ik%2070

Page 1

Kazalar değil, sahtekârlık sizin t a b i a t ı n ı z i c a b ı d ı r ! 2010 yılının ilk 7 ayına baktığımızda maden işçileri açısından karamsar bir tablonun olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu 7 ay içerisinde 77 maden işçisi iş cinayetlerine kurban gitti. Sebebi ise iş güvenliği önlemlerinin alınmamış olması. Ama suçlu iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçiler ilan edildi. Ülkemizdeki maden kazalarının tarihine baktığımızda da çok farklı bir durum çıkmıyor karşımıza. Türkiye’de 1941 yılından bu yana maden kazalarında toplam 3 bin 712 işçi hayatını kaybetti, 373 bin 484 işçi de yaralandı.

Egemenlerin ve sözcülerinin bu iş cinayetlerine bakışı tam bir ibret tablosu. Enerji Bakanı Taner Yıldız, işçileri suçlayarak, madende sigara içtikleri için bunların başlarına geldiğini söylerken, T. Erdoğan ise bu bölgenin bu tür olaylara alışık olduğunu, bu mesleğin kaderinde ölüm olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Mesleğe giren kardeşlerim bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyor!” eski Enerji Bakanı Hilmi Güler de farklı değil, o da “Kazalar madenciliğin tabiatı icabıdır!” Başbakan ve bakanlarda sahtekarlığın sınırı yok! 4 Sayfa 9

İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin

Sayı: 70

* 23 Temmuz-5 Ağustos 2010

* Fiyatı: 1.50 TL

* ISSN: 1307-878X

650 bin kişi gözaltına alındı ve

BASKI VE SALDIRILARA BARİKAT,

90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. 124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asılarak idam edildi. 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı. 30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti. 366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü. Hapishanelerde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

Tesadüfî olmayan biçimde 12 Eylül yıldönümüne denk getirilen Anayasa’da değişiklik paketini içeren referandum, bu “rastlantı” nedeniyle adeta şaka gibidir. Üstelik bu “şaka” hali hem evet hem de hayırcılar cephesini içine alacak bir kapsam taşımaktadır. Öyle ya, ortada ne 82 Anayasasına yönelik ciddi manada bir değişim vardır ne de bu vesileyle ona karşı olma durumu. Bu koşullarda, salt biçimsel düzeyde ve kaba haliyle dahi bu “tartışmaya” taraf olmanın pratik bir değeri bulunmamaktadır. Ama tam da bu aldatmacanın bir parçası olmamak adına “oyunu” boykot etmenin gereği, sınıf mücadelesinin akışı bakımından belirgin ağırlıkta önem kazanmıştır…

12 EYLÜL’LE 30 YIL

Sınıfsal Yaklaşım Baskı ve saldırılara barikat, referandum tezgâhına boykot! Sayfa 3

Emekçinin Gündemi Zincirlerini parçalamak için örgütlü mücadeleye Sayfa 8

Göğün Yarısı Vitrin değil, özne olmak istiyoruz!

REFERANDUM TEZGÂHINA BOYKOT!

Kemal Kılıçdaroğlu; dost mu düşman mı? Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’nin başkanlık koltuğuna sansasyonel bir kaset skandalı eşliğinde oturmasının ardından epeyce zaman geçti. Halkçı, sosyal-demokrat olma iddiası ve CHP’yi gerçekten sol bir parti yapma gibi büyük bir hedefle koltuğuna yerleşen Kılıçdaroğlu, önemli bir medya desteğini de arkasına almıştı. Medyanın bu yakın markajı devam ederken Kılıçdaroğlu da icraatları ile gazetecilere iş çıkarmakta oldukça hünerli. Onunla birlikte CHP tabanına ve daha genel olarak geniş bir kesime ciddi bir değişim havası pompalandı. Kılıçda-

roğlu ile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, İsmet İnönü’den sonra kısa aralıklar hariç hükümet olamayan CHP düze çıkacak, hatta iktidar olacaktı!? Genel başkan seçildiği CHP Kurultayına girdiği sırada atılan “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları kitlenin ruh halini ve bir nebze de olsa algısını gösteriyordu. Peki, geçen süre içinde Kılıçdaroğlu gerçekten ilerici, halkçı ve hatta devrimci bir hat çizdi mi? Dersimli bir Alevi-Kürt olan Kılıçdaroğlu ülkemizin en temel dinamiklerinden olan Kürt ulusal sorunu konusunda ne kadar halkçı, ilerici ve demokrat olabildi? 4 Sayfa 7

Bu ağırlığı her şeyden önce sınıf mücadelesine yön veren ana dinamiklerdeki durum çerçevesinde sorgulamak gerek. Nitekim çok alakasız gibi gösterilmeye çalışılsa da referandum ile gerek Kürt sorunu gerekse de işçi ve emekçi hakları ile sistemi temelli sorgulama kapasitesine sahip “hareketli”, dirençli unsurlar arasında kopmaz bağlar vardır ve bu gerçeklik tartışmaların orta yerine gelip oturmuştur. Buna 82 Anayasasını temel unsurları ve felsefesi bakımından incelemeye tabi tutan herkesin bir biçimde vakıf olacağı görülebilmektedir. “Niyet” olgusunu silen 4 Sayfa 3 de budur.

“Ya insanca bir yaşam ya da görkemli bir direniş Edirnekapı’dan İBB önüne bir yürüyüş gerçekleştirdi. Sendikanın 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Gülüm, meselenin esasının sadece zam değil, on bin örgütsüz işçiyi TİS sürecine katmak olduğunu söyledi.

Sayfa 2 Beşir Atalay: “2010 yılının ilk altı ayı içinde hiçbir biçimde hak ihlali yaşanmamıştır.”

Pusula Güven, söz ve eylemin uyumunda yaratılır! Sayfa 12

Evrensel Bakış Enternasyonal alandaki bazı sorunlar ve görevler Sayfa 11

İşçi-köylü’den Ovacık şehitlerinin açtığı yoldan; Daha ileriye ve daha hızlı… 4 Sayfa 15

C

M

Y

K

BİRİ BİZE YALAN SÖYLÜYOR! Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın hak ihlalleri raporuna göre 1 Ocak-30 Haziran ile sınırlı 6 aylık süreçte 2 faili meçhul cinayet işlendiği; kolluk güçlerinin “dur” ihtarı, rastgele ateş açma, yargısız infaz olaylarında 15 kişiyi öldürdüğü; 3’ü gözaltında 22’si hapishanelerde olmak üzere 25 kişinin de alı-

konma yerlerinde şüpheli intihar ve ölüm, çıkan kavga sonucu ya da tedavinin engellenmesi sebebiyle öldürüldüğü açıklandı. Gerçeklik ortaya konan sayılarla yeterince gün yüzüne çıkmışken devletin İçişleri Bakanı Beşir Atalay, içten bakmak yerine tepeden göz atmayı tercih etmiş olacak ki, bahsi geçen sayıları bir kenara atıp masal anlatmaya koyuluyor: “2010 yılının ilk altı ayı içinde hiçbir biçimde hak ihlali yaşanmamıştır.” 4 Sayfa 6

AKP’den CHP’ye “Kentsel dönüşüm” “Kentsel dönüşüm” adı altındaki rant planının hedeflerinden biri olan Gülsuyu-Gülensu Mahallelerinde halk toplantıları yapılarak gelinen süreç hakkında bilgilendirme ve değerlendirme yapılıyor. Bu toplantılardan biri 29 Haziran günü yapıldı ve 13 Temmuz günü binlerce insan Maltepe Belediyesi’nin önünde toplanarak eylem yaptı. 4 Sayfa 14

30 bin belediye işçisini kapsayan Belediye-İş Sendikası ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri, Belediye’nin uzlaşmaz tutumu nedeniyle tıkandı. Bu tıkanma sonucu Belediye-İş Sendikası şubeleri 13 Temmuz günü

UPS’de direniş sürüyor! TÜMTİS’in Amerikan kargo şirketi UPS’de başlattığı örgütlenme çalışmaları sonucunda yaşanan işten atmalara polis ve patron destekli saldırılar sürüyor. Direnişin 70. gününde görüştüğümüz işçiler direnişin kendilerine paylaşım ve hakları için direnmeyi öğrettiğinin altını çiziyorlar. 4 Sayfa 8

Eyleme Devrimci Demokratik Sendikal Birlik de “Taşeronlaştırmaya, örgütsüzleştirmeye ve esnek çalışmaya karşı birlikte kazanmak için örgütlenelim” yazılı pankartla katıldı. 4 Sayfa 8

Bir toplumu “aşağılamanın” yolu... Bir Kürt kadını olmak, bir “terörist”in yakını olmak, ya da en kötüsü bir kadın “terörist” olmak! Hepsi cinsel işkence için bir sebep! Bu cinsel saldırılar Kürt halkını aşağılamanın bir yöntemi olarak kullanılıyor. Ancak tek amaç Kürt halkını aşağılamak değildir. 4 Sayfa 2


2 / YEN‹ KADIN

‹flçi-köylü 70 GÖ⁄ÜN YARISI Vitrin de¤il özne olmak istiyoruz Öyle çok klifle ile karfl› karfl›ya kal›yor, bu klifleleri, belirlemelerimizde/ politikalar›m›zda öylesine bir rahatl›kla kullan›yoruz ki; bir süre sonra bak›yoruz ki söylene söylene anlam›n› yitirmifl, alt› bofl sözcükler zinciri olarak dolanm›fl aya¤›m›za. Çünkü gerçekli¤ini yitiren her belirleme yürüyüflümüzde pranga haline gelir, kimi zaman hiçbir fley söylememekten daha da büyük duvarlar örer önümüze. Konumuzla ilgili en çarp›c› örnek hiç kuflku yok ki “Kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” belirlemesi ve slogan›d›r. Kad›n sorununun önemini ve çözüm yolunu bundan daha iyi ifade eden bir fliar bulmak zordur. Ama bu, sadece (“Kad›n-erkek el ele, demokratik devrime” slogan›yla birlikte) 8 Martlarda dilimize dolad›¤›m›z bir klifle haline geldi¤inde anlam›n› yitirir, ataca¤›m›z ad›m› engeller hale dahi gelebilir/gelir! Yine ço¤umuz taraf›ndan bir klifle olarak de¤erlendirilebilecek, bir cümle söyleyelim: “Sorun varsa, ortadan kald›rmak için çal›flmaya gerek ve ihtiyaç vard›r.” Bu da çok s›radan bir belirleme olarak de¤erlendirilebilir, hatta her konuya uyarlanabilir. Ama bu cümlenin ve burada kullan›lmas›n›n bir özgünlü¤ü var. Yeni Demokrat Kad›n taraf›ndan

yap›lan bir ankette, (mesle¤ini “ev kad›n›” olarak tan›mlam›fl, zaman›n›n ço¤unu çocuklar›na ay›rmak zorunda oldu¤unu söyleyen) bir kad›n, “kad›n sorunu var m›d›r” sorusuna “çok, hem de çok anlat›lmayacak kadar!” diyor. Sonra da “Sizce bir kad›n çal›flmas›na ihtiyaç var m›?” sorusunu yukar›daki “klifle” ile yan›tl›yorsa, iflte orada bu cümle ilgiyi daha fazla hak ediyordur. Kad›n çal›flmas›n›n gerekli olup olmad›¤›, çok geri bir tart›flma olarak görülse bile, bunun bilinçlerde çözümlenmifl oldu¤unu söylemek mümkün de¤il. Bunu hemen hemen hepimiz, k›sac›k zaman› kapsasa da biriktirdi¤imiz deneyimlerimizden biliyoruz. Bunu, en baflta da karfl›m›za ç›kan ve “ama” ile bafllayan cümlelerden biliyoruz. “Ama” kadar ikiyüzlü bir kelime var m›d›r kelime da¤arc›klar›m›zda acaba? Haks›zl›k etmeyelim, kelimenin bir suçu yok. Bunu kullan›rkenki fikrimizdir onu ikiyüzlü hale getiren. Bir özelefltirinin ard›ndan “ama” ile bafllayan her cümle o özelefltirinin anlam›n›/de¤erini azalt›r, kimi zaman yok eder. Kad›n sorununa iliflkin kurdu¤umuz cümlelerde de ayn› mant›¤› takip edebiliriz. Bir kad›n sorunu elbette var(d›r) ve bir kad›n çal›flmas› çal›flmas› elbette gerekli(dir). (Çok güzel) Ama önceliklerimiz... Ama feminizme dikkat etmek laz›m... Ama o kadar iflin gücün aras›nda... Ama çok ileri gitmemek laz›m... Ama çok acele etmemek gerekir... Ama, ama, ama...

fiimdi bu nas›l bir gerekliliktir? Bu kadar “ama” içinde bu çal›flma bir yere oturur mu? Aç›k konuflal›m; bunlar erkek egemen bak›fl aç›s›n›n kurdurdu¤u cümlelerdir. En son tahlilde ise devrim olgusuna, devrimci mücadeleye parçal›/eksik bak›fl aç›s›n›n ürünüdür. Çünkü kad›n çal›flmas› bir gerekliliktir derken, nedenini genel söylemler d›fl›nda ortaya koyam›yor; en ileri halde “kad›n olmadan devrim olmayaca¤›” için bir kad›n çal›flmas›n›n gereklili¤inden bahsediyoruz. Sonra da “daha önemli ifllerimiz” nedeniyle buncac›k bir bahsi dahi kapat›veriyoruz. Bunun kötülük neresinde demeyelim. Kötülük neden-sonuç iliflkisinin kurulufl mant›¤›nda, amaç-araç karmaflas›nda. Zira devrim, amaç de¤il, (kad›n-erkek) iflçi s›n›f› ve ezilenlerin kurtuluflu için bir araçt›r sadece. Amaç ezilenlerin kurtuluflu için iflçi s›n›f›n›n iktidar›n› kurmak, daha sonra da ezen ve ezileni bir kavram olarak dahi ortadan kald›rmakt›r. Sözcük oyunu ya da bilmece de¤il bunlar. ‹lla da bir bilmeceden bahsedeceksek, çözümü ifade eden sihirli kelimeyi bulmak için “ev kad›n›m›z›n” “kliflesine” bakmal›y›z. Çünkü anlat›lmayacak kadar çok sorun yafl›yoruz, çünkü bu sorunlar›n ortadan kald›r›lmas› için bir çal›flma yürütmek gerekti¤ine inan›yoruz. Ve belki de en önemlisi sorunun fark›nda olan hiçbirimizin “önemli ifllerimizin bitmesini” beklemeye tahammülü yok! Bunu anket sonuçlar›ndan öylesine çarp›c› bir

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010 flekilde okuyoruz ki, devrimci kad›nlar olarak s›rt›m›z› dönmemiz mümkün de¤il. Çünkü onlar, bizi de anlat›yorlar, bizim de taleplerimizi dillendiriyorlar ve de bize çözümü gösteriyorlar. Birkaç örnek verelim. Kad›n çal›flmas› için, “geç bile kal›nd›¤›n› düflünüyorum”. “Özgürce yaflamak istiyorum”. “Sorunlar›m› tart›fl›yorum ama bir yere varam›yorum.” Sorunlar›m› “fedakarl›k yaparak çözmeye çal›fl›yorum.” “Ortak hareket etmiyoruz, iletiflimimiz eksik.” “Daha güzel bir yaflam ar›yorum”. Bunlar gibi onlarca cümlemiz var paylaflabilece¤imiz. Ve sorunlar›m›z; “her zaman geri planda kal›yorum”, “Evli oldu¤um için kendi düflüncem do¤rultusunda hareket edemiyorum”, “Krefl ve yuva sorunundan kaynakl› ifle giremiyorum”, “Eflimin verdi¤i parayla idare etmek zorunday›m, çocuklar›m›n istediklerini yerine getiremiyorum”, “e¤itimsizlik”, “edilgen durumda olmak”, “hayata 1-0 yenik bafllamak”, “küçümsenme, horlanma” vb. vb. Bunlara da anket sonuçlar›ndan daha onlarcas›n› ekleyebiliriz. Ama bu sorulara yan›t verenlerin toplumun ileri kesimlerinden, hatta kimisinin örgütlü kad›nlar oldu¤unu da söyleyelim. Ve çok az› hariç, böyle bir kad›n çal›flmas› içinde “kesinlikle”, “elbette”, “severek”, “flimdiye kadar nerdeydiniz” diyerek yer almak istediklerini ifade ediyorlar. Çünkü tüm bu sorunlar, “bizim d›fl›m›zdaki” toplumda, “geri kitlelerin” kad›nlar›nda yaflanm›yor sadece. Tüm bu sorunlar› (“edilgenli¤i”, “ikinci s›n›f

olmay›”, “küçümsenmeyi”, “hayata 1-0 yenik bafllamay›”) hepimiz farkl› düzeylerde de olsa yafl›yoruz. D›flardan bir tan›kl›k de¤il bizimkisi... Bunun devrim için gereklilik oldu¤unu biliyoruz ama her fleyden önce de (bizim de dahil oldu¤umuz) tüm ezilen s›n›flar›n kad›nlar›n›n ihtiyac› oldu¤unu düflünüyoruz. Zaten böyle bakmad›¤›m›zda, meseleyi so¤uk bir “gereklilik” ve “görev bilinci”ne indirgedi¤imizde bir vitrin çal›flmas› yapm›fl oluruz ki, bizim ilk baflta da kaç›nd›¤›m›z fley budur. Bizler vitrin de¤il, bizleri yaflamda ve mücadelede özne yapacak olan bir çal›flman›n temellerini örmemiz gerekti¤ini biliyoruz. Bu nedenle konuflmaya ihtiyac›m›z var. Bu nedenle tart›flmaya, kendimizi anlatmaya ihtiyac›m›z var. Bu nedenle birbirimizi daha iyi anl›yoruz. Birbirimizin gözlerinden, cümleye bafllarken yapt›¤› bir mimikten ne söyleyece¤ini rahatl›kla tahmin edebiliyoruz. Birimizin bafllad›¤› bir cümleyi, di¤erimiz hemen tamamlayabiliyor. Ve en önemlisi birbirimizden ö¤reniyoruz. Ama biz bize yetmiyoruz tabi. Yetmemeliyiz de! Ço¤almam›z, daha fazla kad›n›n yaflam›na dokunmam›z gerekiyor. Sihirli bir ele sahip de¤iliz. Gerçek sihir ellerimizi birlefltirdi¤imizde ç›kan güçte. fiimdi bu sihrin etkisini tek tek kendimizde görüyoruz. Ama daha çok el birleflti¤inde toplumsal olarak da dönüflümü yaratacak dinamiklere ulaflabilece¤iz.

Kad›n bedenine sald›r›, bir toplumu “afla¤›laman›n” yoludur! Haks›z bir savafl var burada! Bu savaflta yaln›zca top-tüfek operasyonlar yok. Bütün soyk›r›mlarda, savafllarda, asimilasyon politikalar›nda oldu¤u gibi, kad›n›n, bizim hedef seçilmemiz var. Bizi “ait” oldu¤umuz ailenin, afliretin, ulusun “namusu” olarak gören TC’nin, halk›m›za yönelik sald›r›s›nda kulland›¤› yöntemlerden biridir kad›n bedenine yönelik sald›r›lar, cinsel iflkence... ’90’l› y›llar, operasyonlar›n yo¤un yafland›¤›, her gün asker ve gerilla cenazelerinin tafl›nd›¤›, halk›m›za yönelik ›rkç›, kafatasç›, OHAL’li günlerin yaflat›ld›¤›, her gün birimizin “kaybedildi¤i” veya cesedinin bulundu¤u y›llard›. O y›llarda köylerimiz bas›l›r, yak›l›rd›. Bizim için köy bask›n›, tecavüz demekti. Kaç›r›l›r, gözalt›na al›n›r ya da öldürülürdük. Ama hemen her defas›nda tacize, tecavüze yani cinsel iflkenceye maruz kal›rd›k. Belki 2010 y›l›nday›z ama ne devletin askeri operasyonlar› tükendi ne OHAL uygulamalar› ne de cinsel iflkence ile kad›n bedeni üzerinden savafl›…

Kürt ve kad›nsam… Kürt toplumu, geleneklerine s›k› s›k›ya ba¤l›, afliretsel yap›n›n kaskat› oldu¤u bir toplumdur. Di¤er toplumlarda oldu¤u gibi “kad›n=namus”

anlay›fl› burada da oldukça yayg›n! Elbet sistem de bunun çok iyi fark›nda ve toplumumuza yönelik sald›r›lar›nda bunu kullan›yor. T. Kürdistan›’nda yaflanan taciz, tecavüz gibi olaylar›n sorumlular›n›n neredeyse tamam›nda asker, jandarma, korucu ya da di¤er devlet görevlileri olmas› bunun en belirgin kan›t›. Bir Kürt kad›n› olmak, bir “terörist”in yak›n› olmak ya da en kötüsü bir kad›n “terörist” olmak! Hepsi cinsel iflkence için bir sebep! Bu cinsel sald›r›lar Kürt halk›n› afla¤›laman›n bir yöntemi olarak kullan›l›yor.1993 y›l›nda gözalt›na al›nan fiükran Esen ad›ndaki bir Kürt kad›n›n›n 405 asker taraf›ndan gözalt›nda tecavüze u¤rad›¤›, efli tutuklanan Han›m Baran’›n bafl›na gelenler ve yüzlerce cinsel iflkence ma¤duru kad›n›n yaflad›¤› psikolojik travma, intiharlar… (Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Bürosu’nun 2010 Mart ay›nda haz›rlad›¤› rapor, bu konuda oldukça çarp›c› rakamlar› gözler önüne seriyor!) Ancak bu yöntemin tek amac› Kürt toplumunu afla¤›lamak de¤ildir. Özellikle Kürt ulusal hareketinin biz kad›nlar›n yaflam›nda silahl› mücadele yöntemi ile savaflman›n yani özgürleflmenin

yolunu iflaret etmesi ve kad›n için özgün örgütlenmeler oluflturmas›, evinden dahi ç›kamazken Kürt kad›n›n onu siyasette aktif olarak bulunmas› için ortam oluflturdu. Art›k soka¤a ç›k›p eylemlere kat›l›yor, karar alma mekanizmalar›nda daha çok yer al›yorduk. Bu noktada bizi mücadeleden geri plana düflürmek için de cinsel iflkence yöntemi kullan›l›yor. Özellikle kad›n›n mücadelede etkin oldu¤u dönemlerde, örgütlü kad›na karfl› taciz, tecavüzde büyük art›fl yaflan›yor. Gerillada flehit düflenimizin cesedine dahi tecavüz edilmesi, gözalt›nda “kad›n oldu¤unuz için size sokakta dokunamayaca¤›m›z› m› san›yorsunuz? ‹flte bu siz kad›nlara örnek olsun” denilerek cinsel iflkenceye maruz kalmam›z, köylerimizde bizim ve çocuklar›m›z›n devletin askeri, jandarmas›, korucusu taraf›ndan cinsel sald›r›ya u¤rama…

“Art›k hepimiz Karabulut’uz!”

Türkiye’nin say›l› flirketlerinden Garipo¤lu “sürüsünün”, “küçük, fl›mar›k” cani o¤ullar› Cem Garipo¤lu taraf›ndan katledilen Münevver Karabulut’un 16 Temmuz Cuma günü görülen cinayet davas› öncesinde; kad›n örgütleriyle bir-

likte Bak›rköy Adliyesi önündeydik. “Kad›n cinayetlerine son! Davalar›n takipçisiyiz” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde “Art›k hepimiz Karabulutuz”, “Ba¤›r herkes duysun, kad›n cinayetleri son bulsun!”, “Erkek vuruyor, devlet koruyor!” sloganlar› at›ld›. Aç›klamada ilk önce Karabulut’un annesi Nagehan Karabulut bir konuflma yaparak, k›z›n›n vahflice katledilmesine ve delillerin ortada olmas›na ra¤men, mahkemenin bunlar› incelemedi¤ini ve hukuksuz/yanl› davrand›¤›n› söyledi. Ard›ndan kitle ad›na aç›klama-

8 Y›ld›r Bitmeyen Kabus! Bundan 8 y›l önce Mardin’de 12 yafl›ndaki bir çocu¤un (N.Ç), 28 kiflinin tecavüzüne u¤rad›¤›n› ö¤renmifltik. Aralar›nda yüzbafl›, kaymakaml›k yaz› iflleri müdürü, ilkö¤retim okul müdür yard›mc›s› mahalle muhtar› ve daha birçok kamu görevlisinin bulundu¤u bu kifliler hakk›nda aç›lan dava aradan geçen 8 y›la ra¤men hala sonuçlanmad›. Bugüne kadar gelinen süreçte N.Ç’nin lehine somut bir kazan›m olmazken, san›klar için ise “olumlu” geliflmeler yafland›. Mahkemenin N.Ç.’nin kemik yafl›n› tespit ettirmek için Adli T›p’a göndermesi üzerine N.Ç.’nin yafl›n›n 12 de¤il de 15 oldu¤u tespit edildi! Böylelikle “tecavüz” devletin gözünde meflrulaflarak failler için ceza indirimine gidildi. Son olarak 13 Temmuz tarihinde görülen 33. duruflmada Mahkeme heyeti, haklar›nda 7.5 y›la kadar hapis istenen san›klar›n savunmalar›n› haz›rlamas› için duruflmay› 14 Eylül’e erteledi. Duruflma sonras› tutuksuz

yarg›lanan Derik Ziraat Odas› Baflkan› ve Geçici Köy Korucusu Mahmut Temelli, duruflmay› izleyen BDP’li Derik Belediye Baflkan› Ça¤la Demirel’i “Seninle Derik’te görüflece¤im, orada sana bunun hesab›n› soraca¤›m” fleklinde tehdit etti. Sonras›nda bas›na “demeç” veren insan olmaktan zerre kadar bir fley anlamayan Temelli, kendisine bir komplonun kuruldu¤unu iddia etti. Bu davan›n sadece kendisinin köy korucusu ve Derik Ziraat Odas› Baflkan› olmas›ndan kaynakland›¤›n› söyleyen bu flahsiyet “Ben böyle bir insan de¤ilim. Ben Ziraat Odas› Baflkan› ve bir afliretin çocu¤uyum. Kalk›p da bu insanla muhatap olmam. Ben çapk›nl›k yaparsam giderim Ankara’ya orada yapar›m. Kalk›p da böyle bir insanla hayatta böyle bir iflim olmaz” dedi. Temelli’nin bu yüzsüzlü¤ü kendisini devletin “güçlü” kollar›na atarak, halka karfl› olmaz türlü suçu ifllemesi bu onursuzlu¤u da yapaca¤›n›n kan›t›d›r. (H. Merkezi)

y› ‹lke Acar okudu. Acar, her gün kad›nlar›n bin bir gerekçeyle öldürülebildi¤ini belirterek, Karabulut cinayetinin de bunlardan biri oldu¤unu söyledi. Cem Garipo¤lu’nun “zenginli¤ini” kullanarak, bu cinayet davas›ndan “haks›z tahrik indirimi” almaya çal›flt›¤›n› belirten Acar, bu davay› faili gereken cezay› alana kadar takip etmeye devam edeceklerini belirtti. DÖKH, EHP’li Kad›nlar, ‹stanbul LGBTT, Kad›n Kap›s›, ÖDP’li Kad›nlar, SP’li Kad›nlar, SKM ve Yeni Demokrat Kad›n olarak birlikte örgütledi¤imiz eyleme; DKH, EMEP’li Kad›nlar ve ‹mece destek verdi. (‹stanbul YDK)

Demokratik Özgür Kad›n Hareketi faaliyetçisi Ayfle Güney:

Hepsi, devletin yürüttü¤ü sistemli bir politika; bu, baflta biz kad›nlar› ve bizim bedenimiz üzerinden de halk›m›z› hedef alan ve hakl› mücadelemizden al›koyma çabas›d›r. Devletin bu sald›r›s›n› bofla ç›karman›n yolu daha örgütlü, daha birleflik, daha etkin bir kad›n çal›flmas› yürütmenin yan› s›ra “kad›n=namus” anlay›fl›n›n k›r›lmas› için de çaba göstermektir. (‹stanbul’dan Kürt bir YDK’l›)

KADIN TUTSAKLARA SÜRGÜN SEVK! Sevk iflkencesi yeni sürgünlerle devam ediyor. Sincan Kad›n Kapal› Hapishane’de bulunan TKP/ML dava tutsa¤› Fadime Özkan’›n Mu¤la Hapishanesi’ne, MKP dava tutsa¤› Özlem Ayd›n’›n ise Adana Karatafl Hapishanesi’ne sevk edildi¤i ö¤renildi. Konu ile ilgili görüfltü¤ümüz Fadime Özkan’›n ailesi, Özkan’›n siyasi tutsaklar›n olmad›¤› bir hapishaneye gönderilmesine iliflkin suç duyurusunda bulunacaklar›n› belirtti. Ayr›ca aile, Fadime Özkan’›n 19 Temmuz’da açl›k grevine baflalad›¤›n› bildirdi.

“Yetifltirme” yurtlar›, cinsel istismar m› “yetifltiriyor”? Çocu¤a yönelik cinsel istismar vakalar›n›n en s›k yafland›¤› yerlerden biridir “yetifltirme yurtlar›”! Kimsesiz, terkedilmifl ya da afl›r› yoksulluktan bu yurtlara b›rak›lm›fl on binlerce çocuk var Türkiye’de. Ne iyi yetiflmifl e¤itimcilerin, psikologlar›n bulundu¤u ne de yeterli say›da hizmetliye sahip bu kurumlar, çocuklar› b›rakal›m yetifltirmeyi, onlar› koruyam›yorlar bile! Antalya’da bulunan bir yetifltirme yurdunda kalan ve hem zihinsel hem de bedensel özürlü A.Y isimli k›z çocu¤unun yaflad›klar›, devletin bu konudaki çirkinli¤ini bir kez daha hayk›r›yor! A.Y, önce yurt hizmetlileri taraf›ndan tecavüze u¤ruyor, olay a盤a ç›k›nca çocu¤un izini kaybettirmek isteyen ‹l Sosyal Hizmetler Müdürü, A.Y’yi Kars’a sürgün ediyor. Ancak bir süre sonra, “Kad›n ve Aileden Sorumlu”/sorunlu Devlet Bakan› Selma Aliye Kavaf’›n buray› ziyaret edece¤i duyulunca, A.Y, apar topar iki temizlikçi kad›n eflli¤inde Siirt’e gönderiliyor. Ancak A.Y’nin trajedisi burada bitmiyor!

Yolda giderken arac›n kaza yapmas›yla yaralanan ve aya¤› k›r›lan A.Y’nin götürüldü¤ü hastanede muayenesi s›ras›nda hamile oldu¤u ortaya ç›k›yor bu kez! Hepimiz kulaktan kula¤a yetifltirme yurtlar›nda yaflananlarla ilgili benzer birçok olay duymufluzdur. Hepsinin devlet taraf›ndan bin bir çabayla üzeri örtülmüflse de bu olay, ne kadar kapat›lmaya çal›fl›lm›fl olunsa dahi ortaya ç›km›flt›r. (H. Merkezi)

Bu kirli savafl kendini kad›n ve gençli¤in üzerinden besleyen, onlar› basamak yaparak ilerleyen bir canavard›r. Böyle tan›mlamak gerekir. Kad›n hep savafl ganimeti olarak görülmüfltür. Sistem, kad›n› cinsel obje olarak tan›ml›yor. “Namus” kavram›yla kad›n› vurmaya çal›fl›yor. Daha geçti¤imiz günlerde ‹stanbul’da, daha önce Diyarbak›r’da DÖKH’lü arkadafllar›m›z cinsel iflkenceye maruz kald›. Ama bunlar, görünen ve a盤a ç›kar›lanlar… Kürt kad›n›na yönelik cinsel sald›r›lar, bu savafl boyunca etkili ama en çok da kad›n›n özgün mücadelesi yükseldi¤inde yo¤unlafl›yor. Biliyorsunuz, “özgür toplumu yaratal›m, tecavüz kültürünü aflal›m” diye bir kampanya bafllatt›k biz. Özellikle bölgede bu kampanyan›n ard›ndan bu sald›r›lar artmaya bafllad›. Kad›n›, kurflunla de¤il; taciz ve tecavüz ile vurarak geriye düflürmeye çal›fl›yor. Devlet bir taraftan askeri operasyonlar düzenliyor, bir taraftan siyasetçileri, belediye baflkanlar›n› tutukluyor, bir taraftan da kad›n bedenini kullanarak “bir soyk›r›m”›n üçlü aya¤›n› oluflturuyor. Bu bir devlet politikas›d›r. Bunu da bugün AKP hükümeti yürütmektedir. Mesela “aç›l›m” diyor, sonra önümüze ne koyuyor; s›n›ra 150 karakol, daha fazla ajanlaflt›rma, “profesyonel ordu”… Ve sonra da askeri, jandarmas›, korucusuyla kad›na ve çocu¤a taciz, tecavüzde bulunuyor. Yani diyor ki, “seni vurup, k›r›p yok edece¤im; olmazsa asimilasyon ve cinsel sald›r›larla eritece¤im.” Kad›n “toplumun namusu” olarak görülüyor. Kad›na tecavüz edildi¤inde asl›nda Kürt toplumu hedefleniyor. Toplumu vurman›n yolu, kad›n› vurmaktan geçiyor adeta! Kürt halk› feodal yap›lardan (afliretlerden) oluflan ve dinden oldukça etkilenen bir halkt›r. Kürt özgürlük mücadelesinin buralarda geliflmesi ile Kürt toplumu da geliflip dönüflüyor. Bu geliflim içinde, daha önce eve hapsedilmifl kad›n da d›flar› ç›kabiliyor, hatta siyasette yer alabiliyor. Bugün Kürt özgürlük mücadelesinde kad›n›n bu kadar kendini ifade edebilmesinde kad›n›n özgün örgütlenmelerinin oluflturulmas› çok ciddi bir etken!

Paflabahçe Devlet Hastanesinde direnifl var! Tafleron sistemin h›zla yay›ld›¤› direnifllerle ve hak gasplar›yla karfl›m›za ç›karak kendini gösteriyor. ‹flte bu zincire bir tane daha halka eklendi. Paflabahçe Devlet Hastanesi’nde tafleron sisteme geçilmesi temizlik iflçisi olarak çal›flan Türkan Albayrak, Türk-‹fl’e ba¤l› Sa¤l›k-‹fl Sendikas›’na üye oldu¤u için iflten at›ld›. Albayarak, 8 Temmuz’da iflten at›lmas›n›n ard›ndan hastane bahçesinde çad›r kurdu ve iflyeri önünde mücadeleye bafllad›.

“‹flimi geri istiyorum, tafleronlaflmaya hay›r”, “‹nsan ihaleyle sat›n al›namaz” dövizlerinin as›l› oldu¤u çad›r›nda tafleron sistemi dayatan hastane yöneticilerinin “sözleflmeye imza atmazsan seni iflten atar›z, ayl›¤›n› ödemeyiz” gibi tehditlerde bulundu¤unu, sözleflmeye imza atmayan di¤er arkadafllar›n›n da ayn› bask›ya maruz kald›¤›n› dile getirerek direnmeye devam edece¤ini söylüyor. (Kartal)

Ezilen kad›nlar uyan›nca bir ülke uyanacak! Kad›nlar aya¤a kalkt›¤›nda bir ülke kurtulacak!


23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

3 / SINIFSAL YAKLAfiIM

‹flçi-köylü 70

BASKI VE SALDIRILARA BAR‹KAT, REFERANDUM TEZGÂHINA BOYKOT! Tesadüfî olmayan biçimde 12 Eylül y›ldönümüne denk getirilen Anayasa’da de¤ifliklik paketini içeren referandum, bu “rastlant›” nedeniyle adeta flaka gibidir. Üstelik bu “flaka” hali hem evet hem de hay›rc›lar cephesini içine alacak bir kapsam tafl›maktad›r. Öyle ya, ortada ne 82 Anayasas›na yönelik ciddi manada bir de¤iflim vard›r ne de bu vesileyle ona karfl› olma durumu. Bu koflullarda, salt biçimsel düzeyde ve kaba haliyle dahi bu “tart›flmaya” taraf olman›n pratik bir de¤eri bulunmamaktad›r. Ama tam da bu aldatmacan›n bir parças› olmamak ad›na “oyunu” boykot etmenin gere¤i, s›n›f mücadelesinin ak›fl› bak›m›ndan belirgin a¤›rl›kta önem kazanm›flt›r… Bu a¤›rl›¤› her fleyden önce s›n›f mücadelesine yön veren ana dinamiklerdeki durum çerçevesinde sorgulamak gerek. Nitekim çok alakas›z gibi gösterilmeye çal›fl›lsa da referandum ile gerek Kürt sorunu gerekse de iflçi ve emekçi haklar› ile sistemi temelli sorgulama kapasitesine sahip “hareketli”, dirençli unsurlar aras›nda kopmaz ba¤lar vard›r ve bu gerçeklik tart›flmalar›n orta yerine gelip oturmufltur. Buna 82 Anayasas›n› temel unsurlar› ve felsefesi bak›m›ndan incelemeye tabi tutan herkesin bir biçimde vak›f olaca¤› görülebilmektedir. “Niyet” olgusunu silen de budur. O yüzden “yetmez ama evet” diyenlerle, “hay›r çünkü yetersiz” söylemine tak›lanlar›n esas itibar›yla yürüttükleri tart›flma özden kopuktur ve gerçekçi de¤ildir. Egemen s›n›f partilerinin neden muktedir hallerine karfl›n anayasada esasl› de¤iflime yanaflmad›klar› ve bu ba¤lamda de¤iflimlerin yetersizli¤ini ana unsurlar bak›m›ndan sorgulamad›klar› merak konusu olmal›d›r. E¤er bugüne kadar yap›lan 80’i aflk›n de¤ifliklik ve mevcut paket içerisinde getirilenler öze ve ruha yönelik bir müdahale içermiyorsa bunun sebebi de do¤ru anlafl›lmal›d›r. Tam da bu nedenle Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin kararlar› bu gerçekli¤i dolays›z biçimde teyit etmektedir. Ad› üstünde AYM’nin esas ifli/görevi mevcut Anayasa’n›n korunmas› yönündeki denetimden ibarettir. Dolay›s›yla bütün de¤iflikliklere verilen onay yaln›zca temel felsefe ve ruhun korunmas› flart›yla caizdir. Yap›lacak de¤iflimler bunu güçlendirdi¤i, anayasan›n ömrünü uzatt›¤› sürece onay görmekte, çizgi d›fl›na ç›kma halleri reddedilmektedir. S›n›f mücadelesi kendini dayatt›¤› ölçüde vidalarla oynanmakta, makyaj yap›lmakta ve tahkimat ilânihaye sürdürülmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu paketle ilgili AYM karar› da bu çerçevede okunmal›d›r. Uzlaflmadan öte, krizi baflka zeminlere kayd›rmadan çözmenin kap›lar›n› aç›k tutmak ad›na verilen karar, her zaman oldu¤u gibi sistemin ç›karlar›n› gözetme amac› tafl›m›fl ve “taraflar›” genel olarak memnun etmifltir. AKP’nin iflbafl›na gelmesiyle t›rmanan klikler aras› dalaflman›n önemli safhalardan sonra geldi¤i son noktada üst düzeyde seyretmeye devam eden bir çat›flma vard›r ve bu kavgan›n parametreleri s›n›f mücadelesindeki sermaye cephesini güçlendirme derdine yeni bir sayfa aç›lmas›yla çare aranacak 2011 seçimleri öncesinde, yeniden oluflturulmaya çal›fl›lmaktad›r. Yeni sayfaya ad›n› yazd›rman›n Baykal operasyonuyla da AKP’nin bir dizi atraksiyonuyla da yak›n ilgisi vard›r. Bir yandan yüzde 80’i tamamland›¤› söylenen bir “aç›l›m” sak›z› çi¤nenmekte di¤er yandan özel ordu ve özel kuvvetler/birliklerden bahsedilmektedir. Pek rahat a盤a ç›km›flt›r ki “aç›l›m” denilen tasfiye operasyonu, en vahfli, en pespaye imha stratejisinin kanl› bir örtüsüdür. Ordular› zaten özeldir, her türlü iflkence ve vahflet flimdiden en alçakça tezahürlerini göstermektedir ki yeni “özel” planlar›n buna ancak aleniyet kazand›rmas›ndan söz edilebilir. Önceki y›llar›n “meflru” faaliyet/katliam döneminde gerçekleflenler bilin-

