Bahar Haziran 2016

Page 1

BAHAR'DA BU AY

Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

18. YIL

WWW.BAHAR.DK

HAZİRAN 2016 / SAYI 139



BAHAR'DA BU AY

Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

18. YIL

WWW.BAHAR.DK

HAZİRAN 2016 / SAYI 139

VIZESİZ AVRUPA

BAŞKA BAHARA KALDI Avrupa Birliği ile Türkiye arasında imzalanan 72 maddelik mülteci anlaşması kapsamında vizelerin Haziran ayında kaldırılacağı açıklanmıştı. Başbakan Davutoğlu söz konusu anlaşmanın tarihi olduğunu söylemişti. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler hem Başbakan Davutoğlu’nu koltuğundan etti hem de vizelerin kaldırılmasını bekleyen milyonlarca insanın hayallerinin suya düşmesine neden oldu. BAHAR MANŞET DEVAMI SAYFA 28

EMRE OĞUZ

HASAN CÜCÜK

HÜSEYİN ARAÇ

TANIDIK GELDI Mİ?

TÜRK MESSI

YAZIK

▶ 10

▶ 16

GURBETÇILER TÜRKIYE’YE NELERI GÖTÜREBILIR, NELERI GÖTÜREMEZ? ▶ 24

▶ 26


4

HAZİRAN 2016

Ejendomsmæglere og Valuar, MDE København • Storkøbenhavn • Vestegnen • Sydkysten

Sizde evinizi satmak istermisiniz? Evinizin değerini öğrenin

Villa veya dairenizi satmayı düşünüyor ve bugünkü değerini öğrenmek istiyorsanız, ücretsiz satış değerlendirmesi için bizi hemen arayın!

Vi laver frugt buketter fyldt med vitaminer til glæde for din nærmeste...

Kişiye özel danışmanlık Bir gayrimenkul ticareti cok karmaşıktır. Tatsız sürprizlerle karşılaşmamanız için gerekli bütün belgeleri inceleyip sizi bilgilendiriyoruz. Daha fazla bilgi edinmek için bize ulaşın.

Vi tilbyder også denne glæde for virksomheder der skal arrangere store møder, jubilæer og andet.

LEVERING

© Moving Media ApS

Bizden daima en uygun fiyatı ve en kaliteli danışmanlık hizmetini alacağınızı garanti ediyoruz.

Postnumre 1000-4000 kun 45 kr. Postnumre over 4000 i Sjælland 85,-

Leveringstider: Man-Lør 6.00-19.00 Søn/Helligdage 7.00-15.00

Saygılarımla

Sadık Kamit Ejendomsmægler, MDE Mobil: 2627 2905 • sadik@edc.dk EDC Vallensbæk • Vallensbæk Strandvej 286, 2665 Vallensbæk Strand

Fruitandthecity.dk

45 88 00 70

Herlev Hovedgade 201 B, 2730 Herlev Åbningstider: Man-Lør. 8.00-17.30 Søn/Helligdage 9.00-14.00

DAHA 13 YAŞINDA AMA 2 KEZ DANIMARKA ŞAMPIYONU OLDU SON IKI YILDA ÜST ÜSTE DANIMARKA ŞAMPIYONU OLAN GENÇ BOKSÖR NASIP GAZIER ADINDAN ÖVGÜYLE SÖZ ETTIRMEYE DEVAM EDIYOR. BAHAR HABER MERKEZİ

Henüz 13 yaşında olmasına rağmen iki yıldır şampiyonluğu kimselere bırakmayan Gazier’in geleceğin önemli boksörlerinden biri olabileceği söyleniyor. Aslen Gaziantepli olan bir ai-

lenin çocuğu olan Nasip Gazier Danimarka Boks Şampiyonası u15 kategorisinde şampiyon oldu. Jyllinge şehrinde düzenlenen şampiyonada 48 kiloda ringe çıkan Gazier rakibi Mathias G. Nielsen’i 3 raundda mağlup etti. Müsabakadan 3-0 galip ayrılan Gazier Danimarka şampiyonu oldu.

SAHİBİ: MOVING MEDIA APS

YAYIN EDİTÖRÜ: EMRE OĞUZ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI VEDAT OĞUZ

HABER MERKEZİ HASAN YILDIRIM BAHAR KIRICI HASAN AKYÜZ MİYASE BARDAKÇI

DANIŞMAN BAHATTİN KARATAŞ

REKLAM Tel.: 71 51 43 85 reklam@moving-media.dk

GRAFİK TASARIM FADİME BAŞODA

BASKI OTM AVISTRYK

CVR-nr. 25065557

ADRES: Sluseholmen 2, 1. 2450 København SV Tel.: 70 20 69 70 info@bahar.dk www.bahar.dk

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.


HURDA ÜCRETİNİ 20.000 KR.’A İNDİRDİK*

Yeni araçlarda uzmanlar!

Yeni araç depoda!

raç Yeni a da! depo

raç Yeni a da! depo

Yeni araç depoda!

raç Yeni a da! depo

Limited edition!

FAM OĞLU ÖMER

/ Yetkili Hyundai bayisi

Baldersbækvej 4B, 2635 Ishøj • Tlf. 43993666 Açılış - Kapanış Saatleri:

Pazartesi - Cuma: 09.00 - 18.00 Cumartesi - Pazar: 11.00 - 16.00

*Hurda ücretinden yararlanmak için yeni aracın Kiran Car A/S tarafından finanse edilmesi gerekmektedir.

Depomuzda her zaman 100 adet yeni aracımız mevcuttur!

Ishøj Bilcenter


HAZİRAN 2016

Berlingske Gazetesi’ne göre Danimarka’da yanlış tedaviden dolayı hayatını kaybeden insan sayısı 1200 ile 1300 kişi arasında.

YANLIŞ TEDAVI DANIMARKA’DA BINLERCE CANA MALOLUYOR BAHAR HABER MERKEZİ

Danimarka birçok alanda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri. Ancak sağlık sistemi son dönemde ciddi şekilde eleştiriliyor. Acil servislerde hastaların uzun süre bekletilmesi başta olmak üzere birçok alanda eleştiri söz konusu. Öte yandan yanlış tedavilerle ilgili haberler eleştiri dozunun daha da artmasına neden oluyor. Berlingske Gazete-

si’ne göre Danimarka’da yanlış tedaviden dolayı hayatını kaybeden insan sayısı 1200 ile 1300 kişi arasında. Söz konusu durum başta hasta yakınları olmak üzere toplumda ciddi bir travmaya neden oluyor. Danimarka Hastalar Cemiyeti Başkanı Camilla Hersom, Berlingske’ye yaptığı açıklamada, yanlış tedavi sonucu insanların ölmesinin Danimarka toplumunda büyük sorunlara neden olduğunu söyledi.

Skal du på efterskole? Vi har stadig ledige pladser til skoleåret 2016/2017!

Nykøbingvej 266, 4800 Nykøbing Falster • Tel. 54 84 01 00 • info@falsterefterskole.dk • www.falsterefterskole.dk

Hikmet’s Autoværksted 4 stk.

175/65/14

1200 + moms

4 stk.

225/55/16

1760 + moms

4 stk.

195/65/15

1440 + moms

4 stk.

205/65/16

2400 + moms

4 stk.

205/55/16

1600 + moms

4 stk.

225/45/17

2160 + moms

4 stk.

205/60/16

1600 + moms

4 stk.

245/45/17

2400 + moms inkl. montering

Fabriksparken 10B, 2600 Glostrup • Tel.: 43478050 • Mobil: 40305467

Kvalitets sommerdæ k

© Moving Media ApS

6



8

HAZİRAN 2016

REKLAM HABER

Bazar Vest: Girişimciler için hayat kaynağı Bazar Vest’te yeni başlayan firmalar ve grişimciler kendi işleriyle ilgili fikirlerini makul bir fiyata ve köklü bir müşteri kitlesiyle hayat geçirmeyi deneyebilir. Bazar Vest, farklı çeşitlilikten işyerlerinin bir arada bulunduğu büyük bir yer olmasından dolayı yakın çevreden çok ilgi görüyor.

Haber metni: Simon Kudal Çeviri: Miyase Bardakçı Bazar Vest uzak ülkelerden gelen sebze, meyve, çiçek, falafel ve ekzotik baharatlar gibi birçok ürünün satıldığı pazar yeridir. Aynı zamanda bu pazar farklı birçok alanda çalışan tecrübeli tüccarlar tarafından kullanılıyor. Bunların içinde hem tecrübeli mağaza sahipleri hem de yeni firma sahipleri bulunuyor; Fitness World, Danmission ve Kılıç Marked gibi. Bununla beraber hem yeni fikirlere sahip girişimcilerle, hem de pazar ile şimdiye kadar ilgili olmayan işadamlarıyla daha da güçlenmeye odaklanılıyor. Bazar Vest Müdürü Ahmet Öcalan şunları ifade ediyor: ‘‘Yeni girişimcileri destekliyoruz. Geçmiş yıllarda Bazar Vest, Arhus ve çevre illerde birçok işadamı için yeni veya daha büyük firmalar kurmaları adına bir sıçrama tahtası görevini gördü.’’ Sağlam bir müşteri tabanı Bazar Vest ile ticaret hayatına başlayan Carebox adlı online mağaza kişisel bakım ve hijyenik ürünler satıyor. Firmanın iki girişimcisi Arhus Meslek Akademisi’nde girişimcilik ve inovasyon üzerine eğitim aldılar. Firmalarının başlangıcı da bir okul projesine dayanıyor. Bazar Vest bu iki girişimcinin fikirlerini hayata geçirmesi için imkan sağladı. Carebox’un yöneticisi Ömer Koç bu konuyla ilgili şunları ifade ediyor: ‘‘Ahmet Öcalan’ın fikirlerimizi geliştirme ve nerede ve nasıl pazarlama yapılabilabileceğine dair çok büyük yardımı oldu. Ahmet Bey gerçekten bu pazar içerisinde yeni alışveriş alanlarının açılmasıyla çok ilgileniyor ve bununla ilgili çalışmalar yapıyor.’’ Carebox’un önceden standlarının pazarın en iyi yerinde olmadığını, fakat kiralarının düşük olduğunu belirten Koç,

BAZAR VEST: Bazar Vest hakkında daha fazla detay için www.bazarvest.dk Kiralama bilgileri için iletişim: bunun kendileri için başlangıçta avantaj sağladığını belirtiyor: ‘‘Önce küçük bir showroom ile ürünlerimizi sergiledik ve aynı zamanda online mağazamızda satışlarımızı sürdürdük. Bu şekilde ekstra farklı bir kanaldan satış imkanı elde ettik.’’ diyor Koç. Bazar Vest’in farklı kesimlerden oluşan köklü büyük bir müşteri kitlesi bulunuyor. Bunların içinde fiyatlara dikkat eden öğrenciler ve meraklı emekliler de var. Ayrıca başka şehirlerden pazarı merak eden ve gelip görmek isteyen insanlar otobüsleri doldurarak buraya geliyor. Onur Koç bu konuda şunları ifade ediyor: ‘‘Bazar Vest biçok yönden güzel bir alışveriş ortamı sunuyor. Bizi şaşırtan şey, halkın Skive,Herning, ve Alborg gibi uzak şehirlerden geliyor olması. Bu şekilde hiçbir maliyeti olmadan ismimizi her yere duyuruyoruz.’’ İlham verici bir ortam Bazar Vest’in kiralık butik ve ofisleri pazarın hem yeni hem de eski bölümlerinde bulunuyor. Buralar her alanda iş yapan firmalara açıktır. Bu pazarın bu kadar büyük bir müşteri

AHMET ÖCALAN Chef, Bazar Vest Email: ao@olavdelinde.dk BAZAR VEST Edwin Rarhrs Vej 32 8220 Brabrand

Carebox’un yöneticisi Ömer Koç

kitlesine sahip olmasının nedenlerinden biri de outletlerin, fabrikadan satış mağazalarının ve fuarların olmasından kaynaklanıyor. Yakın zamanda Sahva adlı firma Bazar Vest içinde outlet açtı. Burada ortopedik ayakkabılar, spor aletleri ve vücut sağlığı için başka önemli ürünleri ucuz bir şekilde satışa sundu ve çok başarılı sonuçlar aldı. ‘‘Sadece pazar içindeki mağaza sahipleri ve çalışanlar ilk 50-100 ayakkabıyı aldı.

Gerçekten güzel geçti. Bu hareketlilik pazar içine yeni bir hayat verdi ve değişiklik meydana getirdi. Firmaların dışardan gelip pazarı bir alışveriş merkezi olarak kullanması bizim için takdir edilecek birşey. Bazen de kiracılarımız için ilginçliklere yol açıyor.’’diyen Ahmet Öcalan, bu nedenle burada, yeni bir mağaza açmanın avantajlarının, diğer yerlere göre daha parlak olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Öcalan son olarak şunları ifade ediyor: ‘‘Burada müşterileri çekmek için çok çalışamaya gerek yok. Zaten varolan bir müşteri kitlesi bulunuyor. Eğer firmaya sahipseniz veya herhangibir ürünün satışını yapmak istiyorsanız, stand yeri veya kiralık yer arıyorsanız, fuar veya outlet açmak istiyorsanız Bazar Vest sizlere hazır ve açık.’’



10

HAZİRAN 2016

Tanıdık geldi mi? Danimarkalı firmaların göçmen çalışanlara ayrımcılık yaptığını söyler boyuna; Ama ne zaman işini büyütüp kalifiye elemana ihtiyacı olur o zaman Danimarkalılara öncelik tanır Çünkü; Danimarkalı bir işçinin göçmen bir işçiden daha disiplinli olduğunu düşünür. *** Sorsan Türkiye’nin ne kadar mükemmel bir ülke olduğundan bahseder saatlerce Ama Türkiye’deki yakınlarını Danimarka’ya getirtebilmek için her türlü yolu dener. Bu uğurda sahte evlilikler yapmaktan bile çekinmez. *** Dialoğun, hoşgörünün, karşılıklı anlayışın ne kadar önemli olduğunu anlatıp durur. Ama yıllardır evine 1 tane Danimarkalıyı davet etmiş değildir. Kendisi de bir Danimarkalının evini ziyaret etmez. Aslında arkadaşım diyebileceği bir

Danimarkalı da yoktur. *** Eğitim herşeyden önemlidir onun için. Ama çocuğunun eğitimi için ne yapıyorsun desen söyleyebileceği kayda değer hiç birşey yoktur. Mecburi değilse veli toplantılarına bile gitmez. *** Sürekli haktan, hukuktan ve Müslümanlıktan bahseder. Ama 3-5 kuruşu vergiden kaçırabilmek için denemediği yol kalmaz. Siyah çalışır, siyah çalıştırır. *** İşçiyken patronunun hakkını yediğini anlatır her fırsatta. Maaşının azlığından sosyal haklarının yetersizliğinden şikayet eder. Ama günün birinde patrol olunca aynı şeyi işçilerine yapmaktan geri kalmaz. *** Danimarka’da kazandığı parayı köyündeki bir villaya yatırmanın mantıksızlığını madde madde anlatır.

