MTSO Haber Sayı 396

Page 1

Kendi enerjisini üreten konut projesi Ekinci Solaris’in temeli atıldı >2’de

Hayvancılık yatırımlarına hibe desteği

10 No’lu Komite’den DKA düzenlemesine tepki

>2’de

>2’de

Tüm paydaşların ortak aklıyla daha uzun vadeli bir ekonomik planlama yapılmalı > 3’te

Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 22| |YIL: SAYI: 17 396 | SAYI: | 25298 Ekim| 6-19 - 07 Kasım ARALIK 2020 2015

Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimleri sürüyor

P

roje personeli ve özel sektör temsilcilerinin firmaları uluslararası projelere daha fazla yönlendirebilmesi ve daha güçlü projeler hazırlanması adına ‘Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimleri’ sürüyor. 8-9 Ekim’de başlayan eğitimler ay sonuna kadar devam edecek. Avrupa İşletmeler Ağı Doğu Akdeniz Konsorsiyumu organi-

Mersin, Sağlık Köyü Projesi’ne yoğunlaştı

zasyonunda, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (#MTSO), Çukurova Teknokent, Kahramanmaraş KOSGEB, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası proje personeli ile ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı “Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimi’ zoom uygulaması üzerinden 8-9 Ekim günlerinde başladı. > 2’de

Laçin Dış Ticaret yeni yatırımıyla ihracattaki ağırlığını artırma hedefinde

Halil Laçin Laçin Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı

A

sma tavan sistemleri üzerine çalışmalarını sürdüren Laçin Dış Ticaret, önümüzdeki süreçte Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrika yatırımını tamamlayarak ihracattaki ağırlığını artırmayı hedefliyor. Ticari hayatına 1981 yılında başladığını, atölyeden fabrikaya uzanan zorlu bir yol takip ettiğini anlatan Laçin Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Halil Laçin, dürüstlükten ayrılmadan yoluna emin adımlarla devam ettiğini söylüyor. Birçok farklı sektörde faaliyet göstermesi

sonrasında 2006 yılında asma tavan sistemlerine yöneldiğini kaydeden Laçin, Çin’de yaptığı araştırmaların ardından önce ürünleri ithal edip satarak ticarete adım atıyor ardından da gelen talepler sonucu asma tavan üretimine başlıyor. Bugün Türkiye genelinde 300’den fazla satış noktası ile ürünlerini yurdun dört bir yanına gönderen firma, üretiminin yaklaşık yüzde 20’sini ise ihraç ediyor. Halil Laçin bu sektöre nasıl adım attığını gazetemize anlattı. > 6’da

Mersin Sağlık Köyü Projesi tüm hızıyla devam ediyor. Pandemi sürecinde birçok proje askıya alınsa da Sağlık Köyü Projesi’ne yönelik çalışmalar aralıksız sürüyor. Projenin fizibilite çalışması için imzaların atılması sonrasında ilk çalıştay düzenlendi. Sektör paydaşları bir araya getirilerek kentin bu alandaki güçlü ve zayıf yönleri belirlendi.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) hazırladığı, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından finanse edilen ‘Mersin Sağlık Köyü Projesi’ne yönelik çalışmalar, kentin sağlık turizm potansiyelini belirlemeye yönelik gerçekleştirilen ilk çalıştay ile devam etti. Kentteki sivil toplum kuruluş-

ları, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen çalıştay ile Mersin Sağlık Köyü kurulum ve işletilmesi için altyapı ve üst yapı içeriği, hizmet türleri, yatırım yeri ve büyüklüğü bunlara bağlı olarak yatırım, işletme ve finansman modeli gibi temel gereksinimler belirlenmeye çalışıldı. Sektör tem-

silcilerinin bugüne kadar yaşadığı tecrübeler ışığında kentin bu alandaki güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi hedeflendi. Mersin’in hem sağlık hem de turizm yönüyle değerlendirildiği çalıştayda öne çıkan turizm çeşidi 3. yaş turizmi oldu. Toplanan verilerin konunun uzmanları tarafın-

dan belirlenmesi sonucu oluşacak fizibilite raporunun sunumu öncesinde taraflar Aralık ayında düzenlenecek ikinci çalıştayda bir araya gelecek. İkinci çalıştayda gelinen noktanın bir kez daha gözden geçirilmesi sonrasında hazırlıkların 15 Mart 2021’de sona ermesi hedefleniyor. > 2’de

Rusya’nın yatırım fırsatları anlatıldı

Kıyılardan Dağlara: Selami Dervişoğlu Dervişoğlu Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı

Dervişoğlu Tarım, katmadeğerli ürünlere yöneliyor

K

urulduğu günden itibaren temiz bakliyat ürünlerini nihai tüketiciye ulaştırma hedefiyle çalışıp tüm dünya piyasalarının güvenini kazanan Dervişoğlu Tarım, önümüzdeki süreçte katmadeğerli ürünlere yoğunlaşma hedefinde. Kayseri’de ticari yaşama başlayıp ardından Mersin’de devam ettirdiği yatırımlarıyla önce ülke geneline ardından da dünyaya açılan Dervişoğlu Tarım Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti, çalışmalarını organik ürünler ve katmadeğerli ürünler üzerinde yoğunlaştırmaya başladı. Dünyanın geleceğinin

MTSO 01 CMYK

organik tarımda olduğu düşüncesiyle şirket bünyesine 3’üncü kuşağın da dahil olmasıyla birlikte organik tarım ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vermeye başladıklarını anlatan Yönetim Kurulu Başkanı Selami Dervişoğlu, önümüzdeki süreçte yatırımlarını da bu alanlarda yoğunlaştırmak istediklerini bildirdi. Çalışmalarına dünyanın gereksinimleri doğrultusunda yön verdiklerini vurgulayan Dervişoğlu, ticari hayata nasıl başladıklarını, hangi süreçleri tamamlayarak bugünlere geldiklerini ve bundan sonraki hedeflerini anlattı. > 6’da

Olba Kültür Yolları Projesi

R

usya’da yatırım iklimi ve sanayi yatırım projelerine devlet tarafından verilen destekler anlatıldı. Yatırım için cazibesini koruyan ülkeler arasında gösterilen Rusya’da sanayiye verilen öneme paralel artan teşvikler ve bununla birlikte düşen yatırım maliyetleri hakkında bilgi verildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) bünyesinde yürütülen Avrupa İşletmeler Ağı Projesi (Doğu Akdeniz Konsorsiyumu) kapsamında, ‘Rusya’da Yatırım İklimi ve Sanayi Yatırım Projelerine Devlet Destekle-

ADR / Taşıt Uygunluk Belgesi alma zorunluluğu 1 Temmuz 2021’e ertelendi > 2’de

ri’ Webinarı düzenlendi. Webinarda Rusya’da mühendislik ve yatırımların finansal parametrelerinin optimizasyonu alanlarında uzman MonDef FOMALHÄUT firmasının Genel Müdürü Nejat Özçimen ve Ekonomist Ahmet Gürdal katılımcılara, Dünya ve Rusya’daki makroekonomik veriler, Rusya’daki yatırım iklimi, devlet destek tipleri (Vergi teşvikleri, korunma, altyapı ve ucuz faizli krediler), faaliyet alanlarına göre teşvikler, finans modelinin doğru kurulması gibi konularında bilgi verdi. > 3’te

Dengeli ve sağlıklı beslenmek… Son günlerde sıkça duyduğumuz cümlelerden biri > 4’te

Yaşadığımız COVİD-19 krizi tarıma farklı bir bakış gerektiriyor > 4’te

S

ürdürülebilir turizm hedefi çerçevesinde Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO), Silifke ve Erdemli ilçelerindeki antik Olba territoriumu olarak adlandırılan tarihi ve kültürel bölge üzerinde geliştirilen doğa ve kültür rotalarının bütünleşik ve sürdürülebilir yöntemlerle turizme kazandırılması adına “Kıyılardan Dağlara: Antik Olba Bölgesi Kültür Yolları ve Kırsal Turizm Odakları Geliştirilmesi” Projesi’ni hayata geçirdi. Yaklaşık 2 yıl önce başlayan çalışmaların 2020 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor. Günümüzde, kültür yollarının yüksek kültür gruplarını bölgeye çekerek yerel turizme sağladığı katkılar ve ekoturizm yaklaşımları için yarattığı potansiyelin giderek öne çıkması sonrasında Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Üniversitesi ile birlikte yeni bir proje başlattı. Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de paydaşlar arasında yer aldığı, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından destekle-

nen proje ile doğa ve kültür rotalarının bütünleşik ve sürdürülebilir yöntemlerle turizme kazandırılması yanında kültür turizminin doğa ve yayla turizmi ile entegre edilmesi, bölgede gelişen ekonomik faaliyetlerin yöre insanı öncelikli olmak üzere kırsal ve bölgesel istihdam potansiyeline dönüştürülmesini sağlama hedefleniyor. Erdemli özelinde pilot uygulama olarak başlanan bu çalışmadan elde edilecek deneyimlerin Çukurova Bölge Planında “Eko-turizm Bölgesi” olarak belirlenmiş olan Erdemli-Silifke-Mut bölgesinin tamamında devam ettirilerek; sürdürülebilir turizm odaklı kalkınma hedeflerine katkı sağlanması da hedefler arasında yer alıyor. Proje kapsamında bölgede ekoturizm hedefleri ile uyumlu konaklama modellerinin geliştirilmesine yönelik ev pansiyonculuğu ve girişimcilik eğitimleri verilmesi, yöresel ürün geliştirme konusunda çalışılması planlanıyor. > 4’te


2

YIL: 22 | SAYI: 396 | 25 Ekim - 07 Kasım 2020 | www.mtso.org.tr

Mersin Sağlık Köyü Projesi için paydaşlar bir araya geldi

10 No’lu Komite’den DKA düzenlemesine tepki

M

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) hazırladığı, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından finanse edilen ‘Mersin Sağlık Köyü Projesi’ne yönelik çalışmalar, kentin sağlık turizm potansiyelini belirlemeye yönelik gerçekleştirilen ilk çalıştay ile devam etti.

K

entteki sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımıyla Mersin Sağlık Köyü Projesi ilk çalıştayı düzenlendi. Çalıştay ile Mersin Sağlık Köyü kurulum ve işletilmesi için altyapı ve üst yapı içeriği, hizmet türleri, yatırım yeri ve büyüklüğü bunlara bağlı olarak yatırım, işletme ve finansman modeli gibi temel gereksinimler belirlenmeye çalışıldı. Sektör temsilcilerinin bugüne kadar yaşadığı tecrübeler ışığında kentin bu alandaki güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi hedeflendi. Fizibilite çalışmalarını yürüten firma moderatörlüğünde gerçekleşen çalıştaya MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, Proje Yürütücüsü ve MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş’ın yanı sıra çok sayıda paydaş katıldı. Mersin’in hem sağlık hem de turizm yönüyle değerlendirildiği çalıştayda öne çıkan turizm çeşidi 3. yaş turizmi oldu. Toplanan verilerin konunun uzmanları tarafından belirlenmesi sonucu oluşacak fizibilite raporunun sunumu öncesinde taraflar Aralık ayında düzenlenecek ikinci çalıştayda bir araya gelecek. İkinci çalıştayda gelinen noktanın bir kez daha gözden geçirilmesi sonrasında hazırlıkların 15 Mart 2021’de sona ermesi hedefleniyor. Taş: “Mersin’in tanıtım sorunu var” Konuyla ilgili değerlendirme yapan Proje Koordinatörü ve MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, kentin potansiyeli yüksek olmasına rağmen tanıtım sorunu yaşadığını vurguladı. Her zaman havalimanı eksikliğinden şikayet edilmesine rağmen bunun yersiz bir şikayet olduğuna inandığını kaydeden Taş, “Dünyada öyle destinasyonlar var ki saatlerce seyahat etmeniz, pek çok araç değiştirmeniz gerekiyor. Ama insanlar yine de merak edip buralara gidiyor. Bizim de Mersin’in değerlerini insanlara merak ettirmemiz gerekli” dedi. Her kurumun kendi başına bir strateji izlediğini ve ortaya ses getiren ça-