mektedir ama günümüzdeki projenin “daha rahat ölen ve öldüren” kapsamdaki ele al›n›fl› bir tek olguyu ispatlar ki o da durumun yine ciddi boyutlarda sarpa sard›¤›d›r. Anayasa de¤ifliklik paketine konulan, “kad›n, çocuk ve engellilere pozitif ayr›mc›l›k”, “kiflisel verilerin korunmas›”, “çocuklar› koruma”, “ayn› iflkolunda birden çok sendikaya üyelik”, “kamu çal›flanlar›na toplu sözleflme”, “YAfi kararlar›n›n denetime aç›lmas›”, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baflvuru” , “12 Eylül darbecilerinin yarg›lanma olana¤›” vb. gibi kenar süsleri, AKP’nin 8 y›ll›k prati¤inin süzgecinden geçirildi¤inde hiçbir inand›r›c›l›k tafl›mamaktad›r. Bunlar›n ikiyüzlü bir yaklafl›mla ve esas/temel haklar kategorisinden uzak halde düzenlenmesinin, temenniden öte gitmeyen ucuz propaganda içermesi bir yana, tam da esas talepleri bo¤ma ve savuflturma amac› tafl›d›¤› anlafl›labilmelidir. Nitekim AYM’nin “müdahale” etti¤i as›l dert oda¤› HSYK ve AYM’nin yap›lanmas›na iliflkin düzenlemelerle, AKP’nin temsil etti¤i kli¤in hedeflerinin aç›kça s›r›tt›¤› ve “son kale” yarg›n›n ele geçirilmesini hedefledi¤inden söz etmek yan›lt›c› de¤ildir. Konuyu “demokratikleflme”, “kuvvetler ayr›l›¤› ve dengesi ile birbirlerine müdahalesi” zemininde tart›flman›n, buna bir de “hukuk devleti” ve “hukukun üstünlü¤ü” çerçevesinde k›l›flar geçirmenin abesli¤i üzerinde durmak gerekir. Düzene ait hiçbir kurumda bulunmayan “demokratik” yap›lanma ve iflleyiflin rejimin temel yap›s› ile do¤rudan ilgisi vard›r. Ne parti yap›lar› ne de seçim usulleri demokratiktir ki önce “yasama” sonra da “yürütme” denilen “erklerin” yarg› ile kuraca¤› iliflkide demokrasi arans›n. Ha keza yarg›n›n yap›lan›fl ve flekillenifl tarz› da “ba¤›ms›z ve tarafs›z” olgular›ndan fersah fersah uzakta seyretmektedir. O takdirde bunlar aras›ndaki iliflkileri ve dengeleri tart›flmak da neyin nesidir?! Burada basit ve fütursuzca gerçekleflen bir oyun vard›r ve hiç kimsenin kuflkusu olmas›n ki buna her iki klik ve “taraf” da bilinçli bir kat›l›m göstermektedir. Bu manada Erdo¤an’›n gensorusu MHP’nin de deste¤iyle reddedilmekte, “Recep” diye at›p tutan K›l›çdaro¤lu, Tayyip ile halvet olup “demokrasi” pozlar› vermektedir. Egemenlerin bir yönüyle gerçekten ciddi bir kap›flma içerisinde olmas›, esas yönüyle büyük bir mutabakat ile hareket etmesi gerçe¤ine ulaflman›n en kestirme sa¤lamas›, temel hususlara iliflkin yoklamayla mümkündür. S›n›fa yönelik tav›r, emperyalistlerle iliflkiler ve illa ki Ulusal Sorun kapsam›nda yap›lacak sorgulamalar›n ayn› kap›ya ç›kt›¤› tart›flmas›zd›r. ‹dam tart›flmalar›, OHAL at›flmalar›, “terörle mücadele” yar›flmalar› ortadad›r. Öyleyse bunlardan hangisinin iflbafl›nda oldu¤unun nas›l bir önemi vard›r ki bunlar›n rejime ait kimi belgelerdeki düzenlemelere yönelik ayk›r› görünme haline müdahale noktas›ndaki tasarruflar›n herhangi bir önemi olsun. Elbette böyle bir müdahilli¤in önemi vard›r ama bu, onlar›n tezgâh›nda konum alarak de¤il bu aldatmacan›n bofla ç›kar›lmas› için olmal›d›r. Her seçimde veya bunun bir versiyonu olmak kayd›yla her referandum vb. olayda ›srarla “sand›k bafl›na” yap›lan ça¤r›lar›n yaln›zca kendilerine “oy” verilmesini içermedi¤i, nihayetinde düzene meflruiyet kazand›rmay› hedefledi¤i aç›kt›r. Ortal›kta, üzerinde oyun oynan›lacak bir zemin kalmazsa kim hangi oyunu oynayabilecektir?!.. Kaybetme olas›l›¤› güçlü olanlar dahi sistemin bekas› için meflruiyet zeminini bozmay› göze almamaktad›r. Bu tarih boyunca hep böyle olmufltur ve bu konudaki refleksin “yaflamsal” karakteri gözlerden kaç›r›lmamal›d›r. Gözden uzak tutmama halinin ayn› derecede hassas olmayla yak›n ilgisi

vard›r ve etkili olma durumunu belirleyecek olan yegâne gerçeklik de budur. Boykot tavr›n›n taraf olmamayla, pasif kalmayla, politikas›zl›kla hiçbir ilgisinin bulunmamas› da burada temel bulmaktad›r. Elbette düzene ait hiçbir oyun ya da tezgâh salt buna alet olmama gerekçesiyle “boykot”a tabi tutulmayacakt›r ama bu teman›n baflka bir dizi önemli hususla çak›flt›¤› ve “anlam” zenginli¤i ve de¤eri kazand›¤› durumda tavr›n do¤ruluk ve etkinlik derecesinden kuflku duymamak gerekir. Bu “zenginlik” kapsam›ndaki unsurlardan birincisi devletin AKP (ve di¤erleri) eliyle giriflti¤i sistemi revizyon operasyonudur. Bunun tam da “de¤iflim” ad› alt›nda 12 Eylül rejimini güçlendirme amac› tafl›mas›d›r. AKP’ye yedeklenme suç ve utanc›na geçirilen “gedik açma”, “k›l koparma” palavralar›n›n sistemle nas›l bir uzlaflma, aldanma ve aldatma hali oldu¤u su götürmezdir. 12 Eylül, daha do¤rusu faflist-Kemalist diktatörlü¤ün her yönüyle sad›k bir uygulay›c›s› olan AKP devr-i idaresinin hemen her konuda üretti¤i pratik ortadad›r. En flaflaal› sunufl yapt›klar› konularda dahi nas›l rezil bir bilançoya imza att›klar›n› tart›flmaya gerek yoktur. Öyle ki örne¤in “öncelikli” dedikleri ve gündemin ilk s›ralar›ndan inmeyen Kürt sorununda, göstermelik boyutta dahi hiçbir hükmün pakette yer almamas› neyle izah edilebilecektir!? Bu revizyon eylemi, en iyi koflullarda ve ihtimamla yaflat›lan ve yüksek itibarla a¤›rlanan 12 Eylül darbecilerinin yarg›lanma flans› bulunmad›¤› noktada “muafiyet”ine son vermekle de kendini göstermektedir ama esas “anti-darbecilik” söyleminin palavras› kendisiyle s›n›rl› kalan ve fakat özüne inmekte çark eden bir “Ergenekon” dosyas›yla kan›tlanmaktad›r. Nitekim TSK’n›n da izin verdi¤i “uzlaflma” kapsam›nda yap›lan flov içerikli gözalt› ve tutuklamalar›n vard›¤› noktada, elde 3-5 orducu ve ordu art›¤› kontr-gerilla mensubu ile “gereksiz” salya israf›nda bulunanlar kalm›flt›r. En son “darbe” aktörü, muht›rac› Büyükan›t’a, “aç›k itiraf” halinde dahi yan bakan yoktur! Darbecilik ürünü 12 Eylül Anayasas›’n›n özüne dokunma önündeki engel yaln›zca kendileridir. Buradaki “flartlar” edebiyat› ucuz bir demagoji, adi bir yalandan ibarettir. Tercihin, karfl› hali olma sergileyerek yamamak, de¤ifltiriyormufl hissi vererek güçlendirmekten yana kullan›ld›¤› aflikard›r. Çocuklar› binlere varan say›da gözalt›na alan, iflkenceden geçiren, ony›llarca y›ll›k hapislere çarpt›ranlar›n, “çocuklar› koruma”, “pozitif ayr›mc›l›k” getirme gibi bir de¤iflikli¤in mimar› olarak caka satmas›na ne demek gerekir? En son Tekel prati¤inde görüldü¤ü üzere iflçi s›n›f›na ve bu haliyle dahi sendikalara “düflman” muamelesinde parmak ›s›rtanlar›n “sendikal haklar” kapsam›ndaki de¤ifliklikten neyi anlad›klar› ve hangi derdi güttükleri çok mu anlafl›lmazd›r? Hiçbir devirde olmayan boyutta fiflleme, dinleme ve takibin yap›ld›¤› hemen her yere kameralar›n yerlefltirildi¤i bir ortamda, alay eder gibi, “kiflisel verilerin korunmas›” de¤ifliminden bahsetmenin Aziz Nesin’in oran›yla oynama çabas› oldu¤unu kim inkâr edebilir? Kad›nlara karfl› hak ihlallerinde “tarihi” rekorlar›n k›r›ld›¤›; taciz, tecavüz, fliddet ve cinayetlerin envai çeflidinin büyük bilançolarla sergilendi¤i, sömürü, zulüm ve afla¤›lanman›n tavan yapt›¤› bir dönemde “kad›na ayr›mc›l›¤›n” ne menem bir ayr›mc›l›k oldu¤u belli de¤il midir? 82 Anayasas› felsefe ve ruh olarak faflizmin bütün kodlar›na sad›k kalarak oluflturulmufltur. Bu temel üzerinde hiçbir de¤iflime gidilmemesi AKP vb.lerinin karakteri ile ilgilidir. Tercihin bu yönde flekillenmesi yap›sald›r. Anlafl›lmak istenmeyen budur. AKP aksi yönde bütün cismi ve haflmetiyle durmakta, her gün bunu teyit eden onlarca prati¤e imza atmaktad›r ama yine de kendine

“demokrat”, “ayd›n” diyen zavall›lar sürüsünden destek bulmakta zorlanmamaktad›r. Burada hay›rc›lar cephesinin esas flekillendi¤i hatt›n, hem Anayasa’n›n sistem içinde de¤iflebilme flans›n› görmeleri hem de dokunulmazl›¤›na yönelik kayg›larla çizildi¤ini de saptamak gerek. Elbette çeflitli sol etiketli reformist ve revizyonist kesimlerin “esasa” yönelik itirazlar›n› da not etmek gerekir ama bunun sistem içi tasarruf ve hayallere yer açan mant›¤›n› daha az “tehlikeli” nitelememek laz›md›r. Anayasa ad› üzerinde s›radan bir metin de¤ildir. Bir rejimin esaslar›n› ortaya koyan metin olmas› nedeniyle sa¤lam göstergeler içerir. Önceki versiyonlar›yla beraber de¤iflmeyen yönleri bunun en önemli kan›t›d›r. Bundan sonraki versiyonlar›n›n da bu temel zeminden hiç ama hiçbir ciddi sapma içermeyece¤ine kuflku duymayanlar›n saf› belli olmal›d›r! Ezenlerin ezilenler ile kurdu¤u iliflkide sömürü ve bask› sisteminin esaslar›n› koydu¤u, oyunun kurallar›n› flekillendirdi¤i sistemin “sözü” ancak bu iliflki ters yüz edilirse de¤iflebilir. Sistem flu veya bu biçimde kendini bu referandum vas›tas›yla bir kez daha “çözücü” ve her fleye muktedir olarak do¤rulatma derdindedir. Anayasal sistem her durumda meflruiyet testine tabi tutulacak, güçlenen evet ve hay›r halinde de düzenin kendisi olacakt›r. Bu oyuna alet olman›n bir bedeli vard›r ve bunu ödetmek için bu f›rsat›n yaratt›¤› zemini iyi kullanacaklar›na kuflku yoktur. Seçim öncesi son kap›flmadan üretilecek sonuçlarla gaz alacak ya da gerileyeceklerin kap›flmas›na malzeme olmak, sonraki dönem için de taahhüt alt›na girmeyi koflullar. Kitlelerin böyle bir saflaflmadan her türlü zarar› görece¤ini iyi anlatmak gerekir. Esasa yönelik talepleri kesmenin, mevcutla yetinmenin ve bir kampa yedeklenmenin faturas› uzun süre ödenemeyecektir. Anayasa üzerinden yürütülecek bu tezgah›n devletin her türlü bask› ve sömürüsüne maruz kalan kitleler üzerinden oynanmas›n›n anlam› daha derindir ve sistemin içinden geçti¤i süreçte buna duydu¤u ihtiyaç ölçülemez boyuttad›r. Bu durum iyi kavranmal›d›r. AYM baz›nda uzlaflmaya giden kliklerin yaklafl›m›n› referandumun engellenmemesi karar› ›fl›¤›nda do¤ru okumak gerekir. Bu nedenle de oylanan yaln›zca AKP politikalar› de¤il devletin politikalar›d›r ve buna karfl› gibi görünen hay›rc›lar›n itiraz ettikleri hususlar›n neler oldu¤u da ortadad›r. “Hay›r” cephesinin bafl›n› çeken, a¤›rl›¤› oluflturan kesim ve kliklerin rengini verece¤i oy oran› ve potansiyeline kan tafl›m›fl olman›n da bir bedeli vard›r ama sistemin meflruiyeti konusuna bu kadar angaje olma halini de baflka flekilde aç›klamak zordur. Ulusal Sorun’un geldi¤i aflama, “Aç›l›m›n yüzde 80’i tamamlanm›flt›r.” diyen Tayyip’in sözlerinden ve yeni tezgâh ve planlardan da anlafl›ld›¤› üzere, son “komedinin” perde kapatmak üzere olmas›, öncekilerden de daha s›cak bir koridora kap› aralam›flt›r. Bunun iflaretleri canl›-cans›z gerilla bedenlerine uygulanan vahfletle verilmektedir. Referandum, kimsenin flüphesi olmas›n ki çeflitli planlar gelifltiren ve bu tarz alçakl›klar› da pervas›zca savunan AKP yönetimi flahs›nda faflist diktatörlü¤ün prati¤ine güvenoyu kapsam›ndan bir çerçeve oluflturmufltur. Ama bu durum kimi yan›lg›lar›n aksine evethay›r sarmal›nda de¤il bu oyunlar›na alet olup olmamakta kendini gösterecektir. Sorun referanduma gidip evet-hay›r kullanmakta de¤il, sand›¤a gitmeye evet-hay›r noktas›nda bir tercihi ortaya ç›karm›flt›r. Bu tercih, faflist diktatörlü¤ün bütün klikleri eliyle sergiledi¤i referandum tezgâh› üzerinden girilecek seçim koridorunda bo¤ulmaya dur demenin de anahtar›n› sunmaktad›r. Boykotun; aç›l›m süreciyle ivmelenen Kürt Ulusal Hareketi hedefli sald›r›

kampanyas›na, iflçi ve emekçilere yönelik bask› ve sömürü furyas›na, tüm ilerici, demokrat ve devrimci güçlere karfl› yürütülen hummal› y›ld›rma ve sindirme politikalar›na direniflin adresi olarak kavranmas› gerekir. AKP’nin önderlik etti¤i ancak bütün düzen güçlerinin dolayl›-dolays›z destek verdi¤i bütün sald›r›lar, ancak sistemi cepheden karfl›layan bir politik duruflla gö¤üslenebilir. Bunun referandum özgülünde ald›¤› biçim, sand›¤a gitmemek fleklinde kendini göstermektedir. Sand›¤a gidilmeyerek gösterilecek tavr›n bir yaklafl›ma göre evetçileri, ama özellikle de hay›rc› cepheyi zay›flataca¤›na dair ileri sürülen görüfllerin hem yaflananlar›n boyut ve çerçevesine hem de oluflturulan suni saflaflman›n içeri¤ine uzak oldu¤u görülmektedir. Sistemle uzlaflman›n Anayasa düzlemindeki tamamen yüzeysel/biçimsel bir tart›flmaya alet olmay› koflullad›¤› durumda bu yola saparak politik intihara kalk›flmak, s›n›f mücadelesiyle vedalaflman›n sonucudur. Kendine, kitlelere ve devrim davas›na güvenin en yak›c› biçimde test edildi¤i bu tip durumlar ayn› zamanda k›r›lma noktas›n› tarif etmektedir. Günümüz koflullar›, alabildi¤ine yüklemenin yap›ld›¤›, emperyalistler, faflistler ve gericiler için kritik efliklere gelindi¤i evrede bu politikalar›n y›k›m ile ç›k›fl aras›nda bir ikilem yaratt›¤›n› da göstermektedir. Yurtsever çevrelerin aç›klad›¤› “boykot” tavr› bu eksenle gösterdi¤i uyum ba¤lam›nda olumlu bir durufla karfl›l›k gelmektedir ama bu konudaki tutumun 12 Eylül’e kadar sürmesinin garantisi de yoktur. Zira AYM’nin DTP’yi kapatma karar› üzerine belirlenen tavr›n, sonras›nda u¤rad›¤› de¤iflim hat›rlardad›r. Dolay›s›yla gündemde Ulusal Sorun’un tafl›d›¤› a¤›rl›k elbette önemlidir ama ne tek bafl›nal›k özelli¤i tafl›makta ne de “Ulusal Hareket”in tavr›na ba¤lanacak bir karakter oluflturmaktad›r. Benzer kimi pratikleri kuyrukçuluk ya da “endeksli hale gelme” olarak tan›mlayanlar›n alg› bozuklu¤u ve çarp›tma merak›n› bu vesileyle anarken flimdi gelifltirdikleri tavr› da ayn› gözle de¤erlendireceklere verecekleri yan›t enteresan olmal›d›r. S›n›f mücadelesinin, günümüzdeki örnekte oldu¤u gibi çeflitli aflamalar›nda ortaya konulan politikalara ba¤l› olarak alaca¤› yol, bir tak›m çevrelerin manipülasyonundan etkilenmeye aç›k k›l›nmamal›d›r. Bunun için, belirlenen politika ve takti¤in hakk›n› vermek, gere¤ini yapmak belirleyici bir yerde durmaktad›r. Boykot kampanyam›z, soruna müdahil olman›n biçimi olarak alg›lanmal›d›r. Bu yüzden de aktif-pasif ayr›m› önem kazanmaktad›r. Referandum olay› evet-hay›rc›lar bak›m›ndan gösterdi¤i ayr›mdan çok sand›¤a gitmekteki ortaklaflma yan›yla teflhir edilmek durumundad›r. Bu yüzden kendi içinde tutarl› gibi görünmeye çal›flan hay›rc›lar ile aram›zdaki ayr›m net biçimde çizilmek zorundad›r. Sistemin teflhiri eksenli yürütülecek çal›flmada dikkat çekilecek husus elbette egemen s›n›flar›n gelifltirdi¤i sald›r›lar ve s›n›f mücadelesinin bu özgülleri de kapsayacak biçimde verdi¤i görünümdür. Buradaki tarihi sorumlulu¤un önemi, tak›n›lacak tavra bireysel kat›l›mdan öte politik bir tutum kazand›rmak ve bir cephe oluflturmak bak›m›ndan önem kazan›r ki kampanyaya aktif kat›l›m rengi vermenin esprisi buradad›r. Oy vermeye gidifli engelleme faaliyetinin sonucu olarak yarat›lacak potansiyelin egemenlere yönelik tavr› güçlendirecek, devrim ve direnifl cephesine moral afl›layacak gücü a盤a ç›kar›lmal›d›r. 30. y›ldönümünde, 12 Eylül ile “hesaplaflma” davas›nda, at izi ile it izinin birbirine kar›flt›r›lmaya çal›fl›ld›¤› ve baflta egemenler olmak üzere herkesin anti-darbeci, anti-militarist ve demokrasi havarisi kesildi¤i koflullarda bu tutum ayr›ca de¤er kazanm›flt›r.


4 / DENGE AZAD‹

‹flçi-köylü 70

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

Doksan Y›ll›k Ay›p Doksan Y›ll›k ‹nkâr “Ama biz bu e¤itim meselesini çözemedik. Nijerya’daki Nijeryal›lara Türkçe’yi ö¤rettik, Hakkari’dekine, Diyarbak›r’dakine halen Türkçe’yi ö¤retemedik. Bu, devletimizin ay›b›d›r, bizim ay›b›m›zd›r. Çünkü e¤itime yeteri kadar önem vermedik, veremedik. Bunun bedelini yoksulluk olarak ödüyoruz, terör olarak ödüyoruz.” Böyle diyordu baflbakan yard›mc›s› Cemil Çiçek. Bu sözler, Tayyip’in Almanya’daki Türklerin anadilde e¤itim hakk›n› savunmak ad›na, eflfliz bir riyakarl›kla bir insanl›k suçu olarak tan›mlad›¤› ve bu devletin Kürtler üzerindeki doksan y›ll›k asimilasyon politikas›n›n bir itiraf› olmaktad›r. Türk flovenizminin de¤iflmez sözcülerinden Çiçek, asimilasyon politikas›nda istenilen baflar›ya ulafl›lamad›¤›n› kabul etmekle bera-

Düzenin “Sol Kemalistleri”

münist” olarak Kendini “sol” hatta “ko t” isminin popüilan eden, ancak “komünis fliflme bir hareket lerli¤inden faydalanarak Kürt ulusal hareolan sol-floven anlay›fllar, ›r yan› olmayan ketine karfl› devletten kal risinde! Geçti¤isöylemler ve tav›rlar içe › sitede “Kemamiz günlerde “sol.org” adl en olmaz” bafll›lizmi ve Kürdizmi bölmed anan çat›flmalar¤›yla yay›nlanan yaz›da yafl ram› kullan›l›yor la ilgili “ortak delilik” kav nlar ise “Türkçü ve bu savafl içinde yer ala kasaplar›” olarak ve Kürtçü mezbahalar› ca ulusal harekeadland›r›l›yor. Yaz› boyun bu “ortak delilite karfl› zehir akan yaz›da un da “iki halk› ¤e son verme”nin yolun mkün oldu¤u söyzorla birlefltirmekle” mü leniyor. sol-sovenifltBak sen! Ulu Zeus –yani “kullar›na” sesleler- bulutlar›n üzerinden vam› ise kanlar›na niyor sanki! Yaz›n›n de en ar›namad›klasinen Kemalizm virüsünd lefltirmenin ancak r›n› gösteriyor. Bu bir l Kürdizm” –o ne “sol Kemalizm” ve “so olaca¤›, bunu da demekse!- ile mümkün inin yapaca¤› ilan ancak Türkiye sosyalizm yalistleri de kenediliyor. Tabii Türkiye sos ’in sa¤› solu yokdileri oluyor ya! Kemalizm zihniyetin “solu” tur ki! Katliamc›, faflist bir al›k katliam›na yarancak Ecevit olur, 19 Ar dakç›l›k yapar! ellikle gençlik Bahsetti¤imiz bu site, öz n” Türkiye “Kokesiminin ilgisini “cezbede ¤› ile biliniyor. Ki münist” Partisi’ne yak›nl› enekon ile ba¤lanTKP’nin kadrolar›n›n Erg yapt›¤› ifller de t›lar› da, “solculuk” ad›yla i ile onlar “sol Kebiliniyor. Kendi deyifller malistler” ama düzenin…

ber tutarl›l›k gösteremiyor. Çünkü apaç›k bir ni Türk hissederek Türkçülükten baflka bir kavseyi inand›ramay›z. Bunun için memleketin gerçe¤i kabulden imtina edercesine, hatta miyete ba¤l›l›k göstermeyenlere has oldu¤unun büyük bir k›sm›nda yabanc› bir unsurun topdünya alemin bildi¤i bir gerçek olan Kürt ulutam bir fluurla zihinlere nakfl edilmesi.” (Aktalu olarak yaflad›¤›n› bilmek ve itiraf etmek ve sunu inkar ediyor, Kürt diyemiyor, demiyor. ran: Gülçiçek Günel Tekin, Türkiye’nin buna göre tedbirler almak zaruridir... Ba¤l› hari“Hakkari’deki”, “Diyarbak›r’daki” diyor. Kim Asimilasyon Politikalar› bafll›kl› makataya bakacak olursak A¤r›, Hakkari, Van, Bitlis, bilir, belki de küfredecek ama zor tutuyor le) Yukar›da de¤indi¤imiz Çiçek’in Türk olMufl, Bingöl, Tunceli, Siirt, Diyarbak›r, Mardin ve kendini. Küfrün yerini inkâr al›yor. mas›ndan dolay› Tanr›ya flükretmesi zihnine Urfa vilayetlerinde Kürtler nüfusun yüzde altm›Nijerya’da bahsini etti¤i okullar da, Fethulnakfletti¤i bu anlay›fl›n bir ürünüdür. fl›ndan fazlas›n› teflkil etmekte ve muayyen bir lah Gülen cemaatine ba¤l› okullar... Bu okullaDaha geçti¤imiz y›l, Cumhurbaflkan› A. memleket parças›nda ekseriyet halinde bulunr›n, kitleleri, her türlü gerici otoriteye itaate Gül’ün Kürt meselesini, memleketin en mümaktad›rlar... Bu durumu göz önüne alarak ikna için görevlendirildi¤i memleketin bu k›sm› için de aç›k! Çiçek’in konumüstacalen (acilen) hususi flurken Nijeryal›lar için tedbirler almaya mecburuz. “bile” dememek için de Bir taraftan Kürt nüfusunun kendisini zor tuttu¤u olaçoklu¤u, di¤er taraftan oturs›d›r. Zira, sözlerinin soduklar› sahan›n geniflli¤i donunda, kendisini “en üslay›s›yla Çerkez, Arnavut, tün ›rk” olan Türk milletiGürcü gibi küçük yabanc› kane mensup yaratmas› nevimler için teklif etti¤imiz deniyle Tanr›ya flükranlatemsil (asimilasyon) tedbirler›n› sunuyor. Faflizmin ri bu seha için kafi de¤ildir. dilinden konufluyor, Burada alaca¤›m›z tedbirler Çiçek. Nijeryal› veya daha esasl› ve flumullü (kapKürt olmak kötü bir fley, saml›) olmal›d›r.” (Aktaonun nazar›nda. ran: Tekin – Boldlar bize *** aittir.) DYP-ANAP-MHP-RP Böylesine önem atfeT. Kürdistan›’na tam anlam›yla hakim olamad›¤›n›n ay›rd›nda gibi düzen partileri eskidilen ve gerçekten de lerinden oluflturdu¤u olan devlet, demiryollar›, karayollar› ve karakollarla nüfuzunu önem arz eden bir meseparti kadrosuyla ne oldu- gelifltirme çabas›na girifliyor. Yollar›n inflas›n›n nüfuz etmek leye TC faflizmi benzerle¤unu en bafl›ndan ele ver- aç›s›ndan di¤er önemli yan› da buralara Türkçe’nin rinden çok daha kat› yakmiflti AKP. Ortaya koylafl›m sergilemekten çegirebilmesini sa¤lamakt›r. du¤u hiçbir politika halk kinmeyecektir. ç›kar›na birfley vaat etmiyor olmas›na ra¤men him meselesi olarak telakki etmesi asl›nda Ulus olman›n bafll›ca k›stas› olan dil birli¤isöylem ve taktikleriyle ciddi bir bilinç bulan›kdevletin Kürt meselesini birincil derecede ele nin önüne geçebilmek için her türlü kamu kul›¤› yaratmas›n› bilmiflti. Bilhassa Kürt sorunu ald›¤›n›n ilk itiraf› olmamaktad›r. Nitekim, rumunda, çarfl›larda, pazarlarda, sokaklarda konusunda, söylem düzeyinde de olsa, hiç de az›nl›klara ait ifllere bakan IX. Büro’nun, CHP k›sacas› umuma aç›k her yerde Kürtçe konuflal›fl›ld›k olunmayan ifadeleri, çözüm ad›na vaGenel Sekreterli¤i’ne sundu¤u raporunda ma yasa¤› uygulan›r. Jandarman›n müdahalesiatleri Kürtler aç›s›ndan bu bulan›kl›¤› belirgin Kürtlere de büyük yer verilmektedir… “Bir nin eksik kald›¤› yerde, Türkçü misyoner ö¤k›lm›flt›. Sürekli faflizmin hakim oldu¤u ülke k›s›m Do¤u ve Cenupdo¤u Vilayetlerinde Ekseriretmenler devreye girer. koflullar›nda k›smen demokratik içerikli söyyet Teflkil Eden Kürtler. Kanaatimize göre TürkiFaflizm umuma aç›k mekanlarda Kürtçeyi lemlerin kitlelerde olumlanmas› anlafl›l›rd›. ye’de en mühim milliyet meselesi Kürt meselesiyasaklamakla dili yok edemeyece¤inin pekala Ancak AKP ortaya koydu¤u politikalardir.” (Aktaran: Tekin) Faflizm kendisi aç›s›ndan fark›ndad›r. Kad›nlar›n dilin aktar›lmas›ndaki la resmi ideolojinin y›lmaz bekçisi ve uytespiti yapt›ktan sonra çözüm yöntemlerini belirleyici rolünü göz ard› etmez o yüzden. gulay›c›s› oldu¤unu ortaya koydu. de s›ralayacakt›. Bak›n›z 1934 tarihli ‹skân KaAyn› raporun di¤er bölümlerinde de asi1924 Anayasas›’n›n Kürt’ü aç›ktan inkâr›ynunu’nun gayriresmi gerekçeleri niteli¤indeki milasyonu verilen önemi gösteren çarp›c› bela belirginleflen süreç, 1925 tarihli fiark Islahat mevzubahis raporun ilerleyen bölümünde nelirlemeler mevcuttur. “Bir taraftan muhtelif Ferman›’yla devam etmiflti. Hedeflenen, il tefller var: “Eldeki istatistiklere göre 31 Vilayette köylerde ilk ö¤retimi yayarken di¤er taraftan da kilatlar›n›n valilik yetkileriyle donat›ld›¤› devmuhtelif lehçelerle Kürtçe konuflan nüfusun say›hususi bir maarif teflkilat›yla sakinleri münhas›ran letin bütün kurumlar›n› denetimine alan dös› bir buçuk milyonu geçmekte... Irklar›, eski milKürt olan köylerin çocuklar› için bölge yat›l› ilk nemin tek partisi-Cumhuriyet Halk F›rkas›’n›n liyetleri ne olursa olsun, bunlarla aram›zda okullar› tesisine bafllanmal›d›r. Bu okullar›n hedebir raporunda flu flekilde belirlenmiflti: “Tek milli birli¤in en esasl› amili olan dil birli¤i fi bu çocuklara anadillerini unutturarak Türkçe’yi bir dil konuflan, kültür ve ülkü birli¤i ile birbirine yoktur. Bu realiteyi aç›k ve sarih olarak görmek ana dilleri yerine ikame etmek olacakt›r. Bunun ba¤l› bulunan yurttafllardan oluflmufl siyasi ve içlaz›md›r. ‘Da¤ Türkü, Yayla Türkü’ gibi tabirlerle için bu okullar yar› yar›ya Türk çocuklar›ndan tetimai bir bütün meydana getirmek, yani vatan hakikati kendi gözlerimizden saklamak zarardan flekkül etmelidir.” (Aktaran: Tekin) içinde ‘anadili tek, ülküsü tek birlik bir millet’ yabaflka bir fley getirmeyece¤i gibi, bunlar›n Türk Yukar›da belirtti¤imiz rapor olsun, benratmakt›r. Bu hedefin tahakkuk yollar›: Bu memoldu¤una da mazileri ne olursa olsun buzerleri olsun baflkaca bir amac› daha ortaya lekette her flerefin ve nimetin Türkçe ve kendisigün ne kendilerini ve ne de baflka bir kimkoyuyor. T. Kürdistan›’na tam anlam›yla ha-

D her yeni karakol yeni orman yang›n› demek E 11 Temmuz’da, Dersim’in Ova- deki müdahaleler olurken Der- göre göre yak›yorlar. Çat›flmalar›n ilçesi k›rsal›nda ç›kan orman sim’de ormanlar›n devlet taraf›ndan ortadan kalkmas› ve demokratikleflR c›k yang›nlar›na yetkililerin hiçbir mü- yak›lmas› uygulanan bir ikiyüzlülü- mek yerine kendilerince çözümü S dahalede bulunmad›¤› görülürken, ¤ün oldu¤unu aç›kça gösterir. Zaten ormanlar›m›z› yakarak buluyorlar. bölge üzerinden helikop- bu yang›nlar›n devlet eliyle ç›kar›l- Son süreçte Dersim’de yap›m›na ‹ yang›n›n terlerin geçmesi sonucu bafllad›¤› mas› ve söz konusu olan yer Der- bafllanan çok say›da karakol oldu¤u, M çevredeki halk taraf›ndan ifade edil- sim olunca da yetkililerin bu duru- bunun da “çözüm” görüldü¤ü bilinima sessiz kalmalar› bu ikiyüzlülü¤ün yor. Ve her karakol kendi için ayr›‘ di. Yaz aylar›nda artan orman yan- en büyük göstergesidir. alanlarda kendilerine “güvenlik D g›nlar›nda Türkiye genelinde or- Özellikle T. Kürdistan›’nda ope- lan bölgesi” yaratmak amaçl› etraf›ndaE manl›k alanlar›n korunmas›, yang›n- rasyon bölgelerinde “terörle müca- ki belirli bölgeleri yak›yorlar. lara karfl› tedbirler al›nmas› fleklin-

dele” ad› alt›nda ormanlar›m›z› göz

(Dersim’den bir YDG’li)

Polis ‘Halkal› Bombac›s›n›’ bir daha buldu!

Canl› bomba de¤ilim; gazeteciyim!

Gözalt›nda iflkence ve faili meçhul cinayetlerin sorumlular› demokrasi maskesini takarak bir yandan aç›klamalarda bulunuyor di¤er yandan da yeni projelerle sald›r›lar›n› art›rman›n çabas› içine giriyor. Burjuva medya taraf›ndan ‘Halkal› bombac›s›’ olarak ilan edilen Do¤an Akay, 30 Haziran günü Kocaeli Otogar›nda jandarmalar taraf›ndan gözalt›na al›narak çeflitli iflkencelere maruz kald›. Kocaeli Üniversitesi ö¤rencisi olan Akay sivil kifliler taraf›ndan götürüldü¤ü ormanl›k arazide çeflitli iflkence yöntemleri ile sorgulanarak ailesi de tehdit edilmifltir. Bombac› olarak ilan edilen Akay’a yap›lan iflkencelere dair aç›klamalarda bulunan Avukat Mehmet Emin Ad›yaman iflkencelerden kaynakl› Akay’›n psikolojik durumunun iyi olmad›¤›n›, vücudunun çeflitli yerlerinde darp izleri bulundu¤unu belirtti. Halkal› bombac›s› ilan edilen Akay, örgüt üyesi oldu¤u gerekçesiyle ç›kar›ld›¤› mahkemece tutukland›. Tüm yaflananlar›n ard›ndan aç›klamada bulunan Bölge Emniyet Müdürlü¤ü her fleyin yanl›fl anlamadan ibaret oldu¤unu belirtti. (H.Merkezi)

Adana’da Günlük gazetesinin da¤›t›m›n› yapan Metin Bilgiç savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Adana’n›n Seyhan ilçesinde bir a¤açta as›l› bir flekilde katledilen Azadiya Welad gazetesi muhabiri Metin Karatafl’›n mezar›n› ziyaret etmeye giderken polis taraf›ndan “canl› bomba oldu¤u” gerekçesiyle gözalt›na al›nan Metin Bilgiç yerel gazetelerde ve internet sitelerinde boy boy foto¤raflar›yla beraber canl› bomba oldu¤unu yazan gazetelerden ve emniyetten flikayetçi. Hiçbir kan›t olmadan durup dururken insanlar yarg›lan›p suçlu ilan ediliyorlar, Bilgiç “Ben canl› bomba de¤ilim. Gazeteciyim. Günlük Gazetesi’nin da¤›t›m›ndan sorumluyum. Beni karalad›lar. Soka¤a ç›kamaz hale geldim” diye konufltu. (Mersin)

Rehin mant›¤›yla devlet, her eylem sonras› onlarca kifliyi eylemin sorumlusu olarak teflhir edip, terör estiriyor.

kim olamad›¤›n›n ay›rd›nda olan devlet, demiryollar›, karayollar› ve karakollarla nüfuzunu gelifltirme çabas›na girifliyor. Yollar›n inflas›n›n nüfuz etmek aç›s›ndan di¤er önemli yan› da buralara Türkçe’nin girebilmesini sa¤lamakt›r. ‹ttihat ve Terakki’nin yar›m b›rakt›¤u ifl, TC’yi kuran Kemalist kadrolar›n omzundad›r. Kemalizm bu devletin resmi ideolojisi olarak AKP Hükümetine rehberlik etmeye devam etmektedir. 2008 y›l›n›n Mart ay›nda bölge valiliklerine B054-VLK4636-001.870 say› ile gönderilen G‹ZL‹ ibareli belgede planlananlar doksan y›l önce planlananlarla paralellik gösteriyor. Belgenin 24 No’lu Tedbirinde: “‘Kürtçenin e¤itim dili olarak kullan›lmas› konusunun ‘Ba¤›ms›z Kürdistan ve Kürt Ulusu Yaratma’ gayretlerinin bir parças› oldu¤u hususunun, bölücü terör örgütü ve yandafl› kurulufllar ile ba¤lant›s› ortaya konularak, ulafl›lan sonuçlar yurt içi ve d›fl›ndaki çal›flmalarda bir mesnet olarak kullan›lacakt›r...” Baflka bir tedbirde: “Okul öncesi e¤itimin yayg›nlaflt›r›lmas› h›zland›r›larak, çocuklar›n düzgün Türkçe ö¤renmeleri ve erken yaflta e¤itim sistemine dahil edilmeleri sa¤lanacakt›r” deniliyor. *** Diyarbak›r D Tipi Hapishanesi’nde Davut Abo diye bir PKK tutsa¤› vard›. O da, fi›rnak’takilerden biriydi. Anas› da fi›rnak’takilerden biriydi. Uzun y›llard›r içerideydi. Birkaç hapishane gezmiflti. Soyad›n›n tuhafl›¤›, hatta soyad›, eve gelen say›m memurunun, evdeki kalabal›¤a flafl›rd›¤›n› belirten seslerden oluflmufl: Abo! demifl, kad›n memur… Neyse, hapishanelerin birinde, anas›yla Kürtçe konuflurken ba¤lant› kesilmifl idare taraf›ndan. Bir daha Kürtçe konuflmamas› gerekti¤i yönünde de uyar›lm›fl. Annesine de görüfllerden birinde söylemifl durumu. Aradan ay geçmifl, bir telefon görüflmesinde annesine, Türkçe: -Anne, nas›ls›n? -‹yidir, o¤lum. Sen nas›ls›n? -Ben de iyiyim anne. Sonra sessizlik girmifl araya… Anne, birden: “Welle kuré min Tirki ya min qediya!”* der. Davut güler mi, a¤lar m›, belli de¤ildir. Görüflme bitmifltir. *Valla o¤lum, Türkçem bu kadard›r.

...KISA KISA... -Osmaniye T Tipi Kapal› Hapishanesinde tutuklu bulunan Mustafa ‹lgen’in ailesi çocuklar›na yap›lan iflkenceyi protesto etti. -Bar›fl Grubu sözcüsü Mehmet fierif Gençdal tahliye edildi. -Kürt halk›n›n yo¤un olarak yaflad›¤› Mersin’in Akdeniz ilçesi fievket Sümer Mahallesi’nde 17 Temmuz günü polis, kahvede oturan insanlar›n üzerine tazyikli su s›kt›. Buna tepki gösteren mahalle sakinleri polisle çat›flt›. - ‹ran askerleri 17 Temmuz günü ‹ran askerleri Federal Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentine ba¤l› Heci Ümran ‹lçesinde 2 çoban ve bin 300 hayvan› kaç›rd›. -Diyarbak›r Dicle’de 17 Temmuz günü artan operasyonlar ve HPG’lilerin cenazelerine yönelik uygulamalar› esnaf kepenk açmayarak protesto etti. -Dersim’in Ovac›k ‹lçesi’nde karakol yap›m› gerekçe gösterilerek köylülerin akflam saatlerinde d›flar› ç›kmalar› yasakland›. - Mardin’in Nusaybin ‹lçesi’nde HPG’lilerin cenazelerine yap›lan iflkenceye tepki göstermek amac›yla yap›lmak istenen meflaleli yürüyüfle polis tazyikli su ve gaz bombalar› ile sald›rd›. - Konya’n›n Seydiflehir ilçesinde, 4 ayd›r paralar›n› alamayan 150 Kürt TOK‹ iflçisi alacaklar›n› isteyince polis taraf›ndan tehdit edildi. - Hakkari’nin Çukurca ilçesinde orman yang›n› giderek yay›l›yor. -Van’›n Özalp ilçesine ba¤l› Afla¤› Turgal› Köyü’nde askerler köyün içinde rastgele evlere atefl etti. -BDP’nin HPG’lilerin cenazelerine yap›lan iflkenceyi protesto etmek amac›yla gerçeklefltirdi¤i yürüyüflü takip eden D‹HA muhabirleri Ça¤dafl Kaplan ve ‹smail Eskin faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. - Van’da 4 J‹TEM eleman› öldürüldü. - Norflin’de yaral› gerilla 3 saat kobralarla savaflt›! -Türk ordusunun Irak Kürdistan›’n Sidekan nahiyesine ba¤l› alanlar› bombalamas› sonucu bir köylü yaraland›.


5 / DENGE AZAD‹

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

‹flçi-köylü 70

Ölülerimizden Bile Korkuyorlar! Ulusal sorunda devletin içine girdi¤i handikap gün geçtikçe daha da sald›rgan bir tutum tak›n›lmas› sonucunu do¤uruyor. “‹yi fleyler olacak” gibi pembe bir ifade ile bafllayan sürecin “onlar teröristtir, iflkenceyse iflkence, kimse onlar› savunmaya kalkmas›n” flekline bürünmesinin baflka bir ifadesi olamaz Gümüflhane’de ç›kan çat›flmada öldürülen iki HPG gerillas›n›n cesetlerine iflkence yap›ld›¤› ortaya ç›kt›. Cenazeleri teflhis için Adli T›p Kurumu’na giden ailelerine yaln›zca gerillalar›n›n yüzleri gösterildi. Savafl suçu ifllemede kimseye eline su döktürmeme iddias›n› inatla tafl›yan TC ordusu ortaya ç›kan iflkence gerçekli¤inin ard›ndan birinci a¤›zdan Genelkurmay Baflkan› eliyle iddialar› yalanlad›. BDP’yi suçlayan Genelkurmay Baflkan› giderayak esip gürledi. Sürecin h›zland›¤› dönemlerde provokatif güçlerce bu tarz iddialar›n ortaya at›labilece¤ini ve bu iddialarda kesinlikle do¤ruluk pay› olmad›¤›n› ifade eden Baflbu¤, bizzat kendisi taraf›ndan tüm askerlere talimat gönderildi¤ini ve “ölülere asla sayg›s›zl›k yap›lmamas›n›” istedi¤ini belirtti.

