BThaber Finans Özel Eki

Page 1

Nisan 2019

Ar-Ge ve Entegrasyon Yetkinliği ile Gelen Büyüme Bir Sektör, Yeni Paydaşlarla Kendini Yeniden Tanımlıyor! Bankacılık Gerekli Ama Banka Değil! Sizce Ne Zaman?

NetBT Genel Müdürü Akar Selçik

Yeni Teknolojiler ile Ezberler Uçtan Uca Bozuluyor Birlikte Büyüme Eğilimi Artık Ön Planda

SPONSOR


' 1<$1,1 <(1Þ 3(752/ '$7$

7 5.Þ<(Ż1Þ1 '$7$6,1, .258<$1 .$/( 67$5 2) %263+2586 Þ/( )Þ=Þ.6(/ 9( 'Þ-Þ7$/ 7(+'Þ7/(5( .$5Ą, 7$0 .2580$

*OREDO VWDQGDUWODUGD VLVPLN L]RODV\RQ WHNQRORMLVL GLQDPLN NHVLQWLVL] J¶¡ ND\QDÓß <HQL QHVLO GRQDQßPVDO YH \D]ßOßPVDO J¶YHQOLN DQOD\ßąß L]OHPH YH WHNQLN GHVWHN


www.bthaber.com.tr

bthaber@bthaber.com.tr Bilişim Zİrvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi. adına Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Neslihan Aksun BThaber Grubu Yayın Koordinatörü

Ayhan Sevgi

ayhans@bthaber.com.tr Editör

Handan Aybars

handana@bthaber.com.tr Görsel Tasarım

Tuğçe Diyar

tugcee@bthaber.com.tr

BThaber GENEL MÜDÜRÜ

Özlem Unan

ozlemu@bthaber.com.tr İŞ GELİŞTİRME VE SATIŞ MÜDÜRÜ

Abdurrahman Koyuncu

abdurrahmank@bthaber.com.tr REKLAM SATIŞ YÖNETMENLERİ

Kutay Göçe

Bir sektör kendini, yeni paydaşlarla yeniden tanımlıyor! Dünyanın dört bir yanında temelleri köklü finans sektörü, geldiğimiz noktada yeni temeller üstünde yatayda büyüme, dikeyde yetkinliği geliştirme, fintech, insuretech gibi yeni oyuncularla mesafeyi kısaltıp verimli işbirlikleri yapma çabasında. Çünkü bireysel veya kurumsal fark etmez, müşteriler kendilerine sunulan yeniliklerle yetinmiyor, daha fazlasını, tercihen kişiselleştirilebilenleri, misal bireysel öneri ve uyarıları edinmek istiyor.

kutayg@bthaber.com.tr

Çiğdem Şakar

cigdems@bthaber.com.tr

Rana Özgen

ranao@bthaber.com.tr REKLAM REZERVASYON SORUMLUSU

Masanın karşı tarafında bugün artık bir koltuğu olan fintech, insuretech, start-up gibi yapılar ise bankaların ürün yelpazesi arasında yaşadığı gelgitleri, tercihen tek ürün veya uygulama ile çözerek, hem finans kurumunun verimini olumlu yönde etkiliyor hem de kendilerine bu köklü sektörde bir yer buluyor.

Suzan Bilken

suzanb@bthaber.com.tr

Yönetim Yeri: Bilişim Zİrvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No.14 K.5 34704 Ataşehir/İSTANBUL

Bundan birkaç yıl öncesine kadar finans dünyasının mesafeli baktığı fintech ve insuretech’ler bugün finans dünyasının sürekliliğinin garantisi gibi görülüyor. Hemen hemen her finans kuruluşunun kendi Ar-Ge yapısı böylece daha da rekabet gücü elde ediyor. Sektörel düzenlemeler de bu gelişime ağır ama emin adımlarla ayak uydurmaya çalışıyor, sektörde çoğunluk bu konuda hemfikir. Ama bu kadarı yeter mi derseniz, hayır…

Tel 0216- 888 0 596 ISSN 1300-6495 Baskı

Ajans Es Tel 0212 493 24 84

Sürekli gelişen müşteri beklentilerinde yeniden şekillenen ihtiyaçlar, her sektörde olduğu gibi kılı kırk yardıran rekabet koşulları bu sürekliliğin temel sebepleri. Masanın tüm tarafları için finansın tüm alt başlıklarında gerçekten herkes için yeni bir dönem söz konusu. Handan Aybars 1


Bankacılık gerekli,

ama banka değil!

Sizce ne zaman?

Teknolojik tsunami devam etmektedir. Robotik süreç otomasyonu (RPA), yapay zeka, doğal dil işleme, chatbot’lar, sesli asistanlar ve daha niceleri 2019 ve sonrası için çok önemli bir gündem teşkil etmektedir. Çok az sayıda banka veya sigorta bu trendleri kavramış, organize olmuş ve bünyesine alabilmiş durumda. *Halil Aksu Bill Gates’in bu meşhur sözü bence hala tam anlaşılmadı. Katlanarak artan su miktarı ile dolan bir havuz dün yarı yarıya doluysa, yarın tümüyle dolmuş olacak. Katlanarak artan fintek ve diğer inovatif girişimler sessizce yaklaşmaktadır. Ama koşulların olgunlaşması, Z kuşağı ve Alfa kuşağının yetişmesi ile, dijital dönüşümün yaygınlaşması ile, bir anda karşınıza çıkıvermiş gibi gözükecek. Oysa onlarca yıldır oradalardı ve siz onları ciddiye almadınız. Banka ve sigorta gibi büyük kurumlar için durum oldukça vahim. Toplantı düzenlemekten, karar verememekten, dönüşememekten, doğru yetenekleri işe alamamaktan ötürü, bürokrasiye yenik düşmekte, kendilerini 2

yenileyememekteler ve ne çevik olabilmekteler ne de inovatif… Kendini genç hissedenler ortak çalışma ofislerine girmekte, oraya tenezzül eden girişimcilerle vakit geçirmekteler, inovasyon yapıyormuş gibi görünüp, hala aynı iş modeli ile, hala aynı bilanço ile, hala aynı ürünlerle aynı müşterilere gitmeye devam etmekteler. Gerçekten farklı bir şey yapan belki tek örnek Finansbank oldu ve enpara ile bir standart oluşturdu. Hizmet bedelleri olmayan, hesap açılışı için ayağınıza gelen, sadece gereken ürünleri en basit bir şekilde sunan, tertemiz ve tıkır tıkır çalışan bir anlayışla özellikle bankacılık ile yeni tanışan gençlerin kalbine taht kurdu. Sektöre de damgasını vurmuş oldu.


Teknolojik tsunami devam etmektedir. Robotik süreç otomasyonu (RPA), yapay zeka, doğal dil işleme, chatbot’lar, sesli asistanlar ve daha niceleri 2019 ve sonrası için çok önemli bir gündem teşkil etmektedir. Çok az sayıda banka veya sigorta bu trendleri kavramış, organize olmuş ve bünyesine alabilmiş durumdadır.

Dijital dönüşüm bir seçenek değildir. Kesinlikle şarttır. Dijital dönüşüm bir danışmanlık almak, duvarlara poster asmak, bir CDO atamak, birkaç dijital içerikli proje yapmak demek değildir. Kültür dönüşümünden iş modeline kadar, ekosistem oluşturmaktan yönetim kademesinin dijital düşünmesine kadar varan, kurumsal bir meseledir.

Müşteri beklentileri ciddi bir şekilde artmaya devam etmektedir, edecektir. Rekabet ve maliyet baskısı ciddi bir şekilde artacaktır. Belirsizlikler ciddi bir şekilde devam edecektir. İnovasyon farklı köşelerden gelecektir, giderek daha da şaşırtacaktır. Bu kadar değişkenlik arz eden bir ortamda bu kadar kurumsal, hantal ve bürokratik olan bankalar nasıl başarılı olabilir ki?

Ancak bunu tam manasıyla kavrayan, hakkını veren, hızlıca organize olabilen, dış dünyayla entegre olan, ezberlerini bozan, kalıplarını kıran ve yeni yollar yürümeye cesaret edenler başarılı olacaktır.

Çevik çalışma biçimleri edinmek bir seçenek değildir. Ama sadece birkaç teknoloji proje ekibiyle olacak iş değildir. Kurum kültürü hızlı olmayı, deneysel olmayı, açık fikirli ve paylaşımcı olmayı ve en önemlisi, inisiyatif alıp sonuç üretmeyi teşvik etmeli, ödüllendirmelidir. Hata yapmak pahasına olsa dahi...

2029 yılında tekrar görüştüğümüzde resim çok farklı olacaktır, olmalıdır. Eğer bizim ülkemizde olmadıysa, başka ülkelerde olmuştur. İşte öyle olursa, çok daha fazla üzülürüz. Öyle olmaması için hepimiz var gücümüzle çalışmalıyız, alışkanlıklarımızı terk etmeliyiz, yeniliklere açık, değişiklikler konusunda cesur ve iddialı olmalıyız.

*GelecekHane’nin kurucusu 3


VERİMLİLİK VE AKIL, 2019’UN ÖNCELİKLERİ!

DenizBank, finansta ekosistemlerin gücünü kullanmak adına API’larla ortamını fintech’lere açmaya odaklandı. Dünyada artan dijitalleşme hızı, her yeni gün ortaya çıkan yeni teknolojiler; kurumların bu teknolojilerden nasıl yaralanabileceğini daha hızlı değerlendirmesi, kurumu bu yeniliklere daha hızlı adapte etmesini gerektiriyor. Tüm iş yapış şekilleri ister müşteriye yansıyan yüzde ister kurumun içinde olsun yıkılıp tekrar kurgulanıyor. Bu noktada 2019 yılının finans sektörü için içeriye dönüp tekrar daha verimli, daha yenilikçi, fark yaratan neler yapılabilir diye konsantre olunan bir yıl olacağı beklentisini dile getiren DenizBank Bilgi Teknolojileri ve Destek Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Dilek Duman’a göre, bu süreç kurumun içindeki tüm paydaşların dijitalleşmeyi özümsemesi ve düşünce yapısını buna göre evriltip tekrar kurumdaki süreçleri, organizasyonu yapılandırmasını gerektiriyor.

DenizBank Bilgi Teknolojileri ve Destek Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Dilek Duman 4

Bu da ancak dijitalin yapı taşlarını, getirdiği fırsatları, düşünce sistematiğini anlayabilen çalışanlarla mümkün. Bu noktada Dilek Duman, 2019 yılı stratejileri hakkında şu bilgileri paylaştı: “Verimlilik ve akıl 2019’un mottosu olacak. Verimlilik dediğimizde müşteriye kolaylık sağlayan, hız kazandıran hizmet ve süreçler öne çıkıyor. Müşteriye sunulan ürün ve


hizmetlerin en iyi deneyimi sunması, en hızlı sonuçlanması her zamanki gibi fark yaratacak. Bu hızı sağlamanın yolu bir yandan süreçlerin mükemmelleştirilmesi ile mümkünken, bir yandan da teknoloji ekiplerinin hızının artırılmasına bağlı. Bu çerçevede devops, agile pratiklerinin BT ekiplerine uygulanması önem kazanıyor. Bulut teknolojilerinin kullanılması hızlanma anlamında önemli artılar getiriyor. Bizim de son iki yıldır odağımızda devops ve agile pratiklerinin en verimli şekilde BT firmamız Intertech’in içinde kullanılması yer alıyor. Bulut teknolojilerinin kurum BT çözümlerinde nasıl kullanılacağı konusuna odaklanmış

durumdayız. Verimlilik yaratacak bir diğer unsur olan ekosistemlerin gücünü kullanmak adına API’larla ortamımızı fintech’lere açmaya odaklandık. Diğer en önemli konumuz ise kurumumuza akıl katacak “Veri Bilimi”. Bankamızda 50’nin üzerinde veri bilimcisi istihdam edildi ve bu veri bilimcilerine en uygun ortamları sunmak, en iyi eğitim imkanlarını sağlamak için kurum olarak Genel Müdürümüzün stratejisi doğrultusunda yol alıyoruz. Verinin doğru yorumlanması, veri biliminin kullanılması ile ortaya çıkacak “akıl’dan hem müşterilerimiz hem de kurumuz yararlanacak.”

Dilek Duman: “Fintech’leri dünyaya açacağız” “Fintech’lerle işbirliği için API’lara odaklandık. Mevcut BT yazılımlarımızı 100’ün üzerinde API ile dışarıya açmış durumdayız. Şimdi bu API’larla çözüm üreten fintech sayısını artırmaya çalışıyoruz. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu’nun BT firması Intertech, 10 ülkede 50’nin üzerinde finans kurumuna, Türkiye’de ürettiği Finans Platformu yazılımını sunuyor. Ekosistem içine aldığımız fintech’leri sadece DenizBank veya Türkiye’de değil, var olduğumuz diğer ülkelerde de konumlamak ve önlerini açmak istiyoruz. Türkiye’de özellikle finans

konusunda inovasyon çok yüksek. Bu çerçevede fintech’lerimize tüm dünyada çok fırsat var. Bizlerin de onlara destek olması ve onları yurtdışına taşıması çok önemli. Bu çerçevede her Cuma günü biz Intertech’de farklı bir fintech’i davet edip, onların önlerini açmak konusunda yönetim toplantıları düzenliyoruz. Bu fintech’lerin geliştirdiği çözümleri hem ülkemizde hem Intertech olarak var olduğumuz 10 ülkede konumlandırmak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde güçlü bir ekosistem ile bu 10 ülkede olmayı hedefliyoruz. “ 5


SİGORTANIN HER ALANINDA YETKİN BT KULLANILIYOR Teknolojik gelişmeler, yeni dağıtım kanalları ve değişen müşteri davranışları ile diğer tüm sektörler gibi sigortacılık sektörünü de değişime zorluyor.

Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı Dijitalleşmenin öneminin artması paralelinde şirketler, bu değişime uyum için daha fazla kaynak ayırma yoluna gitmek durumunda. Bu dönüşüme liderlik ettiklerini vurgulayan Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı, teknoloji yatırımlarına ve dijitalleşmeye son yıllarda ciddi kaynak ayırdıklarına dikkat çekti. “İnsan kaynaklarımızın ve bütçemizin çok önemli bir kısmı teknoloji ile ilgili faaliyetlerimize tahsis edilmiş durumda” detayını paylaşan Mehmet Abacı, ekledi: “Dağıtım kanallarımızın daha etkin kullanımından müşteri deneyiminin mükemmel hale getirilmesine, iş süreçlerimizin verimliliğinin artırılmasından yeni girişimlere destek olunmasına kadar sigortacılığın her alanında teknolojiyi en iyi kullanan şirketlerden biriyiz.” Elementer sigortacılık hızla şekil değiştiriyor ve bir veri şirketine dönüşüyor. Bu nedenle gerek yapısal, gerekse de yapısal olmayan tüm verilerini ileri analitik yöntemlerle analiz ederek, bilgiye ulaşmak için çalıştıklarının altını

çizen Mehmet Abacı, bu alanda yapay zeka teknolojilerini de etkin kullandıklarını belirtti. Yapay zeka teknolojilerini süreçlerinde aktif olarak kullanan şirketler, Abacı’ya göre, kullanmayanlardan hızla ayrışacaklar. “Bu nedenle doğal dil işleme ve makine öğrenmesi gibi alanlarda yapay zeka teknolojilerine yatırım yapıyoruz” bilgisini veren Mehmet Abacı, girişim dünyası ve insuretech yapısına bakışını şöyle anlattı: “Sektörümüz, teknolojik yatırımlar ile hız ve verimliliği artırma ekseninde uzun yıllardır ilerliyor. Müşterilerimize yeni ürünler sunabilmek, taleplerini hızla karşılayabilmek için günümüzde Insurtech’lerin çevikliği ve enerjilerinden faydalanmak zorundayız. Bunu yapabilmek ve mevcut sistemlerimizi iyileştirmek için çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Bu sayede insurtech’lerle çalışmak bizim için eskisinden daha kolay. 2018 yılında sektör ile ilgili küçük girişimleri desteklemek amacıyla ‘Astart’ isimli bir program başlattık ve girişimlere destek vermek için çağrıda bulunduk. Erken aşama teknoloji iş fikirlerinden yatırım almış iş fikirlerine kadar pek çok girişimi desteklemeyi amaçladık. Bu çağrıya çok sayıda başvuru yapıldı. Bunların arasından seçtiğimiz iki insurtech’e destek amacıyla, Kolektifhouse’da çalışma imkânı sağladık. Son iki yıldır düzenlediğimiz Hackathon etkinliğimizde de sigortacılık ürün ve hizmetleri ile sürdürülebilir bağ kurduracak, gündelik hayatı kolaylaştıracak yeni fikirler bulmaya çalışıyoruz. Bu amaçla, dijital projeler geliştiren yazılımcı ve tasarımcılara kapımızı açıyoruz. Kolektif House’daki inovasyon merkezimiz sayesinde yeni fikirleri olan gençlere ve startup’lara çok yakınız. Ortak projeler ve fikirler geliştiriyoruz. Örneğin; yapay zeka destekli chatbot uygulamamız olan ‘AS’LI burada geliştirildi. AS’LI hiçbir şey yüklemeden ülkemizdeki telefonların yüzde 80’den fazlasında çalışıyor. San Francisco’da Anadolu Sigorta olarak Mayıs 2019’da temsilcilik açıyoruz.”

