Endüstri 4.0, "Akıllı" Yeni Dünya: Dördüncü Sanayi Devrimi

Page 1

Endüstrİ 4.0

“Akıllı” Yeni Dünya: Dördüncü Sanayi Devrimi Endüstri 4.0: Bilişimin Endüstriyle Buluştuğu Yer Türkiye “Akıllı” Üretime Hazır mı?

EKOIQ Dergisi’nin Özel Eki /Aralık 2014


Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı Avrupa İşletmeler Ağı, KOBİ’ler başta olmak üzere, tüm işletmelerin uluslararası işbirlikleri gerçekleştirmelerini ve rekabet edebilirlik düzeylerini artırmalarını amaçlayan bir Avrupa Birliği projesidir. Proje kapsamında, yabancı bir ortak ile işbirliği gerçekleştirmek ya da inovasyon çalışmaları ile rekabet edebilirliğini artırmak isteyen KOBİ’lere hem Avrupa Birliği ve ticari işbirlikleri, hem de AB Ar-Ge ve İnovasyon programları ve teknoloji transfer mekanizmaları hakkında ücretsiz bilgilendirme ve yönlendirme desteği sağlanmaktadır. Avrupa İşletmeler Ağı hizmetleri İstanbul ve Trakya bölgesinde 2009-2014 yılları arasında Sabancı Üniversitesi, İstanbul Sanayi Odası, KOSGEB Anadolu Yakası Hizmet Müdürlüğü ve KOSGEB Boğaziçi Hizmet Müdürlüğü’nün oluşturduğu konsorsiyum ile sağlanmıştır. Bu süre içinde uluslararası işbirlikleri, teknoloji transferi ve işbirlikçi Ar-Ge projelerine katılımı artırma alanlarında çok fazla sayıda KOBİ’ye destek olan Sabancı Üniversitesi, KOBİ’lerle sağladığı sürdürülebilir iletişim ile üniversite-sanayi işbirliği ekosisteminin gelişmesine yardımcı olmuştur. Gelecek altı yıl için Avrupa Birliği’ne sunulan proje teklifinin olumlu değerlendirilmesi ile aynı konsorsiyum (Sabancı Üniversitesi, İstanbul Sanayi Odası, KOSGEB Anadolu Yakası Hizmet Müdürlüğü, KOSGEB Boğaziçi Hizmet Müdürlüğü) İstanbul bölgesinde 2015-2020 tarihleri arasında Avrupa İşletmeler Ağı projesini yürütmeye hak kazanmıştır. Sabancı Üniversitesi 2015-2021 yılları arasında Avrupa İşletmeler Ağı hizmetlerine ek olarak Avrupa Komisyonu tarafından sağlanan H2020 KOBİ Enstrümanı Programına “SME Instrument” dahil olan KOBİ’lere ihtiyaçları olan koçluk hizmetlerinin sağlanmasında önayak olarak inovasyon projelerini başarı ile yürütmelerine destek verecektir. Proje kapsamında ayrıca, Avrupa Birliği kaynaklı inovasyon desteklerinden faydalanma oranını artırma amacı ile KOBİ’lerin inovasyon yönetimi alanında iyileştirilmeye açık yanlarının tespiti ve bunların eyleme dökülmesi hedeflenmektedir. Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı Ekibi Abdurrahman Türk Proje Yöneticisi turk@sabanciuniv.edu Can Kartoğlu Kıdemli Uzman ckartoglu@sabanciuniv.edu Beril Kırcı Kıdemli Uzman bkirci@sabanciuniv.edu Kıvanç Tos Uzman kivanctos@sabanciuniv.edu Göksel Çabuk Uzman gokselcabuk@sabanciuniv.edu Sadık Caner Pırnal Uzman Yardımcısı canerpirnal@sabanciuniv.edu Emrah Kurum Uzman Yardımcısı emrahkurum@sabanciuniv.edu


AİA, Verimlilik ve Endüstri 4.0

Size Nasıl Destek Olabiliriz?

K

üresel boyutta yaşanan çevresel, ekonomik ve sosyal değişimler ülkeler ve şirketlerin bu değişime ayak uydurması zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Artan rekabet koşullarında ülkeler ve şirketler rekabetteki üstünlüklerini devamlı kılmak için çeşitli stratejiler geliştiriyorlar. Almanya’da gündeme gelen ve kısa sürede bu alana yeni bir soluk getiren “Endüstri 4.0” da bu stratejilerden biri. Kısaca, “Bilişim teknolojilerindeki atılımları geleneksel endüstriyel süreçleri tamamen değiştirme amacıyla kullanma yaklaşımı” olarak tanımlanabilen Endüstri 4.0’ın dördüncü sanayi devrimini başlatacağından bahsediliyor. Teknolojinin yoğun bir şekilde kullanıldığı/kullanılacağı bu süreçte firmaların mevcut ve/veya yeni teknolojilere olan ihtiyaçları daha da ön plana çıkıyor. Firmalar teknolojiye olan ihtiyaçlarını ise genel anlamda iki şekilde gidermeye çalışır: 1. İhtiyaç duyulan teknolojinin firma bünyesindeki Ar-Ge çalışmalarıyla karşılanması 2. İhtiyaç duyulan teknolojinin firma dışından transfer edilmesi Teknoloji transferi, ticari işbirliği, Ar-Ge ortaklıkları ve finansa erişim alanlarında akademisyenlere, sanayi kuruluşlarına ve KOBİ’lere hizmet veren Avrupa İşletmeler Ağı (AİA), 50’den fazla ülkede yaklaşık 30 milyon işletmenin olduğu Avrupa’daki en büyük iş ağıdır. Bu özelliğiyle AİA genel anlamda şu konu başlıklarında destekler sağlamaktadır.

Firmanızın Ar-Ge projesi var ve buna finansman ve/veya uluslararası bir partner mi arıyorsunuz? Gerçekleştirmek istenilen Ar-Ge/ İnovasyon çalışmalarına yönelik fon bulmada firmayı en uygun ulusal/uluslararası hibe desteklerine yönlendirebiliyoruz. Örneğin, TÜBİTAK ve Avrupa Birliği destekleri (Horizon 2020 gibi). Bu aşamada firmayla beraber proje fikrini geliştiriyor ve firmanın gerçekleştirmek istediği çalışmayı proje teklifi olarak ilgili çağrıya sunmasını hedefliyor. Sonraki süreçte ise firmaya uygun ortakların bulunmasında destek oluyoruz. Firmanızın Ar-Ge projesi sonunda ortaya çıkan ürün veya hizmeti uluslararası alanda ticarileştirmek mi istiyorsunuz? Ticarileşmesi mümkün olan teknolojilerin farkındalığını artırmak amaçlı işbirliği profilleri oluşturuyoruz. Bu profiller ile pazarda ilgili teknolojiye ihtiyacı olabilecek potansiyel paydaşları belirliyoruz. Teknolojinin uygulanması alanında firmanın aklına gelmeyecek sektörler, bu profiller ile kendini açığa çıkartabilir (Örneğin, X firmasının sunduğu teknoloji profilini okuyan İhtiyaç duyulan teknolojiye yönelik arama profili yayınlamadan önce, sunulan teknolojiler arasında bu isteğe cevap verebilecek teknoloji olup olmadığına yönelik bir ön araştırma yapıyoruz. Eğer varsa ilgili kurumları bir araya getirip, ilk temasın gerçekleşmesini sağlıyoruz.

yabancı bir firma, “Ben bu teknolojiyi başka bir sektörde farklı bir iş yapmak için kullanabilir miyim?” benzeri sorularla teknolojiye ek pazarlar yaratabilir). Son olarak da teknolojinin, pazarına girmek istediği ülkedeki fikri mülkiyet hakları ve yasaları ile uyumluluğu açısından, ilgili kuruluşa yönlendirme yaparak destek oluyoruz. Firmanızın ürün veya süreç iyileştirmede/geliştirmede bir teknolojiye ihtiyacı var ve ihtiyaç duyduğunuz teknolojiyi transfer etmek mi istiyorsunuz? İhtiyaç duyulan teknolojiye yönelik arama profili yayınlamadan önce, sunulan teknolojiler arasında bu isteğe cevap verebilecek teknoloji olup olmadığına yönelik bir ön araştırma yapıyoruz. Eğer varsa ilgili kurumları bir araya getirip, ilk temasın gerçekleşmesini sağlıyoruz. Eğer mevcut teknoloji önerileri arasında istenen teknoloji yoksa, anonim olacak şekilde bu teknolojinin arayış profilini oluşturuyor; ağ yapıda yayınlıyor ve gelen ilgi beyanları ile teknolojiyi isteyen firma arasında arayüz görevi görüyoruz. Sadece firmanın istediği öneriyi sağlayabilecek kuruluşlarla firmayı tanıştırıyoruz. Teknolojinin transferindeki süreçlerde (Fikri Mülkiyet, vs.) firmaya destek sağlıyoruz. Yukarıda anlatılan AİA destekleri hakkında detaylı bilgi almak ve bu desteklerden yararlanmak istiyorsanız, Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı birimiyle, aia@sabanciuniv.edu adresine mail atarak bağlantıya geçebilirsiniz.

