Bahar Kasım 2015

Page 1

17.YIL

Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

SAYI 132 KASIM 2015 WWW.BAHAR.DK

HAYATIMIZI ETKILEYEN

KANUNLAR HANGI MECLISTE YAPILIYOR?

Türkiye’de 1 Kasım’da gerçekleştirilen genel seçimler kapsamında Danimarka’da kullanılan oy sayısında ciddi bir artış yaşandı. 7 Haziran’da yapılan seçimlerde 9 bin 650 kişi oy kullanırken 1 Kasım seçimlerinde bu sayı yaklaşık yüzde 50 artarak 13 bin 632 oldu.

Hüseyin Araç:

'Haydi dostlar!'

Emre Oğuz:

'Ne dersiniz?'

Danimarka’da son seçimlerde yapılan araştırmalar yaklaşık 45 bin oyun göçmen kökenliler sandığa gitmediği için heba olduğunu gösteriyor. Kopenhag Üniversite’nden Kasper Møller Hansen’in hazırladığı bir rapora göre yeni nesil göçmenler arasındaki oy verme oranı ilk nesilden bile daha kötü. s.18

Hasan Cücük:

'Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı'

Her ay dersiniz? gazeteniz Ne Bahar'da! 16

KASIM 2015

bağımlılığı Bugün uyuşturucu madde Danien büyük hem bedensel ve ruhsal alanda Danimarka’da gördüğüm ortaBirinci marka`da gençlerimiz arasında bu sorunlardan bazıları şunlar: Ama bir şekilde ya çıkan klinik bir tablodur. sorun; ev fiyatlarının suni sodüşük acı tablo uzantıları olan toplumsal yüksek tutulması. Faizlerin ça2007 runlar beraber düşünüldüğünde tutulmasıyla gelecek yıllarda sorunu KASIM 2015 yaşanağımızın en önemli toplumsal yılındaki gibi bir kriz tekrar Gençlerin İkinci sorun olmaya aday görünüyor. bilir diye düşünüyorum. sorunu, 180 bin bir maddeye bağımlı olması Danimarka birçok ise gelecek 10 yıl içerisinde değil o Bu durum yalnızca madde kullanan genci araştırmaya işçi eksikliğinin yaşanacak. sorunlar göre gencin Bu işçi yok değil. Ancak içine ailesini, ailenin mensubu dünyanın en mutlu yapılan araştırmalarla sabit. ve sorun denen öldüğü Danimarka toplumunu ülkesi Bu reformlar acil yüzden için seçilmiş olsa şey kişiden kişiye biz de size soralım açığını doldurmak ,sosyal , da burada da kültürel sorun değişiyor. giderek o toplumda dedik. bir takım yapılması gerekiyor. Üçüncü Kimine nimet, Ne dersiniz: özelliklerinden Ciddi siyasal,yapı kimine külfet Sizce ekonomik Danimark ise sağlık sektörünün durumu. oluyor. kadar bir çok alanı olumsuz a’nın en önemli işleyişe yaşanıyor. sıkıntılar sorunu nedir? Erdal Çolak yönde etkilemektedir.

Gülzade Aksoy

Tekstil Tasarımcısı, Odense

Oğuz Kutlu

Okul Müdürü, Maribo

S.8

S.18

S.14

Gazeteci - Yaşam koçu,

Özkan Koçak

Politikacı, Kopenhag

S.16-17

en önemli Bana göre Danimarka’nın servisle sorunu sağlık sektörü. Acil dokbaşlayalım. Anlamsız kurallar, torların yetersizliği, hemşirelerin bekbilgisizliği, acil servis sıralarında oluyorlar, leyen insanlar… Çok sefil kapılıyoracı çekiyor, umutsuzluğa zaman lar… Bu ister istemez zaman hırçın tarafinsanların, hoş olmayan, neden larının gün yüzüne çıkmasına İbrahim Ethem bile randevuÖniz Muhasebeci, oluyor. Kanser hastaları Aarhus kalıyor. için 6 ay beklemek zorunda yandan Öte süre… bir Bu çok uzun artan faşistDanimarka toplumunda lik, yabancı karşıtlığı ve önyargılar…

Vallensbaek

Bugün Danimarkan ın problemlerin ele aldığımız i da, insan gerçekten ret ediyor. Bir hayülke de buBence Danimarka`da en büyük sokadar az problem mi olur. Benim runlarımızdan bir tanesi parçalanan şahsi fikrim, yaşadığımız bu güzel ülkeninaileler. Bu ailelerin çocuklarında karen büyük problemi, sağ görüşlü partilerin birçok duygu aynı anda makarışık mesi. Danimarka ilerlegenellikle suçluluk yaşanır. maalesef halen Halk Partisi bugünÇocuklar ikinci en büyük ebeveynlerin ayduygusu Sanırım bizler parti. hissediyor müslümanlar sebep olduğunu rılmasına olarak terince diyalog ye- kendisinin travmalar yaşıyapmıyoruz. düşünüyor. Bazıları Bu parti milletin önyargılarıyla Sözel anlatamadığı duygularını yor.manipülasyon yapıyor. çok büyük dışarıya yansıtıyorlar. farklı tice olarak müslümanVe maalesef ne- şekilde ebeveynlere aile psidüşmanlığı boşanmış tür safhada. Bizler Bu hat ediyor Danimarka’d a yaşıyan müslüman türkler kologlarına gitmelerini tavsiye geolarak danimarkalı komşularımızla ve çocuklara nasıl davranmaları ilgilensek, bile neler değiştirebilir. kim bilir rektiği bu konusunda bilgilendiriyoruz. Abdullah Bayhan Melihat Altay

Eğitimci, Kopenhag

Pedagog, İshoj

Bireylerin zihinsel gelişimi “toplumsal kalkınma” temelini teşkil ettiği için, ”toplumun hayatta kınan topluluk” kalması” yerine ”kalhaline gelmesi önemlidir. Bu oldukça yüzden, en önemli sorunlarındanDanimarka’nın biri, gelecek nesillerin daha bilinçli, bağımsız ve anlamda başka insanlarla empati doğal len ve sürekli kendini geliştirme kurabida olan bir nesil çabasınyetiştiremem esi. Aslında yetiştirilebilm esi için oldukça zeminler var. Ama aynı zamandamüsait engelleyen bir o kadar da faktör bunu faktörlerden var. Bu bazıları bana göre sırasıyla şöyle; ailedeki eğitim, okuldaki eğitim ve çevredeki eğitim. Hepsinin temel ği eğitim. Çözüm özelliise, her üç faktöründe kombineli bir şekilde uyuşması.

Çocuklarımız kendi gibi bir edinip kısır bir çevre döngünün den güne yaşıtlarından içinde günBence Danimarka’n geride kalıyor. Evde Türk gere ın birinci sorunu televizyonu izleniyorHep gözümüz arkada ne zaman her ne kadar ve sadece Türk okullarında ön Birinci nesil halen onun ve sorumolmama dersleri yargılı Refahın getirdiği bencillik kendi velisinin politikası hakkındadöneceğiz? iş verilse de Danimaryapıyor, yeni gelen nesil Sorunudüşüncesini kaların önyargılı aktarabi- hesabını liyor. Kendisine luluk duygusunun körelmesi. bir sosyal ve ekonomik soTürkiye’yi çölün olmaları. Örneğin, bileme yeteneği özgün fikir yürüte- bulamıyor, zu mesleki açıdan değerlendirip bitirip, bir çok geç başlıyor runlar büyük. Ne okulu kervan kurduğu ortasında develerin da hiç başlamıyor. öğretmenin gözüyle cevaplandırmaya bir Ortadoğu oluyor, yada iş hayatı- olarak ülkesi düşünüyorla içinde, aynı durumu Sonunda kendi kesere sap ya çalışacağım. Bence Danimarka'nın vatandaş getirdiği reiki farklı şekilde na girip çalışıp üretken bir kemize ziyarette r. O yüzden ülyorumluyor, en büyük sorunu, refahın dönelim. bulunmak istemibir Türk olarak ve yorlar. Ama oluyor. Gaye Türkiye geri Danimarkalı havete kapılıp git gide bencilleşen cesur davrananlar olarak. Mesela bir de Tamam dönün! Hangi okul, hangi bir daha olmayan kendisini ayrılamıyor ülkemizden. ise sorumluluklarının farkında yabancı hissederek burada Bu yazdıklarım birin- diğeri ise, Halihazırda ların haklarında Bir azınlık- işe girersiniz. komşuluk. bir gençliğin yetişmesidir. bu ülkeye ne sitem ediyorsa, Said İlhan göstergesidir. kiye’de gider ve komşu Eğer siz üzerici nesil iyi okuyun. Bir de bunun TürHukuk Öğrencisi, ki eğitim sistemi de yok, geri settirirseniz olduğunuzu Kopenhag (PİSA) elde söylemler genel bir ırkçılığa varan hisyerleşmekten başka çaren muhtemelen Ülkeler arası testlerde yapı, sarf alt edebiliyor. sosyal sizi Burada olarak kabul tatmin komşu gidenler gitsin. eder ve hal edilen sonuçlar çoğu zaman Mehmet Özer Burada'kiAksi takdirde hatır sorar. yok maalesef. en çok Türkiye’de Uluslararası “Hej” İlişkiler Uzmanı olun. edici değildir. Tabi eğitime öteye geçemezsini komşuluğundan olunimkanları kullanın. Gerçekçi bütçe ayıran ülkeler arasında z. vazgeçin. olarak İkram Korkmaz Geri dönmek sevdasından ması ayrı bir dert. Bir eğitimci Aşçı, Kopenhag bunu maalesef rahatlığa bağlıyorum. 12 yıldır yaş gruvu 10-20 olan yabancı (Müslüman) gençlerle ilgileniyorum Bu gençlerin . sorunlarına Bence Danimarkan baktığımda hemen anlıyorum ın en büyük runlarından ki çoğu aileleri tarafından bir tanesi insanlarla soyeterince eğitilmemiş terince yeve ilgi görmemiş. kaynaşamam aktır. Bizler Türk toplumu yaşları ilerledikçe, Halböyle olunca olarak kendileri gibi güzel bir arkadaşlık Danimarkalılara sorunları olan aynı kurup onlara çocuklarla arkadaşnimizin ve kültürümüzü dilık kuruyorlar. Aileleri ne yazıkkı n güzelliklerini anlatmamışız durumun farkında bu . Danimarkalı şularımızla çalıştığımız komNeticede birçok çok geç varıyor. iş yerindeki gencin okulu, arkadaşlarım hayatı kötü ızla fazla ilgilenmemiş bir yönde ilerliyor.sosyal hastalıklarınd düşen öncelikle Bize a düğünlerinde çocuklarımız ve cenazelerinde islami çıkmak. Bilinçli a sahip ölçüler çerçevesinde Muhammed bir şekilde onlarla alakadar dinimizi kültürümüzü Sosyal Pedagog, Kılıç olmamışız. Bunun öğretmeliyiz Kopenhag kadar yanlış ne . Ayrıca çocuklarına destek olduğunu İslami olamayan ailelere altında yayımlar fobi de bu konuda Mustafa Demirezen ve programlar adı yardımcı olmak lınca anlamış yapıMüşteri Temsilcisi, gerek. olduk. Aarhus

17


4

KASIM 2015

Kopenhag’da Cumhuriyet Coşkusu

Partiler işsizlik parasında anlaştı Meclis’te temsil edilen 3 büyük parti işsizlik parası konusunda anlaştı. Sosyal Demokrat Parti, Liberal Parti ve Danimarka Halk Partisi arasında varılan anlaşmanın detaylarını Maliye Bakanı Claus Hjort Frederiksen açıkladı. Frederiksen, işsizlik parası reformunun sağlam bir çerveye oturtulduğunu belirterek, bu konunun artık politik bir malzeme olmaktan çıkartıldığını söyledi. Yeni anlaşmanın en büyük kazancı, işsizlik parası hakkını te-

krar elde etmenin kolaylaşması oldu.

Bu yıl aile birleşiminde rekor kırılacak

Cumhuriyet’in ilanının 92’nci yılı Kopenhag’ın ünlü Odd Fellow Palaet Sarayı’nda Büyükelçi Mehmet Dönmez ile eşi Güldan Dönmez’in verdiği resepsiyonla kutlandı.Resepsiyon yabancı misyon şefleri ve Türk toplumu temsilcilerinin katıldığı iki bölümde yapıldı. Danimarka ve Türkiye milli marşlarının okunmasın-

dan sonra Büyükelçi Mehmet Dönmez yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını iletirken, Cumhuriyeti armağan eden başta Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi minnetle andığımızı ve Türkiye’nin bu yolda ilerleyeceğini söyledi.

SAHİBİ: MOVING MEDIA APS

YAYIN EDİTÖRÜ: EMRE OĞUZ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI VEDAT OĞUZ

HABER MERKEZİ HASAN YILDIRIM BAHAR KIRICI HASAN AKYÜZ MİYASE BARDAKÇI

DANIŞMAN BAHATTİN KARATAŞ

REKLAM Tel.: 71 51 43 85 reklam@moving-media.dk

GRAFİK TASARIM FADİME BAŞODA

Danimarka’da bu yıl aile birleşimi yoluyla oturum alanların sayısı rekor düzeyde olacak. Yabancılar İdaresi’nin verilerine göre, aile birleşimiyle oturum alanların sayısı 1990’lı yıllar seviyesine ulaşacak. Avrupa’nın en sert yabancılar yasasına sahip Danimarka’ya aile birleşimi yoluyla gelmek imkansıza yakın olmasına karşılık, geçen yıl iltica talebi kabul edilen mülteciler bu yıl eşlerini getirmek için müracaat etti. Rakamın yüksek olmasının nedeni, ülkeye kabul

BASKI OTM AVISTRYK

CVR-nr. 25065557

edilen mültecilerden kaynaklanıyor. Avrupa Birliği (AB), birlik sınırlarını aşan sığınmacıların üye ülkeler arasında pay edilmesini kabul etmişti. Yabancılar İdaresi’ne bu yıl eşini getirmek için müracaat edenlerin sayısı 16 bin olurken, müracaatta bulunanların yüzde 75’inin işlemleri tamamlandı. Aile birleşimi yoluyla eşini Danimarka’ya getirmek isteyenlerin sayısı geçen yılın iki katına ulaşırken, bu oran son 20 yılın en yüksek rakamı olarak kayıtlara geçti.

ADRES: Sluseholmen 2, 1. 2450 København SV Tel.: 70 20 69 70 info@bahar.dk www.bahar.dk

Gazetemizde yayınlanan yazı ve haberler referans gösterilerek kullanılabilir. Yayınlanan reklamların içeriğinden gazetemiz sorumlu değildir.


25.000 kr. HURDA ÜCRETİ* Yeni araçlarda uzmanlar! ç a r a i Yen !

depoda

Yeni araç depoda!

Yeni araç depoda!

Limited edition!

Türkçe konuşan personelim iz var.

/ Yetkili Hyundai bayisi

Baldersbækvej 4B, 2635 Ishøj • Tlf. 43993666 Açılış - Kapanış Saatleri:

Pazartesi - Cuma: 09.00 - 18.00 Cumartesi - Pazar: 11.00 - 16.00

*For at gøre brug af skrætpræmien, forudsættes det at den nye bil finansieres ved Kiran Car A/S

Yeni model ızın BMW araçlarım yük da bulunduğu bü depomuzu unutmayın.


