83 minute read

İhanet Talirnau

"Osmanlı Devlerinin ölüm-kalım savaşı verdiği sırada Ermeniler, gerek cephede, gerek cephe gerisinde, düşmanların işine yarayacak faaliyetlerini, bürün ülke sarhına yaymışlardı. (Lütfen Dikkat! İhanet, bütün ülkeye yayılmış bile) Harta Ermenilerin ıopyekıin bir isyana hazırlandıkları seziliyordu. Nitekim Ermeniler ıara(ından sistemli olarak köylere kadar iletilen ralimacta şunlar vardı: 1-Kim olursa olsun her Ermeni asli ihtiyaçlarından bazılarını satıp si/ah/anmalıdır. 2-Seferberlik ilanıyla silahaluna çağırılan Ermeniler, bu çağnya uymayacaklar; Müslümanlar da dahil, çevrelerindeki halkı orduya katılmaktan men edecekler. 3-Her ne surette olursa olsun, silaha/tına alınmış Ermeniler, ordudan firar edip; Ermeni çere/erine ve günülü birliklere karılacak/ardır. 4-Rus ordusu sınırı geçer geçmez komiracı/ar, firariler ve çeteciler, Rus ordusuna katılarak, Osmanlı ordusuna saldıracaklardır. 5-İkmal yollarını ve relgra( haclarını kesmek suretiyle Osmanlı ordusunun iaşe ve iscihbaracını sekreye uğraracaklardır. 6-Cephe gerisinde, iki yaşına kadar olan Müslümanları, gördükleri yerde ve her (ırsacta katledeceklerdir. 7-Müs/üman halkın yiyecek, mal ve mülklerini ele geçirecekler veya yakıp yıkacak/ardır. 8-Terk edecekleri ev, hububat, kilise ve hayır kurumlarını, (terk etmeden önce) yakıp, yıkacaklar ve bunları Müslümanların yaptığı propagandasını yayacaklardır. 9-Resmi Devler dairelerini kundak/ayacak, Osmanlı zaptiye ve jandarmalarını pusuya düşürüp, katledecek/erdir. 1 O-Cepheden yaralı dönen Osmanlı askerlerini öldüreceklerdir. 11-Şehir, kasaba ve kbylerde isyan ve ihrilôller çıkaracak/ar. 12-Müslüman askerlerin ve halkın morallerini bozarak göçe mecbur edecekler. 13-Ermeni/er yaprıkları isyan, ihci/al ve katliamın (acıırasını Müslümanlara çıkaracak/ar; bu yalanları iç basında ve bilhassa dış basında neşredecek/er. 14-Bomba ve silôh imal edecekler, cedarik edecekler; gerekirse ithal edecekler ve bürün Ermenileri silah/andıracaklar. 15-İtila( Devletleri hesabına istihbarat, casusluk ve rehberlik yapacaklardır." "Devlet, bunun üzerine 25 Şubat 1915 te, bürün birliklere şu ıanıimi göndermiştir: l)Ermeniler seyyar orduda ve silôhlı hizmetlerde kullanılmayacak; 2)Komuranlar bölgelerinde silôhlı Ermeni saldırıları karşısında örfi idare (sıkıyönetim) ilan edecekler;

"Prof.Dr. Yusuf Halacoğlu, Enneni Thhciri, Babıali Kültür Yavıncılık, 3. Baskı, s.60-61, İstanbul, 2004 1 35

J)Her yerde uyanık olunacak. Bu arada sadık Ermeni tebaaya herhangi bir zarar verilmeyecektir.

Anadolu'nun pek çok şehirlerinde görev yapan, pek çak Ermeni Polis ve memur vardır. işlerin aksamaması ve hepsinin ihanet ermemesi gibi durumlar dikkate alınarak, her Ermeni 'nin işine son verilmemiştir."

Gördüğünüz gibi 1915 tehcirine gidişin ayak izleri bunlar. Osmanlııun dikkatine bakınız ki: "sadık Ermeni tebaası rahatsız edilmesinn diyor. Fakat Enneni isyan, ihtilal ve katliamları azalmıyor, artıyor. Bu defa 1 Nisan 1915'te bir talimat daha yayınlaruyor. "İtimaı edilmeyen ve olaylara karıştığı sabit olan Ermeni palis ve memurlar, Ermeni nüfus o/mayan vilôyeı/ere gönderilecektir. "1'81

Savaş ve seferberlik dönemidir. Bu insancıl ve küçük tedbirler bir işe yararruyor. Devlet büyük bir ölüm kalım savaşı içinedir. Enneniler bunu fırsat bilip her yerde isyan ve ihtilaller çıkarmaktadır. 2.Van İsyanından sonra devlet, Ennenilere silah dağıtan komit.:ı merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve elebaşlannın tutuklanması için 24 Nisan 1915'te, mutasarrıflıklara bir tamim daha gönderiyor. <29> Savaş bütün şiddeti ile devam ederken bu tamimler Ennenilerin, isyan, ihanet ve ihtilallerini önleyeme

di. Hükümet son çare olarak 23 Mayıs 1915'te Ennenilerin belli plan dahilinde Suriye tarafına geçici iskana gönderilmesi kararını aldı. İşte tehcir bu. Buradan ne anlıyoruz?

Birincisi Osmanlı Hükümeti suçlu ve suçsuz Ennenilerin ayınrrunda gayet titiz davranıyor. İkincisi 24 Nisan 1915 tamamen uydurmadır. Bu tarihte bırakın soykırımı, daha tehcir bile başlamamıştır.

İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Enneniler, isyan, ihtilal, cinayet, halka ve devlete ihanet, düşman ordusuna hizmetlerinin ve yukarıda arz edilen, 15 maddelik vatana ve millete ihanet suçlarının cezasını çekmemiştir. Dünyada bütün devletlerin böyle suçlara verdiği ve vereceği ceza kesinlikle toplu infaz iken; Osmanlı Hükümeti sadece GEÇİCİ İSKAN (t e h c i r) karan almıştır. Hukuken TEHCİR bir ceza değildir. Tehcir Ermenilerin kayınlması ve kurtarılmasıdır. 2-ARAP LAWRENCE:

Arap Lawrence bir İngiliz casusudur. Arapları Türkler aleyhine kışkırtıp Türklere büyük, çok büyük zarar veren İngiliz. (Ve adı bilinmeyen yüzlerce Lawrence'ler vardır). Araplar ve Türkler içinde öyle kamufle olup, öyle çalıştılar ki onları dost zaruıettik. Hocalık, müftülük, şeyhlik, değinnencilik, öğretmenlik hana kadılık gibi her işi yaptılar. Her istismarı yapalar. Dinimizi bile bozudular.

"a.g.e., s,62 Burada iki mühim bir olay var, dikkatinizi çekmek isterim. Birtndsi, Enneniler azınlık falan değil, devleııe resmen memur, polis ve subay olabiliyor. ikincisi, "Ermeni polis ve memurlar, Ermeni nüfusu olmayan vilayetlere gönderilecektir" diyor. Yani işıen atmıyor, ıuıuklarruyor, tehcir etmiyor. Sadece ve sadece ihanet edemeyeceği bölgelere tayin ediyor. Bu mu soykırım? " a.g.e., s.63 (Ermenilerin "24 NİSAN" diye tutturduğu tarih işte bu tutuklama tamirnidir.)

"Bu eserimde Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya gibi Yabancı Devletlerin. azınlıkları kullanarak, eğilim maskesi alıındcı Osmcınlı Devleri aleyhindeki çalışmaların ı , azınlık okullarında planladık/arını v e yürüııükleri siyasi faaliyecleri konu ercim. Bu okullar, siyasi amaçlı eğirim faa/iyerlerinde bulunarak Osmanlı İmparaıorluğu 'nun çöküşünü hazırlayan ve hızlandıran önemli erken/erden biridir. Bunların eğitiminin reme/inde, Osmanlı İmparacorluğu üzerinde nüfuz sahibi olmak; eğirim, din. kültür ve politika da erkin olmak vardır. " . . . "Bunun yanı sıra; ricarec, okul, kilise, misyoner bağlanrısı, Osmanlı Devleti 'nin içinde bulunduğu siyasi zayıflığı, Osmanlı 'nın kendi zararına verdiği birçok imtiyaz ve kapirülôsyonları, yasal boşlukları da çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. Yalnız bulunduğu dönemi ve Osmanlı Devlec 'ini eckilemek/e kalmayan bu okulların siyasi faaliyer/eri, birçok olayı olumsuz erki/emiş ve erki/eri günümüze yansıyan sorunlara zemin hazırlamıştır." 4-EDREMİT'E BAGLI CUNDA ADASI RUM OKULU: GİZLİ DERS PROGRAMI- 1884

- Türkleri, Rumlara ezeli düşman olarak ıanırmak. - Türkleri ikrisaden zayıflarmak.. -Avrupa dev/erleri yanında Türklerin her konuda iri barını zedelemek - Türk millerini ah/ôk, din, milliyet ve gelenek bakımından zayıflatmak -Türk gençliğini bozmak, - İstanbul 'u ele geçirmek, - Türk halkı ile Devlerin arasını açmak. - Her meslekten Türk 'ü zor duruma düşürmek, - Rüşvet ve kandırma yoluyla Türk ıarafcar edinmek, - Türk çifcçisini borçlandırmak ve işini veya malını Rumlara devretmesini sağlamak " - Bu kurallar aynen ve daha fazlası ile bürün Ermeni mekcep/eriııde geçerli idi.

"'Yrd. Doç. Dr. İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yabana Okullar, Kültür Bakanlığı Kaynak Eserler, no.47 Ankara, 1990

5-YAHUDİ MEKTEPLERf P•ı: "Selanikte Alman Musevileri tarafından açılan okıılda Siyonizm faaliyetlerini belirten bir belgede şunlar yazılıdır: "Selanikte bilaruhsac (ruhsatsız) açılmış olan HORONGAR- RAVACIYAN BAH

ÇESİ namındaki mekteplerin Siyonizm fikrinin rerviç (revaç- iribar görme) ve remini maksadına müsrenidküşad (sebep olmak) edildikleri anlaşıldığından" diyerek Devleti uyarıyor. Bunların propaganda maddelerine bakalım. "Madde 3. Roma ve Doğu kiliselerini birleşrirmek. Bu amaç için Doğu Hrisriyanlarını Katolikleştirmek.

Madde 4. Osmanlı tebaasındaki Hrisriyanları Osmanlı Devletinden koparmak. Kendi emellerine hiznıer enirip onları bağımsız devletler hdline getirmek.

Madde 5. Müslüman Türk çocuklarını din açısından etkileyerek, kendi milletinden ayırma" "Misyoner okullarının en erki/isi Amerikan misyoner teşkilan idi. Bunların en önemlisi "American Board of Commissioners for Foreign Missions" idi. 1810'anda Amerika Boscon'da kuruldu. 1821 den itibaren Türkiye'ye gelmeye başladılar. Birçok arı niyerli hedeneri yanında en büyük hedefleri Ermeniler arasında Türk Düşmanlığını yaymaktı. Bu amaç için: 1) Kilise ve Manasur kurmak 2) Okullar açmak 3) Telkin konferansları vermek 4) Hayır cemiyetleri kurmak. 5) ... , 6, ... , 7 . .... B . .. , "gibi faaliyetler planlamışlardı." 6- PATRİK GREGORİUS: TÜRKLERİ ÇÖKERTME TAKTİKLERİ "1820-1821 Mora isyanında binlerce Müslüman Türk kılıçtan geçirilmişrir. Dönemin Padişahı Il. Mahmut 'tur ve Sadrazam Benderli Ali Paşa 'yı bu ayaklanma ile ilgili olarak vazifelendirir. Yapılan tahkikatta Patrik 5. Gregorius'un<JıJ çekmecesinde (Osmanlının amansız düşmanı) Rus Çarı Aleksandr'a yazdığı mektup bulunur.

Patrik, Türklerin, sağlam karakterini, dinlerine halisane bağlılıklanru, mertliklerini, tamahkar olmayışları, sabırlı ve mütevekkil olduklarını, mağrur ve izzeti nefis sahibi olduklarını, şecaatliliklerini, itaatkarlıklarını, kanaatkarlıklarını bir bir sayar ve Türk Milletini bozmanın, çökertmenin usullerini şöyle sıralar: 1- Türklerin en küçük hataları büyütülerek Avrupa 'ya duyurulacak.

" age. s. 195 " Patrik 5. GrTgorius, Mora İsyanında oynadığı rol yüzünden Devleı-i Osman-ı Ali'ye ihanet suçundan idama mahküm olur ve cezası 21 Nisan 1821 de Fener Patrikhanesinin kapısı önünde infaz edilir. Niıekim Mora isyanı, Balkanlann Memalik-i Osmani'den aynlmasını sağlayan önemli bir başlangıç olmuşrur. (Ali Coşkun, Sanayi ve Ticarl!I Eski Bakanı, Çorum Haber, 5 Eylül 2015)

2- Türklerin ekonomik gelişmesi önlenecek. Faiz baıağına sürüklenecek. 3- Türklerin Rumlarla arası açılacak. Rumlara Türklerin körü olduğu an/acıtacak. 4- Milli dil ve milli duyguları bozulacak. 5- Dinlerine her türlü uydurma inançlar sokulacak. 5- Osmanlı Devlerinin aleyhine çalışılacak, devlere inanç ve icimaı zayı(lacılacak. Bizans yeniden canlandırılacak. 6- Türkler arasında nifak çıkarılacak. 7-Harp zamanlarında Müslümanların malları sacın alınıp önemli gıdalar Rum adalarına gönderilip Türk halkına verilmeyecek. (Böylece dolaylı olarak Türk ordusunda gıda sıkıntısı doğacak) 8- Doktor eczacı Rumlar özelikle üsc rütbeli ve zengin Türkleri zehirleyecek. 9- Yüksek Rütbeli subay ve memurlar ziyafeı/er ile gerekirse kadın ikramı ile Etniki Eterya(l.JJemrine alınacak 10- Fırsat ve imkdn doğarsa resmi binalarda yangın çıkartılacak. Bilerek ölümlü kazalar yaratılacak 11- Manastır/ar ve mekteplerde bu yolda her türlü çalışmalar yapılacak. 12- Mecbur kalmadıkça Müslüman çırak kullanılmayacak. Meslek öğretilmeyecek, hizmetçi gibi kullanılacak. 13- Bürün bu kaideler çok gizli tutulacak ve uymayanlar aforoz edilecek. İçimizdeki ve dışımızdaki Lawrence' ler tarihimizden istisnaları cımbızla çekip ortaya auyorlar. Padişahları, paşaları ve Cumhuriyeti kuranları, uydurma bahanelerle suçlayarak küçük düşürmeye ve tarihimizi yeniden yazmaya uğraşıyorlar. Anayasamızın temel maddelerini tanışmaya açıyorlar. Bütün dünyada her iktidarın ve her rejimin muhalifi vardır. Osmanlı Devletinde de vardı. Her dönemde vardı. Bugün Türkiye Cumhuriyetinde de her iktidarın muhalifi var. Osmanlı döneminin farkı şudur: Osmanlı'da, hiç bir fark gözetmeksizin gayrimüslim tebaa, sadrazam, bakan, büyükelçi, paşa, mareşal dahil her mevkie geliyordu. Osmanlı Devleti, bu konuda iyimser ve eşitlikçi olmasa 1912-1913 yıllarında Gabrial Noradunkyan'ı Dışişleri Bakanı oyabilir miydi? Osmanlı Devleti tebaasının her wısuruna aynı mesafede bakmasa; Artin Datyan, Paşa ve Dışişleri Müsteşarı, Garabet Davut, Mareşal ve Posta Telgraf Bakanı

Ohannes Kuyumcuyan, Mareşal ve Hazine-i Hassa Bakanı

"Etnik-i Eterya: Yunan ayaklanması hazırlayan ve yöneten gizli bir dernektir. IBl4'ıe Odessa'da iki Rum, bir Bulgar tarafından kunıldu. Eski Bizans İmparatorluğunu yeniden kurmayı amaç edinmişti. (Niyazi Akşic,A'dan Z'ye Tarih Ansiklopedisi, Serhaı Yayınları,1984 s.360)

Dikran Aleksanyan, Briiksel Büyükelçisi, Dikran Tıngır, Berlin Büyükelçilik müsteşan Garabet Balyan, Dolmabahçe Sarayı Miman Ohannes Allahverdi, Meclis Başkan Vekili Bedros Hallacyan, Bayındırlık Bakaıu, olur muydu? Her din ve ırktan herkesin, özgürce seçilerek Meclis-i Mebusan'a milletvekili olmasına izin verilmeseydi, Manuk Az.aryan, Garabet Anin, Agop Hızlakyan,

Anastas Efendi, Anin Boşgezeryan, Havan Papazyan, Karakin Pasnrmacıyan,

Kirikorn Zohrap gibi daha pek çok gayri Müslim tebaa, bulunduklan vilayetlerden milletvekili olurlar mıydı? 1915 yılında karara bağlanan TEHCİR kanunu en az üçte biri Ermeni ve Rum olan

Yasama Meclisi'nden kanun ve hukuk çerçevesinde çıkmışur. Öyle bir gecede maceraperest ittihatçılar keyiflerine göre çıkarmamışur. Tehcir kanunu çıkana kadar meydana gelen yüzlerce Ermeni isyan ve ihanetleri işte bu mecliste haftalarca taruşılmışur. Haftalarca Ermeni ileri gelenleri ile göriişülmüştür. Ermeni din adamlan ile görüşülmüştür.

Her yol denenmiştir. Farkında mısınız? Plan yüriiyor değil mi? Şimdi de bunu yapıyorlar. Tarihimizden istisnaları cımbızla çekip ortaya atıyorlar. Padişahlan, paşalan ve Cumhuriyeti kurartlan uydurma bahanelerle suçlayarak küçük düşürmeye ve tarihimizi yeniden yazmaya uğraşıyorlar. Eğer her millet kendi tarihini düşmanların ve rakiplerin ağzı ile yazarsa vay başımıza geleceklere! Tarihi yeniden yazmaya çalışanlara bu tuzağa düşünlere, Cumhuriyetimizin temel ilkelerini yerden yere vuranlara azırtlık okullan müfredaum bir kez daha okumalarını salık veririm. Ben, Türk ana-babadan doğmuş bir Türk evladıyım. Elhamdülillah Müslüman'ım. Aynı zamanda ben bir tarihçiyim, ilim adamıyım. Ben bir ilim adamı olarak tarihe Türk ve Müslüman kimliğimle bakmam. Tamamen tarafsızım. Bilim adamı tarafsız ve dürüst olur. Eğer tarihimizde Ermenilere veya başka bir zümreye soykınm yapılsa idi; bunu ilk ben kabul ederdim. Fakat böyle bir şey asla yoktur.

Tam tersi vakidir. Soykınm yapan Ermenilerdir.

Bu yüzden içiniz rahat olsun. "ATALARIMIZ TEMİZ-TARbdMiz TEMİZ"

Prof.Dr.Yusuf Halacoğlu

Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı 17 Nisan 2010 Kültür Sitesi Konferansı- Çorum

Osmanlı İmparatorluğunun Adı Var

Şür

Türkiye tüy sik/er Avrupa ağır sik/er Türkiye cek Avrupa şirket

XVIII. ve XIX. yy Osmanlı Devletinin, askeri gücü, ekonomi yapısı, teknolojik gelişimi ve Türk halkının, sosyal ve kültürel durumu tetkik edilirse Avrupa 'ya kıyasla, çok ama çok geridir. Evet, bir zamanlar Osmanlı aslandı. Şimdi o aslan yaşlandı, hasta, yorgun ve yalnız. Osmanlı İmp.nun sadece adı var o kadar. Hiçbir siyasi, iktisadi ve askeri gücü yok. Türklerin Avrupa'ya karşı hiçbir yaptmm gücü yok. Kimse Osmanlı Devletini ciddiye almıyor. Devletin imkanları çok sınırlı, silahları eski. Osmanlı Devleıi askerine ve öğretmenine maaş veremiyor. Düşmanla savaşacak modem silahları yok. Bütün cephelerde savaşı kaybediyor. Cepheye giden askerlerin %80'ni evine dönmüyor, şehiı düşüyor. Bu yüzden her ailede dört- beş erkek cephede. Ya ölmüş ya savaşta. Türk halkı hem silahsız, hem korumasız hem çok sıkınuda. "Halk aç ve aciz, dağlardan oc coplayıp karnını doyuruyor, kedi, köpek ve fare yiyor.( ... )". Salgın hastalıklar halkı perişan etmiş. Ermeniler ise Avrupa'dan çok muazzam yarclım alıyor. En modem silahlar verilmiş ve siyasi destek yapılıyor. Cephede ölen çocuk.lan da yok. Hepsi işinin başında ve zengin durumdalar. Ama, nasıl oluyorsa Türkler, Anadolu'da yaşayan 1.210.000 Enneni'nin tamamı öldürüp soykırım yapıyor! .. ! ... ! Aşağıda yazılanlar, Ennenilerin iddialarının %99,9 yalan olduğunun ispatlı delilli belgeleridir . . Harb-i Umumi (!.Cihan Harbi) bitmiştir. Türkiye mağlup olmuştur. Mağlubiyetin neticesinde bilmecburiye yetkili paşalar her biri bir yerlere dağılmıştır. (kaçmak değil, mecburen gidiş) Ülkenin bölünmesi ve parçalanması gündemdedir. HRİSTİYAN TE

RÖRİST ve EMPERYALİST Avrupa, dişlerini ve pençelerini törpülemektedir. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi yapılmıştır. (Mütareke, silahları terk anı/aşması ama sadece Osmanlılar silah bırakacak)

"Hafız Hakkı Paşa, BOZGUN, Tercüman 1001 Temel Eser, No.6, s.17, Keıvan yayıncılık. isı. 1972 1 41

Ermeni ve Rumlar ise yıllardır yaptık.lan ihanetin sonuçlarını elde ebniş olmanın gururu içindedirler. Resmen muzaffer kumandan havasındadırlar. Kabarma ve horozlanma halleri ile Türkleri ve Türk Devletini ezme yanşındadırlar. Sanki asırlardır bu devlet içinde, bu Müslüman tebaa ile kardeşçe ve sonsuz özgürlük içinde, zengin ve müreffeh yaşamamışlar. Tam tersine asırlardır baskı ve zulüm görmüş gibi, kin ve intikam hırsına bürünmüşlerdir. Türklerin boynu büküktür. Padişahın sesi kısılınışur. Müslüman tebaa, şehit haberini bile alamadığı kocasının, babasının, oğlunun yasını tutmaktadır. Sefillik, çaresizlik, yokluk had safhadadır. Türk Milleti yorgun, yılgın ve bezgindir. Yani Türk milletine vurmanın tam zamanıdır. BU MÜSTESNA ÇOK ACI DÖNEMİ, BİZZAT YAŞAYAN TÜRK BÜYÜKLERİNİN KALEMİNDEN BİR KAÇ HATIRA AKTARALIM. Böyle binlerce, binlerce hanra var.