Kin ve Korkunun ‹zdüflümüdür: ‹flkence! Ulusal sorunda devletin içine girdi¤i handikap gün geçtikçe daha da sald›rgan bir tutum tak›n›lmas› sonucunu do¤uruyor. “‹yi fleyler olacak” gibi pembe bir ifade ile bafllayan sürecin “onlar teröristtir, iflkenceyse iflkence, kimse onlar› savunmaya kalkmas›n” flekline bürünmesinin baflka bir ifadesi olamaz san›r›z. Milli Birlik Projesi ulusal hareketi tasfiye gayesi ters teptikçe maskeleri at›p bir kenara eski usul imha ve inkar politikalar›na sar›lmaya devam ediyor. Hal böyleyken devletin korkular›n›n katlanarak büyüdü¤ü su götürmez bir gerçekliktir. Tam da bu noktada mant›kl› düflününce, anlaml› bir zemine oturtamad›¤›m›z “gerillalar›n ölülerine uygu-

lanan iflkence” i¤rençli¤i devlet cephesinden amac›na hizmet eden ve durumunu ifade eden bir anlama oturuyor! Devlet ölülerimizden bile korkuyor. Kendi “çözüm” metotlar› ve tasfiye hesaplar› aras›nda en büyük engelin gerilla oldu¤unu bilen devlet tam da bu sebeple en yo¤un ve en çirkin sald›r›lar›n› bu noktaya yo¤unlaflt›r›yor. Gerilla cesetlerine yap›lan iflkenceler ise devletin korkular› ve kiniyle hesaplaflma aciziyetinin göstergesidir.

Devlet Bu Konuda Sab›kal›d›r! 2005 y›l›nda PKK’li Ali Ekber Kanl›bafl’›n cenazesine iflkence yap›ld›¤› ortaya ç›km›flt›. Ailesinin teflhisine dahi f›rsat verilmek istenmemifl ancak y›kama esnas›nda aile Kanl›bafl’›n “iki kula¤›n›n kesildi¤ini, sol gözünün ç›kart›ld›¤›n›, gö¤sünde kurflun yaras› olmayan bir deli¤in aç›ld›¤›n› ve gö¤sünde postal izleri oldu¤unu” görmüfllerdi. Yaflananlar üzerine hukuki yollara baflvuran aile Türk mahkemelerince olaya iliflkin “takipsizlik” karar› verilmesinin ard›ndan konuyu Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’ne tafl›m›fllard›. A‹HM konuya iliflkin karar›n› “Türkiye insanc›l hukuk kurallar›n› sistematik bir flekilde ihlal ediyor” diyerek aç›klam›fl; iflkence olay›n›n bizzat yafland›¤›n› tespit etmifl ve Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmifltir. Yani Genelkurmay Baflkan›’n›n hayat›nda ilk kez duyuyormuflças›na büyük bir flaflk›nl›kla bahsetti¤i ve flanl› ordusuna/devletine konduramad›¤› iflkence gelene¤i ölü ya da diri fark etmeksizin uygulanan bir metot olarak y›llard›r bu ülkenin gerçekli¤idir. Gü-

müflhane’de öldürülen 2 HPG gerillas› da, Ali Ekber Kanl›bafl da bu konuda tek örnekler de¤illerdir.

Erdo¤an “onlar teröristtir, kimse onlar› savunmaya kalkmas›n” diyerek yap›lan iflkenceyi müstahak olarak gördü¤ünü cümle aleme ilan etmifltir. “Teröristin”, “bölücünün” ne tür uygulamalar› hak etti¤ini her prati¤inde gösteren devlet belki de bu söylemle birlikte “ölüye iflkence” meselesini de meflru bulan tek faflist devlet olma niteli¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Malum iflkence gibi hassas bir konuda bu zamana kadar “m›r›n k›r›n” etmeyi, “pek o konulara girmemeyi” tercih etmifl olan devlet en yetkili a¤›zlar›ndan “teröristlerin bunu hak etti¤ini” söyleyebilecek kadar sald›rganlaflabilmifltir. Çünkü konu onlar›n cephesinden de en az iflkence kadar hassast›r. Çünkü mevzu bahis olan gerillad›r. Yöneltebildi¤i tehlikeden ve elinde bulundurdu¤u güçten dolay› gerillaya yönelen her türlü sald›r›n›n, yap›lan her türlü insanl›k d›fl› uygulaman›n, kimyasal bomban›n, iflkencenin devlet cephesinden meflrulu¤u tart›fl›lamayacak

Baflbu¤ fiaflk›n(!), Baflbakan Hala Sald›rgan! Somut olayda rol paylafl›m› ve iyi poliskötü polis maskeleri itina ile tak›n›lm›fl ve Baflbakan’a kötü polis maskesi düflmüfltür. Aç›la aç›la bir hal olan devlet erkan› son bir “çözüm ata¤›” gelifltirme gayesiyle bir yandan tam gaz operasyonlar› sürdürerek bir yandan da “politik platformlarda” ad›m atma aldatmacas›n› büyük bir piflkinlikle devam ettiriyor. Bu ad›mlar›n bir parças› olarak siyasi partilerle görüflme yolunu seçen AKP’nin, BDP ile görüflüp görüflmeyece¤i büyük bir merak konusu teflkil ederken; BDP’nin “gerillalara iflkence yap›ld›¤›” iddias› ve bu iddiay› kan›tlayan CD’yi kendisine göndermesi AKP’nin ekme¤ine ya¤ sürmüfl ve Baflbakan

Kürt halk› devletin tüm tasfiye sald›r›lar›na karfl› yüzünü gerillaya dönmekte kararl› oldu¤unu, gerillay› her durumda, her koflulda ve her fleye ra¤men gözünü k›rpmadan sahiplenece¤ini yine ilan etmifltir.

kadar nettir. Erdo¤an’›n ikiyüzlülü¤ü bununla s›n›rl› kalmam›fl, bir taflla iki kufl misali bir yandan “teröristlere” bak›fl›n› ilan ederek halk›m›z›n milliyetçi histerisini okflay›p oyuna oy katm›fl bir yandan da BDP ile görüflmemek için önüne ç›kan f›rsat›(!) an›nda kullan›vermifltir. Uzun laf›n k›sas› Baflbakan Kürt ulusunun siyasi iradesini yok görme gelene¤ini büyük bir sahipleniflle sürdürmektedir.

Sonuç Olarak… 2 HPG gerillas›n›n cesetlerine iflkence yap›ld›¤›n›n ortaya ç›kmas›n›n ard›ndan Amed’de halk soka¤a dökülerek yaflananlar› protesto etti. Polisin müdahale ederek da¤›tt›¤› gösteride verilen mesaj çok aç›kt›. Kürt halk› devletin tüm tasfiye sald›r›lar›na karfl› yüzünü gerillaya dönmekte kararl› oldu¤unu, gerillay› her durumda, her koflulda ve her fleye ra¤men gözünü k›rpmadan sahiplenece¤ini yine ilan etmifltir. Bu yaflananlar devletin sald›rganl›¤›n› kendi cephesinden meflrulaflt›rmas›n› kolaylaflt›rm›fl, di¤er yan›yla da Kürt Ulusal Hareketi’nin izlemesi gereken rota noktas›nda bilincimizi bir kez daha berraklaflt›rm›flt›r. Mao’nun cümlelerinde ifadesini bulan durum yine gözümüzün önündedir. “‹yi fleyler yap›yoruz ki düflman sald›r›yor.” Gerilla as›l “iyi fleylerin” müjdecisi oldu¤u için ona yönelik her sald›r› düflman cephesinde müstahak görülüyor. Mesele ise tüm sald›r›lara karfl› savunmay› Kürt halk›n›n zihninde yeniden berraklaflt›rmak ve savaflta ›srar› güzel günler için flart koflmaktan geçiyor.

HAP‹SHANELERDEN Hapishanelerde Hak Gasplar›na Son! Hapishanelerde hak ihlallerinin her geçen gün artmas›yla birlikte bu sald›r›lara karfl› d›flar›dan bir karfl› koyufl sergileyebilmek ad›na Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) 9 Temmuz tarihinde Sultanahmet Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yaparak Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlü¤ü hakk›nda suç duyurusunda bulundu. “Hapishanelerde tecrit uygulamas›na son” pankart› açan TUYAB’l› aileler ad›na bas›n aç›klamas›n› Semiha Köz okudu. Edirne ve Sincan Hapishanelerinde yaflanan hak gasplar›na da de¤inen Köz bu sald›r›lardan görüfle gelen yak›nlar›n da pay›n› ald›¤›n› ve görüflçülere bile aylara varan görüfl cezalar› verildi¤ini belirtti. “Yapt›¤›m›z bu suç durusuyla bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: Hapishanelerdeki keyfi uygulamalar son bulsun; ziyaretçiler üzerindeki bask›lara son verilsin; sorumlular yarg›lans›n; hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n” denilen aç›klaman›n ard›ndan aileler suç duyurusunda bulundular. (H.Merkezi)

ABDULLAH AKÇAY

4 y›ld›r hapishanede bulunan ve bu süre içerisinde lösemi hastal›¤›na yakalanan Abdullah Akçay’›n serbest b›rak›lmas›n› isteyen ‹HD üyeleri ve Akçay’›n ailesi, 9 Temmuz günü de Okmeydan› Hastanesi önünde eylemdeydi. Adli T›p Kurumu’nun geçti¤imiz günlerde “cezaevinde

HAP‹SHANELERDEN... Toplam kapasitesi 110 bin 740 olan, ancak 119 bin 394 kiflinin tutuldu¤u hapishanelerde hak gasplar› h›z kesmeden sürüyor.

kendilerini savunduklar›nda ise hapishane idaresi taraf›ndan hücre cezas› ald›klar›n› belirterek açl›k grevi yapt›lar.

- ‹stanbul Silivri Hapishanesi’nde tutulan Yunus Durmufl, kald›¤› ko¤uflta fenalaflarak bay›l›nca hastaneye kald›r›ld›. Hapishane idaresinin ailesine haber vermeye bile gerek duymad›¤› 58 yafl›ndaki Durmufl, hastaneye kald›r›ld›ktan 5 gün sonra beyin kanamas› geçirerek yaflam›n› yitirdi.

- Yine Rize L Tipi Hapishanesi’nde, bir siyasi tutsak “idare görüflüne gidiyorsun” denilerek götürüldü¤ü odada, adliler taraf›ndan saatlerce fliddete maruz kald›. Hapishanede bulunan 7 tutsak, bu durumu protesto etmek amac›yla süresiz açl›k grevine bafllad›.

- Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf›’n›n 2010 y›l›n›n ilk 6 ay›nda yaflanan hak ihlallerine yönelik haz›rlad›¤› rapora göre hapishanelerde toplam 97 hasta tutsak tedavi edilmeyi bekliyor.

- Keyfiyetin bu kadar›! Daha önce K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde tutulan PKK tutsa¤› Habip Çiftçi, hem zorla Erzurum Hapishanesi’ne sürgün edildi, hem de zorla “kargo paras›” denilerek 300 TL’sine el konuldu!

- Rize L Tipi Hapishane’de tutulan siyasi tutsaklar, adli tutsaklar taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›klar›n› ve

- Hakkari M Tipi Hapishanesi, art›k “rezervasyon usulü” çal›flmaya bafllad›! Hapishanede kad›n ko¤uflu

kalabilir” yönünde verdi¤i raporun tekrardan düzenlenmesi için Adli T›p kurumuna yeniden baflvuru yapt›klar›n› belirten ‹HD ‹stanbul fiubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Gönül Sonbahar Erdem, “aylarca bekleyecek vaktimiz yok, bizim için dakikalar bile çok önemli. Ancak normalde bir iki günde sonuçlanacak ifllemler aylar› buluyor. Acil evraklar, acilen yetkililerin önüne de¤il, y›¤›l› dosyalar›n aras›na konuluyor” dedi. Erdem, Anayasa’n›n 104. maddesi hükmü gere¤ince cezan›n tamamen ortadan kald›r›lmas› ve Akçay’›n acilen serbest b›rak›lmas› gerekti¤ini söyledi.

Verilen mücadele ile Abdullah Akçay özgürlü¤e bir ad›m daha yaklaflt›! Hakk›nda 108 y›l hapis cezas› istenen ve 4 y›ld›r hapishanede bulunan adli tutuklu Abdullah Akçay bu süre içerisinde lösemi hastal›¤›na yakalanm›flt›. ‹lk olarak 24 A¤ustos 2009’de hastaneye yatan Akçay, ancak fiubat ay›nda Adli

olarak kullan›lan bir ko¤ufl, AKP Hakkari Milletvekili Rüstem Zeydan’›n kardefli olan, “Yüksekova Çetesi” olarak bilinen davadan yarg›lanan ve Yüksekova eski belediye baflkan› olan Ali ‹hsan Zeydan ile akrabalar›na tahsis edildi. Bunu idare ile konuflmaya giden iki kad›n tutsak ise farkl› hapishanelere sürgün edildi. - K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’nde bulunan ve a¤›r hasta tutsaklar listesinde yer alan Lokman Akbaba, Erzurum Hapishanesi’ne sürgün edildi. Akbaba’n›n sa¤l›k durumunun bölgenin iklim koflullar›ndan kaynakl› kötüleflece¤i belirtiliyor. - Mersin E Tipi Hapishanesi’nden Ermenek Hapishanesi’ne sürgün edilen 4 siyasi tutsak, burada da bask›lardan kurtulamad›. 4 tutsa¤a, hapishane idaresi taraf›ndan, Kürtçe flark› söyledi¤i için 3 ay kapal› 6 ay aç›k görüfl cezas› verildi.

T›p Kurumu’na sevk edilmifl, gerekli rapor ise ancak 21 May›s’ta “tedavisine cezaevinde devam edilmesinde bir sak›nca yoktur” fleklinde ç›km›flt›. Bu süreç içerisinde durumu gittikçe ciddileflen ve tedavilere yan›t vermeyen Akçay için her hafta Okmeydan› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi önünde eylem yapan ‹HD üyeleri ve Akçay’›n ailesinin çabalar› sonucunda Adli T›p Kurumu’na tekrar baflvurarak bir rapor daha haz›rlanmas› istendi. ATK’n›n yeni haz›rlad›¤› rapor Akçay’›n ‘cezas›n›n ertelenmesi’ yönünde ç›kt›. Rapor do¤rultusunda bürokratik engellere tak›lmad›¤› durumda Akçay, önümüzdeki günlerde özgürlü¤üne kavuflacak. Güler Zere’de de benzer bir tav›r sergileyen ATK, Zere ancak d›flar›da ölecek seviyeye geldi¤inde, tahliye edilmesi yönünde karar vermifl ve Zere 7 ay sonra günefle u¤urlanm›flt›. Umar›z Akçay için geç kal›nmam›flt›r ve Akçay dostlar›n›n ve ailesinin yard›m› ile yaflama s›k›ca sar›l›r.

HASTA TUTSAKLAR 50. Hafta Taksim tramvay dura¤›nda buluflan kitle buradan Galatasaray Lisesi önüne sloganlar eflli¤inde yürüdü. ‹stiklal caddesi üzerinde k›sa süreli bir oturma eylemi yaparak Çavbella’y› söyleyen kitlenin Galatasaray Lisesi önünde okunan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan “hasta tutsaklara özgürlük” talebini yinelemesiyle eylem sona erdi.

51. Hafta Adli T›p Kurumu taraf›ndan Abdullah Akçay’›n “cezas›n›n ertelenmesi” yönünde karar verilmesi üzerine bu hafta en önde “Abdullah Akçay Serbest B›rak›ls›n” pankart› tafl›nd›. Yol boyunca sloganlarla da bu talebini dile getiren kitle her hafta oldu¤u gibi bu hafta da Çavbella’y› hep bir a¤›zdan söyledi. Galatasaray Lisesi önünde okunan aç›klamada; “Güler Zere verdi¤imiz mücadele sonucunda kurtuldu, Ümit ‹lter’in hastal›¤› ve tedavisi bu mücadelenin sonucunda a盤a ç›kar›ld›. Bu sokaklarda Adli T›p kap›s› önünde aylard›r Abdullah Akçay’›n ismi telaffuz edildi¤i, serbest b›rak›ls›n 盤l›klar› yank›land›¤› için bugün ATK Abdullah Akçay’›n ‘cezas›n› erteleme’karar› verdi. Ancak zamana yayarak, bürokrasiye bo¤arak, mahkeme koridorlar›nda kaybedilecek zaman yoktur. Bofla geçirilecek her an Abdullah’›n ömründen gidecek and›r. Onu ölüme bir ad›m daha götürmektir. Akçay hakk›nda verilen karar bir an evvel hayata geçirilmelidir” denildi. (H.Merkezi)


06 / HALKIN GÜNDEM‹

‹flçi-köylü 70

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

Beflir Atalay “2010 y›l›n›n ilk alt› ay› içinde hiçbir biçimde hak ihlali yaflanmam›flt›r.”

Biri bize yalan söylüyor! afla¤›l›k bir denklemle kendini aklamaya çal›fl›yor. E¤er hak ihlallerinin varl›¤›n›/yoklu¤unu cezaland›r›lmalar› noktas›ndan de¤erlendirecek olursak faflist devletin kuruluflundan bu yana güllük gülistanl›k, sop-sosyal bir devlet oldu¤unu iddia etmek durumunda kalabiliriz. Malum Dersim’den 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’na oradan Ulucanlar’a hangi katliam›n, hak ihlalinin cezaland›r›lm›fll›¤›ndan söz edebiliriz ki? Devlet-i âli yine ç›k›fl yolunu bulmufl, kriterlerini/k›staslar›n› kendisine yak›fl›r bir flekilde tan›mlam›flt›r.

Bu ülkede faili “meçhul” cinayetler ifllenmeye, “s›f›r tolerans” diyerek bitti¤ini düflünmemizi sa¤lamaya u¤raflt›klar› iflkencelerde insanlar katledilmeye, sokak ortas›nda hukuksuz ihtarlara uymad›klar› gerekçesiyle öldürülmeye devam ediliyor.

Atalay ölümlerden bihaber mi?

Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV)’n›n hak ihlalleri raporuna göre 1 Ocak- 30 Haziran ile s›n›rl› 6 ayl›k süreçte 2 faili meçhul cinayet ifllendi¤i; kolluk güçlerinin “dur” ihtar›, rastgele atefl açma, yarg›s›z infaz olaylar›nda 15 kifliyi öldürdü¤ü; 3’ü gözalt›nda 22’si hapishanelerde olmak üzere 25 kiflinin de al›konma yerlerinde flüpheli intihar ve ölüm, ç›kan kavga sonucu ya da tedavinin engellenmesi sebebiyle öldürüldü¤ü aç›kland›. Gerçeklik ortaya konan say›larla yeterince gün yüzüne ç›km›flken devletin ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay; içten bakmak yerine tepeden flöyle bir göz atmay› tercih etmifl olacak ki bahsi geçen say›lar› bir kenara at›p bir masal anlatmaya koyuluyor. Diyor ki; “2010 y›l›n›n ilk alt› ay› içinde hiçbir biçimde hak ihlali yaflanmam›flt›r. Dolay›s›yla hiçbir polis

memuru hakk›nda hak ihlali nedeniyle dava aç›lmam›flt›r. Eskiden çevresinden geçmeye korktu¤umuz, içine girdi¤imizde huzursuz oldu¤umuz, çok temiz olmayan karakollar art›k p›r›l p›r›l ve huzur dolu. Vatandafl oraya gidip her türlü hukuki yard›m› alabilir. Ve hatta o kadar ki; gözalt› süresinin uzat›ld›¤› hallerde y›kanmay› sa¤lamak üzere polis merkezlerine dufl sitemleri kurulmufltur.”

Hiçbir Polis Memuru Hakk›nda Dava Aç›lmad›! Hak ihlali k›stas›n›, bahsi geçen ihlalleri cezaland›rma olarak koyan devlet; “temiz çal›flt›k, karda yürüdük iz belli etmedik” aymazl›¤›na kap›larak; “ihlal olsa polisler cezaland›r›l›rd›, demek ki olmam›fl ki hiçbir polis memuru hakk›nda dava aç›lmam›fl” gibi

Mersin’de gözalt›na al›nan YDG’liler tutukland› Mersin ve ‹stanbul’da 30 Haziran sabah› evleri bas›larak gözalt›na al›nan sekiz YDG’liden befli ç›kar›ld›klar› mahkeme taraf›ndan tutukland›. Dosya hakk›nda gizlilik karar›n›n olmas›ndan dolay› tutuklanma gerekçesi tam olarak ö¤renilemezken polis kendine vazife ç›karma peflinde. Operasyon kapsam›nda Umut Yay›mc›l›k Mersin ‹rtibat Bürosunu da basan polis, büroyu da¤›tarak bulabildi¤i her fleye el koydu. Adreslerini bildi¤i, demokratik mücadele yürüten YDG’lileri gözalt›na alan polis, ev bask›nlar›n› ise bas›na ‘yasad›fl› örgüt’ operasyonu olarak yans›tt›. Operasyonda ele geçirilen belgeler olarakta Yay›mc›-

l›k Mersin ‹rtibat Bürosu’ndan ç›kan Umut Yay›mc›l›k kitaplar› ve demokratik eylemlerde kullan›lan pankartlar›, afiflleri gösterdi. Polis, gözalt›nda YDG’lilere bir süre Çukurova’da demokratik faaliyet yürüten ve 29 Haziran günü Dersim’in Ovac›k ilçesinde yaflanan çat›flmada flehit düflen TKP/ML T‹KKO gerillas› Çi¤dem Y›lmaz’la ilgili sorular sordu. Cengiz ‹çli, Serkan Gümüflbafl, Hüsamettin Ulafl, Ufuk Lüzumlu ve Duygu Ergen keyfi bir flekilde mahkeme taraf›ndan tutuklanmalar›n›n ard›ndan Mersin E Tipi ve Adana Karatafl Kad›n Hapishanesi’ne sevk edildi. (‹stanbul)

Sistemin sald›r›lar›na karfl› sessiz kalmayal›m!

Egemenlerin içinde bulunduklar› kriz derinlefltikçe, bulunduklar› bunal›m ortam› artmakta ve buna ba¤l› olarak da kendisine karfl› olan muhalefete; medyas›yla, yasalar›yla, kolluk kuvvetleriyle sald›rmaktad›r. Egemen sistemin devaml›l›¤›n› sa¤lamas› için hayati önem tafl›yan bu sald›r›lar son dönemde artarak devam etmektedir. Yine bu dönemde askeri operasyonlar da artarak devam etmifltir. 15 Haziran sabah›, Ankara, ‹zmir ve ‹stanbul’da TAYAD’l› ailelere yönelik operasyonda 17 kifli tutuklanm›fl, BDP’ye yönelik tutuklama furyas›

devam etmifl ve son olarak da 1 Temmuz sabah› sekiz okurumuz gözalt›na al›nm›fl ve 5’i tutuklanm›flt›r. Biz de bu yap›lan tutuklama terörüne ve askeri operasyonlara karfl› 2 Temmuz günü bir bas›n aç›klamas› düzenledik. Partizan, Halk Cephesi, DHF, ESP, EHP, DP; eylemin örgütleyicisi olurken AKA-Der, TÖP, SDP, BDP de destek vermifltir. Eylem s›ras›nda s›k s›k “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Faflizme karfl› omuz omuza”,”Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›lm›flt›r. Eski ‹HD önünden Tafl bina önüne kadar yüründükten sonra ve tutuklanan okurlar›m›zdan Serkan Gümüflbafl’›n annesinin yapt›¤› konuflman›n ard›ndan bas›n aç›klamas› son buldu (Mersin Partizan)

Hukuk dünyas›nda “ufak bir müdahale ile çözülebilecek fiziksel rahats›zl›klar” diye ifade edilen ve devletçe “o kadarc›k yaradan bir fley olmaz, üfleyim de geçsin” tedavi yöntemiyle iyilefltirilen(!) yara-bereler hak ihlalleri kapsam›nda de¤erlendirilmiyor. Ancak faili meçhul cinayetlerde katledilen 2 kifli, polisin çok k›s›k bir sesle “dur” diyerek ihtar etmesine ra¤men nefes almak suretiyle hareket etti¤i yani “dur”mad›¤› tespit edildi¤i gerekçesiyle öldürülen 25 kifli hangi “üfleyim de geçsin” yalanlar›yla gizlenmeye çal›fl›l›yor? Bizzat yaflam hakk› ihlalleri en i¤renç ve s›radanlaflan boyutlar›yla yaflanm›flt›r. Devlet istedi¤i kadar imhalar›n› inkar etmekte ayak diretsin gerçekler hiçbir flüpheye mahal b›rakmayacak kadar aç›kt›r.

Sonuç Niyetine; ‹çiflleri Bakan› aç›k bir gerçekli¤i çarp›tmak ve takt›klar› “demokratikleflme” maskesini koruyabilmek amac›yla do¤rudan yalan

söylemeyi, inkar etmeyi tercih ediyor. Yaflanan hak ihlallerinin çok küçük bir k›sm›n› oluflturan kaydedilebilmifl ihlallerin raporu her fleyi tam olarak aç›klayamamas›na ra¤men tablonun korkunçlu¤u hakk›nda en az›ndan fikir sahibi olabilmemizi sa¤l›yor. Bu ülkede faili “meçhul” cinayetler ifllenmeye, “s›f›r tolerans” diyerek bitti¤ini düflünmemizi sa¤lamaya u¤raflt›klar› iflkencelerde insanlar katledilmeye, sokak ortas›nda hukuksuz ihtarlara uymad›klar› gerekçesiyle öldürülmeye devam ediliyor. Devlet tüm bu gerçekli¤i çok net bir flekilde biliyor olmas›na ra¤men araçlar›n› durumun koflullar›na uygun hale getirerek bildi¤ini okumaya devam ediyor. De¤ifl-

meyen tek fley özün kendisi oluyor. Yaln›zca 6 ayl›k sürecini de¤erlendirmeye u¤raflt›¤›m›z bu tarz insanl›k d›fl›/hukuk d›fl›/faflist uygulamalar var oldu¤u günden bu yana bu devletin temel politikalar›d›r. Uzun laf›n k›sas› faflist devletler, bu devletlerin sa¤a sola bakanlar›, kurmaylar›, albaylar› vs yalan söyler ama say›lar yalan söylemez. ‹stedikleri kadar takt›klar› demokratikleflme maskesini her gün ayr› bir renge boyay›p sal›na sal›na dolan›p dursunlar. Gerçekler ayan beyan ortadad›r. Aç›k oldu¤u kadar da ac›d›r. Ve gerçekler bu bask›c›, iflkenceci, katliamc› ve bir o kadar da ikiyüzlü, yalanc› uygulamalar›, bu uygulamalar›n sahibi topyekun faflist sistemi ac›tacakt›r! revlilerin bilgisi ve talimat› do¤rultusunda yap›ld›¤›n› ifade eden Yurtsever, Genelkurmay Baflkan›’n›n yapt›¤› aç›klamalar ile gerçeklerden kaçt›¤›n› belirtti.

CUMARTES‹ ANNELER‹ Kay›plar› Genelkurmay biliyordu!

277. Hafta

276. Hafta Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤’un kay›plar›n bafl sorumlusu olan katilleri koruyan konuflmas›n› gündemlerine alan Cumartesi Anneleri eylemlerinin 276. haftas›nda yapt›klar› aç›klamalarla Baflbu¤’u istifaya etmeye ça¤›rd›. “Failler belli kay›plar nerede?” yaz›l› pankart açan aileler bu hafta 1994 y›l›nda gözalt›nda kaybedilen Kenan Bilgin’i and›. 10 Temmuz’da gerçekleflen eylemde kitle ad›na aç›klamay›, ‹HD ‹stanbul fiubesi Gözalt›nda Kay›plara Karfl› Komisyon ad›na Leman Yurtsever yapt›. Tüm katliamlar›n Genelkurmay ve di¤er gö-

Cumartesi Anneleri, 17 Temmuz günü Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelerek taleplerini bir kez daha kamuoyuna duyurdu. Eylemde konuflma yapan BDP I¤d›r Milletvekili Pervin Buldan, faili meçhul cinayetlerin a盤a ç›kmas› için öncelikle Kürt sorununun çözülmesi gerekti¤ini söyledi. Akabinde bas›n metnini ‹HD ‹stanbul fiubesi Gözalt›nda Kay›plara Karfl› Komisyon Üyesi Elif Babür okudu. Babür yapt›¤› aç›klamada Bosna’da gerçekleflen katliam› k›nayarak Baflbakan Erdo¤an’›n kendi ülkesindeki katliamlar› görmezden geldi¤ini belirtti. (‹stanbul)

Azad ve Pandey yoldafllar ölümsüzdür!

Hindistan’da Azad ve Pandey yoldafllar›n katledilmesi Türkiye’de Hindistan konsoloslu¤u önünde yap›-

lan bir bas›n aç›klamas› ile k›nand›. 1 Temmuz günü insan kaç›rma ve so¤ukkanl› cinayetleri ile ünlü Andhra Pradesh Özel Tim Polisi, Hindistan Komünist Partisi/Maoist Siyasi Büro üyesi ve sözcüsü Azad yoldafl› ve ba¤›ms›z bir gazeteci olan Hem Pandey’i Nagpur kentinde kaç›rarak Maharashtra yak›nlar›nda katletti. Gerici Hindistan devleti taraf›ndan gerçeklefltirilen bu cinayetler 14 Temmuz günü Taksim’de bulunan Hindistan Konsoloslu¤u önünde yap›lan bir eylemle protesto edildi. Partizan ve Demokratik Haklar Federasyo-

nu taraf›ndan gerçeklefltirilen eylemde Türkçe ve ‹ngilizce “Cherukuri Rajkumar(Azad) ve Hem Pandey (Jitender) yoldafllar›n katili Hindistan devletidir! Yaflas›n Enternasyonal Dayan›flma!” yaz›l› pankart aç›ld›. Eylemde kitle ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda; Maoist’lerin emperyalist tekeller ile Hindistan komprador s›n›flar›n›n sömürücü-gerici emelleri ve do¤an›n katledilmesi demek olan ya¤ma politikalar›na karfl› ç›kt›klar› ifade edildi. Hindistan gericili¤i taraf›ndan ad›na “Yeflil av” denilen operasyonlar ile Maoistlerin yok edilmek istendi¤i dile getirildi. (‹stanbul)

Sald›r›lara karfl› TKMP’den mücadeleye ça¤r› Hapishanelerde devrimci tutsaklara dayat›lan tecrit politikalar› günden güne art›yor. Disiplin cezalar› katmerlefltirilen sald›r›lara karfl› 17 Temmuz günü Tecrite Karfl› Mücadele Platformu taraf›ndan yap›lan yürüyüfl ile protesto edildi. Kefenlerin giyildi¤i eylemde “hapishanelerde tecrite ve keyfi uygulamalara son” yaz›l› pankart ve çok say›da tecrit-tredman› teflhir eden dövizler aç›ld›. Eylemde s›k s›k “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Tecrite son” vb. sloganlar› at›ld›. Taksim Tramvay Dura¤›’nda sona eren yürüyüflün ard›ndan bas›n aç›klamas›na geçildi. Aç›klamay› H›d›r Sabur yapt›. Sabur, disiplin cezalar› ad› alt›nda gerçeklefltirilen sald›r›larla amaçlanan›n devrimci tutsaklar› teslim almak oldu¤unu belirtti. Tutsaklar›n, bu kapsamda iletiflim ve yay›n gibi temel haklardan mahrum b›rak›ld›klar›n› söyleyen Sabur, sald›r›lara karfl› duyarl› kamuoyunu mücadeleye ça¤›rd›. (‹stanbul)

Bizimköy Engelliler Üretim Vakf› direniflte! ‹zmit’te kurulu bulunan Bizim Köy Engelliler Üretim Vakf› çal›flan› engelliler, maafllar›n›n zaman›nda yatmamas› üzerine direnifle geçti. Çal›flanlar›n bu talebi karfl›s›nda patron, engelli iflçileri iflten ç›kard›. Biz de ‹flçi-köylü gazetesi olarak Vakfa giderek burada direniflte olan engelli iflçilerle bir söylefli gerçeklefltirdik. - Merhaba bizlere buradaki sürecin bafllang›c›ndan biraz bahseder misiniz? Ersin Vural: Bizler 4 y›ld›r burada çal›fl›yorduk. ‹fle bafllamadan önce 2006’da 4 ayl›k bir kursa tabi tutulduk. S›nav› kazanan 85 arkadafl ifle bafllad›k. Bizler ifle bafllamadan önce “ailelerinize yetecek kadar maafl alacaks›n›z, ikramiyeleriniz ve sosyal haklar›n›z olacak” denildi. - ‹fle bafllad›ktan sonraki süreç nas›l geçti, sizlere karfl› davran›fllar›, tutumlar› nas›l oldu? - 4 y›ld›r çal›fl›yoruz. Hiç zam almad›k. Asgari ücretle çal›fl›yorduk. Normalde maafl günlerimiz ay›n 7’si ama zaman›nda alamad›k hep geç ald›k. - Peki Üretim Vakf›’ndaki flu anki süreç nedir?

- Engellilerin çal›flmas› gerekirken sa¤lamlar ifle al›nd›. 4 y›ld›r biz bu sorunlar› dile getirdik. Ancak hiçbir flekilde çözüm yoluna gidilmedi. En son 22 Haziran’da bu s›k›nt›lar›m›z› dile getirmek için fabrikadaki çal›flan arkadafllarla ifle gitti¤imizde bas›na gerçek d›fl› beyanlarda bulundu¤umuz gerekçe gösterilerek, 20 kiflilik bir grup arkadaflla ifl akitlerimiz feshedildi ve tazminats›z olarak iflten at›ld›k. Biz flu an gerek hukuki gerekse arkadafllar›m›zla dan›flarak mücadelemizi sürdürüyoruz. - Direnifl çad›r› ve imza kampanyas›ndan biraz söz eder misiniz? - 10 Temmuz’da kurduk bu çad›r›, ‹nsan Haklar› Park›’nda. Ve çad›r›n yan›nda stand açarak bir imza kampanyas› bafllatt›k. ‹fle geri dönmek için yapt›¤›m›z bir imza kampanyas›. - Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fleyler var m›? - ‹flveren bizi iflten atarken Kocaeli Valili¤i’nin ve büyük flehir belediyesinin de imzalar›n›n oldu¤unu söyledi. E¤er bu gerçekse imzalar›n› geri çekmelerini ve iflimize geri iade etmelerini istiyoruz. Sonuçta biz çal›flmak istiyoruz. (Kartal)

Ayr›mc›l›k art›k seçim propagandas› bile oldu! Geçti¤imiz yerel seçimlerde, “e¤er seçilirsem, Romanlar› buraya sokmayaca¤›m” vaadi veren Ordu Aybast›’n›n AKP’li belediye Baflkan› ‹zzettin Gündo¤an, sözünü tuttu! Her sene düzenlenen yayla flenliklerine gelen Romanlar›n, geçimlerini sa¤lad›klar› flenli¤e girmeleri yasakland›. Jandarma komutan› taraf›ndan tehdit edilen ve konaklad›klar› yerden kovulan Romanlara yönelik bu ayr›mc›l›¤a karfl› ‹HD de bir bas›n aç›klamas› yay›nlayarak olay› protesto etti. Ahlaktan yoksun düzenin bekçileri jandarmalar›n kovdu¤u Romanlar aras›nda henüz yeni do¤mufl bir bebek ve annesi vard›. “Bu durumda nas›l Ordu’dan ayr›laca¤›n›” jandarmaya soran anneye, jandarma komutan› taraf›ndan “yaparken bana m› sordun!” fleklinde adice bir cevap veriliyor. Bu olayla, ayr›mc›l›kta s›n›r tan›mayan ve düflmanca tav›rlar›na ek olarak kad›n afla¤›lan›yor. Düzen bekçileri, sistemin anlay›fllar›n› tek bafllar›na kendilerinde bu kadar rahat toplayabiliyorlar!


7 / SENTEZ

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

‹flçi-köylü 70

Kemal K›l›çdaro¤lu; Dost mu düflman m›? K›l›çdaro¤lu’nun geçen süre içerisinde sol bir sosa bulad›¤› konuflmalar›nda iflçi ve emekçilerin, ezilen Kürt ulusunun temel talepleri üzerine söyledi¤i difle dokunur ne vard›r? Milyonlarca emekçinin açl›k ve yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› ülkemizde K›l›çdaro¤lu çözüm için somut ne önermifltir? Kemal K›l›çdaro¤lu’nun Cumhuriyet Halk Partisinin baflkanl›k koltu¤una sansasyonel bir kaset skandal› eflli¤inde oturmas›n›n ard›ndan epeyce zaman geçti. Halkç›, sosyal-demokrat olma iddias› ve CHP’yi gerçekten sol bir parti yapma gibi büyük bir hedefle koltu¤una yerleflen K›l›çdaro¤lu önemli bir medya deste¤ini de arkas›na alm›flt›. Medyan›n bu yak›n markaj› devam ederken K›l›çdaro¤lu da icraatlar› ile gazetecilere ifl ç›karmakta oldukça hünerli. K›l›çdaro¤lu ile birlikte CHP taban›na ve daha genel olarak genifl bir kesime ciddi bir de¤iflim havas› pompaland›. K›l›çdaro¤lu ile art›k hiçbir fley eskisi gibi olmayacak, ‹smet ‹nönü’den sonra k›sa aral›klar hariç hükümet olamayan CHP düze ç›kacak, hatta iktidar olacakt›!? Bu havadan etkilenip daha ileri gidenler de oldu. Bunlara göre CHP’de ‹kinci Ecevit- Karao¤lan dönemi bafllam›flt›. Genel baflkan seçildi¤i CHP kurultay›na girdi¤i s›rada at›lan “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar› kitlenin ruh halini ve bir nebze de olsa alg›s›n› gösteriyordu. Peki, geçen süre içinde K›l›çdaro¤lu gerçekten ilerici, halkç› ve hatta devrimci bir siyasi hat çizdi mi? Dersimli bir Alevi Kürt olan K›-

l›çdaro¤lu ülkemizin en temel dinamiklerinden olan Kürt ulusal sorunu konusunda ne kadar halkç›, ilerici ve demokrat olabildi?. K›l›çdaro¤lu’nun baflkan s›fat› ile yazd›¤› siyaset öyküsüne geçmeden önce kurtaraca¤›na inan›lan CHP’nin niteli¤ine bir göz atmak faydal› olacakt›r.

