4 minute read

Koronavirüs ve Global Ekonomiye Muhtemel Etkileri - Osman Kaya Turan

Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Yüksek Mühendisi (MBA, MSc) OSMAN KAYA TURHAN

Koronavirüs, maalesef dünya denizciliğinin başından beri bilgisi dahilinde ama çok da kontrolünde olmadan Avrupa ve Kuzey Amerika’ya yayıldı. Bu süreçte başta Avrupa ve Amerika yetersiz kalırken, çok az ülkenin mevcut sistemlerinin gücü sayesinde belirli birtakım kontrolleri ele geçirmeye çalıştıkları görülüyor.

Advertisement

Başlangıçta çok da önemsenmeyerek sadece Çin’de sınırlı kalacağı düşünülen bu hastalık, başından beri gevşek uygulanan seyahat politikaları nedeniyle süreci maalesef bugünlere getirmiş bulunmaktadır.

Bugün gelinen aşamada hem bu Korona sürecinde hem de sonrasında dünyada ekonomik gelişmelerin neler olacağı hususunda maalesef net bir görüş bulunmamaktadır.

Esasen, diğer krizlerde de olduğu gibi, çok da matematiksel modellere ya da GSYİH gibi birtakım göstergelere göre yapılamayan gelecek tahminlerinin Korona gibi belki de dünyada ilk defa karşılaşılan çok ekstrem bir durum için cevap vermesi daha da zor görülmektedir

Gerçekte, tahminler ve endeksler bu sorulara cevap vermeyecektir. Ancak Covid-19’un dengeleri nasıl değiştirebileceğine bakmamızda fayda olacaktır.

Mikroekonomik dengeler: Günümüz koşullarında çoğumuzun “bu işi ya da görevi yapmak için banka, işyeri, devlet dairelerine gitmeye yasal gereksinimler dışında ne gerek var?” dediği işler ya da eğitimler büyük ölçüde online hale gelebilecek. Bu konuda başta Avrupa ve Amerika’da yasal düzenlemelerin oluşturularak gerek fiziki gerekse sosyal gereksinimler dışındaki iş ve eğitimlerin yeniden şekilleneceğini söylemek zorundayız. Ayrıca Wuhan’da akıllı telefonlar marifetiyle oluşturulan sağlık uygulamaları gibi olgular daha da yaygınlaşabilir.

Makroekonomik Dengeler: Benzer şekilde belki de bu şahsi görüşüm olsa da gerek AB (AB ülkelerini kendi kaderleriyle baş

başa bırakması) gerekse ABD’nin ve Dünya Sağlık Örgütü’nün başarısız uygulamaları gözönüne alındığında gelecek dönemde ülkelerin kendi iç dinamiklerine daha ağırlık vereceği ve özelinde bireysel davranışların ağırlık kazanabileceği öngörülebilir. Bu tür bir durumun uluslararası ilişkileri gelecekte ne kadar zorlaştıracağı veya kilitleyeceği belli değildir. Ama sonuçlarının neler olacağı henüz belli olmasa da yeni bir dünya düzenine gidildiği açıktır. Dolayısıyla her birey ve şirket bu konuda gerekli önlemleri almalı ya da ileride almak zorunda kalacaktır.

Siyasi Dengeler: AB ülkeleri ve ABD başta olmak üzere yakın gelecekte dünya üzerinde politik dengelerin değişebileceği görülmektedir. Başarısız olan iktidarlar ve devlet organlarında gerek Yönetim gerekse Sistem değişiklikleri olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla dünya üzerinde, muhalefet ve iktidar dengelerinin ve Ülke Yönetim sistemlerinin değişecebileceği açıktır.

Şirketler yukarıdaki denge değişimlerine bağlı ekonomik riskler dahilinde neler yapabilir?

Öncelikle bu sorunun çözümünün şu anki belirsiz dönemde belirli doğrulara bağlanması zor gözükmekte ancak yapılabilecekler genel yorumlar ve çalışmalar dahilinde şunlardır;

• Yaygın projeksiyonlara bağımlı hale gelmemelidir. Çok çeşitli senaryolar mümkün olduğunca araştırılmalı ve üzerine çalışılmalıdır.

• Yönettiğimiz işletmeler gerek finansal piyasalardaki kötü niyetli grupların gerekse dışı parlak ama içi boş duran oluşumların eline bırakılmamalıdır,

• Piyasadaki güven sinyallerine odaklanılmalı, kendi içgüdülerinize güvenilmeli ve elinizdeki tecrübelerin nasıl ve gerektiğinde başka alan ve sektörlerde nasıl kullanılacağı değerlendirilmelidir. Krizin etkileri sektörlere göre farklı olacak ve bu durum bazen çok hızlı bazen de daha yavaş ve ağır şekilde gerçekleşebilecektir.