Mehmet Abacı: “Fikri olanlara tam destek sunuyoruz” “Sigortacılık sektöründe, teknolojinin yıkıcı etkisiyle çok hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Bu konuda dünyanın her yerinde çok sayıda Insuretech ve TechFin’le görüyoruz. Şirket olarak dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor ve ülkemizde uyarlanabilecek değişimleri hayata geçirmek üzere harekete geçiyoruz. Anadolu Sigorta bugün teknolojiyi çok iyi kullanan bir sigorta 6

şirketi, zaman içinde biz sigortacılığı çok iyi yapan bir teknoloji şirketi haline dönüşeceğimizi düşünüyorum. Bu yolda her türlü yenilikçi fikre yakın olmak için Kolektif House inovasyon merkezimiz 2 yıldır çalışıyor, AStart programımız ile Insuretech’leri destekliyor, Hackathon düzenliyoruz.”


Formalis çözümlerine yapay zeka desteği... Yüzde 100 yerli sermayeli bir yazılım şirketi olan Formalis Bilgi Teknolojileri A.Ş., 50 kişilik kadrosu ile Müşteri Hizmetleri Yönetimi (CSM), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve İş Süreçleri Yönetimi (BPM) alanlarında hem bulutta SaaS (software as a service) hem de on-premise (yerinde kurulum lisanslı) çözümleri üretiyor. Formalistech’in bundan böyle Mi4bizCSM, OpheleiaBPM ve SelphiuCRM ürünlerini bütünleşik olarak Next4biz markası altında birleştirerek, Türkiye ve tüm dünyada daha güçlü bir platform ile faaliyetlerine devam edeceklerini belirten Formalis Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Platin, sorularımızı yanıtladı:

Formalis’in, bulut tabanlı, BT bağımsız ürünleri kodlamaya ve teknik desteğe ihtiyaç duymadan kullanılabilmektedir. Ürünlerin esneklik yapısı sayesinde teknik müdahele olmadan değişiklikler yapılabilmekte ve böylece uzun vadede bütçede tasarruf sağlanabilmektedir. Yapay zeka (AI) fonksiyonu ile çalışanların hata yapma olasılığı azalırken verimlilik artar ve müşteri deneyimi doğru orantılı gelişiyor. Sektörde BT odaklı öncelik ve beklentiler nasıl bir değişim sergiliyor? Bu konuda Türkiye ile ofisleriniz bulunan ABD ve İngiltere’yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde bankacılık populasyonunda penetrasyon gelişime açık olmakla birlikte yenilikçi ürün ve hizmet yaratma motivasyonu çok yüksek. Bu nedenle de ürünlerimizin gelişiminde Ar-Ge faaliyetlerimiz yanında bankacılık sektörü müşterilerimizin talepleri de yön vermektedir. ABD ofisimizle hizmet verdiğimiz finans sektörü müşterilerimizin BT odaklı en önemli beklentisi ürün destek hizmetleri iken bu Avrupa’da daha çok veri yönetimine dair taleplerle karşılaşıyoruz. Ülkemizde ise “yeni özellikler ve fonksiyonlar” ekleyerek güncelleme motivasyonu çok yüksek. Gerek 2019 yılı gerekse orta vadede finans sektörü başta olmak üzere odaklandığınız başlıklar, sektörler ve çözümler neler olacak? Bizim ana odağımız kurumların müşteri odaklı dijital dönüşümlerinde tüm kurumsal sistemleriyle entegre

Formalis Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Platin

ve birbiriyle bütünleşik olarak çalışan CRM+CSM+BPM çözümlerimiz. Dolayısıyla bir yazılım firması olarak çözümlerimizin ölçeklendirilebilir ve bütünleşik olarak kolay entegre edilebilir olması en çok önem verdiğimiz konuların başında gelir. Bir diğer konu öğrenen makina teknolojisini ürünlerimizin birçok fonksiyonunda kullanmaya başladık. Bu teknolojiyi tüm operatif fonksiyonlara doğru yaygınlaştıracağız. Üçüncü odağımız ise “kullanıcı dostu” olmak. Bunu iki boyutlu düşünebilirsiniz: hem kurumsal hem de nihai kullanıcı boyutuyla ne bizim ne de kurumların kendi BT kaynaklarının desteği olmadan iş birimlerinin ve son kullanıcıların ürünlerimizdeki pek çok fonksiyonu günün koşullarına, kendi kullanım alışkanlıklarına ve tercihlerine göre kendi kendilerine değiştirebilmelerini ve güncelleyebilmelerini sağlıyoruz. Ar-Ge merkezinizde üzerinde çalıştığınız yenilikler hakkında bilgi verir misiniz? Bu yenilikler Türkiye, ABD, İngiltere pazarlarını hangi özellikleri ile hedefliyor olacak? Ar-Ge merkezimizde üzerinde çalıştığımız 4 önemli proje var. Bunlar bildirim zekası, self servis müşteri hizmetleri, olay temelli pazarlama uygulamaları ve robotik süreç optimizasyonu projeleri. Bu projelerle müşteri odaklı dijital dönüşüm programlarında kurumların tüm pazarlama iletişimi fonksiyonlarında teknolojiden daha fazla yararlanarak operasyonel risklerini azaltmalarına, pazarlama aktiviteleri verimliliklerini artırmalarına, müşteri hizmetleri maliyetlerini düşürmelerine ve kurumsal süreç verimliliklerinin artırmalarına yardımcı oluyoruz. Bu alanlarda özellikle işletmelerin çevik iş yapma modeline daha uygun çalışmalarına zemin oluşturuyoruz.

Advertorial

Finans sektörünün beklentilerine, hangi çözümlerinizle yanıt veriyorsunuz? Ürünlerimiz özellikle bankalarımızın müşteri odaklı dijital dönüşüm programlarında en çok tercih ettikleri yerli platform olarak tanınmaktadır. Finans kurumlarının pazarlama odaklı müşteri iletişimi, müşteri hizmetleri yönetimi, dijital pazarlama aktiviteleri yönetimi ile kurumsal iş süreçleri işletimine dair çözümler sunmaktayız.

7


UÇTAN UCA DÖNÜŞÜMÜN

SÜREKLİLİĞİ ESAS

Akbank Bilgi Teknolojileri’nin odağında müşterilerde, paydaşlarda ve çalışanlarda değer yaratmak var.

Akbank Teknoloji ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı İlker Altıntaş Bankacılık sektöründeki yeniliklerin 2019’da da hızla devam edeceği ve teknolojik yatırımların artacağı beklentisini dile getiren Akbank Teknoloji ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı İlker Altıntaş, Türkiye genelinde en geniş şube, ATM ve POS ağlarına sahip bankalardan biri olarak, yatırımlarına devam ettikleri bilgisini verdi. Önümüzdeki dönem stratejik hedeflerini dijital ve analitik bankacılık, güvenli ve kesintisiz hizmet ve çevik üretim odağında şekillendirdikleri bilgisini veren İlker Altıntaş, bu stratejilere uygun şekilde 2019 yılında Akbank’ı geleceğe taşıyacak çok sayıda yeni proje başlattıklarını vurguladı. 8

Geçtiğimiz yılın başında temeli atılan Gebze’deki kampüste yer alan yeni Veri ve Yaşam Merkezi’nin yanında, bir diğer proje de şubelerde başlatılan dönüşüm projesi. İki yıldır yeni konseptin tasarım ve geliştirmeleri yapılırken, dünyaca ünlü tasarım ofisi Eight Inc ile çalışıldı ve 2017’nin son çeyreğinde pilot şubeler ile dönüşüm başladı. Ocak 2018’de Galata şubesi ile yeni nesil şube dönüşümünü lanse eden Akbank’ın 2018 yılında dönüştürdüğü şube sayısı 228’e ulaştı. “Bu yıl da şubelerimizi dönüştürmeye devam edeceğiz” diyen İlker Altıntaş, detayları şöyle anlattı: “Şubelerimizdeki ferah ve müşterilerimiz ile kolay iletişim kuracağımız yeni iç mimarimiz, süreç ve uygulamalarımıza entegre ettiğimiz ileri analitik yöntemleri kullanan akıllı sistemlerimiz, barkod okuyucu, NFC, kart okuyucu gibi teknoloji bileşenleri ile donatılan sıramatik cihazlarımız ve etkin, dinamik ve güler yüzlü çalışanlarımız ile müşterilerimize keyifli bir deneyim yaşatıyoruz. Yeni şube modelimizin önemli bileşenlerinden biri de yeni çalışma modelimize uygun olarak şube çalışanlarımızın tablet kullanması ve tablet üzerinden eriştikleri yeni uygulamalar aracılığı ile daha pratik hizmet vermesi. Şubelerimizin içinde yer alan Gişe Ekstra cihazları ile de müşterilerimiz gişe işlemlerinin büyük bir kısmını sıra beklemeden, güvenli bir şekilde yapıp, Gişe Ekstra’ların yüksek kapasitede para çekme ve yatırma imkanlarını kullanabiliyorlar.” Akbank; yeni iş modelini tasarlarken sade, hızlı ve kolay bir bankacılık deneyimi sunmayı hedefledi. Yeni konseptte öne çıkan unsuru insan, mobilite ve analitik olarak tanımlayan İlker Altıntaş, dönüşüm projesini 2019’da da devam ettireceklerini söyledi. 2018 başında elektronik para ve ödeme hizmetleri alanında faaliyet göstermek


amacıyla 12 milyon TL sermayeli bir şirket kurulması için çalışmalar başlatan Akbank, e-Para ve ödeme hizmetleri alanında hizmet verecek olan AkÖde’ye yüzde 100 sermaye ile katıldı. Bu başlıkta farklı segmentlere yönelik çözüm ve uygulamalar üzerinde çalıştıklarını ifade eden İlker Altıntaş, yapay zeka alanında da çalışmalarına işaret etti. Kredi risk analizi için tamamen makina öğrenimine dayalı olarak geliştirilen analitik modeli kullanan Akbank, bireysel, KOBİ ve şirket müşterileri için yapay zeka teknolojilerini kullanarak işlek ve taksitli ticari kredileri eğilim modelleri geliştiriyor. “Bu yöntemle müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun çözümleri tespit edip önerebiliyoruz” diyen İlker Altıntaş, şu bilgileri verdi: “Ayrıca doğal dil işleme ve anlamlandırma odaklı yapay zeka altyapısı kullanan teknolojiye sahip Chatbot ürünümüzü müşterilerimizin kullanımına sunduk. Blockchain ile ilgili çalışmalarımıza da 2015 yılında başladık ve uluslararası para transferlerinde, kullandığı teknolojiyle şeffaflık ve

hızı artırıp maliyetleri düşüren Ripple ile anlaşan ilk Türk bankası olduk. Silikon Vadisi merkezli Ripple firmasının çözüm ortağı ile hayata geçirdiğimiz Blockchain ile para transferi inovasyon süreçlerimizin örnekleri arasında yer alıyor. Dijital banka programının bir parçası olarak mobil bankacılık uygulamamızın daha kolay kullanılmasını sağlayan arttırılmış gerçeklik elementleri ekledik. Şube / ATM bul, kredi kartı harcamaları artık daha kolay kullanılabilir ve daha interaktif. Yeni teknolojileri kullanıcı deneyimini iyileştirmek için kullanmayı sürdüreceğiz. Direkt Öde ile müşterilerimize ihtiyaç duyulan anda, mobil bankacılık ile daha kolay ödeme veya kredi seçenekleri sağlıyoruz. Analitik Banka programının parçası olarak müşterilerimizin bankacılık işlemlerinden çıkarım yapan analitik modellerimizi, en yeni ileri analitik platform ve teknolojilere taşıdık, yapay zeka oluşturduk. Artık müşterilerimizi daha da iyi anlayıp, içgörüler oluşturabiliyoruz.”

İlker Altıntaş: “Yakın coğrafyalar fintech’ler için fırsat sunuyor” “BT yatırımlarında finans sektörünün önceliklerini şekillendiren en önemli parametre müşteri memnuniyeti, müşteri deneyiminin sürekli iyileştirilmesi. Bankalar da hem global şirketler hem de fintech’lerle işbirliği yaparak veriyi daha çok kullanmak için çalışmalar yürütüyor. Marka olarak yaşatmak istediğiniz deneyime uygun olarak, dijital kanalların ve şubelerin rolü ve yapısı bütünsel olarak yeniden tasarlanıyor. Müşteri ve çalışan beklentilerinin tetiklediği bu dönüşümde analitik altyapılar, yapay zeka, ileri analitik uygulamalarıyla iş yapan bankaların öne çıkacağı görüşündeyiz. Biz de geçtiğimiz yıl bazı öncü örnekleri sektörümüze ve müşterilerimize sunduk. Fintech’ler ise sadece Türkiye değil, tüm dünya için ürettikleri çözümleri pazarlayabilir.

Özellikle Türkiye’de belirli bir ticaret hacmine ulaşan fintech’ler için Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya gibi yakın coğrafyalar yeni pazarlar olabilecek. Hindistan gibi gelişen pazarlar Türk fintech girişimleri için fırsat olabilir. Avrupa da yeni fırsatlar doğurabilecek. Ancak regülasyonların çok sıkı olduğu bu pazarlar için altyapılarını özellikle güvenlik ihtiyaçları açısından oldukça sağlam tutmalı ve sundukları servisi farklı piyasalar için daha kolay uyumlandırabilir olarak şekillendirmeliler. Küresel rekabet çok olsa da, internetin pazarlama gücünü de kullanarak kendilerini fark yarattıkları noktalar ile tanıtıp dışarı açılma ve büyüme fırsatı fazla.”

9


BKM’NİN ÖNCELİKLERİ NET!

BKM Ödeme Platformları Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu Teknolojideki hızlı dönüşüm eşliğinde yeni teknolojiler ve teknolojik çözümler hayatımıza giriyor. Bu yeniliklerin taşıdığı potansiyeli keşfetmek için yatırım yapmak artık lüks olmaktan çıkıyor, yüksek rekabet ortamında bir zorunluluk haline geliyor. “Bankalararası Kart Merkezi (BKM) olarak içinde bulunduğumuz finans sektörü, dijitalin gerektirdiği çevikliği sürekli beslemek ve ileri götürmek durumunda. Kurum olarak biz de teknolojinin getirdiği yenilikleri deneyip içselleştirerek ürün ve hizmetlerimizde performans, kalite ve sürekliliği daha ileri seviyelere taşımak için çalışıyoruz” yorumunu yapan BKM Ödeme Platformları Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu, 2019 yılı önceliklerini şöyle anlattı: “2019 yılında da bulut kullanımı, uygulamaların mikroservislere dönüşümü ve konteyner mimarisine uyumlanmayı mimari hedeflerimiz içine aldık. Bunun yanında,

otomasyon seviyemizi artırmaya yönelik çalışmalarımız da olacak. Her alanda iş yapış şeklimizi değiştireceğine inandığımız yapay zekâ ve onu besleyen “kaliteli” büyük veri üzerine Ar-Ge merkezimizde denemeler yapacağız. Burada mütevazı problemleri çözerek, iş üzerinde öğrenmeye odaklanıyoruz. Blockchain teknolojisini deneyimleme çalışmaları kurumlar bazında, kamuda örneğin Ticaret Bakanlığı ve Blockchain Türkiye Platformu’nda (BCTR) sürecek. Biz de blockchain teknolojisinden faydalanacak sağlıklı ekosistemlerin oluşmasına aracılık etmeyi sürdüreceğiz. Bankacılık ve ödeme sistemleri dünyasında hizmetlerin ülkemizde de açık API’lar şeklinde sunulmaya başlamasını bekliyoruz. Bizim de bu doğrultuda çalışmalarımız olacak.” Fintech kavramı finans sektörünün gündemine ilk geldiğinde bankaların yerini alıp almayacakları sorusuna odaklanılmıştı. Ancak, zaman içinde geleneksel oyuncularla fintech’lerin birbirini tamamlayarak katma değerli çözümler üretilebildiği görüldü. Bankaların ve sigorta şirketlerinin kendi kaynaklarıyla gerçekleştirmeleri halinde önemli bir maliyet ve eforun altına girmeleri gereken ürün ve hizmetleri, fintech ve insurtech’lerle birlikte hayata geçirmeyi tercih ettikleri bir dönemdeyiz. “Artık fintech’lere bakışın olumlu anlamda değiştiğini ve işbirliği fırsatlarının kovalandığını görüyoruz. Finans kuruluşları tarafından düzenlenen hızlandırma programlarını, kuluçka merkezlerini ve girişim fonlarını da ülkemizde girişimcilik ve fintech ekosistemlerinin geleceğine dair olumlu sinyaller olarak görüyorum” analizini yapan Celal Cündoğlu, ekledi: “Dünyada örnekleri hızla artan açık bankacılık uygulamalarının, ilerleyen dönemde Türkiye’de de yaygınlaşması, fintech çözümlerinin daha yaygın biçimde kullanılmasına imkân tanıyacak.”

