Bahar Şubat 2016

Page 1

Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

18. YIL

SAYI 135 | ŞUBAT 2016 WWW.BAHAR.DK

“'DOMUZ ETI' KARARI RANDERS IÇIN UTANÇ KAYNAĞI” ▶ 24

EMRE OĞUZ: PIA USULÜ IFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

DANİMARKA'NIN İMAJI AĞIR YARALI

▶ 8

HASAN CÜCÜK: ÇILLER – HELLE THORNING BENZERLIĞI

Yıllarca “dünyanın en mutlu ülkesi” olarak büyük bir şöhret sahibi olan Danimarka’nın adı şimdilerde “nazi uygulamalarıyla” birlikte anılıyor. Mültecilerin takılarına el koyulmasını öngören kanun, ülkenin olumlu imajını adeta yerle bir etti. Uzmanlar yaşanan itibar kaybını “karikatür kriziyle” karşılaştırıyor. Öte yandan söz konusu kanun teklifinin sadece iktidardaki Liberal Parti yada Danimarka Halk Partisi tarafından değil anamuhalefetteki Sosyal Demokrat Parti tarafından da desteklenmesi sorunun çok daha derin olduğunu gösteriyor.

▶ 34

HÜSEYIN ARAÇ: KISA DALGA

▶ 18

10 BIN MÜLTECI ÇOCUK AVRUPA'DA KAYBOLDU

▶ 10

1

16

SORU CEVAP

6

ŞUBAT 2016

Ne dersiniz? Danimarka iyi çalışan bir refah devletin sorunlar var. Siz Danimarka Başbaka e sahip olsa da burada da nı olsaydınız ilk neleri değiştirm neyi ya da ek isterdiniz. Ne Dersiniz? Bence Danimarka’daki en önemli sorun sanları tembelliğe sistemin inçalışmana gerek itiyor olması. Sistem bir anlamda yok çalışmak istemiyor diyor. Böyle olunca da insanlar evleniyor, boşanıyor,doğal olarak. Mesela bir bayan özgürlüğüne kavuşuyor evde oturuyor. sonra Çocuğu para alıyor devletten. varsa; 20 yada 22 bin kron Şimdi bu bayan Böyle olunca her neden çalışsın? zaman bir açık olur ve eder. Bunun yerine sistem en fazla o açık devam sonra bunu bir limite bağlasa daha 2 yıl para verse insanları çalışmaya iyi olur. Sistemin bakan olsam bunu teşvik etmesi gerekiyor. Ben Başyapmaya çalışırım.

Danimarka dünyada duğu ülkekelerden en yüksek vergi oranlarının olbirisi. Öncelikle sektöründeki verimliliği bir taraftan kamu vergilerindeki oranları arttırarak diğer taraftan gelir daha adil bir düzeye isterim. Entegrasyondan getirmek ziyade, dışlayıcı laştırıcı üslubuyla ve kutupgündemi belirleyen bakanı Inger Stöjberg’i “entegrasyon” görevden alırım. lum, yabancılar Böylece topkonusunda politikalarını tartışmaktan sürekli üslup ve sembol kurtulur. Dolayısıyla silerin daha fazla siyayabancılar ve mülteciler uzun vadeli ve konusunda toplumu birleştirici mesini sağlarım. politikalar üret-

Kegam Kuyucuyan Nivå, Şef Aşçı

Ömer Çiftçi Politikacı Ballerup

Her siyasi lider kendi vizyonunu ister. Benim vizyonum; benimsetmek çalışıyoruz’’ anlayışıyla ‘‘yeni bir dünya için toplum kuruluşlarını hareket eden aktif sivil dir bunlar; çağdaş, desteklemek olurdu. Nedemokratik, milli değerlere bağlı olan, bilgili, kültürlü ve manevi yeniliklere açık, ve ahlaklı evrelsel ve insanı hip, çevreye saygılı, değerlere sainsanların olduğu özgüven sahibi ve benzeri temel dinamiklerinikurumlar. Kısacası geleceğin destekçi olurdum. oluşturacak ideal projelere

Ercan Özdemir İşadamı, Kopenhag

Genelde insanoğlunun ulaşamadığı ri kolayca çözer. Ama evdeki hesapmakamdaki işleBence Danimarka’daki çarşıya en büyük sorun; uymaz. bakış açısı. İnsanların duydukları üzerinden insanların bir şekilde yorum yüzeysel yapıyor. Oysa zaman ve araştırma gerçekleri gerektiriyor. Bulvar anlamak rinde yazanlarla gazetelegerçekler birbirini başbakan en başta tutmuyor. Bir yapabilir. Değişik halkı aydınlatabilecek konuşmalar ci sözler söylemesikonular üzerinde halkı bilgilendiriyabancı toplumlar önemli. Ayrıca halk içerisindeki olmayı özendirmesi arasında düşmanlık yerine dost gerekiyor. Ayrıştırmak olanı. Zor olanı en kolay insanların birbirine laşmasını sağlamak. hoşgörüyle yak-

Hasan Hüseyin İshoj, İşadamı Bir eğitimci olarak öncelikle Danimarka’nın sistemine yoğunlaşmak isterim. Öncelikle eğitim okulları hem fiziki devlet olarak 90lı yılların şartlar hem de öğretmen kalitesi kaliteyi arttırmak gerisindeyiz. Eğitimde rekabeti ve zamanda devlet için özel okulları teşvik eder, aynı okullarından başarılı lendiririm. Getto olanları ödülkökenli öğrenci okullarına çözüm üretirim. Etnik sayısına kota getiririm. yeler bu kotaları Bazı beledibaşarılı bir şekilde kökenlilerin dillerinin uyguluyor. ilköğretim ve liselerde Etnik ders olarak okutulmasını sağlardım. Ne kadarseçmeli tim o kadar güzel iyi eğigenç o kadar parlakentregrasyonsa, ne kadar eğitimli bir gelecek demektir. eğitimin önemsenmesi icin gereken herseyBu yüzden yapilmali.

Karabey Kara

Eğitimci, Slagelse

Koçer

Benim en çok yapmak istediğim şey; sındaki işbirliğini arttırmak. Bu sayede polis ile aileler arane geçilebileceğini düşünüyorum. Polisbirçok suçun önübir suçu dikkate alıp özellikle yabancı bazen 3 yıl önceki yabiliyor. Oysa gençleri damgalasuçun dialoğa geçilse belki işlendiği zaman çocuğun ailesi ile 1 tanıdığım var 3 yapılabilecek birçok şey var. Mesela yıl önce çocuk bir tan dolayı yıllar sonrasında suç işlemiş. işlem başlatıyorlar. Bu suçbirşey yapamıyor Aileler de bu sektöründe yapılacak noktadan sonra. Öte yandan sağlık bekliyorsun. 3 saat şeyler var. Hastaneler de saatlerce Sağlık konusunda bekledim en son gittiğimde mesela. geri kaldı Danimarka. kendi ülkesinde tedavi olmaya gidiyor. İnsanların çoğu hastalık bile tedavi edilemiyor. Gittikçe Bazen basit bir büyüyor.

Haydar Polat

İşadamı, Avedore

MART SAYIMIZDA

SİZDE 'BELİRLENMİŞ BİR KONU' HAKKINDA Bir sonraki soruyu GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEK öğrenmek için sosyal İÇİN NE DERSİNİZ? medya hesaplarımızda n bizi takip edin.

Ne dersiniz?

her ay gazeteniz Bahar'da

▶ 14

Helle Thorning, ilkleri başararak veda etti ▶ 6

10 SORUDA DÖVIZLI ASKERLIK ▶ 12

▶ 16

BATI GÖZÜNÜ TESETTÜRE AÇTI ▶ 20



Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

18. YIL

SAYI 135 | ŞUBAT 2016 WWW.BAHAR.DK

“'DOMUZ ETI' KARARI RANDERS IÇIN UTANÇ KAYNAĞI” ▶ 24

EMRE OĞUZ: PIA USULÜ IFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

DANİMARKA'NIN İMAJI AĞIR YARALI

▶ 8

HASAN CÜCÜK: ÇILLER – HELLE THORNING BENZERLIĞI

Yıllarca “dünyanın en mutlu ülkesi” olarak büyük bir şöhret sahibi olan Danimarka’nın adı şimdilerde “nazi uygulamalarıyla” birlikte anılıyor. Mültecilerin takılarına el koyulmasını öngören kanun, ülkenin olumlu imajını adeta yerle bir etti. Uzmanlar yaşanan itibar kaybını “karikatür kriziyle” karşılaştırıyor. Öte yandan söz konusu kanun teklifinin sadece iktidardaki Liberal Parti yada Danimarka Halk Partisi tarafından değil anamuhalefetteki Sosyal Demokrat Parti tarafından da desteklenmesi sorunun çok daha derin olduğunu gösteriyor.

▶ 34

HÜSEYIN ARAÇ: KISA DALGA

▶ 18

10 BIN MÜLTECI ÇOCUK AVRUPA'DA KAYBOLDU

▶ 10

1

16

SORU CEVAP

6

ŞUBAT 2016

Ne dersiniz? Danimarka iyi çalışan bir refah devletin sorunlar var. Siz Danimarka Başbaka e sahip olsa da burada da nı olsaydınız ilk neleri değiştirm neyi ya da ek isterdiniz. Ne Dersiniz? Bence Danimarka’daki en önemli sorun sanları tembelliğe sistemin inçalışmana gerek itiyor olması. Sistem bir anlamda yok çalışmak istemiyor diyor. Böyle olunca da insanlar evleniyor, boşanıyor,doğal olarak. Mesela bir bayan özgürlüğüne kavuşuyor evde oturuyor. sonra Çocuğu para alıyor devletten. varsa; 20 yada 22 bin kron Şimdi bu bayan Böyle olunca her neden çalışsın? zaman bir açık olur ve eder. Bunun yerine sistem en fazla o açık devam sonra bunu bir limite bağlasa daha 2 yıl para verse insanları çalışmaya iyi olur. Sistemin bakan olsam bunu teşvik etmesi gerekiyor. Ben Başyapmaya çalışırım.

Danimarka dünyada duğu ülkekelerden en yüksek vergi oranlarının olbirisi. Öncelikle sektöründeki verimliliği bir taraftan kamu vergilerindeki oranları arttırarak diğer taraftan gelir daha adil bir düzeye isterim. Entegrasyondan getirmek ziyade, dışlayıcı laştırıcı üslubuyla ve kutupgündemi belirleyen bakanı Inger Stöjberg’i “entegrasyon” görevden alırım. lum, yabancılar Böylece topkonusunda politikalarını tartışmaktan sürekli üslup ve sembol kurtulur. Dolayısıyla silerin daha fazla siyayabancılar ve mülteciler uzun vadeli ve konusunda toplumu birleştirici mesini sağlarım. politikalar üret-

Kegam Kuyucuyan Nivå, Şef Aşçı

Ömer Çiftçi Politikacı Ballerup

Her siyasi lider kendi vizyonunu ister. Benim vizyonum; benimsetmek çalışıyoruz’’ anlayışıyla ‘‘yeni bir dünya için toplum kuruluşlarını hareket eden aktif sivil dir bunlar; çağdaş, desteklemek olurdu. Nedemokratik, milli değerlere bağlı olan, bilgili, kültürlü ve manevi yeniliklere açık, ve ahlaklı evrelsel ve insanı hip, çevreye saygılı, değerlere sainsanların olduğu özgüven sahibi ve benzeri temel dinamiklerinikurumlar. Kısacası geleceğin destekçi olurdum. oluşturacak ideal projelere

Ercan Özdemir İşadamı, Kopenhag

Genelde insanoğlunun ulaşamadığı ri kolayca çözer. Ama evdeki hesapmakamdaki işleBence Danimarka’daki çarşıya en büyük sorun; uymaz. bakış açısı. İnsanların duydukları üzerinden insanların bir şekilde yorum yüzeysel yapıyor. Oysa zaman ve araştırma gerçekleri gerektiriyor. Bulvar anlamak rinde yazanlarla gazetelegerçekler birbirini başbakan en başta tutmuyor. Bir yapabilir. Değişik halkı aydınlatabilecek konuşmalar ci sözler söylemesikonular üzerinde halkı bilgilendiriyabancı toplumlar önemli. Ayrıca halk içerisindeki olmayı özendirmesi arasında düşmanlık yerine dost gerekiyor. Ayrıştırmak olanı. Zor olanı en kolay insanların birbirine laşmasını sağlamak. hoşgörüyle yak-

Hasan Hüseyin İshoj, İşadamı Bir eğitimci olarak öncelikle Danimarka’nın sistemine yoğunlaşmak isterim. Öncelikle eğitim okulları hem fiziki devlet olarak 90lı yılların şartlar hem de öğretmen kalitesi kaliteyi arttırmak gerisindeyiz. Eğitimde rekabeti ve zamanda devlet için özel okulları teşvik eder, aynı okullarından başarılı lendiririm. Getto olanları ödülkökenli öğrenci okullarına çözüm üretirim. Etnik sayısına kota getiririm. yeler bu kotaları Bazı beledibaşarılı bir şekilde kökenlilerin dillerinin uyguluyor. ilköğretim ve liselerde Etnik ders olarak okutulmasını sağlardım. Ne kadarseçmeli tim o kadar güzel iyi eğigenç o kadar parlakentregrasyonsa, ne kadar eğitimli bir gelecek demektir. eğitimin önemsenmesi icin gereken herseyBu yüzden yapilmali.

Karabey Kara

Eğitimci, Slagelse

Koçer

Benim en çok yapmak istediğim şey; sındaki işbirliğini arttırmak. Bu sayede polis ile aileler arane geçilebileceğini düşünüyorum. Polisbirçok suçun önübir suçu dikkate alıp özellikle yabancı bazen 3 yıl önceki yabiliyor. Oysa gençleri damgalasuçun dialoğa geçilse belki işlendiği zaman çocuğun ailesi ile 1 tanıdığım var 3 yapılabilecek birçok şey var. Mesela yıl önce çocuk bir tan dolayı yıllar sonrasında suç işlemiş. işlem başlatıyorlar. Bu suçbirşey yapamıyor Aileler de bu sektöründe yapılacak noktadan sonra. Öte yandan sağlık bekliyorsun. 3 saat şeyler var. Hastaneler de saatlerce Sağlık konusunda bekledim en son gittiğimde mesela. geri kaldı Danimarka. kendi ülkesinde tedavi olmaya gidiyor. İnsanların çoğu hastalık bile tedavi edilemiyor. Gittikçe Bazen basit bir büyüyor.

Haydar Polat

İşadamı, Avedore

MART SAYIMIZDA

SİZDE 'BELİRLENMİŞ BİR KONU' HAKKINDA Bir sonraki soruyu GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEK öğrenmek için sosyal İÇİN NE DERSİNİZ? medya hesaplarımızda n bizi takip edin.

Ne dersiniz?

her ay gazeteniz Bahar'da

▶ 14

Helle Thorning, ilkleri başararak veda etti ▶ 6

10 SORUDA DÖVIZLI ASKERLIK ▶ 12

▶ 16

BATI GÖZÜNÜ TESETTÜRE AÇTI ▶ 20


4

ŞUBAT 2016

Ejendomsmæglere og Valuar, MDE København • Storkøbenhavn • Vestegnen • Sydkysten

Sizde evinizi satmak istermisiniz?

Aalborg Camii’ne ırkçı saldırı

Evinizin değerini öğrenin

Villa veya dairenizi satmayı düşünüyor ve bugünkü değerini öğrenmek istiyorsanız, ücretsiz satış değerlendirmesi için bizi hemen arayın! Bizden daima en uygun fiyatı ve en kaliteli danışmanlık hizmetini alacağınızı garanti ediyoruz. Kişiye özel danışmanlık Bir gayrimenkul ticareti cok karmaşıktır. Tatsız sürprizlerle karşılaşmamanız için gerekli bütün belgeleri inceleyip sizi bilgilendiriyoruz. Daha fazla bilgi edinmek için bize ulaşın. BAHAR HABER MERKEZİ

Saygılarımla

Sadık Kamit Ejendomsmægler, MDE Mobil: 2627 2905 • sadik@edc.dk EDC Vallensbæk • Gl. Køge Landevej 888 • 2665 Vallensbæk Strand

Aalborg’da bir camiye kimliği belirsiz kişilerle dün gece çirkin bir saldırı düzenlendi. Aalborg polisinin yaptığı açıklamaya göre saldırı 23.00 ila 05.00 arasında gerçekleştirildi. Kimliği belirsiz kişiler, caminin pencerelerine Yahudilerin kutsal Davut Yıldızı’nı spreyle çizerken, İslama ve Müslümanlara ağır küfürler yazdılar. Duvarlara ‘Öleceksiniz’ yazan saldırganları bulmak için polis çalışma başlat-

tı. Kuzey Jylland Polisi’nden Per Vagn Nielsen, daha öncede Müslümanlara yönelik benzer saldırılar olduğunu ancak bu kez konuyu ciddiye aldıklarını belirtti. Aalborg Belediye Başkanı Thomas Kastrup-Larsen, şehrinde böyle kişilerin bulunmasından dolayı üzüntü duyduğunu ifade ederek, bu tür provakosyonların amacının toplumda ayrışmayı sağlamak olduğunu söyledi. Aalborg Camii, adına sosyal paylaşım sitesi Facebook’tan yapılan açıklama ise, saldırı şiddetli şekilde kınıyoruz denildi.