PARA HAVALESİ Muhasebe ve Tercüme ile ilgili

DUYURU Muhasebe ve tercümanlık hizmetlerinin yanı sıra, 25 yıllık mesleki tecrübeleri ve sizlerin güvenine dayanan para havalesi hizmetleri sayesinde Danimarka´nın her köşesinden gönderebileceğiniz, dilediğiniz miktardaki havaleleriniz SADECE 1 SAAT İÇİNDE *

50 kr.´dan başlayan fiyatlarla, tüm Türkiye´ye ulaştırılmaktadır. İrtibat:

Pamir Kalkan Serbest Muhasebeci / Yeminli Tercüman ve Mütercim

VEPA Revision & Rådgivning / T.A.C. - Transfer And Consulting Trommesalen 1, 1. sal - 1614 København V (v. Hovedbanegården) Tlf. 33 79 33 77 - Fax 33 79 33 37 - Mobil 20 66 20 99

www.muhasebe.dk

-

www.tercüme.dk

-

www.havale.dk

KONYA MATBAA Baskılı T-shirt √ Menü kart √ Broşür √

Bilgihan Kılıç 0045 31 64 14 66 bilgihan_kilic@hotmail.com Strandgården 23 st. tv. 2635 Ishøj

Saat √ Kalem √ Çakmak √

EMRE OĞUZ emre@bahar.dk

Her fırsatta Danimarkalılardan şikayet eder ama ev alacağı zaman Danimarkalıların çok olduğu semtleri tercih eder. Çünkü; göçmen demek sorun demektir onun için. Çocuğunun göçmenler arasında büyümesini istemez. Ancak eli para görür görmez ilk icraatı köyde bir villa yaptırmak olur. Şöyle 3 katlı havuzlu cinsinden. *** İslam’ın ne kadar güzel bir din olduğundan ve bütün Danimarkalılara anlatılması gerektiğinden bahsederler. Ama bunun için ne yapıyorsun deyince söyleyecek birşeyleri yoktur. Hatta çoğu ne namaz kılar ne oruç tutar. *** Paranın herşey olmadığından bahseder ve sürekli çalışıp evini, çocuklarını ihmal edenleri eleştirir. Ama biraz daha fazla kazanmak için ömrünü bir pizza dükkanında tüketmekten geri kalmaz. Ayda 20 bin kron kenara atamazsam uyuyamıyorum der

*** Sosyal medyada fazla vakit geçiren insanları eleştirir. Ama bakarsın sürekli Facebook’tadır. Kendisi birşey paylaşmaz belki ama sürekli başkalarının paylaşımlarına eleştiriler yazar. Herşeyden anlar, herşeyi bilir. *** Sorsan, sağlıklı yaşam ve spor vazgeçilmez birşeydir onun için. Ama daha bir gün olsun spora gittiğin gören olmaz. Sağlıklı yaşam için yaptığı tek şey günde iki kez yediği şavarmaya limon sıkmak olur. *** Kimden bahsediyorum acaba? Tanıdınız mı? Var mı çevrenizde böyle birileri?



12

HAZİRAN 2016

HORSENS’DE ANADOLU RÜZGARI HORSENS’DE BU YIL DÖRDÜNCÜSÜ GERÇEKLEŞTIRILEN ANADOLU KÜLTÜR GÜNLERI BÜYÜK BIR ILGI GÖRDÜ. ŞEHIR MEYDANINDA GERÇEKLEŞTIRILEN ETKILIĞE ÇOK SAYIDA DANIMARKALININ KATILMASI DIKKAT ÇEKTI.

BAHAR HABER MERKEZİ

Horsens’de bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Anadolu Kültür Günleri büyük bir ilgi gördü. Şehir meydanında gerçekleştirilen etkiliğe çok sayıda Danimarkalının katılması dikkat çekti. Anadolu'da var olan kültürel zenginliklerin ayrı ayrı tanıtıldığı etkinlikte sema gösterilerinin yanı sıra; ebru sanatı, mehteran ve halk dansları gösterileri yapıldı. Dört yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen etkinlik Horsens şehri sakinleri tarafından da yakından takip ediliyor. Şehrin ileri gelenleri etkinlik kapsamında oluşturulan stantları ziyaret edip organizatörlerle muhabbet ediyor. Bu yıl ki etkinlik 13 ve 14 Mayıs (Cuma ve Cumartesi) olmak üzere 2 gün olarak organize edildi. Etkinlik kapsamında; ney dinletileri, Türk kahvesi ikramı, Ebru sanatı gösterisi, ve başta baklava olmak üzere Anadolu mutfağının birbirinden leziz yemeklerinin tanıtımı yapıldı.


ŞİMDİ BÜTÜN GÖZLÜK ÇERÇEVELERİNDE %70 İNDİRİM*

Günlük kullanıma uygun, trafikte daha güvenli ve gözlere rahatlatıcı etkisiyle özel tasarlanmış yeni DriveSafe gözlük camı. Trafikte daha iyi görüş sağlamasıyla birlikte DriveSafe camının avantajlarından birisi de ayrı bir gözlüğe ihtiyaç duymamanız. Ayrıca hem tek ayarda hemde çok ayarlı gözlüklerde kullanılabilir. Daha geniş bilgi için mağazamıza uğrayabilir veya nytsyn.dk/albertslund adresini ziyaret edebilirsiniz.

* Kampanyamız tüm bir gözlük alımında geçerli olup 01/02-31/07 tarihleri arasında geçerlidir. Güneş gözlükleri içinde geçerlidir.

Numaralı güneş gözlükleri şimdi ayda sadece 75 kr. ‘dan başlayan fiyatlarla

NYT SYN Albertslund | Stationstorvet 26 | 2620 Albertslund | Tlf. 44 44 44 52 | nytsyn.dk/albertslund |

NytSyn Albertslund

© Moving Media ApS

mediterranean kitchen

Akdeniz Restaurant

Bayanların hazırladığı ev yemekleri tadında menüler

Kahvaltı Brunch

Akşam Büfesi

Saat: 10-15

Saat: 15-22

79,-

109,-

Mediterranean kitchen • Field’s Center, Plan 2 • Arne Jacobsens Allé 12, • 2300 København S

Field’s Center’de en büyük

Akdeniz Restaurantı




16

HAZİRAN 2016

HASAN CÜCÜK

Türk Messi Zlatan İbrahimoviç’i çıkardığımızda İsveç milli takımı oldukça renksiz olur. 16 yıldır Ajax, Barcelona, İnter, Milan, PSG gibi Avrupa’nın devlerinin formasını giyen Zlatan kariyerinin son yıllarını yaşamasına rağmen hala popülerliğini koruyor. Zlatan’ı farklı kılan futbol yeteneği kadar göçmen kökenli olmasıydı. Boşnak bir baba ve Hırvat bir annenin oğlu olan Zlatan, milli takım tercihini ebeveyninin geldiği ülkeler yerine doğduğu İsveç’ten yana kullanmıştı. Danimarka’da uzun yıllar ‘Danimarka’nın Zlatan’ı kim olacak?’ sorusuna cevap arandı. Zlatan’dan kasıt elbette ‘göçmen’ kökenli olmasıydı. Son yıllarda bu ünvan için ortaya çıkan ideal aday Emre Mor’du. Lyngby takımında oynarken ortaya koyduğu

futbolla Danimarka Futbol Federasyonu’nun (DBU) ilgi alanına giren Emre, U-16 milli takımıyla Viking ülkesinin milli formasıyla tanışıyordu. Emre, son yıllarda ‘yıldız oyuncu’ çıkaramama hastalığına yakalan Danimarka için adeta ümit ışığı olmuştu. Hızı ve tekniğine mükemmel kullandığı sol ayağı eklenince Emre için ‘Danimarka’nın Zlatan’ı’ yakıştırması rahatlıkla yapılıyordu. Emre, FC Nordsjealland’la birlikte profesyonel kariyerine başlarken artık bir yol ayrımına geliyordu. Milli takım tercihini ya Türkiye’den ya da Danimarka’dan yana yapması gerekiyordu. Danimarkalıların beklentisi, U-19 formasını giymiş olan Emre’nin ‘doğduğu ülkeyi’ tercih edeceği yönündeydi. Ancak Türkiye, Fatih Te-

hasan@bahar.dk

rim’in de devreye girmesiyle Emre Mor’a önce Türk vatandaşlığı verdi ardından milli takımı tercih etmesini sağladı. Danimarka, Emre’nin tercihine saygı duyarken, satırarası açıklamalarda yaşanan hayal kırıklığını okumak mümkün oluyordu. Fatih Terim, Emre Mor’u Euro 2016’da ter dökecek kadroya dahil ederken, ilk kez Ay-Yıldızlı forma ile Karadağ’la oynanan hazırlık maçında tanıştı. Maçın ikinci devresinde oyuna dahil olan 18 yaşındaki yıldız adayı hızı, tekniği ve şık çalımlarıyla herkesi büyülüyordu. Emre gösterdiği performansla gazetelerin spor sayfalarında manşet olurken daha şimdiden ‘Türk Messi’ yakıştırması yapılıyordu. Emre’nin önünde uzun bir kariyer basamakları duruyor. Futbol gibi şöh-

retin yeteneği boğduğu bir spordalında her adımın hesaplı atılması gerekiyor. Zirveye çıkmak zor oluyor ancak düşüş çok hızlı oluyor. Emre’nin kulağını ‘Türk Messi’ yakıştırmasına kapatması lazım. Daha henüz yolun başında. ABD’li Freddy Adu vardı. 14 yaşındayken ‘Yeni Pele’ olarak lanse edildi. Şöhreti futbolunu geçince sönüp gitti. Adını şimdi kimse hatırlamıyor bile. Emre Mor’un aynı kötü akıbeti yaşamaması için çok dikkatli olması gerekir. Henüz profesyonelliğin başlangıcında olduğu için umarım kariyerine Türk kulüplerinde devam etmez. Çünkü Türk spor basını ve İstanbul, yetenekli oyuncuları yutmakta pek bir tecrübeli. Yoksa yazık olur Emre gibi bir yeteneğe.

SURIYELI MÜLTECILER

DANIMARKA’YI MAHKEMEYE VERDI Danimarka’da bulunan bir grup Suriyeli mülteci aile birleşimi başvurularında 3 yıla varan bekleme süreleri dolayısıyla Danimarka’yı ve Entegrasyon Bakanı Inger Stöjberg’i mahkemeye verdi.

BAHAR HABER MERKEZİ

Suriye’de savaştan kaçarak dünyanın değişik ülkelerine iltica eden mültecileri bekleyen zorlukların başında hiç şüphesiz Suriye’de kalan yakınlarını iltica ettikleri ülkeye getirmek geliyor. Halihazırda bu aile birleşimi kanunları vasıtasıyla yapılıyor. Her ülkenin kendine has bir aile birleşimi yasası var. Bazı ülkelerde kanunlar nispe-

den daha kolay olurken bazılarında ise ağır şartlar söz konusu. Danimarka Avrupa’da en sert aile birleşimi yasasına sahip ülkelerden biri. Halböyle olunca Danimarka’ya iltica eden mülteciler ailelerini getirmekte zorlanıyor. Bu durumdan rahatsız olan Suriyeli mülteciler ise Danimarka’yı ve Entegrasyon Bakanı Inger Stöjberg’i dava etmeye hazırlanıyor. Aile birleşimi başvurularında 3 yılı bulan bekleme süresinden şikayet eden mülteciler haklarının bir an evvel verilmesini istiyor. Uzun bekleme

süreleri dolayısıyla Danimarka’yı birçok uluslararası yardım kuruluşu da eleştiriyor. Danimarka en son geçtiğimiz Ocak ayında mültecilerin aile birleşimi başvurularını düzenleyen kanunda değişiklik yaptı. Söz konusu değişikliklerle birlikte aile birleşimi olduğundan daha da zor bir hale geldi. Kanun ayrıca Danimarkalı yetkililere ülkeye iltica eden mültecilerin değerli takılarına el koyma yetkisi de veriyordu. Bu yüzden birçok uluslararası kuruluş tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

Hatta Danimarka’nın yaptığı uygulamayı Nazi dönemi uygulamalarına benzetenler de oldu. Halihazırda Danimarka’da bulunan bir grup Suriyeli mülteci Danimarka’yı ve söz konusu aile birleşimi kanununun arkasındaki isim olan Entegrasyon Bakanı Inger Stöjberg’i mahkemeye verdi. 3 yıl bekleme süresinin çok uzun olduğundan şikayet eden mülteciler uluslararası anlaşmalardan doğan haklarının kendilerine iade edilmesini istiyor.