BİR TÜRKİYE'NİN ÜÇÜNCÜ CUMHURBAŞKANI CELAL BAYAR ANLATIYOR.<35>

"İzmir Hususi Divôn-ı Harbinde Ermeni tehcirinden sorguya çekildim. Halka doğru dergisinin yeni bürosunda çalışırken sivil bir polis geldi. 'Divôn-ı Harb-i Mahsus tan' iscenildiğimi söyledi, kalkıp gittim. Muharebenin devamı sırasında İzmir'de tehcirden ve ihcilôl maksadı ile ceaddi (düşmanlık) ve tecavüz suçlarını inikôp(kötü fiil-köcülük) edenlerden asli ve fer 'i fail (asıl suçlular ve ikinci derece suçlular ve yardımcıları) olanların yargılanması için -'Divôn-ı Harb-i örfi' (sıkı yönetim) kurulmuş, reisliğine de Üçüncü Ordu Tahkik heyeti Başkanı Ferik Sair Paşa (korgeneral) tayin olunmuşcu. Tarih:28 Ocak 1919�

Bir zamanlar misafirlerimi kabul ettiğim Beyler Sokağı'ndaki kulübümüzde, bir mahkeme kurulmuştu. Başkanı çok yaşlı ve yarı felçli Sair Paşa idi. Mahkeme kurulan odada, benim bıraktığım mobilya, eşya, her şey yerli yerinde idi. Ermeni, Türk ve Rum üç sorgu hôkimi ortadaki masanın etrafına sıralanmış beni bekliyorlardı. Kôtip ve genç bir savcı yerini aldı. Hiç birini tanımıyordum. Beni nezaketle karşıladılar. <361

''Celal Bayar, Ben de Yazdım. 5. Cilt s.1468, Baho Matbaası İstanbul, 1967-{Maalesef pek çoğumuz bilmiyoruz. Mondros Mütarekesi'nin akabinde, eline hr.;at geçen işgalci ve galip Hristiyan terörist devletler, Osmanlı İdaresini ele geçirir geçirmez hiç vakit kaybetmeden, savaş suçlusu saydıklan Türk yetkilileri yargılamaya başladılar. Bu bağlamda Enneni iddialarının yalan olduğu bile, bile, (bile bile dedik, çünkü savaş halinde olduğumuz için, Osmanlı Devletinde ve Anadolu'da olup biten her şeyi zaten görüyorlardı) birçok devlet adamını ve paşayı, Ermenilere zulüm yapa diye tutuklayıp Malıa Adasına hapseııiler, orada yargıladılar. Ermeni soykınınıııa dair hiçbir delil bulamadılar ve hepsi serbest bırakıldı. ( S.A) "Akademisyenler haricinde, kaç kişi tarihimizin çok önemli bu sayfasını biliyordu? Bu konuda, eski Cumhurbaşkanlanmızdan Celal Bayar'ın "Ben de Yazdım" kitabını bana ulaştıran coğrafya hocam Oğuz Leblebicioğlu 'na teşekkürlerimi sunanın. Daha tarihimizde bilmediğimiz ne sayfalar var ki

Ermeni sorgu hakimi söze başladı: - ittihat ve Terakki Cemiyeti Ermenilerin tehcirine karar vermiştir. Bu yüzden birçokları öldürülmüş, memleketin dôhili emniyeti bozulmuştur. Burada, cemiyetin aynı maksadını rakip eden bir uzvu (elemanı) olduğunuzdan dolayı sizi feran (fer'an,yardımcı olarak-kısmen) İzmir'de bir kısım Ermenilerin tehcirinden fôil-i asli olarak sorguya çekiyoruz, dedi ve ilave etti:

-Anlatınız, bu işler nasıl oldu? ...

Ne için çağırıldığımı bilmediğim için az çok merak ediyordum. Sebebini öğrenince ferahladım. Suale şöyle cevap verdim: - İzmir Ermeni ihtilal komitelerinin ilk işe başladıkları merkezlerden biridir. Harp başladığı zaman polis, Ermeni Taşnaksuıyon Cemiyeti Kulübü'nün mutbak ocağının alunda bir bomba, tenekeler dolusu dinamit buldu. Komiteciler, bunları her halde şefkat yurtlarına hediye eunek için saklamamışlardı' İzmir'dekiler de memleketimizin diğer yerlerindeki ihtilalcı arkadaşları gibi ayaklanmaya hazırlanmışlardı. Biz buna ehemmiyet vermedik. Buradaki Ermeniler tehlikeli bir kemiyeı değildiler. Çoluk çocuk büıün nüfuslan 20,000 kişi aşmaz. İzmir savaş bölgesinden uzak olduğu için ordumuza zarar veremezlerdi. Ferdi suikastlar ise, . . . bir mana ifade eunezdi. Bu düşünce ile kimseye ilişmedi. Kimseye ıehcir yapılmadı. . ., Hangi millenen olursa olsun şahıslarla aramda bir mesele geçmiş değildir.

Umumi Merkez'den Ermenilerin öldürülmeleri veya tehcir edilmelerine dair herhangi bir emir almadık. Eğer böyle bir karar bize bildirilseydi, düşünmeden icaac eder, catbikine geçerdik. O zaman yapcık/arımızın birçok izi kalırdı. Böyle bir şeyin olmaması. bize böyle bir emrin verilmediğinin delilidir.

Cevabım biter bitmez, çeşitli din ve ırkcan sorgu hôkimleri ve genç savcı birbirlerinin yüzüne baktılar. Biliyordum ki bana isnat edecekleri bir vaka bile yokru. Duraklama/arından faydalanarak; -Ben de size sorabilir miyim, dedim. -Hay hay buyur dediler. - Burada temsil etmek istediğiniz adalet tek tara�ı mıdır? Böyle mi emir aldınız? -Ne demek istiyorsunuz?

Bu sual üzerine şu izahatı verdim: - Asi Ermeni çetelerinin Türkleri öldürdük/eri, yaktıkları, köylerini yağma ettikleri. düşman ordusu ile ittifak ettikleri ma/ümdur. Hôlbuki siz yalnız biz Türkleri sorguya çekip muhakeme ediyorsunuz.

Ermeni hakim ne demek istediğimi anladı.

bilmediğimizden haberimiz yok! Sinema ve tiyauo uzmanı dostlar, milli ıarihimize ait bu sayfaları perdeye ve sahneye akıarmak için daha ne bekliyorlar acaba?

-Siz de madde tayin eder, isim verirseniz, onarı da takip ve muhakeme ederiz, dedi. Şöyle cevap verdim. - Bilseydim, büyük bir dosya ile huzurunuza gelirdim. Şu anda hanrladıklarımı söyleyebilirim. Ermeni meselesinin bir başlangıcı ve bir de sonu vardır. Altı asır birbiriyle kardeş gibi geçinen bu iki unsundan komiteci Ermeniler 50-60 seneden beri Türk vatanının parçalanmasına çalışmaktadırlar. Bunu bir tarafa bırakıyorum. Osmanlı tebaasından, hatta ricalinden bazı Ermeniler, Nobar Paşa ile Paris Sulh Konferansı 'nda bildiğiniz çalışmalara devam ediyorlar. Türk vatanından büyük bir parçanın Ermenistan olmasını istiyorlar.

Günün bu meselesi üzerinde durmayacağım. Mahkemenizin kurulmasına sebep olan suçların iddia olunan zamana geleceğim. Hükümetimiz bir savaşa tutuldu. Elbette muzaffer olmak isterdi. Zafer bütün vatandaşların gayretini bir noktaya toplamakla temin olunur. Ermeniler böyle mi yaptılar? Harp başladığı zaman Ermeni İhtilal Cemiyetinin açık ve kapalı birçok beyanname/erini, Rus Çarının Ermenilere hitabesini okumuştuk.

Ermenilerin bir kısmı, düşman bir hükümdarın emrine uydular. Ordunun menzil ve iaşe kollarına saldırdılar, strateji bakımından önemli olan yerlerde ayaklandılar. Birçok yerlerde silah ve dinamit depoları vücuda getirdiler. Savcı Bey'e sormadan iddia edebilirim ki bütün bunlar suçtur, vatana ihanet etmektir. Bütün bu hıyanet unsurları meydandadır. Şimdi hepsi kahraman rolündedirler. Eski ihtila/cılarınyeni kulüplerinden hangisine isterseniz giriniz, suçluları bulursunuz.

Savcı düşünüyordu, Ermeni sorgu hakimi ağzını açmıyordu. Rum sorgu hakimi baştan beri işe karışmamıştı. Durgunluktan istifade ederek ayağa kalkıp sordum: - Beni tevki( edecek misiniz? - Hayır. Şimdi soruyorum; Dönemin Padişahı Vahdettin, 17 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya ve Samsun'a Ordu Müfettişi göndenneseydil '7J ve milli mücadele zaferle bitmeseydi düşman ordulanna gerek yok içimizdeki azınlıklar, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere bütün Milli Kahramanlanmızı mahkeme etmeden idam edecekti. On binlerce

Müslüman memur ve subayı görevden alıp yerlerine İngiliz, Fransız ve Yunan personel dolduracaktı. Hatay' da beş senede yaptıkları gibi eğitim dili beş yıl içinde tamamen bölgesine göre, İngilizce, Fransızca, Yunanca olacaktı. Belki bugün pek çok yörenin insanı, bilhassa doğu Anadolu halkı, anadilini unutacaktı. Bu ülkede 19 Mayıs 1919'da başlayan bir mucize gerçekleşti. Başta dahi lider Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları ve hepimizin kahraman dedeleri ve neneleri canları bahasına emsalsiz bir mücadele ile Mondros Mütarekesini ve Sevr Antlaşmasını yırtıp attı. Allah onlardan razı olsun. Ya muvaffak olmasaydık, ...

rGünü gününe İstiklal Harbi gazetesi, Ömer Sami Coşar, Yeni İstanbul yayınlan, İstanbul,1989 (Bu gazeteleri bana ulaştıran Oğuz Leblebcioğlu'na teşekkürler)

MUAZZEZ iLMİYE

Ç

IG ANLATIYOR (104 yaşında ve sağ)

Yunan askerleri elbiseleri yeni, ayaklarında posıallar. Bizim askerlerin ayağında ayakkabı yok. Ayaklarına bez sarıyorlar. Yunan askerlerinin yiyecekleri bol. Biz ilk defa konseıve yiyecekleri onların attığı boş konserve kuıulannda gördük. Biz bir lokma ekmek bulamıyoruz. Ben hastalanmışım ancak benim içeceğim kadar azıcık süı bulmuşlar. Biz ekmek bulamazdık. Bu yüzden biz ekmek kınnularını ıoplar yerdik. Ben hayatımda bir lokma ekmek artırmadım. Çöpe aunadım. İstiklal Harbi yıllarında halk çok aç.

Bir taraftan işgal var. Kömür yok. Trenlerde odun yanıyor. Lokomotiften kıvılcımlar sıçrıyor yolcuların gözüne ateş, kıvılcım geliyor. Bursa'dan Çorum'a beş günde geldik. Halk bakır tencere ve kazanlarını orduya veriyor. Silah yapılsın diye. Bir gün babam evde ne var ne yok bütiin maderu kap kacak ne varsa avlunun ortasına yığmış. Annem evde bir şey bırakmadın diye itiraz ediyor. Babam ona diyor ki düşman buraları işgal etimi bunların ne kıymeti var? Ama orduya giderse vaıan kurtulacak!

Yunan askerleri geçtiği her yerde evleri yakıp yıkıyor. Balkanlar'dan, Kafkaslardan Anadolu'ya kaçıyorlar. Anadolu'da herkes daha içlere kaçıyor ama nereye gideceğini bilmeden.

Cumhuriyetten sonra, hiç borç almadan Nazilli Basma Fabrikası açıldı. Bursa Merinos fabrikası açıldı. Halk bir coşku içinde. Türkiye canlanıyor. Halk fakir ama mutlu. Hani hani çalışıyor. Yeni alfabeye çok hevesli. Bütün okullarda kız talebeler var. H iç başörtülü kız yok. Modem Türkiye kuruluyor. Sümerbank, Etibank. Gazi Eğitim. açılmış. Yerli üretim başlamış.

Ben sümerolojiye geçtim. Hoca yok, kitap yok. 1 939 da Hiıler iktidar oldu. Yahudi profesörleri işten attı. Atatürk hepsine kucak açtı. Binden fazla Yahudi ilim adamı Türkiye'ye geldi. Benim hocam da . . . . . . . . . . . . . . . . . . idi. 70.000 Hitit tableti okunmayı bekliyordu. Bu yüzden Sümeroloji'yi seçtim.

Ankara'da iki kız arkadaş Gazi'de okumak için ev aradık. Kışın ortası. Soba yok. Bir tek gaz lambamız var. Yemek yapacak hiç bir şey yok. Bir lokanta ile anlaştık. İkimize bir kişilik yemek veriyor. O kadar paramız var çünkü. Yemeği ısıtacak ocak dahi yok. Soğuk soğuk ısıunadan yiyoruz. Sonra yatılı okuldan haber geldi. Yurda yerleştik. Yurt odası bize cennet gibi geldi. Kaloriferli. Yemekler sıcak.

(Kaynak-Ulusal Kanal)

ÜÇ o GÜNLERE AİT 15 MAYIS 1919 TARİIIl..İ İSTANBUL GAZETELERİNİN MANŞET HABERİ: c:ıeı

"MUSTAFA KEMAL PAŞA BUGÜN PADİŞAHA VEDA EDECEK

Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Paşa dün akşam yemeğini, Nişantaşı'nda Sadrazam Damat Ferit Paşa'nın evinde, yeni Genel Kurmay Başkanı Cevdet Paşa'nın da kauldığı özel bir toplanuda yemiştir.

Öğrendiğimize göre, yemekten sonraki sohbet sırasında Sadrazam bir harita getirerek, Mustafa Kemal Paşa'ya yeni vazifesi esnasında neler yapmak niyetinde ve selahiyetlerinin neler olduğunu sormuştur. . . . , Efendim İngiliz raporlarına göre oralarda biraz karışıklıklar varmış. Zannederim biraz mübalağalıdır. Yerinde tetkikat yapmadan bir şey diyemem.

Sadrazam Genel Kurmay Başkanı Cevat Paşa'ya dönerek: - Siz ne dersiniz diye sorunca, Paşa 'da; - Öyledir efendim, bu gibi işler yerinde hallolunur, diye cevap vermiştir.

Öğrendiğimize göre Mustafa Kemal Paşa, bugün padişahı ziyaret ederek veda edecek ve derhal bandırma Vapuru ile Samsun'a hareket edecektir.

Nişantaşı Konağı 'ndan Mustafa Kemül Paşa ile birlikte ayrılan Cevat Paşa, Teşvikiye 'ye doğru yürürken: - Bir şey mi yapacaksın Kemül, diye sormuş ve şu cevabı almıştır; -Evet, Paşam, bir şey yapacağım. Ve aralarındaki konuşma şu şekilde biuniştir: -Allah muvaffak etsin. -Muhakkak muvaffak olacağız paşam! ... " 17 Mayıs 1919'un gazetesi elimize geçmişken, ermeni konusunda iki küçük haberi de aktaralım. Milletin bilgisi olsun. "TÜRKLERİ SAVUNDU VAZİFEDEN ALINDI

Amerikan Robert Koleji Müdürü Dr. Gates, geçenlerde yaptığı bir konuşmada, Türkleri savunmuş, Ermenilerin mezalimini anarken, Türkler aleyhine Ermeni iddialarının fazla büyütüldüğünü söylemiştir.

Öğrendiğimize göre, Ermeni cemaatinin protestolan neticesinde, Müdürün vazifesine son verilmiş ve Arnerika'ya çağınlmışur."

" a.g.e.,

Ermenilere zulüm yaptıkları iddiası ile tevkif edilen iıtihaıçılar arasında Profesör Fuad Köprülü ile eski ittihatçı mebuslar ve bir de gazeteci var. Askeri Hapishaneye atılanlar arasında Eski Tokat mebusu Hasan Tahsin, Sinop mebusu İsmail Hakkı, Karasi mebusu Ferhad ve Dr.Esat Paşa, tüccarlardan Mecit Mehmet Karakaş, terzi Zeki, Antalya Valisi Sabur Sami, Şeytan Gazetesi müdürü Avni Bey tevkif edilerek hapse atılmışlardır.

Ermenilere zulüm yapan Türkleri yargılayan askeri mahkemeye Van Vilayeti eski adliye Müfettişi Garabet Avciyan tayin edilmişôr. "

"İstanbul Belediye Reisi Cemil Paşa, şehrin temiz hale getirilemeyişi ve çöplerin toplanamayışı hakkında şunları söylemiştir. Para yok, amele yok, vesait yok." "DÖRT YILDA 385.000 ŞEHİT

Türkiye Devleti, Cihan Savaşı içinde kaldığı 4 yıl 3 gün zarfında 385.000 evladını şehit vermiştir. Bunların büyük bir kısmı Çanakkale ve Sarıkamış topraklarında yatmaktadır. r3•ı Ayrıca Filistin çöllerinde, Süveyşk, Irak ve İran cephelerinde, Galiçya'da nice Türk evlcidı şehir düşmüş ve kaybolmuştur. Mütarekenin akdinde hasranelerde 180.256 yaralı yatmaktaydı. Kayıp ve esir sayısı, 1 .525.000'dir. Cihan Savaşı sonlarına doğru, müttefik/er yanında savaşa karılarak Anadolu topraklarına talip olan funanistan ise 5,000 ölü vermiştir."

DÖRT Rahmetli üstat İsmet BOZDAG doksan yaşında yazdığı son eserini ve son em<>ğini

SOYKIRIM YALANINA harcamışur. Üstadın son kitabından'"'°' aktcıralım. Tarih: KA

SIM 1918 " . . . , sonunda, bütün Osmanlı düşmanlarının "ŞÜKRAN DUASI" için bayram eıtiği günler idi. İzzet Paşa hükümeti kurulmuş, Meclis-i mebusan yeniden çalışmaya başlamıştır. Çeşitli milletleri temsil eden Osmanlı Mebusları Meclis salonunu doldurmuştur. Savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti kendi meclis salonunda zor günlerinden birini daha yaşamaktadır.

Muzaffer havalarında olan azınlık (ben azınlık tanımı kabul etmiyorum) temsilci/eri, meclisteki Müslüman mebusları sıkıştırnıakradır. Kürsüye çıkan Ermeni mebuslar: - Harbi Umumi'nin başında çıkardığınız bir kararname ile Ermenileri evlerinden vatanlarından ettiniz. Sürdünüz, götürdünüz. Çoluk çocuk öldüler, süründüler. Soyu/-

"'Tarih, Mayıs 1919 ve kayıılann ıam ıayin ve ıespiıi yapılmış değil. Ruslara, İngilizlere, Fransızlara esir düşenler, kaydı yapılmayanlar var. Kaydı yapılıp, harbin kızılca kıyameı günlerinde, dağılan ordu birlikleri var. Düşmanın tamamen imha eııiği, binalarını da evraklannı da yakıp yıkuğı birliklerimiz var. Ama bunlardan haberimiz yok. Akıbeıleri hakkında bilgimiz yok. Şu sekiz saurlık bilginin içinde ne büyük acılar var!...? "' lsmeı Bozdağ. Çankaya Özel Arşiv belgelerinde Aıatürk Soykınm lddialannı Reddediyor, Tarihin Vicdanını Sızlatan Soykınm Yalanı, Truva Yayınları, s.104, İsıanbul,2009

dular, iffec/erinden oldular. Sait Halim Paşa ve Talat Paşa kabinesi bu zulmün ve yok ermenin hesabını vermeliydiler. Onlar bugün yok. izzet Paşa kabinesi var. Suç temsilcilerin olsa bile sorumlu olan devlettir. Yüz binlerce kurbanın hesabını verin bakalım"

Rum milletvekillerin Ermenilerden bir adım önde idiler.