1


“Akıllı” Yeni Dünya: Endüstri 4.0 “Akıllı Yeni Dünya” gerçek oluyor. Alman hükümetinin imalat sanayiini kökten değiştiren öncü inisiyatifi Endüstri 4.0, bilişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde yeni bir endüstri devrimine dönüşmek üzere.

F

ord fabrikasında ilk üretim hattı kullanılmaya başladığından bugüne yüz yıldan fazla geçti. Son yüzyılda üretim organizasyonu akıl almaz bir şekilde değişti ve her geçen gün üretim süreçlerinin iyileşmesi için yeni yaklaşımlar deneniyor. 1970’lerde programlanabilen makinelerin fabrikalarda kullanılması, üretim organizasyonunu ve verimliliği değiştiren en önemli atılımlardan biri olmuştu. Daha sonra tedarik zincirinin farklı aşamalarının da bu değişime uyum sağlamasıyla fabrikalarda işletme verimliliğinin tanımı değişmişti. Şimdilerde ise endüstriyel üretim yapan şirketler kendi organizasyonlarının ötesine bakıp tüketicileri ve dağıtıcıları üretim sürecine eklemeye çalışıyorlar. Sanayide yeni bir paradigmanın doğmasını sağlayan bu yaklaşım, sıradan bir dönüşümün ötesinde, yeni bir endüstri devrimi olarak görülüyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, konuşmalarında nezaketten çok açıklığa önem

2-3

vermesiyle bilinen bir lider. Merkel geçtiğimiz aylarda Avrupa’nın dördüncü endüstriyel devrimi kaçırma lüksü olmadığını söylerken de sözünü pek sakınmadı: “Alman ekonomisinin yeniden hareketlenmesi yeterli değil, ekonomimizin daha fazla inovasyona ihtiyacı var.” Bu sözlere bir de son yıllarda ölçülen küresel büyümenin yüzde 90’ının Avrupa dışındaki ekonomiler tarafından yaratıldığı gerçeği de eklenince gelişmiş ekonomilerin endüstriyel dönüşüm gemisini kaçırma şansının olmadığı görülüyor. Ekonomik büyüme, sosyal istikrar ve yük-

sek yaşam standardının korunması dışında başka bir seçenek yok gibi. Delloite’un 2013 Küresel Üretim Rekabet Gücü Endeksi raporuna göre Almanya, ABD ve Japonya gibi geçtiğimiz 60 yılın endüstriyel güçleri üretim rekabetindeki üstünlüklerini büyük bir hızla Çin, Hindistan ve Brezilya’nın öncülük ettiği yükselen ekonomilere kaptırıyor. Ocak 2011’de ekonomist, akademisyen ve endüstriyel firmaları bir araya getiren çalışma grubu da Almanya’ya rekabet üstünlüğünü yeniden kazandırmak amacıyla oluşturulan bir inisiyatifti. Endüstri 4.0 Çalışma Grubu’nun hazırladığı Endüstri 4.0 Strateji Belgesi, Almanya özelinde atılması gereken adımları belirledi. Alman Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı’nın koordinasyonuyla ilerleyen bu strateji için 200 milyon avroluk bir bütçe ayrılmış durumda. Almanya’dan yükselen Endüstri 4.0, geleneksel imalat sektörlerini yükselen ekonomilere kaptırmaya başlayan gelişmiş ülkelerin yeni umudu haline geliyor. Gelişmiş ekonomilerin rekabet güçlerini korumak için sahip oldukları teknolojik kabiliyetleri, endüstriyel ürün ve altyapılara dönüştürmesini sağlayacak Endüstri 4.0 yaklaşımı, temel olarak bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Gelişmiş ekonomilerin rekabet üstünlükleri, yüksek kaliteli, yenilikçi ürünleri düşük maliyetle üretebilmeleriyle doğru


orantılı. Yalnızca yüksek teknoloji ürünlerini değil, günlük hayatımızın rutin araçlarını da değiştiren bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin endüstriyel firmalar tarafından yenilikçi bir şekilde kullanılması, üretim süreçlerini tamamen değiştirme potansiyeline sahip. İmalat süreçlerinin tümüne yayılan bilişim temelli çözümler, üretimi daha verimli kılmanın yanı sıra kişiselleştirilmiş ve çeşitlendirilmiş ürünleri, seri üretim süreçlerini değiştirmeden üretmeyi sağlayacak. Yeni paradigma, sanayide rekabet gücünü koruyabilmek için kapsamlı çalışmaların yürütüldüğü Almanya için bilişim teknolojilerini endüstriyle buluşturmayı amaçlayan Endüstri 4.0 başlığı altında yeni bir endüstriyel devrimin hazırlıkları olarak görülüyor. İMALATLA BILIŞIM BULUŞUYOR Doğal kaynakların ve enerji üretiminin büyük kısmını imalat sanayiinin tükettiği gelişmiş ekonomilerde, üretimde kaynakların daha verimli kullanılabilmesi için RFID (radyo frekansıyla tanımlama) ve robotikteki gelişmelerin üretim süreçlerine dâhil edilmesi gerektiği düşüncesi her geçen gün biraz daha hâkim olan bir görüş. Üretim süreçleriyle ilgili verinin toplanması, planlama ve kontrol süreçlerine dahil edilmesi, modelleme ve simülasyon, bulut bilişim ve büyük veri analizi gibi yöntemler yeni endüstri devriminin yaşanmasını sağlayacak aşamalardan bazıları. Küreselleşme, endüstriyel şirketlere daha geniş pazarlar, iyileşen satın alma koşulları ve daha rahat üretim koşulları gibi fırsatlar sunmanın yanı sıra sanayi sektörüne bazı zorluklar da getiriyor. Küresel rekabet daha yoğun ve bu rekabette öne çıkabilmek için aktörlerin sürekli olarak daha esnek ve verimli olması gerekli. Bu süreçte yeni, kaliteli, verimli ve kişiselleştirilmiş

Merkel geçtiğimiz aylarda Avrupa’nın dördüncü endüstriyel devrimi kaçırma lüksü olmadığını söylerken sözünü pek de sakınmadı: “Alman ekonomisinin yeniden hareketlenmesi yeterli değil, ekonomimizin daha fazla inovasyona ihtiyacı var.”

ürünler imal edebilme kabiliyetine sahip olmak kadar pazara ürünleri daha kısa sürede sunmak da bir zorunluluk halini alıyor. AKILLI FABRIKALAR GELIYOR Büyük ölçekli üretim yapabilen endüstriyel şirketlerin geleneksel üretkenlik artırma stratejileri artık yeterli değil. Yeni dönemde stra-

tejilerin müşteriden tedarikçi ağına tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözümle ele alınması gerekli. Yenilikçi bilişim teknolojilerinin endüstriyel süreçlerle entegre olmasını öngören Endüstri 4.0 akımı bütünleşik çözümler barındırıyor. Sanayinin geleceği konuşulurken artık üretkenlikten değil; büyük veri, nesnelerin interneti, robot ve otomasyon teknolojilerini kullanarak “akıllı fabrikalar” kurmaktan ve bu fabrikalarda akıllı ürünler üretmekten bahsediliyor. Geleceğin fabrikaları hayalin ötesinde, bir zorunluluk olacak gibi. Değişen tüketici davranışları ve özelleşen ürünlere olan talep bir işletmenin başarısının yalnızca yüksek üretkenlikle ölçülmesini engelliyor. Artık başarı, özelleşen ve farklılaşan ürünleri aynı imalat sürecinde üretmeyi zorunlu kılıyor. Endüstri 4.0’ın öngördüğü imalat süreci, üretimin tam otomatik olarak gerçekleşmesiyle mümkün. Müşteri ve tedarikçilerden toplanan veriler doğrultusunda üretimi daha verimli kılacak analizler yapılmasını