Celal Cündoğlu: “Türkiye’den de unicorn’lar çıkacaktır” “En başarılı fintech oyuncularının açıklandığı listelerde ülkemizden bazı girişimler de kendilerine yer buluyor. Ancak bu girişimlerin sayısını artırmak için fintech’lerin hayatını kolaylaştıran, yerli ve yabancı yatırımcılardan daha fazla sermaye toplamalarını sağlayacak bir ortam yaratmamız gerekiyor. Uluslararası arenada saygın kurumlar tarafından yayımlanan iş yapma kolaylığı endeksi, inovasyon endeksi gibi çalışmalar da girişimcilere sunulan ortamı daha iyi noktalara taşıyabileceğimize işaret ediyor. Eğer mevcut

10

durumu iyi analiz eder, doğru ve akılcı politikalar uygularsak, yetiştirdiğimiz yeteneklerin elimizden kaçmasını önleyebilir, yatırım alan ve uluslararası arenada yaygınlaşan fintech’lerin sayısını artırabiliriz. Önümüzdeki yıllarda fintech alanında ülkemizden unicorn’lar, yani 1 milyar doların üzerinde değerlemeye sahip girişimler çıkacağına inanıyorum. Sorunlu alanı tespit edip ideal bir çözüm bulan, disiplinli ve ahlaklı çalışan, doğru ilişkiler kuran, çalışkan ve sabırlı girişimciler başarıyı mutlaka yakalayacaktır.”


Payten Uluslararası Arenada Büyümeye Devam Ediyor Türkiye’nin ilk bağımsız e-ödeme altyapı sağlayıcısı olan ve bu alanda birçok ilke imza atan Payten, 25 banka ve 25 binden fazla üye işyerine hizmet sunuyor. Hem Türkiye hem de uluslararası arenada hızla gelişimini sürdürdüklerini belirten Payten Türkiye Genel Müdürü Burak Kutlu, sorularımızı yanıtladı.

Çalışma şeklinizde herhangi bir değişiklik olacak mı? Çözümlerinizi kullanan iş ortaklarınız bu değişiklikten nasıl etkilenecekler? Çalışma şeklimizde hiç bir değişiklik olmayacak. Tüm eÖdeme markalarımızı Payten ile sunmaya devam edeceğiz. Çözümlerimizi kullanan iş ortaklarımıza aynı kapsamda hizmet vermeye devam ediyoruz. Teknik alt yapımızı daha da güçlendiren çalışmalar için yatırım aldık; çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Türkiye’deki serüveninizden ve sektöre neler kazandırdığınızdan bahseder misiniz? Türkiye’de 20 yıldan uzun bir süredir varız ve ve ilk bağımsız eÖdeme altyapı sağlayıcısıyız. EST olarak başladığımız serüvende, Türkiye’de eÖdeme alanında ilkleri gerçekleştirdik. Şu an Türkiye ve yurt dışındaki ağımızda 25 banka ve 25 binden fazla üye işyeri bulunuyor. Bu anlamda, Türkiye’deki en geniş eÖdeme ağına sahip firmayız. Asseco’nun büyüme stratejisi olarak, Türkiye’de EST’yi satın almasından sonra Asseco olarak hizmet verdik. Şimdi’de grup olarak Payten firması altında çözümlerimizi sunuyoruz.

Payten Türkiye Genel Müdürü Burak Kutlu

Türkiye’de hangi çözümleri sunuyorsunuz? Şu an, 25 bankada Nestpay e-ödeme platformu çalışıyor. Payment Gateway olarak da bilinen bu çözüm, bankaların üye işyerlerine ödeme almasını sağladığı çözümdür. 25 bini aşkın üye işyerinde ise Merchant Safe Unipay markamız ile kart saklama çözümü ve ödeme geçidi çalışıyor. Ayrıca, BDDK lisanslı Paratika sanal POS ile de tek entegrasyon ile üye iş yerlerinin ödeme almasını sağlıyoruz. Payten’in 2019 için e-ödeme alanında büyüme ve iş hedeflerini paylaşır mısınız? Payten olarak uluslararası alanda genişlemeyi hedefliyoruz. En son, İspanya, Portekiz, Peru ve Kolombia’da faaliyet gösteren Necomplus ödeme şirketinin çoğunluk hissesini satın aldık. Böylelikle, İspanyolca konuşulan pazarlara girmiş oldu. Ayrıca, MENA bölgesinde büyümeyi planlıyoruz. Ödeme sistemlerinde alternatif , lokal ve kartsız ödeme yöntemlerine doğru bir global hareket var. Yurt dışında da sık tercih edilen alternatif ödeme yöntemlerini Paratika üzerinden kabul etmeye başlayacağız. Bu konu özellikle e-İhracat yapan firmaların gündeminde olacak.

Advertorial

Asseco Grup şirketlerinden Asseco South Eastern Europe (ASEE), bünyesindeki e-ödeme, ATM ve POS hizmetlerini Payten adı altında şirketleştirdi ve Türkiye ayağının tanıtımını gerçekleştirdi. Bu karar ile hedeflenen nedir? Öncelikle Payten’in tüm iş ortaklarımız ve Türkiye için hayırlı olmasını dilerim. Daha önce Asseco South Eastern Europe ( ASEE) tarafından yayınlanan basın bültenlerinde de belirtildiği gibi, bu karar ödeme hizmetleri alanında yaşanan dinamiklere yanıt olarak verildi. Lansmanda da belirttiğimiz gibi şirket bölünmeleri ve satın almaları, Asseco’nun büyüme stratejisidir. Bu stratejiye paralel olarak böyle bir karar alındı.

11


YENİLİKÇİ ÜRÜN VE ÇÖZÜMLERİN SONU YOK! Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Kürşad Demirkol, bu yıl da aynı ivme ile çalışmalara devam ettiklerini söyledi. “Dijital olarak aktif olan müşterilerimiz, tüm müşterilerimizin yarısını çoktan geçti. Bu müşterilerimizin yüzde 85‘ten fazlası sadece mobil bankacılığı kullanır hale geldi” bilgisini de paylaşan Mehmet Kürşad Demirkol, ekledi: “Türkiye’nin ilk şubesiz dijital bankası olan Enpara.com mutlu müşteri sayımız da bir buçuk milyonu geçti. Geçtiğimiz yıl içerisinde masrafsız bankacılık hizmetlerimize aidatı olmayan, ancak müşterilerine aidat veren kredi kartı ürününü eklemiştik. Bu yıl da Türkiye’nin açık ara lider şubesiz bankacılık bayrağını daha yükseğe çıkaracak projeler üzerinde çalışıyoruz.”

QNB Finansbank Bilgi Teknolojileri, Operasyon, Kanallar ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Kürşad Demirkol

Dünya, teknolojideki gelişmeler ile birlikte dijital bir dönüşümün içine girmiş durumda. Geçtiğimiz yıllarda başlattıkları dijitalleşme hareketini 2018 yılında artan bir ivme ile zirveye taşıdıklarını vurgulayan QNB Finansbank Bilgi Teknolojileri, Operasyon, Kanallar ve İş Geliştirme 12

QNB Finansbank, bir taraftan da şubelerde tüm geleneksel yöntemlerle yapılan operasyonları dijitalleştirdi. Özellikle yeni ürün açılışlarında müşterilerin ve çalışanların vaktini alan, sayfalar dolusu kağıtların her birine imza almak yerine, tüm gerekli bilgilendirme dokümanlarını ve sözleşmeleri tablet ekranlarından okuyup onaylayabildikleri, bu dokümanların dijital kopyalarının anında elektronik posta adreslerine iletilerek istedikleri zaman internet bankacılığından da ulaşabilecekleri süreçler tasarlandı. Mehmet Kürşad Demirkol, 2019 yılı rotalarını ise şöyle anlattı: “Dijitalleşme çalışmalarımız, önümüzdeki yıl da artarak sürecek. Güvenlik, tüm sektörde olduğu gibi bizim de önceliklerimiz arasında. Robotik süreç otomasyonları, finansal chatbot uygulamaları, finansal asistan çözümleri, online yatırım platformları, mobil ödeme yapısı, yapay zeka çözümlerinin kullanıldığı büyük veri tabanlı


uygulamalar, fintech’ler ile işbirliği ve sektörde ilk olacak yenilikçi mobil çözümler 2019’da da ajandamızda. Yakın zamanda lansmanlarını yapacağımız yeni dijital projelerimiz var. Örneğin; müşterilerimize Türkiye’nin en fazla mil kazandıracak kredi kartı, Miles&Smiles QNB Finansbank kartı sunmaya başlıyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin en farklı ve en akıllı bankacılık botunu yakında tüm müşterilerimizin kullanımına sunacağız. Türkiye’nin en farklı mobil bankacılık uygulaması için de çalışmalarımız devam ediyor. Bu uygulamayla finansal işlemler dışında müşterilerimize sunduğumuz ayrıcalıklara ve fırsatlara kolaylıkla erişmelerini sağlayacağız. Bu projelerimiz

hem mevcut müşterilerimizin bankacılık deneyimlerini daha dijitalleştirecek hem sektörde yine bir ilk olacak. Bu yenilikçi projelerimizde de yapay zeka, büyük veri ve akan veri analitiği gibi teknolojileri yoğun şekilde kullanıyoruz. Dijitalleşmenin en önemli konularından biri de güvenlik. Dijital ortama taşıdığımız her bir hizmetimizin kolay ve hızlı olması kadar, güvenli olması da önemli. Bu nedenle her geçen gün yeni güvenlik yatırımları yapıyor, yeni ürün geliştirmelerimize devam ediyoruz. Güncel teknolojileri, güvenli finansal işlemler için uygulamaya alıyor, kural tabanlı olan güvenlik kontrollerimizi sürekli öğrenen yapay zeka algoritmalarıyla zenginleştiriyoruz.”

Mehmet Kürşad Demirkol: “Geleceğin bankacılığını şimdiden inşa ediyoruz” “Banka olarak yıllar içinde geliştirip sahip olduğumuz güçlü bir teknoloji altyapısına sahibiz. Bu sayede pek çok geliştirmeyi in-house yapabilecek teknik yetkinlik ve kaynağı bünyemizde barındırıyoruz. Her ne kadar böyle bir gücümüz olsa da fintech/insurtech alanında görmeye başladığımız bu girişimleri, yenilikçi fikirler ve iş modellerine ulaşmak, uzmanlık gerektiren spesifik konularda teknoloji transferi imkanı elde etmek ve farklı işbirliği fırsatlarını yakalamak açısından çok değerli buluyoruz. Bu inançla, QNB Finansbank olarak, iş merkezlerinin tam kalbinde yer alan Kristal Kule Genel Müdürlüğümüz içerisinde fikirlerin sürdürülebilir iş modellerine

dönüşmesine destek olmayı kendine misyon edinmiş farklı disiplinlerden insanların bir araya geldiği FinCube kuluçka merkezimizi kurduk ve hızlandırma programını hayata geçirdik. FinCube’de dijital ve teknolojik çalışmalar yapan genç girişimlere ve bankamızın bu konudaki uzman isimlerine özgürce çalışacakları bir platform sunuyoruz. Finansal teknolojiler, fiziksel sınırların ortadan kalktığı bir dünyada yurtdışı pazarlara açılımın en kolay ve fırsatlarının en çok olduğu teknolojilerden biri olarak çeşitli avantajlar sunuyor. Ekonomik büyüme, inovasyonda süreklilik, teknolojik dönüşüm, yeni işbirlikleri ve sektörün gelişmesi için bu konuyu çok önemsiyoruz.”

13


YENİ TEKNOLOJİLER İLE

EZBERLER UÇTAN UCA BOZULUYOR Modern Finans Alanında “Kendi Kendini Yöneten” çözümler ve “İş Birliği” Dönemi Başlıyor!

Oracle Finansal Hizmetler Teknoloji Satış Direktörü Işıl Kılınç Gürtuna

Finans sektörünün çok ciddi dönüşüm geçirdiği ve sürekli değişim içinde olduğu bir dönemdeyiz. İçinde bulunduğumuz zaman dilimini düşündüğümüzde, değişen kültürün ve neslin sonucu olarak, bu tüm sektörlerde çok doğal olarak ortaya çıkan bir sonuç . 10-15 sene önce insanlar değişim planlarlar, bu değişimi 5 yıllık plan olarak öngörür, altyapılarını buna göre tasarlarlardı. Şimdi ise değişimin sürekli olduğu ve öngörülebilirliğin çok azaldığı bir durum söz konusu. Bu değişimin temel dinamiklerinin başında kültür değişimi gelmekte. Nesil değişiyor, tamamen dijital dünyaya doğmus Alfa-Gen kuşağı farklı iletişim yöntemleri ile büyüyor, etkilendikleri, değer verdikleri şeyler çok farklı. “ tüm bu değişimin sonucu olarak sektör ve kurum kültürleri, lider kültürü ve başarı kriterleri değişiyor” yorumunu yapan Oracle Finansal Hizmetler Teknoloji Satış Direktörü Işıl Kılınç Gürtuna’ya göre, bu yönüyle bankacılık sektörünün de temellerinin değiştiği bir dönemdeyiz. Bu değişimin önemli oyuncularından biri de startup’lar; dışardan baktıklarında neyin eksik, neyin farklı veya neyin darboğaz yarattığını o kadar net görüyorlar ki o konuya özel tek bir odaklı çözüm üretiyorlar ve bunu çok hızlı şekilde hayata geçiriyorlar. Bankacılar sistem içinde operasyonun yürümesi, karlılık, risk gibi bir çok kriteri bir arada düşünüp dengelemeye çalışırken, Fintech’ler bu sistem içinde daha iyi yapılabilecek alanları görüyor, deniyor, sonra o alana yönelik bir çözüm üretiyorlar. “Türk Bankacılık sistemi gelişmiş bir 14

sistem fakat bankacılıkta yıllardır konuştuğumuz konuların bir çoğu tüm sektörün yapması gereken ama fark yaratmayan konular diyen Işıl Kılınç Gürtuna’nın belirttiği gibi, müşteriyi anlamak ve müşteriye özel çözümler sunmak artık bir gereklilik. Ancak farklı şeyler deneyerek, değişime açık olarak rekabet avantajı yaratabilir, değişime liderlik edecek bir iş modeli oluşturabiliriz. Bu noktada bankacılığın temelinin güven üzerine kurulu olduğunu kesinlikle unutmamalıyız. Regülasyonlara uyumlu olmak gerekirken, bir tarafta da iş yapış biçimini değiştirmek için ‘yapılmayan şeyi yapmak’ gerekiyor. “Bankacılık operasyonlarında kurallar hep vardır. Mesela bankada görev yapan bir operasyon yöneticisi 10 operasyon yapıyorsa, hepsini doğru yapmak zorundadır. Bunlar olması gereken kriterlerdir ama bankacılıkta fark yaratmak için farklı hedeflerle çalışan inovasyon merkezlerinin git gide arttığını görüyoruz Ana amaçları inovasyon, fikir geliştirmek olan, yani operasyonları yöneten kişiler gibi değil, 10 tane fikir deneyip bir tanesi ile fark yaratacak, fikir üretmekten ve denemekten korkmayacak ekipler oluşturuluyor” sözleri ile sektörün yaratıcılık yetkinliğinin gelişimini tanımlayan Işıl Kılınç Gürtuna, sorularımızı yanıtladı: Türkiye özelinde böyle bir değişimden ve dışardan destek alma ilgisinde gelişimden bahsedebiliriz, değil mi? Evet. Bugün kendi içerisinde birçok banka inovasyon merkezleri a kuruyor. Çünkü Günlük operasyonun hedefleri ve kuralları tabii ki vazgeçilemez ama bu ortamda yaratıcılık, fark yaratacak bir iş modeli bulmak çok zor. Bu da ciddi bir kültür değişimini gerektiriyor. Kültür değişimi için de önce liderlerin değişmesi gerekiyor. Çünkü bunca yıldır bankacılık sektörü başarılı olmak için hata yapmamak, gelir-gider dengesini korumak odaklıydı. Bu öncelikler bugün de çok önemli. Ama değişen dünya, rekabet, banka dışı oyuncuların sektöre girişi nedeni ile Bankalar için teknoloji yeni dönemin en önemli rekabet araçlarından biri. Ekonomik konjonktürden bağımsız olarak bankaların teknoloji yatırım yapmaları artık işlerinin bir parçası. Oracle olarak siz bu değişimde nasıl konumlanıyorsunuz? Oracle çok büyük bir şirket ve birçok bankada da güveni temsil ediyor. Birçok önemli bankamızın operasyonları Oracle üzerinde çalışıyor. Bunlar ile gurur duyuyoruz çünkü bizim için sektörel yetkinlik, güven ve duruşu temsil ediyor. Sonuçta bankaların çok ciddi sorumlulukları var ve bunlar hem paranın hem de verinin güvenliğini içermekte. Bankacılık sektörü için önerdiğimiz çözümlerle bir taraftan ekosistemin yetkin bir oyuncusu olurken, bir tarafta da