Cumhuriyet Tank Partisi Kemal K›l›çdaro¤lu’nun de¤iflimine soyundu¤u partinin geçmifli ayn› zamanda ülkemiz egemen s›n›flar›n›n ve onlar›n devletinin tarihi ile özdefltir. Cumhuriyet Halk Partisinin kökleri TC’nin kuruluflundan da önceye gitmektedir. Faflist, ›rkç› ve katliamc› ‹ttihat ve Terakki Partisi’nin organik bir devam› olarak yoluna devam eden ve devletin üzerinde infla edildi¤i temeli oluflturan CHP’nin niteli¤i bize ayn› zamanda devletin de niteli¤ini gösterir. Veya daha farkl›, bir ifade ile ‹ttihat ve Terakki Partisi’nin sicili bize CHP’nin ve TC’nin gelece¤i ile ilgili yeterince fikir verir. Milyonlarca insan›n paylafl›m savafl›nda katledilmesinin, 1,5 milyon Ermeni’nin soyk›r›ma u¤rat›lmas›n›n, Müslüman olmayan az›nl›klar›n sürgün edilmesinin-yok edilmesinin siyasi aktörü olarak bu parti, harc›n› kan, gözyafl›, ac›, sürgün ve katliamlarla

yo¤urmufltur. Bir ulus devlet yaratma hedefi u¤runa oluk oluk kan ak›t›lm›flt›r. TC nas›l Osmanl›’n›n bir devam› ise CHP de bu siyasal gelene¤in organik bir devamc›s›d›r. Komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›, atalar›ndan devrald›klar› bu gelene¤i baflar›l› bir flekilde sürdürdüler. Cumhuriyet; ‹stiklal Mahkemeleri, s›k›yönetim ve Takriri Sükûn kanunlar› ile katliamlar, sürgünler ve korkunç bir sömürü üzerinde infla edildi. Daha kurulur kurulmaz fieyh Said isyan› ile on binlerce Kürt k›y›mdan geçirildi, fiark Islahat Plan› ile asimilasyon sistematik hale geti-

rildi. Binlerce insan dara¤ac›nda can verdi. Ülke karanl›klara mahkûm edilen aç›k bir hapishaneye dönüfltürüldü. ‹flçi ve emekçilerin kazan›lm›fl tüm haklar› ellerinden zorla al›nd›; sendikalar, dernekler kapat›ld›. Ülke tek parti diktatörlü¤ü alt›nda bir k›flla rejimi taraf›ndan yönetildi. Türk milliyetçili¤i ve flovenizm devletin en küçük gözeneklerine kadar iflledi. Bu dönemde Dersim’in dört bir yan› çoluk çocuk demeden bombard›man edildi. Dersim halk› sürgün edildi, katledildi, asimilasyona tabi tutuldu. Tüm bu dönem boyunca siyasal

Kim kimi de¤ifltirecek? Hal böyle iken K›l›çdaro¤lu gerçekte neyi, nas›l de¤ifltirebilecek? K›l›çdaro¤lu’nun bir üyesi oldu¤u bu parti ve sistem, iflçi ve emekçiler için sömürü ve zulüm d›fl›nda hiçbir gelecek vaat etmiyor. Zaten K›l›çdaro¤lu’nun geçen süre içerisinde sol

Et fiyatlar› neden yükseliyor? S ofram›za u¤ramayan bu ürünün fiyat› bizi neden ilgilendiriyor? Ülkenin y›llard›r kanayan yaralar›ndan birisi olan hayvanc›l›kla ilgili sorunlar son dönemlerde daha da art›fl gösterdi. Süt üreticilerinin, besicilerin art arda gelen eylemlerine flahit olduk. Hayvan say›lar›nda y›llard›r devam etmekte olan düflüflün daha da h›z kazanmas› et fiyatlar›ndaki yükseliflleri de beraberinde getirdi. Buna bir de piyasay› ve üreticileri etkileyen panik havas› eklenince fiyatlardaki t›rman›fl daha da artt›. Et ithalat›n›n bafllamas›yla ise konu yeni boyutlar kazand›. Sömürünün bin bir çeflidinin dünden bugüne eksik olmad›¤› co¤rafyam›zda halk›n beslenmesi, geçimini sa¤lamas› her dönem k›t kanaat gerçekleflmifltir. Bugün kasaptan içeri ad›m›n› atmay› y›llar önce unutanlar için yükselen et fiyatlar› pek de anlam ifade etmemektedir. Yine de geçimini bu yoldan sa¤layan milyonlar için ve sa¤l›¤› tehdit eden ürünler söz konusu oldu¤undan bu geliflmeler yabana at›lacak gibi de¤ildir. Bu konuda ilk olarak hayvanc›l›k yapan üreticiler aç›s›ndan bakt›¤›m›zda, fiyat› art›ran faktörlere de¤inmek gerekiyor. Emperyalist sömürünün her daim pençesinde olan ülke köylüsü 1980’lerle birlikte daha büyük bir sal-

p›lan “1/98 Say›l› Ortakl›k Konseyi Karar›(OKK) ile y›ll›k toplam 22.500 ton” canl› hayvan ve et ithal edilmesi karar› al›nm›flt›r. Bu karar “2/2006 Say›l› OKK ile y›ll›k 25.385 tona” yükseltilmifltir. Belirtilen limitlerin zaman içinde art›r›lmas› hayvan say›s›ndaki azalmalara ve spekülatif etkilere ba¤l› olarak kaç›n›lmazd›r. AB ülkelerinin ve di¤er emperyalistlerin elindeki et ve di¤er hayvansal g›dalar›n Türkiye’ye daha rahat girebilmesi için gerekli koflullar› oluflturma zincirinin ilk halkas› süt üreticisine yap›lan sald›r›lard›r. Piyasay› asgari oranda da olsa düzenleme, fiyat oluflturma görevi olan SEK vb. eskinin sömürü ayg›tlar› günün sömürü koflullar›na uygun olmad›¤› için devreden ç›kart›lm›flt›r. Böylece süt üreticisi küçük köylü ve süt iflletmecisi patronlar, pazar ortam›nda bafl bafla kalm›flt›r. Üretici örgütlerinin köylüye-çiftçiye alternatif olma gücünden yoksunlu¤u da eklendi¤inde üretici, sanayicinin belirledi¤i fiyatlara raz› olmakla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Geçmifl y›llarda verilenin de alt›nda fiyatlar belirlenip, bunlara bile uyulmamas› gibi keyfi bir tutum karfl›s›nda süt üreticisi meydanlara ç›km›flt›r. Yine ayn› dönemde buza¤› mamas› ad› alt›nda, çok ucuz fiyatlardan ve yasa d›fl› olarak ithal edilen süt tozu, üreticinin çaresizli¤ini daha da art›rm›flt›r. Sanayiciler, arac›lar ve

Zarardaki süt üreticisinin yükselen et fiyatlar›n›n etkisiyle süt veren ineklerini bile mezbahal›k olarak satmalar›, zincirin bafllang›ç halkas› olan üreticilere vurulan darbelerin, emperyalist flirketler lehine sonuç vermesi demektir. d›r›yla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Bu dönemde ülkedeki hayvan say›s› uygulanan emperyalist politikalar sonucu h›zla azalmaya bafllam›flt›r. Hayvan ithalat›n›n kap›s› da bu dönemlerde aç›lm›flt›r. Özellikle hayvanc›l›¤›n temel geçim kayna¤› oldu¤u Kürt illerinde savafla ba¤l› uygulanan yayla yasaklar›, ambargolar, köy yakma ve boflaltmalar›, hayvan say›s›ndaki düflüflün daha da artmas›n› beraberinde getirmifltir. Böylece dönem dönem çeflitli amaçlarla hayvan ithalat› yap›lmaya devam etmifltir. Et fiyatlar›ndaki t›rman›fl›n uzun vadeli arka plan›nda ana hatlar›yla bunlar bulunmaktad›r. Bugüne geldi¤inde ise Avrupa Birli¤i ile ya-

spekülatörler bu koflullarda piyasaya müdahalenin her türlü f›rsat›n› kullanm›fllard›r. Zarardaki süt üreticisinin yükselen et fiyatlar›n›n etkisiyle süt veren ineklerini bile mezbahal›k olarak satmalar›, zincirin bafllang›ç halkas› olan üreticilere vurulan darbelerin, emperyalist flirketler lehine sonuç vermesi demektir. Uzun y›llar boyunca artan girdi fiyatlar› ve uygulanan genel sald›r› politikalar›yla düzenli olarak eriyen hayvan say›s› bu flekilde, daha h›zl› bir düflüfle geçmifltir. Ülkede bafll› bafl›na mezbahal›k üretim yani besicilik yok denecek kadar az yap›ld›¤›ndan y›k›m etkisi yaratmakta bafllang›ç için bunlar yeterli olmufltur.

yaflamda tek otorite Cumhuriyet Halk F›rkas›yd›. Mustafa Kemal, partinin baflkan› olarak ayn› zamanda devletin de bafl›yd›. CHP’nin il baflkanlar› ayn› zamanda vali, ilçe baflkanlar› kaymakamd›. CHP’nin bu dönemdeki hemen tüm yöneticileri askerlerden oluflmaktayd›. CHP bu süreçte ayaklar› üzerinde dikilen devletin içinde bir siyasi parti olarak de¤il tam da devletin kendisiydi. CHF zaten Mustafa Kemal taraf›ndan kurulmufl ve resmi olarak Kemalizm’i benimsemiflti. Kemalizm’in ne oldu¤u ise çok k›sa zamanda yaflananlarla a盤a ç›km›flt›. Bir avuç komprador ve toprak a¤as› için korkunç bir servet ve refah; milyonlarca iflçi-emekçi için sömürü zulüm, açl›k sefalet bask› ölüm ve katliam… CHP, devletin kurucu iradesi taraf›ndan kurulan, bugüne tafl›nan ve kökleri devletin hücrelerine kadar uzanan bir partiydi.

Sadece bu de¤il! Yukar›da anlat›lan süreç önemli bir gerçe¤i ifade etse de koflullar› tan›mlayabilmek için yetersiz kalmaktad›r. Hayvan say›s›ndaki azal›fl yüksektir fakat, fiyatlar›n bu denli yükseliflini aç›klayabilmek için tek bafl›na yeterli de¤ildir. Üstelik de üreticinin karkas ette (deri, bafl, iç organlar vb. uzuvlar ç›kart›ld›¤›nda geri kalan k›s›m) kilo bafl›na kazand›¤› parayla ayn› karkas›n kasaptaki fiyat› aras›nda büyük farklar vard›r. Her üründe oldu¤u gibi bu iflte de as›l paray› arac›lar kazanmaktad›r. ‹rili ufakl› arac›lar ve spekülatörler emperyalist flirketlerin sömürü zincirinde yerli halkalar› oluflturmaktad›r. Buralardan palazlanan tafleron flirketler ithalat aflamas›nda da boy göstermektedir. Kamuoyuna yans›d›¤› gibi, bu a¤lar›n yurtd›fl› ba¤lant›lar› da daha ithalat sürecinin prosedürleri, ihaleler tamamlanmadan kurulmufltur. Yani t›pk› di¤er ürünlerde oldu¤u gibi et ithalat› da dünya devi et flirketlerini desteklemeye hizmet etmektedir. Et fiyatlar›n›n ucuzlayaca¤› beklentisinde olanlar için AB baflta olmak üzere ithalat yap›lan ülkelerde de et fiyatlar›n›n Türkiye’den daha ucuz olmad›¤›n› söylemek gerekiyor. Bu ülkelerde besicilere verilen yüksek desteklemelere ra¤men fiyatlar›n yine de pahal› olmas›, karfl›s›nda bulundu¤umuz k›s›r döngünün göstergesidir. Bu k›s›r döngünün somutluktaki aç›l›m› ithal edilecek ürünlerin niteliklerinde sakl›d›r. ‹nsan beslenmesine uygun olmayan, kedi köpek mamas› yap›m›nda kullan›lan ürünler zamanla Türkiye’ye sofral›k diye verilecektir. Üstelik de kedi köpek mamas› statüsündeki bu etlere birinci kalite fiyat› ödememiz de kaç›n›lmazd›r. Halk›m›z buna benzer örneklere de hiç yabanc› de¤ildir. D›fl al›mda oldu¤u gibi d›fl sat›mda da durum ayn›d›r. Rusya ve AB ülkelerine yap›lan sebze meyve ihracat›nda tar›m ilac› kal›nt›s›, aflatoksin gibi gerekçelerle yap›lan iadeler bu sebze meyvelerin iç piyasaya sürülmesini getirmektedir. Sa¤l›kl› g›dada ülke gerçekli¤inin bir baflka boyutu ise yine bize ve bizim gibi ülkelere has olsa gerek. Et fiyatlar›ndaki yükselifl at, eflek, kat›r neslini tehdit edecek kadar bunlara yö-

bir sosa bulad›¤› konuflmalar›nda iflçi ve emekçilerin, ezilen Kürt ulusunun temel talepleri üzerine söyledi¤i difle dokunur ne vard›r? Milyonlarca emekçinin açl›k ve yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› ülkemizde K›l›çdaro¤lu çözüm için somut ne önermifltir? Emperyalist tekellerle her gün yeni bir sömürü anlaflmas› yap›l›rken ve ekonominin ipleri IMF’ye teslim edilmiflken ikinci Kemal neden sesini ç›karmamakta hiçbir fley yapmamaktad›r? Maden kazalar›nda iflçiler yüzlerce metre derinlikte can verdi¤inde K›l›çdaro¤lu tafleron sistemi için hangi somut ad›m› atm›flt›r? Kürt halk›n›n evlatlar› kimyasal silahlarla katledilirken, cesetlerine iflkence yap›l›rken, köyler bombalan›r ve küçük çocuklar hapse at›l›rken Kemal Bey’in tavr› ne olmufltur? Biz söyleyelim; K›l›çdaro¤lu tüm bunlara hararetli bir flekilde destek vermifl, askerine arka ç›km›fl, omuz vermifl hatta ayn› mevziye girmifltir. Solcu-Kürt K›l›çdaro¤lu, iflçi ve emekçilere, ezilen Kürt halk›na karfl› Gediktepe’ki pozuyla siperdeki yerini alm›fl ve bu taleplerine karfl› tutumunu da ortaya sermifltir; Katliam, bask› ölüm…

Özellikle hayvanc›l›¤›n temel geçim kayna¤› oldu¤u Kürt illerinde savafla ba¤l› uygulanan yayla yasaklar›, ambargolar, köy yakma ve boflaltmalar›, hayvan say›s›ndaki düflüflün daha da artmas›n› beraberinde getirmifltir. Böylece dönem dönem çeflitli amaçlarla hayvan ithalat› yap›lmaya devam etmifltir. nelimi getirmifltir. Üniversite, adliye yemekhanelerinde, lokantalarda yap›lan denetimlerde bu hayvanlar›n etlerine s›kça rastlan›r olmufltur. Fiyatlardaki art›fl ülkeye kaçak et girifllerinde de flafl›rt›c› tablolar› ortaya ç›karm›flt›r. Gümrüklerden geçifllerde insan vücutlar›na, arabalar›n gizli bölmelerine yerlefltirilerek ülkeye et sokulmaya bafllanm›flt›r. Gerek insan gerekse hayvan sa¤l›¤›nda daha kapsaml› bir risk ise direkt ithalat›n kendisiyle ilgilidir. Canl› veya cans›z tüm hayvansal materyallerin dünya üzerindeki dolafl›m yo¤unlu¤unun art›fl›na paralel hastal›klar›n dolafl›m› da kaç›n›lmaz hale gelmektedir. Bu gerçeklik denetimin iyi yap›l›p yap›lmamas›ndan ba¤›ms›z, teknik bir olgudur. Bu nedenle hayvansal ürünlerin dolafl›mlar›n›n dar s›n›rlar içinde tutulmas› en etkili çözümdür. Ancak piyasa ve rekabet koflullar› kapitalistler için insan ve canl› sa¤l›¤›ndan çok daha önce oldu¤undan bu genel do¤runun yaflam bulmas› mümkün de¤ildir. Emperyalist flirketlerin sömürü yo¤unluklar›n›n her geçen gün art›fl›yla birlikte ortaya ç›kacak bir di¤er sa¤l›k tehdidi ise büyük çiftliklerin ve hayvan organize sanayi bölgelerinin kurulmas›yla bafllamaktad›r. Binlerce hayvan›n bir arada bulundu¤u bu ortamlar baflka baflka sorunlar› da listeye eklemektedir. Hayvanlar›n beslenme ve bak›mlar›ndan bafllay›p genetik özelliklerinin belirlenmesine kadar planlanan, do¤al koflullardan yal›t›lan tüketim süreci kendine has sorunlar› bünyesinde bar›nd›rmaktad›r. Sadece et fiyatlar›nda, besicilikte ya da it-

halat›nda de¤il tar›m›n tüm alanlar› topyekun bir sald›r› alt›ndad›r. Bu nedenle karfl› cevab›n da bütünlüklü bir ele al›flla verilmesi gerekmektedir. Ama ne yaz›k ki bu gibi süreçler kimi zaman oldukça genifl kesimleri harekete geçirebilmifl, geçirebiliyor olsa da bu hareketlere esas yön veren güçler genelde kendili¤indencilik ya da reformizm olmaktad›r. Saman alevi gibi parlay›p sönmeleri biraz da bundand›r. Bir kazan›m için yola ç›k›ld›¤›nda hedefin politik boyut da içermemesi, ekonomik mücadele s›n›rlar›nda bafllay›p bitmesi bu yüzdendir. ‹flçi, emekçi tüm halk›m›z›n somut sorunlar› etraf›nda örgütlenme çal›flmalar› yapabilmek, s›n›f bilincinden beslenen süreklileflmifl bir çabay› ve mücadeleyi gerektirmektedir. Bu iç içe geçmifl sorunlar yuma¤›, son krizle birlikte daha da büyümüfltür. Sorunlar›n bu yap›s› mücadelede bütünlüklü bir kavray›fl ve müdahaleyi flart koflmaktad›r. Bu nedenle, karfl›m›za ç›kan tüm sorunlarda politika ve çözüm üretebilecek donan›mlar edinmek gereklidir.


08 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ

‹flçi-köylü 70

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

Belediye iflçileri uyard›; Ya insanca yaflam ya da görkemli bir direnifl 13 Temmuz’da belediye iflçilerinin gerçeklefltirdi¤i coflkulu eylemle ‹BB’ye yapt›klar› uyar›, yeni bir direniflin habercisi oldu. T‹S süreci yeni taleplerin ad›m› olurken bir yandan da direnifle haz›rl›¤› da beraberinde getirdi. Belediye iflçilerini grev kap›s›na getiren bu süreç hakk›nda Belediye ‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm’ün görüfllerini ald›k. - Bu sürece nas›l gelindi? - 5 ayd›r süren T‹S görüflmelerinin t›kanaca¤› ortadayd›. Bunu zaten arkadafllar›m›za söyledik. 13 Temmuz’da böylesi bir eylemin olaca¤›n›, kitlesel bir eylemin gerçekleflece¤ini her koflulda dillendirdik. Bugün belediye iflçileri 1.600 lira maafl al›yor. T‹S sürecinde ise % 8’lik bir zam önerildi. Asl›nda bak›ld›¤›nda bu, birçok iflçiyi memnun edebilecek bir rakam. Birçok yerde zamlar % 2 veya 3 üzerinden yap›l›yor. Biz arkadafllar›m›za meselenin esas›n›n yaln›zca zam de¤il, 10.000 örgütsüz iflçiyi T‹S sürecine katmak oldu¤unu söyledik. Bu bizim örgütlenmemizin ve güçlenmemizin en önemli aya¤› olacak. Biz arkadafllar›m›za flunlar› söyledik “sen bu ücreti al›rs›n peki daha sonra nas›l koruyabilirsin?” Zaten patron sendikay› senden kopartt› m›, sen her fleyi kaybetmiflsindir. - 13 Temmuz’da Belediye-‹fl Sendikas› flu-

beleri olarak gerçeklefltirdi¤iniz coflkulu eylemi nas›l yorumluyorsunuz? - Eylemin coflkusu oldukça iyiydi. Bu eylemin coflkusunu ve kitleselli¤ini artt›ran›n güçlü bir çal›flma oldu¤unu söyleyebiliriz. Örgütlü bulundu¤umuz alanlarda her hücreye kadar böylesine bir eylemin yap›laca¤›n› 2 ayl›k bir süredir herkese anlatt›k. Zaten son süreçte belediye iflçilerinde haklar›n› sahiplenme bilincinin geliflti¤ini az da olsa görüyoruz. Bu eylemin coflkusu da zaten bunu ifade ediyor. - Çal›flmalar›n›zda nas›l bir yol izlediniz? - Bilirsiniz, belediye iflçileri eylemlerde ne kadar kitlesel olsa da yürüyüfllerde coflku her zaman az olmufltur. Genelde sohbet ederek flakalaflarak yürürler. Bu eylemde bu k›r›ld›. Peki na-

s›l? Yapt›¤›m›z toplant›larda bu “rahatl›¤›” iflçilerin kafas›ndan ç›karmay› hedefledik. Toplant›larda, bu flekilde yürütülen mücadelenin bir kazan›m›n olmayaca¤›n› anlatt›k iflçilere. Bir de temsilcilerin inisiyatifini yükselttik. Eylemlerde yap›lan müdahaleler bu arkadafllar üzerinden yürütüldü. Ve eylem ard›ndan yanl›fllar elefltirildi. Örne¤in devrimci kurumlara yönelik alanda gerçeklefltirilen provokasyon karfl›s›nda yanl›fl müdahaleler de oldu do¤ru müdahaleler de. Zaten konu ile ilgili bas›na bir aç›klamada bulunaca¤›z. Bunun d›fl›nda temsilci arkadafllar›m›zdan oluflturdu¤umuz 100 kiflilik eylem komitesinin oldukça iyi bir fikir oldu¤unu söyleyebiliriz. Temsilci arkadafllar›m›zla birlikte yetersiz kald›¤›m›z yönler de çok oldu. Zaten her problemi aflt›¤›m›zda yeni sorunlarla karfl›laflaca¤›z. Ve yeni sorunlar› yeni beyinlere ç›kar›p kafa yorduraca¤›z. ‹nisiyatifleri ancak bu flekilde güçlendirebilir, s›n›f bilincini kavratabiliriz. Yine konu ile ilgili çeflitli eylem planlar›m›z var bunlardan birkaç tanesi flu

flekilde: Toplu tafl›ma araçlar›nda, metrobüs önlerinde en az 100’er kiflilik bas›n aç›klamalar›. Yine vapurlara binerek, yol boyunca sürecek bir bas›n aç›klamas› örgütleyece¤iz. Bu flekildeki radikal eylemlerle sesimizi daha kolay duyuraca¤›m›za inan›yoruz. - Son dönemlerde Türk-‹fl bünyesinde güçlü direnifller yafland›. Tekel, ‹tfaiye, Esenyurt direnifli bunlardan birkaç tanesiydi. fiu anda belediye iflçileri olarak güçlü bir grevin haz›rl›¤› var. Bu durum Türk-‹fl in flu anki çizgisini sizce sars›yor mu? - Türk ‹fl’in bugünkü durumu tamamen sisteme entegre olma çabas›d›r. Bugün Türk-‹fl in Genel Merkezini oluflturan üçlü olarak bilinen Genel Baflkan, Genel Sekreter ve Genel Mali Sekreter anlay›fl› AKP ile eflgüdümlü yürüyen bir anlay›flt›r. Bunlar TOBB vb kurumlarla hareket ederek iflçi s›n›f›n›n direkt karfl›s›nda yer al›yor. Bu aç›dan Türk-‹fl’i, temel olarak ciddi direnifller ciddi hareketler de¤ifltirecektir. Bundand›r ki Türk-‹fl iflgalleri ve Türk-‹fl’i teflhir edici eylemler oldukça önemlidir. Yine bundand›r ki Türk-‹fl bünyesindeki devrimci demokrat potansiyeli bar›nd›ran, kendini tehdit eden flubelerin tasfiyesi amaçlanmaktad›r.

Tüm oyun ve sald›r›lara ra¤men UPS’de direnifl sürüyor

TÜMT‹S ‘in Amerikan kargo flirketi UPS’de bafllatt›¤› örgütlenme çal›flmalar› sonucunda yaflanan iflten atmalara polis ve patron destekli sald›r›lar da eklendi. 2 ayd›r Mahmutbey’de bulunan UPS Aktarma Merkezi önünde süren direnifl, 7 Temmuz günü polis sald›r›s› ile karfl› karfl›ya kald›. Bunlar›n yan›nda uluslararas› çapta ses getiren UPS direnifli kendini alanlara tafl›yarak ilerliyor. UPS Mah-

mutbey aktarma merkezi önünde sabah mesaisini “UPS’ye sendika girecek baflka yolu yok” slogan› aç›yor. Durumdan bu kadar s›k›nt› duyan Amerika UPS merkezi UPS Türkiye temsilcili¤i ile yapt›¤› toplant›larda yaflananlar hakk›nda rapor ald›. Verdi¤i raporlarda UPS genel müdürü kendisini “sendika dostu” ilan etti. Yine ayn› raporda “anlaflmaya yanaflmayan›n TÜMT‹S oldu¤unu söyleyerek” yalanlar›na ve oyunlar›na devam etti. Tüm bu oyunlara karfl› UPS iflçileri ile bir röportaj gerçeklefltirdik.

Erol Senemcan Direnifl sürecine nas›l bafllad›¤›n›z› k›saca anlat›r m›s›n›z? Yaklafl›k 2 senedir UPS’de çal›flt›m, bu süre zarf›nda tam anlam›yla bir güvence sa¤layama-

d›k. Çal›flma koflullar›m›z da çok a¤›rd›. Birçok defa belirttik biz güvenceli ve örgütlü çal›flmak için direnifle gittik. Patron bizlere birçok oyun oynad›. Yok, ‘sizi rahata kavuflturuyoruz’, yok ‘ifl alan›n›z› de¤ifltiriyoruz’ diyerek bizi iflten att›. Amaç ortadayd› asl›nda: Tasfiye. Örgütlendi¤imizi gören patron bizi iflten att›. Bugün 73. günümüz. Direnifle bafllamadan önce TÜMT‹S taleplerimiz do¤rultusunda bizi bir araya getirerek bafllatt› bu süreci. Patronun ve polisin ortak olarak gerçeklefltirdi¤i baflka sald›r› var m›? Polis ve patron çal›flan iflçilere çad›rlar› 90. gününde kald›raca¤›n› söylüyor. Bu psikolojik olarak yap›lan bir sald›r›d›r. Arkadafllar›m›z bizlere “90 gün sonra yolcuymuflsunuz” diyorlar tabi bu tutumu belirleyen bizim irademiz olacakt›r. Biz alana direnmek için ç›kt›k bunu da herkes bilsin. Zaten böylesine uluslararas› çapta gerçeklefltirilen direnifli k›rmak kolay de¤ildir.

Olgun Bal›klaya Sendikal› olup örgütlenmek sizlerde

Desiteks iflçileri haklar› için direniflte! Bursa Gürsu ilçesi Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan Desiteks Fabrikas›’nda çal›flan yüze yak›n iflçi üç ayd›r alamad›klar› maafllar› için 7 Temmuz gününden bu yana fabrikada direniflteler. Berke Tekstil Afi ad›yla üretim yapan fabrika, 2010 bafllar›nda ad›n› de¤ifltirdi. Patronun iflçileri 12 saat çal›flt›rd›¤›, krizi bahane ederek devletten kriz ödene¤i ald›¤›, iki y›la yak›n bir zamand›r iflçi ücretlerine zam yapmad›¤›, aksine maafllarda yüzde 15 ile yüzde 25 aras›nda ücret kesintisi yapt›¤› ö¤rendiklerimiz aras›nda! ‹flçilerden ö¤rendi¤imize göre iflçilerin SSK primleri, ald›klar› maafl üzerinden de¤il, asgari ücret üzerinden yat›r›l›yor. ‹flçi-Köylü gazetesi olarak iflçileri ziyaret ederek onlarla sohbet ettik. 5 y›ld›r fabrikada çal›flan Ahmet isimli iflçi yaflad›klar›n› flöyle anlat›yor;

EMEKÇ‹N‹N GÜNDEM‹ Zincirleri parçalamak için örgütlü mücadeleye… ‹flçi s›n›f› mücadelesi devletin bask› ve sald›r›lar› ve sendikal önderli¤in ihanetinin kuflatmas› alt›nda tepkisini göstermeye devam etmektedir. T. Kürdistan›’nda yo¤unlaflan çat›flmalarla beraber sistemin topyekun sald›r›lar› iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesine yönelik bask›lar› da ço¤altmaktad›r. Ülkemizde devrim ve demokrasi mücadelesinin iki önemli bilefleni olan Kürt ulusunun meflru demokratik mücadelesi ile iflçi-emekçilerin mücadelesinin birbirinden kopuk bir seyir izlemesinin verdi¤i avantaj› kullanan devletse sald›r›lar›nda böylesi bir ayr›ma gitmemektedir. Aç›kt›r ki bu iki büyük mücadele hatt›n› koordineli bir flekilde ortak bir hedefe yöneltmek ise s›n›f bilinçli devrimcilerin etkin müdahalelerine ba¤l›d›r. Tekel iflçilerinin mücadelesi sendikal ihanetin sonucunda etkinli¤ini yitirse de önemli deneyimleri s›n›f›n mücadele haznesine eklemifltir. Bu mücadele farkl› zaman ve yerlerde iflçi s›n›f›n›n farkl› kesimle-

‹lk biliflim grevi devam ediyor

“Ben 2005’ten bu yana mekanik bak›mda çal›fl›yorum. Daha önce alacaklar›m›z› düzenli al›yorduk. Ancak son iki y›ld›r alacaklar›m›zda aksamalar olmaya bafllad›. Maafllar›m›z›n yatmas› uzuyor ya da parça parça al›yorduk. Patron bizi hep oyal›yordu. Düzelecek diye biz de bekliyorduk. Çünkü ihracat devam ediyordu. Biz 12 saat çal›fl›yorduk ve üretim devam ediyordu. 2 Temmuz günü patron Orhan Dikici taraf›ndan toplant› yap›ld›. Bize önümüzdeki Çarflamba günü için ‘ya devam ya da kapat›lacak’ dedi. Biz de ay›n 7’sinde direnifle geçme karar› ald›k; alacaklar›m›z›n ödenmesi için. Çünkü kaç ayd›r maafl alam›yorduk. Bundan sonra kamuoyu oluflturmak için ailelerimizle birlikte soka¤a ç›kaca¤›z. Emekten yana olan örgütleri yan›m›zda olmaya ça¤›r›yoruz. Kaybedecek baflka bir fleyimiz yok. Ölümüne direnifl!” (Bursa) rince sürmektedir. Büyük mücadelelerin habercisi olan ufak iflçi direniflleri, eylemleri ise k›v›lc›m olarak çakmaktad›r. ‹çinden geçti¤imiz dönemde yaz›n s›cakl›¤›n› pekifltiren mücadeleyi ise ‹stanbul’daki belediye iflçileri üstlenmektedir. Belediye ‹fl’te örgütlü iflçilerin grev kararlar›n› kitlesel ve coflkulu bir eylemle ortaya koymalar› ve haklar› için mücadele kararl›l›klar›n› ilan etmeleri oldukça önemlidir. Ayn› tarihlerde Genel ‹fl Sendikas›n›n ‹stanbul-Kad›köy Belediyesinde grev karar› asmas› da belediye iflçilerinin mücadelesine katk› sunmaktad›r. Bu eylemler iflçilerin kriz karfl›s›nda u¤rad›klar› sald›r›lara karfl› mücadelesini yans›tmaktad›r. Ayn› zamanda taflerona, güvencesizli¤e karfl› nutuklar atan K›l›çdaro¤lu’nun CHP’sinin iflçi düflmanl›¤›nda AKP’den farkl› olmad›¤›n› da bir kez daha göstermektedir. (CHP’nin iflçi düflmanl›¤›n›n ve sahtekarl›¤›n›n bir baflka güncel örne¤i ise ‹zmir’de örgütlenmeye çal›flan tafleron iflçilerine uygulad›klar› bask› ve tehditle anlafl›lmaktad›r.) ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesinde pratikte belediye iflçileri hak taleplerini ortaya koyarken bir di¤er gelifl-

nas›l bir de¤iflime yol açt›? Sendika bir yandan birlik beraberli¤in, mücadelenin eme¤in oldu¤u bir kurumdur. Biz sendikalaflmadan önce koflullar inan›n berbatt›. Ücretinden mesai saatine kadar her fley aleyhimize idi. Koflullar her iflçiyi “ben bu flekilde nereye kadar çal›flaca¤›m” diye düflündürmeye bafllad›. Ankara aktarma merkezinde sendikan›n örgütlenme çal›flmas› bafllatt›¤›n› ö¤rendi¤imizde sendikal› olmaya karar verdik ve nihayetinde olduk. Süreç böyle bafllad›. Koflullar› de¤ifltirebilece¤imize inand›k çünkü güç bizdeydi üretimden gelen bir gücümüz vard›. Daha sonra bir flekilde örgütlenme çal›flmalar›m›z a盤a ç›kt› ve iflten atmalar bafllad› ve direnifl. Elbette direnifl bizlere birçok fley verdi. Sendikal› olmakla bafllayan süreçte paylaflmay›, sevinmeyi ve her fleyden önce haklar›m›z için direnmeyi ö¤rendik. Bunlar bizlerin yaflam›nda oldukça önemli bir yerde duruyor. Daha önceden böylesinde bir paylafl›m yoktu. Herkes birbirini tan›r ama bir araya gelmezdi, iflte örgütlenme bizlere bunu kazand›rd›. Tek yumruk olmay› ve kazanmak içi direnmeyi…

22 Aral›k 2009’da ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne ait flirketlerinden olan ÜN‹BEL Afi ile bu flirketin çal›flanlar›n›n üyesi oldu¤u Sosyal-‹fl Sendikas› aras›nda bafllayan Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamad›. Sendikan›n istedi¤i 200 TL seyyanen zam ve her ay için enflasyon art› yüzde üç zam talebine son ana kadar bir cevap vermeyen ‹zmir Büyükflehir Belediyesi 45 TL ile 105 TL aras›nda bir öneride bulundu. Bunun üzerine grev karar› alan sendika 9 Temmuz 2010’da grev karar›n› ast›. Bugün hale devam eden grev ilk biliflim grevi olmas› aç›s›ndan önemli. ÜN‹BEL Afi, ‹zmir Büyükflehir Belediyesi, ‹ZSU ve ESHOT Genel Müdürlü¤ü, belediyeye ba¤l› 12 flirket ile 473 muhtarl›¤a yaz›l›m, donan›m, web tasar›m› ve programlamas›, web güncelleme, teknik destek hizmetiyle birlikte Gaziemir E¤itim Merkezi’nde ‹zmir halk›na bilgisayar programlar› e¤itimleri veriyor. (‹zmir)

me ise iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesi çal›flmalar›n› birçok bask›ya karfl›n ›srarla ve dirençle sürdüren Deri ‹fl Sendikas›n›n genel kurulunun da 24-25 Temmuz tarihlerinde gerçeklefliyor olmas›d›r. Deri ‹fl sendikas› kriz karfl›s›nda sistemin bask›lar›n›n yo¤unluk kazand›¤›, bu bask›lar karfl›s›nda örgütlenmek isteyen iflçilerin dahi birçok sendikaca reddedildi¤i bir ortamda özel sektörde örgütlenme çal›flmalar›n› dirençle sürdürmektedir. Hükümetin aç›k ve etkin deste¤ine karfl›n DESA firmas› karfl›s›nda Düzce ve Sefaköy’de uzun süre direnifl gerçeklefltiren ve iflyerinde iflçi faaliyetleri ile uluslar aras› kampanyay› etkin ve do¤ru flekilde kullanan Deri ‹fl Sendikas› kendisine çok güvenen Desa patronuna sendikay› tan›tmay› bilmifl ve Düzce’deri deri-tekstil iflçileri sendika ile tan›flm›flt›r. Ayn› flekilde günümüzde de devam eden Çorlu Yeflil Kundura’daki direnifl ve iflçi örgütlenmesi ile bir baflka büyük fabrikada ve havzada iflçiler öz örgütlülükleri ile tan›flmaktad›r. Deri ‹fl Genel Kurulu bu nedenle söz konusu mücadelelerinin ileriye tafl›nmas› ve gelifltirilmesi aç›s›ndan ve iflçi iradesinin yans›mas› aç›s›ndan önemli bir yerde durmaktad›r. Bahsetti¤imiz olgular iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin

ileriye tafl›nmas› aç›s›ndan önemli kilometre tafllar›d›r. Bu geliflmelerin bir di¤er ortak noktas› ise DDSB’lilerin bu süreçlere aktif flekilde dahil olmas› ve önderlik etmek için katk› sunmas›d›r. Bu biz DDSB’liler aç›s›ndan s›n›f mücadelesindeki yerimiz, olanaklar›m›z ve katk›m›z aç›s›ndan önemli veriler sunarken zay›f ve yetersiz yanlar›m›z› da ortaya sermektedir. DDSB May›s ay›nda gerçeklefltirdi¤i kurultayda zay›f yanlar›n›n üzerinde durmufl ve süreç üzerine net bir yönelim sergilemifltir. Bu müdahalelerin yerini bulmas› elbette ki s›n›f içindeki etkinli¤imizi ve kapsama alan›m›z› geniflletecektir. DDSB’nin sorumluluklar› büyüktür. Bu nedenle daha kolektif, daha örgütlü, daha yo¤un bir çal›flma yürütmemiz gerekmektedir. Bireylerin aktif kofluflturmas›na ba¤l› kalmadan alan örgütlülükleri oluflturarak ve bu örgütlenmelerin ortak bir bilinç ve irade ile planl› ve yo¤un bir mücadele hatt› izlemesine ihtiyaç duymaktay›z. DDSB aç›s›ndan bir di¤er önemli konu da iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden gelen mücadelesine etkin müdahalede bulunup yol göstermek ve ekonomik mücadele ile siyasal mücadele aras›ndaki iliflkiyi do¤ru

Belediye iflçileri sokakta! 30 bin belediye iflçisini kapsayan Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmeleri, anlaflmazl›kla geçen 5 ay›n ard›ndan ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin uzlaflmaz tutumu nedeniyle t›kand›. ‹BB’ye ba¤l› ‹SBAK, ‹STON, ‹SFALT, BELB‹M, B‹MTAfi, ‹SPARK ve Kültür Afi iflçilerini greve zorlayan bu tutum, Gaziosmanpafla, Sultangazi, Üsküdar ve Zeytinburnu belediyelerinde yaflan›yor. ‹flçi ve emekçilere karfl› al›nan bu merkezi tav›r daha önceden yap›lan çeflitli eylemlerle protesto edilmifl ve her alanda kamuoyuna duyurulmufltu. Özellefltirme sald›r›lar› kapsam›nda kölelefltirilmek istenen itfaiye iflçileri ve sendikas›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lan Esenyurt iflçilerinin onurlu direnifli ile eylem alan›na dönen ‹BB önü 13 Temmuz günü binlerce belediye iflçisinin sloganlar› ile yank›land›. Edirnekap› Park›’nda bir araya gelen binlerce belediye iflçisi ‹BB önüne yürüdü. Eyleme direniflte olan ‹SK‹ ve Yeflil Kundura iflçileri de kat›ld›.

Polis destekli sald›r›lara karfl› s›n›f dayan›flmas› Polis taraf›ndan yönlendirilen yaklafl›k 10 kiflilik grup belediye iflçilerinin eylemine kat›lan devrimci kurumlara müdahale etmek istedi. Devrimci kurumlara “uyar›”larda bulunan faflistler ile DDSB kitlesi aras›nda k›sa süreli bir tart›flma yafland›. Yürüyüflün bafllamas›n›n ard›ndan kendilerini belediye iflçisi olarak belirten bu grup, tekrardan ortaya ç›karak eylemi provoke etmek istedi. DDSB pankart›na sald›r›p hakaretler savurarak eylem boyunca tacizini sürdürdü. Eylem alan›na gelindi¤i s›ralarda gruba belediye iflçileri müdahale etti. Eyleme DDSB “Tafleronlaflt›rmaya, örgütsüzlefltirmeye ve esnek çal›flt›rmaya karfl› birlikte kazanmak için örgütlenelim” yaz›l› pankart› ile kat›ld›.

Grev kap›da Eylem alan›nda konuflma yapan Belediye-‹fl Genel Baflkan› Nihat Yurdakul grev gününün gelip çatt›¤›n› ve art›k sab›rlar›n taflt›¤›n› söyledi. Belediye iflçilerinin örgütlenerek bu sürece geldi¤ini belirten Yurdakul, taleplerin derhal yan›tlanmas›n›, aksi halde büyük bir direnifl bafllatacaklar›n›n alt›n› çizdi. Konuflman›n ard›ndan grev çad›r› kurularak eylem sonland›r›ld›. (‹stanbul)

kavrayarak bu do¤rultuda iflçi ve emekçi kitleleri e¤itmektir. Ancak bu bilinçle iflçi s›n›f›n›n aya¤a kalkarak demokratik devrim mücadelesine öncülük etmesi mümkün olacakt›r. DDSB aç›s›ndan siyasal mücadeleyi öne ç›karmada ve bilinci tafl›mada eksiklerimiz oldu¤u aç›kt›r. Bu önemlidir çünkü s›n›f bilincini gelifltirmek biz devrimciler aç›s›ndan vazgeçilmez önemdedir. S›n›f bilinci de iflçilerin yaln›zca kendi ekonomik mücadeleleri ile yetinmemesi ve toplumun di¤er kesimlerinin verdi¤i demokratik mücadeleye, ülkemiz özgülünde bu dönemde Kürt Ulusal Sorununda aktif flekilde yer alarak mümkün olmaktad›r. Bu eksikli¤imizi gidermenin en önemli yollar›ndan birisi ise siyasal e¤itim çal›flmalar›n› kolektif flekilde örgütlemektir. Bu anlamda Kurultay›m›zda da karar alt›na al›nd›¤› gibi 23-30 A¤ustos aras›nda ‹zmir-Gümüldür’de gerçeklefltirilecek olan e¤itim tatil kamp› kolektivizmi gelifltirmek, süreci tart›flmak, deneyim aktarmak, siyasi çal›flmalar yapmak ve dinlenerek yeni mücadele dönemine haz›rlanmak için bize önemli olanaklar sunacakt›r. Tüm DDSB’lileri kamp›m›za bekliyoruz.


23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

09 / ‹fiÇ‹-KÖYLÜ

‹flçi-köylü 70

Kazalar de¤il sahtekârl›k sizin tabiat›n›z icab›d›r! Günler a¤›r Günler ölüm haberleriyle geliyor Hâlbuki nas›l hak etmifllerdi yaflamay› ölüyor insanlar›m›z… fiairin dedi¤i gibi ne yaz›k ki günler, ölüm haberleriyle geliyor ülkemizde. Hele ki söz konusu madenler olunca. Bize kalansa ölülerin çetelesini tutmak oluyor. Bu ülkede, maden ocaklar›nda çal›flanlar her gün, efliyle ve çocuklar›yla helalleflerek gidiyor ifllerine. Maden iflçisi, ölümün so¤uk nefesini her gün, her saat, her dakika ensesinde hissederek çal›fl›yor. Hem de sadece yaflamalar›na yetecek, çocuklar›na rahat bir gelecek de¤il de sadece kar›nlar›n› doyurabilecek paray› kazanabilmek için. Ve sonunda sadece birer rakam olarak yerlerini al›yorlar istatistiklerde. S›rf birileri karlar›n› daha da ço¤alts›n, konforundan ödün vermesin diye! 2010 y›l›n›n ilk 7 ay›na bakt›¤›m›zda çok da karamsar bir tablo çizmifl olmuyoruz asl›nda. Bu 7 ay içerisinde 77 maden iflçisi ifl cinayetlerine kurban gitti. Sebebi ise ifl güvenli¤i önlemlerinin al›nmam›fl olmas›. Ülkemizdeki maden kazalar›n›n tarihine bakt›¤›m›zda da çok farkl› bir durum ç›km›yor karfl›m›za.

Madenler can pazar› Özellikle yeralt› kömür madencili¤i, iflçi say›s› bafl›na düflen kaza ve ölüm s›ralamas›nda bütün sektörlerin bafl›nda yer al›yor. TBMM Madencilik Sektöründeki Sorunlar› Araflt›rma Komisyonunun taslak raporuna göre Türkiye’de 1941 y›l›ndan bu yana maden kazalar›nda toplam 3 bin 712 kifli hayat›n› kaybetti, 373 bin 484 kifli yaraland›. 1941 öncesi madenlerde ölen iflçi say›s› ise 4 binin üzerinde. Avrupa ülkelerinde yaflanan maden kazalar›ndaki ölüm oran› yüz binde 20.15 iken Türkiye’de ise oran yüz binde 92’ye ç›k›yor. AB ülkeleri içerisinde Türkiye maden kazalar›nda Avrupa’da ilk s›rada yer al›yor. Özellikle son y›llarda kömür madenlerinin özel flirket-

bu tür olaylar› çok yaflad›k. Bu mesle¤in kaderinde bu var. Mesle¤e giren kardefllerim bu tür fleylerin olaca¤›n› bilerek giriyor” diyerek bu sistemde iflçilerin pay›na sadece egemenlerin yazd›klar› “kader”i yaflamak düfltü¤üne vurgu yap›-

Selahattin Akçimen: lere peflkefl çekilmesiyle birlikte güvenlik önlemleri daha bir gözard› ediliyor. Devletin tamam› ile göz yumdu¤u bu iflletmelerde herhangi bir kaza meydana geldi¤inde ise ya “suçlu” olan iflçiler ya da bu onlar›n “kaderi” oluyor.