Endüstri Devrimleri

gerektiren yeni endüstri çağında akıllı fabrikalarda robotlar kullanılarak üretim yapılması bekleniyor. Akıllı robotlar geleneksel üretim bandında hareket eden malzemeleri RFID etiketi gibi sensör teknolojileriyle tanıyıp nasıl bir işlemden geçirmesi gerektiğini biliyor. Böylece farklılaşmış her bir ürün aynı üretim hattında sıfır hatayla işlenip takip edilebiliyor. Sonraki aşamada birbiriyle konuşan, bağlantılı makineler ürünün kalite kontrolünü yapıp üretim sürecindeki hataları daha hızlı tespit etmeyi sağlıyor. Tüm bu sürecin birbirine bağlı siber fiziksel sistemler (Cyber-physical systems - CPS) tarafından idare edilmesi planlanıyor. Tedarik zinciri ve tüketici verilerinin de kullanıldığı üretim sürecinin daha koordine ve bütünleşik olması öngörülüyor. Hayali kurulan akıllı fabrikaların bir diğer özelliği ise prototip ürünlerin tasarım süreçlerini 3D yazıcılar kullanarak hızlandırabilmesi. Böy-

lece kişiselleşen ürünlerin üretim maliyetleri de azaltılmış oluyor. Tüm bu sürecin yönetildiği akıllı fabrikalarda büyük veri analiziyle üretimin daha verimli hale getirilmesi bekleniyor. YENI BIR YAKLAŞIM Uzun yıllar üretim teknolojilerindeki evrim, maliyetlerin düşürülmesi ve daha mekanik üretim araçlarının geliştirilmesi yönünde oldu. Ancak yeni dönem endüstriyel seçilim, yönünü bilişim teknolojilerinden devşirilen yaklaşım ve becerilere çevirdi. Farklı imalat süreçlerinin eşlenme-

4 Endüstri Devrimi

İlk programlanabilir mantıksal denetleyici (PLC), Modicon 084 1969

İlk endüstriyel dokuma tezgahı 1784

3. Endüstriyel Devrim İmalatın otomasyonunu ileri safhalara taşımayı başaran elektronik ve bilgi teknolojilerinin devreye girişi

Karmaşıklık

İlk üretim hattı, Cincinnati Mezbahaları 1870

4. Endüstriyel Devrim Siber-fiziksel sistemlere dayalı üretimin devreye girişi

2. Endüstriyel Devrim İşbölümüne dayalı, elektrik enerjili kitlesel üretimin devreye girişi

1.Endüstriyel Devrim Su ve buhar enerjili mekanik üretim tesislerinin devreye girişi 18. yüzyılın sonu

4-5

Zaman 20. yüzyılın başlangıcı

1970’lerin başı

Bugün

Tarih boyunca üretim süreçlerini kökten değiştiren dört büyük endüstriyel devrim yaşandı. İlki su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgâhların 18. yüzyılın sonunda bulunmasıyla başladı. Henry Ford’un üretim bandı tasarımıyla 20. yüzyıl tarihini değiştirmesiyle ikinci endüstri devrimi başlamış oldu. Elektriğin seri üretimde kullanılmaya başlaması ve üretim hattının geliştirilmesi yeni bir devrimi tetikledi. Üçüncü endüstriyel devrim ise 1970’lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojiye bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlamasıyla oldu. Şimdi ise yeni bir endüstriyel devrime doğru yelken açılmış durumda. Birbirlerine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu, internet üzerinden birbirine bağlı eşyaların veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkaran bir dönem... Endüstri 4.0, şirketlerin birbirine bağlı kurumlar olmalarına imkân sağlayacak. Tedarikçiden fabrikalara, dağıtımcıdan üretilen ürüne imalat sürecinin her aktörü, ürünü ve makinesi teknoloji sayesinde birbiriyle sürekli iletişim kuran siber-fiziksel bir sistem olacak. Böylece endüstriyel şirketler üretim süreçlerini daha iyi ölçebilmekle kalmayacak, tedarik zincirlerinin yönetimini de daha kolay yapacak. Firmaların son kullanıcıların taleplerini daha doğru ölçerek kişiselleşen ürünler üretmesi de daha az maliyet ortaya çıkaracak. Örneğin bir ürün arızalandığı anda müşteri hizmetlerine durumu raporlayacak ve son kullanıcıların daha iyi hizmet alabilmesi kolaylaşacak.


sine izin veren üretim mimarilerine yönelik “akıllı üretim araçları”nın getirdiği değişim en çok otomotiv, havacılık, kimya ve tüketici elektroniği endüstrilerinde göze çarpıyor. Endüstriyel süreçlerdeki yeni metodolojiye iyi bir örnek akıllı telefonların üretim sürecinden verilebilir. Akıllı telefonlarda iki farklı üretim süreci eşleniyor. Bir yandan telefon donanımını bir araya getiren üretici firmalar ürün geliştirirken, diğer yandan App geliştiricileri telefonların işlevselliğini artıran uygulamalar ortaya çıkarıyorlar. Bu süreç, çok sayıda küçük firmanın ortaya çıkmasını sağlarken az sayıda ve çok büyük teknoloji firmasının doğmasına göz yumdu. Bilişimde yaşanan bu yenilikçi yaklaşımın bir benzeri şimdilerde endüstriyel üretim süreçlerine sirayet ediyor ve geleneksel imalat süreçlerini tamamen değiştirmeyi hedefliyor. Tabii bu dönüşüm, bir anda üretimde bilişim metodolojisinin kabul edilmesi gerektiğinin fark edilmesiyle yaşanmadı. Torna tezgâhlarının üretim robotlarına dönüşmesini tedarik zincirindeki farklı aktörlerin birbirleriyle dijital olarak etkileşime girmesi izledi. Boeing 777 uçağının bilgisayar destekli üretim (Computer-aided Manufacturing - CAM) süreciyle farklı firmalarla tasarlanması, belki de ufuktaki yeni endüstriyel

devrimin en dramatik örneklerinden biri olarak görülebilir.

Alman Yapay Zekâ Araştırma Merkezi’nden (DFKI) Prof. Detlef Zühlke dünyanın ilk akıllı fabrikasının yakın bir gelecekte kurulacağını söylüyor. Merkezin Kaiserslautern’deki laboratuvarında halihazırda bir akıllı fabrika modeli üzerinde çalışılıyor.

UZAK BIR GELECEK DEĞIL Tüm bu iddialı stratejilere rağmen hâlâ üretimin dijital dünyaya tam olarak uzanabildiğini söyleyemeyiz. Diğer alanlarla kıyaslandığında makine ve endüstri mühendisliğinin dijitalleşme yönünde alması gereken yol uzun. Yine de geleceğin fabrikalarının şebekelerle birbirine bağlı yazılımlar tarafından işletilmesi hayal ediliyor. Alman Yapay Zekâ Araştırma Merkezi’nden (DFKI) Prof. Detlef Zühlke dünyanın ilk akıllı fabrikasının yakın bir gelecekte kurulacağını söylüyor. Merkezin Kaiserslautern’deki laboratuvarında halihazırda bir akıllı fabrika modeli üzerinde çalışılıyor. Endüstri 4.0 stratejisinin planladığı akıllı fabrikanın üstyapısı için birçok teknoloji firması altyapı çalışmalarına devam ediyor. Artırılmış gerçeklik, akıllı kalite kontrol sistemleri, lazer güdümlü üretim bantları, yürütülen çalışmaların bazıları. Sistemin güvenli olarak çalışabilmesi için siber güvenlik araştırmaları ve fabrikaların enerji tüketimini asgariye indirmek için enerji depolama çalışmaları da sürüyor. Tüm bu sürecin yönetimi için büyük veri çalışmaları destekleniyor.


İşbirliğiyle Küresel Üretim Atılımı

Ürün geliştirme uzmanlığının inovasyonu körüklediği ileri üretim merkezleri geleceğin ekonomisini şekillendirecek. Bu merkezlerin inşa ve operasyon süreci ise tamamen işbirliğine dayanıyor.

Y

azılımdaki gelişmelerin kısa zamanda sönecek bir balon olmadığının anlaşılması üzerine Alman Yapay Zekâ Araştırma Merkezi (DFKI), geleceğin ileri üretim merkezlerini oluşturulacağı altyapının nasıl oluşturacağı üzerine çalışmaya koyuldu. Birçok teknoloji firmasının dahil olduğu proje Endüstri 4.0’da hayali kurulan akıllı üretim zincirini inşa ediyor. Aynı zamanda farklı teknoloji firmaları da bu süre-

6-7

ci tüketiciyle buluşturan teknolojiler geliştiriyor. Bu Endüstri 4.0’a doğru atılan adımlar birbirleriyle konuşabilen makineler kadar birbirleriyle işbirliği kurabilen şirketleri de gerektiriyor. Ekonomide büyük bir paradigma değişiminin habercisi olan çalışmaların yakın bir gelecekte yeni uygulamalarını da göreceğimiz kesin, ama belki daha önemlisi teknoloji firmalarının bir araya gelerek daha büyük bir amaca yönelik adım atmaya başlaması.

