Kaynak Elektrik Dergisi (Temmuz 2016)

Page 1

21

YAYINCIDAN

Darbe girişimi ve “vurun kahpeye”

Sayı 326 10 TL Temmuz 2016

Dağıtım ve Perakende satış





GE Energy Management Industrial Solutions

SEN Plus Güvenilir alçak gerilim pano çözümleri işinizin kalbi

SEN PLUS Yeni nesil SEN PLUS alçak gerilim sistem panoları, modüler tasarımı sayesinde enerji dağıtımı ve motor kontrol merkezi uygulamalarını tek bir üründe birleştiriyor. Sade ve akıllı tasarımı sayesinde SEN PLUS, birçok farklı sektör ve uygulama için eşsiz esneklik ve üst seviyede kullanıcı güvenliği sunuyor. GE imagination at work

www.geindustrial.com.tr


TESİD’in 30. yılı ve

Türkiye Elektronik Sanayisi Eki Kaynak Elektrik Dergisi, mamullerinizi ve hizmetlerinizi, yüzde 50 indirimli fiyatla olası müşterilerinizin yanı sıra geniş halk kitleleri ile buluşturuyor.

Milliyet Gazetesi ile tüm Türkiye’de dağıtılacak olan “TESİD’in 30. yılı ve Türkiye Elektronik Sanayisi Eki”nde yer alarak markanızı, sektör profesyonelleri ile son kullanıcıya bir kez daha iletebilirsiniz.

TESİD’in 30. yılı ve Türkiye Elektronik Sanayisi Eki’nde yer alacak ürünlerin grup başlıkları: • Elektronik Bileşenler,

Bu yıl içinde, dergimizin Milliyet Gazetesi ile birlikte dağıtılmak üzere planladığı ekler programı şöyledir;

• Tüketici Cihazları, • Telekom Cihazları, • Profesyonel Cihazlar ve Endüstriyel Cihazlar, • Savunma Elektroniği Cihazları, • Bilgisayar Cihazları Ayrıntılı bilgi için: info@kaynakelektrik.com • Tel: 0 212 272 5959

12 Ekim Çarşamba Bilişim ve İletişim Teknolojileri (CEBIT Eurasia 2016 Fuarı) 1 Kasım Salı Elektrik Makinaları (Motorlar ve Transformatörler) CWIEME 2016 Fuarı



IEC 61.439-1’ye göre TİP TEST’li Pano Üretimi Kumanda Panosu, Röle Panosu, LCC, SDK Üretimi TEİAŞ ve ITM Şartnamelerine Uygun (380/154/36 kV) AG, Kompanzasyon, MCC, PLC Pano Üretimleri Y.G. ve O.G. Trafo Merkezleri için Destek Hizmetleri PLC-SCADA-RTU Yazılım Hizmetleri Enerji İzleme Yazılımları ve Proses Otomasyonları Endüstriyel Tesislerin Elektrik ve Otomasyon İşleri Montaj, Test ve Devreye Alma Hizmetleri Saç Köşk, Kompanent ve Özel Kabin İmalatları

Hızla büyüyen ve sürekli bir gelişme içerisinde bulunan Enerji Sektörünün ve Sanayi Tesislerinin elektrik, elektromekanik ve otomasyon ihtiyaçlarına “ çözüm mühendisliği ” sunuyoruz.

VERA ELEKTROMEKANİK PANO SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİK ve MAKİNE SAN. TİC. A.Ş.

9001

14001

İvedik OSB. 1468. Cad. 2239/1. Sok. No:1 06378 Ostim - Ankara / TÜRKİYE Tel: +90 312 394 54 64 (pbx) Fax: +90 312 394 77 97

info@veraelektromekanik.com

www.veraelektromekanik.com



k.




Dynamic, innova ve and modern brand making a dierence in the electricity sector

Up to 36kV Sf6 Gas / A r Insulated Sw tchgear and Controlgear Vacuum C rcu t Breaker Separable Cable Accessor es D str but on Automat on

www.sfaelectr c.com


İÇİNDEKİLER 22

99

TMMOB Başkanı Emin Koramaz “OHAL DEĞİL, DEMOKRASİ İSTİYORUZ” 24 Akkuyu’da keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı 26 “Anadolumuzun güneşine yazık oluyor, Türkiye’nin büyümesi güneş ile mümkün” 28 ANKARA’YA YENİ GÜNEŞ ENERJİsi SANTRALİ 30 GE ‘En Verimli Santral’ ile GuInness Dünya Rekorları arasına girdi 32 Tüpgaz satışları Suriyeliler nedeniyle yükselişe geçti 34

Özel Bölüm

Dağıtım ve Perakende satış

EDAŞ Tedarikçileri 97

Otogaz satışları son 10 yılda yüzde 98 arttı 36 Sıcaklar nedeniyle elektrik tüketimi tavan yaptı 38 “İran, Irak, İsrail gibi ülkelerle de Türk Akımı projeleri yapmalıyız”

12 Temmuz

2016

Deriner HES ülke ekonomisine 1 yılda 500 milyon TL katkı sağladı


47

40 doğalgaz ithalatında Avrupa üçüncüsüyüz 42 Hava kirliliği her yıl 6,5 milyon kişiyi öldürüyor

Sütaş’ın Aksaray biyogaz ve elektrik üretim tesisi açıldı

44 Türkiye ile Çin nükleer enerji alanında işbirliği anlaşması imzaladı

38

46 2016 BP Raporu yayımlandı 48

İthal güneş panellerine artık teşvik yok

“YELKOVAN MÜHENDİSLİK TOPRAKLAMA ÖLÇÜM VE TESİSAT DENETİMLERİ İLE HİZMETİNİZDE”

84

49 MAKALE: Elektrik dağıtım ve perakende satış sektörü üzerinde bir değerlendirme 66

Kanguru Adası yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek istiyor

Elektrikgüncesi ENERJİ DÜNYASINDAN

93

84

137

ANILAR ve GÖRÜŞLER: Serbestleştirmede yeni bir model: Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Arabul’un anlatımıyla Barmek’in Azerbaycan öyküsü... 86 ELEKTRİK TARİHİNDE YOLCULUK: Kainatın En Büyük Kudreti: Elektrik (IV) 89 ANKARA MEKTUBU: düşük PROFİLLİ ENERJİ

13 Temmuz

2016




cydd.org.tr

ÇYDD’ye destek verin, gençlerin hikayesini değiştirin.

Garanti Bankası IBAN Numaraları TR 7200 0620 0034 0000 0629 5838 • TL TR 8900 0620 0034 0000 0907 5067 • USD TR 6200 0620 0034 0000 0907 5068 • EURO



Ülkemizde, AB-479-T akreditasyon numarasıyla TS EN ISO/IEC 17025 standardına göre akredite, 100 kArms-1 saniye ve 50 kArms-3 saniye süresince kısa devre deneyleri yapılabilen yegane bağımsız laboratuvar...

Akreditasyon kapsamında yapılan deneyler: • Kısa devre deneyleri Irms:100kA-1s Ipeak:250kA • İç ark deneyleri Irms:100kA-1s Ipeak:250kA • Sıcaklık artış deneyleri 0-6000A • İzolasyon deneyleri • Toprak sürekliliği deneyleri • DC direnç ölçüm deneyleri • Sigortaların akım-zaman karakteristik deneyleri



YAY IN DAN IŞMA KURULU Elektromekanik Sanayii Hüseyin ARABUL Barmek Holding Yönetim Kurulu Başkan› Muzaffer AVCI Elimsan fiirketler Grubu Kurucu orta¤› Mustafa NURDO⁄AN Federal Elektrik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Bülent DAMAR Pelka Yön. Kur. Başkan› Dr. Arnold HORNFELD Siemens Türkiye eski Başkan› Trafo ve Şalt CihazlarI Refik Can ERKÖK ABB Elektrik Transformatör Genel Müdür Yrd. Ergin D‹KMEN TEKON Enerji A.Ş. Teoman ÇET‹N TEKON Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan› Süleyman KASIRGA EAE Kabin Dan›şman› Kondansatörler Hakk› ONAT TOKAY Elektrik Ltd. Şti. • VISHAY-ESTA Türkiye Temsilcisi Ahmet BAŞARAN KONDAŞ Genel Müdürü Elektrik MakinalarI Prof. Dr. Kemal SARIO⁄LU ‹TÜ Elek.-Elektronik Fak. Emekli Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. H. Bülent ERTAN ODTÜ Elektrik Müh. Bölümü Elektrik ‹letim ve DaĞItIm Sistemleri Dr. T. Tunçay ÇAYLI Yusuf H. KAYA EAE Yönetim Kurulu Başkan› A.G. Tesisat, Şalt CihazlarI Cem BAŞ Legrand-‹malat ve Endüstri Md. Salih Öztekin Elektrik Yüksek Mühendisi Cihan Elektrik Sat›ş Müdürü Elektrikli UlaŞIm Prof. Dr. At›f URAL Kocaeli Üniv. Kurucu Rektörü Rıza Akçan Elektrik Yüksek Mühendisi

Güç ElektroniĞi Prof. Dr. Nejat TUNÇAY Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Hac› BODUR YT Üniversitesi Ö¤r. Üyesi Güvenlik U¤ur YERTUT Yestaş Güvenlik Sist. Ltd. Şti. Otomasyon Enstrümantasyon Burak CEDETAŞ ABC Cedetaş Otom.Kont.Gn.Md. Levent SÖKMEN Allen-Bradley - Türkiye Ertan SÖYLEMEZ ENELSAN End. Elekt. Gn. Müd. Prof.Dr.Do¤an ‹BRAH‹M Yak›n Do¤u Üniversitesi Ölçü ve Kont. Cihz. Ahmet T. UZUNKAYA ENTES Yön. Kurulu Üyesi Ali MANSUR‹ DEMA Yönetim Kurulu Başkanı Halis Erdal GÜREL GEMTA Genel Müdürü O¤uzhan ‹LBAY TERRA Ltd. Şti. Genel Müd. YIldIrImdan Korunma Çetin TEK‹N Radsan Ltd. Şti. Gn.Müd. Harun SIRMABIYIK Amper A.Ş. Yön. Kur. Bşk. AydInlatma Prof. Dr. Mehmet Ş. KÜÇÜKDO⁄U Kültür Üni. Mühendislik ve Mimarl›k Bölümü Başkan› Prof.Dr. Sermin ONAYG‹L ‹TÜ Enerji Enstitüsü Elektrik Müh. EĞt. Prof. Dr. Ahmet DERV‹ŞO⁄LU İTÜ Emekli Öğretim Üyesi Kalite ve Standartlar Dr. Sait SAMLI SIEMENS- Kalite Yön. Direktörü Anahtar Teslimi Sistemler ve Fabrika Elektrifikasyonu Ömer OydaIşIk SIEMENS - Endüstriyel Hiz. ve Çözümler Bölüm Direktörü Mehmet Ferit PEKEROĞLU ELPEK MÜHENDİSLİK - Elektriksel Periyodik Kontroller Mühendis Örgütleri Teoman ALPTÜRK TMMOB ve EMO eski Bşk.

ENERJ‹, ELEKTR‹K, AYDINLATMA, ELEKTRON‹K VE OTOMASYON MÜHEND‹SL‹⁄‹ DERG‹S‹ Yerel Süreli Yay›n Avrupa Bak›r Enstitüsü Türkiye Medya Partneri Say›: 326 - Temmuz 2016 Kaynak Yay›n Tan›t›m Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. ad›na Sahibi, Yay›n Yönetmeni Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü Ersin KAYA ersin@kaynakelektrik.com Genel Yay›n Koordinatörü Ekim N. KAYA ekim.kaya@botego.com Haber Sorumlusu Can Cengiz can@kaynakelektrik.com Reklam Koordinatörü Ayhan ÜSTÜNER ayhan@kaynakelektrik.com Reklam Müdürü Ziya ALKAN ziya@kaynakelektrik.com Tasarım Binbir Ajans Ayda bir ç›kar Sayı fiyat›: 10 TL. Y›ll›k (12 say›) abone bedeli 100 TL. Ö¤renciler için 70 TL. Yönetim Yeri Eski Osmanl› Sk. Ar›kan İş Mrk. No:30 K:2 D:10 34387 Mecidiyeköy-‹ST. Tel: (0 212) 272 59 59 (pbx) Faks: (0 212) 272 33 90 web: http://www.elektrikdergisi.com Ankara Bölge Temsilcisi Ramazan PEKTAŞ JUPİTEK Elk. Elo. Müh. San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 312-433 74 76 Fax: 312-438 74 77 Bask›: G.M. Matbaac›l›k ve Tic. A.Ş. 100 Y›l Mah. MASS‹T 1. Cad. No: 88 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: (0212) 629 00 24-25 Faks: (0212) 629 20 13. ‹mzal› yaz›lar›n düşünsel sorumlulu¤u yazarlar›na, reklam içeri¤inin sorumlulu¤u ilgili firmaya aittir. Dergimizdeki haber ve yaz›lardan izinsiz al›nt› yap›lamaz. Son Bask› Tarihi: Ağustos 2016


YAYINCIDAN

darbe girişimi ve “vurun kahpeye” ERSİN KAYA • ersin@kaynakelektrik.com

B

ugün 31 Temmuz, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki hafta geçmişken yazılıyor bu yazı. Bu iki haftada haber kanallarında söylenmedik söz, yazılı basında yapılmadık yorum kalmadı nerede ise. Ama bu köşede bizim de kendi yorumlarımız ile bir toparlamamız fazlaca bir tekrar kirliliği yaratmaz diye düşünmekteyim. Adım adım ilerleyelim… Birincisi, darbe kötü bir şeydir.Amaçları ne kadar iyi ve güzel diye sunulsa da , anayasayı ihlal eden bir iktidara karşı gerçekleştirilmiş olsa da (örnek 27 Mayıs 1960 darbesi) darbeyi desteklemek yanlıştır. Çünkü arkasında serbest seçimlerle kazanılmış bir halk desteği yoktur. (Tabii bu noktada serbest seçimlerin ne kadar serbest olduğu, demokrasinin ne kadar demokratik olduğu tartışmamız dışındadır.) İkincisi, cemaat çok kötü amaçları olan bir örgütlenmedir. Devletin ordusuna, yargısına, emniyetine, bürokrasisine sızmış, tüm bu kurumlarda egemen olmuştur.Ama burada bir parantez açmak gerekiyor. Bu sızma hareketi her ne kadar cemaatin başarısı olarak ifade ediliyor ise de , cemaat ile son zamanlara kadar işbirliği içinde olan siyasi partinin kadrolaşmadaki katkıları göz ardı edilemez. “ Ne istediniz de vermedim” diyen dönemin başbakanının itirafı bu iddianın en açık kanıtıdır. Darbecilerin , hazırlıkları, geçmiş on yıllardan beri yaptıkları organize bir çalışmanın ürünüdür. Ama ne gezi eylemlerinin, ne de 17- 25 Aralık olaylarının darbenin ayak sesleri olarak nitelenmesinin bir anlamı vardır. Gezi eylemleri Türkiye sosyolojik gerçeğinin bir dışa vurumu iken, 17-25 Aralık eylemleri, bir evdeki milyon dolarlık, kökeni belirsiz birikimin sıfırlanamama telaşının yansımasıdır. 17-25 Aralık ,aydınlatılması gereken bir kara para gerçeği olarak durmaktadır.

Meydanlara dökülen “demokrasi aşığı” halkımız darbe girişimini önledi. Halkımızın, tankların önüne yatarak, üzerine çıkarak darbe girişiminin önlenmesindeki rolü elbette çok önemli idi. Bu uğurda canı verenleri saygı ile anıyoruz. Ama bu noktada askeri birlikler içindeki çeşitli rütbeleri taşıyan komutanların ve polis güçlerinin rolünü küçümsemek büyük haksızlık olur. Basına karşı kanun hükmünde kararnameler ile getirilen göz altı ve tutuklama olayları şu sıra tartışılıyor. 70 Yaşını aşmış kadın ve erkek gazetecilerin bile darbeci olarak yorumlanması, kurunun yanda yaş(lı)ların da yanması endişelerini yükseltiyor.Bu endişeler, toplumda konuyu sorun olarak görenlerin cephesinde bir mutabakat olarak dile getiriliyor. Ne üzücüdür ki, toplumumuzda bir başka mutabakat konusu ise “linç kültürü” başlığı altında toparlanabiliyor. Az kültürlü, kalabalık kitleler hasım olarak gördükleri kişileri , boğarak linç edebiliyor ( Boğaziçi Köprüsü civarında öldürülen Satılmış Kaya) . Aynı linç kültürü, okumuş yazmış ( aydın değil) bir televizyon tartışmacı grubu içinde, farklı düşüncelerini seslendirdiği için “vurun kahpeye” yaklaşımı ile Prof. Dr. Nurşen Mazıcı’ya uygulandı. Kadın hoca program dışına itildi. Hani hemen her durumda söylenen bir tekerleme vardır ya, “ şimdi bir arada birlikte olma zamanı” diye… Biz bunu günümüze uyarlayalım; “ şimdi artık linç kültürünü bir yana bırakma zamanı”…

21 Temmuz

2016


HABER

www.elektrikdergisi.com

TMMOB Başkanı Emin Koramaz

“OHAL DEĞİL, DEMOKRASİ İSTİYORUZ” “Ne darbe, ne dikta, yaşasın bağımsız demokratik Türkiye” diyen TMMOB, Meclis’i devredışı bırakarak hukuku askıya alacak OHAL uygulamasına karşı olduğunu açıkladı. Açıklamada, “Darbeyi fırsata çevirip, bir sivil darbe yapılması, rejimin daha da otoriterleştirilmesi kabul edilemez. Darbe girişimi, başkanlık yoluna giden bir fırsat olarak görülmemelidir” denildi. TMMOB basın açıklaması özetle şöyle:

T

ürk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, her zaman darbelere karşı olmuş, demokrasinin vazgeçilmez olduğuna inanmıştır. 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen askeri darbe girişimi de Birliğimiz tarafından şiddetle kınanmıştır. Ancak darbe sonrası gidişat ayrıca endişe vericidir. Darbeyi fırsata çevirip, bir sivil darbe yapılması, rejimin daha da otoriterleştirilmesi kabul edilemez. Darbe girişimi, başkanlık yoluna giden bir fırsat olarak görülmemelidir. Darbeyi gerekçe gösterip, halkın egemenliğini kısıtlayacak, hukuku geri plana atacak “olağanüstü hal” gibi uygulamalara başvurulmasını doğru bulmuyoruz. Bakanlar Kurulu`nun OHAL ilanı sivil darbe ile Başkanlık sisteminin Başkomutanlık adı altında uygulanması, kurumsallaştırılması anlamına gelmektedir. OHAL ile Meclis devre dışı bırakılmakta, hukuk askıya alınmakta

22 Temmuz

2016

ve tüm yönetim KHK`lara dayanarak Cumhurbaşkanına verilmektedir. Darbe girişimi sonrası gerekli soruşturma ve araştırma süreçleri gerçekleştirilmeden, hukukun temel ilkeleri gözetilmeden yapılan kamudan görev almaların cadı avına dönüştürülmesinden endişe duymaktayız. Darbeciler demokratik hukuk devleti ölçütlerine göre yargılanmalıdır. Gündeme getirilen “idam” gibi insanlık dışı bir cezanın tartışılması yerine hukukun üstünlüğü tesis edilmelidir. Ülkemizin 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana içine çekilmeye çalışıldığı karanlık girdaptan çıkışı OHAL uygulamalarıyla değil, daha fazla demokrasi, laiklik, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, yargıda bağımsızlığın sağlanması, evrensel hukuk ve adaletin tesisiyle mümkündür. TMMOB`nin demokratik, özgür ve laik bir Türkiye için emek ve demokrasi örgütleriyle ortak mücadelesi sürecektir.



HABER

www.elektrikdergisi.com

Akkuyu’da keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer güç santralinin ÇED Olumlu Kararı’nın iptali için TEMA Vakfı dahil 13 kurum ve 80 kadar vatandaş tarafından açılan davada 11 Temmuz 2016 tarihinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı. TEMA Vakfı’nın yanı sıra diğer çevre örgütleri ve odaların da açtığı davaların bilirkişi incelemelerinin birleştirilmesi nedeniyle nükleer santralın keşfi kalabalık bir davacı grubunun eşliğinde gerçekleşti.

• • •

Kullanılacak reaktör TAEK Mevzuatı’ndaki “Sınanmışlık” ilkesini ihlal ediyor Acil koruyucu eylem planında ciddi eksiklikler var Santralin iklim değişikliğine ve deniz ekosistemine olumsuz etkilerine yer verilmiyor

Hangi sorular yanıtlanmadı?

T

EMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada nükleer santrallerin, herhangi bir kaza yaşanmaması durumunda bile toprak varlıkları kaybı, soğutma sularının deniz, akarsu ve göl habitatlarını olumsuz etkilemesi gibi çevresel tahribatlarla doğaya ve yaşama zarar verdiği de hatırlatıldı. Japonya Fukişima’da 11 Mart 2011’de başlayan ve hala devam eden nükleer santral felaketinin ‘ne denli büyük bir tahribata neden olduğu’na da dikkat çekilen TEMA Vakfı açıklamasında şöyle denildi: “Nükleer atıkların güvenli bir şekilde nasıl ve nerede depolanabileceği konusu bugünün teknolojisiyle bile çözülebilmiş değil. Bu son derece tehlikeli bir sorun. Tüm bu gerçekler, nükleer enerjinin aslında sanıldığı kadar temiz olmadığını gösteriyor. Biz de TEMA Vakfı olarak, yaşam için bu kadar ciddi bir tehdit olan nükleer enerjiden vazgeçilmesini istiyoruz.”

Akkuyu’da nelere dikkat edilmeli? TEMA Vakfı’nın açtığı ÇED Olumlu Kararı’nın iptali davasında, Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer güç santraliyle ilgili olarak acilen şu noktalara dikkat çekiliyor: • Atıkların nakli sırasında oluşabilecek bir kazaya ilişkin acil eylem planı yok • Radyoaktif atıkların bertarafı şu anda mevcut olmayan bir mevzuata dayandırılıyor

24 Temmuz

2016

Tüm bunlardan hareketle TEMA Vakfı şu soruları soruyor ve bu sorular yanıtlanmadığı sürece Mersin Akkuyu’nun iptalini istiyor: • ÇED raporunda yer verilen tsunami önlemleri yeterli midir? • ÇED raporunda yer verilen meteorolojik değerlendirmelerin, iklim değişikliği etkileri (soğutma suyu, kaza anında etki alanı) açısından yeterliliği değerlendirildi mi? • ÇED raporunda bölgenin depremselliği ve deprem riski güncel yöntemlerle ortaya konmuş mudur? • Yer seçimi, bölgenin ekolojik özellikleri (korunan alanlar, endemik bitki, hayvan ve böcek türleri, balık yatakları, Akdeniz foku yaşam alanları) ve 1. derece arkeolojik sit alanı açısından uygun mudur? • Nükleer güç santrali, Akdeniz deniz ekosistemi üzerinde ne gibi etkilere (denizden çekilecek soğutma suyu miktarı, deniz suyu sıcaklığını artırması, Akdeniz’de akıntı yaratması) neden olacak? • Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin dayanağı olan hükümetlerarası sözleşme şartları Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltabilecek mi? • Nükleer güç santralini inşa edecek olan Rusya’nın, Akdeniz gibi sıcak bir iklim ve sıcak bir denizde bir nükleer santral inşa, işletme ve sökme deneyimi var mı?



HABER

www.elektrikdergisi.com

“Anadolumuzun güneşine yazık oluyor, Türkiye’nin büyümesi güneş ile mümkün” Türkiye yılda 2 bin 460 saat güneş görmesine rağmen bu potansiyelini enerjiye dönüştürme konusunda zayıf kalıyor. 21 Haziran Dünya Güneş Günü kapsamında açıklamalarda bulunan İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Anadolumuzun güneşine yazık oluyor, sürdürülebilir bir dünya için güneş seferberliğini başlatmalıyız” dedi.

F

osil enerji kaynaklarının tükendiği günümüzde, yılın büyük bölümünü güneşli geçiren Türkiye’nin elindeki bu sonsuz ve değerli enerji kaynağını sürdürülebilir bir gelecek için daha iyi değerlendirmesi gerekiyor. Kuzey Yarımküre’de en uzun günün yaşandığı 21 Haziran’da kutlanan Dünya Güneş Günü kapsamında açıklama yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Türkiye’nin büyümesinin güneşten geleceğini ifade etti. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, güneşten ısı enerjisi elde eden ülkeler arasında Türkiye’nin şu anda 4. sırada olduğunu ancak potansiyelinin çok azını değerlendirebildiğini ancak geleceği güneşin şekillendireceğini vurguladı. Güneş enerjisinin ekonomiye kazandırılmasının önemine dikkat çeken SÜT-D Başkan Yardımcısı Karaosmanoğlu, güneş enerjisine yapılacak her yatırımın ekonomiyi aydınlatacağını ifade etti. Karaosmanoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye, yılda 2 bin 460 saat güneş gören bir ülke olmasına rağmen maalesef bu potansiyeli kullanmıyoruz. Güneşten ısı enerjisi üretiminde dünya dördüncüsüyüz ancak güneşi daha çok çatılarımızda sıcak su elde etmek için kullanıyoruz oysa bu yetmez.

26 Temmuz

2016

Sahip olduğumuz bu enerjiyi başta elektrik olmak üzere pek çok alanda kullanmalıyız. Bugün baktığımızda ülkemizde güneşe dayalı üretilen elektrik daha az güneş gören ülkelere göre çok düşük seviyelerde. Anadolumuzun güneşine yazık oluyor.” Güneş enerjisinin en büyük avantajlarından birinin yerinde enerji üretimi için mükemmel bir seçenek olması diyen Karaosmanoğlu, yenilenebilir enerjinin en yaygın formu olan dağıtık enerji sistemleri için güneşle en iyi uygulamaların başarılabileceğine ve böylece dağıtımda oluşacak kayıp-kaçak miktarının da azaltılabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, güneş enerjisi potansiyeli açısından son derece elverişli bir konumda olan Türkiye’nin sahip olduğu bu avantaj ile geleceğin en büyük enerji üreticileri arasında liderlik payına bile sahip olabileceğini vurguladı. Güneş elektrik üretimi için adeta bir seferberlik gerektiğini belirten Karaosmanoğlu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde güneş enerjisinin büyük rol oynayacağını, bu enerji ile iklime dirençli binalar, köyler hatta kentler yaratabileceğinin altını çizdi.



HABER

www.elektrikdergisi.com

“KOBİ’lerimizin tüm ihtiyaçlarında yanlarındayız”

E ANKARA’YA YENİ GÜNEŞ ENERJİsi SANTRALİ Tekno Ray Solar, Ankara’ da bulunan ve 819 kWp kurulu güce sahip, Tekno Endüstri Güneş Enerjisi Santralinin kurulumunu Mayıs ayı itibariyle tamamladı.

T

ekno Ray Solar, 2016 yılı içerisinde kurmayı planladığı 90 MW’ lık Güneş Enerjisi Santrali projelerinden Ankara’ da bulunan ve toplamda 7 bin m2’ lik çatı üzerine kurulan Tekno Endüstri GES Haziran ayı itibariyle elektrik üretmeye başladı. Tekno Endüstri GES projesinde; altyapı çalışmaları, dizayn kurgusu, saha kurulumu, proje izin aşamaları, uzaktan izleme sistemi süreçleri, Tekno Ray Solar’ ın ekibi tarafından yürütüldü. Uzaktan izleme sistemi ile üretim değerlerine anlık ulaşabilme imkânı sağlayan Tekno Endüstri Güneş Enerjisi Santrali’ nin, yılda 1.200.100 kWh elektrik üretmesi hedefleniyor. En kaliteli santraller, en iyi ürünler ve en verimli tasarım stratejisiyle Tekno Ray Solar tarafından yapılandırılan ve direkt şebekeye bağlı olarak kurulan santral, fabrikanın elektriğini karşılamanın yanı sıra üretilen fazla elektriğin tamamının satışını gerçekleştiriyor. Tekno Endüstri Güneş Enerjisi Santrali devreye alındıktan sonra yıllık ortalama 1750 ağacın kurtarılmasını ve ortalama 700 ton CO2 salınımının engellenmesini sağlıyor.

28 Temmuz

2016

lektriğini Zorlu Elektrik’e taşıyan ve 24 ay kalma taahhüdü veren DenizBanklı KOBİ’lere ilk 3 ay elektrik kullanımı ücretsiz sunulurken, 3.000 uçuş mili de hediye ediliyor. DenizBank ile Zorlu Elektrik arasında yapılan işbirliği kapsamında, elektriğini Zorlu Elektrik’e taşıyan ve 24 ay kalma sözü veren DenizBanklı KOBİ’lere ilk 3 ay elektrik ücretsiz olarak sunuluyor ve 3.000 uçuş mili hediye ediliyor. Kampanyadan faydalanmak için “ZORLU” yazıp 3280’e kısa mesaj göndermek ve gelen kampanya kodunu 444 80 82 no’lu Zorlu Elektrik Çağrı Merkezi’ne iletmek yeterli oluyor. DenizBank KOBİ Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Murat Kulaksız hayata geçirdikleri işbirliği ile ilgili şunları söyledi; “DenizBank olarak, KOBİ ve esnafımıza sadece finansal çözümlerimizle değil, gelişim ve büyümelerine olanak sağlayacağına inandığımız her noktada destek olmaya büyük önem veriyoruz. Sektöründe öncü firmalarla yaptığımız işbirlikleri neticesinde müşterilerimize günlük hayatlarını kolaylaştıracak; ticari faaliyetleri gereği karşılamak durumunda oldukları maliyetleri azaltacak hizmetleri avantajlı bir şekilde sunmaya çalışıyoruz. Bu misyonumuzun devamı niteliğinde DenizBanklı KOBİ’lere Zorlu Elektrik’ten büyük avantajlar sunuyoruz. Halihazırda müşterilerimizin öğle yemeği ihtiyaçları için Ticket Restaurant, kargo gönderimleri için MNG Kargo, kuru temizleme ihtiyaçları için Dry Center, güvenlik ihtiyaçları için Pronet ve çeviri hizmetleri için Protranslate.net firmaları ile işbirliklerimiz devam ediyor. Önümüzdeki dönemde de işletmelerin diğer harcamalarını azaltmaya yönelik anlaşmalar yaparak KOBİ’lerimize faydalar sunmayı sürdüreceğiz.”



HABER

www.elektrikdergisi.com

GE ‘En Verimli Santral’ ile GuInness Dünya Rekorları arasına girdi General Electric ve EDF, Bouchain, Fransa’da yeni bir güç üretimi teknolojisi ve dijital entegrasyon çağını başlatacak nitelikte GE’nin HA türbini ile donatılmış ilk kombine çevrim santralini hizmete açtı. GE ayrıca, Bouchain santralinde yüzde 62,22’yi gerçekleştiren verimlilikte GE’nin dünyanın en verimli kombine çevrim santralinin enerjileme alanında Guinness Dünya Rekorları arasına girdiğini açıkladı.

G

E Enerji Başkan ve CEO’su Steve Bolze, rekorla ilgili olarak; “Bugün geleceğin santrali ile bir tarih yazıyoruz. Dünyanın en verimli kombine çevrim santralini hayata geçirme alanında Guinness Dünya Rekorları arasına girmenin heyecanını yaşıyoruz. Ayrıca bu türbinin müşterilerimize sağladığı, endüstriye yön veren esneklik ve güvenilirlik özelliklerinden de büyük gurur duyuyoruz. Gelecek yıllarda EDF ile çalışmaya devam etmeyi ve Bouchain santralinin yüksek performansını sürekli kılmak üzere servis çözümleri sağlamayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi. GE’nin HA gaz türbini, 30 dakikadan kısa bir sürede tam güce ulaşarak şimdiye kadarki en yüksek esnekliği sağlıyor. Bu özellik, iş ortaklarının şebeke talebindeki dalgalanmalara hızla yanıt vermesini, şebekeye yenilenebilir ürünler entegre edilmesini ve hava koşullarına hızla uyum sağlanmasını mümkün kılarak yenilenebilir enerjiden daha fazla faydalanılmasının önünü açıyor. Bu gelişmeler, 195 ülkenin daha temiz elektrik gücü olanaklarına daha fazla yoğunlaşarak sera gazı emisyonunu azaltmak üzere kısa süre önce imzaladığı Paris COP 21 anlaşmasını da desteklemekte. EDF CEO’su Jean-Bernard Lévy ise “Bu yeni nesil termik santrali hizmete sokarak EDF, enerji geçişini destekleme ve Fransa’daki termik santralinin enerji verimliliğini artırmak üzere piyasada en gelişmiş teknolojileri kullanma amacını sergiliyor. Bu durum EDF’nin CAP 2030 programı kapsamındaki inovasyon taahhüdünü de destekliyor” dedi. Bouchain santrali, önceden erişilmesi mümkün olmayan bir gücü ortaya çıkararak rekor seviyede verimlilik sağlamaya yardım eden

30 Temmuz

2016

GE’nin Dijital Santral yetkinliklerinin de önemli bir göstergesi olma niteliği taşıyor. Dijital kontrol sistemi gibi yetkinlikler, daha yüksek güvenilirlik ve optimizasyon için değerli tahmini öngörüler sunarak, stabil ve verimli operasyonlar yürüten daha iyi santral sonuçları sağlamak üzere gerçek zamanlı veriler kullanıyor. 605 MW’den yüksek bir üretim kapasitesi ile Bouchain santrali, 680 bin’ den fazla hanenin ihtiyacına eşdeğer elektrik üretecek. Ayrıca HA kompresörü Goodyear zeplinini 10 saniyede şişirebilecek hızda hava üflüyor ve 9HA.01’deki son kanadın ucu 1200 mil/saat ya da 1931 kilometre/saat hızda (ses hızının 1.5 katı) hareket ediyor. GE Enerji, Gaz Enerji Sistemleri Başkanı ve CEO’su Joe Mastrangelo da şu açıklamaları yaptı: “Bugün endüstrimizde önemli bir dönüm noktası yaşanıyor. Yüksek enerji verimliliğinin geleceğine adanmış dünyanın dört bir yanındaki pek çok GE ve EDF çalışanının azmi ve çalışkanlığı olmadan bu dönüm noktasının yaşanması mümkün olamazdı. Daha da genişleyen GE Store sayesinde bu girişimler konusunda işbirliği çalışmaları yapmamız, doğru donanım ve yazılım araçlarını bir araya getirmemiz ve bu sonuçları insanlara sunmamız mümkün hale geldi.”


Ö Z G E N

Üretim

E L E K T R Ý K

V E

T Ý C A R E T

Ta a h h ü t

A . Þ .

Müþavirlik

Bus-Bar Sistemleri • Ana Daðýtým Panolarý • Çekmeceli Panolar • MCC Panolar • Aydýnlatma ve Priz Panolarý Mimik Kumanda Panolarý • Metal Clad Hücreler • Metal Köþkler • Mobil Köþkler Fiberoptik Altyapýlar Havaalanlarý • Raylý Sistemler • Otoyol ve Tüneller • Pompa Ýstasyonlarý • Hidroelektrik Santraller Trafo Merkezleri • Silo Tesisleri • Endüstriyel Tesisler

1. Organize Sanayi Bölgesi Göktürk Caddesi No:8 06935 Sincan - Ankara 0(312) 267 10 25 0(312) 267 10 28 info@ozgen.com

w w w . oz g e n . co m


HABER

www.elektrikdergisi.com

Tüpgaz satışları Suriyeliler nedeniyle yükselişe geçti Doğalgaz ve elektrik kullanımının yaygınlaşması ile 15 yıldır düşüş gösteren LPG pazarı ilk kez artıya geçti. Sebebi ise Suriyeli sığınmacıların yakıt olarak tüp kullanması ve ağırlıklı olarak doğalgaz olmayan bölgelerde ikâmet etmesi.

S

on 15 yılda yüzde 65 daralan LPG sektöründe Suriye baharı yaşandığını belirten İpragaz CEO’su Selim Şiper, sektörde bölgelere göre yüzde 1-3 arasında değişen büyüme rakamları gördüklerini açıkladı. Şiper, geçen yıl 195 milyon kilogram tüplü satış yapıldığını bu yıl ise 250 milyon kilogram satış yapacaklarını da söyledi. Bu yıl toplamda yüzde 1’lik bir büyüme kaydedildiğini açıklayan Şiper, “Suriyeli misafirlerimizin yoğun olduğu illerde ise bu rakam yüzde 3’lerde. Gaziantep, Hatay, Kilis, Adana gibi Suriyeli misafirlerimizin yoğun yaşadığı illerde tüp satışları arttı” dedi. Selim Şiper, terör örgütü üyelerinin piknik tüplerini bomba yapımında kullanmalarıyla ilgili olarak, “Ulusal güvenlik meselesi olarak tabii ki sektör, pratik bir çözüm de getirilirse elinden geleni yapar. LPG sektörü önlem olarak bütün fedakarlıklara katlanır. Bu konuda bazı adımlar atılıyor, özellikle bazı yerlerdeki hareketlilik gayet iyi biliniyor” dedi. “Tüpleri patlayıcı için kap olarak kullanıyorlar” diyen Şiper, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de tahminen 70 milyon kadar tüp var. 70 milyon tüpü markalamak, işaretlemekten bahsediliyor. Bu tüplerin bir kısmının nerede

HES KABLO İSO 500 Listesi’nde Sektör Lideri Oldu

İ

stanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ araştırmasında HES Kablo bir kez daha ilk 100’de yer aldı. İSO 500 Listesi’nde 69’uncu sırada yer alan HES Kablo, listede tüm kablo üreticilerini geride bırakarak kablo sektöründe lider oldu. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen

32 Temmuz

2016

olduğu bile belli değil. Çünkü 50-60 yıllık bir sektörden bahsediyoruz. Derseniz ki, 20 milyon tane tüpe radyo vericisi takın, bu herhalde bugünden yarına olabilecek bir iş değil, ama makul bütün tedbirleri almaya tüm LPG sektörü muhakkak ki önayak olacaktır.” İpragaz Genel Müdür Yardımcısı Cem Deniz de tüp satışlarında Suriyelilerin etkisinin net olduğunu vurgulayarak, bunun sığınmacıların genelde doğalgazın yaygın olmadığı kırsal alanlarda yaşamasından kaynaklandığını belirtti. Tüpgaz fiyatlarının 4-5 yıldır durağan seyrettiğini anlatan Deniz, yeni kullanım alanlarının hızla geliştiğini, bu çerçevede geçen yıl 200 milyon kilogram olan tüplü satışlarını yılsonunda 250 milyon kilograma çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.

‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ araştırmasının sonuçları açıklandı. İSO 500 listesinde HES Kablo bu yıl da kablo sektöründeki liderliğini koruyarak, listenin 69’uncu sırasında yer aldı. 2004 yılından bu yana Türkiye’nin lider kablo üreticisi konumunda olan HES Kablo, İSO 500 sıralamasındaki yeriyle Kayseri bölgesindeki tüm sanayi kuruluşları arasında da birinciliği elde etti. 1 milyar 202 milyon 602 bin TL’lik net satışı ile kablo sektöründeki lider konumunu sürdüren HES Kablo, 30’dan fazla ülkeye 110 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleştirmekte.


E-LINESMART E L E K T R İ K

Donatılabilir Bürotik Priz Blokları

Kişisel ihtiyaçlarınıza ve tercihlerinize bağlı olarak modüler tip enerji, zayıf akım ve multimedya prizleri ile donatılabilir, esnek yapısı sayesinde yüksek kullanım kolaylığı sağlar. Yeni yaşam ve çalışma ortamı ürünleri ile, kullanıcılara konfor ve estetik ile birlikte işlevsellik de sağlayan E-LINE SMART serisi; • Donatılmış veya donatılabilir bürotik priz blokları. • Ofis, toplantı odaları, özel çalışma alanları ve açık ofislerde her türlü masa ve mobilya ile uyumlu yapısı. • Günümüz ofis ihtiyaçları için enerji, zayıf akım ve multimedya pizlerinin kullanılabileceği isteğe bağlı zengin kablo sonlandırma seçeneği. • Alüminyum eloksal gövde (isteğe bağlı olarak siyah ve beyaz boyalı) ve polikarbon halogen free (HF) kapaklar ile modüler yapı ve yenilikçi tasarım. • Anahtarlı otomatik sigorta (MCB) ve/veya kaçak akım anahtarı (RCD) kullanılabilme özelliği. • HF kablolar ve geçmeli tip vidasız klemensler ile birlikte tamamlanmış iç montaj, çalışır vaziyette hazır ürün yapısı. • İstenilen boy ve içerikte sorunsuz ve sınırsız üretim.

■E-LINE SMART SM-LUX I

■E-LINE SMART SM-STD II

■E-LINE SMART SM-STD I

■E-LINE SMART SM-IN/D

www.eae.com.tr

■E-LINE SMART SM-IN/S


HABER

www.elektrikdergisi.com

Otogaz satışları son 10 yılda yüzde 98 arttı

T

ürkiye’de yurtiçi otogaz satışı son 10 yılda yüzde 98 artarak 3 milyon tona yükseldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’de tüplü ve dökme sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) satışlarında azalış yaşanırken, otogaz satışları artmaya devam ediyor. Türkiye’de geçen yıl tüplü LPG satışı 2006’ya kıyasla yüzde 45 azalarak, 1 milyon 491 bin 580 tondan 815 bin 547 tona geriledi. Dökme LPG satışı ise 2006’da 475 bin 454 ton olarak gerçekleşirken, geçen yıl yüzde 63’lük azalışla 176 bin 281 tona düştü. Öte yandan, 2006’da 1 milyon 550 bin 605 ton olan otogaz satışı ise 2015 sonu itibarıyla yüzde 98 artışla 3 milyon 69 bin 237 tona yükseldi.

Otogaz satışlarının artması LPG piyasasına da yansıdı ve toplam LPG satışlarında son 10 yılda yüzde 15,5’lik bir artış ortaya çıktı. Toplam LPG satışı, belirtilen dönemde 3 milyon 517 bin 639 tondan 4 milyon 61 bin 64 tona ulaştı. Otogazın tüm LPG satışlarındaki payı 2006’da yüzde 44,08 iken, 2015 itibarıyla yüzde 75,58’e yükseldi. Geçen yıl, otogaz satışlarının en çok gerçekleştiği

dönem yılın üçüncü çeyreği olarak belirlendi, söz konusu dönemde 906 bin 485 ton satış yapıldı.LPG satışlarında 2015’te en büyük payı yüzde 29,36 ile Aygaz aldı. Aygaz’ı yüzde 10,6’lık pay ile OMV Petrol Ofisi izledi. Geçen yıl en çok otogaz satan şirket de yine yüzde 25,31’lik pay ile Aygaz olurken, OMV Petrol Ofisi yüzde 14,03’lük payla ikinci sırada yer aldı.

TP Petrol Dağıtım AŞ özelleştirmeye hazırlanıyor

T

ürkiye Petrolleri Petrol Dağıtım AŞ’nin özelleştirme sürecinin, bu yılın üçüncü çeyreğinde başlaması planlanıyor. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TP Petrol Dağıtım AŞ’nin özelleştirilmesine ilişkin İstanbul’da bilgilendirme toplantısı düzenledi. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanı Mehmet Bostan başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, TP Petrol Dağıtım AŞ tanıtılarak, özelleştirme süreci hakkında muhtemel yatırımcılar ve ilgili bankalara bilgi verildi. Toplantının ana başlıklarını Özelleştirme İdaresi’nin kamu kurum ve kuruşlarının özel sermayeye devredilmesinde üstlendiği rol, geçmişte başarıyla gerçekleştirilen özelleştirme işlemleri, TP Petrol Dağıtım AŞ’nin özelleştirme süreci ve ihale şartları oluşturdu. TP Petrol Dağıtım AŞ, akaryakıt dağıtım sektöründe yüzde 4,4 pazar payı ile altıncı en büyük oyuncu konumunda. Şirket 400’e yaklaşan bayi sayısı, stratejik lokasyonlarda bulunan 7 akaryakıt depolama tesisi, 333 bin metreküp akaryakıt depolama kapasitesi, 2 LPG dolum tesisine sahip bulunuyor.

34 Temmuz

2016



HABER

www.elektrikdergisi.com

Sıcaklar nedeniyle elektrik tüketimi tavan yaptı

K

avurucu sıcaklarla birlikte klimaların devreye girmesiyle elektrik tüketimi de serbest piyasada elektrik fiyatları da uçtu. Kavurucu sıcaklarla birlikte klimaların devreye girmesiyle elektrik tüketimi de serbest piyasada elektrik fiyatları da uçtu. Özellikle öğle saatlerinde klimaların çalışmaya başlamasıyla birlikte tüketim 35-36 bin megavattan, 40 bin megavatı aştı. Günlük tüketim, bir hafta içinde 731 milyon kilovatsaatten, 814 milyon kilovatsaate yükseldi. Birim

elektrik fiyatı (günlük ortalama), 11.5 kuruştan önce 15 kuruşa, ardından 17.7 kuruşa kadar çıktı. Habertürk’ün haberine göre, sektör temsilcileri, Temmuz ve Ağustos’ta da klima etkisiyle tüketimde yukarı yönlü bir artış olacağını, birim elektrik fiyatının da 25-30 kuruş aralığına kadar çıkabileceğini hesaplıyor. Vatandaş, serinlemek için klimalara yüklenmeye başladı. Eski TEDAŞ Genel Müdürü Osman Nuri Doğan, klimaların elektrik üretimine ve tüketimine etkisini değerlendirdi. Günlük puantta klima etkisiyle tüketim

“Güneş panellerinin Türkiye’de üretilmesini şart koşacağız”

E

nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, yeni tespit edilen sahalarda kömüre dayalı elektrik üretim tesislerini hayata geçireceklerini belirterek, “12 bin megavat kömüre dayalı elektrik ürettiğimiz takdirde yılda yaklaşık

36 Temmuz

2016

artışının en az 5 bin megavat olduğunu belirten Doğan, bunun daha da artabileceğini söyledi. Doğan, tamamının çalışması durumunda klimaların elektriğe etkisinin 7 bin megavat dolayında olduğunu kaydetti. Sıcakların devam etmesi halinde temmuz ve ağustos ayında tüketimde rekorlar kırılabileceğini anlatan Doğan, geçen yıl en yüksek tüketimin 867.5 milyon kilovatsaatle 30 Temmuz’da gerçekleştiğini anımsatarak, “Sıcaklar sürerse yeni rekorlar kırılması kaçınılmazdır” dedi. TEDAŞ Genel Müdürü Doğan, yaz aylarında akarsu santrallarının yüksek tüketim talebini karşılamak için yoğun biçimde üretim yapacağını, bir süre sonra da suyu tüketecekleri için şalter indireceklerini söyledi. Doğan, bu santralların diğer kaynaklara göre çok ucuza elektrik ürettiğini belirterek, “Bu santrallar devre dışı kalınca eylül, ekim ve kasımda elektrik fiyatları görece yüksek seyreder” dedi.

4 milyar dolarlık doğalgazı daha az ithal etmiş olacağız.” dedi. Yerli üretime dayalı yenilenebilir elektrik santrallerine tam destek verileceğini dile getiren Dönmez, önümüzdeki dönemde güneş santralleri kurma şartı olarak güneş panellerinin Türkiye’de üretilmesinin şart koşulacağını söyledi. Türkiye’de 15 milyon tonluk kömür rezervi bulunduğunu kaydeden Dönmez, bu yıl içerisinde birkaç santralin ihalesini tamamlamak istediklerini sözlerine ekledi.



HABER

www.elektrikdergisi.com

“İran, Irak, İsrail gibi ülkelerle de Türk Akımı projeleri yapmalıyız”

E

nerji uzmanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu; “Sadece Rusya ile değil, İsrail gibi ülkelerle de Türk Akımı projeleri hayata geçirebilmeliyiz. Böylece transit konumumuz güçlenir” dedi. Türkiye ve İsrail ilişkilerinde yaşanacak normalleşme, özellikle alternatif enerji koridorları konusunda yeni fırsatları beraberinde getirecek. Merkezi ABD’de bulunan Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği’nin başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu; İsrail’in karasularında keşfedilen gaz potansiyelinin bulunduğunu, böyle büyük bir rezervin iç tüketimle bitirilmesinin imkânsız olduğunu hatırlattı. Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Komşuları Ürdün’e doğalgaz satıyorlar ancak bu ülke de iyi bir müşteri profili çizmiyor. Lübnan ve Suriye ile ne kadar sıkıntılı ilişkileri olduğu herkesin malumu. O sebeple İsrail için nüfusu yüksek, sanayisi her geçen gün gelişen, tüketimi fazla olan iki hedef ülke var; Türkiye ve Mısır. Geçen yıl Mısır karasularında da doğalgaz bulundu. Dolayısıyla hem en iyi müşteri hem de en ekonomik transit geçiş ülkesi olarak Türkiye ortaya çıkıyor. İsrail’den gelmesi muhtemel gazın ne kadarının Türkiye’de kullanılıp, ne kadarının Avrupa’ya gönderileceği gibi konular süreç içinde netleşecektir. Alternatif güzergahta bile Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti var. İsrail doğalgaz satmak istiyorsa, Türkiye ile enerji ortaklığını sağlam tutmalı” diye konuştu. Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusunda Türk Akımı projelerini çoğaltması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Kumbaroğlu, şunları kaydetti: “Sadece Rusya ile değil, İran, Irak, İsrail gibi ülkelerle de Türk Akımı projeleri hayata geçirebilmeliyiz. Bu ülkelerle geliştirilecek enerji projeleri ile doğalgazda rekabet ortamının sağlandığı bir ticaret merkezi oluşturulabilir.”

38 Temmuz

2016

İthal güneş panellerine artık teşvik yok

E

konomi Bakanlığı’ndan yatırımlarda devlet yardımları hakkında kararın uygulanmasına ilişikin 2012/1’nolu tebliğde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, tebliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına yapılan eklemeyle, yurt dışından temin edilecek güneş panelleri yatırım teşviği kapsamından çıkartıldı. Geçtiğimiz yıl, Ekonomi Bakanlığı’nın İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin 2015/9’nolu Tebliğ’i Resmi Gazete’de yayınlanmış ve ithal edilen güneş panellerine gözetim uygulaması getirilmişti. Buna göre, yüksek vergiye tabi olmadan güneş paneli ithal edebilmek için Ekonomi Bakanlığı tarafından düzenlenecek gözetim belgesi gerekmekteydi. Yeni düzenlemeyle ithal güneş panelleri yatırım teşviğinden yararlanamayacak ve artık ithal edilen güneş panelleri yüksek vergiye tabi olacak.



HABER

www.elektrikdergisi.com

doğalgaz ithalatında Avrupa üçüncüsüyüz

T

ürkiye geçen yıl Avrupa ülkeleri arasında yer alan en fazla sıvılaştırılmış doğalgaz ve boru gazı ithalatı yapan üçüncü ülke oldu. “BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’na” göre yer alan raporda ise, küresel doğalgaz ticareti geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 4 artışla

704 milyar metreküpe ulaşmış oldu. Raporda, Türkiye’nin, Rusya ve Cezayir’den yüksek miktarda doğalgaz ve LNG satın aldığı belirtildi. Türkiye geçtiğimiz yıl boru hatlarıyla doğalgaz ticaretinde Avrupa ülkeleri içinde Almanya ve İtalya’nın sonrasında ise üçüncü sırada yer aldı. Almanya

23. Dünya Enerji Kongresi, 9-13 Ekim tarihleri arasında düzenleniyor

9

-13 Ekim 2016’da İstanbul’da gerçekleşecek 23. Dünya Enerji Kongresi’ne geri sayım başladı. Kongreye konuşmacı olarak katılacak 250 uluslararası isim de netleşti. “Yeni Ufukları Kucaklamak” temasıyla düzenlenen kongrede, 70’in üzerinde ülkeden global enerji sektörüne yön veren 250 isim kürsüye çıkacak. Onursal Başkanlığı’nı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üstlendiği, Başbakan Binali Yıldırım ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ev sahipliğinde düzenlenecek 23. Dünya Enerji Kongresi, siyaset, iş ve akademi dünyasının

40 Temmuz

2016

geçen yıl 104 milyar metreküple Avrupa’da en fazla boru gazı ithal eden ülke olarak görüldü. İtalya 50 milyar metreküple Avrupa’da ikinci en fazla boru gazı ithalatı yapan ülke olurken, Türkiye ise 39,7 milyar metreküple üçüncü sırda yer almış oldu. Türkiye’yi 35,9 milyar metreküple Fransa ve 30,2 milyar metreküple Hollanda izlemiş oldu. Avrupa’da en fazla LNG ithalatı yapan ülke 13 milyar metreküple İspanya yer alırken, onu 12,8 milyar metreküple Birleşik Krallık izlemiş oldu. Türkiye de geçen yıl toplam 7 milyar 500 milyon metreküple Avrupa’da en fazla LNG ithal eden üçüncü ülke olarak görüldü.

ünlü isimlerini buluşturacak. Zirvenin konuşmacıları arasında İran Enerji Bakanı Hamid Chitchian, Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Rainer Baake ve Monako Prensi II. Albert’in yanı sıra Malezya, Belçika, Bulgaristan, İsveç, Irak, Ürdün, Çad, Kongo, Senegal ve Somali enerji bakanları bulunuyor. BP Grubu İcra Kurulu Başkanı Bob Dudley, E.ON Başkanı ve CEO’su Johannes Teyssen, Gazprom CEO’su Alexey Miller, OMV CEO’su Rainer Seele, Saudi Aramco CEO’su Amin H. Nasser, Siemens Enerji Sektörü CEO’su Lisa Davis, SPIC Başkanı Wang Binghua, Sabancı Holding CEO’su Güler Sabancı ve TANAP CEO’su Saltuk Düzyol ile Total, ENI, SOCAR, GE, RWE, EWE, Bionas, Masdar, Tokyo Gaz, DHL, Nestlé, Econet, Ecopetrol ve Westinghouse gibi şirketlerin üst düzey yöneticileri de çeşitli oturumlardaki sunumlarıyla gündemlerini İstanbul’a taşıyacak.


R

mühendislik

Elektriksel Periyodik Kontroller Türkiye'nin tescilli ilk ve tek elektriksel periyodik kontrol firması

ISO 9001 - OHSAS 18001 - ISO 14001

fark yaratan mühendislik çözümleri..

www.elpekmuhendislik.com.tr

profesyonel hizmet profesyonel ekiple mümkündür.

ELPEK GRUP olarak : örnek almak yerine, örnek olmaya devam ediyoruz..

KONTROL

TEST BAKIM

MONTAJ

RAPOR

ÖLÇÜM

PROJE

KURULUM

endüstriyel tesislerin ilk tercihi olmaya devam ediyoruz..

Trafo SMM Hizmetleri Enerji Verimliliği Danışmanlığı Yüksek Gerilim İşletme Sorumluluğu Elektriksel İş Güvenliği Uzmanlığı Trafo Bakımı ve Tip Testleri Elektriksel Güvenlik Malzemeleri Enerji Yöneticiliği Hizmetleri Elektriksel İş Güvenliği Eğitimleri

Merkez Adres : Yenişehir Mah. Paşa Cad. İzmit / KOCAELİ www.elpekgrup.com

Topraklama Tesisatı Ölçümü Paratoner Tesisatı Ölçümü Aydınlık Şiddeti Seviyesi Ölçümü Termal Kamera Ölçümü Kaçak Akım Rölesi Testleri Elektrik Tesisat Uygunluk Raporu İş Güvenliği Periyodik Ölçümleri ERA Elektriksel Risk Analizi

Şube Adres : Mimar Sinan Mah. Site Sok. Körfez / KOCAELİ www.elpekparatoner.com

Yangın Algılama ve İhbar Sistemleri Paratoner Tesisatı Kurulumu Kompanzasyon Panosu Röle Takibi Enerji Panosu Bakım ve Kontrolü Endüstriyel Tesisat Montaj ve Bakımı Özel Aydınlatma Tesisatları Montajı Topraklama Tesisatı Montajları Endüstriyel Planlı Bakım Hizmetleri

Şube Adres : Çok yakında sizlerle.. Bornova / İZMİR www.elpekmuhendislik.com.tr


HABER

www.elektrikdergisi.com

Hava kirliliği her yıl 6,5 milyon kişiyi öldürüyor

U

luslararası Enerji Ajansından, hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle her yıl yaklaşık 6,5 milyon kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Uluslararası Enerji Ajansından yayımlanan raporda, hava kirliliği; tansiyon, kötü beslenme ve sigaranın ardından insan sağlığı için dördüncü büyük tehdit olarak gösterildi. Hava kirliliğine bağlı hastalıklardan dolayı her yıl 6,5 milyon insanın hayatını kaybettiği belirtilen raporda, enerji sektöründe hava kirliliğinin önlenmesi için gerekli adımların atılmaması halinde bu sayının ilerleyen yıllarda artacağı uyarısında bulunuldu. Kapalı alanların dışındaki hava kirliliği yüzünden dünyada erken ölümlerin sayısının yaklaşık 3 milyondan, 2040 yılına kadar 4,5 milyona çıkacağı öngörüsünde bulunulan raporda, özellikle Asya ülkeleri bu konuda en mağdurlar arasında gösterildi. Kapalı alanlardaki hava kirliliği yüzünden bugün için 3,5 milyon olan erken ölüm sayısının, 2040’a kadar 3 milyona düşeceği bildirilen raporda, enerji sektöründe hava kirliliğini önlemek için yapılacak sadece yüzde 7 oranındaki yatırımın, 2040 yılına kadar hava kirliliği yüzünden ölümlerin sayısını önemli miktarda düşüreceği belirtildi. Enerji santralleri, fabrikalar ve otomobiller, açık alanlarda havayı kirleten en önemli faktörler olarak gösterilirken, kapalı alanlardaki kirliliğe ise en fazla, özellikle gelişmekte olan ülkelerde

Global nükleer enerji kapasitesi 25 yılın en büyük artışını yaşadı 42 Temmuz

2016

yemek pişirmeye yarayan ilkel ve standart dışı ocakların yol açtığı kaydedildi. Hava kirliliğinin özellikle fakir ülkelerde önemli sorun olarak görüldüğü ifade edilen raporda, büyük kentlerde yaşayanların yüzde 80’inin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği standartların altında bir hava soluduğu kaydedildi.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, global nükleer enerji kapasitesi 2015 yılında 1990’dan bu yana görülen en büyük artışı yaşadı. Çin ve Rusya’daki yatırımların etkisiyle nükleer enerji kapasitesi 2015 yılında 10,2 GW arttı. IEA Başkanı Fatih Birol konuyla ilgili, “Nükleer kapasitede böyle bir artışı daha önce hiç görmemiştik. Çin, Güney Kore ve Rusya bu artışta rol oynadılar. Ortaya konan verilerin, doğru politikalar uygulandığında nükleer kapasitenin artabileceğini gösteriyor” diye konuştu.


HABER

www.elektrikdergisi.com

“5 yılda toplam 10 milyar liraya yakın yatırım planlıyoruz”

S Orta ölçekli bir AVM’nin elektrik gideri 15 bin haneye bedel Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Mehmet Özdağ, “Orta ölçekli bir alışveriş merkezinin aylık elektrik gideri 15 bin hanenin tükettiği elektriğe eşittir” dedi.

A

lışveriş merkezlerinin projelerinin gün ışığı almayacak şekilde tasarlandığını kaydeden Özdağ, “Onun için hiçbir mağazada dışarıdan gün ışığı alamazsınız. Bunu tasarlayanlar ‘Gelen ziyaretçiler zaman kavramını şaşırsın, kendini burada kaybetsinler’ diye mi yapıyor bilemiyorum. Dolayısıyla gün ışığı almadığı için elektrikle aydınlatma durumunda kalıyorlar. Satış amaçlı ve reklam amaçlı özel aydınlatmalar kullanılıyor. Bunun üstüne bir de klimalar kullanılıyor. Alışveriş merkezleri birer enerji canavarıdır” diye konuştu. Türkiye’de alışveriş merkezi çılgınlığı olduğunu öne süren Mehmet Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Ortalama bir AVM kurulu gücü yaklaşık 15 megavat. Bunun yüzde 30’nu kullansa 5 megavat kurulu gücü var. Dolayısıyla Akkuyu’ya tasarlanan nükleer santral 4 bin 800 megavat kurulu gücünde. O Akkuyu Nükleer Santrali’nin bütün enerjisini AVM’lere vereceksin. Yani anca karşılıyorsun. Türkiye’nin AVM yapma çılgınlığını bir şekilde gözden geçirmesi lazım. Bu şekilde tamamen gün ışığna kapalı ve her şeyi elektriğe bağlı olarak elektrik oburu olan mimariler yerine, biraz daha şehir dışında gün ışığını alacak şekilde tasarlanmış AVM modelinin kurala bağlanması lazım. Farklı enerji alteratifleri tercih edilmeli.”

abancı Holding Enerji Grubu Başkanı Göçmen: “Sadece elektrik dağıtım tarafında yılda 1-1,5 milyar lira olmak üzere, 5 yılda toplam 10 milyar liraya yakın yatırım planlıyoruz.” Sabancı Holding ve Alman enerji şirketi E.ON’un ortak olduğu Enerjisa’nın yapacağı yatırımları değerlendiren Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Mehmet Göçmen, E.ON’la başarılı bir ortaklık yürüttüklerini belirtti. Enerjisa’yı yalnızca elektriği satan bir şirket konumundan çıkarmak istediklerini vurgulayan Göçmen, şöyle devam etti: “Şu anda çok sayıda enerji müşterisi sabit tarifeyle enerji alıyor. Türkiye liberalleştiği oranda, yepyeni bir büyüme potansiyeli çıkacak. Sabit telefondan mobil telefona geçer gibi bir süreç yaşayacağız. Şirket olarak buna hazırlanıyoruz. Enerjisa’yı yalnız elektriği satan değil, danışmanlık hizmeti veren ve müşterinin evinde elektrik üreten ve yöneten bir şirket haline getirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda hem sektör hem şirket olarak bambaşka ve çok daha olumlu bir gündemimiz olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

43 Temmuz

2016


HABER

www.elektrikdergisi.com

Güneş enerjisinde yıl sonu hedefi 1000 megavat

U Türkiye ile Çin nükleer enerji alanında işbirliği anlaşması imzaladı Nükleer enerji alanında öncü ülkelerden Çin ile işbirliğine gidildi. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Çin Ulusal Enerji İdaresi Direktörü arasında nükleer enerji alanında işbirliğine dair mutabakat zaptı imzalandı.

Z

aptın kapsamının nükleer teknolojiler ve nükleer işbirliğinin karşılıklı olarak geliştirilmesi olduğu belirtildi. Çin’in başkenti Pekin’deki G20 Enerji Bakanları Toplantısı için ülkeye gelen Bakan Albayrak, toplantının açılış seremonisine katıldı. Açılış oturumunun ardından Albayrak, bir dizi ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Albayrak, ilk görüşmesini AB Komisyonu Enerji ve İklim Komiseri Miguel Aries Canete ile yaptı. Canete, konuşmasının başında İstanbul’da gerçekleşen terör saldırısını lanetledi, yaşadığı derin üzüntüyü dile getirdi. Görüşmede Türkiye ve AB arasındaki enerji işbirliği ve özellikle enerji faslı ele alındı. Albayrak, Canete’nin ardından sırasıyla Uluslararası Enerji Ajansı İcra direktörü Fatih Birol ve Japonya Devlet Bakanı Tasuga Takegi ile bir araya geldi. İki bakan bu görüşmede önemli bir anlaşmaya imza attı. İki ülke arasında nükleer teknolojiler ve işbirliğinin karşılıklı olarak geliştirilmesine dair mutabakatı imzaladılar. İki bakanın ayrıca iki ülke arasındaki işbirliğinin diğer alanlara da yansıtılması konusunda ortak fikir benimsedikleri ifade edildi. Albayrak başta kömür ve yenilenebilir enerji olmak üzere, Türkiye’nin yatırım imkanlarını anlatırken, Çinli firmaları Türkiye’ye yatırıma davet etti.

44 Temmuz

2016

luslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, Türkiye’nin güneşten elektrik üretim potansiyelinin yüksek olduğunu belirterek, “Yıl sonunda düşük gelişim senaryosunda 600 megavat, orta gelişim senaryosunda 800 megavat, yüksek gelişim senaryosunda ise 1000 megavat kurulu güce ulaşılacağını öngörüyoruz.” dedi. Türkiye’nin mayıs sonu itibariyle toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 75 bin 81 megavata ulaştığını dile getiren Bayraktar, “Hızla büyüyen Türkiye’nin kurulu güç artışı dikkate alınırsa, ülkemizde güneş enerjisinden elektrik üretme potansiyelinin önemi, hem ülkemize hem de bölgemize sunabileceği fırsatlar daha da iyi anlaşılmaktadır.” diye konuştu. Bayraktar, yıllık yaklaşık 2 bin 738 saat güneşlenme süresi ve metrekare başına bin 527 kilovatsaat ortalama güneş ışınımıyla güneş enerjisi açısından zengin olan Türkiye’nin bu potansiyelinin henüz yeterince kullanılmadığını belirterek, şunları kaydetti: “Almanya’dan yüzde 60 daha fazla güneş ışınımına sahip olmasına rağmen, Türkiye’nin kurulu gücü 443 megavatla toplam kurulu gücünün sadece binde 6’sı düzeyinde bulunuyor. Enerji bağımsızlığını sağlamada ve düşük karbon ekonomisine geçişte güneş enerjisi, Türkiye için önemli bir kaldıraçtır. Bu çerçevede, Türkiye’de yıl sonunda düşük gelişim senaryosunda 600, orta gelişim senaryosunda 800, yüksek gelişim senaryosunda ise 1000 megavat kurulu güce ulaşılacağını öngörüyoruz.”


HABER

www.elektrikdergisi.com

ABB’den Dünyanın En Uzun Tüneli için Özel Kablo Koruma Sistemi ABB’nin olağanüstü iklim koşullarına karşı esnek, kolay montajlı, uçtan uca koruma sağlayan kelepçeli, spiralli ve rakorlu PMA kablo koruma sistemleri İsviçre demiryolu trafiğinin tarihi, şirketin ileri teknolojilerine sıkı bir şekilde bağlı; bu tarih Gotthard Demiryolu ağından 1 Haziran 2016’da açılan Gotthard Tüneli’ne kadar uzanmakta.

B

u projedeki kontrol ve izleme sistemlerinden aydınlatma ve havalandırmaya, bina hizmet tesislerinden su drenajına kadar her şey güvenilir bir güç kaynağına bağlıdır. 50 Hz’lik güç kaynağı sistemi, fazlasıyla yüksek gereksinimleri de beraberinde getirmektedir. Bu tarz uzun ve derin tünellerde olağanüstü ortam koşulları oluşabilir. Tüneli temizlemek için gerçekleştirilen düzenli yıkama işlemleri sırasında nem seviyesi %70’lere ulaşırken hava sıcaklığı da 40°C’yi geçebilmektedir. Kaliteyi ABB çözümleri belirliyor ABB’nin PMA kablo koruma sistemlerinde kullandığı yüksek kaliteli ve özel formüle edilmiş

poliamid plastik, tünelde yüksek darbe dayanımı, üstün yangın güvenliği özellikleri ve sutoz girişi koruması sağlarken; bunların her biri bu tünel projesi için oldukça önemli faktörler. PMA spiral ve rakorları EN60529’a göre yangın güvenliği özelliklerine sahip

ve de sıvı ve toz girişine karşı IP68 koruması sağlamakta. Tüm ürünler halojensiz olup, yüksek darbe mukavemetine sahiptir. PMA ürünleri bu tünel projesinde 10.000 acil kaçış aydınlatmasını ve 450 acil çıkış sistemini korumak amacıyla seçilmeden önce, çok detaylı bir test sürecinden geçti. Tünel projesinin ana müteahhitlerinden biri olan Alpiq firmasının proje mühendisi: “Bu zorlu koşullarda elektrik tesisatımızı kapsamlı bir şekilde koruyacak esnek, kolay montajlı, uçtan uca koruma sağlayan bir kablo koruma çözümü arıyorduk. PMA, bu projedeki tüm zorlu gereksinimleri karşılayabilen bir sistem sundu.” dedi.

45 Temmuz

2016


HABER

www.elektrikdergisi.com

2016 BP Raporu yayımlandı 2016 BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’na göre, 2015’de enerji tüketimi yavaşladı, dünya daha düşük karbonlu yakıtlara yöneldi.

2

015 yılının enerji verilerini ortaya koyan 65. BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu, global enerji tüketiminin yavaşlaması ve enerji kaynakları arasında daha düşük karbonlu yakıtların kullanımının yaygınlaşmasıyla, global düzeyde hem talep hem de enerji arzında görülen dikkat çekici uzun dönemli trendlerin öne çıktığı bir yılı geride bıraktığımızı gösteriyor. Rapora göre dünyanın enerjisinin %1’ini kullanan Türkiye’de 2015 yılında doğalgaz ve kömür tüketimi azalırken, petrol ve yenilenebilir enerji tüketimi artış gösterdi. BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’nun yayınlanan ve 2015 yılının enerji verilerini ortaya koyan 65. baskısının lansmanında konuşan BP Group CEO’su Bob Dudley raporla ilgili olarak “Raporumuzun bu baskısının net şekilde ortaya koyduğu gibi, enerji dünyası bir defa daha köklü değişim yaşanan bir dönemden geçiyor. Ancak, bu sektörümüz açısından yeni bir durum sayılmaz. Geride kalan 65 yıl içinde, rapor global enerji manzarasında sürekli bir değişim yaşandığını gözler önüne serdi. Sektör olarak bizim görevimiz de yakın dönemde dayanıklılığımızı sağlamak için gerekli adımları atarken geleceğin enerji ihtiyaçlarını karşılamak

46 Temmuz

2016

üzere yatırımlarımızı sürdürmek” diye konuştu. BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu, 2015 yılındaki global primer enerji talebinin sadece yüzde1 ile 10 yıllık ortalamasından daha yavaş büyüdüğünü gözler önüne seriyor. Bu, global ekonomideki zayıflığı ve Çin’in sanayi merkezliden hizmet merkezli bir ekonomiye geçişine paralel olarak ülkenin enerji tüketimindeki zayıflayan büyümeyi yansıtıyor. Arz tarafında ise, teknolojik ilerlemeler piyasadaki yakıt yelpazesini genişletirken aynı zamanda bu yelpazenin bulunabilirliğini de artırdı. ABD’deki kaya gazı devrimi, büyük miktarda petrol ve gaz kaynağını kullanıma açarken, teknolojideki hızlı kazanımlar ise yenilenebilir enerjideki güçlü büyümeyi destekledi. Doğal gaz ve petrol, 2015’te de sağlam büyüme kaydederken global kömür talebinde ise kayıtlardaki en büyük düşüş görüldü. Tüm fosil enerji türlerinin fiyatlarında geçen yıl meydana gelen düşüş enerji piyasalarında bir takım ayarlamaları da beraberinde getirirken, bu durum başta 1999 yılından bu yana ilk defa pazar payını arttıran petrol olmak üzere, yakıt çeşitliliğinde kaymaya yol açtı.


HABER

www.elektrikdergisi.com

Sütaş’ın Aksaray biyogaz ve elektrik üretim tesisi açıldı Sütaş’ın Aksaray’daki fabrikasında, Türkiye’nin tarımsal nitelikli en büyük Biyogaz ve Elektrik Enerjisi Üretim Tesisi, düzenlenen törenle açıldı.

S

ütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, tesisteki açılış töreninde yaptığı konuşmada, doğal tarım ve doğal enerji için yatırımlara devam edeceklerini belirtti. Doğal lezzeti, doğal enerji ile ürettiklerini ifade eden Yılmaz, “Açılışı gerçekleştirdiğimiz tesis, 6,4 MWh elektrik enerjisi üreterek süt ürünleri fabrikasının elektrik ihtiyacının tamamını; buhar ve sıcak su ihtiyacının da önemli bir kısmını sağlayacak. Enerji üretiminin diğer bir çıktısı olan organomineral gübre üretimi için devam etmekte olan yatırımlar 2016 yılı sonunda tamamlanacaktır. Yem bitkileri için günde 150 ton özel gübre üreteceğiz” dedi. Yılmaz, Sütaş’ın bugüne kadar Aksaray’da doğal tarım, doğal enerji ve doğal lezzet üretim tesislerine yapılan yatırımlarının 205 milyon dolara ulaştığını vurgulayarak, bin 450 çalışan ve 11 bin süt üreticisi aileyle birlikte tarıma dayalı

sanayinin güzel bir örneğini ve bir bölgesel kalkınma modeli oluşturduklarını ifade etti. Şu ana kadar Aksaray Doğal Enerji Tesisleri’nde 9 milyon dolar yatırım yaptıklarını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti: “2016 ve 2017 yılında enerji üretim kapasitesini artırmak ve gübre tesisini kurmak için 17 milyon dolar daha yatırım yapacağız. Yatırımlarımız tamamlandığında tesislerimiz, bin 800 ton/gün gübre ve atık işleme kapasitesine sahip olacak; elektrik üretimimiz, 15 MWh’e, buhar üretimimiz 10 ton/saat’e çıkacak. Organomineral gübre üretim kapasitemiz ise günde 350 tona çıkacak. Bursa Karacabey’deki Sütaş tesisleri bünyesinde benzer bir tesis var, Tire’deki tesisleri ise bu yılın ekim ayı içinde devreye alınacaktır. Doğal enerji ve gübre yatırımlarının toplam tutarı 2017 sonunda 60 milyon dolara ulaşacak ve böylece 10 milyon ağaçlık bir orman kadar sera gazı salımını azaltacağız” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun ise yenilenebilir enerji üretiminin önemine ve enerji üretimi içindeki payının artırılması gereğine dikkati çekti.

47 Temmuz

2016


HABER

www.elektrikdergisi.com

Başbakan Yıldırım: “Dışa bağımlılığı madenler azaltacak” Beyza Metin

“YELKOVAN MÜHENDİSLİK TOPRAKLAMA ÖLÇÜM VE TESİSAT DENETİMLERİ hizmeti veriyor”

E

lektrik Mühendisleri Odası’na uzun süre emek veren Beyza Metin SMM bürosu açtı. Yelkovan Mühendislik SMM Bürosunun faaliyet konuları ile ilgili olarak kendisine yönelttiğimiz soruya Beyza Metin şu cevabı verdi: İş güvenliği yönetmeliği vb yönetmelikler kapsamında artık her yıl zorunlu olarak yapılması gereken topraklama ölçümleri ve tesisat denetimleri başta olmak üzere elektrik mühendisliği ile ilgili her hizmeti veriyoruz. Yelkovan Mühendislik Elektrik San. ve Tic. Ltd. Şti olarak alanında deneyimli mühendislerimiz ile iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamında periyodik ölçüm ve muayene hizmetlerinin yanı sıra, tesislere mühendislik ve danışmanlık hizmetleri gerçekleştiriyoruz. Periyodik ölçüm ve kontrol alanında, topraklama, katodik koruma ve yıldırımdan korunma sistemlerinin ölçüm ve kontrolü, harmonik analizi, binaların iç tesisat denetlemeleri, termal kamera incelemeleri gerçekleştiren Yelkovan Mühendislik, aynı zamanda proje, danışmanlık, trafo bakım ve yüksek gerilim işletme sorumluluğu alanlarında kapsamlı çalışmalar yapıyor. Mühendislerimizin tamamı Elektrik Mühendisleri Odası’ndan “Elektrik İç Tesisleri Denetimi ve Raporlaması Yetkilendirme”, “1kV Altı ve 1kV Üstü Topraklama Yetkilendirme” ve “Elektrik YG Tesislerinde İşletme Sorumluluğu Yetkilendirme” eğitimlerini tamamlamışlardır ve ilgili konularda yüksek deneyime sahiptir. Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ve İş Ekipmanları Yönetmeliğine bağlı olarak yılda bir periyodik olarak yapılması gereken ölçümleri, uluslararası standartlarda gerçekleştiren Yelkovan Mühendislik bu kapsamda; topraklama ölçümü, paratoner ölçümleri, enerji analizi ile işletmenizin enerji kalitesinin raporlanması, elektrik iç tesisatının incelenmesi, aydınlık ve manyetik alan ölçümlerini gerçekleştirmektedir. Günümüzde bu ölçümlerin yapılması, zorunluluğun ötesinde can ve mal güvenliği açısından çok büyük önem arz etmektedir.Detaylı bilgiye www.yelkovanmuhendislik.com adresinden ulaşabilirsiniz.