6

KASIM 2015

MARANGOZ ATÖLYESINDEN ÇIKAN BIR DÜNYA MARKASI: LEGO ISIMINI BILMEYEN YOKTUR. ÇOCUKLARIN EN ÖNEMLI ‘OYUN ARKADAŞI’ LEGO’NUN BIR MARANGOZ ATÖLYESINDE BAŞLAYAN ILGINÇ HIKAYESINE YAKINDAN BAKTIK. HASAN CÜCÜK

Danimarka’nın dünyaya hediye ettiği markalardan biri olan Lego’nun başarı hikayesini anlamak için 1916 yılına yani 99 yıl kadar geriye gitmemizi gerektirir. 7 Nisan 1891 tarihinde doğan Ole Kirk Christiansen marangoz ustası olduktan sonra, Jylland’in Billund şehrinde 1895 yılında kurulmuş olan bir marangozluk atölyesini, 1916 yılında henüz 25 yaşında bir genç iken satın alarak marangozluk yapmaya başlar. Atölyesi talihsiz bir şekilde 1924 yılında çıkan bir yangın sonucunda yanıp kül olur. Ancak karşısına çıkan sorunlardan yılmayan genç Ole Kirk Christiansen atölyesini aynı yıl yeni baştan inşa edip, yeni ürünler üretebilmek için çalışmalara başlar. Bu düşüncelerinin sonucunda 1916 yılında satın almış olduğu atölyesini, 1932 yılında tahtadan yapılmış oyuncakların üretildiği bir oyuncak imalathanesine dönüştürür. 1942 yılında ise bu ürettiği tahta oyuncaklara Lego markasını koyar ve bu şekilde hiç bilmeden de bir dünya markasının temelini atmış olur. Ole Kirk Christiansen Lego ismini oyuncaklarına marka olarak seçerken, iyi oyun yada iyi oyna anlamına gelen Danca ‘LEG GODT’ kelimelerini kısaltıp, birleştirmiştir. Bu ismin bir ilginç yanı da, Lego kelimesinin Latince’de ‘ben

toparlıyorum’ yada ‘ben bir araya getirip, birleştiriyorum’ anlamına gelmesidir. Gerçekten de Lego oyuncakları, bu Lego bloklarının toparlanmaları ve bir araya getirilerek belli figürlerin ortaya çıkarılması şeklinde oynanmaktadır. Ancak talihsizlik Ole Kirk Christiansen’in peşini bırakmaz ve artık atölye olmaktan çıkıp fabrika haline gelmiş olan işyeri 1942 yılında bir kez daha yangına maruz kalarak yanıp kül olur. Ancak Lego fabrikası, hemen aynı yıl yeniden inşa edilerek hizmete girer.1947 yılında fabrika da ilk kez plastik Lego oyuncaklar üretilmeye başlanır. Bunu takiben 1949 yılında bizim bugün bildiğimiz türünden olmayan plastik Lego blokları üretilmeye başlanır ve şimdiye kadar kullanılan isim ve markanın Lego olmasına karşın tescili yapılmamış olan isimin 1954 yılında tescili yapılmış ve 1958 yılında da patenti alınarak Lego isminin artık bir dünya markası olması sağlanmıştır. Ole Kirk Christiansen’in 1958 yılında vefat etmesiyle bir aile şirketi olan Lego’nun başına 38 yaşındaki oğlu Godtfred Kirk Christiansen geçer. Yine aynı yıl içersinde, Lego blokları artık bizim bugün bildiğimiz şeklinde üretilmeye başlanır ve 1960 yılında da, şimdiye kadar bu plastik

Lego bloklarının yanısıra üretimine devam edilmiş olunan tahta oyuncakların üretimine son verilir. Artık Lego sürekli olarak yenilikleri lanse etmeye başlar.1961’de tekerleği keşfeden Lego, 1966’da da ilk trenini üretir. İlk yıllarda birbirine monte edilerek binalar yapmaya imkan veren sistem, artık oyuncaklara hareket de kazandırmış olur. 1967 yılında piyasaya çıkan yapı elemanları ‘Duplo’lar, 1968’de Danimarka`nın Billund kentindeki ilk Lego oyun parkı Legoland`in açılışının sinyallerini veriyordu. Gerçi Godtfred Kirk Christiansen 1960’lı yılların hemen başlarında bu fikrin temellerini atmaya başlamıştı. Godtfred Kirk Christiansen Lego fabrikası içersinde, Lego figürlerinden oluşan bir sergiyi açmış ve buraya gösterilen aşırı ilgi üzerine de öncelikle bu figürlerin açık hava da halka gösterilebileceği küçük bir bahçeyi hizmete sokmayı düşünüyordu. Ancak projesi tam bir netlik kazandığında oldukça büyük ve detaylı bir bahçe halinde ve içersinde tamamı Lego blokları ile yapılmış olan binalar, şehirler, doğa güzellikleri, yolcu taşıyan treni, suda yüzen gemileri, iş yapan vinçleri bulunan muhteşem bir eğlence parkı 38 bin m²’lik bir alan üzerinde, 7 Haziran 1968 tarihinde Lego merkezine yakın olan bir yerde, Legoland Billund adı ile bir eğlence parkı açılır ve Legoland açıldığı ilk sezon yaklaşık 625 bin kişi tarafından ziyaret edilir. Bina ve taşıtlardan hevesini alan Lego gelişmeye devam ederek 1974’te ilk ‘adamcıkları’nı üreterek oyuncaklarına tamamen yeni bir konum getirmiş oldu. Çocukların hayal gücünü sınırlandırmamak amacıyla hiçbir zaman isim verilmeyen bu adamcıklar 1978’e gelindiğinde kol ve bacaklarını oynatabilir olmuşlardı. Saçları başlarından ayrılabilen bu adamcıklar Lego oyunlarında itfaiyeciden doktora, kondüktörden polise kadar çok çeşitli görevler üstlendi. Bilgisayar çağına karşı koyamayan Lego MIT ile yaptığı çalışmalar sonucunda 1998’de bilgisayar kontrollü oyuncakları piyasaya sürdü. 1990’ların sonunda Star Wars, Harry Potter gibi filmlerin oyuncaklarını da üretmeye başlayan Lego’nun ünlü yapı taşları, 1999’da Fortune dergisi tarafından

`yüzyılın en önemli ürünlerinden biri` olarak nitelendirildi. 2001’de piyasaya sürülen Bionicle robot serisi ise, artık yap-boz oyuncaklardan sıkılan ve bilgisayar önünde daha çok vakit harcayan çocukları amaçlıyordu. Son yılların en çok satılan Lego ürünü olan Bionicle`lar, daha çok yedi yaş üzerine hitap ediyor. Yapı oyuncakları ise altı yaş altı çocuklar arasında hala en çok tercih edilenler arasında. Lego blokları ile oluşturulan ve son derecede ilginç ve popüler olan bu Legoland’dan aynı şekilde İngiltere, ABD ve Almanya’da da açıldı. Hayal gücünün sınır tanımadığı Legoland’lerde dünyanın önde gelen binalarını, şahsiyetlerini ve doğa harikalarını Lego parçacıklarından yapılmış şekilleri görmek mümkün oluyor. Legoland açıldığı günden bu yana da, Kopenhag dışında turistlerin en çok tanıdığı ve ziyaret ettikleri yer olarak konumunu korumuştur ve son yıllarda da her sezon, ortalama olarak 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. İçersinde dünyanın çeşitli kentlerinden tanınan binaların minyatürleri ve aklınıza gelebilecek her şeyin minyatür halini burada görebileceğiniz Legoland, bu gün için yaklaşık 140 bin m²’lik bir alan üzerinde, 60 milyon taneye yakın Lego blokları ile inşa edilmiş olan mini otomobillerin, tren ve uçakların her yıl 120 bin km. den daha fazla yol katettiği, mini gemiler ve teknelerin 12 bin deniz milinden fazla yüzdükleri bir park olarak açıldığı günden bu yana 50 milyon kişiden fazla bir insan tarafından ziyaret edilmiştir. Çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin çok hoş bir vakit geçirebileceği Legoland açıldığı yıl 1968’ten 2005 yılına kadar, halen Lego fabrikasının tek sahibi olan Kirk Kristiansen ailesinin sahip olduğu bir park idi. Ancak koşullar buranında 2005 yılında, eğlence parkları sahibi olarak Avrupa’nın en büyük şirketi olan Merlin Entertainments Group’a satılmıştır. Lego, bugün 106 ülkeye mağazalarıyla oyuncak piyasasında bir numara olarak yoluna devam ediyor. Üretimini daha çok Meksika ve Macaristan’daki fabrikalarında yapan Lego’nun merkezi Billund olmaya devam ediyor.


Du finder os: - Ishøj bycenter - tårnvej 3, rødovre - råDhuspladsen 55 - AmagerbrogAde 95 - FIeld’s shopping center


8

KASIM 2015

HÜSEYİN ARAÇ huseyin@bahar.dk

Haydi dostlar! Anayurdumuzda seçim oldu ve yurtdışında yaşayna gurbetçiler de oy kullandı. Oy kullananların sayısı hatırı sayılır şekilde arttı. Sonuçlar memlekete millete hatırlı olsun. Türkiye’de olan seçimlere insanlarımız yakın ilgi gösterirken yaşadığımız sokakta, mahallede, iş yerinde, şehirde ve de ülkede yöneticiler seçilirken bu kadar ilgi göstermiyor oluşumuz benim dikkatimi çekti. Halbuki birçoğumuzun ömrünün geçeceği, çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacağı mahallenin, şehrin ve de ülkenin yöneticileri seçilirken daha da gayretli olmalıyız. Örneğin geçen seçimlerde Danimarka’da da iktidar yarışı iki blok arasında yaşanıyordu. Bloklardan biri yabancı kökenlilere ve de az gelirlilere daha yakın ve ılımlı bir siyasetle yaklaşan Sosyal Demokratlar (A), Sosyalist Halk Parti (SF) ve Enhedslisten’den oluşuyordu. İkinci blok ise; şu anda ülkeyi yöneten ve yabancı kökenli insanlara ve az gelirlilere karşı daha sert bir siyaset güden Liberal Parti (V), Muhafazakar Parti, (C) Danimarka Halk Partisi (DF)

ve Liberal Birlik Partisi’nden oluşuyordu. Bu iki blok arasındaki oy farkı sadece yüzde 1-2 kadardı. Yabancılara daha ılımlı davranan kırmızı blok 8 bin oy daha alsaydı ve bir milletvekili daha çıkarsaydı, Kuzey Atlantik’ten (Faröe ve Grönland) seçilen temsilcilerinde desteğini alarak tekrar hükümet kurabilecekti. Evet bu kadar yakın, bu kadar ince dengelerle giden bir seçimde oy veren yabancı kökenlilerin sayısı çok düşüktü. Başka bölgeleri örnek vermeyeyim, iyi tanıdığım yabancıların çok yoğun olarak yaşadığı Gellerup ta oy hakkı olupta ,oy kullananların sayısı sadece yüzde 38 de kaldı. Şimdi bunun ceremesini yani sıkıntısını çekiyoruz. Bilka’da veya başka bir yerde ucuzluk olsa, örneğin süt fiyatı 50 kuruş inse oraya en az 300 kişi birikir. Şehrimizi, ülkemizi 4 sene boyunca idare edecek temsilciler seçilirken, süt veya yaz ucuzluğuna gösterdiğimiz ilgiyi göstermiyoruz.

Hiçbir şey mücadelesiz vede katkısız olmuyor, bize tanınan hakların birçoğu Danimarka anayasasından veya uluslar arası anlaşmalarla verilmiş. Bizler sahip olduğumuz hakları mücadele etmeden aldığımız için, elimizden alınırken de hiç oralı olmuyoruz. Örnek mi istiyorsunuz? Vergi indirimi aldığımız, bakım kontratlarının kaldırılması, anadil eğitiminin kaldırılması, aile birleşimlerinin zorlaştırılması, vatandaşlığa geçmenin zorlaştırılması, yurt dışı edilmelerin kolaylaştırılması, gençlere staj yeri verilmemesi, eğitim bursunun düşürülmesi, ülkeye yeni gelenlere verilecek sosyal yardımın düşürülmesi, emeklilerin uzun zaman izin yapmaması ve gelecek seneden itibaren sosyal yardım alanların izine gitme hakkının ellerinden alınması, giriş ve çıkışlarda yabancıların köpek denetiminde kontrol edilmesi v.s. liste uzayıp gidiyor. Bu hakların elimizden alınmasında içimizde bazı uyanıkların veya sahtekarların yaptığı suistimallerinde etkili olduğunu hatırlatmadan geçmeyeceğim. Seçim ve seçimle ilgili konuya dönersek, tabiiki ana yurdumuzda olandan bitenden haberdar olmak, ilgilenmek, sempati duyduğumuz kesime, takıma, partiye destek vermek hakkımızdır, bu hakkı da kullanmalıyız. Bunu yaparken de bizleri, çocuklarımızı, geleceğimizi yakından ilgilendiren konulara, toplumdaki gelişmelere değişmelere ve de güdülen siyasete de ilgi göstermemiz gerekir. Artık 3-4 kuşak yetişti, bu ülkede artık haklarımızı daha iyi aramalıyız, yaşadığımız şehirde, ülkede, kıtada kısacası dünyada üzerimize düşen yükümlülükleri vede vatandaşlık görevimizi iyi bir şekilde yerine getirmeliyiz. Demokrasinin kaidelerinden vede ku-

rallarından biraz olsun birşeyler alıp bunu da demokratca uygulamamız gerekiyor. Örneğin Kopenhag’da yaşayan bir insanımız Galatasaray maçlarına ilgi gösterdiği ilgi kadar FC Kopenhag takımına da göstermeli, Aarhus’ta yaşayan bir insanımız Fenerbahçe maçlarına ilgi gösterdiği kadar AGF takımına da ilgi göstermeli, Odense de yaşayan bir insanımız Beşiktaş maçına gösterdiği ilgi kadar OB takımına da göstermelidir. Maçlarda durum böylede, siyasette öyle değilmi? Örneğin Jylland ve Fyn den Kopenhag’a oy vermeye giden insanlarımız ayrı ayrı otobüslerle oy vermeye gidiyorlar. Neden çeşitli partilere sempati duyan insanlar aynı otobüste sohbet ederek, şakalaşarak, karşılıklı sevgi, saygı ve birbirlerine başarı dileyerek gitmezler, gitmiyorlar, neden ? Danimarka’aki seçimlerde oy vermeye beraber gidebiliyoruz, Danimarkalılar, Avrupalılar hiç birbirine küfür etmiyor, kavga etmiyor, hakaret etmiyor, kin beslemiyor. Haksızlığa uğrayanın yanında olamaya çalışıyorlar. Seçimden sonrada ülke ve ülkede yaşayan insanların menfaati için bir araya geliyorlar ve azınlık hükümeti, koalisyon hükümeti kurup, hükümeti ile muhalefeti ile ülkeyi idare ediyorlar. Biz niye yapmayalım? Bu işe bizler başlamalıyız, Danimarka da ve Avrupa’daki mazimiz 50 seneyi geçti. Gelin dostlar buradaki sessiz, sakin ve dostça seçim ortamlarını bizde uygulayalım. Hem buradaki diğer yabancılara,hemde anavatandaki yaşayan insanlara, partilere olumlu örnek olalım. Bunu yaparsak, hem ülkemiz hemde ülkemizde yaşayan tüm insanlar kazanacaktır. Hoşça ve dostça kalın


Her ev güzeldir...

ROMANCE Yatak Odası

ile daha da güzel!

12 AY FAİZSİZ TAKSİT İMKAN

I

© Moving Media ApS

PERLA Baza ve Başlık

SİENA Koltuk Takımı

KRİSTAL Compact TV Ünitesi

Basic Furniture

Anelystparken 17, 8381 Tilst Tel. 86 10 10 48 Istikbal Aarhus info@basicfurniture.dk • www.basicfurniture.dk

ÅRHUS


Aracınızı kış

Aracınızı vaktinde kışa hazırlayar

Silecekler İşte bizim favorilerimizden birisi. Yeni silecek lastikleri harika bir yatırımdır. Aracınızın camı için yeni lastikten daha iyi bir şey yoktur. Çamur gibi sert cisimleri kaldıramayan silecekten daha kötüsü yoktur. Sileceklerinizi en az yılda 1 defa değiştirmenizi öneriyoruz.

Araçta kış paketi Kışın bazı yardımcı malzemelerin araçta bulundurulması sürücülerin işini oldukça kolaylaştırır. Bu malzemeler şunlardır; ilk yardım çantası ve el feneri, akü şarj kablosu, alet kutusu ve kar zinciri, eldiven, bez parçası, kağıt havlu, takoz, kar için fırça, buz kazıyıcısı, kar küreği, ekstra yıkama suyu...

Aracın alt kısım bakımı Araç alt kısım bakımının yılın hangi mevsiminde yapıldığının çok bir önemi yok, ama herşeye rağmen kıştan evvel yapılması çok daha iyidir. Kışın yollara serpilen tuzlar aracın alt kısmının paslanmasını hızlandırıyor, dolayısıyla kış öncesi yapılan bakımın daha çok koruma etkisi oluyor.

Dizel Yaz ve kış lastikleri Kış lastiklerini kullanma zamanı geldi, dolayısıyla yaz lastikleri çıkartılıp muhafaza edilecektir. Yaz lastiklerinizi muhafaza etmek için dikkat edilmesi gerekenler şunlardır: Lastiklerde yeterli hava olmasını sağlayın, su, yağ, kimyasal maddeler ve aşırı sıcak ortamlardan uzak tutunuz. Kış sezonu öncesinde kış lastiklerin durumu, balansı ve hava miktarı kontrol edilmelidir. Ayrıca lastik diş derinliği de önemlidir. Kurallara göre minimum lastik diş derinliği 1.6 mm. olması gerekirken, eksperlere göre 4 mm. Derinliğin altındaki diş derinliğine sahip lastiklerde aşınma olasılığı çok yüksektir.

Havalar iyice soğumadan önce özellikle dizel aracı olanların yapması gereken bazı şeyler var. Kullanacağınız yakıta ilave edilecek bazı maddeler aracınızın performansına yardımcı olabilir. Ayrıca kış dizeli ile yaz dizeli arasında fark olduğunu bilmekte fayda var.

