OTUZUNDA KADIN
127
ta yüreğinden vurması bakımından. Kadınlar yüceltilmeye pek düşkündürler; öyle de olmalıdırlar, çünkü say gı görmediler mi, yok olmuşlar demektir. Onun için, aşk tan da ilk istedikleri bu duygudur. Ahlâkı en bozulmu şu bile, geleceğini satarken, her şeyden önce, geçmişin den arınmak ister; dayanılmaz mutluluklar karşılı ğında şerefini nasıl gözden çıkardığını anlatmaya ça lışır. Bir tek kadın yoktur ki evine ilk kez bir genç adam alsın, onunla baş başa kalsm da bu düşüncelerden biri ni aklından geçirmesin; hele bu adam, Charles De Vandenesse gibi yakışıldı, hem de kafalı bir gençse. Bunun gibi, pek az genç adam vardır ki Aiglemont Markizi gi bi güzel, kafalı, mutsuz kadınlara karşı içlerinde doğan sevgiyi doğrulayan binbir düşünceden biri üzerine bir takım gizli istekler kurmaktan geri kalsm. Nitekim, Markiz, Charles De Vandenesse’in geldiği haber verilince, tedirgin oldu; delikanlı da, siyasa adam larında aşağı-yukan alışkanlık olan kendine-güven on da da varken, gene de utanır gibi oldu. Yalnız, az sonra, Markiz büyüğün küçüğe sevgi gös terişi gibi bir tavır takındı. Kadınlar kendini-beğenmiş demesinler diye böyle yaparlar. Bu tavır da, hertürlü artdüşünceyi ortadan kaldırır; bir bakıma, duyguya da yer verir, onu incelik biçimleri içinde ılındırarak. On dan sonra da, bu çift anlamlı durumda kadınlar iste dikleri kadar kalırlar; saygıya, ilgisizliğe, şaşkınlığa, ya da tutkuya giden bir dörtyol ağzındaymış gibi. Bu du rumun kaynaklarım kadın ancak otuz yaşında tanır. O yaşa geldi mi, gülmesini bilir, şaka etmesini bilir, ken dini zor duruma düşürmeden yakınlık göstermesini bi lir. Erkeğin bütün duvarlı tellerine dokunmakta, bu tellerden çıkardığı sesleri incelemekte usta olmuştur artık. Susması da konuşması kadar korku vericidir. îçi-