Büt Dergisi 5.Sayı

Page 41

Anarşist yapısı gazeteci olmasını sağlamış… Gazeteci olmayı çok istemiş Hökenek. Demokrat görünen despot babasına rağmen gazeteci olmuş. Bu da tabi ki kendi deyimiyle “Anarşist” bir yapıya sahip olması zafere ulaşmasını sağlamış. Hökenek, “Türkiye’de sıralamaya giren ağabeyim iyi bir kalp cerrahı. Ablam eczacı. Babam benim avukat olmamı istedi. Fakat ben evin asi çocuğuyum. Anarşist bir yapım var. Hala da öyle olduğum söylenebilir. Hukuk okumayacağımı gazeteci olmak istediğimi söyledim ama babam çok ısrar etti. Onunla ciddi bir mücadeleye girdim. Hatta ilk iki yıl üniversite sınavlarına dahi girmedim. Ağabeyim bilgisayar mühendisi olmak istiyordu fakat babamın bizlerin üzerinde çok etkisi vardı. Onu doktor yaptı. Ağabeyim Türkiye sırlamasında ilk 500.ncü falandı. Ablam doktor olmak istiyordu babam onu da eczacı yaptı. Babam biraz demokrat gözüken despot galiba.” diyor ve gülüyor. Devam ediyor Hökenek: “Ben onunla mücadele ettim, hayır dedim. Sonra sosyoloji bölümüne yetti puanım, kayıt yaptırdık fakat gitmedim. İsyan devam etti. Bir sene sonra Radio Televizyon okumak istedim, babam buna bir şekilde ikna oldu. Hukuk diye tutturmuştu. Belki de 12 eylül ve sonrasında yaşadıkları onu tetiklemiş olabilir. Zaman zaman bunu da söylüyor ama şimdi çok mutlu gazetecilik yapmamdan” en sıkı siyasi tartışmaları da babamla yaparım diye ekliyor. Hökenek babasının hukuk okuması konusundaki baskısına hak vererek bazen dinleseydim diyor. Buna gerekçesi ise: “Akademi İstanbul’da RTS bölümünde okudum. Londra’da dil eğitiminden sonra London İnstitute’de Fast Track Journalism okudum. Eğitimim biraz karışık. Egitimimi Türkiye’nin haline benzetirim. Ama şimdi geriye dönüp bakıyorum; Türkiye’de neyi konuşursak konuşalım Ergenekon Davası,

41

Balyoz Davası, Hrant Dink Davası Kürt Meselesi, şiddet, engelli hakları hepsi dönüp dolaşıp hukuka dayanıyor. Her meseleyi konuştuğumuzda hukukun kapısı çalınıyor. Biz gazeteciler son yıllarda bu davalarla öyle haşır neşir olduk ki işimiz gereği yarı hukukçu olduk” diyor gülerek. Hasan Cemal en güzel örneği… Daha öncede belirttiğimiz gibi internet, sosyal ortamlar birçok kişinin sesini duyurmasına çok büyük olanak sağlıyor. Birçok insan düşüncelerini açtığı bloglarla duyuruyor. Kimisi kitap çıkartacak kadar kendini geliştiriyor kimisi de bir gazetede köşe yazarı olacak kadar tutuluyor. Hökenek’te bu konuya oldukça sıcak bakıyor. Kurum kimliğininde önemine değinerek, “Burası da önemli. İnsanlar seslerini duyurabilmeleri için birçok mecra var. Bloglar açarak seslerini duyurabiliyorlar. Hasan Cemal örneğini verebiliriz. T24.com.tr’de yazıyor. Orada yazmazsa bile Twitter dediğimiz mecrada yazar. Hasan Cemal belki de yaşı itibariyle de gazetecilere büyük bir derstir. Gazetecilik ölmez Hasan Cemal bunun en güzel örneğidir. Bir çok arkadaşımız, birçok meslektaşımız blog açıyorlar. Oradan müthiş işler yapıyorlar, müthiş röportajlar yapıyorlar. Mesela siz öğrencisiniz buraya gelerek röportaj yapıyorsunuz. Sitenize baktım röportajlarınız var. Birçok insana ulaşabiliyorsunuz ve sesinizi duyuruyorsunuz. Ama tanınır olmak onun ciddi bir avantajı var. Elinizde akıllı telefonlar varsa kendi manşetinizi atabiliyorsunuz. Kurum kimliği o dediğim yerlerde belirleyici oluyor.” Keyifli sohbetimizi sonlandırırken onu tanıdığımıza çok mutlu olduk. Bize güzel bir örnek. Biz onunla sohbet ederken keyif aldık. Umarız sizde röporatıjımızı okuduğunuzda keyif almışsınızdır…


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.