MTSO Haber Sayı 371

Page 1

Valilik Açık Kapı vatandaşın hizmetinde >2’de

‘Model Fabrika’ kurulumu için görüşmeler tamamlandı

MTSO, MTOSB ve Üniversite arasında stratejik işbirliği

>2’de

>2’de

Çukurova Türkiye’nin yeni “Eko-Bölgesidir” Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | | YIL: YIL:2117 | | SAYI: SAYI:371 298| 17 | 6-19 - 30 ARALIK Mart 2019 2015

Enerji sektörü, sorun yaşanmadan önlem alınmasını istiyor

“Birlikte güçlüyüz”

Eşref Akdoğan

MTSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, enerji sektöründe özellikle tüp satışlarında yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek, “Can güvenliğini tehdit edebilecek riskli bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bu nedenle sektördeki denetimler önemli. Herhangi üzücü bir olay yaşanmadan alınacak tedbirlerle sorunlar çözümlenmeli” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, sektörde

yaşanan sıkıntıları değerlendirdi. İlk olarak tüp satışlarına değinen Akdoğan, kentte doğalgaz kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte tüp kullanımında daralmanın devam ettiğini anlattı. Bu daralmada doğalgazın yanı sıra yurtdışından gelen kişi sayısının artmasının da önemli rol oynadığına dikkat çeken Akdoğan, “Şehrimizin nüfusu arttı ve buna paralel tüp satışı yapan firma sayısı da arttı. Pastanın küçüldüğü yetmiyor gibi pastanın dilimleri eşit şekilde de dağılmadı” dedi. > 7’de

Ağaç, orman ürünlerinde hammadde arayışı sürüyor

Mehmet Ali Güldağ

MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı

A

ğaç ve orman ürünleri sektör temsilcileri yurt içinden temin edemedikleri hammaddeyi uygun fiyat ve kaliteyle ithal edebilmek adına yurtdışındaki araştırmalarını sürdürüyor. Yapılan incelemelerde öne çıkan iki ülke ise Kolombiya ve Arjantin oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirerek Komite olarak yürüttükleri çalışmaları anlattı. İlk olarak sektörde yaşanan hammadde sıkıntısına dikkat

çeken Güldağ, şu bilgileri verdi: “Geçtiğimiz yıllarda yonga levha üreticileri orman ihalelerine giremiyordu. Devlet tahsisi ile hammadde temini yapıyorlardı. Ancak son 2 yıldır devlet direk tahsisi kaldırınca çok büyük yonga levha üreticileri de orman ihalelerine girmeye başladı. Böylesi bir durumda iç piyasada faaliyet gösteren orta ölçekli işletmelerin ihalelerdeki alım kabiliyeti çok geriye düştü. Büyük firmalar istediği malı istediği fiyatla alınca ortak ölçekli firmalar rekabet edemedi.” > 7’de

Beybolat Tarım Makineleri

Komite başkanlarıyla bir araya gelerek sektörel sorunları dinleyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Bir arada olursak üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yok. Biz büyük bir aileyiz ve birlikte güçlüyüz” diye konuştu.

M

eslek Komiteleri İstişare Toplantısı MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge, Yönetim Kurulu Üyeleri Halil Kürek, Nedim İkanç, Yalçın Darıcı ve Meslek Komitesi Başkanlarının katılımıyla gerçekleşti. Toplantının ana gündem maddesini Milli İstihdam Seferberliği oluşturdu.

Seferberlik ile birlikte sağlanacak istihdam teşviklerinin anlatıldığı toplantıda Komite Başkanlarına Oda çalışmaları hakkında bilgilendirme de yapıldı. Düzenlenen toplantıda Komite Başkanları sektörlerde yaşanan sorunlarını dile getirme fırsatı da buldu. Anlatılan sorunları tek tek not alan Başkan Kızıltan, önümüz-

deki süreçte yapılacak bir planlama ile bu sorunların çözümü adına çalışacaklarını söyledi. Liman ile yaşanan sorunlar, ihraç pazarlarında son dönemlerde meydana gelen aksaklıklar, istihdam yükleri ve KDV indirimleri öne çıkan konular oldu. Sorunların çözümü noktasında birlikte hareket etmenin önemine

de dikkat çeken Başkan Kızıltan, “Sloganımız Güçlü MTSO, güçlü Mersin. Biz güçlü olursak kentimizin ekonomisi de güçlenir. MTSO, sizlerin sayesinde güçlü olur. Yönetim istediği kadar çalışsın, arkasında 240 kişilik gücü görmezse istediği sonucu alamaz. Hep birlikte el ele verip sektörlerimizi daha yukarılara taşımalıyız” dedi. > 5’te

Tarımla öne çıkan ülke:

Türk markası Bolat’ı dünyaya açma hedefinde

Y

erli ve milli ürün geliştirme hedefiyle yola çıkan Beybolat Tarım Makineleri’nin 2003 yılında başlayan üretim yolculuğu, bugün ihracata atılan adımla devam ediyor. Türkiye genelinde yakaladığı başarıyı yurtdışına da taşımak isteyen firma, ihracata ilk adımı Etiyopya ile atıyor. Hedeflerinde ise Bolat marka yerli makineleri bugüne kadar büyük çaplı ithalat yaptıkları İtalya’ya gönderebilmek var. Hırdavat malzeme satışı ile ticari hayatına başlayıp ardından bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda tarım sektörüne yönelen Beybolat Tarım Makineleri, yoluna her geçen yıl kendisini geliştirip, firmasını bir adım daha ileri taşıyarak devam eder. Önce ticaret, ardından montaj ve en sonunda da yerli üretime yönelen Beybolat’ın hedefleri arasında her zaman Türk

MTSO 01 CMYK

ürünlerini yurtdışına da satmak vardır. Yurtiçinde gerekli tanınırlığa ulaşıp gerekli altyapının oluşturulması sonrasında ilk adım çevre ülkelere gönderilen deneme ürünleriyle atılır. Bu yıl ise Etiyopya ile ihracat başlar. Her zaman yenilik ve teknolojiyi ön planda tutan firmanın üretim mottosu ise kullanıcı dostu makineler üretmek olur. İş güvenliğini, insan sağlığını ön planda tutan makineler geliştiren firma, kaliteyi uygun fiyatlarla tüketiciyle buluşturmasıyla tanınır. “Başarımızın sırrı kendimizi müşterimizin yerine koyup empati yapmamızdan geçiyor” diyen Beybolat Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Üyesi Can Beybolat, “Makinelerimizde kullanıcının sağlığını kullanıcıya bırakmıyoruz. Onların yerine düşünüp, doğabilecek zararların önüne geçiyoruz” diyor. > 8’de

Mersin’de İstihdam Seferberliği’ne destek devam ediyor

O

rta Amerika’nın yüzölçümü bakımından en küçük ülkesi olan El Salvador, bölgenin 4. büyük ekonomisidir. Orta Amerika’nın yüzölçümü bakımından en küçük ülkesi olan El Salvador, bölgenin 4. büyük ekonomisidir. Gıda işleme, petrol, kimya, gübre, tekstil, mobilya, hafif metaller sanayinde gelişmiş olan El Salvador’un başlıca tarım ürünleri ise; kahve, şeker, mısır, pirinç, fasulye, yağlı tohumlar, pamuk ve sorgumdur. Ülkenin ekonomik olarak aktif nüfusunun beşte biri ABD’de yaşar. Dolayısıyla, yurt dışında çalışan işçi gelirleri

Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele sürüyor >5’te

ülkenin en önemli döviz ve paralelinde özel tüketim harcamaları kaynağıdır. El Salvador’un kıyı düzlükleri ve yüksek volkanik arazilerden oluşan coğrafyası üzerinde birçok alan zirai faaliyet için uygundur. En iyi tarım arazileri şeker ve kahve üretimi için kullanılır. Ancak son dönemlerde GSYİH’nin %11’ini sağlayan tarım sektörü, kuraklık ve zirai hastalıkların tehdidi altındadır. Ülke ihracatında ise genç nüfusun kalabalık ve işçilik maliyetlerinin uygun olması nedeniyle gelişen tekstil ürünleri önemli yer tutar. > 6’da

Mersin Tarım Fuarı kapılarını araladı >4’te

Doğu Akdeniz Kariyer Fuarı Mersin’de düzenlendi >4’te

M

illi İstihdam Seferberliği 2019 kampanyası çerçevesinde Mersin’deki çalışmalar başladı. Önce hedeflerini, ardından yol haritasını belirleyen Mersin, hedeflerine ulaşma adına çıktığı yolda çalışmaları hızla sürdürüyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla düzenlenen ‘İstihdam Seferberliği 2019’ Tanıtım Toplantısı sonrasında Mersin’de seferberliğe katkı vermek adına yürütülen çalışmalar hızla sürüyor. İlk olarak Mersin Valiliği’nde gerçekleştirilen toplantı ile yılsonu hedefini 40 bin yeni istihdam olarak belirleyen Mersin, ardından bu hedefe ulaşmak adına çalışmalarına başladı. İkinci Toplantıyı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO)

gerçekleştiren konunun paydaşları burada yol haritasını belirledi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan evsahipliğinde gerçekleşen toplantıya İŞKUR, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu Mersin İl Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü, Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Mersin Ticaret Borsası (MTB), Mersin Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO), Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği katıldı. Yapılan toplantıda öncelikli olarak kentteki iş insanlarına yönelik istihdam teşvikleri hakkında detaylı bilgilendirme toplantıları düzenlenmesi kararı alındı. İkinci aşamada ise sahaya inilerek Tırmıl Sanayi Sitesi ve Mersin Sanayi Sitesi’nde faaliyet gösteren firmalarla bir araya gelerek bilgilendirme toplantıları yapılacak. >3’te


2

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

Valilik Açık Kapı vatandaşın hizmetinde

M

ersinde hizmete giren Açık Kapı Projesi ile kent halkı kamu hizmetlerine çok daha hızlı erişim sağlayacak. İçişleri Bakanlığı tarafından 81 ilde kamu hizmetlerine kolay erişimin sağlanması, vatandaş başvurularının hiçbir boşluğa mahal vermeden hızlı ve etkin şekilde sonuçlandırılması, kamu hizmetlerinin sunumun-

da memnuniyetin artırılması amacıyla Açık Kapı Büroları kuruldu. Açık Kapı Projesi Mersin’de de 15 Şubat 2018 tarihinden itibaren faaliyetine başladı. Büro, Mersin Valiliği’nin Yenişehir İlçesinde bulunan ek hizmet binası giriş katında yer alıyor. Mersin Valiliği Açık Kapı Bürosu konusunda tecrübeli ve güler

yüzlü 5 personeli ile Mersinlilere hizmet sunuyor. Başvurular şahsen bürodan, www.acikkapi. gov.tr adresinden veya Açık Kapı mobil uygulaması üzerinden de yapılabiliyor. Vatandaşlar tarafından Açık Kapıya yapılan başvurular ilgili kamu ve özel kurumlara yönlendirilerek maksimum yedi işgünü içerisinde cevaplandırılıyor. Başvurular alındığı andan sonuçlandırılana kadar safahat süreci ve sonucu hakkında SMS yolu ile bilgilendirme de yapılıyor. Yapılan başvurularda vatandaşın talep ve şikayetlerine çözüm olma yolunda en seri şekilde hareket edilerek çözüm odaklı yaklaşımla talepler karşılanıyor. Bu kapsamda hizmet alan vatandaşlardan olumlu geri bildirimler alınıyor. Açık Kapı Proje Birimi olarak sloganı ise “Dert etmeyin, size AÇIK KAPI’lar var!”

‘Model Fabrika’ kurulumu için görüşmeler tamamlandı

M

ersin, Adana, İzmir ve Gaziantep bölgesini kapsayacak Model Fabrika kurulumu için görüşmeler tamamlandı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve UNDP yetkililerinin katılımıyla Mersin Vali Yardımcısı Süleyman Deniz başkanlığında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) düzenlenen toplantıda bir süredir üzerinde çalışılan model fabrikanın

Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTOSB) kurulum kararı alındı. Toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meclis Başkanı Hamit İzol, MTOSB Başkanı Sabri Tekli’nin yanı sıra proje paydaşları katıldı. Ağırlıklı olarak imalatçı KOBİ’lerin verimliliğini artırmak hedefiyle Ankara ve Bursa’da başlayan Model Fabrika kuru-

MIP; 2018’de konteyner işlem hacminde ilk sıraya yükseldi

MTSO, MTOSB ve Üniversite arasında stratejik işbirliği

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin Üniversitesi ve Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) arasında ‘Stratejik İşbirliği Protokolü’ imzalandı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ve MTOSB Başkanı Sabri Tekli’nin imza attığı protokol ile üniversite ve sanayi işbirliğinin geliştirilmesi hedefleniyor. Bölgedeki işletmelerin yenilikçilik, araştırma ve geliştirme içeren projeler yoluyla gelişimine destek olmak ve dolayısıyla bölge ekonomisine katkı sağlamak adına MTSO, MTOSB ile Mersin Üniversitesi arasında stratejik işbirliğine gidildi. İmzalanan protokol ile başta TUBİTAK olmak üzere KOSGEB, Kalkınma Ajansı gibi ulusal, U2020, AB, Dünya Bankası, UN gibi uluslararası proje çağrıları-

na projeler sunulmasında iş birliği yapılması, var olan uzmanlıkların paylaşılması, geliştirilen projelerin etkin ve verimli yönetilmesi, bölgedeki var olan proje kültürünün geliştirilmesi ve projeler yoluyla bölge ihtiyaçlarının giderilmesi hedefleniyor. İmza töreni sonrasında kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Üniversitemizle işbirliği protokolü imzaladık. Üniversite ile sanayi arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi tüm sanayinin beklediği en önemli olgudur. Bu protokol ile en kısa sürede gerçek anlamda sanayi ile üniversitemiz arasında işbirliği oluşturulacaktır. Sayın Rektörümüze böyle bir duyarlılık göstererek bu protokolü hazırladıkları için ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Şehrin her kurumu ile birlik-

Akıllı üretim Akademi – Sanayi İşbirliği çağrısı açıldı

T

ÜBİTAK ile Katar Ulusal Araştırma Fonu (Qatar National Research Fund-QNRF) arasında ‘Akıllı Üretim’ alanında bir ‘Akademi-Sanayi İşbirliği’ çağrı-

sı açıldı. 4 Şubat – 13 Mayıs 2019 tarihleri arasında açık kalacak olan çağrı kapsamında Eklemeli Üretim/Katmanlı Üretim, Üre-

te çalışmaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getiren Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ise sanayicilerle, iş insanlarıyla her alanda işbirliği yapmaya hazır olduklarını vurguladı. Sanayicilerin desteğinin hem eğitim hem de ar-ge’nin geliştirilmesi adına önem taşıdığını kaydeden Çamsarı, “Umarım hızlı şekilde çalışmalara başlar ve bu protokolün altını hak ettiği şekilde doldururuz” değerlendirmesini yaptı. Üniversiteler olmadan teknoloji geliştirmenin, teknoloji olmadan da sanayiyi ilerletmenin mümkün olmadığını ifade eden MTOSB Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli ise şunları söyledi: “Yaptığımız her araştırmada, ar-ge çalışmasında mutlaka üniversite temsilcilerimizin bizimle hareket etmesini istiyoruz. Teknolojiye ancak üniversitelerimiz aracılığıyla kavuşabiliriz. Bu ihtiyacımızı her kulvarda dile getiriyoruz. İnşallah bu anlaşma sonrasında sık sık bir araya gelerek hedeflerimize ulaşacağız.” timde Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Üretim Sistemleri, Organizasyon, Lojistik ve Arz Zinciri ve Sürdürülebilir Üretim gibi konularda ortak projelerin desteklenmesi planlanıyor. Çağrı hakkındaki detaylı bilgiye www.tubitak.gov.tr/sites/ default/files/3125/tubitak-qnrf_cfp_call_guide.pdfsayfasından ulaşılabilir. TÜBİTAK Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı (UİDB) tarafından yapılan açıklama ile bu kapsamda, çağrıya ilişkin olarak 19 Mart 2019, saat 13:30’da internet üzerinden seminer etkinliği (webinar) düzenleneceği bildirildi. Etkinliğe tüm araştırmacılar ve özel sektör temsilcileri katılabilecek. Ancak seminere katılmak isteyenlerin etkinlikten en az yarım saat önce aşağıdaki linke girmeleri gerekmekte.