Can veren iflçi, suçlu yine iflçi! T›pk› Enerji Bakan› Taner Y›ld›z’›n geçti¤imiz günlerde ifade etti¤i gibi; “fiirketler maske da¤›t›yor iflçilere. Ancak gaz maskesi takmayanlar›n oldu¤unu görüyoruz. ‹flçilere gaz maskesi olmayan veya geç alan olup olmad›¤›n› sordum ‘hay›r’ yan›t›n› ald›m. Bunun tak›lmamas›n›n iflçi kardeflimizden kaynaklanan nedeni olabilir. Maden kazalar›nda iflveren kadar iflçi de dikkatli olmal›. Bursa’da bir madenden cebinde sigara paketiyle ç›kan iflçi gördüm sordum. ‘Kendine ac›m›yorsun, peki arkadafllar›na da m› ac›m›yorsun?’ dedim. ‘Ben kenarda içiyorum’ diye yan›t verdi. Hem iflçi kardefllerimize hem iflverene hem de kamuya düflen görevler var” diyor Bakan Y›ld›z. Tabi bu konuda Bakan›n›n dediklerine aynen kat›lan Baflbakan’dan da yorum gelmekte gecikmiyor. Zonguldak’ta yaflanan ve 30 iflçinin katledildi¤i Grizu patlamas› sonucunda “Bu bölge bu tür olaylara al›fl›k. 20 y›l gerisine kadar incelendi¤inde 90’l› y›llar›n bafl›ndan bu güne Zonguldak’ta

Köylüler isyanda! Köylülerin y›l boyunca bin bir emekle üretmifl olduklar› ürünler ellerinden yok pahas›na al›n›rken, bu ürünler evlerimize girene kadar fiyatlarda neredeyse %100’e varan bir art›fl gözleniyor. Köylülerin eme¤i üzerinden asalakça bir yaflam süren tüccarlar böylelikle karlar›na kar katarken üreticiler ise her geçen gün biraz daha üretemez hale geliyor. Geçti¤imiz günlerde Mersin’de ve ‹zmir’de yaflanan iki olay ise üreticinin içine düfltü¤ü ç›kmaz› gösteriyor.

Mersin Mersin’in Toroslar ilçesine ba¤l› Doruklu Köyü Meydan›’nda bir araya gelen köylüler yanlar›nda getirmifl olduklar› üzümleri yere dökerek ürünlerinin al›c› bulamad›¤›n›, masraflar›n› dahi karfl›layamad›klar›n› ve ma¤dur olduklar›n› dile getirdiler. Burada bir aç›klama yapan Mersin Ziraat Odas› Baflkan› Cengiz Gökçel, çiftçinin elinden 30–50 kurufla al›nan üzümün tüketiciye 1-

yor. Asl›nda çok da yeni de¤il bu söylemler. Bundan 4 y›l öncesinde Bal›kesir Odaköy’deki maden oca¤›nda meydana gelen patlamada 17 iflçinin ölümü üzerine dönemin Enerji Bakan› Hilmi Güler kaza sonras› yapt›¤› aç›klamada, ‘Kazalar madencili¤in tabiat› icab›d›r’ diyerek yine ayn› düflünceye vurgu yapm›flt›.

Maden iflçileri yasalara kurban edildi! Edirne’nin Keflan ilçesine ba¤l› Küçükdo¤anc› köyünde 3 maden iflçisi daha katledildi. Kale Kömür’e ait olan madende yaflanan yang›nda mahsur kalan madencilerin cans›z bedenlerine üç gün sonra ulafl›ld›. 10. k›lavuzda meydana gelen yang›nda, 12. k›lavuzda ray kayna¤› yapan 3 madenci yerin 1200 metre derinli¤inde mahsur kald›. Yang›n›n yaflanmas›ndan bir gün sonra solu¤u Keflan’da ald›k. Madenin bulundu¤u bölge olan Küçükdo¤anc› Köyü’nde madenin kapsad›¤› alan içinde hiçbir flekilde tar›msal üretim yap›lm›yor. Yang›n›n yafland›¤› maden, 3 ay önce

lediyesi taleplerimizi kabul edene kadar devam edece¤iz” dedi. ‹lseven’in ard›ndan sözü alan Genel ‹fl Sendikas› Genel Yönetim Kurulu E¤itim Daire Baflkan› Hasan Yaman ise iflverenin anlams›z kat› tutumu karfl›s›nda anlaflman›n sa¤lanamamas› üzerine Anayasal haklar›n› kullanarak greve ç›kt›klar›n› belirterek, “Sendika olarak biz grevi en son çare olarak görüyoruz. Ancak Belediyenin tavr› bizi bu noktaya getirdi. Umar›z en k›sa sürede talepler karfl›lan›r anlaflmazl›k sona erer.

‹zmir ‹zmir’de ise üretti¤i karpuza yok pahas›na fiyat verilen bir köylü, bir y›ll›k eme¤i karpuzun tamam›na tüccar›n 80 lira fiyat vermesi üzerine isyan etti. Eski ‹stasyon mevkiine kurulan karpuz pazar›na sabah›n erken saatlerinden itibaren gelip Temmuz s›ca¤›n›n alt›nda birkaç gün beklediklerini belirten üreticiler, tüccar›n da insafs›z davrand›¤›n› ve üreticiyi çileden ç›kard›¤›n› söylediler. Pazaryerinde, tüccar›n 3 tonluk bir traktör kasas› karpuza 80 lira fiyat biçmesine öfkelenen üretici bir traktör römorku dolusu karpuzu, pazaryerine dökerek gitti. (H. Merkezi)

niyor. Art›k yeter!” dedi. Son y›llarda Karadeniz’de planlanan 750’den fazla HES projesine karfl› Karadeniz’in di¤er bölgelerinin göstermifl oldu¤u direnifli, gelecek aylarda Hopa’n›n da kendi bölgesinde planlanan projeler için gösterece¤ini vurgulayan fiener, ‘’Biliyoruz ki bu uygulamalar devam ederse Karadeniz’de girilmemifl vadi, HES yap›lmam›fl dere kalmayacakt›r. fiu anda Hopa’da 2 HES projesinden söz ediliyor, ama çok yak›nda Hopa da bir felaketle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Nas›l ki Karadeniz’in di¤er kentleri bir anda onlarca projeyle sald›r› alt›na girdiyse, bu iki proje Hopa’da da onlarcas›na dönüflecektir” diyerek hemen direnifle geçmek gerekti¤ine vurgu yapt›. (H. Merkezi)

“Ölümüzü Çi¤nemeden Bir Kar›fl Topra¤› Alamazs›n›z” Erzurum’un Tortum ilçesine ba¤l› Pehlivanl›, Ba¤bafl› ve Serdarl› beldelerinden geçen Ödük Çay› üzerine kurulacak 3 hidro elektrik santraline yörede yaflayan köylüler tepki gösterdi. Santrallerin yap›m›na karfl› aç›lan davalar halen devam ederken henüz bir karar ç›kmamas›na ra¤men ifli alan müteahhit ifle bafllad›. Bölgeye getirilen ifl makinalar› halk›n tapulu arazilerine girdi. A¤açlar ve su kanallar› tahrip edildi. Bu duruma isyan eden köylüler yüklenici firman›n ifl makinalar›n›n önüne yatt›lar. “Ölümüzü çi¤nemeden bir kar›fl topra¤› alamazs›n›z” diyen köylülerle iflçiler aras›nda tart›flma yafland› ancak köylülerin kararl› durufllar› sayesinde yüklenici firman›n iflçileri çal›flmay› b›rakt›. (H. Merkezi)

1997’de madencili¤e bafllam›fl. Dekor madencilikte çal›fl›yor. 2 y›l önce çal›flt›¤› madende göçük alt›nda kalm›fl, 8 saat sonra kurtar›lm›fl. - Olay hakk›nda bize bilgi verebilir misiniz? Biz di¤er madende çal›fl›yoruz. Yaln›z arkadafllar› tan›yoruz. Onlar madenin ray kaynaklar›n› yap›yorlard›. Onlar›n biraz gerisinde de ayn› ifl görülüyor. Ö¤leden sonra mesai sonuna do¤ru böyle bir haber geldi bize, olay yerine geldi¤imizde arkadafllar›m›za diafonla seslendik ve yang›n›n oldu¤unu ilerlememelerini söyledik. Arkadafllar›m›z›n sesini al›yorduk. Bize “tamam!” yan›t›n› verdiler. Seslerini ondan sonra duymad›k. - Yang›n nas›l gerçekleflmifl? Bize oksijen tüpünün hortumundan s›z›nt› oldu¤u ve s›z›nt›n›n da kaynak k›v›lc›m› ile tutuflup yang›na dönüfltü¤ünü söylediler, onun d›fl›nda baflka bir bilgimiz yok. Ama yang›n›n söndürülmesinin ard›ndan yer alt›nda oluflan gaz›n fazla olmas› bizi korkutuyor. - Peki, yang›n ç›kma olas›l›¤›na karfl› içerde bir güvenlik önlemi var m›yd›? Hay›r, yoktu yang›n ç›kmas›n› yang›n borusu döfleyerek engelleyebilirlerdi. Ama yang›n borusu yoktu. E¤er olsayd› tazyikli su ile yang›na erken müdahale edilip göçü¤ün yaflanmas›na izin verilmezdi.

Mehmet Akkütük 1997’de 14 yafl›nda Dekor Madencilikte ifle bafllam›fl. - Siz arkadafllar›n›z› kurtarmak için yer alt›na giren ilk ekipteydiniz ve flimdi yeni ç›kt›n›z, düflüncelerinizi bize anlatabilir misiniz? Sabah saat 08.00’de içeriye girifl yapt›k. Oksijenimiz azald›¤›ndan kaynakl› d›flar› ç›kt›k. Sekiz buçuk saatten bu yana içerdeyiz. ‹çeride çok fazla gaz var. 3 metre kald›, üç metre sonra göçü¤ü aflm›fl olaca¤›z. Ama içeride olan gaz bizleri korkutuyor. - Arkadafllar›n›z›n havaland›rma deposunda oldu¤u söyleniyor? Yok, öyle bir fley! Havaland›rma dedikleri yer ayna bölümüdür. Madenci diliyle Ar›n denir. Orda madende ç›kan kömürler depolan›r. Orada ne oksijen var ne su. Söylenenlerin hepsi yalan. Havaland›rma deposundaysalar buradaki bütün madenciler neden telafl yap›yor? Havaland›rma deposunda diye bilenler rahat çünkü ayna, ar›n ne bilmiyorlar ama biz biliyoruz o yüzden telafl yap›yoruz.

Patron utanmasa bir de ceza kesecek 7 Temmuz günü Edirne’nin Keflan ilçesinde ba¤l› Küçükdo¤anc› Köyünde bulunan Kale Madencili¤e ait maden de yaflanan yang›n ve ard›ndan yaflanan göçükte yaflam›n› yitiren maden iflçilerinin yerin 1020 metre alt›nda verdikleri yaflam mücadelesi patron taraf›ndan çok rahat karfl›lan›rken ölüm yine güzel ve kolay göründü. Yaflanan maden “kaza”s›n›n ard›ndan aç›klama yapan Kale Madencilik fiirketler Grubu Yönetim Kurulu Baflkan› Ali Osman Kale iflçilerin yer alt›nda panik yapt›¤›n› ve yer alt›nda ters yöne gittikleri için öldüklerini belirterek ölümün esas sorumlusunun iflçiler oldu¤unu belirtti. (‹stanbul)

Toplu Sözleflme hakk›m›z, grev silah›m›z!

1.5 TL’den sat›ld›¤›n› vurgulayarak, söz konusu fiyat fark›n›n kapat›labilmesi için de üreticilerin pazarlamada s›k›nt› yaflamadan eme¤inin karfl›l›¤›n› almas›, tüketicilerin de bu ürünleri uygun fiyatla tüketebilmesinin sa¤lanmas› oldu¤unu belirtti.

Esas olan halk›n direniflidir! Karadeniz’deki yaflam› yok eden enerjilere karfl› mücadele eden Karadeniz ‹syandad›r Platformu’nun (K‹P) iki hafta sürecek olan “Karadeniz Yaflam Yolculu¤u” Hopa’da yap›lan bas›n aç›klamas› ile bafllad›. Platform yerel halkla yapt›¤› bilgilendirme toplant›s›n›n ard›ndan Hopa Belediye Baflkan›n› ziyaret etti. Sonras›nda Cumhuriyet Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Burada bas›n aç›klamas›n› okuyan K‹P aktivisti Deniz fiener, “Karadeniz, sahil yolu ile denizinden kopar›ld› ve Çernobil ile ölüme terk edildi. fiimdi de HES projeleri ile vadileri ve dereleri flirketlere sat›l›yor, nükleer santral projeleri ile at›k çöplü¤üne döndürülmek iste-

teknik eksikliklerden kaynakl› uyar› cezas› alm›fl ancak son ç›kan maden yasas› patronu “flefkatli kollar› aras›nda korumufl!” Yasaya göre uyar› alan maden teknik düzenlemelerini düzeltinceye kadar 6 ay boyunca faaliyetlerine aral›ks›z devam edebilir. ‹flte patronu koruyan bu maddeye kurban edildi Volkan Hamarat, Halil Aç›kgöz ve Yunus Aktafl. ‹flçi-köylü gazetesi olarak konu ile ilgili iflçiler ile bir röportaj yapt›k.

D‹SK /Genel- ‹fl Sendikas› ‹stanbul Anadolu Yakas› 1 No’lu fiubeye ba¤l› Kad›köy Belediyesi iflçilerini kapsayan ve 27 Ocak 2010 tarihinde bafllayan Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerinde 77 Maddenin 4’ünde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine Genel-‹fl Sendikas›, belediye binas›na 11 Haziran tarihinde grev karar› asm›flt›. Aradan geçen süreç içerisinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine Kad›köy Belediyesi’nde çal›flan 407 iflçi 19 Temmuz’da greve ç›kt›. 19 Temmuz sabah› saat 07.30’da Kad›köy Evlendirme Dairesi önünde bir araya gelen Belediye iflçileri “‹nsanca yaflamaya yetecek ücret ve zaman›nda ödeme istiyoruz!” yaz›l› pankart açarak sloganlarla belediye önüne yürüdü. Burada bir aç›klama yapan Genel-‹fl Anadolu yakas› 1 No’lu fiube Baflkan› fiahan ‹lseven; “Sendika olarak insanl›k onuruna yak›fl›r çal›flma koflullar› ve insanca yaflayabilece¤imiz bir ücret talep ediyoruz. Ancak Belediyenin bu taleplerimizi karfl›lamamas› ve uzlaflmaz tavr› karfl›s›nda greve gitmekten baflka yolumuz kalmad›. Grevimize Kad›köy Be-

Yeflil Kundura’da direnifl devam ediyor Çorlu’da kurulu bulunan Yeflil Kundura’da sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle iflten at›lan iflçilerin direnifli sürüyor. ‹flçiler insanca ve örgütlü bir yaflam için sendikaya üye olunca patron, iflçileri tehdit ederek istifaya zorlam›fl; üç kad›n iflçiyi de iflten ç›karm›flt›. Direnifllerinin 50’li günlerini geride b›rakan kad›n iflçiler Deri-‹fl Sendikas›n›n öncülü¤ünde mücadeleye devam ediyor. Fabrikada örgütlenmenin bafllamas› ve kap› önünde devam eden direniflle birlikte iflçilerin çal›flma koflullar› da iyileflmeye bafllad›. Örne¤in önceden iflçiler lavaboya gitmek için turnikeden geçerken bu kald›r›ld›. Molalarda içilen çaylardan para al›n›rken art›k al›nm›yor. Lavaboda geçirilen süre maafltan düflülürken bu uygulama da iptal edildi. Maafllar düzenli olarak bir ay geç yatarken dire-

jÇalda¤› a¤l›yor, maden kapat›ls›n! Manisa Turgutlu yak›nlar›ndaki Çalda¤›’nda iflletilmek istenen nikel madeni ile ilgili yöre halk›n›n tepkisi dinmek bilmiyor. ‹ngiliz Sardes (eski ad› Bosphorus) Nikel fiirketi, “sülfürik asit liçi” ad› verilen ve dünyada ilk kez denenecek yöntemle nikel madencili¤i yapmak için gerekli izinleri alm›fl durumda. Uzun zamand›r finansal sorunlar sebebiyle madendeki faaliyetlerini hayata geçiremeyen flirketin 6 Temmuz günü Çevre ve Orman Bakan› Veysel Ero¤lu ile görüfltü¤ünü ö¤renen Turgutlulular bir eylem yapt›. Eyleme Turgutlu ve madene yak›n köylerden Sar›bey köylülerinin yan› s›ra çeflitli kitle örgütleri destek verdi. Haz›rlanan ortak metni okuyan Metin Sert, yeni madencilik yasas›n›n tüm yeralt› zenginliklerini ya¤maya açt›¤›n›, hukuksal mücadelede

Bizim grevimiz Kad›köy halk›na karfl› de¤il” diyen Yaman tek amaçlar›n›n ekmek kavgas› oldu¤unu söyledi. Sendika bünyesinde toplamda 477 iflçinin örgütlü oldu¤unu belirten Yaman bu iflçilerden 70’inin (nöbetçiler, güvenlik görevlileri vs.) grev kapsam› d›fl›nda oldu¤unu ifade etti. Konuflmalar›n at›lan sloganlarla son bulmas›n›n ard›ndan iflçiler davulzurna eflli¤inde grev halay› çektiler. Saat 12.30’da, yap›lan grevle ilgili kamuoyunu ayd›nlatmak amac›yla bir bas›n aç›klamas› yap›larak greve gidifl süreçleri ve amaçlar› hakk›nda bilgilendirme yap›ld›.

elde edilen kazan›mlar› yok etti¤ini söyledi. Sert, “Maden çal›fl›rsa faaliyette oldu¤u 15 y›l boyunca kullan›lacak tonlarca asit yüzünden 1. s›n›f tar›m arazilerimiz çöle dönecek. Havaya kar›flan asit sisi, asit ya¤murlar› olarak geri dönecek. ‹nsanlar›m›z kanser tehlikesi ile karfl› karfl›ya” diye konufltu. Daha sonra EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Hayri Bökü, kefeni temsil eden “Çalda¤› a¤l›yor. Maden kapat›ls›n” yaz›l› bir önlük giydi. (H.Merkezi)

TMO Çiftçinin Kabusu Oldu Bir zamanlar “çiftçinin kara gün dostu” diye lanse edilen Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) son y›llarda çiftçiye kan a¤lat›yor. Mahsulünü TMO’ya getiren üretici burada ikinci s›n›f insan muamelesi gö-

niflle bu periyot da düzeldi. Bununla birlikte iflçilerin iki y›ll›k ikramiyeleri de yat›r›lmaya baflland›. Direnifl kazan›mlarla yoluna devam ederken sendika ile patron aras›ndaki görüflmeler de sürüyor. Patron fabrikada sendikal faaliyet yürüten iflçileri iflten kovmakla tehdit ederken sendika da buna karfl› örgütlenmeye a¤›rl›k veriyor. (‹stanbul)

rerek saatlerce kap›n›n önünde kilometrelerce uzanan kuyrukta bekletiliyor. Geçti¤imiz günlerde hasat etti¤i arpas›n› satmak için Ar›kören TMO ofisine gelen Çumral› çiftçiler ürünlerini taban fiyat› 41 kurufl yerine 35 kurufla satmak zorunda kal›yor. TMO yetkilileri barem uygulamas›n› gerekçe göstererek, kiloda 4 kurufl birden fiyat düflüflü uyguluyor. Böylelikle zaten borç bata¤›nda olan çiftçi, devlet eliyle tüccara peflkefl çekiliyor. Bu duruma tepki gösteren köylüler; “Son birkaç y›ld›r zaten zor durumday›z. Elektrik borçlar›, girdi masraflar› ve hükümetin hububat fiyatlar›na düflük fiyat vermesi nedeniyle borçlar›m›z› ödeyemez duruma geldik. Elektrik borçlar›na anaparadan daha fazla faiz yüklemifller. Tar›msal maliyetler 3–4 kat artarken, ürün bedelleri ise yerinde say›yor. TMO kara gün dostu diyorlard›. Bu nas›l dostluk. Bu politikalarla seneye çiftçi tarlas›n› ekemeyecek duruma gelecek” diyorlar. (H. Merkezi)


‹flçi-köylü 70

10 / ENTERNASYONAL

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

‹flçi s›n›f› hiç kimseye borçlu de¤ildir. Yunanistan iflçi s›n›f›n›n ve halk›n›n tek bir zorunlulu¤u vard›r, o da emekçi düflman› sald›r›y› geri püskürtmek, ülkenin emperyalistlerle olan ba¤lar›n› koparmak, ülkeyi AB ve NATO’dan ç›karmakt›r.

YUNAN‹STAN’DA SINIF D‹REN‹fiLER‹ VE BAZI SONUÇLARI ÜZER‹NE GRIGORIS KONSTANDOPULOS* ›n›f mücadelesinin keskinleflmesi ile beraber, bütün sosyal s›n›flar›n ve gruplar›n, siyasal güçlerin ve de sendikal güçlerin s›n›f mücadelesinin hangi taraf›nda olacaklar›n› belirlemelerini dayatan bir sürece girilmektedir. Öyle ki, kimin emekçi halk›n dostu, kimin düflman› oldu¤unun aç›kça belirmeye bafllad›¤› bir süreçteyiz. Burada çarp›c› olarak karfl›m›za ç›kan, PASOK (Tüm Yunanistan Sosyalist Hareketi-iktidar partisi), Nea Dimokratia (Yeni Demokrasi Partisiana muhalefet) ve LAOS (Halkç› Ortodoks Alarm›-afl›r› sa¤c›)un ortaklafla ve yo¤un olarak sola ve tabii ki grev yapanlara ve eylemcilere karfl› yapt›klar› ortak sald›r›d›r. A. Samaras’›n (Yeni Demokrasi Partisi lideri) mecliste hükümetin önlemlerine neden karfl› oy kulland›¤›n› aç›klamas› vurgulanmas› gereken bir örnektir. YDP lideri bunu iki nedene dayand›rmakta. Birincisi, PASOK hükümetinin mecliste zaten ço¤unlu¤a sahip olmas›, ikincisi ise, muhalefeti sola ve grev yapanlara b›rakmamak. Burjuva politik güçlerin kendi içlerindeki tüm çeliflki ve çat›flmalara ra¤men, emekçi halk ve mücadelesi karfl›s›nda birlefltikleri aç›kça ortaya ç›kmakta. Ayn› zamanda resmi parlamenter sol da kendi gerçek yüzünü çok daha aç›k ve belirgin bir biçimde göstermek zorundad›r. Bunu hem emekçi halk›n mücadelesinin talepleri, niteli¤i ve amaçlar› noktas›ndaki durufllar›nda hem hareketi el alt›ndan yönetmeye iliflkin çabalar›nda ve hem de bunu burjuva yasall›¤› çerçevesine yönlendirmede görmekteyiz. 5 May›s 2010 genel grevi tüm ülkeyi sarsm›fl, binlerce emekçi, s›n›rs›z bir coflkuyla hükümetin sert önlemlerine karfl› olan öfkelerini ve bunlar› devirme

S

Yunanistan’da olanlar sadece buraya has bir durum de¤ildir. Bütün dünyada iflçi s›n›f›na ve halklara karfl› haz›rlanan karanl›k tablonun bir foto¤raf›d›r sadece. Yunanistan’da yaflanan sars›nt›lar›n artaca¤› kesindir ve s›n›f çat›flmalar› daha da keskinleflerek devam edecektir.

mekte. Yani halk hükümetin sert önlemlerini kabul edip etmeyece¤ine karar vermeli! Sanki bu önlemlerle hemfikir olan emekçiler var. Ayn› zamanda Güney Avrupa ülkelerine ve halklar›na borçlar›n yeniden gözden geçirilmesi için iflbirli¤i önermekteler. Yani, güneyin halklar› kuzeye karfl› kendi burjuva hükümetleriyle birleflsin! Aç›kças›, halk kararl›l›kla ve militan bir flekilde sokaklara ç›kmakta. Bu durum esasta burjuva siyasetinde ve genel olarak siyasette çalkalanmalara neden olmakta. Bu çalkalanmalar PASOK’ta görüldü¤ü kadar YDP’de de görülmekte ve süreç içinde bu güçlerin durumu daha da kötüleflecektir. Çünkü bu yeni girdi¤imiz süreçte kendini gösteren; halk›n burjuva sistemine ve onun siyasal unsurlar›na

de biriken öfke ve kin eyleme dönüflmüfltü. Grevlerin bafll›ca özelli¤i, kitlesellik, kararl›l›k ve militanl›k olmufltur. Böylesi kitlesel patlamalar iflçi s›n›f›n› ve halk›n di¤er katmanlar›n›n h›zl› bir biçimde politikleflmesini sa¤larken, s›n›fsal-politik mücadelenin güçlenmesini ve taleplerin daha da ileri tafl›nmas›n› sa¤lamaktad›r. Hükümet, yerli-yabanc› büyük sermayenin tüm güçleri, halka karfl› sald›r›y› sürdürmekte ve yo¤unlaflt›rmakta kararl›d›r. Bunun için bir sald›r› paketi di¤erini izlemektedir. Kararlaflt›r›lm›fl ve kararlaflt›r›lacak tüm önlemler IMF, AB ve AMB ile yap›lan sözleflme kapsam›nda belirlenmektedir. Hali haz›rda kamuda ve yan kamu kurulufllar›nda çal›flanlar›n maaflla-

Grevlerin bafll›ca özelli¤i, kitlesellik, kararl›l›k ve militanl›k olmufltur. Böylesi kitlesel patlamalar iflçi s›n›f›n› ve halk›n di¤er katmanlar›n›n h›zl› bir biçimde politikleflmesini sa¤larken, s›n›fsal-politik mücadelenin güçlenmesini ve taleplerin daha da ileri tafl›nmas›n› sa¤lamaktad›r.

isteklerini göstermifllerdi. Bu, yerli ve yabanc› sermayeyi ve tabii ki bunlar›n siyasal temsilcilerini korkutmufltur. Göstermelik ve sadece emekçilerin bask›s› alt›nda baz› grev kararlar› alabilen, çal›flanlardan kopuk olan GSEE (Yunanistan ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) ve ADED‹ (Memur Sendikalar› Konfederasyonu)’nin sendika a¤alar› da kitlesel öfkeden korkmufllard›r. Reformist sol da huzurunu kaybetmifl, halk›n ve emekçilerin öncelikli ve yaflamsal zorunlulu¤u olan sert önlemlerin kald›r›lmas› talebine yan›t olmayan genel talepleri ve baflka düzen programlar› havada kalm›flt›r. Bugün dahi halk›n önlemleri y›kma mücadelesindeki iste¤ine ra¤men, KKE-YKP (Yunanistan “Komünist” Partisi) önderli¤i kendi kontrol etti¤i kitleyi halk›n genel mücadelesinden uzak tutmakta, bunlar› kendi parti mitinglerinde duvarlar aras›nda hapsetmekteve ülke için farkl› kalk›nma yollar›n› ileri sürmekte ›srar etmektedir. Di¤er taraftan SIN-SIRIZA (Radikal Sol Koalisyonu) önderli¤i de sözde halk mücadelesinin talebiymifl gibi önlemlere karfl› halk, oylama yap›lmas›n› ileri sür-

karfl› olan güvensizli¤inin, kitlesel öfkeye ve bu öfkenin de kitlesel mücadeleye dönüfltürülme iste¤idir. Di¤er bir nokta ise, ülke siyasal ve toplumsal yaflam›n›n yo¤un ve kapsaml› olarak gericileflmesinin net bir flekilde belirginleflmesidir. Bunun örne¤i, mecliste yap›lan darbeyle meclisin IMF, AB ve AMB (Avrupa Merkez Bankas›) temsilcileri ile yap›lan anlaflmalar hakk›nda karar alma hakk›n›n elinden al›narak tek yetkinin Ekonomi Bakan›’na verilmesidir. Bununla kendi sözde burjuva demokrasilerini ortadan kald›rarak, kendi içlerindeki güven krizini ortaya koymaktalar. Ayn› zamanda, bu geliflme bunlar›n sola ve halk güçlerine karfl› daha çok anti-demokratik ve gerici önlemler alabileceklerini de göstermektedir. Sars›c› 5 ve 20 May›s grevleri burjuva sistem hatlar›nda ve onun siyasal unsurlar›ndaki ilk panik göstergelerini ortaya ç›karm›flt›r. Milyonlarca emekçi grevlere kat›l›rken yüz binlerce kifli de Yunanistan’›n onlarca flehrinde sokaklara ç›km›flt›r. Kemer s›kma politikalar›ndan, ülkenin IMF ve AB gibi emperyalist sermayenin sömürüsüne peflkefl çekilmesinden dolay› kitleler-

r›ndan 3 ayl›k kesinti yap›lm›flt›r. Benzer kesinti kamu emeklileri için de geçerlidir. Bugünlerde emekli olmak için 40 y›l çal›flmay› içeren ama emeklilik maafl› bugünkünün yar›s› olan yeni sosyal güvenlik yasas› haz›rlanmaktad›r. Yaklafl›k 25 y›ld›r iflsizli¤in oldu¤u, y›ll›k bazda % 10, gayr› resmi olarak da % 20’yi geçti¤i, çal›flanlar›n büyük bölümün 4 saatlik vb. ifllerde çal›flt›¤› düflünülürse bir iflçinin 40 y›l çal›flarak emekli olmas› mümkün de¤ildir. Hükümet, yap›lan sözleflme kapsam›nda ve krizi de bahane ederek getirmeyi planlad›¤› yeni önlemlerle yeni nesle -sadece yeni nesil de¤il- tam anlam›yla sosyal ve siyasal olarak ortaça¤ koflullar›nda çal›flmay› ve yaflam› dayatmaktad›r. Gençlik içindeki % 32’yi bulan ve Avrupa’da ‹spanya’dan sonra ikinci s›rada yer alan iflsizli¤i de kullanarak, bugün için brüt 740 Euro olan asgari ücreti, 592 Euro’ya indirmekteler. Benzer durum iflsizler içinde % 55’i geçen uzun süreli iflsizler için de geçerlidir. Kuflkusuz böylesi bir geliflme yeni emekçi için, güvencesiz ve karamsar bir gelecek, gerçek bir sosyal güvencenin olmad›¤› bir

gelecek, emeklili¤in olmad›¤› yada k›saca yaflam olana¤›n›n olmad›¤› bir gelecek anlam›na gelmektedir. Hükümet, somut önlemin amac›n›n iflsizli¤i azaltmak oldu¤unu iddia etmektedir. Bundan daha büyük bir yalan olur mu? Kesin olan flu ki, amaçlanan, yap›lan genel toplu sözleflme sonucu 740 Euro’ya çal›flanlar›n 592 Euro ile çal›flanlarla yer de¤ifltirilmesidir. Benzer durum part-time çal›flma koflullar›n›n tam ve güvenceli ifl koflullar› ile yer de¤ifltirmesinde de görüldü. Bugünlerde ayr›ca iflten ç›karma oran›n›n art›r›lmas›n› ve tazminat oran›n›n düflürülmesini içeren önlem de gündeme getirilmifltir. Somut olarak; 30 iflçiye kadar olan iflletmelerde iflten atma serbest olacak (flu an 20’ye kadar olanlarda serbest), 150 iflçi çal›flt›ran iflletmelerde her ay 5 iflçi ç›kar›labilecek (yani y›lda 60 kifli), 200’den fazla iflçi olanlarda ise her ay % 4 iflten ç›karma yapabilecek. Yani her y›l 96 kifli iflten ç›kar›labilir. Peki, sermaye kimleri iflten ç›karacak? Elbette, üç y›ll›k çal›flma süresini dolduranlar›, uzun y›llard›r çal›flanlar› ve yüksek maafl alanlar› ç›kararak bofllu¤u daha ucuz ifl gücü ile dolduracaklar. Bu önlemlerin ve SEV’in (Yunanistan Sanayici ve ‹fladamlar› Derne¤i) gerçek amac› budur. K›saca, bugün 1.500-2.000 Euro alan bir iflçinin yerini 500-700 Euro alan bir baflka iflçi alacak. ‹flte bunun için sald›r› tarihseldir ve gelecek olanlar daha vahfli olacakt›r. Ve bunun için emekçi halk›n ve gençli¤in direnifli de tarihsel olmak zorundad›r. Bunun için de s›n›fsal-politik

mücadele sadece emekçi kitleleri ilgilendiren sorunlar›n çözümüne yönelmek zorundad›r. Bu da halk karfl›t› önlemlerin ortadan kald›r›lmas›d›r. Bu yönde bir baflar› ancak mücadelenin güçlenmesi ve emekçi kitlelerin sermaye güçleri ve siyasal temsilcileri ile çat›flmas› sonucu ortaya ç›kabilir. Önlemlerin geri çektirilmesi, güç dengesinin iflçi s›n›f›, halk ve gençlik lehine güçlenmesini sa¤layacakt›r. Güç dengesinin lehte güçlenmesi kendisine ait olanlar›n ve ihtiyaç duyulan kazan›mlar›n talep edilmesini olanakl› k›lacakt›r. Gerek reformist sol gerekse sözde radikal sol içinde yer alan güçler, hareketin önlemleri alafla¤› etmesi için, bankalar›n devletlefltirilmesi-ulusallaflt›r›lmas›, borçlar›n yeniden ele al›nmas›, ödemelerin durdurulmas›, borçlar›n silinmesi gibi benzer talepleri önkoflul olarak ileri sürmesi gerekti¤ini savunmaktalar. Bu nitelikteki talepleri ileri sürenler iflçi s›n›f›n›n ve halk›n önlemleri geri çektirebilece¤ine inanmamamakta ve bunun yerine burjuva s›n›f›n›n bir bölümüne yönelerek bunlardan bu rolü üstlenmelerini beklemekteler ve iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n›, burjuvazinin ç›karlar› ile özdefllefltirmekteler. Her iki s›n›f›n ç›kar›na olan çözümler yoktur. ‹flçi s›n›f› hiç kimseye borçlu de¤ildir. Yunanistan iflçi s›n›f›n›n ve halk›n›n tek bir zorunlulu¤u vard›r, o da emekçi düflman› sald›r›y› geri püskürtmek, ülkenin emperyalistlerle olan ba¤lar›n› koparmak, ülkeyi AB ve NATO’dan ç›karmakt›r. ‹flçi s›n›f› ve halk›n özgürlü¤ü için mücadele etmek ve mücadeleyi güçlendirmektir. Emperyalist çeliflkilerin keskinleflti¤i bir süreçte bulunmaktay›z. Bir tarafta emperyalistler aras› çeliflkiler keskinleflirken di¤er taraftan ise halklar ile emperyalistler aras› çeliflki ve iflçi s›n›f› ile sermaye aras›ndaki çeliflkiler keskinleflmekte. Yunanistan’da olanlar sadece buraya has bir durum de¤ildir. Bütün dünyada iflçi s›n›f›na ve halklara karfl› haz›rlanan karanl›k tablonun bir foto¤raf›d›r sadece. Yunanistan’da yaflanan sars›nt›lar›n artaca¤› kesindir ve s›n›f çat›flmalar› daha da keskinleflerek devam edecektir. Emekçi kitleler her geçen gün sahip olduklar› gücün daha fazla fark›na varmaktalar. ‹flte o zaman hiçbir fley eskisi gibi olmayacakt›r.

*Bu makale SINIF YÜRÜYÜfiÜ-TAKSIKI POREIA temsilcisi Grigoris Konstandopulos taraf›ndan ‹flçi-Köylü gazetesi için kaleme al›nm›flt›r.


11 / DÜNYADAN

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

1 milyon kifli ba¤›ms›zl›k için yürüdü atalonya bölgesinin özerkli¤inin geniflletilmesini isteyen bir milyonu aflk›n kifli Anayasa Mahkemesi’nin özerklik haklar›nda k›s›tlama yapan karar›n› protesto etti. Barcelona’da yap›lan protesto gösterisi son y›llar›n en görkemli eylemlerinden biri olarak gerçekleflti. ‹spanya’n›n 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya özerk yönetiminin yaklafl›k dört y›ld›r yürürlükte olan yeni özerlik statüsündeki baz› maddeleri Anayasa’ya ayk›r› oldu¤u gerekçesiyle kald›r›lmas›na karfl› düzenlenen gösteriye Katalonya’da faaliyet gösteren tüm siyasi partilerin liderleri kat›ld›. “Biz ulusuz. Gelece¤imize biz karar veririz’’ yaz›l› pankart›n Katalonya’daki siyasi partilerin liderleri taraf›ndan tafl›nd›¤› ve 250 metre uzunlu¤undaki Katalan bayra¤›n›n aç›ld›¤› eylemde, Katalonya’n›n ‹spanya’dan ayr›lmas›n› ve ba¤›ms›zl›¤›n› savunan sloganlar at›ld›.

K

mevcut stratejinin de¤iflmesi gerekti¤ini söyleyerek, “Yüzümüze resmen bir kap› kapand›. fiimdi de esnek olmas› gereken anayasan›n kat› oldu¤u söyleniyor. Hal böyle olunca bence, Katalunya

strateji de¤ifltirmeli ve gelece¤ine iliflkin karar verme hakk›na sahip olmal›” dedi.

Ba¤›ms›zl›ktan baflka yol kalmad›

“Geri ad›m atm›yoruz”

Gösteriye kat›lan partilerin temsilcileri, Anayasa Mahkemesinin karar›ndan sonra birçok kiflinin ‘’ba¤›ms›zl›ktan baflka bir yolun kalmad›¤›na inand›¤›n›’’ belirtti. Katalonya’n›n en önemli partilerinden biri olan Convergencia i Unio’nun Baflkan› Artur Mas,

Katalan Sosyalist Parti Baflkan› Manuela de Madre ise ba¤›ms›z bir ülke istediklerini belirterek, “Anayasa Mahkemesi’nin karar›n› protesto etmek için burday›z. Biz geri ad›m atmak istemiyoruz, Özerklik fiart›‘n›n 2006’da kabul edildi¤i gibi kalmas›n› istiyoruz.