48 Temmuz

2016

E

nerji Bakanı Berat Albayrak ile birlikte Kütahya’da linyit madeninde işçilerle iftar yapan Başbakan Yıldırım, “Ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmak için bu işletmeleri daha çok destekleme kararı aldık” dedi. Kütahya Tunçbilek’teki kömür ocağında işçilerle iftar yapan Başbakan Binali Yıldırım, madenler ile ilgili mesajı yerin 500 metre altından verdi. İftarın ardından, madeni ziyaret edenler için hazırlanan defteri imzalayan Yıldırım, linyit ocaklarını, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak için bu işletmeleri daha çok destekleme kararı aldıklarını söyledi. Yıldırım, “Sizinki kömür karası, yüz karası değil. Kömür karası ekmek parası olarak önünüze geliyor” dedi. Petrol fiyatlarındaki düşüş sürecinin devam etmesi nedeniyle Türkiye’nin enerji ithalatı 2015’te önceki yıla oranla yüzde 31 gerileyerek 37 milyar 842 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ancak petrole bağlı düşüşe karşın enerjide dışa bağımlılık sürüyor.


Budak Dilli

MAKALE

Elektrik dağıtım ve perakende satış sektörü üzerinde bir değerlendirme

Çok değil, bundan 25-30 yıl öncesine kadar elektrik TEK veya TEDAŞ tarafından kapımıza getirilen, biz kullananların da bir mal aldığımız için değil, verilen hizmetin karşılığı olarak ücretini ödediğimiz bir kamu hizmeti idi. Elektrik enerjisi ticarete konu bir meta olarak addedilmediği için perakende satış kavramı, en azından biz tüketiciler için geçerli değildi. Zaten biz tüketiciler birer “müşteri” değil, birer “abone” idik. Dağıtım denilince dağıtım tesislerini kuran, işleten ve abonelerine elektrik enerjisi ihtiyacımızı temin eden bir mekanizma akla gelirdi.

70

’lerden bu yana geçen zaman içerisinde, elektrik dağıtım sektörü hem teknik hem de yapısal olarak büyük değişiklikler geçirdi. Başlangıçta sadece il ve ilçelerde mevcut olan dağıtım şebekeleri ve elektrik hizmeti, 70lerin başlarında hızlandırılan “köy elektrifikasyonu” programıyla yaygınlaştı. 1970 de kırsal alandaki yerleşimlerin sadece %6 sı elektrik hizmetinden yararlanabiliyorken (ki o tarihlerde nüfusun %61’i köylerde yaşıyordu), bu oran TEK’in çok başarılı çalışmalarıyla 1980 de %51’e, ve nihayet 1988 de %99,2’ye ulaştı. Doğunun bir kasabasında, elektrikle 12 yaşında tanışmış biri olarak, bu projede yer alan herkese şükranlarımı sunuyor ve onları saygıyla anıyorum. Unutulmaz TEK genel müdürlerinden Sayın Behçet Yücel’in Cumhuriyet tarihimizin övünülecek projelerinden biri olan köy elektrifikasyonunun gelişmesini anlatan kitabını herkesin okumasını öneririm, okusunlar ki nereden nereye gelindiğini, “eski Türkiye’nin” hangi

DAĞITIM ve PERAKENDE SATIŞ SAYISI HAKKINDA Elektrik Dağıtıcıları Derneği ELDER’ in yayınları dışında ilk kez dağıtım ve perakende sektörlerini inceleyen bir özel bölümü Kaynak Elektrik Dergisi olarak veriyoruz. Bu sayımızı hazırlarken temeldeki amacımız, önemli bir kamu hizmeti veren dağıtım kuruluşları ile onların tamamlayıcı örgütü perakendecileri kamuoyuna tanıtmak idi. Ülkemizde bir hayli zor gerçekleşen işletme hakkının devredilmesi işlemlerinin hangi süreçler sonrasında yaşama geçirilebildiğini, bu sürecin başından sonuna değin içinde yaşayan, dönemin üst düzey bürokratlarından ETKB Enerji İşleri Genel Müdürü Budak Dilli’nin öyküleştirmesini istedik. Dilli,hafızasındaki tüm birikimi, sistemli bir biçimde kağıda aktardı. Dağıtım işlevini yerine getirme görevini üstlenmiş firmaların faaliyetlerini kamu adına düzenleme ve denetleme fonksiyonlarını taşıyan kuruluşlar olmaları dolayısı ile, sorunlara nasıl baktıklarını ve işleyişe ilişkin görüşlerini almak amacı ile başvurduğumu TEDAŞ’ ın hazırladığı metni sayfalarımızda okuyabilirsiniz. EPDK’dan ise metni almayı umduğumuz günlerde 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardında kurumda bu konuya zaman ayırmanın imkansızlığı dile getirildi., Sektör kuruluşlarını bünyesinde bulunduran ELDER ise iki ayrı metin ile sayfalarımızda yer aldı. Dağıtımın özelleştirilmesi konusunda yaşanan önemli bir deneyimin sergilendiği alan ise komşu Azerbaycan toprakları idi. Buradaki özelleştirme deneyiminin baş mimarı Hüseyin Arabul ( Barmek Holding) 2005 yılında dergimize verdiği röportajlar ile bu ilginç serüveni ayrıntıları ile açıklamıştı. Alınması gereken birçok dersin dile getirildiği bu serencamı on bir yıl sonra, dergimiz sayfalarının tıpkı basımı ile yansıtıyoruz. Dağıtım ve Perakende sektörü firmaları ( toplamda 21 adet) tanıtım amacı ile kendilerine açtığımız sayfalara yoğun ilgi gösterdiler. Çok sempati toplayan görüşmeler, katılım aşamasında beklediğimiz biçimde sonuçlanamadı. Başlangıçtaki “katılıyoruz” yaklaşımlarının bir kısmı son anda olumsuza dönüştü. Sunduğumuz olanağı hakkını vererek iyi değerlendiren katılımcılarımızın sonraki çalışmalarımızda birer olumlu örnek teşkil edeceğinin umudunu taşıyoruz.

49 Temmuz

2016


MAKALE

mirası nasıl bir gayretle oluşturduğunun bir örneğini görsünler ve “yeni Türkiye’ ye” neyin bırakıldığı daha iyi anlaşılabilsin. Dağıtım Şebekelerinin kırsal alana yaygınlaştırılması yanında, iç göçler nedeniyle il ve ilçe merkezlerindeki nüfus yapısı değişti ve ililçe merkezleri nüfus artış oranının çok üstünde bir hızla genişledi. 70 lerde köy nüfusu %61 iken bu oran 2000 de %35’e 2015 de ise %8’e düştü. Sosyal ve ekonomik gelişimin getirdiği elektrik talep artışı yanında, iç göçlerin getirdiği nüfus artışı nedeniyle şehir şebekeleri de genişletildi, güçlendirildi; plansız gelişmeler karşısında neredeyse defalarca yeniden yapıldı. Yukarıdaki hususları vurgulamaktaki maksadım, elektrik dağıtım sektörünün değerlendirilmesinde ve başka ülkelerle mukayesesinde ülkemize ait özel koşulların göz önünde bulunmasının ve verilen hizmetlerin –eleştirilecek birçok yanı olsa bile- küçümsenmemesi gerektiğini hatırlatmaktır. Dağıtım şebekelerinin geliştirilip yaygınlaştırılması sürecinde, bu tesislerin işletilme- bakımının ve yatırımların kim tarafından yapılacağı, hatta sahipliği konusunda büyük tartışmalar yapıldı, değişik modeller denendi. 1970 te yürürlüğe giren TEK Kanununun ilk taslaklarında tüm faaliyetlerin TEK tarafından yapılması öngörülmesine rağmen, özellikle belediyeler ve onlara politik nedenlerle arka çıkan politikacıların engellemeleri nedeniyle bu 1982 ye kadar gerçekleşmedi ve bu tarihe kadar dağıtım faaliyeti şehirlerde belediyeler tarafından sürdürüldü. 1982 yılında tesisler TEK’e devredildi. Devredildi de iyi mi oldu derseniz, bence tartışılır. Dağıtımın bütün olumsuz nitelik ve nicelikleriyle belediyelerden devralınmasını TEK’in bozulmasının ve sonunun bir başlangıcı olarak düşünenler az değildir. 1980 lerin başlarında devlet mülkiyetinin ve kontrolünün büyük

50 Temmuz

2016

1984-2001 arasında dağıtım tesislerinin özel sektör tarafından işletilmesi için girişimler yapıldı ancak bu girişimler yetersiz hukuki alt yapı ve çeşitli kuruluşlar arasında anlayış birliği sağlanamaması nedeniyle büyük ölçüde başarısız oldu.

ölçüde hakim olduğu ve ithalat ikamesine dayalı bir sanayileşmeden serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci başlatıldı. Elektrik sektörü de bu geniş çaplı ekonomik politika dönüşümünün dışında kalmadı. 1984 yılında Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) dışındaki kuruluşların Yap-İşlet-Devret (YİD), İşletme Hakkı Devri (İHD) ve otoprodüktör modelleri kapsamında elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti için yetkilendirilmesi hakkındaki kanunun yürürlüğe konulması ile birlikte dönüşüm elektrik sektörüne de yansıdı. 1993 yılında TEK ikiye bölünerek Üretim-İletimden sorumlu TEAŞ ve Ülke çapında dağıtım (ÇEAŞ-KEPEZ in kısmen yürüttüğü dağıtım faaliyeti ve Aktaş ve Kayseri hariç) faaliyetinden sorumlu TEDAŞ kuruldu. Dağıtım faaliyetlerinin üretim ve iletim faaliyetlerinden ayrıştırılması ve yeni kamu şirketlerinin kurulması, kamu sektörünün verimliliğini arttırmaya ve özel sektör katılımını sağlamaya yönelik girişimlerdi; dolayısıyla özelleştirme yolunda atılan ilk adımlar olarak düşünülmeleri mümkündür. 1984-2001 arasında dağıtım tesislerinin özel sektör tarafından işletilmesi için girişimler yapıldı ancak bu girişimler yetersiz hukuki alt yapı ve çeşitli kuruluşlar arasında anlayış birliği sağlanamaması nedeniyle büyük ölçüde başarısız oldu. O dönemde sürekli gündemde tutulan üretim ve dağıtım özelleştirilmesi girişimleri üretim ve dağıtım işletmesini sürdürmeye çalışan kuruluşlar ve personel üzerinde olumsuz etki yarattı ve gerek yatırımlar gerekse işletme faaliyetleri “nasıl olsa özelleşecek” mantığı ile sekteye uğra-

dı. 2001 yılında çıkartılan Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) ile sektörün serbestleştirilmesi yolunda yeni bir adım atıldı ve serbest rekabete dayalı bir piyasa oluşturulması hedefleri kapsamında ve o modelin başarılı olarak uygulanmasının bir gereği olarak toptan ve perakende satış faaliyetleri(tedarik), şebeke faaliyetlerinden ayrıştırıldı. Aşağıda daha ayrıntılı değerlendirilecek olan 2001-2016 döneminde sektör yapısı tümüyle değişti ve ülke çapında tüm dağıtım ve perakende satış faaliyeti özel sektöre devredildi. Tüketicilerle doğrudan ilişkide olan, üretim ve iletim faaliyetlerden farklı olarak, toplam elektik faaliyetinin kamuoyuna dönük yüzü olan dağıtım sektörü her dönemde eleştirilere muhatap oldu, politik etkilere ve bu etkilerin yarattığı bozulmalara açık oldu. Kamu KİT’lerinin genelde yaşadığı olumsuz gelişmeler, hepsinden fazla olarak dağıtım sektörünü etkiledi. Değer zincirinin en ucunda olan ve sektörün finansmanı için kaynak yaratan dağıtım sektöründeki sorunlar da doğal olarak tüm sektörü etkiledi. Sizlere ta 70’lerden bir örnek vermek istiyorum. Belediyeler enerjiyi TEK’den temin ediyor, tüketicilerden para topluyor (ne kadar toplayabilirse), ancak TEK’e ödeme yapmıyorlardı.1974 ile 1981 arasında TEK’e ödenmeyen belediye borçları o zamanın parasıyla 51,5 milyar TL’nı bulmuştu. Bu miktar TEK’in o dönem içindeki yatırımlarının %15’ini bulmuştu. 40 yıl önce yaşanan bu sorun sektördeki bunca yapısal değişikliler yapıldıktan sonra bitti mi dersiniz? Hatırlatalım:


Maliyetlerde 2005 yılından itibaren artış olmasına rağmen politik mülahazalarla 2003-2007 arasında perakende tarifelerinin düşük tutulması sebebiyle, TEDAŞ dağıtım şirketleri tedarikçilerine (EÜAŞ, PMUM ve TETAŞ) ödemelerini zamanında yapamadılar. Bu da PMUM’un satıcılara (özel sektör üretim şirketleri, TETAŞ ve EÜAŞ); TETAŞ’ın YİD/Yİ şirketlerine ve EÜAŞ’ın gaz tedarikçisi olan BOTAŞ’a olan ödenmemiş borçlarının birikmesine yol açtı. 2008 yılındaki tarife düzenlemesine kadar birikmiş borçlar artmaya devam etti, bugünkü para ile milyarları aşan borç-alacak sarmalı TBMM tarafından Şubat 2011’de kabul edilen özel bir mevzuat çözümlenebildi. Benzer bir olay, özelleştikten sonra bir bölgesel dağıtım şirketinin aldığı enerjinin bedelini halktan toplayıp tedarikçi TETAŞ’a ödemek yerine şirketin bağlı olduğu grubun diğer işleri için kullanması ve yönetimine EPDK’nın el koyması ile yaşandı. Bu örnekleri vermemin nedeni dağıtım ve perakende sektörünün dış etkiler ne denli açık olduğunu ve bu alandaki olumsuzların sektörün bütününü nasıl etkileyebildiğini vurgulamaktır. Bugün geldiğimiz noktada, dağıtım ve perakende sektörünün yapısı tamamen değişmiş, sektör yeni kavramlarla tanışmış, daha karmaşıklaşmış ve daha dinamik bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapının gelişimini, özelliklerini ve sorunlarını tartışmadan önce, bazı kavramların hatırlanmasında yarar var.

Dağıtım, Perakende Satış ve Tedarik EPK’na göre Dağıtım: Elektrik enerjisinin 36 kV ve altındaki hatlar

üzerinden naklini; Dağıtım sistemi: Bir dağıtım şirketinin, lisansında belirlenmiş dağıtım bölgesinde işlettiği elektrik dağıtım tesisleri ve şebekesini ifade etmektedir. Bugün itibariyle 21 dağıtım bölgesi bulunmakta ve bunların tümü özel şirketler tarafından işletilmektedir. 2015 verilerine göre Türkiye toplam dağıtım hattı uzunluğu 1.070.337 km’ye, dağıtım trafolarının sayısı 417.440’a ve bu trafoların toplam kurulu gücü 143.768 MVA ‘e ulaşmıştır. Dağıtım bölgelerindeki toplam tüketici (abone) sayısı yaklaşık olarak 39,7 milyon dur ve bu tüketicilerin dağıtım şirketleri tarafından faturalandırılan elektrik enerjisinin miktarı yaklaşık156TWh’tir. Aslında, dağıtım şebekesine verilen enerji 187 TWh olup, yaklaşık 31 TWh (%17) teknik ve teknik olmayan kayıplar (kayıpkaçak) fatura edilememiştir.(İletim sistemine doğrudan bağlı olan büyük tüketici ve organize sanayi bölge tüketimleri dahil değildir). Bu noktada “perakende satış” ve “tedarik” kavramlarına da biraz daha açıklık getirmek gerekiyor. Perakende satış; Elektriğin tüketicilere satışı olarak tanımlanmaktadır. İlk kanunda (4628) Perakende satış ve toptan satış şirketleri ayrı ayrı tanımlanıyor ve perakende satış faaliyetinin perakende satış şirketleri ve perakende satış lisansı almış dağıtım şirketleri tarafından yürütüleceğini belirtiyordu. Yine aynı Kanun perakende satışa ilaveten “toptan satış” kavramını getiriyor ve bu faaliyeti yapacak şirketleri “Elektrik enerjisinin ve/ veya kapasitenin, toptan satılması, ithalatı, ihracatı, serbest tüketicilere satışı ve ticareti faaliyetleri ile iştigal edebilen tüzel kişi” olarak tanımlıyordu. Bu tanımlara göre hem toptan satış şirketleri hem

de perakende satış şirketleri de serbest tüketicilere doğrudan satış yapabiliyordu, 2013 te yürürlüğe giren yeni EPK (6464), toptan ve perakende satış şirketleri ayrımını ortadan kaldırarak yerine “tedarik faaliyeti” ve tedarik şirketleri ile görevli tedarik şirketi kavramını getirdi. Bu kanuna göre tedarik, elektrik enerjisinin ve/veya kapasitenin toptan veya perakende satışı olarak tanımlanmaktadır. Tedarik şirketleri herhangi bir bölge sınırlaması olmaksızın serbest tüketicilere toptan veya perakende satış faaliyetlerinde bulunabilirler. 2016 da serbest tüketici sınırı 3600 kWh/yıl düzeyine indirilmiş olup, sayıları yaklaşık olarak 1.200.000 olan serbest tüketicilere tüm tedarik şirketleri, satış yapmaktadır. Serbest tüketicilerin sayıları az olmakla birlikte, tüketimleri toplam tüketimin yaklaşık olarak %50 sine ulaşmıştır. Yaklaşık olarak 38 milyon olan serbest olmayan tüketicilere ise sadece görevli tedarik şirketleri, EPDK tarafından onaylanan perakende satış tarifeleri üzerinden satış yapabilir. EPİAŞ verilerine göre Haziran 2016 itibariyle piyasada faaliyet gösteren 153 tedarik şirketi, 21 görevli tedarik şirketi ve 21 dağıtım şirketi bulunmaktadır.

Dağıtım ve Perakende Satış Faaliyetlerinin ayrıştırılması Öncelikle belirtmek gerekir ki, birden çok faaliyetin dikey bütünleşik bir yapı içinde sürdürülmesi halinde dahi, her faaliyetin verimliliğinin ölçülebilmesi, denetlenebilmesi ve etkinliğinin arttırılması açısından, en azından her alt faaliyetin hesaplarının

2013 te yürürlüğe giren yeni EPK (6464), toptan ve perakende satış şirketleri ayrımını ortadan kaldırarak yerine “tedarik faaliyeti” ve şirketleri ile görevli tedarik şirketi kavramını getirdi.

51 Temmuz

2016


MAKALE

ayrı tutulması genel kabul gören bir uygulamadır. Kaldı ki rekabete dayalı serbest bir elektrik piyasası oluşturmak isteniyorsa faaliyet ayrıştırılması (unbundling) olmazsa olmaz bir koşuldur. Serbest piyasa oluşturulması için ileri sürülen gerekçelerden en önemlisi, rekabet yoluyla verimliliğin artırılması ve fiyatların düşürülmesidir. Kaynakların verimli kullanılması için tüketici ve üreticilerin ellerindeki varlıkları piyasalarda serbestçe pazarlamalarını sağlayan bir rekabet ortamının yaratılması gerekir. Rekabetçi bir pazar yaratılabilmesi için ise tüm paydaşların ayrım gösterilmeksizin şebekelere ve pazar ortamına ulaşabilmesi şarttır (açık erişim- open access). Toptan satışta rekabet için üreticilerin ve toptan satıcıların, perakende rekabeti için ise tüm tedarikçilerin ve tüketicilerin gerekçeleri açıkça belirlenmiş haller dışında (ki elektrik enerjisi özelinde geçerli gerekçeler her zaman mevcut olabilir), şebekelere ve pazara erişimde bir engel olmaması gerekir. Elektrik Enerjisi ticareti yapılacak bir mal olarak kabul ediliyor ise, ile bu malı iletmek ve dağıtmak için kullanılan altyapıya ilişkin faaliyetleri (iletim ve dağıtım gibi şebeke faaliyetleri), rekabet içinde sürdürülmesi gereken tedarik faaliyetlerinden ayırmak yoluna gidilmelidir. Gerçi bu kabul her zaman tartışmalara açık olmuştur. Bu tartışma bu yazının kapsamını aşan ve ayrı bir yazıya konu olabilecek genişliktedir. Ancak şu kadarını söylemek gerekir ki, ticareti yapılan diğer malların aksine elektrik enerjisinin kendine has özellikleri nedeniyle herhangi bir ticari meta gibi değerlendirilmemesi gerekmektedir. Bu nedenledir ki, elektrik piyasaları düzenlemeye tabi olmayan (de- regulated) piyasa değildir ve sistemin çalışabilmesi için düzenlemelere ve farklı mekanizmalara ihtiyacı vardır. EPK faaliyetlerin ayrıştırılması kapsamında düzenlemeye tabi

52 Temmuz

2016

Bir bölgede doğal tekel olarak faaliyet gösteren dağıtım şirketinin, farklı tedarikçilerin serbest tüketicilere satışına ve dağıtım şebekelerine bağlanmak isteyen farklı üreticilere engel çıkarmamasını, başka bir deyişle rekabeti bozmamasını sağlamak üzere faaliyet ayrıştırılmasının zorunlu kılınması gerekli bir adım olmuştur fakat bu adım yeterli değildir.

iletim ve dağıtım faaliyetlerinin (şebeke ve sistem işletme); üretim, toptan satış ve perakende satış faaliyetlerinden ( 2013 de çıkan yeni kanundaki tanımıyla tedarik faaliyeti) ayrıştırılmasını şart koşmuştur. Konumuzla ilişkili olarak başlangıçta dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hesap ayrıştırma (account unbundling) yöntemiyle, 2013 den sonra ise hukuki ayrıştırma (legal unbundling) yoluyla ayrıştırılması yöntemi uygulanmıştır. Böylece tek bir şirket olan bölgesel dağıtım şirketleri, aynı sahiplik altında dağıtım tesislerini işleten şirket ile tedarik faaliyetini sürdüren şirket (görevli tedarik şirketi) olarak yeniden yapılandırılmıştır. Bu süreçte, sırf özelleştirilecek bölgelerin cazibesini artırmak üzere piyasanın temel kurallarından taviz verilmiş ve bir dağıtım şirketinin kendi bölgesindeki talebin sadece %20 sini karşılamak üzere üretim yapabileceği öngörülmüşken 2006 da bu oran %100e çıkarılmıştır. Neyse ki 2013 de 6446 sayılı kanunla rekabeti engelleyebilecek bu hatadan dönülmüş ve dağıtım şirketlerinin başka piyasa faaliyetleri yapmaları engellenmiştir. EPK’na göre dağıtım şirketleri, dağıtım sistemine bağlanan ve/veya bağlanacak olan serbest tüketiciler

de dahil olmak üzere tüm sistem kullanıcılarına ayrım gözetmeksizin elektrik dağıtım ve bağlantı hizmetleri sağlamak amacıyla dağıtım şebekesini işletirler, bakımını yaparlar ve gerekli şebeke yatırımlarını gerçekleştirirler. Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler aynı zamanda lisanslarında belirtilen bölgelerde inşa edilecek gerekli dağıtım tesislerine ilişkin dağıtım yatırım planları ile bölgesel talep projeksiyonlarını da hazırlarlar. Bir dağıtım şirketi dağıtım faaliyeti dışında başka bir faaliyet ile iştigal edemez veya başka bir piyasa faaliyetinde bulunan bir tüzel kişiliğin doğrudan ortağı olamaz. Görevlendirilmiş bir tedarik (perakende satış) şirketi ise bölgesindeki serbest olmayan tüketicilere ve ülke genelindeki tüm serbest tüketicilere elektrik enerjisi ve/veya kapasitesi satabilir. Aynı zamanda bölgelerindeki tüketicilere son kaynak tedarikçisi olarak hizmet verirler. Bir bölgede doğal tekel olarak faaliyet gösteren dağıtım şirketinin, farklı tedarikçilerin serbest tüketicilere satışına ve dağıtım şebekelerine bağlanmak isteyen farklı üreticilere engel çıkarmamasını, başka bir deyişle rekabeti bozmamasını sağlamak üzere faaliyet ayrıştırılmasının zorunlu kılınması gerekli bir adım olmuştur fakat bu adım yeterli değildir. Dağıtım ve perakende faaliyetleri 2013 yılının başlarında ayrıştırılmasına rağmen, bu bir mülkiyet ayrıştırması değildir, dolayısıyla bölgesel dağıtım şirketleri ile görevli perakende şirketlerinin mülkiyeti aynı sahiplerde kalmıştır. Ayrıca, Yasa sadece doğrudan mülkiyeti yasaklamıştır; dolayısıyla bir üretim şirketinin dolaylı olarak bir dağıtım şirketine sahip olması mümkündür. Dağıtım şirketlerinin ortaklarının çoğunun ve bölgesel tedarik şirketlerinin sahiplerinin aynı zamanda üretim şirketlerinin sahipleri/ortakları oldukları bilinmektedir. Bazı


üretim şirketleri tarafından açık bir şekilde belirtildiği gibi, bu şirketler dağıtım bölgelerindeki elektrik talebinin büyük bir kısmını kendi üretim portföylerinden sağlamayı amaçlamaktadırlar. Üretime yatırım yapmalarının temel motivasyonlarından birisi bu olsa bile, EPDK adil bir perakende rekabeti sağlamak için bu davranışı dikkatli bir şekilde denetlemelidir. Nitekim, bazı dağıtım şirketlerinin tüm tedarikçilere eşit davranmadığı (dağıtım şirketi ile sahibi aynı olan görevli tedarikçilere ayrımcılık yaptıkları) yönünde iddialar dile getirilmiştir. Benzer şekilde, lisanssız üretim tesislerinin dağıtım şebekesine bağlantısı konusunda dağıtım şirketlerinin zorluklar çıkararak başvuruları eşit bir şekilde ele almadığı yönünde Rekabet Kurumuna başvurular da olmuştur. Rekabet Kurumu’nun değerlendirmesine göre, bu davranışlar piyasa gücünün suiistimalini göstermektedir ve rekabet Kurumu’nun kararına göre EPDK’nın gerekli önlemleri alması gerekmektedir. EPK’na göre görevli tedarik şirketinin piyasada rekabeti kısıtlayıcı veya engelleyici etki doğuran davranış veya ilişkilerinin tespiti hâlinde ilgili tedarik şirketi, Kurulca öngörülecek tedbirlere uymakla yükümlüdür. Kurul, bu tedarik şirketinin yönetiminin yeniden yapılandırılması veya dağıtım şirketiyle sahiplik ya da kontrol ilişkisinin belli bir program dâhilinde kısıtlanmasını ya da sonlandırılmasını da içeren tedbirleri almakla yükümlüdür. Faaliyetlerin ayrıştırılmasının sonucu olarak tüketiciler iki ayrı şirketin iki ayrı faaliyetine ilişkin bedelleri öder. • Serbest olmayan tüketiciler: Bölgesel dağıtım şirketinin verdiği dağıtım hizmetinin bedeli (Kayıp-kaçak maliyeti ve iletim bedeli dahil) + bölgede görevli perakende (tedarik) şirketinin temin ettiği enerji bedeli (düzenlemeye tabi).

Dağıtım sistemine bağlı serbest tüketiciler: Bölgesel dağıtım şirketinin verdiği dağıtım hizmetinin bedeli (Kayıp-kaçak maliyeti ve iletim bedeli dahil dahil) + piyasa koşullarında anlaşma yaptıkları tedarikçiye ödenen enerji bedeli. Bu bedellerin yanında elektrik enerjisi fonu, TRT fonu KDV gibi bedeller de tüketiciler tarafından ödenmektedir.

Dağıtımın Özelleştirilmesi: 1990 lardan 2013’e kadar süren bir hikâye Dağıtımın özelleştirilmesi için girişimler 90’lı yılların ortalarına kadar gider. 1995 yılında 29 dağıtım bölgesi belirlenmişti ve bunlardan dördü o zamanlar imtiyazlı şirketlerce işletiliyordu (Aktas ve Kayseri bölgeleri zaten özel sektör tarafından işletiliyordu; Çukurova ve Kepez bölgeleri de ÇEAŞ ve KEPEZ şirketlerinin imtiyaz sözleşmelerine dahil edilmişti). Geri kalan 25 bölgenin işletme haklarının 3096 sayılı Kanun kapsamında tanımlanan İHD yöntemiyle devredilmesine karar verildi. 1996 yılında ihaleler yapıldı, 5 şirketle İmtiyaz ve 6 şirketle de 1999 da çıkartılan kanunla mümkün hale gelen özel hukuka tabi uygulama sözleşmeleri imzalanması için Bakanlar Kurulu onayı alınarak sözleşmeler imzalandı. Ancak gerek imtiyaz gerekse uygulama anlaşmaları için alınan Bakanlar Kurulu Kararları aleyhinde STK ve sendikalar tarafından Danıştay’da davalar açıldı. Uzun süren ve sonuncusu 2003 yılında sonuçlanan davalar neticesinde iki bölge hariç Bakanlar Kurulu Kararları iptal edildi. Uygulama sözleşmelerinde ihtilaf çözüm mercii uluslararası tahkim olarak belirlenmişti. Dört şirket tahkim için tazminat talebiyle Uluslararası Ticaret Odası’na (ICC) başvurdu. Davalardan birisi reddedilirken, Türkiye diğer üç şirkete yaklaşık 150 milyon ABD

doları ödedi. 2004 Yılında Yüksek Planlama Kurulu kararı olarak yayımlanan Strateji Belgesi ile kamuya ait dağıtım ve üretim varlıklarının özelleştirileceği kararı duyuruldu. Strateji Belgesinde gerekçeler aşağıdaki gibi yer almaktaydı: “Sektörde gerekli reformların yapılmasını teminen, kamu mülkiyetindeki elektrik işletmelerinin yeniden yapılandırılması suretiyle elektrik enerjisi üretim ve dağıtım varlıklarının özelleştirilmesi gerçekleştirilecektir. Elektrik enerjisi üretim ve dağıtım varlıklarının zamanında ve başarılı bir şekilde özelleştirilmesi, serbestleştirmenin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Elektrik enerjisi sektörü reformu ve özelleştirmelerden beklenen temel faydalar; • Elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının etkin ve verimli bir şekilde işletilmesi suretiyle maliyetlerin düşürülmesi, • Elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlanması ve arz kalitesinin artırılması, • Dağıtım sektöründeki teknik kayıpların OECD ülkeleri ortalamalarına indirilmesi ve kaçakların önlenmesi, • Gerekli yenileme ve genişleme yatırımlarının kamu tüzel kişilerine herhangi bir yükümlülük getirilmeden özel sektörce yapılabilmesinin sağlanması, • Elektrik enerjisi üretimi ve ticareti faaliyetlerinde oluşacak rekabet yoluyla ve hizmet kalitesinin düzenlenmesiyle sağlanan faydanın tüketicilere yansıtılmasıdır.” Yine aynı belgede aşağıdaki ilkeler yer almakta: • Özelleştirme uygulamalarında sadece gelire odaklı bir yaklaşım sergilenmeyecektir. • Özelleştirmeler sonrasında elektrik enerjisi fiyatlarında kalıcı artışlara yol açılmamasına dikkat edilecektir.

53 Temmuz

2016


MAKALE

Bu iki ilkeye ne derece uyulduğu konusu aşağıda irdelenecektir. Dağıtım özelleştirmelerinin 2006 yılında tamamlanması öngörülmüştü ancak tam ihale aşamasında ertelendi. Gerekçe olarak “dağıtımda büyük yatırımlara ihtiyaç olduğu, özelleştirme sonucunda bu yatırımlar yapılmaz ise hizmetin aksayacağı, yatırımlar TEDAŞ tarafından yapıldıktan sonra özelleştirme yapılacağı” ileri sürüldü. Bu gerekçe özelleştirme için gösterilen gerekçe ile taban tabana zıttı ve gerçek gerekçe değildi. Deklere edilmeyen gerekçe, yapılan hesapların politik nedenlerle sabit ve maliyetin altında tutulan tarifelerin artırılmasının gerekli olduğunu göstermesi ve 2007 seçimlerinden önce böyle bir artışın politik olarak uygun görülmemesi idi. Özelleştirmeler, maliyet esaslı tarife uygulamasına geçip tarifeler olması gereken düzeylere çıkarıldıktan sonra 2008 yılında başladı ve 2009da üç, 2010 da altı, 2011 de bir, 2013 yılında ise sekiz bölgenin özelleşmesi tamamlandı. 2001 öncesi sözleşmeleri iptal edilmemiş olan iki bölge de, sözleşmeler EPK ile uyumlaştırılarak bu süreçte devredildi. Dağıtım özelleştirmeleri sonucunda yaklaşık 12.5 milyar dolarlık bir gelir elde edildi. Özelleştirme ihaleleri esnasında, bazı bölgeler için verilmiş yüksek teklifler konunun uzmanları tarafından aşırı yüksek bulunmuş, 2008-9 ekonomik kriz nedeniyle ve özellikle ihalelerin yapıldığı tarihten sonra TL nin dolar karşısında değer kaybetmesi karşısında kimi firmalarca ödeme yükümlülükleri yerine getirilememiş, teminatlar irat kaydedilerek ihaleler yenilenmiştir. Tekrarlanan ihalelerde teklif fiyatları düşse dahi, genel kanaat, gelirleri düzenlemeye bağlı ve işletme ile yatırım harcamalarının karşılanmasıyla sınırlı dağıtım faaliyeti ve geliri sadece alınan ve satılan enerji arasında brüt kar marjı olan perakende satış

54 Temmuz

2016

faaliyeti için verilen tekliflerin gerçekçi olmadığı yolundadır. Dağıtım tarifesi düzenlemeye tabidir, brüt kar marji ise garantili bir gelir olmayıp, serbest tüketici sınırının düşürülmesi sonucunda bu şirketler hayal ettikleri perakende gelirinden büyük ölçüde mahrum olabilirler. Üstelik tarifeyi tayin eden unsurlar içerisinde verilen bedellerin itfası (tarife yoluyla geri alınması) yoktur. Bu nedenlerle ihalede verilen bedellerin yüksekliği hakkında birçok şey yazılıp söylenmiştir. Bedeller ABD Doları olarak ve çok büyük ölçüde kredi kullanılarak ödenmiştir. Dolar, bedellerin ödendiği dönemlerde 1,5 - 2 TL düzeyinden 3 TL düzeyine yükselmiş geri ödeme zorlaşmıştır. Alınan sonuç, özelleştirme idaresi tarafından büyük bir başarı olarak addedilse dahi, yüksek bedeller sonradan tüketici tarifelerinin yükseltilmesi için baskı unsuru olmuş ve sektörün finansal sürdürülebilirliği açısından sorun yaratmıştır.

Hedefler ve Gerçekleştirmeler (Hayaller ve gerçekler): Bitmeyen hedef: Kayıp- Kaçağın (KK) makul düzeylere indirilmesi:

Aşağıdaki grafikte TEİAŞ istatistiklerine göre 1990lardan bu yana kayıp kaçak oranındaki değişim gösterilmektedir. Bu grafik sadece KK oranındaki değişim eğilimini göstermek amacıyla verilmiştir ve grafikte yer alan dağıtım KK oranları, gerçek dağıtım KK oranlarından, muhtemelen tanım ve hesaplama farklılıkları nedeniyle düşük görünmektedir. Ancak bu grafik, KK’ın özellikle 90’ların başlarından itibaren sorun haline geldiğini, sakız gibi uzayan dağıtım özelleştirme sürecinin kuruluş performansında yarattığı olumsuzluğu açık olarak göstermektedir (benzer bir bozucu etkinin üretim sektöründe-kamu santrallarında da yaşandığını burada söylemek gerekir). Hatırlarım, her iktidar değişimine ve hatta bakan değişiminde, nedense bir önceki döneme ait KK oranlarının yüksekliğinden bahsolunur, dönem içindeki demeçlerde KK ile nasıl mücadele edildiği ve nasıl düşürüldüğü anlatılırdı. Yapılan iç toplantılarda ana gündem maddelerinden birisi daima KK olur, tedbirler anlatılır, talimatlar verilirdi. Hatta zamanın bakanlarından birisi TEDAŞ müessese ve bağlı ortaklık müdürlerine kayıp-kaçağı zimmetlemiş ve yazılı taahhüt bile almıştı. Ama yüksek KK her zaman bir sorun oldu.


Aşağıdaki grafikte 2006 yılında TEDAŞ bölgelerindeki KK oranları görülmektedir.

2015 yılı için bölgelere göre KK oranı yerine kayıp enerji miktarları sıralaması yapıldığında aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır.

Kaynak: TEDAŞ İstatistikleri TEDAŞ verilerine göre 2002 yılında %20 civarında olan Türkiye ortalama KK oranı, 2006 da %15 lere düşürülmüştür. 2006 yılında VAN GÖLÜ, DİCLE ve ARAS Bölgelerinde KK oranıları sırasıyla %64,54 ve 30 seviyesindedir. 2014 yılı toplam kayıp kaçak oranı %17,2, 2015 de ise %16,4 düzeyindedir ve 2015 yılına ait KK oranları bir sonraki grafikte gösterilmiştir. Grafikte görülebileceği üzere, 3 bölge dışında KK oranları %10’un altındadır. Ancak ARAS bölgesi hariç, KK oranı yüksek olan diğer iki bölgede KK oranı daha da yükselmiştir. Bu bölgeler eskiden beri KK oranının yüksek olmasında en büyük faktör olmuş ve özellikle son yıllardaki artışta önemli bir rol oynamışlardır.

Aslında önemli olan KK oranı (yüzdesi) değil, tüketicilerin cebinden çıkan kayıp enerjinin bedelidir. 2015 yılında dağıtım sistemine giren 186,9 TWh enerjinin yaklaşık 156,3TWh’lik kısmı fatura edilebilmiştir. Teknik ve teknik olmayan kayıp enerji miktarı ise yaklaşık 30,6 TWh ‘dir. Kayıp enerji miktarının parasal karşılığı, bugünkü dağıtım tarifesi üzerinden (yaklaşık 12 kuruş/kWh) esas alınarak hesaplanırsa yaklaşık olarak 3,7 milyar TL dir. Türkiye ortalama KK oranı, makul düzeylerde (örneğin %8) olsa idi KK için tüketicilerin ödeyeceği bedel yaklaşık olarak 1,8 milyar TL mertebesinde olacaktı. Hesap yapıldığında bu bedelin büyük ölçüde 3-4 bölgeden kaynaklandığı görülebilir.