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %2 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize İşbankası Kredi Kartı ve tüm Bonus Card’lara 6, Yapı Kredi Bankası Kredi Kartına 3 taksitle ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 02 CMYK

M

ersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. (MIP), 2018 yılında rekor kırarak, elleçlediği 1,72 milyon TEU konteyner ile Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olarak birinci sıraya yükseldi. MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, bu başarıda yatırımların büyük rol oynadığını belirterek, yatırımlarının devam edeceğini bildirdi.

Her yıl yaptığı yatırımlarla büyümesini sürdüren MIP, geçen yıl yeni bir rekora daha imza attı. 2017 yılında 1,59 milyon TEU konteyner elleçleyen MIP, 2018’de bu oranı 1,72 milyon TEU’ya çıkararak Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olarak birinci sıraya yükseldi. Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, başarıyı değerlendirdi. Mersin Limanı’nda 2017 yılına göre yüzde 8 artışla 2018’de 1,72 milyon TEU konteyner elleçlendiğini ifade eden Daele, “Bu, MIP tarihinde aynı zamanda yeni bir rekordur. Kaydedilen başarıda terminal yatırımlarımız büyük rol oynadı. Türkiye’nin potansiyeline ve hinterlandın gelişimine duyduğumuz güvenle yeni yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz” dedi. Daele, terminal yatırımlarının yanı sıra bilgi işlem uygulama-

Mersin Müzik Festivali için geri sayım başladı

B

u yıl 18’incisi düzenlenecek ve 10 Nisan – 2 Mayıs günleri arasında gerçekleştirilecek Mersin Uluslararası Müzik Festivali, Lübnan, Hollanda, Azerbaycan, Avusturya ve Gürcistan’dan önemli solist ve müzik topluluklarını Mersin’e taşıyacak. Dünyaca ünlü sanatçıları ağırlayacak festivalin açılış konserini, Şef Rengim Gökmen yönetiminde Güher-Süher Pekinel kardeşler verecek. Dönem başkanlığını Selma Yağcı, Sanat Yönetmenliğini Erdoğan Şanal, Sanat Danışma Kurulu üyeliğini ise Prof. Rengim Gökmen, Prof. Dr. Cihat Aşkın, İbrahim Yazıcı ve Remzi Buharalı’nın yaptığı Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nin bu yılki programı, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıya, aralarında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın da yer aldığı Festival Yönetim ve Yürütme Kurulu Üyeleri de katıldı. Festivalin açılış konseri Şef Rengim Gökmen Yönetiminde, Dünyada klasik müziğin en saygın ikinci piyanist ikilisi olarak gösterilen SüherGüher Pekinel kardeşler tarafından verilecek. Mersin Uluslararası Müzik Festivali Oda Orkestrası’nın eşlik edeceği ve Mersin Kültür Merkezi’nde iki bölüm olarak gerçekleştirilecek konserde, Mozart İkili Piyano Konçertosu seslendirilecek. Konserin diğer bölümünde ise ünlü opera sanatçısı Teyfik Rodos, Mozart aryalarından oluşan repertuvar ile yer alacak.

14 Nisan’da genç sanatçılar Veriko Tchumburidze, Alican Süner, Dorukhan Doruk, Tolga Atalay Ün ve Barok Bostancı sanatseverlerle buluşacak. Genç yeteneklere, ÇDSO’nun kontrabas sanatçılarından Emanuil Petrov da eşlik edecek. 15 Nisan’da Mersin Latin Katolik Kilisesi’nde “Mersin, Soli Pompeiopolis’in Gün Doğuşuna Ezgi Arıyor” başlığıyla 9. Beste Yarışması Final Konserinin yer alacağı festivalde, usta caz piyanisti ve bestecisi Hakan Ali Toker, 16 Nisan’da Tarsus’ta Klasik Türk Müzik eserlerini caz müziğine uyarladığı repertuvarıyla sanatseverlerin karşısına çıkacak. 17 Nisan’da ise Dünyaca ünlü Lübnanlı keman sanatçısı Hanine Al Alam ve kanun virtüözü Ahmet Baran, Mersin’e özel hazırladıkları “Kanun Namıma Project” konseriyle aynı sahnede buluşacak. 18 Nisan’da Hollandalı ressam Jacob van Ruysdael’in adıyla kurulan Avrupa’nın ödüllü müzik topluluğu Ruysdael Quartet, Ahmet Adnan Saygun’un String Quartet No: 4 eserinin revize edilmiş versiyonunun dünya prömiyerini Mersin’de seslendirecek. Konserde Jacob van Ruysdael’in tabloları da sahneye yansıtılacak. 19 Nisan’da Festival, Türk rock müziğinin yıldız topluluğu Zakkum’u, Mersinli hayranlarıyla ücretsiz olarak buluşturacak.

lumunun Akdeniz Bölgesi için Mersin’de MTSO koordinatörlüğünde ve MTOSB ortaklığında kurulum çalışmaları başladı. Yakın zamanda MTOSB’de hizmete girecek olan model fabrikayla, bölgedeki imalat sanayi fabrikalarının dijital dönüşümü sağlanıp, üretim verimi artırılarak sürdürülebilir rekabet edebilirlikleri desteklenecek. Bu fabrikalar işbaşı eğitim modeli ya da meslek edindirmeye yönelik eğitim modellerinden farklılıklar içeriyor. Öncelikle bu fabrikalarda verilecek eğitimlere mevcut bir fabrikada çalışan mühendisler, o fabrikaların orta ya da üst düzey yöneticileri katılabilecek. Bu fabrikalarda alacakları verimlilik artırıcı uygulamalı eğitimler sonucu edinecekleri kazanımları kendi fabrikalarına uyarlayacaklar. Uygulamalar sırasında kendilerine danışmanlık hizmeti de verilecek. Ayrıca bünyesinde bulundurduğu uzmanlarıyla firmalara KOBİ mentörlük hizmeti de verilecek. larında, IT altyapısının gelişmesinde, konteyner, konvansiyonel kargo, kapılar, insan kaynakları, iş sağlığı ve güvenliği, gümrük ve terminal kullanıcı aktivitelerini içeren entegre bir sistem üzerinde çalıştıklarını da kaydetti. Daele, “Aynı zamanda yeşil endüstriyi sürdürülebilir kılmak ve dünyanın refahına katkıda bulunmak için çevreci projelerle faaliyet göstermenin yeni ve yenilikçi yollarını keşfetmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Mersin Limanı’nın, dünya ticaretinin rekabetçi pazarında önemli bir oyuncu olduğunun altını çizen Daele, şöyle devam etti: “Tüm paydaşlarımızın desteğiyle limana en doğru yatırımları yapmayı amaçlıyoruz. Stratejik konumumuzun avantajını limanımız, bölgemiz ve hinterlandımız için kalıcı bir varlığa dönüştürmek yatırımlarla mümkündür ve sürekli gelişmekte olan bir pazarda yatırım kesinlikle gereklidir. Ancak bu sayede Mersin’in, ‘Akdeniz’in önde gelen limanı olma’ hedefine ulaşmasını sağlayabiliriz.” 20 Nisan’da ise Azerbaycan’ın genç pop yıldızlarından Çınare Melikzade ücretsiz konserle sahne alacak. 21 Nisan’da Avusturyalı müzik topluluğu Accio Piyano Trio sanatseverlerle buluşacak. 26 – 27 Nisan günlerinde 20. Nevit Kodallı Korolar Şenliği ise Türkiye’nin korolarını Mersin’de buluşturacak. 28 Nisan’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Bandosu konser verecek. 29 Nisan’da Avrupa’dan Anadolu’ya, klasik müzik ezgilerinden Ali Ekber Çiçek’e, pek çok eseri aynı sahnede buluşturan ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından kurulan Quartet Mapa Oda Müziği Topluluğu sahne alacak. 30 Nisan’da Gürcistan’ın seçkin müzik kurumlarından Batum Devlet Müzik Merkezi Orkestrası ve Quartet Nota da festivalde yer alacak. Festivalin kapanış konserinde, müziğin tek kişilik orkestrası olarak nitelendirilen dünyaca ünlü müzisyen Can Atilla, elektronik rock müzik projesi olan Masiva ile sanatseverlerle buluşacak.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

Çukurova Türkiye’nin yeni “Eko-Bölgesidir”

Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye uzun süredir iller bazında bir büyüme ve gereksiz bir kentler arası rekabet içinde enerjisini israf ediyor. Rekabet güzeldir ama rekabet adına kentlerin birbirine zarar veren tutumları, olumsuz anlamda kent milliyetçiliğini engelleyici tutumları, kentin bazı dinamiklerinin verimliliğe bakmadan tüm kamu yatırımlarını sadece kendi kentine çekme çabası ne yazık ki bu rekabetin yararlı hale gelmesini engelliyor.

G

elişmiş dünya artık kentlerle değil, bölgesel çapta büyüme stratejileri izliyor. Bölgenin gücünü kullanarak büyüyorlar. Çünkü biliyorlar ki, birlikten kuvvet doğar. İşte bu anlamda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak uzun süredir birçok projemize mutlaka komşu illerimizi de eklemlemeye çalışıyor, bölgesel birliğin adımlarını atıyoruz. Bu anlamda MTSO olarak bölgesel gelişmenin stratejilerini çalışmaya başladık bile. Rekabetin acımasız hale geldiği dünya ekonomisinde sadece Mersin olarak, Adana veya Osmaniye olarak ayakta kalamayız, savaşamayız. Mersin ve Adana’yı kapsayan Çukurova ile başlayan, onu kapsayan ikinci çemberde Kahramanmaraş, Osmaniye, İskenderun, Hatay’ı içine alan ve tüm bunların hemen sınırındaki üçüncü çemberde ise Gaziantep, Kayseri, Niğde, Karaman ve Konya gibi üretim kentlerini kapsayan ve Türkiye’nin gerek üretim gerek istihdam gerekse ihracat kapasi-

tesi ile Marmara’ya alternatif bir yeni bir EKO-BÖLGE yaratmak zorundayız. Marmara büyüklüğünde yeni bir ekonomi bölgesi demek ülke ihracatının iki kat artması demek, istihdamın artması demek, cari açığın kapanması demektir. Doğu Akdeniz ve hinterlandı var olan gücü ile Türkiye’nin yeni Marmara’sıdır

Türkiye’nin sanayisi ve ticareti Marmara bölgesine yığılmış durumdadır. Marmara’nın ve İstanbul’un kapasitesi dolmuş durumdadır. Deprem riski, aşırı nüfus, ulaşım sorunları artık Marmara’yı eski cazibesinden uzaklaştırıyor. Artık devletimizin de bunu zorlamasına gerek yok. Artık devletimiz gözünü buralara çevirmelidir. Hükümetimizin de yeni yatırımcılara alternatif bölgeleri göstermesi gerek. 500 milyarlık bir ihracatı yapmak, bu ölçüde bir üretim yapmak için Türkiye’nin yeni bir İstanbul’a, yeni bir Marmara’ya

ihtiyacı vardır. Sınırlarını çizdiğimiz bu yeni EKO-BÖLGE – ki aslında etkileri açısından bu sınırları aşacak bir oluşumdurbuna adaydır. Türkiye, sanayi ve diğer katma değer üretecek yatırımlarını Anadolu’ya yaymalı ve Anadolu’nun enerjisinden yaralanmalıdır. Çukurova potansiyelleri ve bu yeni yatırımlarla yeni bir İstanbul; Mersin, Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye ve bahsettiğimizi hinterlant ile birlikte Doğu Akdeniz ise yeni bir Marmara olmaya adaydır. Özellikle Doğu Akdeniz’in gelişmiş üretim kapasitesini destekleyen bir o kadar önemli bir dış hinterlantı vardır. Özellikle Gaziantep, Kayseri, Malatya, Aksaray, Konya, Karaman gibi kentler Doğu Akdeniz’le her konuda birbirine ekonomik anlamda bağlı ve destek olan bir bölge oluşturmakta ve Doğu Akdeniz’i ile birlikte devasa bir ekonomik bölge yaratmaktadır. Aslında bu yeni EKOBÖLGE fiili anlamda oluşmuştur ve işlemektedir ama buna bir

Mersin’de İstihdam Seferberliği’ne destek devam ediyor Milli İstihdam Seferberliği 2019 kampanyası çerçevesinde Mersin’deki çalışmalar başladı. Önce hedeflerini, ardından yol haritasını belirleyen Mersin, hedeflerine ulaşma adına çıktığı yolda çalışmaları hızla sürdürüyor.

T

ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla düzenlenen ‘İstihdam Seferberliği 2019’ Tanıtım Toplantısı sonrasında Mersin’de seferberliğe katkı vermek adına yürütülen çalışmalar hızla sürüyor. İlk olarak Mersin Valiliği’nde gerçekleştirilen toplantı ile yılsonu hedefini 40 bin yeni istihdam olarak belirleyen Mersin, ardından bu hedefe ulaşmak adına çalışmalarına başladı. İkinci Toplantıyı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) gerçekleştiren konunun paydaşları burada yol haritasını belirledi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan evsahipliğinde gerçekleşen toplantıya İŞKUR, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu Mersin İl Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü, Mersin Deniz Ticaret Odası

MTSO 03 CMYK

(MDTO), Mersin Ticaret Borsası (MTB), Mersin Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO), Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği katıldı. Yapılan toplantıda öncelikli olarak kentteki iş insanlarına yönelik istihdam teşvikleri hakkında detaylı bilgilendirme toplantıları düzenlenmesi kararı alındı. İkinci aşamada ise sahaya inilerek Tırmıl Sanayi Sitesi ve Mersin Sanayi Sitesi’nde faaliyet gösteren firmalarla bir araya gelerek bilgilendirme toplantıları yapılacak. “İlk durak Mali Müşavirler Odası oldu” MTSO’da belirlenen yol haritasının ardından ilk bilgilendirme toplantısı Mersin Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nda meslek mensuplarına yönelik olarak düzenlendi. Mersin Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Yönetim Ku-

rulu Başkanı Ömer Faruk Tokgöz’ün ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu Mersin İl Müdürü Necmettin Öz de katıldı. İŞKUR ve SGK Uzmanları işletmelerin istihdam seferberliğinde uygulayıcısı olacak mali müşavir ve muhasebecilere 1 Şubat 2019 ile 30 Nisan 2019 tarihleri arasında işe alınacak ilave istihdam için sağlanacak teşvikler hakkında detaylı bilgi aktarıldı. Teşviklerden yararlanılabilmesi için işe alınacak kişilerin mutlaka İŞKUR kaydı bulunması gerektiği vurgulandı. “İşverenler bilgilendirildi” Mali müşavir ve muhasebecilerin ardından ikinci aşamada işverenler adına bilgilendirme toplantıları düzenlenmeye başladı. Bu bağlamda ilk bilgilendirmeler eş zamanlı olarak MTSO ve Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTOSB) yapılan toplantılarla gerçekleştirildi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol evsahipliğinde MTSO’da düzenlenen toplantıya, Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu Mersin İl Müdürü Necmettin Öz, MDTO Başkanı Cihat Lokmanoğlu, MTB Başkanı Abdullah Özdemir ile SMMMO Başkanı Ömer Faruk Tokgöz de katıldı. TOBB Genel Sekreter Yardımcısı Cengiz Delibaş’ın sunum yaptığı