YENI KONSOLOSLUK BINASI ALINDI BAHAR HABER MERKEZİ

Uzun zamandan beri konsolosluk işlemleri için yeni bir bina arayışında olan Türkiye Cumhuriyeti Danimarka Büyükelçiliği sonunda aradığını buldu. Kopenhag’ın merkezinde Dag Hammarskjölds Allé 28 adresinde bulunan ve Lille Amalienborg olarak bilinen bina yeni konsolosluk binası olarak satın alındı. Söz konusu binanın 63 milyon krona satın alındığı öğrenildi. Yeni binada yapılacak çalışmaların tamamlanmasının akabinde yıl sonuna doğru hizmete geçmesi bekleniyor. O zamana kadar mevcut bina kullanılmaya devam edecek. Yeni konsolosluk binasının yak-

laşık 2 bin metrekare kullanım alanı var. Bu doğal olarak eskisine oranla çok daha ferah ve geniş bir alan demek. Vatandaşların hem konsolosluk işlemlerinde hem de ilerideki olası seçimlerde daha rahat hareket etmesi anlamına geliyor. Öte yandan yeni bina oldukça güvenliklik bir bölgede bulunuyor. ABD, İngiltere, Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin büyükelçilikleri aynı bölgede bulunuyor. Yeni binanın en büyük avantajlarından biri ise ulaşımın oldukça rahat olması. Österport tren istasyonuna yürüyüş mesafesinde olan bina ayrıca otobüs duraklarına da oldukça yakın.

Bahar Gazetesi'ni Sosyal Medya'da Takip Edin SAHİBİ: MOVING MEDIA APS

YAYIN EDİTÖRÜ: EMRE OĞUZ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI VEDAT OĞUZ

HABER MERKEZİ HASAN YILDIRIM BAHAR KIRICI HASAN AKYÜZ MİYASE BARDAKÇI

DANIŞMAN BAHATTİN KARATAŞ

REKLAM Tel.: 71 51 43 85 reklam@moving-media.dk

GRAFİK TASARIM FADİME BAŞODA

BASKI OTM AVISTRYK

CVR-nr. 25065557

ADRES: Sluseholmen 2, 1. 2450 København SV Tel.: 70 20 69 70 info@bahar.dk www.bahar.dk

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.


HURDA ÜCRETİNİ 20.000 KR.’A İNDİRDİK*

Yeni araçlarda uzmanlar!

Yeni araç depoda!

raç Yeni a da! depo

raç Yeni a da! depo

Yeni araç depoda!

raç Yeni a da! depo

Limited edition!

/ Yetkili Hyundai bayisi

Baldersbækvej 4B, 2635 Ishøj • Tlf. 43993666 Açılış - Kapanış Saatleri:

Pazartesi - Cuma: 09.00 - 18.00 Cumartesi - Pazar: 11.00 - 16.00

*Hurda ücretinden yararlanmak için yeni aracın Kiran Car A/S tarafından finanse edilmesi gerekmektedir.

Depomuzda her zaman 100 adet yeni aracımız mevcuttur!

Ishøj Bilcenter


6

ŞUBAT 2016

GÜLE GÜLE HELLE HASAN CÜCÜK

Danimarka’nın en eski partisinin ilk kadın başkanı olarak tarihe geçtiğinde önünde aşılması gereken bir rekor daha vardı; ilk kadın başbakan olmak. 2005’te Sosyal Demokrat Parti başkanlık koltuğuna oturan Helle Thorning- Schmidt, bu hedefine Eylül 2011’de ulaşıyordu. O artık Danimarka’nın ilk kadın başbakanı olarak tarihte yerini almıştı. Başbakanlık günleri ortaklarının yaşadığı parti içi krizlerinden dolayı sorunlu geçti. Haziran 2015’te yapılan seçimlerde partisinin oyunu arttırmasına rağmen başbakanlık koltuğunu rakibi Liberal Parti Başkanı Lars Lökke Rasmussen’e kaptırdı. Seçim akşamı gözyaşlarıyla parti başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Artık sıradan bir milletvekiliydi. Fakat kimse Meclis’te kalmaya devam edeceğine ihtimal vermiyordu. Nitekim hükümet tarafından boşalan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne aday gösterildi. Beklentisi seçilmekti. Koltuğun sahibi İtalyan diplomat Filippo Grandi oldu. Thorning- Schmidt, iyice içine kapandı. Aradığı görevi eşinin yaşadığı Londra’da buldu. Uluslararası yardım kurumu Save The Children direktörlüğüne seçilmeyi başardı. Helle Thorning, ’İki uluslararası görev için müracaat etmiştim, birine seçildim’ deyip, Danimarka siyasetine veda ettiğini açıkladı. Helle Thorning- Schmidt’in İngiliz eşi Stephen Kinnock İşçi Partisi milletvekili olarak görev yapıyor. İşte Sosyal Demokrat Parti’nin ilk kadın başkanı ve Danimarka’nın ilk kadın başbakanının hayatından kısa bir kesit. Helle'nin annesi Grete Arhus Üniversitesi'nde tıp, babası Holger ekonomi okurken İtalyanca kursunda tanıştıklarında takvim yaprakları 1957 yılını gösteriyordu. Kısa süre sonra evlilik kararı alan Grete ve Holger, Sönderborg şehrine taşındılar. Holger ülkenin önde gelen firmalarından Danfoss'ta işe başlarken, Grete tıp eğitimini bitiremeden üniversiteden ayrılıyordu. Sönderborg, Norveç ve İsveç'te kalan Grete – Holger çifti Hvidovre'ye taşındıkları tarihten kısa bir süre sonra 1966'da ailenin en küçük çocuğu Helle doğdu. Gelir seviyesi oldukça yüksek olan aile 1968'de göçmenlerin yeni yeni yerleşmeye başladığı İshöj'a taşındı. Anne-baba çalıştığı için çocuklarına fazla vakit ayıramazken, 1976 yılında Grete – Holger çifti boşandı. Helle ablası Hanne, abisi Henrik'le birlikte annesiyle yaşamaya başladı. Hayalindeki meslek ise profesyonel dansçı olmaktı. Liseyi 10,7 not ortalamasıyla bitirerek istediği üniversitenin istediği bölümüne kayıt yaptırma hakkını elde eden Helle'nin tercihi Kopenhag Üniversitesi siyasal bilgiler oldu. 1993 yılında hayatının seyrini Brüksel'e Avrupa Koleji'nde okumak git-

mesi değiştirdi. Burada 1983-92 arasında İngiltere İşçi Partisi'nin başkanlığını yapan Neil Kinnock'un oğlu Stephen ile sınıf arkadaşı olan Helle, 1996'da hayatını birleştiren karara ilk adımı atmış oldu. Stephen'in de etkisiyle sosyal demokrat çevrede yer bulan Helle, 1993'te Sosyal Demokrat Parti'ye üye oldu. 1997'de işçi konfederasyonu örgütü LO'da işe başlayan Helle Thorning-Schmidt'e 1999 Avrupa Parlamentosu adaylığı teklifi geldi. Eşi Stephen o günleri, ‘Benim için sürpriz olmadı' diye anlatırken, Helle belki de gelen teklifle hayatının seyrinin değiştiğinin farkında değildi. Listenin ancak sonlarında yer bulan Helle'nin seçilmesine kimse ihtimal vermiyordu. Avrupa Komisyonu'nda komiser olarak görev yapan Bjerregaard, Helle'nin kampanyasında destek olunca ‘isimsiz aday' Helle, 3. sıradan Avrupa Parlamentosu'na seçilmeyi başardı. 2004'te iç siyasete dönme kararı alan Thorning-Schmidt Şubat 2005'te yapılan seçimlerde milletvekili seçilmeyi başardı. Seçimden partisinin mağlup çıkmasıyla parti başkanı Lykketoft iki gün sonra istifa etti. Sosyal Demokratların ‘akıl hocaları' değişen Danimarka şartlarında klasik

bir başkan yerine herkese hitap edecek bir isim olarak düşündükleri Helle Thorning- Schmidt'e partiyi teslim ettiler. ‘Güzel sarışın' Helle Thorning–Schmidt, parti tarihinin ilk başkanı olurken, hedefinin 2001'den bu yana ülkeyi yöneten Liberal Parti Başkanı Anders Fogh Rasmussen'in başbakanlığına son vermek olduğunu açıklıyordu. Şubat 2007'de yapılan seçimlerde Sosyal De-

mokratlar 100 yılın en düşük oyunu almasına karşılık, partiyi ayağa kaldıracak isim sıkıntısından dolayı Helle ile devam etme durumunda kalıyorlardı. 2009 yerel seçimleri de benzer sonuçla çıkarken, talih Helle Thorning- Schmidt'in yüzüne Eylül 2011'de yapılan genel seçimlerde gülüyordu. Sol blok partileri Sosyalist Halk Parti, Radikal Parti ve Birlik Listesi'nin oylarıyla Thorning-Schmidt sağ bloku sadece 8 bin 400 oy farkıyla geçip ülkenin ilk kadın başbakanı oldu. Verdiği sözleri

tutamaması seçmen nezdinde kredi kaybı yaşattı. Koalisyon partileri ve bakanlar arasında ahengi yakalamada sıkıntı yaşadı. Zor zamanda risk alıp lider olduğunu gösteremedi. Kamuoyu yoklamalarında Sosyal Demokratlar’ın sürekli oy kaybetmesiyle Helle Thorning içinde zor günler başladı. Adı Avrupa Komisyonu Başkanlığı için geçmesine karşılık, bu iddia veya hayali gerçekleşmedi. Kasım 2013’te yapılan yerel seçimlerde Sosyal Demokratlar oy kaybına rağmen ilk parti olarak çıkmasına karşılık, Liberal Parti daha fazla belediye başkanlığı kazandı. 18 Haziran 2015’te yapılan seçimlerde ilginçtir Helle Thorning- Schmidt 10 yıllık başkanlığında ilk kez oyunu arttırdığı seçimler sonrası koltuğuna veda etmek zorunda kalıyordu. Kazanarak kaybeden ThorningSchmidt’i çaresiz bırakan SF ve Radikal Parti’de olan kayıplar oldu. Sol blok yüzde 2’den daha az bir farkla iktidara veda etmiş oldu.


FIRE ZINGER COLESLAW TA ST Y

Fire Sauce , Coleslaw, Ost, Zinger Filet

Black Pepper Potatoes + Sour Cream (inkl. i Menu)

Y C I SP

Find os her:

g center in p p o h S ’s ld ie -F r - Ishøj bycente dovre ø R , 3 j e v n r å T n 55 - Rådhuspladse de 95 - Amagerbroga rvej 2K e t s m lo B , t s il T -


8

ŞUBAT 2016

DATİFED’e konuk olan Sofie Carsten Nielsen:

MÜLTECILER SORUNUNUN Pia usulü ifade özgürlüğü ÇÖZÜM ADRESI AVRUPA PARLAMENTOSU’DUR EMRE OĞUZ emre@bahar.dk

“Kendi ışığıyla başkalarını aydınlatan, hiç birşey yitirmez.” Danimarka’da mültecilerin takılarına el koyulmasına dair kanunun parlamentoda büyük bir oy çoğunluğu ile kabul edilmesinin akabinde bu söz gelmişti aklıma. Danimarka’ya, Danimarkalıların atalarına ait bu söz. İnsan hayret ediyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Danimarka’nın neden mültecilerin 3 kuruşluk takılarına tamah ettiğini anlamak çok güç. Hafta içi konuştuğum bir politikacı; asıl sebep iç politika dedi. Liberal Parti bu söylemi ile bir taşla iki kuş vuruyormuş. Bir taraftan mültecilerin gözünü korkutuyor, Öte yandan son dönemde artan aşırı sağ oyları kendine doğru çekiyormuş. Diyelim ki; bu doğru. Değer mi? Savaştan, Ölümden ve açlıktan kaçan mültecilerin elinde kalan son kıymetli eşyalara da el koymaya hangi vicdan izin verir? Bir parti oy oranını arttırmak için daha “insani” bir yol yordam bulamaz mı? Pia Kjaergaard’ı tanımayanınız yoktur. Malumunuz kendisi Avrupa’da göçmen karşıtı aşırı sağ ideolojinin hayat bulmasını sağlayan en önemli politikacılardan bir. Yıllarca başkanlığını yaptığı Danimarka Halk Partisi (DF) şimdilerde ülkenin en etkili partisi durumunda. Son seçimlerdeki başarılarıyla sağ bloğun en büyük partisi haline geldiler. Hatırlarsınız; 2005 yılında karikatür krizi çıkmıştı. Müslüman ülkeler ısrarla dönemin Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in özgür dilemesini istemişti. Rasmussen ise

özür dilemeye yanaşmadığı gibi kendisiyle görüşmek isteyen Müslüman büyükelçileri de reddetmişti. O dönemde Başbakan’ın özür dilemesine en çok karşı çıkanlardan biriydi Pia Kjearsgaard. Ona göre karikatürler “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmeliydi. Aradan 10 yıl geçti. Geçtiğimiz hafta Danimarka Parlamentosu, mültecilerin takılarına el koyulmasını öngören kanun teklifini oy çokluğu ile kabul etti. Bunun üzerine Danimarka dünyanın birçok ülkesinde sert eleştirilerin odağı oldu. Bu eleştiriler arasında en acımasız olanı hiç şüphesiz Başbakan Lars Lökke Rasmussen’i Nazi Subayı olarak çizen İngiliz, Guardian Gazetesi oldu. Gazete ayrıca; Liberal Parti için “Muhtemelen dünyanın en aptal siyasi partisi” ifadesini kullandı. Guardian Gazetesi’ni söz konusu karikatür dolayısıyla özür dilemeye çağıran ilk politikacı kim oldu tahmin edin? Pia Kjaersgaard! Halböyle olunca; insan sormadan edemiyor? Ne oldu sizin ifade özgürlüğü anlayışınıza? Hani “ifade özgürlüğü” demokrasilerin olmazsa olmazıydı ve hiç bir koşul altında kısıtlanmamalıydı? Bu ikiyüzlülüğün izahı ne? Danimarka’nın bir dönem Nazi işgaline uğramış bir ülke olduğu dikkate alındığında Guardian Gazetesi’nin çiziminin oldukça ağır olduğu muhakkak. Nitekim ben de şahsen Guardian Gazetesi’nin çizimini çok çirkin buldum. Ancak birileri Hz. Muhammed’e (Sav) edilen hakaretleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirip Başbakan Rasmussen’e edilenler için özür isterse; orada “Bir dakika arkadaş, bu işte bir yanlışlık var” dememiz gerekmez mi?

Savaştan, ölümden ve açlıktan kaçan mültecilerin elinde kalan son kıymetli eşyalara da el koymaya hangi vicdan izin verir?

BAHAR HABER MERKEZİ

Danimarka Türkiye İşverenler Federasyonu (DATİFED), Radikal Partili eski yüksek öğretim ve araştırma bakanı Sofie Carsten Nielsen'i ağırlayıp, mülteciler sorunu konusunda fikir alış- verişinde bulundu. Nielsen, mülteciler probleminin yerli değil evrensel bir çözüme ihtiyacı olduğunu belirterek, Avrupa’nın II. Dünya Savaşı’ndan sonra gördüğü en büyük mülteci akınının çözümünün adresinin Avrupa Parlamentosu olduğunu söyledi. Dünyanın 2008’te yaşadığı global ekonomik krizin, mülteciler sorunundan daha büyük olduğuna işaret eden Sofie Carsten Nielsen, ’Ekonomik krizi tüm ülkeler ve sivil toplum örgütleri el ele verip, işbirliği yaparak üstesinden

geldi. Aynı işbirliğini mülteciler sorununda da göstermeliyiz ve yine altını çizerek söylüyorum bu sorunun çözüm adresi Avrupa Parlamentosu’dur. Gerekli hassasiyetleri göstermezsek bu sorun uzun yıllar gündemizi meşgul eder ve ekonomik faturası oldukça ağır olur.' diye konuştu. Danimarka’nın kabul ettiği eleştirilen mülteciler yasasındaki amacın ’ülkeye gelecek sığınmacıları korkutmak’ olduğuna işaret eden Nielsen, ’Bu kanun ülkedeki mültecilerden ziyade geleceklere yöneliktir. Amaç ülkeye mülteci akınının önüne geçmektir. Bazen mültecilerin hangi şartlarda yaşadıklarını ve buralara niçin geldiklerini unutuyoruz.' dedi. DATİFED üyelerinden gelen soruları cevaplayan Sofie Carsten Nielsen, DATİFED’le mülteciler soruna çözüm bulmak için işbirliği yapmak istediğini söyledi.

