1 78
ODYSSEİA
-Dinle beni, toprağı sarsan Poseidon, lacivert yeleli, gerçekten oğlunsam ben senin, sen de babam olmakla övünüyorsan, yerine getir dileğimi, dönmesin bir daha yurduna bu kentler yıkan Odysseus, bu İthakeli, Laertesoğlu. Ama kaderinde varsa, sevdiklerine ille de kavuşacaksa, dönecekse yurduna, yüksek çatılı evine, geç varsın ve perişan varsın oraya, ve tekmil dostlarını yitirmiş olsun, gitsin bir yabancı gemiyle, bulsun evini dert içinde.Böyle yakardı o, lacivert yeleli tanrı da dinledi onu. Ama Tepegöz bir kaya kaldırdı bu kez çok daha büyük, salladı onu, var gücüyle fırlatıp attı, kaya düştü lacivert pruvalı geminin arkasına, az daha tuzla buz edecekti kıç bodoslamasında dümenin ucunu. Üstüne yıkılan kayanın altında allak bullak oldu deniz dalga gerisin geri karaya doğru attı bizi. Ama sonunda vardık biz gene adamıza, baktık duruyor bir arada öbür sağlam yapılı gemiler, öbür arkadaşlar gemilerin çevrelerinde oturmuşlar, ağlaya sızlaya bekliyorlardı bizi. Karaya çıkıp çektik kumsala gemiyi, sonra da gittik oturduk deniz kıyısına. Çıkardık Tepegöz'ün koyunlarını gemi ambarından, pay ettik, içimizde hiç kimse yakınınadı eşit paydan. Bir bana, aldığım koyundan başka bir kuzu verdiler güzel dizlikli yoldaşlarım, kurban ettim o kuzuyu ben, yaktım butlarını bütün tanrıları yöneten kara bulutlu Zeus'a, ama tanrı kabul etmedi bu adağımı, boyuna kurup duruyordu kafasında o: Bütün güzelim tekneler nasıl yok edilecekti, onlarla birlikte nasıl yok edilecekti benim sadık dostlarım. Böylece, koca bir gün, güneş batıncaya dek, oturup şölen yaptık bol et ve tatlı şarapla. Gün hatıp karanlık çökünce, kıyıda yattık uyuduk. Görünür görünmez erken doğan gül parmaklı Şafak, uyandırdım yoldaşlarımı ve buyurdum hepsine, binin dedim gemilere, çözün palamarları.
530
535
540
545
550
555
560