Moment 106 web tr

Page 1

Mart 2017

Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi

Sayı: 106



YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI

Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar

TT - 850

TT - 550

TT - 250

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com


Model

F6100

Genişlik (cm)

258

İş Genişliği (cm)

155

Yükseklik (cm)

180

Balya Ebadı (cm)

36-46

Sol Teker Ebadı

7.50x16

Balya Uzunluğu (cm)

30-135

Sağ Teker Ebadı

6.50x16

Ot Balya Ağırlığı (kg)

25-35

Ağırlık (kg)

2450

Saman Balya Ağırlığı (kg)

18-25

Güç Gereksinimi (Hp)

60-70

Parçalayıcı Ünite (haşbay)

Bağlama Sistemi

3 ipli

Var

İş Verimi (Balya/Gün)

1000-1200

Piston Stroğu (cm)

66 90

Parçalayıcı Ünite (Haşbay) Pozisyonu

Hidrolik Ayarlanabilir

Piston Hızı (strok/min) Pikap İç Genişliği (cm)

155

Haşbay Hareket Devri (1/min)

2 opsiyonlu -1900/900

Çalışma Konumunda Makine Uzunluğu (cm)

640

Bağlama Sistemi Hareketi

Zincir Dişli Sistemi

500

Besleme Ünitesi (Yabalar) Hareketi

Zincir Dişli Sistemi

Yol Konumunda Makine Uzunluğu (cm)

• HAŞBAY TAKIP SÖKME DERDİNE SON! HAŞBAY, SÖKMEDEN AYNI HİDROLİK PİSTON SİSTEMİ İLE HEM SAP HEM DE YONCA (OT) BALYASI YAPABİLME ÖZELLİĞİNE SAHİP ÇİFT DEVİR SERİ ŞANZIMANLI, İŞ VERİMİNİ ARTIRAN, YABALARI OTOMATİK VE BAĞLAMASI ORİJİNAL AVRUPA (RASSPE) KULLANILMIŞTIR. • YENİLENEN TOPLAYICI TIRMIK PİKAP HAREKETİ İLE DAHA AZ GÜÇ, DAHA FAZLA PERFORMANS. • YABA GRANK SORUNUNU TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TASARLANMIŞ ZİNCİRLİ SİSTEM. • ELİBOL AR-GE’NİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU FULLA 6100 SERİSİ BALYA MAKİNASI İLE DAHA AZ ZAMANDA DAHA HIZLI VERİM.


başkandan

MAKİNE TANITIM GRUBU’NA VEDA ETTİK

ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye ekonomisinin en büyük sıkıntısı orta-düşük/düşük teknolojili sanayi üretimi. Sektör olarak hedefimiz iş yapma kültürümüzü değiştirip teknolojiye yönelerek gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki makası kapatmak ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmek. Türkiye’nin sanayisi yüzde 70 oranında orta-düşük ve düşük teknolojiye dayanıyor. Ülkemizin son 300 yılına baktığımızda, dünya ekonomisinden aldığımız payda hiçbir değişiklik yok. Aslında hep konuşuyoruz ama 300 yıl önce dünya ekonomisinden hangi payı alıyorsak bugün de aynı payı alıyoruz. Bu da yüzde 0,97 gibi bir orana karşılık geliyor. Yani ne Afrika ülkeleri gibi fakir ve sanayi üretiminden uzağız, ne de Batı ülkeleri gibi refah seviyesi yüksek ve teknoloji üreten bir ülkeyiz. Biz bunun ortasındayız. Dünya büyüdüğü kadar bu dünyadan pay alıyoruz. Dünya ekonomisi büyürse biz de büyüyoruz, dünya ekonomisi sıkıntı çekerse biz de bulunduğumuz yerde sayıyoruz. Dünya ekonomisi küçülürse biz de küçülüyoruz. Aslında bu ülkede yaşayan herkesin arzuladığı şey nedir? Gelişmiş ülkelerle aramızdaki makası kapatmak ve refah seviyesi yüksek, daha özgür, daha güzel, daha yaşanılır bir ülke haline gelmek. Bunu hak ediyoruz diye düşünüyoruz. Ama bunun için geldiğimiz noktadan sonraki değişim çok zor. GSYİH’si 10-11 bin dolara kadar gelen ülkeler var ama bu eşiği geçemiyor. Buna, orta gelir tuzağı da deniliyor. Orta gelir tuzağını son 70 yılda geçebilmiş dünyadaki iki ülke sadece Güney Kore ve Tayvan oldu. Üçüncü bir ülke yok. Bu ülkeler çok geniş, çok detaylı ve yıllara yayılan derin bir stratejiyle zoru başardı. Bunun dışında basitçe söylememiz gereken bir diğer husus, söz konusu ülkelerin üç sektörü kendilerine lokomotif edindiğidir. Bunlardan biri makine, biri elektronik ve diğeri de yazılımdır. Zaten dünya ticaretinin yarısı da bunlardan oluşuyor. Bu üç sektörün kombinasyonundan hareketle de söz konusu ülkeler teknoloji ve bilim alanında hızla ilerledi. Bu çerçeveden bakıldığında sektörümüzün Türkiye adına yegane ve tek şans olduğunu düşünüyoruz. Teknoloji ve gelişime hazırlıklıyız. İhracat değerimiz altı dolar ve açıkça söylemek gerekirse uzun yıllardır bu rakamı aşamıyoruz. Demiri eğiyor, büküyor, her türlü formu verebiliyoruz ama elektronik ve yazılımla ona başka nitelikler kazandırmakta çok zorlanıyoruz. Aşağı yukarı 20 yıldır da altı dolar seviyesinde yol alıyoruz. Bu rakamı 15-20 dolara çıkarmak lafla olabilecek bir şey değil. Eğitimin ve diğer faktörlerin de uygun hale getirilmesi gerekiyor. Kısacası Türkiye’deki iş yapma kültürü de dahil olmak üzere daha pek çok anlayışın değişmesi gerekiyor. Hepimizin değişmesi gerekiyor. Biz bu şartlar içerisinde, sektör olarak elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Makine sektörümüzün de yine bu şartlar içerisinde oldukça başarılı olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan Makine Tanıtım Grubu (MTG), 10 yıl boyunca makine sektörüne önemli katkılar sağladı. Bu kararın kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyor, bu durumun açtığı yaraların başka şekillerde kapanabileceğini ümit ediyor ve bekliyoruz. Biz derneklerimizin, sivil toplum örgütlerimizin çok gelişmiş ve güçlü olmasını istiyoruz. Geride bıraktığımız 10 yıl boyunca birlikte çalıştığımız ve MTG’nin faaliyetlerinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

3



içindekiler gündem

syf8

8 GÜNDEM İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİNİN İHTİSAS FUARI: CONEXPO-CON/AGG 16 GÜNDEM METAL İŞLEME VE OTOMASYON MAKİNELERİNİN VAZGEÇİLMEZ ADRESİ: INTEC 18 GÜNDEM SU VE SU TEKNOLOJİLERİ FUARI: WASSER BERLIN INTERNATIONAL

İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİNİN İHTİSAS FUARI: CONEXPO-CON/AGG gündem

syf16

22 GÜNDEM MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GELECEK STRATEJİLERİ BELİRLENDİ 25 GÜNDEM MAİB’DEN MAKİNECİLERE YEŞİL PASAPORT 26 GÜNDEM TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN MTG’YE VEDA 30 GÜNDEM TÜRK EXIMBANK MAKİNE SEKTÖRÜNDEN YANA 33 GÜNDEM ROBOT OLİMPİYATLARI 11’İNCİ KEZ GERÇEKLEŞTI 34 GÜNDEM AİMSAD’IN ANADOLU FUARLARININ İLK DURAĞI İZMİR 36 SEKTÖRDEN “ROBOTİK TEKNOLOJİLERİ IMALATA ENTEGRE EDİYORUZ”

METAL İŞLEME VE OTOMASYON MAKİNELERİNİN VAZGEÇİLMEZ ADRESİ: INTEC gündem

syf26

40 KAPAK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ENVANTERİ HAZIRLANDI 56 ÜLKELERDEN KARAYİPLERİN İNCİSİ: JAMAİKA 68 POZİTİF “KADIN VE ERKEK VURGUSU CİNSİYETÇİ BİR YAKLAŞIM” 72 AR-GE MERKEZİ “AR-GE PROJELERİMİZİ PATENT VE FAYDALI MODELE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ” 76 BİR KONU & BİR KONUK “BU YARIŞTAN GERİ KALMAMAK BİR ZORUNLULUK” 80

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN MTG’YE VEDA kapak

syf40

MSSP FOCUS “TEKSTİL SEKTÖRÜNE YERLİ MAKİNE YAKIŞIR”

84 AKADEMİK “ÖĞRENCİLERİMİZE ENDÜSTRİYLE İÇ İÇE BİR EĞİTİM İMKANI SUNUYORUZ” 90 ARAŞTIRMA MENTORLUK TÜRKİYE’Yİ ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTARIR MI? 94

MAKİNE TARİHİ BİR DEVRİN BAŞLANGICI: SANAYİ 4.0

98 MAKALE ZAYIF YATIRIMLAR, İYİLEŞEN DIŞ PAZARLAR VE EKONOMİDE ÖNCELİKLER 101 GÖSTERGELER 115 RAKAMLAR 116 FUARLAR

MAKİNE SEKTÖRÜNÜN ENVANTERİ HAZIRLANDI

118 ADRESLER 119 MOMENT in ENGLISH

5



editörden

TUGAY SOYKAN

HER BİTİŞ YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR “Her başlangıçta yeni bir anlam vardır. Nedensiz bir çocuk ağlaması bile çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır” der Edip Cansever Umuş adlı şiirinde. Neden bu dizelerle karşınıza çıktık derseniz... 2006 yılında yola çıkan, makine sektörünün yurt içinde ve dışında daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi ve imajının geliştirilmesine yönelik faaliyetler yürüten Makine Tanıtım Grubu’nun (MTG) vedası ile ilgili. Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan MTG, geçen 10 yıl içinde makine sektörüne hatırı sayılır bir katkı sağladı. Makine sektöründe ihracatın artırılması, markalaşma, Ar-Ge ve ortak tanıtım çalışmalarının organize edilmesinde öncü rol üstlenen MTG, gelinen noktada sektörü uluslararası arenada bir üst segmente taşımayı başardı. Sektörün bilinirliğini artırmak için dur durak bilmeyen çalışmaların altına imza atan tanıtım grubu, yoğun emekler harcadığı çalışmaları için de sektör çevrelerinden takdir topladı. Yaptığı iş birlikleri sayesinde stratejik ortakları ile el ele veren Grup, Türk makine üreticisi ve ihracatçıları ile yurt dışındaki önemli alıcılar arasında etkileşimi sağlamak ve işbirliği imkanları yaratmak amacıyla da önemli hamlelerde bulundu. Tüm bu çalışmaların yanı sıra makine sektörüne dair dünyadaki gelişmelerin de takipçisi olan MTG, sektörü takip eden değil takip edilen bir noktaya taşımanın da haklı gururunu yaşadı. MTG, 2009 yılında makine sektörü ile ilgili ilk kez bir tanıtım kampanyası gerçekleştirmiş ve “Tıkır Tıkır” kampanyası ile zihinlere kazınmıştı. Bu çalışmasının ikinci fazını ise geçtiğimiz yılın sonunda “Büyüme Makinesi” reklam kampanyası ile gerçekleştirdi. Makine üreticilerinin her birinin ayrı ayrı makineler üretseler de bir araya geldiklerinde “Türkiye’nin Büyüme Makinesi” haline geldiğini anlatan reklam kampanyasını sektörle buluşturan MTG, bu çalışmayla da büyümeyi hedefleyen her firmaya desteğe hazır olduğunu anlattı. “Türkiye’nin Makinecileri” hakkında algı ve düşünce devrimi yaratacak faaliyetler yürüten, bu çalışmalarda başarılı olmak için yoğun emek harcayan MTG’nin 10 yıl boyunca yaptığı çalışmaları bir solukta anlatmak ne mümkün. Gelinen noktada ülkenin ve sektörün ‘refah makinesi’ olma yolunda var gücüyle mesai harcayan MTG’nin açtığı bu yol elbette kapanmayacak. Yeni bir buluşma için, merhaba demek için hoşçakalın… Keyifli okumalar

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)

KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)

YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN

EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)

YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN

MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)

YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70

YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA

YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05

BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.

7


gündem

İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİNİN İHTİSAS FUARI: CONEXPO-CON/AGG Mart ayına hızlı bir giriş yapan Türkiye’nin Makinecileri, üç ayrı ihtisas fuarında yerini aldı. Türkiye’nin Makinecileri, 7-11 Mart tarihlerinde ABD’nin Las Vegas kentinde eş zamanlı düzenlenen CONEXPO-CON/AGG ve IFPE fuarlarına katılarak, Türk makine üreticilerine desteğini ABD’de de sürdürdü.

U

ç yılda bir düzenlenen, iş ve inşaat makineleri, inşaat teknolojisi, malzeme ve ekipmanları sektörlerini buluşturan CONEXPO-CON/AGG Uluslararası İş ve İnşaat Makineleri Fuarı, bu yıl 7-11 Mart tarihleri arasında ABD’nin Las Vegas şehrinde gerçekleştirildi. Eş zamanlı olarak düzenlenen ve akışkan gücü sektöründe önemli fuarlardan biri olan IFPE Fuarı’na da ev sahipliği yapan organizasyona, dördü IFPE Fuarı’na olmak üzere Türkiye’den toplam 21 firma katıldı. CONEXPO-CON/AGG Fuarı’nda, inşaat

8

teknolojileri, asfalt, kum, beton imalatı, kazı, kaldırma, maden sektörleri, temel yapı donanımı, demir yolu ve yer altı tren donanımı, taşımacılık, motorlar, aksam ve parçaları gibi başlıkları temsil eden 25 ülkeden 2 bin 500 firma yer alırken, katılımcı firmalar, açık ve kapalı olmak üzere toplam 277 bin metrekare büyüklüğündeki alanda makinelerini sergiledi. Fuarın ziyaretçi sayısı ise 125 bine ulaştı. FUARA 21 TÜRK FİRMASI KATILDI Amerikan İş Makinaları Üreticileri Derneği’nin ana üstlenicisi olduğu

fuara Türkiye’nin Makinecileri, bu yıl ilk kez katıldı. Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri Sevda Kayhan Yılmaz ile Mehmet Ağrikli fuara katılırken, MAKFED üyesi AKDER (Akışkan Gücü Derneği), ARÜSDER (Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş makineleri Üreticileri Birliği), ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği), İSDER (İstif Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği) yetkilileri de Türkiye’nin Makinecileri standında ziyaretçilere sektörleriyle ilgili bilgiler aktardı. İMDER (Türkiye İş Makineleri ve Dist-


gündem

ribütörleri Birliği) de fuara ayrı bir standla katıldı. Ayrıca, Türkiye’nin Makinecileri tarafından hazırlanan, 21 Türk firmasının yer aldığı broşür ve Türkiye’nin makine ihracatına ilişkin verileri içeren dokümanlar ziyaretçilere dağıtıldı. Yönetim Kurulu Üyeleri, fuarda yer alan Türk firmalarının standlarını gezerken, fuarın üçüncü günü, Türkiye’nin Makinecileri standı, Los Angeles Ticaret Ataşeliği tarafından da ziyaret edildi. Türkiye’nin Makinecileri tarafından fuar alanında, hol girişlerinde ve otobüs duraklarında yer alan afişlere, dijital mecralara ve fuar kataloğuna reklam verildi. İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI ARAŞTIRILDI Akışkan gücü sektörü alanında gerçekleşen ve önemli bir uluslararası fuar niteliğinde

olan IFPE Fuarı ziyaretçilerinin CONEXPOCON/AGG firmalarını ve Türkiye’nin Makinecileri standını da ziyaret etmiş olmaları, fuarın niteliğini artıran bir başka önemli etken oldu. Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz 8 Mart tarihinde, İMDER ve İSDER ile beraber Çin Ticaret Odası (China Chamber of Commerce for Import&Export of Machinery&Electronic Product-CCCME) ile gerçekleşen işbirliği görüşmesine katıldı. 9 Mart tarihinde ise AKDER’in üyesi olduğu Amerikan Ulusal Akışkan Gücü Derneği (National Fluid Power Association-NFPA) tarafından organize edilen 2017 Dünya Akışkan Gücü Toplantısı’nda Yılmaz tarafından makine ve akışkan gücü sektörüyle ilgili bir sunum gerçekleştirildi.

TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN ÇIN TICARET ODASI ÜST YÖNETIMI ILE YAPTIĞI TOPLANTIDA, ÇIN VE TÜRKIYE ARASINDAKI ANTI-DAMPING UYGULAMALARI HAKKINDA GÖRÜŞLER AKTARILARAK TICARETIN GELIŞTIRILMESINE YÖNELIK DÜŞÜNCELER PAYLAŞILDI.

9


gündem

“DİKKATE ALINMASI GEREKEN BİR ORGANİZASYON”

“FUARIN İÇERİĞİ GÜÇLENİYOR” “CONEXPO-CON/AGG Fuarı süresince, kendi standımızda ziyaretçilerimizle yakından ilgilendik, Türkiye’deki sektörün mevcut gücünü aktardık. ABD’nin kullandığı kamyon grubu araçlar, Türkiye’deki muadillerinden farklı ve standart üstü araçlar. Özellikle büyük tonajlı araçlarda önden burunlu kamyon ve çekicilerin kullanılması, Türkiye ile farklılık gösteriyor. Fuar, oldukça geniş bir alana kurulmuştu ancak fuar yönetiminin devreye soktuğu hizmet araçlarıyla fuar alanları arasındaki ulaşım kolaylaştırılmıştı. Genel olarak, firmaların fuara oldukça iyi hazırlandıklarını da gözlemledik. Üç yılda bir düzenlenen bir organizasyon olması, firmalara da yeni ürünlerini geliştirmeleri ve pazara sunmaları açısından önemli bir hazırlık süreci bırakıyor.”

BURHAN FIRAT ARÜSDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULLAH PARLAR AKDER GENEL SEKRETERİ “Genel olarak, fuar süresince sergilenen ürünler arasında devrim niteliğinde yeni bir ürün görmedik. Avrupa, ABD ve diğer ülke firmalarının pazarda yer alma mücadelesi yaptıklarını söylemek mümkün. AKDER üyesi firmaların da ziyaretçilerden oldukça fazla ilgi gördüğünü söyleyebilirim. Fuarda belki de göze çarpan en büyük grup olarak araç üstü ekipmanlarını anmamız lazım. Fuarın üçüncü büyük grubu ise daha çok açık alanda sergilenen iş makineleri ve uygulamalarıydı. CONEXPO-CON/AGG Fuarı, dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD’de ülkesinde düzenlenmesi bakımından önem arz ediyor. Burada satılacak bir ürün, firmaların tüm dünyada tanınmasını da sağlıyor. Büyüklük olarak Bauma Münih Fuarı kadar olmasa da benzer ziyaretçi kitlesine hitap etmesi bakımından dikkate alınması gereken bir fuar olduğuna inanıyorum.” “Türkiye’nin Makinecileri de bu fuarda yer alarak Türk makine imalat sanayisini temsil etti. Fuara katılarak bayrak göstermemizin Türk makinesinin tanıtımı açısından faydalı olduğunu düşünüyorum.”

10

“Türkiye’nin Makinecileri, bu fuarda da yanımızdaydı. Özellikle tanıtım materyallerinin güçlü bir etki oluşturduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin Makinecileri’nin reklamları, ziyaretçilerin görebileceği önemli noktalarda yer alıyordu.”

“ZİYARETÇİ YOĞUNLUĞU BEKLENTİMİZİN ÜZERİNDEYDİ”

2.

KATILIM

EFE MURAT GÖÇMEN GÖÇMAKSAN YÖNETİM KURULU ÜYESİ

“Fuar, tüm dünyanın bildiği önemli ve başarılı bir platform. Üretim yapan büyük firmaların hemen hemen hepsi bu fuara katılıyor. Özellikle inşaatla ilgili olan sektörlerin bu fuarda çok aktif olduğunu gördük. Ziyaretçi yoğunluğu beklentimizin üzerindeydi. Fuarlar güzel geçse bile geri dönüşleri biraz zaman alıyor. Bunu ileriki dönemlerde elde edeceğimiz çıktılardan takip edeceğiz. CONEXPO-CON/AGG Fuarı, bu yıl ABD’de katıldığımız ikinci fuar oldu. Fuarlar, yeni pazarlara girişte çok büyük katkılar sağlıyor. Ürünlerimizi başka şekilde ABD’de sergileme şansımız pek kolay değil ve bu fuarda da ziyaretçilerimiz gerçekten çok bilinçliydi. Dolayısıyla ticaret kapılarını bulmak ve aralamak da kolay oldu. Genel olarak fuar geri bildirimlerinin de olumlu olacağını düşünüyorum.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin fuar süresince bizimle birlikte olması ve Türk makinesinin gücünü küresel oyuncular karşısında sergilemesi sevindiriciydi. Diğer organizasyonlarda olduğu gibi bu fuarda da tanıtıcı çalışmaların çok yerinde ve amaçlanan sonuca uygun kullanıldığını gördük.”


gündem

“ZİYARETÇİ SAYISINI ARTIRAN ÖNEMLİ BİR FUAR”

6.

KATILIM

ENGİN BARUTÇUOĞLU HİDROMEK İHRACAT BÖLGE MÜDÜRÜ

“Kuzey ve Güney Amerika pazarları için ideal bir etkinlik olan CONEXPO-CON/AGG Fuarı, önemli markaların katıldığı ziyaretçi profilini profesyonellerin oluşturduğu, sektörün en önemli fuarlarından birisidir. 2002’den beri katıldığımız bu fuar ile bölgedeki ilk hedefimiz olan Güney Amerika pazarlarındaki bayi ağımızı önemli ölçüde tamamladık. Orta vadede hedefimiz Kanada ve ABD pazarları için de bu fuarda boy göstermeye devam edeceğiz. Bu yıl katılımcı sayısındaki artışı da net olarak gözlemledik. Buna mukabil fuar alanını büyütmeye yönelik olarak yapılan eklemeler, özellikle Golden Lot’un arka taraflarında ulaşılması zor alanlar yaratmış, bu bölgelerde ziyaretçi sayısı düşük kaldı.” “Fuarın bizim açımızdan bir diğer önemli yanı Türkiye’nin Makinecileri’ni de yanımızda görmek oldu. Gerek Türk makine sektörünün tanıtılması gerekse kurumsal işbirliklerinin gerçekleştirilmesi açısından Türkiye’nin Makinecileri’nin önemli işlere imza attığını düşünüyorum.”

“DÜNYANIN EN BÜYÜK KITA FUARI”

1.

KATILIM

ERSİN FESLİ SANKO-MST İHRACAT DIREKTÖRÜ

“BÖLGESEL OLARAK GÜÇLÜ BİR FUAR”

“Amerika kıtasından önemli katılımcı profiline sahip olan fuar, ürünlerimizin söz konusu pazara girişi sürecinde veri toplanması, mevcut ürün gamımızın pazara uyumunun araştırılması ve rakip ürünlerin değerlendirilip analiz edilmesi açısından önem taşıyordu. Fuardaki tanıtım ve araştırma çalışmalarımız sırasında, Amerika kıtasında bayilik oluşturulması anlamında önemli adımlar attık. Ancak, sektördeki eşdeğer organizasyonlar olan Bauma ve Intermat fuarlarındaki gibi katılımcı profili açısından doyurucu bir etkinlik olmadığını gözlemledik. Dünyanın en büyük kıta fuarı olarak değerlendirilse dahi, ağırlıklı olarak Amerika kıtasından katılımcıların olduğunu gördük. Fuarın, Bauma gibi bir dünya fuarı olmadığını söyleyebiliriz. Diğer yandan, kıtadaki üretici firmaların güçlü küresel oyuncular olması nedeniyle pazarın bu markalar arasında paylaşıldığı gerçeğini görmezden gelemeyiz.”

1.

KATILIM

HALİL İBRAHİM EKMEN GÜRMAKSAN İHRACAT MÜDÜRÜ “CONEXPO-CON/AGG Fuarı’na katılan ziyaretçilerin çok büyük bir kısmının profesyonel ve gerçekten iş yapmak için gelen karar verici statüdeki insanlar olduğunu gözlemledik. Firmamızın Amerika kıtasında daha fazla tanınması ve ciddiye alınmasında fuarın büyük katkıları olacağını düşünüyoruz. Bölgedeki iş ortaklarımızla yüz yüze tanışma fırsatı da yakalamış ve bağlantılarımızı güçlendirmemiş olmamız sevindiriciydi. Diğer yandan fuarın bölgesel bir niteliği olduğunu da söylemeliyiz. Kıtanın uzaklığı sebebiyle diğer bölgelerden çok fazla ziyaretçi yoktu. Bu anlamıyla Bauma Münih’in yarattığı etkiyi yaratamadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle ziyaretçi profili olarak muadil organizasyonlardan da farklıydı. ABD pazarı hacim olarak çok geniş ancak standartları da çok farklı: Kendi doğruları ve kendine has zorunlulukları olan bu pazarda ürünleri tanıtmak ve satmak çok kolay değil.” “Her fuarda Türkiye’nin Makinecileri’nin reklamlarını etrafımızda görmek bize gurur veriyor. Türkiye’nin Makinecileri’nin hedefi 12’den vuran çalışmaları, kendimizi ve ürünlerimizi tanıtmamızı da kolaylaştırıyor.”

“Türkiye’nin Makinecileri’nin reklamları güzel hazırlanmış, stratejik noktalara konumlandırılmıştı. Bu çalışmaların ziyaretçilerde kalıcı bir etki bıraktığını gözlemledim.”

11


AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.

/AkyapakMachinery

/akyapakmachines

/akyapakmakine

Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr


gündem

“KURUMSAL İŞBİRLİKLERİNE ZEMİN HAZIRLIYOR”

HASAN TERZİOĞLU ENOSAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ

“Fuar öncesinde, sektörümüzün en eski ve köklü derneklerinden biri olan ISA (Instrument Society of America/International Society of Automation) ile temas kurarak bir görüşme gerçekleştirdik. Fuarın en önemli üç başlığından biri motorlarda verim ve servomotorların yaygın kullanımıydı. Özellikle inşaat makineleri, araçlar ve aksesuarlarında önemli bir kullanım alanı bulan bu teknolojinin yanı sıra çevre bilgilerinin toplanması, buluta aktarılması, İnternetin kullanılması, büyük verinin işlenmesinin de bu sektöre girmeye ve hızla yayılmaya başladığını gördük. ISA ile olan görüşmemizde ENOSAD’ı tanımaktan dolayı mutlu olduklarını ve Türkiye’den de üyelere açık olduklarını belirttiler. Bu derneğe şirketler değil, sektörde faaliyet gösterenler üye olabiliyor. Yaptıkları yayınlar, standartlarla ilgili çalışmalar, verdikleri İnternet konferanslarıyla ilgili bilgi aktarıp, bunlardan bizlerin de faydalanabileceğini belirtmeleri güzel bir gelişmeydi.” “Türk makinesine yönelik reklamların çok yerinde ve amacına uygun değerlendirildiğini düşünüyorum. Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu’nun da yanımızda olması, Türk firmalarına güç kattı.”

“PAZARDAKİ ETKİNLİĞİMİZİ CONEXPO İLE YAKALADIK”

5.

KATILIM

İSKENDER ULUSAY HEMA ENDÜSTRİ SATIŞ PAZARLAMA VE İŞ GELİŞTİRME GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

“Fuar, katılımcı profili ve iş olanakları açısından çok faydalıydı. Mevcut müşterilerle iletişimimizi geliştirmek ve yeni firmalarla ilk teması sağlamak açısından çok verimli bir fuar süreci geçirdik. Kendine özgü dinamikleri olan ABD pazarında, sadece Kuzey Amerika’da faaliyet gösteren firmalarla bir araya gelebilmek için CONEXPO-CON/AGG Fuarı, çok iyi bir fırsat yaratıyor. Genel iş yapış tarzı ile muhafazakâr bir yapıya sahip bu pazarın dinamiklerini ancak bu tip fuarlardaki iş ilişkileri ile kontrol edebiliyorsunuz. 20 yıldır ABD pazarına mal satan bir firma olarak, her yıl üzerine koyarak belli bir ciroya ulaştık ve son 10 yıldır da Augusta Lojistik Merkezi’mizden ABD ana sanayilerine günlük sevkiyat yapabiliyoruz. Bu gelişmede, CONEXPO-CON/AGG Fuarı ve sağladığı işbirliği olanaklarının etkisi yadsınamaz.”

“KATILIMCI PROFİLİ İLE FARK YARATIYOR”

1.

KATILIM

MEHMET KAZEL KAZEL GENEL MÜDÜRÜ “ABD, kendi dinamikleri olan, zor bir pazar. Bu pazara girebilmek için bu gibi fuarlar büyük olanaklar sağlıyor. Kurulacak işbirliklerinin yanı sıra ürünlerinizin tanıtımına da imkân veren fuar, ziyaretçi ve katılımcı profili bakımından da üst seviyedeydi. Standımızı ziyaret eden katılımcılar oldukça profesyonel ve ne istediğini bilen uzman iş insanlarıydı. Yine de fuarın geri dönüşleri hakkında görüş bildirmek için henüz çok erken. Bölgesel bir fuar olması, dünyanın geri kalanından kopuk olması ve Amerika kıtasına özgü katılımcıları olması açısından fuarın yaratacağı ticari faydaları önümüzdeki süreçte daha iyi anlayabileceğiz.” “Türkiye’nin Makinecileri her fuarda olduğu gibi yine çok etkin bir çalışma gösterdi. Fuarın görünür alanlarındaki Türk makinesine dair reklamların yanı sıra Türk makine sanayisini en doğru anlatan tanıtım kitleriyle de güçlü bir katılım sergilediler.”

“Güzel bir jest yaparak önce standımızı ziyaret eden Türkiye’nin Makinecileri’ne teşekkür ederiz. Ziyaret sırasında güncel faaliyetlerimiz hakkında bilgilendirme fırsatı yakaladık ve Türkiye’nin Makinecileri’nin görüşlerini alma şansına da sahip olduk. Özellikle dış ticaret ve ihracat uygulamalarına dair paylaşımları bizleri çok aydınlattı.”

13



gündem

“FUARIN KATILIMCI PROFILI DE ÇOK ÖNEMLI”

“SEKTÖR İÇİN ÖNEMLİ BİR FUAR”

“Fuar, ziyaretçi profili ve katılımcı olarak oldukça başarılıydı. Hem bizim için potansiyel müşteri olabilecek distribütör/kullanıcılarla tanışma hem de bazı tedarikçi adaylarıyla karşılaşma şansımız oldu. Bu tip fuarlarda ziyaretçilerin yanı sıra bazı katılımcılar da bizim için potansiyel müşteri olabiliyor. Dolayısıyla ziyaretçi profili kadar katılımcı profili de çok önemli. Bu anlamda Bauma veya CONEXPO-CON/AGG tipi ihtisas fuarlarına katılmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz. Fuar, ABD’de bir ya da birkaç distribütör oluşturma çabalarımıza olumlu katkılar sağladı ve kısa zamanda sonuçlarını almayı umuyoruz. Yeni ürünlerimizin yurt içi tanıtımları ve satışlarının çok başarılı geçmesinin ardından yurt dışı tanıtım faaliyetleri içerisinde CONEXPO-CON/AGG Fuarı bizim için çok büyük bir fırsat oldu.”

2.

KATILIM

MEHMET YILMAZ AKON HİDROLİK VALF TEKNİK KOORDİNATÖRÜ

“Türk makine sektörünün tanıtımı anlamında Türkiye’nin Makinecileri’nin çok faydalı çalışmalar yaptığını görüyorum. Özellikle Türk makinesine dair hazırlanan reklamların çok etkin kullanıldığını gözlemledim.”

“ABD’Lİ MÜŞTERİLER FUARA KATILIMI ÖNEMSİYOR”

1.

KATILIM

OKTAY PEHLİVANOĞLU MAKERSAN SATIŞ VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ

“Özellikle Kuzey ve Güney Amerika’dan gelen ziyaretçi ve katılımcılar bizim için çok yerinde oldu. Fuar sayesinde yeni iş ilişkileri kurduk, mevcut iş ortaklarımızla tekrar iletişim sağladık. CONEXPO’da bulunmamız, müşterilerimiz tarafından da iyi karşılandı ve firmamıza olan güvenleri arttı. Bu yıl fuara ikinci kez katıldık. İlk katılışımızda sektörümüzden uzak bir holde yer almış ve fuardan memnuniyetsiz ayrılmıştık. Ancak bu yıl doğru yerde konumlanan standımızla fuarı çok verimli tamamladık. ABD pazarının hem boyut hem de fiyat olarak çok önemli bir pazar olduğunu ve göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu pazarda daha aktif yer almak için gereken tüm adımları atmak konusunda kararlıyız.” “ABD’de Türk firmalarıyla ile ilgili iyi bir algının oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz ve bu konuda Türkiye’nin Makinecileri’nden daha güçlü etkinlikler bekliyoruz.”

ÖZGE DEBRE İMDER VE İSDER KURUMSAL İLETİŞİM VE PAZARLAMA UZMAN YARDIMCISI “CONEXPO-CON/AGG Fuarı, dünyanın dört bir yanından makine sektörünü temsilcilerini özellikle de sektörün dev oyuncularını bir araya getirmesi noktasında önem teşkil ediyor. Yeni teknolojilere ilişkin başlı başına bir alanın bulunması, sektöre dair yeniliklerin takibini de kolaylaştırıcı bir unsurdu. İş ve istif makineleri sektörü alanında düzenlenen fuarda, katılımcı ve ziyaretçi anlamında profilden memnun olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu yıl fuara katılan Türk firmalarının sayısının neredeyse iki kat artmış olması da hem ülkemiz hem de sektörümüz için gurur vericiydi. Fuara katılan ziyaretçi ve katılımcı sayısında dünya çapında düzenlenen diğer fuarlara kıyasla belirgin bir düşüş yaşanmaması da CONEXPO-CON/AGG’nin sektörümüz için önemli bir fuar olduğunu bir kez daha gösterdi.” “Hem Türk makine sektörünü hem de derneklerimizi yurt dışında binlerce sektör temsilcisine tanıtma fırsatı elde etmemizde büyük katkısı olan Türkiye’nin Makinecileri’nin faaliyetlerini her zaman destekliyor ve başarılarının artarak devamını diliyoruz.”

15


gündem

METAL İŞLEME VE OTOMASYON MAKİNELERİNİN VAZGEÇİLMEZ ADRESİ: INTEC Türkiye’nin Makinecileri, Mart ayındaki fuar rotasının ikinci durağında Almanya’nın Leipzig kentinde düzenlenen metal işleme ve otomasyon makineleri fuarı INTEC 2017’ye katılarak ziyaretçilere Türk makine sektörü hakkında bilgi verdi.

T

ürkiye’nin Makinecileri, Almanya’nın Leipzig kentinde iki yılda bir gerçekleştirilen INTEC Fuarı’na katılarak Türk makine sektörünün imajının güçlendirilmesine yönelik tanıtım çalışmalarını sürdürdü. 7-10 Mart tarihleri arasında düzenlendi. Türkiye’nin Makinecileri’nin standında Makine İmalat Sanayii Der-

16

nekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi derneklerden Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) temsilcisi de hazır bulunarak fuar ziyaretçilerine üyeleri hakkında bilgi verdi. İŞBİRLİĞİ FORUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ Fuar çerçevesinde Türkiye’nin Makinecileri ve Saksonya Makine İnovasyon

Birliği (VEMAS) tarafından ikinci işbirliği forumu düzenlendi. Saksonya Ekonomi, Çalışma ve Ulaşım Bakanlığı (SMWA) tarafından teşvik edilen “Sektör Bazlı Pazar ve Ciro Geliştirme Enstrümanı” (BBA) projesi çerçevesinde düzenlenen forum, Saksonya Kalkınma Ajansı (WFS) tarafından koordine edildi. Türk ve Alman makine sektörleri arasındaki işbirliğinin önemine de-


gündem

FUAR ÇERÇEVESINDE TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI VE SAKSONYA MAKINE İNOVASYON BIRLIĞI (VEMAS) TARAFINDAN IKINCI IŞBIRLIĞI FORUMU DÜZENLENDI.

ğinilen forum kapsamında; VEMAS Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. -Ing. Dieter H. Weidlich, Saksonya Kalkınma Ajansı Bölüm Müdürü Dr. Thomas Richter, Chemnitz Endüstri ve Ticaret Odası Genel Müdürü HansJoachim Wunderlich, Türkiye’nin Makinecileri Almanya Danışmanı Ahmet Yılmaz ve ENOSAD Yönetim Kurulu Üyesi Yaşar Acar birer konuşma gerçekleştirdi. VEMAS Yönetim Kurulu Başkanı Weidlich konuşmasında Türkiye’nin Makinecileri ile yaptıkları işbirliğinin çok değerli olduğunu belirterek Türkiye ile ticari ilişkilerin geliştirilmesinde atılan bu gibi adımların başka sektörlere de örnek olması gerektiğine vurgu yaptı. Saksonya Kalkınma Ajansı Bölüm Müdürü Richter ise Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük altıncı makine üreticisi olduğuna dikkat çekerek Saksonya Eyaleti ile Türkiye arasın-

daki teknoloji transferinin artırılması konusunda her türlü işbirliğine hazır olduklarının altını çizdi. İşbirliği forumuna VEMAS üyesi 15 firmanın temsilcisiyle Türkiye’den Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yürütülen, ”Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” isimli AB hibe projesi kapsamında Chemnitz ve Leipzig’deki eğitim programlarında yer alan dokuz firma temsilcisi de katıldı. Türk ve Alman firmalarının kısa sunumlarının ardından forum dahilinde, B2B görüşmeleri de gerçekleştirildi. Dört gün süren fuar boyunca Türkiye’nin Makinecileri’nin standında ziyaretçi ve katılımcılara Türk makine sektörü hakkında kapsamlı bilgiler verildi. 33 farklı ülkeden toplam 1382 firmanın katıldığı INTEC Fuarı’nı dört gün boyunca 24 bin 200 kişi ziyaret etti.

17


gündem

SU VE SU TEKNOLOJİLERİ FUARI: WASSER BERLIN INTERNATIONAL Türkiye’nin Makinecileri’nin Mart ayındaki üçüncü durağı Berlin’de bu yıl 28’incisi düzenlenen su ve su teknolojileri fuarı WASSER BERLIN INTERNATIONAL oldu. Türkiye’nin Makinecileri organizasyon kapsamında, Türk makinesinin imajının güçlendirilmesi yönünde başarılı çalışmalardan birine daha imza attı.

18


gündem

T

ürkiye’nin Makinecileri, 28-31 Mart tarihlerinde Almanya’da gerçekleştirilen su ve su teknolojileri fuarı WASSER BERLIN INTERNATIONAL’a katıldı. İki yılda bir düzenlenen organizasyonda 26 farklı ülkeden 450 firma ürünlerini sergiledi. 19 bin 273 ziyaretçinin takip ettiği etkinliğe Türk firmaları da stantla katılarak sektöre yönelik ürünlerini sergiledi. Türkiye’nin Makinecileri’nin hazırladığı reklam ve ilan çalışmalarıyla Türk makine sektörünün üretim gücüne dikkat çektiği fuar kapsamında su yönetimi, su kullanımının geleceğinin şekillendirilmesi, atık su yönetimi, inovasyon imkanlarıyla ilgili çeşitli toplantı ve konferanslar da düzenlendi. Fuar bünyesinde bu yıl ilk defa açılan etkinlik holünde, çocuk ve gençlerin su ve su teknolojilerine ilgisini artırmak amacıyla oluşturulan alanda 40’tan fazla okul, enstitü ve firma su ile ilgili biyoloji,

kimya ve fizik alanında oluşturduğu çeşitli projeleri interaktif katılımla sergiledi. İŞBİRLİĞİ OLANAKLARI GÖRÜŞÜLDÜ Fuara, Türkiye’nin Makinecileri’ni temsilen Almanya Danışmanı Ahmet Yılmaz, Makine Şube Şefi Erinç Tarhan, Makine Şubesi Uzmanı Aybüke Tuğçe Karabörk Okan katıldı. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi derneklerden Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği (ARÜSDER) ile Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD) yetkilileri de Türkiye’nin Makinecileri’nin standında hazır bulunarak sektörleri, dernek faaliyetleri ve üye firmaları hakkında ziyaretçilere detaylı bilgi verdi. Berlin Ticaret Müşaviri Murat Azgın’ın da ziyaret ettiği Türkiye’nin Makinecileri, fuar süresince yerli ve yabancı çeşitli kurum ve kuruşların temsilcileriyle olası işbirlikleri konusunda görüş alışverişinde bulundu.

İKI YILDA BIR DÜZENLENEN ORGANIZASYONDA 26 FARKLI ÜLKEDEN 450 FIRMA ÜRÜNLERINI SERGILEDI. FUARI 19 BIN 273 ZIYARETÇI TAKIP ETTI.

19



gündem

“FUAR CAZİBESİNİ KORUYOR”

5.

KATILIM

“SEGMENTİMİZ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR FUAR”

ARTUN KAZANCI KAZANCI ÇEVRE TEKNİĞİ GENEL MÜDÜRÜ

“Maalesef fuara gösterilen ilginin geçen yıllara göre zayıfladığını düşünüyorum. WASSER BERLIN INTERNATIONAL iki yıl öncesine kadar hem ziyaretçi hem de katılımcılar tarafından çok daha fazla ilgi gören bir organizasyondu. Bununla birlikte fuar bizim için halen cazibesini koruyor. ‘Az ama öz’ şeklinde tanımlayabileceğimiz hem eski hem de potansiyel müşterilerimizle bir araya gelmemize imkan sağlıyor. Standımızda yeni geliştirdiğimiz seramik ultrafiltrasyon cihazının yanı sıra özel tasarımlı ters osmos ve ultrafiltrasyon cihazımızı sergiledik.” “WASSER BERLIN INTERNATIONAL özelinde Türkiye’nin Makinecileri’nin çalışmaları yakından takip etme olanağım olmadı. Ancak daha önceki fuar deneyimlerimden planlı ve başarıyla yürüttükleri çalışmaların sektöre faydalı olduğunu gördüm.”

GÖKHAN TÜRKTAN POMSAD GENEL SEKRETERİ “WASSER BERLIN INERNATIONAL, ‘Su Spesifik’ ender fuarlardan olduğu için segmentimiz açısından oldukça önemli. Ancak fuarın bu yıl, bir önceki yıla kıyasla küçüldüğünü gözlemledim. Fuar; suyun çıkartılması, dağıtımı, taşınması, işlenmesi, atık suların ve kanalizasyon sularının arıtılması, enerji üretimi, endüstriyel kullanımı, enerji verimliliği, ölçülmesi, selle mücadele ve selin yönetilmesi, kuyu sistemleri, pompalar, vanalar, sondaj sistemleri, su mühendisliği ve afet yönetimine kadar suyu bütün yönleriyle kapsayan bir organizasyondu. POMSAD olarak biz de derneğimiz ve üyelerimizin çalışmaları hakkında fuar katılımcılarını bilgilendirme imkanı bulduk.” “Fuar, dört holden oluşan nispeten küçük bir alanda gerçekleştirildiği için Türkiye’nin Makinecileri’nin standını bütün ziyaretçilerin gördüğünü düşünüyorum. Görüştüğümüz ziyaretçiler de önemli noktalara verilen ilanların dikkatlerini çektiğini aktardı.”

“TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NDEN ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR ”

3.

KATILIM

SEYHAN DÖNER BORTEK GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

“Önceki yıllara kıyasla katılımcı ve ziyaretçi sayısının düşük olduğunu gözlemlediğimiz fuarın bu yıl istenilen etkiyi sağlamadığını düşünüyorum. Genel olarak yeni müşteri ve distribütörler bulmamıza yardımcı olan bu yılki organizasyonda, kendi imalatımız olan paslanmaz boru kelepçelerini müşterilerimizin beğenisine sunduk.” “Türk makine sektörünün bilinirliğini artıran ve ulaştığı kalite düzeyini duyuran tüm çalışmaların sektörümüze fayda sağladığını düşünüyorum. Bu anlamda Türkiye’nin Makinecileri’nin sektörün tanıtılması adına hayata geçirdiği çalışmalar son derece değerli. ”

“YENİ ÜRÜNLERİMİZİ SERGİLEDİK”

3.

KATILIM

KEMAL ALTUN TEKSAN YÖNETİM KURULU ÜYESİ

“Fuarın ana hareket noktası su olduğu için katılımcı profili oldukça geniş. WASSER BERLIN INTERNATIONAL Fuarı katılımcı firmalar ve ziyaretçi sayısı olmak üzere firmamıza iki yönlü katkı sağlıyor. Katılımcı firmaların çeşitliliği farklı ürün tanıma ve piyasayı takip etme konusunda çok yararlı. Ayrıca ihtiyaç duyduğumuz konularda ve yol gösterici bilgiler elde edebiliyoruz. Fuarda kendi üretimimiz olan tek ve çok hüzmeli mekanik su sayaçlarımızı ve ısı sayaçlarımızı sergiledik. Yeni ürünlerimiz arasında yer alan elektronik su ve ultrasonik ısı sayacımızı da bu fuarda piyasaya tanıttık.” “Türkiye’nin Makinecileri’nin vizyonu aslında pek çok şeyi anlatıyor. Refah makinesi olmak için yola çıkan Türkiye’nin Makinecileri; özellikle yerli makine üretimi prensibinden ayrılmayarak yurt dışında fuarlara katılan bizim gibi firmalar için ciddi anlamda yol açıcı bir niteliğe sahip.”

21


gündem

MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GELECEK STRATEJİLERİ BELİRLENDİ Türk makine sektöründe bir ilke daha imza atan Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED, sektörün gelecek stratejilerini içeren “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu”nu yayımladı.

M

akine sektörü, istihdam ve yarattığı katma değer bakımından ülkeye katkısı yüksek sektörlerden biri. 2014 yılında yaklaşık 204 bin kişinin istihdam edildiği sektör, toplam imalat sanayilerinin yarattığı istihdamın ise yüzde 5,5’lik kısmını karşılıyor. Ayrıca ihracat potansiyeli sebebiyle makine sektörü, Türkiye’nin ekonomisi için kritik sektörlerden bir tanesidir. Sektörde 2016 yılında 13,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Türkiye’nin 2023’te dünya toplam ihracatının yüzde 1,5’i oranındaki ihracat hedefi düşünüldüğünde, makine sektörünün bu hedefin gerçekleştirilebilmesinde kritik bir rolü olduğu görülecektir.

22

Türkiye’nin Makinecileri ve Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu da (MAKFED) bu gerçeklerden hareketle, Türk makine sektörünün tüm birikimini konsolide ederek, mevcut bilgiyi küresel ekonomik ve siyasi gelişmelerin ışığı altında yorumlamaya, üyeleri ve paydaşlarının istifadesine sunmaya devam ediyor. Yurt içi ve yurt dışındaki etkin faaliyetlerle sektöre ivme kazandırmayı amaçlayan bu çabaların yanı sıra Türkiye’nin Makinecileri, sektörün gelecek yapılanmasını oluşturacak stratejilerin belirlenmesi ve sektörün küresel rekabette güçlü bir pozisyon elde edebilmesi için yapılması gerekenlere ait önerilerde bulunmayı da sürdürüyor.

Bu kapsamda, Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED, Mart ayında “Makine Sektör Envanteri”ni, Nisan ayında ise “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu”nu peş peşe yayımladı. Bir yıla yakın araştırma süresi gerektiren ve birbirini besleyen bu iki raporu, Mayıs ayında yayımlanacak ve bu kez sektörün pazar ve üretim altyapısına odaklanacak bir başka çalışma izleyecek. SEKTÖRÜN GELİŞİM ALANLARI TESPİT EDİLDİ Bu sayımızın kapak konusunda Makine Sektör Envanteri’ni ayrıntılarıyla ele aldık ancak “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu” da odaklanılan konu başlıkları itibarıyla sektörde bir ilk olmasıyla büyük önem taşıyor. MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın “Bir ilk olarak, dünya makine sektöründe ileri gitmiş ülkelerin ne seviyede oldukları, hangi yolları izledikleri, yükselme çabaları içinde sektörün sivil örgütlerinin nasıl katkı yaptığı, devletlerinin bunları nasıl destekledikleri, itibar ettikleri ve hangi sorumlulukları verdiğine odaklandık; kapatmamız gereken mesafe ve boğuştuğumuz imkânsızlıkları kıyaslamalarla tanımlanmaya çalıştık” sözleriyle değerlendirdiği rapor kapsamında Türkiye makine sektörünün gelişim alanları tespit edildi ve stratejik öneriler geliştirildi.


gündem Makine sektöründe Türkiye’nin rekabetçiliğinin analizi için ABD, Almanya, Çin, Güney Kore, İtalya, Meksika ve Tayvan’ın da makine sektöründeki konumları sebebiyle incelendiği rapor üç bölümden oluşuyor. İlk bölümde Türkiye ve belirlenen ülkeler makro seviyede analiz edilirken, makroekonomik göstergeler, demografi, ülkedeki iş yapabilirlik seviyesi gibi kriterlerin yanı sıra ikinci bölümde Elmas Modeli kullanılarak Türkiye ve belirlenen ülkeler kıyaslanıyor; Türkiye’nin makine sektöründe gelişmiş olan ülkelere göre güçlü ve gelişime açık yönleri ortaya konuluyor. Raporda kullanılan Elmas Modeli, talep koşulları, firma strateji ve rekabet ortamı, enerji, işgücü gibi maliyeti etkileyen kalemlerin darboğaz noktalarının incelenmesini içeren faktör koşulları, ilgili ve destekleyici sektörler, işbirliği kuruluşları ve son olarak kamu kurumları olmak üzere altı temel başlıktan oluşuyor. Bununla birlikte, Türkiye makine sektörünün mevcut sorunları ve sektördeki firmaların beklentilerini anlamak amacıyla bir anket vasıtasıyla elde edilen görüşlerini de içeren raporda, Elmas Modeli ile beraber anket sonuçları da kullanılıyor ve sektörün gelişimine etki eden tetikleyiciler ortaya konuluyor.

REKABETÇİLİĞİ ARTIRMAK İÇİN GELİŞTİRİLEN 15 BAŞLIK 1.

Gelişen teknolojiler için strateji oluşturulması

2. Piyasa denetim ve gözetim yapısının gözden geçirilmesi 3. Sektörde kurumsallaşmanın artırılması 4. Hedef pazar stratejisinin geliştirilmesi 5. Hedef pazarlarda ajansların yaygınlaştırılması 6. Üniversite işbirliklerinin yaygınlaştırılması 7.

Sektörel veri tabanının oluşturulması

8. Genel teşvik yapısının gözden geçirilmesi 9. Ar-Ge teşvik yapısının gözden geçirilmesi 10. Yerli ürünlerin kamu alımlarında desteklenmesi 11. Finansman olanaklarının geliştirilmesi 12. Eğitim altyapısının gözden geçirilmesi 13. Kümelenme desteklerinin revize edilmesi 14. Yabancı sermaye koşullarının iyileştirilmesi 15. Güçlü bir yerli tedarik zincirinin oluşturulması

REKABETE ODAKLANAN STRATEJİ ÖNERİLERİ Rapor, elbette, analizler sonucunda Türkiye’nin makine sektöründeki rekabetçiliğini artırabilmek için geliştirilmesi gereken konulara odaklanıyor ve strateji önerilerine yer veriyor. Geliştirilen öneriler, yaratacağı katma değer ve oluşturacağı riske göre analiz edilip önceliklendirilirken, makine sektörünün ülkeye katkıları sebebiyle devletin makine sektörüne olan desteğinin gelişime açık noktaların yeniden düzenlenerek devam ettirilmesinin sektörün gelişimi açısından oldukça önemli olduğuna da vurgu yapılıyor. Hazırlıkları bir yıla yakın süren “Makine Sektörü Makro Pazar Analizi, Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Stratejik Öneriler Raporu”, 150’den fazla ülkede faaliyeti bulunan Deloitte Global tarafından hazırladı. Basılı haldeki rapor, MAİB’den ücretsiz olarak temin edilebilir.

DALGAKIRAN; “BU RAPORLA, DÜNYA MAKINE SEKTÖRÜNDE ILERI GITMIŞ ÜLKELERIN NE SEVIYEDE OLDUKLARI, YÜKSELME ÇABALARI IÇINDE SEKTÖRÜN SIVIL ÖRGÜTLERININ NASIL KATKI YAPTIĞI, DEVLETLERININ BUNLARI NASIL DESTEKLEDIKLERINE ODAKLANDIK.”

DELOITTE’UN KRİTİK TESPİTLERİ • Türk makine sektörü 2005-2015 döneminde yıllık yaklaşık yüzde 7,8 oranındaki bileşik büyüme oranıyla artış gösterdi, • Türkiye’de gelişmiş performans ve ileri özellikler değil düşük fiyata endeksli bir sektör yer alıyor, • Üretim, düşük teknoloji ve yoğun iş gücü gerektiren süreçlere dayanıyor, • Türkiye’de mikro işletme yapısı ağır basıyor, • Türkiye’de yerel rekabet hâkim. Şirket sayısının artması ürün kalitesini olumsuz etkiliyor, • Piyasa denetim ve gözetim yapısında eksiklikler var, • Yerli ürünlerin sertifikasyonunda sıkıntılar yaşanıyor, • Yerel tedarikçi sayısı ve kalitesinde yeterli seviyeye ulaşılmış değil, • İşgücü maliyeti bakımından Çin dışında diğer ülkelere göre avantajlı konumdayız, • Beyin göçü ciddi bir sorun teşkil etmeye devam ediyor, • Eğitim sistemi, sektörün ihtiyacını karşılayabilecek seviyede değil, • Sektörün inovasyon, tasarım ve mühendislik kabiliyeti düşük seviyede ilerliyor, • Bilimsel araştırma enstitülerinin kalitesinde dünya ortalamasının gerisindeyiz, • Üretimde verimliliği ve inovasyonu artıran mesleki kümelerin yaygınlığı düşük.

23



gündem

MAİB’DEN MAKİNECİLERE YEŞİL PASAPORT İhracatçı firma temsilcilerine, ihracat tutarlarına göre yeşil pasaport verilmesini öngören Bakanlar Kurulu kararının ardından Makine İhracatçıları Birliği, konu hakkında işlemlere başladı. Son üç yıl itibarıyla yıllık ortalama ihracatı 1 milyon doların üzerinde olan ihracatçı firmaların temsilcilerini kapsayan uygulamadan 1127 makine ihracatçısı yararlanacak.

I

hracatçı firma temsilcilerine, ihracat tutarlarına göre değişen sayıda hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından Makine İhracatçıları Birliği, geçtiğimiz yıl Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9,5’ini gerçekleştiren makine sektöründe faaliyet gösteren 1127 firmanın yeşil pasaport alma-

ya hak kazandığını açıkladı. Makine sektöründe binden fazla firmanın, üç yılda ortalama 1 milyon doları aşan tutarda ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çeken MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Birliğimize üye olan 9 bin firma bulunuyor. Bu firmalar dünya genelinde 200’e yakın ülkeye Türk makinesi gönderiyor. Sektörümüz 2016

yılında 13,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek önemli bir başarıya imza attı. Türk makine sektörü uluslararası rekabette gücünü artırmaya çalışırken bu düzenlemenin de yurt dışına giriş-çıkış işlemlerinde önemli bir kolaylık sağlayarak rekabet gücümüze katkıda bulunacağına inanıyoruz. Yeşil pasaport düzenlemesi Almanya, İtalya ve Fransa gibi makine ihracatımızda önde gelen ülkelerle ticaretimizde bize hız kazandıracak.” PASAPORT SAYISI İHRACAT TUTARINA GÖRE BELİRLENECEK Resmi Gazete’de yayınlanan ihracatçılara hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin karardan pek çok ihracatçı yararlanacak. Karara göre düzenlemeden son üç takvim yılı itibarıyla yıllık ortalama ihracatı 1 milyon doların üzerinde olan ihracatçı firmaların temsilcileri yararlanacak. Firmalar, ihracat tutarlarına göre değişen sayıda hususi damgalı pasaport almaya hak kazanacak. Buna göre; yıllık ortalama ihracatı 1-10 milyon dolar arasında olan firmalar bir, 10-25 milyon dolar arasında olan firmalar iki, 25-50 milyon dolar arasında olan firmalar üç, 50-100 milyon dolar arasında olan firmalar dört, 100 milyon dolar üzerinde ihracat yapan firmalar ise beş yeşil pasaport alabilecek.

25


gündem

MAKİNE TANITIM GRUBU HATIRASI

13 Nisan 2017

TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİNDEN MTG’YE VEDA

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB), 2016 yılına ait faaliyetlerini ve 2017 yılı çalışma programını ele aldığı 17. Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Kurulda, Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan Makine Tanıtım Grubu’nun (MTG) çalışmalarında emeği geçenlere hatıra plaketi verildi.

M

AİB’in 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, 13 Nisan tarihinde Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nin (OAİB) Genel Sekreterlik Hizmet Binası’nda yapıldı. Yönetim ve denetim kurullarının 2016 yılı faaliyetlerinin oybirliğiyle ibra edildiği toplantıda, 2017 yılı faaliyet programı ve bütçesi de onaylandı. Genel Kurul’da, Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan Makine Tanıtım Grubu’nun (MTG) çalışmalarında emeği geçenlere de hatıra plaketi takdim edildi. Sefa Targıt’ın Divan Başkanlığı’nda yürütülen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türk makine sektörünün

26

bilinirliğini artırmak ve sektörün sorunlarına çözüm bulmak amacıyla MTG’nin 10 yıl boyunca önemli çalışmalara imza attığını belirtti. Sektörün sesinin duyurulması, öneminin fark edilmesi ve teknoloji üretebilmesi için bu yola çıktıklarına dikkat çeken Dalgakıran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim için önemli üç konu vardı. Birincisi, makine sektörünü iş dünyasına, bürokrasiye, her kesime anlatmak. Bu stratejimizi ‘Tıkır Tıkır’ kampanyamızla lanse ettik. İkincisi, birlikte hareket eden bir sektör haline gelebilmekti. Bunu da süreç içinde başardık. Makina İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonumuzla (MAKFED) beraber kendi içinde konuşabilen, tartışabilen, çözüm üretip kararlar çıkarabilen, bunları gerekli mercilere iletip taki-

bini yapabilen bir duruma geldik. Sonuncu arzumuz ise ‘kurumsallaşma’ idi. Sektör olarak sistematik bir duruma gelebilmek için dönemimiz bitmeden bu çalışmamızı da tamamlamayı umuyoruz.” “SEKTÖRÜMÜZ TÜRKİYE ADINA YEGÂNE ŞANS” Türkiye ekonomisinin en büyük sıkıntısının orta-düşük/düşük teknolojili sanayi üretimi olduğuna vurgulayan Dalgakıran, “Sektör olarak hedefimiz iş yapma kültürümüzü değiştirip teknolojiye yönelerek gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki makası kapatmak ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmek” dedi. Dalgakıran konuşmasında şu hususlara değindi: “Türkiye’nin sanayisi yüzde 70 oranın-


gündem da orta-düşük ve düşük teknolojiye dayanıyor. Ülkemizin son 300 yılına baktığımızda, dünya ekonomisinden aldığımız payda hiçbir değişiklik yok. Aslında hep konuşuyoruz ama 300 yıl önce dünya ekonomisinden ne alıyorsak bugün de aynı payı alıyoruz. Bu da yüzde 0,97 gibi bir orana karşılık geliyor. Yani ne Afrika ülkeleri gibi fakir ve sanayi üretimden uzağız, ne de batılı-gelişmiş ülkeler gibi refah seviyesi yüksek ve teknoloji üreten bir ülkeyiz. Biz bunun ortasındayız. Dünya ekonomisi büyürse biz de büyüyoruz, dünya ekonomisi sıkıntı çekerse biz de bulunduğumuz yerde sayıyoruz. Dünya ekonomisi küçülürse biz de küçülüyoruz. Aslında bu ülkede yaşayan herkesin arzuladığı şey ne? Gelişmiş ülkelerle aramızdaki makası kapatmak ve refah seviyesi yüksek, daha özgür, daha güzel, daha yaşanılır bir ülke haline gelmek. Bunu hak ediyoruz diye düşünüyoruz. Ama bunun için geldiğimiz noktadan sonraki değişim çok zor. GSMH’si 1011 bin dolara kadar gelen ülkeler var ama bu eşiği geçemiyorlar. Buna, orta gelir tuzağı da deniliyor. Orta gelir tuzağını son 70 yılda geçebilmiş dünyadaki iki ülke Güney Kore ve Tayvan. Üçüncü bir ülke yok. Bu ülkeler çok geniş, çok detaylı ve yıllara yayılan derin bir stratejiyle zoru başardı.” Bunun dışında basitçe söylenmesi gereken bir diğer hususun, söz konusu ülkelerin üç sektörü kendilerine lokomotif edinmesi olduğunu ifade eden Dalgakıran, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlardan biri makine, biri elektronik ve diğeri de yazılım. Zaten dünya ticaretinin yarısı da bunlardan oluşuyor. Bu üç sektörün kombinasyonundan hareketle de teknoloji ve bilim alanında hızla ilerlediler. Bu çerçeveden bakıldığında sektörümüzün Türkiye adına yegane ve tek şans olduğunu düşünüyoruz. Teknoloji ve gelişime hazırlıklıyız. İhracat değerimiz 6 dolar ve açıkça

“5-10 YILLIK ZAMAN DILIMLERI DURAKSAYIP GEÇMIŞE BAKMA DÖNEMLERI, SONLAR ISE YITIRDIKLERIMIZI GÖRME ZAMANIDIR.”

söylemek gerekirse uzun yıllardır bu rakamı aşamıyoruz. Demiri eğiyor, büküyor, her türlü formu verebiliyoruz ama elektronik ve yazılımla ona başka nitelikler kazandırmakta çok zorlanıyoruz. Aşağı yukarı 20 yıldır da 6 dolar seviyesinde yol alıyoruz. Bu rakamı 15-20 dolara çıkarmak lafla olabilecek bir şey değil. Eğitimin ve diğer faktörlerin de uygun hale getirilmesi gerekiyor. Kısacası Türkiye’deki iş yapma kültürü de dahil olmak üzere daha pek çok anlayışın değişmesi gerekiyor. Hepimizin değişmesi gerekiyor. Biz bu şartlar içerisinde, sektör olarak elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Makine sektörümüzü de yine bu şartlar içerisinde oldukça başarılı buluyorum.” “SEKTÖREL ÖRGÜTLENMEMIZI GÜÇLENDIRMELIYIZ” Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan MTG’nin sektöre önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Dalgakıran, “Büyük emek verdiğimiz, 10 yıldır mücadele ettiğimiz ve dünyaya tanıttı-

27


Karbon, Demir ve Ateş! Güven, Kalite ve Azim ile... “Mükemmel Çelik”.

www.toscelikniksic.me Vuka Karadžića bb, Nikšić, Montenegro +382 40 202 900 / ToscelikNiksic


gündem

ğımız MTG kapandı. Kesinlikle yanlış bir iş olduğunu düşünüyoruz. Fakat bu durumun açtığı yaraların başka şekillerde kapanabileceğini ümit ediyor ve bekliyoruz. ‘Derneklerimizin, sivil toplum örgütlerimizin yaşamasını istiyoruz!’ demek beni üzüyor çünkü bu çok ağır bir kelime. Yaşamasını istiyoruz ne demek? Çok gelişmiş olmasını ve güçlü olmasını istiyoruz ama onları yaşamak için mücadele veren kuruluşlar olarak görmek beni üzüyor. Birlikte çalıştığımız Genel Sekreterimiz ve diğer tüm arkadaşlarımız emin olun bizlerden daha fazla makineci oldu. Onlara da tek tek teşekkür ediyorum” dedi. “MTG KENDİ YOLUNU AÇTI” Genel Kurul’da MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu da MAİB ve MTG’nin 2016 yılı faaliyetlerini özetleyen ve Birliğin 2017 yılı çalışma takvimini içeren bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasında MTG’nin kapatılması konusuna da değinen Karavelioğlu şunları söyledi: “Hep birlikte kurduğumuz MTG’yi bir bakıma hep birlikte uğurluyoruz. 5-10 yıllık zaman dilimleri duraksayıp geçmişe bakma dönemleri, sonlar ise yitirdiklerimizi görme zamanıdır. Hüzünlü olmasına rağmen her son, bir başlangıca vesiledir. MTG bünyesinde hep birlikte müthiş bir performans ortaya koyduk.

Aramızda olsun-olmasın herhangi bir örgütümüze gönüllü hizmet vermiş, buralarda profesyonel görev yapmış herkese, TİM’e ve Bakanlık kadrolarına da müteşekkiriz. Bu sektör adına görev yapan bütün arkadaşlarım her yerde ve herkesten büyük bir ilgi-sevgi görmüştür. Destek ve katkı almıştır. Gayretimiz de bunun karşılığını verebilmek içindir. MTG, önünde tek bir örnek bulunmuyorken kendi yolunu açtı. Sektörün problemlerini bilen ellerde rasyonel çözümler geliştirdi. Sektörü kendi etrafında topladı demiyoruz, çünkü sektör onu kurdu ve sahip çıktı. Örnek alınacak bir sektörel yaşam sürdü. Bizden sonrakilere MTG’yi bir meşale olarak devretme imkanımız yok. Ama herkesin gözü önünde, hep birlikte oluşturduğumuz bir başka yol göstericimiz var. O da elden ele devredeceğimiz ışık, meşale, bayrak, ne dersek diyelim, o da ‘makineci kültürüdür’.” Genel Kurul toplantısının ardından, Makine Tanıtım Grubu’nun kurulduğu 2007 yılından bu yana görev üstlenen ve çalışmalarda emeği geçen Yönetim Kurulu Üyeleri, sektörel dernek temsilcileri, çözüm ortakları ve profesyonel kadroya hatıra plaketi verildi. Törende, Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu üyeleri de plaket verilen kuruluşlar arasında yer aldı.

GENEL KURULUN ARDINDAN, MAKINE TANITIM GRUBU’NUN KURULDUĞU 2007 YILINDAN BU YANA EMEĞI GEÇEN YÖNETIM KURULU ÜYELERI, SEKTÖREL DERNEKLER, ÇÖZÜM ORTAKLARI VE PROFESYONEL KADROYA HATIRA PLAKETI VERILDI.

KUTLU KARAVELİOĞLU: “MTG’YI BIR MEŞALE OLARAK DEVRETME IMKANIMIZ YOK. AMA HERKESIN GÖZÜ ÖNÜNDE, HEP BIRLIKTE OLUŞTURDUĞUMUZ BIR BAŞKA YOL GÖSTERICIMIZ VAR: ‘MAKINECI KÜLTÜRÜ’.”

29


gündem

TÜRK EXIMBANK MAKİNE SEKTÖRÜNDEN YANA Makine İhracatçıları Birliği ve Türk Eximbank tarafından düzenlenen “Makine İhracatına Yönelik Türk Eximbank Destekleri” toplantısı 18 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirildi. Türk Eximbank destekleri, referans ticari faiz oranları (CIRR) ve sigorta konularının ele alındığı toplantıda makine ihracatçılarına özel olarak yürürlüğe konulan uygulamalar da tanıtıldı.

İ

hracatın geliştirilmesi, ihraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması, firmaların uluslararası ticarette paylarının artırılması ve girişimlerinde gerekli desteğin sağlanması amacıyla çalışmalar sürdüren Türk Eximbank, ihracata yönelik üretim yapan imalatçıları ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhit ve girişimcileri desteklemeye devam ediyor. Makine ihracatçılarına özel olarak yürürlüğe konulan uygulamaları tanıtmak için Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ile düzenlenen toplantıda sektör firmaları ile bir araya gelen Türk Eximbank temsilcileri, ihracat kredi sigortası tazmin desteği ile ihracatçıların tüm risklerini sıfırladıklarına dikkat çekti.

30

Makine ihracatını teşvik etmek üzere yürürlüğe konulan Türk Eximbank desteklerinin ele alındığı “Makine İhracatına Yönelik Türk Eximbank Destekleri” bilgilendirme toplantısına MAİB Başkanı Adnan Dalgakıran, MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz, Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, Uluslararası Krediler Genel Müdür Yardımcısı Alaaddin Metin ve Türk Eximbank Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Enis Gültekin katıldı. Katılımcı firmaların ihracat süreçlerindeki deneyimlerini paylaştığı toplantıda firmalara, tahsilatta sorun yaşamaları durumunda izlemeleri gereken yollar konusunda bilgi verildi. Konuşmasında Türk Eximbank’ın ihracatçı fir-

malara verdiği kesintisiz destekten söz eden MAİB Başkanı Adnan Dalgakıran, “İhracatçıların yatırım malı niteliğindeki ürünlerinin uluslararası piyasalarda daha etkin rekabet edilebilmesinde Türk Eximbank uygulamalarının önemli payı var. Birliğimize üye firmaların, tüm kamu kurumlarına örnek olması gereken bu uygulamalardan haberdar olmasını ve yararlanmasını istiyoruz” dedi. “İHRACATÇILARIMIZIN TÜM RİSKLERİNİ SIFIRLIYORUZ” Makine sektörünün Türkiye’nin ihracatında stratejik sektörlerin başında geldiğine dikkat çeken Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım ise yürüttükleri faaliyetlerle 8 bin maki-


gündem ne ihracatçısına ulaşmak istediklerini belirtti. Makine sektörünün Türkiye sanayisindeki ayrıcalıklı rolüne dikkat çeken Yıldırım şunları söyledi: “Sektörde 370 firmayla kredi, 139 firmayla da sigorta ilişkisi içerisindeyiz. Doğal olarak bu rakamlar ihracatını teşvik etmek zorunda olduğumuz bir sektör için son derece düşük. Sanıyorum ki bundan sonra daha detaylı ve kapsamlı çalışmalar da yürütmemiz gerekiyor. Türk Eximbank olarak bugün büyüklük bakımından Türkiye’nin 52 bankası arasında 11’inci sıradayız. 64 milyar liralık aktif büyüklüğümüzle Türkiye’nin ihracatında verilen kredilerin de yüzde 41’ini biz sağlıyoruz. Türk makine sektörü son 15 yılda ihracatını yüzde 700 artırdı. Biz, sektörün Türkiye’nin ihracatında daha fazla yer bulması için çaba gösteriyoruz. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde makine sektörünün payını İtalya ve Japonya’daki gibi yüzde 20 seviyelerine yükselmesini istiyoruz. 96 ülkede uyguladığımız CIRR desteğinin yurt dışındaki alıcıların makine sektörüne ilgisini daha da artıracağına inanıyoruz. İhracat kredi sigortası tazmin desteği ile ihracatçılarımızın tüm risklerini sıfırlıyoruz. Bu uygulamalarımızın makine ihracatına büyük katkı sağlayacağından eminiz.” Yıldırım, Türk Eximbank olarak makine ihracatçılarına pozitif ayrımcılık yaptıklarını da kaydederek, “İhracatçı, ürününü beğendirip sözleşme yapmak ve söz verdiği kalitede imalat gerçekleştirmekle uğraşacak. Ödemelerini, kredilendirmeyi veya sigortalamayı biz yapacağız. Makine ihracatçımıza bu içerikte onlarca seçenek sunuyoruz. İki ayda makine üreticileriyle 26 ayrı toplantı yaptık. Onları ihracata yönlendirmeye çalışıyoruz. Teşvikli faiz oranıyla makinecilerin geçmişte rekabet edemediği diğer ülkelerin makine üreticileriyle rekabet edebilmesini sağlıyoruz. Bu uygulamanın olmadığı ülkelerde de sigorta yaparak, ihracatçıları riskleriyle hiç muhatap etmeyerek üretim yapmasını sağlamaya çalışıyoruz. Sektöre de artık rekabet gücüyle, kalitesiyle üretimini yapmak kalıyor” dedi.

“UYGULAMALARIN TAKİPÇİSİYİZ” Toplantının moderatörlüğünü üstlenen MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz da Türk Eximbank’ın profesyonelliği ve ihracatçılara en çok yardımcı olan devlet kurumu olma özelliğiyle diğer devlet kurumlarına da örnek olması gerektiğini söyledi. Yılmaz, makine sektörünün stratejik bir sektör olduğunu hatırlatarak ihracatta finansmanının da önemli olduğunu, bu konuda Türk Eximbank’ın yaptıklarının ve yapacaklarının takipçisi olduklarını belirtti. Toplantıda söz alan Türk Eximbank Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Enis Gültekin de çeşitli uygulamalardan örnekler verdi. Türk Eximbank uygulamalarıyla makine ihracatçılarının “şampiyonlar ligi”nde mücadele etmeye başlayacağını ifade eden Gültekin, 28 ayrı kredi ve sigorta programıyla ihracata destek verdiklerini vurguladı. MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, toplantı sonunda makine ihracatçılarına yönelik desteklerinden dolayı Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım’a plaket takdim etti.

TÜRK EXIMBANK GENEL MÜDÜRÜ ADNAN YILDIRIM: “96 ÜLKEDE UYGULADIĞIMIZ REFERANS TICARI FAIZ ORANLARI (CIRR) DESTEĞININ YURT DIŞINDAKI ALICILARIN MAKINE SEKTÖRÜNE OLAN ILGISINI DAHA DA ARTIRACAĞINA INANIYORUZ.

31



gündem

ROBOT OLİMPİYATLARI 11’İNCİ KEZ GERÇEKLEŞTI İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen İTÜRO Robot Olimpiyatları’nın 11’incisi 6-8 Nisan tarihlerinde İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

T

ürkiye’nin en prestijli robotik organizasyonlarından biri olan İTÜRO, bu yıl da alanında uzman kişi ve kuruluşlar tarafından verilen seminer, atölye çalışması ve birbirinden ilginç yarışma kategorilerine ev sahipliği yaptı. Türkiye’de ve yurt dışında robotik alanında çalışmalar yürüten her yaştan öğrenci, akademisyen ve endüstri temsilcisini İTÜ bünyesinde bir araya getiren organizasyonun açılışında söz alan İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Eksin, İTÜ Robot Olimpiyatları’nın Türkiye’de her yaştan katılımcının robotik konusunda bilinçlenmesine ve akademik doğrultularını belirlemelerinde büyük rolü olduğuna dikkat çekti. İTÜ Robot Olimpiyatları 2017 kapsamında; yapay zekalı kontrol sistemleri, çoklu otonom uçuş, fiziksel insan robot etkileşimi, robotlar ve siz gibi konularda çok sayıda seminer de düzenlendi. ROBOTLAR 11 FARKLI KATEGORİDE YARIŞTI İTÜRO 2017’de robotik alanına ilgi duyanların katılımını artırmak ve katılımcıların

yarış içerisinde daha fazla heyecan duymalarını sağlamak amacıyla 11 farklı kategoride eğlenceli yarışmalar düzenlendi. Olimpiyatlar kapsamında yarışan robotlar merdiven çıkmaktan yangın söndürmeye, basketboldan labirentte yolunu bulmaya kadar uzanan çeşitli performanslar sergiledi. 11. İTÜ Robot Olimpiyatları’nda yarışmacılar Çizgi İzleyen, Çizgi İzleyen Minikler, Mikro Sumo, Basketbol, Renk Seçen, Merdiven Çıkan, Labirent, İnşaat, Kendini Dengeleyen, Senaryo ve Serbest Kategori olmak üzere 11 farklı alanda yarıştı. İTÜRO 2017 kapsamında kategorilerine göre birinci olan robotların isimleri ise şöyle: Çizgi İzleyen kategorisinde “İsabet 6”, Çizgi İzleyen Minikler kategorisinde “Gökkuşağı-12”, Mikro Sumo kategorisinde “Sumotori”, Renk Seçen kategorisinde “Smart”, Basketbol kategorisinde “Baturay 2000”, Senaryo Trafik kategorisinde “Davşan”, İnşaat kategorisinde “Turbo”, Merdiven Çıkan kategorisinde “Tırmanıcı”, Labirent kategorisinde “Storm Fire”, Kendini Dengeleyen kategorisinde “Ayarsız 04”, Serbest kategoride “S.O.M.A 1.0 Gelişmiş Maden Robotu.”

ORGANIZASYON, TÜRKIYE’DE VE YURT DIŞINDA ROBOTIK ALANINDA ÇALIŞMALAR YÜRÜTEN HER YAŞTAN ÖĞRENCI, AKADEMISYEN VE ENDÜSTRI TEMSILCISINI İTÜ BÜNYESINDE BIR ARAYA GETIRDI.

33


gündem

AİMSAD’IN ANADOLU FUARLARININ İLK DURAĞI İZMİR Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi derneklerden Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği’nin (AİMSAD) TÜYAP işbirliğiyle düzenlediği, ağaç işleme makineleri ile mobilya ve orman ürünleri endüstrilerini bir araya getiren İZWOOD 2017 Fuarı, 8-12 Nisan tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi.

B

u yıl ilk kez İzmir’de gerçekleştirilen ve ağaç işleme makineleri ile mobilya ve orman ürünleri endüstrilerini bir araya getiren İZWOOD 2017 İzmir Ağaç İşleme Makineleri, Kesici Takımlar, El Aletleri Fuarı’na 40’a yakın ülkeden 40 bin ziyaretçi katıldı. Fuarda; orman endüstrisi için makineler, teknik donanım ve hizmetler, ağaç işleme, yüzey işlemleri ve ağaç kesme makinelerinin yanı sıra elektrikli ve mekanik el aletleri ile mobilya üretim makinelerinden oluşan ürünler ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. “İZMİR SEKTÖR İÇİN ÖNEMLİ BİR POTANSİYELE SAHİP” AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erol fuarın açılışında yaptığı

34

konuşmada, İzmir ve çevresinin sektör için çok önemli bir potansiyele sahip olması sebebiyle Anadolu fuarlarının ilkini İzmir’de düzenlediklerini söyledi. Bölgedeki imalat ve ihracat rakamlarının tüm firmalar için büyük bir pazar oluşturduğuna dikkat çeken Erol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üyelerimize anket yaptık ve nerede fuar düzenlememizi istediklerini sorduk. İzmir birinci sırada yer aldı. İzmir’in fuarcılık altyapısının güçlü olması, Anadolu fuarlarının ilk durağı olarak İzmir’i daha çok ön plana çıkarttı. Aynı zamanda İzmir’in yeni fuar alanı da gerek teknik altyapısı gerekse ölçeğiyle bu fuarın İzmir’de yapılmasına vesile oldu. Bu şekilde Anadolu’daki girişimcinin, yatırımcının ayağına giderek artık zorlaşan makine satışlarının hızlanması,

sektörün satış politikalarını yeniden gözden geçirmesi hedefleniyor. Bu yıl İzmir’le başlanan Anadolu fuarlarını gelecek yıllarda farklı şehirlerde düzenlemeyi planlıyoruz.” AİMSAD’DAN SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ Fuar çerçevesinde bir sosyal sorumluluk projesine de imza atan AİMSAD, fuar alanına kurduğu 1000 metrekarelik üretim bandında imal ettiği 100 adet elbise dolabını kimsesiz çocuklar yararına kullanılmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkililerine törenle teslim etti. Törende konuşan AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erol, “Bu Fuar için İzmir’e ilk defa geliyoruz, gelirken farklı gelelim dedik. Küçük bir örneğini Polonya’da gördüğü-


gündem

müz bu projeyi hayata geçirdik. İzmir Valiliği ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile irtibata geçerek neye ihtiyaçları olduğunu sorduk. Dolaba ihtiyaçları olduğunu öğrenince de tamamen milli ve yerli makinelerle dört gün boyunca çocuklarımız için iki farklı boyda 100 adet dolap ürettik. Şimdi de bu dolapları gururla teslim ediyoruz. Diğer fuarlarımızda da farklı projeler yapmayı düşünüyoruz. Hedefimiz birbirine hizmet eden sektörlerin dernekleriyle de birçok alanda proje geliştirip, devamlılık sağlamak. Bu projeyle kimsesiz çocuklarımıza küçük de olsa bir katkı sunup yüzlerini güldürebildiysek ne mutlu bize” dedi.

PANEL VE ETKİNLİKLER GERÇEKLEŞTİRİLDİ Sektördeki en son yeniliklerin sergilendiği İZWOOD’da aynı zamanda AİMSAD’ın organize ettiği çeşitli panel ve etkinlikler de gerçekleştirildi. Eğitim kurumları ile sektör arasındaki etkileşimin artırılması ve sektörel eğitimin eğitmenlerden öğrencilere doğru yayılmasının amaçlandığı 11 Nisan’daki Ağaç İşleme Makineleri Paneli’ne Türkiye’nin çok sayıda üniversitesinde görev yapan orman fakülteleri, ağaç işleme ve mobilyayla ilişkili bölümlerin öğretim üyeleri katıldı.

AİMSAD, FUAR ALANINA KURDUĞU 1000 METREKARELIK ÜRETIM BANDINDA IMAL ETTIĞI 100 ADET ELBISE DOLABINI KIMSESIZ ÇOCUKLAR YARARINA KULLANILMAK ÜZERE AILE VE SOSYAL POLITIKALAR BAKANLIĞI YETKILILERINE TÖRENLE TESLIM ETTI.

35


sektörden

“ROBOTİK TEKNOLOJİLERİ İMALATA ENTEGRE EDİYORUZ” SAVRUKOĞLU ZİRAAT MAKİNALARI AR-GE MÜDÜRÜ İBRAHİM SAVRUKOĞLU, “ENDÜSTRİYEL ROBOTLARI ÜRETİM SÜREÇLERİMİZDE KAYNAK, TAŞIMA, TEZGÂH BESLEME GİBİ GÖREVLERDE KULLANIYOR OLMAMIZI, ŞİRKETİN GELİŞMESİ, ÜRETİM KAPASİTESİNİN ARTIRILMASI VE ÜRETİMDE HATA ORANININ AZALTILMASI KONULARINDA BİR KİLOMETRE TAŞI OLARAK ÇOK ÖNEMSİYORUZ” DİYOR.

36

S

ektörde 100 yıla yaklaşan köklü bir geçmişe sahip olan Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın beşinci nesil temsilcisi olan Ar-Ge Müdürü İbrahim Savrukoğlu, “Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki zorlu şartlara rağmen kesintisiz olarak üretime devam eden bir firmayız. Bugün ailenin dördüncü ve beşinci kuşak nesilleriyle yurt dışına Türk tarım makinelerini satmaya, Ar-Ge yatırımları ve modern üretim tesislerimizle bölge ve Türkiye ekonomisi için katma değer üretmeye devam ediyoruz” diyor. Savrukoğlu Ziraat Makinaları, halen pulluk, kültivatör, tırmık, çizel ve tesviye küreği gibi çiftçilerin tarımsal üretim sürecinin ilk adımında ihtiyaçları olacak makinelerin üretimini gerçekleştiriyor. “Tarihimizde, işletmeye yeni katılan her aile bireyi imalatın tüm kademesinde bulunmuştur. Tabiri caiz ise şirkete katılan hiçbir aile bireyi tepeden yönetime gelmemiştir. Bu gelenek, ‘know how’ tabir edilen tecrübe kazanımlarımızın kuşaktan kuşağa aktararak çoğalmasını sağlamıştır”

diyen İbrahim Savrukoğlu ile şirketin geçmişi, bugünü ve geleceğini konuştuk. Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın uzun bir geçmişe sahip olduğunu biliyoruz. Kuruluş hikâyenizi kısaca sizden dinleyebilir miyiz? Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın temelleri 1920’li yıllara dayanıyor. Kurulduğu günden bugüne sürekli gelişen ve büyüyen bir aile şirketiyiz. Kuruluşumuzun ilk yıllarında, Afyonkarahisar’da “Demirciler içi” olarak bilinen ve o dönemde şehrin demirci esnaflarının bir arada bulunduğu tarihi bölgede faaliyet gösteriyordu. Tahmini 1920’li yıllarda Mehmet Savrukoğlu ve oğlu İbrahim Savrukoğlu’nun birlikte kurduğu atölyede, tarımda kullanılan el aletleri ve pulluk gibi tarımsal üretim için gerekli aletler üretiliyordu. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın zorlu günlerinde, erkek nüfusunun cepheye gittiği, kadın ve çocukların ise yiyecek bulmakta zorlandığı o zor dönemlerde, İbrahim Savrukoğlu da bildiğimiz kadarıyla yedi yıl cephede kalmış ve ken-


disinden ümit kesilmişken geri dönerek demirciler içi bölgesindeki atölyede çalışmaya devam etmiş. O dönem elektrik enerjisinin henüz olmadığı Afyonkarahisar sanayisinde, kömür ocaklarıyla tavlanan demirler, örs üzerinde balyozlarla dövülerek şekillendiriliyordu. Elektrikle çalışan takım tezgahlarının ülkeye girmesiyle birlikte, demirciler içi bölgesine ilk defa elektrikle çalışan şahmerdan ve presler de Savrukoğlu’nda kullanılmaya başlanmıştır. 1953’te İbrahim Savrukoğlu’nun vefatıyla şirket yönetimini oğlu Halil İbrahim Savrukoğlu devralmış ve şirket, ülkeye traktörlerin de girmesiyle birlikte pulluk parçaları imal etmeye başlamıştır. Türkiye’deki ilk pulluk okunu imal eden Savrukoğlu, 1950’den günümüze bu konuda ihtisaslaşmış ve halen de üretimine devam ediyor. 1978 yılına gelindiğinde ise Halil İbrahim Savrukoğlu, oğlu Bahattin Savrukoğlu ve yeğeni İbrahim Ethem Şengül ile yeni kurulan Afyonkarahisar Sanayi Çarşısı’nda bir atölye daha açarak, burada pulluk, kültivatör, tırmık gibi toprak işleme makineleri üretimine başladı. 1991 yılında Afyonkarahisar’da ilk kez Organize Sanayi Bölgesi kurulmasıyla burada 5 bin metrekarelik bir arsa alındı ve geniş kapsamlı bir fabrika inşasına başlandı. 1992 yılında Halil İbrahim Savrukoğlu’nun vefatının ardından 1993 yılında Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikada faaliyete başlandı ve şirketi imalat alanında İbrahim Ethem Şengül, yönetim ve finans alanında ise Bahattin Savrukoğlu devraldı. 1996 yılına gelindiğinde Sanayi Çarşısı’nda bir tarım market açıldı ve imal edilen tarım makineleri ve fabrikada imal edilmeyen diğer tüm tarım ekipmanlarını içeren bir satış ofisi kuruldu. Günümüzde ise halen OSB içerisindeki modern üretim tesisinde Türk ve dünya çiftçisine hizmet vermeyi sürdürüyoruz.

Üretim tesislerinizdeki yetkinliklerinizden söz edebilir miyiz? Makine parkınızdaki teknolojik yeterliliğiniz hangi seviyededir? Savrukoğlu Ziraat Makinaları; imalata dayalı endüstrilerde Japonya’da başlayan ve son yıllarda ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan endüstriyel robotları üretim hatlarına entegre eden bir şirkettir. Endüstriyel robotları üretim süreçlerimizde kaynak, taşıma, tezgâh besleme gibi görevlerde kullanıyor olmamız, şirketin gelişmesi ve üretim kapasitesinin artırılması, üretimin standartlaşması ve üretimde hata (ıskarta) oranının azaltılması konularında bir kilometre taşı olarak çok önemlidir. Bunların yanı sıra CNC tezgâhlar, tam otomatik ya da yarı otomatik tezgâhlar ve endüstriyel robotlarla üretim yapan firmamız her geçen gün “Daha iyiye nasıl ulaşabilirim?” sorusunun heyecanıyla çalışıyor. Üretimde kapasitenin artırılması çalışmalarıyla birlikte ısıl işlem tesislerimizde de malzeme mekanik özelliklerini yükseltiyoruz. Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki modern fabrikamızda çağın gerektirdiği, Endüstri 4.0 olarak anılan üretimin otonomlaştırılması ve bununla birlikte imalatta hız ve kalitenin artırılması çalışmaları kapsamında, son teknoloji tezgâhlarla üretimimizi gerçekleştirmeye devam ediyoruz.

“FIRMA OLARAK, ÇOK FARKLI ALANLARA ENERJI AYIRMAKTANSA YAPTIĞIMIZ IŞTE EN IYI OLMANIN VE UZMANLAŞMANIN HEM BIZE HEM DE YAPTIĞIMIZ IŞE DAHA FAZLA KATKI SAĞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM.”

Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nı rakiplerinden ayıran temel fark sizce nedir? Bizi rakiplerimizden ayıran iki temel fark var. Birincisi, faaliyete başladığımız günden bugüne aynı alanda çalışıyor olmamızdır. Gerek imalat anlamında gerekse ürettiğimiz makine-

Türk çiftçisine ne tür ürünler sağlıyorsunuz? Ürün, marka ve hizmetleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Savrukoğlu Ziraat Makinaları, tarım makineleri yelpazesinin yalnızca toprak işleme makineleri alanında ihtisaslaşmayı tercih etmiş bir firmadır. Firma olarak, çok farklı alanlara enerji ayırmaktansa yaptığımız işte en iyi olmanın ve uzmanlaşmanın hem bize hem de yaptığımız işe daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu sebeple; toprak işleme grubu ekipmanlarından pulluk, kültivatör, tırmık, çizel ve tesviye küreği gibi çiftçilerin tarımsal üretim sürecinin ilk adımında ihtiyaçları olacak makineler üretiyoruz. 2009 yılında bünyemize kattığımız, bölgesel olarak bilinirliği çok yüksek olan ESMAN Pulluk Sanayi markasıyla da pulluk üretiminde daha da profesyonelleştik ve müşteri portföyümüzü artırmaya başladık.

37


sektörden kaliteyi nasıl artırabiliriz?” ya da “Çiftçinin işini daha kolay nasıl çözebiliriz?” sorularının cevaplarını aramaktadır.

“MÜHENDİSLİK, ÖN LİSANS VE MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİSİ OLMAK ÜZERE YILDA ORTALAMA 20 KADAR ÖĞRENCİYE STAJ İMKÂNI SUNUYORUZ.”

lerin kullanım alanlarında çok büyük tecrübelere sahibiz. Bu tecrübelerin kuşaktan kuşağa aktarılması konusunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Tarihimizde, işletmeye her yeni katılan aile bireyi imalatın her kademesinde bulunmuştur. Tabiri caiz ise şirkete katılan hiçbir aile bireyi tepeden yönetime gelmemiştir. Bu gelenek, “know how” tabir edilen tecrübe kazanımlarımızın kuşaktan kuşağa artarak çoğalmasını sağlamıştır. Diğer önemli farkımız ise bilgiye verdiğimiz değerdir. Günümüzde hem tarım makinelerinin hem de bu makinelerde kullanılan malzeme teknolojisinin gelişimini yakından takip ediyoruz. Günümüz koşullarında tecrübe ve bilgiyi harmanlayarak sürekli gelişim gösteremediğiniz her anın sizi dünya arenasındaki yarıştan uzaklaştıracağının farkındayız. Belki de bizi yaklaşık bir asırdır ayakta tutan temel farkımız da budur. Kendi bünyemizde kurduğumuz metalografi laboratuvarı, Ar-Ge departmanı, prototip atölyesi de her gün “Acaba

38

2016 yılı nasıl geçti, beklentilerinize uygun bir üretim/satış gerçekleştirebildiniz mi? 2017 için öngörüleriniz nedir? 2016 yılı Türkiye açısından çok zorlu ve büyük badirelerin atlatıldığı bir yıl oldu. Fakat tüm bu zorluklar karşısında bile hiçbir ferdimiz yılmadı ve herkes ülke için tek bir noktada birleşti. Bu azim ve kararlılık olduğu sürece Türkiye’nin giderek büyüyeceği ve sayılı ekonomiler arasına gireceğini düşünüyorum. Şöyle bir örnek vereyim; ülkenin uçurumun eşiğine getirildiği 15 Temmuz’un ertesi günü aklımızda geleceğe dair hiçbir korku yoktu. 16 Temmuz’da Aden Limanı’na gönderilmek üzere konteyner yüklememiz vardı. Çalışma azmimizden hiçbir şey kaybetmeden biz o gün o konteyneri yükledik. Biliyorum ki diğer vatandaşlarımız da çalışmalarına hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Bizdeki bu çalışma azmi olduğu sürece, inanıyorum ki çok yakında örnek alınan bir ülke haline geleceğiz. 2016 yılında tıpkı Türkiye gibi tahmin ettiğimiz oranın altında büyüdük ve büyüme oranımız yüzde 15’te kaldı. Bununla birlikte, 2016 yılında üretime entegre ettiğimiz yeni hatlar ve bu yıl içerisinde eklediğimiz ve ekleyeceğimiz teknolojik tezgâhlarla, 2017 yılında da en az 2016 yılı büyüme oranını yakalayacağımızı düşünüyoruz. Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü olarak, şirketinizin Ar-Ge’ye bakışını anlatır mısınız? Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın Ar-Ge’ye bakışı çok nettir: Ar-Ge, firmaların sürdürülebilirliği açısından olmazsa olmazıdır. Dünya devi firmaları incelediğinizde Ar-Ge departmanlarının ortalama beş yıl sonrasının ürünlerini tasarla-


dığını görürsünüz. Mevcut ürünlerin ömürleri dolduğunda, yeni üretim arayışına girmeden yeni modelleri kolayca piyasaya sürüp rakiplerinden bir adım öne geçerler. Savrukoğlu Ziraat Makinaları da Ar-Ge departmanı alanında yetkin ziraat, makine, malzeme ve mekatronik yüksek mühendislerinden oluşmaktadır. Çiftçilerden aldığımız geri bildirimler ve dünyadaki teknolojik gelişmelerden aldığımız ilhamla önce hayal kuruyoruz. Bazen hiç ummadığımız anlarda gelen ilhama, bazen aylarca düşündükten sonra ulaşabiliyoruz. Çünkü biliyoruz ki her şey önce hayal etmekle başlar. Ar-Ge departmanının başardığı çok sayıda projemiz de var. Bu projeler genellikle TÜBİTAK ve devletin diğer kurumları aracılığıyla destekleniyor. İhracat kapasiteniz ve yetkinliğinizden de söz edebilir miyiz? Savrukoğlu Ziraat Makinaları, Arap ülkeleri, Irak, Tunus, Makedonya, Yunanistan ve Türki Cumhuriyetlere doğrudan ihracat yapıyor. İç pazara oranlarsak, toplam üretimimizin yaklaşık yüzde 30’unu ihraç ediyoruz. İhracatta sorun yaşıyor musunuz? Türkiye’nin konumu ve komşuları itibarıyla potansiyel bir sanayi ülkesi olduğunu düşünüyorum. Avrupa’ya göre düşük işgücü maliyetleri ve lojistik kolaylığı nedeniyle birçok üründe tercih sebebi oluyoruz. Ülkeler arası yapılan ticaret anlaşmalarının daha da artırılması, özellikle

Müslüman coğrafyada çok daha hacimli ticaret yapılmasına olanak sağlayacaktır. Türkiye menşeli ürünlerde ülkelerin gümrük vergisi indirimleri yapması da dış ticarette rakip ülkelere göre avantaj sağlamamıza neden olacaktır.

“MAKİNE İMAL ETMEK, YAPTIĞINIZ MAKİNENİN KULLANILDIĞINI VE İŞE YARADIĞINI GÖRMEK GERÇEKTEN PAHA BİÇİLEMEZ BİR DUYGU. BU İSTEK VE HEVESLE HER YENİ YAPTIĞIMIZ MAKİNE BİZİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ DİYEBİLİRİM.”

Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın kalite yönetimi çerçevesinde sahip olduğu yetkinlikler nelerdir? Ürünlerimizin kalite kontrol departmanı tarafından hem imalat aşamasında hem de satış sonrasında takibi ve kontrolü düzenli olarak sağlanıyor. Tüm ürünlerin deney raporları mevcut olup, TSE uyumludur. İnsan kaynakları stratejiniz ve istihdam hacminizden de söz edebilir miyiz? 11’i beyaz yaka olmak üzere toplamda 55 çalışanımız var. Takım tezgâhları teknolojisi geliştikçe ihtiyacımız olan takım arkadaşlarının profili de gün geçtikçe değişiyor. Günümüzde en çok aradığımız meslekler, makine teknikeri, robot operatörleri ve CNC operatörleridir. Bunun yanı sıra tabii ki kaynakçı, boyacı, montaj elemanı ve torna tesviye operatörlerine de ihtiyacımız oluyor. Elimizden geldiğince ister mühendislik öğrencisi olsun, ister ön lisans öğrencisi olsun isterse de meslek lisesi öğrencisi olsun yılda ortalama 20 kadar öğrenciye staj imkânı sunuyoruz. Gururla söyleyebilirim ki, geçmişte stajını bizde yapan birçok arkadaşımızla şu an birlikte çalışıyoruz.

İBRAHİM SAVRUKOĞLU KİMDİR? ✓ 1990 yılında Afyonkarahisar’da doğan, ✓ İstanbul Teknik Üniversitesi İmalat Mühendisliği ve Makine Mühendisliği Bölümleri’nden mezun olan ve yine İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Katı Cisimlerin Mekaniği alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayan İbrahim Savrukoğlu, ✓ Halen Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü olarak görev alıyor ve ✓ Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği alanında doktora çalışmalarına devam ediyor.

39


kapak

40


TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI VE MAKINE İMALAT SANAYII DERNEKLERI FEDERASYONU (MAKFED), MAKINE IMALAT VE IHRACATÇILARININ GENEL DURUMU ILE ÜRÜN PROFILINI BELIRLEYEREK SEKTÖRDEKI FAALIYETLERIN DAHA SISTEMATIK YÜRÜTÜLMESI AMACIYLA HAZIRLATTIĞI “MAKINE SEKTÖRÜ ENVANTER ARAŞTIRMASI”NI KAMUOYUYLA PAYLAŞTI.

41


kapak

E

stima Araştırma ve Danışmanlık şirketinin yürüttüğü araştırma çerçevesinde makine sektöründe faaliyet gösteren imalat ve ihracatçıların mevcut durum tespiti yapılarak firma ölçekleri temelindeki analizler; envanter, etkileşim ve çapraz tabloların yanı sıra görsel içerikli infografik raporlarla da zenginleştirildi. İlki 2006 yılında hazırlanan envanter çalışması ile sektörün gelecek stratejilerinin hazırlanması ve Türkiye’nin Makinecileri’nin küresel arenada daha güçlü bir biçimde hareket etmesi yolunda önemli bir adım atıldı. Temel amacı, makine sektöründe faaliyet gösteren üretici ve ihracatçılar ile ilgili strateji çalışmaları için mevcut durum tespitinin yapılması olan araştırma kapsamında; makine üretici ve ihracatçılarının genel durumları (istihdam, üretim, ihracat, satış, girdiler, Ar-Ge çalışmaları gibi) ve ürün profilleri belirlendi. Bu sayede makine sektöründeki çalışmaların daha sistematik ve verimli yapılmasını sağlayacak, rekabet gücünü artıracak stratejilerin hazırlanmasına ışık tutacak verilerin elde edilmesi hedeflendi. Makine İhracatçıları Birliği’nin (MAİB) veritabanı kullanılarak gerçekleştirilen araştırmanın hedef kitlesi, MAİB’e üye olan ya da olmayan makine sektöründe faaliyet gösteren imalatçı firmaların

42

karar verici pozisyonundaki (sahip/ortak/üst düzey yönetici) yöneticileri olarak belirlendi. Örnekleme tekniği kullanılarak yürütülen araştırma kapsamındaki tüm görüşmeler yüz yüze gerçekleştirildi. Araştırmanın veri toplama aşaması, süpervizör eğitimlerini takiben 2 Ağustos 2016 tarihinde başladı ve 7 Eylül tarihine kadar 262 firma ile pilot görüşme gerçekleştirildi. 22 Aralık 2016 tarihinde veri toplama aşamasının tamamlanmasını, 23 Aralık 2016 ile 6 Ocak 2017 tarihleri arasında yürütülen veri temizleme, veri analizi ve raporlama süreçleri izledi. Veri toplama sürecince toplam


ENVANTER ÇALIŞMASI NE DİYOR?

MAİB’in veritabanı kullanılarak gerçekleştirilen envanter çalışmasının hedef kitlesini MAİB’e üye olan ya da olmayan, makine sektöründe faaliyet gösteren imalatçı firmaların karar verici pozisyonundaki yöneticileri oluşturdu.

Araştırma; İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, İzmir, Adana, Manisa, Eskişehir, Denizli, Antalya, Kayseri, Aydın, Gaziantep, Balıkesir, Samsun, Zonguldak, Afyonkarahisar, Aksaray, Kütahya, Kocaeli, Muş, Trabzon, Diyarbakır, Hatay, Kars ve Mersin olmak üzere toplam 26 ilde gerçekleştirildi. Firmaların ortalama yüzde 19’unun yurt dışında temsilciliği bulunurken Almanya yüzde 37 ile en fazla temsilciliğin yer aldığı ülke olarak karşımızda duruyor.

Firmaların yüzde 66’sı iç pazarın tatmin edici olması gerekçesiyle ihracat yapmıyor.

Veri toplama sürecince toplam 2 bin 500 görüşme gerçekleştirildi.

Araştırmaya katılan firmaların genel olarak yüzde 28’i kredi kullandığını ifade ederken kullandıkları kredi türlerinde ilk sırada yüzde 93 ile işletme, yüzde 13 ile yatırım ve yüzde 11 ile ihracat kredisi yer alıyor.

Büyük ölçekli firmaların yüzde 16’sı sektörel bir derneğe üyeyken orta ölçekli firmalarda bu oran yüzde 8, küçük ölçekli firmalarda ise yüzde 7 dolayında seyrediyor.

Yapılan araştırma her 10 firmadan yaklaşık beşinin üretimin yanı sıra ticaret ve hizmet alanlarında da faaliyet gösterdiğini ortaya koydu.

Araştırma çerçevesinde görüşülen firmaların yüzde 83’ünü küçük (1-50 arası çalışanlı), yüzde 15’ini orta (51-150 çalışanlı), yüzde 3’ünü ise büyük ölçekli (150’den fazla çalışanlı) firmalar oluşturdu.

Firmaların genel olarak yüzde 11’i gelecek dönemde ilk kez girmeyi planladığı hedef pazar olarak Almanya’yı işaret ederken bu ülkeyi yüzde 9 ile Rusya, yüzde 7 ile ABD, yüzde 6 ile Ukrayna, yüzde 5 ile İngiltere ve İran, yüzde 4 ile Çin-Fransa-Kazakistan ve Azerbaycan takip ediyor.

Makine sektöründe faaliyet gösteren firmaların yüzde 58’i sadece doğrudan tüketiciye giden ürün, yüzde 23’ü ise sanayi girdisi üretiyor.

İhracat yapan firmalardan yüzde 58’i ihracata yönelik desteklerden yararlanmıyor.

Makine sektörüne dair ürün geliştirme sürecinde mühendislik hizmetleri yüzde 76, müşteri bildirimleri yüzde 74, patron/yönetici görüşleri ise yüzde 66 ile en fazla başvurulan yöntemler olarak öne çıkıyor.

Araştırmaya katılan firmaların yüzde 37’si yurt içinde, yüzde 13’ü ise yurt dışında düzenlenen sektörel fuarlara stantla katılıyor.

43


kapak TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ İLE 10 YILDA YAŞANAN DEĞİŞİM (2006-2016) 2006

İLKI 2006 YILINDA HAZIRLANAN ENVANTER ÇALIŞMASI ILE SEKTÖRÜN GELECEK STRATEJILERININ HAZIRLANMASI VE TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN KÜRESEL ARENADA DAHA GÜÇLÜ BIR BIÇIMDE HAREKET ETMESI YOLUNDA ÖNEMLI BIR ADIM ATILDI.

OSB’DE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN ORANI

%37 %52 %64

KAPASİTE KULLANIM ORANI

%75 %92

SADECE İÇ PAZARDA SATIŞ YAPAN FİRMA ORANI

%82

ANA ÜRÜN MALİYETİNİN SATIŞ FİYATINDAKİ PAYI

%68 %42 %18

İŞ GÜCÜ MALİYETİNİN CİRODAKİ PAYI TAŞIMA GİDERLERİNİN TOPLAM MALİYET İÇİNDEKİ PAYI

%27 %5 %13 %67

FUARLARA KATILIMDAN DUYULAN MEMNUNİYET

%87

HİÇBİR FUAR DESTEĞİNDEN YARARLANMAYAN FİRMALARIN ORANI HERHANGİ BİR KALİTE/STANDART BELGESİ/ SERTİFİKA SAHİBİ OLMAYAN FİRMALARIN ORANI FİRMALARIN KREDİ KULLANIM ORANI

%57 %64 %54 %38 %47 %28

MAKİNE VE EKİPMAN TEMİNİNDE YURT İÇİNDEKİ FİRMALARIN TERCİH EDİLME ORANI YEDEK PARÇA TEMİNİNDE YURT İÇİNDEKİ FİRMALARIN TERCİH EDİLME ORANI BAKIM HİZMETİ ALIMINDA YURT İÇİNDEKİ FİRMALARIN TERCİH EDİLME ORANI HAMMADDE TEMİNİNDE YURT İÇİNDEKİ FİRMALARIN TERCİH EDİLME ORANI

%84 %82 %93 %85 %98 %87 %96 %86 %80 %80

FİRMALARIN YURT İÇİNE ÜRÜN SATIŞ ORANI FİRMALARIN RAKİPLERİNİN YURT İÇİNDE FAALİYET GÖSTERDİĞİNİ BELİRTME ORANI KREDİ ALIMINDA BANKA TERCİHİ

KAMU ÖZEL

2 bin 500 görüşme gerçekleştirildi. Toplanan verilerin kontrol ve temizlik aşamasında, matris soru türlerinin cevaplanma düzeni ile yanıtlar arası tutarlılık dikkate alındı. Her bir süpervizörün tamamladığı anketlerin yüzde 20’si kontrol aşamasında aranarak teyit edildi.

ARAŞTIRMANIN VERI TOPLAMA AŞAMASI, SÜPERVIZÖR EĞITIMLERINI TAKIBEN 2 AĞUSTOS 2016 TARIHINDE BAŞLADI VE 7 EYLÜL TARIHINE KADAR 262 FIRMA ILE PILOT GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTIRILDI.

44

2016

ENVANTER ARAŞTIRMASI 26 İLİ KAPSIYOR Araştırma çerçevesinde görüşülen firmaların yüzde 83’ünü küçük (1-50 arası çalışanlı), yüzde 15’ini orta (51-150 çalışanlı), yüzde 3’ünü ise büyük ölçekli (150’den fazla çalışanlı) firmalar oluşturdu. Çalışma; İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, İzmir, Adana, Manisa, Eskişehir, Denizli, Antalya, Kayseri, Aydın, Gaziantep, Balıkesir, Samsun, Zonguldak, Afyonkarahisar, Aksaray, Kütahya, Kocaeli, Muş, Trabzon, Diyarbakır, Hatay, Kars ve Mersin olmak üzere toplam 26 ilde gerçekleştirildi. Faaliyet alanlarına göre firmalar ise: Yük kaldırma, taşıma ve istiflemeye mahsus makineler yüzde 13; inşaat ve madencilikte kullanılan makineler yüzde 11; takım tezgahları yüzde 8; gıda sanayii makineleri yüzde 8; tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler yüzde 8; hadde ve döküm makineleri yüzde 6; klimalar ve soğutma makineleri

%87 %79 %26 %54 %84 %91

yüzde 6; motorlar yüzde 5; pompa ve kompresörler yüzde 4; rulmanlar yüzde 4; türbin, turbojet, turbopropeller, hidrolik silindirler yüzde 3; tekstil ve konfeksiyon makineleri yüzde 3; ambalaj makineleri yüzde 3; kauçuk, plastik, lastik işleme makineleri yüzde 3; vanalar yüzde 3; ısıtıcılar ve fırınlar yüzde 3; diğer yüzde 16 şeklinde bir dağılım gösterdi. Ayrıca her 10 firmadan yaklaşık 5’inin üretimin yanı sıra ticaret ve hizmet alanlarında da faaliyet gösterdiği belirlendi. Sadece üretim yaptığını belirtenlerin payı ise yüzde 12 olarak hesaplanırken hizmet alanında faaliyet gösteren firmalarda ise en çok; yüzde 75 ile satış sonrası servis, yüzde 71 ile yedek parça ve aksesuar temini, yüzde 68 oranıyla da montaj hizmeti verdiği kaydedildi. Sonuçlara göre her 10 firmadan beşinin organize sanayi bölgesinde, üçünün küçük sanayi sitesinde ve iki tanesinin de şehir içi yerleşim yerlerinde faaliyet gösterdiği saptandı. Söz konusu firmaların çoğunluğu tamamen bağımsız olup sadece yüzde 3’lük bir kesim bir holding çatısı altında yönetiliyor. Holdinge bağlı firmaların oranı büyük ölçekli firmalar nezdinde yüzde 19’a yükseliyor.


FİRMALARIN YÜZDE 62’Sİ İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİYOR Bugüne kadar en az bir kez ihracat yapmış firmaların oranı yüzde 68, halihazırda ihracat yapmaya devam edenlerin oranı ise yüzde 62’dir. Büyük ölçekli firmalar nezdinde ihracatçı firmaların oranı yüzde 79’a yükseliyor. Firmaların ihracata devam etmeme nedenleri arasında; gerçek alıcıya ulaşamama, fiyatların yüksek kalması en belirgin olanlar. Her 10 ihracatçı firmadan yedisinin ilk ihracatını müşteri talebi üzerine gerçekleştirmiş olması ise dikkat çekici bir nokta. İŞGÜCÜ MALİYETLERİ, TOPLAM CİRONUN YÜZDE 27’SİNİ OLUŞTURUYOR 2016 yılında kapasite kullanım oranı yüzde 75 olarak hesaplanırken, kendi bünyesinde son ürün imalatında yine kendi kullanmak üzere hammadde/ara madde üreten firma oranı yüzde 8. Üretimde kullanılan girdiler ise çoğunlukla yurt içinden temin ediliyor. Paslanmaz çelik yüzde 61, çelik yüzde 55 ve sac yüzde 35 oranıyla üretimde kullanılan girdilerde başı çekiyor. Bu bulgu paralelinde; paslanmaz çelik ve çelik, girdiler içerisinde stratejik açıdan en önemli/en yoğun kullanılan kalem olarak duruyor. Stratejik önemdeki girdilerin toplam hammadde girdileri içindeki parasal tutar olarak payı yüzde 44 olarak hesaplanıyor. Stratejik önemdeki ürün gruplarının ise yüzde 39’u ithal ediliyor. Büyük ölçekli firmalarda bu ürün gruplarının ithal edilme oranı yüzde 77’ye yükseliyor. Firmaların yüzde 58’i sadece doğrudan tüketiciye giden ürün, yüzde 23’ü ise sanayi girdisi üretiyor. Her ikisini de üretenlerin oranı ise yüzde

19. İmal edilen ana ürünün maliyeti satış fiyatının ortalama yüzde 43’üne tekabül ederken, işgücü maliyetlerinin toplam ciro içerisindeki ortalama payı yüzde 27, iç piyasa ve/veya ihraç ürünler için ödenen toplam taşıma giderlerinin toplam maliyetler içindeki payı ise yüzde 13 olarak hesaplanıyor. Firmaların yüzde 60’ında üretim alanı kira iken yüzde 44’ünde firmaya ait

ENDÜSTRİ 4.0 YETERİNCE BİLİNMİYOR Firmaların genel olarak yüzde 71’i Endüstri 4.0 hakkında daha önce hiçbir şey duymadığını ifade ediyor. Detaylı bilgi sahibi olmayanların oranı yüzde 19 şeklinde yansırken detaylı bilgi sahibi olanların oranı ise yüzde 10 düzeyinde. Endüstri 4.0 hakkında bilgi sahibi olan firmaların genel olarak yüzde 20’si kendi bünyelerinde konu hakkında çalışmalar gerçekleştirildiği söylüyor. Yüzde 67’si herhangi bir çalışma yapmadığını belirtirken yüzde 13’ü ise bilmiyorum yanıtını veriyor.

45


kapak YÖNETİCİ PROFİLİ ORTAKLIK YAPISI

%73

1 sahibi var 2 ortaklı

SAHIP / ORTAKLARIN EĞITIM DURUMU

İlk / Ortaokul Mezunu

%9

Lise Mezunu

%28

%19

%26

Yüksekokul Mezunu 3 ortaklı

%5

4 ortaklı

%3

Yüksek Lisans/ Doktora Mezunu

SAHIP / ORTAKLARIN YABANCI DİL BİLGİSİ DURUMU

%41

Bilmiyor

Almanca

%8

%1

ORTALAMA YAŞ

%41

35 - 44

Fransızca

%2

45 - 54

Diğer

%3

55 ve üstü

HER DÖRT FİRMADAN BİRİ AR-GE ÇALIŞMASI YAPIYOR Yaklaşık olarak her dört firmadan biri Ar-Ge çalışması yaptığını belirtirken bu oran bü-

40

%26

25 - 34

alan. Üretime ayrılan kapalı alanın toplam üretim alanı içerisindeki ortalama payı yüzde 76 olarak kaydedilirken, bu oran büyük ölçekli firmalarda yüzde 86’ya kadar yükseliyor.

46

%4 YAŞ

18 - 24

%95

İngilizce

%71

Üniversite Mezunu (Lisans)

%24 %7

yük ölçekli firmalarda yüzde 35’e yükseliyor. Yıllık Ar-Ge harcamalarının ciro içerisindeki payı ise yüzde 11. Ar-Ge çalışmaları yürüten firmaların yüzde 23’ü özel Ar-Ge merkezi olduğunu, yüzde 43’ü ise çalışmalarını firmanın ayrı bir biriminde gerçekleştirdiğini belirtiyor. Bu oranlar büyük ölçekli firmalarda daha da yükseliyor. Test ve laboratuvar ihtiyaçları ise çoğunlukla yurt içinden temin ediliyor. Ürün


İHRACAT DURUMU

ÜRETİMDE KULLANILAN GİRDİLER

HALIHAZIRDA İHRACAT DURUMU Genel

%62

Büyük Ölçekli

%38

%79

Orta Ölçekli

%21

%70

Küçük Ölçekli

%30

%60

%40

İhracat yapıyor

İhracat yapmıyor

FIRMANIZ ŞIMDIYE KADAR BIR KEZ DE OLSA HIÇ IHRACAT YAPTI MI? Halihazırda ihracatı olmayan firmalara sorulmuştur.

HAYIR

%85 EVET

%15

Paslanmaz çelik Çelik Sac Rulman Boru Servomotor Alüminyum Hırdavat Plastik / Plastik malzemeleri Demir Elektrik motorlar

%26

%16 %7 %4 %3 %3 %3

Yurt dışı

Sac Boru Rulman Paslanmaz çelik Çelik Servomotor

%32

Pazarlama kanalına girmekte zorlanıyoruz

%23 %22

ÜRETİMDE KULLANILAN GİRDİLERİN TEMİNİ

%40

Fiyatımız yüksek kalıyor

%35

161 farklı girdi/ ürün belirtilmiştir. Oranı 3%’ün altındakilere grafikte yer verilmemiştir.

ŞU AN NEDEN IHRACAT YAPMIYORSUNUZ? Gerçek alıcıya ulaşamıyoruz

%61 %55

Yurt içi

Her ikisi de

%2

%8

%90

%1

%9

%90

%2

%12

%86

%1

%79

%20

%2

%77

%21

%12

%12

%76

Grafikte payı en yüksek ilk altı girdinin temin yerine ilişkin bulgulara yer verilmiştir.

Pazarları iyi tanımıyoruz

%25

İŞLETMELERİN HİZMET ALANLARI

İç piyasa bizi tatmin ettiği için

%25

Hizmetler

Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

Satış sonrası servis (bakım onarım vb)

75%

65%

64%

77%

Montaj (kurulum ve çalıştırma)

68%

53%

57%

71%

Yedek parça ve aksesuar temini

71%

58%

61%

73%

Eğitim (her çeşit eğitim)

37%

33%

30%

38%

Danışmanlık hizmeti

32%

23%

31%

33%

Yazılım hizmetleri

14%

10%

11%

15%

Otomasyon

16%

13%

11%

17%

Kalitemiz yeterli olmuyor Nakliye maliyeti çok yüksek Ülke imajımız olumsuz

%17 %16 %10

Pazarlama tecrübemiz az

%6

Diğer

%5

Halihazırda ihracatı olmayan, daha önce ihracat yapmış firmalara sorulmuştur.

geliştirme sürecinde mühendislik hizmetleri yüzde 76, müşteri bildirimleri yüzde 74, patron/yönetici görüşleri ise yüzde 66 ile en fazla başvurulan yöntemler olarak öne çıkıyor. ArGe çalışması gerçekleştiren firmaların yarısı üniversitelerle ortak çalışma ve işbirliği içerisinde olduğunu belirtirken, söz konusu işbirlikleri daha çok yüzde 65 ile ürün geliştirme ve yüzde 52 oranıyla da Ar-Ge danışmanlığı alanına yayılıyor. Firmaların yüzde 43’ü tescilli marka, patent veya faydalı modele sahipken yüzde 57’lik kesimin yüzde 24’ü halihazırda tescilli marka, patent veya faydalı model alabilme kapasitesine sahip olduğunu ifade ediyor.

FİRMALAR VERGİ İNDİRİMİNİN YETERSİZLİĞİNDEN ŞİKAYETÇİ 2016 yılı içerisinde işletmelerde en fazla yüzde 48 ile makine ve teçhizat, yüzde 33 ile bilgisayar ve yazılım programları ve yüzde 29 oranıyla demirbaş türünden büro malzemelerinde sabit sermaye yatırımı olduğu görülüyor. Parasal değer açıdan ise en yüksek payı, bina inşaatıyla CNC tezgah yatırımları alıyor. Halihazırda CNC tezgah sahibi olmayan firmalar nezdinde gelecekte satın alma eğilimi olanların oranı yüzde 25 olarak ölçülüyor. Yaklaşık olarak her 10 firmadan altısı imal ettiği ürün ve sunduğu hizmetlere yönelik fiyat politikasını maliyet yapısına göre belirlediğini vurguluyor. İç pazar fiyatlarını dikkate alanların oranı yüzde 47 iken dış pazarı dikkate alanların oranı da yüzde 33. Her 10 firma-

FIRMALARIN YÜZDE 11’I GELECEK DÖNEMDE GIRMEYI PLANLADIĞI HEDEF PAZAR OLARAK ALMANYA’YI GÖSTERIRKEN BUNU YÜZDE 9 ILE RUSYA, YÜZDE 7 ILE DE ABD TAKIP ETTI.

47


kapak İŞYERİ BÜYÜKLÜĞÜ ORTALAMA PERSONEL SAYISI

Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

Toplam personel sayısı

66,4

218,3

131,3

49,9

Sadece üretimde çalışan personel sayısı

36,4

151,5

60,3

28,6

Toplam mühendis sayısı

6,2

16,8

9,0

5,3

Toplam teknisyen / tekniker sayısı

7,0

18,1

10,1

6,0

Tecrübeli uzman işçi sayısı

14,9

42,1

20,8

13,0

İdareci / yönetici olarak çalışan personel sayısı

4,8

16,0

7,8

4,0

MÜHENDIS VE TEKNIK PERSONEL ÇALIŞTIRIYOR MUSUNUZ?

HAYIR

EVET

%51

MÜHENDIS VE TEKNIK PERSONELİN ORTALAMA ÇALIŞMA SÜRESİ

%49

7 YIL

PERSONELİN EĞİTİM DURUMU Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

Üniversite mezunu sayısı

12,0

53,2

32,3

7,7

Yüksekokul (iki yıllık) mezunu sayısı

8,1

20,8

12,9

6,2

Teknik ve endüstri meslek lisesi mezunu sayısı

10,3

33,4

18,4

8,2

Lise mezunu sayısı

12,9

33,5

21,0

9,4

Çıraklık okulu mezunu sayısı

5,7

15,5

10,0

5,7

İlköğretim mezunu sayısı

13,3

57,0

25,4

10,7

Eğitimsiz / okuryazar değil

4,1

4,9

11,3

2,0

66,4

218,3

131,3

49,9

TOPLAM

FİRMADA AR-GE ÇALIŞMALARI VE PERSONEL SAYISI FIRMANIZDA AR-GE ÇALIŞMALARI YAPILIYOR MU? Genel Büyük Ölçekli

%24 %35

Evet Hayır

%76 %65

ORTALAMA AR-GE PERSONELİ SAYISI

AR-GE HARCAMALARININ YILLIK CİRODAKİ PAYI

3

%11

9

%12

Orta Ölçekli

%25

%75

5

%12

Küçük Ölçekli

%24

%76

2

%10

dan yedisi bugüne kadar herhangi bir devlet desteğinden yararlanmadığını belirtiyor. En fazla oranda başvurulan kurum ise KOSGEB olarak öne çıkıyor. İhracat yapan firmalardan yüzde 58’i ise ihracata yönelik desteklerden yararlanmadığını belirtiyor. İstihdam desteği, en yüksek oranda yararlanılan destek kalemi olarak belirtiliyor. İhracatçı firmaların yüzde 8’i devlet yardımlarından yeterince faydalanamadıkları kanaatindeyken devlet desteklerinden yararlanmama nedenleri arasında vergi indirimi sağlanmaması, yeterince bilgilendirme yapılmaması ve bürokrasi fazlalığı ön pla-

48

na çıkıyor. Her 10 ihracatçı firmadan yedisi dış finansman ihtiyacı olmadığını belirtiyor. İhracatçı firmaların yüzde 23’ü ihracatın finansmanında özel bankalara, yüzde 16’sı ise Eximbank hariç kamu bankalarına başvuruyor. Firmaların yüzde 80’i döviz riskine karşı herhangi bir araç kullanmadığını belirtiyor. FİRMALARIN ORTALAMA PERSONEL SAYISI 66 Firmaların yüzde 73’ünün mülkiyeti tek kişiye aitken yüzde 19’u ise iki ortaklı. Firma yöneticileri arasında en fazla bilinen yabancı dil yüzde 95 oranıyla İngilizce. Diğer taraftan firma yöneticilerinin yüzde 41’i ise yabancı dil bilmiyor. Yöneticiler arasında üniversite mezunu olanların oranı yüzde 71 seviyesindeyken yaş ortalaması ise 40 olarak belirtiliyor. Büyük ölçekli firmalarda ortalama personel sayısı 218,3, orta ölçekli firmalarda 131,3 iken küçük ölçekli olanlarda bu rakam 49,9 olarak ortaya çıkıyor. Buna göre genel olarak firmaların ortalama personel sayısının 66,4 olarak ölçüldüğü araştırmada sadece üretimde çalışan personel sayısı 36,4, toplam mühendis sayısı 6,2, toplam teknisyen/tekniker sayısı 7, tecrübeli uzman işçi sayısı 14,9 ve idareci/ yönetici personel sayısı ise 4,8. Mühendis ve/ veya teknik personelin firmalardaki ortalama çalışma süresi ise yedi yıl olarak belirtiliyor. Büyük, orta ve küçük ölçekli firmaların genelinde personelin eğitim durumuna bakıldı-


ğında ise; 12’sinin üniversite, 8,1’inin yüksekokul, 10,3’ünün teknik ve endüstri meslek lisesi, 12,9’unun lise, 5,7’sinin çıraklık okulu, 13,3’ünün ilköğretim, 4,1’inin ise hiç eğitim almadığı görülüyor. Firmaların çalışanları için düzenlediği eğitimlerin yüzde 72’sini teknik eğitimler oluştururken kişisel gelişim yüzde 41, iletişim yüzde 37, pazarlama yüzde 37, mevzuat yüzde 27, iş güvenliği yüzde 16, Ar-Ge ile proje geliştirme yüzde 14’lük bir paya sahip. FİRMALARIN YÜZDE 24’Ü GELİŞTİRDİĞİ YAZILIMI KULLANIYOR Araştırmaya katılan firmaların üretim, satış, büro vb. işlerde kullandığı yakıt türlerinin yüzde 53’ünü sadece elektrik; yüzde 29’unu doğal gaz, yüzde 13’ünü motorin, yüzde 10’unu benzin, yüzde 7’sini fuel-oil ve yüzde 5’ini de LPG oluşturuyor. Firmaların makine parklarında bulunan CNC tezgahların genel olarak sayısı sekiz iken yaşları da altı olarak belirtiliyor. Yine firmaların konvansiyonel tezgahlarının genel olarak ortalama sayısı 12 iken bunların da yaşları dokuzdur. Firmaların genel olarak yüzde 55’i moleküler düzeyde yüksek teknoloji (nanoteknoloji) konusunu bildiğini ancak herhangi bir girişimleri olmadığını belirtirken yüzde 12’si konuyu bilmelerine rağmen söz konusu teknolojiye ulaşma imkanına sahip olmadığını, yüzde 4’ü konu hakkında

ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİĞİ ÜNIVERSITELERLE ORTAK ÇALIŞMA VE IŞBIRLIKLERI YAPAN FİRMALAR Genel

Ürün geliştirme Ar-Ge danışmanlığı Strateji geliştirme

%54

Büyük Ölçekli

%60

Orta Ölçekli Küçük Ölçekli

İŞBİRLİĞİ YAPILAN ALANLAR

%62

Yönetim

%52

Finansman

%65 %52 %37 %22 %19

Üniversitelerle işbirliği olmayan firmaların 90%’ı ortak çalışma yapmama nedeni olarak ihtiyaç duyulmadığı, firma bünyesinde çözüldüğünü belirtmiştir. Diğer nedenler arasında; bürokratik engeller, çalışma anlayışı uyuşmazlığı, bilgilerin yetersiz bulunması, yüksek maliyet yer almaktadır.

TESCİLLİ MARKA, PATENT VE FAYDALI MODEL SAHİPLİĞİ %1 %8

%9

%1 %7

%24

%19

%33

%32

%35

%57

%63

%56

%56

Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

1,6

4,8

2,1

1,4

%20

%2 %16 %23

Çalışmalar devam ediyor Faydalı modelimiz var

%34

Patentimiz var Tescilli markamız var Hayır yok

Ortalama... Tescilli marka Patent

1,8

4,5

2,0

1,6

Faydalı model

2,7

6,2

2,7

2,5

Tescilli marka, patent ya da faydalı modeli olan firmaların 95%’i bu konularla ilgili bugüne kadar herhangi bir hukuki süreçte bulunup bulunmadıklarını belirtmektedir. 4%’ü dava açtıklarını, 1%’i ise kendisine dava açıldığını ifade etmektedir. Hukuki süreçlere ilişkin deneyimler firmanın ölçeğine göre farklılaşmamaktadır.

kimden destek/bilgi alabileceklerini bilmediğini, yüzde 10’u dışarıdan teknoloji almayı düşünmediğini ve yüzde 19 ise konu hakkında firmaları bünyesinde hazırlık yaptıklarını vurguluyor. Öte yandan firmaların yüzde 45’i kullanılan yazılımların yurt içinden satın alındığını ifade ederken yüzde 3’ü ise yurt dışından temin edildiğini söylüyor. Firma bünyesinde kendi geliştirdiği yazılımları kullananların oranı yüzde 24 iken yazılım kullanma ihtiyacı duymayan firmaların oranı ise yüzde 27 oranında seyrediyor. UCUZ ÜRÜN, HAKSIZ REKABETE YOL AÇIYOR Ürün ve hizmetlerine yönelik fiyat politikalarını, maliyet yapısına göre belirleyen firmaların genel oranı yüzde 61 olarak tespit edilirken iç pazardaki fiyatlara göre belirlediğini söyleyenlerin oranı yüzde 47, dış pazardaki fiyatlara göre belirlediğini söyleyenlerin oranı yüzde 33 ve arz/talep dengesinin fiyat politi-

ARAŞTIRMA SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN VERILER, YAKLAŞIK OLARAK HER DÖRT FIRMADAN BIRININ AR-GE ÇALIŞMASI YAPTIĞINI GÖSTERIRKEN BU ORAN BÜYÜK ÖLÇEKLI FIRMALARDA YÜZDE 35’E YÜKSELİYOR.

49


kapak YARARLANILAN DEVLET DESTEKLERİ

FİRMALARIN KENDİ MARKASI İLE İHRACATI Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

Hiç yararlanmadım

69%

63%

71%

69%

KOSGEB

18%

12%

15%

19%

Sanayi Bakanlığı

7%

12%

7%

6%

Ekonomi Bakanlığı

3%

9%

4%

3%

TÜBİTAK / TEYDEB

3%

4%

3%

3%

GENEL %33

Kendi markasıyla

%61 %6

Başka markayla Her ikisi de

BÜYÜK ÖLÇEKLİ İHRACATA YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİNDEN YARARLANMA Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

%29 %7

Hiç yararlanmadım

58%

40%

52%

59%

İstihdam desteği

21%

36%

33%

19%

Yurt dışı fuar katılım desteği

16%

28%

15%

16%

Marka desteği

12%

20%

17%

11%

Ar-Ge desteği

9%

20%

14%

8%

Eğitim desteği

6%

16%

10%

6%

Pazar araştırma desteği

4%

4%

7%

4%

Yurt dışı ofis mağaza desteği

3%

4%

2%

3%

Çevre desteği

3%

4%

6%

2%

Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

65%

71%

Özel bankalar

23%

29%

27%

22%

Kamu bankaları (Eximbank hariç)

16%

22%

18%

16%

Eximbank

4%

4%

4%

4%

Faktoring

2%

2%

2%

2%

Leasing

1%

-

1%

1%

Yurt dışı finans kurumları

1%

2%

-

1%

FİRMALARIN GELECEK DÖNEMDE ILK KEZ GIRMEYI PLANLADIĞI 10 HEDEF ÜLKE

11%

Orta Ölçekli

21% Almanya

%

Küçük Ölçekli

%

8% Almanya

12% 10%

Rusya

9% İspanya

9% ABD

7% Rusya

ABD

7% Rusya

7% Ukrayna

7% ABD

8%

Ukrayna

6% Tayland

5% Rusya

7% Ukrayna

5%

İngiltere

5% Çin

5% Kazakistan

5% İran

5%

İran

5% Romanya

4% İtalya

4% İngiltere

5%

Çin

4% İtalya

4% İsviçre

4% Çin

4%

Fransa

4% Azerbaycan

4% Fransa

4% Fransa

4%

Kazakistan

4% Fransa

4% Brezilya

4% Kazakistan

4%

Azerbeycan

4% İngiltere

4% İngiltere

4% Azerbeycan

4%

Hedef ülke yok 40%

50

Almanya

Her ikisi de

%34

%

Başka markayla

KÜÇÜK ÖLÇEKLİ

60%

Almanya

Kendi markasıyla

%66

%6

69%

Büyük Ölçekli

Her ikisi de

%28

Dış finansman ihtiyacımız yok

%

Başka markayla

ORTA ÖLÇEKLİ

KULLANILAN FİNANSMAN TEKNİKLERİ

Genel

Kendi markasıyla

%64

Hedef ülke yok 33% Hedef ülke yok 31% Hedef ülke yok 42%

%5

Kendi markasıyla

%60

Başka markayla Her ikisi de

kasını belirlemede ölçüt olduğunu söyleyen firmaların oranı ise yüzde 35 olarak ölçülüyor. Araştırmada, uluslararası ticaret kuralları ve hukuk konularında yetkin personel/ danışman istihdam eden firmaların genel oranı yüzde 36 olarak ortaya çıkıyor. Makine ihracatçılarının genel olarak yüzde 82’si ise iç pazarda ürün satışı gerçekleştiriyor. En önemli haksız rekabet unsuru olarak fiyat değişkenlikleri/ucuza satışı işaret eden firmaların oranı yüzde 24, vergi kaçıran firmaların varlığı yüzde 20, kayıt dışı firmalar yüzde 11, kalitesiz üretim yüzde 10, başka firmalar tarafından kötüleme yüzde 6, gerçek dışı reklam/tanıtım yüzde 6, sigortasız/kaçak işçi çalıştırmak yüzde 6, modellerin/ürünlerin taklit edilmesi yüzde 3, etik dışı davranışlar/hukuk kurallarına uymamak yüzde 4 şeklinde ortaya çıkıyor. Araştırmaya katılan firmaların genel olarak toplam üretim alanlarının büyüklüğü 3 bin 225 metrekare olarak belirtilirken toplam kapalı alan büyüklüğü ise 2 bin 453 metrekare. Firmaların yüzde 61’i ihracat gerçekleştirirken başka markayı tercih ettiğini söylerken yüzde 6’sı kendi markası ile yüzde


YURT İÇİ VE YURT DIŞI FUARLARA KATILIM

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ HİZMETLERİ

%42

%37

%42

%36 Genel

Büyük Ölçekli

Genel

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

YURT DIŞI FUARLARA KATILIM

%15

Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

%12 Küçük Ölçekli

FİRMALARIN SEKTÖREL DERNEK ÜYELİK ORANLARI

Genel

%7

Büyük Ölçekli Orta Ölçekli Küçük Ölçekli

Büyük Ölçekli

%33

%16 %8 %7

33’ü ise her iki yöntemi de kullandığını belirtiyor. Firmaların ortalama yüzde 19’unun ise yurt dışında temsilciliği bulunuyor. Almanya yüzde 37 ile en fazla temsilciliğin bulunduğu ülke olurken Rusya yüzde 29 ile ikinci, Fransa yüzde 15 ile üçüncü, İran yüzde 15 ile dördüncü, İngiltere yüzde 12 ile beşinci, Mısır yüzde 13 ile altıncı, İtalya yüzde 11 ile yedinci, Ukrayna yüzde 11 ile sekizinci, İspanya yüzde 8 ile dokuzuncu ve ABD yüzde 8 ile 10’uncu sırada yer alıyor.

Küçük Ölçekli

Ticaret heyetlerine katılım

%43

Fuar destekleri

%43

Beyanname onayı

%42

Alım heyetlerine katılım

%33

%32

Duyurular

Orta Ölçekli

%37

%13

YARARLANILAN MAİB HİZMETLERİ

FİRMALARIN MAİB HIZMETLERINDEN YARARLANMA ORANLARI

YURT İÇİ FUARLARA KATILIM

%46

%30

Dahilde işleme izini ile ilgili işlemler Münferit olarak istediğim bilgiler Sektörel bilgi ve araştırmalar Yurt dışı talepler, ihaleler Yurt dışı ofis mağaza destekleri

sıralanıyor: Rusya yüzde 22, Almanya yüzde 21, İngiltere yüzde 16, Fransa yüzde 16, Suriye yüzde 8, İtalya yüzde 8, Mısır yüzde 7, İspanya yüzde 6, Ukrayna yüzde 5, ABD yüzde 5. Firmalar, ihracat yaparken genel olarak en sık karşılaşılan sorunların yüzde 50 ile ilgili ülkelerin gümrük mevzuatından kaynakladığını belirtirken diğer sorunlar ise şöyle sıralanıyor: İlgili ülkelerin gümrüklerinde uygulamalardan kaynaklanan sorunlar yüzde 45, taşımacılıkta karşılaşılan sorunlar yüzde 44, Türkiye’nin mevzuatından kaynaklanan sorunlar yüzde 34, yabancı rakiplerin rekabetinden kaynaklanan sorunlar yüzde 31, yüksek fiyattan kaynaklanan sorunlar yüzde 26, Türk rakiplerin dış pazardaki rekabeti yüzde 24, olumsuz Türk malı imajı yüzde 21, hedef ülke pazarlama kanallarına girememek yüzde 15, modern bankacılık sisteminin işlememesi yüzde ve diğer nedenler yüzde 3.

%30 %24 %15 %14 %13 %13

ARAŞTIRMAYA KATILAN HER 10 FIRMADAN BEŞININ ORGANIZE SANAYI BÖLGESINDE, ÜÇÜNÜN KÜÇÜK SANAYI SITESINDE, IKISININ DE ŞEHIR IÇI YERLEŞIM YERLERINDE FAALIYET GÖSTERDIĞI SAPTANDI.

İHRACATTA EN SIK KARŞILAŞILAN SORUN, GÜMRÜK MEVZUATLARI Firmaların yüzde 57’si ihracatta müşteriye doğrudan satış yönetimini benimsediğini kaydediyor. Diğer yandan komisyoncu vasıtasıyla ihracat yapanların oranı yüzde 37, aracı firmayla dolaylı ihracat yapanların oranı yüzde 29 ve kendi mümessili ile ihracat yapanların oranı ise yüzde 25 olarak görülüyor. Firmaların ihracat aşamasında en fazla sorunla karşılaştığı ilk 10 ülke ise oranlarına göre şöyle

51


kapak KALİTE VE STANDART SERTİFİKASI SAHİPLİĞİ Genel

Büyük Ölçekli

Orta Ölçekli

Küçük Ölçekli

HAYIR, YOK

38%

40%

36%

38%

ISO 9001

44%

33%

49%

44%

TSE

22%

40%

26%

21%

CE İŞARETİ

20%

18%

17%

21%

ISO 9000

7%

9%

6%

7%

ISO 9004

3%

2%

3%

3%

ISO 14000

3%

11%

3%

2%

ISO 19011

2%

2%

3%

2%

Diğer

3%

7%

5%

3%

IHRACAT YAPMAYAN %38’LIK DILIMIN İHRACAT GERÇEKLEŞTIRMEME NEDENLERİ

İç pazarlarda tatmin olma

%66

Dış pazarları tanımama ve bilgi eksikliği

%35

Aracı işletme bulmadaki zorluk

%32

Uygun fiyatta ürün / mamul sunamama

%22

Kaynak yetersizliği (Sermaye, teknoloji, balzeme vb )

%20

Talep edilen kalite ve miktarda ürün / mamul sunamama

%20

Personel sıkıntısı (Yabancı dil bilgisi, sektör bilgisi, sayısı vs)

%10

Üretim yerinin lokasyon olarak ihracata uygun olmaması

%3

Firmaların genel olarak yüzde 11’i gelecek dönemde ilk kez girmeyi planladığı hedef pazar olarak Almanya’yı işaret ederken bu ülkeyi yüzde 9 ile Rusya, yüzde 7 ile ABD, yüzde 6 ile Ukrayna, yüzde 5 ile İngiltere ve İran, yüzde 4 ile Çin-Fransa-Kazakistan ve Azerbaycan takip ediyor. EN FAZLA KATILIM ALMANYA FUARLARINA Araştırmaya katılan firmaların genel olarak yüzde 37’si yurt içinde, yüzde 13’ü ise yurt dışında düzenlenen sektörel fuarlara stantla katıldığını beyan ediyor. Firmalar, 2015 yılında ortalama olarak yurt içinde düzenlenen fuarlara dört kez ve 30 bin TL’nin üzerinde bütçe ayırarak katılırken yurt dışında düzenlenen fuarlara da yine dört kez ve 53 bin dolar ayırarak iştirak ediyor. Yurt dışı fuarlara katılım süresi ortalama altı yılda bir olarak belirlenirken firmaların stant satın alarak en fazla fuara katıldığı ülkeler ise oranlarına göre şu şekilde sıralanıyor: Almanya yüzde 34, İtalya yüzde 16, Rusya yüzde 7, İran yüzde 6, Dubai yüzde 6, Çin yüzde 5, Cezayir yüzde 4, ABD yüzde 4, İngiltere yüzde 3, Fransa ise yüzde

52

2. Fuarlara katılan firmaların yüzde 26’sı çok memnun kaldığını belirtirken yüzde 61’i katıldıkları fuarlara dair beğeni düzeyini memnun kaldık ifadesiyle belirtiyor. Firmaların yüzde 9’u ise fuarları vasat ve orta seviyede bulduğunu söylerken yüzde 1’i pek memnun kalmadığını, yüzde 2’si ise hiç memnun kalmadığına işaret ediyor. Firmaların yüzde 32’si KOSGEB gibi kurumların sağladığı fuar desteklerinden faydalandığını ifade ederken yüzde 11’i ise ihracatçı birliklerine yapılan başvuruların da dahil olduğu Ekonomi Bakanlığı’nın sağladığı desteklerden faydalandığını söylüyor. Araştırmaya katılan firmaların yüzde 64’ü ise fuar desteklerinden faydalanmadığını belirtiyor. Firmaların genel olarak yüzde 47’si katılacakları fuarları, hedef ülkelerine göre belirlediğini söylerken diğer katılım kriterleri ise oranlarına göre şöyle sıralanıyor: “Eskiden beri katıldığımız için” yüzde 46, “pazarları yerinde inceleyip görmek için” yüzde 45, “verilen desteklere göre” yüzde 43, “fuar şirketi tavsiye ettiği için” yüzde 41, “temsilcimiz istediği için” yüzde 16. FİRMALARIN YÜZDE 7’Sİ SEKTÖREL DERNEK ÜYESİ Büyük ölçekli firmaların yüzde 16’sı sektörel bir derneğe üyeyken orta ölçekli firmalarda bu oran yüzde 8, küçük ölçekli olanlarda ise yüzde 7 dolayında seyrediyor. Genel olarak ise sektör firmalarının yüzde 7’si sektörel bir derneğe üye. Araştırmaya katılan firmaların genel olarak yüzde 33’ü MAİB’in sunduğu hizmetlerden yaralandığını belirtirken söz konusu hizmet başlıkları ise oranlarına göre şu şekilde sıralanıyor: Ticaret heyetlerine katılım yüzde 43, fuar destekleri yüzde 43, beyanname onayı yüzde 42, alım heyetlerine katılım yüzde 32, duyurular yüzde 30, dahilde işleme izni ile ilgili işlemler yüzde 24, münferit olarak talep edilen bilgiler yüzde 15, sektörel bilgi ve araştırmalar yüzde 14, yurt dışı talepler/ihaleler yüzde 13, yurt dışı ofis/mağaza destekleri yüzde 13. Firmalar, faaliyet gösterdikleri sektörde uluslararası rekabet gücünü etkileyen unsurlar arasında yüzde 55 oranıyla en fazla ürünün kalitesi/performansının geldiğinin altını çiziyor. Üretim maliyeti yüzde 52 oranıyla ikinci sıradayken diğer unsurlar ise oranlarına göre aşağıdaki gibi sıralanıyor: Zamanında üretim/teslim yüzde 46, ürünün müşteri odaklı olması yüzde 36, ürünün kullanım kolaylığı yüzde 29, ürünün görünümü yüzde 27, belgelendirme/sertifikasyon yüzde 18, satış sonrası hizmetlerin etkinliği yüzde 17, marka olarak benimsenmesi yüzde 10, teknoloji seviyesi yüzde 8. Araştırma çerçevesinde görüş bildiren firmaların genel ola-


rak yüzde 47’si makine ve teçhizat alanındaki konumunu, rakiplerle rekabet edebilecek düzeyde tanımlıyor. Yüzde 28’i dünyadaki önde gelen firmalarla aynı düzeyde olduğunu ifade ederken yüzde 6’sı ise dünyadaki firmalardan daha ilerde bir noktada olduğunu vurguluyor. Firmaların yüzde 19’luk bir kısmı ise kendilerini rakiplerin göre kısmen ya da çok yetersiz biçiminde tarif ediyor. Firmaların yüzde 66’sı iç pazarın tatmin edici olması nedeniyle ihracat yapmadığını belirtiyor. İhracat yapmama nedenleri arasında ikinci sırada ise yüzde 35 oranıyla dış pazarları tanımama ve bilgi eksikliği bulunuyor. Aracı işletme bulma noktasında karşılaşılan zorluk

yüzde 32 ile üçüncü sırada yer alırken diğer nedenler ise şu şekilde sıralanıyor: Uygun fiyatta ürün/mamul sunamama yüzde 22, kaynak yetersizliği (sermaye, teknoloji, malzeme vb.) yüzde 20, talep edilen kalite ve miktarda ürün/mamul sunamama yüzde 20, personel sıkıntısı (yabancı dil bilgisi, sektör bilgisi, sayısı vb.) yüzde 10, üretim yeri lokasyonunun ihracata uygun olmaması yüzde 3. ÜRÜN SATIŞLARINDA BELGELENDİRME SORUNU Firmaların genel olarak yüzde 38’inde hiçbir kalite, standart belgesi/sertifikası bulunmazken yüzde 44’ü ise ISO 9001, yüzde 22’si TSE, yüzde 20’si CE işareti, yüzde 7’si ISO 9000,

EN YÜKSEK ORANDA MAKİNE VE EKİPMAN TEMİN EDİLEN İŞLETMELERİN DAĞILIMI GENEL 1. İşletme 2. İşletme 3. İşletme

BÜYÜK ÖLÇEKLİ

%82

%82

%48

Yurt içinde

%18

%18 %15

%22

%30

Yurt dışında

Başka firma yok

%67

%39

%33

%21 %23

%56

%32

Yurt içinde

ORTA ÖLÇEKLİ

%30

Yurt dışında

Başka firma yok

%81

%43

%19

%28 %21

%52

%22

Yurt içinde

KÜÇÜK ÖLÇEKLİ

%35

Yurt dışında

Başka firma yok

%83

%65

%49

Yurt içinde

%17

%22 %13

%22

%29

ARAŞTIRMA KAPSAMINDA; MAKINE ÜRETICI VE IHRACATÇILARININ GENEL DURUMLARI (ISTIHDAM, ÜRETIM, IHRACAT, SATIŞ, GIRDILER, AR-GE ÇALIŞMALARI GIBI) VE ÜRÜN PROFILLERI BELIRLENDI.

Yurt dışında

Başka firma yok

53


kapak kullandıkları kredi türlerinde ilk sırada yüzde 93 ile işletme, yüzde 13 ile yatırım ve yüzde 11 ile işletme kredisi yer alıyor. Firmaların genel olarak yüzde 91’i özel bankalardan kredi aldığını belirtirken kredi kullanmayan firmalardan yüzde 57’si kredi koşullarının çok ağır olduğu gerekçesiyle tercih etmediğini söylüyor. Firmaların kendi bünyelerinde sık sık yapıldığını vurguladığı sistem ve süreç çalışmaları ise oranlarına göre şöyle sıralanıyor: Yüzde 58 ile yeni ürün geliştirme çabası, yüzde 57 ile atık kontrolü, yüzde 61 ile malzeme ihtiyaç planlaması, yüzde 59 ile üretim ve satışları entegre bir şekilde izleyen bilgisayar programı, yüzde 60 ile sistemli pazar araştırması, yüzde 61 ile güçlü ve zayıf yönlerin incelenmesi, yüzde 63 ile yıllık plan ve bütçeleme, yüzde 60 ile müşteri talep tahmin tabloları, yüzde 60 ile periyodik müşteri memnuniyet ölçümü, yüzde 58 ile çalışanların periyodik memnuniyet ölçümü, yüzde 67 ile de maliyet muhasebesi.

yüzde 3’ü ISO 9004, yüzde 3’ü ISO 14000, yüzde 2’si ISO 19011 ve yüzde 3’ü ise diğer belge/sertifikalara sahip olduklarını belirtiyor. Araştırmaya göre firmaların genel olarak yüzde 24’ü yurt içi ve yurt dışı ürün satışlarında belgelendirmeyle ilgili sorun yaşıyor. Öte yandan firmalar genel olarak yurt içinde yüzde 76, yurt dışında yüzde 24 oranında test, laboratuar ve muayene hizmetleri bedeli gibi kalemlere 16 bin 266 TL harcama yapıyor. Belge ve sertifikaları yurt dışından alma noktasında yüzde 57 oranıyla hızlı temin gerekçesi ilk sırada yer alırken diğer nedenler ise şöyle izah ediliyor: daha kolay temin (prosedür vb.) yüzde 55, belgelendirmenin yurt içinde yapılamaması yüzde 46, fiyat avantajı yüzde 27. FİRMALARIN YÜZDE %28’İ KREDİ KULLANIYOR Araştırmaya katılan firmaların genel olarak yüzde 28’i kredi kullandığını ifade ederken

54

HAMMADDE VE ARA MALLARA YAKINLIK Görüş belirten firmaların yüzde 60’ı son iki yılda ödenen vergilerde artış olduğunu ifade ederken yüzde 54’ü de müşteri memnuniyetinde bir artışa işaret ediyor. Araştırmada yer alan firmaların yüzde 50’si ürün maliyetlerinde bir yükseliş olduğunu vurgularken genel olarak firmaların artış oranlarına göre sıraladığı performans başlıkları ise şöyle: Rekabet gücü yüzde 49, ihracat yüzde 48, müşteri sayısı yüzde 47, sevkiyat terminlerine uyum yüzde 47, satışlar yüzde 46, üretim miktarı yüzde 45, üretim verimliliği yüzde 45, ürün çeşitliliği yüzde 44, satış yapılan ülke sayısı yüzde 44, kapasite kullanım oranı yüzde 44, ürün fiyatları yüzde 44, işletme sermayesi yüzde 44, toplam borç miktarı yüzde 42, karlılık yüzde 40, mamul stokları yüzde 39, hammadde stokları yüzde 39, yarı mamul stokları yüzde 38, makine parkı yüzde 33, fireler/ kayıplar yüzde 24 ve ürün iadeleri yüzde 18. Firmaların üretim yeri seçiminde genel olarak yüzde 59 oranıyla hammadde ve aramalara yakınlık ilk sırada yer alıyor. Benzer firmalarla birlikte olma nedeni yüzde 57 oranıyla ikinci sıradayken bunu yüzde 55 ile pazara yakınlık üçüncü sırada takip ediyor. Firmaların üretim yeri seçerken dikkate aldığı diğer kriterler ise oranlarına göre şu şekilde sıralanıyor: İthalat/ihracat nedeni yüzde 26, daha ucuz kira yüzde 19, ucuz işgücü yüzde 17, ucuz lojistik destekler yüzde 16, ucuz arsa maliyeti yüzde 3, özel bir nedeni yok yüzde 5. Araştırmaya katılan firmaların genel olarak yüzde 76’sı üretim yerinin ihtiyaçlarını karşıladığını belirtirken lokasyonun ihtiyacı karşı-


ENDÜSTRİ 4.0 BİLİNİRLİK ENDÜSTRI 4.0 TERİMİNİ DAHA ÖNCE DUYDUNUZ MU?

Genel

Büyük Ölçekli

%10

%37

%19

FİRMANIZDA ENDÜSTRI 4.0 ÇALIŞMASI YAPILIYOR MU? Evet yapılıyor

%71

Hayır yapılmıyor

%25

%67

Bilmiyorum

%25 %18

%20 %13

%58

%37

%58

%17

Evet yapılıyor Hayır yapılmıyor Bilmiyorum

Orta %14 %18 %37 Ölçekli

%22

Evet yapılıyor

%68

Hayır yapılmıyor

%14

%64

Bilmiyorum

%19 Küçük %9 %19%37 Ölçekli

%72

%13

%68

Evet yapılıyor Hayır yapılmıyor Bilmiyorum

Evet duydum, detaylı bilgim var Evet duydum ancak detaylı bilgim yok Hayır hiç duymadım

lama nedenini yüzde 70 oranıyla kapasite artırma/geniş arazi ihtiyacı olarak gösteriyor. Yüzde 26’sı teşvik bölgesi olması nedeniyle zorunlu tercih kullandıklarını belirtirken firmaların yüzde 21’i de lokasyonlarını, kalifiye elemanların tercih ettiği noktada olması nedeniyle zorunlu olarak belirlediklerini söylüyor. Firmaların genel olarak yüzde 82’si kullandığı makine ve ekipmanı yurt içinden satın aldığını söylerken yedek parça teminin-

FIRMALARIN ORTALAMA YÜZDE 19’UNUN YURT DIŞINDA TEMSILCILIĞININ BULUNDUĞUNA IŞARET EDEN ÇALIŞMAYA GÖRE, ALMANYA YÜZDE 37 ILE EN FAZLA TEMSILCILIĞIN BULUNDUĞU ÜLKE OLURKEN RUSYA YÜZDE 29 ILE IKINCI, FRANSA YÜZDE 15 ILE ÜÇÜNCÜ SIRADA YER ALIYOR.

de de yüzde 85 oranıyla yine yurt içindeki satıcıları tercih ettiğini belirtiyor. Yurt içinden alınan diğer hizmet ve ürünler de de oranlarına göre şöyle belirtiliyor: Yüzde 87 oranıyla bakım hizmetleri, yüzde 86 ile hammadde. Araştırmada görüş bildiren firmaların genel olarak yüzde 80’i yurt içindeki işletmelere ürün sattığını ifade ederken rakip firmalarının da yüzde 79 oranıyla yurt içinde faaliyet gösterdiğini söylüyor.

55


ülkelerden JAMAİKA

YÜZÖLÇÜMÜ 10.991 km2

NÜFUS 2.890.000

ÖNEMLİ ŞEHİRLER Kingston, Montego Bay, Accompong, Falmouth, Alligator Pond, Black River, Clarendon Park, Discovery Bay, Hagley Gap, Half Way Tree, Lucea, Manchester, Mandeville, May Pen, Morant Bay

ETNİK GRUPLAR %90,9 Afrika kökenli, %0,2 Avrupa kökenli, %0,2 Çinli, %1,3 Hintli, %7,3 melez, %0,1 diğer

DİL İngilizce, Patois

DİN Jamaika’nın yüzde 70’i Hristiyan; yüzde 30’u Rasta, Müslüman, Hindu, Yahudi, Bahai ve diğer.

PARA BİRİMİ Jamaika Doları 1 ABD Doları: 87,41 Jamaika Doları CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Jamaika Künyesi

56

EKONOMISININ YÜZDE 60’I HIZMET SEKTÖRÜNE DAYANAN JAMAIKA’NIN BAŞLICA DÖVIZ KAYNAKLARINI TURIZM, YURT DIŞINDAKI JAMAIKALILARIN GÖNDERDIĞI DÖVIZ, BOKSIT VE ALÜMINA IHRACATI OLUŞTURUYOR. 2016 YILINDA JAMAIKA ILE TÜRKIYE ARASINDAKI TICARET HACMI 17,5 MILYON DOLAR OLARAK KAYDEDILIRKEN IHRACATIMIZDAKI EN ÖNEMLI SEKTÖRLER DEMIR-ÇELIK, PLASTIK ÜRÜNLERI, TEMIZLIK MALZEMELERI VE KURUTULMUŞ MEYVE-SEBZE OLARAK ÖNE ÇIKIYOR.


Siyah Nehir

57


ülkelerden

K

arayip Denizi’ndeki Büyük Antil Adaları’ndan biri olan Jamaika, 10 bin 990 kilometrekare yüzölçümüne sahip tropikal ve dağlık bir ada ülkesidir. 1494’te Kristof Kolomb tarafından keşfedildikten sonra bir İspanyol sömürgesi haline getirilen Jamaika’nın yerli halkı Arawaklar hızla yok edildi. İspanyolların adayı terk etmesinden sonra 1658’de İngiliz hâkimiyetine giren bölge, bir korsan üssüne dönüştürüldü ve İngiliz korsanların kontrolündeki köle kolonilerinden Avrupa’ya büyük miktarlarda rom ve şeker

58

ihraç edilmeye başlandı. 1834 yılında kölelikten kurtulan Jamaika, 1962 anayasasının kabulünden itibaren İngiliz modelini esas alan bir parlamenter sistemle yönetiliyor başladı. Söz konusu model uyarınca devlet başkanı sıfatıyla Kraliçe II. Elizabeth, başbakanın tavsiyesi üzerine kendisini temsil edecek bir genel vali atama yetkisine sahiptir ve yürütme gücü başbakan başkanlığındaki kabine tarafından kullanılır. Demokrasi geleneğine sahip, din ve ifade alanında özgür bir ülke olan Jamaika’da, üyeleri iktidar ve ana muhalefet partisi liderlerinin


fusun yaklaşık yüzde 70’i Hristiyan, yüzde 10’u Rastafaryan, İslam, Hindu, Yahudi, ve Bahai inancına sahiptir. Genelde dağlık bir yapıya sahip Jamaika’nın orta kesiminde yükselen kalkerli kireçtaşı tepelikleri dar kıyı düzlükleriyle çevrelenir. Dağ ve tepelerin bir bölümü sık ormanlarla kaplıdır. Özellikle kıyı bölgelerinde akgürgen ormanları yoğundur. Ada, doğuda Mavi Dağlar’ın uzantısı olan volkanik ve tortul yapıda en eski kayalardan oluşan iç sıradağlar, ülkenin yüzölçümünün yüzde 50’sini kaplayan yayla ve tepeler ile alüvyonlu topraklardan oluşan kıyı ovaları ile vadiler olmak üzere üç jeolojik bölgeye ayrılır. Kuzeydoğuda Rio Grande, güneybatıda Black River dışında irili ufaklı çok sayıda kısa ırmak mevcuttur. Adanın en yüksek noktası, doğuda Mavi Dağlar bölgesinde bulunan ve bölgeye adını veren Mavi Dağ’dır. Jamaika’da denizlerin ve okyanus rüzgârlarının etkisiyle nemli, astropikal bir iklim gözlenir. Sıcaklık yıl boyunca önemsiz değişiklikler göstermesine karşın, kıyı bölgelerinde 27-32°C arasındayken yüksek kesimlerde 5-1°C’ye kadar düşer. Yaz aylarında aşırı derecede artan nem oranı, iklime yabancı olanlar için büyük bir rahatsızlık kaynağıdır. Kasırga kuşağı üzerinde yer alan adada, yedi-sekiz yılda bir meydana gelen tayfunlar da büyük zararlara yol açar. Ülkenin yüksek düzlüklerinde bazı ılıman türlere rastlanmakla birlikJAMAİKA’NIN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL)

önerisi üzerine genel vali tarafından atanan 21 üyeli bir senato ve genel seçimle beş yıllık bir süre için seçilen 60 sandalyeli temsilciler meclisinden oluşan iki meclisli bir yasama sistemi mevcuttur. Ülkenin 2,7 milyon kişiden oluşan nüfusunun yüzde 77’sini siyah, yüzde 19’u melez ve geriye kalan yüzde 4’nü ise Avrupalı, Hintli ve Çinliler oluşturuyor. Jamaika’da halkın büyük kısmı köylerde yaşarken nüfusun beşte biri de başkent Kingston’da ikamet ediyor. Montego Bay ve Spaniseh City, başkentten sonra ülkenin diğer iki büyük kentidir. Nü-

YÜKSEK FAIZ, BÜYÜK DIŞ TICARET AÇIĞI, IŞSIZLIK, DÖVIZ FIYATLARINDA ISTIKRARSIZLIK, BÜYÜYEN IÇ BORÇ JAMAIKA’NIN ÇÖZÜM BEKLEYEN YAPISAL EKONOMIK SORUNLARININ BAŞINDA GELIYOR.

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

SIRA

ÜLKE

2014

2015

1

ABD

195,8

199,9

2,1

2

ÇİN

56,0

45,9

-18,0

3

MEKSİKA

17,1

24,1

40,6

4

İSPANYA

11,3

21,6

90,8

5

İTALYA

3,7

9,5

154,9

6

ALMANYA

9,4

9,3

-1,3

7

İNGİLTERE

7,3

8,2

13,1

8

JAPONYA

8,5

6,9

-18,8

9

HOLLANDA

7,4

5,5

-25,8

10

PANAMA

3,1

5,4

76,0

57

TÜRKİYE

0,2

0,03

-5,0

47,4

57,09

20,4

367,0

393,4

7,2

DİĞER TOPLAM

Değişim %

59


ülkelerden

JAMAİKA’DA 1991 YILINDAN ITIBAREN HÜKÜMET, ENFLASYONU DÜŞÜRMEYI VE YABANCI YATIRIM KISITLAMALARINI KALDIRMAYI ÖNCELIKLI HEDEF OLARAK BENIMSEMIŞTIR.

te, egemen bitki örtüsü tropikal türlerdir. Başta Jamaika’nın ulusal simgesi peygamberağacı olmak üzere çintarçını, hatmi, kapok ağacı, puansiana, guanga, maun, sedir çamı, balsam ağacı gibi 3 binin üzerinde bitki türü vardır. Adada firavunfaresi, yaban domuzu, tavşan dışında yaban hayvanı yoktur. Jamaika bülbülü, kolibrigiller, sinekkuşu, papağan, ağaçkakan ve pelikan en sık görülen kuş türleridir. Irmaklar ve ormanlarda kertenkele ve timsah, zehirli yılan gibi sürüngenler yaşarken tırpan, merlan, kefal, ıstakoz, karides ise ada sularının zengin canlı türleridir. YAPISAL EKONOMİK SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR Ekonomisinin yüzde 60’ı hizmet sektörüne dayanan Jamaika’nın başlıca döviz kaynaklarını ise turizm, yurt dışındaki Jamaikalıların gönderdiği döviz, boksit ve alümina ihracatı oluşturuyor. Ülkenin ihraç kalemlerinin hemen hemen tamamı hammaddelerden meydana geldiği için Jamaika ekonomisi dünya fiyatlarındaki değişikliklere karşı son derece hassastır. Ülkenin en önemli ticaret ortağı ABD’dir. Avrupa Birliği ve ACP Ülkeleri (Afrika-Caribbean-Pacific) arasında imzalanan Cotonou Anlaşması da Jamaika dış ticaretinin en önemli unsurudur.

Ocho Rios

60

Yüksek faiz, büyük dış ticaret açığı, işsizlik, döviz fiyatlarında istikrarsızlık, büyüyen iç borç Jamaika’nın çözüm bekleyen yapısal ekonomik sorunlarının başında geliyor. Ekonomideki bu çarpıklıklar sosyal sorunları da beraberinde getirdiği için; bozulan asayiş, organize suç, uyuşturucu-silah kaçakçılığı ile uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması ülkenin baş etmeye çalıştığı en büyük problemler arasındadır. 1980’lerin başından bu yana Jamaika’da özel sektör faaliyetlerinin teşvik edilmesi ve kaynak tahsisinde piyasa güçlerinin rolünü artırmaya yönelik yapısal reformların uygulanması için çalışmalar sürdürülüyor. 1991 yılından itibaren hükümet, enflasyonu düşürmeyi ve yabancı yatırım kısıtlamalarının kaldırılmasını öncelikli hedef olarak benimsemiştir. Jamaika hükümeti AB, Karayip, Afrika ve Pasifik ülkeleriyle çeşitli anlaşmalara imza atmıştır. Antigua ve Barbuda, Bahamalar, Barbados, Belize, Dominik Cumhuriyeti, Grenada, Guyana, Haiti, Montserrat, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadines, Surinam ile Trinidad ve Tobago’yu kapsayan CARICOM adlı bölgesel ticaret anlaşması bunlardan biridir. Jamaika ayrıca Afrika, Karayip ve Pasifik ülkelerinden oluşan CARIFORUM’un da üyesidir. CARIFORUM ile AB arasında imzalanan ekonomik ortaklık


Trident Kalesi, Port Antonio

anlaşması 2008 yılından bu yana yürürlüktedir. 1990’lardan beri ticaretin aşamalı olarak serbestleştirilmesi taahhütlerini içeren ticaret rejiminin uygulandığı Jamaika’da ithalat lisansları ve izinleri sadece et ürünleri, meyve ve sebze, ilaç, ateşli silahlar, kullanılmış tekerlekler ve iki frekanslı radyo

gibi ürünlerde aranmaz. Diğer taraftan, ticarette hala teknik engeller söz konusudur. CARICOM’a üye olan Jamaika’da, diğer üye ülkelerde olduğu gibi üçüncü ülkelere mal ithalatında ortak dış tarife oranları uygulanır. CARICOM kapsamındaki mallara ise üye ülkeler için vergi muafiyeti mevcuttur. İthalatta ise gümrük tarifeleri dışında gümrük işlem harcı ve CIF mal değeri üzerinden yüzde 0,3 standartlara uygunluk harcı alınır. Ayrıca motorlu taşıtlar gibi bazı ürünlere yönelik ek vergiler uygulanırken genellikle malın gümrüğe girişinde tüketiciden genel tüketim vergisi alınması söz konusudur. REGGEA MÜZİĞİNİN ANAVATANI RENGÂRENK BİR ADA Sıcakkanlı ve cömert insanlardan oluşan Jamaika’da hediye verme alışkanlığı oldukça yaygın. Öte yandan takas da halen geçerliliğini koruyan alışveriş yöntemi. Şebeke suyunun içilebilir olduğu ülkede sıtma riski ve HIV virüsü taşıyan insan sayısı oldukça yüksektir. Suç oranının da endişe verici boyutlarda olduğu Jamaika’da Eylül, Ekim ve Kasım ayları kasırga dönemi olduğu için turist sayısı da oldukça azdır. Ritmini kalp atışlarından aldığı söylenen Reggea müziğinin yaratıcısı, dünyaca ünlü müzisyen Bob Marley Jamaika’nın ulusal kahramanıdır. Kristof Kolomb’un 1494’te “Gözlerin gördüğü en güzel ada!” dediği rivayet edilen Jamaika, her yıl yapılan “Dünyanın En Mutlu Ülkeleri” listesinde de daima ilk sıralarda yer alıyor. 1692’deki 7,4’lük depremle denize gömülen Kingston’daki korsan ken-

KRISTOF KOLOMB’UN 1494’TE “GÖZLERIN GÖRDÜĞÜ EN GÜZEL ADA!” DEDIĞI RIVAYET EDILEN JAMAIKA, HER YIL HAZIRLANAN ‘DÜNYANIN EN MUTLU ÜLKELERI’ LISTESINDE DE DAIMA ILK SIRALARDA YER ALIYOR.

61


ülkelerden

RITMINI KALP ATIŞLARINDAN ALDIĞI SÖYLENEN REGGEA MÜZIĞININ YARATICISI, DÜNYACA ÜNLÜ MÜZISYEN BOB MARLEY JAMAIKA’NIN ULUSAL KAHRAMANIDIR.

Jamaika mutfağında deniz mahsulleri çok sevilerek tüketilir. Fakat buna rağmen tavuk ve bifteğin de sofralarda çokça yer aldığı Jamaika’da, sokak yemeği kültürü de oldukça gelişmiştir. Tarçın, sarımsak tozu, kırmızıbiber gibi baharatların hemen her yemekte kullanıldığı ülkede yerel bitkiler de vazgeçilmezler arasındadır. Ülke mutfağı Rastafaryan inanışına göre sebze ve meyve ağırlıklı beslenme rejimiyle vejetaryen ve veganlar için de alternatifler sunar. Avokado, muz,

ti Port Royal’in kalıntıları, dalış tutkunlarını cezbeden önemli bir turistik duraktır. Az sayıda inanana sahip ve Etiyopya’nın son imparatoru Haile Selassie’nin tanrının dünyadaki yansıması olarak görüldüğü Rastafaryanizm dini; kendi inanç felsefesi ile bunlara paralel olarak düşünce ve davranış sistemlerini de geliştirerek Jamaika kültürüne damgasını vurmuştur. Rastafaryanizm, dünya çapında en çok Bob Marley döneminde ve sanatçının aracılığıyla tanınmaya başlamış bir akımdır. JAMAİKA’NIN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU

62

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

GTİP ADI

2014

2015

Değişim %

8471

OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ

40,0

42,0

5,1

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOGUTUCULAR, ISI POMPALARI

29,3

33,7

15,1

8443

MATBAACILIĞA MAHSUS BASKI MAKİNELERİ, YARDIMCI MAKİNELER

28,7

28,7

-0,1

8415

KLİMA CİHAZLARI-VANTİLATÖRLÜ, ISI, NEM DEĞİŞTİRME TERTİBATLI

22,8

23,2

1,5

8481

MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜSÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DAHİL

21,8

21,8

-0,2

8411

TURBOJETLER, TURBO-PROPELLER, DİĞER GAZ TÜRBİNLERİ

5,2

21,3

308,0

8413

SIVILAR IÇIN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ

18,8

20,4

9,0

8414

HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA/GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

14,0

15,3

9,5

8422

YIKAMA, TEMİZLEME, KURUTMA, DOLDURMA VB. İŞLER İÇİN MAKİNE, CİHAZLAR

9,9

14,7

49,1

8421

SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI

16,0

13,5

-15,6

DİĞER

160,6

158,8

-1,2

TOPLAM

367,0

393,4

7,2


karabiber, soğan, bezelye, zencefil, ananas, sarımsak gibi baharat ve bitkilerin bir araya gelmesiyle oluşan zengin içeriğe sahip pek çok yemek ve Batı Afrika’ya özgü ake meyvesi, elma, tropikal meyve “star apple”, ekmek ağacı Jamaika mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Bunun yanı sıra çokça Hindistan cevizi kullanan Jamaikalıların en sevdiği tatlıların başında da mango ve tarçın elması dondurması geliyor. Jamaika mutfağının iki önemli öğesi pirinç ve bezelye hemen her yemeğin içinde karşınıza çıkar. Balık, yengeç ve karidese oldukça düşkün olan Jamaikalıların en çok tükettiği içeceklerden biri de kahvedir. Bunlar arasında en meşhur kahve çeşidi ise “Jamaica Blue Mountain Coffee”dir. Üçüncü nesil kahve geleneğinin öncülerinden bu kahve çeşidi yoğun lezzetiyle uzun süre damakta kalır. Bunun yanı sıra Jamaikalıların içmeyi en çok sevdiği diğer içecekler arasında ise havuç ve pancar suyu da yer alıyor. JAMAİKA 2015 YILINDA 6,9 MİLYON DOLAR DEĞERİNDE MAKİNE İHRAÇ ETTİ BM İstatistik Bölümü verilerine göre Jamaika’nın makine ihracatı 2015 yılında 6,9 milyon dolar olarak kayda geçti. 2014 yılında bu rakam 6,6 milyon dolar seviyesindeydi. 2015 yılında Jamaika’nın makine ih-

Saint Ann

racatı yüzde 4,3 arttı. Jamaika 2015 yılında 3,7 milyon dolarla en fazla ABD’ye makine ihraç etti. ABD’ye makine ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 18,1 artan Jamaika’nın 2014 yılında ABD’ye ihraç ettiği makinelerin değeri 3,1 milyon dolardı. Jamaika’nın 2015 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke Trinidad ve Tobago oldu. 2014 yılında

Falmouth

63


ülkelerden

BOKSİTİN BİR BÖLÜMÜNÜ İŞLEYEREK ALÜMİNYUM HÂLİNE DÖNÜŞTÜREN FABRİKALAR, JAMAİKA ENDÜSTRİSİNİN TEMELİNİ OLUŞTURUYOR.

Falmouth

söz konusu ülkeye 141 bin dolar değerinde makine ihraç edilirken bu rakam, 2015 yılında yüzde 846,1 artarak 1,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Jamaika’nın en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Guyana yer alıyor. Jamaika, 2014 yılında Guyana’ya 16 bin dolar değerinde makine ihraç ederken 2015 yılında bu rakam yüzde 2031,3 artışla 341 bin dolar seviyesinde kaydedildi. Jamaika’nın

64

2015 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ihracatını en fazla artırdığı ülke de Guyana oldu. Jamaika 2015 yılında 84. fasıl itibarıyla en fazla hava-vakum pompası, hava/gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 79 bin dolarlık ürün ihraç edilirken 2015 yılında bu rakam, yüzde 972,2 artarak 847 bin dolar seviyesinde kaydedildi.


Listenin ikinci sırasında ise yazı, hesap, muhasebe, bilgi işlem, büro için diğer makine ve cihazların aksamı bulunuyor. Söz konusu kalemde 2014 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 864 bin dolarken 2015 yılında bu rakam yüzde 5,8 azalarak 814 bin dolar seviyesinde kayda geçti. Listenin üçüncü sırasında bulunan otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri kaleminde 2015 yılında 579 bin dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2014 yılında bu rakam 735 bin dolar seviyesindeydi. Otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri mal grubundaki ihracat 2015 yılında yüzde 21,2 azaldı. Jamaika’nın 2015 yılında bir önceki yıla oranla ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu yüzde 31600 ile turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri oldu. İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ABD BULUNUYOR BM İstatistik Bölümü verilerine göre Jamaika’nın makine ithalatı 2015 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 7,1 artarak 393,4 milyon olarak kaydedildi. 2014 yılında bu rakam 367 milyon dolar seviyesindeydi. 2015 yılı rakamlarına göre Jamaika’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında ABD bulunuyor. ABD’den 2014 yılında 195,8 milyon dolar değerinde makine ithal eden Jamaika’nın, 2015 yılı makine ithalatı yüzde 2,1 artarak 199,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Jamaika, 2015 yılında listenin ikinci sırasında bulunan Çin’den 45,9 milyon dolar değerinde makine ithal etti. 2014 yılında bu rakam 56 milyon dolar seviyesindeydi. 2015 yılında Jamaika’nın Çin’den gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 18 azaldı. Jamaika’nın 2015 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Meksika yer alıyor. Jamaika 2014 yılında Meksika’dan 17,1 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2015 yılında yüzde 40,6 artarak 24,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Jamaika’nın 2015 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ithalatını en fazla artırdığı ülke yüzde 155 ile İtalya oldu. İtalya’dan 2014 yılında 3,7 milyon dolar değerinde makine ithal edilirken 2015 yılında bu rakam yüzde 154,9 artışla 9,5 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Türkiye, 2015 yılında Jamaika’nın en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin 57. sırasında bulunuyor. Jamaika 2015 yılında en fazla otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri kaleminde ürün ithal etti. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 40 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2015 yılında yüzde 5,1 artarak 42 milyon dolar olarak kayda geçti.

JAMAİKA EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM VE HAYVANCILIK: Etkin nüfusun yüzde 31’inin geçim kaynağı olan tarım sektöründe en büyük payı şeker kamışının aldığı Jamaika’da, besin ürünlerine gün geçtikçe daha çok tarım alanı ayrılması, şeker kamışı ekimine tahsis edilen toprakların azalmasına yol açmıştır. Ülkedeki küçük tarım işletmeleri bünyesinde yapılan mısır, manyoka, patates, turunçgil, muz, kakao, melas, baharat, kahve ve kopra üretimi ülkenin başlıca tarımsal ürünlerini oluşturur. Sığır, keçi, domuz, kümes hayvanları ise Jamaika’nın temel hayvan varlığı arasındadır. Ülkedeki yıllık balık üretimi 10 bin ton dolayındadır.

SANAYİ:

Şeker işleme, rom, dokuma, çimento, yapı gereçleri, ayakkabı, boya ve gıda; bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkede gelişme gösteren başlıca sanayi sektörleridir. Petrol rafinerileri ile çok sayıdaki gübre fabrikası da ülkede sanayisinde önemli bir yer tutar. Boksitin bir bölümünü işleyerek alüminyum hâline dönüştüren fabrikalar da Jamaika endüstrisinin temel dayanakları arasındadır.

MADENCİLİK: Jamaika dünyanın üçüncü büyük boksit üreticisidir. Boksit yataklarını işleten ABD ve Kanada menşeli şirketler, alümin fabrikaları da kurarak işlenmiş ürünlerin yurt dışına ihracında önemli rol oynar. Alçı taşı, kireçtaşı, mermer ise ülkedeki diğer başlıca doğal kaynaklar arasındadır.

TURİZM:

Jamaika hükümeti en önemli gelir kalemlerinden biri de turizm olduğu için yabancı turizm yatırımcılarını ülkede yatırıma özendirmeye yönelik politikalar yürütüyor. Daha çok Amerikalıların düğün ve balayı yaptıkları yer olarak bilinen Jamaika’yı ziyaret etmek için en ideal dönem, aralık ve nisan ayları arasındaki tropikal yağmurların dindiği dönemdir. Özellikle şubat ayında Bob Marley’in doğum günü vesilesiyle ülke çapında pek çok etkinlik düzenlenir.

ULAŞIM:

Jamaika’nın kara yolları uzunluğu 12 bin 360, demir yollarının uzunluğu ise 330 kilometredir. Ülkede uluslararası tarifeli hava seferlerinin yapıldığı altı havaalanı mevcuttur.

65



ülkelerden Montego Bay

BM İSTATISTIK BÖLÜMÜ VERILERINE GÖRE JAMAIKA’NIN MAKINE ITHALATI 2015 YILINDA BIR ÖNCEKI YILA ORANLA YÜZDE 7,2 ARTARAK 393,4 MILYON OLARAK KAYDEDILDI.

Listenin ikinci sırasında buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları bulunuyor. Jamaika, 2014 yılında söz konusu kalemde 29,3 milyon dolar değerinde makine ithal ederken 2015 yılında bu rakam yüzde 15,1 artışla 33,7 milyon dolar oldu. Jamaika’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem matbaacılığa mahsus baskı makineleri, yardımcı makineler oldu. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 28,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Jamaika’nın 2015 yılı makine ithalatında en fazla artış yüzde 308 ile turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri kaleminde gerçekleşti. 2014 yılında söz konusu ürün grubunda 5,2 milyon dolar değerinde ithalat gerçekleştirilirken, 2015 yılında bu rakam 21,3 milyon dolar seviyesine yükseldi. JAMAİKA, TÜRKİYE’DEN MADENCİLİK MAKİNELERİ İTHAL EDİYOR TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda Jamaika’ya gerçekleştirdiği makine ihracatı, 2015 yılında 123 bin dolar olarak kaydedildi. 2014 yılında bu rakam 223 bin dolar seviyesindeydi. Jamaika’ya yönelik makine ihracatımız yüzde 44,7 azaldı. Türkiye’nin Jamaika’ya yönelik makine ihracatının ilk sırasında toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler yer alıyor. Söz konusu kalemde Jamaika’ya 2014 yılında 41 bin dolar değerinde ürün ihraç edilirken bu rakam 2015 yılında yüzde 69,5 artışla 71 bin

dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan yıkama, temizleme, kurutma, doldurma vb. işler için makine, cihazlar ürün grubunda 2015 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 45 bin dolar olarak kaydedildi. 2014 yılında bu rakam 35 bin dolar seviyesindeydi. Yıkama, temizleme, kurutma, doldurma vb. işler için makine, cihazlar mal grubundaki ihracat 2015 yılında yüzde 28 arttı. Türkiye’nin Jamaika’ya yönelik makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise metalleri talaş kaldırarak isleyen makineli aletler-tezgahlar bulunuyor. 2014 yılında söz konusu kalemde ihracat gerçekleştirilmezken 2015 yılında Jamaika’ya 4 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi. TÜİK verilerine göre 2015 yılında 84. fasıl itibariyle Türkiye’nin Jamaika’dan makine ithalatı ise bulunmuyor. Türkiye’nin Jamaika ile geçmiş yıllarda gerçekleştirdiği ticarete bakıldığında, dış ticaret dengesinde her yıl fazla verildiği görülüyor. 2016 yılında, Jamaika ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 17,5 milyon dolar olarak kaydedilirken bu rakamın neredeyse tamamını Türkiye’nin ihracatı oluşturuyor. Jamaika’ya ihracatımızdaki en önemli sektörler demirçelik, plastik ürünleri, temizlik malzemeleri ve kurutulmuş meyve ve sebzedir. 2016 yılında Jamaika’dan ağırlıklı olarak etil alkol, uçucu yağlar ve atık kâğıttan oluşan ithalat kalemlerinin toplam tutarı 73 bin dolar olarak kaydedildi.

67


pozitif

“KADIN VE ERKEK VURGUSU CINSIYETÇI BIR YAKLAŞIM” DAHA FAZLA KADIN ÇALIŞAN VURGUSUNUN BILE CINSIYETÇI BIR DIL OLDUĞUNU SÖYLEYEN MERIH ASANSÖR GENEL MÜDÜR YARDIMCISI VE YÖNETIM KURULU ÜYESI BERNA ÖKMEN, “BIR ŞEYI NE KADAR ÇOK SÖYLERSENIZ O KADAR VÜCUT BULUR. BU NEDENLEDIR KI, BU KADAR KADIN VE ERKEK VURGUSU YAPILIYOR OLMASININ TOPLUMUN DENGESINI BOZDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM” DIYOR.

68

Ç

ocukluk yıllarından itibaren aile şirketi olan Merih Asansör’de iş hayatının havasını teneffüs etmeye başlayan Berna Ökmen, geçen yıllar içinde şirket içinde farklı görevlerde bulunmuş. Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel anlamda çalışma hayatına başladığını söyleyen Ökmen, “Şirkette çalışmaya başladığım dönemlerde ufak ufak ihracatlar yapılıyordu ama ne ihracat birimimiz vardı ne de İngilizce konuşabilen biri. Şirkette çalışmaya başlamamla birlikte yurt dışı satış birimi kuruldu” diyor. Bu birimin kurulması ile beş yıl boyunca yurt dışı satış ve satın alma görevlerinde aktif olarak görev alan Ökmen, satın alma biriminin kendisine malzemeyi tanımayı, yaptığı işin birçok sürecini anlamasını ve iş süreçlerine vakıf olmasını öğrettiğini dile getiriyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi makine sektöründe de kadın ya da erkek ayrımı yapmadan, adaletli bir yaklaşımla işini en iyi yapan kişinin

üst pozisyonlara getirilmesini doğru bulduğunu söyleyen Gökmen, bu konudaki düşüncesini ise şu sözleri ile anlatıyor: “Kişileri, kendi yeteneklerine göre değerlendirip işi en iyi yapana hakkını vermek gerekiyor. Bu da kadın ya da erkek olmaktan değil, insan olmaktan kaynaklanmalı. Sadece, kadının ve erkeğin ihtiyaçlarını doğru analiz etmek ve ona göre yollar çizmek gerekiyor. Herkes kendi yolunda en iyi şekilde ilerlemeli. Kadının yapamayacağı ya da yapmakta zorlanacağı işlerin olduğu yerlerde çok fazla kadının çalışmasının bir başarı unsuru olmadığını düşünüyorum. Önemli olan o kişinin söz konusu işte ne kadar başarılı olduğu, işini ne kadar etkin ve hakkıyla yapıyor olduğu; bence buna bakmak gerekiyor.” Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? 1979 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara’da tamamladıktan sonra İstanbul’da İngilizce İşletme üzerine eğitim


aldım. Merih Asansör’de görev aldığım yıllar içinde yurt dışı satış, satın alma ve finans birimlerinde farklı görevler üstlendim. Şu anda İhracat ve Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görevimi sürdürüyorum. İş hayatına başlama ve bulunduğunuz göreve gelme süreciniz hakkında bilgi verir misiniz? İş hayatına aslında doğduğum zaman başladım diyebilirim. Çünkü ben doğmadan iki sene önce aile şirketimiz olan Merih Asansör kurulmuştu. Bu vesileyle çocukluk yıllarımdan itibaren şirket içerisinde iş hayatının havasını teneffüs ettim. Tatil dönemleri ve tüm boş zamanlar, şirkette geçirdiğim zamanlardı. Bu da beni hem mantık anlamında erkenden iş hayatına yönlendirdi hem de birçok şeyi erkenden öğrenmemi beraberinde getirdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel anlamda çalışmaya başladım. Şirkette çalışmaya başladığım dönemlerde ufak ufak ihracatlar yapılıyordu ama ne ihracat birimimiz vardı ne de İngilizce konuşabilen biri… Benim şirkette çalışmaya başlamamla birlikte “Yurt Dışı Satış” birimi kuruldu. Böylece beş yıl “Yurt Dışı Satış ve Satın Alma” görevlerinde bulundum. Satın alma birimi bana malzemeyi tanımayı, yaptığımız işin birçok sürecini anlamamı ve iş süreçlerine vakıf olmayı öğretti. İhracat ve satın alma işlerini beraber yürüttükten sonra kardeşimin işe başlamasıyla satın alma biriminin yönetimini kendisine devrettim ve finans sorumluluğu görevini üstlendim. Bir süre şirketteki “yurt dışı satış ve finansal yönetim birimini birlikte yürüttüm. Son 10 yıldır da bu şekilde çalışıyorum. Şirketi ve şirket kültürünü çok iyi biliyor olmam, birçok konuya ha-

kim olmamı sağlıyor. Bu da işi yönetmek anlamında benim için kolaylık sağlıyor.

“KADIN, ELININ DOKUNDUĞU HER YERI GÜZELLEŞTIREN BIR VARLIK. ONUN BULUNDUĞU HER YER DAHA TEMIZ VE DAHA SISTEMLI HALE GELIYOR. BEN DE BIR KADIN YÖNETICI OLDUĞUM IÇIN BUNU ÇOK RAHAT GÖREBILIYORUM. BUNUN IÇIN HEMCINSLERIMLE ÇALIŞIYOR OLMAKTAN AYRICA GURUR DUYUYORUM VE MUTLUYUM.”

Peki ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor? Güne sabah erken saatlerde başlıyorum. Genel anlamda yoğun bir tempoda çalıştığımı söyleyebilirim. Günüm genellikle, önceden organize bir şekilde işliyor ve daha çok toplantılarla geçiyor. Yurt dışından gelen ziyaretçilerimizi karşılıyorum, onlarla toplantılarımız oluyor. Bir yandan da takip ettiğim projelerimle ilgili işlerimi yürütüyorum. Genelde günün nasıl geçtiğini anlamadan ikinci mesaim olan annelik için yola çıkıyorum. Bu şekilde, çok dinamik, verimli ve eğlenceli bir şekilde günümü sonlandırıyorum.

69



Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz? Yaşıyorsanız, bu zorlukları anlatır mısınız? Bulunduğum pozisyon biraz farklı. Çünkü bu sektörde babam, eşim ve kardeşimle birlikte çalışıyorum. Bu sebeple benim etrafımdaki duvarlar yüksek ve sağlam. Bunun için kendimi tehlikede görmüyorum, riski hissedemiyorum. Ama hiç mi zorluk yaşamıyorum? Elbette zorluklar oluyor. Bunu babamla, eşimle ve kardeşimle yaşayabiliyorum. Ama bunları zorluk olarak da adlandırmıyorum. Onun için bunlara kadın ya da erkek olmaktan kaynaklanan zorluklar anlamını yüklemiyorum, bunları cinsiyet gözetmeksizin herkesin karşılaşacağı durum ya da zorluklar olarak değerlendiriyorum. Bu sebeple sektörde kadın yönetici olarak bir zorluk yaşadığımı söyleyemem. Bulunduğunuz firmada sizin gibi bir konuma gelmiş başka kadın çalışanlar/yöneticiler var mı? Merih Asansör’de iyi konuma gelmiş, başarılı kadın çalışanlar elbette var. Her şeyden önce çok fazla kadın çalışanımız söz konusu. 31 beyaz yaka, 27 mavi yaka kadın çalışanımız bulunuyor. Şirkette kadın çalışan üstünlüğü özellikle idari kadroda daha belirgin. Fabrikaya gelen ziyaretçilerimiz de bu durumu görüp hep takdir ediyor. Kadın, elinin dokunduğu her yeri güzelleştiren bir varlık. Onun yoğunlukta bulunduğu her yer daha temiz ve daha sistemli hale geliyor. Ben de bir kadın yönetici olduğum için bunu çok rahat görebiliyorum. Bunun için hemcinslerimle çalışıyor olmaktan ayrıca gurur duyuyorum ve mutluyum. Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir? İnsanları kadın ve erkek olarak kategorize etmeyi, birini alçaltıp diğerini yükseltmeyi doğru bulmuyorum. Sektörde daha fazla kadın çalışan vurgusunun bile cinsiyetçi bir dil olduğunu düşünüyorum. Bir şeyi ne kadar çok söylerseniz o kadar vücut bulur. Bu kadar kadın ve erkek vurgusu yapılıyor olmasının toplumun dengesini bozduğunu düşünüyorum. İnsanız, insan olmamız üst kimliğimiz. Bunun için, kadın ya da erkek diye ayırmadan, adaletli bir yaklaşımla işini iyi yapan kişinin ilgili pozisyona getirilmesini doğru buluyorum. Kişileri, kendi yeteneklerine göre değerlendirip işi en iyi yapana hakkını vermek gerekiyor. Bu da kadın ya da erkek olmaktan kaynaklanmasın, insan olmaktan kaynaklansın. Sadece, kadının ve erkeğin ihtiyaçlarını doğru analiz etmek ve ona göre yollar çizmek gerekiyor. Herkes kendi yolunda en iyi şekilde ilerlemeli. Kadı-

nın yapamayacağı ya da yapmakta zorlanacağı işlerin olduğu yerlerde çok fazla kadının çalışmasının bir başarı unsuru olmadığını düşünüyorum. Önemli olan o kişinin o işte ne kadar başarılı olduğu, işini ne kadar etkin ve hakkıyla yapıyor olduğu; bence buna bakmak gerekiyor. Diğer kadın çalışanlara ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Kişilerin işlerinde uzmanlaşmalarını öneriyorum. Çok yönlü bir birikim oluşturabilirler ama bir konuda uzmanlaşmanın önemini yitirmesinler.

71


ar-ge merkezi

“AR-GE PROJELERİMİZİ PATENT VE FAYDALI MODELE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ” ÜRETTİKLERİ FIRINLARDA YAKMA SİSTEMİ TEKNOLOJİLERİ VE VERİM ARTIŞINA DAYALI YENİ PATENTLER ALMAYI HEDEFLEDİKLERİNİ VURGULAYAN SİSTEM TEKNİK AR-GE MÜDÜRÜ AKIN OBALI, “KISA VADELİ HEDEFLERİMİZ ARASINDA ÜRETTİĞİMİZ ENDÜSTRİYEL FIRINLARDA MİKRO BAZLI EKİPMANLARIN VERİMİNİ ARTIRMAYI AMAÇLIYORUZ. UZUN VADEDE İSE DAHA SİSTEMSEL VE MAKRO BAZLI YENİLİKLERİ İÇEREN VERİM ARTIŞI HEDEFLİ PATENT VE FAYDALI MODEL BAŞVURULARIMIZ OLACAK” DİYOR.

72

K

uruldukları günden bugüne endüstriyel fırınların tasarım ve üretiminde uzmanlaştıklarını söyleyen Sistem Teknik Ar-Ge Müdürü Akın Obalı, “Dünyanın dört bir yanına teknoloji ihraç eden bir şirket olarak kendimizi konumlandırıyoruz” diyor. 35 yılı aşan deneyimin daha yenilikçi ve verimli bir hale gelmesi için Ar-Ge çabalarına hız veren Sistem Teknik, geçtiğimiz yılın son günlerinde bu adımını Türkiye’nin 309’uncu Ar-Ge Merkezi’ni Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na akredite ederek taçlandırdı.

Sistem Teknik, üretime ilk olarak Ankara’da “Sistem Teknik Endüstriyel Elektronik Sistemler Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.” unvanı ile başladı. 1994’te Dudullu DES Sanayi Sitesi’ne taşınan Sistem Teknik, 2012’de TAYSAD Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tesislerine geçti ve halen bu tesislerde üretime devam ediyor. 2007’de Patent Sertifikası ve Biyet Isıtma Fırını konusunda “Faydalı Model Belgesi”; 2009’da TSE Belgesi, iş sağlığı ve güvenliği konusuna verdiği önemle de OHSAS 18001 Sertifika’sını alan Sistem Teknik, 22 Aralık


2011 tarihinde alüminyum ve kompozit sektörüne yoğunlaşmak üzere “Sistem Teknik Endüstriyel Fırınları Ltd. Şti.” adının ve “Marka Tescil Belgesi”nin sahibi oldu. “İlk faaliyete geçtiğimiz günden beri Ar­-Ge’yi ve Ar­-Ge ile ilgili gelişmeleri hedef alan bir yapıya sahibiz” diyen Sistem Teknik Ar-Ge Müdürü Akın Obalı, Sistem Teknik Ar-Ge Merkezi’nin çalışmaları ve hedeflerini Moment Expo ile paylaştı. Ar-Ge merkezinizin yapısı ve faaliyetleri hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz? Sistem Teknik, Ar-Ge çalışmalarına 2013 yılında başladı. Yeni Ar-Ge Yasası’na uygun olacak bir merkezin oluşturulması için 2015 içerisinde sürdürdüğümüz çalışmalardan sonra 2016’nın başlarında Bakanlığa resmi olarak başvuruda bulunduk. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Sistem Teknik Türkiye’nin 309’uncu Ar-Ge Merkezi olarak kabul edildi. Sistem Teknik, sanayi fırınları imalat sektörü içinde önemli bir yere sahiptir. Ar-Ge çalışmalarımızla beraber üretimimizin yüzde 6065’ini dünyanın pek çok farklı noktasına ihraç ediyoruz. Sektör için alüminyum dökümhaneleri ve fırınları, alüminyum folyo ve levha fırınları, alüminyum ekstrüzyon hattı fırınları gibi ürünler ve bu konularda hassas parçalar imal ediyor olmamız, ulaştığımız teknolojik seviyeyi ve güvenilirliğimizi de kanıtlar nitelikte. Bu sebeple ilk faaliyete geçtiğimiz günden beri Ar­-Ge’yi ve Ar­-Ge ile ilgili gelişmeleri hedef alan bir yapıya sahibiz. Sanayi sektörlerinde yer alan hassas ürünlerin en kapsamlı ve belirleyici unsuru olan ve işletmelerin yatırımları arasında yer alan ergitme ve ısıl işlem fırınları ile çeşitli fırın ekipmanlarını, uluslararası standartlara göre üretiyoruz. Faaliyet konumuza giren tüm ürünler, gerçekleştirilen Ar-Ge projelerimizle neticelendiriliyor ve tüm çıktılar her konuda test ve deneylerle kontrol ediliyor.

Kaç kişilik bir Ar-Ge ekibiniz var? Ana fabrika binamızın içerisinde ancak ayrı ve bağımsız bir mekânda bulunan merkezimizde araştırmacı, teknisyen ve destek elemanlardan oluşan 40 kişilik ekibimizle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ar­-Ge ihtiyaçlarının belirlenmesi ve çalışmaların koordinasyonunda firmamızdaki diğer birimler, özellikle pazarlama bölümü etkin rol oynuyor. Yapacağımız yenilikler konusunda müşterilerimizin talepleri de devamlı olarak araştırılıyor. Diğer taraftan endüstriyel fırınlarla ilgili sanayideki diğer sektörlerin genel taleplerini de değerlendirmeye çalışıyoruz.

“İLK FAALİYETE GEÇTİĞİMİZ GÜNDEN BERİ AR­-GE’Yİ VE AR­-GE İLE İLGİLİ GELİŞMELERİ HEDEF ALAN BİR YAPIYA SAHİBİZ. FAALİYET KONUMUZA GİREN TÜM ÜRÜNLER, GERÇEKLEŞTİRİLEN AR­-GE PROJELERİMİZLE NETİCELENDİRİLİYOR VE TÜM ÇIKTILAR HER KONUDA TEST VE DENEYLERLE KONTROL EDİLİYOR.”

Ar-Ge süreçlerinizde temel olarak ne amaçlıyorsunuz? Yeni bir ürün ortaya koymak mı yoksa ürün geliştirmek mi? Her ikisi de bizim hedeflerimiz arasında yer alıyor. Temel olarak Ar-Ge merkezimizin amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz: Tersine mühendislik, metod geliştirme, yeni ürün geliştirme, sürekli iyileştirme, ürün kalitesinin yükseltilmesi, ürün standardının yükseltilmesi, maliyet düşürücü yeniliklerin uygulanması, yeni üretim teknolojileri geliştirilmesi, Ar­-Ge kültürümüzün yükseltilmesi, Ar­-Ge de-

73


ar-ge merkezi

“SİSTEM TEKNİK OLARAK AR-GE MERKEZİMİZ İÇİN 2016 YILINDA 1 MİLYON 689 BİN TL TUTARINDA BİR BÜTÇE AYIRDIK VE BU YIL AR-GE BÜTÇEMİZİ 2 MİLYON 500 BİN TL’YE YÜKSELTMEYİ ÖNGÖRÜYORUZ.” Akın OBALI Sistem Teknik Ar-Ge Müdürü

partmanı için kaliteli personel yetiştirilmesi ve Ar­-Ge istihdamının artırılması. Ar­-Ge çalışmalarını bu anlayış altında sürdüren şirketimiz, işbirliği halinde olduğu müşterileri ve tedarikçileriyle, mevcut proje ortakları hangi platformda olursa olsun ihtiyaç duyulan veri paylaşımını da her zaman sağlayabiliyor. Sanayicilere yönelik projelendirdiğimiz ve imalatları özel bir titizlikle tamamlanan yatırım malları niteliğindeki ürünlerin yer aldığı sanayi fırınları sektörü, Ar­-Ge çalışmalarında en yüksek harcamaların yapıldığı alan olarak da öne çıkmaktadır. Ar-Ge merkezinizin geliştirdiği, üzerinde çalıştığı ve katma değerini artırdığı ürün gruplarından da söz edebilir misiniz? İlk sırada bahsetmemiz gereken ürünümüz alüminyum dökümhaneleri ve fırınlar olacak-

tır. Alüminyum ergitme/tutma fırınları, biyet döküm makinesi, külçe döküm makinesi, gaz alma üniteleri, seramik köpük filtreler, Ti­Bor besleyiciler, sürekli tip alüminyum kütük homojenizasyon tesisi, alüminyum kütük homojenizasyon fırınları, biyet kesme testeresi, kütük stoklama sistemleri, yolluklar ve baca sistemleri bu grupta yer alan ürünlerimizdir. Diğer yandan alüminyum folyo/levha fırınları ayrı bir ürün grubumuzu oluşturuyor. Benzer şekilde, alüminyum ekstrüzyon hattı fırınları ürün grubumuz içerisinde ise alüminyum biyet ısıtma fırını, sıcak kütük kesme makinesi, alüminyum yaşlandırma fırını ile kalıp ısıtma fırını yer alıyor. Bununla birlikte, kompozit otoklavları ve fırınları ve özel proses (ısıl işlem) fırınları ürün gruplarımıza yönelik Ar-Ge çalışmalarımız da aralıksız sürüyor. Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu için neler söyleyebilirsiniz? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşünceleriniz nedir? Biz yeni kurulan bir Ar-Ge merkezi olduğumuz için devlet kurumlarıyla çok detaylı bir koordinasyon içerisine henüz giremedik. Fakat Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, merkezimizle ilgili her tür soru ve sorunlarımızda bize destek olmaya devam ediyor. Şunu belirtmek isterim ki, geçtiğimiz yıl kabul edilen yeni Ar-Ge mevzuatıyla birlikte Ar-Ge merkezlerine pek çok yeni özellik eklendi. Özellikle Ar-Ge merkezi için gerekli personel sayısının 50’den 30’a (daha sonra da 15’e) düşürülmesiyle bizim gibi daha küçük ölçekli, Ar-Ge merkezinde 40 kişilik bir ekip çalıştırabilecek firmaların da bir merkez kurma şansı ortaya çıktı. Bu değişiklik, bizi Sistem Teknik Ar-Ge Merkezi’ni kurmamız için teşvik etti diyebilirim. Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Tescilli bir Ar-Ge merkezi olmamızla beraber hedeflerimiz de çok büyüdü. Şu anda faydalı model ve patent sayımızın firma yaşımıza oranla düşük olduğunun farkındayız. Bu durumu değiştirmek için de çalışmaya devam ediyoruz. Çok yakın bir zamanda yeni patent ve faydalı model başvurularımız olacak. Yapmış olduğumuz Ar-Ge projelerimizi patent ve faydalı modele dönüştürmek için büyük bir çalışma içerisindeyiz. Özellikle de ürettiğimiz fırınlardaki yakma sistemi teknolojileri ve verim artışına dayalı yeni patentler alacağız. Kısa vadeli hedeflerimiz arasında ürettiğimiz endüstriyel fırınlarda mikro bazlı ekipmanların verim artışını hedefliyoruz. Uzun vadede

74


ise daha sistemsel ve makro bazlı yenilikleri içeren verim artışı hedefli patent ve faydalı model başvurularımız olacak. Ar-Ge merkezinizin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Ar-Ge merkezimizin resmi olarak kurulma sürecine bakacak olursak, 2013 yılına kıyasla 2014 yılında toplam Ar-­Ge harcamalarında yüzde 10 oranında, 2015 yılında ise 2014’e göre yüzde 25 oranında bir yükselme yaşandı. Sistem Teknik 2016 yılında Ar-Ge merkezi için 1 milyon 689 bin TL tutarında bir bütçe ayırdı ve bu yıl Ar-Ge bütçemizi 2 milyon 500 bin TL’ye yükseltmeyi öngörüyoruz. Ar-Ge merkezimiz, bu çerçevede sürekli bir iyileştirme ve büyüme aşamasında. Yeni ekipman ve teçhizat alımlarımız devam ediyor. Amacımız, önceden tamamladığımız Ar-Ge projelerinin daha doğru ölçümlerini yaparak çalışmalarımıza devam etmek. Sistem Teknik Ar-Ge Merkezi’nin daha sistematik çalışabilmesi için de yeni yazılımlara yöneliyoruz. ERP

sistemimizin Ar-Ge tabanını geliştirme çabalarımız da halen sürüyor. Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır? Biliyorsunuz sanayide Ar-Ge’nin katma değeri oldukça yüksektir. Kendi sektörümüze bakarsak, verimliliği yükseltmek için daha az tüketip daha fazla üreten endüstriyel fırınlar yapmamız gerekli. Kısacası enerji verimliliği yüksek ve daha çevreci ürünler üretmek zorundayız. Bu da Ar-Ge olmadan kesinlikle olmayacak bir şey. Türkiye’de maalesef Ar-Ge konusunda istenilen noktada değiliz. Arzu edilen seviyeye ise ancak bizim gibi Ar-Ge merkezlerinin yüksek teknoloji üretmesi ve Türkiye’de katma değeri yüksek üretim yapılmasıyla erişebiliriz. Bu anlamda, Türkiye’nin Ar-Ge merkezleri ülke kalkınmasına büyük fayda sağlamaya devam edecektir.

“ÇOK YAKIN BİR ZAMANDA YENİ PATENT VE FAYDALI MODEL BAŞVURULARIMIZ OLACAK. YAPMIŞ OLDUĞUMUZ AR-GE PROJELERİMİZİ PATENT VE FAYDALI MODELE DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN BÜYÜK BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNDEYİZ. ÖZELLİKLE DE ÜRETTİĞİMİZ FIRINLARDAKİ YAKMA SİSTEMİ TEKNOLOJİLERİ VE VERİM ARTIŞINA DAYALI YENİ PATENTLER ALACAĞIZ.”

75


bir konu & bir konuk

“BU YARIŞTAN GERİ KALMAMAK BİR ZORUNLULUK” SANAYININ, BÜYÜME KONUSUNDA TÜRKIYE EKONOMISININ LOKOMOTIFI OLABILECEK BIR GÜCE SAHIP OLDUĞUNU SÖYLEYEN İSO YÖNETIM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN, BEKLENEN SIÇRAMANIN YAPILABILMESI IÇIN DÜNYADA YAŞANAN YAPISAL DEĞIŞIMLERIN YAKINDAN TAKIP EDILMESI GEREKTIĞINI VURGULUYOR. BAHÇIVAN, “BÜYÜK HEDEFLERE ODAKLANAN, GENÇ VE DINAMIK NÜFUSUYLA BÜYÜK POTANSIYELI OLAN TÜRKIYE IÇIN, BU YARIŞTAN GERI KALMAMAK BIR ZORUNLULUK” DIYOR.

76

B

ilim ve teknolojinin ilerleme hızının, herkesi şaşırtan bir hal alarak geçmişe kıyasla son yıllarda en yüksek noktasına ulaştığını ifade eden İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, ulaşılan en yüksek noktanın “Yeni Dijital Sanayi Devrimi” olduğunu söylüyor. Son yıllarda sanayi tesislerinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığını belirten Bahçıvan, “Sanayinin yarattığı ekonomik katma değeri ve istihdamı yine kendi ülkesine çekmek isteyen gelişmiş ülkeler, ellerindeki teknolojiyi

sanayi ile bir araya getirmek amacıyla dijital sanayi konseptini oluşturdu. Buradan hareketle üretim tesislerinin bu devrimden doğrudan etkileneceğini söylemek yanlış olmaz. Bu sürecin odağında yer alan fabrikalar diğer bir tabirle yeni ismiyle akıllı fabrikalar, verimlilik, hız ve esneklik ilkeleri çerçevesinde talep merkezli, kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş ürün üretme kapasitesine sahip olacak” diyerek dünya ekonomilerine ciddi yansımaları olacak bu büyük teknolojik dönüşümü tüm Türkiye ve sanayicilerin


daha yakından takip etmek zorunda olduğunu vurguluyor. Bahçıvan ile son yıllarda sanayide yaşanan yapısal değişimi, bu değişimin bir çıktısı olan Endüstri 4.0’ı, sanayinin önemli halkalarından biri olan makine sektörünü gerek üretim ve ihracat, gerekse de teknolojik yatırımlar ve istihdam profili açısından nasıl değerlendirdiklerini ve İSO’nun çalışmalarını konuştuk. Son dönemlerde sanayi alanında yaşanan yapısal değişimleri değerlendirir misiniz? Sizce sektörü gelecekte ne gibi değişim ya da gelişmeler bekliyor? Teknoloji, sanayi devriminden bu yana üretim süreçlerini etkileyen en önemli faktörlerden biri oldu. Ancak günümüzde iyiden iyiye belirleyici olduğunu ve katma değer denince akla ilk gelen unsur olduğunu görüyoruz. Bugün, teknolojiyi üreten ve geliştiren toplumlar ile bu teknolojileri kopyalayan ve tüketen toplumlar arasında gün geçtikçe daha büyük farklar oluştuğuna tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin orta gelir tuzağını aşması ve ekonomisini daha üst seviyelere taşıyabilmesi için katma değerli ürün üretimini artırması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Bunun için ülkemizin Ar-Ge kapasitesini artırması ve teknolojiyi daha çok üretim sürecine entegre etmesi gerekiyor. Dolayısıyla teknolojinin kullanımı sanayi için hayati önem taşıyor. Peki bu teknoloji nasıl kullanılacak? Elbette ilk akla gelen bilimsel bilgi gücüne sahip olan insan kaynağı, diğer bir tabirle entelektüel sermaye yoluyla kullanılmasıdır. Nitelikli insan kaynağını yetiştirebilmek ve kendine çekebilmek çok önemli. Yeni çağın insan gücü karakteri; zihinsel emeğini kullanabilen, çevik, yaygın ağa sahip, teknolojik gelişmeleri izleyip bundan faydalanabilen, bilgi ve tecrü-

“MAKİNE SEKTÖRÜ, KÜRESEL ÖLÇEKTE ZOR ŞARTLARDA REKABET EDİYOR” “Başarılı üretim süreçleri, yenilikçi yaklaşımları ve sektörle ilgili trendleri yakından takip etmeleri, en önemlisi de küresel rekabet ortamına hazır bulunmaları açısından makine sektörünün sürekli olarak teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bugün makinecilerimizin küresel ölçekte çok zor şartlar altında rakipleri ile rekabet içinde olduklarını biliyoruz. Bu rekabetten başarılı bir şekilde çıkabilmelerinin yegane yolu; yenilikçi ve yüksek teknolojiye dayalı katma değeri yüksek makineler üretmekten geçiyor. Bunun için, sektörün dünyada bu alanda önemli markalar haline gelmiş ülkelerde olduğu gibi desteklenmesi gerekiyor.”

besini yeni ve gerçek hayat problemlerine uygulayabilecek kapasiteye sahip, farklı küresel piyasalara ürün ve hizmet sunabilen kişi olarak karşımıza çıkıyor. Endüstri 4.0’la birlikte dünyada yüzde 15 oranında bir verimlilikten söz ediliyor. Peki Türkiye’nin altyapısı söz konusu bu dijital sanayi çağına hazır mı? Bilim ve teknolojinin ilerleme hızının, herkesi şaşırtan bir hal alarak geçmişe kıyasla son yıllarda en yüksek noktasına ulaştığını görüyoruz. Ulaşılan en yüksek nokta, “Yeni Dijital Sanayi Devrimi”dir. Bu devrim: üretim teknolojileri ile gelişmiş bilişim teknolojilerinin birleşmesi ve böylece verimliliği artırması şeklinde tanımlanıyor. Bu süreçte, pek çok faktörle birlikte geleneksel iş yapma biçimlerinin de radikal bir şekilde değiştiği görülüyor. Son yıllarda sanayi tesisleri, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kayıyor. Sanayinin yarattığı ekonomik katma değeri ve istihdamı yine kendi ülkesine çekmek isteyen gelişmiş ülkeler, ellerindeki teknolojiyi sana-

“ÖZELLIKLE SANAYI SEKTÖRÜNDEKI 2017 MART VERILERI, EKONOMIK CANLANMANIN SANAYI ODAKLI SÜRDÜĞÜNÜ GÖSTERIYOR”

77


bir konu & bir konuk

“MAKINE SANAYİSİ, TÜRKIYE IÇIN ÜRETMENIN, KATMA DEĞER YARATMANIN NE KADAR ÖNEMLI OLDUĞUNU GÖSTEREN EN ÖNEMLI SEKTÖRLERIMIZDEN BIRI. MAKINECILERIMIZ, BU ANLAMDA KENDINI KANITLAYARAK EKONOMIMIZE ÖNEMLI KAZANIMLAR GETIREN SEKTÖRLERIMIZ ARASINDA YERINI ALMIŞTIR.”

78

yi ile bir araya getirmek amacıyla dijital sanayi konseptini oluşturdu. Buradan hareketle üretim tesislerinin bu devrimden doğrudan etkileneceğini söylemek yanlış olmaz. Bu sürecin odağında yer alan fabrikalar diğer bir tabirle yeni ismiyle akıllı fabrikalar, verimlilik, hız ve esneklik ilkeleri çerçevesinde talep merkezli, kişiselleştirilmiş ve özelleştirilmiş ürün üretme kapasitesine sahip olacak. Dünya ekonomilerine ciddi yansımaları olacak bu büyük teknolojik dönüşümü tüm Türkiye ve biz sanayiciler daha yakından takip etmek ve hazırlıklı olmak zorundayız. Büyük hedeflere sahip, genç ve dinamik nüfusuyla büyük potansiyeli olan ülkemiz adına bu yarıştan geri kalmamak adeta bir zorunluluk. Sanayiciler çağın ruhunu, küresel eğilim ve gelişmeleri yakalamak için ne gibi formüller üretmeli? Türkiye’nin bu sürecin takipçisi yerine yönlendiricisi ve öncüsü olması gerekiyor. Bunun için teknolojik altyapımızın geliştirilmesi ve tüm sanayi camiasının bu konuya odaklanması oldukça önem taşıyor. Buna ek olarak sanayi dünyası, bu süreci yönlendirecek kalifiye işgücüne ihtiyaç duyuyor. Bu işgücünü mevcut eğitim kalıplarımızla yetiştirmemiz mümkün değil. Eğitim sistemimizi bu doğrultuda dönüştürmek zorundayız. Ülkemizde eğitim süresi ortalama altı buçuk yıl olarak hesaplanıyor. Bu tablo karşısında, dijital sanayi devriminin ihtiyaç duyduğu kalifiye iş gücünü oluşturmak maalesef mümkün görünmüyor. Şu çok açık ve net: Yeni dönemin gerektirdiği teknolojiyi kullanacak nitelikli işgücünü yetiştiremezsek; üretkenlik ve yenilik konusunda gelişme sağlayamayız.

ENDÜSTRI 4.0 KALİFİYE İŞGÜCÜNE İHTİYAÇ DUYUYOR “Ülkemizde eğitim süresi ortalama altı buçuk yıl olarak hesaplanıyor. Bu tablo karşısında, dijital sanayi devriminin ihtiyaç duyduğu kalifiye iş gücünü oluşturmak maalesef mümkün görünmüyor. Şu çok açık ve net: Yeni dönemin gerektirdiği teknolojiyi kullanacak nitelikli işgücünü yetiştiremezsek; üretkenlik ve yenilik konusunda gelişme sağlayamayız.”

İSO olarak Türkiye’nin güçlü bir sanayi ülkesi olması hedefiyle hükümete vizyoner öneriler sundunuz? Bu önerilerden kısaca söz eder misiniz? Türkiye’nin başta ekonomi ve sanayi olmak üzere sorunlarına çözüm bulmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bunun için her zaman karar alıcılara yönelik somut, net ve uygulanabilir öneriler sunmayı görev biliyoruz. Önerilerimiz doğrultusunda hayata geçen bazı uygulamalar şu şekilde: •Türk Eximbank kredilerindeki bankalar üzerinden alınan teminat mektupları artık bankacılık kesiminden değil Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden veriliyor. •Mevcut Kalkınma Bankası’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar hükümet tarafından başlatıldı. •KGF kefaletlerinde Hazine’nin rolünün artırılması, kefalet tutar ve oranlarının yükseltilmesi, KOBİ dışındaki firmaların da sisteme dahil edilmesi kararları alındı. TOBB Nefes Kredisi ile bu konuda ilk somut uygulama başlatıldı. •“Terzi işi teşvik” olarak adlandırdığımız ve firma bazında özelleştirilmiş proje baz-


lı teşvik sistemine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı 22 Kasım 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. •İş Mahkemeleri Kanunu taslağında ücret dışındaki tazminat, izin gibi alacaklarda zaman aşımı süresi beş yıldan iki yıla düşüyor. •İş Mahkemeleri Kanunu taslağına göre işverene dava açmadan adliyelerdeki arabulucuya gitmek zorunlu olacak. •Türkiye’deki meslek okullarının belirli alanlara odaklanarak tematik okullar olması yönündeki önerimiz Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hayata geçiriliyor. Türkiye ekonomisi için 2017 yılında nasıl bir performans beklentiniz var? Sürdürülebilir kalkınma ve büyümenin kalitesi için hem İSO olarak hem de ülke ekonomisi olarak nasıl bir yol-yöntem ve strateji uyguluyorsunuz? Hem Türkiye hem de dünya zorlu bir dönemden geçiyor. 2016 yılı pek çok yönden oldukça yıpratıcı bir yıl oldu. Buna karşın 2016 yılı büyüme rakamları da ekonominin en güçlü dinamosunun imalat sanayileri olduğunu ortaya koyuyor. Odamızın açıkladığı son PMI, Kapasite Raporu ve istihdam verileri, sanayinin durgunluktan çıkmakta olduğunu gösteriyor. Özellikle sanayi sektöründeki 2017 Mart verileri, ekonomik canlanmanın sanayi odaklı olarak sürmekte olduğunu açıklıyor. Hükümetimiz de son aylarda aldığı kararlar ile sanayinin ve üretim ekonomisinin ne kadar önemli olduğu noktasında bir konsensüs içinde olduğumuzu bize göstermiş bulunuyor. Bu bağlamda alınan kararlar, verilen teşvik ve destekler 2017 için sanayicimize moral oldu. 2017 yılına bu perspektiften bakarsak, üreticiye verilen teşvik ve desteklerin kararlılıkla uygulanması ve öngörülebilirliğin korunması halinde Türkiye ekonomisinin çıkış yakalaması oldukça mümkün gözüküyor. Sanayinin önemli halkalarından biri olan makine sektörünü gerek üretim ve ihracat, gerekse de teknolojik yatırımlar ve istihdam profili açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Makine sektörü, Türkiye için üretmenin, katma değer yaratmanın ne kadar önemli olduğunu gösteren en önemli sektörlerimizden biridir. Makinecilerimiz, bu anlamda kendini kanıtlamış ve ekonomimize özellikle son yıllarda önemli kazanımlar getiren sektörlerimiz arasında yerini almıştır. Sektör, İSO için de önemli yerini koruyor. Odamız içinde makine, aksam ve metal eşya imalatı sektöründe 3 binden fazla üyemiz bulunuyor. Bu da 18 bini aşkın üyemizin sektörel dağılımında beşte bire yaklaşan oldukça

güçlü bir bölümünü oluşturuyor. Yenilikçilik ve katma değer yaratma noktasında dikkat çeken bir gelişim trendi içinde olan bu sektörün daha da ilerleyebilmesi için İSO olarak çok ciddi faaliyetler içinde bulunuyoruz. En az makine imalat sektörümüz kadar ihracata dayalı diğer sektörlerimizi, makinecilerimizle bir araya getirdiğimiz çok sayıda toplantılarımız oldu ve olmaya da devam edecek. Çünkü biz makine sektörümüzün diğer tüm gelişen sektörlerimizle birlikte gelişebileceğine inanıyoruz. Diğer yandan başarılı üretim süreçleri, yenilikçi yaklaşımları ve sektörle ilgili trendleri yakından takip etmeleri, en önemlisi de küresel rekabet ortamına hazır bulunmaları açısından sürekli olarak teşvik edilmeleri ve desteklenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bugün makinecilerimizin küresel ölçekte çok zor şartlar altında rakipleri ile rekabet içinde olduklarını biliyoruz. Bu rekabetten başarılı bir şekilde çıkabilmelerinin yegane yolu; inovatif ve yüksek teknolojiye dayalı katma değeri yüksek makineler üretmekten geçiyor. Bunun için, sektörün dünyada bu alanda önemli markalar haline gelmiş ülkelerde olduğu gibi desteklenmesi gerekiyor. Ayrıca iç pazarda da yerli makine alımını kamu ve kamu destekli olarak teşvik edici önlemler alınması da sürekli olarak gündemde tutulması bir konudur. Bu bağlamda, makine sektörümüzü küresel ölçekte rakiplerine alternatif bir konuma getirebilmek için hepimize özel görevler düşüyor.

“KÜRESEL EKONOMIYE CIDDI YANSIMALARI OLACAĞI DÜŞÜNÜLEN ENDÜSTRI 4.0 ILE BIRLIKTE GELEN TEKNOLOJIK DÖNÜŞÜMÜ, DAHA YAKINDAN TAKIP ETMEK ZORUNDAYIZ.”

79


mssp focus

“TEKSTİL SEKTÖRÜNE YERLİ MAKİNE YAKIŞIR” TÜRK TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN MAKİNE İHTİYACININ YÜZDE 80’İNİ DIŞARIDAN KARŞILADIĞINI SÖYLEYEN TEMSAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ADİL NALBANT, “YERLİ MAKİNECİLERİMİZ, İTHAL EDİLEN MAKİNELERİ ÜRETEBİLECEK KABİLİYET VE YETERLİLİĞE SAHİPTİR. HER İKİ SEKTÖRÜ BİR ARAYA GETİREREK, BİRBİRLERİNİN İHTİYAÇLARINI DAHA NET VE DAHA SERİ BİR ŞEKİLDE ANLAMALARINA ZEMİN HAZIRLIYORUZ. ÖZELLİKLE ENDÜSTRİ 4.0’A GEÇİŞ İÇİN DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ BAŞLATMAYI AMAÇLIYORUZ” DİYOR.

80

T

ekstil Makina ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD) 1998 yılında, 11 üyenin katılımıyla kurulmasını takip eden yıllarda üye sayısını hızla artırarak bugün 173 üyeye ulaştı. Tekstil makineleri sektörünün en güçlü sivil toplum yapılanması olan TEMSAD üyelerinin büyük kısmı Marmara Bölgesi’nde faaliyet gösterse de Gaziantep, İzmir, Denizli gibi tekstil sanayisinin gelişim gösterdiği şehirlerde üretim yapan önemli firmalar da TEMSAD’ın üyeleri arasında yer alıyor. Türkiye’nin lokomotif sektörleri arasında gösterilen tekstil sanayisinde kullanılan makinelerin üretiminden, tamir ve yedek parça teminine kadar farklı alanlarda çalışmalarını sürdüren üye firmaların haklarını korumak, kendilerini daha iyi ifade etmelerine yardımcı olmak, sektör ve üyelerle ilgili bilgileri paylaşmanın yanı sıra TEMSAD, Türk tekstil makine sanayisini dünyaya tanıtabilmek amacıyla fuar, iç ve dış ticaret heyet ziyaretleri gibi birçok organizasyonu; yurt dışında işbirliği anlaşması imzaladığı benzer yapılarla birlikte gerçekleştiriyor. Türk makine sektörünün önemli bir oyuncusu olan tekstil makineleri üretiminde alınacak kararların ve uygulanması düşünülen küresel stratejilerin belirlenmesinde sek-

tör paydaşlarıyla ortak çalışmalar da yürüten TEMSAD’ın gelecek stratejileri, hedefleri ve 2017 öngörülerini, Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant’a sorduk. Kısaca sizi tanıyarak başlayabilir miyiz? Tekstilci bir aileden geliyorum, evliyim ve üç çocuğum var. Lisans eğitimimi Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Tekstil Bölümü’nde tamamladım. Tekstil sektörüne hizmet veren EKOTEKS A.Ş.’nin kurucu ortağıyım ve halen Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürüyorum. 2008 yılından bugüne TEMSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını da üsteniyorum. Aynı zamanda İstanbul Ticaret Odası (İTO) 59. Makine Ekipmanları Meclis Üyesi ve Sanayi İhtisas Komitesi Üyeliği ile Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED) ve Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenme Derneği (SAHA) Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerim de devam ediyor. TEMSAD’ın sektörünüz açısından önemi, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri nedir? Derneğin öncelikli görevleri, misyonu ve vizyonuyla ilgili bilgi alabilir miyiz? TEMSAD bu sahada faaliyet gösteren tek özel kurumdur. Kurulduğu 1998’den beri derne-


ğin ana amacı, Türk tekstil makineleri sektörünün tanıtımını gerçekleştirerek, üyelerinin gerek Türkiye’de gerekse dünyadaki faaliyetlerini desteklemektedir. TEMSAD, Türk tekstil makineleri sanayisini dünyaya tanıtabilmek amacıyla, yalnız sektör ve üyeleriyle ilgili bilgi sunmakla kalmayıp, aynı zamanda fuar, iç ve dış ticaret heyetleri ve benzeri birçok organizasyonu, yurt dışında işbirliği anlaşması imzaladığı benzer yapılar ve büyükelçiliklerimizle birlikte düzenler. TEMSAD’ın bir diğer amacı ise üyelerinin Türkiye ve yurt dışında iş ortakları ve temsilciler bulmasına yardımcı olmaktır. Ancak bütün bu çalışmalar esnasında, üyelerinin sürekli olarak üretim teknolojilerini geliştirerek, güvenilir ve sürdürülebilir yapılar içinde kalite standartlarını iyileştirmesine yönelik vizyonundan ödün vermez. Derneğinizin son dönemde yürüttüğü projeler hakkında bilgi alabilir miyiz? Bursa’da 4-6 Mayıs tarihlerinde “16. Uluslararası Tekstil Teknolojisi ve Kimyasındaki Son Gelişmeler” sempozyumuna maddi ve manevi desteğimizle katılacağız. Etkinlikte, TEMSAD için de ayrı bir panel oluşturulacak. Bununla beraber İTÜ’de Ulusal Tekstil Mühendisliği Öğrenci Konseyi (ÜTMOK) 2017 programına da yine gerekli desteği verecek ve üniversitelerin bu alandaki faaliyetlerini teşvik edeceğiz. Yurt içinde gerek üniversitelerle gerekse farklı sivil toplum örgütleriyle benzer bağlantılarımızı sürdürüyor, çeşitli etkinliklere katılmaya ve desteklemeye devam ediyoruz. Yine, Moda Hazır Giyim Federasyonu (MHGF) ile Ocak ayında yaptığımız protokol çerçevesinde, düzenli olarak karşılıklı firma ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Sektörün ihtiyacını yerinde tespit etmek, fikir alışverişinde bulunmak açısından bu işbirliğimiz ve ziyaretle-

rimiz, imalatçılarımıza da fayda sağlıyor. Ayrıca yerli tekstil makineleri kullanımını da teşvik ederek, ülkenin bu alandaki ithalatını azaltmaya katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. Bunların yanı sıra, 2017 itibarıyla 16-19 Şubat’ta DTG 14. Dhaka Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı’na üyelerimiz ve TEMSAD nezdinde katılım sağladık. Endonezya’da 19-21 Nisan tarihlerinde düzenlenen 15. Uluslararası Indo Intertex Tekstil Makineleri Fuarı’na ise üyelerimiz katıldı. 7-10 Aralık tarihlerinde Hindistan’ın Ahmedabad kentinde düzenlenecek Itmach India Tekstil Makineleri Fuarı’na TEMSAD ve üyeleriyle birlikte katılacağız. Yine iki yılda bir TÜYAP işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz ve marka haline gelmiş olan Uluslararası ITM Fuarı’nın 2018 etabı için görüşmelerimiz devam ediyor. Son iki yılda TEMSAD’ın etkinliklerini gözden geçirecek olursak, çalışmaların başında sektör fuarlarına katılım geldiği görülebilir. 2015 yılına TEXPOEURASIA Fuarı ile başladık. 2015 aynı zamanda bizim için ITMA dönemiydi. İtalya’nın Milano şehrindeki ITMA Fuarı’na ülkemizi ve sektörü temsilen 132 firma ile katıldık. Birçok ilkleri ITMA 2015’te yaşadık. 132 katılımcı Türk firması 7 bin 500 metrekarelik alan ile fuarda katılımcı ülkeler içinde üçüncü sırada yer aldı. ITMA Fuarı’nın başarılı geçmesinde Türkiye’nin Makinecileri’nin büyük katkısı olmuştur. ITMA gibi bir etkinlikte bizleri yalnız bırakmadılar. Milano’daki fuar alanı ve fuar alanına gelen metrolarda “Turkish Machinery” reklamları ile bizlere destek sağladılar. ITMA’daki üçüncü büyük katılımcı ülke olmamız, dünya ihracat sıralamasında 16’ncı oluşumuza hiç yakışmamıştı. Biz, tekstil makineleri üreticileri olarak her şeye rağmen ülkemizin genel makine ihracatı göz önüne alındığında yüzde 24’lük bir büyüme gerçekleştirdik. Bunun en büyük sebebi ITMA ve

TEKSTİL MAKİNA VE AKSESUAR SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (TEMSAD)

Kuruluş: 1998 Dönem: 10’uncu dönem Üye Sayısı: 173 Faaliyet Alanı: Türk tekstil makine sektörü Faaliyet Yeri: Merkez Mah. Doğu Sanayi Sitesi, İdari Bina, Kat: 2, Yenibosna - İstanbul İnternet Adresi: www.temsad.com

81


mssp focus

“TEKSTİL SANAYİSİ, KİMYA, OTOMOTİV, HAVACILIK GİBİ BİRÇOK DİĞER SEKTÖRLE ETKİLEŞİM İÇİNDE OLAN ÇOK YÖNLÜ BİR ALAN. DÜNYA MAKİNE TİCARETİNDE 25 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT, 26,5 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT GERÇEKLEŞİYOR. 2017 YILI YALNIZCA BİZİM İÇİN DEĞİL, DÜNYA İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ BİR YIL OLACAK.”

ITM Fuarlarıyla birlikte TEMSAD’ın takip ettiği hedef ülkelerde gerçekleşen fuarlar ve ziyaretler olmuştur. ITMA Fuarı’nın hemen öncesinde ABD’nin Charlotte kentinde ATMA (American Textile Machinery Association) ile işbirliği halinde, Gaston Koleji’nde bir workshop gerçekleştirdik. Bu etkinlikte 11 üye firmamızı ABD’deki tekstil sanayicileri ve girişimcileriyle buluşturduk. Yine Hindistan’ın Tirupur kentinde DAT (Dyers association of Tirupur) derneği ile 15 üye firmamızın katıldığı bir workshop gerçekleştirdik. İhracatımızı artırmak ve yeni pazarlar oluşturmak için bu girişimlerin firmalarımız için çok faydalı olduğuna inanıyorum. Yurt içi ve yurt dışında tanıtım faaliyetlerine önümüzdeki dönemlerde de devam edeceğiz. Katıldığımız fuarların en önemlilerinden biri ise Hindistan’da gerçekleşen INDIA ITME Fuarı’dır. 17 üye fir-

“EKONOMİDEKİ DARALMAYA RAĞMEN İHRACATIMIZI YÜZDE 24 ARTIRMAYI BAŞARDIK” “Dünya tekstil makineleri ticaret hacmi 51,5 milyar dolar olarak ölçülüyor: 25 milyar dolar ihracat, 26,5 milyar dolar ithalat… Küresel ihracatın ilk sırasında iki yıldır Almanya’yı geçen Çin yer alıyor. Çin 5 milyar dolar ihracat yaparken, Almanya’nın ihracatı 4 milyar dolarda kalmış durumda. Türkiye bu genel tabloda, 2015 yılında tekstil makine ihracatında 424 milyon dolarla 16’ncı sırada yer almıştı. 2016’da bu rakam 512 milyon dolar olarak gerçekleşti. İthalat sıralamasına baktığımızda da, en büyük makine ihracatçısı olan Çin aynı zamanda en büyük makine ithalatçısıdır. Ama diğer taraftan, tekstilden ayrıldığını söyleyen ülkelerin başında gelen Almanya, İtalya, ABD, Japonya’nın da en büyük makine alıcıları olduğunu izlemeye devam ediyoruz. Küresel ithalatta ikinci sırada ABD, üçüncü sırada Almanya yer alıyor. Türkiye, tekstil makineleri ithalatında 2015 yılında 1 milyar 360 milyon dolarla beşinci sırada yer almıştı. Bu rakam 2016’da 1 milyar 220 milyon dolara geriledi. Ekonomimizdeki daralmaya ve geçirdiğimiz sıkıntılı dönemlere rağmen 2015 yılındaki 424 milyon dolarlık ihracatımızı, 2016 yılında 512 milyon dolara çıkararak yüzde 24’lük bir artış sağladık. Sektördeki arkadaşlarımız dünyanın her yerine makine satabiliyor. Dünyanın en ünlü markalarıyla tekstil makinelerinde rekabet edebiliyor.”

82

mamız INDIA ITME Fuarı’nda yer alırken, bu fuarlarda da bize en büyük desteği Türkiye’nin Makinecileri verdi. Bizimle bu fuara gelip, aynı mücadele ve heyecanı sergileyerek sektörümüze büyük destek sağladılar. Türkiye’nin Makinecileri’nin ITMA ve INDIA ITME Fuarlarındaki Türkiye reklamları çok etkili ve başarılı olmuş, fuarda göz doldurmuştu. TEMSAD’ın kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyonu hangi düzeydedir? Kurucu üyesi olduğumuz MAKFED, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Makine Meclisi, İTO, İstanbul Sanayi Odası (İSO), Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) gibi sektörel dernek ve birliklerde tekstil makineleri sektörünü başarıyla temsil ettik. Birçok kongre ve panel çalıştaylarına katıldık, bazılarını kendimiz düzenledik. Yurt içi ve yurt dışında sektörel fuar ve organizasyonlarda yer aldık. Bu çalışmaların hepsinde ilgili kurumların desteğini her zaman yanımızda hissettik. Sektördeki tüm arkadaşlarımızın katkıları, asla göz ardı edilemez. Bu değerli katkılarla tekstil makineleri sektörü ayakta duruyor. Bu mücadeleyi daha ileri taşıyabilmemiz için devletimizin tekstil makineleri üretimine olan desteğini daha da artırması gerekiyor. Biz de bu konuda dernek olarak elimizden gelen çalışmaları ve işbirliklerini yürütüyoruz. Yurt içi ve yurt dışında bu konuda yapılacak olan her türlü işbirliğine önem veriyoruz. Aynı zamanda TEMSAD olarak 16 ülkedeki 17 dernek ve oda ile karşılıklı iş birliği anlaşmaları yaparak makinecilerimizin o ülkelerde daha etkin olması, daha fazla ihracat yapması ve her türlü problemlerini çözmek için çabalarımız da sürüyor. Türkiye’de bu kapsamda işbirlikleri sağlayabilen başka bir dernek mevcut değil. Kamu ku-


2017-2019 DÖNEMİ TEMSAD YÖNETİM KURULU Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant Yönetim Kurulu Üyeleri A. Levent Bayraktaroğlu Ali Çakıcı Cüneyt Hüseyin Alkan Hakan Gürel Hüseyin Avni Birben İrfan Yolcular Kemal Memnun Levent Yılmaz Mehmet Ağrikli Numan Gürel

rumları ve üniversitelerle işbirliğinin de geliştirileceği önümüzdeki süreçte, MHGF tarafından tespit edilen farklı branşlardaki firmalara inceleme gezileri düzenlenmeye devam edeceğiz. Aynı zamanda, sektörün taleplerinin toplanması ve bu doğrultuda TEMSAD ile çözüm üreterek amaca ulaşılmasını sağlamayı hedefliyoruz. Örneğin yakın bir zamanda Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği’yle de görüştük. Onlarla da aynı doğrultuda işbirliği geliştirerek sanayicimizin ihtiyaçlarını karşılamayı ve problemlerine çözüm getirebilmeyi amaçlıyoruz. Bu konuda işbirliğine hazır olan her türlü STK ile işbirliği yapmak öncelikli hedeflerimizdendir. Sektörünüz özelinde acil çözüm bekleyen sorunlar nelerdir? Türkiye’nin bir an önce üretim ve sanayiye yönelmesi gerekli. İnşaat, hizmet ve finans sektörlerini ayakta tutmakla bir yere varamayacağımız aşikâr. Hükümetin aldığı bir dizi ekonomik tedbirlere rağmen bürokraside çok sıkıntı yaşanıyor. Dünya tekstilci peşindeyken biz adeta ihmal ediliyoruz. Tekstil sanayisi, kimya, otomotiv, havacılık gibi birçok diğer sektörle etkileşim içinde olan çok yönlü bir sektördür. Dünya makine ticaretinde 25 milyar dolarlık ihracat, 26 milyar dolarlık ithalat gerçekleşiyor. 2017 yalnızca bizim için değil, dünya için de çok önemli bir yıl olacak. İnsanoğlu her yıl, enerjiden sonraki en büyük ikinci ithalat kalemi olan makine yatırımlarına 25-26 milyar dolar ödüyor. Ülkemizin ekonomik ve ticari anlamda tek çıkış yolu yerli üretimdir. Her fırsatta söylediğimiz gibi, yerli makinelere yönelmeliyiz. Bu sektör, ülkedeki en köklü ve lokomotif sektördür. Türkiye’nin istihdam yükünü taşıyan tekstil ve sanayi sektörlerinin canlandırılması gerekiyor. Tekstilin cari açığa katkısı diğer sektörlerden daha yüksektir. Sanayi üretimin artırılması ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bi-

zim de kendi üretim değerlerimiz ve ekonomimize sahip çıkmamız gerekiyor. 2017 yılı, sanal ekonomilerin ve sektörlerin çöktüğü yıl olacak. Tekstil sektöründe iki yıldır ertelenen yatırımlar var. Bunlar gerçekleşmeye başlayacak ve önümüzdeki beş yılın en parlak sektörü tekstil olacak diye düşünüyorum. Yerli makine kullanımının artırılması için neler yapılmalı? Bu konuda TEMSAD olarak stratejileriniz nedir? İşbirliklerimiz konusunda daha önce bahsettiğim gibi MHGF ile kurduğumuz işbirliği ve ziyaretler de tam olarak yerli makine kullanımını teşvik etme ve problemleri yerinde tespit etme amacını taşıyor. Makine ihtiyacını kendi ülkemizin karşılayabilmesi, yerli üretimle birlikte imalatçılarımızın ihtiyaç duyduğu her türlü makineyi ithalata bağlı kalmadan karşılayabilmesi adına gerekli çalışmalarımız devam ediyor. Bu ve benzeri işbirliklerini TEMSAD olarak çok önemsiyoruz. Sektörün makine ihtiyacının yüzde 80’inin dışarıdan alındığı bir tekstil ülkesinde, bu işbirlikleri ve doğru planlama oldukça önemlidir. Yerli makine üreticilerimiz, ithal edilen makineleri üretebilecek kabiliyet ve yeterliliğe sahiptir. Açık inovasyonla her iki sektörü bir araya getirerek, birbirlerinin ihtiyaçlarını daha net ve daha seri bir şekilde anlamalarına zemin hazırlıyoruz. Özellikle Endüstri 4.0’a geçiş için dönüşüm sürecini başlatmayı amaçlıyoruz. Beş yıldır azalan ithalatla beraber yatırımlar mutlaka önümüzdeki beş yılda artacaktır. Bu yüzden yine tekstilin ihtiyacı olan bu yeni makinelerin hem alınması hem de revizyonlarının yerli üretimle karşılanması adına bir dizi önlem alınması gerektiğine inanıyoruz.

“TEMSAD OLARAK 16 ÜLKEDEKI 17 DERNEK VE ODA ILE KARŞILIKLI IŞBIRLIĞI ANLAŞMALARI YAPARAK MAKINECILERIMIZIN O ÜLKELERDE DAHA ETKIN OLMASI, DAHA FAZLA IHRACAT YAPMASI IÇIN ÇABALARIMIZ DA SÜRÜYOR. TÜRKIYE’DE BU KAPSAMDA IŞBIRLIKLERI SAĞLAYABILEN BAŞKA BIR DERNEK MEVCUT DEĞIL.”

83


akademik

“ÖĞRENCILERIMIZE ENDÜSTRİYLE İÇ İÇE BİR EĞİTİM IMKANI SUNUYORUZ” TEKNOLOJIK VE BILIMSEL GELIŞMELERIN IŞIĞINDA ENDÜSTRIYLE IÇ IÇE BIR EĞITIM SUNDUKLARINI SÖYLEYEN YRD. DOÇ. DR. BERKE GÜR, “COOP PROGRAMIMIZ ILE MÜHENDISLIK ÖĞRENCILERI, IŞBIRLIĞI IÇERISINDE OLDUĞUMUZ FIRMALARIN AÇTIĞI MARKALI DERSLERE KATILIYOR VE BAŞARILI OLAN ÖĞRENCILER, ILGILI KURUMUN IMZASININ BULUNDUĞU SERTIFIKAYA SAHIP OLUYOR” DIYOR.

84

B

ahçeşehir Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü’nün ilk lisans öğrencilerini 2005 yılında kabul ettiğini ve bugüne kadar 300’ün üzerinde mezun verdiğini söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü Yüksek Lisans Program Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Berke Gür, İngilizce hazırlık programında eğitim görenler hariç 500’ün üzerinde öğrencinin halihazırda lisans eğitimlerine devam ettiğini ifade ediyor. “Evrensel standartlarda bilime katkıda bulunan çağdaş eğitim felsefemiz ile öğrencilerimizin yaratıcı düşünme becerisi kazanmasına ve bütünsel bir bakış açısıyla çözüm geliştirebilmelerine olanak sağlıyoruz” diyen Gür, “Değişen dünyanın dinamiklerini izleyen, yeniliklere öncü-

lük eden bir mühendislik yaklaşımı ve araştıran, sorgulayan, teknolojide sınırları kaldıran bir eğitim anlayışı ile çok boyutlu ve bağımsız düşünebilen, dünyayı daha yaşanabilir kılmak için yaratıcı ve bilimsel çözümler üreten geleceğin lider mühendislerini yetiştirmeyi hedefliyoruz” diyor. Gür’le bölümün hedefleri, eğitim olanakları ve akademik altyapısı hakkında detaylı bir röportaj gerçekleştirdik. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? 2013 yılında başlatılan bir çalışmayla teknolojik gelişmeler ışığında fakültemiz ve bölümümüz için öncelikli mühendislik alanları belirledik ve eğitim programıyla laboratuvar


“TEKNOLOJIK GELIŞMELER IŞIĞINDA FAKÜLTEMIZ VE BÖLÜMÜMÜZ IÇIN ÖNCELIKLI MÜHENDISLIK ALANLARI BELIRLEYEREK, EĞITIM PROGRAMI ILE LABORATUVAR IMKÂNLARIMIZI GÜNCELLEDIK.”

imkânlarını bu alanlar doğrultusunda güncelledik. Son iki yıl içerisinde BAU Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi altında yer alan mühendislik bölümlerinin çok disiplinli araştırma ve eğitim faaliyetlerinde kullanılmak üzere Stanford Üniversitesi Yapay Zeka Laboratuvarı işbirliğiyle robotik laboratuvarı, bir teknoloji firması işbirliğiyle Nesnelerin İnterneti laboratuvarı, Virginia Tech Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsü işbirliğiyle bemoss enerji yönetimi laboratuvarı ve sanal gerçeklik laboratuvarlarının açılışını gerçekleştirdik. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Akademik kadromuz; robot dinamiği ve kontrol, tele-operasyon, insansı robotlar, biyomekanik, alternatif ve temiz enerji sistemleri, akıllı malzemeler, akustik ve titreşim, pil teknolojileri ve kontrol sistemleri alanlarında uzman öğretim üyelerinden oluşuyor. Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız? Bölümümüzde teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ışığında endüstriyle iç içe bir eğitim sunuyoruz. Üniversite-iş dünyası işbirliğine dayalı bir eğitim modeli olan COOP programımız ile mühendislik öğrencileri, eğitimleri sırasında bir işyerinde uzun süreli (altı aya kadar) staj yapabilme fırsatı yakalayabiliyor. Mezunlarımızın daha hızlı ve daha doğru iş bulmalarına imkân yaratan bu uygulama sayesinde, öğrencilerimiz henüz eğitimlerine devam ederken iş deneyimi kazanıyor ve kariyer hedeflerine daha kısa sürede ulaşabiliyor. COOP

kapsamında, mekatronik mühendisliği bölümünün de bağlı bulunduğu BAU Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin 469 marka ve firmayla işbirliği mevcuttur. Ortak firmalar, kendi alanlarında nitelikli işgücü yetiştirmek amacı ile BAU’da markalı dersler açıyor. Bu derslerin sonunda başarılı olan öğrenciler, ilgili kurumun imzasının bulunduğu sertifikaya sahip oluyor. Mekatronik mühendisliği bölümü öğrencilerine özel son iki yılda açılan derslere örnek olarak “Ticari Araç Tasarım” (Commercial Vehicle Design) ve “Hidrolik Güç ve Uygulamaları” (Hydraulic Power and Applications) derslerini gösterebiliriz. Her iki ders de alanlarında uzman iki büyük uluslararası firmanın işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Araştırma-geliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar nelerdir? Mekatronik mühendisliği, “üretmenin” ön planda olduğu, öğrenmek için öğrencilerin “ellerini kirletmeleri” gereken bir mühendislik alanıdır. Bu sebeple öğrencilerimize birinci sınıftan itibaren derslerde öğrendikleri kuramsal bilgileri, pratik uygulamalara dökebilecekleri bir dizi fırsat sunuyoruz. Uygulamalı laboratuvar çalışmaları haricinde bölümümüzdeki pek çok dersimizi proje odaklı hale getirdik. Bu dersleri başarıyla bitirebilmesi için öğrencilerimizin uygulamalı bir proje geliştirmelerini istiyoruz. Bunun haricinde oldukça aktif olan mekatronik ve robotik öğrenci kulüpleriyle her öğrencinin tamamlamak zorunda olduğu mezuniyet projeleri sayesinde, BAU mühendis adayları “yaparak” öğrenme ve fikirlerini somutlaştırma imkânı buluyor. Son olarak, özellikle lisans seviye-

85


akademik

sindeki öğrencilerimizi bölümümüz bünyesinde gerçekleştirilen dış destekli araştırma ve endüstri projelerine dâhil ederek mezuniyet öncesi proje gerçekleştirme tecrübesi kazanmalarını da sağlıyoruz. BAU Mekatronik Mühendisliği Bölümü öğrencileri, lisans veya yüksek lisans eğitimleri boyunca fakültemiz bünyesinde yer alan bilgisayar destekli tasarım, elektrik-elektronik, mekatronik, elektrik motorları, enerji yönetimi, kontrol, endüstriyel elektronik, robotik, Nesnelerin İnterneti ve sanal gerçeklik laboratuvarlarından faydalanabiliyor. Ayrıca, meslek yüksekokulumuzda bulunan üretim atölyemiz ve mezunlarımız tarafından üniversitemizin desteğiyle kampüslerimizde kurulan üç boyutlu baskı/üretim ile Nesnelerin İnterneti üzerine uzmanlaşmış firmalardan teknik destek ve hizmet alınabiliyor.

“PATENT VE FAYDALI MODEL GIBI FIKRI MÜLKIYET KONULARINDA ÖĞRETIM ÜYELERINE DESTEK VEREN TEKNOLOJI TRANSFER OFISIMIZ IKI YIL ÖNCE FAALIYETE GEÇTI.”

86

Mekatronik mühendisliği eğitimi almak isteyen öğrencilerin Bahçeşehir Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenler nelerdir? Geleceğin mühendislerinin farklı kültürlerden gelen ve başka alanlarda uzmanlaşmış mühendislerle ortaklaşa çok disiplinli çalışmalar yürütebilmeleri gerektiğine inanıyoruz. BAU’lu mekatronik mühendislerinin küreselleşen dünyanın her yerinde görev alabilmeleri amacıyla okulumuz ilk kurulduğu günden bu yana öğrencilerine tamamen İngilizce eğitim veriyor. Üniversitemizdeki uluslararası öğrenci sayısının fazlalığı BAU’yu ziyaret eden misafirlerimizin hemen dikkatini çekiyor. ABD’den Çin’e, Fransa’dan Güney Kore’ye kadar uzanan geniş bir coğrafyadan bini aşkın uluslararası öğrenci hâlihazırda BAU’da eğiti-

mine devam ediyor. Uluslararası öğrencilerin oranı, mühendislik ve doğa bilimleri fakültesinde ve özellikle de mekatronik mühendisliği bölümünde yüzde 20’ye ulaşıyor. Bölümümüzün diğer ülkelerdeki üniversitelerle karşılıklı yürüyen Erasmus gibi öğrenci değişim programları da mevcut. Dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle İstanbul’daki kampüslerimizde eğitim alan BAU mekatronik mühendis adayları, BAU yurt dışı programlarıyla hem Silikon Vadisi, Washington DC, Berlin, Roma veya Hong Kong kampüslerinde eğitimlerine devam edebiliyor hem de çift diploma imkânından yararlanabiliyor. Öğrencilere yönelik bu programların haricinde, ulusal ve uluslararası düzeyde saygınlık kazanmış akademik kadromuzu da alanlarında uzman uluslararası nitelikte öğretim üyeleriyle güçlendiriyoruz. Hâlihazırda yüzde 15 olan uluslararası öğretim üyelerimizin oranını önümüzdeki birkaç yılda yüzde 20 seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Mekatronik mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir? BAU Mekatronik Mühendisliği Bölümü öğrencileri, diğer mühendislik öğrencileri gibi lisans eğitimleri boyunca en az 40 işgününü kapsayan staj çalışması yapmak zorunda. Özellikle BAU Global kampüslerinde eğitimlerine devam eden öğrencilerimiz, stajlarını yurt dışında yapmayı tercih ediyor. COOP programımızın sunduğu uzun süreli staj olanakları ve markalı derslerle öğrencilerimizin elde ettiği networking imkânları, BAU’lu mühendis adaylarına sunulan ayrıcalıklar.


Öğrenci kulüplerimiz üzerinden mekatronik mühendisliği alanında faaliyet gösteren firmalara teknik geziler düzenliyor ve alanında uzman endüstri temsilcilerini üniversitemizde düzenlenen seminer ve panellerde ağırlıyoruz. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Bölümümüzde şimdiye kadar pek çok TEYDEB, SAN-TEZ gibi kamu programları veya doğrudan işbirliğine gidilen firma tarafından desteklenen sanayi odaklı Ar-Ge projeleri gerçekleştirildi. Buna ek olarak öğretim üyelerimizin çoğu kendi alanlarında faaliyet gösteren saygın firmalara danışmanlık hizmeti veriyor. Ancak bölümümüzün bağlı olduğu mühendislik ve doğa bilimleri fakültesinde özellikle son yıllarda en çok önem verilen konulardan birisi, etkin üniversite-sanayi işbirliği bağlarının oluşturulmasıdır. Tüm BAU çapında dış destekli projeler geliştirilmesi ile patent ve faydalı model gibi fikri mülkiyet konularında öğretim üyelerine destek veren teknoloji transfer ofisimiz (TTO) iki yıl önce faaliyete geçti. Buna ek olarak doğrudan mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren ve özel sektör temsilcileriyle akademisyenleri bir araya getirerek sanayi işbirliklerinin kurulması ve Ar-Ge projelerinin geliştirilmesine yönelik çalışan ayrı bir birimimiz de TTO ile eşzamanlı olarak kuruldu. Bu sayede her öğretim üyesinin en az bir dış destekli sanayi projesi yapması hedefine çok kısa bir sürede ulaştık. Sanayiyle kurduğumuz bu bağların güçlenerek ve genişleyerek devam edeceğini öngörüyorum.

Yrd. Doç. Dr. Berke Gür BAU Mekatronik Mühendisliği Bölümü Yüksek Lisans Program Koordinatörü

“UYGULAMALI LABORATUVAR ÇALIŞMALARI HARICINDE BÖLÜMÜMÜZDEKI PEK ÇOK DERSIMIZI PROJE ODAKLI HALE GETIRDIK.”

sanayiciler tarafında eski alışkanlıkların ve önyargıların önemli bir rol oynadığı kanısındayım. Büyük sanayi kuruluşları, kurdukları Ar-Ge merkezleriyle çeşitli teşviklerden faydalanabiliyor ve kamu kurumlarının sağladığı maddi desteklere ulaşabiliyor. Söz konusu bu Ar-Ge merkezleri üzerinden üniversitelerle ortak proje gerçekleştirmeleri ve alanında uzman akademisyenlerden danışmanlık desteği almaları daha mümkün oluyor. Böylece üniversitelerin bilgi birikiminin bu büyük firmalara etkin bir şekilde aktarılması sağlanabiliyor. Ancak aynı kolaylıkların KOBİ’ler için de geçerli olduğunu söylemek güç. Zayıf sermaye yapısına sahip ve uzun vadeli Ar-Ge planları yapamayan KOBİ’ler ile üniversiteler arasındaki işbirliği imkânlarının artırılmasına yönelik mevcut programların ve teşviklerin güçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu sayede ülkemizdeki üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmiş ülkelerdeki seviyelere çıkabileceğini düşünüyorum.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Özellikle son 10 yıl içerisinde ülkemizde TÜBİTAK ile Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı ve diğer kamu kuruluşları tarafından üniversite-sanayi işbirliğinin etkinliğinin artırılmasına yönelik TEYDEB, SAN-TEZ gibi bazı programlar hayata geçirildi. Söz konusu bu programlarla amaçlanan; üniversite-sanayi arasındaki ortak çalışmaların ilk kıvılcımının ateşlenmesi ve uzun soluklu işbirliklerinin temelinin atılmasıdır. Bu yönde oldukça başarılı örnekler olmakla birlikte henüz bu programların amacına tam anlamıyla ulaşamadığını ve üniversite-sanayi işbirliğinin istenen seviyede gerçekleşmediğini düşünüyorum. Bu noktada gerek akademisyenler gerekse de

87


kampüs

“ROBOTİK LABORATUVARINA SAHİP OLMAMIZ ÖNEMLİ BİR AVANTAJ” BAHÇEŞEHIR ÜNIVERSITESI MEKATRONIK MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, ÖZELLIKLE STANFORD ÜNIVERSITESI YAPAY ZEKA LABORATUVARI IŞBIRLIĞIYLE KURULAN ROBOTIK LABORATUVARININ KENDILERINI GELIŞTIRMELERI IÇIN ÖNEMLI BIR FIRSAT SUNDUĞUNUN ALTINI ÇIZIYOR.

O

ğrenci projelerine önem vererek destekleyen eğitim yaklaşımının yenilikçi, üretken ve vizyoner mühendis adayları olarak yetişmelerine imkan sağladığını söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü öğrencileri, uygulamaya yönelik deney ve proje çalışmalarıyla meslek hayatına başarıyla hazırlandıklarını ifade ediyor.

ALİ NİHAT UZUNALİOĞLU MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “HARİKA BİR ÖĞRENCİ KULÜBÜMÜZ VAR” “Tercih döneminde her ne kadar mühendislikten yana bir seçim yapmamayı düşünmüş olsam da, Bahçeşehir Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü laboratuvarlarında sergilenen robotik projelerini ziyaret ettikten sonra kararım netleşti. Bahçeşehir Üniversitesi, diğer üniversitelere kıyasla sadece Erasmus ya da başka öğrenci değişim programlarıyla değil, aynı zamanda kendi bünyesindeki birçok yurt dışı kampüs sayesinde de mezun olmadan önce dünyaya açılmamızı destekleyen bir üniversite. Teoride gerekli tüm bilgileri bizlere başarılı bir şekilde aşılayan güçlü akademik kadrosu aynı zamanda uygulamaya yönelik deney ve proje çalışmalarıyla bizleri hayata da hazırlıyor. BAU Mekatronik Mühendisliği ile Stanford Üniversitesi’nin ortak açtığı ve içerisinde

88

birçok haptik cihaz ve iki adet robot kol bulunduran laboratuvar da mekatronik öğrencilerine kendilerini geliştirmeleri için önemli bir fırsat sunuyor. Bunun yanında bölüme başlamalarından itibaren biz öğrencilere yardım eli uzatarak mekatronik mühendisliği hakkında bilgilendiren projeler ve yarışmalarla fikir sahibi olmamızı sağlayan harika bir öğrenci kulübümüz var. Bölümümüzde eğitime başlayana kadar eğitim hayatımda robotik adına hiçbir projeyle uğraşmamış olmama karşın ilk bir ay içerisinde yarışmalara hazırlanıp güzel bir tecrübe kazanmamda yardımcı oldular. Kolay bir bölüm olmamakla birlikte geçirdiğim her anın ayrı bir anlamanın olduğu, ilgi duyduğum konular hakkında karşılığını bulduğum ve kendimi geliştirdiğim mükemmel bir dört sene geçirdim.”

ARDA DİZDAROĞLU MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ 2. SINIF ÖĞRENCİSİ “OKULUMUZ GELİŞMİŞ LABORATUVAR İMKÂNLARINA SAHİP” “Mekatronik mühendisliğini kendimi daha fazla geliştirebileceğimi fark ettiğim için seçtim. Çünkü mekatronik mühendisliği diğer mühendislik bölümlerinden tamamen sıyrılıp içerisinde mekanik, makine, elektrik, elektronik, yazılım ve donanımı barındırarak ‘all-in-one’ bir bölüm haline geliyor. Dolayısıyla elinizdeki sistemin her şeyi hakkında bilgi sahibi oluyorsu-


nuz. Bahçeşehir Üniversitesi’ni akademik kadrosunun mükemmelliğinin yanında bir diğer tercih etme nedenim de, tanıtım haftasından itibaren hissettiğim sıcak ortamı ve özellikle başta Stanford-BAU işbirliğindeki robotik laboratuvarı olmak üzere sahip olduğu imkanlardı. Sadece derslere girerek mühendis olamayacağımın farkına vardığım için birinci sınıfın ilk gününden itibaren proje odaklı robotik çalışmalar yapıyor ve ekibimizle birlikte robotik yarışmalarına-etkinliklerine katılıyorum. Kendimi geliştirmemde çabalarım ve gayretlerimin yanı sıra öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın bana duyduğu güven de çok etkili oldu. Robotik ve otomasyon topluluğu başkanı olarak okulumuzun laboratuvar imkânlarını kullanarak ekibimle beraber ilgisi olan arkadaşlarımıza robotik eğitimleri verdik ve bu kapsamda çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin mesleki ve teknik eğitim sistemiyle teknolojik tasarım ve üretimine mekatronik bir boyut kazandıracağına, genç iş gücü avantajını da iyi kullandığında gelecekte bölgenin ve Avrupa’nın üretim üssü olacağına inanıyorum. Yüksek lisansımı da tamamlayarak robotik alanında projeler gerçekleştirmek ve dünyada robotik denilince akla gelen kişilerden biri olmak istiyorum.”

MAHMOUD SABRA MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “İNSANLARIN HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRAN PROJELER GELİŞTİRMEK İSTİYORUM” “Çocukluğumdan beri makinelerin nasıl çalıştığını merak eder evde bulduğum cihazları sökerek nasıl çalıştıklarını anlamaya çalışırdım. Yaz tatillerimi ise atölyelerde çalışarak geçirirdim. Bu tecrübelerimden yola çıkarak kendi otomatik makinelerimi üretme fikrinin peşinden gitmeye başladım. Bu hedeflerimle uyumlu bir bölüm araştırmaya başladım ve ailemle eğitim uzmanlarının öneri ve tavsiyelerini dinledim. Bu arayış beni mekatronik mühendisliğine getirdi. Mekatronik mühendisliği mekanik, elektrik ve yazılım programlama içerdiği için hedefime ulaşmakta bana yardımcı olacağını anladım. İkinci basamak üniversite seçimiydi. Ülkem Lübnan’da mekatronik mühendisliği lisans programı olmaması sebebiyle yurt dışında okul araştırmaya başladım. Türkiye’yi seçmemin ana sebebi burada kendimi evimde hissetmem oldu. Kültürel bakımından Türkiye ve Lübnan’ın pek çok ortak özelliği mevcut. Ayrıca sanayileşmiş bir ülke olduğu için Türkiye’de yeteneklerimi uygulayabileceğim ve kendimi geliştirebileceğim bir ortam bulacağımı biliyordum.

Özellikle Stanford Üniversitesi desteğiyle kurulan robotik ve diğer akıllı laboratuvarlara sahip olması ve İstanbul’un en iyi üniversiteleri arasında yer alması nedeniyle tercihimi BAU’dan yana kullandım. Mezun olduktan sonra kendi işimi kurmayı ve yenilikçi fikir ve projeler geliştirmeyi planlıyorum. Daha uzun vadede ise akademisyen olmayı hedefliyorum. BAU’ya gelmeden önce akıllı baret projesi geliştirdim ve bu projeme Lübnan’da LB 9716 sayılı patenti aldım. BAU’ya geldikten sonra ise daha gelişmiş projeler üzerinde çalışmaya devam ettim ve akıllı ayakkabı projemle TR 2016/06303 sayılı patenti aldım. Bundan sonra da dünyanın dört bir yanında kullanılabilecek, insanların günlük hayatlarını kolaylaştıracak akıllı güvenlik ürünleri geliştirebilmeyi umuyorum.”

MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ DENEYE DAYALI EĞİTİM VE YETERLİ DONANIMA SAHİP LABORATUVAR OLANAKLARININ KENDİLERİNE ÖNEMLİ BİR AVANTAJ SAĞLADIĞINI BELİRTİYOR.

TAYFUN YAĞIZ SEMİZ MEKATRONİK MÜHENDİSLİĞİ 2. SINIF ÖĞRENCİSİ “BAU’DA ÖĞRENCİ PROJELERİNE BÜYÜK BİR ÖNEM VERİLİYOR” “Üniversite sınavına hazırlanırken yapabileceğim mesleği bulmak çok zamanımı almadı. Hem üretken hem de yenilikçi bir yapıda olduğum için seçebileceğim en doğru meslek mühendislikti. Robotlar ve makineler ilgimi çektiği için mekatronik mühendisliğine yöneldim. Öğrencilerin teorik bilgilerinden çok fikirlerine, projelerine değer veren Bahçeşehir Üniversitesi’nin “ApplyBAU” uygulamasıyla burs kazandım. Bu uygulamayla yenilikçi, üretken, vizyoner mühendis adayları için sadece bir test sınavına bağlı kalmayıp, kendilerini ve fikirlerini en iyi şekilde aktarabildikleri bir platform oluştu. Çünkü mühendislik teoriden çok daha fazlasını gerektiriyor. Öğrendiğim teorik bilgileri pratiğe dökebileceğim Stanford Üniversitesi ile anlaşmalı robotik laboratuvarını kullanabiliyorum. Eğer eğitimimiz sadece teoriyle sınırlı kalmış olsaydı, öğrendiklerimiz soyut bilgilerle kısıtlanacaktı. Teorinin yanında uygulamaya ve deneye dayalı pratik olmazsa ezbere bildiğimiz birkaç bilgiyi pratiğe dökemeyecektik. Birçok üniversitenin aksine, BAU’da öğrenci projelerine verilen önem artmaya devam ediyor. Genel olarak ülkemizde Ar-Ge alanındaki çalışmaları yetersiz buluyorum. Deneye dayalı eğitimin ve donanımı yeterli laboratuvarların yaygınlaşması Ar-Ge’deki gelişmenin önemli bir ayağını oluşturacaktır. Eğitim, bilim ve teknoloji alanında daha büyük yatırımlar yapılmalı. Geleceğin mühendisleri olarak, elimizde bulunan olanaklarla kendimizi daha da geliştirip ülkemizin mühendislik alanındaki gelişimini hızlandırmalıyız.”

89


araştırma

MENTORLUK TÜRKİYE’Yİ ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTARIR MI? PROF. DR. A. HAMİT SERBEST, BAŞLIKTAKİ SORUYA “EVET” DEMENİN ÇOK İDDİALI OLACAĞINI SÖYLÜYOR. AMA SORU “SANAYİMİZİN KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜN İMAL ETMESİNİ SAĞLAR MI?” ŞEKLİNDE OLURSA, BUNA BELİRLİ KOŞULLAR ALTINDA OLUMLU YANIT VERİLEBİLİR. DİĞER TARAFTAN; BU AMAÇLA TÜRKİYE’DE GENİŞ BİR YELPAZEDE ÇOK ÇEŞİTLİ HİBE DESTEKLERİ VERİLİRKEN, “MENTORLUK BU EKOSİSTEME NE KATACAKTIR?” SORUSUNA DA HAZIRLIKLI OLMAK GEREKİYOR.

90

M

entorluk kavramı, TÜBİTAK’ın 1601-Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı kapsamında 6 Aralık 2013 tarihinde yaptığı 16012013-2 “Mentorluk Mekanizması Geliştirilmesi ve Uygulanması Çağrısı” ve 23 Mart 2015 tarihindeki 1601-2015-3 “Mentor Eğiticisi Çağrısı” ile Türkiye gündemine girdi. ÜSİMP - Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu Yürütme Kurulu Başkanı ve Çukurova Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Hamit Serbest, TÜBİTAK’ın beklentisinin ülkemiz için bir model belirleyebilmek olduğunu söylerken, önemsiz gibi görünen ve mütevazı bir bütçeye sahip olacağı öngörülen bu çağrıya 30 başvuru gelmesiyle konuya bakışın değiştiğini söylüyor. Üniversiteler ve sanayinin konuya yoğun ilgi göstermesiyle beş yılda 25 bin KOBİ’ye mentorluk hizmeti verilmesi hedefine evirilen proje, ilerleyen dönemde daha gerçekçi bir temele oturtuldu ve üç yılda 5 bin KOBİ’ye destek verilmesi şeklinde yeniden düzenlendi. Aynı zamanda Adana ÜSAM Genel Koordinatörü olan Prof. Dr. Serbest, TÜBİTAK’ın çağrılarına başvuru sürecinde projelerin yürütü-

cülüğünü yapmış olması nedeniyle mentorluk ekosisteminin oluşumu ve paydaşların bakış açılarını gözleme fırsatı bulduğunu söylerken, işletmelerin sahipleri ve/veya tepe yöneticilerine Ar-Ge ve inovasyon kültürünü aşılamanın gerekliliğini de deneyimleyerek öğrendiğini vurguluyor; ÜSİMP olarak mentorluk sürecinin oluşumuna katkı sağladıklarını ve süreci bu açıdan da gözleme ve fikir paylaşımında bulunma imkânını bulduğunu belirtiyor. Tüm bu süreçlerde öğrendiği yeni bilgileri önceki deneyimlerinden kazandıklarına katarak Türkiye için nasıl bir mentorluk sisteminin yararlı olacağını, “Türk imalat sanayisi yüksek katma değerli ürünleri nasıl daha çok üretir” sorusuyla arayan Prof. Dr. Serbest, tespitlerini Moment Expo okuyucularıyla paylaştı. HANGİ İŞLETMELER KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜN/HİZMET YARATABİLİR? Bir işletmenin yüksek katma değerli ürün üretebilmesi için sahip olması gereken belirli özellikler var mıdır? Örneğin; beyaz yakalı çalışanların mavi yakalı çalışanlara oranı, KOSGEB, TÜBİTAK-TEYDEB desteğiyle yapmış olduğu proje sayısı, projelerde kaç öğretim üyesiyle ortak çalıştığı, projelerin bütçelerinin içindeki üniversite payının oranı, patentlenmiş


buluş sayısı, Ar-Ge birimi/merkezi olması ya da Ar-Ge harcamalarının toplam ciroya oranı gibi oranlar/sayılar için genel eşik değerlerden bahsedilebilir mi? Yoksa her işletme için farklı değerler mi düşünülmeli? Bir işletme, bunlardan kaç tane kriteri karşılayacak durumda olmalı ki katma değeri yüksek ürün üretebilsin? Kimi işletmede herhangi bir parametre değeri için “1” çok iyi olarak değerlendirilirken, bir başka işletmede “10” değeri yetersiz görülebilir. Çelişki gibi görünse de aslında çelişkili bir durum yoktur. Çünkü bunlar ve bunlar gibi tanımlanacak diğer ölçütler, işletmenin “değer zincirindeki” belirli noktalar hakkında bilgiler verir ve bunlar tek başına hiç bir anlam taşımaz. Çünkü işletmenin üreteceği ürün için “katma değeri yüksek” tanımı mutlak değildir, görecelidir. İşletmenin tek başına ne yaptığı değil, ancak rakiplerine kıyasla ne durumda olduğu veya ürününün piyasadaki benzer ürünlere göre ne kadar işlevsel, ne kadar ucuz, ne kadar kaliteli olduğu önemlidir. Rekabet gücünün belirleyicisi, bu alandaki teknolojik üstünlüğü ve onun sürdürülebilirliği olacaktır. İşletmelerin hedefleri olması gerekir ve bu hedefleri kendileri belirlemelidir. Hedeflerini belirlerken kendi yetkinliklerini, pazardaki durumlarını, rakiplerini değerlendirmiş ve önceliklerini belirlemiş olmalıdır. Pazarda sadece fiyat parametresi ile rekabet edebilme tehlikesinden kurtulabilmek için kendilerini sürekli iyileştirmeyi öğrenmeleri gerekir. Bir işletmenin karşılaştığı spesifik bir sorunla ilgili danışmanlara ve onların aracılığıyla devlet desteklerine başvurması, akademiden yardım istemesi, belki o spesifik sorunu çözer ama o sorunu yaratan esas nedene dokunmaz. İşletmenin sadece kendince “acil” sorunu için kamu desteklerinden yararlanmayı, üniversiteden destek almayı göze alması, kaza geçiren bir insanın hastanenin acil servisine gitmesine benzer. Acil servisler hastanelerin en çok hasta kaybı yaşanan birimleridir ve sadece bu nedenle hastaneye giden insanlar tekrar kaza geçirene kadar da hastaneye bir daha gitmezler. Mevcut destek programlarının tamamı işletmenin spesifik bir sorununun çözümüne yönelik kolaylaştırıcı mekanizmalar içerir. Tekil sorunların çözümüne yardımcı olacak desteklerin bir plan çerçevesinde peş peşe kullanılması gerekir; çünkü hangi tür işletme olursa olsun bir değer zinciri yönetir ve işletme ancak bu halkalardan en zayıf olanı kadar güçlü olabilir. O nedenle, işletmeler kendi değer zincirlerindeki her halkanın önemini kavramak zorundadır. Bunların her birini tek tek analiz ederek iyi-

leştirilebilecek yönleri belirlemeli ve öncelik sırasına göre iyileştirmeleri yapmalıdır. Genellikle, işletmeler bu tip çalışmaları tek başlarına yapamazlar, genellikle bir dış uzman ile çalışırlar. Bir işletmenin ihtiyaçlarını ve iyileştirilebilecek alanlarını saptamak konusunda bir dış uzmanın (danışman, yönetim danışmanı, KOBİ danışmanı, koç, eğitmen gibi) genelde izlediği yol, firmadan çeşitli bilgiler alarak analiz etmek ve çıkarsamalar yapmaktır. Bu yöntemin başlıca sakıncası, analiz ve sonuç çıktısının doğruluğunun işi yapan uzmanın yetkinliğine birebir bağımlı olmasıdır. Halen sahada var olan oyuncular belirli konularda (veya her konuda) danışmanlık, koçluk, eğitmenlik yapan kişiler veya firmalardır. Mevcut aktörler, hizmet verdikleri firmalara kendi yetkinliklerini aktarmaz, çünkü bunu aktardıkları takdirde kendi varlıklarını dayandırdıkları zemini yok etmiş olurlar. Hizmet verenler işletmelerin ihtiyaçlarını giderir, sorunlarını çözer ama o işletmeleri müşteri portföyünde saklamak ister. Yani bir sonraki ihtiyaç veya sorun için de hizmet satabilmeyi düşünür. Hâlbuki işletmeler hizmeti alırken bu bilgileri de öğrenebilme, özümseyebilme ve kullanabilme yetkinliğini kazanma fırsatını bulabilmelidir. Kendi değer zincirindeki bütün halkaların bu süreçte önemli ve etkili olduğunu anlayan işletmeler, aynı zamanda Ar-Ge ve inovasyon farkındalığını da kazanacaktır. Eğer firmada “öz değerlendirme kültürü” de oluşabilirse, belirli zaman aralıklarında kendi gelişim düzeyini de takip edebilir. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını da yürütebilirse katma değeri yüksek ürün üretme yeteneğini kazanır ve bunu sürdürülebilir kılmış olur. MENTORLUK SİSTEMİNİN DIŞ UZMAN DEĞERLENDİRMESİNDEN NE FARKI VARDIR? Mentorluk sisteminin bileşenleri; hizmet alan olarak işletme, hizmet veren olarak mentor ve sistemin yöneticisi konumundaki “Yönetici Kurum/Kuruluş” yani “Ara-Yüz”den oluşur. Sistemin en önemli unsuru olan Ara-Yüz, hizmet alan ile hizmet veren arasındaki ilişkinin kurumsal anlamda düzenleyicisi ve güvencesidir. Böyle bir Ara-Yüz yapıya örnek olarak Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yönetici Şirketleri veya Teknoloji Transfer Ofisleri gösterilebilir. Sistemin diğer oyuncusu olan mentorun en az 10 yıllık sanayi deneyimine sahip olması ve gerek eğitim gerekse mesleki kariyeri boyunca belirli bir alanda uzmanlaşmış olması beklenir. Hangi sektörde veya hangi alanda uzmanlığa sahip olduğu önemli değildir; ancak işletmelerde teknik ve/veya idari deneyime sahip olmalıdır. Bu tanıma göre, herhangi bir alanda

Prof. Dr. A. Hamit SERBEST ÜSİMP Yürütme Kurulu Başkanı

“MENTORLAR, FARKLI ARAÇLAR KULLANARAK, IŞLETMEYE BIR BÜTÜN OLARAK BAKABILMELI VE IYILEŞTIRILEBILECEK ALANLARI SAPTAYABILMELI.”

91


araştırma

“İŞLETMENIN TEK BAŞINA NE YAPTIĞI DEĞIL, RAKIPLERINE KIYASLA NE DURUMDA OLDUĞU VEYA ÜRÜNÜNÜN PIYASADAKI BENZER ÜRÜNLERE GÖRE NE KADAR IŞLEVSEL, NE KADAR UCUZ, NE KADAR KALITELI OLDUĞU ÖNEMLIDIR.”

92

“danışmanlık ve/veya koçluk ve/veya eğitmenlik” yapabilecek uzmanlığa sahip kişiler mentorluk yapabilir demektir eğer işletme kültürüne de sahip iseler. Sistemin işleyişinde bu üçlü arasında çok sıkı bir iletişim ve etkileşim olmalıdır. Mentor firma ziyaretleri sonrasında Ara-Yüz’e yazılı bir rapor sunmalı, çalışmaların seyri hakkında bilgi vermeli olumlu/olumsuz gelişmeleri bildirmelidir. Hizmet alan olarak işletme, mentor ile uyum içinde çalışmalı ve üst yönetimin bu konudaki istekliliğini işletmenin her noktasında hissettirmelidir. Sürecin ilk haftalarında işletmeden alacağı tüm bilgileri değerlendirecek ve iyileştirilebilecek alanlara ilişkin yapılması gerekenleri ve bunların öncelik sırasını da belirleyecektir. Sonuçta, bu işlerin her birini bir projenin iş paketleri gibi düşünerek ayrıntılandıracak gerekli olan insan kaynağı, hizmet alımı, altyapı, süre, maliyet ile başarı ölçütünün ne olacağını belirlemiş olmalıdır. Bu hususları mentor öncelikle Ara-Yüz ile paylaşır, gerekli görülen değişiklikler varsa yapar. Daha sonra bu raporu işletme yönetimine sunar ve yönetimle birlikte uyum sağlanan şekliyle eylem planı hazırlanır. Eylem planı işletme yöneticisi ve mentor tarafından ortak karar olarak bildirilir. Eylem planı uygulanabilecek duruma getirildiği anda işletme adına yaratılmış olan talep dizisinin nasıl karşılanacağı konusunda da AraYüz devrede olacaktır. İşletme bu talepleri

için kimlerden hizmet alacak, ihtiyaçları nasıl karşılanacak, devlet desteklerinden nasıl yararlanacak sorularının cevabı Ara-Yüz’dedir. Hizmet vereceklerin belirlenmesi sürecinde Mentor devrede olmayacaktır, ancak, hizmet başladıktan sonra hizmetin uygunluğunu ve niteliğini gözlemek için devreye girecektir. Bir benzetme yapılacak olursa; Mentorun yaptığı iş hastalığın teşhisi, daha sonra ise tedavi protokolünü hazırlanmasıdır. Tedavi sürecinde, mentorluk hizmeti dışında başka bir iş yapmamalıdır! Bir mentor, mentorluk yaptığı işletmeye, aynı zamanda eğitmen, danışman veya koç olarak hizmet veren kişi olmamalıdır. Eylem planı müddetince devam edecek bu ortak çalışma sürecinde, mentor firmanın rehberi veya yol arkadaşı olmalı ve başta yönetici olmak üzere tüm işletmedeki değişim heyecanlarını canlı tutabilmelidir. Mentorluk sisteminde işletmelerin sorunlarını/ihtiyaçlarını belirlemede kullanılacak yöntemler olabildiğince standart olmalı ve sonuçların değerlendirilmesinde mentorluk yapan kişilerin yetkinliklerine birebir bağımlı olmamalıdır. Bu amaçla, Adana ÜSAM’ın geliştirdiği Mevcut Durum Analizi ile Ortak Akıl Toplantısı ve EBİLTEM-TTO’nun geliştirdiği İnovasyon Karnesi. Ege Üniversitesi EBİLTEM-TTO tarafından geliştirilen ve tüm hakları ÜSİMP’e devredilen sorular ve değerlendirme algoritmasını içeren bu özgün çalışma, ÜSİMP tarafından yeni özellikler de eklenerek İnternet tabanlı


hale getirilmiştir. ÜSİMP İnovasyon Karnesi, işletmelerin “Ar-Ge, Teknoloji ve İnovasyon Yetkinliklerini Belirleme” işlevine sahip bir araçtır. 121 sorudan oluşan bir öz değerlendirme aracıdır ve “online” olarak 7/24 erişim sağlanabilir. Sorular, herhangi bir uzman yardımına ihtiyaç duyulmadan, ortalama 25 dakika içinde cevaplandırılabilir. Firmanın farklı bölümlerinin değerlendirme yapmasına da imkân veren sistem, böylece firma yöneticisine firma içindeki farklı bakış açılarını da gösterebilir. Mevcut Durum Analizi soruları işletmenin kendi değer zincirindeki tüm halkaların mevcut işleyiş şekillerinin belirlenmesine yöneliktir. ÜSİMP İnovasyon Karnesi, TİM İnovasyon Odaklı Mentörlük Projesi’nde ve Konya İnnoPark Teknoloji Geliştirme Bölgesi Teknoloji Transfer Ofisi çalışmalarının ihtiyaç analizinde de kullanılmaktadır. Mentorun ÜSİMP İnovasyon Karnesi ve Mevcut Durum Analizi araçlarını uygulayarak elde edeceği bilgiler, işletmenin durumuna yeterince ışık tutacaktır. Ancak, mentorun da Ortak Akıl Toplantısı aracını uygulaması gerekir. Bu toplantıya işletmenin değer zincirindeki “olmazsa olmaz” konumundaki kişiler (eğitim düzeyine bakılmaksızın) katılır ve bu kişilerin farklı birimlerden, değişik yaş gruplarından olması önerilir ancak kimlerin katılacağını üst yönetim belirler. Geniş katılımlı bir ortak akıl toplantısı katılımcı bir yaklaşım sergilendiğini gösterir ve çalışanlarda görüşlerinin dikkate alındığı izlenimini oluşturur, motivasyon yaratır. Toplantıdan beklenen çıktı ise öncelikle önceki iki analizle elde edilen bilgilerin gerçeklerle ne kadar uyuştuğunun belirlenmesidir. Buraya kadar toplanan veriler yukarıda bahsedilen eylem planının hazırlanmasına zemin oluşturur. SONUÇ Mentorun ve mentorluk hizmeti alan işletmenin hem kişisel olarak hem de kurumsal olarak birbirlerine güvenmeleri en önemli koşuldur. Böyle bir güven ortamının yaratılmasında mentor tabii ki önemlidir ama tek başına yeterli değildir. Tüm bu ilişkilerin Ara-Yüz tarafından kurumsal düzeyde yürütülmesi karşılıklı güvenin oluşturulmasını sağlar. Ara-Yüz’ün taraflarla ayrı ayrı sözleşmeler imzalayarak hak ve sorumlulukları açıkça belirtmesi, kurumsal olarak tarafların karşılıklı çıkarlarının ve gizliliğin korunmasının güvencesi olur. Böyle bir Ara-Yüz yapının içinde, farklı uzmanlıklarda, endüstriyel deneyimlere sahip kişilerle akademisyenler de olacak; böylece, yapı aynı zamanda bir hizmet kurumu niteliği de kazanacaktır. Yetkinlikleri ağ yapı tarafından akredite edilmiş kişilerden oluşacak bir uzman

havuzu, işletmelere verilecek hizmetin niteliğinin güvence altında tutulabilmesi açısından da yararlı olur. Mentorların, kendi uzmanlık alanlarında eğitmen, danışman, koç olarak mentorluk yaptığı işletmelerin dışındaki kuruluşlara hizmet vermesi etik ve nitelik açısından uygundur. Böylesine nitelikli kişilerin oluşturacağı AraYüz’deki bilgi zenginliğine erişme imkânı bu yapının mentorlara sunacağı en büyük avantaj olacaktır. Böylece, Ara-Yüz’ün kendisi öğrenen bir yapı olarak faaliyet göstereceği gibi Ara-Yüz içindeki bireyler de sürekli yetkinliklerini artırma fırsatına sahip olacaklardır. Yapı bu şekilde kurgulanır ve tüm paydaşlar için “kazan-kazan” ilkesine uygun faaliyet gösterirse, firmalara doğru, hızlı ve niteliği sürekli artacak şekilde hizmetler verilebilir. Sonuç olarak, mentorluk sisteminin belirleyicisi Ara-Yüz yapının kendisi ve başarısı olacaktır. Kurumsal yapısı her ne olursa olsun, mali açıdan sürdürülebilirlik bir sorun olarak karşısına çıkacaktır. O nedenle, hizmet havuzuna alacağı uzmanlarla gelir paylaşımı ilkesine göre çalışmayı ilke edinmelidir. Sanayimiz, danışmanlık, koçluk veya eğitmenlik gibi hizmetleri almaya alışık olmakla birlikte mentorluk hizmeti denince algılamakta zorlukla karşılaşıyor; dolayısıyla, hizmetin pazarlanmasında da bir güçlükle karşılaşılacağı açıktır. Burada açıklamaya çalışılan sistemin kolay uygulanabileceğini beklemek yanlış olur. Mentor ve Ara-Yüz’ün işletmeye yapacağı yol arkadaşlığında bir çok pürüz çıkacaktır. Ama tüm tarafların yılmaması gerekir, eğer sanayimizin artık yüksek katma değerli ürün üretir hale gelmesini istiyorsak.

“İŞLETMENIN SADECE KENDINCE ‘ACIL’ SORUNU IÇIN KAMU DESTEKLERINDEN YARARLANMASI, ÜNIVERSITEDEN DESTEK ALMAYI GÖZE ALMASI, KAZA GEÇIREN BIR INSANIN HASTANENIN ACIL SERVISINE GITMESINE BENZER.”

93


makine tarihi

BİR DEVRİN BAŞLANGICI: SANAYİ 4.0 GELİŞMİŞ ÜLKELERİN VE KÜRESEL ŞİRKETLERİN GÜNDEMİNDE ARTIK SANAYİ 4.0 VAR. ENDÜSTRİYEL İNTERNET, NESNELERİN İNTERNETİ GİBİ TANIMLARLA ADLANDIRILAN BU DÖNÜŞÜM, TÜM DÜNYADA YENİ BİR ÇAĞI TARİF EDİYOR: SANAYİ 4.0.

G

eçmiş üç sayımızda küresel sanayinin geçirdiği aşamaları incelemiş ve nihayetinde Sanayi 4.0 olarak adlandırılan yeni dönemin ayak izlerini takip etmiştik. İlk Sanayi Devrimi’nin yapı taşı olan buhar gücünün harekete çevrilmesinden Üçüncü Sanayi Devrimi’ndeki üretimde otonomlaşmaya uzanan bu süreçte atılan her adım, günümüz üretim teknikleri ve teknolojisinin önemli aşamalarıydı. Sanayi 4.0 olarak adlandırılan ve öncekilerden çok daha hızlı gelişeceği düşünülen yeni devrim ise siber fiziki sistemlerle akıllı fabrikalarda akıllı ürünlerin üretildiği, 21’inci yüzyılın benzersiz üretim devrimini tarif ediyor. Sanayi 4.0’ın imalata getirdiği radikal değişiklik ise “Fabrika 4.0” olacak. Bu konseptte veriler tedarikçilerden, müşterilerden ve şirketin kendisinden toplanıp analiz edilecek ve sonuçlara göre imalat yeniden şekillenecek. Fabrika 4.0, sensörler, yeni nesil robotlar ve 3D yazıcılar gibi yeni teknolojileri giderek daha fazla kullanacak. Böylece üretim süreçleri optimum şekilde ayarlanacak, kısa sürede değişen koşullara ayak uydurabilecek ve yeniden üretime geçebilecek.

94

ALMANYA’NIN VİZYONU YENİ SANAYİ DEVRİMİNİN TEMELİNİ OLUŞTURDU Dünyada Sanayi 4.0 hamlesinde başı çeken ülke Almanya… Bir sanayi projesi olarak temel bulan ve Şansölye Merkel’in öncülüğünde başlayan Sanayi 4.0, özünde, güçlü Alman endüstrisini bilişim teknolojisiyle daha çok buluşturmayı amaçlayan bir içeriğe sahipti. 2011 Hannover Sanayi Fuarı’nda ilk kez dünya kamuoyuna tanıtılan Sanayi 4.0 projesi, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, robot ve otomasyon teknolojilerini daha fazla kullanarak “akıllı fabrikalarda”, “akıllı ürünler” üretilmesini hedefliyordu. Almanya’nın bu sanayi hamlesine ilk yanıt ABD’den geldi ve halen bu iki ülkenin teknolojik liderliğinde devam eden Sanayi 4.0 trendi, halen kürsel ölçekte bir yarışa dönüşmüş durumda. Yeni devrimde hedeflere ulaşılırsa, tamamen talebe yönelik bir üretim modeliyle gereksiz üretim ortadan kalkacak, enerji ve hammadde israfı önlenecek. Güvenlik ve verimlilik en üst seviyeye çıkarken, ürün fiyatları daha da düşecek ve böylece hayat standartları da daha yüksek seviyelere çekilebilecek. Sanayi 4.0 henüz yeni bir strateji. Şu anda


bir ticari operasyonda tam ölçekli bir Fabrika 4.0 uygulaması henüz bulunmuyor. Ancak Türkiye’nin de aralarında olduğu pek çok ülkedeki üretim tesislerinde bunun ilk adımları atılmaya başlandı. Üretim süreçleri içerisinde kademeli olarak kurulan ve Sanayi 4.0 uyumlu mini tesisler, gelecekte neler olabileceğine ilişkin öngörüleri netleştiriyor. Sanayi 4.0 ilkeleriyle tam anlamıyla uyumlu ilk yeni fabrikaların en erken dört ila beş yıl içinde üretime geçeceği tahmin ediliyor. Tesislerin dönüştürülmesi ve yükseltilmesi konusunda işler daha hızlı ilerliyor. İlk tesislerin, bazı siber-fiziksel üretim ilkelerine göre çalışmasının iki veya üç yıl içinde başlayacağı tahmin ediliyor. SANAYİ 4.0’IN DÖRT ANA BAŞLIĞI Sanayi 4.0, insanlığın endüstrileşme sürecinde gerçekleştirdiği diğer büyük devrimler gibi eşsiz bir pencere daha açıyor. Tamamen vazgeçilmesi mümkün olmayan geleneksel üretim süreçlerini, bilişim teknolojilerinin kazandırdığı pratiklerle geliştirmek için yapılan tüm girişimleri kapsayan Sanayi 4.0, dört ana başlıkta toplanabilecek birçok akımdan beslenerek, iş dünyasındaki paradigmalarda kökten değişikliklere yol açmaya hazırlanıyor. Bölgesel akımlar (ülkeler arasındaki sosyal etkileşim ve ticarette artış), ekonomik akımlar (yükselen yeni güçlü ekonomiler ve finansal kaynak akışları ile artan küreselleşme), teknolojik akımlar (artan bağlanırlık ve platform teknolojilerinin gelişmesi) ve meta akımlar (giderek kıtlaşan kaynaklar, çevre ve güvenlikle ilgili artan kaygılar) olarak özetlenebilecek bu akımlar; sensörlerin, üretim araçlarının ve bilgi teknolojilerinin birbirine artarak bağlandığı sistemlere zemin hazırlayarak, tek bir şirketin ötesine geçen endüstriyel değer zincirleri oluşturuyor. Siber-fiziksel adı verilen bu yeni bağlaşık sistemler, standart İnternet tabanlı protokolleri kullanarak birbirleriyle etkileşebiliyor ve hataları öngörmek, parametreler tanımlamak ve değişen şartlara uyum sağlamak amaçlarıyla verileri analiz ediyor. Sanayi 4.0 döneminde bu sistemler yaygınlaşarak, daha hızlı, esnek ve verimli süreçler oluşmasını sağlayacak ve daha yüksek kalitedeki malları, daha düşük maliyetle üretmeyi mümkün kılacak. Bu yapısal değişiklikler sayesinde üretimde verimlilik artarken, sanayide büyüme hız kazanacak ve beraberinde işgücü profilleri de değişecek. Sanayi 4.0 üzerine yapılan sayısız çalışmanın ortaya koyduğu ve gelecek sanayi üretimini şekillendirecek teknolojiler ise; “Büyük Veri ve Analizi”, “Akıllı Robotlar”, “Simulasyon, Yatay/Dikey Yazılım Entegrasyonu”, “Nesnelerin

SANAYİ 4.0’IN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ POTANSİYEL ETKİSİ Sanayi 4.0, yüksek katma değerli yatırım döngüsünü başlatmak için büyük bir fırsat sunuyor. Yeni üretim tekniklerinin ve bu tekniklerin değer zincirinde tetikleyeceği dönüşüm; Türkiye’nin düşük katma değerli üretim kısır döngüsü yerine, artan yüksek katma değerli yatırımlar döngüsüne erişim potansiyeli sağlayacak.

KÜRESEL REKABET GÜCÜ ARTACAK • Yüksek maliyet verimliliği, • Yüksek üretim hızı ve esneklik, • Yüksek kalite ve düşük fire oranı, • İleri teknoloji platformları, know-how, yüksek nitelikli insan kaynağı.

KÜRESEL DEĞER ZINCIRINDE YÜKSEK KATMA DEĞERLI ÜRÜNLERIN PAYI ARTACAK Ortaya çıkan verimlilik ve gelişen yetkinliklerle şirketler, küresel rekabette konumlarını koruyacak ve güçlendirecek.

İŞGÜCÜ PROFILI GELIŞECEK Üretim, müşteri ilişkileri ve destek birimlerinin gelişmiş bir bağlanırlık düzeyine erişmesine katkı sağlarken, yeni iş olanakları ve nitelikli işgücü tarafından yapılabilecek yeni iş tanımlarını ortaya çıkaracak.

SANAYI 4.0, DÖRT TEMEL ALANDA FAYDA YARATACAK VERİMLİLİK • Toplam üretim maliyeti açısından yüzde 4-7 arasında, • Dönüşüm maliyeti açısından yüzde 5-15 arasında verimlilik artışı olacak. YATIRIM • Yılda yaklaşık 10-15 milyar TL (üreticilerin gelirlerinin yaklaşık yüzde 1-1,5’i) yatırım yapılması ihtiyacı duyulacak.

BÜYÜME • Türkiye GSYİH’sinde yüzde ve üzeri ek büyüme olacak, • Sanayi üretiminde yıllık yaklaşık yüzde 3 artış olacak.

1

İSTIHDAM • Yüksek nitelikli işgücü yapısına dönüşümle önümüzdeki 10 yılda istihdam artışı yaşanacak.

Almanya Sanayi 4.0 potansiyelini gerçekleştirirse, Türkiye’nin Almanya’ya kıyasla maliyet avantajı ortadan kalkacak. Almanya’nın gerçekleştireceği yüzde 15-25 oranında verimlilik artışı, Türkiye’nin mevcut rekabet avantajını tamamen yok edebilir. Sadece dönüşüm maliyeti (malzeme maliyetleri hariç üretim maliyeti) değerlendirildiğinde verimlilik artışının

% 5-15 arasında olması bekleniyor.

Toplam üretim maliyeti göz önüne alındığında verimlilikteki artışın

% 4-7

arasında olması bekleniyor.

95


makine tarihi

SANAYİ 4.0’IN BEŞ ÖNEMİ

• Sanayi 4.0 ile imalatta daha fazla otomasyon, müşteri tercihlerine daha fazla bağlı seri üretim, iyileştirilmiş imalat kalitesi, yerelleşen imalat süreçleri, inovasyon süreçlerinin hızlanması ve daha az kaynak kullanımı hedefleniyor. • Sanayi 4.0 tüm üretim süreçlerine daha fazla esneklik ve özgürlük getirebilecek sistem ve uygulamalardan oluşuyor. • Bu uygulamalar sayesinde müşterilere yönelik tamamen kişiselleştirilmiş ürünler üretmenin marjinal maliyeti oldukça düşüyor. • Veri iletimindeki hızın artması ve üç boyutlu yazıcıların yaygınlaşması sayesinde ürünlerin müşteriye daha yakın merkezlerde üretiminin sağlanması mümkün kılınıyor. • Sanayi 4.0 kavramının önemli parçalarından biri başta enerji olmak üzere kaynakların verimli kullanılması. Bu çerçevede ana hedef, imalat süreçlerinin bütünsel olarak, yani üretkenlik, verimlilik ve kaynak kullanımı boyutlarında optimizasyonunu sağlayabilmek.

96

İnterneti”, “Siber Güvenlik”, “Bulut Teknolojileri”, “Eklemeli üretim” ve “Zenginleştirilmiş Gerçeklik” olacak. ROBOTLAR DÖNEMİNE GEÇİŞ Diğer yandan, tüm üretim süreçlerini tek başına yönetmeye aday robotların dönemine geçiş, insanoğlunun korkulu rüyası olan makineleşmenin işgücü talebini azaltacağına dair düşüncesini de robot teknolojisiyle birlikte yeniden gündeme taşıyor. Günümüzde karşılaşmaya başladığımız yeni bir kavram, tam da bununla ilintili: Teknolojik işsizlik… Oxford Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmaya göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde ABD’deki işlerin yüzde 47’si yok olma riski ile karşı karşıya. Sadece çalışanların değil, şirketlerin de işleri yok olma yolunda ilerlerken, artan teknoloji, değişen dünya düzeni, ihtiyaçların farklılaşması ve bu ihtiyaçlara ayak uyduramayanların sistemden çıkacağına ilişkin öngörüler her geçen gün artıyor. Benzer şekilde Sanayi 4.0, üretim şirketlerinin odaklanabileceği bir konu gibi görünüyor. Ancak bütün oyuncular bu yeni vizyonun beraberinde yeni yatırımları da getireceğini anlıyor. Birçok şirket için yatırımın geri dönüşünün ne kadar olacağı belirsizken henüz somut bir icra planının mevcut olmayışı daha büyük yatırımlar yapmış olan şirketlerin bu konuya tereddütle yaklaşmasına da neden oluyor. Yine


birbirine bağlı cihazların, İnternet (bulut) aracılığıyla büyük miktarlarda veri paylaşırken oluşacak siber güvenlik açıkları da halen konunun uzmanlarınca tartışılmaya devam ediliyor. Sanayi 4.0’ın yumuşak karnı olan bu başlığa göre bilgisayar korsanları imalat ve/veya lojistik sistemlerine müdahale edebilir veya sistemleri kapatabilir. Dahası, gizli müşteri veya tedarikçi verileri rakiplerle paylaşılabilir. Son olarak, çalışanların ve “işçilerin/mavi yakalıların” nitelikleri de Sanayi 4.0’ın hazırlık sürecinde önemli bir başlık olacak. Gelecekte çalışanların üretim şirketlerine çok daha yüksek nitelikler sunmaları gerekecek. Akıllı ve modern bilişim sistemlerinin üretim tesislerine entegre edilmesiyle özellikle üretim planlaması, endüstri mühendisliği, kalite güvencesi, tedarik zinciri yönetimi alanlarında ve üretim “işçileri/mavi yakalıları” olarak yeni iş gereklilikleri ve profilleri geliştirilecek. Yeni iş modelleri ve süreçleriyle bağlantılı olarak yenilikçi cihazların, akıllı teknolojilerin ve bilişim sistemlerinin kullanımı ve dijitalleşmenin artması, yarının “işçileri/mavi yakaları” için çok daha yüksek kalitede bir eğitim gerektirecek.

GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK DOKUZ TEKNOLOJİ

BUGÜNÜN FABRİKALARI • Makinelerin önceden yapılandırılmaya ihtiyacı var ve her kullanım ve değişiklikte ayarlanması ve değiştirilmesi gerekiyor. Bunlar birbirinden bağımsız olarak çalışıyor. • Süreç izleme oldukça zor. Her bir kişi, ancak kendi verimlilikleri oranında ve tek bir problem odaklı çalışıyor. • Ürün özelleştirme çalışmaları; zaman, maliyet ve kaynak gibi faktörler bağlamında oldukça zahmetli. Sıradan ürünlerin üretimi kolay yapılırken, özel ürünlerin üretiminde gecikmeler oluyor. • Envanter, süreçteki değişimi dikkate almak amacıyla stoklanıyor. • Makineler, insanın fiziksel yapısı ve işgücü temelinde sınırlı.

GELECEĞİN AKILLI FABRİKALARI • Makineler diğer makinelerle iletişim kurarak ayarların yanı sıra güvenlik mekanizmaları etrafında akıllıca çalışacak. • Süreç izleme, neden sonuç ilişkisi içinde kapsamlı olarak gerçekleştirilecek. Böylece makineler üretimi durdurma yeteneğine sahip olarak sorunları düzeltmek için haberleşebilecek. • Ürün özelleştirme çalışmaları; lojistik, güvenlik, güvenilirlik, zaman maliyetleri ve sürdürülebilirlik faktörleri yoluyla en ideal sistem ve akıllı derleme yoluyla elde edilecek. • Makineler kendi üretim kaynaklarını planlayabilecek. Böylece yalın bir üretim şekli ve tam zamanında üretim gerçekleştirmesi mümkün olacak. • Makineler çevresindeki insanlara duyarlı olacak ve çevresindeki insanlara uyum sağlayacak biçimde çalışacak.

• BÜYÜK VERİ VE ANALİZİ • AKILLI ROBOTLAR • SİMÜLASYON • DİKEY VE YATAY SİSTEM ENTEGRASYONU • NESNELERİN İNTERNETİ • SİBER GÜVENLİK • BULUT • EKLEMELİ ÜRETİMİ • ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ GERÇEKLİK

97


makale

ZAYIF YATIRIMLAR, İYİLEŞEN DIŞ PAZARLAR VE EKONOMİDE ÖNCELİKLER TÜRKIYE IÇIN ÖNEMLI BIR REFERANDUMU GERIDE BIRAKTIK. EKONOMIDE, HAYAT VE SEKTÖRLERDE ISE IŞLER DEVAM EDECEK. BU ÇERÇEVEDE MAKINE SANAYISI AÇISINDAN ÖNEMLI ÜÇ ALANDAKI GELIŞMELERI DEĞERLENDIRELIM.

B

unlardan ilki yatırımlardaki ve özellikle makine ve teçhizat yatırımlarındaki durağanlık. İkincisi ihracat pazarları açısından önemli olan dünya ekonomisi ve ticaretindeki toparlanmadır. Üçüncüsü ise ekonomide ihtiyaç duyulan iyileşme ve normalleşme için atılması gereken adımlardır. MAKİNE VE TEÇHİZAT YATIRIMLARI ZAYIF GERÇEKLEŞİYOR Makine ve teçhizat yatırımları 2016 yılının ikinci yarısında gerilemiş ve bunun sonucu olarak yıl genelinde reel olarak sadece yüz-

98

de 1,1 büyümüştür. Özellikle özel sektör yatırımlarındaki gerileme ile birlikte makine ve teçhizat yatırımları zayıf seyretmektedir. 2017 yılında geniş kapsamlı yatırım teşvikleri ile birlikte yatırımlarda bir toparlanma beklentisi bulunmaktadır. Ancak siyaset, dış politika ve jeopolitik alanlarda yaşanan belirsizlikler ve riskler teşviklere rağmen yatırım iştahını sınırlamaya devam etmektedir. YENİ YILDA DÜNYA TİCARETİ İVME KAZANIYOR Dünya mal ticareti yılın ilk çeyrek döneminde miktar ve değer olarak iki yılın ardından yeniden büyümeye başlamıştır. Küresel mal ti-


caretindeki toparlanmanın tüm bölge ve ülkelerde dengeli şekilde ortaya çıkması da kalıcılığına işaret olarak sevindiricidir. Yılın ilk çeyreğinde küresel mal ticareti Dünya Ticaret Örgütü öncü göstergelerinin beklentilerinden de daha yüksek bir büyüme göstermiştir. Uluslararası taşımacılık endeksleri de toparlanmayı teyit etmektedir. Capsize ve Dry Index taşımacılık endeksleri de son dört yılın en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Bu çerçevede dünya mal ticaretinin 2017 yılında yüzde 6-7 arasında büyümesi ve 17 trilyon dolara ulaşması olasılığı da artmaktadır. Küresel mal ticaretinde değer olarak artışın önemli bir nedeni ticarete konu olan mal fiyatlarındaki artıştır. Petrol ve diğer emtia fiyatları artmaktadır. Sanayi malı ihraç fiyatları da yeni yılda ilk kez sınırlı da olsa artış göstermektedir. Ancak fiyat artışlarının bundan sonra giderek durağanlaşması da beklenmektedir. 2017 yılında dünya ticareti için ortaya çıkan üç endişe kaynağı ise şimdilik iyi yönetilmektedir. Bunlardan ilki Trump yönetiminin dünya ticaretindeki korumacı söylemleriydi. Ancak Trump yönetimi şimdiye kadar fiilen bu konuda herhangi bir adım atmamış durumdadır. ABD-Çin zirvesinde de ticaret savaşlarına ilişkin bir gündem olmaması sevindiricidir. İkinci endişe kaynağı ise Avrupa Birliği’nde Brexit sonrası küçülme ve dağılma beklentileriydi. AB ekonomisi yüzde 2’ye yakın büyüme temposunu korurken, Roma Zirvesi ile dağılma endişelerini de şimdilik atmıştır. Seçimlerin sonuçlarına ve Brexit müzakerelerine ilişkin belirsizlikler ise sürmektedir. Tüm bunlar çerçevesinde AB’nin dış ticareti euro bazında yüzde 10’nun üzerinde bir büyüme ivmesi yakalamıştır. AB dışı ithalat yüzde 18 büyümüştür. Üçüncü endişe kaynağı olan Çin’de ise dış ticaret yeniden büyümeye başlamıştır. Yılın ilk iki ayında ihracat yüzde 4, ithalat ise yüzde 26,4 büyümüştür. Çin’in ithalatındaki artış çok sayıda ülkenin ihracatında artış anlamına gelmektedir. Küresel mali piyasalar da geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında oldukça sakin ve istikrarlı bir dönem geçirmektedir. Petrol ve emtia fiyatlarının ulaştığı seviyeler küresel mali istikrarı desteklemektedir. Önemli para birimleri arasındaki pariteler de oldukça istikrarlıdır. FED faiz artışları da dünya ekonomisindeki toparlanma nedeniyle mali piyasalarda soğukkanlı karşılanmaktadır. Tüm bu küresel mali koşullar ile gelişen ülkeler üzerindeki olumsuz baskılar da azalmıştır. Buna bağlı olarak başta Rusya’nın yüzde 40 artışı olmak üzere gelişen ülke ithalatları da artmaya başlamıştır. Dünya ticareti önünde 2017 için en önemli risk olarak jeopolitik gelişmeler kalmıştır.

Onlar da iyi yönetilirse dünya mal ticaretinde büyüme ivme kazanmaya devam edecektir. Küresel ekonomideki ve ticaretteki toparlanma Türkiye’nin genel ihracatı ve makine ihracatı için de oldukça olumlu koşullar sunmaktadır. Bu nedenle 2017 yılında makine ihracatında önemli bir artış sağlanması olasılığı artmaktadır. EKONOMİDE ÖNCELİKLER Türkiye geride bıraktığı referandumun ardından ekonomiyi desteklemek için öncelikle siyasi ve toplumsal hayatta hızla normalleşmeli, dış politika ve jeopolitik alanlardaki riskleri ise azaltmalıdır. Bunların sağlanması ekonomide güven ve beklentilerin de hızla iyileşmesini sağlayacaktır. Makine sektörü açısından yerli ve yabancı yatırımcıların yeni yatırım iştahı ancak bu iyileşmeler sağlanırsa artabilecektir. Bunların ardından ekonomide de birçok alanda öncelikle bulunmaktadır.

Can Fuat GÜRLESEL MAİB Danışmanı

ENFLASYONU YENİDEN DİZGİNLEMELİYİZ Özellikle 2016 ve 2017 yıllarında fiyatlama davranışları ile enflasyon beklentileri bozuldu ve enflasyon kontrolden çıktı. Hem üretici hem de tüketici fiyatlarının daha da yükselmesi bekleniyor. Bu çerçevede ekonomide enflasyonla mücadeleyi yeniden önemsemeli ve enflasyonu artık kalıcı olarak yüzde 4-5 bandına çekebilmeliyiz. TÜRK LİRASINA SAHİP ÇIKMALI VE ÖNGÖRÜLEBİLİR KILMALIYIZ 2013 yılından itibaren Türk Lirasını sahipsiz bıraktık ve TL en çok değer kaybeden para birimi haline geldi. Özellikle 2016 ve 2017 yıllarında en çok değer kaybeden para birimi Türk Lirası. Türk Lirasının geleceği de belirsiz. Çünkü TL yönünü ve istikrarını kaybetti ve kimseye güven vermiyor. Bu nedenle artık SABİT SERMAYE YATIRIMLARI İNŞAAT

MAKİNE VE TEÇHİZAT

MİLYON TL

BÜYÜME %

MİLYON TL

BÜYÜME %

2015 1. ÇEYREK

78.058

-1,8

52.880

14,7

2015 2. ÇEYREK

92.662

7,9

69.738

26,6

2015 3. ÇEYREK

100.913

2,8

64.361

21,5

2015 4. ÇEYREK

108.241

8,9

76.000

11,6

2015

379.875

4,6

262.980

18,4

2016 1. ÇEYREK

88.974

5,6

63.097

9,5

2016 2. ÇEYREK

104.877

4,5

73.988

0,5

2016 3. ÇEYREK

112.213

5,0

64.669

-3,7

2016 4. ÇEYREK

125.858

3,5

81.927

-0,4

2016

431.922

4,6

283.682

1,1

DÖNEMLER

99


makale Türk Lirasına sahip çıkmalı ve öngörülebilir kılmalıyız. Bu görev de onu basan ve imzası ile tedavüle çıkartan Merkez Bankası’na düşmektedir. MERKEZ BANKASI PARA POLİTİKASI NORMALLEŞMELİ Merkez Bankası uzun süredir biraz da zorlama ile oldukça karmaşık bir para politikası izlemektedir. Merkez Bankası bağımsızlığını göstermeli ve para politikasını sadeleştirerek öngörülebilirliğini artırmalıdır. GEÇİCİ DESTEKLERDEN REFORM GÜNDEMİNE DÖNMELİYİZ 2016 yılında yaşadığımız kötü gelişmeler sonrası piyasalarda güven ortamı bozulmuş ve iktisadi faaliyetler yavaşlamıştı. Hükümet de çok doğru bir kararla kamu olanaklarını kullanarak çok önemli destekler uygulamaya koydu ve koymaya da devam ediyor. Bu desteklerin olumlu etkisi de hissedilmeye başlandı. Ekonomide çarklar dönüyor ve yeniden büyüme eğilimi yakalandı. Ancak bu destekler geçici ve süreli. Bu nedenle ekonomide geçici desteklerden kalıcı reform programına odaklanarak ekonomideki büyüme ve iyileşmeyi kalıcı hale getirmeliyiz. Üretim destekleri programı bu konuda çok önemli bir işlev görecek, sektörleri ve firmaları rahatlatacaktır.

100

REEL SEKTÖRÜN DÖVİZ AÇIĞINA BAĞIMLILIĞINI VE BİLANÇO BOZULMASINI DÜZELTMELİYİZ Banka dışı kesimin veya reel sektörün 300 milyar dolara yakın döviz borcu ve 200 milyar doları aşan uzun vadeli döviz açık pozisyonu bulunmaktadır. Döviz kurlarının artışı ile birlikte bu borçlar ve açık pozisyon şirketlere ilave yükler getirmekte ve bilançoları bozmaktadır. Reel sektörün orta vadede dövizli borçlarını TL’ye çevirecek mali dönüşümü sağlamalı ve kur farkı zararları için ayrı bir muhasebe-vergileme yaklaşımını benimseyerek karların ve sermayenin erimesini önlemeliyiz. Kalıcı çözüm ise mali sistemin reel kesime uzun vadeli uygun maliyetli TL fonlar yaratması olacaktır. TEŞVİK VE DESTEK KARMAŞASINA SON VERMELİYİZ Son dönemde yatırımlar, istihdam, Ar-Ge ve tasarım, KOBİ, kredi ve istihdam alanlarında gerçekten çok önemli teşvikler uygulamaya konuldu. Ancak aynı alanda birden çok kamu kurumu yine çok sayıda teşvik uygular hale geldi ki şirketlerde teşvikleri anlamak ve uygulamak ayrı bir ihtisas gerektirir hale gelindi. Bu nedenle teşvik uygulamalarını da basitleştirmeli ve uygulamaları tek elde toplamalıyız. Böylece teşvik karmaşasına son vererek etkinliği de artırabileceğiz.


GÖSTERGELER ŞUBAT 2017

101


göstergeler

TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI ŞUBAT AYI SONUNDA 2 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2016 YILININ OCAK-ŞUBAT DÖNEMINDE 1,9 MILYAR DOLARKEN BU RAKAM 2017 YILININ AYNI DÖNEMINDE YÜZDE 2,1 ARTIŞLA 2 MILYAR DOLAR SEVIYESINDE KAYDEDILDI. ALMANYA, TÜRKIYE’NIN EN FAZLA MAKINE IHRAÇ ETTIĞI ÜLKELER LISTESINDE 368,7 MILYON DOLARLA ILK SIRADA YER ALDI.

102

M

akine sektöründe 2017 yılı OcakŞubat döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracat 289,7 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 23 artışla 356,4 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde gerçekleştirilen ihracat 242 milyon dolar oldu. 2017 yılı Ocak-Şubat dönemi itibarıyla

makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise 183 milyon dolarlık ihracat değeriyle diğer yıkama ve kurutma makineleri oldu. ALMANYA, ABD VE İTALYA İHRACAT LİSTESİNİN İLK ÜÇ SIRASINDA BULUNUYOR 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye’nin makine ihracatı 2 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinde 2017 yılı Ocak-Şubat dönemi itibarıyla Almanya 368,7 milyon dolarla ilk sırada yer alıyor. 2016 yılının aynı döneminde

Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 335,8 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 9,8 oldu. Listenin ikinci sırasındaki ABD’ye yönelik makine ihracatı, 2017 yılı Ocak-Şubat döneminde 140,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinin üçüncü sırasında ise İtalya bulunuyor. İtalya’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 91,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,7 artışla 101,9 milyon dolar seviyesine yükseldi.


MAKINE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTIBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

1 OCAK-28 ŞUBAT 2016 MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MOTORLAR VE AKSAMLARI

18,3

289,7

KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ

64,9

DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ

1 OCAK-28 ŞUBAT 2017 MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

15,8

23,9

356,4

265

4,1

60,8

69,5

191,7

2,8

DİĞER MAKİNELER

24

163,3

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER

34,9

POMPALAR VE KOMPRESÖRLER

MAL GRUBU ADI

MİKTAR

DEĞER

14,9

30,5

23,0

242

4,0

-6,3

-8,7

68,7

183

2,7

-1,2

-4,5

6,8

28,3

173,6

6,1

18,1

6,3

128,4

3,7

38,6

125,8

3,3

10,5

-2,0

14,3

109,6

7,6

15,5

108,6

7,0

8,1

-0,9

TAKIM TEZGÂHLARI

13,8

94

6,8

14,4

95,2

6,6

3,8

1,2

TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER

21,5

103,3

4,8

19,3

84,4

4,4

-10,2

-18,3

2,1

51,5

24,0

2,7

84,3

31,0

26,6

63,8

15,4

83,1

5,4

15,2

79,7

5,2

-1,2

-4,2

VANALAR

7,7

63,6

8,2

8,3

72,5

8,7

6,6

14,0

GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ

8,8

54,3

6,2

12,5

65,8

5,3

42,0

21,1

REAKTÖRLER VE KAZANLAR

7,4

59,5

8,0

8,7

64,5

7,4

17,5

8,3

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR

5,7

42

7,3

6,7

50,6

7,6

16,9

20,3

ISITICILAR VE FIRINLAR

5,5

38,4

6,9

6,4

42,9

6,7

15,2

11,8

SİLAH VE MÜHİMMAT

8,3

100,4

12,1

3,5

40

11,3

-57,5

-60,1

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER

8,1

37,5

4,6

8,4

38,2

4,5

3,9

1,9

BÜRO MAKİNELERİ

0,5

23,8

44,4

0,5

29,6

50,4

9,6

24,5

AMBALAJ MAKİNELERİ

1,2

20,4

15,9

1,3

22,4

17,1

2,3

9,6

KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER

2,1

20

9,4

1,8

19,8

10,8

-13,6

-1,0

RULMANLAR

1,8

19,7

10,4

1,7

19,1

11,2

-9,3

-2,7

KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER

1,5

10,8

6,9

2

11,9

5,7

32,1

9,8

DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ

0,3

1,5

4,6

0,4

2,6

5,5

44,6

73,9

5,8

350,4

5,7

3,5

2,1

TÜRBİNL, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ

TOPLAM

338,7

1.9

$/Kg

DEĞİŞİM (%)

2.0

$/Kg

103


göstergeler

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe 125,8 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe Cezayir, 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 8,6 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke oldu. İkinci sıradaki Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 7,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Ege Serbest Bölgesine 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 5,3 milyon dolar olarak kayda geçti. Dördüncü sıradaki İran’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 2,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 98,7 artışla 4,9 milyon dolar oldu. Listenin be-

2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları ihracatı listesinde en fazla artış

şinci sırasında bulunan Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 4,6 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi.

yüzde 514,2 ile Fas’ta yaşandı. Listede yüzde 134,5 ile Rusya ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 98,7 ile İran üçüncü sırada takip etti.

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

CEZAYİR

3,9

11,4

2,9

ALMANYA

1,8

9,2

5,0

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

2,2

8,6

3,9

-43,4

-24,4

1,9

7,6

4,0

3,9

-16,8

EGE SERBEST BÖLGESİ

2,9

7,5

2,6

2,3

5,3

2,2

-17,7

-29,3

İRAN

0,5

2,5

4,9

1

4,9

4,6

113,7

98,7

SUUDİ ARABİSTAN

2,2

4,7

2,1

1,7

4,6

2,7

-20,6

-0,6

AVUSTURYA

0,6

4,8

7,2

0,7

4,1

5,2

16,3

-16,0

İNGİLTERE

2,5

4,3

1,7

2,1

4

1,9

-17,1

-5,2

İTALYA

1

4,4

4,1

1,2

4

3,2

17,4

-8,5

FAS

0,1

0,6

3,2

1,2

3,9

3,2

530,2

514,2

RUSYA

0,3

1,6

5,1

0,7

3,7

5,3

124,9

134,5

34,9

128,4

3,7

38,6

125,8

3,3

10,5

-2,0

MAL GRUBU TOPLAMI

104

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)


TAKIM TEZGAHLARI Türkiye’nin takım tezgahları ihracatı 2016 yılının OcakŞubat döneminde 94 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1,2 artışla 95,2 milyon dolar oldu. Takım tezgahları ürün grubunda 2017 yılının OcakŞubat döneminde en fazla ihracat 9 milyon dolarla Almanya’ya gerçekleştirildi. İkinci sırada yer alan ABD’ye 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 5,7 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Cezayir’e 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 2,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 62,9 artışla 4,8 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasındaki Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen takım tezgahlarının değeri 2,3 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 68,2 artışla 3,9 milyon dolar oldu.

de bu rakam yüzde 23,5 artışla 3,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli takım tezgahları ihracatı lis-

Listenin beşinci sırasında bulunan Polonya’ya, 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 3 milyon dolar değerinde takım tezgahı ihraç edildi. 2017 yılının aynı dönemin-

tesinde en fazla artış yüzde 126,3 ile Bulgaristan’da yaşandı. İkinci sırada yüzde 68,2 ile Rusya yer alırken üçüncü sırada yüzde 62,9 ile Cezayir bulunuyor.

TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

$/KG

MİKTAR

DEĞER

ALMANYA

1,4

10,5

7,3

1,2

9

7,3

-14,5

-14,4

ABD

0,5

6

11,9

0,8

5,7

6,5

74,1

-5,2

CEZAYİR

0,3

2,9

9,4

0,5

4,8

8,3

83,9

62,9

RUSYA

0,3

2,3

6,1

0,6

3,9

5,8

76,0

68,2

POLONYA

0,5

3

6,1

0,5

3,7

7,1

5,0

23,5

BULGARİSTAN

0,1

1,5

8,4

0,3

3,4

9,5

101,2

126,3

SUUDİ ARABİSTAN

0,6

4,8

7,3

0,4

3,3

7,1

-28,3

-30,1

IRAK

0,4

2,5

6,2

0,4

3,2

7,1

13,8

30,6

İRAN

0,6

3,7

6,2

0,4

2,7

6,8

-32,5

-26,8

FRANSA

0,5

3

5,6

0,3

2,5

8,4

-42,1

-14,0

13,8

94

6,8

14,4

95,2

6,6

3,8

1,2

ÜLKE

MAL GRUBU TOPLAMI

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

105


göstergeler

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 84,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.

rildi. Listenin ikinci sırasında yer alan İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 6,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yı-

2017 yılının Ocak-Şubat döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları kaleminde en fazla ihracat 23 milyon dolarla ABD’ye gerçekleşti-

lının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin eğeri 3,4 milyon dolar olarak kayda geçti. Dördüncü sıradaki Fas’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,9 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 56,8 artışla 3milyon dolar oldu. Beşinci sıradaki Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının aynı döneminde Azerbaycan’a ihraç edilen ürünlerin değeri yüzde 110,5 artışla 2,8 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler, aksam ve parçaları ürün grubunda ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 110,5 ile Azerbaycan oldu. Listenin ikinci sırasında 65,5 ile Ukrayna yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 56,8 ihracat artışıyla Fas üçüncü sırada takip etti.

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ABD

4,5

33,6

7,4

İTALYA

2

9,9

IRAK

1,8

FAS

0,7

AZERBAYCAN

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

3,1

23

7,3

-30,6

-31,6

4,8

1,3

6,6

4,9

-33,3

-32,7

6,5

3,5

0,9

3,4

3,5

-46,9

-47,4

1,9

2,8

0,8

3

3,6

19,6

56,8

0,2

1,3

4,6

0,8

2,8

3,2

200,7

110,5

CEZAYİR

0,7

2,9

4,1

0,5

2,8

5,0

-21,6

-5,0

İRAN

0,8

2,6

3,3

0,8

2,6

3,2

0,9

-1,9

UKRAYNA

0,3

1,5

4,0

0,6

2,5

4,2

58,3

65,5

ÜLKE

FRANSA

0,9

2,9

3,0

0,8

2,4

2,8

-9,0

-17,0

SUDAN

0,7

2,7

3,6

0,6

2,2

3,3

-10,7

-17,7

21,5

103,3

4,8

19,3

84,4

4,4

-10,2

-18,3

MAL GRUBU TOPLAMI

106

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)


REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktör ve kazanlar ihracatı 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 64,5 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 59,5 milyon dolar seviyesindeydi. Reaktör ve kazanlar ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 19 oldu. Reaktör ve kazanlar mal grubunda 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 15,6 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 15,4 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 1,7 oldu. İkinci sırada yer alan İngiltere’ye 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 8,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sırada bulunan İspanya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 7,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 5,7 milyon do-

milyon dolar seviyesindeydi. Çin’e yönelik ihracat artışı yüzde 21,4 olarak kayda geçti. Listenin beşinci sırasında bulunan İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 3,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Şubat dö-

lardı. İspanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 33,1 oldu. Listenin dördüncü sırasındaki Çin’e 2017 yılının OcakŞubat döneminde ihraç edilen reaktör ve kazanların değeri 3,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 3

neminde Türkiye geneli reaktör ve kazanlar sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 13.172,4 ile Cezayir’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 68,5 ile Romanya ikinci sırada gelirken yüzde 33,1 ile İspanya üçüncü sırada yer aldı.

REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,9

15,4

15,7

İNGİLTERE

0,8

9,3

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

1,1

15,6

14,0

13,8

1,7

10,9

0,8

8,1

9,4

1,9

-12,6

İSPANYA

0,4

5,7

12,0

0,5

7,6

15,4

3,6

33,1

ÇİN

0,2

3

13,2

0,3

3,7

11,3

42,3

21,4

İTALYA

0,3

4,2

10,6

0,3

3,6

11,9

-23,6

-14,1

ROMANYA

0,3

1,9

5,6

0,6

3,3

5,3

80,1

68,5

0,004

0,02

4,9

1,2

2,8

2,2

28.948,9

13.172,4

RUSYA

0,4

3,1

6,8

0,2

1,4

6,3

-49,0

-52,7

AVUSTURYA

0,2

1,1

5,8

0,1

1,3

8,9

-23,1

16,9

UKRAYNA

0,1

1

6,2

0,2

1,2

6,3

16,5

17,7

MAL GRUBU TOPLAMI

7,4

59,5

8,0

8,7

64,5

7,4

17,5

8,3

CEZAYİR

107


göstergeler

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ Tekstil ve konfeksiyon makineleri ürün grubu ihracatı 2017 yılının OcakŞubat döneminde, 79,7 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 9 milyon dolarla Almanya oldu. Yüzde 13,7 artışın yaşandığı söz konusu ülkeye, 2016 yılının aynı döneminde 7,9 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilmişti. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 8,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Fransa’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 4,1 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 55,4 artışla 6,4 milyon dolar oldu. Listenin dördüncü sırasında bulunan Bangladeş’e yönelik tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 5,2 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki İran’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,3 milyon dolarlık tekstil ve konfeksiyon makinesi ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 271,1 artışla 5 milyon dolar oldu.

2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 271,1 ile İran’da ya-

şandı. İran’ın ardından yüzde 76,6 ile Pakistan ikinci sırada gelirken yüzde 56,3 ile Hindistan üçüncü sırada bulunuyor.

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

1,4

7,9

5,5

İNGİLTERE

4

16,8

FRANSA

0,9

BANGLADEŞ

0,7

İRAN

0,3

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

1,7

9

5,1

23,2

13,7

4,1

2,2

8,6

3,8

-44,0

-48,8

4,1

4,4

1,5

6,4

4,3

60,6

55,4

5,9

8,5

0,3

5,2

13,1

-43,1

-12,8

1,3

4,5

1,5

5

3,3

407,2

271,1

İTALYA

0,6

3,8

5,9

0,6

3,9

6,3

-5,2

2,2

MISIR

0,4

1,8

4,0

0,5

3,2

5,4

29,4

76,6

ÖZBEKİSTAN

0,3

2,9

9,0

0,3

3

9,0

5,3

5,6

HİNDİSTAN

0,6

2,3

3,7

0,9

2,7

2,7

56,8

17,4

PAKİSTAN

0,4

1,3

2,8

0,4

2,1

5,0

-12,3

56,3

15,4

83,1

5,4

15,2

79,7

5,2

-1,2

-4,2

MAL GRUBU TOPLAMI

108

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)


TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2017 yılının OcakŞubat döneminde 84,3 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 51,5 milyon dolardı. Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 63,8 olarak kaydedildi. Türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları kaleminde 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 38,4 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılında ABD’ye gönderilen ürünlerin değeri 31,8 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 20,9 olarak kayda geçti. ABD’nin ardından ikinci sırada bulunan Hindistan’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 149 bin dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7.914,9 artışla 11,9 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 496 bin dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1.620 artışla 8,5 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasındaki Almanya’ya yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2017 yılının

Ocak-Şubat döneminde 7,6 milyon dolar oldu. Yüzde 65,7 ihracat artışının yaşandığı söz konusu ülkeye, 2016 yılının aynı döneminde gönderilen ürünlerin değeri 4,5 milyon dolardı. Beşinci sıradaki Belçika’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 58,1 artış-

la 2,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 7.914,9 ile Hindistan’da gerçekleşti. İkinci sırada yüzde 1.620,7 ile Polonya yer alırken üçüncü sırada yüzde 65,7 oranıyla Almanya bulunuyor.

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

ABD

0,06

31,8

459,7

0,1

38,4

280,6

98,0

20,9

HİNDİSTAN

0,01

0,1

11,9

0,03

11,9

348,2

173,2

7.914,9

POLONYA

0,02

0,4

20,4

0,02

8,5

390,2

-10,1

1.620,7

ALMANYA

0,4

4,5

10,0

0,5

7,6

14,4

15,1

65,7

BELÇİKA

0,02

1,7

72,7

0,02

2,7

116,5

-1,4

58,1

FRANSA

0,05

1,3

24,5

0,07

2

28,6

29,0

50,2

İSPANYA

0,05

1,3

27,1

0,002

1,3

583,6

-95,3

0,7

-

0,09

1,3

14,5

-

-

MADAGASKAR İRAN

0,1

0,7

4,2

0,3

1,1

3,6

76,2

51,4

HOLLANDA

0,1

0,6

4,9

0,07

0,8

11,9

-47,2

28,0

MAL GRUBU TOPLAMI

2,1

51,5

24,0

84,3

31,0

26,6

63,8

2,7

109


göstergeler

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ihracatı 2017 yılının OcakŞubat döneminde 38,2 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 37,5 milyon dolardı. Söz konusu ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 1,9 olarak kaydedildi. Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 4,3 milyon dolarla en fazla İran’a ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 2,3 milyon dolardı. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 79,8 oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan Cezayir’e 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 2,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 24,7 artışla 2,9 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 23,5 artışla 2 milyon dolar oldu. Dördüncü sırada yer alan Irak’a 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 1,8 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki Almanya’ya 2016 yılının

Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 1,7 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1,5 artışla 1,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde

Türkiye geneli yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 133,6 ile Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşandı. Söz konusu ülkenin ardından yüzde 118,2 ile Romanya gelirken yüzde 79,8 ile İran üçüncü sırada yer aldı.

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI

110

2017 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

İRAN

0,7

2,3

3,4

CEZAYİR

0,4

2,3

RUSYA

0,2

IRAK

0,4

ALMANYA

0,4

ABD SUUDİ ARABİSTAN BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,3

4,3

11,3

-46,2

79,8

4,9

0,7

2,9

4,1

50,1

24,7

1,6

6,2

0,5

2

4,1

87,7

23,5

2

5,1

0,4

1,8

3,9

14,4

-11,4

1,7

3,7

0,4

1,8

4,2

-9,9

1,5

0,3

2

5,5

0,2

1,6

6,5

-32,9

-20,9

0,6

2,5

3,9

0,2

1,1

4,2

-58,0

-55,4

0,07

0,4

5,9

0,3

1

3,1

340,7

133,6

ROMANYA

0,09

0,4

5,0

0,1

1

6,3

72,6

118,2

TÜRKMENİSTAN

0,1

1,1

7,2

0,1

0,8

7,7

-29,9

-25,5

MAL GRUBU TOPLAMI

8,1

37,5

4,6

8,4

38,2

4,5

3,9

1,9


ISITICILAR VE FIRINLAR Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 38,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 11,8 artışla 42,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 4,4 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılında bu rakam 3,8 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 16,9 oldu. İhracat listesinin ikinci sırasındaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 2,5 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 1,9 milyon dolardı. İtalya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 30,5 olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında ise 2017 yılı OcakŞubat dönemi itibariyle 1,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilen Polonya bulunuyor. Yüzde 62,6 ihracat ar-

lık ısıtıcılar ve fırınlar ihracatı gerçekleştirildi. Beşinci sıradaki İran’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde gönderilen ürünlerin değeri 1,3 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2,1 artışla 1,4 milyon dolar olarak kayda geçti.

tışının yaşandığı Polonya’ya 2016 yılının aynı döneminde 1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise Fransa ve İran yer alıyor. Dördüncü sıradaki Fransa’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,6 milyon dolar-

2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli ısıtıcılar ve fırınlar mal grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 84,1 ile Rusya’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 62,6 ile Polonya gelirken yüzde 30,5 ile İtalya üçüncü sırada yer aldı.

ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,6

3,8

5,6

0,8

4,4

5,3

23,3

16,9

İTALYA

0,2

1,9

7,9

0,3

2,5

6,7

54,9

30,5

POLONYA

0,1

1

6,9

0,2

1,6

6,2

80,5

62,6

FRANSA

0,3

2,2

6,5

0,2

1,6

6,4

-27,6

-29,4

İRAN

0,1

1,3

8,8

0,1

1,4

8,4

7,3

2,1

RUSYA

0,07

0,7

10,0

0,1

1,3

10,0

83,0

84,1

CEZAYİR

0,1

1,8

9,6

0,1

1,2

6,9

-3,0

-30,2

IRAK

0,1

1,2

6,8

0,1

1,2

9,4

-28,1

0,4

ABD

0,1

1,8

9,2

0,07

1,2

17,4

-63,7

-31,8

ÖZBEKİSTAN

0,2

1,2

5,2

0,1

1,2

10,9

-54,0

-3,7

MAL GRUBU TOPLAMI

5,5

38,4

6,9

6,4

42,9

6,7

15,2

11,8

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

111


göstergeler

AMBALAJ MAKİNELERİ Ambalaj makineleri ürün grubunda 2017 yılının OcakŞubat döneminde 22,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 20,4 milyon dolar seviyesindeydi. Ambalaj makineleri mal grubundaki ihracat artışı yüzde 9,6 olarak kaydedildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2017 yılının OcakŞubat döneminde 1,7 milyon dolarla en fazla Cezayir’e ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2016 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 1,7 milyon dolar seviyesindeydi. Cezayir’e yönelik ihracat artışı yüzde 0,4 oldu. İkinci sıradaki Irak’a 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 1,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sıradaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 1,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Dördüncü sıradaki Almanya’ya 2017 yılının

yor. 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde söz konusu ülkeye ihraç edilen ürünlerin değeri 348 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 152,3 artışla 880 bin dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye gene-

Ocak-Şubat döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 1 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 789 bin dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 29,3 oldu. Listenin beşinci sırasında ise İtalya bulunu-

li ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 1.468 ile Türkmenistan’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 877,6 ile Fildişi Sahili ikinci sırada gelirken yüzde 244,1 ile Etiyopya üçüncü sırada yer aldı.

AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

CEZAYİR

0,1

1,7

IRAK

0,1

SUUDİ ARABİSTAN ALMANYA İTALYA

ÜLKE

FİLDİŞİ SAHİLİ

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

12,6

0,07

1,7

24,1

-47,6

0,4

1,7

17,2

0,1

1,6

12,8

27,9

-5,1

0,1

2,3

22,1

0,04

1,3

30,3

-59,2

-44,0

0,05

0,7

14,8

0,08

1

11,9

60,9

29,3

0,03

0,3

10,4

0,02

0,8

42,2

-37,8

152,3

0,003

0,08

21,6

0,06

0,8

12,7

1.563

877,6

-

0,01

0,7

41,0

-

-

EKVATOR

0

0

LİBYA

0,01

0,3

21,5

0,03

0,7

24,0

85,1

106,4

TÜRKMENİSTAN

112

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

0,003

0,04

12,7

0,06

0,7

10,8

1.747

1.468

ETİYOPYA

0,02

0,2

10,2

0,04

0,7

15,8

121,6

244,1

MAL GRUBU TOPLAMI

1,2

20,4

15,9

1,3

22,4

17,1

2,3

9,6


GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 54,3 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 21,1 artışla 65,8 milyon dolar seviyesine yükseldi. Gıda sanayi makineleri kaleminde 2017 yılının OcakŞubat döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 7 milyon dolarla Cezayir oldu. 2016 yılının aynı döneminde Cezayir’e 6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat yüzde 16,6 arttı. İkinci sırada bulunan Özbekistan’a yönelik gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 4,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 34,3 artışla 5,5 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında yer alan Filipinlere 2017 yılının OcakŞubat döneminde 4,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Dördüncü sırada bulu-

Şubat döneminde 3 milyon dolar değerinde gıda sanayi makineleri ihracatı gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 2,9 milyon dolardı. Mısır’a yönelik ihracat atışı yüzde 5,5 oldu. 2017 yılının Ocak-Şubat dö-

nan İran’a 2016 yılının OcakŞubat döneminde 2,4 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2016 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 79,9 artışla 4,4 milyon dolar oldu. Beşinci sıradaki Mısır’a 2017 yılının Ocak-

neminde Türkiye geneli gıda sanayi makineleri sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 1.917,3 ile İngiltere oldu. İran yüzde 79,9 ile ikinci, Bulgaristan ise yüzde 59,8 ile üçüncü sırada yer aldı.

GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

CEZAYİR

0,9

6

6,2

1,7

7

4,0

79,7

16,6

ÖZBEKİSTAN

0,5

4,1

7,2

1,9

5,5

2,8

239,2

34,3

FİLİPİNLER

0,0001

0,001

8,3

0,5

4,9

8,9

-

-

İRAN

0,6

2,4

3,8

1,2

4,4

3,5

94,7

79,9

MISIR

0,8

2,9

3,6

0,6

3

5,1

-25,9

5,5

IRAK

1

5

4,9

0,4

2

4,6

-56,9

-59,8

SUUDİ ARABİSTAN

0,1

1,3

12,4

0,1

1,9

13,2

37,1

45,5

0,008

0,09

11,4

0,1

1,8

18,4

1.146

1.917

RUSYA

0,4

2,5

5,9

0,2

1,7

8,0

-47,9

-28,9

BULGARİSTAN

0,1

0,9

6,7

0,2

1,5

6,5

64,5

59,8

MAL GRUBU TOPLAMI

8,8

54,3

6,2

12,5

65,8

5,3

42,0

21,1

İNGİLTERE

113


göstergeler

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 50,6 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 42 milyon dolardı. Hadde ve döküm makineleri ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 20,3 oldu.

Rusya’ya 2016 yılının OcakŞubat döneminde 2,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 107,5 artışla 4,7 milyon dolar olarak kayda geçti. Üçüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 3 milyon dolar değerin-

Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 7,7 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde 5,5 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 39,3 oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan

de ürün ihraç edildi. 2016 yılında bu rakam 2,2 milyon dolardı. İtalya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 40,1 oldu. Dördüncü sırada bulunan Azerbaycan’a 2016 yılının Ocak-Şubat döneminde 351 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 760,2 artışla 3 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki Bulgaristan’a 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde 2,9 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makinesi ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 1,8 milyon dolar seviyesindeydi. Bulgaristan’a yönelik ihracat artışı yüzde 61,6 oldu. 2017 yılının Ocak-Şubat döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 3.177,8 ile Meksika oldu. İkinci sırada yüzde 760,2 ile Azerbaycan yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 144,6 ile Romanya üçüncü sırada takip etti.

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

ALMANYA

0,8

5,5

6,5

1,1

7,7

7,0

30,3

39,3

RUSYA

0,1

2,2

15,7

0,2

4,7

19,3

68,5

107,5

İTALYA

0,4

2,2

5,0

0,5

3

6,0

15,5

40,1

AZERBAYCAN

0,07

0,3

4,8

0,2

3

12,3

233,3

760,2

BULGARİSTAN

0,06

1,8

27,4

0,1

2,9

26,8

65,7

61,6

ROMANYA

0,1

0,8

6,4

0,3

2,1

5,7

172,6

144,6

İRAN

0,7

3,1

4,5

0,2

1,8

8,5

-68,9

-41,3

ABD

0,3

3,2

10,8

0,2

1,6

5,9

-5,4

-48,4

ÜLKE

114

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

MEKSİKA

0,002

0,04

18,4

0,4

1,4

3,4

17.485

3.178

CEZAYİR

0,2

0,8

2,9

0,1

1,4

10,5

-52,0

75,1

MAL GRUBU TOPLAMI

5,7

7,3

6,7

50,6

7,6

16,9

20,3

42


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 (1 Ocak-28 Şubat) MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

39,1

335,7

ABD

11,8

153,4

ÜLKE

İTALYA İNGİLTERE İRAN

2017 (1 Ocak-28 Şubat)

BİRİM FİYAT ($/KG)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

BİRİM FİYAT ($/KG)

8,6

41,1

368,7

9,0

5,0

9,8

13,0

12,3

140,3

11,4

4,6

-8,5

MİKTAR

DEĞER

20

91,2

4,6

23

101,9

4,4

14,8

11,7

30,9

114,7

3,7

28,2

99,4

3,5

-8,8

-13,3

9,1

54,4

5,9

15,9

89,6

5,6

74,4

64,7

20,4

8,1

4,0

17,8

71,1

4,0

-12,8

-12,3

ROMANYA

9,2

64

6,9

9,6

66,6

6,9

4,2

4,0

İSPANYA

16,1

61,4

3,8

14,2

57,3

4,0

-11,7

-6,7

CEZAYİR

11,3

54

4,8

10

52,3

5,2

-12,1

-3,2

7

34,8

5,0

6,6

44,9

6,7

-5,2

29,0

FRANSA

POLONYA IRAK

11,2

53,2

4,7

8,6

41,9

4,8

-22,9

-21,2

8,9

49,7

5,6

5,7

37,7

6,6

-36,2

-24,0

4

26

6,5

6,2

37

5,9

55,5

42,3

4,8

23,9

4,9

5,9

33

5,5

23,0

37,9

7

31,7

4,5

7,7

32,2

4,2

9,7

1,7

HİNDİSTAN

2,2

13,4

6,0

3,6

29,5

8,1

61,7

120,3

BULGARİSTAN

3,4

18,7

5,5

3,7

24,4

6,5

10,5

30,7

BELÇİKA

6,7

33,6

5,0

5,2

24,1

4,6

-21,4

-28,3

İSRAİL

5,8

25,7

4,4

5,4

22,7

4,2

-7,1

-11,4

SUUDİ ARABİSTAN RUSYA FAS MISIR

5

29,4

5,8

5

22,4

4,5

-0,7

-23,6

DİĞER

HOLLANDA

103,8

621,8

6,0

113,8

615,7

5,4

9,6

-1,0

TOPLAM

338,7

1.972

5,8

350

2.013

5,7

3,5

2,1

TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-28 ŞUBAT) 2016 YILI

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

521

İNGİLTERE

408

ÜLKE

IRAK

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

2.206

523

2.215

1.331

478.

1.368

1.082

1.126

1.406

1.320

İTALYA

895

1.145

988

1.290

ABD

843

923

1.253

1.116

FRANSA

243

925

265

1.008

İSPANYA

506

798

730

885

İRAN

167

557

274

559

HOLLANDA

216

543

289

547

BAE

540

485

486

520

İSRAİL

540

387

660

473

POLONYA

121

426

174

468

SUUDİ ARABİSTAN

434

519

321

442

BELÇİKA

222

380

254

430

ROMANYA

240

402

292

422

ÇİN

633

266

946

397

BULGARİSTAN

190

275

247

364

MISIR

908

540

427

362

RUSYA

166

233

288

321

CEZAYİR

172

258

169

269

DİĞER TOPLAM

6.922

6.169

7.924

7.028

15.979

19.903

18.404

21.814

115


fuarlar

RUSYA METALLOOBRABOTKA Metal İşleme 15-19 Mayıs 2017 @Moskova

ALMANYA INTEC Metal İşleme ve Otomasyon 7-10 Mart 2017 @Leipzig ISH Frankfurt İklimlendirme 14-18 Mart 2017 @Frankfurt WASSER BERLIN Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 28-31 Mart 2017 @Berlin HANNOVER MESSE Endüstri 24-28 Nisan 2017 @Hannover

ABD IFPE 2017 Hidrolik, Pnomatik ve Redüktör

INTERPACK Ambalaj Makineleri 4-10 Mayıs 2017 @Dusseldorf

7-11 Mart 2017 @Las Vegas LIGNA CONEXPO CONN AGG Tarım Makineleri 7-11 Mart 2017 @Las Vegas FABTECH CHICAGO

Ağaç İşleme Makineleri 22-26 Mayıs 2017 @Hannover EMO Takım Tezgahları ve Metal İşleme

Metal İşleme, Üretim ve Kaynak İşleme Teknolojileri

18-23 Eylül 2017 @Hannover

6-9 Kasım 2017 @Chicago

MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart

MART 2017 NİSAN 2017 MAYIS 2017 HAZİRAN 2017 EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017

116

AGRITECHNICA Tarım Makineleri 12-18 Kasım 2017 @Hannover


POLONYA ÇİN

ITM POLAND Makine ve Teknolojileri

IFAT CHINA

6-9 Haziran 2017 @Poznan

Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 24-28 Nisan 2017 @Şangay CEMAT ASIA Depolama, Kaldırma, İstifleme 1-4 Kasım 2017 @Şangay

İRAN IRAN PLAST Plastik ve Kauçuk Makineleri 26-29 Eylül @Tahran TAHRAN SANAYİ FUARI

ENDONEZYA

Sanayi

INDO INTERTEX

Ekim @Tahran

Tekstil Makineleri 19-21 Nisan 2017 @Jakarta MACHINE TOOL INDONESIA Takım Tezgahları ve Metal İşleme Aralık 2017 @Jakarta

117


adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com

RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr

SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org

118


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.