ULUSAL PROGRAMLAR Bütünleşik bir endüstrinin inşa edilmesi için endüstriyel altyapı çalışması yapan şirketler arasında işbirliğinin devamlılığının sağlanması gerekiyor. Bu bağlamda Avrupa’dan Almanya, İngiltere ve Finlandiya’nın yanı sıra ABD’de öncü ulusal programlar yürütülüyor. Almanya’nın Endüstri 4.0 programına Finlandiya’nın inovasyon ve teknoloji mali destek ajansı Tekes tarafından yürütülen Ar-Ge programı ve İngiltere’nin Yüksek Değerli Üretim programı eklenince toplam 800 milyon avroluk bir bütçe, endüstrinin geleceğine yatırılacak. Bu programların ortak gündemi 2025 yılında devasa ölçekte olması beklenen küresel orta sınıfın refahını sağlayacak endüstriyel atılıma hazırlıklı olmak. Gelecekte tüketicilerin kendi ihtiyaçlarına özel olarak hazırlanan ürün ve hizmetlere yönelmesi ve kitle üretiminin de kişiselleşen ürünlere odaklanması


Modüler Bir Endüstri Devrimi DFKI’nin Akıllı Fabrika altyapı çalışmasında firmalar kabiliyetlerini bütünleşik olarak çalışabilen farklı modüller geliştirmeye adamış durumda. Alman MiniTec firması endüstriyel teknoloji ve yazılım danışmanlığı hizmetlerine artırılmış gerçekliği (augmented reality) de katarak akıllı fabrikalarda kullanılabilecek manuel montaj hattı modülleri sunuyor. Endüstriyel sistem çözümleri geliştiren Lapp Group, akıllı fabrika projesinde ürünlerin kalite kontrolü aşamasında yüksek çözünürlüklü kameralar kullanarak montaj sorunlarını RFID etiketine yükleyebiliyor. Böylece ürünler henüz üretim hattındayken hatanın hangi aşamada yaşandığı anlaşılıyor ve yeniden montaj süreci başlatılabiliyor. Amerika merkezli bilişim teknolojileri firması Cisco’nun geliştirdiği video ve bütünleşik iletişim sistemleri uzaktan tamir-bakım yapabilmeyi sağlamasının yanı sıra üretim performans ölçülerinin anlık olarak ulaşılabilir olmasını sağlıyor. Tüm sürecin siber fiziksel bir sistem olarak çalışması için de Siemens’in geliştirdiği otomasyon ve büyük veri teknolojilerinden faydalanılıyor. T-Systems’in geliştirdiği uygulama, Arrival Control, mobil uygulaması tedarikçiden tüketiciye kurulan iletişim ağının iyi örneklerinden biri. Uygulama kullanıcılarına müşteri hizmetleri yönetim sürecinin tamamını kapsayan, kullanımı basit bir CRM hizmeti veriyor. Yakın bir gelecekte benzeri uygulamaların akıllı fabrikalarla da iletişimi kolaylaştıran araçlar olacağı öngörülüyor.

bekleniyor. Ayrıca küresel rekabette güçlü firmaların yerini, çeşitli ürün ve hizmetlerde tüketici ihtiyaçlarını karşılayan yerel ve bölgesel rekabet gücü yüksek firmaların alacağı iddiası güçleniyor. Bu iki temel değişim endüstrinin uyum sağlaması gereken yeni paradigmayı şekillendiriyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerin geçmişten gelen rekabet üstünlüklerini korumak için, firmaları işbirliğine iten endüstri stratejileri kurgulamaları bu sebeple özellikle önemli. Uluslararası piyasaların görünümü geçtiğimiz on yıl içerisinde hızla değişti. Özellikle 2004-2008 yılları arasında yüzde 38 kadar yükselen endüstriyel çıktı sayısı, 2008 küresel ekonomik buhranıyla birlikte tepetaklak oldu. Ancak Çin’in imalattaki hızlı yükselişi küresel dalgalanmadan etkilenmedi ve Çin pazarın en büyük aktörü olarak öne çıkmayı başardı. Son beş yılda pazarda edindiği lider konumu korumak için Çin de yeni paradigmaya uyumu kolaylaştıracak bir strateji takip ediyor: Akıllı Fabrika 1.0. Bu proje, 1.0, Çin’in Avrupa’dan yükse-

len Endüstri 4.0’a yanıtı niteliğinde. Bu stratejide üretim süreçlerinin dijitalleşmesi yönünde atılacak adımları kapsıyor. Gelişmiş ekonomilerin aksine Çin’de dijitalleşme sürecinin otomasyon ayağına odaklanılıyor. Çin’de geçtiğimiz yüzyılın sonlarında başlayan endüstri reformunda iki konu her zaman önemliydi; hükümetin rehberliği ve endüstriyel firmaların ivedi ihtiyaçları. Akıllı Fabrika 1.0’da hükümet politikaları önemli bir rol tutuyor; ayrıca özellikle üretim verimliliği konusunda belirlenen iddialı hedeflere ulaşılabilmesi için E-Cube gibi yerli dijital otomasyon sistemleri geliştiren firmaları Akıllı Fabrika 1.0 projesi kapsamında farklı firmalarla işbirliği yapmaya teşvik ediyor.

2006-2011 Arasında Ülkelerin Endüstriyel Ürün Satışları Milyar avro

AB (27) Almanya Çin ABD Rusya

Kaynak: VDMA, Kasım 2012. Endüstri 4.0 Çalışma Grubu Raporu, Nisan 2013


Ev Ödevimiz “Endüstri 4.0”

G

ünümüz küresel ekonomisinin karmaşık yapısı ve sarmallanan ilişki ağları sınırlı kaynakların dengeli ve verimli kullanımını giderek daha zorunlu hale getiriyor. Ancak bu zorlukları alt etmek ve sürdürülebilir bir ekonomi ve gelişme yaratmaktan başka hiçbir çare görünmüyor… Bu giderek gelişen ilişki ağlarının başarısında, özel sektör ve kamunun sürekli işbirliği içinde olması verimli politika ve uygulamalar için adeta önkoşul halinde. Türkiye’nin sanayi, teknoloji ve kalkınma politikalarında verimlilik ve ihtiyaç odaklı stratejilere odaklanmak gerektiği apaçık ortada. Ülkenin orta gelir düzeyinden, kıskacından çıkması, verimlilik esaslı ekonomilerden bilgi ekonomisine adım atabilmesi ise doğru tanımlanmış ihtiyaçlara yönelik etkili stratejiler geliştirilebilmesine bağlı. Bu aşamada ihtiyaçların doğru tanımlanması, kamu, özel sektör ve sivil toplumun bir araya gelmesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceğini işbirliğiyle şekillendirmeli ve gelişen ekono-

8-9

mileri yakalamak için bu yaklaşımın, iş kültürünün tamamına yayılmasını sağlamalıyız. Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Hasan Mandal, Türkiye’deki iş kültüründe işbirliğinin öneminin artmasıyla birlikte bilgi toplumuna geçişin kolaylaşacağını söylüyor: “Endüstri 4.0 yaklaşımı da ancak bu yolla şekillenmeye başlayabilir.” Türkiye’nin yeni sanayi devrimini yakalaması son derece kritik bir öneme sahip; daha önceki endüstriyel atılımlarda geriden gelmenin dezavantajlarını hâlâ yaşayan Türkiye’nin bu treni kaçırma lüksü yok. Ancak bu, politika ve stratejileri etkileme yetisi olan tarafların aynı görüşte olduğu bir konu değil. Türkiye’nin öncelikli olarak var olan endüstriyel avantajlarını daha iyi Endüstri 4.0 benzeri bir ulusal program başlatmak belki de Türkiye için henüz çok erken. Yine de endüstride yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunda, bugünden başlayarak elde edilen deneyimler oldukça önemli olacak.

kullanmaya başlaması gerektiğini düşünenler adım adım ilerlemek gerektiğini biliyorlar. Öte yandan daha bütüncül bir çözüm bulmak, Türkiye’nin Ar-Ge kabiliyetini artıracak ve endüstriyi işbirliğine teşvik edecek büyük adımlar atmaya çalışmak gerektiğini düşünenler de var. Hemfikir olunan konu ise dünyanın hızla bilişim teknolojilerini farklı alanlara adapte ederek yeni bir endüstriyel döneme girdiği ve Türkiye’nin de bu yönde adımlar atması gerektiği. Endüstri 4.0 benzeri bir ulusal program başlatmak belki de Türkiye için henüz çok erken. Yine de endüstride yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunda, bugünden başlayarak elde edilen deneyimler oldukça önemli olacak. Sabancı Üniversitesi Avrupa İşletmeler Ağı’nın katkılarıyla hazırlanan bu çalışma, endüstriyel verimliliği bilişim teknolojileriyle buluşturan 4. Sanayi Devrimine Türkiye’deki tüm bileşenlerin dikkat ve ilgilerini yükseltmek, bu konudaki bilgi ve farkındalığı artırmak amacıyla hazırlandı. Umarız bu önemli gelişmeye bugünden yapılmış bir katkı olarak istenilen etkiyi yaratır…


