Sacayak-OzelSayi

Page 1

sacayak

BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR

BU SAYIDA: Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’un 12 Mayıs 2013’de Ankara’da toplanan Üçüncü Alevi Kurultayı’nda Açış Konuşması Üçüncü Alevi Kurultayı Sonuç Bildirgesi’nden

ISSN 1308-7967

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Genel Ajans B.D.O. Ltd. Şti. adına Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Nine Hatun Mah. Horasan Cad. No: 23/B Esenler - İstanbul Tel/Faks:+90.(0)212.646 41 11 E-posta: sacayak@yahoo.com.tr

Özel sayi

Mayıs 2013 / Üçüncü Alevi Kurultayı Özel Sayısı


SACAYAK

Özel Sayı

12 Mayıs 2013’de Ankara’da toplanan Üçüncü Alevi Kurultayı’nda

Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Ulusoy’un

Açış Konuşması Değerli Dostlar, ÖYLE geniş katılımlı bir kurultayda bir araya gelmiş olmanızı görmekten çok sevinçliyim. Buradaki birlikteliğimiz, geleceğe yönelik umutlarımızı tazeliyor. Bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçen, hepimize mihmandarlık eden tüm örgütlere, yöneticilerine ve katılan canlara en içten teşekkürler ediyorum. Kurultayın başarıyla tamamlanacağına ve alınan kararların yaşama geçirileceğine eminim. Tüm toplumumuzu ardından sürükleyecek bu kararların hayata geçirilmesinde, bu yolun yolcuları olarak büyük bir özveriyle, gecesini gündüzüne katarak çalışan tüm canlara aşk olsun.

B

Hiç aklımızdan çıkarmayalım: Devlet, AleviBektaşi toplumunun üzerine yürürken, sadece zorbalığı Sevgili canlar, değil, Bu toplantı, ortak aklımızı ortaya koymak üzere yapılıyor. Bu “böl-yönet” toplantı, ortak aklımız temelinde, istemlerimizi gerçekleştirmek yöntemlerini de için ortak eylem yapma gücümüzü geliştirmek üzere yapılıyor. kullanmıştır.

Kızılbaş Alevi-Bektaşi yolu, tüm tarihi boyunca zorbalıklara, en başta da Sünni İslam ve o anlayış temelinde kurulmuş devletler eliyle yapılan saldırılara karşı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yolumuz barış yoludur, sevgi, muhabbet yoludur, ama hepinizde biliyorsunuz ki, tarihimiz boyunca hep savaşlara, kırımlara, katliamlara maruz kaldık. Alevileri yok etme, yok edemediklerini kendilerine benzetme çabaları, hep devlet eli ile uygulandı. 2

Bakın tarihimize: Nerede ve ne zaman yenilmişsek, o yenilgiden önce mutlaka bölünmüşüzdür.


Mayıs 2013

Kızılbaş Alevi-Bektaşi toplumu, tabii ki barıştan yanadır. Tabii ki akan kanın durmasından yanadır.

SACAYAK

Ama hiç aklımızdan çıkarmayalım: Devlet, Alevi-Bektaşi toplumunun üzerine yürürken, sadece zorbalığı değil, “böl-yönet” yöntemlerini de kullanmıştır. Bakın tarihimize: Nerede ve ne zaman yenilmişsek, o yenilgiden önce mutlaka bölünmüşüzdür. Bu nedenle tarihsel ortak aklımızı, hep birlikte tarihten çıkardığımız dersi özetleyen çağrımızı hiç unutmuyoruz: “Gelin canlar bir olalım! İri olalım! Diri olalım!” Sevgili canlar,

Tabii ki ezilen ÇİNDEN geçmekte olduğumuz ortam, bu Kurultayın neden gehalkın en temel rekli ve yararlı olduğunu gösteriyor. haklarına Türkiye’nin kuruluşundan beri sürüp gelen ve son otuz yılımıza kavuşmasından yanadır. damgasını vuran “kimin yararına” olduğu belli olmayan savaşta bir