Kapı menteşeleri Kış aylarından sonra, kapı menteşe ve kilitlerinin durumu incelenmelidir. Eğer gerekliyse kapı kilit ve menteşeleri uygun malzeme ile yağlanmalıdır.

Boya cila bakımı Araçlarımız sürekli dış etmenlerle karşı karşıya. Kışın yağan asitli yağmurlar, egzos dumanları, güneşin yakıcı sıcağı, kuş ve sinek kalıntıları, inşaat ve beton atıkları, yollardaki zift bu etmenler arasında sayılabilir. Bu yüzden kışın boya ve cila bakımı yapmak çok önemli.

Kapı fitilleri Bazıları için önemsiz bir detay ancak bazıları için ise olmazsa olmaz birşey. Kapı fitillerinin önemi kışın daha da artıyor. Bakımı yapılması gereken şeylerden biri de kapı fitilleri.


şa hazırlayın

rak vakit ve nakit tasarrufu yapın!

Taş izi Ön camlardaki taş izlerinin açtığı delikler kıştan evvel kapatılmalıdır. İçeri sızan su yıpranmaya yol açar ve ön camın tamamen değişmesine yol açabilir. Taş izlerinin bakımını geciktirmemek gerekiyor, zaten çoğu sigorta şirketleri bunu karşılıyor.

Soğutucu Kışın araçların soğutucusunun kontrol edilmesi çok önemli. Motor persormansını direkt olarak etkiyor soğutucular. Eksik olması halinde motorda ciddi hasarlar meydana gelebilir.

Cam ilacı Yaz için kullanılan cam ilacı yerine artık kışlık cam ilacı kullanılması gerekiyor. Donmuş bir cam ilacı deposuna ulaşmak neredeyse mümkün değildir, dolayısıyla baştan önlem almak lazım.

Paspaslar Kış gelmeden önce mutlaka düşünülmesi gereken şeylerden biri de paspaslar. Yağışlar başlamadan önce paspasları değiştirmekte fayda var. Paspasların kış şartlarına uygun olması gerekiyor.

Klima

Akü

Klima sisteminin hatasız çalışması, hem güvenli hem de konforlu bir sürüş için çok önemlidir. Kış mevsiminden sonra klima sistemi kontrol edilmeli ve oluşabilecek dezenfeksiyonlar temizlenmelidir. Ayrıca araç havalandırma sistemi ve filtreler de kontrol edilmelidir. Bu nokta araçta bulunan kişilerin sağlığı açısından önemlidir.

Akünün çalışmaması genellikle kış sezonlarında meydana gelir. Soğuk akünün etkin kapasitesi düşer ve aynı zamanda koltuk ısıtıcı ve ısıtmalı arka cam gibi ağır elektrik kullananlarda mevcut ise kullanılan zayıf akü çalışmaktan vazgeçer. Eğer bir akü şarj cihazınız varsa akünüzü şimdi tamamen şarj edin.

Motor ve kabin ısıtıcısı

Motor yağı

Kışın yollara dökülen tuzlar, çamurlar nedeni ile bunlar motor alanına da girebilir. Oluşturacakları kimyasal etki korozyona neden olabilir. Bunun önlenmesi için motor bölmesinin temizlenmesi gerekir. Ayrıca aracın motor yağ seviyesi de kontrol edilmeli, gerekliyse tamamlanmalıdır.

İster binek aracınız için daha iyi performans ister kamyonunuzda gelişmiş güvenilirlik arayın, doğru yağa sahip olmanız çok önemlidir. Hepsinden öte, iyi yağ, kir oluşumunu ve tortuları önler. Motor yağı, yağı taze tutarak ve korozyona neden olabilecek asitleri minimum seviyeye indirerek, tortuya karşı koruma sağlar ve oksidasyonla mücadele eder.


12

KASIM 2015

PARTILER IŞSIZLIK KANUNUNDA ANLAŞTI DANIMARKA’DA UZUN SÜREDEN BERI GÜNDEMDE OLAN IŞSIZLIK PARASI REFORMU NIHAYET NETLEŞTI. PARTILER YENI KANUNLAR ÜZERINDE ANLAŞMAYA VARDILAR. İŞTE DANIMARKA’DA YAŞAYAN HERKESI ETKILEYECEK OLAN YENI IŞSIZLIK REFORMUNUN DETAYLARI. HABER MERKEZİ

Uzun süre Danimarka’nın gündeminde olan işsizlik parası reformu konusunda Meclis’te temsil edilen 3 büyük parti anlaştı. Reform konusunda iktidar partisi Liberaller ile azınlık hükümetini dışardan destekleyen Danimarka Halk Partisi (DF) ve anamuhalefet Sosyal Demokrat Parti arasında yapılan müzakereler anlaşma ile sonuçlandı. Yeni işsizlik parası reformu 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girecek. 3 partinin uzlaştığı reform anlaşmasının detaylarını Maliye Bakanı Claus Hjort Frederiksen açıkladı. Frederiksen, işsizlik parası reformunun sağlam bir çerveye oturtulduğunu belirte-

rek, bu konunun artık politik bir malzeme olmaktan çıkartıldığını söyledi. Sosyal Demokrat Parti Başkanı Mette Frederiksen, kendileri için herkesin kendini güvende hissedeceği bir isşizlik parası reformunu hayata geçirmenin çok önemli olduğuna belirtti. Yeni anlaşmanın en büyük kazancı, işsizlik parası hakkını tekrar elde etmenin kolaylaşması oldu. İşsizlik parası reformu için 300 milyon kronluk bir kaynağa ihtiyaç duyulacak. Anlaşmanın öne çıkan maddeleri şunlar: 1. Yeni mezunların işsizlik parası alma oranı yüzde 82’den yüzde 71,5’e düştü.

Aylık brüt 1881 kron daha az alacaklar. Ancak çocuklu yeni mezunlar yüzde 82 oranında işsizlik parası almaya devam edecek. İşsizlik parası komisyonu yeni mezunların alacağı oranının yüzde 78 olmasını tavsiye etmişti. 2. Şuan yürürlükte olan sistemde işsizlik parası 104 hafta alınırken, yeni sistemle hafta uygulaması yerine saat sistemi geçerli olacak. İşsizler toplam 3.848 saat işsizlik parası alacak. Eski sistemde 15 saat işsiz kalındığında 1 hafta işsizlik parasına tekabül ederken, yeni sistem 15 saat işsiz kalmanın karşılığı issizlik parasından 15 saat düşecek.

3. İşsizlik sürecinde kısa süreli iş bulanların işsizlikten alma süreci uzayacak. Örneğin 6 ay iş bulup çalışanın işsizlik periyodu 1 yıl olacak. Aynı durum kısa süreli iş bulup çalışanlar içinde geçerli olacak. 4. İşsizler senede 3 gün ’Karensdag’ ödeyecek, yani her 4. ayda 1 gün işsizlik parası almayacak, ama her ay içinde sadece 1 hafta çalışılmış olursa ’Karensdag’ iptal oluyor. 5. İşsiz olan bir çift 1 yıl içinde hiç çalışmamışsa 6.600 kron daha az maaş alacak. 6. İşsizlik parası son 12 ayın en yüksek maaş alınan ayı baz alınarak ödenecek


N E D R E V E HEL D N Å H E L U I DIN H BAU

J GVE

S VEJ

Alverdens nationaliteter, én bazar

RIN

RAHR

EJ

EDWIN

UPGÅRV

HOLMSTR

TAV EJ

RS VEJ

S VEJ

JR

ED

AL

SV

EJ

GUDRUNSVEJ

HE

Langt over 100 forskellige, individuelle forretninger byder på oplevelser fra det meste af kloden. Eksotiske spisesteder, tyrkiske og arabiske bagerier, mere end 1.000 m2 frugt og grønt marked, slagtere, orientalske købmænd og mange andre butikker med spændende non-food produkter og serviceydelser.

ÅBY

EDWIN RAH

EDWIN RAHR

BAZAR VEST Edwin Rahrs Vej 32 8220 Brabrand Tlf: 86 25 42 11 DR.

TS OLS

VEJ

EJ

TS V

HOLS

.H

DR

EJ

IDSV

SIGR ÅBY RINGVEJ

EJ

SVEJ

GUDRUN

SV

AL

ED

JR

HE

ST CITY VE

INGASVEJ

SILKEBORGVEJ

EJ

EJ SILKEBORGV

EJ

ISEV

LOU

BR

AB

RA

ND

EDITHSVEJ SILKEBORGV

SK OV V

EJ

Åbningstider Butikker: Tirs - Søn 1000 - 1800 Spisesteder: Tirs - Søn 1000 - 2100 EJ

SILKEBORGV


14

KASIM 2015

Bu arada biz Türkiye’deki seçim için heyecanla oy kullanırken, Danimarka’da vatandaşlık kanunu sessiz sedasız değişti bilmem haberiniz oldu mu? Danimarka vatandaşı olmak artık daha da zorlaştı.

HASAN CÜCÜK hasan@bahar.dk

Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı 7 ve 18 Haziran’da iki seçim vardı. İlki Türkiye’de, ikincisi Danimarka’da. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları ilk kez 7 Haziran seçimleri için oy kullandı. 18 Haziran’da Danimarka’daki genel seçimlerde ise bu ülkenin vatandaşlığına geçmiş olan 22 bin Türk kökenlinin oy kullanma hakkı vardı ama bunu ezici çoğunluğu kullanmadı. Türkiye seçimleri için katılım oranı 7 Haziran’da yüzde 29 olurken, 1 Kasım seçimlerinde bu oran yüzde 42 oldu. Danimarka’da seçimleri için ise oy kullanma oranı maalesef yüzde 30’lar seviyesinde kaldı. 7 Haziran seçimlerinde ilk kez oy kullanan Türk vatandaşları, 1 Kasım’da adeta coştu. Jylland ve Fyn’den otobüslerle Kopenhag Konsolosluk binasına akın ettiler. Uzak şehirlerden arabalarına atlayıp ‘1 oydan ne çıkar’ demeyip vatandaşlık(!) görevini yerine getirdiler!. Doğrusu takdir etmemek elde değil. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları sadece seçme hakkına

sahip olmasına karşılık ‘3 bin km uzakta beni, benden daha iyi temsil edenler vardır’ düşüncesiyle oyunu kullandı. Yıllarca yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkının verilmesini dile getirdim. Şimdilik verilen seçme hakkının yetersiz olduğunu defalarca ifade ettim. Nasreddin Hoca misali ‘Damdan düşenin halini damdan düşen anlar’ deyip, mutlaka Avrupa’dan TBMM temsilci gitmesi gerektiği konusunda hala ısrarcıyım. Ama bu hakkın (seçme- seçilme) olmazsa olmaz bir gereklikte olduğuna inanmadım. Önce bir soru ile başlayıp, madalyonun diğer yüzüne bakalım: ‘Hangi mecliste (Danimarka- Türkiye) kabul edilen kanunlar beni ve hayatımı daha çok ilgilendiriyor?’ Bu soruya içimizde Türkiye cevabı verecek var mı? TBMM’de kabul edilen kanunların en iyimser bir tahminle ancak yüzde 2’si veya 3’ü yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarını ilgilendirir. Ya Dani-

marka? Meclis’ten çıkan kanunların tamamı bize ilgilendirir. Nedeni basit; yaşadığımız ülkenin bir parçasıyız. İsterseniz ‘Yok ben bu ülkenin bir parçası asla değilim’ deyin yine de meclisten çıkan her kanun sizin hayatınızı etkiler. Yıllarca Avrupalı Türklere – gurbetçi sözünü artık tedavülden kaldıralım- döviz gözüyle bakan güzel Türkiyem, artık ‘oy deposu’ olarak bakmaya başladı. Hani haksızda sayılmazlar. AKP, yurtdışından kullanılan oyların sayesinde 5 milletvekili daha fazla kazandı. 2 milyonluk seçmen kitlesinin yarıya yakını sandıklara gitti. Ya katılım yüzde 90’lara dayansa ne olurdu? Herhalde en çok oyu alan partinin seçilemeyecek bir sürü ismi Avrupalı Türklerin oyu sayesinde hayallerini kurduğu vekilliğe kavuşurdu. Tamam AKP sayemizde 5 milletvekili daha fazla çıkardı ama öyle havalara girip kendimize pay çıkarmayalım. O vekillerin hiçbiri ‘Avrupa’dan gelen oylar sayesinde seçildim’ deyip bize teşekkür etmez ve beni asıl seçen onlar deyip sorunlarımıza el atmaz. O vekiller şükranlarını seçildikleri ildeki seçmene yapar. Doğal olarakta onların sorunlarına eğilir. Bize ise ‘Biz seçtik’ havası atmak kalır! Ya vaatler? Partiler maşallah bol keseden vaatlerde bulundular. Şimdi göreceğiz ne kadarı gerçek olacak. Misal dövizle askerlik 1000 Euro olacak mı? Pasaport harçları 217 Euro’dan 100 Euro’ya düşecek mi? THY ‘aile indirimi’ yapacak mı? Oy verdiğimize göre bunlarında takipçisi olmamız

gerekiyor. Tabi seçimden önce ayağımıza kadar gelen partilerin milletvekillerini bulabilirsek sorarız ‘Ne oldu vaatleriniz’ diye! Bu arada biz Türkiye’deki seçim için heyecanla oy kullanırken, Danimarka’da vatandaşlık kanunu sessiz sedasız değişti bilmem haberiniz oldu mu? Danimarka vatandaşı olmak artık daha da zorlaştı. Sol koalisyonun yaptığı ‘cuzi kolaylıkları’, sağolsun Danimarka Halk Partisi’nin baskısıyla ve Sosyal Demokrat Parti’nin lojistik desteğiyle Liberal Parti eski halinden biraz da zorlaştırdı. Gerçi aman boşver alsın başına çalsın Danimarka vatandaşlığını. Sanki kim istiyorsa ‘küçük ülkenin’ vatandaşı olmayı. Yine benden duymayında, süresiz oturum almak artık daha da zorlaşacakmış. Bir de sendikadan alınan işşsizlik parasında reform olacakmış. Neyse boşverelim bu gereksiz konuları. Biz antenlerimizi Türkiye’ye çevirelim. Danimarka’nın sıkıcı politik gündemiyle kim ilgilenecek, her gün Türkiye’de aksiyon filmi tadında politik çekişme varken değil mi yani? Unutmadan arada kaynamasın, Fenerbaçe – Galatasaray derbisinde ev sahibi takımın attığı gol ofsaytmıydı? Bence ofsayttı. Kesin ofsayttı. Hatırlatayım Fenerbahçe’yi tutuyorum ama bu yıl şampiyonlukta işimiz zor. Bu hoca ile olmaz abi. Aziz Başkan, o kadar oyuncu aldı ama hoca kalitesiz. Bakın yazı nasıl heyecanlı oldu? Biz boşverelim Danimarka’yı, Türkiye’ye bakalım. Yalnız sonra sertleşen kanunlardan şikayet etmek yok, baştan söyleyim.

EĞITIM BÜTÇESI KISILINCA ÖĞRENCILER SOKAĞA INDI DANIMARKA’DA HÜKÜMETIN EĞITIME AYRILAN BÜTÇEYI AZALTACAĞINI ÖĞRENEN ÖĞRENCILER SOKAĞA INDI. HABER MERKEZİ

Danimarka’da eğitim bütçesinde kesintiye giden hükümet öğrencilerin sert tepkisine neden oldu. Geçtiğimiz hafta içi sokağa inen öğrenciler hükümetten eğitime ayrılan bütçenin kısılmamasını istedi. Parlamento binasının önünde toplanan binlerce kişi hükümeti kınayan sloganlar attı. Danimarka’da geçtiğimiz Haziran ayında yapılan genel seçimlerle iş başına gelen hükümet eğitim bütçesinde kesinti yapmaya hazırlanıyor. Şu ana kadar yapılan açıklamalar yüksek öğrenime ayrılan bütçenin önümüzdeki yıldan itibaren yüzde 2 azaltılacağı yönünde. Özellikle yüksek öğrenim gören öğrencileri etkileyecek olan kesintiler başta üniversite öğrencileri olmak üzere halkın değişik kesimlerinin tepkisine neden oldu. Hafta içi organize olan öğrenciler Kopenhag belediye binası önünden parlamento binasına kadar yürüdü. Polis yaptığı açıklamada protestoya 10 ile 15 bin kadar kişin katıldığını ifade etti.


Auto - pladeværksted og skadecenter med special i Mercedes

MERCEDES - SPECIALIST / Vi laver alle bilmærker Deneyimli ekibimizle her marka araç bakım ve tamiri özenle yapılır.

