Moment 114 web tr

Page 1

Kasım 2017

Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi

Sayı: 114


AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.

/AkyapakMachinery

/akyapakmachines

/akyapakmakine

Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr


Bugün Yarın Daima...

65 Yıllık Tecrübesiyle Gücünüze Güç Katan Mutlu Yıllar Diler…

OSB 75.Yıl Bulvarı Nilüfer-Bursa/Türkiye T: +90 224 219 18 00 F: +90 224 242 75 80


Dünya Gazetesi ile 65.000 adet dağıtılacak olan

Sektör Faaliyet Raporu - 2017’de

YERİNİZ HAZIR! Sektör Faaliyet Raporu - 2015 -

Sektör Faaliyet Raporu - 2016 -

MAKFED ÜYESİ DERNEKLER

AKDER

AKIŞKAN GÜCÜ DERNEĞİ

Rezervasyon ve sorularınız için: Dünya Gazetesi Ankara Temsilciliği Tel: 0 312 440 57 52 Faks: 0 312 438 94 00 Gsm: 0 536 499 14 44 e-mail: yesim.ardic@dunya.com


başkandan

GİRİŞİMCİLİK VİZYONUMUZLA YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ

ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Ülke olarak hangi alana, listeye bakarsak bakalım ortalarda bir yerlerdeyiz. Eğitimde, rekabette, üretimde, teknolojide hemen hemen her alanda 300 yıldır ortadayız. Dünya ticaretinden aldığımız pay yaklaşık olarak 300 yıl önce de aynıydı. Peki, biz neyi arzu ediyoruz? Hırslı, başarıyı seven ve bunu arzulayan bir milletiz ve en güçlü beş ya da 10 ülke arasında olmak istiyoruz. Fakat bunlar laf ve hamasetle olacak şeyler değil. Akıl ve doğru stratejiyle gerçekleştirilecek başarılar. Şimdi, geçmişe bakıp geçmişten daha iyiyiz dersek her şey iyi gözükür ama dünya ticaretinin iyileşip geliştiği günümüzde, geçmişe göre kötü durumda olan ülke zaten mevcut değil. Dolayısıyla geçmişle kıyaslanınca her ülke iyi gözükür. Üst gelir grubuna girebilen ülkelere baktığımızda son 60 yılda Güney Kore ve Tayvan olmak üzere iki ülke görebiliyoruz. Üçüncü bir ülke yok. Bunlar üst sınıfa; makine, elektronik ve yazılım olmak üzere üç kavrama odaklanarak geçti. Bu üç kavram zaten birbiriyle entegre. Fakat bunu nitelikli insan gücünüz olursa başarabilirsiniz. Dolayısıyla bu ülkeler de insan yatırımını ona göre yaptı. Yani eğitim sistemini geliştirerek doğru bir strateji ve gerçek bir organizasyonla bu seviyeye geldiler. Alt gelir grubundan üst gelir grubuna gelen ülkelere bakacak olursak eğer, son 60 yılda bir üst gruba çıkan ülke sayısı 20’den fazla. Yani, yerimizde durduğumuz sürece rakiplerimiz de artıyor. Üst gruba çıkmak için bizden kaynaklanan sorunlara yönelmemiz gerekiyor. Türkiye ekonomisinin amacı girişimci sayısını artırmaya çalışmak değil, nitelikli ara elemanlar yetiştirerek stratejik sektörlerin rekabet gücünü yükseltmek olmalı. Almanya’nın 6 bin makine üreticisi var ve bunlar ölçek ekonomisi, verimlilik ve insan kaynaklarını ön plana çıkararak 300 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyor. Bizim ise 12 bin makinecimiz var ve 13,5 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. Girişimcilik kavramımızda da acayip bir problem söz konusu. Girişimci değil girişken yetiştiriyoruz. Nitelikli ara eleman problemi en önemli sorunlarımızdan biri. Bugün herhangi bir sektördeki şirkete gidip kaç tane rakibi olduğunu sorsak 60-120 arasında değişen bir rakam verir. Almanya’da ise bu rakam dört ya da beştir. Orada beş tane firma üretim yapıyor, hepsinin ölçeği büyük, verimlilikleri yüksek. Bizde ise bir sürü üretici var ve eleman sıkıntısı yaşanıyor. Aslında ara eleman olan tüm firmalar, üretici konumunda. Buna rağmen hala ülke olarak daha fazla girişimciye ihtiyacımız olduğu söyleniyor. Dünyanın en fazla girişimci sayısına sahip olan ülkelerinden biriyiz. Demek ki problem sayıdan ziyade nitelikte. Girişimcilik vizyonumuzla yüzleşmek zorundayız. Ölçek ekonomisiyle yapılması gereken bir işi çok küçük boyutlarda yaparak dünya ekonomisinde söz sahibi olamayız. Bu durumun değişmesi lazım, nasıl değiştirmemiz gerektiğini de tartışmalıyız. Öncelikle kendi girişimcilik vizyonumuzu geliştirmeliyiz. Şöyle bir önerimiz var: Akılcı, analitik düşünebilen bir eğitim sistemi inşa etmeliyiz. Fakat bu uzun bir süreç. Kısa vadede insan kaynağını yaratmamız lazım. İnsan kaynağını yurt dışından sağlamalıyız ve devletimiz de buna destek olmalı. Yurt dışında işi, bizim yetiştirdiklerimizden çok daha iyi bilen insanlar var. Bir girişimci işi çok iyi bilmek zorunda değil. Fakat işi bilenlerin o işi yaptıracak vizyona ve akla sahip olması şart. Kendisinden çok daha iyi bilen insanlara emanet edilmeli iş. İkincisi de teknoloji üreten şirketleri ülkemize getirmemiz gerekiyor.

3



içindekiler gündem

syf8

8 GÜNDEM BLECHEXPO’YA TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ DAMGA VURDU 14 GÜNDEM TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ AGRITECHNICA’DA YERİNİ ALDI 20 GÜNDEM MAKFED, YÖNETİMİNE “DEVAM” DEDİ 24 GÜNDEM TARMAKBİR, SEKTÖRÜ BULUŞTURDU

BLECHEXPO’YA TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ DAMGA VURDU

26 GÜNDEM HPKON SEKİZİNCİ KEZ KAPILARINI AÇTI 29 GÜNDEM MAKİNE İMALAT SEKTÖRLERİ BURSA’DA BULUŞTU 31 VITRIN ERMAKSAN’DAN 3D METAL YAZICI

gündem

syf14

33 VITRIN DURMA CNC BÜKÜM MERKEZİ SEKTÖRE TANITILDI 34 SEKTÖRDEN “KATMA DEĞER YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ” 38 KAPAK TİCARETİN EVRENSEL DİLİ: STANDARTLAR 54 ÜLKELERDEN HİNDİÇİN’İN UNUTULMUŞ ÜLKESİ: LAOS 64 AR-GE MERKEZİ “AR-GE ÇALIŞMALARIMIZLA BİR DÜNYA MARKASI YARATACAĞIZ”

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ AGRITECHNICA’DA YERİNİ ALDI gündem

syf20

68

ÜÇÜNCÜ KUŞAK “ÇOCUKLUK HAYALİMİ YAŞIYORUM”

72 STRATEJIK ORTAK “TÜRKİYE’DE TECHNOLOGY ACADEMY KURACAĞIZ” 76 BIR KONU & BIR KONUK “TÜRKİYE EKONOMİSİNE DEĞER, FUARCILIĞA GÜÇ KATIYORUZ” 80 RÖPORTAJ “HOLLANDA’DAKİ ÇÖZÜM ORTAĞINIZ: HOLLANDA & TÜRKİYE TİCARET ODASI” 84 AKADEMİK “ÇAĞIN GEREKLERİNE UYGUN BİR MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ VERİYORUZ”

MAKFED, YÖNETİMİNE “DEVAM” DEDİ kapak

syf38

90 MAKALE DÜNYA EKONOMİSİNDE 2018 BEKLENTİLERİ VE MAKİNE İHRACATI İÇİN DEĞERLENDİRME 93

MAKİNECİLER NE OKUYOR?

94

FUAR ROTASI FUAR ROTALARINA YAKIN BAKIŞ

98 MAKINE TARIHI MODERN YAŞAMIN VE İMALATIN KALBİ: POMPALAR 101 GÖSTERGELER 115 RAKAMLAR 116 FUARLAR

TİCARETİN EVRENSEL DİLİ: STANDARTLAR

118 ADRESLER 119 MOMENT in ENGLISH

5


Kuzey Ren-Vestfalya’da Yeni Yatırım Fırsatları Avrupa’daki Yatırım Merkeziniz Bir bölgeyi güçlü bir yatırım merkezi yapan en önemli şey; ekonomik güç, altyapı ve kültürel yaşam gibi faktörlerin mükemmel etkileşimidir. Bu bakımdan Kuzey Ren-Vestfalya birçok açıdan eşsizdir. Almanya’nın bu en kalabalık nüfusa sahip olan eyaletinin size sunduğu sayısız imkân ve koşullardan faydalanın. Hangi sektör veya proje için olursa olsun, yeni fırsatlar için ideal yatırım ortamını burada bulacaksınız. Halihazırda 19.000’den fazla yabancı şirket tercihini metropol bölge Kuzey Ren-Vestfalya lehine kullandı. Bizimle iletişime geçin ve sizi de memnuniyetle bilgilendirelim. Bir One-Stop-Acentesi olarak yatırım projelerinizde size destek veriyoruz: www.nrwinvest.com


editörden

TUGAY SOYKAN

YOĞUN GÜNDEMİN TAKİPÇİSİYİZ Türkiye ekonomisi ve kalkınmasına üretimden gelen güçlerini kullanarak destek veren Türkiye’nin Makinecileri yoğun bir ayı daha geride bırakırken, Moment Expo dergisi de yoğun olan bu gündemin takipçisi olmaya devam etti. Türkiye’nin tanıtımını yaparken makine imalat sektörlerinin gücünü de dünya arenasına taşıyan Türkiye’nin Makinecileri’nin başarılı hamlelerini, yine dopdolu bir içerikle, Moment Expo dergisinin 114’üncü sayısında sizlerle buluşturduk. Türkiye’nin Makinecileri katıldığı fuarlar ile Türk makine imalat sektörlerinin etkinliğini, teknolojik gelişimini, kaliteli ürün çeşitliliğini dünyanın gündeminde tutmayı yine başardı. Bu anlamda Türkiye’nin Makinecileri, Almanya’da düzenlenen Blechexpo ve Agritechnica’da yerini alarak, hedef pazarla olan ticari ilişkilerini bu platformlarla daha da sağlamlaştırdı. Makine imalat sektörlerinde faaliyet gösteren derneklerin tepe örgütü olarak temelleri atılan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) 2’nci Olağan Genel Kurulu’nu 28 Kasım’da gerçekleştirirken, Federasyon, Adnan Dalgakıran başkanlığındaki yönetimine güvenoyu verdi. Olağan Genel Kurulun tüm detaylarını, “Gündem” bölümünde göreceksiniz. “Sektörden” bölümümüzde yer verdiğimiz firma ELS Lift olurken, “Üçüncü Kuşak” bölümümüzde Kan Metal’in yöneticisi Güray Kan ile bir araya geldik. Türkiye’nin 601’inci Ar-Ge Merkezi olarak akredite edilen Güven Mühendislik Makina’ya ise “Ar-Ge Merkezi” bölümümüzde yer verdik. Makine imalat sektörlerinin yeni teknolojilere olan ihtiyacı her geçen gün artarken Türkiye’nin Makinecileri de sektörün bu alandaki eksikliklerini, kurduğu stratejik ortaklıklarla karşılamaya çalışıyor. Bu anlamda, Türkiye’nin Makinecileri bugüne kadar Almanya’nın ilk Endüstri 4.0 kümesi olan OWL Maschinenbau ve Saksonya Makine İnovasyon Birliği’nin ardından, bir yılı aşan yoğun görüşmelerin sonucunda şimdi de Technology Academy ile partnerlik ve işbirliği protokolü imzaladı. Biz de söz konusu işbirliğinin tüm detaylarını Deutsche Messe Teknoloji Akademisi CEO’su Thomas Rilke ile enine boyuna ele aldığımız özel bir röportaj gerçekleştirdik. “Bir Konu & Bir Konuk” bölümümüzü ise, Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel’e ayırdık. Kühnel ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide Türkiye’de fuarcılık anlayışını ve Hannover Fairs Turkey Fuarcılık’ın çalışmalarını konuşma fırsatı bulduk. Tüm dünyanın önemle üzerinde durduğu bir konu olan standartlar, küresel arenada üreticilerle tüketiciler arasında da bir köprü görevi üstleniyor. Hızla gelişen Türk sanayisinin dünya ülkelerine gerçekleştirdiği ihracat ve bunun Türkiye ekonomisine sağladığı katkı dikkate alındığında, uluslararası standartlara uygun üretim yapmanın önemi daha belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. 63 yıllık derin tarihiyle standardizasyon ve uygunluk değerlendirmede Türkiye’deki tek yetkili kuruluş olan Türk Standartları Enstitüsü (TSE), Türkiye’nin sadece standartlara uyum sağlayan değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi için de ciddi adımlar atıyor. Ticaretin uluslararası dili olarak tanımlanan ve küresel tedarik zincirinin belkemiğini oluşturan standartlar, Moment Expo dergisinin bu sayısında “Kapak” konusunu oluşturdu. Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın... Keyifli okumalar

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)

KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)

YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN

EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)

YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Abdullah YILMAZ, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN

MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)

YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70

YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA

YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05

BASKI VE CİLT UNIPRINT Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159, 34555, Hadımköy, İstanbul Tel: +90 212 798 28 40 www.apa.com.tr MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.

7


gündem

BLECHEXPO’YA TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ DAMGA VURDU Makine, metal işleme ve kaynak teknolojileri alanında dünyanın en önemli fuarlarından biri kabul edilen Blechexpo’ya katılan Türkiye’nin Makinecileri, sektörün üretim gücünü tüm dünyaya gösterdi.

8


gündem

A

lmanya’nın Stuttgart kentinde 7-10 Kasım tarihleri arasında 13’üncü kez düzenlenen Blechexpo Fuarı’na katılan Türkiye’nin Makinecileri, gerçekleştirdiği çalışmalarla Türk makinesi algısının güçlendirilmesine katkıda bulundu. İki yılda bir düzenlenen fuara bu yıl 35 ülkeden 1336 firma katıldı. 39 bin 280 kişinin ziyaret ettiği fuarda Türkiye’den de 29 makine imalatçısı ürünlerini sergiledi. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi derneklerden Makina İmalatçıları Birliği’nin de (MİB) stantla yer aldığı fuar kapsamında, ziyaretçilere Türk makine sektörünün üretim gücü ve kalitesi anlatıldı. Fuara Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen MAİB Makine Şubesi Uzmanları Şeyda Yıldız Sarıca ve Bahar Özcan Kaynak katıldı. Türkiye’nin Makinecileri’nin standında ziyaretçilere Türk makine sektörü ve MAİB üyesi firmalar hakkında kapsamlı bilgiler verildi. Türkiye’nin Stuttgart Ticaret Ataşesi Mehmet Ali Çolakoğlu Türkiye’nin Makinecileri’nin standını ziyaret ederek fuar hakkında temaslarda bulundu. “ALMANYA PAZARINDAN ALDIĞIMIZ PAYI ARTIRACAĞIZ” Blechexpo Fuarı hakkında değerlendirmelerde bulunan MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türk makine sektörü olarak Almanya pazarından aldıkları payı artırmak istediklerini söyledi. Dalgakıran sözlerini şöyle sürdürdü: “Fuarda sac, metal işleme makineleri ve tamamlayıcı tekno-

lojilerinde gelinen son nokta sergileniyor. Sac levhalar metal işleme sanayisinin en önemli girdilerinden biri. Sac, sağlamlık ve dayanıklılığın yanı sıra hemen her türlü şekle girebilme ve estetik görünüm sağlayabilme gibi avantajlar sunan bir ürün. Endüstriyel tasarım ve üretimde yaygın olarak kullanılan bu ürünün üretildiği sac işleme makineleri, sanayi üretiminin de en temel bileşenlerinden biri. Türkiye’nin Makinecileri olarak ihraç ettiğimiz sac işleme makinelerinde üretilen levhalar; demir- çelikten inşaata, beyaz eşyadan otomotive dek dünya genelinde tüm sanayi kollarında kullanılıyor.” Türkiye’nin Makinecileri dört gün süren fuar boyunca sektörün tanıtımına yönelik etkin bir faaliyet yürüttü.

35 ÜLKEDEN 1336 FİRMANIN YER ALDIĞI BLECHEXPO’YA TÜRKIYE’DEN DE 29 MAKINE IMALATÇISI KATILDI.

9


Hızlı ve kesintisiz üretim için rüzgar arkanızda!


gündem

“MARKA BİLİNİRLİĞİNİ ARTIRDIK”

1.

KATILIM

AHMET ŞİŞMAN NUKON SATIŞ SORUMLUSU

“FUAR ÇOK VERİMLİ GEÇMEDİ”

3.

KATILIM

ALİ OSMAN ELMALI ELMALI MAKİNA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

“Daha önce ziyaretçi olarak pek çok kez bulunduğumuz fuarda bu yıl ilk kez katılımcı olarak yer aldık. Fuar, doğrudan satın almayla ilgilenen bir ziyaretçi profiline sahip. Bu ilgi bayilik ağımızı artırdığı gibi, son kullanıcılardan alınan geri bildirimler sayesinde de marka bilinirliğimizi artırmada ciddi katkılar sağladı. Sektörde belli bir seviyeye gelmiş önemli sektör firmalarının tercih ettiği bu fuarda yer almak, firma prestijimiz için önemliydi. Fuar kapsamında standımızda yeni imal ettiğimiz 8 kW makinemizi, tamamen yerli Nukon kesim kafası ile sergiledik.”

“Bu yılki Blechexpo Fuarı, önceki yıllara kıyasla beklentimizin çok altında geçti. Hem ziyaretçi sayısı azdı hem de gerçekleştirdiğimiz görüşmelerden satışa yönelik verim alamadık. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu tip fuarlarda boy göstermek firmamıza önemli avantajlar sağlıyor. Yeni müşteriler elde etmenin en kolay yolu uluslararası öneme sahip bu fuarlara katılmaktan geçiyor. Ayrıca ihracatımızı artırmak için yurt dışında bayilik görüşmeleri gerçekleştirme fırsatı bulabiliyoruz. Organizasyon ve fuar tanıtımı açısından bir sorun gözlemlemedik. Fuar süresince standımızda eksantrik preslerimizi sergiledik.”

“FUAR ÖNEMLİ AVANTAJLAR SUNUYOR”

“HİDROLİK PRESLERİMİZİ SERGİLEDİK”

8.

KATILIM

BERAT TUNCAY DİRİN DİRİNLER FİRMA TEMSİLCİSİ

“Fuar, ilk gün beklediğimizden biraz daha durgun geçse de takip eden günlerde beklentilerimizi karşılayan bir ziyaretçi hareketliliğine sahne oldu. İmaj tazeleme, reklam, yeni müşterilerle temas kurma ve iş bağlantıları gerçekleştirmek adına Blechexpo önemli avantajlar sunan bir fuar organizasyonu. Öte yandan potansiyel müşterilerle tanışmanın yanında eski müşterilerle de bir araya gelme fırsatı sağlıyor. Standımızda Endüstri 4.0’a uyumlu presimizle sac işleme makinelerimizi sergiledik.”

1.

KATILIM

DURMUŞ ALICI PRESTEK SATIŞ MÜDÜRÜ

“Blechexpo’nun hemen öncesinde düzenlenen EMO Fuarı nedeniyle bu yılki organizasyon çok hareketli geçmedi. Fuar firmasından aldığımız bilgiler de bu yöndeydi. Ziyaretçi sayısının çok az olması fuardan beklediğimiz ilgiyi görmemize engel oldu. 2014 yılında Hannover’de düzenlenen EuroBLECH Fuarı çok daha iyiydi. Bundan sonra tercihimizi EuroBLECH’ten yana kullanacağız. Bu tarz fuarlara yeni katılmaya başlayan bir firma olarak sıcak satış olmasa bile bilinirlik sağlama noktasında önemli bir etkisi olduğunu gördük. Burada ‘Sektörde ben de varım!’ deme fırsatı bulabiliyoruz. Sektörde her kesime hitap eden hidrolik preslerimizi tanıttık ve olumlu geri bildirimler aldık.”

11


Çevreye zarar vermeden sürekli gelişmeyi ve kaliteden ödün vermeden müşteri memnuniyetini ilke edinmiş olan MERİH Asansör, alanında uzman üretim, yönetim ve satış ekibi, 30.000 m² üretim sahası, 2 bölge müdürlüğü, ve 60 ülkeye ihracatıyla, yurt içi ve yurt dışında yerli imalatı gururla sunan bir dünya markasıdır.

Başkent OSB - R. T. Erdoğan Bulvarı No:5-8 Malıköy Sincan Ankara / TÜRKİYE T: +90 312 640 15 60 F: +90 312 640 15 67 www.merihasansor.com | info@merihasansor.com

LIFT YOUR EXPECTATIONS

1977 yılında kurulan MERİH Asansör, 41 yıllık tecrübesi ile otomatik asansör kapısı ve kabin imalatıyla asansör sektörüne hizmet etmektedir.


gündem

“FİRMAMIZ İÇİN BİR PRESTİJ FUARI”

3.

KATILIM

FATİH KUŞ AKYAPAK BÖLGE SATIŞ MÜDÜRÜ

“Fuara bu yıl, geçen yıllara kıyasla daha az bir katılım söz konusuydu. Bu durumun yaşanmasında yaklaşık iki ay önce gerçekleşen sektöre yönelik bir başka uluslararası fuar SCHWEISSEN & SCHNEIDEN’ın etkili olduğunu düşünüyorum. Fuarlar köklü ve büyük firmalar için prestij açısından önem taşıyor. Biz de bu bilinçle böylesine önemli fuarlarda yer almayı ihmal etmiyoruz. Böylelikle sektörün nabzını tutarken müşterilerimizin taleplerini yerine getirmek ve satış sonrası destek için de elimizden geleni yapıyoruz. Fuara silindir- profil bükme ve delik delme makinelerimizle katıldık. Türkiye’de ilk ve tek olan 3 ADM modelimiz büyük bir ilgi gördü. Son yıllarda betonarmeden çelik yapıya yönelen inşaat sektörünün yerli ve yabancı temsilcileri de fuar süresinde 3 ADM makinemizi yakından görme fırsatı buldu.”

“NİTELİKLİ ZİYARETÇİLER TERCİH EDİYOR”

1.

KATILIM

“Bu yılki fuar bizim için gayet olumlu geçti. Beklediğimiz geri dönüşleri aldık. Fuarın ziyaretçi kitlesinin nitelik ve nicelik bakımından son derece tatmin edici olması Blechexpo’nun başarısını da etkileyen asıl gösterge oldu. Bu bakımdan organizasyondan oldukça memnun ayrıldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Fuar kapsamında gerçekleştirdiğimiz bayi görüşmeleri, sıcak satışlar ve yeni müşterilerle tanışmamız da bizim için diğer avantajlar oldu. CNC hidrolik abkant preslerimizi ve CNC hidrolik giyotin makaslarımızı potansiyel müşterilerimizin beğenisine sunduk.”

“FUAR, ARTAN ZİYARETÇİ SAYISIYLA DA DİKKAT ÇEKİYOR”

2.

KATILIM

SERKAN HIZLI HÜRSAN PRES ULUSLARARASI SATIŞ MÜDÜRÜ

“Blechexpo, Almanya’da katıldığımız diğer fuarlardan biraz daha farklı. Daha az ama etkili bir ziyaretçi profiline sahip. Hannover’de düzenlenen EuroBLECH Fuarı’yla karşılaştırıldığında müşteri profili biraz daha farklı. EuroBLECH, Kuzey Avrupa-Baltık Ülkeleri ağırlıklı bir profil çizerken, Blechexpo daha çok Orta ve Güney Avrupa ağırlıklı bir ziyaretçi profiline sahip. Bu fuarlar firmalara, daima en iyi reklamı yapma olanağı sunarken müşterilere de doğrudan ulaşmak için önemli bir araç. Fuar ayrıca her yıl artan ziyaretçi sayısıyla da dikkat çekiyor. Fuar kapsamında yeni dizaynıyla 500 tonluk sıvama-double action presimizi sergiledik.”

MEHMET ALİ İLERİ İNANLAR SATIŞ MÜDÜRÜ

“SON KULLANICILARA ULAŞTIK”

4.

KATILIM

YAŞAR SERÇE HİDROLİKSAN HALİM USTA BÖLGE SATIŞ MÜDÜRÜ

“Yoğun ilgi yüzünden fuar alanında istediğimiz yeri alamadık. Fakat aynı yoğunluk ziyaretçi sayısı bakımından yaşanmadı. Buna rağmen ne istediği bilen profesyonel bir ziyaretçi kitlesi söz konusuydu. Fuar bize her zaman olduğu gibi birçok fayda sağladı. Stuttgart otomotiv sektörünün merkezi oluğu için bu platform sayesinde son kullanıcılara ulaşma fırsatı bulduk ve geri dönüşler aldık. Ayrıca yeni ürünlerimizi de sektörün beğenisine sunduk. Daha önce katıldığımız Blechexpo fuarlarına kıyasla daha iyi geçtiğini söyleyebilirim.”

13


gündem

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ AGRITECHNICA’DA YERİNİ ALDI “Yeşil Gelecek ve Akıllı Teknolojiler” temasıyla 12-18 Kasım tarihlerinde Hannover’de düzenlenen Agritechnica Fuarı’nda Türkiye’nin Makinecileri de yerini aldı.

H

annover’de düzenlenen ve 53 ülkeden 2 bin 762 firmanın yer aldığı Agritechnica’yı 130 farklı ülkeden 450 bin kişi ziyaret etti. Bu yıl “Yeşil Gelecek ve Akıllı Teknolojiler” temasıyla kapılarını açan etkinliğe Türkiye’den de 108 firma katıldı. 1985 yılından bu yana iki yılda bir düzenlenen fuara MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan, Türkiye’nin Makinecileri Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz ile Makine Şube Müdürü Mehtap Önal ve Makine Şubesi Uzmanı Tuğçe Karabörk Okan katıldı. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu

14

(MAKFED) üyesi derneklerden Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği de (TARMAKBİR) fuarda yer alarak Türk tarım makineleri sektörü ve dernek üyelerinin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin Makinecileri, fuarın beşinci günü, Türkiye’nin Hannover Başkonsolosu Banu Malaman’ın da katılımıyla düzenlediği kokteylde, yabancı muhataplar ve Türk makine sektörü temsilcilerini bir araya getirdi. Türk ve yabancı davetlilerden oluşan ve yaklaşık 200 kişinin katıldığı kokteylde Zeynep Erkunt Armağan sektör adına temaslarda bulundu. Fuar çerçevesinde çeşitli temaslarda bulunan TARMAKBİR Genel Sekreteri Selami İleri, Agritechnica’nın klasik bir fuar-

dan öte gerçek bir şova dönüştüğünü aktararak şunları söyledi: “‘Yeşil Gelecek ve Akıllı Teknolojiler’ sloganıyla kapılarını açan Agritechnica’da bu yıl yabancı katılımcıların oranı yüzde 60 ile en yüksek değere ulaştı. Özellikle Hint-Asya bölgesinden üreticilerin ilk kez fuara katılması, Agritechnica’nın dünyanın önde gelen tarımsal makine ve ticaret fuarı olarak öne çıktığını açıkça gösteriyor. Türkiye, yaklaşık 108 katılımcı firma ve yaklaşık 6 bin metrekarelik stant alanıyla bu yıl fuara artı bir değer kattı. 2017 yılının resmi istatistikleri henüz açıklanmadı fakat katılımcı ülke sıralamasında yine ilk beşte yer almamız muhtemel gözüküyor. Fuara katılan traktör ve ekipman firmalarının neredeyse ta-


gündem

HİNT-ASYA BÖLGESİNDEN ÜRETİCİLERİN İLK KEZ YER ALDIĞI FUARDA, YABANCI KATILIMCILARIN ORANI YÜZDE 60 İLE EN YÜKSEK DEĞERE ULAŞTI.

mamının üyemiz olması da bizler için bir övünç kaynağıydı. Fakat bu sayının daha da artması gerekiyor. Katılımcı sayısında çok iyi olsak da hem metrajlarımız küçük hem de komponent ve yedek parça sektöründe faaliyet gösteren firmaların yüzdesi çok daha fazla. İşin prestij kısmı bir yana, fuara katılan üyelerimiz bu yıl çok daha memnun ayrıldı. Özellikle Kuzey Amerika, Doğu Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen ziyaretçi sayısında da kayda değer artış yaşandı. Bu da zaten fuar kapsamında yapılan yeni sözleşmelere, yeni siparişlere yansıyor.” 21 ülkenin milli katılım organizasyonuyla katıldığı fuar çerçevesinde Türkiye’nin Makinecileri çeşitli görüşmeler gerçekleştirerek, Türk tarım makineleri sektörünün tanıtımı için etkin bir faaliyet yürüttü. “TARIM 3.0 DÖNEMİ BAŞLADI” MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran fuarla ilgili yaptığı değerlendirmede, tarımsal üretimin gelişmiş ekonomilerdeki yerinin gittikçe derinleştiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Pek çok ülke kaynakların ve çevrenin korunmasını gözeten sürdürülebilir tarım dönemini yakalayamaya çalışırken üretimin niceliğinden ziyade niteliğine odaklanan Tarım 3.0 dönemi geldi. Tarım 3.0’da üreticiler teknolojik altyapı ve tarımsal bilgi birikimiyle üretim yapacak. Unutmayalım ki, modern tarımsal faaliyetler artık ileri ekonomiler için de gelişmişlik göstergesi. Dünyada son 10 yılda hiçbir malın fiyatı tarım ürünleri kadar değer kazanmadı. Tarımın ihracat değerlerine de doğrudan yansıyan bu gelişimini kendi lehimize kul-

lanmak için teknolojik yatırımları, üreticinin eğitimini ve kamu desteğinin niteliğini yeniden konuşmalıyız.” Türkiye’de tarımın son yıllardaki teşviklerle önemli bir atılım yaşadığının altını çizen Dalgakıran sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’de 2018 yılında tarıma yaklaşık 15 milyar liralık destek verilmesi öngörülüyor. Diğer yandan, tarım makinelerinin teknolojik açıdan iyileştirilmesi, teşvikler kadar büyük önem taşıyor. Yerli üreticinin tarım makinelerinin rekabetçi özelliklere kavuşturulması için çalışmalıyız. Tarım 3.0 kavramının ülkemizde yerleşik hale gelmesi için eğitim ve teknolojiye öncelik vermeliyiz. Dünyanın öncü tarım ülkelerine baktığımızda uzun vadeli stratejiler ve politikalarla bu noktaya geldiklerini görüyoruz. Bizim de stratejik planlamalarla aynı başarıyı yakalayacağımıza inancımız tam.”

MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu ve TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal da fuara katılan isimler arasındaydı.

15


www.dirinler.com.tr


gündem

“FUAR, YENİ PAZAR FIRSATLARI SAĞLIYOR”

1.

KATILIM

ATAK PEKDOĞAN FDR FUEL PUMP GENEL MÜDÜRÜ

“GENİŞ BİR PORTFÖYDE KATILIM VARDI”

6.

KATILIM

EMRE KANTAR ERKUNT TRAKTÖR YURT DIŞI SATIŞ BÖLGE MÜDÜRÜ

“Önceki yıllarda ziyaretçi olarak yer aldığımız fuarda bu yıl katılımcı olarak bulunduk. Gözlemlerimiz ışığında organizasyonun her yıl olumlu anlamda geliştiğini söyleyebiliriz. Fuarın göreceli olarak uzun olması parça üreticileri için sıkıntılı olsa da makine üreticileri açısından olumlu bir durum. Firmamız dünyanın yaklaşık 55 ülkesine ihracat gerçekleştiriyor. Bu anlamda fuarın dünyanın çok sayıda ülkesinden ziyaretçi ağırlaması, firmamıza da yeni pazar fırsatları sunuyor. Geçtiğimiz yıllara kıyasla yedek parçayla alakalı hol ve katılımcı sayısının arttığını gözlemledik. Fuar diğer yandan yeni ürünlerin tanıtımı için büyük bir fırsat da sunuyor. Hâlihazırdaki müşterilerimizle ilişkilerimizi geliştirmek ve yeni müşteriler üzerinde farkındalık yaratmak için sürekli yeni ürün geliştiriyoruz.”

“Agritechnica Fuarı, katılımcı ve ziyaretçi profilinin çeşitliliği ve zenginliği ile sadece Avrupa’nın değil tüm dünyanın en önemli tarım organizasyonlarından biri. Geçmiş yıllara göre ziyaretçi sayısı fuar geneli için iyi olsa da, Türk firmalarının geçmişe göre daha fazla ziyaretçi çekemediğini gördüm. Ülkeler arası gerginlikler siyasilerden daha aşağıya, halka indiğinde bu hep yaşanıyor. Türkiye’nin Makinecileri ise şimdiye kadar sektörün gücünü ortaya koymak ve ülke imajını güçlendirmek adına sektöre müthiş katkılar sağladı. Gönül isterdi ki, bu sene de bir tanıtım kampanyasıyla ülkemiz hakkında iki yıldır dünya kamuoyunda oluşan olumsuz imajı silebilmemize yardımcı olsun. Bu fuar sayesinde biz de hem faaliyet yürüttüğümüz pazarlar hem de hedef pazarlarımız hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşırken ürünlerimizi de tanıtma imkanı elde ediyoruz. Bu anlamda fuarda 58HP platformlu, 80HP kabinli ve ön yükleyicili, 105HP kabinli ve 110HP kabinli modellerimizi sergiledik.”

“FUARDA PAZAR EĞİLİMLERİNİ TESPİT ETTİK”

“OLDUKÇA FAYDALI BİR FUAR”

3.

KATILIM

GÖKHAN DURAN POLİDAŞ DIŞ TİCARET SORUMLUSU

“Bu yıl muhteşem bir fuar dönemi geçirdik. Zaten Agritechnica, ziyaretçi ve katılımcılarını her yıl son derece profesyonel bir şekilde hazırlanmış, başarılı bir organizasyonla ağırlıyor. Fuarın bize göre tek olumsuz yanı, çok uzun olmasıydı. Katılımcı ve ziyaretçi profili açısından önceki fuarlara göre ciddi bir farklılık söz konusu olmamakla birlikte, organizasyonun yanısıra katılımcı portföyünün de genişlediğini söyleyebilirim. Agritechnica gibi fuarlar yeni müşteriler edinmek, pazar eğilimlerini tespit etmek ve rakiplerin durumundan haberdar olmak açısından firmalar açısından son derece faydalı. Fuar boyunca standımızda ilaçlama tanklarımızı sergileme imkanı bulduk.”

2.

KATILIM

MEHMET DÜLGEROĞLU KAYHAN ERTUĞRUL MAKİNE DIŞ TİCARET UZMANI

“Fuarın ilk üç günü son derece verimli geçti. Fuar yeni ürün ve hizmetlerini tanıtmak isteyen firmalar için bir şov alanı. Ziyaretçi kitlesi de ne aradığını bilen ve ticaret yapmak için gelen insanlardan oluşuyordu. Etkinliğin son gününe kadar distribütörler fuar alanında bulunuyor. Bu yılki organizasyonun geçen yıla kıyasla katılımcı sayısı bakımından daha kalabalık olduğunu gözlemledik. Biz de fuarda çeşitli bayi ve müşteri görüşmeleri yaptık. Standımızda kare balya, rulo balya ve çayır biçme makinelerimizi sergiledik.”

17



gündem

“FUAR SAYESİNDE BAYİ AĞIMIZ GENİŞLİYOR”

3.

KATILIM

ÖMER FARUK KOÇ ÇELMAK DIŞ TİCARET MÜDÜRÜ

“İSTEDİĞİMİZ GERİ DÖNÜŞLERİ ALMAKTA ZORLANDIK”

2.

KATILIM

SELÇUK COŞKUN BAŞKURT PROJE YÖNETİCİSİ

“Özellikle ilk üç-dört günü çok hareketli geçen fuardan memnun ayrıldık. İyi bir fuar dönemi geçirdik ve çok sayıda iş görüşmesi gerçekleştirdik. Bu çerçevede müşterilerimizden anında geri dönüşler aldık. Fuarlarla birlikte bayi ağımız genişliyor ve ihracatımız da artıyor. Bu yılki organizasyon da ihracat rakamlarımıza olumlu yansıdı. Özellikle Avusturya ve Almanya’da müşteri kitlemiz bir hayli genişledi. Fuar kapsamında standımızda yem karma makinelerimizi, 3,5 tonluk romörkümüzü ve yedi diskli biçme makinemizi müşterilerimizin beğenisine sunduk.”

“Bu yılki fuarı ziyaretçi profili bakımından çok yeterli bulmadım. Bu yüzden istediğimiz geri dönüşleri almakta zorlandık. Buna rağmen organizasyonun, firmamızın ve ürünlerimizin tanıtımı için faydalı olduğunu düşünüyorum. Fuar süresince direkt satışa yönelik talepler de aldık fakat bunlar sayısı çok fazla değildi. Zaten bu fuarların geri dönüşlerini orta ve uzun vadede beklemek gerekiyor. Firmamız ağırlıklı olarak ısıtıcılar konusunda çalışmalar gerçekleştiriyor. Otobüs kaloriferleri ana ürün grubumuzu oluşturuyor. Fuarda çeşitli otomotiv parça ve aksamlarını sergiledik.”

“ÇOK VERİMLİ BİR FUAR DÖNEMİ GEÇİRDİK”

“STANDARTLARIN ÜZERİNDE BİR FUAR”

9.

KATILIM

TANER DOĞRAMACI HEMA ENDÜSTRİ İŞ GELİŞTİRME VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ

“Dünyanın en büyük tarım fuarlarından olan Agritechnica firmamız için çok verimli geçti. Geçen yıl düzenlenen organizasyona göre de daha yoğun bir fuardı. Mevcut ürünlerimiz olan hidrolik pompa, hidrolik motor, valf, kaldırıcı, ticari direksiyon, ön aks, transmisyon, dişli ve şaft, motor bloğu ile balanserlerin yanı sıra yeni ürünlerimizden pistonlu pompa, orbit motor, bekoloder aksları, H104 transmisyon, H100.80 meyveci transmisyon ve kapalı merkezli ve debi paylaşımlı valflerimizi sergiledik. Fuarda özellikle Hindistan, Güney Kore, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve ABD’den traktör; kompakt tekerlekli yükleyici ve diğer tarım makineleri üreticileri ile ABD, Kanada, Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerden yedek parça firmalarından standımıza yoğun ilgi söz konusuydu. Yeni ürünlerimiz, mevcut ve potansiyel müşterilerimiz tarafından büyük ilgi gördü.”

7.

KATILIM

VOLKAN ŞENOL ÜNLÜ MAKİNE DIŞ TİCARET SORUMLUSU

“Önceki yıllara göre çok daha iyi bir fuar süreci yaşadık. Agritechnica tüm dünya çapında tanınan, alanında lider ve standartların üzerinde bir fuar. Dolayısıyla organizasyon anlamında da hiçbir problemle karşılaşmıyoruz. Biz de firma olarak fuarın sunduğu tüm olanaklardan sonuna kadar yararlanarak bayi ağımızı geliştirdik ve birçok ülkeden ziyaretçi ağırladık. Farklı pazarlara ve ülkelere ulaşma fırsatı elde ettik. Bu başarımızı, fuarda sergilediğimiz çekili tip dönerli pulluk, üç askı sistemli dönerli pulluk ve yaylı goble makinelerimize borçluyuz.”

19


gündem

MAKFED, YÖNETİMİNE “DEVAM” DEDİ MAKFED’in 2. Olağan Genel Kurulu 17 üye derneğin delegeleriyle 28 Kasım’da toplandı; Adnan Dalgakıran başkanlığındaki yönetime güven oyu verdi.

M

akine sektöründe faaliyet gösteren derneklerin tepe örgütü olarak 28 Kasım 2014’de kurulan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (MAKFED) 2. Olağan Genel Kurulu, 28 Kasım tarihinde Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nin (OAİB) merkezinde toplandı. Divan Başkanlığına Hasan Büyükdede’nin oybirliği ile seçildiği İkinci Olağan Genel Kurul toplantısı, MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, sektörün son 15 yıllık performansını irdelediği takdiminde, ilk döneme dair idari ve mali raporları sundu, yeni dönem hedeflerini açıkladı. Adnan Dalgakıran, konuşmasında, MAKFED’in kurulduğu günden bu yana hiç yapılmamış pek çok çalışmaya imza attığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “MAKFED aslında çok geç kalmış bir kuruluş. Ülkemiz için bu kadar stratejik olan bir sektörün bir araya gelip birlikte çalışabilmesi için bu kadar beklenmemesi gerekiyordu. Geç

20

de olsa kurulan bu organizasyon, hızla ve peyderpey çok değerli çalışmalar gerçekleştiriyor. Ülke olarak dünyadaki yerimize baktığımız alanlarda, listelerde kendimizi hep orta veya az üzerinde yerlerde buluyoruz. Eğitimde, rekabette, üretimde, teknolojide hemen hemen her alanda 300 yıldır ortadayız. Dünya ticaretinden aldığımız pay yaklaşık olarak 300 yıl önce de aynıydı. Peki, biz neyi arzu ediyoruz? Hırslı, başarıyı seven ve bunu arzulayan bir milletiz. Dünyadaki yerimizin çok daha yukarılarda olmasını istiyoruz. En güçlü beş ya da 10 ülke arasında olmak istiyoruz. Fakat bunlar konuşarak olacak şeyler değil. Akıl ve doğru stratejiyle gerçekleştirilecek başarılar. Şimdi, geçmişe bakıp “Geçmişten daha iyiyiz!” demek mümkün, her şey iyi gözükür ama bu noktada benim aklıma şöyle bir şey geliyor: Dünya ticareti büyüyor ve gelişiyor, geçmişe göre kötü durumda olan bir ülke var mı? Yok. Geçmişle kıyaslanınca her ülke iyi gözükür. Üst gelir grubuna girebilen ülkelere baktığımızda son 60 yılda Güney Kore ve Tayvan olmak üzere iki ülke görebiliyoruz. Üçüncü bir ülke yok. Bunlar üst

sınıfa; makine, elektronik ve yazılım olmak üzere üç kavrama odaklanarak geçti. Bu üç kavram zaten birbiriyle entegre. Fakat bunu nitelikli insan gücünüz olursa başarabilirsiniz. Dolayısıyla bu ülkeler de insan yatırımını ona göre yaptı. Yani eğitim sistemini geliştirerek doğru bir strateji ve gerçek bir organizasyonla bu seviyeye geldiler. Alt gelir grubundan üst gelir grubuna gelen ülkelere bakacak olursak, son 60 yılda bir üst gruba çıkan ülke sayısı 20’den fazla. Yani, yerimizde durduğumuz sürece klasmanımızdaki rakiplerimiz de çoğalıyor. Üst gruba çıkmak güçleşiyor; kendimizden kaynaklanan sorunlara kararlılıkla yönelmemiz gerekiyor. Bunun ilk şartı da eleştirel akıl; sorgulamak ve çözüm için geniş katılımlı sentezlere varmak.” “STRATEJİK SEKTÖRLERİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMALIYIZ” Türkiye ekonomisinin amacının girişimci sayısını artırmaya çalışmak değil, nitelikli ara elemanlar yetiştirerek stratejik sektörlerin rekabet gücünü artırmak


gündem

ADNAN DALGAKIRAN: “DÜNYANIN EN FAZLA GIRIŞIMCI SAYISINA SAHIP OLAN ÜLKELERDEN BIRIYIZ. DEMEK KI PROBLEM, SAYIDAN ZIYADE NITELIKTE. GIRIŞIMCILIK VIZYONUMUZLA YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ.“ olması gerektiğinin altını çizen Dalgakıran, şunları kaydetti: “Almanya’nın 6 bin makine üreticisi var ve 300 milyar dolar ihracat yapıyor. Ölçek ekonomisi, verimlilik ve insan kaynaklarını ön plana çıkarıyorlar. Bizim ise 12 bin makinecimiz var 15 milyar dolar ihracat gerçekleştiriyoruz. Girişimcilik kavramımızda da acayip bir problem var. Biz girişimci değil girişken yetiştiriyoruz. Vizyon problemimiz var. Devlete suç bulmak olmaz, bizde de sıkıntılar var. Mesela nitelikli ara eleman problemimiz söz konusu. Bugün herhangi bir sektördeki şirkete gidip, içeride kaç tane rakibi olduğunu sorsak 60-120 arasında değişen bir rakam verir. Almanya’da ise bu rakam dört ya da beştir. Almanlar mı yoksa biz mi bu işi bilmiyoruz? Orada beş tane firma üretim yapıyor, hepsinin ölçeği büyük, verimlilikleri yüksek. Bizde ise bir sürü üretici var ve eleman sıkıntısı yaşanıyor. Aslında ara eleman olan tüm firmalar, üretici konumunda. Buna rağmen hala ülke olarak daha fazla girişimciye ihtiyacımız olduğu söyleniyor. Nüfusuna oranla en fazla girişimciye sahip ülkeler hangileri biliyor musunuz? Yunanistan ve Türkiye. Dünyanın en fazla girişimci sayısına sahip olan ülkelerinden biriyiz. Demek ki problem sayıdan ziyade nitelikte. MAKFED bunun üzerine çokca kafa yoracak. Girişimcilik vizyonumuzla yüzleşmek zorundayız. Ölçek ekonomisiyle yapılması gereken bir işi çok küçük boyutlarda yaparak dünya ekonomisinde söz sahibi olamayız. Bu durumun değişmesi gerekiyor, nasıl değiştirmemiz gerektiğini de tartışmamız gerekiyor. Kendi girişimcilik vizyonumuzu geliştirmemiz gerekiyor. Şöyle bir önerimiz var: Eğitim sisteminde akılcı, analitik düşünebilen bir sistemi getirmemiz gerekiyor ama bu uzun bir süreç. Kısa vadede insan kaynağını yaratmamız gerekiyor. İnsan kaynağını

yurt dışından sağlamalı ve devletimiz de buna destek olmalı. Yurt dışında işi, bizim yetiştirdiğimiz insanlardan çok daha iyi bilen insanlar var. Bir girişimci işi çok iyi bilmek zorunda değil. Fakat işi bilenlerin o işi yaptıracak vizyona ve akla sahip olması gerekiyor. Kendisinden çok daha iyi bilen insanlara emanet edilmeli iş. İkincisi de teknoloji üreten şirketleri ülkemize getirmemiz gerekiyor. Biz bırakın bu şirketleri ülkemize getirmeyi var olan şirketleri bile kârlı çalıştıramıyoruz. Çünkü yaptığımız işlerin kâr oranları düştü. Az önce de söylediğim gibi bu işi yapan 20 ülke daha geldi alt gruptan. Artık yüzde 3-5 arası kâr oranları var.” “EN ÖNEMLİ İKİ KAVRAM: ORGANİZASYON VE İŞBİRLİĞİ” Üretimde küresel olmanın, ürünü dünyaya yayabilmenin ve sürekli olarak yenilikçi bir bakış açısıyla hareket edebilmenin bugünün koşullarında en önemli parametreler haline geldiğini aktaran Dalgakıran, “Artık ‘yapmak’ her şey değil. Yapılamayacak hiçbir şey yok günümüzde. 40-50 yıl önce ‘yapmak’ bir marifetti. Artık önemli olan ‘kaliteli ve rekabetçi yapmak.’ Önemli olan, üretimde küresel olmak, ürünü dünyaya yayabilmek ve de sürekli yenilikçi olmak. İşin yüzde 80’i bu. Biz bu yüzde 80’lik kısmı görmezden gelip ‘yapmaya’ odaklanmamalıyız, bunun modası geçti. Artık her şey bilgi. Bizim jenerasyon ne kadarı okuyor, dünyayı takip ediyor? Biz çok iyiyiz de şartlar mı kötü? Öyle bir şey yok. Şartlar iyi olmasa da bizde de problemler var. MAKFED olarak yeni dönemde bütün gerçeklerimizle yüzleşeceğiz. Benim en çok önem verdiğim konulardan biri bu. Bunu yaptığımız zaman gelişimimizin de ilk adımını atmış olacağız. Dünya piyasasına göre bizim beceremediğimiz şeyler

ADNAN DALGAKIRAN: “ŞARTLAR KÖTÜ DE BIZ IYI MIYIZ? ÖYLE BIR ŞEY YOK, PROBLEMLERIMIZI GÖRELIM. MAKFED OLARAK YENI DÖNEMDE BÜTÜN GERÇEKLERIMIZLE YÜZLEŞECEĞIZ.”

21


gündem

KUTLU KARAVELIOĞLU: “SON SEKİZ YILDA SAĞLADIĞIMIZ ISTIHDAM ARTIŞI YÜZDE 62, YILLIK ORTALAMA ISE YÜZDE 9; KATMA DEĞERI EN YÜKSEK IMALAT SEKTÖRÜNÜN BU HIZINI KORUMASI, TÜRKIYE IÇIN HAYATI ÖNEMDEDIR.”

KUTLU KARAVELIOĞLU: “2010’DAN BU TARAFA MAKİNE İHRACATINI EN HIZLI ARTIRAN ÜLKE TÜRKİYE; DÜNYA YÜZDE 3, ÇİN YÜZDE 15 İHRACAT ARTIŞI SAĞLAYABİLİRKEN, BİZİM ORANIMIZ YÜZDE 40.”

22

organizasyon ve işbirliği. Parayı bu kavramlar kazanıyor artık” dedi. “SEKTÖRÜN İSTİHDAMI HER YIL YÜZDE 9 ARTIYOR” Sektörün, Makine İhracatçıları Birliği’nin kurulmasından ve özellikle Makine Tanıtım Grubu’nun sektörel yaşama katılmasından sonraki performasını incelediği konuşmasında, MAKFED Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, sektörün istihdam ve katma değer bakımından üstünlüğünü şöyle ifade etti: “NACE 28’e göre 13 bin 200 işletmede 215 bin kişi istihdam ediyoruz, son sekiz yılda sağladığımız artış yüzde 62, yıllık yüzde 9 ile imalat sanayi istihdam artışının iki misli kadardır. Satışlarımız 61 Milyar TL’ye yakın, yarattığımız katma değer 15 milyar TL; katma değer katsayımız hep gündemde tutulan bütün imalat alanlarından yüksek; motorlu taşıtlardan yüzde 50 büyük, ana metal ve gıda sanayisinin iki misli. Yirmi kişiden fazla eleman çalıştıran şirketlerimizin toplam içinde oranı yüzde 17 fakat bunlar katma değerin yüzde 90’ını

sağlıyor. Sayıları 3 bin kadar olan bu firmalar, sektörel örgütlenme ve temsilin de ana mecrasıdır; MAKFED üyelerinin 1700 kadar olduğu düşünülürse, henüz dernekleşememiş alanları da olgunlaştırıp güçlendirme vazifemiz ortaya çıkar.” “YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI İÇİNDE YALNIZ OTOMOTİVİ GEÇEBİLİYORUZ” Karavelioğlu, konuşmasının yatırımlarla ilgili bölümüde: “Teknoloji geliştirmek ve özel makinelerde ihtisaslaşmak nedeniyle bütün dünyada KOBİ formasyonuna sahip sektörümüz, ölçekçe daha küçük ama sayıca daha büyük yabancı yatırımcıya sahip. Gıda içecek ve tütünde 577 firmanın 8 Milyar dolarlık yatırım stoku varken, kimyada 707 firma 4,5 milyar dolar yatırım yapmışken bizde durum 320 firma ve 788 milyon dolar. Gerimizde kalan tek sektör otomotiv, 320 firmalarının 726 milyon dolarlık yatırımları var. Daha fazla sermaye çekebilmek için strateji raporlarımızda mevcut tedbirlerin hayata geçme-


gündem si gerekiyor. Bu ülke refahı için önemli bir hedef, çünkü istihdamı en hızlı biz artıyoruz, katma değeri ençok biz üretiyoruz” dedi. “SON BEŞ YILDA MAKİNE İHRACATINI EN HIZLI ARTIRAN ÜLKE TÜRKİYE, KÜRESEL KRİZDEN ÇİN’İN ÜÇ MİSLİ HIZLA ÇIKTI” Karavelioğlu, konuşmasının ihracat performansı ile ilgili bölümünde: “MAİB’i kurduktan sonraki altı yılda yüzde 600 artış sağladık, yıllık yüzde 30 üzerinde bir ortalama idi. Dünyada ticaret artıyor ama ortalaması yüzde 200’de kalıyordu. Bizi geçen tek ülke yüzde 800 ile Çin idi. Sonra 2008 krizi geldi, makina ticareti bir yılda yüzde 22 daraldı. 2010’dan bu tarafa dünya makina ticareti ancak yüzde 3, Çin’in ihracatı yüzde 15 artabilirken bizimki yüzde 40 arttı. Bu olağanüstü performansta derneklerimizin uluslararası çalışmaları ve Makine Tanıtım Grubumuzun stratejik eylemleri fevkalade büyük pay sahibidir” ifadelerine yer verdi. “SEKTÖRÜMÜZLE İLGİLİ TÜM KARARLARDA İZİMİZ OLSUN İSTİYORUZ” Yönetim Kurulu birinci faaliyet dönemine dair idari ve mali raporları takdim eden MAKFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu, MAKFED’in ilk günden itibaren bütün segment ve ölçeklere eşit mesafede olmayı amaçladığını söyledi. Karavelioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Geniş ve demokratik katılımı güçlü temsilin ilk şartı sayıyoruz. Tedarikçi sektörlerle birlikte çalışmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Üye derneklerin, dernek firmalarının ve bu firmaların çalışanlarının haklarını korumak gibi bir misyonumuz da var. Bir temel hassasiyetimiz var; federasyonumuzun ve üye derneklerimizin yönetiminde siyasi veya bireysel kaygılar ya da belli bir zümrenin çıkarlarını gözetecek kişilerin bulunmamasıdır; daima bunu savunabilecek bir pozisyonda kalmalıyız. Makine sektörünü, refahın temel kaynağı olarak görüyoruz. Türk makine sektörü öyle bir noktaya gelsin ki, sahip olduğu bilgiden tüm insanlık faydalanabilsin. Böyle bir sektör, zaten böyle bir vizyonu gerektiriyor. Bütün dünya makinecilerinin bu vizyona sahip olduğunu biliyoruz. Misyon olarak da sektörümüzle ilgili tüm kararlarda izimiz olsun istiyoruz. Bu iddialı bir talep ama derneklerimizin tecrübeleri, katkıları bunu sağlayacak durumdadır. İkinci bir misyonumuz da malum makineci kültürü meselesidir. Bu noktada çok daha fazla yol kat ettiğimizi söyleyebilirim; emin adımlarla bir anlayış, bir tarz, hatta bir özel hukuk geliştiriyoruz.”

“ULUSLARARASI KURUMLARDA ÖNEMLİ GÖREVLER ÜSTLENİYORUZ” 2007’de MSSP’yi kurarken, sektörün aslında bir federasyonu amaçladığını fakat çeşitli nedenlerle bunun ancak 2014 yılında mümkün olduğunu aktaran Karavelioğlu, “MAKFED’i 14 dernek olarak kurmuştuk. Bugün, 20 kadar alt sektörü temsil eden 17 derneğimiz var. Kuruluş tarihinin 1969 olması itibarıyla en eski derneğimiz PAGDER. Devamında, sektör kendi derneklerini kurmaya başladı. İlk örgütümüz olan MAİB’i 2002’de ve daha sonra da 2007’de MSSP’yi kurduk. Bu kurumları hep beraber var ettik. Daha sonra 2014 yılında da MAKFED’i kurduk. 13 derneğimizin 21 farklı uluslararası federasyon ya da konfederasyona üyeliği söz konusu. Ülkemizi de söz konusu bu uluslararası platformlarda temsil ediyorlar. Hatta bazıları neredeyse 20 yıldır üyeliklerini devam ettiriyor; başkanlıklarımız, yönetim kurulu üyeliklerimiz var. Üyesi olduğumuz Orgalime, 24 ülkeden 35 federasyonun dahil olduğu, 10,3 milyon insana iş veren ve 130 bin firmayı temsil eden bir kuruluş. Makine, elektrik ve elektronik ve metal sektörlerini içine alıyor” dedi. Kutlu Karavelioğlu’nun ardından kürsüye gelen Sevda Kayhan Yılmaz Denetim Kurulu birinci faaliyet raporunu takdim etti. Birinci dönem kurullarının ibra edilmesinin ardından Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği’nin (AİMSAD) üyeliği onaylandı. MAKFED Yönetim ve Denetim Kurulları seçiminin gerçekleştirilmesini takiben, 2018-2019 yılı tahmini bütçeleri de onaylandı. Adnan Dalgakıran, heyetinin güvenoyu alarak görevde kaldığı seçim sonrası yaptığı teşekkür konuşmasında yeni dönemde kurumsallaşma ve profesyonelleşmeye çok daha fazla önem vererek çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.

KUTLU KARAVELIOĞLU: “YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI İÇİNDE GEREK FİRMA SAYISI GEREK YATIRIM STOK TUTARI BAKIMINDAN YALNIZ OTOMOTİVİ GEÇEBİLİYORUZ.”

23


gündem

TARMAKBİR, SEKTÖRÜ BULUŞTURDU Bu yıl 11’incisi düzenlenen “TARMAKBİR Sektör Buluşması” 23-26 Kasım tarihleri arasında Türk tarım makineleri imalat sektörünü bir araya getirdi.

T

arımsal Mekanizasyon Kurulu Toplantısı ile eş zamanlı şekilde düzenlenen 11’inci TARMAKBİR Sektör Buluşması, 42 üye firmanın yanı sıra Başbakanlık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın toplam 18 farklı biriminin yetkilileri, 15 üniversite adına bölüm başkanları ve akademisyenler, tarım, tarım makineleri ile makine imalat sektöründe faaliyet gösteren 13 birliğin yetkilileri, fuarcılık ve finans sektöründen temsilcilerinin yanı sıra diğer sektör paydaşlarının katılımıyla, 23-26 Kasım tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. Programın açılış konuşmasını TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal yaparken, TARMAKBİR Genel Sekteri Selami İleri tarafından ger-

24

çekleştirilen sektörel sunumun ardından Prof. Dr. Ediz Ulusoy tarafından “Küresel Dünyada Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve TARMAKBİR” konusu ele alındı. PANEL VE OTURUMLARDA SEKTÖR SORUNLARI TARTIŞILDI Moderatörlüğünü Bereket Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. Reklam Müdürü Ömer Kuloğlu’nun yaptığı beş ayrı oturumda ise paydaş bakanlıkların güncel uygulamaları, finans ve devlet destekleri ile kamu-üniversite ve sanayi işbirliği, Ar-Ge ve inovasyon konuları ele alındı. Bu oturumlar kapsamında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adına düzenlenen ilk panel oturumuna Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nden Hakan Kavruk, Tarım Alet ve Makine

Test Merkezi Müdürlüğü’nden Hamdi Taşbaş, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nden Osman Arı ile AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nden Uğur İlkdoğan katıldı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına düzenlenen ikinci oturumun konuk isimleri ise Sanayi Genel Müdürlüğü’nden Fatih Özçınar, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü’nden Alparslan Bulut ile Türk Standartları Enstitüsü’nden Dr. Cemal Yıldızeli oldu. Finans ve Devlet Destekleri başlıklı ilk oturuma Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü’nden Ali Rıza Oktay, Türk Eximbank’tan Gülpervin Curaoğlu ve KOSGEB’den Kazım Akgün katılırken, ikinci oturumda ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nden Haluk Çağlar


gündem

ile Tarım ve Kırsal Kalkınma yı Destekleme Kurumu’ndan Ali Ateş, Ziraat Bankası Tarım Politikaları Bölümü’nden Ferhat Pişmaf, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Tarımsal Mekanizasyon ve Enerji Şubesi’nden Erol Apaydın ve PANKOBİRLiK Satın Alma ve Pazarlama Şubesi’nden M. Serdar Çalışkan konuşmacı olarak panele katıldı. “Üniversite-Sanayi İşbirliği, Ar-Ge ve İnovasyon” başlıklı oturumda ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü’nden Hakan Bal; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nden Mustafa Gezici ile Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Sait Ertürk ve Tarım Makinaları Derneği’nden Prof. Harun Yalçın görüşlerini katılımcılarla paylaştı. Programın son bölümünde ise Türk Tarım Ortak Girişimi adına Sumer Tömek Bayındır “Türk Tarım Makinaları Ortak Gi-

rişimi”, Feyz Hayvancılık İşletmesi adına Sencer Solakoğlu “Akıllı Tarım ve Çiftlik Yönetimi”, TÜYAP Fuarcılık adına İlhan Ersözlü “Agro Türk 2019” ve Alman menşeli DLG Service GmbH adına Katharina Staske “Agritechnica Asia” başlıklı çağrılı sunumlarını gerçekleştirdi.

SEKTÖR TEMSİLCİLERİNİ İLGİLİ BAKANLIKLARLA AYNI PLATFORMDA BİR ARAYA GETİREREK SORUNLARIN TARTIŞILMASI VE ÇÖZÜM ÜRETİLMESİNE İLK ELDEN OLANAK SAĞLAYAN TARMAKBİR SEKTÖR BULUŞMASI’NA TÜRKİYE’NİN FARKLI YERLERİNDEN 140 TEMSİLCİ KATILDI.

SEKTÖR İÇİN ORTAK SİNERJİ OLUŞTURULDU Her yıl sektör temsilcilerini ilgili bakanlıklarla aynı platformda buluşturarak sorunların karşılıklı tartışılması ve çözüm üretilmesine ilk elden olanak sağlayan TARMAKBİR Sektör Buluşması’na bu yıl Türkiye’nin farklı yerlerinden 140 temsilci katılırken, iki gün süren oturumlarda yeni teknolojiler ve dünyadaki gelişmeler ele alındı; sektörün geleceğe ilişkin hedefleri ile tarım ve gıda sektöründeki gelişmeler değerlendirildi; imalatçıların deneyimleri ve bilgi birikimleri paylaşılarak ortak bir sinerji oluşturuldu.

25


gündem

HPKON SEKİZİNCİ KEZ KAPILARINI AÇTI 8. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi (HPKON), uluslararası katılımla 22-25 Kasım tarihlerinde İzmir MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.

T

MMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, MMO İzmir Şube Başkanı Battal Kılıç, Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, HPKON Yürütme Kurulu Başkanı Semih Kumbasar ve Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Demirer’in açılışını gerçekleştirdiği 8. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’ne 528 kayıtlı delegenin yanı sıra 3 bin 328 ziyaretçi katıldı. Açılış konferansı, bildiriler, atölye çalışmaları, kurslar, paneller, yuvarlak masa toplantıları, konferanslar ve forumlarla dinamik bir platformun oluşturulduğu kongre

26

Semih KUMBASAR HPKON Yürütme Kurulu Başkanı

kapsamında 45 bildiri sunulurken 15 atölye çalışması, bir panel, altı kurs, beş yuvarlak masa toplantısı ve bir forum düzenlendi. Kongreyle eş zamanla gerçekleştirilen HPKON 2017 Fuarı’na ise 45 firma katıldı. Kongre çerçevesinde “Hidrolik Pnömatik Sektöründe Yeni Stratejiler” konulu bir panel gerçekleştirildi. Panelde; iletişim teknolojisinde ve internet teknolojisindeki gelişmeler, dijital devrimin hidrolik pnömatik alanına etkisi, sektörde Ar-Ge, üniversiteoda-sanayi işbirliğiyle sektörün sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Kongrede ulaşılan çok yönlü birikimi içeren 519 sayfalık “Bildiriler Kitabı” da tüm sektör ilgililerinin kullanımına sunuldu.

15 ATÖLYE ÇALIŞMASI DÜZENLENDİ Kongre kapsamında; “Pnömatik ve Elektrik Tahrikli İş Elemanları ve Karşılaştırılması”, “Mobil Hidrolikte Endüstri 4.0 Uygulamaları”, “Pnömatik Teknolojisinde Devrim, Dijital Pnömatik, Motion Termina (VTEM)”, “Medikal Sistemler Ve Laboratuvar Alanlarında Otomasyon Çözümleri”, “Mobil Uygulamalarında Elektronik Çözümler”, “Medikal Proses Ekipmanları, İlaç Hazırlama (Kemoterapi) ve Temiz Oda Uygulamaları”, “Sızıntı Bulma Teknikleri”, “Radyal Pistonlu Hidrolik Motorlarda Elektronik Deplasman Kontrolü”, “Vinç Ve İş Makinelerinde Yük Kontrol ve Yük Tutma Valfleri”, ”Yeni Nesil Servo Performanslı Oransal Valfler”,


gündem “Mobil Araçlarda Soğutma Uygulamaları”, “Pick&Place Uygulamalarında Vakum Seçimi”, “Kabin Stabilizasyonu” ve “Filtrasyon” başlıklarında 15 atölye çalışması düzenlendi. Organize edilen kurslar çerçevesindeyse; “Pnömatik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Teknikleri”, “Hidrostatik Tahrik ve Kapalı Devre Tekniği”, “Sızdırmazlık Elemanları Seçiminde Yenilikçi Yaklaşımlar ve Uygulama Örnekleri” “Hidrolik Boru Bağlantı Elemanları” “Hidrolik Endüstrisinde Kullanılan Akışkan İletimi Elemanlarına Genel Bakış” konuları ele alındı. Kongre’de ayrıca “Makine İmalatçılarının Hidrolik-Pnömatik Sektöründen Beklentileri”, “Hidrolik Akışkanlar”, “Makine Emniyeti ve İş Güvenliği”, “Geleceğin Teknolojileri” ve “Mühendis ve Ara Teknik Eleman Belgelendirmesi ve Sektörde İstihdam” ana başlıklarında beş yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi. YERLİ ÜRÜNLERE ÖNCELİK VERİLMELİ Kongrede hidrolik pnömatik sektörüne ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuldu: “2008 ortalarından başlayarak 2009’u da kapsayan dönemde küresel krizin etkisiyle sanayi sektörü de küçüldü. Makine imalat sektörünün yanı sıra hidrolik pnömatik girdilerini, demir-çelik, iş ve inşaat makineleri, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektörler de yaygın olarak kullanıyor. Tüm bu sektörlerdeki dinamiğin makine imalat sektöründekine benzer bir olumsuzlukta olduğu söylenebilir. Hidrolik pnömatik sektörünün tüm bu olumsuz havadan etkilenmemesi mümkün değil. Teknoloji kullanımı ve projelendirme açısından dünyanın gerisinde kalmayan fakat aynı performansı üretimde gösteremeyen hidrolik pnömatik sektörünün ana sorunları şöyle sıralanabilir: Öncelikle yerli üretim sorunu ve Ar-Ge, teknolojik ve endüstriyel birikimle başlayan bu sorunları sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleriyle yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin yerli üretime göre pazar paylarının yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak sıralamak mümkün. Makine imalatçılarının, tasarım ve uygulama¬larda yerli ürünlere öncelik vermemesi, güven duymaması, dünya pazarında rekabet edebilen yerli üretici sayısının azlığı, üreticilerin sorunları arasındadır. Bunun yanı sıra kalitesi belgelenmemiş, sertifikası olmayan ve haksız rekabete neden olan ürünlerin ülkeye girişinin kontrol edil-

mesi ve zorlaştırılması için önlem almada ve denetim konusunda harekete geçmede önemli sorunlar yaşanıyor. Sektör bu ürünlerin ülkeye girmemesi konusunda tavır almalı, siyasi irade yerli ürün kullanımı konusunda zorlanmalıdır. Özellikle ihracat yapan yerli üreticilerin desteklenmesi ve uluslararası pazarlarda rekabet edilmesi için yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli, üretim ve istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı ve kamu ihalelerinde yerli malı kullanımı teşvik edilmelidir. Bugün itibarıyla yerli üretimde yüzde 62 oranında ithal girdi kullanılırken makine imalat sanayisinde iç pazar talebinin yüzde 51’i ithal makinelerle karşılanıyor. Makine üreticileri yerli devre elemanlarını yeterince kullanmıyor. Rekabet edebilmenin ön koşullarından birisi; kullanılan teknolojilerin inşaat sahaları, tüneller, maden ocakları, demirçelik tesisleri ve tersaneler gibi yüksek riskli ortamlarda işçiler için güvenli çalışma koşullarının sunulmasıdır. Sektörün sunduğu güvenli ürünler ile iş kazalarının önüne geçilmesinin mümkün olduğu, insan, makine ve tesisin güvenliğini sağlamanın, sektörde, tasarım ve üretim sürecinde sistem ve donanım seçiminde güvenliğin önemli bir kriter olduğu unutulmamalıdır. Sanayide enerji verimliliği, uluslararası rekabet gücü açısından önemli bir unsurdur. Enerjide sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi gerekiyor. İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde, enerji verimliliğine önem verilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve teşvik edilmelidir.”

KONGRE ÇERÇEVESINDE GERÇEKLEŞTIRILEN PANELDE; ILETIŞIM VE INTERNET TEKNOLOJISINDEKI GELIŞMELER, DIJITAL DEVRIMIN HIDROLIK PNÖMATIK ALANINA ETKISI, SEKTÖRDE AR-GE, ÜNIVERSITEODA-SANAYI IŞBIRLIĞIYLE SEKTÖRÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERILERI TARTIŞILDI.

27



gündem

MAKİNE İMALAT SEKTÖRLERİ BURSA’DA BULUŞTU Makine imalat sektörlerinin önemli alt segmentlerini bir araya getiren Bursa Endüstri Zirvesi, 30 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında TÜYAP Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. devam eden Özkayan, “İthalata dayalı büyümeyle sanayide devrim yapamayız. Bulunduğumuz bölgede üretmekten başka çaremiz yok. Bu nedenle, makine imalat sektörlerinin Türkiye için nasıl yaşamsal bir öneme sahip olduğu ortadadır. Sanayileşme politikalarının yerli, milli makine üretimini destekleyecek şekilde sürekli olarak düzenlenmesi ve küresel rekabete dayanabilecek, markalaşacak bir makine sanayisi oluşturulmalıdır. Bu konudaki lobi faaliyetlerimize devam ediyoruz” dedi.

M

akine sektörünün Avrasya coğrafyasındaki en büyük buluşma noktalarından biri olan Bursa Endüstri Zirvesi, 30 Kasım-3 Aralık tarihlerinde dört farklı fuara ev sahipliği yaptı. TÜYAP Bursa Fuarcılık ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MİB) işbirliğinde, eş zamanlı gerçekleştirilen; 16. Uluslararası Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı, 9. Uluslararası Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı, Bursa 10. Kalıp Avrasya Fuarı ve Bursa 15. Otomasyon Fuarı, Bursa Endüstri Zirvesi adıyla Türkiye makine imalat sektörlerini bir araya getirirken, 60 ülkeden gelen 44 bin 665 sektör profesyonelini ağırladı. Son teknoloji kullanarak geliştirilen inovatif ürünlere ev sahipliği yapan ve Türkiye makine imalat sektörlerinin önemli alt segmentlerini buluşturan fuarlarda katılımcılar, ürünlerini dört gün boyunca ziyaretçilere tanıtma fırsatı buldu.

“KENDİ MAKİNENİZ OLMADAN BÜYÜMEDEN SÖZ EDİLEMEZ” MİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özkayan MİB olarak, “Milli Üretim, Milli Güç” sloganıyla yerli üretimi destekleyecek politikaların oluşturulup yürütülmesi ve markalaşması konusunda çalışmalar yaptıklarını belirtti. “Kendi makineniz olmadan sanayileşmeden, gerçek büyümeden ve güçten söz edilemez” diyerek

“410 FİRMA, YENİ ÜRÜNLERİNİ İLK KEZ TANITTI” Bursa Endüstri Zirvesi’ni değerlendiren TÜYAP Bursa Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Zirve’nin ArGe destekli inovatif ürünlere ev sahipliği yaptığının altını çizdi. Ersözlü, “Zirve’de Türkiye’nin en büyük üretici firmaları ve dev markalarının yer alması, katılımcıların yüzde 60’ının üretici firma olması çok önemli bir parametredir. Dört gün boyunca binlerce sektör profesyoneli tarafından ziyaret edilen Zirve’de 410 firma yeni ürünlerini ilk kez tanıttı” dedi.

29



vitrin

ERMAKSAN’DAN 3D METAL YAZICI “Yenilikçi teknolojiler” sloganıyla, sac işleme sektörüne katma değer sağlayan Ermaksan, üç boyutlu yazıcıların tek ham maddesi olan titanyum tozları üretiminin ardından, yüzde 100 yerli ve milli imkânlarla bünyesinde geliştirdiği 3D metal yazıcıyı, Avrupa’dan sonra Türkiye’de ilk kez, Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı’nda sergiledi. tekli bir proje kapsamında Gazi Üniversitesi’nin işbirliğinde, 120 kişilik Ar-Ge ekibi ve 52 yıllık makine üretim tecrübesiyle üç yıllık bir çalışma sonucunda ortaya çıktı. Ermaksan’ın geliştirdiği ENA 250 3D metal yazıcı, 25 cm x 25 cm taban alanına ve yükseklik olarak da 30 cm üretim kapasitesine sahip. Ermaksan’ın 1 KW’lık rezonatörü ile entegre edildiğinde, yerli lazer ile birlikte dışa bağımlılığı en aza indirip yerlilik oranını artıran makinede kullanılan tüm kontrol yazılımları da yerli ve patenti Ermaksan’a ait. Ahmet Özkayan, kullanılan gerçek zamanlı izleme ve reaktif malzemelerle titanyum tozlarını işleyebilen makinenin bir başka özelliğinin ise, içerisinde kullanılan lazerin de Ermaksan üretimi olduğunu ifade ediyor. Makineyi üretmekle kalmayıp üç boyutlu metal yazıcıların tek ham maddesi olan ti-

tanyum tozlarını üreterek yerlileştirdiklerini de belirten Özkayan, yıllık 70 ton üretim kapasitesine sahip atomizasyon sistemi kurduklarını, amaçlarının stratejik öneme sahip bu ham maddedeki dışa bağımlılığa son vermek olduğunu kaydediyor. Ermaksan’ın geliştirdiği üç boyutlu metal yazıcı ve titanyum tozları, ilk kez 14-17 Kasım tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Formnext 2017 Fuarı’nda boy göstermişti. Formnext Fuarı’nda sergilenen ilk Türk makinesi olma özelliğine de sahip olan ürün, Endüstri 4.0’ın dokuz başlığından biri olan eklemeli imalata yönelik önemli bir adım olarak da değerlendirilebilir. Kişiselleştirilmiş ürünlerin imal edilebileceği bu teknolojide adetsel zorunluluk ortadan kaldırılıyor; yüksek maliyetlerle kalıp üretimine gerek kalmıyor ve hem maliyet hem de zamandan tasarruf sağlıyor.

“Vitrin” bölümünde Makine İhracatçıları Birliği üyelerinden gelen haberlere yer verilmektedir.

E

rmaksan, sac işleme sektöründeki teknoloji odaklı yatırım hamlelerine bir yenisini daha ekledi. 2014 yılında Ar-Ge’sine başladığı Türkiye’nin yerli üç boyutlu metal yazıcısı ve üretimin ham maddesi titanyum tozunu Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen Formnext 2017 Fuarı’nda dünya vitrinine çıkaran Ermaksan, 30 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında ise TÜYAP Bursa Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı’nda yeni ürünlerini Türk makine imalat sanayisine tanıttı. Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, yaptığı açıklamada, büyük önem verdikleri Ar-Ge Merkezi ile Türkiye’nin ilk yerli ve milli çipi ile lazer rezonatörünü üretme başarısı gösterdiklerini söyledi. “Yüzde 100 yerli ve milli imkânlarla geliştirdiğimiz 3D metal yazıcı ve titanyum tozu Türk makine imalat sektörlerinde bir dönüm noktasıdır. Ürettiğimiz titanyum tozu Türkiye’de bir ilk; dünyada da sayılı diyebiliriz” diyerek devam eden Özkayan, dünyada titanyum tozuyla ilgili bir ambargo olduğunu; makine üretilse bile üretimin ham maddesi olan bu toz yoksa üretim gerçekleştirilemeyeceğini belirtti ve titanyum tozunun ardından nikel alaşım tozları, krom kobalt, paslanmaz çelik tozlar gibi diğer metallerin tozlarını da üretmeyi planladıklarını bildirdi. Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu ve kısıtlamaya gidilen birçok ürünün Türkiye’de üretilmesinin önünü açacak olan ürün, TÜBİTAK des-

31



vitrin

DURMA CNC BÜKÜM MERKEZİ SEKTÖRE TANITILDI Durmazlar Makina tarafından, parça bükümlerinde verimliliği artırmak için modern teknolojiler kullanılarak imal edilen CNC Büküm Merkezi (Panel Bender) Avrupa lansmanının ardından Türkiye’de de tanıtıldı.

kazanç sağlamasının yanı sıra makine gövdelerinin hassas ve uzun yıllar çalışması için gerilim gidermelerinin yapılmış olmasıyla fark yaratıyor. KONTROL ÜNİTELERİ VE YAZILIMI DA YERLİ Durmazlar Makina Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, kullanımı kolay arayüzü ve parça programlamayı basitleştiren yazılımıyla da kullanıcılarının çözüm ortağı olmaya hazır olan

DURMA CNC Büküm Merkezi hakkında, “Hassasiyeti ve otomasyona dönük uygulama ile hem Durmazlar’ın Ar-Ge gücünü hem de Türkiye’nin dünya platformunda sac işleme makineleri konusunda teknolojik üstünlüğünü kanıtlıyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. CNC Büküm Merkezi’ni, “En önemli Ar-Ge projelerimizden biri” diyerek tanıtan Hüseyin Durmaz, “Türkiye’nin bu konudaki ilk üretimi olan ürünümüzde yine kendi üretimimiz olan yerli kontrol üniteleri ve yazılımları kullanıyoruz. Böylece kontrol üniteleri ve yazılım kullanımı konusunda da yüzde 85 yerliliğe ulaştık. Ürettiğimiz makinelerde Endüstri 4.0 uygulamalarını gerçekleştiriyoruz. Büyük veri (Big data), Akıllı veri (Smart data), Bulut (Cloud) alt yapılarını oluşturduk. Doğru analizlerle akıllı veri iletimi yapabilen, kesilecek parçaları tanıyabilen makinelerimiz, bulut yazılımı sayesinde müşteri tarafından 7/24 izlenebiliyor; müşterilerimiz bu sayede üretim süreçlerini MRP’den CAD verilerine kadar detaylı bir şekilde istedikleri zaman öğrenebiliyor” diyor.

“Vitrin” bölümünde Makine İhracatçıları Birliği üyelerinden gelen haberlere yer verilmektedir.

A

lmanya’nın Stuttgart kentinde 7-10 Kasım tarihlerinde düzenlenen BlechExpo Fuarı’nda Avrupalı alıcıların karşısına çıkan ve Durmazlar Makina’nın Türkiye’de ilk kez ürettiği CNC Büküm Merkezi, 30 Kasım-3 Aralık tarihlerinde düzenlenen Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı’nda da Türkiye’deki imalat sanayilerinin beğenisine sunuldu. DURMA markası altında geliştirilen CNC Büküm Merkezi, Türkiye’de ilk ve yurt dışındaki rakiplerinden ayırt edici yanlarından biri olan full servo özelliğiyle dikkat çekiyor. En yüksek hız ve güvenlik, tam otomatik kalıp değiştirme ve en az ayar süresi bakımından kusursuz büküm sonuçları sağlayan CNC Büküm Merkezi, güçlü gövdesi, mükemmel hassasiyeti ve ergomik tasarımıyla da üretim verimliğinde yüksek artış vadediyor. Yapabildiği büküm çeşitliliğiyle işletmelerin operasyonel kapasitesini de artıran; operatörden bağımsız standart üretim ve stabil termal kondüsyon çalışmaları sonucu üretilen DURMA CNC Büküm Merkezi, yükselen enerji masraflarına karşı

33


sektörden

“KATMA DEĞER YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ” ULUSLARARASI KALITE STANDARTLARINI GÖZETEREK YILDA ORTALAMA 600 ADET ILERI TEKNOLOJILI MAKINE IMAL ETIKLERINI SÖYLEYEN ELS LIFT GENEL MÜDÜRÜ KEREM BAYRAK, “‘TÜRK MALI’ IMAJININ KÜRESEL PAZARLARDA DAHA DA GÜÇLENMESI IÇIN ÜRETMEYE VE KATMA DEĞER YARATMAYA DEVAM EDECEĞIZ” DIYOR.

Y

I-BA Mühendislik adıyla Bursa’da 1979 yılında kurulan ELS Lift, 1986 yılında Elsisan Boya Cihaz ve Tesisleri unvanıyla boya tesisleri projelendirme ve imalatı faaliyetlerine başladı. Zaman içerisinde gelişen koşullarla birlikte lsısan Makine adıyla çalışmalarına devam eden firma, 2008 yılında Elsisan A.Ş. markası haline geldi. Bu tarihten itibaren Türkiye’nin personel yükseltici platform sektöründe, küresel ölçekte faaliyet gösteren öncü markası olarak imalat gerçekleştirdiklerini söyleyen ELS Lift Genel Müdürü Kerem Bayrak, “ELS Lift olarak; genel ve ağır inşaat, madencilik ve endüstriyel, tekstil, çelik, kimya, ilaç, seramik, ağaç sanayisi, otomotiv, plastik, gıda ve enerji sektörlerine yenilikçi ürünler sunuyoruz” diyor. ELS Lift imalatını nerede ve nasıl gerçekleştiriyor? ELS Lift olarak ‘Yerden Göğe Kadar Yanınızda!’ sloganıyla inovatif üretim gücünü küresel ölçekteki yaygın servis hizmetimizle destekli-

34

yoruz. 200’e yakın çalışanın istihdam edildiği Bursa’daki 10 bin 500 metrekarelik son teknolojiye sahip üretim tesisimizin yanı sıra İstanbul Orhanlı’daki 3 bin 500 metrekarelik depolama ve lojistik merkezimizde de çeşitli finansal çözümler sunarak, müşterilerimize değer katıyoruz. Büyük önem verdiğimiz Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarıyla seri üretime hazır beş yeni modeli, her yıl uluslararası piyasalara sunuyoruz. Lazer kesim tezgâhları, 5 eksen kaynak robotları, CNC torna ve işlem merkezleri, yaş-toz boya, kumlama gibi özellikleri kendi içinde barındıran, gelişmiş teknolojiyle donatılmış üretim tesisimizde; uluslararası kalite standartlarını gözeterek yılda ortalama 600 adet ileri teknolojili ve katma değerli makine imal ediyoruz. İmal ettiğiniz ürünler ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Beş metreden 18 metreye kadar erişim yüksekliğine sahip çeşitli özelliklerde, hafif tip makaslı, akülü makaslı, 4x4 dizel makaslı, akülü eklemli, dikey personel yükseltici


lift gruplarında; Türkiye ve dünyada personel kaldırma ve iletme platformları işletmecilerinin tercih edilen markasıyız. Bunun yanı sıra ELS Lift olarak; genel ve ağır inşaat, madencilik ve endüstriyel, tekstil, çelik, kimya, ilaç, seramik, ağaç sanayisi, otomotiv, plastik, gıda ve enerji sektörlerine yenilikçi ürünler sunuyoruz. Ayrıca kamu projelerinde de başlıca tedarikçiyiz. Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı? Mevcut modellerinin yanı sıra pazara iki yeni model sunduk. Bunlardan VM10-J, yatay erişim imkanı sunan 8-10 metre çalışma yüksekliğine sahip jibli dikey platform iken, RT18-L ise 18 metre erişim kapasiteli 4x4 dizel makaslı platformdur. Aynı zamanda RT18-L’nin 15-12 metre kapasiteli versiyonları da mevcut. Ayrıca, Junior 5.5 SP modelimiz yeni tasarımıyla kullanıcılarımızla buluşarak; hafif, sağlam ve kompakt yapısıyla en çok tercih edilen modellerden biri olarak ürün gamımızda yerini aldı. Yeni tasarımdaki en önemli farklılık direksiyon dönüş sisteminin sarhoş tekerlekten silindirli dönüş sistemine geçmiş olması. 2018 yılında dört-beş yeni modeli daha pazara sunacağız. Bugün itibarıyla toplamda 16 farklı çeşit ürün grubumuz mevcut. Öte yandan Ar-Ge departmanımızda, üniversite-sanayi işbirliğine büyük önem veren ve bir kısmı akademik kariyerlerine devam eden uzman bir ekiple çalışıyoruz. En önemlisi tüm makine tasarımlarını ve analizlerini kendi bünyemizde yapıyor, makine revizyonları, yedek parça ve garanti gibi konularda da bu sayede üstün hizmet sunuyoruz. Yeni teknolojiler, yazılım, Endüstri 4.0 üretim teknolojileri, fikstür tasarımları gibi konular üzerinde yaptığımız yoğun çalışmalarla birlikte yürüttüğümüz beş TÜBİTAK projesini tamamladık.

Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Ar-Ge ve inovasyon politikası gereği, çağın teknolojik gelişmelerini yakından takip eden ve ISO 9001 kalite ve CE belgeli, TS EN280 standartlarına uygun, uluslararası pazara rekabetçi ürün tasarımları sunan firmamız, sürdürülebilir büyüme stratejileri ve üretimde katma değer yaratan yatırımlarıyla sürekli gelişiyor. Türkiye’nin personel yükseltici platform sektöründeki ilk Ar-Ge merkezini de hayata geçirmeyi planlıyoruz. Çalışanlarınızın gelişimi konusunda gerçekleştirdiğiniz çalışmalar var mı? Hizmet verdiğimiz sektörde eğitimin oldukça önemli olduğu bilinciyle hareket ederek, müşteri ve bayilerimizin talepleri doğrultusunda; iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin yanı sıra yüksekte çalışma eğitimi, makine kullanım ve bakım eğitimleri, yetkili servis ve bayi teknik eğitimi gibi çeşitli kategorilerde eğitim veriyoruz. Bu eğitimlerimizi, gelen talepler doğ-

“TÜM MAKİNE TASARIM VE ANALİZLERİNİ KENDİ BÜNYEMİZDE YAPIYORUZ. BU SAYEDE MAKİNE REVİZYONLARI, YEDEK PARÇA VE GARANTİ GİBİ KONULARDA MÜŞTERILERIMIZE ÜSTÜN HİZMET SUNABİLİYORUZ.”

35


sektörden

“TÜRKİYE VE DÜNYADA PERSONEL KALDIRMA VE İLETME PLATFORMLARI İŞLETMECİLERİNİN TERCİH EDİLEN MARKASIYIZ.”

rultusunda üretim tesisimizde, servis merkezlerimizde veya müşterilerimizin sahasında gerçekleştiriyoruz. Ayrıca yıllık eğitim takvimimiz doğrultusunda çalışanlarımızın gelişimine katkı sağlayacak kişisel ve mesleki gelişim eğitimlerini de gerçekleştiriyoruz. Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz? Fuarlar tanıtım ve iş geliştirme açısından her firma gibi bizim için de çok önemli. Bu çerçevede sektörün önemli fuarlarına katılarak ELS Lift ve ürünlerini müşterilerle buluşturuyoruz. Mayıs ayında Apex Hollanda ve Eylül ayında da Almanya’da düzenlenen Platformers’ Days Fuarı’na Türkiye’den katılan tek firmaydık. Burada iki yeni modelimizi tanıttık. Sergilenen ürünlerimiz de yoğun ilgi gördü. Almanya ve Fransa öncelikli olmak üzere Avrupa, ELS Lift’in güçlü olduğu başlıca pazar. Yeni ürünler için alınan ön siparişlerin teslim tarihini Ocak 2018 olarak belirledik. Yeni ürün gamıyla küresel pazarda ELS Lift marka bilinirliğinin ve ürün kullanımının artacağını düşünüyoruz. Fuarların yanı sıra sektöre katkı sağlayacak diğer platformlarda da yer almaya devam edeceğiz. Firmanızın ihracat performansından söz eder misiniz? Bugün itibarıyla Almanya, Fransa, Rusya, Hırvatistan’daki mevcut bayilikler aracılığıyla, uluslararası platformlarda kullanıcılarla buluşuyoruz. Yıllık üretimimizin yüzde 60’nı bu ülkelerin yanı sıra; İsviçre, Hollanda, Avusturya, Suudi Arabistan, Mısır başta olmak üzere 20’den fazla ülkeye ihraç ediyoruz. Yeni hedef pazarlarımız arasında İngiltere ve ürün sertifika çalışmalarına başladığımız Kuzey Ameri-

ka var. Bir ürün geliştirirken en zorlu pazarları kendimize hedef alıyor, böylece kalite standartlarında çıtayı yükseğe koyuyoruz. Markalaşma çalışmalarıyla birlikte, bilgi ve teknoloji geliştirmeyi sürdürerek, “Türk malı” imajının rekabetçi küresel pazarlarda daha da güçlenmesi için üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? ELS Lift, Elsisan A.Ş.’nin markası olarak, 35 yılı aşkın küresel tecrübe ve birikime sahip bir çatı altında faaliyet gösteriyor. Bu birikimin getirdiği avantajı sonuna kadar kullanıyor ve gücümüzü de bu birikim ve tecrübeyle pekiştiriyoruz. ELS Lift olarak kendinize nasıl bir vizyon belirlediniz? Vizyonumuz; hızlı, esnek ve çözüm odaklı satış ve satış sonrası destek hizmetleriyle birlikte, dünyanın dört bir yanındaki müşterilerine, verimli ve yüksek güvenlikli kullanım olanağı sağlayan inovatif ve katma değeri yüksek lider marka olmak. Vizyon, misyon ve değerler sürdürülebilir olmanın en belirleyici unsurları. Bu sebeple 2018 yılında öncelikli olarak vizyon ve misyon güncellemesi ve bu yapının altını dolduracak stratejilerimizin belirlenmesi için tüm çalışanlarımızın katılımıyla bir çalıştay gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz bizi yüksek hedeflerimize taşıyacak stratejilerimizin orta ve uzun vadede belirlenmesi ve özümsenmesi. Kurumsal değerler ışığında misyon, vizyon güncellemesinin yanı sıra grup çalışmalarıyla çalışanların ekip duygusunu geliştirebilecek fırsatlar sunmayı, şirkete karşı bağlılıklarını pekiştirmeyi, şirketin çalışma stratejisinin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak çalışma kalitesini artırmayı ve üst yönetimle çalışanlar arasındaki iletişimi güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda? Gelişmiş ülkeler, makine sektörünü ana sektör olarak kabul ediyor. Türkiye, ihracatının yüzde 80’ni gelişmiş ülkelere gerçekleştiriyor. Yıllık üretim kapasitesi bakımında Avrupa’da altı, dünyadaysa 17. sırada. Bu noktada ithalatta tercih sebeplerinin kaliteden ziyade verilen ciddi müşteri finansman destekleri olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Türkiye, makine sektörüne gerekli önemi göstererek stratejik sektör olarak belirler ve bu alandaki çalışmalara hız kazandırırsa yabancı yatırımcının da dikkatini çekmeyi başaracaktır. Bununla birlikte teknoloji alanında da hızla devam eden bir dönüşüm söz konusu. Üretici olarak dışa bağımlı hale gelmemek adına

36


bu teknolojik gelişimi yakından takip etmeli ve eğitim seviyesinin artışına destek olacak yabancı sermayeyi Türkiye’ye çekmeliyiz. Uluslararası rekabette Endüstri 4.0 anlayışının öne çıkacağı 21. yüzyıl, İnternet üzerinden yönetilen ve birbirleriyle konuşan makinelerin çağı olacak. Kaldı ki bu değişime en kolay adapte olacak sektör de makine sektörüdür. Türkiye olarak, süreç otomasyonunda devrimci yeniliklerin yaşanacağı Endüstri 4.0 çağını yakalamak zorundayız. Firmanız açısından 2017 yılı nasıl geçti? 2018’e yılına dair beklentileriniz nedir? Tamamen yerli üretim anlayışımızla hareket ederek, 2017 yılı hedefimizi yüzde 85 oranında gerçekleştirdik. Ülkemizin bu alandaki sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamayı ve küresel müşteri analizleri doğrultusunda geleceğe dönük önemli adımlar atmayı planlıyoruz. İnovatif üretim gücümüzü, küresel ölçekteki yaygın servis hizmetimizle destekleyerek, bu yıl da yüzde 30 büyümeyi hedefliyoruz. Ayrıca prototip aşaması bitirilen dört adet yeni model için de seri üretime geçmek 2018 yılı planlarımız arasında. Şirket bünyesinde yeni bir hamle olan sahaya iniş süreciyle birlikte, müşteri talep ve beklentilerini çok daha etkin ve efektif bir şekilde yöneteceğimize inanıyorum.

İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Dünyada kiralama parklarına giren ilk ve tek Türk markası olarak “Yerli yerinde üretim” anlayışını benimsiyoruz. Yeni hamlemiz olan sahaya iniş süreciyle birlikte, küresel düzeydeki müşteri taleplerini ve beklentilerini, çok daha etkin ve efektif bir şekilde yönetmeye başladık. Almanya, Fransa, Rusya, Hırvatistan’daki mevcut bayilikler aracılığıyla uluslararası platformlarda kullanıcılarla buluşuyoruz. Markalaşma çalışmalarımızla birlikte, bilgi ve teknoloji geliştirmeyi sürdürerek “Türk Malı” imajının rekabetçi küresel pazarlarda daha da güçlenmesi için üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz.

“DÜNYADA KIRALAMA PARKLARINA GIREN ILK VE TEK TÜRK MARKASIYIZ.”

ELS Lift olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Tüm dünyada oldukça hızlı bir büyüme ivmesine sahip personel yükseltici platform sektörü, Türkiye’de dünya ortalamasının da üzerinde bir hızla gelişiyor. Bu büyüme ülkemizdeki imalatçılar için de global pazarda rekabet etme fırsatı sunacaktır. ELS Lift olarak, sektörün hızla büyüyen dinamiklerine ayak uyduracak bir yapılanmaya sahip olmamız ve küresel rekabet koşullarına uygun vizyonumuzla bu büyümenin sunacağı fırsatları değerlendirerek sektöre öncülük etmeye devam edeceğiz.

KEREM BAYRAK KİMDİR? ✓ Bursa’da 1984 yılında doğan Kerem Bayrak, ✓ İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden mezun oldu. ✓ Elsisan A.Ş.’nin markalarından ELS Lift’in kuruculuğunu üstlenen Bayrak, ✓ 2005 yılından bu yana ELS Lift Genel Müdürlüğü görevini de sürdürüyor.

37


kapak

38


STANDARDIZASYON, GÜNÜMÜZÜN KARMAŞIK EKONOMIK ÜRETIM VE TÜKETIM AĞI IÇINDE, EN ÖNEMLI KONULARIN BAŞINDA GELIYOR. KÜRESEL BIR KIMLIK KAZANAN STANDARTLAR KONUSU TÜM DÜNYADAKI ÜRETICILERLE TÜKETICILER ARASINDA DA BIR KÖPRÜ GÖREVI ÜSTLENIYOR. ULUSLARARASI STANDARDIZASYON, ULUSLARARASI TICARETTE YAŞANAN ARTIŞLA BIRLIKTE KAÇINILMAZ OLARAK TÜM ÜLKELERIN GÜNDEMINDEKI ÖNCELIKLI KONULARDAN BIRI HALINE GELIRKEN ÖZELLIKLE SON YILLARDA HIZLA GELIŞEN TÜRK SANAYISININ DÜNYA ÜLKELERINE GERÇEKLEŞTIRDIĞI IHRACAT VE BUNUN ÜLKE EKONOMISINE SAĞLADIĞI KATKI DIKKATE ALINDIĞINDA, ULUSLARARASI STANDARTLARA UYGUN ÜRETIM YAPMANIN ÖNEMI NET BIR BIÇIMDE ORTAYA ÇIKIYOR.

39


kapak

P

adişah II. Bayezid tarafından 1502 yılında çıkarılan “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”, kalkınmanın temel taşlarından biri olan standartların öneminin Türkler tarafından yüzyıllar önce kavrandığını gösteren en eski yazılı belgedir. Boyut, ambalaj, kalite gibi esaslarla narh ve ceza hükümlerine yer verilen belge, dünya standart tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanı sıra çağdaş standardizasyon faaliyetlerine ışık tutmasıyla da öne çıkıyor. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ülkemizde standardizasyon ça-

40

lışmaları İkinci Dünya Savaşı’na kadar sürdü. Fakat savaşın ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle uzun süreli bir duraklama dönemine girdi. Savaş sonrası tarım ürünlerinde görülen kalite düşüklüğü ve sanayi ürünlerinin ithal mallarıyla rekabet edebilecek nitelikten uzak olması nedenleriyle standardizasyon konusunda çalışmalar yapılmasının önemi anlaşıldı. 1950 yılında standardizasyon işlerinin yeni baştan düzenlenmesi gerektiği konusunda alınan kararla birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Teknik Yardım Teşkilatı’na başvuruldu ve


konuyla ilgili çalışmalarda yardım talep edildi. BM’nin teknik desteğiyle standart hazırlama işlerinin, içerisinde üniversitelerin, hükümetin, özel sektör temsilcilerinin bulunacağı bir ekiple yapılması kararı alındı. Böylece bütün standartları hazırlayacak merkezi bir kuruluşun hayata geçirilmesine yönelik ilk adım da atıldı. 1954 yılında Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği bünyesinde standart hazırlamakla görevli bir birim oluşturuldu. Bu birim 1960 yılında 132 Sayılı Kuruluş Kanunu ile resmi kimliğini kazanarak bugünkü Türk Stan-

dardları Enstitüsü’ne dönüştü. Küçük bir kadroyla işe başlayan Enstitü, bir yandan komiteleri faaliyete geçirirken diğer taraftan da uluslararası standardizasyon kuruluşlarına üyelik için harekete geçti. 1955’te Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO), 1956’da Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC) üyesi olan TSE daha ilk yılını tamamlamadan dünyadaki gelişmiş ülkelere ait 19 bin standardı toplayarak bugünkü zengin arşivinin temelini attı. TSE son olarak 1 Ocak 2012 tarihinde Avrupa standardizasyon kuruluşları CEN ve CENELEC’e tam üye olarak Türkiye’yi bu kuruluşların hazırladığı standartlara yön ve katkı verebilen bir ülke konumuna getirdi. TSE bu faaliyetlerinin yanı sıra diğer yandan da belgelendirme, test ve muayene gibi uygunluk değerlendirme hizmetleriyle sanayicilerin ihtiyaç duyduğu hizmetleri karşılıyor ve üreticilerimizin uluslararası pazarlara uygun mal ve hizmet üretmelerinin altyapısını oluşturuyor. Enstitü, standardizasyon ve onu referans alan belgelendirme faaliyetleriyle üreticilerin rekabet gücüne katkı sağlarken kurum olarak uluslararası standartların oluşumundaki etkinliğini de her geçen gün artırıyor. Faaliyetlerine 1954 yılında başlayan TSE, 63 yıldır standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında hizmet veriyor. Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek için; standardizasyon, uygunluk değerlendirme, deney ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir olarak sağlama misyonuyla hareket eden kurum; ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda tercih edilen, yönlendirici ve lider bir kuruluş olma vizyonuna sahip. Tüm paydaşların katılımıyla standardizasyon çalışmalarını etkin olarak sürdürmek, uygunluk değerlendirme hizmetlerinde hem Türkiye’de hem de dünyadaki pazar payını yükseltmek amacıyla çalışmalar gerçekleştiren TSE, asli görevi olan standardizasyon çalışmalarında; Türkiye’nin sadece standartlara uyum sağlayan değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde de adımlar atıyor. Uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarının karar mekanizmalarındaki etkinliğini artıran TSE; ISO, IEC, Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) ve Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesinin (CENELEC) üyesi ve Türkiye’deki tek temsilcisidir. Diğer taraftan kuruluşlarına öncülük ettiği İslam ülkeleri arasında ticaretin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla çalışmalar yürüten İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin katılımıyla oluştu-

ÜLKEMIZDEKI EN KAPSAMLI ÜRÜN VE YÖNETIM SISTEMI BELGELENDIRME PORTFÖYÜNE SAHIP OLAN TSE BU HIZMETLERI TÜRKAK AKREDITASYONUYLA VERIYOR.

41


kapak

ULUSAL STANDARDİZASYON STRATEJİ BELGESİ VE EYLEM PLANI (2017-2020), TÜRKİYE’NİN STANDARDİZASYON ALANINDA İLK TEMEL STRATEJİ DOKÜMANI OLMA NİTELİĞİ TAŞIYOR.

rulan Bölgelerarası Standardizasyon Birliği Teşkilatı’nın (BASB) dönem başkanlıklarını yürütüyor. TSE, uygunluk değerlendirmede de Türkiye’nin lider kuruluşu olarak; belgelendirme, muayene-gözetim, deney-kalibrasyon, ulaşım-lojistik, bilişim ve eğitim alanlarında hizmet veriyor. Enstitü, ihtiyari alanda makine, elektroteknik, yapı malzemeleri, gıda ve kimya sektörlerinde ürün belgelendirme; yine ihtiyari alanda yönetim sistemleri belgelendirme ve mevzuatla düzenlenmiş alanda ise yeni ve eski yaklaşım yönetmelikleri kapsamındaki işlemleri yürütüyor. Ülkemizdeki en kapsamlı ürün ve yönetim sistemi belgelendirme portföyüne sahip olan TSE bu hizmetleri TÜRKAK akreditasyonuyla veriyor. Avrupa Birliği Yeni Yaklaşım Direktifleri çerçevesinde 11 Direktifte Onaylanmış Kuruluş olarak atanan TSE, son olarak 20 Ocak 2017 tarihindeki yeni atama kararıyla Yapı Malzemeleri Yönetmeliği kapsamında verdiği hizmetlere 80 yeni ürün standardı daha ekledi. Enstitü yapı sektöründe TSE ve TSEK uygunluk belgeleri haricinde, ulusal mevzuat işareti olan G işareti ve Ulusal Teknik Onay faaliyetlerini, elektroteknik sektöründe uluslararası belgelendirme programları olan HAR, CB ve ENEC belgelendirmelerini sürdürüyor.

90 FASIL

TSE, uluslararası piyasada tanımlı 97 fasıldan 90 tanesinde uluslararası gözetim şirketi olarak gözetim yapma yetkisine sahip.

31 BİN 320 KİŞİ

1800’DEN FAZLA UZMAN

TSE, 2016 yılında yurt dışı eğitimleri de dâhil olmak üzere 2015 yılına göre yüzde 33 artışla 1140 eğitim düzenledi ve bu eğitimlerde 31 bin 320 kişiye sertifika verdi.

TSE bünyesinde 2004’de kurulmaya başlanan milli teknik komitelerin (ayna komiteler) sayısı hali hazırda 128 iken bu platformlarda 1800’den fazla uzman görev alıyor.

1452 TÜRKAK AKREDİTASYONU

100’Ü AŞKIN LABORATUVAR

TSE, 1452 metottan ulusal ve uluslararası geçerliliği olan TÜRKAK akreditasyonuna sahip.

42

26 ÜLKE

TSE’nin bilişim ürünlerinde verdiği “Ortak Kriterler Belgesi” dünyada 26 ülke tarafından tanınıyor.

TSE’nin, 436 konuda IEC, CENELEC belgelendirmesi kapsamında akreditasyona sahip en son teknolojiyle donatılmış 100’ü aşkın ihtisas laboratuvarı mevcut.

“MUAYENE GÖZETİM ALANINDA ETKİNLİĞİMİZ HER GEÇEN YIL ARTIYOR” TSE’nin 1985 yılından bu yana İthalatta Uygunluk Değerlendirmesi kapsamında Ekonomi Bakanlığı ve diğer yetkili kuruluşların verdiği görevler çerçevesinde ithalata uygunluk denetimi yaptığını aktaran TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz, sanayicileri haksız rekabetten, tüketicileri ise ucuz ve kalitesiz mallardan korumak anlamına gelen ithalat denetimlerinde, 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 50’nin üzerinde artış olduğunu söylüyor. Korkmaz, 2006 yılında Ekonomi Bakanlığı tarafından uluslararası gözetim şirketi olarak yetkilendirilen TSE’nin bu hizmetler kapsamında bugün itibarıyla uluslararası piyasada tanımlı 97 fasıldan 90 tanesinde uluslararası gözetim şirketi olarak gözetim yapma yetkisine sahip olduğunu vurguluyor. Korkmaz, Enstitü’nün ayrıca TS EN ISO/IEC 17020 kapsamında TÜRKAK tarafından A Tipi Muayene Kuruluşu olarak toplam 17 muayene alanında ve 56 muayene türü/metodunda akredite edildiği bilgisini de veriyor. TSE’nin muayene-gözetim alanındaki önemli faaliyetlerinden de bahseden Korkmaz, “TANAP projesi kapsamında Çin Halk Cumhuriyeti’nde üretilen 400 kilometrelik doğal gaz borusunun 3. Taraf Muayene-Gözetim hizmeti, Eti Maden İşletmeleri ile 2013 yılından bu yana sürdürdüğümüz gözetim-denetim hizmetiyle BOTAŞ’ın doğalgaz boru hatları projelerinde saha montaj gözetimi hizmeti bunlarda birkaçı” diyor. Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yurt dışı muayene gözetim hizmetlerimiz çerçevesinde Suudi Standartlar Metroloji ve Kalite Teşkilatı (SASO), Yemen Standardizasyon ve Metroloji Kalite Kontrol Teşkilatı (YSMO) ile yaptığımız anlaşmalara uygun olarak yükleme öncesi muayene ve gözetim faaliyetlerimiz de devam ediyor. Öte yandan dokuz farklı il ve 11 farklı yerleşkede, 1452 metottan ulusal ve uluslararası geçerliliği olan TÜRKAK akreditasyonuna ve 436 konuda da IEC, CENELEC belgelendirmesi kapsamında akreditasyona sahip en son teknolojiyle donatılmış 100’ü aşkın ihtisas laboratuvarımızda, Türkiye sanayisinin ihtiyaç duyduğu deney ve muayene hizmetlerini de gerçekleştiriyoruz. Deney ve Kalibrasyon Merkezi Başkanlığımız son yıllarda devreye aldığı güneş (solar) enerjisi, elektrik motorları, beyaz eşyaların enerji verimliliği, iklimlendirme, yangın ve akustik laboratuvarları ile birçok alanda Türkiye’de lider konumdadır. Özellikle elektromekanik sanayisinin talep ettiği birçok deney faaliyetini Ankara ve Gebze’de konuşlu elektroteknik ve makine laboratuvarlarımızda gerçekleştirerek, deney ihtiyacı noktasındaki dışa bağımlılığı da azaltıyoruz. Laboratuvar hizmetlerimizle sade-


“MAKİNE-İMALAT SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ AYNA KOMİTE SAYISI YETERSİZ”

Sebahittin KORKMAZ TSE Başkanı

ce deney ve muayene işlemleri için değil aynı zamanda Ar-Ge faaliyetleri açısından da milli bir üs konumundayız. Dışa bağımlılığımızı azaltan en güzel örneklerden biri de Kablo Yangın Laboratuvarı’dır. 2015-2016 yıllarında yapımı ve akreditasyonu tamamlanan laboratuvarımız 2017 yılı başında CPR kapsamında AB Sistem 1+ ve 3 Onaylı Laboratuvarı olarak atanan, ülkemizin ilk ve tek tarafsız laboratuvarıdır.” “AR-GE FAALİYETLERİ AÇISINDAN DA MİLLİ BİR ÜS KONUMUNDAYIZ” Sundukları laboratuvar hizmetleriyle sadece deney ve muayene işlemleri için değil aynı zamanda Ar-Ge faaliyetleri açısından da milli bir üs konumunda olduklarına dikkat çeken Korkmaz, “Bu kapsamda değerlendirilmesi gereken bir hizmetimiz; Laboratuvarlar Arası Karşılaştırma & Yeterlilik Deneyleri Programlarıdır. Enstitümüz 2009 yılından bu yana Yeterlilik Deney Programlarımızı ‘TS EN ISO/IEC 17043/Uygunluk Değerlendirmesi-Yeterlilik Deneyi İçin Genel Kurallar’ standardına uygun, akredite olarak yürütüyor. 2010 yılında EPTIS’in Türkiye temsilcisi olarak üyeliğimiz onaylandı. Yine bu kapsamda; TSE-TÜBİTAK işbirliği ile Türkİslam coğrafyasında ilk defa bir Ar-Ge faaliyeti ürünü olarak helal gıda analizleri için referans jelatin geliştirdik. Öte yandan laboratuvarlarımız uluslararası kabul edilebilirliğini artırma noktasında attığı adımlarla ihracatçımıza destek vermeye de devam ediyor. Bu çerçevede IEC (CBTL), HAR, CE CPR ve SASO onaylı laboratuvar hizmetlerimizle kuruluşlarımızın ulus-

lararası kabul edilebilir deney ve muayene ihtiyacını yerli kaynaklar kullanarak karşılıyoruz. Deney kalibrasyon hizmetlerimiz kapsamındaki en yeni faaliyetlerimizden biri de 2016 yılında devreye alınan ‘Deney Sertifikası’ hizmetidir. Bu hizmet kapsamında bilgi güvenliği kriterleri bağlamında ticari sırlarının ve Ar-Ge çalışmalarının gizliliğini korumak isteyen kuruluşlara, yapılan deney ve muayenelere istinaden sertifika düzenlenebiliyor. Bu hizmetle birlikte metot standardına olan uygunluğunu kayıt altına alma isteği veya ‘Enerji İle İlgili Ürünlerin Çevreye Duyarlı Tasarımına İlişkin Yönetmelik (Eco-Design)’ ya da ‘Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ gibi ulusal ve uluslararası mevzuatta karşılığı olan konularda uygunluğun kayıt altına alınması sağlanabiliyor” diyor. “LOJİSTİK ALANINDA TÜRKİYE’DEKİ TEK YETKİLİ KURULUŞUZ” TSE’nin ulaşım ve lojistik sektöründe de her geçen gün artan sayıda ve çeşitlilikte belgelendirme ve muayene hizmeti verdiğini ifade eden Korkmaz, ulaşım sektörüne yönelik çeşitli kurum ve kuruluşlar adına yürütülen faaliyetlerle bu alanda bir çatı kuruluş haline gelmeye başlayan TSE’nin nihai hedefinin, Türkiye’de ve yakın coğrafyada kara yolu, demir yolu, hava yolu ve deniz yolunda kullanılan her türlü ekipman ve aracın belgelendirmesini yapabilen kuruluşlar arasında yer almak olduğunu belirtiyor. Bu alanda TSE’nin; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’yla 6 Mart 2013’te imzaladığı protokol ile tehlikeli maddelerin kara yolu

“Makine imalatı sektöründe standardizasyon faaliyetlerine sanayicilerimizin katkıda bulunabileceği en önemli platform ayna komitelerdir. Ayna komiteler sayesinde, bölgesel veya uluslararası standartlara, henüz hazırlanma aşamasındayken konuyla ilgili tüm paydaşların görüşlerinin alınması ve bu görüşlerin standartlara yansıtılması sağlanabiliyor. Ülkemizde sektörden, üniversitelerden ve diğer ilgili taraflardan gelen talepler doğrultusunda CEN / CENELEC ve ISO’daki teknik komitelerin yansıması olarak kurulmuş ve hâlihazırda aktif olan makine-imalat sektörü ile ilgili ayna komite sayısı 22’dir. Dünyanın 17’nci ve Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisine sahip; ISO ve CEN gibi dünyanın en büyük uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşuna tam üye olmuş bir Türkiye için bu sayı son derece yetersiz. Türkiye’nin CEN’e tam üye olmasıyla birlikte CEN/CENELEC tarafından yayınlanan tüm standartları, kabul etme zorunluluğumuz var.”

43


kapak

“ORTAK TEKNİK DİL OLUŞTURMAK GEREKİYOR”

Sefa TARGIT MAKFED Yönetim Kurulu Üyesi AYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

“Standardizasyon ve uygunluk değerlendirme süreçleri, üreticilerin gönüllü katılımı, katkısı ve fikri desteğiyle düzgün işleyebilir. Kamu, üreticileri karşı taraf olarak görerek dışlarsa veya üreticiler “Bu benim işim değil!” önyargısıyla geri durursa, sıkıntılar başlar. Asansör ve yürüyen merdiven gibi çok ayrıntılı standartları olan bir konuda dahi, ortak teknik dil oluşturmak, aynı vakalarda herkesin aynı değerlendirmeyi yapması gibi doğal sonuçlara ulaşmak mümkün olamıyor. EN 81-1 standardına göre yıllık kontrolden geçen bir asansöre her yıl ayrı bir değerlendirme sonucu çıkarılıyorsa, burada bir mental problem var demektir. Bu gibi hatalı uygulamalar, standartların kamuoyu nezdinde güvenilirliğini ve önem sırasını geri götürüyor.”

44

(ADR), demir yolu (RID), hava yolu (IATA-DGR, ICAO-TI) ve deniz yolu (IMDG-CODE) taşımacılığı konusunda Türkiye’deki tek yetkili kuruluş olarak atandığını hatırlatan Korkmaz, “Ayrıca eşdeğer parça belgelendirmesi, tüm araç kategorilerinde Araç Tip Onay Belgelendirmesi ve ‘Bozulabilir Gıda Maddelerinin Taşınmasında Kullanılan Ekipmanların Muayene, Deney ve Belgelendirmesi’ (ATP) tip testleri TSE tarafından yapılıyor. Öte yandan demir yolu araçlarının test ve belgelendirmeleri alanında Enstitümüze yetki verilmesi konusunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile uzun süredir devam eden görüşmeler tamamlanarak protokol imzasında son aşamaya gelindi. Bu yetkiyle demir yolu belgelendirmesi alanında üreticilerimizin dışa bağımlılığının önüne geçilmesi yönünde önemli bir adım atılacak. Ulaşım güvenliği konusunda 2018 yılında vermeye başlayacağımız önemli bir hizmet de kara yollarında mobil ve sabit hız ihlal tespit donanımları yani radarların doğruluğunun tespiti ve muayenesi işidir. Bunların yanı sıra Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Kasım ayında yayımladığı ‘Sebze ve Meyvelerin Toptan ve Perakende Ticaretinde Uyulması Gereken Standart Uygulamalara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’ ile frigorifik araçların yani soğuk zincir araçlarının standartta belirtilen şartlara uygunluğu, Ensti-

tümüz tarafından üç yıllık periyotlarda muayene ve test edilerek belgelendirilecek. Aynı tebliğde yer alan bir başka hükümle soğuk hava depolarına da TSE’den ‘Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi’ alma zorunluluğu getirildi” diyor. “TÜRKİYE’NİN KALİTE ALT YAPISINI GÜÇLENDİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ” Bilişim teknolojilerinin her geçen gün geliştiğine ve diğer sektörleri destekleyen bir alan olarak ekonomik büyümede etkin rol oynadığına dikkat çeken Korkmaz, TSE’nin, kamunun bilişim ve siber güvenlik alanındaki ürün, personel ve hizmet altyapısında; güvenliğin, devamlılığın, verimliliğin ve kalitenin sağlanmasına yönelik hizmetler yürüttüğünü ve bilişim ürünlerinde verdikleri “Ortak Kriterler Belgesi”nin dünyada 26 ülke tarafından tanındığını sözlerine ekliyor. Korkmaz, “Bilişim Teknolojileri Test Laboratuvarı ve Ortak Kriterler Değerlendirme Laboratuvarı’nın akreditasyon hazırlık çalışmaları 2016 yılı içerisinde tamamlandı. Bu yılsonunda da TÜRKAK tarafından TS ISO/IEC 17025 akreditasyonunu almayı planlıyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. Türkiye’nin kalite altyapısını güçlendirmek, standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında ihtiyaç duyulan insan kaynağını sağlamak amacıyla eğitim ve sertifika programlarına devam ettiklerini de


tosikletlerin Tip Onay Yönetmeliği (MOTOY) ve Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik (AİTM) kapsamlarında görev yapan yetkili teknik sorumluların, yani takriben 9 bin mühendisin eğitimi, sınavları ve sertifikalandırılmasını gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladık” diyor.

vurgulayan Korkmaz, “200’e yakın konuda düzenlediğimiz eğitim ve sertifikasyon programlarını, uzman ve deneyimli eğitmen kadrosuyla yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştiriyoruz. 2016 yılında yurt dışı eğitimleri de dâhil olmak üzere 2015 yılına göre yüzde 33 artışla 1140 eğitim düzenledik ve bu eğitimlerde 31 bin 320 kişiye sertifika verdik. Suudi Arabistan, Azerbaycan, Tunus, Afganistan ve Kazakistan standart ve uygunluk değerlendirme kuruluşlarıyla ikili işbirliği anlaşmaları çerçevesinde eğitimler sunarken ‘Bölgelerarası Standardizasyon Birliği’ (BASB) bünyesinde de eğitimler veriyoruz. Geçtiğimiz günlerde yapılan yetkilendirmeyle Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği (MARTOY), Tekerlekli Tarım veya Orman Traktörleri Tip Onayı Yönetmeliği (TORTOY), Mo-

“YURT DIŞINDAKİ ETKİNLİĞİMİZ ARTIYOR” TSE’nin standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında yurt dışındaki etkinliğini her geçen yıl artırdığını kaydeden Korkmaz sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sudan Standartlar ve Metroloji Teşkilatı (SSMO) ile 2016 yılı boyunca sürdürülen çalışmalar neticesinde; TSE’den belgeli ürünler hiçbir ek muayene ve deneye tabi tutulmadan Uygunluk Değerlendirmesi (CoC) Belgesi almaya hak kazandı. Böylece söz konusu ürünler Sudan gümrüklerinde test ve muayeneye tabi tutulmadan ülkeye girebiliyor. Enstitümüz, 1 Mayıs 2016 tarihinden itibaren de Sudan’a ihraç edilen pek çok ürün grubunda yükleme öncesi gözetim hizmeti veriyor. Tarım makineleri ve teçhizatlarında Sudan’ın yaptığı ithalatta ise tek yetkili kuruluş olarak atandık. Diğer yandan temaslarımız sonucunda Mısır’ın 16 Mart 2016 tarihinden itibaren yürürlüğe aldığı yeni üretici kayıt sistemine entegre olarak kuruluşlarımızın TSE’den aldığı akredite sertifikalarının tanınmasını sağladık. 2012 yılından bu yana verdiğimiz Suudi Arabistan’a ihraç edilen ürünlerin ülkeye girişi sırasında aranan SASO Uygunluk Belgesi ile ilgili olarak yeni regülasyon şartlarını yerine getirdik ve 2016 yılının Ağustos ayından itibaren Türkiye’de bu kapsamda gözetim yetkisi alan tek kuruluş olduk. Ayrıca 7 Mayıs itibarıyla ‘SASO Quality Mark’ (SASO Kalite İşareti) uygunluk değerlendirmesinde Avrupa’da yetki alan ilk ve tek kuruluşuz. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi ile yürütülen müzakereler sonucunda üye ülkelere ihraç edilecek alçak gerilim ve oyuncak ürünlerinde zorunlu olan ‘G İşareti’nde ülkemizdeki ilk ve tek onaylanmış kuruluş olarak atandık. Enstitümüz Oyuncak Yönetmeliği kapsamında G İşareti uygunluk değerlendirme yetkisi olan Avrupa’daki tek kuruluştur. Afrika Standardizasyon

TSE, ASLİ GÖREVİ OLAN STANDARDİZASYON ÇALIŞMALARINDA; TÜRKİYE’NİN SADECE STANDARTLARA UYUM SAĞLAYAN DEĞİL, STANDARTLARI BELİRLEYEN ÜLKE KONUMUNA GELMESİ YÖNÜNDE DE ADIMLAR ATIYOR.

TSE KÖPRÜ GÖREVİ ÜSTLENİYOR Ulusal, bölgesel veya uluslararası standardizasyon kuruluşlarının standart hazırlama faaliyetlerine katılımlarının, hem işletmeler hem de ülkeler açısından önemli faydaları bulunuyor. Standartları hazırlayanlar işletmeler ve ilgili paydaşlardır. TSE gibi standart hazırlama kuruluşları sadece çalışmaları koordine ederek sanayici ve ilgili teknik komiteler arasında köprü vazifesi görüyor. Bu nedenle büyük işletmeler ve özellikle gelişmiş ülkeler, standardizasyon faaliyetlerine aktif olarak katılıyor. Bir şirketin, kendi sektöründe aktif olması suretiyle müthiş fayda kazanabileceği gibi tüm sektörlerin bu seferberliğe katılımıyla ülke olarak bu faydayı çok bariz bir şekilde göreceği belirtiliyor.

45


kapak

“TSE İLE BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİZ”

Zühtü BAKIR MAKFED Genel Sekreteri

“AB direktiflerine birebir uymamız gerekirken bunların üzerine inşaa oldukları binlerce standardın hazırlık çalışmalarına da ülkemiz lehine katılımımız mümkün. Ülkemizin ulusal standardizasyon kuruluşu olan TSE, uluslararası birçok kurumun üyesi olma sıfatıyla söz konusu standardizasyon kuruluşlarının aldığı kararlarda büyük bir etki gücüne sahip. Ancak bu gücün kullanılmasında, teknik hususlara hakim olan endüstri tarafıyla birlikte hareket etme gerekliliği var. Böylelikle ülke özellikleriyle standardlara nüfuz edilmeye çalışılırken, sanayinin gelişmeleri yakından takip etmesi de mümkün olabilir. Bu amaçla MAKFED ve TSE olarak makine sektörümüzün uluslararası etkinliğini artırmak için yönelik birlikte hareket etme kararı aldık. Makine ayna komitelerini 17 üye derneğimizle eşleştirdik. Böylelikle sektör adına uluslararası standardizasyon toplantılarına katılacak uzman havuzunu oluşturacağız. Katılımı sürekli kılacak mekanizmalar geliştirmek için de faaliyet yürüteceğiz.”

46

Teşkilatı (ARSO) ile vardığımız mutabakatla da ARSO üyesi 36 ülkenin ulusal standardizasyon kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapmak ve kalite altyapılarını güçlendirilmek üzere anlaşma sağladık. Özetle TSE’nin hizmetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması, sadece ulusal düzeyde değil uluslararası pazarlarda da aranan, tercih ve itibar edilen bir marka değerine kavuşması doğrultusunda önemli adımlar atıyoruz. Geldiğimiz noktada standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında başta komşu ve çevre ülkeler olmak üzere tüm dünyada aranan bir belgelendirme kuruluşu olma yolunda önemli mesafeler kat ettik. Enstitü’nün gerek ulusal, gerek bölgesel ve uluslararası boyutta sağladığı bu etkinlik ve saygınlığın, ülkemiz sanayicileri, ihracatçıları ve KOBİ’leri için de önemli kazanımlar sağlayacağı inancındayım.” 128 AYNA KOMİTEDE, 1800’DEN FAZLA UZMAN GÖREV ALIYOR Türkiye’nin küresel pazarda güçlü olabilmesinin yolunun, TSE’nin uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak görev almasından geçtiğini hatırlatan TSE Başkanı Sebahittin Korkmaz; Türkiye’nin, gelişmiş ülkelerce belirlenen standartları kendi pazarına tatbik etmekle yetinmeyip kendi üretim ve tüketim ihtiyaçlarına uygun olarak, dünya ticaretinin daha adil ve şeffaf bir ortama taşınmasını sağlayacak küresel standartların oluşmasına da azami derecede katkı sağlaması gerektiğini söylüyor. “Bunun için ISO, IEC, CEN ve CENELEC başta olmak üzere ilgili kü-

resel ve bölgesel kuruluşlarda daha etkin görevler üstlenmek bir gereklilik” diyerek devam eden Korkmaz, TSE olarak söz konusu standardizasyon kuruluşlarının çalışmalarına Türkiye adına katılmaya büyük bir önem verdiklerini vurguluyor. Korkmaz konuyla ilgili şunları söylüyor: “Enstitümüz bu kuruluşlara tam üyelik nedeniyle yıllık 1 milyon euroya yaklaşan bir aidat bedeli ödüyor. Bu üyelikler sayesinde TSE’nin paydaşları; söz konusu kuruluşlar bünyesinde standart hazırlama çalışmalarını yürütmek amacıyla oluşturulan teknik ve alt komite çalışma gruplarına ayna komiteler aracılığıyla katılma hakkı kazanıyor. Ayna komiteler; uluslararası ve Avrupa standart kuruluşlarının standart hazırlama faaliyetlerinin yürütüldüğü teknik ve alt komite ile çalışma gruplarının çalışmalarını izleyen, bu komitelerce hazırlanan ve görüşe sunulan taslak dokümanları inceleyip komite içinde uzlaşarak ülke görüşünü oluşturan ve gerektiğinde ulusal standart hazırlama faaliyetlerine katılan ulusal teknik komitelerdir. TSE, uluslararası standartların hazırlanması sürecine katılmak için gerekli altyapıyı sağlıyor. Bunun için Türkiye’den işletmeler, girişimciler, akademisyenler, tüketiciler ve kamu sektörü gibi ilgili paydaşlardan aldığı görüş ve önerileri bu kuruluşlara ülke görüşü olarak bildiriyor. Ülkemiz sanayicileri, akademisyenleri ile tüm ilgili paydaşlar ayna komite çalışmalarına katılabiliyor ve bu sayede standartları, henüz taslak aşamasındayken ülke menfaatleri doğrultusunda şekillendirme imkânı buluyor. Ülkemizde ayna komitelere ücretsiz olarak dahil olunabi-


liyor ve gönüllülük esasına dayalı olarak teknik çalışmalar gerçekleştirilebiliyor. TSE bünyesinde 2004 yılında kurulmaya başlanan milli teknik komitelerin (ayna komiteler) sayısı hali hazırda 128 iken bu mecralarda 1800’den fazla uzman görev alıyor.” Standardizasyon süreçlerine aktif katılan ülkelerdeki sanayicilerin, dünya ticaretine de hâkim olduklarını vurgulayan Korkmaz, “Uluslararası standart hazırlama kuruluşlarında standardizasyon faaliyetlerine ülke başına katılım değerlerine baktığımızda tüm dünya ticaretine hâkim olan ve gelişmişlik seviyesi en üstte yer alan G-8 ülkelerinin bu alanda da ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz. Bu durum bir tesadüf olmayıp ülkelerin gelişmişlik seviyesiyle standardizasyona verdikleri önem arasında doğrudan bir ilişkinin varlığını ortaya koyan en net bulgulardan bir tanesidir. Ulusal, bölgesel veya uluslararası standardizasyon kuruluşlarının standart hazırlama faaliyetlerine katılımlarının, hem işletmeler hem de ülkeler açısından önemli faydaları bulunuyor. Standartları hazırlayanlar işletmeler ve ilgili paydaşlardır. TSE gibi standart hazırlama kuruluşları sadece çalışmaları koordine ederek sanayici ve ilgili teknik komiteler arasında köprü vazifesi görüyor. Bu nedenle

büyük işletmeler ve özellikle gelişmiş ülkeler, standardizasyon faaliyetlerine aktif olarak katılıyor. Bir şirketin, kendi sektöründe aktif olması suretiyle müthiş fayda kazanabileceği gibi tüm sektörlerin bu seferberliğe katılımıyla ülke olarak bu faydayı çok bariz bir şekilde göreceğiz” diyor. STANDARDİZASYONDA TÜRKİYE’NİN İLK STRATEJİ BELGESİ Standardizasyonun özü itibarıyla ekonomik bir faaliyet olduğuna değinen Korkmaz, standardizasyonun makroekonomik etkilerinin anlaşılması ve özellikle küresel ekonomi ile uluslararası ticarette vazgeçilmez şartlardan biri haline gelmesiyle birlikte gelişmiş ülkelerin standardizasyon politikalarında da önemli dönüşümler olduğunu işaret ediyor. Korkmaz, “Almanya, İngiltere, ABD, Fransa, Kanada gibi gelişmiş ülkelerle Çin, Rusya, Brezilya gibi gelişmekte olan güçlü ekonomilerde standardizasyon konusunda yeni politikalar belirleniyor. Ülkeler bu alanda rekabet güçlerini artırabilmek için ulusal standardizasyon strateji belgeleri yayınlıyor veya yetkili kurumlarınca karar vericilerle uygulayıcıların dikkatini çekmek için raporlar hazırlıyor. Dünya ticaretine yön veren ülkelerde ol-

SEBAHİTTİN KORKMAZ: “2016 YILINDA DEVREYE ALINAN ‘DENEY SERTİFİKASI’ HİZMETİMİZLE BİLGİ GÜVENLİĞİ KRİTERLERİ BAĞLAMINDA TİCARİ SIRLARININ VE AR-GE ÇALIŞMALARININ GİZLİLİĞİNİ KORUMAK İSTEYEN KURULUŞLARA, YAPILAN DENEY VE MUAYENELERE İSTİNADEN SERTİFİKA DÜZENLEYEBİLİYORUZ.”

MAKİNE SEKTÖRÜNDEKİ MEVCUT AYNA KOMİTELERİ 1

MTC 61 GAZ TÜPLERİ [CEN/TC 23, ISO/TC 58, 58/SC 2]

12

MTC 131 ARAÇLAR İÇİN DOĞAL GAZ DOLUM İSTASYONLARI [ISO/PC 252, CEN/TC 326]

2

MTC 66 LPG EKİPMANLARI VE AKSESUARLARI [CEN/TC 286]

13

MTC 134 TARIM VE ORMANCILIK İÇİN MAKİNELER VE TRAKTÖRLER [ISO/TC 23, CEN/TC 144]

3

MTC 82 METAL HORTUMLAR VE BAĞLANTI PARÇALARI [CEN/TC 342, ISO/TC 5/SC 11]

14

MTC 140 SOĞUTMA VE HAVALANDIRMA [ISO/TC 86, ISO/TC 86/SC 1-SC 8]

4

MTC 84 GEMİ VE DENİZCİLİK TEKNOLOJİSİ [CEN/TC 15, ISO/TC 8, ISO/TC 8/SC 2-SC 3-SC 7-SC 8-SC 11-SC 12]

15

MTC 147 BİNALARDA HAVALANDIRMA [CEN/TC 156]

5

MTC 88 ASANSÖRLER, YÜRÜYEN MERDİVENLER VE YÜRÜYEN BANTLAR [CEN/TC 10, ISO/TC 178]

16

MTC 151 ANTİ-SİSMİK CİHAZLAR [CEN/TC 340]

6

MTC 97 MERKEZİ ISITMA KAZANLARI [CEN/TC 62, CEN/TC 109]

17

MTC 152 ENDÜSTRİYEL VANALAR [CEN/TC 69]

7

MTC 98 EMNİYET VE KONTROL TERTİBATLARI GAZ BRÜLÖRLERİ VE GAZ YAKAN CİHAZLAR [CEN/TC 58, CEN/TC 236]

18

MTC 153 POMPALAR [CEN/TC 197]

8

MTC 121 RULMANLAR [ISO/TC 4, ISO/TC 4/SC 4-5-6-7-8-9-11]

19

MTC 161 TAKIM TEZGÂHLARI [ISO/TC 39, ISO/TC 39/SC 4]

9

MTC 122 DÖNER MAKİNALAR (IEC/TC 2, CLC/TC 2]

20

TC 163 MEKÂN ISITICI CİHAZLARI DÂHİLİ ISITICI KAYNAĞI OLMAYAN [CEN/TC 130]

10

MTC 123 AKIŞKAN GÜÇ SİSTEMLERİ [ISO/TC 131, ISO/TC 131/SC1-2-3-4-5-6-7-9]

21

MTC 164 MEKANİK TİTREŞİMLER [ISO/TC 108, ISO/TC 108/SC 2]

11

MTC 128 GAZ YAKAN CİHAZLAR [ISO/TC 291, CEN/TC 49]

22

MTC 166 KALDIRMA PLATFORMLARI [ISO/TC 2014, CEN/TC 98]

47


kapak

TÜRKIYE’NIN KALITE ALT YAPISINI GÜÇLENDIRMEK, STANDARDIZASYON VE UYGUNLUK DEĞERLENDIRME ALANLARINDA IHTIYAÇ DUYULAN INSAN KAYNAĞINI SAĞLAMAK AMACIYLA ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTIREN TSE, EĞITIM VE SERTIFIKA PROGRAMLARINA DA DEVAM EDIYOR.

48

duğu gibi Türkiye’de de standardizasyon strateji belgesi oluşturulması ve ekonomi politikalarının belirlenmesinde bu strateji belgesi ışığında yol alınması gerektiğini savunan Enstitümüz de bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile işbirliği içinde ‘Ulusal Standardizasyon Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı hazırladı. Yüksek Planlama Kurulu’nca kabul edilerek, Resmi Gazetenin 3 Mart 2017 tarihli ve 29996 sayılı nüshasında yayımlanan Ulusal Standardizasyon Strateji Belgesi ve Eylem Planı (20172020), ülkemizin standardizasyon alanında ilk temel strateji dokümanı olma niteliği taşıyor. ‘Tüm paydaşların standart hazırlama sürecine etkin bir şekilde katıldığı, standartları uygulamayı ilke edinmiş, küresel alanda belirleyici ve söz sahibi bir ülke olma’ vizyonuyla hazırlanan strateji belgesinin içerdiği eylemlere yönelik çalışmalar da hızlı bir şekilde devam ediyor” açıklamasında bulunuyor. “Söz konusu strateji belgesi ve eylem planı ile standardizasyonun tanımı, faydaları, Türkiye’deki standart hazırlama süreci, ulusal ve bölgesel standart kuruluşlarıyla Türk standardizasyon sisteminin mevcut durumu ve standardizasyon sistemini daha ileriye taşımak için yapılması gerekenler dört hedef ile bu hedeflere ulaşmak için gerçekleştirilmesi gereken 21 eylem altında toplanıyor” diyerek sözlerine devam eden Korkmaz, “Ulusal Standardizasyon Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nın ilk maddesinin, TSE tarafından koordine edilen standardizasyon çalışmalarına işletmelerin, tüketicilerin ve ilgili tüm paydaşların katılımını kolaylaştırmak amacıyla yenilenmesi hedeflenen bilişim altyapısı olduğunu aktarıyor. Korkmaz

şöyle devam ediyor: “Böylece standart tasarılarının dağıtımı, bu tasarılara görüş verme süreçleri dâhil her aşamada ilgili tüm paydaşlar için cep telefonu, tablet bilgisayarlar gibi teknolojik araçları kullanarak rahatlıkla erişebilecekleri kullanıcı dostu bir ortam oluşturularak, standardizasyon süreçlerinin uluslararası muadilleriyle aynı seviyeye taşınması mümkün olacak. Belgenin yayımlanma süreciyle birlikte elde edilecek en önemli kazanımlardan biri de özellikle sanayicilerimizin standardizasyon çalışmalarına etkin katılımlarını sağlamaktır. Böylece stratejik bir araç olarak standardizasyon ve standartları kullanarak dünya ölçeğinde ticari olarak rekabette hem kendilerine hem de ülkemize avantaj sağlayabilecekler. Dolayısıyla bu belge Enstitümüzün olduğu kadar ülkemize ait bir stratejik plan ve hedefler bütünüdür. Enstitümüz strateji belgesi ve eylem planı çerçevesinde öncelikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile bir işbirliği protokolü imzaladı. Standart hazırlama süreçlerine en önemli paydaşlarımız olan, ülkemiz sanayicilerinin katılımının artırılmasına yönelik bu protokol bir ilk adım mahiyetindedir. Önümüzdeki dönemde bu adımı takip eden yeni hamlelerimizle Türkiye’nin uluslararası standardizasyon kuruluşlarındaki etkinliğinin artırılmasını sağlayacağız.” “CEN VE CENELEC’TE ÜÇ TEKNİK KOMİTENİN SEKRETERYASINI YÜRÜTÜYORUZ” Uluslararası standartların yüzde 70’inin ISO ve IEC tarafından hazırlandığı bilgisini paylaşan Korkmaz, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yarısını gerçekleştirdiği Avrupa’daki bölgesel


standardizasyon kuruluşlarının önde gelenlerinin ise CEN ve CENELEC olduğunu vurguluyor. ISO’nun, 1947 yılında kurulan ve ulusal standart kuruluşlarının üye olduğu bir federasyon olduğunu sözlerine ekleyen Korkmaz, “ISO’nun amacı uluslararası ürün ve hizmet değişimini hızlandırmak, entelektüel, bilimsel, teknolojik ve ekonomik faaliyetler alanında işbirliğini geliştirmektir. Uluslararası seviyede etkinliği sağlamak ve karışıklığı önlemek maksadıyla ISO, IEC’nin çalışma alanına giren elektrik, elektronik ve ilgili teknolojiler dışındaki konuların tamamında çalışmalarda bulunuyor. TSE, ISO bünyesinde ISO/TC 126/SC2 ‘Tütün ve Tütün Ürünleri-Yaprak Tütün’, ISO/ TC 34/SC3 ‘Gıda Ürünleri -Taze, Kuru ve Kurutulmuş Meyve ve Sebzeler’ alt komitelerinin sekretaryasını yürüterek bu teknik komiteleri yönetiyor. Enstitümüz, ISO’nun toplam 20 üyesi bulunan ve üst düzey karar organlarından ISO Konsey’inde 1963-1965, 1969-1971, 1974-1976, 1986-1991, 1998-1999, 2003-2004 ve 2015-2017 dönemlerinde görev yaptı. Öte yandan 1968-1970 yılları arasında Enstitümüzün eski başkanlarından Faruk Sunter ISO’nun başkanlığını da üstlendi. 1956 yılından bu yan üyesi olduğumuz IEC ise 1906 yılında elektrik, elektronik ve ilgili teknolojiler konusunda uluslararası standartları hazırlamak amacıyla kuruldu. TSE burada ‘Elektroteknik Ekipman ve Bileşenler İçin Uygunluk Değerlendirme Sistemi/Belgelendirme Yönetim Komitesi’ üyeliğini yaptı ve ulusal belgelendirme kuruluşu oldu. CEN ve CENELEC’te ise TSE halen, üç teknik komitenin sekretarya hizmetini yürütüyor. Bu sayı Almanya, Fransa gibi gelişmiş diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Bu kurumların yönetiminde daha fazla söz sahibi olmak için yoğun bir biçimde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyor.

“MAKİNE SEKTÖRÜNDE STANDARDİZASYON BİLİNCİ GELİŞMELİ” “Nüfus yoğunluğumuzla orantılı olacak şekilde standart tasarılarının kabulündeki oylamalarda puan ağırlığımızın büyüklüğü, bizi bölgemizdeki standardizasyon faaliyetlerinde doğrudan etkili ilk beş ülke arasındaki konuma taşımasına rağmen ülkemiz sanayicileri, ayna komitelere güçleri oranında katılmıyor. Bu durum da özellikle Avrupa standartlarının hazırlık aşamalarında ülke görüşümüzün doğru yansıtılamamasına ve sanayicilerimizin ekonomik pazardaki pastadan hak ettiği payı alamamasına sebep oluyor” diyerek değerlendirmelerini paylaşan Korkmaz, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 20-25’ini karşılayan ve istihdamda da önemli bir payı olan makine imalat sektörünün küresel pazarlarda fırsat bulabilmesi ve varlığını sürdürebilmesi için uluslararası standardizasyon çalışmalarına katılımının artması gerektiğinin altını çiziyor. Korkmaz, “Böylesine büyük öneme sahip bir

SEBAHİTTİN KORKMAZ: “ARZUMUZ SANAYİCİLERİMİZİN, ÖZELLİKLE DE MAKİNE İMALAT SANAYİSİ ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN SANAYİCİLERİMİZİN STANDARDİZASYON FAALİYETLERİNE DAHA FAZLA KATILMASI, ÖZELLİKLE DE ULUSLARARASI STANDARTLARIN KENDİLERİ VE ÜLKEMİZ LEHİNE OLUŞMASI İÇİN GAYRET GÖSTERMESİDİR.”

49


kapak

TÜRKİYE’NİN KÜRESEL PAZARDA GÜÇLÜ OLABİLMESİNİN YOLUNUN, TSE’NİN ULUSLARARASI VE BÖLGESEL STANDARDİZASYON KURULUŞLARINDA ETKİN OLARAK GÖREV ALMASINDAN GEÇTIĞI BELIRTILIYOR.

50

sektörün küresel düzeyde daha güçlü olmasının en önemli aşamalarından birisi, standardizasyon bilincinin gelişmesi ve bölgesel ve uluslararası standardizasyon çalışmalarına en üst düzeyde katılımın aktif sağlanmasıyla mümkün” diyor. Makine imalat sektöründe küresel standardizasyon sisteminin oldukça geniş bir yelpazede hizmet verdiğini de vurgulayan Korkmaz şöyle devam ediyor: “Bu alanda özellikle ISO’nun yayımlamış olduğu standartlar ülkemiz özelinde daha önemli bir yere sahipken gerektiği durumlarda başka standardizasyon kuruluşlarının standartları da ülkemize kazandırılabiliyor. Bölgesel olarak CEN ve CENELEC’te bu alanda yayımlanmış bulunan standartları, milli standart olarak kabul etme zorunluluğumuz var. Sadece ISO bünyesinde makine mühendisliğinin çalışma alanlarına giren -ki bu konular makine ve imalat sektörünün önemli bileşenlerini oluşturuyor- toplam 662 adet teknik komite, alt teknik komite ve çalışma grubu bulunuyor. Mevcut ayna komitelerimiz aracılığıyla bu teknik komitelerin yaklaşık 50 tanesinin çalışmaları takip etmeye çalışıyoruz. Ayrıca ISO’da 2016 yılı sonu itibarıyla yürürlükte bulunan 21 bin 500 adet standardın yaklaşık yüzde 50’sini mühendislik ve malzeme bilimine ait standartlar oluşturuyor. Bu standartların makine imalat sektörüyle direkt ilişkisi bulunduğunu göz önüne aldığımızda, söz konusu standartların bu alanda ihracat/üretim yapan sektör temsilcilerinin karşısına engel olarak çıkmaması adına sektörün uluslararası standardizasyonu yakın takibinin ve yönlendirmesinin önemi ortaya çıkıyor. Ülke olarak tam üyesi olduğumuz ve bu anlamda standardizasyon çalışmalarına tam katılım hakkımız olan ISO, IEC, CEN ve CENELEC ko-

mite listesine ve bu komitelerin iş programındaki konulara TSE’nin resmi İnternet sitesinden ulaşılabilir. Halihazırda ayna komitemizin olmadığı konular için talep halinde ayna komite kurularak çalışmalara dâhil olunabilir”. Sanayicilerle işbirliği içerisinde bir takım gibi çalışmak istediklerini vurgulayan Korkmaz, sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz, Türk sanayisinin kalitesini, verim ve rekabet gücünü artırmak istiyorsak bu işbirliğini kurmak, üretim ve kalite altyapısını oluşturmak zorundayız. Bu noktada et ve tırnak gibi bir bütün halinde hareket etmek zorundayız. Bizim arzumuz, sanayicilerimizin, özellikle de makine imalat sanayisi alanında faaliyet gösteren sanayicilerimizin standardizasyon faaliyetlerine daha fazla katılması, özellikle de uluslararası standartların lehlerine ve ülkemiz lehine oluşması için gayret göstermesidir. Enstitümüz makine sektörüyle ilgili konularda yaklaşık 800 Türk standardı kapsamında; 10 binin üzerinde Türk Standardına Uygunluk Belgesi ile uygunluk değerlendirme hizmeti veriyor. Bu hizmetin ürün gamı otomotiv endüstrisi, çelik endüstrisi, ısıtma soğutma sistemleri, sıhhi tesisat sistemleri, enerji üretim sistemleri gibi alanları kapsıyor. Ayrıca son dönemde ülkemizin enerji politikaları çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynakları (Hidroelektrik Santrali, Rüzgâr Enerjisi, Jeotermal Enerji) konusunda belgelendirme çalışmalarımız da devam ediyor.” “DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ’NE YÖNELİK ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR” Sanayinin gelişimine tarihsel bir perspektifte bakıldığında karşımıza üç dönem çıkıyor”


diyen Korkmaz, söz konusu dönemlerin teknolojik gelişmelere bağlı olarak üretim şekillerini belirleyerek tüm toplumları ve dünya tarihini derinden etkilediğini belirtiyor. Korkmaz sözlerini şöyle noktalıyor: “Şimdi, adını daha sık duyduğumuz yeni bir dönemden, Dördüncü Sanayi Devrimi’nden bahsediyoruz. Dördüncü Sanayi Devrimi ile akıllı makinelerden, 3D yazıcılardan, Nesnelerin İnterneti ve Bulut Bilişim gibi adeta gelecek dönemin habercisi olan olgulardan bahsediyoruz. Çokça konuşulan Dördüncü Sanayi Devrimi’nin verimlilik, büyüme, nitelikli işgücü istihdamı ve yatırım gibi olumlu yanları yanında, düşük nitelikli işgücünde işsizlik gibi olumsuzluklar da oluşturacağı öngörülüyor. Bunu her toplum kendi içerisinde, kendi ekonomik şartlarına göre yaşayacaktır. Üretim süreçlerini, ekonomilerin yapısını ve niteliğini radikal bir şekilde etkileyen Dördüncü Sanayi Devrimi konusunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, kamu kurumları, özel sektör ile STK’lar politika geliştirmeye ve farkındalık oluşturmaya çalışıyor. Özellikle katma değerli, yüksek teknolojili üretimi artırma ve bilgi tabanlı ekonomiye geçiş hedefimiz de Dördüncü Sanayi Devrimi ile entegre edilerek, ülkemiz lehine güzel sonuçlar elde edilebilir. TSE olarak biz de standartlar aracılığıyla ülkemizin bu sürece geçişi ve buna yönelik altyapının oluşması için çalışmaya hazır olduğumuzu söyledik. Ülkemiz Dördüncü Sanayi Devrimi’ni kaçırmamalı ve bu konuda gerekli altyapıyı ve üretim sürecini oluşturmalı. Türkiye gibi dinamik bir ekonomiye sahip, uyum yeteneği ve gelişim kapasitesi güçlü bir ekonominin Dördüncü Sanayi Devrimi’ne geçişi güçlü bir şekilde gerçekleştireceğine inanıyorum. Dördüncü Sanayi Devrimi verimliliği, büyüme, yatırım ve istihdamı artırarak ekonomimizin niteliğine, gelişimine ve rekabet gücüne katkı sağlayacaktır. Firmalarımızın, sanayici ve iş insanlarımızın bu yeni döneme ayak uydurabilmeleri ve küresel rekabette geride kalmamaları için ilgili teknik dokümanların ve standartların oluşturulmasında TSE’nin öncülüğüne ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. İlgili teknik düzenlemeleri ve standartları teknik kurul gibi platformlarda sanayici ve iş insanımızla birlikte yapacak, Dördüncü Sanayi Devrimi’ne yönelik standardizasyon ve uygunluk değerlendirme altyapısını birlikte oluşturacağız. Oluşturduğumuz bu altyapıyla birlikte, sanayici ve is insanlarımız uluslararası ticaretin ortak dili olan standartlara uygun üretim yapacak, kalite ve rekabet gücünü oluşturacak. Bu çerçevede TSE olarak Dördüncü Sanayi Devrimi’ne yönelik, gerek teknik dokümanların ve altyapının oluşturulması gerekse de diğer çalışmalar-

la ilgili Enstitümüzün elinden geleni yapmaya hazır olduğunu bir kez daha altını çizerek vurgulamak isterim.” “SEKTÖR AÇISINDAN STANDARTLARIN ÖNEMİ VE DEĞERİ BÜYÜK” Makinelerin, değişik konularda işlev gören ve yaratıcı tasarımlara sahip sanayi ürünleri olduğunu hatırlatan Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) Yönetim Kurulu Üyesi ve Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sefa Targıt, bu geniş yelpazeyi kavrayan ortak ve zorunlu özelliğin de “temel emniyet gereklerini karşılamak” şeklinde belirlendiğini söylüyor. Targıt sözlerini şöyle sürdürüyor: “Temel emniyet gerekleri, bizim de teknik mevzuatımızı uyumlu hale getirdiğimiz Avrupa Birliğinde, Konsey Direktifleri ile zorunlu kılınmıştır. Bu gerekler ve karşılama usulleri standartlarla tarif edilmiştir. Yeni yaklaşıma göre standartlar zorunlu olmamakla beraber, direktiflere ya da bizdeki adıyla yönetmeliklere uygun ürünler tasarlamanın, üretmenin ve uygunluk değerlendirmenin en kestirme ve de kolay yolu. Bu, harmonize standartlara uymaktır. Rekabet gücünü artırmaktan öte, piyasaya ürün arz edebilmek

SEFA TARGIT: “REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAKTAN ÖTE, PİYASAYA ÜRÜN ARZ EDEBİLMEK İÇİN İZLENMESİ ŞART OLAN YOLU GÖSTEREN KILAVUZLAR OLARAK, STANDARTLARIN ÖNEMİ VE DEĞERİ BÜYÜK.”

51



için izlenmesi şart olan yolu gösteren kılavuzlar olarak, standartların önemi ve değeri büyük. Bugün itibarıyla bir makineyi piyasaya arz etmek için, onun direktife uygun güvenli ürün olması gerekir. Bu da, ‘Makine Emniyeti Yönetmeliğine’ veya bizim özelimizde ‘Asansör Yönetmeliğine’ uygun olmak demektir. Bunun dışındakilere biz makine değil, ‘merdiven altı ürün’ diyoruz. Yasa dışı bu ürünlerin piyasa payının, kayıt dışı ekonomiye benzer bir büyüklükte olduğunu düşünüyorum. Bu da, makine sektörünün, ‘iyi çocuklar’ için uygun bir iklim olmadığını gösteriyor”. Asansör yapımının, standardizasyonun en yaygın ve yerleşik olduğu endüstri dallarından biri olduğunu aktaran Targıt, asansörlerin halka açık alanlarda çalışması ve her insanın kullanıma açık olması nedeniyle yüksek riskli ürünler olduğunu belirtiyor. “Bu nedenle, hem emniyet aksamının hem de bitmiş ürünün uygunluk değerlendirme süreçlerinden geçmesi ve uygunluğunun belgelendirilmesi gerekiyor. Asansörlerin diğer pek çok makineden farkı, hem aylık periyodik bakımlarının hem de A tipi muayene kurulularınca periyodik muayenesinin, sağlam bir yasal altyapıyla düzenlenmiş ve zorunlu kılınmış olmasıdır” diyen Targıt, asansörlerin piyasaya arz aşamasında ve tüm ömrü boyunca standartlarla ve belgelendirmeyle ilişkisinin bitmediğinin altını çiziyor. Sefa Targıt, Türk makine sektöründe standardizasyon ve belgelendirme süreçlerinde yaşanan zorluklar hakkında ise şu değerlendirmede bulunuyor: “Standardizasyon ve belgelendirme konusunda muhtelif zorluklar olmakla beraber, bunlar da tıpkı makine imal ederken olduğu gibi önümüze çıkan vasıflı insan kaynağı sorunundan kaynaklanıyor.

Bir bakıma, sorun aynı. Standartların yazımı ya da tercümesinden başlayan bu sıkıntılar, standardı yorumlayacak, ürünü değerlendirecek teknik elemanların sayıca ve mesleki nitelikçe yetersizliği nedeniyle yaşanıyor. Standarda göre değerlendirme yapacak kişiler, bir standart dâhilinde benzer değerlendirmeler yapamıyor. STEM eğitimi sorunları ve PISA testi sonuçları bizi bu gerçeklerle yüz yüze bırakıyor.”

ZÜHTÜ BAKIR: “MAKFED VE TSE OLARAK MAKINE SEKTÖRÜMÜZÜN ULUSLARARASI ETKINLIĞINI ARTIRMAK IÇIN BIRLIKTE HAREKET ETME KARARI ALDIK. MAKINE AYNA KOMITELERINI 17 ÜYE DERNEĞIMIZLE EŞLEŞTIRDIK. BÖYLELIKLE SEKTÖR ADINA ULUSLARARASI STANDARDIZASYON TOPLANTILARINA KATILACAK UZMAN HAVUZUNU OLUŞTURACAĞIZ.”

“STANDARDİZASYON REKABET GÜCÜNÜN ÖNEMLİ UNSURLARINDANDIR” Küreselleşen dünyada ürünlerin sınır tanımayan bir dolaşım halinde olduğunu ifade eden MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, Gümrük Birliği (GB), EFTA ve NAFTA gibi bölgesel işbirlikleri ve diğer serbest ticaret anlaşmalarıyla ticaretin daha da kolaylaştığını söylüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün de benzer bir misyon üstlendiğini aktaran Bakır, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bütün bunlar olurken malların üretim esaslarını belirleyen standardların da ortaklaşması kaçınılmaz bir gerçek. Küresel düzeyde ISO ve IEC ile AB örneğinde bölgesel düzeyde olan CEN ve CENELEC gibi kuruluşlar, tüm tarafların kabul edeceği standardları hazırlıyor. Dolayısıyla bu standardlara uygun olmayan malların pazara arzı neredeyse imkansız. Türkiye ile AB arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ile 2000’li yıllarda AB teknik mevzuatı bütünüyle ulusal mevzuatımız haline geldi. Bugün makine sektörü olarak ihracatımızın yarıdan fazlası AB ülkelerine ve bunun sadece yüzde16’sı Almanya’ya gerçekleştiriliyorsa bunda sektörümüzün teknik mevzuata uyum sürecinde gösterdiği başarının da önemli bir rolü bulunuyor.”

53


ülkelerden LAOS D.H. CUMHURİYETİ

YÜZÖLÇÜMÜ 236.800 km2

NÜFUS 7,18 milyon (2016, IMF tahmini)

ÖNEMLİ ŞEHİRLER Vientiane (Başkent), Attapeu, Savannakhet, Luang Phrabang, Pakse, Muang Phon-Hong, Thakhek

ETNİK GRUPLAR Ülkede Lao Loum (%68), Lao Theung (%22) ve Lao Soung toplulukları (Hmong ve Yao dâhil %9) hakim olarak yaşıyor. Vietnamlı ve Çinliler yüzde 1 ile Laos’da varlığını sürdürürken, ülkede resmen tanınmış 49 etnik kabile bulunuyor.

DİL Ülkenin resmi dili Lao dilidir. Ancak Fransızca ile yerli diller olan Hmong ve Khmu dilleri de yaygın olarak kullanılıyor.

DİN Nüfusun yüzde 67’si Theravada Budizmine inanıyor. Animist inançları takip edenlerin oranı yüzde 32, Hristiyanların oranı ise yüzde 1.

PARA BİRİMİ Lao Kipi (LAK) 1 Dolar: 8344 LAK (4 Aralık itibarıyla) CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti Künyesi

54

100 YILLIK FRANSIZ SÖMÜRGECİLİĞİNİN ARDINDAN 1950’Lİ YILLARDA BAĞIMSIZLIĞINI KAZANAN LAOS, GÜNEYDOĞU ASYA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI’NA (ASEAN FTA) 1997’DE, DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’NE İSE 2012’DE ÜYE OLMASIYLA MAL TİCARETİNİ YOĞUNLAŞTIRDI. ALTYAPISI YOK DENECEK KADAR AZ OLAN, YOĞUN YAĞIŞLI İKLİMİ İLE HİDROELEKTRİK ENERJİDEKİ FIRSATI DEĞERLENDİREREK KOMŞULARINA ENERJİ İHRAÇ EDEN LAOS, SANAYİLEŞMEK VE GELİŞMEK İÇİN GEREKLİ GİRDİ MAMULLERİNİ İSE İTHALATLA KARŞILAMAYA ÇALIŞIYOR.


Wat Xieng Thong Tapınağı, Luang Prabang

55


ülkelerden

Buddha Park

U

zak Doğu’da, denize sınırı olmayan ve çoğunluğu dağlık arazilerden oluşan Laos, gür ormanlı ve engebeli bir coğrafi yapıya sahip. Dünyanın en uzun nehirlerinden olan Mekong Nehri, Laos’un can damarı olarak ülkeye canlılık katarken, aynı zamanda da

56

Laos’un en önemli ulaşım ağını oluşturur. Mekong Nehri’ne karışan Nam Thai ve Nam Hai nehirleriyle birlikte bu önemli su yolları, etrafındaki ovalarda tarıma elverişli bir ekosistem oluşturmuş ve binlerce yıldır süren bir tarım kültürü oluşmasına da önayak olmuş. Laos, Uzak Doğu’daki subtropikal ve tropikal


olarak pirinç tarımının yapıldığı Laos’daki ekonomik faaliyetler ise son derece sınırlı; ülke, halen dünyanın en az gelişmiş ve fakir ülkelerinden biri olarak gösterilirken, Laoların büyük çoğunluğu, uluslararası yoksulluk sınırı olan günlük 1,25 doların altında seyreden bir gelir ortalamasıyla hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. İmalat sanayilerinin neredeyse hiç gelişmediği Laos’un GSYİH’si geçtiğimiz yıl sadece 12,7 milyar dolardı. KBGSYİH ise sadece bin 700 dolar olarak açıklanıyor. Ortalama 5 milyar dolarlık ihracat ve 7 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren ülkenin başlıca ihracat kalemleri elektrik, bakır ham maddesi, ağaç ve ağaç ürünleri ile giyim eşyası ve aksesuarları iken, ithalatta ilk sırada yer alan ürünler ise mineral yakıtlar ve yağlar ile raylı araçlar dışındaki taşıtlar ve makineler olarak dikkat çekiyor.

DIŞ TICARETINI BÜYÜK ORANDA KOMŞULARI TAYLAND VE ÇIN ILE GERÇEKLEŞTIREN ÜLKENIN, KISITLI EKONOMIK KAYNAKLARI ARASINDA ELEKTRIK ÖNEMLI BIR YERE SAHIP.

ESKİNİN SÜPER GÜCÜNDEN BUGÜNÜN UNUTULMUŞ ÜLKESİNE Laoların “Ailao” adı ile MÖ 200’lü yıllarda Mekong Nehri çevresinde yerleşik hayata geçtiği düşünülüyor. O zamanki Çin’in hükümdarları olan Han hanedanlığının Laoların ve Tayların ataları olan Ailaoları yurtlarından güneye doğru sürmesiyle Çin Hindi’ye ilerleyen bu göçebe topluluklar, bugünkü bölge insanlarının ataları kabul ediliyor. Laoların ve Laos’un altın çağları ise Kral Cao Fa Ngum döneminde gerçekleşmiş. 14’üncü yüzyılda Budizm ile tanışan ve bir Kımer (Kamboçya) prensesi ile evlenen Kral Cao Fa Ngum’un, bugünkü Vietnam, Myanmar ve Tayland’ı da LAOS’UN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (BİN DOLAR - 84. FASIL) SIRA

iklim kuşağında yer aldığı için, Mayıs-Ekim ayları arasında Muson döngüsünün yoğun yağışlarına maruz kalıyor. Sıcak ve nemli bir iklimin hâkim olduğu Laos’da, Muson dönemindeki yağışlar asgari 300 mililitreden Balovenler Yaylası’ndaki 4 bin mililitreye kadar değişkenlik gösterebiliyor. Bu nemli iklim koşullarında yoğun

ÜLKE

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

2015

2016

DEĞİŞİM (%)

1

TAYLAND

214.550

198.548

-7,4

2

ÇİN

163.558

97.949

-40,1

3

VİETNAM

78.915

34.429

-56,3

4

GÜNEY KORE

11.522

7.814

-32,1

5

AVUSTURALYA

9.459

7.007

-25,9

6

ALMANYA

5.720

6.786

18,6

7

JAPONYA

7.168

6.486

-9,5

8

İSVİÇRE

83

4.431

-

9

SİNGAPUR

5.189

2.319

-55,3

10

ABD

1.644

1.033

-37,1

13.057

7.191

-44,9

510.865

373.993

-26,7

DİĞER TOPLAM

57


ülkelerden

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? • Laos, dünyanın en yoğun hava bombardımanına maruz kalan ülkesidir. 1964-1975 yılları arasında süren Vietnam Savaşı’nın tarafı olmamasına rağmen, Viet Kong gerillalarına destek verdikleri iddiasıyla Laos, ABD ordusu tarafından ağır bombardımana maruz kalmış ve ülke toprakları 2 milyon tondan fazla bomba ile harap edilmişti. Günümüzde halen yarım milyon ton patlamamış bomba, Laolar için bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. • Güney Asya’nın en esrarengiz turistik yerlerinden olan Kavanozlar Düzlüğü (Plain of Jars), 10 yıldır turist ziyaretine açık ve halen UNESCO Dünya Mirası Listesi Geçici Adayları listesinde yer

alıyor. Vietnam sınırındaki Muang Khoun eyaletinin başkenti Phonsavan yakınlarında bulunan bölgede, birkaç kilometre karelik alana dağılmış dev taş kavanozların ne sebeple yapıldığı hala gizemini koruyor. • Laos, dünyanın en fakir ülkelerinden biri: Ülke nüfusunun yarıya yakını, uluslararası yoksulluk sınırı olan günlük 1,25 doların altında geçimini sağlamaya çalışıyor. • 14’üncü ve 17’nci yüzyıllar arasında “Milyon Filin Ülkesi” olarak adlandırılan ve sayıları gerçekten milyonlarca olan Laos’daki fil nüfusu, Vietnam Savaşı’ndaki bombardımanlardan sonra bugün birkaç bine düşmüş durumda.

kapsayan ülkesi Lan Xang (Lan Sang), yani “Milyon Filin Ülkesi” olarak anılıyordu. Laos, becerikli kumandanları, avantajlı coğrafi yapısı ve milyonlarca filden kaynaklanan gücüyle, Avru-

palı sömürgecilerin 17’nci yüzyılda Çin Hindi’ye ulaşmasına kadar bölgedeki etkili bir güç merkezi olmaya devam etti. Ancak bu dönemde ateşli silahlarının eşliğinde bölgeye gelen Fransız ve İngiliz kolonistler Mekong Nehri’ni aralarında sınır yaptı ve Laos, 100 yıldan fazla sürecek bir Fransız sömürgesi dönemine girdi. İkinci Dünya Savaşı’nda Fransızların Almanlara karşı verdiği kayıplar ve dönemin süper güçlerinden Japon İmparatorluğu’nun da bölgedeki bağımsızlık hareketlerini desteklemesiyle yükselen komünizm akımı, Laos’un Fransız himayesi altındaki günlerine son verirken yeni bir krallık dönemini de başlattı. Fransızların Vietnam’daki komünistlerle girdiği savaş Laos’a da ağır kayıplar verdirirken, bir yandan krallık ile ülkedeki komünist devrimciler arasında devam eden iç savaş, diğer yandan Vietnam Savaşı’nda ülkenin Viet Kong gerillalarına destek verdiği iddiasıyla dokuz yıl boyunca aralıksız süren ağır hava bombardımanına maruz kalması, ülkenin zaten zayıf olan ekonomik altyapısını tamamen yok etti. Laos, 1975’te sona eren savaşın izlerini sarmaya bugün halen devam ediyor: 1964-1975 yılları arasında ülkeye atılan 2 milyon tondan fazla bombanın pek çoğu Laolar için bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor. Ülkedeki yarım milyon tondan fazla patlamamış bombanın temizlenmesi için en az 40 yıl daha çalışılması gerektiği bildiriliyor. Laos, 1975’ten sonra dünyadan öylesine izole olmuş ki, komşu ülkelerin turist rehberlerinde bile adı “Unutulmuş Ülke” olarak geçiyor. 1990’LARDA DÜNYAYA AÇILMAYA BAŞLADI Bugün tek partili bir rejim ile yönetilen Laos’da dengeli bir siyasi yapı izleniyor. Ülkede komünist parti rejimi hâkim olmasına rağmen 1995’ten itibaren uluslararası topluma açık bir

NEMLİ İKLİM KOŞULLARINDA YOĞUN OLARAK PİRİNÇ TARIMININ YAPILDIĞI LAOS’DAKİ EKONOMİK FAALİYETLER İSE SON DERECE SINIRLI.

Laos’da pirinç tarlaları

58


Laos’daki fil popülasyonu Vietnam Savaşı’nın getirdiği yıkım nedeniyle bugün oldukça azalmış durumda.

yapı sergileyen ülkedeki ekonomik ve sosyal gelişmeler ise ne yazık ki oldukça ağır ilerliyor. Turist gruplarının ziyaretlerinin bile 1989’a kadar yasak olduğu ülke, bugün bakirliği, modern dünyanın kirletici ekosistemine yabancılığı ile seyyahların gezi rotalarında ilk sıralarda yer alıyor. 1986 yılından bu yana, serbest pazar ekonomisine geçişe yönelik “Yeni Ekonomik Mekanizma” (YEM) adıyla anılan bir ekonomik reform politikası uygulayan Laos, 1997’deki Asya krizi ve bu krizi takip eden birkaç yıl haricinde yüksek büyüme oranları sergilemeye devam ediyor. Güneydoğu Asya Serbest Ticaret Anlaşması’na (ASEAN FTA) 1997’de, Dünya Ticaret Örgütü’ne ise 2012’de üye olmasıyla mal ticaretinin yoğunlaştığı ülke hemen hemen tüm sermaye mallarını ithal etmeye devam ediyor. Dış ticaretini çok büyük oranda komşuları Tayland ve Çin ile gerçekleştiren ülkenin kısıtlı ekonomik kaynakları içerisindeki ihraç ürünleri arasında elektriğin yer alıyor olması ise dikkat çekiyor. Yoğun yağışlı bir iklime sahip olmasını fırsata çeviren Laos, hidroelektrik santralleriyle elde ettiği enerjiyi ihraç ederek önemli bir kaynak elde etmeye devam ediyor. Bununla birlikte kendine yetecek şekilde bir tarım ekonomisine sahip olan Laos’un sanayileşmesi için gerekli tüm gir-

di mamulleri ithalat ile karşılanmaya çalışılıyor. Bunun yanı sıra tarımda büyük ölçekli üretime geçilmesi sonucu traktör gibi tarım makineleri ithalatında artış gözlemlendiğini eklemeliyiz. Altyapıya yapılan yeni yatırımlara rağmen, özellikle kırsal kesimlerde yaşayan halk hala elektrik, temiz içme suyu, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerden mahrum şekilde yaşamaya devam ederken, KBGSYİH de halen bin 700 doların üzerine çıkabilmiş değil. Yani Laoların günlük ortalama geliri, ne yazık ki günlük 5 doların altında seyrediyor. İMALAT SEKTÖRÜ YOK DENECEK KADAR AZ Laos’un ekonomik kalkınma politikasının temel hedefi, 2020 yılına kadar ülkeyi “En Az Gelişmiş Ülkeler” kategorisinden çıkarmak ve yoksulluğu ortadan kaldırmak olarak şekillenmiş durumda. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler (UN-HABITAT), Dünya Bankası ve ASEAN gibi uluslararası mekanizmaların yanı sıra Çin ve Tayland gibi bölge ülkeleri de altyapı projelerine verdiği desteklerle Laos’un kalkınma sürecinde varlık göstermeye devam ediyor. Ülkedeki madencilik faaliyetleri sınırlı bir şekilde sürerken, nüfusun yüzde 70’i küçük çaplı çiftçilerdeki ekonomik faaliyetlerle geçimini sürdürüyor. Laos’da, dağlık ve engebeli alanla-

LAOS, 1975 YILINDAN SONRA DÜNYADAN ÖYLESİNE İZOLE OLMUŞ Kİ, KOMŞU ÜLKELERİN TURİST REHBERLERİNDE BİLE ADI, “UNUTULMUŞ ÜLKE” OLARAK GEÇİYOR.

59


ülkelerden

Kuang Si Şelalesi

rın fazla oranda olmasına rağmen kısa vadede tarım arazisi sıkıntısı yaşanması beklenmiyor. Ancak tarım alanlarının zaman zaman yabancı iştiraklerin yatırımları için ayrılması, ülkedeki büyük çiftçi toplulukları tarafından protesto ediliyor ve bu kapsamda Laos Planlama ve Yatırım Bakanlığı, kauçuk ve madencilikte yatırımların dört yıl boyunca durdurulmasına karar vermiş durumda. Laos’un imalat alanındaki en güçlü sektörü ise hazır giyim. Son yıllarda ileri teknoloji ürünleri üreticileri de Laos’da yatırımlar yapıyor olsa da nitelikli işgücü sıkıntısı nedeniyle bu yatırımların potansiyeline ulaşması zorluklarla karşılaşıyor. Ülkedeki okur yazar oranının halen yüzde 40’lar seviyesinden daha yüksek seviyelere ulaştırılması için eğitim alanındaki reformlara LAOS’UN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (BIN DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU

60

GTİP ADI

da devam ediliyor. Diğer yandan Laos’un üçte ikisinin dağlık olması ve denize çıkışının bulunmaması, tarım, ticaret, iletişim ve ulaşım bakımından zorluklar yaratmaya devam ederken, Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri) 2015

2016

DEĞİŞİM (%)

106.323

66.830

-37,1

8474

TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ AYIKLAMA, ELEME MAKİNELERİ

8431

AĞIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI

72.138

55.642

-22,9

8429

DOZERLER, GREYDER, SKREYPER, EKSKAVATÖR, KÜREYİCİ, YÜKLEYİCİ

45.504

28.240

-37,9

8413

SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ

19.453

15.937

-18,1

8438

YİYECEK VE İÇECEK SANAYİSİNDE KULLANILAN MAKİNE VE CİHAZLAR

25.917

12.683

-51,1

8414

HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

8.388

12.519

49,2

8428

KALDIRMA, İSTİFLEME, YÜKLEME, BOŞALTMA MAKİNE VE CİHAZLARI

8.648

10.156

17,4

8430

TOPRAK, MADEN, CEVHER TAŞIMA, AYIRMA, SEÇME VB. İŞ MAKİNELERİ

14.274

9.814

-31,2

8419

ISI DEĞİŞİKLİĞİ YÖNTEMİ İLE MADDELERİ İŞLEMEK İÇİN CİHAZLAR

4.416

9.596

117,3

8408

DİZEL, YARI DİZEL MOTORLAR (HAVA BASINCI İLE ATEŞLENEN, PİSTONLU)

6.636

9.572

44,2

DİĞER

199.172

143.009

-28,2

TOPLAM

510.869

373.998

-26,8


LAOS’UN EN BÜYÜK TAPINAĞI OLAN 44 METRE YÜKSEKLİĞİNDEKİ ALTIN RENKLİ PHA THAT LUANG, ÜLKENİN DE SEMBOLÜ KONUMUNDA. TAPINAK, EFSANEYE GÖRE, BUDA’NIN GÖĞÜS KEMİĞİNİ KORUMAK İÇİN MÖ 3’ÜNCÜ YÜZYILDA İNŞA EDİLMİŞ.

Pha That Luang

ülkedeki nüfus artış hızının yüzde 2,4 gibi yüksek bir seviyede olması da ekonomik gelişmenin önünde engel teşkil etmeyi sürdürüyor. LAOS’UN MAKİNE İTHALATI Laos, sanayileşmesi ve mevcut imalat sektörleri için gerekli girdi mamullerini büyük oranda

ithalat ile karşılıyor. Bu kapsamda, Laos, geçtiğimiz yıl 4,1 milyar dolarında mal ve hizmet ithal ederken, bunun 374 milyon dolarlık bölümü makine ve aksamlarına aitti. Laos’un 2016 yılı makine ithalatında Tayland, Çin ve Vietnam ilk üç sırayı paylaşırken, Türkiye, Laos’un makine ithalatı gerçekleştirdiği ülkeler içerisinde

61



ancak 32’nci sırada yer alabiliyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Laos, geçtiğimiz yıl Türkiye’den 9 bin dolar değerinde makine ithal etti. Ülkeler açısından Laos’un makine ithalatı incelendiğinde ise ilk 10 ülke içerisinde Güney Kore, Avustralya, Almanya, Japonya, İsviçre, Singapur ve ABD’nin yer aldığı görülüyor. Bu çerçevede Laos, 84’üncü fasılda 2016 yılı verilerine göre en fazla 8474 GTİP kodlu “Toprak, taş, metal cevheri ayıklama, eleme makineleri” ürün grubunda ithalat yaptı. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda yüzde 37,1’lik kayıpla 66,8 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2015 yılında 106,3 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Listenin ikinci sırasında ise 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubu bulunuyor. Laos, 2016 yılında söz konusu kalemde yüzde 22,9’luk düşüşle 55,6 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, bu ürün grubunda 2015 yılında 72,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Laos’un 2016’da 84’üncü fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem 8429 GTİP kodlu “Dozerler, greyder, skreyper, ekskavatör, küreyici, yükleyici” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda da yüzde 37,9’luk kayıpla 28,2 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2015’te 45,5 milyon dolar seviyesindeydi. Laos’un makine ithalatındaki ilk 10 ürün grubu içerisinde en yüksek artış ise 8419 GTİP kodlu “Isı değişikliği yöntemi ile maddeleri işlemek için cihazlar” ürün grubunda oldu. Bu ürün grubunda 2016’da yüzde 117,3’lük artışla 9,6 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. TÜRKİYE İLE TİCARETİ SINIRLI Diğer yandan, BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2016 yılında Türkiye, Laos’un makine ithalatında 9 bin dolar ile 32’inci sırada yer almaya devam ediyor. TÜİK rakamlarına göreyse 84’üncü fasılda Türkiye’nin Laos’a ihraç

Patuxai

ettiği makine ürünleri 33 bin 700 dolar olarak gerçekleşti. Bu ürünler içerisinde ilk sırada 8419 GTİP kodlu “Isı değişikliği yöntemi ile maddeleri işlemek için cihazlar” ürün grubu yer alırken, söz konusu kalemde Laos’a 2016’da 25 bin dolar değerinde makine ihraç edildi. Listenin ikinci sırasında bulunan 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubunda ise 8 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi.

1957 YILINDA YAPIMINA BAŞLANAN VE 1968’DE TAMAMLANAN PATUXAI (ZAFER GEÇİDİ), LAOLARIN FRANSIZ SÖMÜRGECİLİĞİNDEN KURTULARAK BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETMESİ ONURUNA YAPILMIŞ.

Luang Prabang’daki Budist rahipler, Laoların dini ritüellerinde önemli görevler üstleniyor.

63


ar-ge merkezi

“AR-GE ÇALIŞMALARIMIZLA BİR DÜNYA MARKASI YARATACAĞIZ” TEKNİK BİLGİNİN GELİŞTİRİLMESİ, MEVCUT BİLGİLERİN GÜNCELLENMESİ, VE YAYILMASI KONUSUNDA ÇALIŞMALAR YAPTIKLARINI SÖYLEYEN GÜVEN MÜHENDİSLİK MAKİNA AR-GE MERKEZİ MÜDÜRÜ ÇAĞATAY ÇENGEL, “YAPTIĞIMIZ YENİ TASARIMLARI ALT YÜKLENİCİ VE YAN SANAYİMİZLE BİRLİKTE İMAL EDEREK, YAN SANAYİNİN DE GELİŞMESİNE KATKIDA BULUNMAK İSTİYORUZ” DİYOR.

64

K

ablo imalat, mobilya ve tekstil makineleri üretimi ile elektronik otomasyon ve yazılım sistemleri yapmak amacıyla 2000 yılında kurulan Güven Mühendislik Makina, geçtiğimiz Ağustos ayında Türkiye’nin 601’inci ve Kayseri’nin yedinci ArGe Merkezi olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edildi. Türkiye için en önemli sektörlerden olan makine, elektronik, otomasyon ve yazılım sektörlerinde son teknolojilere uygun ürünler imal etmek amacıyla çalışmalarına devam ettiklerini söyleyen Güven Mühendislik Makina Ar-Ge Müdürü Çağatay Çengel, “Yapacağımız Ar-Ge çalışmaları ve geliştireceğimiz bilgi birikimi ile bir dünya markası olarak sektörümüzdeki lider firmalar arasında yer almak istiyoruz” diyor.

Güven Mühendislik Makina, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan ve bugün 6 bin metrekaresi kapalı, 10 bin metrekaresi açık alanda olmak üzere 16 bin metrekareye ulaşan üretim tesislerinde imalatını sürdürüyor. İlk ihracatını 2004 yılında Almanya’ya alüminyumdan mamul elektronik cihaz kutusu ile yapan Güven Mühendislik Makina, 2005 yılında ilk kablo makinesi ihracatını Fransa’ya yapmış; 2006’da ise ilk tam otomatik depolama sistemini imal etti. Çağatay Çengel, “2010 yılında TÜBİTAK desteği ile o güne kadar Türkiye’de üretilemeyen, Avrupa’da ise ancak birkaç şirketin imalatını yapabildiği, ultra yüksek voltaj kabloları üretiminde kullanılan 5 metre çapında ve ağırlığı 60 ton olan makaralar için kulla-


nılan kablo sarım makinesini imal etmiştik” derken, bu makineyi Fransa, Almanya, Belçika, Norveç, Çekya, İsviçre ve Avusturya olmak üzere çok sayıda AB ülkesine satarak önemli bir ihracat girdisi sağlamayı da başardıklarını söylüyor. Güven Mühendislik Makina’nın TÜBİTAK destekleriyle 2011’de otomatik depolama sisteminin, 2012’de 1250 mm makaralı tam otomatik geçişli sarıcının, 2014’te ultrasonic tahribatsız muayene tezgahının ve 2015’te 110 ağız tam otomatik kavanoz şişirme makinesinin geliştirilmesi ve üretilmesiyle ciddi bir Ar-Ge birikimi elde ettiğini ifade eden Çağatay Çengel ile Ar-Ge Merkezi’nin faaliyetleri ve geleceğe yönelik projeleriyle ilgili kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Güven Mühendislik Makina Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Firmanız bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri nelerdi? Ar-Ge merkezimiz, geçtiğimiz Ağustos ayında, Türkiye’nin 601’inci ve Kayseri’nin yedinci Ar-Ge merkezi olarak akredite edildi. Türkiye ve dünyadaki sektörel gelişmeleri yakından takip eden, yenilikçi bir yapılanmayı benimseyen Güven Mühendislik Makina; insan kaynakları gücü, çalışma prensipleri, güçlü referansları ve yenilikçi bakış açısıyla dünya çapında sektörünün önde gelen firmalarından biri olma hedefine doğru ve kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Ana amacımız, yurt dışına döviz çıkışını engellemek ve artan ihracat sayesinde yurt içine döviz girişini sağlamaktır. Bu amaçla

“2010 YILINDA GELİŞTİRDİĞİMİZ VE TÜRKİYE’DE İLK KEZ İMAL EDİLEN 5 METRE ÇAPINDA VE AĞIRLIĞI 60 TON OLAN MAKARALAR İÇİN KULLANILAN KABLO SARIM MAKİNESİNİ AVRUPA’NIN BİRÇOK ÜLKESİNE İHRAÇ EDİYORUZ.”

65


ar-ge merkezi

RAKAMLARLA GÜVEN MÜHENDİSLİK MAKİNA

2000 yılında Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan Güven Mühendislik Makina, ilk ihracatını 2004 yılında Almanya’ya gerçekleştirdi.

Güven Mühendislik Makina Ar-Ge Merkezi, geçtiğimiz Ağustos ayında Türkiye’nin 601’inci, Kayseri’nin ise yedinci Ar-Ge Merkezi olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite edildi.

Ar-Ge Merkezi bünyesinde 11’i mühendis, 15’i üretim personeli, ikisi de ofis personeli olmak üzere toplamda 28 kişilik bir ekip görev alıyor.

TÜBİTAK ile 2010 yılından bugüne kapsamlı işbirlikleri gerçekleştiren firma, neredeyse her yıl geliştirdiği ve ürettiği yeni ürünlerle ciddi bir Ar-Ge birikimi oluşturmuş durumda.

66

da 11’i mühendis, 15’i üretim personeli, ikisi de ofis personeli olmak üzere toplamda 28’e ulaşan Ar-Ge ekibimiz, tasarımdan düşük hacimli üretim çalışmalarına kadar tüm geliştirme sürecine odaklanıyor. Ekibimizin ana amacı; her zaman mevcut ürünlerden daha yenilikçi, daha fonksiyonel, daha gelişmiş ürünleri ve sistemleri tasarlamaktır. Ürün veya süreç üzerinde teknik iyileştirmeler yaparak her türlü geliştirme ve iyileştirme işini gerçekleştirmek, Ar-Ge tanımı içerisinde yer alıyor. Biz de teknik bilginin geliştirilmesi, mevcut bilgilerin güncellenmesi, iyileştirilerek kullanılması ve yayılması üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Güven Mühendislik Makina; misyonu ve vizyonu doğrultusunda faaliyetlerini sürdürerek kaynaklarını en etkin şekilde yönetme anlayışını benimsemiştir. Bu kapsamda da misyon, vizyon ve strateji seçeneklerinden ileriye giderek, stratejilerin uygulamaya konulabilmesi için gerekli yaklaşımları uygulamaya devam etmektedir. Merkezin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik? Firmamızdaki Ar-Ge alanları; 170 metrekarelik ofis, 360 metrekarelik test ve prototip olmak üzere toplamda 530 metrekareye ulaşmıştır. Endüstri, makine, bilgisayar ve elektrik-elektronik mühendislerimizin çalışmalarını sürdürdüğü ofis alanlarında, üretilecek olan makinelerin temel araştırması, tasarımı ve planlamasını yaparken, test ve prototip alanında ise Ar-Ge ürünlerini son haline getirerek ilgili testleri-

Çağatay ÇENGEL Güven Mühendislik Makina Ar-Ge Merkezi Müdürü

ni gerçekleştiriyoruz. Ağırlıklı olarak; kablo imalat makinelerimizi GMM markasıyla, otomatik taşıma sistemleri ürünlerimizi COROBO markasıyla, pet şişirme makinelerimizi ise BLOWAY markasıyla imal ediyoruz. Markalarımızın tamamı Türk Patent Enstitüsü’nden tescillidir. Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeydedir? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, üniversiteler, KOSGEB ve teknoparklar gibi kurumlarla işbirliklerimiz devam ediyor. Gerek Ar-Ge eğitimleri, gerekse proje ko-


nularında bu kurumlardan danışmanlık ve çeşitli diğer destekleri alıyoruz. Yol gösterici, destekleyici ve eğitici olarak kurumlarımızın Ar-Ge kültürüne bakışlarını ise olumlu olarak değerlendiriyoruz. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir? Ar-Ge Merkezi olduktan hemen sonra patent başvurularımıza da başladık. Önümüzdeki yıllarda da başvurularımızın devam edeceğini öngörebiliyoruz.

veya teknoloji sayesinde çevre, sağlık, ekonomi gibi alanlarda sorunlar çözülerek tüm insanlığa yönelik bir hizmet gerçekleştirilmiş olacaktır. Diğer yandan, Ar-Ge harcamaları, ülkeleri teknolojik açıdan diğer ülkelere bağımlı olmaktan da kurtarır. Ayrıca Ar-Ge faaliyetleri sadece üretim artışı ve ekonomik performansa değil, sosyal amaçların gerçekleştirilmesine de önemli bir katkı sağlar.

Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalı? Ar-Ge, ülkelerin uluslararası arenada rekabet gücünü belirleyen en önemli faktördür ve teknolojik gelişmelerle paraleldir. Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının çekilmesi ve yabancı firmaların ülkemizde teknoloji odaklı yatırımlar yapmasında, Türkiye’nin sahip olduğu teknolojik yetenek ön planda olmalı. Ar-Ge harcamaları her aşamada verimliliği artırarak ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi sağlar. Örneğin Ar-Ge sonucunda ortaya çıkan bilgi

67


üçüncü kuşak

“ÇOCUKLUK HAYALİMİ YAŞIYORUM” İMALATIN IÇERISINDE BÜYÜMENIN MESLEK SEÇIMINDE ETKILI OLDUĞUNU SÖYLEYEN KAN METAL’IN ÜÇÜNCÜ KUŞAK TEMSILCISI GÜRAY KAN, “BÜYÜKBABAM DAHA ÖNCE ÜRETILMEYENI, KALITEDEN TAVIZ VERMEDEN IMAL EDEREK KAN METAL’I BUGÜNLERE GETIRDI. ÜÇÜNCÜ KUŞAK OLARAK BEN VE KARDEŞIM DE AYNI AZIMLE ÇALIŞARAK FIRMAMIZI DÖRDÜNCÜ KUŞAĞA DEVRETMEK IÇIN ELIMIZDEN GELENI YAPACAĞIZ” DIYOR.

K

üçük yaşlardan itibaren makine mühendisi olmak isteyen ve bu nedenle eğitimini makine mühendisliği üzerine alan Kan Metal İmalat Mühendisi Güray Kan, “Firmamızın üçüncü kuşak yöneticisi olarak bugün üstlendiğim sorumluluk sayesinde çocukluk hayalimi yaşıyorum. Mesleğimizin birçok zorluğu var. Hiç kimseye taviz vermek zorunda kalmamak için işinize tam anlamıyla hâkim olmalısınız. Gerektiğinde tezgâhın başına geçip üretim yapabilmelisiniz. Fakat işin en zor yanı, her şeyi yoktan var etmiş bü-

68

yüklerimin bize emanet ettiği firmayı daha da yukarılara taşımanın sorumluluğu” diyor. Gelişmenin, yeniliğin ve ilerlemenin hiçbir zaman durmaması gerektiğine inanan Kan, bu yolda yalnız mücadele etmediğini bilmenin ise bir çok kişiye olduğu gibi kendisine de güven verdiğini vurguluyor. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini sürdüren Kan ile makine sektöründe üçüncü kuşak yönetici olarak görev almanın keyifli ve zor yanlarını konuştuk.


Aile firmasında görev alma süreciniz nasıl başladı? Üniversiteden mezun olduktan sonra kendi şirketimizde görev almak yerine, farklı işlerde farklı tecrübeler edinmek istedim. Böylece ilerde firmamıza daha fazla fayda sağlayabileceğimi ve daha geniş bir çevre edinebileceğimi düşündüm. Daima merak ettiğim hidrolik sektöründe çalışma fırsatım oldu ve güzel tecrübeler edindim. Ancak bu alanda çok fazla rekabet olması gözümde tüm cazibesini yitirdi. Büyükbabam daha önce üretilmeyeni, kaliteden taviz vermeden imal ederek Kan Metal’i bugünlere getirdi. Ben de onun izinde devam etmeye karar verip 2015 yılında Kan Metal İmalat Mühendisi olarak göreve başladım. Kan Metal’de görev almak bir zorunluluk muydu? Diğer taraftan üretimin içinde olmak size neler kattı? Bu noktada babam hiçbir zaman zorlayıcı olmadı. Zaten zorla yaptığınız bir işten ne kadar keyif alabilirsiniz ki? Dolayısıyla keyif almadığınız işte de başarılı olmanız oldukça zor. Mezuniyetimin hemen ertesinde iş görüşmelerine de gittim, başka bir işte de çalıştım. Babam bu girişimlerimi daima destekledi. Kardeşim ile eğitim hayatımızda da seçme hakkı her zaman bizdeydi. Makine mühendisliği okuyan kardeşimle küçüklüğümüzden beri sürekli firmaya gelip giderdik. İmalatın içerisinde büyüdüğümüz için bu durum meslek seçimlerimizde etkili oldu ve eğitim hayatımızda birçok şeyi daha bilinçli öğrenmemizi sağladı. Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makine serüvenini nasıl görüyorsunuz? Makine imalatı alanında ülkemizin ciddi bir potansiyeli var. Ancak bu potansiyel ima-

latçılara yüklenen ek yüklerle giderek yok ediliyor. Devletin imalatçılara daha fazla destek olması gerektiğini düşünüyorum. Dünyayı yakalamak için daha fazla Ar-Ge çalışması yapmamız ve bu alana çok daha fazla kaynak ayırmamız gerekiyor. Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu? Küçükken de makine mühendisi olmak istediğimi söylerdim. Yani bir bakıma hayalimi yaşıyorum. Mesleğimizin birçok zorluğu var. Hiç kimseye taviz vermek zorunda kalmamak için işinize tam anlamıyla hâkim

“KÖKLÜ BİR FİRMA OLARAK AVRUPA, BALKANLAR, UZAK DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DA 30’DAN FAZLA ÜLKEYE ÜRÜNLERİMİZİ İHRAÇ EDİYORUZ. BU ÜLKELERDE KALİTEMİZLE TANINIYOR OLMAK BİZE GÜVEN VERİYOR.”

69



Fevzi Ali KAN

Gürcan KAN

olmalısınız. Gerektiğinde tezgâhın başına geçip üretimi yapabilmelisiniz. Ama en zor yanı, her şeyi yoktan var etmiş büyüklerimin bize emanet ettiği firmayı daha da yukarılara taşıma gereğinin sorumluluğu. Gelişmenin, yeniliğin, ilerlemenin hiçbir zaman durmaması gerekiyor. Neyse ki bu yolda yalnız mücadele etmediğini bilmek insana güven veriyor: Eğitimini tamamladıktan sonra kardeşim de isterse firmamızda göreve başlayacak ve biz Kan Metal’i dördüncü kuşağa devretmek için elimizden geleni yapacağız. Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizin taşımak istediğiniz nokta neresidir? Bugün itibarıyla Avrupa, Balkanlar, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika’da 30’dan fazla ülke-

Güray KAN

ye ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Bu ülkelerde ürün kalitemizle tanınıyor olmak bize güven veriyor. Bu güvenle ihracata daha da ağırlık vererek küresel ölçekte bilinirliğimizi artırmak istiyoruz. Belirlediğimiz hedef pazarlara yönelik uluslararası tarım fuarlarına katılıyor ve bölgesel müşteri ziyaretleriyle bayilik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Atmayı planladığımız bir sonraki adım ise Avrupa ve/veya Balkanlar’da bulunan müşterilerin bize daha kolay ulaşabilmesi için stratejik lokasyonlarda şubeler açarak pazara hâkim olmak. Ayrıca yıllar içinde artan kalitemizle yedek parça dışında OEM ihracatçısı olmak için de firmalarla görüşmelere başladık. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? İş yaşamı adından da anlaşılacağı gibi tüm yaşamımızın sadece bir bölümü. Çalışarak elde ettiğimiz başarıların ve getirilerin hayattan keyif almadan hiçbir anlamı yok. Ben bir işkolik değilim. Gerektiğinde işimin başında gece gündüz durur her türlü fedakârlığı yaparım fakat iş hayatı dışında da bir hayatım var. Sevdiklerimle gezmeye ve kış sporlarına vakit ayırıyorum. Zaten sevdiklerimizle keyif aldığımız şeyleri yapmaya vakit ayıramayacaksak kazanmanın hiçbir anlamı yok. Tüm vaktimizi işe ayırarak bize verilen tek hayatı heba etmiş oluruz diye düşünüyorum. Son olarak ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, “İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır” sözünü hatırlatmak istiyorum. Biz de Kan Metal ailesi olarak Atatürk’ün izinde ilim ve fenle gelişmeye ve üretmeye devam edeceğiz. Gelişmiş ve refah düzeyi yüksek bir toplumda yaşamak için bu yoldan sapmayacağız.

71


stratejik ortak

“TÜRKİYE’DE TECHNOLOGY ACADEMY KURACAĞIZ” TEKNOLOJİ ALANINDA PİLOT UYGULAMALARIN YAPILDIĞI BİR PLATFORM OLAN TECHNOLOGY ACADEMY VE TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI ARASINDAKI TEKNIK ORTAKLIK EMO FUARI’NDA IMZALANAN BIR ANLAŞMA ILE BAŞLADI. İLERLEYEN GÜNLERDE TÜRKIYE’DE DE KURULMASI PLANLANAN TECHNOLOGY ACADEMY’NIN SUNDUĞU IMKANLARI DEUTSCHE MESSE TEKNOLOJI AKADEMISI CEO’SU THOMAS RILKE ILE KONUŞTUK.

72

B

ir bütün olarak Türk sanayisinin ve özellikle de makine sanayinin yeni teknolojilere olan ihtiyacı her geçen gün artıyor. Türkiye sanayisi, teknolojide sahip olduğu orta seviye konumunu daha üst seviyelere taşıyabilmek için uluslararası teknolojik işbirliklerine ve bunların yaratacağı teknoloji transferlere gereksinim duyuyor. Bu anlamda Türkiye’nin Makinecileri de yaklaşık üç yıldır Almanya’da sürdürdüğü ve teknolojik işbirliği yaratmak amacıyla yola çıktığı çalışmalara bir yenisini ekledi. Türkiye’nin Makinecileri, bugüne kadar Almanya’nın ilk Endüstri 4.0 kümesi olan OWL Maschinenbau ve Saksonya Makine İnovasyon Birliği’nin ardından bir seneyi aşan yoğun görüşmelerin sonucunda şimdi de Technology Academy ile partnerlik ve işbirliği protokülü imzaladı. 18 Eylül’de imzalanan sözleşme ile Technology Academy ve Türkiye’nin Makinecileri arasında teknolojik partnerlik ve işbirliği de başladı. Temel amacı endüstriyel üreticilere, robotik, otomasyon ve Endüstri 4.0’ın sunduğu imkanlar hakkında bilgi vermek olan Robotation Academy, Deutsche Messe Teknoloji Akademisi’nin önemli bir parçası. Hannover merkezli akademi eğitim ve

etkinliklerini, kurucu ortaklarından bir ekibin yanı sıra robotların ve otomasyon teknolojisinin önde gelen 20 üreticisi ile pratikte uygulanabilir Ar-Ge çalışmalarının öncüsü olan IFF (Fraunhofer Enstitüsü) gibi bilimsel ortaklarla birlikte hareket ederek hazırlıyor. Konferanslar, seminerler, çalıştaylar ve eğitimleri kapsayan bu etkinlikler robotların, operasyonel üretim tesislerinin entegre edildiği Technology Academy merkezinde gerçekleştiriliyor. Etkinliklerde katılımcılara her zaman içeriğe uygun teknoloji, canlı olarak gösteriliyor. Partnerler arasındaki bilgi akışını ve teknoloji transferini en yüksek seviyeye çıkarmayı hedefleyen işbirliği kapsamında Technology Academy, Endüstri 4.0, dijitalleşme, robot teknolojileri ve otomasyon konularında eğitim/danışmanlık için kendi iş ağını ve binasını MAİB üyelerinin kullanımına açıyor. İşbirliğinin en önemli çıktılarından biri ise Technology Academy’nin bir temsilciliğinin Türkiye’de açılacak olması. Bu sayede Türkiye’nin Makinecileri’ne de endüstri dünyasındaki teknolojik gelişmeleri yakından takip etme ve birebir görerek deneyimleme fırsatı sunulacak. Dünya genelinde birçok ülkede bu tarz akade-


miler açmayı planlayan Deutsche Messe Teknoloji Akademisi, ilk adımı Çin’in Foshan kentinde atmış durumda. Akademinin ikinci lokasyonunun ise İstanbul olması hedefleniyor. Türkiye’de kurulması planlanan akademide Hannover’deki mevcut teknik partnerlerin yanı sıra Fraunhofer Enstitüsü ve Çin Teknoloji Akademisi’nin de partner olması hedefleniyor. Ayrıca, Teknoloji Akademisi ile teknik partnerliğin önemli bir aktivitesi olarak her yıl Hannover ve İstanbul arasında dönüşümlü olarak Alman-Türk Makine Zirvesi düzenlenmesi de planlanıyor. Deutsche Messe Teknoloji Akademisi CEO’su Thomas Rilke’ye, akademinin kuruluş sürecini, Technology Academy ve Türkiye’nin Makinecileri partnerliğinin detaylarını ve endüstriyel üretimin dijitalleştirilme sürecinde dünyanın geleceğini sorduk. Technology Academy’nin kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Hannover Messe Endüstriyel Fuarı, “Endüstri 4.0” teriminin keşfinden bile önce, 2009’da, endüstriyel üretimin dijitalleştirilmesine büyük katkıda bulundu. Daha o zamanlar, dijitalleşmenin endüstrinin bilgi teknolojisi ihtiyaçlarında büyük değişiklikler yaratacağını fark etmiştik. Geçmişte insanlar makine satın alırken sadece kendi bireysel ihtiyaçlarına ve makinenin fiziksel niteliklerine dikkat ediyordu. Günümüzde ise makine satın almak isteyenler öncelikle, makinenin genel otomasyon sistemlerine nasıl bağlanabileceği ve entegre olabileceğini merak ediyor. Başka bir deyişle dijitalleşme bilgi ihtiyacını daha da artırıyor. Bu durum, 2009 yılında Volkswagen Group Academy ile işbirliği içinde “Technology Academy’i kurmaya neden karar verdiğimizi de açıklıyor. Merkezi Hannover olan akademimiz bugün, yıl boyunca endüstri alanında faaliyet gösteren 6 binden fazla şirketin katılımcı olduğu yaklaşık 300 etkinliğe ev sa-

“ENDÜSTRI ÜRETIMINI ENDÜSTRI 4.0 ÖZELLIKLI YAPMAK IÇIN IHTIYACINIZ OLAN HER ŞEY BUGÜN PIYASADA ZATEN MEVCUT. ASIL AŞILMASI GEREKEN ZORLUK, BU TEKNOLOJILERIN DOĞRU UYGULANMASI.” Thomas RILKE Deutsche Messe Teknoloji Akademisi CEO’su

hipliği yapıyor. Technology Academy, komple üretim hatları, endüstriyel robotlar, şoförsüz nakliye sistemleri ve otomasyon teknolojisine sahip Almanya’daki tek akademi etkinlik merkezi ve birçok farklı üreticinin üretim teknolojileri ile donatılmış durumda. Düzenlediğimiz tüm etkinlikler de teknolojinin merkez üssünde gerçekleştiriliyor. Akademinin kuruluş amacı, yapısı, işleyişi ve yürüttüğü hizmetlerle ilgili bilgi alabilir miyiz? Technology Academy’nin temel amacı endüstriyel üreticilere, robotik, otomasyon ve Endüstri 4.0’ın sunduğu imkanlar hakkında bilgi vermek. Bunu, robotların ve otomasyon teknolojisinin önde gelen 20 üreticisi, Fraunhofer Enstitüsü gibi bilimsel ortaklar ve MAİB gibi birçok kurumla birlikte yapıyoruz. Fraunhofer Enstitüsü ayrıca, yurt dışındaki Teknoloji Akademilerinde -bugünlerde Çin’de- yerel endüstri için araştırma hizmetleri de sunuyor. Mesela, makine-

18 Eylül’de imzalanan sözleşme ile Technology Academy ve Türkiye’nin Makinecileri arasında teknolojik partnerlik ve işbirliği başladı.

73


stratejik ortak

TECHNOLOGY ACADEMY ORTAKLIĞI NELERI KAPSIYOR • MAİB üyeleri Technology Academy’de toplantılar düzenleyebilir, olası müşterilerle Türk firmaları bir araya getirilebilir. • MAİB, verilen kurs ve eğitimlere katılmanın yanı sıra kendileri de çalışanlarına akademi bünyesinde eğitim verebilir. • Akademide Türkiye’den öğrencilerin ve/veya teknik partnerlerin eğitim alması da sağlanabilir.

leri ve üretim teknolojisini uluslararası veya diğer standartlara uyarlamak veya Endüstri 4.0’a adapte etmek konusunda verdiğimiz hizmet buna güzel bir örnek. Akademinin işbirliği içinde olduğu diğer ülke ve kurumlar nereler? Bugün Türkiye’nin Makinecileri ile Hannover’deki Technology Academy’de çok yakın çalışıyoruz. Ayrıca Türkiye makine mühendisliği endüstrisiyle beraber Türkiye’de ve halihazırda akademilerimizin faaliyet gösterdiği veya göstermesinin planlandığı diğer ülkelerde birlikte çalışmayı hedefliyoruz. Halen Çin’in Foshan şehrinde bir Teknoloji Akademisi faaliyet gösteriyor. Foshan, güçlü makine mühendisliği endüstrisi ile Çin’in en güçlü sanayi bölgelerinden biri olan Guangdong eyaletinde yer alıyor. Foshan’da ayrıca Fraunhofer Enstitüsü ile yakın işbirliği içindeyiz. Yakın gelecekte daha fazla Teknoloji Akademisi kurmak için dokuz farklı ülkeyle görüşmeler yürütüyoruz. Çalıştığımız yerel ortaklarımız, bölgeye veya baskın olan endüstrilere bağlı olarak değişiyor ve bu nedenle ülkelere göre çeşitlilik gösteriyor.

“TÜRKIYE, MAKINE MÜHENDISLIĞI ENDÜSTRISI ALANINDA DÜNYADAKI EN REKABETÇI ÜLKELERDEN BIRI. BU NEDENLE BIZDEN HERHANGI BIR TAVSIYEYE IHTIYAÇ DUYDUKLARINI DÜŞÜNMÜYORUM. ANCAK BILGI TRANSFERI VE IŞBIRLIĞI IÇIN ULUSAL VE ULUSLARARASI BIR ALAN OLUŞTURABILIRIZ.”

Türkiye’nin Makinecileri ile teknik partnerlik kapsamında hayata geçirilmesi planlanan hedefler neler? Türkiye’de bir Teknoloji Akademisi kurmayı planlıyoruz. Buradan hareketle Türkiye’de ha-

yata geçireceğimizi öngördüğümüz olası faaliyetlerimizden söz edebilirim. Örneğin, her yıl gerçekleşecek bir Türk-Alman Makine Mühendisliği Konferansı hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Bir diğer olasılık da Almanya’nın “ikili eğitim” yaklaşımının bir bölümünün Türkiye’de uygulanıp uygulanamayacağını görmek için Türk makine mühendisliği endüstrisi ile birlikte çalışmak. Akademi buna katkıda bulunabilir ve makine mühendisliği bunun için mükemmel bir hedef endüstrisi konumunda. Eminim birçok makine mühendisliği işletmesi, çalışanlarının eğitim programlarında daha fazla çeşitlilikten yararlanabilmeyi ister. Ayrıca Türkiye’deki Teknoloji Akademisi’nin, yıl boyunca konferans ve eğitim programı sunması da hedefler arasında. Türkiye’nin Makinecileri ve Technology Academy işbirliği her iki ülke şirketleri için neler sunacak? Türkiye de Almanya da dinamik bir yapıya sahip olan makine mühendisliği ülkeleri. Almanya, aynı zamanda elektrik otomasyon ve robotik alanında önde gelen ülkelerden biri. Makinelerin Endüstri 4.0 kabiliyeti, dahili elektrik otomasyonuna ve örneğin makinelere entegre edilmiş robotik sistemlere bağlı olarak otonom biçimde çalışabilme yeteneğine bağlıdır. Bu sebeple, Türkiye ve Almanya’daki şirketler arasındaki yakın temasın, makine mühendisliği için son derece önemli ve ilginç olduğunu düşünüyorum. Makine sektörünün dünya liderleri Endüstri 4.0, robot teknikleri ve otomasyon alanında bugün hangi aşamada? Bu şirketler sektörün geleceğine nasıl yön verecek? Endüstri 4.0’da artık “geleceğin teknolojisi” kavramı hakkında konuşmaktan vazgeçiyoruz. Endüstri üretimini akıllı veya Endüstri 4.0 özellikli yapmak için ihtiyacınız olan her şey

Hannover merkezli Akademi, yıl boyunca yaklaşık 300 etkinliğe ev sahipliği yapıyor.

74


AKADEMİNİN OTOMASYON TEKNOLOJISI ÖRNEKLERI •Endüstri 4.0 model fabrikası •Tam otomatik bir laboratuvar •Bayer örneğinin kullanıldığı bir enerji verimliliği modeli

Technology Academy etkinliklerine yılda 6 binden fazla şirket katılıyor.

bugün piyasada zaten mevcut. Artık asıl aşılması gereken zorluk, bu teknolojilerin doğru uygulanmasına dayanıyor. Endüstri 4.0, üretimi daha hızlı ve daha verimli hale getirmekle kalmaz aynı zamanda iş modellerini de değiştirebilir. Ben eğer “İlk parti üretimin boyutunu” hızlı ve düşük maliyetli yapabilirsem, yeni pazarlar açılabilir. Veya, kurulu sistemler servis ihtiyaçlarını bildirebilirse, üretici olarak satış gelirlerim üzerinden hizmet satışlarımı hemen artırabilirim. Technology Academy, bu sorular hakkında konferanslar ve seminerler sunuyor ve üreticilerin doğru çözümleri bulmasına yardımcı oluyor. Technology Academy’nin dünya makine sektörünün geleceği hakkında öngörüsü ve vizyonu nedir? Yapay zeka ve robotların veya robotik sistemlerin makinelerle entegrasyonunun makine mühendisliği için tamamen yeni fırsatlar yaratacağına inanıyorum. Makineler, kendilerini farklı koşullara ve zorluklara adapte ederek gittikçe daha özerk hale geliyor. Bu, onları daha kolay başa çıkılabilir ve daha fazla satılabilir hale getiriyor, sonuç olarak da “kullanmak için ödeme” gibi yeni finans modelleri oluşuyor. İlk bakışta, bu, makine mühendisliği işletmeleri için bir tehlike oluşturuyor gibi görünüyor. Ancak bunun, aslında daha çok sayıda şirketin üreticiye dönüşmesine ve dolayısıyla makineler için pazarın artmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Türkiye makine sektörünün Endüstri 4.0, robot teknolojileri ve otomasyon alanında dönüşümünün hızlanmasına Technology Academy nasıl katkı sunabilir? Konferanslar, seminerler ve çalıştaylarda, karşılıklı tedarikçi bilgisi sunuyoruz. İnsan-

ları bir araya getirerek eğitim ve ileri eğitim sunuyoruz. Aynı zamanda akademide kurulu olan üretim teknolojisini de ulaşılabilir kılıyoruz. Bunların yanı sıra bağlantılarımızı, endüstriyel girişimler de dahil olmak üzere, fikirlerin daha da geliştirilebilmesi ve endüstriyel çözümlere dönüştürülebilmesi için kullanılabilir hale getiriyoruz. Sunduğunuz hizmetlerden en iyi şekilde yararlanabilmeleri konusunda Türk makine sanayicilerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Türkiye, makine mühendisliği alanında dünyadaki en rekabetçi ülkelerden biri. Bu nedenle bizden herhangi bir tavsiyeye ihtiyaç duyduklarına inanmıyorum. Ancak bilgi transferi ve işbirliği için ulusal ve uluslararası bir alan oluşturabiliriz. Eğer makineler birbirine giderek bağlanıyorsa, onları satmak için daha çok makineyi birbirine bağlamalısınız. Bugünün müşterileri sadece satın aldıkları makinelerin yüksek kalitede olduğunu bilmekle yetinmiyor aynı zamanda bu makinelerin genel üretim sistemlerine nasıl entegre edilebileceğini ve makine imalatçısının birlikte çalıştığı diğer şirketleri ve tedarikçileri de öğrenmek istiyorlar. Technology Academy bunun için doğru yer olabilir. Türkiye’de yer alacak bir Teknoloji Akademisi, Türkiye’nin makine mühendislerine uluslararası bağlantılar sunarak daha fazla sipariş verme imkanı sağlayabilir. Ayrıca dijital ağlarla her geçen gün daha da bağlı hale gelen böyle bir dünyada Türkiye’nin makine imalatçılarına, yeni teknolojiler ve dijitalleşmeye ilişkin en yeni fırsatlar hakkında bilgi verebilir ve farklı endüstrilerdeki farklı insanlardan daha fazla bağlantı sunarak yol gösterebiliriz.

•Volkswagen Ticari Araçlar örneğinin kullanıldığı otomatik bir otomobil üretim tesisi •Farklı üreticilerin 12 endüstriyel robotu •Sürücüsüz nakliye sistemleri Farklı üreticilerin; • Kontrol teknolojileri • Bağlantı teknolojileri • Elektrikli sürücü teknolojileri • Güvenlik teknolojileri

75


bir konu & bir konuk

“TÜRKİYE EKONOMİSİNE DEĞER, FUARCILIĞA GÜÇ KATIYORUZ” DEUTSCHE MESSE AG’NİN KÜRESEL GÜCÜNÜ 1996 YILINDA TÜRKİYE’YE TAŞIDIKLARINI SÖYLEYEN HANNOVER FAIRS TURKEY FUARCILIK GENEL MÜDÜRÜ ALEXANDER KÜHNEL, FAALİYET GÖSTERDİKLERİ DÖNEM BOYUNCA TÜRKİYE EKONOMİSİNE DEĞER, FUARCILIK SEKTÖRÜNE ISE GÜÇ KATMAK İÇİN ÇALIŞTIKLARINI VURGULUYOR.

D

ünya çapında 100’e yakın ülkede temsilcilikleri bulunan Deutsche Messe AG, Türkiye’de de Hannover Fairs Turkey Fuarcılık adı altında çalışmalarına devam ediyor. Deutsche Messe AG’nin dünyanın en büyük 10 fuar şirketi arasında yer aldığını ifade eden Hannover Fairs Turkey Fuarcılık’ın Genel Müdürü Alexander Kühnel, fuar şirketinin Türkiye’deki temsilcisi olarak, fuarların planlanması, organizasyonu ve uygulamasından sorumlu olduklarını söylüyor. Fuarların gerçekleştiği ülke ve şehrin ekonomisine birçok açıdan katkı sağladığını ifade eden Kühnel, bu platform-

76

ların müşterilerle tedarikçileri buluşturan bir köprü vazifesi gördüğünü dile getiriyor. Değerlendirmesini rakamlar ışığında devam ettiren Kühnel, “Son 10 yılda 100 binin üzerinde yabancı firmanın sadece fuar katılımı için Türkiye’ye geldiğini görüyoruz. Türkiye’de düzenlenen fuarlardan 200’den fazlasına İstanbul ev sahipliği yapıyor. İstanbul, 20 milyon olan Türkiye geneli fuar ziyaretçi sayısının 7 milyon kadarını tek başına ağırlıyor. Şehirde artan talebi karşılamak adına yeni fuar alanı çözümleri gündeme getiriliyor. Bu projelerin hayata geçirilmesiyle Türkiye’nin var olan potansiyelinin daha da artacağını düşünüyoruz” diyerek fu-


arların Türkiye’nin gücünü sergileyebileceği vitrin konumunda olduğunun altını çiziyor. Alexander Kühnel ile Türkiye’de fuarcılık anlayışını ve Hannover Fairs Turkey Fuarcılık’ın çalışmalarını konuştuk. Öncelikle Hannover Fairs Turkey’i tanıyabilir miyiz? Türkiye’deki yolculuğunuz nasıl başladı? 1947 yılında Almanya’nın ilk ihracat fuarını organize eden Deutsche Messe AG, 70 yıldır uluslararası ticarete değer katan güçlü bir kuruluştur. Almanya’da ve dünya genelinde zengin portföye sahip etkinlikler organize eden Deutsche Messe, 70 yıl içinde dünyanın önde gelen üretim malları fuarları organizatörleri arasındaki yerini almıştır. Deutsche Messe bugün dünya çapında 100’e yakın ülkede hizmetlerini başarıyla sürdürüyor. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık olarak 1996 yılında Deutsche Messe AG’nin küresel gücünü Türkiye’ye taşıdık. Faaliyet gösterdiğimiz dönem boyunca Türkiye ekonomisine değer, fuarcılık sektörüne güç katmak için çalıştık. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık olarak, dünyanın en büyük 10 fuar şirketi arasında yer alan Deutsche Messe AG’nin Türkiye’deki fuarlarının planlanması, organizasyonu ve uygulamasından sorumlu olarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz fuarlardan ana hatlarıyla bahseder misiniz? Şirketimiz iş ortakları ile birlikte Türkiye’de 18 ticari fuar düzenliyor. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık’ın Türkiye’de organize ettiği fuarlar, kendi alanlarında Avrasya bölgesinin en büyük fuar organizasyonlarıdır ve büyük çoğunluğu imalat endüstrisi odaklı fuarlar. 7-10 Şubat 2018 tarihleri arasında TÜYAP’ta gerçekleştirileceğimiz ISK-SODEX Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve Tesisat fuarı, kendi alanında dünyanın en büyük üçüncü fuarı ko-

“YENİ FUAR ALANI YATIRIMLARINA İHTİYAÇ VAR” “Türkiye’nin büyüme potansiyeli göz önüne alındığında, yeni fuar alanı yatırımlarına ihtiyaç olduğunu ifade edebiliriz. Fuarlar Türkiye’nin gücünü sergileyebileceği vitrin konumunda ve bu vitrin, ülkeyi en iyi şekilde temsil edebilecek potansiyelde olmalı. Diğer taraftan Türkiye sanayisi son yıllarda ciddi oranlarda büyüme kaydetti. Bu büyümede makine imalat sanayisi en büyük paya sahip olan sektörlerden biri. Makine-imalat sanayi yakaladığı bu başarıyı sürdürülebilir kılacak adımlar atarken, fuarların önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü fuarlar yeni işbirliklerinin geliştirilmesi için en uygun alanlardan biri. Sektörün elde ettiği bu gücü uluslararası bir fuarda sergilemesi çok önemli. Fuarlar ticaretin olduğu kadar bilgi birikimi ve deneyiminin de paylaşım merkezleridir.”

numda. İki yılda bir düzenlenen ISK-SODEX 2018 yenilenen yüzü ve ilkleriyle ulusal ve uluslararası markaları Türkiye’de bir araya getirecek. Bu yıl fuar katılımcılarımıza Ekonomi Bakanlığı, yüzde 50’ye varan oranlarda teşvik desteği verecek. Dünyanın birçok bölgesinden pek çok satın almacı, editör ve dernek temsilcisi Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen Uluslararası Ticaret Heyeti programı kapsamında İstanbul’a gelerek, Türk ihracatçıları ile tanışma, iş bağlantıları kurma, bilgi ve deneyim paylaşımı fırsatı bulacak. Türkiye’nin en büyük enerji fuarı ICCI Powered by Power-Gen Fuarı da kapılarını iki önemli yenilikle açacak. 2-4 Mayıs 2018 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek fuarda Türkiye’deki yabancı konsoloslukların katılımıyla ilk kez “Diplomatik Alan” kurulacak. İlk kez düzenlenecek Generation X programında ise, enerji sektörünün gelecekteki liderleri bugünün liderleriyle buluşacak. 200’e yakın katılımcı firma ve 14 bine yakın ziyaretçiyi ağırlayacak fuarda 200’den fazla ikili iş görüşmesi yapılması bekleniyor. 5-8 Nisan 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan Automechanika İstanbul Otomotiv Endüst-

“İSTATISTIKLERE BAKTIĞIMIZDA SON 10 YILDA 100 BININ ÜZERINDE YABANCI FIRMANIN SADECE FUAR KATILIMI IÇIN TÜRKIYE’YE GELDIĞINI GÖRÜYORUZ.”

77


bir konu & bir konuk

“ŞIRKETIMIZ IŞ ORTAKLARI ILE BIRLIKTE TÜRKIYE’DE 18 TICARI FUAR DÜZENLIYOR. TÜRKIYE’DE ORGANIZE ETTIĞIMIZ FUARLAR, KENDI ALANLARINDA AVRASYA BÖLGESININ EN BÜYÜK FUAR ORGANIZASYONLARIDIR VE BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU IMALAT ENDÜSTRISINE DAYALI.” risi fuarı, 15 ülkede düzenlenen Automechanika fuarları arasında dünyada üçüncü sırada. Gaziantep’te organize ettiğimiz DOMOTEX Turkey ise Türk halı ve kilimlerini dünyaya tanıtan önemli bir vitrin konumunda. Ulusal ve uluslararası birçok katılımcı firma, Mayıs 2018’de düzenlenecek olan DOMOTEX Turkey ile Türk kültürünü daha yakından tanıma fırsatı bulacak. Bu fuarların Türkiye ekonomisine sağladığı katkıyı rakamlar eşliğinde anlatabilir misiniz? Öncelikle, fuarlar müşterilerle tedarikçileri buluşturan bir köprü vazifesi görüyor. İstatistiklere baktığımızda son 10 yılda 100 binin üzerinde yabancı firmanın sadece fuar katılımı için Türkiye’ye geldiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra fuarlarımızda pek çok satın alma heyeti ağırlıyoruz. Uluslararası fuarlar Türkiye’nin ihracat artışına büyük etki ediyor. Bu fuarlar, Türkiye’yi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin, konaklama, ulaşım, yeme-içme harcamaları ile de doğrudan ülke ekonomisine hareketlilik kazandırıyor. Fuarlar süresince alınan stant kurulum, elektrik, temizlik, host/ hostes gibi çeşitli hizmetler de birçok iş olanağı

İMALAT SANAYİSİNE 360 DERECE BAKIŞ AÇISI “Hem katılımcı hem ziyaretçi tarafından uluslararası potansiyeli en yüksek fuarlardan biri de WIN EURASIA. 15-18 Mart 2018 tarihleri arasında TÜYAP’ta düzenlenecek WIN EURASIA’da bu yıl ilk defa Metalworking EURASIA, SurfaceTechnology EURASIA, Welding EURASIA, IAMD EURASIA, Electrotech EURASIA ve CeMAT EURASIA fuarlarının katılımcı ve ziyaretçilerini tek çatı altında buluşturacak. Endüstri 4.0 odaklı özel konseptiyle hayata geçirilen özel alanları ve yeni uygulamalarıyla WIN EURASIA dünya sanayi devlerinin son teknolojilerini göstermek için yarışacağı bir vitrin olacak. İmalat sanayisine 360 derece bakış açısı sağlamayı amaçlayan fuar, katılımcılarına otomasyon, dijitalleşme, Nesnelerin İnterneti, artırılmış gerçeklik gibi teknolojik gelişmeleri de yakından deneyimleme fırsatı sunacak.”

78

yaratıyor. Yurt içindeki fuarlar kadar yurt dışında düzenlediğimiz fuarlarla da ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. İmalatçıların yurt dışındaki fuarlara katılarak ülke teknolojisini ve ürünlerini tanıtması, yeni iş anlaşmaları sağlaması Türkiye ekonomisine büyük geri dönüş sağlıyor. Türk firmalarının gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki fuarlara yaklaşımı nasıl? Siz bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Markalaşma faaliyetlerinde pazarlama süreçleri de üretim kalitesi kadar önemlidir. Yoğun rekabet altında, üretici bir firma ne kadar iyi ve kaliteli ürün üretirse üretsin, o ürünü iyi ve doğru bir biçimde tanıtmayı başaramazsa, faaliyet gösterdiği sektörde başarı sağlaması mümkün değildir. Üretici firmaların, doğru alıcı ve doğru satıcı ile doğru zamanda bir araya gelmesi çok önemlidir. Bu aynı zamanda fuarcılık sektörünün temel başarı kriterlerinden biridir. Uluslararası firmalar fuarları bu anlayış doğrultusunda çok verimli bir şekilde kullanıyor. Türk firmalar da özellikle son yıllarda fuarların bu avantajından daha yoğun faydalanıyor. Bundan 10 yıl öncesine göre, Türk üreticilerin hem yurt içi hem de yurt dışı fuarlara katılımlarında büyük artış yaşanıyor. Fuarları iş yaratmak için kullanma noktasında Türkiye’de çok etkin bir yapı var. Tabii bu noktada devlet desteği de çok önemli bir rol oynuyor. Bakanlık ulusal ve uluslararası tüm fuarlara katılımları teşvik etmek amacıyla katılımcılara büyük destek sağlıyor. Kendine özgü bir formül üreterek farklılaşma, fuar katılımlarında önemli bir yere sahip. Türkiye’deki firmaları göz önüne aldığınızda, bunu ne kadar başardığımızı söyleyebiliriz. Uluslararası rekabet koşulları altında, bir firmanın ya da bir ürünün benzerlerinden farklılaşma noktasında sürekli düşünmesi, yeni stra-


tejiler geliştirmesi gerekir. Özellikle sektörel fuarlarda dikkat çekmek ve ziyaretçileri stantların önünde durdurabilmek çok önemlidir. Katılımcı firmalarımızın görevli personelinin iyi düzeyde İngilizce bilgisine sahip olması, stantta iyi bir pazarlama uzmanı olması da aynı şekilde gereklidir. Uluslararası altı fuar önümüzdeki yıl WIN EURASIA çatısı altında toplanıyor. Bu fuarları aynı çatı altında toplama fikri nasıl gelişti? Hannover Fairs Turkey olarak sektörel hareketlilikleri yakından takip ediyor, Türkiye ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmek adına her yıl kendimizi güncelliyoruz. WIN EURASIA çatısı altında birleştirdiğimiz fuarlar birbiriyle bağlantılı sektörlerden oluşuyor. Sektör temsilcileriyle bir araya gelip, bu fuarlardan nasıl daha iyi verim alabileceğimiz ve daha fazla ne yapabileceğimize ilişkin görüşmeler yaparak onların da fikirlerini aldık. Sektörün önerileri doğrultusunda bu fuarlarımızı tek bir çatı altında birleştirdik. Sac işlemeden metal şekillendirme teknolojilerine; otomasyon hizmetlerinden elektrik ve elektronik ekipmanlara; hidrolik ve pnömatik hizmetlerden tesis içi lojistiğe kadar geleceğin fabrikaları için ihtiyaç duyulan tüm ekosistem bu yıl WIN EURASIA’da sergilenecek. İnanıyorum ki, yenilenen yapısıyla WIN EURASIA yılın en verimli organizasyonlarından biri olacak. WIN EURASIA nasıl bir sinerji yaratacak? Avrasya bölgesinin önde gelen uluslararası altı sanayi fuarları olan; WIN EURASIA, Metalworking EURASIA, SurfaceTechnology EURASIA, Welding EURASIA, IAMD EURASIA, Electrotech EURASIA ve CeMAT EURASIA fuarlarının katılımcı ve ziyaretçilerini tek çatı altında buluşturarak daha fazla katılımcı ve ziyaretçiye dolayısıyla daha fazla ticari işbirliğine olanak tanıdık. Katılımcı firmalarımız WIN EURASIA’da bir yandan yeni işbirliklerinin yollarını ararken bir yandan da ihtiyaç duyduğu yan sanayi ürünlerini bu fuarda bulabilecek ve bu alanda da yeni işbirliği fırsatları elde edecek. Bu açıdan baktığımızda WIN EURASIA tedarikçi firmalara da büyük fırsatlar sunuyor. İmalat sanayisi; üretimden satış ve pazarlamaya kadar faaliyet alanı içinde ihtiyaç duyduğu tüm bileşenleri tek bir fuarda bulabilecek.

4.0 için de çok geniş bir deneyim alanı sunacağız. Fuarlar, ticaretin olduğu kadar bilgi ve deneyimin de merkez üssü haline gelmeliler. Biz WIN EURASIA’da buna çok önem veriyoruz. Bu doğrultuda Endüstri 4.0 için özel bir deneyim alanı oluşturduk. Shunk, Durmazlar, Hydac, Hid-Tek, Eravis, Alitek, Oppent gibi dünya devi markaların katılımlarının şimdiden kesinleştiği Endüstri 4.0 için ayrılan bu özel alanda yerli ve yabancı katılımcı firmalarımız son teknoloji ürün ve hizmetlerini İstanbul’da tanıtma fırsatı bulacak. İmalat sanayiine 360 derece bakış açısı sağlamayı amaçladığımız fuarda katılımcılarımız otomasyon, dijitalleşme, Nesnelerin İnterneti, artırılmış gerçeklik gibi teknolojik gelişmeleri de yakından deneyimleme fırsatı sunacak. Endüstri 4.0 odaklı özel konseptiyle hayata geçirilen özel alanları ve yeni uygulamalarıyla WIN EURASIA dünya sanayi devlerinin son teknolojilerini göstermek için yarışacağı bir vitrin olacak. WIN EURASIA’da oluşturduğumuz özel deneyim alanları bunlarla da sınırlı değil. 1. Salon’da “Kariyer Günleri” adı altında özel kariyer alanı oluşturduk. Bu özel alanda yer alan üniversitelerle, öğrenci ve yeni mezunlarla katılımcı firmalarımız ve ziyaretçilerimiz doğrudan temasa geçip hedef kitleye yönelik tanıtım çalışmaları yapılabilecek. Yıldız Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi, Kuluçka Merkezleri ve Özel Transfer Ofisleri ile bu özel alanda standlı katılım gösterecekler. Ayrıca bu yıl ilk kez “Dijital Fabrika” özel bölümünün de yer alacağı fuarda Büyük Veri, bulut tabanlı hizmetler, M2M teknolojileri, entegre ürünler, yeni teknolojiler ve yeni çözümler “WIN EURASIA 2018’de Digital Factory - IIoT Özel Alanı”nda sergilenecek. Özel alanlar, sektörlerin öne çıkan konularının ve çözümlerinin sunulacağı çeşitli forumlarla da desteklenecek.

“BUNDAN 10 YIL ÖNCESINE GÖRE, TÜRK ÜRETICILERIN HEM YURT IÇI HEM DE YURT DIŞI FUARLARA KATILIMLARINDA BÜYÜK ARTIŞ YAŞANIYOR.”

Fuarların, ticaretin olduğu kadar bilgi ve deneyimin de merkez üssü haline gelmesi gerektiğine dikkat çekiyorsunuz. Buradan hareketle, WIN EURASIA’da Endüstri 4.0 için özel bir deneyim alanı oluşturdunuz. Bu alandan da biraz bahseder misiniz? WIN EURASIA’da katılımcı ve ziyaretçileri buluşturan geniş fuar alanının yanı sıra Endüstri

79


röportaj

“HOLLANDA’DAKİ ÇÖZÜM ORTAĞINIZ: HOLLANDA & TÜRKİYE TİCARET ODASI” HOLLANDA & TÜRKİYE TİCARET ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI ETHEM EMRE, TÜRK İŞ İNSANLARINA HOLLANDA PAZARINA GİRİŞLERİNDE ÖNEMLİ BİR ÇÖZÜM ORTAĞI OLARAK DESTEK SUNDUKLARINI SÖYLERKEN, HOLLANDA’NIN “KURALLAR” ÜLKESİ OLDUĞUNU VURGULUYOR VE “TİCARİ KURALLARA UYDUĞUNUZ VE ŞEFFAF OLDUĞUNUZ SÜRECE HOLLANDA İLE TİCARET YAPMAK KOLAY VE KEYİFLİDİR. TÜRK MAKİNE ÜRETİCİLERİ, HOLLANDA PAZARIYLA ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE GİDEBİLİR” DİYOR.

80

T

ürkiye ile Hollanda arasındaki ticari ilişkiler, Türkiye ekonomisinin 1980’li yılların başında dışa açılmasından sonra gelişmeye başladı. 1996 yılında AB ile Türkiye arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ile birlikte diğer Avrupa ülkeleriyle olduğu gibi, Türkiye ile Hollanda arasındaki sanayi ürünleri ticaretinde uygulanan gümrük vergileri kaldırılırken, bu durum iki ülke arasındaki ticaretin artmasına da olanak sağladı. Halen 6,6 milyar dolara ulaşan bu ikili ticarette dengeli bir seyir izlenmeye devam ediliyor. Hollanda & Türkiye Ticaret Odası (HTTO) ise iki ülke arasında ticaret hacminin büyümesine katkı sağlamak, bu amaçla iki ülke arasında ticaret hukukunun iyileştirilmesi ve daha güçlü ticari ilişkilerin kurulması anlamında ticari iletişimin kolaylaştırılması amacıyla 2013 yılında ku-

ruldu. Hollanda’nın “kurallar” ülkesi olduğunu vurgulayan HTTO Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Emre, Türk iş insanlarına yönelik olarak şirket kurulumu, şirket evlilikleri, yerel ortak ve tedarikçi bulma, pazar araştırması ve sektörel bilgilendirme, satış, pazarlama ve destek hizmetleri, hukuksal hizmetler ve ticari alacakların takibi, sanal ofis ve fiziki ofis destek paketi, iş seyahatleri ve fuar destekleri olmak üzere kapsamlı bir çözüm merkezi olarak hizmet verdiklerini söylüyor. HTTO, ne zamandır ve hangi kapsamda faaliyetlerini sürdürüyor? Günümüz ülke ticaret odalarını, sadece yerli ve mahalli ticaret organizasyonları olarak görmüyorum. Aksine uluslararası ticaret ve küresel ekonomiye katkılar sunan, vizyon ve misyona sahip sivil organizasyonlar olarak değerlendi-


riyorum. Bu anlamda, ülke ticaret odalarının, kendi inisiyatifleriyle ülkeler arası ticareti kolaylaştıracak ticari mevzuat değişikliği gibi güven artırıcı pek çok işbirliği geliştirdiklerini biliyoruz. Bu konuda sayılamayacak kadar çok örnekler var. Ülkeler arası ticareti kolaylaştırıcı önlemlerden tutun, ürün ve hizmetlerin tanıtımına yönelik fuar organizasyonlarına varıncaya kadar pek çok işbirliği tüm dünyada artarak devam ediyor. HTTO da kurulduğu 2013 yılından beri bu misyon çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren bir kuruluştur. Önceliğimiz, elbette Hollanda ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin büyümesine katkı sağlamak. Bu amaçla, iki ülke arasında ticaret hukukunun iyileştirilmesi ve daha güçlü ticari ilişkilerin kurulması anlamında ticari iletişimin kolaylaştırılması, işverenlere vize kolaylığı sağlanması gibi alanlarda çalışmalarımız oluyor. Ayrıca, her iki ülkenin ekonomisini yöneten merciler nezdinde, yabancı sermaye ve yatırımcılara kolaylıklar sağlayacak bürokratik muafiyetler uygulanmasına yönelik teklifler de sunuyoruz. Türkiye ile Hollanda arasındaki ticaretin güncel durumu için neler söyleyebilirsiniz? Hollanda ve Türkiye arasında son bir kaç yıldır var olan diplomatik sorunlara rağmen mevcut ticaret hacminin dengeli bir seyir izlediğini söyleyebiliriz. Özellikle 11 Mart krizi olarak bilinen süreçte, diplomatik ilişkilerin karşılıklı kesilmesinden sonra korku ve güvensizliğe dayalı bir şok yaşanmıştı; sorunun ne zaman ve nasıl çözümleneceğine dair endişe ve tereddütler, ticari ilişkilerde hissedilir bir durağanlığa sebep olsa da bu şok süresi uzun sürmedi. Diplomatik krizlere rağmen son bir yıl içerisinde Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar içerisinde Hollanda, hatırı sayılır bir yatırımla ilk sıradaki yerini korumaya devam etti. Bu çerçevede, Ekonomi Bakanlığı’nın güncel

“HTTO, TÜRKİYE VE HOLLANDA ARASINDA TİCARET HUKUKUNUN İYİLEŞTİRİLMESİ VE DAHA GÜÇLÜ TİCARİ İLİŞKİLERİN KURULMASI AMACIYLA 2013 YILINDA KURULDU.”

verilerine göre, iki ülke arasındaki ticaret hacminin son 10 yılda yüzde 40’tan fazla artarak 6,6 milyar dolar seviyesine ulaştığını görüyoruz. Ancak mevcut potansiyeli de göz önünde bulundurarak, her iki ülke açısından ticaret hacminin olması gereken ölçeğe ulaşmadığını da ifade edebilirim. Daha çok işbirliği ve daha çok yatırım imkânlarının fırsata çevrilerek, ticaret hacminin büyütülmesi gerektiğine inanıyorum. HTTO, Hollanda pazarına açılmak isteyen Türkiyeli üreticilere ne tür hizmetler sunuyor? Türkiye’den Hollanda’ya gelen firmalara şirket kurulumu, şirket evlilikleri, lokal partner ve tedarikçi bulma, pazar araştırması ve sektörel bilgilendirme, satış, pazarlama ve destek hizmetleri, hukuksal hizmetler ve ticari alacakların takibi, sanal ofis ve fiziki ofis destek paketi, iş seyahatleri ve fuar destekleri olarak sıralayabileceğim kapsamlı hizmetler sunabiliyoruz.

Türk iş dünyasının Hollanda pazarına açılmasında önemli kolaylıklar sunan HTTO, Türkiye’deki oda ve borsalar ile bölgesel kalkınma ajanslarıyla da güçlü bir işbirliği sürdürüyor.

81



Ancak tüm bunların yanında, yeni ve önemli bir gelişme olarak eklemeliyim ki, Ekonomi Bakanlığı, yurt dışında TİM organizasyonu bünyesinde açtığı Türk Ticaret Merkezleri’nin Hollanda Şubesi’ni HTTO ile birlikte açma teklifinde bulundu. Konuyla ilgili Türkiye genelinde ticaret ve sanayi odaları, ihracatçı birlikleri, iş dünyası dernekleri, oda ve borsa birlikleri, sektörel temsilcilikler ve TOBB gibi kurum ve kuruluşlara talep duyurularımızı iletmiş durumdayız. Rotterdam Türk Ticaret Merkezi olarak isimlendirdiğimiz ticaret merkezi, uluslararası ticaret merkezlerinin yer aldığı, Rotterdam Havalimanı yakınında yer alacak. Rotterdam Türk Ticaret Merkezi faaliyetlerine başladığında, hizmet çerçeveniz nasıl şekillenecek? Öncelikle Türkiye’de ihracata yönelik faaliyet gösteren firma ve KOBİ’lerin Avrupa ile ticaret hacmini geliştirmek üzere her türlü ticari, bürokratik, hukuki ve finansal danışmanlık ve müşavirlik hizmetlerinin yanı sıra pazarlama ve halkla ilişkiler alanlarında da destek sağlayabileceğiz. İkinci olarak, Türk firmalarının Hollandalı firmalarla ticari ilişkilerini geliştirmeleri verdiğimiz danışmanlık hizmetleri çeşitlenecek ve güçlenecek. Halen olanaklarımız doğrultusunda sağladığımız fiziki ve sanal ofis hizmetlerimiz ise resepsiyon, telefon ve posta yönlendirme hizmetleri, toplantı odaları, kokteyl salonları, yabancı dil bilen marka temsilcileri gibi katma değerli hizmetlerle artarken, firmaların “Avrupa Ofisi” olarak faaliyet göstermelerine de olanak sağlayacağız. Ayrıca, Türk firmalarının Hollanda sınırları içinde şirket veya temsilcilik kurarak vergi avantajlarından yararlanmalarını, rekabet güçlerini artırmalarını sağlamaya yönelik çabalarımız da olacak. Son olarak, Türkiye kökenli ihracatçı firmalar, Avrupa’nın kalbinde yer alacak prestijli bir ticaret ofisi çatısı altında, profesyonel, proaktif, vizyoner bir temsil imkânına kavuşacak. Firmalarımızı yasal vergi ve dış ticaret avantajlarından yararlandırarak rekabet kabiliyetlerini artıracak ve Avrupa ile ticaret hacmini yükseltecek hizmetlerimizle fark yaratacağız. Türk iş dünyası, HTTO’dan hizmet almak için ne yapmalı? HTTO’dan hizmet almak için iletişim bilgilerimiz üzerinden bizlere ulaşarak hizmet alınabilir. Talepler genel bilgileri içeriyor ve HTTO arşivlerinde bulunuyorsa, herhangi bir ücret ödenmeden bu bilgileri iş dünyası ile paylaşıyoruz. Ancak şahsa veya firmaya özel, pazar araştırması gibi talepler olursa, tabii ki masrafları talibinden tahsil edilerek hizmet almak da mümkün.

HTTO’nun da desteklediği, Hollandalı ve Türk girişimcilere mali konularda, vergi hukuku ve ikamet etme hakkı gibi alanlarda danışmanlık hizmeti veren Dutch Turkish Desk, geçtiğimiz yıl hizmete girmişti.

HTTO’nun odaklandığı sektörler var mı? Özellikle odaklandığımız sektörler yok, fakat hukuk, finans, sigorta gibi hizmet sektörlerinde biraz daha fazla sektörel tecrübeye sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Hollanda pazarında, hammaddesi Türkiye’de olan sanayi, tarım, inşaat malzemeleri ve maliyeti düşük olan ürünler hem rekabet şansına sahip olur hem de re-export ülkesi olan Hollanda üzerinden Avrupa ve dünya pazarlarına açılabilir. Hollanda ile ticaret yapmak zor mudur? Hollanda kurallar ve kanunlar ülkesidir, dolayısıyla ticari kurallara uyduğunuz ve şeffaf olduğunuz sürece Hollanda ile ticaret yapmak kolay ve keyiflidir. Türk makine üreticileri ise Hollanda pazarıyla çok yönlü işbirliğine gidebilir. Kendilerine özel pazar analizleri yaptırmanın yanında, Hollanda ve Türkiye arasında yapılan ticari ilişkilerde yaşanan bir takım olumsuzlukları yaşamamak anlamında, şirketler arası ilişkilerde ticari güveni artırmaya dayalı işbirliği yapabilir; taahhüt alınan kalitenin kontrolü, ürün teslimatı ve ödemelerin zamanında yapılmasını sağlayan güvenceler gibi işbirliği imkânlarından faydalanabilirler. Hollanda ile ticaret yapacaksanız dürüst ve şeffaf olmalısınız. Taahhüt ettiğiniz kalitede ve zamanında teslimatı gerçekleştirmelisiniz. Ayrıca, ürettiğiniz ürünün pazar payını artırmak için yeniliklere açık olarak teknolojiye uyum sağlayacak Ar-Ge çalışmalarına da kaynak ayırmanız önemlidir. Hollanda coğrafik ve sosyal yapısı nedeniyle yeni pazar arayışında olan markalar için bir test pazarı statüsü taşır. Teknoloji ve lojistik alanlarda en gelişmiş ülkeler arasında yerini almış olan Hollanda, Avrupa pazarını hedefleyen kurum ve kuruluşlar için de geniş olanaklar sunar.

HTTO’NUN HİZMETLERİ “Hollanda pazarına girmek isteyen Türk firmaları genellikle geniş çaplı bir pazar araştırması yapmıyor ve bu nedenle de pazara giriş stratejisi geliştirmekte zorlanıyor. Oysa iyi bir pazar araştırması, pazara giriş sürecinde daha kolay adım atılabilmesini sağlamasının yanı sıra olası bir başarısızlığı da önemli ölçüde azaltabiliyor. HTTO, bu kapsamda, kendisine Hollanda pazarını hedef edinmiş firmalara, pazar ve sektör araştırmaları ile yerel ortak ve tedarikçi araştırmalarının yanı sıra fiziki ve sanal ofis destek paketi, satış pazarlama destek programı ve şirket kurulumu konularında da çözümler sunuyor. Ayrıca sektörel ve kurumsal destekler, delegasyonlar ve iş seyahatleri programlarının hazırlanması ile fuar ve seminerlere yönelik desteklere de HTTO’dan ulaşılabilir.”

83


akademik

“ÇAĞIN GEREKLERİNE UYGUN BİR MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ VERİYORUZ” TÜRKIYE’DE BIR ILK OLACAK “EKLEMELI İMALAT ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZI”NI KURMAK IÇIN ADIM ATTIKLARINI SÖYLEYEN GAZI ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. RAHMI ÜNAL, “BÜTÇESI YAKLAŞIK 50 MILYON TL OLAN PROJEMIZ, KALKINMA BAKANLIĞI TARAFINDAN KABUL EDILDI VE ÇALIŞMALARI BU YIL BAŞLADI. MERKEZ’DE ÖĞRENCI VE AKADEMISYENLERIMIZ ÖNCELIKLI OLARAK SAVUNMA SANAYISININ IHTIYAÇLARINA YÖNELIK ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTIRECEK” DIYOR.

84

G

azi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 1966 yılında kuruldu. Kurum, 1966-1973 yılları arasında “Zafer”, “Yükseliş” ve “Ankara Mühendislik ve Mimarlık Yüksekokulları” isimleri altında eğitim ve öğretimini sürdürdü. 1973-1982 yılları arasında Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi bünyesinde eğitim veren bölüm, 1982 yılından itibaren ise Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi adı altında faaliyetlerine devam ediyor. Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rahmi Ünal, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nün 1983 yılında faaliyete geçmesiyle makine mühendisliği bölümünde yüksek lisans ve doktora programlarının açıldığını belirtiyor. Ünal, “2015 yılından itibaren bölümümüzde yüzde 100 İngilizce lisans eğitim programı açılmasıyla birlikte şu anda hem yüzde 30 hem de yüzde 100 İngilizce programda eğitim veriyoruz. Amacımız; mesleki konularda önderlik ve öncülük yeteneklerine sahip, girişimci, serbest mühendislik hizmetleri verebilen, yönetici ve liderlik görevi üstlenebilen, güçlü temel mühendislik bilgileri sayesinde mekanik, imalat ve enerji konularında kamu ve özel sektörde tercih edilen, ileri teknolojilere hâkimiyeti ve araştırma yeteneğiyle mühen-

dislik problemlerini tanımlayıp çözmekte bilimsel yaklaşımları kullanabilen, çalışmalarında, ekonomi, verim, çevre, sosyal ve etik boyutları da göz önüne alarak akılcı çözümler üretebilen makine mühendisleri yetiştirmek” diyor. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde ne gibi değişimler yaşandı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? İyileştirme ve değişimin kurumsal boyutta değerlendirilmesi ve belgelendirilmesinde yükseköğretim kurumları bazında dünyada en geçerli sayılan yöntem, akreditasyondur. Bölümümüz, MÜDEK tarafından akredite edilen ilk makine mühendisliği bölümüdür. Makine mühendisliği normal öğretim programı (yüzde 30 İngilizce), son değerlendirme süreci sonrasında MÜDEK tarafından 2020 yılına kadar akredite edildi. Akreditasyon bir programın Avrupa ve uluslararası standartları sağladığının ve Avrupa’daki işverenlerce tanındığının garantisi anlamına geliyor. Akreditasyonla birlikte aldığımız EURACE etiketi FEANI (Eurapean Federation of National Engineering Associations) tarafından da önerilen, profesyonel kimliklerin eğitim standardı. Akredite bir lisans programından mezun olan öğrenci, diğer yükseköğretim kurumlarındaki EUR-ACE etiketli yüksek lisans ve doktora


başvurularında avantaj elde ediyor. Mühendislik mesleğinin yönetmeliklere bağlı olduğu ülkelerde EUR-ACE etiketli programlardan mezun olmak, sözleşmeli mühendis olmak için gereken şartları sağlıyor. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Uzmanlık alanları oldukça çeşitlilik gösteren köklü bir öğretim kadrosuna sahibiz. Anabilim alanlarımız; enerji, konstrüksiyon ve imalat, makine teorisi ve dinamiği, mekanik, termodinamik olarak sıralanıyor. Makine teorisi ve dinamiği alanında bir mihenk taşı olan Prof. Dr. Yücel Ercan’ın izinden devam ederek robot teknolojileri, nonlinear sistemler, akustik ve gürültü kontrol gibi konularda uzmanlaşmış bir kadromuz var. Mekanik anabilim dalında ise kompozit malzemeler, plak ve kabuk teorileri, temas ve kırılma mekaniği konularında çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Konstrüksiyon ve imalat alanında ise bölümümüz ulusal ve uluslararası akademik camiada saygıyla anılan rahmetli Prof. Dr. Süleyman Sarıtaş’a ve onun emekleriyle yükselmiş toz metalürjisi alanında köklü bir gelenek ve disipline sahip. Enerji anabilim dalı, bölümümüzde rahmetli Prof. Dr. Ali Durmaz’la onun kurduğu ve bir dönem ülke çapında sanayiye büyük katkılar veren Geçer Araştırma Merkezi’nin mirasıyla şu anda son derece donanımlı ısıl güç ve emisyon laboratuvarı başta olmak üzere güçlü bir ekiple eğitim veriyor. Öğretim elemanlarımız ısıtmasoğutma-havalandırma, yenilenebilir enerji teknolojileri, yakıt hücreleri, kendi enerjisini üreten evler, akışkan yataklı yakma ve yanma sistemleri, hava kirliliği, santral teknolojileri, alternatif yakıtlar, enerji dönüşüm sistemleri, hidrojen enerjisi, temiz enerji kaynakları, plazma teknolojisi gibi konularda uzmandır. Termodinamik alanında ise hava aracı tasarımı ve analizi,

rüzgâr türbinleri, elektronik cihazların ısıl tasarımı, mikro akışlar gibi uzmanlık alanlarına sahip öğretim elemanlarımız çalışıyor. Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız? Akreditasyon sürecinde, sanayiden de önemli üyelerin yer aldığı Dış Danışmanlar Konseyi ile görüşmeler yaparak hedeflerimizi belirledik. Bu hedeflere yönelik olarak eğitim programımızda belirli periyotlarda güncelleme ve iyileştirmeler yapıyoruz. Yaptığımız değişikliklerde iç ve dış paydaşların görüşlerini de dikkate alıyoruz. Öte yandan mezunlarımızın en az yüzde 5’i bir girişimin içerisinde tek başına veya ortak olarak yer alıyor. Yine en az yüzde 15’i TÜSİAD’ın yayınladığı en büyük 100 kuruluşta yönetici pozisyonunda çalışıyor. TSE, TPE gibi savunma sanayisi dışındaki, KPPS puanıyla mühendis alan devlet kurumlarında da mezunlarımızın en az yüzde 15’i yönetici pozisyonunda çalışıyor. Yine en az yüzde 5’i OSB’lerde konumlanmış orta ölçekli sanayi kuruluşlarında yönetici

“TEORİK EĞİTİMLERİN YANINDA ÖNEM VERDİĞİMİZ UYGULAMALI ÇALIŞMALAR İÇİN 19 LABORATUVARIMIZLA ÖĞRENCİLERİMİZE VE LİSANSÜSTÜ ARAŞTIRMACILARA HİZMET VERİYORUZ.”

85


akademik

“SAVUNMA SANAYİSİNİN İHTİYAÇLARINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPACAK OLAN MERKEZİMİZIN, DÜNYADAKİ BENZER KURULUŞLARLA İŞBİRLİKLERİ GERÇEKLEŞTİREREK, BU ALANDA ÖNCÜ BİR KURUM OLMASINI HEDEFLİYORUZ.”

olarak görev yapıyor. Yine en az mezunlarımızın yüzde 20’si savunma sanayisi şirketlerinde sorumluluk üstleniyor. Ayrıca, mezunlarımızın en az yüzde 15’inin bir yüksek lisans en az yüzde 2’sinin de bir doktora programına katılmasını hedefliyoruz. Laboratuvar dersleri her hafta çok az sayıda öğrenci içeren grubun farklı laboratuvarlarda gerçekleştirdiği ve raporladığı deneyleri içeriyor. Bu deneyler, teorik derslerde görülen başlıca test kavramlarını ölçmek üzere hazırlandı. Bitirme projesi derslerinde öncelikle öğrencilerimiz proje yönetimi, risk yönetimi, mühendislik ve etik, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda, alanında uzman kişiler tarafından düzenlenen seminerlere katılıyor. Sonrasında bunları teorik bilgileriyle birleştirerek bir tasarım yapar ve hem simulasyon hem de imalat sürecini gerçekleştirir. Daha sonra öğrencilerimiz bu çalışmalarını alanında uzman öğretim elemanlarından oluşan bir jüri önünde savunur. Tasarım deneyiminde öğrenciye sağladığımız bir başka katkıysa bir mezuniyet şartımız olan, tasarım kriterinin sağlanmasıdır. Buna göre öğrenci, lisans programından mezun olabilmek için, hem ısı hem de mekanik alanında açılan tasarım derslerinden birer adet almak zorunda. Bu şekilde öğrenciye farklı disiplinlerde yürütülen tasarım teknik ve bilgilerinin aktarılmasını amaçlıyoruz. Bu noktada en özgün uygulamalarımızdan birisi de temel mühendislik sınavı. Yurt dışı akademik kurumlarda veya meslek odalarında çeşitli sertifikalar vermek amacıyla uygulanan bu sınavın benzerini bölüm olarak dördüncü sınıf öğrencilerimize uyguluyoruz. Bu sınav bir makine mühendisinden bilmesi veya fikir yürütmesi beklenen en temel derslerden, özelleşmiş alanlara ait derslerin temellerine kadar sorular içeriyor. Bu sınavın puanı bitirme projesi dersi geçme notu hesaplanmasına dâhil ediliyor. Öğrencilerimiz bu şekilde, öğrenim ha-

Prof. Dr. Rahmi ÜNAL Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı

yatlarında üzerine kurarak geliştirdikleri bilgi dağarcığını da test etmiş oluyor. Öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz? Teorik eğitimlerin yanında önem verdiğimiz uygulamalı çalışmalar için 19 laboratuvarımızla öğrencilerimize ve lisansüstü araştırmacılara hizmet veriyoruz. Aerodinamik, akışkanlar mekaniği, üç adet bilgisayar/CAD/CAE, deneysel ve sayısal ısı transferi, güneş enerjisi uygulamaları, ısı bilimleri, ısıl güç ve emisyon, içten yanmalı motorlar ve otomotiv, laser doppler anemometrisi (LDA), partikül hızı görüntüleme tekniği (PIV), malzeme-metalografi, mekanik-mukavemet, mekanik titreşimler ve gürültü kontrol, mekanizmalar ve makina dinamiği, Prof. Dr. Yücel Ercan otomatik kontrol, takım tezgâhları, Prof. Dr. Süleyman Sarıtaş toz metalürjisi ve öğrenci laboratuvarlarımız aktif olarak derslerde ve araştırmalarda kullanılıyor. Öğrencilerimizin tamamen yeni bir deney düzeneği kurma ve test edebilmesi için kullanabildiği öğrenci laboratuvarımız da bu konuda sunduğumuz bir olanak. Bu laboratuvarda bir deney düzeneği kurmak için gereken her türlü parça ve bir araya getirmek için kullanılacak alet-teçhizat da mevcut. Tüm bunların yanı sıra Ankara’da bulunan savunma sanayisi şirketleriyle aday mühendislik uygulaması çalışması yapıyoruz. Bu uygulamalar öğrencilerimizin uygulama becerilerini geliştirirken onları iş ortamına da hazırlıyor. Benzer şekilde büyük ölçekli firmalarla bitirme projesi konularında ortaklık yapıyoruz. Firmalar konuları belirlerken öğrencilerimizle danışman öğretim üyesi de firmayla birlikte proje konusunda çalışıyor. Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde ne tür imkânlar sunuyorsunuz? Gazi Üniversitesi’nin tüm fakültelere yönelik olarak toplam 353 Erasmus+ kurumlarası an-

86


laşması mevcuttur. Bölümümüze yönelik olarak ise Almanya, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Solvenya, İspanya, İtalya ve diğer ülkelerle toplamda 19 Erasmus+ öğrenim ve staj hareketliliği anlaşmamız var. Ayrıca; Universidad de Sevilla, Polytechnic Institute of Coimbra, University of Maribor, Universitat Jaume I, Université de Lorraine - ESSTIN ve Ecole Nationale d’Ingénieurs de Metz ile ortak anlaşmalarımız mevcut. Her yıl öğrenci değişimi hareketliliğimizin artırılması, kurumlar arası anlaşmaların yenilenmesi ve yeni kurumlarla anlaşmaların yapılması amacıyla Erasmus+ Kurum Koordinatörlüğü yoğun çalışmalar gerçekleştiriyor. Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir? Mühendislik eğitimi, staj olmaksızın düşünülemez. Öğrencilerimizin mezun olabilmeleri için üç adet yaz stajını tamamlaması gerekiyor. Stajlarımız, öğrencilerimizin o yıl gördükleri ders kapsamları ve mühendislik meslek derslerini almalarıyla artan bilgi birikimlerine göre planlanıyor. Öncelikle imal usulleri stajı yapan öğrencilerimiz makine-takım, takım tezgâhları, kaynak, malzeme işleme ve şekillendirme gibi imalat yöntemlerini yerinde görerek bizzat gerçekleştiriyor. Isıl ve mekanik sistem analizi stajında ise ısı veya iş makinelerini, belli alanlarda özelleştirilmiş/özel olarak üretilen makineleri inceliyor. Son olarak fabrika organizasyonu stajında, bir makine mühendisinin fabrika içerindeki görev dağılımları, sorumlulukları, iş akışları gibi bilgileri ediniyor. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Gazi Üniversitesi ile Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş., Roketsan A.Ş., ASELSAN, HAVELSAN, FNSS ve STM arasında 20 Şubat 2014 tarihinde Savunma Sanayii için Araştırmacı Yetiştirilmesi (SAYP) protokolü imzalandı. SAYP, SSM tarafından ODTÜ, ASELSAN, ROKETSAN ve TAI ile 2011 yılı Ekim ayında imzalanan işbirliği protokolleriyle hayata geçirilirken 2012 yılı içerisinde uygulanmaya başladı. ODTÜ’den sonra SAYP anlaşmasını yapan ikinci üniversite olduk. 2015 yılı içerisinde toplam dört SAYP projesi başlatıldı. Sonrasında da dört proje daha başlattık. Savunma sanayi şirketleri ile sıkı işbirliği halinde olan Gazi Üniversitesi öncülüğünde özellikle SSM çatısı altındaki TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş., TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEI), ASELSAN, ROKETSAN gibi şirketlerin ve Üniversitilerin paydaş olarak destek verdiği ve Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenen

projeyle Eklemeli İmalat Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulacak. Merkezin toplam bütçesi ise yaklaşık 50 milyon TL. Merkezde özellikle 3B yazıcılarla ilgili araştırmalar yapılacak. Bu merkezde öncelikli olarak savunma sanayisinin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapılacak. Söz konusu merkezin, Ankara’nın Kazan ilçesi sınırlarında 730 hektarlık alanda SSM, Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği’nin katılımlarıyla kurulan Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde, üniversitemize tahsis edilen alanda kurulması planlanıyor. Söz konusu bölgenin kurulmasındaki amaç, uzay ve havacılık alanlarında yerli sanayiyi desteklemek, yerli ve yabancı firmaları bir araya getirerek sinerji sağlamak, yüksek katma değerli ürünler üretip ihracatı artırmaktır. Kurulacak Merkez’in dünyadaki benzer kuruluşlarla işbirlikleri yaparak bu alanda öncü bir kurum olmasını hedefliyoruz.

“ÖĞRENCİLERİMİZ DİNAMİK BİR BÖLÜMDE, DEĞİŞEN DÜNYA VE GELİŞEN TEKNOLOJİNİN İZİNDE, ÇAĞIN GEREKLERİNE UYGUN OLARAK ULUSLARARASI SEVİYEDE MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ ALIYOR.”

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Ülkemizde-üniversite sanayi işbirliği maalesef istenen düzeyde değil. Üniversite-sanayi işbirliği kapsamında bölüm olarak sanayiyle oldukça güçlü ilişkilerimiz bulunuyor. Özellikle havacılık ve savunma sektörüyle birlikte ortak çalışmalar yürütüyoruz. Üniversite olarak sanayiye katkı sağladığımız ölçüde, üniversiteye bakışın olumlu yöne doğru evrildiğini görüyoruz. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında yapısal sorunlarımız söz konusu. Öte yandan Ar-Ge teşvik kapsamında bu yıl yürürlüğe giren ilgili kanun maddeleri, üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi için yeni açılımlar sunuyor. Kanunun, ruhuna uygun olarak uygulanması halinde özellikle sanayi firmalarının üniversitelere bakışının olumlu yönde değişeceğini düşünüyorum.

87


kampüs

“KÖKLÜ BİR KURUMDA EĞİTİM GÖRÜYORUZ” GELECEĞIN MÜHENDISLERI OLARAK TÜRK SANAYISININ IVMESINI ARTIRACAKLARINA INANDIKLARINI SÖYLEYEN GAZI ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, KÖKLÜ BIR EĞITIM KURUMUNDA OLMANIN KENDILERINE ÖNEMLI AVANTAJLAR SAĞLADIĞINI VURGULUYOR.

G

eniş laboratuvar imkânları, yüksek eğitim kalitesi ve nitelikli akademik kadrosuyla bölümlerinin, beklentilerinin üzerinde bir eğitim imkânı sunduğunu aktaran Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri; Türk makine sektörünün ilerleyen yıllarda çalışan, tasarlayan ve üreten mühendislerle çok daha iyi bir konuma geleceğine inandıklarının altını çiziyor.

ABDULLAH ÖZÇELİK MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “YETKİN AKADEMİK KADRO, EĞİTİMİN KALİTESİNİ ARTIRIYOR” “Köklü geçmişi, başarılı akademik kadrosu ve geniş olanakları Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü tercih etmemdeki temel sebeplerdi. Bölümümüzün konusunda yetkin akademisyenleri barındırması da eğitimin kalitesini doğrudan artırıyor. Öğrencilerin ihtiyacı olan sosyal etkinliklerle kampüs alanları ise ne yazık ki yetersiz. Hidrolik ve enerji alanlarında uzmanlaşmak ve mezun olduktan sonra söz konusu sektörlerde çalışmak istiyorum. Hızla gelişen Türk makine sektörü, ekonomimiz ve ihracatımızda önemli bir yere sahip. Makine sektöründeki yatırımların daha da ar-

88

tırılmasıyla sektörün dünya genelinde oldukça iyi bir seviyeye yükseleceğine inanıyorum.”

AHMET YAMAN MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 2. SINIF ÖĞRENCİSİ “İYİ BİR MÜHENDİS OLMAK İÇİN GEREKEN TÜM İMKÂNLARA SAHİBİZ” “Tercih sebeplerimin ilki ve en önemlisi bölümün akademik kadrosunun yüksek niteliğiydi. Öğrencilere ilgi gösteren, konularına hâkim ve bilgili hocalardan eğitim alacak olmam tercihimi Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden yana kullanmamı sağladı. Diğer bir sebep ise mezunlarımızın önemli firmalarda iş bulacak kalite ve seviyede olmasıydı. Bölümüm beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. İyi bir mühendis olarak yetişmemiz için gereken tüm imkânlara sahibiz. Otomotiv, savunma sanayi ve enerji sanayisinde uzmanlaşmak istiyorum. Mezuniyet sonrası hedefim birkaç dil daha öğrenerek işimi uluslararası seviyede yapabilmek. Türkiye’nin makine sektöründe hızla geliştiğini ve dünya pazarlarında hatırı sayılır bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Özellikle savunma sanayisinde yüksek tutarlı yerli yatırımlar söz konusu. Geleceğin Türk makine mühendisleri olarak sanayimizin ivmesini artırarak geliştireceğimize inanıyorum.”


HALİT DÖNMEZ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 2. SINIF ÖĞRENCİSİ “ROBOTİK ALANINDA UZMANLAŞMAK İSTİYORUM” “Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü tercih etmemdeki temel amaç ülkemizin başkentinde bulunması ve kaliteli eğitimiyle donanımlı akademisyenlere sahip olmasıydı. Ayrıca Gazi Üniversitesi’nin köklü bir eğitim kurumu olması da tercihimde etkili oldu. Bölümüm eğitim anlamında beklentilerimi karşılamakla beraber sosyal imkânlar ve kampüs alanı açısından sınırlı olanaklara sahip. Mezun olduktan sonra robotik alanında uzmanlaşmak ve Türkiye’de bu alanda çalışan bir firmada ArGe mühendisi olarak görev yapmak istiyorum. Türk makine sektörü geçen yıllara göre oldukça iyi durumda olsa da hala kendi kendine yetemediğini, yenilikçi olamadığını ve dünya klasmanına çıkamadığını düşünüyorum. Bunu sağlamak için milli sermayeyle oluşturulmuş, Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi gerekiyor. Türk makine sektörünün ilerleyen yıllarda çalışan, tasarlayan ve üreten mühendislerle çok daha iyi bir konuma geleceğine inanıyorum.”

MUHAMMED EMİN KARA MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ “DERSLERİMİZİN İÇERİKLERİ OLDUKÇA ZENGİN” “Sorunları çözmeyi, bir şeyler üretmeyi ve hesap yapmayı seven biri olarak mühendis olma idealine sahiptim. Ülkemizin başarılı ve önde gelen eğitim kurumlarından biri olması nedeniyle de Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü tercih ettim. Bölümümüz, bir mühendisin sahip olması gereken bilgi çeşitliliğini ve zenginliğini bize sunuyor. Bu çeşitlilik bana okulumu bitirdiğim zaman farklı sektörlerde çalışabilecek kazanımları da sağlıyor. Dolayısıyla iş olanakları çok çeşitli ve fazla sayıda. Bölümümüzdeki akademisyenlerimizin yetkinlikleri bize artı değer olarak yansıyor. Bu çerçeveden bakıldığında bölümümün beklentilerimi karşılamakla kalmayıp üzerine çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim. Mekanik sistemlerin hareketleri, otomatik kontrol, robotik ve mekatronik gibi konulara olan ilgim nedeniyle makine teorisi ve makine dinamiği alanında uzmanlaşmak istiyorum. Mezuniyet sonrasında mesleğimde daha fazla uzmanlaşmak ve alanımda ilerlemek adı-

na yüksek lisans yapmayı hedefliyorum. Türk makine sektörünü, ülke ekonomisi açısından önemi inkar edilemez ve küçümsenemez bir sektör olarak görüyorum. İş alanları ve sahip olduğu iş olanakları açısından büyümeye ve gelişmeye devam eden bir sektör.”

TALHA GÖZÜKARA MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 1. SINIF ÖĞRENCİSİ “NİTELİKLİ BİR AKADEMİK KADROYA SAHİBİZ” “Türkiye’nin ileri gelen üniversitelerinden biri olması, çok geniş laboratuvar imkânları sunması, yüksek eğitim kalitesi ve nitelikli akademik kadrosu nedeniyle de tercihimi Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden yana kullandım. Özellikle akademisyenlerimizin uzman oldukları alanların büyük bir çeşitlilik barındırması öğrenciler için mesleki bağlamda geniş bir tercih kataloğu sunuyor. Bu çeşitlilik sayesinde ileride kendimi geliştirmek istediğim herhangi bir konu üzerinde uzman eğitmenlerle çalışma fırsatım olacağını düşünüyorum. İlerleyen yıllarda sadece teorik anlamda değil pratikte de bölümümün beklentilerimi karşılayacağını düşünüyorum. Günümüzde teknoloji, hayatımızın büyük bölümünü kapsadığı için yazılım alanında, savunma ve havacılık sanayisinde uzmanlaşmak istiyorum. Türk makine sektöründe özellikle teknolojik makine üretme konusunda göz ardı edilemeyecek bir çaba mevcut. Fakat henüz yeni üretime geçecek olan bir ürüne malzeme üretmenin firmaları mali zarara uğratacağı düşünülüyor. Dolayısıyla malzeme firmaları söz konusu çabaya destek olmuyor. Bunun gibi sorunlar atlatılırsa ülkemizde makine sektörünün çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.”

GAZI ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ’NÜ; UZUN YILLARA DAYANAN GEÇMIŞI, YETKIN AKADEMIK BIR KADROYU BÜNYESINDE BARINDIRMASI VE SUNDUĞU GENIŞ EĞITIM OLANAKLARI TERCIH EDILIR KILIYOR.

89


makale

DÜNYA EKONOMİSİNDE 2018 BEKLENTİLERİ VE MAKİNE İHRACATI İÇİN DEĞERLENDİRME DÜNYA EKONOMISI 2017 YILINDA KÜRESEL KRIZDEN SONRA ILK KEZ KALICI VE DENGELI BIR BÜYÜME YAŞIYOR. KÜRESEL KRIZ SONRASI ÖNCE VARLIK FIYATLARI SONRA DA EMTIA FIYATLARI ARTIŞI VE BUNUN YARATACAĞI SERVET ETKISIYLE BÜYÜME SAĞLANMAK ISTENMIŞ ANCAK BAŞARILI OLUNMAMIŞTI. 2017 YILINDA ISE BU KEZ SANAYI ÜRETIMI ARTIŞINA DAYALI VE TALEBIN GELIRLERLE DESTEKLENDIĞI BIR BÜYÜME YAŞANIYOR. BU NEDENLE DÜNYA EKONOMISINDE HIZLANAN BÜYÜMENIN KALICI OLACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR.

90

Ö

nceki yıllarda büyüme girişimlerinde bölgesel dengesizlikler yaşanırken 2017 yılındaki büyümede ise tüm gelişmiş ve gelişen ülkelerle tüm bölgelerde büyüme yaşanıyor. Bu nedenle söz konusu büyüme daha sağlıklı, dengeli ve kapsayıcı. 2018 yılında da dünya ekonomisinde kalıcı büyümenin hızlanarak sürmesi bekleniyor. 2017 yılında yüzde 3 olan büyümenin 2018 yılında yüzde 3,3’e çıkacağı öngörülüyor. Gelişmiş ve gelişen ülkelerde büyüme birlikte artacak. Gelişmiş ülkelerde 2017 yılında yüzde 2,2 olan büyüme 2018 yılında yüzde 2,3 olarak bekleniyor. ABD ve AB’de büyüme, yüzde 2,3 ile sürecek. Bazı AB ülkelerinde yüzde 4-5 arasında büyüme bekleniyor. Gelişen ülkelerde de büyümenin hızlanacağı öngörülüyor. Özellikle petrol ve emtia fiyatlarındaki artışla bu ürünlerin üreticisi ve ihracatçısı ülkelerde büyüme yeniden toparlanacak. Çin ise ekonomideki dönüşümünü

başarıyla sürdürüyor. Ekonomide kontrollü bir yavaşlama sağlayan Çin, hedeflediği yüzde 6-7 arasındaki büyümeye ulaşıyor. Böylece Çin’le ilgili hedefin üzerinde yavaşlama endişesi giderek azalıyor. Dünya mal ticareti 2015 ve 2016 yıllarında önemli ölçüde daraldıktan sonra 2017 yılında miktar olarak yüzde 3,6 ve değer olarak ise yüzde 7 oranında büyüdü. Böylece dünya mal ticareti 2017 yılında 17,1 trilyon dolara ulaşacak. Dünya mal ticaretindeki artışın arkasında dünya ekonomisinde büyümenin hızlanmasıyla oluşan fiili mal talebi artışı bulunuyor. 2018 yılında ise dünya mal ticaretinin miktar olarak yüzde 4 ve değer olarak ise yüzde 8 büyüyeceği ve 18,35 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. PETROL VE EMTİA FİYATLARI DAHA İSTİKRARLI VE YUKARI YÖNLÜ OLACAK Petrol fiyatları 2017 yılı başında görülen en düşük seviyelerin ardından hızla yükselmeye


başladı. OPEC ile Rusya ve diğer petrol üreticisi ülkeler üretimin kısılması anlaşması yaptı ve söz konusu anlaşma 2018 yılı sonuna kadar da uzatıldı. Böylece petrol fiyatları kademeli olarak 30 dolar/varil seviyelerinden başlayarak 60 dolar/varil seviyelerine ulaştı. Dünya ekonomisindeki büyümeyle petrol talebindeki artış beklentisi de fiyat artışlarını destekliyor. Bu çerçevede petrol fiyatlarının 2018 yılında da 60-65 dolar/varil seviyelerinde gerçekleşeceği öngörülüyor. Emtia fiyatlarında da 2017 yılının ikinci yarısında yeniden bir artış yaşandı. Özellikle talep tarafındaki iyileşmeyle metal fiyatları hız kesmeden yükseldi. Diğer emtia fiyatlarında da artışlar yaşandı. 2018 yılında emtia fiyatlarının, talebin devam edecek olmasıyla birlikte en az 2017 yılı kapanış fiyatlarında kalacağı ve hatta yüzde 5-10 arasında artışlar olabileceği öngörülüyor. PARA POLİTİKALARINDA NORMALLEŞME EĞİLİMİ Küresel para politikasında ise genişlemeci politikalar kademeli olarak yerini normalleşmeye bırakmaya başladı. 2017 yılında ABD merkez bankası FED faiz artışlarına devam ederken bilançosunu da küçültmeye başlayarak para politikasında normalleşmeyi sürdürdü. 2018 yılında FED yeni başkanıyla birlikte faiz artışlarına ve bilançoyu küçültmeye devam edecek. Diğer merkez bankaları içinde ise Avrupa Merkez Bankası (AMB) 2017 yıl genelinde genişlemeci politikasını sürdürdü. Ancak 2018 yılında öncelikle genişleme miktarını azaltmaya başlayacak. 2018 Eylül ayına kadar uzattığı programı bu tarihte yeniden değerlendirecek. Muhtemelen AMB yıl sonunda veya en geç 2019 yılı ilk yarısında genişleme-

yi tamamlayacak. Avrupa’da faiz artışları ise gündeme en erken 2019 yılında gelebilecek. Küresel para politikalarda yaşanan bu gelişmeler çerçevesinde euro/dolar paritesi 2017 yılında ortalama 1,13 seviyesinde gerçekleşirken yılsonunu muhtemelen 1,18 seviyelerine yakın kapatacak. Dolar lehine oluşan tüm mali koşullara rağmen doların zayıf kalmasının en önemli nedeni ABD Başkanı ile ilgili endişeler. Ayrıca AB ekonomisinin beklentilerin üzerinde büyümesi de euroyu destekliyor. 2018 yılında euronun daha da değer kazanacağına ilişkin beklentiler güçleniyor. Dolar ise euro hariç diğer para birimleri karşısında değer kazanacak. Dünya genelinde faiz oranları ise 2017 yılındaki FED faiz artışlarına ve normalleşme adımlarına rağmen düşük kalmaya devam etti. 2018 yılında da para politikasında normalleşme adımları ve FED faiz artışları devam edecek. Bunlara bağlı olarak 2018 yılında faiz oranlarında sınırlı artışlar gerçekleşecek olsa dahi faiz oranları düşük kalmaya devam edecek.

Can Fuat GÜRLESEL MAİB Ekonomi Danışmanı

2018 İYİ BİR YIL OLMAYA ADAY 2018 küresel ekonomide daha da iyi bir yıl olmaya aday. Bu adaylığın önünde ekonomiden çok politik riskler bulunuyor. 2018 yılında öncelikle ABD Başkanı aleyhine yürütülen soruşturmalar ve bunların bir davaya dönüşüp dönüşmeyeceği izlenecek. Sonrasında ise jeopolitik riskler izlenecek. İŞİD sonrası Suriye ve Irak’ta yapılanma, Körfez Ülkeleri arası gerginlik, Kudüs merkezli yeni gerginliklerle ABD’nin İran ve Kuzey Kore’ye yönelik yaklaşımı, 2018 yılında küresel ekonomi üzerinde belirleyici olacak.

91


makale

TÜRKIYE’NIN MAKINE PAZARLARININ ÖNEMLI BIR BÖLÜMÜNDE 2018 YILINDA YATIRIMLAR VE MAKINE TALEBI ÖNCEKI YILLARIN ÜZERINDE OLACAK. BÖYLECE MAKINE IHRACATI DA EKONOMIK AÇIDAN OLUMLU DIŞ KOŞULLARA SAHIP OLACAK.

MAKİNE YATIRIMLARI ARTACAK Küresel ekonomik krizin yıllar sonra halen süren etkisi olarak makine yatırımları 2016 yılına kadar zayıf kaldı. Küresel ekonomide oluşan atıl kapasitelerin konsolidasyonu zaman aldı. Mevcut kapasitelere yönelik talep ancak 2016 ve özellikle 2017 yılında hareketlendi ve kapasiteleri doldurmaya başladı. Bu çerçevede yeni kapasite odaklı makine yatırımları ilk kez 2017 yılında artmaya başladı. 2018 yılında ise makine yatırımlarının ve bu nedenle de makine talebinin artacağı öngörülüyor. Ayrıca yatırımlar artık içerik de değiştiriyor. Endüstri 4.0’a uyum yatırımları öne çıkıyor. Modernizasyon ve yüksek katma değerli ürünlere geçiş yatırımları yapılıyor. Malzeme teknolojisindeki ilerlemelerle birlikte yeni malzemelerin üretimi için yatırım DÜNYA EKONOMİSİNDE ÖNGÖRÜLER GÖSTERGELER

2016

2017 GERÇEKLEŞME TAHMİNİ

2018 ÖN GÖRÜLER

DÜNYA EKONOMİSİ BÜYÜME (%)

2,5

3

3,3

GELİŞMİŞ ÜLKELER BÜYÜME (%)

1,7

2,2

2,3

ABD BÜYÜME (%)

1,6

2,2

2,3

AB BÜYÜME (%) GELİŞEN ÜLKELER BÜYÜME (%) ÇİN BÜYÜME (%)

2

2,3

2,3

4,3

4,6

5

6,7

6,8

6,6

-12,6

7,2

8

15.955

17.100

18.350

DÜNYA MAL TİCARETİ BÜYÜME MİKTAR (%)

1,3

3,6

4

PETROL FİYATLARI YIL ORTALAMASI (VARİL/DOLAR)

41

56

62

DÜNYA MAL TİCARETİ BÜYÜME (%) DÜNYA MAL TİCARETİ (MİLYAR DOLAR)

METAL FİYATLARI YILLIK DEĞİŞİM (%) EURO/DOLAR PARİTESİ YIL ORTALAMASI FED POLİTİKA FAİZİ YILSONU (%) LIBOR 3 AYLIK YILSONU (%) EURIBOR 3 AYLIK YILSONU (%)

92

yapılıyor. Enerji verimliliği ve karbon emisyonu sınırlaması ile atık ve geri kazanım için yatırımlar yapılıyor. Sektörler ve firmalar yeni kapasite yerine rekabet gücünü artırmaya dönük yatırımları daha çok tercih ediyor. Bu nitelikteki yatırımlar 2018 yılında da devam edecektir. Türkiye’nin makine pazarları itibariyle değerlendirildiğinde, koşullar, hemen tüm pazarlarda 2018 yılında daha olumlu olacak. Öncelikle AB pazarında beklentilerin üzerindeki ekonomik büyüme yatırımları da canlandırmaya başladı. Bu nedenle AB’de 2018 yılında küresel kriz sonrası makine talebinin en yüksek seviyesine çıkması bekleniyor. ABD’de imalat sanayinin eve dönüşü, enerji yatırımları ve alt yapı yatırımı planlarıyla inşaat sektöründe hızlanan büyüme hemen tüm makine gruplarında talebi artırıyor. Yakın ve komşu pazar ülkeler ise ihracatçısı oldukları petrol ve emtia fiyatlarındaki artışlarla yükselecek gelirleriyle 2018 yılında öteledikleri yatırımları yeniden gündeme alacak. Öncelikle alt yapı ve projeler gündeme gelecek. Ardından sanayi yatırımları da hareketlenecek. İran, ekonomide modernizasyon sürecine girmiş olup eskiyen üretim teknolojisini yenilemeye devam edecek. Suudi Arabistan yeni yönetimiyle kamu harcamalarını yeniden düzenliyor. Rusya ise üst üste yaşadığı küçülmeler ardından 2018 yılında yeniden artan bir büyüme ivmesi yakalayacak. Bu nedenle Rusya pazarında da yatırımların yeniden canlanması bekleniyor. Türkiye’nin makine pazarlarının önemli bir bölümünde 2018 yılında yatırımlar ve makine talebi önceki yılların üzerinde olacaktır. Böylece makine ihracatı da ekonomik açıdan olumlu dış koşullara sahip olacak.

-3

12

5

1,11

1,13

1,18 / 1,20

0,50-0,75

1,25-1,50

2,00-2,25

1,12

1,45

1,70 / 1,90

-0,37

-0,35

-0,10 / 0,0


makineciler ne okuyor

“HER KİTAP YENİ BİR BAKIŞ AÇISIDIR”

M

Mustafa Sabri EROL AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı

AİMSAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA SABRİ EROL, HER DÖNEM BELİRLİ BİR KONUYA ODAKLANDIĞINI VE BU KONUDA YOĞUN OLARAK KITAP OKUDUĞUNU SÖYLERKEN, HER KİTABIN KENDİSİNE YENİ BİR BAKIŞ AÇISI KAZANDIRDIĞINI VURGULUYOR.

akine sektörünün okuma alışkanlıklarını öğrenme ve sektörde yer alan tüm kesimlere bir okuma listesi önerme amacıyla sürdürdüğümüz söyleşilerimizin bu ayki konuğu, Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sabri Erol oldu. Mustafa Sabri Erol, son yıllarda gelecek bilimi konusunun çok ilgisini çekmeye başladığını söylerken, dünyaca ünlü gelecek bilimci Prof. Dr. David Passig’in “2050” adlı kitabının da okuma listesinde ilk sırada yer aldığının altını çiziyor. “Bu kitap, geleceğin alacağı şekli bilimsel yöntemlerle inceleyip inanılmaz sonuçlara varan çok etkileyici bir kitap. Bugünün istatistiksel gerçeklerini analitik bir yöntem içinde değerlendiren bilim insanı Passig’in geleceğe yönelik tahminleri insanı hem şaşırtıyor hem de düşündürüyor” diyen Erol, Prof. Dr. Passig’in ana uzmanlık alanının teknolojinin geleceği nokta ve bunun dünya ve hayata etkisi olduğunu hatırlatırken, “Tabii burada kitabı okurken hem yaşadığımız coğrafyayı, hem ülkemizi hem de kendi iş yaşamımızı ve mesleğimizi gelecekte nelerin beklediğini görmüş oluyor ve ona göre geleceğe hazırlanıyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. 2050’nin yanı sıra geçtiğimiz yıl hayata veda eden ve fütürizm akımının önde gelen isimlerinden biri olan Alvin Toffler’in “Üçüncü Dalgası” isimli kitabını da eş zamanlı olarak okuduğunu belirten Erol, “Toffler’in yazdığı kitaplar tüm dünyada önemli bir okuyucu kitlesi tarafından takip ediliyor ve birçok şirket ve yöneticiye geleceğe dönük planların yapılması aşamasında ışık tutuyor. Ben de iş yaşamımda bu bilgileri kullanmaya çalışıyorum” diyor.

Mustafa Sabri Erol’un güncel okuma listesindeki son kitap ise John Naisbitt’in “Global Paradoks-Büyüyen Dünya Ekonomisinin Küçük Oyuncuları” isimli kitabı. Erol, bu üç kitabı eş zamanlı olarak okuduğunu ve her birinden çok keyif aldığını ifade ediyor. Farklı dönemlerde, farklı konulara yöneldiğini ve güncel okuma listesini de bu eğilimlerine göre oluşturduğunu söyleyen Erol, son dönemde gelecek bilimi çok ilgisini çektiği için bu konuyla ilgili yazılmış, birbirini destekleyen veya anti tez sunan tüm kitapları okumaya gayret ettiğini dile getiriyor. Kendisine altı aylık dönemler belirleyen ve bu dönemlerde tek bir konuya odaklanıp bu konuyla ilgili önemli tüm kitapları okumaya çalıştığını ifade eden Erol, “Her dönem farklı bir konu odağımda oluyor. Siyaset, ekonomi, tarih, bilim gibi pek çok konuda olabilir, o anki ruh halime göre değişiyor. Örneğin iki yıl önce Türk milliyetçiliği konusu çok ilgimi çekmiş, bu konuyla ilgili yazılmış pek çok kitabı okumuştum. Romantik kitapların yanı sıra yoğun mesleki kitaplar okuduğum dönemler de oluyor” diyor. “Benim başucu kitabım diyebileceğim bir kitap yok. Okumaktan zevk aldığım, çok etkilendiğim pek çok kitap oldu. Hepsinden aldığım farklı tatlar oldu, bana yeni bakış açıları kazandırdı” diyerek devam eden Erol, özellikle seyahatlerinde kitap okumaya sıkça zaman ayırdığını, işyerinde ise kitap okumaya zamanının olmadığını söylüyor. “Yaz aylarında sektörel bir durgunluk yaşadığımız için zamanımın önemli bölümünü Bodrum’da geçiriyorum ve kitaplarıma daha yoğun zaman ayırabiliyorum” diyen Erol, kış aylarında ise işleri ve sektör sorunlarına yoğunlaştığının altını çiziyor.

93


fuar rotası Poznan

MAKİNE SEKTÖRÜ 2018 YILINDA DA FUAR GEZİLERİNE ARA VERMEDEN DEVAM EDECEK. MAKİNE SANAYİSİNİN YOĞUN FUAR TAKVİMİNDE UĞRAYACAĞI DURAKLARDAN İKİSİ, POZNAN VE LYON. SEKTÖR TEMSİLCİLERİ, 30 OCAK-2 ŞUBAT 2018 TARİHLERİNDE INTERMASZ FUARI İÇİN POZNAN’A, 6-9 ŞUBAT 2018 TARİHLERİNDE İSE EUROBOIS FUARI İÇİN LYON’A YOLCULUK EDECEK. FUARDAN ARTA KALAN ZAMANI İYİ DEĞERLENDİRMEK İSTEYEN İŞ İNSANLARI İÇİN TARİHSEL AÇIDAN OLDUKÇA ZENGİN OLAN BU İKİ ŞEHİRDE NELER YAPABİLECEKLERİNİ DERLEDİK.

Lyon

94


TÜRK MAKİNE İHRACATÇILARI 2018 YILININ İLK YURT DIŞI FUAR ZİYARETLERİNİ POZNAN VE LYON’A GERÇEKLEŞTİRECEK.

Poznan

B

u sayımızdaki “Fuar Rotası” sayfaları için yüzümüzü Avrupa’ya çevirdik ve Poznan ile Lyon hakkında işinize çok yarayacak bilgileri sayfalarımıza taşıdık. Makine sektörünün ziyaret edeceği bu iki şehirde, sektör temsilcileri boş zamanlarında hem geçmişi çok eskiye dayanan bu kentlerde tarihsel yolculuğa çıkma hem de Avrupa’nın modern şehirlerini görme fırsatı yakalayacak. İNŞAAT TEKNOLOJİLERİ BİR ARAYA GELİYOR İnşaat makineleri, inşaat araçları, sondaj teknolojisi, hafriyat makineleri, yapı malzemeleri ve yol yapım makineleri alanında ürünlerin sergileneceği Intermasz Fuarı 30 Ocak-2 Şubat 2018 tarihleri arasında Polonya’nın Poznan kentinde düzenlenecek. En gelişmiş teknoloji, araç ve özel ekipmanların sergile-

neceği Intermasz Fuarı, gelecek yıllarda ise Uluslararası İnşaat ve Mimarlık Fuarı ‘BUDMA’ ile aynı zamanda düzenlenecek. BU YIL 23 BİN PROFESYONEL BEKLENİYOR 6-9 Şubat 2018 tarihleri arasında Lyon’da düzenlenecek olan EUROBOIS Fuarı ahşap dönüştürme alanında profesyonelleri bir araya getiriyor. Bu yıl 23 binden fazla profesyonelin ziyaret etmesi beklenen fuarda, ziyaretçiler, yurt dışından gelen çeşitli profillerden ziyaretçilerle tanışma imkanı bulacak. EUROBOIS Fuarı’nı ziyaret edecek olan ziyaretçiler, teknik eğitim atölyeleri, TV stüdyosu konferansları, canlı gösteri atölyeleri gibi imkanlardan yararlanma fırsatı bulacak. Fuar ayrıca yenilikleri keşfetmek ve ahşap dönüştürme alanında bilinçlenmek açısından çok faydalı olacak. Lyon

95


fuar rotası

POZNAN

NERELER GEZILIR? Ostrów Tumski (Katedral Adası) Varta Nehri’nin iki ucunun birleşme yerinde yükselen bir ada olan Ostrow Tumski, ismi itibarıyla Katedral Adası anlamına geliyor. Üzerinde bulunan katedral, şehrin uluslararası alanda en çok tanınan yapısı. Ostrow Tumski şehrin eskiden Nowe Miasto (Yeni Şehir) adı verilen bölgesinde yer alıyor.

1550–1560 yılları arasında Giovanni Battista di Quadro tarafından yeniden inşa edilmiş. Yapı, eklenen süslemelerle birlikte günümüzdeki formunu hemen hemen o dönemde yapılan inşaatla edinmiş. Stary Rynek meydanındaki tarihi şehirde yer alan yapı, 1939 yılına kadar yerel yönetimin merkez binasıydı. Şu an ise müze olarak kullanılıyor.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Emperyal Kale

Poznań Katedrali

Poznan Katedrali (Poznań Cathedral) Resmi adıyla “Archcathedral Basilica of St. Peter and St. Paul” olan Poznan Katedrali, sadece Poznan’ın değil tüm Polonya’nın en eski katedrali. Ostrow Tumski Adası üzerindeki en görkemli yapı olan bu iki kuleli katedral, temel olarak gotik mimari özellikler taşıyor. Sonraki dönemlerde yapılan eklemelerle eklektik özellikler kazanan katedralin en dikkat çeken yanı ise barok tarzı inşa edilmiş kule şeklindeki çatıları. Poznań Town Hall (Poznan Belediye Binası) Poznan Belediye Binası, Batı Polonya’da yer alan Poznan şehrinin en önemli tarihi yapılarından biri. Eski şehrin 1253 yılında kurulmasının hemen akabinde inşa edilen bina, Mannerist tarzda

yapmakta fayda var. Şehrin köklü, yerel otelleri bu bölgede yer alıyor. Eski şehir ve çevresindeki oteller genelde pahalıdır fakat ekim-nisan dönemi dışında uygulanan indirimlerle beraber uygun konaklama seçenekleri söz konusu.

Emperyal Kale (Zamek) Poznan’daki Emperyal Kale, halk arasında Zamek adıyla anılıyor. 1910 yılında, ülke Alman yönetimindeyken Franz Schwechten tarafından dönemin Alman İmparatoru 2. William için yapılmış. Bina, bugüne kadar Alman ve Polonya devlet dairelerine ev sahipliği yaptı.

ALIŞVERIŞ Poznan’da alışveriş, eğer bir metropolde yaşıyorsanız, yaşadığınız şehirdeki alışveriş tecrübenizden hiç farklı olmayacak. Tıpkı bir metropoldeki gibi pek çok alışveriş merkezi ve alışveriş caddeleri üzerine konumlanmış zincir dükkanlarla dolu Poznan. Bu dükkanların arasında bir kaç enteresan yer de bulabilirsiniz. Eski bira fabrikasından çevrilmiş olan orijinal mimarisiyle şehrin göbeğindeki Stary Browar alışveriş merkezi ise şehrin sembolü.

Her ne kadar yoğun bir şehir olsa da, iyi bir toplu taşıma sistemine sahip Poznan’da otobüs, tramvay, hızlı tramvaylar mevcut. Şehir merkezi ve görülebilecek yerlerin çoğu yürünebilir mesafede. Ama yine de toplu taşıma kullanmak isterseniz tramvayları tercih etmelisiniz. Çünkü şehir merkezindeki otobüs hattı ve sayısı çok fazla değil.

DAMAK TADI Polonya mutfağının özellikle uluslararası en popülerleşmiş yemeği, Pierogi. Osmanlı mutfağından gelen ve halen Anadolu’nun çeşitli yerlerinde daha çok peynirlisi yapılan Piruhi’ye benzeyen Pierogi, bazen baharatlı, bazen tatlı malzemeyle doldurulan ravyoli benzeri bir mantı çeşidi. Çorba kültürü, bu mutfağın olmazsa olmaz unsurlarından birisi ve hemen hemen bütün öğünlerde menünün önemli bir parçası. En bilinen çorbaları, özellikle öğle yemeklerinde tercih edilen pancar çorbası Barszcz; çoğunlukla sosis ve patatesle birlikte servis edilen bir kış çorbası.

NEREDE KALINIR?

Poznan Belediye Binası

96

Poznan’da şehri merkezi denilecek yer, eski şehir ve çevresi olduğundan konaklamayı da bu lokasyonda

Barszcz


LYON çok farklı sanatçının ve dönemlerin eserlerini bulmak mümkün.

NERELER GEZILIR?

Eski Lyon

Eski Lyon (Vieux Lyon) UNESCO dünya mirası içerinde bulunan Eski Lyon’un Avrupa’nın en büyük Rönesans alanı olduğu söyleniyor. Dar sokaklarında dolaşıp tarihi dokuyu solumak oldukça keyifli.

Presqu’île Bölgesi Presqu’île, şehirden geçen iki nehir Rhone ve Saone arasındaki yarımada şeklindeki bölgeye deniyor. Genellikle alışveriş ve yemek yemek amacıyla gidilen bölge, şehrin en önemli ekonomik faaliyet alanlarından biri. Aslında bir ada olan bu alan, 18. yüzyıldan itibaren çeşitli doldurma çalışmalarıyla anakaraya bağlanarak yarımada haline getirilmiş. Yerel yönetim binaları, bankalar, lüks giyim mağazaları gibi Lyon’un önemli noktaları burada bulunuyor. Ayrıca UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor.

ALIŞVERIŞ

Notre Dame de Fourvière Bazilikası

Notre Dame de Fourvière Bazilikası (Basilica of Notre-Dame de Fourvière) Eski şehir bölgesinde bulunan göz alıcı bir bazilika. Fourvière Tepesi’nde bulunan bazilikaya merdivenlerden çıkarak ulaşabileceğiniz gibi füniküler kullanarak da ulaşabilirsiniz. Bazilikanın yanında bulunan Fourvière Meydanı’ndan panoramik olarak manzarayı seyretmek mümkün. Lyon Güzel Sanatlar Müzesi (Musée des Beaux-Arts de Lyon) Terreaux bölgesinde yer alan müzenin 17. yüzyılda inşa edilen binası St. Pierre Sarayı olarak da bilinir ve müze olmadan önce Benedictine Manastırı olarak kullanılmış. Paris’teki Louvre Müzesi’nden sonra Fransa’nın en büyük güzel sanatlar müzesi olma özelliğini taşıyor. Yapıda, antik Mısır’dan modern sanata, Manet’den Degas’ya kadar

La Part Dieu şehirde akla gelen ilk alışveriş merkezidir ve pazarları da genelde kapalı alanlarda kurulmuştur. Halles de Lyon bölgesi ve iki nehir arasında kalan bölgede Hotel de Ville’den Gare Peracche’a kadar dükkanlarla dolu olan sokaklar, Marche Saint-Antoine Celestins semt pazarı, tarihi Passage De l’Argue alışveriş için tercih noktaları. Rue St. Jean sokağında da birçok hediyelik eşya satın alınabilir. Guignol ve Gnafron temalı bir çok hediyelik eşyalar bulunurken antikalar, yerel el ve ipek eşyaları ile şarap, alabileceğiniz diğer hediye alternatiflerinden.

NEREDE KALINIR? Eski kent bölgesi, Gare De Lyon yani tren garının bulunduğu bölge ve iki nehir arasındaki yarımada bölgesinde konaklamak ideal seçeneklerden. Şehrin modern kısmında daha fazla lüks otel alternatifleri varken; eski kent bölgesi daha uygun ve burada ev kiralama sistemi de yaygın bir durum. Lyon’da Işık Festivali, SIRHA ve POLLUTEC gibi et-

kinlik dönemlerinde otellerde yer bulmak zor oluyor. Şehir merkezinin dışında Oullins, Saint-Priest gibi banliyölerde de konaklama seçenekleri bulunuyor.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Ulaşım ağı gelişmiş olduğundan sıkıntı yaşamayacağınız kentte, metro ve otobüslerle de her yere ulaşmak mümkün. Aynı zamanda tramvay ve füniküler gibi ulaşım alternatfileri de var. Ayrıca bisiklet de şehirdeki popüler ulaşım alternatiflerinden. İstediğiniz istasyonda alıp istediğiniz istasyonda bırakabileceğiniz Velo’v adında bisiklet istasyonları her yerde mevcut.

DAMAK TADI Avrupa’nın gastronomi merkezlerinden olan kentte hiç düşünmeden yeni ve yerel tatları denemelisiniz. Ünlü gastronomi yazarı Curnonsky’nin 1935’de çıkardığı kitapta Lyon’u “gastronomi başkenti” ilan etmesiyle şehrin mutfağı daha da ünlendi. Ocak ayında Dünya Mutfakları Yarışması ve Dünya Pastacılık Yarışması düzenlenen Lyon’da restoran olarak bir çok alternatifiniz mevcut ve Bouchon olarak bilinen yerel restoronlarında Canut, Paul Bocuse, çikolatalı kruvasan, Lyon salatası, balık, siyah puding tatmanız gereken yeren lezzetlerden. Halles De Lyon ve Rue Merciere bölgelerini de lezzet durakları olarak tercih edebilirsiniz.

Paul Bocuse

97


makine tarihi

MODERN YAŞAMIN VE İMALATIN KALBİ: POMPALAR GÜNÜMÜZDE BIRÇOK FARKLI ÇEŞIDI ILE HAYATIN NEREDEYSE HER ALANINDA KULLANILAN, BU NEDENLE MODERN YAŞAMIN KALBI OLAN POMPALARIN BUGÜNLERE GELMESI KOLAY OLMADI. YAKLAŞIK 4 BIN YILLIK BIR GEÇMIŞE SAHIP POMPALARIN GELIŞIM SÜRECINDE ANTIK MISIR’DAN ARŞIMET’E KADAR BIRÇOK MEDENIYET VE BILIM INSANI ROL ALDI.

K

onutlardan endüstriye, enerji santrallerinden tarlalara kadar yaşamın bir çok alanında akışkanları basınçlandırarak iletilmelerini sağlayan pompalar; musluğumuzdan akan suyu, aracımıza dolan benzini bizlere ulaştıran, kısacası sıvıya enerji veren gizli kahramanlar aslında. Vücuttaki kalbin görevini, günlük yaşam ve endüstriyel alanda pompalar üstleniyor. Hemen her uygulamada karşımıza çıkan pompalar, aynı vanalar gibi kullanım alanı en geniş makineler. Genel endüstri, proses sistemleri, demir çelik ve benzeri ağır sanayi, petrol ve gaz, hidrolik ve pnömatik güç sistemleri ve hemen bütün makine ve üretim sistemlerinin içinde pompalar var. Her türlü gaz ve sıvı pompalarla basınçlandırılıp aktarılıyor. Öyle ki su basan pompaların küresel pazar değeri diğer akışkanları basan pompaların pazar değerinin ancak yarısı kadar. Makine sektörü içerisinde ayrı bir yere sahip olan pompalar aynı zamanda dünya enerji tüketiminin de ana aktörlerinden. Bugün modern yaşamın kalbi olarak nitelendirebileceğimiz pompaların 4 bin yıllık yolculuğunu bu yazımızda sizlere aktardık. POMPAYA İLK ADIM: KALDIRAÇ SİSTEMİ Yaşamın kaynağı su, tarih boyunca medeniyetlerin merkezinde yer alarak gelişimlerine yön verdi. İnsanoğlu yerleşim birimlerini her zaman kendisi için hayati önemi olan su kaynaklarının

98

yakınlarına kurdu. Bu durum genel anlamıyla hayatın akışını kolaylaştırsa da mevsimsel değişimlerle birlikte belli zorlukları bazen de büyük felaketleri beraberinde getirdi. Bu zorlukların yanı sıra su ile ilgili gereksinimlerin en önemlisi ihtiyaç dahilinde bir yerden bir yere taşınabilmesiydi. Zira başlangıçta yeterli olduğu düşünülen su kaynakları köyler büyüyüp, kasabalara ve kentlere dönüştükçe yetersiz gelmeye başlıyordu, bu da suya ulaşma ihtiyacını daha da artırıyordu. Tüm bu ihtiyaç ve sıkıntılar yıllar içinde insanları bir çözüm yolu bulmaya zorladı. Bu arayış ile birlikte bugün basit ve sıradan bir araç olarak görülen ‘pompa’nın icadı için ilk adımlar atıldı. ‘Sıvıları taşımak için kullanılan mekanik bir aygıt’ olarak tanımlanan pompaların bugünkü halini alması ise kolay olmadı. Suyu bir yerden bir yere daha az zahmetle taşıyabilme düşüncesiyle ilk olarak Antik Mısır’da ortaya çıkan çözümleri, yıllar geçtikçe yenileri izledi. Her medeniyetin kendi ihtiyaçları çerçevesinde ürettiği çözümler ve yıllar süren birikimler sonucunda pompalar bugün bildiğimiz halini aldı. Bugün birçok farklı çeşidi ile hayatın farklı alanlarında kullanılan ve her geçen gün geliştirilmeye devam eden pompanın geçmişinde yaklaşık 4 bin yıllık bir tarih yer alıyor. Suyun bir yerden bir yere taşınması konusunda ilk adım Antik Mısır’dan geldi. İlk kez bu dönemde kullanılmaya başlanan kaldıraç sistemi bugünkü pompa sistemlerinden bir hayli fark-


lı olsa da amaç ve işlev bakımından bir benzerlik söz konusuydu. Nil Nehri’nin alçakta kalan yatağından su alabilmek için kullanılan kaldıraç sistemi mekanizması ortadan sabitlenmiş uzunca bir çubuğun ucuna bir kovanın bağlandığı basit bir düzenekten oluşuyordu. Denge ağırlığına sahip kovanın bağlandığı çubuk, ortasından kurulmuş iki ayak tarafından destekleniyordu. Bu sistem Mısır’dan Mezopotamya, Kuzey Afrika ve Anadolu’ya yayılarak yüzyıllar boyunca kullanıldı. Pompanın en ilkel versiyonu olarak da tarih sayfalarındaki yerini aldı. SIRA SU TEKERLEĞİ VE SU ORGUNDA Pompa tarihinde kaldıraç sisteminin ardından gerçekleşen bir sonraki atılım teknoloji ve bilim alanında büyük ilerlemeler kaydedilen MÖ 3. yüzyılda oldu. Dönemin Helenistik mühendisleri hem sulama için hem de bir güç kaynağı olarak kullanılan su tekerleğini yarattı. Pompa teknolojilerine bir diğer önemli katkıda bulunan kişi de yine aynı dönemde yaşamış, Antik İskenderiye’deki Yunan mühendisliği ekolünün ilk ve önemli temsilcilerinden Ktesibios oldu. Ktesibios bir çeşit el pompası olan kuvvet pompasını icat etti. Su orgu ya da organı olarak adlandırılan bu alet, üzerindeki valfler vasıtasıyla su çeken bir pistondu. Bu alet, bugünkü pistonlu pompanın da temel tasarımıydı. POMPANIN ATASI ARŞİMET’İN İCADI MÖ 200’lerde pompa tarihindeki en büyük sıçrama yaşandı. Antik dünyanın ilk ve en büyük bilim insanı unvanına sahip, Yunan matematikçi, fizikçi, astronom, filozof ve mühendis Arşimet, vidalı pompayı tasarladı. Hidrostatiğin ve mekaniğin temelini atan, suyun kaldırma kuvveti ile bilime en büyük katkıyı yapan Arşimet’in vidalı pompası, bugün bildiğimiz anlamda pompaların ilk örneği sayılıyor. Suyu yükseltmek için kullanılan vidalı pompa silindir içine sıkıştırılmış dev bir vida şeklinde. Pompanın üst kısmında döndürülmesini sağlayan bir kol bulunuyor. Kol çevrildikçe suyun içindeki alt kısımdan üst kısma su taşınıyor. İlk zamanlar el yardımıyla döndürülen kol bugün, makine ya da rüzgar gülü tarafından döndürülebiliyor. Günümüzde sıvıların ve granül katıların pompalanması, elektrikli pompalar olmaksızın tarım alanlarından sulama yapılabilmesi için kullanılan vidalı pompa tüm zamanların en büyük icatlarından biri kabul ediliyor.

ması 15. yüzyılın sonlarını buldu. Aydınlanma çağı ile birlikte gelişmeler hızlandı ve devam eden birkaç yüzyılda, bugün sahip olduğumuz pompalara katkıda bulunan yeni fikirler ve buluşlar patladı. Duraklama döneminin ardından pompa teknolojisinde yaşanan en önemli atılımlardan biri 1588’de sanatçı, asker ve mühendis olarak bilinen Agostino Ramelli adındaki bir İtalyan’dan geldi. Ramelli, buharla çalışan çok sayıda makine tasarladı ve bu tasarımları bir kitap olarak yayımladı. Paris’te yaşayan ve bu çalışmalarından dolayı Fransa Kralı 3. Henry tarafından ödüllendirilen Ramelli’nin tasarımları arasında sürgülü kanatlı pompa da yer alıyordu. Ramelli’nin henüz sadece tasarım olan bu icadının tarifi, su nakil işlemlerini daha da kolay ve pratik bir hale getiren çözümüyle pompa tarihinde kilometre taşı oldu. Ramelli’nin ardından Fransız Nicolas Grollier de Servière, 1593’te dişli pompanın erken bir tasarımını ortaya koydu. Alman bir mühendis olan Pappenheim ise 1636’ta bugün hala motorları yağlamak için kullanılan çift dişli pompayı hayata geçirdi. Bu dişli pompa, Ramelli’nin kullandığı karşılıklı kaydırma valfleri ile dağıtımı mümkün kıldı. 1650’de Alman bilim insanı, mucit ve politikacı ayrıca vakum fiziğinin kurucusu Otto von Guericke, silindir ve piston arasındaki sızıntıyı önlemek için deri pullar kullanan pistonlu vakum pompasını geliştirdi.

POMPA TARIHININ KILOMETRE TAŞI Pompa teknolojisinde yaşanan en önemli atılımlardan biri 1588’de sanatçı, asker ve mühendis olarak bilinen Agostino Ramelli adındaki bir İtalyan’dan geldi. Ramelli, buharla çalışan çok sayıda makine tasarladı ve bu tasarımları bir kitap olarak yayımladı. Paris’te yaşayan ve bu çalışmalarından dolayı Fransa Kralı 3. Henry tarafından ödüllendirilen Ramelli’nin tasarımları arasında sürgülü kanatlı pompa da yer alıyordu. Ramelli’nin henüz sadece tasarım olan bu icadının tarifi, su nakil işlemlerini daha da kolay ve pratik bir hale getiren çözümüyle pompa tarihinde kilometre taşı oldu.

VE POMPA SEKTÖRÜ OLUŞTU Hızla gelişen pompa teknolojileri alanında yenilikler birbiri ardına gelmeye devam etti ve nihayet ilk pompa şirketi 1790’da Thomas Simpson tarafından Londra’da kurdu. Simpson’ın girişiminin ardından farklı isimler yeniliklere imza atmaya ve yeni şirketler kurmaya devam etti. Modern vidalı pompa, 1830’da Revillion tarafından yaratıldı. 1840’ta ilk direkt etkili buharlı pompa yapıldı ve bu buluş, endüstriyel kullanımlarda enerji sağlamaya imkan tanıdı. 13 yıl sonra 1853’te Bornemann Pumpen şirketi kuArşimet tarafından geliştirilen vidalı pompa

YÜZYILLAR SÜREN DURAKLAMA Antik dönemde hızlı bir gelişim gösteren pompa teknolojisinin ilerlemesi Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bin yıldan uzun bir süre durdu. İnsanın pompa ve hidrolik bilimi hakkında tekrar düşünmeye başla-

99


makine tarihi

VÜCUTTAKI KALBIN GÖREVINI, GÜNLÜK YAŞAM VE ENDÜSTRIYEL ALANDA POMPALAR ÜSTLENIYOR.

ruldu ve onu 1856 yılında Gilbert Gilkes ve Gordon, 1857’de Roper Pump Company izledi. O yıl Jacob Edson diyafram pompasını icat etti ve Edson Corporation’ı kurdu. Böylece dört yıl gibi kısa bir sürede pompa sektörü hızla büyümeye başladı. Sonraki yıllar, 1945’te Grundfos da dahil olmak üzere yeni şirketlerin hızla kurulduğu bir dönem oldu. 1948’e kadar ciddi ilerlemeler yaşanmaya devam etti ve aynı yıl Stenberg-Flygt AB şirketinin tasarladığı ilk dalgıç drenaj pompası, bir yıl sonra da HMD tarafından yaratılan mıknatıslı pompa, sektörde çığır açtı. Sonraki yıllar pompa endüstrisinde yenilikler yaşanmaya ve yeni buluşlarla birlikte yeni şirketler de açılmaya devam etti. Bugün pompa sektörü dünyanın en büyük pazarlarından birini oluşturuyor ve sektörde her geçen gün yeniliklere imza atılmaya devam ediliyor. Türkiye’deki pompa sektöründeki ilk sanayi işletmelerinden Layne Bowler’in öyküsü ise 1882’de “Mahlon Layne”nin açtığı derince kuyudaki suyu, yer üstüne çıkarabilmek için bir pompaya ihtiyaç duymasıyla başladı. Santrifüj pompalar belli bir derinlikten fazlasından emiş yapamadıklarından, suyu kuyudan çeke-

İLK POMPA ŞİRKETİ LONDRA’DA KURULDU İlk pompa şirketi 1790’da Thomas Simpson tarafından Londra’da kuruldu. 1840’ta ilk direkt etkili buharlı pompa yapıldı ve bu buluş, endüstriyel kullanımlarda enerji sağlamaya imkan tanıdı. 13 yıl sonra 1853’te Bornemann Pumpen şirketi kuruldu ve onu 1856 yılında Gilbert Gilkes ve Gordon, 1857’de Roper Pump Company izledi. O yıl Jacob Edson diyafram pompasını icat etti ve Edson Corporation’ı kurdu. Böylece dört yıl gibi kısa bir sürede pompa sektörü hızla büyümeye başladı.

bilmek amacıyla kullanılacak pompanın o zamanın tüm pompalarından farklı olarak tasarlanması gerekiyordu. Yeraltı sularını insanlığın etkin kullanımına kazandıran mucit M. Layne ile girişimci “P.D. Bowler”in, birlikte, 1903 yılında, Mississippi’de başlattıkları Layne/Bowler imalatı, günümüzde tüm dünyada geniş kullanım ve üretime kavuşan düşey milli ve dalgıç dik türbin pompaların öncüsü oldu. POMPALAR OLMASAYDI NE OLURDU? Bir an için durup, pompaların hiç icat edilmemiş olduğunu düşünseniz ne farklı olurdu? Eğer pompalar olmasaydı yeterli suyu elde etmek için yağmurların bol yağdığı ilkbaharın gelmesini iple çekiyor olurduk. Biraz su için en yakın göle ya da nehre gitmek de gerekebilirdi. Kısacası pompalar, sarf edilecek saatlerce emekten tasarruf etmeyi sağladı. Taşkınlardan kaynaklanan felaketleri ve hasarları azaltmayı çok daha kolay hale getirdi. Pompalardaki gelişmeler ile kot farkına bağımlılık da ortadan kalktı. Açık kanalların yanında kapalı boru hatları döşenmeye başlamasıyla birlikte, su kilometrelerce mesafeden getirilmeye, getirildiği yerde de yine pompalar ile dağıtılmaya başladı. Ayrıca kullanım sonrası oluşan atık su da yine pompalar ile uzaklaştırıldı. BİRÇOK FARKLI ALANDA KULLANILIYOR Bugün pompalar, su gereksinimlerinin yanı sıra tarımsal amaçlı sulamada da kullanılıyor. Kaynaktan sulanacak arazilere pompalar ile su ulaştırılıyor. Enerji santrallerindeki soğutma çevrim suyu için kullanılan pompalı sistemler de yaygınlaşıyor. Ayrıca yerleşim birimlerini, tarım alanlarını tehdit eden yağmur kaynaklı seller, nehir taşkınları gibi olaylarla birlikte kontrolsüzce gelen suların uzaklaştırılması için de pompalar kullanılıyor. İklimsel değişimler ve plansız şehirleşme nedeniyle önümüzdeki yıllarda kontrol amaçlı pompa istasyonlarının daha da önemli hale geleceği tahmin ediliyor.

100


GÖSTERGELER EKİM 2017

101


göstergeler

TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI EKİM AYI SONUNDA 12 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2017 YILININ OCAKEKIM DÖNEMINDE 12 MILYAR DOLAR OLARAK KAYDA GEÇTI. 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE BU RAKAM 11 MILYAR DOLAR SEVIYESINDEYDI. TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI EKIM AYI SONUNDA GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 8,6 ARTIŞ KAYDETTI.

102

M

akine sektöründe 2017 yılı OcakEkim döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracat 1,6 milyar dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6,5 artışla 1,7 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde gerçekleştirilen ihracat bir önceki yıla göre yüzde 2,2 artışla 1,6 milyar dolar oldu. 2017 yılı Ocak-Ekim dönemi itibarıyla makine sektörün-

de en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise 1,1 milyar dolarla diğer yıkama ve kurutma makineleri olarak kaydedildi. Söz konusu mal grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,4 ihracat artışı gerçekleşti. İLK ÜÇ SIRADA ALMANYA, ABD VE İNGİLTERE BULUNUYOR 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye’nin makine ihracatı 12 milyar dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesindeki Almanya’ya 2016 yılının OcakEkim döneminde 1,8 milyar dolarlık ihracat gerçekleşti-

rilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 5 artışla 1,9 milyar dolar oldu. Listenin ikinci sırasındaki ABD’ye yönelik makine ihracatı, 2017 yılı Ocak-Ekim döneminde 816,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 779,4 milyon dolardı. ABD’ye yönelik ihracat yüzde 4,7 arttı. Türkiye’nin en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinin üçüncü sırasında ise İngiltere bulunuyor. İngiltere’ye 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 633,8 milyon dolarlık makine ihracat edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 4,3 artışla 661 milyon dolar oldu.


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

1 OCAK-31 EKİM 2016

1 OCAK-31 EKİM 2017

DEĞİŞİM (%)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/Kg

MİKTAR

DEĞER

MOTORLAR,

104,6

1.674

16

120

1.782

14,9

14,6

6,5

KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ

401,1

1.637

4,1

412,8

1.673

4,1

2,9

2,2

DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ

395,7

1.105

2,8

417,1

1.164

2,8

5,4

5,4

DİĞER MAKİNELER

130,8

889,8

6,8

150,7

1.005

6,7

15,2

13

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER

184,6

700,3

3,8

221,1

750,4

3,4

19,7

7,2

POMPALAR VE KOMPRESÖRLER

80,8

564

7

88,9

657,1

7,4

10,1

16,5

TAKIM TEZGÂHLARI

76,7

527,1

6,9

82,5

563,5

6,8

7,6

6,9

TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER

108,6

507,9

4,7

120,7

543,9

4,5

11,1

7,1

TÜRBİNLER, TURBOJETLER, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER

11,1

329,2

29,5

13,3

520,8

39

19,5

58,2

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ

75,4

408,1

5,4

84

476,8

5,7

11,5

16,8

REAKTÖRLER VE KAZANLAR

48,5

359,6

7,4

51,6

410,4

7,9

6,4

14,1

VANALAR

42,4

357,5

8,4

43,8

404,8

9,2

3,3

13,2

GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ

57,5

339,4

5,9

73,7

392,7

5,3

28

15,7

SİLAH VE MÜHİMMAT

31,3

506

16,1

18,3

333,1

18,2

-41,5

-34,2

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR

30,9

230,7

7,4

33,3

271

8,1

7,7

17,5

ISITICILAR VE FIRINLAR

29,8

215,3

7,2

35,4

255,1

7,2

18,4

18,5

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER

40,9

189,1

4,6

54,3

226,4

4,2

32,6

19,7

AMBALAJ MAKİNELERİ, AKSAM VE PARÇALARI

6,1

114

18,7

7

138,1

19,5

15,9

21,1

KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER

11,2

121,4

10,8

12

129,9

10,8

7,7

7

BÜRO MAKİNELERİ

2,6

116

43,6

3,2

124,3

38,1

22,6

7,2

RULMANLAR

9,2

103,7

11,2

9,6

108,4

11,2

4,5

4,5

KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER

7,3

52,8

7,2

10,7

69,9

6,5

46,3

32,3

DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ

1,6

9,5

6

2,2

12,2

5,4

42,3

27,2

1.889

11.060

5,9

2.067

12.016

5,8

9,4

8,6

MAL GRUBU ADI

TOPLAM

103


göstergeler

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ Tekstil ve konfeksiyon makineleri ürün grubu ihracatı 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde, 408,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 16,8 artışla 476,8 milyon dolar oldu. Tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 58,4 milyon dolarla İngiltere oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 31 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 16 artışla 35,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Bangladeş’e 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 25 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 28 artışla 32 milyon dolar oldu. Dör-

Özbekistan’a yönelik tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 2016 yılının OcakEkim döneminde 16,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde yüzde 67,9 artışla 27,5 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Ekim dö-

düncü sıradaki Fransa’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 24,2 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15 artışla 27,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin beşinci sırasında bulunan

neminde Türkiye geneli tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 82,6 ile İran’da yaşandı. İran’ın ardından yüzde 67,9 ile Özbekistan ikinci sırada gelirken yüzde 59,9 ile Pakistan üçüncü sırada bulunuyor.

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

İNGİLTERE

15,6

64

ALMANYA

6,1

31

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

4,1

13,8

58,4

4,2

-11,8

-8,8

5,1

6,4

35,9

5,5

6,1

16

BANGLADEŞ

2,9

25

8,5

3,4

32

9,4

15,6

28

FRANSA

5,3

24,2

4,6

5,9

27,9

4,7

12,4

15

ÖZBEKİSTAN

1,6

16,4

10,2

3

27,5

9

90,8

67,9

İTALYA

3,1

19,2

6

3,6

23,5

6,4

15,4

22,3

İRAN

3,3

12,2

3,7

6,1

22,3

3,6

84,4

82,6

MISIR

3

15,1

5

3,9

22,3

5,6

30,8

47,4

HİNDİSTAN

4,3

15,3

3,6

4,7

17,7

3,7

9,9

15,6

PAKİSTAN

2,3

9,2

3,9

2,9

14,7

5

25

59,9

75,4

408,1

5,4

84

476,8

5,7

11,5

16,8

MAL GRUBU TOPLAMI

104

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ihracatı 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 226,4 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 189,1 milyon dolardı. Söz konusu ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 19,7 olarak kaydedildi. Yük kaldırma, taşıma ve istifleme

raç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 12,4 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 11 milyon dolar seviyesindeydi. ABD’ye yönelik ihracat yüzde12,7 arttı. Listenin üçüncü sırasında bulunan İran’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 5,3 milyon dolarlık

makineleri ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 17,6 milyon dolarla en fazla Cezayir’e ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 9,3 milyon dolardı. Cezayir’e yönelik ihracat artışı yüzde 89,6 oldu. Üçüncü sırada yer ABD’ye 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde ih-

ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 126,1 artışla 12,1 milyon dolar oldu. Dördüncü sıradaki İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 1,7 milyon dolarlık yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 501,5 artışla 10,4 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin beşinci sırasında bulunan Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 35,4 artışla 9,4 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 501,5 ile İtalya’da yaşandı. Söz konusu ülkenin ardından yüzde 126,1 ile İran gelirken, yüzde 89,6 ile Cezayir üçüncü sırada yer aldı.

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

2,1

9,3

ABD

2

İRAN İTALYA

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

4,3

4,6

17,6

3,8

116,3

89,6

11

5,4

1,8

12,4

6,7

-9,3

12,7

1,1

5,3

4,8

1,9

12,1

6,2

76,3

126,1

0,3

1,7

4,6

2,3

10,4

4,4

529,1

501,5

ALMANYA

1,8

7

3,7

2,8

9,4

3,4

50,3

35,4

SUUDİ ARABİSTAN

1,9

8,3

4,3

2,1

9,2

4,3

9,1

10,9

IRAK

1,7

7,8

4,5

2

8,8

4,4

17,1

13,7

RUSYA

0,9

4,5

5

2

7,3

3,7

121,1

61,4

GÜRCİSTAN

1,1

4,8

4,1

2

6,2

3

76,3

28,8

AZERBAYCAN

0,8

3,5

4

1,4

6

4,1

68,3

73,4

40,9

189,1

4,6

54,3

226,4

4,2

32,6

19,7

ÜLKE CEZAYİR

MAL GRUBU TOPLAMI

105


göstergeler

GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 339,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15,7 artışla 392,7 milyon dolar seviyesine yükseldi. Gıda sanayi makineleri kaleminde 2017 yılının OcakEkim döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 47,1 milyon dolarla Cezayir oldu. 2016 yılının aynı döneminde Cezayir’e 36,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Söz konusu ülkeye yönelik gıda makineleri ihracatındaki artış yüzde 28,4 olarak kaydedildi. İkinci sırada bulunan Kazakistan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 10,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 189,2 artışla 31,2 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında yer alan Özbekistan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 22,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılı-

nın aynı döneminde bu rakam yüzde 28,8 artışla 29 milyon dolar oldu. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 19,5 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirdi. Be-

şinci sıradaki Mısır’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 13,9 milyon dolar değerinde gıda sanayi makineleri ihraç edildi. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli gıda sa-

nayi makineleri sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 189,2 ile Kazakistan oldu. Suudi Arabistan yüzde 65,8 ile ikinci, Pakistan ise yüzde 64,7 ile üçüncü sırada yer aldı.

GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

CEZAYİR

6,7

36,7

KAZAKİSTAN

2,8

10,8

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

5,4

10,9

47,1

4,3

61,7

28,4

3,8

9,1

31,2

3,4

219,3

189,2

ÖZBEKİSTAN

3,3

22,5

6,8

6,8

29

4,3

104

28,8

İRAN

6,4

19,8

3,1

5,3

19,5

3,7

-16,8

-1,5

MISIR

2,5

14,2

5,6

3,3

13,9

4,1

33,1

-1,7

IRAK

106

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)

4

25

6,2

2,9

13

4,5

-28,1

-47,9

RUSYA

1,6

12,8

7,8

1,7

12,7

7,5

3,1

-0,2

AZERBAYCAN

2,3

10,6

4,6

2,1

11,6

5,3

-6,8

9,1

SUUDİ ARABİSTAN

0,5

6,4

11,3

1,1

10,7

9,3

100,7

65,8

PAKİSTAN

1,1

5,4

4,8

1

9

8,4

-6,1

64,7

MAL GRUBU TOPLAMI

57,5

339,4

5,9

73,7

392,7

5,3

28

15,7


KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ

Kauçuk, plastik, lastik işleme makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 121,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7 artışla 129,9 milyon dolar oldu. Kauçuk, plastik, lastik işle-

me makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 9,3 milyon dolarla en fazla Rusya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 6,7 milyon dolardı. Rusya’ya yönelik ihracat ar-

tışı yüzde 38,8 olarak kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirdi. Üçüncü sırada yer alan Cezayir’e 2016 yılının Ocak-Ekim dö-

neminde 4,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 71,3 artışla 7,9 milyon dolar oldu. Listenin dördüncü sırasındaki Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 5,2 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 3,6 artışla 5,4 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasında bulunan Bulgaristan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 4,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 21,7 artışla 5,2 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli kauçuk, plastik, lastik işleme sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 96,6 ile Avrupa Serbest Bölgesi’nde yaşandı. İkinci sırada yüzde 93,4 ile Özbekistan gelirken yüzde 74,3 ile Irak üçüncü sırada yer aldı.

KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

RUSYA

0,4

6,7

İRAN

0,7

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

14,5

0,7

9,3

13

54,3

38,8

10,8

14,7

0,8

8

9,3

18,1

-25,3

CEZAYİR

0,3

4,6

11,8

0,8

7,9

9,8

106,3

71,3

ALMANYA

0,5

5,2

9,3

0,3

5,4

14,7

-34,7

3,6

BULGARİSTAN

0,4

4,2

8,6

0,5

5,2

9,5

9,9

21,7

ROMANYA

0,2

3,3

11,3

0,4

5

10,5

61,9

50,8

ÖZBEKİSTAN

0,2

2,1

9

0,4

4,1

9,7

79,4

93,4

AVRUPA SERBEST BÖLGESİ

0,3

2

6,4

0,4

4

8,4

51,4

96,6

IRAK

0,3

2,2

6,3

0,5

3,9

6,7

64,4

74,3

GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ

0,2

3,3

14,3

0,1

3,8

26,5

-37

16,9

11,2

121,4

10,8

12

129,9

10,8

7,7

7

MAL GRUBU TOPLAMI

107


göstergeler

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe 700,3 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,2 artışla 750,4 milyon dolar

oldu. İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe Almanya’ya, 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı döneminde göre yüzde 20,6 artışla 50,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının

aynı döneminde Almanya’ya söz konusu kalemde 41,6 milyon dolarlık makine gönderilmişti. İkinci sıradaki Cezayir’e 2017 yılının OcakEkim döneminde 46,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasın-

da yer alan İngiltere’ye 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 24,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 32,2 artışla 32,1 milyon dolar oldu. Dördüncü sıradaki Ege Serbest Bölgesi’ne 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 31,5 milyon dolar değerinde inşaat ve madencilikte kullanılan makine ihraç edildi. Listenin beşinci sırasındaki Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 25,9 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15,7 artışla 30 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 117,5 ile Rusya’da yaşandı. Listede yüzde 42,6 ile Gürcistan ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 32,2 ile İngiltere üçüncü sırada takip etti.

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE ALMANYA

DEĞER (MİLYON $)

8,9

41,6

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

4,6

11,9

50,2

4,2

33,2

20,6

CEZAYİR

20,9

78,7

3,8

11,8

46,5

3,9

-43,3

-40,9

İNGİLTERE

13,6

24,2

1,8

15,4

32,1

2,1

13,3

32,2

EGE SERBEST BÖLGESİ

14,9

39,6

2,7

12,5

31,5

2,5

-16,1

-20,4

SUUDİ ARABİSTAN

8,6

25,9

3

10,1

30

3

17,3

15,7

İRAN

4,5

33,6

7,3

6,5

25,6

3,9

43,9

-23,6

ABD

6,1

20,4

3,3

7,5

24

3,2

22,8

17,5

GÜRCİSTAN

4,6

15,1

3,3

7,9

21,5

2,7

71,9

42,6

AVUSTURYA

4,1

27,1

6,5

4,4

21,3

4,8

5,2

-21,3

2

9,7

4,9

3,9

21,3

5,5

94,2

117,5

184,6

700,3

3,8

221,1

750,4

3,4

19,7

7,2

RUSYA MAL GRUBU TOPLAMI

108

MİKTAR (BİN TON)


AMBALAJ MAKİNELERİ Ambalaj makineleri ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 138,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 114 milyon dolar seviyesindeydi. Ambalaj makineleri mal grubundaki ihracat artışı yüzde 21,1 olarak kaydedildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 12,7 milyon dolarla en fazla İran’a ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2016 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 6,4 milyon dolar seviyesindeydi. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 97,7 oldu. İkinci sıradaki Cezayir’e 2016 yılının OcakEkim döneminde 7,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 63,7 artışla 12,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki Irak’a 2017 yılının OcakEkim döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 10,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016

yılının aynı döneminde bu rakam 8,8 milyon dolardı. Irak’a yönelik ihracat artışı yüzde 23,1 oldu. Dördüncü sıradaki Almanya’ya 2017 yılının OcakEkim döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 6,3 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde

bu rakam 4,7 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 33,1 oldu. Listenin beşinci sırasındaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 5,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Ekim dö-

neminde Türkiye geneli ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 483,1 ile İngiltere’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 97,7 ile İran ikinci sırada gelirken yüzde 92 ile Bulgaristan üçüncü sırada yer aldı.

AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

İRAN

0,3

6,4

CEZAYİR

0,3

IRAK ALMANYA

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

18,7

0,3

12,7

34,6

6,9

97,7

7.7

20,3

0,5

12,6

22,4

48,3

63,7

0,5

8,8

14,7

0,6

10,8

16,2

11,8

23,1

0,3

4,7

13,2

0,4

6,3

14,1

24,7

33,1

SUUDİ ARABİSTAN

0,4

7,9

19,6

0,2

5,7

20,7

-31,6

-27,7

İNGİLTERE

0,02

0,8

29,3

0,1

4,9

31

450,9

483,1

FRANSA

0,1

2,8

19,8

0,2

4,8

21,8

55

70,9

İTALYA

0,2

4,9

17

0,1

4

20,8

-33,4

-18,4

BULGARİSTAN

0,08

1,7

21,4

0,1

3,4

19,9

107,3

92

ABD

0,1

2,4

17,6

0,1

3,1

17,3

31,5

28,8

MAL GRUBU TOPLAMI

6,1

114

18,7

7

138,1

19,5

15,9

21,1

109


göstergeler

TAKIM TEZGAHLARI Türkiye’nin takım tezgâhları ihracatı 2017 yılının OcakEkim döneminde 563,5 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 527,1 milyon dolar seviyesindeydi. Takım tezgâhları mal grubundaki ihracat artışı yüzde 6,9 olarak kaydedildi. Takım tezgâhları ürün grubunda 2017 yılının OcakEkim döneminde en fazla ihracat 50,4 milyon dolarla Almanya’ya gerçekleştirildi. İkinci sırada yer alan ABD’ye 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 30 milyon dolarlık ürün gönderildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 13,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 91 artışla 25,6 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasında bulunan Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 16,1 milyon dolarlık ihracat ger-

çekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 41,6 artışla 22,8 milyon dolar oldu. Beşinci sıradaki Cezayir’e 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 18,4 milyon dolarlık ihracat

gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 15 milyon dolar seviyesindeydi. Cezayir’e yönelik ihracat yüzde 22,7 arttı. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli ta-

kım tezgâhları ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 91 ile Rusya’da yaşandı. İkinci sırada yüzde 41,6 ile Polonya yer alırken üçüncü sırada yüzde 35,4 ile İtalya bulunuyor.

TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

6,5

51,1

ABD

3,6

33

ÜLKE

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

7,7

6,6

50,4

7,5

1,3

-1,4

8,9

4,4

30

6,7

21,1

-9,1

RUSYA

2,4

13,4

5,5

4,2

25,6

6

76,7

91

POLONYA

2,9

16,1

5,5

4

22,8

5,7

37,2

41,6

CEZAYİR

1,8

15

8,2

2,2

18,4

8,2

22,9

22,7

İTALYA

1,8

12,1

6,7

2,7

16,5

6

49,0

35,4

İSPANYA

1,4

12,4

8,3

1,9

16,2

8,3

30,3

30,3

İRAN

2,2

16,1

7,2

2,4

14,8

6,1

8,8

-7,7

SUUDİ ARABİSTAN

3,8

25,6

6,6

2,3

13,7

6

-40,7

-46,3

IRAK

1,6

9,9

5,9

2

13,2

6,6

19,3

33,2

76,7

527,1

6,9

82,5

563,5

6,8

7,6

6,9

MAL GRUBU TOPLAMI

110

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktörler ve kazanlar ihracatı 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 359,6 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 14,1 artışla 410,4 milyon dolar oldu.

Reaktörler ve kazanlar ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 80,7 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. İkinci sırada yer alan İngiltere’ye ise

2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 36,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan Romanya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 19,6 milyon dolarlık

ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 51,1 artışla 29,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasında bulunan Çin’e 2017 yılının OcakEkim döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 17 artışla 28,8 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde Çin’e gönderilen ürünlerin değeri 24,6 milyon dolar seviyesindeydi. Beşinci sıradaki İspanya’ya 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde ihraç edilen reaktörler ve kazanların değeri 24,6 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli reaktörler ve kazanlar ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 147,7 ile Polonya’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 51,1 ile Romanya ikinci sırada gelirken yüzde 50,9 ile Rusya üçüncü sırada yer aldı.

REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

5,7

81,6

İNGİLTERE

4,6

ÜLKE

ROMANYA

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

14,2

5,7

80,7

14

0,6

-1,2

48,3

10,5

3,8

36,1

9,3

-15,4

-25,2

4

19,6

4,8

5,1

29,6

5,7

27,3

51,1

ÇİN

1,9

24,6

13

2,4

28,8

11,6

30,8

17

İSPANYA

1,8

25,3

13,4

1,7

24,6

13,8

-4,9

-2,6

İTALYA

1,9

20,2

10,3

2

24,4

11,9

4

20,9

RUSYA

1,9

14,4

7,4

2,8

21,7

7,6

45,2

50,9

POLONYA

0,7

6,9

9,3

1,5

17,2

11,5

100,5

147,7

BELÇİKA

0,9

9,8

10,4

1

12,9

12

13,8

31,3

UKRAYNA

1,4

8,6

6,1

1,6

11,3

6,8

17,8

30,6

48,5

359,6

7,4

51,6

410,4

7,9

6,4

14,1

MAL GRUBU TOPLAMI

111


göstergeler

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 520,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 329,2 milyon dolardı. Türkiye’nin türbin, turbojet, hidrolik silindir ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 58,2 oldu. Türbin, turbojet, hidrolik silindir kaleminde 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 239,7 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılında ABD’ye gönderilen ürünlerin değeri 182,2 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 31,5 olarak kayda geçti. ABD’nin ardından ikinci sırada bulunan Hindistan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 27,1 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 207,1 artışla 83,4 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan Polonya’ya 2016 yılının OcakEkim döneminde 3,1 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1.628,9 artışla 54 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasındaki Almanya’ya yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 32,9 milyon dolar oldu. Yüz-

de 13,6 ihracat artışının yaşandığı söz konusu ülkeye, 2016 yılının aynı döneminde gönderilen ürünlerin değeri 28,9 milyon dolardı. Beşinci sıradaki Belçika’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 10,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 19,5 artış-

la 12,2 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 15.812,3 ile Sırbistan’da gerçekleşti. İkinci sırada yüzde 1.628,9 ile Polonya yer alırken üçüncü sırada yüzde 207,1 oranıyla Hindistan bulunuyor.

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ABD

40

182,2

HİNDİSTAN

0,1

POLONYA ALMANYA BELÇİKA FRANSA

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

375,8

0,5

239,7

450,4

9,7

31,5

27,1

266,2

0,1

83,4

614,5

33

207,1

0,1

3,1

19,2

0,1

54

451,2

-26,4

1.628,9

2,2

28,9

12,7

3,5

32,9

9,3

55

13,6

0,1

10,2

79,9

0,1

12,2

92

3,8

19,5

0,3

8,8

27,6

0,4

9.0,8

20,9

46,1

10,8

SIRBİSTAN

0,006

0,05

7,3

0,01

7,9

564,4

106,5

15.812,3

İSPANYA

0,06

7,3

120,1

0,01

7,1

379

-69,4

-3,4

İNGİLTERE

0,04

7,6

185,3

0,06

6,4

102,7

52,4

-15,5

HOLLANDA

0,6

2,9

4,4

0,4

5

11

-33,1

68,8

11,1

329,2

29,5

13,3

520,8

39,0

19,5

58,2

MAL GRUBU TOPLAMI

112

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda 2016 yılının OcakEkim döneminde 507,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,1 artışla 543,9 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler kaleminde en fazla ihracat 127,3 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 20,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı dönemde bu rakam yüzde 158,2 artışla 53,7 milyon dolar oldu. Üçüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının OcakEkim döneminde 53,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Dördüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde ihraç edilen ürünlerin değe-

ri 21,6 milyon dolar olarak kayda geçti. Beşinci sıradaki Özbekistan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 8,6 milyon dolar değerinde tarım ve ormancılıkta kullanılan makine ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde

bu rakam yüzde 89,4 artışla 16,3 milyon dolar seviyesine yükseldi. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda en fazla ihra-

cat artışının yaşandığı ülke yüzde 158,2 ile Azerbaycan oldu. Listenin ikinci sırasında 121,3 ile Fas yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 89,4 ihracat artışıyla Özbekistan üçüncü sırada takip etti.

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ABD

18,7

140,4

AZERBAYCAN

4,6

20,8

İTALYA

10,8 8 1,1

IRAK ÖZBEKİSTAN

2017 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

7,5

16,8

127,3

7,6

-10,3

-9,3

4,5

12,8

53,7

4,2

176,9

158,2

54,1

5

9,1

53,1

5,8

-16,2

-1,8

26,3

3,3

7,8

21,6

2,7

-1,7

-18

8,6

7,8

2,7

16,3

5,9

150,4

89,4

SUDAN

5,9

18,3

3,1

4,4

15,4

3,5

-24,8

-16,1

İRAN

4,2

12,8

3

4,7

14,4

3,0

10,8

12,2

3

11,5

3,7

3,7

13,9

3,7

21,8

20,7

UKRAYNA BULGARİSTAN FAS MAL GRUBU TOPLAMI

3

11,6

3,8

3,2

11,2

3,4

7,5

-3,4

1,4

4,9

3,4

2,8

11

3,8

98

121,3

108,6

507,9

4,7

120,7

543,9

4,5

11,1

7,1

113


göstergeler

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 271 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 230,7 milyon dolardı. Hadde ve döküm makineleri ürün grubundaki ihracat

artışı yüzde 17,5 oldu. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının OcakEkim döneminde 38,6 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 30,1 milyon dolar seviyesindeydi. Almanya’ya yö-

nelik ihracat artışı yüzde 28,2 oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 11,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 52,8 artışla 17,9 milyon dolar olarak

kayda geçti. Üçüncü sıradaki İran’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 16,9 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 15,3 milyon dolardı. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 10,6 olarak kayda geçti. Listenin dördüncü sırasında bulunan Bulgaristan’a 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde 15,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Beşinci sırada yer alan Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Ekim döneminde 2,9 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makinesi ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 389,5 artışla 14,3 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Ekim döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 671,5 ile Çekya oldu. İkinci sırada yüzde 389,5 ile Azerbaycan yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 126,4 ile Romanya üçüncü sırada takip etti.

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

4,1

30,1

RUSYA

0,7

14,3

ÜLKE

İRAN

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

7,2

4,9

38,6

7,9

17,7

28,2

18,2

1,5

21,9

14,6

91,1

52,8

3

15,3

5

2,2

16,9

7,5

-26,2

10,6

BULGARİSTAN

0,4

16,7

35,7

0,5

15,1

29,1

10,6

-9,8

AZERBAYCAN

0,6

2,9

4,5

1,4

14,3

9,6

129,8

389,5

İTALYA

3,1

17

5,5

2,2

12,8

5,7

-28,

-24,5

CEZAYİR

2,1

10,5

4,9

1,2

11,5

9,1

-40,9

9,5

ROMANYA

0,5

4,3

8,3

1,1

9,8

8,4

125

126,4

ÇEKYA

0,3

1,1

3

1,1

8,8

7,8

199

671,5

FRANSA

0,7

6,1

8,1

0,7

6,4

8,5

-0,6

4,5

30,9

230,7

7,4

33,3

271

8,1

7,7

17,5

MAL GRUBU TOPLAMI

114

2017 YILI MİKTAR (BİN TON)


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 (1 OCAK-31 EKİM) ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 (1 OCAK-31 EKİM)

DEĞER (MİLYON $)

BİRİM FİYAT ($/KG)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

BİRİM FİYAT ($/KG)

MİKTAR

DEĞER

ALMANYA

204,6

1.815

8,9

211,7

1.906

9

3,5

5

ABD

64,9

779,4

12

64,7

816,1

12,6

-0,2

4,7

İNGİLTERE

174,3

633,8

3,6

181,6

661

3,6

4,2

4,3

İTALYA

113,2

511,5

4,5

130,9

596,6

4,6

15,6

16,6

FRANSA

112

436,3

3,9

111,5

459,2

4,1

-0,4

5,3

İRAN

54,5

353,8

6,5

72,9

447,7

6,1

33,6

26,6

ROMANYA

57,7

378,7

6,6

63,6

390,9

6,1

10,3

3,2

İSPANYA

85,4

332,8

3,9

86,4

353,8

4,1

1,2

6,3

CEZAYİR

61,8

295,4

4,8

56,3

298,9

5,3

-8,9

1,2

POLONYA

40,8

204

5

44,7

297,8

6,7

9,4

46

IRAK

51,1

242,1

4,7

52,4

242,7

4,6

2,7

0,2

23

154,2

6,7

36,8

242,5

6,6

59,9

57,3

AZERBAYCAN

22,1

179,9

8,1

33,4

199,4

6

51,2

10,8

RUSYA HİNDİSTAN

15,7

118,7

7,5

21,6

198,1

9,1

37,2

67

FAS

27,9

139,8

5

34,9

185,6

5,3

25

32,7

MISIR

36,6

167,9

4,6

40

173,8

4,3

9,5

3,5

SUUDİ ARABİSTAN

34,4

206

6

31,4

170,8

5,4

-8,7

-17,1

ÖZBEKİSTAN

14,2

115,8

8,1

24,9

160,3

6,4

75,5

38,5

İSRAİL

32,6

144,1

4,4

36,4

156,3

4,3

11,7

8,5

TÜRKMENİSTAN

16,7

125,6

7,5

20,3

154,8

7,6

21,5

23,3

DİĞER

645,6

3.724

5,8

710

3.902

5,5

10

4,8

TOPLAM

1.889

11.060

5,9

2.067

12.016

5,8

9,4

8,6

TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK- 31 EKİM) 2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 YILI DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

2.679

11.389

2.845

12.234

İNGİLTERE

2.435

6.979

2.571

7.664

IRAK

5.971

5.746

6.777

6.787

İTALYA

4.468

6.009

5.097

6.732

ABD

5.573

5.301

6.365

6.727

FRANSA

1.315

4.917

1.460

5.338

İSPANYA

3.148

4.137

4.358

5.193

HOLLANDA

1.579

2.962

1.527

3.037

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

2.145

2.254

2.259

2.766

İSRAİL

3.178

2.409

3.445

2.742

ROMANYA

1.463

2.259

1.807

2.586

İRAN

2.549

1.029

3.031

1.317

POLONYA

714

2.226

822

2.530

BELÇİKA

1.253

2.034

1.366

2.477

ÇİN

4.819

1.792

6.571

2.409

BULGARİSTAN

1.484

1.941

1.998

2.247

SUUDİ ARABİSTAN

1.949

2.618

1.401

2.245

RUSYA

1.078

1.343

1.775

2.066

MISIR

3.125

2.266

2.082

1.844

866

1.429

871

1.422

CEZAYİR DİĞER

35.283

34.292

39.031

38.595

TOPLAM

85.566

107.343

95.754

120.198

115


fuarlar

ALMANYA BAUTEC İnşaat Makineleri 20-23 Şubat 2018 @Berlin METAV Metal İşleme Makineleri 20-24 Şubat 2018 @Dusseldorf CEMAT İç Lojistik Ekipmanları, Otomasyon, Forklift, Lojistik Teknolojileri, Taşıma Ekipmanları, Nakliye Sistemleri 23-27 Nisan 2018 @Hannover HANNOVER MESSE Sanayi Fuarı 23-27 Nisan 2018 @Hannover IFAT Sanayi Fuarı 14-18 Mayıs 2018 @Münich

ABD MODEX İç Lojistik Ekipmanları, Forklift, Konveyör, Kaldırma ve Elleçleme Makinaları,Platform, Depo ve Raf Sistemleri 9-12 Nisan 2018 @Atlanta

İSPANYA FIMA AGRICOLA ZARAGOZA Tarım Makinaları 20-24 Şubat 2018 @Zaragoza

NPE 2018 Plastik 7-11 Mayıs 2018 @Orlanda

FRANSA INDUSTRIE PARIS Sanayi Fuarı 27-30 Mart 2018 @Paris INTERMAT İş Makinaları, Yol, Maden, Tünel Makine ve Ekipmanları, Beton Makine ve Ekipmanları, Vinç ve Platformlar 23-28 Nisan 2018 @Paris

ARALIK 2017 OCAK 2018 ŞUBAT 2018 MART 2018 NİSAN 2018 MAYIS 2018

116


RUSYA

UKRAYNA

CLIMATE WORLD İklimlendirme, ısıtma, soğutma ve havalandırma 27 Şubat-2 Mart 2018 @Moskova

BUILDTECH İnşaat Makineleri 1-3 Mart 2018 @Kiev

METALLOOBRABOTKA Metal İşleme Teknolojileri 14-18 Mayıs 2018 @Moskova

POLONYA INTERMASZ İnşaat Makineleri 30 Ocak-2 Şubat 2018 @Poznan PLASTPOL Plastik 22-25 Mayıs 2018 @Kielce

GÜNEY KORE SIMTOS Takım Tezgahları 3-7 Nisan 2018 @Seoul

BANGLADEŞ DTG 2018 Tekstil Makineleri 8-11 Şubat 2018 @Dhaka

ÇİN CHINAPLAS 2018 Plastik, Kauçuk 24-27 Nisan 2018 @Şangay

BAE DUBAI WOOD SHOW Ağaç İşleme Makineleri 11-14 Mart 2018 @Dubai PMV Live İnşaat makineleri 26-29 Mart 2018 @Dubai

HİNDİSTAN EXCON İnşaat Makineleri 12-16 Aralık 2017 @Bangalore TOOLTECH Metal İşleme Makineleri 26 Ocak-1 Şubat 2018 @Bangalore

G. AFRİKA CUMHURİYETİ BAUMA CONEXPO İş ve İnşaat Makinaları 13-16 Mart 2018 @Johannesburg

ACREX INDIA İklimlendirme, Isıtma, Soğutma ve Havalandırma 22-24 Şubat 2018 @Yeni Delhi INDIA WOOD Ağaç İşleme Makineleri 8-12 Mart 2018 @Bangalore

ENDONEZYA MACHINE TOOL INDONESIA Takım Tezgahları ve Metal İşleme 6-9 Aralık 2017 @Jakarta INDO INTERTEX 2018 Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri 4-7 Nisan 2018 @Cakarta

İTALYA MOSTRA CONVEGNO İklimlendirme, Isıtma, Soğutma ve Havalandırma 13-16 Mart 2018 @Milano MACCHINE & UTENSILI Metal İşleme Makineleri 23-25 Mart 2018 @Parma

117


adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................... www.turkiyeninmakinecileri.org Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 426 40 50.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com

RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr

SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org

118


YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI

Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar

TT - 850

TT - 550

TT - 250

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com


MAKINE HIKAYELERI 50+ BEŞINCI KITAP ILE DEVAM EDIYOR

Sayfalarına sığmayan Moment Expo 9 yılda 10 kitap yayımladı. Toplam 100 bin baskı adedini aşan kitaplarımızın sonuncusu; Makine Hikayeleri 50+ 5. Kitap meraklılarına ulaşmayı bekliyor. Bugüne kadar 109 firmanın konuk edildiği serinin beşinci kitabında 22 firmanın üretim yolculukları yer alırken, kurumların üçüncü hatta dördüncü kuşak temsilcileri ile kurucu kuşaklar arasındaki geçiş sürecine değiniliyor; başarılar kadar başarısızlıklara, imkânsızlıklar içindeki umutlara, mutluluklar ve hayal kırıklıklarına da yer veriliyor.

Makine Hikayeleri 50+ 5.Kitap’ın adresinize gelmesi için dergi ekinde yer alan formu doldurup, yildizs@oaib.org.tr adresine e-posta veya 0312 446 96 05 numarasına faks gönderiniz.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.