Rumlar, yıllarca savaşmışlar ayrı bir devler kurmuşlar, o devlet şimdi İZMIR 'e asker çıkaracakmış. Fakat işbu kadarla bitecek değilmiş. Anadolu'da ölen Rumların hesabı devletten sorulacakmış.

Ermeni ve Rum temsilciler birbirini destekleyerek Osmanlı Devletini sıkışcırıyordu. 2 Kasım 1918 tarihinde Rum ve Ermeni milletvekil/eri Osmanlı Meclisinde, önerge vererek, Ermeni olmaktan başka hiçbir suçu olmayan 1.000.000 ve Gayrimüslimlerin ticaretten men edilmesinden sorumlu kişilerin hesap vermesini istiyorlar.

Başka bir Ermeni mebusu kürsüye gelip, -"TEHCİR'E tabi tutulup, sürgün edilen Ermenilerin mal ve mülkleri ne oldu? Devlet sorumlulara ne yapcı?-" diye bağırıyor. Gördüğünüz gibi ülke elden gidiyor, Mondros Mütarekesi yapılmış, emperyalist işgalci Avrupa, çılgınca bir şehvetle SEVR'e hazırlanmakta. Türk halkı can derdinde.

Halk perişan, devlet şaşkın, Ermeni ve Rum mebusların tek derdi, intikam, intikam, intikam. Avrupa, Sevr ile son kale Anadolu'nun bölüşülmesi için Ermeni ve Rumlan da kullanarak, son ve öldüıiicü darbeyi planlıyor.

Rum asıllı Aydın Millervekili Emanüelidis Efendi, Osmanlı Meclisinde şu konuşmayı yapar: - Türkiye'de yaşayan insanların refaha kavuşması için acılan adımlar yetersiz kalmıştır. Uygarlık sağlanamamıştır. Yüz yıldan beri konuşulan "Islahat siyaseti" iflas ermiştir. Azınlıklar bugünün şartları altında yaşayamazlar. Hükümet bunları derin düşünsün ve halletsin. Hal/edemezse "UYGARLIK DÜNYASI" tarafından Osmanlı diihil ülkelerin iç işleri uygarca düzenlenecektir."

Bu konuşma Osmanlı İmparatorluğunun sadece adının var olduğunu aslında bu koca çınann içinin çüıiidüğünü gösterir. Gücü kuvveti yerinde olan hiçbir ülkede bir millervekili kendi meclisinde kendi devleti aleyhine böyle konuşamaz. Kendi devletini tehdit edemez, ettirmezler.( Tarih 1918)

Peki, bugün 2017 yılında yine 1918 gibi, resmen devleti tehdit eden konuşmalar yapan hainler yok mu? Hem de yine Türk Meclisi çausı alunda!

Kim bunlar?

Destekçileri kim?

Yüzyıl sonra değişen ne?

YEMEN TARAFINA BAKALIM

22 Nisan 2017 Pazartesi günü, TRT BELGESEL' de"" Yemen ile ilgili programın son yinni dakikasını yakaladım. Yemen mevzuu, bilmediğim ve bilmek istediğim yakın tarihimizin acı ve karanlık bir sayfasıdır. Hemen kağıı kalemi elime alıp not etmeye başladım. Önce bunlan arz edeyim sonra yoruma geçeceğim. Yıl 1905-1909 arası. Mirliva Rüştü Paşa, 26 Mart 1905'da payitaht'a telgraf çekiyor. ' "Askerlerin ayağında kundura yoktur. Askerlerin ayakları yara bere içindedir. Birçok askerimizin yarası ilaçsızlıktan kangrene dönmüş ve ayağı kesilmek zorunda kalmıştır. Acilen her boy kundura gönderilmesi arz olunur" ' (Mirliva:Mir-i Liva: Tugay Kom., Tuğ & Tüm general) Vali Mehmet Tevfik bey, 1 Nisan 1905; Siinii 'daki askerlerimiz dahil insanlar gıda azlığından ölmektedir. Asker ve sivil günde yüz insanımız açlıktan ölmektedir. Askerlerimiz o kadar mecalsiz düşmüştür ki, nöbetlerini oturarak cucmaktadır. Bazı askerler yatarak tutmaktadır. Hasan Muhittin Paşa; 1909 'Açlık ve yetersiz donanım yüzünden askerlerimiz ölmektedir. Bu satırları mürekkeple değil gözyaşları ile yazıyorum. Kafilelerle firarlar başlamıştır. Mani olacak gücümüz yoktur. Askerler o kadar açtır ki silahını satmaktadır!" ' Payitaht'tan çoğu zaman bu yakınmalara cevap bile verilmemektedir. İngiliz saldırılan başladığında Yemenli İmam Yahya İngilizlere mukavemet ediyor. Türk askerlerine sahip çıkıyor. İngilizler Yemen'e hakim olduğun da bile Osmanlıya bağlılığından vazgeçmiyor. Öle, öle Sa'na'da Türk gücü kalmıyor. İMAM YAHYA. İstanbul 'dan yardım istiyor. Ne yardım, ne cevap geliyor. Sonunda kendi Yemen Devletini kur diyerek Yemen'i İmam Yahya'ya bırakıyoruz. İmam Yahya Yemen Devletini inşa ederken, Türk subaylarını bilerek işe alıyor. Yemen halkı da Türklere sahip çıkıyor ve İngilizlere karşı onları himaye ediyorlar. Saklıyorlar. Kızlanıu vererek evlendiriyorlar. 1938 yılına kadar İmam Yahya hala Osmanlıya ve Türkiye Cwnhuriyetine bağlılığını kesmiyor. Yemende kalıp evlenen subaylardan Yzb. Ali Galip Bey'in torununun kızı, büyük dedesinin üç dil bildiğini Osmanlı Paşalarının çoğunun en aç üç dil bildiğini, çok becerikli ve eğitimli olduğunu; toplamda bu dönemde 400.000 Türk askerimiz açlık, gıdasızlık ve sefillikten öldüğünü naklediyor. Sağ kalan yaklaşık 300.000 (?) Türk askeri Yemen'de ve yakın yerleşim yerlerinde izini kaybediyor. İngilizler, Yemen'de Osmanlının sömürge politikası güttüğü propagandasını yapsa da Yemen halkı onlara inanmıyor ve itibar etmiyor. Çünkü Osmanlı Yemende birçok yaunm yapmış. Okullar açmış, hana ilk kız meslek mektebini Osmanlılar açmış.

41TRT Belgesel, 22 Nisan 2017, konuşmacılar: Uluç Yemen Aslan- Ufuk Gülsoy- (Yemen Film Yapım 2016)

ALTI

BİR DE BALKAN TARAFINA VE AVRUPA'NIN

İKİYÜZLÜLÜGÜNE BAKALIM (42)

Tarihimizin acı sayfalarından biri olan Balkan Savaşı, vatanını seven her Türk'ün kalbini hôlô elemle titretir. Kaybedilen topraklar, düşman ayakları altında kalan ırkdaş/arımız, savaş sırasında &ı/kan Milletlerinin, Türk halkına yaptıkları korkunç mezalim ve kefensiz toprağa gömülen on binlerre şehidimiz aklımıza gelir. İçimizdeki Moskof uşakları, bu zulümleri unutturarak, dinimizi ve ırkımızı yok etmek için asırlarra çalışan düşmanlarımızı, bugün bize sevimli göstermeye çalışmaktadır. Türk evladı ırkına bu derece kastedenleri unutacak ve affedecek kadar nankör olamaz.

Türk tarihinde hiçbir millete nasip olmayan, büyük şan ve şeref levhaları vardır. Bunun yanında uğradığımız mağlubiyetleri ve buna tesir eden sebepleri inceleyerek, doğru olarak ve istismar edici hislere kapılmadan genç nesle aktarmak da milli ve tarihi görevimizdir . . . . Acı dersler sonunda alacağımız ibret ve tecrübeler istikbaldeki galibiyet/erimizi sağlayacaktır.

Zorla tahtan indirilen Sultan Abdülhamid 'in yerine geçen V. Mehmet Reşat İttihatçıların her isteğine bayun emiştir. İtalya hiçbir hakkı ve sa/ôhiyeti yokken Trab/usgarp ve Bingazi 'ye asker çıkarmıştır. Memleket çok karışık bir hô/e gelmiştir. Tarafsız münevverler bu hôle sebep olan itıihacçılara karşıdırlar. Orduda bazı subaylar, "Ha/ôskôran-ı Zabicôn Gurubu" adiyle bir teşkilat kurmuşlardır. Bunlara göre, "Osmanlı Devleri, sürade yıkılmaktadır."

Lütfen idarenin ve askerin ümitsizliğine bakın; bu şartlarda halkın moralinin nasıl olduğunu tahmin edin. Aynı eserin 2 1 nci sayfasındaki şu ifadeye bakar mısınız? "Savaştan i:mce Fransa olsun, İngiltere olsun, Savaş sonunda hangi taraf galip gelirse gelsin sınırlar aynı kalacakur" demişlerdi. Bunu söylerken savaşı Türklerin kazanacağını tahmin ederek söylemişlerdi. Balkan Devletleri kazanınca verdikleri sözü unucuverdiler. Konferans dağıldı. Edirne 'de Şükrü Paşa halô dayanıyordu. Bu arada halk açlıktan perişan olmuştu. Ot, kedi ve fareleri bile yiyorlardı. (Tarih 29Ekim 1912)

Balkan Savaşlarında askerimiz, dün vilôyetimiz olan küçük devletlere mağlup olmuşcur.(")

Yemen felaketimiz, balkan felaketinden beter, Balkan felaketi Kafkasya felaketinden beter.

Dört cihetten yapılan soykırım ve sürgün yüzünden Anadolu'ya kaçan Anadolu'da selamet arayan Türk ve Müslüman tebaa, ne yazık ki Anadolu'da da aradığını bulamadı. Zira Bulgar, Yunan, Ermeni, Rum, Rus ve İngiliz zulmünden kaçan milyonlarla ifade

"Hafız Hakkı Paşa, BOZGUN, Tercüman 1001 Temel Eser, No.6, s.3,17, Kervan Yayınalık, isı. 1972

'' a.g.e., s. 24 50 1 Tarıhı lnk�r Eden Soykırım Suçlusu Mıtomanık Dıaspora Ermenileri - Selahattin AYOEMIR

edeceğimiz Müslüman halkı, karşılayacak devlet ve teşkilat yok. Anadolu'da onları barındıracak sağlıklı ve varlıklı halk da yok. Halk perişan, aç ve erkekleri ölmüş veya hala cephede. Bu yüzden tanm çökmüş, sanayi zaten yok. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ekip biçmeye yetmezken, akın, akın on binlerce grup Anadolu'ya kaçıyor. Toplamda milyonları geçen bu göçlere yapacak hiçbir şey yok. Devlet şu köye yerleşin diyor o kadar başka yapacağı hiçbir şey yok. O köy gelenleri bağrına basıyor ve birlikte kerpiçten ev yapmaya ve ekmeğini bölüşmeye başlıyor. Göçmen gelen erkekler, ev yapmadan, eve yerleşmeden, ailesini o köyün insanlarına emanet edip askere gidiyor. Nereye gittiği hangi cepheye gittiği belli değil. Haber alma ve gönderme imkanı yok. Ancak aynı köyden birkaç asker beraber ise ve biri izinle ve gazi olup köye dönerse haber alınabiliyor. Yoksa çoğunun şehit haberi bile gelmiyor. Şehitlerin şehit olduğu ne zaman anlaşıldı? Savaşlar bittikten sonra anlaşıldı. Sağ olanlar kör, topal köyüne döndü ve dönmeyenlerin aylarca yolu gözlendi. Hana yıllarca yolları gözlediler. Belki sakatlandı tedavi görüyordur, iyileşince gelir diye diller duada, eller havada beklediler, beklediler, beklediler, hayata gözlerini yumana kadar beklediler. Kavuşmalar ahrete kaldı. Şu aoyı, şu trajediyi, şu travmayı dünyada kim yaşadı? Bin yıl kardeşçe yaşadıkları Türkleri, en zayıf zamanında, yardım etmesi gerekirken; ihanet etmeyi tercih edip düşman tarafına geçerek sınından hançerleyen Ermeniler mi yaşadı? Yoksa Rumlar mı? Güldürmeyin adamı!

YEDi

YEMEK LiSTESi

Ytl : 1915

Yer : Çanakkale Adres : 43. Alay 1. P.Tb. 1. 81.

1915 Sabah 15 Haziran Üzüm Hoşafı 26 Haziran Yok 18 Temmuz Üzüm Hoşafı 8 Ağustos Yarım Ekmek Öile Yok Yok Yok Yok Akşam Buğday Çorbası Üzül Hoşafı Yok Şekersiz üzüm Hoşafı Ekmek Tam Tam Tam Yok

Not: 21 Temmuzz 1915'ten itibaren Ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama inmiştir. Çünkü un ve ekmek kalmamışur.

Asker o kadar aç kahr ki ordu komutartlığı çekirgelerin nasıl yakalanıp nasıl yeneceğini anlatan tamim yayınlar.

ÇOCUK ASKERLER

Birinci Dünya Savaşının patlak verdiği 1 9 14 yılına gelene kadar savaşlarda Müslüman erkek nüfusu o kadar kınlnuşn ki, Osmanlı Devleti 16-46 yaş arası herkesi aldı.

O ıarihe kadar gayrimüslimler askere gitmiyordu<44ı Böylece Ermeni, Rum ve Yahudi tebaa, savaşlarda ölmüyor, sakatlanmıyor, işlerinin ve eşlerinin başında sağ seliimet yaşıyorlardı. Bu sayede Osmanlı İmparatorluğunda, devamlılık isteyen mesleklerin hepsini 700-800 sene boyunca Ermeni, Rum ve Yahudiler yapmışur. Bu yüzden Osmanlı Devletinde, Ermeni, Rum ve Yahudi zengindir. Elit tabakadır. Hatta bu süreklilik sayesinde eğitimli zümre yine gayrimüslim tebaadır. Avrupalı asla böyle yapmanuşıır. Daima askere azınlıkları ve sömürge halkını göndermiştir. Savaşlarda en önde ve en önce Afrikalı, Latin Amerikalı, Avustralyalı insanlar ölmüştür. Irkçı Beyaz Avrupalı hiç ölmemiştir. Osmanlı Devleti bunu yapmadığı için endüstri ve ekonomisini tamamen gayri müsslim halkma ıeslim eımişıir. Müslüman savaşta ölerler yüzünden yetim kalırken alnı zamanda fakir ve cahil kalmışıır. Sanatkarlar, esnaflar, sarraflar ve iş adamaları hepsi gayri Müslim olduğu için Müslim halk daima gayrimüslim halka muhıaç olarak ya�ışur. Nitekim bunun sonucu olarak 1914'ıe Harb-i Umumi (!.Dünya Savaşı) patlak verdiğinde askere alacak Müslüman genç kalmamıştır. Aşağıda resmini gördüğünüz gibi devleı Müslüman çocukları askere almaya başlamışıır. Çocuk askerler de yetmemiş nihayet;

"Bu vatan, bu topraklar, Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi tebaanın da vatanı, bin yıldır birlikte yaşadığımız bu topraklan, birlikte savunalım" diye Gayrimüslim ıebaa

dan da asker almaya başlamıştır. Almıştır ama ne yazık ki Ermeni ve Rumlar (Yahudiler değil) Türk Ordusundan firar edip düşman tarafına geçmişıir. Vatanı korusun diye eline verdiğimiz silahla Türkleri vurmaya başlamıştır. Aynı durum 1912'de Balkan Savaşlarında ve bütün Ege adalarında da olmuştur. Gayrimüslim askerler beş asır sonra dönmüş, Yunan işgal ordusuna katılmıştır. Rumeli'nde 1912'de'"1 Müslüman tebaaya yapılan ihanet, isyan, yağma, yıkma, yakma, sürgün, soygun, soykırım ve tecavüz; Ermenilere örnek olmuş ve cesaret vermiştir.

�su poziıif ayrıcalık Ermeni, Yahudi ve Rumlara sonsuz derecede rahatlık, huzur ve bol kazanç sağlamışıır. '"a-İlker ALP -Belge ve Fotoğraflarla Bulgar Mezalimi 1989-1878 -Trakya Üniversitesi Yayınlan 1190Ankara1990-)-b-Tenzile Rüsıemhanlı. Enneni Mezalimi Türk Müslüman Soykınmı Çeviren: Dr. Gaffar Çakmaklı Kara Kuıu yayınları, Cağafoğlu, Ekim 2009

ÇOCUK ASKERLER

Türklerin acziyetini gören Enneniler Doğu Anadolu'dan ta Dağıstan'a kadar tüm Kafkaslarda 900 sene dostluktan sonra, Müslüman tebaa'ya ve devlete karşı, isyan, yağma, yıkma, yakma, sürgün, soygun, soykınm ve tecavüz suçlarının hepsini işlemişlerdir. Öyle ki Enneni vahşetleri, Sırp ve Bulgarların vahşetini gölgede bırakmıştır.

DOKUZ

AHMET REFİK ALTINAY'ın hatıraona bakalım

1660 Beşi�taş doğumlu ve medrese muallimliği dahil, devletin hem sivil hem askeri üst kademelerinde uzun yıllan vazife gönnüştür. Yazar !.Dünya Harbinden sonra Anadolu'nun durumunu teftiş etmekle görevlendirildi. Gördüklerini "KAFKAS YOLLARINDA (Hauralar ve Tahassürler) ERMENİ MEZALİMİ" kitabında yayınladı . '''"' 1 9 1 B ' de Doğu Anadolu'yu teftiş eni, İstanbul'a döndü 1 9 19'da bu kitabını yayınladı. Kitabın takdim yazısında Bursa Müftüsü Nail Papatya, şöyle yazmış; "Bu kitapta 1918 yıllarında Rus istilôsında sonra isıilôya maruz kalan Kuzey-Doğu illerimizdeki hadiseler, özellikle Ermenilerin yapmış olduğu zulümler ve kaıliamlar taze (sıcağı sıcağına) ve kendi şartları için de anları lrııakıadır."''-,

""'Mini hanrlatma: Liıtfen bu sanrlan okurken üç yıl evvel yani 1915"ıe ıehdr yapıldığını ve cin fikirli Ermenicileıin %25 KDV ilave ederek 1,5 milyon Ermeni öldü (öldürüldü) zııvasını haıırıııızda tutunuz. Şu gerçeği de unuanayınız. Anadolu 'da yaşayan ıoplam Ermeni mıtusu 1 100.000- 1 2 10.0001260.000'dir. Tehcire ı.ibi ıuıulan Ermeni nüfusu 430.00(J"dir. Bunun devleı koruması ile 400.000'ni sağ selamet Suıiye'ye varmıştır. Ermenicilerin zırva iddialarına göre 1916 vılında Anadolu"da bir ıek Ermeni olmaması gerekir. Bakalım 1916'da ve daha sonrasında Anadolu'da Ermeni var mı. yok mu?

47 Ahmet Refik Alunay "Kafkas Yollannda" (Hatıralar ve Tahassürler) Ermeni Mezalimi, Fikir Yayınlan, isıanbul,1992

1.Trabzon-17 Nisan 1334 (1918)-Trabzon yaralanmış, Trabzon perişan, Trabzon mônen ve maddeten bir harabezôr.(Yıkık dökük-inleyen yıkıntılar) Perişan kıyafetli halk sönen ocakların ve yanan evlerini, acı acı seyrediyor. Kunulan pek az bina var. Şehrin en muazzam, el değmemiş binaları, Rum kilisesi, Rum okulu, Rum mezarlığı ve Rum evleri. Sokaklarda hayvan ölüleri duruyor. Harap olmuş Trabzon 'u geziyoruz. Sırtlarında bohça, ellerinde bıçaklarla ot toplayan kadınlar var. Yanında ufak bir çocuk olan, utandığı için yüzünü çarşafla örtmüş kadına sordum. "Bu ıopladıklarınızı ne yapıyorsunuz?" Üzüntü ve sitemle yüzüme bakarak; "Yiyeceğiz, nideceğiz" Gözleri yaşardı, pek üzgündü. Konuştuk: Ermeni ve Rumların yaptıkları zulümden dilhün idi.(Dil:yürek, hun, kan. Yüreği kanlı-pek dertli). Ermeni ve Rumların yaptıkları yanında Moskof istilası bir nimet sayılır diyordu. Kapıları tekmelenmiş, çocukları öldürülmüştü. Uzaktan bir şalvarlı ihtiyar yaklaştı, imam imiş. Kadının yarım bıraktığına imam devam etti. "En çok zulmü Kafkas Ermenileri, komünist Rus askerleri. Rus ordusuna gönüllü katılan yerli Ermeniler yaptı" diyor. f481 Hatta Ermeniler Müslümanlara tecavüz ve zulüm yaptıkça Ruslar onları şiddetle men ediyorlarmış. 2. Ardeşen-25 Nisan 1334(1918)-Trabzon'dan çıktık, yol boyundaki bütün köyler yakılmış. Ruslar buraları terk ederken evlerin camlarına kadar söküp götürmüşler. Yol boyunca gördüklerimiz bir felôkeı! İnsanların ayakları çıplak, elbiseleri lime lime, yüzleri yanmış. açlıktan benzi solmuş yine de çalışıyorlar. Tarlalarda genç, dinç işe yarar hiçbir erkek yok. Halci o cılız vücutları ile ölülerini omzuna almış ak sakallı, beli bükülmüş insanlar melül ve alil bir şeyler yapmak gayreti içindeler. Hamsi Köyüne doğru pek çok Rum köyü var hiç birine dokunulmamış.