toplantıya MTSO üyelerinin yanı sıra MDTO ve MTB üyeleri de katıldı. Kızıltan: “Yeni teşviklerde önemli destekler var” 1 Şubat 2019 – 30 Nisan 2019 tarihleri arasındaki yeni istihdamı kapsayan teşviklerin anlatıldığı toplantının açışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, istihdamın önemine dikkat çekti. İşveren ve çalışanı aile olarak gördüklerini vurgulayan Kızıltan, bu aile yapısının mutlu şekilde sürmesi ve aileye yeni fertlerin katılması adına çalıştıklarını anlattı. İstihdam Seferberliği teşviklerinin hem mevcut işçiyi korumak hem yeni işçi istihdamını sağlamak hem de sürdürülebilirlik adına önemli destekler içerdiğini vurgulayan Kızıltan, “Bugün konunun mimarlarından olan TOBB Genel Sekreter Yardımcısı Cengiz Delibaş aramızda. Türkiye’yi dolaşarak seferberliği ve teşvikleri anlatıyor. Mersin 12’inci şehir. Bu fırsatı iyi değerlendireceğinizi tahmin ediyorum” dedi. Lokmanoğlu: “Bürokratın yazdığını tüccarın lisanına çeviriyoruz” MDTO Başkanı Cihat Lokmanoğlu da istihdamın Türkiye için önemine değinerek, “TOBB bu konuyu başından beri takip ediyor. Türkiye’nin en önemli konularından birisi istihdam. Bu konularda bizim yapmak istediğimiz, bürokratların yazdıklarını, tüccarın, tacirin lisanına çevirip daha fazla yardımcı olmak”

isim koymak ve bütüncül olarak desteklemek, bütüncül planlamak ve strateji hazırlamak bu bölgeyi yatırımcılar için bir marka haline getirecektir. Bu yeni Marmara diyebileceğimiz bölge: Yükselen pazarlara yakındır, ulaşım maliyetleri ve süresinde büyük avantaj oluşturmaktadır, ürün ve üretim çeşitliği olağan üstüdür, çok gelişmiş bir yan sanayisi vardır, bölgede vasıflı iş gücü ve bilgiye ulaşma sorunu yoktur, üniversiteleri, teknoparkları ile bir bilim bölgesidir. Türkiye’nin en etkin OSB’leri bu bölgededir, Türkiye’nin en gelişmiş karayolu ağına sahip olan bölge aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası havaalanlarının olduğu, Türkiye’nin demiryolu bağlantılı en büyük limanlarına sahiptir. Özellikle Mersin Limanı Dünyanın en büyük ve etkin ilk 100 limanı içindedir. Tarımda, sanayide, turizmde, lojistikte, dış ticarette Türkiye’nin lider kentlerinin olduğu Doğu Akdeniz Bölgesi, iki büyük ovasıyla,

diye konuştu. Özdemir: “Teşvikler 30 Haziran’a revize edilmeli” MTB Başkanı Abdullah Özdemir ise 2018’in Türk ekonomisi için çetin bir mücadele yılı olduğunu belirterek, 2018’in son çeyreğinde ekonominin yüzde 3 küçüldüğünü, işsizlik oranlarının 2 puan arttığını hatırlattı. Özellikle yurtiçi hane halkı harcamalarının 2018’in son çeyreğinde yüzde 8,9 azaldığını ifade eden Özdemir, “Bu rakam iç talepteki daralmanın en açık göstergesi. Özel tüketim harcamaları toplam milli gelirin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor. Özel tüketim harcamalarındaki 1 puanlık azalış, büyüme oranı üzerinde 0,6 puan azalmaya neden oluyor. Ekonominin yeniden büyüme sürecine girmesinin yolu özel tüketim harcamalarını artırmaktan geçer. Bu da vatandaşın harcanabilir gelirlerini artırmakla mümkün. İş ve gelir sahibi olmayan vatandaşı iş ve gelir sahibi yapmak gerekir. İstihdam seferberliği bu nedenle önemlidir” dedi. Bu seferberlik için gerekli kaynakların tamamına yakınının İşsizlik Fonundan karşılanacak olması nedeniyle kamu maliyesi üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağına da değinen Özdemir, “Bu seferberlikle işsize iş bulunacak, işveren üzerindeki istihdam yükü azalacak, para kazanan insan harcama yapacak ve talep artacak” ifadelerini kullandı. Seferberliğe son katılma tarihinin 30 Nisan 2019 olduğunu da hatırlatan Özdemir, bu tarihin 30 Haziran 2019 olarak revize edilmesini önererek, tüm işverenleri bu seferberliğe katılmaya davet etti. Tokgöz: “Kamunun yanında olacağız” Mersin SMMMO Başkanı Tokgöz

zengin su kaynakları ile Türkiye’nin enerji bölgeleriyle sadece ekonomik değil aynı zaman da stratejik bir bölgedir. Türkiye bu fırsatı kaçırmamalı

Türkiye yeni İstanbullar, yeni Marmaralar oluşturabilecek bu fırsatı kaçırmamalıdır. Bugün bir İstanbul’umuz daha olsaydı ihracatımız en az 200 milyar dolar olurdu. Bir Marmara’mız daha olsaydı ihracatımız 250300 milyara dayanmıştı. Bahsettiğimiz bölgede 20’yi aşkın üniversite var, 30 Organize Sanayi Bölgesi, 5’i uluslararası, 6 havaalanı, 6 Teknoloji Geliştirme Bölgesi - Teknopark, Mersin ve İskenderun Limanları var, gelişmiş karayolu ağı, demiryolu ağı, güçlü yan sanayi, nitelikli insan gücü, yüksek kent yaşam kalitesi var… 2023’e yönelik ihracat hedefimiz varsa, en önemli sorunumuz olan cari açığı katma değeri olan ihracat ürünleri ile kapatmak istiyorsak, işsizlik sorunumuza yeni istihdam alanları açmak istiyorsak, ülkenin refah ve zenginliğini ülke çapında yaymak istiyorsak, Anadolu’da yeni ekonomi bölgeleri oluşturmak zorundayız. Çukurova, onu çevreleyen Doğu Akdeniz ve hinterlantı her açıdan buna hazırdır.

de işveren ile işçi arasında bir köprü oluşturduklarını hatırlatıp, istihdam artırıcı bu programda kamunun yanında olacaklarını söyledi. Açış konuşmalarının ardından TOBB Genel Sekreter Yardımcısı Cengiz Delibaş, işverenlere yeni istihdam teşviklerini anlattı. 2017’de gerçekleştirilen ilk seferberlikte 1 milyon 500 bine yakın yeni istihdam oluşturulduğunu belirten Delibaş, bunun bir rekor olduğunu söyledi. Bu başarının iş dünyasının başarısı olduğunu vurgulayan Delibaş, “2018 yılı ilk 6 ayında işsizlik rakamları düşmeye devam ediyordu ve hedef artık yüzde 10’ların altına çekmekti ama Ağustos ayında çeşitli operasyonlarla ülkenin temel göstergelerinde bozulmalar başladı. Tüm dünyada işsizlik rakamları ekonominin en önemli parametrelerinden birisi. Bizim nüfus yapımız nedeniyle temel sıkıntılarımız var. Genç nüfus için her yıl 1 milyona yakın yeni istihdam oluşturmamız gerekiyor. Geçmişten gelen stok var, onlara iş bulunması gerekiyor. Bu çerçevede, yeniden istihdam seferberliği başladı” dedi. Teşviklerden birinin ‘Ücret Teşviki’ olduğunu bildiren Delibaş, bu teşvikin Türkiye’de ilk kez uygulandığını dile getirdi. Üç ay sürecek teşvikin 1 Şubat - 30 Nisan tarihleri arasında alınan her yeni işçi için uygulanacağını anlatan Delibaş, ‘Sigorta Primi ve Vergi Teşviki’, ‘Kısa Çalışma Ödeneği’ ve ‘Asgari Ücret Desteği’ ile diğer teşvikler hakkında da katılımcılara detaylı bilgiler verdi. İş dünyası ile bilgilendirme buluşmaları, Mersin Serbest Bölge, Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde düzenlenen toplantılarla devam etti.


4

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

MTSO Üyeleri, Hamit Tuna ile bir araya geldi M TSO, yaklaşan yerel seçimler öncesinde ‘Mersin Başkanından Ne Bekliyor?’ konulu çalışmasını sürdürüyor. Düzenlenen arama konferansı sonrasında başkan adayları ile bir araya gelerek projelerini dinleyip, kentin taleplerini içeren raporla karşılaştıran MTSO’nun ikinci konuğu Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamit Tuna oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit Tuna moderatörlüğünde devam eden belediye başkan adayları ile toplantı serisinin ikinci konuğu Hamit Tuna oldu. Toplantının açılışında “Biz soruyoruz, başkan adayları cevaplıyor” diyen Meclis Başkanı Hamit İzol Üyelere seslenerek, “Tüm başkan adaylarımızla bir araya geliyoruz. Çalışmalarımızın devamı niteliğinde bugün Hamit Tuna ile bir aradayız. Kendisi projelerini anlatacak ve takdir sizlerin olacak” dedi.

Başkan Kızıltan ise sözlerine, “Ticaret ve Sanayi Odası sizleri yakından izleyecek hem de çok yakından izleyecek. İyi yaptıklarınızı destekleyip, iyi yapmadıklarınızı eleştirip, yanlış yaptığınızı söyleyecek. Takdir ettiğimizde sizin tarafınıza geçmiş olmayacağız, eleştirdiğimizde ise karşınızda yer almayacağız. Biz hep Mersin tarafında olacağız çünkü MTSO siyasi bir kurum değildir. Siyaset üstü bir kurumdur” diye başladı. Mersin Başkanından Ne Bekliyor? Konulu çalışmayı da özetlediği konuşmasında Başkan Kızıltan, “Buraya gelip projelerinizi bizlerle paylaşmanız onur verici” dedi. Çalıştay sonucu hazırlanan raporun MTSO’nun görüşü olmadığını, 200’e yakın katılımcının ortak görüşü olduğunu hatırlatan Kızıltan, “Seçimler sonrasında göreve kim gelirse gelsin Mersin’de güçlü bir lobi oluşturmak istiyoruz. Şehrin hangi sorunu varsa birlikte hareket edip gerekirse Ankara’ya,

Mersin Tarım Fuarı kapılarını araladı M ersin Uluslararası Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarı, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol’un da katılımıyla bu yıl 14’üncü kez kapılarını araladı. Türkiye’nin tarım üretimi ve ihracatında önemli bir merkez haline gelen Mersin’de tüm sektörü bir araya getiren Fuar, 10 Mart’ta sona erdi. CNR Holding kuruluşu Pozitif Fuarcılık tarafından organize edilen ve Yenişehir CNR Expo Fuar Merkezi’nde düzenlenen açılışa Mersin Valisi Ali İhsan Su, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Lütfi Elvan, kent protokolü ile çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. Fuarda 7’si yurtdışından olmak üzere toplam 110 firma stant açtı. Kızıltan: “Kalkınmanın temelinde tarım vardır” Fuarın açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, kalkınmanın temelini tarımın oluşturduğunu söyledi. Mersin’in sosyal ve kültürel açıdan çok yönlü bir kent özelliği taşıdığına dikkat çeken Kızıltan, “Güçlü sektörlerimizden biri de şüphesiz tarımdır. Tarım öyle bir sektördür ki, lojistik, sanayi, araştırma geliştirme gibi birçok sektörü de tetikler” dedi. Tarımla birlikte sulama gereksiniminin baş gösterdiğini, ardından 1950’li yıllarda Türkiye’nin ilk su pompalarının Mersin’de üretilmeye başladığını hatırlatan Kızıltan, “Su pompalarının yanı sıra tarım makineleri ile gübre üretimi de başlanmıştır. Kısacası tarımdaki gelişim,

MTSO 04 CMYK

sanayinin gelişmesinde de önemli rol oynamıştır” ifadelerini kullandı. Tarımın ar-ge çalışmalarını geliştirildiğini de kaydeden Kızıltan, bu alanda yürütülen çalışmaları ise şöyle özetledi: “Alata Zirai Araştırma Enstitüsü bu gereksinimden ortaya çıktı. 1940’lı 1950’li yıllarda Mersin’de Alata Zirai Araştırma Enstitüsü ile ar-ge çalışmaları başladı. Ancak bu da yetmedi. Tarımda uluslararası alanda çok güçlü olmamız gerektiği düşüncesiyle birçok kurum bir araya gelerek Mersin’de tarımsal ar-ge çalışmalarını daha ileri bir boyuta götürmek adına Agropark’ı, Tarım Teknoparkını kurduk.” Tarımın stratejik sektörlerden biri olduğunu kaydeden Başkan Ayhan Kızıltan, güçlü bir Türkiye, sağlıklı, refah içinde huzurlu bir toplum için tarımın önemsenip geliştirilmesi gerektiğini anlattı. Kızıltan sözlerini, fuara destek veren tüm kesimlere teşekkür ederek tamamladı. Elvan: “Katma değeri yüksek ürünlerle tarımsal gelir artırılmalı” TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve Mersin Milletvekili Lütfi Elvan da tarım sektörünün stratejik önemine dikkat çekerek, gelecek 10 - 20 yılda bu sektörün öneminin daha da artacağını söyledi. Mersin’in tarım ve hayvancılıkta Türkiye’nin önde gelen kentlerinden biri olduğunu kaydeden Elvan, “Tarımsal ürünlerde birçok alanda ilk sıradayız ama bu yetmez. Katma değeri yüksek ürünlerle kazancımızı artırmalıyız. Bu hedefle kentte önemli tarımsal yatırımlar sürdürmekteyiz” dedi. Elvan sözlerini, Tarım Tekno-

gerekirse İstanbul’a birlikte gidip sorunların çözümünde birlikte mücadele verelim istiyoruz” dedi. Her konuşmasında olduğu gibi Atatürk Caddesi, Silifke Caddesi ve Hastane Caddesi’nde faaliyet gösteren işletmelerin yaşadığı sıkıntıları dile getirerek, ekonominin hareketlenmesi için bu caddelerin yeniden canlandırılmasının önemine dikkat çeken Kızıltan, hizmetlerin Mersin’den alınması, ihalelerde adil ve şeffaf olunması, sektörel sanayi siteleri için yer tahsis edilmesi taleplerini de yineledi. MTSO Üyelerine projelerini anlatıp sorularını yanıtlayan Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamit Tuna ise, “Mersin’i bilimle, sanatla, zanaatla geliştireceğiz” dedi. 24 yıldır aktif siyaset içinde yer aldığına değinen Tuna, siyasi partilerin bir araç, kente hizmetin ise amaç olduğunu vurguladı. “Önce bir kenti hangi özellikleriyle öne çıkaracaksınız buna karar vermelisiniz” diyen Tuna, ardından bu hedef doğrultusunda planlama yapıp bu planları da hazırlanan projelerle desteklemek gerektiğini söyledi.

MTSO’nun son konuğu Ayfer Yılmaz oldu A ralık ayında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından organize edilen ‘Mersin Başkanlarından Ne Bekliyor?’ konulu arama konferansının ikinci aşaması, Demokrat Parti Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayfer Yılmaz’ın Odamızı ziyaretiyle sona erdi. MTSO üyeleriyle bir araya gelen Yılmaz, projelerinin detaylarını anlattı. MTSO’nun Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarıyla buluşmasında son misafiri Demokrat Parti Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayfer Yılmaz oldu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda

Yılmaz, projelerini anlatırken Meclis Üyeleri de merak ettikleri sorulara yanıt aradı. Toplantıda çalıştay sonrası yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Meclis Başkanı Hamit İzol, “Belediye başkan adaylarımızın projelerini dinliyoruz. Demokrat Partiden Ayfer Yılmaz adaylığını açıklayınca, onunla da bir araya gelmek istedik” dedi. Çalıştayın detaylarını anlatan Ayhan Kızıltan ise, “Her seçimin demokrasiye yarışır şekilde geçmesini diliyoruz. Seçimlerin hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde olmasını, hukuktan ayrılmamayı, vatandaşın seçme ve seçilme haklarının korunmasını diliyoruz.

