Pharma Turkey November - December 2016

Page 1

November / December 2016




Publisher Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. General Manager Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editorial Consultants Simge GÜNDÜZ simge.gunduz@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR Yusuf OKÇU yusuf.okçu@img.com.tr Foreign Relations Manager İsmail ÇAKIR ismail.cakir@img.com.tr Corporate Communication Manager Ebru PEKEL ebru.pekel@img.com.tr MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ Mustafa AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Head Office Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar / İstanbul Tel: +90 212 604 50 50 Faks: +90 212 604 50 51 Printing / CTP Baskı İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00

İlaç sektöründe yeni fırsatlar

New opportunities in the pharmaceutical industry İlaçlar sağlığa olan katkılarının yanı sıra ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesinde de son derece önemli bir konuma sahip. Bu sebepten ötürü dünyada ilacın geliştirilmesine dair çalışmalar son hızla devam ediyor. İlaç sektörü dünyada Ar-Ge’ye en fazla kaynağın ayrıldığı bir alan. Öyle ki 2016 yılında bu sektörde yaklaşık 145 milyar dolar harcanacağı, bu rakamın 2020 yılında ise 160 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Türkiye’de de ilaç sanayii her geçen gün gelişiyor. İlaç üretimi ve ihracatı arttıkça ülkemiz daha çok değer kazanıyor. Türkiye’de ilaca yapılan yatırımlarla küresel pazarda önemli bir oyuncu haline geliyoruz. Türkiye ilaç sanayiini uluslararası rekabet gücüne sahip, dünya ihracatından daha fazla pay alan küresel bir oyuncu haline getirmek için; hukuki düzenlemelerin ve idari kapasitelerin, toplum sağlığını koruyacak ve yatırımların ihracat odaklı artırılacak şekilde iyileştirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda sektörün gereksinimlerine cevap verebilecek nitelikli insan gücü oluşturulması ve bilinçli hekim, eczacı, hemşire kitlesi oluşturularak akılcı ilaç kullanımının sağlanması son derece önemli. İlaç sektöründe yeni fırsatlar içeren biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi inovatif alanlar, dünyada az sayıda firmanın faaliyet gösterdiği, yatırım yaptığı alanlar olarak kabul ediliyor. Katma değerli ilaç üretiminin desteklenmesi halinde, uygun koşullara sahip Türk ilaç sektörünün küresel ilaç pazarında rekabet üstünlüğü yakalayabileceği olası görülüyor. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle.

FROM

THE

Medicines have an extremely important position in the realization of economic development as well as contributions to health. For this reason, studies on the development of medicine in the world continue at the fastest pace. The pharmaceutical industry is an area which has R & D most resource in the world. Such that, 145 billion dollars will be spent in this sector in 2016, this figure is expected to rise to $ 160 billion in 2020. Drug industry in Turkey is growing every day. As pharmaceutical production and exports increase, our country gains more value. We are becoming an important player in the global market with investments made in Turkey. To make the Turkish pharmaceutical industry a global player with international competitiveness and a greater share of world exports, Legal regimes and administrative capacities need to be improved to protect community health and to increase investment-oriented exports. In this context, it is crucial to provide a qualified human resource capable of meeting the needs of the industry and to establish rational drug use by creating conscious physicians, pharmacists and nurses. Innovative fields such as biotechnology and nanotechnology, which have new opportunities in the pharmaceutical industry, are accepted as areas where a small number of companies are active and invested in the world. If value-added drug production is supported, it is likely that the Turkish pharmaceutical sector, which has favorable conditions, will be able to gain competitive advantage in the global pharmaceutical market. See you next issue.

EDITOR

Simge GÜNDÜZ


8 12 22 34

44 48 54 58

İlaç Üretim ve İhracat Ekosistemi Raporu

Sağlıkta güvenin adresi “SURDER”

İnsan ömrünü uzatmak mümkün mü?

Kanser tedavisinde önemli gelişme

Bu Kış sağlıklı kalın

Antioksidan zengini yeşil çay öğrenmeyi ve hatırlamayı pozitif etkiliyor Senin ihtiyacın bebeğinin geleceği “NBL ALGAE OIL”

Bağışıklık, tedaviden daha az maliyetlidir!


İlaç eczaneden alınır!

The drug should be bought from the pharmacy! İnsan sağlığını hiçe sayan kötü niyetli kişiler, çeşitli satış yöntemleriyle halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Son dönemde Sağlık Bakanlığı başta cinsel içerikli ve zayıflama ilaçları olmak üzere 1 milyonu aşan kaçak ve sahte ilaç ele geçirdi. Oysa her türlü ilaçlarımızı önce doktorumuza sonra da güvenilir sağlık danışmanlarımız olan eczacılarımıza danışarak, eczanelerden almalıyız. Sağlık Bakanlığının ilaç ve diğer ürünlerde yapmış olduğu denetimlerin artarak devam etmesini ve ağır cezai yaptırımların getirilmesini bekliyoruz. Sahte ilaçla sektör olarak hep birlikte savaşmalıyız. Sahte ilaçlar tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere global bir sorun oluşturuyor. İlaç sahtecileri genellikle pahalı ve veya çok kullanılan ilaçları tercih ediyor. Bu noktada bizim görevimiz halkımızın güvenli, kaliteli ve etkin ilaç kullanımının teminidir. Ülkemizde piyasada bulunan ruhsatlı/izinli ilaçların üzerinde mutlaka Türkçe etiket bilgisi bulunmaktadır. Mutlaka bunun bilincinde olmalıyız. Sahte ilaçtan korunmak için internet, bakkal, market, aktar, baharatçı vb. veya farklı kaynaklardan asla ilaç almamalıyız. İlaçlarımızı mutlaka eczanelerden temin etmeliyiz. Herhangi bir şüphe durumunda; en yakın Sağlık Kuruluşu, Eczacı Odası, Türk Eczacıları Birliğine de müracaat edebileceğimizi unutmamalıyız. Pharma Turkey dergisi olarak Kasım-Aralık sayımızı 14-17 Kasım tarihleri arasında Almanya’da düzenlenecek olan MEDİCA fuarında temsilcilerimizle buluşturacağız. Dünyada son çıkan hastane ekipmanları, muayene sistem ve teknolojileri, güncel ameliyat teknikleri ve araç gereçlerinin sergileneceği fuarda ülkemizi temsil etmenin gururunu yaşıyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak dileğiyle. Genel Koordinatör Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr

4 November - December ‘16

Malicious people who ignore human health continue to threaten public health through various sales methods. Recently, the Ministry of Health has seized more than 1 million illegal and fake medicines, mainly sexual and weight loss drugs. However, we must take all kinds of medicines from pharmacies by consulting doctors and our pharmacists, our reliable healthcare consultants. We expect that the Ministry of Health will continue to increase the controls on drugs and other products and bring heavy penal sanctions. We must fight together as a sector with counterfeit drugs. Counterfeit drugs are a global problem, including all developed and developing countries. Drug fraudters often prefer expensive or over-thecounter medicines. At this point, our duty is to ensure the safe, quality and effective use of drugs by our people. There is absolutely Turkish label information on licensed / permissive medicines in the market in our country. We must be aware of them. We never buy medicine from different sources such as internet, grocery store, market, transfer, spice-seller and etc in order to protect from counterfeit medicine. We should procure medicine from pharmacist absolutely. In case of doubt; we should apply the nearest Health Organization, the Chamber of Pharmacists, the Turkish Pharmacists’ Association. As Pharma Turkey magazine, we will meet November-December issue with our representatives during the MEDİCA fair, which will be held in Germany between 14-17 November. We are proud to represent our country in the fair where the latest hospital equipment, inspection systems and technologies, current surgical techniques and tools will be exhibited. See you next issue. Recep ARSLANTAŞ Genral Coordinator


... Nemlendirici & Koruyucu Bakim... MOISTURISING & PROTECTING CARE FOR YOUR LIPS Calendula Jojoba Oil Aloe Vera SPF 8 MAN & WOMAN

,

Ellerinizin ihtiyaç duydugu nemlendirici bakım

EVERYTHING YOUR HAND NEED... ARGAN OIL MOISTURISING HAND CREAM

E ECZANELERDE

www.zigavus.com


Turkish medical sector prepares for the MEDICA Fair IKMIB will represent our country in the health fair in Düsseldorf with the national participation organization

T

Murat Akyuz Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (İKMİB) Chairman of the Board

6 September - October ‘16

he health sector, which has been developing rapidly in recent years, will participate in the MEDICA Fair with eighth national participation organization of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB). Representatives of the sector, which gained an important acceleration in exports as well as product and systems, prepare for new collaborations. In the fair, where 38 companies will participate with the national participation organization of IKMIB; many product groups such as single use products, medical devices, orthopedic equipment, personal care and health products, hospital equipment used in the medical sector will be exhibited. MEDICA, which brings together the sector’s professionals, is important as a platform, where the latest innovations in medical and medicine fields are exhibited. The fair hosting thousands of visitors and health professionals from many countries of the world is visited by about 100 thousand visitors every year, which consist of decision makers in health and medical sectors. Murat Akyüz, president of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), stating that they support all works to increase the sector’s exports said, “The national participation organization in Medica, which is the largest health and medical products fair in the world, is one of our studies. This has a special place for us as one of the longest running national participation events of IKMIB. We prepare to represent our country in Medica for the 8th times. Growing interest and wishes of our companies to national participation are also pleasing.” We believe that our sectoral representatives must be at the most important medical fairs in the world and we encourage them in this regard. The fairs are a great opportunity to see the developments and innovations in the sector as well as to open up to the emerging markets. Medical is an area with very high value-added export potential. We have very successful producers in our country and consider it’s necessary that they have to introduce themselves abroad. We think that we will return with new export links from Medica this year as it is in the past years.”



İlaç Üretim ve İhracat Ekosistemi Raporu

A

raştırmacı İlaç Firmaları Derneği desteği ile Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın hazırladığı “İlaç Üretim ve İhracat Ekosistemi Raporu” Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında stratejik öneme sahip ilaç sektörünün geleceğine ışık tutuyor. Raporda Türkiye’nin ileri teknolojili ihracat hedeflerinde hızlandırıcı güç olarak ilaç sektörünün stratejik önemi vurgulanıyor. Yeni ve orijinal ilaçlara Türkiye’deki hastaların erişimini sağlama amacıyla faaliyet gösteren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) ile Türkiye’deki fikir tartışmalarının bilgi ve veri içeriğini artıracak çalışmalar yapan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) ortaklaşa yürüttüğü İlaç Üretim ve İhracat Ekosistemi Raporu kamuoyuyla paylaşıldı. 2015 yılında yayımlanan İlaç Ar-Ge Ekosistemi Yol Haritası Raporu’nu tamamlayıcı niteliktedeki bu yeni raporun sunumunda TEPAV ve AİFD yetkililerinin, kamunun, sektör temsilcilerinin ve yabancı yatırımcıların katılımıyla, Sağlık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, SGK, Maliye ve TÜBİTAK’ın da bulunduğu birçok kamu kurum ve kuruluşunun temsilcileri de yer aldı.

İlaç Üretim ve İhracat Ekosistemi Raporu’nda öne çıkan altı temel başlık lanmış bir sürdürülebilir kalkınma ve büyüme stratejisine

2

odaklanmalıdır.

. Son yıllarda büyüme ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki, yeni teknolojiler sayesinde pozitife dönmektedir. Daha önce sanayileştikçe karbon

emisyonları artarken, şimdi yeni teknolojiler hem farklı

sektörlerde aynı anda verimlilik artışları sağlamakta hem de karbon emisyonlarını azalmaktadır. Bu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yeni teknolojilerin transferi ve

difüzyonunu kolaylaştırıcı bir fırsat sunmaktadır. Küresel gündem de bu artık bu konu etrafında şekillenmektedir.

1

. Türkiye ekonomisi, gerek yapısal faktörler gerekse üretim ve ihracat kompozisyonundaki değişimle birlikte, son otuz yılda önemli bir dönüşüm geçirmiştir.

Türkiye’nin de bu tartışmaların dışında kalmaması ve fır-

sattan faydalanabilmesi için bir an önce odağını belirleyip yapısal reform ajandasını oluşturması, küresel eğilimlerle uyumlu yeni bir kalkınma ve büyüme stratejisi belir-

lemesi gerekmektedir. Türkiye ekonomisi son 30 yılda

Bu süreçte ekonominin en önemli büyüme kaynağı, kır-

düşük teknolojili bir yapıdan orta teknolojili bir yapıya

Günümüzde Türkiye’nin şehirleşme oranı yüzde 75’e yak-

tür. Şimdi yapılması gereken, hem geleneksel sektörlerde

reketi ile Türkiye’yi büyütecek verimlilik artışlarını devam

cak yeni teknolojilerin transferi ve difüzyonunu odak alan

dan kente göç ile gerçekleşen verimlilik artışları olmuştur.

geçiş yapmıştır. Fakat ileri teknoloji payı hala çok düşük-

laşmıştır. Artık tarımdan hizmetler ve sanayiye işgücü ha-

niteliği yükseltecek hem de ileri teknolojili ihracatı artıra-

ettirebilmek mümkün değildir. Bundan sonra göç ile gelen verimlilik artışları ile değil, sektör içi verimlilik artışla-

rı ile büyümek gerekmektedir. Şimdi Türkiye’nin yapısal

dönüşüm ile sektörle verimlilik artışlarını hedefleyen yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı vardır. 1980’de 1500 dolar olan kişi başına milli geliri 10 bin dolara ulaştır-

3

bir sanayi politikası çerçevesi belirlemektir.

. Dünya teknolojik bir dönüşümden geçmektedir. Sanayiden hizmetlere, tarımdan enerjiye işlerin yapılış biçimi yeni teknolojilerin etkisiyle yeniden

şekillenmektedir. Her geçen gün bilimsel gelişmelerin teknolojik yansımalarını, bu yansımaların da üretim sü-

mak için yapılması gerekenlerle, 10 bin dolardan 25 bin

reçlerinde yarattığı farklılığı izlemek mümkündür. Sektör

15 Temmuz darbe girişimi, sonrasında gelen OHAL süre-

nolojik yenilenmedir. Bunun gereği olarak Türkiye’nin de

güvenlik problemlerine rağmen, Türkiye artık ekonomi

li bileşeni, teknolojik sıçramayı gerçekleştirerek üretim ve

dolara ulaştırmak için yapılması gerekenler aynı değildir.

içi verimliliği etkileyen en önemli faktörlerden biri tek-

ci, son dönemde gerek dünyada gerek Türkiye’de artan

sürdürülebilir kalkınma ve büyüme stratejisinin en önem-

gündemine dönmeli ve yapısal reformlarla birlikte kurgu-

8

Nowember - December ‘16

ihracatta ileri teknolojinin payını hızla arttırmak olmalıdır.