Reklamlarınız bizimle değer kazanır! Reklam iletişim tel.: 71 51 43 85 Email: reklam@moving-media.dk



10

ŞUBAT 2016

10 BIN MÜLTECI ÇOCUK AVRUPA'DA KAYBOLDU AVRUPA BIRLIĞI POLIS TEŞKILATI EUROPOL, 10 BINDEN FAZLA MÜLTECI ÇOCUĞUN AVRUPA'YA ULAŞMALARININ ARDINDAN KAYBOLDUĞUNU VE BUNLARIN ÇOĞUNUN SUÇ ÖRGÜTLERININ VE INSAN KAÇAKÇILARININ ELINE DÜŞMESINDEN ENDIŞE EDILDIĞINI AÇIKLADI. BAHAR HABER MERKEZİ

Avrupa sınırları içindeki ülkelere ulaşan 10 binden fazla çocuk mültecinin kaybolduğu açıklandı. Europol rakamlarına göre; sadece İtalya'da 5 bin, İsveç'te de bin çocuktan haber alınamıyor. Yetkililer, refakatsiz çocukların suç şebekelerinin öncelikli hedef hâline geldiğini belirtiyor. Avrupa Birliği Polis Teşkilatı Europol, 10 binden fazla Mülteci çocuğun Avrupa'ya ulaşmalarının ardından kaybolduğunu ve bunların çoğunun suç örgütlerinin ve insan kaçakçılarının eline düşmesinden endişe edildiğini açıkladı. İngiliz The Observer gazetesine bilgi veren Europol Direktörü Brian Donald, “On binden fazla çocuğu aradığımızı söylemek mantıksız olmaz. Bunların tamamı suç için suiistimal edilmeyecektir. Bazıları aile üyelerine kavuşmuş olabilir. Ancak gerçek şu ki, şu an nerede olduklarını, ne yaptıklarını veya kiminle olduklarını bilmiyoruz.” dedi. Avrupa'nın maruz kaldığı göç dalgasıyla ilgili en derin problemlerden biriyle ilgili ilk kez emniyet birimlerince hazırlanan istatistikleri açıklayan Donald; sadece İtalya'da 5 bin, İsveç'te de bin çocuğun kaybolduğunu bildirdi. Merkezi İngiltere'de bulunan sivil toplum kuruluşu Save the Children'ın (Ço-

cukları Koruyun) rakamlarına göre geçen yıl 26 bin kadar refakatsiz çocuk Avrupa'ya giriş yaptı. Europol da aynı süre zarfı içinde kıtaya gelen bir milyon civarındaki mültecinin yüzde 27'sinin çocuklardan oluştuğunu belirtiyor. ‘Komplike bir suç şebekesinin şimdi mültecileri hedef aldığı' uyarısında bulunan Europol yetkilisi, “İster kayıtlı ister kayıtsız olsun, 270 bin çocuktan bahsediyoruz. Bir kısmı aileleriyle beraber fakat yüksek bir oranının böyle olmayabileceğine dair kanıtlarımız var.” diye konuştu. The Guardian'ın pazar günleri çıkardığı nüshası olan The Observer ise yetkilinin bu sözlerini kaybolan çocuk mülteci sayısının

10 binin çok üstünde olabileceği şeklinde yorumladı. İsveç'in güneyindeki Trelleborg kasabasına geçen ay ulaşan refakatsiz bin kadar çocuk mülteci ortadan kayboldu. Aynı ül-

kede salı günü açıklanan bir raporda refakatsiz mülteci çocukların çoğunluğundan haber alınamadığı ve ‘kaybolduktan sonra başlarına ne geldiği hakkında çok az bilgi sahibi olunduğu' ifade edildi.

Ballerup’daki vatandaşlarımızın sorunları ve çözüm önerileri uyandırmakta. Bu durumdan dolayı vatandaşlarımızın yeterli ilgiyi görmeme düşüncesi ve en kötü durumda sağlık sisteminden mümkün olduğu kadar uzak durması bir sorun teşkil etmekte.

Yaşadığım belediyedeki vatandaşlarımızın sorunlarının başka belediyede yaşayan vatandaşlarından farklı olmadığını düşünüyorum. Benim izlenimlerim şöyle…

MUSA KEKEÇ, BALLERUP

Belediyemizde Danimarka’ya yıllar önce gelmiş ve ağır şartlarda ve işlerde çalışıp emekli olmuş ya da halen çalışmakta olan çok sayıda vatandaşımız var. Yukarıda belirtmiş olduğum şartlardan dolayı sağlığını yitiren

veya sağlık sorunları yaşayan vatandaşlarımız, sorunlarını anlatmakta ve ve sorunlarına çare bulmakta zorluk çekiyorlar. Buna bir de dil sorununu eklediğimiz de durum pek hoş olmuyor. Yıllardır bu ülkede bulunmalarına rağmen sağlık sisteminin işleme şeklinini benimsemiş değiller ki; bu da büyük sorun oluşturmakta. Tabiki sistemi ideal çalışmamakta ve eksikleri bulunmakta. Türkiye’deki sağlık sisteminin daha güzel bir seviyeye gelmesi vatandaşlarımızın buradaki sağlık sisteminin ve bilgisinin yeterli olmadığı kanaatini

Entegrasyon Uyum Büyük bir kısım Danimarka’ya uyum sağlamış olsa da halen bir kısım vatandaşımız sosyal ve kültürel alanda uyumsuzluk yaşamakta. Bu konuları özellikle sağlık ve eğitim bölümlerinde dile getirmeye çalıştım. Benim görüşümce uyum, öncelikle eğitim, istihdam sosyal ve kültürel ilişkiler sayesinde daha kolay sağlanır ki; bu alanlarda her zaman sürdürülebilir bir seviye yakalamamızın zorluğunu çekiyoruz.

Eğitim Genel olarak bakarsak; gençlerimiz eğitime daha fazla ilgi göstermekte ve bu güzel bir gelişme olarak öne çıkmakta. Ancak halen eğitim almayan veya eğitimini tamamlamayan gençlerimiz mevcut ve bunlar arasında özellikle erkekler göze batmakta. Bunların bir kısmı çeşitli alanlarda çalışmakta fakat sosyal yardım alanlar da var. Bu gençlerimizi eğitime teşvik edemezsek ileride hem kendileri hem aileleri için sorun teşkil edebilirler. Kızlarımız bu konuda daha başarılı. Fakat bunu sürdürülebilir bir seviyeye getirmek için üzerinde durmazsak ileride sorun olabilir. Eğitim konusunda en büyük sorumluluk ailelerimize düşmekte. Bu alanda ailelerimizi sürekli teşvik etmek ve eğitim sistemi hakkında bilgilendirmemiz yararlı olur diye düşünüyo-

rum. Bunun yanısıra velilerimizin yuva ve okul yönetimlerinde bulunmalarının ve çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmelerinin Siyasi ilgisizlik (sorumsuzluk) Vatandaşlarımızın siyasete olan ilgisi genelde çok yüksek ve bazen bu öyle bir hal alıyor ki herkes siyasi uzman izlenimi bırakıyor. Ancak bu siyasi ilgi maalesef genelde Anavatanımız Türkiye ile alakalı fakat Danimarka'da bulunup hayatın büyük bir kısmını burada geçiren vatandaşlarımız büyük bir kısmı bulundukları devlette ve belediyelerde alınan ve alınacak kararlar konusunda duyarsız davranmakta. Vatandaşlarımız bu alanda daha duyarlı olduklarında hem kendileri hem çocukları için faydalı olur. Bu konuda biz siyasetçilere bilgi ve teşvik açısından önemli bir görev düşmekte.


© Moving Media ApS

mediterranean kitchen

Akdeniz Restaurant

Field’s Center’de en büyük

Akdeniz Restaurantı

Kahvaltı Brunch

Akşam Büfesi

Saat: 10-15

Saat: 15-22

69,-

99,-

Mediterranean kitchen • Field’s Center, Plan 2 • Arne Jacobsens Allé 12, • 2300 København S


12

ŞUBAT 2016

soruda dövizli askerlik

Yurtdışında yaşayan Türkiye kökenli insanların bugünlerde en çok merak ettiği konuların başında dövizli askerlik kanunu geliyor. Yeni yasayla ilgili bugüne kadar çok şey yazılıp çizildi. Biz de Bahar Gazetesi olarak dövizli askerlikle ilgili merak edilenleri 10 soruda toplayıp cevaplandırdık. BAHAR HABER MERKEZİ

tı mı? Dövizli askerlik yasası çık sonrulu’ndan geçti. Daha mi Yasa TBMM Genel Ku res ve dı lan ay afından on te ra Cumhurbaşkanı tar lük rür yü ın san ya Bu artık gazetede yayınlandı. olduğunu gösteriyor.

in 1000 Euro’ya Dövizli askerlik bedelin ? mu ğru do düşürüldüğü pacak askerlik başvurusu ya Evet doğru. Dövizli cak An r. 00 Euro ödeyecekle kişiler bundan böyle 10 ik erl ask li viz ı. Öncelikle dö 3 bu bazı şartlara bağland az en ile i izn a rm a ve otu yapacak kişinin çalışm r. iyo rek ge ası olm yıl yurtdışında yaşamış

eme yapmayanlar Daha önce başvurup öd ne kadar ödeyecek? cak erlik için başvuran an te Daha önce dövizli ask lik bir la say ya ni ye lar da ödemesini yapmayan r. 1000 Euro ödeyecekle

Yaş sınırı var mı? kişi38 olarak belirlendi. Bu Yeni yasada yaş sınırı dar ka na ladıkları yılın sonu oler, 38 yaşını tamam ns ko te lik bir belgelerle durumlarını gösteren raşvu ba ine ler be şu erlik losluk aracılığıyla ask en ödeyecek. fat de yu ro’ Eu bin cak ve

olanlar Peki ya 38 yaş ve üzeri üzere tinden yararlanmak Dövizle askerlik hizme başvuruda bulunmamış dar la38 yaşının sonuna ka lde ödemelerini tamam ha rı kla rdu şvu veya ba ınam ps ka askerlik hizmeti madıkları için dövizle erek üler de bin Euro ödey ml kü dan çıkarılan yü Bu . cak ıla say ş mi rine getir r askerlik hizmetini ye da ka Aralık 2017 tarihine durumdaki kişilerin 31 ise a nr so ilecek. Bu tarihten bu haktan yararlanab i 38 yaş sınırı olacak. gib kanun öngörüldüğü

n ve fazladan ödeme Daha önce başvuru yapa edilecek mi? yapanlara paraları iade li askerlik için başvu Hayır daha önce döviz ını am tam ik bedelinin ru yapanlar ve askerl Euro’dan fazla ödeme 00 10 da ödeyenler ya iade yapılmayacak. yapanlara herhangi bir ilde ifade ediliyor. Kanunda bu net bir şek

da lanacak kişilerin yurtdışın Dövizli askerlikten fayda ? mu r iyo gerek mutlaka çalışıyor olması bulunoturma müsaadesinin Kanunda çalışma ve ışma çal fiil bir nunla birlikte ması şart koşuluyor. Bu syal so da ya r nla ik maaşı ala şartı getirilmiyor. İşsizl cek. yasadan faydalanabile yardım alanlar da yeni

ıilen süreler 3 yıllık yurtd Tatilde Türkiye’de geçir ? mu or ılıy psamında say şında bulunma şartı ka li ilen tatil süreleri döviz Hayır, Türkiye’de geçir riiçe i res sü yıl aranan 3 askerlik yapmak için Mesela bir kişi son 3 yıl r. yo mı lan sap sinde he günü Türkiye’de geçiçerisinde toplam 45 lanabilmek için 3 yıl mişse kanundan fayda r. a bulunması gerekiyo artı 45 gün yurtdışınd

ek için Yeni yasadan istifade etm k? aca rul nereye başvu i yurtdışında yaşayan Daha önce olduğu gib dövizli askerlikten fay Türkiye vatandaşları ye rki Tü bulundukları dalanmak için bağlı yapacak. Danimarru şvu ba e Büyükelçiliği’n arka Büyükelçiliğine ka’da yaşayanlar Danim başvuracak.

en belgeler neler? Başvuru yapılırken isten un aslı e pasaportu pasaportun • T.C.veya yabancı ülk ve 2 adet fotokopisi., zdanı numarası olan Nüfus Cü • Üzerinde T.C.Kimlik okopisi, ve 2 adet arkalı önlü fot fortı ve 2 adet arkalı önlü ka a lışm Ça • Oturma ve tokopisi, isi, belge ve 2 adet fotokop • Çalıştığınız firmadan isi, adet fotokop • Sigorta Dökümü ve 2 et fotokopisi. ad 2 ve si • İkametgah belge raf ilmiş olan 4 adet fotoğ • Son 6 ay içerisinde çek ödeme makli de be ik erl ask 00.-Euro . • Başvuru sırasında 1.0 dir eli opisi birlikte getirilm lge ile gebuzu aslı ve 2 adet fotok be sik ek ve kontrol edilecek ler lge be n rile eti t:G • No l edilmeyecektir. lenlerin müracaatı kabu ışmayanların rhangi bir iş yerinde çal iresinden • Müracaat sırasında he Da a lışm tireceği belgeler; Ça opisi. (yani işsiz olanların) ge ok fot et ad 2 dair belge ve lgelere ilaişsizlik parası aldıklarına be e) dd ma (4. i ak yukarıd İş adamları, iş verenler nler sigorere 2 adet fotokopisi ile işv belge ve 2 veten iş yeri ruhsatının ren ste çalıştıkları yılları gö tasından sigortalı olarak lidir. adet fotokopisini gerek



14

ŞUBAT 2016

DANIMARKA'NIN IMAJI AĞIR YARALI

Danimarka Parlamentosu tarafından geçtiğimiz günlerde onaylanan yeni mülteci yasası ülkenin imajını adeta yerle bir etti. Yıllardır dünyanın en mutlu ülkesi olarak anılan Danimarka, şimdilerde Nazi benzetmeleriyle anılır oldu. BAHAR HABER MERKEZİ

Danimarka Parlamentosu’nun sığınmacıların ziynet eşyaları ve paralarına el konulmasını öngören tartışmalı 34 maddelik mülteciler yasa tasarısını kabul etmesi, uluslararası medyada geniş yer buldu. Özellikle İngiliz gazeteleri Danimarka'nın bu kararını ağır bir şekilde eleştiren karikatürler yayımladı. Uzmanlar, kanunun Danimarka'nın imajına 2005'teki Karikatür Krizi'nde olduğu gibi ağır darbe vuracağı konusunda görüş birliğinde. Danimarka denince akla; “dünyanın en mutlu ülkesi”, “yolsuzluğun ve rüşvetin en düşük olduğu ülke”, “çevreye en duyarlı ülke” vs... gibi olumlu düşünceler geliyordu. Danimarka Meclisi’nin kabul ettiği 34 maddelik Mülteciler kanunuyla ülkenin yıllardır oluşturduğu olumlu imajına darbe vurdu. Tartışmalı yasa, milletvekillerinin büyük çoğunluğunun oyları ile kabul edildi. Dört saatlik tartışmaların ardından yapılan oylamada mecliste bulunan 109 milletvekilinden 81'i, ’evet‘, 27'si ’hayır‘ oyu kullandı, bir milletvekili çekimser kaldı. Meclise sunulan tasarının en tepki çeken maddesi, sığınmacıların üzerinde 3 bin krondan değerli eşyalara ve nakit paraya el konulmasıydı. El konulan paralar, mültecilerin bakım masrafları için kullanılacaktı. ‘Nazi Almanya'sı uygulaması' gibi ağır bir eleştirinin hedefi olan bu madde, gelen tepkiler üzerine 10 bin krondan fazla nakit para ve değerli eşyalara el koyma olarak değişti. Evlilik yüzükleri ve manevî değeri olan ziynet eşyaları ise kapsam dışında tutulacak. Sığınmacı üzerindeki değerli eşyanın ‘manevî değeri' olduğunu ifade ettiğinde el koyma işlemi gerçekleşmeyecek. Meclis’te kabul edilen yasanın ağır şekilde eleştirilen bir diğer unsuru ise, mültecilerin Danimarka'ya ailelerini getirebilmeleri için öngörülen sürenin bir yıldan üç yıla çıkarılacak olması. 3 yılın üzerine 18 ay daha eklemek gerekiyor. Çünkü aile birleşimi işlemleri ortalama 18 ay sürüyor. Partisi ’evet’, Yıldız Akdoğan ’hayır’ oyu kullandı Tasarının görüşülmesi sırasında Meclis’te sert tartışmalar oldu. Entegrasyon Bakanı Inger Stöjberg, hedeflerinin Danimarka'nın sığınmacılar gözündeki cazibesini büyük ölçüde azaltmak olduğunu söyledi. Liberal Parti milletvekili Jakob Ellemann-Jensen de uluslararası toplum

sığınmacı krizine karşı ortak hareket kararı almadığı sürece Danimarka'nın kendi yanıtını vermesi gerek-

tiğini söyledi. Anamuhalefet Sosyal Demokratlar da yasaya destek verdi. Sosyal Demokrat milletvekili Dan Jörgensen, yasaya eleştirel bakanlara seslenerek, “Sizlere soruyorum: Alternatif ne? Alternatif, Avrupa'da sığınmacılar için en cazip ülkelerden biri olarak kalmak ve sonumuzun İsveç gibi olması“ dedi. Sosyal Demokrat Parti’nin Türkiye kökenli milletvekili Yıldız Akdoğan’ın da arasında bulunduğu 3 isim yasaya hayır oyu verdi. Danimarka'nın, sığınmacıların ziynet eşyası ve paralarına el koymayı öngören yasa tasarısı, Avrupa Parlamentosu'da (AP) görüşülmüştü. Sivil Özgürlükler Komitesi'ndeki oturuma, Danimarka Dışişleri Bakanı Kristian Jensen ile Entegrasyon Bakanı Inger Stojberg katıldı. Dışişleri Bakanı Jensen konuşmasında, ülkesinin söz konusu tasarıyla insan haklarına aykırı hareket etmediğini savunarak, "Danimarka her zaman insani değerlerin ve insan haklarının savunucusu oldu" dedi. Stojberg ise Danimarka'ya geçen sene 21 bin kişinin sığınma başvurusu yaptığını belirterek, sığınmacıların temel ihtiyaçlarını karşıladıklarını, eğitim ve sağlık gibi hizmetlere erişimlerini sağladıklarını kaydetti. Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında Danimarka'da sığınmacılara dönük muamelenin "adil" olduğunu savunan Stojberg, "Kendi başlarına idare edemeyenlere yardım etmeyi istiyoruz. Ancak yetebilenlerin ise devletten

yardım almaması temel bir ilke" dedi. Kopenhag Üniversitesi'nden Mads Mordhorst, kanunun Danimarka'nın olumlu imajını çöpe attığını belirterek, “Dünden sonra Danimarka denince akla kapalı ve mültecileri soyan bir ülke akıllara gelecek.” dedi. İstihbarat teşkilatı PET'in eski operasyon bölüm şefi Hans Jörgen Bonnichsen de kan u n u “popülist sağın önünde

