Metropol Aksaray Sayi 6

Page 1

www.metropolaksaray.com

1


2

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

3


4

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

5


6

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

7


8

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

9


İÇİNDEKİLER SAYFA

16

KAPAK KONUSU

HALUK ŞAHİN YAZGI

32

MERCEDES

SAYFA

S SERİSİ

SAYFA SAYFA

22-24

64

AKSARAYA GURUR VERENLER

RÖPORTAJ MAHMUT ÜTÜK

44-46

10

www.metropolaksaray.com

ERDEM ZENGİN SOBE

SAYFA

72

HİPER TANSİYON VE TUZ

SAYFA

PAŞA

SAYFA

PİRİ MEHMET

20


İÇİNDEKİLER SAYFA YAZDI AŞK ATEŞE

56-57

YAZDI

38-40 TUZGÖLÜ

70

SAYFA

SAYFA

UMUT ZEN

66-68

KALEM AŞKI

SAYFA

12-14

SAYFA

SOMUNCU BABA

GEÇMİŞTEN GELECEĞE SESLENİŞ www.metropolaksaray.com

11


SÖYLEŞİ

UMUTZEN

Umut Zen kimdir? Biraz bize kendinizden bahseder misiniz? 3 haziran 1976 çerdiğin Mahallesi doğumluyum aksaray lisesi mezunuyum 1999 yılında Haliç ünv. konservatuar Şan bölümü bitirdim uzun yıllar aksaray’ da müzik yaptım dönemimdeki insanlar çok iyi bilirki yıllarca aksaray’ da protokol ile halk arasında iletişim elçiligi yaptım aksaray konusundaki hassasiyetim çok fazla idi, 2008’ de ilk albümümu yaptım BBC’ nin benimle ilgili yaptığı bir belgesel ile 2009 yılında 6 aylığına dinler arası dialog adına müzik elçiligi yapmak üzere amerikaya gittim,Aksaray konusundaki hassasiyetimi mevcut yönetim ile kaybettim yıllarca aksaray’da yapılan festival organizasyonların’ a davet edilmedim kendi toprağımin insanları ile bir konserde tanışamadım, aksaray’ da dışardan gelmiş ve yıllar önce memleketten ayrılmış sadece aksaray da doğmuş ama hiçbir zaman aksaray’ lı olmamış insanların il yönetiminde olması beni derinden üzmüştür, cok güzel şeyler olabilirdi bu zaman zarfında ama bu imkan bana verilmedi,onun için aksaray benim için sadece doğduğum yer oldu, umarım aksaraylılar bir gün beni hatırlar ve tek başıma verdiğim mücadelede benimle birlikte olurlar.

Müzikle nasıl tanıştınız? Ben kendi kendime melodika çalarak başladım. Şarkı söylüyordum falan. İlk okul dönemlerimde akordion çaldım. Lise dönemlerim müzisyenlikle geçti. Yani şarkı söyledim, gene enstrümanlarla ilgilendim. Derken doksan dokuz senesinde konservatuvara girdim. Haliç üniversitesi Türk musikisi şan bölümünü bitirdim. Doksan dokuz yılı da hep idaelize edindiğim albüm projesinin başlangıç yılı oldu. Tabi denemeler, yanılmalar, şarkılar, repertuvar çalışmaları bu esnada gruplar durumunda konserlerim falan oldu. Bir takım yerlerde çalıştım. Derken öyle devam etti o süreç.

12

www.metropolaksaray.com


SÖYLEŞİ SÖYLEŞİ

23 yıldır Müzikle iç içe olan “UMUTZEN” farklı sound ve müzik anlayışı ile, tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.. Orta öğreniminden sonra, Haliç Üniversitesi Türk Müzikisi Şan bölümünü tamamlayan “UMUTZEN” aynı zamanda yıllarca Tasavvuf Müziği ile de yakından ilgilenmiştir. Bu ilgisini Ney, Tanbur, Ud ve Rebab çalgılarıyla da perçinlemiş.

SEMAZEN GÖSTERİLERİYLE, İLAHİLERİ FARKLI SOUNDLARDA YORUMLAMASIYLA DİKKAT ÇEKEN İSİM

UMUTZEN İlahiye olan merakınız nerden başladı? Merak belki aileden olabilir. Yani aileden derken müziğe olan alakam aileden. Bir de mesela çocukken tevcitli kuran dersi falan almıştım. Hani her çocuğu annesi, babası gönderir ya, ben o zamanlar falan yaz tatillerinde ezan okurdum. Hoşuma giderdi, hocam da izin verirdi. Bazı öğle namazlarında falan ezana ben çıkar, okurdum. Bir de kendi melodi tavırlarımla sûre okurdum. Merakım o zamanlardan vardı.

www.metropolaksaray.com

13


SÖYLEŞİ

Klipte elinizde sürekli ney görüyoruz. Ney’le alakanız ne zaman başladı? 2003 yılı heralde öyle hatırlıyorum. Benim bir anda oldu ney’e başlamam. İlgim ve alakam… Bir arkadaşıma vesile olmuştum aslında. Bir neyzen vardı ona götürdüm, ney aldık falan. O uğraşırken öyle okul kantininde benim alakam vardır mesela, böyle enstrümanlarla benim sohbetim vardır. Virtiöz değilim ama tanbur çalarım, ud çalarım. İşte rebab bir dönem uğraştım. Kendi kendime bir yerde gitar bulduğum zaman gitar çalarım. Enstrümanlara karşı bir ilgim var yani. Mesela etnik enstrümanları bir yerde dolaşırken gördüğüm zaman elime alır çalarım. Şöyle ki, ben başka bir mantıkta yaklaştığım için ilk defa elime aldığım bir enstrümanla bile birşey çalarım. Ney de öyle başladı benim için. Ama tabi neyzen falan değilim. Öyle kendi kendime ilgileniyorum. Birçok enstrümanla ilgilendiğim gibi.

Hz. Mevlana’dan söz ettiniz. Araştırdınız ve okudunuz mu? Nasıl başladı ilginiz? Biz aslında dünyaya o kadar donanımlı geliyoruz ki! Biraz kendinizle iştirak halinde olursanız zaten böyle içinizde ciddi anlamda o felsefe dönüyor. İlla bunu okuyalım, araştıralıma gerek kalmıyor aslında.Tabi ki baba Konya’lıdır benim. Çocuk yaşlarda hep o tarafa gittik, geldik. Akrabalarımın bir çoğu oradadır falan. Ama ilgim ve alakam tabi ister istemez sizin uğraştığınız şeyle olur. İnsan olmakla uğraşıyorsan, zaten Hz.Mevlana ile uğraşıyorsundur. İlla da açıp bir kitap okumanıza gerek kalmıyor. Zaten o bilgiler kitap olarak sizde olduğu için, siz, onu davet edersiniz, uğraşırsınız o bilgiler önünüze gelir. Ve bir bakarsınız ki o felsefenin içine dahil olmuşsunuz, yürümeye başlamışsınız.

14

www.metropolaksaray.com

Hedefin Türkiye deki müzik piyasasına girmiş birisi için büyük. Neden hemen Eurovision? Millet olarak zaten kimlik problemi yaşıyoruz ve içeriklere baktığımızda Eurovision un kimliğimizin standartlarını bozmakta ciddi bir etki oldu. Kimse kabul etmese de bu bir gerçek. Garip garip denemeler yaptık. Birinde de birinci olduk. Fakat bu kimlik yozlaştırmasını değiştirmez. Bana sorsalar, 14Nejat Ertaş ı gönderin saz çalsın sonuncu olsun. derim. Türkiye nin çok ufak bir yerinin duygusu, mistik havası ile sonuncu olmak, İngilizce şarkı ile birinci olmaktan daha önemlidir

Sana teklif edilirse nasıl bir parça ile katılırsın?

İlahi. Allahu Allah ile. İlahiyi neden çok istiyorum? Bütün dünya, bizim bir türlü sahiplenemediğimiz, kargaşalar içerisinde olduğumuz, kendi aramızda çatışmaya girdiğimiz Mevlevi felsefesini almış çok yüksek seviyelere götürüyor. Eurovision için şarkı belirlenirken, Aman o olursa dil yok olur. Yok, şöyle olur böyle olur diye uğraşırken dünya almış Mevlana nın sekiz yüzüncü yılını kutluyor, Amerika da en çok okunan kitap Hz. Mevlana nın kitabı oluyor. Amerikalı bir bilim adımı semazenleri araştırmaya başlıyor ve bir semazenin dönerken dünyanın eğilimine eşit olduğunu söylüyor. Bizim olan bir kültürün hem ilmini hem de bilimini inceliyor. Bu yüzden bir gün onlar sahip çıkmadan bizim olan bir anlayışı kendi felsefemizle Eurovision a taşıyalım.


www.metropolaksaray.com

15


KAPAK

HALUK ŞAHİN YAZGI AK PARTİ AKSARAY BELEDİYE BAŞKAN ADAYI

Kısaca kendinizden bahsedermisiniz 10.02.1976 yılında doğdum ilk orta ve lise tahsilimi Aksaray’da tamamladım. 1994-1999 tarihleri arasında yıldız teknik üniversitesi inşaat nühendisliği bölümünü bitirdim. İstanbul ve Ankara’da özel şirketlerde çalıştım. 2000 yılından itibaren Aksaray’da inşaat mühendisliği yapmaktayım.

Belediye başkanligina nasil talip oldunuz ? Bir süre babam Hadi Yazgı ile birlikye çalıştık. Babamında siyaset yoluyla halka hizmet etmek gibi bir gayesi vardı. O zamanlar bende de bu istek ve arzu oluştu. Daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi Türk siyasetine yeni bir anlayış getirdi. Hizmetin nasıl yapıldığını, halka hizmetin nasıl götürüldüğünü gördükten sonra bende kendime bir hedef koydum. 2009 yılında yapılan mahalli yerel seçimlerde belediye meclis üyeliği ile bu hizmet işine başlamış oldum.

16

www.metropolaksaray.com


KAPAK

İNŞAALLAH HALKIMIZIN DESTEGİ İLE SEÇİLİRSEK AK PARTİNİN BİR HİZMET PARTİSİ OLDUGUNU GÖSTERMEYE DEVAM EDECEGİZ, AYRICA HALKIN YÖNETİME KATILDIĞI İSTİŞARENİN ÖN PLANDA OLDUGU KATILIMCI ORTAK AKLIN ÖNE ÇIKTIGI BİR YÖNETİM ANLAYIŞIMIZ OLACAK AKSARAYI MARKA ŞEHİR YAPMIŞ BELEDİYECİLİĞİN FARKLI HİZMETLEREDE VESİLE OLDUGUNU GÖSTERMİŞ BİR BAŞKAN,KISACA AKSARAY SIRA DIŞI BİR BAŞKAN GÖRECEK İNŞAALLAH.

Bu sürec nasıl gelisti ? Siyasete girdiğimiz tarihten itibaren kendimize belediye başkanlığı hedefi koyduk ve kendimizi o istikamette yetiştirmeye başlamıştık. Genel merkezimiz aday belirleme hususunda çeşitli usullerle birçok yöntem kullanmaktaydı. Bunlar anketler, temayül yoklamaları, akil insanlar, kanaat önderleri gibi. Aksaray’da yapılan temayül yoklamasında teşkilattan arkadaşlarımızda alternatif olarak bizim adımızı yazmışlar. Burdan sizin aracılığınızla kendilerine çok teşekür ediyorum. Daha sonra genel merkezimiz temayülde öne çıkan 3 isim üzerinden anket yaptırıp Aksaray adayını karar verip açıklamıştır.

Siyasete yönelme çizginizde üzerinizde etkili olan hususlar neler olmuştur? 2009 yılında yapılan mahalli seçimlerde ak partiden belediye meclis üyeliğine müracaattımla başladım, daha sonra yapılan il başkanlığı kongresinde il yönetim kurulu üyeliğine seçildim. İl başkan yardımcılığı görevinde bulundum. Daha sonra merkez ilçe başkanlığına atandım. 2012 yılında yapılan kongreyle merkez ilçe başkanlığına seçildim. Kısaca böyle özetleyebiliriz.

www.metropolaksaray.com

17


KAPAK

Adaylık Süreciyle İlgili Çalışma Programınız nelerdir? : Biz Aksaray’ı AK belediyecilikle tanıştırmış bir partiyiz. Devam eden bir belediyeyi inşaallah halkımızın desteği ile kazandıktan sonra Aksaray’ımızı sıra dışı bir başkanla tanıştıracağız. Aksaray’a ufuk kazandıracak vizyon çizecek Aksaray’ı marka şehir haline getirecek projelerimiz var. Proje ekiplerimiz yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Bu arada kendimde AK belediyecilikte marka olmuş belediye başkanlarımızla görüş alış verişlerinde bulunmak için bir dizi görüşmeler yaptım. Konya, Bursa ve İstanbul belediyelerini ziyaret ettim. Bu ziyaret ve görüş alış verişlerimiz devam edecek inşallah.

Belediyenin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Aksaray halkı Aksaray’ımızı AK partili bir belediye başkanı seçerek kentine sahip çıkmıştır. Belediye başkanımızda önemli yatırımlar yapmış ve çok çalışmış büyük bir köy görünümündeki şehrimizi yaşanabilir bir şehir haline getirmiştir.

18

www.metropolaksaray.com


KAPAK HALKIMIZIN DESTEĞİ İLE KAZANDIKTAN SONRA AKSARAYIMIZI SIRA DIŞI BİR BAŞKANLA TANIŞTIRACAĞIZ AKSARAYA UFUK KAZANDIRACAK VİZYON ÇİZECEK AKSARAYI MARKA ŞEHİR HALİNE GETİRECEK PROJELERİMİZ VAR, PROJE EKİPLERİMİZ YOGUN BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYORLAR

Aksaray Belediye Başkanı olursanız ne gibi farklılıklar ortaya koyacaksınız? : İnşaallah halkımızın desteği ile seçilirsek AK partinin bir hizmet partisi olduğunu göstermeye devam edeceğiz. Ayrıca halkın yönetime katıldığı istişarenin ön planda olduğu katılımcı ortak aklın öne çıktığı bir yönetim anlayışımız olacak. Aksaray’ı marka şehir yapmış belediyeciliğin farklı hizmetlerede vesile olduğunu göstermiş bir başkan, kısaca Aksaray sıra dışı bir başkan görecek inşaallah.

Projelerinizden biraz bahsedermisiniz ENGELLİLER PARKI, KADINLAR SPOR KOMPLEKSİ, MAHALLE PARKLARI, ÖĞRENCİ YURDU GİBİ ÇALIŞMALARIMIZ OLUCAK.

Metropol Aksaray Dergisi olarak Çok teşekkür eder. Başarılarınızın devamını dileriz. www.metropolaksaray.com

19


E B O S

SOBE

Dergİsİ ksaray A Metropol İN’ İ ERDEM ZENG sobeleDİ 1-Aksaray? Büyüdüğüm ve olduğum şehir. 2-Aile? Hayatımdaki en önemli ve en özel insanlar. 3-İş? Sorumluluk 4- Para? Yaşamak ve hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz değişim aracı. 5- Aşk? Dünyada karşılığı ya da zıttı olmayan tek duygu. 6-Tatil? Daha önce hiç gitmediğim bir yerde, daha önce düşündüğüm şeyleri düşünmemeyi başarmak. 7-Mistik?Bütün insanlardan uzaklaşıp ıssız yerlerde kaldığımda aklımın bile önüne geçen o gizemli his. 8-Hayal? Mutluluk 9-İdol? Sanırım kimseyi idol haline getirmemişim. Çünkü benim hayallerim var, sınırlarım değil. 10-Kadın? Dünyanın geri kalanını benim için tamamlayabilecek, eksik olan diğer yarım. 11-Erkek? Kısaca biz. Çoğu zaman hırslı, avcı ve güçlü. Ama her şeyden önce kocaman yürekleri olan insanlar. Hemen hemen bütün şairler, yazarlar, filo-

M E D N İ R E ENG Z

zoflar… Babam, dostlarım ve kardeşlerim. 12-Kesinlikle hayır? Kendine ya da başkalarına ihanet. Çünkü insan bazen kendine de ihanet eder. 13-Kesinlikle evet? Dostluk, arkadaşlık ve samimiyet. 14-Olmazsa olmaz? Ailem, huzurum ve sağlığım. 15-Huzur? Kötüye giden bir şeyi değiştirmek. 16-Eşi dostu bezdiren yanınız? Bunu bir sormam lazım. Hiç aklıma gelmedi. 17-Yemek? Yapmayı bildiklerimin hepsi. Ama en çok ekşili köfte 18-Mekân? Özgür olduğum ve bunu hissettiğim her yer 19-Hobi? Seramik, rölyef ve resim 20-Şiir? Monaroza / Sezai Karakoç 21-Takım? GALATASARAY…. 22-Burç? Balık 23-Sinema?YForrest Gump 24-Kitap? Böyle Buyurdu Zerdüşt / Nietzsche 25-Sobelenmeseydiniz nerde olurdunuz? Büyük ihtimalle fotoğraf çekiyordum.

oğlu n’in ta ve i g n p Ze k, or ül Yaku ğdu. İl kuz Eyl y’da e v o i o d g D v a a s ra e r en S rahisar’d ra İzmi alen Ak erakını m t e son ü. H inka im m Öğr lup sun Şab ladıktan im görd yan res eminin o ı l ’ ire am aşla ren dön aray Aks yılında G y’da tam i’nde öğ arında b log film ı. n e l l a mak na yıl şlad tes As 1981 Aksar ulun ı. b akül . İlkokul ürdü. A eye ba k i F a a n i r ld ıd ola renim Eğitim pıyor nüşt ilgilenm ına katk de yer a örev ö ğ a a d y ö c i lise itesi Bu görev toğrafa afçılıkla alar de g serg alışm karma k eğitim en olup fo otoğr rs ak ç r e a a v l i d m ı d Ün men o yılların ijital f ve 4 ir ço tanıt lerin d t l y’ın 6 kişisel erine b cu üye tedir. a r öğre r ta oku rdından a k a Aks o ü üz kuru nda tme arak rı arası rsel yön KFOD) ını yürü l o gö (A yılla onu nlığ misy - 2013 eknik ve erneği u Başka t a n l D t Sa 011 atının afçılar Kuru çin 2metropolaksaray. an otoğrcom netim s 20 iwww. f a ğr y F OD Yö Foto sara F 20 aldı. Ak alen AK h


SOBE

www.metropolaksaray.com

21


RÖPORTAJ

ORTAKÖY

Sayın MAHMUT ÜTÜK Metropol Aksaray Dergisi adına davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Öncelikle klasik tanıtım sorumuzla başlayalım. Mahmut Ütük kimdir, kendinizi nasıl tanır ve tanıtırsnız? 1958 yılında Gökler Köyünde doğdu. 1969 yılında Gökler İlkokulundan mevzun oldu. Bir yıl aradan sonra 1970 – 71 eğitim öğretim yılında Niğde İmam Hatip Lisesine kaydoldu, Ancak Ferit MELEN Hükümetinin İmam Hatip Lisesini kapatması nedeni ile Niğde Cumhuriyet Ortaokulunda eğitime devam etti. 1974 yılında son sınıfta okurken kardeşinin de Ortaköy Ortaokuluna kaydolması nedeni ile Ortaköy Ortaokuluna nakil yaptırdı. Ortaköy Ortaokulundan 1974 yılında mezun oldu. O yıllarda Ortaköy’de Lise olmadığı için tekrar Niğde ye dönerek Niğde Lisesine kaydoldu ve buradan da 1977 yılında mevzun oldu. 1978 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine kaydoldu ve 1983 yılında bu Fakülteden mezun oldu. 1984 yılında Sivas Sağlık Meslek Lisesinde öğretmen olarak göreve başladı. 1985 yılında Ankara Hukuk Fakültesini kazanıp kaydını yaptırdı. 1986 öğretim yılında Kırşehir Sağlık Meslek Lisesine tayinini çıkartarak burada 1993 yılına kadar görev yaptı. 1989 yılında Hukuk Fakültesinden mezun olarak Kırşehir Adliyesinde Avukatlık Stajını yaptı. 1991 yılında Vatani görevini Asteğmen olarak tamamladı. 1993 yılında Aksaray Barosuna kayıtlı olarak Avukat olarak Ortaköy’e büro açtı ve aynı yıl Ortaköy Sağlık Meslek Lisesine tayinini aldırdı. Bu tarihten itibaren Öğretmenlik ve Avukatlık görevini birlikte yürütürken 28 Mart 2004 tarihinde yapılan Yerel seçimlerine katılarak Ortaköy Belediye Başkanlığına seçildi. Bu görevi başarılı bir şekilde 5 sene boyunca yürüterek. 29 mart 2009 seçimlerinde tekrar aday oldu. Ve seçimi halkın büyük teveccühü ve rakip partilerin toplam oylarından fazla oy alarak tekrar kazandı. Evli ve 4 çocuk babasıdır.

22

www.metropolaksaray.com


RÖPORTAJ

BELEDİYE BAŞKANI

Ortaköy Belediyesini yönetmeye aday olma kararını nasıl ve neden verdiniz? Ben Ortaköy İlçesinde Avukatlık ve Öğretmenlik yapıyordum. İlçenin durumu çok kötüydü. Sular akmıyor, çöpler toplanmıyor, yol ve kaldırım namına hiç bir şey yoktu. İlçe büyük bir köy görüntüsü veriyordu. Çevremizdeki avukat ve öğretmen arkadaşlarımız, birimizin aday olarak bu işe el atması gerektiğini söylediler. Bu şekilde Ortaköy’ü yönetmeye aday olduk

Belediyecilik anlayışınızı özetler misiniz? Belediyecilik anlayışımın özeti “Halka Hizmet Hakka Hizmettir” düsturudur.

Ortaköy’e ilk defa gelen bir yabancı olsaydınız Ortaköy’le ilgili ilk izlenimleriniz neler olurdu? Ortaköy şu an itibarı ile İç Anadolu Belediyeleri içinde Kamu Kurum ve Kuruluşlarına bir kuruş dahi borcu olmayan, hiç bir özel sektöre borcu olmayan, günlük sabah akşam çöpü toplanan, sene 365 gün 24 saat su kesintisi olmayan İlçe içindeki tüm okullarının bahçesi asfalt veya kilitli taşla kaplanmış, üniversite kampüsüne kadar sağlı sollu kaldırımı ve asfaltı yapılmış, sanayi sitesinin içerisi ve şehir merkezi yol ve kaldırımları kilitli parke ile döşenmiş 11 mahallesinin tüm yolları asfaltla kaplanmış kendi yağı ile kavrulan şirin bir ilçedir.

www.metropolaksaray.com

23


RÖPORTAJ YAŞAM

Ortaköy seçmeni neden Mahmut Ütük’ü tercih etmelidir? 2004 öncesi ile 2004 sonrasını kıyaslayan vatandaşımız elini vicdanına koyarak kimi destekleyeceğine karar verecektir. Su akıyor göz bakıyor vecizesi mucibince herşey ayan meyan ortada gerisi vatandaşımızın tercihine kalmıştır.

Ortaköy’ün geleceğine dair hedefleriniz nelerdir? 2004-2014 aralığında Ortaköy’ümüzün tabiri caizse “Adam olmaz” denilen tüm problemleri Belediyemiz çalışanları ve Ortaköy halkının yardımları ile çözülmüştür. 50 yıldır devletin ıslah edemediği Çallıkocaöz deresi ıslah edilmiş, 50 yıldır 1 metre bile imar uygulaması yapılamayan ilçede imar uygulaması bitirilme noktasına getirilmiştir. Velhasıl Belediyenin yapması gereken tüm temel problemler çözülmüştür. Şu an ilçemizde 1500 kaloriferli daire yapılmıştır. 1500 dairenin de temeli atılmıştır. Aksaray’ın tüm ilçeleri içerisinde alt yapısını tamamlamış ve Kamu Sektörü ve Özel Sektöre borcu olmayan, 2004 sonrasında çevremizde kasabalığı düşen yerlerin de ilçeye dahil olması ile daha da büyüyecek ve gelişecek bir ilçe hedefliyoruz.

Bir siyasetçi olarak yaptığınız araştırma ve izlenimlerinize göre Oraköy insanı belediyeden neler bekliyor? Hizmetin ve istikrarın devam etmesini bekliyor.

Mahmut Bey, vakit ayrıdığınız için teşekkür ederiz ve çalışmalarınızda başarılar dileriz.

24

www.metropolaksaray.com

Ortaköy’ün bugünkü durumu ve kentte yaşanan öncelikli sıkıntıların çözümü noktasında nasıl bir yol izlediğinize dair bilgi verir misiniz?

Sözümüzün başında da belirttiğimiz gibi “Halka Hizmet Hakka Hizmettir” düsturu ile işe başladık. 25 trilyon bocu ödedik. Tüm temel problemleri de halkımızın ve çalışanlarımızın yardım ve gayretleri ile çözdük. Hortumları kapattık, havuzda biriktirdik ve bu işleri başardık. Kısaca söylemek gerekirse sineğin kanadından yağ çıkartırcasına bir yol izledik, halkımızın ve Allahü Tealanın yardımı ile başardık.