lışmalar çıkmadığını kaydeden Taş, bu proje ile konunun tüm taraflarının bir arada hareket edecek olmasıyla, ortak akılla düşünüp bir yol belirlenebileceğine inandığını söyledi. Kapadokya’dan örnek veren Taş, “Geçtiğimiz yıl Kapadokya’ya Uzakdoğu’dan turist akımı olmasının sebebi Uzakdoğulu ünlü bir pop yıldızının yazdığı şarkı sözü içinde Kapadokya’dan romantik bir gece diye bahsetmesiydi. Herkes merak edip gelmişti. Biz de bu tarz reklam kokmayan tanıtım kampanyaları yapabiliriz” diye konuştu. Mersin’in sağlıkta da turizmde de iyi noktalarda olduğuna değindiği konuşmasını Taş, bu imkanları doğru kullanıp doğru tanıtarak çok önemli adımlar atılabileceğine inandığını söyledi. İzol: “Kentin farklı turizm çeşitlerine hazır hale getirilmesi önemli” Kendisinin de bir turizmci olduğunu hatırlatarak kent turizmini değerlendiren MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol konuşmasına, sağlık turizmi için de büyük önem taşıyabilecek, kentteki 5 yıldızlı termal oteli anlatarak başladı. Doğal termal kaynağa sahip bu otelin genişleme alanıyla birlikte 3 bin yatağa kadar ulaşabileceğini bildiren İzol, ardından MTSO tarafından kamu ve özel sektör işbirliğinde yürütülen Mersin Turizm A.Ş Projesi’nin detayları hakkında bilgi verdi. Şehrin, Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı gibi turizm adına önemli yatırımlar beklediğini de hatırlatan İzol, bu yatırımların er ya da geç hayata geçeceğini, yatırımlar tamamlanana kadar bu şekilde farklı turizm çeşitlerinin altyapısının oluşturulmasının, metro, bisiklet yolları gibi kentte hazırlıkların tamamlanmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Bir kentte turizmin gelişebilmesi için havalimanının tek başına yeterli olmayacağını kaydettiği konuşmasında İzol, kentin de tüm yönleriyle turizme hazır olması gerekliliğine değinip, yürütülen çalışmaları önemsediklerini söyledi.

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi, EPDK tarafından ‘Diğer Kodlu Akaryakıt’ konusunda yapılan düzenlemeye karşı çıktı. Komite Üyeleri yeni düzenlemenin serbest piyasa ekonomisine aykırı olduğu görüşünde birleşti. EPDK’nın Farklılaştırılmış Akaryakıtlara İlişkin Kurul Kararında Değişiklik Yapılmasına Dair Kurul Kararı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karar gereği Kuruma ‘Diğer’ olarak bildirimi yapılan ve fiyat farkı uygulanan akaryakıt ‘Diğer Kodlu Akaryakıt (DKA)’ olarak tanımlanmadı. Buna göre akaryakıt istasyonlarında, Diğer Kodlu Akaryakıt ikmali, daha önce olduğu gibi tüketicinin açık talebi olmadan yapılamayacak. Yeni uygulamayı değerlendiren 10 No’lu Komite Üyeleri yaşanan sıkıntıyı özetleyip taleplerini şöyle dile getirdi: “Türkiye’de diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi akaryakıt dağıtım firmaları tarafından ikişer çeşit benzin ve ikişer çeşit de motorin satılıyor. Bu çeşitlerden biri ekonomik, tasarruflu yakıt, diğeri ise daha üst segment araçların tercih ettiği performanslı yakıt. Performans yakıt olarak adlandırılan farklılaştırılmış ürünlerin yapımında yurtdışından yüksek rakamlarla ithal edi-

Kendi enerjisini üreten konut projesi Ekinci Solaris’in temeli atıldı

K

endi enerjisini üreten konut projesi Ekinci Solaris’in temeli atıldı. 27 bin metrekare arsa alanı üzerine kurulacak iki bloklu Solaris Sitesi, 3 bin metrekarelik alana kurulacak olan güneş enerji santrali ile ortak kullanım alanlarının elektrik ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, yenilenebilir enerji sistemi ile her yıl doğaya 10 bin 500 adet ağaç he-

Hızlı tren hattı tüm Güneydoğu Anadolu’yu kapsamalı

M

ersin – Gaziantep arası hızlı tren hattını değerlendiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, bu hattın Şanlıurfa ve Diyarbakır’ı da içine alarak tüm Güneydoğu Anadolu’yu kapsaması gerektiğini vurguladı. Çalışmanın biran önce başlamasını beklediklerini belirten Kızıltan, “Artık ihalelerin yapıldığını değil, bu tesis bitiyor, açılıyor diye konuşmalıyız. En kısa sürede projenin hayata geçmesini bekliyoruz” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, geçtiğimiz günlerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan tarafından sonuçlandığı duyurulan Mersin – Gaziantep arası Hızlı Tren Hattı ihalesini değerlendirdi. Bu ihalenin bir taraftan ekonomiyi canlandırırken diğer taraftan sosyal açıdan bölgeye ciddi katkılar sunacağını kaydeden Kızıltan, beklentilerinin ise hattın tüm Güneydoğu Anadolu illerini kapsaması olduğunu söyledi. Lütfi Elvan’ın sosyal medya hesaplarından 311 km uzunluğundaki Mersin – Adana – Gaziantep Hızlı Tren Hattı ihalesinin gerçekleştiğini, 6,8 milyar TL tutarındaki hat tamamlandığında saatte 200 kilometre hızla Mersin’den Gaziantep’e ulaşımın daha kolay ve konforlu olacağını duyurması sonrasında başkan Kızıltan şu değerlendirmeyi yaptı: “İhalenin sonuçlanması bölgemiz adına çok güzel bir haber. Her zaman söylediğim gibi Mersin sadece kendisine değil hinterlandına, etrafındaki üretim bölgelerine, hatta hinterlandındaki ülkelere hizmet eden bir kent.

Oda yıllık aidat ve munzam aidatları

5

174 Sayılı Kanun kapsamında 2020 yılı Oda yıllık aidat ve munzam aidatlarının Pandemi nedeniyle ertelenen Haziran taksitleri ile birlikte Ekim ayı içerisinde ödenmesi gerekmektedir. Ekim ayı sonuna kadar ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 Sayılı

MTSO 02 CMYK

Lojistik olarak çevresine büyük hizmetleri var. Demiryolu ulaşımı da Gaziantep’e kadar ulaşıyor. Gaziantep’te toplanan Güneydoğu Anadolu’daki üretim bölgelerinin ürünlerinin limanımıza çok daha kısa sürede ve düşük maliyetle iletilmesini sağlayacak. Buradan rekabetçi fiyatlarla kısa sürede ürünler uluslararası pazarlara gidecek ve dış ticaret artacak. Ekonomik olarak en büyük avantajı bu. Tabi yolcu taşımacılığında da önemli kolaylık sağlayacak. Bugün 3 saat 24 dakika süren yol, ihale tamamlandığında 1,5 saate düşecek. Sanki şehir içinde farklı bir mahalleden bir mahalleye gidiyor gibi hızlı ve konforlu bir ulaşım olacak.”

len farklı katkı maddeleri kullanılıyor. Dolayısıyla ürünün üretim maliyeti de artıyor ve bu, satış fiyatlarına da yansıyor. Ancak daha küçük dağıtım şirketlerinde performans yakıtı dağıtımı yok. Bu yakıt türünün satışının haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle düzenlemeye gidilmesini talep etmeleri sonrasında EPDK böyle bir düzenlemeye gitti. Oysa bugün temel gıda maddesi olan ekmek almak için bile bir fırına girdiğinizde kepeklisinden cevizlisine, tam buğdayından ekşi mayasına birçok çeşidi 1.25 TL’den 10 TL’ye kadar değişen fiyatlarda almanız mümkün. Tüm fırınlar bu ekmek çeşitlerini satabiliyor mu? Hayır. ama karşı da çıkılmıyor. Yani bir ürünün birden fazla çeşidi bulunması çok normal ve bunun önüne geçilmek istenmesini anlamak zor. Yeni düzenleme ile sadece müşterinin talep etmesi halinde Diğer Kodlu Akaryakıt satmamız bekleniyor. Oysa müşteri bu ayrımı bilmeyebilir. Türkiye’de araç kullanan kişi sayısı 20 milyon civarında ama ekmek tüketenlerin sayısı 80 milyonlarda. Orada haksız rekabet yokken akaryakıtta böyle bir gerekçe ileri sürülmesi anlaşılır gibi değil. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi ve bir istasyonda Diğer Kodlu Akaryakıt varsa onun satışının eskiden olduğu gibi fiyat farkı ile birlikte yeniden serbest bırakılması en büyük isteğimiz.”

“Mersin, tüm taşıma modlarının güçlü olduğu bir lojistik kente dönüşecek” Bu hattın genişletilmesini beklediklerini de vurguladığı değerlendirmesinde Kızıltan, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman, Siirt, Mardin gibi tüm Güneydoğu Anadolu illerini kapsamasının önemine dikkat çekti. Yatırımın vakit kaybedilmeden hızla tamamlanmasını beklediklerini dile getiren Kızıltan

şöyle konuştu: “Bize kalsa bir yıl içinde bu hattın tamamlanmasını isteriz ama şartname ne kadar bir süre öngörüyor bilmiyorum. Sözleşme imzalanınca yüklenici biran önce başlayacaktır. Beklentimiz 1-2 senede bitmesi. Çukurova’da doğru karar verilip planlanmış çok sayıda yatırım var. Hızlı tren de bunlardan birisi. Bir de Çukurova Uluslararası Havalimanı yatırımı var. Bunlar birbirine bağlantılı yatırımlar. Hızlı trenin havalimanına da giriş çıkışı olacak. Böylece Mersin, hem deniz hem kara hem demiryolu hem de havayolunda önemli bir merkeze dönüşmüş olacak.” Mersin olarak artık ‘yatırımlar yapılacak’ diye değil, yatırımların bittiğini konuşmak istediklerine de dikkat çeken Başkan Kızıltan, “Biz artık bu tesis bitiyor şu gün açılışı yapılarak hizmete geçiyor diye konuşmalıyız. İhalesi yapıldı elbette teşekkür ediyoruz ama Çukurova Havalimanı’nın da ihalesi yapılmıştı. Yatırımlar bir an önce hayata geçirilmeli. Çukurova’nın beklemeye tahammülü yok. Bu yatırımlar biterse bölge ekonomisi de kent ekonomisi de kazanacaktır” dedi.

Kanun gereğince aylık % 1,60 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Ödeme Seçenekleri: https://uye.tobb.org.tr/hizliaidatodeme.jsp linkinden ve www.mtso.org.tr sayfasından ve kredi kartı ile, Akbank, Halkbank ve Yapı Kredi bankaları kurumsal tahsilat sistemleri üzerinden ilgili şubelerden ve in-

ternet bankacılığından, Havale ve EFT yoluyla, “açıklamada sicil no ve unvan belirterek” T.İş Bankası A.Ş. Uray Şb. TR36 0006 4000 0016 6070 0000 29 IBAN Nolu hesaba Havale/EFT yoluyla yapılabilmektedir. Bilgi İçin: 0(324)2389500’dan dahili 220-232-234235-237-238-336 nolu numaralardan bilgi alınabilir.

diye etmiş olacak. Yine site içerisinde kullanılacak sistem sayesinde 8 milyon 500 bin ton karbondioksit salınımının da önüne geçilmiş olacak. Temel atma töreninde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Başkanı Hamit İzol ile Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge de Nesim Ekinci’yi yalnız bırakmadı. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği (MESİAD) Başkanı Hasan Engin, MTSO Meclis Üyeleri Cihad Gündoğar ve Turgay Demirtaş’ın yanı sıra davetlilerin katıldığı törende temel butonlar aracılığıyla hep birlikte atıldı. Törende konuşan Ekinci İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nesim Ekinci, bu yenilenebilir enerji yatırımı sayesinde yapı sektöründe sürdürülebilirlik yolunda örnek bir projeye imza attıklarını belirterek, bu konuda kendilerine destek olan Yenişehir Belediyesi’ne teşekkürlerini sundu. Sürdürülebilir enerji politikalarını destekleyen İklim ve Enerji için Avrupa Belediye Başkanları Sözleşmesi’ni (Covenant of Mayors for Climate &Energy) imzaladıklarını belirten Yenişehir Belediyesi Başkanı Abdullah Özyiğit ise sözleşme ile 2030 yılına kadar sorumlu olduğu bölgede karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarını en az yüzde 40 azaltacak ve iyileştirilmiş enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasını sağlayacaklarını aktardı. Çevreye duyarlılığı nedeni ile Ekinci Solaris’in Mersin’e örnek olacağını belirten Özyiğit, projeden dolayı Ekinci İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nesim Ekinci ve şirket yetkililerini tebrik etti. Konuşmaların ardından ilk harcın dökülmesi için davetliler uzaktan kumandaya birlikte bastı.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK Derya GÜLEÇ

Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimleri sürüyor

P

roje personeli ve özel sektör temsilcilerinin firmaları uluslararası projelere daha fazla yönlendirebilmesi ve daha güçlü projeler hazırlanması adına ‘Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimleri’ sürüyor. 8-9 Ekim’de başlayan eğitimler ay sonuna kadar devam edecek. Avrupa İşletmeler Ağı Doğu Akdeniz Konsorsiyumu organizasyonunda, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Çukurova Teknokent, Kahramanmaraş KOSGEB, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası proje personeli ile ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı “Uluslararası Proje Hazırlama Eğitimi’ zoom uygulaması üzerinden 8-9 Ekim günlerinde başladı. Horizon2020 çağrılarına proje hazırlama, ortak bulma, firmaları yönlendirme gibi konularda teknik detayların anlatıldığı eğitimlere 5-16 Ekim 2020, 22-23 Ekim 2020, 27-30 Ekim 2020 tarihlerinde devam edecek.