ülkenin diz çökmesi” olarak tanımladı. Bonnichsen, bu kanunun aynı zamanda “İslamofobi korkusunu artırmakla kalmayıp, İslamofobik çevreleri legalleştireceğini” vurgulayarak, “Hiçbir zaman bir problem egoistçe çözülmez. Şu an Danimarka'nın yaptığı budur ve umarım Avrupa Birliği ge-

rekli baskıyı yapar.” diye konuştu. İngiliz basınından ağır eleştiri Danimarka parlamentosundaki sol partililerin yanısıra uluslararası insan hakları ve mülteci örgütleri de yasayı sert şekilde eleştiriyor. Özellikle de yasayla sığınmacıların elinden para ve değerli eşyaların alınmasına olanak tanınması, II. Dünya Savaşı'nda Nazi işgali altındaki Danimarka'da Yahudilerin mallarına el konması uygulamasıyla karşılaştırılmıştı. İnsan hakları örgütleri, yasanın BM'nin mültecilerle ilgili konvansiyonlarına aykırı olduğu görüşünü savunuyor. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), özellikle aile birleşimi konusunda yasanın ‘zalimce bir düzenleme‘ olduğu ve aileler üzerinde son derece olumsuz etkileri olabileceği eleştirisinde bulundu. Danimarka'nın mültecilerin üzerinde getirdiği 10 bin krondan daha değerli eşya ve paralara el koymayı kabul etmesini dünya basını da flaş haber olarak duyurdu. BBC, CNN, Al Jazeera son dakika gelişmesi olarak geçti. En sert tepkiyi ise İngiliz The Guardian gazetesi gösterdi. Danimarka Başbakanı Lars Lökke Rasmussen'i, Nazi üniformasıyla çizen gazete, iktidar partisi Liberalleri de (Venstre), “muhtemelen dünyanın en aptal siyasi partisi” olarak tanımladı. The Guardian’ın, Başbakan Rasmussen’i ’Nazi üniforması’ ile çizmesi tartışmalarıda beraberinde getirdi. Meclis Başkanı Pia Kjaersgaard, karikatürü kabul edilmez olarak niteleyip, gazetenin özür dilemesi gerektiğini ifade etti. Kjaersgaard, Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatürleri ifade özgürlüğü olarak görüp savunduğu hatırlatılarak, Rasmussen karikatürlerini kınaması çifte standart olarak tanımlandı.

Almanya sığınmacıların parasına el koyuyor Danimarka ve İsviçre'nin ardından Almanya da sığınmacıların nakit para ve değerli eşyalarına el koymaya başladı. Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann, sığınmacılara yönelik uygulama hakkında "Bild" gazetesine açıklamalarda bulundu. Herrmann, "Eyaletimizdeki uygulama ve sığınmacıların alacağı yardımlara ilişkin federal düzenleme İsviçre ile benzerlikler taşıyor. Sığınmacılar kamplara kayıt için geldiklerinde evrak, değerli eşya ve paralarının olup olmadığı kontrol ediliyor" dedi. Herrmann, 750 euronun üzerindeki nakit para ve değerli eşyaya el konulabildiğine dikkat çekti. Baden-Württemberg eyaletindeki

düzenleme ise polise sığınmacıların üzerindeki 350 euronun üzerindeki nakit paraya el koyma hakkı tanıyor. Düzenleme, sığınmacıların devlet yardımı almadan önce kendi mal varlıklarını harcamalarını öngörüyor. Alman hükümetinin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz da "Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunan kişi, yardımlardan önce kendi parası ve malvarlığını kullanmak zorunda. Ailenin sahip olduğu ziynet eşyaları ve takılar da buna dahildir" dedi. Özoğuz, ısrarla dile getirilen önyargılara rağmen ilticacıların sosyal yardım alanlardan daha iyi koşullara sahip olduğunu kaydetti.



16

ŞUBAT 2016

Ne dersiniz? Danimarka iyi çalışan bir refah devletine sahip olsa da burada da sorunlar var. Siz Danimarka Başbakanı olsaydınız ilk neyi ya da neleri değiştirmek isterdiniz. Ne Dersiniz?

Bence Danimarka’daki en önemli sorun sistemin insanları tembelliğe itiyor olması. Sistem bir anlamda çalışmana gerek yok diyor. Böyle olunca da insanlar çalışmak istemiyor doğal olarak. Mesela bir bayan evleniyor, boşanıyor, özgürlüğüne kavuşuyor sonra evde oturuyor. Çocuğu varsa; 20 yada 22 bin kron para alıyor devletten. Şimdi bu bayan neden çalışsın? Böyle olunca her zaman bir açık olur ve o açık devam eder. Bunun yerine sistem en fazla 2 yıl para verse sonra bunu bir limite bağlasa daha iyi olur. Sistemin insanları çalışmaya teşvik etmesi gerekiyor. Ben Başbakan olsam bunu yapmaya çalışırım.

Danimarka dünyada en yüksek vergi oranlarının olduğu ülkelerden birisi. Öncelikle bir taraftan kamu sektöründeki verimliliği arttırarak diğer taraftan gelir vergilerindeki oranları daha adil bir düzeye getirmek isterim. Entegrasyondan ziyade, dışlayıcı ve kutuplaştırıcı üslubuyla gündemi belirleyen “entegrasyon” bakanı Inger Stöjberg’i görevden alırım. Böylece toplum, yabancılar konusunda sürekli üslup ve sembol politikalarını tartışmaktan kurtulur. Dolayısıyla siyasilerin daha fazla yabancılar ve mülteciler konusunda uzun vadeli ve toplumu birleştirici politikalar üretmesini sağlarım.

Kegam Kuyucuyan

Ömer Çiftçi

Şef Aşçı, Nivå

Politikacı, Ballerup

Her siyasi lider kendi vizyonunu benimsetmek ister. Benim vizyonum; ‘‘yeni bir dünya için çalışıyoruz’’ anlayışıyla hareket eden aktif sivil toplum kuruluşlarını desteklemek olurdu. Nedir bunlar; çağdaş, demokratik, milli ve manevi değerlere bağlı olan, bilgili, kültürlü ve ahlaklı yeniliklere açık, evrensel ve insani değerlere sahip, çevreye saygılı, özgüven sahibi ve benzeri insanların olduğu kurumlar. Kısacası geleceğin temel dinamiklerini oluşturacak ideal projelere destekçi olurdum.

Genelde insanoğlunun ulaşamadığı makamdaki işleri kolayca çözer. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Bence Danimarka’daki en büyük sorun; insanların bakış açısı. İnsanlar duydukları üzerinden yüzeysel bir şekilde yorum yapıyor. Oysa gerçekleri anlamak zaman ve araştırma gerektiriyor. Bulvar gazetelerinde yazanlarla gerçekler birbirini tutmuyor. Bir başbakan en başta halkı aydınlatabilecek konuşmalar yapabilir. Değişik konular üzerinde halkı bilgilendirici sözler söylemesi önemli. Ayrıca halk içerisindeki yabancı toplumlar arasında düşmanlık yerine dost olmayı özendirmesi gerekiyor. Ayrıştırmak en kolay olanı. Zor olanı insanların birbirine hoşgörüyle yaklaşmasını sağlamak.

Ercan Özdemir

Hasan Hüseyin Koçer

İşadamı, Kopenhag

İşadamı, İshoj

Bir eğitimci olarak öncelikle Danimarka’nın eğitim sistemine yoğunlaşmak isterim. Öncelikle devlet okulları hem fiziki şartlar hem de öğretmen kalitesi olarak 90lı yılların gerisindeyiz. Eğitimde rekabeti ve kaliteyi arttırmak için özel okulları teşvik eder, aynı zamanda devlet okullarından başarılı olanları ödüllendiririm. Getto okullarına çözüm üretirim. Etnik kökenli öğrenci sayısına kota getiririm. Bazı belediyeler bu kotaları başarılı bir şekilde uyguluyor. Etnik kökenlilerin dillerinin ilköğretim ve liselerde seçmeli ders olarak okutulmasını sağlardım. Ne kadar iyi eğitim o kadar güzel entregrasyonsa, ne kadar eğitimli genç o kadar parlak bir gelecek demektir. Bu yüzden eğitimin önemsenmesi için gereken herşey yapılmalı.

Benim en çok yapmak istediğim şey; polis ile aileler arasındaki işbirliğini arttırmak. Bu sayede birçok suçun önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Polis bazen 3 yıl önceki bir suçu dikkate alıp özellikle yabancı gençleri damgalayabiliyor. Oysa suçun işlendiği zaman çocuğun ailesi ile dialoğa geçilse belki yapılabilecek birçok şey var. Mesela bir tanıdığım var 3 yıl önce çocuk bir suç işlemiş. Bu suçtan dolayı yıllar sonrasında işlem başlatıyorlar. Aileler de birşey yapamıyor bu noktadan sonra. Öte yandan sağlık sektöründe yapılacak şeyler var. Hastanelerde saatlerce bekliyorsun. Mesela en son gittiğimde 3 saat bekledim. Sağlık konusunda geri kaldı Danimarka. İnsanların çoğu kendi ülkesinde tedavi olmaya gidiyor. Bazen basit bir hastalık bile tedavi edilemiyor. Gittikçe büyüyor.

Karabey Kara

Haydar Polat

Eğitimci, Slagelse

İşadamı, Avedore

BİR SONRAKİ SAYIMIZDA SİZDE 'BELİRLENMİŞ BİR KONU' HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRMEK İÇİN NE DERSİNİZ? Bir sonraki soruyu öğrenmek için sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edin.



18

ŞUBAT 2016

PARA HAVALESİ HÜSEYİN ARAÇ

Muhasebe ve Tercüme ile ilgili

huseyin@bahar.dk

Kısa Dalga

Danimarka’ya ilk gelenler arasında olan rahmetli babam Türkiye’deyken haber dinlemeyi çok severdi. Danimarka’ya gelince bundan yoksun kalmıştı. Bir arkadaşı kısa dalgası olan bir radyo alırsa Türkiye istasyonlarını dinleyebileceğini söylemiş. Onun için babamla gidip radyo almak istedik. Radyoyu anlatırız da kısa dalgayı nasıl anlatacağız diye kara kara düşündüğümü hatırlıyorum. Rahmetli babam bir taraftan ben bir taraftan kısa dalgayı tarzanca anlatmaya çalıştığımız o anlar aklıma geldikçe hala acı acı gülümserim. Hani derler ya; güleriz ağlanacak halimize. Türkiye’de orta okulda yabancı dil diye bir dersimiz vardı. Ders Fransızcaydı. Fransızca öğretmen olmadığı için öğretmen olarak nüfus müdürünün yardımcısı derslere giriyordu. Nüfus müdürünün yardımcısı ‘Ques que mösyö’ yani ‘Bu nedir bayım’ diyerek elindeki kalemi, tavandaki lambayı, önümdeki masayı, kısacası sınıfta ne varsa onları bize sorarak dersi bitiriyordu. Ne Fransız dilinin gramatiğini, ne cümle kurmayı ne de pratik konuşmayı öğretiyordu. Herhalde kendisinin Fransızca bilgisi yoktu ki; bize anlatsın, öğretsin. Maaşını alıyordu ve bize de geçecek notlar veriyordu. Biz de karnelerimizi alır sınıfı geçtik diye seviniyorduk. Daha sonra düşündüğümde; boşu boşuna geçmiş o saatler, o yıllar acırım... Biz ezberci ve kopyacı olmuşuz; öğretmen olmadığı halde derslere giren kişi öğretmen maaşını alarak cebini doldurmuş. Bunun karşılığında ben kısa dalgası olan bir radyoyu alabilecek kadar dil bilmediğim için, tarzanca; dalgayı, kısayı anlatmaya çalışıyordum. Şimdi bizim Danimarka’daki çocuklara bakıyorum; maşallah kısa zamanda iyi derecede Danca, İngilizce, Almanca hatta bunların üstüne İspanyolca, Çince öğrenenler bile var Hem de kaliteli şekilde; okuyarak, yazarak ve de konuşarak öğreniyorlar. Eğitimde kalite, öğretmende kalite olunca, öğrenci de biraz gayretli olursa başarıya ulaşılıyor. Eğitimde kalitenin önemini Danimarka’ya gelince öğrendim. Ama zamanı geri almak mümkün olmadığı için Fransızcayı halen öğrenemedik. O dile Fransız kaldık yani. Dönelim radyo maceramıza, biz radyoyu aldık. Türkiye’nin sesi radyosu, Köln radyosu v.s dinliyorduk ve bununla mutlu oluyorduk. Sonra

DUYURU Muhasebe ve tercümanlık hizmetlerinin yanı sıra, 25 yıllık mesleki tecrübeleri ve sizlerin güvenine dayanan para havalesi hizmetleri sayesinde Danimarka´nın her köşesinden gönderebileceğiniz, dilediğiniz miktardaki havaleleriniz SADECE 1 SAAT İÇİNDE *

hayatımıza TV girdi. Önce siyah beyaz sonra renkli. Danimarka TV’sinde türkçe film olmazdı. İyiki de olmazdı çünkü Danimarka TV’sini izliyorduk. Yabancı filmlerin tercüme tekstlerini okuyorduk, Danimarkacamızı geliştiriyorduk. Danimarka tarihi, kültürü, toplumu ve gelişmeleri hakkında bilgi sahibi oluyorduk. Sonra hayatımıza video girdi. Sabahlara kadar kiraladığımız filmleri seyreder, sabah uykusuz uykusuz işe ,okula giderdik. Sonra paraboldan Türkçe yayın yapan kanallar hayatımıza girdi, önceleri kaliteli ve içerikli programlar seyrederdik. Örneğin 32.gün, siyaset meydanı, kırmızı koltuk v.s. Sonra kanallar çoğaldı. Çoğaldıkça kalite düştükçe düştü ve şimdi rezil içerikli diziler, yarışma programları, evlenme programları ile halkı uyutup, ‘rayting’ çekmek için bir sürü rezillik yapıyorlar. İnsanları öz kültüründen, kimliğinden, benliğinden, halk müziğinden ve aile yapısından uzaklaştırılıp yozlaştırıyorlar. Hele de o evlilik programları… Sanki mal pazarı; kadın kendisi ile evlenmek isteyen kart horoza soruyor: Evin var mı? Araban var mı? Emekliliğin var mı? Üstüme yapar mısın? Adamın biri de oturmuş kendisini dinleyenlere ve ekrandaki bizlere fakirliğin ne kadar iyi birşey olduğunu, buna hiç itiraz etmemiz gerektiğini hatta fakir, yoksul olduğumuza şükür etmemiz gerektiğini söylüyor. Arasıra kendisi de ağlıyor ve seyredenleri de ağlatıyor. Fakirliğinize şükredin diyen kişinin boynundaki kravat marka en az 200 dolar. Program başına aldığı para o salonda kendini dinleyen garibanların bir yıllık geliri. Ama o yine de fakirlere, garibanlara fakirliğin onların kaderi olduğunu, seslerini hiç çıkarmamalarını, kaderin oyununu bozmak için mücadeleye gerek olmadığını söyleyip duruyor. O konuştukça ortam hüzünleşiyor, hem oradakiler, hem buradakiler ağlayıp duruyor. Geriye dönmek zor biliyorum, onun için değerli okuyucularım yetişkinler belki bu yalanlardan, yozlaşmalardanyaniyanlışyönlendirmelerden etkilenmez. Ama çocuklarımızın, gençlerimizin hangi programları seyrettiklerine dikkat etmeliyiz. Öğretici, ilime, bilime ve gerçeklere dayanan programlar seyredin, seyrettirin.. Hoşça ve dostça kalın.