YAŞAM

www.metropolaksaray.com

25


KÖŞE

AKSARAY OSB HAKKINDA BİLGİ İSMET ÇAĞLAR OSB Bölge Müdürü - OSB Yön.Kur.Üyesi 2012 yılı 2013 yılı Ülkemizin hızla sanayileşmesine paralel 32 olarak Aksaray OSB 5084 sayılı teşvik 1-Tahsis Edilen Parsel Sayısı 37 adet Kanunu ve yeni çıkarılan bölgesel teşvik adet Kanunu kapsamında 5. Bölgede yerini 2-Tahsis Edilen Parsel Alanı 430.000 m² almasıyla birlikte OSB’miz adeta şaha 528.000 m² kalkmıştır. TR 71 grubu içinde Türkiye’de 3-Tahmini İstihdam Sayısı 1.200 kişi en fazla yatırım alan illerin birinci sırasında 2.000 kişi’dir Yukarıda 2012 ve 2013 yılı verilerinde yerini almış ve bu hızla devam etmektedir. Yatırımcısını kucaklayan bir anlayışla görüleceği üzere Aksaray OSB’ye yapılan hareket eden İl Milletvekillerimiz, Yönetim yatırımlar hızla devam etmektedir. Kurulumuz başta Sn. Valimiz, Sn. Belediye Aksaray OSB olarak teşvikte 5. Bölgede Başkanımız, Sn. Genel Sekreterimiz ve OSB olmamız ve OSB’ye yapılan yatırımların Müdürlüğümüz yatırımcılarımızla birebir 6. Bölge teşviklerinden yararlanması ilgilenerek bugün itibariyle filen çalışan fabrika nedeniyle, yurt içinden ve yurt dışından sayısını 145’e, ve 6.500 çalışana çıkarmıştır. uluslar arası marka değeri taşıyan firmalara Yine bugün itibariyle 30 adet fabrikanın da arsa tahsisi yapılarak, hem ülkemize hem yapımı devam etmektedir. Yapımı devam de Aksaray’ımıza önemli katma değer eden fabrikaların devreye girmesiyle birlikte sağlanacaktır. 4.000 kişi istihdam yaratılarak toplam çalışan Yeni teşvik kapsamında Aksaray OSB içerisinden iki büyük uluslar arası firmaya sayısı 11.000’lere ulaşacaktır. sanayi parseli tahsisi yapılarak ülkemizde ve Aksaray OSB olarak, Aksaray OSB’de yeni teşvik sistemi kapsamında 5. Bölgede sağlanan avantajlar: 1KDV istisnası 2Gümrük vergisi muafiyeti 3Vergi indirimi 4Sigorta primi işveren hissesi desteği 5Yatırım yeri desteği 6Faiz desteği Yeni teşvik kapsamında Aksaray OSB’ye yatırımlar 6. Bölgenin teşviklerinden istifade edilecek olup, bununda kapsam süresi 10 yıldır. Bir işyerinde 10 yıllık sürede sağlanan gelir 12.000 dolar olarak tespit edilmiştir. Sosyal ve kültürel alanda çok iyi gelişmeler kaydeden Aksaray İli, aldığı kaliteli göç ile Beyaz Yakalı ve Mavi Yakalı personel bulmada hiç zorluk çekmemektedir. AKSARAY OSB GENEL YATIRIM DURUMU: 123456789-

Mevcut ve Tevsii OSB Genel Alanı : Toplam Sanayi Parseli Sayısı : Sanayi Parseli Tahsisi Yapılan Yatırımcı Sayısı Üretime Geçen Fabrika Sayısı Üretime Geçmeye Hazır Fabrika Sayısı Yapımı Devam Eden Fabrika Sayısı Proje Çalışmaları Devam Eden Fabrika Sayısı Doluluk Oranı ( Alan Bazında) Toplam İstihdam Sayısı

26

www.metropolaksaray.com

663 Ha 314 : : : : : : :

264 145 34 46 39 %91 6500 kişi

bölgemizde istihdam açısından çok önemli katkı sağlanacaktır. 1-Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne yaklaşık 960.000 m² arsa tahsisi yapılmış olup, yıllık 4.200.000 adet lastik üretimiyle 300 milyon dolar yatırım yapılarak alt yüklenicileriyle birlikte toplam 3.000 kişiye istihdam sağlanacaktır. 2-Eroğlu Giyim A.Ş. (Colin’s)’ne 40.000 m² lik arsa tahsisi yapılmış olup, firmanın üretime geçmesiyle birlikte 1.000 kişiye istihdam sağlanmış olacaktır. Yeni teşvik sistemi, coğrafi konumu, orta doğuya yakınlığı, Mersin Limanına 240 Km. Mesafe ile dünya pazarına açılması ile birlikte Ankara’ya 220 Km., Konya ve Kayseri’ye 140 Km. lik mesafesiyle yurt içi ve yurt dışına hizmet üreten Aksaray OSB’nin 2023 hedefinde 25.000 çalışana ulaşmak olacaktır.


www.metropolaksaray.com

27


MEKAN

28

www.metropolaksaray.com


MEKAN

Aksaray’in en keyifli mekanlarından olan The Garden bistro , şık ve göze hoş gelen dekorasyonu ile keyifli, nezih, nitelikli mekanlardan biri.

Sadece Türk mutfağından değil, dünyanın dört bir yanından tatları keşfedebileceğiniz The Garden Bistro da, zengin lezzetler, estetik bir sunumla masanıza geliyor. Bazen Fransız mutfağından leziz bir sufle, bazen Meksika mutfağından bir fajita, dileyene İtalyan lazanya ya da tiramisu, dileyene ise Hint usulü tavuk tatlarını sunan mekanın, bu anlamda oldukça geniş bir menüsü mevcut. Her damak tadına seslenebilen bu zengin menü, ustalıkla hazırlanmakta. Türk ve dünya mutfaklarından çorba, tatlı seçenekleriyle de dikkat çeken The Garden Bistro , keyifli bir ortamda özel lezzetler tatmak isteyenler için oldukça ideal bir cafe. Başlangıç seçeneklerinden hemen sonra alabileceğiniz lezzetli ve renkli atıştırmalıklar uzun sürecek bir akşam yemeği keyfinin habercisi. Salatalar,

makarna çeşitleri, pizzalar, burger ve sandviç seçeneklerinin yanı sıra özenle hazırlanmış ana yemek menüsünden de tercih yapabilirsiniz. Yine siz değerli misafirlerin, iş toplantılarınızı yapabileceğiniz, iş yemeklerinizi verebileceğiniz, misafirlerinizi ağırlayabileceğiniz, özel gün ve organizasyonlarınızı yapabileceğiniz mekanda ayrıca gerek evlerinizden, gerekse iş yerlerinizden bir telefonla paket siparişlerinizi verip, değişik tatlar denemenize fırsat sağlamak için, alo servis hattı gece 24:00’e kadar hizmetinizde.

THE GARDEN BİSTRO www.metropolaksaray.com

29


KÖŞE

Emlakçı mı Gayrimenkul Danışmanı Mı ? Sadık Asaf SAMETOĞLU /

E

mlak Komisyoncusu, namı diğer Emlakçı, zamane tabiri ve biraz daha afilli ismi ile Gayrimenkul Danışmanı. Bu kavramlar arasındaki nüans farklarını; Gayrimenkul Danışmanına Emlakçının kravatlısı diyerek özetlemek bir bakış açısı olsa da aslında mesele biraz daha derin. Burada amacımız Gayrimenkul Danışmanlarını yüceltmek, Emlakçıları daha basite indirmek değil. Bu iki kavram arasındaki farktan yola çıkarak sektörün nasıl sağlıklı bir yapıya kavuşacağı üzerinde durmayı arzuluyorum. Mevcut durumun fotoğrafına kısaca göz atarsak; sektör kuralları ve sınırları, yetkileri ve sorumlulukları çizilmemiş bir zeminde

30

www.metropolaksaray.com

Gayrimenkul Danışmanlık

hareket etmeye devam ediyor diyebiliriz. Kanun ve nizamla sınırlarının çizilmesi de çok kısa vade de mümkün görünmüyor. Bu nokta da biraz daha zamane tabiri ile farkındalık oluşturmak isteyenler, ‘’benim kendi kurallarım ve sınırlarım var’’,’ ’ bir prensip üzerine hareket ediyorum.’ ’ u kısaca titrlerine yazdıkları Gayrimenkul Danışmanı ünvanı ile sağlama gayretinde. Bununla birlikte, giyim kuşamları, kullandıkları jargon, ofislerinin durumu, çalışma şekli ve kalitesi ile de bunu hissettirmeye çabalıyorlar. Bir de bildikleri usul ile çalışmaya devam edenler var. Bunların her ikisinin de kendine göre avantajları ve dezavantajları göze çarpıyor. Aşırı kurumsal, prensipli, kuralcı bir görüntü bazen insanları ürkütebiliyor. Bu ortamları,

kullanılan lisanı, ortaya konulan prensipleri yadırgayan, tedirginlik hisseden birçok insan var. Bunlar daha samimi ve sıcak buldukları, ahbap çavuş ilişkilerinin daha kuvvetli olduğu çalışma tarzlarını tercih ediyorlar. Ama azımsanamayacak ve zamanla sayıları hızla artan bir kesim de daha regular, kuralları belli, hizmet verme çıtası yüksek, yani kurumsal bir alışverişi tercih ediyor. Teşbihte hata olmasın, bu bana süpermarketlerin gelişme sürecini hatırlatıyor. İlk süpermarkete girdiğimde mahalle bakkalımızda alıştığım o sıcaklığı bulamadığım gibi tüm o rafların, dekorların, ışıkların hissettirdiği ‘’ eyvah kasada tüm bunların bedelini bana ödetecekler.’ ’ korkusu ve tedirginliğini unutmuyorum.


KÖŞE

Amacımız Gayrimenkul Danışmanlarını yüceltmek, Emlakçıları daha basite indirmek değil. Bu iki kavram arasındaki farktan yola çıkarak sektörün nasıl sağlıklı bir yapıya kavuşacağı üzerinde durmayı arzuluyorum Benzer bir sürecin, içinde emlak ta olmak üzere tüm hizmet sektöründe yaşanacağını öngörmek akla hiç uzak değil. Bu dönüşümün çarkları yüksek ihtimalle bireysel çalışan ofisleri daha kolay öğütecek gibi görünüyor. Önümüzde böyle bir örnek varken bundan ders çıkarıp daha kurumsal, hizmet kalitesi yüksek, daha geniş bünyeli, kuralları ve prensipleri olan yapılara dönüşmek için hala vakit var. Bu işe kafa yorulmazsa ilerde ‘’ Rekabet edemiyoruz.. ‘’ hayıflanmaları kaçınılmaz olacak. Bu genel fotoğraftan sonra birkaç hususun daha kısaca altını çizmekte fayda var. Bu değişim sadece bir tabela ve kartvizitdeki titr değişimi ile gerçekleşmez. Fiziki şartlar açısından yapılan iyileştirmelerde belli bir yere kadar getirebilir. Asıl gerekli olan ise mantık, bakış açısı kısaca vizyon değişikliğinden geçmektedir. Daha kolektif, daha eğitimli, prensipli ve kuralları olan bir zemine oturtulmadığı zaman mesele yine topal kalacaktır. Sözün özü; Hizmet sektörü çok hızlı şekilde gelişimine devam ediyor. Bu gelişimi doğru şekilde algılamak ve yönetmek sağlıklı bir gelişim için büyük önem taşıyor..

Lakin aradan geçen yıllar gösterdi ki yerel veya yabancı, münferit veya zincir, ulusal veya uluslar arası marketler ve markalar bakkalların pazar payını neredeyse tamamen kuşattı. İnsanlar hem daha iyi bir hizmet almanın, hem sübjektiflikten uzak daha objektif bir fiyatla alışveriş yapmanın, istedikleri ürün kalitesini istedikleri fiyata bulabilmenin avantajını hızla kavradı ve ona yöneldi. Birleşip bir araya gelemeyen kurumsallaşamayanlar zamanla ahbap çavuş sıcaklığı avantajını ve rekabet edebilme kabiliyetlerini de kaybetti.

www.metropolaksaray.com

31


OTOMOBİL OTOMOBİL

Yeni S-Serisi, öncü otomobil teknolojilerinin bir araya gelmesinden çok daha fazlası… Mercedes-Benz’in otomotiv vizyonunun şekil almış hali!

Yeni S-Serisi: Vizyon tamamlandı Tüm algılar ile bağlılık. S-Serisi, Mercedes-Benz’in otomotiv gelişiminin teknolojik alanındaki doruk noktasını gözler önüne seriyor. Yeni S-Serisi, “Magic Body Control” özelliği ile yollardaki tümsekleri algılayan ve duruma göre süspansiyonu doğru ayarlayan ilk otomobil. Buna ek olarak, uzman “Airmatic” hava süspansiyonu, geliştirilmiş otomobil dinamikleriyle konfor sunuyor. S-Serisi’nin yeni yardımcı sistemleri ve özellikle de geliştirilmiş fonksiyonları sayesinde “Mercedes-Benz Akıllı Sürüş” konfor ve güvenliği bir araya getiriyor. Örneğin, PRE-SAFE fren sistemi 50 km/s’ten fazla hızdan sonra meydana gelebilecek olası tehlikeleri önlüyor. Modern duruş, hassas formlar Tasarımı, S-Serisi’ne prestij yolunda yeni bir aura kazandırırken, sportif Coupé görünümlü kapıları ve ha-

32

www.metropolaksaray.com

reketli sunroof’u modele modern bir görünüm kazandırıyor. Yeni S-Serisi’nin iç tasarımı klasik bir salon rahatlığı ve konfor sunuyor. Seçkin ambiyans Yeni S-Serisi, sürüş konforu ve performansı bir araya getiriyor. Uyumlu materyali ve renk konsepti, seçkin, şık bir iç tasarım ortaya koyuyor. Yedi renkten oluşan gelişmiş ambiyans aydınlatma özelliği modele prestij katarken, yeniden yapılandırılmış COMAND Online dünya prömiyerini S-Serisi ile yapıyor. Opsiyonel “Burmester® High-End 3D Surround Sistem” daha önce yaşamadığınız bir tecrübeyi size sağlarken aynı zamanda ilk kez bir araçta 3 boyutlu bir ses sistemi sunuyor. S-Serisi bütün duyuları besliyor; dünyanın ilk, aktif koku atomizasyon paketi AIR-BALANCE, araç hava

sistemine yeni bir boyut sunuyor. Tamamen yenilenen klima sisteminin diğer bileşenleri sayesinde ortamda bulunan havanın kalitesi arttıran bir filtreleme içeriyor. Ayrıca S-Serisi’nin dünya prömiyerinde, koltuk ısıtma ve havalandırmanın yanında, kol dayama ısıtmasına da dikkat çekildi. Önceki nesli ile karşılaştırıldığında, S-Serisi %20′ye kadar daha az yakıt tüketiyor ve tüm motor seçenekleri, Euro 6 emisyon standartları ile tanışıyor. Başarılı vizyonu ile S-Serisi Mercedes-Benz liderliğine olan bağlılığını bir kez daha kanıtlıyor.


OTOMOBİL

www.metropolaksaray.com

33


KÖŞE

Türk milliyetçilerinin okuması gereken iki temel kitap ÜMİT ÖZDAĞ

T

Türkiye’nin ve dünyanın son dönemde içinden geçtiği süreci, Türk milliyetçiliği açısından en etkili ve basit, akıcı bir şekilde tahlil eden iki kitap okudum. Uzun zamandan beri yazmayan bir yazar kaleme almış. Son kitabını 1978’de yazmış. 1978’de doğanlar 35 yaşında şimdi. 35 sene önce yazdığı kitabın adı “Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi-Teori” yazan Ayhan Tuğçugil yani Prof. Dr. İskender Öksüz. Yaşı müsait olanlar yani 50 yaş ve üzeri olanlar “Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi-Teori” kitabını çok iyi bilirler. İskender Hoca’nın 35 sene sonra yazdığı ve bahsettiğim iki kitabının adı “Türk’üm Özür Dilerim” ve “Niçin-Tarih-Devlet-EkonomiYönetim”. İşletme ve bilişim alanlarında da profesyonel olarak çalışmış, Yale Üniversitesi’nde kimya alanında mastır ve doktora yapmış bir aydının sosyal bilim okumaları ile desteklediği harika iki kitaptan bahsediyorum. Her iki kitabı da 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü çalışanları için zorunlu okuma kitabı yaptım. Sizler için zorunlu okuma yapamam ancak şiddetle tavsiye ediyorum bu kitapları. “Türk ırkı diye bir ırk yok” diyerek, ancak paragrafa baktığınızda kastının “Türk Milleti” diye bir millet yoktu, buna Türkiye Cumhuriyetini kuranlar karar verdi diyen profesörlerin ortada dolaştığı bir ortamda İskender Hoca, “Türk’üm Özür Dilerim” kitabında Türk Milliyetçilerinin Ziya Gökalp’ten başlayarak Millet kavramından neyi anladıklarını izah ediyor. Etnisiteyi değerlendiriyor ve izah ediyor. Milli devlet-millet ve menfaat ilişkisini anlatıyor. Türksüz Millet ve Milliyetçilikten bahsediyor ve alay ediyor. Türk Milletine yönelik psikolojik operasyonları, bu operasyonların arkasındaki sözde sivil toplum örgütlerini anlatıyor. İskender Hoca’nın bir özelliği de özellikle ikinci kitabında, “Niçin-Tarih-Devlet-Ekonomi-Yönetim” de ortaya çıkan çok iyi özet yeteneği. 500 sayfayı özünü ortaya koyarak, 5 sayfada izah ediyor. “Niçin-Tarih-Devlet-Ekonomi-Yönetim” de Doğu’nun Batı karşısında niçin yenildiğini bu konudaki en önemli temel eserleri özetleyerek ve tartışarak ortaya koyuyor. Türkiye enformasyon savaşının en sert ve kapsamlı yaşandığı ülkelerden birisi. Milli ve üniter devlet yapımızı çökertmek amacı ile önce enformasyon savaşı ile kutsallarımız, menfaatlerimiz, doğrularımız iç ve dış odakların saldırıları ile baskı altına alınmak ve çökertilmek isteniyor. Enformasyon savaşının en önemli hedefini kavramlar

34

www.metropolaksaray.com

oluşturuyor. Düşüncemizin temel taşları olan kavramlar saldırı ile değersizleştiriliyor, içerikleri boşaltılıyor ve sonra tekrar tanımlanıyor. Türk Milletine karşı gerçekleştirilen bu saldırılara karşı Türk Milliyetçilerinin vereceği en önemli mücadele alanlarından birisi kavramlar alanı. Aslında tarihin haklı çıkardığı Türk Milliyetçileri fikri zeminde o kadar doğru ve haklı bir yerde duruyorlar ki, bu saldırının bütün kapsamına rağmen etkisizleştirilmesi hiç de zor değil. Bunun için Türk Milliyetçisi aydınların biraz daha örgütlü ve üretken çalışmaları, halkla daha etkili bir iletişim içinde olmaları, bu amaçla gazete, televizyon, konferans zeminlerini daha etkili kullanmaları gerekiyor. İskender Öksüz Hoca’nın bu iki kitabı devam eden enformasyon savaşında Türk Milliyetçisi cepheye sürülmüş çok önemli iki “ağır top” niteliği taşıyor. Eline sağlık... Ve İskender Hocam, dilerim bir kitap daha yazmak için inşallah 35 sene beklemezsin.


www.metropolaksaray.com

35


SAĞLIK

ÇOCUKLARDA ATEŞ Uzm. Dr. Cengizhan KILIÇASLAN

A

teş, çocuklarda en sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biridir. Öncelikle ateş bir hastalık değil, bir belirtidir. Ateş normal bir vücut savunma mekanizmasıdır. Günümüzde bir çok araştırmada ateşin immün yanıtı güçlendirdiği ve hastanın savunmasında çok önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir. Hasta yakını açısından bakıldığında çoğu aile için ateş hala önemli bir korku nedenidir. Çocukta ufak bir ısı artışı, ailede panik yaratmakta ve ciddi korgu ve kaygıya neden olarak ateşin hemen düşürülmesi gerektiği fikrini tetiklemektedir. Bu durum aile kadar sağlık çalışmalarınıda etkilemekte ve gereksiz, çocuğa zarar verebilecek müdahalaler yapılmasını sebep olmaktadır. Ateşin ortadan kaldırılmasından çok ateşe sebep olan etkenin bulunması daha önemlidir. Peki ateş nedir; Ateş vücut sıcaklığının ölçüldüğü yere göre ortalamadan 1 ‘C daha yüksek olmasıdır. Normal vücut sıcaklığı ortalama 37 ‘C’dir. Gün içinde vücut sıcaklığı değişiklik gösterebilir. Bir çocuğun vücut sıcaklığı ağızdan, rektal bölgeden, koltuk altında ve en

36

www.metropolaksaray.com

son ateş ölçüm cihazları ile deriden ölçülebilir. Ateşin ölçülmesi ve değerlendirilmesi konusu çok önemlidir. Ateşli bir çocukta ateşin derecesinden çok çocuğun genel durumu daha önemlidir. Ateş gereksiz sıklıkta ölçülmemelidir. Üşüme titreme ateşin yükselmekte olduğunu, çocuğun pembe görünümü ateşin en yüksek düzeye çıktığını ve terleme ateşin düşmekte olduğunu gösterir. Ateşin bağışıklık sistemini tetikleyen bir çok faydası vardır daha öncede söylediğimiz gibi bir savunma mekanizmasıdır. Bunun yanında ateşin zararlarıda vardır. Bunlar oksijen ihtiyacını, kalori ve sıvı gereksinimi artırır, metabolik hızı artırır fiziksel rahatsızlığa neden olur. Zihin yeteneklerini geçici olarak azaltır, bilinç değişklikleri yapabilir; mesela baygınlık sayıklama gibi. Nadirde olsa 42 ‘C üzerinde nörolojik hasar yapabilir ve nöbetleri tetikleyebilir. Peki ateşin nedeneleri nedir; enfeksiyonlar, aşılanma,sıvı kaybı, yüksek çevre ısısı, sıcak çarpması, romatizmal hastalıklar, onkolojik hastalıklar, onkolojik hastalıklar, nörolojik


SAĞLIK

hastalıklar,kanama,ilaçlar, kan ürünü transfüzyonları gibi bir çok neden ateşe sebep olur. Bu yüzden ateşli bir çocukta ateşi düşürmekten çok ateşin sebebini bulmak çok daha önemlidir. Ateşli çocuğun doktora götürülmesi ile ilgili olarak iki etmen öne çıkmaktadır -annein endişesi -ateşin tanımı ve tedavisi konusunda daha önce bilgilendirme yapılmamış olması Ailelerin özellikler annelerin ateş konusunda endişelerine neden olan etmenler şunlardır; -daha önce ateşin ne olduğu ve tedavisi ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmamış olamsı -ateşin 39 ‘C’nin üzerinde oluşu -annenin eğitim düzeyinin düşük olması -tek çocuk olması

-annenin oturduğu yer ATEŞİN TEDAVİ En önemli şey ailenin, eğitimi ve bilinçlendirilmesi; hastanelerin doktorların ve özellikle ailelerin yükünü maddi ve manevi olarak azaltacaktır. Ateşli bir çocukta ilk aşamada sıvı verilmesi faydalı olabilir. İnce giysiler giydirilmesi aktivitenin azaltılmalıdır. Çocuk huzursuz ve ateşi 39 ‘C geçmişse antipiretik (ateş düşürücü) verilmelidir. Çocuk huzursuz değilse ateşi 39 ‘C olsa bile antipiretik (ateş düşrücü) verilmesine gerek yoktur. Ateş 40 ‘C’yi geçmişse en az bir saat önce ateş düşürücü verilmiş olmalı ve soğuk uygulama yapılmaldır. Soğuk uygulamada su sıcaklığı 29,4 ila 32,2 arasında olmalıdır. Çocukta titreme olursa suyun ısısı artırılmalıdır. Suyun daha soğuk olması titremeyi sağlayarak ateşi artıracağı unutulmamalıdır.

Ateş vücut sıcaklığının ölçüldüğü yere göre ortalamadan 1 ‘C daha yüksek olmasıdır. Normal vücut sıcaklığı ortalama 37 ‘C’dir. Gün içinde vücut sıcaklığı değişiklik gösterebilir. Bir çocuğun vücut sıcaklığı ağızdan, rektal bölgeden, koltuk altında ve en son ateş ölçüm cihazları ile deriden ölçülebilir Ateşin düşürülmesinin viral enfeskiyonlarda enfeksiyon süresini uzattığı söyleyen yayınlar mevcuttur. Ateş düşürülmesi acil ve gerekli değildir. Şuda unutulmamalıdır ki ANTİBİYOTİKLER ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ DEĞİLDİR. Anne ve babaların doktorları araması gereken durumlar -çocuk 2 aylıktan küçükse -Ateş 40 derece üzerinde ise -sürekli ağlıyor veya uyandırılamıyor yada bilinç değişikliği varsa -nöbet geçirmişse yada ense sertliği varsa -vucudunda mor lekeler varsa veya çok hasta görünüyorsa -ağır enfekiyon olma riski taşıyan bir hastalığı varsa Unutmamalıdır ki herşey eğitimle başlar, annelik babalık içgüdüsel olsada eğitim çok öenmlidir. Aileler bilinçlendirilmeli hizmet içi eğitim ve daha güzel sağlık politikaları ile geleceğin nesilleri çocuklarımız emin ellerde hayatlarına devam etsin.

www.metropolaksaray.com

37


KÖŞE

ERDEM ZENGİN Fotoğraf Sanatçısı – Eğitimci

Eşsiz Varlığımız Tuz Gölü Çocukluğumuzda Ankara’ya giderken görmeye alıştığımız eşsiz manzarasını nasıl unuturum? Elbette aradan yıllar geçince Tuz Gölü artık bizim gidip dokunduğumuz bir şey haline geldi. Coğrafya derslerimizin vazgeçilmez konularındandı. Hakkında birçok şey duyduk, birçok kez sadece okuduk. Farkında olmadığımız doğal servetlerimizden biri de Tuz Gölü. Bundan milyonlarca yıl önce, 3. Jeolojik zamanda The-Tis adı verilen büyük bir denizden bahsediliyor. O denizin bize bir mirası mı bilinmez ama yaşayan herkesin görmesi gereken bir doğa mucizesidir aslında. Geceleri yaşadığımız şehirlerde ışık kirliliği yüzünden göremediğimiz o akıl almaz yıldızlar geçidini Samanyolu Galaksisi’ni gölün ortasında seyretmek tarifi zor bir duygudur. Belki de aşık olduğunuzu bile burada anlarsınız. Çünkü diğer hiçbir yer bu kadar özel değildir.