onların inovasyon amaçlı uygulamalarını, çalışmalarını destekleyecek, sürekli geliştirip güncellediğimiz teknolojileri sağlıyoruz. Bu noktada şunu vurgulamak isterim; Oracle hem bir ekosistem oyuncusu hem de yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması ve hayata geçmesi için gerekli teknolojileri sağlayan şirket konumunda. Bu yeni dünya, her şeyi tek başına ‘yapamayacağınız’ bir dünya. Bu nedenle bir ekosisteminiz olması şart. Bu anlamda yenilikçi teknolojiler, bulut bilişim ile birlikte Oracle’ın öncülüğünü yaptığı, kendi kendini yöneten teknolojiler, öğrenen sistemler, yapay zeka, makine öğrenmesi, verinin iş yapış biçimine daha fazla katma değer katarak hayatımıza girmesi gibi alanlar odağımızda. Çünkü geldiğimiz noktada artık herkes müşterisini tanıyor. Sizin banka olarak kendinizi farklı kılabilmek için elinizde duran, daha önce kullanmadığınız verileri ve dış kaynaklı verileri kullanarak bir fark yaratmanız lazım. Böylece banka-müşteri ilişkisinin müşteriden bankaya değil, bankadan müşteriye doğru bir yapıya evrilmesi gerekiyor. Amacımız; bu yolda bankalara bu esnekliği ve yenilikçi teknolojileri sağlamak. Sektörel öncelikler finansta nasıl şekilleniyor? Türkiye’de performans ve hız, BT yatırım kararlarının temel kriterleri arasında yer alıyor. Yaratıcılık anlamında Türkiye, Avrupa’daki bir banka kadar yetkin ama biz hız ve performans konusunda çok fazla çeviğiz. Avrupa’da bir çok ülkede bir haftada mektupla hesap açarken, Türkiye’de insanlar bir dakikada bankaya gidip hesap açabiliyor.Bu bile ihtiyaçları farklılaştırıyor. Bizim hayatımız çok hızlı aktığı için teknoloji mimarilerimiz de buna göre belirleniyor. Yurtdışındaki bankalar daha uzun vadeli plan yaparken, biz daha çabuk planlayıp atak ve çevik olmaya çalışıyoruz. Örneğin Açık Bankacılık konusu şu an Avrupda çok gündemde , Avrupa’daki bankaların PSD2 regulasyonu ile API’larını farklı çözüm geliştiricilere açmaları zorunlu hale getiriliyor. Bu yeni oyuncuların sisteme girmesi, çözümlerin farklılaşması ve ekosistemin toplam değerinin artması anlamına geliyor. Değişen iletişim kaynakları, bankacılık dışı oyuncuların Bankacılık sistemine girişi, Bankacıları temeli güven olan ilişkisini zedelemeden daha yaratıcı, daha çevik mimarilerde çalışmaya zorluyor. Oracle, finansta bu değişim sürecinde nasıl konumlanıyor? Oracle, Ar-Ge’ye kurulduğu ilk günden itibaren çok ciddi yatırımlar yapan çok büyük bir şirket, bunun sonucu olarak; Turkiye’de ve dünyada Bankaların önemli bir çoğunluğunun verisi Oracle’da duruyor, operasyonları Oracle çözümleri ile yürüyor. Bu bizim gücümüz ama bir taraftan da değişime önderlik eden bir şirket olarak ciddi adımlar atıyor; sektörel ihtiyaçları ve teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve nerede fark yaratabileceğinin yanında, yarattığı farkın katma değerlerini de düşünerek adımlar atıyor. Bu anlamda son yıllarda teknoloji dünyasının en yartıcı çözümü olan

otonom teknolojiler, yaratıcılığa güç katacak çok önemli bir inovasyon örneği. Nasıl? Her teknoloji için o teknolojinin yaşatılması ve teknolojinin yaratıcılık için kullanılması iki ayrı bakışı temsil eder, ikisinin de olması gereklidir. Oracle burada tekrarlanan, katma değeri düşük ama yapılması gereken işleri Yapay Zeka ve makine öğrenmesi ile geliştirilmiş Otonom Teknolojiler ile destekleyip , yaratıcılık için teknoliji kullanımına imkan tanıyor. Yapılan işin tekrarlayan operasyonel kısımlarını Oracle Otonom Teknolojilerine devrederek, zamanınızı daha fark yaratıcı, ve katma değeri yüksek işlere ayırabilir, fark yaratan iş yapış biçimlerine sahip olabilirsiniz. Örneğin veri artık herkeste var ve herkes bunları analiz etmeye çalışıyor. Ama ben bu verilerin yanında, daha önce hiç kullanmadığım verileri kullanarak neler yapabilirim? O bilgilerden anlamlı ve fark yaratacak işlemler çıkarmaya daha fazla zaman ayırmalıyız. Bu yönüyle “Oracle Autonomous Database” (Oracle Kendi Kendini Yöneten Veritabanı) artık Oracle’ın vizyonunu temsil eden çok önemli bir inovasyon. “Oracle Autonomous Database”i (Oracle Kendi Kendini Yöneten Veritabanı) farklı kılan özellikleri neler? Makine öğrenmesi ve yapay zeka ile olabilecek birçok şey söz konusu, ama asıl önemlisi her şeyin otonom hale gelmesi temel amaç değil. Bunun yerine, makinenin daha iyi yapabileceği, yapay zekanın algılayabileceği bir unsur varsa, bırak o yapsın, sen de zamanını daha faydalı şeyler için harca, veri bilimi gibi yeni yetenekler ile kendini geliştir, farklı iş yapış modelleri için zaman bul. Otonom teknolojiler kısıtlı zamanımızı teknolojiyi yaşatmak için değil teknolojiyi kullanmak için kullanmamızı hedefliyor. Oracle, fintech ve insuretech’lere nasıl bakıyor? Bu konuda gerek küreselde gerek Türkiye’de nasıl bir strateji izliyorsunuz? Oracle’ın, bir ekosistem oyuncusu olarak fintech ekosistemini geliştirmek için ayrı bir bölümü var. Gerekli değerlendirmeler sonrasında, uygun olanları destekliyor, onlara Oracle Bulut üzerinde çözüm geliştirme anlamında bir takım imkanlar sağlıyor. Oracle kendi stratejileri ile uyumlu biçimde bu yaklaşımı hayata geçiriyor. İşbirliği sonrası çözümlerini pazara sunmaları için satış ekipleri ve Marketplace ortamı ile destek sunuyor. Daha hızlı çözümler sağlamaları ışığında fintech’ler ekosistemimizin en önemli parçası. Oracle, inovasyon kaynağı olarak gördüğü startup’lar ile ekosistemini zenginleştirmek istiyor; bu işbirliğindeki temel amacı da Oracle’ın hizmet vermekte olduğu kurumsal müşteriler için Oracle teknolojilerini kullanarak inovatif çözümler geliştirebilecek startup’ları desteklemek. 15


FİNANS SİSTEMİ (ARTIK) HERKESİN EMRİNDE finans servislerine ulaşmakta güçlük çeken tüketiciye erişmek fintek’lerin gündeminde ilk sırada yer alacak” beklentisini dile getiren Mihriban Ersin Tekmen’e göre, gelişmekte olan pazarlar özelinde finansal erişimi teknoloji aracılığıyla artırmak, fintek dünyasının büyümesinde en etkili yollardan biri olacak.

Colendi Kurucu Ortağı Mihriban Ersin Tekmen 2017 yılında kurulan ve blockchain teknolojisi altyapısına sahip, merkezi olmayan yenilikçi bir kredi skorlama ve mikro kredi protokolü olan Colendi, finansal sisteme erişimi olmayan veya mikro ölçekte borçlanan kitle için evrensel bir finansal pasaport görevini yerine getirecek yeni nesil bir ekonomi aracı. Colendi Kurucu Ortağı Mihriban Ersin Tekmen, bu konuda küresel gelişime dair bilgiler paylaştı. Buna göre, özellikle geçtiğimiz dönemde Challenger Bank, alternatif credit lending platformları ve blockchain tabanlı girişimlerle çok farklı bir döneme girildi. Özellikle Hong Kong’da yer alan Tencent, Xiaomi, Alipay ve birçok farklı yeni oyuncunun dijital banka platformlarını hayata geçirmeleriyle beraber, bu alandaki yatırımların özellikle analitik araçlar olan skorlama ve özdevimli öğrenmenin, yapay zeka entegrasyonunun etkilerini daha da net görmek mümkün olacak. Blockchain ile beraber de aracıların ortadan kalktığı, paylaşım ekonomisine uygun değer yaratan çözümlerin hayatımıza girmesi sağlanacak. “Bugüne kadar bankacılık veya geleneksel 16

“2019’da hem merkezi olmayan uygulamamız hem de çeşitli partnerlerimizle beraber hayata geçirdiğimiz ürünleri piyasaya sunacağız” bilgisini veren Mihriban Ersin Tekmen, şu detayları paylaştı: “Colendi uygulaması App Store’dan indirilebildiğiniz, merkezi olmayan, dünyanın tüm faydalarından yararlanabildiğiniz, tüm verilerinizi kendinizin hakim olduğu bir platform. Sunduğu pazar alanı çözümleri ve farklı işbirlikleriyle çok daha geniş kitlelere yayılabilecek, birçok insanın hayatında fark yaratabilecek teknolojileri kapsayan bir platform olarak dizayn ettik. 2019’da özellikle Türkiye’de, hem perakende hem farklı sektörlerde entegrasyonlarımızı tamamlamamızla hayata geçireceğimiz uygulamaların fark yaratacağına inanıyoruz. Hem Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde hem Ortadoğu ve Afrika’da bu açılıma entegre edeceğimiz, iş ortağımızla fark yaratacağımız bir yıl olacak.” Yeni fintek girişimleriyle birlikte finansal ihtiyaçlara daha etkin cevap veren yeni ödeme çözümleri, kredi skorlama sistemleri de ortaya çıkmaya başladı. “Bu anlamda finansal teknolojiler alanında hayata geçirilen her bir girişim, bizim gibi yenilikçi skorlama sistemlerinin önünü açıyor” yorumunu yapan Tekmen, küresel pazarlara açılım potansiyelini ise şöyle değerlendirdi: “Finansal teknolojiler; hızlı gelişen ve finans sektörünü yeniden yapılandıran bir ekosistem. Fintekler bir yandan bankacılık hizmetlerini kullanmayan kitleyi finansal sektöre katarken, öte yandan finansal hizmetler pazarını ekonomiye kayıtlı olacak şekilde büyütüyor. Ülkemizde hayata geçirilen fintek girişimleri son yıllarda oldukça arttı. Bu anlamda 2018’de girişimcilik sektörünün parlayan alanı fintek girişimleriydi. Geçen yıl 10 fintek girişimi 11.7 milyon dolar yatırım aldı. Bu girişimlerin sundukları çözüm ve oluşturdukları yapıyla yurtdışı pazarlarına açılmada büyük bir potansiyele sahip olduklarını düşünüyoruz. 2019’un ülkemizdeki fintek girişimlerinin yurtdışı pazarlarına açılmada büyük fırsatlar barındırdığına inanıyoruz.”


17


HİBRİT CİHAZLAR, MOBİL UYGULAMA

GELİŞTİRMEYİ TEŞVİK EDİYOR

AvivaSA için sektörün geleceği müşteri odaklılık ve dijitalleşmede yatıyor.

AvivaSA İş Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan

Teknolojinin seyri günümüzde mobil çözümleri ön plana çıkartıyor. Verinin sesten daha fazla kullanılması, akıllı telefonların, tabletlerin, hibrid cihazların kullanımının artması, hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmaları mobil uygulama geliştirmeye teşvik ediyor. “Mobil uygulamalara ağırlık vererek geliştirmelerimizi bu yönde yapıyoruz” diyen AvivaSA İş Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan, “Bu bağlamda, 2019 yılına, sektörümüzün en gelişmiş ve müşteri odaklı mobil uygulaması “AvivaSA Mobil” lansmanıyla başladık. Bu 18

sene en önemli dijitalleşme ve BT yatırımımız, değişen sektör koşulları ve müşteri ihtiyaçları bağlamında, AvivaSA Mobil’i daha da geliştirmek olacak” bilgisini verdi. Tüm departmanlardan AvivaSA çalışanının ve 50’den fazla müşterinin dahil olduğu süreç sonucu tasarlanan AvivaSA Mobil ile tüm Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası işlemleri tek uygulama üzerinden gerçekleştirilebiliyor. AvivaSA müşterileri otomatik fon danışmanlığı hizmeti FonPro ile BES birikimlerine kolayca yön verebilecek, kendilerine en uygun fonları belirleyip, fon dağılımlarını anında değiştirebilecekler. AvivaSA’lı olmayanlar ise kendileri için en uygun birikim veya sigorta ürününü belirleyip, başvuruda bulunabilecek. AvivaSA Mobil’i, sadece inovatif ürünler geliştirmek için değil, yaratıcı servis, süreç ve mekan fikirleri geliştirmek için de kullanılan yaklaşım olan ‘design thinking’ metodolojisi ile son tasarım ve teknolojik trendlerin kullanıldığı, tamamen müşteri odaklı, kullanıcı dostu bir bakış açısıyla tasarlandı. AvivaSA Mobil’in özellikle Fon Pro özelliğine dikkat çeken Fahri Arkan, şu detayları paylaştı: “Bireysel emeklilik müşterileri, yatırımlarını yönetmek, birikimlerinin getirisini artırmak veya hangi fonu alıp satacaklarına karar vermek gibi konularda genelde zorlanır. Müşterilerimizin bu ihtiyacından yola çıkarak, portföy yönetim şirketimiz Ak Portföy ile beraber FonPro’yu, başka bir ifadeyle Otomatik Fon Danışmanlığı fonksiyonunu geliştirdik. Müşterilerimiz, FonPro ile BES birikimlerine kolayca yön verebilecek. Fon Dağılımı ekranındaki Yatırımcı Profil Testi’ni çözerek, kendilerine en uygun fonları belirleyip, fon dağılımlarını anında değiştirebilecekler. FonPro ile müşterilerin, güncel piyasa koşulları ve hayat evrelerindeki değişimlerine bağlı olarak güncel risk profilleri bir anket ile belirlenecek ve risk profillerine göre en uygun fon dağılımı önerilebilecek. Hem risk profil anketini hem de önerilen fonlar sonrası fon dağılım değişikliğini AvivaSA Mobil üzerinden müşteriler kolayca


kendileri yapabilecekler. Önümüzdeki günlerde devreye alınacak FonPro ile sektörümüzün güncel piyasa koşullarını en iyi değerlendiren ve müşterilerinin risk algılarına göre en uygun fon dağılımını öneren uygulamasını sunarak, fon danışmanlığı konusunda müşteri memnuniyetini üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz.” Özellikle BES tarafında Otomatik Katılım uygulamasıyla son iki yılda sektöre hareketlenme geldi. Bu da bireysel emeklilik sisteminin gelişmesi adına önemli bir adım oldu. 2019 içerisinde de bu alanda çeşitli düzenlemeler olacağı tahmin ediliyor. Bu düzenlemelerle birlikte, Fahri Arkan’ın dikkat çektiği gibi, teknoloji alanında da gelişmelerin olması kaçınılmaz. “Teknolojimizi yenileme, modernleştirme adımlarını altyapıdan uygulamaya kadar her seviyede atıyoruz. Sadece teknoloji yenilemeyi yeterli görmediğimiz için üretim süreçlerimizi ve çalışanlarımızı da kapsayan bir “Bilgi Teknolojileri Yaşam Dönüşümü” programı başlattık” diyen Fahri Arkan, bu programı şöyle anlattı: “Bu program 3 temel alanda, dönüşüm ve sürekli iyileşme bakışı ile ele alınıyor: İnsanda dönüşüm, süreçte dönüşüm ve sistemde dönüşüm. Süreç olarak “Yalın Felsefe”yi benimsedik ve dönüşümümüzü sürdürüyoruz. Çalışma alanlarımızda “Kanban Board”lar kullanıyoruz ve çalışanlarımız “Kanban Felsefesi”nin ritüellerini uyguluyorlar. İşin özünde inandığımız sistem; işin

uzmanına teslim edilmesi ve çalışanın işi kendisinin yürütmesi. Bu konuda oldukça yol da almış durumdayız. Yapay zeka da yakından takip edilen bir konu. Teknoloji ve inovasyon ekiplerimiz yurtiçi ve yurtdışı menşeli teknolojileri inceleyip, prototipler çalışıyorlar. Müşteri odaklı dijitalleşme vizyonumuz dahilinde 7/24 hizmet verecek ve kurumumuza maliyet avantajı yaratacak yapay zeka teknolojilerini kurumumuza kazandırmak için çalışmalarımız sürüyor. Müşteri eğilimleri ve yeni iş modelleri, sağlık sektöründeki teknolojik gelişmeler, IoT ve akıllı evler, yapay zeka uygulamaları, AR ve VR ile ilgili gelişmeler de radarımızda. ChatBot ve Sanal Çalışan (robotics) teknolojileri ile müşterilerimizin ihtiyaçlarını dönemsel yoğunluklardan etkilenmeden hızlı ve etkin şekilde karşılıyoruz. Sanal yatırım danışmanlığı hizmetlerimiz ile müşterilerin yatırımcı profillerini analitik modelleme yöntemleri kullanarak değerlendiriyor ve tercihlerine uygun yatırım fonu portföyleri oluşturabilecekleri önerilerde bulunuyoruz. Bu yıl tutundurma modelimizi analitik çalışmalar ile güçlendirerek yeni ve markalaşacak kalitede bir yapay zeka çalışmasını tamamlayacağız. Müşterilerimizi AvivaSA ile ilk tanışma anından ayrılma anına kadar takip edecek olan bu yapay zeka, doğru anda doğru müdahaleleri yaparak müşterilerimizin ihtiyacını en iyi şekilde karşılayabilmemizi sağlayacak.”