50 kr.´dan başlayan fiyatlarla, tüm Türkiye´ye ulaştırılmaktadır. İrtibat:

Pamir Kalkan Serbest Muhasebeci / Yeminli Tercüman ve Mütercim

VEPA Revision & Rådgivning / T.A.C. - Transfer And Consulting Trommesalen 1, 1. sal - 1614 København V (v. Hovedbanegården) Tlf. 33 79 33 77 - Fax 33 79 33 37 - Mobil 20 66 20 99

www.muhasebe.dk

-

www.tercüme.dk

-

www.havale.dk

Nyhed FRISØR & KOSMETOLOG Dame & Herre frisør

Nu

1600 kr.

Normal pris

3500

Spar

kr.

1900

kr.

Permanent makeup hårpåtegning/3D effekt Vi tilbyder den 3D effekt indenfor Permanent makeup. / Se de smukke hårstrå der er tatoveret ind mellem de allerede eksisterende hår. Dette kaldes i USA for 3D effekt. Denne effekt kan også opnås uden at have hårstrå overhovedet! / 3D effekt og skyggelægning syner dog mest naturligt hvis man i forvejen har hår. Vi garanterer et smukt og narturligt resultat med permanent makeup.

Åbningstider: Man-fre: 09:30-18:00 - Lør: 09:30-15:30

Kanalgaden 10 st. tv, 2620 Albertslund ⁄ Tlf. 43540238 ⁄ www.mode-spejlet.dk

Sorunların çözümü basit DOĞAN POLAT, ALBERTSLUND

Önemli sorunlar arasında Danimarka gündeminden uzak olmamız var. Görsel medyayı takip etmiyoruz alternatiflere ise yönelmiyoruz. Mesela yazılı tartışma forumlarda neredeyse hiç yokuz. Bu bazı aksaklıklar ve eksikliklere neden oluyor toplumda yanlış anlaşılmamıza da neden oluyor. Böylelikle hayat bizim icin daha da zorlaşıyor. Bu alanda birileri bizim adımıza konuştuğunda buna müdahale etme imkanımız olmuyor. Çünkü takip etmiyoruz ve müdahale edemiyoruz. Kararlar alındığında ise bize de sonradan bu da nereden çıktı demek kalıyor. Diğer önemli konu ise eğitimdir. Gençlerimize yeterince yardım, desteki takip ve rehberlik yapamıyoruz. Bu alanda ciddi eksikliklerimiz var. Eğitimde kendini kabul ettiremeyen genç bu eksikliği çete çevrelerinde veya radikal dini tarikatlarda arıyor. Bu da ister iste-

mez yaşadığı topluma düşman olmasına yetiyor. Sonuçta hepimiz etkileniyoruz. Sorunların çözümü çok basit. Yukarıda yapmadığımızı yapmak.


Uzun zamandan beri beklenen helal, alkolsüz aile restaurantı

menümüzdeki herşeyde

%20 indirim!

© Moving Media ApS

Osmanlı motifleriyle dizayn edilen restaurantımızda dinlendirici müzik eşliğinde ve egzotik bir atmosferde lezzetli yemeğinizi yerken geçmişe doğru bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?

Frokosttilbud Her gün 10-15 ÖĞLE ARASINDA

Brunch Kahvaltı

99,Beyzade Restaurant Gammelkongevej 9, 1610 København V • Tel. 33 33 73 73 • Açılış saatlerimiz: Her gün 10.00 - 22.00 • www.beyzade.dk


20

ŞUBAT 2016

BATI GÖZÜNÜ TESETTÜRE AÇTI

SON DÖNEMLERDE TESETTÜR KOLEKSIYONU HAZIRLAYAN BATILI ÜNLÜ MARKALARDA BIR ARTIŞ VAR. MODA TASARIMCILARININ TESETTÜRLÜ KADINLARI KEŞFETMESI TAMAMEN ‘DUYGUSAL’ SEBEPLERE DAYANIYOR. BAHAR HABER MERKEZİ

Modanın kalbinin attığı Paris, Milano ve New York’ta dünyaca ünlü markalar her yıl yeni kolleksiyonlarını piyasaya sürer. Hedef kitle hep ‘batılı’dır. Fakat son dönemlerde tesettür koleksiyonu hazırlayan markalarda bir artış var. Bu trende İtalyan lüks moda evi Dolce & Gabbana da katıldı. Daha önce DKNY, Oscar de la Renta, Tommy Hilfiger ve Mango gibi markalar, ramazan geldiğinde özel koleksiyonlarını piyasaya sürmüşlerdi. Geçtiğimiz kasımda da İsveçli ünlü H&M mağazaları reklam kampanlarında başörtüsü takan modeller kullanmıştı. Moda devleri birer birer tesettürlü kadınları keşfederken; kozmetik firması Esteé Lauder ve Shiseido da ‘domuz ve alkol’ içermeyen ‘helal’ parfüm ve makyaj ürünlerini piyasaya sürmüştü. Moda tasarımcılarının tesettürlü kadınları keşfetmesi tamamen ‘duygusal’ sebeplere dayanıyor. Fortuna Dergisi’ne göre, 2013'te Müslüman tüketicilerin giyim ve ayakkabı harcamaları 266 milyar doları bulurken; bu rakam İtalya ve Japonya’nın toplam harcamasından daha fazlaydı. Dergiye göre Müslüman tüketicilerin giyim ve ayakkabı gideri 2019’da 484 milyar doları bulacak. Elbette bu denli büyük bir pazara moda devlerinin kayıtsız kalması beklenemezdi. Moda ekonomisi uzmanları, tasarımcıların bu pazara yönelmesinde Müslüman nüfusun genç ve gittikçe büyüyen bir demografik yapıya sahip olmasının etkili olduğunu söylüyor. İslam dünyası pazarını keşfeden markalardan Dolce & Gabbana da geçtiğimiz

günlerde ilk tesettür koleksiyonunu hazırladı. Koleksiyonun ana hedefi Ortadoğu piyasası olarak düşünüldü ve markayı yansıtan çiçek motifleri başörtülerine, uzun eteklere ve pardesülere yansıtıldı. Koleksiyonun bu yılın ekim ayından itibaren ilk olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nde satışa çıkması bekleniyor. Dolce & Gabbana’nın kurucu ortağı Stefano Gabbana, daha önce yaptığı bir açıklamada Ortadoğu’nun kendisini büyülediğini söyleyerek bu koleksiyonun hazırlıklarını yaptıklarından bahsetmişti. Gabbana’yı sadece Ortadoğu’nun kültürü değil, zenginliğinin de büyülemiş olduğunu düşünmemek imkansız! Nitekim Dolce & Gabbana’nın hazırladığı ilk koleksiyonun zengin Birleşik Arap Emirlikleri’nde piyasaya sürülecek olması, işin ‘duygusal’ boyutunun kültüre olan ‘hayranlığın’ önüne geçtiğinin göstergesi. İtalyan moda evinin yeni koleksiyonunda eşarplar ve abayalar (Arap kadınların giysilerinin üzerine giydiği pardesü benzeri dış giysi) da yer alıyor. Marka, bu koleksiyonu müşterilerinin yoğun talebi üzerine hazırlamış. Sadeliğin hâkim olduğu koleksiyonda hem düz siyah hem de dantelli ve desenli parçalar bulunuyor. New York merkezli tarz dergisi The Cut’a göre, modanın dini motifleri dikkate alan koleksiyonlar geliştirmesi yeni bir trendi başlatacak. Amerikan kadın magazin dergisi Vogue’ye göre ise moda devlerinin bugüne kadar tesettürlü Müslüman kadınları yok sayması şaşırtıcı. Vogue ayrıca, “Daha fazla moda evi bu pazara girmek için daha ne bekliyor?” diye soruyor.


Rİ\ VE DAHA FAZLASI

ÜNLE PERDE \ HALI \ EXPORT ÜR MOBİLYA \ YATAK-BAZA \

ARADIĞINIZ HERŞEY BURADA! İPEK MOBİLYA DANİMARKA BAYİSİ

HØJE TAASTRUP BOULEVARD 58 • 2630 TAASTRUP • TEL. +45 50 25 68 50 / +45 50 47 80 55 AÇILIŞ SAATLERİ: PAZARTESİ - CUMA: 9.00-18.00 • CUMARTESİ: 10.00-17.00 • WWW.ERCIYES.DK

erc iyes tae ppe r

İSTENMEYEN TÜYLERE KARŞI EN YENİ VE EN ETKİLİ METODLAR İLE LAZER TEDAVİSİ Duyulmamış bir yenilik! İstenmeyen tüyler karşı daha hızlı ve konforlu SHR State-of-art cihazımızı sunuyoruz. Estetik ve tamamen ağrısız bir şekilde istenmeyen tüylere karşı yeni bir atılım.

Detaylı bilgi için web sayfamızı ziyaret edin:

www.albertslundhudpleje.dk Kanalens kvarter 164, 2620 Albertslund Email: albhudpleje@live.dk Telefon: 43 62 62 63 albertslundhudpleje

50% indirim veriyoru z!

SONRA

© Moving Media ApS

10 YILLIK DENEYİM VE DOKTOR KONTROLÜ ALTINDA: • Kırışık tedavisi • Zayıflama tedavisi • Lazer tedavisi ÖNCE • Kalıcı makyaj • Tüm vücuda ağda • Cilt bakımı

Lazer tedavile rimizde


22

ŞUBAT 2016

TÜRKIYE'YE SIĞINAN ÜNLÜ MÜLTECILER ANADOLU TOPRAKLARI KANLI OLAYLARIN TESIR ETTIĞI BIR COĞRAFYA. UZAK YA DA YAKIN ÜLKELERDE YAŞANAN KAVGA YA DA SAVAŞLAR PEK ÇOK INSANI BURANIN HUZUR VE GÜVENLI ORTAMINA GÖÇ ETTIRDI. ŞIMDI SURIYELILERIN MISAFIR OLDUĞU TÜRKIYE'DEN KIMLER GELMIŞ, KIMLER GEÇMIŞ? ERKAM EMRE

Suriye'den kaçan mülteciler soluğu Türkiye'de alıyor. Bu durumun bugüne ait olmadığını, bir diplomat olan Ender Arat'ın “Türklere Güvendiler, Tarih Boyunca Türk Topraklarına Sığınanlar” isimli kitabında net şekilde görüyoruz. Budapeşte'de ifa ettiği büyükelçiliği sırasında bir anıt üzerindeki detayın peşine düşen Arat, arşivler ışığında Türklere sığınan meşhur isimleri bulup kitabında toplamış. Kitapta, Türkiye'de müzeleri dahi bulunan kimi yabancı devlet adamı, siyasi, mütefekkir, ilim erbabı, hanedan mensubu, sanatçı ve sair tanınmış kimselerin kısa tarihçesi bir araya getirilmiş. Kitaba alınan isimler arasında Müslüman olup Türkler adına çalışanlar da bulunuyor. Muhtelif resim ve fotoğrafları ihtiva eden kitaptan öne çıkan isimlerden bazıları şöyle... Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurucusu Mehmet Emin Resulzade 1 9 0 5 senesinde atıldığı siyaset sahnesinde, henüz Sovyet Rusya tesis edilmemişken Bağımsız Azerbaycan fikrini savunanların başında gelmişti. Tazyikata uğrayınca ilk gideceği yer Sultan II. Abdühamid Han'ın idaresindeki Osmanlı İmparatorluğu oldu. Sonra hakkında af çıkınca Çarlık Rusyası'na geri döndü. 1917'de kurulan ve iki sene yaşayabilen Cumhuriyet rejimi Kızıl Ordu'nun hışmına uğrayınca Almanya'ya gitti. II. Dünya Harbi'nde tekrar Türkiye'ye geldi. 1955'te Ankara'da vefat etti. İsveç Kralı 12. Karl (Demirbaş Şarl 1709) Şarl, birçok defa askerî seferlere çıkmış ve muzaffer bir komutan olmuştu. Ancak 1707 senesindeki Rusya saldırısı onu tahtından edecekti. Demirbaş lakaplı Şarl, 4 bin kişilik maiyetiyle

Osmanlı toprakları içerisindeki Dimetoka'ya sığındı. Padişah III. Ahmed'den yardım istedi. Kabul gören yardım talebi, Demirbaş'ı her daim muhafaza edecekti. Macar bağımsızlık hareketi öncüsü Ferenc Rakoczi Macaristan'ın Habsburglar tarafından ilhakı sırasında vatanından uzaklaşmak durumunda kalan Ferenc Rakoczi, 1718 senesinde kendi maiyetindekilerle beraber Osmanlı topraklarına iltica etti. 18 sene Tekfurdağı'nda (Tekirdağ) yaşayan Macar lider, burada vefat etti ve sonra Macar yetkililerin talebi doğrultusunda kabri kendi memleketine taşındı. Mezar taşı Karaköy'deki St. Benoit Lisesi girişinde bulunuyor. İmam Ayetullah Humeyni İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk önderi olan Ayetullah Humeyni, Şah Pehlevi rejimine karşı yürüttüğü muhalefet nedeniyle cezaevine girdi. Bir süre tutuklu kalan Humeyni kendi rızasıyla sürgüne yollandı. İlk adresi ise Bursa'ydı. Burada üç ay kaldıktan sonra Irak'ın Necef şehrine, oradan da Fransa'ya geçerek devrimin olacağı 1979'a kadar sürgün hayatı yaşadı. Avusturyalı ünlü mimar Clemens Holzmeister Nazi Almanya'sının hışmından kaçarak Türkiye'ye sığınanlar bilim ve sanat adamından biri de ünlü mimar Clemens Holzmeister idi. Bizzat Mustafa Kemal'in gözetiminde yeni Cum-

huriyet'in kurumlarını inşa etti. TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Merkez Bankası, Kızılay Meydanı'nda Güven Anıtı ve pek çok binayı o tasarlamıştır. Almanların Viyana'ya girmesinden sonra Holzmeister kendi memleketini geride bırakmış ve Türkiye'ye gelerek İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders vermişti. Seyyid Cemaleddin Muhammed Afgani (1891) İran'da başvezir iken Şah'ın siyasetini tenkit etmekten dolayı 1891'de sınır dışı edildi. Şah'a karşı girişilen suikast a adı karıştığı için İranlı makamlar iadesini talep etseler de Sultan Abdülhamid kendisini vermedi. Mısır, Kuzey Afrika, Rusya ve Hindistan'ı dolaşarak Panislamizm fikrinin kuvvet bulmasın a çalıştı. Çok sayıda konferans verdi. 9 Mart 1897'de İstanbul'da vefat etti. Nişantaşı'ndaki Şeyhler Mezarlığı'na defnedildi. Daha sonra Afganistan'ın talebi üzerine naaşı Kabil'e götürüldü. Adam Mickiewicz (Polonya milli şairi) “Polonya'nın komşu ülkeler tarafından bölünmesine hiçbir devletin ses çıkarmadığı günlerde, tek dostumuz Türkler olmuştur… Onlar bunu kabul etmediği için üstün bir millet olarak severiz.” diyen Adam Mickiewicz, ülkesinin Rusya karşısında giriştiği bağımsızlık mücadelesini kaybetmesinin ardından Osmanlı topraklarına sığınmış ve 1855 senesinde vefat edene kadar İstanbul'da yaşamıştı. Rus lider Joseph Stalin (1910) Bolşevik devriminden sonra Rusya'dan Türkiye'ye gelen lider olarak Troçki bilinir. Troçki,

1933 yılında Stalin'den kaçıp Türkiye'ye sığınm ı ş ve dört yıl Büyükada'da ikamet etmişti. Oysa Stalin de 1910 yılında Rus Çarı'na karşı yürütülen başarısız bir darbe girişiminden sonra genç subay iken, soluğu ilk fırsatta Osmanlı topraklarında almış. O zaman Osmanlı sınırları içinde bulunan Batum'da tabakhanelerde çalışıp, deri alım satımında bulunmuş. Daha sonra I. Cihan Harbi sırasındaki Bolşevik ihtilaline katılan Stalin'in Batum'da “Beriyaşvili” ismini kullandığı biliniyor. Anadolu topraklarına gelen diğer önemli kimseler Çeçen Mücahid Şeyh Şamil (1869) Romen General Christian Tell (1848) Gürcistan Başbakanı Noe Jordanie (1921) Gürcü İmereti Kralı II. Solomon (1810) Çerkes Giranduk Berzeg (1882) Hintli Şehzade Baysungur Mirza (17. asır) Erdel Prensi İmre Thököly (1697) Macar düzyazısının mucidi Mikes Keleman, Macar Anayasası'nı yazan Kossuth Lajos (Kütahya Müze Evi) Janos Bangya İstanbul Asayiş Müdürü-1853 (Karabatır Mehmet Bey) Macaristan Başbakanı Miklos Kallay (1943) Polonyalı Prens Adam Jerzy Czartarski Leh Konstantin Borzecki-1855 (Mustafa Celaleddin Paşa) Ressam Nikola Kalmikof-1920 (Naci Kalmukoğlu) Rus Akim Tamiroff-1921 (Hollywood yıldızı) Balerin Lydia-1921 (Krassa Arzumanova) Nadenja Vasilyevna Plevitskaya, 1921 (Ses sanatçısı) Troçki-Leon Davidoviç Borenstein (1933) Seyyid Cemaleddin Muhammed Afgani (1891) Afgan Bağımsızlık Hareketi lideri Mahmud Tarzi (1929) Cezayir bağımsızlık mücadelesi başlatan Emir Abdulkadir (1852)


N E D R E V E LAD HEL

! G I D L I T KOMME

BAU HOLMSTR

TAV EJ

J GVE

S VEJ

RIN

RAHR

EJ

RS VEJ

ÅBY

EDWIN RAH

EDWIN RAHR

S VEJ

HE J

RE

DA

LS VE

J

GUDRUNSVEJ

SVEJ ÅBY RINGVEJ

EJ

SVEJ

GUDRUN

SV

AL

ED

JR

ST CITY VE

INGASVEJ

SILKEBORGVEJ

EDITHSVEJ EJ

SILKEBORGV

EJ SILKEBORGV

EJ SV

J

TS VE

HOLS

LST

. HO

DR

HE

BAZAR VEST Edwin Rahrs Vej 32 8220 Brabrand Tlf: 86 25 42 11 DR.