Demokrasi kaybettiği zaman hepimiz kaybederiz” dedi. Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanının Mersin’den seçildiğini hatırlatan Kızıltan, “Biz MTSO Meclisi olarak kadınlara çok değer veriyoruz. Meclisteki ve yönetimdeki kadın sayısının artması, bir gün kadın başkanların görev yapması en büyük beklentimiz” dedi. Demokrat Parti Başkan Adayı Ayfer Yılmaz ise belediye başkanlığı hayali ile yola çıkmadığını hatırlatarak şunları söyledi: “Mersin için hayallerim var. Bir değil birçok projemiz var. Geçmiş yıllarda Mersin’in yıldızını apoletlerinden söktüler. Başkan olduğumda, ‘Hayallerimizin Kariyerimiz’ olması için çalışacağım. Projelerimle Mersin’i tekrar marka kent yapıp, Mersin’in sökülen yıldızlarını tekrar omuzlara takacağım.”

parkı, Gıda İhtisas OSB ve Tarımsal Ürün İşleme OSB yatırımlarının son durumlarıyla ilgili verdiği bilgilerle tamamladı. Su: “Meyvede üretiminin yüzde 67’sini, sebzede yüzde 16’sını üretiyoruz” Mersin Valisi Ali İhsan Su ise Mersin’in tarımsal potansiyeline değinerek şu bilgileri verdi: “İlimizde yaklaşık 340 bin hektar alanda 4 mevsim tarım yapılıyor. Tarım sektöründe, örtü altı sebze ve meyve üretiminde 357 bin ton meyve üretimiyle Mersin Türkiye’nin toplam üretiminin yüzde 67’sini, 357 bin ton sebze üretimiyle de yüzde 16’sını tek başına üretiyor. Muz, limon, yeni dünya gibi ürünlerin yüzde 60’ını, keçi boynuzu, sakız kabağı, çileğin 3’te 1’ini biz üretiyoruz. Erik, şeftali ve benzeri ürünlerde Türkiye birincisiyiz. Bütün bu bitkisel ürünlerde olduğu gibi hayvansal ürünlerde de gerçekten çok önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. 2017 yılında tarımsal üretim değerimiz 9 milyar lirayken, 2018 yılında 9,5 milyar liraya ulaştık.” Kocamaz: “Kentin tanınırlığına katkı sağlayacak bir fuar” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise Türkiye’nin en önemli fuarlarından biri olarak gösterdiği Mersin Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’na her yıl profesyonel çevrelerden büyük katılım olduğunu söyledi. Fuarın üretici ve kent halkını buluşturan, sosyal ve ulusal dayanışma örneği olduğunu kaydeden Kocamaz, “Büyük bir özveri ile düzenlenen ve siz değerli konukların teşrifleriyle anlam bulan bu fuar, kentin tanıtımına ve bilinirliğine katkı sağlarken, üretici ve kent halkını aynı platformda buluşturan mükemmel bir sosyal ve ulusal dayanışma örneğidir” dedi.

Doğu Akdeniz Kariyer Fuarı

Mersin’de düzenlendi M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol, Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve Mersin Üniversitesi ev sahipliğinde bu yıl ilki düzenlenen Doğu Akdeniz Kariyer Fuarı açılışına katıldı. Fuar ile üniversite öğrencilerine geleceklerini planlarken rehberlik yapılması hedefleniyor. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen Doğu Akdeniz Kariyer Fuarı’nda 9 bölge üniversitesi, kamu ve özel sektörden 100’den fazla firma stant açtı. Bu stantlarda kurumların insan kaynakları yöneticileri, öğrenciler ve mezun gençlerle buluştu. 5-6 Mart günlerinde düzenlenen fuarda gençler gelecekte hangi alanlarda çalışabileceklerine dair akıllarına takılan sorulara yanıt buldu. Fuarın açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, 82 milyonluk nüfusa sahip bir ülkede eğitim alanında çalışmanın zorluğuna dikkat çekti. 3 – 5 milyon nüfuslu ülkelerdeki gibi küçük gayretlerle büyük faydalar sağlanamadığını belirten Atay, “Eğitimde reform için hem maddi kaynak hem de insan kaynağı gerekiyor. O nedenle üniversitelerin sayısını artırdık. 70 – 80 bin olan akademisyen sayısı şu an 160 bin civarında.

Bu ülke akademik alanda, bilim dünyasında, teknolojide ayağını yerden kesmiştir. Yakın zamanda birçok alanda ülkemizi, performansı en iyi ülkeler standardına yükselteceğiz. Bu nedenle fuarları önemsiyoruz” dedi. “Fuar, fırsat eşitliği sağlaması adına da önemlidir. Sizin, birkaç soru eksik yaptık, İstanbul ya da Ankara’da okuyamadık diye üzülmenize gerek yok. Bizim de yetenekli gençleri göz ardı edip kaçırma isteğimiz yok. Ülkedeki tüm gençlerin eşit iş imkanlarına sahip olabilmesi adına kariyer fırsatını buraya getirdik” diyen Atay, fuarın bundan sonra her yıl düzenli olarak sürdürüleceğini belirtip, sonrasında ise Türkiye’nin tüm bölgelerine yaymak istediklerini sözlerine ekledi. Su: “En önemli konu insan kaynağı” Bugün tüm dünyada en önemli konunun yetişmiş insan kaynağı olduğunu vurgulayan Mersin Valisi Ali İhsan Su, öğrencilerin yetişmesi, iş sahibi olması, kendini belli bir alanda geliştirmesi, kendine, topluma, çevresine, insanlığa faydalı bir birey olmasının önemine değindi. Bu kapsamda ilk bölgesel kariyer toplantısının yapıldığını hatırlatan Su, “İnanıyorum ki, bu kariyer fuarında hem çok değerli öğrenciler hem de kurumlarımız çok ciddi görüşmeler

gerçekleştirecektir. Öğrencilerimizin hayatlarına bakış açılarını mutlaka değiştirecektir” ifadelerini kullandı. Çamsarı: “Öğrenciler geleceklerine daha sağlıklı yön verecek” Pek çok öğrencinin okulu bitirdikten sonra ne iş yapacakları konusunda kaygılandığını hatırlatan Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ise şunları söyledi: “Araştırmalar özellikle lisans mezunları olmak üzere, işsizlerimizin olmasının hem devlet hem de ülke kaynaklarımızın harcanması noktasında ciddi bir enerji kaybı olduğunu gösteriyor. Fuara katılan öğrenciler, firmalardan ve hatta kamu kurumlarından, okullarını bitirdikten sonra ne yapmaları gerektiği, hangi kurumda ne konumda çalışabilecekleri konusunda bilgi alacak. Fuar bu anlamda bir rehber niteliği taşımaktadır.” Toroslar Belediye Başkanı Hamit Tuna konuşmasında belediye olarak eğitime verdikleri öneme dikkat çekip bu alanda yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verirken Mersin Üniversitesi Kariyer Merkezi Müdürü Doç. Dr. İlhan Ege, Türkiye’de ilk kez gerçekleşen bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Konuşmaların ardından Doğu Akdeniz Kariyer Fuarı’na destek veren kurum ve kuruluş temsilcilerine, plaket takdim edildi.


5

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

Meslek Komite Başkanları İstişare Toplantısı yapıldı

3

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, MTSO Meslek Komiteleri Başkanları ile bir araya gelerek sektörel sorunları dinledi. Toplantıda konuşan Başkan Kızıltan, Komite Üyeleriyle, Meclisiyle MTSO’nun büyük bir aile olduğunu vurgulayarak, “Birlikte olursak güçlüyüz. Bir araya gelirsek çözemeyeceğimiz sorunumuz olmaz” dedi.

ayda bir düzenlenen Meslek Komiteleri İstişare Toplantısı, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge, Yönetim Kurulu Üyeleri Halil Kürek, Nedim İkanç, Yalçın Darıcı ve Meslek Komitesi Başkanlarının katılımıyla gerçekleşti. Sektörlere yönelik sorunların ve çözümlerinin tespiti için düzenlenen toplantıda, MTSO’nun aylık faaliyetlerini özetleyen film de Komite Başkanlarıyla paylaşıldı. Ayrıca İstihdam Seferberliği videosu da izletilerek, Komite Başkanlarına seferberlik hakkında detaylı bilgi aktarıldı. Toplantıda geniş katılım nedeniyle Komite Başkanlarına teşekkür eden Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan şöyle konuştu: “Sloganımız Güçlü MTSO, güçlü Mersin. Biz güçlü olursak kentimizin ekonomisi de güçlenir. MTSO, sizlerin sayesinde güçlü olur. Yönetim istediği kadar çalışsın, arkasında 240 kişilik gücü görmezse istediği sonucu alamaz. Hep birlikte el ele verip sektörlerimizi daha yukarılara taşımalıyız.”

Ardından ülkenin içinden geçtiği ekonomik durum hakkında bilgi veren Kızıltan, bu sorunların da elbirliği ile aşılabileceğini vurgulayıp, Milli İstihdam Seferberliği’ne destek istedi. Başkan Kızıltan’ın ardından söz alan Komiteler şu konulara değindi: Kerem Baltu (1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı) Limandaki uzun bekleme süreleri bizi zorluyor. Yazın 40 derece sıcağın altında 3-4 günlük bekleme ürünün raf ömrünü azaltıyor. Sorun çözülmeli. Komite olarak birlikte hareket etmenin faydasını gördük. Çiftçi zor bir yıl geçirdi. Sinek vurdu, hava şartları olumsuz etkiledi, döviz kurları sıkıntı verdi. Enflasyonun kaynağı üretici gösterildi. Kısaca üretici için zor yıldı. Tarımda dışa bağımlılıktan kurtulmak adına çalışıyoruz. Ayrıca ikinci kalite ürünleri sanayide nasıl değerlendirebileceğimizi araştırıyoruz. Ürünün standart hale gelmesinin çiftçiye sağ-

layacağı faydalar konusunda bilgilendirmeler yapıyoruz. Suphi Yılmaz (2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Komitesi Meclis Üyesi) Meyve sebze halleriyle ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Bu sorun da kendimizi doğru tanımlayamamamızdan kaynaklanıyor. Biz ne komisyoncu ne kabzımal ne de tüccarız. Üretici temsilcisi bir meslek grubuyuz. Bizi önce belediyeler sonra maliye denetler. Günlük fatura kesmek zorundayız. Sattığımız zaman da üretici adına fatura keseriz. Her kestiğimiz faturadan da Ankara haberdardır. Bu nedenle fiyatlar üzerinde bir etkimiz olamaz. Sadık Erhan Atilla (6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı) Sektörümüzle ilgili en büyük sorun discount marketler. Bu marketlerin hiçbir geliri kentte kalıp ekonomiye katkı vermese de sayıları gün geçtikçe artıyor. Bu artışın önüne geçi-

lebileceğini farklı illerin belediyelerince yürütülen uygulamalarda gördük. Yeni seçilecek belediye başkanlarımızın da bu yönde adımlar atmasını istiyoruz. Küçük bir dokunuşla bu sayıların durdurulabileceği Türkiye’nin birkaç noktasında kesinleşti. Yerel firmalar olarak Mersin’de de bu çalışmayı bekliyoruz. İsmail Kurt (8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı) Emek yoğun bir sektördeyiz ve son dönemlerde iş yoğunluğumuzun fazla olmaması nedeniyle mevcut personelimizi korumakta zorlanıyoruz. Sürekli verdiğimiz eğitimlerle artık hepimiz yetişmiş personele sahibiz. İşlerimiz sıkıntıya girdi diye vazgeçemeyeceğimiz elemanlar. İşlerimizin düzelmesi halinde bu kadar çok yatırım yaptığımız kişileri tekrar bulmamız mümkün değil. Bu nedenle ayakta kalabilmemiz için desteklenmeliyiz. Yılmaz Akbaş (12 No’lu Mobilya Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi Başkanı) Grubumuz içinde birkaç sektör var. Sektör olarak üzerinde durduğumuz en önemli konu ise KDV indirimi. Yüzde 8 olan KDV indiriminin kalıcı hale gelmesini bekliyoruz. Yüzde 18’den fatura kesmekte zorlanıyoruz. Girdinin de çıktının da yüzde 8’e sabitlenmesini ve denetimlerin artmasını istiyoruz. Böyle olursa devletin kasasına da daha fazla vergi geliri girecektir. Mehmet Kisin (13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı) TÜV muayeneleriyle ilgili sıkıntılar yaşıyoruz. Defalarca dile getirmemize rağmen sonuç alamadık. Söylediklerimizi not alıyorlar, tamam diyorlar ama çözümü adına adım atılmıyor. Bir diğer konu da trafikte yaşanan bilgisizlik. Yaya geçitlerinin arasının açılması ve ışıklı sisteme dönüştürülmesinin sorunları bir ölçüde azaltacağına inanıyorum. Özcan Can (14 No’lu İkamet Amaçlı İnşaat Meslek Komitesi Başkanı) Komite olarak birlikte hareket etmenin faydalarını gördük. Geçtiğimiz günlerde komite olarak sektörümü-

Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele sürüyor di sonuçlar da aldık.” Şahin: “Bu yıl da eylem planımız var” Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Murat Şahin de Bakanlık olarak yürütülen çalışmaları anlattı. Özellikle turunçgile değinerek Akdeniz’de yoğun üretilen bu ürünün milli ekonomiye katkısını bildiklerini ve

M

ersin ve bölgesinde sert çekirdekli meyvelerle narenciyede ciddi ekonomik kayıplara neden olan Akdeniz Meyve Sineği (AMS) ile mücadele sürüyor. Geçen yıl başlatılan kimyasal, biyoteknik ve kültürel mücadele bu yıl da sürecek. Konuyla ilgili düzenlenen panelde bugüne kadar yürütülen mücadelenin sonuç verdiği ve yüzde 40 olan sinek popülasyonunun yüzde 1’in altına indiği bildirildi. Mersin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından ‘Akdeniz Meyve Sineği ile Mücadele Paneli’ düzenlendi. Panelde, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) da geçtiğimiz yılki mücadelede aktif görev aldığı çalışmaların detayları katılımcılarla paylaşıldı. Panele, Mersin Valisi Ali İhsan Su, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Murat Şahin, Mersin İl Tarım ve Orman Müdürü Arif Abalı, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın yanı sıra üreticiler, ziraat mühendisleri ve ilgili kurum yetkilileri katıldı. Açılışta konuşan Mersin İl Tarım ve Orman Müdürü Arif Abalı, AMS’nin, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ve Mersin’de de yaş meyve üretim ve ticaretini olumsuz etkilediğini söyledi. Yaklaşık 4 yıldır Mersin ve bölgesinde ciddi maddi kayıplar yaşandığını anlatan Abalı, 2016’da Toroslar ve Mezitli’de şeftali üretim alanlarında 20 bin ton ürün ve 16 milyon TL ekonomik zarar meydana geldiğini söyledi.