Teknolojik yenilenme, hem sektör içi verimlilik artışları ile ekonomik büyüme için, hem de yeni teknolojilerin etkisiyle gelecek dönüşüm ile ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefle-

4

ri’ ne ulaşabilmek için önem taşımaktadır.

. Türkiye’nin teknolojik önceliklerinin dünyanınkilerle paralel olması gerekmektedir. Son yıllarda dünyanın içinden geçtiği teknolojik dönüşüm, te-

Teknolojik yenilenmeye odaklı bir büyüme ve kalkınma stratejisine doğru mekanizmayı çalışır hale getirmek söz konusu olduğunda, yatay ve dikey olarak sınıflandırabileceğimiz ekosistem bileşenleri ortaya çıkmaktadır. Yatay bileşenler teknoloji odaklı bu mekanizmayı çalıştırmak için gerekli ortam koşullarıdır. Yeni teknolojilerle sıçra-

melde üç teknoloji platformundan kaynaklanmaktadır:

ma yapabilmek için gerekli ortam koşullarını sağlamak

nolojileri (BİT). Bu yeni teknolojilerin farkı, birden çok

seçici olmayı ve farklılaştırmayı gerektiren, teknolojilerin

Biyoteknoloji, Nanoteknoloji ve Bilgi ve İletişim Tek-

gerekmektedir. Dikey bileşenler ise, sektörler arasında

sektörü aynı anda dönüştürebilme potansiyeline sahip

transferini ve difüzyonunu hızlandırıcı düzenlemeler ve

olmalarıdır. Türkiye’nin de hızlı bir sıçrama için ihtiyacı olan budur. Yeni büyüme stratejisinin en önemli bileşe-

ni bu teknolojik sıçramayı hızlandırmak olmalıdır. Yeni teknolojilerin transferini hızlandırmak ve ileri teknolojili ihracatı artırmak üzere teknoloji odaklı, seçim yapabilen bir sanayi politikası en önemli ihtiyaçtır. İlaç sektörü ge-

rek ileri teknolojili üretim ve ihracatın artışı için taşıdığı potansiyel gerekse üç yeni teknolojiden biri olan biyo-

6

araçlardır. . Son yıllarda, kamu politikaları ile bu anlamda son derece önemli adımlar atılmaktadır. Son günlerde ayrıca yatırım ortamını iyileştirmek üzere yeni dü-

zenlemeler uygulamaya konmuştur. Gerek 10. Kalkınma Planı ve Dönüşüm Programlarında yer bulması ve hem İlaç Sanayi hem de Biyoteknoloji Stratejisi oluşturulması

teknolojinin transferi için sunduğu fırsat nedeniyle yeni

gerekse Sağlık Endüstrileri Yönlendirme Komitesi’nin et-

iyi adaylardandır. İlaç sektörü ileri teknolojili bir sektör

adımlardır. İleri teknolojiye geçiş için üretim ve ihracat

büyüme stratejisinin öne çıkan sektörlerinden olmaya en

kin çalışması geleceğe yönelik olumlu bir çerçeve çizen

olarak ihracatta teknolojik sıçrama için önem taşımasının

ekosisteminde orta ve uzun vadede gerekli iyileştirmeler

yanı sıra, onu diğer ileri teknolojili sektörlerden ayıran

biyoteknolojinin Türkiye’ye transferi ve yayılması için

5

hızlandırıcı sektör olabilme özelliğidir.

. İlaç sektörünün bu potansiyelinden faydalanabilmenin yolu etkin çalışan bir ekosistem tasarımı ve rekabetçi bir yatırım ortamından geçmektedir.

Teknolojik dönüşüm için hem yerli hem de yabancı özel

sektör yatırımlarının artışı büyük önem taşımaktadır.

tamamlanırken bir yandan da ekosistemi işler hale getirecek hızlandırıcı adımlara ihtiyaç vardır. Bu çalışmada, teknolojik sıçrama için hızlandırıcı sektör olarak konumlandırılabilecek ilaç sektörünün üretim ve ihracat ekosisteminin kısa ve orta vadede etkinleştirilmesine yönelik hızlandırıcı araçları içeren öncelikli bir yol haritası sunulmaktadır.

9 Nowember - December ‘16


Pharmaceutical Production and Export Ecosystem Report “Pharmaceutical Production and Export Ecosystem Report” by Economic Policy Research Foundation of Turkey (TEPAV) in cooperation with Association of Research-Based Pharmaceutical Companies (AIFD) enlightens future of the pharmaceutical sector which has the strategic importance in the exports strategy of Turkey for 2023. The strategic importance of the pharmaceutical industry highlighted as an accelerating force in the report. AIFD members focus their efforts on innovation, with the awareness that innovative and original products, developed upon benefiting from the opportunities offered in various fields. TEPAV focuses on fostering a competitive business environment, improving regional development within Turkey and supporting international economic integration. Representatives of AIFD and TEPAV, public and private sector, sector, international investors participated in the presentation of this new report which is complementary to R & D Ecosystem Roadmap Report published in 2015, and representatives of Ministry of Health, Ministry of Economy, Ministry of Development, SGK, Finance and TÜBİTAK.

Six key topics highlighted in the Pharmaceutical Production and Export Ecosystem Report

Turkey’s a significant transformation through both structural factors and changes in production and export in the last thirty years. In this process, the productivity increases realized by migration from the rural to the urban has been the most important growth source of the economy. Today, the urbanization rate of Turkey is close to 75 percent. Turkish pharma industry boasts a long history, well-established production culture, high added value, advanced technology, experienced workforce and export potential. These features make Turkish pharma industry one of the leading sectors poised to make a significant contribution to the country’s efforts towards its 2023 goals. The national income per

10 Nowember - December ‘16

capita from $ 1,500 to from $ 10,000 in 1980 is not the same as what needs to be done in order to reach from $ 10,000 to $ 25,000. The pharmaceutical leap of the last two decades has prompted an interest in the field by Turkey’s state authorities, as well as private companies, where efforts intensified to look into the advancement of the pharmaceutical production in the country. A recent report released by the Ministry of Science, Industry and Technology draws attention to the likelihood of disaster in the country in case of war, epidemic diseases, and even a future embargo, through which Turkey will surely lack the proper pharmaceutical production.


with today’s most profitable market, increasing spending, intensifying research. The challenge is the successful development of biotechnology products, which is of the highest importance to us. The transformation from small molecule to biotechnological product development requires a talent pool with industrial experience in biotechnology. Unfortunately, the current lack of such talent stands out as one of the most pressing challenges we should mitigate in the future. For example, we embarked on our operations in the Commonwealth of Independent States (CIS) 15 years ago at a time when this region was considered risky by the majority of industry experts. Now we see companies following in our footsteps. The same is also true for biotechnology, which we had integrated into our strategic plans. Last but certainly not the least. Our country is able to create the terms of being an international center of attraction consolidating its regional role. Actions predicted in order to create these conditions are presented in 10th Development Plan and 64. Government Program. Especially in the target of “Becoming Production Center of Eurasia in the Long Term” aim a manufacturing sector in 10th Development Plan, predicting a structure which creates higher added value in pharmaceuticals and medical device manufacturing, produces and uses environmentally friendly high technology with sustainable global competition power, reduces the import dependence in intermediate goods and investment. Providing developments in these areas, creating a progressive R&D and enterprise ecosystem in the medium term will increase the local production capacity and development of new molecules in the long term. Expanding the export capacity of pharmaceuticals and medical devices with higher added value will increase the effectiveness in the global value chain.

• In the last 30 years, the Turkish economy has shifted from a low-tech to a medium-tech structure. The high in-flow of the world’s pharmaceutical companies has also been a driving force behind Turkey’s rising interest in the field. Especially in the target of “Becoming Production Center of Eurasia in the Long Term” aim a manufacturing sector in 10th Development Plan, predicting a structure which creates higher added value in pharmaceuticals and medical device manufacturing, produces and uses environmentally friendly high technology with sustainable global competition power, reduces the import dependence in intermediate goods and investment. Providing developments in these areas, creating a progressive R&D and enterprise ecosystem in the medium term will increase the local production capacity and development of new molecules in the long term. Expanding the export capacity of pharmaceuticals and medical devices with higher added value will increase the effectiveness in the global value chain. Technological renewal is important for achieving ‘Sustainable Development Targets’ with future transformations both for the economic growth and productivity gaining the sector and the influence of new technologies. Biotechnology, by definition, is the use and manipulation of biological processes in a bid to garner innovative solutions to a wide set of problems ranging from agricultural efficiency to disease control. According to world’s largest biotech trade association, Biotechnology Innovation Organization, there are over 250 medical products of biotech nature currently in circulation, with over 13 million farmers employing one form of biotech method or the other in their crop control and enhancement. With rapid changes in the pharmaceutical field, and inclusions of brand new technologies that oversee biotechnological and nanotechnological innovations, there is still time for pharmaceutical success. Many developing countries have upped their efforts in the recent decade in order to engage

11 Nowember - December ‘16


Sağlıkta güvenin adresi “SURDER” Sağlık ürünleri derneği OTC alanında 86 üyesi ile sağlık ve ilaç sektörüne hizmet veriyor

S

SURDER Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. M. Kazım Dinç

ağlık Ürünleri Derneği, Türk İlaç Sanayinde faaliyet gösteren genç bir sivil toplum örgütü. SURDER reçetsiz ilaçlar, takviye edici gıdalar, self-medikasyon grubu tıbbi cihazlar, biyosidal ürünler ve kozmetik ürünleri üreten ve/veya ithal eden, bu ürünlerin ticaretini yapan firmaları bünyesinde bulunduran ve sadece bu ürün grupları için kurulan ülkemizin ilk sektör derneği. 86 üyesi derneğin faaliyetlerini Sağlık eski Bakanı olan SURDER Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. M. Kazım Dinç’ten öğrendik. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? “Mesleğim eczacılık. Tam 30 yıl serbest eczacılık ile uğraştım. Eczanemi kapattıktan sonra da SURDER’in başkanlığını yapmaya başladım. SURDER’in 86 tane üyesi var. 1991-1995 yılları arasında da Kocaeli Milletvekili olarak parlamentoda bulundum. 93-94 yılları arasında 50. hükümette Sağlık Bakanı olarak görev yaptım. Aynı zamanda Cumhuriyet hükümetlerinin tek eczacı sağlık

12

Nowember - December ‘16

bakanıyım. Sağlık Bakanı olarak Türkiye’deki bütün sağlık sorunlarıyla ilgilenmiş olmama rağmen mesleğimle ilgili çok önemli işler yaptım. SURDER’e de adının RUDER olduğu dönemde üye oldum. RUDER’in açılımı Reçetesiz Ürünler Derneği’ydi. Sonrasında derneğin adı Sağlık Ürünleri Derneği olarak değiştirildi. O günden beri sağlık ve ilaç sektöründe çok önemli hizmetler gerçekleştiriyoruz.” Sağlık Ürünleri Derneği nasıl bir ihtiyaçtan yola çıkılarak kuruldu? “Derneğimiz gerçekten bir ihtiyaçtan doğdu. Bir zamanlar en çok konuşulan konulardan biri, bugün de olduğu gibi OTC idi. OTC mevzuatının çıkması ile ilgili çeşitli tartışmalar vardı. Bu nedenle böyle bir derneğin kurulması arzu edildi. Dernek olarak OTC konusunda çok aktif bir konumdayız. Derneğimize 15 üye ile başladık. Şu anda 86 üyeye ulaştık. Derneğimizin üyesi olması için bir kurumun, ürünlerinin eczanelerde satılıyor olması şartını koyuyoruz. Hem tarım hem de sağlık bakanlığından ruhsat alıp üretim yapan, satan, fason üreten birçok firmanın temsilciğini yapıyoruz. Çok geniş bir yelpazeye hitap ediyoruz. Türkiye’de bir takım yeniliklerin gerçekleşmesinde doğru yerde olmayı tercih ediyoruz. Diğer derneklerle de çok yakın iş birliği içerisindeyiz. Derneğimize herhangi bir görev verildiği takdirde sanayiciler derneği gibi kurumlarla, sertifika ve benzeri belgeleri almak için birlikte çalışmalar yapıyoruz. Bunun da meyvelerini topluyoruz. 15’ten 86 üyeye çıkmak birlikte çalışmanın neticesinde ortaya çıkan bir tablodur.”


“Sağlık ürünleri derneği olarak Türkiye’de en genç sivil toplum kuruluşu olmamıza rağmen son derece başarılı olarak nitelendirilen işlere imza atıyoruz. Hem sektör içerisindeki muhataplarımızla, hem de sektör dışındaki paydaşlarımızla son derece iyi diyaloglar kuruyoruz.” Derneğinize üye olan firmalara sunduğunuz çözüm önerileri ve sağladığınız avantajlar nelerdir? “Derneğimize üye olan firmalarımız için çalışma gruplarımız var. Örneğin gıda takviyeleri, OTC, satış pazarlama komisyonu gibi. Bu komisyonları firmalarımızdan gelen personellerle oluşturuyoruz. Dolayısıyla sektörün kendi konusunda en iyileriyle çalışıyoruz. Firmaların ruhsat direktörleri, tanıtım, satış müdürleri gibi kıdemli kişilerle çalışıyoruz. Profesyonelleri amatörce çalıştırıyoruz. Amatör ruhla çalıştırdığımız için de iyi bir verim alıyoruz. Biz de memnunuz, onlar da memnun. Başarı varsa memnuniyette vardır. Dolayısıyla biz yaptığımız işlerle ve toplantılarla sektörün memnuniyetini kazandık. Yapmış olduğumuz toplantılarda, konferanslarda, danıştaylarda hem sektörümüz, hem de kurumlarımız memnun kalıyor. Beraberce birçok yönetmelikte, tebliğde değişiklikler yaptık. Bunlar genelde SURDER’in tavsiyeleri doğrultusunda veya karşılıklı anlaşmak suretiyle elde edilmiş başarılardır. Sektörümüz de dernek üyelerimiz de bundan son derece memnunlar. Derneğimiz içerisinde yabancı ilaç firmaları, yerli ilaç firmaları, alıp satanlar ve sağlık alanında faaliyet gösteren birçok firma var. Yeni inovasyonları hep destekliyoruz. Bize kurum bir görev verirse en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bende paydaşlarımız arasında köprü vazifesi görüyorum. Sektörün de kurumun da işlerini kolaylaştırmaya çalışıyorum. Düzenlediğimiz çalıştaylara çok yüksek bir katılım alıyoruz. Bu sayede sektörümüzü bilgilendiriyoruz. Kurumlardan gelen bütün yazışmaları anında üyelerimize aktarıyoruz.”