38

www.metropolaksaray.com


KÖŞE

Ufuk çizgisinin saklambaç oynadığı o yerde, Tuz Gölü’nde güneşi karşılamak…

B

ir keresinde gün doğumunda fotoğraf çekmek için sabah saat 03:00 sularında gölün ortasına yürümüştüm. Su dalgasız ve pürüzsüzdü. Gökyüzü alabildiğine yıldızla kaplıydı. Ve tabi ki bu devasa aynanın ortasında bütün gökyüzü yere serilmişti. Kayan yıldızlar ufuk çizgisinde çarpışıyordu adeta, biri gökten diğeri yerden süzülerek. Şafağın sökmesi ile beraber ufukta bir kızıllık yardı geceyi tam ortadan. Sanki yan yana yedi farklı güneş doğuyordu. O sıcak esinti bozdu göldeki sükuneti. Güneşe esen o ılık rüzgar bütün kuşların sabah şarkısının başlamasına neden oldu. O seremoniyi unutmama. Sanki güneşin doğuşuna ağıtlar yakmış gibiydiler. O karanlık gecenin ardından doğan güneşe kim kayıtsız kalabilirdi ki zaten? Ve ben makinemi kaldırıp fotoğrafa sığdıramayacağım bu güzelliğin seyrine dalmıştım. Bütün bir gece uyumamaya da onca yolu gidip arabamı ıssız bir tarlada bırakıp saatlerdir karanlıkta yürümeye de değmişti. Oysa birkaç saat önce “Benim bu saatte burada ne işim var?” diyordum. Daha fazla ne olabilirdi ki? Doğanın eşsiz benzersiz güzellikleri arasında yer alan o estetik kuş sürüsü yine oradaydı. Flamingolar, yavrularına uçmayı öğretmeye çalışıyordu. Aralarından bazıları başarıyor ama bazıları maalesef düşe kalka bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Tıpkı bize benziyorlardı. Düşe kalka uçmaya çalışan bu yavrulardan biri sürünün oldukça gerisinde kaldı. Yanına gittim, o sevimliliği unutmam. Ama barınağa yetiştirmiş olsak da onu kaybettim. “Doğan güneşe don bakış.” isimli bu fotoğraf o yavruya adandı ve halen sergileniyor. Başka yavrular ölmesin diye bir çok insana ulaşıyor. Dilerim bir faydası olur. Flamingo sürüsüne yaklaşamazsınız. Dünyanın en ürkek hayvanları haline geliyorlar yavruları yanlarındayken. Ve bunun sebebini de çok sonra öğrendim. Bir kısım insan yavruları oradan alıp büyük şehirlerde satıyorlarmış. Ne acı ki bize haklı olarak küs bu güzellik. Belki amaç fotoğraf çekmektir kimi zaman. Ama ben inanıyorum ki hiçbir yere tesadüfen gitmez insan. Her nereye gitmişse bunun mutlaka bir sebebi vardır. Bana kişisel olarak kattığı şeyleri unutamam o günün. Sanki yaşadığım şehrin dibinde açık bir mabet gibi ruhumu dinledi. O an günlük yaşamdaki sorunların hiç birinin ne hatırı vardı ki bu güzelliğin karşınında?

www.metropolaksaray.com

39


KÖŞE

Tuz Gölü’nü ölmeden önce görün

B

enim tavsiyem sadece Aksaray’da yaşayan insanlara değil, ülkemizde yaşayan herkese, Tuz Gölü’nü ölmeden önce görün. Belki üstünde yaşadığımız gezegenin kabuğunun bir yumurta kabuğu kadar ince olduğunu daha iyi fark edeceğiniz bir yer yoktur. Ve belki aslında günler geçip giderken hayatta olmanın verdiği o gücü hiç hissetmemiş olabilirsiniz. Ama nasıl olursa olsun, onu kirletmeden gidin. O zaten bizi temizlemeye çalışan uçsuz bucaksız bembeyaz bir örtü. Adına türlü türlü türküler yazılan allı turnalar belki size selam verir. Göle Adana-Ankara yolu üzerinden girmek yanlış. O kısım sanayileşme ve diğer sebeplerden dolayı size birçok duyguyu yaşatamaz. Göle gitmek için en uygun yer batı kıyısı. Kısacası Aksaray’ın Eskil ilçesini geçip güneyden bir tur atarak gitmenizi tavsiye ederim. Bu eşsiz güzelliği birlikte yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapamaya devam edeceğimizden kuşkum yok. Sevgiler, selamlar, bol ışıklı günler

40

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

41


42

www.metropolaksaray.com


www.metropolaksaray.com

43


MAKALE

PİRİ MEHMET PAŞA

(25.Ocak.1508-27.Haziran.1523/5 sene 6 ay)

Hasan Şükrü PEREK

Osmanlı İmparatorluğunda 29 uncu Sadrazam olarak görev yapmıştır. TÜRK’tür. Kendisinden önce görev yapan en son sadrazam Çandarlı İbrahim paşa’dır. Çandarlı 1 yıl görev yapmıştır. Çandarlı İbrahim Paşa’dan sonra Mesih Paşa(devşirme) 2 defa 2 sene, Hadım Ali Paşa(devşirme) 2 defa 8 sene, Kara Mustafa Paşa(frenk-rum) 1 sene 3 ay, Dukakin-zade Ahmet Paşa(Arnavut) 2 ay 17 gün, Hadım Sinan Paşa(Boşnak) 8 ay 26 gün, Yunus Paşa(devşirme) 7 ay 14 gün görev yapmışlardır. Yunus Paşa’dan sonra göreve gelen Piri Mehmet Paşa 5 sene 5 ay 4 gün sadrazamlık yapmıştır. Piri Mehmet Paşa’dan sonra gelen sırası ile 12 sadrazamın 5 tanesi Arnavut, 2 tanesi Devşirme 2 tanesi Hırvat, 2 tanesi Boşnak, 1 tanesi de İslav’dır. Bunlardan sonra yine bir Türk olan ve 1 sene 3 ay 2 gün sadrazamlık yapan Özdemiroğlu Osman Paşa Türk’tür. Piri Mehmet Paşa, Aksaray Zinciriye Medresesinin meşhur müderrislerinden Cemalettin-i Aksarayi’nin neslindendir.

44

www.metropolaksaray.com

Aksaray’da bulunan Zinciriye Medrese’si Osmanlı Eğitim Kurumları içinde çok önemli bir yere sahiptir. Medrese bilindiği gibi bugünün Üniversite’si statüsündedir. Günümüzde Dünya’da standardize olmuş asistan, doçent ve profosör gibi ünvanların o günkü karşılığı Müderris, Başmüderris olarak tanımlanıyordu. Aksaray Zinciriye Medresesi’nin önemli bir işlevi diğer medreselere hoca yetiştirmekti. Yani burada yetişenler bir yerde doktora ve yeterlik tezlerini vermek sureti ile diğer medreselerde hocalık yapma hakkını elde ediyorlardı. Mardin seyahatim sırasında, Mardin’in içinde aynı isimde bir medrese vardı. Geçen yıl Kırım’a bilimsel kongre amacı ile giden heyette yer alanlardan duyduğum kadarıyla orada da aynı isimde bir medrese bulunmaktadır. Bu medreselerin birbirleri ile organik bir bağı var mıdır. Neden aynı isimde çok farklı coğrafyalarda yer almışlar, araştırılmalıdır. Babası ulemadan Mehmet Celalettin b. Ahmet Çelebi, anne tarafı da II. Murat’ın meşhur alimlerinden Larende’li Mevlana

Hamza (Karaman’ın eski adı Larende) soyundandır. Piri Mehmet Paşa’nın ailesi Amasya’ya yerleşmiştir. Bunun nedeni ise ll. Bayezıd’ın o dönemde Amasya valisi olması ve bu şehzadenin bilim adamlarına önem vermesinden kaynaklanmaktadır. ll. Bayazıd diğer adı ile sofu Bayezıd olarak bilinir. Veli bir padişah olduğu söylenir. Babası fatih Sultan Mehmet, annesi Gülbahar hatundur. Şairdir. Mahlası adli’dir. Oğlu Yaavuz Sultan Selim’dir. Bu dönemde Piri Mehmet paşa’nın ailesi “ CEMALİLER “ olarak anılmaktadır. Piri Paşa’nın Amasya’da dünyaya gelmesi, çocukluğunun ve gençliğinin Amasya Konya arasında geçmiştir. Çok iyi bir tahsil görmüştür. Sosyal ve fen bilimleri okumuştur. Şiire ilgi duymuştur. Remzi mahlası ile şiir yazardı. Piri Mehmet Paşa amcasının oğlu ve çağdaşı Zembilli Ali Efendi ile önce Larende, Aksaray ve Konya’da sonrada istanbul’da aynı hocalardan birlikte ders almış medrese tahsilinden sonra kendisi Amasya Şer’i


MAKALE

Piri Mehmet Paşa, Aksaray Zinciriye Medresesinin meşhur müderrislerinden Cemalettin-i Aksarayi’nin neslindendir. Aksaray’da bulunan Zinciriye Medrese’si Osmanlı Eğitim Kurumları içinde çok önemli bir yere sahiptir. Medrese bilindiği gibi bugünün Üniversite’si statüsündedir. Günümüzde Dünya’da standardize olmuş asistan, doçent ve profosör gibi ünvanların o günkü karşılığı Müderris, Başmüderris olarak tanımlanıyordu. Aksaray Zinciriye Medresesi’nin önemli bir işlevi diğer medreselere hoca yetiştirmekti.

İRİ

mahkemesi katipliğine amcasının oğlu Zembilli Ali Efendi de müftülüğe atanmıştır. Kısa sürede yol almış önce Başkatipliğe, arkasından ll. Bayezid’in tahta çıkmasından sonra da 150 akça ile Sofya, sırası ile Silivri, Siroz ve Galata kadılıklarında bulunmuştur. Bilindiği gibi Osmanlı devlet yapısında kadılık bugünkü hakimlik onların atama özlük hakları yada yeterlikleri ise KAZASKER tarafından yapılırdı. DEFTERDAR’lar ise devletin mali işlerine bakan yüksek dereceli memurlardır. Divan’daki yerleri vezirler ve kazaskerlerden sonradır. Bulunduğu görevlerde dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile dikkat çeken Pir Mehmet sınıf değiştirerek Defterdarlığa geçmiştir. 1504 te kadılıktan önce hazine defterdarlığına, bir yıl sonra Anadolu Defterdarlığına, 10 yıl bu görevi ifa ettikten sonra Rumeli Defterdarlığına Yavuzun tahta geçmesi ile de Başdefterdarlığa yani bugünkü maliye Bakanlı’ğına geçmiştir. Piri Mehmet Çelebi hiç kimseye haksızlık yapmadan doğruluk ve adaletten ayrılmadan görev yapmıştır. Bu özelliğinden dolayı Yavuz onu Çaldıran seferinde vezir, Mısır seferinde de Vezir-i Azamlığa getirmiştir. Aslen Aksaray’lı olan Sadrazam Piri Mehmet Paşa ve amcazadesi Zembilli Ali Efendi, Osmanlı devletinin İmparatorluğa dönüştüğü, kudretli Padişahlar ll. BeyazıtYavuz Sultan Selim- Kanuni Sultan Süleyman döneminin TÜRK olan en güçlü şahsiyetleridir

Osmanlı İmparatorluğunda 29 uncu Sadrazam olarak görev yapmıştır.

www.metropolaksaray.com

45


MAKALE

Piri Mehmet Paşa’nın emekliye ayrılma talebi ile görevinden ayrılması sonucu zaten mevcut olan; ancak paşanın basireti ve saygınlığı ile dip seviyesi ile zaman zaman etkili olarak paşanın birkaç defa görevden alınmasını temin şeklinde cereyan eden, gayrı Türk unsurlar özellikle Kanuni döneminde otoriteyi zaafa uğratmışlar, kadınların saraya hakim olma mücadelesi başlamış, devşirme ve cariyelikten gelen kadınlar; yine devşirmelikten gelen sadradzamların işbaşına gelmelerini temin etmiş, onlarla türlü entrikalar çevirerek Kudretli Kanuni Sultan Süleymanın Türk eşi Mahidevran’dan olma ve halk ve asker tarafından çok sevilen Şehzade Mustafa’yı öldürtmesi ile tüm tarihçilerin üzerinde ittifak ettiği GERİLEME DÖNEMİ başlamıştır. İki yüz yılda Cihan hakimiyeti kuran TÜRK İMPARATORLUĞU-OSMANLI İMPARATORLUĞU, Türk olmayan unsurların içerden ve onlarla işbirliği halindeki dış güçler tarafından ancak üç yüz yılda yıkılabilmiştir. Piri Mehmet Paşa’nın devlet hayatında büyük sorumlulukları Deftardarlığı yanı sıra özellikle Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran seferindeki isabetli kararı ile başlamış, çok güçlü Safevi ordusu ile savaştan önce diğer vezirler, yorulan Osmanlı ordusunun ısrarla dinlenmesi gerektiğini söylemelerine karşı,Piri paşa hemen savaşa girmeleri gerektiğini, aksi halde Osmanlı ordusu içerisindeki şii grubun karşı tarafla işbirliği yapabileceklerini söylemiş, bunun üzerine Yavuz “İşte yegane rey sahibi bir adam! Yazık ki vezir olamamış “ diyerek iltifatta bulunmuştur. Vezirlik, İstanbul Kaymakamlığı gibi önemli görevleri de yerine getirirken yine Divan’daki vezirlerin orası alınamaz diye muhalefet ettikleri başta RODOS ve BELGRAD olmak üzere Mısır seferi, Kuzey Irak’ın fethi ile Hind seferine hazırlıklarında önemli görevler ifa etmiştir. Maalesef görev yaptığı 5 yıl 4 aylık süre içerisinde saray entrikalarına yer yer yenik düşmüş, görevden azil edilmiş zindana atılmış sonra kadri bilinerek yeniden büyük sorumluluklar verilmiştir. Bu mücadeleden yorulan Piri Paşa Kanuni Sultan Süleyman’dan emekliliğini talep etmiş, Sultan Süleyman bu talebi kabul etmiş ve paşa bir zamanlar kadılığını yaptığı istanbul’un Silivri ilçesinde bulunan Celaliye çiftliğinde hayır ve hasenatla meşgul olmuş burada vefat etmiştir. Kabri buradadır. Konya ve İstanbul başta olmak üzere bir çok yerde eserleri bulunmaktadır.

46

www.metropolaksaray.com

Bu gibi şahsiyetleri anlatmak, bir tarihçi gözüyle detaylandırmak her şeyden önce tarihçilerin işi. Bizlerin pek haddi değil. Biz bu yazımızda Aksaray’ımıza ait bir değerli devlet adamının bilinmesine yönelik bir çalışma olduğunu ve onun bu yönü ile anlatımını temin etmeye çalıştık. O dönemde olayların nasıl geliştiğini ve Piri Mehmet Paşa’nın bu olaylardaki rolü nihayetinde bir araştırma ve belgelendirme konusudur. Buradaki yer yer yapılan değerlendirmeler şahsidir, kendi görüşlerimdir.

Bir yaşanmış anekdotla yazımıza son verelim. Yavuz’un Paşalara karşı gazabı malum. Piri Mehmet Paşa’da görev sırasında hep tasalanırmış. Korkarmış. Bir gün; “Padişahım; eninde sonunda bir bahane ile benimde başımı vurduracaksınız.. bari bir an evvel halas eyleyin (emir verin) münasiptir.(uygundur) dedi. Yavuz; “Benim de muradım böyle, lakin yerini tutar bir adam bulunmaz; yoksa seni muradına eriştirmek kolaydır” Yavuz bu sözleriyle, Piri Paşanın kadrini bildiğini belirtiyordu.

Faydalanılan eserler : Yılmaz Öztuna – Türkiye tarihi Nazım tektaş – Sadrazamlar Yusuf Küçükdağ – Vezir-i Azam Piri Mehmet paşa


www.metropolaksaray.com

47


MAKALE

ORTA ANADOLUDA BİLİNEN EN ESKİ GELENEKSEL EL SANATIMIZ: GÜLAĞAÇ SELE-SEPET ÖRME SANATI ALİ GÜNEŞ FOLKLOR ARAŞTIRMACISI İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ Geleneksel el sanatlarımız sanayileşme, kentleşme, göç, tüketim kültürü, küreselleşme, üretimin bollaşması gibi sosyo-ekonomik olgulardan etkilenmektedir. Günümüzde teknoloji el sanatlarının varlığını tehdit etmektedir. Geleneksel el sanatı ürünleri özgünlük, gelenek ve bilginin aktarımı, sanat ve işlevin objede birleşmesi, estetik ve güzellik arayışı gibi kavram ve imgelerle fabrikasyon ürünlerinden ayrılmaktadır. Sele ve sepetçilik sanatı tüm dünyada olduğu gibi Anadolu`da da en eski el sanatlarından biridir. Günümüzde fonksiyonunu bir nebze kaybetmiş olsa da atalardan öğrenildiği gibi halen, Aksaray İli Gülağaç ilçesine bağlı 5 kasaba (Demirci, Gülpınar, Saratlı, Bekârlar, Sofular) ve 8 köy (Kızılkaya, Akmezar, Camiliören, Çatalsu, Süleymanhöyüğü, Cumhuriyet, Pınarbaşı, Düğüz) sele-sepet örmeciliği mevcuttur. Orta Anadolu`da gerçekleştirilen arkeolojik kazılardan Aşıklı Höyük, Çatalhöyük gibi Neolitik döneme ait eski yerleşmelerde yaklaşık 9.000 yıl eskiye giden sepet-hasır izleri ortaya çıkarılmıştır. Bazı yerleşmelerde bebek ölülerinin sepet ya da çanak içine konularak gömüldüğü; yetişkinlerin ise hasıra sarılarak gömüldüğü tespit edilmiştir.* Anadolu`nun diğer bölgelerinde sepetçilik geleneğine baktığımızda çoğunlukla kargı ve kamış gibi sert otsu bitkilerin ya da fındık, söğüt,

48

www.metropolaksaray.com

kestane gibi çalı ya da ağaç dal ve sürgünlerinin kullanıldığı görülür. Oysa Aksaray`ın Gülağaç İlçesinde kadınlar “hasır otu” denilen bir çeşit yumuşak bitkiden örerler sele ve sepetlerini. Karasu çayı havzasında yetişen yöresel adı has ot veya sağda denilen (Typhalaxmannii) bir çeşit kamış türü selelerin ham maddesidir. Temmuz ve ağustos aylarında toplanan otlar kurutulur ve tekrar ıslanarak yapraklarından ayrılır, birbirleriyle bükülerek tura denilen iplikler oluşturulur. Oluşturulan iplikler kendine has bağlama usulüyle silindir şeklindeki ahşap veya metalden yapılmış bir kalıp etrafında düğümlenir ve araları yine otla kendine has örgü tekniği ile kapatılır ve en son sepetin alt kısmında bitirilir. Sepetin başlama ve bitirilme aşaması çok beceri gerektiren bir iştir her kadın bunu yapamaz. Sepetler çok sağlam ve uzun ömürlüdür. Gülağaçlı kadınlar selelerinin çoğunda arada renkli kumaşlar (çaput) eklenerek kilim motifleri benzeri bezemeler oluşturulur. Sepetlerin üzerinde ne anlama geldiği ve nereden çıktığı bilinmeyen, “şembıl, kerekil, eğrice, kör eğrice, top akıtma, deveboynu” gibi yöresel isimleri vardır. Gülağaç ilçesini önemli ve özel kılan en önemli özellik kendine has örgü tekniği olan seleleridir. Örgü tekniği bakımından dünyada başka yerde yapılmayan sepetler günümüzde 60 yaş üzeri kadınlar tarafından yapılmaktadır. Türk halk geleneğinde evlenecek kızların çeyizlerinin vazgeçilmez bir parçası olan sele ve sepetler; gelişen teknoloji karşısında


MAKALE

Geleneksel Türk el sanatlarımızdan biri olan sele-sepet örme sanatı; gelişen teknolojinin etkisi ve ambalajlama tekniklerinin gelişmesinedeniyle değişen yaşam şartları ve değer yargılarına bağlı olarak bu sanat hemen hemen unutulmaya yüz tutmaktadır. önemini yitirmekte olup geleneksel bir sanat ürünü olarak değerini korumaktadır.15–20 yıl sonra belki de bu sepetleri yapabilecek kimse kalmaz denilirken, Gülağaç Halk Eğitim Merkez Müdürlüğü tarafından unutulmaya yüz tutmuş yöresel el sanatı olan sepetçiliği yeni kuşaklara aktarmak ve gelir getirici bir meslek haline getirmek için kurslar açılmış olup, tanıtım ve pazarlama çalışmaları yürütülmektedir.

www.metropolaksaray.com

49


MAKALE

Sepetler içinde buğday, arpa, çavdar gibi ekinlerin, kuru fasulye, nohut, kuru üzüm, iğde, erişte gibi erzakların saklanması, tarlaya yük götürüp getirme amaçlı yapılmıştır. Sepetlerin bir başka özelliği rutubeti ve nemi çekmesi, gözenekli olduğu için havalandırma yapması ve doğal bir klima gibi içine konulan malzemenin bozulmadan uzun süre saklanabiliyor olmasıdır. Günümüzde bu güzel selelerin yerini plastik kaplar, tenekeler ve çuvalların daha çok rağbet görmesi nedeniyle sele ve sepetler günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermek adına saklama kabı, çamaşırlık, kalemlik, çiçeklik, bakliyat sepeti, banyolarda sabunluk, diş macunu ve fırçalığı, saç tarak ve tokalığı, ev içi dekorasyonunda da kullanılmaya başlanmıştır. Geleneksel Türk el sanatlarımızdan biri olan sele-sepet örme sanatı; gelişen teknolojinin etkisi ve ambalajlama tekniklerinin gelişmesinedeniyle değişen yaşam şartları ve değer yargılarına bağlı olarak bu sanat hemen hemen unutulmaya yüz tutmaktadır. Her ne kadar da olsa bu sanatın yaşatılması ve geleceğe miras bırakılmasında emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.

50

www.metropolaksaray.com


MAKALE

www.metropolaksaray.com

51


MAKALE

İlban TARMAN İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

4000 YILLIK TÜRK ZEKÂ VE STRATEJİ OYUNU; MANGALA 52

www.metropolaksaray.com

Türkler sert doğa koşullarının verdiği gücün yanı sıra, giriştikleri mücadelelerde uygulamış oldukları birçok savaş taktiğiyle galip gelmişlerdir. Düşmanlarını bu taktiklerle yenen Türk Milleti’nin savaş taktikleri her zaman çok konuşulmuştur. Peki, bu savaş taktiklerini, sayısal mantıklı ve strateji planlı bir oyuna döküp bunları saraylarda, şehzadelerin eğitimlerinde, savaş meydanlarında oynayarak kendilerini bir adım daha öne götürdüklerini biliyor muydunuz? MANGALA Mangala orta Asya’nın bozkırlarında çobanların oynadığı 4000 yıllık geçmişi olan bir Türk strateji ve zekâ oyunudur. Mangala ordu – millet özelliğine sahip Türklerin çocuklarını yetiştirirken kullandığı bir oyundur. Sakalar, Hunlar, Göktürkler, Selçuklular ve Osmanlılar bu oyunu oynamışlardır. Osmanlı zamanında “Minkale” olarak adlandırılan oyun Orta Asya’da ”Dokuz Kumalak” ismiyle oynanmaktadır. Mangala, Osmanlılar zamanında saraylarda oynanmıştır. Ayrıca askerler savaş meydanlarında zaman geçirmek için oynamış, padişahlar ise savaş taktiklerini hazırlarken mangala oynamışlardır. TÜRK MANGALA’SI Dünyanın farklı ülkelerinde mangala türü oyunlar oynanmaktadır ancak Türk Mangala’sını diğer mangala oyunlarından ayıran kimi özellikler vardır ki, diğer mangala türlerinde taşlar genelde “tohum” adını almakta, taşları hareket ettirme ise “tohum saçma” olarak ifade edilmektedir. Bu da o kültürlerin ziraatçı bir toplum olduklarını göstermektedir. Oysa Türk Mangala’sında taşlar “asker” olarak görülmektedir. Ayrıca günümüze “hazine” olarak aktardığımız bölüme Türkler “ordu” yani “karargâh” demişlerdir; bu da oyunumuzun bir ziraat oyunu değil, savaş oyunu olduğunu ortaya koymaktadır. Türk Mangala’sının bir diğer farkı ise alınan taşların bir tanesinin kendi otağına, yani kuyusuna bırakılmasıdır. Diğer mangala oyunlarında kendi kuyusuna taş bırakma olayı yoktur. Mangala’da kendi kuyusuna bir taş bırakma kuralı, Türk sosyal hayatındaki baba ocağına sahip çıkma geleneğinin bir göstergesidir. Taş kazanmak için rakibin taşlarını çift yapma kuralı ise Türk inanç ve devlet sistemi tarihindeki ikili anlayışı sembolize etmektedir.


