5 minute read

Atinalı Adalet Adamı SOLON

SOLON (İ.Ö. 630-560). Atinalı bir devlet adamı ve şair olan Solon, kendi adını taşıyan yasaları ile ünlüdür. Solon, Eski Yunan’ın Yedi Bilgesi’nden biri olarak kabul edilir. Yedi Bilge, İ.Ö. 7.- 6. yüzyıllarda yaşamış, aralarında Thales, Pittakos gibi bilgelerin bulunduğu, Sokrat öncesi ünlü Yunan filozofları ve devlet adamları için kullanılan bir terimdir.

Solon’un doğum yeri bilinmemektedir. Orta halli soylu bir aileden geldiği, denizaşırı ticaretle uğraştığı sanılmaktadır. İ.Ö. 600 dolayında Salamis Adası’nı ele geçirmek için Megaralılar’la yapılan savaşın kötü gitmesi Atinalılar’ın cesaretini kırmış ve moralini bozmuştu. Solon Atinalılar’a okuduğu bir şiirle onları yüreklendirerek savaşın kazanılmasını sağladı.

Advertisement

Savaşın ardından üne kavuşan Solon, daha sonra arkhon (yargıç yönetici) seçilerek ekonomik, siyasal ve hukuksal reformlar gerçekleştirdi. Önce çiftçilere, borçları nedeniyle el konulmuş topraklarını geri verdi ve köleleştirilmiş olanları serbest bıraktı. Borçlunun borcu karşılığında kendisini rehin göstermesi uygulamasını sona erdirdi. Yeni iş olanakları yaratmak için ticareti ve zanaatları özendirdi. Solon döneminde standartlara uygun, metal Atina parası bastırıldı; yeni ağırlık ve ölçü sistemleri geliştirildi. Bu dönem Atina’nın geliştiği ve zenginleştiği yılları kapsar.

Solon siyasal alanda yaptığı reformlarla soyluların yönetimdeki tekeline son verdi. Dört gelir grubuna ayırdığı yurttaşların siyasal hak ve yetkilerini, kökenlerine bakmaksızın, bu gelir gruplarına göre belirledi. Tüm yurttaşlara, en üst yönetim organı olan ekklesia’ya (halk meclisi) katılma hakkı tanıdı. Bu meclisin yasa yapma, karar alma, görevlileri seçme ve önemli temyiz davalarına bakma gibi yetkileri vardı. Ayrıca ekklesia’nın onaylayacağı yasa tasarılarını hazırlamakla görevli Dört Yüzler Meclisi’ni de kuran Solon, en üst üç gelir grubundan yurttaşlara bu mecliste birer yıl görev hakkı tanıdı. Yüksek yöneticiler ise yalnızca üst iki gruptan seçilebiliyordu. Böylece Atina’da daha sonra gelişen demokrasinin temelleri Solon döneminde atıldı.

Solon yaptığı düzenlemelerle tüm yurttaşlara yasalar önünde eşitlik sağladı. O dönemde yürürlükte olan ve hemen her suça ölüm cezası öngören katı Drakon Yasaları’nı gözden geçirerek yumuşattı ve hukuk sistemini daha insancıl bir yapıya kavuşturdu. Yurttaşlara, yöneticilerin kararlarına karşı mahkemeye başvurma ve dava açma hakkını tanıdı. Bazı değişiklikler geçirmesine karşın, Solon Yasaları çok uzun süre Atina’nın hukuksal yapısının temelini oluşturdu.

100 yıl süreyle geçerli olmasına karar verilen bu yasalar, herkesin görebileceği bir biçimde, döner ahşap tabletler üzerine yazıldı. Bu düzenlemeleri yaptıktan sonra, yasaların uygulanması sırasında müdahale etmek istemeyen Solon kendi isteğiyle, 10 yıl süren bir geziye çıktı. Döndüğünde Atina’nın siyasal ortamı çok karışıktı. Soylulardan Pisistratus’un Tiran olmak için çaba harcadığını gören Solon, Atinalılar’ı uyarmaya çalıştıysa da sözünü dinletemedi. Ama İ.Ö. 560’ta Pisistratus Tiran olunca haklılığı ortaya çıktı.

Devlet adamlığının yanı sıra Atina’nın ilk şairi de olan Solon, şiirleriyle halkı bilinçlendirmeye çalıştı. Toplumda düzenin bütün yurttaşların yasaların üstünlüğüne inanmasıyla sağlanabileceğini, kargaşaya açgözlülüğün ve adaletsizliğin neden olduğunu savundu.

Hiçbir şeyde aşırıya kaçma

Solon adalet ve ölçünün adamıdır. Hiçbir şeyde aşırılık, taşkınlık, sıradışı tanımlanacak davranışları doğru bulmaz. Her şeyin fazlası fazladır. Kişi çoğu zaman hem kendine hem de çevresine aşırılıkları yüzünden zarar verir. Bu tür hareketlerin önüne geçmek için kendini kontrol etmek ve ölçülü olmak gerekir. İnsanlar kimi zaman zenginlik, kibir ve böbürlenmekten kendileri için en önemli şeylerin değerini bilmezler, varlıklarını her şeyin üzerine koyar, kendilerine dev aynasında bakarlar. Ancak her şeylerini kaybettiklerinde bu davranışlarının ne kadar hatalı olduğunu görürler. Genellikle bu dersi çıkardıklarında her şey için çok geç olur.

Sonunu bilmeden kimseye mutlu deme

Herodot’un antik Lidya Kralı Kroesus ve onu sarayında ziyaret eden Solon ile ilgili kaleme aldığı bir hikâye vardır. Kral

Kroesus Solon’u en samimi şekilde karşılamış, Antik Yunan uygarlığının en bilge adamını sarayında misafir etmekten gurur duymuş. Misafirine hazinelerini, edindiği varlığı ve nüfuzu büyük bir keyifle göstermiş.