Endüstri-Bilişim Buluşmasıyla Verimlilik Artışı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz üretim verimliğinin Türkiye sanayisi için taşıdığı değeri ve verimlilik artışını sağlamak için yürütülen çalışmaları anlattı. Üretim verimliliği ve endüstri-bilişim buluşması Türkiye sanayisi için nasıl bir öneme sahip? Üretim verimliliği uygulamaları, işletmelerde organizasyon ve çalışan verimliliğinin artırılmasının yanı sıra, enerji ve kaynak verimliliğinin sağlanarak işletmenin verimliliğini artırır. Türkiye’de çalışan başına üretimdeki verimlilik en iyimser olarak ileri teknoloji üreten sanayileşmiş ülkelerin yaklaşık üçte ikisi düzeyindedir. Türkiye sanayisi için toplam faktör verimliliğinde tahmin edilen artış hızı, iktisadi büyüme hızından yüksek. Yine de teknoloji seviyesi nedeniyle bir verimlilik açığının varlığından söz edilebilir. Teknoloji artışıyla eşzamanlı beşeri sermaye artırıcı politikalar verimlilik açığını kapatma ve Türkiye sanayisinin büyüme hızını artırma potansiyeli taşımakta. Endüstri-bilişim buluşması büyük verinin kullanımıyla tüm sektörlerde daha önce mümkün olmadığı şekilde ürün ve süreçlerin yönetilebilmesini, orta ve uzun erimli üretimlerin bilgi teknolojilerine dayalı planlanabilmesini sağlayabilir. Bilişimin yaygın bir şekilde üretim süreçlerinde kullanılması kaynak verimliliğini ve teknik etkinliği artıracaktır. Türkiye’de üretim verimliliğini artırma sürecinde bilişim teknolojilerinden faydalanılması için nasıl çalışmalar yürütülüyor? Başta kamu-üniversite-sanayi işbir-

liği projeleri ve teknolojik destekler olmak üzere Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda (BSTB); sanayide bilişim teknolojilerinin kullanımı ile birlikte diğer teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesine yönelik teşvik ve destekleme politikaları üretilmekte ve uygulanmaktadır. Son olarak, BSTB’nın “Yazılım Sektörü Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanması çalışması için 19 Kasım’da Ankara’da sektörü temsilen 100’den fazla işletme ve STK’nın katıldığı bir çalıştay düzenlendi ve söz konusu strateji belgesinin temel öğeleri belirlendi. Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün Endüstri 4.0 ve bilişim-sanayi buluşması bağlamında proje ve stratejileri neler? Endüstri 4.0, Alman hükümetinin imalat gibi geleneksel sanayinin, bilişim teknolojileriyle dönüşümünün teşvik ve yüksek teknolojiyle donatılması projesi. 4. Sanayi Devriminin öngörüsü; klasik üretim yöntemlerindeki teknolojik temellerin içinde siberfiziksel sistemler ve internet ağlarının da yer almasıdır. BSTB’nin da Endüstri 4.0 ve bilişim-sanayi buluşması kapsamında çeşitli çalışmaları mevcut. BSTB olarak “Orta ve Yüksek Teknolojili Ürünlerde Avrasya’nın Üretim Üssü Türkiye” temasıyla 3. Sanayi Şurası düzenledik. Türkiye sanayisinin

ileri teknolojiyi kullanan ve üreten bir yapıya dönüşmesi için yürüttüğümüz çalışmalarda, bu şuradaki Sanayide Sürdürülebilir Üretim Komisyonu’nun tavsiye kararlarını dikkate alıyoruz. Öte yandan Verimlilik Genel Müdürlüğü olarak (VGM) Türkiye sanayisinin verimlilik temelli yapısal dönüşümünü esas alan 2014-2018 yıllarını kapsayan Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nı hazırladık. Bu planda Türkiye’de üretimin niteliğinin artırılması, çalışanların ve işletmelerin verimlilik odaklı üretim için yapısal ve teknolojik dönüşümlerinin hızlandırılmasına yönelik projelerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. 10. Kalkınma Planı kapsamında, işletmelerin bilgi teknolojilerinden yararlanmalarını artıracak ve imalat sanayiinde endüstriyel otomasyon uygulamalarını yaygınlaştırılacak çalışmalar kurumumuzun sorumluluğunda. Bu bağlamda işletmelerin verimlilik ve rekabet edebilirlik düzeylerini yükseltmeye, değer zincirlerini güçlendirmeye ve siber-fiziksel sistemlerin yaygınlık düzeylerini artırmaya yönelik geleneksel üretim koşullarından otomasyona dayalı üretim süreçlerine geçiş desteklenecek. Diğer yandan başta KOBİ’ler olmak üzere işletmelerimizin her seviyedeki çalışanlarının uygulayarak öğreneceği eğitim amaçlı Model Fabrika kurulmasına yönelik çalışmamıza 2015 yılı içinde başlayacağız.


Bosch’un Endüstri 4.0 Hamlesi Endüstri 4.0’a hızla uyum sağlayan teknoloji firmalarından Bosch’un Genel Müdürü ve Türkiye temsilcisi Steven Young, endüstrinin bilişim teknolojileriyle buluştuğu yeni dönemin, süreç ve yaklaşımlarını nasıl değiştirdiğini anlattı.

Bosch, yeni sanayi devrimi Endüstri 4.0’a nasıl hazırlanıyor? Küreselleşme ve dünyanın demografik yapısındaki değişim uzun dönemli stratejilerimize yön veriyor. Gelecekte, “yaşam için teknoloji” vizyonumuza yeni bir yaklaşım getirmemiz zorunlu. Bu nedenle, Bosch, her zaman birkaç adım ilerisini düşünmek ve buna göre hareket etmek durumunda. Bosch’ta Endüstri 4.0 ile ilgili 50’den fazla pilot proje devam ediyor. Hamburg’da bulunan Bosch Rexroth Fabrikası’nda uygulanan pilot projede insanlar, makineler ve ürünler birbirlerine bağlı olarak çalışarak yarının üretiminin nasıl olacağının canlı örneğini

sergiliyorlar. Aynı hatta birçok farklı ürün üretilebiliyor. Makinelere sıradaki ürünün hangi şekilde üretilmesi gerektiği söyleniyor, makineler de üretimi bu şekilde gerçekleştiriyor. Eskiden bir hatta bir ürün ailesi işlemden geçerken, artık 8 ürün ailesi aynı hatta işlem görebiliyor. Kullanılan RFID teknolojisiyle ürünlerin ve taşıma kaplarının durumu her an için gözlemlenebiliyor. Yardımcı cihazlar sayesinde çalışanların iş yapış şekli kolaylaşıyor. Örneğin, teknisyenler kullanma kılavuzlarını gözlüklerinde görerek elleri serbest bir şekilde çalışabiliyor. Robotlar çalışanları tehlikeli ve zorlu işlerden kurtarırken, akıllı üretim

hatları kendi performanslarını kendileri test ediyor. Herhangi bir arıza durumunda bunu servise kendileri bildiriyorlar. Bu teknolojiler ürün testleri esnasında da kullanılabiliyor. Amaçlarımızdan biri, ileride uluslararası üretim ağının tamamını birbirine bağlamak. Bosch ağ tabanlı üretimde kendisini hem lider bir üretici hem de lider bir kullanıcı olarak görüyor. Buradaki amaç, bilgi teknolojisi ve fabrika otomasyonunu bir araya getirmek ve üretim ile ulaştırma ağlarını optimize etmek için interneti kullanmak. Aynı zamanda ürünlerin birer hafızası olacak. Böylece ürünler, temel özelliklerini her zaman yanlarında taşıyacak. Bu yeni sanayi paradigması, Bosch’un ürün ve hizmetlerini nasıl dönüştürüyor? Bosch’ta, internet temelli hizmetlerle yeni iş modellerini hayata geçiriyoruz. 2025 vizyonumuzda, yaşamımızın bir parçası olan tüm nesnelerin birbirleriyle iletişim halinde hayatımıza kolaylık ve kalite katması var. Bu kolaylık sadece günlük yaşamda değil, endüstriyel hayatta da olacak. Bosch, bu nok-