Kaynak: EPDK 2015 Elektrik Piyasa Gelişim Raporu

Bu grafikten görülebileceği üzere, kayıp enerjinin yaklaşık yarısı (%48) DİCLE dağıtım bölgesinden, %22si İSTANBUL BOĞAZİÇİ, VAN GÖLÜ VE TOROSLAR bölgelerinden, geri kalan %30’u ise diğer 17 dağıtım bölgesinden kaynaklanmaktadır. BOĞAZİÇİ’nin KK oranı % 9,44 dür ama kayıp enerji miktarı, KK oranı %27 olan ARAS bölgesinin 3 katıdır. Tüketicilerin KK için cebinden çıkan paranın kime gittiği de oranlara göre değerlendirilmelidir. Bir başka deyişle genellikle söylenegeldiği gibi tüm bölgeler sadece Doğu/ Güneydoğudaki bölgeleri finanse etmemekte, daha az bir miktarda da olsa, İstanbul ve Adana bölgelerinde yaşayan tüketicilere de katkı sağlanmaktadır. İstanbul’da fatura ödeyen bir tüketici, sadece doğudaki değil, İstanbul’da elektrik hırsızlığı yapanların da bedelini ödüyor. Uygulanmakta olan “ulusal tarife” gereğince, tüm tüketiciler, tüm bölgelerin ortalama maliyeti üzerinden belirlenen aynı tarifeyi ödemektedirler. “fiyat eşitleme mekanizması” ile maliyetleri ulu-

55 Temmuz

2016


MAKALE

sal tarifeden daha düşük bir tarife gerektiren bölgesel şirketler, topladıkları paradan kendi tarifelerinin üstündeki bedeli TETAŞ üzerinden maliyetleri daha yüksek tarife gereken bölgelere aktarmaktadırlar. Böylece bölgelerarası bir çapraz sübvansiyon uygulanmaktadır. Kayıp kaçaklar maliyet unsuru olarak kabul edildiğinden, yapılan çapraz sübvansiyonun en büyük nedeni KK olmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, “ulusal tarife” özelleştirme sonrası bir “yeni bir icat” değildir, üstelik maliyet esaslı enerji fiyatlaması gerektiren serbest piyasa ilkeleri ile de uyumlu değildir. Ancak TEK zamanında da, TEDAŞ zamanında da tüm bölgelerdeki maliyetlerin hesaba katılması sonucunda belirlenen “paçal tarife” uygulanıyordu ve kayıp kaçak bedelleri de bu maliyetler içerisinde yer alıyordu yani KK bedellerini herkes ödüyordu. Kayıp kaçaklar bir maliyet unsuru mudur? Sistemin fiziksel özellikleri nedeniyle oluşan teknik kayıplar (hat ve trafo kayıpları), kesinlikle evet, bir maliyet unsurudur. Bu tür kayıplar azaltılabilir ancak sıfırlanamaz ve tarife içerisinde yer almalıdır. Ancak kaçaklar –yani elektrik hırsızlığı- engellenerek ihmal edilebilecek veya en azından bölgelerarası çapraz sübvansiyonu gerektirmeyen düzeylere düşürülebilir. Ancak bu düşürme sürecinde maliyeti kim ödeyecektir?

KK oranı yüksek iken çapraz sübvansiyon uygulanmaması halinde üç alternatif bulunmaktadır: •

56 Temmuz

2016

Bölgesel tarife Piyasanın açılması aşamasında tartışılan bu yöntem aslında maliyet bazlı fiyatlandırmanın da bir gereğidir. Ancak bu

uygulama KK oranı yüksek olan bölgelerde tarifelerin aşırı yükselmesine neden olacaktır. Örneğin dağıtım bölgesine giren enerjinin %25’inin faturalandırılabildiği bir bölgede, ülkedeki tüm aboneler yerine sadece o bölgedeki tüketiciler % 75 oranındaki kayıp enerjinin bedelini de ödeyeceklerdir. Kaybı az olan bölgelerde tarifeler biraz düşecektir ancak bazı bölgelerde tarifeler ödenemez hale gelecektir. Bunun yaratabileceği sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle KK oranları arasındaki farklar makul düzeye gelinceye kadar bölgesel tarife uygulaması ertelenmiştir. Hazine desteği Tartışılan bir alternatif, her bölgede maliyet esaslı fiyatlandırma yapılması, KK nedeniyle oluşan aşırı farkların, tüketicilerin desteklenmesi kapsamında hazine tarafından, en azından belli abone grupları için karşılanmasıdır. Ancak bu hükümet (özellikle Hazine) bu uygulamaya sıcak bakmamıştır. Aslında bütçeden karşılanacak bu bedeller, eninde sonunda elektrik bedeli ismiyle olmasa da, vatandaşa yansıyacaktır. Özelleştirme öncesinde dile getirilmeyen üçüncü alternatif “mademki özelleşti, mademki özel şirketler kayıp kaçağı önleyemiyorlar, o halde bu farkın tümünü vatandaş değil şirketler ödesin” görüşüne dayanmaktadır. Bu görüş belki kimilerinin kulağına hoş gelmektedir ama gerçekçi ve insaflı değildir. Böyle bir şartla özelleştirme yapılsa idi zaten KK oranı yüksek olan ve TEDAŞ döneminde de

sübvansiyonla ayakta duran bazı bölgelerin özelleşmesi mümkün olmazdı. Bulunan çözüm, bir geçiş dönemi uygulanması, bu sürede KK için hedefler konulması, tarifelerin bu hedeflere göre tespit edilmesi, bu hedeflerin altında kalınması halinde şirketlerin daha fazla kar edebilmesi (özendirme), ancak bu hedeflerin tutturulamaması halinde ortaya çıkacak farkın şirketler tarafından karşılanması yönteminin uygulanmasıdır. Yukarıdaki üçüncü alternatifin değişik bir biçimi olan bu uygulamada, hedeflenen kayıp kaçak oranı tarifenin bir unsuru olmakta ve çapraz sübvansiyonla tüketiciler tarafından ödenmekte, hedefin aşılması halinde fark şirketler tarafından ödenmektedir. Geçiş dönemi sonunda bölgelerarası KK oranları farkı azaldığında bölgesel tarifeye geçilecektir. İlk hedefler 2006-2010 yılları için ( birinci tarife dönemi) TEDAŞ tarafından belirlenerek kondu. Ancak bu dönemde dağıtım bölgelerinin çoğunluğu TEDAŞ tarafından işletiliyordu. İkinci tarife dönemi başlangıcında yeni hedefler kondu ve bu hedefler 2013 te revize edilerek bazı bölgeler için yükseltildi. Aşağıda KK oranı sonradan yükseltilen bazı bölgeler için hedeflerin nasıl değiştiği ve gerçekleşmeler gösterilmektedir. Kimilerince bu yükseltmeler özel şirketlere para aktarılması olarak nitelense de özellikle KK oranı yüksek olarak gerçekleşmiş bölgelerdeki siyasi durum ve Suriye’den göçlerin etkisi göz ardı edilmemelidir. Özel durumu olan bu bölgeler dışındaki bölgeler için de, daha küçük çapta hedef yükseltmeleri yapılmıştır ve bu durum ihale şartlarına aykırılık teşkil eder denilebilir. Ancak, bölgelerin çoğunluğunun 2010 yılından sonra özelleştiği, önceden konulan hedeflerin TEDAŞ tarafından tutturulamamış olduğu, yani devir esnasında KK oranının


ilave olarak ödediğimiz fon ve paylara ilişkin birkaç söz söylemek gerekiyor:Tüketiciler gelir ve fiyat tavanına göre belirlenen tarifelere ilaveten iletim ücreti, TRT payı (%2), enerji fonu(%1), belediye tüketim vergisi(sanayi %1-mesken %5) ve KDV ödemektedirler. 2015 yılı ortalama mesken tarifesinde yukarıda bahsedilen fon ve payların oranı KDV hariç, %5 mertebesindedir.

önceden konulan hedeflerin üzerinde olduğu iddiaları da göz ardı edilmemelidir. EPK da son yapılan değişiklikle KK bir maliyet unsuru olarak tanımlanmış ve yıllardır yapılan çapraz sübvansiyona hukuki bir zemin oluşturulmuştur. Aslında, özel durumu olan bölgeler dışında bu uygulamadan oluşan ek ödemeler çok küçüktür ve hatta bu bölgelerde maliyet esaslı tarifeye geçilmesi bile düşünülebilir. Ancak, her ne kadar başkasının hırsızlığını ben neden ödeyeyim desek de, öyle görülüyor ki, toplam KK oranını yükselttiği bilinen 3 bölge için özel bir çözüm bulununcaya kadar bu uygulama devam edecektir. 3 Bölge dışında, yok hedefler gerçekçi değildi, yok özelleştirmeler gecikti gibi mazeretler ortadan kalktı …. derken 2015 yılı sonunda EPDK KK hedef belirleme yönteminde değişiklik yaptı ve 3 bölge dışında da 2016 yılı hedeflerin 2014-15 gerçeklemelerinin de üzerine çıkacak şekilde yükseltti. Her ne kadar farklı yöntemlerle hesaplandığı söyleniyorsa da şeffaflık gereği bu yükselmenin nedenleri ve tarifelere etkisi EPDK tarafından açıkça izah edilmelidir. Aksi takdirde TL nin dolar karşı-

sında değer kaybetmesiyle sıkışan şirketleri biraz ferahlatıyorlar iddiası ile karşı karşıya gelinebilir.

Tarifeler Dağıtım tarifeleri ve görevli perakende şirketlerin serbest olmayan tüketicilere satış (perakende tarifeleri düzenlemeye tabidir. Her bir dağıtım şirketinin tarifesi “gelir tavanı” yöntemiyle belirlenir. Gelir tavanını belirleyen ana unsurlar işletme-bakım ve yatırım (10 yılda itfa) giderleri ile kayıp kaçak hedefidir. 2011-15 tarife döneminde yatırımların itfası için kullanılan faiz oranı %10,49 iken bu oran yeni tarife döneminde %11,41 e yükseltilmiştir. Serbest olmayan tüketiciler için uygulanan perakende tarifesi “fiyat tavanı” yöntemiyle belirlenir ve enerji satış tarifesi, alış fiyatı + kar marjı (%3,49) formülü ile belirlenir. Belirlenen tarifeler maliyet esaslı olup her bölge için farklıdır. Bölgesel şirketler bu tarifelere göre gelir elde ederken, tüketiciler ülke ortalama tarifesine göre ödeme yaparlar. Bölgeler artası farklar, fiyat eşitleme mekanizmasıyla giderilir. Tarifelerden bahis açılmışken

Hatırlamakta fayda var, 2002-2003 yıllarında TRT fonu kaldırılmalı görüşünde olan iktidar, fonu kaldırmak yerine %2 ye düşürmek ve matrahından dağıtım ve iletim dağıtım tarife bileşenlerini çıkararak azaltmak yolunu tercih etmiştir. TRT herhalde tüketim arttıkça ve fiyatlar yükseldikçe seviniyordur. Öyle ya, hiçbir ilave masraf yapmadan, hiç bir çaba göstermeden ilave gelir elde etmek gibi bir mucizeyi gerçekleştiriyorlar. Çok kaba bir hesapla, net tüketim 200 TWh, dağıtım ve iletim bedelleri hariç satış fiyatı en azından 120 TL/MWh olsa, tüketicilerin TRT’ye katkı(!) sı yılda en azından 480 milyon TL yi buluyor. Kaç kişinin izlediği önemli değil ama elektrik tüketimi ve fiyatların arıtmasıyla TRT kanal sayısında artış olmasının açıklaması bu olsa gerek. Enerji fonu ise yıllar önce enerjide fiyat istikrarını sağlamak ve yatırımlara destek amacıyla kurulmuş olmasına rağmen fon tüzel kişiliği lağvedilerek fon gelirleri bütçe içine alındı. Böylece tüketiciler bütçeye yukarıdaki varsayımla yılda en az 240 milyon TL katkıda bulunuyor ve bu paranın çok cüzi bir miktarı fonun eskiden kalan yükümlülüklerini karşılamak üzere sektöre geri dönüyor. Olsun, bütçeye yama gerek. Belediyelerin sektöre katkısını (!) inkâr etmemek gerek. Onlar da herhalde memnundur. Her ne kadar geçmişte bu vergiyi almalarına rağmen elektrik borcunu ödemeyen birçok belediye gördük ama

57 Temmuz

2016


MAKALE

olsun, onlar muhtaç… Kupon arsa sayısı azalıyor, yeşil alanlar bitiyor, rant sağlama imkanları daralıyor, bir de elektrik fiyat ve tüketimi azalırsa vay hallerine.. Konumuza dönersek, 2002-2007 arasında sabit tutulan tarifeler, 2007 sonundan ve özellikle maiyet esaslı tarife uygulanmasına geçtikten sonra hızla arttı. Aşağıdaki grafikte fonlar ve vergiler hariç mesken tarifesinin değişimi gösterilmiştir. Fon, pay ve vergiler dışarıda tutulduğunda 2007 den bu güne mesken tarifesi %167 oranında artmıştır. Ancak, daha önce bahsedildiği üzere 2007 de uygulanan tarife maliyet esaslı olmayıp politik amaçla bastırılmış ve TEDAŞ’ı zarara uğratan bir tarife idi. Dolayısıyla tarife artışlarında 2007 yılının baz alınması yanıltıcı olacaktır. Özelleştirmelerin başladığı 2008 den bu yana ise mesken tarifesi Toplamda % 85 artmıştır. Bu artışta iki husus dikkati çekmektedir: • Toplam tarifeyi oluşturan kalemlerden enerji bedelindeki artış %44 iken, dağıtım (kayıp-kaçak ve iletim ücreti dahil) bileşenindeki artış % 312 düzeyindedir. Bu artışlardan sonra dağıtım tarifesinin toplam içerisindeki payı 2008 deki %15 düzeyinden % 34 düzeyine yükselmiştir. iletim bedelinin dağıtım içerisindeki payı çok küçük olduğundan (yaklaşık 1 krş/kWh) bu artış

büyük ölçüde dağıtım işletme, yatırım kalemlerindeki yükselişten ve KK’ın düşürülememesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim 2011-2015 döneminde dağıtım şirketleri yatırımları için onaylanmış tutar toplam 9,2 milyar TL, ve 2015 yılı toplam gerçekleşen yatırım miktarı ise 3,5 milyar TL olup, bu yatırım tutarları özelleştirme öncesinde TEDAŞ’a verilen yatırım izinlerinin kat be kat üzerindedir. • Bazı dönemlerde (genellikle seçim öncesinde) tarifeler sabit tutulmuş, dağıtım ve perakende bileşenleri arasında çapraz sübvansiyon yapılmıştır. 2013 fiyat ve gelirleriyle yapılan bir analize göre, Türkiye’deki ortalama yıllık denkleştirilmiş hanehalkı harcanabilir geliri (13.250 TL) ile karşılaştırıldığında ortala tüketim için harcama toplam hanehalkı harcamasının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, hanehalkı giderlerinde elektriğin payı, beşte birlik gelir dilimleri bazında yıllık hanehalkı harcanabilir gelirleri ile karşılaştırıldığında, bu giderin payının çarpıcı şekilde değişkenlik gösterdiği gözlenmektedir. Düşük düzeyde bir elektrik tüketimi (100 kWh/ay) olduğunda bile en alt yüzde 20’lik gelir grubu için elektrik giderinin payının yüzde 11 olduğu gözlenmektedir. 150 kWh/ay tüketim seviyesinde,

en alt yüzde 20’lik gelir grubu için bu oran yüzde 15’in üzerindedir. En düşük gelir grubunun üyeleri hanehalkı harcanabilir gelirinin yüzde 10’dan fazlasını sadece elektriğe harcamaktadır. Doğal gaz ve/veya ısıtma harcamaları gibi diğer enerji harcamaları da dahil edildiğinde, bu oran yüzde 10’un çok üzerinde olacaktır, dolayısıyla bu hanehalkları gelir grubundaki tüketiciler enerji açısından yoksul olarak değerlendirilebilir. Bugün uygulandığı gibi tüm gelir gruplarına yönelik eşit enerji fiyatı uygulaması bir çözüm değildir ve bu uygulama desteğe ihtiyacı olmayan tüketicileri de desteklemektedir. Mevcut fiyatlandırma politikaları sadece yoksullara değil aynı zamanda böyle bir sübvansiyona ihtiyaç duymayan yüksek gelir gruplarına da yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla, düşük gelirli tüketiciler için bir hedefli fiyat veya sübvansiyon politikası uygulanmalı ve yüksek gelir gruplarına sağlanan sübvansiyonlar kaldırılmalıdır. Böyle bir destek mekanizmasının maliyeti bazı dönemlerde fiyatların politik amaçlı bastırılması ile genel ölçekte sağlanan sübvansiyonun maliyetinden daha düşük olabilir. Bu, aynı zamanda kronik kaçak kullanım sorununun çözümüne da yardımcı olacak enerjinin verimli kullanımını teşvik edebilecektir.

Hizmet Kalitesi ve Tarife ilişkisi Uygulanan gelir tavanına dayalı tarife modeli performansa bağlıdır ve EPDK tarafından onaylanan gelir ancak Şirketler tarafından iyi bir performans gösterilir ve verimli bir işletmecilik yapılabilirse elde edilir. Belirlenen kalite, kayıp kaçak ve verimlilik kriterleri açısından daha iyi performans gösterilirse, şirket karı artar, kötü performans gösterildiği takdirde de ihtiyaç duyulan gelir elde edilemez. Başka bir deyişle performans bazlı tarife metodolojisi dağıtım şirketlerinin

58 Temmuz

2016


hizmet kalitesini yükseltmek, hedeflere ulaşmasını sağlamak üzere uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde tarife dönemleri için gelir tavanı (ve dolayısıyla şirket tarifeleri) belirlenirken, bir evvelki döneme ilişkin tespit edilen hizmet kalitesi ve verimlilik performansına ilişkin göstergelere göre gelecek dönemi gelir tavanında düşürme yapılabilir. Bu uygulama özet olarak (Yeni Döneme ilişkin gelir=Gereken gelir- x) formülü ile ifade edilebilir. Yani, eğer geçmiş performans kötü ise şirket yeni dönem için istediği geliri elde edemez. Formüldeki x faktörü büyük ölçekte “Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinde” tanımlanan “kalite faktörüne” bağlıdır. Kalite faktörü ise arızaların sıklığı, arıza süresi, kesinti miktarı, müşteri şikayetleri… v.b. hizmet kalitesi göstergeleri ile belirlenebilir. Bu konuda mevzuat olmasına ve 2015 yılına kadar kaliteye ilişkin verilerin toplanacağı, raporlanacağı sistemlerinin kurulması öngörülmesine rağmen halen sistemler her dağıtım bölgesinde kurulmamış, standart raporlama yapılamamış ve tarife belirlenirken yukarıdaki formül tam olarak uygulanmamıştır. Her ne kadar EPDK 2015 yılı raporunda bazı kalite gösterge sonuçlarını yayımlamış ise de bu göstergelerin tarife belirlemesinde kullanıldığına dair bir işaret yoktur. Oysa dağıtım şirketlerinin hizmet kalitesinin yükselmesi ve şirketle-

rin denetlenmesinin en kestirme yolu budur. Bu uygulamanın tam olarak başlatılamamış olmasına gösterilen bir başka gerekçe de, kaliteyi belirleyen geçmiş verilerin olmamasıdır. Geçmiş ve cari veri olmadığı takdirde, hizmet kalitesinin ne kadar iyileştiğine veya kötüleştiğine ilişkin karar vermek mümkün olmamaktadır. “Bizim mahallede elektrikler eskiden daha az (veya çok) kesiliyordu, şimdi ise daha çok (veya az) kesiliyor” tarzında yaklaşımlarla değerlendirme yapmak mümkün değildir. Bu nedenle, tüm bölgelerde özelleştirme oldu da ne değişti, hizmet kalitesinde iyileştirme oldu mu sorusuna veri ve kriterlere dayanan objektif bir yanıt vermek zordur. Dağıtım şirketleri bölgelerinde tekel olarak hizmet vermekte, EPDK, şirket taleplerini değerlendirerek verilen hizmetin gerektirdiği geliri belirlemekte ve tüketiciler ise ödemektedir. Ölçme ve izleme sistemlerinin eksikliği nedeniyle performans tespit, izleme ve raporlama sistemlerinin olmaması halinde verilen gelirin uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının, tarifelerin adil ve yeterli olup olmadığının tespiti de mümkün değildir. Bu nedenle, tüm şirketlerin hizmet kalitesini ölçecek, değerlendirecek sistemlerin şirketlerde ve EPDK’da kurulması ve performans bazlı tarife metodunu tam olarak uygulanması önümüzdeki dönemde yapılması gereken en önemli işlerden birisidir.

Son Söz: Dağıtım sektörüne ilişkin olarak değinilmesi gereken daha birçok konu var. Örneğin teknik gelişmeler, dağıtım sistemine bağlanan dağıtık üretim, yaygınlaşan lisanssız üretimin etkileri, talep yönetimi, akıllı şebekeler v.b. Ancak bu yazıda sadece genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmış, ön plana çıkan bazı konular ele alınmıştır. Bu yazıda değinilen konuların her birisi için çok daha ayrıntılı analizler yapılabilir ve farklı görüşler ileri sürülebilir. Bunun tüm paydaşlar tarafından yapılması, önyargıların yıkılması, kamu otoritelerinin de bu tartışmalara katılması ve şeffaf bir şekilde neyin niçin yapıldığını veya yapılamadığını açıklaması gereklidir. Sonuç olarak, dağıtım sektörünün kolay ve sorunsuz bir sektör olmadığının, her paydaşın sütten çıkmış ak kaşık olmadığının, ülkenin içerisinde bulunduğu sosyal, siyasi ve ekonomik koşulların her sektörde olduğu gibi dağıtım sektöründe performansı ve kararları etkilediğini hepimiz biliyoruz. Biliyoruz da; konuşup yazarken, eleştirirken kimimiz bürokrasiye, kimimiz özel sektöre, kimimiz kuruluşlara yükleniyor ve sadece kızdığımız tarafın ve karşı olduğumuz modelin eksikliklerini, hatalarını ön plana çıkarıyoruz, Uygulanan modellerin toptan reddiyesi de, kısa dönemli çıkarları içim uygulanan modellerin gereklerini yerine getirmemek için baskı yapma girişimleri de sorunları ortadan kaldırmaz, aksine büyütür. Önemli olan, hangi model seçilirse seçilişsin, bu modelin gerektiği gibi uygulanması, uygulanıyorMUŞ gibi davranılmamasıdır.

Budak Dilli kimdir? 1950 Yılında doğdu, ODTÜ Elektrik-Elektronik Bölümünden 1972 de mühendis, 1974 yılında ise yüksek mühendis olarak mezun oldu. 1973 Yılında Türkiye Elektrik Kurumu TEK’de göreve başladı. TEK ve Türkiye Elektrik Üretim-İletim Şirketi TEAŞ’da mühendis, başmühendis, müdür ve daire başkanlığı görevlerini yürüttü. 1997- 2001 yılları arasında TEAŞ genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. 2001 Yılında Enerji Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı, 2003-2010 yılları arasında aynı birimde Genel Müdürlük görevini yaparak 2010 Yılında emekliye ayrıdı. 36 yılı aşkın bir süre içerisinde özellikle elektrik enerjisi alanında kamuda hizmet veren Budak Dilli, TEK ve TEAŞ’da elektrik şebekelerinde iletişim, koruma ve kontrol sistemleri araştırma geliştirme ve imalatı; Ulusal Yük Tevzi SCADA sistemi projelendirme ve uygulaması; elektrik üretim yatırımları ((Elbistan B, Çayırhan 3-4, ÇAN ve Bursa), iletim yatırımları, arz planlaması ve sistem işletme konularında çalıştı. Enerji Bakanlığında ise, planlama, yeniden yapılanma ve elektrik piyasasının oluşumunda, enerji sektörüne ilişkin yasaların ve ikincil mevzuatın hazırlanmasında, elektrik ve doğal gaz sistemleri işletme koordinasyonunda, enerji politika ve stratejilerin oluşturulmasında aktif görev aldı. Evli ve 2 çocuk babası olan Budak Dilli halen yurt dışında ve yurt içerisinde enerji konularında serbest danışmanlık yapmaktadır.

59 Temmuz

2016


DAĞITIM VE PERAKENDE SATIŞ

Yenilenen yapısıyla TEDAŞ Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) ve İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972) uyarınca, 15.07.1970 tarih ve 1312 sayılı Kanunla, ülkemizde elektriğin üretim, iletim, dağıtım ve ticaretinin yapılması amacıyla Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) kurulmuştur.

B

eşinci Beş Yıllık (19851989), Altıncı Beş Yıllık (1990-1994) Kalkınma Planları çerçevesinde, TEK; Türkiye Elektrik Üretim İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) unvanlı iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü halinde yeniden teşkilatlandırılmıştır. Ayrıca; Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989) ve Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-1994), Ekonomik Önlemler Uygulama Planı ve 1995 yılı geçiş planı ve hükümet programlarında TEK’in özelleştirilmesi öngörülmüştür. Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi hakkındaki 3096 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde; ülke genelinde elektrik dağıtımıyla ilgili olarak 33 görev bölgesi oluşturulmuştur. 3096 sayılı bu Kanun çerçevesinde, elektrik dağıtım tesislerinin işletme haklarının devrine ilişkin özelleştirilme çalışmalarına 1996 yılında başlanmış ve firmalar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından ihale sonucunda belirlenmiş olup, birçok bölgede imtiyaz ve özel hukuk hükümlerine göre hazırlanan sözleşmeler imzalanmıştır. Bazılarında devir kurulları da oluşturulmuştur. Ancak, yeni şartlara uyum doğrul-

60 Temmuz

2016

tusunda mevcut sözleşmelerde öngörülen değişikliklerin gerçekleştirilememesi, özelleştirme işlemlerinin birçok bölgede yargıya intikal etmesi ve diğer nedenlerle sürdürülen işletme hakkı devri çalışmaları tamamlanamamıştır. Bu bağlamda, Kayseri ilini kapsayan 10’uncu ve İstanbul İli Anadolu Yakasını kapsayan 16’ncı görev bölgelerindeki elektrik dağıtım tesislerinin işletme hakkı, 1990 yılında özel şirketlere devredilmiştir. Ancak İstanbul İli Anadolu Yakasındaki elektrik dağıtımı Danıştay kararı doğrultusunda 01.04.2002 tarihi itibariyle tekrar TEDAŞ’a geçmiştir. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) Dönemi: Bu yapılanmada, TEK’in elektrik dağıtımıyla ilgili

mevcut faaliyetleri TEDAŞ bünyesinde kalmıştır. 25.11.1993 tarih ve 93/T-103 sayılı Yüksek Planlama Kurulu (YPK) Kararı ile bazı müesseseler birleştirilerek TEDAŞ; 7 bağlı ortaklık ve 64 + 1 elektrik dağıtım müessesesi olarak teşkilatlandırılmıştır. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun yayımlanması ile elektrik piyasası açılmış ve piyasadaki her faaliyet için lisans alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu doğrultuda, EPDK tarafından, mevcut faaliyetlerini sürdürmeleri için TEDAŞ’a ve her bağlı ortaklığa toplam 8 bölgede, 13.03.2003 tarihinden itibaren 10 yıl geçerli olan “Dağıtım Lisansı” ve “Perakende Satış Lisansı” verilmiştir.


Ayrıca 4628 sayılı Kanunda; •

Enerji sektöründe özelleştirmelerin, 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği,

3096 sayılı Kanun kapsamında sürdürülen İşletme Hakkı Devir çalışmalarının

sözleşmelerde gerekli tadilatların yapılması halinde mevcut sözleşmelerle sonuçlandırılabileceği hükmüne yer verilmiştir. Özelleştirmelere hız kazandırılması ve belirsizliklerin giderilmesi amacıyla hazırlanan “Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi” ile; •

4046 sayılı Kanun kapsamında yürütülecek özelleştirmelere öncelikle dağıtımdan

başlanması, •

Türkiye’nin dağıtım şebekesinin; coğrafi yakınlık, yönetimsel yapı, enerji talebi ve

diğer teknik/mali etkenler dikkate alınarak 21 elektrik dağıtım bölgesine bölünmesi,

Dağıtım bölgeleri oluşturulurken mevcut sözleşmelerin ve hukuki süreçlerin de dikkate alınması, • Dağıtım sektörü ihale sürecinin 31.03.2005 tarihinden itibaren, hazırlıkları tamamlanan bölgelerden başlatılması, • Dağıtım bölgeleri özelleştirmesinin 2006 yılı sonuna kadar tamamlanması hedeflenmiştir. Bu kapsamda, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Kararı ile tamamı özelleştirme kapsam ve programına alınan TEDAŞ’ın Ana Sözleşmesi 4046 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiş ve dağıtım bölgelerinin oluşturulmasına ilişkin hukuki düzenlemeler yapılmıştır. Özelleştirme amacıyla dağıtım şirketlerine ait taşınmazların mülkiyetlerinin TEDAŞ’a devri 31.03.2006 tarihi itibariyle gerçekleştirilmiş ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmeleri 24.07.2006 tarihinde TEDAŞ ve şirket yetkililerince imzalanmıştır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yürütülen elektrik dağıtım şirketleri özelleştirme çalışmalarında, 30 yıl süre ile dağıtım

bölgesi işletme hakkına ve dağıtım/ perakende satış lisanslarına sahip dağıtım şirketlerinin; sermayelerindeki %100 oranında TEDAŞ hissesinin blok olarak satılması, faaliyet bölgelerinde bulunan mevcut dağıtım hat ve tesisleri ile mütemmim cüzlerinin mülkiyetlerinin TEDAŞ’ta bırakılmak suretiyle işletme haklarına sahip olmaları yönünde düzenleme yapılmıştır. Dağıtım sektörünün özelleştirilmesinde ana esaslar; •

İşletme hakkı devir modeli,

Tarifelerde genel esaslar,

Enerji satış anlaşmaları,

Yatırım yükümlülükleri olarak sıralanabilir.

Özelleştirme amaçları ve yatırımcı beklentileri doğrultusunda: •

Mevcut varlıklar ve yatırımcı tarafından yapılan yatırımlarla ortaya çıkan yeni varlıkların mülkiyetinin TEDAŞ’a ait olması,

Yatırımcının, dağıtım varlıklarının işletme haklarını elinde bulunduran bir şirketin hisselerini satın alması sonucunda şirketin dağıtım tesislerinin ve bu tesislerin işletilmesi için varlığı

61 Temmuz

2016


zorunlu unsurların (örneğin binalar, araçlar, makineler) işletme hakkını ve söz konusu bölgedeki elektrik dağıtım ve perakende lisanslarını devralmış olacağı, • EPDK tarafından onaylanan yatırımların, yatırımcı tarafından gerçekleştirilmesi ve tarifeler üzerinden geri kazanılması, • Sözleşme süresinin bitmesi veya sözleşmenin feshi durumunda tarifeler üzerinden henüz geri kazanılmamış yatırımların, yatırımcının kusurunun söz konusu olduğu durumlar haricinde, TEDAŞ tarafından yatırımcıya geri ödenmesi öngörülmüştür. Daha önce, dağıtım şirketlerinin (müessese ve bağlı ortaklıkların) özelleştirilmesiyle ilgili çalışmalar başlangıçta ETKB tarafından 3096 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülmüştür. Bu Kanuna göre devirlerde, dağıtım şirketinin hissesi değil dağıtım bölgesinin işletme hakkı devredilmekte, bu nedenle devir tarihi itibarıyla varlık, stok, demirbaşlar sayılmakta, sayaçlar okunmakta, alacak ve borçlar tespit edilmekte, önceki hak ve yükümlülükler TEDAŞ’a, sonrakiler yatırımcı şirkete ait olmaktadır. 3096 sayılı Kanuna göre, Kayseri ilini kapsayan 10.uncu görev bölgesindeki elektrik dağıtım tesislerinin işletme hakkı, Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş.’ne 01.03.1990 tarihinde, Aydın, Denizli ve Muğla İllerini kapsayan görev bölgesi (Menderes EDAŞ) AYDEM Güneybatı Anadolu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne 15.08.2008 tarihinde, (Bakanlar Kurulunun 09.10.1991 tarih ve 91/2325 sayılı kararı) AdıyamanKahramanmaraş illerini kapsayan Görev Bölgesi (Göksu EDAŞ) Adıyaman Kahramanmaraş Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne 31.12.2010 tarihinde (Bakanlar Kurulunun 27.05.1998 tarih, 1998/11222 sayılı kararı) fiilen devredilmiştir. Bunun yanında TE-

62 Temmuz

2016

DAŞ ile söz konusu şirketler arasında imzalanan İHDS’lerde de gerekli düzenlemeler yapılması amacıyla İHDS’lere ilave tadil sözleşmeleri de imzalanmıştır. Sözleşmelerin yenilenmesinden sonra Şirketler bölgede faaliyette bulunmak üzere EPDK’ya lisans başvurusu yapmış ve başvuruları uygun bulunan şirketlere devir tarihlerinden geçerli olmak üzere ve diğer tüm elektrik dağıtım şirketlerine dağıtım ve perakende satış lisansı verilmiştir. Dolayısıyla, 3096 sayılı Kanun çerçevesinde toplam 3 dağıtım bölgesinin özelleştirme işlemi gerçekleştirilmiştir. 4046 sayılı Kanuna göre ihale işlemleri tamamlanan; Başkent, Sakarya ve Meram EDAŞ 2009 yılında, Osmangazi, Uludağ, Çamlıbel, Çoruh, Yeşilırmak ve Fırat EDAŞ 2010 yılında, Trakya EDAŞ 2011 yılında; Akdeniz, Boğaziçi, Gediz, Dicle, Vangölü, İstanbul Anadolu Yakası (AYEDAŞ), Toroslar ve Aras Elektrik Dağıtım Şirketleri de 2013 yılında alıcılarına devredilmişlerdir. Böylece, 2013 yılı sonu itibariyle TEDAŞ Genel Müdürlüğü bünyesindeki dağıtım şirketlerinin tümü özelleştirilmiştir. Bunun yanında, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12.09.2012 tarih, 4019 sayılı kararı ve Elektrik Piyasası Kanunu’nun mülga 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü çerçevesinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin ayrı tüzel kişilikler tarafından yürütülmesine ilişkin olarak hazırlanan “Dağıtım ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırmasına İlişkin Usul ve Esaslar’’ 27.09.2012 tarih ve 28424 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu çerçevede, piyasada faaliyet gösteren 21 dağıtım şirketinin dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin ayrıştırılması sağlanmış ve yeni kurulan elektrik perakende satış şirketleri 01.01.2013 tarihinden itibaren tüzel kişilik kazanarak faaliyetlerine başlamışlardır. Bu Şirketler ile de TEDAŞ arasında “İHDS Kap-

samındaki Varlıkların Ayrıştırılarak Görevli Tedarik Şirketinin Kullanımına Verilmesine İlişkin Sözleşme” imzalanmıştır. Özelleşen 21 dağıtım bölgesinde 21 dağıtım şirketi ve 21 görevli tedarik şirketi yer almaktadır. Dağıtım Şirketleri faaliyetlerinin kontrolü Genel Müdürlüğümüz tarafından gerçekleştirilmektedir. Elektrik dağıtım şirketlerinin genel aydınlatma tesislerinin inceleme ve denetimi için Genel Müdürlüğümüz görevlendirilmiştir. Dağıtım şirketlerinin incelenmesi ve denetlenmesine yönelik E.İ.G.M ile TEDAŞ arasında düzenlenen protokol kapsamında inceleme ve denetim çalışmaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte yapılmaktadır. Genel Müdürlüğümüz bünyesinde faaliyet gösteren Kriz Merkezi birimince elektrik dağıtım şebekesinin orta gerilim seviyesinde meydana gelen elektrik kesintileri telefon ve elektronik posta iletişim kanallarıyla üç vardiya 24 saat esaslı olarak takip edilmekte, SMS yoluyla Bakanlığımız ve Genel Müdürlüğümüz yetkili makamlarına iletilmekte ve kamuoyunun bilgilendirilmesine katkı sağlanmaktadır. Kamu ve özel sektör elemanlarına mesleki eğitim vermek, mesleki yeterlilik yetki belgelerini tanzim etmek, gerektiğinde bu işlemlerle ilgili ihtisas kuruluşlarından hizmet alımı yapmak yoluyla Ankara, İstanbul, İzmir ve Erzincan olmak üzere 4 eğitim merkezimizde yılda 9.000 kişiye eğitim verilmiştir. Merkezlerde yürütülen; • EKAT (Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri) Eğitimleri • OHSAS (Elektrik İş Sağlığı ve Güvenliği) Eğitimleri • İş Sürekliliği ve Kriz Eğitimleri • Teknik malzeme sertifikasyon (Şebekede teknik bütünlüğün sağlanabilmesi için) • Yurt içi/Yurt dışı Danışmanlık ve Mühendislik Hizmetleri eğitim faaliyetlerinin uluslararası faaliyet gösterebilecek tek bir


kompleks olarak İstanbul’da yapılandırılması gerçekleştirilecektir. Kurumun uluslararası kalite standartlarına uyum çerçevesinde; 1. ISO 9001 (kalite Güvence) 2. OHSAS 18001 (İş Sağlığı ve Güvenliği) 3. ISO 55001 (Pass 55) (Varlık Yönetimi Standartları) 4. ISO 22301 (İş Sürekliliği ve Kriz Yönetimi) belgelerin alınması çalışmaları yapılmaktadır. Ayrıca, yeni misyon ve eğitim modelimiz çerçevesinde yurtdışı eğitim uygulamaları da devam etmektedir. Dağıtım şebekelerinde kullanılan malzeme ve teçhizatın standart ve şartnamelerinin oluşturulması amacıyla Elektrik dağıtım tesislerinde kullanılan ana kalem Malzemelerin ilgili standartlar esas alınarak TEDAŞ teknik şartnamelerine uygunluğunun denetlenmesi ve dağıtım şirketlerinin satın alma işlemlerinde bu şartnamelerden faydalanabilmesi amacıyla veri tabanı destekli ürün ve üretici taraması projesi devam etmektedir. Elektrik Dağıtım Şirketlerinin onaylı yatırım programında yer alan bütün dağıtım şebekesi yatırımlarının üretim santrallerinin dağıtım seviyesinden şebekesine bağlantı hatlarının, lisanssız elektrik üretimi kapsamında kurulacak üretim santrallerinin Proje Onay ve Kabul İşlemleri Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılmaktadır. • 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 19.ncu Maddesi gereğince yürütülen kamulaştırma işlemleri kapsamında dağıtım faaliyetine ilişkin tüm kamulaştırma işlemleri ve orman sahalarına isabet edecek dağıtım hatlarına ait izin işlemleri Genel Müdürlüğümüz tarafından yapılmaktadır. • 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun geçici 6.mad-

desi gereği Elektrik Dağıtım Şirketlerinin genel aydınlatma tesislerinin inceleme ve denetimi için Genel Müdürlüğümüz görevlendirilmiştir. • Dağıtım şirketlerinin incelenmesi ve denetlenmesine yönelik E.İ.G.M ile TEDAŞ arasında düzenlenen protokol kapsamında inceleme ve denetim çalışmaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte yapılmaktadır. • Abone otomasyon yazılımıyla (Abone Net) bazı özel dağıtım şirketlerine hizmet verilmektedir. Genel Müdürlüğümüz ile Dağıtım Şirketleri arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinde şirket faaliyetlerinin kontrolü, • Enerji sektöründe oluşan yıllık verilerin değerlendirilmesi ve yıllık istatistik kitabının hazırlanarak diğer tüm sektörlerin kullanımına sunulması, • Enerji sektöründe kamu ve özel kuruluşlarca kullanılan birim fiyat kitabının hazırlanması, • Bu yapılan faaliyetlere ait iş süreleri, iş yükleri ve süreç iyileştirilmesi yapılarak Genel Müdürlüğümüzün daha ekonomik ve verimli bir yapıya kavuşturulması çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Son olarak, TEDAŞ’ın ana faaliyetleri aşağıdaki konu başlıklarıyla özetlenebilir: Proje (Lisanssızlar, 3. şahıs, Dağıtım Şirketleri vs) • Elektronik ortamda (CBS tabanlı) tek bir merkezden onaylama • Yatırım projelerinin geliştirilmesi Varlıkların Kontrol ve Takibi • Emlak ve Kamulaştırma işlemleri • Varlıkların CBS ile takibe alınması

Yatırım İzleme ve Kabuller • Bir merkezden bütün işlemlerin takip ve kontrolünün yapılması (CBS, imaj vs) • Uzaktan izleme sistemleri ile Dağıtım Şirketlerinin kesintisiz enerji arzını sağlamasının takip ve yönlendirmesi. Yatırımların yönlendirilmesi • Aydınlatma, kontrol ve takibi Birim Fiyat ve Standardizasyon • Yatırım kriterlerinin oluşturulması • EPDK kararları çerçevesinde, tek bir şebeke karakteristiğinin oluşması için ilgili yönetmelik ve şartnamelerin oluşturulması ve takibi Denetleme • Enerji işlerinde yapılanan çalışmalara destek verilmesi ve gerek görüldüğünde bütünleşebilecek şekilde altyapının oluşturulması Eğitim, Danışmanlık ve Mühendislik Hizmetleri • 4 merkezde yürütülen eğitim faaliyetlerinin uluslararası faaliyet gösterebilecek tek bir kompleks olarak yapılandırılması • Ürün ve hizmet belgelendirme • Yurt içi/Yurt dışı Danışmanlık ve Mühendislik Hizmetleri Bu çerçevede TEDAŞ’ın misyonu, dinamik ve mutlu personeliyle, modern mühendislik ve teknolojik altyapısıyla izlenebilir, kontrol edilebilir ve sürdürülebilir dağıtım şebekeleri oluşmasını sağlamaktır TEDAŞ, yenilenen vizyonuyla “elektrik piyasa oyuncuları ve piyasa kurucuları arasında uyumun olduğu, halka hizmetin kesintisiz sürdüğü ve halk memnuniyetinin en yüksek seviyede olduğu, şebekeleri koordine eden şirket olmak” konusunda çalışmalarını kesintisiz sürdürmektedir.