Şimdi ders alınacak çok önemli bir cümleyi aktaracağım. Sayfalardır anlaonaya çalıştığımı bu bir cümle formüle etmiş. Halkın maddi ve manevi hfilini ifadeye bu söz yeter de artar bile. Yazar Ahmet Refik Paşa sayfa 23'de şöyle yazmış:

... Kar.; Yaylası, Kar.; Lisesinden yetişenler cemiyet yayınlan, s.15-16 Teknik Kitaplar Yayınevi lsıanbul, l Şubaı 1946

Sayfa 16'dan bir paragraf alınb ile kısa bir bilgi aktaralım. "1801 Kars 'ı 'de hile ile Ruslar Tıflis'i işgal eııi. 1805 'de Arpaçay ve İravan Hanlığını aldılar . . ., . . ., 1828'de işgal eııiler. Ertesi yıl Edime Muahedesi ile MıskD Ruslara bırakıldı . .. ., . . ., 93 Harbinde 187778'de Bir milyar 100 milyon ruble (44 mi/yan Osmanlı a/cını) gibi haksız bir harp tazminaıı yerine Kars, Ardahan, ve Bacum sancakları Çarlığın esarecine cerk edildi. Ruslar hemen Kars'ın maddi ve manevi çehresini değişcirmeye başladılar. Osmanlı lranlı ve Rus Ermenilerini, Rum, Asuri, Yezidileri buraya copladılar. Rus ve Alman kolonilerinden köylüleri bile qecirdi/er. . . ., . . ., Tam 40 yıl sonra "Mart 1918'de ordumuz Kars'ı Kurtardı . . . ., 1920 ve 1921 arasında Ruslarla yaşanan bir dizi çekişme ve anı/aşmalardan sonra Bacum, Tıflis, Acara ve Nahçıvan Rusya'ya bırakılarak bugünkü sınırlar çizildi."

Zigana yollarında bir köydeyiz. Köylünün birine sordum. Rus idaresinde nasıl yaşadınız? "Efendi, Urus bize bahirdi fakat yüreğimiz korhuda idi. Şimdi korhu yok ama alcık kötü!<49J 3. Erzincan-2 Mayıs 1334(1918) - Rusların avdetlerini müteakip (Rusların geri dönmelerinden sonra) Ermenilerin zulmettikleri beldelerden biri de Erzincan. Bir zamanlar 20.000 kişinin yaşadığı Erzincan 'da şimdi üç-dört bin kişi bile yok. Rus istilası zamanında kasabada kalanlar, kasabanın fakir ve aciz rakımı. Ban/arın da yedi yüz kadarı Ermeniler tarafından kesilmiş, yakılmış kuyulara atılmış. Kasaba ordumuz tarafından şubat ayında geri alınmış. ( marc+nisan= iki ay olmuş) Hala ölülerin coplanması bitmemiş . .. .,

Bedbaht Erzincanlıların yanık, müessir kürdili makamdan söyledikleri türkülerin hazin nağmeleri yürek burkuyor.

Vardım ki yurdumdan ayak göçürmüş Leyla gitmiş, ıssız kalmış ocağı Camlar şikest (kırılmış) olmuş, neyler dökülmüş Sakiler meclisten çekmiş ayağı

Hakikaten de Erzincan'da bütün otağlar ıssız kalmış, bütün camlar gönüller gibi kırılmış, bütün bahçeleri perişan, halk aç ve sefi.l. Ömrünü, sürgünlerde, yollarda, gurbecte, cephede, yollarda geçiren bu halk zaten ne zaman saadet yüzü görmüş ki? Türküleri nameleri yakıcı, nameleri ateşli asırlardır feryat ile geçen bir acı hayat

Vardım ki bağlarda bağban ağlar! Sümbüller perişan, güller kan ağlar Leyla gitmiş, ıssız kalmış ocağı Şeyda (şaşkın) bülbül terk edeli bu bağı

Hangi dağda bulsam ol heza/i Hangi çölde sürsem çeşm-i gazali Yavrusunu yitirmiş ceylan misali Gezer çölden çöle yoktur durağı

Erzincan'ın ıssızlığının kasvetinden kumılurcasına ayrıldık. Yol boyunca Ermeniler tarafından kesilmiş başlar, parçalanmış vücutlar, gözlerimin önünden gitmedi. Yanmamış, yıkılmamış, kırılmamış hiçbir şey yok. Bu bağların sahipleri, bu köylerin sakinleri nerede? Ses veren yok.

... a.g.e .. s.30

4. Erzurum-6 Mayıs 1334 (1918)- Böylesine acı ve kasvec/i bir hal ile yola revan olduk. Yollarda bizden başka kimse yok. Her cara( ıssız. Akşam olurken fırac kenarında bir hana yaklaşıık. Arabadan indik (Ar arabası)lki köpek bir adam ölüsü bulmuş yemekle meşguller.

Geceyi Bican Köyünde geçireceğiz. Burada da Ermeniler camiyi havaya uçurmuşlar. Bürün evlerde (işenk (fişek) izleri var. Ermeniler burada yüzlerce insan öldürmüş/er. Mama Harun Köyünde Parkın yanında bir çukur Türk naşlanyla dolu.

Bürün beldeler gibi bu beldenin de en büyük düşmanı AÇLIK! Köpekler mezarlara yeni gömülmüş ölülerle karınlarını doyuruyor/ar("') Yazar, Ruslann işgali sırasında yapuklan yol ve köpıiileri anlatuktan sonra, burada da aynı feci manzara karşısında yeise düşüyor. "llıca'ya yaklaşuk. Erzunım'un savunması için yapılan tel örgülerle karşılaşok. Bazen yol kenarlarında koparılmış ellere, ayaklara rastlıyoruz! Ilıca muntazam bir köy ama

Erzurumlar en çok burada kaıliam(soykınm) yap rnışlar. Kadın, erkek, çoluk çocuk herkesi öldürmüşler. Köyde b ritek nüfus dahi kalmamış. Ilıca'dan Erzurum'a varmak bir hayli mesele. Güç bela Erzunım'a vardık.

Erzurum bir harabe gibi. Ruslann çekilmesi üzerine sehir tamamen Ermenilerin eline kalmıs. İste bürün zulümler. yanqınlqr ve facialar o zaman baslamıs. Devler dairleri. belediye binası yakılmıs. Yalnız Erzurum sokaklarında toplanan Müslüman ölüsü dön binden fazla. '"J

Evlere doldurup yakılanlar. yol yaprırmak bahanesiyle uzaklara götürülüp öldürülenler bu hesaba dahil değil." . . . . . . .. Ermeniler bölgesi cerk ederken hemen her carafı yakmıslar. . . ., . . . Feci katliam!" Mini habrlanna: Dikkat edin, üç yıl evvel 1915'te Türkler, Anadolu' da 1,5 milyon Ermeniyi öldürmüştü ve yeryüzünde hiç Ermeni kalmamışu! ON

SON OLARAK DEDEMDEN VE KAYINPEDERDEN DUYDUGUMU NAKLEDEYİM.

a. Dedem Afyon ovasında savaşanlardan. Dedem arazide öküz tırnağı buluyor iki gün koynunda saklayıp gizli gizli onu kemiriyor. b.Kayınpederin babası dedem kadar şanslı değilmiş. Yeni ölmüş bir hayvarun işkembesini buluyor. Bokunu temizleyip yemek için çırparken başka bir asker kapıp kaçıyor. c. Aydın' dan Ardahan' a kadar doğuda ve bauda birçok kere ve birçok bölgeye ait bizzat dinlediğim ve duyduğum şu haurayı bu ülkede bilen çok ama yazıp çizmeye utaruyorlar.

"' a.g.e., s.35 ;ı a.g.e., s 39

Gerek askeriyede kullanılan, gerekse sivillerin kullandıkları atların dışkısından çıkan sağlam kalmış buğdayları seçip temizleyip yıkamışlar ve yemişler. Bwılan asla atalarunw karalamak veya aşağılamak için değil, atalanmızın ne büyük açlık, yokluk içinde savaştıklarıru anlatmak için yazıyoruz. Türk milletinin tamamının ne büyük yoksulluklar, ne feci travmalar, ne acı trajediler yaşadığını gözü kör, kulağı sağır Avrupalı hainlerin gözünü sokmak için yazıyoruz. Devlet korumasında, denetimle ve planlı olarak yapılan ERMENİ TEHCİRİNİ tüm dünyaya utanmadan soykırım diye reklam yapan nankör, hain, asi, katliamcı ve suçlu Ermeniler ile Türk Milletinin yaşadıkları mukayese bile kabul etmez.

Ermeniler mazlum mu zalim mi?

Aciz bir zavallı mı yoksa güçlü bir katil mi?

Kimsesiz sahipsiz bir azınlık mı yoksa beş büyük dünya devletinin her türlü destek ve yardım yaptığı, silahı bol bir millet mi?

Türk ve dünya kamuoyu öğrensin diye yazdık

Açlık yokluk ve sefalet içinde sancı çeken Türkler,

Ülkesine yedi cihetten saldırılan yine Türkler

Dünyanın en güçlü beş devletinin birlikte saldırdığı millet Türkler

Her adımı beş büyük devlet tarafından bilinen ve kontrol edilen, her yaptığına karışılan Türkler,

Dünyanın en güçlü devletlerine karşı, çoluk, çocuk, genç ihtiyar, kadın kız hepsi birlikte ölmemek için savaş veren Türkler, 3,5 MİLYON ERKEGİ, Nüfusunun l/3'ü (üçte biri) Çanakkale1'�' dahil ONDÖRT CEPHEDE SAVAŞMAKTA olan yine Türkler, ... !. .. !

Ama, ... !

Nasıl oluyorsa Amerika'nın ve Rusya'nın bile beceremeyeceği büyük bir güç kullanarak 14 cepheden ayn olarak Anadolu'da bir büyük bir cephe açarak, üç-beş ayda, üstelik tam bu sırada Rusya'nın %100 korumasına ve desteğine sahip iken . . . , ! 1,5 milyon Ermeniyi kukla gibi öldürüveriyorlar, . . . . , ! . . . ,! İ n a n d ı n ı z m ı?

Dünyanın en ahmakça yalanı karşınızda duruyor.

İster inanın ister inanmayın!

Belive ar not belive!

" 14 cepheden hariç sadece Çanakkale'de günde 8350 Türk askeri ölüyor. Boğaz Harbi 14 cepheye bedel ve durumu çok kritik. Türkler koşaıt:asına cepheye asker yetiştirmeye uğraşıyor. .., .... Tam bu onamda kukladan yapılma 1,5 MiLYON ERMENİ, korkuluk gibi kollarını açmış, Türklere rica ediyorlar, bak elerimiz havada, bizi de öldürün diye rica ediyorlar . ... , ... , vallahi böyle bile olsa yine de Türklerin üç-beş ayda 1,5 milyon insan öldürecek mermileri yok, per.;oneli yok.

Ermeniler Ne Kazandı?

İFTİRA, İHANET VE CİNAYETLER ERMENİLERE NE KAZANDIRDI?

Buraya kadar Türklerin soykırım yapması veya 1,5 milyon gibi korkunç bir insan kitlesini üç-beş ayda imha edebilmesinin imkansız olduğunu; aynca Türklerin Ermenileri imha eunesine hiçbir sebep olmadığını, sebep olsa bile imkanları olmadığını.büyük devletlerin buna izin vermeyeceğini, , . . . , .. , anlaunaya çalışuk.

Tam tersine soykırım, sürgün ve katliam yapmaya istekli ve müsait olan Ermeniler demiştik. Ayrı vatan toprağı var eunek isteyen, o topraklarda az olan nüfusunu arttırmak isteyen ve diğer çok olan nüfusları da azalunak isteyen taraf Ermeniler demiştik.

Somut gerçekleri arz edip kimin soykırım yapmaya ihtiyacı var, tek tek arz etmiştik.

Ermenilerin aldauldığını, kullanıldığını ve bir bölge bir toplum %0-20 ortalama %10 nüfusu ile asla o bölgede hakimiyet sağlayamayacağını ve devlet kurmanın demek kurmak olmadığını anlaunaya çalışuk. Öyle veya böyle Ermenilerin isyan, iftira, ihanet, cinayeder ne işe yaradı?

Kime yaradı? 1- Rusya'ya yaramadı 2- Fransa'ya yaramadı 3- İngiltere'ye yaramadı 4- İtalya'ya yaramadı 5- Ermenilere hiç yaramadı. Bin yıllık güzel komşuluğun içine ettiler. Osmanlıdaki şerefli ve şanlı itibari bir daha hiçbir yerde bulamadılar. Yerlerinden ve yurtlarından oldular. 6- Amerika biraz işgücüne ihtiyaç duyuyordu. 120-140.000 Ermeniyi aldı götürdü. 7- Türkler ise büyük zarar gördü. Hem maddi, hem manevi zarar gördü. Eğer Bolşevik isyanı çıkmasa Türkiye nerede ise elde çıkıyordu.

Ermeni isyan ve ihanetleri diğer cephelerde zayıf düşmemize ve mağlup olmamıza sebep olmuştur.

Söyle düşünün, Ermenileri bu vatanı korusun diye askere almışız. Mesela 150.000 Ermeni + 50.000 de Rum asker var. Eline silah verip talim yapıyoruz. Bir gün bakıyoruz ki hepsi topluca kaçmışlar. Düşman tarafına geçmişler. Türklerin zararı 200.000 asker ve 200.000 silah azaldı. Ama düşman tarafı da 200.000 asker ve 200.000 silah olarak arttı.

Bu farkın manevi yıkımı ile maddi yıkımı aynıdır. Türkler müthiş bir moral çöküntüsüne uğramışur. Zaten araziyi iyi bilen Ermeniler, Ruslara öncülük ve casusluk etmeseydi Ruslar ta Erzincan'a, Malatya'ya kadar ilerleyemezdi.

Balkanlar ve Birinci Dünya Harbini kaybetmemizde Ermeni ihanet ve isyanlannın çok önemli etkisi vardır. 8- Eğer Ermeniler 800 senelik "Millet-i Sadıka" lığıyla mütenasip dostluğuna devam etseydi, Osmanlı olarak yaşadığımız sıkıntılar %20- 30 azalırdı. Yeni Türkiye Cumhuriyetinin imannda önemli söz sahibi olurlardı Osmanlı'da sadrazam olabilmişlerdi, Cwnhuriyette kesinlikle beş başbakan iki cumhurbaşkanı çıkanrlardı. Türkiye bugünkü durumundan kesinlikle ve kesinlikle iki üç misli daha iyi durumda olurdu. ,.,,,

Atasözümüz "Hatanın neresinden dönersen kardır'' der. En doğru ve hak yol Ermeniler, kendi huzur ve sükunu için bölge barışı için hemen özür dilemelidirler. Bunu insanlık, vicdan, b banşı adına söylüyorum. Zira ispatı kabil olmayan bu saçma ve zırva yalanlar, öncelikle bu saçmalığı sürdüren Ermenilerin ve sonra bu ülkenin has vatandaşı Ermeni kardeşlerimizin huzurunu bozmaktan başka kimseye bir şey kazandırmamıştır ve kazandırmayacaktır.

TÜRKLER KİN TUTMUYOR VE İNTİKAM PEŞİNDE DEGİL 93 Harbinde (1877 de) Kafkaslan ve Doğu Anadolu'yu ve 1914 de Birinci Dünya Savaşıru kaybetmemize sebep olacak kadar bize büyük zarar veren Ermenilere karşı yine de hiçbir kinimiz yok. Ülkemiz Ermenileri ile zaten 100 yıldır kardeşçe yaşıyoruz. Hiçbir problemimiz yok. Kin tutan yok, intikam almak isteyen yok. Biz, Türkiye Ermenileri aleyhine, ne dünyada, ne de Türkiye'de zaten konuşmuyorduk. Ermeni ihanetleri veya vahşetleri diye hiçbir anma programımız yoktu. Hep sustuk, sustuk. sustuk, sustuk. AMA a. Soykmm zırvasından başka hiçbir işi gücü olmayan, Türkiye Ermenilerinin durumu bilmeyen, diaspora Ermenilerinin, hariçten gazel okumaları, soykınm yalanını inatla dünyaya yaymaya devam etmesi; kin ve nefret yaymalan, Türklere manevi linç ve manevi soykırım yapmaları;

"Gelelim, İıtihatçılann yönetim üçgeni '"Üç Paşa"nın üçüncüsü Cemal Paşa. haııraunda Ermeniler için şunlan söylüyor:

"Yalnız şurasına kesin bir imanla inanıyorum ki, Ermeniler, Kafkas Ordumuzun gerilerini cehlikeye düşürecek ve ordunun tamamıyla bozulmasına yol açacak girişimlerden geri kalmamışlardır. O derece ki, bürün Osmanlı \btanını tehlikeye koyacak ve Anadolu 'nun hepsinin Ru.<lar tarafından işgali ile sonuçlanacak umumi bir fe/{ıkete sebep olacaklardı. İçinde Ermeni ve Rıım mebusların da bulunduğu mecliste, Ermenileri, zarar veremeyecekleri bir bölgeye nakletmek uygun görülmüştür. " "Ermenilerle Türkler arasına sokulan bu düşmanlık 60-70 ye/dan beri vardır. Asırlardan beri bir arada huzur içinde yaşayan bu insanları birbirine düşüren Moskof siyasecinin Allah belasını versin ·· "Tehcir yüzünden Ermenilerin yaşadığı sefalet görüncülerine gelince: Rus istilası sırasında, Ermeni cinayetlerinden kurtulmak için Diyarbakır üzerinden Halep, Adana ve Konya'ya; Erzurum ve Erzincan'dan Sivos'a göç eden Türklerin sefa/er manzarası. Ermeni cehcirinden az değildir. " (ismet Bozdağ, Çankaya Özel �iv Belgelerinde Atatürk Soykınm İddialannı Reddediyor, Tarihin Vicdaruru Sızlatan Soykınm Yalanı, Tıuva Yayınlan, s,55, isı. Nisan 2009)

b. ASALA terör örgütünün 12 sene süren cinayederi ve nihayet PKK içinde yuvalanan Ermeni teröristlerinin cinayetleri; c. Bu cinayetlerin hiç birinde Ermenistan'ın özür dileyici veya banşçı bir tavır göstermemesi; bizi bu gerçekleri yazmaya ve söylemeye mecbur etmiştir.

Şimdi soruyorum: Aynı bu şartlarda Fransa Almanya ile savaş yaptığı zaman Alman sınınnda yaşayan 'Strazburglular' Almanlarla işbirliği yapsaydı, Fransız askerlerini pusuya düşürüp,

Alman askerlerinin yolunu açsaydı, Fransa Strazburglulara ne yapardı? Veya İspanya,

Ponekiz ve Fransa ittifak kurup İngiltere'ye saldırsa idi. İskoçlar İngiltere'ye saldıran düşmanla işbirliği yapsa, Kuzeyden de bir cephe açsaydı, İngiltere hilkürneti İskoçlara ne yapardı? İddia ediyorum dünyada bu derece ağır suç işleyen zümreye en hafif cezayı veren devlet, Osmanlı Devletidir. Osmanlı Hükümetinin niyeti, Ermenileri düşman ile işbirliği yapamayacağı uzak bir bölgeye geçici olarak nakletmek idi. Hepsi bu. Savaş bitince herkes yerine geri gelecektir. Bütün kayıtlar bu esasa göre titizlikle tutulmuştur. Gaye soykınm olsa, herkesin nereden kalkıp, nereye gittiği, kaç kişi gittiği ve eşyalarına kadar kaydı tutulmazdı<'"1 Nitekim 1923 ten sonra peyderpey on binlerce

Ermeni ailesi geri gelmiştir. Türk halkı hepsini sevinçle kucaklamıştır.

EGER TEHCiR ETMESE iDi DEVLET, SUÇLU OLURDU Çünkü ERMENİ TARAFI: 1. Nüfusu az ama modem silahlan çok. 2. Dış desteği çok, morali yüksek. 3. Bütün erkek nüfusu sağ ve yanlarında, sakat, yaralı, gazi erkek yok. 4. Osmanlı Devletinin yıkılacağına inanmış ve öldürücü son darbeyi vuracak olan düşmanla işbirliği içindeler. Düşmana yardım ediyor ki Osmanlı çabuk yıkılsın. 5. İşgalci devletlere çok güveniyor. 6. Osmanlı bini, bitecek. Ya şimdi yeni bir devlet kuranın, ya da hiçbir zaman, diyor. TÜRK TARAFI: 1. Nüfusu çok, silahı yok. 2. Halkta silah olarak balta bıçak, kazma ve kürek var. 3.Halkın morali sıfır, hiçbir desteği yok. 4.Erkek nüfusunun üçte biri şehit ve gazi(harpte yaralarunış sakat), 5.Üçte biri onbir cephede savaşta.

