ART UNLIMITED 33 - EYLÜL 2015

Page 18

BİENAL

Bige Örer, İstanbul Bienali Direktörü, ©Manuel Çıtak

18

Anlaşmazlıklar oldu mu? B. Ö.: Bienalin şekillenmesinde işbirlikleri önemli rol oynadı. Carolyn'in, sergiyi geliştirirken yıllardır birlikte çalıştığı, hislerine ve bilgisine güvendiği kişilerle ve dostlarıyla birlikte düşünmek muazzamdı. Her bir kişinin farklı bir şekilde katkısı oldu. Hepsiyle uzun sohbetler yapıldı. Aklımıza takılan düğümlerin nasıl çözülebileceğiyle ilgili danışıldı. Kiminin teorik, kiminin çok pratik önerileri oldu. Böylesine büyük çaplı bir etkinlikte işbirliklerinin ve çoksesliliğin önemine inanıyor ve bunu destekliyorum. N. C.: ‘TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori’ başlığıyla gerçekleştirilen bienalin kavramsal çerçevesi size neler düşündürüyor? B. Ö.: TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori, sanatın dönüştürücü gücünü merkezine alan ve dönüşümlerin tam göbeğinde gücünü sınayan bir sergi. Sanat, farklı travmalarla dolu geçmişlere kendi canından can katabilir mi? TUZLU SU, bu ihtimale işaret ederken belirgin bir şekilde yaşamdan yana duruyor. Sanat aracılığıyla üzerinde durduğu yeri bugünüyle ve tüm zamanlarıyla dinliyor. Bu topraklarda yaşanan acıların 100. yıldönümünde üstünün kapatılarak değil, var edilerek ve onlarla yüzleşerek, aydınlığa çıkılabileceğinin inancını taşıyor. Sanatçıların dünyaya bakışlarındaki farklılığı, gerçek ve gerçeküstü, bilinç ve bilinç altı, şiirsel ve politik, form ve estetik arasındaki ilişkilenme ve dalgalar ile düğümler aracılığıyla anlamlandırmaya çalışıyor. N. C.: Hem hayatî önem taşıyan hem de Bakargiev tarafından ‘dijital çağın en yıpratıcı maddelerinden biri’ olarak ifade edilen ‘tuzlu su’ kavramsal çerçeve olarak İstanbul’un sosyopolitik durumuna ne tür referanslarda bulunuyor? B. Ö.: Tuzlu Su'yun çıkış noktası İstanbul, Boğaz, şehrin içinden geçen su. Tuzlu su sadece insanların değil, tüm canlıların yaşaması için gereken en önemli unsurlardan biri. İstanbul’un ve İstanbul’da yaşayan herkesin yaşamını

sürdürebilmesi, farklı travmalarla başa çıkabilmesi için iyileştirici bir çözüm önerisi sunuyor. Tuzlu Su, hem gözyaşına, hem emeğe, hem de denize referans yapıyor. Ayrıca Türkiye'nin Türkiye’nin sosyo-politik geçmişine ve bugününe gönderme yapan birçok yapıtı bir arada sunuyor. N. C.: Bu kavramsal çerçeve kapsamında sanatçı seçimini ne şekilde yaptınız? Özel kriterleriniz var mıydı? B. Ö.: Sanatçılar Carolyn tarafından belirlendi. Carolyn için yıllardır birlikte çalıştığı, güvendiği kişilerle, dostlarıyla işbirliği yapmak çok önemliydi. Bu sergide tabii ki Türkiye’den çok fazla katılım olması bizi mutlu ediyor. N. C.: Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Riva Kumsalı, Hrant Dink Vakfı ve Agos’un yeni binası, Büyükada Halk Kütüphanesi bienalin pek çok mekanından sadece birkaçı. Tüm mekanlar arasında sizi tarihi ve mimarisiyle özellikle etkileyen oldu mu? B. Ö.: Elbette Büyükada’da yer alan ve Troçki’nin İstanbul’daki sürgününün son dönemini geçirdiği Yanaros Köşkü çok büyüleyici. Yine Büyükada’da yer alan ve 1800’lerin sonunda kentin çehresini değiştirmiş İtalyan mimar D’Aronco’nun da emek verdiği Mizzi Köşkü de çok özel bir mekan. N. C.: Bienalde aynı zamanda denizbilimi tarihi, çevre çalışmaları, sualtı arkeolojisi, Art Nouveau, nörobilim, fizik, matematik ve teozofi tarihinden de yapıtlar yer alıyor. Sanatın bilimle olan ilişkisi üzerinde durmayı genelde tercih eden Bakargiev’in bu tercihini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bilim ve sanat işbirliğinden neler doğabilir? B. Ö.: Modernizmin bizlere dikte ettiği disiplinlerarası ayrımın aslında geçerli olmadığını hatırlamak açısından Carolyn’in pratiğinin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bu sergiyi gezerken göreceğiniz gibi aslında Nobel ödülü kazanmış bilim insanları da, fizikçiler de tutkuyla sanat üretebiliyorlar. Aradaki görünmeyen çizgi erimeye başladığında zenginliklerle dolu bir dünyanın bizleri beklediğini düşünüyorum. N. C.: Son olarak, bienali gezecek izleyicilere önerileriniz ve tavsiyeleriniz var mı? B. Ö.: Bienali gezmek için en az üç günlerini ayırmalarını, sergi gezme hızlarını yavaşlatmalarını, denizin üstünde zaman geçirerek bienali deneyimlemelerini öneriyorum. n

2

İstanbul Bienali, son on sene içinde sanatsal olarak yeni formlar, yeni kavramlar sunduğu ve farklı tartışma alanları açtığı için uluslararası sanat dünyasının en merakla beklenen sergilerinden biri haline geldi.

1 Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, İstanbul, © İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın izniyle 2 Splendid Palas Otel, Büyükada, İstanbul, © İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın izniyle


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.