MAKALE MANGALA OYUNU NASIL OYNANIR? Mangala Oyunu iki kişiyle oynanan bir oyundur. Oyun tahtası üzerinde karşılıklı 6’şar adet olmak üzere 12 küçük kuyu ve her oyuncunun sağ tarafında bulunan büyük çukurlar taşlarını toplayacağı birer büyük hazineyi ifade etmektedir. Mangala Oyunu 48 taş ile oynanır. Oyuncular 48 taşı her bir kuyuya 4’er adet olmak üzere dağıtırlar. Oyunda her oyuncunun önünde bulunan yan yana 6 küçük kuyu, o oyuncunun bölgesidir. Karşısında bulunan 6 küçük kuyu rakibinin bölgesidir. Oyuncular hazinelerinde en fazla taşı biriktirmeye çalışırlar. Oyun sonunda en çok taşı toplayan oyuncu oyun setini kazanmış olur. Oyun beş set halinde oynanır. Oyunu kazanan bir puan kaybeden sıfır puan alır, beraberlikte yarım puan alınır. Oyunun Kuralları 1- Kura ile oyuna başlanır. Oyuncu kuyudaki taşları alıp sağa doğru kuyulara birer birer dağıtır. Elindeki son taş kendi hazinesine gelirse tekrar oynama hakkı kazanır. Oyuncunun kuyusunda tek taş kaldıysa

1. Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek. 2. Uyanıklılık: Karşısındakinin kurnazlığına karşı savunma ve önlem. 3. Önceden görme: Hazırladığı oyun manevrasına karşı rakibinin tepkisini kestirebilme yeteneği. 4. Esneklik: Beklenmedik durumlarda hemen tepki gösterebilme yeteneği. 5. Direnme: Tüm şaşırtmalara karşın kendi planını sonuna dek sürdürebilme yeteneği. 6. Sağgörü: Rakibinden plan ve gücünü gizleyebilme yeteneği. 7. Bellek: Rakibinin sağ görüşüne karşın, onun durumunu ve gücünü ne denli saklarsa saklasın kestirebilme yeteneği. Çocukların, zihnî ve bedenî gelişimi oyunlar ile desteklenir. Kültürümüzün unutulmuş oyunlarından biri olan Mangala’yı çocuklarımıza öğretmek ve oynatmak, çocuğun zihinsel, sosyal ve kurgusal gelişimini olumlu yönde etkilediğine işaret etmektedir. Bu tarz oyunlar çocuğun, kendi kişiliğini ortaya koymasında ve bazı özellikleri kazanmasında da yararlıdır. Özellikle doğru davranışların

sırası geldiğinde taşı bir sağdaki kuyuya koyabilir. Her zaman eldeki son taş oyunun gidişatını ve sonucunu değiştirir. 2-Oyuncu taşları dağıtırken elinde kalan son taş kendi boş kuyusuna denk gelirse oyuncu hem o kuyudaki tek taşını hem de karşıdaki rakibin kuyusundaki taşları hazinesine aktarır. 3-Hamle sırası gelen oyuncu taşları kendi bölgesinde dağıtıp elinde taş kalırsa karşı tarafa rakibin bölgesine geçip taşları dağıtmaya devam eder. Eğer rakibin bölgesindeki kuyulardaki taşların adedini çift yaparsa o taşları kendi hazinesine aktarır. 4-Oyunculardan biri kendi bölgesindeki taşları bitirdiğinde oyun biter. Erken bitiren oyuncu rakibin taşlarını da kendi hazinesine aktarır. 5-Oyun sırasında rakibin hazine kuyusuna taş bırakılmaz. Mangala planlama, strateji, dikkat, yoğunlaşma, sayısal mantık vb. becerileri geliştiren bir oyundur. Oyun, özellikle çocukların çeşitli becerilerini geliştirecek niteliktedir. And’ın Townshend’dan aktardığı gibi, bir toplumda kişilerde en fazla beğenilen ve örnek alınan niteliklerden yedisi Mangala oyununda mevcuttur:

pekişmesi oyun vasıtasıyla daha kolay sağlanabilir. Birçok çocuk oyun aracılığı ile empati yapmayı, başkalarına saygı göstermeyi, karşılıklı diyaloglarda kendi sorumluluğunu fark etmeyi, sabırlı olmayı, kurallara uymayı, stresle baş etmeyi, problem çözmeyi ve liderlik özelliklerini pekiştirmeyi öğrenerek karakter ve kişilik gelişimini olumlu yönden pekiştirir. Çocukların merak eden, yaratıcı, özgüvenli bireyler olarak yetişmesinde var olan zekâsının ortaya çıkmasını sağlamakta önemli bir yere sahiptir. Çocuklarımızın gelişiminde büyük ölçüde önem sarf eden oyunlarımızı, özellikle unutulmuş oyunlarımızı tekrar canlandırmak ve kültür bilincini yaymak amacıyla öğretmek, başta anne ve babaların olmak üzere hepimizin sorumluluğu altındadır.

www.metropolaksaray.com

53


MAKALE

UYGARLIĞIN BEŞİĞİ İnsanların ve insanlığın beşiğinden, çok ünlü bilim adamlarından alıntılar yaparak kısaca bahsetmek istiyorum . Prof .Dr. Afet İnan’a göre insanların beşiği ile insanlığın beşiği yani yüksek kültür beşiği birbirinden farklıdır. İkisi aynı şeyi anlatmaz. İnsan yeryüzünün yalnızca bir köşesinde yaratılıp oradan mı dünyaya yayılmıştır? Yoksa dünyanın her kıtasında, aşağı yukarı birbirine yakın zamanlarda ve birbirine benzer mahluklar olarak mı belirmiştir? Bu konu bugün dahi taraftarları olan iki nazariye halinde mevcuttur. Monogénisme ve poligénisme. I.Türk Tarih Kongresinde genç bir tarih öğretmeni olan Afet İnan devamla ”Hayatın başka başka çevre ve iklimlerin bitkilerindeki ve hayvanlarındaki görünüş ve gelişimine bakılırsa ve insanın da tabii bir yaratıktan başka bir şey olmadığı düşünülürse, insanların tek beşikten çıktıkları iddiasında ısrar etmek faydasız gibi görünür. Bu ısrarda bulunanların düşündükleri şu ise, ”insana benzer bir takım yaratıklar yeryüzünün birçok taraflarında yetişmişler ve bir dereceye kadar düşünce ürünü olan eserler de vücuda getirmişlerdir. Fakat bunlardan asıl adam denilmeye layık olanları, bilhassa kafalarının içi ve dışı öteki bütün türdaşlarından çok farklı bir biçimde teşekkül etmiş ve gelişmiş

54

olanlardır.”, denilmek isteniyorsa; o zaman iki ayrı nazariye taraftarlarının birleşmemesi için sebep kalmaz. Gerçekten insanlığın yüksek kültür beşiği yalnız bir tek yer olmuştur; Orta Asya. ”demektedir. Fransız tarihçi Réne Garin; ”Uygarlıklar ve uygarlıkta eşit gelişmeler dünyanın her yerinde aynı zamanlarda gerçekleşmemiştir. Tarih çağlarında da görüldüğü gibi, insanların yavaş yavaş gelişmeleri sırasında birbirlerini, gelişim ve kültürde binlerce yıl geride bırakanlar olmuştur. İnsan gruplarının faaliyetleri zamana ve yerine göre gelişir. Orta Asya’dan başka bütün kıtalarda; Afrika’da, Avrupa’da ve öteki yerlerde, kendiliklerinden Neolitik uygarlığa yükselmiş nitelikte adam yetişmemiştir. Avrupa ise, her yerin en zavallısı olmuştur; Paleolitik Sanatların en eskileri bile Avrupa’ya Afrika kıtasından geçmiştir. Akdeniz ve Avrupa’yı uygarlaştıranlar Neolitik devrin başlangıcında Orta Asya’dan ardarda dalgalar halinde geldiler. Önlerinde iki yol vardı kuzeydeki yol Hazar Denizi’ni dolaşıp Tuna Kıyılarını boyluyordu. Güneydeki yol ise, Akdeniz’in doğu kıyılarına gidiyordu. Güney yolunu tutanlar Kalde ve Elam halkını meydana getirdiler ve Mısır’a kadar ilerlediler.” Garin, bu büyük hareketlerin İ.Ö.VI. veya V. bin yıllarında cereyan ettiğini söylemektedir.

www.metropolaksaray.com

HAMZA ZENGİN


MAKALE

Raphael Pumpelly ise, Gobi Çölü’nün çok önceden ormanlar ve denizlerle kaplı bir uygarlık beşiği olduğunu belirterek, Orta Asya halkının birbirlerinden ayrılarak dil ve geleneklerinde değişiklikler meydana gelmesinin asıl nedeni olarak, denizin yavaş yavaş çekilmesiyle suların ve verimli bölgelerin azalmasını göstermektedir. Yoksa aslına bakılırsa bunlar aynı ırktan olup, aynı dili konuşmaktadırlar. Binlerce yıl süren ayrı yaşayış, bazı değişiklikler oluşturmuşsa da hepsinde de ortak bir kişilik ve cengaverlik vardır. İklim durumunun tamamen meskun olan vahaların verimini azaltarak tarımla uğraşanların sıkıntıya düşmelerine ve göç etmelerine neden olduğunu söylemektedir. İkinci Kültürü meydana getiren göçmenlerin kükürtlü alüminyum ve sodyumdan oluşan mavi renkli bir taş olan Lapis-Lazuli’yi ve deveyi birlikte getirmiş olmaları bu göçün doğudan batıya doğru olduğunu gösterir. Anadolu’daki yerleşim yerlerinde Turbary türü koyunun kemiklerine rastlanması göçün Akdeniz’e kadar ulaştığını gösterir. Bu göçler İsa’nın doğumundan 6000 yıl önce başlamıştır. Ancak İ.Ö.4000 yıllarındaki ikinci büyük kuraklık dönemindeki göçler ardarda dalgalar halinde Atlantik’e kadar her yanı süpürmüş ve o yüzyıllardaki insanların fiziki ve sosyal özelliklerini son derece etkilemiştir. İzlenen yol, Eurasia bozkırları üzerinden Karadeniz’in kuzeyi yönünde olmuştur. Tarımla uğraşanlar da aynı zorunlulukla vahadan vahaya göç ederek Mezopotamya ve Anadolu’ya yerleşmişlerdir. Pumpelly, Batı Türkistan’ daki Ano uygarlığı için şöyle bir kronoloji yapmıştır: Güney Kurgan’ da Demir Devri Güney Kurgan’ da Bakır Devri’nin sonu Güney Kurgan’ da Bakır Devri’nin başlangıcı Kuzey Kurgan’ da Bakır Devri’nin başlangıcı Kuzey Kurgan’ da hayvan evcilleştirmesi Kuzey Kurgan’ ın kuruluşu

Yapılan kazılarda Kuzey Kurgan’ ın ikinci kültüründe deve, keçi, renkli çömlek çeşitlerinin çıktığını biliyoruz. Ano devesinin Babil ve Asur’da bulunmamış olması bu devenin Ano’ ya doğudan gelmiş olabileceği tezini doğrulamaktadır. İngiliz bilim adamlarından Samuel Laing, Çin yazılarının kökeni olan hiyerogliflerin Orta Asya’nın steplerinde evcil hayvan sürüleriyle yaşayan bir ulus tarafından icat edildiğini ve Hititlerin, Sümerlerin, Elamların ve Hiksosların Turan ’lı olduklarını kesin olarak belirtmektedir. Sİr A.Keith Newyork Times’taki yazısında” birçok bilginin inancına göre, ölmekte olan Türkistan Bölgesi; konfor ve kültür, ahlak ve görenekler, ileriyi görüş ve düzenden oluşan uygarlığın bütün niteliklerinin başlangıcını ve ilk gelişmelerini görmüştür. Bugün kuru bir çöl halindeki Orta Asya, eskiden pek çok kentin süslediği ve geniş göllerle sulanan ılıman ve nemli bir bölge idi.” demektedir. Bu yazımızda; Asyalılıkla ilgisi olmayan dünyaca ünlü uzmanların eserlerinden alıntılarla gösterilmek ve ispatlanılmak istenilen: Orta Asya, özellikle Doğu ve Batı Türkelleri’nin uygarlığın beşiği olduğudur.

İ.Ö. 500 İ.Ö.2200 İ.Ö.5200 İ.Ö.6000 İ.Ö.8000 İ.Ö.9000

Uygarlığın Beşiği konulu bu yazımızda Reşit Mazhar Ertüzün’ün “Uygarlığın Geçmişi ve Geleceği” adlı kitabından istifade edilmiştir.

www.metropolaksaray.com

55


YAŞAM

Kalem aşkı yazdı. Aşk ateşe yazdı. YAZAR MAHMUT ULU

56

www.metropolaksaray.com

Aşk, ne yaz ne kış... Aşk, mevsimsiz sevip zamansız ve mekânsız gitmektir. Aşk, sendeki seni ararken sensizlikte kaybolmaktır... Ey yolsuz menzillerin aşka talip yolcusu! Aşk, ayrılık mevsiminde gökyüzünden katre katre hüzün düşerken sevda tüten şehri sessizce terk edip sır olmaktır. Aşk, ne yaz ne kış... Aşk, mevsimsiz sevip zamansız ve mekânsız gitmektir. Aşk, sendeki seni ararken sensizlikte kaybolmaktır... Aşk yolcusu zamansız ve mekânsız gidedursun aşksızlığın alıp başını gittiği bir zamanda zaman durmuştu. Aşkın kefaretini ödeyip dünya sürgününü bitirenler, sevda tüten iklimlerden sırrın geldiğini görünce sevgilinin selamıyla sükûn ediyordu. Aşka aşk olsun muydu? Aşka aşk olur muydu? Aşk sır mıydı? Aşkın sırrı olur muydu? Aşk esrarın perdesini yüzüne çekince sır olmuştu. Aşk dilden çıkmıştı. Dil harfsiz, kelimesiz söz olmuştu. Şeyh Hamid-i Veli bugün aşktı. Sükûtu konuşturan nefesi, kelimelere can veren dili aşk ile söyledi: “Aşktı beni benden eden, aşktı beni ben eden. Yandım. Yakıldım. Çamurdum can oldum. Hamurdum nan oldum. Yürek alevsiz yanar ocak ateşsiz. Nanı ateş pişirir insanı aşk. Yandım. Yakıldım. Aktım. Duruldum. Ateştim. Kor oldum. Var idim yok oldum. Aşk isterse zindan ışık, aşk isterse sır ayan. Ne ben varım ne sen. “Atarken sen atmadın. O attı.” ayetinin sırrınca ben sadece yokluğum. Sadece yokluk! Yandım. Yakıldım. Öldüm. Oldum. Zerreydim hiç oldum. Aşktım. Sır oldum. Hak ile olmaktan hiç vazgeçmedim. Vazgeçecek değilim. Lakin sen vazgeç sırrı ayan etmekten. Sorma “Kimsin?” diye. Ben sadece sırrım, sadece sır!” Aşkın sırrı Somuncu Baba dedik kitabın adına. Öyle ya sır idi ve öyle kalması gerekiyordu. Nerede ve ne zaman ki sırrı ayan oldu, Somuncu Baba, orayı terk ederdi. Yükümüz yok ki tasamız olsun! Der ve giderdi. Somuncu Baba hazretlerinin hayatına dair bir adım olan bu kitap şüphesiz ki onun esrarına vakıf olup, sırrı ayan etme çalışması değildir. Sadece ve sadece esrarına talip


YAŞAM olunan bir velinin hayatını anladığım kadarıyla anlatma çabasıdır. “Aşkın Sırrı: Somuncu Baba” kitabı, tasavvufi hayat ekseninde bir biyografik romandır. Biyografik romanların tabiatı gereği olaylar ve akış birinci kişi ağzından anlatılmaktadır. Bu kitapta da Somuncu Baba, sanki kendi hayatını anlatıyormuş gibi yazıldı. Kitap olabildiğince anlaşılır bir dille kaleme alınmıştır. Her ne kadar tasavvufi bir dil kullanılmış olsa da Somuncu Baba gibi bir tasavvuf büyüğünün güncel sıradan bir dille anlatılması da düşünülemezdi. Yaptığımız tespitlere göre bu kitap biyografik roman tarzında yazılan ilk Somuncu Baba kitabıdır. Kitap, çok ciddi bir sayıyla basılıp Türkiye’nin tamamına dağıtımı yapılacaktır. Bu vesileyle kitabın, büyük bir boşluğu dolduracağını düşünüyor, başta Somuncu Baba gibi tasavvufun en büyüklerinden olan bir büyüğün tanıtılmasına sonra da Aksaray’ın tanıtımına büyük katkı yapacağını düşünüyoruz. Ağustos 2012’de çıkan ve Türkiye’nin en çok satan kitaplarından biri olan “Aşka Ağlayan Derviş: Yunus Emre” kitabımızın ardından bu kitapta da aynı başarının yakalanacağını umuyoruz.

Somuncu Baba hazretlerinin hayatı çeşitli vesilelerle değişik zamanlarda çalışıldı. Ancak bu çalışmaların hiç birinde hazretin hayatı bir bütün olarak ele alınıp, anlaşılması gayesi güdülmedi. Yapılan çalışmalar ya birkaç menkıbenin kuru ve sığ bir lisanla anlatılmasından ibaret kaldı ya da kişisel bir takım beklentiler neticesinde maksatlı olarak yanlı bilgilerle belge tarzında yansıtıldı. Hal böyle olunca ne Somuncu Baba’yı derli toplu okuyacak bir kaynak ne de herkesin anlayabileceği bir kitap çıktı ortaya. İşte “Aşkın Sırrı: Somuncu Baba” kitabının gayesi, bütün bu eksiklikleri gidermek ve Aksaray’da bile tanınmayan Somuncu Baba’yı dilden geldiğince tanıtmaktır. Kitap, her ne kadar akademik bir çalışma olmasa da içindeki bilgilerin hayali bir kurgu olmanın ötesinde kaynaklara dayanılarak çalışılmış olması yönüyle akademik çalışmalara da kaynaklık teşkil edecek niteliktedir. Çünkü romanda anlatılan temel olayların tamamı verisel bilgilerden elde edilmiş olup, romanın köşe taşları hep kaynaklara dayanılarak kurgulanmıştır. Ara boşluklar ve akış ise tarafımızdan tasavvufi bilgiler, dönemin tarihi ve şartları dikkate alınarak oluşturulmuştur. Roman, Somuncu baba hazretlerinin babası Şemseddin Musa’nın Nişabur’dan ayrılıp Kayseri’ye gelinceye kadar yaşadığı yolculuk serüvenleriyle başlar. Ardından, Somuncu Baba’nın doğumu, aldığı eğitimler, ilk Aksaray

deneyimi, evliliği ve ilmini tamamlamak için Şam’da Beyazıdıyye Hankahı ve Erdebil’de Safiyyüddin Erdebili hazretlerinin dergâhına intisabıyla devam eder. Dergâhlarda geçirdiği yıllar boyunca pek çok sırra erecek, Beyazıdı Bestami hazretlerinden el alacaktır. Hızır (a.s.) ile Şam Ervahında esrarengiz bir şekilde konuşmaları ise hayatının dönüm noktası olacaktır. Somuncu Baba Erdebil’de sülukunu tamamladıktan sonra Kayseri’ye döner. Kayseri’de bir Kurban Bayramı sabahı Hacı Bayramı Veli ile kavuşurlar. Bu kavuşma iki denizin birbirine kavuşması olarak teşbih edilir. Kayseri’de sır ayan olunca Bursa hayatı başlar. Orada ekmekçilik yaparken Emir Sultan Hazretlerinin şüphesi üzerine fırında bir keramet ile tanışırlar. Ve malum menkıbe Ulu caminin açılışında îrad ettiği hutbe ve Fatiha Suresinin yedi vecih üzere tefsir edilmesi… Bursa’dan ayrılıp üç yıl sürecek Mekke, Medine hayatı ve sonunda kıyamete dek sürek ikamet yeri olan Aksaray’a dönüşleri. Aksaray yıllarında vaki olan kerametlerin ve malum menkıbelerin işlendiği son bölümler ve vefat edip Ervah Kabristanlığına defnedilmesiyle kitap nihayetlenir. Aralık ayın ilk haftası kitap severlerle buluşan “Aşkın Sırrı: Somuncu Baba” kitabını tüm kitapçılarda bulabilirsiniz. Rabbimizden dileğimiz hayırla çıkılmış bu yolu hayırla tamam-

lamasıdır. Okuyucudan da beklentimiz şüphesiz ki duadır. Diliyorum Rabbim, erenler diyarından kâl getirirken halden mahrum etmez bizleri. Ve diliyorum Rabbim maksadımızı hayırla tamama erdirerek büyüklerin himmetine nail eder…

Somuncu Baba hazretlerinin hayatına dair bir adım olan bu kitap şüphesiz ki onun esrarına vakıf olup, sırrı ayan etme çalışması değildir. Sadece ve sadece esrarına talip olunan bir velinin hayatını anladığım kadarıyla anlatma çabasıdır.

www.metropolaksaray.com

57


KÖŞE

Dönem Sonu Yaklaşırken İşletmeler açısından dönem sonu işlemlerinin önemi büyük. Nedeni bütün bir yılın dönem içi hesaplarının 31.12. tarihi itibariyle kapanacak olması.

BÜNYAMİN KÖSE

AKSARAY MALİ MÜŞAVİRLER ODASI BAŞKANI

İ

şletmeler her ne kadar yıl içerisinde geçici vergi beyan dönemleri itibariyle beyanda bulunsalar da adı üstünde geçici. Geçici olmayan dönem sonu yani yıl sonu işlemleri. Bizde dönem sonu işlemlerinin gerçekleştirilmesi aşamasında dikkate alınması gereken bazı husus, uyarı ve avantajları hatırlatmak istedik. Envanter çalışması İşletmeler öncelikle fiili envanter işlemleri yaparak iktisadi kıymetlerin (kasadaki para, stoklar, alacak ve borçlar gibi) gerçek durumuyla muhasebedeki durumlarını karşılaştırmalı. Örneğin; muhasebedeki bankalar hesabında 10 bin TL varken, gerçekte hesabınızda 8 bin TL bulunabilir. Envanter sonuçları ile genel geçici mizan bakiyeleri arasında farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda, (örneğin aradaki fark ortağın kredi kartı ödemesi için kullanıldıysa söz konusu tutarın ortaklar cariye kaydı) fiili durumla kaydi durumun uyumlu hale getirilmesi en doğru olanı. Şüpheli hale gelen alacak Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacaklar için karşılık ayrılması yani söz konusu alacakların gider yazılması mümkün. Ancak bunun için söz konusu karşılığın davanın açıldığı veya icra takibine başlanıl-

58

www.metropolaksaray.com

dığı yılda ayrılması gerekiyor. Yoksa hakkınızı yitiriyorsunuz. KDV indirimi ilgili yılda yapılır KDV indirim hakkı vergiyi doğuran olayın

vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla kullanılabilir. Bir başka deyişle 2013 yılına ait belgelerde yer alan ve 2013 yılında kanuni defterlere kaydedilmeyen fatura ve ben-


KÖŞE

zeri belgelerdeki KDV tutarlarının indirimi mümkün değil. Ortaklardan alacaklar Şirketle ilişkili konumda olan kişilerin (örneğin ortakların) şirkete olan borçlarına emsal faiz oranı üzerinden faiz tahakkuk ettirilmesi ve KDV hesaplanması gerekir. Kasa bakiyesinin çok yüksek tutarlara ulaştığı durumlarda da bu geçerli. Bu konuda hem idare hem de yargı aynı görüşte. Risk almamak gerekir. Sabit kıymet almanın avantajı İşletmenize almayı düşündüğünüz demirbaş ve sabit kıymetleri yıl sonuna kadar almanızda fayda var. Yıl sonuna kadar yapacağınız bu tür alımlar sonuncunda aktife aldığınız demirbaş ve sabit kıymetler üzerinden yıllık amortisman ayırmak suretiyle verginizi azaltabilirsiniz. Hatta 2013 yılında aldığınız sabit kıymetlere hızlandırılmış amortisman yöntemini uygularsanız daha da avantajlı durum ortaya çıkar. Demirbaş ve sabit kıymet alımlarına ilişkin kullanılan kredi faizlerinin ilk aktife alındığı yıl için gider yazılmayıp maliyet hesaplarına alınması gerekir. Sıfır binek otomobilin avantajı Yeni otomobil için ödemiş olduğunuz KDV ve ÖTV’yi 2013 yılı kazancından indirim konusu yapabilirsiniz. Eğer böyle bir düşünceniz varsa bu alımı 2013 yılı geçmeden yapmanızda fayda var. Lüks binek otomobillerde ödediğiniz tutarın yarıdan fazlası ÖTV ve KDV olduğunu düşünürseniz doğrudan gider yazacağınız miktarın önemi daha da artıyor. Alacak senetlerinize reeskont İşletmelerin senede bağlı alacaklarından yıl sonuyla vadeleri arasındaki iskonto tutarlarını giderleştirmeleri mümkün. Bu işlemlerin borç senetleri içinde yapılması zorunlu. Borç senetleri üzerinden hesaplanacak reeskont tutarları gelir yazılmakta. Bu yöntemin avantajlı olabilmesi için alacak senetleri üzerinden hesaplanacak tutarların

daha yüksek olması gerekir. Sabit kıymet yenileme fonu Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışı çok yüksek tutarlarda kazancın ve dolayısıyla verginin çıkmasına neden olabilir. Ancak satılan iktisadi kıymetin yenilenmesine ilişkin bir durum varsa çıkan vergiyi erteleyebilirsiniz. Bunun için satışı yapılan iktisadi kıymetin yenilenmesine ilişkin karar verilmeli ve bu husus ispatlanmalı. Ortaya çıkan kazanç bu durumda üç yıl süreyle vergilenmiyor

belli mükellef grupları için zorunlu tutulan elektronik ortamda faturalaşma, bu mükelleflerin istemeleri halinde 1 Nisan 2014’e kadar kağıt ortamında da yapılabilecek. Yani e-faturaya geçişte teknik sıkıntı yaşayan mükellefler için 3 ay daha ek süre tanıyoruz. Böylece son aylarda e-faturaya geçişte bazı sıkıntılarla karşılaşan bu mükelleflerimizin e-faturaya yumuşak bir geçiş yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz.” dedi

E-faturaya geçecek “Mükelleflere 3 aylık ek süre” Maliye Bakanlığı hazırladığı 433 sıra no lu VUK tebliği ile , e-faturaya geçişte teknik sıkıntı yaşayan mükelleflere bir fırsat da tanıyarak e-faturaya geçiş sürecini 1 Nisan 2014 tarihine erteledi. Bu konuya ilişkin bir açıklama yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Bazı mükelleflerimizin, e-faturaya geçişte teknik sıkıntılarla karşılaştıklarını belirterek, sürenin uzatılması için Bakanlığımızdan ve benden bu yönde talepleri oldu. Gelen yoğun talep üzerine, hazırlanan yeni tebliğde bu konuya da yer verdik. Söz konusu tebliğe göre, geçtiğimiz yıl yapılan düzenleme ile yeni yılın başından itibaren

www.metropolaksaray.com

59


TEKNOLOJİ Samsung, altın rengi Galaxy S4’ü doğruladı

Tasarım Harikası Yaratıcı fikirlerden biri daha. Çatı katı

Evet, Samsung, altın renkli Galaxy S4

penceresi aynı zamanda balkona dönüşüyor,

modellerini satışa sunmaya hazırlanıyor.

küçük

Az evvel gelen bu bilgi, hemen akıllara da bilinen iPhone 5S modelini getirdi. Şimdilik söylenenler, Samsung’un altın pembe ve altın kahve rengi olmak üzere, sınırlı sayıda Galaxy S4 telefonları satışa

Tablet pazarında belli bir başarıya imza atan

sunacağı yönünde. Tabii buradaki altından

Amazon, geçtiğimiz günlerde sızıntılar ile

kasıt, sadece renk mi, yoksa gerçek altın

gündeme gelen yeni nesil Kindle Fire HD

kaplama telefonlar mı, bunu da yakında

tabletini resmi olarak duyurdu. Selef Kindle Fire

öğreneceğiz.