MTSO 05 CMYK

Abalı: “Toplu mücadeleyle zararlı oranı binde 8’e kadar düşürüldü” 2018’de hazırlanan 3 milyon TL bütçeli proje ile 160 bin tuzak alıp üreticiye dağıttıklarını anlatan Abalı, projenin yaklaşık 20 bin dekar alanda 2 bin 519 üreticiye ait şeftali bahçesinde uygulandığını bildirdi. Abalı, Mücadele sonunda 2017’de yüzde 40 olan bulaşık meyve oranının 2018’de binde 8’e düşürüldüğünü bildiren Abalı, “Üretim maliyeti azalıp ürün kaybı önlendi. Ürünlerin iç ve dış pazarlarda pazarlama kapasitesi arttı” dedi. Üreticilere ve ilgili sektörlere eğitimler verildiğini aktaran Abalı, ayrıca Mersin Valiliği koordinasyonunda üreticilere 300 bin adet siyah plastik poşet dağıtılarak, bahçelerde hasat artığı bulaşık meyvelerin toplanarak imha edildiğini söyledi. Türkiye genelinde Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü koordinatörlüğünde Mersin de dahil olmak üzere 45 ilde Akdeniz Meyve Sineği Takip Projesi yürütüldüğünü açıklayan Abalı şu bilgileri verdi: “Bu sorun çiftçinin tek başına mücadele edebileceği bir sorun değil. Bu nedenle yine kendi uzman personelimizin geliştirdiği yazılımlarla Türkiye’de bir ilke imza attık. Mersin’de Akdeniz Meyve Sineği popülasyonunun anlık olarak takip edilmesini sağlayan AMS Takip Programı oluşturduk. Bu sayede popülasyon artışlarını anlık yorumlayıp toplu mücadele alarmları vermeye başladık ve birlikte mücadeleden cid-

A

çılış konuşmaları sonrası Moderatörlüğünü Prof. Dr Nedim Uygun’un yaptığı Akdeniz Meyve Sineği (AMS) Paneli başladı. Panelde kısa bir değerlendirme yaparak sinek hakkında bilgi veren Melih Uygur şunları söyledi: “Dünyadaki en büyük zararlılardan biri. İnanılmaz hızlı çoğalıyor. Bir dişi bir seferde 300 yumurtaya sahip olabiliyor. Üçüncü nesilde tek bir sinekten oluşacak sayı milyonların üzerine çıkıyor. Bazı zararlılar bir ya da iki bitkide etkisini gösterirken AMS’nin 300 farklı bitkide kendini gösterdiği tespit edildi. Üstelik yaşam şekli de diğerlerinden farklı. Dişi böcek yumurtasını doğrudan meyvenin içine bırakıyor ve yumurtaya karşı tedbir alamıyorsunuz. Oysa meyvenin gövdesinde olsa ona müdahale edilebilir. Meyve içinde larva oluyor ona bir şey yapamıyoruz, ardından beslenince toprağın 2,5 – 3 cm derinine iniyor ve pupa oluyor, ona da bir şey yapamıyoruz. Kısaca yalnızca ergin dönemde müdahale edilebiliyor. Bunların hepsi aynı anda da değil 3-4 gün aralıklarla çıkıyor ve yaşam şekli de müdahaleyi zorluyor.” Sıcak iklimi sevdiklerini de anlatan Prof. Dr. Uygun, bu nedenle küresel iklim değişimine bağlı olarak da bu zararlının popülasyonunda artış yaşandığını dile getirdi.

üreticilerin daha kaliteli ürüne ulaşıp yüksek verim almasını istediklerini kaydeden Şahin, şöyle konuştu: “Bu ürünle mücadelede sadece bakanlığın harekete geçmesi yetmiyor. Tüm taraflar üzerine düşeni yapmalı. H azırladığımız eylem planı ile AMS popülasyonunun kırılmasında bir aşama kaydedildi. 2019’da da mü-

Derin: “Çok başarılı sonuçlar aldık” İlk panelist Mersin İl Tarım Orman Müdürlüğü Yetkilisi Kubilay Derin oldu. Çalışmalara 2015’te Çukurova Kalkınma Ajansı’na verilen proje ile başladıklarını anlatan Derin, 2016’da üreticide farkındalık oluşturmak adına Çalışma Grubu oluşturup eylem planı hazırladıklarını söyledi. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlediklerini dile getiren Derin, “Kısa vadeli hedefimiz üreticinin bilinçlendirilmesiydi ve meyve üreticilerine eğitime başladık” dedi. Eğitimleri arazide ve uygulamalı yapmalarına rağmen sonuç alamayınca strateji değiştirip kimyasal mücadeleye biyolojik ve kültürel mücadeleyi de dahil ettiklerini anlatan Derin, “Zararlı çok dayanıklı olunca toplu mücadele uyarıları verdik. Belediyelerle iş birliğinde çöplerin ilaçlanmasından meyve sebze atıklarının bertaraf edilmesine, meyvesuyu fabrikalarının kasalarının dezenfekte edilmesinden, meyve sebze hallerinde artan ürünlerin bertaraf edilmesine kadar her konuda önlem alındı ve AMS popülasyonunun artması önlendi” dedi. Popülasyonu düşürmenin yeterli olmadığını ve üründeki vuruk oranını da azaltmak gerektiğini bildiren Derin, bu alada özellikle şeftalide ciddi sonuçlar aldıklarını, kimyasal kullanılmaması nedeniyle kalıntı sorununun önüne de geçildiğini sözlerine ekledi.

zün sorunlarını içeren, inşaat sektörüne gelmesi gereken standartları belirleyen bir rapor hazırlayarak Yönetim Kurulu Başkanımıza sunduk. O da bu raporu TOBB’a taşıdı. Geçen ay tüm taleplerimiz tek tek yasalaştı. 2 Haziran’da hepsi kanun olarak yürürlüğe girecek. Birlikte hareket edip sorunlarımızı yönetime taşırsak onlar da bizim adımıza en yetkili kişilerle temasa geçerek sorunlarımızı çözmek için çalışacaktır. Teşekkür ediyorum. Enver Küçükalıç (15 No’lu Mühendislik ve Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı) Sektörümüzün en önemli sorunlardan biri imar planları. Yeni seçilecek belediye başkanlarından mutlaka 1/5.000’lik imar planlarını kentin ihtiyaçları doğrultusunda revize etmesini bekliyoruz. Bir diğer önemli konu kentsel dönüşüm. Küçük adalar yerine mahalle bazında yapılacak kentsel dönüşüm ihtiyacı karşılayacaktır. Bir takım girişimlerimizden sonuç almamız ise sevindirici. Sorunları dile getirmemiz sonrasında çalışacakları yapı denetim firmalarını müteahhitlerin seçmesi yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca gönderilmeye bayladı. İmar barışı da ayrı bir sorun. İmar barışı kentlerin gelişimini engelliyor. Son olarak personelimizi bu dönemde yanımızda tutmakta zorlanıyoruz. 6 ay ödemesiz düşük faizli kredi talep ediyoruz. Erol Berktaş (16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı) Aslında başkanlar olarak birbirimizi tanıyor olabiliriz ama tüm komite üyelerinin birbirini tanıyacağı çalışmalar yapılmalı. Hepimiz birbirimizle ticari ilişkide bulunabiliriz. Özellikle birbiriyle ilintili komitelerin daha çok bir araya gelmesi gerektiğine inanıyorum. Mutlaka böylesi bir ekonomik ortamda tüm üyelerin birbirine dokunması gerekir. Dayanışmadan güzel sonuçlar çıkacaktır.

rıyor ve maliyetini artırıyor. Diğer limanlardaki gibi liman kaynaklı sorunlarda en az 3 gün ardiye alınmasın istiyoruz. Ayrıca halen online sisteme geçilmemesi de ciddi bir zaman kaybı. Diğer limanlarda oturduğumuz yerden yaptığımız işlemler için Mersin Limanı’na personel gönderiyoruz. İşlemler ise 3-4 saat sürüyor. Son olarak liman ile yeni yapılan yol bağlantısı da istediğimiz gibi olmadı. Limandan çıkan araç otobana bağlanamıyor. Özellikle Perşembe ve Cuma günleri izdiham yaşanıyor. Muazzez Araç (19 No’lu Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı) Şu dönemde kazancımız çok fazla artmasa da giderlerimiz yükseldi. Dorse için ayrı, araçlarımız için ayrı derken 3-4 farklı konuda muayeneden geçiyoruz. Bu da maliyetleri artırıyor ve mağdur oluyoruz. Muayeneye girdiğimizde bir seferde tamamlanmalı. Komite olarak bunun çözümü adına çalışıyoruz. Ayrıca peşin ödememize rağmen SGK primlerinden indirim alamamamız da maliyeti artırıyor. Son olarak Akdeniz Belediyesi hiçbir yazı gönderip haber vermeden çevre vergisi adı altında icra göndermeye başladı. Bu da doğru bir adım değil. Hasan Büyük (20 No’lu Uluslar arası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı) 2015 – 2016 yıllarında en çok ihracat yaptığımız iki ülke Almanya ve Kuzey Irak’tı. Bugün ise Irak 18’inci sırada yer alıyor. Pazarımızı İran’a kaptırdık. Sebebi Bizim uyguladığımız vizeler. İran ise çok sayıda kolaylık sunuyor. Odamız öncülüğünde Erbil Ticaret Odası ile temas kurup sorunlara birlikte çözüm arayabileceğimizi düşünüyorum.

Zeki Şan (18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı) Transit ticaretteki artışa paralel Mersin Limanı’nda bazı sorunlar yaşanmaya başladı. Liman şu anda kapasiteyi kaldırmıyor. Gelen gemilerde yaşanan gecikmeler yerli imalatçının hammaddeye ulaşmasını zorlaştı-

Akar Tülücü (27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi Başkanı) İstihdam teşvikleri önemli ancak mevcut istihdamın korunmasında da ciddi sorunlar yaşanıyor. İstihdamı koruma seferberliği de gerçekleştirilmeli. İkinci sorun da kredilerde yaşanıyor. Yatırım yapmak adına çektiğimiz krediler için ciddi faizler ödemek durumunda kalıyoruz. Bunlar hesaplamadığımız giderler ve sorun oluyor. Çözüm üretilmeli.

cadele için bir eylem planımız var. Yine tüm tarafların taşın altına elini koymasını bekliyoruz.” Zararlıların kaynağında imhasının önemini vurgulayan Şahin, bu nedenle özellikle zararlı topraktan çımadan önce toprak işlemesinin önemini anlattı. Şahin, üreticiden paketleme evi çalışanlarına kadar tüm kesimlerin atık ürünlerde zararlı oluşumunun önüne geçme adına mücadele vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Su: “Sinek oranı yüzde 40’tan yüzde 1’in altına indi” Mersin Valisi Ali İhsan Su ise “Hükümetimiz, devletimiz, geçen yıl AMS ile ilgili ciddi bir mücadele gerçekleştirdi. Biz de ilimiz için 2018’de yaptığımız mücadele ile yüzde 40’larda olan sineği yüzde 1’in altına indirdik. Bu sayede geçen yıl çiftçilerimizin ürünleri daha kaliteli oldu ve daha iyi fiyatlarla ürünlerini satabildi. Bundan sonra da mücadele sürecek” ifadelerini kullandı.

Yayla: “Küresel değişimin AMS üzerindeki etkileri araştırılıyor” Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden Dr. Miraç Yayla ise turunçgilin kent ekonomisine katkılarını anlatıp bu üründeki ekonomik kayıpların en aza indirilmesinin önemine değindi. Yayla, AMS gerekçe gösterilerek ihraç ürünlerinin geri dönmesinin önüne geçmek adına yürütülen çalışmaları şöyle özetledi. “Bu konuda bakanlığın 2 önemli projesi oldu. Bunlardan biri 2015 yılında başladı. 45 il ve 300 ilçede yaklaşık 2 bin 500 sabit istasyonla AMS’nin 4 gün boyunca popülasyonlarını takip ediyoruz. Amacımız iklimsel etkilerle çakıştırıp erken mücadele yapabilir miyiz bunu tespit etmek. İkincisi ise Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay ve Maraş’ta turunçgilde 12 bin 500 dekarda tuzakla kapama çalışması var. Bu çalışmaya 2018’de de devam edildi.” Satar: “Yayla evleri ciddi bir sorun” Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Serdar Satar, Akdeniz’de çok miktarda altıntop cinsi greyfurt yetiştirildiğini hatırlatarak, tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle bu ürünün satılmadığını ve üretici de değişen tüketim alışkanlığına uyum sağlayamayınca ürünün dalında kalıp çürüdüğünü anlattı. Altıntopların bu dönemde AMS için çok ciddi konukçuluk yaptığını kaydeden Satar, “Üretici meyvesini satamıyorsa bahçesini

değiştirmeli. Ama gücü yok. Bahçe değiştirmeye de teşvik verilmeli” dedi. AMS yumurtalarının en fazla elma ve ayva üzerinde kışladığını gördüklerini anlatan Satar, “Bölgemizde yayla evleri çok fazla ve bu evlerin bahçesinde ağırlıklı elma ağacı bulunuyor. Yani onlarca toplanmayan meyve. AMS en çok yaylalarda kışlıyor ancak bu evler şahıslara ait ve kapalı olunca müdahale edemiyoruz” dedi. İlaçlama hatalarına da değinen Satar, uzun süreli aynı ilaç kullanımında zararlıların ilaca direnç geliştirdiğini anlattı. Sorli: “AMS İspanya için de ciddi bir sorun” Regional Goverment Of Valencia Bitki Koruma Bölümünden Vincente Dalmau Sorli de Valencia’da yürütülen bölgesel mücadele hakkında bilgi verdi. 1960’lı yıllardan bu yana bölgesel ve karasal mücadele yöntemleri kullandıklarını kaydeden Sorli, yürüttükleri çalışmaları şöyle anlattı: “Birkaç mücadele yöntemi yürütüyoruz. Bunlardan bir tanesi vuruklu meyveleri yerden toplama, diğeri sterilizasyon. Karasal ve bölgesel ilaçlama yapıyoruz. Üreticileri zirai ilaçlar konusunda bilgilendiriyoruz. İklim ve ısınma verilerine göre pozisyonlar alıyoruz. Tuzaklarla mücadele yöntemi sürdürüyoruz. Aynı zamanda hadım böcek tekniği ile döllenmenin de önüne geçip popülasyonu azaltma yoluna gidiyoruz.”


6

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

farklı olarak El Salvador, ABD ve Meksika dışındaki ülkelerden de kumaş ithal edip bu kumaşlardan üretilen eşyaları gümrük vergisine tabii tutulmaksızın ABD’ye ihraç edebilir.

G

Orta Amerika’nın yüzölçümü bakımından en küçük ülkesi olan El Salvador, bölgenin 4. büyük ekonomisidir. Orta Amerika’nın yüzölçümü bakımından en küçük ülkesi olan El Salvador, bölgenin 4. büyük ekonomisidir.