Protesto gösterileri düzenleyerek haysiyet sahibi oldu¤umuzu ve ba¤›ms›z bir ülke istedi¤imiz gösteriyoruz” ifadelerini kulland›. Ülkenin bir bütün olarak hareket etmesi gerekti¤ini savunan Muhafazakâr Halk Partisi (PP), 2006’da referandumla kabul edilen Katalonya Özerklik fiart›’n›n baz› maddelerinin iptali için baflvuruda bulunmufltu. Baflvuruyu dört y›l boyunca inceleyen mahkeme, geçen hafta “ulus” kelimesinin sadece ‹spanya için kullan›labilece¤i ve ‹spanya’da resmi dilin ‹spanyolca kalmas› gerekti¤i konusunda görüfl birli¤ine varm›flt›. Anayasa Mahkemesi, karar›n›n gerekçelerini cuma günü aç›klarken en çok tart›fl›lan konulardan biri olan, yeni statüde geçen Katalonya’n›n ‘’ulus’’ olarak tan›nmas›n›n ‘’hiçbir hukuki etkisi olmad›¤›na’’ kanaat getirdi ve “‹spanyol ulusundan baflka bir ulus tan›mad›¤›’’ ifade edildi. Anayasa Mahkemesinin iptal etti¤i maddeler aras›nda, Katalonya’da Katalanca dilinin öncelikli olarak gösterilmesi, Katalonya özerk yönetiminin maliye konusunda ‹spanya’daki di¤er özerk yönetimlere nazaran daha öncelikli olmas›, Katalonya özerk yönetimiyle ‹spanyol hükümeti aras›ndaki ba¤›n karfl›l›kl› ikili iliflkiler düzeyinde tan›mlanmas› gibi konular bulunuyor. (ANF)

Katliam Yunanistan’da lanetlendi Yunanistan’da bulunan devrimci örgüt ve kurumlar bir araya gelerek, Hindistan’›n Atina Büyükelçili¤i önünde bir protesto gösterisi düzenlediler. Hindistan’da son y›llarda, HKP (Maoist)-Hindistan Komünist Partisi (Maoist) önderli¤inde geliflmekte olan köylü hareketi ve gerilla mücadelesine karfl› Hindistan devleti de katliamlarla karfl›l›k vermekte. Adivasi köylü direniflini kanla ezme girifliminden sonra, son olarak da HKP (Maoist)’in bir kadrosu ve ba¤›ms›z bir gazeteci devlet taraf›ndan katledildi. Tüm bunlara karfl›l›k, Yunanistan’da bulunan devrimci örgüt ve kurumlar bir araya gelerek, Hindistan’›n

Atina büyükelçili¤i önünde bir protesto gösterisi düzenlediler. YKP (M-L), PART‹ZAN, EKKE, AR. AN, AR.A.S, NAR, SEK, OKDE Spartaküs, GEF‹RA-Anadolu Halklar› Kültür Merkezi taraf›ndan organize edilen eylem, 6 Temmuz Sal› günü akflam 18.30’da bafllad›. Truman Meydan›’nda toplan›lmas›ndan sonra yaklafl›k 50 kiflilik kitle elçili¤e yürüdü. Elçili¤e ulafl›lmas› ile haz›rlanan ortak aç›klama okunarak, sloganlar at›ld›. Polisin elçilik yolunu kapat-

mas› da at›lan sloganlarla protesto edildi. Yap›lan k›sa konuflmada; “Hindistan, uçurum düzeyinde çeliflkilerin yafland›¤› bir ülke. Bir tarafta ak›l almaz bir yoksulluk, di¤er tarafta ise küçük bir az›nl›¤›n kalk›nmas›. Adaletsizliklere karfl› yüz milyonu kapsayan ve ülkenin üçte birine yay›lm›fl bir mücadele geliflmekte. Katliamlara ra¤men, Hindistan köylüsü kahramanca direnmekte ve bizlere yol göstermekte” denildi. (Yunanistan’dan bir ‹flçi-Köylü okuru)

Yunanistan Komünist Partisi

(M-L) aç›klamas› YKP (M-L), “Hindistan bask› güçlerinin, resmi veya kontra güçler ile Hindistan Merkezinde ki köylü ve yerli halka yönelik katliamc› askeri sald›r›lar›n›” k›namak amac›yla bir aç›klama yapt›. Yap›lan aç›klamada “Delhi merkezi hükümetinin, Andhra Pradesh, Bat› Bengal, Cand›gar vb. yerel hükümetleri ile birlikte ‘Yeflil Av’ ad›yla bafllatt›klar› operasyon, devrimci gerilla

Hindistanl› Maoistlere Türkiye’den mesaj Hindistan Komünist Partisi(Maoist) MK-SB üyesi Azad ve ba¤›ms›z gazeteci Hem Pandey’in katledilmesiyle ilgili Türkiye Komünist Partisi(Marksist-Leninist) Merkez Komite imzas›yla bir bildiri yay›mland›. Elimize eposta kanal›yla geçen bildiri, HKP(Maoist) Merkez Komitesi’ne yaz›lm›fl. Bildiride flu görüfller yer almakta; “Emperyalist-kapitalist sistemin ve

Güney Afrika emekçileri greve ç›k›yor ‹rili ufakl› birçok grevin yafland›¤› süreçte bir grev karar› da Güney Afrika’dan geldi. Güney Afrika Sendikalar Kongresi (COSATU) sendikas›na ba¤l› yüz binlerce iflçi, ücretlerin art›r›lmas› için 2 hafta içerisinde greve ç›kacaklar›n› duyurdu. COSATU temsilcisi, 2 hafta sonra gerçekleflecek grev için, “Tüm seçenekler tükenmifl görünüyor. Art›k greve ç›kmaktan baflka bir seçene¤imiz yok” diye konufltu. 14 sendikadan oluflan COSATU, yüzde 8,5’luk ücret zamm› ve ayl›k konut yard›m›n›n 135 dolara ç›kar›lmas›n› talep ediyor. Sendikalar, çal›flanlar›n, hükümetin önerdi¤i yüzde 6,5’luk zamm› kabul etmedi¤ini duyurdu. Kamu çal›flanlar›n›n grev karar›, Eskom iflletmesinde iflçilerin kazand›¤› ücret zamm›n›n ard›ndan geldi. Eskom iflletmesinde çal›flanlar, hükümeti, geçti¤imiz hafta sonu ifl durdurmakla tehdit etmiflti. Hükümet, Dünya Kupas› s›ras›nda yaflanabilecek olas› bir elektrik kesintisini önlemek için, iflçilerin yüzde 9’luk ücret zamm› ve ayl›k 194 dolarl›k konut yard›m› taleplerini kabul etmek zorunda kalm›flt›. Shanduka Kömür iflletmelerinde çal›flan Ulusal Maden ‹flçileri Sendikas› iflçileri de flirketin Toplu ‹fl Sözleflmelerini merkezilefltirmesi talebiyle ifl b›rakt›.

dünya gericili¤inin baflta Marksist-Leninist Maoistler olmak üzere tüm ilericilere, devrimcilere, ezilen halklara ve uluslara karfl› çok yönlü ve kapsaml› bir sald›r› yürüttükleri bir dönemde HKP (Maoist)’li yoldafllar olarak yürütmüfl oldu¤unuz can bedeli mücadele ezilen halklara umut, düflmana ise korku salmaktad›r. Kavgan›n büyüklü¤ü beraberinde büyük kay›plar› da getirir. Çünkü demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesi büyük emekler ve bedeller üzerinde yükselerek geliflir. Sizin tarihi prati¤iniz buna en iyi örnektir. Bugüne kadar binlerce yoldafl›n fedakarca duruflu, hayatlar›n› tereddütsüzce mücadeleye sunuflu, enternasyonal proletaryan›n Hindistan topraklar›ndaki k›z›l umudu oldular. Dolay›s›yla bugün dünyan›n birçok ülkesinde yürütmüfl oldu¤unuz mücadele ilgiyle izlenmekte. Ve elbetteki bu durum görev ve sorumluluklar›n›z› daha da art›rmaktad›r. Görev ve sorumluluklar›n›z›n artt›¤› bir dönemde Azad yoldafl›n aram›zdan

ayr›l›fl› büyük bir kay›pt›r. Ayn› zamanda yeni at›l›mlar içinde bir cesarettir. Sars›lmaz ve kararl›ca yürütülecek bir savafl›n gerekçesidir. Çünkü flehitlerimiz her daima kararl›l›¤›m›z›n ad› ve zaferimizin teminat›d›r. fiehitlerimize en büyük arma¤an›m›z da onlar›n ideallerini gerçeklefltirmektir. Ve siz CPI (Maoist)’li yoldafllar›n enternasyonal proletaryan›n tüm kahraman flehitlerine karfl› olan bu tarihsel sorumlulu¤unuzu yerine getirece¤inize inanc›m›z tamd›r. Bu inanç ve tarihsel sorumlulukla, baflta partinizin merkez komitesi olmak üzere, tüm kadro ve savaflç›lar›n›z› en içten yoldafll›k duygular›yla selaml›yor, baflar› dileklerimizi gönderiyoruz.” Bildiri, “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma”, “Kahrolsun faflist Hindistan devleti” vb. sloganlarla son buluyor.

Dünya aç ABD fliflman! Temmuz bafl›nda kamuoyuna yans›yan bir araflt›rmaya göre tüm dünyada açl›k artarken ABD h›zla fliflmanl›yor. ABD’nin Sa¤l›¤› ‹çin Güven örgütünün aç›klad›¤› 7. “Amerika’da Obezite” raporuna göre, 1991 y›l›nda hiçbir eyalette yetiflkinlerin afl›r› fliflmanl›k oran› yüzde 20’yi geçmez iken bugün 38 eyalette afl›r› fliflman yetiflkin oran› yüzde

25’ten fazla. Bunun bir sonucu olarak ABD’de afl›r› fliflmanl›k, son 10–15 y›lda sa¤l›k harcamalar›ndaki art›fl›n bafll›ca nedeni. Obeziteye ba¤l› kronik hastal›klar da rekor düzeyde artt›. ABD’li uzmanlara göre, bu rakam daha da artacak. ABD’de obezite say›s› 20 y›lda ikiye katland›. Dünyada 1 milyar insan açl›kla bo¤uflurken, her y›l 6 milyon çocuk açl›k-

hareketinin zay›flat›lmas› ve çok uluslu flirketlerin ç›karlar›na hizmet etmesi amac›yla katliamlar›n, kitlesel tutuklamalar›n, iflkencelerin, köy boflaltmalar›n ve sürgünlerin yap›ld›¤› bir jenoside dönüflmüfltür” denildi. En son HKP(Maoist) MK-SB üyesi ve sözcüsü Azad yoldafl ile ba¤›ms›z bir gazeteci olan Hem Pandey’in katledilmesini bu sürecin en çarp›c› örne¤i olarak de¤erlendiren YKP(M-L), Hindistanl› komünistlere devrimci selamlar›n› ileterek Azad yoldafl› katleden Hindistan hükümetine de öfkesini dile getirdi. tan ölürken, ABD h›zla fliflmanl›yor. ABD’nin art›k yüzde 30’u afl›r› fliflman! Bunlar›n 12 milyonu çocuk ve genç. Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü (FAO), dünyada aç insan say›s›n›n geçen y›l ilk kez 1 milyar› aflt›¤›n› aç›klad›. BM verilerine göre, 20072008’de bu¤day ve pirinç gibi temel ürünlerin fiyatlar›ndaki art›flla ve krizle birlikte 2009 y›l›nda aç insan say›s› 100 milyon artt›. Dünyada yaklafl›k 1 milyar 20 milyon kifli yetersiz beslenme ve açl›k sorunuyla karfl› karfl›ya. Asya ve Pasifik ülkelerinde 642 milyon kifli, Güney Afrika ülkelerinde 265 milyon kifli bu sorunla bo¤ufluyor. Latin Amerika ve Atlantik adalar›nda ise bu say› 53 milyon. Ortado¤u ve Kuzey Afrika ülkelerinde de 42 milyon insan, açl›k ve yetersiz beslenmeden do¤rudan etkileniyor.

‹flçi-köylü 70 EVRENSEL BAKIfi ENTERNASYONAL ALANDAK‹ BAZI SORUNLAR VE GÖREVLER Enternasyonal alandaki sorunlar ve görevler meselesi elbette ki çok genifl kapsaml› bir konudur. Baz› ana noktalar üzerinde durmak gerekmektedir. Bu ana noktalar› flöyle özetlemek mümkündür; Uluslararas› komünist hareketteki önderlik sorunu ve MLM parti ve örgütlerin iliflki biçimi ve bu iliflkinin üzerinde yükseldi¤i zemin. Uluslararas› komünist hareketinde önderlik sorunu sadece bugünün de¤il, geçmiflin de sorunudur. 1957 ve 1960 Moskova Toplant›lar›nda uluslararas› komünist hareket içinde süren iki çizgi mücadelesi net bir ayr›flmayla sonuçlanm›flt›r. Bir tarafta sosyalist maskeli bürokrat burjuvalar, di¤er tarafta Baflkan Mao’nun önderli¤inde bu yeni burjuvalara karfl› Marksist-Leninist bir zeminde yürütülen mücadele. Denilebilir ki; 20. yüzy›lda uluslararas› komünist hareket içinde yaflanan bu büyük çat›flma ve ayr›flma daha sonraki sürece de ›fl›k tutmufltur. Ve bugün de MLM’ler o süreçte burjuva çizginin yaratm›fl oldu¤u y›k›mlara ve sonuçlara karfl› mücadele ederek savafl›m›n› yürütüyorlar. Hiç flüphesiz bu do¤ru çizgiyi temsil edenlerin en büyük flans› söz konusu tarihi kesitte bu çizgiye yön veren baflkan Mao gibi bir öndere sahip olmal›d›r. Baflkan Mao’nun önderli¤inde modern revizyonizme karfl› bafllat›lan savafl›m; Çin’de de içte ve d›flta her türlü anti ML anlay›fllara karfl› her cephede büyük bir mücadeleye dönüflmüfltür. Genifl emekçi y›¤›nlar›n inisiyatifini a盤a ç›karan, sosyalizm infla sürecine katan Büyük Proleter Kültür Devrimi bu çat›flman›n en tarihsel dönüm noktalar›ndan biridir. Proletarya diktatörlü¤ü alt›nda s›n›f mücadelesinin sürdürülmesi tezini kavramayanlar, sosyalizmde geriye dönüfl olgusunu yads›yorlard›. Çin’de Baflkan Mao’nun ölümünden sonra yaflanan yenilgi ve 1990’larda y›k›lan sosyalist maskeli bürokrat burjuva diktatörlükleriyle birlikte bu kesimlerin önemli bir bölümü devrim ve sosyalizm mücadelesinden uzaklaflm›flt›r. Devrim cephesinde yaflanan bu geçici k›r›lma dünya çap›nda büyük bir tasfiyecilik rüzgar›n›n estirilmesinin zeminini daha da güçlendirmifltir. Bugün tüm dünyada bir gericilik dalgas›n›n estirildi¤i, derinleflmekte olan son krizle birlikte genifl y›¤›nlarda büyük hoflnutsuzlu¤un giderek artt›¤› bir gerçektir. Di¤er bir gerçek olguysa, özellikle 1990 y›llar›nda sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin y›k›lmas›yla birlikte s›n›f hareketinde ortaya ç›kan zay›flamad›r. Devrimden menfaati olan ezilenlerin, ulusal, dinsel, mezhepsel temelde bölünerek mücadele etmeleridir. Bu tabloyu yaflad›¤›m›z topraklarda, yak›n bölgemizde somut örnekleriyle görmek mümkündür. S›n›f bak›fl aç›s›ndaki zay›flamay›, sosyalizm ad›na al›nan geçici yenilgiden ba¤›ms›z olarak ele alamay›z. Bu tarihsel objektif koflullar› göz ard› edenler, tabi ki sosyalizme sald›racaklard›r. Tabi ki de¤iflen koflullar teorisiyle burjuva ve küçük burjuva düflünceleri kurtulufl reçetesi olarak sunacaklard›r. Tüm bu sald›r›lara, anti-MLM anlay›fllara karfl› Maoist hareketlerin varl›¤›, ezilenlerin kurtuluflu ve gelece¤i için bir teminat rolü oynamaktad›r. Bu gerçe¤i kavramak, her fleyden önce proleter enternasyonalist birlik ve mücadele görevini yeni tarihi flartlar alt›nda ele al›p sürdürmektir. Her fleyden önce tüm burjuva ideolojik kirlenmelere karfl› uluslar aras› komünist hareketin genel çizgisi MLM bir zemin üzerinde yükselmek zorundad›r. Bu çizgi, dar ulusalc›, bölgeci her türlü anlay›fla karfl›, “Bütün ülkelerin iflçileri birleflin”, “Bütün ülkelerin iflçileri, ezilen halklar› ve uluslar› birleflin” fliarlar› etraf›nda kenetlenmeyi emreder. Bu çizgi, MLM devrimci ö¤retilerine s›k› s›k›ya ba¤l› kalmay› ve her ülkenin somut koflullar›na yarat›c› bir tarzda uygulamay› zorunlu k›lar. Bu çizgi, koflullar nas›l olursa olsun, emperyalizme ve dünya gericili¤ine karfl›, demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm mücadelesinde ›srar› ve giderek her türlü sömürü sistemini yok etme hedefini savunur. Çünkü proleter düflünüfl tarz›, “koflullar teorisi” arkas›na s›¤›n›larak, MLM temel devrimci ö¤retilerine sald›ran, s›rt çeviren her türlü burjuva anlay›fl›yla hesaplaflmay› bir görev olarak kabul eder. Ve her koflulda proleter dünya devrimi misyonuna ba¤l› kalarak savafl›m›n› yürütür. Tabi ki tüm bu tarihsel görevler, enternasyonal bir bilinç ve sorumluluk çerçevesinde her ülkenin özgünlükleri dikkate al›narak yerine getirilir. Her ülkede mücadelenin farkl› aflamalardan geçece¤i gerçe¤ini kabul eder. Burada temel sorun, bu özgünlüklerin MLM bir zemin üzerinde analizci ve yarat›c› bir tarzda uygulanmas›d›r. Bunun için bugün dünyadaki ekonomik ve siyasal durumu, emperyalist güçler aras›ndaki iliflkileri, uluslararas› komünist hareketin s›n›f savafl›m› içindeki yerini, devrimin nesnel koflullar›n›n düzeyi ve yönetilenler ile yönetilenlerin aras›ndaki çeliflkilerin boyutu vb. tüm faktörlerin do¤ru analizi yap›lmadan ortaya devrimci sonuçlar ç›kar›lmadan ileriye do¤ru bir ad›m atmak mümkün de¤ildir. Tek tek ülkelerde do¤ru bir çizgi üzerinde s›n›f mücadelesinin gelifltirilmesi ve çekim merkezi olacak yeni bir enternasyonal birli¤in yarat›lmas› için yukarda alt›n› çizdi¤imiz görevlerin bilimsel bir temelde asgari düzeyde yerine getirilmesiyle ancak mümkün olabilir. Burada temel sorun emperyalist-kapitalist sistemin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›na karfl› genifl y›¤›nlar› kucaklayacak anti-emperyalist devrimci bir çekim merkezi yaratmakt›r. Ve birleflebilecek bütün güçlerle birleflmektir. Böylesi bir çekim merkezinin yarat›lmas› ara güçlerin kazan›lmas›n› da kolaylaflt›r›r. Dahas› bu eksenli izlenecek kararl› bir çizgi, bugün ezilenler cephesinde var olan da¤›n›kl›¤›n giderilmesi sürecine de hizmet eder. Sonuç olarak; e¤er en büyük enternasyonal görev ülkedeki devrimi gerçeklefltirmekse, emperyalist zincirden bir halkay› kopar›p özgürlefltirmekse, bizimde tüm enerjimizi bu nokta üzerinde yo¤unlaflt›rmam›z gerekir. Bu konuda sa¤layaca¤›m›z her geliflme, elde edece¤imiz her baflar› uluslar aras› cephede öngördü¤ümüz politikalar›n uygulanmas›n› kolaylaflt›racak, etki gücünü art›racakt›r.


12 / KAVGA OKULU

‹flçi-köylü 70

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

KIZILIRMAK’TAN MUNZUR’A B‹R SEVDA Karadeniz’in Hatice’si, Dersim’in Sevda’s› MEHTAP KARA yoldafl üniversite ö¤rencesi iken ’94 y›l›nda Proletarya Partisi ile tan›flm›fl ve ’94 y›l›n›n çalkant›l› döneminde Eylül ay›nda Gençlik Örgütünde örgütlenmifltir. Gerici bir ailenin çocu¤u olmas›na ve ailesi ile mücadeleden kaynakl› sorunlar yaflamas›na karfl›n örgütlü mücadeleden kopmam›fl, tam tersine mücadeleye daha s›k› sar›lm›flt›. Bu dönemde ald›¤› görevleri yerine getirme noktas›nda hiçbir tereddüt göstermemifl, örgütün önemli eylemlerinde önemli roller üstlenmifltir. Üniversite y›llar›nda gençli¤in tart›flmalar›nda partinin ideolojik-politik hatt›na uygun duran, gençli¤in örgütlenmesinde önde gelen yoldafllar›m›zdand›. Mehtap yoldafl›n, mücadeledeki azmi ve kararl›l›¤› onu 2000 y›l›n›n A¤ustos ay›nda gerilla mücadelesine tafl›d›. Gerilla mücadelesinin zorluklar› birço¤umuzda oldu¤u gibi onun da çeflitli s›k›nt›lar, sorunlar yaflamas›na neden oldu. Fakat Sevda yoldafl s›k›nt›lar›na, sorunlar›na ra¤men mücadeledeki kararl› duruflundan asla taviz vermedi. Karadeniz’de gerilla oldu, Partinin politikalar›n› gidebildi¤i ölçüde Karadeniz köylüsüne, gencine tafl›d›. Gerilla yaflam›n›n fiziksel zorluklar›n›n yan›nda, politik-askeri bir örgütlülük olmas›ndan kaynakl› iflleyifl ve anlay›fllar›n ele al›n›fl› da politik-askeri niteli¤ine uygun olmak zorundad›r. Bundan kaynakl› da bir dizi zorluklar› vard›r. Özünde zorluk de¤ildir. Fakat gerillaya yeni kat›lan her yoldafl için uyum sa¤lama konusunda zor gelir. Örne¤in; disiplinin uygulan›fl›, afla¤›daki faaliyetlerimize göre daha kat› olmak zorundad›r. Gerilla birli¤i üyelerinin çeflitlili¤inden ve farkl› tonlardan, farkl› kültürlerden gelen yoldafllardan oluflmas›ndan kaynakl› ortak bir flekillenifl yarat›lmal›d›r, bu gerillan›n birli¤i ve bütünlü¤ü aç›s›ndan olmazsa olmaz bir yerde durmaktad›r. Sevda (Mehtap Kara) yoldafl da gençlik alan›ndan gerillaya kat›lm›flt›r ve disiplin konusunda bir dizi s›k›nt›lar, zorluklar yaflam›flt›r. Buna karfl›n çekip gitmeyi de¤il, bu zorluklar› “nas›l aflar›m›n” u¤rafl› ve aray›fl› içine girmifltir. Bu konuda sorun yaflamayan yoldafllardan sürekli yard›m istiyor, bu eksikli¤ini aflmaya çal›fl›yordu. Bir elefltiri-özelefltiri toplant›s›nda disiplinsizli¤i ile gündem olan yoldafl toplant› sonunda “bu konuda sorun yafla-

mayan yoldafllar nas›l aflt›klar›n›, neden zorlanmad›klar›n› benimle paylafl›rsalar iyi olur” diyerek yetmezli¤ini aflma, hatas›n› kabullenme konusunda sürekli zorlayan olmufltur. Askeri disipline uyum sa¤lamada zorlanmas›na karfl›n bir o kadar da zorlayan olmufltur. Çünkü o gerilla için disiplinin sa¤lanmas›n›n gerillan›n birli¤i ve bütünlü¤ü için önemli bir yerde durdu¤unun fark›ndad›r. Mücadelede kararl›l›¤›n›n ve azminin yan› s›ra Sevda yoldaflta Partiye ve yoldafllara ba¤l›l›kta en ufak bir tereddüt yoktu. Gruplar ayr›ld›¤›nda duygular›n› belli etmeyen ama en yo¤un duygular yaflayan da oydu. Evet Sevda yoldafl duygular›n› çok yans›tmazd›, ne yaflarsa kendi içinde yaflard›; hüznünü de sevincini de. Öyleki gerillada en yo¤un duygular flehit ya da tutsak düflenlerimizin ard›ndan bir de gruplar ayr›ld›¤›nda yaflan›r. Sevda yoldafl da gruplar›n faaliyet alanlar›na gidecekleri zaman belirlenip de gitme an› geldi¤inde çok rahat görünür, fakat geceleri sessiz sessiz a¤lard›. Gerillada gruplar ayr›ld›¤›nda, gidip de gelmemek, gelip de görmemek… Yirmi dört saat yan› bafl›nda olan, üzüntünde, sevincinde yan› bafl›nda olan yoldafllar›n› bir daha görmemenin hüznü çok yaflan›r. Bir can›m›z›, bir yoldafl›m›z› bir daha görmemek, bir can›m›zla bir yoldafl›m›zla bir daha konuflamamak. Sevda (Mehtap Kara) yoldafl, yoldafllar›na ve Partiye ba¤l›l›¤›n› Karadeniz’den Dersim’e gelerek bir kez daha gösterdi. Sevdam›z›, umutlar›m›z›, ideallerimizi Dersim halk›na, Dersim topraklar›na tafl›d›. K›z›l›rmak’tan Munzur’a akt›. Partiye ba¤l›l›¤›n, yoldafllara ba¤l›l›¤›n, mücadeledeki ›srar›n ad› oldu. 1 A¤ustos 2007 Kinzir çat›flmas›nda bir kez daha Partiye ve yoldafllar›m›za ba¤l›l›¤›n› gösteriyordu. Düflmana olan kini ve öfkesiyle hainlere-döneklere inat çat›flarak flehit düfltü. Gerilla savafl›nda ›srar ederek, silah elde topra¤a düfltün, teslimiyeti de¤il, direnifli seçerek flehit düfltü, ölümsüzler kat›na eriflti. Bir görevi örgütlemek için PKK’li arkadafllarla kald›¤›m›z noktada sabah keflif saatinde, önce komutan yoldafl›n ses almas› üzerine yeni yoldafllar›n da oldu¤u grubu hemen toparlay›p alandan ç›karmada komutan yoldaflla birlikte çok seri hareket eden Sevda yoldafl duyarl›l›¤› ile göz-kulak olmufltu yoldafllar›na.

PUSULA Güven, söz ve eylemin uyumuyla yarat›l›r! Marksist-Leninist-Maoist ilkelere ba¤l›l›¤›n temelinde güçlü bir proleter ideoloji yatar. E¤er ideolojik anlamda bu derinlik yoksa davaya ba¤l›l›¤a dair söylenen birçok söylemin alt› bofltur. Ve derinlikten yoksun olan yüzeysel kavray›fl ise sosyal pratik bir dizi baflar›s›zl›¤a neden olur. Çünkü bu durumda sorunun temelinde bir devrimcileflme sorunu vard›r. Bugün her f›rsatta devrimci saflardaki dejenerasyona, yetmezliklere dikkat çekiyoruz, ki bunlar yanl›fl belirlemeler de¤ildir. Ve ideolojik dejenerasyonun oldu¤u bir yerde devrimci çal›flmada, devrimci disiplinde, devrimci at›l›mdaki yetersizlikler de kaç›n›lmazd›r. Bu demektir ki, gerilla savafl›nda, kitle çal›flmas›nda, yeni kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› siyasetinde baflar›l› olmak için, devrimcileflmede-militanlaflmada ileriye do¤ru hamleler yapmak flartt›r. Sistemin tüm ideolojik sald›r›lar›na karfl› baflar› elde etmek için ne yapt›¤›n›, nas›l savaflmas› gerekti¤ini bilen politik kifliliklerin yarat›lmas› zorunludur. De¤erlendirmeler farkl› tarihsel koflullar› içerse de Stalin yoldafl›n flu saptamalar›na kulak vermek gerekir:

MEHTAP KARA! Bir iki saat sonra duyulan sesleri netlefltirmek için nöbet yerinden afla¤›y› kontrol eden yoldafl bir fleyler fark etmifl olmal›yd› ki bir an önce komutan yoldafla haber vermek üzere, üst tarafa do¤ru yönelmiflti. Sevda yoldafl›n üst tarafa yönelmesinden bir süre sonra silah sesleriyle çat›flma bafllam›flt›. Komutanlardan ayr› kalan yoldafllarla çat›flma alan›ndan ç›km›fl ve birlik komutan›m›zla buluflmufltuk. Ancak Sevda yoldafl ve üst taraf› kontrol eden PKK gerillalar›ndan Eylem yoktu. O gün gece yar›s›na kadar düflman sald›r›s› sürmüfl, ara ara çat›flmalar yaflanm›flt›. ‹lk çat›flma an›nda kay›p alan düflman bir yandan kendi cesetlerini-yaral›lar›n› tafl›rken bir yandan da bölgeye güç aktar›yordu. Operasyonu geniflleterek alan› tutan düflman sabaha karfl› patlayan may›nlarla da kay›plar verirken grup Sevda ve Eylem ile buluflamam›flt›. 2 A¤ustos günü devlet radyolar›ndan operasyonda gerillalar›n 2 kayb›n›n oldu¤u haberi verildi. Faflist TC’nin faflist radyosu flaflal› bir flekilde anlat›yordu. “Tunceli Hozat Kinzir ormanlar›nda 5 bin kiflilik askerin kat›ld›¤› operasyonda 2 terörist ölü ele geçirildi.” Binlerce gücü ve a¤›r silahlar›, kobra helikopterleriyle arazinin alt›n› üstüne getiren düflman gerilla gruplar›n› imha etmeyi hedeflemifl ancak Sevda yoldafl ve Hewal Eylem’in flehit düflmesinin ötesinde bir kay›p verdi-

“fiu bir aksiyom olarak kavranmal›d›r: Politik düzey ne kadar yüksek, devlet ve parti çal›flmas›n›n ilgili alanlar›ndaki fonksiyonerler ne kadar çok Marksist-Leninist bilince sahipse, çal›flman›n seviyesi o kadar yüksek, çal›flma o kadar verimli, sonuçlar› o kadar etkilidir; Ve tersine: Pratik seviye ne kadar düflük, fonksiyonerler ne kadar az Marksist-Leninist bilince sahipse, çal›flmada baflar›s›zl›k ve yenilgi o kadar büyük ihtimaldir, yöneticilerin baya¤›laflmalar›, h›rsl› palavrac›lara dönüflmeleri, soysuzlaflmalar› o kadar büyük ihtimaldir.” (Stalin Eserler, cilt 14.s.241) Bu de¤erlendirmede kilit nokta MLM’nin kavray›fl düzeyidir. Karmafl›k sorunlar geri bir kavray›flla de¤il, ancak ve ancak ileri bir kavray›flla çözülür. Sürekli geliflim ve militanca savafl›m netleflmeyi, çelikleflmeyi sa¤lar. Tersi bir durufl ise; yozlaflt›r›r-çürütür. Söz gelimi; her gün Yüksekova’da Cizre’de vb. yerleflim alanlar›n›n sokaklar›nda çat›flan gençler, çocuklar militanlafl›r, da¤da gerilla olma hayalini kurar. Toplumsal sorunlara karfl› duyarl›l›klar› artar, bilinçlenir. K›sacas› sosyal pratik onlar› çeliklefltirir. Ama bu tür pratiklerin yaflanmad›¤› alanlarda ise, gençlik içinde çeteleflme, uyuflturucu al›flkanl›klar› h›z kazan›r. Yozlaflma ve çürüme yayg›nlafl›r. K›sacas› egemenlerin sald›r›lar›na karfl› mücadele, ortaya politik bir kiflilik ç›kar›rken, mücadelenin, hareketin olmad›¤› yerde ise, apolitik yaflam çürütüp

rememifltir. Operasyonun çap›na karfl›n gerillan›n kayb› azd› ama iki yi¤it gerillan›n da¤lardan, Dersim halk›ndan kopar›lm›fl olmas› mücadelemiz aç›s›ndan büyük kay›pt›. Ve Sevda yoldafl›n günlerce hatta haftalarca düflman taraf›ndan gizlenen çeflitli çarp›tmalarla sapt›r›lan durumu, uzun süre haber al›nmas›n› engelledi. Düflman›n kimi köylerde yaral› yakalad›¤›, kimi köylerde katledildi¤i, kimi yerlerde ise iflkencede katledildi¤i dedikodular› uzun süre dolaflt›. Ancak gecikmeli olarak ailesinden al›nan bilgiler durumu netlefltirdi. Sevda yoldafl flehit düflmüfltü. Düflman›n bombalar›yla, havanlar›yla, toplar›yla yang›n yerine dönen, alev alev yanan Kinzir iki yi¤it gerillan›n, kendini yoldafllar›na siper ederek ölümsüzleflmesine mekân oldu. Günlerce yanan ormanda kaç›flan yabani hayvanlar, hele k›rlang›çlar 盤l›klar›yla lanetliyordu düflman›. 12 yafl›ndayken ulusunun kurtulufl mücadelesine kat›lan ve 13 y›ld›r gerilla ve de¤erli bir komutan olan Hewal Eylem, Hakkârili yurtsever bir ailenin k›z›yd›. Onurlu flehitleri olan bir ailenin Dersim’deki flehidi olarak Kürt ulusunun mücadele tarihinde tart›fl›lmaz yerini ald›. Ve Sevdam›z. Mehtap Kara yoldafl; belki sessizce ayr›ld› aram›zdan ancak gerilla mücadelesine ba¤l›l›¤›, kahramanca flehit düflüflüyle 盤l›k oldu bize…(Dersim’den bir yoldafl›)

yozlaflt›r›r. Bu durum genel olarak tüm devrimci örgütlenmeler için de geçerlidir. ‹deolojik, siyasi ve askeri bir savafl›m içine girmeyen devrimci yap›lar, devrimcileflmede derinleflemezler, militanlaflamazlar. Bilakis hareketsizlik sessiz ve derinden çürümenin, yozlaflman›n temel tafllar›n› örer. Böylesi durumlarda art›k üniformal› düflmana, topa, tanka gerek yok, çünkü burjuvazinin ideolojisi, yaflam tarz› beyinleri ve yürekleri kuflatm›flt›r. Bu kuflatma yar›lmad›kça, ortaya konulan tüm parlak söylemlerin hiçbir hükmü olmaz. Lenin yoldafl›n politikada dürüstlük “söz ve eylem aras›ndaki uyumluluk”tur söylemi devrimci bir prati¤in ürünüdür. Devamla yap›lan flu belirleme de bu prati¤i onaylar niteliktedir. “Bolflevi¤in sözü, sars›lmaz bir sözdür. Yönetici, devlet adam›, bofluna konuflmaz. Söz mü verdin, o zaman kararl›l›k ve enerji göster, verdi¤in sözü yerine getir. Herhangi bir nedenle hesaplar›n yanl›fl ç›kt› ve güçlerin yetmedi mi o zaman bunu dürüstçe söyle, yoksa bir gevezenin ya da sahtekar›n hiç de k›skan›lmayacak rolüne düflersin”(K.E.K.S.Ü s.190) Devrim sözünde samimiyet her bak›mdan düflmanla aram›za kal›n bir çizgi çizmeyi emreder. Devrim sözünde samimiyet, tüm zor koflullara inat devrimci militan çizgide sonuna kadar sebatt›r. ‹flte bugün birçok çal›flma ala-

K A V G A D A Ö L Ü M S Ü Z L E fi E N L E R

Tuncer Mengücek: Kars’›n Büyük Çatak köyünde yoksul bir Kürt ailesinin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Yoksulluk ve sefalet içinde orta ö¤renimini bitirdi. Ö¤rencilik y›llar›nda Devrimci Halk›n Birli¤i (DHB) saflar›nda mücadeleye bafllad›.1979’da DHB’nin Kaypakkaya’n›n düflüncelerini red etti¤ini kavrayarak bu dönemde Partizan saflar›ndaki yerini ald›. Alçakgönüllü, dürüst ve çal›flkanl›¤›yla çevresi taraf›ndan sevilen Mengücek köy, semt ve m›nt›ka komitelerinde yer alarak militan bir mücadele yürüttü. Defalarca gözalt›na al›nd›. Her seferinde iflkencehanelerden zaferli ç›kt›. Mengücek 4 A¤ustos 1985’te kullan›lan malzemelerin eski ve çürük oluflu nedeniyle 8. kattan düflerek yaflam›n› yitirdi.

1 A¤ustos flehitleri

Tarih 28 Temmuz 1986. Do¤an Memeçil komutas›ndaki 10 kiflilik gerilla birli¤i Sivas-Erzincan-Dersim’in kesiflti¤i noktaya yak›n bin bölgeden hareket ederek Yeflilyaz›’dan geçer ve Sö¤ütlü’ye u¤rar. Birlik gerillaya yeni kat›lan yoldafllar› ald›ktan sonra Topuzlar köyünde konaklayacakt›r. Tarih 1 A¤ustos 1986’d›r. Bu arada askerler gerillalar› görmüfl köyün etraf›na y›¤›nak yapmaya bafllam›flt›r bile. Bu arada gerillalar da çekilmeye bafllam›fllard›r. Ancak düflman gerillan›n çekilme alanlar›na kurdu¤u pusulardan taramaya bafllar. Köyün içinde devam eden çat›flmada önce Do¤an Memeçil ard›ndan ‹smail Kaya flehit düfler. Onlar›n ard›ndan Yusuf Y›ld›r›m, Ali Demir, Cahit O¤uz, ‹mam Utan, Süleyman Kaya, Yusuf Tosun ve Cumhur ‹çöz flehit düflerler. Do¤an Memeçil: Dersim Merkez Halburi köyünde dünyaya geldi. 1980 öncesinde mücadeleye kat›ld›. Kod ad› Enver’dir. Ali Demir: 18 Aral›k 1962’de Dersim Pülümür’de do¤du. Avusturya’dan mücadele için ülkeye yeni gelmiflti. Cumhur ‹çöz: Sivas-fiark›flla do¤umlu olan Cumhur ‹çöz da¤lara sevdal›yd›. ‹mam Utan: Dersim Ovac›k’a ba¤l› Çakperi köyünden olan ‹mam Utan’›n yüre¤i halk sevgisi ile doluydu. Yusuf Y›ld›r›m: Dersim-Merkez Batman(Hapik) köyündendi. Çok sev-

n›nda istenilen düzeyde geliflimin sa¤lanamamas›n›n nedenlerinden biri de bu çizginin oturtulamamas›d›r. Militan bir pratik içine giren her devrimci kendinde yaflanan de¤iflimi ve dönüflümü yaflayarak görecektir. Tersi durumda ise, düflünmede, üretmede ve pratik hamle yapmada ne kadar fukaralaflt›¤›na tan›kl›k yapacakt›r. Kaba bir tarzda ifade edecek olursak devrimcileflmede sorunlu olanlar›n kendilerinde toplumda devrim yapmalar› düflünülemez. Çünkü devrim yenilemedir, özgürleflmedir. Her alanda çöllefltirilmifl yaflama bir nehir gibi akarak ona hayat verme eylemidir. Devrimcileflmede ilerlemek hatalar›na karfl› özelefltirel, geriliklerini, yetersizliklerini ortaya koymada samimi bir durufl sergilemektir. Parti içinde bu konuda nitel ve nicel anlamda sa¤lanacak her geliflme içe ve d›fla dönük tüm çal›flmalar›n daha verimli bir noktaya evrilmesi anlam›na gelir. Böylesi bir atmosferde bofl konuflanlar›n say›s› azal›r. Yani de¤iflen de¤ifltirir, de¤iflmeyen ay›klan›r. Dolay›s›yla al›nan kararlar›n, belirlenen görevlerin yerine getirilmesi konusunda organlar›n, bireylerin birbirine karfl› var olan güvensizlikleri önemli oranda giderilir. Güven kolektif çal›flman›n, özverinin, kendini tereddütsüzce mücadeleye sunman›n önemli bir kriteridir. Kendine güven, yoldafllar›na güven, halka güven, zorluklarla savaflmada kendini bir

di¤i da¤lara ulaflamadan topra¤a düfltü. Yusuf Tosun: Dersim-Merkez Halburi köyünde do¤an Tosun di¤er yoldafllar› gibi kahramanca savaflarak topra¤a düfltü. Süleyman Kaya: 1965 Dersim Hozat Ergen (Gecimli) köyündendi. ‹smail Kaya:1960 y›l›nda Sivas Divri¤i Ovac›k köyü do¤umlu olan Kaya ‹stanbul’da okuldan arta kalan zamanlar›nda Kad›köy ve Üsküdar’da seyyar sat›c›l›k yapar. 1974 y›l›nda lise ö¤rencisiyken Partizanlarla tan›fl›r. 1980 sonras›nda köyüne döner, burada örgütlenme çal›flmas› yapmaya bafllar. Ayn› y›l T‹KKO gerillalar› bölgede faaliyet yürütmeye bafllar. 1986 y›l›nda bir yandan konferans haz›rl›klar› yap›l›rken bir yandan da T‹KKO ya gerilla aktar›m› yapar. Cahit O¤uz: 1960 Dersim Hozat’a ba¤l› kilise köyü Sarpiyan (Yeni do¤du) mezras›nda dünyaya gelen O¤uz bir halk savaflç›s› olarak topra¤a düfltü.

Erzincan K›l›çkaya flehitleri 31 Temmuz 1994 günü özel bir görev için gittikleri Erzincan ili K›l›çkaya (Sürbahar) köyü yak›nlar›nda bir gerilla grubu düflman›n sald›r›s›na u¤rad›. Faflist TC güçleri kilometrelerce uzaktan teknolojinin gücüne dayanarak top mermileri ya¤d›rd›. Gerillalar köy yak›nlar›nda patlama sesleri ile düflman›n sald›r›s›n› fark ederler. Top mermileri Partizanlar›n etraf›na ya¤maya bafllar. Bu s›rada Siyasi Komiser ve Komutan Selim (Fethi Özdemir) ve savaflç› ‹syan (Özlem Sürgeç) ölümsüzleflir. Fethi Özdemir: 1967 DersimPertek do¤umlu olan Özdemir 1992 y›l›nda gerillaya kat›ld›. Cumhuriyet Üniversitesi ‹nflaat Bölümü ikinci s›n›f ö¤rencisi iken “önümüz k›fl kardelen çiçe¤i gibi olmak gerek” m›sralar›n› arkas›nda b›rakarak gerilla yaflam›n› seçen Özdemir, devrimcili¤i bir yaflam tarz› olarak alg›l›yordu. Sanatsal yan› da oldukça geliflmiflti. Komutan Selim “Gerillan›n Sesi” adl› gazetenin ç›kar›lmas›nda organize etmifltir. Özdemir çal›flkanl›¤› ve üretkenli¤i ile örnek olmufltur. Özlem Sürgeç: Yoksul ve emekçi bir ailede dünyaya gelen Sürgeç zeki ve tepkisel bir kiflilik yap›s›na sahipti. Çok sevdi¤i arkadafl› Y›ld›z Çiçek ile birlikte gitti¤i köyde halk ordusu savaflç›lar› ile karfl›lafl›rlar. Gerillan›n candan ve içten davran›fllar›ndan etkilenen Sürgeç can yoldafl› Y›ld›z Ayr›ç’la birlikte gerillaya kat›l›r.

birey olarak de¤il bir s›n›f›n, bir davan›n savunucusu olarak görme bilincini tetikler. Devrimci, militanlaflmada zay›flaman›n oldu¤u dönemlerde devrimci durufl ve reformcu durufl aras›ndaki fark da silikleflir. Yani ileri kitleler dahi bu ayr›m› kolayca çözümleyemezler. Çünkü bu ayr›m› netlefltirecek, görmek isteyenin görmesini sa¤layacak olan devrimci prati¤in kendisidir. Sözün eyleme dönüflmedi¤i yerde, farkl›l›klara dair yap›lan tüm propagandalar söylem düzeyinde kal›r. E¤er farkl›l›klar söylem düzeyinin s›n›r›n› aflmam›flsa, ileri kitleleri ikna etme gücü de zay›f olur. Her militan bu gerçekleri görmelidir. Basitten karmafl›¤a do¤ru tüm görevlerde, kitleye dönük çal›flmalarda söylemlerin arkas›nda durmal›d›r. Verdi¤i sözü yerine getirmek için canla baflla çal›flmal›d›r. Bu pratik duruflu bulundu¤u ortamda hareket tarz›yla göstermeyi bir varl›k gerekçesi olarak alg›lamal›d›r. E¤er bugün birçok alanda kitlelerle diyalog kurmakta zorlan›yorsak bunun temel nedeni kitlelerin mevcut sistemden, yaflam tarzlar›ndan çok memnun olduklar›ndan de¤il, de¤iflime dair ortaya koydu¤umuz ça¤r›lara güven duymamalar›ndan, alternatif bir güç olarak görmemelerindedir. Ortaya alternatif bir güç, alternatif bir devrimci çözüm konuldu¤unda y›¤›nlar›n bak›fl aç›s›nda de¤iflimin yaflanaca¤›na inanmal›y›z.