Hayvancılık yatırımlarına hibe desteği

H

ayvancılık yatırımlarına, yatırım konularına göre yüzde 50 ile yüzde 100 arasında değişen oranlarda hibe desteği verilecek. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, destekleme, ilgili bakanlıkça belirlenecek illerde 2020-2022 yılları arasında uygulanacak. Karar kapsamında, yatırım konularına göre; manda (yeni inşaat yapımı, kapasite artırımı ve rehabilitasyon, makine, alet ve ekipman ile hayvan alımı) için yüzde 50, damızlık teke-koç alımı için yüzde 50, damızlık küçükbaş hayvan yatırımı için yüzde 85, kaz ve hindi yetiştiriciliği (yeni inşaat yapımı, makine, alet ve ekipman alımı) için yüzde 75, ipek böcekçiliği (besleme evi yapımı, makine, alet ve ekipman alımı ve dut bahçesi tesisi) için yüzde 100, arıcılık (makine, alet, ekipman ve arıcı barakası alımı) için yüzde 50 hibe desteği sağlanacak. Hibe desteğine ilişkin yatırım konularından sadece bir proje için ve bir kez yararlanılabilecek. Yatırım tutarının desteklemeye esas üst sınırı bakanlıkça belirlenecek. Bu sınırı aşan kısım ise ayni ve nakdi katkı olarak yatırımcının öz sermayesinden karşılanacak.

ADR / Taşıt Uygunluk Belgesi alma zorunluluğu 1 Temmuz 2021’e ertelendi

M

addelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. ADR-Taşıt Uygunluk Belgesi 1 Temmuz 2021 tarihine uzatıldı 2014 ve öncesi model yılına sahip, Taşıt Durum Tespit Belgesi almış ancak, ADR-Taşıt Uygunluk Belgesi bulunmayan araçlar için süre uzatılarak son tarih 1 Temmuz 2021 olarak belirlendi. Taşıma başlamadan U-ETDS’e işlenecek Yönetmelikte yapılan değişikliğe göre daha önce gönderici için zorunlu olan taşıma evrakını taşıma işlemi başlamadan önce Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi’ne (U-ETDS) işleme yükümlülüğü taşımacılar için de getirildi. TMGD başka bir işletmede de çalışabilecek Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlarının tam zamanlı olarak bağlı oldukları işletme haricinde herhangi bir işte çalışamayacağına veya çalıştırılamayacağına dair düzenleme 1 Temmuz 2021 tarihine kadar uygulanmayacak.

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00 Çağrı Merkezi: 0 850 304 33 33

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 22 | SAYI: 396 | 25 Ekim - 07 Kasım 2020 | www.mtso.org.tr

Tüm paydaşların ortak aklıyla daha uzun vadeli bir ekonomik planlama yapılmalı

Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Pandemi süreci iş dünyasını şu ana kadar görmediği belirsiz, sıkıntılı bir sürece soktu. Bu problemden küçük, orta veya büyük olsun olumsuz anlamda etkilenmeyen firma ve sektör yok.

Ö

zellikle küçük esnaf- ki sayıları bakımından 2 milyonun üzerinde olduğunu düşünecek olursanız olayın ekonomik ciddiyeti daha da ortaya çıkmaktadır- bu sorunlardan en çok etkilenen kesimdir. Öte yandan ülke ekonomisinin omurgasının; yani, neredeyse %95’inin küçük ve orta ölçekli firmalar olduğunu ve bunların sayısının da girişimci bazında 1 milyon 300 bin olduğu göz önünde tutulduğunda toplamda kayıtlı Türkiye çapında 3 milyon 300 bin girişimci, şirket ve esnaf olduğunu görüyoruz. Geçindirdikleri ailelerle ortalama 10 milyon kişiden, yanlarında çalıştırdıkları istihdamın neredeyse en az 25 milyon kişi olduğunu görüyoruz- ( 4 milyon kamu çalışanı hariç). Yani, istihdam edilen, çalışan Türkiye nüfusunun neredeyse % 80’den fazlasını işte bu ekonomik sorunlarla boğuşan girişimciler, firmalar, esnaf yani devlete yük olmayan, vergisini vererek aksine devletin yükünü sırtlayan özel sektör sağlıyor. Şimdi bu noktadan bakıldığında iş dünyasına verilen her deste-

ğin ne anlama geldiği sanırım daha da net ortaya çıkmaktadır. Peki, somut söylenmesi gereken nedir? Öncelikle Türk ekonomisinin dolaylı vergi denen şeyden kurtulması gerekir. Üretime net destek verilmesi gerekir. Milli ve yerli üretime destek verilmesi gerekir. Vergilerin daha adil ve gerçekçi olması gerekir. İstihdama net teşvik verilmesi gerekir. İşte önümüzde bir varlık barışı benzeri bir uygulama daha bekleniyor. Yapılması gereken nedir, iş dünyasının beklediği nedir? Yapılandırmalar daha uzun vadeli olmalı, önümüzü göremiyoruz Varlık barışının normal şartlarda sürekli ortaya atılmasını hiçbir zaman çok doğru bulmadık. Önemli olan vergi, SGK gibi giderlerin makul ve adil bir rakamda olmasını, vergilerin gerçek olmasını ve dolaylı vergilerle iş dünyasının ezilmemesini savunduk. Böyle olursa sürekli varlık barışı gibi şeylere gerek kalmazdı. Ancak, bugün tüm süreçlerin ve klasik ekonomik

Rusya’nın yatırım fırsatları anlatıldı

Rusya’da yatırım iklimi ve sanayi yatırım projelerine devlet tarafından verilen destekler anlatıldı. Yatırım için cazibesini koruyan ülkeler arasında gösterilen Rusya’da sanayiye verilen öneme paralel artan teşvikler ve bununla birlikte düşen yatırım maliyetleri hakkında bilgi verildi.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) bünyesinde yürütülen Avrupa İşletmeler Ağı Projesi (Doğu Akdeniz Konsorsiyumu) kapsamında, ‘Rusya’da Yatırım İklimi ve Sanayi Yatırım Projelerine Devlet Destekleri’ Webinarı düzenlendi. Webinarda Rusya’da mühendislik ve yatırımların finansal parametrelerinin optimizasyonu alanlarında uzman MonDef FOMALHÄUT firmasının Genel Müdürü Nejat Özçimen ve Ekonomist Ahmet Gürdal katılımcılara, Dünya ve Rusya’daki makroekonomik veriler, Rusya’daki yatırım

Ahmet Gürdal

MTSO 03 CMYK

iklimi, devlet destek tipleri (Vergi teşvikleri, korunma, altyapı ve ucuz faizli krediler), faaliyet alanlarına göre teşvikler, finans modelinin doğru kurulması gibi konularında bilgi verdi. Gürdal: “Rusya yatırım için cazibesini koruyan bir ülke” Rusya’nın makro ve mikro ekonomik verilerini değerlendiren Ekonomist Ahmet Gürdal, ardından pandemiyle birlikte bozulan bazı rakamsal verilere rağmen bu ülkenin halen yatırım cazibesini koruduğunu söyledi. Yatırımcı çekmek için yatırım teşviklerini artıran bir ülke olduğunu kaydeden Gürdal, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bir ülke ne kadar stres testinden geçmişse, sorun çözme yeteneği de o kadar artıyor. Bir ülke dışarıda ve içeride yaşadığı sorunlar karşısında kendisini her seferinde ispatlamışsa, o ülke yatırım yapılabilir ülkedir.

Rusya geçmişte çok riskli görünüyordu. Ama bugün yapılan yatırımlar bittiğinde geri ödeme hızı açısından çok cazip bir ülke. Avrupa’da bulunamayacak karlılıklar söz konusu. Parasal rezervleri yüksek, yönetim sağlam, teşvikler var, merkez bankası sağlam ve tüm bu özellikleri göz önünde bulundurulduğunda cazibesini koruyan bir ülke olarak değerlendirilebilir.” Yatırım için Rusya’ya gelince yalnızca bankalarla anlaşmanın zor olabileceğine dikkat çeken Gürdal, sorun yaşamamak için çok düzgün bir finansal model gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Finansal model iyi olmasına rağmen süreçlerin biraz uzun işleyebildiğini kaydeden Gürdal, “Bu nedenle finansman sağlarken ya buradaki Türk bankalarından yararlanıyorsunuz ya da teşvikleri kullanıyorsunuz. Teşvikler zaten bir numaralı alternatif, ucuz arsa, vergi yardımları maliyetlerinizi çok düşürüyor ve geri ödeme hızınızı çok artırıyor” dedi.

Nejat Özçimen

Özçimen: “En önemli yatırım yerleri özel ekonomik bölgeler” MonDef FOMALHÄUT firması Genel Müdürü Nejat Özçimen ise ağırlıklı olarak sanayi yatırımlarına verilen teşviklere değindi. Rusya’nın dünyanın en büyük coğrafyalarından birisi olduğunu ve eğitim seviyesinin de üst düzeyde yer aldığını kaydeden Özçimen, doğal kaynaklar açısından avantajlarına da değindi. “Ancak Rusya doğal kaynaklarının avantajını her zaman koruyamaya-