ıda işleme, petrol, kimya, gübre, tekstil, mobilya, hafif metaller sanayinde gelişmiş olan El Salvador’un başlıca tarım ürünleri ise; kahve, şeker, mısır, pirinç, fasulye, yağlı tohumlar, pamuk ve sorgumdur. Ülkenin ekonomik olarak aktif nüfusunun beşte biri ABD’de yaşar. Dolayısıyla, yurt dışında çalışan işçi gelirleri ülkenin en önemli döviz ve paralelinde özel tüketim harcamaları kaynağıdır. El Salvador’un kıyı düzlükleri ve yüksek volkanik arazilerden oluşan coğrafyası üzerinde birçok alan zirai faaliyet için uygundur. En iyi tarım arazileri şeker ve kahve üretimi için kullanılır. Ancak son dönemlerde GSYİH’nin %11’ini sağlayan tarım sektörü, kuraklık ve zirai hastalıkların tehdidi altındadır. Ülke ihracatında ise genç nüfusun kalabalık ve işçilik maliyetlerinin uygun olması nedeniyle gelişen tekstil ürünleri önemli yer tutar. Coğrafi konum Orta Amerika’nın en küçük ülkesi olan El Salvador kuzey ve doğusunda Honduras, batısında ise Guatemala ile komşudur. Pasifik okyanusunda 307 km sahil şeridi bulunan ülke, bulunduğu bölgede Karayip Denizi’ne kıyısı olmayan tek ülkedir. Canlı sismik aktivite sebebiyle yanardağlar diyarı olarak bilinen ülke, dar sahil şeridi ve ortasında yüksek düzlükleri ile dağlık bir araziye sahiptir. Ülkenin batısındaki Santa Ana ve doğusundaki San Miguel yanardağları aktiftir. Yağışlı ve kuru mevsimleri olan tropikal bir iklime sahiptir. Yıl boyunca genellikle 15-30 derece aralığında seyreden sıcaklık değerleri mevsimsel olarak çok fark etmemekle birlikte daha çok yüksekliğe bağlı olarak değişir. Pasifik kıyıları genellikle sıcaktır. Orta plato ve dağlık bölgelerde ılıman bir iklim hakimdir. Mayıs-Ekim arası yağışlı dönem, Kasım-Nisan arasında yaz mevsimi hakimdir. Bu dönemde çok yüksek bölgeler dışında kalan yerlerde sıcak ve kuru bir hava hüküm sürer. Nüfus ve işgücü yapısı 2015 yılında 6,1 milyon olarak tahmin edilen El Salvador’un nüfusunun %66,7’si şehirlerde yaşar. Genç nüfusun ağırlıklı olduğu demografik bir profile sahip olan ülkede yaş ortalaması 26,1’dir. Nüfusun %27,3’ü 15 yaşın altında, %7’si ise 65 yaş ve üzeridir. Genç nüfus sebebiyle 2,8 milyonluk işgücünde de ilerleyen yıllarda ekonomik büyümeye katkı sağlayacak ölçüde büyüme öngörülmektedir. Doğal kaynaklar ve çevre El Salvador’un kıyı düzlükleri ve yüksek volkanik araziler-

MTSO 06 CMYK

den oluşan coğrafyası üzerinde birçok alan zirai faaliyet için uygundur. Ülkede en iyi tarım arazileri şeker ve kahve üretimi için kullanılır. El Salvador aynı zamanda Latin Amerika’daki en yüksek yağış oranına sahip ülkelerden biridir. Ancak ormanların tahrip edilmesi ve erozyon gibi çevre sorunları ciddi düzeylerdedir. Erozyon sebebiyle biriken maddelerin barajları doldurması ülkenin hidroelektrik santrallerinin üretim kapasitesini de olumsuz etkiler. Tatlı su kaynakları çok olmakla birlikte ırmakların çoğunda sinai ve organik atıklar sebebiyle kirlilik yüksektir. Bu durum kaynakların birçoğunun içme suyu amaçlı kullanılmasına engeldir. Ekonomide geleceğe yönelik beklentiler 2015 yılında %2,4 büyüdüğü tahmin edilen El Salvador ekonomisinin üretim ve yatırımların kısıtlılığı sebebiyle 2016-20 döneminde de benzer oranda büyüyeceği öngörülmektedir. ABD ile imzalanan Dominik Cumhuriyeti-Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (DR-CAFTA) ve AB ile imzalanan Ortaklık Anlaşması ihracat odaklı imalat kapasitesini destekleyen unsurlar olmaya devam edecektir. ABD ekonomisindeki iyileşme ve düşük seyreden petrol fiyatları, üretim maliyetlerin düşmesini ve iç talebin yükselmesini sağlarken; bütçe kısıtı ve yurt dışı işçi gelirlerinin azalması ile ekonomik büyüme tahminlerin gerisinde de kalabilir. GSYİH’nin %10’unu sağlayan tarım sektörü, kuraklık ve zirai hastalıkların tehdidi altındadır. Ticaret, ulaştırma ve iletişim sektörlerindeki büyüme için en büyük tehdit ise güvenlik koşullarıdır. İmalat sektörünün önemli bir kısmını oluşturan yeniden ihracat amaçlı montaj, sanayi maliyet artışlarından etkilenebilecekken, inşaat sektörü altyapı projelerinin askıya alınması ile zayıf kalacaktır. El Salvador’un komşuları ile rekabette en büyük avantajı olan işçi maliyetleri özellikle tekstil sektöründe yine düşük seyredecektir. AB ve Güney Amerika ülkeleri ile ticaretin ise ticaret açığının kapatılması için artırılması beklenmektedir. Dış ticaret Dış ticaretinde yıllardır açık veren El Salvador’un ihracatı 2017’de % 8 artarak 5,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. İthalatı ise % 7,5 azalarak 10,6 milyar dolar oldu. El Salvador’un ihracatının içeriğine bakıldığında tekstil ürünlerinin ağırlığı belirgin şekilde görülüir. 2016 yılı ihracatında ilk sıralarda yer alan ürünler: hazır giyim ürünleri, şeker, plastik ambalaj malzemeleri,

elektrik kondansatörleri, kahve, tuvalet kağıdı ve ilaçtır. Ülkenin başlıca ihraç pazarları ise ABD (% 45), Honduras (% 14), Guatemala (%14), Nikaragua (%7,5) ve Kosta Rika’dır (% 4,5) İhracat yaptığı ülkeler arasında Türkiye ise 57. sırada yer alır. İthalatına bakıldığında ise Petrol yağları, tedavide veya korunmada kullanılmak üzere ilaçlar, petrol gazları, telefon cihazları, örme mensucat öne çıkar. İthalat yaptığı ülkelerin başında ABD, Çin, Guatemala, Meksika ve Honduras gelir. Türkiye ise ithalat yapılan ülkeler arasında 31. sıradadır. SEKTÖRLER Tarım ve hayvancılık El Salvador’da tarım sektörü, ekonomi içindeki payı gittikçe düşüyor olsa da yaratılan katma değer ve istihdam açısından hala önemli yere sahiptir. GSYİH’nin %11’ini oluşturan tarım sektörü işgücünün de %17’sine istihdam sağlar. Su, toprak ve iklim koşulları tarımsal üretime son derece elverişli olmakla birlikte; verimsizlik ve üretimin düşüklüğü sektördeki en büyük sorunlardır. Şeker, pamuk ve kahve ülkenin başlıca tarım ürünleri olup, iç tüketime yönelik olarak da mısır, pirinç, susam ve tropik meyve çeşitleri üretilir. Hasadı Kasım-Mart ayları arasında yapılan ve 1988 yılında ihracat gelirlerinin yarısından fazlasının elde edildiği kahvenin ihracat gelirlerine katkısı günümüzde %5’e gerilemiştir. Kahve üreticileri deprem, kuraklık gibi doğal afetler ve düşük fiyatlardan etkilenir. Ülkede hayvancılık fazla gelişmemiştir. Yerli üretimin yanında ağırlıklı olarak Nikaragua’dan et ithal edilir. Son yıllarda balıkçılık sektörüne verilen önem de azalmış; en büyük geleneksel ihraç ürünlerinden karidesten elde edilen ihracat geliri önemli ölçüde düşmüştür. 2001 yılında gerçekleşen deprem felaketi sebebiyle çiftleşme alanlarının zarar görmesi ve su kirliliği gibi faktörler, avlanabilir balık sayısında ciddi düşüşe sebep olmuştur. Sanayi El Salvador’da sanayi üretimi GSYİH’nin yaklaşık %20 ’sini oluşturur ve işgücünün %15,5’ine istihdam sağlar. Tekstil, gıda işleme, içecek, petrol, kimya, gübre ve mobilya imalatı ülkenin güçlü olduğu sektörlerdir. Ülke ihracatı genel olarak katma değeri düşük, tekstil gibi emek-yoğun sektörler ve tarım ürünlerinden oluşur. 1960’lı yıllarda Orta Amerika Ortak Pazarının kurulmasıyla gelişmeye başlayan sektör 1980’li yıllarda iç savaş ve resesyon sebebiyle küçülmüştür. 1990’lı yıllarda serbest bölgelerde ihracata yönelik üretim yapan firmala-

rın gelişmesiyle canlanan sanayi 2000’li yıllarda artan uluslararası rekabet karşısında yeniden güç kaybeder. 2006’da onaylanan DR-CAFTA Serbest Ticaret Anlaşması ile kabul edilen hükümler çerçevesinde anlaşma öncesi dönemden

Ulaştırma ve telekomünikasyon El Salvador’da ulaşım altyapısının zayıf ancak gelişiyor olduğu görülür. Ülkenin karayolu ağının omurgası niteliğindeki iki ana yol olan Pasifik kıyısı boyunca uzanan Carreto Litoral ve iç bölgeleri bağlayan Pan-American Highway sık sık gerçekleşen doğal afetler sebebiyle geçen yıllarda zarar görmüş ve onarılmıştır. Kırsal ve tali yollar yağmurlu Mayıs-Ekim döneminde seller nedeniyle birçok araç için kullanılamaz hale gelir. Kentsel bölgelerde trafik yoğunluğu ulaşımı zorlaştırır. Karayolu altyapının güçlendirilmesine yönelik otoyol inşaatlarının yanı sıra, kırsal bölgelerde ulaşım altyapısını geliştirmeye yönelik Dünya Bankası fonlarıyla çeşitli projeler yürütülür. 1965 yılında kurulan Ulusal Liman ve Taşımacılık Kurulu Acajutla ve La Unión Limanları ile ulusal demiryolu ağı FENADESAL ve El Salvador Uluslararası Havaalanı’nın (AIES) işletilmesinden sorumludur. Acajutla Limanı başkent San Salvador’un 85 km batısında, La Union Limanı ise ülkenin güneydoğusunda yer alır. San Salvador’un 30 km güneyinde San Luis’de yer alan El Salvador Uluslararası Havalimanına, American Airlines, United Airlines, Delta, Spirit ve Avianca gibi havayolu şirketlerinin direkt seferleri bulunur.

Enerji Bilinen petrol ve kömür yatakları olmadığından El Salvador’da elektrik enerjisi hidroelektrik ve jeotermal santrallerden sağlanır. El Salvador’da iki büyük jeotermal tesisi bulunmakta olup ülke jeotermal enerjide Orta Amerika’nın en büyük üreticisi ve tüketicisi konumundadır. Üretilen elektriğin %31’i hidroelektrikten, %13’ü jeo, %49’u termal (petrol) ve %7’si bioyakıttan elde edilir. Ülkede kurulu 355 megavatlık doğal gaza dayalı elektrik üretim tesisi ile de LNG’yi enerji matrisine ekleyen El Salvador, bu açıdan da Orta Amerika’daki ilk ülkedir. Orta Amerika ülkelerinin kendi aralarında oluşturduğu Puebla-Panama projesine de dahil olan El Salvador, proje hedefleri doğrultusunda bölgedeki elektrik şebekelerinin birleştirilmesi, maliyetlerin düşürülmesi, elektrik kesintilerinin azaltılması ve daha fazla yabancı yatırım çekilmesine destek vermektedir. Kırsal bölgelerde yaklaşık 230bin kişinin elektrik erişimi olmadan yaşadığı tahmin edilmekte, bu bölgelere elektrik iletiminin sağlanması için de çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Turizm Surf yapmaya elverişli sahillerinin yanı sıra volkanlar, göller ve dağlar gibi doğal güzellikleri barındıran El Salvador; sahip olduğu Maya mirası, yıl boyu ılıman iklimi, arazi fiyatlarının uygunluğu ve uçuş trafiğinin yoğunluğu ile turistlerin gözdesidir. Son yıllarda medikal turizmde gelişme sağlanmıştır. Kaynak: Ticaret Bakanlığı

El Salvador ülke analizi D

etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.

ikinci sırada yer alır. Üçüncü sırada ise,190,7 milyon dolar ile pamuktan (örme) erkek/erkek çocuk için külot/silip kategorisinde bulunan ürünler gelir.

El Salvador’un 2017 yılı ithalatı 2017 yılında 10,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren El Salvador’un en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ülke sırasıyla; 3,3 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 1,4 milyar dolar ile Çin ve 1,04 milyar dolar ile Guatemala’dır. Türkiye, El Salvador’un ithalat yaptığı ülkeler arasında 30,1 milyon dolar ve %0,3 pay ile 31. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde El Salvador’un dünya genelinden gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde,635,5 milyon dolar ile petrol yağları veya bitümenli minerallerden elde edilen orta yağlar ve müstahzarları (biodizel ihtiva edenler ve atık yağlar hariç) ilk sırada gelir. 376,3 milyon dolar ile petrol ve bitümenli yağlardan elde edilen hafif yağlar ve müstahzarları (petrol yağları veya bitümenlimineral hacmi>=%90) ise ikinci sırada bulunur. Tedavide/korunmada kullanılmak üzere hazırlanan diğer ilaçlar da 232,7 milyon dolar ile üçüncü sıradadır.

El Salvador’un Türkiye’den yaptığı ithalat 2017 yılında El Salvador’un Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 13,1 milyon dolar ile külçeler (demir alaşımsız çelik) kategorisine giren ürünler bulunur. Bu değer, El Salvador’un ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %41,6’sına denk gelir. El Salvador’un, Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün grubu ise 1,5 milyon dolar ile dizel/yarı dizel (1500cm3 < silindir hacmi= < 2500cm3) olan motorlu taşıtlardır. Bu değer, El Salvador’un ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %34,9’sine karşılık gelir. Çimento; portland; diğer kategorisine giren ürünler ise 1,4 milyon dolar ile El Salvador’un, Türkiye’den en fazla ithal ettiği üçüncü sıradaki ürün grubu olmuştur. Bu değer, El Salvador’un ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %8,94’üne denk gelir.

El Salvador’un 2017 yılı ihracatı 2017 yılında toplam 5,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren El Salvador’un ihracatında en büyük paya sahip olan ilk üç ülke sırasıyla; 2,5 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 796,8 milyon dolar ile Honduras ve 792,2 milyon dolar ile Guatemala’dır. Türkiye, El Salvador’un ihracat yaptığı ülkeler arasında 576 bin dolar ve %0,009 pay ile 57. sırada bulunur. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde El Salvador’un dünya geneline yaptığı ihracat incelendiğinde, 602,8 milyon dolar ile pamuktan (örme) tişört, fanila, atlet vs. giyim eşyası kategorisine giren ürünlerin, El Salvador’un ihracat yaptığı ürünler arasında ilk sırada yer aldığı görülür. Süveter/kazak/hırka/yelek gibi sentetik ve suni liften (örme) kategorisine giren ürünler 240,7 milyon dolar ile

El Salvador – Türkiye 2017 yılı dış ticaret ilişkileri

El Salvador’un Türkiye’ye yaptığı ihracat El Salvador’un Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 232 bin dolar ile paçavra, sicim, ip, halat döküntüsü; diğer kategorisinde bulunan ürünler yer alır. Bu değer, El Salvador’un bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %20,4’üne denk gelir. İkinci sırada,118 bin dolar ile diğer bitki ve bitki kısımları (parfümeride, eczacılıkta vs. kullanılan) kategorisine giren ürünler yer alır. Bu değer, El Salvador’un bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %35,8’ine denk gelir. 75bin dolar ile tişört, fanila, atlet gibi giyim eşyası; pamuktan (örme) kategorisinde bulunan ürünler, El Salvador’un Türkiye’ye en fazla ihraç ettiği üçüncü ürün grubudur. Bu değer, El Salvador’un bu ürün grubu özelinde dünya geneline yaptığı ihracatın %0,01’ine karşılık gelir. Yukarıda verilen değerler; ihracat yönlü bakılıyorsa FOB, ithalat yönlü bakılıyorsa CIF değerleridir.


7

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

Ağaç, orman ürünlerinde hammadde arayışı sürüyor

A

Mehmet Ali Güldağ

MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı

Farklı üretim yapan büyük firmalarla, KOBİ ölçeğindeki firmalarımız Orman İşletme Müdürlüğü satış ihalelerine aynı şartlarda giriyor. Küçük firmaların hammadde satın alma şansı kalmıyor. Satış ihalelerinin, kullanılacak ürünlere göre ayrıştırılması gerekiyor.