Salg af frikørte taxaer

ABS • Airbag • Akü • Boya • Far ayarı • Kaporta • Klima • Mekanik Otomatik şanzıman • Yedek parça • Lastik • Motor kayışı • Syn kontrolü • Rot balans ayarı

Kışlık lastiklerinizi en uygun fiyatlarla bizde bulabilirsiniz

Stort udvalg af

Bridgestone’un ürettiği 4 adet kaliteli tekere Danimarka’nın en iyi fiyatına sahip olabilirsiniz: 165-65-14 ........... kr.1.500,175-65-14 ...........kr. 1.500,185-65-14 ...........kr. 1.500,185-65-15 ...........kr. 1.600,195-65-15 ...........kr. 1.600,205-55-16 ...........kr. 2.000,205-60-16 ...........kr. 2.000,205-65-16 ...........kr. 3.000,-

215-55-16 ...........kr. 2.200,215-60-16 ...........kr. 2.200,225-55-16 ...........kr. 2.100,225-45-17 ...........kr. 2.700,225-50-17 ...........kr. 2.600,235-60-17 ...........kr. 3.700,235-65-17 ...........kr. 3.700,245-45-17 ........... kr. 2600,-

ALLE PRISER MED MOMS OG MONTERING - GRATIS LAPNING.

YETKİLİ

dæk!

BAYİSİ ©Moving Media ApS

4-HJULS UDMÅLING Hvis du køber dæk hos os, koster sporing kr. 375,- med moms. Hvis ikke du køber dæk hos os, koster sporing kr. 550,- med moms.

Tlf. 63 12 12 13 AUTO - PLADEVÆRKSTED

/

TAHSİN ÖCAL

Akut-nødopkald tlf. 27 12 12 13

Hvidsværmervej 163-165 • 2610 Rødovre • www.eco-steam-auto.dk Åbent: Man-fre kl. 8:00-16:30 • Lørdag kl. 9:00-14:00 • Helligdage kl. 9:00-14:00


16

KASIM 2015

Ne dersiniz? Danimarka’da gördüğüm en büyük sorunlardan bazıları şunlar: Birinci sorun; ev fiyatlarının suni bir şekilde yüksek tutulması. Faizlerin düşük tutulmasıyla gelecek yıllarda 2007 yılındaki gibi bir kriz tekrar yaşanabilir diye düşünüyorum. İkinci sorun ise gelecek 10 yıl içerisinde 180 bin işçi eksikliğinin yaşanacak. Bu durum yapılan araştırmalarla sabit. Bu işçi açığını doldurmak için acil reformlar yapılması gerekiyor. Üçüncü sorun ise sağlık sektörünün durumu. Ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Özkan Koçak

Erdal Çolak

Politikacı, Kopenhag

Gülzade Aksoy

Gazeteci - Yaşam koçu, Vallensbaek

Bana göre Danimarka’nın en önemli sorunu sağlık sektörü. Acil servisle başlayalım. Anlamsız kurallar, doktorların yetersizliği, hemşirelerin bilgisizliği, acil servis sıralarında bekleyen insanlar… Çok sefil oluyorlar, acı çekiyor, umutsuzluğa kapılıyorlar… Bu ister istemez zaman zaman insanların, hoş olmayan, hırçın taraflarının gün yüzüne çıkmasına neden oluyor. Kanser hastaları bile randevu için 6 ay beklemek zorunda kalıyor. Bu çok uzun bir süre… Öte yandan Danimarka toplumunda artan faşistlik, yabancı karşıtlığı ve önyargılar…

Tekstil Tasarımcısı, Odense

Oğuz Kutlu

Okul Müdürü, Maribo

Bugün, uyuşturucu madde bağımlılığı hem bedensel ve ruhsal alanda Danimarka`da gençlerimiz arasında ortaya çıkan kritik bir tablodur. Ama bu acı tablo uzantıları olan toplumsal sorunlar beraber düşünüldüğünde çağımızın en önemli toplumsal sorunu olmaya aday görünüyor. Gençlerin bir maddeye bağımlı olması sorunu, yalnızca madde kullanan genci değil o gencin içinde olduğu ailesini, ailenin mensubu olduğu Danimarka toplumunu ve giderek o toplumda kültürel, sosyal, siyasal, yapı özelliklerinden ekonomik işleyişe kadar birçok alanı olumsuz yönde etkilemektedir.

Bence Danimarka`da en büyük sorunlarımızdan bir tanesi parçalanan aileler. Bu ailelerin çocuklarında karmakarışık birçok duygu aynı anda yaşanır. Çocuklar genellikle suçluluk duygusu hissediyor ebeveynlerin ayrılmasına kendisinin sebep olduğunu düşünüyor. Bazıları travmalar yaşıyor. Sözel anlatamadığı duygularını farklı şekilde dışarıya yansıtıyorlar. Bu tür boşanmış ebeveynlere aile psikologlarına gitmelerini tavsiye ediyor ve çocuklara nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendiriyoruz. Melihat Altay Pedagog, İshoj

Refahın getirdiği bencillik ve sorumluluk duygusunun körelmesi. Sorunuzu mesleki açıdan değerlendirip bir öğretmenin gözüyle cevaplandırmaya çalışacağım. Bence Danimarka'nın en büyük sorunu, refahın getirdiği rehavete kapılıp git gide bencilleşen ve sorumluluklarının farkında olmayan bir gençliğin yetişmesidir. Halihazırda ki eğitim sistemi bunun göstergesidir. Ülkeler arası testlerde (PİSA) elde edilen sonuçlar çoğu zaman tatmin edici değildir. Tabi eğitime en çok bütçe ayıran ülkeler arasında olunması ayrı bir dert. Bir eğitimci olarak bunu maalesef rahatlığa bağlıyorum.

İkram Korkmaz Aşçı, Kopenhag

Hep gözümüz arkada ne zaman geri döneceğiz? Birinci nesil halen onun hesabını yapıyor, yeni gelen nesil iş bulamıyor, sosyal ve ekonomik sorunlar büyük. Ne okulu bitirip, bir kesere sap oluyor, yada iş hayatına girip çalışıp üretken bir vatandaş oluyor. Gaye Türkiye'ye geri dönelim. Tamam dönün! Hangi okul, hangi işe girersiniz. Birinci nesil bu dediklerimi iyi okusun. Bir de bu ülkeye yerleşmekten başka çareniz yok, geri gidenler gitsin. Burada sosyal alt yapı, Türkiye’de yok maalesef. Buradaki imkanları kullanın. Gerçekçi olun. Geri dönmek sevdasından vazgeçin.


KASIM 2015

Danimarka birçok araştırmaya göre dünyanın en mutlu ülkesi seçilmiş olsa da burada da bir takım sorunlar yok değil. Ancak sorun denen şey kişiden kişiye değişiyor. Kimine nimet, kimine külfet oluyor. Bu yüzden biz de size soralım dedik. Ne dersiniz: Sizce Danimarka’nın en önemli sorunu nedir?

İbrahim Ethem Öniz Muhasebeci, Aarhus

Said İlhan

Hukuk Öğrencisi, Kopenhag

Muhammed Kılıç

Sosyal Pedagog, Kopenhag

Bugün Danimarka'nın problemlerini ele aldığımız da, insan gerçekten hayret ediyor. Bir ülke de bu kadar az problem mi olur. Benim şahsi fikrim, yaşadığımız bu güzel ülkenin en büyük problemi, sağ görüşlü partilerin ilerlemesi. Danimarka Halk Partisi bugün maalesef halen ikinci en büyük parti. Sanırım bizler Müslümanlar olarak yeterince diyalog yapmıyoruz. Bu parti milletin önyargılarıyla çok büyük manipülasyon yapıyor. Ve maalesef netice olarak Müslüman düşmanlığı hat safhada. Bizler Danimarka’da yaşayan Müslüman Türkler olarak Danimarkalı komşularımızla ilgilensek, kim bilir bu bile neler değiştirebilir.

Çocuklarımız kendi gibi bir çevre edinip kısır bir döngünün içinde günden güne yaşıtlarından geride kalıyor. Evde Türk televizyonu izleniyor ve sadece Türk politikası hakkında kendi velisinin düşüncesini aktarabiliyor. Kendisine özgün fikir yürütebilme yeteneği çok geç başlıyor ya da hiç başlamıyor. Sonunda kendi içinde, aynı durumu iki farklı şekilde yorumluyor, bir Türk olarak bir de Danimarkalı olarak. Mesela burada kendisini yabancı hissederek azınlıkların haklarında sitem ediyorsa, Türkiye’de de genel bir ırkçılığa varan söylemler sarf edebiliyor.

12 yıldır yaş grubu 10-20 olan yabancı (Müslüman) gençlerle ilgileniyorum. Bu gençlerin sorunlarına baktığımda hemen anlıyorum ki çoğu aileleri tarafından yeterince eğitilmemiş ve ilgi görmemiş. Hal böyle olunca yaşları ilerledikçe, kendileri gibi aynı sorunları olan çocuklarla arkadaşlık kuruyorlar. Aileleri ne yazıkki bu durumun farkına çok geç varıyor. Neticede birçok gencin okulu, sosyal hayatı kötü bir yönde ilerliyor. Bize düşen öncelikle çocuklarımıza sahip çıkmak. Bilinçli bir şekilde dinimizi kültürümüzü öğretmeliyiz. Ayrıca çocuklarına destek olamayan ailelere de bu konuda yardımcı olmak gerek.

Abdullah Bayhan Eğitimci, Kopenhag

Mehmet Özer

Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Vejle

Mustafa Demirezen

Müşteri Temsilcisi, Aarhus

Bireylerin zihinsel gelişimi “toplumsal kalkınma” temelini teşkil ettiği için, ”toplumun hayatta kalması” yerine ”kalkınan topluluk” haline gelmesi oldukça önemlidir. Bu yüzden, Danimarka’nın en önemli sorunlarından biri, gelecek nesillerin daha bilinçli, bağımsız ve doğal anlamda başka insanlarla empati kurabilen ve sürekli kendini geliştirme çabasında olan bir nesil yetiştirememesi. Aslında yetiştirilebilmesi için oldukça müsait zeminler var. Ama aynı zamanda bunu engelleyen bir o kadar da faktör var. Bu faktörlerden bazıları bana göre sırasıyla şöyle; ailedeki eğitim, okuldaki eğitim ve çevredeki eğitim. Hepsinin temel özelliği eğitim. Çözüm ise, her üç faktöründe kombineli bir şekilde uyuşması.

Bence Danimarka’nın birinci sorunu her ne kadar okullarında ön yargılı olmama dersleri verilse de Danimarkalıların önyargılı olmaları. Örneğin, Türkiye’yi çölün ortasında develerin kervan kurduğu bir Ortadoğu ülkesi olarak düşünüyorlar. O yüzden ülkemize ziyarette bulunmak istemiyorlar. Ama cesur davrananlar ise bir daha ayrılamıyor ülkemizden. Bir diğeri ise, komşuluk. Eğer siz üzerine gider ve komşu olduğunuzu hissettirirseniz muhtemelen sizi komşu olarak kabul eder ve hal hatır sorar. Aksi takdirde “Hej” komşuluğundan öteye geçemezsiniz.

Bence Danimarka'nın en büyük sorunlarından bir tanesi insanlarla yeterince kaynaşamamaktır. Bizler Türk toplumu olarak Danimarkalılar ile güzel bir arkadaşlık kurup onlara dinimizin ve kültürümüzün güzelliklerini anlatmamışız. Danimarkalı komşularımızla çalıştığımız iş yerindeki arkadaşlarımızla fazla ilgilenmemiş, hastalıklarında düğünlerinde ve cenazelerinde islami ölçüler çerçevesinde onlarla alakadar olmamışız. Bunun ne kadar yanlış olduğunu İslami fobi adı altında yayımlar ve programlar yapılınca anlamış olduk.

17


18

KASIM 2015

EMRE OĞUZ emre@bahar.dk

İnsanın yılda aşağı yukarı 1 ay tatil için gittiği ülkedeki kanunları yapacak insanları belirlemek için bir şehirden diğerine gidip oy kullanması ancak 11 ay yaşadığı ülkedeki kanunları belirleyecek insanları belirlemek için birkaç yüz metre ötedeki sandığa bile gitmemesini anlamak mümkün değil.

Ne dersiniz? Anavatanın kıymetini en iyi yıllarca ondan uzak kalanlar bilir. Bu yüzden ömründe birkaç ay olsun vatanından ayrılmak zorunda kalmayan bazıları için üzerinde yaşayıp gittikleri bir kara parçası olan o topraklar hayatının önemli bir bölümünü gurbette geçirenler için çok daha derin anlamlar taşır. Belki de bu yüzden artık anavatanına dönme ihtimali kalmasa ve yaşadığı ülkeyi vatan bellese de, yine de ‘‘gurbetçi’’ denilir bu insanlara. Gurbet hiç bitmez çünkü. İşte bu yüzden ‘‘gurbetçiler’’ arasında Türkiye’deki seçimlere katılım oranının arttığını öğrenince sevindim. 1 Kasım seçimleri kapsamında oy kullanan ‘‘gurbetçi’’ seçmenlerin sayısında 7 Haziran seçimlerine göre ciddi bir artış yaşandı. Danimarka’da bu oran neredeyse yüzde 50’lere yaklaşıyor. Avrupa’da birçok ülkede benzer oranlar söz konusu. Bu

‘‘gurbetçilerin’’ Türkiye’deki karar verme süreçlerine dahil olma arzusunu göstermesi açısından oldukça önemli. Ancak… Yurtdışında yaşayan insanların Türkiye’deki seçimlere olan ilgisi artarken yaşadıkları ülkedeki seçimlere olan ilgisi azalıyorsa bu oldukça tehlikeli bir sürecin başladığını gösterir. İnsanın yılda aşağı yukarı 1 ay tatil için gittiği ülkedeki kanunları yapacak insanları belirlemek için bir şehirden diğerine gidip oy kullanması ancak 11 ay yaşadığı ülkedeki kanunları belirleyecek insanları belirlemek için birkaç yüz metre ötedeki sandığa bile gitmemesi akılla-mantıkla izah edilemez çünkü. Ankara’da sizin oylarınızla iktidara gelenler günlük hayatınızda kayda değer bir etki yapamazlar ancak Kopenhag’da siz oy kullanmadığınız için iktidara ge-

lenler hayatınızı zindana çevirebilirler. Çünkü ellerinde bu güç var. 24 yaş kuralı getirir, bağlılık şartı koyar, aile birleşimi yada vatandaşlık kanunlarını sertleştirir ve siz bir anda kendinizi bir türlü içinden çıkamadığınız bir durumun ortasında buluverirsiniz. Bahar Gazetesi olarak bu yüzden bu sayımızın manşetini bu konuya ayırdık. Ayrıca Danimarka’daki ilk göçmen kökenli milletvekili olan değerli köşe yazarımız Hüseyin Araç ve Hasan Cücük da bu konuyla ilgili oldukça çarpıcı bir yazı yazdı. Başta Türkiye kökenli politikacılar olmak üzere birçok kişiye düşüncelerini sorduk ve yapılan araştırmaları inceledik. Meseleyi geniş bir çerçevede siz değerli okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. Takdir elbette sizin ancak biz en az Türkiye kadar Danimarka ile de ilgilenmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden

Türkiye’deki seçimlere katılımı arttırmak için büyük bir gayret gösteren sivil toplum kuruluşlarından aynı gayreti Danimarka’daki seçimlerde de göstermelerini bekliyoruz. Ne dersiniz? Bahar Gazetesi olarak bu sayıdan itibaren ‘‘Ne Dersiniz?’’ isimli yeni bir bölüm başlatıyoruz. Bu bölümde siz değerli okuyucularımıza Danimarka ile ilgili bir soru sorup cevap vermenizi isteyeceğiz. Verilen cevaplar bir sonraki sayıda ve internet sitemizde yayınlanacak. Bir sonraki sayının sorusu www.bahar.dk internet sitemizde yayınlanacak. Oradan takip edip soruya cevap verebilir ve siz de düşüncelerinizi bütün okuyucularımızla paylaşabilirsiniz. Çünkü Bahar herkesin gazetesi.