18

HAZİRAN 2016

CEMAL HÜNAL: KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM TÜM DÜNYA TEK BİR PARAYI KULLANIYOR Cemal Hünal’la, sistemin bireye dayattığı yaptırımlardan Türkiye’nin yer aldığı coğrafyanın zorluklarına kadar birçok konuya değindik. Hünal, gündemi yorumlarken, sanata karşı sansür konusu açıldığında yeni neslin ağır bir bedel ödeyeceğinin altını çiziyor. şunu görüyorum. Her sabah kalkıp oğluma kahvaltı hazırlıyorum bu da lüks. Dilediğim yemeği pişirip günün her saatinde ata binebiliyorum. Bunların hepsi bana göre büyük lüksler. ROPÖRTAJ DİLARA IŞIK

İlk büyük çıkışını fenomen haline gelen Issız Adam filmiyle yakalayan Cemal Hünal, hemen herkesin merakını kazanmıştı. O dönem yakaladığı şöhreti uzaktan seyretmeyi tercih eden genç oyuncu için ego savaşları öylesine uzak ki ‘Yan rol başrolden çok daha cezbedici. Çünkü sürekli yakışıklı görünmek için kendinizi kasmıyorsunuz’ diyecek kadar samimi bir tavra sahip. Şehrin karmaşasından uzakta Gümüşdere’deki çiftliğinde eşi ve 2 yaşındaki oğluyla doğal bir yaşam süren Hünal, “ İnsanlar ihtiyaçlarından fazlasını alarak mutlu olabileceklerini sanıyorlar. Çünkü öyle programlanmışlar. ‘Evim arabam olsun. Yeter ki komşumdan fazlası olsun’ düşüncesi hakim. Çünkü sistem hepimizi düşünmemeye sorgulamamaya teşvik ederek oyalıyor.” diyor. Metropolün kaosundan uzak bir çiftlikte atlarınız ve evcil hayvanlarınızla doğal bir hayat yaşıyorsunuz. Hiç lüks yaşamı özlediğiniz olmuyor mu? Benim bol bol lüksüm var. Sabah bahçede ağaçların arasından güneşin ilk doğu-

REZİDANSTA YAŞAMAK BİLDİĞİN ESARET Son zamanlarda oyuncular arasında rezidansta yaşama furyası var. Böyle konforlu bir yaşam tarzı hiç ilginizi çekmedi mi? O bildiğin bir esaret şekli. Siz rezidansta yaşayıp mutlu olan insan tanıyor musunuz? Mutlu olduklarını zannediyorlar. Çünkü buna programlanmışlar. ‘Evim, arabam olsun. Yeter ki komşumdan fazla olsun’ Issız Adam filmi adeta fenomen haline gelmişti. Oyuncular arasında başrolden sonra yan rol kabul etmek zordur. Siz de böyle bir durum yaşadınız mı? Issız Adam, vizyonda büyük başarı yakaladığı dönem ben Antakya’da bir köyde yaşıyordum. Ortalık yıkılıyordu ama ben İstanbul’a bile gitmedim. Gazete de okumuyordum. Filmin başarısı beni çok mutlu etti ama o dönem neler olup bittiğini pek bilmiyordum açıkçası. Sonradan öğrendiğim o aşırı ilgi beni ürküttü. Antakya’da bile beni içinde olduğum arabadan zorla çıkarmaya kalkanlar oldu. Bunun İstanbul yüzüyle karşılaşmak istemedim. YAN ROL, BAŞROLDEN DAHA ÇOK İLGİMİ

Valgfag på Falster Efterskole • Ridning

• Mediefag

• Ninsei do

• Sport

Nykøbingvej 266, 4800 Nykøbing Falster • Tel. 54 84 01 00 info@falsterefterskole.dk • www.falsterefterskole.dk

ÇEKİYOR Öyleyse ‘mutlaka başrolde oynamalıyım’ düşünceniz yok… Adanalı’da teklif edilen rolü tam da bu yüzden kabul ettim. Başta kötü adam rolü olduğu için menajerim kesinlikle karşı çıktı. Ama beni çok heyecanlandıran bir işti. Sonuçta bir sürü insan bu tarz rolleri oynayıp sonra başrol oynamıştı. Oysa ben hiç yan rol oynamamıştım. Bakalım bunun altından kalkabilecek miydim? Yan rol bana başrolden daha enteresan geliyor. Ana karakter kahraman olma gerekliliği ve halkın beklentisiyle bir çerçevenin dışına çıkmanıza izin vermiyor. Kahraman çok öfkelenemez, hep yakışıklı olmalı… Ahtapotun kollarını kesmek gibi. Paramparça’daki rolü hemen kabul ettim. Fütursuz, ahlaksız, sorumsuz bir karakterdi çünkü. Siz nasıl bakıyorsunuz dizi sürelerine? Malum, Türkiye’de birçok oyuncu bu durumdan şikayetçi… Dizi sürelerinin uzunluğunu çok saçma buluyorum. Türkiye’de dizilere sağlanan prodüksiyonla 2 değil, 1 saatlik diziler çekilse kalitede büyük artış yakalanır. En başta yazarı düşünüyorum. Haftada 140 dakikalık dizi yazacaksınız, düşünebiliyor musunuz? Reklam bu kadar gerekliyse, arkasına bir tane daha dizi koysunlar. Hiç kabul etmediğiniz için pişman olduğunuz bir rol var mı? Hayır yok ama almak isteyip de alamadığım roller oldu. Türkiye’de sanata karşı sansürün olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu duruma nasıl bakıyorsunuz? Yeni nesil bedelini ağır ödeyecek, farkında bile olmayacaklar. Yani yeni neslin üzerine düşen görevi yapmadığını mı düşünüyorsunuz? Üzerine düşeni yapıyor aslında. Onların üzerine düşen diploma almak, derslerini çalışmak, telefon faturalarını ödemek. Mide problemi olan insanlardan başka bir şey bekleyemezsiniz. Mide problemi derken ne demek istiyorsunuz? Geçim derdi demek istiyorum. Ama onların geçim dertleri arasında ihtiyaçları olmayan akıllı telefonlar ya da pahalı tabletler de var. Hem kendilerini bu teknolojiden geri kalmamak zorunda hissediyorlar hem iyi bir işe ihtiyaçları var hem de havalı olmak istiyorlar! Dolayısıyla müzeye gidecek vakitleri de yok. Sistem düşüncelerin çeşitlendirilmesini istemiyor. Aynı şey ABD’de var, Avrupa’da da… Gençleri fazla düşünmeye teşvik etmek istemiyorlar. Çünkü eğer bunu yapmalarına izin verirlerse gençler olay çıkarıyorlar.

Gezi gibi mi? Gezi gibi, Paris ve Los Angeles’ta yaşanan olaylar gibi. G20 zirvelerindeki ayaklanmalar gibi. Bu bir terörizm değil ki. Bu bir insan haklarıyla var oluş hakkını kaybetme korkusu. Herkes kayıtsızca sistemin bir parçası olamıyor. İşin komik tarafı, o sistemi kuranlar da çarkın bir parçası olamayacak kadar akıllı olanlar. Halkı meşgul etmemiz lazım diyorlar. Daha çok aplikasyon çıkarın, halk kafasını oyuna versin sesini çıkarmasın. KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM TÜM DÜNYA TEK BİR PARAYI KULLANIYOR Bu konuya Türkiye özelinde değil de dünya genelinde mi bakıyorsunuz? Tabii ki. Gerçekçi olalım, dünya olarak tek bir parayı kullanıyoruz. Farklı milletlerin farklı paraları kullanması tamamen kandırmaca. Hepimiz dolar kullanıyoruz. Dolar çıkıyor fiyatlar yükseliyor, dolar düşüyor fiyatlar düşüyor. Türkiye’de yaşayanlar olarak biz çok şanslıyız. Doğu ve Batı’dan çok şey almışız. Doğu’dan nefes alıp, Batı’dan besleniyoruz. Peki ya siyasi yaptırımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Burası dünyadaki yönetilmesi gereken en komplike coğrafya. Bütün Doğu-Batı çatışmasının mermileri üzerimizden geçiyor. Türkiye’nin bu kadar terör, ekonomik baskılar ve karmaşa içerisinde yönetilebiliyor olması bile büyük başarı bence. Zor bir coğrafyadayız. Bu zor coğrafyada büyüyecek olan çocuğunuzun geleceği için endişelendiğiniz oluyor mu? Zor ama avantajlı bir coğrafya burası. Doğu da Batı da dengede durmak için burayı stabil tutmak zorunda. O yüzden oğlumun geleceği açısında çok da kaygılı değilim açıkçası. Nurgül ile Erkan arasındaki gerginliğin sebebi bence stres Paramparça dizisinin başrol oyuncuları Nurgül Yeşilçay ve Erkan Petekkaya arasındaki gerginliği sette hissettiniz mi? Hayır hiç hissetmedim. Beraber çalışırken benim tek gördüğüm Nurgül’ün de Erkan’ın da son derece aklı başında, işine saygılı, titiz oyuncular olduğuydu. Olayın nasıl olarak gerçekleştiğini bilmiyoruz. Başrol oyuncusunun setteki yükü çok büyük. Vaktinin 10’da 9’unu bekleyerek geçiriyorsun. İki başrol oyuncusunun 1,5 yıl set ortamında birebir çalışıp aralarında gerginlik çıkması çok normal. Bence mesele tamamen çok uzun mesai saatlerini beraber geçirip fazla beklemenin verdiği stresten kaynaklanıyor.


Albertslund Farvecenter

- en stærk profil i farvernes verden!

Kalite, profesyonel danışmanlık ve dekoratif fikirler vermek bizim işimiz. Size her zaman rekabetçi fiyatlar sunabiliriz. Boya, ahşap boya ve yüzey uygulamalar için malzemeler, fırçalar, duvar kağıtları ve tüm ürün seçeneklerimizi görmek için mağazamıza uğrayın. İç ve dış boyama, ahşap boya veya bakımı vb. için evinize kadar gelerek danışmanlık veriyoruz.

© Moving Media ApS

Her türlü boya işleri en iyi kalitede ve rekabetçi fiyatlara yapılır.

Ücretsiz teklif almak için bizi arayın tel. 40 29 75 85. Albertslund Farvecenter ApS Kanalens Kvarter 4, 2620 Albertslund / Tlf. 43 64 14 88 malerfirmaet@email.dk / albertslundfarvecenter.dk Hafta içi her gün 9.00 - 17.30 / Cumartesi 10.00 - 15.00

iz teslimat s t e r c ü e in bölges Vestegnen


20

HAZİRAN 2016

IRKÇILIK YA DA AYRIMCILIKLA KARŞILAŞINCA YAPILMASI GEREKENLER Danimarka’da yaşıyorsunuz ve iş yerinde ya da hayatın herhangi bir alanında ayrımcılığa ya da ırkçılığa maruz kaldınız. Ne yapmalısınız? Danimarka’da yaşayan Türkler olarak hepimiz günün birinde, haklarımızdan bihaber, ayrımcılığa veya ırkçılığa maruz kalmış olabiliriz. Bu ayki yazımıda böylesi bir durumda elimizdeki hukuki imkanların neler olduğunu ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini değerlendireceğiz. Kolaylıkla başvuru yapabileceğiniz bir merci: Eşit Muamele Kurulu (Ligebehandlingsnævnet) Diyelim ki; okulunuzda veya işyerinizde herhangi bir ayrımcılığa veya rahatsız edici bir harekete maruz kaldınız. Bu; din, dil, ırk, yaş, engellilik ya da cinsiyetinizden dolayı olabilir. O halde başvurmanız gereken merci Ligebehandlingsnævnete, yani Eşit Muamele Kurulu. İnternet aracılığıyla buraya yazılı olarak kolayca başvurabilirsiniz. Doğru bir yol izlenirse Eşit Muamele Kurulu’na yapılacak şikayet neticesinde 2 bin 500 krondan 75 bin krona kadar tazminat kazan-

ma şansınız var. Nasıl mı? Kanıt ve delil yoksa… Şikayet sizin tarafınızdan tayin edilen bir vekile, avukata verilebilir veya kendiniz de şikayet dilekçesi verebilirsiniz. Fakat bundan önce asıl dikkat etmeniz gereken en önemli hususlardan biri; kanıt ve delillerinizin tam olSAİD İLHAN, ması. Çünkü HUKUKCU müddei (şikayet eden kişi) iddiasını ıspatla mükelleftir. Yani şikayet eden siz olduğunuza göre şikayetinizdeki iddiayı da sizin ıspat etmeniz gerekiyor. Bu hukukun en temel esaslarından biridir. Bir ayrımcılığa maruz kaldınız veya kalmaktasınız. Bu iddianın dayanabileceği bir delilin var olması icab ediyor ki yargılanma sağlam gerekçelere dayanabilsin. Delil ve kanıt ıspatı vatandaşların yararına kolaylaştırma amacıyla, ayrımcılık yasaları bu esası hafifletmiş. Böylelikle müddei bir ayrımcılık olduğunun belirtisini, göstergesini kanıtlaması yetip,

aksini ıspat mükellefiyeti sanığa yüklenir. Teknoloji çağında yaşıyoruz. Dolayısıyla böylesi kanıtları elde etmek çok zor olmasa gerek. Telefonunuzdaki bir video ya da ses kaydı kanıt olabilir mesela. Eğer böyle bir yol takip ederseniz kendinizin de dialoğun içinde olmanız icab ediyor. Aksi takdirde gizli çekim olarak değerlendirilebilir ki o zaman ceza kanununun § 263, stk. 1 nr. 3’i çiğnemiş olursunuz. Ayrıca böyle çekimler konuyla alakalı olmayan kimseye gösterilemez, dinletilemez. Kuaförde ayrımcılığa uğrayan bayan… Tazminat hakkı kazanma sadece ırkçılık konularında geçerli değil. Ayrımcılık da önemli bir madde. Konunun hukuki çevresini açmak amacıyla bizzat katıldığım ünlü bir davayı aktarmak istiyorum. Davanın ismi; kuaför davası (Frisør-sagen). Günün birinde kısa saçlı bir bayan saç kestirmek için kuaföre gitmek ister. Kapının önünde fiyatlara bakarken bay ve bayan kesiminin arasında ayrımcılığa varabilecek fiyat farklılığına takılır ve Eşit Muamele Kurulu’na (Ligebehandlingsnævnete) şikayette bulunur. Daha önce de benzer şikayetler yapılmıştır ve

Eşit Muamele Kurulu bu şikayetleri haklı bularak şikayet sahiplerine tazminat ödenmesine karar verir. Konu zaman içerisinde daha da büyür ve davanın içerisinde Kuaförler Sendikası da dahil olur. Onlara göre de kadınların saçlarını kesmek erkeklere göre daha zor olduğu için fiyat farkı normaldir. Şikayet nihayetinde 10 Kasım 2014 tarihinde Doğu Bölge Mahkemesi’nde karara bağlanır. Mahkeme kuaförleri haklı buldu. Burada ifade etmek istediğim şey; en küçük konuların bile detaylı bir şekilde incelenerek karara bağlandığı. Dolayısıyla hiç bir ayrımcılığı önemsiz deyip boşvermemek gerekiyor. Haklarımıza sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Bu arada Eşit Muamele Kurulu’na başvuru yapılabilecek bazı konular şöyle: 1-İnternette ırkçı sözlere maruz kalmak 2- İş görüşmesinde Müslüman olup olmadığınız sorulur ve işe kabul edilmiyorsunuz 3-İş görüşmesine çağrılıyosununuz ancak hamile olduğunuz için iptal ediliyor 4-İş yerinde karşı cins ile tokalaşmak istemiyorsuz ve bundan dolayı işten atılıyorsunuz.

Danimarka 3 eşli 20 çocuklu Suriyeli mülteciyi konuşuyor Sekiz çocuğuyla birlikte Danimarka’da yaşayan Suriye kökenli Daham Al Hasan, Suriye’de yaşayan diğer iki eşi ve Suriye’de kalan diğer 12 çocuğunu Danimarka’ya getirmeye kalkınca ülkede tartışma başladı. BAHAR HABER MERKEZİ

Sekiz çocuğuyla birlikte Danimarka’da yaşayan Suriye kökenli Daham Al Hasan, Suriye’de yaşayan diğer iki eşi ve Suriye’de kalan diğer 12 çocuğunu Danimarka’ya getirmeye kalkınca ülkede tartışma başladı. Esbjerg şehrinde yaşayan Hasan’ın psikolojik tedavi gördüğü bu yüzden çalışamayacağı ya da Danca öğrenemeyeceğini söylemesi ise birçok politikacının öfkeli açıklamalarına neden oldu. Öte yandan Hasan’ın aile birleşimi başvurusunun kabul edilmesi halinde alacağı çocuk parası ise bir başka tartışma konusu. Bazı uzmanlar mevcut kanunlar dahilinde Hasan’ın yıllık 215 bin Danimarka Kronu çocuk parası alabileceğini söylüyor. Hasan’ın 3 farklı eşinden olan toplam 20 çocuğunun 17 tanesi 15 yaşın altında bulunuyor. Daham Mahmud hasan şu anda en genç eşi ve 8 çocuğuyla birlikte Esbjerg’te yaşıyor. Göçmen İdaresi tarafından Suriye’de kalan 9 çocuğunu daha Danimarka’ya getirebilmek için yetki aldı. Geri kalan 3 çocuğu ise yaşları 18’in üzerinde olduğu için Danimarka’ya gelemiyor. Danimarka’da 1 Ocak 2014 tarihi ile 30 Mart 2016 tarihleri arasında toplam 11 bin 652 kişi aile birleşimi ile ülkeye geldi. Bunlardan 7 bin 790 tanesi çocuktu.