ğaç ve orman ürünleri sektör temsilcileri yurt içinden temin edemedikleri hammaddeyi uygun fiyat ve kaliteyle ithal edebilmek adına yurtdışındaki araştırmalarını sürdürüyor. Yapılan incelemelerde öne çıkan iki ülke ise Kolombiya ve Arjantin oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirerek Komite olarak yürüttükleri çalışmaları anlattı. İlk olarak sektörde yaşanan hammadde sıkıntısına dikkat çeken Güldağ, şu bilgileri verdi: “Geçtiğimiz yıllarda yonga levha üreticileri orman ihalelerine giremiyordu. Devlet tahsisi ile hammadde temini yapıyorlardı. Ancak son 2 yıldır devlet direk tahsisi kaldırınca çok büyük yonga levha üreticileri de orman ihalelerine girmeye başladı. Böylesi bir durumda iç piyasada faaliyet gösteren orta ölçekli işletmelerin ihalelerdeki alım kabiliyeti çok geriye düştü. Büyük firmalar istediği malı istediği fiyatla alınca ortak ölçekli firmalar rekabet edemedi. Biz de Komite olarak bu firmalarımızın sorununu çözebilmek adına yurtdışından hammaddeyi nerelerden temin edebileceğimizi araştırmaya başladık.” Araştırmalarda ürün kalitesine, miktarına ve fiyattaki rekabetine önem verdiklerini vurgulayan Güldağ, Kolombiya, Litvanya, Estonya ve Arjantin’de geniş çaplı bir inceleme gerçekleştirdiklerini bildirdi. İç piyasada kullanılan malzemelerin GTİP numaralarını temin ederek uluslararası pazardaki araştırmaları sürdürdüklerini açıklayan Güldağ, “Tüm bu çalışma sonunda Kolombiya’da sektörün ihtiyacını karşılayabilecek, çam türevi iğne yapraklı ağaçların teminin mümkün olduğunu gördük ve önümüzdeki günlerde sektörü bu ağaçların ithalatı için bilgilendirmeyi planlıyoruz” dedi. “Yüzde 60 – 70’lik fiyat avantajı var” Farklı bir enlem ve boylamdan ge-

tirilen kerestelerin iç pazarda özellikle nitelikli mobilya üretiminde kullanımında bağıl nem adaptasyonu nedeniyle sorun olabileceğine değinen Mehmet Ali Güldağ, bu nedenle komite olarak yalnızca hammadde bulmaya odaklanmayıp bu ürünleri Mersin’de kullanıp kullanamayacaklarını da araştırdıklarını söyledi. Kolombiya’da yetişen çam türlerinin Mersin’in iklimine uyum sağladığını anlatan Güldağ, “Fiyatlarının da oldukça rekabetçi olması nedeniyle sektörün ihtiyacını karşılayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. “İğne yapraklı ağaçların yanı sıra yapraklı ağaçlarda da hammadde temininde Kolombiya’nın iyi bir pazar olacağını tahmin ediyoruz” diyen Güldağ, bu alanda da fiyatların yüzde 60-70 daha aşağıda olduğunu, özellikle tropik ağaçlarda ciddi bir avantaj yakalanabileceğini bildirdi. “Arjantin ile de çalışma yürütüyoruz” Arjantin ile ilgili de bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Mehmet Ali Güldağ, şöyle konuştu: “Bu ülke ağaçlarının da gerek nitelikli mobilya üretimi gerekse bahçe ve dış mekan mobilya üretim talebini karşılayabileceğini tespit ettik. Özellikle tropik ağaçların şu ana kadar piyasadaki örneklerine oranla daha uygun fiyata sahip olduğunu tespit ettik. Bu nedenle iğne yapraklı ağaçlarda Kolombiya,yapraklı ağaçlarda da Arjantin,ana ithalat ülkelerimiz olabilir. Araştırmalarımız devam ediyor. Arjantin’de de güvenilir ithalat adreslerine ulaşmamızın ardından sektördeki diğer arkadaşlarımızla çalışma sonuçlarımızı detaylarıyla paylaşacağız.” “İthalat, palet üreticileri için sıkıntı olabiliyor” Palet üreticilerinin sorunlarına da değinen Mehmet Ali Güldağ, bu alanda çalışan firmaların talebe göre üretim yapmaları nedeniyle ithalat ile hammadde temininin zaman zaman termin konusunda sıkıntıya yol açabildiğini anlattı.Yakın çevredeki Orman Bölge Müdürlüklerinden ya-

pacakları alımların bu alanda çalışan firmaların işini daha çok hızlandırıp müşterilerine verdikleri taahhütleri zamanında yetiştirebilmelerini sağladığını anlatan Güldağ, sorunların giderilmesi için Orman Bölge Müdürlüklerine yazdıkları yazılardan yanıt alamadıklarını söyledi. Finansman anlamında dev firmalarla orta ölçekli firmalarının rekabetinin söz konusu olamayacağını hatırlatarak, “Ancak tüm firmalar aynı şartlarda, aynı ihaleye katılmak durumunda kalıyor” diyen Güldağ, bu soruna bir çözüm üretilmesini beklediklerini, orta ölçekli firmaların da aldıkları iş doğrultusunda hammadde temin etmeleri gerektiğini söyledi. “Dövize endeksli hammadde fiyatları sıkıntılı” Dövize endeksli olarak iç piyasadaki hammadde fiyatlarında yaşanan yükselişi de değerlendiren Mehmet Ali Güldağ, fiyatların dövizdeki artışa paralel olarak yükseldiğini ancak dövizin aşağı yönlü seyretmesine rağmen, sonrasında fiyatların bir değişim göstermemesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. Hem mobilya hem de inşaat sektöründe bu durum nedeniyle ciddi sorunlar oluştuğunu kaydeden Güldağ, “Geçtiğimiz yıla göre bu yıl rekabet kabiliyetini kaybeden deneyimli firmalarımızın sayısı maalesef gün geçtikçe artmaya başladı. Birçok firmamız kapanıyor” dedi. Firmaların bu zor süreçte ayakta kalabilmesi adına bir takım destekler beklediklerine işaret eden Güldağ, “Sektör üzerindeki vergisel yükler bu dönemde hafifletileceği gibi emek yoğun bir sektör olmamız nedeniyle işçi maliyetlerinin azaltılması yönünde de destekler verilebileceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Devlettin bu dönemde fiyat artışlarını sektörel bazlı olarak mutlaka kontrol etmesi gerektiğini söyleyen Güldağ, “Devlerin elindeki hammadde oto kontrolsüz kaldığı sürece iç pazarda özellikle inşaat sektöründe ciddi kayıplar yaşanacak, merdivenaltı üretim artacaktır. Aynı zamanda özellikle inşaat sektöründe yaşanan kapanmalar silsile halinde

aşağı yönlü olarak birçok firmayı da etkileyecek, ekonomik sıkıntılar artacaktır” değerlendirmesini yaptı. Bu noktada firmalara düşen görevler olduğuna da değinen Güldağ, ürün ve pazar çeşitlemesinin önemini hatırlattı. “Irak’a ihracatta harçlar attı” İhracatı da değerlendiren Mehmet Ali Güldağ şu bilgileri verdi: “Irak önemli ihraç pazarlarımızdan birini oluşturuyor. Bu ülkeye ürün gönderirken geçmişte araç başına 200 dolar civarında ödeme yaparken bugün rakam araç başına 1300-1400 dolarlara yükseldi. İran ile yapılan ikili görüşmeler sonucu bu ülkeden artık harç almıyorlar. Biz ürün gönderemezken İran’dan ürün alımında artış yaşandı. Biz de Irak ile temasa geçerek sorunun çözümlenmesini talep ediyoruz. Benzer şekilde Rusya’nın aldığı miktar da yaklaşık 3 katına çıktı. 2023 yılı ihracat hedeflerimize ulaşabilmemiz adına ülkelerle diyaloğu artırıp ikili görüşmelerle bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.” “Sektörel sanayi sitesi bekliyoruz” Mersin’de ağaç ve orman ürünleri sektörünün gücüne de dikkat çeken Güldağ, “Yapılan araştırmalara göre Mersin nüfusunun her 300 kişisinden birinin bu sektörle ilgili vergi levhası var. Her 80 kişiden birisinin de bu sektörde emekçi olduğunu görüyoruz. Bu kadar çarpıcı, belirgin bir nüfus yoğunluğu bu sektörle ilgileniyorken Mersin’de tüm iş kolları içerisinde sırasıyla ağaç işleri,sonra madeni sanatkarlar ve otomotiv sektörünün acilen branş sitelerine ihtiyacı olduğunu hatırlatmak isterim. Kentin marka değerini artırmak adına da bu konuyla ilgili acil adım atılması gerekiyor. Yeni imar planlarında branş sitelerinin konumlandırılması, yerlerinin belirlenmesi minimum 50 yıllık planlar yapılarak adım atılması gerekiyor. Ankara Siteler gibi Mersin’in de bu alanda markalaşmaması mümkün değil” dedi.

Enerji sektörü, sorun yaşanmadan önlem alınmasını istiyor

M

TSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, enerji sektöründe özellikle tüp satışlarında yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek, “Can güvenliğini tehdit edebilecek riskli bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bu nedenle sektördeki denetimler önemli. Herhangi üzücü bir olay yaşanmadan alınacak tedbirlerle sorunlar çözümlenmeli” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, sektörde yaşanan sıkıntıları değerlendirdi. İlk olarak tüp satışlarına değinen Akdoğan, kentte doğalgaz kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte tüp kullanımında daralmanın devam ettiğini anlattı. Bu daralmada doğalgazın yanı sıra yurtdışından gelen kişi sayısının artmasının da önemli rol oynadığına dikkat çeken Akdoğan, “Şehrimizin nüfusu arttı ve buna paralel tüp satışı yapan firma sayısı da arttı. Pastanın küçüldüğü yetmiyor gibi pastanın dilimleri eşit şekilde de dağılmadı” dedi. Tüp satışlarında kar marjınınoldukça düşük olduğunu bildiren Akdoğan, vergi levhası bulunmadan satış yapmaya başlayan kişi sayısının artmasıyla birlikte sigortasını yatıran, vergisini düzenli ödeyen firmaların zor durumda kaldığını ifade etti. Bu durumun sektörde düzenli yatırım yapan firmaların ek yatırım yapmak istememesini de beraberinde getirdiğini vurgulayan Akdoğan, “Günümüzde maalesef, bakkaldan, kasaba, manava kadar aklınıza gelebilecek her yerde 3 tane 5 tane olacak şekilde tüp satılıyor. Can güvenliğini tehdit eden riskli bir sektör olmasına rağmen standartlar büyük ölçüde bozuldu. Yatırım yapacak firmalar ise karşılığını alamayacağı düşüncesiyle yatırımlarını durdurdu ve durum her geçen gün daha kötüye gidiyor” ifadelerini kullandı.

MTSO 07 CMYK

“Barkod sistemi çözüm olabilirdi” Sorunun çözümü için gerekli olan denetimlerin de yeterli olmadığını vurgulayan Eşref Akdoğan, şunları söyledi: “Sektörü ilgilendiren birkaç kurumu temsil eden 6-7 kişilik bir ekip aylık düzenli denetimler gerçekleştiriyor. Ancak bu denetimleri gerek Odamızdan gerek Tüpçüler Odası’ndan temin ettikleri firma listeleri üzerinden yapıyorlar. Böylece zaten ruhsatlı ve düzenli çalışan firmalar denetlenmiş olurken kaçak çalışan firmalar tespit edilemiyor ve sorun da doğal olarak devam ediyor. Bu sistemin değiştirilmesi üzerine yoğunlaşıp bir çözüm üretilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi halde elbette bizler denetime karşı değiliz. Hatta denetimler artırılsın ama her noktada yapılsın.” Tüpte barkod sistemi geleceğinin söylendiğini ancak halen bu konuda bir gelişme sağlanmadığını bildiren Akdoğan, bu sistemin de altyapısı tamamlanıp aktif kullanılmasının çözüm olabileceğini anlattı. Barkod sistemiyle tüpün dolum tesisinden çıkışından son kullanıcıya ulaşıncaya kadar geçirdiği tüm yolculukları kayıt altına alacağını açıklayan Akdoğan, “Tüp üzerinde yer alacak karekod aracılığıyla doğal bir takip mümkün olacak. Böylece kaçak dolumların da, kaçak satışların da önüne geçilebilecek ve halkın can güvenliği sağlanacak” değerlendirmesini yaptı. “Benzin istasyonu dolumları tehlikeli” Kaçak satışların yanında kaçak dolumların da ciddi tehdit içerdiğini vurgulayan Eşref Akdoğan, özellikle benzin istasyonlarında yapılan dolumların sakıncalarına dikkat çekti. Buralardan alım yaparak kar etme güdüsüyle hareket eden firmaların meydana gelebilecek bir patlamada zararının telafisinin mümkün olamayacağına işaret eden Akdoğan, şu

bilgileri verdi: “Öncelikle şunu belirtmeliyim ki benzin istasyonlarında tüp dolumu gerçekleştirilmesi yasal değil. Benzin istasyonlarının tüpdolum aparatı bulundurmaları yasak. Tüplerin dolumu için basınçlı özel bir sistem gerekiyor. Yeterli basınçla doldurulmayan tüpler ise ciddi risk taşıyor. LPG gazlarla tüpteki ısı değeri de birbirinden farklı. Maalesef tüp tüketimi fazla olan birçok şirket bu yolu tercih ediyor. Oysa bizler işyerine satışlarımızda zaten belli bir iskonto uyguluyoruz. Tüpçüler tüpleri kilo ile doldururken petrol istasyonları litre ile dolduruyor. Litre ile satınca bir tüpe doldurulan 2 litre gaz 1 kiloya denk geliyor. Firmalar bir tüpte yaklaşık 10 lira kazanacağız derken canlarını riske atıyor. Böylesi dolumlarınbir süre sonra patlamalara ve can kayıplarına yol açabileceği unutulmamalı.” Sorunun çözümünün ise Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’ndan (EPDK) geçtiğini kaydeden Akdoğan, EPDK’nın işyerindeki denetim ve baskısını artırmasını beklediklerini söyledi. “Ana dağıtım şirketleri daha duyarlı olmalı” Ana dağıtım şirketlerine de bu sorunun çözümünde önemli görevler düştüğüne değinen Eşref Akdoğan, bu şirketlerin de para kazanma kaygısıyla değil, can güvenliğini koruma hedefiyle hareket etmesi gerektiğini anlattı. Aynı zamanda ana dağıtım şirketlerinin bayilik yapısından şikayetçi olduklarını da kaydeden Akdoğan, “Maalesef ana dağıtım şirketleri bölgeye bayilerden daha ucuz fiyatla satış gerçekleştiriyor. Bu durum elbette bayileri zorluyor. Eğer bir bölgede bayilik verildiyse ana dağıtım şirketinin bayiden daha ucuza satış yapmaması, doğrudan kendisi satış yapmak istiyorsa da bayilik sistemini kaldırması gerekiyor. Bu konuda da ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Bu nedenle şirketler bayilik sistemlerini gözden

geçirmeli” ifadelerini kullandı. “Depolama alanı istiyoruz” Sanayi siteleri gibi tüp depolama alanları istediklerini de yineleyen Eşref Akdoğan, “Silifke ve Tarsus Belediyelerinin yaptığı gibi Mersin’de de bir tüp depolama alanı istiyoruz” dedi. Mevcut durumda tüplerin dağınık yerlerde ve kent içinde depolandığını ve bu durumun kent adına da risk taşıdığını kaydeden Akdoğan, meskun mahalde oluşturulacak bir depolama alanı ile bu sorunun çözülebileceğini söyledi. Depolardan satış noktalarına ulaştırırken araçların mahallelerden, sokak aralarından geçildiğini ve tüm bölge için ciddi riskler oluşturulduğunu kaydeden Akdoğan, “Göreve yeni gelecek belediye başkanımızdan en büyük beklentimiz, şehir içinde rastgele depolamanın önüne geçip standartlara uygun, şehir merkezinden uzak bir alanda depolamaya olanak sağlamasıdır” ifadelerini kullandı. “HES’lerde artan maliyet ciddi sıkıntı” Tüplerin ardından hidro elektrik santraller (HES) ve güneş enerjisi sektöründe yaşananları da değerlendiren Akdoğan, özellikle HES’lerde artan inşaat maliyetleri nedeniyle yatırımların durduğunu bildirdi. Bankaların dahi bu yatırımı rantabl görmemesi nedeniyle kredi vermeyi durdurduğunu ifade eden Akdoğan, kredi faizlerinin yüksek olmasının da yatırımın önünde ciddi bir engel olduğunu anlattı. Güneş enerjisi yatırımlarında ise altyapı yetersizliğinden şikayetçi olan Akdoğan, durum böyle olunca üretilen enerjinin enterkonnekte sisteme verilemediğini,bu nedenle de, firmaların istemesine rağmen yatırım yapmadığını bildirdi. Özellikle Silifke’de çok ciddi santral projeleri olmasına rağmen yüzde 60-70’inin bloke edildiğini kaydeden Akdoğan, bu alanda da altyapının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Eşref Akdoğan MTSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

Tüpte barkod sistemi şart. Bu sistemle tüp üzerinde yer alacak karekod aracılığıyla doğal bir takip mümkün olacak. Böylece kaçak tüp dolumlarının da, kaçak satışların da önüne geçilebilecek ve halkın can güvenliği sağlanmış olacak.