ID SIGR

ISEV LOU

Langt over 100 forskellige, individuelle forretninger byder på oplevelser fra det meste af kloden. Eksotiske spisesteder, tyrkiske og arabiske bagerier, mere end 1.000 m2 frugt og grønt marked, slagtere, orientalske købmænd og mange andre butikker med spændende non-food produkter og serviceydelser.

EDWIN

UPGÅRV

Alverdens nationaliteter, én bazar

Åbningstider Butikker: Tirs - Søn 1000 - 1800 Spisesteder: Tirs - Søn 1000 - 2100 EJ

SILKEBORGV

EJ

www.bazarvest.dk BR

AB

RA

ND

SK OV V

EJ


24

ŞUBAT 2016

ÇETINKAYA: “DOMUZ ETI” KARARI

RANDERS IÇIN UTANÇ KAYNAĞI Randers Belediyesi’nin başta kreşler olmak üzere belediye bünyesindeki kurumlarda haftada bir kez domuz servis edilmesini zorunlu hale getirmesi çeşitli tepkilere neden oldu. Randers Belediyesi Encümenlerinden Fatma Çetinkaya, söz konusu uygulamanın Randers adına utanç kaynağı olduğunu söyledi.

BAHAR HABER MERKEZİ

Son dönemde ülkeye sığınan mültecilere yönelik katı tutumuyla sık sık gündeme gelen Danimarka’da şimdi de kreşlerde çocuklara domuz eti servis edilmesinin zorunlu hale getirilmesi konuşuluyor. Randers Belediye Meclisi geçtiğimiz günlerde

aldığı bir kararla; kreşler başta olmak üzere belediye bünyesinde yemek servisi yapılan bütün kurumlarda haftanın bir günü domuz eti servis edilmesini zorunlu hale getirdi. Aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi (DF) tarafından hazırlanan tasarı halihazırda iktidarda bulunan Liberal Parti’nin (Venstre) Randers Belediyesi’ndeki temsil-

cilerinin desteğiyle hayata geçirildi. Söz konusu karar Danimarka’da olduğu gibi dünyanın değişik ülkelerinde de tepki çekti. Birçok uluslararası medya konuyu okuyucularıyla paylaşırken; yapılan yorumlarda Danimarka ağır bir dille eleştirildi. Randers Belediyesi’nin Sosyal Demokrat Partili (A) Meclis Üyesi Fatma Çetinkaya, Bahar’a yaptığı açıklamada söz konusu düzenlemenin Randers adına utanç kaynağı olduğunu söyledi. Randers’in entegrasyon konusunda Danimarka’nın en başarılı şehirlerinden biri olduğunu vurgulayan Çetinkaya, “1975 yılından bu yana Randers’de yaşıyorum. Yanıbaşımızdaki Arhus şehrinde bile göçmen kökenliler sık sık değişik sorunlarla gündeme geliyor. Oysa biz burada büyük bir sorun yaşamıyoruz. Randers şehrinde yaşayan göçmen kökenliler arasında sosyal yardım alan bile yok.” dedi. “Bomboş meseleleri gündeme getiriyorlar” Sosyal Demokratlar olarak kendilerinin kreşlerdeki yemek menülerinin okul aile birlikleri tarafından belirlenmesi gerektiğini savunduklarını belirten Çetinkaya, “DF ne zaman bir politikayı hayata geçirmek istese Müslümanlara saldırıyor. Ve bu ola-

ğan hale geldi artık.” dedi. Kendisinin de kreşe giden 2 torunu olduğunu belirten Çetinkaya, “Hem bir politikacı olarak hem de bir veli olarak tepkiliyim. Yok yere sorun çıkarıp, bomboş meseleleri konuşuyorlar. Keşke Müslüman kökenli insanların gerçek sorunlarını konuşsalar. O zaman biz de onlara destek veririz.” dedi. Danimarka’da geçtiğimiz Haziran ayında yapılan genel seçimlerde aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi (DF) büyük bir çıkış yapmış ve sağ bloğun en büyük partisi haline gelmişti. Buna rağmen hükümet kurmaya yanaşmayan DF, halihazırda iktidarda bulunan Liberal Parti’yi (V) dışardan desteklemek kararı almıştı. Bununla birlikte son dönemde yerel ve ulusal bazda hayata geçirilen birçok politikada DF’in imzası bulunuyor. “Müslümanlar tepkisizliği düşündürücü” Fatma Çetinkaya, son olarak; başta kreşler olmak üzere birçok kurumda domuz eti servis edilmesinin mecburi hale getirilmesine rağmen Müslüman kamuoyundan yeterince tepki gelmediğini söyledi. “Kreşe giden çocuğu bulunan çok sayıda Müslüman var. Buna rağmen ciddi bir tepki göremiyorum. Bu çok düşündürücü birşey. Vaktinde tepki göstermek çok önemli. Oysa geç kalıyoruz.” dedi.


Børnegalaxen Farum özel anaokulu/kreş 0-6 yaş arası çocuklarımız için en iyisini vermeye çalışıyoruz. • Çocuklarımıza sevgi ve refah dolu bir ortamda eğitim. © Moving Media ApS

• Eğitim hayatını erken başlatarak çocuklarımızın okulda daha başarılı olmasını sağlıyoruz. • Çocuklarımıza organik besinler ve dengeli menüler veriyoruz. Sağlıklı beslenme bilincini küçük yaşta oluşturacak bir şekilde uyguluyoruz. Geliri az olan velilerin belediyeden yardım alma imkanı vardır. Kreş (Vuggestue) ücreti: 2.991 kr. Anaokulu (Børnehave) ücreti: 2210kr (yemek dahil)

Çocuğunuza daha iyi bir gelecek için tercihinizi yapın! Nygårdsterrasserne 225-A • 3520 Farum • Tlf. 44 99 92 95 • E-mail: info@farum.bornegalaxen.dk • www.farum.bornegalaxen.dk

FORHANDLERE SØGES Autoværksteder, supermarkeder, transportfirmaer, reservedele udbydere / leverandører

VIL DU ARBEJDE SAMMEN MED OS?

Digitaltryk Digitaltryk fra dag til dag

© Moving Media ApS

fra dag til dag

Benzinmotorer / Dieselmotorer Motorolie & alle former for smøring til benzinmotorer.

Motorvedligeholdelse Bredt udvalg af vedligeholdelsesprodukter.

Vi kan tilbyde alle former for olie produkter til biler, lastbiler, motorcykler, skibe mm. Vores produkter er godkendt af bla. Mercedes, WV, Ford, Renault og BMW

Ingen opgaver er for små og ingen er for store

Vi er en virksomhed hvis fokus er, at tilbyde smørings- og vedligeholdelsesprodukter til autobranchen. Vi har i samarbejde med Lubex, valgt at bringe deres produkter til det danske og nordiske marked. Vores mål er, at Lubex bliver et stærkt alternativ til de velkendte brands på markedet indenfor motorolieprodukter. Vi er et team på 4 ansatte, og vi glæder os til at tilbyde Jer disse fantastiske produkter! Vi er alle meget venlige, og kan slet ikke vente med at få en snak med Jer. Så tøv ikke med at kontakte os! Læs mere om os på www.tntoil.dk

Rentemestervej 56B – 2400 København NV

TNT OIL Company ApS Literbuen 14A, 2740 Skovlunde Tlf: +45 54 958 958 E-mail: info@tntoil.dk

35 36 01 44 www.christensengraÀsk.dk


ŞUBAT 2016

UTKU ÇUBUKÇU

26

MÆND OG HØNS

İskandinavya'dan gevrek

Liima’dan Albüm Müjdesi Danimarka’nın en ünlü müzik gruplarından Eterklang üyelerinin Finlandiyalı perküsyonist Tatu Rönkkö ile birleşmesi üzerine Liima adlı yeni bir band ile deneysel müzik yollarına devam edeceklerinden daha önce de bahsetmiştik. Geçtiğimiz yıl; İstanbul‘da, Finlandiya‘da ve Berlin‘de beş günlük bir sürede yazdıkları parçaları konserlerinde çalan dörtlü 18 Mart‘ta ilk albümleri “ii” ye imza atacak. Bu güzel haberin üzerine Liima ayrıca “Amerika” adındaki ilk single’larını bugün yayınladı.

Danimarkalı indie-pop müzisyeni ve şarkı yazarı Fallulah’ın Kopenhag Gezi Önerileri; Yürüyüş için: Kopenhag çok küçük, muhtemelen merkezdeki her yere yürüyebilirsiniz. Ama yerellerin yaptığı bir şey olarak, elinde iyi bir kahve ile Søerne‘da 4 göl arasında dolaşmak. Şehirden kaçmak için: Botanik bahçe, şehrin gizli cevheri gibi. Şehir merkezinde olduğu halde, orda yürüyüşe çıktığınızda başkentin yoğun hayatını unutuyorsunuz. Kocaman cam seralar çok güzel ve görülmeye değer çok farklı bitkiler var. En iyi manzara: Tivoli Bahçele-

ri’nde Det Gyldne Tårn‘a binmek, 9 saniye boyunca harika bir şehir manzarası sunuyor; taa ki çılgınca aşağı düşmeye başlayana kadar. Fakat daha turistik ve sıcak bir şey isterseniz, kanallarda tekne ile gezmeyi önerebilirim.

!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali ile Danimarka yapımı filmler Türkiye’ye geliyor! Bu yıl 15.’si düzenlenen İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, afişleriyle, tanıtım filmiyle bir hayli ilgi çekici. Birçok ülkeden filmlerin bulunduğu bu festival 18-28 Şubat arasıİstanbul‘da, 3-6 Mart arası Ankara‘da ve İzmir‘de olacak. Ayrıca çeşitli film seçkisiyle izleyiciye bir hayli kararsız dakikalar yaşatacak bu festivalde toplamda 4 Nordik film yer alıyor, bunlardan ikisi ise Danimarkalı! Mænd og Høns

Danimarkalı Mads Mikkelsen‘in yeni filmi Mænd og Høns kült yönetmen Anders Thomas Jensen‘in merakla beklenen yeni yapıtı. Film, iki kardeş Elias ve Gabriel üzerinden akıp gider. Gabriel, hayattan bıkmış bir üniversite profesorüdür; Elias ise bütün ilgi alanı gereksiz bilgiler ve kadınlar olan enteresan bir adamdır. İki kardeş, babaları diye bildikleri adamın bıraktığı videoyla gerçek babalarını bulmaya çalışır. Yavaş yavaş ilginçleşen olaylar, Elias ve Gabriel’in yeni kardeşleriyle tanışmalarıyla daha da garipleşir Þrestir

İzlanda’nın hatrı sayılır yönetmenlerinden olan Rúnar Rúnarsson ilk uzun metraj filmi “Volkan” ile 2006 yılında Oscar’a aday olmuştu. Danimarka Film Okulu‘ndan mezun olan Rúnarsson son filmi“Þrestir” veya Türkçe ismiyle “Serçeler” ile güzel İzlanda manzaralarını bize sunacak. On altı yaşındaki Ari, annesiyle Reykjavik‘te yaşamaktadır ve bir gün aniden babası Gunnar‘ın yanınaWestfjords‘a gönderilir. Bundan sonra Ari ve babası Gunnar ilişkilerini gözden geçirmeye başlar. Değişen manzara ve farklılaşan çevrenin de etkisiyle bireylerin yalnızlıkları da

artar. Ayrıca filmin soundtrack’inde Sigur Rós ve Kjartan Sveinsson da var!

Bu yıl Danimarka’yı birçok ödül bekliyor!

Danimarka'da yapılan VIPP Shelter, 2015'in en iyi evi kategorisinde ArchDaily mimari ödüllerine aday oldu. Bu değişik ev aynı zamanda birçok farklı uluslararası basına konuk oldu. Ayrıca Danimarka yapımı Krigen (A War), Oscar 2016'da Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü için aday oldu!

Keşif: Trentemøller Danimarka‘dan ne zaman kötü bir müzik çalışması çıktığını gördük? Elbette hiçbir zaman; Trentemøller de bu kaliteli isimlerden birisi. Türkiye’ye birçok kez gelen Anders Trentemøller bizleri elektronik müziğin kollarına bırakıyor. 1997’de müzik kariyerine başlayan müzisyen, deneysel ve multi-instrumentalist çalışmalarıyla kulaklarımızın pasını siliyor. Trentemøller DJ sıfatıyla Depeche Mode, Moby, Franz Ferdinand gibi isimlere de remix yapıyor. Ayrıca İskandinav hemşehrileri Röyksopp, Robyn, GusGus gibi meşhur isimleri de ihmal etmiyor. Son albümü “Early Wox”u 2014 yılında çıkaran Danimarkalı müzisyen farklı albümlerindeki şarkıları kendisi mixledi. Ayrıca “Lost” albümüyle psychedelic diye tabir edebileceğimiz şarkılarıyla bizleri çok farklı ruhsal hallere

sokuyor. Trails, Still on Fire gibi şarkılar albümün en iyileri arasında. Bu arada Anders abimizin “Moan”, “Miss You” gibi şarkıları ise elektronik müziğe verilmiş en güzel armağanlardan. Sözsüz şarkılarıyla bütün duyguları bize hissettirebilen Trentemøller müzik yoluyla bizlere psikolojik terapi yapabilme gücüne de sahip.

İzlanda’da Kaybolunca Ünlü Olan Turist

New Jersey, ABD’den İzlanda‘yı ziyarete gelen 28 yaşındaki Noel Santillan, havalimanından 45 dakika uzaklıktaki Reykjavik‘in ana caddesi olan Laugavegur‘a gitmek isteyip kiralık aracındaki GPS sistemine cadde ismine fazladan bir “r” harfi ekleyerek Laugarveguryazınca 6 saat uzaklıktaki bir balıkçı kasabasına gitmiş. Uzun ve yorucu bir uçuşun ardından, kötü hava koşullarında 6 saat boyunca araba sürmek zorunda kalan Noel’e, neden durmadın, yanlış bir şeyler olduğunu farketmedin mi? soruları sorulunca “manzara çok güzeldi, ben de duramadım” cevabını veriyor. Reykjavik’e geri dönmek yerine, yerel balıkları denemek için balıkçı kasabasında kalan Noel, ertesi sabah uyandığında tüm gazetelerin onun hakkında yazdığını görünce ayrıca şoka uğramış. Bugünlerde ise bu olay, Noel’in yaptığı hatadan dolayı değil, tüm İzlanda genelinde bu olayın yankı yaratmasından dolayı tüm dünyada haber oldu.

Yeni Nordik müzikler keşfetmek isterseniz Nordik Simit’i Spotify üzerinden takip etmeyi unutmayın! Takip için mobil cihazınızla kare kodu taramanız yeterli!



28

ŞUBAT 2016

ÇOCUĞUN DA CINSIYETI VAR!