TÜRKIYE SEÇIMLERINE ILGI ARTARKEN DANIMARKA SEÇIMLERINE ILGI AZALIYOR Türkiye’de 1 Kasım’da gerçekleştirilen genel seçimler kapsamında 54 ülkedeki 113 temsilcilikte toplam 1 milyon 267 bin seçmen oy kullandı. 5 ay önce Haziran’da yapılan seçime göre oy kullananların sayısında 233 bin civarında bir artış yaşandı. Her ne kadar kendi vekillerini seçemiyor olsalar da yurtdışında yaşayan Türkiye kökenli insanların Türkiye seçimlerine olan ilgisinin artması elbette güzel bir gelişme. Ancak aynı artış maalesef yaşadıkları ülkelerde gerçekleştirilen seçimlerde görülmüyor. Danimarka’da yapılan araştırmalar geçimlerde en az 45 bin oyun göçmen kökenliler sandığa gitmediği için heba olduğunu gösteriyor. Başta göçmen kökenli politikacılar olmak üzere birçok kanaat önderi bu durumun tehlikelerine dikkat çekiyor. Son genel seçimlerde farklı partilerden milletvekili adayı olan Özlem Çekiç ve Fatma Öktem, göçmen kökenliler arasında oy kullanma oranın arttırmak için ‘Nydanskare Stemmer’ (Yenidanimarkalılar Oy kullanıyor) isimli özel bir kampanya başlatmıştı. Temelde birçok konuda farklı düşünmelerine rağmen birlikte Danimarka’nın birçok şehrini gezen Çekiç ve Öktem görüştükleri göçmen kökenli herkese oy kullanmanın ehemmiyetini anlatmaya çalıştı. Peki sonra ne mi oldu? İkisi de seçilemedi. Bunun tek nedeni elbette göçmen kökenlilerin sandığa gitmemesi değil elbette ancak yine de

eğer göçmen kökenliler arzu edilen oranda sandığa gitseydi bu diğer bütün engelleri ortadan kaldıracak ve her iki politikacıyı da parlamentoya göndermeye yeterli olacaktı. Yapılan araştırmalar Danimarka genelinde 45 bin civarında oyun göçmen kökenliler sandığa gitmediği için heba olduğunu gösteriyor. Danimarka’da çok sayıda milletvekilinin 5 binin altında oy ile parlamentoya girdiği dikkate alındığında bu rakamın ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir. Kopenhag Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre sadece ilk nesil göçmenler değil onların Danimarka’da doğup büyüyen çocuklarının önemli bir kısmı da oy kullanmıyor. Araştırmaya göre 2009 yılındaki seçimlerde Doğu kökenli göçmenlerin çocuklarının sadece yüzde 31,7’si oy kullandı. Aynı oran ilk nesil göçmenlerde 36,7 Danimarkalılarda ise 67,6. Son yapılan yerel seçimlerde Silkeborg’da yaşayan göçmen kökenli seçmenlerin sadece yüzde 40’ı sandık başına gidip oyunu kullandı. En fazla göçmenin yaşadığı yerlerden biri olan Tingbjerg semti seçime

katılımın en düşük olduğu yerlerden biri olarak biliniyor. Son genel seçimlerde Tingbjerg’de seçime katılım oranı yüzde 73,3 olarak gerçekleşmişti. Bu oran Danimarka genelinde ise yüzde 87,7 idi. Özlem Çekiç: Bence bu oldukça üzücü bir durum Vatandaşlarımızın Türkiye’deki seçimlere gösterdiği ilgiyi, Danimarka’daki seçimlere de göstermeleri lazım. Sonuçta burada yaşıyorlar ve buradaki yasalar onların hayatını etkiliyor. Ama maalesef insanlarımız hala kaldıkları ülkeyi ikinci vatan olarak görmedikleri için aynı ilgiyle demokratik haklarını kullanmıyorlar. Bence bu oldukça üzücü bir durum. Sonuçta çocukları burada okula gidiyor, burada çalışıyor, burada hastanelerde tedavi görüyorlar. Ama buradaki en önemli demokratik hakkını- yani seçme hakkını- kullanmamalarına anlam veremiyorum.

Doğan Polat: Buradaki seçimlere de ilgi göstersek herşey çok farklı olabilir “Türkiye seçimlerinde demokrasi adına bir caba gösterilmesi ve sandığa gidilmesi güzel. Ama keşke buradaki seçimler için de aynı çalışmalar yapılsa. Aynı duyarlılığı göstersek. Bugün ayağımızın bağı olan birçok kanun var. Bunların farkında mıyız? Vatandaşlık yasası zorlaştırıldı mesela. Bu ülkede yaşayan bireyler olarak daha aktif olsak. Heyşey çok daha farklı olur. Danimarka’da 8 bin seçmen herşeyi değiştirebilir. Bir önceki hükümet 8 bin oyla iktidara geldi. Sadece Türkiye kökenliler bile iktidarı değiştirebilecek güce sahip. Türkiye’deki seçimlerde buradan bir vekil seçme hakkımız olsa yine anlaşılabilir. Ancak buradaki insanların hakları Türkiye’de savunulmuyor. Burada kendimizle başbaşayız.


r. 998,- k

r. 998,- k

Uydu ve IPTV Android

r. 500,- k

r. 798,- k Uydu - IPTV ve CCCAM

IPTV ile TV KEYFİ

SAB uydu alıcısı, şifreli, şifresiz kanalları açar

IPTV’DE YENİLİK

İSTEDİĞİNİZ YERLİ VE YABANCI KANALI AKILLI TV’NİZE, SMART BOKS’UNUZA, WINDOWS’A, ANDROID’E, ENIGMA’YA, VS CİHAZLARINIZA YÜKLEYİN.

DEĞİŞİK PAKET OLANAKLARI YÜZLERCE TÜRK, KÜRT ARAP, AVRUPA, AFRİKA, ASYA KANALI, AYRICA ONLARCA SPOR KANALI AYLIK

50,- KRON’DAN

BAŞLAYAN FİYATLARLA

Tlf.: 51888675

NØRREBRO ELEKTRONIKCENTER

Her türlü yeni, eski elektronik cihaz bulunur, tamir edilir, alınır, satılır ve değiştirilir

Nørrebrogade 231, 2200 København N (Elgigant yanı) - Tlf.: 5261 5959


20

KASIM 2015

DF’ten sıradışı teklif: Memleketine tatile giden mültecinin oturumu iptal edilsin DANIMARKA HALK PARTISI’NIN (DF) ENTEGRASYON SÖZCÜSÜ MARTIN HENRIKSEN, MEMLEKETINE TATILE GIDEN MÜLTECILERIN OTURUMUNUN IPTAL EDILMESI GEREKTIĞINI SÖYLEDI. HABER MERKEZİ

Danimarka’da geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirilen genel seçimlerde oy oranını büyük bir oranda arttıran ve sağ bloğun en büyük partisi haline gelen Danimarka Halk Partisi, göçmenler ve mülteciler için hayatı zorlaştıran politikaları yavaş yavaş hayata geçirmeye başladı. Vatandaşlık ve aile birleşimi yasalarında değişiklikler yapılmasını sağlayan DF, şimdi de Danimarka’da iltica eden mültecilerin anavatanlarına tatile gitmeleri halinde sınırdışı edilmelerinin önünü açacak bir kanun hazırlanmasını istiyor. Söz konusu kanun; Danimarka’ya iltica eden ve oturum alan mültecilerin ilerleyen dönemde ülkelerine tatile gitmeleri halinde

oturumlarının iptal edilmesini sağlayacak. Geçtiğimiz günlerde DF’in entegrasyon sözcüsü Martin Henriksen konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Henriksen, ‘‘Mültecilerin bir ülkeden kaçıp Danimarka’ya gelmesi sonra da o ülkeye tatile gitmesi son derece sorunlu ve adaletsiz bir durum. Eğer oraya gidebiliyorsanız Danimarka’da oturum almanıza gerek yok’’ dedi. Öte yandan Danimarka Entegrasyon Bakanı Inger Stöjberg’in de söz konusu öneriye sıcak baktığı belirtildi. Danimarka medyasına konuşan Bakan Stöjberg, söz konusu önerinin bir süreden beri kendisinin de

gündeminde olduğunu söyledi.

Danimarka ‘Ethem Amca’sını kaybetti HABER MERKEZİ

Danimarka Türk Diyanet Vakfı ve Danimarka’daki Diyanet’e bağlı ilk cami Kocatepe’nin kurucu üyelerinden Ethem Karakuş vefat etti. Danimarka Türk Diyanet Vakfı’nın 1985’te kurulmasında öncülük eden isimlerden biri olan Ethem Karakuş, uzun yıllar vakfın yönetim kurulu başkanlığını yaptı. İlk kuşağın temsilcilerinden olan Karakuş, Kopenhag’a kazandırılan Diyanet’e bağlı ilk caminin alınmasında emeği geçen isimlerden biri oldu. Uzun zamandır tedavi gördüğü amansız hastalığa yenik düşen merhum geçtiğimiz günlerde evinde hayatını kaybetti. Ethem Karakuş’un cenazesi işlemlerinin ardından Türkiye’de defnedilecek. Ethem Amca’ya Allah’tan rahmet diler, başta Karakuş ailesi olmak üzere yakınlarına başsağlığı dileriz.


HÜNKAR OLDU ALEM CAFE & RESTAURANT

AÇILIŞA ÖZEL 12/11 - 20/11 NE YERSEN YARI FİYATINA! içecek dahil değildir

DIGET 30-36 • 2600 GLOSTRUP • Tel. 43 44 10 15 • WWW.CAFEALEM.DK AÇILIŞ SAATLERİ: PAZARTESİ-PAZAR: 14.00-22.00


22

KASIM 2015

HER GEÇEN GÜN BIRAZ DAHA BÜYÜYEN MÜLTECI KRIZI AVRUPA BIRLIĞI’NI TÜRKIYE ILE MASAYA OTURMAYA ZORLADI. 50 YILDAN BU YANA ÜYELIK IÇIN SIRADA BEKLEYEN TÜRKIYE ILK KEZ MASAYA GÜÇLÜ TARAF OLARAK OTURDU. PEKI IKI TARAF ARASINDAKI PAZARLIKLARDA NELER KONUŞULDU? İŞTE 10 SORUDA TÜRKIYE ILE AB ARASINDAKI MÜLTECI PAZARLIKLARI…

10 SORUDA TÜRKİYE-AB PAZARLIKLARI

EMRE OĞUZ

AB Türkiye’den ne istiyor? AB herşeyden önce artık hayati bir sorun haline gelmiş olan mülteci krizinin bir an önce çözülmesini istiyor. Bunun için yapılabilecek en mantıklı şeyin ise mültecilerin AB sınırları içerisine girmeden durdurulması olduğuna inanıyorlar. Bu noktada devreye Türkiye giriyor. AB Türkiye’nin bir nevi mülteci toplama merkezi olmasını istiyor. Bunun için Türkiye’den yapılmasını istediği şeylerin başında ise mültecilerin belirli standartlara göre kayıt altına alınması ve Türkiye’ye entegrasyonunun sağlanması geliyor. Öte yandan AB sınırlarına Türkiye üzerinden giriş yapan bütün mültecilerin hızlı bir şekilde iade edilmesini sağlayacak bir geri kabul anlaşmasının imzalanması AB açısından son derece önemli. Türkiye’de 6 yeni mülteci merkezinin açılması, AB’ye yönelik mülteci trafiğini azaltmak için Türkiye’deki sahil güvenlik güçlerinin kapasitesinin arttırılması, insan tacirleri ile mücadele konusunda Türkiye’nin daha etkin bir şekilde çalışması, Frontex ile koordinasyonun güçlendirilmesi ve Türkiye’nin komşu Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır güvenliği konusunda işbirliğinin arttırılması AB’nin diğer talepleri. Türkiye AB’den ne istiyor? Suriye kökenli mültecilerin son 3 yıl içerisinde ülke ekonomisine maliyeti 7,5 milyar Dolardan fazla. Türkiye herşeyden önce bu maliyetin AB üyesi ülkeler tarafından paylaşılmasını istiyor. Öte yandan Türkiye 50 yıldan uzun süreden beri AB’ye üye olmak isteyen bir ülke olmasına rağmen bu konuda hala ciddi bir mesafe alınabilmiş değil. Son yıllarda başta Kıbrıs Rum Kesimi ve Fransa olmak üzere çeşitli üye ülkelerin ambargoları nedeniyle müzakerelerde yeni fasıllar açılamıyor. Türkiye hazır AB’yi talep eden pozisyonunda yakalamışken 5 yeni fasılın müzakereye açılmasını istiyor. Ankara’nın bir diğer talepleri ise Türkiye’nin AB zirvelerine davet edilmesi ve ilerleme raporunun seçimin sonrasına ertelenmesi. Vizeler kaldırılacak mı? Pazarlıklarla ilgili Türkiye tarafında en çok merak edilen konuların başında şüphesiz Türk vatandaşlarından talep edilen Shengen vizesinin kaldırılıp kaldırılmayacağı geliyor. Daha müzakereler başlamadan hükümete yakın medya organlarında vizele-

rin kaldırılacağına dair haberler çıkmaya başlamıştı. Ancak gelinen noktada bu konuda ciddi bir adım atılmış değil. Neticede Türkiye’de vizelerin kaldırılmasını isteyen bir tek AB üyesi ülke bile yok. Esasen bu AB tarafında tartışma konusu bile edilmiyor. Konuşulan tek şey mültecilerin Türkiye’ye iade edilmesini garanti altına alacak geniş kapsamlı bir ‘Geri Kabul Anlaşması’ yapmak. Bu anlaşma karşılığında vizelerin 2017 yılında kısmen kaldırılması gündeme gelebilir. Ancak bu vizelerin Türkiye vatandaşı olan herkes için kaldırılması anlamına gelmiyor. İlk aşamada, iş adamlarına, yatırımcılara, gazetecilere, sporculara ve öğrencilere kolaylık sağlanması planlanıyor. Türkiye ne kadar para alacak? AB daha önce üyelik müzakereleri kapsamında ödenen fonlarla birlikte Türkiye’de 1 milyar Euro vermeye hazır olduğunu açıklamıştı. Ancak bu miktar Türkiye tarafından kabul görmemişti. Ankara’nın AB’nin müzakereler kapsamında ödenen fonların dışında 3 milyar Euro ilave destek talep ettiği ifade ediliyor. Esasen mülteci krizinin AB’ye olan maliyeti bundan çok daha fazla. Başta Merkel olmak üzere bazı ABli yetkililer bu miktarı vermeye sıcak baksa da henüz bu konuda bir anlaşmaya varılabilmiş değil. Herşey AB Komisyonu’nda verilecek karara bağlı. Öte yandan bu miktar verilse bile bir plana bağlı olarak önümüzdeki birkaç yıla yayılacak ve AB tarafından sıkıca denetlenecek. Söz konusu paranın mülteciler dışında herhangi bir şeye harcanması mümkün olmayacak. Müzakerelerde yeni fasıl açılacak mı? Türkiye 50 yıldan uzun süreden beri AB’ye üye olmak için müzakere yapan bir ülke. Üyelik müzakerelerinin başladığı 3 Ekim 2005’ten bu yana 33 müzakere faslından sadece 1 tanesi tamamlanabildi. Toplamda 14 fasıl görüşmeye açılırken 19 fasıl henüz görüşmeye dahi açılmadı. Haliyle yeni müzakere fasıllarının görüşmeye açılması Türkiye’nin talepleri arasında yer alıyor. Ankara’nın AB’den 5 faslı görüşmeye açmasını istediği belirtiliyor. Buna karşılık AB, zaten büyük oranda hazır olan 17 fasıl dışında bir fasıl açmaya sıcak bakmıyor. Nitekim başta Kıbrıs Rum Kesimi olmak üzere şimdiye kadar yeni fasılların açılmasını engelleyen ülkeler de bu konuda tutum değiştirmiş değil. Haliyle

kısa vadede bu konuda önemli bir ilerleme beklemek aşırı iyimserlik olur. Türkiye AB zirvelerine davet edilecek mi? Türkiye ‘üyelik müzakeresi yapan ülke’ sıfatına sahip olmasına rağmen 2006 yılından bu yana AB zirvelerine davet edilmiyordu. Geçtiğimiz haftaki pazarlıklar boyunca Ankara’nın Brüksel’den talep ettiği şeylerden biri de Türkiye’nin yeniden AB zirvelerine davet edilmesi. Esasen bu, AB tarafından en rahat şekilde kabul edebileceği taleplerden biri. Nitekim AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un bu talebe soğuk bakmadığı ifade ediliyor. Ancak henüz kesin bir söz verilmiş değil. ABli yetkililer konuyu kendi aralarında görüşeceklerini söylemekle yetiniyor. İlerleme raporu ne oldu? AB her yıl Ekim ayında Türkiye’ye dair bir ilerleme raporu yayınlıyordu. Bu yıl raporun 14 Ekim’de yayımlanacağı açıklanmıştı. Ancak söz konusu rapor önce 21 Ekim’e akabinde ise 1 Kasımdaki seçimlerden sonraya ertelendi. Son yıllarda yayımlanan ilerleme raporlarında Türkiye’ye dair çok sert eleştiriler yer alıyordu. Türkiye’deki anti demokratik gelişmelerin kınandığı raporlar hükümetin AB nezdindeki imajına zarar veriyordu. Haliyle seçimler öncesinde yayımlanacak eleştiri dozu ağır bir rapor AKP hükümetine zarar verecekti. Bu yüzden raporun seçimler sonrasına bırakılması gündeme geldi. Öte yandan Ankara’nın ilerleme raporundaki eleştiri dozunun da azaltılmasını istediği ifade ediliyor. Türkiye ‘Güvenli Ülke’ kabul edilecek mi? Avrupa Birliği demokrasinin düzgün bir şekilde çalıştığı, insan haklarına saygı gösterilen, siyasi davaların bulunmadığı ve silahlı çatışmaların yaşanmadığı ülkeleri güvenlikli ülke olarak kabul ediyor. Türkiye henüz bu statüye sahip değil. AB ile pazarlık masasında Ankara’nın öne sürdüğü taleplerden biri Türkiye’ye güvenlikli ülke statüsünün verilmesi. Fakat bu talep AB için bazı ilkesel sorunlara neden oluyor. Herşeyden önce Türkiye’nin güvenlikli ülke kabul edilmesi; ileri demokrasimizin (!) AB tarafından tescil edilmesi anlamına geliyor. PKK ile silahlı çatış-