63 Temmuz

2016


DAĞITIM VE PERAKENDE SATIŞ

Sektöre mesleki yeterlilik geliyor Elektrik dağıtım sektöründe özelleştirme sonrasında büyük bir atılım yaşanıyor. Özellikle mesleki yeterliliklerin belirlenmesi ve iş sağlığı güvenliği çalışmaları ile büyük bir seferberlik başladı.

E

lektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği – ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, Elektrik Dergisi’nin sorularını yanıtladı.

İş sağlığı ve güvenliği elektrik dağıtım sektöründe hayati öneme sahip bir konu. Türkiye, bu alanda ne durumda? Özellikle yurt dışı ile karşılaştırıldığında nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? ELDER olarak bu alanda neler yapıyorsunuz? Bilgi verebilir misiniz? ELDER olarak iş sağlığı ve güvenliği ile insan kaynakları ve eğitim konularına öncelik vermiş bulunuyoruz. Şirketlerimiz için en değerli varlık çalışanlarımız. Faaliyetlerimizin tüm paydaşları memnun edecek şekilde yürütülebilmesi ancak çalışanlarımızın gayretleri ve başarısı ile mümkün. Bu da sağlıklı bir iş ortamı, doğru iş güvenliği ekipmanları ve hepsinden önemlisi asla ve asla tedbiri elden bırakmamayı, kurallara her zaman uymayı gerektiriyor. Bu başlıklarda sektöre, üyelerimize ve çalışanlarımıza katkı sağlamak adına çok sayıda faaliyet yürütüyoruz. Bu çalışmalardan kısaca bahsetmek isterim. Mesleki Yeterlilik Kurumu ve ELDER ile yaptığımız çalışmalar neticesinde elektrik dağıtım sektöründe yeni iş süreçleri belirlendi. Oluşturulan iş gücü ölçme ve değerlendirme merkezlerinde işe uygun kişiler bi-

64 Temmuz

2016

limsel, tıbbi ve psikolojik tekniklerle seçilecek. İş güvenliği malzemelerinin testlerinin standardının olması gerekiyor. İş sağlığı ve güvenliği ile insan kaynakları ve eğitim konularına öncelik verdik. İncelediğimizde, yasal düzenlemeler olarak Avrupa Birliği başta olmak üzere gelişmiş ülkelerden farkımız yok. Sorun uygulamada. Bunun için eğitim ve farkındalık oluşturulması yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile sıkı bir işbirliği içerisindeyiz. Bakanlık ile işbirliğinde

‘İş Sağlığı Ve Güvenliği Rehber’ini çıkaracağız. Dijital platformları da eğitim ve uyarı amaçlı daha yoğun kullanacağız. İş sağlığı ve güvenliğini sağlama konusunda en önemli unsurlardan birini de mesleki standart ve yeterlilikler oluşturuyor. ELDER’in bu alandaki çalışmalarını öğrenebilir miyiz? ELDER’in MYK ile yaptığı çalışmalar sonucunda, elektrik dağıtım sektöründe bugüne kadar 10 Ulusal Meslek Standardı hazırlanarak Res-

ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel


mi Gazete ’de yayımlandı. Bu standartların 4’ünün yeterliliği onaylanarak MYK’da yayımlandı. ELDER, diğer 6 mesleğin yeterliliklerinin hazırlanması ve toplamda da 10 meslek için “Personel Belgelendirme Merkezi” nin kurulması amacıyla “Elektriği Dağıtan Mesleklerin Belgelendirilmesi Projesi”ni hayata geçirdi. Proje, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Program Otoritesi tarafından, kabul edildi. Projemizin açılış toplantısı 02 Haziran 2016 tarihinde Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı Adem Ceylan’ın katılımı ile gerçekleştirildi. Bu proje ile elektrik dağıtım sektöründe tüm çalışanların hizmetlerini yerine getirirken sahip olması gereken bilgi ve yeterlilikler, MYK önderliğinde AB’den sağlanmış bir fon çerçevesinde belirlenecek. ELDER nasıl belgelendirme kuruluşu olacak ve bu konudaki nihai hedefiniz nedir? ELDER’in belgelendirme kuruluşu olmak üzere TÜRKAK tarafından denetimleri tamamladı. Önümüzdeki dönemde, elektrik dağıtım hizmetleri ile ilgili belgelendirme kuruluşu olarak faaliyetlerine başlayacak. Sektörümüz tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfında yer alıyor. Biz yola sıfır ölümlü iş kazası diyerek çıktık. İnşallah, arzu edilen şekilde bunu başaracağız ve iş kazası ile ölümleri ortadan kaldırmaya çalışacağız. Bu proje bu süreçlerin önemli adımlarından bir tanesi. Sektörümüzde önemli bir etkisi olacağına inanıyoruz. ELDER’in mesleki standart ve yeterliliklerle ilgili yaptığı çalışmalara www.eldermym.com adresinden ulaşılabilir.

ELEKTRİK DAĞITIM SEKTÖRÜ AKILLI ŞEBEKE YOL HARİTASINI HAZIRLIYOR Türkiye’deki 21 özel elektrik dağıtım şirketini temsil eden Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER), tüketicilerin elektrik piyasasına aktif katılımını sağlayacak, yenilenebilir enerjinin üretimdeki payını arttırmaya yardımcı olacak ve enerji kalitesini iyileştirecek ‘Türkiye Akıllı Şebekeler 2023 Yol Haritası Projesi’ni hayata geçiriyor. ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, “2017 yılı Temmuz ayında tamamlanacak proje ile akıllı şebekeye geçiş sürecinde ihtiyaç duyulan metodolojinin ve takvimin oluşturulması hedefleniyor” dedi. Akıllı şebekelere geçişin elektrik sektörüne, çevreye, özellikle de tüketici tarafına birçok fayda sağlayacağını aktaran ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, enerji tedarik sürekliliğinin sağlanması, güç kalitesinin ve şebeke dayanıklılığının artması, gelişmiş ve gerçek zamana yakın ölçüm altyapılarının oluşması gibi unsurların bu avantajların başında geldiğini belirtti.

Proje, stratejik önem taşıyor Yüksel, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Dokuz elektrik dağıtım şirketinin ortak yürütücüsü olduğu proje, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından onaylandı. Proje sonuçlarının 21 şirket için de referans olması süreçleri ELDER tarafından koordine edilecek. Türkiye’nin akıllı şebekeye geçişinde yol haritasını oluşturacak bu stratejik projede, yerli teknolojinin mümkün olan en yüksek seviyede katılımı hedefleniyor. Proje Akdeniz EDAŞ, Anadolu Yakası EDAŞ, ADM EDAŞ, Başkent EDAŞ, Boğaziçi EDAŞ, Çamlıbel EDAŞ, GDZ EDAŞ, Toroslar EDAŞ ve Uludağ EDAŞ konsorsiyumu tarafından yürütülüyor. 2017 yılı Temmuz ayında tamamlanacak proje ile akıllı şebekeye geçiş sürecinde ihtiyaç duyulan metodolojinin ve takvimin oluşturulması hedefleniyor” dedi.

65 Temmuz

2016


ANILAR ve GÖRÜŞLER

Serbestleştirmede yeni bir model: Yönetim K

Barmek’in Azerb

66 Temmuz

2016


Kurulu Başkanı Hüseyin Arabul’un anlatımıyla

baycan öyküsü...

67 Temmuz

2016


ANILAR ve GÖRÜŞLER

68 Temmuz

2016


Köhnemiş bir tesisat, bilinmezlerle dolu bir işletme:

Barmek’in devraldığı tablo

69 Temmuz

2016


ANILAR ve GÖRÜŞLER

70 Temmuz

2016


71 Temmuz

2016


ANILAR ve GÖRÜŞLER

Barmek, Azerba Şebekesi’nin yar

72 Temmuz

2016


aycan Elektrik Dağıtım rısını kontrol ediyor

73 Temmuz

2016


ANILAR ve GÖRÜŞLER

74 Temmuz

2016


75 Temmuz

2016


“Yatırımlarımızı ve sosyal sorumluluk projelerimizi gerçekleştirirken

Toplumdan aldığımızı topluma vermek başlıca amacımız” Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce illerinde, 3,4 milyon nüfusa enerji dağıtım hizmeti veren SEDAŞ’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sami Güven: “Yalnızca şebekeye değil, yıl boyunca süren çeşitli mesleki eğitimlerle hem çalışanlarımıza, hem de toplumumuzun geleceğine yatırım yapıyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerini tamamlayan her çalışanımız için diktiğimiz fidanlardan oluşan ‘SEDAŞ İş Güvenliği Ormanı’ bu projelerimizden yalnızca birisi”

Bekir Sami Güven SEDAŞ İcra Başkanı

76 Temmuz

2016

SEDAŞ’ın kısa tarihçesini anlatır mısınız? Kuruluşun ortaklık ve sermaye yapısı hakkında bilgi verir misiniz? Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin kuruluşu, Etibank’ın enerji grubunun oluşturulması sonrası, 1954 yıllarında yapımına başlanan Adapazarı Tesisleri ile aynı zamana rastlamaktadır.Yüksek Planlama Kurulu’nun 25.11.1993 tarih ve 93/T-103 sayılı kararı ile TEDAŞ’a bağlı ortaklık olarak kurulan 7 Genel Müdürlük’ten biri, merkezi Sakarya’da olmak üzere Sakarya ve Bolu illerinde hizmet verecek olan Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. olmuştur. Türkiye elektrik dağıtım sisteminde piyasa düzenine geçiş çalışmaları çerçevesinde dağıtım bölgeleri baz alınarak elektrik dağıtım müesseseleri yeniden yapılandırılırken; TEDAŞ, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu kapsamda dağıtım bölgeleri yeniden belirlenerek, Türkiye 21 elektrik dağıtım bölgesine ayrılmış, Körfez EDAŞ ile Sakarya EDAŞ 1 Mart 2005 tarihinde birleştirilerek; Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce illerini kapsayan 15 nolu dağıtım bölgesi olarak yeniden yapılandırılmıştır. T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca, 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde SEDAŞ’ın %100 oranındaki hissesi, özelleştirilmek üzere ihaleye çıkılmıştır. 1 Temmuz 2008 tarihinde açılan ihaleyi, 600 milyon dolarlık teklifiyle kazanan Akkök-Akenerji-CEZ


Şu andaki kayıp-kaçak oranları ile bu alandaki planlama hedeflerinizi ifade eder misiniz, gerekli iyileştirmeleri sağlamak ve dağıtım şebekenizi geliştirmek ve büyütmek amacı ile planlanmış yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz? Konsorsiyumu için Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) tarafından da onay verilmiştir. SEDAŞ, 11 Şubat 2009 tarihinde Ankara’da düzenlenen devir teslim töreniyle AkkökAkenerji-CEZ Ortak Konsorsiyumu’nun yönetimine geçmiştir. Yönetim kadroları kimlerden oluşuyor, çalışanların mesleksel dağılımını açıklar mısınız? Yönetim kadromuz İcra Kurulu Başkanına bağlı Direktör kadrosundan oluşmaktadır. Bu yapıya göre yönetim kadromuz, İnsan Kaynakları ve Yönetim Sistemleri Bölümü, Dağıtım Bölümü, Finans Bölümü, Ortak Hizmetler Bölümü ve Regülasyon Bölümünün Direktör ve Direktör vekillerinden oluşmaktadır.Çalışanlarımızın %59’u elektrik teknisyeni, %13’ü elektrik teknikeri olmakla birlikte, ağırlıklı olarak uzman ve sorumlularımız elektrik/ elektronik mühendislerinden oluşmaktadır. Bunun yanısıra, her departmanımızın uzman ve sorumlu kadroları yapılan işin içeriğine göre değişen mesleklere sahiptirler. SEDAŞ’ın sorumluluk bölgesi sınırları içindeki elektrik tesislerinin yapısal durumu hangi cihazları kapsıyor (üretim tesisleri, iletim ve dağıtım trafo merkezleri vb.) Şirketimiz elektrik dağıtım faaliyet çalışmalarını sürdürürken, 20 bin km²’lik görev bölgesindeki elektrik dağıtım şebekesinde enerjinin sürekliliği için gerekli altyapı yatırım tesislerini kurmakta ve

işletmektedir. Söz konusu şebekede alçak gerilim ve orta gerilim bağlantı seviyelerinde tüketim ve üretim tesisleri, dağıtım trafoları, dağıtım merkezleri, metal muhafazalı hücreler, ayırıcı, yük ayırıcısı, kesici ve ilgili ekipmanlar, havai ve yeraltı, alçak gerilim ve orta gerilim enerji nakil hatları, ahşap, beton, demir enerji direkleri ve izolatör, travers, aydınlatma armatürleri, parafudrgibi ilgili ekipmanlar, enerji analizörleri, enerji ve güç kalite analizörleri, aydınlatma kontrol röleleri, saha dağıtım kutuları ve sigorta, sigortalı yük ayırıcısı gibi ilgili ekipmanları, SCADA sistemi ve telemetri istasyonları, otomatik sayaç okuma sistemi ve elektrik sayaçlarını kapsamaktadır. Bölgenizdeki tüketici gruplarını sayısal olarak ve tüketim miktarlarına göre gruplandırır mısınız? Bölgemizdeki tüketicileri, EPDK ulusal tarifesi kırılımında bağlantı seviyelerine, tarife ve terim gruplarına göre sınıflandırmaktayız. Serbest tüketici tüketim limitine göre ve kullanıcıların serbest tüketici olma hakkını kullanıp kullanmadıklarına göre de gruplandırma yapmaktayız.Ayrıca kullanıcılarımıza daha iyi hizmet verebilmek için, düşük tüketimli ve yüksek tüketimli kullanıcılarımızı gruplandırarak bu kullanıcılarımızın tesislerinin ihtiyaçlarına uygun Küçük Müşteriler Ölçüm Müdürlüğü ve Büyük Müşteriler Ölçüm Müdürlüğü şeklinde iki ayrı departmanla hizmet sunmaktayız.

SEDAŞ olarak kayıp kaçak konusu ile yıllardır mücadele halindeyiz. Hizmet verdiğimiz illerde kaçak elektrik kullanımı için gerekli takipleri yaparken, gerçekleştirdiğimiz bakım onarım çalışmalarıyla da bu oranın düşürülmesini destekliyoruz. SEDAŞ, Türkiye genelinde en düşük kayıp kaçak oranına sahip elektrik dağıtım şirketlerinden birisi olup, EPDK tarafından verilen hedeflerini tutturmaktadır. 2015 yılında SEDAŞ’ın kayıp kaçak oranı yüzde 6,68 olarak kayıtlara geçmiştir. Bu rakamın günden güne azaldığını belirtmekten de ayrıca gurur duyuyorum. Türkiye ortalamasının %50 altında bir kayıp kaçak oranına sahip oluşumuz, gösterdiğimiz mücadelenin önemli bir kanıtıdır. Kayıp ve kaçağın bölgemizde düşük olması muhakkak uygulamalarımızla da ilintilidir. Sayaç ölçü devresinde kullanılan akım ve gerilim trafolarının hassasiyet testlerinin bölgemizde uzun süredir yapılıyor ve bu şekilde kullanılıyor olması, ibadethane ve aydınlatma tesislerinde enerjinin ölçme altına alınmış olması, Elektronik Dijital Sayaç kullanımı, yasal yoldan Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyuruları ile mücadele ve basın yoluyla müşterilerimizin bilgilendirilmesi aldığımız aksiyonların bir kısmıdır. Ayrıca gelen ihbarlar önemle dikkate alınıp değerlendirilirken, ekiplerimizce abonelerin sayaç ölçü devresi kontrolleri de rutin bir şekilde yapılmaktadır. SEDAŞ, kaçakla mücadele açısından verim sağlayacak olan Otomatik Sayaç Okuma Sistemleri (OSOS) projesini de hayata geçir-

77 Temmuz

2016


miş ve 21.136 adet sayacı uzaktan okuyabilir hale gelmiştir. Bu okuma ile bölgede tüketilen enerjinin yüzde 65’i uzaktan okunarak faturalandırılmaktadır. OSOS ile 23 bin aboneye ulaşıyoruz. Bu uzaktan okuma yapılabilen sayaçların 8 bin 643 adedi sokak aydınlatma sayacı ve 14 bin 555 adedi de müşteri sayacıdır. Bu sayaçlar GSM haberleşme altyapısı kullanılarak takip ediliyor. Gündüz yanan sokak aydınlatma lambaları da gündüz tüketim kaydetmesi durumunda bu sürelerle ilgili rapor alınıyor ve arızalı aydınlatma şebekesiyle ilgili önlem almak üzere hızla bu aydınlatma tesislerine müdahale ediliyor. SEDAŞ sürdürdüğü ARGE Projeleri kapsamında, EPDK tarafından onaylanmış şekliyle, 2015 yılında “Elektronik Sayaçların Optik Port Aracılığı ile haberleşmeli sayaçlara dönüştürülerek uzaktan okunmasına sağlanması” isimli projeyi başlatmıştır. Projenin amacı uzaktan okumaya elverişli olmayan şebekedeki sayaçlarının, RF- Optik Okuma Cihazı (RFOOC) montajı yaparak var olan OSOS’adahil edilmesi, bunun yanında gerçekleştirilecek uyumlaştırma yazılım sistemi kurulumunun sağlanmasıdır.

sis and Program Development projesi(SAP), İş Gücü Yönetim Sistemi projesi(WFM), Müşteri İlişkileri Yönetim Sistemi projesi(MİY), Entegre Yönetim Sistemi projesi(EYS), Uzaktan Sayaç Okuma Sistemi projesi (OSOS) ve SCADA projesini gerçekleştirdik.

fidanlardan oluşan “SEDAŞ İş Güvenliği Ormanı” bu projelerimizden yalnızca birisi. Yakın dönemde verdiğimiz eğitimlerin bazıları ise şöyle: •

Her sene, 8 saatten iki defa alınması zorunlu olan İş sağlığı ve güvenliği eğitimleriveriyoruz. Eğitimini tamamlayan her çalışanımız için de ayrı ayrı fidan dikimi gerçekleştiriyoruz. “SEDAŞ İş Güvenliği Ormanı” projesi adını verdiğimiz bu proje kapsamında, tüm çalışanlarımızın İş Güvenliği eğitimlerine katılımını sağlarken, isimlerine özel dikilen fidanlarla da İş Güvenliği Ormanı’mızı oluşturuyor ve daha yeşil bir geleceğe katkı sağlıyoruz.

İşletme Bakım Ekipleri’nde görev yapan bölge sorumluları ve elektrik teknisyenleri için şebeke operasyon faaliyetlerinde kullanılan malzemelerle ilgiliMalzeme ve KullanımıEğitimiverdik.

Acil Durum Ekipleri’ne, yangın sınıfları, yangın yerindeki tehlikeler, yangın ortamında oluşan dumanın seyri, söndürme maddeleri ve kullanımı, gazlar ve riskleri, tehlikeli kimyasallar, doğru ihbar, tahliye nedir ve nasıl olmalıdır, işletmedeki güvenlik önlemleri nedir ve ne işe yarar konularında çeşitli bilgilerin aktarıldığı Yangın Tatbikatı’nı gerçekleştirdik.

Elektrik dağıtım faaliyetlerinde şebekeyi ve elektriğin sürekliliğini olumsuz etkileyecek,

Müşterilerinizi ve çalışanlarınızı eğitmek ve bilgilendirmek amacı ile yaptığınız çalışmalar var mı, açıklar mısınız? Müşterilerimizi gerekli her gördüğümüz her durum ve konuda gerek basın bültenleri, gerek SMS, gerekse e-posta ve bilgilendirme föyleri ile bilgilendiriyoruz. Kayıp kaçak kullanımı konusunda uyarı niteliğinde bastırılan föyler, sayaç okuma elemanlarımızca tüketicilere ulaştırılacaktır. Bölgesel kesintilerde ise arızanın yaşandığı bölgede bulunan tüketicilerimize kesinti süresi 2 saati aşacaksa SMS ile bilgilendirme sağlıyoruz. Yalnızca şebekeye değil, yıl boyunca süren çeşitli mesleki eğitimlerle hem çalışanlarımıza, hem de toplumumuzun geleceğine yatırım yapıyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerini tamamlayan her çalışanımız için diktiğimiz

Son kullanıcıya kaliteli hizmet vermek ve kullanıcı hesaplarını denetlemek üzere yararlandığınız ne gibi yöntemler var? Abonelerimize kaliteli hizmet vermek amacıyla, öncelikle müşteri hizmetleri merkezlerimizi modern bir anlayış ile yeniden yapılandırdık. Dağıtım birimlerimizde Şebeke Yönetimi, Kalite Yönetimi ve Çevre Birimlerimizi oluşturduk. SEDAŞ’ın özelleşmesinin hemen ardından, dağıtım şirketleri içinde bir ilk olarak, 7/24 hizmet veren ve telefon ile müşteri temsilcilerinin tüketicileri bilgilendirdiği, talep ve önerilerini de aldıkları Çağrı Merkezimizi kurduk. Systems Analy-

78 Temmuz

2016

SEDAŞ, kaçakla mücadele açısından verim sağlayacak olan Otomatik Sayaç Okuma Sistemleri (OSOS) projesini de hayata geçirmiş ve 21.136 adet sayacı uzaktan okuyabilir hale gelmiştir. Bu okuma ile bölgede tüketilen enerjinin yüzde 65’i uzaktan okunarak faturalandırılmaktadır. OSOS ile 23 bin aboneye ulaşıyoruz. Bu uzaktan okuma yapılabilen sayaçların 8 bin 643 adedi sokak aydınlatma sayacı ve 14 bin 555 adedi de müşteri sayacıdır. Bu sayaçlar GSM haberleşme altyapısı kullanılarak takip ediliyor.


79 Temmuz

2016


enerji kesintisine yol açacak ağaçların kesilmesi ve budanması görevinin çevreye dost bir şekilde gerçekleştirilmesi için Şebeke Operasyon ve Bakım Ekibi görevlilerine “Ağaç Kesme Motorlarının Güvenli Kullanımı Eğitimi”verdik. Bu teknik eğitimlerin yanı sıra, yeni projeler geliştirdikçe, çalışanlarımızın adapte olması için eğitimler de veriyoruz. Bu eğitimlerin en sonuncusu,15 Haziran tarihinde, Entegre Yönetim Sitemi projesi kapsamında gerçekleştirildi. Çalışanlarımıza eğitim yatırımı yaparak, teknolojideki gelişmeler ve yenilikleri takip etmelerine imkân sağlamaya devam edeceğiz. Toplumsal sorumluluk projeleriniz için neler söyleyebilirsiniz? SEDAŞ, kurumsal sosyal sorumluluk projelerini, ekonomik, çevresel ve sosyal bir bütünleşme olarak üç ana başlık altında planlamaktadır. Bugüne kadar; kan bağışı kampanyalarını desteklemek, çevremizi aydınlatma konusunda yatırım yapmak, kültürel değerlerimize sahip çıkmak, müşteri ilişkileri seminerleri düzenlemek, meslek odaları ile ortak projeleri hayata geçirmek, mesleki protokol uygulaması, yetkili elektrikçilerle birlikte kaçak ve kayıt dışıyla mücadele etmek, enerjinin güvenli kullanımını sağlamak, Engelliler Derneği ile mavi kapak işbirliği, elektriğin güvenli kullanımı resim yarışması, spora destek sağlamak gibi pek çok sosyal sorumluluğa imza attık. 2016 yılında ise, toplumdan aldığımızı topluma vermek bilinciyle, üniversitelerle daha etkin iletişim kurabileceğimiz bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. Faaliyet alanımız içinde yer alan 4 ildeki üniversite öğrencilerini motive etmek amacıyla başlattığımız “Proje Fikri Yarışması; Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Kocaeli Üniversitesi (KOÜ), Bolu Abant İzzet Baysal Üniver-

80 Temmuz

2016

sitesi (BAİBÜ), Düzce Üniversitesi (DÜ) ve Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) üniversitelerini kapsayacak şekilde hayata geçti. Temasını “Toplum İçin Yeni Teknolojiler” olarak belirlediğimiz proje ile öğrencilerin; enerjinin üretiminde, iletiminde, dağıtımında, çevre ile uyumunda ve enerjide iş güvenliği alanlarında yeni fikirler üretmelerini destekledik. Üniversite öğrencilerine araştırma ve buluş yapma heyecanı aşılamak, geleceğin bilim insanlarının yolunu açarak, insanlığa katkıda bulunacak projeler ortaya koymalarına destek olmak hedefiyle başlattığımız bu proje ile gençlerin geleceğine yatırım yaptığımıza inanıyoruz. “Proje Fikri Yarışması”nın önümüzdeki yıllarda da devam edecek, sürdürülebilir bir sosyal sorumluluk projesi olması bizim için bir gurur kaynağı. Firmanızı ve hizmetlerinizi tanıtmak amacı ile ekleyecekleriniz var mı? SEDAŞ bugün, Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce illerini kapsayan toplam 19.421 kilometrekarelik yüzölçümü üzerinde, 4 il, 45 ilçe, 66 belediye, 1.441 köyde, 1.5

milyon tüketiciye ve 3.4 milyon nüfusa 24 saat kesintisiz olarak enerji dağıtım hizmeti veren bir kuruluştur. SEDAŞ, elektrik dağıtım faaliyetleri kapsamında; bölgesindeki abonelere kaliteli ve kesintisiz elektrik dağıtım hizmeti vermeyi hedefleyerek, bu kapsamda oluşan arızalara hızla müdahale eder, 7/24 kesintisiz ve güvenilir hizmet vermek üzere elektrik dağıtım şebekesinde gerekli operasyonları gerçekleştirir. SEDAŞ, tedarikçi perakende elektrik satış şirketlerinin borçlu müşterileri için elektrik kesme ve açma faaliyetini, abone sayaçlarının endeks okuma işlemlerini, elektrik şebekesi üzerinden enerji talep edenlere enerji müsaadesi verilmesi işlemlerini, elektrik proje tasdik işlemlerini, yeni binaların elektrik bağlantı sözleşmelerinin düzenlenmesini ve enerji bağlantılarının yapılmasını, sayaç sökme ve takma işlemlerini, şebeke yatırımlarına ait faaliyetleri, bölgedeki teknik olmayan kayıplarla ve kaçak elektrik kullanımıyla mücadeleyi gerçekleştirmektedir. Bu faaliyetlerini de sayısı 33’e varan dağıtım merkezi ve 21 adet dağıtım müşteri hizmetleri merkezinden yürütmektedir.



Dağıtımda öncü marka; ARAS ELEKTRİK… “Aras Elektrik, yönetim sistemi çalışmaları kapsamında altı yönetim belgesini ilk denetlemesinde alarak entegre yönetim sistemlerinde büyük bir başarıya imza attı.”

2

015 yılının sonlarından itibaren başlatılan entegre yönetim sistemleri çalışmalarını büyük bir titizlikle devam ettiren Aras Elektrik, aradan kısa bir zaman geçmesine rağmen ilk denetlenmesinde belgelerin sahibi oldu.

Aras Elektrik Genel Müdürü Fikret AKBAŞ

“50001 enerji yönetim sistemi elektrik dağıtım sektöründe ilk” ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi, ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, ile OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini alan Aras Elektrik, özverili çalışmalarının semeresini aldı, Bunlardan 50001 Enerji Yönetim Sistemi Türkiye’de elektrik dağıtım şirketi arasında ilk defa alınması açısından dikkat çekti.

“Elektrik Dağıtım Hizmetlerinde Tek; Canlı Chat” İletişim ağının bulunduğu her yerde sıra beklemeden yapılabilen bu uygulamayla müşteriler, meşgul sesi duymadan yazışarak ta sorularına 7/24 muhatap bulabiliyor. Aras Elektrik canlı chat uygulamasının en önemli özelliği ise Türkiye’de tek olması. 21 elektrik dağıtım şirketi arasında sadece Aras Elektrik’te olan bu uygulama, Aras Elektrik’in ilerleyen dönemlerdeki interaktif hizmetleri hakkında ipucu veriyor.

Sistem nasıl çalışıyor? www.arasedas.com internet sitesini açtıktan sonra sağ alt köşede bulunan canlı destek kısmına tıklanarak açılan kutulara isim, soy isim ve tesisat numarası giriliyor. Konuşma başlat’ı tıklayıp sorularınızı iş ve sosyal hayatınızı hiç etkilemeden bir tık”la sorabiliyorsunuz. Evinizde, otobüste, sıra beklemeden ve meşgul sesi duymadan... 7 gün 24 saat hizmet veren canlı destek servisiyle abonelikten sokak aydınlatmalarına, elektrik faturalarınızdan, elektrik kesintilerine kadar gündelik

82 Temmuz

2016

yaşamınızı etkileyen elektrik dağıtımına dair bütün sorularınızı müşteri temsilcisine sorabiliyorsunuz. Aras Elektrik; müşteri beklentilerini, önerilerini ve şikayetlerini tek bir noktada toplayarak, bu verilerin en kısa zamanda işlenerek sonuçlandırılmasını sağlamak için müşterilerinin 7 gün 24 saat her konuda hizmet aldıkları 444 7 850 numaralı Çözüm merkezi ile 13 aydır hizmet vermektedir. Aras Elektrik Genel Müdürü Fikret Akbaş “Bölgeden kazandığımızı yine bölgemize harcama prensibiyle bölgede istihdam sağlamaya önem vererek çalışma arkadaşlarımızı bölgemizden seçtik. Bu ekip sadece telefonlara cevap vermiyor, e-posta, faks, SMS, gibi iletişim kanallarını da etkin kullanarak, müşterilerimiz tüm isteklerini sonuçlandırıp, tüm problemlerini çözebiliyor” dedi. Çözüm merkezinin yaklaşık iki milyon liralık yatırımla kurulduğunu belirten Akbaş, çözüm merkezinde çalışan personelin 360 saatlik müşteri ilişkileri eğitiminden geçerek işbaşı yaptığını söyledi.



www.elektrikdergisi.com

ENERJİ DÜNYASINDAN

BP Deepwater Horizon sızıntısı yüzünden 2.5 milyar $ daha ceza ödemekle karşı karşıya BP Deepwater Horizon kazası yüzünden 2.5 milyar Dolar daha ceza ödemekle karşı karşıya kaldı. Bu cezayla beraber bu çevre kazasının maliyeti neredeyse 62 milyar Dolar’a yaklaştı. Şirket bu cezanın şirketin finansal performansını etkilemeyeceğini söyledi. Kaynak: Theguardian

Ucuz ve temiz: Avusturalya’dan bir şirket neredeyse sıfır emisyonlu hidrojen üretti Avustralya’dan bir şirket çok ucuz bir demir cevherini kullanarak

doğalgaz içerisindeki metanı hidrojene dönüştürüyor. Önemli olan noktaysa, nerdeyse sıfır emisyonlu olan bir yöntemle bunu yapıyorlar, gazın içinde bulunan karbon yüksek kalite grafit haline geliyor. Temiz yanan bir yakıt olan hidrojen geleceğin enerji piyasasında büyük rol oynayacağa benziyor ama üretim yöntemleri hala çok pahalı. Hazer Group, hidrojen üretiminin maliyetini azaltmaya çalışıyor. Şu anda bunu yapmak için patentli metotlarına yoğunlaşmış durumdalar. Şirket yetkilisi Geoff Pocock, işin kimyasının çok basit olduğunu söylüyor. Doğalgaz sıcak demis katalizörden geçerken, gazdaki metan onu oluşturan elementler olan hidrojen ve karbona ayrışıyor. Ancak karbondioksit yerine, emisyon katı grafit olarak açığa çıkıyor. Kaynak: Theguardian

Kanguru Adası yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek istiyor Avustralya’nın en büyük üçüncü adası olan Kanguru Adası kendi enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmek için rüzgar, güneş, PV güneş ve pil enerjisini birleştimeyi düşünüyor. Adada yerel kaynakları birleştirerek kullanılabilecek pilleri doldurup, akıllı yazılımlar kullanarak enerji ihtiyacının karşılanması hedefleniyor. Daha da ilerisi olarak da adayı anakara şebekesinden ayırmak düşünülüyor. Kaynak: Theguardian

84 Temmuz

2016


Büyük petrol üreticisi temiz enerjiye yöneldi Fosil yakıtta büyük rol sahibi olan Norveç, konu temiz enerji olunca da öne çıkıyor. Hükümet ülkenin elektrik üretiminin yüzde 98’inin hidroelektriğin de yüksek pay sahibi olduğu yenilenebilir kaynaklardan geldiğini ifade etti. Norveç aslen petrol üreticisi olarak biliniyor ve büyük miktarda doğal kaynağa sahip. Hükümete göre, Norveç petrol üretiminde dünyada 8., doğalgazda ise 3. ve Avrupa Birliği’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor. Ancak EIA (U.S. Energy Information Administration) 2015 yılında Norveç’in petrol ve diğer sıvıların üretiminde dünyada 15. sırada yer aldığını söyledi. Yine de, Norveç diğerlerine örnek olmaya çalışıyor ve daha temiz bir gezegene giden yolda çalışmalar yapıyor. Ülke, sera gazı emisyonu oranını 2030’a kadar 1990 seviyesine oranla yüzde 40 azaltmaya odaklanmış durumda. Bunun yanısıra, 2016’nın ilk üç ayında 11.124 adet elektrikli ve şarj edilebilen hibrit araba satışıyla elektrikli araba ilgisinin arttığı da görülüyor. Kaynak: Cnbc

Japonya uzaydan güneş enerjisi elde etmeye yaklaştı 2008’den beri, Japonya Uzay Ajansı elektriği kablosuz iletebilmek için yaptığı yoğun çalışmaları sürdürüyor. Uzay Güneş Enerjisi Sistemleri (SSPS) 2030 yılına kadar, yörüngeye girmiş güneş panellerinden enerji aktarmayı amaçlıyor. Mitsubishi Heavy Industries 12 Mart’ta kablosuz enerji aktarımı gösterimini başarıyla gerçekleştirdi. Testte 10 kWh’lık elektrik bir mikrodalga ünitesi vasıtasıyla başarıyla aktarıldı. Enerji 500 metre uzaktaki bir alıcıya aktarıldı. Aktarımın doğrulanmasıysa alıcı üzerindeki LED ışıklarla sağlandı. Kaynak: Alternatvieenergynews

Çin kömür santrallarını azalttığını söylüyor, Greenpeace ise artırdığını iddia ediyor Çin hükümeti, yeni kömür santrallarının kurulmasını engellemeye çalışmasına

rağmen, halihazırda yapılmakta olan projeler ve yönetmeliklerdeki açıklar sebebiyle bunu başaramıyor. Greenpeace’in raporuna göre Çin’in bu konudaki başarısızlığı yüzünden Çin’de 2020 yılına kadar ortalama olarak her hafta bir yeni kömür santralı kurulmuş olacak. Bu aşırılık, 400 gigawatt fazla elektrik üretimine ve 150 milyar Dolarlık bir kayba yol açacak. Kaynak: Nytimes