ÇOÇUKLAR 2 YAŞTAN ITIBAREN YAVAŞ YAVAŞ CINSEL KIMLIKLERININ FARKINA VARIYOR; CINSELLIĞE DAIR SORULAR SORMAYA BAŞLIYOR. PEKI BU DURUMDA ANNE-BABALAR NASIL BIR YOL IZLEMELI? SEVİM ŞENTÜRK

Evlat sahibi olmak güzel; ama zor!” Anne babalığı tadıp da, bu cümleyi kurmayan azdır. Çünkü insan, doğurduğu çocuğu zarara uğratmadan büyütmek ve sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırmak ister. Fakat karşısına çıkan süreç, taşlı dikenli bir yola benzer. Evlatlarımızı büyütürken önümüze taş ve diken olarak çıkan pek çok sorun var. İşte bu sorunlardan en büyüğü de, şüphesiz çocuğun cinsel kimliğinin oluşumu. Çoğu anne-baba mevzubahis meselede ne kadar ciddi bir role sahip olduklarının farkında değil. Ancak altı çizilmesi gereken bir gerçek var: Bir çocuğun cinsiyetini benimsemesi ve ergenlik sürecinde cinsellikle ilgili yanlış adımlar atmaması ebeveynlerin tutumlarıyla şekilleniyor. Kötü olan şu ki, tecavüze, istismara yatkın kişilerin, eşcinsel eğilimlerin, ait olduğu cinsiyeti benimseyemeyenlerin çocukluk öyküleri, anne-babaları hatalı çıkarıyor. Aile ve çocuk Psikoloğu Fikriye Metin, Freud’un kişiliğin belirlenmesinde çok etkili olarak işaret ettiği ilk altı yaşın, mezkûr konu için de önem arz ettiğini belirtiyor. Evlat sahibi olan herkese, küçüklerin de bir cinsiyeti olduğunu ve fıtraten cinselliğe erken yaşta da olsa eğilim yahut merak göstereceklerini hatırlatıyor. Ve bu evreyi görmezden gelerek değil; doğru bir yol takip edilerek tamamlamak gerektiğine dikkat çekiyor. Peki doğru yolun şartları ve bilinmesi gereken ayrıntılar neler? 2 yaşından itibaren dikkat! Cinsel kimlik yani bir kişinin hangi cinse ait olduğunu ve o cinsin gerekliliklerinin ne olduğunun farkına varması 2 yaşından itibaren başlıyor. Cinselliğin merak edilmesi, araştırılması ise hemen akabinden geliyor. 3 yaştan sonra, cinsiyet ve cinselliğe dair sorular baş gösteriyor, minik zihinlerde. İlk olarak cinsiyetlerini belirleyen uzuvlarını merak ediyorlar mesela. “Bu ne?” sorusu kulak, burun, ağız, el, ayak ve vücucun di-

sellik soruları kimi zaman televizyonda ya da internette görülen karelerle daha da artıyor. Tüm bunların yanında bir şey daha var: Duygusal açlık. 0-6 yaş kişilik gelişiminin her evresinde, sevginin yetersiz olması cinsel kimliğin oluşumunu menfi etkiliyor. Bir bireyin 0-2 yaşı güvenli bağlanma evresi. 2-4 ise güvenli ayrılma… Eğer söz konusu evreler anneden kopuk geçiriliyorsa, çocukta duygusal açlık ortaya çıkıyor. Hakeza babanın sevgisi de aynı ölçüde kıymetli. Kendi cinsiyetinize göre davranın Anne-babanın cinsiyetinin rolünü üstlenerek evladına örnek olması, çocuğun cinsel kimliğinin inşasında önemli yer tutan son nokta. Annenin anne, babanın da baba gibi davranması ve kız çocuğunun kendine anneyi, erkek çocuğunun da babayı rol model alması doğuştan gelen cinsiyetin yerleşmesine vesile oluyor.

ğer yerlerinden sonra mahrem yerleri tanımak için de soruluyor. Büyüdükçe sorulara yenileri ekleniyor. Mesela, karşı cinsin vücudu 3-4 yaş arası çocuklarda öğrenilmek istenilen şeylerin başında geliyor. O yaşlarda bu yüzden en sevilen oyun ‘doktorculuk’. Küçük akılları öyle işlevsel çalışıyor ki, doktorculuk oynadıklarında soyunarak birbirlerinin vücudunu görebileceklerini biliyorlar. Yeri gelmişken şunu belirtelim; çocuklar yalnız karşı cinsin vücudunu değil; kendi dışında herkesin vücudunun nasıl olduğunu öğrenmek için tecessüs gösteriyor. Bunun nedeni herkesin kendisine benzeyip benzemediğini öğrenmek istemeleri. Bir çocuk anne-babasının vücudunu da merak ediyor. Bakarak, görmeye çalışarak, buna ortam hazırlayarak da değindiği-

miz merakı gidermek istiyor. Tüm bunların ardından dünyaya nasıl geldikleri ile ilgili sorular kurcalıyor akıllarını.Psikolog Fikriye Metin, sürecin olağan olduğunu ifade ediyor. ‘Ayıp’ denerek merakının bastırılmaması gerekiyor miniklerin. Aksi takdirde, anne-baba tarafından ayıplanan ya da cevaplanmayan çocuk, başka mecralara yöneliyor merakını gidermek için. Örneğin arkadaşlarıyla yalnız kaldıklarında soyunup birbirilerinin vücuduna bakabiliyorlar. Böyle tutum sergileyen çocuklarda da bazen eşcinsel eğilimler görülebiliyor. Tabii bu tek başına etkili neden değil söz konusu durum için. İnternet ve dizilerden uzak tutun Diğer bir husus televizyon ve internet tehlikesi. Doğal süreçte gelen cinsiyet ve cin-

Uzmana ne zaman başvurulmalı? Bütün bunların yanında anne-babaları da aşan durumlar söz konusu olabiliyor. Çocuk, banyo yapanları uyarılmasına rağmen izliyorsa, cinsel kelimeleri ısrarla söylemeye devam ediyorsa, cinsellikle ilgili oyunlar oynamada ısrarcıysa ve arkadaşlarını buna zorluyorsa, sürekli soyunmak isteyip arkadaşlarını da buna teşvik ediyorsa, sürtünme ve elle mastürbasyonu ısrarla sürdürüyorsa bir uzmana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Sonuç olarak, kimilerinin cinsel, kimilerin mahrem eğitim dediği mevzu hayli önemli ve ayıp denerek geçiştirmek mantıklı bir yol değil. 0-6 yaş arasında çocuğa sahip anne-babaların bu ayrıntıları bilerek evlat yetiştirmeleri gerekiyor. Fakat bu onlarda korkuya da neden olmamalı. Çocuk sevgi ve merak ettiği soruların cevabını alır, sevgi açlığı yaşamaz ve kontrol altında büyürse sağlıklı bir cinsel kimlik kazmış olur.


ŞUBAT 2016

BULMACA

KAFA OYUNLARI SERKAN YÜREKLİ

kafaoyunlari@aksiyon.com.tr

Geçen ayın çözümleri

29


30

ŞUBAT 2016

Çocuklarınızı gönül rahatlığında gönderebileceğiniz bir anaokulu:

BØRNEGALAXEN FARUM ve ihtiyaçlarını bizlerle çok raFarum’da yaklaşık 470 metrekare kapalı hat bir şekilde alanıyla oldukça ferah bir ortamda eğitime paylaşabiliyorlar. devam eden Børnegalaxen Farum Anaokulu Bu da doğal olarak çocuklarının çocukların dini ve kültürel hassasiyetlerine eğitimine pozitif özen gösteriyor. Öte yandan velilerle güçlü olarak yansıyor. bir iletişim içerisindeler. Bu anlamda velilerimizden gelen bütün talepleri değerlendiriyoruz.” diyor.

BAHAR HABER MERKEZİ

Danimarka’da Randers Belediyesi’nin anaokullarında haftada en az 1 gün çocuklara domuz eti servis edilmesini zorunlu hale getirmesi Müslümanlar arasında endişeye neden oldu. Değişik şehirlerde yaşayan Müslümanlar benzer uygulamaların kendi çocuklarının devam ettiği anaokulları için de geçerli olup olmayacağını merak ediyor. Kanun şimdilik sadece Randers şehri için geçerli olsa da değişik şehirlerde yaşayan Müslüman çocukların anaokullarındaki beslenmeleriyle ilgili sorunlar yok değil. Bazı kreşlerde helal kesime dikkat edilmezken bazılarında da domuz eti ile Müslüman çocuklar için hazırlanan yemekler aynı malzemelerde pişiriliyor. Biz de Bahar Gazetesi olarak Farum’daki Børnegalaxen Farum Anaokulu’nu gidip inceledik. Müslüman öğrencilerin hassasiyetlerine dikkat edip etmediklerini ve velilerin bu konudaki beklentilerini sorduk. Uzman eğitimciler tarafından yapılan araştırmacılar çocukların eğitiminde 2 ile

6 yaş arasının çok önemli olduğunu gösteriyor. Danimarka’da çocuklar bu yılları anaokullarında geçiriyor. Dolayısıyla anaokulunda verilen eğitim çocukların geleceğinde önemli bir rol oynuyor. Evden daha fazla anaokulunda vakit geçiren çocuk burada gördüğü ve öğrendiği şeylerle karakterini şekillendiriyor. Bu yüzden anaokulunda geçirilen her bir saatin oldukça iyi bir şekilde planlanması şart. Yaklaşık 470 metrekare kapalı alanıyla oldukça ferah bir ortamda eğitime devam eden Børnegalaxen Farum Anaokulu çocukların dini ve kültürel hassasiyetlerine özen gösteriyor. Öte yandan velilerle güçlü bir iletişim içerisindeler. Velilerle çok güçlü bir iletişimleri olduğunu vurgulayan Børnegalaxen Farum Anaokulu Müdürü Gülhan Gezen, “Velilerimiz her türlü sorunlarını

Veliler telefonlarıyla çocuklarını dakika dakika takip edebiliyor Günümüz şartlarında en etkili eğitimi verebilmek için sürekli çalıştıklarını ve eğitim alanındaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten Gülhan Gezen, “Famly adında bir sistem kullanıyoruz. Bu sistem sayesinde velilerimiz çocuklarının kreş bünyesinde geçirdikleri zamanı dakika dakika, bilgisayarlarından ya da akıllı telefonlarından takip edebiliyor. Ayrıca gün içerisinde yapılan eğitsel ve kültürel faaliyetlerden fotoğraflar ve bilgiler bu sistem sayesinde kendilerine ulaştırılıyor. Velilerimiz de yine bu sistem aracılığıyla bize talep ve ihtiyaçlarını kolayca bildirebiliyor.” Veliler ve belediye memnun Børnegalaxen Farum Anaokulu Müdürü Gülhan Gezen halihazırda hem velilerin hem de belediye yetkililerin kreşten memnun olduğunu belirtti. Kreş’in bütün diğer kreşler gibi sık sık belediyeler tarafından denetlendiğini ve sürekli yetkililer tarafın-

dan takdir edildiğini belirten Gezen, “Belediye yetkilileri kreşimizi ve burada verdiğimiz eğitimi takdir ediyor. Velilerimizden de sık sık güzel geri dönüşler alıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor.” dedi. Velilere yönelik programlar da organize ettiklerini belirten Gezen, “Seminerler, açık kapı günleri ve benzeri programlarla velilerimizin çocukların eğitimine pozitif katkıda bulunması için gayret ediyoruz.” dedi. Kültürel ve dini hassasiyetlere önem veriyoruz Danimarka’da son dönemde kreşlerle ilgili değişik tartışmalar yaşanıyor. Randers Belediyesi’nin kreşlerde haftada en az 1 gün domuz eti servis edilmesini mecburi hale getirmesiyle ilgili tartışmalar halen devam ediyor. Børnegalaxen Farum Anaokulu yönetimi ise bu anlamda çok dikkatli olduklarını çocukların dini ve kültürel hassasiyetlerini azami özen gösterdiklerini belirtiyor. Müslüman çocukların ve velilerin bir mağduriyet yaşamamaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını belirten kreş yönetimi gerek mutfakta gerekse kız ve erkek öğrencilerin soyunup giyindikleri bölümlerde gerekli bütün ihtimamı gösterdiklerini söylüyor.

“Çocuklarınızı gönül rahatlığında gönderebilirsiniz” Okulun velilerinden aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Jakob Karter, “Buraya çocuğumu gönül rahatlığı içerisinde bırakıyorum. Daha önce bir devlet kreşine gidiyordu. Oraya çocuğumuzun kaydı yaparken çocuğumuzun et yememesini istedik. Kreş yönetimi bunu kabul etti ancak veliler arasında böyle bir talepte bulunan ilk aile olduğumuzu söylediler. Bu beni çok şaşırttı çünkü aynı kreşte okuyan çok sayıda Müslüman kökenli çocuk vardı.” dedi. Karter, Børnegalaxen Farum Anaokulu olarak başta çocukların yedikleri içtikleri olmak üzere her konuda çok dikkatli hareket ettiklerini söyledi.

ARTIK ŞARTLAR DEĞİŞTİ MUSTAFA KELLEGÖZ, SİLKEBORG

Danimarka’da yaşayan Türklerin en büyük problemi çalışmadan kazanç sahibi olmaktır. Kuzey Avrupa ülkelerinin çoğunda olduğu gibi Danimarka’da da sosyal haklar oldukça gelişmiş durumdadır. Türkler bu hakları yanlış yönde kullanmakta işsizlik maaşı alarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu sosyal haklarının amacının çoğumuz tarafından anlaşılmadığı aşikârdır. Yıllarca bu maaşla asgari düzeyde geçimini sağlayıp hiçbir üretkenlik göstermeyen bir topluluk oluşmuştur. Böyle bir yaşam tarzını benimsemiş aileler toplumdan kopuk üretmeyen, çalışmayan emek vermeden oluşturduğu yaşamda kaybolmaktadırlar.

Şimdi ise herkesin bildiği gibi şartlar değişti, eskiden rahatlıkla bu şekilde yasayan aileler, şimdi sorunlar yaşamaktadırlar. Bu aileler, geçen süre içerisindeki değişikliklere, uyum sağlayamadılar. İkinci ve üçüncü nesil gençler, kendi ebeveynleri ile iletişim sağlayamadılar. Ayni evde yaşadıkları halde, birbirini anlamayan, bir toplum meydana geldi. Bu sorunların, çözümünde ailenin yapısı merkezi önem taşımaktadır. Nasıl ki bir suya bir taş atınca, su küçük daireler oluşturarak, büyük bir alana yayılır, tıpkı bunun gibi değişim aileden olursa bütün bir topluma yayılabilir. Ailelerin yaşam şekli, önce kendi çocuklarının eğitimini daha sonra da tüm toplumu düzeltecektir. Seçilen yönetici veya politikacıyla, uyumlu ve ahenkli bir çalışma yürüte-

miyoruz. Bu gün, farklılıklarımızı veya farklı düşünen kişilere, maalesef önyargılı bir gözle bakan bir toplum olduk. Dinimizin bize emrettiği, hoşgörüyü ve tahammül ve sabrı hiç bir şekilde, uygulayamıyoruz. Maalesef; bu gün içinden çıkılmaz, karmaşık bir tabloyla karşı karşıya bulunmaktayız. Şunu unutmayalım, bizler Danimarka’da yaşıyoruz, bu yaşadığımız devletin dilini ve kurallarını öğrenmek ve saygılı bir birey olmak zorundayız. Buradaki sorunlarımızı, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki partilerin ve milletvekillerin çalışmalarını örnek alarak çözemeyeceğimiz aşikârdır. Her gün Türk televizyonlarındaki dizileri ve evlenme programlarını takip ederek bu yaşadığımız ülkeye uyum sağlayamayız. Burada ne gibi kanunlar çı-

kacağını, bu çıkan kanunların bizlerin yaşamlarını nasıl etkileyeceğini öğrenemeyiz. Türk medyasını takip ettiğimiz kadar, Danimarka medyasını da takip etmek zorundayız. Bu şekilde, seçtiğimiz meclis üyelerini ve milletvekillerinin çalışmalarını yakından takip etme şansımız olur.


70 200 325

HAR DU VALGT

DIN VEJ? HTPG tilbyder STX-uddannelse, som giver adgang til videregående uddannelser på lige fod med andre gymnasier. Vi er et nyt gymnasium og derfor vil du være med til at starte skolens traditioner.

BESØGSDAGE

En besøgsdag er for dig, der går i 9. eller 10. klasse, og gerne vil gå på gymnasiet til næste år. Tror du, at Høje Taastrup Private Gymnasium kunne være dit fremtidige gymnasium? Så har du mulighed for at få smagsprøve på, hvordan det er at gå på skolen. Du følger en klasse en hel dag, hvor du får indblik i hverdagen og taler med nuværende elever. Du er velkommen til at kontakte på telefon 70 200 325 eller på mail og aftale en dag.

htpg.dk

info@htpg.dk

Erik Husfeldts Vej 2B, 2630 Taastrup

Studieretninger

Den humanistiske studieretning med engelsk A, psykologi B og samfundsfag B. Den naturvidenskabelige studieretning med matematik A, fysik B og kemi B.