Fahri Arkan: “Yeni rekabet yapısı hayat buluyor” “İnovasyon ve insurtech dünyasında öncü bir konumda yer alarak; Dijital Garaj adını verdiğimiz dijitalleşme üssümüzde, StartUp’larla ve teknoloji firmalarıyla stratejik birliktelikler kuruyoruz. Bu şekilde, dış kaynak hizmetleri ile iş ailelerinin ihtiyaçlarına hızlı dijital çözümler sağlıyoruz. Ülkemizin, teknolojiyi iyi kullanan ve bu alanda yatırımlarını üst seviyelerde tutan ülkeler arasında yer aldığını

düşünüyorum. Sadece finans değil, ülkemizin tüm sektörleri her saniye dijitalleşmeye hazır aslında. Teknolojinin global olarak gelişmesi ve ulaşılabilir olması, bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için çok önemli bir fırsat. İşin püf noktası, teknoloji dönüşümüne, şirketlerimizin; çalışanları ve yöneticileriyle ne kadar hazır olup, olmadığı aslında… Yeni rekabet tam bu noktada başlıyor.”

19


YEREL EKONOMİYE KATKI BÜYÜYOR sağladıklarını söyledi. Bu sayıyı artırmak için özel projeler üzerine çalışmaya devam ettikleri bilgisini veren Ömer Suner, sektörde durumu ve beklentilerini şöyle anlattı: “Fintech adına verimli bir yıl geçirdik. ininal olarak kurulduğumuz günden beri finans teknolojilerinin tüm sektörler üzerindeki etkisine vurgu yaparak sağlanacak faydayı savunduk. 2019’da yapacağımız yatırımlarla en çok kullanılan ön ödemeli kart olmaya devam edip, liderliğimizi sağlamlaştıracağız. Kurulduğumuz günden bu yana, 25 milyondan fazla bankasıza çözüm olma hedefiyle ilerliyoruz. Hiçbir imza, başvuru ve kabul sürecine ihtiyaç duymadan herkes için erişilebilir, güvenli ve de Türkiye’nin en yaygın nokta sayısına sahip finansal kurumlarından biri olduk. Bugüne kadar 3 milyon kişiyi ininal kart kullanıcısı yaptık.

ininal CEO’su Ömer Suner Yenilikçilik, müşterilere yakınlık, inovasyon, uzmanlık, regülasyonlar, devlet teşvikleri ve yabancı sermayeli girişimler gibi fintech pazarının büyümesinde etkili olan faktörler konusunda Türkiye henüz istenilen seviyelere gelemese de sektör hızla gelişmeye devam ediyor. Ekosistem içerisindeki pek çok oyuncu, kendi özgün iş modellerini geliştiriyor ve farklı sektörlere yenilikçi bakış açıları getiriyor. Bu gelişmelerin en önemli sonucu, yerel ekonomiye sunduğu katkı. “Büyük ölçüde ürün ve hizmet ithal eden bir ülke olarak, önümüzdeki dönemde kendi çözümlerimizi üretmemiz ve hatta ihraç etmemiz büyük bir önem taşıyacak. Biz de bu ekosisteme hem API servislerimizle hem de kurumlara sunduğumuz verimi yükselten ve maliyetleri düşüren akıllı çözümlerimizle destek oluyoruz” yorumunu yapan ininal CEO’su Ömer Suner, ortak markalı kartları ve API platformu ile bugüne kadar 200 girişim ve kurumsal firmanın finansal altyapısını 20

Önümüzdeki yıl için planladığımız işbirlikleri sayesinde dağıtım ağımızı yaygınlaştıracağız. 2019 yılının dönüşüm yılı olacağına inanıyoruz. Bu yıl veri analitiği, blockchain, API platformları, yapay zeka ve Regtech gündemde olmaya devam edecek, yaygınlığını artıracak. Fintech şirketleri ve çözümleri de giderek önem kazanıyor. Finansın dijitalleşmesiyle, nakitsiz toplum hedefine yaklaşıyoruz. Bundan birkaç yıl öncesine kadar finansal teknolojilerin, bankaların sonunu getirip getirmeyeceği tartışılıyordu. Bugün geldiğimiz noktada çağın gerisinde kalmak istemeyen tüm finans kuruluşları, fintech girişimlerinin tehdit olarak görmekten vazgeçip, iş ortaklıklarına odaklanıyor. Biz de fintech sektörünün bir temsilcisi olarak diğer markaların bu alandaki çalışmalarını destekliyoruz. Onlarca girişim ininal API hizmetlerinden yararlanıyor. Önümüzdeki dönemde de yeni iş birliklerimiz de olacak. 2019’da fintech sektörünün ivme kazanacağına ve tüm sektörlerle entegre çalışmalara tanık olacağımıza inanıyoruz. Son birkaç yılda mobil ödeme yöntemleri konusunda önemli gelişmeler yaşandı. Önümüzdeki yılların ininal API’lerinin kullanıldığı yeni fintech girişimlerinin dönemi olacağına inanıyoruz. 2019’un ilk yarısından itibaren duyurmaya başlayacağımız geliştirme ve işbirliklerimizle varlığımızı güçlendireceğiz.”


21


AR-GE VE ENTEGRASYON YETKİNLİĞİ İLE GELEN

BÜYÜME

Odak noktasını müşteri ihtiyaçları ve yeni teknolojileri buluşturup yeni ürünler oluşturmak olarak belirleyen NetBT, istikrarlı bir büyüme trendi ile birçok başlıkta yeniliklere imza atıyor. şöyle devam etti: “Elektronik imza başlığında bilgi birikimimiz vardı ve 2014 yılından itibaren e-dönüşümle beraber Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) yayınlamış olduğu tebliğler paralelinde e-dönüşüm odaklı yoğun bir dönem geçirdik. GİB’in yayınlamış oldugu hizmetlere ek olarak NetBT farklı e-dönüşüm ürünleri ve yeni teknolojilerle katkıda bulunuyor. Firmaların bu dijital dönüşüm yolculuğunda tedarikçisi değil iş ortağı olmak istiyoruz. Bu amaçla e-Dönüşüm ürünlerimizi oluşturduk ve SAP ile uçtan uca çözümler gerçekleştirdik. Ayrıca SAP ERP’de bir ürünümüzü oluşturup paket halinde şirketlere kurduk. Böylece ilerleyen süreçte diğer ERP’lere de entegre olduk. Yani; uçtan uca çözüm sağladığımız ERP kanalımız SAP ve SAP üzerinden ürünler gerçekleştiriyoruz. Ek olarak tüm ERP’lere de entegrasyon ve portal uygulamaları ile hizmet sağlamamız bizi farklı kılıyor.” Akar Selçik ile kurumsal yapıları ve hedeflerini konuştuk: NetBT Genel Müdürü Akar Selçik ERP odaklı çözümleri ile farklı sektörlerde yer alan kuruluşların dijital dönüşümüne katkı sağlayan NetBT, mobil – lojistik odaklı bu çözümlerinin yanı sıra entegrasyon yetkinliği ile de ön plana çıkıyor. İlk etapta mobil lojistik odaklı çözümler gerçekleştirdiklerini belirten NetBT Genel Müdürü Akar Selçik, “SAP danışmanlığı, mobil çözümler, lojistik tarafında depo otomasyon çözümleri, saha bilgilerini toplayan uygulamalar ve entegrasyonlar, yani ERP’nin sahadan veri toplamasını sağlayan entegrasyonların gerçekleştirilmesi, ayrıca ERP’de bunların işlenmesi esas konularımız oldu” bilgisini paylaştı. 2012 yılında kurulan NetBT’de çıkış noktasının SAP danışmanlığı olduğunu, ama ilerleyen süreçte danışmanlık bilgisini güçlendirerek, müşteri ihtiyaçlarını yeni teknolojilerle buluşturduklarını vurgulayan Akar Selçik 22

Finans sektörü sizin hangi hedefinizde duruyor? Ödemelerle ilgili bir entegrasyon sürecimiz var. Finans sektörüne dokunduğumuz nokta şu: Uygulamalarımızda tamamen elektronik faturaya dönüşüm ürünlerinde bütün kağıt ürünlerinin elektronik hale geçmesiyle ilgili çalışma, ödeme talimatlarının ıslak imzayla gönderilmesi konusunda da elektronik imzayla ilgili bir altyapı yapıyoruz. Bankalarla bu anlamda tam entegrasyon sağladığımız için bankalarla konuşabiliyoruz. Finans tarafında da bu ödeme talimatlarının elektronik olarak üretilmesi, bankalara iletilmesi ve gerçekleştikten sonra hesap özetinde muhasebeleştirilmesi gibi işlemleri yapıyoruz. Finansta daha çok bankayla bu uygulamaların yazılması için çalışıyoruz. Bankalar ve şirketlerle paralel ilerleyen bir ürün geliştirme sürecimiz var. Yurtdışına ve ülkemize baktığımız zaman, ülkemizde finans sektöründe teknoloji altyapısının daha önde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerek altyapı gerek mobil uygulamalar olarak, platform


bağımsız çalışan ürünler, ödeme işlemlerinin hızlı gerçekleşmesi gibi uygulamalarda bankalar öncülük ediyor. Kurumsal olarak şirketlerin yeni dönemde dekont almak için aldıkları kağıt da ürünlerimizden birisi. e-Senet de var. Söz konusu 14 ürünümüz dışında planlarımız bunlar ve söz konusu 14 ürün daha Ar-Ge odaklı. Burada da finansal alanda üzerinde çalıştığımız ürünleri gerçekleştirmek istiyoruz. Finansal olarak bütün yaptığımız ürünler zaten finansa dokunan ürünler. Elektronik mutabakat ile direkt banka entegrasyonu ve satıcı entegrasyonu yapıyoruz. Şimdi rotayı biraz da bankalarda hareket eden, teminat mektubu ve senetler gibi kağıtların elektronik hale getirilmesi ile ilgili işlemlere çeviriyoruz. Bunların 2019’un sonunda hayata geçmesini hedefliyoruz. e-Dönüşümde nasıl bir stratejiniz var? Bu başlığı iki bölüme ayırdık. Birincisi e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet gibi GİB’in zorunluluk getirdiği ürünleri oluşturduk. İkinci başlıkta ise şirketlere işlemlerini kolaylaştırıcı ve yeni teknolojilerde operasyonlarını daha da rahat entegre edecekleri platformlar ve ürünler oluşturduk. Burada en önemli ürünlerimizden Elektronik Hesap Özeti ile bankalarla entegrasyonu sağlayarak ERP’lerin banka hareketlerini anlık olarak takip edebileceği ve otomatik olarak muhasebeleşmesini sağlayan sistem gerçekleştirdik. Büyük ölçekli bankaların hepsi de buna dahil oldu. Finansal çözümler odak noktanız oldu yani. Evet, özellikle 2014’ten sonra ürün odak noktamız daha çok muhasebe, finansal çözümler şeklinde oldu. Burada da elektronik hesap özeti yapımını sağladıktan sonra, e-Mutabakatla beraber cari hesapların müşteri satıcılarla paylaşılması ve geri dönüşlerin elektronik olarak sağlanmasına yönelik uygulamalar gerçekleştirdik. Daha sonra personel masraf sistemi oluşturduk. Sahada ulaşım, konaklama ve diğer masraflarla ilgili işlemleri bir onay mekanizmasından geçirip yine ERP ile buluşturduk. Bu ürünlerimiz de muhasebe ve saha çalışanları için zaman, maliyet avantajı ve kağıt tasarrufu açısından avantajlar sağladı. Daha önce sahada lojistik ve mobil uygulamalar gerçekleştirdiğimiz kantar otomasyon uygulamamız vardı. Mobil uygulamalar üzerinden sipariş teslimat

operasyonlarını gerçekleştiren uygulamalar yazdık ve bunu da yine ERP’lerle yaptık. Stratejiniz nasıl bir gelişim sergiliyor ve Ar-Ge merkezi bunun neresinde? Müşteri ihtiyaçları çıkış noktamız ve danışmanlık desteğimizle bu ihtiyaçları en doğru şekilde anlamaya, bunları yeni teknolojilerle buluşturmaya odaklanıyoruz. Ayrıca, şirketler de ihtiyaç halinde direkt bize ulaşabilir hale geldi. Bu bizim için büyük bir kazanım oldu. 2015’ten itibaren de tamamıyla ürün tarafında kendini geliştiren şirket olma rotasına girdik, belli ürünlerle daha da yoğun şekilde çalıştık. Aslında hep Ar-Ge faaliyetlerimizi yürütüyorduk. Ama 2019’un başında Ar-Ge merkezimizin Sanayi Bakanlığı’nda tescili gerçekleşti. Böylece yeni teknolojilere ilişkin odağımız hem kaynak hem planlama hem ürün oluşturma noktasında daha farklılaştı. Çünkü biz genelde müşteri ihtiyaçlarından yola çıkıyorduk, ama müşteriler özelinde gördüğümüz farklı ihtiyaçlar da vardı. Ar-Ge merkezimiz bu alanda da yeni ürünler oluşturma imkanını bize sağladı. Bizim şirketlerin bir adım daha önünde olmamız, onları ileri götürebilmemiz teknolojik bir gereklilik. Şirketlerin kendi departmanlarına ait yeni teknoloji arayışları hep var. Biz de sahada bulunup deneyimleyen, tecrübe eden, o ihtiyaçları daha geniş çerçevede görebilen bir altyapı oluşturuyoruz. Böylece bugünün ve geleceğin kurumsal ihtiyaçlarını biliyoruz ve ürün konseptimiz bu eksende sürekli kendini geliştiriyor. Bu nedenle altyapının sağlam olması bizim için kritik. Ama sonrasında bütün sektörlere ve şirketlere uyabilecek ve çalıştırabilecek bir ürün haline geliyor. Yapay zeka çözümünde odaklandığınız sektörler var mı? ERP tarafında lojistik ve dağıtım şirketlerinin verimli kullanabileceği bir uygulama olacak. Yapay zeka oluşturduğu rota ile hız ve verim sağlayacak. Buradaki yapıda da büyük veri olarak bütün dönüşüm belgelerini elektronik hale getirdik. Fakat kağıt belgelerimiz de hala var. Biz bunların da elektronik hale gelmesini sağlayan altyapı sağlıyor, kendi OCR’mızı oluşturmaya çalışıyoruz. Her bir fatura tipi için ayrı şablonlar oluşturacağız ve sistem de kendisini yeni şablonlarla geliştirecek, söz konusu belgeleri otomatik olarak otomatik faturaymış 23


gibi sistemine düşürecek. Halen bunun uygulamasını yapıyoruz. Bu yılki hedefimiz ise tüm bunların 10 kişiyle elle girilmesinden ziyade, bunu uygulama ile beraber otomatik olarak sisteme atan bir onay mekanizmasına dahil eden bir sistem oluşturmak. Kağıt fatura veren şirketleri de artık elektronik faturaymış gibi algılatıp sisteme entegre etmeye çalışıyoruz. Üçüncü

yapımız makine öğrenmesi ile beraber Ar-Ge merkezimizde yürüttüğümüz projemiz de bu. Peki ya sonrası? Sonraki dönemde bu mimariyi IoT Mobil tarafta da ürünümüzü iyileştirmemiz gereken noktalar ayırıyoruz. Birincisi yeni ihtiyaçlar

ile ilişkilendireceğiz. genişletmemiz ve var. Bunu da üçe ve yeni teknolojiler,

Ar-Ge merkezinin odağında veri analitiği ve Blockchain var de günün sonunda ‘şu kadar müşteri ile çalışıyorum, bu kadar müşteriyle mutabakat sağlıyorum, bu kadar satıcım var, bu kadar müşterim var’ diyebilecek. Aslında şeffaf bir arayüz sağlayacağız. Blockchain’de konu şeffaf bir şekilde dağıtık, kriptolu değiştirilemez bir şekilde kendini güvende tutabilmek. Biz de bu ürünü yaygınlaştırdıktan sonra, birçok şirketin katılımıyla beraber kamu kurumları ile paylaşmak istiyoruz. Bu yenilikte ilk çıkış noktamız kendi portföyümüz, ikinci çıkış noktamız e-Dönüşüm çözümleri kullanan, bizim hizmet verdiğimiz veya vermediğimiz tüm şirketler olacak. Üçüncü noktamız ise kamu kurumları. NetBT CTO’su Ersoy Vatansever Büyük verilerin işlenmesi, analiz edilmesi ile ilişkili Ar-Ge ve teknolojik yatırımlarla ilişkili çalışmalar da yürüttüklerini belirten NetBT CTO’su Ersoy Vatansever, şu bilgileri verdi: “Yeni gelişim sürecinde ilk odağımız büyük veri analitiği, ikinci odağımız ise blockchain. Blockchain’in ürünlerimizle örtüştüğü ve entegre edileceği noktalar var. Sonrasında hedefimiz; Kurumlar için finansal kurumsal kimlik kartı oluşturmak. Kurumlar o şeffaf kimliğe bakarak kendilerini görecekler. Temel hedefimiz şu: Bir şirket, bir başka şirketle ilk defa çalıştığında ve direkt NetBT finansal kimlik kartı çıkardığında bu blockchain içinde bulunan cari ekstre, finansal bir skor kart, bir referans yapı oluşacak. Şirket

