuvers Againts Cyber Crimes From ICTA, TUBITAK


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.