krizlerin çok ama çok ötesinde büyük bir sorun yaşıyoruz. Hala devam eden ve en az birkaç yıl daha devam edecek gibi görünen bu sorun ekonomimize ciddi hasarlar verdi. Devletimiz bu süreçte anlamlı destekler verdiyse de, pandeminin devam etmesi hala işi yerlerinin para kazanamamasına neden oluyor. Ama ödemeler, masraflar durmuyor. Bu süreçte gerek kapsamlı ve adil bir af ve faizsiz daha uzun vadeli bir yapılandırma iş dünyasını tamamen kurtarmasa da bu yıl için nefes aldıracaktır. Unutmayalım, iş dünyası ayakta durursa Türkiye ayakta durur. Toplanan vergilerin neredeyse yarısını ödeyen bir camiadan, toplam istihdamın %80’den fazlasını sağlayan bir camiadan bahsediyoruz. Üretimiyle iş ve aş veren, ihracatıyla cari açığı kapatan, vergisi ile tüm Türkiye’nin zenginliği ve sosyal huzuru olan bir camiadan bahsediyoruz. Bu zor zamanda iş dünyasına bu destekler verilmeyecekse kime verilecek? Bu gün verilmeyecekse ne zaman verilecek? Dünyada savaşların ticaret cağını görerek sanayi yatırmalarına yönelmeye başladı” diyen Özçimen, ardından sanayide yabancı yatırımın artması adına yapılan çalışmaları şöyle özetledi: “Rusya yatırım açısından halen çok bakir bir ülke. Yatırım yapacağınız bölgeye göre, yatırımınızın çeşidi ve büyüklüğüne göre çok farklı teşviklerden yararlanabilirsiniz. Türkiye’dekine benzer teşvikler orada da var. Doğu Avrupa’nın teşviklerinden yola çıkıp yaşanan olumsuzlukları göz önünde bulundurup revize ederek daha basit teşvikler geliştirilmiş. Belki serbest bölge yok ama özel ekonomi bölgeleri, organize sanayi bölgeleri var. Yabancı yatırımcılar için özellikle özel ekonomi bölgelerine yatırımın cazip olduğu söylenebilir. Teşvikleri arsa ve altyapı teşvikleri, vergi teşvikleri ve ucuz kredi bulma teşvikleri olarak 3’e ayrılabilir. Arsayı dünyada neredeyse en ucuz rakamlarla sağlayan ülke. Büyük coğrafya olunca yatırım yapacağınız bölgeye bağlı olarak neredeyse ücretsiz diyebileceğimiz sembolik ücretlerle arsa tahsis ediliyor. Gaz, su ve elektrik de aynı şekilde sembolik rakamlara veriliyor. Vergiler ise işletme açtığınızda gelir vergisi, KDV, işçilere ödenen sosyal primler, arsa ile emlak vergisi ve gümrük ile transport vergisi şeklinde oluyor. Ülkede 30 civarı özel ekonomik bölge var ve bu bölgelerde ciddi vergi indirimleri bulunuyor. Bu bölgelerin dışında gelişmeye açık bölgeler diye nitelendirdikleri alanlarda da benzer vergi indirimleri uygulanabiliyor. Yine yatırım yapılan bölgeye göre düşük faizli kredi bulmanız noktasında da destek var. Avrupa’da Rusya için her zaman yatırımların sıkıntıya girebileceğine dair bir önyargı vardır ama bu özel ekonomik bölgeler sizi ve yatırımınızı koruma altına alıyor. Türk yatırımcılar için en önemli yatırım yerleri olarak gösterilebilir.”

üzerinden, markalar ve firmalar üzerinden, ihracat rakamlarıyla yapıldığı bir çağda kapanan her firma, zarar eden her sektör Türkiye’nin ulusal güvenlik sorunu gibi görülmelidir. Kapanan her firma, her sektör bu küresel ekonomik savaşta kaybedilen bir cephedir. İşte bu ticaret savaşlarına en net örneklerden biri son günlerde Suudi Arabistan ve bazı Körfez Ülkelerinin Türk mallarına uygulayacaklarını söyledikleri boykot. Mersin özelinde çevre hinterlandımızdaki birçok üretim kentini olağan üstü etkileyecek bir karar. Elbette bunun lojistik anlamda olumsuzluğunu biz de göreceğiz. Suudi Arabistan Ticaret Odası’nın Türk ürünlerinin ülkeye girişini engellemeye yönelik adımları her ne kadar ekonomik savaşların bir parçası gibi görünse de serbest ve adil ticaretin bu şekilde siyasi hilelerle engellenmesi, gelecekte benzer durumlar yaşayacağımıza bir işarettir. Bu da, yeni pazarlarda daha agresif olma gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ticaret siyaset üstü bir

konudur. Türk iş dünyası olarak rekabete dayanan bir ticari savaştan korkmayız. Kim daha güzel ve kaliteli üretiyorsa o kazansın. Ama böyle siyasi hilelerle iki ülke arasındaki ticarete engel olma çabasının hiç kimseye, Suudi Arabistan’a da kazandıracağı bir şey yoktur. Ama biz iş dünyasının insanları duygularımızla değil, aklımızla hareket ederiz. Diyalogun kesilmemesinin sorunları çözeceğine inanıyoruz. İstihdama verilen teşvik sosyal huzura verilmiştir Öte yandan istihdam teşvikleri arzu edilen noktada olmasa da yerindedir ve zaman geçirmeden uygulanmalıdır. İstihdama verilen her teşvik ülkenin sosyal huzuruna verilmiş demektir. İşe geri alınan çalışan için işverene teşvik verilecek teşvik pandemi sürecinde işsiz kalanlar için de önemli bir destektir. Kısa çalışma ödeneğinin süresi Temmuz 2021’e kadar uzatılabilecek olması da olumludur. Kurumlar vergisinde yapılması planlanan indirimleri de yerinde buluyoruz. Bu kriz diğerlerine benzemiyor, iş dünyası gerçekten büyük zarar gördü. Firmalarımız bu süreci bir dayanışma süreci olarak gördü, çalışanlarını işten çıkartmadılar. Birikimlerini bu süreçte harcadılar. Ama yedek akçeler tükendi. Bu desteklerin hepsi yerinde ama ülke olarak çok daha kapsamlı, palyatif olmayan, daha köklü ve uzun vadeli bir ekonomik paketi hep birlikte planlamak zorundayız. Üretimde, ihracatta, yerli ve milli üretimde, ithal ikamesinde, yurt dışı pazar bulma konusunda, dijital ekonomide, kısaca ekonomide katma değer yaratacak hangi konu varsa daha daha agresif olmak, daha korumacı olmak zorundayız. Girişimcilerimizi, firmalarımızı, sektörlerimizi, milli ve yerli ürün ve üretimimizi korumalıyız, destek olmalıyız. Aksi takdirde küresel pazarlarda rekabetçiliğimiz kalmaz. Sadece iş gücü avantajı maliyeti ile rekabetçi olmak zor. Dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefinde olan Türkiye sadece ucuz iş gücü ile bunu yapamaz.

Konutta yabancıların tercihinde Mersin 5’inci sırada

M

ersin’de ise yabancılara konut satışı yüzde 127 artışla 191 adet oldu. Eylül ayında yabancılara yapılan konut satışı ile Mersin, Türkiye genelinde 5’inci sırada yer aldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde yabancılara satılan konut sayısı, bir önceki yılın eylül ayına göre yüzde 26,1 artarak, 5 bin 269 oldu. Yabancılara konut satışlarında, Eylül 2020’de ilk sırayı 2 bin 370 ile İstanbul aldı. İstanbul’u 1018 konut satışıyla Antalya, 347 konut satışıyla Ankara, 239 konut satışıyla Bursa ve 191 konut satışıyla Mersin izledi. Toplam satışın yüzde 64’üne denk gelen 3 bin 388 konut satışı, İstanbul ve Antalya’da gerçekleşti. Ocak – Eylül dönemi yüzde 18 düştü Ocak-Eylül döneminde ise yabancılara yapılan konut satışı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18 azaldı. Geçen

yıl 31 bin 925 olan konut satışı, bu yıl 26 bin 165’e düştü. Mersin’de ise Mayıs ayında yabancılara yapılan konut satışındaki toparlanma trendi Temmuz ayında yakaladığı ivme ile Eylül’e kadar devam etti. Geçen yılın ilk dokuz aylık dönemine göre yüzde 30’luk artış kaydedildi. Söz konusu dönemde Mersin’de 2019 yılında 628 adet yabancıya konut satışı yapılırken 2020’de bu rakam 819 adete ulaştı. Mersin, 2020 yılının üçüncü çeyreği sonunda Türkiye genelinde yabancılara yapılan konut satışı ile %3,1’lik paya sahip oldu. İlk sırada İran var Türkiye’de yabancıların konut edinme sıralamasına bakıldığında, ocak-eylül döneminde 4 bin 716 konutla ilk sırada İran yer alıyor. İkinci sırada 4 bin 165 konutla Irak var. Üçüncü 1895 konutla Rusya Federasyonu olurken, dördüncü 1277 konutla Afganistan, beşinci 883 konutla Azerbaycan.


4

YIL: 22 | SAYI: 396 | 25 Ekim - 07 Kasım 2020 | www.mtso.org.tr

Kanlıdivane

S

ürdürülebilir turizm hedefi çerçevesinde Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO), Silifke ve Erdemli ilçelerindeki antik Olba territoriumu olarak adlandırılan tarihi ve kültürel bölge üzerinde geliştirilen doğa ve kültür rotalarının bütünleşik ve sürdürülebilir yöntemlerle turizme kazandırılması adına “Kıyılardan Dağlara: Antik Olba Bölgesi Kültür Yolları ve Kırsal Turizm Odakları Geliştirilmesi” Projesi’ni hayata geçirdi. Yaklaşık 2 yıl önce başlayan çalışmaların 2020 yılı sonunda tamamlan-

ması planlanıyor. Günümüzde, kültür yollarının yüksek kültür gruplarını bölgeye çekerek yerel turizme sağladığı katkılar ve ekoturizm yaklaşımları için yarattığı potansiyelin giderek öne çıkması sonrasında Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Üniversitesi ile birlikte yeni bir proje başlattı. Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de paydaşlar arasında yer aldığı, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından desteklenen proje ile doğa ve kültür rotalarının bütünleşik ve

sürdürülebilir yöntemlerle turizme kazandırılması yanında kültür turizminin doğa ve yayla turizmi ile entegre edilmesi, bölgede gelişen ekonomik faaliyetlerin yöre insanı öncelikli olmak üzere kırsal ve bölgesel istihdam potansiyeline dönüştürülmesini sağlama hedefleniyor. Erdemli özelinde pilot uygulama olarak başlanan bu çalışmadan elde edilecek deneyimlerin Çukurova Bölge Planında “Eko-turizm Bölgesi” olarak belirlenmiş olan Erdemli-Silifke-Mut bölgesinin tamamında devam ettirile-

rek; sürdürülebilir turizm odaklı kalkınma hedeflerine katkı sağlanması da hedefler arasında yer alıyor. Proje kapsamında bölgede eko-turizm hedefleri ile uyumlu konaklama modellerinin geliştirilmesine yönelik ev pansiyonculuğu ve girişimcilik eğitimleri verilmesi, yöresel ürün geliştirme konusunda çalışılması planlanıyor. “Fizibilite tamamlanıp parkurlar belirlendi” Konuyla ilgili bilgi veren Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sarı, Antik Olba coğrafyasının zengin arkeolojik, tarihi, doğal ve kırsal değerlerini Çukurova’nın önemli kültürel ve turizm odaklarından biri haline getirmek üzere yerel destinasyonlar oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Sarı, bugüne kadar yapılan çalışmaları şöyle özetledi: “Proje kapsamında, öncelikle doğal ve kültürel çevre analizi, kırsal envanter, farklı ulaşım türlerine göre gerçekleştirilen ulaşım analizi (doğa yürüyüşü, dağ bisikleti ve araba ile ulaşım), bölgelerde devam eden doğa sporları faaliyetlerinin tespiti ve köylerde paydaş toplantılarını içeren saha fizibilite çalışmaları gerçekleştirildi. Fizibilite çalışmaları sonunda belirlenen 11 adet doğa ve kültür rotası ile kıyılarda bulunan antik kentler, dağlık yerleşimlerdeki tarihi köyler, yaylalarda devam eden

Adamkayalar

Y

Son yıllar itibarı ile fert başına düşen milli gelirimiz artması gerekirken tersine bir gelişme yaşanıyor. Türkiye ortalaması yaklaşık 8bin dolarken, sadece kırsal nüfus dikkate alındığında, bu değer 3bin dolarlara düşüyor. “Mevcut kaynaklarımızla gıda güvenliğinin sağlanması önemli” Çiftçi kayıt sistemi (ÇKS) verilerine göre 2003 yılı esas alındığında 2017 yılında ÇKS’ye kayıtlı tarım üretici sayısında 700 bin adet azalma olmuştur. Bu azalmanın bir kısmı başka nedenlere dayansa bile üretimden vazgeçmenin payı yüksektir. Bu nedenle 27 milyon hektar olan toplam ekilebilir tarım alanımızın ekilen miktarında 2000’li yılların başından bu yana yaklaşık 3,5 milyon hektarlık ekim azalmıştır. Bazı çitçiler üretimden vazgeçmiştir. Bu azalma nedeniyle ortaya çıkan üretim kaybının sadece verim artışları ile telafi edilmesi mümkün değildir. Kaldı ki birim alandan verim artışı da yaşanan küresel iklim değişikliği ve doğal afetler nedeniyle azalmaya başlamıştır. Tarımımızın milli gelir içindeki payının 2018 yılı itibarı ile %5,8 gibi

la gıda güvenliğinin sağlanması ve önemli oranda da ihracat yapabilme yetkinliği kazanmamızdır. “Tarıma bakışımızı değiştirmek için kaybedecek zaman yok” Sonuç olarak, tarımda üretici maliyetleri sürekli artarken net gelirinin sürekli gerilemesi çiftçiyi üretimden kopartmaktadır. Ayrıca Türkiye’de tarım üreticisi nüfusu yaşlanmıştır. Yaşlı nüfus yeni teknolojilere adapte olma zorluğu çekmekte, genç nüfus ise kırsal alanda yaşam koşullarını beğenmediğinden çiftçi olmak istememektedir. O halde, zor günlerde gıda güvenliği bu kadar önemli ise, tarıma bakışımızı değiştirmek için kaybedecek zamanımız yoktur. COVID 19 gider, COVID20 gelebilir. Daha ileri tarım teknolojileri ve gerçekçi üretici destekleri ile çiftçinin net gelirini artıracak, tarımsal üretimden kopmasını önleyecek, gençleri tarımsal üretime özendirecek, gıda güvenliği sağlayacak yeni bir tarımsal üretim anlayışına ihtiyacımız olduğu net şekilde anlaşılmıştır. Halen tüm tarımsal desteklere ayrılan pay, GSYH’nın %1’inin bir hayli altındadır. En azından bu pay makul