Taner Usta

Mustafa Usta, Mikail Usta, Bayram Usta

18 yıldır, ilk gün gibi heyecanlı, temiz, helal ve kaliteli ürün sunmaya gayret ediyoruz. Biz, en iyi bildiğimiz işi yapıyoruz ve işimizi çok seviyoruz. Başta kurucumuz Mete Özer’e ve yıllardır beraber çalıştığımız profesyonel kasaplık yapan ustalarımızın gösterdiği gayret, güleryüz ve disiplinli çalışmalarının meyvesini alıyoruz. Siz değerli müşterilerimiz her zaman daha iyisine layıksınız, biz de bu nedenle buradayız. Siz isteklerinizi sunun, biz çözüm üretelim.

Saygılarımızla Oğuz Özer, Høje Taastrup Slagter

Høje Tåstrup Boulevard 68, 2630 Tåstrup • Telefon +45 43716733 • www.tayyibslagter.dk • Facebook.com/TayyibFood


© Moving Media ApS

Billet hattı:

+45 88 34 11 11 Fatih Taş +45 31 21 19 02

M. Burak Taş +45 60 15 97 79

Hovedvejen 106 st. 2600 Glostrup (arka tarafta park alanı vardır) tas@nextdream.dk / info@nextdream.dk / www.nextdream.dk


ON

e l i s e n i l r i A n o d n e Cor ! z u r o y u ç u a ’y a y direk Kon AY W E

999 DKR ile başlayan fiyatlar

KOPENHAG - KONYA 21/06 05/07 13/07 28/06 06/07 19/07 29/06 12/07 26/07 YENİ EK SEFERLERİMİZ

KOPENHAG - KONYA

29/06

2800

01/07

06/07

KONYA - KOPENHAG 06/07 26/07 09/08 13/07 02/08 10/08 19/07 03/08 16/08

DKR ile başlayan fiyatlar

Corendon Airlines, 20 yıl evvel kurulmuş olan Antalya merkezli bir türk şirketidir. Corendon’a ait 13 uçak bulunuyor. Son 10 yılda Danimarka’dan Antalya’ya uçuş düzenleyen Corendon Airlines şimdi ise Next Dream ile Konya’ya direk uçuşlar düzenleniyor.

Çalışma saatlerimiz: Pazartesi - Cuma: 10.00-19.00 Cumartesi - Pazar: 11.00-19.00 Resmi tatil günlerinde de açığız.

Facebook’ta bizi takip edin!


24

HAZİRAN 2016

YAZIK Bir ülkede doğup başka bir ülkeye taşınmak insanlar üzerinde olumlu ve olumsuz etkiler yaratır. Yeni topluma, o toplumun kültürüne ve yaşam şartlarına alışmak epey zaman alabilir, bu doğaldır. Bu zamanın kısa olması için kişinin ve çevrenin hareket ve tavırları çok önemlidir. Eğer insan kendini rahat huzur içerisinde hissederse, uyum daha kolay ve hızlı olur. Bu arada insanların ve toplumların birbirilerine karşı gösterdikleri sevgi, saygı ve hoşgörünün rolünü de unutmayalım. İnsanların ve toplumların birbirilerine tahammül etmeleri bir o kadar önemlidir, bazı insanların tahammül sınırı gayet geniş olur, bazılarının ise oldukça dardır. Tahammülsüz insanların ve toplumların başlarına ne kadar büyük belalar geldiğini, hatta çatışmalar ve savaşlara yol açtığını Ortadoğu’ya ve oradaki gelişmelere bakarsanız çok iyi anlarsınız. Bu da bir insan, bunun da bir ailesi var, inancı var, kültürü var diyerek, aynı dünyada yaşıyoruz, aynı havayı alıyoruz, aynı güneçten faydalanıyoruz, yabancı bir ülkede aynı sorunlarla mücadele ediyoruz diyerek, ortak yönlerimizi hatırlayacağımıza, bazılarımız ayrışma yapmaya bayılır. Efendim, bizim şehirden değil, köyden değil, bizim bölgeden değil, bizim inançtan, mezhepten değil, bizim takımdan değil, partiden değil, efendim sağcı değil,

solcu değil, fenerli değil, Galatasaraylı değil diye örneklerini yüzlerce, binlerce çoğaltabiliriz. Halbuki; keşke birbirimize karşı daha anlayışlı olabilsek. Benim köyden olmasa da, benim şehirden olmasa da, benim ülkemden olmasa da, benim inançtan olmasa da, benim tabiyetimden olmasa da, benim mezhepten olmasa da benim takımdan olmasa da, yerli de olsa, yabancı da olsa bu bir insan, onun için saygı göstermeliyim diyebilsek ne güzel olur, değil mi? Ozaman ayrışmalar azalır, o zaman hayat daha renkli olur, o zaman sorunlar azalır, o zaman kendi enerjimizi ve toplumun enerjisini daha yapıcı, daha birleştirici konulara ayırırız. Tabiiki diyenlerimiz de var, onlara teşekkürlerimi ve minnettar olduğumu bildirmeyi bir görev sayarım. Tahammülsüz toplumların halini görüyorsunuz, insanlar kapı komşusunu, yıllarca beraber yaşadığı insanları düşman ilan edip, hem kendilerini, hemde toplumlarını mahvediyorlar. Örnekmi istiyorsunuz? İşte; Irak, işte Libya, işte Suriye, işte Afganistan, işte Somali, işte Yemen v.s. Ben özel hayatımda, iş hayatımda ve siyasi hayatımda her görüşten, her milliyetten, her inançtan insan ve derneklerle konuştum görüştüm. Ben onlara saygı gösterdiğim için onlar bana daha fazlasını

HÜSEYİN ARAÇ huseyin@bahar.dk

gösterdiler ve bu vesile ile çok değerli insanlarla dost oldum. Örnekmi istiyorsunuz , Atatürkçü Düşünce Derneği, Ülkücü Dernekler, Milli Görüş Dernekleri, Avrupa Aleviler birliği, Gülen Cemaati ve ismini sayamayacağım kadar çok Dernekle, cemaatle ve kişilerle güzel dialoğum oldu. Karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü ve tahammülden dolayı ,şu anda benimle aynı görüşte, fikirde, partide olmayan ama canımı vede malımı emanet edeceğim o kadar güzel insanlarla dost oldum ki, bunu para ile pul ile ölçmem mümkün değil. Şu anda, Danimarka’nın her şehrinde, Avrupa’nın sayılı ülkelerinde sayısız arkadaşlarım dostlarım var. Ben onların görüşlerine, inançlarına, kültürlerine saygı gösterdim. Hiçbir zaman bunları sorun olarak görmedim. Kimseye ayrımcılık yapmadım, yapmıyacağım da. Onun için hoşgörünün, tahammül etmenin ne kadar önemli bir etken olduğunu birkez daha hatırlatmak isterim. Bu işe herkes önce kendinde başlamalıdır diye düşünüyorum. Karşısındaki insana, ayırım yapmadan, tahammül edersen ve de anlayışla ,saygıyla, sevgiyle yaklaşırsan, aynı davranışı karşındaki insandan da bekleyebilirsin. Peki bunları niye yazma ihtiyacı duydum? İsveçte yeşil ve çevreciler partisinde meclise seçilen ve çevre bakanı olan arka-

daşım Mehmet Kaplan’ın başına gelenleri okudum ve üzüldüm de ondan. Bu arkadaşımın bazı dernek başkanları ile yemek yemiş ,bunu duyan ve bilen bazı muhbirler bunu arkadaşın partisine jurnal etmişler. Partisi de bu kuruluşlarla bizim ortak yönümüz yok diye görevden ayrılmasını istiyorlar ve o arkadaşımızda görevden ayrılıyor. İşte size tahammülsüzlüğün insanlara ve topluma verdiği zarar, peki Mehmet’in İsveç’te bakan olması, hangi yabancıya veya Türkiyeliye zararı vardı ? bence hiç kimseye.... Mehmet Kaplan ile ne Türkiyeye yönelik, nede Avrupa’ya yönelik siyasi görüşümüz örtüşmüyordu. Ama Mehmet bizim kader arkadaşımız ve gurbette sadece kendi emeği ile, dişi ile tırnağı ile mücadele ederek bir yere gelmişti, buna saygı göstermekten, takdir etmekten başka ne söyleyebiliriz? Onun orda olmasını kıskanan ve görmek istemeyen tahammülsüz insanların jurnalinden, muhbirlerinden dolayı işinden ekmeğinden oldu. Peki elinize ne geçti? Yazık, yazık, çok yazık , geçmiş olsun Mehmet bey kardeşim. Hoşça ve dostça kalın, tahammüllü olmayı elden bırakmayın.

Löfven, İsveç’in yeni kabinesini açıkladı Başbakan Stefan Löfven, kabineye üç yeni bakan alırken, bir kaç tanesine de artı görevler verdi. BAHAR HABER MERKEZİ

İsveç’te azınlık hükümeti ortağı Yeşillerin eşbaşkanı ve aynı zamanda Başbakan yardımcısı, İklim ve Çevre Bakanı olarak da görev yapan Åsa Romson ile Şehircilik ve İskan Bakanı Mehmet Kaplan’ın geçtiğimiz haftalarda görevlerinden istifa etmesi ile gündeme gelen kabine değişikliği gerçekleşti. Başbakan Stefan Löfven, kabineye üç yeni bakan alırken, bir kaç tanesine de artı görevler verdi. Åsa Romson’un yerine partine eşbaşkanlığına seçilen Dış Yardım ve Kalkınma Bakanı Isabella Lövin, önceki vazifesini korumasının yanısıra, Åsa Romson’un Başbakan Yardımcılığı ve İklim Bakanlığı görevlerini de üstlendi. Romson’un Çevre Bakanlığı pozisyonuna da kabineye yeni katılan Yeşiller Partili Karolina Skog atandı. 22 üyelik eski kabinede Şehircilik ve İskan Bakanlığı yapan ve geçtiğimiz

aylarda istifa eden Türk asıllı Mehmet Kaplan’ın yerine yine Yeşiller Partisi’nden Peter Eriksson getirildi. Enerji Bakanı İbrahim Baylan’a artı bir görev verildi. Baylan aynı zamanda Politika Koordinasyonu Bakanı (bakanlıklar

arası koordinasyon) oldu. Mardin Asurilerinden 43 yaşındaki İbrahim Baylan, 2004 yılında Göran Persson’nun başbakanlığı döneminde, Okul Bakanlığı görevini yürütmüştü. Yeni kabinede Avrupa Birliği (AB) Ba-

kanlığı pozisyonu oluşturuldu. Bu göreve de Sosyal Demokrat Partili Ann Linde getirildi. Ticaret ve İnavasyon Bakanı Bakanı Mikael Damberg’e de düşük vasıflı, eğitimsiz insanlara yönelik istihdam alanları oluşturma görevi de verildi.



26

HAZİRAN 2016

Gurbetçiler Türkiye’ye neleri götürebilir, neleri götüremez? Tatil dönemi hızla yaklaşıyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi Danimarka’da yaşayan Türkiye kökenli insanlar da memlekette tatil planları yapıyor. Peki tatile çıkmadan önce nelere dikkat etmek gerek. Gurbetçiler Türkiye’ye neleri götürebilir, neleri götüremez? İşte merak edilenler. dışına çıkarabilirler. Yolcu beraberinde kıymetli maden, taş ve eşya getirilmesi mümkün müdür? Yolcular, beraberlerindeki kendilerine ait değeri 15.000.-ABD Dolarını aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyayı yurda getirebilirler ve yurt dışına çıkarabilirler. Daha fazla değerdeki ziynet eş- yasının yurt dışına çıkarılması, girişte beyan edilmiş olmasına veya Türkiye’den satın alınmış olduğunu tevsik etme şartına bağlıdır. Yolcu beraberinde silahlara nasıl işlem yapılır? Yolcu beraberinde getirilen silahların ülkemize giriş izni olmaması durumunda, bu silahlara gümrüğe tabi diğer eşya gibi işlem tesis edilecektir. Yolcu beraberi hediyelik eşya statüsünde gıda ürünleri getirilebilir mi? Yolcu beraberi hediyelik eşya kapsamında, tüketim amacıyla getirilen bitkisel ürünlerden taze ve kuru meyve ve sebzelerin üç kilogramına, diğer bitkisel ürünlerin ise bir kilogramına kadar muafiyet tanınır. Bunun dışında kalan her nevi bitkisel ürünün getirilmesi halinde ticari miktar ve mahiyette olduğu kabul edilip buna göre işlem yapılır. BAHAR HABER MERKEZİ

Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün yayınladığı yönetmelik gurbetçilerin sıla yolunda yanlarında sorunsuz şekilde Türkiye’ye götürebilecekleri eşyalar hakkında önemli detaylar veriyor. Yönetmelikte bir çok ürün için yasal sınırlar getirilirken, yasal sınırlarından fazla ya da ticari amaç taşıdığından şüphe edilen ürünler için cezai işlem söz konusu. Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü konu hakkında resmi internet sitesi üzerinden gurbetçilerden gelen soruları yanıtladığı detaylı bir açıklama yayınladı. Soru ve cevaplar ile yolcuların yanında götürebilecekleri eşyalar hakkında açıklamalar şöyle: Yolcu beraberi eşya nedir? Yolcunun beraberinde getirdiği, ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyadır. Yolcu beraberi eşyayı kimler, nasıl getirebilir? Gümrük Kapılarımızdan diğer ülkelere giden ve geri gelen yolcular, seyahat ettikleri ülkede en az üç gün (3) geçirmeleri halinde yolcu beraberi kişisel ve hediyelik eşya getirebilirler. Yolcu beraberi ‘’kişisel eşya’’ muafiyeti nedir? 2009/15481 sayılı Kararın “Kişisel eşya” başlıklı 58 inci maddesi ile Karar eki Ek-9 liste kapsamı eşyaya muafiyet tanınmıştır.