HD’ye göre, 60 dolar daha düşük fiyat etiketine sahip olan yeni nesil Kindle Fire HD, Google’ın

Gold Edition S4 olarak adlandırılan bu

yeni Nexus 7’sine rakip olarak gösterilebilir. Yeni

seride, telefonun teknik özellikleri Galaxy

nesil Kindle Fire HD’nin teknik özelliklerinden

S4 ile aynı olacak. Sadece görsel tasarımda

bahsetmek gerekirse;

farklılıklardan söz ediliyor. Önceki modeline göre daha hafif ve daha ince olan yeni Kindle Fire HD tablet, 7 inç büyüklüğünde ve 1280 x 800 piksel çözünürlüğünde dokunmatik ekrana sahip. 1.5 GHz saat hızında çalışan çift çekirdekli işlemciden gücünü alan cihazın, 1 GB RAM ve 8GB/16GB dahili depolama alanı bulunuyor. Amazon’un kendi tabletleri için üretmiş olduğu Android tabanlı Fire OS 3.0 Mojito işletim sistemi ile çalışacak olan Kindle Fire HD’nin ön sipariş süreci başladı. Tüketicilerin karşısına 2 Ekim tarihinde çıkmaya hazırlanan yeni nesil tabletin fiyatı ise, 16 GB’lık versiyonu 169 dolar, 8 GB’lık diğer modeli ise 139 dolar. www.metropolaksaray.com

değerlendirmek

düşünülmüş yaratıcı bir tasarım.

Apple’ın altın veya şampanya rengi olarak

60

alanları

için


TEKNOLOJI

DÜNYASI Nissan’dan akıllı saat: Nismo Watch Japon otomobil üreticisi Nissan, otomobilleri ile entegre çalışan Nismo isimli akıllı saati için bir video yayınladı. Giyilebilir

teknoloji

konusunda

birçok

teknoloji şirketi çalışmalarını sürdürürken, otomobil üreticisi Nissan da giyilebilir teknoloji alanında bir cihaz geliştirdi. Garmin, sporcular için üretmiş olduğu iki

Nismo Watch isimli akıllı saat Nissan’ın

yeni saati Forerunner 620/220’yi resmi olarak

performans araçlarıyla uyumlu çalışacak

Teknoloji dünyasında en’leri üretmek bir

duyurdu.

şekilde geliştirildi. Araçla ilgili hız, menzil,

firma açısından oldukça önemli. Büyük bir

yakıt tüketimi gibi tüm bilgileri saklayan cihaz

reklam getirisi olan bu olay firmaya da öneöli

Genelde navigasyon ürünleriyle karşımıza

bunun dışında, nabız kontrolü, hava durumu

bir prestij sağlıyor. Örneğin akıllı telefon

çıkan Garmin, sporcular için üretmiş olduğu

ve verilerin sosyal ağlardan paylaşımı gibi

dünyasında en ince telefonu üretmek için

iki yeni akıllı saatini resmi olarak duyurdu.

özelliklere de sahip.

firmalar birbirleriyle büyük bir yarış halinde. Son olarak bu ünvan 5.75mm’lik kalınlığıyla

Forerunner 620 ve 220 olarak adlandırılan bu yeni saatler, 1 inç büyüklüğünde LCD ekrana

Nismo Watch’ın büyük bir ihtimalle Frankfurt

Vivo X3’te kalmıştı. Aynı şekilde diğer

sahip. Akıllı telefonlara Bluetooth bağlantısı

Motor Show’da görücüye çıkması bekleniyor..

donanımlarda da firmalar arasında bu şekilde

sayesinde bağlanan Forerunner 620/220,

bir yarış bulunuyor.

10 saat kullanım sunuyor. Forerunner 620 dokunmatik ekrana, koşu hızı, kalp ritmi

Son olarak geçtiğimiz gün Wireless Beats

ve zemin temas süresi gibi bilgilerini anlık

kulaklıklar ile adından söz ettiren CSR sadece

görüntüleme özelliğine sahip. Ayrıca, GPS de

0.5mm kalınlığa sahip dünyanın en ince

cihazlarda mevcut.

klavyesini geliştirdiğini duyurdu. Bükülebilir ve dokunmatik yapıda olan bu klavye ayrıca

Garmin tarafından sporcular için özel olarak

wireless desteği de sunuyor.

geliştirilen saatlerin fiyatına gelicek olursak, Forerunner 620 400 dolar, Forerunner 220

Öncelikli olarak mobil cihazlar için geliştirilen

ise 250 dolar fiyat etiketine sahip.

bu klavyenin, 6-11 Eylül arasında Berlin’deki IFA

2013

fuarında

görücüye

bekleniyor.

www.metropolaksaray.com

61

çıkması


BİLGİ

KISABİLGİLER Amazon, teslimatlarını insansız uçaklarla yapacak

Amazon.com CEO’su Jeff Bezos, şirketin siparişleri yarım saat içerisinde teslim edecek insansız uçan araçlar üzerinde çalıştığını açıkladı. Bezos bu araçlara “octocopter” ismini verdiklerini de söyledi. Bezos, CBS televizyonunda Pazar günü yayınlanan “60 Minutes” programında insansız uçağın ilk versiyonlarından birini de gösterdi. Bezos, ABD Federal Havacılık İdaresi’nin iznine bağlı olarak insanız uçakların dört-beş yıl içerisinde faal hale gelebileceğini de sözlerine ekledi. Bezos, lim-kurgu

“Biliyorum kulağa gibi geliyor ancak

biraz değil”

bidedi.

Amazon, şehir merkezlerine yakın daha fazla depo inşa ederek teslimat süresini kısaltmak için çalışıyor. Şirketin maksimum iki gün içerisinde teslimat garantisi veren yıllık 79 dolar ödemeli Prime programı milyonlarca tüketiciyi kendisine çekti. Bezos, insansız uçakların 2,3 kilograma kadar yük taşıyabileceğini söyledi. Şirketin teslimatlarının yüzde 86’sını oluşturan ürünlerin ağırlı bu seviyede bulunuyor. Araçların ikmal merkezinden 16 km uzaklığa kadar uçabileceğini de belirten Bezos, “Kentsel bölgelerde bu sayede nüfusun ciddi bir kesimini kapsayabileceğiz” dedi. Windows Phone 8 ile küllerinden yeniden doğan Nokia Lumia Nokia, Lumia serisini geliştirmek ve bu seriye kazandırmak için sürekli yeni modeller almak için bu çeşitlilik üretiyor. Geçtiğimiz günlerde de Lumia serisine modeli bekleyin geniş ekranlı Phablet tadında Lumia 1520 modelini

62

www.metropolaksaray.com

ekleyen Nokia’nın, çok yakında Lumia 929 adında bir telefon daha üreteceği iddia ediliyordu. Verizon logolu Lumia 929’un beyaz renkli olan modeli görüntülenmesi, bu iddiaları yeniden alevlendirdi. Nokia’nın yeni amiral gemisi diye adlandırılan Lumia 929’un; 5 inçlik Full HD (441ppi) ekrana, 2.2 GHz hızında dört çekirdekli Snapdragon 800 işlemciye, 2 GB Ram’e ve 20 Megapiksel PureView kameraya sahip olması bekleniyor. Nokia’nın önümüzdeki günlerde Lumia 929 isimli telefonunu tanıtmasını bekliyoruz. Bakalım Nokia, Lumia 929 ile Phablet piyasasında rakiplerine karşı üstünlük sağlayabilecek mi?

En iyi oyunu Türk yazılımcılar yazıyor Son dönemlerde yazılımda adını dünyaya duyuran Türk mühendisler uluslararası markaların ilk tercihleri arasına girmeye başladı. ABD ve AB’ye göre Türkler daha hızlı, daha analitik ve daha sorunsuz iş çıkarıyorlar. Yıllardır teknolojiyi üreten değil sadece kullanan ülke olabilen Türkiye, artık uluslararası alanda talep gören yazılımcılar yetiştirmeye başladı. Dünyanın önde gelen bilişim şirketlerinde çalışan Türk yazılımcılar, ses getiren projelere imza atıyor. Önemli

projelerde

Türk

imzası

Son olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Finlandiya ziyaretinde, milyonlarca kişinin oynadığı ve adeta fenomen haline gelen ünlü oyun Angrybird’ün yazılım ekibinin başında, Türk mühendis Serdar Soğancı’nın olduğu ortaya çıkmıştı. Peki, Türk yazılımcılar hangi önemli projelere imza attı? ‘I can Football’ ile başlayan, ‘İstanbul Kıyamet Vakti’, ‘Crysis’ ve Angry Birds ile devam eden Türkler’in yazdığı oyunlara son dönemde, instagram ve bulut tabanlı arama gibi farklı projeler de eklendi. . Bulut tabanlı arama Bil­kent Cyber­park’taki Ki­mo­la şir­ke­ti yö­ne­ ti­ci­si Mus­ta­fa Sa­vaş, Mic­ro­soft İno­vas­yon Mer­ke­zi’­ne 1 yıl ön­ce ka­bul edil­dik­le­ri­ni söy­ le­di. Tür­ki­ye­’nin ilk bu­lut ta­ban­lı ara­ma hiz­ me­ti­ni ya­yım­la­dı­klarını be­lir­ten Sa­vaş, yük­sek ha­cim­li ve­ri­le­ri­n oto­ma­tik sı­nıf­l an­dır­ma­sı­nı sağ­la­yan bir hiz­me­t geliştirdiklerini an­lat­tı.


BİLGİ

KISABİLGİLER Chrome’a sesli komut özelliği geliyor

Google’ın mobil cihazlara özel sunduğu sesli arama sistemi masaüstü bilgisayarlara da ulaştı. OK Google şeklinde sesli komut verme imkanı olan kullanıcılar, Google Chrome internet tarayıcıya özel yeni eklentiyi kullanarak benzer deneyimi masaüstünde yaşayabilirler. Bu yenilik ilk aşamada sadece ABD’deki kullanıcılara sunuluyor. Bunun için tek yapmanız gereken Google Chrome sürüm 31 ve üstü kurup Web Store ortamına gitmek ve ücretsiz uygulamayı indirmek. Eklentiyi kurduktan sonra Motorola Moto X ve Xbox One’da olduğu gibi konuşarak sesli komut verilebiliyor. Kullanıcıların basit biçimde OK Google diyerek söze başlaması ve aranacak kelimeyi söylemesi yetiyor. Döviz ve birim dönüşümleri, tarihler ya da benzer faydalı bilgiler de sorgulanabiliyor. Bu yeniliği Android 4.4 kullanıcıları da elde ediyor. Sistemin çalışması için kullanıcının mikrofon sembolüne tıklamasına gerek kalmıyor. Sesli komutlarla X dakikalık hatırlatma notu başlatılabiliyor. Bunun için Chrome’da Google’a ait bir sekmenin açık olması ve öne çıkması şart. Sonuç olarak Chrome’un açık kalması yeterli olmuyor.

Instagramla Mesaj Özelliği Geliyor

Uzun zamandır sevilen fotoğraf paylaşma uygulaması Instagram’a mesaj özelliği geleceği söylentileri dolaşıyordu kulislerde. Son olarak, kullanıcılara verilen kişisel e-posta adresleri tahminlerin kuvvetlenmesine neden oldu. Geçen yıl Facebook Instagram’ı aldığından beri, sosyal ağ devinin popüler fotoğraf paylaşma uygulamasına yönelik planları merak konusuydu. Şimdi, yeni raporlar Instagram’ın bir mesajlaşma özelliği üzerinde çalıştığına işaret ediyor. Cuma günü Techcrunch, anonim bir kaynaktan edindiği, pek çok kullanıcıya kişisel Instagram.com e-posta adresi verildiğini gösteren bilgiyi açığa çıkardı. E-ticaret pazarlama profesyoneli olduğu söylenen kaynak, kişiye özel e-posta adreslerini sosyal ağ bilgisi toplayan üçüncü parti bir şirketten gelen bir veri toplama talebi sırasında keşfetti. Bu kişisel e-postaların ne anlama gelebileceği ya da Instagram kullanıcılarının ne işine yaracağına dair ayrıntılar şimdilik bilinmiyor.

Facebook haber dünyasına da el attı! Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook, kullanıcılarının sayfada daha fazla zaman harcaması için yeni bir içerik test ediyor. Yeni içerik sayesinde kullanıcılar Facebook’ta paylaşılan bağlantıları daha sonra gözden geçirmek için kaydedebilecek. Yeni içerik, Pocket ve Instapaper gibi uygulamaların benzeri bir hizmet sunacak. AllThingsD sitesine açıklama yapan bir Facebook yetkilisi, “Şu an yeni içeriklerin test aşamasındayız ancak daha fazla bilgi paylaşamayız” ifadesini kullandı. İlk olarak MyTechSkool sitesinin duyurduğu içerik, haber akışında paylaşılan haberlere bir ‘sayfayı kaydet’ etiketi ekleyecek. Bu tuşa basıldığı zaman, söz konusu bağlantı Facebook uygulamalar menüsünde kaydedilecek. Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada, “Dünyadaki herkese en başarılı kullanıcıya özel gazeteyi sunmak istiyoruz” demişti. Wall Street Journal gazetesi de, sosyal ağın ileride kendi gazete hizmetini geliştirmek için çalıştığını duyurmuştu. Facebook’un haber kaydetme özelliğinin test süresi ve kullanıcılara ne kadar açık olacağı belli değil.

www.metropolaksaray.com

63


YAŞAM

Aksaray’a Gurur Verenler

1925 yılında Aksaray’da doğmuştur. Ba¬bası emekli Hakim Avukat Bekir Sıtkı Bey, an¬nesi Hasibe Hanım’dır. İlkokulu Cumhuriyet il¬kokulunda, Ortaokulu Aksaray’da bitirdikten sonra 1942’de Konya Lisesinden “Pekiyi” de¬rece ile mezun olmuştur. Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdikten sonra, Maliye Bakanlığı Stajyer memurluğuna atanarak devlet memuriyetine girdi 1946, 1948 de askere gitti. 1949 da yedek teğmen rütbesi ile terhis oldu. Seyhan (Adana) Def¬terdarlığı gelir kontrol memurluğuna, ardından Maliye Bakanlığı Gelirler Müdürlüğü tahakkuk şubesi birinci mümeyyizliğine, 1950 de aynı yer şefliğine 1951 de raportörlüğüne, 1952 de Ankara Muvazzaf itiraz komisyonu raportörlüğüne, 1953 de Gelirler Müdürlüğü Şube Müdür yardımcılığına tayin edildi. 1956’da Aksaray Belediye Başkanlığına seçildi. 27 Mayıs 1960 ihtilali üzerine görevinden alındı. Ankara Hukuk Fakültesi fark derslerini verip, sertifika aldı. Stajını bitirdikten sonra Aksaray’da serbest Avukat olarak ça¬lışmaya başladı. Azmi Milli Türk A.Ş. yönetim kurulu üyeliği ve Aksaray Lisesi felsefe öğ¬retmenliği de yaptı. 1963’de D.S.İ. Konya Dördüncü Bölge Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği ve Başkan Yardımcılığına getirildi. Konya süt fabrikası yönetim kurulu üyeliği de yaptı. 1964’de evlendi. Sacid ve Serap adlı iki çocuğu vardır. 1979 yılında vefat eden Uluırmak, Be¬lediye Başkanlığı, hukukçuluğu ve yöneticiliği yanında güçlü bir şairdir. Kendi ifadesi ile ama¬tör olmasına rağmen, İsmail Hakkı Başerdem’in ifadesi ile kuvvetli bir kalemi, duygu ve hasret yüklü mısraları vardır. Sadi Uluırmak’ın “Uluırmak’tan Hasandağı’na” adlı bir şiir kitabı var¬dır. Buradaki şiirleri tamamen Aksaray, Aksaray kültürü, il olma hasreti ile yüklüdür. Onun il olma konusundaki şiirlerinden biri olan “Ne zaman” başlıklı şiirinde bunu şöyle ifade ediyor.

64

www.metropolaksaray.com

SADİ ULUIRMAK Ne zaman şehrimize Devlet kuşu konacak? Şirin memleketimiz Aksaray İl olacak? Müktesep ve müsellem hak yerini bulacak? Yazık ki geçen zaman gelmiyor geriye tuu... Aldırma, boş versene, hepsi olur dünya bu.


YAŞAM

PROF. DR. KEMAL TAHİR GÜRSOY

Türk Eşya Hukuk’unda Tapu sicili ve zilliyetlik, Türk Borçlar Hukuku-Genel Hükümler, Bankacılara Medeni Hukuk ve Borçlar Hukuku Bilgisi, Ölüme Bağlı Tasarruflarda Şart ve Mü¬kellefiyet, Hususî Hukukta ‘Clausula Rebus sie Stantibus (Emprevizyon Nazariyesi), Muayyen Mal Vasiyeti, Miras Sebebiyle İstihkak Davası, İsviçre Hukuku’nda Trafik Kazalarından Doğan Zararlardan Sorumluluk, Yatırım Fonlarının Hukukî Yapısı, Fransız Medenî Kanunu’nun 1804 yılından beri yorumlanması, İsviçre Hukuku’nda Sebepsiz Zenginleşme adlı tercüme eserleri ve bunların dışında Ankara Hukuk Fakültesi dergisinde ya¬yınlanmış 20’ye yakın araştırma ve inceleme ya¬yınları mevcuttur.

R. 1913-H. 1329 yılında Aksaray’da doğ¬muştur. Babası Aksaray Vilayeti Emekli Nüfus müdürlerinden Tahir Gürsoy, annesi Aksaray Müftülerinden İbrahim Perek kızı Mevhibe Gürsoy’dur. 1929 yılında Aksaray Ortaokulunu ikbal eden Kemal Tahir Gürsoy, 1932 yılında Ankara Erkek (Atatürk) Lisesini 1935 yılında Ankara Hukuk Fakültesini ikbal eyledikten sonra, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğrenimini ta¬mamlamak üzere Brüksel’e gönderilmiş ve Brüksel Üniversitesi’nde “Hukuk Doktoru” un¬vanını ihraz ederek, 1939 yılında yurda dönmüş, 1939-1945 yılları arasında Maliye Bakanlığı’nda muhtelif görevlerde bulunduktan ve bu arada askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi asis¬tanlığına atanmış, 1948 yılında Üniversiteler arası doçentlik sınavına Medenî Hukuk dalından katılmak suretiyle Doçent unvanını almıştır. O yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk eylemi doçentliğine atanmış, 1955 yı¬lında da gerekli çalışma ve sınavlardan sonra, Üniversitece Profesörlüğe yükselmiş, aynı Fa¬kültenin Medenî Hukuk Profesörlüğüne atan¬mıştır. Bu Fakültenin Medenî Hukuk Kürsüsü Başkanlığını yapmıştır. Muhtelif tarihlerde Fakülte yönetim ku¬rulunda, üniversite senato üyeliğinde bu¬lunmuştur. Kemal Tahir Gürsoy, 1951-1952 yılları arasında Frankfurt, 1964-1965 yılları arasında da Berlin Üniversiteleri Hukuk Fakültesinde mi¬safir Doçent ve Profesör olarak bulunmuş ve ay¬rıca ilmî çalışmalar yapmış, bundan başka gerek memleket içinde, gerekse yurt dışında yapılan ilmî kongrelere faal surette katılmıştır. Kemal Gürsoy Fransızca ve Almanca dillerine vakıftır; Medeni Hukuk ile ilgili konular üzerinde ilmî çalışmaları ve yayınları mevcuttur. Kemal Gürsoy, birisi kız, ikisi erkek olmak üzere üç evlât babasıdır.

www.metropolaksaray.com

65


MAKALE

ŞEYH HÂMİD-İ VELÎ (SOMUNCU BABA) /2 (Doğumu 1349, Ölümü 1412) Ömer OK

S

omuncu Baba’nın Bursa’yı terk etmekte olduğunu işiten Molla Fenârî, koşarak bir çınarın yanında arkasından yetişti. Gitmeyip Bursa’da kalması için çok yalvardı, ricâlarda bulundu. Fakat kabûl ettiremedi. Sonunda, Bursalılar’a duâ etmesini istedi. Somuncu Baba, bu çınarın yanında Bursa’ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için duâ etti ve vedâlaşarak ayrıldılar. Bursa’da bu çınarın bulunduğu bölgeye ’’Duâ çınarı” denildi.

Evliyalar sultanı Ebû Hâmid ve Hacı Bayram Veli, Bursa’dan ayrılarak bu yolculukta önce Şam’a giderler. Burada biraz kaldıktan sonra Hac vazifesini yerine getirmek üzere Hicaz’a varırlar. Orada hac farizasını ifâ ettikten sonra, (1402’deki Ankara Savaşı’ndan sonra) Anadolu’ya dönerler. Ebû Hâmid ve Hacı Bayram’ın Ankara Savaşı sırasında, Anadolu topraklarında bulunmayışı onları muhtemel bir esirlikten kurtarır. Zira Timur, savaştan sonra fethettiği topraklardaki âlim ve sanatkârları toplayıp Semerkand’a göndermiştir. Hatta Emir Sultan bile bu esirler arasındaydı. Kısaca Ebû Hâmid’in bu uzun seyahatten iki maksadı vardı: Biri hac yapmak, ikincisi adını sanını unutturup izini kaybettirmek; gözlerden, hafızalardan silinmek. Üç yıllık seyahatten sonra, Ebû Hâmid ve Hacı Bayram Veli Hazretleri, Anadolu’ya

66

www.metropolaksaray.com

dönerler. Bir ara Darende’de kalırlar. Daha sonra Ebû Hâmid’in vefat edip defnedileceği Aksaray’a gelip yerleşirler.

Hâmid Hazretleri, 20 Eylül 1412 tarihinde, kendi tabiriyle ‘’bu, çilesi bol dünyadan’’dan ayrıldı.

İlmi açıdan yaptığımız araştırmalar Ebû Hâmid Hazretleri’nin, Aksaray’da öldüğü ve orada defnedildiği şeklinde sonuçlanmıştır. Darende’de Ebû Hâmid’in makamının bulunduğu her ne kadar doğru ise de, mezarı orada değildir. Ancak, Yunus Emre’nin mezar sayısının onu bulması, nasıl Anadolu halkı tarafından benimsendiğinin göstergesi ise, Ebû Hâmid’in iki mezara sahip olması, aynı iltifatın bir başka örneğini teşkil eder mahiyettedir. Velayet sırrını Hacı Bayram’a teslim eden Ebû

Fatih Sultan Mehmet, Aksaray’ı 876 M. 1471-72 yılında Osmanlı topraklarına katmış ve Somuncu Baba’nın kabrini ziyaret etmiştir. Kemal Ümmî, Şeyh Hamid-i Veli’nin bu dünyadan göçüşü üzerine yazdığı mersiyeye; ‘’Görün bu çarh-ı gaddârı ki âlemde neler kıldı Yine bu gerdiş-i gerdun niçe müşkil hater kıldı’’ beytiyle başlayan bu ağıta


MAKALE

Hamid-i Aksarayi Hazretleri’nin bu dünyayı terkinin 815 yılı berat kandiline rastladığını da bu şiirden öğreniyoruz. Beratını alarak gidiş herhalde büyük mutluluktur. Kabri Şerif-i halen Aksaray’da sevenlerince ziyaret edilmektedir. Onun hayatını okumak ve onun Kabri Şeriflerini ziyaret etmek muhakkak ki gönül dünyamızı aydınlatmaktadır. Lakin mesele bu kadarla kalmamalı, Hamid-i Aksarayi Hazretleri gibi büyük alimlerin manevi ilimlerinden feyiz alıp, onların bıraktığı yoldan devam etmeliyiz.

‘’Kanı ol aşk eri heyhat kanı ol merd-i pürtaat Hayfâ kim hâdimü’l-lezzet bize her nef’i zar kıldı Kanı ol âlim-i âmil delil-i mürşid-i kâmil Cihan mülkine ol âkil ne hoş feth u zafer kıldı Kanı ol şeyhimiz Hâmid said u muttaki zâhid Fenâ âlemden ol âbid beka mülkine güzer kıldı Abdullah idi ismi bu yidi âdet u resmi Ki herkes düzmedi cismi o cânın muteber kıldı’’ diye devam eder.

Sonlara doğru ‘’Kemal Ümmî okur ağlar anun mersiyesin her bar’’ diyen şair, Şeyhin ölüm tarihini şu beyitle verir: ‘’Nebi’nün hicretinden bil sekizyüz onbeşinci yıl Beraat düninde ol fâzıl bu menzilden sefer kıldı’’

edilmektedir. Onun hayatını okumak ve onun Kabri Şeriflerini ziyaret etmek muhakkak ki gönül dünyamızı aydınlatmaktadır. Lakin mesele bu kadarla kalmamalı, Hamid-i Aksarayi Hazretleri gibi büyük alimlerin manevi ilimlerinden feyiz alıp, onların bıraktığı yoldan devam etmeliyiz.

Hamid-i Aksarayi Hazretleri’nin bu dünyayı terkinin 815 yılı berat kandiline rastladığını da bu şiirden öğreniyoruz. Beratını alarak gidiş herhalde büyük mutluluktur. Kabri Şerif-i halen Aksaray’da sevenlerince ziyaret

www.metropolaksaray.com

67


MAKALE

Somuncu Baba Arkadaşlarına ve yolundan gidenlere şu tavsiyelerde bulunmuştur: Gizli ve aşikar yerde Allah’tan korksunlar. Az yesinler, az konuşsunlar, az uyusunlar. Avamın arasına az karışsınlar. Tüm masiyet ve kötülüklerden uzak dursunlar. Daima şehvetlerden kaçınsınlar. İnsanların elindekilerden ümitlerini kessinler. Tüm zemmedilen sıfatları terk etsinler. Övülen sıfatlarla süslensinler. (Günaha götüren) şiir ve şarkı dinlemekten kaçınsınlar. Ayrı bir görüşle, kendini cemaatten ayrı bırakmasınlar. Aç olarak ölseler bile şüpheli hiç bir lokmayı yemesinler.

Senden dolu iki cihan Senden dolu iki cihan Oldum zuhurundan nihan Ger bulayam seni ayan Ya Rab n’ola halüm benüm Dilde kanaat olmaya Züht ile taat olmaya Senden hidayet olmaya Ya Rab n’ola halüm benüm Şol gün ki mizan kurula Hak kapusunda durula Halayık oda sürüle Ya Rab n’ola halüm benüm Ağlarım işte zar ile Kaldum diriğ ağyar ile Bilişmedim sen yar ile Ya Rab n’ola halüm benüm Hamidi’nin gözü yaşı Doldurur dağ ile taşı Bilmem n’idem garip başı Ya Rab n’ola halüm benüm

68

www.metropolaksaray.com


ŞİİR

TEKRAR ÇOCUK OLMAK İSTİYORUM

Başımda ketenden yağlık Ayağımda gönden çarık Evden yumurta çalıp Cüzülü şeker almak istiyorum

Yanımda yatan itimden, Vücudumdaki kirimden, Köyneğimdeki bitimden, Aşğarlı suda yıkanmak istiyorum.