Üyeleriniz içerisinde ihracat yapanlar var.

İhracatçılara nasıl bir desteğiniz oluyor? Onlar size hangi durumlarda ihtiyaç duyuyorlar?

“İhracat yapan firmalarımıza mevzuat açısından kolay-

lık sağlıyoruz. Bir danışmanımız var. Bu danışmanımız maliye bakanlığından derneğimize katıldı. İhracat ko-

nusunda Türkiye’de ilk defa Ur-Ge adı altında Ekonomi Bakanlığı’nın yürüttüğü bir proje var. Bu projeye metal

sanayiden, kimya sanayine kadar birçok katılım mev-

cut. İlk defa ilaç sanayiden biz katıldık. 25 tane üyemizi bu sisteme entegre ettik. Ur-Ge’nin amacı devlet des-

teğiyle sanayiciye yeni pazarlar bulabilmektir. Birlikte güçlü bir şekilde fuarlara katılıp Türkiye’de üretilen

ürünleri tanıtabilmektir. Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımız İspanyadaki CPHI fuarına katıldılar ve memnun

bir şekilde döndüler. Ur-Ge Türkiye İhracatçılar Meclisi

ile ilgili ortaklaşa yürüttüğümüz bir projedir. Gördüğümüz kadarıyla çok başarılı bir şekilde ilerlemeye devam ediyor.”

Günümüzde eczacılarımızın durumunu değerlendirebilir misiniz?

“Günümüzde eczacılarımızın durumu sıkıntılı. Devlet

tek alıcı olmasından dolayı fiyatı kendisi belirliyor. Do-

layısıyla eczacı işletme gelirlerini devletten aldığı para ile karşılayamıyor. Bu yüzden eczacıya ek alternatifler bulunması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi de takviye

edici gıdalardan OTC’dir. Biz de bunun için eczacılara destek olmaya çalışıyoruz.”

13 Nowember - December ‘16


Yeni BİOZ şampuan serisi Yeni BIOZ şampuan serisi, saç dökülmesine karşı etkisi kanıtlanmış bitkisel aktiflerle geliştirdiği formülasyonlarını, saçın ve saçlı derinin beslenmesi ve gelişimi esnasında ihtiyaç duyacağı maddeleri baz alarak modernize edilmiş. Kuru & Boyalı saçlar için parlaklık ve ışıltı veren şampuan Yüksek düzeyde serbest amino asit ve kısa zincirli peptitler içeren kuru ve boyalı saçlar için geliştirilen BİOZ şampuanın, içeriğindeki Hidrolize Moringa Proteini (KELIMOR®) saç üzerinde bir film tabakası oluşturarak, boyalı ve doğal saçlarda renk koruması sağlıyor. Boyalı saçlar üzerinde KELIMOR® iletkenlik testleri yapılmış ve renk koruyuculuğu ispatlanmıştır. Yağlı saçlar için Arındırıcı & Onarıcı bakım BİOZ şampuan aşırı yağ salgısını dengeleyici ve normalize edici aktif içeriklerle formüle edilmiştir. İçerdiği salisilik asit ile saç derisinin ölü tabakasını temizlenmesine ve gözeneklerin açılmasına yardımcı olur. Adaçayı, lavanta, kekik, biberiye, limon özlerinin arındırıcı etkisi ile saç derisini nazikçe temizlerken yağlanmayı önler. Saçlara yeniden hafiflik ve hacim kazandırır. Saç dökülmesine karşı sarımsaklı şampuan Sarımsak ekstresinde bulunan etken maddeler saç diplerindeki ölü hücreleri temizler, bu sayede saç derisi ve saç köklerinin ihtiyacı olan besinleri ve oksijeni almasına yardımcı olur. Sürekli ve düzenli kullanım sonrasında gerekli olan besinlere ve oksijene kavuşan saç derisi ve saç kökleri direnç kazanır. Bioz sarımsaklı şampuan saç dökülmesinin önlenmesine ve kepek oluşumunun giderilmesine yardımcı olurken saç derisine uygun pH değeri sayesinde tahrişe neden olmaz.

14 Nowember - December ‘16

GERMAN

New BIOZ shampoo series New Bioz shampoo series have been modernized its formulations of herbal active substances developed with proven efficacy against hair loss based on material which hair and scalp need during the nutrition and development Bioz Shampoo for dry & dyed hair ‘bright & shiny hair’ Hydrolyzed Moringa Protein (KELIMOR®) with high levels of independent amino acids and short chained peptides, provides colour protection for colortreated and natural hair by creating a film surface over the hair strands. KELIMOR® has been tested for effectiveness on color-treated hair and its colour preserving properties have been proven. KELIMOR® gives volume and flexibility to hair while protecting it against chemical and physical elements. Bıoz Cleansing & Regenerating Care Shampoo for oily hair Active ingredients in BioZ Shampoo For Oily Hair help balance and normalize the excessive oil production on the scalp, and thanks to salicylic acid in its content cleanses and unblocks pores. It gently cleansing the scalp with the cleansing properties of salvia, lavender, thymus, rosemary and lemon extracts. It also helps hair to gain volume and lightness. Garlic Shampoo for hair loss As any other cells of our body, hair cells are also alive and need good nutrition and oxygen. Active substances in garlic extract remove dead skin cells from the scalp so that your hair can breath and the nutrients needed by hair follicles penetrate the scalp. BioZ Zavoli Garlic Shampoo used regularly enhances the strength of hair. Shampoo prevent from hair loss and reduce the formation of dandruff. pH value does not cause irritation as it is compatible with scalp and skin. It does not contain garlic odor.


SAÇLARINIZ DÖKÜLMESİN AGAINST HAIR LOSS

KEPEĞE KARŞI/ ANTI-DANDRUFF SAÇ DÖKÜLMESİNE KARŞI/ ANTI HAIR LOSS

21 GÜNDE/DAYS %87,5 SAÇI GÜÇLENDİRİR/ STRENGHTENS THE HAIR

Skin Lab

YAPILAN KLİNİK TESTLERDE KULLANICI MEMNUNİYETİ* CONSUMER SATISFACTION IN CLINICAL TESTS

FOR MAN & WOMAN

Specialized Research European Laboratory

E SADECE ECZANELERDE

Dermatolog kontrolünde yapılan Klinik Etkinlik Testlerde; 3 haftalık kullanım sonrasında katılanların %87,5’u saç dökülmesinin azaldığını belirtti.

Application and apparatus test report, test No 28/11/12/A


Abdi İbrahim’in Kazakistan’daki üretim tesisine GMP sertifikası Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut: “2020 vizyonumuzda dünyanın en büyük ilk 100 ilaç firmasından biri olma hedefi var”

1

05 yıldır öncü, cesur ve yenilikçi çalışmalarıyla hayatı ve geleceği iyileştirmek için faaliyetlerini aralıksız sürdüren Abdi İbrahim, yurtdışındaki yatırımlarının en önemli halkası olan Kazakistan yatırımı ile 2020 hedeflerine adım adım yaklaşıyor. Türkiye’de 2003 yılından bu yana kesintisiz pazar lideri konumunda olan Abdi İbrahim, son yıllarda yaptığı yatırım ataklarıyla yurtdışı pazarlarda da kalıcı olma hedefinde kararlılıkla ilerliyor. Abdi İbrahim’in Esenyurt’ta bulunan, içinde üretim tesisi, Ar-Ge ve lojistik merkezlerinin yer aldığı kampüsü için gerçekleştirdiği yatırım tutarı 285 milyon dolar. Bu yatırımın ardından, geçtiğimiz yıl 100 milyon dolarlık yatırım bütçesi ile Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisinin temellerini atan Abdi İbrahim’in 60 milyon dolarlık Kazakistan yatırımı ise yıllık 24 milyon kutu kapasiteyle üretime başladı. Abdi İbrahim’in temelini 2013 yılında attığı Kazakistan’daki tesisi, üretime geçtikten kısa bir süre sonra en iyi üretim uygulamaları alanında verilen referans belge niteliğindeki GMP Sertifikası’nı almaya hak ka-

16

Nowember - December ‘16

zandı. Toplam 12 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu olan ve 190 kişinin çalıştığı Abdi İbrahim Global Pharm’da başta diabet ve antiviral ürünler olmak üzere, merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılan ürünler ve kardiyovasküler ürünlerden oluşan yaklaşık 100 ürün üretiliyor olacak. Abdi İbrahim’in yurtdışı operasyonları içinde, üretime geçtiği ilk ülke olma özelliği taşıyan Kazakistan’ın en modern, en kapsamlı tesisi olan Abdi İbrahim Global Pharm’ın Abdi İbrahim’in toplam cirosuna 2016 yılında 15 milyon dolarlık katkıda bulunması öngörülüyor. “Kazakistan’da hem ihale yoluyla hem de serbest pazarda büyüyeceğiz” Kazakistan’ın, Abdi İbrahim’in yurtdışı operasyonları içinde üretime geçtiği ilk ülke olduğu için bu yatırımın çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Nezih Barut şöyle konuştu: “Kazakistan fabrikamız, 2020 stratejimiz doğrultusunda belirlediğimiz beş büyüme alanından biri olan uluslararası pazarlarda güçlü bir marka olmakta kararlı olduğumuzun bir göstergesi.


Temelini 2013 yılında attığımız toplam 12 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu tesisimiz, 60 milyon dolarlık yatırımla hayata geçti ve 2015 sonunda yıllık 24 milyon kutu kapasitesiyle üretim faaliyetlerine başladı. Bugün itibariyle Kazakistan’da yaklaşık 190 kişi istihdam ediyoruz, fabrikamızdaki çalışan sayımız ise 95. Fabrikamızda zaman içinde diabet ürünleri, antiviraller, merkezi sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılan ürünler ve kardiyovasküler ürünlerden oluşan yaklaşık 100 ürünün üretimini gerçekleştiriyor olacağız. Stratejilerimiz doğrultusunda öncelikle Kazakistan’da hem ihale yoluyla hem de serbest pazarda büyüyeceğiz. Bununla birlikte, yakın coğrafyalara gerçekleştirilebilecek ihracat potansiyelinin de bizim için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz” dedi. “Kazakistan için hedefimiz 40 milyon dolar” Bu yıl Kazakistan fabrikasından ilk ihracatı Afganistan’a ve Azerbaycan’a yaptıklarını, 2017 yılında bu ülkelere Gürcistan’ın da ekleneceğini belirten Nezih Barut, daha sonraki yıllarda bu ülkeler dışında Avrasya Gümrük Birliği’ndeki ülkelere ve CIS ülkelerine de ihracat yaparak mevcut potansiyeli artırma hedefinde olduklarını söyledi. Barut sözlerini şöyle sürdürdü: “2020’ye doğru giderken ihracat faaliyetlerimize hız katarak, serbest pazarda da büyümemizi sürdüreceğiz. Kazakistan için hedefimiz 40 milyon dolar rakamına ulaşmak.” “Cezayir’in ilk 10 ilaç firması arasında yer almayı hedefliyoruz” Uluslararası pazarlardaki bir diğer yatırımlarının Cezayir fabrikası olduğunu ve 2017 yılında bu ülkede de üretim faaliyetlerine başlamayı hedeflediklerini ifade eden Barut; “1999 yılından bu yana var olduğumuz Cezayir pazarında, 2014 yılında gerçekleştirdiğimiz ortaklık ile, Abdi İbrahim Remede Pharm’ı kurduk. Henüz inşaatı devam eden, 50 milyon dolar yatırımla hayata geçireceğimiz üretim tesisi ile birlikte, 2020 yılında, 500 çalışan ve 125 milyon dolar ciro ile; Cezayir’in ilk 10 ilaç firması arasında yer almayı hedefliyoruz” dedi. “Yatırımlarımızın toplamı 610 milyon dolara ulaştı” Bu bakış açısıyla yatırımlarını hızlandırdıklarını belirten Nezih Barut; “Esenyurt’taki üretim kompleksinde 2017 yılı içinde temelini atmayı planladığımız ve toplam 115 milyon dolar yatırım bütçesi ile Onkoloji Ürünleri Üretim Tesisi ve Steril Enjektabl Ürünler Üretim Tesisi olmak üzere iki yeni tesis yatırımımızı öne çekme kararı aldık. Bunun yanında şu an faaliyet halinde olan aynı kampüsteki kimyasal ilaç üretim fabrikamızın kapasitesini artırdık. 2000 yılından bu yana, tamamlanmış

ve yürütülmekte olan yatırımlarımızın toplamının 610 milyon dolara tekabül ettiğini vurgulamak isterim” dedi. Bir diğer önemli atılımlarının ise; geçtiğimiz yıl 100 milyon dolarlık yatırım ile temellerini attıkları; Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisi AbdiBio olduğunu aktaran Barut şöyle konuştu; “AbdiBio’da, klasik kimyasal ilaçlarla tam olarak tedavi edilemeyen ve/ veya sıklıkla ağır yan etkiler gözlenen kanser, diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi, göz ve kan hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan biyoteknolojik ilaçları üreteceğiz. Biyoteknoloji sadece Türk ilaç sektörünün değil, dünya ilaç sektörünün de yükselen değeri. Dünya ilaç pazarının ciro bazında %24’ünü biyoteknolojik ürünler oluştururken, Türkiye’de IMS verilerine göre biyoteknolojik ilaçların payı %17 seviyesinde. Bugün dünyada en çok satan 10 ürünün 7’si, Türkiye’de en çok satan 10 ürünün 8’i biyoteknolojik. Endüstrimizin geleceği için umut verici olan bu adımla; üreteceğimiz biyoteknolojik ilaçları Türkiye’de kullanıma sunacağız. Yurtdışında faaliyet gösterdiğimiz ülkelere de bu ürünleri ihraç etmeyi hedefliyoruz. Böylece ithalatın azalmasında ve ihracatın artmasında rol oynayarak, cari açığın düşürülmesi için çift yönlü bir katma değer sağlamayı amaçlıyoruz”.

