Boo! Üçüncü Dönem, Sayı 3 (Yekta Kopan)

Page 19

Programın adı Closedown, hatırlayın...

sonraki sayısında bir ölüm haberi yazmak zorunda kalmam zira kendimi Red Kit’deki cenaze levazımatçısı gibi hissediyorum.

U2 neden hala var?

Reed’le Zoo TV turnesinde uydu marifetiyle “Satellite of Love”ı söyleyen Bono ve arkadaşları ‘Mandela: Long Walk to Freedom’ filminin müzikleri için 3 yıl aradan sonra ‘Ordinary Love’ şarkısını yayınladı (alınmaca, gücenmece yok; ben bu Mandela’yı Atatürk Barış Ödülü’nü reddettiği zamandan beri sevmem). Anlaşılan Bono müzisyen olduğunu tekrar hatırlayabildi. U2’nun yaptığı son iyi albüm Achtung Baby olmuş ve akabinde Bono şirazeyi kaybetmişti. Kabul edeyim lisede en sevdiğim 3 gruptan biri olan U2’nun (diğerleri The Cure ve Depeche Mode) ekmeğini çok yedik. Nefis şarkı sözleri, politik duruşları ve The Edge’in müthiş rifleri aklımızı almıştı. Özellikle Rattle and Hum, The Joshua Tree ve az evvel andığımız Achtung Baby’den çıkan single ve videolar hakikaten çok güzeldi. Ne zaman ki o gözlükleri taktı Bono tuhaf bi adam oldu. Birlemiş Milletler’de konuşma yapıp (sözde üçüncü dünya ülkelerinin borçlarının silinmesi talebinde bulunmuştu), ABD başkanıyla görüşmesi, Afrika’ya gidip şov yapması ve son olarak 360º turnesi vesilesiyle geldiği güzel İstanbul’da (Mayıs 2010) Boğaz Köprüsü’nün kapanmasına sebebiyet vermesiyle rahmetli annesi şehir ahalisi ve rock severler arasında çokça anılmıştı. “Çok para adamı bozar” ifadesinin yürüyen kanıtı U2, böyle çapsızlıklara imza attığı günlerde sosyal medyanın yavaştan yükselişe geçtiği zamanlardı ve sanırım en büyük öngörüsüzlüğü yaptıklarını çok sonra ve acı bir şekilde anladılar. Kariyerlerini birlikte inşa ettikleri dinleyicilere muazzam kazıklar atarak ardından tekrar takdir bekleyerek kendilerini bitirdiler. Yiğidi

Üstte, rivayetlere göre Lou Reed’in çekilen son fotoğrafı.

Bilbo Baggins kızınca bunu yapıyor. Bir kere de değil... Daha fazlası şu adreste: goo.gl/TPE2Zo

öldürürken hakkını da verelim; sayelerinde Wim Wenders’ı, Delmore Schwartz’ı, William Burroughs’u ve Gavin Friday’i tanıyan bir nesil de oldu. Unuttukları ise rock dinleyicisinin her daim protest, isyankar olması ve sürekli sorgulaması oldu. Bono; sözde insani yardım adı altında yaptığı PR çalışmaları, kendi ülkesi İrlanda’da vergi kaçırmaları, tarihin en düşkün siyasilerinden Tony Blair’le ahbaplığı (ki kendisini W. Bush’la tanıştıran Blair olmuştur) ve sahtekar gülümsemesiyle cebini dolduran Bono… Yeni albüm yapsan kaç yazar? Pahalı cipinden “metrobüstekileri görünce ağlıyorum” diyen sunucu kadından ne farkın var?

üzerine biraz daha sövmeye ne dersiniz? Yüzüklerin Efendisi ile bizi yıllarca bekleten ve para iştahlısı Bono’yla yarışan Peter Jackson biliyorsunuz ilk Hobbit filmini geçen yıl bu aralar piyasaya sürmüştü. Filmi sinemada değil, internetten izleyenlerdenim ve hayatımın 3 saatini bu dandik filmle harcadığım için pişmanım. Geçenlerde ikinci film The Hobbit: The Desolation of Smaug’un afişlerini gördüm. Aralık ayında vizyona girecek bu filmden şimdiden tiksinmek için sebep arıyordum buldum (yandaki fotoğrafa bakınız). Arpası fazla gelen Martin Freeman eğer topraklarımızı ziyaret ederse, bu hareketlerini sülalesini kapsayacak şekilde kendisine iade edeceğimizi belirtirken sorBir anekdotla mevzuyu bağla- mak istiyorum sizlere; böyle yasım var; bir konser esnasın- gereksiz bi üçlemenin peşinde da Bono “Şimdi sizden mutlak koşacak enerji kaçımızda var? sessizlik istiyorum” der. “Her defasında elimi çırptığımda Önümüzdeki ay görüşünceye Afrika’da bir çocuk ölüyor”, se- değin; kolpalara değil gerçekyircilerden biri bağırır “O za- lere gözünüzü açın lütfen. Heman alkışlamayı kes, şarkı söy- piniz benden çok okuyan, göle!”. ren, bilinç sahibi insanlarsınız. Esen kalın saygıdeğer okuyuBu kadar öfke muhabbetinin cular…

19


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.