İ

Tabii ki bu kirli savaşın Türkiye üzerine bir kara bulut gibi çökmüş olan tüm olumsuz etkilerinin bir an önce kalkmasından yanadır.

duraklama oldu. Bu savaşı sürdürmüş olan taraflar arasında, adına “çözüm süreci” denilen, görüşmeler başladı. Bu görüşmeler, tüm Ortadoğu din ve inanışlarında kutsanan Nevruz günü ilan edilen bir ateşkese ulaştı. Barış olasılığının elle tutulur hale gelmesini tüm Türkiye’de olduğu gibi Kızılbaş AleviBektaşi toplumu da sevinçle karşıladı. Kızılbaş Alevi-Bektaşi toplumu, tabii ki barıştan yanadır. Tabii ki akan kanın durmasından yanadır. Tabii ki ezilen halkın en temel haklarına kavuşmasından yanadır. Tabii ki bu kirli savaşın Türkiye üzerine bir kara bulut gibi çökmüş olan tüm olumsuz etkilerinin bir an önce kalkmasından yanadır. Tabii ki sivil siyasetin, askeri siyasetin önüne geçmesinden, sorunlara silahlı çatışmalarla değil de tartışma ve görüşmelerle çözüm aranmasından ve bulunmasından yanadır. Sevgili Canlar, U SÜREÇ içinde başlayan hızlı siyasi görüşme trafiği, uzun yıllardır savaşa, savaşın diline alışmış olan Türkiye toplumunda, birden bire kolayca hazmedilemedi. İlk başta alışılmadık gelen siyasi görüşmeler, yıllardır yasaklı kişileri öne çıkartan ziyaretler, savaşan tarafın temsilcilerine belgelerin gidip gelmesi tüm toplum tarafından dikkatle, heyecanla ve hatta şaşkınlıkla izlendi. Bu görüşme trafiği şimdiye dek bir dizi olumlu sonuç getirdi. En başta da siyasi bir çözüm üzerinde uzlaşılıncaya kadar çatışmaların bir daha başlamaması için silahlı güçlerin geri çekilmesi karar altına alındı ve bu karar uygulamaya kondu. Ne yazık ki, uzun yıllar boyunca belirli hedefler için savaşmaya koşullandırılmış tarafların bu durumu kabullenmesi kolay değil. Doğal olarak, savaşın dünkü siyasi hedeflerinden kolayca vazgeçemeyen siyasi çevreler var. Hâlâ dünkü hedefler için savaşın sürdürülmesini isteyenler var. Hâlâ savaşın sürmesinden yarar umanlar var. Taraflar içindeki bazı güçler, bazı siyasi hareketler, bu hızlı görüşme trafiğini, havada uçuşan çözüm önerilerini yadırgadığını, benimsemediğini ve hatta kabul edilmez bulduğunu yüksek sesle vurguluyor.

B

3


SACAYAK

Özel Sayı

Öte yandan toplumdaki barış özlemi de çok güçlü. Belli ki barışı getirme olasılığı olan çabalar geniş kesimler tarafından destekleniyor. Ancak geniş toplum kesimleri, yıllardır süren savaşın yarattığı karşılıklı güvensizlik ortamında, ayrıntıları belli olmayan çözüm önerileriyle ve beklemedikleri gelişmelerle karşılaşınca, sürece karşı ikircimli kaldı. Şimdi Hükümet tarafı, görüşmelerde ortaya çıkmış sonuçları taraflara kabul ettirmek, özellikle de ikircimli kesimlere benimsetmek üzere bir propaganda ve halkla ilişkiler çabası başlattı. Kendi seçtiği “akîl” insanlardan bir heyeti oluşturdu. Bu heyet, ortaya çıkmış sonuçların toplumda geniş kabul görmesi için ülkeyi dolaşıyor. Bu heyetin çalışmalarına paralel olarak siyaset sahnesinde her gün karşılıklı atışmalar oluyor. Tüm basın bu konuyu irdeleyen yazılarla dolu. Barış da savaş gibi öyle zor bir iş ki, varolan siyasi yapıların içende bile farklılıklar çekişmelere, kutuplaşmalara, hatta bölünmelere varıyor. Değerli canlar, IZILBAŞ, Alevi-Bektaşi toplumu da bu gelişmelerden etkilendi. Özellikle çözüm süreciyle ilgili ortaya çıkan ilk açıklamalarda, yapılan ilk konuşmalarda, Ermeni toplumuna olumsuz gönderme yapıldı ve Alevi toplumunun adının ağza bile alınmadı. Buna karşın İslam’ın birleştiriciliği fikrinin güçlü bir şekilde yer alması, Alevi-Bektaşi toplumunda ciddi endişelere yol açtı. Alevi-Bektaşiler açısından, bugünkü Hükümetin ve onun içinden yetiştiği siyasi İslam geleneğinin Alevilere bakışı ve tutumu hiç de yabancı değildir. Hükümetin ve bu siyasi İslam geleneğinin sadece son yıllarda yaptığı bazı işleri şöyle bir gözümüzün önünde geçirirsek:

K

 Hepimizin gözü önünde yaşanan “Alevi Açılımı” fiyaskosu;  Zorunlu din dersleri konusunda hukuk tanımazlık;  Cemevlerinin statüsü ve benzeri birçok konuda Alevileri ve Aleviliği küçümseyen tutum ve söylemler;  Diyanet İşleri Başkanlığına, devlet ve toplum içinde Osmanlı’nın Şeyh-ül İslam’ı gibi işlevler tanıyan laiklik karşıtı uygulamaları;  Alevileri aşağılayan nefret söylemlerine ve eylemlerine karşı çıkmak ne kelime açıktan destek olan tutumlar,  Suriye’de yaşanan savaşta Nusayrileri hedef alan Sünni-Selefi söylem ve eylem;

Hükümete ve içinde yetiştiği siyasi İslam geleneğine verilmiş notumuz, onların Alevileri yok sayan ve asimile etmeyi amaçlayan bir siyasi akımın temsilcileri olduklarıdır.

 Suriye’ye sınır bölgede yaşayan Nusayri, Kızılbaş, Alevi-Bektaşi Hükümet bu kanaatimizi halkı rahatsız edici uygulamalar, Ve daha nice tutum, söylem ve uygulamaların hepsi Alevilerin bu kanaatini güçlendiren etmenlerdir. Onlara verilmiş notumuz, onların Alevileri yok sayan ve asimile etmeyi amaçlayan bir siyasi akımın temsilcileri olduklarıdır. Hü4

değiştirecek somut adımlar atmadıkça da bu notumuz değişmeyecektir.


Mayıs 2013

Kürt siyasi hareketinin ağır bedeller ödediğini hep birlikte üzülerek gördük. Bugün barış ortamında demokratik kazanımlarını kalıcılaştırmak istemeleri anlaşılır bir şeydir. Onlar da en az bizim kadar Türkiye’nin sorunlarına vakıftırlar.

SACAYAK

kümet bu kanaatimizi değiştirecek somut adımlar atmadıkça da bu notumuz değişmeyecektir. Üstelik Hükümetin son günlerde ardı ardına gelen uygulamaları da giderek artan baskıcı bir eğilimin öne çıktığını gözler önüne sermektedir. Değerli canlar, ÜRT siyasi hareketinin bugüne gelinceye kadar ağır bedeller ödediğini hep birlikte üzülerek gördük. O nedenle bugün gelinen noktada, barış ortamında demokratik kazanımlarını kalıcılaştırmak istemeleri anlaşılır bir şeydir. Öte yandan, onlar da en az bizim kadar Türkiye’nin sorunlarına vakıftırlar. Onlar da Türkiye’de kapsamlı bir demokratikleşme olmadan, farklı toplumsal kesimlerin, farklı inançların kendini özgürce ifade edebileceği, demokratik haklarının engellenmediği bir ortam yaratılmadan, kendi sorunlarına kalıcı çözümler bulunamayacağını görmektedirler. Bu çerçevede onların, Aleviler ve gayrimüslim toplumlar arasında ortaya çıkan endişeleri gidermek üzere başlattıkları girişimleri görüyoruz ve izliyoruz. Ancak kendilerine bir kez daha şu gerçeği hatırlatmak isterim: Toplumlar arasında köklü geçmişi olan sorunlarda bazen en ufak bir hata, bir çift yanlış söz, hatta söylenmesi unutulanlar bile çok kritik sonuçlara, giderilmesi uzun sürecek gönül kırıklıklarına yol açabilir.