• En iyiyi planlarken, en kötü duruma da hazır olunmalıdır.

• Bu krizin oluşturacağı tehlike ve fırsatlara odaklanılmadır.

• Kriz sonrası neler yapabileceğinize, yeni teknoloji ve değişimlere nasıl adapte olabileceğinize karar verilmelidir. Bu konularda avantaj yakalanıp, yakalanamayacağına odaklanılmalıdır.

• En önemli husus da şirketlerin ve yöneticilerin kriz dönemindeki davranışları, yaptıkları ve yapmadıklarıdır. Dolayısıyla bu dönemde çalışanlarına ve sektörüne sahip çıkan firmalar bu krizden daha başarılı ve itibarlı çıkarken, diğerlerinin krizi atlatsalar da çok da ayakta kalamadıkları bilinen bir gerçektir.

Unutulmaması gereken nokta; Başarılı şirketler, kolay ve fırsatçılıkla kazanılan işler olmadığı sürece, çalışanları, aileleri ve sektörlerinin hayır duaları ve destekleri sayesinde ayakta kalır.

Yukarıdaki yazımın devamı niteliğinde küresel gelişmelere göre yazacağımız yeni yazılarımızda buluşmak üzere sizlere ve çalışanlarınıza, ailelerinize, dostlarınıza, tüm ülkemiz ve dünyaya sağlıklı günler diler, en kısa sürede bu zorlu günlerin geride kalmasını temenni ederim.

Akdeniz ve Karadeniz’deki koster filosunu temsil eden İstanbul Navlun Endeksi (ISTFIX), tarihi dipten döndü. Koster piyasasındaki son gelişmeleri Dünya gazetesine değerlendiren ISTFIX Araştırma Müdürü Engin Koçak, “Koster piyasası bölgede ticaretin olumsuz etkilenmesine rağmen sert düşen yakıtlardan ivme kazanıp tarihi diplerden biraz toparlandı. Ancak şu anda geldiği 450-460 puan seviyeleri halen çok düşük” dedi. Sektörde beklentilerin dışında yaşanan bir gelişmeye vurgu yapan Koçak, “Nehir/engin deniz tipi gemilerin ticareti hızlandı. Önceki haftalarda Rusya ve Ukrayna’nın tahıl ihracatını durduracağından korkulmuştu. Bu korkular halen yerinde. Kaldı ki, Ukrayna ve Rusya kota getirdi. Bu korkulardan ötürü ticaret erbabı bir an önce satışını gerçekleştirme gayretinde olabilir. Ayrıca fiyatlar da düşüyor” diye konuştu. Diğer yandan mart başından bu yana nehir tipi gemilerin yavaş yavaş nehir ticaretine dönmesinin Karadeniz’de konvansiyonel tonaja biraz nefes aldırabileceğini söyledi. Hava koşulları ve İsrail’deki liman yoğunluğu gibi faktörlerin navlunları biraz yukarı itebileceğine dikkat çeken Koçak, “Ama bu kısa süreli olacaktır. Çünkü Avrupa’da imalat ve tüketim kaçınılmaz olarak duracak. Bu da önümüzdeki üç ayda gemilerin günlük getirilerinin bu seviyelerden çok da bir yere gidemeyeceğini anlamına gelebilecek” dedi. “Koster Piyasası Tarihi Dipten Döndü”

Bazı limanlar 14 gün şartı getirdi Öte yandan Libya ve Mısır gibi bazı ülkelerin gelen gemilere 14 gün şartı getirmeye başladığını dile getiren Koçak, bu durumun yayılması durumunda armatörlerin bu 14 günlük beklemeyi kiracılardan navlun farkı olarak isteyebileceğini ya da ilgili limanlara uğramayabileceğini söyledi. Koçak, “Bu da iki olasılığı gündeme getirir: Normalde tamamı 14 gün sürmeyen bir sefer, 14 gün uzarsa ve gemiler bağlı kalırsa gemi arzı azalacak, bu da navlun artışı olarak yansıyacak. Ama tersi olursa yani armatörler bekleme parasını alsa bile bu ülkelere gitmezse tam tersine ciddi bir tonaj arzı fazlası ortaya çıkacak. Bu olasılığı daha yüksek görüyorum” diye konuştu.