8

YIL: 21 | SAYI: 371 | 17 - 30 Mart 2019

| www.mtso.org.tr

Beybolat Tarım Makineleri Türk markası Bolat’ı dünyaya açma hedefinde

Can Beybolat

Beybolat Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Üyesi

Yerli ve milli ürün geliştirme hedefiyle yola çıkan Beybolat Tarım Makineleri’nin 2003 yılında başlayan üretim yolculuğu, bugün ihracata atılan adımla devam ediyor. Türkiye genelinde yakaladığı başarıyı yurtdışına da taşımak isteyen firma, ihracata ilk adımı Etiyopya ile atıyor. Hedeflerinde ise Bolat marka yerli makineleri bugüne kadar büyük çaplı ithalat yaptıkları İtalya’ya gönderebilmek var.

H

ırdavat malzeme satışı ile ticari hayatına başlayıp ardından bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda tarım sektörüne yönelen Beybolat Tarım Makineleri, yoluna her geçen yıl kendisini geliştirip, firmasını bir adım daha ileri taşıyarak devam eder. Önce ticaret, ardından montaj ve en sonunda da yerli üretime yönelen Beybolat’ın hedefleri arasında her zaman Türk ürünlerini yurtdışına da satmak vardır. Yurtiçinde gerekli tanınırlığa ulaşıp gerekli altyapının oluşturulması sonrasında ilk adım çevre ülkelere gönderilen deneme ürünleriyle atılır. Bu yıl ise Etiyopya ile ihracat başlar. Her zaman yenilik ve teknolojiyi ön planda tutan firmanın üretim mottosu ise kullanıcı dostu makineler üretmek olur. İş güvenliğini, insan sağlığını ön planda tutan makineler geliştiren firma, kaliteyi uygun fiyatlarla tüketiciyle buluşturmasıyla tanınır. “Başarımızın sırrı kendimizi müşterimizin yerine koyup empati yapmamızdan geçiyor” diyen Beybolat Tarım Makineleri Yönetim Kurulu Üyesi Can Beybolat, “Makinelerimizde kullanıcının sağlığını kullanıcıya bırakmıyoruz. Onların yerine düşünüp, doğabilecek zararların önüne geçiyoruz” diyor. Beybolat, başarılarının sırrını ve dünden bugüne neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Babam şirketi genç yaşında kurdu” Şirketimizin temelleri 1961 yılında Tarsus’ta Babam Halit Beybolat tarafından atılıyor. Babam o yıllarda henüz 19 yaşındayken sektörde tecrübeli bir aile büyüğünün aracılığıyla hırdavat malzemeleri satışına başlıyor. Ticari zekası ve cesaretiyle kısa sürede işi öğrenip sektörde önemli çıkışlar yakalıyor. Ağırlıklı inşaat sektörüne ürün veriyor ve malzemeleri de büyük ölçüde İstanbul’dan temin ediyor. O yıllarda tarımdan çok başka işler yapıyoruz. Tarıma yönelik satılan belki de tek ürün tarım aletleri cıvataları. 1970 yılına gelindiğinde bir müşterisi su motoru talep edince babam bu kez İstanbul’daki ve Ankara’daki çevresini kullanarak Mersin’e su motoru getiriyor. Bölge tarım bölgesi olunca su motoru talebinin arkası gelmeye başlıyor. Babam bakıyor ki bu makinelere talep çok yüksek, hırdavat malzemeleri yerine bu

MTSO 08 CMYK

alana yönelme kararı alıyor. O yılları bize, “O dönemde Wisconsin marka su motorları vardı. Biz çok uygun fiyatlı ürünler satınca hemen dikkat çektik. Günde 10 – 20 tane sipariş almaya başladık ve bir de baktım ki hırdavat malzemesi satışında bir yılda yaptığım ciroya neredeyse bir ayda ulaşıyorum. Hemen sektör değişikliğine gitme kararı aldım” diye anlatır. “İstanbul’dan ürün getirmek ithalat yapmak gibiydi” O yıllarda bölge firmaları tarafından İstanbul’dan ürün getirmek ithalat yapmak gibi algılanıyordu. İstanbul’u herkes gözünde büyütüyor ve oradan bir ürün alınırsa fiyatların yüksek olacağı düşünülüyordu. Oysa babam hırdavat temininden elde ettiği çevre ile bu alanda hızla yol almıştı. Ardından dizel motor Andoria su motoru talepleri gelmeye başladı. Tarsus’tan daha fazla Mersin’den sipariş alınca Mersin’e de bir şube açtık ve evimizi de buraya taşıdık. Bir de babam yine ticari zekasını harekete geçirip uygun fiyatlı ürünlere vadeli satışı da ekleyince talep patlaması yaşadık. Ardından şehir dışından talepler gelmeye başladı. Güneydoğu Anadolu’dan gelen bir talebe bölgeden kimse yanıt vermek istememişti, herkes çekiniyordu. Çünkü kapalı bir ticaret hakimdi ve kimse dışarıya açılma cesareti gösteremiyordu. Babam yaptığı istihbaratla firmanın güvenirliğini görünce kamyon kamyon mal göndermeye başladı. Böylece şehir dışına da açılmış olduk. 2003 yılına kadar ticaretimize bu şekilde devam ettik ve bu tarihten itibaren İstanbul’u bırakıp ithalata başladık. O dönemlerle birlikte artık kardeşim Serkan Beybolat ve ben de firmada aktif olarak görev almaya başlamıştık. “Kalite her şeyden önemli” İtalya, Hindistan, Tayvan, Çin ve Japonya’dan tarım makineleri ithalatı gerçekleştiriyorduk. O yıllarda sattığımız ürünlerin yüzde 90’a yakınını ithal ürünler oluştururken bugün oran yüzde 40’lara kadar geriledi. İthal ürünler fiyat yönünden çok iyiydi ancak kalite sorunu vardı. Bizim de markalaşmaya başladığımız bir dönemdi. Bu nedenle yurtdışından getirdiğimiz bir ürünün üzerine Bolat

etiketini yapıştırmaktan tedirginlik duyuyorduk. Sonuçta oluşacak herhangi bir hatalı üretim ya da arızada kimse yurtdışındaki firmayı bilmeyecek, bizim markamızı bilecekti. Riske atmak istemiyorduk. Başkasının üretim riskini satın alıp üzerine markamızı yapıştırmak yerine kalitemizden emin olmak adına yeniden işleme üretimine başlama kararı aldık. Gelen malzemelerin kalite kontrolünü yapıp gerekirse iyileştirme yönünde çalıştık. İlk olarak çapa makinesinde deneme yapmıştık. Aslında bu, bizim için zor, komplike bir üründü ama bu riski almalıydık. Çünkü sebze ve meyvecilikte yoğun kullanılması sebebiyle piyasada en çok talep edilen ürün buydu. Bu arada 2009 yılında Tarsus ve Mersin şubemiz ile Mersin’deki depomuzu Huzurkent’te yatırım yaptığımız fabrikamızda birleştirdik. 4 bini kapalı toplam 7 bin metrekare alan üzerinde çalışmaya başladık. Personel sayımız da 10’a yükselmişti.

etti ve sonunda tamamlayarak Uzakdoğu’daki çözüm ortağımızla birlikte geliştirdiğimiz ürünün ilk prototipini ürettik. Yaptığımız denemelerde iyi sonuçlar alındığını görmemizin ardından da bu yıl seri üretime başladık. CE standartlarında çapa makineleri üretiyoruz ve bu üretimde iş güvenliği yönetmeliğini uygulayan Türkiye’deki tek firma olduğumuzu söyleyebilirim. Avrupa standartlarında ürettiğimiz bu çapa makineleri geri vitese takıldığında herhangi bir düşme durumunda motor vitesten çıkıyor ama istop etmiyor. Böylece çiftçi her seferinde motoru yeniden çalıştırmak durumunda kalmıyor. Aynı zamanda 12-22 HP çapa makinelerimizde kaza önleyici ön teker fren sistemimiz de bulunuyor. Tüm bunlar bir yıllık ar-ge sürecinde geliştirdiğimiz özellikler. “Kullanıcının sağlığını kullanıcıya bırakmıyoruz” Ürün geliştirme ve yenilik bizim için önemli. Ar-ge yapmazsanız yerinizde sayarsınız ve bir süre sonra yok olursunuz. Biz de gerek kendi bünyemizdeki personel gerektiğinde ise işin durumuna göre dışarıdan aldığımız destekle bu alandaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kendimize ar-ge çalışma planı oluşturduk. Periyodik olarak satılan ürünlerimizi satış sonrası destek birimimiz aracılığıyla takip ediyor ve şikayetleri topluyoruz. Kendimizi geliştirebilmemiz için geri bildirimin öneminin farkındayız. Şikayetler ve talepler ürünlerimize yön veriyor. Kullanıcının sağlığını kullanıcıya bırakmıyoruz. Doğabilecek zararların önüne geçecek ürünler geliştiriyoruz. Yükte hafif, kıymette ağır, katma değerli ürünlere yönelmeye gayret gösteriyoruz. Fayda ve maliyet analizini ön planda tutuyoruz. Ürünün ömrünün müşteri beklentisini karşılayacak düzeyde olması önceliğimiz. Aynı zamanda kullanım kolaylığı ve pratikliği de önemli. Ürünlerimizin

üzerinde ağırlaştıracak ve kullanımı hantallaştıracak bir gram gereksiz metal bulunmaması için özen gösteriyoruz. Fabrikamızın hemen yanında 17 dönümlük portakal bahçemiz var. Ürettiğimiz ürünleri ilk olarak bizzat çizmelerimizi giyinip kendimiz deniyoruz. Kullanım zorluklarını tespit edip, üreticiyle empati kurarak onların gözüyle ürünlere yön vermeye çalışıyoruz. Bu bahçeyi ar-ge laboratuvarımız gibi değerlendiriyoruz. “Üretim ve ihracatın bir arada olmasını her zaman istiyorduk” Ülkemizin en büyük sıkıntısının cari açık olduğundan hareketle biraz olsun bu açığı kapatmaya destek olmak adına üretim ve ihracatı bir arada yürütmek her zaman en büyük arzumuz oldu. Son iki yıldır ürünlerimizi yurtdışına göndermek adına denemelere başladık. Önceliğimiz yakın pazarlar olan Irak, Afganistan ve Kıbrıs oldu. Buralara aralıklı olarak birkaç deneme ürünü gönderdik. İlk toplu sevkiyatımızı ise bu yıl Etiyopya’ya gerçekleştiriyoruz. Her yıl Bursa’da uluslararası bazda düzenlenen ve tarım sektörünün en büyük fuarları arasında gösterilen bir tarım fuarına katılıyoruz. Bu fuarda kurduğumuz bağlantılarla Etiyopya pazarına ulaştık. Ardından yaptığımız girişimlerle bugün ihracat yapabilecek pozisyona ulaştık. Ancak en büyük hedefimiz bugüne kadar yoğun ithalat gerçekleştirdiğimiz İtalya’ya da ürün gönderebilmek. Şu anda ürün gönderemesek bile ürünlerimiz İtalyan firmaların dikkatini çekmeye başladı. Fuarda İtalya’dan katılan firmalar sık sık ürünlerimizin fotoğrafları-

nı çekti. Geçmişte biz onlardan ürün alırken bugün onların bizim modellerimizi kopyalar hale gelmesi gerçekten firmamız adına gurur verici. “Yurtiçinde bayilerimizle çalışıyoruz” Yurtiçindeki satışlarımızı ise bayilerimiz aracılığıyla gerçekleştiriyoruz. İlk olarak 2007 yılında bayileşmeye başladık ve Akdeniz Bölgesi’nde yapılandık. Ardından kademe kademe önce Ege ve İç Anadolu, ardından Güneydoğu Anadolu ve en son da Marmara ve Karadeniz Bölgesi’ne ulaştık. Bugün toplamda 300 bayimiz var. Çalışmalarımızı ise fabrikamızdaki 36 personelimizle sürdürüyoruz. Yıllık 9 bin adet çapa makinesi üretebilecek kapasiteye sahibiz. Ağırlıklı olarak tasarım ve ürün geliştirme kısmında varız. Ürün ortaya çıktıktan sonra fason olarak parçalarını dışarıda ürettirip fabrikamızda kontrol, montaj ve montaj sonrası kalite kontrol çalışmalarını yürütüp Bolat etiketini basıyoruz. En büyük sorunlarımızdan birisi de elbette kalifiye personel bulabilmek. Bunun için İŞKUR desteklerinden yararlanıyoruz ya da meslek liselerinden öğrencilerle çalışmayı tercih ediyoruz. Bu öğrencileri kendi bünyemizde eğitip zaman içinde kalifiye olanlarla yolumuza devam ediyoruz. İç eğitimlerimize de ara vermiyoruz. Yıllık olarak periyodik eğitim planımız var. Ustalar çıraklara sürekli eğitim veriyor. Aynı zamanda rotasyon eğitimlerimiz de var. Her personel bir diğer arkadaşının yaptığı işi biliyor. Bu sayede bir kişi hasta olsa dahi işlerimiz aksamıyor. Aynı zamanda bu yaklaşım aynı dili konuşmalarını da sağlıyor ve verim de kalite de artıyor.

“Üretim maliyet artışını getirdi” Üretime başlamamızla birlikte maliyetlerimizin de arttığını gördük ama ortaya katma değerli ürünler çıkması, ihtiyaca uygun ürünler üretilmesi nedeniyle fiyatına bakılmaksızın ürünlerimize talep de artmıştı. Eskisinden çok daha yüksek fiyatla daha rahat satar olduk. Ardından 2012 yılında geliştirdiğimiz ürünlerin tamamını kendimiz üretmeye karar verdik. Çapanın ardından ilaçlama makineleri ile üretim çeşidimizi geliştirdik. Şu anda motorlu tırpan da üretim grubumuza dahil oldu. Tabi kalitesinden emin olduğumuz ve ithalatına devam ettiğimiz ürünler de var. “Yeni ürünler ihtiyaçtan doğuyor” Kullanıcıların talepleri ve geri dönüşleri bizim için çok önemli. Ürünlerimizi bu talepleri göz önünde bulundurarak geliştiriyoruz. Motorlu tırpan da bu şekilde oluşan makinelerimizden birisi. Bu ürünün öncelikle tasarım, iş fikrinin geliştirilmesi kısmına yoğunlaştık. Türkiye’deki bitki örtüsünde mevcut durumda kullanılan tırpanların motor gücünün yeterli gelmediğini görerek ar-ge çalışmasına başladık. 2018 yılı boyunca bu alandaki çalışmalarımız devam

Kızıltan: “Katma değerli ürün üreten firmalarımızın sayısı artmalı”

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Huzurkent’te üretim yapan Beybolat Tarım Makineleri firmasını ziyaret ederek, yetkilileri Halit Beybolat, oğulları Serkan ile Can Beybolat ve fabrika çalışanlarıyla sohbet

edip üretim hakkında bilgi aldı. Kent ekonomisinin gelişimi adına katma değerli ürün üreten firma sayısının artmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Başkan Kızıltan, firma yetkililerini gerek bölge insanına sağladıkları istihdam gerekse sağladıkları katma değer ba-

kımından tebrik etti. Kalkınmanın üretim ve sanayinin gelişmesiyle birlikte sağlanabileceğini vurgulayan Kızıltan, bu çalışmaların bir de ihracat ile taçlandırılmasıyla kent ve ülke ekonomisine desteğin artırılacak olduğunu öğrenmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.