Hediyelik eşya muafiyeti, yolcunun beraberinde getirdiği ve her bir yolcu için toplam gerçek kıymeti 430 Avro’yu geçmeyen eşya için uygulanır. Ancak, 15 yaşından küçük yolcular için bu miktar 150 Avro olarak uygulanır. Tanesi 2000 Euro olan 2 adet Notebook’u yanımda getirebilir miyim? Hayır, söz konusu eşya, yolcu beraberi kişisel eşya listesinde yer almakta olup yalnızca kişi başı 1 adetine muafiyet uygulanmaktadır. Değeri 20 Avro olan 20 adet ütüyü yanımda getirebilir miyim? Hayır, getiremezsiniz. Ek-9 sayılı listesinin (B) bölümünde yer alan eşya ve yolcu beraberinde getirilen ve kıymeti 1500 Avro’yu geçmeyen eşyanın getirilmesi için yolcunun gelişinden bir ay önce veya bir ay sonrası olarak tespit edilen sürelerin aşılması halinde süre uzatımı mümkün müdür? Eşyanın geldiği gümrük idaresinin bağlı bulunduğu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünce söz konusu süre aşımına neden olan durumun mücbir sebep ve beklenmeyen halden kaynaklandığının tespit edilmesi halinde bir defayla sınırlı olmak üzere en fazla 3 aya kadar süre uzatımı yapılması mümkündür.

101 ekran LCD televizyonumu yanımda getirebilir miyim? Hayır, 101 ekran 1 adet LCD televizyonun muafiyet kapsamında yurda sokulması mümkün değildir.

Yolcu beraberi eşya muafiyeti nasıl uygulanır? Transit yolcular hariç olmak üzere, yolcu beraberinde getirilip serbest dolaşıma sokulan gayri ticari nitelikteki, kişisel ve ailevi kullanıma mahsus veya hediye edilmek üzere getirilen eşyaya muafiyet tanınır.

Yolcu beraberi ‘’hediyelik eşya’’ muafiyeti nedir?

Yolcu beraberinde getirilen Ek-9 sayılı liste

kapsamı “A) Tüketim Maddeleri” bölümünde yer alan eşya için muafiyet nasıl uygulanır? Yurda giriş yapan yolcuların Karar eki Ek-9 liste kapsamı “A) Tüketim Maddeleri” bölümünde yer alan eşyaya, yolcu beraberinde olmak kaydıyla, muafiyet tanınacaktır. Tütün ve tütün ürünleri ile alkollü ürünler için muafiyet hakkı karşısında yazılı miktarı aşmamak kaydıyla her bir ürün için ayrı ayrı kullanılabilir. Ayrıca, tütün ve tütün ürünleri ile alkollü ürünlere ilişkin muafiyet hakkından, 18 yaşın altındaki yolcular faydalanamayacaktır. Yolcu beraberinde getirilen eşyanın kıymeti nasıl belirlenir? Yolcu beraberinde getirilen eşyanın kıymeti, ibraz edilen faturaya, satış fişine veya eşya bedelinin ödendiğine ilişkin belgeye göre belirlenir. Vergileri ödenmek suretiyle yolcu beraberinde serbest dolaşıma sokulacak eşyaya ilişkin şartlar nelerdir? 18 yaş ve üzeri her bir yolcu için kıymeti 1500 Avro’yu geçmeyen eşyanın geldiği ülkeye göre değişen oranda tek ve maktu vergi uygulanır. Yolcu beraberinde getirilen eşyanın tek başına kıymetinin 1500 Avro’yu aşması halinde ne işlem yapılır? Söz konusu eşyaya yürürlükte olan ithalat vergilerine ilişkin oranlar uygulanacaktır. Yolcu beraberinde Türk Parası veya döviz getirilmesi/götürülmesi mümkün müdür? Yolcuların Türk Parasını ve dövizi beraberlerinde Türkiye’ye getirmeleri serbesttir. Yolcular, 5000.-ABD Doları veya eşitine kadar efektifi ve en çok 5.000 ABD Doları karşılığı Türk parasını beraberlerinde yurt

Yolcu beraberinde cep telefonu getirmek mümkün müdür? Evet getirilebilir. Halihazırda, cep telefonunun (Tv, müzik çalar, video oynatabilme özelliğine sahip olanlar dahil) muafen serbest dolaşıma sokulabilmesi için, ancak yolcu beraberi kişisel eşya statüsünde olması gerekmektedir. Yolcu beraberinde hediyelik eşya statüsünde cep telefonu getirilebilir mi? Hayır, hediyelik eşya statüsünde muafen veya vergileri ödenerek cep telefonu getirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu yolla cep telefonu getirilmiş olsa dahi hiçbir surette sahibine teslim edilmemektedir. Yolcunun kullandığı ilaçlarını beraberinde getirmesi mümkün müdür? Ülkemize gelen yolcuların beraberlerinde ya da gelişlerinden bir ay önce veya bir ay sonraki süreler içerisinde Kararın ekinde yer alan Ek-9’daki liste kapsamı şahsi tedavide kullanılmak üzere getirilen ilaçların, yolcuların seyahatleri süresince kullanmaları gerektiğine ilişkin gümrük idaresine belge (sağlık kuruluşundan alınan rapor, doktor raporu veya re- çete vb.) ibraz edilmesi koşuluna bağlı olarak, ülkemizde kalınacak süre göz önünde bulundurularak, makul miktardaki ilacın girişine izin verilecektir. Yolcu beraberinde getirilen elektronik cihazlar için bir ödeme yapmak gerekir mi? Evet, ticari ithalat maksadı dışında yurt dışından getirilecek olan elektronik cihazlardan bir defaya mahsus olmak üzere karşılarında gösterilen ücretler “Bandrol ücreti” adı altında TRT adına gümrük idarelerince tahsil edilmektedir. Söz konusu bandrol ücreti, cihazın türüne göre 1 Avro ile 21 Avro arasında değişmektedir.


Drømmer du om at have tid til at lege og fordybe dig i naturfag?

Ønsker du at få topkarakterer i naturfagene i gymnasiet?

Så er Falster Efterskoles Science-forløb muligvis noget for dig! Læs mere om science-forløbet på vores hjemmeside!

Falster Efterskole er partner hos

Falster Efterskole | Nykøbingvej 266 | 4800 Nykøbing Falster Tel: 54 84 01 00 | Mail: info@falsterefterskole.dk | www.falsterefterskole.dk


28

HAZİRAN 2016

VIZE SERBESTISI BAŞKA BAHARA KALDI Avrupa Birliği ile Türkiye arasında imzalanan 72 maddelik mülteci anlaşması kapsamında vizelerin Haziran ayında kaldırılacağı açıklanmıştı. Başbakan Davutoğlu söz konusu anlaşmanın tarihi olduğunu söylemişti. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler hem Başbakan Davutoğlu’nu koltuğundan etti hem de vizelerin kaldırılmasını bekleyen milyonlarca insanın hayallerinin suya düşmesine neden oldu. BAHAR HABER MERKEZİ

Avrupa Birliği, Türk vatandaşlarına haziran sonunda vize serbestisi getirilmesini öngören anlaşmanın hayata getirilmesi için Ankara’nın talep edilen 72 kriterin tamamını yerine getirmesinde ısrar ediyor. Türkiye ise kalan beş kriterden biri olan Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) değişiklik yapılması talebini yerine getirmeyiceğini belirtiyor. Ankara, terör örgütleri PKK, IŞİD ve DHKP-C ile mücadele ederken, istenilen değişikliğin terörle mücade-

leye zarar vereceğini söylüyor. Taraflar arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın terör tanınımın daraltılmasına karşı çıkarak “Siz yolunuza, biz yolumuza.” çıkışıyla başlayana restleşme de giderek sertleşiyor. Erdoğan, AB’nin talebine karşı dün daha sert bir tavır takınarak, “TMK’daki terör tavrını yumuşatmalıymışız. Böyle diyor AB. Ne zamandır Türkiye’yi yönetmeye başladınız? Türkiye’ye terör tanımını yu-

SKAL DU VÆRE DEN NÆSTE?

Siden 1891 har flere tusinde elever haft deres daglige gang i bygningen, som i dag huser Falster Efterskole.

Skal du være den næste i køen? Vi har stadig åbent for tilmelding til skoleåret 2016/2017!

www.falsterefterskole.dk

muşat demek bu işten vazgeç demektir.” dedi. “Önümüzdeki dönemde ya AB ile ilişkileri geliştirecek ve nihayete ulaştıracak ya da kendimize yeni bir yol tespit edeceğiz” diyen Erdoğan, AB’nin kararını beklediklerini kaydetti. Diğer taraftan AB’nin cevabı gecikmedi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Ankara’nın TMK’nın değiştirilmesi de dahil taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda AB ile Türkiye arasında imzalanan göçmen anlaşmasının çökeceğini söyledi. Juncker, Almanya’da bir konferansta yaptığı konuşmada, “Şartların yerine getirilmesine büyük değer veriyoruz. Yoksa Türkiye ile AB’nin imzaladığı anlaşma gerçekleşmeyecek. Eğer Sayın Erdoğan, Türkleri Avrupa’ya serbest seyahat etme hakkından esirgemeye karar verirse bunu Türk insanına açıklamak zorunda. Bu benim sorunum olmayacak, onun sorunu olacak.” ifadelerini kullandı. İlerleyen günlerde ise Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan oylamada Türkiye ile vizelerin kaldırılması sürecinin durdurulmasına karar verildi. Vize konusundaki restleşme nedeniyle Avrupa’ya mülteci akınının durdurulması hedefiyle Ankara ile AB arasında 18 Mart’ta imzalanan anlaşma da tehlikeye girdi. Ankara, Brüksel’in kendi taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda Yunanistan’a ulaşan göçmenlerin geri alımını durduracağını açıklamıştı. AB bir taraftan

Ankara’nın yükümlülüklerini yerine getirmesi yönünde çağrılar yaparken diğer taraftan da mutabakatın çökmesi ihtimali üzerine alternatifler düşünüyor. AB ne istiyor? Türkiye-AB vize diyaloğu 2013 yılında, iki tarafın Geri Kabul Anlaşması’nı imzalamasıyla başladı. Bu anlaşmayla birlikte vize serbestisi yol haritası oluşturuldu. Vize serbestisi için toplam 72 kriterin yerine getirilmesi gerekiyor. Avrupa Komisyonu 4 Mayıs 2016 tarihinde yayımladığı 3’üncü Vize Serbestisi Raporu’nda Ankara’nın 72 kriterden 65’ini karşıladığını, 2 kriter için adımların atıldığını, 5 kriterde ise henüz AB standartlarının sağlanamadığını açıkladı. Söz konusu kriterler şunlar: 1- “Organize Suçlar Ve Terörle Mücadale”ye ilişkin mevzuatın Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi 2-Yolsuzlukla mücadele. AB bu alanda Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tarafından Türkiye değerlendirme raporlarında ifade edilen eksiklerin yerine getirilmesini istiyor. 3- Cezai meselelerde bütün AB devletleri ile başta suçluların iadesi olmak üzere etkin işbirliği 4- Europol ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması’nın uygulanması 5-Her alanda AB standartlarında bir kişisel verilerin korunması mevzuatının hazırlanması.



30

HAZİRAN 2016

Arhus'da dev ekranlarda futbol keyfi 10 HAZIRAN 10 TEMMUZ TARIHLERI ARASINDA FRANSA'DA GERÇEKLEŞTIRILECEK OLAN AVRUPA FUTBOL ŞAMPIYONASI ÖNCESINDE ARHUS BELEDIYESI FUTBOLSEVERLERI SEVINDIRECEK BIR PROJEYE IMZA ATTI. BAHAR HABER MERKEZİ

Proje kapsamında belediye binası ve Müzik Evi (Musikhuset) önünde 3 adet dev ekran kurulacak ve futbolseverler Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarını bu dev ekranlardan izleme şansına sahip olacak. Arhus Belediyesi'nin Türkiye kökenli encümenlerinden Hüseyin Araç'ın girişimleriyle

gerçekleştirilen proje de Arhus'da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler de unutulmadı. Türkiye'nin oynayacağı maçlar öncesinde ve sonrasında kurulmuş olan dev ekranlardan Türkiye'nin tanıtımı yapılacak. Bahar Gazetesi'nin de yazarı olan Hüseyin Araç konuyla ilgili olarak sosyal medya üzerinden bir açıklama yaptı. Araç açıklamasında, projenin; Aarhus Belediye-

si, TV2 , Musikhuset ve Avrupa Kültür Başkenti Projesi ve Bizim Radyo işbirliğinde gerçekleştirildiğini belirtti. Araç; ''Bu toplantılara ve maçlara kadın, erkek, genç, çocuk, yerli yabancı herkesin katılıp destek vermesini bekliyoruz. Bu maçlardan önce sahne almak isteyen müzik guruplarımızın şu andan itibaren bana müracaat etmelerinide istiyorum. El birliği ile, güç birliği ile, hep beraber futbolu futbol gibi ve spor severlere yakışır şekilde izleyip, Danimarka'da iyi bir intiba bırakmak istiyoruz. TV2 televizyon kanalı, olumlu ve dosthane röportajlar yaparak bizim insanımızı ve bizleri Danimarka toplumuna ve Dünya ya anlatmaya ve tanıtmaya çalışacak. Gelin siz de bize destek verin, bu imkanı en iyi şekilde değerlendirelim

ve beraber hoş zaman geçirip, centilmen seyirci olduğumuzu gösterelim, takımımızı destekleyelim.'' dedi.

DANIMARKA’DAKI TÜRK VATANDAŞLARININ ÖZEL HAKLARI NELERDIR? Geçtiğimiz ay Danimarka’da yaşayan Türk vatandaşlarının özel bir hakka sahip olduğundan bahsetmiştik. Aile Birleşimi yapan Türk vatandaşları diğer ülke vatandaşlarından farklı haklara sahipti. Ancak tek özel haklar aile birleşimi konusunda değil. Danimarka’ya çalışma yoluyla, yani işçi olarak gelen Türk vatandaşlarının da özel hakları var. Peki bu tam olarak ne demek? Ne gibi özel haklara sahipler? Öncelikle şunu bilmekte fayda var: 1963 yılnda Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalandı. Ankara Anlaşması ya da Ortaklık Anlaşması adı verilen bu anlaşma AB vatandaşlarına Türkiye’de Türkiye vatandaşlarına da AB üyesi ülkelerde özel bazı haklar tanıyor. Bu anlaşmanın Türk vatandaşlarına sağladığı haklardan biri de özel koruma hakkı. Ankara Anlaşması 23 kasim 1970 eklemeleri ve 19 Eylül 1980 Kararı 1/80 olarak, 12 Eylül 1963 tarihli Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yapılan ortaklık anlaşmadır. Ve sadece Türk vatandaşlarına özgüdür. Diğer bir ifade ile Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları Avrupa’da yaşayan diğer ülke vatandaşlarına nazaran daha özel haklara sahip olabilmektedir. Bu hakların en önemlilerinden biri çalışma ve oturma müsadesiyle ilgili olandır. Ankara Anlaşması kapsamında Türk vatandaşları çalışma temeli ile AB üyesi ülkelerde ikamet etme hakkına sahip olabilmektedir. Elbette bunun bazı şartları vardır. Mesela; aynı şirkette 1 yıl tam zamanlı çalışıldığı ve 4 yıl aynı şirkette çalışmaya devam edildiği halde Türk vatandaşları özel koruma hakkından faydalanabiliyor.