85 Temmuz

2016


ELEKTRİKTARİHİNdEYOLCULUK OSMAN BAHADIR

Kainatın En Büyük Kudreti: Elektrik (IV)

İ

stanbul Teknik Üniversitesi’nin eski öğretim üyelerinden elektrik mühendisi Prof. Dr. Salih Murat Uzdilek (1891-1967), 1936 yılının Ocak ayında Cumhuriyet gazetesinde “Kainatın En Büyük Kudreti: Elektrik” başlıklı dört yazı yayınlamıştı. Prof. Dr. Uzdilek, “Bahrimuhiti aşarak Avrupa ile Amerika arasında telefonla nasıl konuşuluyor?” başlıklı dördüncü ve son yazısında şunları söylüyordu:

“Elektriğin kullanıldığı başlıca yerleri sayalım: Ev işlerinde (lambalar, ocaklar, ütüler, süpürgeler ve saire ve saire) elektrik kudreti pahalı olmakla beraber cefaya tahvili bakımından elektrik kudreti diğer membalardan ucuza gelir. İstanbul’da elektrik fiyatı (hükümet vergisiyle beraber) kilovat başına 16 kuruştur. Bu halde demivatlık 50 mumluk bir lamba, saatteki sarfiyatı 30 vat saat olduğuna göre, 33 saatte bir kilovat saatlik elektrik sarf ediyor demektir. Yani 50 mumluk lamba saatte 20 paralık elektrik kudreti sarf ediyor. Bu paraya 20 gram petrol alabiliriz ki, bununla 30 mumluk bir lambayı bir saat yakamayız. Yaksak bile gene elektrik lambası kadar iktisadi ve sıhhi olamaz. Hasılı tenvirat (aydınlatma) bakımından elektriğin rakibi yoktur. Teshin (ısıtma) bakımından elektrik kudretinin kömür, petrol veya havagazına nazaran pahalı olacağı bedihidir (açıktır). Fakat randıman düşünülürse bazı yerlerde elektrik havagazına rekabet edebilir. Elektrik kudreti öyle bir kudret şeklidir ki, yüzde yüz randımanla

86 Temmuz

2016

hararete tahvil edilebilir. İyi havagazı ocaklarının randımanı nadiren yüzde 60’ı tecavüz eder (aşar). Elektrik fiyatı pek düşük olmadıkça teshin işlerinde kullanılması caiz değildir. Dünyanın bazı yerlerinde elektriğin kilovat saati 50, 60 paraya verilmekte olup buralarda elektriği havagazına tercih etmek tabiidir. Büyük şehirlerde elektrik ve havagazı birbirine karşı iki büyük rakip olup bu yüzden bir takım yeni yeni cihazlar doğuyor ve yenilikler görülüyor. Bu rekabet teknik ve fen bakımından çok enteresandır. Her işte olduğu gibi bunlarda da hedef kolaylık ve yüksek randımandır. Esefle söylüyorum ki, bu gibi vasıtaların (ocakların ve sairenin) birçoğunu biz burada görmüyoruz. Elektrik tatbikatının çoğalması ve kudretin ucuza istihsal edilmesi yollarının bulunması yüzünden bugün dünyada elektrik sanayi denilen büyük bir endüstri kurulmuş ve bu yüzden milyonlarca sermayeye iş bulunduğu gibi milyonlarca amele, mühendis, memur iş güç sahibi olmuştur. Evvelki makalelerden birinde söylediğim gibi yalnız Edison’un keşiflerinin bugünkü iktisadi kıymeti 3 milyar İngiliz lirası tahmin edilmektedir. Elektrik kudretinin direk ve endirek girdiği sanayi birlikte düşünülürse bu miktar çok yükselir. Bu kadar büyük sanayi ve büyük sermaye, •

Vat’ın buhar makinesi

Faraday’ın dinamosu

Maksvel’in elektromanyetik nazariyesi

Otto’nun dahili ihtiraklı (içten

patlamalı) motorüne istinad eder (dayanır). Bunları görünce bugünkü işsizliğe çare bulabilecek yegane insanın, ilimle uğraşanlar olduğunu cesaretle iddia edebiliriz. Elektrik sanayi, daha doğrusu tatbiki elektrik meydana gelmeseydi, •

Telgraf (kara, deniz, telsiz)

Telefon (telli, telsiz)

Radyo

imkan dahiline girmezdi. Bugün tekniğin en büyük harikalarından biri, Avrupa ile Amerika arasındaki telli ve telsiz telefon muhaveresidir (görüşmesidir). Avrupa’nın telefon hattıyla Londra’ya bağlı olan herhangi bir noktasındaki birisi, Amerika’daki birisiyle telli ve telsiz telefon sistemiyle görüşebilir. İngiltere’de (Rugby’deki) A telsiz istasyonu, Amerika’da (Houlton’daki) C istasyonu, İngiltere’de (Wrouhton’daki) B istasyonuyla, Amerika’daki (Rocky Point)’teki D istasyonu arasında 5000 metroluk bir telsiz hamil mevcesi (dalgası) mütemadiyen mevcuttur. X noktasındaki birisi Londra telefon merkezine Amerika’daki Y ile görüşmek istediğini söyleyince Londra merkezi bunu Nevyork’ a bildirir. Nevyork’taki memur Y’nin numarasını bulup bunu D’ye bağlar; bu suretle devre tamamlanır ve X ile Y birbirleriyle görüşebilirler. Bir insanın konuşma takati takriben bir saniyede bir kilogrammetrenin 50.000’de biri kadardır. Yani 60 kilogramlık bir insanın 24 saat


mütemadiyen konuşarak sarf ettiği ses kudreti, ayak parmaklarının ucuna basıp bir kalkma hareketiyle yaptığı iş kadardır. Bu kudret A istasyonunda 2 milyar defa büyütülüp, insan sesi 60 beygir kuvvetindeki sese inkılab edip (dönüşüp) esir dalgası şeklinde atılır ve Amerika’ya gelince aslının binde birine inmiş olur. Orada tekrar büyütülerek Y’nin kulağına işitilen bir ses halinde gider. Bu sayede Londra’daki elektrik mühendisleri cemiyetiyle Nevyork’taki elektrik mühendisleri cemiyeti bir anda müşterek içtimalar yapmışlar ve birbirlerini görmeyen iki taraf azaları ilmi münakaşalarda bulunmuşlardır. Bu keşif, elektrik kudretinin en büyük zaferlerinden biri, bir şiirdir. Bu misal bize elektrik kudretinin zaman ve mekan mefhumunu değiştirdiğini gösteriyor ki, cemiyet işlerinde zaman ve mekan mühim amillerdir. Elektrik kudreti koskoca Avrupa’yı bir şehir haline sokmuş ve cemiyeti değiştirmiştir. Eski devirlerde muhabere vasıtalarının pek geriliğinden dolayı uzak memleketlere gönderilen sefirlerin (elçilerin) pek dirayetli olması icap ederdi. Bugün sefirlerin rolleri kolaylaşmıştır. Telgraf telleri Avrupa üzerine gerilmiş bir şebeke iken, telefon ve nihayet telsiz muhabereleri bütün dünya dimağlarını birbirine bağlamıştır. Radyonun icadı, yalnız bizi eğlendiren bir vasıta olmakla kalmayıp kültür bakımından birçok hizmetler yapmıştır. İyi bir radyo makinesinin başında oturan birisi dünyanın her tarafından gelen musiki seslerini dinleyebiliyor; musiki nağmelerindeki tenevvü (çeşitliliği) anlıyor ve her milletin bir dili olduğunu, onların da bizler gibi birer insan olduklarını anlıyor. İngiliz Başvekili Baldvin birkaç sene evvel demişti ki. ‘Bir sabah kahvaltı odasına inip radyo makinesinin düğmesini çevirince Danimarka’dan bir musiki parçası, Almanya’dan bir ilahi, bir caz sesi dinliyorum. Bana kalırsa dünyada milletleri birbirine yaklaştırabilecek yegane vasıta bu olabilir.’ İnsanda bu kör hırs mevcut oldukça belki bu kaziyenin aksi de sahihdir (açıktır). Baldvin’in sözünün tahakkuk etmesini temenni edelim. Yalnız radyonun cemiyette oynadığı rolü zikretmek kafidir. Bir düşününüz, sabahleyin saat on buçukta Londra kısa dalgası neşriyata başladığı zaman Uzakşark’a teveccüh ederek ‘akşamlarınız hayrolsun’ diye başlıyor. Noel gecesi Londra İstasyonu bütün müstemleke (sömürge) istasyonlarıyla yaptığı muhavereyi neşretti. Hani eski zaman ve mekan mefhumu nerede? Düşünmeli ki radyo da ancak elektrik kudretiyle çalışan bir vasıtadır. Bu satırları okurken kim bilir vücudunuzdan kaç metro uzunluğunda, kaç radyo dalgası geçiyor. Ne devirde yaşıyoruz.”


www.elexfuari.com

5. ELEKTRİK FUARI 6-9 EKİM 2016

İstanbul Fuar Merkezi (İFM)


ANKARA MEKTUBU Tuncay Derman, Temmuz 2016

düşük profilli enerji

D

ergimizin iki ay önceki Mayıs 2016 (s. 342) sayısındaki Ankara Mektubu’mun başat konusu “Kontrolsüz Enerji”ydi. Bu mektubumda özetle şunu belirtmiştim: “TBMM Genel Kurulu’nda Enerji/ Elektrik Piyasası Yasası’nı değiştiren yeni bir yasa tasarısı görüşülüyor. Mevcut yasa aynı RES üretim alanında kalınması koşuluyla üretim kapasitesini artıracak yatırıma izin veriyor. Değişikliği görüşülen yasada ise kapasite artımına sınırlama getiriliyor. Yeni yasa, aynı RES alanında da olsa santrala (rüzgar tarlasına) yeni rüzgar türbinleri eklenmesine izin vermiyor. Uzun lafın kısası, ülkenin Enerji platformunun kontrolsüz bir biçimde kullanılmasına izin veren, zamanında hangi gayretkeşlikle nasılsa kabul görmüş bir yasa hükmündeki yanlıştan dönülmesi söz konusu. Çünkü, Enerji/Elektrik sektörü kontrolsüz, yani her önüne gelenin dilediği üretim tesisini istediği zaman kurup işleteceği bir platform değil. Dolayısıyla bu sektörde yatırımdan işletmeye tüm faaliyetlerin kesinlikle ciddi kontrol altında olması gerekiyor. Sektörde kontrolü dışlarsanız, biraz sonra devamını vereceğim hikayede olduğu gibi siyaset ve siyasetçi tüm ağırlığı ile işin içine girer. Bunun sonucu, sosyal ve ekonomik riskler ve zararlarla birlikte sektörde kaosa kadar gider.” İkinci paragrafın başındaki cümleyi bu kez kapsamı genişletilmiş olarak, “Enerji/Elektrik sektörü kontrolsüz, yani yetkili ve etkili olanların her canının istediği, işlerine gelen, diledikleri mevzuat değişikliği ile siyasal çıkarlarına uydurulacağı bir platform değildir” biçiminde kullanmak zorun-

da kalıyorum. Nedeni gazetelerde, televizyonlarda, İnternet’te. Konumuz, neredeyse ülke gündeminden hiç düşmeyen biz vatandaşlara “aktif enerji bedeli” kamuflajıyla metazori fatura edilen Elektrik kayıp-kaçaklarını meşru kılmak için yeni inanılması güç yasal kılıflara başvurulması. Dergimizin Mayıs 2016 sayısındaki “Basından Seçilmiş” haberlerden öğreniyoruz. Bedava “Aktif Elektrik” kullanmayı alışkanlık haline getiren açıkgözlerin ödemediği Elektrik bedellerini ödemekten usanan “Aktif vatandaşlarımız” üşenmeyip yargıya giderek dava açıp haklarını, haklılıklarını tescil ettirerek bugüne kadar toplamda 25 milyon TL’nı bulan kayıp-kaçak bedellerini geri almayı başarmışlar. Gazete haberlerine göre ise son Başbakan ve hükümet değişikliği sonucu ikinci kez aynı bakanlık görevine getirilen, Cumhurbaşkanı’nın yakını (kızının eşi) olduğu için basında “Damat” unvanı yakıştırılan Enerji Bakanı tarafından kotarılan “Enerji Piyasası Yasası ve Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis’te ele alınıyor. Bu teklif yasa haline gelince kayıp kaçağa dava açılamayacak, dolayısıyla vatandaşa Elektrik kayıp-kaçağı için geri ödeme yapılmayacak. Bu noktada vatandaşın geri alamayacağı kayıp-kaçak bedeli toplamı her iki haberde de verilmiş: 33 milyar TL’nı buluyor. Kayıp-kaçak bedelini alabilenler bunun binde biri bile değil.1 Yasa Meclis’ten geçerse, -geçmemesi olasılığı, Meclisteki 1 “Elektrik fena çarpacak”, Sözcü gazetesi, 27 Mayıs 2016

çoğunluğu oluşturan iktidar partisi milletvekillerinin, bu yasanın ülkeyi nereye götüreceği umursanmadan kaldır parmak-indir parmak kötü alışkanlığı nedeniyle binde bir bile değil- üstüne yatılacak geri ödenmesi önlenecek kayıp-kaçak bedeliyle de kalınmıyor. Torba tipi bu yasa teklifiyle kayıp-kaçak bedeli iadesi için vatandaşlar tarafından açılan davalarda sonuç alınmasının yasa yoluyla kapatılmasının, özel Elektrik dağıtım şirketlerinin yatırım harcamalarının vatandaşlarımızın faturalarına yansıtılmasının yanı sıra, çevre mevzuatına tümden aykırı büyük yapılaşmalara, dolayısıyla büyük şirketlere 2019 yılına kadar ceza muafiyeti tanınması, özellikle Nükleer Enerji için çevre talanına yol açılması anlamına gelen, Nükleer tesis kurma uğruna yapı denetimi mevzuatına aykırı hükümler, acele kamulaştırmanın kapsamını genişleten türden kıyı, çevre mevzuatına istisnalar oluşturan düzenlemeler getiriliyor. Haberde, CHP’li komisyon üyesi Kazım Aslan’ın dikkat çekici uyarıları da veriliyor. “Bu teklifle vatandaşın cebine göz dikildi. Çevre hakkı hukuksuz bir nükleerleşme uğruna feda ediliyor. Yasalaşması halinde mülkiyet hakkımız yok sayılacak. Elektrik kayıp-kaçaklarına ilişkin sürmekte olan davalara da yeni yasa hükümleri uygulanarak vatandaşın alacakları yasa yoluyla durdurulacak, hukuk devleti ilkesi bir kez daha hiçe sayılacaktır.” Bu, hukuk devletinin hiçe sayıldığı ileri sürülen yasa yıldırım hızıyla Meclis’ten, sözünü ettiğimiz gibi kaldır parmak- indir parmak yöntemiyle geçiyor ve aynı hızla Cumhurbaşkanı

89 Temmuz

2016


tarafından onaylanıp yürürlük kazanıyor.2 Yasa beklendiği gibi, umarsızca vatandaş çıkarlarına aykırı çıkınca, daha Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadan, Sözcü gazetesindeki köşesinde Necati Doğru şunları yazıyor: “Evlerimiz, işyerlerimiz tek bir Elektrik teline (kablosuna) bağlı. Vatandaş, ben istemiyorum başka bir kabloya geçeceğim diyemez. Teknolojik tekel. Eskiden bu teknolojik tekel devletin elindeydi, AKP iktidarı teknolojik tekeli özel dağıtım şirketlerine devretti. Pis, kara yalan söylediler… Devletin elindeki 18 dağıtım hattını (şebekesini), 18 özel dağıtım şirketine ‘faturalara ayrıca kayıp-kaçak bedeli diye bir yük bindiremezsin’ şartıyla ve ‘Elektrik ucuzlayacak’ vaadiyle ihale edip devrettiler. Yani, özel şirketler, devletin gösteremediği beceriyi gösterip hem Elektriği ucuzlatacak, hem de kayıp-kaçak bedelinin vatandaştan alınmasını sonlandıracaktı. Söyledikleri yalan buydu. Elektrik ucuzlamadı. Tersine hep zamlandı. 2006-2014 yılları arasında vatandaşın faturasına yansıtılarak ondan kayıp-kaçak bedeli kapsamında alınan para 33 milyar TL’nı buldu. Adana’daki hakimin verdiği karara göre tüketiciye bu 33 milyar TL geri ödenecek ve ‘kayıp-kaçak bedeli’ adı altında bir para alınmayacaktı. Önceki gün sabaha karşı. ‘şirketler batar’ diye ‘Kayıp-kaçağın vatandaşa fatura edilmesi kanunu’ çıkarıldı. Halkı keriz yapan kanun! Dünyada benzeri yok. Böyle ahlâksız kanun! Afrika’da bile yok!”3 Basındaki konuya ilişkin haberlere devam edersek, gazetenin haber başlığı ve alt başlıkları aynen şöyle: “Damat Kazığı Geliyor, Kayıp-Kaçak faturasını vatandaşın sırtına yıkan tasarıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan onayladı. Yeni Yasa, Elektrik faturasına yüzde kırk zam getirecek, Kazanan Şirketler, 2 17 Haziran 2016 3 6 haziran 2016

90 Temmuz

2016

tüketici kaybetti”.4 “Düşük profilli” sözcüğü, bu yıl kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı tarafından sürpriz biçimde görevden ayrılması sağlanan seçimle gelmiş Başbakan yerine yenisinin atanmasının beklendiği süreçte günlük yaşamımıza girmiş bulunuyor. Bu sözcüğü -yakıştırılan unvan da denilebilir- siyasal iktidarın muhalifleri üretmedi. Doğrudan iktidar partisine mensup bir siyasetçinin beyanıyla ülke gündemine girdiğini gördük. Gerçekliğinden siyasal iktidardakilerin kuşkusu olmayınca benimsemeyen kimse kalmadı denilebilir. Siyasetçi olmayan, siyasi ortamı ve siyasetçileri sadece izlemekle yetinen Enerji ile ilgilenen bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak bu sözcüğün Enerji Sektörü’müz için de kullanılmasının ne kadar yerinde olduğunu fark ettim. Böylece Enerji ve Elektrik’le ilgili “Potansiyel Enerji, Kinetik Enerji, Aktif Elektrik, Reaktif Elektrik, Statik Elektrik…” gibi tanımlara “Düşük Profilli Elektrik” gibi yeni bir ilginç tanımın eklenebildiği ortaya çıktı. Tüm Endüstri sektörlerinin can suyu olan Elektrik Enerjisi’nin genellikle başat üç karakteristiğinden söz edilir. 1970 yılında yürürlüğe giren 1312 sayılı yasayla bugün tarih olmuş TEK (Türkiye Elektrik Kurumu) organizasyonu sonucu, Elektrik Enerjisi için bu temel karakteristiklerin; güvenli-sürekli (yani, kesintisiz, kısıntısız, en azından olabilecek en az sayıda kesintili, kısıntılı ve arızalar dışındaki zorunlu kesinti ve kısıntılar için kamuoyu önceden haberdar edilen), kaliteli (yani, standart gerilimi ve frekansı dengeli olarak korunan) , yeterli (yani, istenen yerde, istenen zamanda, istenen kapasitede bulunan, bulundurulan)olarak ülkemiz gündeminde yer bulduğunu görüyoruz. 1984 yılının son günlerinde yürürlüğe giren ve “Özal Yasası” diye tanımlanan 3096 sayılı yasa Türkiye’de özellikle Elektrik Enerjisi yatırım ve işletmesinde kamu tekeline son verilmesinin 4 Erdoğan Süzer’in haberi, Sözcü gazetesi, 18 Haziran 2016.

BEDAVA “AKTİF ELEKTRİK” KULLANMAYI ALIŞKANLIK VE HAK HALİNE GETİREN AÇIKGÖZLERİN ÖDEMEDİĞİ ELEKTRİK BEDELLERİNİ ÖDEMEKTEN USANAN “AKTİF VATANDAŞLARIMIZ” YARGIYA GİDİP DAVA AÇIP HAKLILIKLARINI TESCİL ETTİREREK BUGÜNE KADAR TOPLAMDA 25 MİLYON TL’NI BULAN KAYIP-KAÇAK BEDELİNİ GERİ ALDILAR. GERİ KALAN ÇOĞUNLUĞUN HAK ARAMA YOLU “DAMAT KANUNU”YLA KESİLDİ ilk adımı olmuştur. Elektrik Enerjisi’ni tanımlayan temel karakteristikler, 3096 sayılı yasanın devamı olarak 2000’li yılların ikinci yılının başında (Mart 2001) gerçekleşmiş olan ilk Enerji Serbest Piyasası yasası olan 4628 sayılı Elektrik Serbest Piyasası yasasının amaç maddesinde de yeterli, kaliteli, sürekli (güvenli) olarak yer almıştır. Bu son yasada Elektrik Enerjisi karakteristiklerine, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu biçiminde dikkat çeken iki temel karakteristik eklenmiştir. 2001 yılı Mayıs’ının başında yürürlüğe giren Doğalgaz Serbest Piyasası yasası (4646 sayılı) amaç maddesinde de bu kez Doğalgaz için benzer karakteristikler yer almıştır. Elektrik Enerjisi ve Doğalgaz için yasalarla amaç olarak tanımlanan son aşamada beş temel karakteristiğin, kuşkusuz hiçbiri öbürlerini önemsiz kılmayacak düzeyde hepsinin de ayrı önemi vardır. Ancak özellikle son eklenen düşük maliyet ve çevreye uyum karakteristiklerinin günümüzdeki görünümüne bakıldığında, bunların yasalara “madde konusu olsun, kamuoyu umutla dolsun ” diye konulduklarının ötesinde bir izlenim edinilmesi olanaklı görünmüyor. Böylece, özellikle Elektrik Enerjisi’nde düşük maliyet’ten düşük profil’e gelinmiş bulunuyor. “Damat yasası” ya da “vatandaşa


kazık yasası” tanımlarına pek uygun düşen bu yeni yasa nedeniyle, faturalarını aksatmadan ödeyen, bırakınız Elektrik çalmaya kalkışmayı, böyle bir utancı hiçbir biçimde aklından bile geçirmeyen yurttaşlar olarak, kendi Elektrik tüketimimiz dışında, (1) Elektrik çalmayı hak sanan kişilerin çaldıkları Elektriğin bedelini, (2) Yeterli yatırımı yapmaktan çıkarları adına kaçınarak Elektrik kayıp-kaçaklarının devlete taahhüt ettiğinin aksine artmasına neden olan özel dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak karşılıklarını ödemek zorunda bırakılıyoruz. Üstelik, biz Elektrik tüketicisi yurttaşlar, bu yasa nedeniyle, tüketmediğimiz, tanımadığımız ve tanımak ta istemediğimiz çalmaya yatkın başkalarının bol keseden tükettiği Elektrik bedeline itiraz edemeyecek, faturamızdan zorla ve büyük bir haksızlıkla kesilen bedelleri geri alabilmek için dava da açamayacağız. Elektrik tüketicisi olarak, kayıp-kaçak bedelinin yanısıra Elektrik iletim, Elektrik dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli gibi beş kalem bedeli yüklenmek zorunda bırakılıyoruz. Gel de isyanları oynama!.. Gazete haberine göre, “Böylece, 100 TL’lık Elektrik faturasının içinde bu beş kalemin karşılığı yaklaşık 36 TL’lık bedel yasa ile kalıcı hale getirilmiş bulunuyor”. Özel Elektrik Dağıtım şirketlerinin normalde Elektrik kayıp-kaçak oranlarını aşağı çekmeleri, böylece vatandaşın faturalarındaki yükü azaltmaları gerekiyor. Özelleştirme furyasında Dağıtım şebekelerini devralırken anlaşmalarında bunu taahhüt etmişlerdi. Elektrik Dağıtım şebekelerinin serbestleştirilmesi olayında amaç, ilgili Enerji Piyasası yasalarında özellikle vurgulandığı gibi Elektrik Enerjisi’nin nihai tüketiciye ulaştırılan birim fiyatını düşürmekti. Yukarıda da belirtildiği gibi Enerji Piyasası yasalarının amaç maddesine bunun için “düşük maliyet” kriteri eklenmiştir. Ancak, özel Dağıtım şirketlerine son damat yasasıyla tanınan yeni haklarla kayıpkaçak oranlarının aşağı değil, yukarı çıkarılması olanağı yaratıldı. Dolayısıyla bu yukarı çıkarma, tüketici yurttaşın

“BİLİNEREK, İSTENEREK, ESKİ DEYİMLE TAAMMÜDEN KOTARILAN, ÜLKE YURTTAŞLARI ELEKTRİK TÜKETİCİLERİNİN SİYASETÇİ BOYUTUNDA KAZIKLANDIĞI BİR “DÜŞÜK PROFİLLİ ENERJİ” ÖRNEĞİ DÜNYADA BAŞKA BİR ÜLKE DE VAR MIDIR?” SORUSUNUN YANITI: DÜNYADA BU GİBİ KONULARDA BENZERİMİZİ ZOR BULURSUNUZ! Elektrik faturasına kazık olarak yansıtıldı. Hani Elektrik maliyetleri, Enerji Piyasaları’nın mucizevi uygulamasıyla enikonu düşürülecekti? Bari, Enerji Piyasası yasalarının amaç maddesinden sırası gelmişken şu “düşük maliyet” kriterini de çıkarsalardı. Böylece, bir temel yasayı, bir de son kayıp-kaçak kazığı yasasını önlerine alan yurttaşlar “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” demek zorunda kalmazlardı. Bazı meslektaşlarımız dahil, vatandaş çıkarına aykırı kanunu kotaran ve aynıyla çıkarılmasını sağlayan siyasetçiler, İnternet ortamında, özellikle kaçak Elektrik kullanımının yaygın ve çok büyük olarak ifade edilebilecek oranlarda olduğu Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde Elektrik Dağıtım işini devralan özel Elektrik Dağıtım şirketlerinin zararları devlet tarafından subvanse edilmezse bu şirketlerin kısa sürede iflas edeceklerini savunuyorlar. Buradaki “Devlet tarafından”ı “Hazine tarafından” olarak anlıyoruz. Aslında bu subvansiyon Devlet’in Hazinesi tarafından yapılsa da, faturalara birebir yansıtılsa da, sonuçta para vatandaşın cebinden çıkmış oluyor. Aradaki fark, Hazine öderse, para dolaylı-dolaysız vergiler yoluyla vatandaşların tümünün, faturalara yansıtıldığında ise sadece Elektrik tüketen vatandaşların cebinden çıkıyor. İnsanın aklına şu soru ister istemez geliyor. Özel Elektrik Dağıtım şirketleri, büyük oranlardaki kayıp-kaçakları bu şebekelerin yatırım ve işletmesine talip olduklarında bilmiyorlar mıydı? Elbette biliyorlardı. Bilmek zorundaydılar. Yoksa, Elektrik dağıtım şebeke-

leri özelleştirmesi gibi riskleri ayan beyan ortada olan işlere girenler, zora girdiklerinde Devlet denilen haminin onları koruyucu kanatları altına alacağını garantili mi görüyorlardı? Bu konuyu açan bir uzman Ekonomistin, “Yatırımcıların faizden değil, kur farkından inlediği” tezini gerekçeleriyle ileri sürdüğü güncel yazısına göz atalım. “Cumhurbaşkanı Saray’da işadamlarını ağırlamış ve onlara ekonomi ağırlıklı bir konuşma yapmış. Bu konuşmasında ‘Faizin zulmü altında inim inim inleyen ülkeler biliyorum. Başta benim ülkem. Faiz, yatırımcı için teşvik aracı olacaksa anlamlıdır. Olmayacaksa, (yüksek faiz) bir zulüm aracı olmaya döner’ demiş.” Yazar “yanlış” diyor.“Benim ülkemde TL faizinin yüksekliğinden inim inim inleyen yatırımcı yok. Ama kur farkının yükselmesi yüzünden inim inim inleyen yatırımcı iş adamından geçilmiyor. Bu nedenle ‘kur farkı mağduru’ yatırımcı iş adamları, kur farkı belâsından kurtulmak için TL faizlerinin artırılmasını istiyorlar.” Buradan Elektrik Serbestleştirilmesi örneğine geliyor. “Elektrik (Dağıtım) ihalelerinde dövizle borçlananlar faiz zulmüne maruz kalmadılar. Ama ‘kur farkı mağduru’ oldular. Onların imdadına maliyet unsuru olan kayıp-kaçak bedelini satış kalemi yapan Bakan yetişti.” 5 Önceki gazete haberinde, yeni vatandaşa kazık yasasında yerli kömürden Elektrik üretiminin teşvikine de özel olanak sağlandığı belirtiliyor. Böylece, başta ürettikleri Elektrik Enerjisi’ni sisteme alım garantili olarak satma avantajlı teşviki gören özel şirketler kârlı buldukları ülkemizin düşük kalorili, bol kükürtlü linyitlerinden Elektrik üreten santral yatırımı yapmaya yönelecekler. Enerji Piyasası yasalarının amaç maddesine en son “çevreye uyumlu” Elektrik üretimi kriteri de eklenmiş. Bu durumda “çevre uyumu” nasıl sağlanacak, nereye konulacak? 5 “Zulüm Aracı Faiz”, Ege Cansen, Oyunun kuralı köşesi, Sözcü gazetesi, 19 Haziran 2016.

91 Temmuz

2016


Düşük kalorili, bol kükürtlü linyitlerimiz Elektrik üretimi için kullanılmasın demiyoruz. Elbette dışa bağımlılık yaratan, değerli dövizimizi tüketen ithal kömür furyasının yerine yerli kömürümüz geçmeli. Ancak “çevre nasıl korunacak?” Bugüne kadar kurduğumuz yerli linyit, hatta taşkömürü santrallarımızın çevreye verdiği zarar ortada iken. Bacagazı arıtma tesisleri, akışkan yatak teknolojileri dahi sanıldığı gibi ülkemizi “çevre zararı”ndan uzaklaştırabilmiş değil. Dünyada özellikle kömür ve ham petrol yakan santralların çevreye zararını -sıfırlayan değil ama- teknolojik yönden mümkün olabilen en aza indirebilen santral örnekleri var. Bu örneklere yönelmenin küçümsenmeyecek maliyeti de var. Ülkemizde kömür santralı kuran kamu-özel yatırımcıların “çevreye uyum”a yöneldiğini bugüne kadar görebilmiş değiliz. Santralın soğutma suyunun ekstra tesis ve işletme maliyeti getiren bir çevrim sistemiyle (soğutma kuleleriyle) sağlanması yerine tonlarca suyu kısa yoldan denizden alıp kaynar suyu, bu arada revizyonlar başta olmak üzere ortaya çıkan kirlenmiş (sintine tipi) suları denize deşarj etmek varken. Santralın kullandığı tonlarca tozuyan kömür ve kül atıkları açık arazide depolanıp nakledilir ve küllerin üzeri toprakla örtülüp Batı ülkelerinde olduğu gibi verimli tarım arazileri en azından yeşil alanlar, rekreasyon alanları kazanılmazken… Bizdeki anlayış, uygulama ve tutumla “çevreye uyum” nasıl sağlanır? Gazete haberinde, fosil yakıt santrallarında üretilen Elektrik Enerjisi’nin yüksek maliyetinden de söz ediliyor. “Enerji Serbest Piyasası’nda Elektriğin kWh (kilovatsaat)’i 4,5 Dolar dolayındayken, kömürden üretilen elektriğin kWh’i 8 Dolar’ı buluyor” deniyor. Buradaki birim fiyat dolar değil, ABD Dolar-sent olacak. Rakamları doğru kabul edersek Piyasa Elektriği ortalama fiyatı yaklaşık 13,5 kş/kWh, linyit santralı Elektriği ise bunun yaklaşık iki katı 24 kş/kWh oluyor. Bu önemli ek maliyet de tüketicilerin faturalarına yansıtılmak zorunda. İşte şimdi “Yandı gülüm keten helva!”. Ülke yönetimini, “en iyisini yapsınlar,

92 Temmuz

2016

(kendilerinin değil) kendilerini seçen vatandaşlarının çıkarlarını gözetsinler” diye vekâleten emanet ettiğimiz yöneticilerimiz ve siyasetçilerimiz, özellikle bir ekonomik ya da çevresel sorunla karşılaştıklarında işin en kolayı olan, en kolaylarına gelen yolu seçip, ne götürüp getireceğini umursamadan çok kez torbalayarak gece yarısı, sabaha karşı yöntemiyle kanun çıkarma yoluna başvurma yolunu alışkanlık haline getirmiş bulunuyorlar.

Gazete köşe yazarının sorusunu genişleterek, “Böylesine, bilinerek, istenerek (eski deyimle taammüden) kotarılan, ülke yurttaşları Elektrik tüketicilerinin siyasetçi boyu kazıklandığı bir “Düşük Profilli Enerji” türü siyaset örneği dünyada başka bir ülkede var mıdır?” diye soranlara yanıtımız: Dünyada bu gibi konularda “Şeytana pabucunu ters giydiren” benzerimizi zor bulursunuz!


Elektrikgüncesi basından seçilmiş haberler

Enerji • Elektrik • Ekonomi • Politika • Olaylar

Jeotermalde verimliliği 7 kat artıracak proje

İ

zmir Kalkınma Ajansınca (İZKA) desteklenen “Yenilenebilir Enerji Uygulamalarında Verimlilik” projesiyle jeotermal kuyularından sağlanan verimliliğin 7 kat arttırılacağı bildirildi. İZKA’dan yapılan yazılı açıklamaya göre Balçova ve Narlıdere ilçelerinde ısıtma ve sıcak su hizmeti sunan İzmir Jeotermal Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ’nin hazırladığı projenin sözleşmesi imzalandı. Maliyetinin yarısını İZKA’nın karşılayacağı belirtilen proje kapsamında jeotermal kuyulardan sağlanan verimliliği 7 kat artırmayı hedefleyen sistemle ısıtma sisteminde kullanılan elektrik maliyetlerinin düşürülmesi yoluyla enerji verimliliği sağlanması hedefleniyor. Aynı zamanda yeni teknolojinin

kullanımıyla elde edilen enerji fazlasıyla verilen hizmet sayısı ve çeşitliliğinin arttırılması da bekleniyor. İzmir Jeotermal AŞ Genel Müdürü Sinan Arslan, İzmir jeotermal ısıtma bölgesini Balçova’dan Basın Sitesi’ne kadar genişletmeyi hedeflediklerini ve projeyle sağlanacak enerji verimliliğinin bu hedefe önemli katkı sağlayacağını düşündüklerini belirtti. İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Murat Yılmazçoban da Türkiye’nin en büyük bölgesel ısıtma sistemlerinden Balçova, Narlıdere jeotermal sahasındaki yatırımların artmasıyla kentte jeotermal enerjiden daha fazla yararlanma imkanı elde edilmesini umduklarını kaydetti.Kaynak: İZKA

93 Temmuz

2016


BEDAŞ MOBİL DÖNÜŞÜM POLİTİKASI İLE

YÜZDE 20 MALİYET AVANTAJI YAKALADI BEDAŞ; saha operasyon yönetim, kaçak saha takip ve CRM sistemlerini altı ay gibi kısa bir sürede entegre ederek yüksek müşteri memnuniyeti ve yüksek verimlilik odaklı stratejik hedeflerini gerçekleştirmeyi hedefliyor. Yaklaşık 2000 kişilik saha çalışanını içeren ölçülebilir saha optimizasyonu ile maliyetlerde yüzde 20’lik azalma sağladı.

S

aha Operasyon Yönetim Sistemi için geliştirilen yazılım ile daha önce farklı kişilerin farklı cihazlar kullanarak yaptığı işlemler tek çatı altında toplandı. Böylece bir personel; kesme, açma, okuma, ihbar, satış, kaçak gibi işlemleri, yetkinliklerinin izin verdiği ölçüde yapabilmeye başladı. Tüm personelin anlık olarak GPS koordinatları üzerinden izlenebildiği sistemde, trafik verilerine göre rota optimizasyonu da yapılabiliyor. Mobil dönüşüm kapsamındaki çalışmalarla Çağrı Merkezi’nden gelen bir işlemin bölgedeki en yakın ekibe atanması da mümkün hale geldi. Örneğin bu sayede sayacı arızalanan tüketicinin sayacının değiştirilmesi mümkün olan en kısa sürede gerçekleştiriliyor ve enerji verilmesi sağlanabiliyor. Elektrik dağıtım bilgi yönetim sistemi olan EDRIMS’de yer alan zimmet ve stok modüllerinin entegrasyonu ile her dağıtım personelinin depodan aboneye kadar attığı her adımı tek veri girişi ile izlenebilir duruma geldi. Durum kodu entegrasyonu olarak adlandırılan yapı ile okuma yapan personel, okuduğu sayaçta bir uygunsuzluk görür ise sisteme girdiği durum kodu neticesinde otomatik olarak kaçak ekibine iş emri üretebiliyor. Yönetim konsolu ile tüm operasyon coğrafi verilerle görsel olarak izlenebiliyor. Kaçak Saha Takip Sistemi, kaçak ekiplerinin sahada çeşitli analizler yapabilmesini sağlayan bir uygulama. Tabletler ve el terminalleri üzerinde çalışıyor. Personel bir abonenin tarife grubuna göre tüketiminin diğer aboneler ile kıyaslanması, kaçak geçmişi, önceki

94 Temmuz

2016

MOBİL DÖNÜŞÜM BEDAŞ’A NE SAĞLADI? Bilgi Teknolojileri, Saha Ekipleri ve İş Geliştirme ekipleri çok yakın çalışarak ortak verimlilik hedefi için çözüm üretti. •

tüketim verilerinin incelenmesi, herhangi bir uygunsuzluk görülür ise ilgili tutanağın tutulması gibi işlemleri sahada online olarak yapabiliyor. Zimmet ve stok sistemi entegrasyonu ile şirket sayaç ve mühürlerinin gerçekliği sorgulanabilir hale geldi. CRM Sistemi gerek mobil uygulamalardan gerekse çağrı merkezi veya işletmelerden gelen talepler ile başlayan iş süreçlerinin diğer sistemler, birimler ve uzmanlar arasındaki koordinasyonunu sağlayarak sürecin baştan sona yönetmeliklerle belirlenmiş süreler içerisinde sonlandırılabilmesini sağlıyor. Talep ilgilisi her aşamada SMS ve e-posta üzerinden bilgilendirilebiliyor.