maların şiddetlenerek devam ettiği, siyasi davaların her geçen yıl katlanarak arttığı, özgür basın ve sivil toplum üzerindeki baskıların ayyuka çıktığı bir dönemde, Türkiye’ye güvenlikli ülke statüsü verilmesi AB’nin temel ilkelerine aykırı. Bununla birlikte yaşanan mülteci krizinin ciddiyeti AB’yi ilkesel bir sapmaya zorlayabilir. Nitekim Merkel, Türkiye’ye güvenlikli ülke statüsü verilmesini ‘ilkesel olarak yanlış bulmadığını’ açıkladı. Türkiye’nin söz konusu statünün verilmesi halinde AB’ye iltica başvurusu yapan Türk vatandaşları ve siyasi saiklerle haklarında açılan adli kavuşturmalar yüzünden AB’ye sığınan Türk vatandaşları geri iade edilebilecek. Merkel neden Türkiye’ye geldi? Türkiye ile AB arasındaki mülteci pazarlıkları henüz tam anlamıyla neticelenmemişken Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye’yi ziyaret etmesi doğal olarak beraberinde bazı soru işaretlerini de getirdi. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu dile getirmekten çekinmeyen Merkel’in ziyaretinin üyelik müzakerelerine yeni bir ivme kazandırmak olmadığı kesin. Öte yandan Merkel’in ziyareti başta Almanya olmak üzere Avrupa’da birçok kesim tarafından giderek otoriterleşen Erdoğan yönetimine seçimler öncesinde destek olarak yorumlandı. Bu durumda ‘Merkel Türkiye’yi neden ziyaret etti?’’ sorusu daha da önem kazanıyor. Cevap ise; mülteci krizinin derinliğinde ve Merkel’in uluslararası ilişkilerdeki reel politik anlayışında saklı. Anlaşma sağlanırsa mülteci krizi sona erer mi? Türkiye ile AB’nin her konuda anlaştığını farz edelim. Şu halde Avrupa’nın karşı karşıya olduğu mülteci krizi sona erer mi? Bu soruya olumlu cevap vermek çok zor. Nitekim söz konusu kriz daha uzun yıllar devam edecek gibi gözüküyor. Herşeyden önce Suriye’deki savaş tamamen bitmediği ve Suriye topraklarına yeniden barış hakim olmadığı sürece mülteci sorunu devam edecek. Diğer yandan Türkiye’de kalmak istemeyen mülteciler her ne önlem alınırsa alınsın mutlaka bir yolunu bulup Avrupa’ya gidecektir. Neticede ölümünü göze alan insanlardan bahsediyoruz. Öte yandan halihazırda Avrupa’da bulunan yüzbinlerce mülteci de ailelerini Avrupa’ya getirmek isteyecektir.



24

KASIM 2015

MUTSUZ MUSUNUZ VITAMINSIZ MI? ELIMIZI SALLASAK DEPRESYON MAĞDURUNA ÇARPIYORUZ. STRESTEN YOĞUN IŞ TEMPOSU VE TRAVMALARA KADAR DEPRESYONUN ONLARCA SEBEBI VAR. VITAMINSIZLIĞIN DE BUNLARDAN BIRI OLABILECEĞI AKLINIZA GELIR MIYDI? DEPRESYONU YENMEK IÇIN NASIL BESLENMELI? MERVE TUNÇEL ERYILMAZ

N

ereye baksak mutsuz insanlar görüyoruz. Gülen biriyle karşılaşmak neredeyse imkansız, hele gözlerinin içi gülen birini görmek hepten hayalperestlik. Stresten yoğun iş temposu ve travmalara kadar depresyonun onlarca sebebi var. Peki vitaminsizliğin de bunlardan biri olabileceği aklınıza gelir miydi? Günümüzün en önemli sorunu haline gelen depresyonun altında sadece ruhsal sebepler olmayabilir, düzensiz beslenme ve vitaminlerden eksikliği de depresyonu tetikliyor. Beyindeki mutluluk hormonu olan serotonin düzeyinin beslenme ile doğrudan alâkası olduğunu söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Serra Arslan, “Omega 3 ve B vitaminlerinden zengin bir beslenme düzeniyle vücudunuzdaki serotonin düzeyini yükseltebilir, duygu durumunuzu daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.” diyor.

Yetersiz beslenme mutluluk hormonunu düşürüyor Günümüz hayat şartlarının geleceğe dair kaygıyı artırması, stresli günlük yaşam ile insanlarda depresyon görülme sıklığını gün geçtikçe artırıyor. Depresyondaki bireylerin iyileşme süreçlerinde yapılan çalışmalarda psikiyatrik desteğin yanı sıra beslenme kalitesinin de son derece önemli olduğu vurgulanıyor. Diyetin içeriği ve yetersiz beslenme, beyin fonksiyonlarını olumsuz etkilemekle birlikte depresyon için de risk oluşturuyor. Beyindeki serotonin (mutluluk hormonu) seviyesinin, ruh hali üzerine etkili olduğu ve bundaki düşüşlerin bazı bireylerde depresyona ve hatta intihara neden olabileceği söyleniyor. Depresyondaki kişilere bakıldığında beslenmeleri-

nin yetersiz ve besin seçimlerinin yanlış olduğu görülüyor. Kandaki düşük kolesterol seviyeleri kalp hastalığı riskini azaltsa da aynı anda beyindeki serotonin seviyelerini de azaltıyor ve duygu durumu üzerine ters etki yapıyor. Depresifler bunlardan muzdarip… Genellikle depresyon hastalarında isteksizlik duygusu hakim olduğundan besin alımı da güçleşir, yemek tercihleri yanlış yapılır ve yemek yemeyi hak etmedikleri düşünülür. Bu sebeple kilo kaybı görülür. Bazı hastalardaysa tam tersine ve karbonhidrata fazlasıyla düşkünlük ağırlık artışına sebep olabilir. Yüksek karbonhidrat alımı-

nın beyindeki serotonin üretimini artırdığından stres altındaki depresif kişiler bu tarz yiyeceklere yönelir. Az yemek yemek, az su içmek, hareketsizlik ve kullanılan antidepresan ilaçlar kabızlığa yol açabiliyor. Bu sıkıntıyı yaşayanların yiyeceklerini bağırsak hareketlerini artıracak şekilde düzenlemeleri (pişmiş sebze, meyve -özellikle elma, armut, nar, ananas-, tam buğday ve çavdar unu, kefir, zeytinyağı) ve ağırlıkları başına 30 ml. su tüketmeleri gerekiyor. Besin ve sıvı alımının azalması, bireylerde susuzluk hissini ortadan kaldırarak ciddi su kaybına neden olabilir. Depresif kişilerin, folik asit, B12 vitamini, çinko ve D vitamini düzeyleri düşüktür.

DEPRESYONUNU YENMEK İÇİN… -Depresyonda görülen yetersiz ve dengesiz beslenme, aşırı karbonhidrat alımı, yetersiz sıvı alımı, kabızlık, vitamin-mineral dengesizlikleri, ilaçlardan kaynaklanan iştah değişiklikleri gibi beslenme ile ilgili sorunların çözümü sağlıklı beslenmeyle mümkün. -Kendisini halsiz ve depresif hissedenler öncelikle kan tetkikleriyle vitamin-mineral düzeylerine (folik asit, çinko, B12 vitamini, D vitamini, B vitaminleri) baktırmalı. Sonuçlarıyla birlikte önce bir hekime daha sonra da yaşamına özgü beslenme programının düzenlenmesi için beslenme uzmanına başvurmalı. -Diyetin beyin gelişimini sağlayan omega-3 yağ asitleri açısından yetersiz olması serotonin salınımı ve alımında sorunlara yol açarak depresyon riskini artırır. Her gün 1,5-2,0 gr EPA içeren omega-3 yağ asidi desteğinin kullanılmasının, depresyondaki insanlarda duygu durumunun iyileştirilmesinde etkili olduğu görülmüş. Keten tohumu, ceviz, zeytinyağı, palamut, lüfer, hamsi, levrek, barbunya, alabalık beslenme listenizde olsun. -Depresif hastalar, diğerlerine göre daha düşük folik asit seviyelerine sahiptir. Uykusuzluk, huzursuzluk, isteksizlik gibi belirtiler folik asit takviyesiyle son bulabilir. Tabletlerle alınabileceği gibi kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz, susam gibi besin kaynaklarında da mevcut. -B vitaminlerinin, beyindeki serotonin hormonuna (mutluluk hormonu) direkt etkisiyle depresyonla ilişkili olduğu kanıtlanmış. Düşük B vitamini seviyeleri depresyon görülme sıklığını artırır. B12 vitamini içeren besinler; dana karaciğeri, dana-kuzu-koyun-keçi eti, midye, istavrit, barbun, hamsi, palamut, alabalık, yumurta. -Çinko yetersizliği olan kişiler depresyona daha eğilimli ve tedaviye geç yanıt veriyor. Çinkonun besinsel kaynakları; maya, kabak çekirdeği, buğday-yulaf-çavdar unu, susam, ceviz, dana-sığır-keçi eti


Zaman ilerliyor...

2016 ABONE KAMPANYASI

28

D

U OL

Ü C R E T Sİ Z

HER HAFTA

40

HER H AFT A D

OL

U

sayfa İskandinavya’dan, Türkiye’den ve dünyadan haberler

SAYFA BENİM AİLEM EKİ

SAYFA GAZETE

ABONE HATTI

Online abone formu: www.bit.ly/aboneformu

+45 70 20 69 70 Sluseholmen 2, 1. • 2450 København SV info@moving-media.dk

zamaniskandinavyadk

zmniskandinavya

www.zamaniskandinavya.dk

+46 72 336 35 54 Fågelviksvägen 9H • 14553 Norsborg alicimenaf@gmail.com

+47 47 23 03 91 Karl Johans gate 16B • 0154 Oslo info@zaman.no


26

KASIM 2015

FERIDUN DÜZAĞAÇ:

BU ÜLKEDE HERKES KENDI IŞKENCESINI YAŞIYOR

FERIDUN DÜZAĞAÇ, ‘BAŞKA' ISIMLI YENI ALBÜMÜYLE KARŞIMIZDA. DUYGUSALLIĞI VE HASSAS KARAKTERIYLE TANINAN MÜZISYEN ILE ALBÜMDEN YOLA ÇIKIP ÜLKENIN HALINE UZANAN GENIŞ BIR SOHBET YAPTIK. KONUŞURKEN ÇOĞU ZAMAN GÖZLERI YAŞARDI DÜZAĞAÇ'IN. TOPLUMUN IÇINDEKI BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ VE SAĞLIKSIZ RUH HALINI, BIR KESIM TARAFINDAN ‘KÖTÜ ADAM' ILAN EDILIŞINE DUYDUĞU ÜZÜNTÜYÜ DILE GETIRDI. AYHAN HÜLAGU

Başka'daki şarkılarınızda diğer albümlerinize oranla daha az söz var… Evet. Başka'nın diğer albümlerden iki önemli farkı var. İlki sizin de söylediğiniz gibi şarkıların daha az söze sahip olması. Efkarı biraz daha enstrümanlara yükledik. Bu anlamda bir önceki albümüm Flu'nun bir devamı diyebiliriz. Başka, müzikalitesi yüksek bir albüm. Feridun Düzağaç hep bir şair ve söz yazarı olarak öne çıkarılıyor ama bu şarkıların müziği de size ait. Bu yönünüz biraz ıskalanıyor sanki değil mi? Bu tespit çok doğru. Sözler ön plana çıktığı için müzik kısmı çok ıskalandı. Sanki ben yazıp birine besteletiyormuşum gibi bir algı var. Müzik konusunda çok kibirli olacak bir durumum yok. Çünkü dört başı mamur bir müzik eğitimim yok. Temel armoniği ve matematiğini bilirim ama dahası yoktur. Benim en büyük mutluluğum “Feridun abi yine bir hit yazmış” denmesi. Zaten şarkı yazarlarının ortak bir kaderi var. En sevilen şarkıları onların tek eseriymiş gibi algılanabiliyor. Benim için de öyle bir durum var. Başka, bunun kırılması adına bana bir mutluluk yaşattı. Bu anlamda müsterihim. Yeni albümden sonra siz heyecanla yeni şarkılarınızı söylemek isterken eski hitlerin istenmesi sahnede gönül kırıcı oluyor. Bana göre hit şarkılar Flu'da da FD 7'de vardı. Ama ülkenin durumu, zaman, hayat, her şey bunda etkili oluyor. SİTELERDEKİ KATOLOG ÜRÜNÜ GİBİYİZ Ülkenin durumu ne kadar etkiliyor? Bana şu anda bu albümü anlatmak zül geliyor. Eminim benim kaygılarım herkeste var. Yeniden başlayan terör olayları ile birlikte hem çok sakat bir ruh haline büründük hem de şöyle bir yanlışlık yapılıyor. Müzik ve şarkı tamamen günah keçisi haline getirildi. Bir seçime gidiyoruz ama siyasi parti liderleri mitinglerinde yasakmış, ayıpmış, günahmış gibi hiçbir şey çalmıyorlar. Oysa klasik müziğin, tasavvuf müziğinin en büyük omurgası matemdir. Onları anlıyorum çünkü bu çok pragmatik

bir kaygı. Yaptıkları çok sakat ve sağlıksız. Müzik eğlence demek değil. Buna karşı çıkan sanatçı ya da müzisyenler de hemen farklı şekilde etiketleniyor. Siz de bu durumu en ağır yaşayan müzisyenlerden birisiniz… Bu konuda yaşadığımız eziyetin haddi hesabı yok. Sosyal medya hesaplarımı kapatmaya götüren bir süreç yaşadım. Ben sadece çok büyük acı çekiyorum ve susuyorum. Sahne dışında ölü taklidi yapıyorum. Çünkü bizler bilinen insanlar olarak internette her şey satan sitelerdeki katalog ürünleri gibiyiz. Feridun Düzağaç “Ateist, komünist, vatan haini, Allah'sız, solcu, terörist…” Nerden biliyorsun? Bir karar verin bir kere, hangisiyim? Akvaryum balığı gibiyiz. Çok büyük acı çekiyorum gerçekten.

istemiyorum. Beni siyasilerin kişisel ikballeri değil bu ülkenin ikbali ilgilendiriyor. Bir toplumu birlikte tutacak her ne varsa alaşağı edilmedi mi? Adalet, ahlak, vicdan alaşağı edilmedi mi? Bunları dillendirince sana işkence yapıyorlar. Benim yaşadığım bir işkence. Herkes kendi işkencesini yaşıyor bu ülkede.

bir insanım. Böyle bir insanı, bu insanın siyaseti bugün birçok insanın nefret ettiği bir sanatçı haline getirdi. Beş altı yıl önce insanlarla sokakta karşılaşınca insanlar sevgi ile bakardı. Şimdi sağ olsunlar sayelerinde tam tersini yaşıyorum. Siyasete iftira, yalan bulaştı bulaşalı bunu aynı adamlar çözecekse biz de sandık başına gideceğiz.

BERKİN'E DE ÜZÜLÜRÜM YASİN'E DE Bu acının sebebi sadece kişisel değil sanırım… Bu ülkede insanlar bazı kavram kargaşalarının ve tartışmalarının altında günah keçisi ilan edildiler. Benim kişisel kederimin burada bir kıymeti yok. Varsınlar saldırsınlar önemli değil. Ama bir akıl ve vicdan olmalı. Ölümler insanları nasıl ayrıştırabilir? Bu nasıl bir vicdan ve izanla açıklanabilir? Berkin'le ilgili bir şey yazınca ‘Yasin'e neden üzülmüyorsun?' demek nasıl bir şeydir? Gezi'de ölen çocuklara üzülüp Adana'da ölen komisere de üzüldüğünü söyleyince ‘Yalan söyleme' demek nasıl bir şeydir? Nerden biliyorsun ona da üzülmediğimi? Gazeteciler, sanatçılar, herkes kodlandı. Bu ülkede medya bile sıfatlarla anılıyor. Bu nefret dili ile geleceğimiz nokta budur.