Ocakta yanan kerme közünden, Pirelerin ayak izinden Buğday, arpa tozundan Sırtımı kaşımak istiyorum.

Babamın yıldırım saçan elini, Anamın yalvaran dilini, Göz yaşımdan akan selini, Bir daha tatmak istiyorum.

Düşmeyesin köyün diline Uçkur bağlarsın donuna Sırtımda gezer bir sürü böcük Fadime’ye şavkı göndermek istiyorum

Komşunun bağını bostanını, Tarladaki buğday destesini Karacaoğlan’ın bestesini Bir daha çalmak istiyorum.

Anamın yufka ekmeğinden Kavurganın kepeğinden, Tarlanın keseğinden, Bir daha yemek istiyorum

Hayvanların bağırtısını, Kağnıların cayırtısını Eşeklerin anırtısını Bir daha duymak istiyorum.

Ayak çıplak, baş açık Dudağımda birikmiş uçuk Sırtımda gezer bir sürü böcük Çeşme yalağında yıkanmak istiyorum

Alemlerin çatısına, Dünyanın doğusuna batısına, Ambarların kapısına, Bir kilit uydurmak istiyorum.

Anamın şallı kemerine Eşeğimizin semerine Tozu dumana katan kamyone Bir daha asılmak istiyorum.

Susuzluktan kuruyan damaklar Kirden kapanmış kulaklar Güneşten kurumuş yalaklar Bir daha karanmak istiyorum

Köpeğin içtiği su tasından Anamın yarmalı aşından Küpteki barlanmış turşudan Bir çömçe içmek istiyorum.

Köy çocukları ile dövüşüp, Bir kişinin üzerine üşüşüp, Birbirimizle küsüşüp Birkaç kafa varmak istiyorum.

Çobanların koyun gütmelerini, Horozların ötmelerini, Bacaların tütmelerini, Bir daha görmek istiyorum.

Ocakta pişen çorbadan Yoğurt asılı torbadan, Seklemdeki yarmadan Bir kaşık tatmak istiyorum.

Sabah uykumu almadan Güneş tepemize doğmadan Ebem, len Mehmet diye ünlemeden Öküzleri önüme katmak istiyorum

Mehmet ÇELEBİ 03/04/2009 Ankara www.metropolaksaray.com

69


KÖŞE

GEÇMİŞTEN GELECEĞE SESLENİŞ Saliha TOPRAK Yeni Yıla girerken; haydi. “Ca ca canımsın benim!” Diye sarılalım birbirimize ve eskiden olduğumuz gibi, anne babalarınızın çocukluğunda olduğu gibi, birliktelik, çalışkanlık, araştırmacı ve kendimize yetebilen günlerde olduğu gibi BAŞARALIM! Bir küçücük arslancık varmış. Annesi onu pek çok severmiş. Sen benim ca ca canımsın dermişşşşş… Şarkının bu “ca ca canımsın” kısmında kucaklar açılır, iki kez kapanıp açılarak “ca ca” denir, “canımsın dermişşş” kısmında da yanımızdaki arkadaşımızla candan, sımsıkı sarılırdık. Sonra Mehmet Akif’in o koskoca “Çanakkale Şehitlerine” şiirini ezberledik. Gökten meleğin inip şehidin başında durduğu mısraları okurken hemen bir erkek arkadaşımız yere uzanır kahraman şehidimiz olurken, bir kız arkadaşımız da başında melek olur, dilimiz döndüğünce , koro halinde okurduk. İnanır mısınız ilk okulda resim dersinde, bir arkadaşımız kırk dakikalık ders boyunca, hiç kımıldamadan bir sandalye üzerinde , sandalye de masa üzerinde olmak üzere, bize “gık” demeden modellik yapardı da, biz de canlı modelden resim yapardık. O; bir çoğunun saçma ve yararsız bulduğu münazaraları biz o kadar çok yaptık ve hayatımızda da o kadar işe yaradı ki… İnanmasak da, bize ters gelse de savunmamız gereken konuda, ipuçları aradık ,grup çalışmaları yaptık. Bir savunma nasıl yapılır, karşıdan gelebilecek bir tez nasıl çürütülür konularında araştırmalar yaptık.Toplum önünde konuşma cesareti edindik. Sınıflar arası güncel ve kültürel bilgi yarışmaları yapan öğretmenlerimize şükranlar duyduk. Çünkü gazete okumayı, köşe yazarlarını tanımayı, gündemden haberdar olmayı, kültür eksikliğinin ayıp sayıldığını öğrendik. “Ca ca canımsın derdik” kısmını heyecanla beklerdik şarkının… Çünkü orayı söylerken arkadaşlarımıza sarılarak, sevgilerimizi candan gösterirdik. Sevdiğimiz ve sevildiğimiz bir ortamda, güven içinde olmanın verdiği mutluluğu hissederdik. Kahramanlık şiirlerini ağır Türkçesine, bir çok anlamadığımız kelimesine rağmen ezbere coşkuyla söylerken tüm milli duygularımızı gönülden hissetmeyi, birlik ve beraberliğin verdiği huzuru duyumsardık. Sanat ve kültür anlamında, benim kuşağımın çok güzel insanlar yetiştirdiği bu gün daha iyi anlaşılmakta . Oysa bizim atölyelerimiz, sahnelerimiz, laboratuvarlarımız bu günkü her masada olan bigisayarlarımız yoktu okullarımızda… Hele evlerimiz… Sobalı. Tek bir odada akşam ödevleri. Her ailenin en az beş çocuğu var.Ödevler sedirle döşeli (divan derdik) oturma odalarında , bağdaş kurulmuş kucağa çanta konup, onun üzerine de

70

www.metropolaksaray.com

defter konarak masa görevi halledilmiş olarak yapılır. Matematiğe yardım etmesi için görevlendirilen abi veya abladan bol saç çekme ve “salak” iltifatları almak da sıradan bir durum. Şimdi Aksaray’da en iyi doktorlar,mühendisler, hukukçular, öğretmenler…İşte o zamanki “ca ca canımsın” diye birbirine sarılarak, kahramanlık şiirlerini birlikte okuyarak, sobalı evde kafasına vurularak ders yaptırılan, anneleri ilkokul mezunu, babalarının çoğu belki ortaokul okumuş, en az beş kardeşli evlerden çıkan çocuklardır. Ne oldu da bunca dersaneye gönderilen, bunca üniversite mezunu ebeveynin en fazla iki-üç kardeşli yavrularına , kaloriferli, özel odalı, özel hocalardan ders alan, masalarında kendi bilgisayarları, kapıda servisleri, kafalarında volkmenleri, ceplerinde telefonları, ayaklarında sıcak botları, sıcak okullarında her türlü imkanları olan günümüz çocukları! Siz neden sevgisiz büyümektesiniz. Neden suratlarınız asık ve neden kültürel bilgiler edinmemekte, kahramanlık şiirleri ezberlememekte çocuk şarkıları söyleyerek birbirinize sarılmamakta, resim bile yapmamaktasınız? Okul kazanmakta bu kadar zorlanmaktasınız? Ters giden bir şeyler var ! İlerleyen zamanda geri kalmak mı , geride kalmış zamanda bu günden ileri olmak mı? Yeni Yıla girerken; haydi. “Ca ca canımsın benim!” Diye sarılalım birbirimize ve eskiden olduğumuz gibi, anne babalarınızın çocukluğunda olduğu gibi, birliktelik, çalışkanlık, araştırmacı ve kendimize yetebilen günlerde olduğu gibi BAŞARALIM!


Kokina çorbası (Aksaray) malzemeleri Kuzu etini tencereye alın. Üzerine 4 su bardağı su ilave edip haşlayın. Ayrı bir tencerede tereyağı ile ayçiçeği yağını ısıtın. Üzerine yemeklik doğradığınız soğan ve sarımsağı ilave edip soteleyin. Haşladığınız eti ilave edip karıştırın. İnce kıydığınız lahana ve domates salçasını da ekleyip karıştırın. Bulgur, et suyu, tuz ve karabiberi ilave edip kaynamaya bırakın. Orta ateşte 15 dakika pişirip sıcak servis yapın. Aksaray yöresinde özellikle ramazan ayında pişirilen bir çorbadır. 200 gr lahana turşusu 1 diş sarımsak 1 soğan 400 gr parça kuzu kuşbaşı eti 2/3 çay bardağı pilavlık bulgur 2 yemek kaşığı domates salçası 1 yemek kaşığı tereyağı 1 yemek kaşığı ayçiçeği yağı 4~5 su bardağı su veya et suyu Tuz Karabiber

www.metropolaksaray.com

71


KÖŞE

Hipertansiyon ve tuz Uzm.Dr. BANU DİRİ Dahiliye ve Nefroloji Uzmanı

H

ipertansiyon (yüksek kan basıncı) bütün dünyayı etkileyen önemli bir salgındır. Tüm dünyada 1,5 milyarın, ülkemizde ise 15 milyonun üzerinde insanın hipertansiyonu vardır. Hipertansiyon kalp hastalığı, felç ve böbrek hastalığı için en önemli risk faktörüdür. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği (http:// www.turkhipertansiyon.org) tarafından gerçekleştirilen Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışmasında (SALTurk, 2008) göre Türk toplumunda ortalama tuz tüketiminin (sofra tuzu, sodyum klorür) günde 18 gram olduğu bulunmuştur. Tuz hipertansiyon başta olmak üzere birçok hastalığa yol açar ve günlük 18 gram tuz tüketimi çok yüksektir. Bu miktar ülkeler arasında bir Dünya rekorudur. Hipertansif hastalar şanslıdır çünkü hipertansiyonun farkındadırlar. TUZUN TARİHÇESİ 5000 yıl önce günlük tuz tüketimi 0.1 gram/gün iken şimdi ise 10-12-18 gram/güne çıkmıştır. İnsanlar

72

www.metropolaksaray.com

tuzun gıdaları bozulmadan koruduğunu keşfetmişler ve giderek daha fazla tuz kullanmaya başlamışlar. Fazla tuz kullanınca damak tadı değişmiş, daha fazla tuz eklemişler. Tuzun koruyucu özelliğinin keşfi ekonomik olarak önemli olmasına ve yerleşik toplumların oluşmasına yol

En önemlisi eşimizden, çevremizdeki yakınlarımızdan yardım isteyelim. Hipertansiyonu olduğunu bildiğimiz bir arkadaşımıza tuzu az ikramlarda bulunmak dostça bir davranış olur. Şunu unutmayalım tuz bir alışkanlık damak tadımızı tuzsuz alıştırırsak, farklı bir sağlık problemimiz yoksa bir sorunla karşılaşmayız. açmış. Tuz 1870 li yıllarda en önemli ticaret maddesi olmuş. Tuzun azaltılması hipertansiyon tedavisinin başarılı olması için gereken yaşam düzeni değişikliklerinden birisidir. Tuzun azaltılması kan basıncını kontrol altına almanın yanısıra hipertansiyon gelişimini

de önleyebilir. Birçoğumuzun eli yemeğin tadına bile bakmadan tuzluğa gitmektedir, eskiden bol tuzlu yiyenler yaşlanınca, hipertansiyon hastası olunca tuzun tadını unutmak zorunda kalmaktadır. Bizlerin bol tuzlu yediğini gören çocuklarımız da benzer davranmakta, aşırı tuz tüketmektedir. Tuz tüketimini kontrol altına alarak sadece yaşlılıkta değil daha erken yaşlarda hipertansiyonun ortaya çıkmasını da önleyebiliriz. Hipertansiyonu olan hastalar daha az tuzlu yiyerek yüksek kan basınçlarının kontrol altına alınmasını da kolaylaştırırlar. Yüksek tansiyon için önemli olan sofra tuzu olarak bilinen NaCl’dür. Batıtarzı beslenmede kişiler günde ortalama 8-9 gram tuz alırlar. Bu tuzun günde 4-5 grama düşürülmesi kan basıncının kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. 2008 yılında yapılan Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı Çalışması (SALTurk) sonuçlarına göre ülkemizde tuz tüketimi çok fazladır (yaklaşık 18 gram/gün, erkeklerde 19 gr/gün, kadınlarda 17 gram/gün). Hipertansiyonu olan hastalarda da tuz tüketimi yüksektir, hipertansiyonun farkında olan hastalarda


KÖŞE

gruba ayrılarak incelenebilir: 1.İçinde azaltılmış sofra tuzu olan yapay tuzlar: Hasta nasıl olsa bu tuzun zararı yok düşüncesi ile bol bol kullanırsa fazla tuz almış olabilir.

Toplumsal davranışlara örnekler: 2.İçinde potasyum olan tuzlar: Bazı tansiyon ilaçları kanda potasyum yükselmesine neden olur, bu hastalar içinde potasyum olan tuz kullanırsa sorun çıkabilir.

günde 17 gram iken farkında olmayanlarda 19 gramdır. Bu veriler hipertansiyonu olan hastalarda diyette tuz kısıtlamasının pek ciddiye alınmadığını göstermektedir. GÜNDE 18 GRAM TUZU NEREDEN ALIYORUZ? Ülkemizde başlıca tuz alım kaynakları beyaz peynir, turşu, zeytin, erişte, ayçiçeği çekirdeği, salça ve yemeğin tadına bakmadan tuz atmaktır. Beyaz ekmekle günde ortalama 7.2 gram tuz alıyoruz.

Tuzu azaltmak Tuzu azaltmak için yapılabilecekleri toplumsal ve bireysel davranışlar olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz. Bireysel olarak neler yapabiliriz: 1.Yemeğin tadına bile bakmadan elimize tuzluğu almayalım: Çok önemli, özellikle çocuklarımıza öğretelim 2.Tuzsuz ekmek yiyelim 3.Yemek pişirilerek tuz atmayalım, pişirdikten sonra da atmayalım

Tuz ile yüksek tansiyon arasındaki ilişkiler

4.Taze sebze tercih edelim

1.Fazla tuz tüketen toplumlarda hipertansiyon daha sıktır

5.Konserve, turşudan uzak duralım, özellikle turşu çok tuzludur

2.Çok az tuz tüketen toplumlarda ortalama kan basıncı daha düşüktür ve hipertansiyon çok nadirdir; Güney Amerika’da yaşayan Yanomamo yerlilerinde hipertansiyon görülmez

6.Salamura tuzludur.

3.Genetik yatkınlığı olan hayvanlara tuz verilirse kısa sürede hipertansiyon ortaya çıkar 4.Kan basıncı normal kişiler fazla tuzlu yemeye başlarlarsa hipertansiyon görülür 5.Fazla tuz alınması kan basıncının yükselmesinde rol oynayan birçok mekanizmayı tetikler. Bu örnekleri arttırmak mümkündür. Çocukluktan başlayarak tuzu azaltabilirsek ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek hipertansiyonu önlemiş oluruz. Yapay tuz Hipertansiyonu olan hastaların merak ettikleri diğer bir konu da yapay tuzlardır. Yapay tuz kullanmak isteyen hastalar bu isteklerini doktor veya eczacılarına danışmalıdır. Yapay tuzlar iki

1.Tuzsuz ekmek üreten fırın sayısını arttırmak için girişimlerde bulunalım 2.Üzerinde içerdikleri tuz miktarını yazan gıdaları tercih edelim, gıda üreticilerini besinlerin içerdikleri tuz miktarını yazmaya teşvik edelim 3.Çocuklarımıza tuzun zararlarını anlatalım, okullarda tuzun zararlı olabileceğini öğretelim 4.Gıda üreticilerinden daha az tuzlu besinler talep edelim

7.Tuzu azaltılmış peynir yiyelim 8.Doktor veya eczacıya danışarak yapay tuz kullanabiliriz 9.Tuzsuz yemek çok tatsız diyorsanız biber, sirke, limon suyu ve değişik bitkilerle yemek tatlandırılabilir 10. Sosların çoğu tuzludur

5.Sosyal ziyaretlerde tuzu az ikramlar tercih edelim Son olarak, belki de en önemlisi eşimizden, çevremizdeki yakınlarımızdan yardım isteyelim. Hipertansiyonu olduğunu bildiğimiz bir arkadaşımıza tuzu az ikramlarda bulunmak dostça bir davranış olur. Şunu unutmayalım tuz bir alışkanlık damak tadımızı tuzsuz alıştırırsak, farklı bir sağlık problemimiz yoksa bir sorunla karşılaşmayız.

11.İşlenmiş etlerden (sucuk, pastırma, sosis, salam, jambon) kaçınalım 12.Nane, kekik, soğan, sarımsak yemeklere tuz olmadan lezzet verir 13.Etleri sarımsak, sirke, limon suyu ile terbiye ediniz 14.Sebze, meyveler genel olarak az tuz içerir www.metropolaksaray.com

73


MAKALE

SARIKAMIŞ VE AKSARAY MUSTAFA FIRAT GÜL

Ş

anlı Türk tarihinin en beyaz dramı, en soğuk efsanesi olan Sarıkamış Savaşı’nın yıl dönümünde şehitlerimize Fatihalar göndermeye devam ediyoruz. Üzerinde rahatça dolaşıp, özgürce dinlediğimiz Ezan-ı Muhammediye’nin, gözlerimize ziyafet çeken Ayyıldızlı bayrağımızın dalgalanmasının mimarlarının mekanı cennet olsun. Sarıkamış şehitlerinin sayısı neredeyse yüz yıldır tartışılıyor. Kimine göre sayı sadece 18 bin, kimine göre de 120 binden fazla… kayıtlara bakılırsa 65 bin. Ama kayıtların sağlıklı olmadığı da bir gerçek. Mesela şehrimizin Sarıkamış’taki şeref tablosunda sadece 38 kahraman vardır. Ben bu konuda son yıllarda araştırma yapıyorum. Demirci Kasabası’ndaki iki Sarıkamış şehidinin kayıtlarda olmadığı örneği de gösteriyor ki şehitlerimizin sayısı kayıtlardakinden çok daha fazladır. İşin açıkçası rakamlarla milletin kafasının karıştırılarak bu önemli sene-i devriyelerin sönük geçmesine çok üzülüyorum. Halbuki, o kahramanlar neden oradaydı? Nasıl yürüdüler, nasıl çarpıştılar, nasıl şehit oldular, nasıl dondular gibi sorulara cevap aransa ve bu tefekkür herkese nasip olsa işte o zaman Sarıkamış şehitlerimizin ruhu şâd olur. Kayıtlardaki Aksaraylı Sarıkamış şehitlerimizin listesindeki kahramanlara ayrı ayrı Fatihalar gönderilmesini istirham ederim.

74

www.metropolaksaray.com

“Mustafa Fırat Gül, Allahüekber Dağları’na tırmanırken..”


MAKALE

ADI

BABA ADI

Dogum yılı

Olum Gun

Olum Ay

Olum Yılı

1

ABİD

HÜSEYİN

1308

17

6

1916

ÇATMAKÖY CİVARINDA

AKSARAY

2

ABUZER

İSMAİL

1304

25

1

1916

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

3

AHMET

ALİ

1313

15

10

1916

4.KOLORDU 11.FIRKA 6 NO'LU SEYYAR HASTAHANE

AKSARAY

4

AHMET

İSA

1312

10

8

1916

12.FIRKA EMRDE 6 NOLU SEYYAR HASTAHANE

AKSARAY

5

AHMET

AHMET

1304

4

12

1915

ALPU SIRTLARINDAKİ MUHAREBEDE

AKSARAY

6

AHMET

MAHMUT

1306

4

2

1915

ALPU SIRTLARINDAKİ MUHAREBEDE

AKSARAY

7

AHMET

HASAN

1308

24

5

1915

YONCALİ

AKSARAY

8

AKİF

SÜLEYMAN

1304

21

5

1916

BANATDA

AKSARAY

ÖLÜM YERİ

ASKERLİK ŞUBESİ

9

BİLAL

SÜLEYMAN

16

4

1916

OF CİVARINDA KOKULA TEPESİNDE

AKSARAY

10

CEMAL

MUSTAFA

1314

1

12

1918

BENAĞADİ MUHAREBESİNDE

AKSARAY

11

DERVİŞ ALİ

MOLLAMEHMET

1309

27

6

1916

---

AKSARAY

12

FAİK

AHMET

18

5

1916

4.FIRKA SIHHİYE BÖLÜĞÜNDE

AKSARAY

13

HAKKI

ALİ

29

6

1916

---

AKSARAY

14

HALİT

HASAN

1313

9

10

1916

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

15

HALİT

MEHMET

1304

20

3

1916

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

16

HASAN

BATTAL

25

7

1916

2350 RAKIMLI TEPEDE

AKSARAY

17

HASAN

ÖMER

1312

9

10

1916

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

18

HIZIR

AHMET

1302

21

9

1915

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

19

HÜSEYİN

HAKKI

1301

21

10

1916

MAMÜRETÜL AZİZ HASTAHANESİNDE

AKSARAY

20

ISA

ABDULLAH

1307

12

8

1916

KAFKAS CEPHESİNDE

AKSARAY

21

KAMİL

HALİT

1312

31

6

1916

2.KOLORDU 12.FIRKA 6.SEYYAR HASTAHANESİ

AKSARAY

22

KAZIM

CAFER

1303

19

10

1915

LAZISTAN HAVALİ KUMANDANLIĞI

AKSARAY

23

KELES

MAHMUT

1305

11

5

1916

BARDUZ DAĞLARINDAİ TAARRUZDA

AKSARAY

24

MEHMET

NACATİ

1302

10

10

1917

ASKALE HASTAHANESİNDE

AKSARAY

25

MEHMET

CAFER

1312

23

5

1916

SERBAN TEPE MUHAREBESİNDE

AKSARAY

26

MEHMET ALİ

AHMET

1310

14

4

1917

35.SEYYAR HASTAHANESİNDE

AKSARAY

27

MEHMET ALİ

HALİT

30

2

1916

MASAD?DA

AKSARAY

28

MEVLÜT

MUSA

1303

4

12

1915

ALPU SIRTLARINDAK�MUHAREBEDE

AKSARAY

29

MUSTAFA

MUSTAFA

1298

29

4

1916

BİTLİSİN DELİKLİTAŞ CİVARINDA

AKSARAY

30

MUSTAFA

MEHMET

1310

8

6

1916

SİVAS EMRAZ-I HARİCİYE HASTAHANESİNDE

AKSARAY

31

MUSTAFA

HAMZA

1313

6

7

1916

ZİYARET 9 NUMARALI HASTAHANESİNDE

AKSARAY

32

NİYAZİ

HAYRULLAH

1303

17

1

1917

SU ŞEHRİ MENZİL HASTAHANESİNDE

AKSARAY

33

OSMAN

HACI MEHMET

1301

2

3

1916

BAYBURT

AKSARAY

34

ÖMER

MEHMET

1309

19

7

1916

2.KOLORDU 1.FIRKA 4.SEYYAR HASTAHANESİNDE

AKSARAY

35

RAFET

ALİ

6

4

1916

ŞERAFETTİN SIRTLARINDA

AKSARAY

36

ŞABAN

MUSTAFA

14

6

1916

KANAREŞDE

AKSARAY

37

TALATEFENDİ

RAİF

23

10

1914

BARDIZ'DA TOPYOLU CİVARINDAİ MUHAREBEDE

AKSARAY

38

YUSUF

DURMUŞ ALİ

8

4

1916

MEYDAN HARBİNDE

AKSARAY

1309

1300

www.metropolaksaray.com

75


MAKALE

AKSARAYLI ORTODOKSLAR DA MİLLİ MÜCADELEYE DESTEK VERMİŞTİ MUSTAFA FIRAT GÜL Tarih araştırmacısı Mustafa Fırat Gül, mübadele’nin 90. yılında Aksaray üzerine yaptığı araştırmalarda Ortodoksların Milli Mücadele’ye desteğiyle alâkalı önemli bilgilere ulaştı.

D

aha çok Aksaray tarihi üzerine araştırmalarıyla tanınan Mustafa Fırat Gül, 90 yıl evvel imzalanan mübadele antlaşmasının üzerinden bunca seneler geçmesine rağmen acıların hâlâ taze olduğunun ve bu yaşanan travmanın etkisinin sürdüğünü belirttikten sonra Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde Aksaraylı (özellikle Gelveri) Ortodoksların da Türklerin yanında olduğuna dikkat çekti. Anadolu’nun ortasında çok uzun zamandır Türklerle Rumların, Müslümanlarla gayr-i müslimlerin çok iyi geçindiğini bildiklerini, bu ahengin milli mücadele döneminde de bozulmadığına dikkat çekti. Milli Mücadele sırasında Yunanistan’ın en önemli propagandalarından birisinin de patrikhane ve Anadolu Rumluğu olduğuna dikkat çeken Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

76

www.metropolaksaray.com


MAKALE

“Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde Yunanistan, Anadolu’da bulunan tüm Ortodoksların Rum olduğunu iddia ederek yıllarca huzur içinde yaşadığımız Ortodoks Hıristiyanların isyan etmesini hedeflemiştir. Ama bu hesap tutmamıştır. Herkesin bildiği gibi Papa Eftim liderliğinde Ortodoks Türkler açık ve net olarak Türklerin yanında yer almıştır. Atatürk de bu destekten ziyadesiyle memnun olarak “Ortodoks Türkler bize bir ordu kadar yardım etti” demiştir. O dönemlerden başlayan bir kimlik tartışması vardır ve hâlâ devam etmektedir. Anadolu’da bulunan Ortodokslar Rum mu, Türk mü? Şahsen ben bu kısır dön-

günün içine girmektense o zorlu dönemde kimin ne yaptığına odaklanıyorum. O zorlu, çetin günlerde Anadolu’nun ortasında bugün ismi Güzelyurt olan Gelveri Kasabası’nda Ortodokslar alenen Fener Rum Patrikhanesi’nin propagandasına karşı olduklarını ve Türklerin yanında yer aldıklarını beyan etmişlerdi. O günlerde çekilen bir fotoğraf da bunun kanıtıdır. Gelverililer meydanda toplanmışlar, arkalarında “Yaşasın Gazi Mustafa Kemal Paşa” yazısıyla mesajlarını dünyaya duyurmuşlardır. Hepsinin yüzünde bir gülümse de herhangi bir zorlamayla bir araya gelinmediğinin, bu haklı desteğin baskı altında olmadığının göstergesidir. Türklerin zafer-

le çıktığı savaştan sonra Anadolu’da bulunan Hıristiyanlarla, Yunanistan’da bulunan Müslümanların yer değiştirmesi kararı iki tarafı da dumura uğratmıştır. Aradan 90 yıl geçmesine rağmen dinmeyen bu acıyı ben de hissettiğim için hikâyenin eksik kısımlarını tamamlamak için çalışmalarımı genişlettim. Önümüzdeki günlerde bu araştırmalarımı paylaşacağım”.

www.metropolaksaray.com

77


SAĞLIK YAŞAM

Yeni yıl bir başlangıç mı?