32

ŞUBAT 2016

'BIZ KASET ÇOCUĞUYUZ, TEK ŞARKI BENI KESMIYOR' SANATÇI MEHMET ERDEM, YENI ÇALIŞMASINDA ROCKTAN ARABESKE KADAR BIRÇOK PARÇAYI KENDI TARZINDA SESLENDIRMIŞ. “ARABESKI DE SEVIYORUZ, TÜRKÜYÜ DE...” DIYEN SANATÇI, ŞÖYLE KONUŞUYOR: “BIZ BÖYLEYIZ ÇOK RENKLIYIZ. BU RENKLILIĞI DE ALBÜMLERIMDE YANSITMAK ISTIYORUM.”

ALİ PEKTAŞ

Yeni albümünüzün adı Hepsi Benim Yüzümden. Sadece bu isimde bir şarkı var diye böyle koymadınız sanırım. Kinayesi nedir acaba? Ben her albümün isminde bir şeyler söylemek istiyorum. Bu hayatta iyi ya da kötü ne varsa aslında hepsi bireyin kendisinden. Biz toplum olarak bahane üretmeyi seviyoruz. Suçu her zaman başkasında arıyoruz. İyi notu öğrenci alır kötü notu hoca verir mantığı hakim. Bu kafayı bırakmak gerek. İyi ya da kötü her şey senin yüzünden oluyor. Bu hayatı yaşayan, kararlarını veren sensin. İyisiyle kötüsüyle ceremesini de sen çekeceksin. Sadece kendimizle ilgili konularda mı düşünmeliyiz bunu? Sadece kendi kararlarımızla ilgili değil, dünyanın şu anki durumunda da bizim payımız var. Yanlışlıkları görmezden gelmek de suça hafiften iştirak etmek gibidir. İnsanlık ve toplum olarak çok ufak hareketlerle birçok şeyi başarabiliriz. Mesela küçücük bir fedakârlıkla dünyada açlık sorunu kalmayabilir deniyor. Ama kimse o küçücük fedakârlığı yapmıyor. İşte ben de bu hayatta ne oluyorsa hepsi bizim yüzümüzden oluyor diyorum. Herkes kendi hayatında doğru bir adım atabilirse dünya daha yaşanılır bir yer olur. Son dönemde neredeyse tüm müzisyenler teklilerle (single) yoluna devam ederken siz baştan beri albümle yola devam ediyorsunuz. Bu tercihinizin sebebi nedir? Bu bir tercih. İki sebebi var. İlki biz kaset çocuğuyuz. O yüzden bir albüm olmalı yaptığım. Diğeri ise ilk albümden itibaren insanları bir yola çıkarmaya çalışıyorum. Şarkılarımı dinlerken günlük hayattan biraz uzaklaşmalarını ve kendi iç dünyalarında bir yolculuğa çıkmalarını arzu ediyorum. Bu muhasebeyi iyi yapabilmek için bu yolculuğa çok şarkı lazım. Bir de albümü hazırlarken onu da mı söylesek bunu da mı koysak derken bir bakıyoruz zaten on on iki şarkı oluyor. Tek şarkı beni kesmiyor.

Her albümünüzde mutlaka cover oluyor ve bunlar çok beğeniliyor. Bilinen ama bir yandan da yeni bir şarkı gibi duyuluyor sizden… Buna çok dikkat ediyoruz. Türkiye'de bilinen şarkıları ilk haliyle yeniden yorumlayan birçok müzisyen var. Ama bir şarkıyı yeniden yorumluyorsan düzenleme mantığını değiştirip kendi meşrebine sokman lazım. Ben bunu bir yemek gibi düşünüyorum. Herkes yaprak sarması yapıyor ama seninki nasıl? Malzeme aynı olsa da seninkinin tadı farklı olmalı. Yoksa senin bir alâmetifarikan olmaz. Yeniden yorumladığınız şarkılar da büyük şarkılar. Bu büyük bir risk değil mi? Evet ama biz bu topa girmek istiyoruz. Çünkü yeni kuşak bu şarkıları kaçırıyor olabilir. Bunlar bir daha duyulsun istiyorum. Çok büyük sözler ve müzikler. Mesela bu albümde Barış Manço'dan Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'yı söyledik. Sözlerine bakın, kıyamete kadar geçerli olacak şeyler söylüyor. Bu sözlerin altına herkes imzasını atar. Mesela benden şu anda böyle sözler çıkmaz. Kendi sözümün yetmediği yerde topu onlara atıyorum aslında. Aslında bir yandan risk alıyoruz bir yandan da sırtımızı sağlam bir yere dayıyoruz.

SUŞİ İLE DOĞMADIK Tür sınırlamasına gitmiyorsunuz. Bir yanda Anadolu rock bir yanda arabesk. Bir yanda Sezen Aksu bir yanda Müslüm Gürses… Memleketin yansıması. Anadolu'da o kadar çeşitli kültürler var ki. Birçok medeniyet gelip geçmiş. Hepsinin tortusu kulağımızda var. Arabeski de seviyoruz, türküyü de. Biz böyleyiz, çok renkliyiz. Bu renkliliği de albümlerimde yansıtmak istiyoruz. Bu ülkede yaşayıp da arabesk dinlemeyen var mı? Orhan Gencebay'ı, Ferdi Tayfur'u, Ahmet Kaya'yı, Sezen Aksu'yu ve Müslüm Gürses'i hiç duymadım diyecek biri var mı? Kimse yalan söylemesin, herkes dinliyor. Yıllarca gizli gizli Ahmet Kaya dinlendi. Müslüm dinlendi bu memlekette. Burada elitist davranmaya gerek yok. Lahmacun yemem demek gibi bir şey. Hayır yiyorsun, yiyeceksin. Sonuçta suşi ile doğmadın. Lahmacun da yersin suşi de. Müzik de böyle bir şey. Hepsi ayrı keyif.

Eskiden çok fazla hareketli şarkılar söylemiyorsunuz diye eleştiri alıyordunuz. Bu kırıldı biraz değil mi? Sanırım insanlar kaçırıyorlar. Mesela bizim konserlerimiz çok neşeli geçer. Herkes oynayarak çıkar. Kimseyi ağlatmak istemiyorum. Zaten herkesin kendine yetecek üzüntüsü var. Konserlerde eğlenceliyiz ama albümlerde de giderek neşeli şarkıların sayısını artırıyoruz.

KONSERLERİMDE ÜÇ KUŞAĞI BİR ARADA GÖREBİLİRSİNİZ Şarkılarınızı yaparken ‘şu tutar, bu çok tıklanır' hesabı yapıyor musunuz? İçimden geldiği gibi yapıyorum. Bu konuda hiçbir kaygı yok. Tek kaygımız yine kendimizle ilgili. Öncekilerin üstüne biraz daha ne koyabiliriz onu düşünüyorum. Radyoların çalmayacağı şarkılar da var albümde ama biz sevdiğimiz için koyuyoruz. İlk çıktığınızda bazıları sizi dokunulmaz ve bir kesimin müzisyeni olarak nitelemeye çalışsa da geldiğimiz noktada her kesimin dinlediği bir sanatçısınız… Müzik geçerse geçer. Bunun yaşı ya da rengi olmaz. Bir konserime babası çocuğunun elinden tutup getiriyor, diğerine çocuğu babasının. İki ya da üç kuşağı yakaladığıma inanıyorum. Bir de her kimlikten ve her düşünceden insanlar geliyor konserime. Müziğin birleştirici gücüne çok inanıyorum. Politik olarak tamamen farklı olanlar aynı şarkıyı bir ağızdan söylüyor. Başka türlü bu insanları bir araya getirme şansın yok. Orada bir diyalog ortamı bile kurulabilir. Herkes aynı hayatta sonuçta. Birlikte yaşamak zorundayız ve bunun bir yolunu bulmalıyız.

Yaptığım işin benden daha meşhur olması hoşuma gidiyor Çok kısa bir sürede önemli bir popülarite yakaladınız. Ama bunu sadece şarkı söyleyerek yaptınız. Sizi magazinde ya da farklı şekilde görmüyoruz… Bu bir tercih. Sonuçta kapısında magazincilerin olduğu bir mekâna gidersen magazine çıkarsın. Kendi hayatım olmasını ve bana kalmasını istiyorum. Ailem,

dostlarım… Benim özelim bende kalsın istiyorum. Genelimi zaten paylaşıyorum. Yaptığım işin benden daha meşhur olması hoşuma gidiyor. Yüzümü bilmeyen insanların şarkılarımı dinlemesi daha güzel bir haz. Şarkılarım benden daha çok öne geçsin. Müzik yapıyoruz, görsellikle bir yere gelmek durumunda değilim. Şöhretin size kattığı ya da aldığı bir şeyler var mı? Aldığı şeyler var. Mesela özgürlüğün kısıtlanıyor. Dışarıda eskisi gibi rahat oturamıyorsun. İnsanların sevgisi ve ilgisi tabii ki gururunu okşuyor ama bir süre sonra istediğin gibi yaşayamıyorsun. Çünkü bir yerde arkadaşınla oturuyorsun ve birileri sürekli fotoğraf çektirmek ya da muhabbet etmek istiyor. Çok temiz duygular ve sevgi ile geliyor yanına. Onları kıramıyorsun ama bu kez de senin hayatın kısıtlanıyor. Cem Yılmaz'ın bu konuda anlattığı bütün muhabbetleri yaşıyorsun.

Ölümlerin rakamlarla anılmasından rahatsızım Sizin büyük bir gücünüz olsa hangi yaraya merhem olmak istersiniz? Şiddetin her türlüsünü yeryüzünden tamamen silmek isterim. Akıl almaz şeyler oluyor ve bunu yapan biz miyiz diye sorguluyorum. Bunu yapan insanlık olabilir mi? Elimde olsa tüm silahları dünyadan kaldırmak isterim. Ülke özelinde seni en çok neler rahatsız ediyor? Hemen herkesi rahatsız eden konular beni de rahatsız ediyor. Mesela ölü sayısının sadece rakamlarla anılması beni rahatsız ediyor. Bu algılanabilir bir şey değil. Biz ne ara bu hale geldik? Şu kadar insan öldü deyip geçiyoruz. Başkalarının ölüsüne sevinen insanlar var. Ölümün tarafı mı olur? Ölüm kötü bir şey. Sadece bizim ülkemizde değil dünyada da bu böyle. İnsanlık çıldırmanın eşiğine geldi. Her can değerli ve kutsaldır. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Sen sayı olarak görüyorsun ama orada ömür boyu yanıyor.


Taner Usta

Mustafa Usta, Mikail Usta, Bayram Usta

18 yıldır, ilk gün gibi heyecanlı, temiz, helal ve kaliteli ürün sunmaya gayret ediyoruz. Biz, en iyi bildiğimiz işi yapıyoruz ve işimizi çok seviyoruz. Başta kurucumuz Mete Özer’e ve yıllardır beraber çalıştığımız profesyonel kasaplık yapan ustalarımızın gösterdiği gayret, güleryüz ve disiplinli çalışmalarının meyvesini alıyoruz. Siz değerli müşterilerimiz her zaman daha iyisine layıksınız, biz de bu nedenle buradayız. Siz isteklerinizi sunun, biz çözüm üretelim.

Saygılarımızla Oğuz Özer, Høje Taastrup Slagter

Høje Tåstrup Boulevard 68, 2630 Tåstrup • Telefon +45 43716733 • www.tayyibslagter.dk • Facebook.com/TayyibFood


34

ŞUBAT 2016

HASAN CÜCÜK hasan@bahar.dk

Çiller – Helle Thorning benzerliği 12 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ani vefatıyla siyaset sahnesinde taşlar yerinden oynamıştı. O tarihte baibakan olan DYP lideri Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı makamı için en büyük aday olarak önplana çıkıyordu. Nitekim, TBMM’de yapılan oylama sonunda Süleyman Demirel, 9. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkarken, şimdi cevap bulması gereken soru ‘kim DYP genel başkanı ve başbakan olacaktı?’. İsmet Sezgin ve Köksal Toptan gibi DYP geleneğinden gelen isimler genel başkanlık için öne çıkarken, Demirel’in siyasete kazandırdığı Tansu Çiller’de ‘yarışta ben de varım’ dediğinde şans tanıyanların sayısı oldukça azdı. Ancak siyasetin ‘kurt’ isimlerinin Tansu Çiller’den yana tavır almasıyla siyasi geçmişi sadece 2 yıl olan Çiller DYP genel başkanı seçilip, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçiyordu. Çiller’in başbakanlık günleri uzun sürmedi. 1991’de girdiği siyasi hayatı 10 yıl sonra 2001’de sonlandı ama adı Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olarak tarihe yazıldı. Helle Thorning- Schmidt, Şubat 2005’te yapılan seçimlerde milletvekili seçilirken, ülkenin en eski partisine genel başkan olacağı hesabını yapmıyordu. Ancak seçimden Sosyal Demokrat Parti’nin oy kaybıyla çıkmasıyla Başkan Mogens Lykketoft istifa ediyordu. Politikanın yeni ismi Helle Thorning’in tarihi fırsatı önünde altın tepside buluyordu. Partinin ağır topları, ‘gelenekçi’ Frank Jensen’e karşı, ‘yenilikçi’ Helle Thorning’i destek verdi. Değişen şartlarda tabanında değiştiğini, 1980’li yılların söyleminin geride kaldığına inanan partinin kurtlarına göre, Helle Thorning değişen şartlarda partiyi uzak kaldığı iktidara taşıyacak isimdi. Sosyal Demokratların ilk kadın başkanı olarak tarihe geçen Helle Thorning’in tek hedefi ‘ülkenin ilk kadın başbakanı’ olmaktı. 2007 seçimlerinde hüsrana uğrayan Helle Thorning hedefine Eylül 2011 seçimlerinde ulaşıyordu. 4 yıl ülkeyi idare eden Helle Thorning, Haziran 2015 seçimlerinde koltuğu kaybedince Danimarka siyasetinin yazılı olmayan ‘seçim kaybeden genel başkan istifa eder’ kuralı gereği genel başkanlık koltuğunu bırakıyordu. Geçtiğimiz günlerde ise Helle Thorning- Schmidt uluslararası bir sivil toplum kuruluşunun başkanlığı için Danimarka siyasetine veda ettiğini

açıklıyordu. Tansu Çiller ve Helle ThorningSchmidt’in bir çok ortak özelliği bulunuyor. Her iki isimde ‘gelenekçi’ bir partiye başkanlık yaptı. Ne Tansu Çiller’in kimyası DYP’ye, ne de Helle

Thorning- Schmidt’in kimyası Sosyal Demokrat Parti’ye uyuyordu. Bir nevi ‘ya tutarsa’ denemesiydi her ikiside. Her iki partinin tabanı ‘işçi sınıfı’ndan oluşurken, her iki isimde ‘zengin’ bir geçmişe sahipti. DYP’nin efsane ismi Süleyman Demirel’e ‘çoban’ denmesi Isparta’nın İslamköy’ünden gelmesine atıftan ziyade, Demirel’in parti tabanıyla bütünleşmesinden geliyordu. ‘Benim işçöim, benim çiftçim’ derken Demirel, kendini o isimlerden bir parça görüyordu. Tansu Çiller, Robert Koleji mezunu, ABD’de eğitim görmüş Türkiye standartlarının çok üstünde gelir düzeyine sahip bir isimdi. DYP’nin sembolü ‘Kırat’ı söylerken bile İngilizce düşünüp Türkçeye çevirip ‘beyaz at’ diyordu. Benzer durum Helle

Thorning içinde geçerliydi. Zengin bir ailede büyümüş, gelir düzeyi yüksekti. İngiltere’nin köklü siyasi haraketi İşçi Partisi’nin genel başkanına gelin olacak kadar standart üstü bir isimdi. Gariptir her iki isminde siyasi kariyeri 10 yıl sürdü. Tansu Çiller, genel başkanlığa veda ettikten sonra köşesine çekilirken, Helle Thorning sivil toplum kuruluşunda göreve talip oldu. Hem Çiller hem de Helle Thorning, gelenekçi bir partiyi değiştirmek için yola çıktı ama hedeflerine ulaşamadılar. Adları tarihe partilerinin ilk kadın genel başkanı ve ülkenin ilk kadın başbakanı olarak geçti. Siyaset dünyasından bir Tansu Çiller ve Helle Thorning- Schmidt geçti, ortak yanları oldukça fazla olan.


.

NYHED

Vi har svømmeundervisning i .2. og 3. klasse

72 % af vores afgangsklasse er egnet til gymnasiale uddannelser

Vi er åben for tilmeldinger for nye elever fra 0. klasse til og med 7. klasse Brøndby - Glostrup Ishøj -Albertslund - Rødovre Bagsværd - Husum Herlev - Skovlunde Gladsaxe - Søborg -Tingbjerg

Store & rummelige klasser

Kørselsmulighed

Legeplads - Gokart - Boldbur - Skovområde Mini SFO

(skoleparathedsundervisnig)

Adres: Telegrafvej 5A - 2750 Ballerup Tlf. 31 10 44 14 - e-mail: info@ballerupprivatskole.dk Web: www.ballerupprivatskole.dk



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.