Bir daha doğum günümü kutlamayacağım Sizinle aslında daha önce bir araya gelip albümü konuşacaktık. Ama 10 Ekim'de hepimizi üzen katliamdan dolayı çok üzgün olduğunuz için konuşamadınız. Bir de milyonların bildiği gibi o gün sizin doğum gününüzdü… 10 Ekim hepimiz için kara ve kötü bir gün. Çoğumuz bunu fark etmiyor olabilir ama hepimizin başına gelebilecek bir şey. Ellerinde barış pankartı ile teröre kurban olmuş insanların acısı nasıl yaşanmaz? Ben fazla duygusal olmakla birlikte olayları kişiselleştirmekte uzmanım. Bu sağlıklı bir durum değil ama evet ben artık doğum günümü artık kutlayamayacağım. Şarkısını yazdığım bir şey bu. Onuncu ayın onuncu günü saat on buçuk. Herkesin bildiği bir şey. Ben bu kadar üzülmüşken beni daha çok üzen şeyler oldu. Yahu arkadaş espri bile olsa Twitter'da ‘Bu iş Feridun Düzağaç'ın işi' diye yazılır mı? 102 insan hayatını kaybetmiş böyle bir espriyi nasıl yapabilirsin? 102 kişi ölmüş ve sen ‘Zaten şarkısını yapmıştı' diye nasıl yazabilirsin? Geldiğimiz ruh hali budur. Ben bu albümü anlatsam ne anlatmasam ne? Dört yaşında bir çocuğu babasının kucağında ağlatacak hale gelindi. Biz nasıl birlikte olacağız?

Futbol üzerinden bile siyasi kutuplara ayrıldık Sizi mutlu eden hiç mi bir şey yok bu dünyada? Şarkılardan süzülüp gelen adam karanlık bir adam. İç dünyası öyle. Ben normalde mizaha, inceliğe, güzel söze inanmış ve bunları anlamlı kılmış bir insanım. Bunlar beni mutlu eden şeyler. Özellikle bugünün dünyasında en küçük naiflik bile beni mutlu ediyor. Trafikte yol verdiğim birinin bana teşekkür etmesi, aynı şeyi sevmesek de aynı şeye inanmasak da aynı masada konuşabilmek durumu beni mutlu ediyor. Bir de yazmak durumu söz konusu olduğunda beni besleyen şey bu yoksulluk ve bardağı boş görme hali. Bu bir tercih ve sevdiğim tüm edebiyatçıların çoğu benim gibi. Mutluluğun şarkısını da yazanlar var ama bu beni harekete geçiren bir şey değil.

Son dönemde sizinle ilgili farklı bir imaj da çiziliyor. Bunun da etkisi oldu mu acaba? Ben bir vatandaşım. Son dönemde sanki bir ideologmuşum, siyasi bir fikir babasıymışım gibi gösteriliyorum. Yok öyle bir durumum. Siyasete bizim gibi ülkelerde hiç inanmadım. Ama bir vatandaş olarak sorumluluk duygusu ile gidip oy kullanıyorum. Ben çözüm istiyorum, çözümsüzlük

Evet nasıl birlikte olacak ve nasıl normale döneceğiz? Benim inanmadığım siyaset çözecek bunu. Ben 12 Eylül döneminde sağcıların mahallesinde yaşıyordum. Ama beni solcular mahalleme kadar bırakıyordu. Hep derim ben fasulyeden solcuyum. Ama inandığım değerleri sol dile getirmiştir. Ben hep eşitlik, özgürlük ve adaleti savunmuş

Sizin Beşiktaş aşkınız herkesin malumu. Eskiden futbol yazardınız. Neden artık yazmıyorsunuz? Gerçekten çok seviyorum ama onu da yaşayamaz ve paylaşamaz oldum. Çok teklif geliyor ama futbol üzerinden bile siyasi kutuplara ayrıldık. İki büyük kulübümüzün siyaseten ceza çektirildiği bir dönemde, dört yaşındaki bir çocuğun formasından dolayı ağlatıldığı bir ülkede futbolun içinde olmak duygusu da beni rahatsız ediyor. Yazdığım dönemler öyle değildi. Her şey daha normaldi. Beş altı yıl önce televizyon izleyip Twitter'da eleştirmen gibi geyik yapıyorduk. Siyaset o zamanlar ortalama müşterekin kıyısında geziniyordu. Yalan iftira yokmuş, yolsuzluk yokmuş, varsa da patlamamıştı.


TİVİGO TÜRK

BÜTÜN TÜRK TV KANALLARI

YÜKSEK KALİTELİ TÜM TÜRK KANALLARI İNTERNET ÜZERİNDEN TİVİGO İLE İZLEYİN KURULUM ÜCRETİ 399 - POSTA ÜCRETİ DAHİL HEMEN ARA

+45 50 43 51 00

ÇANAK ANTENE GEREK YOK İnternet adresi : www.tivigo.net Telefon : +45 50 43 51 00 Email : info@TiviGo.Net

Siz değerli müşterilerimizin de katkılarıyla 18 yıldır kaliteli, temiz ve güvenilir hizmet vermekteyiz.

Sizden gelen talepleri değerlendirerek, ürün çeşitliğimizi çoğaltmakla birlikte, bu hizmeti sunarken kaliteli ve işini iyi bilen bir ekip ile çalışıyoruz. Biz, en iyi bildiğimiz işi yapıyoruz ve işimizi çok seviyoruz. İsteklerinizi bize iletin, bizde buna göre çözüm sunalım.

Høje Tåstrup Boulevard 68, 2630 Tåstrup • Telefon +45 43716733 • www.tayyibslagter.dk • Facebook.com/TayyibFood


28

KASIM 2015

İşinizi kolaylaştıracak 7 uygulama AKILLI TELEFONLA CANDY CRUSH OYNAMAK VEYA FACEBOOK'A GIRMEKTEN DAHA FAZLASINI YAPMAK MÜMKÜN. ÇEŞITLI UYGULAMALAR SAYESINDE IŞLERINIZI KOLAYLAŞTIRABILIRSINIZ. ÜSTELIK BIRÇOĞU DA ÜCRETSIZ. DENİZ ERGÜREL

SLACK - Şirket içi haberleşme uygulaması. Kalabalık grupların kullanabileceği bu uygulama, e-posta yoğunluğunu ortadan kaldırıyor ve grup içi iletişimi kolaylaştırıyor. Kullanıcılar çalıştıkları projeyle ilgili bir başlık açıp projenin parçası olan kişilerle bu konu üzerinden yazışıyor. Böylece kalabalık e-postalar arasında kaybolmak yerine, kendilerini ilgilendiren konu başlıklarına abone olup projenin başından sonuna kadar yapılan tüm yazışmaları takip edebiliyorlar. (www.slack.com)

WETRANSFER - Büyük veri dosyalarını e-posta üzerinden göndermek büyük bir sorun. İşte WeTransfer bu sorunu çözmek için geliştirilmiş. Bu servisi kullanarak 2 GB'a kadar dosya paylaşımı yapabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, dosyayı WeTransfer'e yükleyip paylaşmak istediğiniz kişinin e-posta adresini yazmak. E-postayı alan kişi WeTransfer sayfasına gidip dosyayı indirebiliyor. Uygulama ücretsiz. Ücretli versiyonda 20 GB'a kadar dosya gönderme imkânı var. (www.wetransfer.com)

DROPBOX - Bulut internet üzerinden dosya paylaşımı yapmak için geliştirilmiş bir uygulama. Görsel veya yazılı her türlü dosyayı Dropbox hesabınıza yükleyebilir, bu dosyalara farklı cihazlar üzerinden ulaşabilir veya herhangi bir kişiyle paylaşıma açabilirsiniz. Bu sayede yanınızda USB taşıma derdini ortadan kaldırmış oluyorsunuz. (www.dropbox.com)

GOOGLE DRIVE - Google'ın ücretsiz ofis uygulaması. Google Drive ile yazı yazmak, tablolar oluşturmak, sunum hazırlamak veya çizim yapmak mümkün. Başkalarıyla dosya paylaşımı imkânı da var. E-posta mantığında çalıştığı için dünyanın her yerinden ve farklı cihazlardan dosyalarınıza erişebilirsiniz. Örneğin laptopta başladığınız bir yazıya cep telefonundan devam edebiliyorsunuz. Dosyaları diğer Google kullanıcılarıyla paylaşıma açıp aynı anda aynı dosya üzerinde uzaktan çalışmak da mümkün. (www.drive.google.com)

ONENOTE - Microsoft'un geliştirdiği bu uygulama, yazılı ve görüntülü not almak için kullanılıyor. Birden fazla kişi, farklı cihazlarda aynı not üzerinde çalışabiliyor. Uygulamanın Android ve iOS versiyonları da var. (www.onenote.com)

IFTTT - IFTTT sosyal medya hesaplarınız ve uygulamalar arasında bağlantı kurup birbirinden farklı işlemler yapmanıza yardımcı oluyor. Uygulamanın adı İngilizce “If This Then That” cümlesinin ilk harflerinden oluşuyor. Türkçe “Eğer bu olursa, bunu yap” şeklinde çevrilebilecek olan bu cümle bilgisayar programcılarının yakından bildiği bir komut. IFTTT uygulamasını kullanarak, “Facebook'ta birisi benim fotoğrafımı etiketlerse, o fotoğrafı Dropbox hesabıma kaydet” gibi birçok ilginç komut verebiliyorsunuz. (www.ifttt.com)

EASILYDO - Bu uygulama 40'a yakın komutu yerine getiriyor. Örneğin önceden belirlediğiniz bir saatte telefon araması yapabiliyor, seyahat planınızı tutabiliyor, kargo takibi yapabiliyor veya uçakların kalkış vaktini kontrol edebiliyorsunuz. (www.easilydo.com)


KASIM 2015

BULMACA

KAFA OYUNLARI SERKAN YÜREKLİ

kafaoyunlari@aksiyon.com.tr

Geçen ayın çözümleri

29


30

KASIM 2015

Güneşe yolculuk

BEYŞEHIR

SELÇUKLU SULTANI ALAEDDIN KEYKUBAT, BEYŞEHIR IÇIN “CENNET YA BURASIDIR YA BURANIN ALTINDADIR.” DIYOR. GÖLÜ, MILLI PARKI, TARIHÎ VE KÜLTÜREL ZENGINLIĞIYLE GÖRÜLMEYE DEĞER BIR YER BEYŞEHIR. AYHAN HÜLAGU

Kızıl deniz ve sarı ay Beyşehir Gölü: Tadına doyum olmaz bir manzaraya sahip, özellikle gün batımında... Güneş dağın ardında titrek bir mum ışığı gibi ışık salarken, deniz kestane gibi kızarıyor. Sandallarla denize açılanlar, balığa çıkanlar, dudağına ıslık takıp manzarayı seyre dalanlar… Tam kartpostallık. Gölde gün içinde saat başı tekne turları düzenleniyor. En çok rağbet göreni tahmin edileceği gibi akşam vakitleri, güneşin Anamas Dağı'nın arkasına gizlenmeye hazırlandığı saatler. Şehirli, aileleriyle semaverlerini yakıp gölün etrafında seyre dalıyor veyahut misafirleriyle tatlı suya yelken açıyor. Göl, fotoğraflarda görünenden çok daha büyük. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzunluğu 50 kilometre, buna

dik doğrultudaki genişliği yaklaşık 20 kilometre. Geniş ama derin değil. En derin yeri en fazla 10 metre. Hasbelkader, “Pi'nin Yaşamı” filmindeki gibi gölün orta yerinde bir başına kalan biri hiç panik yapmadan çıkış yolu bulabilir. Kuluçkaya yatmak için gölü mesken edinen göçmen kuşlar yol arkadaşlığı eder, bir balıkçı imdadına yetişir tez vakit. En kötü ihtimalle kendini bir adaya atar. Bunu da çok aramasına gerek yok. Zira göl, 33 irili ufaklı adaya sahip. Bazıları minik bir kulübenin sığamayacağı kadar küçük. Bazen suyun seviyesi azalınca yeni adalar ortaya çıkıyor, o kadar yani. Ada bir kulübeye az gelebilir ama bir insan için fazla. Göçmen kuşların cenneti Beyşehir Milli Parkı: Gölü çevreleyen Türkiye'nin en büyük milli parkı kabul ediliyor. 22 yıl önce bakanlar kurulu kararıyla

ilan edilmiş ‘milli' kimliği. Ormanı, suyu, canlılarıyla yaşıyor, yaşatılmaya çalışılıyor. Yeşille mavinin iç içe geçen manzarası en az göl kadar etkileyici. Park, renkli popülasyonlara ev sahipliği yapıyor. Göçmen kuşların uğrak mekânı burası. Doğal güzelliğin yanı sıra gölün su sporlarına uygun olması, Selçuklu mimarîsine ait eserlerin bolluğu ve tabii ki henüz tam keşfedilmemiş, pahalı sayılmayacak turistik yöre olması parka olan ilgiyi artırıyor. Gölün çevresinde sazlıklar, çalılıklar var. Doğal ortam olduğu için hiç müdahale edilmiyor. Adaların bazılarına insanlar koyun bırakıyormuş birkaç ay kendi kendine beslensin diye. Çınar ağacı gibi kökü derinlerde Eşrefoğlu Camii: Konya'nın en eski ibadethanelerinden. 700. yaşını çoktan deviren cami, sıra dışı bir mimarîye sahip. Şöyle anlatalım: Cami 46 ahşap sütun üzerinde yükseliyor. Sütunlar meşe odunundan. Tabanı gibi tavanı da ahşap. Sütunlar dikilmeden önce altı ay suda bekletilmiş,

dayanıklılığı test edildikten sonra kullanılmış. Kök boyalı motifler, çini mozaikler, bitkisel bezemeler, kalem işi süslemeler… Çehresiyle, ruhuyla hakikaten sıra dışı. Caminin ilginç bir de yönü var. Şöyle: Orta tarafında kocaman bir kuyu var. Kuyunun üstüne denk gelen çatı açık. Yağan karın, yağmurun boşluktan süzülerek ortadaki havuza akması istenmiş. Amaç, ortamı nemlendirip yakılan sobalardan ötürü ahşap sütunların çatlayıp kurumasını engellemek. O gün bugündür sütunlar kökü toprağa kelepçelenmiş çınar ağacı gibi ayakta duruyor. Sütunlar bugünlerde biraz kurumaya başlamış. Neden derseniz, ibadethane içindeki nem dolaşımını sağlayan çatının üstü kapalı. 50 yıl önce içerisi soğuk oluyor diye çok değerli büyüklerimiz inanılmaz bir ileri görüşlülükle (!) kuyunun suyunu kesmiş. Doğal denge bozulduğu için tarih, tarihe karışabilir. Not: Caminin çevresindeki Bedestan, Taş Medrese, Demirli Mescidi görülmesi gereken diğer yerler.


KASIM 2015 görmek mümkün. Taş Köprü: İlçenin sembolü, 101 yaşında. Konya ovasını sulamak amacıyla Osmanlı'nın inşa ettirdiği ilk sulama projesi. 15 göze sahip köprü, 1997'den beri trafiğe kapalı. Özellikle akşamları farklı ışıklandırmalarla göz alıcı bir güzelliğe kavuşuyor.

Hititlerden miras… Hitit Çeşmesi (Eflatunpınar Anıtı): Beyşehir'e 22 kilometre mesafedeki Sadıkhacı köyü sınırında bulunan Hititler'den miras tarihi bir çeşme. (M.Ö 1300-1200). 14 taş bloktan oluşan bir su kaynağı. Anıtın blok taşları üzerindeki figürler; üstte güneş kursu, ortada tanrıça ve tanrı diye kabul edilen figürlerin arasında, yanlarındaki ve en alttaki figürler ellerini yukarıya doğru kaldırıp tanrı ve tanrıçayı selamlamakta. Çeşmedeki kabartmalar biraz hasar görmüş ama Allah'tan restorasyon yapılmıyor. Yeni bir Aspendos faciasını kim kaldırabilir! Osmanlı'nın ilk sulama projesi Fasıllar Anıtı:Fasıllar, şehrin 18 kilometre doğusunda küçük şirin bir köy. Bizans dönemine ait birçok eseri barındıran Mistia Kenti Harabeleri burada. Rivayete göre bölge IV.Tudhalya dönemine ait. Bereket Anıtı, Çift Süvariler Kabartması, Gavur Meşedi, Yerebatan Çeşmesi ve Kaya Lahitler gibi birçok kalıntı ziyaretçi-

Nerede ne yenir? Konya sınırla-

lerini bekliyor. Kurt Beşiği Anıtı:Fasıllar köyünün 15 metre batısındaki Örenler Konağı bayırında sırt üstü yatan dünyanın en büyük kaya anıtlarından biri. Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi'nde bir örneğini

31

rında olduğunuz için tabii ki ilk akla gelen etli ekmek. Şehir içinde damak tadınıza uygun ekmekler yapan restoranlar bulabilirsiniz. Şehrin etli ekmeği kadar balığı da meşhur. Özellikle sazan. Tolca köyünde çok güzel restoranlar var. Taze taze pişirilip servis ediliyor. Sadece balık yemek için arabaya atlayıp köye gidenlerin sayısı hayli fazla. Bu arada ekleyelim: Gölün üzerinde yüzen bir kafe var. Özgün bir konsepte sahip. Açılışına belediye reisinden milletvekillerine şehrin ileri gelenleri katılınca insanın beklentisi ister istemez artıyor. Kafe, gölün kıyısında küçük mütevazı bir yer. Hatta küçük değil, küçücük. Terk edilmiş bir sandal gibi duruyor öylece. Kapalı. Kafeyi toprağa bağlayan köprü kopsa, kaybolup gitse kimsenin ruhu duymaz.