"a-Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykınma Ermeni iddialan, Babıfili Kültür Yayınlan, lst. b-Jusıin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Çeviren, Bilge UMAR -inkılap Yayınevi, lst 1998 2010

6. Erkek olarak çocuklar, sakatlar ve yaşlılar var 7. Bağda, bahçede ve tarlada çalışacak erkek yok. Her işi kadınlar yüklenmiş. Erkek cenazesini bile kadınlar yıkayıp defnediyor. 8. Devlet büyük acziyet içinde, memurlara, subaylara maaş ödeyemiyor 9. Ekonomi sıfır, halk sefil 10. Türk Milletinin tek derdi var, işgale uğramamak 11. Devletin tek derdi var, vatanı, ülkeyi işgalden kunarmak

Vann siz bu durumda ne kadar insan ölürdü, kim daha çok öldürürdü hesaplayın. Zaten bu iç çauşma (yani kardeş kavgası) bütün yurda yayılıyorken Devlet seyirci kalamazdı. Birinci Dünya Savaşının müthiş kaosu ve sıkınusı içinde bu mukateleyi (karşılıklı öldürmeyi) acilen önlemesi lazımdı. Bu mukatele önlenmez ise işte o zaman karşılıklı olarak tam bir soykınm meydana gelecekti. Müslim tebaayı tehcir edemezdi, çünkü zaten erkekleri askerde idi. Hem de çoğunluk olan 3,5 - 4 milyon kişi bölgeden uzaklaşurılamazdı. Zaten yurdun tamamında savaş vardı. Hükümetin yapabileceği tek çare, küçük kümeyi çauşma bölgesinden uzaklaşurmaku. İçinde Ermeni ve Rum mebusların da bulunduğu meclisten; stratejik müttefikimiz Almanların fikri ve desteği ile yasal kanun çıkarup, mukatele bölgesindeki Ermenileri sakin bölgeye sevk edilmiştir . .

İşte tehcir bu. Bu mu suç? Bu mu soykınm? BAŞKA DEVLElLER NE YAPARDI?

Mesela, Rusya olsa ne yapardı? Düşünün, biraz tarih biliyorsanız eğer Rusya olsaydı, Rus halkını ayınr, öteki cemaatin (toplumun veya azınlığın) binlercesini idam ederdi. Kalanını hayvan nakil trenlerine hayvan gibi doldurur. 18-20 gün kapısı açılmadan doğru Sibirya'ya gönderirdi. Tren Sibirya'ya vardığında hayvan sürüsü gibi yüzer kişi doldurulmuş yük vagonlann kapısı açılınca, ancak 15-20 kişi sağ inerdi.

Osmanlı Devleti böyle yapmadı.15'1 Asker koruması ile sevkıyat yapu. Sevkiyaı sırasında Ermenileri korumada ihmali olanlara hiç acımadı idam dahil en ağır cezaları verdi. Soykınm yapan ve yapacak olan bir hükümet bunu yapar mı? Bu mu soykırım?

SOMUT ÖRNEK VAR MI?

Evet var.

Buna cevabı tarih yazarlığında otorite olan rahmetli İsmet BOZDAG hocamızın 90 yaşında yazdığı ve tamamı resmi vesikalardan oluşan son kitabına bakalım. " Yabancı yazar ve belgelerini de inceleyerek hep birlikte gördük ki; 'soykırım· denen rezillik, Osmanlının ne aklından geçmiş, ne de elinden çıkmışrır. Sadece ve sadece. düşmanla işbirliği ve gönül birliği yapan bazı Ermenilerin suç işleyemeyecek/eri bölge

lere aktarılmasıdır. Bu kanuni ve askeri bir tedbirdir.

"Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, Babıali Külıür Yayıncılık, İstanbul. 2004

Tıpkı; a- Belçika Devleti, her Alman-Fransız savaşında, Alman kökenli vatandaşlarını, kuzeyden güneye nakletmişti. b-Amerika Devleti, Japonya ile savaşa girince, Amerika'daki bütün Japon asıllı vatandaşlarını coplayıp savaş boyunca bir kampta nıcmuşcu. c-Fransa, Rusya, Çin böyle tedbirleri yapmışlardır. d- Osmanlı Devleti de Ermenileri suç işlemeyecek/eri bir alana naklederek devlet olma hakkını kullanmışcır.

Görmekteyiz ki, Türk Milleti çirkin bir iftira karşısındadır. 1- Çankaya arşiv belgeleri ile Mustafa Kemal ATATÜRK; 2- Yayınladığı kitaplarında Celal BAYAR ; 3-Osmanlı Meclis-i mebusan zabıtları; 4- İngiliz arşiv belgeleri; ... , ... , 5- Fransız arşiv belgeleri, 6-Rus arşiv belgeleri, .. , Ermeni iddiasını yalanlıyor.<56!

UYANIK FALCILAR: Bu ülkede doğmuş bu ülkenin ekmeğini yiyen ve bu ülke insanının ekmeğine kan doğrayan, masum ve mazlum Türklerin atalanna MOK aunaktan haz alan hasta ruhlar var. Her 24 Nisanda gözyaşı dökmeyi vazife edinen, kiralık ağıtçılar, süper zeka sahte aydınlar, evrensel emperyalizmin uşağı yazarlar var. Son yıllarda yaygın basınında birer köşe kapmış ülkemizde yazarlık ile geçinen yabancı kökenli (evet yanlış anlamadınız, yabancı uyruklu) kalemşorlar çoğaldı. Yerlisi ve yabancısı çok iyi biliyor ki, tarihin somut hakikat yapraklan kendilerini hakiı çıkannayacak. Her yolu denediler. Uluslar arası hukuk açısından da bir şey tutturamayacaklar. Bu defa kendi siyasi yasama meclislerinde yasa çıkannaya başladılar. Hukuksuzluğun ve faşist kafalılığın, daniskasını yapan feodal ortaçağ kafalılar çoğaldı.

Bu da yeunedi, bir yöntem daha buldular. Falcılık yapıyorlar. "Osmanlı Hükümetinin niyeti Ermenileri imha imiş" Yani fiilen soykırım moykırım yok. İspatı da mümkün değil. Artık fal açıyorlar. Yüz yıl sonra nasıl bir fal açtılarsa, nasıl niyet okudularsa; "Osmanlı Hükümetinin niyetinin imha" olduğunu anlamış beyefendiler. Hepsi ağız birliği yapmışlar üç beş yıldır aynı farklı kişilerden aynı cümleler çıkıyor. 24 NİSAN DÜNYA ERMENİLERİ YALAN SÖYLEME GÜNÜNDE köşelerinde aynı şeyi yazıyorlar. Biz de ibretle izliyoruz! Bakalım bu 24 Nisanda kaç timsah ağlayacak?

"·İsmet BOZDAG, Çankaya Özel Arşiv Belgelerinde Atatürk Soykınm iddialannı Reddediyor, Turihin Vicdanını Sızlatan Soykınm Yalanı, Truva Yayınlan, s,115, İstanbul, Nisan 2009.

Önce kendine bakacak, sonra Rusya'ya bakacak. Rusya dünya tarihinin en uzun, en çok, en kalabalık sürgün soykırımının sahibidir. Ortada ihanet ve düşmanla işbirliği olmadığı halde, sadece devletin gücünü göstermek ve halkı devlete �ı zayıf ve muhtaç duruma düşünnek için, Rusya'nın Kırım'da, Kafkasya'da, Türkmenistan'da, Dağısıan'da, Türklere zorla yaptığı göçleri yüzlerine vunnak lazım. Evvela bu hususta yazılmış romanlar ve hatırat film ve tiyatro yapılacak. Müzikaller yapılacak. Şiir, resim yanşmaları yapılacak. Behemehal siyasi yetkililerimiz, bilhassa muhalefet bu mevzuu, dilden düşünneyecek. Her siyasi onamda bunu anarak Türklere yapılan zulmü ve soykırımı dünyaya duyuracak. Bendeniz yüz yıl evvelin tarihinden bahsediyorum. Ne yazık ki iktidar ve muhalefetimiz birbirine kara çalmakla o kadar meşguller ki; değil yüz yıl öncesini, daha dün Bosna'da Müslümanlara; Azerbaycan'da, Karabağ ve Hocalı 'da Türklere yapılan soykırımı bile anmayı akıl edemiyorlar. Bau Trakya, Bulgaristan, Kıbrıs, Irak, İran ve Uygur Türkleri hiç akıllanna gelmiyor. Hele Hazar Denizinden ötede yaşayan Türkler var mı; hiçbir siyasinin ama hiçbir siyasinin evet hiçbir siyasinin haberi yok!

Ermeni İsyanları

Tüm Dünyaya Hristiyan oldukları için Türkler tarafından baskı ve zulüm gördük diye yalan söyleyen ve kendilerini acınacak zavallı, masum, mazlum, aciz ve azınlık olarak reklam eden Ermeniler bakalım ne kadar masum ve mazlum?

Devleııe askeri ve sivil hizmetlerde en üst makamlarda olduklannı yazdık. Sosyal hayatta eğitim, kültür olanında Müslim tebaadan üstün konumda olduklarını yazdık. Asırlardan beri, imparatorluğun dahili ve harici ticaretinin tamamının Ermeni ve Rum tebaanın elinde olduğunu da yazdık. Zaten bu hususta beş yüz senedir Avrupalı seyyahlar belki bin tane eser vermiştir. En cahil Avrupalı bile mutlaka bunlardan bir ikisini okumuştur.

Ermenilerin yalan söylediğini de bilmeyen ve anlamayan bir Avrupalı varsa, mutlaka o kişi hiçbir eğitim almamış bir cahil biri olmalıdır.

Ermeni soykınm yalanının aslı, Avrupalının cahil olması değildir. Tarihin gerçekleri de değildir. Asıl mesele, bin dört yüz senelik Müslüman düşmanlığı ve bin yıllık Türk düşmanlığıdır. Haçlı seferleri bitmemiştir. 1699'da zayıflama emareleri gösteren, Osmanlı İmparatorluğunu tamamen yıkma arzulandır. Ermeni soykınmı tarihsel bir vakıa değildir, bu amaçla icat edilmiş bir senaryodur. Bu senaryonun yönetmeni İngiltere ve Fransa'dır. Rusya ve Amerika ise aynı gaye için ama ayn, ayn senaryolarla bu filme ortak olmuşlardır.

Bu senaryonun gereği olarak, Avrupa bizzat kendisi, Osmanlı Devleti içindeki unsurlan, hepsini tek tek ve planlayarak kışkırtmıştır.

Bir misal vereyim. "fi. Abdülhamit dönemi idi. Yıl 1877 (Rumi 1293), Kırım savaşında mağlup olan Ruslar Boğazlar üzerindeki emellerinden vazgeçmemişlerdi. 1870-1871 Savaşında Fransa 'nın Prusya ya yenilmesinden yararlanarak, Paris Anı/aşmasının Karadeniz 'le ilgili maddelerini tanımadığını ilan eııi. Panislavist propagandacılar aracılığıyla &/kanlardaki İslav ıop/uluklarını kışkınmaya başladı. Önce Bosna-Hersekliler ayaklandılar. Arkasından Bulgarlar ayaklanarak

Türklere saldırdı. Panis/avisı 1571 propagandacılar, zaten çoktan beri Türklerin Bulgarlara çök körü davrandıklarını Avrupa 'da yayıyor ve her yerde Türk düşmanlığı aşılıyor/ardı. öre yandan iscanbul'da her türlü karışıklar desrekleniyordu. Sırplar ve Karadağlı/ar da Osmanlı Devlerine savaş açrı. Türk kuwerleri Sırpları ağır yenilgiye uğraııı.

"Panislavizm, bürün İslav ıopluluklannı yabancı egemenliğinden ve özellikle Osmanlı yönetiminden kunannak için onaya aulmış akım. Panislamizm, bütün Müslilmanlann bir yönelim alunda toplanarak, siyasal güç oluşıunnasını hedefleyen akım.

1

Birçok carıışma, görüşme ve coplanır/ardan sonra Rusya Osmanlı Devlerini savaş ilan etti." rsııı

Gördüğünüz gibi önce planlı yalanlar ve iftiralar arkasından kışkınma ve arkasından savaş. Dün gayrimüslimlere yapuklarını bugün aynen PKK ve HDP"ye yapıyorlar. Dikkat edin her şey aynı!

Yani;

Ermenilere soykırım yapılmadığının en büyük şahidi inanın ki Avrupa'dır. Çünkü bütün ihanet eylemlerini beraber yaptılar. Ermenilere akıl veren onlar, silah veren onlar, isyan planı yapan onlar.1591 Avrupalı her şeyi bilerek ve kasten yapıyor. I.Dünya Savaşı çıkmış, tüm Avrupa Anadolu'ya dört cihetıen saldırıyorken, Osmanlının her anığı adım biliniyorken, üç milyon erkek gücü dış cephelere gitmiş iken; Osmanlı, 1 ,5- 2.000.000 Ermeniyi nasıl öldürecek? Haydi diyelim ki öldürebildi, nasıl ve nereye gömecek? 1,5 milyon ölü nereye nasıl ve kaç günde gömülür? 1974'de Kıbrıs'ta Rumlar, Türkleri makineli tüfekle, otomatik tabanca ve bombalarla öldürdü. Sonra kepçelerle, açukları dev çukurları gömdüler. Koskoca otobüsü içindeki insanlarla beraber yok ettiler. 1914'de Türklerin elinde makine tüfek, otomatik tabanca yok. Ölüleri gömecek dozer ve kepçe yok.

Haydi diyelim ki mucize oldu, uzaydan birileri geldi yardım eni, 1,5 milyon Ermeni öldü; bu kadar cesedi gömmek için genel seferberlik ilan etmek lazım. Böyle bir olay dünyayı ayağa kaldırır. Osmanlının attığı her adım biliniyorken koskoca beş büyük Avrupa ülkesi bunu nasıl görmedi?

Nasıl mani olamadı?

Neden hiçbir Avrupalı tarihçi ve yazar 1915'te 1,5 milyon Ermeni öldü diye kitabına yazmadı?

58 Akşit Niyazi, A'dan Z'ye Turih Ansiklopedisi, Serhat Yayınları. s.300. isıanbul, 1984 "' PKK ve HDP'lileri Avrupa'da 45 senedir ayakıa karşılıyorlar. Bunun sebebini de bilmeyen yok. Ben on bin tane örnekten bir tane örnek vereceğim. National Geography, bütün dünyada okuyucusu olan saygın ve yaygın bir dergidir. Aynı zamanda bu dergi Hristiyan Emperyalist Avrupa· nın algı operasyon aracıdır. Biz eskiler buna "�yin yıkama� derdik. Bu derginin şubat!Man 2003 sayısında yazılanlara bakın Tilrkiye'nin doğusunu üç parça yapmışlar. Kuzeyi Ennenistan ve güneyi Kürdistan olarak çizilmiş. Aluna ''Türklerin işgal ederek Ennenileri sür&ün ettiği Enneni ıoprakları" demişler. Aynı ifade Doğu Anadolu'nun güneyi için yazılmış. Türkiye'nin idari ve siyasi yapısını anlatırken, Türkiye' de iki 11'Smi dil vanbr. Türkçe ve Künçe diye yazmışlar. Avrupa, Amerika ve Rusya bölücülüğü ve kışkınmayı işte böyle başlaoyorlar. Bu yüzden kitabımda sık sık Hristiyan teröristler dedim. Bütün dünyada toplumlaıı, k.ışkırop, nifak çıkanıp, bölücülüğü, terörü ve iç çatışmayı bizzat çıkaran baş terörist. gerçek terörist, Hristiyan emperyalist ülkelerdir.

Türkiye'ye bela olmak için öküz alunda buzağı arayan Avrupa, nasıl bir salaklık içinde idi de böyle müthiş ve korkunç bir katliamı göremedi? Antep'te iki Ermeni ağaçtan düşüp ölse, Türkler Ermenilere katliam yapıyor, Antep'te yirmi Ermeniyi çarşıda öldürdüler diye yaygara yapan Avrupa, 1,5 milyon Ermeni ölüsünü nasıl duymadı, görmedi? Üstelik zaten o tarihte Türkiye'ye saldırmakta. Zaten o tarihte Türkiye ile savaş halinde. Zaten o tarihte Anadolu'nun her yöresinde kırk tane ajanı, adamı, okulu, misyoneri, kilisesi, papazı, konsolosu cirit arıyorken . . . ! ... ,! . . . ?

O halde salak olmaya lüzum yok. Zira ki böyle bir ölüm yok. ,..,, 3000-5.000 Ermeni ölmüş olsa savaş durumu idi Avrupa belki görmemiştir diyebilirsiniz. Ki 3000-5000 insan da az değildir. Ve savaş dışı, soykınm amaçlı böyle bir katliam olsa rürn dünya duyardı. Hele ki, 1,5- 2.000.000 insan ölmesinden bahsediyoruz. 1,5-2 milyon insan ölmesi için, bu kadar da öldürecek adam olması lazım. Ki bu dünya tarihinin en büyük meydan savaşı demektir. 1,500.000 insan cesedini yan yana yaunn, 1040 km eder. Bu kadar insan cesedinin nereye gittiğini, ne Ermeniler, ne de uzaylılar açıklayabilir. İran - Irak savaşında top, tüfek, tank, füze ve uçaklarla karşılıklı saldın yapıldı. En basit silah dakikada 300 mermi auyordu. Savaş on yıl sürdü. İki taraftan toplam ölen insan sayısı 1.000.000. 1 9 1 5 yılında üç-beş ayda Türkler 1,5 milyon adam öldürebilmişse, vallahi bravo! Ve eğer 1915 şartlannda Türkler üç-beş ayda 1,5 milyon adam öldürebilecek güçte idiyseler; kimse bana Türklerin !.Dünya Savaşında yenildiğini söyleyemez. l.Cihan Harbinde, ölen ve ölmeyen bürün kayıtlar tarih kitaplannda yazılı. Japonya 'nın 1300 ölüsü, Karadağ'ın 23.000 ölüsü kayıtlara geçmiş, 1,5 milyon Ermeni öldü diye kayıt yok. Hayret!

"'Vahakn N. Dadrian, Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak Jenoside, Mütercim: Yavuz Alogan, Belge Yayınlan, Şubaı 1995. İşbu kiıapıa yazar, defalarca büyük devleılerin Ermeni kaıliamlanna sessiz kalmasııu, sözlerini ıuımadıklannı söyleyip duruyor. Dadrian Bey, boşa kendini paralayıp duruyor? Ermeni soykırımı diye bir vukuaı ıarihıe hiç olmadı ki. Avrupalı dosılan olmayan davaya ne yapsın? Mondros Mütarekesinin hemen ardından Türk Büyükleri ıuıuklanmaya başladı. Malta Adasında pek çok Türk büyüğü İŞGAL ORDUSU TA rian Bey Avrupa bizi RAFINDAN mahkeme edildi. Hiçbir suç bulunmadı hepsi beraaı etti. Hala Dadkorumadı, sahip çıkmadı diyor.

NETİCE OLARAK;

Avrupa çok iyi bilmektedir ki Osmanlı Devletinde asla hiçbir kavme, cemaate, gruba, topluma soykırım veya katliam gibi bir olay yoktur. Bu gerçeği Avrupa tarihçileri bizden daha iyi bilmektedir.

Aşağıda arz ettiğimiz Ermeni ihanet ve isyanları Avrupa'nın Ermeniler ile birlikte yapukları isyan ve ihanetlerdir. Ermeni isyan ve ihanetleri ülkemizin yıkılmasına, milyorılarca km2 toprak kaybetmemize, milyonlarca insanımızın ölmesine ve milyonlarca insanımızın sakat kalmasına sebep olduğu halde; Türk halkı ve Türk devleti, içimizde ki Ermeni vatandaşlarımız incinmesin diye, Ermeni vahşetlerini kitaplara koymamışur. Bu hususıa hiçbir aruna yapılmamışur.

Ne yazık ki, bu yalan ve iftira emperyalist amaçlarla, 100 yıldır uz.aulmış. sanki gerçekmiş gibi dünyaya yayılrnışur. Ermenistan ve diaspora Ermenileri, Türkiye Ermenilerin bile rahatsız olduğu bu yalanı arsızca sürdürmektedir. 250 ,seneden beri Türklerin parçalarunasını isteyen terörist ve emperyalist ruhlu Avrupa, tarihin gerçekleri ile yapamadığını siyaset sahnesinde yapmaya başlamıştır. Soykırım yalanım yasama meclislerinde var kabul edip, inkarını suç sayan yasalar çıkartmıştır. Bu iç ve dış hukuk açısından haıadır, ilkelliktir, cehalenir, hana hayasızlıkur. Hayasızlık ve ilkellik düşmanca davranmaktan daha kötüdür. Türk Milletini üzen Ermenilerin tutumudur.

Niye? 200 senedir kendilerini maşa olarak kullanan, mutlu ve müreffeh hayatlarını alt üst eden, faşist ve emperyalist Hristiyan Terörist Avrupa'ya çatması ve küsmesi gerekirken; canını yaknklan, ihanet ettikleri Türklere düşmanlık etmeleridir.