17 Nowember - December ‘16


Abdi Ibrahim’s Kazakhstan Plant Receives GMP Certification Abdi İbrahim Chairman Nezih Barut noted: “We aim to be among global top 100 phermetucal companies within our 2020 strategy.”

S

hortly after commencing production, Abdi İbrahim Global Pharm, Turkish pharmaceutical leader Abdi İbrahim’s Kazakhstan subsidiary, qualified for GMP certification, one of the key systemsin good manufacturing practices. “As regards our foreign investments, not only do we expand geographically but also we strive to maximize our production capacity. We are proud to be granted GMP certification with our $60-million Kazakhstan plant in such a short time after commencing operations,” commented Nezih Barut, Abdi İbrahim Chairman, on the facilities. Offering pioneering, bold and innovative services for healing the life and the future for 105 years, Abdi İbrahim approaches its 2020 goals with its Kazakhstan investment, the most critical foreign investment. Abdi İbrahim invested 285 million dollars in its Esenyurt campus, which features a production facility as well as R&D and logistics centers. After breaking ground on Turkey’s largest biotechnological pharmaceutical manufacturing facility with a total investment budget of $100 million last year, Abdi İbrahim began production at its $60-million Kazakhstan plant, which boasts an annual capacity of 24 million units. Only a short time after groundbreaking in 2013, Abdi Ibrahim’s Kazakhstan facilities qualified for GMP certification, a benchmark in best manufacturing practices. Abdi İbrahim Global Pharm, operating across a 12,000 square meter indoor area and employing 190 people, will produce approximately 100 products, predomi-

18

Nowember - December ‘16

nantly diabetes care and anti-viral products, as well as products for treatment of central nervous system and cardiovascular diseases. On the investment in Kazakhstan, Abdi İbrahim Chairman Nezih Barut noted: “Our plant in Kazakhstan is an indicator of our determination to become a powerful actor in global markets, one of the five growth areas within our 2020 strategy. As of now, we employ a total of around 190 people in Kazakhstan, and 95 personnel in the plant. First exports from the Kazakhstan plant went to Afghanistan and Azerbaijan. In 2017, Georgia will join those countries as well. We aim to expand our current potential by exporting to the Eurasian Customs Union and CIS member countries in the upcoming years. As we near 2020, we will maintain our momentum in the free market by stepping up exports. Our goal for Kazakhstan is $40 million.” Production Facilities in GMP Standards Abdi İbrahim carries out its productions in the Esenyurt district of Istanbul, at its 64,900 square meters closed-space facility set up on a 83,000 square meters of ground. With 100 million dollars of investment in the year 2000, the facility was put into service using the most state-of-the-art technologies in the world, and by using a two-shift work method, can produce 350 million units per year. Abdi İbrahim Logistics Center, activated in 2010 with an investment of USD 35 million has an indoor area of 22,600 square meters and a total storage capacity of 14,500 pallets. All operations, including material handling, at the center that represents the state of art technology used in logistics sector, are performed in a fully automated system controlled by computers; stocking a higher quantity of materials in a smaller area compared to manual storage. Joint product development and partnerships Giving great importance to R&D activities and thus allocates approximately 6.5% of its annual turnover to R&D activities, Abdi İbrahim always keeps track of the opportunities of international R&D programs and partnerships.


The Company has successfully implemented several co-development projects with market leaders in regulated markets such as EU and Canada. Abdi İbrahim’s R&D team has extensive international experience. Most of our employees hold M.Sc and PhD degrees from leading reputable universities. One of the preferred companies of the international arena with its investments Abdi İbrahim makes investments in line with its vision of healing lives and the world. Making investments since 1990, that have reached a value of USD 316 million, Abdi İbrahim has become one of the preferred companies of the international arena thanks to its global scale investments. Being the leader of Turkish pharmaceuticals sector since 2003, Abdi İbrahim continued to make investments that will reinforce its position, in 2014 as well. The largest biotechnological pharmaceutical production facility of Turkey: AbdiBio AbdiBio is Abdi İbrahim’s 100 million dollar investment to manufacture biotechnological medicines for Turkey, which are almost totally imported today. AbdiBio’s ground breaking ceremony, which is going to become the largest biotechnological pharmaceutical production facility in Turkey once completed, was held on June 26, 2015. Following the completion of construction, AbdiBio will become operative around January 2017, and biotechnological medicines are going to be manufactured there for both Turkey and abroad. Abdi İbrahim to start $115 million manufacturing investment early to drive Turkish economy Turkish drugmaker Abdi İbrahim is to press ahead with

two major manufacturing projects at its Istanbul site this year because it sees it as crucial to be ‘bolder in investment’ for the sake of the country’s future. The combined $115 million investments in two facilities to manufacture sterile injectable products and oncological treatments were planned for 2017, the company having broken ground on Turkey’s largest biotechnological pharmaceutical manufacturing facility at a cost of $100 million last year. That has now been brought forward, Abdi İbrahim’s chairman Nezih Barut said, because the company had decided to share its enthusiasm with the industry and to “make an ambitious contribution to the construction of a robust economy.” Mr Barut added: “Our country has recently gone through difficult times, and we have defended our democracy and future as a whole nation. Now, we have to be bolder in investment, employment creation, and production. As such, before end-2016 we have decided to undertake two investments worth $115 million previously planned for 2017.” Abdi İbrahim already employs almost 3,000 people, and this will increase by a further 300 by the end of the year. The company is also pressing ahead “relentlessly” with its overseas investments.

19 Nowember - December ‘16


|

(NEM ALMA CİHAZLARI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Nebulizatörler

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


İnsan ömrünü uzatmak mümkün mü?

Bahçeşehir Üniversitesi(BAU) tarafından yapılan 4. Uluslararası İlaç Geliştirme Kongresine kök hücre tedavisi ve kanser alanında yaptığı çalışmalarıyla katılan Prof. Dr. Melih Acar, kök hücre ve kanser alanında önemli gelişmeler olduğunu hatta önümüzdeki yıllarda insan ömrünün 100 yaşına kadar uzayabileceğini söylüyor

K

anser dâhil umutsuz pek çok hastalığın tedavisinde çığır açacak gelişmeler yaşanıyor. Birçok insan yaşlandığında iki temel problemle karşılaşı-

yor. Her beş kişiden biri kanserden vefat ederken ikinci sırayı kalp ve damar hastalıkları alıyor. Eğer insanların bu hastalıklara yakalanması engellenebilirse insanların ömürlerinin de uzamasının sağlanacağını belirten Prof. Dr. Melih Acar yeni nesil ilaçların bu hastalıklara karşı çok etkili olmaya başladığını belirtiyor.

22 Nowember - December ‘16

Yeni gelişmeler umut verici “Gelişen Biyoteknolojiyle yolun sonundaki ışık gözüktü diyebiliriz” diyen Dr. Acar; “Daha önce kansere karşı kullanılan ve insana çok zarar veren tedavilerin dışında şu anda ilk defa modern Biyoteknolojik ilaçlar piyasaya çıkmakta. Henüz bütün kanserler için bu ilaçlar geçerli değil ama yolun başında olmamıza rağmen o kadar büyük etkilerini gördük ki zamanın da tedavisi mümkün olmayan kanserli hastaların şuan tedavisi mümkün hale geldi. Günümüzde böyleyse bundan 5-10 sene sonra kanser konusunda çok büyük gelişmelerin olacağını söyleyebilirim. Kök hücre kullanımı da yaygınlaştı. Eskiden emiriyonik kök hücresi elde etmek büyük sorundu. Şuan bu sorun çözülmüş durumda. Artık kişinin kendisinden aldığımız hücreleri kullanarak o hücrelerde değişik doku ve organların üretimi için bir umut doğdu. Bunun dışında genetik olarak kişiden aldığımız herhangi bir hücreyi yeni teknolojilerle içindeki mutasyonları düzeltip genetik hastalıkları bile tedavi etme imkânımız doğdu. Tabi bu çalışmalar henüz başlangıç seviyesinde olan çalışmalar. Önümüzdeki yıllarda çok büyük gelişmeler olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.


Is it possible to extend life?

Melih Acar, Assistant Professor, Bahcesehir University, School of Medicine Stem Cells, Cancer Biology, Genetics informs about important developments in the field of stem cells and cancer and even in the coming years human life can last up to 100 years in 4th International BAU Drug Design Congress by BahçeĹ&#x;ehir University (BAU)

H

ematopoietic stem cells (HSC) are one of the most studied adult stem cell types. Despite many publications about the localization of the HSCs and their interaction with the niche cells, there still remains uncertainty about where HSCs are localized in the bone marrow due to conflicting reports. Resolving this uncertainty and eventually understanding the HSC niche in detail are critically important to develop techniques that will ultimately allow researchers and clinicians to keep and expand HSCs in vitro or ex vivo. By taking advantage of a new reporter Mouse model, alpha-catulin GFP, which expresses an endogenous HSC marker, and by developing a tissue clearing and

imaging technique that allows us to visualize hemato-

poietic tissues in 3D, now we are able to comprehensively analyze the entire set of HSCs in the marrow of long bones.

These novel techniques hopefully

These novel techniques and tools we developed, not

only will allow us to analyze the HSC niche in detail in 3D for the first time, but will also help us design and

execute drug screens to identify factors that keep HSCs

in vitro or ex vivo as undifferentiated and factors that induce HSC self-renewal and HSC expansion.

23 Nowember - December ‘16


Dirençli nişasta ile obezite, şeker ve kalp hastalığı riski azalıyor Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK MAM), dünya genelinde yeni tanınan dirençli nişasta üretti. Dirençli nişastanın üretimde kullanılmaya başlamasıyla obezite, kalp ve şeker hastalıklarıyla mücadelede önemli bir adım atılmış olacak TÜBİTAK MAM İş Geliştirme Yöneticisi Nuh Yılmaz

T

ÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü’nde buğday, mısır ve patates nişastasından %90±5 oranında enzime dirençli nişasta üretimi gerçekleştirildi. Gıdaların enerjisini ve glisemik indeksini azaltan dirençli nişastanın üretimde kullanılmaya başlamasıyla obezite, kalp ve şeker hastalıklarıyla mücadelede önemli bir adım atılmış olacak. Türkiye’de 20 ve 79 yaş arasında 5 milyonu aşkın insanın şeker hastalığından muzdarip olduğunu ifade eden TÜBİTAK MAM İş Geliştirme Yöneticisi Nuh Yılmaz, şeker ve kalp hastalıklarını tetikleyen en önemli unsurun beslenme alışkanlıkları olduğunu vurguladı. Dünya genelinde yeni tanınan dirençli nişasta ürününün TÜBİTAK MAM Gıda Enstitüsü’nde üretilmesinin son derece önemli bir adım olduğunu belirten Yılmaz, “Gıdalara belirli oranlarda dirençli nişasta ilavesi karbonhidrat düzeyini % 25, enerji düzeyini ise % 20 oranında azalttı. En önemlisi de kan şekerini artırma potansiyelinde % 50 oranında azalma sağlandı. Bunlar klinik çalışmalarla ortaya kondu” dedi. Bağırsak sağlığı açısından da faydalı Geliştirilen ürün, ince bağırsakta sindirilemeyen ancak kalın bağırsakta sindirilebilen nişasta olarak tanımlanıyor ve sağlık üzerine etkileri bakımından diyet liflere

24 Nowember - December ‘16

benziyor. Kalın bağırsakta diyet liflere göre daha kolay fermente edilebilen dirençli nişastanın, prebiyotik olma potansiyelinin yanında bütirat ve bol miktarda kısa zincirli yağ asitleri üretmesi nedeniyle bağırsak sağlığı, özellikle kolon kanserinin önlenmesi açısından da önemi yüksek. Avrupa Gıda Birliği Kurumu (EFSA), 2011 yılında dirençli nişasta için fonksiyonel sağlık beyanlarını onaylayarak fırıncılık ürünlerinde belli oranlarda kullanımının tokluk kan şekeri ve insülin düzenlenmesine yardımcı olabileceği hakkında görüş bildirdi. Bu onayın ardından yurtdışında dirençli nişastanın yüksek karbonhidrat içerikli fırıncılık ürünlerinde kullanımına yönelik inovasyonların da önü açılmış oldu.


Resistant starch reduces the risk of obesity, sugar and heart diseas The Marmara Research Center (TUBITAK MAM) produced a newly recognized resistant starch all over the world. An important step in the fight against obesity, heart disease and diabetes will be taken by utilizing resistant starch in production

T

he TUBITAK Marmara Research Center (TUBITAK MAM), is a Turkish scientific and technological center carrying out research projects through its subordinate institutes on basic and applied science fields in the area of industrial needs to contribute to the increase of the global competitive power of the country. Resistant starch, a fermentable carbohydrate, has been proposed to have properties similar to dietary fiber and therefore could also affect satiety and exert a beneficial role in weight regulation. Now, a new contender is here for the superfood crown: resistant starch, especially in the form of raw potato starch. If you haven’t encountered enthusiastic advice to add potato starch (just stirred into a glass of cool water, yum?!) to your diet in order to treat all manner of ills, you probably will soon! Resistant starch is a type of highly-fermentable insoluble fiber. Unlike most starches, resistant starch isn’t fully broken down in your small intestine. It “resists” the action of your digestive enzymes because of its molecular structure; and instead of being a source of slow-burning

carbohydrates for you, it becomes food for specific types of bacteria in your colon (which ferment it to produce beneficial short-chain fatty acids like acetic acid, propionic acid, and butyric acid). Effects of Resistant Starch As already mentioned, an array of studies prove that resistant starch provides tremendous benefits to our health. In addition to some of the more overt effects, like improved blood sugar regulation and cardiovascular disease risk factors, resistant starch can improve general health in more subtle, yet perhaps more profound, ways. For example, resistant starch can help increase absorption and bioavailability of many essential minerals from the diet, including: calcium, magnesium, zinc, iron and copper. Of course, other kinds of fiber can do this too, but this is likely one reason why supplementation with resistant starch can protect bone density during weight loss and positively impact the immune system.

