Cosette zarftan kâğıtları çıkardı. Bu her sayfası numaralı kü çük bir defterdi. Genç kız yazının çok ince ve epey güzel oldu ğunu fark etti. Cosette isim aradı; yoktu, bir imza, boşuna, o da yoktu. Peki bunlar kime yazılmıştı? Herhalde kendineydi. Gizemli bir el def teri bu sıranın üstüne bıraktığına göre, başkasına olamazdı. Evet ama kimden geliyordu? Cosette karşı konmaz bir çekime kapılmıştı. Bir ara ellerinde titreyen bu kâğıtlardan, gözlerini almak iste di. Göklere, sokağa, güneşin parlattığı akasyalara, yandaki bir damda uçuşan kumrulara baktı ve sonra bakışlarını elindekilere çevirdi. İçindekileri öğrenmesinin gerekli olduğunu düşündü. İşte yazılanlar: 4 TAŞIN ALTINDAKİ AŞK Tek bir canlıda dünyanın özeli, tek bir canlının Tann'ya yak laşmaya çalışması; aşk budur. Aşk, meleklerin yıldızlara yolladığı mektuplardır. Aşk için üzülen bir ruh, ne çok üzgündür. Bütün dünyayı kaplayan yaratığın olmayışı, ne derin bir boş luktur. Sevilenin ilahlaştığı inkâr edilemez bir şey. Tanrı yaratma yı ruh ve ruhu da aşk için yapmasa, Tanrı'nın aşkı kıskandığı or taya çıkardı. Beyaz kordonlu bir şapkadan görünen gülüş, ruhun hayalevine giriş bileti oldu. Tanrı her şeyin arkasındadır, fakat her şey Tanrı ’y ı gizler. Eş yalar siyah, yaratıklar ifadesiz. Birini sevmek onu şeffaflaştır maktır. 895