Avrupa ve tüm Hristiyan dünyasının arı niyetli olduğunuz.aten biliyoruz. Ama Ermenilerin bu oyuna gelmesi, kullanılması ve hatasını anlamaması Türk Milletini üzmektedir.

Hiçbir olay son safhasına bakarak değerlendirilemez. Emıeni olaylarının başlangıcını bilmeden, karar verilmez ve anlaşılmaz. Ermeni olayları 191 S'den yüz yıl önce başlamıştır.

ÖNEMLİ ERMENİ İSYAN VE İHANETLERİ: 1915'TEN ÖNCE1611: 7 Temmuz 1828- "Ruslar Kars ve Doğu Bayezid 'e girmesiyle Ermeniler Türklere olan gerçek duygularını açığa vurdular. O kadar ileri gicriler ki Anadolu'nun başka illerini de işgal etmesi için Rusları ceşvik erciler. Bu arada 90.000 Ermeni gönüllüsü Rus safına geçerek Türklere karşı savaşu·<621"

"Pek çok müteferrik olaylar yazılmamıştır.

"'Muhittin Nalbantoğlu, Rus Yarbayın Ağı.ından lürklere Karşı Ermeni Vahşeti, Dün Türkiye. Bugün Azerbaycan, s.22, İstanbul, 2009

8 Temmuz 1829- Ennenilerin büyük desteği ile Ruslar Erzurum'u işgal etti.

Xx ıoıxxx 1862- "Maraş'ın Zeytıın kasabasında (Şimdiki adı Süleymaniye) Ermeniler büyük bir isyan başlattı. Çeşicli yollardan özellikle Rusya'dan sağladıkları bal mikcarda silahla Müslüman köyleri bastılar. Herkesi rascgele kurşunladılar. Evleri yaktılar. Aziz Paşa kumandasında Türk birlikleri isyanları bastırmaya çalışınca Fransız

İmparatoru lll.Napalyon hemen araya girdi. Osmanlı Devleri Fransa 'nın müdahalesine anlayışla karşılık verdi. Fakac bu Ermenilere verilmiş bir ilk ciddi taviz oldu." (63) 28 Şubaı 1856- Islahat Fennanı. "Osmanlı Devlet düzeninde Avrupa tarafından kurulması iscenen yeni prensipleri onaya koyan ferman. Bu ferman Ali Paşa tarafından

İngiliz ve Fransız elçileriyle beraber canzim edilmiştir. Paris antlaşması için toplanan heyete sunulmuştur. 1"'1 Mini yorum: Osmanlı Devletinin başındaki belalar sadece yukarıda Enneni olayları babında sıralanan isyanları değildir. İsyan olaylan, 1B04'de Sırp isyanı ile başlanuşur. İsyanlar pat diye bir gecede başlamaz. Hepsinin evveliyau vardır. Biz burada sadece tarihteki adı Enneni Gailesi olan Ermeni isyan ve ihanetlerini onaya koyuyoruz. Diğer isyan ihanetler de var. Hepsi de Enneni isyanları ile eş zamanlıdır. Buradan şunu anlamamız gerekiyor. Osmanlının başındaki belalar hem büyük, hem çok, hem çeşitli hem her bölgede var. Görüyorsunuz, cümle Hristiyan alemi bir olmuş hepsi birden Osmanlıya içten ve dıştan saldırıyor. Elbene şunu da anladığınıza eminim; bu saldırılar sadece isyan, ihanet, cinayet gibi fiili saldınlarla sınırlı değildir. Bu saldırılara zemin hazırlamak için yalan ve iftira kampanyasını da bu savaşlara ilave euneliyiz. İşte yıllardır Türk tarihçilerinin, yazarlarının anlaunaya çalıştığı gerçek bu. Ermeni soykırım yalanlarının temeli de bu. Soykırım yalandır derken hakikati söylüyoruz. Bilakis soykırıma uğrayan Türklerdir. Tarih bize bunu gösteriyor. Amaç 1804 den beri amaç budur. Önce yalan ile başlayıp arkasından dünya milletlerini Osmanlının iç işlerine müdahale ettinnek. PKK ve Kün davasının da aslı burdur. Bu ülkede hiçbir Kün'e baskı yoktur. Olmamışur. Tamamen yalandır. O tarihte, Ermeni'ye, Rum'a Sırp'a, Bulgar'a destek verenler aynı amaçla bugün Kün faşisti PKK ve HDP böllicülerine destek veriyor. 1877-1878- 93 Harbi ve Kafkaslarda Ermeni -Rus işbirliği xx Mayıs 1889- Armenakan çeteleriyle müsademe xx Ağusıos 1889- Musa Bey olayı 20 Haziran 1890- Erzurum isyanı 15 Temmuz 1890- Kurnkapı nümayişi xx 1892 -1893- Merzifon, Kayseri, Yozgat olaylan

"a.g.e., s.22 '"Bulvar Gazeıesi Okur Desıek Ansiklopedisi, s.86, lsıanbul, 1986

xx Ağustos 1894-Birinci Sason isyanı "Avrupa basınının günlerce baş sahifesini kaplayan Anadolu'da ki kanlı Ermeni ihtilal/erinden beri de SASON olayıdır. Burada meydana gelen Kürt- Ermeni çatışmasında BOO'den fazla Ermeni ölürken, o kadar da Kürt ve Türk ölmüştür. Her zaman olduğu gibi yine Ermeniler "-Türkler bizi kadediyor"-yaygarası kopardılar. Aynı yerde 1895 yılında çıkan Kürt- Ermeni çatışmasını önlemek isteyen beş jandarma şehit düşmüştür. Bu olay bile Avrupa 'da " Enneniler öldürülüyor" diye manşet yapılmıştır. Bilerek yapılan bu yalanların amacı, Avrupa Dev/etlerini Osmanlı Devletinin iç işlerini müdahale erıirmek idi. Nitekim bu haberlerden sonra Avrupa 'da Osmanlıya baskılar arttı. O kadar ki Türk düşmanı İngiliz Başbakanı Mr.Glaston, Ermeni'651 o/aylarını araştıran bir tahkikat komisyonu kurulmasını isıedi. 16 Eylül 189529 Eylül 1895-

Zeytun (Süleymanlı) isyanı Divriği (Sivas) isyanı 30 Eylül 1895- Babıali olayı 26 Eylül-2 Ekim 1895-Trabzon isyanı 6 Ekim 1895- Eğin (Ma'muratü'I Aziz) isyanı 7 Ekim 1895- Develi (Kayseri) isyanı 9 Ekim 18959 Ekim1895-

Erzurum isyanı Akhisar (Izmit) isyanı 13-25 Ekim 1895- Gümüşhane ve Trabzon isyanı 15 Ekim 1895- Edime 11-27 Ekim 1895- Maraş (Halep) isyanı 16-26 Ekim 1895- Bayburt ve Erzurum isyanı 18 Ekim 1895- Zeytun isyanı 19 Ekim 1895- Mer.;in isyanı 19-20 Ekim 1895- Şebinkarahisar olaylan 20 Ekim 1895- Maraş isyanı 20-24 Ekim 1895- Arapgir isyanı 21 Ekim 1895- Erzincan ve Erzurum isyanı 23-27 Ekim 1895- Malatya isyanı 25 Ekim 1895- Bitlis isyanı 27 Ekim 1895- Eğin baskını 29 Ekim 1895- Papas baskını 29 Ekim 1895- Urfa (Halep) isyanı

"'Muhinin Nalbanıoğlu, Rus Yarbayın Ağzından Türklere Karşı Ermeni Vahşeti, Dün Türkiye. Bugün Azerbaycan, Toker Yayınlan, s.60, lsıanbul, 2009

29-Ekim 189530 Ekim 189530 Ekim 18952 Kasını 18952 Kasını 18953 Kasım 18954 Kasını 18954 Kasını 18956 Kasını 1895-

Gürün isyanı Erzurum isyanı Sivas isyanı Diyarbakır isyanı Siverek (Diyarbakır) isyanı Tokat, Amasya Merzifon Malatya (Ma'müratü'I Aziz) isyaru Antep olaylan Maraş 7 Kasını 1895- Yenice 7-9 Kasım 1895- Harpuı (Ma'müratü'I Aziz) isyaru 15 Kasım 189515 Kasım 189516 Kasını 189518 Kasını 189519 Kasım 189522 Kasım 18953 Aralık 18953 Aralık 18951895 -1896

Sivas isyanı Merzifon (Sivas) isyanı Zile isyanı Maraş (Halep) isyanı Vezirköprü Muş (Bitlis) isyanı Kayseri isyanı Yozgat (Ankara) isyanı Zeytun isyanı 2 Haziran 1986- Birinci Van İsyanı 14 Ağustos 1896- Osmanlı Bankası baskını xx Temmuz 1897Xx Eylül 1901Xx ·Mart 190421 Temmuz 190527 Mart 190913 Ocak 190929 Nisan 190923 Ocak 191327 Temmuz 191421Temmuz1905-

İkinci Sason İsyanı Üçüncü Sason İsyanı Dördüncü Sason (Sasun) İsyanı Sultan Abdülhamid'e suikast Adana isyanı 3 1 Marı ayaklanması İttihatçılar Yıldız Sarayına saldırdı İttihatçıların bab-ı Ali baskını Birinci Cihan Harbi başladı 2.Abdülhamid'e Yıldız Camiinde suikast xx xxxxx 1913 Osmanlı Devletinden çok yüksek maaş alan ve Osmanlı Devletinin Dış işleri bakanı olan Enneni Gariel Noradonkyan Efendi Saint Petersburg'da sekiz şekilde ayrı Enneni pulu basunnışur.'661

" Em. Korgeneral Hasan Kundakçı, Emperyalizmin KuUandığı Ermeniler, s.70 -76, Ankara, 2001 (Durmadan ağlayan, masumu oynayan Ermenilerin ihaneı edebilme rahaılığına bakın. Osmanlı Devlerinin düşrüğü acıiyeıe bakın. Özgürlüğümüz yak, baskı alıındayız diye isyan eden, cinayeı işleyen Ermeniler, dev/erte en üsı makamlarda görev yapıyor. Mec/is-i Mebusan 'ın üçıe biri Ermeni ve Rum üyelerden oluşuyor. Dış İşleri Bakanı, Hazine Bakanı, Mareşal, General, Pek çok Büyükelçi Ermeni iken, nasıl oluyorsa devler Ermenilere zulüm yapıyor! Yapabilir mi?) 70 1 Tarıhı inkar Eden Soykırım Suçlusu Mıtomanık Dıaspora Ermenlleri · seıahattln AYDEMiR

xx Şubat 1914- Kars ve Ardahan'da 30.000 Türk öldürüldü.'"'' 3 Ağustos 1914- Genel Seferberlik ilanı Xx Kasun 1914- BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI 17 Ağustos 1914- Birinci Zeytun (Süleymanlı) isyanı. Ülke çetin bir Savaşa girmiş. Zeytun'da toplanan bir takım Ermeniler, devletin çağrısına uymayıp, seferberliğe kaulmama karan alıyorlar. Zayıf duruma düşmüş olan Osman lıya ihanet etmenin tam zamanı diyerek, bir tekme de Ermeniler auyor. Avrupa'dan aldıkları cesaret ve destekle durumuna bakıyorlar,"Zeytun Cumhuriyeti" kurduklarını ilan ediyorlar. Müslüman köylerine saldırıyor ve soykınma başlıyorlar. (''") 30 Ağustos 1914- Zeytunlu Ermeniler Osmanlı bayrağı altında savaşmayı redderek kendi subaylarının yönetiminde bir "Zeytun Fedai Alayı" kurarak Rus tarafına geçtiklerini ilan edip büyük bir isyan başlattılar.

Xx xxxx 1914- Kayseri Olaylan. 1915 YILINDA:

Xx Ocak 1915- Bitlis Olaylan. Rusya'dan da gelen gönüllü Ermenilerle birlik yapan Anadolu Ermenileri, Muş, Bitlis, Erzurum, Trabzon, Kayseri, Diyarbakır, Adana.Maraş, Antep bürün illerde Müslüman soykırımı yapmışur. xx Ocak 1915- Van olayları. Ruslarla işbirliği yapan Ermeniler Van'ı tamamen ele geçirmişlerdir. Ermeniler Van Vilayetinin :ıi- döme üçünü kılıçtan geçirmiştir. Bütün resmi daireler yakılmışur. Anadolu'dan, Rusya' dan ve Avrupa' dan gelen silahlı Ermeni ve Komitacı çetelerin Van merkezinde öldürdüğü Türkler 10,000 ni geçmiş, nüfus SOOO'e düşmüştür. Katliam ve tecavüzler haddini aşmış, bu vahşetlere Rus subaylar bile dayanamamışur. Van'ın köyleri ile birlikte 166.000 olan Müslüman nüfusu % 10'lara düşmüştür. Van'da yüzlerce toplu mezar vardır.

Xx Şubat 1915- İkinci Van İsyanı 10 Nisan 1915- Van'da Ermeni Doktor Kirkor Malozyan Türk hastalara bakuğı için öldürüldü. 3 Mayıs 1915- Van'da isyan eden Ermeniler katliam yapu. Ocak-Arahk 1915- Muş olaylan, aynen Van olaylan gibidir Ocak-Aralık 1915- Diyarbakır olayları. " Ocak-Arahk 1915- Etazığ olaylan. " Ocak-Arahk 1915- Erzurum Olaylan " Ocak-Arahk 1915- Sivas olaylan. Ocak-Arahk 1915- Trabzon olaylan "

67 Berna Türkdoğan, Bilim Aklın Aydınlığında Eğitim, özel Sayı 38, Tarihıen Bir Kesit, Ankarn. Nisan 2003 "'Niyazi Akşit, A'dan A' ye Tarih Ansiklopedisi, Serhat Yayınlan, İsıanbul, 1984

Ocak-Aralık 1915- Ankara olaylan. " Ocak-Aralık 1915- Adana olaylan Ocak-Aralık 1915- Urfa olaylan.

Ocak-Aralık 1915- İzmit ve Adapazan

Ocak-Aralık 1915- Bur.;a olaylan. " "

Ocak-Aralık 1915- Musa Dağı Olaylan Şubat/Mayıs 1915- Van, Haskay, Bitlis, Muş, Bayezid, Muradiye ve çevre köyler (66.742 ölü) ("9) . Ni.saıı/Thmmuz 1915- Akçan, Hizan, V an ve köyleri (6019 ölü)

1915'TEN SONRA;

5-23 Mayıs 1916- Van,Tatvan, Bitlis, Tercan, Malazgirt, Trabzon'da enneni çetecilerin katliamlan (240.000 ölü) xx xxxx 1916- Kars, Tenne, Şatak, Kilis, (1265 ölü) <70> 1918 - 1919- Adana, Osmaniye, Pasinler, Iğdır, Kars, Göle, Kağızman, Kurudere, Gülyantepe, Mescidli, Bulaklı, Sankamış, Tiknis, Ağdeve, Akçakale, Nahçıvan, İspir,

Bayburt, Erzurum, Maraş, Antep ve çevre köyler (9580 ölü) <71> 19 Nisan 1919- Enneniler Kars'ı işgal etti 1920-1921- Çıldır, Zaruşat, Ünye, Antep, Kaürs, Gümrii, Oltu, Şuregel, Zengibasar, Tortum, Erzurum, Aşkale, Posof, Iğdır, Göle, Digor, Nahçıvan, Erivan, Hınıs, Haramivanan, Tercan ve civar köyler (146.850 ölü) <72> 20 Kasım 1919- Osmanlı Bürokrasisinde üst düzeyde görevli Bogos Nubaıyan ve

Şerif Paşa, Ermeni-Kürt bağımsızlık belgesi imzaladılar.

Ocak-Aralık 1919- Adana ve havalisinde Enneniler, Fransız üniforması ile katliamlar yapu. 12 Ocak 1920- 450 kişilik Enneni süvari birliği Antep'in Arapdar köyünde Müslümanlara işkence yaptılar. Xx Ocak 1920- Güney İllerinde Ennenilerin ihanet ve saldınlan 16 Haziran 1920- Çete birlikleri kuran Enneniler Hasanbeyli 'de ( Adana) Adana'da "Bağımsız Ermenistan" kurduklarını ilan ettiler. 10 Ağustos 1920- K.lzını Karabekir Komutasında Ennenilere karşı harekat başlanJdı. 3 Aralık 1920- GÜMRÜ ANTLAŞMASI.

"' Berna Türl«kığaıı, Bilim Aklın Aydınlığuıda Eğitim, öz.el Sayı 38, 1lııilııen Bir Kfsiı, Anbra, Nisan 2003 "A.g.e. "A.g.e,. "A.g.e.

15 Man: 1921 Talat Paşa, Berlin'de öldürüldü. "Talat Paşayı öldüren katil cinaveti planlayarak ve taammüden işlediğini itiraf etiği halde, Alman mahkemesi beraat e�tirmiştir."Ermeni ileri gelenleri Türklerin öldürülmelerini teşvik eunek ve Enneni gençleri Türk vıırmağa özendirmek için Amerika'nın Fresno şehrinde Talat Paşa'yı katleden cani adına anıt diktiler. Bu teşvik edici hareketler yüzünden Talat Paşa'nın katlinden bir yıl bir ay sonra yine Berlin'de Bahaeddin Şakir ve Cemal Azmi Beyler biri Hristiyan terörist tarafından öldürüldü. 17 Nisan 1921-Dahiliye Müsteşan Baheddin Şakir Bey 17 Nisan 1921-Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey 6 Aralık 1921- Sait Halim Paşa, Roma'da öldürüldü. Arşavir Şıracıyan adlı katili Ermeniler milli kahraman ilan ettiler. 22 Temmuz 1922- Cemal Paşa yaverleri Binbaşı Nusret Bey ve Teğmen Süreyya Bey Tıflis'te öldürüldü. Katiller belli olduğu halde yakalanmadı n' 1923 Cl!MHURİYETIEN SONMASALA CİNAYE1LERİ1'":

25 Ekim 1945-Rusya resmen Kars ve Ardahan'ı istedi. 9 Aralık 1948-BM lerde Soykınm beyannamesi ilan edildi 24 Aralık 1964-K.ıbns Dış İşleri Bakanı Kipriyanu, BM. Güvenlik Konseyinde "Ermeni Meselesini" gündeme getirdi 24 Nisan 1965-Brezilya'da Ermeniler Türkiye aleyhine gösteri yaptı 24 Nisan 1969-Londra'da Ermeniler Türkiye aleyhine gösteri yaptı. 2 Mayıs 1969-Kadıköy'de bir Ermeni, sırf Türk olduğu için Baharenin Dedeşan'ı öldürdü. 27 Ocak 1973-Los Angeles Büyükelçimiz Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir öldürüldü.

20 Ocak 1975-Cinayet şebekesi, ASALA terör örgütü kuruldu 22 Ekim 1975-Viyana Büyükelçisi Hüseyin Daniş Tunalıgil öldürüldü. 24 Ekim 1975-Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve konuna polisi Talip Yener öldürüldü. 16 Şubat 1976-Beyrut Büyükelçiliği Baş Katibi Oktay Cerit öldürüldü. 9 Haziran 1977- Vatikan Büyükelçiliği Taha Carım öldürüldü (-ksb-) 2 Haziran 1978- Madrit Büyükelçisi Zeki Kunaralp, eşi Necla Kunaralp ve emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu öldüıiildü

"Necdet Sevinç, Arşiv Belgeleriyle �dr Ermeni iddialan ,Gerçekler. sayfa. 7-23 " Burada mevzuu bahis ettiğimiz Ermeni isyanlandır. 1828-1928 arası diğer isyan ve ihanetler aynca uzun bir kitap konusudur.