K

5


SACAYAK

Özel Sayı

Değerli canlar, LEVİ BEKTAŞİ toplumu, bilge bir toplumdur. Bağışlamaya yatkın bir toplumdur. Yeter ki geleceğe yönelik olarak ortaya konanlar, bizim felsefemize, inancımıza uygun olsun ve dünya çapında bilinen demokrasi kültürü ile uyumlu olsun. Biz bir toplum olarak, kendimiz için ne istiyorsak, herkes için de aynı şeyi istiyoruz. İnsanlar arasında dine, milliyete, ırka, siyasi görüşe göre ayrımcılık yapmayan, eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve laik bir yönetim arzuluyoruz.

A

Değerli canlar, ARIŞ ortamı ve Kürt sorununun çözümüne yönelik olarak başlamış olan süreç, aynı zamanda Anayasa’nın değiştirilmesi ya da yeniden yapılması süreci ile iç içe giriyor. Doğal olarak çözüm sürecinin Anayasa’da yer alacak bir dizi sonucu olacaktır. Doğrusu da budur. Bu süreç, ülkemizin kısıtlı demokrasisini daha ileri bir çerçeveye taşıma potansiyelini kendi içinde taşımaktadır. Ancak bu durum, Alevi-Bektaşileri kendiliğinden ya da otomatik olarak gelecek bir ilerleme beklentisine sokmamaktadır. Örneğin, Alevi-Bektaşi toplumunun yeni anayasada en önem verdiği konulardan biri, Diyanet İşleri Başkanlığının nasıl ele alınacağı sorusudur. Bu konu, sadece Aleviler açısından değil, laikliği önemseyen tüm demokratlar açısından da önemli bir konudur. Ancak ne çözüm sürecinin tarafları, ne de Anayasa’yı değiştirme sürecinin tarafları henüz bu konularda önerilerini ortaya koyacak ciddi bir adım atmamıştır.

B

6

Biz bir toplum olarak, kendimiz için ne istiyorsak, herkes için de aynı şeyi istiyoruz. İnsanlar arasında dine, milliyete, ırka, siyasi görüşe göre ayrımcılık yapmayan, eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve laik bir yönetim arzuluyoruz.


Mayıs 2013

SACAYAK

Gün, geçmişteki Görünen odur ki anayasayı değiştirme süreci toplum çapında kavgaları geniş ölçüde tartışma olanağı olmadan, zaman kısalığı bahane edigeçmişte lerek hızlandırılmış ve sıkıştırılmış bir süreç olarak işleyecektir. bırakmanın Toplumun geniş kesimlerinin, bu çerçevede Alevi-Bektaşilerin de günüdür.

istemlerinin gündeme alınmayacağı bir süreç olarak işleyecektir.

Gün, bir olmanın, Hükümetin ve içinden çıktığı siyasi İslam eğiliminin hedeflerini iri olmanın, diri gerçekleştirmeye yönelen bir süreç olarak işleyecektir. olmanın günüdür. Gün, AleviBektaşilerin istemlerini en güçlü biçimde tüm Türkiye toplumuna bir kez daha anlatma günüdür. Gün, tüm demokrasi isteyen güçlerle birlikte, daha ileri bir demokrasi için ortaklaşa adımlar atma günüdür.

Yanılmış olmayı isterdim, ama şimdiye kadar gördüklerimizin, önümüzdeki kısa sürenin nasıl kullanılacağını bize netçe gösterdiğini düşünüyorum: Anayasa değişikliği, demokratik işleyişi daha geriye götürecek başkanlık sisteminde ısrarlı olacaktır.