2005

1 ton buğday fiyatı TL/ton 350,0

1 ton gübre fiyatı TL/ton 463,0

1 ton buğdayla alınacak gübre miktarı TL/ton 0,76

2010

517,8

694,0

0,75

2015

774,8

1176,0

0,66

2016

801,6

1035,0

0,77

2017

882,4

1156,0

0,76

2018

963,7

1664,0

0,58

Yıllar

Kaynak: Şengül ve Ark.; 2020

Yukarıdaki tablo durumun ne denli üretici aleyhine geliştiğini göstermektedir. Görüldüğü gibi üretici 2005 yılında sattığı 1 ton buğdayla 0,76 ton üre gübresi alabilirken, 2018 yılında bu miktar 0,58 tona düşmüştür. Bu kıyaslama ülkemizde en çok üretilen buğday için yapılmıştır ancak, çoğu üründe durum buğdaydan farklı değildir.

MTSO 04 CMYK

küçük değerlere düşmüş olması tarımın öneminin azaldığını göstermez. Hala aktif nüfusumuzun önemli bir kısmı (%15) bu sektörde istihdam edilmektedir. Türkiye sanayileşmesini tamamlayıp geliştikçe, tarımın mili gelir içindeki payı ve çalışan nüfus içindeki payı doğal olarak azalacaktır. Bu oranlar gelişmiş ülkelerde %1-3 düzeyindedir. Bu durumda önemli olan mevcut kaynaklarımız-

(Tapureli-Küstüllü rotası) 9) Alata Vadisi Manzara Yolu: (Arslanlı-Koramşalı-Avgadı rotası) 10) Yörük Kervanının Peşinde: Güzeloluk Obaları (Güzeloluk-Akpınar-Evdilek rotası) 11) Kuvayi Milliye Yolu: (Güzeloluk-Küçük Sorgun rotası) “Örnek bir kültür rotası oluşturuldu” Olba Kültür Yolları Projesi, disiplinlerarası ve bilimsel yöntemlerle Mersin’de gerçekleştirilen örnek bir kültür rotası fizibilite çalışması olması açısından önemli bir deneyim sunuyor. Mersin’in ulusal ve uluslararası tanınırlığını sağlamaya yönelik kent paydaşlarının da katılımı ile gerçekleştirilecek geniş katılımlı çalışmalar ve bölgesel yatırım programları ile entegre edilecek faaliyetlerle, Olba Kültür Yolları’nın Türkiye’nin önemli turizm destinasyonlarından biri haline getirilmesi hedefleniyor.

Kızılgeçit

Yaşadığımız COVİD-19 krizi tarıma farklı bir bakış gerektiriyor aşamakta olduğumuz küresel salgın gıda güvenliği konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Gıda ürünü fazlası olan ülkeler bile ürün ihracatlarına kısıtlama getirdi. Diğer bir ifadeyle küresel salgın, paranız olsa bile gıda ithal etmenin mümkün olamayacağını kanıtladı. Dışarıdan bakıldığında Türkiye, temel gıda ürünlerinde kendine yeterli bir ülke gibi görünse de, her geçen yıl bu niteliğini kaybediyor. Yağlı tohumlar, bakliyat, hayvan yem materyali ve hatta buğdayda net ithalatçı durumundayız. Nüfus artış hızımız gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksek. Dışarıdan yüksek oranda göç almaya devam ediyoruz. Turizm mevsimlerinde milyonlarca turisti konuk etmemiz nedeniyle tarımsal üretim ihtiyacımız sürekli artıyor. Buna karşılık tarımsal üretim artışımız bu tüketimleri karşılayacak düzeyde artmıyor. Çünkü gübre, tohum, mazot, ilaç, makine gibi tarımsal girdi fiyatları tarımsal ürün fiyat artışları ile paralel gitmiyor. Her geçen yıl tarım üreticisinin net geliri azalıyor. Bu gelir kaybı da tarımsal desteklerle yeterince karşılanmadığından çiftçi üretimden soğuyor.

Yörük kültürü ve bölgenin simgeleşmiş önemli doğal alanlarının bütünsel olarak birbirine entegre edilmesi amaçlandı. Belirlenen parkurlarda bilgilendirme ve yönlendirme tabelaları, mola ve kavşak yeri düzenlemeleri ile fiziki altyapı düzenleme çalışmalarına başlandı.” Bu kapsamda bölgeye kazandırılan parkurlar şunlardır: 1) Korsanlar, Kaleler ve Kuleler Rotası: (Adamkayalar-Kızkalesi-Elauissa-Sebaste rotası) 2)Zeytinyağı’nın Akdeniz’e Yolculuğu: (Kanlıdivane- Akkale Rotası) 3) Lamos (Limonlu) Vadisi ve Kızılgeçit Kanyonu 4) Olba nın Su Sistemleri- (Limonlu ve Kızkalesi) 5) Antik kentin Saklı Kelebekleri: (Kanlıdivane ve Kayacı vadisi) 6) Olbalı Kadınlar: (Kanlıdivane-Narlıkuyu rotası) 7) Kutsalın Peşinde: (Elauissa-Sebaste-İmirzeli-ÇatıörenKanlıdivane rotası) 8) Olba’nın Villa Rustikaları:

ölçülerde artırılabilir. Kırsal alanda yapılacak teknolojik ve sosyal dönüşümlerle çalışma ortamı ve yaşam alanları genç çiftçilerin de yaşamayı arzulayacakları bir düzeye getirilebilir. Bu dönüşümü zamanın insafına bırakmanın ne kadar tehlikeli olduğunu COVID19 bütün dünyaya göstermiştir. Prof.Dr. Yusuf Zeren

Dengeli ve sağlıklı beslenmek… Son günlerde sıkça duyduğumuz cümlelerden biri

S

ağlıklı besinleri tüketirken, vücudun ihtiyaçlarını dengelemek esastır. Her bireyin farklı yaşam tarzı olduğunu düşünürsek, her vücudun ihtiyaç duyduğu enerji oranı da değişkendir. Vücudun günlük fonksiyonlarını sorunsuz yerine getirebilmesi için yağ, protein ve karbonhidratların yeteri kadar alınmasına ek olarak vitamin ve minerallere olan gereksinimin de karşılanması gerekir. Bir önceki yazımda D vitamininin insan vücudu için öneminden bahsetmiştim. Bu hafta C vitamininden bahsedeceğim. Türkiye’de toplumun oldukça büyük bir kısmında eksikliği sıkça görülen vitaminlerden biri de C vitamini. Antioksidan vitaminlerden biri olan C, enfeksiyon hastalıkları ve kansere karşı korunmada, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli role sahiptir. C vitamininin temel görevi, insan vücudundaki temel yapı proteini olan kollajenin yapımında görev almasıdır. Kollajen vücudumuzdaki bağ dokusu, kıkırdak dokusu gibi yapıları bir arada tutmak için gerekli olan protein olduğu için C vitamini; yaraların iyileşmesini, sağlıklı diş eti oluşumunu destekleyip çürük oluşmasını engellemekte oldukça önemlidir. C vitamini kollajen metabolizmasındaki önemli görevine ek olarak immun fonksiyonunda, sinir dokusundaki transmitterlerin ve hormonların üretiminde, karnitin sentezinde önemli bir yere sahiptir. Vücutta enfeksiyon oluştuğunda hızlıca lökositlerdeki yüksek C vitamini düzeyi azalır ve C vitamini eksikliği meydana gelir. Bu nedenle böyle durumlarda immun sistemin normal fonksiyonlarında

çalışabilmesi için C vitamini içeren gıdaların tüketiminin artırılması gerekir. Kanser hastaları gibi immun sistemi zayıflatan sağlık sorunlarında da C vitamini alımını artırmak gerekir.

nedenle C vitamini içeren sebze ve meyveleri tazeyken kısa sürede tüketmek gerekir. Taze tüketilen meyveler, çeşitli sebzelerin yer aldığı salatalar zengin C vitamini içeriğine sahiptir.

C vitamini vücudun en önemli antioksidanı C vitamini vücudun en önemli antioksidanıdır ve bu vitamininin vücuda çeşitli faydaları olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Kanser oranında azalma, immüniteyi güçlendirme, sigara dumanı ve hava kirliliğinin etkilerini azaltma, yara iyileşmesini hızlandırma, katarakt riskini azaltma sıralanabilir. C vitamininin immun sistemi kuvvetlendirici etkisi ve soğuk algınlığından koruyucu etkisi hakkında birçok iddia ortaya atılmıştır. Bu konuda Nobel ödüllü biyokimyacı Linus Pauling’in birçok bilimsel çalışmaları vardır. 20 yıl önceki araştırmalarında C vitamininin soğuk algınlığı şiddetini ve süresini azalttığı saptansa da bugün hala C vitamininin etkinliği araştırılmaktadır. Bununla beraber akut bronşitli ve pnömonili 57 hastayla yapılan çalışmada, hastalara uygulanan makul dozda C vitamini solunum yolu enfeksiyonu semptomlarında düzelmenin görülmesi ile sonuçlanmıştır. Özetlersek, covid 19 virüsüne karşı önlemler aldığımız, mevsimsel gribal enfeksiyon dönemine girdiğimiz şu günlerde C vitamini içeren besinleri bolca tüketmeye özen göstermemiz çok önemli.

“Depolanmaz, düzenli alınmalı” C vitamini vücutta depolanmaz bu nedenle her gün düzenli olarak alınması gerekir. Bir yetişkinin günlük alabileceği C vitamini gereksinimi maksimum 2000 mg’dır. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız gereken şu günlerde, hangi besinin ne kadar C vitamini içerdiğine dair bilgileri paylaşmamın önem arz ettiğini düşünüyorum.