13 / TAR‹HTEN SAYFALAR

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

‹flçi-köylü 70

Gencecik çocuklard›, belki siz de gördünüz… Temmuz 1968… Hem dünyada hem de Türkiye’de s›cak günler yaflan›yordu. Havan›n s›cakl›¤› sadece mevsimden de ileri gelmiyordu. Emperyalizme karfl› yaflanan isyan günleri veriyordu s›cakl›¤›n› ülkeye: Yürüyüfller, boykotlar, iflgaller, direnifller ve kimi zaman gelen ölüm haberleri… Ö¤renci gençli¤in anti-emperyalist ruhu ve militanl›¤› ile hareketlenen ve elbette ki iflçi s›n›f› ve emekçi halk kitlelerini de bu harekete dahil eden bu günler, her gün biraz daha hareketleniyor verilen mücadele adeta toplumsal bir isyana dönüflüyordu. 15 Temmuz 1968… ABD’nin Akdeniz’de görev yapan 6. Filosu Dolmabahçe’ye o gün demirlemiflti. Bir haftal›k bir ziyaret için ‹stanbul’a gelen 6. Filo bir sayg› gösterisi olarak top at›fllar›yla karfl›land›ysa da onlar› tek karfl›layan bu top at›fllar› de¤ildi. ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nden bir grup ö¤renci de bu karfl›lamada yerini alm›fl ve “6. Filo defol!” sloganlar› aras›nda filoya bir kez daha “hofl geldin” demiflti. 6. Filo’yu protesto etmek için bir araya gelen devrimci ö¤renciler, protestonun ard›ndan ‹TÜ Talebe Birli¤i binas›nda bir toplant› karar› ald›lar. 1967’den bu yana devam ettirdikleri eylemlerinin yenilerini planlamak üzere toplanm›fllard›. Bu y›l da, geçmiflte oldu¤u gibi Amerikan askerlerinin özellikle Beyo¤lu’nun e¤lence yerlerinde dolafl›rken keplerini kapmak, üzerlerine mürekkep, “çatapat” denilen küçük patlay›c›lar atmak gibi eylemleri sürdürmek üzere anlaflt›lar. Ve o akflam Amerikan askerleri gene Beyo¤lu’nun sokaklar›nda kovaland›, askerleri tafl›yan araçlar taflland›, çat›flmalar yafland›, birçok ö¤renci gözalt›na al›nd› ve 6. Filoyu protesto eylemleri bir sonraki gün de artarak devam etti. 16 Temmuz gününün gecesi ‹TÜ ö¤renci yurdu, protesto eylemlerine kat›lan ö¤rencilerle doldu. Yurdun etraf› kolluk güçlerince sar›lm›fl, Taksim Meydan›’na kadar “güvenlik” önlemleri al›nm›flt›. Saat 01.30 civar›nda Amerikan askerleri ile ö¤renciler aras›nda yaflanan olaylar esnas›nda bir komiserin rehin al›nmas› o gece yaflanacak dehflet verici anlar›n haz›rl›klar›n› h›zland›rm›flt›. Saatler 04.30’u gösterdi¤inde ‹TÜ Gümüflsuyu binas›n›n k›r›lan kap›s›n›n ard›ndan bu sefer “öldürün komünistleri!” naralar› yükseliyordu. Polis, ‹TÜ rektörü Bedri Karafakio¤lu’nun da r›zas›n› alarak yurdun içine girmifl ve uyumakta olan ö¤rencilere hunharca sald›rm›flt›. Yüzlerce polisin dahil oldu¤u bu sald›r›da ö¤rencilerin büyük bir k›sm› merdivenlerde yuvarlanarak, kaba daya¤a maruz

Demircio¤lu, ’68 devrimci gençlik hareketinin emperyalizm karfl›s›nda gelifltirdi¤i ve gün geçtikçe daha militan bir ruha bürünen mücadelede simgeleflmifl, dahas› o günden bu güne kadar devam eden ve edecek olan uzun mücadele yürüyüflünde bayraklaflm›flt›r.

kalarak a¤›r yaraland›. ‹çlerinden bir tanesi ise kalmakta oldu¤u 2. kat›n penceresinden afla¤› at›ld›. ‹TÜ yurdunun 2. kat›ndan dövülerek at›lan 25 yafl›ndaki Hukuk Fakültesi ö¤rencisi Vedat Demircio¤lu’ydu. Ö¤renciler yaflanan bu durum karfl›s›nda çok öfkeliydi. Sald›r›n›n üzerinden saat geçmemiflti ki ‹TÜ ö¤renci yurdunun önünden “6. Filo defol!” sesleri daha bir yükselmifl, kitle Taksime do¤ru yürüyüfle geçmiflti. Ve bu öfke k›sa süre sonra 6. Filonun gemilerinin demirlenmifl oldu¤u Dolmabahçe r›ht›m›n› da sard›, Amerikan askerlerinin irtibat bürolar› atefle verildi, bulunduklar› alandan botlar›yla kaçmaya çal›flanlar ise denize döküldü. Evet, 17 Temmuz’da yaflanan o büyük çat›flmada 53 ö¤renci a¤›r yaralan›rken ald›¤› darbeler sonucu komaya giren Demircio¤lu ise 24 Temmuz günü yaflama veda etti. Tarihin tan›k oldu¤u bu olay daha sonra kay›tlara pervas›z bir yalan eflli¤inde “polisten kaçarken camdan atlad›” olarak geçecekti. Vedat’›n yaflama veda etmesi egemenlerin devrimcilerin ölümlerinden dahi ne kadar çekindiklerine bir örnek oldu. Vedat Demircio¤lu’nun cenazesi memleketi Konya’ya büyük bir h›z ile gönderildi. Zira devlet yaflanan tüm bu olaylar›n üzerine devrimcilerin kitlesel bir cenaze töreni ile Vedat’› u¤urlamalar›n› istemiyordu. Ancak al›nan bu önlemler ifle yaramad›. Hem Anka-

ra’da hem de ‹stanbul’da Demircio¤lu an›s›na sembolik cenaze törenleri düzenlendi. Ankara’da çat›flmas›z geçen anmaya karfl›n ‹stanbul’da ‹stanbul Üniversitesi Beyaz›t Kampüsü önünde bafllat›lan sembolik tören, yürüyüfle dönüflüp Ca¤alo¤lu’na ulaflt›¤›nda bir kez daha polis barikatlar› ile karfl›land›. ‹stanbul’da yap›lan sembolik törende bu olaylar yaflan›rken cenazenin gitmifl oldu¤u Konya’da da benzer anlar yaflanmaktayd›. Demircio¤lu’nun cenazesinin Konya’ya getirilece¤inin belli olmas› üzerine Türkiye Ö¤retmenler Sendikas› ve ö¤renciler taraf›ndan “Emperyalizmi K›nama” mitingi gerçeklefltirilmek istendi. Ancak Konya’da bulunan sivil faflistlerin bu mitingi engellemek ad›na yapamayacaklar› hiçbir fley yoktu. Ve o gün Konya’da daha sonraki y›llarda Çorum’da, Marafl’ta ve daha nice yerde çokça görece¤imiz bir gün yafland›. Faflistler soka¤a döküldü. Kenti yak›p y›kmaya bafllayan bu gözü dönmüfl güruh, Konya’da bulunan ilerici kurumlara sald›rd›, sokak bafllar›nda kitaplar yak›ld›, bunlar yetmedi e¤lence yerleri ve kulüpler ya¤maland›. Sald›r›lar s›ras›nda yaflanan deprem nedeniyle kentin elektrikleri de kesilince olaylar daha da büyüdü. Vedat Demircio¤lu isyan dolu o günlerin ilk ölümsüzlefleni olmufltu. Gerek Vedat’›n ölümü gerekse de ard›ndan yaflananlar egemenlerin kanl› yüzünü göstermek aç›s›ndan anlaml› bir örnektir. Demircio¤lu, 68

devrimci gençlik hareketinin emperyalizm karfl›s›nda gelifltirdi¤i ve gün geçtikçe daha militan bir ruha bürünen mücadelede simgeleflmifl, dahas› o günden bu güne kadar devam eden ve edecek olan uzun mücadele yürüyüflünde bayraklaflm›flt›r. Ve tarih Vedat Demircio¤lu an›s›na yaz›lan o türküde de vurgulanan bu n›ktay› her direniflte ve her ölümsüzlü¤e u¤urlad›¤›m›z can›m›zda hat›rlatm›flt›r. Demircio¤lu bir de¤il halk›m›z gibi ço¤ul, geliyor ça¤›l ça¤›l… * 23 Temmuz ›sa… 1980’de D‹SK k a s › k n Tarihte Genel Baflkan› Kemal Türkler’in öldürülmesini protesto etmek amac›yla tüm ülkede üretim durduruldu. * 24 Temmuz 1967’de 11 May›s’ta greve giden ve haklar›n› almak için Ankara’ya yürüyüfle geçen Manisal› 90 temizlik iflçisi 930 kilometre kat ederek Ankara’ya vard›. * 24 Temmuz 1996’da Ölüm Orucunun 66. gününde Bayrampafla Hapishanesi’nde ‹lginç Özkeskin flehit düfltü. * 27 Temmuz1996’da Ölüm Oruçlar›n›n 69. gününde Yemliha Kaya, Osman Akgün, Hicabi Küçük ve Hayati Can flehit düfltü. Yaflar Kemal, Zülfü Livaneli ve Eflber Ya¤murdereli’nin arabuluculu¤uyla eylem sona erdi. 20 May›s 1996’da bafllayan eylemde 12 devrimci flehit düfltü. * 30 Temmuz 1908’de ‹stanbul Cibali Tütün Fabrikas› iflçileri greve ç›kt›. * 01 A¤ustos1989’da Açl›k grevinin 35. gününde Eskiflehir Özel Tip Hapishanesi’nden 312 tutsak Nazilli ve Ayd›n hapishanesine nakledildiler. Nakil s›ras›nda iki yurtsever tutsak dövülerek katledildi. * 03 A¤ustos 1966’da Çorum Belediye Baflkan›n› protesto etmek için ç›plak ayakla yürüyen iflçiler Ankara’ya ulaflt›. * 04 A¤ustos 1958’de Uluslararas› Para Fonu’nun bask›s›yla, Cumhuriyet tarihinin en yüksek devalüasyonu yap›ld›. 1 dolar 2 lira 80 kurufltan 9 liraya ç›kt›. Devalüasyon oran› yüzde 221 idi. * 05 A¤ustos 1995’te Türk-‹fl Ankara’da “Eme¤e Sayg›” mitingi düzenledi. Mitinge 100 bine yak›n iflçi kat›ld›.

KÜLTÜR-SANAT

Futbol sadece futbol de¤ildir! 1930 y›l›ndan bu yana 4 y›lda bir (paylafl›m savafl› nedeniyle iki kez oynanamayan) tüm dünyay› ayn› anda en çok televizyon ekran›na kilitleyen, futbol afl›klar›n›n “futbolun ramazan›” dedikleri Dünya Kupas› maçlar›n›n 2010’daki adresi Güney Afrika’yd›. Kapitalizm, art›k daha fazla insana malum olacak flekilde, kendi ölüsünden kâr edece¤ini bilse intihar edecek kadar kâr h›rs›na batm›fl bir ekonomik sistemdir. Futbol da -kitleleri sistemine yedekleyece¤i, kendi sorunlar›na/gündemlerine yabanc›laflt›rabilece¤i, hatta bunun üzerine bir de kâr üstüne kâr edebilece¤i tüm alanlar gibi- ekonomik bir faaliyet olal› epey bir zaman oldu. Hiçbir fley kapitalizmin kâr alan›ndan kaçamad›¤› gibi, futbolun da kaçmas› mümkün de¤ildi zaten. Futbol da elbette bu çark›n bir difllisi olmay›, özellikle de sanayi bölgelerinde do¤mas› ve milyonlarca iflçiyi “taraftarl›k ba¤›yla” “tek bir amaç için” (ki bu amaç burjuvaziyi tabi ki de hiç rahats›z etmeyecekti) birlefltirmesi dolay›s›yla en fazla hak eden alanlardand›. Futbolla ilgili her fley, ‹ngiltere’de özellikle de sanayi bölgelerinde ilk ortaya ç›kt›¤› zamanlardan bu yana çok de¤iflti. Yeni kurallar, “doktrinler” oluflturuldu ama mant›¤› hiç de¤iflmeden kald›. Bu mant›k bugün de herkesin anlayabilece¤i basit kurallar dizisi olarak milyonlarca insan›n bilgi ve birikiminde yer edinmeyi baflar›yor. Hatta bugün hala e¤itimli teknik direktörlere güvenilmiyor, teknik adamlar›n illa da eski iyi futbolculardan ç›kmas› gerekti¤i anlay›fl›/gelene-

¤i sürüyor. Futbola ilgi duymayan insanlardaki “e¤itimsiz, avam sporu” alg›s›nda oldu¤u gibi... Ama de¤iflen en önemli nokta kuflkusuz oyunun kuruluflu de¤il, futbolun her geçen gün maddi ve manevi sömürü sektörü olarak daha fazla piyasaya aç›lmas›d›r. Bu öylesine bir sektör haline gelmifltir ki, ‹ngiltere, ‹spanya, ‹talya, Almanya ve Fransa liglerinin toplam piyasa de¤eri 10.5 milyar Euro’ya ulaflm›fl durumda. Merak edenler için Türkiye Türkcell Süper Ligi’nin 18 tak›m›n›n de¤eri ise 630 bin Euro! “Piyasan›n” en de¤erli unsuru ise hiç kuflkusuz y›ld›z futbolcular... Örne¤in 2010 Dünya Kupas›n›n da y›ld›z› olan ‹spanya milli tak›m›n›n kaptan› Messi’nin “fiyat›” 80 milyon dolar!

Sanayi ve futbol ba¤lant›s› Futbolun befli¤inin özellikle sanayi bölgeleri oldu¤unu söyledik. Sanayi ve futbol aras›ndaki ba¤lant› üzerine ünlü futbol yazar› Simon Kuper ve “önde gelen spor ekonomistlerinden Stefan Szymanski’nin ortak haz›rlad›klar› “Futbolun fiifreleri” isimli kitab›ndan takip etmek ilgi çekici veriler sunabilir: 1878’de yeni demir yolunun kenar›na kurulan ve Lancashire ve Yorkshire Demiyollar› fiirketi’nin Newton Heath tafl›ma iflçilerinin ifl ayakkab›lar›yla di¤er iflçi tak›mlar›na karfl› oynad›klar› futbolun üzerinden 132 y›l geçmifl durumda. Ancak Newton Heath daha sonra Manchester United oldu ve bugün hala Avrupa’n›n ve dünyan›n en popüler ve pahal› kulüplerinden biri olmay› sürdürüyor. Manchester’›n böyle gözde bir kulübe sahip olmas›n›n sanayi ile ba¤lant›s› flu flekilde kuruluyor kitapta: “Sanayi Devrimi ile beraber Manchester, yeryüzünde hiçbir flehirde görülmeyecek bir h›zla büyümüfltür. 1800’de (...) o kadar sönük bir flehirdir ki 1832’de bile Parlamento’da bir temsilcisi yoktur. Ama o tarihten sonra Sanayi Devrimi her fleyi de¤ifltirir. ‹ngiliz köylerinden, ‹rlanda’dan ve her köfledeki zay›f ekono-

milerden iflçiler ak›n ak›n gelmeye bafllad›lar. 1900’lere gelindi¤inde Manchester, (...) 1,25 milyonluk nüfusuyla Avrupa’n›n alt›nc› büyük flehriydi. Yine de hala yaflam flartlar› aç›s›ndan zorlu bir flehirdi. Kaç›n›lmaz olarak “Mahchesterl›lar”›n birço¤u hayat flartlar› yüzünden köklerinden kopar›lm›fl göçmenlerdi. Gemilerden inip yeni yuvalar›na ayak basar basmaz yerel futbol kulüplerine sar›ld›lar. Futbol onlara, önceleri köylerinden aflina olduklar› bir tür cemaat duygusu vermifl olmal›yd›. Ayn› fley, ‹ngiltere’nin di¤er sanayi flehirlerinde de gerçekleflir. Göçmenler, futbol kulüplerine daha yerleflik flehirlerde bilinmeyen bir coflkuyla ba¤land›lar. 1888’de ‹ngiltere Futbol Ligi kuruldu¤unda, on iki kurucu üyenin alt›s› sanayi bölgesi Lancashire’den (Liverpool ve Manchester flehirleri bu bölgededir -BN) ç›km›flken, di¤er alt›s› da yine bir sanayi bölgesi olan Midlands’ten ç›km›flt›.” Dünyan›n ilk sanayi kenti Manchester, en popüler kulübe sahip olacakt› böylece... Sanayi ve futbol aras›ndaki bu ba¤lant›y›, Avrupa’n›n tümünde gözlemlemek mümkündür. Zira “Avrupa’n›n en iyi futbol flehirlerinin neredeyse hepsi, Manchester’›nkine benzer bir profile sahip.” Bu durum, Türkiye için de uygulanabilir bir veri olabilir. Zira en önemli sanayi bölgelerinden biri olarak Marmara Bölgesinin baflkenti durumundaki ‹stanbul tak›mlar› da her daim “en büyükler” olarak en popüler tak›mlar olagelmifltir. En son Bursaspor’un flampiyonlu¤unu dahi bu veriye dayand›rmak mümkün. Ama iflimiz bu de¤il! “Futbolun sadece futbol olmad›¤›”n›n önemli verilerinden ikisini (ekonomik ve sosyal boyutunu) flimdilik bir kenara b›rak›p Dünya Kupas›’n›n izini sürüp Güney Afrika’ya ulaflal›m...

Kara k›taya aç›lan f›rsatlar kap›s› m›! Apertaid rejiminin en ›rkç› uygulamalar›n›n on y›llarca ma¤duru olmufl, dünyan›n insani geliflmifllik endeksinde 129. s›rada bulunan, 50

milyon nüfuslu bu ülkenin neredeyse kaderini de¤ifltiriyordu dünya kupas›!!! Öyle ya, bu dev sektör bir ayl›¤›na da olsa bu ülkeyi refaha kavuflturacak, kupadan f›rsat ç›kart›p zenginleflecek, iflsizli¤in yüzde 24’ü buldu¤u ülkede geçici de olsa ifl imkan› do¤acakt›... 2007 y›l›ndan bu yana haz›rl›klara bafllanan Güney Afrika’da nitekim günde 1 dolar›n alt›nda ücretle binlerce Güney Afrikal› befl stat, bir havaliman›, yüksek h›zl› demiryolu flebekesi vb. inflas› ve alt yap› çal›flmalar›nda ifl bulmufl oldu. Böylece ne mutlu o Güney Afrikal› yoksullara ki, art›k 10 adet on binlerce insan› içine alabilecek stadyumlara sahipler. Bozdur bozdur harca! (Bu ülkede her y›l ortalama sadece 7-8 bin kifli futbol maç› seyrediyor) Bu “yat›r›mlara” Güney Afrika devleti tam 5 milyar dolar›n üzerinde harcama yapt›. Ne kadar› burada geçici de olsa ifl buldu¤u için bayram eden yoksullar›n cebine gitti ayr› bir konu. Dahas› var. Bu kupa nelere mal oldu? Bu soruyu soruyoruz çünkü, infla edilen o dev statlar ve hatta Dünya Kupas› için G. Afrika’ya gelenler, bu ülke ekonomisine hiçbir katk›da bulunmad›/bulunamazd›. Bu tespiti, 1980’li y›llarda bu konulara yak›ndan bakan ve araflt›rmalar yapan Rob Baade isimli bir ekonomist, toplad›¤› verilere dayanarak söylüyor. Profesyonel lig tak›m› olan ve olmayan flehirlerin ekonomik büyümelerini karfl›laflt›rarak elde etti¤i verilerden hareketle Baade, bu iki kesim aras›nda önemli bir fark olmad›¤›n› tespit etti. Daha sonra Dünya Kupas›’na evsahipli¤i yapan ABD’deki ekonomik etkilerini incelerken de bu tespitini teyit etmifl oldu. Ard›ndan 2002 y›l›ndaki Dünya Kupas› organizasyonunu yapan Güney Kore’nin durumu da farkl› olmayacakt›. Tüm bunlara karfl›n Güney Afrikal› yoksullar, bu ekonomik verilerden habersiz bu organizasyon sayesinde zenginlefleceklerini düflünerek avundular. Ama “seçkin ekonomistler” G.

Afrikal› Maliye Bakan›’na kupadan önce tavsiyede bulunmufltu: Büyüme h›z›n› azaltmayan bir Dünya Kupas› ummal›s›n›z! Kupa heyecan› içinde G. Afrika’ya akacak olan turistlerden de medet umman›n bir anlam› yoktu onlara göre. Zira bu vesileyle ülkeye gelecek turist say›s› 500 bin kifli olarak hesaplanm›flt› ama zaten her y›l bu ülkeye ortalama 750 bin yabanc› turist girifli vard›! (Aktaran S. Kuper, Stefan Szymanski) Yani dünya alem, futbol afl›klar› “Ramazan keyfi” sürüp bayram›n geliflini kutlarken, Güney Afrikal› yoksullar ne oldu¤unu anlamadan evlerinin yolunu tuttular. fiimdi s›ra 4 y›l sonra bu talih kuflunun hangi ülkenin ezilenlerinin bafl›na konaca¤›nda! Vuvuzelan›n kulaklar›m›zdan daha uzun süre gitmeyecek sesi; Ömer Üründül’ün “maç bitmeden iki tak›m da gol bulabilir”, “Kazanmalar› için gol laz›m”, “E¤er kaç›rmasayd› goldü”, “sahada 22 kifli var” vb. üstün insan zekas› ve futbol bilgisini dahi zorlayan(!) tespitlerle süsledi¤i öldüren yorumlar›; Maradona’n›n kenardan sahaya girip “tamam, flimdi topu önüne kat›p kaleye gidecek” dedirten heyecan›; futbolun befli¤inden geçti¤imiz y›llar›n flampiyonlar›na kadar büyük ülkelerin büyük tak›mlar›n›n u¤rad›¤› hezimetler, Almanya’da oynasa da, Kürt ulusuna mensup olsa da “milli gururumuz” olmay› hak eden, sevgilisinin Müslüman olup Melek ismini seçmesine kadar içli d›fll› oldu¤umuz Mesut Özdil’in baflar›s› vb. derken bir Dünya Kupas› daha sahibini buldu.


14 / YAfiAMIN ‹Ç‹NDEN

‹flçi-köylü 70

AKP’den CHP’ye Toplumlar tarihine bak›ld›¤›nda bar›nma sorununun her zaman insan yaflam›na do¤rudan etki eden temel sorunlardan biri oldu¤unu görürüz. Kapitalizm de sorunu çözmek yerine kâr mant›¤›yla içinden ç›k›lmaz bir hale getirir ve bu alan› yaflamsal ihtiyac›n d›fl›nda tutmaya çal›flarak ranta çevirmenin hesab›n› yapar. Bizim hikayemiz bu süreçten ba¤›ms›z olmamakla beraber 2000’li y›llar›n bafl›nda ülke gündemine süratli bir flekilde sokularak egemenlerin daralan rant alanlar›n› geniflletme ad›na “kentsel dönüflüm” etiketini yap›flt›rd›klar› fley, özünde ulusal ve uluslararas› sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda cazip gördükleri bölgeleri ele geçirmenin yoluydu. Yak›n tarihe bak›ld›¤›nda bugün ifltah kabartan yerler o dönemde fazlaca önemli olmayan, kent merkezlerinden uzak gibi görülen ve pek para etmeyen yerler olarak görülmekteydi. Buralar, k›rsal kesimden çal›flmaya gelmifl ucuz emek sahiplerinin yaflamalar› için sak›nca görülmeyen, hatta buralara yerleflmeleri teflvik edilen yerlerdi. Çünkü buralar ifl yerlerine yak›n bölgeler olmas› dolay›s›yla çal›flt›klar› sürece patronlar›n ulafl›m, yemek ve bar›nma yükünden kurtulmak, ayr›ca yeni müflteriler yaratmak ad›na kendi yasalar›n› bile hiçe sayarak bu bölgelere emekçilerin yerleflmesine de bir ölçüde göz yumdular. H›zla kentin etraf›nda emekçilerin kendi olanaklar›yla yapt›klar› ve bafllang›çta sa¤l›ks›z, alt yap›dan yoksun bu yerler uzun hak alma mücadeleleri sonucu; insani koflullar›n›n düzelmesi ile büyük mahallelere dönüfltüler. O nedenledir ki art›k buralar para eder hale gelmifltir. Kent merkezlerinde egemenlerin al›p satacaklar› fazla arazi kalmamas›, ayr›ca 1999 depreminden sonra kent merkezlerinin a¤›r hasar

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

“Kentsel Dönüflüm” sürüyor

görmesi, yine kirletilen çevre ve hava sorunlar› vb. nedenlerle para babalar› gözlerini emekçilerin onlarca y›l emek harcayarak oluflturduklar› mahallelere çevirdiler. Çünkü egemenler için emekçiler onlarca y›ld›r bu yerlerde “bedava” oturdular ve dolay›s›yla art›k gitme vakitlerinin geldi¤i karar›na vard›lar. Emekçiler buralardan ne pahas›na olursa olsun sürülecek ve buralar yeni sahiplerinin hizmetine sokulacakt›r! H›zla eldeki mevcut yasalar taranarak emekçilerin yaflam›n› zehir etme yollar› aranm›fl, uluslararas› deneyimlerden de yararlan›larak kentsel dönüflüm facias› emekçilere dayat›lmaya bafllanm›flt›r. Sorun emekçi mahallelerle s›n›rl› kalmay›p (Haydarpafla, Galata Port vb. projeler) kentin çok de¤erli kamu alanlar› da sermayenin hizmetine aç›lm›flt›r. Benzer uygulamalar ‹stanbul d›fl›ndaki di¤er kentlerde de çeflitli biçimlerde hayata geçirilmeye çal›fl›lm›flt›r. 2004 y›l›na gelindi¤inde toplumsal muhalefetin geri olmas›n› f›rsat bilen egemenler, ülkenin belli bafll› kentlerinde ve ‹stanbul’da sald›r›lar›n› art›rarak birçok ilçede uygulamaya geçtiler. Olay› ilk anda yeterince kavrayamayan emekçiler k›sa bir süre sonra toparlanma ve mahallelerini koruma telafl›na düfltü. ‹lk y›k›m sald›r›lar›nda Aydos, Cambaz Bay›r›, Nurtepe fiili direnifllerle;

Gülsuyu, Gülensu, Bafl›büyük, Armutlu, Okmeydan› da toplu eylemliklerle sald›r›lar› savuflturmaya çal›flt›. Yeterli örgütlülük olmamas›na ra¤men bu ç›k›fllar k›smi baflar›lar sa¤lasa da esasta sorunu çözmekten uzakt›. Egemenler, emekçileri yerlerinden yurtlar›ndan sürmek için fiziki sald›r›n›n yan›nda sosyal-siyasal anti-propaganda faaliyetine de h›z vermifl; halka “rantç›, iflgalci, uyuflturucu ve kad›n ticareti yapan, ne idü¤ü belirsizler” diye tan›mlam›fl, toplumun di¤er halk katmanlar› ile aras›na mesafe koymaya, aralar›na düflmanl›¤› yerlefltirmeye çal›flm›fllard›r. Bu süreçte belli alanlarda k›smi baflar›lar sa¤lam›fllard›r. Onun içindir ki emekçiler, egemenlerin yapt›klar› propagandalar sonucu sorunlar karfl›s›nda kentin savunmas›nda toplu bir irade ortaya

koyamam›flt›r. Bunun sonucunda bugün toplumun çok büyük bir bölümünü derinden sarsacak olan yeni bir yasa meclisten geçirilmifltir. Bu yasaya yeterli tepki ve direnç gösterilmezse; bugün “bizim tapumuz, imar›m›z var, bize ne, ne halleri varsa görsünler” diyenleri de esasta etkileyecektir. Bugün duyars›z davrananlar çok yak›n bir gelecekte “kamu yarar›” ad›na yerlerini kaybedebilir ve karfl› ç›k›ld›¤›nda en fazla belirlenen bedelin itiraz› söz konusu olabilir hale gelmektedir. Çünkü yerel yönetimler devreden ç›kar›larak en büyük müteahhit konumundaki TOK‹, neredeyse tek yetkili kurum haline getirilecektir. Bu yolla da istedikleri projeleri yerel belediyeleri de baypas ederek hayata geçirmede önlerinde engel kalmam›fl olacakt›r. Bugün yap›lmas› gereken, süreci h›zla devrimcilefltirerek yaflanan sorunlar›n ancak bu yöntem ve biçimle bir sonuca varabilece¤i ak›ldan ç›kartmadan; √ Sorun karfl›s›nda flimdiye kadar yap›lan çal›flmalar›n ›fl›¤›nda süreç yeniden gözden geçirilerek ilkeli-tutarl› bir hatt›n örülmesi ve emekçi semtlerde tek tek mahalle sorunlar› üzerinden yap›lacak çal›flman›n d›fl›nda genel bir düflüncenin ve dilin yarat›lmas›, mahalleler aras›nda dayan›flma ve birli¤in sa¤lanmas›, √ Yerel seçimlerden sonra oluflan beklenti ve umudun bofl oldu¤u, sorunun uzun vadede mahallelerde iç örgütlülüklerin en genifl anlamda tamamlanmas›na dönük organizasyon ve yap›lanmaya gidilmesi, √ Yeni ç›kar›lan kentsel dönüflüm yasa tasar›s›n›n en genifl kamuoyunda tart›flmaya yeniden aç›larak halk›n gündemine sokulmas› gerekmektedir. (Gülsuyu-Gülensu ‹flçi Köylü Okurlar›)

DÜ⁄ÜN SALONUNDA HALK TOPLANTISI

Gü29 Haziran günü Gülsuyu-Gülensu f›ntara r tarla zellefltirme Derne¤i ve muh diyeyle dan Ecem Dü¤ün salonunda bele ç hakolan iliflkilerin aktar›ld›¤›, gelinen süre enin dirm rlen k›nda bilgilendirme ve de¤e ldi. fltiri yap›ld›¤› bir halk toplant›s› gerçekle diyenin 1000’i aflk›n kiflinin kat›ld›¤› ve bele n yairini teflh ›n›n mahalleye karfl› olan tavr baflek p›ld›¤› toplant›da muhtarlar ve dern belekanlar› konuflmalar yapt›. Toplant›da önündiyeye dilekçe verilmesi ve belediye al›nd›. r› kara › de bas›n aç›klamas› yap›lmas suyuAyr›ca bundan sonraki süreçte Gül ortak Gülensu ve Bafl›büyük halk› olarak in ilgin un Yo¤ d›. hareket edilece¤i vurgulan lan yap› oldu¤u toplant›, al›nan kararlar ve bilgilendirmeler sonunda bitirildi.

Gülsuyu-Gülensu Güzellefltirme Derne¤i Baflkan› Ali Danac› ile sürece dair k›sa bir söylefli gerçeklefltirdik. - Mahalleniz “Kentsel Dönüflüm” sald›r›s›yla ne zaman karfl›laflt›? -Ali Danac›: 2004 y›l›nda mahalle muhtarlar›m›za belediye taraf›ndan bir yaz› gönderildi. Bu yaz›n›n içeri¤ini bilmiyorduk. Bununla ilgili mühendis arkadafllara baflvurdu¤umuzda, 1/5000’lik Maltepe E-5 kuzeyi Naz›m ‹mar Plan› mühendisler taraf›ndan incelendi. Bize verilen bilgi, mahallemizin bofl bir alan olarak gösterildi¤ini ve masa üstünde çizilen mahallemizi talan etme plan› oldu¤unu ö¤rendik. Bunun üzerine mahalle derne¤imiz, halk› bilgilendirme toplant›lar›na bafllad›. Yan› s›ra hukuki süreci iflleterek 32 dava açt›k. Davalar henüz sonuçlanmam›flken büyükflehir belediyesi, bu plan› geri çekti. Daha sonraki süreçte yeni bir planla gelindi. Yeni plan›n eskisinden tek fark› ismi oldu. Kentsel dönüflüm, “kentsel yenileme” ad›yla karfl›m›za ç›kt›. Bu süreç içerisinde Maltepe Belediyesi baflkan› AKP’liydi. AKP’li belediye, bu plan› tepkilerimizden dolay› uygulamaya geçiremedi. -Yeni seçilen CHP’li belediyenin tavr› ne oldu? -Yerel seçimlerin bafllamas›yla birlikte, CHP’li Baflkan aday› Mustafa Zengin ‘ben burada TOK‹’yi istemiyorum, hiçbir vatandafl›m›z› buradan baflka bir yere göç ettirmeden bu ifli çözece¤im, hepinizin tapular›n›z› ve imar›n›z› verece¤im’ vaatleriyle halk›n oylar›n› alarak belediye baflkan› seçilmifltir. Baflkan seçildikten sonra bizzat belediye taraf›ndan gönderilen, 04.09.2009 tarihli yaz›s›yla mahallemizde 1/1000’lik imar uygulama plan› yapa-

ca¤›n› söyleyerek mahallemizin görüflü istenmifltir. Bizler de mahalle derne¤i ve muhtarlarla ortaklafla 9 ayr› kahve toplant›s› yaparak mahallemizin önceliklerini belirten bir rapor haz›rlad›k. Haz›rlad›¤›m›z raporu belediyeye sunduk. Bu yaz›m›za belediyeden herhangi bir cevap gelmedi. Randevu istedik randevu talebimiz geri çevrildi. Yaz›m›za cevap gelmedi¤i için Bafl›büyük Mahallesini de katarak, belediyeye bir dilekçe daha gönderdik. O yaz›m›za verilen yan›tta sadece bizi bafllar›ndan savmak için ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ‹mar Bölümü ile görüflmelerinin sürdürüldü¤ü yaz›l›yd›. -CHP’li Belediyenin de taleplerinize kulak t›kamas›, verdi¤i sözleri tutmamas› karfl›s›nda neler yapt›n›z? -Belediye taleplerimize kulak t›kad›¤› için tekrar 5 kurum bir araya gelerek (Gülsuyu-Gülensu Güzellefltirme Derne¤i, Bafl›büyük Çevreyi Koruma Derne¤i, Gülsuyu, Gülensu, Bafl›büyük muhtarlar›) nas›l bir yöntem izleyece¤imiz konusunda fikir birli¤i yaparak, halk›n kat›l›m›n› sa¤layarak dü¤ün salonunda bilgilendirme toplant›s› yapt›k. Son bir kez daha imar ve tapular›m›z› istemek üzere 13 Temmuz Sal› günü belediye önünde üç mahalle halk›n›n kat›l›m›yla toplad›¤›m›z dilekçeleri belediyeye teslim ederek belediye önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Eylem s›ras›nda Belediye baflkan yard›mc›lar› taraf›ndan saat 17.00’de baflkanla görüflebilece¤imiz söylendi. Bizler de söylenen saatte

orada olmam›za ra¤men baflkan›n acil ameliyata gitti¤ini söylediler. Biz de bir baflkas›yla görüflmeyece¤imizi söyleyerek oradan ayr›ld›k. Mahallemize döndü¤ümüzde bu randevunun içeri¤ini ö¤renmek için CHP mahalle temsilcisine sordu¤umuzda baflkan›n kültür merkezinde masa tenisi oynad›¤›n› ö¤rendik. Bunun üzerine kültür merkezine gittik. Burada baflkan ç›kmak üzere iken karfl›laflt›k. Kendisine randevuya neden gelmedi¤ini sordu¤umuzda “sana ne lan sana hesap m› verece¤im” diyerek arkadafl›m›z›n üzerine hem küfür ederek hem de fliddet uygulayarak sald›rd›. Pefli s›ra korumalar› da arkadafl›m›z›n üzerine sald›rarak darp ettiler. Kad›n arkadafllar›m›za da sözlü tacizde bulundular. Bunun üzerine mahallemizdeki demokratik kitle örgütleriyle, yap›lan bu sald›r›y› k›nayan bir eylem gerçeklefltirdik. Ertesi gün ise belediye binas› önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek belediye baflkan›n›n sald›rgan tutumunu teflhir ettik. -Bundan sonraki süreçte neler yapacaks›n›z? -Bu süreçten sonra üç mahalle olarak, birli¤imiz devam edecek, ortak kararlar alarak, çözüm aray›fl› konusunda, taleplerimizdeki ›srar› koruyarak çal›flmalar›m›z devam edecektir. Mahallelerimizi sonuna kadar savunmaya devam edece¤iz. Çünkü bu mahalleleri biz kurduk, buralar›n sahipleri bizleriz, mahallelerimizin peflkefl çektirilmesine izin vermeyece¤iz. Önemli olan halk›n birlik ve beraberlili¤inin sürdürülmesidir. Birli¤imiz devam etti¤i sürece buralar› y›kmalar›, talan etmeleri mümkün olmayacakt›r.

Elif Güzel; 17 A¤ustos’ta 4 çocu¤umu yitirdim. Devletten herhangi bir yard›m görmedim. Kendi ac›lar›mla bafl bafla kald›m. Yard›m olarak verdikleri bu evlerden bir ay kadar sonra kira gibi fleyler istemeye bafllad›lar. O zaman hepimiz iflsizdik. Evlerimizi çocuklar›m›z› kay-

betti¤imiz gibi sa¤l›¤›m›z› da kaybetmifltik. Depremden zaten yaral› ç›km›flt›k. fiu an 80 kifliyi evlerinden ç›kard›lar. Onlar›n evlerine ise emniyet müdürleri yerlefltirildi. Biz de “art›k bu kadar yeter” dedik. Bizim kaybedecek hiçbir fleyimiz kalmad›. Ben 4 çocu¤umu kaybetti¤imi düflününce robotlafl›yorum. Ne ac› hissediyorum ne korku. Evimi de kendimi de atefle verebilirim. Son aflamada bunu gerçekten yapar›m. Melek Sancaktutan; Kira verdi¤imize dair dekontlar›m›z var ama “ödeme yapm›yorsunuz” bahanesiyle insanlar› evlerinden polis zoruyla yaka paça ç›kard›lar. Biz de flimdi mahkemelere baflvurduk. Bizim gidecek yerimiz yok. Çoluk çocuk nereye gidelim? fiimdi hala 10 y›l önceki gibi “sesimizi duyan var m›” diyoruz. Biz çözüm istiyoruz. Gidecek yerimiz olsa, biz bay›lm›yo-

ruz burada polisin copunu, biber gaz›n› yemeye. 4 yafl›ndaki k›z›m polis gördü¤ü zaman kaçacak yer ar›yor. Çöp bidonlar›n›n arkas›na saklan›yor. Çisem U¤ur; Geldi¤imiz günden bu yana “buras› bürokratlara veya memurlara verilecek” deniyordu. Buna karfl›n tepkiler 盤 gibi büyüyordu. 2001 y›l›nda ilk davam›z› açt›k. Çünkü geldi¤imiz y›ldan itibaren bizden kira almaya bafllad›lar. Ama valilik hala büyük bir yalan›n içerisinde, “ilk 5 y›l oradan kira almad›m” diyor, ama bizim elimizde dekontlar›m›z var. Mahkemenin bu alanda gelir kayna¤› elde edemeyece¤i karar›na ra¤men valilik kendi yan›na çekerek mahkeme karar›ndan haberi oldu¤u halde engelledi. 2006 y›l›nda yeni bir kira sözleflmesiyle karfl›m›za geldiler. Öyle bir flekilde geldiler ki çevik kuvvet kap›da, “ya kira sözleflmesini imzalars›n›z ya da ç›kars›n›z” dediler.

