Ö Ğ R E N M E ve BİLG İ Ü Z E R İN E
landırdığımız toplama işleminin, kesinlikle öğrenm ek olm a dığını söylüyorum. Bu yalnızca belleğin beslenmesidir, bu da mekanik hale gelir; ve mekanik bir biçimde, bir makine gibi işleyen zihin, öğrenm eye yetkin değildir. Bir makine hiçbir zaman öğrenm eye yetkin değildir— toplamak anlamı dışında. Öğrenme, oldukça farklı bir şeydir, bunu size gös term eye çalışacağım. Öğrenm ekte olan bir zihin hiçbir zaman “biliyorum” d e mez, çünkü bilgi her zaman eksiktir, oysa öğrenm e her za man tamdır. Öğrenme, belirli düzeyde bilgiyle başlayıp bu na daha çok bilgi eklem ek anlamına gelm ez. Bu, hiçbir bi çim de öğrenm e değildir; bu yalnızca mekanik bir süreçtir. Bana göre, öğrenm e bütünüyle farklı bir şeydir. Kendim hakkında, andan ana öğreniyorum v e ‘kendim’ son derece yaşamsal bir önem taşır. Bu yaşamaktır, hareket etmektir; başı ve sonu yoktur. "Kendim i biliyorum” dediğim de, ö ğ renme biriktirilen bilgide sona erer. Öğrenm e hiçbir zaman biriktirmeye yönelik değildir; başı v e sonu olmayan bir bil m e hareketidir. Zihnin kendini, bilgi olarak adlandırılan bu mekanik birik tirm eden özgürleştirmesi olanaklı mıdır? Kişi bunu, düşün m e süreci içinde bulabilir mi? Siz ve ben, koşullanmış oldu ğumuzu anlıyoruz. Bazı kişilerin yaptığı gibi, koşullanma nın kaçınılmaz olduğunu söylerseniz, sorun yoktur-, siz tut saksınız demektir, hepsi budur. Ama, kendinize bu sınırla mayı, bu koşullanmayı kırmanın olanaklı olup olmadığını sormaya başladığınızda ortaya bir sorun çıkar. O zaman, bütün düşünme sürecini sorgulamanız gerekecektir. Yalnız ca, “Koşullanmamın farkında olmalıyım, bunun hakkında düşünmeliyim, anlamak amacıyla bunu incelemeli ve bunu yok etmeliyim,” dediğinizde, güç kullanmış olursunuz. Dü şünceniz, incelemeniz şimdi bile, donanımınızın bir sonu 129