24

Böylece blockchain ekosistemi oluşturulması için hamle yapacağız. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Mutabakat modülümüzü kullanan birçok şirket var. Bu şirketler, blockchain altyapısına da hızlı entegre edebildiğimiz yapılar. E-dönüşüm, e-fatura, e-defter, gibi ürünlerde önemli bir noktaya gelindi. Yani şirketler, portföylerindeki satıcıları ile bir denetim noktasına hızla geldi bu yöntemle. Üçüncü konumuz ise benim tez konum da olan yapay zeka. 2012’de yaptığımız ilk lojistik otomasyon sürecinde ürünler ve siparişler şeklinde entegrasyonları gerçekleştiriyorduk. Bunu kendi kendine karar verebilen sistemler haline getirebiliriz. Teknolojik ürün ve cihazlarla beraber, temel hedefimiz zamandan kazanmak. Yapay zeka ürünleri bu noktada çok yardımcı olacak. Depo otomasyonunda da bunu görüyoruz. Hem personel kaynağı hem maliyet hem hız adına daha verimli operasyonlar oluşturabiliriz.”


ikincisi yaptığımız ürünleri yeni teknolojilere entegre etmemiz, yeni teknolojilerle iyileştirilmesi. Üçüncü nokta ise yeni teknolojileri geliştirip konumlandırırken, bunların desteğini de vermek. Ürünümüzü kullanan şirketlerin hep yanındayız. Herhangi bir ihtiyaç anında mutlaka yanında olup çözüm oluşturuyoruz. Yaptığımız diğer ürünler entegrasyon ihtiyacı oluşturabiliyor ya da şirkete özgü bazı konularda değişiklik yapabiliyoruz. Bu anlamda ürünü sürekli genişletiyoruz. Ürünü yüzde 80 olarak altyapısı ile doğru şekilde yapıyor, kalan yüzde 20’yi müşteriyle birlikte oluşturuyoruz. Hizmet verdiğimiz şirketlerde herhangi bir ihtiyaç olduğunda akla biz geliyoruz. Bu algıyı sağlamak önemliydi ve bunu başardık. Ar-Ge merkezimiz sayesinde akademik kadro ile temasımız oluyor. Temelde üniversite-sanayi işbirliğini geliştirdik tam anlamıyla.

Onların fikirleriyle yeni fikirler oluşuyor ve beraber bunları yönetmeyle ilgili bazı ürünler de oluşturacağız. 2019 için planlardan biri de bu. Peki başka ne planlarınız var? Ar-Ge projelerimizin yoğunluğu var ilk etapta. İkinci nokta e-Dönüşümde e-İrsaliye gündemimizde. Şu anda bunu kullanan şirketlerimiz var ama ürünün genişletilmesi, mobil platformlara taşınması ile ilgili çalışmamız sürüyor. Şirketler de Temmuz ayından önce buna hazırlanılması gerektiğini biliyorlar. Şimdiden bu yapıya geçerek, yeni güncellemeler olduğunda daha sağlıklı bir işleyişi sağlayabilmek istiyorlar. Bu yönüyle Temmuz ayına kadar e-İrsaliye odaklı yine yoğun bir dönemimiz olacak. Kaynak planlamamızı da buna göre yapıyoruz.

Müşterilerle birlikte çalışma, vazgeçmeyeceğimiz özelliğimiz

NetBT Satış ve Pazarlama Müdürü Onur Şensabah Müşteri iletişiminin NetBT açısından çok önemli bir konu olduğunun altını çizen NetBT Satış ve Pazarlama Müdürü Onur Şensabah, bu konuda şunları kaydetti: “NetBT olarak yeni teknolojiler yazıyoruz. Dolayısıyla da bilgisi, tecrübesi, araştırmacı yapısı olan, yaptığı

şeyi sorgulayabilen kişileri bünyemize katmaya önem veriyoruz. Bu yönüyle ekip arkadaşlarımız önemli bir katma değer kaynağımız. Bir taraftan da sahadayız ve danışmanlık faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ürün şirketi olduk, ama sahada bulunmak, müşterilerle birlikte çalışmak vazgeçmediğimiz bir nokta ve bunun için ekibin kalitesi çok önemli. Sonuçta yüzde 100 müşteri memnuniyetine, kaliteli hizmete bu şekilde ulaşabiliriz. Bir taraftan da ilerleyen süreçlerde desteği alınamayan birçok uygulama ve bunların yarattığı sıkıntılar da bir gerçek. Örneğin; şirketler e-dönüşüm çözümü aldıkları herhangi bir şirkette ilgisizlikten dolayı destek için bizimle iletişime geçebiliyor. Çünkü nasıl dönüştüreceğimizi biliyor, dönüşümden dönüşümü de tecrübe etmiş oluyoruz. Müşteri skalamızın yüzde 80’i büyük ölçekli şirketler. KOBİ’ler için de bulut altyapısı ile ilgili çalışmamız, temelde bulut ortamında ürünlerin yaygınlaştırılmasıyla ilgili hedefimiz var. Sadece ERP üzerinden yönetilebilir ve kullanılabilir olmasından ziyade portalden ve buluttan da erişilebilir ve kullanılabilir bir altyapı olmasını istiyoruz. İsterlerse ERP’lerine entegre edebilecek uygun servis uçları da sunuyoruz.”

25


KULLANICI, KENDİSİ İÇİN AKILLI ÖNERİLER İSTİYOR ürün ve hizmetler geliştirmeye odaklanıyor. Bu kapsamda da öncelikli olarak dijitalleşmeye yatırım yapıyor, veriyi topluyor, analiz ediyor. Ancak, elde edilen büyük verinin analiz edilerek anlamlı ve işe yarayan çıktılara ulaşılması da önemli. “Kullanıcılarımız bizden; onlara değer katan, kişiselleştirilmiş önerilerle onları asiste edebilen, veriye dayalı tavsiyeler sunabilmemizi bekliyor” tespitini paylaşan Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Didem Dinçer Başer, bu kapsamda akıllı önerilerle kullanıcıların hayatını kolaylaştırmak, otomatik servislerle günlük finansal aktivitelerine daha az kafa yormalarını sağlamak gibi uygulamalar üzerinde çalıştıkları bilgisini verdi.

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Didem Dinçer Başer

Tüm sektörlerde dijitale yatırım hızla artarken, bankacılıkta diğer sektörlere kıyasla dijital yetkinliğin daha fazla geliştiğini söylemek mümkün. Son dönemde ise bankalar yatırımlarını mobil tarafta yoğunlaştırdı ve veri analizlerini de bu sistemler üzerinden yapmaya başladı. Tüm sektör, müşterinin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik

Yapay zekanın sağladığı potansiyelle; müşterileri faturalarında beklenmedik bir artış meydana geldiğinde onları uyarmak, finansal durumlarını onlara benzer kişilerle karşılaştırarak daha akıllı önerilerde bulunmak da burada öne çıkıyor. Bankacılık sektörünün gelecek projeksiyonunda, büyük veri ve yapay zeka uygulamalarının önümüzdeki dönemde daha da hızlanacağı öngörülüyor. Örneğin; ses veya metin tabanlı mesajlaşma uygulamalarının kullanım oranlarındaki yükseliş ve kullanıcıların sohbet etme eğilimi, sanal asistanların kullanılmasını da zorunluluk haline getiriyor. Didem Dinçer Başer’in tabiriyle kullanıcılar her kanaldan markaya ulaşarak hızlı bir şekilde problemlerinin çözülmesini bekliyor.

“Girişimciler işbirliğine açık olmalı” “Kendi kanallarımız ve teknolojimizin yanı sıra farklı iş ortaklarıyla da projeler her zaman gündemimizde. Fintech’lerle beraber düşünüyor, ortak iş modelleri çıkarıyor, ekosistemdeki farklı oyunculara yakın olmak istiyoruz. BBVA Grubu olarak fintech’ler ile birlikte 10 yılı aşkın zamandır çalışıyoruz. BBVA içerisinde sadece bu işle ilgilenen ayrı bir Open Innovation (Açık İnovasyon) ekibimiz var. Biz de Türkiye‘de Garanti Bankası olarak bu ekibin parçasıyız. Ayrıca BBVA tarafından 10 yıldır düzenlenen küresel fintech yarışması Open Talent’ı 2018 yılında Türkiye’de üçüncü kez gerçekleştirdik. Open Talent tüm dünyadan finansal teknolojilere yönelik yeni, farklı fikri olan girişimcilerle tanışmamıza olanak sağlıyor. Biz de Türkiye’deki girişimlerin uluslararası arenaya açılmasına destek vermekten mutluluk duyuyoruz. Open Talent dışında, üç yıldır Garanti Partners hızlandırma programımız ile fintech’ler de dahil olmak üzere startup’lara destek 26

veriyoruz. Bugüne kadar her alan ve ölçekten 2 bin girişim başvurusu geldi, 500’den fazlasıyla görüştük ve toplam 40 şirket hızlandırma programı desteği aldı. Deloitte ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) işbirliğiyle hazırlanan ‘Türkiye Fintech Ekosistemi’ raporuna göre, Türkiye’de fintech pazarı 200’ün üzerinde şirketle yaklaşık 15 milyar dolar büyüklüğe ve yılda ortalama yüzde 14’lük büyüme potansiyeline sahip. Dünya ile kıyaslandığında yolun başında olmakla beraber, Türkiye’de fintech’ler özellikle son yıllarda önemli bir gelişim sergiliyor. Genç nüfusumuz, teknolojiye hızlı adapte olan çevik yanımız, güçlü finans sektörümüz gibi dinamiklerin etkisiyle yatırımcıların yakın ilgisi gerek yurt içinden gerekse yurtdışından sürüyor. Bu süreçte girişimcilere, büyük ölçekli operasyonlar yürüten şirketlerle işbirliğine açık olmalarını ve denemekten korkmadan ilerlemelerini tavsiye ediyorum.”


FİNANS SEKTÖRÜ, FINTECH’LERLE BİRLİKTE BÜYÜYECEK lokasyonda hizmet verdiğimiz teknoloji üslerimiz var ve bu TEB Bilgi Teknolojileri ekiplerinde 600’ün üzerinde çalışanımız bulunuyor. Bu ekiplerin büyük bir kısmı yazılım geliştirme ve Ar-Ge konularında çalışıyor. Bu üslerde yılda yaklaşık bin 500’e yakın irili ufaklı projede çalışıyoruz. Yapay zeka için hazırlıklarımız da devam ediyor. Ayrıca IoT, akıllı veri, biyometrik ve gerçek zamanlı doğrulama da üzerinde çalıştığımız alanlar arasında.

TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi

“Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden bir banka olarak yapay zeka için hazırlıklarımız ve takibimiz devam ediyor. Ayrıca IoT, akıllı veri, biyometrik ve gerçek zamanlı doğrulama konuları da üzerinde çalıştığımız alanlar arasında” bilgisini veren TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, şöyle devam etti: “Mevcut teknolojilerimizi geliştirmenin ve yenilemenin yanı sıra, müşterilerimize değer katabilecek yeni teknolojilere de odaklanıyor ve yatırım yapıyoruz. Bu kapsamda iki farklı

Müşterilerimizin taleplerinin günün her saatinde karşılanması için Bilgi Teknolojileri içinde özel bir ekiple birlikte robotik süreç otomasyonumuzu hayata geçirdik. Bu robotlar yazılım sistemleri üzerinde aynı bir insan gibi fare ve klavye hareketlerini ekran aracılığıyla yapacak. Her robotun bir kullanıcı adı, şifresi ve e-posta adresi olacak. Bu robotlar kendilerine belirtilen sürede bilgisayarını açacak, sisteme bağlanacak ve sistemdeki bilgiyi alıp, başka bir sisteme girişini yapacak. Bu robot yazılımdan; bilgi girişi, raporlama, dosya transferi gibi işlerde faydalanacağız. Bu, aynı zamanda bankamızın insan kaynağının daha doğru ve verimli kullanılmasının, onları yüksek kalifiye işlere yönlendirilmesinin önünü açacak. Önümüzdeki süreçte müşterilerimizin hayatlarını kolaylaştıracak uygulamalarımıza devam edeceğiz. Bunların arasında, yapay zeka tabanlı fon platformumuzu müşterilerimizin kullanımına açmayı düşünüyoruz. Bir benzerini 2019 içinde hisse senedi piyasalarında orta ve uzun vadeli birikimlerini değerlendirmek isteyen müşterilerimiz için de kurguluyoruz.”

“Gelecek ‘açık bankacılık’ta” “Geçtiğimiz on yıl içerisinde geleneksel şube bankacılığının, dijital bankacılığa evrimini birlikte deneyimledik. Web kanalı ile başlayan hizmet yolculuğumuz, akıllı telefon kullanımının artması ile birlikte yerini ve önceliğini mobil bankacılığa bıraktı. Şimdi ise “Açık Bankacılık” dönüşümünü yaşamaya başlayacağız. Bu yeni dönemde finansal ürün ve servisler sadece bankalar üzerinden değil, fintech’ler üzerinden de müşteriler ile buluşacak, bankalar da finansal olmayan ürün ve servislerin müşterilere sunulmasında bir platform olabilecekler. Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’de çıkan PSD2 ve “Open Banking” yasal düzenlemeleri ile bankalar müşterilerine ait veri ve sunmuş oldukları servisleri, yine müşterilerin bilgisi ve onayı ile güvenilir üçüncü partiler ile paylaşmak durumunda. Bu düzenlemenin asıl amacı

rekabeti artırmak ve müşterilerin daha inovatif ürün, servis ve çözümlere ulaşmalarını mümkün kılmak. Bu da beraberinde fintech ekosisteminin hızlı bir şekilde gelişmesine zemin oluşturmuş durumda. Bankaların güvenli, esnek ve verimli bir şekilde servislerini dış dünyaya açmasının yolu ise API teknolojisinden geçmekte. Türkiye’de benzer yasal düzenlemeler henüz çıkmamış olsa da bankacılık sektörünün bu konuda hazırlıklarını sürdürdüğünü biliyoruz. Biz de TEB olarak geçen yıl API programımızı başlattık. Bu sayede fintech partnerlerimiz ile birlikte müşterilerimize daha iyi deneyim yaşatacak uygulamaları, ürünleri ve servisleri sunabileceğiz. Bu dönüşüm projelerinin önemli bir bölümünde start up partner’lerimiz yer alıyor. Uzaktan müşteri edinimi, dijital imza, video bankacılığı ve kişiselleştirilmiş ürün ve servisler üzerinde çalıştığımız en sıcak konular.”

27


KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ BANKACILIK DENEYİMLERİ HEDEFLENİYOR

Kuveyt Türk Bilgi Teknolojileri Grup Başkanı Dr. Mücahit Gündebahar

“Bankacılık ve finans sektörünün, global anlamda rekabetçi ve üst sıraları hedefleyen ülkemize ve toplumumuza katkı sunmak adına yüksek bir motivasyonla dijitalleşme ve BT yatırımlarına odaklanması gerektiğini düşünüyoruz” diyen Kuveyt Türk Bilgi Teknolojileri Grup Başkanı Dr. Mücahit Gündebahar, 2019 yılı stratejilerini bu hedef doğrultusunda şekillendirdiklerini vurguladı. Bu dönemde önceliklerden birini API Market oluşturuyor. Bankacılık sektörünün en kapsamlı API market platformu, tamamen Kuveyt Türk’ün BT organizasyonu bünyesinde çalışan FinTech Ar-Ge isimli ekip tarafından Aralık 2017’de hayata geçirildi. Uluslararası şirketlerden KOBİ’lere,

girişimcilerden fintech geliştiricilerine kadar herkese açık olan Kuveyt Türk API Market, PSD2 (The Revised Payment Services Directive - Ödeme Hizmetleri Direktifi) standartlarına uygun olarak Kuveyt Türk bankacılık servislerini tek bir platform üzerinden sunuyor. API Market ile geliştiriciler Kuveyt Türk tarafından sunulan finansal servisleri kullanarak kendi uygulamalarını üretebiliyor. “Önümüzdeki dönemde kredi kartı, banka kartı ve sanal kart listeleme, kredi kartı borcu görüntüleme ve ödemesi, fatura işlemleri, cep telefonu kontör yükleme, sanal POS yönetim işlemleri gibi servisleri de API Market platformuna eklemeyi hedefliyoruz” bilgisini veren Dr. Mücahit Gündebahar, ekledi: “İlk etapta 25 API’sini kullanıma sunan bankamız, şu anda 75’in üzerinde API’yi açmış bulunuyor. Yılsonuna kadar en az 100 API’mizi kullanıma açmayı hedefliyoruz.” Türkiye’nin iki Ar-Ge merkezine sahip tek bankası olarak bu merkezlerde geliştirdikleri ürünlerle teknoloji alanındaki yatırımlara devam ettikleri bilgisini veren Dr. Mücahit Gündebahar, şu detayları paylaştı: “Ülkemizde bir ilk olarak hayata geçirdiğimiz açık kaynak kod servislerine yönelik pazarın dört yıl içinde iki kat büyüyeceği öngörülüyor. Biz de bu süreçte, API bankacılık uygulamamıza ek olarak başlattığımız Açık Kaynak Kodlu Bankacılık uygulamasıyla yeni nesil teknolojilerle geliştirilen web tabanlı BOA One platformumuzun kullanıcı arayüzünü herkese açtık. Kendimize ait bir topluluğa sahip olma fırsatı yakalayacağımız bu uygulamayla yeni insan kaynağı elde etme, farklı bakış açıları sağlama ve yeni projeler geliştirme gibi olanaklara da sahip olacağız.”