Sahada çalışan binlerce personelin takibi ve verimliliği kurulan sistem ile sağlandı. Saha operasyonlarındaki verimlilik artışı ile Sayaç Değişimi, Açma/Kesme gibi işlemlerin süreleri kısaldı. Bu sayede müşteri memnuniyetinde artış elde edildi. Konsolidasyon ile ekipler farklı operasyonlarda da çalışmaya başladı. İş gücü, zaman ve ulaşım bakımından kazanım elde edildi. Anlık Görev Atama, Otomatik İş Emirleri, Rota Optimizasyonu, Online Analiz ve Dijital Arşiv işlemleri ile personel zamandan kazanım sağladığı daha konforlu bir çalışma ortamına da ulaştı.


Batman’da günde 22 bin 550 varil petrol üretiliyor

B

atman Üniversitesi rektör adaylarından Prof. Dr. Hakan Çoban, günde 22 bin 550 varil petrolün üretildiği Batman’da, petrolün çamuru ve suyunun da para ettiğini söyledi. Petrol çalışmalarında vurulan sondajlardan çıkan suyun tarım arazilerinde, çamurun ise yakıt olarak kullanılabileceğini dile getiren Çoban, bunun bilimsel araştırmasını yapacaklarını ve Batman’a büyük bir katma değer sağlayacaklarını dile getirdi. Bu proje ile Batman’ın ciddi kalkınma sağlayacağını ifade eden Çoban, rektör olduğu takdirde oluşturacağı bir ekiple bu işi ciddi bir şekilde araştırıp, bilimsel her türlü çalışmasını yaparak Batman ekonomisine büyük destek sunacak olan projeyi hayata geçireceğini kaydetti. Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Petrol ve doğalgaz Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çoban iki önemli projeye dikkat çekti. Günlük 22 bin 550 varil petrolün üretildiği Batman’da, petrolün yanı sıra çamuru ve suyunun da ülke ekonomisine katkı sunacağını öne süren Çoban, “Rektör olduğum takdirde ekibimle birlikte çok önemli iki projeyi hayata geçireceğiz. Petrol sondajı esnasında kullanılan çamur ve suyun önemi çok büyük. Sondaj yapılırken tonlarca su tüketilmektedir. Üniversitemiz bünyesinde açtığımız araştırma merkeziyle kullanılan

suyu ve çamurdaki petrol türevleri ayrıştırılarak suyun yeniden çevreye kazandırılması, çamurun da yakıt olarak geri dönmesini sağlayacağız. Böylelikle çevrenin ekolojik dengesinin bozulmasının da önüne geçmiş olacağız. Bu yöntemi ABD çok iyi kullanmaktadır. Türkiye’de ilk kez üniversitemiz bünyesinde araştırma merkezimizle birlikte bu proje hayata geçirilecektir. Ayrıca rektör seçilmemle birlikte üniversitemizin enerjisini güneş enerjisinden elde etmek için projeler geliştirmiş bulunmaktayız” dedi. Kaynak: Enerji Enstitüsü

Gaziantep’te 10 bin haneNİN elektriği çöpten karşılanıyor

G

aziantep’te 1995 yılında kurulan katı atık depolama alanında 10 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak üretim gerçekleştiriliyor. Sahadan sızan ve ağır metal içeren sular da arıtılarak tarım arazilerinin sulanmasında kullanılıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Atık Yönetimi Şube Müdürü Mustafa Yılmaz, 30 milyon metreküp kapasiteye sahip alanda 6,5 milyon metreküp depolamanın yapıldığını belirtti. Alandan sağlanan elektrik enerjisinin 10 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşıladığını kaydeden Yılmaz, Nizip’te bulunan katı atık depolama alanının da Büyükşehir Belediyesince yapıldığını, buranın da 2 milyon metreküp kapasiteye sahip olduğunu söyledi. Diğer ilçelerdeki vahşi depolama alanlarının rehabilitasyonu için çalışmaların sürdüğünü dile getiren Yılmaz, “Çöpler zemin geçirimsizliği sağlanmış düzenli depolama alanlarında serildikten sonra kompaktörle sıkıştırılıp üzeri toprak örtüyle kapatılmaktadır. Oluşan gazlar kuyulardan borularla tahliye edilerek elektrik enerjisine çevriliyor.” dedi. Kaynak: Alternatif Enerji

95 Temmuz

2016


Kırıkkale Nur Camii’ne ödüllü aydınlatma Philips Lighting Color Kinetics ürünleri ve Zeve Mühendislik ve Aydınlatma tasarımı ile aydınlatılan Kırıkkale Nur Camii, Uluslararası Aydınlatma Tasarımcıları Birliği’nden ‘Liyakat Ödülü’ aldı.

P İlk milli türbin geliştirme laboratuvarı açıldı

T

ürkiye’nin ilk milli türbin geliştirme laboratuvarı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) iş birliğiyle Ankara’da açıldı. ODTÜ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, ilk milli türbin teknolojisinin malzemelerinin geliştirileceği araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) laboratuvarı ODTÜ kampüsü içerisinde hizmete girdi. TÜBİTAK ve ODTÜ’nün kendi öz sermayeleriyle iki yıllık ön çalışma sonrası kurulan ‘İnce Film ve Kaplama Araştırmaları Laboratuvarının toplam 3 milyon liraya mal olduğu bildirildi. Türkiye’nin milli uçak motoru ve milli jet motoru teknolojisinin geliştirebilmesi için gerekli malzemelerin üretilmesi yönünde araştırmaların yapılabileceği laboratuvarda, enerji, savunma, iletişim, elektronik-optik ve uzay teknolojilerinde de kullanılabilecek katman malzemelerin geliştirilebileceği ifade edildi. Laboratuvarda İstanbul-Ambarlı doğalgaz enerji santralinin türbin motorları için malzeme geliştirileceği vurgulanan açıklamada, Türkiye’nin diğer bütün doğalgaz enerji santrallerinin türbin motorları için de malzeme teknolojisi geliştirilebileceği kaydedildi. Kaynak: TÜBİTAK

96 Temmuz

2016

hilips Lighting ürünleri kullanılarak aydınlatılan Kırıkkale Nur Camii, San Diego’da Uluslararası Aydınlatma Tasarımcıları Birliği (IALD) tarafından düzenlenen 33. Uluslararası Aydınlatma Tasarım Yarışması’nda “Liyakat Ödülü” (Award of Merit) ile onurlandırıldı. Aydınlatma tasarımını Ayrım Yaser Talu’nun yaptığı ve proje mimarlığını Necip Dinç’in üstlendiği camide Philips Color Kinetics ürünleri kullanıldı. Camii, yapılan benzersiz aydınlatma ile dünyanın dört bir yanından yenilikçi ve ilham verici tasarımları geride bıraktı. Geç dönem Osmanlı mimarisinden ilham alınarak tasarlanan cami, 32 metre yüksekliğinde bir ana kubbeye, 26 bin metrekarelik bir kapalı alana ve dört minareye sahip. Caminin 10 bin kişilik kapasitesi bulunuyor. Philips Color Kinetics ürünleri caminin manevi kimliğini vurguladığından ve Kırıkkale şehri için de bir simge oluşturan benzersiz aydınlatma tasarımı yaklaşımına sahip olduğundan jüri tarafından ödüle layık görüldü. Philips Aydınlatma Pazarlama Direktörü Özge Süzen, konuyla ilgili olarak; “Philips Aydınlatma olarak şehirlerimize kimlik kazandıran yapıların aydınlatmasında yer almak bizler için büyük mutluluk. Türkiye Philips olarak bir parçası olduğumuz projelerin, dünya çapında gerçekleşen organizasyonlarda ödüllendiriliyor olması bizlere büyük bir gurur veriyor. Hedefimiz, bugüne kadar bir parçası olduğumuz ödüllü referansların sayısını, bundan sonra da katlayarak artırıp Türkiye’nin dünya çapında duyrulmasına katkı sağlamak.” yorumunda bulundu. Zeve Mühendislik ve Aydınlatma Genel Müdürü Ayrım Yaser Talu, projeyle ilgili olarak şunları dedi: “Camii kent meydanında ve şehre simge olacak nitelikteydi. Dolayısı ile aydınlatmasının da şehrin gece siluetine damga vuracak ve manevi atmosferi destekleyecek şekilde olması gerekiyordu. Zorlu tasarım sürecinde farklı tiplerde ve güçlerde birçok ürün ihtiyacı doğdu. Bu noktada Philips’in sunduğu geniş ürün yelpazesinden faydalandık.” Kaynak: Philips


Deriner HES ülke ekonomisine 1 yılda 500 milyon TL katkı sağladı Türkiye’nin en yüksek barajı olan Deriner Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES), 2015-2016 Haziran döneminde milli ekonomiye 500 milyon TL katkı sağladı.

İlk 5 ayda yaklaşık 250 bin kaçak elektrik kullanan kişi yakalandı

E

LDER Genel Sekreteri Yüksel, Türkiye’de, yılın ilk 5 ayında yaklaşık 250 bin kişinin kaçak elektrik kullanımından yakalandığını belirterek, elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçakla mücadelesinin süreceğini söyledi. Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Genel Sekreteri Uğur Yüksel, yürürlüğe giren “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile yeniden gündeme gelen kayıpkaçak tartışmalarını değerlendirdi. Kayıp-kaçak bedelinin tüketiciye yansıtılmasının sadece Türkiye’de yapılan bir uygulama olmadığını ifade eden Yüksel, tüm dünyada bu tür örneklerin bulunduğunu söyledi. Türkiye’de Dicle, Vangölü ve Aras dağıtım bölgelerini çıkarıldığında kayıp-kaçak ortalamasının yüzde 8 olduğuna işaret eden Yüksel, “Bu oranları düşürmek için kayıp-kaçakla mücadele sürecek. Elektrik dağıtım şirketleri olarak kayıp-kaçağı bir kader olarak görmüyoruz. Bu çözülmesi gereken bir sorun. Mücadelenin sonunda bu oran tek haneli rakamlara inecek.” dedi. Yüksel, kayıp-kaçağın gelişmişlik düzeyiyle ilgisi olmadığını ve Avrupa

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Orman ve Su işleri Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen ve Türkiye’nin en yüksek barajı olan Deriner Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye açısından HES projelerini hayata geçirmenin bir zaruret olduğunu belirten Bakan Eroğlu, “Biz enerji ithal eden bir ülkeyiz. Kendi kaynağımız olan bu enerjiyi değerlendirmek zorundayız. Tabiata dost yenilenebilir bu enerji kaynağına yatırım yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Deriner Barajı ve HES Projesi’nin dünya üzerindeki mühendislik harikaları arasında gösterildiğinin altını Bakan Eroğlu, “Bu dev proje 2012’de düzenlenen Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları Finalleri ve Türk Dünyası Mühendislik, Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı’nda Mühendislik Projeleri Jürisi tarafından ödüle layık görüldü” dedi. Çoruh Nehri üzerinde yer alan çift eğrilikli beton kemer baraj tipinde inşa edilen Deriner Barajı, 249 metre gövde yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek, kendi sınıfında ise dünyanın 3. en yüksek barajı olma özelliğini taşıyor. Bugün itibari ile göl seviyesi işletme programına uygun bir şekilde 389 metre kotunda olan Deriner Barajı tam kapasite ile çalışıyor. 12 Aralık 2012’de dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Deriner Barajı’nda 24 Şubat 2012 tarihinde su tutulmaya başlandı. 249 metre gövde yüksekliğindeki dev barajın santral bölümü 4 üniteden oluşuyor. Kurulu gücü 670 mw olan Deriner Barajı, 4 ünitedeki tüm testlerin bitirilmesi ile 2013’ten itibaren enerji üretmeye devam ediyor. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre Deriner Barajı ve HES Tesisleri, 1 Haziran 2015 ile 1 Haziran 2016 döneminde Artvin Barajı ve HES Tesisleri’nde su tutma işlemi gerçekleştirmesine rağmen mevcut gelen su ile yapılan enerji üretiminde milli ekonomiye 500 milyon TL’lik dev bir katkı sağladı. Kaynak: DSİ

Birliği ülkelerinde, İngiltere ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerde de kayıpkaçağın şebeke maliyetlerinin içinde yer aldığını ifade etti. Elektrik dağıtım özelleştirmelerinin tamamlanmasıyla 2014’te 651 bin kişinin kaçak elektrik kullandığının belirlendiğini, 2015 yılında ise 550 bin kişinin kaçak kullanımdan mahkemeye verildiğini aktaran Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yılın ilk 5 ayında yaklaşık 250 bin kişi yakalandı. Bu kişilerden cezasıyla birlikte kullandığı miktar hesaplanıp tahsil ediliyor. Yakalanan kişi sayısının son yılda düşmesinin sebebi de artık kişilerin sisteme entegre olması ve kaçak kullanamıyor olması. Bu takipler kayıp-kaçak oranlarını düşürdü.” Kaynak: ELDER

97 Temmuz

2016


Kömürden doğalgaz üretimine özel proje

B

oğaziçi Üniversitesi, enerjide yerli kaynaklara önem verilmesi hedefi çerçevesinde, Kalkınma Bakanlığı desteğiyle kömürden doğalgaz üretimi teknolojisinin geliştirilmesi için bir proje başlattı. Türkiye, enerji güvenliği ve karbondioksit emisyon kısıtlamaları nedeniyle temiz fosil yakıt için stratejilerini hızlandırdı. Kalkınma Bakanlığı kömür zengini olan Türkiye’de, enerji güvenliği çalışmaları çerçevesinde kömürden doğalgaz üretimi için proje başlattı. Boğaziçi Üniversitesi, Kalkınma Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen ‘Kömürden Sentetik Doğalgaz Üretim Teknolojisi Geliştirilmesi’ çatı projesinin ‘Katalitik Ana Süreçlerine ait Teknik Katalizörlerin Geliştirilmesi’ ayağını başlattı. Projenin farklı safhalarında TÜBİTAK- MAM ve İTÜ de yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin ‘Kömürden Sentetik Doğalgaz Üretim Teknolojisi Geliştirilmesi2015BŞV246’ projesini yürütücü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Erhan Aksoylu ile İleri Teknolojiler Ar-Ge Merkezi uzmanı Dr. Burcu Selen Çağlayan ve Makine Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Hasan Bedir’den oluşan ekip üstleniyor. Kaynak: Sabah

98 Temmuz

2016

“Tarımsal sulamada kaçak elektrik kullanımı çölleşme riskini tetikliyor”

D

icle Elektrik Dağıtım, tarımsal sulamada israfı dahi aşan kaçak elektrik kullanımının Güneydoğu’daki yeraltı su kaynaklarını kurutarak, çölleşme riskini tetiklediğine dikkat çekti. Her yıl 17 Haziran’da kutlanan Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü nedeniyle Dicle Elektrik Dağıtım, yazılı bir açıklama yaparak Güneydoğu’daki çölleşme riskine dikkat çekti. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak gibi bereketli topraklara sahip 6 ile hizmet veren Dicle Elektrik Dağıtım, insanlar için yaşamsal öneme sahip yeraltı su kaynaklarının kaçak elektrik yüzünden hızla tükendiğine dikkat çekti. Açıklamada şöyle denildi: “Tarımsal alanda ne yazık ki bedel ödenmediği için israfı dahi aşan bir tüketim söz konusudur. Yerin 600-700 metre altından çekilen yeraltı suyu ile tarlalardaki ürün vahşi sulama yöntemi ile sulanmakta, sırf enerjiye bedel ödenmediği için yapılan aşırı sulama yüzünden toprak her geçen gün tuzlanarak çoraklaşmaktadır. Tüm çabalara rağmen önüne geçilemeyen kaçak elektrik kullanımı, bu bölgede ne yazık ki çölleşme riskini tetiklemektedir. Bilim insanları tarafından da açıklanan ve insanlar için yaşamsal değeri olan yeraltı suları korunacağına, bölgede sayıları 30 bin olan kaçak kuyulardan kaçak elektrik ile çekilen yeraltı kaynak suları hızla kurumaktadır. Kaçak elektrik ile bilinçsizce yeraltı suyuyla yapılan tarımsal sulamanın önüne geçilmemesi halinde, bunun acı ve ürkütücü sonuçlarını bir süre sonra görmemiz olasıdır. Bu nedenle acil olarak GAP kapsamındaki sulama kanalları tamamlanmalı, suya aşırı gereksinim duyan ürün çeşitlerinden vazgeçilmeli ve damla sulama gibi daha az su ve daha az enerjiye gereksinim duyulan yöntemler ile sulama yapılmalıdır.” Dicle Elektrik Dağıtım, kaçak elektrik ile ciddi bir mücadele içerisinde olmalarının bir çölleşme ile de mücadele anlamına geldiği belirtilen açıklamada, “Bölgenin hızla çölleşmesinden endişe duyuyoruz. Konya Ovası’ndaki yeraltı su seviyesinin kaçak kuyular yüzünden hızla düştüğü, toprağın özgül nem tutumunun giderek azalması yüzünden bölgede çölleşmeye doğru sürüklenme yaşanıyor. Su ve enerjiyi bir bütün olarak ekoloji sorunu olarak ele almakta yarar bulunmaktadır. Dicle Elektrik de bu anlamda uyarılarda bulunarak, üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor.” denildi. Kaynak: DEDAŞ


Özel Bölüm

Dağıtım ve Perakende satış

EDAŞ Tedarikçileri 99 Temmuz

2016


EDAŞ TEDARİKÇİLERİ • TANITICI REKLAM

ASTOR

GÜNEYDOĞU’YA 12 MİLYON DOLARLIK GES YATIRIMI Ülkemiz son yıllarda yüksek büyüme ve kalkınma hızı ile elektrik enerjisine daha fazla ihtiyaç duyuyor. Enerji kaynakları açısından dışa bağımlı olan ülkemiz için yenilenebilir enerji kaynakları yatırımları oldukça önemli. Dışa bağımlı olarak ihtiyaç duyulan elektrik enerjisinin büyük bir kısmı fosil yakıtlardan karşılanıyor. Bu durum hem çevreye zarar veriyor hem de cari açığa neden oluyor. Bu nedenle hem çevreye hem de ekonomiye verilen zararın en aza indirilmesi hedefleyen ASTOR Transformatör güneş enerjisi bakımından Türkiye’nin en verimli bölgelerinden olan Şanlıurfa’ya rekor bir yatırım yaparak Güneş Enerji Santrali GES URFA’yı kurdu.

100 Temmuz

2016

T

ürkiye’nin hızla gelişimi ile birlikte dünya ortalamasının üzerine çıktı. Enerji ihtiyacı ve bu ihtiyacın fosil yakıtlar tarafından dışa bağımlı şekilde karşılanıyor olması çevresel ve ekonomik zararlara neden oluyor. Bu zararları ortadan kaldırmaya katkı sağlamak için Astor tamamen öz kaynaklarla Şanlıurfa’ya devreye alınan bölgenin en büyük GES’i kurdu. Bu projenin Türkiye’nin hem doğasını hem de ekonomisini korumak için çok önemli olduğunu vurgulayan ASTOR AŞ Genel Müdürü Enver Geçgel: “Güneş bakımından zenginliği üst seviyelerde Şanlıurfa’ya ASTOR olarak, 10,23 MWp kurulu güce sahip bölgenin en büyük Güneş Enerji Santrali ‘GES URFA’yı kurduk. GES URFA’dan yıllık yaklaşık 24 milyon kWh enerji üretilmesini bekliyoruz. Bu üretim miktarı yılda 12 milyon kg karbondioksitin doğaya salınımının engellenmesi demek” dedi. Tamamı öz kaynaklarla karşılanan Güneş Enerji Santrali yatırımı ile ilgili yaptığı açıklamada Enver Geçgel

ayrıca şunlara değindi: “Ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları yatırımları son yıllarda önem kazanıyor. Astor olarak biz de bu konuda ülkemiz ekonomisine destek olmayı ve bölgeye önemli bir yatırımı kazandırmayı amaçladık. Yatırım kararı aldıktan sonra öz kaynaklarımızla 4 ay gibi kısa bir sürede Güneş Enerji Santralini devreye aldık. Ayrıca, projemizde kendi üretimimiz olan Ultra Düşük Kayıplı özel tasarım transformatörlerimizi kullandık. Santralimiz bugün enerjiyi çevreyi kirletmeden üretiyor ve ülkemizin hizmetine sunuyor. URFA GES projemizle elektrik üretimine biz de dahil olmuş olduk.”

“ULTRA DÜŞÜK KAYIPLI TRANSFÖRMATÖRLER AR-GE ÇALIŞMALARIMIZIN SONUCU Astor Transformatör Ar-Ge çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda firmamızın konusunda yetkin personelleri ile yapılan Ar-Ge projeleri sonucu Güneş Enerji Santralleri için özel olarak geliştirilen Ultra Düşük Kayıplı transformatörleri URFA GES projemizde kullandık. Bu transformatörlerle amacımız GES’lerin gece elektrik üretimi yapamadığı için yaşanan boşta kayıpları olabildiğince azaltmak. Ayrıca, projemizde kullanılan 39.330 adet güneş paneli ile adeta güneşi süzerek elde ettiğimiz elektrik enerjisinin transformatörde gereksiz kayıplarla ısıya dönüşmesini de istemiyoruz. En önemli hedefimiz Ar-Ge çalışmaları sonucu yenilikçi, verimi yüksek ürünleri ülkemize sanayisine sunarak faydalı olmak.” dedi.


EDAŞ TEDARİKÇİLERİ • TANITICI RÖPORTAJ

ULUSOY ELEKTRİK

30 yılda yakaladığımız yükseliş grafiğiyle ulusal ve uluslararası pazarda sektörümüzün önemli temsilcilerinden birisi olduk Ulusoy Elektrik’in 30 yıllık bir geçmişi var. Bize bugün gelinen nokta ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Ulusoy Elektrik, ülkemizin yerli üretim gücünü arttırmak hedefiyle 1985 yılında kurulmuştur. 30 yıl önce mühendislik şirketi olarak kurulan Ulusoy Elektrik bugün, Ankara ASO 1. OSB, Anadolu OSB ve Jakartta Cikarang Sanayi Bölgesi’nde bulunan tesislerde toplamda 100.000 m2’ye yaklaşan açık alan içerisinde 60.000 m2’ye varan kapalı üretim alanında orta gerilim elektrik dağıtım şebekeleri ve endüstriyel tesisler için pek çok farklı orta gerilim elektrik ekipmanlarının entegre üretimini gerçekleştiren bir yapıya dönüştü. 30 yılda yakaladığımız yükseliş grafiği, kalite standartları çerçevesinde ürettiğimiz ve Türkiye’de ilklere imza atan ürünlerimiz ile ulusal ve uluslararası pazarda sektörümüzün önemli temsilcilerinden birisi olduk. Gerçekleştirdiğimiz büyük projeler, üretim kapasitemiz ve endüstriyel başarımız ile 2009 yılından bu yana İstanbul Sanayi Odası tarafından her yıl açıklanan “İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2013 listesinde 393. sırada yer aldık ve sektördeki büyüme hızımızı arttırdık. 2013 yılsonu itibariyle net satış gelirlerimizin %57’sini ihracattan elde ederek Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı “Türkiye’nin En Büyük İlk

1000 İhracatçı Firması” 2013 listesinde 205. sırada yerimizi aldık. Kasım 2014 itibari ile de halka arz edilerek İMKB’de işlem görmeye başlayan şirketimiz 4 kıtada 50’den fazla ülkeye ihracat yapmaktadır.

İç pazara sunduğunuz ürün ve çözüm hizmetleri nelerdir? Ulusoy Elektrik olarak elektrik enerjisinin son tüketiciye kadar ulaşmasını sağlayan orta gerilim şalt malzemelerini üretmekteyiz. 36 kV gerilim kademesine kadar Hava İzoleli ve SF6 Gaz İzoleli Metal Mahfazalı Hücreler, SF6 Gazlı Kesiciler, ileri teknoloji Vakum Tüplü Kesiciler, Metal Clad Çekmeceli Tip Panolar, SF6 Gazlı Ayırıcılar üretimimizin ana kısmını oluşturan şalt cihazlarıdır. Ürettiğimiz şalt cihazları 36KV’a kadar gerilim, 3150A’e kadar sürekli işletme akımı, 31,5kA’e kadar kısa devre arızası dayanma kapasitesine sahiptir. Bunun yanında tüm donanımları ile birlikte yer altı ve yer üstü beton trafo merkezleri, yağlı ve kuru tip trafo, kataner sistemleri, havai hat kesici ve ayırıcıları, kablo başlıkları, scada otomasyon sistemleri ile OSOS gibi uzaktan kontrol sistemlerini üretmekteyiz. 36 kV seviyesinde dünyada en fazla üretim yapan modüler hücre fabrikası hacmimizle yurt içi ve yurt dışındaki fabrikalarımızda yıllık 60.000 adedin üzerinde orta gerilim hücresi, 3.200 adet beton trafo merkezi ve 6.000

101 Temmuz

2016


dağıtım trafosu üretimi gerçekleştirmekteyiz.

2016 şu ana kadar nasıl geçti, genel bir değerlendirme yapar mısınız? Enerji sektörünü hem dünyada hem de ülkemizde ekonomilerin can damarı olarak görmekteyim. Bu nedenle 2015 yılını iki seçim ve sıcak para baskısı ile bitirmiş olmamamıza rağmen sektörümüzün 2016 yılına iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebiliriz. Bu yılın en önemli gelişmelerinden birisi Ankara Anadolu OSB’deki yeni fabrikamızda trafo üretimimize başladık. Üretime başlar başlamaz da Enerjisa dağıtım gruplarının 2016 yatırımlarında değerlendirilmek üzere büyük bir anlaşmaya imza attık. 2016 yılının ilk yarısında Türk futbolunda tarihi önemi olan İnönü Stadı, yeni adı ile Vodafone Arena, Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali Kızören gibi ülkemizin en büyük projeleri Ulusoy Elektrik ürünleri ile faaliyete geçti. Yine ülkemizin önemli spor ve sağlık tesisleri için yeni anlaşmalarımızı yaptık, hızla üretimimize devam ediyoruz. İhracat konusunda ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da hedef pazarlarımızdaki çalışmalarımız devam etmektedir. Özellikle Cezayir, Endonezya ve Güney Amerika bu yıl da öncelikli hedef pazarlarımız arasında yer alıyor.

Türkiye’nin büyümesine paralel olarak elektrik talebinde de güçlü artış oldu. Önümüzdeki dönemde elektrik talebine dair beklenti ve değerlendirmeleriniz nedir? Enerji sektörü tüm dünyada en hızla yükselişe geçen ve büyüyen sektörlerden birisi. Türkiye’de pazar yılda yaklaşık %5’lik dilimlerle büyüyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde enerji sektörüne 110 Milyar Dolar tutarında yatırım yapılması bekleniyor. Bu yatırım

102 Temmuz

2016

tutarının 1/5’i ise bizim ürün gamımızı kapsamaktadır. Biz de sektör lideri olan %37’lik pazar payımız ile yeni yatırımlara en çok hizmet veren yerli sanayi temsilciyiz.

Son yıllarda Sürdürülebilirlik tüm iş dünyası ve devletlerin gündeminde üst sıralarda. Ulusoy Elektrik için sürdürülebilirlik nedir? Sürdürülebilirlik bizim için kurumsal bir amaçtır. Zaten 30 yılı aşkın süredir çizmiş olduğumuz büyüme ve kurumsallaşma haritası ile de bu bilincimizi pratiğe döktüğümüzü düşünüyorum. Ulusoy olarak sürdürülebilirliği 3 ana başlık altında değerlendiriyoruz. Ekonomik, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlik… Bizim öncelikle müşterilerimize, çalışanlarımıza ve tedarikçilerimize yönelik sorumluluklarımızı yerine getirmemiz ve onlar için yaşamımızı devam ettirmemiz gerekiyor. Bu hususta ekonomik sürdürülebilirliğimizi devam ettirebilmek için Türkiye’de ilke imza atan yeni ürünleri geliştiren inovasyon bilincimiz ve uluslararası kalite standartları ile sorumlu üretim anlayışını benimsiyoruz. Faaliyetlerimizi gerçekleştirirken topluma olan sorumluluğumuzu unutmuyoruz. Toplumların sağlıklı gelişimi ve sürdürülebilirliği için eğitimin temel yapı taşı olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle Ankara’da birisi engelli

çocuklarımız için özel eğitim merkezi diğer anaokulu olmak üzere iki okulun inşasını üstlenerek Milli Eğitim Bakanlığı’na devrettik. Ekonomik karlılığın yanı sıra Dünya nüfusunun her geçen gün arttığı konjonktürde yaşayacak ve çalışacak bir Dünya bulabilmek için üretim süreçlerimizde çevreye olan sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerektiğinin bilincindeyiz.

Elektrik dağıtım sektörü Ulusoy Elektrik için ne kadar önemli? Bu şirketler ile yürüttüğünüz projeler var mı? Sektör, şirketinizin büyüme hikâyesi içerisinde nerede duruyor? Dağıtım şirketleri en değer verdiğimiz yatırım ortaklarımızdan birisi. Yurt içi pazarda büyümemizi sağlayan önemli lokomotiflerden birisi de dağıtım şirketleri ile olan işbirliğimiz oldu. Dağıtım şirketlerinde özelleştirmelerin başladığı günden bu yana ülkemizin enerji dağıtım hatlarının geliştirilmesi için gerekli olan tüm yatırımların destekçisi olduk. 21 dağıtım bölgesinin yıllık yatırımlarının yaklaşık %45’inde Ulusoy Elektrik ürünleri kullanılmaktadır. CLK dağıtım gruplarının 2015 yılı yatırımlarının 2/3’ünde ise yine bizim ürünlerimizin tercih edilmesi bizim için gurur kaynağıdır, iş birliklerimizin artarak devam etmesini temenni ederiz.


Güç

Transformatörleri MEKSAN TRAFO FABRİKASI, 2500 kVA - 50 MVA arasındaki güçlerde, her iki tarafı 3,3kV’dan 66 kV’a kadar gerilimlerde, projeye bağlı olarak boşta gerilim ayarlı veya yükte gerilim ayarlı, soğutma (ONAN) veya vebri soğutmalı (ONAN/ONAF) olarak güç transformatörleri imal etmektedir.

Bir trafonun üretim maliyeti ve kurulum giderleri önemli miktarda ekonomik yatırım gerektirir. Bu nedenle trafoların işletme ömürlerini uzatmak büyük bir maddi kazanç sağlayacaktır. İşletme ömürlerini uzatılması için trafonun kontrolü, bakımı ve testleri zamanında yapılmalıdır.

Bu şekilde trafoya ikinci bir işletme ömrü kazandırmak mümkün olabilmektedir.

Fabrika Organize Sanayi Bölgesi 5. Cad. No:1 ŞANLIURFA - TÜRKİYE Tel : +90 414 369 15 03 - 369 15 04 - 369 15 98 Fax : +90 414 369 15 97 e-mail: meksan@meksantrafo.com.tr



Trafo Komponentleri üretiminde bir dünya lideri Trafo Komponentleri üretiminde bir dünya lideri olan Enpay, 60’tan fazla ülkedeki müşterilerine yenilikçi ve son teknolojiye sahip, dünya standartlarında ürün ve çözümler sunuyor; 30 yılın deneyimini yansıtan özel çözümleriyle enerji sektöründeki müşterilerinin ürün performanslarını en üst düzeye taşıyor. GÜÇ TRAFOSU NÜVELERİ • Güç & Dağıtım Trafosu Nüveleri • Tren Trafosu nüveleri • Ön Dizimli Laminasyon Kesim • Şönt Reaktörler • Ekran Paketleri • Dalga Duvarlı Kazanlar

GÜÇ TRAFOLARI İÇİN YG İZOLASYON KOMPONENTLERİ • KİT • Sargı Çıkış Yalıtkanı • Borulu Sektör, Sektör Yaka (Halka Açılı) • Silindir, Araparça, Çıta, Soğutma Kiti • Mesnet Halkası Ekranlı Kasnak, Halka Ekran • Baskı Halkası

ENPAYBOARD • Transformerboard 1 mm’den 8 mm’ye kadar. • Yapıştırılmış Kalın Plaka 9 mm’den 140 mm’ye kadar. ELBC - Kazeinle Yapıştırılmış Kalın Plaka ELBP - Polyesterle Yapıştırılmış Kalın Plaka

AKIM TRAFOLARI Current Transformers • Gaz İzoleli kesiciler için OG ve YG Buşing Tipi Akım Trafoları • YG güç trafoları için Buşing Tipi Akım Trafoları

SARMA NÜVELER

• ENSI® Sife Nüveler • ENNI® Nikel Nüveler • ENNANO® Nanokristalin Nüveler • ENAMOR® Amorf Nüveler

web site: www.enpay.com

e-mail: info@enpay.com


TRAFO İZOLASYON TASARIMINDA BARİYERLI SISTEMLER ILE ESKI GELENEKSEL SISTEMLERIN KARŞILAŞTIRILMASI EMRE ÖZTÜRK Elektrik Yüksek Mühendisi Cİgre A2 Observer Member Günümüz trafo sektöründe trafo üreticileri gerilim seviyelerine göre sargı çıkışını buşhinge bağlamak için çeşitli sistemler kullanırlar. Yıllar önce kullanılan kalın temel izolasyonlu sistemler ekonomiklikleri ,güvenirlikleri ve trafo içindeki ömürleri incelendiğinde yerlerini bir çok konuda üstün teknolojiye sahip bariyer sistemlerine bırakmışlardır. Bariyer sistemleri daha küçük hacimlerde daha fazla gerilim seviyesine karşı koruma sağlar ayrıca daha güvenli ve daha büyük kısmi deşarj başlangıç gerilim seviyesine sahip dizaynlardır.Aşağıda karşılaştırma eğrilerine göre aynı gerilim seviyesine sahip 2 farklı sistemin karşılaştırma sonuçları yorumlanmıştır. Resimde ki mesafeler uygulanan projelerden alınarak seçilmiştir.

Bariyer Sistemler Elektirk Alan Dağılımı Çalışması -Bariyer sistemleri Elektrostatik analiz için geliştirilmiş programlar ile Kısmi boşalma dizayn eğrilerine göre yüksek gerilime sahip ana ekrana temel izolasyon sarılmış ve dışına izolasyon katmanları (bariyerler) yerleştirilerek tasarlanmış sistemlerdir.(Resim 1)

Resim 1 -Bu sistemler bariyerler ile oluşturulan yağ kanallarının kısmi boşalma ihtimalleri değerlendirilerek en güvenli biçimde tasarlanmışlardır. Bariyer sistemleri tüm sistemin daha küçük hacimli olarak tasarlanmasına olanak sağlamaktadır. -Bariyer sistemleri ince ve katmanlı izolasyon sistemi oldukları için kurutma prosesinde daha iyi bir performans sergilemektedir. Eski Geleneksel yöntemlere göre daha güvenli ve kurutma prosesleri daha az sürede tamamlanıp zaman ve enerji tasarrufu sağlamaktadır.


-Yüksek gerilim ekranının toprak gerilimine sahip bölgelere olan mesafesi daha kısa olduğu için bu trafolar daha küçük hacimlerde üretilirler dolayısı ile daha az trafo yağı kullanımına ve daha az trafo çeliği (kazan) kullanımına olanak sağlar. -Bu sistemler kullanılarak üretilen trafolar daha küçük hacim kapladığı için transport işlemi daha kolaydır. -Kısmi deşarj değerleri daha küçük olduklarından dolayı da bu trafolarım ömürleri uzundur.

Geleneksel Sistemler Elektirk Alan Dağılımı Çalışması -Eski Geleneksel sistemlerde yüksek gerilime sahip iletkene veya ekrana çok kalın izolasyon sarılarak yüzey üzerindeki elektrik alan şiddeti düşürülmesi planlanmıştır. (Resim 2)

Resim 2 -400 kV -550 kV seviyesinde bu tür tasarımlar sistemi olumsuz etkilemektedir. -Kalın tutulan temel izolasyonun kurutulması ve yağ emdirilme prosesi oldukça uzun ve güçtür. -Trafo aynı gerilim seviyesinde bariyer sistem yerine geleneksel dizaynı kullandığında yüksek gerilim iletkeninden toprağa bağlı trafo tankına olan mesafenin arttırılması gerekmektedir. Bu daha fazla trafo yağı ve trafo çeliği kullanılması demektir. -Tek bir büyük yağ kanalı olduğu için kısmi boşalma oluşma ihtimali daha yüksek dolayısı ile trafo ömrü daha kısa olabilir. -Yağ akışını sağlayacak kanallar olmadığı için sıcaklık yüzeylerden daha zor uzaklaştırılır. Bu izolasyon malzemesinin yaşlanmasını olumsuz etkiler. Sonuç; Trafo üreticilerinin geleneksel sistemler yerine bariyer sistemleri tercih etmesi trafolarını dizayn aşamasında optimize ederken üretim ve parça maliyetlerini düşürmekte, sevkiyat maliyetleri de azaltırken işletmede de gösterdiği performans ile trafo ömrünün uzatılmasını sağmaktadır.



EDAŞ TEDARİKÇİLERİ • TANITICI REKLAM

SIEMENS

ORTA GERİLİM PANOLARINDA SİSMİK TEST Orta gerilim panolarında Sismik Testler IEC/TS 62271-210 Teknik Şartnamesine göre gerçekleştirilmektedir. Bilindiği üzere Sismik Test, Orta Gerilim panolarının genel standardı olan IEC 62271-200’e göre bir gereklilik değildir. Ancak deprem riski olan tüm bölgelerde öncelikle hastane, havaalanı.. gibi önem taşıyan tüm binalarda deprem etkisiyle elektrik dağıtımının kesilmesi yaşamsal ve toplumsal sorunlara, hatta ekonomik çöküntülere sebep olacaktır. Bu sebeple deprem riskinin fazla olduğu bölgelerde bulunan son kullanıcılar tarafından Sismik Test dayanıklılığı gerekli olup, sıklıkla talep edilmektedir

Test öncesi yapılması gerekenler •

Öncelikle Şekil-1 de bir örneği bulunan sarsma tablasına ürünün bağlantısı için gerekli zemin bağlantı detayları, testi gerçekleştirecek tesise gönderilmeli ve tesis pano boyutları ile bağlantı şeklini göz önünde bulundurarak ürüne uygun adaptör baza tedarik etmelidir. 1 adet pano tek başına test edilebileceği gibi, firmaların satış şartlarına göre daha fazla sayıda pano birleştirilmesi yapılmış halde de test edilebilir. Pano üretilirken gerekiyorsa destek ve güçlendirme elemanları tasarlanmalı, pano veya panoların kontrol kabininden dışına çıkacak şekilde önem taşıyan sinyalleri almaya uygun kablajı tasarlanmalıdır. Aşağıdaki tabloda test için alınması gereken sinyallere örnek verilmiştir. Ürünlerin mekanik operasyon testleri (hareketli mekanizmaların ürünün çalışma şartlarına göre belli sayıda çalıştırılması) ve izolasyon (dielektrik) testleri üretim yerinde veya test merkezinde gerçekleştirilmeli ve bir test raporu altında dökümante edilmelidir. Bu testler, deprem testi sonrasında tekrar edilecektir.