Ankara Anlaşması’nın bu konuyu düzenleyen maddesi tam olarak şöyledir: "Yasal çalışma vizesi ile 1 yıl aynı işlerinde çalışan bir Türk vatandaşı Türk işçi vizesi alabilir." Diğer bir maddesi ise: "Türk işçi yasal 4 yıl Danimarka’da aynı iş yerinde çalışmışssa artık başka bir işte çalışma hakkını elde eder." Bu maddeler öncelikle şu anlama geliyor. Ne kadar uzun süre geçerse o kadar fazla hakka sahip olunuyor. İlk bakışta maddeleri anlamak kolay gözükse de Danimarka’nın bu maddeleri nasıl yorumladığını bilmek oldukça önemlidir. Öncelikle yasal bir çalışma vizesine sahip olmak gerekir. Bu bize ile Danimarka’nın normal tam zamanlı çalışma şartları olan 30-37 saat haftalık çalışmak gerekir. İlk maddedeki 1 yıl çalışma hakkı için işçinin çalışma gününden itibaren hesaplama yapılır. Sözleşmeye yazılan tarih önemli değildir. İşe başlanılan tarih önemlidir. Bu şu anlama geliyor: Mesela aile birleşimi ile geldiniz ve çalışmaya başladınız ve sonrasında boşanma kararı aldınız. Eğer bu süre içerisinde 1 yıl

tam zamanlı çalışmışsanız Danimarka’da kalma hakkına sahip oluyorsunuz. Burda önemli olan Türk vatandaşı olmanız ve aynı işverenin yanında tam zamanlı olarak çalışmanız. 4 yı lsonunda aynı işverenin yanında çalışmaya devam ettiğiniz zaman iş değiştirme fırsatına sahip oluyorsunuz. Hatta kısa bir süre iş arama hakkına da sahip oluyorsu- SÜMEYYE ÇAKICI nuz. Dani- HUKUK DANIŞMANI marka’daki mevcut uygulamalara göre Danimarka’da kalma hakkına sahip olabilmek için en fazla 6 ay iş arama süreniz olabilir. Altıncı ayın sonunda hala iş bulamadıysanız bütün haklarınızı kaybedersiniz ve geri dönmek zorunda kalırsınız. Elbette bunun yanı sıra sosyal yardım da almamış olmanız gerekmektedir. Diğer ülke vatandaşlarından farkı ne? Bu kurallar sadece Avrupa’da ikamet eden Türk vatandaşlarına özgüdür. AB dışındaki ülke vatandaşları için hiç bir kolaylık yoktur. Bu demek oluyor ki;

Diğer ülke vatandaşları geldikleri vizeyle devam etmek zorundadır. Aile Birleşimi Vizesiyle geldiyse, çalışma vizesine geçme şansı yoktur. Boşanma gibi bir durumda; ister 2 yıl ister 3 yıl çalışmış olsun, eşinden ayrıldığı zaman ülkeyi terketmek zorundadırlar. Süresiz oturum için de özel haklar geçerli mi? Bütün şartları yerine getirdikten sonra daimi ikamet için başvurulması gerekiyor. Bu başvurular ise AB kurallarına göre değil Danimarka’nın ulusal kanunlarına göre değerlendiriliyor. Başvurular 4 ila 6 yıl ikametten sonra yapılabilir. Ancak daimi oturum için başvuru şartları faklıdır. Yani Ankara Anlaşması’nın vize için sağladığı haklar daimi ikamet için geçerli değildir. Burada diğer vatandaşlarla aynı kurallar geçerlidir. Tek fark Türk vatandaşları başvuru ücretinin yatırılmamasıdır.


Auto - pladeværksted og skadecenter med special i Mercedes

MERCEDES - SPECIALIST / Vi laver alle bilmærker Deneyimli ekibimizle her marka araç bakım ve tamiri özenle yapılır.

Salg af frikørte taxaer

ABS • Airbag • Akü • Boya • Far ayarı • Kaporta • Klima • Mekanik Otomatik şanzıman • Yedek parça • Lastik • Motor kayışı • Syn kontrolü • Rot balans ayarı

Stort udvalg af

Yazlık lastiklerinizi en uygun fiyatlarla bizde bulabilirsiniz 4 adet kaliteli tekere Danimarka’nın en iyi fiyatına sahip olabilirsiniz:

165-65-14 ........... kr. 1500,155-65-13 ........... kr. 1500,175-65-14 ........... kr. 1500,175-70-13 ........... kr. 1500,185-65-14 ........... kr. 1500,185-65-15 ........... kr. 1600,195-65-15 ........... kr. 1600,205-60-16 ........... kr. 2000,-

225-55-16 ........... kr. 2100,225-50-17 ........... kr. 2700,205-55-16 ........... kr. 2000,225-45-17 .......... kr. 2800,245-45-17 ........... kr. 2800,205-65-16c ......... kr. 3000,235-65-17 ........... kr. 3700,-

TÜM FİYATLARA VERGİ + MONTE EDİLMESİ DAHİLDİR - ÜCRETSİZ LASTİK YAMALAMA.

YETKİLİ

dæk!

BAYİSİ ©Moving Media ApS

ROT BALANS AYARI Bizden teker alırsanız rot balans ayarı vergi dahil kr. 375,Teker almadan yapılan rot balans ayarı vergi dahil kr. 550,-

Tlf. 63 12 12 13 AUTO - PLADEVÆRKSTED

/

TAHSİN ÖCAL

Akut-nødopkald tlf. 27 12 12 13

Hvidsværmervej 163-165 • 2610 Rødovre • www.eco-steam-auto.dk Åbent: Man-fre kl. 8:00-16:30 • Lørdag kl. 9:00-14:00 • Helligdage kl. 9:00-14:00


32

HAZİRAN 2016

Viyana

Bir açık hava müzesi:

Hayıflanmadım değil. Nasıl da birçok kere yanından geçip de suğramayı akıl etmemişiz… Pa kalya tatilinde gemileri yakıp a kararımızı verdik. Yol boyunc dostlarımızı da ziyaret maksa dıyla Frankfurt, Nürnberg, Münih, Oberndorf, Salzburg derken Viyana’ya uzandık. MUHAMMET MERTEK

Arabayı otelin yan caddesine park edip, akşamı değerlendirelim diye yoğun olarak Türklerin yaşadığı Reumannplatz’daki metroya kadar yürüdük, iki durak. Etrafı tanımanın en pratik yolu yürümekti neticede. Metroyla beş durak sonra meşhur Stephanplatz’a (Stephan Meydanı) vardık. Meydana çıktığımızda gözüme ilk ilişen tarihî Stephan Kilisesi’nden sonra defalarca çevreyi süzüp nasıl büyülendiğimi keşke bir kamera çekseydi. Güneş batma arefesindeydi. Yaklaşık yarım saat sonra tarihin insanı kuşattığı etraf ışık cümbüşüyle birlikte biraz daha efsunlaşmıştı. Burası Türklerin ‘Birinci Viyana’ dedikleri şehrin tam merkezi. Elinizde olmadan kendinizi 18., 19. yüzyıla ışınlanmış hissediyorsunuz. Tek kelimeyle muhteşem. Bütün sokaklar çeşitli mimari özelliklere sahip binalarla dizayn edilmiş. Nereye dönseniz buram buram tarih kokuyor. Tarihin, hayatın can damarlarından biri olduğunu yeniden keşfediyorsunuz. Birer sanat eseri olarak yükselen taş binaların sıralandığı sokaklara ve tarihin nasıl saklandığına imreniyorsunuz. Peki ya bizde… sanatın esamesinin okunmadığı beton yığınlarından en az benim kadar siz de iğreniyorsunuz değil mi? Başka yerleri görmenin insandaki hamaset duygusunu alıp götürdüğünü farkettim. Gözümüzde büyüttüğümüz İstanbul’a, Bursa’ya bir de

bu gözle bakın isterseniz. Güya kentleşme adına ne denaetler, cinayetler işlendiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Tamam… bizde hayatın geçiciliğini vurgulama adına ahşap medeniyetinden söz ediliyor, Avrupa’da ise kalıcılığı sembolize eden taş medeniyetinden. Ama en azından kalıcılığı vurgulama adına taştan

AZ Web • Website • Webshop • Reklamvideo • Logo • Google Reklam • YouTube Reklam

Adem Kurnaz

+45 71 20 90 40 +45 70 70 70 19 adam@azweb.dk

Produktionsvej 1, 2600 Glostrup - www.azweb.dk

yapılan camiler, kervansaraylar, kütüphaneler, medreseler, çarşılar daha bakımlı, çevreleri de tarihî dokuyu bozmayacak şekilde tertemiz düzenlenemez miydi? Neyse Viyana’ya dönersek, herbiri mimari harikası, sanat kokan dev binaların inşa edildiği taş örneklerini Doğa Müzesi’nde görüyoruz. Şehrin silüetini belirleyen hangi yapıların hangi taşlardan yapıldığı, taşların nerelerden getirildiği sistematik şekilde sergileniyor orada. Tarihe tanıklık eden binlerce eser… Stephan Kilisesi, Protestan Kilisesi, Schönbrunn Sarayı ve Hayvanat Bahçesi, Belvedere Sarayı, Sanat ve Doğa müzelerinin de bulunduğu müzeler bölgesi (MuseumsQuartier), Savaş Müzesi, Kraliyet Binası, Milli Kütüphane en fazla görülmeye değer yerlerden bazıları. Sadece tarihi binalar mı? Sokaklar, ulaşım, insan merkezli sosyal ihtiyaçlar, sanat, müzik gibi kültürel faaliyetleriyle de muazzam bir şehir. Viyana’da tarih bütün incelikleriyle yaşıyor, yaşatılıyor. İnsanlar tarihe doyuyor… Sanatın, mûsikinin otağında yaşamaktan ayrı bir haz alıyor. Tabii tarihe nereden baktığınız da önemli. Mesele sadece İstanbul’daki gibi lokalize birkaç tarihi bina değil, bütünüyle bir şehirden bahsediyoruz. Yüzlerce sokağın tarih soluduğu kocaman bir şehirden… Ve insan merkezli bu şehrin hiçbir tarihi dokusu değiştirilmeden olduğu gibi yeni nesillere

aktarılması gerçekten takdire şayan. En az tarihin kendisi kadar hayatî bir hadise! Tam bir sorumluluk bilinci… Viyana biraz da 1529 ve 1683 yıllarında Avrupalıların kabusu Osmanlı demek. Zamanının süper gücü Osmanlıları yenmekle yaşadıkları haklı gururu, bizde de hafif bir burkuntu hasıl edecek şekilde yüze vuruyorlar. Savaş Müzesi’nde Viyana kuşatmasında savaşan grupların flamalarının 333 yıldır esir bir seccadenin üzerine dizilmesi, Belgrad Savaşında 3000 Osmanlıyı öldürdüğü belirtilen topun sanat abidesi bir Osmanlı otağını hedef alması, Stephan Kilisesi’nin bir köşesindeki heykelin hilâli tutan bir Osmanlının ayaklar altına alındığını göstermesi gibi. Tarihî bir binanın dışında asılı duran ve altın suyuna batırılmış top mermisi, bazı tarihi binaların bodrum katlarında Osmanlıların aç, susuz esir tutuldukları ‘Türkenkeller‘ denilen zindanlar, bir binanın köşesindeki Çerkez Dayı heykeli gibi değişik yerlerde Osmanlı izlerine rastlamak mümkün. Öğrencilerin birçoğuna göre tarih gelip geçmiş, faydasız bir meşguliyet… Eğer çocuklarımıza tarih şuuru vermek istiyorsak bu büyük ölçüde tarihi mekanları gezdirmekten geçiyor. Çünkü tarih soyut kaldıkça bir anlam ifade etmiyor. Hamasete sığınmanın ise hiçbir faydası yok. Çocukların zihnine tarihten arda kalanları işlemek için görmeleri, düşünmeleri, hatta yaşamaları gerekiyor. Ne yapıp edip İstanbul’dan sonra bir de bu açık hava müzesi şehri görün derim.


BUSINESSLINIE Høje Taastrup Private Gymnasium

Er du til markedsføring og økonomi, og vil læse teorier, som du kan bruge i praksis i erhvervslivet? Ønsker du f.eks. at starte på CBS, og læse økonomi?

• Afsætning • •

Hvis du kan svare ja til ovenstående, så er Businesslinien den rigtig studieretning for dig.*

Ring på

+45 70 200 325

giver viden om strategi, købsadfærd, markedskommunikation og afsætningsledelse. Virksomhedsøkonomi giver viden om virksomhedens bæredygtighed i en markedsorienteret international økonomi. Matematik beskæftiger sig med teoretisk og anvendelsesorienterede emner gennem og opbygning af og indsigt i matematisk teori.

Besøg os på

www.htpg.dk

*Denne studieretning kan ikke ses på optagelse.dk, derfor skal der vælges en af de andre studieretninger og vi tager hensyn til det ved skolestart.


34

HAZİRAN 2016

ALMANLAR DA SILA HASRETI ÇEKER! Almanya’da yaşayan Türkleri artık yeterince biliyoruz, peki ya İstanbul’daki Almanlar? Kimdir bu kişiler, ne yapar ne ederler, en çok neyi özlerler? Emre Akal, madalyonun tersine bakarak gurbet olgusunu Almanlar tarafından baktı ve ortaya Homeland İstanbul adlı oyun çıktı.