12 Ekim 1979- Lahey'de Amsterdam Büyükelçimiz Ôzdenıir Benler ve oğlu Ahmet Benler öldürüldü. 22 Aralık 1979-Paris Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan öldürüldü (-ksb-) 6 Şubat 1980- Bem Büyükelçimiz Doğan Türkmen'e silahlı saldın elçimiz yaralandı. 6 Nisan 1980- Kürtlerle Ennenileri kan kardeş ilan ettiler. Orıak eylem kararı aldılar. "1914-1921 arası sekiz sene Kün soykırımı yapan ve Kürt analarımızın, bacılarımızın ın ve namusuna saldıran Ermeniler, öyle bir tuzak hazırladı/ar ki; 1980 öncesi kurulan ve Kürt ırkçılığı yapan dokuz silôhlı sol örgütü, Lübnan 'ın Sedan (Sayda) kentinde bir araya getirerek Kürtlerle Ermenileri kan kardeş ilan ettiler. Ortak eylem kakarı aldılar. Dokuz silôhlı sol örgütü PKK adı altında coplayarak ASALA ile birleştirdi/er. Bir müddet sonra ASALA, tamamen PKK'ya hôkim oldu ve ASALA'yı lağvedip terör faa/iyeclerini PKK içinde Kün kimliği ile yapmaya baş/adı.1"' 1917-1921 arası dört sene Ermenilerle çanr çanr savaş yapnk. Ruslar ile işbirliği yaparak işgal ettikleri topraklanmızı Ennenilerden kurtardık. Yüz binlerce şehit vererek 3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşmasına razı ettik. Müslüman soykırımı yarım kalan Enneniler Türk ve kurnazca bir plan ile Küıt'ü Türk'e; Türk'ü Kürt'e öldürıerek 45 senedir bayram yapıyorlar. Böylece oturdukları yerde, yüz yıl önce yarım kalan soykırımlarına devam ediyorlar. 17 Nisan 1980-Vatikan Büyükelçimiz Vecdi Türel yaralandı (Sal-ya) 19 Nisan 1980- ASALA, Marsilya Türk konsolosluğuna roketatarla saldırdı. 31Temmuz 1980-Atina'da İdari ataşemiz Galip Özmen ve kızı Neslihan Özmen öldüıiildü. eşi yaralandı 5 Ağustos 1980- Lyon Türk Konsolosluğuna toplu saldın. Kadir Aulgan Ramazan Sefer, Kavas Bozdağ. ve Hüseyin Toprak yaralandılar. Dörı kişi yaralanmışur. (sal-ya) 26 Eylül 1980- Paris Basın ataşemize Selçuk Bakkalbaşı silfilılı saldırı ya uğradı 10 Kasım 1980- Asala terör örgütü Strasburg Türk konsolosluğuna silfilılı saldın c düzenlendi. 17 Aralık 1980- Sidney Başkonsolosu ve koruması Şarık Ankyak ile koruma polisi Engin Sever öldürüldü. 4 Mart 1981- Paris çalışma Müşaviri Reşat Moralı ile din görevlisi Thcelli Arı öldürüldü. 3 Nisan 1981- Kopenhang Çalışma Müşaviri Cahit Demir silahlı saldırıda ağır yaralandı.

·· . a-Hüdavendigar Onur, Millet-i Sadıka'dan Hayk'm Çocuklarına Enneniler, s. 283 Ed.ille Yayınlan, İsıanbul 1998 t>-Necdeı Sevinç, Arşiv Belgeleriyle Enneni iddialan w Gerçrlder, s.29, Edille Yayınlan, İstanbul, 2004

9 Haziran 1981- Asala, Yergiz'i öldürüldü. Katile 14 Cenevre'de sözleşmeli elçilik sekreteri yıl hapis verdiler. (10 yılda saldılar) Mehmet Savaş 24 Eylül 1981- Dön Hristiyan terörist Paris Başkonsolosluğumuzu basarak beş görevlimizi 15 saat rehin aldılar. Koruma görevlisi Cemiil ÖZEN'i işkence ile öldürdüler. Paris radyo ve lV. lan sürekli katillerin lehine yayın yapu. Türkleri suçladı. Canilerden biri 3,5 yıl sonra kendini asu. 25 Ekim 1981- Roma Büyükelçiliğinin ikinci katibi Gökberk Ergenekon silahlı saldın ile yaralandı 27 Kasun 1981- Avrupa'da bulunan Ermeni Öğrenciler Birliği ile Kün Öğrenciler Birliği onak bildiri yayınladı. 28 Ocak 1982- Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan, iki Hiristiyan terörist tarafından öldürüldü. Amerikan polisi, caninin birini elinden kaçırdı. Öteki kaıil liampig Sasunyan ömür boyu hapis cezası aldı. Bu Hristiyan teröristi, Ermeniler, Kalifomiya'da milli kahraman ilan edip anma töreni yapular. 22 Mart 1982- Bostan Başkonsolosluğumuz Okan Gündüz:'e 1. bombalı saldırı. 8 Nisan 1982- Onawa Büyükelçiliği Tıcari müşavir Kemalettin Kani Güngör ve bir görevli yaralandı. 4 /5 Mayıs 1982- 22 Man 1982'de Hristiyan Teröristlerin bombalı saldırıda bunduğu Baston Fahri Başkonsolosumuz Okan Gündüz. Amerikan polisi ciddi olarak korunmadığı için 1,5 ay sonra İkinci kere, 5 Mayıs 1982'de suikasta uğradı ve hayatını kaybetti. 7 Haziran 1982- Lizbon Büyükelçisi İdari işler ataşesi Erkut Akbay öldürüldü. Eşi Nadide Akbay ağır yaralandı. Bitkisel hayata girdi ve B Ocak 1983 Cumanesi günü vefat eni. 17 Haziran 1982- Burgaz (Bulgaristan), Belgrad, Lizbon, Kanada elçilikleri mize yapılan saldınlarda birçok görevli yaralanmıştır. (sal-ya) 17 Haziran 1982- Lizbon Büyükelçiliğinde görevli bir İdari ataşe öldürüldü. 21 Temmuz 1982- Ronerdam Başkonsolosumuz Kemalettin Demirer H ristiyan terörist Asala saldırısı ile yaralandı. 7 Ağustos 1982- Asala mensubu iki Hristiyan terörist Ankara Esenboğa HaYalimanına toplu saldın yaptı. Beş sivil bayarım kaybetti, 72 yaralı. 10 Ağustos 1982- Artin Penik isimli Ermeni vatandaş Asala cinayetlerini tel· in ederek Taksim'de kendini yaktı. 27 Ağustos 1982- Onowa Büyükelçirniz asken ataşe Kur. Alb. Atilla Alokat öldüıiildü. 9 Eylül 1982- Burgaz (Bulgaristan) Başkonsolosluğu İdari ataşesi Bora Süelkan öldürüldü. 8 Ocak 1983- Lizbon İdari işler Memurunun eşi Nadide Akbay öldürüldü.

29 Ocak 1983-Esenboğa katliaıru suçlusu Levon Ekmekçiyan idam edildi. 9/11 Mart 1983-Yugoslavya Belgrad Büyükelçisi Galip Barkar şehit edildi. Makam şoförü Necati Kaya yaralandı. Katillerden biri 4 yıl hapis yaruktan sonra gizlice serbest bırakıldı. Öteki katiller sırayla gizlice, af ile serbest kaldı. 14 Temmuz 1983- Brüksel İdari ataşemiz Dursun Aksoy öldürüldü. 15 Temmuz 1983- Paris Orly havalimanında Asala'nın bombalı saldın. Üçü Türk yedi sivil öldürüldü, yaralı 60 kişi 27 Temmuz 1983- Lizbon Büyükelçilik Malahatgüz.iıı Yurtsev Mıhçıoğlu'nu yaraladır. Eşi Cahide Mıhçıoğlu öldüler. Ponekiz polisi saldırganlardan beşini öldürdü. Ermeni kilisesi yine kaıillere sahip çıku. Wasington'da kilisede katiller için ayin düzenledi. 31 Mart 1984-Tahran Büyükelçilik mensubu Işık Yönder ve Şadiye Yönder Hristiyan teröristleri tarafından saldınya uğradı. Eşi Işık yönder öldü 28 Nisan 1984- Tahran Büyükelçiliği askeri ataşe İsmail Pamukçu ve l.k.ltip Hasan Servet Öktem yaralandı. 20 Hazira 1984-Viyana Büyükelçiliği sosyal işler müşaviri Erdoğan Özen öldürüldü. 12 Mart 1985- Onova Büyükelçiliğine saldırı. Büyükelçimiz Coşkun Kırca yara almadan kunulurken, Kanadalı güvenlik görevlisi öldürüldü. 19 Kasım 1984- Birleşmiş Milletler Viyana Bürosu Direktörü Enver Ergun, Asala Hristiyan teröristleri tarafından öldürüldü.

Not: Bu cinayetlerin bir kısmında katiller aranmadı ve yargılanmadı. Yakalananlann tamamı kısa bir süre sonra affa uğradı. Serbest kaldı.

HALKIN MÜCAHİ1LERİ ve 17 KASIM İSİMLİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN CİNAYETI..ERİ:

7 Ekim 1991- Atina Büyükelçiliği Basın ataşesi Çetin Görgü 11 Aralık 1993- Bağdat Büyükelçiliği İdari ataşesi Çağlar Yücel öldürüldü. Hüseyin Kerimoğlu yaralandı 4 Temmuz 1994- Atina Büyükelçiliği ikinci Müsteşan Ömer Haluk Sipahioğlu Hristiyan terörist, Yunan polisi tarafından öldürüldü. " 1 973-1994 arası, 22 ülkede 1 98 eylem yapan Ermeniler elliye yakın Türk ve 44 yabancı öldürmüşler, 300 kişiyi yaralamışlardır. Bir iki olay müstesna ıerörisıler yakalanmamış, yakalananlar da kısa sürede serbesı bırakılmışcır. Nasıl olur bu iş? ( 76)"

Ermenilerin isyan, ihanet ve cinayetlerine 1828'den başla�k. 2018'e kadar 190 senedir belki 500, belki bin kere ermeni vukuatı var. Hepsinde de Avrupa Ermeni katileri kısa bir süre sonra serbest bırakmıştır .

... Necdeı SEVİNÇ, Arşiv Belgeleriyle Tehcir Enneni iddialan ve Gerçekler, s. 27, Milenyum Yayınları 2004, İsı.ınbul 76 1 Tarrhı inkar Et1erı Soykırım Suçlusu Mılomanık Dıaspora Ermentleri • Setahattin AYDEMiR

Türkler yüz elli sene sonra bir cinayet işledi. Hrant Dink öldüıiildü. Cinayeti işleyen, azmettiren ve yardım eden 10-15 kişi 12 yıldır hepsi hapiste. Şimdi sormam gerekmez mi Avrupa'ya?

Adalet, dürüstlük, namus ve ahlak, insanlık size de mi Türkiye de mi?

eANI e İNCEl.E.ME e ARAŞTIRMA ı

"Osmanlı Meclisi"ndenmebus portreleri

Mebusan Meclisi

İK1"0 ..,..,. """"',,.. .. ,__.....,... ......,,�· ..... g.ot ıd�

........ � �·� ...... .._. '

_,, g,_..,�a... ..... "'""'-.. tıu--

...... ....... ı.-:o

.. ..._ .. tq.9' ı!ı.ıı.._\! l �·Ol_.., .. ..., •"-lt-·�� ..,......_...._. �..--. ı.tıııt;. ....... ��� -.r--..,�

Boyorın OOz rıdon, Hariciye Nazlfl Nurocıonlcyon Efend •önce naz1r, sonra düşman!"

ERMENİ iHANET VE CiNAYETLERİNDEN ÇIKAN SONUÇ: Bu çağda bugün dahi Amerika, Fransa. İngiltere, Almanya dahil, pek çok ülkelerin erişemedikleri demokrasiyi, laikliği, liberalliği, özgürlüğü Osmanlı Devleti asırlar önce başlatmış. Yüz çeşit ırk, yüz çeşit dini inanç mensuplarını bir arada asırlarca kavga ettirmeden yönetmiş. Bu, bir mucizedir. Böyle bir mucize yönetim yapan Türklere, ne yazık ki en ağır ve en aşağılık ihanetler yine bu özgürlüğü yaşayan toplumlar tarafından yapılmışur. Maalesef tarihi gerçekler budur. En güvendiği, millet-i sadıka diyerek devleti teslim ettiği Ermenilerin yapuğı ihanet, mel'anet ve cinayetlerin listesi on iki sayfayı buldu. Dünyada iki yüz sene de 400 kere toplumsal suç işleyen, ihanetten, cinayetten bıkmayan başka bir kavim bulamazsınız. Gördüğünüz gibi, Ermeni isyanlarının sadece listelenmesi on bir sayfa. Bunların ayrınusı başlı başına ayn kitap konusu. Cumhuriyetten önce ve sonra Müslim ve gayrimüslim pek çok isyan ve ihanetler yaşadık. Doğrusunu söylemek gerekirse Türk Milleti 'nin son üç yüz senedir ölüm, sürgün ve ihanet olarak yaşamadığı çile kalmarnışur. Aşağıda bir arkadaşımın gönderdiği mail yazısını konumuzla çok ilgili olduğu için kamuoyuyla paylaşmak istedim. OKUMA PARÇASI

Doç.D�EmreSARANDOL

Biyokimya AD Uludag Universitesi Tıp Fakültesi 16059Gorukle-BURSA1 TURKIYE ---Original Message From: ercan öztürk To: undisclosed- recipients: Sem: Friday, December 19, 2008 1:50 AM Subject: özür dilemiyoruz . .... lutfen katılın .... http://www.ozurdilemiyorum.net/

BEN DE ÖZÜR DİLEMİYORUM

MOSİN-GAFLAN-ÖZÜRCÜLER ÇİZGİSİNDE BİTMEYEN HAY AL: BÜYÜK ERMENİSTAN "Mosin" Nedir Bilir misiniz? Ermeni Taşnak çetelerinin 1893'ten sonra kullanmaya başladıkları bir Rus tüfeğidir. Dedelerimizin, ninelerimizin çok canını yakmışur. Bir çok insanınuzı, kadın, çoluk, çocuk demeden haince öldürmüştür. 2700m menzillidir. Türklerde bulunan Martin Kapaklı ve Berdan tipi tüfekler ise 1200 m. menzillidir.

Mosin kısadır; taşıması, kullanması, nakletmesi, öğrenmesi ve öğretmesi kolaydır. Daha sessiz auş yapar ve duman çıkarmaz. O zamanlar bizdeki tüfekler ise kocaman,

hantal ve ağırdı. Üstelik çıkardığı gürültü ve duman ile askerimizin mevzisini belli ediyor ve menzil dışından Ermeni çeteler tarafından Mosinlerle avlanmasına sebep oluyordu. Bugünkü Türk-İran sınınndaki Derik Manastın bölgesinde, Taşnak'ların yaptığı katliamdaki başarılarının sım iste bu Mosin tüfeklerinde saklıdır. Yirmi, yirmi beş Ermeni komitacısı, stratejik noktalarda pusuya yatuklannda, yüz kişilik bir Türk ve Kün kuvvetini durdurabiliyordu. 1914 San kamış 'ta Taşnaklar bu şekilde Ruslara çok yardımcı olmuştu. 1915 Van isyanında da bu Mosinler on binlerce Müslüman'ın canını aldı. Bir o kadan da sakat kaldı. Ermeni komitacılarının kurduğu çetelerden sadece birisi olan EDF (Ermeni Devrimcileri Federasyonu) ya da daha yaygın adıyla Taşnak çeteleri Osmanlıdan ne istediği ve onu nasıl alacağı konularında hiç bir tereddüt içinde değildi. Batı Ermenistan (yanı Doğu Anadolu'muz) isyanlarla ele geçirilecek ve bunu başarmak için de yaygın olarak örgütlenip Osmanlı ile sürekli silahlı çatışmalara girilecekti Osmanlı-Rus ve Osmanlı-İran sınırlarında tam 16 gizli noktadan ülkeye bu Mosinler sokuldu. Sadece Taşnaklar 1890-1895 arasında 1 3 kalkışma çıkarıldı. Hınçak, Ramgavar, Arınenakan ve diğer Ermeni çetelerini unutmayın. 1895-1989 arasında bu kalkışmaların hem sayısı hem de şiddeti amı. 1896 koca Osmanlı İmparatorlu ğunun başkentinde güpegündüz Osmanlı Bankası basıldı. (Washington DC'de ABD Hazinesini güpegündüz silahla basmaya kalksanız neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz?) Ermeni cüretkarhğı o kadar artmışn ki, arnk isyan ve baskınlar Osmanlı'nın gözü önünde olabiliyordu. Serob (1891-1899 arasında 15 isyan), Gürgen Mushegh (1896-1899 arasında 8 isyan), (1890-1898 arasında 8 çatışma),

Simon (narn-ı diğer "Azrail"), Makar, Gevorg, Çavuş Khan. gibi yüzlerce Taşnak çete reisi Mosinleriyle tüm Doğu Anadolu'da, ama özellikle de Kars, Van, Muş üçgeninde, Tıirk ve Kürtlere kan kusturuyordu. Verilen kayıplarımız çok fazlaydı. 1900-1914 arasında isyan ve baskın sarmalı daha da büyüdü ve vahşileşti. 1915'e gelindiğinde, Ermeni komitacıları anık koskoca Van kentini Osmanlı'nın askeri gücünden ve çoğu Müslüman halkından kanla koparmavı başaracak hale geldiler. Mosinlerle Muhsinlerimizi, Yasinlerimizi vurup Van'ı aldılar ve Rus'lara teslim eniler. Bundan sonra da GEÇYER (Geçici Yerleştirme tehcir) yasası geldi. Bin yıllık beraberliği bozan bizler değildik; Mosinleriyle Taşnaklardı. Hıncak !ardı, Armenakancılardı, Ramgavarcılardı ve bunlara destek olan diğerleriydi. .. GEÇYER, kendini bir ölüm kalım savaşı içinde bulan ve arkasın dan hançerlendiğini gören bir ülkenin o koşullarda alabileceği belki de en akılcı bir savaş önlemiydi.

ABD'nin on yıllar sonra bile Japon Amerikalılara ve hemen sonra da Nagasaki ve Hiroşima'ya yaptıklarını hatırlayınız.

İngilizlerin kendi Almanlarına, Fransızların Alsas Loren Almanlanna, Sovyetlerin,

Kırım Türklerine yapuklannı haurlayınız. GEÇYER'den önce ve GEÇYER'den sonra, tüm dünyada ve özellikle de Avnıpa'da ve Batı 'da, yüzlerce binlerce GEÇYER karan ve uygulaması olduğu halde, bugün neden hep Türkiye ağızlara sakız edilmiştir diye

Ermeniden özür dileyenlere sormak gerekir.

Biz Mosin'e geri dönelim. Türk Tarih Kurumunun araşurmalarına göre Ermeni komitacı ların öldürdüğü Müslüman sayısı yarım milyonu (500.000) geçmektedir. Bu rakam, aynı bölgede ölen tüm Müslüman sayısı olan 1,2 milyonun içinde ve bu 1,2 milyon rakaıru da tüm Birinci Dünya Savaşında ölen Müslümanların sayısı olan 3 milyonun içindedir (Justin McCanhy). İçinden şehit, gazi, ölü, yaralı çıkmayan tek Müslüman ailesi yoktur. Bu 3 milyon içinde, oranuya vurulunca görülecektir ki en büyük kayıpları Türkler vermiştir. Acılarımız bu kadar derin ve bu kadar yaygındır. Görülüyor ki, Birinci Dünya Savaşında çektiğimiz acıların, verdiğimiz kayıpların önemli bir kısmı (yanı yaklaşık aloda biri) "Büyük Ermenistan hayali" peşinde koşanların acımasızca kullandığı Mosinler yüzündendir.

BİZ SUSTUK, ONLAR ÇALIŞTI

ERMENİ YALANLARI DÜNYAYA YAYILDI

İçerde Taşnak-Mosinleri Müslümanları vururken, dışarıda Taşnak-sözcüleri bambaşka bir hava estiriyordu. Taşnaklann 30 propaganda merkezinden dünyaya sürekli « fakir, açlıktan ölen, vergiden ezilen, zulümden katledilen, Hristiyan Ermeniler» mesajı usıaca geçiliyordu. Böylece Hristiyan Aleminin gönül telleri titretiliyordu. Erivan, Banım, Tıflis, Baku, Gençe Karabağ, Tebriz Kar.;, Erzurum, Van, Mus, Bitlis, Ahlat, Haıay, İskenderiye, Trabzon, İsıanbul, İzmir Kırım, St. Peter.;bwg, Moskova, Sofya, Bükreş, Lefkoşa, Cenevre, Paris, Boston ve üç ayn Kafkas kentinden dünyaya yayılan bu yalanlar maalesef hemen alıcı buluyordu. Çünkü Türk>e Müslüman>a karşı zaten müthiş bir önyargı vardı. Abartılı Taşnak hikayelerini dinle yenler "Türk'tür, Müslüman' dır, yapmıştır" önyargısıyla hiç sorgu sual etmeden bunlan gazete ve dergilerine taşıyorlardı. Bazıları öyle inanrruşu ki, bu yalanlan romantize eden, yok satan romanlar yazclı.<771 Bunlardan biri olan Franz Werfel ölüm döşeğinde gerçekleri maalesef geç gördüğünü, yalanlara alet olup "Musa Dağında Kırk Gün" kiıabını yazdığı için pişmanlık duyduğunu yakın dostu Albert Amateau'ya söylemiş ve bir şekilde af dilemişti. Ama "büyük yalan" çokıan almış başını gitmişti.