10-11


tada lider tedarikçi ve lider kullanıcı olarak konumlanmak istiyor. Rekabet gücünü artırmak için Endüstri 4.0’ın büyük fırsatlar sunduğuna inanıyoruz. Bosch’ta, mikro-mekanik sensör teknolojisinde küresel pazar lideri olarak yazılım ve donanım uzmanlığımızı bir arada kullanıyoruz. Dünyada her iki akıllı cep telefonundan birisi Bosch sensörüyle donatılmış durumda. Bu da teknoloji ve servis sağlayıcısı bir firma olarak bizim için büyük bir fırsat. Şimdiden, ev telefonuna şüpheli hareketler konusunda uyarılar gönderen kapı sensörünün seri üretimine başladık. Gelecekte pencerelerde, evin ısınma ya da alarm sistemini kontrol edecek, gözle görülemeyecek sensorlar yer alacak. Endüstriyle bilişim teknolojilerinin buluşması yaklaşımınızı değiştirdi mi? Bosch’ta her dört AR-GE çalışanın-

“Hamburg’da bulunan Bosch Rexroth Fabrikası’nda uygulanan pilot projede insanlar, makineler ve ürünler birbirlerine bağlı olarak çalışarak yarının üretiminin nasıl olacağının canlı örneğini sergiliyorlar”

dan biri hâlihazırda yazılım uzmanı. Yazılım ve sistem entegrasyonundaki tecrübemizi nesneler ve hizmetlerin internetiyle buluşturuyoruz. Sistem ve cihaz üretirken bu sistem ve cihazların iletişime açık olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Nesnelerin nasıl kullanıldığı ve veri güvenliği bu konuda önemsediğimiz noktalar. Endüstri 4.0 stratejisi Bosch’un inovasyon süreçlerini nasıl etkiledi? Yeni girişimimiz Bosch Connected and Devices Solutions ile nesne-

lerin interneti için teknik koşulların yaratılmasını sağlamakla kalmıyor, yeni çözümler de geliştirmeyi amaçlıyoruz. Akıllı ev siparişleri alınmaya başlandı bile. Diğer bir örnek ise bağlantılı şehirler projemiz: Smart City ile otobüs ağı, yol çalışmaları ve park alanları yönetimini birbirine entegre ediyoruz.


Verimli Yönetim için Bilişim 2008 yılında İstanbul Ticaret Odası’nın en yenilikçi KOBİ seçtiği Doruk Otomasyon’un Genel Müdürü, Kontrol ve Bilgisayar Yüksek Mühendisi Aylin Tülay Özden bilişim teknolojilerini endüstriyle buluşturan çözümlerini ve verimli yönetim için bilişimin nasıl kullanıldığını anlattı. Bilişim teknolojileri, üretim verimliliği açısından endüstriye neler öğretebilir? Üretim verimliliği dünyada; TPM, WCM, Yalın, 6 Sigma uygulamaları gibi belli bazı metodolojilerle artırılmaya çalışılıyor. Tüm bu metodolojiler, kayıpları tespit edip yok etmeyi, kaliteyi yükseltmeyi hedefliyor. Bilişim teknolojileri; işletmelerde kayıp olarak tanımlı durumların gerçekleşmeden önce öngörülebilmelerine ve dolayısıyla önlenebilmelerine, gerçekleştiğinde anlık olarak yetkililerin bilgilendirilmesiyle hızlıca bertaraf edilmelerine imkân sağlıyor. Endüstri 4.0 vizyonu bilişimle endüstrinin buluşmasını zorunlu kılıyor. Sizce bu vizyonun önemli yapıtaşları neler? Endüstri 4.0, günümüz teknolojisinin bize sunduğu imkânlardan esinlenerek; fabrikaların içlerindeki üretim istasyonlarının, makinelerin, stok, kalite yönetim sistemleri ve kurumsal kaynak planlarının (ERP), hammadde ve yarı mamullerin birbirleriyle haberleşebildiği bir konsept. Endüstri 4.0’da, MES (İmalat Tatbik Sistemi) sistemleri tarafından sağlanan veri ve yönetsel işlevlerle hammaddenin kendisini üretecek olan makineleri dolaşarak üretim komutlarını vermesi, tek adetlik üretim partilerinin bile verimli biçimde imal edilmesi hedefleniyor.

12-13

Konseptin tüm unsurlarının hayata geçirilebilmesi için henüz sanayide tam olarak test edilmemiş, modifikasyon gerektirebilecek bilişim teknolojileri de inceleniyor. En önemli ihtiyaç iletişim altyapısının sanayi için yüksek hızlı ve kapasiteli kablosuz iletişime göre modifiye edilebilmesi. Sistemler, işleyişin akabilmesi için mutlaka bu akışa göre tasarlanmış bir ERP ve bir MES sistemi kullanmak zorunda. Akışın anlık ve hızlı olması beklendiği için, anlık desteklerde çok gelişmiş MES sistemlerine ihtiyaç duyulacak. Endüstri 4.0 Türkiye’deki endüstri için ne ifade ediyor? Bu konseptin benimsenmesi ve işletilmeye başlaması için bize göre en önemli unsurlar; işleyiş, kültürel yapı, ticari ve sosyal boyuta ait konuların biraz daha irdelenmesi ve açıklığa kavuşturulmasıdır. Sistem, işgücünün düşük olduğu Avrupa ülkeleri için bir avantaj olmakla birlikte, Türkiye için gerekliliği ve uygulanmasına ihtiyaç duyulup duyulmadığı konusunun uzmanlarca irdelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de bazı alanlar dışında, bu konseptin hayata geçirilmesinin ve firmaların bu konsepte yatırım yapmalarının zaruri bir ihtiyaç halini alması için gerekli koşulların henüz oluşmadığını düşünüyoruz.

Türkiye’de sanayi ve bilişim teknolojilerini buluşturan ürün ve hizmetler nasıl bir potansiyel barındırıyor? Elektronik ve bilişim konularının sunduğu imkânlar, hayatımızın her alanında, kolaylaştırıcı, hızlandırıcı ve kalite artırıcı destekler olarak doğal biçimde yaşamımıza girdi. Türk sanayii, hızlı ve güvenli adımlar ile gelişiyor. Yeni teknolojileri uygulama konusundaki açık fikirlilik sayesinde, yakın bir gelecekte sanayimizin verimlilik, hızlılık, düşük maliyetli esnek üretim ve çevreyi koruma konularında da dünyadaki ileri örneklerden olacağını ve rekabet açısından öne geçeceğini düşünüyoruz. Peki, bu sürece katkı sağlayan dijital fabrika çözümünüzden bahsedebilir misiniz? Dijital fabrika; temel olarak işletmenin neyi, ne zaman, hangi kaynakları kullanarak, ne hızda üreteceğini, kapasitesini nasıl kullanacağını yönetmeyi hedefler. Burada temel olarak, işletmedeki tüm üretim makine ve istasyonlarının, merkezi bir sistemle sürekli haberleşmesi ve çift yönlü veri aktarımı ile işletmenin merkezi yönetimden yönlendirme alması, işletmenin aktüel durumu ile ilgili olarak hem işletmenin bizzat bilgilendirilmesi, hem de merkezi sisteme geri bilgi gönderilmesi sağlanır. Bu alanda ürettiğimiz ProMANAGE, MES/MOM (İmalat Tatbik Sistemi/İmalat Operasyonu Yönetimi) çözümü olarak 2011 yılından bu yana MES Product Survey’de yer alan, uluslararası standartlara göre hazırlanmış bir çözümdür.


İSTKA Genel Sekreteri Abdülmecit Karataş:

“Ar-Ge ve Yenilik En Kritik Hedef” Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirerek kalkınma hedeflerine ulaşılmasını sağlamaya çalışan İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) Genel Sekreteri Doç. Abdülmecit Karataş, İstanbul sanayiinin geleceği için yürüttükleri çalışmaları anlatıyor.