ZEYNEP KILIÇ, İSTANBUL

‘Saniyesinde kalkan trenleri bırakıp buraya geldim’ diyor bir ses. Nefes bile almadan, hızlı hızlı… Bir diğeri ‘Biramı, sosisimi, gerçek hardalımı bırakıp geldim’ diyor. ‘Burnumu yüksek sesle temizleme özgürlüğümü bıraktım da geldim’ diyor bir başkası… Kim bunlar? İstanbul’da yaşayan ‘Alman gurbetçiler’ dersek teşbihte hata olur mu bilemedik. Ne de olsa gurbet biraz da ‘gidememek’ demek. ‘Almanlar neden dönemesin ki canım’ gibi bir düşünce geçiyor aklımızdan birçokları gibi. Durum hiç de sanıldığı gibi değilmiş oysa ki. Onların da gurbeti, onların da sıkıntıları varmış. Münihli yönetmen Emre Akal bu yaman çelişkiyi sahneye taşımış, oradan biliyoruz. Oyunun ismi Homeland İstanbul (Memleket İstanbul). Sahnede 5 farklı karakter… Her birinin hayatı, farklı sebeplerle burada kalmış Almanların yaşadıklarına ışık tutuyor aslında. Özgürlüğün ve farklı olmanın tadını çıkaran Erasmus öğrencileri, aradığını bulamayan oryantalistler, gaddarlaşan şirket yöneticileri, Almanya’nın taşralarından kopup aşkının peşinden İstanbul’a gelenler, çocuğunun Türkleşmesinden korkan anneler… Bunlar yolda gördüğümüzde büyük ihtimalle turist sandığımız, sarışın mavi gözden ibaret saydığımız ‘İstanbullu Almanlar’a dair özetin özeti portreler. Hikayeler elbetteki birebir aynı değil. Kendisi de bir süredir İstanbul’da yaşayan Münihli Yönetmen Emre Akal’ın tanıştığı, konuştuğu, söyleşiler yaptığı Almanlardan kendisine kalan bir bakıma… Emre Akal’ın yazıp yönettiği Homeland İstanbul geçtiğimiz hafta Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda ilk gösterimini yaptı. İzleyicileri ise çoğunluğu İstanbul’da yaşayan Almanlar ve Almanya’dan dönüş yapmış Türkler, yani ‘İstanbul’daki Almanca konuşan komünite’ diyeceğimiz grup oluşturuyordu. Buna rağmen Almanca sahnelenen oyuna Türkçe üst yazı desteği de sağlanmıştı. Ne de olsa sahnede anla-

tılanlar herkesin ilgisini çekecek türden hikayeler. Zira oyun; gurbet denince, göç denince aklımıza hep uzaklarda özellikle de Almanya’da yaşayan Türklerin geldiği zihnimize ters köşe yaptıracak ayrıntılarla dolu. Emre Akal da Almanya’da yaşayan bir Türk kökenli olarak madalyonun tersine bakmak istemiş bu kez ve şu soruların cevabının peşine düşmüş: “Kim bu Almanlar, kaç kişiler, ne yapar ne ederler, neyin hayalini kurarlar, neden ülkelerini terketmişlerdir?” Ortaya da eğlenceli başlayıp biraz hüzünlü biten ilginç bir oyun çıkmış. Ve işte biri erkek beş karakter sapsarı perukları ve gözkapaklarına çizilmiş kocaman mavi gözleri ile sahnede. Almanya’da küçük bir kasabada yaşarken Erasmus programı ile İstanbul’a gelip gördüğü ilgi ve sınırsız özgürlük karşısında başı dönmüş Anna’nın kimlik kargaşasını mı istersiniz, yine taşrada mütevazi bir hayat yaşarken bir çağrı merkezine yönetici olarak atanıp gaddarlaşmaya başlayan Alman kadının kendiyle yüzleşmesini mi? Almanya’da bir kere tanışıp aşık olduğu Çiğdem’in peşinden İstanbul’a gelen taşralı Alman gencin tutunamaması çok uzak ama bir o kadar tanıdık gelebilir. Oryantalist müzisyenin kendisini çileden çıkaran komşusu Fatma’ya sonunda teslim olması nereden baksanız trajikomik. Öğrencilerine ‘gideceğiniz ülkenin dilini mutlaka öğrenin’ diyen Almanca öğretmeninin uzun yıllardır Türkiye’de olmasına rağmen neredeyse hiç Türkçe bilmemesine ise takılmayın. Kızının Türkleşmesinden korkmasına da… Madalyonun diğer tarafına bakın benzer hikayeler göreceksiniz. Kutuplaşma Almanlarda da var Oyunun yönetmeni Emre Akal, aynı zamanda Berlin Ballhaus Naunynstrasse Tiyatrosu’nun da kurucularından.

2014’te prömiyerini yapan ve Türkiye’de de birçok kere sahnelenen Almancı adlı oyun da onun kaleminden çıkmış. Almanya’daki Türklerin tiyatro ya da sinemaya konu olmasına çok alışığız fakat Türkiye’deki Almanlara odaklanan böylesi bir çalışmaya yabancıyız. Siz nasıl oldu da bu konuya odaklandınız? Ben Almanya’da doğdum büyüdüm ve ilk kez bu kadar uzun süre İstanbul’da kalıyorum. Önce Almancı adlı oyunu çıkardım. Haberlerde sürekli göçmenler, Suriyeliler vurgusu vardı çok uzun bir süre ve sanki bütün insanlar Batı’ya göç ediyor gibi bir algı var. Sonra şunu farkettim, İstanbul’da çevremde bir sürü Alman var. Arkamda Alman Lisesi, önümde Alman ilkokulu, kasaplarından kafelerine herşey var. Tunçay Koloğlu ile dedik ki ‘aynayı çevirelim’. Almanlar göç ettiğinde ne oluyor. Acaba gerçekten bu kadar büyük fark var mı? İnsanlarla buluşup hikayelerini dinlemeye başladım. Hikayeleri birebir kullanamadım, 50 kişi ile konuştuysam beş karakter çıkardım. Peki bu grubun, Almanya’da yaşayan Türklerle benzerlikleri var mı? İlginç bir şekilde çok benzerlik var. İnsanın içinde galiba bu. Bir yere gittiğimizde bizim dilimizi konuşan bir insanla karşılaştığımızda ya da aynı dinden biri ile karşılaştığımızda orada hemen bir bağlantı

oluşuyor, beraberinde kutuplaşma da geliyor. Ve kendi dünyalarını kuruyorlar. Bu, her yerde var. Almanya düşünüldüğünde Türkler bunu yapıyor diyoruz. Bu doğal bir insan davranışı. Daha çok ne ile ilgili sıkıntı yaşıyorlar? Türkçe öğrenmiş ve buraya çok iyi ayak uydurmuş insanlar da var. Ama büyük kısmı dille, kalabalıkla, dağınıklıkla ilgili sıkıntılar yaşıyor. Ve onu da bırakamıyorlar. Bu konular hassas meseleler, yanlış anlaşılmaya açık. Ona meydan vermemek için nasıl hareket ettiniz? Tek taraflı bir bakışta bulunmadım. Çünkü ben yazarken de hep insanı anlamaya çalışıyorum. Hep arka plana bakmaya çalışıyorum. Nasıl Almanya’da yaşayan bir Türkün de adapte olamamasında kendine has nedenleri varsa burada da aynı şey geçerli. Ve benim ilgimi de zaten bu çekiyor. Türkiye’ye dair çok sevdikleri şeyler neler sizce? İstanbul’un şöyle bir ilginçliği var. Kendinden çok nefret ettirebiliyor. Ama bir anda bir görüntü ya da bir ses olabiliyor ve insan o anda yeniden barışabiliyor. Onlar için de öyle. Bu oyunda daha çok sıkıntılar ön planda. Başarı hikayeleri çok güzel ama skıntılar benim daha çok ilgimi çekti. Almanya’dan dönememe metaforu vardır. Tersi ile yani Türkiye’den dönememe metaforu ile karşılaştınız mı? Evet. Burada kalamam diyerek dönen ve bir sene sonra geri gelen Almanlarla tanıştım. Bu oyunda da gösteriliyor. Daha çok neden geliyor bu insanlar? Bazıları iş için bazıları aşk için geliyor. Oryantalist bir bakışla gelip aradığını bulamayanlar da var. Buraya geldiğinde çok oryantalist bir bakış var kafasında. Aslında Osmanlıya geldiğini düşünüyor ama karşılaştığı insanlar kafasındaki resme hiçbir şekilde uymuyor.



36

HAZİRAN 2016

ŞARKILARIMI DAHA FAZLA EŞITLIK IÇIN SÖYLEYECEĞIM Son günlerde müzik dünyasında Kalben fırtınası esiyor. Şarkıları dilden dile, kulaktan kulağa yayılıyor. İlk kez bir müzik platformunda keşfedilen ve kendisi ile aynı adı taşıyan albümüyle iyi bir çıkış yapan müzisyenle hikayesini konuştuk. En az şarkı sözleri kadar duyarlı ve samimi konuşan bir sanatçı vardı karşımızda. ROPÖRTAJ: AHMET EMRE

tekdüze bir korku ve yalnızlığın içine sürükleniyor.

Müzikseverler Kalben adını ilk kez “dünyanın en büyük müzik keşfetme platformu olarak tanımlanan ‘Sofar’ın yayımladığı bir videoyla duydu. Peki ya öncesi? Müzik, hayatınıza nasıl girdi ve nasıl devam etti? Geçmiş zamanlardan geliyor sevgim müziğe, ta çocukluktan. Ailemin de katkısıyla müzikle dostluğum 8 yaşındayken başladı, 14 yaşında bir gitarım oldu. Sonra kâh kendime, kâh ailemdekilere, kâh okul arkadaşlarıma çaldım kendi şarkılarımı, hoşuma giden şarkıları. Seneler içinde para kazanmak için, çalışma hayatının yorucu temposundan kaçmak için de müzik yaptım.

İlginç olan bir şey var. Sizi dinleyenler hemen sahipleniyor ve kıskanmaya başlıyor. Kimseyle paylaşmak istemiyor. Bu bir müzisyen için zor ve garip bir durum değil mi? Şarkıları dinleyen insanların deneyimlerine müdahale etmeyi seçmiyorum. İsteyen paylaşabilir, isteyen kızabilir, isteyen ana akım olduğumu düşünerek beni dinlemeyi bırakabilir. İsteyen albümle tanıyıp kucaklayabilir. İsteyen her gece odasında dinler ama konserlere gelmez. Önemli olan bir duygunun, fikrin böyle içten yayılıyor olması.

Önce bir alışveriş merkezinin otoparkı, soudcloud, sofar ve son olarak albüm. İlginç bir yolculuk… Bu yolları ben seçmedim. Yollarla birlikte şekillendim, büyüdüm ve öğrenerek yeni yollar buldum hayatta. Müziği duyurmak değil, içimden geldiği gibi çalıp söylemek ve sevgiyi paylaşmak vardı daha ziyade kalbimde.

Gelelim albüme. Şarkılar bir hikayenin farklı bölümleri gibi. Bir nevi otobiyografiniz. Hayatınızın hangi çağlarını kapsıyor? Yaşamaya şu yaşta başladım diyemiyorum ancak işte o yaştan, bugüne kadar insanlar, yollar, ağaçlar var albümde. Şiirler var, şarkılar var. Büyük müzisyenler var, hiç dinlenilmemiş müzisyenler var. Eski dostlar var, yeni kardeşlikler var. Aşk var, yuvam var, Ali’m (nişanlısı) var. Sınırlandıramıyorum.

Daha albümünüz olmadan size karşı böyle bir ilgi olacağını bekliyor muydunuz? Sevilmek arzusunda, aşkta ve dostlukta buluştuğumuz için çok mutluyum. Ancak bir şeyleri önceden beklemek, çok büyük idealler uğrunda büyük adımlar atmak, öz mutluluğu başarı kavramına kurban etmek bana göre değil. Beklemiyordum. Gösterilen ilgide popüler müziğin tekdüze kalışının etkisi de var mı? İnsanlara doğrudan ve kendi içinde net hikayeler anlattıysam ve onlar da bu hikayeleri dinleyip hissedip bana kıymetlerinden verdilerse, ne mutlu. Çok değerli müzisyenlerin kaleminde, sesinde ismimi görmek, duymak heyecanlandırıyor ve de yürüdüğüm yolun aydınlanmasını sağlıyor. Tekdüzelik, sadece müzikte olabilecek bir durum değil. Ağaçlar, çiçekler ve kuşlar gidince, karanlık çökünce, para için insan insana ihanet edince ve gücü var edenler birbirlerine düşman kesilince hayatlarımız

İNSANLAR, YOLLAR, AĞAÇLAR VAR ALBÜMDE

Sanırım yalnız ve hüzünlü bir çocukmuşsunuz. Ama karşımda hayatı seven neşeli ve hala çocuk kalmak isteyen biri var… Her çocuk yalnız ve hüzünlü olabilir bazen. Ama dünyayı merak etmeyi, sevmeyi ve de gerçekleri olduğu gibi görüp onlarla oynamayı da elden bırakmaz. Nitekim, ben de her çocuk gibi bir çocuktum. Belki daha az sosyalleşebiliyordum ya da ailevi sorunlarım vardı bazı hanelerde olmayan. Ama herkesin hayatı aşağı yukarı benzer odalarda, evlerde ve yerlerde yaşanıyor işte. Birbirimizden çok da farklı olduğumuzu düşünmüyorum, sosyo-ekonomik faktörlerden soyunursak. Çocuk kalmayı da bir tık açmak lazım, çocuklar gibi net, dürüst ve dolaysız olma çabam ölene dek sürecek. BIR ATÖLYEM OLSUN, MASA SANDALYE YAPABILEYIM

Konuşurken kırk yıllık arkadaşınızla muhabbet ediyor gibi oluyorsunuz ama sahnede bir anda işler değişiyor. Bir anda başka bir kadın çıkıveriyor karşımıza… İnsanlık hallerinden nasipleniyorum gün içinde diyelim (Gülüyor) Bugüne kadar müzik dışında senaristlik, yazarlık ve reklamcılık yapmışsınız. Bunları yaparken müziğe haksızlık ettiğinizi düşündünüz mü? Hayır, hiç düşünmedim ve hala da düşünmeyerek hepsinden ara ara tat almaya devam ediyorum. İnsanın esas bir işi, mesleği olabilir ama bu yapabileceklerini sınırlandırmaz. Zaman ve fırsat buldukça yapabildiğimiz her şeyi yapmamız, yaşamakla ilgili. Bir atölyem olsun da masa, sandalye yapabileyim diye dört gözle bekliyorum misal senelerdir. Dilerim çaylak da olsam, marangozluk yapacak durumum olur. Bugünlerde neredeyse her gün bir konser veriyorsunuz. Bu tempo sizi yormuyor mu? Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Severek müzik yapıyorum, ekibim de bana destek veren ve müziği güzelleştirmek için çalışan canlardan meydana geliyor. Dinleyiciler, (ki bence katılımcı demek daha doğru çünkü öyle aktif ve heyecanlı bir dinleyicimiz var ki) dostlar, arkadaşlar,

yakınlar bana ve bize. Yaşın, kültürün ya da cinsiyetin ayırmadığı bir yerdeyiz hep birlikte. ÇOCUKLAR ÖLÜM IÇINDE BÜYÜYÜP GIDIYOR Kalben heybesini nasıl dolduruyor. Kimleri okuyup, kimleri dinliyor? Son günlerde “Ann Wants to Dance” şarkısına takıldık ekipçe, bir de Gorillaz’a. Ben de Lhasa De Sela dinliyorum bol bol, Berkant Ali keşfedip yeni yeni isimler dinletiyor ama isimleri ezberleyemedim henüz. (Gülüyor) Son günlerde Leyla Erbil “Gecede” kitabını okuyorum. Okuyan düşünen ve sözü olan bir müzisyen Kalben. Ülkenin hali malum. Sizi en çok neler üzüyor? Ben Ege’de büyüdüm. Zili çalıp eve girilen, kapıları kitlenmeden yatılan, veresiye kültürünün takasa çoktan döndüğü, sınıf ayrımcılığının olmadığı, insanların giydikleri ceketin kalıbına göre değil, kalplerine göre değerlendirildiği bir yerde büyüdüm. Benim büyüdüğüm yerlerde misafirperverlikle dostluk karışmıştır birbirine. Teklifsizlik vardır ve bu da bir nebze rahatlık getirir insanlara. Pencereden kafa uzatıp günaydın derler. Korkmadan… Şanslıyım ben. Ailemden ve çevremden yanlışa yanlış demeyi, kendimi dinlemeyi, istemediğim ve huzur bulmadığım işlerden kaçmayı öğrendim. Beni en çok üzen, çocukların pek bir şey öğrenemedikleri bir dünyada yaşıyor olmaları. Terör, saldırılar, kan, ölüm, yalnızlık, dehşet, ayrımcılık, nefret söylemleri, kurbanlık, vicdan azabı, eşitsizlik, özgürlüksüzlük içinde büyüyüp gidiyorlar. Ölüyorlar. Yok oluyorlar. Arkalarından isimleriyle ağıt bile yakamıyoruz. Daha fazla eşitlik için bağıra çağıra şarkı söylemeye ve insanları sevmeye devam edeceğim. Müzik ya da hayat adına en büyük hayaliniz nedir? Bir gün benim yaptığım sandalyede oturan sevdiğimi izlerken eski günlerden bir şarkıyı dinleyip gülmek ve kapımızın çalması.