“Finans teknolojileri ihraç ediyoruz” “Lonca Girişimcilik Merkezi projemizi 2017 yılında hayata geçirdik. Merkezimizde teknoloji odaklı ve ölçeklenebilir iş fikirlerine sahip girişimcilere destek oluyoruz. Proje fikirlerini sürdürülebilir bir modelle ticari faaliyete dönüştürerek hem girişimcilere hem ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Lonca Girişimcilik Merkezi’nde, fintech kategorisine yapılan başvuru sayısı her geçen dönem artıyor. Fintech alanında hem kendi ürünlerimizi geliştirmeye hem girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz. Fintech sektörü ile işbirliği yapmakla kalmıyor, bu alanda çalışmalar da yürütüyor, Ar-Ge merkezlerimizde geliştirilen projeleri, ürün ve hizmete dönüyorsa

28

destekliyor ve satışa sunuyoruz. Bu ürünlerin satılması amacıyla 2015 yılında Architecht isimli bir teknoloji firması kurduk. Türkiye’nin önde gelen fintech firmalarından biri olarak konumlandırdığımız Architecht, yurtiçi ve yurtdışında yürüttüğü projelerle bir teknoloji ihracatçısı haline geldi. Architecht, 2017’nin son döneminde Kuveyt merkezli bankacılık sistemleri satan yazılım firması ITS ile anlaştı. Şube otomasyon sisteminden mobil şubeye, ATM’den operasyon merkezine kadar tüm işlemlerin teknolojisi ihraç edildi. ITS firması üzerinden 20’ye yakın ülkede 60’tan fazla bankada Kuveyt Türk’ün geliştirmiş olduğu BOA Bankacılık Platformu kullanılacak. Üç yılın sonunda yaklaşık 120 milyon TL’lik yazılım ihracatı gerçekleştirmiş olacağız.”


TÜM BİRİMLER DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN KAPSAMINDA

VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Abdi Serdar Üstünsalih

Türkiye’de bankacılık sektörü, dijital olgunluğu en yüksek sektörlerden biri. Dolayısıyla teknolojiyle değişen müşteri beklentileri bankaların rekabetini dijital bir yarışa çeviriyor. “Dünya çapında pek çok kuruluşun dijital dönüşüme ayak uyduramaması nedeniyle sonlandığını gördük” detayını paylaşan VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Abdi Serdar Üstünsalih’e göre, BT birimlerinin teknolojiyi yakalaması ve iş ihtiyaçlarını hızla karşılaması için olgunlaşmış süreçler ve nitelikli insan kaynağıyla, yeterli çevikliği kazanması kaçınılmaz. VakıfBank olarak merkezine ‘dijitalleşme’yi koydukları bir dönüşüm yılını geride bıraktıklarını, BT strateji planı oluşturarak, sadece iş hedeflerine hizmet eden pozisyonda değil, geliştirdikleri altyapı ve projeler ile iş stratejilerine de yön çizmeye odaklandıklarını vurgulayan Abdi Serdar Üstünsalih, bu çerçevede Ar-Ge ve Dijital Dönüşüm Başkanlığı birimini oluşturdukları bilgisini verdi. “İnşaatı devam eden

Ar-Ge Merkezi en geç 2 ay içerisinde tamamlanacak. Dijital dönüşüm için tüm iş birimlerimizin dâhil olduğu gerekli iyileştirme çalışmalarımıza da başladık. Ana bankacılık sistemlerimizi kapalı mainframe sistemlerinden açık sistemlere taşımamız dijital dönüşüm konusunda bizlere önemli avantajlar sağlıyor” diyen Abdi Serdar Üstünsalih, şöyle devam etti: “Dijital dönüşüm süreçlerini desteklemek amacıyla uygulama geliştirme olgunluk seviyesini artıracak şekilde süreçlerin ve araçların iyileştirilmesi konusunda çalışmalara başladık. Müşterilerimize bankamızdan kesintisiz hizmet almalarını sağlama hedefimiz doğrultusunda bankamızda iş sürekliliğini sağlamak ve yüksek performanslı hizmetler sunmak için altyapı varlığımızı güçlendiriyoruz. Donanım sistemleri ve bu sistemlerin bulunduğu Ankara ve İstanbul veri merkezlerimiz Türkiye’de çok az görülen aktif/aktif yedekli yapıda çalışmakta. Bilgi gizliliği ve iş sürekliliğini sağlamak ve başta siber saldırılar karşısında olmak üzere savunmamızı azami düzeyde tutmak için güvenlik sistemlerimiz güçlendirmeye devam ediyoruz. BT servis yönetimi, operasyon ve destek faaliyetlerinin olgunluk seviyesini artıracak şekilde, kendi iç süreçlerimizi de dinamik olarak gözden geçiriyor ve şekillendiriyoruz. Bankamız iş verisinin, yüksek kalite seviyesi ile en etkin şekilde kullanılmasına imkân sağlama ve Basel kaynaklı regülasyonlar (UFRS-9, İDD) ile Kişisel Verinin Korunması kanununa uyum doğrultusunda Veri Yönetişim süreçlerimizi de planladık. Önümüzdeki yıllarda verisini düzgün yönetebilen kurumların dijital dönüşümde ayakta kalacağı aşikâr. Müşteri kazanımı, bu müşterilerin ürün sayı ve işlem hacimlerini ve memnuniyetlerini artırarak sadakat sağlama noktasında iş birimlerimizle yeni ürün geliştirme, pazarlama, satış ve müşteri ilişkilerini yönetimine destek olmak için yatırımlarımız devam ediyor.”

“Fintech ekosistemini yakından takip ediyoruz” “Fintech’leri yatırım yapılabilecek alanlardan biri olarak görüyor, fintech ekosistemini yakından takip ediyor ve ziyaretler gerçekleştiriyoruz. İşbirliğini geliştirmek için hizmetlerimize fintech ve insuretech girişimlerinin hızlıca entegre olacağı açık-entegrasyon servis modelini oluşturduk. Blockchain ve açık bankacılık teknolojilerini kullanan bir projemizi de fintech işbirliği ile yakın zamanda devreye aldık. Ekim 2018’de açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda, yüksek teknoloji üretim ve ihracatının artmasına, katma değerli ürün ve hizmetlerin geliştirilmesine, internet bazlı girişimciliğin desteklenmesine yönelik tedbirler var. Fintech’lerin doğru

pazarları hedeflemesi ve strateji geliştirmesi için detaylı pazar analizleri yapmaları önemli. Gelişmiş pazarlardaki fintech ekosisteminin oldukça ilerlediği ve bu pazarlardaki rekabet gücümüzün kısıtlı olabileceği varsayımı ile Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya önemli pazarlar. Fintech’lerin ürün çeşitliliğini arttırmaları konusunda blockchain, InsurTech, Robo Advisory, kredi skorlama ve bireyler arası borç verme konularındaki uygulamalar fintech’ler için fırsat alanları. Fintech’lerin, yurtdışına açılımları için gereken sermayeye ve insan kaynağına erişimini kolaylaştırdığımız ve gelişmiş mentörlük programları uyguladığımız durumda potansiyelimizi gerçekleştireceğimizden şüphemiz yok.”

29


MÜŞTERİNİN HAYATININ

HER ADIMINDA

YANINDAYIZ!

sağlayan bir yapı kuruyoruz” detaylarını paylaşan Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan, sadece bankacılık ürünleri ve ödemelerle sınırlı kalmayıp, müşterinin hayatının çoğunluklu anında ona eşlik edecek çözümlerle bankacılık ekosisteminin odağına müşteriyi almanın önemli olacağını vurguladı.

Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan Dijitalleşme, tüm dünyada sektörlerin iş yapış şekillerini ve müşteri beklentilerini değiştiriyor. Artık tüketiciler, diledikleri bankacılık hizmetine, diledikleri zaman ve mekanda en hızlı, en konforlu şekilde ulaşmayı talep ediyor. “Müşterilerimizin beklentilerini anlayıp, ona uygun fırsatlar sunan, ona zaman yaratan, onun için kıyaslayan, doğru zamanda ve yerde ona hatırlatma yapan, ona uyum 30

Bu vizyon doğrultusunda kişisel asistanlara entegre edilmiş, bankacı bot uygulamalarının ve kişisel yatırım danışmanlığı verecek bot’ların ön planda olması öngörülüyor. “Müşterilerimizin dijital ikizlerinin yönetildiği, yapacağı bir sonraki bankacılık işlemini tahmin eden kişiselleştirilmiş, proaktif yapay öğrenme modellerinin geliştirilmesini hedefliyoruz” vurgusunu yapan Cahit Erdoğan, stratejilerini şöyle anlattı: “Önümüzdeki süreçte farklı dolandırıcılık kanallarının önlenmesinde veriden kendi kendine öğrenen yapay zeka uygulamalarından faydalanılacak. Ayrıca, robotik süreç otomasyonu (RPA) uygulamalarının mevcut süreçlerde uygulama alanlarının kısıtlı olduğunu görüyoruz. Sektörün bu yönde elimizdeki yapay zeka ürünleri ile entegre çalışabilir hale gelen güçlendirilmiş RPA yeteneklerinin ön plana çıkmasını bekliyoruz. Türkiye’nin dijital bankası olarak dünyanın gittiği noktaya yönelik öngörülerimiz doğrultusunda, geleceğin bankacılık dünyasını bugünden inşa edecek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2019’da da dijital bankacılık alanında öncü konumumuzu sürdüreceğiz. Yeni teknolojileri en kullanışlı şekilde müşterilerimize sunacağız. Müşteri deneyimini iyileştiren akıllı çözümler, hizmet sürelerini iyileştiren uygulamalar, destek servisleri,


yapay zeka, makine öğrenmesi, doğal dil işleme, derin öğrenme ve robotik yöntemlerin kullanıldığı teknolojiler gündemimizde olacak. Blockchain, giyilebilir teknolojiler ve büyük veri üzerine yetkinliklerimizi artırarak

sürdüreceğiz. Ayrıca, finansal teknoloji dünyasında fark yaratacağına inandığımız kapsamlı API’lar yayınlamaya devam ederek, yenilikçi fikirlerin gerçeğe dönüşmesine katkı sağlayacağız.”

Cahit Erdoğan: “Yeniliklerimizi dünyaya tanıtıyoruz” “Uzun süredir dünyanın dört bir yanında girişimcilik etkinliklerini yakından izliyor, bankamızın dijitalleşme stratejisine uygun fintech’lerle işbirlikleri yapıyoruz. Fintech’lerle kurulan işbirlikleri, dijitalleşme ile birlikte değişen müşteri beklentilerini tam olarak karşılayacak ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Fintech üzerine çalışan startup’ları yakından inceliyoruz. Sadece son iki senede binin üzerinde fintech şirketini inceledik. Şu anda farklı projeler üzerinde fintech’lerle birlikte çalışılıyor. Fintech şirketlerimiz sahip oldukları vizyoner ve kaliteli insan kaynağı ile finans sektörüne kolaylık katan pek çok ürünün hayata geçmesine olanak tanıdı. Bu alanda büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu, önümüzdeki süreçte uluslararası işbirliklerine imza atan fintech’lerin sayısında artış yaşanacağını düşünüyoruz. Fintech’lerle işbirliklerimizde Göz-ID hizmetimiz ön plana çıkıyor. Zoloz isimli fintech ile çıkardığımız bu hizmetimizde Avrupa’da ilk defa bankacılık sektöründe gelişmiş göz tanıma sistemi teknolojisini kullandık. Yapı Kredi Mobil’e girişte, kişilere özel göz damar bilgisini analiz eden bu sistem ile müşterilerimiz tek hamlede

Yapı Kredi Mobil’e daha güvenli, hızlı ve kolay giriş yapabiliyor. Ülkemizde ve Avrupa’da ilk olan Göz-ID uygulamamız ile 2017’de dünyanın en saygın fintech etkinliklerinden Finovate Europe’a davet edildik, binlerce katılımcıya Göz-ID teknolojisini entegre ettiğimiz yenilenen Yapı Kredi Mobil’i tanıttık. Fintech ekosistemini büyütmek adına Code.YapıKredi’yi hayata geçirdik. Code.YapıKredi; kodlama eğitimleri, finansal rehberlik, kuluçka, hızlandırma ve yatırım aşamalarından oluşan kapsamlı bir platform. Bu platformla yazılımcılara finansal teknoloji uygulama programlama arayüzleri (OpenBankingAPI) sağlayarak, fintech ekosisteminin gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi’nin (KWORKS) ortaklığı ile gerçekleştirdiğimiz Code.YapıKredi Hızlandırma Programı ile de ekonomiye katma değer sağlayacak girişimlerin arkasında durarak, onlara yeni kapılar açmayı hedefliyoruz. Ayrıca, 2015 yılında İTÜ ARI Teknokent’te kurduğumuz, yoğun olarak yapay zeka projelerini yöneten Yapı Kredi Teknoloji ile akademik bilgi birikiminden ve fintech ekosisteminin gücünden azami derecede yararlanıyoruz.”

31


VERİ, YENİ DÜNYANIN URANYUMU Rüçhan Çandar, teknolojik dönüşüm programının ana odaklarından birinin de dijital kanallar olduğuna işaret etti. “2013 yılından beri kullandığımız HSBC Global Mobil Bankacılık uygulaması yerine, sadece Türkiye özelinde yeni bir mobil bankacılık uygulaması geliştirdik” bilgisini veren Rüçhan Çandar, yenilenen mobil bankacılık uygulamasının yeni tasarımı ve özellikleriyle daha fazla bankacılık işleminin daha iyi bir kullanıcı deneyimiyle çok daha hızlı ve anlık yapılabilmesini sağladığı vurgusunu yaptı.

HSBC Türkiye Teknoloji ve Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Rüçhan Çandar

Türkiye, dijital bankacılık ve bankacılık teknolojilerinde diğer ülkelere kıyasla oldukça önde. Türkiye’de bankacılık sektörü, teknolojik dönüşüme çok hızlı entegre oldu ve olmaya da devam ediyor. Bunun nedeni genç, eğitimli, teknolojiye meraklı, yenilikleri yakından takip eden ve talep eden müşteri kitlesi. Dijital transformasyon, dijital kanalların genişlemesi ve geliştirilmesi bankaların müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek ve bankacılık faaliyetlerini daha verimli hale getirebilmek için artık en öncelikli konulardan biri. Bu kapsamda 2018 yılında 484 milyon TL yatırımla hayata geçirdikleri teknolojik dönüşüm programı ile ana bankacılık sistemini tamamen değiştirdikleri bilgisini veren HSBC Türkiye Teknoloji ve Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı

Bunun yanı sıra, bu teknolojik dönüşümle birlikte şubelerdeki operasyonel süreçlerde de verimlilik kazançları olmasını hedeflediklerini belirten Rüçhan Çandar, bu kazanımların müşterilere daha iyi bir hizmet kalitesi ve ihtiyaçlarını daha iyi karşılama olarak yansıdığına işaret etti. “Bu yıl yatırımlarımızın ana odağında dijital kanallarımız ve özellikle mobil bankacılık olmaya devam edecek” bilgisini veren Rüçhan Çandar, odaklandıkları başlıkları şöyle anlattı: “Mobil uygulamamıza yatırım yapmaya devam ederek, işlem setimizi arttırıp müşterilerimizin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde ise özellikle IoT, yapay zekâ, blockchain uygulamaları, sanal ve artırılmış gerçeklik gibi alanlar günlük yaşantımıza daha çok entegre olacak. Bu gelişmeleri dikkate alarak, müşterilerimizin bizimle bankacılık yapmak istediği her platformda var olmayı ve buna uygun yeni teknolojileri benimsemeyi hedefliyoruz. Veri, HSBC dünyasında ‘yeni dünyanın uranyumu’ olarak adlandırılıyor ve bizim de bundan sonraki yatırımlarımızın ana odağı veriyi anlamlandırmak ve yine akıllı sonuçlarla müşterilerimize onlar için kişiselleştirilmiş hizmeti verebilmek.”