BELED‹YE ÖNÜNÜNE TAfiINDI

13 Temmuz günü derneklerin ve muh çedilek da alar tarl›klar›n önünde aç›lan mas itibaren leri dolduran halk, saat 12.00’den Saat belediye önünde toplanmaya bafllad›. in kiflin 0 200 afl›k 13.00’te bafllayan ve yakl gera kat›ld›¤› eylemde kitle s›k s›k “Y›k›mla ençit vermeyece¤iz”, “Bar›nma hakk›m›z n bas› nan Oku att›. gellenemez” sloganlar› na ›r›s› sald aç›klamas›nda kentsel dönüflüm as›n›n karfl› mahallelerin birli¤i ve dayan›flm lmesi sürece¤i belirtildi ve tapular›n›n veri P’nin CH esi önc talep edilerek, yerel seçim eri tutimar izni-tapularla ilgili verdi¤i sözl ulu gemamas› teflhir edildi. Oldukça coflk r yap›kada ›na dan çen eylem Maltepe mey a dir›nd lan yürüyüflle devam etti. 7000 civa sonra lekçe, belediyeye teslim edildikten ildi. bitir eylem at›lan sloganlarla

GÜCÜMÜZ B‹RL‹⁄‹M‹ZDED‹R!

tsal “Kentsel dönüflüm” ad› alt›ndaki “ran diye bele iki bölüflüm” plan›n›n tek bafl›na flimd varl›klanin (CHP) de¤il, esasta emekçilerin and›t›rm tlara boyu üst r›ndan rahats›zl›klar›n› söfazla daha ran ve onlar› her koflul alt›nda n onu mürmeye çal›flan egemen sistemin ve bir polikuklas› sözcülerinin (CHP, AKP, XP) n kayuzda ¤um tikas› oldu¤unun fark›nda oldu ak, en nakl› bizler de ‹flçi-Köylü okurlar› olar erimibafl›ndan itibaren sürecin içerisinde yerl allede mah ak olar zi ald›k. ‹flçi-Köylü okurlar› mize kezi yapt›¤›m›z çal›flmalar›n ço¤unda mer rlar›m›bu çal›flmay› almam›zdan kaynakl› oku ar›, ev z›n ço¤unun sürece (kahve toplant›l da¤›t›rin çele gezmeleri, halk toplant›s›, dilek olam›, çeflitli protesto eylemlilikleri, vb.) aktif allerak kat›lmas›n› sa¤lad›k. Egemenlerin mah için k rtma ç›ka mizdeki rant planlar›n› bofla in esin etm halk›n birlikte ve örgütlü mücadele harcaöneminin kavrat›lmas› için yo¤un çaba kten kteli birli de cin d›k. Bundan sonraki süre ak olar e cind ba¤›ms›z ilerlemeyece¤inin bilin adele4 senedir bu dava yani daha önce kazand›¤›m›z Gülsuyu-Gülensu halk›n›n meflru müc dava Dan›fltay’da bekliyordu. Bu da Türkiye’de sinde yerlerimizi muhafaza edece¤iz. rlar›) hukuk sisteminin nas›l iflledi¤inin göstergesidir. (Gülsuyu-Gülensu ‹flçi Köylü Oku Depremzedelerin yapt›¤› eylemde d›flar›dan destek için gelen insanlar, polis taraf›ndan içeri al›nmay›nca, kad›nlar, kap›lar› zorlayarak açt›rd›. Ard›ndan bas›n aç›klamas›na bafllad›. Bas›n aç›klamas›nda hem hukuki hem de fiili eylemlerinin devam edeceklerini dile getiren depremzedelerden 2 kad›n, kefen giyerek yere yatt›. “Biz zaten öldük, bu evler bizim, bizden baflka kimse oturamaz. Evi de yakar, kendimizi de yakar›z” diyerek oturma eylemi bafllatt›lar. Oturma eylemi gece yar›s› sonland›. (Kartal)

17 A¤ustos y›kt›, ‹zmit Belediyesi yakmaya devam ediyor 17 A¤ustos depremi birçok insan›n hayat›n› da evleri gibi y›k›p geçmiflti. ‹zmit Ar›zl›’da deprem ma¤durlar›n›n yerlefltirildi¤i evler, 11 y›l sonra ‹zmit Belediyesi taraf›ndan ellerinden al›nmaya çal›fl›l›yor. Ar›zl› sakinleri bu duruma eylemleri ile karfl› duruyorlar. Depremzedelerin 10 Temmuz günü gerçeklefltirdikleri eyleme birkaç saat erken gitti¤imiz için insanlarla sohbet imkan› bulduk ve söylefli yapt›k. Onlar› dinlerken, asl›nda hala 17 A¤ustos gününü yaflad›klar›n›, ac›lar›n›n hala taze oldu¤unu fark ettik. Ve yaflama dair umutlar›n›n tükenmemifl oldu¤unu da...

HALKIN ÖFKES‹


15 / ANI-ANLATI

23 Temmuz-5 A¤ustos 2010

“Vartinik K›v›lc›m›n› Yang›na Çevirece¤iz!” Ovac›k flehitleri Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan’›n flehit düflmesi üzerine Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist’e ba¤l› Türkiye ‹flçi Köylü Kurtulufl Ordusu Dersim Bölge Komutanl›¤›’n›n bir bildiri yay›mlad›¤› ö¤renildi. Elimize eposta kanal›yla geçen bildiri “Halk›m›za” diyerek bafll›yor ve flöyle devam ediyor: “ ‘Vartinik K›v›lc›m›n› Yang›na Çevirece¤iz!’ fliar›yla yak›na ama ileriye do¤ru att›¤›m›z her ad›m Demokratik Halk Devrimi mücadelemizde bask› ve sömürü cenderesi içinde özgürlü¤e giden yolun yap› tafllar›d›r. Partimiz TKP/ML 38 y›ld›r kesintisiz yürüttü¤ü Halk Savafl›Gerilla Savafl› mücadelesinde her an› emek, her an› fedakarl›k ve özveri ile dolu yürüyüflünde iki yi¤it savaflç›s›n› daha ölümsüzlü¤e u¤urlad›.

FERD‹ KARACAN

p›p helikopterlerle indirme yap›yor. Düflman “Teslim ol” ça¤r›lar› yaparken yoldafllar›m›z çat›flarak çemberi yar›p ç›k›yorlar. fiehit düflen yoldafllar›m›zdan Çi¤dem YILMAZ (Kinem) yoldafl›m›z 1987 Sivas/Zara do¤umludur. Kürt ulusuna mensup bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen yoldafl›m›z, Parti1 MAYIS MAHALLES‹ mizde ilk olarak 2003 y›l›nda gençlik örgütüPartimiz TKP/ML önderli¤indeki T‹Kmüz TMLGB’de örgütlendi. Çi¤dem Y›lKO’ya ba¤l› gerilla grubumuz, önüne maz yoldafl›m›z ‹stanbul ve Çukurova’da koyduklar› görevleri yerine getirmek için faaliyet yürüttü. Militan ve özverili kifliligittikleri görev sonras›nda geri dönerken ¤iyle ön plana ç›kan yoldafl›m›z, kitle ey29 Haziran 2010 gecesi saat 03.00 sulalemlerinin militan ve coflku dolu karakter›nda Dersim-Ovac›k ilçesine ba¤l› Hülüriydi. kufla¤› ve Aslando¤mufl köyleri aras›nda 2009 y›l›nda Partimizin gerillaya kat›pusuya düflmüfl ve Ferdi KARACAN l›m ça¤r›s›na olumlu yan›t veren yoldafl›(Munzur) ile Çi¤dem YILMAZ (Kinem) m›z A¤ustos 2009’da T‹KKO’ya kat›ld›. adl› savaflç›lar›n› flehit vermifltir. Gerilla alan›m›zda da coflkusu ve geliflKomutanl›¤›m›z bu aç›klamay› yapt›¤› meye aç›k yap›s›yla öne ç›kan bir yoldafl›esnada yaflanan pusu olay›n›n ayr›nt›lar›m›zd›. na tam ulaflamasa da ilk ald›¤›m›z bilgileFerdi KARACAN (Munzur) yoldare göre gruptan iki yoldafl›m›z düflman›n fl›m›z ise 1983 Tokat/Zile do¤umlu Kürt ilk ve ikinci tarama ateflinde yara al›p fleulusuna mensup emekçi bir ailenin çocuhit düflüyorlar. Grubumuzun di¤er savafl¤udur. Kendisi de bir iflçi olan Ferdi Kaç›lar› pusu çemberini yar›p ç›karken düflrabulut yoldafl›m›z, y›llarca çeflitli yerlerman pusu sonras› bölgeye havan at›fl› ya-

de iflçilik yapt›ktan sonra ‹stanbul 1 May›s Mahallesi’nde 2006 y›l›nda Partimizle iliflki kurdu. Semt alan›nda çeflitli görevler üstlenen yoldafl›m›z k›sa sürede Partimizle bütünleflmede ciddi ad›mlar at›p 2007 Haziran’›nda T‹KKO’ya kat›ld›. K›sa sürede gerillayla bütünleflme sa¤layan Ferdi yoldafl, komutanlaflma-yetkinleflmede önemli ad›mlar atan bir yoldafl›m›zd›. En belirgin özelli¤i halk sevgisi ve mütevazili¤iydi. Mehtap Kara yoldafl›m›zdan sonra verdi¤imiz bu kay›plar bizim için gerilla savafl›n› büyütmenin ve hesap soruculu¤umuzun fliarlar› olacaklard›r. Yoldafllar›m›z ebedi yataklar›nda rahat uyusunlar. ‹ntikamlar›n› alacak, hesaplar›n› soraca¤›z. Onlar görevlerini büyük bir özveri ve can feda bir fedakarl›kla yerine getirdiler. 18 May›s anmas›nda ve karakola erzak götüren arac›n bombalanmas›nda görev alan yoldafllar›m›z Partimizin yükselen sesi, halk›m›z›n özgürlük düflü oldular. Yoldafllar›m›za söz veriyoruz; Vartinik K›v›lc›m›n› Yang›na Çevirece¤iz!” Yukar›da yay›mlad›¤›m›z bildiri “Ferdi Karacan yoldafl ölümsüzdür”, “Çi¤dem Y›lmaz yoldafl ölümsüzdür”, “Yaflas›n halk savafl›”, “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, önderli¤inde T‹KKO-TMLGB” sloganlar›yla sona eriyor.

Ovac›k flehitleri kavga sloganlar›yla an›ld›!

MUNZURUM Nerden bafllasam bilmem Seni anlatabilecek miyim? Ufakl›k ismiyle tan›m›flt›m seni O yüzden ufakl›¤› tan›r m›s›n diye sordum Dersimin da¤lar›na ‹lk baflta tan›mad› seni O isimde birini saklam›yorum dedi Ben de günlerce, haftalarca tarif ettim Dersim’in da¤lar›na seni Düflündü, saatlerce anlatt›klar›m› Durdu, durdu ve MUNZUR dedi Evet Munzur’u ben saklar›m Da¤lar›mda dolafl›r, a¤açlar›m›n alt›nda yatar Anlatmaya bafllad› bana seni Günlerce, aylarca sürdü anlat›verdikleri Anlatt›kça merak ettim seni Ey MUNZUR, Bak›fl›n›, Gülüflünü, Coflkunu özledim

Dersim Ovac›k’ta topra¤a düflen iki halk savaflç›s› yap›lan bir törenle an›ld›. Kodland›klar› öncülerinin direnifl ve kavga gelene¤ine lay›k bir flekilde destans› bir direniflle y›ld›zlara u¤urlad›¤›m›z iki halk savaflç›s› için bir anma töreni düzenlendi. 11 Temmuz Pazar günü 1 May›s Mahallesinde Karakol dura¤›nda saat: 18.00’de toplanan kitle “Ovac›k fiehitleri ölümsüzdür” yaz›l› Partizan imzal› pankart açt›. “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Patron-a¤a devletini y›kaca¤›z halk iktidar› kuraca¤›z” sloganlar› ile 3001 Caddesi’ne ç›kan kitle yolu trafi¤e kapatt›. En önde Ferdi Karacan ve Çi¤dem Y›lmaz’›n resimlerinin tafl›nd›¤› eyleme halk da alk›fl ve ›sl›klarla destek verdi. ESP, Halk Cephesi, BDP, DHF, KÖZ ve

Ç‹⁄DEM YILMAZ

Topra¤› kendinize yatak etmiflsiniz Y›ld›zlar› da yorgan diye üstünüze sermiflsiniz Rüzgârda üflümemek için a¤açlar› duvar yapm›fls›n›z Dersim bizden yana, Da¤lar evet DA⁄LAR Bizden yana can ‹yi hat›rlar›m iki laf›ndan biri da¤lar›n çocuklar›yd› Ve sen de kat›ld›n da¤lar›n çocuklar›na Gece zifiri karanl›kta yol gösterdi y›ld›zlar sana Özgürlü¤e kavufltun o yüce da¤larda MUNZUR haberin geldi bu sabah bana Beynimden vuruldum, fiEH‹T düfltü¤ünü duyunca Hapishanedeydim tabutu tafl›maya gelemiyorum ya ‹flte, bu dert oluyor bana Duydu¤uma göre üç yerinden vurulmuflsun Karn›ndan, gö¤sünden ve bafl›ndan vurmufllar Sen de kat›ld›n demek flehitler kervan›na Sen de, sen de diktin gözünü GÜNEfi‹N KIZILLI⁄INA MUNZUR vars›n düflman sevinsin bugün Kavgam›zda ÖLÜMSÜZLEfiENLER‹N arkas›ndan a¤lamayaca¤›m›z› da bilsin Bir MUNZURDA benim bunu iyi bellesin MUNZURUMUN kan› yerde kalmaz, kula¤›na küpe eylesin Yüreklerimizi doldurduk mücadele sevdas›yla S›rtlad›k çantalar›m›z› ç›kt›k da¤lara Ve silahlar›m›z› ast›k omuzlar›m›za Özgürlük da¤lardad›r, DA⁄LARDA (Maltepe Çocuk Kapal› Hapishanesi’nden ‹flçi-Köylü Okuru)

Kara K›z, Senin için yaz›lacak o kadar çok fley var ki, ama insan nerden bafllayaca¤›n› bilemiyor. ‹lk olarak nas›l bafllasam, nas›l bir girifl yapsam diye düflündüm. Önce “yazamam” dedim, sonra “ne yazsam ki” diye sordum kendime. Çünkü seni anlatmaya ne cümleler yeter, ne zaman, ne kitaplar… Ama yazmal›yd›m, çünkü bu bizim görevimizdi. Yoldafllar›n olarak bizler, sizleri anlatmal›y›z ki, insanlar sizleri tan›s›n, o k›sac›k yaflamlar›n›za nas›l da büyük ve güzel sevdalar s›¤d›rd›¤›n›z› ö¤rensinler. Seninle yaflad›¤›m, beni çok etkileyen bir an›m› anlatmak istiyorum: Bir gün yoldafllarla beraber mahallede gazete da¤›t›m›na ç›km›flt›k.

SODAP da “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› ile yürüyüflteki yerini ald›. Yol boyunca yap›lan ajitasyon konuflmalar› ile iki Partizan›n halk u¤runa, ba¤›ms›zl›k ve özgürlük u¤runa flehit düfltü¤ü dile getirildi. Oldukça coflkulu geçen yürüyüflün sonunda son durakta bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Partizan ad›na yap›lan aç›klamada Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan›n faaliyet yürüttükleri bölgelerde halk›n gönlünde taht kurduklar›, onlar›n mücadelesini devam ettirmenin herkesin omuzlar›nda bir görev oldu¤u dile getirildi. Aç›klaman›n ard›ndan komünizm mücadelesinde yol olan, ›fl›k saçan flehitlerimiz için sayg› duruflu yap›ld›. Sayg› duruflu s›ras›nda Partizan and› hep bir a¤›zdan okundu. Sayg› duruflundan sonra Kendi aram›zda belirleyerek, binalara girip ç›kmaya bafllad›k. O zaman senle ben bir gruptuk, di¤er yoldafllar ise baflka bir gruptu. Bizler binalara girip ç›kmaya bafllad›k. Biz de Kara K›z’la baflka bir binaya girdik, yan›m›zda bir yoldafl daha vard›. Daha sonra binadan ç›kt›k, elimizde gazete bitmifl ama di¤er binaya giren yoldafllar daha binadan ç›kmam›flt›. Biraz bekledik, gelirler dedik. Kara K›z o s›rada her zamanki gibi hemen bir sigara yakt›. Aradan bir yar›m saat geçti ne gelen var ne giden… Kara K›z, o s›rada oturdu¤u yerden bir f›rlad›: “Yoldafl ben merak etmeye bafllad›m yoldafllar›, bu binaya biz de girelim. Bu böyle olmayacak” dedi. “Tamam” dedik yan›mdaki yoldaflla, “ama önce bir sakin ol!” Hep beraber binaya do¤ru yöneldik. Binan›n girifl kap›s›na vard›k zilleri çalacakt›k ki binadan bir amca ç›kt›, “hayrola gençler, birine mi bakt›n›z?” dedi. “Evet arkadafllar›m›z bu binaya girdi, daha ç›kmad›lar. Biz de onlara bakaca¤›z” dedik. Amca, “hay›r gire-

Grup ‹syan Atefli Çi¤dem Y›lmaz için besteledi¤i bir türküyü seslendirdi. Program›n ard›ndan yürüyüflün bafllad›¤› noktaya do¤ru hareket edildi. Yürüyüflün bitimine yak›n TKP/ML T‹KKO militanlar› da molotoflarla yolu trafi¤e kapatarak barikat kurdu, TKP/ML T‹KKO flamalar› açarak “Yaflas›n Partimiz TKP/ML Halk Ordusu T‹KKO TMLGB” sloganlar›n› hayk›rd›. Kitlenin de alk›fl, ›sl›k ve z›lg›tlarla destek verdi¤i eyleme polis akrepleri ve çevik kuvvet polisleri sald›rd›. Militanlar›n da molotoflarla karfl›l›k vermesi üzerine çat›flma ç›kt›. Polis att›¤› gaz bombalar› ile mahalleyi gaza bo¤du. (‹stanbul) mezsiniz” dedi “siz kimsiniz?” Kara K›z gür sesiyle “biz Partizanc›y›z, ‹flçi-köylü gazetesi da¤›t›yoruz. Yoldafllar›m›z da bu binaya girdi daha ç›kmad›lar” dedi. Amca ikna olmad›, “hay›r giremezsiniz” dedi. “Benim yoldafllar›m bu binaya girdi. Ben de girip onlara bakaca¤›m! Kimse buna engel olamaz” dedi. Tam bu s›rada binadaki yoldafllar d›flar› ç›kt›lar: “Nerdesiniz?” diye sorduk. “Sohbete dalm›fl›z, kusura bakmay›n” dediler. Tabii ki Kara K›z o tedirginli¤in verdi¤i durumla yoldafllar› epey bir f›rçalad›. Ama onlar› k›racak bir tarzla de¤il ama biraz sert! O da onlar› düflündü¤ü ve onlar için telaflland›¤› için… Kara K›z, Senin içindeki o bitmez tükenmez yoldafll›k sevgisi, senin için yoldafllar›n deyince akan sular›n durmas›, onlar› can›ndan öte sayman… Yoldafll›k çok zordur, bu yüzden senin yerin hep ayr› olacakt›r! Siz rahat uyuyun Ferdi ve Çi¤dem yoldafllar! Bize b›rakt›¤›n›z bayra¤› size lay›k bir flekilde tafl›yaca¤›z. U¤runa düfltü¤ünüz dava davam›zd›r. (Bir yoldafl›)

‹flçi-köylü 70 ‹fiÇ‹ KÖYLÜ’DEN Ovac›k flehitlerinin açt›¤› yoldan; Daha ileriye ve daha h›zl›… ‹flçi ve emekçilerin sesi ve solu¤u olan gazetemiz, yeni de¤ifliklerle ikinci say›da okurlar›yla bulufluyor. ‹flçi ve emekçilerin, genifl halk y›¤›nlar›n›n bilimin ›fl›¤› ile ayd›nlat›lmas›n› kendine misyon edinen bir gazetenin kendini her daim yenilemesi flartt›r. Gücünü halktan alan bir gazetenin temel amaçlar›ndan biri bu hedef kitlesi ile daha s›k› ba¤lar kurmakt›r. Gazetemiz y›¤›nlar›n duygu ve düflüncelerini yans›tmay›, irdelemeyi ve buradan mücadelenin gelifltirilmesine ve sorunlar›n çözümüne dair sonuçlar ç›kar›lmas›n› hedeflemektedir. Bu yan›yla yükümüz oldukça a¤›rd›r. ‹flçi s›n›f›n›n, köylülerin, emekçi kad›nlar›n, kamu emekçilerinin ve ezilen Kürt ulusunun ç›karlar›n› savunmak ve bunun süreklili¤ini sa¤lamak temel varl›k koflullar›m›zdand›r. Sözünü etti¤imiz bu amaçlar›m›z›n gerçekleflebilmesi ve gazetemizin misyonunu lay›k› ile oynayabilmesi için ise baz› olmaz olmazlar vard›r. Öncelikli olarak gazetemizin bu hedef kitlesi ile nitelikli ve sürekli bir iliflki kurabilmesi gerekmektedir. Aksi durumda tüm bu çabalar›n bir anlam› da olmayacakt›r. Bizler kitlelere kendilerini ifade edebilecekleri, tart›flabilecekleri ve buradan yürüyebilecekleri bir alan yaratmak istiyoruz. Bunun içinde hedef kitlemizle kuraca¤›m›z iliflkiler çok önemlidir. Kitleler taraf›ndan rahatça okunabilen, toplumsal yaflam›n›n her türlü gözene¤i hakk›nda bir fikir ifade edebilen-polemik yürüten ve bu alanlardan beslenen bir gazete gerçekten amac›na ulaflabilir. Ve mücadelenin yükseltilmesine, iflçi ve emekçilerin örgütlenmesine, kendi ç›karlar› u¤runa savaflmas›na hizmet edebilir. Daha okunur bir gazete… Gazetemizin içeri¤inde ve mizanpaj›nda bir süre önce çeflitli de¤ifliklikler yapm›flt›k. Bir kampanyayla ördü¤ümüz bu süreçten çeflitli deneyimler edindik. Okurlar›m›z›n gazetemize dönük elefltirilerini-önerilerini do¤rudan ö¤renebilme f›rsat› yakalad›k. Ve tüm bu sürecin sonunda okurlar›m›zla geçmifle oranla daha s›k› iliflkiler kurduk. Daha okunur bir gazetenin yarat›lmas› için yürüttü¤ümüz tart›flma elbette devam etti. Bunun sonucunda bir önceki say›m›zda da görüldü¤ü gibi sayfalar›n yerleri-içeri¤i üzerinde de¤ifliklere gittik. Mizanpaj de¤iflikli¤inin ötesinde gündemlerin daha nitelikli bir flekilde ifllenmesini ve beraberinde daha okunur bir gazetenin yarat›lmas›n› amaçl›yoruz. Bu nedenle orta sayfalarda yer verdi¤imiz de¤erlendirme yaz›lar›n› “Sentez” ad›yla bir sayfaya toplad›k. Kürt ulusal sorununun öneminden ve güncelli¤inden dolay› da Denge Azadi’yi 1,5 sayfaya ç›kard›k. Ayr›ca kad›n sayfas›n› yine ayn› nedenlerle ve Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas›n›n da geliflimine paralel 2. sayfaya ald›k. Bu sayfada bundan sonra bir de köflemiz olacak. Gazetemizin iki haftal›k periyotlarla ç›kmas› güncelin yakalanmas›n› da zorlaflt›rmaktad›r. Bu sorunu bir parça aflmak ve gazetemizin okunurlu¤unu art›rmak amac›yla sayfalarda belirledi¤imiz gündemler üzerinden birer polemik yaz›s›na yer verece¤iz. Temel amac›m›z gündemlere dair yorum ve tahlil gücümüzü gelifltirmek ancak bunu daha okunur bir gazete format› içinde yapabilmektir. A¤ac›n gücü köklerinin derinli¤indedir… Tüm bu de¤ifliklerin gerçekten hedefine ulaflabilmesi ise okurlar›m›z olmadan imkâns›zd›r. Bu yan›yla okurlar›m›za da bir sayfa ay›rd›k. Gazetemizin genifl iflçi ve emekçi kitleleri ile buluflmas›nda okurlar›m›za büyük görevler düflmektedir. Gazetemizin niteli¤inin art›r›lmas›, günlük yaflam›n her an›ndan beslenebilmesi okurlar›m›z›n gönderece¤i yaz›lar-haberler- foto¤raflar vb. ile olabilecektir. Okurlar›m›zla daha s›k› iliflkiler kurabildi¤imiz ve sahiplenme düzeyini bir ad›m ileri tafl›yabildi¤imiz oranda gazetemizin niteli¤ide artacakt›r. A¤aç nas›l ki topraktaki kökleri kadar güçlüyse bizim köklerimiz de okurlar›m›zd›r. Bunun gerçekleflmesi mücadelenin de bir ad›m ileri tafl›nmas› anlam›na gelecektir. Çünkü gazete kolektif bir ajitatör oldu¤u kadar ayn› zamanda kolektif bir örgütleyicidir de. Kitleleri örgütledi¤i gibi örgütçülerinde niteli¤ini art›r›r-gelifltirir-örgütler. Yak›na ama daha ileriye ve daha h›zl›… Bunun için çabam›z› yükseltmeli, h›z›m›z› art›rmal›y›z. “Yak›na ama daha ileriye ve daha h›zl›” bir tempoda sürece yüklenmeliyiz. Bu bak›fl aç›s›n› kendine rehber edinen ve bu u¤urda mücadele ederken topra¤a düflen Çi¤dem ve Ferdi yoldafllar bize güç vermelidir. Yoldafllar karanl›klara mahkûm edilmek istenen halk›m›za özgürlük ateflini tafl›rken topra¤a düfltü. Düflüncelerimizi-ideallerimizi halk›m›za tafl›mak için can bedeli bir mücadele yürüttüler. Bunu yaparken son ana kadar devrimin- mücadelenin ve halk›m›z›n ç›karlar›n› düflündüler, son nefeslerine kadar çat›flarak gökyüzünde y›ld›zlaflt›lar. Eminiz ki son nefeslerinde en büyük üzüntüleri art›k yoldafllar›n›n omuzlar›ndaki görevleri paylaflamayacak olmalar›d›r. Çi¤dem ve Ferdi yoldafllar bize hedefimizin kitleler, mücadelemizin militan, irademizin sars›lmaz olmas› gerekti¤ini ö¤retmektedir. fiehitlerimizin can bedeli yaratt›¤› bu de¤erler yolumuza ›fl›k olmal›, önümüzü ayd›nlatmal› ve daha h›zl› yol almam›za vesile olmal›d›r. Bunu yapabildi¤imiz oranda atefli tanr›lardan daha fazla çalacak ve yeryüzünü ayd›nlatabilece¤iz. Bunu baflarabildi¤imiz oranda kurtulufla ve özgürlü¤e daha fazla yaklaflaca¤›z. Öyleyse flimdi ad›mlar›m›z› h›zland›rma zaman›!


İşçi-köylü BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!

Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti. Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh. İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem İLASLAN Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel: 0212 654 94 18

BÜROLAR Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Ankara: Sıhhıye Mh. Süleyman Sırrı Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 95 Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959

ALİBOĞAZI’NDA İZLER, TANIKLAR Hayaller gerçektir; gerçekten süzüldüğü için! Hayaller gelecektir; geleceğin parçası olduğu için! Zulmün hüküm sürdüğü zamana, isyan türkülerinin söylendiği, türkülerin rengini acılardan aldığı, acıların mavzere sürüldüğü bir zamandadır Aliboğazı yine… Bu günün düne gelecek, dünün bu güne geçmiş oluşu ve yarına yüklü adımlarla gerilla bir başkadır Aliboğazı’nda. Aliboğazı ile köyler arası gerilla için, geçmişle gelecek arasında bir yolculuktur adeta. Geçmişle gelecek, hayaller ve gerçek öylesine iç içedir ki. Doğaya ait olan ne varsa 38’e, 90’lı yılların zulmüne tanıklık edişiyle geçmiş, sömürü ve zulümsüz bir dünyanın savaşçısı gerillayı bağrına basışıyla gelecek olur Aliboğazı. Vadinin yaşayan yanı gerilla; ağaçların, taşların, yıldızların, çiçeklerin dile gelmesini arzular çoğu zaman… Çünkü çok şeyin tanığıdır onlar. Vadiye inişin yorucu müjdecisi Bozan patikasının ilk adımları geçmişle gelecek arasındaki yolculukta geçilmesi zorunlu bir köprüdür. Geçemezsen geçmişle yüzleşemezsin, geçemezsen geleceği kucaklayamazsın. Çelişkilerin girdabıdır Bozan patikası. Kararlılıkların keskinleştiği-silikleştiği, solukların tıkandığı-açıldığı anları en çok Bozan’da yaşar gerilla. Bozan patikasından sonra tarihin sessiz tanıklarıyla konuşmaya başlar gerilla. Vadinin derinlikleri ile zirveler arasında gezinen gerilla gözlerine, doğudan ince bir duman ilişir. Araziyi saran vefakâr ormanlardan yükselen dumanları tanır gerilla. Havanlarla yangın bombalarıyla her yıl yakılan ormanlardan yükselen duman değildir bu. Üstelik ’95 yılında boşaltılan Anuklu köyünün inatçı kavaklarının az ötesinden yükselmektedir. Yıllar önce boşaltılan köyde bir yaşam belirtisi olmasını ne çok isterdi gerilla. Bir çoban ateşi olsaydı mesela, bir Newroz ateşi… Ya da nasırlı ellerin arasında yoğrulan bir ekmek ateşi… Oysa duman aylar önce düşmanın vadi ve çevresindeki ormanı yakmak için attığı havanlardan sonra çıkan yangının izleridir. Nasıl olur da onca zamana yağmura rağmen sönmemiş diye düşünürken, dumanın olduğu yerin köylülerin hayvanlarının gübrelerini biriktirdikleri sulon dedikleri yer olduğunu yorumlar gerilla. Hani dumanın bu ısrarının bilimsel yorumu bir yana gerilla anlam yüklemeden edemiyor inatçı dumana. Patikanın son on dakikasında gerillayı önce ılık bir rüzgar karşılar. Bitmesini istemez yavaşlar ve pencere misali aralanan ağaçların arasında aşağısı pürüzsüz bir manzara. Yıllar önce boşaltılan köyün izleri… Artık harabe bile diyemeyecek derecede silikleşen köyden tek kalan beyaz bir loğ taşı, bir de 24 numara çocuk lastiğinin sol teki. Bu tek lastiği eline alan her gerillanın gözleri nemlenir önce, yıllar öncesi çocukların cıvıl cıvıl koştuğu, oynadığı, kadınların dere kenarlarında çamaşır yıkadığı, çobanların davar-

C

M

Y

K

ları sürdüğü Aliboğazı canlanır, rengârenktir hayaller. Sonra kararır her şey, dipçikler, postallar, namlular, işkenceler, yakılan evler, köylerini terke zorlanan insanlar… Aliboğazı insansızlaştırılır. İzler kalır, bir de sessiz tanıklar. İşte düşlenenin bu anında gerilla gayri ihtiyari daha çok kavrar kleşini. Yeminlerini tazeler. Bu küçük tek lastik ne çok şey anlatır da anlatılamaz. Küçük lastiğin üzerinde arta kalan ve silikleşen her ayrıntıya kilitler gözlerini gerilla, Samsun Canik tel 23 46 dışında bir iz yoktur. Yaşananlara dair bir iz bulmaya öyle kilitlenmiştir ki bir hayal kırıklığına uğramışçasına gözlerini ayırır küçük lastikten. Şimdi bu küçük lastiğin sahibi nerdedir, ne yapar bilinmez ama bilinir burada bıraktığı yalnızca tek lastiği değildir. Şimdi bu küçük lastiğin sahibi onu elinde tutan ellerin dünün öfkesinde, yarının kudretinde silahları kavrayan gerillaları hatırlar mı bilinmez ama bilinir hesaplar sorulacak ve yarınlar kurulacaktır.

Yaşam çelişkilerden ibaret ya… Yaşam kadar ölüm de saklı toprakta, yaprakta, suda… Ölenlerin hınca hınç çığlıklarınca akıyor Tağar çayı. Şu sıralar dinginleşmiş diyorlar. Ne de heybetli akarmış meğer ’95’lere kadar hele ’38 öncesi… Tanıklık ettiklerinin acısını unutuşu olamaz onu dinginleştiren. Sesine ses katan çocuk cıvıltıları yok, viraneye dönmüş yakılan evler acılı acılı bakıyor. Nasıl aksın ki! Her mevsim acının rengini yaşıyor Tağar. Baharda yaprağın çimenin yeşiliyle ağlaşıyor… Her yağmurda gökyüzüyle buluşuyor topraktan süzülen acılar, kan kırmızısında Tağar’da akıyor. Vadiye yolculuğunda Tağar’a inen gerilla, ayaklarını kesen soğukta “yalnız değilsin” diyor “yine buradayım” diyor. “Yaşayan direnen savaşan yanımla buradayım” diyor. Yalancı bahar denilen sonbahar çiçekleri sarısıyla, moruyla patikanın kenarlarını süsülüyor nazlı nazlı. Ve ürkek… Belli ki ölümün toprağa akan kırmızısını vermek istemeyişin ürkekliği… Ölümün toprağa karışan rengini vermekse baharda açan lalelere kalmış. Sanki boy verse görecekler ve soracaklar “neden bu kadar kızılsın” ve yanıtlayamayacak “38 baharından beri daha bir kırmızıyım, kan kırmızısı… Çocuk kanı, kadın kanı, yaşlı kanı yani insan kanı… Öyle aktı ki köküme kaldıramam ölümün kırmızısını. Köküme akan isyan kırmızısı da olmasa solardım, kururdum ve açamazdım 38’den bu yana. Kırmızı bende ölümün kırmızısı bir de isyanın…”

İnsansızlaştırılarak lal edilen Aliboğazı gerilla ile dile geliyor. Önce gözlere ilişen ve gerçeğe ait her ayrıntı gerillanın bilincinden ve yüreğinden süzülüyor. Geçmiş ve geleceğin tek vücut olduğu gerillanın Dersim’e dair tarih bilin-

cinin bilendiği vadideki yolculuk vadinin Amutka Karakolu yönündeki girişinde, köylülerce “mıx taşı”, gerillalarca “Şilan Karakolu” olarak bilinen kayalığa eriştiğinde daha bir anlam kazanıyor. Nedeni patikanın kenarındaki kaya parçasının üzerinde çakılmış olan mavzer mermisi kovanları. Anlatılanlara göre ’38 direnişçilerinden kalabalık bir grup, direnişin bastırılmasından kısa bir süre önce Aliboğazı’na çekiliyorlar. Grubun lideri Qopo’dur. Qopo vadinin Çemişgezek yönü çıkışına yakın bir yerde vurulunca grup bir hayli zayıflıyor. Vadiye güçlü bir yığınak yapan devlet, tam 272 kişiyi katlederken, kalanların payınaysa sürgün düşüyor. Bu katliamdan sonra vadiyi terk eden askerler girdikleri zafer sarhoşluğu ile bedenlere saplanan mermi çekirdeklerinden kalan kovanları kayalığın yarıklarına çakıyorlar. “Görev tamamlanmış, bir avuç asi öldürülmüş, kalanları esir alınmıştır.” Gerilla yeminlerini tazelediği bu düşüncelere, o büyük günden sonra köylerinden zorla kopartılan insanların bayram havasında Aliboğazı’na akışını ve mıx taşından geçerken gerillanın nişanına, dokunuşuna dair düşleri ekledikten sonra devam eder. Her karışı yeni izlerle, yeni tanıklarla dolu olan Aliboğazı’nın kapanmayan patikası gerillayı bir tanıkla daha buluşturur. ’95 yılında 5 PKK gerillasının kimyasal bombalarla katledildiği ve adını oradan aldığı kimyasal kayalıklarına ilerler gerilla. Yakın geçmişin izleriyle karşılaşmayı umarken kayaların arasında paslı bir demiri fark eder. Uzanır ve alır eline. Adımlar durmuştur ancak yolculuğu devam eder gerillanın. Kokusunu mis kokulu çiçeklerden alan, derelerden akan suda yıkanan entarileri, mintanları dümdüz eden köz ütüsü… Dokunduğu kumaşı bayrama, düğüne hazır eden köz ütüsü… Çoğu artık antikacı raflarında yerini alırken, bir tanesi harabeye dönmüş değirmenin karşısındaki kayalıkların arasında bir çocuk gibi saklanmış sanki. Yıllar sonra bulunmayı beklermişçesine gerillanın eline değiveriyor. Vadideki diğerleri gibi unutturulmaya çalışılan bir tarihin sessiz tanığı iken gerillanın elinde dile geliyor. “Bayramlar, baharlar bensiz olmazdı. Gücümü içimdeki kordan alırdım. Sonra bayramlar olmaz oldu, düğün yeri mahşer yeri oldu. Gücümü aldığım közü en son evlerin, insanların yakıldığı yangınlardan sonra gördüm. Benim közüm bayramdı, bahardı ama o köz ölümdü, zulümdü. Ateşin ateş, közün köz olmaktan utandığı günlerdi. Prometheus’un ateşi tanrılardan çalışına lanet okuduğum günlerdi. Ateş yine çalınmıştı asıl sahiplerinden. Közü var eden, ateşi yakan kimin eliyse ona hükmediyordu. İçime köz almak istemedim yıllarca. Ta ki bir gerilla ateşinden sonra yapılan köz başı sohbetleri kulağıma ilişinceye kadar. Ateş yine asıl sahiplerinde dedim. Ateşin el değiştirdiği savaş devam ediyor, kuşkum yok ki ateşi zulüm için yakanlar, kurtu-

luş için yakanların ateşinde kül olacaklar. Sessiz bekleyişimin sabrı bundandır.”

Ölüm ve yaşamla aynı anda yüzleşmek Bir coğrafyanın taşını toprağını kutsal eden, o toprağa teri akanların, kanı aklanların acılı bir o kadarda baş eğmez yaşamlarıdır. İşte gerilla bu ağırlıkta bastığı toprağı daha bir kutsal kılan adımlarıyla ilerlerken tarihin bir başka iziyle karşılaşır. Dile gelen ne bir taştır, ne bir demiridir ne de bir ağaç

ağlayan nenem, olmayan şeylere neden ağlar, ‘masallara ağlamaz ki insan’ diye sorarken çok geçmeden anladım. O masallar gerçek olmuştu. Asla unutmayacak biçimde yaşadığım gerçektiler. Korkudan büyüyen gözlerimin önünde yakılan toprak evimiz, süngülenen, süründürülen dedem, babam her şey gerçekti. Nenemin gerçeğe dönen masalının kötü adamlarına. ‘Ax lemine daye. Hirso heşt onca peyser amo. Döeve ne ma vesnay bonanema rıznay. Cini camert te dı qır kene. Mara az nı verdane.

Sıma mara çı va zeni. Na zulım bı qeydiyo.’* diyen haykırışı masal denen gerçeğin itirafıydı. Hani geceleri evimize gelen ablalar, abiler… Gerillalar yani… Onların anlattıkları, anlatırken ağlamadıkları, gülümsedikleri, geleceğe dair şeyler onlarda gerçek olacak mıydı? Nenemin masalları gerçek olmuştu! O zaman onların anlattıkları da gerçek olsun. Olsun olsun da yakmasınlar köyümüzü, koparmasınlar bizi, babamı dedemi dövmesinler, sövmesinler.

ya da çiçek… Basbayağı bir zamanlar kanı olan, canı olan insan kemikleridir. Umulmadık zamanlarda umulmadık yerlerde karşılaşılan insan kemikleri hep ürkütür insanı. Ölümle yüzleşme anıdır böylesi anlar. Hâlbuki burada bambaşka şeyler yaşanır. Zaman ve mekan umulmazlık taşımaz ve an ölümle yüzleşme anı hiç değildir. Bilakis yaşamla yüzleşme anıdır. Anı ölüme değil yaşama endeksleyen yalnızca bulunan kemiğin küçük çocuklara ait oluşu, tamamlanma şansı verilmeyen bir çocuk ömrünün sınırlılığı, yaşanamayan yılların ağırlığı değildir. Bu küçük kemiğin göz çukurlarını dolduran bakışların rengi Tağar’ın bahar yeşili mi, sonbahar gazelinin bal sarısı mı yoksa vadiyi saran gökyüzünün mavisi mi yine bilinmez. ’38’de bir mağarada katledilen bir çocuğa ait olan bu kemiklere dokunsa inciteceği hissine kapılan gerillanın canı yanar. Çığlık çığlığa yaşadıklarına anlam veremeyen çocuğun acısı gerillanın bedeninde değil yüreğinin taa derinliklerindedir. Değil mi ki yürek acısı acıların en büyüğü… Bunu yanı başında şehit düşen yoldaşlarından bilir gerilla. Acıların en büyüğü yürek acısıdır. Kapanmaz öyle kolay kolay… Mağaranın sessizliğinde gerillanın kulaklarını sağır edercesine yükselen çocuk çığlıkları küçük bedene saplanan acıdan çok yaşananlara anlam veremeyişin çaresiz sesi… Çığlıkların dayanılmaz olduğu yerde küçük lastiğinin bir eşi vadide kalan çocuğun çığlıkları ekleniyor gerillanın kulaklarına. “Vadide kalan küçük lastiğim için değil ama o zamanlarda nenemin bana anlattığı masallar için çığlık çığlığayım. Anlattıkça

Küçük lastiğim için değil çığlığım. Nenemin anlattığı masalda bir çocuk vardı benden daha çocukken bir mağarada öldürmüşler onu. Mağarayı sarmışlar önce, çocuk korkmuş ağlamak istemiş ama ağlayınca ölünüyormuş. ‘Ağlama’ demişler, o da susmuş ağlamamış ama yine de ölmüş. Hani ağlamasa ölmeyecekti. Hani masallarda kanatlı atlar, periler olurdu, iyileri kurtarırdı, kötü adamları öldürürdü. Onların masalında yoktu bunlar. Sonra masal çocuğu ben olmuştum. Ağlasam ölür müydük, ağlamasam kurtulur muyduk? Peki, benim masalımın da mı kanatlı atları, perileri yoktu? Peki, kim kurtaracaktı bizi?” Elindeki kemiklere bakarken geçmişe giden gerilla irkilir birden. Kulaklarında çınlayan sorunun yanıtı oluşunun gerçekliğinde sarsılır. Kim kurtaracaktı? Evet, kim kurtaracaktı! Gerilla için yanıtı net olan bu soruyu yıllar öncesine gidip yanıtlamak mümkün değildi. Geçmişin ve geleceğin mayasında, gerillanın yürüyüşüyle anlam bulan bu sorunun yanıtı olmak gerillanın yüreğine su serper. Gerillanın “biz” diyen sesi yankılanır mağarada. Sesin evrende yok olmayan sonsuz dolaşımındaki çocuk çığlıklarına gerillanın sesi de eklenir. PEKİ, KİM KURTARACAK BİZİ? BİZ! KİM KURTARACAK BİZİ? BİZ! (*Ah anam. Yine ’38 geri geldi. Köylerimizi yaktılar. Evlerimizi yıktılar. Kadın erkek herkesi öldürüyorlar. Bizden kök bırakmayacaklar. Siz bizden ne istiyorsunuz, bu zulüm bitsin artık.) (Dersim’den bir Partizan)


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.