Değerli canlar, U NEDENLE önümüzdeki günlerde Alevilerin istemlerini güçlü bir şekilde gündeme getirmeleri çok önemlidir. Demokratik örgütlerimiz arasındaki bölünmüşlükler ve sorunlar bir an önce aşılmalıdır. Ancak böylece önümüzdeki aylar boyunca sesimizi güçlü bir şekilde duyuracağımız etkinlikleri başarıyla gerçekleştirebiliriz. Gün, geçmişteki kavgaları geçmişte bırakmanın günüdür. Gün, bir olmanın, iri olmanın, diri olmanın günüdür. Gün, Alevi-Bektaşilerin istemlerini en güçlü biçimde tüm Türkiye toplumuna bir kez daha anlatma günüdür. Gün, tüm demokrasi isteyen güçlerle birlikte, daha ileri bir demokrasi için ortaklaşa adımlar atma günüdür. Kurultayın bu açılardan önemli adımlar atmamıza zemin olmasını umarak, hepinize iyi çalışmalar dilerim. En içten başarı dileklerimle her birinizi kucaklarım. Söz bizden, nefes Hünkâr’dan olsun.

B

7


SACAYAK

Özel Sayı , Mayıs 2013

Üçüncü Büyük Alevi Kurultayı

Sonuç Bildirgesi’nden

Hüdaî

Bütün Evren Semah Döner Bütün evren semah döner Aşkından güneşler yanar Aslına ermektir hüner Beş vakitle avunmayız Canan bizim canımızdır Teni bizim tenimizdir Sevgi bizim dinimizdir Başka dine inanmayız Hüdaî’yim hüdamız var Dost elinden bademiz var Muhabbetten kalamız var Ölüm ölür biz ölmeyiz

 Bizler, barışın salt devlet eliyle ve devletin istediği kadar değil, halkların iradesi ve sözüyle başarılacağına olan inancımızı ve bu nedenle de barış sürecinin tam göbeğinde yer aldığımızdan hiç şüphe duymadığımızı beyan ediyoruz.  Bizler; Alevilerin terörle ilişkilendirilmesi gayretlerinin, barış sürecini baltalamaya çalışanların PKK içindeki Alevi gruplar olduğu iddialarının, Suriye eksenli olarak geliştirilen Alevi nefretinin Kürt ekseniyle birleştirilmesinin, Paris cinayeti kurbanlarının ve PKK’nın kimi üst düzey isimlerinin Alevi kökenli oluşlarının öne çıkarılmasının anlamını kavrayacak kadar irfan sahibiyiz.  Beyan ederiz ki; Kürt sorunu aynı zamanda Alevi sorunudur, Alevi sorunu aynı zamanda Kürt sorunudur. Vicdanını yitirmemiş her Alevi, Kürdün Kürtlüğünden ötürü eza gördüğü her yerde bir Kürt’tür. Demokratik reflekslerle şekillenmiş her Kürt, bir Alevinin Aleviliğinden ötürü eza gördüğü yerde, kuşkusuz bir Alevi olacaktır.  Yetmiş iki milleti bir nazarla gören göz, halklar arasına sınırlar çizen devletin gözü değildir; bizatihi dervişin, abdalın, meczubun, seyidin, pirin, mürşidin, talibin gözüdür.  Demokratik Alevi Hareketinin bileşeni olduğu iddiasını taşıyanlar da, Kürt sorununa ve Kürt halkına karşı geleneksel düşmanlık ve milliyetçi reflekslerle arasına kesin bir mesafe koymalıdır.  Kardeşlik ve barışın yolu, eşitlikten geçer.  Hüdai’nin dediği gibi, “Ölüm ölür, biz ölmeyiz!”  Şimdi ölümü öldürmenin vaktidir gayrı ve ölümümüz nasıl bu coğrafyanın kadim ötekileriyle birlikte olduysa, dirimimiz de öylece birlikte olacak! Soğuk bir politik aklın labirentlerinde değil, gerilimli, tutkulu bir aklın vicdanıyla, aşk ile…. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Alevi Kültür Dernekleri Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.