Sonra birgün Kral, Solon’u karşısına almış ve sormuş: “Sevgili Atinalı bilge dostum, senin engin bilgine dair çok şey işittim, bilginin peşinden gidip tüm dünyayı dolaşmışsın. Sana danışmak isterim lütfen söyle kimdir dünyanın en mutlu insanı?”

Bu soruyu sorarken Kroesus cevabın kendisi olacağından o kadar eminmiş ki, böbürlenebilmek için bilge Solon’dan teyit beklemekteymiş. Hükümdarları övmek gibi bir çabası olmayan Solon bir solukta ‘Atinalı Tellus’ diye cevap vermiş. Kral şaşırmış, hayal kırıklığına uğramış, hatta içten çok kızmış. Nasıl olur da halktan basit bir adam dünyanın en mutlu adamı olabilir diye düşünüp anlam verememiş.

‘Tellus, para kazanıp refah içinde yaşamasına ve iyi evlatlar yetiştirmesine olanak sağlayan bir hükümetin yönettiği Atina’da yaşamış, oğulları kendine birden çok torun vermişler, onların büyümelerini hatta gençliklerini görmüş. Huzurlu, mutlu ve tatmin edici bir hayat sürmüş, ayrıca ülkesini savunmak için savaşmış ve bu uğurda ölmüş, şehit olarak büyük bir onurla Atinalılar tarafından gömülmüş.’

Kroesus bu cevapla pek ikna olmamış olacak ki ikinci en mutlu adam kim peki diye sormaktan da geri kalmamış. Solon’un cevabı yine Kral Kroesus’un kendisi değilmiş. Bu kez Genç Yunanlı ‘Cleobis ve Biton’ diye cevap vermiş.

‘Aile sevgileri ve atletik performanslarıyla tanınan bu iki güzide kardeş, bir keresinde Tanrıça festivalini kutlamak isteyen annelerini arabalarına koşacak öküz bulamadıkları için kendileri arabayı çekerek annelerini 10 km’lik yoldan Hera’nın Tapınağı’na götürmüşler. Tapınağa geldiklerinde büyük bir kalabalık onları fiziksel güçlerinden dolayı tebrik etmiş, annelerine de bu kadar iyi çocuklar yetiştirdiği için iltifatlarda bulunmuşlar. Daha sonra Hera’ya dua eden anne oğullarına bir Tanrı’nın bahşedebileceği en büyük lütfu Hera’dan istemiş. Hera annenin duasını yerine getirmiş ve çocuklar hemen festivalden sonra daldıkları tatlı uykuda ölmüşler. Onlardan sonra gelenler kahraman Cleobis ve Biton’u heykellerinden tanımış.’ Artık Kral Kroesus rahatsızlığını gizleyemez olmuş. Üç basit ölümlü, nasıl muhteşem bir sarayı, devasa bir krallığı olan Kral Kroesus’tan daha mutlu olabilirmiş?

‘Bütün bunlar çok güzel sevgili Atinalı dostum peki ya benim mutluluğum?’ diye sormuş. ‘Nasıl oluyor da beni bu basit insanlarla bile karşılaştırmıyorsun?’

Solon şöyle açıklamaya başlamış: ‘Zenginlerin fakirlere göre iki avantajı vardır: 1. Talihsizliklerle başa çıkmak için kaynaklara sahiptirler. 2. İştahlarını tatmin edebilirler. Ancak, hayatta gerçekten değerli hiçbir şeyin üzerinde tek başlarına hakları yoktur. Ülkesine hizmet etmek, sağlıklı çocuklar yetiştirmek, kendi kendine yetmek, sağlıklı bir vücuda sahip olmak, aileye, tanrılara saygı ve yakınlık. Üstelik varlıklar sahip olanlar için ekstra problemleri beraberinde getirir: Fazla para, fazla problem.

Solon daha da önemlisi diye devam etmiş; “70 yıl yaşasan eski takvime göre, 26.250 gün görürsün hepsi birbirinden farklı günler. Yani, bugün işler iyi gidiyor diye, yarın da iyi gideceğini farz etme. Her an başına talihsizlikler gelebilir, bugün mutluyken yarın çok mutsuz olabilirsin. Kısacası, bir insana mutlu bir insan diyebilmek için son gününü görmek gerekir.” Bu sebepten senin bana sorduğun soruyu şu an cevaplayamam demiş. Kral Solon’un bu cevabını son derece aptalca bulmuş ve onu sarayından hemen defetmiş.

Ne yazık ki Solon’un veremediği cevabı, Kral Kroesus kendi kendine son derece acı bir şekilde vermiş. Önce canından çok sevdiği oğlunu bir av gezisinde kaza sonucunda kaybetmiş. Daha sonra, Delfi’deki falcıların sözlerini yanlış anlayıp Perslere savaş açmış. Savaşı büyük bir yenilgiyle kaybetmesi sonucunda esir düşmüş, düşmanları tarafından çıkarılan yangında yanarak can vermiş. Solon’dan Altın Niteliğinde Öğütler *Adaleti ödül beklemeden yerine getiririn. *Hergün yeni bir şey öğrenerek yaşlanın. *Konuşma eylemlerin aynasıdır. Kendinizin ve çevrenizdekilerin sözlerine dikkat edin. *Tavsiyede bulunurken arkadaşını mutlu etmeye değil, ona yardım etmeyi hedefle. *Üzüntü doğuran zevklerden kaçının. *Çabuk dost edinme, edindiğin dostlukları da çabuk gözden düşürme. *Sevinç gözyaşlarını asla silmeyin. *Yarın için en iyi yatırım, bugün yaptığımız iyiliktir.