Hava ile temas C vitaminini bozar C vitamini içeren gıdalara ulaşım konusunda Mersin’de yaşayanlar diğer kentlere göre daha şanslı. Tarım kenti şehrimizde C vitamini içeren gıdalara en taze haliyle ulaşabilme şansına sahibiz. Taze besinleri hızla tüketmek önemli çünkü hava ile temas C vitaminini bozar. Şöyle örnekleyeyim: Taze dilimlenmiş salatalık ilk 3 saat içinde içeriğindeki C vitamininin % 40 ile %50’sini kaybeder. Dilimlenip buzdolabında bırakılan kavun C vitamini içeriğinin %35’ini ilk 24 saatte kaybeder. Bu

Gıdaların C vitamini içeriği (mg/100gr) Kırmızı acı biber: 369mg Kırmızı tatlı biber: 190mg Lahana: 186mg Maydanoz: 172mg Turp: 139mg Yeşil tatlı biber: 128mg Brokoli: 113mg Karnabahar: 78mg Hurma: 66mg Çilek: 59mg Ispanak: 51mg ortakal: 50mg Limon: 46mg Şalgam: 36mg Yeşil soğan: 32mg Bamya: 31mg Mandalina: 32mg Domates: 23mg Bu bilgilerin ışığında, Akdeniz’e özgü bol yeşillikli salatalarımızı C vitamini bakımından zengin sebzeler ile zenginleştirerek tüketmemiz, uzun süredir iç içe yaşadığımız covid 19 virüsü ile mücadele sürecinde vücudumuzun direncini artırmaya katkı sağlayacaktır. Dengeli ve sağlıklı beslenerek, morallerimizi yüksek tutarak zorlu pandemi sürecini atlatacağız. Maskenizi takın, mesafenizi koruyun, Sağlıklı kalın, güvende kalın… Yasemin TAŞ MTSO 26 Nolu Sağlık Hizmetleri, Medikal ve Kozmetik Meslek Komite Üyesi, Yönetim Kurulu Üyesi


5

YIL: 22 | SAYI: 396 | 25 Ekim - 07 Kasım 2020 | www.mtso.org.tr

2 No’lu Komite meyve sebze hallerine düzenleme bekliyor M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sebze ve meyve ticaretinin gerek ürün kalitesinin yükselmesi gerek kayıt dışılığın önüne geçilmesi gerekse ticaretin daha sağlıklı ilerleyebilmesi adına haller üzerinden devam ettirilmesinin önemini vurguladı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Bir taraftan pandeminin sektör üzerindeki etkilerine değinen Meclis Üyeleri, diğer taraftan Hal Yasası’nı değerlendirdi. Üreticinin sıkıntıları ile Mersin Meyve ve Sebze Hal’inde yaşanan sorunlar da dikkat çekilen konular arasında yer aldı. Yılmaz: “Haller olmazsa olmazımız” 2 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Suphi Yılmaz Komisyon Evi Sahibi Suphi Yılmaz, ilk olarak meyve sebze hallerini değerlendirdi. Halleri sektörün ‘Şah Damarı’ olarak nitelendiren Yılmaz, buraların piyasa düzenleyici olduğunu, arz–talep dengesini koruduğunu, fiyat dengesi oluşturduğunu söyledi. “Haller olmazsa olma-

Suphi Yılmaz

zımızdır” diyen Yılmaz, özellikle çok uluslu şirketlerin lobi yaparak halleri baypas etme gayretiyle bu noktalara gelindiğini ifade etti. Ardından pandemi sürecinin etkilerini değerlendiren Yılmaz, pandemi nedeniyle yurtiçinde de yurt dışında da bir takım sorunlar yaşandığını bildirdi. Yurtiçinde virüs nedeniyle pazar alışverişlerinin azaldığını, bu dönemde e-ticaretin yükseliş eğilimine geçtiğini kaydeden Yılmaz, “Ancak internet üzerinden alışveriş yapanların yüzde 60’ı düşük kaliteli ürünler aldıklarından şikayetçi. Yüzde 40’ı ise kalabalık ortamlara gir-

meyeyim de böyle ürüne razıyım diye düşünüyor. Bu durum da bizi etkiliyor” değerlendirmesini yaptı. Üreticinin de bu dönemde sıkıntılı olduğunu, girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle ilaç, gübre gibi malzemeleri almakta zorlanınca ürün kalitesinin düştüğünü belirten Yılmaz, kalitenin düşük olmasının ihracatı da olumsuz etkilediğini söyledi. Üreticinin imkanlarının daraldığını vurgulayan Yılmaz, “Buna bir de alım gücünün düşmesi eklendi. İnsanlar artık ekmek dışındaki gıda ürünlerine yönelik alışverişini oldukça azalttı. Üretici mutlaka desteklenmeli” değerlendirmesini yaptı.

Beyan: “Kamu bankaları üreticiye daha çok destek vermeli” 2 No’lu Meclis Üyesi ve Hacı Baba Ticaret Sahibi Metin Beyan da üreticinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Sıkıntılı dönemi atlatmak adına üreticilerin özel bankalardan kredi çekmek durumunda kaldığını ve bugün ödemekte zorlandıklarını bildiren Beyan, kamu bankalarının üreticiye daha çok destek olmasını beklediklerini söyledi. Birçok çiftçinin bahçesini satışa çıkardığını ifade eden Beyan, bu durumun özellikle geleceğe yönelik hiç olumlu sinyal

yor. Bu nedenle kayıt dışı artıyor, fiyatlar yükseliyor ve tüketici de yüksek bedeller ödemek durumunda kalıyor. Ancak buna rağmen kaliteli ürüne ulaşamayabiliyor. Bu noktada düzenleme şart.”

Metin Beyan

vermediğini, üreticinin mutlaka korunması gerektiğini vurguladı. Büyük marketlerin büyük bölümünün meyve sebze alımını haller dışında yapmasını da değerlendiren Beyan şunları söyledi: “Halden en çok alışverişi yapan pazarcı esnafı. Marketler ise doğrudan üreticiden alıyor gibi gösterseler de dışarıdaki çok sayıdaki aracıdan alım yapıyor. Tarladan direk ürün alabilmelerine bu ürünlerin ayıklanması, düzenlenmesi gerektiği için imkan bulunmuyor. Mutlaka bir aracı gerekli ve dışarıdaki satışlar denetlenemi-

35 No’lu Komite, atık plastik ithalat kotasının yüzde 80’e dönmesini istiyor M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 35 No’lu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, atık plastik ithalat kotasının eskiden olduğu gibi yüzde 80’e çıkarılmasını istiyor. Kotanın düşürülmesi ile firmaların yurtdışındaki rekabetçi yapılarının zayıflayacağına işaret eden Meclis Üyeleri, sektörde ihracatın artması adına genelgede değişiklik yapılmasının önemine dikkat çekti. MTSO 35 No’lu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektörde yaşanan gelişmeleri ve pandemi sürecinin sektör üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Bir taraftan yeni uygulamaların sektöre yansımaları hakkında bilgi veren Meclis Üyeleri, diğer yandan artan çevre bilinciyle birlikte gelen sıfır atık projesi gibi adımların sektör üzerindeki etkilerini yorumladı. Pandemi sürecinde yurtiçi ve yurtdışında yaşanan gelişmeler de değerlendirmeler arasında yer aldı. Kılıççıoğlu: “Genelge değişmezse rekabet zorlaşır” Atık İthalat Genelgesi ile atık plastik ithalat kotasında yapılan

Sabahattin Kılıççıoğlu

değişikliği değerlendiren MTSO 35 No’lu Komite Meclis Üyesi ve BVS Plastik Ambalaj Sahibi Sabahattin Kıllıççıoğlu, şunları söyledi: “2020/22 sayılı Atık İthalat Genelgesi ile yaklaşık bir ay önce atık plastik ithalat kotalarında değişikliğe gidildi. Mevcut durumda plastik sektöründe çalışan firmalarımız örneğin 100 tonluk kapasite raporuna sahipse bu-

nun yüzde 80’e kadarına ithalat kotası alabiliyordu. Yani hurda, ikinci el olarak tabir edilen plastikleri yurtdışından Türkiye’ye getirebiliyorlardı. Şimdi yeni genelge ile bu oran yüzde 50’ye indirildi. Bu da sektörde ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Çünkü bu plastiklerin çöp torbasından altyapı borularına, arazilerdeki sulama borularından, meyve sebze kasalarına kadar çok geniş bir kullanım alanı var. Hurda plastik ülkemizde işleniyor ve bir kısmı yurtiçine satılırken bir kısmı ihraç ediliyordu. Yeni uygulama ile fiyat rekabeti yapabilmemiz zor olacağı için ihracatta da sorun yaşanacaktır. Konunun tekrar gözden geçirilip kotanın eski değer olan yüzde 80’e çıkarılmasını talep ediyoruz.” Ülke ekonomisinin üretim ve ihracat ile yeniden canlanabileceğine dikkat çeken Kılıççıoğlu, bu nedenle üretici ihracatçılara yönelik ayrı destek paketi hazırlanmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bu paket içerisinde mutlaka finansmana erişimin kolaylaştırılması gerektiğini vurgulayan Kılıççıoğlu, ar-ge destekleri ya da istihdam desteklerinin de bu pakette bulunmasının fay-

Caner Altuntaş

da getireceğine inandığını dile getirdi. Çevre bilincinin artmasına paralel sıfır atık projesi gibi bir takım yeni projelerin de devreye girdiğini hatırlatan Kılıççıoğlu, bu tür uygulamaların sektöre yansımalarını ise şöyle yorumladı: “Plastiğin doğada kaybolma süresi için 100 yıldan bahsediliyor ve bu nedenle kullanılmaması telkin ediliyor. Oysa plas-

Mutluay: “Mersin Hal’ine trafo istiyoruz” 2 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Mutluay Sebze ve Meyve Komisyonculuğu Ltd. Şti Sahibi Haluk Mutluay ise Mersin Hali’nin eksiklerine değindi. Hal kullanıcılarının özellikle enerji altyapısından şikayetçi olduğunu belirten Mutluay, şöyle konuştu: “Mersin Halindeki elektrik altyapısı çok eski. Şu anda Haldeki işyerlerinin %80’inde soğuk hava deposu var ve yoğun elektrik kullanımı nedeniyle 5-6 saate varan elektrik kesintileri yaşıyoruz. Jeneratör kullanmak da çok maliyetli. En az 300 jeneratör çalışması gerekiyor. Trafo kurulması için TEDAŞ’tan bir talebimiz oldu ama halen yanıt bekliyoruz. Halde yapılan her türlü satışın Hal Kayıt Sistemi üzerinden yapılıyor olması, e-fatura sistemini kullanmamız nedeniyle kesintisiz enerjinin olması bizler için oldukça önemli. Kesinti yaşandığı süreçte yola çıkan pazarcı arabalarına fatura kesemediğimiz için cezalarla kar-

tik dünyaya entegre olmuş, artık her alanda kullanılan bir malzeme. Bu nedenle sektör ar-ge çalışmalarına ağırlık veriyor. Malzemelerin içerisine karıştırılan bir hammadde ile plastiğin doğada yok olma süresi 20 yıl gibi daha kısa sürelere indirilebiliyor. Türkiye’deki bazı firmalar da bu hammaddenin ithalatına başladı, çünkü çevreci kuruluşların büyük bölümünden bu talep geliyor ve yurtdışına satış için gerekli şartlar içinde aranıyor. Bu nedenle önümüzdeki süreçte gelişecek ar-ge ile plastiğe çevreyle dost ürün özelliği kazandırılacağını düşünüyorum.” Altuntaş: “Sektörde toparlanma süreci başladı” MTSO 35 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Özaltuntaş Metal Makine Plastik Firma Sahibi Caner Altuntaş ise pandeminin sektöre yansımalarını değerlendirdi. Her sektörde olduğu gibi geri dönüşüm sektörünün de bu süreçten olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Altuntaş, yalnızca yurtiçinde değil, yurtdışında da pazarın oldukça daraldığını bildirdi. Özellikle pandeminin ilk aylarında yaklaşık 2-3 ay boyunca sektörde üretimin durma noktasına geldiğini kaydeden Altuntaş, özellikle Avrupa pazarından talebin bu süreçte yüzde 80-90 azaldığını bildirdi. Şu anda ise topar-

Haluk Mutluay

şılaşabiliyoruz. Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte sorun daha da büyüyecek. Şimdiden çözüm için kollar sıvanmalı.” Halde yaşanan bir diğer sorun olarak trafiği yoğunluğunu işaret ederek bu konuda da Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden destek istediklerini kaydeden Mutluay, “Özellikle sabahları yoğunluk çok artıyor. Bu nedenle Hal içinde otopark yapılması önemli. Giriş çıkışlar yoğun olunca pazarcı arkadaşlar buraya gelmeyip yakın hallere gitmeyi tercih ediyor. Trafik sorununa yönelik bir çözüm mutlaka geliştirilmeli” diye konuştu.