Yoğun küresel rekabetle baş edebilmek için endüstrinin verimliliğini artırmak gerekiyor. Endüstribilişim buluşmasının kalkınmaya nasıl bir etkisi olabilir? İstatistikler Türkiye ekonomisinin orta ve düşük seviye teknoloji kullanan, düşük katma değerli bir üretim yapısına sahip olduğunu ve bu yapının Türkiye’nin dış ticaret performansını ve ekonomik büyümesini olumsuz etkilediğini gösteriyor. Ülkemizin orta gelir ya da orta teknoloji tuzağı olarak adlandırılan bu durumdan kurtulup yüksek gelir grubunda bulunan ülkeler arasına girebilmesi; ürün ve hizmet kalitesinin artırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesinin yanı sıra Ar-Ge ve yenilik çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılacak yüksek katma değerli, ileri teknolojili ürün ve hizmetlerin üretimi ve ihracatı ile mümkün. Endüstri-bilişim buluşmasının kalkınmaya etkisinin olumlu yönde artabilmesi için sektörün katma değeri yüksek ürünler üretmesi, ara ve hammadde kullanımında ithalata bağımlılık oranını düşürmesi, Ar-Ge ve yenilik üretimini artırması gerekiyor. 2011 yılı verilerine göre İstanbul’da üretilen toplam Gayri Safi Katma Değer (GSKD)’in yüzde 27.4’ü sanayi sektörü, yüzde 72.4 gibi büyük bir kısmıysa hizmetler sektörü tarafından üretiliyor. Türkiye gene-

lindeyse toplam GSKD’nin yüzde 27.5’i sanayi sektörü tarafından gerçekleştiriliyor. İstanbul’un hizmetler sektörünün hem bölge hem de ülke ekonomisine yaptığı katkının artırılması; fakat aynı zamanda bölge ekonomisinde köklü bir geçmişi ve hâlâ hatırı sayılır bir payı olan sanayi üretiminin rekabetçi bir yapıya ulaşması için mevcut sanayi yapısının dönüşümü gerekiyor. Kalkınma stratejilerinde bilişim teknolojilerinden faydalanılabilmesi ve bu teknolojilerin sanayi ile buluşabilmesi için nasıl çalışmalar yürütülüyorsunuz? İstanbul Kalkınma Ajansı yerel paydaşların da katılımıyla 2014-2023 Bölge Planı’nın vizyonunu “Yaratıcı ve Özgür İnsanlarıyla, Yenilik ve Kültür Kenti; Özgün İstanbul” olarak belirledi ve planda yer alan gelişme eksenleriyle destekledi. “Küresel Ekonomide Söz Sahibi, Yüksek Katma Değer Üreten, Yenilikçi ve Yaratıcı Ekonomi” gelişme ekseni ve bu eksen doğrultusunda ortaya konulan stratejiler, bilişim teknolojilerinden faydalanılmasını gerektiriyor. Küresel değer zincirinde rekabetçi konum, sanayide dönüşüm, artan Ar-Ge ve yenilik gibi stratejilerini gerçekleştirmeye yönelik bilişim teknolojilerinin sa-

nayiyle buluşmasını destekliyor. Bu kapsamda, Yenilikçi İstanbul 2014 ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri Odaklı Ekonomik Kalkınma 2012 gibi mali destek programlarıyla teknolojik gelişmeye katkı sağlamaya devam ediyoruz. Onuncu Kalkınma Planı doğrultusunda Türkiye’de gerçekleşecek sanayi dönüşümünün İstanbul’dan başlaması ve İstanbul’da teknoloji, yenilik ve Ar-Ge’ye ağırlık verilerek katma değeri yüksek üretim yapısına geçilmesi en rasyonel bakış açısıdır. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın Endüstri 4.0 bağlamında stratejileri var mı? 2014-2023 Bölge Planı gelişme eksenleri ve öncelik alanları doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz faaliyetler bu amaca hizmet eder nitelikte. Halihazırda Bölge Planı’nın “Artan Ar-Ge ve Yenilik” öncelik alanına bağlı olarak ortaya koyduğu “İstanbul’un yenilik kapasitesinin ve potansiyelinin tespit edilmesi ve yenilik stratejisinin hazırlanması” hedefini hayata geçirmek amacıyla “İstanbul Bölgesel Yenilik Stratejisi” hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar kapsamında katılımcı bir süreç işletilerek bölgesel yenilik stratejilerinin belirlenmesi ve bu stratejilerin hayata geçirilmesi için gerekli olan eylem planının oluşturulması hedefleniyor. Ortaya konulacak yenilik stratejisi Endüstri 4.0 ve bilişim-sanayi buluşması kapsamında yapılacak çalışmalara doğrudan katkı sağlayacak.


Hızlı, Esnek ve Kişiselleşmiş Üretim Tüketici ihtiyaçlarının çok hızlı değiştiği bir dönem yaklaşıyor. Bunun için endüstriyel üretim süreçlerinin esnek olması şart. Siemens Türkiye Genel Müdür Yardımcısı ve Endüstri Sektörü Lideri Ali Rıza Ersoy, Endüstri 4.0 yaklaşımıyla bütünleşik ve akıllı üretim sistemlerinin bu esnekliği nasıl sağlayacağını anlattı.

Bir devrim olarak kabul edilen Endüstri 4.0 vizyonu nasıl şekillendi? Endüstride 18. yüzyılda buhar makinesinin kullanılmaya başlanması, 100 yıl önce Henry Ford’un otomobil fabrikalarında seri üretime geçilmesi ve 20. yüzyılda IT ve bilgisayar kontrollü sistemlerin kullanılmasıyla üç devrim gerçekleşti. Bu gelişmelerin her biri iş dünyasının dinamiklerini temelden değiştirdi. Endüstri 4.0, terim olarak 4. Sanayi Devrimi olarak kabul ediliyor. İlk sanayi devrimi su ve buhar gücü

14-15

ile üretim mekanizmasının üzerine kuruluyken, onu 2. Sanayi Devrimi olan elektrik enerjisi yardımı izledi. Daha sonrasında ise 3. Sanayi Devrimi olan dijital devrim gerçekleşerek elektronik kullanımı arttı. Şimdi gelinen noktada ise küresel rekabet nedeniyle endüstriyel şirketlerde verimlilik, hız ve esneklik gibi faktörlerin sürekli olarak geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yanında, kişiselleştirilmiş ürünlere yönelik talep giderek artıyor. Bütün bunlar da olabildiğince esnek üretim süreçleri gerektiriyor. Endüstri 4.0, işte

bu zorluklara optimum yanıt veren bir girişim. Global anlamda ekonomiler, üretim endüstrilerini güçlendirmek için büyük çaplı girişimlere yatırım yapıyor. Üretim teknolojilerinde gelişen dijitalleşme, endüstriyel girişimlerin gelecekle uyumlu olması için yeni fırsatlar açıyor. Kısacası Endüstri 4.0 kendini hızla gerçekleştiriyor. Yeni sanayi devriminde Siemens’in nasıl bir rolü var? Endüstri 4.0 vizyonu, kendi kendini düzenleyebilen, otonom üretim sistemleri ve değer zincirindeki tüm adımlar arasında kapsamlı ağ iletişimi ile desteklenen bir çözüm vaat ediyor. Biz de Siemens olarak Endüstri 4.0’ı “Yaşam için üretim, gelecek için teknoloji” çerçevesinde değerlendiriyoruz. Endüstri 4.0 uygulamasının gerçek anlamda hayata geçirilme süreci henüz başlamadı. Bu uygulamanın geliştirilme sürecinin yaklaşık 20 senede tamamlanması bekleniyor. Bu vizyonun birçok unsuru bugün hazır ama bu unsurların entegre bir bütün olarak birleştirilmesi gerekiyor. Farklı bileşenlerin iletişimi ve ağı,


ürün geliştirme ve üretim sekanslarının veri tutarlılığı, sanal ve gerçek dünyaların entegrasyonu gibi konular da dahil olmak üzere, bu vizyonun birçok unsuru şimdiden mevcut. Siemens olarak, Dijital Kurumsal Platform adını verdiğimiz tam entegre Otomasyon ve Sürücü Teknolojisi ve PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) yazılımımıza yönelik çok çeşitli bileşenler zaten Endüstri 4.0 girişiminden örnekler veriyor. PLM yazılımımız sayesinde ürün tasarımı ve üretim sekansı planlama gibi fonksiyonların aynı verilere erişmesi mümkün. Dijital Kurumsal Platformumuz çerçevesinde, Endüstri 4.0 ile ilişkili çok çeşitli ürünler sunuyoruz. Ayrıca, kendimizin ve müşterilerimizin tesislerinde halihazırda Endüstri 4.0 uygulamasına ait teknik modüllerin birçoğu kullanılıyor. Örneğin, NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı, Mars’a gönderilen Curiosity aracının tasarımında bizim geliştirdiğimiz PLM yazılımını kullandı; böylesine zorlu bir ortamda ancak yoğun ve ileri bir simülasyon teknolojisi sayesinde çalışması mümkün olan benzersiz bir ürün için gerçekleştirilmiş öncü bir çalışmaydı bu. İkinci örnek olarak, VW ile birlikte 17 yıllık bir pres üretim hattını modernize ettik. Yazılımımız, dakikada ilave olarak iki tekerlek göbeğinin üretilmesini