Y

eni yıl bir umut. Umut insanı sabah yataktan kaldırabilen tek şey. Umutsuz yaşam olmuyor. Yeni yıl da gerekli. Umudu taşıdığı sürece…

Umudumuz olmazsa, yeni yıl “yeni” değil, “yine bir yıl” olur! Biz mi, yeni yıl mı? Yeni yıldan bir şeyler de isteriz. “Yeni yılın size ve ailenize…” diye başlayan umut dolu cümleler… Aslında yeni yıl bir şey getirmez. Biz kendi kendimize getiririz. Ama yeni yıldan beklemek umudu artırır. Bir nevi “ben değil o yaptı” düşüncesi gibidir. Kendimizden değil, “ötekinden beklediğimiz sürece, umutlar hayal kırıklığına dönüşür. Değişimin en önemli başlangıç noktası aslında geçmiştir. Geçen yıldaki başarısız yöntemleri tekrar etmek, yeni yılda bir şey kazandırmaz. Yeni yılın elini kolunu bağlamamak için, başarısız stratejileri, yenileriyle değiştirmek zorundayız.

78

www.metropolaksaray.com


Yeni yılda neleri değiştireceksiniz? Sigarayı mı bırakacaksınız? Diyet mi yapıp, zayıflayacaksınız? Artık “hayır” demeyi mi öğreneceksiniz? Gereksiz yere üzülmeyecek misiniz? Ne çok hedefler ve beklentiler koyarız kendimize! Yeni yıl bir mihenk taşıdır. Yıl değişince, her şeyi değiştirmek için bir eşik noktası haline geliverir. Bunun olumsuz bir yanı yok. Ama koyduğumuz hedeflere nasıl ulaşacağız? Hedefleri koyarken nelere dikkat etmeliyiz? İşte asıl mesele bu! Neden yeni yılda koyduğumuz hedefleri başaramayız? Yeni yıldaki hedefler ve beklentiler aslında değişim isteğidir. Değişimin ilk adımı ise değişime bağlılıktır. Tek bir sözden ibaret temenniler, değişimi getirmez. Değişim için ona bağlanmak gerekir. Değiştiğimizde muhakkak karşımıza sorunlar çıkar. Çünkü her değişimin yararı kadar zararları da vardır. Değişmemenin de zararları olduğu kadar, yararları vardır. Örneğin sorunlu bir ilişkinizi bitirdiğinizde rahatlarsınız ama yalnızlığın verdiği acı da karşımıza dikilir. İşte buradaki temel soru; değişim sonucu karşımıza çıkan sorunlarla başa çıkma stratejimiz var mı? Bu sorunları yeni yıl halletmez, biz halledeceğiz. Bu nedenle yeni yılda “ben şunu yapacağım…” derken, karşılaşacağımız sorun için çözüm planımızın da hazır olması gerekir. Koyduğumuz hedefleri başaramama nedenlerinden birisi hedeflerin büyüklüğüdür. Küçük hedefler yerine büyük hedefler, daha başlamadan programın bitmesine yol açar. “Bu yıl…” diye başlayan bir hedef yerine, “yeni yıldan başlayarak, en az bu ay boyunca…” gibi bir hedef daha iyi çalışır. Yeni yıl için hedefleri eski yılın son günlerinde koymak, umudun hayal kırıklığına dönüşeceğinin habercisidir. Değişim hazırlık ister. Hafta sonu çok yiyip, pazartesi başlanan diyetler başarısızlığa mahkumdur! Önceden hazırlık yapamayacaksanız, hedefi yeni yılın ikinci haftasına koyun daha iyi. Eski yılın son, yeni yılın ilk günlerinde verilen ve o günlere has değişim beklentileri de çalışmaz. O günlerde canımızı sıkan şeyleri değiştirmeye karar vermek, süreç içinde önemini kaybedeceği için yetersiz kalır. Bir yılın ortalamasını, değerlendirdiğimizde gelecek için konacak hedefler başarılabilir olanlardır. Somut hedefler koyun. Örneğin “artık kendimi üzmeyeceğim…” sadece bir umut olarak kalır. “Artık … davranışı yapmayacağım” daha somut bir hedeftir. Somut hedefler, değişimin olup olmadığı konusunda bize ölçülebilir referanslar verir.

sürece… Umudumuz olmazsa, yeni yıl “yeni” değil, “yine bir yıl” olur! Biz mi, yeni yıl mı? Yeni yıldan bir şeyler de isteriz. “Yeni yılın size ve ailenize…” diye başlayan umut dolu cümleler… Aslında yeni yıl bir şey getirmez. Biz kendi kendimize getiririz. Ama yeni yıldan beklemek umudu artırır. Bir nevi “ben değil o yaptı” düşüncesi gibidir. Kendimizden değil, “ötekinden beklediğimiz sürece, umutlar hayal kırıklığına dönüşür. Değişimin en önemli başlangıç noktası aslında geçmiştir. Geçen yıldaki başarısız yöntemleri tekrar etmek, yeni yılda bir şey kazandırmaz. Yeni yılın elini kolunu bağlamamak için, başarısız stratejileri, yenileriyle değiştirmek zorundayız. Yeni yıla değil, kendinize inanın…

Bir umut olarak yeni yıl Yeni yıl bir umut. Umut insanı sabah yataktan kaldırabilen tek şey. Umutsuz yaşam olmuyor. Yeni yıl da gerekli. Umudu taşıdığı

www.metropolaksaray.com

79


ÇOCUK

Okul öncesi çocuklarda yalan kavramı “Çocuğum yalan söylüyor, ne yapmalıyım” diye soruyorsanız önce çocuğunuzun yaşına ve ebeveynleri ile olan ilişkisine bakmalısınız. Çocuklarda sık karşılaşılan problemlerden biri yalan. Neyin yalan olduğunun sınırını iyi çizmek lazım. Yalan, doğru olmayan bir şeyin doğru olmadığının bilinerek söylenmesidir. Yani burada istemli bir hal vardır. 0-6 Yaş arasındaki çocuklar yalandan haberdar mıdır? ‘Yalan söylüyor’ denilebilir mi? Küçük yaşlardaki bir çocuk genellikle yalan söylediğinin farkında değildir. Özellikle 6 yaşına kadar yalan söylemenin bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü bu yaş çocukları gerçek ile gerçek olanı ayırt edemezler. Bu dönem içerisinde doğruyu yansıtmayan söylemleri yanlış olarak tanımlamak daha doğru olur. Çocuğun niyeti, karşısındakini aldatmak değildir. Bilişsel gelişim itibari ile soyut düşünme (muhakeme) becerisi; az, çok, büyük, küçük, uzak, yakın gibi kavramların gerçek anlamları ancak 6 yaşından sonra yetişkin zihniyetindekine benzer bir algıya dönüşür. Bu kavramların tam anlamıyla idrak edene dek çocuklar yetişkinlerce yalan zannedilen ifadelerde bulunabilirler. Hatta kimi zaman geniş hayal güçlerini de devreye sokarak masalsı hikayeler de anlatabilirler. Bu gibi söylemlerin ve hikayelerin yalanla bir ilgisi yok. Ayrıca bu gibi hikayeler zihin gelişimi için oldukça besleyici. Kesinlikle engellenmemesi gerekir. Unutmayın, ilköğretim çağına kadar çocuklar bilinçli olarak yalan söylemez. Fakat ilerideki tutum ve davranışlarının şekillenmesi açısından 0-6 yaş arasının ciddi önem taşıdığını hep akılda tutmak yerinde olur.

80

www.metropolaksaray.com

Ebeveynler çocuklara örnek olur! Masalsı, abartılı söylemlerin haricinde, doğruyu yansıtmayan söylemlerin oluşmaması ve çocukların yalan söyleme davranışını kazanmamaları için anne ve babaların tutum ve davranışları önemli. Çocuklar anne ve babaların davranış şekillerini bir sünger gibi emerler. Bu yüzden yalan söylemesi gerekenler önce ebeveynlerdir. Üstelik yalanların büyük olması da gerekmez. Mesela biri eşinizi aradığında ‘Burada olmadığımı söyle’ gibi ifadeleri en azından çocuğunuzun yanında kullanmamalısınız. Çocuğunuzu yalana teşvik etmekten kaçının Ebeveynler genellikle doğruyu söyletmek için çocuklarını sıkıştırırlar. İtirafa zorlanan her insanın ilk tepkisi ‘inkara sığınmak’ olur. Örneğin, ağzının etrafında çikolata kalıntıları olan bir çocuğa ‘Çikolatayı sen mi yedin?’ diye sormak çocuğu yalana itecek ve ‘Hayır!’ cevabını vermek zorunda kalacak. Oysa ki ‘Bana sormadan çikolata yememen gerekirdi’ gibi bir tepki vermeniz bir kaç açıdan çocuk için öğretici olur. Siden habersiz bir şey yapamayacağı fikrini edinir. Yani sınırları algılar dolayısıyla kendini güvende hisseder. Ayrıca azar işitmekten ya da ceza almaktan kaçınmak için yalan söyleme yolunu seçmesine engel olur. 0-6 yaş arasında çocuğu olan ebeveynlere tavsiye 0-6 yaş arasında bilinçli olmayan fakat aynı zamanda gerçeği de yansıtmayan söylemler ile karşılaştığınızda “yalan söyleme” ya da “yalan söylüyorsun” gibi cümleler asla kul-

lanmayın. Bu söylemleriniz nedeniyle çoçuğunuzu yalan kavramı ile tanıştırırsınız. Söylemlerinize dikkat etmiş, çocuğunuzun yanında yalan söylememiş olmanıza rağmen 0-6 yaş arasındaki çocuğunuz doğruyu yansıtmıyorsa çocuğunuza kızmadan ve müdahale etmeden önce lütfen önce kendinizi dürüstçe gözlemleyin. Anne-baba olarak tutumlarınızı gözden geçirin. İnanın ki çocuğunuza karşı sergilediğiniz tutumda en ufak bir değişiklik bile çocuğunuzda tahmin edemeyeceğiniz olumlu gelişimlere yol açacak. Anne baba olarak kendi kendinize sorabileceğiniz birkaç soru: Biz yalan söylüyor muyuz? Gösterdiğimiz ilgi ve sevgi yeterli mi? Yeterince kabullenici ve hoşgörülü davranıyor muyuz? Yeterince sorumluluk veriyor ve bireyselleşmesine olanak sağlıyor muyuz? Yüklediğimiz sorumluluklar güç ve kapasitesi üzerinde mi? Akranları ve/veya kardeşleri ile sıklıkla kıyaslamalarda bulunuyor muyuz? Eleştirilerimizin yanı sıra çocuğumuz yeterince takdir ediyor muyuz? Yalan söyleme davranışını iyileştirmek, önlemekten daha zor. Önemli olan çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemek. Anne ve babaların tutarlı davranışlar sergiliyor olmaları yalan gibi olumsuz davranışın çocuklarınız tarafından kazanılmasına engel olur.


Ebeveynler genellikle doğruyu söyletmek için çocuklarını sıkıştırırlar. İtirafa zorlanan her insanın ilk tepkisi ‘inkara sığınmak’ olur.

ÇOCUK

ağzının etrafında çikolata kalıntıları olan bir çocuğa ‘Çikolatayı sen mi yedin?’ diye sormak çocuğu yalana itecek ve ‘Hayır!’ cevabını vermek zorunda kalacak. Oysa ki ‘Bana sormadan çikolata yememen gerekirdi’ gibi bir tepki vermeniz bir kaç açıdan çocuk için öğretici olur. Siden habersiz bir şey yapamayacağı fikrini edinir. Yani sınırları algılar dolayısıyla kendini güvende hisseder. Ayrıca azar işitmekten ya da ceza almaktan kaçınmak için yalan söyleme yolunu seçmesine engel olur.

www.metropolaksaray.com

81


N İ R VİT

TARİF

MAKALE VİTRİN

DESA

cant buy my love bileklik 39.90TL

VAKKO

VAKKO 2014 VAKKO

koton

VAKKO

82

www.metropolaksaray.com


VİTRİN MAKALE

HOTİÇ

54.90TL

YSL

TOMMY

JACK JONES

FREDPERYY

www.metropolaksaray.com

83


DUVAR

METROPO 1974 yıray) doğan sa k (A y kö ğrafya Faa Or ta il Tarih Co D 1949 yılınd si e it rs e reve başlara Üniv ksaray’da gö lında Anka A p lu o n nra şubat mezu urduktan so emekli ld kültesinden o d ılı y 0 inde 4 5 yaşında yan, mesleğ hattinden 6 rih öğretmeni ş a y e d in h diği Ta 2014 tari n eskiteme ılı y mutluklar 0 4 ; n la ik hayatında lil olacak o k e m e ’a n çasla Mahmut Kılı dileriz.

HOŞGELDİN BEBEK Değerli dostlarımız, Aksarayın saygın iş adamlarından sayın Burak Ağaçlı bey’in ve eşi ecz. Anıl Turgut Ağaçlı hamınefendinin bu güzel kış mevsimiyle birlikte dünyaya gelecek minik bebekleri ile bir ömür boyu mutlu olmalarını dileriz. Hoşgeldik bebek. Mutlukluk ve bütün güzellikler bir ömür boyu senle olsun.

84

www.metropolaksaray.com


DUVAR

OL DUVARI AKSARAY BELEDİYESİ “TARİHİ TÜRBELERİ” GÜN YÜZÜNE ÇIKARDI

re ettir-

rbeyi resto

11 tane tü yerlerinde

lı şehrin fark evzat Palta N ı n a şk a B lediye zat Palta: Aksaray be Başkan Nev ndeki n te lir i. e d b le i y in ktiğ yerleri diklerini sö çıkması gere ehrin farklı Ş ip . h z sa ru o in ıy iz yap hizmetine pim irasımıza he erimizle ilgili çalışmalar saray’ımızın k m i A , h ri ın ız ta e m v şı izin sahip nda eğerl “Manevi irasa hepim rdık ve vata e manevi d m a v i k i h h çı ri ri e ta ta n a e zü d v ü i y “Aksaray irerek gün zım. Manev restore ett rumamız la ko a k a tl u 11 türbeyi im eserlerimiz n: “Türbele sunduk. Bu i. d e d layan Başka u r” o rg rü iy u k v sü i re ir in e b g iğ d çıkması iş oldukları san yetiştir n birçok in rimize verm yapmışlar. Onun ri h e şe rl e n d rı n la ö n i v sa hizmetler tıyor. Bu in yatan mane bu şehre ve ve ülkemize bir tarih ya a Türbelerde k ız ü y ’ım ü y b sanlarında, ra a in d sa k u ın b di. lt A a n r. a in le d n iş n si azı şm çıkardık de rin hep insanlar yeti Fatiha okuyacaklar. En ün yüzüne g rü i sü iz ir m B ri e r. rl a ir e emek v an belki b u tarihi değ geldiği zam nlamında b a rı la a m a için insanlar rl tı yaptığını ha ülkemize ne

www.metropolaksaray.com

85


DUVAR

GİYİM K E B E B E OCUK V AY’DA AÇILDI CİVİL Ç AR ASI AKS Z A Ğ A M

METROPOL

ay açılışına Aksar Mağazası’nın im ka iy aş G B İl ek ay ve Beb Aksar ti ar P k A , Civil Çocuk ta aş Pal sayıda vatand kanı Nevzat icileri ve çok Belediye Baş et ı. n ıld yö p a ya az e d ağ ıcı, m tiler eşliğin fe n ko ş nı Fatih Yıldır ılı aç ta n Nevzat Pal ilginin olduğu katıldı. Yoğun a yapan Başka söyledi. Yeni şm u n ko ir b Açılışta ek olduğunu uğunu nin iş, aş, ekm ri ye iş er h k kaynağı old n lu u tl u m yeni açıla in iç mutluinin kendileri ri bizim için ye iş er h açılan iş yerler n demek. n: “ Yeni açıla aş, iş, ekmek ri ye iş belir ten Başka n ıla e iş ünkü her aç nedenle böyl luk kaynağı. Ç esi, gelişmesi demek... Bu kapanan yüm z. Tabiki her ru yo yu Aksaray’ın bü u d k önecek. aktan mutlulu da bir çark d ra u b h yerlerini açm lla şa İn iş yeri leri üzüyor. k. Sadece bu ca la o ar iş yeri de biz çl n li olsun. da güzel kaza k ve bereket llu o b h İnşallah bura lla şa işyerlerimiz in değil bütün n” dedi. n. Hayırlı olsu Kazançlı olsu

zse e m n e l i n e rtlar y a k n a l o D acak Vizesi n a p a k a m resi kullanı rın vize sü est kar tla

li ve serb yanindirim la ğ sa ı ğ a olan süresi dola yor. Vize a indirim . d lu k o r. m a d o c şı iy la a la k r tı u n a gere plu kap ıl so Şehir içi to elerinin yenilenmesi kar t alındıktan 1 y a kar tlar kullanıma e y ı ın r r tla viz esi, und dolmuş ka dolmadan ar tların viz ilenmemesi durum si k e t iz s v e b in r ası iç e se en İndirimli v serbest kar tların y ının mağdur olmam ları, r e a v ıl ehit yakın ıc li (ş n a e ll u is k in t nindirim r in a k maipler e serbest na başvur t kar t sah s su e ro b r ü b se İndirimli v , 8 le t6 lunan kar gerekiyor. ci belgesiy niletmesi inin öğren ent meydanında bu r le ip h sa ar t lek İndirimli k i)rapor fotokopisiy ll e g n e e gazi v or. ları gerekiy

86

www.metropolaksaray.com


DUVAR

L DUVARI AKSARAY BELEDİYESİ REKOR SAYIDA PARK YAPTI

Aksaray Belediyesi 2004-2011 yılları arasında şehrin muhte lif yerlerinde toplam 133 ade yaparak vatandaşların hizme t park ve dinlenme alanları tine sunuldu. Belediye Başkanı Nevzat Pal ta, göreve geldiği ilk günden itibaren Hacılar harmanında yüreğinde hissederek bu şeh yalın ayak gezen çocuğun acıs re ve insanlarına hizmet etm ını eye çalıştıklarını ifade etti. 133 park yaparak bir rekor kırdıklarını belirten Başkan Ne vzat Palta: “Biz bu göreve gel da yalın ayak gezen çocuğun diğimizde Hacılar harmanınacısını yüreğimizde hissederek hizmet ettik. Şehrimizde çoc me parklarının yetersizliğini uk oyun alanları ve dinlengördük. Başta Hacılar harma nı olmak üzere şehrimizin bir alanları ve dinlenme parkları çok mahallesine çocuk oyun yaptık. 10 yıllık görevimiz sür esince 133 adet park ve din hizmetine sunduk. Bu bir rek lenme alanı yaparak halkımızın ordur” dedi. Yapılan parklara herkesin sah ip çıkması gerektiğini vurgul ayan Başkan Nevzat Palta: “Ta raylı hemşerilerimizin daha bi burada önemli olan Aksayeşil ve sağlıklı ortamlara kav uşmasıdır. Bence burada yap çok önemli. Yeşilin, ağacın kor tığı mız hizmetlerin korunması unması gerek. Başta küçük yav rularımız olmak üzere büyükl parklara sahip çıkmalıdır” ded erim iz ve herkes yapılan bu i. Yeniliğe açık olmak gerektiğin e değinen Başkan: “İki günü eşit olan ziyandadır” bu çok aynı ise ziyandasın. Her geçen güzel bir söz. Dün ile bugün gün yeni bir şeyler yapmak lazım. Yeniliğe açık olmak lazı yapılan şeylerin aynısını yapma m. Dolayısıyla geçmiş yıllarda nın mantığı yok. Hz. Mevlan a’nın güzel bir sözü var “Dün yeni şeyler söylemek lazım.” dünde kaldı cancağızım, artık bizim projelerimizin hepsi yen idir. Olmayan hizmetleri Aksar denle ben Aksaray’ın moder ay’da gerçekleştirdik. Bu nen ve çağdaş bir şehir olma kon usunda çok daha iyi noktalara geleceği kanısındayım” dedi.

www.metropolaksaray.com

87


TEST

Çocuğunuza Nasıl Davranıyorsunuz? Çocuğunuza karşı davranışınızı değerlendirmek için ideal bir test!

Çocukların bazen yanlış davranışlar sergileyebileceklerini biliyoruz. Bütün mesele çocuklar, davranış ve uyum bozuklukları yaşadıklarında anne baba olarak sizin nasıl davrandığınızdır. Aşağıdaki testle, kendi davranışlarınıza uzaktan bakmaya ne dersiniz? 1. Çocuk yanlış davranışlarda bulunduğunda ilk olarak kızmak ve bağırmak yolunu seçmem. a) Evet b) Hayır

8. Birçok olumlu ve olumsuz davranışın modelleme yoluyla kazanıldığını biliyorum. a) Evet b) Hayır

2. Çocuk arkadaşlarına ya da çevresine zarar verdiğinde müdahale ederim. a) Evet b) Hayır

9. Çocuğuma örnek olabilecek davranışlarda bulunduğuma inanıyorum. a) Evet b) Hayır

3. Okuldan ve öğretmenlerden gelen uyarıları dikkate alırım. a) Evet b) Hayır

10. Çocuğum küfür ettiğinde, arkadaşlarına vurduğunda, zarar verdiğinde ve bu davranışları sürekli yapmaya başladığında bunların bir davranış bozukluğu olabileceğini düşünürüm.

4. Bazı hareketleri beni endişelendirdiğinde bu konuda yardım almayı düşünürüm.

a) Evet b) Hayır

a) Evet b) Hayır

11. Anne baba olarak aşamadığımız davranışlarla karşılaştığımda eşimle ortak tavır alır ve durumu ilgili uzmanlarla görüşürüm.

5.Davranış bozuklukları gösterdiğinde bu davranışlarının zaman içinde düzeleceğine inanırım. a) Evet b) Hayır 6. Çocuğumun arkadaşlarını bilirim ve tanırım. a) Evet b) Hayır 7. Çocuğumun öğretmenleri ile yakın ilişki içinde olup zaman zaman onlardan bilgi alırım. a) Evet b) Hayır

88

www.metropolaksaray.com

a) Evet b) Hayır


EVET’ler Çoğunluktaysa Evetler çoğunluktaysa sizin bilinçli davrandığınızı ve sorumlu bir anne-baba olduğunuzu söylemek gerekiyor. Yanlış davranışlarda bulunsalar bile her çocuk davranışlarının karşılığında onları doğru yönlendiren anne-babaya ihtiyaç duyar. Anne-baba olma bilinci ve sorumluluğu da bunu gerektirir.

HAYIR’lar Çoğunluktaysa Çocuklar yanlış davranışların sonucunu doğru tavırlarla öğrenebilirler. Dolayısıyla çocuklar yanlış davranabilirler ancak anne-baba olarak bizlerin yanlış davranma hakkı yoktur. Aksine nasıl davranırlarsa davransınlar hep tutarlı, dengeli ve yönlendirici anne-babalara ihtiyaçları vardır. Eğer ebeveyn olarak zaman zaman yanlış davrandığınızı düşünüyorsanız profesyonel bir destek almakta fayda var. Unutmayın anne-baba olmak da öğrenilen bir eylemdir ve öğrenim ömür boyu sürer. Çocuklar sırf sizin çocuğunuz diye yanlış yaptıklarında görmezden gelirseniz ya da çok abartılı tepkiler verip orantısız ceza uygulamaya kalkarsanız geleceğe çok yanlış bireyler yetiştirmiş olursunuz.

www.metropolaksaray.com

89


BURÇ

r a l ç Bur utların m u i n için ye da Herkes eği 2014 yılın yeşerec ler bekliyor? sizi ne

Boğa Burcu 21 Nisan - 20 Mayıs Koç Burcu 21 Mart - 20 Nisan Yeni yıla taptaze giriyorsunuz. Son 3 yılda çok büyük krizler yaşadınız. Gerçekten çaresizlikler ve uykusuz geceler kararsızlıklar yaşandı. En kötüsü budur dediğiniz anlar oldu. Adeta kilitlenip kaldınız. 2014 beklenilen değişiklikleri size getirecek, yine de dikkat uranüs ani hareketleri, umursamazlıkları hiç sevmez. Olumsuzluklara çaresizlikten sarılmayın. Bu yılın en çarpıcı yanı planlanmayan ve her türlü ani gelişmeler olacaktır. Eskiyi yıkıp geçme ve isyan duygusu içinde hareket etmeniz, hata katsayısını arttıracaktır. Hele yılın ilk yarısı risk almayın demek istiyorum. İkizler Burcu 21 Mayıs - 21 Haziran 2013 yılından kalma sürtüşmelerimiz varsa bunları 2014 de taşımamnızı öneriyorum. Bu sene dingin ve rahat olmanız çok daha sağlıklı olur. Herkes bana karşı duygusundan sıyrılmanız ve kendinize tarafsız bir gözle bakmanız yaşam kaliteniz açısından çok önemli. Yanlış anlamalara açık bir yıl geçirdiniz. Yengeçte seyreden jüpiter 2 yıllık dönemine girdi bu sizin için iyi şans ve talih demektir. 2014 sizin geleceğinizle önemli kararları aldığınız bir yıl olacak. Hayatı hep bir oyun gibi görürsünüz. Fakat bu gerçeklere sırtınızı döndüğünüz zaman tehlikeli bir oyuna dönüşüyor. Yeniliklere açık bir sene olacak yeni projeler için büyük şans var. Senenin ilk 6 ayı ataklar için uygun zaman olmasada alt yapı için harika bir dönem olacak. Sorumluluk almaktan çekinmeyin. Cesaret konusunda başarılısınızdır. Etrafınızda sizi destekleyen kişiler en büyük yardımcılarınız olacaktır. Yengeç Burcu 22 Haziran - 22 Temmuz Bu yıl şifreniz , bekleyin ve sabırlı olun. Bilinçli hareket etmeniz ve ve veryansın etmemeye özen gösterin. Huzursuz bir ruh haliniz var. Bu geçen yıldan size yapıştı adeta. . Haykırmak ve velvele yapmaka hiç bir şey elde edemediniz. Bu yıl da etkiler geçen senede daha da sert. Huzuru bir şekilde yakalayın ve dinginleşin. Evet yepyeni hayat şartlarına kavuşacaksınız. Baş edecek enerjiyi ve doğru kararlara ulaşmak için dinginlik gerekecek. Jüpiter 26 haziran 2013 te burcunuza girdi. Bu büyüme şans etkisi demektir. Fırsatları kaçırmayın. İyi değerlendirin.