lanma sürecinin devam ettiğini, firmaların yaklaşık yüzde 80 kapasiteyle çalışmaya başladığını dile getiren Altuntaş, yatırımın artarak devam etmesi, satışların sürdürülebilir olması için rekabetçi yapının korunmasının önemini vurguladı. Bunun için ithalata bağımlılığın azaltılmasının önemine değinen Altuntaş, İzmir TÜPRAŞ Rafinerisi’nde kimyevi maddeler üretildiğini hatırlatarak, “Bu üretim Türkiye’nin ihtiyacının ancak yüzde 1-2’sini karşılıyor. Bu nedenle yerli üretimin desteklenip bu oranın artırılması önemli” dedi. Sektörde geri dönüşümcülerin yaşadığı sorunlara da değinen Altuntaş, ekonomiye ciddi katkı sağlayan bu firmaların tehlikeli ve tehlikesiz atık geri kazanım tesisi kurmak adına yer bulmakta zorlandığını söyledi. OSB’lerde tesis kurulumuna izin verilmediğini hatırlatan Altuntaş, mevcut yerlerinin ise ihtiyacı karşılamadığını dile getirdi. Ayrıştırma soncu ortaya çıkan çöp ve diğer atıkların imhasında da yer sorunu yaşandığını bildiren Altuntaş, “Sorunlarımız bununla da sınırlı değil. Sektörümüzde KDV olmaması nedeniyle perakende alışlarda fatura kesemiyor ve sorun yaşıyoruz. Bu konuda da Maliye Bakanlığından yardım talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Emlakçılar sektöre getirilen standarttan memnun

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 39 No’lu Emlak ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik ile sektöre getirilen standarttan memnun. Yönetmelik ile başta Mesleki Yeterlilik Belgesi alma zorunluluğu olmak üzere sektöre birçok düzenleme getirildiğine işaret eden Meclis Üyeleri, önümüzdeki süreçte bu uygulamalara geliştirilerek devam edilmesini bekliyor. MTSO 39 No’lu Emlak Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Bir takım yeni yasal değişikliklerin sektöre yansımaları yanında pandemi sürecinin etkilerini değerlendiren Meclis Üyeleri, yaşanan sıkıntıların çözümü adına neler yapılabileceğinin de ipuçlarını verdi. Has: “Komisyon oranlarında da düzenleme bekliyoruz” MTSO 39 No’lu Meslek Komitesi Meclis Üyesi ve TURYAP Mersin Temsilcisi Murat Has, sektöre getirilen yeni düzenlemeleri değerlendirdi. Taşınmaz Ticareti

MTSO 05 CMYK

Hakkında Yönetmelik ile Emlak Danışmanı ve Sorumlu Emlak Danışmanı Yeterlilik Belgesi’nin zorunlu hale getirildiğini kaydeden Has, “Bu zorunluluk üzerine Odamız tarafından gerekli girişimler başlatılmış, başvuran arkadaşların eğitim alması ve sınava girmeleri sağlanmıştır. Bu uygulama, sektöre büyük fayda getirdi” dedi. Elinde yeterlilik belgesi olmayan kişilerin gayrimenkul sektöründe pazarlama yapamayacağını ifade eden Has, “Aynı zamanda en az lise mezunu olunması şartı, kendisine ait bir yer açmadan önce kişinin en az 1-2 yıl emlak ofisinde çalışmış olması şartı gibi zorunluluklar da getirildi. Bu uygulamaları çok yerinde buluyoruz. Dünyanın en prestijli iş kollarından birisi olmasına rağmen yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle sektöre yönelik halk arasında olumsuz bir imaj oluşmuştu. İnsanlar bir emlak ofisine girdiğinde bankaya giriyor gibi karşı tarafa güveniyor olmalı. Yeni uygulamalarla bu hedefe ulaşılacağına inanıyorum” dedi. Önümüzdeki süreçte lise mezunu kavramının üniversite me-

kilerini de değerlendiren Murat Has, her sektörde olduğu gibi emlak sektörünün de yaşadığı olumsuzluklara değindi. Sorunların çözümü için kurumsal firmaların çoğalması gerektiğini belirten Has, firmaların bir araya gelip, birlikte hareket edip ortak adımlar atarak güçlenmesi gerektiğini söyledi. “Mersin Birleşmiş Emlakçılar gibi bir isimle grup oluşturup, atılacak adımlar yazılı olarak belirlenip resmiyet kazandırılıp ardından herkesin buranın üyesi olmasıyla güç birliği oluşturularak ortak hareket edilebilir” önerisini sunan Has, bu sayede Mersin olarak sorunlarla daha rahat başa çıkabileceklerine inandığını söyledi. Murat Has

zunu olarak güncellenmesini, sürekli bir gelişim içine girilmesini beklediklerini vurgulayan Has, “İçinde komisyon oranları gibi düzenleme beklediğimiz bir takım maddeler bulunmasına rağmen sektör temsilcileri olarak atılan adımdan çok memnununuz” diye konuştu. Covid-19 sürecinin sektöre et-

Yükselgüngör: “Yabancı uyrukluların talebi arttı” MTSO39No’luMeslekKomitesi Meclis Üyesi ve Sinan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nuh Yükselgüngör ise sektörün mevcut durumunu değerlendirdi. Pandemi döneminde düşen banka kredi faizleriyle birlikte sektörde kısa süreli de olsa bir hareket yaşandığını kaydeden Yükselgüngör, bu dönemde bazı daire fiyatları-

Nuh Yükselgüngör

nın ise durumdan yararlanılarak yükseltilmesinden şikayetçi oldu. Önümüzdeki süreçte artacak inşaat malzemesi maliyetlerine paralel konut fiyatlarının daha da artacağına işaret eden Yükselgüngör, yalnızca inşaat malzemesi değil arazi fiyatlarının da ciddi ölçüde yükseltilmesinin sorun oluşturduğunu bildirdi. Bu dö-

nemde ağırlıklı olarak müstakil villaların ya da villa yapılabilecek küçük parsele talebin arttığını kaydeden Yükselgüngör, bir artışın da yabancı uyruklu kişilerin talebinde yaşandığını dile getirdi. Özellikle Suriye ve Iraklı alıcıların talebinin arttığını anlatan Yükselgüngör, “Yabancı uyruklu kişiler bu dönemde Türk vatandaşlığı alabilmek adına yatırım yapmayı tercih ediyor. Mevcut durumda işyeri, ofis, dükkan satışı ya da kiraları çok durgun olmasına rağmen komple bina satışı, cadde üzerinde dükkan, avm ya da banka yerlerine yabancıların ilgisi devam ediyor. İleriye yönelik yatırım hedefliyorlar” dedi. Son dönemlerde bu hareketliliği yavaşlatacak bir uygulamanın getirildiğine de dikkat çeken Yükselgüngör, “Geçmişte yabancı uyruklu bir kişi bir konutun 3’üncü alıcısı olabiliyordu ama şu anda bir konut ya da iş yeri eğer iki kez el değiştirmiş ise üçüncü alıcısının yabancı uyruklu bir kişi olmasının önüne geçildi. Yabancı uyruklular ancak sıfır ya da ikinci el ofis ya da konut alabiliyor” ifadelerini kullandı.


6

YIL: 22 | SAYI: 396 | 25 Ekim - 07 Kasım 2020 | www.mtso.org.tr

DERVIŞOĞLU TARIM, KATMADEĞERLI ÜRÜNLERE YÖNELIYOR

Kurulduğu günden itibaren temiz bakliyat ürünlerini nihai tüketiciye ulaştırma hedefiyle çalışıp tüm dünya piyasalarının güvenini kazanan Dervişoğlu Tarım, önümüzdeki süreçte katmadeğerli ürünlere yoğunlaşma hedefinde. tördeki hareketi görünce ilgimiz daha da arttı ve bir süre sonra bakliyat bizi daha çok kucaklamaya başladı. Nohut yanında fasulye ve barbunya satışına da başlamıştık. Kayseri’de depolarımız olması nedeniyle daha kapasiteli işler yapabiliyorduk, ticarette tecrübeliydik ve ataktık. Hepsinden önemlisi dürüst çalışıyorduk ve ürünlerimizin kalitesinden kimsenin kuşkusu yoktu. Mersin’e birkaç yıl boyunca gelip gittik ve buradaki pazarın da bizi kabul edeceğini görünce bu kente yatırım kararı aldık.

Selami Dervişoğlu Dervişoğlu Tarım Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı

K

ayseri’de ticari yaşama başlayıp ardından Mersin’de devam ettirdiği yatırımlarıyla önce ülke geneline ardından da dünyaya açılan Dervişoğlu Tarım Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti, çalışmalarını organik ürünler ve katmadeğerli ürünler üzerinde yoğunlaştırmaya başladı. Dünyanın geleceğinin organik tarımda olduğu düşüncesiyle şirket bünyesine 3’üncü kuşağın da dahil olmasıyla birlikte organik tarım ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vermeye başladıklarını anlatan Yönetim Kurulu Başkanı Selami Dervişoğlu, önümüzdeki süreçte yatırımlarını da bu alanlarda yoğunlaştırmak istediklerini bildirdi. Çalışmalarına dünyanın gereksinimleri doğrultusunda yön verdiklerini vurgulayan Dervişoğlu, ticari hayata nasıl başladıklarını, hangi süreçleri tamamlayarak bugünlere geldiklerini ve bundan sonraki hedeflerini şöyle özetledi: “Tüccar bir aileden geliyoruz” Babam Sait Dervişoğlu Kayseri’nin Develi Kazası’nın tanınmış esnafla-

rındandı. Beyaz eşyadan gıdaya, gaz bayiliğinden kuyumculuğa, inşaata kadar birçok farklı iş kolunda çalışıyordu. Ben de küçük yaşlarımda yaz tatillerinde babamın yanında çalışıyordum. Bakliyat sektörüyle de ilk tanışan elbette babam oldu. Bölgemizde ekilen nohutları 1950’lerde Mersin’de Azakhan’a getirip burada satıyordu. Ancak bu satışlar çok sürmedi. Bir süre sonra nohut satışını bırakıp diğer işlere ağırlık verdi. 1976’da ikinci kuşak olarak ben de babamla birlikte aktif olarak çalışmaya başladım. O yıl Develi’de çok fazla nohut ekimi olmuştu. Üreticilerden ürünlerini satmamız yönünde çok fazla talep almıştık. Bir büyüğümüzün de yönlendirmesiyle Mersin’e gelerek nohut piyasasını tekrar araştırdık ve o yıl Mersin’de yeniden satışa başladık. Ticaretimiz çok çeşitlenmişti ve Develi artık bize küçük geliyordu. Biz de yeni bir arayış içine girmiştik. Tam da böyle bir döneme denk gelmesinin de etkisi olsa gerek Mersin’de bu sek-

“Gönlümüzden İstanbul geçiyordu ama Mersin’i tercih ettik” Aslına bakarsanız gençliğimizde yatırım için gönlümüzden İstanbul geçiyordu. Ancak, Mersin’in imkanlarını görünce hem Kayseri’ye yakın olması hem de ileriye yönelik olarak ihracatın hep aklımızda olması nedeniyle Mersin’e yatırımı tercih ettik. Çünkü burada hem liman vardı hem de bakliyat sektörü burada şekilleniyordu. Yine bu bölgede ihracat vardı ve bakliyatın merkezi olarak kabul edilebilirdi ama ihracatçı sayısı 5-6’yı geçmezdi. Ayrıca bu ihracatçılara ürün hazırlayan firma sayısı da çok değildi ve açığı görerek Mersin’e yatırım kararı aldık. 1981’de Mersin’e gelerek önce 500 metrekarelik bir depo yatırımı gerçekleştirerek ürünleri burada işlemeye başladık. İhracatçıların talep ettiği milimli ürünleri hazırlıyorduk. Bunun yanında Kayseri’deki çalışmalarımız da devam ediyordu. Bir anda her şeyi bırakıp gelmek olmazdı. Tam olarak tüm ticaretimizi Mersin’e taşımamız kademeli olarak 3 yıl sürdü. Bir süre sonra sadece Kayseri değil, diğer illerden de tüccarlar bize nohutlarını satmak için gelmeye başladı. Nohudun ardından fasulye, yeşil mercimek, barbunya geldi. Çok geçmeden mevcut depomuz

yetmemeye başladı ve ilave depo yatırımlarıyla kapalı alanımızı 3 bin 500 metrekareye çıkardık. “Kısa süre sonra hayallerimizdeki ihracat geldi” Mersin’e 1984-85 yıllarında birdenbire bakliyat ihracatı için ülke genelindeki büyük holdinglerden yatırım hamleleri artmaya başladı. Bu alanda adeta bir yarış başladı. Bizim de en başından beri gönlümüz doğrudan ihracattaydı ama büyük firmalardan fırsat kalmıyordu, çünkü ürünlerimizin tamamına talip oluyorlardı ve elimizde mal kalmıyordu. İhraç ürünlerini denetleyen gözetim firmaları bizim ürünlerimize ciddi referans oluyor, güvenilir ürün olarak bizi adres gösteriyorlardı. Bu durum yurtdışındaki firmaların da dikkatini çekince 1987’de gelen taleple birlikte Avrupa’ya ihracata başladık. Bir süre sonra aktif olarak ihracattaki yerimizi aldık ancak içeriye ürün vermeyi de tamamen bırakmadık. Çünkü ısrarla ürün talep eden firmalar oluyordu ve hayır diyemiyorduk. Biz de sadece güvenilir gördüğümüz yurtdışı firmalarla çalışmayı tercih ediyorduk. “1990’da kırmızı mercimek fabrikasını kurduk” Geçen yılların ardından 1990’da kırmızı mercimek fabrikamızı da kurduk. Bugün çalışmalarımızı 20 bin metrekare alanda yaklaşık 100 kişi ile sürdürüyoruz. Ürünlerimizin yaklaşık yüzde 80’ini 40 civarında ülkeye gönderiyoruz. Yurtdışında yatırım yapmamız için de çok sayıda teklifler alıyoruz ve bu davetleri değerlendiriyoruz. Uygun şartlar bulmamız halinde yurtdışında da bir fabrika yatırımı düşünüyoruz. “Dünyanın geleceği organik” Yaklaşık 1995’ten bu yana ise or-