--Türk Milletinin en büyük eksiği ve hatası, kendi acılarını aıınıamasıdır. Biz hep zaferlerimizi andık. Körü günler, kötü anılar bizim inançlarımıza göre anılıp durulmaz. Kin ve intikam yayan, neşriyat yapılmaz. Çocuklanmıza kin ve intikam aşılanmaz. Ama yapmalıymışız. Roman, film ve tiyatro yapılmalıymış.(S.Aydemir)

Bizdeki romancılar gerçeklerin onaya çıkmasında belki yardımcı olabilirlerdi dma onların da bir kısmı bu yalanlara sempatiyle bakma ya başladılar. Hatta bazıları bu yalanların üzerine utanmadan bir de roman yazdılar. Bugün bile böyle düşünen ve özür için imza toplamaya kalkışan bazı aydınlarımızın olduğunu üzüntüyle görmek teyiz. Onlar da Taşnak propagandalarına esir düştüler. Türk'e hala kimse fikrini sormak gereğini duymuyor. Çünkü ERMENİ YALANLA RI anık bir kültür haline geldi. ··Ermeni Hristiyandır, yalan söylemez. Türk Müslümandır yapmıştır." anlayışı şimdi maalesef bu "özürcüler" kervanında ses buluyor. işte bu kampanyalar, bu yalanlar bizi bugünlere taşıdı. Biz işe, "Kan ve kin dursun, yeni kurduğumuz ülkemiz kalkınsın, barış içinde hep beraber refaha ve mutluluğa ulaşabm." gibi asil düşüncelerle hep sustuk. Konuşmadık. Cevap vermedik. Anlaunadık. Dünya kamuoyu ise "Türk sustuğuna göre herhalde suçlu" diye düşündü. daklandı. Ermenilerin cüretleri anu. Yalanlar aradan geçen Öyle ki ölülerin sayılan bile ikiye, üçe, dörde, beşe zamanda katlandı. dallandı, buAnık kimse " 1919 Paris Barış Konferansı raporlarında 200,000 olarak gösterilen Ermeni ölü sayısı, nasıl olur da 2008 de bir buçuk milyona ulaşır? Ölüler hiç çoğalır mı'" diye sormuyordu. Mantık ve bilim, hislere; gerçekler ise yalanlara teslim bayrağını çekmişti.

O halde, Mosin, "Büyük Ermenistan" hayali ile girişilen kanlı bir kalkışmayı en iyi temsil eden semboldür. Mosin, canlarını Taşnak çeteleri ellerinde işkence ile veren yanın milyondan fazla Müslürnan'ın acı sonlarının da ironik bir sembolüdür.

GAFLAN ve MOŞIN NEDİR BİLİR MİSiNİZ? Şimdi teybi ileri saralım ve 1994 yılına gelelim. Sovyetler Birliği çökmüş ve Ermenistan daha yeni bağımsızlığını kazanmıştır. Ülkelerini imar edeceği, halkını kalkındıracağı ve vatandaşlarına refah ve mutluluk getireceği yerde yine o "Büyük Ermenistan" hastalığı ve hayali ile yanıp tunışan Ermeni liderler ne yapıyor? Önce Karabağ'a arkasından da Azerbaycan'ın diğer bölgelerine saldırıyor.

Bu sefer ellerinde Rus Mosinler yerine Rus tankları ve Rus danışmanlan vardır. Azeri halkını kırıp geçirirler. Birçoğunu öldürürler. Bir milyon kadarını silah zoru ile evlerinden kaçmak zorunda btrakırlar. Propagandayı gene unutmazlar. Ama bu sefer kendimizi 'Gaftan' denen yepyeni bir olgu ile karşı karşıya buluruz. Gaflan, Ermeni askerlerinin öldürdüğü Azeri'lerin cesetlerini arkada iz bırakmasınlar diye yakıp yok eden ekiplere verilen bir addır. Hitler'in Nazileri Yahudileri canlı, canlı yakıyorlardı; Gaflancılar ise henüz öldürülmüş Azerileri. Naziler diri diri yaktı vr öldürdü; Ermeniler ise önce öldürdü, sonra yaktı. O yüzden, kafaca Nazilerle Ermeni asker !erin arasında pek fazla fark olduğu söylenemez. Aradaki fark son nefestir; Naziler son nefesten önce. Gaflancılar ise son nefesten sonra yaktılar. İkisi de fırın kullandılar. İkisi de yakular. İkisi de özür dilemediler. Bizler Gaflancılann tüm insanlıktan özür dilemesini beklerken, bir de baktık ki bizim bazı "aydınlanınız" bu Gaflancı'lardan özür dilemeye kalkıyorlar.

Şunu da hemen haurlatalım ki, daha Ermenistan'ın toprak talepleri henüz bitmemiştir: Azerbaycan'dan Karabağ ve Bau Azerbaycan'ı, Türkiye>den Doğu Anadolu'yu, Gürcistan'dan Javakheti bölgesini, iran'dan Kuzey Bölgesini ve yine Azerbaycan'dan, Nahçıvan bölgesini alıp «Büyük Ermenistam>ı kurmak istemektedirler. Gaftan, bu bakımdan, «Büyük Ermenistan» haya, linin en korkunç ve güncel sembolü haline gelmiştir. Böylece Mosin'den, Gaftan'a uzanan bu trajik çizgide, "Büyük Ermenistan" kurma ihtirasının hiç bir zaman sönmediğini, tam aksine, tekrar parladığını üzülerek gözlemlemekteyiz.

İÇİMİZDEKİ ÖZÜRCÜLER İŞTE BU MOSİN, GAFLAN ZİNCİRİNİN SON HALKASIDIR

Bilerek ya da bilmeyerek, bazı Türk aydınları, garip bir yakla şunla Ermenilerden özür dilemek için imza toplamaya kalkmak tadırlar. Düşünce ve ifade hürriyeti var; isteyen istediğinden herhangi bir nedenle özür dileyebilir. Ama şehitlerimizi, ölülerimizi yok sayarak, yukarıda açıkladığımız bu Mosin-Gaflan çizgisine hizmet ettiklerini göremeyerek, ya da önemsemeyerek ve hepimizi ima ederek özür dileyemezler. Yarın dünya basını "Türkiye'de bazı aydınlar özür diledi" yerine "Türkiye'de aydınlar özür diledi" gibi yanlış başlıklar atarlar ve kamuoyunu yanıltırlarsa, bu yalanların vicdanı sorumlusu bu imzacılar olur ki bu sorumluluktan yaşamları boyunca kaçamazlar (Aynı Franz Werfel'in ölüm döşeğinde yapnğı yanlışlıklar için özür dilemesi gibi.)

Mesele, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle tüm ölülerden, tüm acı çeken insanlardan, kadın, erkek, yaşlı, genç, çoluk, çocuk, din, dil, milliyet, bölge ayınnadan özür dilemekse. bunda hiçbir sorun görmeyiz. Biz de böyle hümanist bir yaklaşıma veya açılıma imzala rımızı koyarız. Ama amaç özellikle Türkiye'nin önüne engel çıkarmak, dünya kamuoyu ününde Türkiye'mizi zor duruma sokmak ve bu şekilde Mosin-Ga/lan çizgisine hizmet etmekse, böyle bir anlayışı kabul etmemiz asla mümkün olamaz.

İlle de özür dilemek istiyorlarsa, bu aydınlar kendi adlarına özür dileyebilirler. Mesela, Türkiye'mizi dünya kamuoyu önünde sürekli hedef tahtasına çevirdikleri için, Türkiye'mize yardım ve hizmetleri dokunmadığı için, katma değer üretemedikleri, ya da tarihimizin mirasını har vurup harman savurdukları için, tüm Türkiye'den de özür dileyebilirler. Ama en uygunu, Mosinlerin vurduğu Muhsin'lerden, Gaflanların yaknğı Aslan' !ardan özür dilemeleri gerekir.

BEN DE ÖZÜR DİLEMİYORUM DİYORSANIZ, KAMPANYAMIZA DESTEK OLUN!

Özür dilemiyorum kampanyası: LUTFEN KATILIN,KATILIM SACLAYIN .. hno://www.ozurdilemiyorum.net/

(Uluslararası Ermeni Yalanlan İle Mücadele Derneği Başkanı ) Ermeni meselesinin ortaya çıkmasında ABD'nin rolü! "1830'lardan itibaren Anadolu ve Oıtadoğu topraklarının kaynak zenginliği, pazar niteliği, ulaşım olanak.lan ABD için bilinmeyen bir konu değildi. Amerika, çıkarları bakımından Osmanlı topraklarında, ne şekilde ve hangi ölçülerle toplumun hangi kesimleriyle ilişki kurulması gerektiğini tespit etmek için araştırmalar yaptı. Ermeniler bu ilişkilerde önemli unsur olarak kabul görmüşlerdir. Enneni unsurunun diııi,külıürel. . .,ekonomik çıkartan bakımından Fransa , Rusya ,İngiltere tarafından parsellenmeye çalışıldığı devrede, Amerika'da misyoner örgütleriyle ,okullarıyla, hastaneleriyle. vetimhaneleriyle bu unsur üzerinde etkili olmaya başlamıştır. 1. Dünyd Savaşına kadar ABD,

Ermenilik davasını diğer ülkeler kadar siyasi bir düzeye getirememiştir. Amerikan kurumlan, Osmanlı topraklarındaki Ermenilere her türlü desteği sağlamış ve bazı Ermenileri Amerika'ya götürüp eğittikten sonra Osmanlı Devleti aleyhine cahşmaşı için geri göndermiştir. 1. Dünya Savaşı öncesi Amerika kamuoyunu yalan haberler ile kirleten ve Osmanlı

İmparatorluğuna karşı olumsuz düşüncelere sevk edenler, Amerika' nın alıp götürdüğü bağımsızlık hayali kuran Ermenilerdir. ABD ve Ermenilerin ilişkileri !.Dünya Savaşı sonrasında da devam etmiştir. Ermeniler hizmetlerinden (Türkleri katletmeleri ve Osmanlı Devletini isyanlar ile zor duruma sokmak gibi) ötürü Wilson prensipleri -Sevr antlaşması çerçevesinde bağımsız Ermenistan ile ödüllendirilmişlerdir. Ama Türk Milletinin başlatmıs olduğu Milli Kurtulus Savası bütün hain ovunlan bozmus ve tarihin derinliklerine gömmüştür. l 970'li yıllarda Ermeni terörünün yeniden hortlatılması ile ABD 'de yaşayan Diplomat ve Vatandaşlarımıza karşı terör saldınlan artmış, bunun sonucunda 46 önemli Diplomaumız şehit edilmiştir. Ve avnı ABD ve Avrupa buna seyirci kalmış, hana Ermenilerin bu terör saldırılarını haklı gösıermek için tarihten sahte ve yalan alıntılar yapmıştır. Bugün 1200 civarında Ermeni Lobisi,

ABD kamuoyunu Türkler aleyhine kışkırtmaya devam etmektedir.

Ermeniler Ektiğini Biçmiştir

Enneniler, Osmanlı Devletinde baş aktörlerden biri idi. Bu şerefli ve muteber konumunu terk etti. Gini Büyük Devletlerin figüranı ve piyonu olmayı tercih etti. Bunun suçlusu niye Osmanlı Devleti olsun? Niye Türkler olsun? Enneııiler dava edecekse kendilerini yoldan çıkaran ve yan yolda bırakan Rusya, lngiltere, Fransa ve Amerika 'dan davacı olsunlar.1"'8' Nitekim birçok Enneni yazar Büyük Devletlerin sözünü tutmadığın/'"' Ennenileri yeterince savunına dıklannı (koıurnadıklannı) yazarlar ve şikayet ederler. O halde Türkleri veya Osmanlı Devletini niye suçluyorsunuz ey soykırım yalancılan? Sen olmayan Ennenistan için yapmadık ihanet ve cinayet bırakmadın bu suç değil de; Türklerin ülkesini ve vatanını koruması ve düşmandan kunaıması mı suç?

Tüm dünyaya soruyorum; Düşman ordusu ile işbirliği yapanlara sizin ülkenizde ne ceza verirler? Enneniler işgalci düşmanla işbirliği yapmışur. Yapuklaruun cezasını çekmişlerdir.

Eğer suçluya ceza veren hakimler yargılanırsa, dünyada adalet diye bir şey kalmaz. Katiller, caniler. teröristler dünyaya hakim olur. Dünyada düzen kalmaz.

AMACIMIZ KIŞKIRTMAK DEGİL Çok daha anlaulacak vahşetler var fakat dedik ya amacımız kimseyi kimseye düşman etmek veya kışkırtmak değil. Biz diaspora Enneııileri gibi; kışkııtıcı değiliz, barış düşmanı değiliz, "kin hascası ve intikam müpce/iisı ('"')" değiliz. Biz bin yıllık kardeşliğin devam eunesini istiyoruz. Bizim bu ülkenin Enneni vatandaşından zerre kadar şikayetimiz yok. Yüz yıldır susuyor idik. Yine susardık. Özür dilemesi gereken suçluların, eşi görülmemiş bir pişkinlikle; soykırım yalanını terk etmemesi, Türkiye'ye ve Türk Milletine büyük zarar vennektedir. Bu yalanlara cevap vennek, gerçeği Türk ve dünya kamuoyuna göstennek bize farz olmuştur. Gönül ister ki, bu ülkenin has vatandaşı Enneni dostlanıruz da aruk konuşsun. Dünyanın öbür ucundan yalan yanlış nefret söylemleri ile Türkiye Enneııilerinin rahatlarını

., Celal Ülgen/Coşkun Ongun, Emıeni iddialan ve Thrihi Gerçekler, İstanbul Barosu Yayınlan, Panel noılan, İsı. 2009 ..., Vahakn N. Dadrian - Ulusal ve Uluslararag Hukuk Sorunu Olarak Jmoside, Müıeıtim-Yavuz

Alogan, Belge Yayınlan, Şubat 1995. Vahakn'ın kitabını okumanızı tavsiye ederim. Bu kadar hukuk bilgisini, bu kadar tarih araştırmasıru yapan ve ciddi derece zeki ve akıllı olan biri birazcık olsun, banşçı ve birleştirici yazsa idi çok iyi olurdu. Yaz.ır, sonsuz derecede soyk.ınm saplanusı içinde kalmış. Kitap, gerçeklerin ne kadar sapunldığuıa mükemmel bir örnek. Kitabın özeti şu; Yazarın ayru tanı ile örnekliyorum. "MÖ.Milanan öna iki Ennmi aralannda kavga etmiş biri ölmüş. Bu birsoykınm ve suçlusu Türkler" il) Necdet Sevinç, Arliv Belgeleriyle Thhcir Ermeni iddialan ve �. s.380 Milenyum Yayn.

bounasınlar. Biz burada dün olduğu gibi bu gün de huzur içinde kardeşçe yaşıyoruz. Bizi birbirimize düşürmesinler. Şu küçük kitabı bile yazmamızın sebebi işte o şarlatan Ennenilerin çirkin iftirasıdır.

BUNLARI YAZMAYI ve ANMAYI iSTEMEZDİK

Ennenilerin Müslim halka yapuğı, isyan, ihanet, cinayet, sürgün, soygun, soykı

nmlardan örnek o kadar çok ki, ben Türk yazarlardan örnek vermeyeceğim. Her şeyi

çarpıtan, öküz alunda buzağı arayan an niyetli bazı rabalığımız olmayan Amerikalı araşurmacı, tarihçi Ermenici yazarlara karşı; hiçbir Prof.Dr.Justin McCanhy'den akarz

ennek istiyorum. Ermeni meselesine ömrünü vermiş ve gerçek soykınm yapanın kim

olduğunu dünyaya ilan enniş, tarafsız ve dürüst birçok yazardan biri.

Bazılan gibi ödül için, ülkesine, aıalanna iftira atanlardan değil. Tam tersine kimse

den bir çıkan yok, kimseye bağımlı ve eksikli değil. Tamamen tarih ilminin gerçeklerine

bağlı, cesur bir tarihçi. Cesur diyorum çünkü Ermeniler böyle doğruyu yazan bütün ta

rihçileri ölümle tehdit ediyor, mahkeme veriyor.r•ıı

Amacımız, Ermeni vahşetlerini uzun uzun yazıp geçmişi kaşımak değil. Yüz yıl ev

vel veya bugün vatanına, devletine bağlı mazbut ve mütedeyyin Ermeni vatandaşlanmız

üzmek ve suçlamak da değil.

Ama Ermenileri masum gösterip, ağlayan, timsah gözyaşı dökenlere;

Ermenilere "ACLA ve ÖLDÜR" diyenlere; tarihte kalmış bir olayı, inatla bu yüz

yıla taşıyıp, yalan ve iftira ile kin tohumlan ekenlere; savaş ıamtamcılığı yapan, barış

düşmanlanna karşı, bizim de doğrulan yazmamız şart olduğu için yazıyoruz. Bir nebze bahsennezsek maalesef mesele anlaşılmaz. Üstelik Ennenistan bunu hep yapıyor. Ül

kesine gelen herkesi illa soykırım müzesine götürüyor. Onlar devlet olarak kin propa

gandası yapıyorsa bizim de Ennenilerin suçunu yüzlerine vurmak hakkımız olsa gerek.

PROF.DR.JUSTIN MCCARTIIY NE DİYOR?

Daha 1915'e gelmeden, 1914 Birinci Dünya Savaşı daha başlamadan, Ermeniler

1877 den beri Kafkaslarda ve Rusya'nın işgal ettiği Kafkaslar ve Doğu Anadolıı'da ba

kın neler yapmış. caıı Tarih, 2 Kasım 1914 Ruslar, Osmanlı Devletine savaş ilan etti. "Ermeni çeteleri

bu tarihten çok önce gerilla savaşı yürütecek küçük birlikler kurmuşlardı. Ayaklanmacı

Enneniler geniş ölçüde Ruslar tarafından yüklenilmiş olan, muazzam malzeme ile silah

lanmış durumda idiler. "

"1878 de Enneniler, (bakın Enneniler ne kadar masum ve ne kadar zavallı!) Os

manlılardan alınmış bulunan Kars, Ardahan, Artvin, Van, Erzurum, Bici is vi/ayeılerinde

81 Tarafsız düıüsı Amerikalı Prof.Dr.Justin McCarthy. Acaba bu değerli bilim adamına k�ı layık olduğu ilgi w desteği tam gösteıtlik mi? Emıeııi tehditlerine �ı acaba ne yapnk> "'Pıof. Dr. justin McCarthy, Ölüm w swpn, Çeviren: Bilge Umar, İnkılap Yayınevi-İstanbul 1998

çereler oluşıurdular. Osmanlı Meclis-i Mebusa'nından Annen Garo Pastımıacıyan'ın kurduğu savaşçı çeıe, 1000 kişiden fazla idi."'"'>

Dikkat edin! Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında mebus olan bir Ermeni diyor. Yani ne kadar zavallı, ne kadar çaresiz ve ne kadar baskı altındalar göıün. Bu suçun k�ılığı bütün diinya devleılerinde anında idamdır. Osmanlı Devleti böyle bir ihanet sahibine mebus maaşı veriyor. Osmanlı Devletinin şu sabnna bakın.

"'1895 Ermeni Ayaklanmasına önderlik eden Andarik (Antranig), lran 'dan ve Rus

ya "dan geıirrrikleri binlerce Ermeniler ile Anadolulu ayaklanmacıları örgütlediler."

·· . . . Birinci Dünya Harbi başlamadan çok ewel zaten Ermeniler gerilla savaşı yü

rütecek kadar küçük birlikler halinde CPşkilatlan mışlardı. Rus desteği ile muazzam mik

ıarda silah depolamış/ardı . . .. "

" ... /.Dünya Savaşı ilaıı edilince her ıürlü hazırlık/arını yapııkları için, Ermeni is

yancılar derhal seferber oldular. Ermeni köylerini tek tek dolaşarak eleman devşirdi

/er .... "

"'Çete birliklerine Osmanlı ordusundan aynlmış çok sayıda Ermeni asker kaçağı

katıldı. Anadolu "da gerilla savaşçılığı ve eşkıyalık edecek olan bu çeteler, Ka{kasya'da

hazırlık içinde olan Rııs ve Ermeni birliklerine katıldılar. Ermeni ve Müslüman halk

ayrışmaya başladı. Yalnız Ermenilerden veya yalnız Müslüman /ardan oluşan köylere

göç etmcye başladılar. Çok sayıda Ermeni bu dönemde Rus hattının gerisine göç ettiler.

Müslüman/arda Osmanlı cephesinin gerisine göç ettiler.•"'>

"6000- 8000 kişilik Ermeni çeteler oluşıuruldu. Kağızman yöresinde coplanıp Rus

Subaylar ıarafından eğitildi. Iğdır 'da 60000, Sivas yöresinde 30,000 sildhlı Ermeni top

landı. "(a.g.e sayfa 204)

"1915 Mart ayında Van vildyetinde Ermeni ayaklanmacılar isyan başlattı. Ermeni

köylüleri Van kentine sızdı. Müslüman köylerine saldırdı. Buna karşılık Kürt aşiretleri

Ermeni koy/erini basıı. Nisan 1 915 de Van 'daki Ermeniler, polis karakollarına ve Müs

lümanların konutlarına ateş ermeye başladılar. 4000 i bulan Ermeni savaşçısı kentin

içine girmişti. Osmanlı güvenlik güçleri geriledikçe Müslüman mahallelerini yakıyorlar

ve Müslümanları öldürüyorlardı. 14Njşqn1915'de Van kenti tümüyle Ermenilerin elindeydi. "(a.g.e. sayfa 208) (Tarih Mart 1915- Dikkat edin daha 24 Nisan gelmedi. Tehcir başlamadı)

" ... Ermeni çeteci birlikler Anadolu 'nun her yerinde Osmanlı askerlerine saldırdı ... "

" ... Bazı Kürt aşiretleri silahlanıp Ermeni çetecilere ve bazı Ermeni köylerine bas-

kın yaprı. .. "

" . ., Van Müslümanları herhangi bir direniş ve örgütlenmeye imkdn bulamadan etkin bir şekilde yok edildiler. Halkın ileri gelenlerine korkunç işkenceler yapıldı. Van'da

., a.g.e. s. 203 84 a.g.e. s. 204

This article is from: