Moment 105 web tr

Page 1

Şubat 2017

Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi

Sayı: 105



YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI

Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar

TT - 850

TT - 550

TT - 250

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)

İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)

İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com



başkandan

MAKİNE SEKTÖRÜ KADINLARLA GÜÇLENECEK

ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED olarak sektörün önde gelen kadın girişimci, yönetici ve mühendis adaylarını bir araya getirerek, sektörde kadın istihdamını artırmak için çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçladığımız “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projemizi başlattık. Makine sektörü olarak kadınların iş yaşamındaki varlığına büyük bir önem veriyoruz. Sanayide teknolojik dönüşüm, Türkiye’nin nitelikli insan kaynağına ve mühendislik becerilerine olan ihtiyacını her gün biraz daha artırıyor. Dünyada Endüstri 4.0 konuşulurken Türkiye’de henüz Endüstri 2.0’ın sürdüğü alanlar var. Türkiye’de Ar-Ge’ye ciddi kaynak ayrılıyor ancak hala çok az patent çıkarıyoruz. Makine sektörünün potansiyeline ve gelişim eğilimine bakıldığında sektörün Ar-Ge ve ileri teknoloji yatırımlarına yüksek düzeyde ihtiyaç duyduğu görülüyor. TÜİK’e göre Ar-Ge alanında yapılan toplam yatırımlar içinde makine sektörüne yapılan yatırımların payı yüzde 8,3. Bu da teknoloji ihtiyacının en çok yoğunlaştığı alanlardan birinin makine olduğunu gösteriyor. Makine sektörü kendi gücü doğrultusunda, bu süreci hızlandıracak adımlar atıyor. Fakat üniversite sayımız artmasına rağmen teknolojik ürünler ortaya koymakta zorlanıyoruz. Bu işin ana temeli yetişmiş, nitelikli insandır. Kadın çalışan nüfusunu da erkek oranı kadar artırabilirsek, insan kaynakları havuzundan daha fazla nitelikli insan kaynağına ulaşabiliriz. Nitelikli istihdam kapasitemizi artırabilmek için nüfusumuzun diğer yarısını, yani kadınları iş hayatına katılım konusunda desteklememiz gerekiyor. Türkiye’de kadınların iş yaşamına katılımının düşük seyretmesinin nedeni, birçok sektörün kapısının kadınlara yeterince açık olmamasından kaynaklandığını biliyoruz. Oysa makinecinin kadını, erkeği yoktur. Makine sektörü olarak genç kadınların bu alana yönelmelerini, kariyer fırsatlarını değerlendirerek yeni başarı hikâyeleri yaratmalarını arzu ediyoruz. Bu amaçla da makine sektörünün kapılarını kadınlar için sonuna kadar açtık. Kadınların katılımı, makine sektörünün atılımı olacak. Kadınları makine sektöründe görev almaya teşvik etmek üzere başlattığımız proje kapsamında arkadaşlarımızla birlikte Konya, Kayseri, Bursa, Gaziantep ve Manisa’da üniversiteleri ziyaret ederek gerçekleştireceğimiz etkinliklerle makine sektöründe halen çalışan kadınların ilham verici hikâyelerini öğrencilerimize ve genç girişimci kadınlara anlatacağız. Bu ve benzeri çalışmalarla kadın girişimcileri makine sektöründe görev almaları için cesaretlendirmeye çalışacağız. Önümüzdeki beş yıl içerisinde sektördeki kadın nüfusunda yüzde 3’lük bir artış sağlamayı amaçlıyoruz. Makine imalat sanayisinin 177 bin kişiye iş imkânı sağlandığı düşünüldüğünde, projemizin hedefi de her yıl 1000 kadın makinecinin daha makine sektörüne kazandırılması olacak.

3



içindekiler gündem

syf8

8 GÜNDEM “KADIN MAKİNECİLERLE, VAR GÜCÜMÜZLE” YOLA DEVAM EDİYORUZ 18 GÜNDEM WIN EURASIA AUTOMATION SEKTÖRÜ BULUŞTURDU 23 GÜNDEM MAİB, ALMANYA’DAKİ EĞİTİM ÇALIŞMASINI TAMAMLADI

“KADIN MAKİNECİLERLE, VAR GÜCÜMÜZLE” YOLA DEVAM EDİYORUZ gündem

syf18

24 SEKTÖRDEN “GÜCÜMÜZLE TÜRKİYE’NİN YÜKÜNÜ HAFİFLETİYORUZ” 28 SEKTÖRDEN “TERZİ İŞİ ÜRETİM YAPIYORUZ” 34 KAPAK İHRACATIN YÜKÜ ÇOK AĞIR 44 ÜLKELERDEN İSTİKRARLA BÜYÜYEN ÜLKE: KONGO 56 POZİTİF “KADINLAR ÜRETİMDEN UZAK TUTULAMAZ” 60 ÜÇÜNCÜ KUŞAK “ÜRETİMİN İÇİNDE OLMAKTAN DAİMA HEYECAN DUYDUM” 64 AR-GE MERKEZİ “YENİ PROJELERİMİZİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

WIN EURASIA AUTOMATION SEKTÖRÜ BULUŞTURDU

kapak

syf34

68 STRATEJİK ORTAK “KARŞILIKLI BAŞARI ÖYKÜLERİ, STRATEJİK İTTİFAKLARIN YOLUNU AÇAR” 72 MSSP FOCUS “AVRUPA’YA SATTIĞIMIZ VİNÇLERİ TÜRKİYE’YE SATAMIYORUZ” 74 AKADEMİK “BİLİM VE TEKNİĞİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLIYORUZ” 80 MAKALE İŞLETMELER ŞİMDİ NE YAPACAK? 82 MAKALE “TIKIR TIKIR” ÇALIŞAN MAKİNELER “TÜRKİYE’NİN BÜYÜME MAKİNESİ” OLDU 84

İHRACATIN YÜKÜ ÇOK AĞIR

88 MAKALE YENİLENEBİLİR ENERJİ, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ MESELESİDİR 91

ülkelerden

syf44

FUAR ROTASI FUAR ROTALARINA YAKIN BAKIŞ

MAKİNECİLER NE OKUYOR?

94 İZ BIRAKANLAR TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN BÜYÜK KAYBI 98

MAKİNE TARİHİ BİLGİNİN GÜCÜ: SANAYİ 3.0

101 GÖSTERGELER 2017 YILININ İLK AYINDA MAKİNE İHRACATI 968,7 MİLYON DOLAR OLDU 115 RAKAMLAR 116 FUARLAR

İSTİKRARLA BÜYÜYEN ÜLKE: KONGO

118 ADRESLER 119 MOMENT in ENGLISH

5



editörden

TUGAY SOYKAN

BU YIL DA YOLUMUZ UZUN, YÜKÜMÜZ AĞIR Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitliği endeksinde Türkiye, 2016 yılında 144 ülke arasında 130’uncu sırada yer aldı. Bu, aslında çok da şaşırtıcı bir sonuç değil çünkü yetişkin nüfus içerisinde kadınların işgücüne katılım oranı OECD ülkelerinde yüzde 59 iken Türkiye’de yüzde 30’un da altında bir seyir izliyor. Makine sektöründeki kadın çalışan sayısı da halen neredeyse yok diyebileceğimiz kadar az bir seviyede ilerliyor. 177 bin kişiye istihdam yaratan sektördeki kadın çalışan sayısı ancak yüzde 3 seviyesinde. Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED’in geçtiğimiz günlerde başlattığı “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projesi ise sektördeki kadın çalışan oranını beş yıl içinde yüzde 6’ya yükseltme hedefiyle büyük bir önem arz ediyor. Kadınların makine sektöründe istihdamını artırmak üzere yola çıkan “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projesi kapsamında Anadolu turuna çıkmaya hazırlanan makineciler, sektörün önde gelen kadın makinecileriyle girişimci ve mühendis adaylarını bir araya getirerek, kadın istihdamını artırmak için çalışacak. Projenin detaylarını gündem sayfalarımızda bulacaksınız. Özel röportaj bölümlerimizde yine birbirinden farklı isimleri ağırlıyoruz. Bu anlamda eğitimli nüfus sayısı artıkça cinsiyetçi bakış açısının azalacağına inanan AAG Makine Yönetim Kurulu Üyesi İlknur Cantürk, bu sayımızın “Pozitif” bölümünün konuğu oluyor. Sektörden bölümümüzdeki firmalardan biri TÜBİTAK desteğiyle Türkiye’nin kendinden araçlı ilk vincini üreten Hidrokon olurken, bir diğer isim ise TURQUM üyesi olan Özkan Makina. “Ar-Ge Merkezleri” disiplinimizde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan akredite belgesi alarak Türkiye’nin 289’uncu Ar-Ge merkezi olan TURAŞ Ar-Ge Merkezi yer alıyor. Son iki sayıdır yeni bir disiplin olarak dergimizde yer verdiğimiz “Stratejik Ortak” bölümümüzde ise bu sayı, Türkiye’nin Makinecileri’nin Almanya’daki partnerlerinden biri olan OWL MASCHINENBAU ile yolumuza devam ediyoruz. Kendisini endüstri ve teknoloji ağı olarak tanımlayan OWL MASCHINENBAU’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Sözcüsü Hans-Dieter Tenhaef ve Genel Müdürü Holger U. Nord’a iki ülke arasındaki işbirliğinin getirilerini ve bölgenin makine ihracatçıları için sunduğu avantajları sorduk. Bu sayımızın kapak konusunu ise ağır nakliyeye ayırdık. Türk makine sektörü büyüme serüvenine hızla devam ederken geride kalan 15 yılda ihracatını yüzde 700 artırdı ve sadece geçtiğimiz yıl 200’den fazla ülkeye 2,3 milyon ton makine ihraç etti. Makine sektörünün binbir zahmetle ürettiği makinelerin dünyanın dört bir yanına nasıl taşındığı, Türkiye’deki ağır taşımacılık ya da proje taşımacılığı sektörünün Türk makine sektörünün ihtiyaçlarına ne ölçüde cevap verebildiği, altyapı hizmetlerinin yeterliliği ve makineler müşterilere ulaşırken hangi zorluklarla karşılaştığını kapak konumuzda enine boyuna ele aldık. Dünyanın 200 ülkesine makine ihraç eden sektörün yükü ne denli ağırsa bizim de bir o kadar öyle. Durmadan bu yıl da yola devam ediyoruz. Biliyoruz ki yolumuz uzun, yükümüz ağır... Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın Keyifli okumalar

MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)

KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)

YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN

EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)

YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN

MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)

YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70

YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya

REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA

YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05

BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.

KAPAK İLLÜSTRASYON Enis BAYRAKTAR

7


gündem

“KADIN MAKİNECİLERLE, VAR GÜCÜMÜZLE” YOLA DEVAM EDİYORUZ 8


gündem

Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED, kadınların makine sektöründe istihdamını artırmak üzere “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projesini başlattı. Proje kapsamında Anadolu turuna çıkmaya hazırlanan iki kurum, sektörün önde gelen kadın girişimci, yönetici ve mühendis adaylarını bir araya getirerek, sektörde kadın istihdamını artırmak için çalışacak. Proje ile, her yıl 1000 kadının sektöre kazandırılması hedefleniyor. 9


gündem

“KADIN İSTİHDAMI ARTMALI”

Adnan DALGAKIRAN MAİB ve MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı

“Türkiye’deki kadın istihdamı, yüzde 30 ile OECD ülkeleri içinde en düşük seviyede. Teknoloji ve katma değerli üretim dediğiniz zaman nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyarsınız. Dolayısıyla biz kadınlarımızın da istihdama katılımını sağlarsak, nitelikli insan gücümüzü de artırmış oluruz. Bu anlamda amacımız, nitelikli kadın girişimci, nitelikli kadın mühendis, nitelikli kadın çalışanları makine sektörüne kazandırmaktır.”

T

ürkiye’nin Makinecileri ve Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) kadınların makine sektöründe daha fazla yer almasını desteklemek üzere “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projesini İstanbul’da kamuoyuna tanıttı. Kadınları makine sektöründe görev almaya teşvik etmek üzere başlatılan proje kapsamında, Konya, Kayseri, Bursa, Gaziantep ve Manisa’da üniversiteler ziyaret edilecek. Gerçekleşecek etkinlikler kapsamında makine sektöründe halen çalışan kadınların ilham verici hikâyeleri, öğrenci ve genç girişimci kadınlara anlatılacak; kadın girişimciler makine sektörüne girmeleri için cesaretlendirilecek.

“SEKTÖRÜN KAPILARI KADINLAR İÇİN SONUNA KADAR AÇIK” Projenin 2 Mart’ta gerçekleşen tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, makine sektörü olarak kadınların iş yaşamındaki varlığına büyük önem verdiklerinin altını çizdi. “Sanayide teknolojik dönüşüm, Türkiye’nin nitelikli insan kaynağına ve mühendislik becerilerine olan ihtiyacını her gün biraz daha artırıyor. Dünyada Endüstri 4.0 konuşulurken Türkiye’de henüz Endüstri 2.0’dan çıkılamamış alanlar var. Türkiye’de Ar-Ge’ye ciddi kaynak veriliyor ancak hala çok az patent çıkarıyoruz.

CESUR AMA BAŞARILI GİRİŞİM HİKÂYELERİ Zeynep Erkunt Armağan, proje tanıtım toplantısında başarılı girişim örneklerinden de söz etti. Bunlardan ilki, genç bir kadın tekstil mühendisinin makine üretimine evrilen girişimcilik hikâyesiydi. Soğuk ülkeler için niş atkı ve şapka üretmek amacıyla başlayan bu yolculuk, bir süre sonra, bu ürünleri üretecek makinelerin çok pahalı olması nedeniyle birden bire makinelerin Türkiye’de tasarlanması ve üretilmesi yönüne evrilmiş ve genç tekstil mühendisi, bugün bu makinelerin dünya çapındaki birkaç üreticisinden biri konumunda bulunuyor ve ihracat yapıyor. Diğer bir hikâyede ise Sökeli bir girişimci, ev kadını ve lise mezunuyken, eşini kaybetmesinin hemen ardından, “Gözündeki yaş, kalbindeki yas bitmeden” makinelerin arasında kendisini buluyor. İki kızını okutabilmek için başladığı bu yolculukta bugün cirosunu yüzde 50 artırmış ve geçmişte “Kocanın borçlarını ödeyebilecek misin?” diyen banka müdürleri, Sökeli kadın girişimcinin kapısında büyük ölçekli krediler verebilmek için kuyruk olmuş durumda.

10


gündem Üniversite sayımız katlandı ama teknolojik ürünler ortaya koymakta zorlanıyoruz. Bu işin ana temeli yetişmiş, nitelikli insandır. Kadın çalışan nüfusunu da erkek oranı kadar artırabilirsek, insan kaynakları havuzundan daha fazla nitelikli insan kaynağına ulaşabiliriz” diyen Dalgakıran, bu çerçevede insanları her zaman yüreklendirmeye çalıştıklarını fakat makine mühendisliği mezunlarının sadece yüzde 1’inin sanayide çalıştığını vurguladı. Bu anlamda, sektörde yer almayan/alamayan makine mühendislerine seslenen Dalgakıran, “Çok büyülü, eğlenceli, hayatlarında tatmin duyabilecekleri bir dünyayı kaçırıyorlar. Bunu kaçırmayın diye bu toplantıyı yapıyoruz. Becerikli insan kaynağı havuzunu genişletmek için kadınlarımızı buraya davet ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Konuşmasına, “Nitelikli istihdam kapasitemizi artırabilmek için nüfusumuzun diğer yarısını, yani kadınları iş hayatına katılım konusunda desteklememiz gerekiyor” diyerek devam eden Dalgakıran, Türkiye’de kadınların iş yaşamına katılımının düşük olmasını ise birçok sektörün kapısının kadınlara yeterince açık olmamasından kaynaklandığını dile getirdi. “Oysa makinecinin kadını, erkeği yoktur. Makine sektörü olarak genç kadınların bu alana yönelmelerini, kariyer fırsatlarını değerlendirerek yeni başarı hikâyeleri yaratmalarını arzu ediyoruz. Bu amaçla da makine sektörünün kapılarını kadınlar için sonuna kadar açtık. Kadınların katılımı, makine sektörünün atılımı olacak” diyen Dalgakıran, proje kapsamında, önümüzdeki beş yıl içinde sektördeki kadın nüfusunda yüzde 3’lük bir artış sağla-

mayı amaçladıklarının da altını çizdi. Makine imalat sanayisinin 177 bin kişiye iş imkânı sağlandığı düşünüldüğünde, projenin hedefi de her yıl 1000 kadın makinecinin daha makine sektörüne kazandırılması olarak ortaya çıkıyor. PROJEDE, HEDEF İLLER BELİRLENDİ “Kadın Makinecilerle, Var Gücümüzle” projesi kapsamında Türkiye genelinde buluşmalar yapacaklarını belirten MAİB Yönetim Kurulu Üyesi ve MAKFED Denetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz ise projenin ilk yılında makine imalat sanayisinin gelişmiş olduğu illere ulaşmayı hedeflediklerini dile getirdi. Konya’dan Kayseri’ye, Manisa’dan Bursa ve Gaziantep’e kadar dolaşarak sektöre güç katacak genç kadınları makine sektörüne kazandırmaya çalışacaklarının ifade eden Yılmaz, “Makine sektöründe geleceğin mühendisleri ve yöneticileri arasında daha fazla kadın olacağına inanıyoruz. Sektörümüz kadınlar için ilham verici hikâyelerle dolu. Birlikte yazacağımız yeni başarı hikâyeleriyle tüm sektörlere örnek olacağız” dedi. “MAKİNE ÜRETMEK, HAYATA DOKUNMAKTIR” MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Erkunt Armağan da sunumunda, “Kadınlar doğurgan, titiz, sabırlı ve detaycı karakterleriyle üreticiliğin ve yöneticiliğin tüm vasıflarına sahipler. Kadınların bu gücün farkına varmasını istiyoruz. Üretimin tozunu yutan kadın yönetimde de başarılı olur, neyi nasıl yaptığını daha iyi bilir. Arzumuz kendilerini birkaç sektörle sınırlamamaları. Bizim tüm çabamız genç kadınlara

“TÜRKİYE’Yİ İL İL GEZECEĞİZ”

Sevda KAYHAN YILMAZ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi MAKFED Denetim Kur. Başkanı

“Türkiye’de kadın makinecilerin çok ilginç hikâyeleri var. Örneğin eşini genç yaşta kaybedip iki çocuğu ile kalmış ama çocuklarını büyütürken eşinin işini de büyütmeyi başarmış, hatta dünyanın en büyük bilim projesi olan CERN ile iş ortağı olmuş bir kadın girişimcimiz var. Biz de projemizde bu hikâyeyi, bunun gibi onlarca hikâyeyi anlatacağız. Konya, Kayseri, Manisa, Bursa, Gaziantep, il il gezeceğiz ve bu şehirlerdeki kadın makinecilerimizle, öğrencilerimizi, girişimcilerimizi buluşturacağız. Öğrencilerimizi, kız erkek ayrımı yapmadan sektörümüze davet edeceğiz. Erkek girişimcilerimizden, kadın makinecileri istihdam etmelerini isteyeceğiz. Ayrıca, önce babalarımızın, sonra eşlerimizin bize destekleri de yadsınamaz. Bu örneklerin artması için çalışacağız.”

11



gündem

“MÜHENDİS OLMAK BAMBAŞKADIR”

Zeynep ERKUNT ARMAĞAN MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

‘en iyisini yapmak için hadi ayağa kalkın, gelin üretimi görün, bu havayı soluyun ve üretmenin ne kadar muhteşem bir duygu olduğunu anlayın’ demek için. Unutmayalım ki makine hayatın kalbi, makine üretmek de hayata dokunmaktır” vurgusunda bulundu. KADIN GİRİŞİMCİLER NE DİYOR? Toplantıyı takip eden Türkiye’nin başarılı kadın girişimcileri ise kısa sunumlarında, kadın girişimciliğinin ve kadın çalışan sayısını artırmanın önemini vurguladı. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, “En çok pişmanlık duyduğum konu mühendis olmamaktır. Mühendis kızlara bayılıyorum. Çok analitik düşünüyorlar. Mühendislik, sadece mesleki olarak değil, normal hayatta da çok farklı bakışla olaylara bakılmasını sağlıyor. Ben, iş aşkıyla dolu ve hırslı bir babanın kızıyım: Cumartesi günü doğum yaptım, babam bana ‘Aferin Hülya, cumartesi doğum yaptın, pazartesi iş başı!’ dedi. Herkese şaka gibi geldi ama pazartesi iş başı yaptım. Bunu da severek yaptım” derken, Gözüküçük Makina Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Gözüküçük ziraat mühendisi iken nasıl makine sanayicisi olduğunun hikâyesini dinleyicilerle paylaştı. Ayhan Metal Genel Müdürü Aynur Ayhan ise “Kadınların üretimde yer alması önemli ama daha da önemli olan kadınların STK’larda görev almasıdır. Ancak böylece sektördeki sorunlara çözüm geliştirebilirsiniz” değerlendirmesinde bulundu.

MÜHENDİSLİK ÖĞRENCİLERİNİN AŞKI MAKİNE Diğer yandan, projenin tanıtım toplantısını takip eden üniversite öğrencileri de söz alarak neden mühendislik bölümlerini tercih ettiklerini katılımcılara aktardı. Kadınların hiçbir alanda sınırlandırılmamaları gerektiğine dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğrencisi Türkü Açar, “Hayatım boyunca hiçbir kısıtlamayı kabul etmedim. Mühendislik de bunu yapabileceğim temel disiplinlerden biriydi. Babam da beni bu alanda hep destekledi. Makine üretimin temelidir, genç kadınların tek ihtiyacı cesaret ve özgürlük olmalıdır” yorumunda bulundu. Koç Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi Göksu Gökcen ise “Küçüklüğümden beri makinelerin içinde oldum, makinelerin hayalini kurdum. Bu heyecanımla sosyal girişimcilik alanında yeni projelere dâhil olmayı arzuluyorum” diyerek, mühendisliğin bu konuda bir fırsat olduğunu ve başka kadınların da bu fırsatı değerlendirmelerini arzu ettiğini söyledi. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği öğrencisi Nazlı Kaya da kadınların mühendislik alanında rekabet için her türlü niteliği taşıdığına dikkat çekerken, “Önemli olan kadınların iş hayatına katılımını sağlarken, bu vasıflara sahip isimleri sektörde tutabilmek. Kadınların sektöre katılımı konusunda destek veren bu projelerden mutluluk duyuyoruz” dedi.

“Kadın çok güçlü ama bu gücünün farkında değil. Üretmekten ve üretimi yönetmekten çekiniyor. Gerçek şu ki üretimin tozunu yutan kadın müthiş bir yönetici oluyor. Birçok üniversitede çok sayıda mühendislik eğitimi alan genç kızla tanıştım. Ama çoğunun hizmet sektöründe yer almak istediğini gördüm. Oysa mühendislik nosyonuna sahip olmak bambaşka bir şeydir. Genç kız öğrencilerimize tekrar sesleniyorum: “Hangi mühendislik alanı olursa olsun, eğitimini aldığınız sektöre katılım ve o sektörün gelişimine katkı verin. Üretimi görün, havasını soluyun. Malzemelerden bir ürün yaratmanın hazzına varın.”

13


Ofiste

Konfor...

DBEND 3D Büküm Düzenleme ve Similasyon Yazılımı

DURMA D-BEND Offline software ile bükümlerinizi; Ofisinizde masanızdan 3D olarak simüle edebilirsiniz. DBEND takımlarınızı otomatik oluşturabilirsiniz. Üretimi durdurmadan yeni programlar yapabilme imkanı sağlar. Ayrıca prosesiniz henüz başlamadan oluşabilecek hatalara önceden müdahale etme olanağı bulabilirsiniz. D-Bend kesim açılımınızı doğrular. Lazer, Punch, Plazma için doğrulanmış parça çizimleri oluşturur.


gündem

KADIN PATRONLARIN GÖZÜNDEN KADIN İSTİHDAMI VE GİRİŞİMCİLİĞİ “KADINLAR STK’LARDA DA GÖREV ALMALI”

AYNUR AYHAN AYHAN METAL GENEL MÜDÜRÜ

“MÜHENDİSLİK FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI KAZANDIRIYOR”

HÜLYA GEDİK GEDIK HOLDING YÖNETIM KURULU BAŞKANI

“Her kadın girişimcinin apayrı hikâyesi olduğunu biliyor ve buna inanıyorum. Tıpkı kendi hikâyemiz gibi… Biz iki kız kardeşiz, ikimiz de lisede edebiyat okuduk ama şimdi ikimiz de makine mühendisiyiz. Döküm sektörüne makine imalatı yaparken, kendi yaptığımız makineleri çalıştırarak alüminyum enjeksiyon döküm üretimine yöneldik. Şimdilerde markalaşma ve niş üretime ağırlık veriyoruz. Örneğin inovatif bir barbekü geliştirdik ve tasarım iyileştirmelerimiz de devam ediyor. Kadınların üretimde yer alması önemli ama STK’larda görev almalarının da çok önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü ancak kadınların iş dünyasında karşılaştığı zorlukları bu şekilde anlatabilir ve çözümler geliştirebilirsiniz.”

“28 yıldır iş hayatının içindeyim. Çok ayrı iş kollarında yatırımlarımız var ama benim sevdam hep sanayi kısmı olmuştur. Çünkü sanayici bir babanın kızıyım. Sanayi içerisinde yer aldığınızda, çalıştığınız işletmeyi yürekten seviyorsunuz. Benim en huzur bulduğum yer de işletmenin içidir. En pişmanlık duyduğum konu da mühendislik eğitimi almamış olmamdır; ben iktisatçıyım çünkü benim üniversite eğitimi aldığım yıllarda iktisat çok popülerdi ve ailem de iktisat okumamı desteklemişti. Bugün mühendis kızlarımıza baktığımda onlara bayılıyorum, çok analitik düşünüyorlar; onlar adına büyük bir gurur hissediyorum. Mühendislik sadece mesleki alanda değil iş dünyasında da farklı bakış kazandırıyor.”

“KADINLAR OLARAK ÇOK ÇALIŞMALIYIZ”

“47 YAŞINDA MAKİNE MÜHENDİSİ OLDUM”

İLKNUR CANTÜRK AAG MAKINA YÖNETIM KURULU ÜYESİ “Hem okul hayatımda hem de iş dünyasında gördüm ki kadınlar hep ikinci planda. Ve bunu dert edindim, ne yapabilirim diye düşündüm. Makine sektörüne girdiğimde de kadın istihdamının azlığına şahit oldum ve dernek faaliyetlerine başladım. Biz, kadını her platformda desteklemeliyiz. Ben yetenekten daha fazla çalışmanın önemli olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla çalışmalıyız, çok çalışmalıyız. Üniversitelerimizdeki makine fakültelerinde ne kadar fazla kız öğrencimiz olursa, ileride de o kadar makine mühendisi kadın çalışanımız olur. Ve söylemeliyim ki burada dinlediğim genç mühendis adayı arkadaşlarım beni umutlandırıyor, onların enerjisiyle benim enerjim de tazeleniyor.”

ZUHAL GÖZÜKÜÇÜK GÖZÜKÜÇÜK MAKINA YÖNETIM KURULU BAŞKANI “Sonradan sanayici olan bir girişimciyim. Aslen ziraat mühendisiyim ama eşimin vefatının ardından işin başına geçerek sanayici oldum. 1998 yılından beri sanayiciyim ve işin başına geçince, makine mühendisliği eğitimi almam gerektiğini düşünerek 47 yaşında yeniden üniversite sınavlarına girdim ve makine mühendisliği eğitimi almaya başladım. Okumanın yaşı ve zaman olmadığına inanıyorum. Bugün de bir makine mühendisi olarak makine üretimine devam ediyorum. Kadınlarımız cesaretli olsun, ufukları açık olsun. Çalışan makinenin sesini duymak ve bitmiş nihai ürünü görmek beni mutlu ediyor. Halen ihracat odaklı üretim yapıyoruz ve CERN’in iş ortağı olmamız bana büyük bir gurur veriyor.”

15



gündem

MÜHENDİS ADAYI KIZ ÖĞRENCİLER NE DÜŞÜNÜYOR? “MÜHENDİSLİK, HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRMEMİ SAĞLAYACAK” “Bir mühendislik sevdalısıyım ve çift ana dal eğitimi ile geleceğimi şekillendirmeye devam ediyorum. Hayalim aslında ortaokul yıllarımda ortaya çıktı. O dönemlerde de Japon robotikleri çok popülerdi ve bir gün televizyonda merdiven çıkan bir robot gördüm. İlk aklıma gelen, ‘Neden insanlar yapay vücut parçalarını fazla sayılarda üretmiyor?’ sorusu oldu. Biliyorsunuz dünyada bu işi yapan birkaç firma var ama fiyatları çok pahalı. Ve ortaokuldan beri hayalim, çocuklar için yapay vücut parçalarını, alım güçlerine uygun olarak üretmek oldu. Mühendislik bilimlerinin de bu konuda bir fırsat olduğunu, başka kadınların da bu fırsatı değerlendirmeleri gerektiğini, hayallerini mühendislik bilimleri ile gerçekleştirebileceklerini düşünüyorum.”

GÖKSU GÖKCEN KOÇ ÜNIVERSITESI ELEKTRIK ELEKTRONIK MÜHENDISLIĞI VE ENDÜSTRI MÜHENDISLIĞI ÖĞRENCISI

“MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BENİ ÖZGÜR KILIYOR”

TÜRKÜ AÇAR BOĞAZIÇI ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI ÖĞRENCISI

“Çocukluğumdan beri hayal kurmayı çok seviyorum. Bu yüzden de sınırlandırılmayı kabul edemiyorum. Üniversite sınavları öncesinde meslek tercihi yaparken de ‘Beni ne özgürleştirir?’ diye düşündüm ve makine mühendisliğinin bana daha uygun olacağına kanaat getirdim. Çünkü çocukluğumda bebeklerle oynamak kadar, sakızlardan çıkan minik mekanik parçaları birleştirmeyi ve bir oyuncak yapmayı da çok severdim. Ayrıca öğrendiğim matematik ve fizik bilgilerini de makine mühendisliğinde somutlaştırabileceğimi düşündüm ve babam da ‘Sen ne istersen yapabilirsin’ diyerek her zaman beni destekledi. Şimdi doğru tercih yaptığımı daha iyi anlıyorum çünkü makine mühendisliği üretimin temelidir, her şeyi yapabilirsiniz, sizi sınırlandırmaz. Bu düşünce hala beni çok heyecanlandırıyor.”

“KADIN MÜHENDİSLER SEKTÖRDE KALMALI”

NAZLI KAYA BOĞAZIÇI ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI ÖĞRENCISI “Son dönemlerde makine mühendisliği ve mühendislik bilimlerinde okuyan kız öğrencilerin sayısı daha da artıyor. Ancak burada önemli olanın bu kadın mühendisleri sektörde tutmak olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla da halen sektörde yer alan kadın girişimcilerin ve elbette erkek girişimcilerin, mühendislik okuyan kız öğrencilere yönelik, onların sektörlerle tanışmasını hedefleyen programlar düzenlemesini rica ediyoruz. Örneğin sektördeki firmaların Ar-Ge merkezlerini, üretim tesislerini görebilirsek, mühendislik okuyan kız öğrencilerin mezuniyetlerinin ardından sektörde yer alma konusunda daha hevesli olacağını düşünüyorum. Özetle, mühendisliği seçmiş kız öğrencileri sektöre kanalize edebilirsek, sektörler ve iş dünyası da bundan o ölçüde katma değer elde edebilir.”

17


gündem

WIN EURASIA AUTOMATION SEKTÖRÜ BULUŞTURDU İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 16-19 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen WIN EURASIA Automation 2017, toplam dokuz salonda Automation Eurasia, Electrotech Eurasia, Hydraulic & Pneumatic Eurasia ve CeMAT Eurasia fuarlarını aynı çatı altında buluşturdu.

E

ntegre imalat süreçlerine yönelik otomasyon, elektrik-elektronik teknolojileri ile hidrolik-pnömatik sistemleri ve intralojistik çözümler konusunda son gelişmelerin ziyaretçilere sunulduğu WIN EURASIA Automation 2017 Fuarı’nın açılışına; Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, Cumhurbaşkanlığı Bilişim Teknoloji, Sanayi ve Yüksek Öğretim Başdanışmanı ve TÜBİTAK Danışmanı Mesut Uğur, Bosna Hersek Zenica-Doboj Kantonu Ekonomi Bakanı Zlatko Jeliç, Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve

18

Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz’ın yanı sıra sektörel derneklerin temsilcileri de katıldı. “TÜRKİYE AR-GE’YE 8 MİLYAR DOLAR KAYNAK AYIRDI” Fuarın açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Bilişim Teknoloji, Sanayi ve Yüksek Öğretim Başdanışmanı ve TÜBİTAK Danışmanı Mesut Uğur, Türkiye’de son 15 yılda ciddi bir ilerleme sağlandığını belirtti. Farklı bakanlıklar ve TÜBİTAK üzerinden araştırma ve geliştirmeye aktarılan kaynağın 2002’de 1 milyar dolar olduğunu belir-

ten Mesut Uğur, “Günümüzde bu rakam 8 milyar dolara çıktı. 2023 hedefi gayri safi milli hasılanın yüzde 3’ünün Ar-Ge’ye harcanmasını öngörüyor. Bu da 60 milyar dolar demek. Adına ister Endüstri 4.0, ister dijitalleşme, ister tümleşik otomasyon sistemi diyelim; otomasyon günümüz sanayisinin ve refah toplumunun vazgeçilmezidir” dedi. Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel de fuarın, Türkiye’deki imalat sanayisinin ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini belirtti. Kühnel, WIN EURASIA Automation’ın, Tür-


gündem

ENDÜSTRI 4.0 TEMASIYLA GERÇEKLEŞTIRILEN VE BU YIL ILK KEZ İTÜ ARI TEKNOKENT’LE IŞBIRLIĞI YAPILARAK “STARTUP”LAR IÇIN YENI BIR ALANIN OLUŞTURULDUĞU WIN EURASIA AUTOMATION’DA 50’DEN FAZLA PROJE ZIYARETÇILERLE BULUŞTU.

kiye ve bölgedeki ülkelere hizmet ettiğini anlatarak şunları söyledi: “Bugün burada endüstrinin geleceğine katkı sunacak uluslararası bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Endüstri 4.0 temasıyla gerçekleştirdiğimiz bu yılki etkinliğimizde en yeni teknolojilere tanıklık edeceksiniz. Ayrıca, bu yıl ilk kez İTÜ ARI Teknokent’le işbirliği yaparak ‘startup’lar için yeni bir alan yarattık. 50’den fazla startup projesi sizinle buluşmak için bekliyor. Çin ve Almanya’dan ülke pavilyonlarımız var. Ekonomi Bakanlığı desteği ile gerçekleştirilen uluslararası satın alma programı kapsamında heyetler de fuarımızı ziyaret edecek. Bunların yanı sıra, Anadolu Delegasyonları Programı kapsamında 40 farklı şehirden 94 farklı delegasyon da burada olacak. Dört gün boyunca gerçekleşecek forumlar da sektörün geleceğine ışık tutacak” dedi. Açılış töreninde söz alan Bosna Hersek Zenica-Doboj Kantonu Ekonomi Bakanı Zlatko Jeliç ise 400 bin nüfusa sahip olduklarını, doğrudan 50 bin kişinin endüstride istihdam edildiğini belirterek, “Biz de bazı projeler geliştiriliyor. Su akıntıları, mineral ve termo mineral sular mevcut. Yüksek teknoloji üretimiyle ilgili olarak bu sular kullanılabilir. Organik gıdalar, turizm, metal üretimiyle ilgili uluslararası platformda birkaç şirket bizim bölgemize yatırım yapıyor. Bunların başında Almanya, İngiltere ve Türkiye’den firmalar yer alıyor. Yine de yeni yatırımcıları ülkemize davet ediyorum. Yeni bir hayatı beraber inşa edelim” dedi.

Alman Makine Mühendisliği Endüstri Birliği ile Güç İletimi Mühendisliği ve Akışkan Gücü Birlikleri Proje Müdürü Solveig Thiede de geçen yıl Türkiye’ye ihracatın yüzde 3 artış gösterdiğini belirterek, “Almanya’nın pozisyonu Türkiye’nin en büyük tedarikçisi olarak devam ediyor. Bu tür fuarlar işbirliğimizi geliştirmeyi sürüdürecektir. Alman firmalar için bu fuarlar ve Türkiye, bölgeye açılmak için çok önemlidir” dedi. “ENDÜSTRİ 4.0 BİZİM İÇİN ÖNEMLİ BİR AVANTAJ” MAİB ve Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz da ekonomik gelişmelere bir noktada değil bir dönemde bakılması gerektiğini belirterek, “Makine sektörüyle ilgili dünyada ve Türkiye’deki sıkıntılar sakın canınızı sıkmasın. Son altı yıla baktığınızda Türk makine sektörünün büyüme hızı Çin gibi bir devin arkasından yüzde 700’le dünya ikincisi. Biz çok iyi bir yolda gidiyoruz. Endüstri 4.0 bizim için bir avantaj. Endüstri 4.0’la yaşam şekli değişecek. Hayatı kolaylaştıracak ve daha kolay iş yapmamızı sağlayacak uygulamalara meraklı ve hevesliyiz. O nedenle endüstri 4.0 konusunda çok hızlı yol kat edeceğimize inanıyorum” diye konuştu. İSDER Yönetim Kurulu Başkanı Ender Akbaytogan ise Türkiye’nin istifleme makinesine olan pazar talebinde bugün Avrupa’nın altıncı büyük ülkesi olduğunu belirterek, “Hedefimiz 2023 yılına kadar üçüncü sıraya gelmek. Küresel krizde 3 bin adetlerden büyük bir gelişme

19



gündem

göstererek 2015 yılında 14 bin adede ulaşmış ve 2016 yılında da ikinci yarısında yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen yine 14 bin adedi muhafaza ettik. Türkiye’nin geleceği açıktır” dedi. AKDER VE ENOSAD’IN DESTEĞİ İLE GERÇEKLEŞEN FORUMLAR BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ 35 farklı ülkeden 1336 katılımcıyı ağırlayan WIN EURASIA Automation Fuarı’nın İTÜ Arı Teknokent işbirliğiyle oluşturulan “Startup Özel Bölümü”nde genç ve yenilikçi firmalar da bir araya geldi. Bu sene ilk kez oluşturulan alanda firmalar fikirlerini ve girişimcilik faaliyetlerini sergilerken, potansiyel işbirlikleri de geliştirme fırsatı buldu. Aynı zamanda özel sunum alanında yatırımcıların inovatif fikirlerle buluştuğu çeşitli sunumlar da gerçekleştirildi. Fuar kapsamında gerçekleştirilen forumlar aracılığıyla da sektör içi ve dışı bilgi paylaşımına olanak sağlandı. İlk kez geçen yıl hidrolik-pnomatik sektörüne dönük

olarak gerçekleştirilen forum bu yıl da AKDER’in desteği ile 5. salonda düzenlendi. ENOSAD’ın katkılarıyla düzenlenen Otomasyon Forumu ise 10. salondaki özel forum alanında ziyaretçilerle buluştu. Etkinliğin önemli bir diğer parçası ise bu yıl ilk kez düzenlenen Endüstri 4.0 Paneli oldu. Fuarın ilk günü “Endüstri 4.0’a Dünyadan Bakış” ve “Endüstri 4.0’a Türkiye’den Bakış” olmak üzere iki oturumda gerçekleşen panelde sektör temsilcisi birçok önemli isim konuşmacı olarak yer aldı. TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ ALIM HEYETİ PROGRAMI DÜZENLEDİ Türkiye’nin Makinecileri’nin WIN Automation Fuarı’yla eş zamanlı olarak düzenlediği alım heyeti programı; Bulgaristan, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Fas, Tunus, Nijerya, Ürdün, Cezayir ve Fransa’dan yaklaşık 60 firma temsilcisinin katılımıyla Interexpo Salonu’nda gerçekleştirildi. Heyet ikili iş görüşmelerinin ardından fuarı ziyaret etti.

TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN WIN AUTOMATION FUARI’YLA EŞ ZAMANLI OLARAK DÜZENLEDIĞI ALIM HEYETI PROGRAMINA 10 ÜLKEDEN 60 FIRMA TEMSILCISI KATILDI.

21



gündem

MAİB, ALMANYA’DAKİ EĞİTİM ÇALIŞMASINI TAMAMLADI Makine İhracatçıları Birliği’nin hazırladığı “Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” adlı AB projesi çerçevesinde dokuz Türk firmasının mühendisleri, “Üretimde Kaynak Verimliliği Optimizasyonu” konulu eğitim çalışmasını tamamladı.

E

RASMUS+ programı kapsamındaki AB hibe projesinin 6-10 Mart tarihlerinde düzenlenen “Üretimde Kaynak Verimliliği Optimizasyonu” başlıklı eğitim ayağına katılan dokuz firmanın mühendisleri, Almanya’nın Chemnitz, Leipzig, Dresden kentlerindeki Fraunhofer Institute for Machine Tools and Forming Technology IWU’daki eğitimini tamamladı. Fraunhofer IWU tarafından düzenlenen eğitimde farklı uzmanlık alanlarından yetkililer eğitim verirken, üretimde kaynak verimliliği için çeşitli optimizasyon teknikleri uygulayan firmalar da ziyaret edildi. Eğitim kapsamında yenilikçi optimizasyon teknikleri konusunda bilgi alışverişinde bulunuldu ve Türk firmalarının mü-

hendisleri sektördeki gelişmeleri yerinde inceleme fırsatı yakaladı. Proje ortağı Türk firmalarının mühendislerinin beş gün süresince edindikleri kazanımla firmaları bünyesinde hayata geçirecekleri yeni uygulamalar, projenin de çıktısını oluşturacak. ORTAK ÇALIŞMALAR İÇİN ZEMİN HAZIRLANDI Eğitime katılan firma mühendisleri; sac malzemelerin sertleştirilmesi, presleme ve kesme işlemlerinde yenilikçi uygulama alanları, tasarım teknolojileri, üretim süreçlerinde verimlilik uygulamaları, yenilikçi kalite kontrol uygulamaları, toz metal teknolojileri alanlarındaki yeni yatırımlarla işletmelerine katkı sağlayabileceklerini vurguladı. Ayrıca eğitimi

takiben bir-iki yıl içerisinde yeni yatırımlar ve hayata geçirilen uygulamalarla üretim ve enerji verimliliklerini artırarak rakiplerine göre daha ekonomik ürünler sunabileceklerini, uzaktan ürün takibiyle daha kaliteli ürün imal edebileceklerini ve yeni bir üretim yönetim düzenini uygulamaya alabileceklerini belirtti. Firma mühendisleri ayrıca eğitim sonucunda gelecek dönemde talaşlı imalat yerine nihai ürüne odaklanan yeni üretim sistemlerinin uygulamaya alınacağını öngördüklerini ifade etti. Proje kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerle gelecekte ortak projelerin uygulanması için ulusal ve uluslararası alanda kapsamlı işbirliği ağları oluşturulmasına zemin hazırlanırken B2B görüşmeler de yapıldı.

23


sektörden

“GÜCÜMÜZLE TÜRKİYE’NİN YÜKÜNÜ HAFİFLETİYORUZ” TÜBİTAK DESTEĞIYLE TÜRKIYE’NIN KENDINDEN YÜRÜYÜŞLÜ ILK VINCINI ÜRETTIKLERINI SÖYLEYEN HIDROKON YÖNETIM KURULU BAŞKANI MEMIŞ KÜTÜKCÜ, “AT 4100 TAMAMEN HIDROKON TARAFINDAN TASARLANIP IMAL EDILDI. BU ANLAMDA YENI TEKNOLOJILERI TAKIP EDEREK IMAL ETTIĞIMIZ ÜRÜNLERI TÜRKIYE’YE VE SEKTÖRÜMÜZE KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYORUZ” DIYOR.

K

onya’da 1993 yılında küçük bir atölyede üretim serüvenine başlayan Hidrokon, bugün Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde 26 bin metrekaresi kapalı, toplam 46 bin metrekarelik üretim tesisinde 200’den fazla personelle faaliyetlerini sürdürüyor. Firma olarak bugün geldikleri noktada ArGe çalışmalarına oldukça önem verdiklerini belirten Hidrokon Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü, “Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarımız sonucu bir ilki başararak, Türkiye’nin kendinden araçlı ilk vinci AT 4100’ü üretmeyi başardık. Aracımız TÜBİTAK destekli bir

24

proje olarak tamamen Hidrokon tarafından tasarlandı. Aracıyla birlikte ürettiğimiz, bu teleskopik vinç için yeni bir tesis kurmak orta vadedeki yatırım planlarımız arasında bulunuyor. Marmara Bölgesi’nde 8 bin metrekarelik alan üzerine kurulu montaj üssümüz, müşterilerimizin Konya fabrikamıza araç göndermek zorunda kalmadan yerinde hizmet alabilmesine olanak sağlıyor. Üretimde yüksek teknolojiyi sağlamak için gerekli makine ve teçhizatlar alarak kazancımızı yüksek katma değer oluşturacak şekilde harcıyor, müşteri maliyetlerini aşağıya çekecek tasarımlarla fayda yaratma-


ya çalışıyoruz. Hidrokon olarak yeni ürünümüzle ulaştığımız çıtayı daha da yükseltip, dünyada daha fazla tanınan bir marka haline geleceğiz” diyor. Faaliyet gösterdikleri Konya bölgesinin sektör için de önemine dikkat çeken Kütükcü “Konya, sektörde en yoğun üretim yapan, deyim yerindeyse “Türkiye’nin ağır yüklerini kaldıran şehir” konumunda. Bir firma vinç alacaksa mutlaka Konya’yı ziyaret ediyor. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda daha kurumsal, büyük ölçekli ve kalite odaklı firmalarımızın sayısı artacak” diye konuşuyor. Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Hidrokon olarak üç farklı segmentte üretim yapıyoruz. Bunlardan ilki araç üstü katlanır bomlu mobil vinçler, bir diğeri araç üstü insan kaldırma platformları ve üçüncü olarak da araç üstü mobil teleskopik vinçler. Teleskopik mobil vinçlerde de 30 ton metreden 180 ton metreye kadar ihracat odaklı üretimimiz devam ediyor. Söz konusu ürün, yeni ürün gamımız içerisinde bulunuyor. Bu alanda sektörün önümüzdeki yıllarda daha da büyüyeceğini ve gelişeceğini düşünüyoruz. Çünkü üç metrenin üzerinde insan kaldıracaksanız AB standartları yüksek güvenlik sistemleri içermesi gereken bu tür cihazları zorunlu kılıyor. Dolayısıyla

bu tür cihazlar dışında yükseğe insan kaldıramazsınız. Bu uygulama önümüzdeki dönemde de sektörde ciddi bir pazar oluşturacak. Bunlara ilave olarak üçüncü ürünümüz olan teleskopik vinç yakın coğrafyadan talep alan bir ürün. Kamyon üzerine monte edilen teleskopik mobil vinçlerde de ciddi bir pazar payı yakaladık. Yeni geliştirdiğiniz bir ürün ve üzerinde çalıştığınız TÜBİTAK vb. projeleriniz var mı? Firma olarak Ar-Ge çalışmalarına oldukça önem veriyoruz. Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarımız sonucu bir ilki başararak, Türkiye’nin ilk kendinden yürüyüşlü vinci AT 4100’ü üretmeyi başardık. Aracımız TÜBİTAK destekli bir proje olarak tamamen Hidrokon tarafından tasarlandı. 100 ton kaldırma kapasitesi olan dört dingilli, 8x8 tüm dingillerden tahrikli aracımız yengeç yürüyüşü yapabilme özelliğine sahip. 51 metre bom uzanma mesafesine ve 100 ton kaldırma kapasitesi olan AT 4100’ün arıza yaptığı durumlarda devreye giren acil durum pompası da kolay dümenleme özelliği barındırıyor. Araçta ayrıca günümüz koşullarına uygun ABS sistemli disk frenleme özelliği de mevcut. Aracıyla birlikte ürettiğimiz, bu teleskopik vinç için yeni bir tesis kurmak orta vadedeki yatırım planlarımız arasında bulunuyor. Marmara Bölgesi’nde 8 bin metrekarelik alan üzerine kurulu montaj üssü-

“SEKTÖRÜN KALITESININ YÜKSELMESI VE DÜNYAYA AÇILMASI IÇIN, DÜNYANIN ÜRETTIĞI VE TALEP ETTIĞI ŞARTLARDA MAKINE ÜRETMEK ZORUNDAYIZ. BUNUN DA YOLU ŞU ANDA REFERANS ALDIĞIMIZ AVRUPA’NIN CE IŞARETIYLE STANDARTLARINI OLUŞTURDUĞU KALITEDE MAKINE ÜRETMEKTEN GEÇIYOR.”

25


sektörden cak bakmıyoruz. Çünkü bu tür makineleri yurt dışından getirmenin maliyetleri çok yüksek. Bizim ürettiğimizin neredeyse iki katına çıkan rakamlar var. Hidrokon olarak herkesi daha düşük maliyetle, daha düşük fiyatlara aynı kalitede makine sahibi yapmak istiyoruz. Bu noktada şehrimizin de özellikle araç üstü vinç sektöründe söz sahibi olduğunu belirtmek gerekiyor. Konya, sektörde en yoğun üretim yapan, deyim yerindeyse 40’a yakın üreticiyle “Türkiye’nin ağır yüklerini kaldıran şehir” konumunda. Bir firma vinç alacaksa mutlaka Konya’yı ziyaret ediyor. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda daha kurumsal, daha büyük ölçekli, güvenliğe daha fazla önem veren ve kalite odaklı firmalarımızın sayısı daha da artacak.

“FAALIYETE BAŞLADIĞIMIZ TARIHTEN BU YANA 4 BININ ÜZERINDE VINÇ IMAL EDEREK BU ALANDA SEKTÖRÜMÜZDE ÖNCÜ FIRMALARDAN BIRI HALINE GELDIK.”

26

müz, müşterilerimizin Konya fabrikamıza araç göndermek zorunda kalmadan yerinde hizmet alabilmesine olanak sağlıyor. Üretimde yüksek teknolojiyi sağlamak için gerekli makine ve teçhizatlar alarak kazancımızı yüksek katma değer oluşturacak şekilde harcıyor, müşteri maliyetlerini aşağıya çekecek tasarımlarla fayda yaratmaya çalışıyoruz. Hidrokon olarak yeni ürünümüzle ulaştığımız çıtayı daha da yükseltip, dünyada daha fazla tanınan bir marka haline geleceğiz. Uzun ömürlü ve başarılı bir firma olabilmenin yolu bir yerde vizyon sahibi olmaktan geçiyor. Hidrokon olarak kendinize nasıl bir vizyon belirlediniz? Hidrokon olarak sektörde çıtayı belirleyen bir marka haline geldik. Ancak küresel arenada rekabet edebilmek için yapmamız gerekenler var. Bunun için de iyileştirme çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Her şeyin en iyisini yapmaya, yeni teknolojileri takip edip Türkiye’ye, sektörümüze kazandırmaya çalışıyoruz. Yurt dışından makine girişlerini mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyoruz. Milli servetimizin yurt dışına da çıkmasına sı-

Firmanızın satış sonrası hizmetler konusundaki yaklaşımı hakkında bilgi verir misiniz? Hidrokon olarak yatırım malları üretiyoruz ve dolayısıyla asıl işimiz satış sonrasında başlıyor. Ürettiğimiz makine sonuçta bir iş makinesi ve ağır şartların hakim olduğu ortamlarda kullanılıyor. Satışa kadar, daha doğrusu teslimata kadar hiçbir problem yoktur. Bizim esas sorumluluğumuz teslimattan sonra makinenin çalışması ve iş yapmasıyla başlar. Birçok sektörün böyle satış sonrası ayağı da yoktur. Teslim ettikleri an sorumlulukları biter. Bir market ürünü sattığı anda sorumluluğu biter ancak üreticinin sorumluluğu bitmez. Biz de iş makinesi ürettiğimiz için satış sonrası hizmetin en yoğun olduğu sektörlerden birinde faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de 10 ayrı noktada sabit ve gezici servislerimizle her noktaya yetişebiliyoruz. Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda? Sektörün gelişmesi için Avrupa standartlarında kaliteli ürünler üretmek zorundayız.


“HIDROKON OLARAK YATIRIM MALLARI ÜRETIYORUZ VE DOLAYISIYLA ASIL IŞIMIZ SATIŞ SONRASINDA BAŞLIYOR. TESLIMATA KADAR HIÇBIR PROBLEM YOKTUR. BIZIM ESAS SORUMLULUĞUMUZ TESLIMATTAN SONRA MAKINENIN ÇALIŞMASI VE IŞ YAPMASIYLA BAŞLAR.”

Sektörün kalitesinin yükselmesi ve dünyaya açılması için, dünyanın ürettiği ve talep ettiği şartlarda makine üretmek zorundayız. Bunun da yolu şu anda referans aldığımız Avrupa’nın CE işaretiyle standartlarını oluşturduğu kalitede makine üretmekten geçiyor. AB standartlarına sahip makineler üretmeye mecburuz. İç pazarda herkes makine imal ediyor. Herkesin ürettiği makine de maalesef alıcı buluyor. Makineyi satan, kalite standartlarını sağlama noktasında kendini zorunlu hissetmiyor. Makinelerin müşterileri de CE standartlarında olup olmadığını sorgulamıyor. Dolayısıyla ortada standartlar konusunda bir problem söz konusu. Öncelikle sektör olarak bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Üretim kapasiteniz ve ihracat potansiyeliniz hakkında bilgi verir misiniz? Kuruluşundan bu yana, 4 binin üzerinde vinç imalatı yapan ve bu vinçlerle sektöründe öncü olan firmamız, 2015 yılında 300 vinç

üretimi gerçekleştirdi. İhracatta toplam satışlarımızın yüzde 15’lik kısmını yakaladığımız dönemler oldu. Hedefimiz bu oranı kısa vadede yüzde 30, orta vadede ise yüzde 50’ye çıkarmak. 20’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu, Afrika, Avrupa ve Uzak Doğu başlıca ihracat pazarlarımız. Kuzey ve Güney Afrika pazarı da bizim için çok önemli. Gelişen pazarları özellikle de Hindistan pazarını çok yakından takip ediyoruz. Hindistan’da çok ciddi bir pazar payı edinebileceğimizi düşünüyoruz. O coğrafyada Hindistan’ın etkisinde olan Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler de bizim için aynı derecede yüksek öneme sahip. Ancak coğrafi uzaklık artıkça ihracat şartları zorlaşıyor. Yakın coğrafyalara aracının üzerine montajını yapıp komple sevkiyat yapabiliyoruz. Uzak bölgelere ise araçla satış yapamıyorsunuz. O ülkeye gidip söz konusu ülkenin şartlarında montajını gerçekleştirmeniz gerekiyor. O yüzden çalıştığınız ülkede mutlaka sektöre yakın bir partner bulmanız gerekiyor.

MEMIŞ KÜTÜKCÜ KİMDİR? Konya Doğanhisar’da 1957 yılında doğan Memiş Kütükcü, 1980 yılında Konya Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Makine Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1993 yılında kurduğu Hidrokon’un Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmalarını sürdüren Kütükcü, Aynı zamanda Konya Sanayi Odası ile Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türk-İran Çalışma Komitesi Türkiye Başkanlığı görevini de yürütüyor. ✓ Memiş Kütükcü evli ve üç çocuk babasıdır. ✓ ✓ ✓ ✓ ✓

27


sektörden

“TERZİ İŞİ ÜRETİM YAPIYORUZ” ÖZKAN MAKİNA GENEL MÜDÜRÜ ÜMİT ŞEVİK, SAHİP OLDUKLARI DENEYİMLE DÜNYANIN PEK ÇOK FARKLI BÖLGESİ İÇİN TASARLANMIŞ ÖZEL ÜRÜN GRUPLARI BULUNDUĞUNU, TURQUM® BELGESİYLE DE BU KALİTEYİ GÜVENCE ALTINA ALDIKLARINI SÖYLERKEN, “ÖZKAN MAKİNA’NIN MÜŞTERİLERİ, DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN, İHTİYAÇ DUYDUKLARINDA YANLARINDA OLACAĞIMIZI BİLİRLER” DİYOR.

K

onik vana ve buhar vanası imalatı ile başladığı üretim yolculuğunda bugün çok çeşitli ürün portföyü ile dünyanın pek çok ülke ve bölgesine ihracat gerçekleştiren ÖZKAN Makina, kurulduğu günden bugüne “kalite” temel ilkesiyle hizmet veriyor. 2011 yılında, dünyaca tanınan Avusturyalı Hawle Grubu ile güçlerini birleştiren ve üretimine Hawle çatısı altında devam etme kararı alan ÖZKAN Makina, halen İzmir Atatürk OSB’de yer alan üretim tesislerinde kelebek vanalar başta olmak üzere sürgülü vanalar, iğne vanalar, çekvalfler, vantuzlar ve demontaj parçalarının üretimine devam ediyor.

28

ÖZKAN Makina Genel Müdür Ümit Şevik, üretiminin yarısını ihracata yönelik gerçekleştiren firmanın bugünü ve geleceğini, Moment Expo okuyucularına aktardı. ÖZKAN Makina ne zaman, nasıl ve kimler tarafından kuruldu? ÖZKAN Makina, 1983 yılında iki ortaklı bir aile şirketi olarak İzmir’de kuruldu. Başlangıçta flanş ve fittings imalatı yapan firma, piyasa talepleri doğrultusunda kelebek vana ve boru hatlarında kullanılan değişik ekipmanların tasarım ve imalatıyla çalışma hayatına devam etti. Bugün, kelebek vanalar başta olmak üzere sürgülü vana, iğne vanalar, çekvalfler, vantuzlar ve de-


montaj parçaları üretimine devam ediyoruz. 1990’ların sonunda ihracata başlanmasıyla beraber ürün portföyü ve kalitesi de hızla gelişirken, 2000’li yıllarda üretiminin büyük kısmını ihracata ayıran ÖZKAN Makina, yurt dışında da tanınan bir firma haline geldi. 2011 yılında Avusturyalı Hawle firması bünyesine geçen ÖZKAN Makina, bu tarihten beri Hawle çatısı altında faaliyetlerine devam ediyor ve kurulduğu günden bugüne “kalite” temel ilkesinden taviz vermiyor. ÖZKAN Makina üretimini nerede ve nasıl gerçekleştiriyor? ÖZKAN Makina faaliyetlerini İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iki modern tesisinde gerçekleştiriyor. Tasarımdan simulasyona, modellemeden kalıba tüm talaşlı imalat, kaynak, boya öncesi hazırlık, boya, montaj ve kabul testlerini gerçekleştirebildiğimiz; toplam 14 bin 500 metrekare açık ve 10 bin metrekare kapalı alana sahip olan bu tesislerimizde, ana iletim hatları, pompa istasyonları ve şehir şebekelerinde kullanılmak üzere geniş bir portföyde tasarım, imalat, satış ve satış sonrası hizmetlerini sürdürüyoruz. Her iki tesisimiz de DN 150-DN 2500 çap aralığında, PN 40 basınç sınıfına kadar vana ve diğer tesisat elemanlarının üretimi ve testi için donatılmıştır. 150’yi aşkın deneyimli personelimiz var ve “terzi işi” özel üretimler yaptığımızı söyleyebilirim. Her yıl artmakla birlikte, yılda ortalama 10 bini aşan üretimimiz genelde ham su ve içme suyu sistemleri için

olup, deniz suyu ve korozif akışkanlar için de ürettiğimiz özel ürünlerimiz bulunuyor. Üretimde kullanılan ham maddeler, konularında kalite ve performans açısından kendilerini kanıtlamış tedarikçilerden temin edilir ve böylece nihai ürünün kalite ve performansı da bir anlamda teminat altına alınmış olur. 2011 yılından beri bünyesinde bulunduğumuz Avusturyalı Hawle grubuna ait ürünlerin de Türkiye’deki satış ve satış sonrası hizmetlerini ÖZKAN Makina olarak biz gerçekleştiriyoruz. Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı? Varsa bu ürünün kullanım alanı ve özellikleri akında bilgi verir misiniz? Son geliştirdiğimiz ürünümüz iğne vanalarımızdır. Boru hatlarında debi ve basınç kontrolünü etkin bir şekilde yapabilmek amacıyla geliştirilen bu ürün, detaylı bir proje

“ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ, DENEYİMİ, PROJELERE UYGUN ÖZEL ÜRETİMİ, ZAMANINDA TESLİM GARANTİSİ VE HER DAİM BİR ÜST SEGMENTTEKİ KALİTEYİ HEDEFLEMESİ, ÖZKAN MAKİNA’YI ÖNE ÇIKARAN VE TERCİH EDİLİR YAPAN ÖZELLİKLERDİR.”

29


sektörden mek amacıyla başlamıştık. Günümüzde ise piyasayı yönlendirme amacıyla devam ediyor. Bu kapsamda yatırımlarımız da devam ediyor. Bu yatırımlar Ar-Ge personelimizin yetkinliğini artırma yönündeki eğitimler, yeni yazılım ve ekipman yatırımları şeklinde gerçekleşebiliyor. ÖZKAN Makina ürünlerinin tasarımlarını gerçekleştirirken gerek personelimizden gerekse son kullanıcılarımızdan gelen yorum ve öneriler önem veriyoruz. Ürünümüzün kullanıcı dostu olması için çaba sarf ediyoruz.

“DÜNYANIN PEK ÇOK FARKLI BÖLGESI IÇIN TASARLANMIŞ ÖZEL ÜRÜN GRUPLARIMIZ VAR. AMACIMIZ MEMNUN VE SÜREKLI ÇALIŞABILECEĞIMIZ MÜŞTERILERE SAHIP OLMAK. BU NEDENLE ONLARI ÇOK IYI DINLIYOR, ISTEKLERINE UYGUN MALZEMEYI VEYA ÇÖZÜMÜ ÜRETMEK IÇIN ÇALIŞIYORUZ.”

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda gerçekleştirdiğiniz çalışmalar var mı? Çalışanlarımız için firma içi ve firma dışı eğitim programlarımız var. Bu kapsamda mesleki ve kişisel gelişim amaçlı eğitimler alıyoruz. Eğitimlerimiz standart eğitim programımıza, birimlerden gelen taleplere ve sürekli gelişme ve iyileştirme programımıza göre belirleniyor. çalışması ve test süreci sonrasında piyasaya sunuldu. İğne vanalar ile diyafram tipi kontrol vanalarına göre çok daha geniş bir çap aralığında ve etkin bir şekilde akış kontrolü yapmak mümkün. Diğer yandan 2015 yılından beri sürgülü vana tasarım ve üretimini de gerçekleştiriyoruz. İhracatta sürdürülebilirlik ve değer performansını artırmak için inovasyon önemli bir halka olarak değerlendiriliyor. Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Firmamız uzun yıllardır inovasyona yatırım yapıyor. Bu yatırımlara, geçmişte piyasanın taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebil-

30

Firma olarak yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz? Düzenli olarak yurt içi ve yurt dışında düzenlenen sektörel fuarlara katılıyoruz. Sektörel fuarları tercih ediyoruz çünkü genel ticaret fuarları faaliyet alanımıza pek hitap etmiyor. Fuar katılımı bizim için çok önemli. Pek çok önemli müşterimizle fuarlarda tanıştık. Fuarlar hem yeni kişilerle tanışmak hem de piyasayla ilgili güncel bilgileri almak adına çok önemli. Yeni ürün ve hizmetlerimizi de fuarlarda sergileme fırsatı buluyoruz. Bazen yoğun programlar nedeniyle bir araya gelmek-


“BORU HATLARINDA DEBİ VE BASINÇ KONTROLÜNÜ ETKİN BİR ŞEKİLDE YAPABİLMEK AMACIYLA GELİŞTİRİLEN İĞNE VANALAR, DETAYLI BİR PROJE ÇALIŞMASI VE TEST SÜRECİ SONRASINDA PİYASAYA SUNULDU. İĞNE VANALARLA, DİYAFRAM TİPİ KONTROL VANALARINA GÖRE ÇOK DAHA GENİŞ BİR ÇAP ARALIĞINDA VE ETKİN BİR ŞEKİLDE AKIŞ KONTROLÜ YAPMAK MÜMKÜN.” te güçlük çektiğimiz bir müşterimizle ancak bir fuarda bir araya gelebiliyoruz. Bu anlamda fuarlar oldukça faydalı oluyor. Uzun yıllardır ürünlerinizi dünya pazarlarına da ihraç ediyorsunuz. İhracat kapasiteniz ve yetkinliğinizden de söz edebilir misiniz? Ürettiğimiz tüm ürünlerin ihracatını yapıyoruz. Bugün dünyanın her bölgesine ihracatımız var. İlk ihracatımız 1994 yılında yapıldı. O dönemde ürettiğimiz pislik tutucu ve fittings malzemeyi, ABD’deki bir aracı firma üzerinden Norveç’e satmıştık. Kuzey Amerika haricinde tüm dünyaya ihracatımız var. Yıllık üretimimizin, yıllara göre değişkenlik göstermekle beraber yüzde 50’sinden fazlasını ihraç ediyoruz. ÖZKAN Makina için “kalite” nasıl bir yerde duruyor? Bu kavrama nasıl bir pencereden bakıp, nasıl değerlendiriyorsunuz? Vizyonumuz, kalite anlamında sektörümüzde lider olmak ve bu amaca ulaşmak için çalışırken doğayı ve çevreyi korumak; iş sağlığı ve güvenliğine azami önemi göstermek ve diğer firmalara örnek olmaktır. Bu doğrultuda kalite kavramı ÖZKAN Makina için çok önemli. Yıllardır firmamız pek çok alanda rakiplerine öncü oldu. Kalite de bunlardan biridir. Uzun yıllar boyu, minimum bakımla çalışacak ve kullanıcısı memnun edecek ürünler tasarlayıp, üretiyoruz. Kalitemizi gerek firmamızda, gerek sahada sürekli olarak denetliyoruz. Üretim süreçlerimizi iyileştirmek ve daha iyiyi üretebilmek adına yatırımlarımıza devam

ediyoruz. Standartları ve müşteri isteklerini yakından takip ediyor ve standartların üzerinde ürünler tasarlayıp, üretiyoruz. Ürettiğimiz ürünler önce bizim katı kontrollerimizden geçiyor ve ancak bu kontrollerden geçtikten sonra müşterilerimize gönderiliyor. ÖZKAN Makina’yı sektördeki benzerlerinden ayıran özellikleri nelerdir? Türk makine sektörünün ürün uygunluk markası olan TURQUM® belgesini, 2010 yılında aldık. TURQUM®, sadece son ürünün test ve kontrolüne yönelik bir sistem değil, aynı zamanda TURQUM® belgesi sahibi üreticilerin tüm üretim sistemlerinin belli bir yeterlilik ve kalitede olmasını öngören tarafsız ve sistematik bir yaklaşımdır ve TURQUM® Ürün Uygunluk Markası taşıyan ürünler, makine sektöründe etkin bir kalite düzeyini garanti eder. Bu anlamda TURQUM® belgesinin, ÖZKAN Makina’nın bilinirliği ve kalitesinin artmasına katkısı olduğunu düşünüyoruz. Diğer yandan, biz, müşteri odaklı bir firmayız. Dünyanın

31


15 - 18 Mart / March 2018 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Tüyap Fair Convention and Congress Center İstanbul TURKEY

www.win-eurasia.com

ten ‘‘BirlikDoğar’’ t Kuv ve ther “Toge in” Aga


sektörden

“VİZYONUMUZ, KALİTE ANLAMINDA SEKTÖRÜMÜZDE LİDER OLMAK VE BU AMACA ULAŞMAK İÇİN ÇALIŞIRKEN DOĞAYI VE ÇEVREYİ KORUMAK; İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE AZAMİ ÖNEMİ GÖSTERMEK VE DİĞER FİRMALARA ÖRNEK OLMAKTIR.”

pek çok farklı bölgesi için tasarlanmış özel ürün gruplarımız var. Amacımız memnun ve sürekli çalışabileceğimiz müşterilere sahip olmak. Bu nedenle onları çok iyi dinliyor, isteklerine uygun malzemeyi veya çözümü üretmek için çalışıyoruz. ÖZKAN Makina’nın müşterileri, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, ihtiyaç duyduklarında yanlarında olacağımızı bilirler. Müşterilerimizden ve son kullanıcılarımızdan gelen geri beslemeleri ve önerileri mutlaka değerlendiriyoruz. Bazen bu yorumlar tamamen bir müşteriye özel bir ürün programıyla bile sonuçlanabiliyor. Bu da, uzun yıllar çalışacağınız sadık bir müşteriniz daha oldu anlamına geliyor. Özetle, ürün çeşitliliği, deneyimi, projelere uygun özel üretimi, zamanında teslim garantisi ve her daim bir üst segmentteki kaliteyi hedeflemesi, ÖZKAN Makina’yı öne çıkaran ve tercih edilir yapan özelliklerdir. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? Sizce mevcut problemlerin çözüm yolu nedir? Dönemsel olarak dünyanın belli bölgelerine ihracat yapmak sıkıntılı olabiliyor. Gelişmekte olan bazı ülkelerde bankacılık sistemine bile güvenemediğiniz olabiliyor. Genel sıkıntı fiyatlarda yaşanıyor; maalesef düşük kalite-

li imalatçılarla rekabet etmek durumundayız ve çoğu zaman son kullanıcılar kalite farkını ayırt etmekte zorlanabiliyor. Bu durumda müşterilerimizi bilgilendirmek ve kaliteliyi kalitesizden ayırt etmelerini sağlamak adına çalışmak da gerekiyor. Tabii zaman zaman yaşanan bölgesel problemler, ülkeler arası sıkıntılar veya ekonomik gelişmelerin de ihracat üzerinde büyük etkileri oluyor. Diğer yandan, sektördeki en büyük problem ise gerek standartların, gerekse şartnamelerin iyi ve kaliteli ürün ile kalitesiz ürünü yeterince birbirinde ayıramamasıdır. Bu sorun, iç piyasada daha ciddi boyutta gerçekleşiyor. Şartnamelerin iyi ve kaliteliyi kalitesizden ayıracak şekilde düzenlenmesi gerekli. Firmamızın, bu konuda son kullanıcıların bilinçlendirilmesi için eğitim ve seminerlerine devam ettiğini de söylemeliyim. İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Şu an devam eden pek çok projemiz var. Bunlara ek olarak yeni projelerimiz de değerlendirme aşamasında bulunuyor. Amacımız, hem mevcut ürünlerimizi çevreye daha dost ve verimli yapmak hem de yeni ürünlerle imalat programımızı zenginleştirmektir.

ÜMIT ŞEVIK KİMDİR? ✓ Makine Mühendisi olan, ✓ 2001 yılından beri Özkan Makina bünyesinde yurt dışı satış ve Ar-Ge birimlerinde görev yapan Ümit Şevik, ✓ Temmuz 2016 tarihinden bu yana Özkan Makina Genel Müdürü olarak görevine devam ediyor.

33


kapak

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ, AVRUPA’NIN ALTINCI BÜYÜK MAKİNE SEKTÖRÜ VE BÜYÜME SERÜVENİNE HIZLA DEVAM EDİYOR. GERİDE KALAN 15 YILDA İHRACATINI YÜZDE 700 ARTIRAN TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ, SADECE GEÇTİĞİMİZ YIL 200’DEN FAZLA ÜLKEYE 2,3 MİLYON TON MAKİNE İHRAÇ ETTİ. PEKİ, BU DENLİ BÜYÜK HACİMDE MAKİNELER, DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA NASIL TAŞINIYOR? TÜRKİYE’DEKİ AĞIR TAŞIMACILIK YA DA PROJE TAŞIMACILIĞI SEKTÖRÜ, TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN İHTİYAÇLARINA NE ÖLÇÜDE CEVAP VEREBİLİYOR? ALTYAPI HİZMETLERİ YETERLİ Mİ? FABRİKADAN BİNBİR EMEKLE ÇIKAN MAKİNELER, MÜŞTERİLERE ULAŞIRKEN HANGİ ZORLUKLARLA KARŞILAŞIYOR?

34


35


kapak

K

üresel ekonomideki talep daralması ülkelerin büyüme süreçleri üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Dünyanın dinamosu Çin’deki büyümenin yavaşlaması, dünyanın geri kalanı üzerinde bir kelebek etkisiyle baskı oluştursa da bu durgunluk uzun süre devam etmeyecek. 7 milyarlık dünya nüfusu artmaya devam

36

ederken beklentiler 2025’te 8 milyar eşiğinin aşılacağı yönünde ilerliyor. Dolayısıyla tüketim ve üretim sektörlerinde artış yaşanması beklentisi de kaçınılmaz olarak önümüzde duruyor. Dünya ticaretinde makine imalat sektörünün payı halen 1 trilyon doların üzerinde ölçülüyor ve küresel ihracatın yüzde 12’si makine ima-


MAKİNECİLER NELERE DİKKAT ETMELİ? • Çalışacağınız firma uzman ve dinamik bir kadroya sahip olmalı, • Bu kadro ülkelerin prosedürlerini iyi bilmeli, mevzuatlara hakim olmalı, • Yol analizi yapabilmeli, • Mühendislik bilgisine sahip olmalı, • Farklı coğrafyaları tanımalı, • Zaman yönetimini başarılı bir şekilde yapabilmeli, • Firmanın ekipman ve araçları ağır yük taşımacılığına uygun olmalı, • Ekipman ve araçlar ağır yük taşımacılığına uygun olarak sertifikalandırılmış olmalı.

maya devam etti. Sadece geçtiğimiz yıl, Türk makine üreticileri dünyanın 200’den fazla ülkesine 2,3 milyon ton makine ihraç etti.

lat sektörünün katma değerli üretimleriyle gerçekleşiyor. Türkiye’de de durum farklı değil: Geçtiğimiz yıl Türkiye toplam ihracatı içinde yüzde 9,5 gibi büyük bir dilim makine sektörü tarafından gerçekleştirildi. Sektörün 15 yılda sergilediği ihracat büyümesi yüzde 700’e yaklaşırken, ihracata konu olan makinelerin hacimsel büyüklüğü de yıllar içerisinde art-

MAKİNELERİN TAŞINMASINDA MEVZUAT SORUNLARI CAN SIKIYOR Sanayi büyürken elbette beraberinde birçok sektörün gelişimini de tetikliyor. Bu doğrultuda büyüyen sektörlerden biri de ağır taşımacılık/proje taşımacılığı sektörü. Fabrikalardan binbir emekle çıkan sıra dışı büyüklükte ve ağırlıktaki makinelerin dünyanın dört bir yanına taşınması, ciddi bir planlama ve hazırlık süreci gerektiren, operasyonel zorlukları oldukça yüksek süreçler barındırıyor. Taşıyıcı ekipmanların yeterliliği kadar, milyon dolarlık makinelerin emanet edildiği insan kaynaklarının eğitim seviyesi, ulaşım altyapı hizmetlerindeki uygunluk ve mevzuatların Avrupa ve dünyanın diğer bölgeleriyle uyumluluğuna varan karmaşık süreçlerden de söz ediyoruz. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye’de proje taşımacılığı alanında uzmanlaşmış birçok firma bulunduğunu söylerken, firmaların gerek Avrupa’da gerekse diğer coğrafyalarda ön sıralarda yer alacak teknik bilgi ve donanıma sahip olduğunun altını çiziyor. “Firmalarımızın yaşadığı sorunlar genellikle onların eksikliklerinden değil, ülkemizdeki mevzuat ve uygulama anlamındaki eksikliklerden kaynaklanıyor” diyerek sözlerine devam eden Şener, bu eksikliklerin hem taşımacılık sektöründeki firmaların ticari faaliyetlerine hem de Türkiye’nin lojis-

MAKİNE ÜRETİCİLERİ, TAŞIMA OPERASYONLARI IÇIN PROJE HAZIRLANIRKEN TAŞINACAK YÜKÜN TEKNIK ÖLÇÜLERINDEN PAKETLEME DETAYLARINA, YÜKÜN AĞIRLIĞINDAN YÜKÜN BILINMESI GEREKEN ÖZELLIKLERINE VE YÜKLEME TARIHI, ÇIKIŞ/VARIŞ NOKTASINA KADAR KAPSAMLI BILGILERI MUTLAKA TAŞIYICI FIRMA ILE PAYLAŞMALI.

37


kapak

“YÖNETMELİK TASLAĞI, SEKTÖRE NE KAZANDIRACAK?”

AĞIR YÜK TAŞIMACILIĞININ AŞAMALARI • Planlama: Rotanın ve güzergâhın belirlenmesi ile yöneylem çalışmalarına başlanılması. • Maliyet analizi: Maliyet ve buna bağlı fayda analizleriyle optimum bütçenin oluşturulması. • Operasyonel uygunluk: Gerekli olan ekip ve ekipmanın sağlanması ve uygulanabilirliğinin kontrolü. • Yasal uygunluk: Operasyonların gerektireceği işlemler için yerel otoritelerden izinlerin alınması. • Operasyon süreci: Operasyonların planlamaya uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi. • Denetleme ve gözetim: Operasyonların çevre ve insan sağlığına uygunluğunun kontrolü. • Bilgilendirme: Müşteri, proje yöneticisi operatör ve saha arasında güncel bilgi akışının sağlanması.

Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı

“UND olarak, Kadir Has Üniversitesi ve VİNÇDER ile birlikte hayata geçirdiğimiz ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de gerek mevzuat gerekse örnek AB ülkelerine yapılan saha ziyaretlerine katıldığı çalışmalar kapsamında, Türkiye’deki mevzuatı AB ile uyumlaştırabilmek ve taşımalarda yaşanan sorunları giderebilmek amacıyla “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı Yönetmeliği”ni hazırladık. AB mevzuat ve uygulamaları ile uyumlu ve birçok yönden hazır haldeki bu yönetmelik taslağı görüşleri ve kabulü için Ulaştırma Bakanlığı’na ve Karayolları Genel Müdürlüğü’ne arz edilmiştir. Yapılan taslak yönetmeliğin yürürlüğe konulabilmesi halinde anılan sorunların tamamı giderilecek, taşımalarda denetim ve disiplin sağlanacak ve ülkemiz proje taşımacılığında çok önemli bir mesafe kaydedilmiş olacak.”

38

tik performansı ve üs olma yolundaki çabalarına zarar verdiğine dikkat çekiyor. Fatih Şener, bu kapsamda, özellikle son yıllarda Türkiye üzerinden yapılan ağır ve gabari dışı taşımaların sayısındaki artışa rağmen mevcut mevzuat ve uygulamaların, ağır ve gabari dışı taşımaların etkin şekilde yapılmasını engellediğine ve sektördeki ağır nakliye

yapan firmaların rekabet gücünü kısıtladığına işaret ediyor. Bu yönüyle Karayolları Genel Müdürlüğü görev ve sorumluluğundaki mevzuat düzenleme ve iyileştirme çalışmalarının yeterli seviyeye gelmemiş oluşu ve AB ülkelerine kıyasla daha geride olan mevzuat ve uygulama pratiklerinin Türkiye’deki ağır tonajlı yüklerin taşınması konusundaki yeterli-


“FİRMALAR MÜŞTERİLERİNİ DETAYLI BİLGİLENDİRMELİ”

Emre ELDENER UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı

liğe gölge düşürdüğüne de işaret eden Şener, birçok proje taşımasının Türkiye yerine başka ülkeler üzerinden gerçekleştirildiği bilgisini de paylaşıyor. DENEYİMLİ İNSAN KAYNAĞINA İHTİYAÇ VAR Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener ise 400 UTİKAD üyesinden en az 30’unun proje taşımacılığı alanında düzenli hizmet verdiği bilgisini

de paylaşıyor ve forwarder firmalara ek olarak sektörde kendi filosuyla hizmet veren ağır nakliye ve vinç firmalarının, proje yükü taşıyan armatörlerin, liman lashing ve elleçleme firmalarının da yer aldığını söylüyor. Her sektörde olduğu gibi, proje taşımacılığında da nitelikli insan kaynağı, sektörün sürdürülebilir büyümesinde çok önemli bir ölçüt. Eldener, proje taşımacılığında insan kaynaklarının önemine değinirken, “Özel taşıma ve proje taşımacılığı yapan firmalar öncelikle uzman ve

“Özel taşıma ve proje taşımacılığı yapan firmalar öncelikle uzman ve dinamik bir kadroya sahip olmalıdır. Ekipmanların ve araçların ağır yük taşımacılığına uygun olması, çalışanların ülkelerin prosedürlerini bilmesi, yol analizi yapabilmesi, mühendislik bilgisine sahip olması, farklı coğrafyaları tanıması ve zaman yönetiminin başarılı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Makine üreticileri iş birliği yapacakları firmaları seçerken bu özelliklere mutlaka dikkat etmeli. Bununla beraber taşıma esnasında farklı taşıma modlarına ihtiyaç duyulabilir. Bu noktada planlamayı yapacak elemanların her aktarmayı en ince ayrıntısına kadar planladığından emin olmak çok önemli. Firma yetkililerinin müşteriye süreci tüm detayları ile anlatması gerekiyor.”

39


kapak

“MAKİNE SEKTÖRÜNDEKİ PROJE TAŞIMACILIĞI ARTIYOR”

Rasim ÖZYURT UPİ TRANS Özmal Operasyon Müdürü

“Türkiye’nin son 15 yılda makine sektöründeki proje taşımacılığı her geçen gün artıyor. Makine sektörüne yönelik Avrupa-Türkiye arası taşımalarda 10 yıl önce yüzde 85 seviyesinde Avrupalı lojistik firmaları taşıma yaparken son 3-4 yıldır bu oran tersine döndü ve bu taşımaları artık ağırlıklı olarak Türk firmaları yapar hale geldi. Ancak son iki yıldır proje taşımacılığı zor günler yaşıyor. Yatırımların durağanlaştığı bir ortamda taşıma yapan firmaların ciroları da düşüyor. Umarım ülkemizdeki ağır sanayi ve makine sektörü yatırımları yeniden yükselişe geçecek ve Türk taşımacılığı da güçlü büyümesine devam edecektir.”

40

dinamik bir kadroya sahip olmalı. Ekipmanların ve araçların ağır yük taşımacılığına uygun olması, çalışanların ülkelerin prosedürlerini bilmesi, yol analizi yapabilmesi, mühendislik bilgisine sahip olması, farklı coğrafyaları tanıması ve zaman yönetiminin başarılı bir şekilde yapılması gerekiyor. Makine üreticileri, işbirliği yapacakları firmaları seçerken bu özelliklere mutlaka dikkat etmeli. Bununla beraber taşıma esnasında farklı taşıma modlarına ihtiyaç duyulabilir. Bu noktada planlamayı yapacak personelin her aktarmayı en ince ayrıntısına kadar planladığından emin olmak çok önemli. Firma yetkililerinin müşteriye süreci tüm detayları ile anlatması gerekli” değerlendirmesinde bulunuyor. İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ Proje taşımacılığı konusunda uzun yıllardır sektörlere hizmet veren Horoz Bolloré Logistics Proje Kargo Taşımacılığı Direktörü Özgür Özkan da özellikle makine üreticileri ile Türk makinelerini taşıyan firmalar arasındaki iletişimin önemine dikkat çekiyor ve “Üreticiler taşımaya konu olacak yük hakkında taşıyıcı firmayı ne kadar doğru ve ayrıntılı bilgilendirirse, sevkiyatın projelendirilmesi ve sonuçlanması da o kadar başarılı olur” uyarısında bulunuyor. Bu kapsamda, makine üreticilerinin öncelikle taşımaya konu olan ürünü iyi tanıması ve taşıma talebinde bulunmadan önce de-

taylı bir dosya hazırlamasının önemine işaret eden Özkan, “Proje lojistiği konusunda çalışan firmalara fiyat talebinde bulunurken, mümkünse makinenin teknik çizimi, adedi, fotoğrafı, ölçüleri, ağırlığı, yükün bilinmesi gereken özellikleri, paketleme detayı, yükleme tarihi, çıkış ve varış noktası, mal bedeli ve özellikle teslim şekli net bir şekilde paylaşılmalı” diyor. HIZLA BÜYÜYEN BİR SEKTÖR Özkan, Türkiye’de proje lojistiği konusunda çalışan firmaların araç ve ekipman parkında, ağır ve büyük malzemelerin taşınması için lowbed, hidrolik, semi-hidrolik ve SPMT özel taşıma araçları, bargelar, bu yüklerin indirme ve bindirmesi için ağır tonajlı kule, paletli veya mobil vinçler, ağır yük kaydırma sistemlerinin mevcut olduğunu da vurgularken, “Bu firmalar Türkiye ve dünya genelinde hizmet verirken, proje lojistiği kapsamına giren yüklerin taşınması için deneyim, tecrübe ve hepsinden önemlisi mühendislik çalışmaları ve planlama ile müşterilerine esnek ve güvenilir anahtar teslim çözümler sunuyor. Bu operasyonlarda görev alan mühendisler, proje ekibi, sürücüler, operatörler ve formenler taşıma ve kaldırma operasyonlarıyla ilgili hem yurt içinde hem de yurt dışında eğitim alıyor, konularında uzmanlaşıyor. Bu hizmetler kara yoluyla olduğu gibi deniz, nehir ve Ro-Ro taşıması, demir yolu ve hava yoluy-


la da gerçekleştirilebiliyor. Türkiye’de proje lojistiği hizmeti veren firmaların çoğunun yurt içinde ve yurt dışında stratejik ortakları mevcut. Böylelikle müşterilerine multimodal-kombine, ağır kargo çözümleri, depo ve aktarma çözümleri, lashing, malzeme sabitleme ve paketleme, survey, projeye dair güzergâhın belirlenmesi, fizibilite çalışmaları, yol etütleri, emniyetli yan yolların yapımı, köprü güçlendirmeleri, güzergâh üzerindeki engellerin kaldırılması ve yeniden yerine konulması, öncü araçlarla seyir güvenliğinin sağlanması, vinç organizasyonunun sağlanması, yükleme ve boşaltma işlemleri, yol geçiş izinlerinin tedarik edilmesi, teknik çizimlerin sağlanması, gerekli resmi izinlerin alınması ve beraberinde birçok hizmet sağlanabiliyor. Bu kapsamda, Türkiye’de ağır taşımacılığın lojistik sektörü içinde hızla büyüdüğünü ve birçok firmanın bu iş alanında çok ciddi yatırımlar yaptığını söyleyebiliriz. Halen Türkiye’de ağır tonajlı yüklerin taşınması konusunda mevcut talep karşılandığı gibi komşu ülkelerde de kuvvetli rakibimiz bulunmuyor” diyor.

TAŞIMALARDA OTOYOLLAR DA KULLANILMALI Özel yüklerin taşımalarında TEM otoyolunun kullanımına izin verilmemesi, yalnızca E5 güzergâhının kullanılabilmesi de beraberinde çeşitli sorunları getiriyor. E5’in kullanılması ile gabari dışı yük taşıyan araçların, dar olan şehir içi trafiğine girmesi, hem taşıma hem de diğer araç ve hatta yayalar için büyük bir tehlike oluşturuyor. AB’de yapılan araştırmalar ve yine AB normları kapsamında şehir içi yollar yerine otoyolların kullanıldığı görülürken, yönetmelik taslağı ile birlikte Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na iletilen taleplerden biri de AB’de olduğu gibi bu taşımalar için otoyolların kullanılması hususu oldu. Diğer yandan, özel yüklerin taşınması esnasında köprüden geçişlerde de bilindiği üzere sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. 54 tonluk limit, özel yük taşımalarını engelleyen konulardan bir başkasını oluştururken, köprülerle ilgili husus sektör temsilcilerince Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na iletilmiş durumda. Bu kapsamda, uygun olan taşımaların 3’üncü Köprü güzergâhında gerçekleştirilebilmesi ve tonaj kısıtlamasının yeni araç standartları doğrultusunda sektör lehine gevşetilmesi konusu da bakanlığa iletilen talepler arasında yer alıyor.

“SÜREÇ BOYUNCA ILETIŞIM ÇOK ÖNEMLI”

Özgür ÖZKAN Horoz Bolloré Logistics Proje Kargo Taşımacılığı Direktörü

“Makine sektörüne yönelik proje taşımacılığının toplam taşıma içerisindeki payı, yıllar içerisinde artan bir grafik izliyor. Özellikle makine sektörünün ihracatına bağlı olarak gelişen taşımalar, toplam taşımalar içerisinde son iki yıl ve bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 35 ila yüzde 40 aralığında paya sahip olmaya başladı. Makine sektörü gibi özel taşımalarda üreticilerin, öncelikle ürünlerini iyi tanıması ve taşıma talebinde bulunmadan önce detaylı bir dosya hazırlaması büyük önem arz ediyor. Proje lojistiği konusunda çalışan firmalara fiyat talebinde bulunurken mümkünse makinenin teknik çizimi, adedi, fotoğrafı, ölçüleri, ağırlığı, yükün bilinmesi gereken özellikleri, paketleme detayı, yükleme tarihi, çıkış ve varış noktası, mal bedeli ve özellikle teslim şekli net bir şekilde paylaşılmalı.”

41


kapak

TÜRKİYE’DEKİ ÖZEL YÜK TAŞIMALARINDA KARA YOLLARI SON DERECE YETERLİ ANCAK TAŞIMALARIN MEVZUAT GEREĞİ ŞEHİR İÇİNE HAPSEDİLMESİ BÜYÜK BİR SORUN TEŞKİL EDİYOR.

42

“AB İLE UYUM SAĞLANMALI” Türkiye lojistik sektörünün yüzde 10’unu oluşturan proje taşımacılığını büyütebilecek birkaç etken bulunuyor: Ekonomik istikrar ve beraberinde gelen yatırım güveni, devletin kendisinin veya verdiği ihalelerle yapımı planlanan ulaştırma ve altyapı projelerinin, enerji üretim açığı, çevre ülkelerdeki yatırım ve altyapı aktiviteleri. Diğer yandan, sektör büyüme hızını artırırken karşılaştığı sorunlar içinde en büyük kalemi ise mevzuatlar oluşturuyor. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, özel yük taşımalarında karşılaşılan en önemli sorun başlıklarını Avrupa’daki örnek ülke mevzuatları ve uygulamalarına göre geride kalmış bir mevzuat ve uygulamalar olarak dile getirirken, “Özel yük izin belgelerinin uzun süreli alınamaması ve tek sefere mahsus verilmesi, gece sürüş yasakları, otoyol kullanımına izin verilmemesi sonucu proje taşımalarının şehir içi yollara hapsedilmesi, 150 ton üzeri taşımalarda her seferinde esasen devletin yapması gereken mühendislik raporlamalarının maliyetinin sektör üzerine bırakılması ve bu doğrultuda ödenen fahiş ücretler, eskort araçlarındaki mevzuat kaynaklı standart eksiklikleri ve 1970’li yıllardaki araç ve köprü standartlarına göre yapılan ve geçerliliğini çoktan yitirmiş 54 tonluk köprü geçiş yasağı gibi sorunlar, ağır tonajlı yüklerin taşımala-

rının Türkiye yerine farklı ülkeler üzerinden yapılmasına, sektördeki firmaların güç kaybetmesine ve ülke ekonomisinin zarar görmesine neden oluyor” diyor. Yaşanan sorunların giderilmesi için UND olarak işbirlikleri çerçevesinde hayata geçirilen “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı Yönetmeliği”nin hızla uygulamaya konulması gerekliliğine de işaret eden Şener, İstanbul’daki üçüncü Boğaz geçişini sağlayan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ndeki 54 tonluk geçiş hesaplamasının revize edilmesi, gece ve otoyol sürüşlerine izin verilmesi, özel yük izin belgelerinin AB’de olduğu gibi süreli şekilde verilmemesi ve denetimlerin artırılmasının önemine dikkat çekiyor. ALTYAPI VE İNSAN KAYNAKLARI YETERLİ Benzer şekilde, Türkiye’deki özel yük taşımalarında kara yollarının son derece yeterli olmasına karşılık bu taşımaların mevzuat gereği şehir içine hapsedilmesi sorununa da değinen Şener, limanların gerekli donanıma sahip olduğunu ancak mevzuat anlamında yapılan çalışmaların hızlandırılmasına ihtiyaç duyulduğunu da vurguluyor. Yaşanan mevzuat sorunları nedeniyle özel yük taşımalarında her geçen yıl Türkiye’nin daha fazla zarar gördüğünü ifade eden Şener, son üç yıl içerisinde 70 binin üzerindeki özel yük taşıma izin belge müracaatlarının 50 bin seviyelerine in-


miş olmasının da bunun en güçlü kanıtı olduğunu söylüyor. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener de Türkiye’nin kara yolu altyapısının son yıllarda müthiş bir ivme yakaladığını vurgularken, ciddi anlamda yatırımların yapılmaya devam edildiğini, aynı şekilde liman yatırımlarının da her geçen yıl arttığını, Türkiye’nin uluslararası bir lojistik üs olması için hem kamu hem de özel sektörün yoğun bir çaba sarf ettiğini söylüyor. Bununla birlikte Eldener, AB ülkeleri ile yapılan kıyaslamada mevzuat ve uygulama anlamında birçok noktada eksikliklerimiz olduğunun altını çizerken, “Ağır ve Havaleli Yüklerin Taşınmasına İlişkin Yönetmelik ile sektördeki proje taşımacılığına ilişkin mevzuat eksikliklerinin giderileceğini ve uygulama anlamında AB ülkelerinde olduğu gibi etkin yöntemler geliştirileceğini düşünüyoruz. AB ülkelerindeki mevzuat anlamında sağlanan kolaylıklara baktığımızda özel izin belgelerinin yıllık olarak tahsis edilmesi, taşımalardaki kolaylaştırıcı prosedürlerin fazlalığı hız ve maliyet ekseninde birçok avantaj sağlıyor. Bununla birlikte köprü geçişlerindeki sorunların çözülmesi, gece sürüş kısıtlamaları ve kontrollerde belgelerin asıllarının istenmesi gibi birçok konuda da iyileştirmeler bekliyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. AĞIR YÜK TAŞIMACILIĞINDA SÜREÇ YÖNETİMİ ÖNEMLİ Özel araç ve ekipmanlarla gerçekleştirilen bu taşımalarda uzmanlaşan firmaların sayısı yıllar içerisinde artarken, sektörün gelişimi için özellikle yeni endüstri ve enerji yatırımları da özel bir önem arz ediyor. Proje taşımacılığının genel taşımacılık içindeki payı yüzde 10’larla sınırlı ilerliyor olsa da küreselleşen ekonomik ilişkiler bu alanda büyümek isteyen firmalara da yol açıyor. Proje taşımacılığı yükleri uzmanlık, deneyim ve özel bilgi gerektiriyor. Örneğin; her lojistik hat, proje taşımacılığının ihtiyacını karşılamıyor. Bu anlamda doğru hat seçimi önem kazanırken, kriz bölgelerine yük taşıma; güvenliği garanti eden anlaşmalar gibi konular da uzman ve dinamik kadrolara ihtiyaç duyuyor. Proje taşımacılığı, yükün türüne göre bazen multimodal taşıma şekillerini de gerektirebiliyor. Birden çok ülkeye taşıma yapılacaksa, söz konusu ülkelerin fiziki ve hukuki koşullarının her detayına kadar bilinmesi gerekliliği önem kazanırken, şirketlerin yükün en uygun biçimde nakli, kaynakların etkin yönetimi, multimodal taşıma biçimlerinin efektif kullanımı, rota bilgisi, resmi ve özel kuruluşlarla ortak çalışma, izin prosedürleri, doküman-

AĞIR YÜK TAŞIMALARINDA YAŞANAN SORUNLAR

Özel yük izin belgelerinin uzun süreli olarak temin edilememesi

Gece sürüş kısıtlamaları

E5 kullanım zorunluluğu

Köprü geçişleri sorunu

Hız sınırlamaları

Eskort araçlardaki standartlarda yaşanan sorunlar

Mühendislik firmalarına ödenen ücretler

AB mevzuatı ile Türkiye mevzuatı arasındaki farklar ve yarattığı sorunlar

Yol boyu kontrollerde ve kantarlarda özel izin belge asıllarının talep edilmesi

tasyon, sigortalama gibi pek çok konuda üstün bir organizasyon bilgi ve becerisi geliştirmeleri de gerekiyor. Üstelik kimi zaman bu projelerde çeşitli lokasyonlarda depolama ve dağıtım süreçleri gibi ekstra uzmanlık alanları da devreye girebiliyor. “MEVZUATA NE KADAR HAKİMİZ?” UPİ TRANS Özmal Operasyon Müdürü Rasim Özyurt, Türkiye’de çok deneyimli, hatta Avrupalı firmalardan daha kaliteli firmaların sayısının artmasına karşılık, çoğu firmanın Avrupa’daki mevzuatlardan bihaber taşıma yaptığını söylüyor. “Ne yazık ki çoğu Türk firması mevzuatlara hâkim olmadığı için hem çok sık cezalarla karşılaşıyor hem de diğer düzgün iş yapan firmaların da kontrollere takılmasına sebep olarak sevkiyatların gecikmesine neden oluyor” diyerek devam eden Özyurt, Türk firmalarının çoğunun Avrupa’daki yasa ve kuralları okuyarak değil deneme yanılma metotlarıyla öğrendiğini ve bu nedenle Türkiye’nin büyük çaplı iş kaybı yaşadığını dile getiriyor ve “Makine üreticileri sadece ürünlerini taşıyacak aracın kapasitesine değil firmanın mevzuata ne kadar hâkim olduğunu da sorgulamalı” uyarısında bulunuyor.

TÜRKİYE’DE SON YILLARDA AĞIR NAKLİYE LOJİSTİĞİ ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN FİRMALARIN SAYISI 150’YE ULAŞTI.

43


ülkelerden KONGO CUMHURİYETİ

YÜZÖLÇÜMÜ 342.000 km2

NÜFUS 4.852.412 (2016, tahmini)

ÖNEMLİ ŞEHİRLER Brazavil (Başkent), PointeNoire, Dolisie, Nkayi

ETNİK GRUPLAR Kongo’da yerleşik hâkim topluluk Lari, Vili, Bavili, Yombe, Basoundi ve Babembelerin oluşturduğu Kongolar olsa da yine birçok kabilenin oluşturduğu Sanghalar, Tekeler, Mbochiler ve Pigmeler de etnik olarak Kongo’da yer alıyor

DİL Resmi dil Fransızca olmakla birlikte Kituba ve Lingala gibi çok sayıda etnik dil de yaygın olarak kullanılıyor.

DİN Kongo’nun yüzde 48’i Animist, yüzde 40’ı Katolik Hıristiyan, yüzde 10’u Protestan Hıristiyan ve yüzde 2’si ise İslam.

PARA BİRİMİ Orta Afrika CFA frangı (XAF) 1 Dolar: 610.907 XAF (17 Mart itibarıyla) CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Kongo Cumhuriyeti Künyesi

Tulu Nehri

44


EKONOMİK FAALİYETLERİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ, ÖZEL SEKTÖR ÖNCÜLÜĞÜNDE BÜYÜME VE İSTİHDAMIN ARTIRILMASI KONGO’NUN EN ÖNEMLİ ÖNCELİKLERİ ARASINDA YER ALIRKEN, ÜLKEDE TAŞIMACILIK, TARIM, ORMANCILIK VE MADENCİLİK GİBİ GÜÇLÜ BÜYÜME POTANSİYELİ TAŞIYAN SEKTÖRLERE YÖNELİK KAMU YATIRIMLARI DA ARTARAK SÜRÜYOR. BU DOĞRULTUDA, 2015’TE TOPLAM İTHALATININ YÜZDE 16’SINI MAKİNE SEKTÖRÜNE AYIRAN ÜLKENİN MAKİNE İTHALATINDAKİ ARTIŞ GRAFİĞİNİ DE SÜRDÜRMESİ BEKLENİYOR.

45


ülkelerden Pointe-Noire

A

frika’nın sömürüden kaçamayan ülkelerinden biri olan Kongo, sıklıkla karıştırılan komşusu Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile birlikte Kongo Havzası olarak da bilinen dünyanın ekvator kuşağındaki en yağışlı, orman nüfusu en yoğun bölgelerinden birisinde yer alıyor. Kongo Irmağı’nın kuzeyindeki ülke, 1880 yılında İtalyan kökenli Fransız asker Pierre Savorgnan de Brazza’nın yerel Teke Kralı ile yaptığı bir anlaşma sonucu Fransız sömürgesi olmuş ve bağımsızlığını ancak 15 Ağustos 1960’ta kazanabilmiştir.

46

1963 yılında Alphonse Massamba-Debat’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte sosyalizme ve tek parti rejimine yönelen ülke 1968 yılında Marien Ngouabi’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte sosyalist yönelimini güçlendirdi. Bugün hala iktidarda olan Kongo Çalışma Partisi’nin kuruluşunu da içeren bu süreçte ülke, 1970 yılında Kongo Halk Cumhuriyeti adını alırken, yönetim Albay Denis Sassou Nguesso’nun darbesi ile 1979’da silahlı kuvvetlere geçti. İki kutuplu dünya düzeninin ortadan kalkmasıyla birlikte birçok Afrika ülkesinde olduğu gibi Kongo’da da 1991 yılında bir “Ulusal


GENÇ İŞSİZLİĞİ, KONGO’NUN BÜYÜMESINI TEHDİT EDIYOR Yaklaşık beş milyona ulaşan oldukça genç bir nüfusa sahip olan Kongo’da nüfusun yüzde 40’ı 15 yaşın altında, 15 yaş ve üzeri ile 45 yaş altındakilerin toplam nüfusa oranı ise yüzde 50’ye yaklaşıyor. Nüfusunun yarıdan fazlası başkent Brazavil ve Pointe-Noire’de yaşayan Kongo’da ekonomik faaliyetlerdeki çeşitliliğin çok sınırlı olması, düşük nüfusa rağmen işsizliğin yayılmasına da neden oluyor. İşsizlikten en çok gençler etkilenirken, gençler arasındaki işsizlik ise yüzde 50’ler seviyesinde gerçekleşiyor. Kırsal bölgelerde tarımsal faaliyetlerde iş bulma umudu olmayan gençlerin, başta kamu hizmetleri ve kamu işletmelerinde iş bulma umuduyla kentlere göç etmesi, gençler arasındaki işsizliği artıran en önemli nedenlerden biri olarak gösteriliyor. İşsizlikten eğitimli gençler de büyük ölçüde etkilenirken, daha iyi yaşam beklentilerine karşın almış oldukları eğitimin iş dünyasının beklentileriyle neredeyse hiçbir uyum göstermemesi, eğitimli gençlerin de işsizlikle karşı karşıya kalmalarına yol açıyor. Büyüme ve istihdam üzerine yapılan yeni bir çalışma ile kayıtlı istihdamın 130 bin civarında olduğu, bunun da 80 bininin kamuda yer aldığı belirlenirken, ülkenin yüzde 65’ini kaplayan orman nüfusuyla dünyanın en önemli ormancılık ürünleri ihracatçısı olan ülkede ormancılık sektörü, 11 bin resmi istihdamKONGO’NUN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR - 84. FASIL)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

ÜLKE

2013

2014

1

FRANSA

167,7

125,3

-25,3

2

BELÇİKA

75,9

70,5

-7,2

3

ÇİN

53,4

66,5

24,6

4

İTALYA

38,7

59,5

53,7

5

ABD

61,81

59,0

-4,4

6

İNGİLTERE

36,06

25,1

-30,2

7

HİNDİSTAN

2,81

25,0

791,7

8

BAE

14,1

17,5

24,4

9

ALMANYA

8,3

13,6

63,0

10

HOLLANDA

7,4

12,0

60,3

31

TÜRKİYE

1,17

1,11

-5,06

DİĞER

90,9

106,08

16,6

558,6

581,7

4,1

SIRA

Konferans” toplandı, Kongo Cumhuriyeti adına ve başlangıçtaki simgelerine geri dönüldü ve 1992 yılında yeni bir Anayasa kabul edildi. Aynı yıl yapılan çok partili seçimlerde Pascal Lissouba Cumhurbaşkanı olurken, siyasi çekişmelerin ardından iç savaşa dönüşen çatışmalar meydana geldi ve 1997 yılında Denis Sassou Nguesso iç savaşı kazanarak yönetimi ele geçirdi ve Anayasayı feshetti. İzleyen yıllarda, ülke ekonomisine büyük zarar veren savaştan sonra düzen yeniden tesis edilirken, 2002 yılında yeni bir Anayasa kabul edildi. Ülke, halen görece istikrarlı bir dönem geçirmektedir.

KONGO’DA; TAŞIMACILIK, TARIM, ORMANCILIK VE MADENCILIK GIBI GÜÇLÜ BÜYÜME POTANSIYELI TAŞIYAN SEKTÖRLERE YÖNELIK KAMU YATIRIMLARI ARTARAK DEVAM EDIYOR.

TOPLAM

Değişim %

47


ülkelerden TÜRKİYE’NİN KONGO’YA MAKİNE İHRACATININ TOPLAM İHRACATTAKİ PAYI (BIN DOLAR)

TÜİK VERİLERİNE GÖRE, TÜRKİYE’DEN KONGO’YA MAKİNE İHRACATI, 2015’TE YÜZDE 119’LUK ARTIŞLA 8,2 MILYON DOLARA ULAŞTI.

Kaynak: TÜİK verileri

2014

2015

TÜRKİYE’NİN KONGO’YA TOPLAM İHRACATI

97.600

126.417

TÜRKİYE’NİN KONGO’YA MAKİNE İHRACATI

3.768

8.258

3,8

6,5

TOPLAM İHRACATTA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

la en çok istihdam yaratan özel sektör konumunda bulunuyor. ALTYAPI EKSİKLİĞİ EN BÜYÜK SORUN Diğer yandan Kongo’da nüfusun yüzde 70’i halen kırsal bölgelerde yaşıyor ve düşük-orta gelir sınıfında yer alıyor. Ülkedeki siyasi istikrarın sağlanmasını takip eden yıllarda, 2010’da yüzde 8,8, 2011’de yüzde 5,1’lik büyüme oranları yakalayan Kongo’nun güncel büyüme beklentisi yüzde 3 olarak açıklanıyor. Büyümede, artan petrol üretimi yoğun olarak etkili olurken, petrol gelirleri halen GSYİH’nin yüzde 70’ini, ihracatın ise yüzde 80’den fazlasını oluşturmaya devam ediyor. Petrolden elde edilen gelir ise ülkenin zayıf tarım politikaları nedeniyle başta tahıl, et, şeker ve yağ

gibi temel gıda maddeleri ile ihtiyaç duyduğu sanayi girdilerine harcanıyor. Kongo, petrol yağ ve gazları, bakır ve kalay gibi maden cevherleri ile ağaç ürünleri ihraç ederken, yoğun olarak Çin, İtalya, Gabon, Angola, ABD, Hindistan, Portekiz, İspanya, Fransa, Endonezya, Avustralya ve Tayland ile dış ticaretini sürdürüyor. Dolayısıyla, son yıllarda sağlanan yüksek oranlı büyümenin, geri bırakılmış fiziki altyapı nedeniyle frenlendiğini söylemek de yanlış olmayacaktır. Örneğin, firmalara yönelik yapılan bir araştırmaya göre elektrik yetersizliği özel sektörün gelişmesinin önündeki en önemli engel olarak görülürken, firmaların yüzde 82’si daha maliyetli olan jeneratör kullanımına bağımlı duru-

Kongo Havzası

48


Kongo, bölgesinin en büyük derin deniz limanına sahip ülke olarak taşımacılıkta merkez olma potansiyeline sahip.

munu sürdürüyor. Diğer taraftan, yetersiz ulaşım altyapısı ve hizmetleri de yatırım ve ticaret hayatında ciddi bir darboğaz oluşturmaya devam ediyor. Bu çerçevede, ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, özel sektör öncülüğünde büyüme ve istihdamın artırılması Kongo’nun en önemli öncelikleri arasında yer alırken, taşımacılık, tarım, ormancılık ve madencilik gibi güçlü büyüme potansiyeli taşıyan sektörlere yönelik kamu yatırımları da artarak sürüyor. Uzmanlar, Kongo’nun, bölgesinde en büyük derin deniz limanına sahip ülke olarak taşımacılıkta merkez olma potansiyeli taşıdığını vurgularken, zengin tarım toprakları ve orman nüfusuna; ağaçlandırmaya müsait büyük savanlık bölgelere ve dikkate değer bir madencilik potansiyeline sahip olan ülkenin gelecek beklentileri de olumlu seyrediyor.

KONGO’NUN MAKİNE İTHALATI Kongo’nun makine ithalatına ilişkin BM İstatistik Kurumu’nun açıkladığı resmi rakamlar, ne yazık ki güncel rakamlar değil ve 2015 yılına ait rakamları içeriyor. Bu bağlamda, Kongo’nun 2015 yılı makine ithalatının bir önceki yıla göre yüzde 44,7 artarak 841,8 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini görüyoruz. Bununla birlikte Kongo’nun başlıca makine tedarikçilerinin yer aldığı BM İstatistik Bölümü verileri ise 2014 yılından daha güncel rakamlar içermiyor. Buna göre Kongo’nun makine ithalatında, 2014 yılında Fransa, Belçika ve Çin en güçlü ticaret partnerleri olurken, Türkiye, Kongo’nun makine ithalatı gerçekleştirdiği ülkeler içerisinde ancak 31’inci sırada yer aldı. Bu dönemde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye’den Kongo’ya 1,11 milyon dolar değerinde makine ihraç

KONGO’DA FİRMALARA YÖNELİK YAPILAN BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE ELEKTRİK YETERSİZLİĞİ ÖZEL SEKTÖRÜN GELİŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGEL OLARAK GÖRÜLÜRKEN, FİRMALARIN YÜZDE 82’Sİ JENERATÖR KULLANIMINA DEVAM EDIYOR.

Kaynak: TÜİK verileri

TÜRKİYE KONGO DIŞ TİCARET GÖSTERGELERİ (BİN DOLAR) 2014

2015

2016

İHRACAT

97.600

126.417

103.356

İTHALAT

83.880

5.089

7.746

HACİM

181.480

131.506

111.102

DENGE

13.720

121.328

95.610

49


ülkelerden Loudima

KONGO’NUN OLDUKÇA ESKI OLAN DEMIR YOLU HATTININ TOPLAM UZUNLUĞU, SADECE 886 KILOMETRE.

Koper

yüzde 25,3, ikinci sıradaki Belçika’nın yüzde 7,2 ve beşinci sıradaki ABD’nin yüzde 4,4 kayıp yaşaması dikkat çekiyor. Aynı dönemde Kongo’nun makine ithalatında en büyük kaybı ise yüzde 30,2 ile İngiltere yaşamış gözüküyor. Bununla birlikte, kayıplara rağmen Fransa, 125 milyon dolarla Kongo’nun makine ithalatındaki açık ara liderliğini sürdürüyor. Bu çerçevede Kongo, 84’üncü fasılda 2015 yılı verilerine göre en fazla 8479 GTİP kodlu “Kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar” ürün grubunda ithalat yaptı. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 100 milyon

edildi. TÜİK verilerine göre ise 2014’te 3,7 milyon dolar olan bu ihracat, 2015’te yüzde 119 artış gösterdi ve 8,2 milyon dolara yükseldi. Ülkeler açısından Kongo’nun makine ithalatı incelendiğinde ise 2014’te Hindistan’ın ciddi bir atak yaptığını ve Kongo’ya makine ihracatını yüzde 791,7 oranında artırdığını görüyoruz. Benzer şekilde Almanya Kongo’ya olan makine ihracatını yüzde 63, Hollanda yüzde 60, İtalya yüzde 53,7, Çin yüzde 24,6 ve BAE yüzde 24,4 artırırken, Kongo’nun makine ithalatında lider ülke olan Fransa’nın KONGO’NUN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU

50

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

GTİP ADI

2014

2015

Değişim %

8479

KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR

35,6

100,8

182,6

8431

AĞIR İŞ MAKİNE VE CİHAZLARININ AKSAM VE PARÇALARI

68,7

94,3

37,3

8481

MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL

71,9

88,2

22,7

8413

SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ

46,2

46,9

1,4

8474

TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ VB. AYIKLAMA, ELEME VB. İÇİN MAKİNELER

24,9

44,4

78,5

8421

SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI

26,1

38,9

48,9

8487

BU FASILIN BAŞKA YERİNDE YER ALMAYAN MAKİNELERİN AKSAM, PARÇASI

7,2

35,9

397,2

8414

HAVA-VAKUMN POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

24,2

29,4

21,7

8426

GEMİ VİNÇLERİ, MAÇUNALAR, HALATLI VİNÇLER, DÖNER KÖPRÜLER

27,5

27,9

1,4

8428

KALDIRMA, İSTİFLEME, YÜKLEME, BOŞALTMA MAKİNE VE CİHAZLARI

10,6

24,7

132,4

DİĞER

238,3

310

30,1

TOPLAM

581,6

841,8

44,7


KONGO İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (MİLYON DOLAR)

Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)

2014

2015

KONGO’NUN TOPLAM İTHALATI

3.347

5.236

KONGO’NUN MAKİNE İTHALATI

581,6

841,8

17,3

16

KONGO’NUN TOPLAM İTHALATINDA MAKİNE SEKTÖRÜNÜN PAYI (%)

800 bin dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2014 yılında 35,6 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Listenin ikinci sırasında ise 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubu bulunuyor. Kongo, 2015 yılında söz konusu kalemde 94,3 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, bu ürün grubunda 2014 yılında 68,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Kongo’nun 2015’te 84’üncü fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dâhil” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda 88,2 milyon

dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2014’te 71,9 milyon dolar seviyesindeydi. Diğer yandan, 2015 yılına ait Kongo’nun makine ithalatında ilk 10 ürün grubunun tamamında ciddi artışlar yaşandığını, 84. fasıla ait toplam ithalatta ise yüzde 44,7 artış olduğunu yeniden hatırlatalım. Bu çerçevede en güçlü artış, yüzde 397,2 ile 8487 GTİP kodlu “Bu faslın başka yerinde yer almayan makinelerin aksam ve parçası” ürün grubunda gerçekleşti. Ayrıca 8479 GTİP kodlu “Kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar” ürün grubundaki yüzde 182,6 ve 8428 GTİP kodlu “Kaldırma, istifleme, yükleme, boşaltma makine

KONGO’NUN BÜYÜMESİNDE, ARTAN PETROL ÜRETİMİ YOĞUN OLARAK ETKİLİ OLURKEN, PETROL GELİRLERİ HALEN GSYİH’NİN YÜZDE 70’İNİ OLUŞTURUYOR.

Pointe-Noire

51


ülkelerden

2010’DA YÜZDE 8,8, 2011’DE YÜZDE 5,1’LIK BÜYÜME ORANLARI YAKALAYAN KONGO’NUN GÜNCEL BÜYÜME BEKLENTISI YÜZDE 3 OLARAK AÇIKLANIYOR.

ve cihazları” ürün grubundaki yüzde 132,4’lük artışlar da dikkat çekiyor. Son olarak, 2015 yılında Kongo’nun makine ithalatındaki yüzde 44,7’lik artışa rağmen toplam ithalat içerisindeki makine sektörü payının 2014’teki yüzde 17,3 seviyesinden 2015’te yüzde 16’ya gerilediğini de anımsatalım. KONGO PAZARI OLDUKÇA BAKİR BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, Kongo’nun makine ithalatında 2014 yılında 31’inci sırada yer almıştı. Kongo’nun resmi

istatistiksel rakamları henüz yayımlanmamış olsa da güncel TÜİK verileri, Türkiyeli makine üreticilerinin 2015 yılında yüzde 119’luk artış yakaladığını ve Kongo’ya 8,2 milyon dolar değerinde makine ihraç ettiğini söylüyor. Türkiye’nin 2015 yılında, 84’üncü fasılda Kongo’ya gerçekleştirdiği makine ihracatı içinde ilk sırada 8474 GTİP kodlu “Toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler” ürün grubu yer alırken, söz konusu kalemde Kongo’ya yüzde 176’lık artışla 2,4 milyon dolar değerinde makine ihraç

TÜRKİYE’NİN KONGO’YA 84. FASIL BAZINDA MAKİNE İHRACATI (BİN DOLAR) GTİP KODU

52

GTİP ADI

8474

TOPRAK, TAŞ, METAL CEVHERİ VB. AYIKLAMA, ELEME VB. İÇİN MAKİNELER

8415

Kaynak: TÜİK verileri 2014

2015

DEĞİŞİM (%)

893

2.471

176

KLİMA CİHAZLARI-VANTİLATÖRLÜ, ISI, NEM DEĞİŞTİRME TERTİBATLI

18

954

5.112

8428

KALDIRMA, İSTİFLEME, YÜKLEME, BOŞALTMA MAKİNE VE CİHAZLARI

86

776

8.984

8481

MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL

92

551

498

8418

BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI

228

484

111

8421

SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI

38

476

1.143

8414

HAVA-VAKUMN POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR

38

309

698

8413

SIVILAR İÇİN POMPALAR, SIVI ELEVATÖRLERİ

57

256

343

8479

KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR

59

238

300

8436

TARIM, ORMANCILIK, KÜMES HAYVANCILIĞINA MAHSUS MAKİNE, CİHAZLAR

-

230

-

DİĞER

2.333

1.508

-35

TOPLAM

3.768

8.258

119


edildi. Bu rakam, 2014 yılında 893 bin dolar olarak ölçülmüştü. Listenin ikinci sırasında bulunan 8415 GTİP kodlu “Klima cihazları-vantilatörlü, ısı, nem değiştirme tertibatlı” ürün grubunda ise yüzde 5.112’lik ciddi artışla 954 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Bu artış, aynı zamanda Türkiye’nin Kongo’ya makine ihracatındaki en güçlü artış olarak da dikkat çekerken, bu ürün grubunda 2014 yılı ihracatı sadece 18 bin dolardı. Üçüncü sıradaki 8428 GTİP kodlu “Kaldırma, istifleme, yükleme, boşaltma makine ve cihazları” ürün grubunda ise yüzde 802 artışla 776 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini söylemeliyiz. Bu ürün grubundaki 2014 yılı ihracatı ise sadece 86 bin dolar olarak ölçülmüştü. Toparlarsak, Kongo pazarı, küresel makine ithalatındaki alımlarını ciddi oranlarda yükseltmeye devam ediyor. Bu doğrultuda Türkiye’den gerçekleştirilen makine ithalatında hızlı büyümeler görülse de Kongo pazarının önemli bir potansiyel barındırdığını ve Türk makine ihracatçılarının Kongo pazarından daha fazla pay alabileceğini söylemeliyiz. KONGO’NUN MAKİNE İHRACATI Kongo’nun ülke bazında makine ihracatı ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre, 2014 yılında yüzde 9,7 kayıpla 65,6 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, Gabon, ABD ve İngiltere Kongo’nun en güçlü ticaret ortakları olurken, Fransa, Kamerun, İtalya, BAE, Singapur ve Angola Kongo’nun makine ihracatındaki önemli ülkeler olmayı sürdürdü. Bu dönemde, Çin’in geçmişte hiç alım yapmadığı Kongo’dan 2,4 milyon dolarlık alım yapması dikkat çekerken, İtalya’nın yüzde 260,5 ve Gabon’un da yüzde 101,1 oranında ithalat artışı gerçekleştirdiğini söylemeliyiz. Yine bu dönemde Türkiye’nin Kongo’dan makine ithalatı yapmamış olduğunu da bir dipnot olarak eklemeliyiz. Kongo, 84’üncü fasıl itibarıyla 2014 yılında, en fazla 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubunda ihracat gerçekleştirdi. Bu ürün grubunda 19,6 milyon dolarlık ihracat ger-

KONGO EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM VE HAYVANCILIK: Hayvancılık ve balıkçılığın da yer aldığı tarım sektörünün yüzde 20’lerde olan GSYİH’den aldığı pay, petrolün ekonomide öne çıkmasıyla birlikte yarıdan fazla azalarak yüzde 9’lara kadar geriledi. Bununla birlikte Kongo’da nüfusun yarıdan fazlası geçimini halen tarımdan sürdürmeye devam ediyor. Diğer yandan Kongo’nun, sahip olduğu tarımsal potansiyeli yeteri kadar değerlendiremediği de söylenebilir. Ekilebilir topraklarının sadece yüzde 10’unda tarım yapılırken, ormancılık faaliyetleri istihdam ve ihracat açısından Kongo’da yürütülen en önemli ekonomik faaliyetlerden biri olarak öne çıkıyor. Kongo, Brezilya’dan sonra en büyük tropik orman bölgesinin bulunduğu Kongo havzasının tam ortasında yer alırken, 22 milyon hektarlık alana yayılan ormanlar yüzölçümünün yüzde 65’ini kaplıyor ve Kongo, bu sektörün geliştirilmesine yönelik çabalarını da sürdürüyor.

SANAYİ:

Ülkedeki imalat sanayisinin üretim kapasitesi ve çeşitliliği çok sınırlı: İmalat sanayisinin GSYİH’ye katkısı yüzde 8 civarında seyrediyor. Kongo’da ekonomi büyük ölçüde petrole bağımlı ve günlük 21 bin tonluk petrol işleme kapasitesi bulunan ülkenin tek rafinerisi Pointe-Noire’de faaliyet gösteriyor. Petrol işleme dışındaki imalatın çoğu başkent Brazavil civarında konumlanırken, gıda işleme, ağaç işleme, çeşitli tüketim malları üretimi ve inşaat malzemeleri üretimi başlıca üretim alanlarını oluşturuyor.

MADENCİLİK: Kongo’nun madencilik sektörü bakir olmakla birlikte gelecek vaat ediyor. Demir, boksit, bakır, altın, elmas ve değerli taş gibi petrol dışındaki pek çok mineralde önemli potansiyel taşıyan ülkede madencilik faaliyetleri, son yıllara kadar daha çok küçük ölçekli firmalarca yerel ihtiyaçlar için yapılıyordu. Günümüzde uluslararası madencilik firmalarının elmas, demir, değerli metaller ve potas madenleriyle ilgilenmeleri madencilik sektörünün önemini de artırıyor.

ULAŞIM: Ülkedeki ulaşım altyapısı, ülkenin en büyük sorun alanlarından birini oluşturuyor. Kara yolu ulaşım altyapısı oldukça geri ve 21 bin kilometrelik kara yolunun sadece yüzde 10’u asfalt kaplamaya sahip. Aynı şekilde oldukça eski olan demir yolu hattının toplam uzunluğu da sadece 886 kilometreye ulaşıyor. Kongo, bu iki ana ulaşım altyapısında iyileştirmeler sağlamak için yoğun emek ve kaynak harcarken, bölgesel merkez olma yolunda havaalanlarındaki altyapı yatırımlarına da büyük önem veriliyor.

53



ülkelerden Brazavil

çekleştirilirken, 8430 GTİP kodlu “Toprak, maden cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makineleri” ürün grubu 6,9 milyon dolarla ikinci, 8413 GTİP kodlu “Sıvılar için pompalar, sıvı elevatörleri” ürün grubu 6,3 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2014’te Kongo’nun makine ihracatı içerisindeki ilk 10 ürün grubunda yüzde 413’e ulaşan artışlar kadar yüzde 34,3’lük kayıpların da olması, pazarın dengesiz bir grafik izlenimi verdiğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda Kongo’nun makine ihracatında n güçlü yükseliş yüzde 413 ile 8426 GTİP kodlu “Gemi vinçleri, maçunalar, halatlı vinçler, döner köprüler” ürün grubunda yaşanırken, en güçlü düşüş ise yüzde 38,5 ile 8431 GTİP kodlu “Ağır iş makine ve cihazlarının aksam ve parçaları” ürün grubunda gerçekleşti. Son olarak, Kongo’nun makine ihracatı 2014 yılında yüzde 9,7 gerilese de, toplam ihracat içerisindeki makine sektörünün payının 2013’teki yüzde 0,6 seviyesinden 2014’te yüzde 0,9’a yükseldiğini de söylemeliyiz.

TÜRKİYE-KONGO DIŞ TİCARETİ Türkiye ile Kongo arasındaki ticari ilişkiler, genellikle potansiyelinden uzakta seyrediyor. TÜİK verilerine göre 2000 yılında 4 milyon dolar olan iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi yıllar içinde düzenli bir yükseliş grafiği sergileyerek, 2005 yılında 29,5 milyon dolara, 2010’da 56,6 milyon dolara ve 2014’te en yüksek düzeyine ulaşarak 181,5 milyon dolara ulaştı. Son iki yıldır azalan bir grafiğe dönüşüyor olsa da iki ülke arasında geçtiğimiz yıl 111,1 milyon dolarlık dış ticaret gerçekleşti. Türkiye, Kongo’ya en çok makarna, ahşap inşaat malzemeleri, alüminyum inşaat ve inşaat aksamı, tavuk eti, aydınlatma cihazları, mobilya, demir veya alaşımsız çelikten çubuklar, plastik ambalaj malzemeleri, yontulmaya veya inşaata elverişli işlenmiş taşlar, maya, demir-çelik inşaat ve inşaat aksamı, alüminyum sac, tişört, tohum, hububat tasnif, ayıklama makineleri, izole kablo ve teller, elektrik kontrol ve dağıtım tabloları ihraç ederken, Kongo’dan ağaç ürünleri, tabii kauçuk, sakız ve bakır ithal ediyor.

KONGO PAZARI, KÜRESEL MAKINE ITHALATINDAKI ALIMLARINI CIDDI ORANLARDA YÜKSELTMEYE DEVAM EDIYOR. BU DOĞRULTUDA TÜRKIYE’DEN GERÇEKLEŞTIRILEN MAKINE IHRACATI DA HIZLI BIR ARTIŞ GÖSTERIYOR.

55


pozitif

“KADINLAR ÜRETİMDEN UZAK TUTULAMAZ” EĞITIMLI NÜFUS SAYISI ARTTIKÇA CINSIYETÇI BAKIŞ AÇISININ AZALACAĞINA INANDIĞINI SÖYLEYEN AAG MAKINA YÖNETIM KURULU ÜYESİ İLKNUR CANTÜRK, “YENI NESILDEN BU ANLAMDA UMUTLUYUM. KADINLARIN INOVATIF BAKIŞ AÇISI VE ÜRETKENLIĞI SANAYIDEN UZAK TUTULAMAZ” DIYOR.

M

akine dahil tüm sanayi sektöründe kadın temsiliyeti oranının düşük olmasının sebebinin bir eğitim sorunu olduğunu ifade eden AAG Makina Yönetim Kurulu Üyesi İlknur Cantürk, “Öteden beri ‘erkek işi’ olduğu düşünülerek teknik ve mühendislik alanlarına kız çocuklarımız yönlendirilmiyor. İşe alımlarda uygulanan cinsiyete dayalı ayrımcılık da yine sektördeki kadın istihdamını engelleyen ikinci bir faktör olarak öne çıkıyor. Diğer yandan “Glass Ceiling” yani “Cam Tavan” olarak adlandırılan ve kadınların eğitim, başarı gibi şartlara haiz olmalarına rağmen görünmeyen, geçilemeyen ve kültürel normlarla temellenen engellerle karşılaşmaları da istihdamı olumsuz yönde etkiliyor” diyor. Cantürk, makine sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılması gerektiği konusundaki düşüncelerini Moment Expo okurlarıyla paylaştı.

56

Öncelikle size tanıyabilir miyiz? Kimdir İlknur Cantürk? Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz? İstanbul’da 1976 yılında doğdum. İşçi bir anne ve babanın üç çocuğundan en büyüğüyüm. Evli ve üç çocuk sahibiyim. Çalışmayı, ihtiyacı olan insanlara yardım etmeyi ve ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Lise ikinci sınıftan bu yana çalışma hayatının içerisindeyim. 20 yıldır hem çalışıyor hem de öğrenimime devam ediyorum. Kendisini her yönüyle geliştiren insanların yeni ve faydalı bilgilerle topluma fayda sağlayabileceğine inanıyorum. Değişime ancak eğitimle uyum sağlanabilir, dolayısıyla benim için de eğitim yaşadığım süre boyunca devam edecek. Anadolu, Boğaziçi ve Yıldız Teknik üniversitelerinde; halkla ilişkiler, pazarlama, uluslararası belgelendirme kalite standartları ve sertifikasyonu, kişisel gelişim ve yönetim sistemleri alanlarında eğitim aldım. Şirket içerisinde yeni görevler üstlendikçe söz konusu alan dair kendimi


geliştirmek için çeşitli sertifikasyon programlarına katılıyorum. Halihazırda çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkiler bölümünde son sınıfa devam ediyorum. Yeni şeyler öğrendikçe hayata karşı direncim artıyor ve daha mutlu oluyorum. Bu topraklarda doğup, büyüyüp, beslenen her bireyin eşit imkanlara sahip olmayan diğerlerine yardımcı olması ve yetenekli gençleri desteklemesinin bir vatan borcu olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede ben de birçok dernek ve vakıf bünyesinde gücüm yettiği ölçüde olabildiğince çok sayıda gence ulaşıp destek olmaya çalışıyorum. Özellikle kadınların ve kız çocuklarının erkeklerle eşit hak ve imkanlara kavuşması için hem bireysel hem de yönetimde yer aldığım firmalar aracılığıyla TOBB Genç Girişimciler Kurulu, Hayata Dokun Derneği ve AWID çatısı altında çalışmalarıma devam ediyorum. AAG Makina olarak bu çerçevede “Düş Kütüphaneleri ve Hayata Dokunan Kütüphaneler” projeleri kapsamında Tekirdağ, Diyarbakır ve Trabzon illerinde ilköğretim okulları ve liselerde beş adet kütüphane açılmasını sağladık. Lise ve üniversite öğrencilerine staj olanakları sunarak maddi olanağa sahip olmayan öğrencilere burs veriyoruz. Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın bir projesi kapsamında da bir liseye de mentor ve sponsorluk desteği sağladık. Hayatı tercihler mi, tesadüfler mi belirler konusu hep tartışılır. Hayatınızda hangisinin ağırlığı oldu? Geçmişe baktığınızda ne görüyorsunuz? Hayatımın hiçbir döneminde uzun soluklu planlar yapmadım. Fakat bu şekilde yaşayıp planlarını gerçekleştirenlere hayranım. Hayat çok hareketli ve değişken. Dolayısıyla hayatın getirdiklerine karşı hazırlıklı olmak ve planlanandan bambaşka bir yöne gitmek gerekebiliyor. Hayatınızın size sunduğu tesadüfler arasından yaptığınız tercihlerle zaman geçip gidiyor. Yaptığınız tercihlerin doğruluğu da edindiğiniz tecrübelerle doğru orantılı. Benim hayatım da, tesadüfi olaylar karşısında yaptığım tercihler ve tercihlerden edindiğim tecrübelerle ilerliyor. İş dünyası ile buluşmanız nasıl gerçekleşti? İlk 10 yılı sağlık sektöründe son 10 yılı da AAG Makina’da olmak üzere 20 yıldan bu yana çalışıyorum. Sağlık sektöründe geçirdiğim 10 yıllık süre içerisinde eğitimimin büyük bölümünü tamamladım ve evlenip çocuk sahibi oldum. Bu alanda edindiğim tecrübeyle de AAG Makina’da göreve başladım. Steril bir ortamdan, hammaddesi demir ve makine yağı olan bir dünyaya adım atmak bu açıdan biraz zorlayıcı oldu. Sektörde görev almamda makine mühendisi eşim İlhan Cantürk’ün desteği ve cesaretlendirmesi büyük rol oynadı. Kendisi çalışma hayatım bo-

yunca yanımda yer alarak daima destek oldu. Enerjimizi ve tecrübelerimizi işimizde, kendi çalışma alanlarımızda birleştirdik. Firmamız basınçlı havanın seperasyonu ve filtrasyonuyla ilgili makineler üretiyor. Basınçlı ve kimyasal hava kurutucuları, basınçlı hava filtreleri, oksijen ve nitrojen jeneratörlerinden oluşan ürünlerimiz; endüstride, sanayide, hastane ve havuzların sterilizasyonu ile balık çiftliklerinde dahi kullanılıyor. Sektörün ihtiyaçları doğrultusunda Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmaları yürüterek ürün grubumuzu genişletiyoruz. Kesim makineleri için ürettiğimiz lazer kombine ve plazma hava kurutucuları pazara sunduğumuz en yeni ürünler arasında. Halihazırda ürünlerimizi Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına ihraç ediyor ve ihracat ağımızı her geçen gün daha da genişletiyoruz. Bunun yanı sıra yurt içi ve yurt dışında sektörümüzle alakalı fuarlara katılarak ürünlerimizi müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz. Bugün itibarıyla AAG Hava Sistemleri’nde hangi görevi üstleniyorsunuz? Faaliyet alanınıza giren çalışmalarınızdan söz eder misiniz? İşi öğrenme aşamasında danışma, ön muhasebe, servis ve depo dahil firmanın birçok biriminde çalıştım. Hatta mühendislerimizi hazırladığı ürün kullanım klavuzlarını düzenledim. İmalathaneye inerek bir somun sıkmadım fakat üretim reçetelerinin hazırlanmasında bulundum. İşi ve süreçleri öğrenip düzenleme noktasında birçok sorumluluk üstlendim. Ürünlerimizin uluslararası standartlara göre belgelendirilmesi, test, kalibrasyon ve yönetim sistem dokümantasyonu aşamalarını danışman kullanmadan gerçekleştiriyorum. İlgili bakanlıklar, KOSGEB ve Makine İhracatçıları Bir-

“HAYATINIZIN SIZE SUNDUĞU TESADÜFLER ARASINDAN YAPTIĞINIZ TERCIHLERLE ZAMAN GEÇIP GIDIYOR. YAPTIĞINIZ TERCIHLERIN DOĞRULUĞU DA EDINDIĞINIZ TECRÜBELERLE DOĞRU ORANTILI. BENIM HAYATIM DA, TESADÜFI OLAYLAR KARŞISINDA YAPTIĞIM TERCIHLER VE TERCIHLERDEN EDINDIĞIM TECRÜBELERLE ILERLIYOR.”

57


pozitif sı yok denebilecek seviyede. İş ilanı verdiğinizde bile makine mühendisi ve makine ressamı, yani beyaz yakalı personel dışında başvuru alamazsınız. Soğutma, iklimlendirme, elektrik-elektronik sektöründe ne yazık ki makine teknikeri kadın çalışan bulunmuyor. Üretim kısmı sadece erkelerden oluştuğunda da üst yönetimde bir kadının varlığını kabullendirmek oldukça güçleşiyor. Yurt dışındaki fuarlara gittiğimizde de karşılaştığımız durum Türkiye’dekinden farklı değil. Orada da makine sektöründe kadın temsiliyeti ancak yüzde 3 civarında seyrediyor.

“İŞI ÖĞRENME AŞAMASINDA FIRMANIN BIRÇOK BIRIMINDE ÇALIŞTIM. İMALATHANEYE INEREK BIR SOMUN SIKMADIM FAKAT ÜRETIM REÇETELERININ HAZIRLANMASINDA BULUNDUM. İŞI VE SÜREÇLERI ÖĞRENIP DÜZENLEME NOKTASINDA BIRÇOK SORUMLULUK ÜSTLENDIM.”

58

liği (MAİB) ile ilgili yükümlülüklerin uygulama ve takip süreçlerini yönetiyorum. Bunların yanı sıra yurt içi ve yurt dışı fuarları takip edip katılım noktasındaki tüm organizasyon işleriyle ilgileniyorum. Devlet destekleri ve hibelerinden firmamızın maksimum düzeyde faydalanması için görev üstlenirken yine firmamızın sosyal medya hesaplarını da bizzat ben yönetiyorum. Ayrıca insan kaynakları ve halkla ilişkiler bölümlerimizin yönetiminde de görev alıyorum. İş dünyasında bir kadın yönetici olarak nelerle karşılaştınız? Çalışmalarınızı yürütürken ne gibi zorluklar karşınıza çıktı? TÜİK 2016 Yılı Aile Yapısı Araştırması’na göre kadınların çalışmasını uygun gören erkeklerin oranı yüzde 78,1. Ancak kadınların istihdam edildiği alanlara baktığınızda ise ev, yaşlı ve çocuk bakımı en ağırlıklı görev alanları. Dolayısıyla buradan; kimsenin kadın yönetici çalıştırmak istemediği sonucuna varıyoruz. Bir kadın yöneticiden görev ve emir almak, istenen bir durum değil. Erkek egemen bir yapıya sahip makine sektöründe ise kadın sayısı diğer sektörlere kıyasla çok daha az. Lakin yeni nesilden bu anlamda umutluyum. Eğitimli nüfus sayısı artıkça cinsiyetçi bakış açısının azalacağına inanıyorum. Cinsiyet ayrımcılığının yerini, “kadın-erkek fark etmeden nasıl daha iyi ve teknolojik makineler üretebiliriz?” düşüncesi alacak. Kadınların inovatif bakış açısı, üretkenliği sanayiden ve diğer üretim sektörlerinden uzak tutulamaz. Kişisel olarak çalışma hayatım süresince, beraber çalıştığım arkadaşlarıma da müşterilerimize de cinsiyet ayrımı gözeterek yaklaşmadım. Bu yüzden iş disiplini bilinciyle çalışamayacağım ortam ve kişi yok. Özellikle makine sektöründe çok fazla negatif davranış ve tutumla yüz yüze geldim. “Kadın makineden ne anlar!” anlayışı oldukça yaygın durumda. O yüzden makine sektörünün imalat kısmında kadın çalışan sayı-

Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz? Ben bu noktada karşılaştığım bazı küçük problemleri önemsemiyorum. Kadın yönetici olarak iş dünyasında başarılı oldukça insanlar biz kadınlara saygı göstermek zorunda diye düşünüyorum. Biz kadınlar, erkelerle eşit haklara sahip olduğumuzu ve saygıyı hak ettiğimizi çalışıp başarılı işlere imza atarak daha rahat gösterebiliriz. Anne olan kadınlar da erkek çocuklarını karşı cinse karşı yaklaşımları noktasında doğru biçimde eğittiğinde bu sorun çözülecektir. Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor? Makine dahil tüm sanayi sektöründe kadın temsiliyeti oranının düşük olmasının sebebinin bir eğitim sorunu olduğunu düşünüyorum. Öteden beri “erkek işi” olduğu düşünülerek teknik ve mühendislik alanlarına kız çocuklarımız yönlendirilmiyor. İşe alımlarda uygulanan cinsiyete dayalı ayrımcılık da yine sektördeki kadın istihdamını engelleyen ikinci bir faktör olarak öne çıkıyor. Günümüzde iş gücü piyasasında iyileştirilmeler yaşansa da, kadınların hamilelik nedeniyle izne ayrılması gibi nedenler maliyet artırıcı unsurlar olarak değerlendiriliyor. Yasalarda her ne kadar iyileştirmeler yapılsa da, işveren, uygulamada tercihini erkek personelden yana kullanılıyor. Diğer yandan “Glass Ceiling” yani “Cam Tavan” olarak adlandırılan ve kadınların eğitim, başarı gibi şartlara haiz olmalarına rağmen görünmeyen, geçilemeyen ve kültürel normlarla temellenen engellerle karışlamaları da istihdamı olumsuz yönde etkiliyor. Çocuk, yaşlı bakımı ve ev işleriyle ilgili olarak oluşturulacak eşitlikçi ve paylaşımcı anlayışla yaşanan bu sorunların üstesinden gelinebilir. Bir kadın yönetici olarak Türkiye’de kadınların toplumdaki ve iş dünyasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? TÜİK’in hazırladığı “İstatistiklerle Kadın 2016” araştırmasına göre, okuma-yazma bilmeyen


kadın oranı erkelerden beş kat fazla. 26 yaş ve üzeri bireylerden okuma-yazma bilmeyen erkelerin oranı yüzde 1,8 iken kadınların oranı yüzde 9 seviyesinde. Yine aynı yaş grubunda erkeklerin yüzde 23,5’i, kadınlarınsa yüzde 15,6’sı lise mezunu. Yüksek okul ve fakülte mezunu erkeklerin oranı da yüzde 17,9 olarak belirlenirken kadınların oranı yüzde 13,1. Türkiye’de durum böyleyken dünyadaki duruma bakmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Kadınların eşit ve kaliteli eğitim imkanlarına sahip olmasının karşılaştığımız birçok problemi çözeceğine inanıyorum. Türkiye’deki kadın girişimci profiline baktığımızda; yüzde 8’lik bir dilimin girişimci olduğunu görüyoruz. Söz konusu tablo, kadın girişimciliği konusunda Türkiye’yi nasıl bir senaryonun beklediğine işaret ediyor? Son beş yıldır kadın girişimciliğinde gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bu artışın yaşanmasında devlet kurumlarının kadın girişimcilere verdiği özel desteklerin katkısı yadsınamaz. Kadınlar hayallerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duydukları sermayeye daha kolay ulaşabiliyor. İsteyenler mikro kredilerle yola çıkabiliyor. Birçoğu da KOSGEB gibi kurumların verdiği girişimcilik eğitimlerine katılıp hayallerini projelendiriyor ve destek hibeleri alıyor. Bunların yanı sıra özel banka ve dernekler de mentor desteği sağlıyor. Bunlar oldukça güzel gelişmeler. Söz konusu bu olumlu gelişmelerin artarak sürdürülmesi şart. Böylelikle kadınlar sahip oldukların gücün farkına varıp buna sahip çıkarken devlet ve özel kurumlar da kadınları desteklemeye devam edecek. Kişisel olarak kadınlarımızın artık daha bilinçli olduğunu düşünüyor ve hayallerinin peşinde koşacaklarına inanıyorum. Diğer kadın çalışanlara ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Özellikle kadın yöneticilerimiz kız öğrencilere staj ve iş imkanı sağlayarak onlara tecrübe-

lerini aktarıp yetişmelerine katkı sağlayabilir. Ayrıca eşlerin ve ailelerin de bu noktada her türlü desteği sağlaması da oldukça önemli. Türkiye’nin Makinecileri’nin geçtiğimiz günlerde duyurusunu yaptığı “Kadın Makinecilerle Var gücümüzle” projesi ile ilgili yorumlarınız neler? Proje, sektörde daha fazla kadın istihdamının oluşmasına orta ve uzun vadede ne yönde bir katkı sağlayacak? Üniversite seviyesindeki kız öğrencileri, kadın girişimcilerle buluşturup onlara “Sen de yapabilirsin!” özgüvenini aşılamak çok önemli. Ben bu tarz çalışmaları çok önemsiyor ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Biz aynı zamanda TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu olarak kız meslek liselerinde yürüttüğümüz “Geleceğim Ellerimde” projesiyle de kadın girişimcileri öğrencilerle buluşturuyoruz. O kadar güzel geri dönüşler alıyoruz ki çocukların gözlerindeki ışıltıyı görünce “Daha neler yapabilir ve faydalı olabilirim” diye heyecanlanıyorsunuz.

“EĞITIMLI NÜFUS SAYISI ARTIKÇA CINSIYETÇI BAKIŞ AÇISININ AZALACAĞINA INANIYORUM. CINSIYET AYRIMCILIĞININ YERINI, ‘KADIN-ERKEK FARK ETMEDEN NASIL DAHA IYI VE TEKNOLOJIK MAKINELER ÜRETEBILIRIZ’ DÜŞÜNCESI ALACAK.”

59


üçüncü kuşak

“ÜRETİMİN İÇİNDE OLMAKTAN DAİMA HEYECAN DUYDUM” AILE FIRMALARINDA GÖREV ALMANIN KENDISI IÇIN BIR SORUMLULUK VE AYRICALIK OLDUĞUNU SÖYLEYEN NACE MAKINE YÖNETIM KURULU ÜYESI YAMAN ZORAL, “BIR ŞEYLER ÜRETMENIN BANA HER ZAMAN KEYIF VERDIĞINI VE HAYATIM BOYUNCA IMALATIN PEŞINDEN HEYECAN DUYARAK KOŞTUĞUMU GERIYE DÖNÜP BAKTIĞIMDA ÇOK NET GÖREBILIYORUM” DIYOR.

A

nkara’da 1980 yılında dünyaya gelen, ortaöğrenimini ODTÜ Özel Lisesi’nde tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü’nden mezun olan Yaman Zoral, Amerika’nın Los Angeles şehrinde sinema eğitimi aldı. Firma ile ilgili hedeflerinin ve çok erken yaşlardan bu yana farkında olduğu sorumluluğun, eğitimini aldığı sinemacılığa dair hayallerinin önüne geçtiğini ifade eden NACE Makine Yönetim Kurulu Üyesi Yaman Zoral, “Sinema hayallerimi şimdilik, ile-

60

ride hayatımın bir noktasında geri dönmek üzere rafa kaldırdım. Bunun için en ufak bir pişmanlık duymuyorum” diyor. Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstendiniz? Yurt dışından dönme sebebim aile şirketinde çalışacak olmamdı. Bu serüvene hiçbir şekilde aile baskısı olmadan tamamen kendi kararımla atıldım. Döndükten hemen sonra askerliğimi tamamladım ve firmamızda ça-


lışmaya başladım. Pazarlama ve satış, satın alma, imalat başta olmak üzere hemen hemen her bölümde görev yaptım. İşi örenme sürecinin yanında, kurumsallaşma ve iş geliştirme alanlarında daha iyiye, daha ileriye nasıl gideriz düşüncesiyle çeşitli araştırma ve uygulamalar gerçekleştirdim. Bugün itibarıyla NACE Makine Yönetim Kurulu Üyesi olarak İş Geliştirme ve Pazarlama/Satış alanlarında çalışmalarıma devam ediyorum. Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan NACE Makine’de görev almak bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı? Zorunluluk, yapmaya mecbur olmak ama yapmaktan keyif almamak anlamına gelir. İçine doğduğum hayat olan NACE Makine’de görev almak, benim için zorunluluk değil bir sorumluluk ve bir ayrıcalık. Mühendislik ve teknik kökenli olmamama rağmen, sanırım doğduğumdan beri hayatımın bir parçası olan ve farkında olmadan içime işlemiş imalatçılık ruhunu her zaman heyecanla taşıdım. Bir şeyler üretmenin bana her zaman keyif verdiğini ve hayatım boyunca imalatın peşinden heyecan duyarak koştuğumu geriye dönüp baktığımda çok net görebiliyorum. Şirkette çalışırken bir yandan da kendimi geliştirmek amacıyla bir takım işlere uğraştım. Girişimcilik bende her zaman öne çıkan bir özellikti. Uğraştığım söz konusu diğer işler de yine hep imalatla alakalıydı. Küçük bir girişimden başlatıp çok çalışarak büyütüp geliştirdiğim imalat konuları, bana çeşitli tecrübeler kazandırdı. Bu durum da olaylara her açıdan bakma avantajı sağlayarak kişisel gelişimime katkı

sundu. Yine aynı biçimde NACE’deki imalat kapasitesiyle diğer tecrübelerimi birleştirdiğimde, imalatın doğasını çok daha iyi anlamış biri olmam da bana daha hızlı ve doğru karar alma imkanı sundu. Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Aile şirketinde çalışmanın çok fazla avantajı olduğu gibi birçok zorluğu da beraberinde getirdiği kesin. Önce zorluklarından başlayayım: 65 yıllık köklü bir firmada tüm işleyişin, süreçlerin, alışkanlıkların oturmuş ve kurumsallaşmış olması kesinlikle bir avantaj. Fakat bu alışkanlıklar bazı durumlarda bir hantallığa ve rehavete sebep olabiliyor. Aynı şekilde uygulamaların da güncellenmesi ve günümüze uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bu tip iyileştirme ve geliştirmeye ihtiyaç olan alanlarda söz konusu alışkanlıkları kırma anlamında zorluklar yaşadım. Aile büyükleriyle aynı düşünceleri taşımadığınız konular, yeni neslin getirmeye çalıştığı bazı yeni anlayışlar ile bakış açıları ve bunların kabullenme süreçleri sanırım sadece benim değil her yeni kuşağın yaşadığı sorunlardır. Ailemin beklentilerinin yüksek olduğunu biliyordum ve daima onların beklentisinin üzerine daha fazla şey katmak için çalışarak bu duruma çok fazla kafa yordum. Çünkü benden sadece işi devam ettirmem değil; geliştirmem, büyütmem ve gerçek anlamda bir dünya markası haline getirmem beklenmeli diye düşündüm. En azından ben kendimden bunları bekliyordum. Diğer yandan kurulu düzen, işleyen bir sistem, kurumsallık, yılların getirdiği tecrübeden fayda-

“KURULU DÜZEN, IŞLEYEN BIR SISTEM, KURUMSALLIK, YILLARIN GETIRDIĞI TECRÜBEDEN FAYDALANMA OLANAKLARI VE PRESTIJ; AILE ŞIRKETINDE ÇALIŞMANIN AVANTAJLI TARAFLARI ARASINDA.”

61


üçüncü kuşak

Cevdet ZORAL

“ÜÇÜNCÜ KUŞAK YÖNETICILERIN YAPTIKLARI IŞIN HER TÜRLÜ AYRINTISINI, TEKNIĞINI, AŞAMASINI TECRÜBE EDEREK ÖĞRENMESI ILERIDE KENDILERI IÇIN ÇOK FAYDALI OLACAKTIR.”

Aydemir ZORAL

lanma olanakları ve dışarıdaki prestij; aile şirketinde çalışmanın avantajlı tarafları arasında. Daha önce birçok irili ufaklı iş yaptığım için 65 yıllık bir şirketin avantajlarını çok rahat kıyaslayabiliyorum. Bu durumun çok fazla farkında olmaktan öte böyle bir avantaja sahip olduğum için her gün şükrediyorum. Markanıza güvenmek, tam olarak arkasında durabilmek, firmanızı anlatırken karşınızdaki kişiden de aynı tepki ve yorumları almak gerçekten çok büyük bir ayrıcalık. Köklü bir firmayı yönetirken ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu? Hep hayalim olan sinema alanında eğitim aldım. Yönetmenlik ve görüntü yönetmenliği yaptım, birçok kısa film çektim, festivallere katıldım, uzun metrajlı filmlerde çalıştım. Fakat firmamızın bana duyduğu ihtiyaç, şirketle ilgili hedeflerim ve çok erken yaşlardan bu yana farkında olduğum bu sorumluluk, hayallerimin önüne geçti. Sinema hayallerimi şimdilik, ileride hayatımın bir noktasında geri dönmek üzere rafa kaldırdım. Bunun için en ufak bir pişmanlık duymuyorum.

Yaman ZORAL

Halil YIRTIMCI

Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi noktaya ulaştı, hedefleri neler olmalı? Türkiye, makinecilik anlamında sürekli gelişme gösteren ve dünya ile çok rahat yarışabilecek bir konuma ve kapasiteye sahip. Geçmişten günümüze her alanda olduğu gibi makine imalatında da gelişerek yoluna devam ediyor. Teknolojiye ayak uydurarak yükselen makine sektörümüz, dünyada üretilen her türlü makineyi imal edebilecek yetenek, imkan ve bilgi birikime sahip. Bu noktada hedefimiz dünyanın en büyük markalarıyla yarışmak olmalıdır. Bunun için de anlayışımızı, iş disiplinimizi, kurumsallık seviyemizi en üst seviyeye taşımak zorundayız. Üretim süreçlerinin iyileştirilmesi, üretimden verim almak, her ince detayın ölçülebilir olması, yalın dönüşüm çalışmalarına ağırlık vermek bugünkü rekabet ortamında ulaşmak zorunda olduğumuz seviyelerdir. Almanya’da bir fabrikayı ziyaret ettiğimizde “Vay be adamlar yapmış!” demek yerine o seviyelere kendimizin de ulaşabileceğine inanmalı ve bu hedef doğrultusunda çalışmalıyız. Çünkü bizim Türk makineciler olarak hiçbir konuda eksiğimiz yok, hatta oldukça fazla avantajımız var diye düşünüyorum. Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta neresidir? Türkiye’de kırma eleme makineleri sektörünü kurup geliştirmiş, bir okul gibi sahip çıkmış firmamız NACE Makine’yi her zaman ileri giden, büyüyen, gelişen, sektörüne öncülük eden bir dünya markası olarak yeni nesillere hazırlamak benim sorumluluğum ve görevim. Bu işin bir ekip işi olduğunu unutmadan, kadromuzu güçlendirerek, her anlamda kaliteyi artırmak da en önemli hedefimiz. Bu nokta-

62


da şirketimizi; kurumsallığın en üst seviyede olduğu, yalın dönüşüm uygulamalarını yapabilen, üretimde her aşamayı ölçebilen, raporlayabilen, artan rekabeti iç işleyişinin mükemmelliğiyle göğüsleyen, adı dünyanın en büyükleriyle beraber anılan, her alanda rekabetçi, tam anlamıyla bir dünya markası haline getirmek istiyorum. Hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlara yol aldığımızı vizyonumuza olan güvenim sayesinde rahatlıkla öngörüyorum. Vizyonunuz geniş, hedefleriniz net olduktan sonra geriye bir tek çok çalışmak kalıyor. Değişen piyasalara, koşullara, müşterilere ve dünya koşullarına ayak uydurup, kalitemizi her zaman yukarılara çıkartarak çocuklarımıza, torunlarımıza sağlam bir miras bırakmayı hedefliyorum. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Birçok kişisel hobim var. Yoğun iş temposunun ve çocuklu hayatın bu hobilerimin yok olmasına izin vermemesine çalışıyorum. Futbol, basketbol, tenis başta olmak üzere topla oynanan hemen hemen tüm spor dallarıyla çok yakından ilgiliyim. Sadece seyretmekle kalmaz mümkün olduğunca oynamaya gayret gösteririm. Lisanlı eski bir tenis oyuncusu ve kendimi bildim bileli futbol oynuyor oluşum, hem bireysel hem de takım olarak hareket etme anlamında bana çok şey kattı. Ayrıca sinema, televizyon ve gezi de hobilerim arasında. Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur? İş yaşamına olabildiğince erken yaşta başlamaları üçüncü kuşaklara en önemli tavsiyemdir. Eğitimlerine devam ederken bir yandan

işe gidip-gelmeleri, işin her türlü ayrıntısını, tekniğini, aşamasını tecrübe ederek öğrenmeleri ileride çok faydalı olacaktır. Bunu yaparken de her zaman dışarıdan örnekler almalı diğer şirketleri takip etmeli, kendi işlerine dair “iş körlüğü” yaşamamaları gerekiyor. Bununla birlikte yeniliklere her zaman açık olmaları gerekiyor. Yapılan her işin daha iyi ve daha verimli bir yöntemi olduğunu unutmasınlar. İşe başladıklarında, ikinci kuşakla konuşurken şirketle ilgili sert eleştirilerden kaçınsınlar. Söylemek istediklerini daha yumuşak ve yapıcı bir dille söylemenin yolu daima mevcuttur. Çünkü aslında yaptıkları her sert eleştiri ikinci kuşağa “Sen bunu becerememişin!” demekten öteye gitmez ve bu yaklaşım da tabi ki geri teper. O yüzden her zaman için yapıcı, sabırlı ve yenilikçi olmaları üçüncü kuşaklara vereceğim diğer tavsiyeler olabilir.

“GIRIŞIMCILIK BENDE HER ZAMAN ÖNE ÇIKAN BIR ÖZELLIKTI. UĞRAŞTIĞIM SÖZ KONUSU DIĞER IŞLER DE YINE HEP IMALATLA ALAKALIYDI.”

1966, ilk transmikser: “Bas Bir İleri; Kaldır İki Geri Şanzumanlı” ismiyle tanınan, Rahmetli Metin Ali Ercoşkun Projesi

63


ar-ge merkezi

“YENİ PROJELERİMİZİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ” ENDÜSTRIYEL GAZ MUSLUKLARININ YANI SIRA, YÜKSEK VERİMLİ YANICI GRUPLAR VE ELEKTRONIK KONTROLLÜ VALFLER GIBI INOVATIF ÜRÜNLERIN DE HAYATA GEÇIRECEKLERI PROJELER ARASINDA YER ALDIĞINI SÖYLEYEN TURAŞ AR-GE MERKEZI DIREKTÖRÜ ELIF GÜL, “BAŞARILI AR-GE PROJELERIYLE ÜRÜN GAMIMIZI ARTIRARAK ULUSLARARASI PAZARDA DA ÖNEMLI BIR YERE SAHIP OLMAYI BAŞARDIK” DIYOR.

64

B

ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 14 Kasım 2016 tarihi itibarıyla verilen yetkiyle Türkiye’nin 289’uncu Ar-Ge merkezi olduklarını söyleyen TURAŞ Ar-Ge Merkezi Direktörü Elif Gül, “İstanbul Silivri’de bulunan 21 bin metrekarelik üretim tesisinde 1980 yılından bu yana evsel pişiriciler için gaz muslukları üretimi alanında faaliyet gösteren firmamız, gelişen teknolojileri kullanarak son kullanıcının pişirme ihtiyaçlarına ve beklentilerine çözüm üretiyor. TURAŞ markası 1990’lı

yıllarda ulusal pazarlara sunulmaya başladı ve rekabet üstünlüğü sağlamak amacıyla yine bu yıllarda Ar-Ge ve inovasyona bağlı çalışmaların da ilk temelleri atıldı” diyor. Firmalarının, patent stratejilerine dayalı ilk çalışmaları 2005 yılında gerçekleştirdiğini ve 2010’lu yıllarda ise ileri teknolojilerin firma bünyesinde kullanılmaya başlanmasıyla Ar-Ge ve inovasyona dayalı çalışmalarda hızlı bir artış yaşandığını da sözlerine ekleyen Gül, sözlerine şöyle devam ediyor: “İlk zamanlarda belli başlı ürünlerle pazarda yer almaya


başlasak da yenilikçi ürün tasarımları sayesinde patent sayımızı, başarılı Ar-Ge projeleriyle de ürün gamımızı artırarak uluslararası pazarda da önemli bir yere sahip olmayı başardık. Şu anda firmamız yurt içi müşterilerinin yanı sıra üretiminin yüzde 48’ini Avrupa, Asya ve Afrika’daki pek çok ülkeye de ihraç ediyor. TURAŞ’ın bulunduğumuz noktaya gelmesinde en büyük etken gelişen teknolojiye ayak uydurarak günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek ve rakipleriyle rekabet edebilecek nitelikte ürünler sunabilmesidir. Bu da yıllar içerisinde tamamen yerleşen Ar-Ge anlayışı sayesinde oluyor. Çünkü Ar-Ge ve inovasyon rekabetin vazgeçilmez unsurlarıdır.” Firmaların pazardaki yerini korumak için nitelikli Ar-Ge faaliyetleri yürütmek zorunda olduğunu vurgulayan Gül, TURAŞ Ar-Ge Merkezi’nin çalışmaları ve hedeflerini Moment Expo okurlarıyla paylaştı. Ar-Ge merkezin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? Üretime yönelik geliştirdiğiniz projeler var mı? Bugün itibarıyla 12’si lisans, 2’si yüksek lisans mezunu olmak üzere toplamda 21 kişilik ekipten oluşan Ar-Ge merkezimizin faaliyetlerini, ürün ve süreç Ar- Ge çalışmaları olarak nitelendirilebiliriz. Laboratuvar çalışmalarını da içeren ürün Ar-Ge kısmında 13 kişilik ekip teknolojik ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte yeni ürün tasarımı ve geliştirilmesi çalışmaları yaparken süreç Ar-Ge’de ise sekiz kişilik ekibimiz proses iyileştir-

me çalışmaları, verimlilik analizleri, maliyet azaltıcı faaliyetler ve kalite iyileştirici proje çalışmaları yürütüyor. Çalışmalarımız ağırlıklı olarak beyaz eşya sektörüne yönelik. Ar-Ge bölümü olarak şu ana kadar 10 TÜBİTAK projesini başarıyla tamamladık. TURAŞ olarak çalışma alanımız gaz musluğu olduğu için bu projelerin çoğu söz konusu alana yönelikti. Ancak bundan sonraki çalışmalarda hedeflerimiz arasında gaz musluklarının yanı sıra, yanıcı gruplar ve elektronik kontrollü valfler gibi inovatif ürünler de yer alıyor. Bu yıl Ar-Ge Merkezimizde planlanan projeler arasında endüstriyel musluklar, yüksek verimli yakıcı gruplarına yönelik çalışmalar da bulunuyor. Merkezinizin ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeydedir? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Firmamız 10 yılı aşkın süredir yoğun Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor. 2007 yılından bu yana TÜBİTAK desteği ile çeşitli Ar-Ge projeleri gerçekleştirdik. Ayrıca İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) ile de iki adet başarılı projeyi tamamladık. Bunlardan biri geçen yıl sonlandırdığımız bir seri üretim projesiydi. Yaptığımız her proje Ar-Ge altyapımızın gelişmesine katkı sağlayan, bize yeni çalışma alanları yaratabilecek nitelikte projelerdir. Mevcut şartlarda kendi öz kaynaklarınızla tek başınıza altından kalkmakta zorlanaca-

“YENILIKÇI ÜRÜN TASARIMLARI SAYESINDE PATENT SAYIMIZI ARTIRDIK. BU ANLAMDA 2016 YILI SONU ITIBARIYLA TOPLAM ULUSAL PATENT BAŞVURU SAYIMIZ 182’YE ULAŞIRKEN TÜBİTAK İLE DE 10 FARKLI PROJEYİ BAŞARIYLA TAMAMLADIK.”

65


ar-ge merkezi Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? 2016 yılı sonu itibariyle toplam ulusal patent başvuru sayımız 182’ye ulaştı. Bu başvurunun 21’i 2015 yılına ait. TURAŞ olarak patent stratejilerine dayalı bir Ar-Ge anlayışımız var. Her yılın başında Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TPE) yapılacak patent başvuru sayısıyla ilgili kendimize bir hedef koyuyor ve o hedefe ulaşmak için sene sonuna kadar yoğun emek harcıyoruz. Bundan sonra da bu anlayışımızı devam ettireceğiz.

“GÜNÜMÜZ BILGI ÇAĞINDA ULUSLARARASI ALANDA REKABET EDEBILMENIN EN ÖNEMLI KOŞULU, BILGIYE YATIRIM YAPMAKTIR. BILGIYE YATIRIM DENILINCE DE ILK AKLA GELEN KAVRAM AR-GE’DIR. “

Elif GÜL TURAŞ Ar-Ge Merkezi Direktörü

ğınız projelere devlet kurumlarının sağladığı destekler sayesinde daha rahat başlayabiliyorsunuz. Böylece hem kendinizi geliştiriyor hem de ülkemizin kalkınmasına katkı sağlıyorsunuz. Bu nedenle devlet kurumlarının teşviklerini, desteklerini her zaman yakından takip ediyoruz. Ayrıca Ar-Ge çalışmaları yaparken teknik problemlerimizin çözümü için çeşitli üniversitelerdeki akademisyenlerle de irtibat halinde bulunuyoruz. Çünkü bu sayede hem problemin minimum sürede çözülmesine hem de üniversite-sanayi işbirliklerinin gelişmesine katkı sağlanmış oluyor. Son yıllarda sanayinin gelişmesi ve büyük firmaların uluslararası alanda rekabet edebilmesi için devlet teşvikleri arttı. Bu durum da ülkemizin kalkınması açısından çok önemli bir adım. Tüm bunlar sayesinde Ar-Ge yapan firma sayısının giderek artacağını umuyorum.

66

Ar-Ge merkezinizin kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri hakkında bilgi verir misiniz? Firmamızda kısa vadeli stratejiler genellikle anlık iyileştirme ve kalite düzeltme faaliyetleri kapsamında ele alınırken, orta ve uzun vadeli stratejiler ise ileri teknolojiye sahip özgün ve yeni ürünlerin geliştirilmesi ile ilgili mühendislik çalışmaları odağındaki Ar-Ge çalışmalarını içeriyor. Bu kapsamda hedeflerimizi; inovatif ürün geliştirme faaliyetlerinde bulunarak ülkemizin Ar-Ge odaklı ihracat payının artırılmasına katkı sağlamak, Ar-Ge niteliği yüksek proje ve patent sayısıyla kamu destekli proje sayısını artırmak şeklinde sıralayabiliriz. Bunların yanı sıra Ar-Ge Merkezi personelinin yetkinliğinin artırılması için teknik eğitim programlarının sayısını fazlalaştırmak ve yeni teknoloji geliştirme faaliyetlerini içeren çalışmalarda bulunarak ürün yelpazesini genişletmek de diğer önemli hedeflerimiz arasında. Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönemde yatırımlarınız sürecek mi? Günümüz bilgi çağında uluslararası alanda rekabet edebilmenin en önemli koşulu, bilgi-


“DÜNYADAKI AR-GE HARCAMALARI ILE ÜLKELERIN GELIŞMIŞLIK DÜZEYI ARASINDA NASIL KI DOĞRUDAN BIR ILIŞKI VARSA, BİZE GÖRE FİRMALARIN AR-GE’YE VERDİĞİ ÖNEM VE DESTEK DE O FİRMANIN GELİŞMİŞLİĞİNİ GÖSTERİR.”

ye yatırım yapmaktır. Bilgiye yatırım denilince de ilk akla gelen kavram Ar-Ge’dir. Nasıl ki dünyadaki Ar-Ge harcamaları ile ülkelerin gelişmişlik düzeyi arasında doğrudan bir ilişki varsa, bize göre firmaların Ar-Ge’ ye verdiği önem ve destek de o firmanın gelişmişliğini gösterir. Dolayısıyla Ar-Ge çalışmaları firmamızın ve sektörün geleceği açısından bir zorunluluk. Bu nedenle firma olarak yıllık ciromuzun belli bir miktarını Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Ancak her yıl Ar-Ge’ye yapılan yatırım bütçesinin miktarı değişebiliyor, bu nedenle sabit bir oranımız olmasa da, bu oranın Ar-Ge bölümünde o yıl yapılması hedeflenen projelerin maliyet analizlerine göre belirlendiğini söyleyebiliriz. Yapılan tahmini ihtiyaca göre bütçenin önemli bir kısmı Ar-Ge faaliyetlerine ayrılıyor. Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır? Müşteriye sunulan ürün ya da hizmetin değerini artırmayı sağlayan faaliyetler üretimde katma değer yaratıyor. Bu da üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve ürün kalitesinin artırılmasıyla mümkün oluyor. Ar-Ge dediğimiz şey de zaten sürekli iyileşme ve gelişmeyi hedefleyen bir olgu. Dolayısıyla Ar-Ge faaliyetleriyle daha kaliteli, rekabetçi ürünler ürettiğinizde katma değeriniz de artacaktır. Firmaların gerçekleştirmiş olduğu bu faaliyetler bütünsel anlamda ele alındığında bir ekonominin büyüme çarklarını oluşturuyor. Çünkü ekonomi artık bilim ve teknoloji temeline dayanıyor. Sonuç olarak

eğer ekonomimizin diğer ülke ekonomileri ile rekabet edebilmesini istiyorsak Ar-Ge yapan firma sayısının artması gerekiyor. Son yıllarda devlet, özel sektöre verdiği destekler ve Ar-Ge indirimleri ile bu konuda önemli adımlar attı. Ancak halen üniversite-sanayi işbirlikleri istenilen seviyede değil. Böyle olunca da hem yapılan birçok akademik çalışma hayat bulamıyor hem de sanayici teknik problemlerini zamanında çözebilecek kaynaklara ulaşamıyor. Bu durum da katma değeri yüksek, nitelikli ürün çıkaran firma sayısının azalmasına neden oluyor. Üniversite-sanayi işbirliklerini daha kolaylaştırıcı çözümler bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında yeni çıkan teşviklerden maksimum oranda faydalanmayı sağlamak için özellikle küçük firma ve KOBİ’lere yönelik bilgilendirmeler, eğitimler ve teşvikler ayrıca artırılmalı ki daha hızlı gelişim ve büyüme gösterebilsinler.

67


stratejik ortak

“KARŞILIKLI BAŞARI ÖYKÜLERİ, STRATEJİK İTTİFAKLARIN YOLUNU AÇAR” MAKINE SEKTÖRÜNDE YÜKSEK PERFORMANSI ILE ÖNE ÇIKAN ŞIRKETLERIN BIR ARAYA GELDIĞI OWL MASCHINENBAU, TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI’NIN STRATEJIK ORTAKLARINDAN BIRI. KENDISINI ENDÜSTRI VE TEKNOLOJI AĞI OLARAK TANIMLAYAN OWL MASCHINENBAU’NUN YÖNETIM KURULU BAŞKANI VE SÖZCÜSÜ HANS-DIETER TENHAEF VE GENEL MÜDÜRÜ HOLGER U. NORD’A IKI KURUM ARASINDAKI IŞBIRLIĞININ DETAYLARINI SORDUK.

68

U

luslararası rekabette yüksek performansı ile öne çıkan Ostwestfalen-Lippe (Doğu Vestfalya-Lippe), Almanya’nın makine üretim üssü Kuzey Ren-Vestfalya’da yer alan en güçlü ekonomi merkezlerinden biri. Ostwestfalen-Lippe’de (OWL) ekonominin belkemiğini orta ölçekli aile şirketleri oluşturuyor. 2003 yılında kurulan endüstri ve yenilikçilik ağı OWL MASCHINENBAU ise 14 yıldır bölgenin ekonomi ve teknolojideki öncü rolünü daha da güçlendirmek için faaliyetler yürütüyor. Kuruluşundan bu yana Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin önemli teknoloji networklerinden ‘it’s OWL’ üyesi olan OWL MASCHINENBAU’nun üyeleri ve işbirlikleri arasında bölgedeki makine mühendisliği ve bölgesel otomasyon şirketleri, tedarikçiler, katma değer yaratan ortaklıklar, üniversiteler, araştırma tesisleri ve bölgeye bağlı kalkınma ve geliştirme şirketleri yer alıyor. Ku-

rum, büyük çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan üyelerine insan kaynakları ve organizasyon, bilgi ve deneyim transferi, inovasyon yönetimi, uluslararasılaşma ve konum tabanlı pazarlama alanlarında destek verirken farklı işbirliği olanakları da sunuyor. Bölgeyi Almanya ve dünya makine sektörü için önemli bir merkez üssü haline getiren en önemli unsurun gelişmiş işbirliği kültürü olmasından hareketle ortaklıklara önem veren OWL MASCHINENBAU’nun stratejik iş partnerlerinden biri de Türkiye’nin Makinecileri. İki kurumun işbirliği, teknoloji transferi ve yenilikçiliğe yatırımla küresel rekabette daha güçlü hale gelmek isteyen Türkiye ve Alman makinecileri için önemli fırsatlar sunuyor. OWL MASCHINENBAU’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Sözcüsü Hans-Dieter Tenhaef ve Genel Müdürü Holger U. Nord ile bölgenin makine sektöründeki yerini, Endüstri 4.0 kapsamında gelinen aşamayı ve iki kurum arasındaki işbirliğini konuştuk.


OWL MASCHINENBAU’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve sözcüsü olarak kurumun kuruluş hikayesini kısaca anlatır mısınız? Hans-Dieter Tenhaef: Ostwestfalen-Lippe bölgesini özel kılan gücü, bölgede bulunan şirketler ve üniversiteler arasında en başından itibaren var olan gelişmiş işbirliği kültüründen geliyor. Bölgedeki bu işbirliğinin ilk öncülerinden biri 2003 yılının Ekim ayında kurulan endüstri ağımız OWL MASCHINENBAU. Bugün, geride bıraktığımız başarı ile geçen 14 yılın ardından 200’den fazla şirket, ortak ve bilim kurumu, şirket odaklı kuruluşumuzun üyelerini ve destekleyenlerini aynı çatı altında biraraya getiriyor. Birliğinizin kuruluş amacı, hedefleri ve bu doğrultuda yürüttüğü faaliyetler nelerdir? Hans-Dieter Tenhaef: OWL MASCHINENBAU’nun temel amacı Ostwestfalen-Lippe’in küresel rekabette öne çıkan teknoloji bölgesini güçlendirmek. Bu vesileyle bölgede mekanik mühendislik, otomasyon ve üretim teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren KOBİ’lerin mevcut ekonomik ve teknolojik performans kapasitelerini, birbirleri ile yaptıkları fikir, deneyim iletişimi ve alışverişini de dikkate alarak artırmak. Söz konusu bu amaç, dünyanın dört bir yanındaki çok sayıdaki tedarikçilerimizi ve katma değer yaratan hatırı sayılır ortaklarımızı da kapsıyor. OWL bölgesinin itici gücü olan tüm sorumlu şirketler, hem ürünün hem de üretim yetkinliğinin ulusal ve uluslararası düzeyde bütün ilgili hedef gruplarına sunulması için kuruluşumuza dahil ediliyor.

HANS DIETER TENHAEF; “TÜRKIYE GIBI ÜLKELERDEKI ORTAKLARIMIZLA YAPTIĞIMIZ IŞBIRLIĞI VE DENEYIM ALIŞVERIŞI AVANTAJLARI DA BERABERINDE GETIRIYOR.” OWL MASCHINENBAU Yönetim Kurulu Başkanı ve Sözcüsü Hans-Dieter TENHAEF

OWL MASCHINENBAU bugün kaç üyeye sahip? Üye şirketlerin yapısı, ortak özellikleri ve Alman makine sektörü içindeki yeri hakkında bilgi alabilir miyiz? Holger U. Nord: Şu anda OstwestfalenLippe’de makine sektörü ve tedarikçi endüstrisinden, yıllık cirosu 15 milyar eurodan fazla olan yaklaşık 400 firma var. Bu sayede OWL, Avrupa’nın önde gelen bölgesel makine kümeleri arasında yerini alırken, ülke içinde ise Alman makine mühendisliği sektörünün çok yönlü çeşitliliğini ve yenilikçi kapasitesini temsil ediyor. Yapısal olarak bakıldığında ise OWL’deki şirketlerin büyük çoğunluğunu KOBİ’ler ve aile şirketleri oluşturuyor. Bu işletmeler de OWL MASCHINENBAU endüstri ağı tarafından sağlanan avantajlardan yararlanıyor.

NEDEN OWL MASCHINENBAU? Türk makine sektörünün gelişimi için hem uluslararası pazarlarda daha fazla müşteriye hem de işletmelere direkt fayda sağlayacak teknolojik işbirliklerine ihtiyaç söz konusu. İşte tam da bu iki nedenden dolayı OWL MASCHINENBAU, Türkiye’nin Makinecileri için uygun partnerlerden birisi. Bu kurumun faaliyet gösterdiği coğrafya, Almanya’nın işletmeler bazında en gelişmiş teknolojik uygulamalarına sahip. Almanya’da işletmeler bazında Endüstri 4.0’ın öncülüğünü de yapan bu kurum sanayi-üniversite ortak çalışmaları için de başarılı bir örnek. OWL MASCHINENBAU ile ilişkilerinde Türkiye’nin Makinecileri’nin fokuslandığı alan, ticareti geliştirmek ve teknolojik sahada ortak projeler yürütmek. Kurum üyesi işletmeler ile yapılan ortak toplantılarda kürselleşmeye yönelik ortak tavırların geliştirilmesi, yeni pazarlarda beraber hareket edilmesi konularında mutabık kalındı. Ayrıca Endüstri 4.0 bahsinde somut teknoloji işbirliği için de görüşmeler devam ediyor.

69


stratejik ortak

HOLGER U. NORD; “OWL’DE MAKINE SEKTÖRÜ VE TEDARIKÇI ENDÜSTRISINDEN, YILLIK CIROSU 15 MILYAR EURODAN FAZLA OLAN YAKLAŞIK 400 FIRMA BULUNUYOR. BÖLGEDEKI ŞIRKETLERIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU OLUŞTURAN KOBİ VE AILE ŞIRKETLERI OWL MASCHINENBAU TARAFINDAN SAĞLANAN AVANTAJLARDAN YARARLANIYOR.”

ve otomasyon teknolojisi ise sürüş, kontrol ve bağlantı sistemleri alanlarında yüksek düzeyde uzmanlık sunuyor.

OWL MASCHINENBAU Genel Müdürü Holger U. NORD

Sizlerin de az önce bahsetmiş olduğu gibi Ostwestfalen-Lippe Almanya’nın en güçlü ekonomi merkezlerinden biri. Bölgenin hem Almanya hem de dünya makine sektörü açısından önemi nedir? Holger U. Nord: Doğru. Üstelik bu sadece şirketler için geçerli değil. Konu Almanya’daki ekonomik ve endüstriyel bölgeler olduğunda her zaman “gizli şampiyonlar” bulmak mümkün. İşte bu gizli şampiyonlardan biri de Ostwestfalen-Lippe bölgesidir. Bielefeld çevresindeki ekonomi bölgesini ise Kuzey Almanya’daki makine ve makine mühendisliği sektörünün beşiği olarak tanımlayabiliriz. OstwestfalenLippe, makine sektörü içinde yüksek performansı ve çok yönlülüğü ile öne çıkan KOBİ’lerin temsil ettiği bir bölge. Bölgedeki şirketler, ya kendi branşlarında ya da endüstri sektöründe tüm dünya çapında ilk 10 arasında yer alıyor. Tüm bunlara ek olarak, endüstriyel elektronik

OWL MASCHINENBAU Yönetim Kurulu

70

Türk ve Alman makine sektörünün işbirliği olanaklarının artırılması ve daha iyi pazar koşulları için neler yapılmalı? Hans-Dieter Tenhaef: Alman makine ve tesis mühendisliği sektörünün karakteristik özelliği ağır ihracat yönelimi. Birçok KOBİ için uluslararası pazarlarda bulunmak ve ortaklarıyla süren mevcut işbirliği, büyük bir zorluk teşkil ediyor. Tedarikçiler ve satış gerçekleştirilen ülkeler söz konusu olduğunda piyasa stratejilerinin genellikle, yerel üretim ve hizmetlere katılımı da hesaba katması gerekiyor. Bu faaliyet alanı içerisinde, Türkiye gibi ülkelerdeki ortaklarımızla yaptığımız işbirliği ve deneyim alışverişi avantajları da beraberinde getiriyor. Birliğinizin üyeleri, Endüstri 4.0 kapsamında hangi aşamada? Üyeleriniz bu alanda daha çok hangi konulara odaklanıyor? Holger U. Nord: Alman makine ve tesis mühendisliği sektörü Dördüncü Sanayi Devrimi’nin eşiğinde. Tüm üretim ve üretim süreçleri dijitalleştiriliyor ve süreçler arasında network sağlanıyor. Böylece, dinamik ve örgütlü bir şekilde değer yaratan ağlar oluşturmak temel hedefimiz. Ayrıca tüm bu süreç yalnızca herhangi bir üretim alanının dijitalleştirilmesi ya da bağlanması anlamına gelmiyor, aynı zamanda şirketlerin ötesine geçerek onların farklı değerler yaratan adımlarını ulusal sınırların dışına taşıyarak bütünleştiriyor. Bu ve buna benzer yapıların yaratılması, OWL MASCHINENBAU işbirliğindeki şirketlerin çoğunluğunu oluşturan KOBİ’ler için son derece zorlu ve geliştirici bir görev. Bu durumda şirketler arası işbirliği ve bilgi


“IT’S OWL” HAKKINDA “it’s OWL - Intelligente Technische Systeme OstWestfalenLippe” Ostwestfalen-Lippe bölgesinde, mekatronikten doğal zekaya doğru geçişin hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmesi için aktif bir şekilde çalışan bir oluşum. Ticari şirketler ve araştırma kurumlarının aynı çatı altında bir araya geldiği “it’s OWL” Ocak 2012’den bu yana federal hükümetin ileri teknoloji stratejisinde “Öncü Sanayi Kümelenmesi” olarak sınıflandırılıyor.

transferi de başarının anahtarıdır. Başarı için ayrıca, inovasyon, sürdürülebilirlik, gelecek hedefleri ve günlük iş faaliyetleri arasındaki uyum da artırılmalıdır. Birlik olarak, Endüstri 4.0 alanında üyelerinize nasıl destek veriyorsunuz? Holger U. Nord: OWL MASCHINENBAU en başından beri ‘It’s OWL’ üyesidir. “Intelligente Technische Systeme OstWestfalenLippe’in (Akıllı Teknik Sistemler OstWestfalenLippe) kısaltması olan ‘It’s OWL’ Ostwestfalen-Lippe bölgesini Avrupa düzeyinde geliştirmeyi hedefleyen bir oluşum. Endüstri 4.0 bağlamında bölgeyi en son teknoloji için konumlandırmak amacıyla bölgesel bir kalkınma stratejisi öneriyor. İlgili şirketler, üniversiteler ve yetkinlik merkezleri ile OWL MASCHINENBAU gibi ticari kuruluşlar, bölgedeki makine, elektronik, mekanik ve elektrik mühendisliği sektörleri ve aynı zamanda otomotiv tedarikçileri arasındaki rekabet avantajını ve konumunu güçlendirmeyi amaçlayan bir küme stratejisini ortaklaşa yürütüyor. İş ve bilim dünyası, KOBİ’lere gerekli bilgi trans-

2016 Hannover Messe Fuarı it’s OWL standı

ferinin yapılmasını sağlamak için 100 milyon avro tutarında Endüstri 4.0 projesini hayata geçiriyor. Bu aynı zamanda uluslararası ortaklık ve işbirliğini de içeriyor. MAİB ve OWL MASCHINENBAU üyeleri arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi için gelecek dönemde nasıl bir yol haritası izlenmelidir? Hans Dieter Tenhaef: İşbirliğinin itici gücünün, güçlü uluslararası ortaklarla aktif işbirliği yürüterek, belirli projeler üzerinde yakın işbirliği içinde çalışmak olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Vizyon sahibi olmak, her iki tarafın da birbirinden öğrenebileceği ve kazanabileceği gerçek hedefleri gerektirir. Karşılıklı başarı öyküleri, stratejik ve derinlemesine ittifakların yolunu açar.

OWL MASCHINENBAU, üye firmalarında gerçekleştirdiği insan kaynakları etkinliğinde

71


mssp focus

“AVRUPA’YA SATTIĞIMIZ VİNÇLERİ TÜRKİYE’YE SATAMIYORUZ” TEVİD’İN OCAK AYINDA YAPILAN GENEL KURULUNDA YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINI ÜSTLENEN ALPARSLAN KURTMEN, YERLİ VİNÇLERİN YABANCI MARKALI OLANLARDAN KALİTE AÇISINDAN HİÇBİR FARKI OLMADIĞININ ALTINI ÇİZİYOR. KURTMEN, “ÜSTELİK YERLİ ÜRÜN DAHA UYGUN FİYATTA OLMASINA RAĞMEN MAALESEF TALEP EDİLMİYOR. DOLAYISIYLA İÇ PAZARDAKİ SATIŞLARIMIZIN ARTMASI İÇİN KAMU ÖZEL SEKTÖR AYRIMI OLMAKSIZIN YERLİ MAKİNE KULLANIMINI ÖZENDİRECEK ADIMLARIN ATILMASINI DESTEKLİYOR VE TALEP EDİYORUZ” DİYOR.

72

T

ürkiye vinç sektörü 1950’li yıllarda birkaç firma ile başlayan yolculuğunda zaman içinde hızlı bir gelişim gösterdi ve iç pazarın ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşılayabilecek seviyeye ulaştı. Üretim kapasitesi ve ürün çeşitliliği bazında da dünyanın sayılı üreticilerinden olan Türkiye’deki sektörün en güçlü temsilcisi ise Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD) olarak öne çıkıyor. Ocak ayında 4’üncü Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştiren TEVİD’de bayrağı, derneğin yönetim kurulu üyelerinden Alparslan Kurtmen devralırken, Moment Expo olarak TEVİD’in yeni dönem stratejileri ve gelecek yapılanmalarını yeni başkan Kurtmen’e sorduk. TEVİD’i ve yeni dönem Yönetim Kurulu Başkanı olarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz? TEVİD, Türkiye’de sektörü temsil eden bir dernek olarak 2010 yılında kuruldu. Halen sektörün yüzde 65’ini temsil eden TEVİD, ulusal ekonominin gelişmesi, kalkınması, verimliliğinin artırılması, sosyal, kültürel ve eğitsel yaşam seviyesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak ve bu doğrultuda kaldırma makineleri sektöründe vinç üretimi, kullanımı ve satışına ilişkin sermaye, kuruluş, teknoloji işbirliğini

oluşturmak amaçlarıyla çalışmalarına devam etmektedir. Sektörde üretim ve ticarette faaliyet gösteren üyelerimizin görüş ve önerileri doğrultusunda, düşünce ve hareket birliğini, ortak sorunlar karşısında dayanışmayı ve yardımlaşmayı koordine etmeye çalışıyoruz. Ocak ayındaki 4’üncü Olağan Genel Kurul’da, TEVİD’in altı kurucu üyesinden biri olarak yeni dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildim. 26 yıldır üretimle iç içeyim. Elektrikli gezer vinç sektöründe 1991 yılından bugüne üretim yapan Güralp Vinç ve Makina AŞ’nin kurucu ortağı ve firma sahibiyim. Geride kalan yıl sektörünüz ve TEVİD için nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir? Sektörümüz 2016 yılında, gerek içeride gerekse yakın coğrafyamızda ve küresel ekonomideki gelişmeler sonucunda, özellikle 2016 yılının ikinci yarısından sonra bir daralma yaşadı. 2017 yılında bu daralmayı telafi etme gayretiyle birlikte, ülkemize giren ithal ürüblerin azaltılmasına yönelik yapacağımız çalışmalara odaklanacak ve kamu/özel sektörde yerli malı makine kullanımını artıracak faaliyetlere hız vereceğiz.


Hem vinç/kaldırma makineleri sektörü hem de Türk makine sektörünün genel güncel durumu ve gelecek stratejileri için neler söyleyebilirsiniz? Vinç üretimi, ticaret ve Türk makine sektörünün ayrılmaz bir parçasıdır. Döngü o kadar güzel işler ki makine firmaları vinçlerin yardımıyla üretim gerçekleştirirken, vinç üreticisi firmalar da onların makineleri ile üretimlerini yapar. Sektörümüzün ve Türk makine sektöründe artan üretim kapasitesinin dünya pazarından daha fazla pay almak adına ihracat için daha aktif çalışması ve işbirliklerinin artması gerektiğine inanıyorum. Sektör temsilcilerinin Ar-Ge çalışmalarına TEVİD’in katkısı ne yönde oluyor? Ne yazık ki sektörümüzde talepten fazla firma var. Bunların çoğu da “merdiven altı” diye tabir ettiğimiz kayıt dışı üretim gerçekleştiriyor. Doğal olarak Ar-Ge bölümleri de bulunmuyor. TEVİD üyelerinde ise Ar-Ge birimleri, üretim birimleri içerisindeki en önemli yapılardır. Uzun yıllardır Türkiye yatırımlarına hizmet üreten, ihracat yapan TEVİD üyeleri, talepler doğrultusunda birçok ürün için veya yatırımcının ihtiyaç duyabileceği ürünler için Ar-Ge çalışmalarına devam ediyor. Sistemlerin gerek enerji verimliliği gerek güvenlik için gereklilikleri, çalışma süreleri, bakıma kalan zamanları gibi istekler çok yakında ürünlerde standart hale gelecek, bu nedenle TEVİD üyeleri olarak bu sürece hazır olmak zorundayız. Bu kapsamda da Ar-Ge çalışmalarına ara vermeden devam etmek, bizim için bir zorunluluk olmalı. Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir? En önemlisi şudur: Vinç, yerel ve küresel ayrımı olmaksızın kaliteli, güvenlikli ve tercih edilebilir olmak zorundadır. Bu nedenle sektörümüzün kalite yönetimi ve yaklaşımında, bu husus her zaman ilk sıradadır. Tüm üretim süreçleri ve üretim sonrası testleri bu hassasiyetle gerçekleştiriyoruz.

TEVİD Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak? Sektörün gelişimine, ihracatın ve yerli malı kullanımının artırılmasına odaklanacağız. Ayrıca, vincin kullanım alanları ile ilgili yatırım alt yapısını planlayanlar, proje üretenler ve o projeler içerisinde yer alanlarla kapsamlı bir çalıştay düzenlemeyi de planlıyoruz. Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu konuda TEVİD’in stratejisi nedir? Yabancı rakiplerin marka tanınırlıklarıyla sektör üzerinde baskı yaratması, önemli sıkıntılarımızdan biri olmayı sürdürüyor. Yabancılar, kamu kurum ve kuruluşları üzerinde AB kredi imkânlarıyla kendi mallarının alınmasını şart koşuyor. Bu ise haksız rekabete neden oluyor. Oysa yerli imalat vinçlerin yabancı marka vinçlerden kalite açısından hiçbir farkı yok. Üstelik daha uygun fiyatta olmasına rağmen maalesef talep edilmiyor ve yurt dışından ithal ediliyor. Dolayısıyla iç pazardaki satışlarımızın artması için kamu özel sektör ayrımı olmaksızın yerli makine kullanımını özendirecek adımların atılmasını destekliyor ve talep ediyoruz.

ELEKTRİKLİ VİNÇ İMALATÇILARI BİRLİĞİ DERNEĞİ (TEVİD)

Kuruluş: 2010 Dönem: 4’üncü dönem Üye Sayısı: 6 (tamamı kurucu üye) Faaliyet Alanı: Elektrikli tavan vinci ve özel vinç üretimi Faaliyet Yeri: Emek Mahallesi, Baran Sokak, No: 4, Sancaktepe - İstanbul Web Adresi: http://www.tevid.org

Sektörünüzün insan kaynakları için neler söyleyebilirsiniz? Sektörümüz, öncelikli olarak teknik kadroları için nitelikli ara çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle meslek liseleri, meslek yüksek okulları ve mühendislik fakülteleri için sektörün ihtiyacı doğrultusunda planlamalar yapılması kadar bizim gibi sektör temsilcisi derneklerin de elini taşın altına koyması ve eğitim kurumlarıyla ortak çözümler üzerinde çalışması gerekiyor. Son olarak, eklemek istediğiniz diğer başlıkları da bizimle paylaşabilir misiniz? TEVİD olarak hedefimiz, tüm kesimlerce benimsenmiş 2023 Türkiye vizyonuna uygun doğrultuda Türk sanayisinin hizmetinde bulunmak, üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek, aynı vizyon doğrultusunda sektörü başarıyla ikinci ve daha sonraki nesillere taşımaktır.

ALPARSLAN KURTMEN KİMDİR? ✓ 1962 yılında İzmir’de doğan, ✓ Üniversite eğitiminin ardından iki yıl ticaret, altı yıl taahhüt ve 26 yıldır üretimle iştigal eden Alparslan Kurtmen, ✓ İzmir’de kurulu, elektrikli gezer vinç sektöründe 1991 yılından bugüne kadar üretim yapan Güralp Vinç ve Makina AŞ’nin kurucu ortağı ve firma sahibidir.

73


akademik

“BİLİM VE TEKNİĞİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLIYORUZ” SON BEŞ YILLIK VERILERE GÖRE ÖĞRETIM ELEMANLARINA AIT DOKUZ PROJE, BEŞ PATENT, 70 BILIMSEL MAKALE VE 1209 ATIF SAYISINA ULAŞILDIĞINI SÖYLEYEN TRAKYA ÜNIVERSITESI MÜHENDISLIK FAKÜLTESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. AYŞEGÜL ÖZTÜRK, “YÜRÜTTÜĞÜMÜZ PROJELER VE AR-GE ÇALIŞMALARIYLA ÜLKEMIZDE BILIM VE TEKNIĞIN GELIŞMESINE KATKI SAĞLAYAN BÖLÜMLERDEN BIRIYIZ” DIYOR.

74

T

rakya Üniversitesi ve Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün temelini oluşturan Edirne Devlet Mühendislik-Mimarlık Akademisi 1977 yılında eğitim-öğretime açıldı. Kurucu Akademi Başkanlığını Prof. Selahattin Çakal’ın yaptığı akademinin adı daha sonra Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’ne dönüştürülerek Trakya Üniversitesi’ne bağlandı. 2011 yılında yeniden yapılandırılan kurum Mühendislik Fakültesi ismini aldı. Makine Mühendisliği Bölümü de 2011-2012 eğitim öğretim yılı başından itibaren Mühendislik Fakültesi’ne bağlı olarak öğretime devam ediyor. Makine Mühendisliği Bölümü’nün 1982-1983 öğretim yılında lisans, 1990-1991 öğretim yı-

lında yüksek lisans, 1994-1995 öğretim yılında ise doktora eğitimine başladığını söyleyen Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Öztürk, bölümlerinin 35. yılında sekiz profesör, dört doçent, 10 yardımcı doçent, iki uzman ve 17 araştırma görevlisinden oluşan akademik kadroyla; termodinamik, konstrüksiyon ve imalat, makine teorisi ve dinamiği, enerji ve mekanik anabilim dallarında eğitim-öğretim çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. “Makine mühendisliği biliminin gelişmesine katkı sağlamak, ülke ve dünya meselelerine çözüm getirmek, geniş ufuklu ve hür düşünceli nesiller yetiştirmek, uygulamalı araştırmalar yapmak, mevcut bilgi ve fikirleri yenileyip zenginleştirerek korumak, meslek dallarının ihtiyacı olan mü-


hendisler yetiştirmek, kültürün yenileşmesi ve nesilden nesile aktarılmasını sağlamak da amaçlarımız arasındadır” diyen Öztürk, Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün vizyon ve hedeflerini Moment Expo okurlarıyla paylaştı. Makine mühendisliği eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir? Eğitim hedeflerimizi belirlerken toplumun ihtiyaçları, teknoloji gelişimi, makine mühendisliği konu alanının özellikleri, öğrencilerin gelişim düzeyleri ve eğitim ihtiyaçlarını dikkate alıyoruz. Eğitim sisteminin temel öğesi öğrencidir. Öğrenci hem özne, hem de nesne durumundadır. Gerçekleştirdiğimiz her türlü etkinlik, öğrencinin davranışlarını istendik yönde değiştirmek üzere düzenleniyor. Bu noktada temel hedefimiz; öğrenciye iyi bir makine mühendisi ve birey olabilmesi için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak ve etik anlayışı benimsemiş, insanlığa faydalı, kendisini ve mesleğini maddi ve manevi alanlarda yükseltecek, teknolojideki gelişmelere uyum sağlayabilecek, çevreyi koruma bilinci yüksek, tespit ve gözlem yapabilen, yaratıcı düşünceye sahip, disiplinli, tutarlı, geniş ufuklu ve yüksek nitelikli mühendisler yetiştirmektir. Bölümünüzün laboratuvar olanaklarından bahseder misiniz? Termodinamik, malzeme ve imalat, enerji, mekanik ve bilgisayar laboratuvarları bölümümüzün kullanımına ait çalışma alanları arasındadır. Termodinamik laboratuvarımız bünyesinde doğal ve zorlanmış konveksiyon, ısı iletim katsayısının belirlenmesi, borularda sürtünme kayıplarının belirlenmesi, Reynolds sayısının belirlenmesi, iklimlendirme, emisivite, ısı değiştiricileri, venturi orifis ratometre ile debi ölçümü, rüzgar tüneli deney tesisatları yer alıyor. Enerji laboratuvarımızda mahal iç ortam havası ısıtmada kullanılan hava sızdırmalı güneş kolektörü sistemi, sıcak hava motoru, tek silindirli dizel motor, beş silindirli Otto çevrimi ile çalışan motor ekipmanlarımız arasında bulunuyor. Hidrolik makineler, dizel motoru ve pompalar deney tesisatı da diğer ekipmanlarımızdan bazıları. Makine teorisi ve dinamiği laboratuarımızda da PID eğitim seti, ölçme eğitim seti, pnömatik eğitim seti ve mekatronik eğitim setleri yer alıyor. Mekanik ile malzeme ve imalat laboratuarımızın olanaklarından da personelimiz akademik çalışmalarında, öğrenciler ise deney ve projeleri kapsamında yararlanabiliyor. Yenilenebilir enerji sistemleri uygulamalarının yapıldığı deney sahamızda, dünyanın ilk hava sızdır-

malı güneş bacası uygulaması ve hava sızdırmalı güneş kolektörü deney tesisatı yer alıyor. Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? Bölümümüzün kuruluşundan bugüne en büyük gelişim; nitelikli öğretim elemanı sayısı, fiziksel imkanları, laboratuvarları, ders ve ders içerikleri konularında yaşandı. Kuruluşunda toplam 10 öğretim elemanı bulunan bölümümüzde bugün 41 kişi görev yapıyor. Yeni eğitim binaları ve laboratuvarlarımız inşa edildi. Lisans eğitimimiz yüzde 30 İngilizce ağırlıklı olarak sürdürüyoruz. Lisans programımızda başarılı öğrenciler diğer bölümlerle çift anadal lisans programını tamamlayarak iki diploma sahibi olmaya veya yandal programını tamamlayarak sertifika almaya hak kazanabiliyor. Güncel konularda seçmeli dersler açıyor ve mevcut ders içeriklerini ihtiyaca uygun olarak güncelliyoruz. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Akademik kadromuzun büyük çoğunluğu yurt içi ve yurt dışındaki saygın üniversitelerde yüksek lisans ve doktora öğrenimlerini tamamlamıştır. Verdikleri lisans ve lisansüstü dersler yanında: Kompozit yapılar (kiriş, plak ve kabuklar) mekaniği, mikroakışlar, yenilenebilir enerjiler, enerji tasarrufu, kurutma tekniği, üretim metotları, kütle transferi, üretim yöntemleri, alüminyum döküm, yarı-katı karıştırma ve döküm (thixocasting), metal esaslı kompozit malzeme üretimi, alüminyum kompozit köpük üretimi, malzeme karakterizasyonu, aşındırıcılı su jeti ile kesme, yanal ekstrüzyon ile dişli benzeri parçaların imalatı, robotik, meka-

“ÖĞRENCILERIMIZ ‘PEHLIVAN ELEKTRAK’ ADINI VERDIKLERI ELEKTRIKLE ÇALIŞAN BIR OTOMOBIL ÜRETMEYI BAŞARDI. İÇ VE DIŞ TASARIMIYLA ELEKTRONIK DONANIMINI TAMAMEN ÖĞRENCILERIMIZIN YAPTIĞI ARAÇ, YAKLAŞIK 190 KILOGRAM AĞIRLIĞINDA VE SAATTE 110 KILOMETRE HIZA ULAŞABILIYOR.”

75


akademik nik, kompozit malzemeler, nano mekanik, titreşim, statik analiz, karbon nanotüpler, metal köpük malzemeler, derecelendirilmiş malzemeler ile tasarım ve imalat konularında bilimsel çalışmalarına devam ediyorlar.

“ÖĞRENCILERIMIZE; YABANCI DIL HAZIRLIK, YANDAL VE ÇIFT ANADAL ILE ERASMUS, FARABI VE MEVLANA PROGRAMLARI KAPSAMINDA YURT IÇI VE YURT DIŞI DEĞIŞIM OLANAKLARI DA SAĞLIYORUZ.”

76

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi sağlarken nasıl bir yol haritası çiziyorsunuz? İdeal bir üniversite, sanayi ile yakın işbirliği içinde olmalıdır. Üniversite, sanayinin ihtiyaçlarını dikkate almalı ve sanayi ile müşterek, bazı problemlerin çözümü yolunda adımlar atmalıdır. Bu nedenle, eğitim konularımız sanayiden gelen talepleri de kapsayacak şekilde hazırlanıyor. Derslerde verilen teorik bilgilerin uygulamaları beş ve altıncı yarıyıllarda laboratuvar dersleriyle yapılıyor. Ayrıca altı, yedi ve sekizinci yarıyıllarda zorunlu olan proje dersleriyle öğrenci, aldığı teorik eğitimi pratiğe dönüştürme kabiliyeti de edinebiliyor. Lisans programında yapılması zorunlu olan genel atölye ve işletme-organizasyon stajları öğrencilerimize teori ile pratik arasındaki dengeyi kurma noktasında katkı sağlıyor. Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz? Çoğunluğunu Bölümümüz öğrencilerinin oluşturduğu ekip; makine mühendisliği öğretim elemanları Yrd. Doç. Dr. Nilhan Ürkmez Taşkın, Yrd. Doç. Dr. Vedat Taşkın ve Araştırma Görevlisi Gökhan Günay danışmanlığında ve bölümümüzün katkılarıyla çok kısa zamanda “Pehlivan” adını verdikleri bir gü-

Prof. Dr. Ayşegül ÖZTÜRK Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı

neş arabası imal etti. Trakya Üniversitesi Güneş Arabası Pehlivan ekibi, TÜBİTAK’ın 11-17 Ağustos 2014 tarihinde İzmit Körfez Pisti’nde düzenlediği üniversiteler arası 10. Alternatif Enerjili Araçlar Yarışları’nın Formula G kategorisinde üçüncü olarak kurul özel ödülü kupasını aldı. Bölümümüz katkılarıyla öğrencilerimiz elektrikle çalışan bir otomobil üretmeyi de başardı. İç ve dış tasarımıyla elektronik donanımını tamamen öğrencilerimizin yaptığı araç yaklaşık 190 kilogramağırlığında ve saatte 110 kilometre hıza ulaşabiliyor. 16 mühendislik öğrencisinden oluşan ekip, “Pehlivan ElekTrak” adını verdikleri proje üzerinde sekiz ay çalıştı. 3-9 Ağustos 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen Alternatif Elektrikli Araç Yarışları’nda “Pehlivan ElekTrak”, elektromobil kategorisinde 35 araçla yarıştı ve 30 turu tamamlayabilen dokuz araç içerisine girerek altıncı olmayı başardı. Aracımız, dış kabuklarının kendi imkanlarıyla üretilmesi ve gerçek araçlara görsel olarak benzemesi nedeniyle de tasarım ödülüne layık görüldü.


Makine mühendisliği alanında eğitim almak isteyen bir öğrencinin Trakya Üniversitesi’ni tercih etmesinin altında yatan temel nedenleri sıralayabilir misiniz? Son beş yıllık verilere göre bölümümüzde öğretim elemanlarına ait dokuz proje, beş patent, 70 bilimsel makale ve 1209 atıf sayısına ulaşıldı. Halihazırda 175 lisansüstü öğrencimiz mevcut. Nitelikli ve Türkiye ortalamasının üzerindeki kadromuzun gözetimde yürütülen projeler, tezler ve araştırma-geliştirme çalışmalarıyla bilim ve tekniğin gelişmesine katkı sağlayan bölümlerden biriyiz. Öğrencilerimize yabancı dil hazırlık, yandal ve çift anadal ile Erasmus, Farabi ve Mevlana Programları kapsamında yurt içi ve yurt dışı öğrenci değişim olanakları da sağlıyoruz. Ayrıca Edirne gibi merkezi ve öğrenci dostu bir şehirde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Bölümümüz öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Kamil Kahveci 2012-2015 yılları arasında, küçük ev aletleri ve soğutma sistemleri üretimi yapan uluslararası bir firmayla ankastre buzdolaplarında kullanılmak üzere “Wot Kondenser Tasarımı ve Analizleri” SANTEZ Programı’nı gerçekleştirdi. Öğretim Üyemiz Yrd. Doç. Dr. Doğan Eryener de dünyanın ilk hava sızdırmalı güneş bacası projesini bir üniversite-sanayi Ar-Ge’si olarak Teknopark kapsamında Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi kampüsünde inşa etti. 17 metre yüksekliğinde ve 20 metre çapındaki kolektör alanına sahip Ar-Ge çalışması, öğretim üyemizin 2014 tarihli patentli sisteminin bir uygulamasıdır. Bu projede, güneşten elektrik üretimi üzerine yeni bir yöntem deneysel olarak araştırılarak performansı incelendi. Sistemde hava sızdırmalı kolektörler ve fotovoltaik paneller kullanılarak daha yüksek verimle elektrik üretildi. Bu çalışmayla literatürde ilk defa, fotovoltaik paneller, güneş bacasına monte edildi. Projenin en önemli çıktılarından birisi, hibrid güneş bacasının ilk uygulamasının yapılması nedeniyle Türkiye’deki güneş enerjisi inovasyonuna önemli bir katkı sağlamasıdır. Hava sızdırmalı güneş kolektörleri ile gece soğutma sisteminin performansının ve uygulanabilirliğinin artırılmasına ilişkin çalışmaları, Türkiye merkezli olarak uluslararası ölçekte bir Ar-Ge projesi olarak halihazırda devam ediyor. Yine bölümümüz öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Selçuk Erdoğan da 2015-2016 yıllarında bir sanayi kuruluşuyla termoplastik ekstrüzyon konusunda sanayi projesi gerçekleştirdi. Bunun yanında yine başka bir sanayi

firmasıyla “Akıllı Geri Dönüşüm Sistemi” başlıklı TÜBİTAK 1501 projesi de 2016 yılında başladı. Aynı firma ile yapılması planlanan polimer geri kazanım temizleme konulu TÜBİTAK 1501 projesi ise hazırlık aşamasındadır. Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Sanayiciler rekabet koşulları nedeniyle ürünün hemen tasarlanıp en kısa sürede üretilmesini ister ki bu en zor kısımdır. Akademisyenler ise bu noktada Ar-Ge veya Ür-Ge olmadan süreci yürütemez. Sanayiciler genelde akademisyenlerin pratiklerinin çok az olması ya da endüstriyel tecrübeye sahip akademisyenlerin sayısının az olmasından yakınır. Akademisyenler, öğretime çok fazla odaklanmış durumdadır. Sanayiciler bir işbirliği konusu söz konusu olduğunda akademisyenlerim emeğinin karşılığını küçük meblağlar olarak düşünür. Akademisyenler de sarf ettikleri emeğin hakkını alamadıkları konusunda birleşir. Bunların yanı sıra prosedürler ve süreçlerin uzunluğu işbirliğini azaltan sebeplerden bir diğeridir. Döner sermaye kapsamındaki işbirliği çalışmalarında akademik personelin emeklerinin karşılığı azdır. Ancak bu işbirliklerinin teknoparklar üzerinden yapılması hem sanayiciye hem de akademisyenlere önemli avantajlar sağlayabilir. Teknoparklar işbirliği için de en iyi ara yüzey ortamlarıdır. Karşılıklı güven eksiklikleri de bir başka sorundur. Akademisyenlerin sanayiye gidip “Sorunlarını öğrenelim ya da onlar bize başvursun sorunlarını çözelim!” temelli yaklaşımı olumlu sonuçlar vermiyor. Sanayicilerin beklentisi akademisyenlerin, kendi faaliyet alanlarıyla ilgili çalışmalarının olup olmadığı yönündedir. Sanayicilerin, üniversiteleri Ar-Ge çerçevesinde yeterince tanımadığını da söyleyebiliriz.

“YENILENEBILIR ENERJI SISTEMLERI UYGULAMALARININ YAPILDIĞI DENEY SAHAMIZDA, DÜNYANIN ILK HAVA SIZDIRMALI GÜNEŞ BACASI UYGULAMASI VE HAVA SIZDIRMALI GÜNEŞ KOLEKTÖRÜ DENEY TESISATI YER ALIYOR.”

77


kampüs

“TÜRKİYE’NİN ENERJİ SORUNUNA ÇÖZÜM GETİRMEK İSTİYORUZ” ÖZELLIKLE TEMIZ VE YENILENEBILIR ENERJI ALANINDA YAPACAKLARI ÇALIŞMALARLA TÜRKIYE’NIN ENERJI SORUNUNA ÇÖZÜM GETIRMEK ISTEDIKLERINI IFADE EDEN TRAKYA ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI YAKIN BIR GELECEKTE GÜNEŞ VE RÜZGAR ENERJISI KONUSUNDA TECRÜBELI MÜHENDISLERE DAHA ÇOK IHTIYAÇ DUYULACAĞINI SÖYLÜYOR.

M

akine sektörünün olumsuz gelişmelerden daha az etkilenmesinin yolunun üretimden geçtiğini belirten Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, bu noktada Türkiye’nin kendi imal ettiği makinelerle var olmasının dünya çapında söz sahibi haline gelmesine de katkı sağlayacağına dikkat çekiyor.

METİN YILMAZ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ “ENERJİ ALANINDA UZMANLAŞMAK İSTİYORUM” “Makine mühendisliği eğitimi almak planlarım arasındaydı. Üniversite seçimlerimdeki ilk etken ise puanımdı. İstanbul’a yakın ve sevdiğim bir şehirde bulunması nedeniyle Trakya Üniversite’sini de tercihlerim arasına ekledim. Akademik kadrosunun da oldukça nitelikli olması tercihimi belirleyen diğer etkendi. Açıkçası ilk iki sene “Bize ne öğretebilirler ki?” karamsarlığı ile okuyordum. Fakat bu dönemde yavaş yavaş günlük hayatta da kullanılabilecek ders içerikleriyle birlikte bölümüm beklentilerimi karşılamaya başladı. Stajlar ise gelecek açısından beni heyecanlandırmaya yetti. Mesleki derslerimin hepsine

78

dair fikrim olmadan çok net bir şey söyleyemesem de, bugün insanlık ve toplum için en hızlı şekilde alternatifler üretmesi gereken alanın enerji sektörü olduğunu düşünüyorum. Doğadan ne kadar uzaklaşırsak o kadar mutsuzlaştığımızı fark ettiğimiz dönemlerdeyiz ve doğayı çok hızlı tüketiyoruz. Yıkıcı değil yapıcı bir güç olmamız gerekiyor. Bu sebeple enerji alanında bilimsel araştırma sürecinde uzmanlaşmak istiyorum. Şu anda yüksek lisansla birlikte akademisyenlik planlarım bulunuyor. Yabancı dilimin kuvvetli olması sebebiyle yurt dışında yüksek lisans yapabilir ve geleceğin mühendislerini yetiştirebilirim. Türkiye’de makina sektörünün bilimi ve tekniği arkasına alarak büyüyen ve üreten bir durumda değil de var olanı çoğaltan bir noktada olduğunu gözlemiyorum. Sanayileşmenin temelini oluşturan makine, bugün itibarıyla ekonomik sıkıntılardan en çok etkilenen sektör. Sektörün olumsuz gelişmelerden daha az etkilenmesinin yolu üretmekten geçiyor. Bu noktada önce akademisyenlerin sonra da öğrencilerin de içinde yer aldığı çeşitli fonlarla desteklenen üretime yönelik çalışma alanları yaratılmalı. Ülkemizin kendi imal ettiği makinelerle var olması dünya çapında da söz sahibi olmasını sağlayacaktır. Bu yüzden yerli mühendisler sahiplenmeli ve çalışmaları için olanak sağlanmalı. Makine sektörü ancak toplumcu değerlerle bilimi ve tekniği savunan üretim çalışmalarıyla kalkınabilir.”


EMİN ATAY BİTİRMİŞ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ “MÜHENDİSLİK MESLEĞİNİN HAK ETTİĞİ KONUMA GELMESİ GEREKİYOR” “Uzmanlaşmak istediğim alan birinci sınıftan beri enerji oldu. Gerek iş imkanı gerekse çalışma alanı olarak enerji sektörü bana oldukça cazip geliyor. Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları üzerindeki çalışmalar artış göstermeye başladı. Güneş ve rüzgar enerjsi bakımından ülkemiz ilerleyen zamanlarda büyük bir pazar olacak gibi görünüyor. Bu bakımdan güneş ve rüzgar enerjisi konusunda tecrübeli mühendislere ihtiyacımız olacak. Mezun olduktan sonraki dönemde iki önemli hedefim var: İlk olarak kendimi geliştirebileceğim, mutlu olabileceğim ve geçimimi sürdürebilecek maaşı alabileceğim bir iş bulmam gerekiyor. Bu iş hem hayatta kalabilmek hem de bilime ve teknolojiye katkı sağlayabilmek için çok önemli tabii ki. En az ilki kadar önemli olan ikinci hedefim ise mühendislik etiği üzerine çalışmalarıma devam etmek. Mühendislik mesleğinin hak ettiği konuma gelmesinin yanı sıra halkın mühendisi olmak en büyük önceliğimdir. Meslektaşlar arası dayanışmanın, işçi problemleriyle ilgilenmenin ve halk yararına mühendislik yapmanın en büyük önceliğimiz olması gerektiğini düşünüyorum.”

ÖMER FARUK UĞUR MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “AKADEMİK KARİYER YAPMAK HEDEFLERİM ARASINDA” “Mezuniyet sonrası ilk hedefim yüksek lisans ve akademik kariyer olacak. Özellikle yurt dışında yüksek lisans yapmak bana cazip geliyor. Bölümün yüzde otuz İngilizce olması sayesinde İngilizce olarak verilen dersleri de yapabildiğimi görmek beni daha da motive etti. Akademisyen olmayı oldum olası istemişimdir. Enerji alanında uzmanlaşarak ülkeme ve insanlığa dair faydalı çalışmalara imza atmak istiyorum. Bölümümüz, Türkiye’nin ekonomik durumu ve ülkedeki mühendislik eğitimi seviyesine bakıldığında gayet iyi bir durumda. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında giderek kalitesi düşen mühendislik eğitimi ve piyasada artan mühendislerin sayısı makina sektörünü ve mesleğin geleceği açısından pek de umut verici değil. Mühendisler mühendislik eğitimine göre değil de, usta-çırak ilişkileri bağlamında yetiştiriliyor. Bu

durum da aynı olanı devam ettiren, mühendislik bilgilerinin hiçe sayan, teorik açıdan temeli olmayan öğren-yap mantığında bir model ortaya çıkarıyor. Bu ve benzeri sebepler nedeniyle makine sektöründe istenilen gelişimi kaydedemediğimizi düşünüyorum. Potansiyeli olan bir ülke olarak bu durumda olmak hoş değil. Türk makine sektörünün övülmeyi değil, geliştirilmeyi bekleyen bir sektör olduğuna inanıyorum.”

GİZEM ÖZÇELİK MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 3. SINIF ÖĞRENCİSİ

MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, TÜRK MAKINE SEKTÖRÜNÜN SON YILLARDA AR-GE VE YENILIKÇI YATIRIMLAR ÇERÇEVESINDE GELIŞME KAYDETTIĞININ ALTINI ÇIZIYOR.

“ÜLKEMIZIN ENERJI SORUNUNA ÇÖZÜM GETIRMEK GIBI BIR HAYALIM VAR” “Makine mühendisliği, üniversite sınav sonucumun bana çizdiği sınırlar içerisinde kendime en yakın bulduğum bölümdü. Tercihlerimi bu bölüm üzerinden yaparken benim için önemli etkenlerden biri yaşayacağım ve eğitim alacağım şehirdi. Üniversiteye gelene kadar İstanbul’da yaşıyor ve şehrin yozlaşmışlığından kaçmayı istiyordum bu sınav benim için bir kaçıştı aynı zamanda. Ancak olanaklarından ötürü İstanbul’dan uzaklaşmanın bilgiye ulaşımımı keseceğini düşündüğümden Edirne’yi tercih ettim. Açıkçası müfredat olarak bakarsak bölümümüz çoğu üniversitenin bölümleriyle rekabet edebilecek seviyede. Dersler konusunda hocalarımız öğrencileri fazla zorlamıyor. Üniversitemizin, diğer üniversitelere göre imkanları çok kısıtlı da olsa benim hedeflerim neticesinde beklentilerimi karşıladığını söyleyebilirim. Son senelerimde aldığım dersleri, dünyadaki enerji problemini ve özellikle ülkemizdeki enerji kaynaklarının yönetimi krizinin büyüklüğünü göz önünde bulundurunca enerji üretimi alanında çalışmak istediğime karar verdim. Temiz ve yenilenebilir enerji konusunda yapacağım çalışmalarla dünyaya karşı olan sorumluluğumu yerine getirmek ve ülkemizin enerji sorununa çözüm getirmek gibi bir hayalim var. Bunun dışında iklimlendirme sektörü de fazlaca ilgimi çekiyor. Bu konuda da çalışmalar yapmak istiyorum. İçeriden yaptığım gözlemlere göre makine sektörü gelişmeye çok açık fakat Ar-Ge yetersizliğinden dışarı bağımlı halde. Yeni teknolojilerin üretimi veya ülkemize gelişi çok uzun zamanlar alıyor. Bu yüzden fabrikalarımız daha zahmetli ve daha az kaliteli ürün imal ediyor. Mühendislerin çoğu gelişime açık değil. Birçok işveren de bilimsel ilerleme yerine parayı tercih ediyor ve bu yüzden yıllarca yerlerinde sayıyor.”

79


makale

İŞLETMELER ŞİMDİ NE YAPACAK? BUGÜNE KADARKI SANAYILEŞME SÜRECINDE HER NE KADAR STANDARTLAŞMA ÇOK ÖNEMLI BIR VASIF OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞ OLSA DA ARTIK IŞLETMELERIN DAHA ÖZEL VE ŞAHSI OLMALARI BÜYÜK BIR ZORUNLULUKTUR.

T

eknoloji ve küresel ticari gelişmeler açısından çok kritik bir eşikle karşı karşıyayız. İşletme sahipleri, yöneticileri bilhassa da son dönemlerde işletmelerinin bugünü ve yarını için çok endişeli. Acil yanıt bekleyen iki soru kümesi var; birincisi, hangi teknolojilere adaptasyon elzemdir ve dolayısıyla yola hangi teknolojilerle devam etmek gerekir, ikincisi de küresel olarak bir belirsizliğe işaret edilen bu dönemde işletme olarak ne tür bir dış ticaret politikası ile daha güvenli ve öngörülebilir bir stratejiye sahip olunabilir?

80

HANGİ TEKNOLOJİLER? Bu yazı çerçevesinde maalesef somut teknolojilerle ilgili hangi teknolojiyle yola devam konusunda etraflı bir bilgi sunamayacağım. Zaten öncelikle bu soruyu yönelten zemin ve bazı mevcut yaklaşımlar üzerine bir kaç laf etmek gerekiyor. Uzun bir zamandan beri Türkiye’deki Endüstri 4.0 tartışmalarını takip etmeye çalışıyorum. Her seferinde şaşırıyorum. Şaşırmamın nedeniyse bu tartışmaların Türkiye’de aldığı hal ve durumdur. Ya bire bir Almanya’dan tercümelerle donatılmış bir saha ve anlaşıl-


maz tespitler ve bundan çıkarsamalı yol programları ya da değişik ülkelerden farklı programlar, uygulamalar ve tüm bunların eklektik bir şekilde yan yana getirilerek sunulduğu platformlar. Tam bir karmaşa… Bu karmaşık durum Türkiye’de neredeyse yeni bir iş kolu kurulmasına neden olmuş gibi görünüyor: Endüstri 4.0 danışmanları ve uzmanları. Bu kavramın çıktığı ülke olması vasfıyla Almanya’da bile bu kadar çok konu uzmanı yokken, Türkiye’de sabah erken kalkan Endüstri 4.0 uzmanı olarak görev yapmaya başlamış. Bu uzmanlardan bir kaçıyla karşılaştım. Somut olarak işletmelere neyi önerdiklerini sorduğumda aldığım yanıt ürkütücüydü; “Zaten kimse bir şey bilmiyor!” cümlesiyle başlayan ve akabinde bir kaç tercüme yazıdan alıntılanmış teknoloji önermeleri. Bu önermeler de maalesef çok genel önermeler. Bir başka yaklaşım ise bazı firmalarımızın bilhassa Almanya özelinde Endüstri 4.0 konusunda adı sıklıkla telaffuz edilen bir şirketten satın aldıkları uygulamalar üzerinden konuya hakimiyetlerini göstermek için “ne kadar bu işe entegre olduklarını” anlatmaları… Almanya’da Endüstri 4.0 alanında dev şirketlerin yaptığı ve bu anlamda da başı çektikleri bir süreç var. Zaten bu şirketler uzun bir süredir varlıklarını korumak ve geliştirmek için yaptığı her türlü düzeneği, uygulamayı Endüstri 4.0 adı altında pazarlıyor. Bunların gerçekten yeni dönem diye adlandırılan sanayinin bu evresinde ne kadar yeni oldukları ayrı bir tartışma ama Almanya’da Endüstri 4.0 seferberliğinin altında yatan başka bir gerçeklik, bilhassa küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu yeni döneme hazırlanması ve entegrasyonudur. Bu tür işletmelerin genel olarak ülke ekonomilerinin ana taşıyıcısı olduğu ve bunlarda gerçekleşecek bir transformasyonla daha fazla artı değer yaratılacağı bir gerçektir. Dolayısıyla Almanya’nın Endüstri 4.0 alanındaki performansı sadece dev şirketlerin ne yaptığıyla değil KOBİ düzeyindeki işletmelerin ne yaptığıyla doğrudan alakalıdır. Almanya’daki teknoloji, inovasyon ekosistemlerini ve bunların tarihsel gelişimlerini göz ardı eden bir yaklaşımın Türkiye’ye önerebileceği, yapabileceği bir iş yoktur. Sadece yeni tekniklerin satın alınmasını sağlar o kadar. Buna yöntem olarak karşı değilim ama getirisinin fazla olacağına da inanıyor sayılmam. Taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini ülkemizin sanayileşme tarihinde defalarca görüp tecrübe ettik.

HANGİ ENDÜSTRİ EVRESİ? Basına da yansıdığı üzere, ülkemizin önemli kurumlarından TÜBİTAK’ın Endüstri 4.0 konusunda araştırmalar, workshoplar düzenlediğini ve konuya yaklaşımda bazı bulguları, tespitlerini okuduk. Buna göre Türkiye’de sanayimiz Endüstri 2.0 ile 3.0 arasında bir yerde imiş. (Bu tespit de subjektif, şöyle ki, TÜBİTAK anketine katılan firma yapılarına bakıldığında bu sonuç çıkıyor, başka firmalar ankete dahil edilse başka sonuçların çıkması ihtimali yüksek). Şimdi sırası gelmişken bir durumdan bahsedelim. Endüstri evreleri tanımı Almanların icadı. Daha düne kadar hiç kimse bize “Endüstri 3.0 dönemindeyiz bundan dolayı şunları şunları yapmak elzemdir!” diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir sınırlama, sıralama, evreleme de yok! Mevcut sanayileşme durumunu bizler de Endüstri 4.0 diye tanımlıyorsak ya da bu tanımı aynen devşiriyorsak bunun bir Alman zihniyeti, yaklaşımı sonucu olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ha, Türkiye’deki sanayileşme tarihimiz açısından oryantasyonumuzun Almanya ve ABD eksenli geliştiği tespitine katılıyorsak o halde bilmeliyiz ki, ABD yeni döneme Endüstri 4.0 demiyor. Onlar yeni süreci çok daha farklı okuyor ve buna uygun olarak yol haritaları daha farklı. Şimdi gelelim başlangıçta yönelttiğimiz soruya, işletmelerimiz ne yapacak, ne yapmalı? Bu soruya genel cevap vermek mümkün değil. İşletme tipine, sektörüne, teknolojik seviyesine, küresel entegrasyon oranına göre değişiklik, çeşitlilik arz edecektir verilecek yanıt. Bugüne kadarki sanayileşme sürecinde her ne kadar standartlaşma çok önemli bir vasıf olarak ortaya çıkmış olsa da artık işletmelerin de daha özel ve şahsi olmaları büyük bir zorunluluktur. Standart üretim yapan bir işletmenin ilk yapacağı/yapabileceği hammadde optimizasyonu, alternatif hammadde kullanımı, enerji tasarruf yöntemleri geliştirmek ve verimlilik için otomasyondur. Bu 10 sene önce de böyleydi, şimdi de böyle! Bu yapıda yeni dönemin ruhuna uygun işlevsel görevler sadece esnek üretim yapıları ve ülkemiz işletmeleri için büyük önem taşıyan additive manufacturing olarak gerçekleşebilir. Kamu ve üniversitelerin yapabilecekleri ise sahanın, teknoloji ekosistemin daha fazla gelişmesi, güçlenmesi yönünde olabilir. Tüm teşvik ve destek mekanizmaları endüstriyel organizmaların gelişmesi için kullanılmalıdır. Bunun da nasıl yapıldığına dair dünyamızda sayısız başarılı örnekler mevcuttur. Başka bir yazıda da yeni dış ticaret uygulamalarına işletmeler açısından yaklaşım konusu üzerine değinmeye çalışacağım.

Ahmet YILMAZ Türkiye’nin Makinecileri Almanya Danışmanı

STANDART ÜRETIM YAPAN BIR IŞLETMENIN ILK YAPACAĞI/ YAPABILECEĞI HAMMADDE OPTIMIZASYONU, ALTERNATIF HAMMADDE KULLANIMI, ENERJI TASARRUF YÖNTEMLERI GELIŞTIRMEK VE VERIMLILIK IÇIN OTOMASYONDUR.

81


makale

“TIKIR TIKIR” ÇALIŞAN MAKİNELER “TÜRKİYE’NİN BÜYÜME MAKİNESİ” OLDU MAKINE ÜRETICILERININ HER BIRININ AYRI AYRI MAKINELER ÜRETSELER DE BIR ARADA OLDUKLARINDA “TÜRKIYE’NIN BÜYÜME MAKINESI” HALINE GELDIĞINI ANLATAN REKLAM KAMPANYAMIZ, SEKTÖRDE BÜYÜK SES GETIRDI.

T

ürkiye’nin Makinecileri 2009 senesinde sektör olarak ilk kez bir tanıtım kampanyası gerçekleştirmiş ve “Tıkır Tıkır” kampanyası ile zihinlere kazınmıştı. Nihai tüketici ile teması olan bir sektör olmamasına rağmen, toplumda herkesin dikkatini çekmiş ve kampanya sonrası yapılan araştırmada da çok yüksek hatırlanma oranlarına erişmişti. Hatırlayacağınız gibi o kampanyada Türkiye’nin önde gelen sanayicileri de, reklam kampanyasında rol alarak destek vermişti. 2009-2010 sonrasında ise tanıtım gruplarının çalışmalarının daha çok yurt dışında yapılmasının teşvik edilmesi nedeniyle, tanıtım yatırımlarını yurt dışına yapmış ve başta fuarlar ile fuarların gerçekleştiği ülkeler ve şehirler olmak üzere mesajlarını oralarda iletmişti. Ancak diğer yandan, Türkiye pazarı, büyük potansiyeli ile kendi başına “Türkiye’nin

82

Makinecileri”nin en önemli hedef pazarlarından birisi durumunda. Bu nedenle yurt içine tanıtım yapılması da çok büyük önem taşıyor. Dahası Türkiye’nin cari açığının enerjiden sonra en önemli kalemini makine ve aksamları oluşturuyor ve üstelik buna neden olan ithalat kalemlerinin önemli bir kısmı da Türkiye’de üretilmesine rağmen, böyle oluyor. Gelinen noktada Türkiye’nin Makinecileri Yönetim Kurulu, konunun sadece sektörel bir gelişme konusu değil, aynı zamanda gerçek anlamda bir memleket meselesi olduğunu anlatmaya karar verdi. MAKİNE SEKTÖRÜ, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜME DİNAMOSU İşte o noktada hep beraber, uzun soluklu ve ağır bir ön çalışması olan kampanya sürecini başlattık. MAİB Yönetim kurulu ile bera-


BÜYÜME MAKİNESİ, MEMLEKET MESELESI Türkiye pazarı, büyük potansiyeli ile kendi başına “Türkiye’nin Makinecileri”nin en önemli hedef pazarlarından birisi durumunda. Bu nedenle yurt içine tanıtım yapılması da çok büyük önem taşıyor. Dahası Türkiye’nin cari açığının enerjiden sonra en önemli kalemini makine ve aksamları oluşturuyor ve üstelik buna neden olan ithalat kalemlerinin önemli bir kısmı da Türkiye’de üretilmesine rağmen, böyle oluyor. Gelinen noktada Türkiye’nin Makinecileri yönetim kurulu, konunun sadece sektörel bir gelişme konusu değil, aynı zamanda gerçek anlamda bir memleket meselesi olduğunu anlatmaya karar verdi. İşte o noktada hep beraber, uzun soluklu ve ağır bir ön çalışması olan “Büyüme Makinesi” kampanya sürecini başlattık.

ber, reklam ajansımız iki yılı aşkın süre çalıştı. Dünyada orta gelir tuzağını aşabilen ve istikrarlı büyüme gerçekleştiren ülkelerin makine sanayilerini nasıl önemsediğini ve önünü açtığını gözlemledik. Makine sektörünün, Türkiye ekonomisinin büyüme dinamosu olduğunu vurgulamamız gerektiğini gördük. Ve sonunda makine üreticilerinin her birinin ayrı ayrı makineler üretseler de bir araya geldiklerinde “Türkiye’nin Büyüme Makinesi” haline geldiklerini anlatan bir kampanya fikri ortaya çıktı. Bu büyüme makinesini sembolize eden büyük bir makine tasarlandı ve Türkiye’nin ilk uzun metrajlı animasyon filmini de yapan ekiple beraber çekim ve bilgisayar çalışmaları dört ayı aşan bir reklam filmi üretildi. Sonrasında da kampanyanın hedef kitlesine en geniş anlamda ulaşabilmesi ve en etkili sonuçların elde edilebilmesi için medya planlama aşamasına geçildi. Bütçeyi en sağlıklı biçimde kullanabilmek üzere mecralar hassasiyetle seçildi. Her ne kadar ana mecra televizyon olsa da ta-

mamlayıcı olarak gazete, dergi, açıkhava ve İnternet mecraları da kullanıldı. “Türkiye’nin Büyüme Makinesi” kampanyası 29 Kasım – 19 Aralık 2016 tarihleri arasında gerçekleşti. Havaalanlarında ise Ocak ayı sonuna kadar kampanya görsellerimiz kaldı. REKLAM KAMPANYASI HEDEF KİTLEYE ULAŞTI Kampanyanın önemi ve ülke ekonomisi için ifade ettiği anlam televizyonlara da anlatıldı. Bu sayede herhangi bir ilave ödeme yapılmaksızın, televizyon yayınları sırasında, spotlarımızın yüzde 93’ü özel pozisyonlarda (ilk üç-son üç) yayınlandı. Varılan noktada hedeflediğimiz izlenme oranına ulaşıldı. İzlenme oranı ölçümü yapılan ulusal kanalların yanı sıra tematik olarak adlandırılan haber kanallarında da yoğun gösterim gerçekleşti. Erişim yani hedef kitlemizin reklam filmimizi görme oranı ise şöyle gerçekleşti: 1+Erişim yüzde 80 (filmimizi en az bir kez görenler, hedef kitlemizin yüzde 80’i) 3+Erişim yüzde 52 (filmimizi en az üç kez görenler, hedef kitlemizin yüzde 52’si).

Meltem GÜRLER İletişim Danışmanı

İLK BULUŞMA EKONOMİ BASINIYLA OLDU Diğer yandan kampanyanın lansmanı iki ayrı grupla peşpeşe buluşularak yapıldı. Önce ekonomi basını ile bir araya gelindi ve reklam filmi ilk kez onlara gösterildi ve çok olumlu tepkiler alındı. Ardından sektörde 50 ve daha fazla seneyi tamamlayan makine üreticileri ile hem Moment Expo dergisinin 100. sayısı kutlandı hem de kampanyanın televizyonlarda başladığı saatlerde tüm makinecilerle bir arada reklam filmi izlendi. Burada da tepkiler son derece olumluydu. Makineciler, yaptıkları işi zaten aşkla yapıyorlardı ama bunun böylesine net biçimde ülke ekonomisi için ne büyük anlam ifade ettiğini görmekten de haklı bir gurur duydular.

BÜYÜME MAKİNESI’NE DAIR REKLAM KAMPANYASININ LANSMANI, IKI AYRI GRUPLA PEŞPEŞE BULUŞULARAK YAPILDI. ÖNCE EKONOMI BASINI ILE BIR ARAYA GELINDI VE REKLAM FILMI ILK KEZ ONLARA GÖSTERILDI.

83


fuar rotası

2017 YILINA YOĞUN BİR FUAR PROGRAMI İLE BAŞLAYAN MAKİNE SEKTÖRÜNÜN NİSAN AYINDAKİ DURAKLARI İSE; ŞANGAY VE JAKARTA OLACAK. HER İKİ KENTE DE GİDİŞ AMAÇLARI İŞ OLSA DA, ŞİRKET TEMSİLCİLERİNE HER İKİ KENT DE BOŞ ZAMANLARINI DEĞERLENDİREBİLECEKLERİ PEK ÇOK İMKAN SUNUYOR. TARİHİ MEKANLAR, PARKLAR, GÜZEL RESTORANLAR... SİZİN İÇİN KISA BİR GEZİ REHBERİ HAZIRLADIK.

84


N

isan ayında fuar programları çerçevesinde kendine iki farklı rota belirleyen makine sektörü, 20-22 Nisan tarihleri arasında Güneydoğu Asya’nın tekstil ve konfeksiyon makine ve aksesuarları alanında düzenlediği ve önde gelen uluslararası ticaret fuarı olan Indo Intertex için Jakarta’ya giderken, 24-28 Nisan tarihlerinde de çevre teknolojileri konusunda gerçekleşen IFAT China için rotasını Şangay’a çevirecek. DÜNYANIN EN KALABALIK 9’UNCU KENTİ İsmi Sanskritçe’de “zafer” anlamına gelen Jakarta, Güney Asya’nın en kalabalık şehri ve Endonezya’nın başkenti. Endonezya’nın en büyük kenti olan bu şehir, dünyanın en kalabalık 9’uncu şehri olmasının yanında ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan da bulunduğu ülke için önemli bir yere sahip. Geçmişi ise 4. yüzyıla kadar uzanan şehir Sunda Krallığı’nın önemli bir ticaret limanı olmuş. 2. Dünya Savaşı sonrasında ise bağımsızlığını kazanan Endonezya’nın başkenti olmuş. Günümüzde halkının yüzde 90’ı Müslüman olan Jakarta’nın bir bölümü modern ve gelişmiş bir şehir görünümündeyken, diğer bir tarafı ise fakir halkın yaşadığı varoş mahallelerden oluşur. Çok kültürlü bir yapıya sahip olan şehirdeki müzeleri, sanat galerilerini, anıtları, tema parkları ve kültürünü daha iyi tanıyıp anlamanızı sağlayacak sokakları gezerek keyifli zaman geçirebilirsiniz

IFAT China

ÇİN’İN GÖZBEBEĞİ: ŞANGAY Şangay için Çin’in kalbi denebilir. Ülkenin en büyük kenti olmasının yanında, dünyanın en büyük liman ve finans kentlerinden biri olan Şangay, özellikle 2000’li yıllarda hızla büyümüş ve Çin’in kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezi olmuş. Geçmişte küçük bir balıkçı kasabası olan Şangay, günümüzde 1000’den fazla gökdeleni ve 24 milyon nüfusuyla dünyanın en büyük 8. şehri olarak adeta bir mega kente dönüşmüş.

Şangay

85


fuar rotası

JAKARTA

NERELER GEZILIR?

bulmak mümkün. Oldukça büyük bir alana kurulmuş olan Pasar Baru’da fiyatlar oldukça uygun. Ancak kalite konusunda aynı şeyi söylemek zor. Jakarta gezilecek diğer yerleri; Grand Indonesia Mall, Jakarta Cathedral, Ulusal Müze, Beautiful Indonesia in Miniature Park, Ancol Dreamland, Central Park, Jakarta Old Town, Taman Suropati, Gambir Train Station, Sea World ve Kota Kasablanka olarak sıralayabiliriz.

Ulusal Anıt

Ulusal Anıt (Tugu Monumen Nasional) Geniş bir parkın ortasında kurulmuş olan anıtın yapımına 1961 yılında başlanmış ve 1975 yılında bitirilmiş. Buradan bütün şehir panaromik olarak, kuş bakışı görülebiliyor. Yapı tamamen mermerden yapılmış ve üzerindeki alev şeklindeki heykel 14,5 ton bronzdan yapılmış ve 35 kilo altın ile kaplanmış. Yapı, Endonezya’nın kurtuluşunu ve bağımsızlığını simgeliyor. İstiklal Camii (Masjid Istiqlal) Geniş bir bahçe içinde yer alan İstiklal Camii, Endonezya ve Güneydoğu Asya’nın en büyük, dünyanın 4’üncü büyük camisi. Jakarta’nın merkezinde inşa edilen cami, Endonezya’nın bağımsızlığı anısına yapıldığı için “İstiklal” adı verilmiş. Caminin inşa edilmesi 17 yıl sürmüş ve toplam 12 milyon dolar harcanmış. 1978 yılında hizmete giren camide 120 bin kişi aynı anda ibadet yapabiliyor. Pasar Baru Açık bir alışveriş merkezi olan Pasar Baru’da giyimden, oyuncağa, mobilyadan, ayakkabıya kadar bir çok ürünü

İstiklal Camii

86

ALIŞVERIŞ Şehirde alışveriş yapmak için birçok alternatif söz konusu. Bunlar büyük alışveriş merkezleri, lüks mağazalar ve pazarlar olabildiği gibi sokak stantları ve geleneksel ürünler satan dükkanlar da olabilir. Kapalı alan alışverişinden hoşlananlar şehrin başlıca alışveriş merkezlerinden olan Plaza Indonesia, Pasific Place gibi yerleri gezebilirken halkla iç içe bir alışveriş isteyenler Menteng Bölgesi’ni ziyaret edebilir.

NEREDE KALINIR? Çok büyük bir şehir olan Jakarta’da bütçenize uygun birçok konaklama alternatifi yer alıyor. İki farklı yaşam görüntüsündeki şehirde kalmak için en uygun yer Thamrin bölgesi. Burayı hem güvenlik hem merkezi bir yer olması hem de çok sayıda otel bulunmasından dolayı tercih edebilirsiniz. Şehirde deniz manzaralı bir yerde konaklamak isterseniz de Jakarta Utara bölgesini tercih edebilirsiniz.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Trafiğin soldan aktığı Jakarta’da şehir içinde seyahat için birçok alternatif bulunuyor. Otobüs, transjakarta, tren, taksi ve bisiklet şehri gezmek isteyenler için alternatifler olabiliyor. KAI Coomuter Rail Sistemi ile Seyahat: Şehirde ucuza ulaşım sağlamak istiyorsanız bu trenleri tercih edebilirsiniz. Transjakarta – Busway ile Seyahat: Bu toplu taşma araçları ile turnikelerden çıkmadığınız takdirde istediğiniz kadar yolculuk yapabiliyorsunuz. Otobüs ile Seyahat: Otobüslerde nakit para ödemesi de yapılabiliyor. Bu otobüslerde kalkış saatleri bulunmadığı için şoförler yolcuları istedikleri kadar bekletebiliyor. Ayrıca 15 bin Rupi’ye bir bisiklet kiralayabilir ve yakın noktalara pedal çevirerek gidebilirsiniz.

DAMAK TADI Geleneksel lezzetlerin yanında dünya mutfağını da deneyimleyebileceğiniz Jakarta’da yemek konusunda birçok farklı alternatif söz konusu. Burada sokak tezgahlarından aperatif yiyecekler yiyebileceğiniz gibi fast food restoranına ya da dünya mutfaklarından lezzetler sunan restoranlara gidebilirsiniz. Jakarta’nın yöresel yemekleri, yumurtalı noddle çorbası, sebze ile limonlu soto, kırmızı ve beyaz etle yapılan pepes ve şehrin popüler yemeği Karedok’tur. Pirinç ve acı sosun çok tüketildiği bu şehirde Gado Dado isimli ülkenin en meşhur yemeğini de tadabilirsiniz.

Karedok


ŞANGAY

NERELER GEZILIR?

Oriental Pearl TV Kulesi

Oriental Pearl TV Kulesi Şangay’ın gökdelenlerinin arasında mimarisi ve 468 metre yüksekliğiyle göze çarpan kule, Toronto ve Moskova TV kulelerinin ardından dünyanın en büyük üçüncü televizyon kulesi. Yu Yuan Bahçeleri Yu Yuan Bahçeleri 16. yüzyılda 20 bin metrekare alana yapılan ve Çin tarihinin klasik mimari eserlerinden biri. İsmi Çince’de “hoş ve tatmin edici” anlamına geliyor. İçinde göller, köprüler, kuleler, bahçeler ve klasik evler bulunan Yu Yuan’da, aynı zamanda çok sayıda hediyelik eşya dükkânı, kafeler ve restoranlar da yer alıyor.

Yu Yuan Bahçeleri

Kordon Boyu (Bund) Bund, uzun yıllar “Zhonshan Ddong Yi Lu” ismiyle bilinen ve Şangay’ın sembolü olarak kalan ünlü kordon boyu yoludur. Bund’un batı tarafında Gotik, Barok, Romanesk, Klasisizm ve Rönesans gibi farklı mimari tarzda yaklaşık 26 yapı yol boyunca uzanmaktadır. Nehrin yanındaki Huangpu Parkı’nda bulunan ve adına “Aşıklar Duvarı” denilen bin 700 metre uzunluğundaki taşkın kontrol duvarı ise Şangay’ın en romantik köşesini oluşturuyor.

Nanjing Caddesi Çin’in önde gelen alışveriş caddelerinden olan Nanjing Caddesi yaklaşık 5,5 km uzunluğunda. Doğuda Bund’da başlar ve batıda Jing’an Tapınağı’nda biter. Günümüzde dünyanın tüm önde gelen tüketim markaları bu cadde üzerinde faaliyet gösteriyor. Bilim ve Teknoloji Müzesi Müze bodrum ve zemin üzerinde toplam dört kattan oluşuyor. Binanın orta noktasındaki havuzun içinde büyük bir cam küre yer alır. Bu küre “yenilenen yaşam temasının simgesi” olarak biliniyor. Müze içinde yaklaşık 440 kişi kapasiteli dev ekranlarla kaplı üç ve dört boyutlu geniş format tiyatrolar yer alıyor. İkinci ve üçüncü katlar da dinozor iskeletleri, robot dünyası, örümcek sergi salonu, toprak ana, keşif ışığı, insan ve sağlık, uzay tiyatrosu adındaki sergi ve salonlar bulunuyor.

ALIŞVERIŞ Şangay’da belki de dünyanın en ucuz ürünlerini alabileceğiniz bir çok alışveriş merkezi söz konusu. Ancak özellikle elektronik alışverişi yaparken alacağınız ürünün orijinal olup olmadığına dikkat etmeniz önemli. Huaihai ve Nanjing Caddesi’nde hem modern hem de kültürel ürünleri alabileceğiniz bir çok mağazanın varlığı söz konusu. Hediyelik eşya alışverişi yapmak istiyorsanız da Orta Tibet Caddesi üzerinde bulunan dükkanları tercih edebilirsiniz. Alışveriş yapabileceğiniz önemli merkezler ve bölgelerden bazıları; Metro, Three on the Bund, IFC Mall, Yu Yuan Old Street ve Shanghai’s Hongqiao Pearl Market.

IFC Mall

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Şangay’daki toplu taşıma araçlarından yararlanabilmek için “Public Transportation Card” adındaki akıllı kartlardan edinmeniz gerekiyor. Bu kartlar metro istasyonları ve bazı bankalardan temin edile biliyor. Akıllı kartları almak için 20 Yuan depozito vermeniz gerekirken şehirden ayrılırken kartı teslim ettiğiniz takdirde depozito bedeli tekrar iade ediliyor. Şangay’da en yoğun olarak kullanılan ulaşım aracı metrodur. Şangay’da bulunan otobüs hatları en az metro ağı kadar geniş. Şangay çok kalabalık bir şehir olduğundan haliyle bu durum trafiği de yansıyor. Otobüslerde de akıllı kart kullanılıyor. Eğer akıllı kartınız yoksa otobüsün içinde bilet alabiliyorsunuz. Ancak bozuk para vermeye özen göstermek gerekiyor çünkü, bazen para üstünüzü alamayabilirsiniz. Şangay’da taksi yoğun kullanılan bir ulaşım aracı. Şangay dünyanın en pahalı şehirlerindendir ve bu durum taksilerde de kendini oldukça belli eder. Diğer taraftan Şangay’da taksi şoförlerinin birçoğu İngilizce bilmediği için gideceğiniz yerlerin Çince isimlerini de bilmek yararlı olacaktır.

DAMAK TADI Şangay’da her türlü lezzeti bulmak mümkün. Şangay’ın yerel lezzetleri arasında bambu filizi, nilüfer kökü, soya peyniri ve mantarla yapılmış yemekler çokça tüketiliyor. Bunların yanında serçe kızartması, yengeç, nehir yılanı ve deniz ürünleri Şangay mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Bu yemekleri denemek istemiyorsanız, farklı mutfaklara ait restoranları da tercih edebilirsiniz.

87


makale

YENİLENEBİLİR ENERJİ, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ MESELESİDİR YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİ/EKİPMAN YATIRIMLARI, İMALAT SANAYİSİNİN BİRDEN FAZLA ALT SEKTÖRÜNÜ AYNI ANDA GELİŞTİREBİLECEK POTANSİYELE SAHİP, YÜKSEK TEKNOLOJİLİ BİLEŞENLER İÇERİYOR. BU BAĞLAMDA, YENİLENEBİLİR ENERJİ EKİPMANLARINDAKİ UZMANLAŞMA, BAŞKA SEKTÖRLERDE DE REKABETÇİLİĞE KATKI SAĞLAYABİLECEK BİR FIRSAT ALANI OLARAK TANIMLANABİLİR.

E

nerji konusu Türkiye’de sıklıkla gündeme gelen tartışmaların başında bulunuyor. Gerek elektrik kesintileriyle dikkatleri üzerine çeken altyapı yatırımlarındaki eksiklikler, gerekse birincil enerji kaynaklarındaki yüksek ithalat bağımlılığı ve buna önlem olarak yürütülen yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanılmasına yönelik politikalar, temel tartışma konularını oluşturuyor. Cari açık tarafından bakıldığında, enerjideki yüksek dış ticaret açığı tartışmalarının yalnızca enerji kaynakları ithalatına odaklanması, konunun eksik değerlendirilmesine neden oluyor. Oysa ki enerji kaynaklarının ithalatı kadar, bu kaynaklardan enerji üretilmesinde kullanılacak ekipman ve teknolojinin ithalatı da dikkatle ele alınması gereken bir bileşen. TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nın 2014 yılı raporunda1, artmakta olan enerji sektörü yatırımlarının, mevcut haliyle Türkiye’nin makine ithalatının önemli bir bölümünü oluşturduğu görülüyor. Yenilenebilir enerji söz konusu olduğunda ise Türkiye’nin henüz bu alanda rekabetçiliği sağlayamamış olması dış ticaret açığını olumsuz

etkiliyor. Dış ticaret ürün sınıflaması üzerinden literatürdeki çalışmalardan2 yola çıkılarak yapılan ayrıştırma, 68 ürünün güneş, rüzgâr ve dalga enerjileri gibi yenilenebilir enerji alanları ile ilişkilendirilebileceğini gösteriyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji ekipmanlarındaki rekabet gücünü ölçmek için söz konusu veriler temel alındığında, 68 ürünün 40’ında Türkiye’nin rekabetçi üretim gücüne sahip olmadığı görülüyor3. Dış ticaret rakamları, Türkiye’nin rekabetçi olamadığı bu 40 ürünün, dünyada 500 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olduğunu, Türkiye’nin ise 5,95 milyar dolarlık ithalat ve 1,70 milyar dolarlık ihracat ile net ithalatçı (4,25 milyar dolar) konumunda olduğunu ortaya koyuyor. Bu rakamlar, Türkiye’nin mevcut enerji sepetinden kaynaklı enerji ekipman ithalatı sorununun, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yüksek oranda devreye alınmasıyla artabileceğine işaret ediyor. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarını hem enerji kaynaklarında, hem de makine/ekipmanda ithalata bağımlılık sorununa aynı anda çözüm sağlayacak politika ve eylem alanları olarak tanımlamak mümkün.

Sektör Grupları Makine, Elektronik

95

Ulaştırma

Diğer

Metal

Kümen (izopropil benzen) Diğer florlu polimerler (ilk şekilde)

Plastik

Taş, cam

Kimyasal

Tekstil

Gıda

Selüloz asetatlardan-levha, pelikül, lamlar - takviyesiz

Ürün Kompleksite Endeksi, 2014

Yaprak/levha polarizan maddeler

Kaynak: Hausmann, Hidalgo, Bustos, Coscia, Chung, Jimenez, Simoes ve Yıldırım (2014), Wind (2008), Birleşmiş Milletler Comtrade, BACI, TEPAV hesaplamaları. Not: Daire büyüklükleri 2014 yılı dünya geneli ticaret hacmini temsil etmektedir.

88

90

Dokuma makineleri (mekiksiz) kumaş genişliği <30 cm Diyot transistor, yarı iletken aksam parçaları

Alaşımlı çelikten yassı hadde mamuller

Metal işleme merkezleri Çekme/üfleme diğer camlar, yaprak halinde

85

İnsan tartan cihazlar, ev tipi teraziler Kara taşıtları için direksiyon aksam parçaları

80

Takviye edilmemiş diğer levha, yaprak halde dökme camlar

Diğer akümülatörler

75

Soketler ve fişler Baskı devreler

70 Diğer kurşun asitli akümülatörler

65 0,17

0,18

0,19

0,20

0,21

0,22

0,23

Ortalama Yakınlık, 2014

0,24

0,25

0,26

0,27

0,43


Özellikle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Paris Anlaşması süreçlerinin ortaya çıkardığı küresel sürdürülebilirlik gündemi, temiz üretim, iktisadi büyüme ve kalkınmayı bir araya getiren alanların gelişimi için uzun dönemli politika çerçeveleri sunuyor. Bu gündemler içerisinde yer alan hedefleri gerçekleştirmek üzere tasarlanacak politikaların ana hedef alanları dışında sağlayacağı yan faydaları ortaya koyan çalışmalar da gün geçtikçe çoğalıyor. Örneğin BM Kalkınma Programı’nın yayımladığı bir rapor4 Paris Anlaşması’nda yer alan 1,5 derece hedefine yönelik çabaların çevresel, iktisadi ve sosyal etkileri aracılığı ile diğer sürdürülebilir kalkınma hedeflerine muhtemel katkısından bahsederken, söz konusu çabaların 2050 yılına kadar küresel ekonomiye en az yüzde 10’luk ek bir değer sağlayacağını da hesaplıyor. Temiz teknolojiler ve yenilenebilir enerji teknolojilerinin, diğer teknolojilere göre daha hızlı yayıldığı ve daha fazla sayıda alanı etkilemekte olduğu bilimsel çalışmalar aracılığıyla da vurgulanıyor. Avrupa Birliği’nde patent atıfları üzerinden yapılan çalışmalar temiz üretim teknolojileri konusundaki çalışmaların diğer teknolojilere göre yüzde 43 daha fazla atıf aldığını gösterirken5, yenilenebilir enerji teknolojilerinin kullanım alanlarının da enerji üretiminin ötesine geçtiğini söylüyor6. Özellikle güneş enerjisi ve depolama teknolojilerinin, daha geniş yelpazedeki teknolojilerin geliştirilmesine katkıda bulunduğu ortaya konuluyor. Yani, yenilenebilir enerji teknoloji/ekipman yatırımları, imalat sanayisinin birden fazla alt sektörünü aynı anda geliştirebilecek potansiyele sahip, yüksek teknolojili bileşenler içeriyor. Söz konusu çalışmaların sonuçları, imalat sanayisi açısından değerlendirildiğinde yenilenebilir enerji ekipmanlarındaki uzmanlaşmanın, başka sektörlerde de rekabetçiliğe katkı sağlayabilecek bir fırsat alanı olarak tanımlanabileceği ortaya çıkıyor. Türkiye özelinde yaptığımız analizler yenilenebilir enerji ekipmanları üretiminin, Türkiye’nin mevcut imalat üretimi ortalamasından daha sofistike beceriler gerektirdiğini, bu ürünlerde uzmanlaşmanın Türkiye’nin imalat becerilerini geliştirebileceğini gösteriyor. Yenilenebilir enerji ile ilişkilendirildiğinde bahsettiğimiz 68 ürün içerisindeki 63 ürün, Türkiye ekonomisinin ortalamasından daha yüksek sofistikasyona sahip ürünler olarak ön plana çıkıyor. Yani bu ürünlerdeki olası uzmanlaşma, Türkiye ekonomisinin ortalama sofistikasyonunu pozitif yönde etkileme potansiyeline sahip. Ülkelerin gelir düzeylerindeki farklılığın yüzde 75’inin sofistikasyon düzeyleri arasındaki farklılık tarafından açıklandığı7 göz önünde bulundurulduğunda, bu ürünlerdeki uzmanlaşmanın Türkiye’nin milli geli-

rini artırıcı yönde etki edebileceği görülüyor. Yenilenebilir enerji ekipmanları üretiminin getireceği fırsat alanları Türkiye için somutlaştırıldığında ise makine sektörü öne çıkıyor. 68 yenilenebilir enerji ekipmanı için yapılan analiz sonrasında, (a) Türkiye’nin ortalama sofistikasyonunu yükseltebilecek (b) dünya geneline göre pazarını büyütmekte olan ve (c) yenilenebilir enerji ekipmanlarına en yakın (birlikte üretilebilme ihtimali en yüksek) ürünler arasında, yenilenebilir enerji ekipmanlarında uzmanlaşmanın özellikle makine ve elektronik sektöründe farklı ürünlerin üretiminde de kullanılabilecek bir bilgi birikimi oluşturma potansiyeli taşıdığı ortaya çıkıyor. Makine imalatı için gerekli becerilerin diğer birçok endüstrinin gelişmesine de katkı sunduğu düşünüldüğünde, bu zincirleme etkiden ekonominin geneli için önemli faydalar elde edilebileceği anlaşılıyor. Tüm bu bulgular, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini kullanmasının yalnızca enerji kaynaklarını çeşitlendirerek ithalat bağımlılığını azaltması açısından değil, imalat sanayisinde sağlayacağı diğer fırsatlar açısından da kritik önem taşındığını ortaya koyuyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün, benzer ekonomik aktivite, nüfus ve teknik potansiyele sahip ülkelerin gerisinde olduğu biliniyor. Yani Türkiye, sahip olduğu potansiyeli henüz tam anlamıyla hayata geçirememiş durumda. Yatırımların önündeki en önemli engelin ise sıkça değişikliğe uğrayan politikalardan kaynaklı belirsizlik ortamı olduğu, pek çok çalışmada vurgulandığı gibi saha çalışmalarımızda da ortaya çıkıyor8. Oysaki yenilenebilir enerjinin sunduğu temiz ve yerli kaynaklardan enerji üretim potansiyelinden faydalanmaya yönelik uzun vadeli politikalar, bu alandaki yatırımların geliştirilmesine olanak sağlayacaktır. Büyüyen piyasayla birlikte gelişecek olan makine/ekipman üretiminin ve buna yönelik politikaların ise makine sektörünün tamamı için tasarlanacak bir yeniden yapılanma planı çerçevesinde ele alınması, Türkiye imalat sanayisi açısından yüksek katma değerli üretime geçiş fırsatı sunacaktır.

TMMOB Makine Mühendisleri Odası, “Enerji Ekipmanları Yerli Üretimi Durum Değerlendirmesi ve Öneriler”, Ekim 2014, Ankara. 2 Wind, Izak, “HS Codes and the Renewable Energy Sector”, ICTSD Programme on Trade and Environment, 2008. 3 Rekabetçi üretim gücü, Açıklanmış Mukayeseli Üstünlük (Revealed Comparative Advantage-RCA) analiz sonuçlarına göre değerlendirilmiştir. Küresel üretimin referans olarak alındığı analizde, bir sektörde RCA değerinin 1’den büyük olması, seçili ülkenin o sektördeki rekabet gücünün dünya ortalamasına göre yüksek olduğunu göstermektedir. Ricardo, D., “On the Principles of Political Economy and Taxation”, John Murray, London, 1817. Balassa, B., “Trade Liberalization and Revealed Comparative Advantage”, The Manchester School of Economic and Social Studies, Vol. 119, 93-123, UNDP, 1965. 1

Bengisu ÖZENÇ TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Programı Direktörü

Ayşegül TAŞÖZ TEPAV Bölge ve İnovasyon Çalışmaları Programı Politika Analisti

4 “Pursuing the 1,5 Limit: Benfits and Opportunites”, UNDP, December 2016. 5 Dechezleprêtre, A., Martin, R. ve Mayra, M., “Knowledge Spillovers from Clean and Dirty Technologies”, CEP Discussion Paper No 1300, September 2014. 6 Noailly, J. ve Shestalova, V., “Knowledge Spillovers from Renewable Energy Technologies: Lessons from Patent Citations”, Environmental Innovation and Soceital Transitions, Vol 22, 1-14, 2017. 7 Hausmann, R., Hidalgo, C., Bustos, S., Coscia, M., Chung, S., Jimenez, J., Simoes A. ve Yıldırım, M., “The Atlas of Economic Complexity: Mapping Paths to Prosperity”, 2014. 8 “Enerji Politikaları ve Yatırımlar Üzerindeki Etkisi”, http://www.tepav.org.tr/upload/files/1475070941-5. Enerji_Politikalari_ve_Yatirimlar_Uzerindeki_Etkisi. pdf, TEPAV, 2016.

89



makineciler ne okuyor

HAYATA İZ BIRAKAN KİTAPLAR

G

eçtiğimiz sayı MAİB Yönetim Başkanı Adnan Dalgakıran’a sorduğumuz, “Son dönemde hangi kitapları okudunuz? Başucu kitaplarınız hangileri?” sorusunu bu kez MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz’a sorduk. Sevda Kayhan Yılmaz, kendisinde iz bırakan ilk kitabın Robinson Crusoe olduğunu söylerken, “Bugüne kadar beni etkileyen birkaç kitap oldu. Birincisi çok bilindik: Robinson Crusoe. Babamın, aklım erdiğinde ilk hediye ettiği kitaptı Robinson Crusoe ve kitabın içeriğine paralel bir konuşma yaparak vermişti o kitabı. Bitirince, babamın ne anlatmak istediğini çok daha iyi anladım. Her zaman hayatıma uygulamaya çalıştım. Mutlu olmak için çalışmak lazım; çalışırken yılmamak, vazgeçmemek de aynı zamanda. Sonra elinde bulunan şartları kabullenmek ve hayatını ona göre şekillendirmek lazım. Hayatın olumsuz yönlerine değil, olumlu yanlarına odaklanmak gerekiyor” diyor. Yılmaz’ın hayatında yer edinen ikinci kitap ise Ayn Rand’ın “Atlas Vazgeçti” isimli kitabı. “İlk okuyuşumda çok zor okudum çünkü kitap, 1500 sayfadan fazlaydı” diyen Yılmaz, bununla birlikte zaman zaman bazı bölümlerini hala okuduğunu dile getiriyor. Ayn Rand, “Atlas Vazgeçti”de üretimin ve bilimin önemini anlatıyor; bilim adamı ve sanayicinin taşıması gereken ahlâkın üstünde duruyor. Tasvir edilen dünya ütopik bir dünya: Duygusallıktan uzak, akıl, mantık, bilgi ve adalet temeline oturuyor. Yılmaz, “Bu kitapta, işini aşkla yapan iki sanayici var; belki onun için sevdim. Üretimi insan mutluluğunun temeli olarak gördüğü için” derken, “Keşke herkes Atlantis’e gidenler gibi çalışsa, eminim dünya bambaşka bir yer olurdu” vurgusunda bulunuyor.

MEVLANA BAŞ KÖŞEMDE DURUYOR Sevda Kayhan Yılmaz’ın başucu kitaplığındaki diğer kitaplara gelince… Bir Konyalı olarak Yılmaz da Mevlana’yı baş köşede tutuyor. “Mevlana’yı çok severim; farklı yazarlardan onun hayatı ve öyküleriyle ilgili yazılar okumak dinlendirir beni. Mesnevi’nin yeri ise başka tabii” diyen Yılmaz, “Hz. Ali’den Devlet Adamına Öğütler” isimli kitabı ise “devlet adamı” yerine “yönetici” kelimesini düşünerek sık sık okuduğunu söylüyor: “Kitapta vurgulanan maddelerin birine bile uymuyorsanız, bugün yaptıklarınızın doğruluğundan ve sürdürülebilirliğinden şüphe edebilirsiniz. Ben, bu maddelere uymayan yöneticilere hiç güvenmem.” Peki, Sevda Kayhan Yılmaz’ın güncel okuma listesinde hangi kitaplar var? Romanlar mı, iş dünyası kitapları mı? Yılmaz, son 1,5 yıldır hiç roman okumadığını söylerken, daha çok finansla ilgili kitaplar okuduğunu, asıl ilgisini çeken kitapların ise biyografiler olduğunu dile getiriyor. “Biyografi okumayı çok severim: Alınmış dersler, tarihten kesitler. En sevdiğim türdür. Halen okuduğum kitap, ekonomi ile alakalı olsa da aslında bir biyografi; ‘The Man Who Knew: The Life and Times of Alan Greenspan.’ Tahmin edileceği üzere Alan Greenspan’ın hayatını anlatıyor” diyen Yılmaz, Sebastian Mallaby tarafından 2016’da yazılmış bir “bestseller” olan kitabı, bir dostunun önerisiyle okuma listesine aldığını söylüyor. Hatırlanacağı üzere Alan Greenspan, 1987-2006 yılları arasında dört dönem ABD Merkez Bankası Başkanlığı yapmış, bir anlamda küresel ekonominin en tepe noktasında bulunmuştu.

Sevda KAYHAN YILMAZ MAİB Yönetim Kurulu Üyesi

SEVDA KAYHAN YILMAZ’IN BAŞUCU KİTAPLARI ARASINDA İKİ KİTAP ÖNE ÇIKIYOR: DANIEL DEFOE’NUN 1719 TARİHLİ ROMANI “ROBINSON CRUSOE” İLE AYN RAND’IN 1957 TARİHLİ “ATLAS VAZGEÇTİ” İSİMLİ ESERLERİ.

91




iz bırakanlar

TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN BÜYÜK KAYBI TÜRK MAKINE SANAYISININ DUAYEN ISIMLERINDEN, MAKINE SEKTÖRÜNÜN ÖRGÜTLÜ BIR YAPIYA KAVUŞMASI IÇIN HAYATI BOYUNCA ÇEŞITLI GÖREVLER ÜSTLENEN VE MAKINE İMALATÇILARI BIRLIĞI’NIN (MİB) KURUCULARI ARASINDA YER ALAN BEKIR BILGEHAN ARSLAN SANIR VEFAT ETTI.

İ

stanbul Teknik Üniversitesi’nden Makina Yüksek Mühendisi olarak 1954 yılında mezun olan Bekir Bilgehan Arslan Sanır, 1954-1968 yılları arasında Karayolları Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. 1961 yılının Mart ayında, Alman hükümetinin davet ettiği üç makine mühendisinden biri olarak, Şükrü Er ve Cemal Üner ile birlikte bir ay süreyle Almanya’da makine imalatı yapan ve savaş sonrası yeniden kurulan önemli fabrikalarda incelemelerde bulunarak Alman Mühendislik Federasyonu’nu (VDMA) ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı. Aynı yıl içerisinde Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) ismen daveti üzerine altı ay süreyle Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın makine sektörüyle ilgili bölümünün hazırlanması çalışmalarına katıldı. 1960-1962 yılları arasında Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu

94

Üyeliği’nde bulunarak 1972 yılına kadar da yayın komisyonu dahil faklı komisyonlarda başkanlık yaptı. 1 Mart 1968-30 Eylül 1968 tarihleri arasında Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) ile ABD AID teşkilatı arasında organize edilen bir program kapsamında ABD’de bulundu. Bu görev kapsamında programın birinci bölümü olan ilk üç ay, karayollarında bakım ve inşaat hizmetlerinde makine kullanımı ve karayolları teşkilatının incelenmesine, ikinci üç aylık dönem ise inşaat makinesi imal eden fabrikalarda ve bunların bakım onarım teşkilatlarında incelemelere ayrılmıştı. 1 Kasım 1968 tarihinde, Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un isteği üzerine söz konusu bakanlıkta, Sanayi Dairesi Reisliği Otomotiv Şube Müdürü olarak göreve başladı. 1971 yılının Nisan ayında otomotiv, makine, elektronik sektörlerini kapsayan ve lisans anlaşmaları


ile yabancı sermaye başvurularını değerlendiren Sanayi Dairesi Reis Muavinliği görevine atandı. 1972 yılında Dünya Bankası tarafından Washington’da düzenlenen, iki ay süreli “Proje Değerlendirme ve Ekonomi Seminerine” katılan Sanır, 1971-1975 yıllarında UNIDO tarafından farklı ülkelerde düzenlenen, teknoloji transferi ve otomotiv sanayi konusundaki toplantılarda Sanayi Bakanlığı temsilcisi olarak yer aldı. Ayrıca, UNIDO’nun sağladığı bursla 1974 yılında iki ay süreyle Brezilya ve Meksika’da, o yıllarda oldukça hızlı gelişen otomotiv sanayi yatırımlarını inceleyerek söz konusu ülkelerin sanayi bakanlığı yöneticileriyle uygulanan mevzuat üzerinde çalışmalar yaptı. 1975 yılında Hema Dişli’nin ilk Genel Müdürü olarak göreve başlayan Sanır, 1980 yılında bu görevden ayrılarak iki yıl süreyle Ercan Holding tarafından, Ankara’da kurulan MAN Motor Fabrikası’nın ilk Genel Müdürü oldu. İki yıl süren bu görevden sonra tekrar Hema Dişli’de Genel Koordinatör olarak görev aldı. 1985-1991 yılları arasında Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Üyesi olan Bekir Bilgehan Arslan Sanır, 1980-1990 yıllarında, DPT tarafından kurulan Otomotiv Sanayi Sektör Kurulu’na üye olarak katıldı, aynı zamanda Otomotiv Yan Sanayii Çalışma Gurubu Başkanlığı’nı da üstlendi. 1991 yılından 2013’e kadar DPT tarafından kurulan Makina ve Metal Eşya Sektör Kurulu Başkanlığı ve Raportörlüğü görevini yürüten Sanır, 1988 yılında üstlendiği Coşkunöz Metal Form Makina Genel Müdürlüğü görevini 1991’e kadar sürdürdü. 1989 tarihinde kuruluş çalışmalarına başlanan Makina İmalatçıları Birliği’nin (MİB) kurucularından birisi olarak ilk yönetim kurulunda da görev aldı. 1991 yılından 2008’e kadar MİB’in ilk Genel Sekreteri olarak çalışmalar yürüten Sanır, 2012 tarihinde emekli oluncaya kadar da MİB Genel Koordinatörü olarak görev yaptı. MİB’in, Avrupa Takım Tezgahları İmalatçıları Birliği’ne

(CECIMO) 1999 yılında asli üye olarak kabul edilmesinden sonra 2012’ye kadar bu kuruluşta Türkiye temsilcisi olarak Genel Kurul Üyeliği ve Yöneticiler Kurulu Üyeliği görevlerini de yürüttü. “Türk Otomotiv Sanayii” başlıklı kitabı 2012 yılında yayınlanan Sanır’ın “Türk Makina Sanayii” adlı eseri de Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından 2015 yılında okuyucuya sunuldu. Çeşitli gazete ve sektörel dergide makine sektörüyle ilgili çok sayıda yazısı yayınlanan Sanır, MMO’nun yanı sıra çeşitli sanayi odaları ve üniversitelerin düzenlediği toplantılara panelist ve konuşmacı olarak katılarak sektörel birikimini yeni kuşaklara aktarmak için durmaksızın çalışıyordu.

ARSLAN BEKIR SANIR, MAKINA İMALATÇILARI BIRLIĞI’NIN KURUCULARINDAN BIRISI OLARAK ILK YÖNETIM KURULUNDA DA GÖREV ALDI.

MİB’İN KURULUŞUNDA GÖREV ALDI Makine imalatı sektöründe her ne kadar 1980’li yıllarda dernekleşme konusunda bazı girişimler olmuşsa da dönemin koşulları, büyük firmaların sayıca az olması ve küçük firmaların büyüklerle bir araya gelme konusundaki çekinceleri, yapılan girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasını beraberinde getirir. Fakat DPT 1989 Yılı İcra Planı’ndaki 204 sayılı tedbirinde sektörün birliğe olan ihtiyacı; “Geniş ve dağınık bir görünüm arz eden makine imalatı sektörünün organize bir yapı içinde sorunlarının çözülmesini sağlamak ve gelişmesini sürdürmek üzere Makine İmalatçıları Birliği kurulması için hazırlıklar yapılacaktır” şeklinde vurgulanır. Birliğin kurulmasında ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilir. Böylece çok kısa süre sonra hayata geçecek olan MİB’in kuruluş sürecinde ilk adım atılır. Görevin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesinden hemen sonra 1989 yılında yapılan toplantıya; Işık Makine’den Şükrü Er, Coşkunöz’den Arslan Sanır, Komsan’dan Atilla Kuzucan ve Asmaş’dan Ömer Nuri Beşikçioğlu davet edilir. Müsteşar Akın Çakmakçı, toplantı sonucunda “Bu işi alın ve siz yürütün!” diyerek der-

95


iz bırakanlar

MAKINE DIREKTIFI’NIN HAZIRLANMASI VE MİB’IN CECIMO’YA ÜYE OLMASINDA ROLÜ BÜYÜKTÜ.

96

nek tüzüğünün hazırlanması görevini bu dört kişiye devreder. Bu gelişmenin ardından hızlı bir şekilde gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında benzer statüdeki derneklerin çalışma kapsamları araştırılırken diğer yandan da dernek tüzüğünü hazırlamak için hukukçulara danışılır. “Tabi Türk mevzuatı bakımından tüzük hazırlamak biz mühendislerin yapabileceği bir şey değildi” diyerek o günleri anlatan Arslan Sanır, İçişleri Bakanlığı’nın beklentilerine uygun hazırlanan tüzüğü, 1989 yılının 19 Eylül’ünde bakanlığa sunar. Bu tarihten sekiz ay sonra tüzüğün ilgili bakanlık tarafından onaylanmasıyla birlikte MİB resmen faaliyete geçer ve ilk genel kurul da 28 Kasım’da gerçekleştirir. “İçişleri Bakanlığı’na başvurduğumuzda ilk önderlik eden dört firma dışında sadece 17 firma bize katılmıştı” diyen Arslan Sanır, derneğin görev listesinde ilk sırayı üye sayısını artırma çalışmaları olarak belirlendiğini söyler. Dolayısıyla da birlik hayata geçer geçmez üye olmadaki çekingen bakış açısı-

nı değiştirmek ve sektörü alıştırmak için çalışır. Bu bağlamda yürütülen faaliyetler arasında; her ay düzenli bir şekilde Birliğin üyesi olan olmayan her firmaya bülten gönderilmesi, birlik çalışmaları hakkında bilgilerin verilmesi ve firmalarla birebir yürütülen iletişim çalışmaları dışında Birlik, her bir üyesinin yaşadığı problemi kendi sorunuymuş gibi benimser ve bu sorunların çözümüyle yakından ilgilenir. Bu da beraberinde hem yeni üye kazanmayı hem de mevcut üyelerin memnuniyetini artırmayı getirir. Çok geçmeden bu çalışmalar meyvesini verir ve üye sayısı ikinci yıl 60’lar seviyesine ulaşırken daha sonraki yıllarda 190’ın üzerine kadar çıkar. Hem kuruluşunda hem de kurulduktan sonra bürokrasi ile oldukça yakın ilişkiler yürüten MİB yönetimine verilen ilk görev, DPT tarafından oluşturulan Makina ve Madeni Eşya Özel İhtisas Komisyonu’nun başkanlık görevini MİB adına Genel Sekreter Arslan Sanır üstlenmesi talebidir. MİB, 1991 yılından sonra kurulan tüm özel ihtisas komisyonlarında da başkanlık ve raportörlük görevlerini yürütür. SEKTÖRÜN YURT DIŞINA AÇILMASINDA ROL OYNADI İhracat fikrinin baş gösterdiği dönemde MİB’in kapısını iki ziyaretçi çalar. Bu iki ziyaretçiden biri, Birliğin uluslararası ilişkilerinin ilk adımını oluştururken, diğeri ise sektörün yurt dışına açılmasının önünde set olarak duran ama sektör tarafından henüz bilinmeyen gelişmenin habercisidir. Arslan Sanır, MİB’in ilk ziyaretçisiyle 1994 yılının son aylarında karşılaşır. Bu tesadüf Sanır’ın, Sıhhiye’deki ofise giderken, elinde bir kağıt, bir yerlere bakınan yabancıya “Nereyi arıyorsunuz?” diye sormasıyla başlar. MİB’i arayan bu kişi İtalyan Takım Tezgahı İmalatçıları Birliği’nin (UCIMU) bir temsilcisidir ve Birliği, 1995 yılında Milano’da düzenlenecek EMO Fuarı’na katılmaya davet eder. İkinci ziyaretçi ise IGEME’ye o zamanlar danışmanlık yapan Van der Sman’dır. O da bir gün MİB kapısını çalar. Birlikle ilgili bazı bilgileri aldıktan sonra Sanır’a “Makine Direktifi ile ilgili herhangi bilginiz var mı?” diye sorar. Arslan Sanır, “Açıkçası, o güne kadar Makine Direktifi diye bir şey duymamıştık. Van der Sman, konu hakkında kısa bir açıklama yaptıktan sonra IGEME kütüphanesinden bu konu ile ilgili dokümanların birer fotokopisini getirdi. Benim ve MİB’in Makine Direktifi ile tanışması böyle başladı” diye anlatır. Konunun, yeni yeni ihracata başlayan firmalar açısından çok önemli olduğu anlaşılınca Birlik tarafından hiç vakit kaybetmeden çalışmalar başlatılır. Yurt dışından bu konuda yayınlanan bazı kitaplar, araştırmalar ge-


tirilir ve bunlar doğrultusunda hazırlanan kitapçık üyelerle paylaşılır. Hemen ardından da Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir dahil bazı illerdeki sanayi odaları bilgilendirilerek, onların destekleri ve işbirlikleri ile bu illerde makine imal eden MİB üyesi olan veya olmayan sanayicilerin katıldıkları bilgilendirme toplantıları düzenlenir ve hazırlanan kılavuz kitap dağıtılır. MİB’in gelişmesindeki kritik noktalardan bir diğeri de CECIMO üyeliğidir.“Bizler CECIMO’yu tanımakla beraber bu kuruluşa üye olunabilmesi için, o birliğin bulunduğu ülkenin AB üyesi olması gerektiğini düşünüyorduk” diyen Arslan Sanır, böyle bir kuralın olmadığını öğrenmesi üzerine Türkiye’ye döner dönmez bu teklifi yönetim kuruluyla paylaşır. Davet yönetim kurulunda görüşülür ve kabul edilir. Kasım 1999 tarihinde yapılan CECIMO Genel Kurulu’nda, MİB’in asli üye olması oybirliği ile kabul edilir. “Kuşkusuz” CECIMO üyeliği Birliğin en büyük başarıları arasında yer alır. Çünkü bu üyelik MİB’in başvurusu ile değil, CECIMO’nun daveti üzerine gerçekleşir. Arslan Sanır, yaşanan bu gelişme ile ilgili olarak “MİB’in prestij ve ayrıcalığı olduğunu düşünüyorum” der. O dönemde, ülkemizdeki bazı sektör kuruluşlarının benzer üst kuruluşlara katılmak için başvuruda bulunup, çoğunlukla asli üye değil, gözlemci statüsü ile kabul edilmeleri, yıllar sonra asli üye olabilmeleri Sanır’ın düşüncesini doğrulayan bir örnek olurken, bir diğer örnek de aynı zaman dilimlerinde Romanya’nın da CECIMO’ya üyelik için başvuruda bulunmasına rağmen yapılan inceleme sonrasında kabul edilmemesidir. Bu başarı MİB’in olduğu kadar Türk makine imalatı sektörünün de geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. MAİB’İN KURULMASI FİKRİNİ DİLLENDİREN İLK KİŞİ MİB’in sektör için yaptığı en önemli çalışmalardan birisi de makine sektörü ile ilgili ayrı bir ihracatçı birliği kurulması konusundaki ısrarlı davranışıdır. O dönemlerde makine sektörü, İstanbul Maden ve Metaller ihracatçı Birlikleri içinde elektrik elektronikle ilgili birliğin çatısı altındadır. Makine sektörü ile elektrik elektroniğin ne sorunları ne de pazarları aynıdır. Biri tüketiciye diğeri yatırımcıya yönelen iki sektörün aynı çatı altında yer almalarının yanlış olduğu fikri MİB tarafından her fırsatta devlet yetkilileriyle paylaşılır. Başarılı ihracatçılara ödüllerin dağıtıldığı bir törende o zamanın müsteşar yardımcısıyla karşılaşan Arslan Sanır,“TIR şoförlerine bile plaket verdiniz ama bir tane makineci yok. Bu sektörü, elektrik elektroniğin içinde tuttuğunuz sürece makine sektörüne manen destek olmuyorsunuz” der ve “Niye bunu ayrı düşün-

müyorsunuz?” sorusunu yöneltir. Müsteşar yardımcısından gelen cevap ise şu şekildedir: “Zaten çok ihracatçı birliği var. Biz bunları azaltmaya çalışıyoruz. Bir de makine ihracatçıları birliği olmaz”. Her platformda makine imalatçılarının, ihracatçı birlikleri içerisinde ayrı bir yer edinmesi fikrini savunan MİB, aldığı tüm olumsuz geri dönüşlere rağmen bu tavrından vazgeçmez. Daha sonra Ankara’da Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) bünyesinde ayrı bir Makine İhracatları Birliği (MAİB) kurulması fikri kabul edilir. 2000’li yıllara gelindiğinde hem Türk makine imalatı sektöründe hem de MİB’in tarihinde yeni sayfalar açılır. Türk makine imalatçısı artık ustalık bilgisiyle yürüyen atölyelerden yurt dışına imalat yapan fabrikalar boyutuna geçer. Sektörde, hem ürününe hem de hizmetine güvenen ve dünyadaki muadilleri ile rekabet edeceğine inanan imalatçılar vardır. En nihayetinde hızla büyüyen Türk makine pazarı MİB’in de katkısıyla yabancı ülkelerin dikkatini çekmeye başlar. Artık yabancı kuruluşlar Türkiye’nin hem makine pazarı hem de ürünleri hakkında bilgi edinmek istemektedir. Türk makine sektörünün, sivil toplum örgütleri çatısı altında bir araya gelmesinin bürokrasi ve siyaset nezdinde daha etkili sonuç almak için önemli olduğuna inanan ve sektörün gelişerek dünya ile rekabet edecek bir konuma yerleşmesi için hayatı boyunca çeşitli sorumluluklar üstlenen Arslan Bekir Sanır’ı saygıyla anıyoruz.

SANIR, DEVLET PLANLAMA TEŞKILATI’NIN DAVETI ÜZERINE ALTI AY SÜREYLE BIRINCI BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI’NIN MAKINE SEKTÖRÜYLE ILGILI BÖLÜMÜNÜN HAZIRLANMASI ÇALIŞMALARINA DA KATILDI.

97


makine tarihi

BİLGİNİN GÜCÜ: SANAYİ 3.0 BİRİNCİ SANAYİ DEVRİMİ ÜRETİMİN MAKİNELEŞMESİNİ, İKİNCİ SANAYİ DEVRİMİ İSE ÜRETİMİN SERİLEŞMESİNİ SAĞLADI DİYORSAK, ÜÇÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ’NİN DE ÜRETİMİN OTOMASYONU VE SAYISALLAŞMASINI SAĞLADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ.

S Gelecek sayımızda 4. Sanayi Devrimi’ni ele alacağız.

98

anayi Devrimleri’ni incelediğimiz yazı dizimizin ilk iki bölümünde İngiltere’de gelişen ilk Sanayi Devrimi ile yeni enerji kaynaklarının gelişimiyle üretimde serileşmeyi tetikleyen İkinci Sanayi Devrimi’nin ekonomik ve kültürel altyapılarına odaklanmıştık. Bu sayımızda, Üçüncü Sanayi Devrimi’ne, kimi uzmanların “dijital devrim” kimi uzmanların ise “bilgi devrimi” olarak andığı ve halen tamamlanmamış süreci inceleyeceğiz. Yazı dizimizin ilk iki bölümünde üzerinde durduğumuz ve Sanayi Devrimleri üzerinde temel itici güç olan “enerji” başlığı, bu yazının da odağında yer alıyor. Özellikle İkinci Sanayi Devrimi olarak anılan süreçte öne çıkan temel enerji kaynağı, hatırlanacağı üzere elektrikti. Üretimde serileşmeyi sağlayan elektrik enerjisi, diğer yandan iletişimde sağladığı gelişmeler ve ekonomi biliminde oluşturduğu özellikle verimlilik temalı fikirsel dönüşümlerle de büyük bir atılıma neden olmuştu. Yoğun olarak fosil kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisine olan açlık, Dünya

Savaşları’nın etkisiyle o denli artmıştı ki, çoğu analist bu dönemi, yani İkinci Sanayi Devrimi dönemini “Karbon Çağı” olarak da anıyor. Bu dönemde her türlü emtianın üretimi, taşınması ve tüketilmesiyle devasa bir ekonomik hareketlilik yaratılırken, enerji üretimi için yakılan karbondan salınan gazlar, bugünün “Küresel Isınma” sorununun da temel sonucudur. SANAYİ TOPLUMUNDAN BİLGİ TOPLUMUNA Üçüncü Sanayi Devrimi, İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan ve 1970’li yıllardan sonra ivmesi artan, üretimin sayısallaştığı, bilişim teknolojisi dönemi olarak da adlandırılıyor. Bununla birlikte, Üçüncü Sanayi Devrimi de benzer şekilde yeni bir enerji kaynağının kullanılmasıyla tetiklenen bir süreç olarak değerlendirilebilir. İkinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren nükleer güç, devam eden yıllarda bir yıkım aracı olmaktan çıkarak bir enerji ham maddesi olarak yoğun ilgi gördü. Diğer yandan insanoğlunun hesap makinesinden evrimleştirdiği ve temelde yine ihtiyaç duyulan


karmaşık hesapları yapma amacıyla geliştirdiği “bilgisayarlar” da Üçüncü Sanayi Devrimi’nin altyapısında önemli bir mihenk taşı olarak yer aldı. Bilgisayarların işlem gücünün hızla artması “akıllı makineleri” doğururken, robotik endüstrinin ani ve çabuk atılım göstermesi, ilk kez üretimde insan gücünün azalmasına ve robot makinelerin insanların yerine üretimde daha fazla kullanılmasına neden oldu. Halen devam eden bu süreçte en temel kavram ise kuşkusuz bilgidir. Sosyal refahın artması ve yükselen eğitim seviyesi ile bilginin üretilmesi, yayılması ve toplumlar tarafından hızla kabul edilmesi, adına küreselleşme dediğimiz sanayi toplumundan bilgi toplumuna ilerleyen kültürel bir dönüşümün yakıtı olmaya da devam ediyor. ÜRETİM SAYISALLAŞIYOR İkinci Sanayi Devrimi’ni tetikleyen ve Üçüncü Sanayi Devrimi’nin ayrılmaz bir parçası olan elektrik, halen insan uygarlığının temel enerji kaynağı. Elektrik-elektronik teknolojisi alanı bugün diğer tüm alanları geliştiren, temel ve üretken bir sanayiye dönüşürken, bugün kendi tasarım ve teknolojilerini geliştirecek güce de ulaşmış durumda. Günümüzde baş döndürücü bir hıza ulaşan teknolojik gelişmelerin itici gücü olarak nitelendirilebilecek olan elektronik endüstrisi, mikroişlemci veya bilgisayar denetimli düzenleri gerçekleştirmesi ve televizyon, cep telefonu, kişisel bilgisayarlar gibi araçları gündelik hayata yerleştirmesi nedeniyle Üçüncü Sanayi Devrimi’nin baş aktörlerinden biri olarak gösterilebilir. Elektronik ve bilgisayar desteğinin sanayiye ve özellikle makine sektörüne entegre olması, 1969 yılında, algılayıcılardan aldığı bilgiyi kendine verilen programa göre işleyen ve iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı bir cihaz olan ilk programlanabilir mantık devresinin (PLC) PLC Bedford, Massachusetts’te bir grup mühendis tarafından geliştirilmesiyle gerçekleşti. PLC’lerin üretim sistemlerinin otomatikleştirilmesine imkân vermesi sanayide yeni bir dönemi başlatırken, elektronik, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi üretimin otomasyonunu sağladı. Dolayısıyla Birinci Sanayi Devrimi üretimin makineleşmesini, İkinci Sanayi Devrimi ise üretimin serileşmesini sağladı diyorsak, Üçüncü Sanayi Devrimi’nin de üretimin otomasyonu ve sayısallaşmasını sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu dönemde bilgisayar, mikroelektronik, fiber optik, lazer gibi teknolojilerin, telekomünikasyon, nükleer, biyotarım ve biyogene-

3’ÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ’NİN YAPI TAŞLARI ∫ Enerjide çeşitlenme (nükleer, doğal gaz ve yenilenebilir enerjiler) ∫ Bilgisayar ve robotik endüstrisi ∫ Elektronik ∫ Sürdürülebilirlik ∫ Küresel ısınma ∫ İnternet ve bilgi toplumu

tik gibi bilimlerin gelişimi, üretimin yönünü ve biçimini etkilerken, iletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle ticaret ve endüstri de küreselleşme hızını artırdı.

GÜNÜMÜZÜN MEKANİZASYONU BÜYÜK ÖLÇÜDE BİLİŞİM, YAZILIM VE OTOMASYON TEKNOLOJİLERİ ÜZERİNE KURGULANIYOR. YENİ MAKİNELER GEÇMİŞİN PASİF ÖZELLİKLERİ YERİNE BİLİŞİM SAYESİNDE YÜKSEK DÜZEYLİ BİR DİNAMİZM VE OTOMASYON İÇERİYOR.

YENİ ENERJİ ARAYIŞLARI HIZLANIYOR Üçüncü Sanayi Devrimi’nin en önemli gelişmelerinden bir diğeri ise dünya kaynaklarının hızla tükenmesi ve sürdürülebilirlik kavramının gündeme gelmesidir. Enerji kaynağı olarak Birinci Sanayi Devrimi’nde kömür, su ve buhar gücü; İkinci Sanayi Devrimi’nde ise petrol ve elektrik ön plandaydı. Üçüncü Sanayi Devrimi’nde, dijital devrimle birlikte yeni bir iletişim yöntemi ortaya çıkmış olsa da yeni bir enerji kaynağı gelişmedi. Nükleer enerji gibi alternatif bir enerji kaynağı Üçüncü Sanayi Devrimi’nin ilk dönemlerinde hızlı kabul görse de yaşanan aksaklıklar ve oluşan çevre felaketleri, nükleer enerji yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının öne çıkmasını tetikledi. Özellikle Avrupa temelli ilerleyen yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim halen devam ediyor ve az önce andığımız küresel ısınma ile mücadelede de en etkin başlıklardan biri olmaya devam ediyor.

SANAYİ 2.0 İLE SANAYİ 3.0 ARASINDAYIZ TÜBİTAK’ın bin firmayla yaptığı araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de sanayinin dijital olgunluk seviyesi Sanayi 2.0 ile Sanayi 3.0 arasında yer alıyor. Araştırma sonuçlarına göre, firmaların yüzde 22’sinin yeni sanayi devrimi arka planındaki akıllı üretim sistemleri konusunda “kapsamlı bilgiye sahip olduğu” belirlenirken, firmaların yüzde 59’unun “genel bilgi sahibi olduğu”, yüzde 19’unun “bilgisinin olmadığı” sonucuna ulaşıldı. Diğer yandan, firmaların yüzde 50’sinin gelecek üç-beş yıl içerisinde üretim hatlarına ilgili teknolojileri entegre etme stratejileri bulunurken, stratejisi bulunmayan firmaların oranı yüzde 20, stratejisi uzun vadeye yayılan (5-10 yıl) firmaların oranı da yüzde 30 olarak ölçülmüş. Araştırma sonuçlarına göre gelecek sanayi devriminde katma değerin en yüksek olacağı değerlendirilen üç sektör ise “makine ve ekipman”, “bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler” ve “otomotiv ve beyaz eşya yan sanayisi” olarak gösteriliyor.

99



GÖSTERGELER OCAK 2017

101


göstergeler

2017 YILININ İLK AYININ SONUNDA MAKİNE İHRACATI 968,7 MİLYON DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2017 YILININ 1-31 OCAK DÖNEMINDE 968,7 MILYON DOLAR SEVIYESINDE KAYDEDILDI. 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE BU RAKAM 891,1 MILYON DOLARDI. TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI YENI YILIN ILK AYININ SONUNDA GEÇE YILIN AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 8,7 ARTIŞ GÖSTERDI.

102

M

akine sektöründe 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri 136,2 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 36,8 artışla 186,4 milyon dolar seviyesine ulaştı. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde gerçekleştirilen ihracatın değeri 109,9 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 103,8 milyon dolardı. Klimalar ve soğutma makineleri mal grubunda gerçekleşen ihracat artışı yüzde 5,9 oldu. En fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise diğer yıkama ve kurutma makineleri olarak kayda geçti. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde diğer yıkama

ve kurutma makineleri ürün grubunda 88,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. ALMANYA İHRACAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA Makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında Almanya bulunuyor. Almanya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 155,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 19 artışla 185,2 milyon dolar olarak kaydedildi. İkinci sıradaki ABD’ye yönelik makine ihracatı 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 60,8 milyon dolar oldu. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasındaki İtalya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 45,7 milyon dolarlık makine gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 9,3 artışla 50 milyon dolar değerine yükseldi.


MAKINE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTIBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

1 OCAK-31 OCAK 2016 MAL GRUBU ADI

MOTORLAR, AKSAM VE PARÇALARI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

8,6

136,2

1 OCAK-31 OCAK 2017 MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

15,7

12,8

186,4

103,8

4,2

27,2

$/Kg

DEĞİŞİM (% ‘17/’16) $/Kg

MİKTAR

DEĞER

14,5

48,6

36,8

109,9

4,0

8,7

5,9

KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ

25

DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ

33,2

91,2

2,7

33,2

88,5

2,7

-0,1

-3,0

DİĞER MAKİNELER

11,1

75,8

6,8

13,7

85,8

6,3

23,2

13,1

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER

15,1

59,1

3,9

17,6

57,5

3,3

16,3

-2,8

POMPALAR VE KOMPRESÖRLER

6,7

52,3

7,8

7,6

53,3

7,0

13,7

1,8

TAKIM TEZGAHLARI

6,5

42,6

6,5

6,6

44,4

6,7

1,0

4,2

TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ

7,3

40,2

5,5

8,2

42,7

5,2

12,3

6,3

TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER

8,6

38,9

4,5

8,7

37,2

4,2

1,3

-4,3

VANALAR

3,6

29,4

8,0

4

33,7

8,4

9,4

14,6

REAKTÖRLER VE KAZANLAR

3,2

26,4

8,2

4,3

31,5

7,3

34,7

19,0

TÜRBİN, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER

0,8

23,7

28,2

1,6

31,1

19,4

90,7

31,5

GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ

3,7

22,1

5,9

5,7

29,5

5,1

52,0

33,1

ISITICILAR VE FIRINLAR

2,7

19

6,8

3,3

22,6

6,7

21,1

18,8

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR

2,9

22,3

7,5

2,9

21,9

7,5

-1,1

-1,5

YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER

3,8

18

4,7

4,3

19,7

4,5

13,5

9,9

SİLAH VE MÜHİMMAT

3,8

41,7

10,8

1,9

19,2

10,0

-50,1

-53,9

BÜRO MAKİNELERİ

0,2

11,8

53,0

0,3

18,7

58,7

42,8

58,4

AMBALAJ MAKİNELERİ

0,6

8,7

14,3

0,7

11,2

15,9

16,1

28,7

KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER

1,2

13,1

10,8

0,8

8,7

10,0

-28,5

-33,6

RULMANLAR

0,8

9,4

11,1

0,8

8,6

10,7

-5,5

-8,8

KAĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER

0,5

3,5

6,3

0,8

4,8

5,5

56,3

36,1

DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ

0,1

0,7

4,3

0,1

0,6

6,0

-35,5

-10,5

151,2

891,1

5,9

968,7

5,8

11,1

8,7

TOPLAM

168

103


göstergeler

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe 57,5 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi.

len ülke oldu. İkinci sıradaki Almanya’ya 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 3 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında-

İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler sektöründe Cezayir 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 3,9 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştiri-

ki Ege Serbest Bölgesi’ne 2011 yılının 1-31 Ocak döneminde 2,9 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. Listenin dördüncü sırasında yer alan Suudi Arabistan’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 97,4 artışla 2,9 milyon dolar seviyesine yükseldi. Beşinci sıradaki Avusturya’ya 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler kaleminde ihraç edilen ürünlerin değeri 2,2 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 111,6 ile İran’da yaşandı. Listede yüzde 97,4 ile Suudi Arabistan ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 61,5 ile ABD üçüncü sırada takip etti.

İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

CEZAYİR

1,3

4,7

3,4

1

ALMANYA

0,8

3,8

4,5

0,7

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

3,9

3,7

-24,9

-18,3

3

3,9

-7,7

-21,2

EGE SERBEST BÖLGESİ

1,3

3,3

2,5

1,3

2,9

2,3

-2,0

-10,9

SUUDİ ARABİSTAN

0,8

1,4

1,7

1,1

2,9

2,5

33,2

97,4

AVUSTURYA

0,3

2,2

6,9

0,4

2,2

5,7

20,6

-0,2

İNGİLTERE

1

1,8

1,8

1

2

1,9

5,2

14,5

ABD

0,4

1,2

3,0

0,5

2

3,7

30,0

61,5

İRAN

0,1

0,9

5,3

0,4

1,9

4,0

179,4

111,6

İTALYA

0,4

1,8

4,0

0,4

1,6

3,5

2,7

-9,8

MISIR

0,8

2,3

2,8

1

1,6

1,6

20,7

-30,9

15,1

59,1

3,9

17,6

57,5

3,3

16,3

-2,8

MAL GRUBU TOPLAMI

104

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)


POMPA VE KOMPRESÖRLER Pompa ve kompresörler mal grubunda 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 52,3 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 1,8 artışla 53,3 milyon dolara yükseldi. Pompa ve kompresörler ürün grubunda, 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 13,2 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 11,2 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat yüzde 17,9 arttı. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 3,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 8,6 artışla 4 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan İran’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,5 dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 57,1 artışla 2,4 milyon dolar seviyesinde kayda geçti. Dördüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,9 milyon dolar değerinde pompa ve kompresör ihraç edildi. Beşinci sıradaki İngiltere’ye 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde pompa ve kompresörler kaleminde ihraç edilen ürünlerin değeri 1,5 milyon dolar oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türki-

ye geneli pompa ve kompresörler ihracatı tablosunda en fazla artış yüzde 74,4 ile Rusya’da yaşandı. Söz konusu ülkeyi

yüzde 57,1 ile İran ikinci sırada izlerken Ege Serbest Bölgesi 21,5 ile üçüncü sırada yer aldı.

POMPA VE KOMPRESÖRLER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

1,4

11,2

7,7

ABD

0,4

3,6

8,3

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

1,8

13,2

7,3

24,8

17,9

0,5

4

6,8

32,5

8,6

İRAN

0,2

1,5

7,1

0,3

2,4

7,0

59,4

57,1

İTALYA

0,3

2

6,6

0,2

1,9

7,4

-15,4

-5,5

İNGİLTERE

0,2

1,6

6,5

0,2

1,5

6,4

-2,8

-4,3

IRAK

0,1

1,4

10,5

0,1

1,4

7,5

39,9

-0,5

EGE SERBEST BÖLGESİ

0,2

1,1

4,8

0,2

1,4

6,3

-7,1

21,5

POLONYA

0,1

1,2

7,6

0,1

1,2

6,7

10,9

-2,0

SUUDİ ARABİSTAN

0,2

1,8

6,3

0,2

1,1

4,4

-9,4

-35,6

RUSYA

0,08

0,6

7,4

0,1

1

7,1

81,7

74,4

MAL GRUBU TOPLAMI

6,7

52,3

7,8

7,6

53,3

7,0

13,7

1,8

105


göstergeler

TAKIM TEZGAHLARI

2017 yılının 1-31 Ocak döneminde takım tezgahları ihracatı 44,4 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 42,6 milyon dolar seviyesindey-

2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 5,2 milyon dolarlık ürün gönderildi. Listenin ikinci sırasında bulunan ABD’ye 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 2,6 milyon dolarlık ih-

di. Takım tezgahları mal grubundaki ihracat artışı yüzde 4,2 olarak kayda geçti. Takım tezgahları ürün grubunda en fazla ihracat gerçekleştirilen Almanya’ya

racat gerçekleştirildi. Üçüncü sırada yer alan Cezayir’e 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 915 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 184,8 artışla 2,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasındaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,8 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. Listenin beşinci sırasında bulunan Bulgaristan’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 789 bin dolar değerinde ürün gönderilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 139,9 artışla 1,8 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli takım tezgahları ürün grubunda en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 476,2 ile Bangladeş oldu. İkinci sırada yüzde 390,7 ile Güney Afrika Cumhuriyeti yer alırken üçüncü sırada yüzde 259,1 ile Rusya bulunuyor.

TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,7

5,6

7,5

ABD

0,2

3,9

ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,6

5,2

8,0

-12,1

-6,9

15,2

0,3

2,6

8,6

18,9

-32,8

CEZAYİR

0,09

0,9

9,9

0,3

2,6

8,5

234,4

184,8

SUUDİ ARABİSTAN

0,2

1,9

7,3

0,3

1,8

6,2

14,1

-2,5

BULGARİSTAN

0,1

0,7

7,6

0,1

1,8

10,2

79,5

139,9

GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ

0,07

0,3

4,0

0,6

1,5

2,4

703,7

390,7

RUSYA

0,06

0,3

6,3

0,2

1,3

5,5

311,6

259,1

0,002

0,2

8,8

0,1

1,3

10,2

395,4

476,2

İRAN

0,3

2,4

7,0

0,1

1,3

8,0

-53,6

-46,7

IRAK

0,2

1,3

6,0

0,2

1,2

5,4

-2,7

-11,9

MAL GRUBU TOPLAMI

6,5

42,6

6,5

6,6

44,4

6,7

1,0

4,2

BANGLADEŞ

106

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)


TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 37,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler kaleminde en fazla ihracat 8,1 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan İtalya’ya 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 2,7 milyon dolarlık ürün gönderildi. Üçüncü sıradaki Fas’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihraç edilen tarım ve ormancılıkta kullanılan makinelerin toplam değeri 1,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 100,9 artışla 2,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Dördüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 artışla 2 milyon dolarlık ihracat gerçek-

artışla 2 milyon dolar oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda ihracat artışı-

leştirildi. Beşinci sıradaki Cezayir’e 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,3 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 52,6

nın en fazla yaşandığı ülke yüzde 446,3 ile Azerbaycan oldu. İkinci sırada yüzde 318,5 ile Ukrayna yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 205 ile Sudan takip etti.

TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

ABD

1,4

İTALYA

0,9

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

7,1

1

8,1

7,4

-22,5

-19,1

4,1

4,4

0,6

2,7

4,6

-36,1

-32,9

10

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

FAS

0,3

1,1

3,1

0,6

2,3

3,8

62,2

100,9

IRAK

0,5

2

3,6

0,5

2

4,0

-8,4

0,5

CEZAYİR

0,3

1,3

3,5

0,4

2

4,7

14,2

52,6

SUDAN

0,2

0,5

2,9

0,4

1,7

4,1

113,1

205,0

UKRAYNA

0,1

0,3

3,7

0,3

1,5

4,2

268,0

318,5

AZERBAYCAN

0,1

0,2

2,1

0,5

1,4

2,7

323,4

446,3

FRANSA

0,5

1,3

2,6

0,4

1,1

2,7

-11,5

-9,1

İRAN

0,3

1,3

3,7

0,3

1

2,7

5,5

-22,1

MAL GRUBU TOPLAMI

8,6

38,9

4,5

8,7

37,2

4,2

1,3

-4,3

107


göstergeler

VANALAR Vanalar ihracatı 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 33,7 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 29,4 milyon dolar seviye-

sindeydi. Vanalar sektöründeki ihracat artışı yüzde 14,6 oldu. Vanalar sektöründe 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde en fazla ihracat ger-

çekleştirilen ülke 5,7 milyon dolarla Almanya oldu. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya 3,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 47,8 seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında yer alan Irak’a yönelik vanalar ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 2 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 31 artışla 2,6 milyon oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Mısır’a 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirdi. Dördüncü sıradaki İran’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 874 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 51,4 artışla 1,3 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasında yer alan ABD’ye 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,3 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 968 bin dolar seviyesindeydi. ABD’ye yönelik ihracat artışı yüzde 36,6 oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli vanalar sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 132,9 ile Çin’de yaşandı. Listenin ikinci sırasında 122,4 ile Rusya bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 54,8 ile Türkmenistan izledi.

VANALAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,7

3,8

5,3

IRAK

0,2

2

MISIR

0,2

İRAN

0,1

ABD

0,05

ÜLKE

108

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,7

5,7

8,0

-1,7

47,8

8,0

0,3

2,6

8,0

31,2

31,0

2,4

9,2

0,1

1,5

8,4

-30,0

-36,5

0,8

8,7

0,1

1,3

9,3

42,4

51,4

0,9

16,5

0,06

1,3

21,9

3,2

36,6

FRANSA

0,1

0,8

8,6

0,09

1

10,9

-7,4

17,6

RUSYA

0,05

0,4

8,0

0,1

0,9

8,7

105,2

122,4

TÜRKMENİSTAN

0,09

0,6

6,7

0,1

0,9

7,4

39,9

54,8

SUUDİ ARABİSTAN

0,06

0,7

10,8

0,08

0,8

10,5

22,0

17,6

ÇİN

0,03

0,3

11,8

0,03

0,8

27,6

-0,2

132,9

MAL GRUBU TOPLAMI

3,6

29,4

8,0

33,7

8,4

9,4

14,6

4


GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 22,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde yüzde 33,1 artışla 29,5 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Gıda sanayi makineleri kaleminde 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 2,8 milyon dolarla Özbekistan oldu. 2016 yılının aynı döneminde Özbekistan’a 1,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 122,1 oldu. Özbekistan’ın ardından ikinci sırada bulunan Cezayir’e yönelik gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 2,3 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde yüzde 4,1 artışla 2,4 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında yer alan Filipinler’e 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihracat gerçekleştiremezken 2017 yılının aynı dönemin-

yüzde 4.224,7 arttı. Beşinci sıradaki İran’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,3 milyon dolar değerinde gıda sanayi makinesi ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,5 artışla 1,5 milyon dolar olarak kaydedildi.

de 1,9 milyon dolarlık ürün gönderildi. Dördüncü sırada bulunan İngiltere’ye 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,7 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 41 bin dolardı. İngiltere’ye yönelik ihracat

2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli gıda sanayi makineleri sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 4.224,7 ile İngiltere oldu. İsveç yüzde 1.793,8 ile ikinci, Bulgaristan ise yüzde 231,7 ile üçüncü sırada yer aldı.

GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ÖZBEKİSTAN

0,1

1,2

9,0

CEZAYİR

0,4

2,3

5,4

ÜLKE

FİLİPİNLER

-

$/KG

MİKTAR

DEĞER

1,1

2,8

2,4

728,8

122,1

0,7

2,4

3,3

69,1

4,1

0,2

1,9

8,1

-

-

0,04

14,8

0,09

1,7

19,0

3.266,2

4.224,7

İRAN

0,5

1,3

2,7

0,4

1,5

3,2

-8,9

7,5

RUSYA

0,09

1,1

11,7

0,07

1,2

16,2

-20,9

9,2

MISIR

0,4

1,6

4,0

0,2

1,1

4,4

-38,3

-30,6

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

0,06

0,4

7,4

0,09

0,9

10,2

60,5

120,6

BULGARİSTAN

0

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

0,002

İNGİLTERE

0

MİKTAR (BİN TON)

0,02

0,2

12,2

0,1

0,9

7,1

468,5

231,7

İSVEÇ

0,003

0,04

15,8

0,09

0,9

9,4

3.105,2

1.793,8

MAL GRUBU TOPLAMI

3,7

22,1

5,9

5,7

29,5

5,1

52,0

33,1

109


göstergeler

REAKTÖR VE KAZANLAR Reaktörler ve kazanlar ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 26,4 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 19 artışla 31,5 milyon dolar oldu. Reaktörler ve kazanlar ürün grubun-

da 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 9,5 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 6,4 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 48,6 oldu. İkinci sırada

yer alan İngiltere’ye 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan İspanya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 42,4 artışla 2,9 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasında bulunan Cezayir’e 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 10.764,7 artışla 1,9 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde Cezayir’e gönderilen ürünlerin değeri 18 bin dolar seviyesindeydi. Beşinci sıradaki Çin’e 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde ihraç edilen reaktörler ve kazanların değeri 1,7 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 1,4 milyon dolardı. Çin2e yönelik ihracat yüzde 24,6 arttı. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli reaktörler ve kazanlar ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 10.764,7 ile Cezayir’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 405,6 ile Polonya ikinci sırada gelirken yüzde 145,7 ile Avusturya üçüncü sırada yer aldı.

REAKTÖR VE KAZANLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,4

6,4

15,5

İNGİLTERE

0,3

4,3

10,9

ÜLKE

İSPANYA

0,1

2

11,9

CEZAYİR

0,004

0,01

4,2

0,1

1,4

12,7

ÇİN

110

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,6

9,5

14,6

58,3

48,6

0,4

4

9,3

9,1

-6,7

0,1

2,9

15,6

8,6

42,4

1

1,9

1,8

24.432,4

10.764,7

0,1

1,7

10,6

49,1

24,6

İTALYA

0,2

2,4

10,6

0,1

1,3

12,1

-54,2

-47,8

ROMANYA

0,1

0,9

5,1

0,2

1,1

5,3

10,4

15,4

AVUSTURYA

0,03

0,3

9,9

0,08

0,9

10,8

124,7

145,7

RUSYA

0,2

1,2

5,9

0,1

0,7

5,3

-35,4

-41,7

POLONYA

0,01

0,1

11,7

0,07

0,6

9,6

515,6

405,6

MAL GRUBU TOPLAMI

3,2

26,4

8,2

4,3

31,5

7,3

34,7

19,0


HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 21,9 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 3,3 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde Almanya’ya gönderilen ürünlerin değeri 3 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 9,4 oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan Rusya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 87,3 artışla 2,4 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki İtalya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,2 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 33 artışla 1,6 milyon dolara yükseldi.

neminde 1 milyon dolar değerinde hadde ve döküm makineleri ihraç edildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 186 bin dolar seviyesindeydi. Cezayir’e yönelik ihracat artılı yüzde 440,3 olarak kayda geçti. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye gene-

Dördüncü sırada bulunan Bulgaristan’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 703 bin dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 77,1 artışla 1,2 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki Cezayir’e 2017 yılının 1-31 Ocak dö-

li hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 440,3 ile Cezayir oldu. Listenin ikinci sırasında yüzde 140,2 ile Birleşik Arap Emirlikleri yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 89 ihracat artışıyla Romanya üçüncü sırada izledi.

HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE

MİKTAR (BİN TON)

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

0,4

3

RUSYA

0,08

1,3

İTALYA

0,2

1,2

BULGARİSTAN

0,03

0,7

CEZAYİR

0,01

0,1

SUUDİ ARABİSTAN

0,05

ROMANYA

0,09

ABD

0,2

İRAN

0,4

2

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

0,03

0,2

MAL GRUBU TOPLAMI

2,9

22,3

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

6,2

0,4

3,3

7,3

-6,8

9,4

16,4

0,1

2,4

19,8

55,6

87,3

4,9

0,2

1,6

6,6

-1,5

33,0

19,8

0,04

1,2

26,4

33,0

77,1

14,8

0,06

1

14,5

453,7

440,3

0,6

12,0

0,3

0,9

3,0

512,8

56,1

0,4

5,3

0,2

0,9

4,6

117,9

89,0

3,1

10,7

0,08

0,8

10,7

-71,7

-71,7

4,7

0,1

0,8

6,4

-69,0

-58,4

7,1

0,08

0,5

6,5

164,1

140,2

7,5

2,9

21,9

7,5

-1,1

-1,5

111


göstergeler

ISITICILAR VE FIRINLAR Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 19 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 18,8 artışla 22,6 milyon dolara yükseldi. Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 55,1 artışla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde Almanya’ya yönelik Isıtıcılar ve fırınlar ihracatı 1,5 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 2,4 milyon dolar oldu. İhracat listesinin ikinci sırasındaki Polonya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 648 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 110,5 artışla 1,3 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında ise 2017 yılı 1-31 Ocak dönemi itibariyle 1,1 milyon dolarlık ihra-

Ocak döneminde bin dolarlık ısıtıcılar ve fırınlar ihracatı gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam 1,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki Çin’e 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde gönderilen ürünlerin değeri 832 dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam

cat gerçekleştirilen İtalya bulunuyor. 2016 yılında İtalya’ya ihraç edilen ürünlerin değeri 1 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracattaki artış yüzde 8,6 oldu. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise Kamerun ve Çin yer alıyor. Dördüncü sıradaki Kamerun’a 2016 yılının 1-31

968 bin dolara yükseldi. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde ısıtıcılar ve fırınlar mal grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 1.196,6 ile Kazakistan’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 110,5 ile Polonya gelirken yüzde 94,6 ile Suudi Arabistan üçüncü sırada yer aldı.

ISITICALAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI DEĞER (MİLYON $)

$/KG

ALMANYA

0,2

1,5

5,5

POLONYA

0,09

0,6

7,0

ÜLKE

İTALYA

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

0,4

2,4

6,0

41,9

55,1

0,2

1,3

6,0

144,0

110,5

0,1

1

7,8

0,1

1,1

6,9

22,5

8,6

KAMERUN

0,0003

0,001

40,0

0,1

1,1

6,7

-

-

ÇİN

0,0007

0,008

11,0

0,08

0,9

11,1

-

-

FRANSA

0,1

0,9

7,7

0,1

0,8

6,8

7,6

-4,6

ABD

0,1

1,1

7,7

0,04

0,8

19,3

-71,8

-29,3

SUUDİ ARABİSTAN

0,03

0,4

11,6

0,04

0,7

15,8

42,5

94,6

UKRAYNA

112

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

0,1

0,4

3,0

0,09

0,7

8,2

-42,2

56,5

KAZAKİSTAN

0,005

0,04

8,7

0,1

0,6

6,2

1.717,1

1.196,6

MAL GRUBU TOPLAMI

2,7

19

6,8

3,3

22,6

6,7

21,1

18,8


AMBALAJ MAKİNELERİ

Ambalaj makineleri ürün grubunda 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 8,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam, 2017 yılının aynı döneminde yüzde 28,7 artışla 11,2 milyon dolar olarak kaydedildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 896 bin

1-31 Ocak döneminde Fildişi Sahili’ne ihraç edilen ürünlerin değeri 82 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 877,6 artışla 809 bin dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki Cezayir’e 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 669 bin dolar değerinde ambalaj makinesi ihraç edilirken 2017

dolarla en fazla Suudi Arabistan’a ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2016 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 539 bin dolar seviyesindeydi. Suudi Arabistan’a yönelik ihracat artışı yüzde 66,3 oldu. Listenin ikinci sırasında ise Fildişi Sahili bulunuyor. 2016 yılının

yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 8,8 artışla 728 bin dolar oldu. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise Irak ve Libya yer alıyor. Dördüncü sıradaki Irak’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 281 bin dolar değerinde ürün gönderilirken bu rakam 2017 yılının aynı döneminde yüzde 154,6 artışla 716 bin dolar seviyesine yükseldi. Beşinci sıradaki Libya’ya ise 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 10 bin dolar olarak kaydedilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6.601,9 artışla 695 bin dolar oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 6.601,9 ile Libya’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 3.540,8 ile Türkmenistan gelirken yüzde 877,6 ile Fildişi Sahili üçüncü sırada yer aldı.

AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI

2017 YILI

DEĞER (MİLYON $)

0,01

0,5

0,003

0,08

CEZAYİR

0,08

IRAK

0,01

LİBYA

ÜLKE SUUDİ ARABİSTAN FİLDİŞİ SAHİLİ

MİKTAR (BİN TON)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

$/KG

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

$/KG

MİKTAR

DEĞER

39,9

0,03

0,8

29,3

126,6

66,3

21,6

0,06

0,8

12,7

1.562,9

877,6

0,6

7,5

0,02

0,7

26,6

-69,5

8,8

0,2

18,3

0,04

0,7

15,6

199,6

154,6

0,001

0,01

7,0

0,02

0,6

24,0

1.849,7

6.601,9

ETİYOPYA

0,008

0,08

9,9

0,02

0,5

22,0

207,2

578,8

ALMANYA

0,02

0,3

11,7

0,06

0,5

8,3

129,5

62,5

BREZİLYA

0

0

-

0,009

0,4

47,1

-

-

38,6

0,05

0,4

8,1

17.217,2

3.540,8

-

0,01

0,4

24,4

-

-

11,2

15,9

16,1

28,7

TÜRKMENİSTAN

0,0003

0,01

SVAZİLAND

0

0

MAL GRUBU TOPLAMI

0,6

8,7

14,3

0,7

113


göstergeler

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 23,7 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 31,5 artışla 31,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Türbin, turbojet, hidrolik si-

tı. İkinci sırada bulunan Hindistan’a yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 24 bin dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde

lindir kaleminde 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 15,5 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 14,8 milyon dolardı. ABD’ye yönelik ihracat yüzde 5 art-

14.226,3 artışla 3,5 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Almanya’ya 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde 1,9 milyon dolarlık ürün ihraç edildi. Dördüncü sırada bulunan Madagaskar’a 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde ihracat gerçekleştirilmezken 2017 yılının aynı döneminde 1,3 milyon dolarlık ürün gönderildi. Beşinci sıradaki Polonya’ya 2016 yılının 1-31 Ocak döneminde 198 bin dolar değerinde türbin, turbojet, hidrolik silindir ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 509,5 artışla 1,2 milyon dolar oldu. 2017 yılının 1-31 Ocak döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 14.226,3 ile Hindistan’da gerçekleşti. Listede Polonya yüzde 509,5 ile ikinci, Fransa ise yüzde 59,1 ile üçüncü sırada yer aldı.

TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 YILI ÜLKE ABD HİNDİSTAN

2017 YILI $/KG

MİKTAR (BİN TON)

0,03

14,8

386,7

0,06

15,5

256,0

58,6

5

0,002

0,02

10,5

0,01

3,5

236,1

538,5

14.226,3

11,3

0,2

1,9

7,7

13,3

-22,8

-

0,08

1,3

15,1

-

-

13,6

0,01

1,2

95,4

-12,8

509,5

ALMANYA

0,2

2,5

0

0

POLONYA

0,01

0,1

DEĞER (MİLYON $)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

DEĞER (MİLYON $)

MADAGASKAR

$/KG

MİKTAR

DEĞER

FRANSA

0,03

0,6

20,8

0,03

0,9

27,8

18,9

59,1

BELÇİKA

0,009

0,8

86,0

0,01

0,9

95,1

10,7

22,5

-

0,1

0,8

5,8

-

-

MAURİTİUS İRAN

114

MİKTAR (BİN TON)

0

0

0,09

0,4

4,7

0,2

0,6

2,9

115,7

33,1

İSPANYA

0,001

0,4

369,6

0,008

0,3

458,6

-37,5

-22,5

MAL GRUBU TOPLAMI

0,8

23,7

28,2

1,6

31,1

19,4

90,7

31,5


MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK)

Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları

2016 (1 Ocak-31 Ocak) ÜLKE ALMANYA ABD İTALYA

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

17,5

155,7

4,9

69,7

2017 (1 Ocak-31 Ocak)

BİRİM FİYAT ($/KG)

(%) DEĞİŞİM (2017/2016)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

BİRİM FİYAT ($/KG)

8,9

20,8

185,2

8,9

18,8

19,0

14,0

5,2

60,8

11,6

5,3

-12,9

MİKTAR

DEĞER

10

45,7

4,5

11,1

50

4,5

10,2

9,3

13,7

52,6

3,8

13,6

49,1

3,6

-0,2

-6,7

İRAN

4,1

24,7

5,9

8,3

45,6

5,4

101,6

84,2

FRANSA

8,5

34,2

4,0

8,5

33,8

3,9

1,1

-1,0

ROMANYA

4,3

29,4

6,7

4,2

30,1

7,1

-3,4

2,5

İSPANYA

7,5

28,1

3,7

6,9

26,3

3,8

-7,8

-6,6

CEZAYİR

4,6

23

4,9

5,3

25,8

4,8

14,7

12,2

SUUDİ ARABİSTAN

4,8

26,9

5,6

3,5

24,1

6,9

-27,6

-10,6

IRAK

3,5

17,8

5,0

4

19,3

4,8

12,4

8,4

POLONYA

3,7

16,8

4,5

3,1

19,2

6,1

-17,2

14,3

FAS

1,9

10,3

5,2

3

17,4

5,7

53,7

68,2

RUSYA

1,6

11,1

6,6

2,4

16,2

6,5

47,8

46,6

MAURİTİUS

23

113

4,9

1,3

12,9

9,6

5.751,0

11.387,4

MISIR

3,4

16,8

4,9

3

12,6

4,2

-12,3

-24,7

BELÇİKA

3,5

17,1

4,8

2,9

12,5

4,2

-16,7

-27,0

HİNDİSTAN

1,2

6,9

5,6

1,7

11,9

6,9

40,2

71,3

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

1,6

12

7,1

1,9

11,1

5,6

18,2

-7,5 37,1

İNGİLTERE

BULGARİSTAN DİĞER TOPLAM

1,2

7,7

6,0

1,6

10,6

6,6

26,4

48,4

283,5

5,9

54,6

293,3

5,4

12,8

3,4

151,2

891,1

5,9

168

968,7

5,8

11,1

8,7

TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-31 OCAK) 2016 YILI

2017 YILI

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

MİKTAR (BİN TON)

DEĞER (MİLYON $)

ALMANYA

255

1.065

266

1.109

İNGİLTERE

204

628

212

668

IRAK

405

438

687

624

İTALYA

482

556

412

611

ABD

365

448

561

509

FRANSA

112

414

137

499

İSPANYA

ÜLKE

270

376

435

448

HOLLANDA

87

248

179

277

İRAN

73

259

142

272

BAE

263

213

235

244

56

189

71

223

267

185

312

221

98

172

127

218

ÇİN

433

159

539

218

S.ARABİSTAN

225

263

136

205

ROMANYA

105

181

123

194

POLONYA İSRAİL BELÇİKA

BULGARİSTAN

72

123

100

166

MISIR

383

243

184

157

RUSYA

55

95

159

149

CEZAYİR

79

103

73

121

DİĞER

3.124

2.789

3.893

3.385

TOPLAM

7.424

9.157

8.994

10.527

115


fuarlar

RUSYA METALLOOBRABOTKA Metal İşleme 15-19 Mayıs 2017 @Moskova

ALMANYA INTEC Metal İşleme ve Otomasyon 7-10 Mart 2017 @Leipzig ISH Frankfurt İklimlendirme 14-18 Mart 2017 @Frankfurt WASSER BERLIN Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 28-31 Mart 2017 @Berlin HANNOVER MESSE Endüstri 24-28 Nisan 2017 @Hannover

ABD IFPE 2017 Hidrolik, Pnomatik ve Redüktör

INTERPACK Ambalaj Makineleri 4-10 Mayıs 2017 @Dusseldorf

7-11 Mart 2017 @Las Vegas LIGNA CONEXPO CONN AGG Tarım Makineleri 7-11 Mart 2017 @Las Vegas FABTECH CHICAGO

Ağaç İşleme Makineleri 22-26 Mayıs 2017 @Hannover EMO Takım Tezgahları ve Metal İşleme

Metal İşleme, Üretim ve Kaynak İşleme Teknolojileri

18-23 Eylül 2017 @Hannover

6-9 Kasım 2017 @Chicago

MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart

ŞUBAT 2017 MART 2017 NİSAN 2017 MAYIS 2017 HAZİRAN 2017 EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017

116

AGRITECHNICA Tarım Makineleri 12-18 Kasım 2017 @Hannover


POLONYA ÇİN

ITM POLAND Makine ve Teknolojileri

IFAT CHINA

6-9 Haziran 2017 @Poznan

Su ve Arıtma Teknolojileri Fuarı 24-28 Nisan 2017 @Şangay CEMAT ASIA Depolama, Kaldırma, İstifleme 1-4 Kasım 2017 @Şangay

İRAN IRAN PLAST Plastik ve Kauçuk Makineleri 26-29 Eylül @Tahran TAHRAN SANAYİ FUARI

ENDONEZYA

Sanayi

INDO INTERTEX

Ekim @Tahran

Tekstil Makineleri 19-21 Nisan 2017 @Jakarta

BANGLADEŞ

MACHINE TOOL INDONESIA

DTG 2017

Takım Tezgahları ve Metal İşleme

Tekstil Makineleri

Aralık 2017 @Jakarta

23-26 Şubat 2017 @Dhaka

117


adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com

RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr

SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org

118


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.