LAÇIN DIŞ TICARET YENI YATIRIMIYLA IHRACATTAKI AĞIRLIĞINI ARTIRMA HEDEFINDE Asma tavan sistemleri üzerine çalışmalarını sürdüren Laçin Dış Ticaret, önümüzdeki süreçte Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrika yatırımını tamamlayarak ihracattaki ağırlığını artırmayı hedefliyor.

kendi ürünlerimizi Sunexpo markası ile yine yurt genelinde satmaya başladık. İlk olarak taşyünü, alüminyum asma tavan sistemlerinin üretimine başladık. Bugün 5 bin metrekarelik kapalı alanda çalışıyoruz ve vinil kaplı alçı tavandan akustik tavana kadar değişik çeşitlerde 10’a yakın ürünümüz var. Aynı zamanda mantolama fileleri, vida grupları, profiller, taşıyıcılar gibi farklı malzeme satışlarımız da bulunuyor.

Halil Laçin Laçin Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı

T

icari hayatına 1981 yılında başladığını, atölyeden fabrikaya uzanan zorlu bir yol takip ettiğini anlatan Laçin Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Halil Laçin, dürüstlükten ayrılmadan yoluna emin adımlarla devam ettiğini söylüyor. Birçok farklı sektörde faaliyet göstermesi sonrasında 2006 yılında asma tavan sistemlerine yöneldiğini kaydeden Laçin, Çin’de yaptığı araştırmaların ardından önce ürünleri ithal edip satarak ticarete adım atıyor ardından da gelen talepler sonucu asma tavan üretimine başlıyor. Bugün Türkiye genelinde 300’den fazla satış noktası ile ürünlerini yurdun dört bir yanına gönderen firma, üretiminin yaklaşık yüzde 20’sini ise ihraç ediyor. Halil Laçin bu sektöre nasıl adım attığını, markasını nasıl oluşturup bugünlere ulaştığını şöyle anlatıyor: “Atölyeden fabrikaya uzun bir yolculuk” Ticari hayatımıza 1981 yılında başladık. Bizimki bir aile şirketiydi ve tarımdan inşaata birçok alanda faaliyet gösterdik. İnşaat üzerine çalıştığımız dönemde asma tavan sistemiyle ta-

MTSO 06 CMYK

nıştım. Sektörde bu alanda bir takım açıklar bulunduğunu tespit ettik. Yapıların içinin daha dekoratif görünmesini sağlayan çok sayıda farklı kalem vardı ve o dönemde ülkemizde bu ürünler o kadar da yaygın değildi. Bunun üzerine Çin’e giderek araştırmalara başladık. Hem ürünü araştırıp tanımaya çalıştık hem bu ürünü üreten fabrikaları inceledik hem de bu işin piyasasını araştırdık. Edindiğimiz olumlu izlenimler sonucunda asma tavan sistemleri üzerinde yoğunlaşmaya karar vererek Mersin’de yatırım yaptık. Mersin’de liman bulunması bu şehirde yatırım kararı almamızdaki en önemli sebep oldu. Bu sayede hem ithalatımızı kolay yapacak hem de Anadolu’nun merkezi sayılabilecek bir konumda olması nedeniyle yurtiçindeki pazarlarımıza bölgenin güçlü lojistik imkanlarını da kullanarak ürünümüzü ulaştırabilecektik. 2006 yılında bu sektöre adım attık. Önceleri Çin’den ithal ettiğimiz ürünleri satıyorduk. Ancak bir süre sonra sektördeki üretim açığını görerek, gelen talepleri de değerlendirip üretime başlama kararı aldık. 2011 yılında üretime başlayarak

“İhracat her zaman hedefimizde oldu” Bu sektöre adım attığımızda öncelikli hedefimiz üretime başlayıp ithalatın önüne geçmekti. İkinci hedefimiz ise ihracat yapabilmekti. Bu hedeflerden ilkini gerçekleştirmemiz sonrasında ikincisi için araştırmalara başladık. İlk ihracat denemesini üretim öncesinde farklı ürünlerle gerçekleştirdik. 2010 yılında Gambiya ile çalışmaya başlayıp bu ülkeye armatör lambalar, araba aküsü gönderdik. Amacımız ihracatı öğrenmekti. Ardından üretimle birlikte gerek gelen talepleri değerlendirerek gerekse biz yeni pazarlar arayarak Irak ve Suriye’ye ürün göndermeye başladık. Bugün üretimimizin yaklaşık yüzde 20’sini Türkmenistan, Gürcistan, İngiltere, İspanya, Libya gibi farklı ülkelere gönderiyoruz. Çin ile bağlantımız halen devam ediyor. Bu ülke ile temaslarımızı güçlendirmek adına oğlum Salih Laçin üniversiteyi Çin’de okudu. Eğitimi sırasında doğal olarak bağlantılarımız daha da güçlendi. Bugün Çin ve Tayvan ile çalışmalarımızı oğlum devam ettiriyor. “Yurt genelinde yaygın bayi ağımız var” Faaliyete başladığımız ilk günden itibaren ithal ettiğimiz ürünleri yurt

genelinde satmaya odaklandık. Geçen zaman içinde ürün kalitemiz sayesinde sektörde sağlam bir yer edindik. Bugün 300’ün üzerindeki satış noktamız ile yurt genelinde yaygın bir bayi ağına sahibiz. Gerek üretim kapasitemizi artırıp yurtiçindeki etkinliğimizi güçlendirmek gerekse ihracattaki ağırlığımızı artırmak adına yeni bir yatırım kararı aldık. Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nden yeni bir arsa satın aldık. Henüz yeni kurulan bir OSB. Bu bölgenin altyapısının tamamlanması halinde biz de hızla üst yapı yatırımımızı gerçekleştirebiliriz. Üzerinde çalıştığımız ürün dekoratif amaçlı kullanılıyor olması nedeniyle yüzlerce modeli var. Yeni fabrikamıza geçmemizle birlikte sadece üretim kapasitemizi artırmayla kalmayıp desen ve ürün çeşidimizi de artırmayı planlıyoruz. Bunun ar-ge çalışmalarına şimdiden başladık. Aynı zamanda mevcut durumda üretimimizin yüzde 75’i yerli. Hammaddemizi ithal etmek durumunda kalıyoruz. Yeni yerimize geçmemizle birlikte üretimin tamamını yerlileştirmek istiyoruz. Bu yatırımla birlikte elbette üretim kapasitemiz de en az iki katına çıkacak ve oluşacak üretim fazlasıyla birlikte ihracatımızın payını da toplam iş hacmimiz içerisinde yüzde 50’ye çıkarma arzusundayız. Bunun için özellikle yurtdışı fuarlara katılmayı hedefliyoruz.

ganik tarımla ilgileniyoruz. Üçüncü kuşağın da eğitimlerini tamamlayıp aramıza katılmasıyla birlikte özellikle organik ürünler ve katma değerli ürünler üzerindeki çalışmalarımız daha da arttı. Son 6 yıldır da kendi organik projelerimizi yürütüp ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Organik üründe her geçen yıl pazar payımızı artırıyoruz. Türkiye’nin şu anda organik bakliyatta en büyük ihracatçısı olduğumuzu söyleyebilirim. Ukrayna, Etiyopya ve Türkiye’de kendi organik projelerimiz var. Amerika ve Kanada’da kendi organik firmalarımızı kurmayı planlıyoruz. Bu sayede kendi dağıtımlarımızı yapabileceğiz. Organik tarıma önce bakliyatla başladık, ardından buğday, mısır, arpa, yem grubu geldi. Ürün portföyümüzü gittikçe geliştiriyoruz. Konvansiyonel ürüne göre organik çok daha zor ve meşakkatli bir iş. Şu anda Mersin’de 3 fabrikamız, Adana’da bir tane organik yem tesisimiz, Manisa’da da organik tavuk çiftliğimiz var. Organikte her geçen gün büyüyoruz. Sadece biz değil, her yıl dünyada da organik pazar yüzde 8-10 arasında büyüyor. Korona virüs sürecinde dahi organik ürünler ön plana çıktı. Dünyanın geleceği organik. Türkiye’de de pazar büyüyor. “Ar-Ge çalışmalarımız da sürüyor” Aynı zamanda katma değerli ürünler için Ar-Ge çalışmalarımız da devam ediyor. Sağlıklı bir ürün olması nedeniyle bebek mamalarında kullanılmak üzere farklı ürünler üzerinde çalışıyoruz. Üniversitelerden bu çalışmalar sırasında destek alıyoruz Hedefimiz, önümüzdeki süreçte bu tür ürün gruplarına daha çok ağırlık vermek. Dünyada da hazır gıdalara eğilim arttı. Biz de çalışmalarımızı dünyadaki gelişmeleri takip ederek yönlendiriyoruz. Son dönemlerde karşılaştığımız bir sorun ise ürün bulma noktasında yaşanıyor. Ülkemizdeki ürün eksiği nedeniyle yurtdışından araştırmalar yapıyoruz. Oralarda üretim yapmak için görüşmelerimiz sürüyor. Sağlıklı gördüğümüz yerlerde sürdürülebilirlik adına üretim planlıyoruz. Sonuç olarak tek bir hedefimiz var o da, temiz ürünü nihai tüketiciye ulaştırabilmek.

“Döviz kurlarındaki hareketlilik sektörü de etkiliyor” Biraz da sektörü değerlendirecek olursam pandemi sürecinin tüm sektörler gibi biz de etkilendiğini söyleyebilirim. Ancak şu anda inşaat sektöründe bir hareketlenme başladı ve bu, bizim çalışmalarımıza da yansıdı. Şu anda tek sorun yüksek maliyetler. Özellikle döviz kurlarındaki artışa paralel bizim ürünlerimizin de maliyeti artıyor. Yurtiçinden aldığımız hammaddeye dahi döviz kurları yansıtılıyor. Sektör bir diğer sorunu ise firma ve marka sayılarındaki inanılmaz artış nedeniyle yaşıyor. On yıl öncesine kadar belli başlı birkaç firma dışında taşyünü üreticisi bulunmazken, Uzakdoğu ülkelerinin de bu işe el atmasıyla beraber üretici firma ve marka sayısında inanılmaz bir artış meydana geldi. Üretici sayısındaki artış ürünün bulunabilirliğini arttırmasına rağmen kaliteli ve kalitesiz ayrımını da ortaya çıkardı. Her üreticinin olaya aynı ciddiyet ve hassasiyetle yaklaşmıyor olması tüketiciyi ürün alırken çok daha dikkatli olmaya zorluyor. Kaliteden ödün vermek istemeyen üretici mecburen pahalı ürünler kullanmak, maliyeti önemseyen üretici ise mecburen düşük kaliteli ürünler kullanmak zorunda bırakılıyor. Bu sebeple aynı sektörde yer alan üretici firmaların ürünleri de rekabet ortamından uzaklaşıyor ve aynı bölünmeyi onlar da yaşıyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.