PARA HAVALESİ Muhasebe ve Tercüme ile ilgili

DUYURU Muhasebe ve tercümanlık hizmetlerinin yanı sıra, 25 yıllık mesleki tecrübeleri ve sizlerin güvenine dayanan para havalesi hizmetleri sayesinde Danimarka´nın her köşesinden gönderebileceğiniz, dilediğiniz miktardaki havaleleriniz SADECE 1 SAAT İÇİNDE *

50 kr.´dan başlayan fiyatlarla, tüm Türkiye´ye ulaştırılmaktadır. İrtibat:

Pamir Kalkan Serbest Muhasebeci / Yeminli Tercüman ve Mütercim

VEPA Revision & Rådgivning / T.A.C. - Transfer And Consulting Trommesalen 1, 1. sal - 1614 København V (v. Hovedbanegården) Tlf. 33 79 33 77 - Fax 33 79 33 37 - Mobil 20 66 20 99

www.muhasebe.dk

-

www.tercüme.dk

-

www.havale.dk

FORHANDLERE SØGES Autoværksteder, supermarkeder, transportfirmaer, reservedele udbydere / leverandører

ERDEM DANIŞMANLIK Transport, ev, daire, araba, kaza ve seyahat sigortalarında yardımcı olunur.

51 92 32 45 / 71 39 60 80

Ömer Erdem

© Moving Media ApS

VIL DU ARBEJDE SAMMEN MED OS?

Benzinmotorer / Dieselmotorer Motorolie & alle former for smøring til benzinmotorer.

Motorvedligeholdelse Bredt udvalg af vedligeholdelsesprodukter.

Vi kan tilbyde alle former for olie produkter til biler, lastbiler, motorcykler, skibe mm. Vores produkter er godkendt af bla. Mercedes, WV, Ford, Renault og BMW Vi er en virksomhed hvis fokus er, at tilbyde smørings- og vedligeholdelsesprodukter til autobranchen. Vi har i samarbejde med Lubex, valgt at bringe deres produkter til det danske og nordiske marked. Vores mål er, at Lubex bliver et stærkt alternativ til de velkendte brands på markedet indenfor motorolieprodukter. Vi er et team på 4 ansatte, og vi glæder os til at tilbyde Jer disse fantastiske produkter! Vi er alle meget venlige, og kan slet ikke vente med at få en snak med Jer. Så tøv ikke med at kontakte os! Læs mere om os på www.tntoil.dk

TNT OIL Company ApS Literbuen 14A, 2740 Skovlunde Tlf: +45 54 958 958 E-mail: info@tntoil.dk


32

KASIM 2015

YURTDIŞINA SAVAŞA GİDENLER İÇİN ÖMÜR BOYU HAPİS GÜNDEMDE DANIMARKA’DA HÜKÜMET BAŞTA ORTA DOĞU OLMAK ÜZERE DÜNYANIN DEĞIŞIK ÜLKELERINDEKI SAVAŞLARA KATILMAK ÜZERE ÜLKEDEN AYRILAN INSANLARLA MÜCADELE KAPSAMINDA DAHA ÖNCE ALINAN ÖNLEMLERI DAHA DA SERTLEŞTIRMEYE HAZIRLANIYOR. HABER MERKEZİ

Danimarka’da hükümet başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın değişik ülkelerindeki savaşlara katılmak üzere ülkeden ayrılan insanlarla mücadele kapsamında daha önce alınan önlemleri daha da sertleştirmeye hazırlanıyor. Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yurt dışındaki savaşlara katılmak için Danimarka’dan ayrılanların “vatan hainliği suçlaması” kapsamında değerlendirilmesi ve bu kişilere ömür boyu hapis cezası dahil en ağır cezaların verilmesinin önünü açacak yeni bir kanun düzenlemesi yapılacağı ifade edildi. Danimarka’da daha önce hazırlanan bir kanun ile bu kapsamda sınır polislerinin yetkileri arttırılmış ve

şüpheli durumlarda pasaportlara el koyma yetkisi verilmişti. Konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Sören Pind, “Bu ülkede yaşayan insanlar, Danimarka’ya sadık kalmak zorunda. Terör örgütleri ya da aşırı uç grupların Danimarka vatandaşlarını militanlaştırmasını kabul edemeyiz. Eğer insanlar, bu örgütlere sadık olmak istiyorsa, takip edildiklerini ve Danimarka’ya döndüklerinde nelerle karşı karşıya kalacaklarını bilmeliler.” dedi. Bu arada geçtiğimiz günlerde Irak’ta Peşmerge saflarında IŞİD’e karşı savaşmak için ülkeden ayrılan 22 yaşında bir kızın pasaportuna el koyulduğu ve kendisine 1 yıl boyunca yurtdışına çıkış yasağı koyulduğu açıklanmıştı.

Adalet Bakanı Sören Pind: “Bu ülkede yaşayan insanlar, Danimarka’ya sadık kalmak zorunda.”


KINGO S TRAFIKSKOLE DANSK LOVPAKKE hold start 9/11 kl. 17:00 • Ubegrænset teorikursus min. 28 lektioner • Evaluerende teoriprøver • Manøvrebane inkl. 4 kørelektioner + baneleje • Glatbaneleje inkl. 4 kørelektioner + baneleje • 16 kørelektioner på vej (24 kørelektioner i alt) • Forsikring uden selvrisiko på manøvrebane

SON BAHAR KAMPANYASI 15 yıllık tecrübemizle Türkçe eğitim veriyoruz

TÜRKÇE FULL PAKET 7.999,Ders günleri: Pazar günleri saat 14:30 teori veriyoruz

Normal pris 6.499 kr.

NU KUN

5.999,© Moving Media ApS

TILMELD DIG ONLINE www.kingostrafikskole.dk KAMPAGNEN KØRER HELE NOVEMBER MÅNED / KAMPANYA KASIM AYI BOYUNCA GEÇERLİDİR

KINGO’S TRAFIKSKOLE • Frederiksberg Allé 29 • 2000 Frederiksberg C • Telefon 33 79 79 79 • Mobil 24 91 96 68

TAŞINIYORUZ

%50

BU FIRSAT KAÇMAZ . .

Aladdin Tæpper

Sadelmagerporten 2-4, 2650 Hvidovre • Tlf. 36 31 31 23

Hafta içi 10:00 - 18:00 • Cumartesi 10:00 - 16:00

© Moving Media ApS

Tüm halılarda indirim!


34

KASIM 2015

ŞAMPIYON ACILAR VE ZAFERLER ONUN KADERI OLDU. MILLÎ MOTOSIKLETÇIMIZ KENAN SOFUOĞLU, AĞABEYLERINI, BABASINI, OĞLU HAMZA’YI KAYBETTI AMA 4 KEZ DÜNYA ŞAMPIYONU OLMAYI DA BAŞARDI. BEHRAM KILIÇ

Y

eryüzü nice kahraman, nice üzerindeydi. Buruktu ama ağabeyi için başampiyon sporcu gördü. Ama şarmak istiyordu. Ve başaracaktı da... böylesine hiç şahit olmadı. Onun hızı Yamaha yetkililerinin dikkaHikâyesi yürekleri dağlar, za- tini çekti. Kenan’ı, 2004 Avrupa Şampiyoferlerine ise alkış yetmez. Ağabeylerini, nası’nda yarıştırmaya karar verdiler. Daha babasını, oğlunu kaybetti ama azmini ve önce 600 cc’lik motor kullanan Kenan, inancını yitirmedi. Pedala, gaza bastıkça şimdi 1000 cc’lik bir motorun üzerindeydi. bastı, virajları döndükçe döndü. Dünya Avrupa 3.lüğüne ulaştı. İkinci senesinde imtihan dünyasıydı ve imtihanlardan im- sezonu 2. tamamladı. Artık dünyaya açılmanın vakti gelmişti. tihan oldu. Acılarını, üzüntülerini kâh bir antrenman sahasında kâh dünyanın bir Hollanda’nın Hannspree Ten Kate Honda yerindeki pistlerde yaşadı. Bazen ağla- takımı ona teklifte bulundu. Testlerden maya bile fırsat bulamadan motora bin- sonra Katar’daki Dünya Şampiyonası’nın di. Ama bu topraklarda kendi branşında ilk ayağında motorun üzerindeydi. Sezonu hiçbir sporcuya nasip olmayan zaferleri dünya üçüncülüğüyle tamamladı. 2007 ise Kenan’ın yılıydı. Tecrübeliydi; de tattı. O geçen haftalarda bir kez daha Supersport Motosiklet Şampiyonası’nda hem pistleri tanıyordu hem de rakipledünya şampiyonu oldu. ri... Kenan, 14 etaplık serinin ilk 11 aya1983’te doğan Kenan Sofu-oğlu’nun ğında 6 birincilik, 2 ikincilik, 1 üçüncülük hikâyesi, babası İrfan Bey’in 1966’da Sa- elde ederek sezonun bitimine 3 etap kala karya’da açtığı tamirci dükkânından baş- dünya şampiyonluğunu ilan etti. Motor lıyor. Kenan, 40 yıldır motorlarla iç içe sporlarında dünyada esamisi okunmayan olan İrfan Bey’in üç erkek çocuğundan en Türkiye için büyük bir başarıydı bu. Zafer küçüğüydü. İrfan Bey’in motor yağlarıyla, büyüktü ama arkasından gelecek acı da motor parçalarıyla ömrünü geçirmesi çocuklarına da örnek olacak, üç oğlu da pistlerde yarışacaktı. Üç kardeş ilk defa 2001 Balkan Motosiklet Pist Şampiyonası üçüncü ayağında aynı pistteydiler. Sinan birinci, Kenan ikinci, Bahattin de üçüncü oldu. İrfan Bey, çocuklarından birini Avrupa’ya göndermeyi kafasına çoktan koymuştu. Ama karar vermekte zorlanıyordu. Bahattin bir öneri getirdi: “Kenan’ı gönderelim.” Kenan, Almanya’da Yamaha Kenan Sofuoğlu, pistlerde 4 kez dünya şampiyonu oldu. R6 Shell Cup yarışına girdi ve ilk defa katıldığı bu organizasyon- öyleydi. Ağabeyi Sinan Sofuoğlu, 9 Mayıs da birinci oldu. Ama sonrasında aileyi yasa 2008’de Kocaeli Körfez Pisti’inde geçirdiği boğan o kaza yaşandı. Bahattin, 25 Ekim motosiklet kazasında hayatını kaybetti. Kader bu acının ardından yine za2002 tarihinde henüz 24 yaşındayken bir otomobil kazasında vefat etti. Kazadan fer yaşattı Kenan’a. 2010’da yine dünya 40 gün sonra Kenan, İspanya’da motorun şampiyonu oldu. Sezonun son yarışıydı.

YAŞADIĞI BÜYÜK ACILAR 25 Ekim 2002’de ağabeyi Bahattin’i kaybetti. 9 Mayıs 2008’de ağabeyi Sinan Sofuoğlu’nu kaybetti. Şubat 2011’de Babası İrfan Bey’i kaybetti. Nisan 2012’de babaannesi Gülizar Hanım’ı kaybetti Temmuz 2015’te 5 aylık oğlu Hamza’yı kaybetti.

Şampiyonluk için Kenan’a ilk 5 arasında olmak yetecekti. O ise bir şampiyon gibi bitirmek istedi. Daha start verilir verilmez gaza bastı. Her turda rakipleriyle arayı açtı da açtı. Şampiyonluktaki tek rakibi Eugene Laverty bile bu duruma şaşıp kalmıştı. Zira kimse Kenan’dan böyle bir taktik beklemiyordu. Son 5 turda yavaşladı ve yarışı 2. bitirerek şampiyonluğunu ilan etti. Bu zaferden kısa bir süre sonra bir acı daha yaşadı Kenan. Şubat 2011’de 59 yaşındaki babası İrfan Bey’i kaybetti. Babasının ölümü onu çok üzdü. Aslında Kenan’ın bir ağabeyi daha vardı: Tahir... İrfan ustanın ilk oğlu Tahir, daha 6 aylıkken hayatını kaybetmişti. Elinde büyüdüğü babaannesi Gülizar Sofuoğlu ise Nisan 2012’de kalp krizinden dolayı göçtü bu dünyadan. Acılar içindeki Kenan aynı yıl bir kez daha yarışlara tutundu. Sezon sonunda Dünya Supersport Şampiyonası’nda yine Türkiye’ye şampiyonluğu getirdi. Fransa’da bir yarış esnasında tanıştığı Hollandalı Julia Looman ile 2014’te evlendi kahramanımız. 14 Mart 2015’te bir oğlu dünyaya geldi. Kenan mutluydu. “Rahmetli Bahattin ağabeyim ve babamın cuma vakti cenaze namazlarını kılmıştık. Sinan ağabeyim ise cuma vakti vefat etmişti. Şimdi ise cuma namazını kılarken oğlum Hamza’yı bize nasip eden Rabbi-

me şükürler olsun.” diyordu. Cesur olması için oğluna, Hamza adını verdi. Ama doğumdan 2 ay sonra oğlu beyin kanaması geçirdi. Bir yandan da sezon devam ediyordu. Kenan 5. yarışında Hamza’nın üzüntüsüne rağmen İtalya’da yine pistteydi. Minik bebek ise 26 Temmuz’da hayata gözlerini yumdu. Malezya’ya gitmeden önce kaybetti Hamza’yı. Zaten oğlu hastanedeyken hiç sporcu gibi yaşamadı Kenan. Antrenman yapma fırsatı olmadı. O durumda yarış kazanması zordu ama kazandı. Dünya Supersport Şampiyonası’nın Fransa’daki 11. ayağında 2. oldu ve Katar’daki son yarış öncesi şampiyonluğunu ilan etti. 18 Ekim günü ise Katar’da takımı Kawasaki’ye markalar şampiyonluğunu getirdi. Bu onun en zor şampiyonluğuydu: “Hayatımda istediğim en önemli şampiyonluktu bu. Her gece yatarken iki hayalim vardı. Biri Hamza’nın iyileşmesi, diğeri de şampiyon olmaktı. Hamza’yı kaybettik ama ikinci hayalim gerçek oldu.” O, 17 Ağustos 1999’daki depremi de yaşamıştı. Enkaz altında kaldığı apartmandaki 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu büyük sporcumuz, aynı zamanda ‘biyonik adam’dı da. Mart 2012’deki kaza sonrası sol dizine vida takıldı. Kazadan birkaç hafta sonra yine pistteydi. Daha geriye gidersek, Ağustos 2011’de ABD’de yaptığı kazanın ardından sağ ayak bileğine platin takılmıştı. Sakarya’da 2010’da sezon öncesi antrenmanda sol ayak bileğini kırdı. Millî motosikletçi, 2007’de sağ el, 2006’da ise sol el bileğini kırmıştı. Bugüne kadar maddi, manevi ve fiziksel acılar yaşayan ama nice zafere de imza atan 31 yaşındaki sporcumuza bundan sonraki hayatında hep mutluluklar diliyoruz.


Tüm özel organizasyonlarınız için rezervasyon alımları başladı!

DÜĞÜN, NİŞAN, SÜNNET

KONFERANS, KONSER İŞ TOPLANTILARI

TÜM ÖZEL ORGANİZASYONLARINIZDA

A’dan Z’ye tamamen profesyonel ekipman ve kadromuzla seçkin bir işletme anlayışı içerisinde ve muhteşem bir binada hizmetinizdeyiz.

İrtibat telefonlarımız:

AZURAY 70 23 23 55 Mustafa Sütçü 28 14 44 89 Özcan Kızılkaya 27 33 17 68 Taner Yılmaz 60 10 10 70

Meterbrun 9-13, 2740 Skovlunde


Kuzey Avrupa'nın En Büyük Türkçe Gazetesi

17.YIL SAYI 132 KASIM 2015 WWW.BAHAR.DK



36 70 40 80, atlasbio.dk Rødovre Centrum 96 Rødovre Centrum Gratis P-pladser

DANMARKSPREMIERE 12/11

DANMARKSPREMIERE D. 3/12

FORSALGET ER STARTET

DANMARKSPREMIERE 31/12

KØB BILLETTER OG TILMELD DIG VORT NYHEDSBREV PÅ ATLASBIO.DK


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.