Rüçhan Çandar: “İnovasyonların sınırı ve sonu yok” “Bankacılık sektörünün, müşteri deneyimini iyileştirmek ve operasyonlarında verimlilik sağlamak için fintech’lerden destek aldığı bir dönemdeyiz. Yeni teknolojiler HSBC’nin küresel ölçekte yatırımlar yaptığı ve müşteri deneyimini iyileştirmek için öncelik verdiği alanlardan biri. HSBC, dünya genelinde yapay zeka ve dijital yetkinliklerini geliştirmek için 2015-2017 yılları arasında 2.3 milyar dolar yatırım yaptı, farklı teknoloji şirketleri ile işbirlikleri kurdu ve yeni platformlar yarattı. Örneğin; geçtiğimiz yıl HSBC Grubu, içerisinde blockchain teknolojisinin kullanıldığı dünyanın ilk ticari olarak geçerli finansal işlemini gerçekleştirdi. Yine geçtiğimiz yıl kullanıcılara farklı hizmet sağlayıcılardaki

32

hesaplarını görmeleri için tek bir platform sunan Connected Money uygulamasını hayata geçirdi. Fintech’lerin yanı sıra start-up’larla da çalışmaya başlayan HSBC, kurumsal kültür ve deneyimini yeni kurulan start-up’lara aktarmak için farklı işbirlikleri ve eğitimler gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra, HSBC’nin 4 ayrı ülkede inovasyon laboratuvarları mevcut. Bizim de teknoloji yatırımlarımızın odağında müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap veren uygulamaları hayata geçirmek ve bankacılık deneyimlerini sürekli olarak iyileştirmek yer alıyor. Bu kapsamda, HSBC Grubu’nun teknoloji alanındaki bilgi birikimi ve deneyimini önümüzdeki dönemde müşterilerimize sunmak üzere planlarımızı şekillendiriyoruz.”


YURTDIŞINDA DA HİZMET VEREBİLMEK BİR GEREKLİLİK dolara ulaşması bekleniyor” beklentisi ile destekleyen Verisoft CEO’su Onur Alver, şöyle devam etti: “Fintech’ler 2019 yılında bu değişimin ve gelişim sürecini devam ettirecek. Uzun dönemde teknolojide hangi yıkıcı yeniliklerin hayatımızı değiştireceğini şimdiden söylemek güç olsa da, biz bu yeni çağ ile, Android ve iOS mobil uygulamalar, yapay zeka, makinelerin öğrenimi, nesnelerin interneti ve giyilebilir ödeme teknolojileri alanında geliştirdiğimiz ürünlerle hizmet verdiğimiz sektörlerde dijital dönüşüme en üst seviyede katkı sağlayacağız. Fintech ekosistemi, piyasa koşullarındaki değişiklikler, mevzuat ve tüketici davranışlarındaki değişimle şekilleniyor. Açıklanan verilere göre, Türkiye’de fintech ekosisteminde 60’ya yakın oyuncu var. Verisoft CEO’su Onur Alver

Günümüz dünyasında şirketler, değişen tüketici davranışları, teknolojinin ilerleme hızı ve dijitalleşme ile birlikte iş modellerini, ürün ve hizmetlerini, iş yapış şekillerini sorgular durumda. Geçen yılın ikinci yarısından sonra etkisini gösteren küresel ve yerel ekonomik dalgalanmalar ise Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojileri harcamalarını etkiledi. Bu olumsuzluklara rağmen, pazarda kalıcı olmak isteyen şirketler teknolojiye yatırım yapmaya devam ettiler. Bu yorumunu, “Finans, kamu, telekomünikasyon, üretim ve perakende en çok BT harcaması yapan sektörler olurken, 2019’da Türkiye’de BT harcamalarının 17.1 milyar

Fintech şirketleri, bankalar tarafından yeni hizmet ve çözüm sunma bağlamında vazgeçilmez birer ortak olarak görülüyor. Biz de yeni teknolojiler alanında birçok şirketle işbirliği yapıyoruz. Türkiye’deki girişimlerin gelirlerini artırmak için yurtdışında da hizmet vermekten başka çareleri yok. Fakat ülke sınırlarında başarılı olmak, yurtdışında başarının garantisi değil. Bu nedenle fintech’ler ülke sınırları dışında da rağbet görecek ürünler geliştirmek zorunda. Verisoft olarak finansal teknolojiler alanında Türkiye’de birçok bankanın iş ortağıyız ve 32 ülkeye teknoloji ihraç ediyoruz. Müşteri ihtiyaçlarını henüz oluşmadan öngörüp, onlar için en uygun ürünü ilk öneren şirket olarak, sektörün hep bir adım önünde olmaya önem veriyoruz.”

33


TEKNOLOJİ YATIRIMLARI DEVAM ETMEK ‘ZORUNDA’ açılacağı tahmin edilen finansal hizmetler pazarına hazır olabilmek için teknoloji yatırımlarına devam etmek zorunda olduğuna dikkat çekti. “2019’da en azından yeni gelişen fintech endüstrisi için yatırımların rasyonel çerçevede değerlendirilerek devam edeceği düşüncesindeyiz” beklentisini dile getiren Serkan Akkaya, şöyle devam etti: “Tüm dünyada finans endüstrisi, gelişen teknoloji ile değişiyor. Avrupa’da geçen yıl devreye giren PSD2 regülasyonu bunun en güzel örneği. Gerek ülkemizde gerekse dünyada bu fırsatlardan yararlanabilmek için inovatif çözümlere ihtiyaç var. Bu ihtiyaçlar da bizim kendi BT yol planımızı şekillendiriyor.

Payguru Kurucu Ortağı Serkan Akkaya

Finans; BT’nin yoğun kullanıldığı bir sektör ve regülasyon düzeyi diğer alanlara göre daha yüksek. Gerek rekabet avantajını sürdürebilmek ve gerekse regülasyon isteklerini karşılayabilmek için finans sektörü BT yatırımlarına devam etmek zorunda. Türkiye’de ve dünyada her gün gelişen regülasyonlar, finans sistemlerinin hem daha açık hem daha regüle olmasını gerektiriyor. Bu nedenle finans sektöründe bankalar gibi geleneksel finans sektörü oyuncularına ek olarak, fintech şirketleri gibi ‘konvansiyonel olmayan’ oyuncular ortaya çıktı. “Ülkemizde 6493 sayılı kanun çerçevesinde 2015’ten itibaren kendilerine faaliyet izni verilen ödeme ve elektronik para firmaları bu minvalde değerlendirilebilir ve biz bunlardan biriyiz” bilgisini veren Payguru Kurucu Ortağı Serkan Akkaya, bu firmaların teknolojik altyapılarını sürekli iyileştirmek ve önümüzdeki yıllarda daha da

Temel olarak BT yatırımlarımızı “kendi altyapımızı ve inovatif çözümlerimizi bankacılık ve mobil operatör entegrasyonlarına sahip platformlarımız üzerinde geliştirmek” olarak özetleyebiliriz. İTÜ Arı Teknopark ofisimizde 2015’ten beri sürdürdüğümüz geliştirme projelerimize devam ediyoruz. Bu minvalde temel önceliğimiz yalnızca Türkiye’de değil, seçilmiş olan 4-5 ülkede mobil ödeme ve banka transferleri çözümlerini üye iş yerlerine sunacağımız yazılım geliştirme faaliyetleri. Fintech şirketi olduğumuz için bu gibi yapılarla işbirliğinin finans sektörünü ileriye taşımada önemli olduğunu düşünüyoruz. Fintech endüstrisini şekillendiren regülasyonların Türkiye’de de etkin olarak uygulanmasıyla alternatif ödeme ve finans hizmetleri sayesinde kitlelerin finansal sisteme erişimlerinin artacağını ve kayıtdışı ekonomiden kayıt içindeki ekonomiye geçişin hızlanacağını düşünüyoruz. Ayrıca, bankalar gibi büyük yapıların zaman ve kaynak ayıramadığı inovatif ürün ve hizmetleri fintech firmalarının çevik ve hızlı yapılarıyla daha kolay hayata geçirebileceğine inanıyoruz.”

Serkan Akkaya: “Teknoloji birikimine sahip firmaları yurtdışında fırsatlar bekliyor” “Türkiye, finans teknolojileri açısından bizce dünyadan oldukça ileride. Bunun nedeni teknoloji yatırımlarının büyük bir kısmının ve kalifiye insan kaynağının önemli bir miktarının yıllar boyunca finans sektöründe istihdam edilmiş olması. Bu durum Türkiye’ye özel. Çünkü geçmiş yıllarda yurtdışında bu kalifiye iş gücü ve yatırım bütçeleri daha fazla internet startup’larına ve e-ticarete yöneldi. Bizse bu sırada çok ciddi bankacılık ve finansal uygulama ve altyapılarına yatırım yaptık. Dünya, finansal regülasyon açısından Türkiye’den daha gelişmiş durumda. Yani Londra’da finansal regülasyon

34

çok daha evrensel niteliklere sahip ve uluslararası kapsama alanı daha geniş, ama orada da bizdeki kadar inovatif ve teknoloji birikimi olan firmalar henüz mevcut değil. Bizim geliştirdiğimiz ATM Nakit Ödeme ve Banka Transferleri ürünümüz ise İngiltere’de FCA tarafından onların “Innovation Hub”ına kabul edildi. Türkiye’deki teknoloji birikimine sahip firmaları da yurtdışında önemli fırsatlar bekliyor. Biz de bu fırsatların peşinden koşuyoruz ve gerek Ortadoğu gerekse İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde fintech ürün ve hizmetleri regülasyona uygun sunmak istiyoruz.”


BİRLİKTE BÜYÜME EĞİLİMİ ARTIK ÖN PLANDA büyüme yaklaşımının geniş bir zeminde kabul gördüğüne şahit oluyoruz. Tam da fintech’lerin ortaya çıkma amacına ulaşıldığını gösteren bu algının, sektörün gelişmesi için gerekli ortamın oluşmasını sağlayacağını düşünüyoruz. Bu gelişmenin, fintech ekosistemindeki büyüme rakamlarının birkaç kat artmasını mümkün kılacak bir dönemin kapılarını açacağını da öngörüyoruz.”

Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) Başkanı Burhan Eliaçık

Büyümenin en temel yakıtı BT alanına yapılan yatırımlar. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da BT yatırımlarının katlanarak artması bekleniyor. Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) üyesi ödeme ve elektronik para kuruluşlarının, teknolojiyi finansal sistemde etkin kullanarak fark yaratmaları ve büyümeleri gerektiğine dikkat çeken ÖDED Başkanı Burhan Eliaçık, şu bilgileri verdi: “Finansal tüketicinin daha iyi, daha kolay, daha ucuz beklentisinin olduğu her alan, o alana ilgi gösteren bir veya birkaç fintech şirketi tarafından sahiplenilmeli. Hem ülkemiz hem sektörümüz açısından en sağlıklı durum bu. Dolayısıyla BT yatırımlarının da belirli alanlara odaklanmasını beklemiyoruz, ancak bu eşit dağılım içinde güvenlik ve müşteriyi tanıma yönünde ortak paydada buluşulursa, bu alanlara daha fazla yatırım mümkün olabilir. Özellikle finansal sistem oyuncuları arasında ilk anda yaşanan tereddüdün yavaş yavaş ortadan kalktığına, birlikte değer yaratma, müşteriyi daha iyi tanıma ve birlikte

Burhan Eliaçık: “Kalıplarımızı değiştirmemiz lazım” “ÖDED üyesi tüm şirketlerin, global ölçekte alanında lider şirketlerle çok rahat rekabet edecek, hatta o şirketleri alt edecek potansiyeli var. Sahip oldukları vizyon, birikim, hizmet çeşitliliği ve kalitesi bunu mümkün kılıyor. Yine de geldiğimiz noktada bu potansiyeli kullanamadığımızı görüyoruz.

henüz tam olarak oluşmayan rekabetin yanı sıra finansal sisteme tam entegrasyon koşulları nedeniyle yavaş ilerlemesi. Ülkemizde koşulların tam olarak oluşması ve bunun sonucu olarak yatırımcıların ilgisinin artması sayesinde global bir fintech şirketi olma düşüncesi, bu yönüyle bize zaman kaybettiriyor.

Bunun temel sebebi ise ülkemizdeki hedefleri tamamlayıp, bir sonraki adım olarak global bir şirket olmak üzere harekete geçmeyi düşünmemiz ve bunun

Bu yaklaşımın pek çok sektörde geçerli olduğunu görüyor ve bunun, ülke olarak değiştirmemiz gereken en önemli kalıplardan biri olduğunu düşünüyorum.” 35


DÜZENLEMELER, YENİ TEKNOLOJİLERİ DESTEKLEMELİ

PayTR Genel Müdürü Tarık Tombul

Dijitalleşme, sağladığı finansal etkilerin dışında, hayatı kolaylaştırmak gibi bir fayda da sunuyor. “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi aracılığıyla gerçekleştirilen çalışmaları da düşünürsek, 2019 yılında dijital dönüşümün etkilerini sıkça göreceğimizi düşünüyorum” beklentisini dile getiren PayTR Genel Müdürü Tarık Tombul, eklemeden geçmedi: “Umarım küresel ekonomik durgunluğun etkilerinden bir an evvel kurtulur ve BT yatırımlarını

sıkça duymaya başlarız.” PayTR olarak süreçlerinin neredeyse tamamını dijitalleştirdiklerini, böylece 2 saat içerisinde POS tahsisi yapıp, işyerlerinin ödemelerini de ertesi gün tamamladıkları bilgisini veren Tarık Tombul, 2019’da güvenliği elden bırakmadan bu süreyi daha da kısaltmayı hedeflediklerini vurguladı. Gelinen noktada tüketicilerin hayatını kolaylaştıracak yeni ürünler, pazarda farklılaşmayı da sağlayacak. “Buradan yola çıkarak, biz de 2019’da hayata geçireceğimiz BT projelerimizi bu anlayışla oluşturduk” yorumunu yapan Tarık Tombul, şöyle devam etti: “Bir fintech olarak ‘disruptive’, yani ‘yıkıcı teknolojilerin’ sektörlere olan etkilerini çok iyi biliyoruz. Teknolojinin etkilediği sektörler hızla evriliyor. Biz de evrilen bu sektörlerle birlikte neler yapabileceğimize bakıyoruz. ‘Insurtech’, ‘Wealthtech’, ‘Regtech’, ‘Legaltech’ ‘Edtech’, ‘Foodtech’, ‘Cleantech’, ‘Healthtech’, ‘Retailtech’ gibi alanlar önümüzdeki yıllarda oldukça rağbet görecek. Türkiye’deki fintech’ler yurtdışı pazarlara açılım konusunda oldukça iştahlılar. Bu noktada yerel düzenlemeler bir engel olarak karşımıza çıkabiliyor. ‘Regtech’ işte bu noktada önem arz ediyor. Düzenlemeler yeni teknolojileri desteklediği sürece, bu potansiyelin her zaman var olacağını düşünüyorum.”

HEDEFİMİZ UÇTAN UCA KÜRESELLEŞME

Paymes Kurucu Ortağı Sabrican Zaim

Dünya genelinde, büyük ölçekli, eski yapılı şirketlerin yerlerini dijital şirketlere bıraktıklarını görüyoruz. Birçok köklü şirket, kendi yapılarını değiştirerek, şirket içi girişimciliği destekliyor ve fintech/insurtech startup’ları ile mücadele edebilecek dinamizmi yakalamaya çalışıyor. 36

2018’de dünya genelinde birçok fintech satın alması da hayat buldu. “Bir şekilde bu dönüşüme uzak kalan firmaların, çok ileriyi göremeyeceklerini, startup’lar tarafından yok edileceklerini söyleyebilirim” yorumunu yapan Paymes Kurucu Ortağı Sabrican Zaim, kurumsal hedeflerini şöyle anlattı: “2019 yılını tamamen globalleşmeye ayırdık. Bakü ofisimiz ile Rusya ve Azerbaycan operasyonumuzu, Bahreyn ofisimiz ile de Ortadoğu operasyonumuzu genişleteceğiz. Başlangıç noktamız olan Türkiye, bankacılık ve finans sektöründe teknoloji anlamında bölgesinin çok önünde. Özellikle regülasyonlar ile destek sağlanması ile birlikte finansal teknoloji üreticisi şirketlerin de artacağı ve global başarılar yaşanacağını düşünüyorum. 2019 yılında bütçemizi daha fazla platforma dahil olarak, mevcut yapay zeka platformumuzun kabiliyetlerini artırmayı hedefleyerek, daha fazla ülkede daha fazla ödeme altyapısını desteklemeye ayıracağız. Türkiye’de finansal teknolojiler konusunda ciddi bir çeşitlilik var. Banka ve sigortacılık gibi ödeme temelli finansal teknoloji şirketlerinin Türkiye’de gerçekleştirdikleri iş ortaklıklarını yurtdışına da taşıma potansiyelleri yüksek.”




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.