90

www.metropolaksaray.com

2012 ekim ayında satürn akrep burcuna girdi. Ve bunun uzantısı 2014 yılında size bazı zorlamalar getirecek demektir. Ağırlaşan hayat tabloları ve direnç gösteren maddi kayıplar olacaktır. Bu zorlanmalar hayatın her alanında kendini maalesef hissettirir. Nisan ayına kadar 3 yıldır devam eden bu gerginlik tablosu daha sonra özellikle yaz aylarında daha rahatlayacak diyebilirim. Satürn otorite yaratarak sorgulayacağı için ortaklık, finans konularına ve dikkatli olmaya davet eder. Ayrılık karları gerekli ise alınmalı kızgınlık ve sinir size kayıp getirmesin. Buna dikkat edin ve sakin olun. Başak Burcu 24 Ağustos - 23 Eylül Ani ve travmatik değişikliklerin olduğu bir yıl olacak. Pluto ve neptün sana değişim enerjisi yaratmakta yardımcı olacaktır. Değişiklikleri hayal bie edemezsiniz. Yeni kişiler hayatınıza ilginç bir şekilde girecekler. Sizin gelişmenize hizmet edecekler. 2013 sizi maddi ve manevi açıdan çok hırpaladı ve yordu. Bu bitkinlikle gelişen önemli olayları aman kaçırmayın. Bu yıl geçmiş tecrübe ve gelişimlerden istifade edebileceksiniz. Satürn akrepte olacağından toplumdaki yerinizi ve kardeşlerle ilişkier gündeme gelecektir. İş hatında gerginliklere meydan vermeyin ve ortamı germeyin. Aslan Burcu 23 Temmuz - 23 Ağustos 2014 yılı kariyer ve finans alanında büyük şans vadediyor. Hele şubat ayından sonra gerçekleşemedi. Artık hepsini hayata geçirebilirsiniz. 2014 yılı kralların ve kraliçelerinin yılı olacak. Parlayan yıldızınız büyük şans vaadediyor. Geçen yıl stres yükünüz çok ağırdı. Epey zorlandınız. Adeta burnunuzdan soludunuz. Bu yıl ruhsal dünyanız zenginleşecek ve içsel açıdan gelişeceksiniz. Daha derin düşünceler ve metafizik bir yükseliş demektir. 2 yıl sürecek bu psişik gelişimden her alanda yararlanabilirsiniz.


Yay Burcu 23 Kasım - 21 Aralık 2013 yılı anlamsız bir mücadele ve koşturmaca ile geçti. Ayrılıklar yaşandı, kimi yaylar iflas etti. Bu gerçekten aşılması gereken zor bir dönemdi. Fakat yaşananlar hayat ve gelişim konusunda size çok şey öğretti. Hayat ve insan hakkında artık söyleyecek çok sözünüz var. Çok anlamsız gerginlikler yüzünden karşı karşıya geldiğiniz kişilere belki de nasıl oldu diye inanamadınız. Bu hayal kırıklığı yüzünden depresyona giren yaylar oldukça fazla idi. Fakat kriz yönetmekteki ustalığınız yüzünden stesin üstesinden geldiniz. . Şubat 15 e kadar sıkıntılar devam etse de daha sonra hafifleyecek. Olumlu gelişmeler gündeme gelecektir. Ruh dünyanızı dingin tutmaya bakın bu çok önemlı. Terazi Burcu 24 Eylül - 23 EkimTemmuz Hava burçları içinde olduğunuz için değişgen kararlar aleyhinize olabilir. Bundan sakınmak gerekiyor. Dengede kalmak 2014 yılı için en doğru olumlu adım olacaktır. Aksi taktirde çok sert geçişler yaşanabilir. Kararları alırken iyice düşünmek ve büyük resme iyi bakmak gerekiyor. Çılgı nlıkları ve maceracı tavırları bu yıl özellikle hiç önermiyorum. Zayıf yanlarınızı en iyi bilen sizsininiz. İdare etmek zor olmayacaktır. Elde olanın korunması en güzel strateji olacaktır. Sabır ve zekayı birlikte kullanın. Uranüs 7. Evde yani aşk ve aile evinize ışınlarını gönderiyor. 5 yıl orada kalacak ve bu konularda sizi sınayacaktır. Geçen yıl bu konularda oldukça zorlandınız ve acılar çektiniz. Yanına bu yıl bir de satürn eşlik ediyor. Ve gerginlik artıyor.

Balık Burcu 20 Şubat - 20 Mart Su gurubu olan romantik mizaçlı sevgili balık. Özellikle kalbi kırılmış balıklar rahat bir nefes alabilirler. Para evindeki neptün siz bir anda zenginliğe kavuşturacak projelere yeşil ışık yakıyor. Uzun zamandır beklediğiniz fırsatlar şaşırtıcı biçimde hayatınıza girecek. Yapılacak çok iş olacak. Gayretinizi esirgemeyin ve gelen fırsatlar önemli gelişmeleri beraberinde getirecek. Hayalleriniz öylesine tetiklenecek ki. Bu ilhama açık bir dönem olacak. Yeni bir sosyal çevre 2014 te en önemli faktör. Geçen yıllarda ailevi kayıplar geçiren balıklar kalpleri ışıkla dolacak umut dolu, heyecanlarla, süprizler ilerleyecek.

Kova Burcu 21 Ocak - 19 Şubat 2014 sizi kendiliğinden değiştirecek hem davranış vede strateji olarak. Sert mizajınız ve burnunuzdan tüy aldırmama hiç bir şey kazandırmadı. Artık değişim zamanı. Elinizde yalnızlık kaldı fakat siz sanki bu hatayı görüyor gibisiniz. 2013 kahır, çaresizlik boşa harcanan ve çaresizce beklediğiniz bir zaman dilimi oldu. Belirsizlikten hiç mi hiç hoşlanmadığınız için hoşnut değildiniz. Yine de zimle hem özel hayatınıza ve sağlığınıza dikkat etmeğe çalıştınız. Bu gayretiniz takdire şayan biraz yoruldunuz. 2014 ten çok beklentiniz olmalı. Umutlarınızı kırmayın. 2 yıldır satürn gezegeni sizi her konuda zorladı. Zaten hayatınız disiplin dayatması altında geçtiği için geçmişten gelen bir bıkkınlık oldu. Akrep Burcu 24 Ekim - 22 Kasım Su gurubu olan akrep burcunu 2014 te puslu, karanlık ve gizlerle dolu bir dönem bekjiyor. Duygusal açıdan içsel sesinizi dinlemeniz gereken bir yıl olacak. Kendinize dönüş ve muhasebelerin yapılması gekecek. Geçen yılın sizi olanca gücü ile sınadığını düşünürsek bu yılın birdenbire peri tozu ile kutsanması çok zor. Kariyer, iş, finans konularında koşturmacalar sizin gündeminizde olacaktır. Eğer bütün bu ayarlar olmazsa 2015 ağır geçebilir. 5-7-20 yılda bir sizi böylesine yoran bir enerji yaşarsınız. Sınandığınızı bilmeniz ve sonuçların bu gerginliği nasıl idare etmeniz gerektiğini kavramanız inanın çok önem kazanacak. Kardeşler arasında maddi kavgalar miras konularında gerginlikler gündemde olacak ve çözüm bekleyecektir.

Oğlak Burcu 22 Aralık - 20 Ocak 2013 şaşırtıcı ve ani gelişen olaylarla ve anne veya baba kayıpları ile geçti. Hiç beklenmedik anda vurdu . Acı dolu, kayıpların yaşandığı bir yılı geride bıraktınız. Bu gerginliklerin devam ettiği yeni bir yıl 2014 belki de yorgun girdiğiniz yeni yıllardan biri olmaya adaydır. Satürn diğer burçları etkilediği gibi size de baskı uyguladı. 12. Evinize girmiş olan bu sınayıcı gezegen hayatınızda sınavlara yol açar. Sizi değişime zorlar. Özellikle yılın ilk yarısı gergin etkilerin devam ettiği bir süreç olacaktır. 2 tıl eğer bu sınavlardan iyi bir yönetimle çıkarsanız olumlu bir alt yapı oluşacaktır. Refah, büyüme getirecek bir zaman dilimi 2014 te yüünüzü güldürecek demektir.

www.metropolaksaray.com

91


A M E N İ S

SİNEMA

İ K A D N VİZYO R E L M L İ F

47 Ronin 47 Ronin adlı samuray çetesinin ustası öldürülünce ekip dağılır ve ekipte yer alan herkes işsiz kalır. Rakip çetenin lideri Kira tarafından gerçekleştirilen bu suç elbette ki karşılıksız kalmayacaktır. 47 Ronin’in sadık elemanları Oishi ve Kai bir araya gelerek kanunsuz ve acımasız bir intikam planının peşine düşerler. Bu yolculukta yalnız olmayan ikilinin yanında, korkunç hesaplar peşinde olan Kira’nın yok olmasını isteyenler kalabalık bir grup yer alacaktır. 47 samuray savaşçısı, hayatlarını arkalarında bırakarak dünyanın en tehlikeli insanı Lord Kira’nın kalesine doğru ilerlemeye başlar.

American Hustle

1970’lerde geçen gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde, Melvin Weinberg isimli usta bir dolandırıcı, genç ve yetenekli bir FBI ajanı olan Jimmy Boyle tarafından yakalanır. Melvin Weinberg’in hüküm giymemesinin tek bir yolu vardır: FBI tarafından kendisine teklif edilen muhbirlik teklifini kabul etmek... Weinberg, FBI’ın üst kademeli yöneticilerinden gelen bu teklifi kabul eder. Görevi ise kendisi gibi usta bir şekilde dolandırıcılık yapan kimi insanları teşhis etmektir. Ajan Jimmy Boyle ve çalışma arkadaşları tarafından hazırlanan plana göre, bir kumar cenneti olan Atlantic City’de ünlü kumarcıların katıldığı geniş çaplı bir oyun organize edip içerisinde politikacıların da bulunduğu bu zümrenin sırlarını ifşa edeceklerdir.

Lone Survivor

Yıl 2005. Haziran ayının son haftası son derece önemli bir olaya ev sahipliği yapacaktır. ‘Red Wing’ operasyonu için seçilen dört kişilik bir SEAL ekibi, Taliban’ın lideri Admad Shad’ı ölü ya da diri ele geçirmek zorundadır. Afganistan’ın Kunar bölgesine gönderilen askerler, kendilerine oldukça güvenseler de operasyonları bekledikleri gibi ilerlemeyecektir. Taliban üyeleri tarafından başlatılan bir kuşatma sırasında ekipteki askerlerden 3’ü ölümcül şekilde yaralanır ve sadece biri kurtulmuş olur. Hayatta kalan asker, köylülerin evlerine sığınarak kendisini bulacak bir kurtarma timini beklemeye koyulur. Ancak geride bıraktığı üç arkadaşının başına gelenlerin ağırlığını düşündükçe işler katlanılmaz bir hal almaya başlar.

Para Avcısı

Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinasına ve aynı zamanda bir harcama makinasına dönüşür. Bir günde hesapları milyon dolarlarla doldururken o gece hepsini aynı hızda harcayabilir. Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir.

92

www.metropolaksaray.com


SİNEMA

Kİ A D N O VİZY R FİLMLE Patron Mutlu Son İstiyor

Bir yapımcı, senaryo yazarından mutlu sonla biten bir romantik komedi filmi yazmasını ister. Patron Mutlu Son İstiyor filmi ise senaryo yazarının, mutlu sonla bitmesi gereken bu senaryonun peşine düşerek konu arayışı ele alınıyor. Senaryosunu Yılmaz Erdoğan’ın kaleme aldığı fakat kendi yazdığı bir senaryoda ilk kez filmin içinde yer almadığı filmin yönetmenliğini Kıvan Baruönü yapmış. Filmin oyuncu kadrosuda oldukça zengin, Tolga Çevik, Ezgi Mola, Murat Başoğlu, Erkan Can ve Ayşenur Yazıcı gibi ünlü isimler yer alıyor. Çekimleri Ürgüp’de yapılan film kabak tarlalarında kurulan bir sette çekilmiş .

Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı

Fantezi dünyasında yaşayan bir ofis çalışanı olan Walter orada kendini hiç beklenmedik bir maceranın içinde bulur. Bir iş arkadaşıyla masumca flört etmeye başlamasının sonrasında kendisini bambaşka bir dünyanın içine girmiş bulan Walter . Bu değişik dünyanın içinde her ikisinin de düzeltmesi gereken bir sürü şeyle karşı karşıya kalacaktır, çünkü işleri tehlikededir. Akıl almaz olaylar ve beklenmedik gelişmeler onları maceradan maceraya sürükleyecektir. Ben Stiller’ın aynı zamanda hem yönetip hem de baş rolünü oynadığı filmde baş rolleri onunla Kristen Wiig Adam Scott ve Sean Penn ile paylaşıyor.

Kusursuzlar

30’lu yaşlarındaki iki kız kardeş, çocukken gittikleri Ege kasabasındaki yazlıklarına bir süre dinlenmeye ve kafa dinlenmeye giderler. Beraber geçirdikleri süre boyunca geçmiştten gelen yaşanmışlıklar peşlerini bırakmayacaktır. İlk uzun metrajlı işi olan Canavarlar Sofrası filmiyle ile yurt dışı ve yurt içi pek çok ödül alan Ramin Martin’in ikinci uzun metrajlı işi yine aile odaklı bir dram öyküsünü konu alıyor. Filmin oyuncu kadrosunda İpek Türktan, Esra Bezen Bilgin, Elif Tasçıoğlu, Suna Selen ve Mehmet Ali Nuroğlu gibi isimler yer alıyor.

Kapital Genç ve hırslı Marc Tourneuil, Avrupa’nın en büyük bankalarından biri olan Phoenix Bank’ın genel müdürlüğünü yürüten Jack Marmande’ın sağ koludur. Jack Marmande’a konulan kanser teşhisinin ardından hastaneye kaldırılmasıyla işler gerçek anlamda Marc’a kalmış olur. Yeni görevine resmi olarak atanan Marc, bankayı kendi usullerine göre yönetme konusunda son derece hırslı ve kararlıdır. Üstüne bankanın Amerikan yatırımcılar tarafından satın alınmasının gündeme gelmesiyle işler bir hayli karışır; Mark Tourneuil’in dudak uçuklatan yükselişi böylece başlamış olur.

www.metropolaksaray.com

93


KİTAP

P A T İ K

İ S E Ş KÖ

Ve Dağlar Yankılandı Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullaha sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbile varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak... Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistanın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbilden Parise, San Franciscodan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor. Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseininin yazarlığında bir dönüm noktası.

Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla geçen otuz yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır. Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde arkasına da bir bakış... Kitabı okurken kendinizi, bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne düşünürken bulacaksınız.

94

www.metropolaksaray.com

Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşının arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbulun en gözde yeri olan Beyoğlunun hazin hikâyesi. Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke... Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. “Kadınlar,” diyor bir ses zihninin derinliklerinden... “Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun.” Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. “Kadınlar,” diyor o ses yine, “Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder.”


KİTAP

Güzellik, bakmayı bilen gözdedir sevgilim. Artık kendime layık olanı seçebiliyorum sayende. Bir insanın gözlerine bakıp, kalbini görebiliyorum her seferinde. Eskisi gibi değilim. Neden mi senden çok daha öndeyim? Herkesin dünyası kendi gördüğü kadardır sevgilim. Sen önüne bakarken, ben uzakları ezberledim. Sen olup bitenlerle ilgilenirken, ben olmayanın izindeydim.

Eylem Toktan günlerce etkisinde kalacağınız sarsıcı bir roman. Şiddet, kin, umut, umutsuzluk, aşk, arzu, tatminsizlik, çaresizlik ve yeniden umut... Duyguların okuyucuya aracısız geçtiği “sahici bir dışavurum”. Eylem Tokun romanı Mihr edebiyatımıza yepyeni bir soluk getirecek, bıçak gibi keskin, yakıcı bir metin. Yakın çevresindeki iki erkeğin örselediği bir “erken” kadının öyküsünü anlatan roman, “namus” üzerine kurgulanmış kusursuz bir öç planı aynı zamanda... Mihrde kadınlığın coğrafyasına, bedenin sınırlarına cesur bir yolculuğa çıkarıyor okurları Eylem Tok. Âdem ve Havvadan bu yana iki cinsi ayıran ve birleştiren aşkı da, arzuyu da daha önce hiç denenmemiş bir kurguda anlatıyor.

Çivi çiviyi sökermiş, yalnızlığı kanatan hüzünlü şarkılar, yalnızlığa iyi gelirmiş. İşte ben bu şekilde hayata karşı direndim. Keşke bana akıl vereceğine, aklımı alacak kadar beni sevseydin. Ben, bir çocukluk edip büyüdüm işte! Sen büyümüşsün ama doğmamışsın bile. Ben, senin doğrundum sevgili. Ötekiler gelip geçerdi. Sen doğru olanı değil, geçerli olanı seçtin. Terk etmek kazanan olmaya yeter zannettin. Bana, bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı. Bu aşkın vebası sende, busesi bende kaldı. Seçtiğin yolda sana mutluluklar diliyorum. Unutmak alışmaktır. Unutursun demiyorum… Ama alışacaksın biliyorum. Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve. İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak. Kahraman Tazeoğlu Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet. Ertürk Akşun

Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır. İşte bu haberimiz olmadığı halde dünyanın en güzel karşılaşması olabilir. Ben anlam veremiyorum yani neden bittiğine değil madem bitecekti neden bu kadar hevesli başladık? Ben ikimizdeki bu hevese anlam veremiyorum. Ne oldu bize bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığını çok iyi biliyorum. Ya çok yanlış zamanda karşılaştık ya da hiç karşılaşmaması gereken iki insandık. Biz neydik bilmiyorum. Sevgili desem değil, aşık desem değil bildiğin rastlantıydık işte ondan öte gidemedik.

Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi? Bir kadını zorlayan bir soru olabilir. Çikolata mı ben mi? sorusu kadar olmasa da zorlar. Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız. Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var. Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller. O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde... Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.

www.metropolaksaray.com

95


REHBER

ŞEHİR REHBERİ

REHBER

ÖNEMLİ KURUMLAR Yangın İhbar Hızır Acil Orman Yangını Posta Kodu Telefon Arıza Ankesör Arıza Data Arıza Radyo TV Arıza Çağrı

110 112 117 119 121 122 124 125 133

Uyandırma Alo Zabıta Alo Trafik Polis İmdat Jandarma İmdat Telekom Borç Sorma Alo Tüketici Alo Rtük Çevre Bilgi Sağlık

135 153 154 155 156 163 175 178 181

Danışma Su arıza Elektrik Arıza Gaz Arıza Cenaze Hizmetleri Vergi Danışma

184 185 186 187 188 189

RESMİ KURUMLAR

Bölge Eczacılar Odası Baskanı Hasan Buminhan YAVUZ 2155938-2137777 2141177 AGİAD Reha GÜVEN 2154400 2154403 Dis Hekimleri Odası Baskanı Dt.Murat ARAS 2134667 Esnaf ve Kefalet Kredi Koop. Baskanı Mehmet DURU 2131698 2135108 Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birlik Baskanı Doğan CEYLAN 2123534 2124569 İnsaat Mühendisleri Odası Baskanı Mehmet KUMKUMOĞLU 2135538 Kırmızı Et Üreticileri Birliği Baskanı Hamit ÖZKÖK 2100018 Makine Mühendisleri Odası Baskanı Hakkı SAHİN 2133368 2144498 Mimarlar Odası Baskanı Mehmet YARDIMLI 2122688 MÜSİAD Aksaray Subesi Kerim YARDIMLI 2123633 2123655 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Aksaray Temsilcisi Naci KARAKÖY 2121335 Veteriner Hekimler Odası Baskanı Miktat KÜÇÜK 2134567 Ziraat Mühendisleri Odası Baskanı Saban ÇİFTÇİ 2131021/311 2132907 Ziraat Odası Baskanı Emin KOÇAK 2131328 2126810

Müteahhitler Birliği Baskanı Tuğrul ORUÇ 2124445 2124410 Serbest Muhasebeci Mali Müsavirler Odası Bsk. Bünyamin KÖSE 2120974 2120061 Süt Üreticileri Birliği Baskanı Esat ZENGİN Soförler Otomobilciler ve Nakliyeciler Oda. Bsk. Ferit ÖZKARACA 2151101 2153260 Tabipler Odası Baskanı Dr.Murat YILDIZ 2126149 2127057 Tarım Kredi Kooperatif Müdürlüğü Selehattin DERİCİ 2140108 2131093 Ticaret Borsası Baskanı Hamit ÖZKÖK 2151099-2157720 2157449 Ticaret ve Sanayi Odası Baskanı Ahmet KOÇAŞ 21310492132612 2139910 TÜMSİAD Aksaray Subesi Serdal UYAR 2123733 Aksaray Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Baskanı Celil ACAR 2124585-2144440 68 Aksaray Gazeteciler Derneği Baskanı Ali SÜDEMEN 2121335 2129185 Aksaray Kapadokya Gazeteciler Cem. Baskanı Mahmut ESKİL 0(538) 456 1757 0(532) 603 4591

HASTANELER Ağaçören Devlet Hastanesi: 331 30 76 Aksaray Ağız ve Diş Sağlığı Mer :212 22 58 Aksaray Devlet Hastanesi:212 91 00 Aksaray Mustafa Yazıcı Göğüs Hastanesi:214 38 90 Aksaray Ortaköy Devlet Hastanesi:351 81 66 Aksaray Şambaz Vehbi Ekecik Doğum ve Çocuk Has:213 10 43

96

www.metropolaksaray.com

Dr. Şahap Kocatopçu Devlet Hastanesi:213 13 35 Özel Aksaray Hastanesi:216 06 06 Güzelyurt Devlet Hastanesi:Telefon:451 24 23 Özel Başak Çocuk Hastalıkları Merkezi:212 18 08 Özel Medisaray Hastanesi:213 30 00 Özel Mutlu Hastanesi:213 10 50


REHBER

ŞEHİR REHBERİ EFOR AVM

Mantı Keyfi Tuba Lahmacun Kafeinn Sultan Ahmet Köfte Pizza Mod Emir Sultan Mersel Tantuni Miss Poem Eforever Aschıı Sunset Burbauns Tennessee İncity Seçil Kanz Hayal Dünyası

201 01 19 212 67 80 202 02 06 213 22 23 222 00 99 202 02 14 213 03 15 202 02 10 202 02 10 0537 460 54 14 201 01 33 214 36 46 214 55 60 212 26 86 212 26 86 203 00 76 201 01 83

Defacto Madame Çanta Mavi Jeans Rodi Mood Aksaray Pastanesi Lc Waikiki Gökler Saat Cisse Atasay Uptown Rasim Duran Arow Armine Sport 2000 Theorie Kemal Tanca U.S Polo Assn.

212 14 71 0532 547 05 25 213 78 78 202 01 36 202 02 19 202 01 71 0536 596 16 79 212 13 12 212 56 16 202 00 57 202 00 37 212 83 01 212 27 87 212 25 44 0542 771 82 52 0543 583 19 85 0549 687 68 68

Choco Keyf Turkcell Adilışık Şeyma Optik Avea Aksaray Home Concept LG Elektronik Almina Büfe Vodafone Peyman DRY Center Euromoda Kiler Teknosa Arçelik

213 97 59 212 54 44 201 01 91 212 00 63 213 73 93 202 02 05 202 02 32 215 42 53 213 50 53 213 97 59 201 01 58 201 01 58 222 00 18 201 01 05 213 22 35

ULAŞIM Aksaray Taksi

PTT Karşısı

213 11 63

Terminal Taksi

Terminal İçi

213 12 00

Çardak Taksi

Minarecik Mahallesi

213 46 66

Park Taksi

Müze Karşısı

213 74 14

Irmak Taksi

Fabrika Caddesi

213 12 55

Site Taksi

Minarecik Mahallesi

213 44 92

Kent Taksi

Ankara Caddesi

213 16 54

Uğrak Taksi

Ankara-Adana Makası

213 11 96

Kıbrıs Taksi

Ankara-Adana Makası

213 14 68

Varan Taksi

Bankalar

213 15 95

Kurtuluş Taksi

Kurtuluş Mahallesi

213 16 81

Hastane Taksi

Devlet Hastanesi Yanı

212 50 24

Meydan Taksi

Hükümet Meydanı

213 53 86

Ağaçlı Taksi

Ağaçlı Tesisleri

215 09 51

Mini Taksi

Belediye Sarayı Yanı

213 15 20

Sanayi Taksi

Sanayi Girişi

215 12 85

As Taksi

M. E. Müdürlüğü Karşısı

213 16 90

Güven Taksi

Ankara Caddesi

213 84 04

Banka Evleri Taksi

Banka Evleri

212 60 17

www.metropolaksaray.com

97


REHBER

ŞEHİR REHBERİ

98

www.metropolaksaray.com

0 382 215 05 66

0 382 215 69 69

BU ALANI SİZE AYIRDIK

0 382 213 75 55

0 382 213 12 86

0 382 202 00 30


ŞEHİR REHBERİ

0 382 213 37 67

0 382 213 30 36

0 382 202 01 25

0 382 214 20 20

0 382 215 24 00

0 382 215 30 05

0 382 222 02 00

0 382 214 46 16

0 382 266 25 35

www.metropolaksaray.com

99


Gayrimenkul Alım Satım ve Kiralamalarınızda

Doğru ve Güvenilir Adres

Gayrimenkul Danışmanlık

100 www.metropolaksaray.com

Hacı Hasanlı Mah. PTT Cad. (716. Sk.) No:18/A • AKSARAY


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.