sağlayan, kullanım ekipmanlarını da içeren entegre bir simülasyon yaratmak için kullanıldı. Bu sayede, 8 saatlik her bir vardiyada yaklaşık 1000 adet ilave parçanın üretilmesi mümkün oldu ve aynı zamanda yüzde 40’a varan oranlarda enerji tasarrufu sağlandı. Amberg’deki elektronik fabrikamızda da sanal ve gerçek üretim süreçleri arasındaki entegrasyon, sektörde örnek alınacak bir şekilde tamamlandı. Fabrika, 1989 yılından beri boyutları hiç değişmemiş bir üretim alanında çok az sayıda personel artışıyla üretim hacmini yedi katına çıkarmayı ve bununla birlikte inanılmaz bir kalite sunmayı başardı. Siemens süreçlerini nasıl dönüştürüyor? Siemens, teknolojik inovasyonlar aracılığıyla endüstrinin artan önemine anahtar katkılar sağlıyor. Siemens’in bu konudaki temel yetkinliği endüstriyel girişimleri daha üretken, daha verimli ve böylece uluslararası arenada daha rekabetçi çalışması için desteklemesinde yatıyor. Endüstride toplu üretimin verimliliği önemli, çünkü gelecekte de ölçek ekonomisini gerçekleştirmek için büyük miktarlarda ürün ve platform üretilmesi gerekecek. Ancak kişiselleştirilebilir ürünlerin üretimi de oldukça önem kazanıyor. Daha şimdiden modern üretim or-

tamlarında, kişiselleştirilebilir toplu ürünleri verimli bir şekilde üretmek mümkün. Otomotiv sanayii buna iyi bir örnek; bir üretim hattından iki aynı araba nadiren çıkıyor. Fabrikaların da esnekliği artıyor, bu durum aynı fabrikada çok sayıda farklı ürünün üretilebileceği anlamına geliyor. Örneğin, Amberg’deki tesisimizde biz de bunu yapıyoruz. Devam etmesini beklediğimiz bu trend, kısa bir süre içinde prensipte tüm üretim süreçleri için geçerli olacak. Siemens Endüstri 4.0 vizyonunu Türkiye’de nasıl uygulamayı planlıyor? Geçtiğimiz Şubat ayında Endüstri 4.0’la ilgili olarak bir tanıtım toplantısı düzenledik ve orada kavramın bizler için ne ifade ettiğini detaylı olarak aktardık. Bu toplantıdan sonra çıkan haberleri takiben de konuyla ilgili her platformda Endüstri 4.0’la ilgili vizyonumuzu ve yönelimimizi aktarmaya devam ettik. Siemens Türkiye olarak, Endüstri 4.0 anlayışıyla, Türkiye’deki endüstri sektöründe daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve daha fazla esneklik sağlamak amacıyla çalışıyoruz. Gelişmekte olan bir ülke olarak, verimlilik, kalite ve dijitalizasyonu yükseltmek için endüstriyel üretimi daha da profesyonelleştirmemiz gerekiyor.


Sürdürülebilir Bir Devrim Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) Çevre Projeleri Koordinatörü Ferda Ulutaş’la üretim verimliliği ve temiz üretim bağlamında bilişimin endüstriye sunduğu imkânları konuştuk. Verimlilik artışı ve temiz üretim konularında endüstri-bilişim buluşmasının rolü ne olabilir? Bilişim artık her yerde ve her şeyde. Bilişim odaklı yaklaşımlarla temiz üretim ve verimlilik için son derece etkin, düşük maliyetli, yaratıcı ve yenilikçi çözümlerin üretilebildiğini görüyoruz. Dünya genelinde de bunun çok güzel örnekleri mevcut. Üretim boyutuyla baktığımızda, verimliliğin ve temiz üretimin en temel prensipleri arasında süreçlerin kontrolü, tüketimlerin izlenmesi ve tüketim-üretim ilişkisinin kurulması gibi konular yer alıyor. Tüm bunların merkezinde de bilişim odaklı çözümler var. Hâlâ eski teknolojiler ve sistemlerle çalışan işletmelerimizin rekabet anlamında çok fazla şanslarının olmadığını söylemek gerekiyor. Günümüzün en çok konuşulan konuları arasında yer alan enerji verimliliği ve enerji yönetimi kapsamında da verilerin doğru biçimde yorumlanması ve enerji izleme sistemlerinin kurulması büyük önem taşıyor. Üretim verimliliği, çevre ve temiz üretim Türkiye sanayisi için kabul edilen değerler olarak görülüyor mu? Türkiye sanayisinde “üretim verimliliği” genel olarak kabul gören ve üzerinde durulan konular arasında. Ancak üretim verimliliğinin tüm bileşenleri ve parametrelerinin algılandığını ve benimsendiğini söylemek zor. Dolayısıyla da uygulamada önemli eksiklikler gündeme gelebili-

16

yor. Örneğin çevre ile ilgili konuların aslında ciddi bir verimlilik meselesi olabileceği kısa süre öncesine kadar gündemde bile değildi. Hâlâ, üretim sonucu oluşan atığın aslında ürüne dönüştürülemeyen kaynaklar olduğu, yani tam anlamıyla bir “verimsizlik” örneği olduğuna ilişkin bir algı tam olarak oturmuş değil. Ülkemizde son yıllarda temiz üretim daha fazla konuşulmaya başladı, kamu tarafında çeşitli adımlar atıldı, özellikle büyük işletmelerde temiz üretime yönelik kapsamlı ve güzel uygulamalar hayata geçiriliyor. Ancak hâlâ önemli eksiklikler de söz konusu. Türkiye’de sanayiinin temiz ve verimlilik odaklı üretime doğru atacağı adımlarda bilişim teknolojilerinden faydalanması için nasıl çalışmalar yürütülüyor? Bilişim sektörü ülkemizde de ciddi şekilde ilgi görse de bilişimin doğrudan temiz üretim ve verimlilik alanlarında etkin olarak uygulanmasına yönelik bir odaklanmanın olduğunu söylemek güç. Bu kapsamda, özellikle işletmelerimizin mevcut alışkanlıklarının ve bakış açılarının değiştirilmesi gerekiyor. Halihazırda verilmekte olan çok sayıdaki Ar-Ge desteklerinin ve girişimciliği teşvik eden araçların bu tür alanlara da yönlendirilmesine odaklanmak gerekiyor. TTGV’nin Endüstri 4.0 ve bilişimsanayi buluşması bağlamında proje ve stratejileri var mı? TTGV olarak, 2007 yılından bu yana

sanayiciye yönelik olarak Çevre Destekleri Programı’nı yürütüyoruz. Bu kapsamda da Türkiye geneline göre daha yenilikçi ve ileri teknolojilerin daha fazla kullanıldığı, bu kapsamda yerli ekipman ve teknolojileri de ön plana çıkaran uygulama projelerini tercih etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde oluşturduğumuz iyi örnekleri başarı öyküleri haline getirerek yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu bakış açısıyla hazırladığımız “EKOSKOP” adlı yayınımız kısa süre önce tamamlandı. 2010 yılında da “İleri Teknoloji Projeleri Destek Programı’na başladık. Bu kapsamda ileri teknolojiye yönelik Ar-Ge ve ticarileştirme süreçlerini desteklemeyi hedefledik. Belirlediğimiz öncelikli alanlar arasında temiz üretim ve verimliliğe de hizmet eden yenilenebilir enerji, iklim değişikliğine uyum gibi başlıklar var. Bu program kapsamında 2015’te, özellikle sağlık, eğitim, tarım ve çevre ile ilgili alanlarda “etki” boyutunu daha fazla ön plana çıkaracağımız projelere öncelik vermeyi ve programın ölçeğini büyütebileceğimiz kaynak ve işbirlikleri arayışına girmeyi hedefliyoruz. Diğer taraftan, TTGV olarak sunduğumuz pek çok fon, eğitim, danışmanlık ve platform oluşturma odaklı faaliyetlerimizde temiz teknolojileri, eko-inovasyonu, temiz üretimi, sürdürülebilirliği ön plana çıkarıyoruz. Özellikle büyük kuruluşların sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde çözüm ortağı olmaya çalışıyoruz.


Sabancı Üniversitesi

VERİ ANALİTİĞİ

PROFESYONEL YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

VERİYİ YÖNETEN REKABETE YÖN VERİR

Bir Bakışta Eğitim Süresi: 11 ay Eğitim Yeri: Minerva Han Karaköy

da.sabanciuniv.edu

Eğitim Günleri:

/SUVeriAnalitigiYL da@sabanciuniv.edu 0216 483 97 00

Uygulamalı İstatistik

Veri Yönetimi

Makine Öğrenmesi

Veri Madenciliği

-Hafta içi: Ptesi/Çarş. 19:00-22:00 -Hafta sonu: Ctesi 09:00-16:00

Eğitim Dili: İngilizce

Karar Teorisi Optimizasyon Hadoop & Veri ve MapReduce Görselleştirme Modelleme

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Tuzla İstanbul 34956 Türkiye



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.