HOTELSPONSOR:

ANatolien Kulturdage 2016

FLYSPONSOR:

medieSPONSOR:

LIVE

LIVE

04

04

JUNI

JUNI

05 JUNI

4.- 5. JUNI RÅDHUSPladsen

KøbenhAVN KL. 10 - 22

05

04

JUNI

JUNI

VÆRTER: BY KUS, KASIM ALPER ÖZDEMIR, TARKAN BULUT, BIRCAN EKER & DJ ADEM

folkedans - Håndkundskab - Anatolsk køkken - Ebrukunst

Brøndby Bjørn Caning's Eftf. A/S

Siz Mutlu olun Yeter lar...

lar...


38

HAZİRAN 2016

BULMACA

Geçen ayın çözümleri

info@bahar.dk


4 UGERS INTENSIV

ENGELSK UNDERVISNING 1 UGES EKSTERN UNDERVISNING

2 UGERS PROJEKTARBEJDE

En uge af undervisningen flytter vi til eksterne klasselokaler i København, hvor vi tilbyder vores elever et ophold hos en international skole, hvor den daglige undervisning foregår på engelsk. Her får du mulighed for at møde nye mennesker og bruge sproget i konkrete situationer.

Intensiv engelsk undervisning på Falster Efterskole, hvor du som elev bliver præsenteret for en skræddersyet undervisning i engelsk.

Falster Efterskole Nykøbingvej 266, 4800 Nykøbing Falster Tel. 54 84 01 00 info@falsterefterskole.dk www.falsterefterskole.dk

1 UGES IL

T STUDIETUR NEW YORK


40

HAZİRAN 2016

Sağlıklı bir Ramazan için nasıl beslenmeli?

Sağlığımızı koruyabilmek için, iftar sofralarında yiyecek seçimine en temel ve gerekli olanlardan başlanması gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Çağatay Demir, “Sahur ve iftar dahil en az dört öğün tüketin” diyor. BAHAR HABER MERKEZİ

seçimi konusunda dikkatli davranmak gerekiyor.

Ortalama 15 saat boyunca aç kalan bünyenin iftar ile birlikte yiyecek hücumuna uğraması ile sağlık sorunları da kendini gösteriyor. Bu durumun mide sorunlarına ve kilo alımına yol açabiliyor. Oruç sürecinin vücutta yarattığı olumsuzlukları en aza indirmek için beslenme konusunda daha dikkatli davranmak gerekiyor. Pek çok insan sahura kalkmadan oruç tutmayı tercih ediyor ancak bu durum sağlık açısından sakıncalı. Ramazan’da zaten uzun olan açlık süresi, sahura kalkmadan daha da uzatılırsa bireylerde halsizlik, tansiyon düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hipoglisemi (şeker düşmesi) gibi bir takım sağlık sorunları görülebiliyor. Bu nedenle sahura kalkmak ve sahurda besin

Posa tüketimini bu besinlerle artırın Sahurda yedikleriniz midede uzun süre kalmalı ve tok tutmalı, bu nedenle posalı besinlere öncelik verilmesinde fayda var. Posalı yiyeceklerden maksimum düzeyde faydalanmak için birkaç önerimiz var: • Kabuğu ile yenilebilen sebze ve meyveleri soyun. • Çiğ yenebilen sebzeleri çiğ tüketin. • Kuru baklagillere ağırlık verin. • Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmekleri tercih edin. • Makarna tercihinizi kepekli makarnadan yana kullanın. • Mümkün olduğunca pirinç pilavı yerine posa içeriği daha yüksek olan bulgur pilavı tüketin. • Yaptığınız omletlere çeşitli sebzeler ekleyin. • Meyve suları yerine meyvelerin kendisini tüketin. • Yemeklerinizi mümkün olduğunca buharda haşlanmış sebzelerle servis yapın. • Zaman zaman kahvaltılık gevreklere yer verin. • Çorbalarınızı posa içeriği yüksek mercimek, nohut ve diğer baklagiller kullanarak hazırlayın. • Sofraya koyduklarınıza dikkat edin Sahurda yenmesi gerekenler Uzmanların sürekli anımsattığı temel önerileri dikkate almakta fayda var. Örneğin; sahurda çok yağlı,

çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gerektiği gibi... Sıcak havalarda, aşırı sıvı kaybına bağlı olarak görülebilecek sağlık problemlerini önlemek için bol bol sıvı alınması gerekiyor. Bu nedenle sahurda su, komposto, hafif tuzlu ayran, meyve suları, açık çay gibi içecekler ağırlıklı olarak tüketilmeli. Sahurda sofranızın hep başköşesinde bulunması gereken gıdaları bir solukta sıralamak gerekirse: “Yumurta, süt, yoğurt, peynir, kuru baklagiller, zeytin, peynir, esmer ekmek, çiğ sebzeler, süt veya yoğurt, meyve veya taze sıkılmış meyve suları, reçel, komposto, kuru baklagil çorbaları, etli veya etsiz sebze yemekleri… Kan şekerine dikkat İftar yemeği, yavaş yavaş ve küçük porsiyonlar halinde tüketilmeli. Birden yemek yemenin boş midede yol açabileceği sağlık sorunlarını engellemek için, mideye yüklenmemekte fayda var. Örneğin sağlık açısında en uygun iftar şekli şöyle olmalı: 1 bardak suyla oruç açıldıktan sonra 1 kase çorba ve birkaç dilim tam tahıllı ekmek tüketilmeli ve 20-30 dakika dinlenerek ana yemeklere geçilmeli.

Örnek Ramazan m

enüs

ü Sahur: • Şekersiz çay • 60 gr light beyaz pe ynir veya 40gr light kaşar • 1 yumurta • 2 tüm ceviz veya 1 fın dık büyüklüğünde tereyağı • Söğüş sebze • 3 dilim çavdar ekmeğ i • 1 kase şekersiz meyve komposto • Bol su İftar: • Su • 1-2 hurma • 1 kepçe çorba İftardan 20 dakika sonra: • 5-6 köfte büyüklüğü nde et, tavuk veya 1 orta boy çipura büyüklüğünde balık • Bol salata (1 tatlı ka şığı yağ ile havuç ve mısır eklemed en) veya 1 tabak etsiz sebze yemeği • 1 kase yoğurt veya ca cık • 1 avuç içi büyüklüğü nde pide veya 4 kaşık bulgur pilavı ya da makarna Gece: • 1 kase yoğurt veya 1 bardak süt • porsiyon meyve veya 1 porsiyon sütlü tatlı

Akıllı seçimlerle sağlıklı kalın Ramazan menülerinin, akıllı seçimlerle, sağlıklı kalmayı sağlayacak şekilde oluşturulması gerekiyor. Yiyecek seçimine en temel ve gerekli olanlardan başlanması öneriliyor. Ana yemeklerde et grubundan, ızgara ya da fırında yağı alınmış et, deri-

siz tavuk, hindi, balık; ekmek grubundan bulgur pilavı veya bakliyatlar ile bunun yanında sebze yemeği tüketilmesi akıllıca bir seçim olacaktır. Salata, yoğurt, ayran veya süt her gün düzenli olarak tüketilmesi gereken ürünler arasında yer alıyor. Ana yemekten 1-2 saat sonra meyve ile az olmak şartıyla güllaç, sütlaç gibi sütlü tatlılar tercih edilmeli.


rk.d e u t -

w

e

ayla y . ww

“Adı da başka, tadı da.”

© Moving Media ApS

Ürünlerimizi ısrarla marketlerinizden isteyin!


42

HAZİRAN 2016

KRAL GELDI EFSANE GITTI HASAN CÜCÜK

“Buraya kral gibi geldim, efsane gibi ayrılıyorum.” Bu cümle, İsveçli ünlü futbolcu Zlatan İbrahimoviç’in iki gün önce Instagram hesabından yayınladığı veda masajıydı. Ünlü golcü, dün de Paris Saint Germain’in Nantes’ı ağırladığı 38. hafta maçında son kez taraftarlarının karşısına çıktı. 34 yaşındaki yıldızın önümüzdeki sezon hangi takımda oynayacağı şu an için belli değil. Muhtemel gideceği yerler arasında Avrupa’nın dev kulüpleri yer alıyor. Bunlar arasında Manchester United ismi öne çıkıyor. Kariyerinin son döneminde bile ilgi odağı olan Zlatan İbrahimoviç, 1999’dan beri düşmeyen bir başarı grafiğine sahip. Boşnak baba Şefik ve Hırvat anne Jurka’nın çocukları olan İbrahimoviç, küçüklüğünde ele avuca sığmayan bir özelliğe sahipti. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle en büyük sorunu komşularına yaşatıyordu Kırdığı camların sayısı artınca şikâyetler de üst üste geliyordu.

10 yaşında Boşnak, Hırvat ve Sırpların kurduğu FBK Balkan takımında top koşturmaya başlayan Zlatan, disiplinsiz davranışları ve arkadaşlarıyla sürtüşmeleriyle dikkat çekti. Bir maçta hocası, kontrol edilmez davranışlarından dolayı onu yedek bekletti. FBK Balkan ilk yarıyı 4-0 yenik kapattı. İkinci yarıda oyuna giren İbrahimoviç, attığı 8 golle maçın 8-4 FC Balkan lehine sonuçlanmasını sağladı. SİYAH KUŞAK TEKVANDOCU Kavgacı bir yapıya sahipti. Futbolun yanında tekvandoyu da seviyordu. 17 yaşına kadar tekvandonun içinde olan İbrahimoviç, siyah kuşağa kadar yükselmişti. Bugün zor pozisyonlarda ayağını iyi kullanmasını tekvandoya borçlu olduğunu ifade ediyor. İbrahimoviç’in yıldızlık serüveni 2001’de 7 milyon Euro karşılığında Ajax’a transfer olmasıyla başladı. Daha ilk sezonunda şampiyonluk sevinci tadan İbrahimoviç, 2004-2011 arasında üst üste 8 şampiyonluk yaşayarak bu alanda dünyanın tek futbolcusu oldu. 2004’te Ajax’la şampiyonluk yaşayan İbrahimoviç, sırasıy-

Paris Saint Germain’in ünlü golcüsü Zlatan Ibrahimoviç, 4 yıllık Fransa macerasına nokta koydu. Instagram hesabından “Kral gibi geldim, efsane gibi ayrılıyorum.” mesajı paylaşan İsveçli yıldızın yeni rotasının İngiltere’nin dev kulüplerinden biri olacağı belirtiliyor.

la 2005 ve 2006’da Juventus’la, 2007, 2008 ve 2009’da İnter’le, 2010’da Barcelona’yla ve 2011’de Milan’la şampiyonluk kupası kaldırdı. 2001’de Ajax’la başladığı şampiyonluk kolleksiyonuna 15 yılda 13 şampiyonluk sığdırarak kırılması zor bir rekorun sahibi oldu. 2012’de Paris Saint Germain’le anlaşan İbrahimoviç, 4 yıla 4 şampiyonluk sığdırdı. İbrahimoviç’in gideceği yerler arasında Los Angeles Galaxy, Manchester United ile Çin Ligi takımları telaffuz ediliyor. Ancak eşi Helana’nın Çin’i veto etmesinden dolayı bu seçenek devre dışı kaldı. Menajeri Mino Raiola ise Zlatan’ın kariyerinin büyük ihtimalle İngiltere’de devam edeceğini belirtip “Manchester United ve Manchester City dahil birçok kulüp kapımızı çaldı.” demişti. 112 KEZ MİLLİ OLDU İsveç’te son 10 yılda hep yılın futbolcusu seçilen İbrahimoviç, milli formayı 112 maçta giyip 62 gol attı. Haziranda Fransa’nın ev sahipliği yapacağı Euro 2016’ta İsveç’in en güçlü silahı olacak. 15 yılda 13 şampiyonluk yaşamasına

rağmen hiç Şampiyonlar Ligi kupası kaldıramayan İbrahimoviç’in bir başka talihsizliği Ronaldo ve Messi ile aynı dönemde top koşturması oldu. Bu iki yıldızı geçemeyip dünyada yılın futbolcusu seçilemeyen İbrahimoviç’in tesellisi ise 15 yıl boyunca zirveden hiç düşmemek oldu. Helena Seger ile evli olan, Maximilian (9) ve Vincent (8) adında iki oğlu bulunan İbrahimoviç, 3’er kez Serie A ve Ligue 1’de gol krallığı sevinci yaşadı. Hayatı belgesel oldu Kariyerinde İsveç, Hollanda, İspanya, İtalya ve Fransa liglerinde top koşturan İbrahimoviç’in hayatı belgesel oldu. ‘Genç Zlatan’ adlı belgesel filmin galası 24 Mayıs’ta yapılacak. 1 Haziran’dan itibaren sinemalarda gösterime girecek belgeseli İsveçli Gertten kardeşler Fredrik ve Magnus hazırladı. 1999-2001 arasında iki yıl boyunca Zlatan’ı takip eden Gertten kardeşler, ayrıca yıldız oyuncunun takım arkadaşları, gazeteciler ve teknik direktörlerinin İbrahimoviç hakkındaki görüşlerine yer verdi.

En skole for livet Følg os på: Falster Efterskole falster_efterskole Nykøbingvej 266, 4800 Nykøbing Falster • Tel. 54 84 01 00 • info@falsterefterskole.dk • www.falsterefterskole.dk


Melodi düğün salonu Düğün, nişan, kına, sünnet, konferans ve tüm özel organizasyonlarınız için tamamen profesyonel bir ekip ve kadromuzla

çok yakında

sizlere hizmet vermek ve ağırlamaktan memnuniyet duyarız.

Rezervasyonlarınız için bizi hemen arayın!

Telefon:

26 78 15 07 50 38 31 43 Banegårdsvej 25, 2600 Glostrup

© Moving Media ApS

yeni düğün salonumuzda



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.