25 Nowember - December ‘16


Vitamin eksikliğinin yol açtığı hastalıklar

M

evsim geçişleri ve havanın hızla soğuması beraberinde salgın hastalıkları da getiriyor. Bu değişimle birlikte vücudumuzun artan vitamin ihtiyacıyla vücut direncini artırmak için yapılması gerekenler konusunda açıklamalarda bulunan Pharma Plant Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Orçun Orhun; vitamin eksikliklerinin sebep olduğu hastalıklara dikkat çekti. C vitamini eksikliği vücutta kollajen yapımında bozukluklara sebep oluyor “C vitamininin vücudumuz için önemli bir antioksidandır. Bu vitamin yeşil biber, çilek, maydanoz, yeşil sebzeler, turunçgiller gibi sebze ve meyvelerde bulunur, fakat bu besinlerin pişirilmesi ya da dışarıda bırakılması gibi durumlarda besinlerin yapıları bozularak antioksidan etkileri kaybolur. C vitamini soğuk algınlığına karşı kesin bir çözüm değildir ancak vitamin takviyesi hastalıklara yakalanma riskini, hastalığın şiddetini ve hastalık süresini azaltabilir.” Kemik erimesinin başlıca nedenleri arasında D vitamini eksikliği geliyor “D vitamininin en önemli kaynağı güneş ışınlarıdır. Bu ışınlar sayesinde vücudumuzda D vitamini salgılanır. Güneş alan ülkemizde D vitamini eksikliği ile sıkça karşılaşıyoruz. D vitamini eksikliğinde yaşlılarda kemik erimesi, çocuklarda ise büyüme bozuklukları ile karşılaşabiliyoruz.” Göz kuruluğu A vitamini eksikliğinin habercisi “A vitamini eksikliği göz kuruluğuna yol açabiliyor ve rahatsızlığın ilerlemesi körlüğe bile sebep olabiliyor. Diş

26 Nowember - December ‘16

ve kemik yapısının korunmasında etkili olan A vitamini; havuç gibi sarı ve turuncu renkli sebzelerde bol miktarda bulunuyor.” B6 ve B12 vitaminleri eksiklikleri kansızlığa sebebiyet verebilir “B6 vitamini eksikliği kansızlığa yol açmasının yanında deri problemlerine de sebebiyet verebiliyor. B6 vitamini ayrıca duygu durumunu düzenleyici etkiye sahip. B6 vitamini alarak depresif değişikliğinizi kontrol altında tutabilirsiniz. Eksikliğinde; halsizlik, çabuk yorulma, öğrenme güçlükleri gibi rahatsızlıklara sebep olabilen B12 vitamini; ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve yanma hissine de sebep olabiliyor. Yumurta, peynir, süt ürünleri ve et gibi hayvansal gıdalarda bol miktarda bulunan B12 vitamini suda eriyen bir vitamin türü olduğundan pişirmeye dayanıklı değildir. Aşırı pişirilen etler B12 etkisini yitirebilir.” Hücrelerin doğal koruyucusu: E vitamini “Antioksidan özelliği sayesinde kanser dahil bir çok hastalığa karşı doğal koruyucu görevi gören E vitamini rafine edilmemiş bitkisel yağlar, badem, ceviz, ay çekirdeği gibi gıdalarda bol miktarda bulunuyor.” Düzenli vitamin ölçümü ve gıda takviyesi “Her ay eczanede vitamin ölçümü veya aile hekimine giderek kan tahlili yaptırılması vücudunuzun ihtiyacı olan eksik vitaminleri görebilmenizi sağlayacaktır. Vitamin eksikliğinize göre eczacı veya doktorunuzun önerdiği ürünleri kullanmalı, eczane dışında satılan ürünler içeriğini bilmeden kullanılmamalıdır.”


KEPEĞE KARŞI ETKİLİ ANTI DANDRUFF

FOR MAN & WOMAN

HASSAS SAÇ DERİSİ BAKIMI CARE FOR SENSITIVE SCALP

E SADECE ECZANELERDE


5. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri Zirvesi’nde Sanovel İlaç’a iki ödül Üretime ilk başladığı günden itibaren teknoloji ve inovasyon gücünü artırarak Ar-Ge alanında yaptığı yatırımlarla adından söz ettiren Sanovel İlaç, 2015 yılı Ar-Ge Merkezi performans endeksi baz alınarak verilen ödüllerde, sektörel bazda ilaç sanayii birincisi ve Ar-Ge Merkezleri arasında Fikri Mülkiyet Yetkinliği alanında Türkiye birincisi olma başarısı gösterdi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn. Faruk Özlü ve Ekonomi Bakanı Sn. Nihat Zeybekçi’nin de katıldığı zirvede, ödülleri Toksöz Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Zafer Toksöz aldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlik; Ar-Ge Merkezlerinde yapılan Ar-Ge projelerinin sonunda ortaya çıkan yeni teknoloji ve çıktıların kamuoyu ile paylaşılmasını, Ar-Ge merkezlerinin sorunlarının tartışılmasını, başarılı ArGe merkezlerinin ödüllendirilmesini amaçlıyor. Her yıl Ar-Ge faaliyetlerine daha çok pay ayıran Sanovel İlaç, Ar-Ge ve İnovasyona verdiği önem sayesinde, yurt içi pazarlarda olduğu kadar, yurt dışı pazarlarda da büyümeye devam etmektedir.

Yeditepe Üniversitesi’nin geliştirdiği sistem ile tohum kaynaklı hastalıklara son! bitkisel üretimde çok ciddi verim ve kalite parametrele-

rinde kayıplara neden oluyor. Bu nedenle, tohum kökenli bitki hastalık etmenlerinin tarımsal üretimdeki olası zararlarının ortadan kaldırılması için tohum uygulaması yapılı-

yor. Bu amaçla tohum patojenlerinin bertaraf edilmesi için bazı fiziksel, biyolojik ve kimyasal yöntemler kullanılıyor.

Ancak bu yöntemlerin hiç birisi bütün bitki türlerine ait

tohumlarda epifitik (tohumun dış yüzeyinde) ve endofitik

(tohum içerisinde) patojenlerin tamamını kontrol etkili değildir. Bunun üzerine Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümünde yürütülen proje ile tohumların hem yüzeylerinde hem de içerisinde bulunan her türBitkisel üretimin en temel ve en önemli öğelerinden biri olan tohumun, günümüzde dünyada yılda tahminen 127,4 milyon ton kullanıldığı biliniyor. Bitkisel üretimde hasta-

lıklara neden olan patojenlerden tohum ile taşınan “tohum kaynaklı patojenler” fungal, bakteriyal ve viral hastalıklar,

28

Nowember - December ‘16

lü patojenik etmene (bakteri, fungus ve virüs) karşı etkili olan ve tohum çimlenme kabiliyetine zarar vermeyen yeni bir tohum kaplama materyalinin (formülasyon) geliştir-

mesi projesini gerçekleştirdi. Geliştirilen proje sayesinde tohum kaynaklı hastalıklar engellenerek, hastalıktan kaynaklı verim kayıpları da önlemiş olacak.


by

HASSAS CİLTLER İÇİN KOLTUK ALTI DEODORANT

DEODORANT STICK FOR SENSITIVE SKIN ALÜMİNYUM TÜREVLERİ İÇERMEZ !!!

DOES NOT CONTAIN ALUMINUM DERIVATIVES !!!

HAFİF VE RAHATLATICI FORMÜLÜ İLE TER KOKUSUNU GİZLER LIGHT AND SOOTHING FORMULA HIDES THE SMELL OF SWEAT

E ECZACINIZA DANIŞIN

www.zigavus.com


Uyku Laboratuvarı

|

Gün Işığı Lambaları

Kızılötesi Lamba

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Süt Pompaları

Bebek Telsizi

Beslenme

|

Ağırlık

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


“AMEDA” göremeyen çocukları destekliyor Türkiye’de 25 seneyi aşkın süredir anne sütü pompaları ve yan ürünleri ile annelere hizmet vermekte olan ve hastane ortamındaki profesyonel süt sağım deneyimini günlük hayata taşıyan Ameda, bu kez görme problemi yaşayan çocuklara yardımcı oluyor kadar her alanda yaşıtlarıyla aynı seviyeye getirme amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor.

Hiç görmeyenlerin kullandığı bazı araçlar, beyaz baston, ekrandaki yazı ve diyalogları seslendiren ekran okuyucuların yüklü olduğu bilgisayarlar, mürekkep ya-

zılı materyalleri bilgisayar ortamına geçirerek bu yazılar bir görmeyenin de okumasına imkan veren scanner (ta-

rayıcılar), yazı yazmak için kullanılan daktilo ve tablet benzeri araçlardır. Ameda, bu araçların görmeyenlerin

hayatında büyük önemi olduğunun bilinciyle sosyal sorumluluk konusunda Parıltı Görmeyen Çocuklara Des-

tek Derneği’ni sosyal sorumluluk projeleri kapsamına

aldı. Ameda Türkiye Genel Müdürü Arzu Yörükoğlu, Sosyal Sorumluluk çalışmaları kapsamında Parıltı der-

neğine bir Braille Daktilo hediye ederek başladıkları “Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği” görmeyen, az gören ve görmenin yanı sıra başka engelleri de

olan çocukları doğumlarından eğitimleri tamamlanana

yolculuğun uzun soluklu bir yol olduğunu ve sadece

doğumda değil anne ve çocukları hayatlarının her aşamasında desteklemenin markaları için önemli bir değer olduğunu paylaştı.

“AMEDA” supports children with poor vision Working specifically in the area of breastfeeding with more than 25 years of experience in

Turkey, increasing the usage of breastmilk, Ameda supports children with poor vision this time Ameda Turkey General Manager Arzu Yorukoglu started a project for children with poor vision within the scope of social responsibility projects for Association Children with Poor Vision and gifted some presents them. Everything Ameda offers – Ameda breast pumps and products, Ameda breastfeeding education, Ameda’s support of lactation professionals – reflects our passion for breastfeeding. Since 1942, Ameda has been the leading innovator and has delivered unmatched quality and service to lactation professionals, institutions and most importantly, mothers. Piyon Breastfeeding Solutions is

32

Nowember - December ‘16

the first company in Turkey, to work specificly in the area of breastfeeding. The company was established by a breastfeeding consultant Ms. Arzu Yorukoglu in Izmir in 1995. The head office is in Istanbul with branches in Izmir and Ankara. In order to increase the usage of breastmilk, Piyon has maintained to support all actions of Pediatricians. Gynaecologist and also other medical staff in the sector. Piyon’s products are supported and suggested by all Pediatricians, Gynaecologists and also nurses which agree and know that the main principle of Piyon is that expressed breastmilk is the best nutrition for babies which cannot be breastfed for any reason.


history


Kanser tedavisinde önemli gelişme Walter and Eliza Hall Enstitüsü ve Servier araştırmacıları; Fransa merkezli uluslararası Servier ilaç şirketi ve İngiltere merkezli Vernalis (ARGE) şirketi tarafından ortaklaşa bulunan yeni bir molekülün, kanser tiplerinin yaklaşık dörtte birinde kanser hücrelerinin büyümesini sağlayan bir proteini bloke ettiğini açıklandı. Çalışma, bu kanser hücrelerini öldürmenin etkili ve yeni bir yöntemini ortaya koyarken, akut miyeloid lösemi, lenfoma ve multipl miyelom gibi kan kanserlerinin yanı sıra melanom, akciğer kanseri ve meme kanseri gibi solid kan-

serlerin tedavisi için de umut vaat ediyor. Araştırma bugün Nature dergisinde online olarak yayınlandı. Servier molekülü S63845, bu kanser hücrelerinin yaşaması için gerekli olan BCL2 ailesinden, MCL1 isimli bir proteini hedef alıyor. Melbourne Avusturalya’da Walter and Eliza Hall Enstitüsünün araştırma ekibine liderlik eden Enstitü’nün bilim adamlarından Doçent Dr. Guillaume Lessene, yaptıkları çalışmanın MCL1 inhibisyonunun belirli kanser tiplerini hedef almakta etkili olduğuna dair ilk net preklinik kanıtları ortaya koyduğunu belirtti.

Significant improvement in cancer treatment New compound shows promise in treating multiple human cancers. A new compound, discovered jointly by international pharmaceutical company Servier, headquartered in France, and Vernalis (R&D), a company based in the UK, has been shown by researchers at the Walter and Eliza Hall Institute and Servier to block a protein that is essential for the sustained growth of up to a quarter of all cancers. A new compound has been shown to block a protein essential for the growth of many cancers. The research presents a new way to efficiently kill these cancerous cells and holds promise for the treatment of

34

Nowember - December ‘16

blood cancers such as acute myeloid leukaemia, lymphomaand multiple myeloma, as well as solid cancers such as melanoma and cancers of the lung and breast. It is published online today in the journal Nature. The Servier compound - S63845 - targets a protein of the BCL2 family, called MCL1, which is essential for the sustained survival of these cancer cells. Institute scientist Associate Professor Guillaume Lessene, who led the Walter and Eliza Hall Institute’s research team in Melbourne, Australia, said the work provided the first clear preclinical evidence that inhibiting MCL1 was effective in targeting several cancer types.





Over kanseri birinci basamak tedavisinde MSB0010718C Faz III’e start verildi! Merck ve Pfizer, over kanserinde birinci basamakta MSB0010718C’nin değerlendirildiği Faz III çalışma ile daha önce tedavi uygulanmamış kadınlarda progresyonsuz sağkalım süresini uzatmayı amaçlıyor metastatik over kanseri (Evre III veya Evre IV) hastalarının dahil

edildiği, açık etiketli, uluslararası, çok merkezli, randomize (1:1:1) bir

Faz III çalışmasıdır. Çalışma, tek başına uygulanan platin bazlı kemo-

terapiye karşılık MSB0010718C ve

platin bazlı kemoterapinin beraber kullanıldığı ikili birinci basamak

tedavinin potansiyel progresyon-

suz sağkalım açısından üstünlüğünü değerlendirmek üzere tasar-

lanmıştır. Çalışmaya, eş zamanlı

olarak MSB0010718C ve kemoterapi veya kemoterapi sonrası

MSB0010718C veya tek başına kemoterapi alacak şekilde rando-

mize edilecek yaklaşık 950 hasta alınması planlanmıştır.

M

erck ve Pfizer, daha önceden tedavi almamış lokal ileri veya metastatik evredeki (evre III ve IV) epitelyal over kanseri hastalarında, platin temelli kemoterapiye karşın MSB0010718C artı platin temelli kemoterapi kombinasyonu ve platin bazlı kemoterapi rejimi sonrası MSB0010718C idame tedavisinin etkililiğinin ve güvenliliğinin araştırıldığı JAVELIN Ovarian 100 Faz III çalışmasını duyurdu. JAVELIN Ovarian 100, bu agresif hastalığa yönelik olarak, birinci basamaktaki standart tedaviye bağışıklık kontrol noktası (checkpoint) inhibitörünün eklenmesini değer-

38

Nowember - December ‘16

Pfizer Küresel Ürün Geliştirme Bölümünde Erken Gelişim, Translendiren ilk Faz III çalışmadır. Merck Biopharma Global Klinik Geliştirme Başkanı Dr. Alise Reicin; “Devam etmekte olan önceki bir çalışmada MSB0010718C*, tekrarlayan veya tedaviye dirençli over kanseri hastalarında ümit verici tümör yanıt oranları gösterdi. Geçmişe bakıldığında over kanseri, düşük sağkalım oranlarına sahip ilerlemiş bir hastalık olarak bilinmektedir. MSB0010718C’nin bu hastalığın doğal seyrini değiştirebileceğini ve sağkalım oranını mevcut beş yıllık tahminin ötesine taşıyabileceğini ümit ediyoruz.” diye konuştu. JAVELIN Ovarian 100, daha önce tedavi görmemiş lokal ileri veya

lasyonel ve İmmüno-Onkoloji, Onkoloji Başkanı Dr. Chris Boshoff

ise “Over kanseri hastalarının ila-

ve tedavi seçeneklerine ihtiyacı var. Yumurtalık kanserinde MS-

B0010718C kullanımına yönelik başlatılan iki çalışmayla beraber,

bu çalışmalardan sonuç elde etme-

yi ve tedavisi zor olan bu kanserde çığır açmaya devam etmeyi umuyoruz.” dedi.

Over kanserinde güçlü bir temel

oluşturmayı hedefleyen bu işbirliği kapsamında, MSB0010718C’ye yönelik JAVELIN klinik gelişim

programı; 15’ten fazla tümör türü için dahil edilmiş 2 bin 200 hastayı içeriyor.


Bayer geleceğe yön verecek lise öğrencilerini arıyor İnsanlığa faydalı olabilmek ve yaşam kalitesini arttırabilmek amacıyla ürün ve hizmetler geliştiren Bayer; aynı zamanda inovasyon, büyüme ve yüksek kazanma gücü ile değer yaratmayı amaçlıyor. Bayer Liseler Arası Bilim Yarışması’nın üçüncüsü başladı. 28 Şubat 2017 tarihine kadar başvuruları devam edecek yarışmanın teması “Daha İyi Bir Yaşam“. Türkiye genelinde lise ve dengi okul öğrencilerinin katılabileceği yarışmaya ilk iki yılında 1.371 öğrenci 822 projeyle başvurdu. Bayer Liseler Arası Bilim Yarışması hakkında daha detaylı bilgi için internet sitesi ziyaret edilebilir.

Berko İlaç Dermatoloji köprüsü toplantıları başladı hastalıkların tanı ve tedavileri konusunda aile hekimlerinin bilgilendirilmesinin amaçlandığı toplantıda, der-

matolojik hastalıklarda sistemik ve topikal çinkonun

faydaları anlatıldı. Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir tarafından Berko İlaç ve AHEF (Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu) iş birliği ile “Dermatoloji Köprüsü - Deri Bakımı ve Çinko, Sık Görülen Deri Hastalıkları” konulu toplantı serisinin ilki İstanbul’da gerçekleştirildi. Dermatolojik

verilen toplantının ilk bölümünde “Deri Bakımı ve Çin-

ko”, ikinci bölümünde ise “Sık Görülen Deri Hastalıkları” anlatıldı. Vaka örnekleri üzerinden “Antifungal Tedavi”

ve “Akne Tedavisi” ile ilgili güncel bilgilerin paylaşıldığı toplantıya hekimlerin ilgisi yoğundu.

Lilly’den Dünya Osteoporoz Günü’ne özel farkındalık filmi: “Kırılmak İstemiyorum” İnsanların daha uzun, daha sağlıklı ve daha aktif yaşamaları için sınıfının en iyisi ve öncü ürünleri geliştirmeyi kendine ilke edinen, dünyanın önde gelen ilaç şirketlerinden Lilly, dünyada yaygın şekilde görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoza karşı farkındalığı artırmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Osteoporoz hakkında farkındalığı artırmak üzere hazırlanan “Kırılmak İstemiyorum” filmi, 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü’nde Lilly çalışanlarının katıldığı etkinlik-

te tanıtıldı. Lilly ve Türkiye Osteoporoz Derneği’nin web sitelerinden ve çeşitli sosyal medya kanalları üzerinden izlenebilecek olan film, sosyal medya içerikleriyle de desteklenecek.

39 Nowember - December ‘16


Türk Barter’dan güvenli ticaret

T

ürk ekonomisine kriz sonrası barter sistemini kazandıran Türk Barter, etkin büyümesini her geçen gün daha büyük hedeflerle sürdürüyor. İdeal hizmet şekli ve güvenli çalışma prensibiyle, yerli-yabancı bir çok kurumsal üyeyi bünyesinde bulunduran Türk Barter; sadece bulunduğu coğrafyada değil global alanda da başarısını sürdürüyor. Türk Barter; İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, İzmir, Kayseri ve Konya’da bulunan şubeleriyle üyelerine daha hızlı, verimli hizmet sunuyor. Tüm sektörlerin iş hacmini göz önüne alarak ticaretlerini yönetebilmeleri amacıyla onlara alternatif finansal çözümler üretiyor. Güvenli ticaret alternatifi sunuyor Türk Barter, firmaları Barter Sistemi’ni kullanmaya davet ederken firmaların işlem kapasitesi ve arzlarını analiz ederek Barter Sistemi’ne dâhil ediyor. Böylece firmaların Barter Ortak Pazarı’ndaki işlem hacmi hesaplanıyor. Türk Barter, konusunda profesyonel kadrosu ile tüm sektörlerde çok sayıda firmayı Barter Ortak Pazarı’nda buluşturup, ulusal ve uluslararası Barter işlemleri yapıyor ve firmaların atıl kapasitesini alternatif bir finans modeli olarak kullanabilmeyi sağlıyor. Kredili işlemlerde firmanın riskini minimuma düşüren sistem ile

40

Nowember - December ‘16

üye firmalar, borçlarını stokları ile yapılandırma imkanı buluyor. Üye firmaların sunduğu ürün ve hizmetlerin tanıtım, planlama ve uygulanmasında üyelerinin stratejik iş ortağı olarak hareket eden Türk Barter, bünyesinde bulunan medya firmalarıyla da bu sistemi destekliyor. Böylelikle işlemlerin kolay takibi sağlanırken, Türk Barter her müşteriye güvenli ticaret avantajı sunuyor. Alternatif pazarın büyümesine yardımcı oluyor BarterShop, Alışveriş Merkezi’nde şu an on binlerce ürünü müşterilerine sunuyor. Her geçen gün ürün yelpazesini daha da genişleten BarterShop, Parasız Alışveriş Merkezi olarak anılıyor. Ürün çeşitliğinin çok olmasının yanı sıra %100 barter ile ödeme imkânı sunan Türk Barter, alternatif pazarın büyümesine yardımcı oluyor. Beyaz eşyadan promosyon ürünlerine kadar bir çok sektörün ürünlerini değerli müşterilerine sunan Türk Barter, ayrıca tüm bu ürünlerini web sitesinden de alma imkanı sağlıyor. Krizi fırsata değil ticarete dönüştürüyor ‘’Krizi fırsata değil; ticarete dönüştürüyoruz!’’ sloganıyla yola çıkan Türk Barter 10.000’i aşkın üyesiyle şirketlere risk yönetim hizmeti sunuyor. Türk Barter’ın arz eden ve talep eden firmayı bir araya getirmesi ve tüm alışverişlerin garantörü konumunda olması dolayısıyla; güven problemi asla yaşanmıyor. Her sektörde kullanılabilen barter sistemi ile firmalar, bir araya geldikleri ve birbirleriyle alışveriş yapabildikleri Barter Ortak Pazarı’nda satın aldıkları mal ya da hizmetin bedelini para ile değil; üretilen mal veya hizmetle ödüyor. Bu sistem ile firmalar, hem stoklarını eritme fırsatı yakalıyor hem içinde bulundukları ekonomik çıkmazı kolaylıkla atlatıyor, hem de yatırımlarını tamamlayıp yeni yatırımlara başlayabiliyor. Benzersiz bir finans sistemi olan Barter’ı kullanarak nakit ödeme yapmadan ürün ya da hizmet alan firma, enflasyondan ve likidite sıkışıklığından etkilenmeden, güvenli ve sürekli satış yapma olanağını elde ediyor. Türk Barter, KOBİ’leri nefes almaya davet ederek, KOBİ’lere özel kredi paketi ile Türk iş dünyasının sırtındaki yükü azaltmayı hedefliyor. Türk Barter tüm sektörlerde hizmet veriyor Türk Barter sektörel anlamda birçok dalda hizmet veriyor. Turizm, Tekstil, Gayrimenkul, Elektronik, Mobilya, Turizm, Medya, Emlak, Sağlık, Otomotiv, İnşaat, Eğitim, Gıda, Lojistik, Telekomünikasyon sektöründe ve daha birçok alanda on binlerce ürünün kurumsal firmalar arasında Barter işlemlerini gerçekleştiriyor.



Lilly Gönüllüleri Darülaceze’de yaşlılarla buluştu

D

ünyanın önde gelen ilaç şirketi Lilly, 2008 yılından bu yana, tüm çalışanlarının eşzamanlı katıldığı sosyal sorumluluk programı Gönüllülük Günü’nü hayata geçiriyor. Gönüllülük Günü kapsamında bugüne kadar topluma değer katan pek çok önemli sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiren Lilly Türkiye çalışanları bu yıl Darülaceze sakinleri için kolları sıvadı. Dünyanın en büyük tek günlük gönüllülük programlarından biri Lilly İlaç Türkiye Genel Müdürü Jose Daniel Lucas, Gönüllülük Günü’nün ‘dünya genelinde yürütülen en büyük tek günlük gönüllülük programlarından biri’ olduğunu belirterek; “Kurumsal sorumluluk, kuruluşundan bu yana Lilly’nin temel kimliğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Lilly çalışanları bugüne kadar toplam 825 bin saatlerini gönüllülük günü projelerine ayırmışlardır. Türkiye’de bugüne kadar gurur duyduğumuz birçok çalışmayı hayata geçirdik ve bundan sonra da topluma değer katacak yeni çalışmaları gerçekleştirmeye devam edeceğiz” dedi. Paylaşmanın güzel örneklerinden birini yaşadık Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci ise Darülikram’ın ye-

42 Nowember - December ‘16

nilenerek hizmete açılmasına katkı sağlayan Lilly İlaç’a

teşekkür ederek; “Darülaceze; paylaşmanın, sorunları ortaklaşa çözmenin simgelerinden biridir. Lilly çalı-

şanlarının Darülaceze’de yaptığı aktiviteler de hem sa-

kinlerimizi sevindirdi, hem de paylaşmanın, toplumsal sorumlulukları yerine getirmenin güzel bir örneği oldu” diye konuştu.

70 ülkeden 24 bin çalışan

‘Gönüllülük Günü’, dünya genelinde tüm Lilly çalışan-

larının aynı anda sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini sağlıyor. 2008’den bu yana 70’den fazla ül-

kede 24 bin Lilly çalışanı bu anlamlı güne farklı projelerle destek oldu.

Türkiye’de ise bugüne kadar, ‘Lilly Konya Karapınar Hatıra Ormanı oluşturulması’, ‘Heybeliada ve Burgazada

kıyı temizliği’, ‘Çavuş Selçuk Gürdal Yatılı İlköğretim Okulu’nda sağlıklı yaşam, beslenme ve spor eğitimi’,

‘Diyabetliler ve aileleri için yemek atölyesi’, ‘Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nda (Koruncuk) sağlık-

lı yaşam ve beslenme eğitimi’, ‘Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ile 17 bin çocuğun eğitimine destek yürüyüşü’ gibi pek çok etkinlik düzenlendi.



Soğuklarla birlikte kış hastalıklarına yakalananların sayısı da hızla artarken, Etkin Eczacılık Derneği kış hastalıklarından korunmak, iyileşme sürecini hızlandırmak ve yanlış müdahalelerle vakit kaybetmemek için uyarılarda bulunuyor

K

ışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde grip vakaları da gittikçe artıyor. Etkin Eczacılık Derneği, koruyucu sağlıkta büyük rol oynayan eczacıların, gribe karşı da en etkili danışma mercilerinden biri olduğunu vurguluyor ve toplumu hem bilinçlenmek hem de hasta olmadan gereken önlemleri almak için eczanelere danışmaya davet ediyor. Doktora gitme zamanı! Etkin Eczacılık Derneği yetkilileri yetişkinlerde soğuk algınlığı ve grip belirtilerinin 10 günden fazla sürmesi; baş, boğaz kulak ağrılarının ağrı kesicilerle geçmemesi; hastanın hamile veya kronik hastalıkları olması; ciddi göğüs ağrısı ve soluk alma problemi oluşması; koyu kıvamlı, yeşil ya da kanlı balgamlı öksürük olması; boynun iki tarafında ya da arkasında şişmiş, sert ve ağrılı kitleler hissedilmesi; ani baş dönmelerinin görülmesi ve şiddetli ve inatçı kusma görülmesi halinde vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerektiğini belirtti. Çocuklarda vakit kaybetmeden doktora gitmeyi gerektiren belirtiler ise şöyle; • Belirtiler 5 günden fazla sürüyorsa (1 yaş altı için hiç beklemeden) • Hızlı soluk alıp verme varsa • Mavimsi cilt rengi oluşuyorsa • Yeterli sıvı alamama durumunda • Sürekli uyku hali ve uyarılara duyarsızlık görülüyorsa • Huzursuzluk varsa

44

Nowember - December ‘16

• Döküntülü ateş olursa Gereksiz antibiyotik kullanımı çok yanlış! Toplumumuzda sık görülen yanlışlardan biri de her kış hastalığı belirtisinde, doktor tavsiyesi almadan bilinçsizce antibiyotik kullanımına başvurmak. Soğuk algınlığı ve gribe virüslerin yol açtığını vurgulayan yetkililer, virüslerin antibiyotiklerden etkilenmediğinin altını çizerek, doktor önerisi olmadan antibiyotik kullanılmaması gerektiğini belirtiyor. Kış hastalıklarından korunmak için bağışıklık sisteminizi güçlü tutun Etkin Eczacılık Derneği yetkilileri soğuk algınlığı ve gripten korunma yollarını ise şöyle özetliyor; “Bu hastalıklardan korunmak için bağışıklık sistemini güçlü tutmak gerekir. Bunun için de 8 saat uyumalı, dengeli beslenmeli, düzenli egzersiz yapmalı, hayatımızdaki stresi azaltmalı, sigara içmemeli ve gerekirse bağışıklık destekleri kullanmalıyız. Ayrıca virüslerin yayılmasını engellemek için ellerimizi her fırsatta yıkamalı, bulunulan ortamda temas edilen yüzeyleri temiz tutmalı, ortak kullanılan obje ve yüzeylerin temizliğinden emin olunmadığı sürece direkt temastan kaçınmalı, bulunulan ortamı havalandırmalı ve hasta kişilerle temastan kaçınmalıyız. Virüslerin çoğu mukus sıvısıyla yayıldığı için ellerimizi göz ve burnumuzdan uzak tutmalıyız. Ayrıca risk grubunda olanların da mutlaka grip aşısı olması gerekiyor.”



GSK Türkiye’de iki önemli atama 2002 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühen-

disliği Bölümünden mezun olan Ömür Akalın Erin aynı yıl GSK Türkiye’ye Temel Farma Tanıtım Sorumlusu olarak

katıldı. Yönetici Adayı programına dahil olarak sırasıyla; Temel Farma Ürün Müdürü, Aşı Kıdemli Ürün Müdürü,

Aşı Bölge Müdürü, CNS Bölge Müdürü ve Temel Farma Grup Ürün Müdürü ve Temel Farma, CNS & Üroloji Ta-

nıtım Müdürü olarak görev yaptı. Son olarak Temel Far-

ma, CNS & Üroloji İş Birimi Müdürlüğü görevini üstlenen Erin, 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle Klasik Markalar ve

Kritik Hastalıklar İş Birimi Direktörlüğü olarak çalışmaya başladı.

2004 yılında GSK Türkiye’ye Aşı & Dermatoloji Tanıtım Sorumlusu olarak katılan Yusuf Karagöz ise Yönetici Adayı programına dahil olarak sırasıyla; Temel Farma & Aşı

Ürün Müdürü, Aşı Kıdemli Ürün Müdürü, Metabolik ve Kardiyovasküler Bölge Müdürü, Aşı Kurumsal Satış Mü-

dürü & Aşı Pazarlama Müdürü ve Dermatoloji İş Birimi Müdürü olarak görev yaptı. Son olarak Aşı İş Birimi Mü-

dürü olarak görevini sürdüren Karagöz, 01 Ağustos 2016

tarihi itibariyle Aşı İş Birimi Direktörü olarak atandı. 2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siya-

seti Bilimi Bölümünden mezun olan Karagöz 2013 yılında da Koç Üniversitesi’nde E-MBA programını tamamladı.

Serkan Barış AstraZeneca Brilinta & Solunum iş birimi direktörü oldu 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Bölümü’nden mezun olan Serkan Barış, lisansüstü eğitimini İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü’nde 1996 yılında tamamladı. İş hayatına 1998 yılında Deva İlaç’ta Ürün Yöneticisi olarak başlayan Serkan Barış, 1999 – 2002 yılları arasında Bayer’de Ürün Müdürü olarak görev yaptı. 2002’de Ürün Yöneticisi unvanıyla AstraZeneca Türkiye ailesine katılan Serkan Barış, sırasıyla Grup Ürün Müdürü, Pazarlama Müdürü, Pazarlama Direktörü ve İş Birimi Direktörü olarak çalıştı. 2015’te AstraZeneca Türkiye Kardiyovasküler İş Birimi ve Ticari Satış Kanalları Direktörü olan Serkan Barış, son olarak Brilinta & Solunum İş Birimi Direktörü olarak atandı.

46

Nowember - December ‘16



Antioksidan zengini yeşil çay öğrenmeyi ve hatırlamayı pozitif etkiliyor

ğişik polifenol yapısındaki maddelerin yanında kafein ve teanin adlı bir amino asit vb. maddeleri taşımaktadır. Yeşil çayın sağlık için yararlı kullanımı, bu maddelerin müşterek etkilerinden dolayıdır. Yeşil çayda, kafein % 2-4, teanin % 1-2, antioksidan etkiyi sağlayan kateşinler ise % 20-25 gibi yüksek oranda bulunmaktadır.”

G

Prof. Dr. Ekrem Sezik

eleneksel Çin tababetinin, M.Ö. 1000-2000 yılları arasında yazılmış kitaplarında, sağlıklı kişilerin stresten korunmak için yeşil çay içmeleri tavsiye edilmektedir. Bu bilgiler, yeşil çayın binlerce yıldır bilindiğini ve şifa verici olarak kullanıldığını göstermektedir. Diğer taraftan, son yıllarda yapılan çalışmalar sağlığı korumada antioksidanların da önemli bir rolü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla antioksidan etkideki maddeleri çay içerek almak gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Günde 4-5 kupa yeşil çay içilmesiyle antioksidan alınabildiğini ve kalp-damar sistemine pozitif etki sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Ekrem Sezik, yeşil çayın içerdiği teanin maddesinin öğrenme, hatırlama, kaygı bozukluğunu giderme üzerinde pozitif etkilerinin olduğunu ifade ediyor. Yeşil çayın taşıdığı önemli maddeler Ekrem Sezik, yeşil çayın taşıdığı önemli maddelere de dikkat çekiyor: “Yeşil çay kateşinler, flavonoller gibi de-

48 Nowember - December ‘16

Sağlık ve teanin Prof. Dr. Ekrem Sezik, yeşil çayın sahip olduğu teanin etkisi üzerinde önemle durarak; “Teanin ile ilgili son yıllarda, deney hayvanları ve insanlar üzerinde çok sayıda araştırma yapılmıştır. Japonya’da insanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, deneklere 50-200 mg teanin verilmiş, teanin kullanılmamış deneklere göre, kullanılanlarda teaninin beyinde alfa dalgalarının sıklığını artırdığı tespit edilmiştir. Alfa dalgalarının sıklığının artması kişide sersemlik hali yaratmadan bir gevşeme, rahatlama meydana getirdiği için çok önemlidir. Bu bilgiden hareketle yapılan yeni çalışmalarda, teaninin yüksek kaygı bozukluğu olan kişilerde bu durumu düzeltici etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Bu bilgiler, yeşil çayın geleneksel Çin tıbbında, rahatlatıcı olarak kullanılmasını açıkladığı için son derece önemlidir.” Günde 4 -5 kupa yeşil çay içilmesi halinde; 1. Kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski azalıyor, 2. Kişilerin total kolesterol oranı yeşil çay içmeyenlere göre % 11 civarında düşük çıkıyor, 3. Antioksidan etkiden dolayı, kolon, göğüs, küçük hücreli akciğer kanseri, prostat kanseri gibi kanserlere karşı koruyucu etki sağlanabiliyor.


Nemlendirme Bakım Yumuşaklık Parlaklık Islak ve Kuru Tarama Kolaylığı Elektriklenmeyen Saçlar Kırık Saç Uçlarını Onarma

Tüm eczanelerde!


Mesh Stick artık Türkiye’de!

Damlatmadan, tertemiz, pratik bir kahve keyfi sunan Mesh Stick ile kahve içmek artık daha keyifli… Mesh Stick’in öyküsü “tutku” kelimesi ile başlıyor. Uzmanların yönetiminde dünyanın en önemli bölgelerinden özenle seçilen kahveler harmanlanarak bu ambalajın içinde beğeniye sunuluyor. Mesh Stick’in delikli ambalajı sıcak suyla temas ettiği andan itibaren demlenmeye başlıyor. Tercih edilen dem miktarına göre 3 ila 5 dakika arasında Mesh’i sıcak suda tuttuktan ve bir kaşık gibi karıştırdıktan sonra, günün ilerleyen saatlerinde de, sabah kahvaltı masasında da damaklarda kalan kahvenin tadını keyifle çıkarmak mümkün. Mesh Stick, her anda keyifle içilebilecek sağlıklı ve lezzetli çay ve kahve seçenekleri sunuyor. Siyah Çay, Earl Grey (bergamotlu siyah çay), Yeşil Çay, Kuşburnu, Zahter, Elma, Nar, Roobius Vanilla, Nane, Orman Meyveleri, Gold ve Klasik Kahve olmak üzere farklı lezzet seçimleri Mesh Stick’de. Mesh Stick kahve ve çay ürünleri Avrupa Birliği standartlarına (EU 10/2011) ve kurallarına uygun özel bir ambalaj ile sunuluyor. (1935/2004/ EC ve 2023/2006/EC (GMP)). Bu ürünlerin ambalajı, yiyecek ve içecek tüketimi için üretilmiş olup, paketlerin uygunluğu en zorlu test koşullarında denenerek onaylanmış.

Mesh Stick now in Turkey! Mesh Stick provides practical tea pleasure. No drips, no mess. A great passion! The story of Mesh starts with word ‘passion’. Mesh packets are designed for tea and coffee lovers. They offer them the same brewed tea or coffee aroma from their breakfast table at any time of the day. The teas and coffees that are selected by our tea and coffee experts from the prestigious farms all around the world are blended to your taste in this unique package. Mesh brings all the globally shared benefits of tea and coffee into our daily lives, in a modern and convenient way. Mesh takes the form of a stick, so it’s easy for you to handle and stir and because of this unique design you no longer

50

Nowember - December ‘16

need to use a spoon. Mesh inherits both its name and its secret from its “brewing holes”! The “Mesh” name co-

mes from the filtering package of the product. Tea and coffee grains inside the package are brewed by the hot

water running through. The brewed tea or coffee then passes through these brewing holes into the hot wa-

ter itself. Mesh Stick offers Black Tea, Earl Grey, Green Tea, Peppermint, Thyme, Rosehip, Wild Berry, Rooibos Vanilla Apple, Pomegranate coffee, Classic Coffee, Cup with sauce, Teacup, Casket and Stick Box.



Yaban iğdesinin mucizevi gençleştirici etkisi Gratis’in özel markası olan Bee Beauty tarafından geliştiren yaban iğdesi ile zenginleştirilen cilt bakım serisinde yüz temizleme köpüğü, yaşlanma karşıtı göz çevresi bakım kremi, yaşlanma karşıtı gece kremi, nemlendirici yüz bakım kremi ve yüz bakım maskesi yer alıyor. Bee Beauty, Omega 7 yağ asitlerinin vücudun kolajen üretimini artırması, cildi beslemesi ve nemlendirmesi üzerinde önemli etkisi olmasından yola çıkarak yeni serisini bu bitki ile zenginleştirdi. Yaban iğdesi vitaminin yanı sıra mineral zenginliği ve güçlü antioksidan içeriği sayesinde, tüm cilt tipleri için özel bir bakım imkânı sunuyor. Bitki özlü seride paraben, sülfat ve petrol bulunmuyor.

Miraculous rejuvenating effects of sea buckthorn

Gratis offers foaming facial cleanser which is enriched with sea buckthorn, anti-aging eye cream which is enriched with sea buckthorn, nourishing facial cream which is enriched with sea buckthorn, purifying mask which is enriched with sea cuckthorn, anti-aging night cream which is enriched with sea buckthorn. Bee Beauty product with Omega 7 oil acid is effective at smoothing fine lines and wrinkles, improving skin tone, and reducing age spots. This super rich deep penetrating cream restores skin’s youthful radiance. This makes it the number one oil for slowing down the skin’s aging process and helping prevent the appearance of new wrinkles.

S’ra Home’dan her anı özel kılan büyüleyici kokular S’ra Home, butik ve zarif ürünleriyle kozmetik dünyasına yepyeni bir soluk getiriyor. Akdeniz havzasından ilham alan bu ürünler, lavanta, portakal çiçeği, incir, vetiver, neroli, tobacco leaves ve white amber’ın doğal esansları ile adeta büyülüyor. Vücut losyonu, el kremi, el sabunu, kolonya, mum ve oda kokusu ile ilk adımlarını atan marka, sadece kaliteli ürünleri ve özel seçilmiş esanslarıyla değil, şık tasarımı ile de fark oluşturuyor.

S’r Home enchanting scents make every moment special

S’r Home brings a new breath to the world of cosmetics with boutiques and elegant product. These products are inspired by the Mediterranean basin, lavender, orange blossom, fig, vetiver, neroli, tobacco leaves and almost fascinated with the natural essences of white amber. Entering market with its body lotion, hand cream, hand soap, cologne, candles and room fragrance, brand creates difference not only with its quality products and specially selected essential but also its stylish design.

Kuru ve çatlamış dudaklar için benzersiz formül

22 yıl önce yaratılan Rêve de Miel® Besleyici Dudak Balsamı bugün NUXE’ün en sevilen ürünleri arasında yer alıyor. Ultra besleyici özelliğiyle dudakların vazgeçilmezi balsamın aktif içerikleri arasında bal, shea yağı, greyfurt ve değerli botanik yağlar bulunuyor. Kanada’da ortalama -9 santigrat derece sıcaklıkta test edilerek olağanüstü hava koşullarında bile etkisini kanıtlayan besleyici balsam, dudakları besliyor, onarıyor, yumuşatıyor ve koruyor.

Unique formula for dry and chapped lips Lip Balm NUXE, Rêve de Miel® Ultra-nourishing Lip Balm is hydrating lip care - nourishes, repairs and protects for dry or chapped lips. This best-selling lip balm with Honey and precious oils is highly concentrated in ingredients that help to nourish, repair, soothe and protect even the driest and damaged lips. Thanks to its unique texture and subtle taste of refreshing grapefruit, it really is a beauty must have. At least 79,5% of the lip balm ingredients are natural, Paraben free formula to pamper your lips with high quality care.

52 Nowember - December ‘16



Senin ihtiyacın bebeğinin geleceği “NBL ALGAE OIL” Omega-3 asitleri arasında en önemli yerlerden birine sahip olan DHA vücudumuzdaki hücre zarlarının önemli bir bileşenidir. Beyindeki Omega-3 yağ asitlerinin %60’dan fazlasını tüm yağ asitlerinin ise %1015’ini temsil eder. Bu nedenle DHA, beyin temel yapı taşı olarak kabul edilir. Retinadaki omega yağ asitlerinin %93’ünden fazlasını temsil eder. Planlı gebelik, gebelik ve laktasyon (emzirme) dönemlerinde DHA’ ya ihtiyaç vardır. DHA anne karnındaki bebeğin kognitif (algı, kavrama gibi…) ve görme yeteneğini geliştirir. DHA gebelik boyunca; • Erken doğum riskini, gebelik süresini uzatarak azaltır, • Düşük doğum ağırlığını önler, • Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) riskini azaltır, • Bebeğin göz, beyin ve sinir sisteminin düzgün gelişimi üzerinde olumlu etkiler yapar, • Bebeğin mental, motor, kognitif ve nörolojik gelişimini olumlu yönde etkiler, • Bebeğin sağlıklı bağışıklık sistemi gelişimini destekler. DHA laktasyon (emzirme) döneminde, süte geçtiği için, bebeğe süt verildiği sürece DHA alımına devam edilmelidir. Yapılan araştırmalarda bu yağ asidinin doğum sonrası depresyonu oluşumu riski ve hafıza problemlerini azalttığı ve anne sütünün artırılmasında etkili olduğu da görülmüştür. FAO/WHO/EFSA* tarafından DHA’nın minimum alım miktarı bu dönemlerde 200 mg olarak belirlenmiştir. NBL Algae Oil klavuzların önermiş olduğu 200 mg DHA içeriğine sahip, ağır metal içermeyen, Alglerden (su yosunu) gelen tek doğal Omega-3’ tür. Tamamen bitkiseldir, vejeteryan kullanımına uygundur.

54 Nowember - December ‘16

Your need, future of your baby “NBL ALGAE OIL” NBL Algae Oil is the only natural Omega-3 derived from Algae (water algae) with 200 mg DHA content, which does not contain heavy metals. It is completely vegetarian, suitable for vegetarian use. This algae-derived DHA is called algal oil, and it’s now added to food products to ensure that we get enough omega-3s in our diet in a sustainable and humane way. Fish oils contain these omega-3s that are predominately made up of eicosepentenoic acid (EPA) and docosahexaenoic acid (DHA). The fatty acids come from organisms that have adapted to the cold, such as cold-water fish. These fish obtain EPA and DHA by eating algae that have the flax-type omega-3s typical of plants; when the fish consume these algae, they then concentrate high amounts of EPA and DHA in their tissues. They’re also able to keep the membrane cells from becoming too stiff when exposed to frigid temperatures. Researchers realized that the answer was to go to the source — the algae. They started looking into the microscopic algae that actually makes DHA. Instead of getting the fatty acids from the fish that ate the EPA and DHA algae, they thought, start producing DHA algae and keep the fish out of it! This algae, they found out, can be raised on a farm and yield sustainable DHA that is also vegetarian, kosher and organic. This algae-derived DHA is called algal oil, and it’s now added to food products to ensure that we get enough omega-3s in our diet in a sustainable and humane way. Higher maternal DHA consumption during pregnancy resulted in higher novelty preference on visual recognition memory and higher scores of verbal intelligence. A natural treatment for macular degeneration is omega-3 fatty acid capsules that contain DHA because it helps relieve intra-ocular pressure. The results indicate that DHA supplementation from algal oil may reduce serum triglycerides and increase HDL cholesterol and LDL cholesterol in persons without coronary heart disease.


Yeni Merveillance® expert fluide ile çok amaçlı anti-aging cilt bakımı Stres, tütün kullanımı ve hava kirliliği her geçen gün daha fazla sayıda kadının karma cilt problemiyle tanışmasına sebep oluyor. T-bölgesinde fazla sebum salgılanması ve genişlemiş gözenekler, şikayetlerin başında geliyor. Bu problemlere aynı zamanda yerleşik mimik çizgilerini giderecek bir formülle çözüm bulmayı hedefleyen NUXE Laboratuarı, Merveillance expert® fluide’i geliştirdi. Çizgileri dolduran, cildin daha gergin görünmesini sağlayan ürün aynı zamanda tek aşamada parlaklığı kontrol ediyor, genişlemiş gözenekleri sıkılaştırıyor. İçeriğindeki güngüzeli çiçeği oleoaktifleri ve gülibrişim, ciltte bulunan 3 ana proteini hedefleyerek yerleşil mimik çizgileriyle ve elastikiyet kaybıyla savaşıyor. Yeni nesil matlaştırıcı aktif içerik olan doğal deniz polisakkaritleri ile zenginleştirilen Merveillance expert® fluide, sebum fazlasını etkisiz hale getirerek cildi kurutmadan matlaştırıyor. Cildin görünümünü gözle görünür şekilde iyileştiriyor: gözenekler sıkılaşıyor, cilt yapısı canlanıyor.

Cellcosmet Cellular Eye Contour Cream ile göz çevresine etkili dokunuş Kadınların cilt yapısına uygun olarak geliştirilmiş Cellcosmet, cildin ihtiyaçlarını karşılamak üzere özel olarak formüle edilmiş kozmesötik ürün yelpazesiyle yaşlanma etkilerini geciktirmede yüksek etkiye sahip çözüm ve alternatifler sunuyor. İsviçre teknolojisi hücresel terapiden esinlenen ve içinde canlı hücre bulunan, Cellap Laboratuvarı tarafından geliştirilen kırışıklıkların önüne geçen ve mevcut kırışıklıkları azaltan, canlandırıcı ve nemlendirici onarım sağlayan krem, göz çevrenizi yaşlanmanın izlerine karşı koruma altına alıyor. Tüm cilt tiplerine uygun olan Cellcosmet Cellular Eye Contour Cream’in, 25 yaşından itibaren kullanılması öneriliyor. Sabahları ve geceleri göz ve dudak çevresine uygulanıyor. Cellcosmet ürünleri, medikal, dermokozmetik, ilaç ve dental alanlarda dünya markalarını ve devrimsel yenilikleri Türkiye ile tanıştıran SELTEK Estetik A.Ş. güvencesiyle tüm seçkin eczane ve kliniklerde satışa sunuluyor.

55

Nowember - December ‘16


(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


|

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Bağışıklık, tedaviden daha az maliyetlidir! Grip ya da bağışıklık kazanarak atlatılabilecek hastalıklar için önerilen bağışıklık sağlayıcı ürünleri kullanmak, tasarruf sağlıyor Ülkemizde özellikle çocukluk çağındaki grip vakalarının tedavisinde kişi başı harcanan iyileşme maliyetinin yeni yaklaşımla gribe karşı bağışıklık kazanmak için kullanılan ürünlerin maliyetinden çok daha fazla. Demegro Sağlık’ın yeni ürünü “İmmunotrofina d” ile bağışıklık sistemini güçlendirirken çocukların sağlıklı büyümelerine de destek oluyor. Bağışıklık güçlendirildiğinde hastalığa yakalanma riski azalıyor, sağlık ekonomisinde ilaca harcanan bütçe de azalıyor. Zaman ve maliyetten tasarruf sağlanırken, sağlık bağışıklık kazanılarak kalıcı olarak korunabiliyor. Demegro Sağlık Ürünleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Oktay Demircioğlu, “Geçirilen her üst solunum yolu enfeksiyonu ve tedavi amaçlı kullanılan özellikle antibiyotikler burunun doğal bakteri dengesini bozuyor. Böylece özellikle orta kulak enfeksiyonlarının kronikleşmesi ciddi bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkıyor. Şu anda İtalya’da devrim niteliğinde sonuçlar alınan bakteriyoterapi ile burun doğal florasının restore edilmesini sağlıyoruz. Böylece tekrarlayan orta kulak enfeksiyonlarını önlüyoruz. Yakın zamanda Türkiye’de de kullanıma sunulacak bu yeni ürün ile bakteriyoterapi kavramını çok sık duyacağız “ dedi.

58 Nowember - December ‘16

Immunity is less expensive than treatment! Using the recommended immunity products for diseases which can be overcome by flu or immunization saves money Demegro Health offers medical device products which includes immunotrofina d. It belongs to nutritional supplements products category. It is a food supplement containing glucan and arginine, and is a source of b-group vitamins, vitamin d, and iodine. Immunotrofina d is a food supplement containing Beta-Glucans and Arginine, and is a source of B-group Vitamins, Vitamin D, and iodine. These substances perform important physiological actions in the organism are Vitamins B6, B12 and D contribute to the normal function of the immune system, Vitamin B5 helps reduce tiredness and fatigue and Vitamin D contributes to the normal absorption of calcium and phosphorus and to maintaining the muscle and bone system. The lack of these substances, or an increased need for them, may make it useful to take Immunotrofina. Immunotrofina is a food supplement containing Beta-Glucans and Arginine, and is a source Vitamin A, B5, C, D, E, and Zinc. Yeast beta-glucans are micronutrients extracted from Saccharomyces cerevisiae is the lack of these substances, or an increased need for them, may make it useful to take Immunotrofina



Bebe D’or Klinoz Burun Aspiratörü Bebe D’or Klinoz Nasal Aspirator Soft Refill Mevsim değişimlerinde hastalıklar da yavaş yavaş kendini belli etmeye başlıyor. Bebeğinizin burnu tıkandığında beslenmesi ve uyuması zorlaştığı için bu durum anneleri oldukça huzursuz ediyor. Doğumdan itibaren kullanılabilen Bebe D’or Klinoz Burun Aspiratörü, yumuşak ucu sayesinde bebeğinizin cildini tahriş etmeden burnundaki rahatsız edici salgıların nazikçe temizlenmesine yardımcı oluyor. Anatomik uç bebeğin burun deliğine uyumlu olacak şekilde özel olarak tasarlanmış. BPA ve Fitalat içermeyen, hijyenik ve kullanımı kolay olan Bebe D’or Klinoz Burun Aspiratörünün filtreli aspiratör uçları maksimum hijyen sağlamak için tek kullanımlık. Her kullanımdan sonra ise uç değiştiriliyor.

Thanks to its soft tip, Bébédor nasal aspirator is specially designed to help cleaning the mucus. When baby’s nose is blocked, it makes the baby restless, it obstructs the nutrition and prevents baby from sleeping well. Bébédor nasal aspirator which is hygienic and comfortable to use, enables your baby to breathe easily and to feel better and happier. Removal of the mucus from the nose will help to prevent the ear infections, sinus infections and/or the complications such as cough. In order to ensure maximum hygiene the filter tips of the aspirator are for single-use. After each use dispose the replaceable tip. Do not contain BPA and Phthalate.

C

M

Y

CM

MY

CY

Coenzyme Q10 ile cildiniz koruma altında Your skin under protection with EuRho® Vital Q10 İnsan vücudu 35-40 yaş sonrası CoQ10

EuRho® Vital Q10 plus 30 Kapseln contain a well-balanced composition

azalma beraberinde yaşlanma ve kronik

Our skin is affected by outside influences like sunlight, stress, nicotine

larına bağlı strese karşı koruma ve kırışıklık

free radicals and premature aging of the skin. Vitamin C and E and the tra-

sentez yeteneğini kaybetmeye başlıyor. Bu

of folic acid, zinc, vitamin C and E and additionally 30 mg coenzym Q10.

hastalıkları da getiriyor. CoQ10, UVA ışın-

and environmental pollution. This may result in an increased formation of

derinliğinin azalmasını sağlıyor. Bu nedenle

ce element zinc contribute to the pro-

uzmanlar antiaging ve cildin dış etkenlerden korunmasına yardımcı olması için, yeni ge-

liştirilen antioksidan içerikli CoQ-10 takvi-

yelerinin kullanılmasını öneriyor. Coenzyme

Q10 cildin farklı ihtiyaçlarına yönelik koru-

ma sağlarken, içeriğindeki vitaminler sayesinde kalp sağlığı ve fiziksel performans gibi

vücuttaki birçok noktaya da direnç kazandırıyor. EuRho® Vital Q10 Kapseln‘deki anti-

oksidanlar arasında C vitamini, E vitamini, çinko ve folik asit bulunuyor.

60

Nowember - December ‘16

tection of cells from oxidative stress,

vitamin C in addition to normal collagen formation for the normal function of skin. Folic acid has a role in the pro-

cess of cell division and is beeing sup-

ported by zinc, that furthermore cont-

ributes to the maintenance of normal

skin, hair and nails. The activity of coenzyme Q10 has an antioxidant effect as a scavenger, demonstraded by many scientific studies.

CMY

K


Book your stand! Yerinizi Ay覺rtt覺n覺z m覺?


anti aging cilt bakım cihazları

|

yüz temizleme fırcaları

peeling uygulamak için mikrodermabrazyon cihazları

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


|

El masaj Aletleri

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com



www.meshstick.com

www.meshstick.com

AVRUPA’DAN SONRA ŞİMDİ TÜRKİYE’DE

ECZANELERDE...

ECZANE GENEL DAĞITIM

LOTUS FARMA

+90 312 282 32 33

info@lotusfarma.com.tr



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.