Sismik Test parametreleri Taner Taşik Siemens San. Tic. A.Ş Enerji Yönetimi Orta Gerilim Sistemleri Ürün Müdürü

Ürünün hangi yük altında teste tabi tutulacağı ürün sahibinin gereksinime göre seçilir. 2 adet şiddet derecesi bulunmaktadır.

Şiddet derecesi 1: •

0’dan 4’e kadar olan deprem bölgelerinde (zone I,II,III,IV), zemin seviyesinde bulunan cihazlar için veya • 0’dan 3’e kadar olan deprem bölgelerinde (zone I,II,III) zemin seviyesinin daha üstünde bulunan cihazlar için 0,5 g’ye kadar olan zemin ivmelerinde uygulanması tavsiye edilir.

Şiddet derecesi 2: •

0’dan 4’e kadar olan deprem bölgelerinde (zone I,II,III,IV) zemin seviyesinin daha üstünde bulunan cihazlar için 1 g’ye kadar olan zemin ivmelerinde uygulanması tavsiye edilir. Şiddet dereceleri ile ilgili daha detaylı bilgi IEC/TS 62271-210 standardında yer almaktadır. Test sırasında yapılanlar

Ön Hazırlık: •

Testi gerçekleştirecek test merkezi tarafından ürüne özel üretilmiş adaptör bazanın sarsma tablasına montajı gerçekleştirilir Testi talep eden ürün sahibi tarafından panonun veya panoların adaptör bazaya montajı ve birden çok ise panoların birbirine bağlantısı gerçekleştirilir. Test merkezi yetkilileri tarafından test sonrasındaki durum ile karşılaştırmak amaçlı görsel olarak inceleme yapılır. Test merkezi yetkilileri tarafından ürünün belirli

109 Temmuz

2016


Ölçüm için gereken dijital kanallar 0

Kesicili pano Anabara – kablo arası ana devre bağlantısı L1

1

Kesicili pano Anabara – kablo arası ana devre bağlantısı L2

2

Kesicili pano Anabara – kablo arası ana devre bağlantısı L3

3

Kesicili pano Kesici kapalı (CB on)

4

Kesicili pano Kesici açık (CB off)

6

Kesicili pano Kesici arabası/çekmecesi test pozisyonunda

7

Kesicili pano Kesici arabası/çekmecesi işletme pozisyonunda

8

Kesicili pano Topraklama şalteri kapalı (ES on)

9

Kesicili pano Topraklama şalteri açık (ES off)

10 Kesicili pano Şalter kapama komutu / harici kablaj 11 Kesicili pano Şalter açma komutu / harici kablaj)

bölgelerine rezonans ölçümünde kullanmak üzere sensörler yerleştirilir.

Sismik Test: • • • • • • • • • • • •

Dijital kanalların sinyal testi Var ise mekanik kilitlemelerin testi X ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) Y ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) Z ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) 3 eksende eş zamanlı sismik test (30s) 3 eksende eş zamanlı sismik test (30s) / test ortasında kesici açılıp – kapatılır. X ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) Y ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) Z ekseni rezonans test (yaklaşık 1dk boyunca yük altında salınım) Dijital kanalların sinyal testi Mekanik kilitlemelerin testi

Test sonrası kabul kritlerleri Ürün, test sonrası belirtilen parametre ölçümleri yapıldıktan sonra 2 adet kabul sınıfına dahil olabilir.

Kabul sınıfı 1: •

110 Temmuz

2016

Ürünün test sonrası dielektrik dayanımı, anahtarlama kapasitesi ve akım taşıma kapasitesinde herhangi bir azalma olmamalıdır. Sismik test sırasında herhangi bir mekanik operasyon olmadan, ürünün ana kontakları açık veya kapalı konumda kalmalıdır. Sismik test sırasında bir mekanik operasyon yapıldığı zaman kontaklar istenen pozisyona geçebilmelidir.

Sismik test sırasında rölede oluşabilecek titreşimler, anahtarlama cihazlarının operasyonuna sebep olmamalıdır.

Kabul sınıfı 2: Kabul sınıfı 1’e ek olarak aşağıdaki şartlar sağlanmalıdır. • Test öncesi ve sonrasında ölçülen rezonans değerleri arasındaki değişim %20’den daha fazla olmamalıdır. • Ana parçalarda çatlak olmamalıdır. (yapısal parçalar, izolasyon sağlayan parçalar vb...) • Uzun vadede fonksiyonu etkilemeyecek deformasyonlar kabul edilebilirdir. • Ürünün sabitleme parçalarının durumu değişmemelidir. • Hareketli mekanizmalar test sonrası çalışabilir vaziyette olmalıdır. • Test sonrası kontrol devreleri, pozisyon ve uyarı sinyalleri ile ilgili yanlış bilgi vermemelidir. Kabul sınıfları ile ilgili daha detaylı bilgi IEC/TS 62271-210 standardında yer almaktadır. Test öncesinde olduğu gibi ürünlerin mekanik operasyon testleri ve izolasyon (dielektrik) testleri üretim yerinde veya test merkezinde gerçekleştirilmeli ve bir test raporu altında dökümante edilmelidir.

Test Raporu Test bittikten ve ölçümler analiz edildikten sonra rapora aşağıda belirtilen ibare şeklinde test sonucu yazılır. “X (1 veya 2) şiddet seviyesinde Y (1 veya 2) kabul sınıfı kriterlerini sağlamıştır.”


9$(67 6Ăľ/Ăľ.21 9( .2032=Ăľ7 8<*8/$0$/$5,

D 550 kV’a kadar Silikon Kompozit; š 7iaÛ l[ =[h]_ êpebWj�hb[h_ š C[id[j êpebWj�hb[h_ š 9_^Wp Eoka êpebWj�hb[h_ D :[c_hoebk êpebWj�hb[h_ D ;feai_ H[‚_d[Z[d ZW^_b_ l[oW ^Wh_Y_ êpebWj�h" I<, =WpbÛ WoÛhÛYÛ" a[i_Y_ j”f ]�lZ[b[h_ D E= 7oÛhÛYÛ % LWakc J”fb” O”a 7oÛhÛYÛ

9$(67 6LOLNRQ YH .RPSR]LW 8\JXODPDODUĂł òPDODW YH 7LF $ Ä 7HO )D[ ( PDLO LQIR#YDHVW FRP WU :HE ZZZ YDHVW FRP WU


TRAFO • TANITICI REKLAM

EMTEL EMAYE

EMTEL EMAYE OLARAK 4 KITADA 40’TAN FAZLA ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ EMTEL EMAYE A.Ş. Ticaret Müdürü Fatih Bingöl ile emaye tel ve bakır sektörünün dünü, bugünü ve geleceği hakkında bir söyleşi yaptık.

Firmanız hakkında bilgi verebilir misiniz? 1974’te kurulan ve Türkiye’nin sektöründe önde gelen firmaları arasında yer alan Emtel Emaye, Dudullu’da, 3 bin m2 kapalı alandan oluşan üretim tesislerinde üretim yapmaktadır. Üretim kompleksi ve merkez ofiste çalışan 50’yi aşkın personeli ile 42.yılını kutlayan firmamız, yapmış olduğu yeni yatırımları ile sektöründe büyümeye sağlam adımlarla devam etmektedir.. Şu an itibari ile 4 kıtada 40 ‘ı aşkın ülkeye ihracat yapmaktayız. Sektöründe 2014 (3.) 2015(2.) yılında ihracat ödülü alarak doğru yolda olduğumuz inancını kuvvetlendirmiştir..

112 Temmuz

2016



Ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? En son teknoloji kullanılarak üretim yapan tesisimizde yeni yatırımız ile yıllık üretim kapasitemiz 5.000 tona çıkmıştır. 0,03 mm-4,00 arası bakır emaye bobin teli üretimi yapmaktayız. Ayrıca 0,10 mm6,5 mm arası Alüminyum emaye bobin teli ithalat ve satışımız vardır. Ayrıca sektörün ihtiyacı olan çeşitli bobinaj malzemelerinin satışını da yapmaktayız. Bunların yanı sıra çeşitli distribütörlüklerimiz vardır. Bunlar ; V&C GmbH firmasının • Bobin Sarım makineleri • Troid sarım makineleri • Bobin Sarım Hatları Alman AbisoFix tel sıyırma makinelerinin distribütörlüğü Thermik termal sigorta ürünleri distribütörlüğü. (Almanya’nın en eski ve ürün yelpazesi en fazla olan firması)

Geliştirdiğiniz yeni bir ürün var mı ? Evet yeni bir ürünümüz var . EmTherm-CR EmTherm-CR, HC sınıfı (220°C) termal sınıfında yer alan, polyesterimide kaplamalı, 0.05 ile 4.00 mm çaplarında üretilebilen, tercihe göre Corona ile renklendirilebilen emaye bakır teldir. 220°C’ ye kadar ısı direnci gösteren EmTherm-CR, yüksek hızlarda sarılabilme özelliği taşır ve Corona etkisine dayanıklıdır. Inverter motorlar için özel, 10 kata kadar daha uzun ömürlüdür. Uygulama Alanları: Ağır motor sanayisinde, inverter sürücülü motorların, bakım gerektirmeyen

114 Temmuz

2016

uzun ömürlü motorların, jeneratörlerin, çeşitli boyutlardaki trafoların ve yarı-hermetik kompresör motorların üretiminde kullanılması uygundur.

Sektör hakkında değerlendirme yapar mısınız? Emaye bobin teli elektriğin ve hareketin olduğu hemen hemen her cihazda şu ya da bu nedenle kullanılmaktadır. Teknolojinin sürekli geliştiği hayatın her anına girdiği günümüzde bakıra ve ürünlerine talep gün geçtikçe hızla artmakta ve artmaya da devam edecektir. Ülkemizde Emaye tel bobin teli sektörünün kurulu kapasitesi ülke tüketiminin çok üzerinde bulunmaktadır. Bunun için ihracatın önemi artmakta ve yeni pazarlar bulmak zorundayız. Euro bölgesi ülkelerindeki ekonomik sıkıntılardan dolayı eksilen pazar payını telafisi için gelişmekte olan ülkelerde pazar payımızı artırmak zorundayız. Sektörde dünya pazarında Türkiye’nin küçümsenmeyecek bir payı vardır. Ama Türk üreticiler arasında aynı pazarda kıran

kırana fiyata dair rekabet üreticiye büyük zarar vermektedir. Buda kar marjlarında keskin bir düşüş yaşanmasına neden olmaktadır.

LME piyasası hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Bakır LME piyasasında inişli çıkışlı bir grafik izlemesine rağmen genel olarak düşme eğilimi sürmektedir. İngiltere’nin Avrupa birliğinden referandum sonrası çıkış kararı alması sonrası artan belirsizlikler ve global büyüme endişeleri emtia piyasalarına önce olumsuz yönde etki yaptı. Daha sonra, global merkez bankalarının gevşek para politikalarıyla piyasayı destekleyeceği beklentisi ile LME bakır $4960 ile zirve yaptı. Global büyümenin düşeceği beklentisi bakır talebini azaltacağı varsayılmasına rağmen normal şartlarda bakırın düşmesi beklenir ben karşı görüş olarak Amerika faizi artırmazsa (ki artırma ihtimali düşük ) tahminim paranın tekrar emtiaya yöneleceği ve 2016 yılında Bakır LME değerinin bir miktar daha yükselip 5500$ seviyelerini görebileceğidir.



ag & og şalt • TANITICI REKLAM

VİKO

KOMPAKT ŞALTERLER Elektrik dağıtım tesisatında devre elemanları anahtarlama özelliklerine ilave olarak elektriğin etkilerine karşı bir takım koruma ekipmanlarına sahiptirler. En basit olarak, evlerimize baktığımızda sigorta kutularındaki otomatik sigortalar ve kaçak akım röleleri daire içinde aşırı akım, kısa devre ve kaçak akım korumalarını gerçekleştirir ve güvenli olarak elektrik dağıtımını anahtarlarlar. Daha düşük akımlarda sağlanan bu koruma sınıfı, bir sonraki aşamalarda daha geniş koruma ve akım taşıma kapasitesine sahip kompakt şalterler ile sağlanmaktadır.

116 Temmuz

2016

K

ompakt şalterler geniş anma akım aralığına ve yüksek kesme kapasitesi seçeneğine sahip, aşırı yük ve kısa devrelere karşı koruma yapan devre kesici cihazlardır. Teknik olarak bakıldığında kompakt şalterler sahip olduğu koruma ekipmanları ile aşırı akımın oluşturacağı etkileri termik koruma ünitesiyle, kısa devre sonucu oluşan etkileri de manyetik koruma ünitesiyle tesisata ulaşmadan etkisiz hale getirir. VİKO kompakt şalter yapıları, basit ve sağlam çalışma mekanizmalarına sahiptir. Kompakt ebatlardaki yapısıyla hızlı, kolay ve güvenli montaj yapılır. Ayrıca yapısı gereği aksesuar montajına uygundur, açtırma bobini, motor mekanizmaları sayesinde uzaktan açtırma ve kontrol sağlanabilir. Kompakt şalterler; konut, ticari ve endüstriyel yapılarda yaygın olarak kullanılan devre kesici elemanlardan biridir. Kompakt şalterler IEC 60947-2 standardına uygun üretilmektedir. Birçok alanda aşırı akımlara ve ani kısa devrelere karşı hassas koruma sağlarlar. Sahip oldukları akım taşıma ve kısa devre kesme kapasitesine göre farklı kasalarda seri olarak bulunurlar.

Genel hatlarıyla VİKO ürünlerine baktığımızda nominal akım değerleri 16 amperden başlayarak 1600A değerlerine kadar mevcuttur. Ürünlerin sahip olduğu kısa devre kesme kapasitesi kasa kapasitesine göre değişmekte olup, sırasıyla 25kA, 35kA, 50kA ve 70kA gibi değerlerde yüksek kapasitelere sahiptir. SN2 tip ürünlerin hem 3 hem de 4 kutup ürünleri mevcuttur. VİKO kompakt şalter ailesinin yeni serisi olan SN2 tip ürünler; kompakt ebatlarda, ihtiyaca uygun geniş beyan akım değerlerinde ve yüksek kapasite kısa devre kesme değeriyle, TS EN 609472 standardına uygun olarak üretilmektedir. Kompakt şalterler sahip oldukları ayar mekanizmaları özelliklerine göre birkaç modelde kullanım kolaylığı sağlamaktadır. İhtiyaca uygun olarak ister sabit ayar yapılamayan ister termik ayar sahası özelliği olan, istenirse de hem termik hem manyetik koruma sınıfı ayarları değiştirilebilen hatta kaçak akım ayarlı şalterler tercih edilebilir. SN2 serisi kompakt şalterleri, ayar mekanizmaları bakımından Sabit Tip, Termik Ayarlı Tip, Elektronik Tip ve Kaçak Akımlı tip olmak üzere 4’e ayrılmaktadır.



Sabit Tip SN2 Serisi Kompakt Şalter; VMF-SN2 serisi kompakt şalterler 16A’den 800A beyan akım değerine kadar yüksek akım kesme kapasitesinde termik ve manyetik olarak koruma sağlarlar. Termik ve manyetik ayar sahaları sabittir.

Termik Ayarlı Tip SN2 Serisi Kompakt Şalter VMT-SN2 serisi kompakt şalterler, 16A’den 400A beyan akım değerlerinde yüksek akım kesme kapasitesinde termik ve manyetik koruma sağlarlar. Termik ayarlı kompakt şalterlerde bulunan termik ayar sahası özelliği ile termik ayar kısmı beyan akımının 0,8 ila 1 katı arası değerlerde ayar yapılabilmektedir.

Termik ayar sahası, beyan akımının 0,8 ila 1 katı arasında ayarlanabilir.

118 Temmuz

2016

Kaçak akım ve zaman ayar cihaz üzerinden sağlanabilmektedir.

Kaçak Akımlı Tip SN2 Serisi Kompakt Şalter;

Elektronik Tip -SN2 Serisi Kompakt Şalter;

VMR serisi kompakt şalterler ile 50A’den 250A’e kadar beyan akım seçenekleri ile yüksek kesme kapasitesinde termik, manyetik ve bunlara ilave kaçak akım koruma özelliğine sahiptir. Sabit tip şaltere ilave olarak sunulan kaçak akım ayar özelliği ile 100, 300, 500mA kaçak akım kesme değerlerinde kaçak akım hassasiyet ayarı mevcuttur. Termik ve manyetik korumaya ilave kaçak akım koruma özelliği ile tesisatta komple çözüm sağlar. Cihazın ayarları cihazın alt kısmında bulunan switchler ile sağlanır.

VME-SN2 serisi kompakt şalterler ile 800A’den 1600A değerine kadar yüksek akım kesme kapasitesi değerlerinde üstün koruma sağlanır. Cihazın ayar kısımları cihazın alt kısmında bulunan switchler ile sağlanır.


Alçak Gerilim Güç Kondansatörleri

Kaçak Akım Algılamalı Devre Kesiciler

Motor Koruma Şalterleri

Dijital ve Analog Ölçü Aletleri

Açma Kapama Şalterleri

Açık Tip Güç Şalterleri

A.G Akım Transformatörleri

Alçak Gerilim Parafudrlar

Otomatik Sigortalar Kaçak Akım Koruma Şalterleri

Kontaktörler Alçak Gerilim Devre Kesicileri

Şimdi

Zamanı

Sigma Elektrik San. Ve Tic. A.Ş. Yunus Emre Mah. Yenidoğan Yolu Cad. No: 30/A Sancaktepe / İstanbul / TÜRKİYE Tel: +90 216 429 72 01 Faks: +90 216 484 41 01 sigma@sigmaelektrik.com - www.sigmaelektrik.com


ag & og şalt • TANITICI REKLAM

PANEL MASTER

PANELMASTER ALÇAK GERİLİM TİP TESTLİ PANO SİSTEMLERİ: Lisanslı Pano… “PanelMaster Alçak Gerilim Pano Sistemleri” IEC 61439 -1/2 standartlarına uygun tip testli pano sistemleridir. Yüksek teknik değerler, estetik görünüm ve kullanıcısına sunduğu geniş konfigürasyon seçeneği ile tip testli pano pazarında ayrı bir konuma sahip olan PanelMaster EAE Elektroteknik tarafından pazar ihtiyaçları göz önüne alınarak özel olarak geliştirilmiştir.

• • • • • • • • • • • •

Beyan akımı (In) İşletme gerilimi (Ue) İzolasyon gerilimi (Ui) Darbe dayanım gerilimi (Uimp) Kısa devre dayanım akımı (Icw) İç Ark Koruma sınıfı Mekanik darbelere karşı koruma Bölmelendirme Taşıyıcı Konstrüksiyon Boya İşletme sıcaklığı

IEC standartlarına uygunluk •

IEC/EN 61439 -1/2 Alçak gerilim anahtarlama ve kontrol düzeni donanımları IEC/EN 62208 Boş MuhafazalarAlçak gerilim anahtarlama ve kontrol düzeni donanımları IEC/EN 60529 Muhafazalarda

: 6300 A : 415 V - 690 V : 1000 V : 12 kV’a kadar : 120 kA- 1 s’e kadar : 65 kA : IP30 – IP41 - IP55 : IK10 : Form 4b’ye kadar : Boyalı 2 mm galvaniz sac : RAL7035 açık gri epoksi - polyester toz boya : -5 °C, +40 °C

• •

sağlanan koruma derecesi (IP Kodu) IEC/EN 62262 Dış mekanik darbelere karşı elektrikli donanımın mahfazası ile sağlanan Koruma Dereceleri (IK Kodu) IEC 60068 ve IEEE-693/2005 Sismik Yeterlilik IEC 61641 iç ark

Her ihtiyaca uygun esnek konfigürasyon Tamamen modüler yapısı ve ölçü çeşitliliği ile tercih etiğiniz tasarımı kolay bir şekilde gerçekleştirebilir; önden ve arkadan erişim kolaylığı ile arıza anında zamandan tasarruf sağlayabilirsiniz. Düz kapı, camlı kapı, parçalı kapı ve havalandırma panjurlu kapı seçenekleri; IP30, IP41 ve IP55 koruma sınıfları ile beklentilerinizi karşılayacak komplike bir çözümdür.

120 Temmuz

2016


PanelMaster modüler yapısı ile sizlere çok fazla ölçü çeşitliliği seçeneği sunmaktadır.

Şalt Cihaz Markası Tercihinde Serbestlik

PanelMaster Alçak Gerilim Tip Testli Pano Sistemleri KemaDekra uluslararası bağımsız test laboratuvarlarında, en yaygın kullanımda olan 7 farklı markalarının her biriyle ayrı ayrı IEC 61439-1/2 standartlarına uygun olarak tip testleri yapılmış ve belgelendirilmiştir. PanelMaster, bu yönüyle ” tip testli ’’ olma özelliğinden taviz vermeksizin, her defasında içinde farklı markalı şalt malzeme kullanabileceğiniz bir

çözüm olarak pazarda rakiplerinden ayrılmaktadır.

IEC Standartlarında ayrı ayrı modül tip testleri ile esnek tasarım özgürlüğü PanelMaster’ da açık tip şalterler, kompakt şalterler, busbar bağlantı modülleri, ana baralar ve dağıtım baraları farklı akım değerleri ve farklı montaj şekillerinde ayrı ayrı test edildiğinden uygulamada kullanıcıların projeye özel pano tasarımı yapmalarını mümkün kılınmıştır.

Tip testler gerçekleştirilirken her bir şalt cihazı en olumsuz montaj konumunda (yani pano için hava sirkülasyonun en az olacağı form 4b bölümlendirme, dış hava akışının az olacağı IP55 koruma sınıfı, şalterler ısınmanın en fazla olduğu panonun üst kısmında montajlanmış şekilde ve ön örtülü yapıda) testlere tabi tutulmuştur ve testlerden başarı ile geçmiştir.

Sismik test ile sarsıntılara karşı yüksek güvenlik PanelMaster IEC 60068 standartlarında sismik testten başarı ile geçmiş tip testli alçak gerilim pano sistemidir. PanelMaster kuvvet panosu olarak tasarlanmış ve üzerinde busbar bağlantısı ile birlikte 6300A giriş ve muhtelif çıkış modülleri olan bir pano grubu üzerinde Richter ölçeğine göre 7 ve üstüne denk gelen bir şiddette (IEC 60068-33 ve IEEE693’e gören yatayda ve dikeyde 0,66g) sismik tip testten başarı ile geçmiş ve Virlab uluslararası bağımsız test laboratuvarları tarafından belgelendirilmiştir.

121 Temmuz

2016


Resim - 5

PanelMaster’a Özel Proje Bazlı Yetkilendirme ve Proje Bazlı Lisanslama

lisanslama organizasyonu PanelMaster tip test pano çözümlerinde uygulanan ayrıcalıklı bir çözümdür. PanelMaster Alçak Gerilim tip test pano PANELMASTERʼA ÖZEL PROJE BAZLI YETKİLENDİRME VE PROJE BAZLI LİSANSLAMA tip test panolarının montajını sistemlerinde proje bazlı yapabilmek için nihai üreticilerin yetkilendirme ve proje bazlı

EAE Elektroteknik A.Ş.’den proje bazlı yetkilendirme belgesi alması zorunludur. Elektro-montajı biten panolar için PanelMaster lisansı alınmak istenmesi durumunda nihai üreticinin istenilen bilgilerle beraber PanelMaster lisanslama ekibine başvuruda bulunması gerekmektedir. Yapılan başvuru sonucunda lisanslama ekibi yerinde tespit işlemi için tarih belirleyip yerinde tespit ekibini yönlendirir. Yerinde tespit ekibi panolara ait dokümanların ve bu dokümanlarla pano etiketlerinin eşleşip eşleşmediğini kontrol eder. Dokümanlarda uygunsuzluk yok ise panolarda ölçümler gerçekleştirilir. Yapılan ölçümlerden sonra her pano gözüne ait fotoğraf çekimi yapılıp kontrol formu eksiksiz bir şekilde doldurulur. Kontrol formu ve fotoğraflar yerinde tespit ekibi tarafından lisanslama ekibine rapor edilir. Lisanslama ekibi tarafından yapılan incelemelerde uygunsuzluk bulunmadığı durumda, söz konusu panolar lisanslanmış olur ve lisans rozetleri panolara takılmak üzere nihai üreticiye lisanslama ekibi tarafından gönderilir. Lisans rozeti olmayan panolar PanelMaster olarak lisanslandırılmamış sayılır. Bu organizasyon sayesinde pano firmaları tarafından tip test standartlarının daha iyi anlaşılması, proje firmalarının şartnamelerde belirttiği şartların sağlanması, taahhüt firmalarının ve yatırımcı firmaların tip test anlamında eksiksiz lisanslanmış pano sistemi satın alması sağlanmaktadır. Böylelikle müşterilerimizin tip test görünümlü pano değil; tasarım doğrulaması yapılmış ve lisanslanmış tip testli pano alması garanti edilmiş olmaktadır.

Alçak Gerilim tip test pano sistemlerinde proje bazlı yetkilendirme ve proje bazlı lisanslama organizasyonu PanelMaster tip

test pano çözümlerinde uygulanan ayrıcalıklı bir çözümdür. PanelMaster tip test panolarının montajını yapabilmek için nihai

122üreticilerin EAE Elektroteknik A.Ş.’den proje bazlı yetkilendirme belgesi alması zorunludur. Temmuz

2016Elektro-montajı biten panolar için PanelMaster lisansı alınmak istenmesi durumunda nihai üreticinin istenilen bilgilerle

beraber PanelMaster lisanslama ekibine başvuruda bulunması gerekmektedir. Yapılan başvuru sonucunda lisanslama ekibi yerinde tespit işlemi için tarih belirleyip yerinde tespit ekibini yönlendirir.



KABLO • TANITICI REKLAM

LAPP KAPBO

Akıllı Fabrikanın Can Damarları Akıllı fabrika ve bununla birlikte akıllı sistemlerin merkezileştirilmesi, her şeyin ötesinde her zaman mevcut olan bir uçtan uca veri ağını gerektirmektedir. Akıllı fabrikalar, yüksek performanslı iletişim olmadan hayata geçirilemez. Yeni iş modellerini ve yüksek verim artışını mümkün kılan ise, üretimden stok yönetim sistemine uzanan uçtan uca veri iletişimi ve özellikle dahili ve harici ortakların küresel olarak bağlantıda olmasıdır.

124 Temmuz

2016

A

kıllı fabrika kurulumunda birkaç faktörün göz önünde bulundurulması gerekir: Üretim ortamındaki ağ üyelerinin hiç olmadığı kadar artan sayısı, aşırı miktarda veri oluşumuna neden olur. Kalite denetimleri için endüstriyel kameralar gibi akıllı sensör sistemleri veya üretim mallarının üretim gelişimini doğrudan üretim kontrol sistemine rapor eden RFID okuyucular, git gide daha fazla oranda üretimde kullanılmaktadır. Ayrıca, tahrik sistemi kumandasının ve hatta bazen PLC işlevinin birlikte bir motoru oluşturduğu merkezleştirilmiş sürücü sistemlerinin, ağ tarafından veriyle birlikte tedarik edilmesi gerekmektedir. IP (İnternet Protokolü) tabanlı ağlar olarak bilinen ağlar, mevcut durumda ağ kurma konusunda baskın teknolojidir. Bu, ofis ağ kurulumu için bilgi teknolojisi alanından ve internetten aşina olunan teknolojiyle aynı teknolojidir. Geçtiğimiz birkaç yılda, bu konuda oldukça önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Veri oranları artarken, bu teknolojinin kullanımı ise daha kolay hale gelmiştir. Bu tür ağ kurulumu, ev ağlarından demiryollarına, otobüslere ve binek araçlara kadar tüm alanlarda dünya çapında kendini kabul ettirmektedir. Üretimde ve süreç otomasyonunda ise, IP tabanlı ağlar yerleşik endüstriyel ağ sistemlerinin yerini almaktadır. IP tabanlı ağlar, birkaç teknolojiyi kapsar. Eternet, bakır kondüktörlere veya fiber optik balolara dayalı bir

kablo temelli ağdır. WLAN, standart olan ve radyo iletişimini sağlayan ağdır. Mobil iletişim ağlarından olan GSM, veri paketlerinin daha uzun mesafelere gönderilmesini sağlar. DSL, iki telli basit telefon hattını kullanarak veri iletimi sağlar. Başlıca avantaj ise şudur: Tüm bu teknolojilerin, çok fazla çaba gerektirmeden veri paketlerinin bir iletim yolundan diğerine iletilebildiği bir şekilde birleştirilebilmesidir. İletişim türleri, uygulamaya bağlı olarak endüstriyel kullanım için koordine edilmelidir. Bakır tabanlı Eternet, tüm sabit kurulumlar için mevcut durumdaki standart araçtır. Bunun avantajı, bakır kondüktörlerin tesisatının kolay ve hızlı olması ve kablonun yüksek güvenilirlik ve sabit iletişim sağlamasıdır. 2 çiftli ve 4 çiftli Eternet kabloları arasında bir ayrım söz konusudur. 2 çiftli kabloların avantajı, daha düşük maliyetler ve azaltılmış bağlantı masraflarıdır. Ancak, 100 Mbit/s’ten fazla veri oranları gerekli olduğunda, 4 çiftli hatlar gereklidir. Bu kategori ayrımları, olası iletim oranlarının da sınıflandırılmasını sağlar: Cat. 5, en fazla 100 Mbit/s’e kadar iletim sağlar. 10 Gbit/s’e kadar veri oranları ise Cat. 6A ile mümkündür. Genel olarak, endüstriyel kullanımlar için bakır veri ağ kablolarının seçilmesi durumunda iyi bir kaplama gereklidir. Örneğin frekans değiştiricilerden gelen EMC parazitlerinin önlenmesi için, yüzde 85’in üzerinde bir boncuklu koruma kaplama derecesi tavsiye edilmektedir. Dayanıklı bir kablo işlemi sağlamak için, kablonun


Ralf Moebus, Lapp Grup Ürün Yönetimi ve Otomasyon Müdürü

planlanan kurulum türüne uygun olması gerekir: Som iletkenli kablolar, kablo kanalları üzerine sabit kurulum için uygundur. 7 telli örgüler ise, bazen kullanılan bükülme makinesi parçalarını bağlamak için kullanılabilir. Özel yapılı kablolar ve genellikle 19 telli örgüler ise, çekme zincirinde kullanım için gereklidir. Özellikle de kimyasal araçlar veya ortam sıcaklıkları gibi çevresel etkiler, doğru dış kılıf malzemesinin seçiminde önemli bir role sahiptir. Genel olarak, güvenilir makine ve tesis çalışmasını garanti etmek adına endüstriyel ortamda uygun endüstriyel Eternet kablolarının kullanılması tavsiye edilir. Bina tesisatındaki LAN kabloları, sert endüstriyel ortamlar için uygun değildir. Fiber optik kablolar ise,

veri iletimi için elektrik sinyalleri yerine ışık kullanır. Bakır iletkenlerle karşılaştırıldığında, bu özellik bu kabloların elektromanyetik parazitlere (EMC) karşı dirençli olmasını sağlar. Özellikle de sanayide, EMC yükü çok fazladır ve genellikle yalnızca fiber optik kabloların kullanılmasıyla güvenilir veri iletimi mümkündür. Örneğin otomotiv üretimindeki kaynak robotları için de aynı durum geçerlidir. Fiber optik kablolar, uzun mesafeler arasında köprü görevi görebilme gibi bir avantaja da sahiptir. Cam elyaflar kullanılarak birkaç kilometrelik mesafeler birleştirilebilir. Fiber optik kabloların seçiminde üç farklı türde fiber mevcuttur: POF (Polimer Optik Fiber), PCF (Polimer Kaplı Fiber) ve

GOF (Cam Optik Fiber). Maliyet etkin olan POF plastik fiberler önemli avantajlar sunar çünkü herhangi bir özel alet gerektirmeden çok kolay bir şekilde bağlanabilirler. Ancak bunlar, en fazla 60 metrelik mesafe ve 100 Mbit/s veri oranı sunarlar. PCF, bu sınırları 300 metre ile 100 Mbit/s veri oranına kadar arttırır. En yüksek performansı ise, tek modlu cam elyafların birkaç Gbit/s veri oranıyla 80 km’nin üzerindeki mesafeleri kapsayabildiği GOF sağlar. Ancak bu uygulama, özel aletler gerektiren karmaşık kurulumlarla mümkündür. Bu çalışmayı genellikle özel montajcılar yapmaktadır. Günümüzde fiber optik kablolar, endüstriyel uygulamalarda bakır kablolar kadar dayanıklı şekilde kullanılabilmektedir. Çekme

125 Temmuz

2016


Eternet kablo çözümleri, genellikle akıllı fabrikalar için bir numaralı seçenektir. zincirleri veya burulma hareketleri için değişkenler mevcuttur. Ayrıca yağ direnci, sıcaklık direnci veya alev geciktirme sağlayan dayanıklı malzemelerin seçilmesi de mümkündür. Bunun sonucunda ise fiber optik kablolar, bakır tabanlı ağların yerine geçebilen hassas malzemeleri temsil etmektedir. Cihazların ve makinelerin mobil olması gerektiğinde, sabit kablo tesisatları için radyo sistemleri daha ileri hassaslık sağlar. Bu durum, özellikle kablonun hareketi kısıtlayacağı otomatik güdümlü araç sistemleri veya taşınabilir DataMatrix kod tarayıcıları gibi alanlarda önemlidir. Böyle durumlarda radyo teknolojisi avantajlıdır. Ancak kullanıcının, teknoloji sınırlarını bilmesi gerekir. Örneğin, son model WLAN standart IEEE 802.11ac ile, optimum radyo bağlantısıyla 540 Mbit/s’e kadar bir oran sağlanması mümkündür. Buna karşın, mevcut konvansiyonel

126 Temmuz

2016

Cat. 6A Eternet kablolarıyla, iletim yolunun mesafesine veya kalitesine bakılmaksızın 10 Gbit/s’lik bir oran yakalanması mümkündür. Son Cat. 8 standardı ile, bu oran 40 Gbit/s’e kadar çıkabilmektedir. Bu da, kablo ağ kurulumlarının mümkün olduğu durumlarda, bunun kullanılması gerektiği anlamına gelir. Veri belirleyiciliği ve veri kaybının üretim aksamalarına neden olması durumunda süreç kontrollerinin yapılması gerektiği alanlarda, güvenilir bir ağın sürekli olarak mevcut olması çok önemlidir. Güvenilir ağ kurulumu için uygun konektör seçimi de önemli bir kriterdir. Özellikle RJ45 ve M12, endüstriyel Eternet olarak yerleşmiş türlerdir. RJ45 kontrol kabininde kullanılırken, M12 alandaki kullanım için dayanıklı bir çözümdür. Veri oranına bağlı olarak M12’nin farklı kodlamaları mevcuttur:

D-kodlamasıyla 100 Mbit/s mümkünken, X-kodlu konektörlerle 10 Gbit/s elde edilebilir. M8 konektörü ise, yeni alan tasarruflu tür olarak ortaya çıkmıştır. Hızlı bağlantı türleri sayesinde, RJ45 ve M12 konektörleri artık özel aletlere gerek kalmadan alana tesis edilebilmektedir. Özetlemek gerekirse, akıllı fabrika eğiliminin bir sonucu olarak, IP tabanlı ağlar endüstriyel uygulamalarda baskın bir role sahiptir. Mevcut iletim teknolojilerinin hassas şekillerde bir araya getirilmesi, kurulacak olan ağların güvenilir, esnek ve yüksek performanslı ağlar olmasını sağlamaktadır. Lapp Grup, bu ağların uygulanması için uçtan uca bir ürün yelpazesine sahiptir ve akıllı fabrikalarındaki uygulamalar konusunda müşterilerine destek sağlamaktadır.

Özellikle de yüksek EMC yükü olduğunda veya verinin uzun mesafeler boyunca iletilmesi gerekmediğinde, fiber optik kablolar uygun seçenektir.


KABLO • TANITICI RÖPORTAJ

leoni kablo

“Leoni AG Otomotiv grubunun dünyadaki kablo üretim fabrikalarının operasyonları Türkiye’den yönetilecek” Bursa Serbest Bölgede faaliyet gösteren, üretimin yüzde 90’ını ihraç eden Leoni Türkiye, otomotiv ve beyaz eşya sektörüne yönelik yaptığı imalatını çeşitlendirmeye odaklanmışken; 2016 yılı başından itibaren Leoni AG nin dünyadaki otomotiv kablolarını üreten fabrikalarının operasyon yetkisinin Türkiye’ye verildiğini kaydeden Leoni Türkiye Genel Müdürü Şükrü ERDEM, bu görevlendirmenin kendileri için gurur verici olduğunu, kendisine bağlanan Otomotiv grubu ile Leoni Türkiye Liderliğinde tek yürek olarak Leoni AG BG- Otomotiv grup hedeflerine daha hızlı bir şekilde ulaşacaklarını bildirdi.

L

eoni AG, 1917 yılında Fransa’daki Lion kentinden göç eden bir ailenin Nürnberg civarında yerleşmesi ile kurulmuş olup 1930’lu yıllarda dünyanın ilk otomobil kablosunu üreten firma unvanına sahip. Günümüzde ise Nürnberg merkezli bu otomotiv yan sanayi devi; tel ve kablo sistemleri ile kablo demetleri ve sistemleri olmak üzere iki ana stratejik iş bölümü altında toplanmıştır. Dünya üzerindeki 5 kıtada faaliyet gösteren Leoni AG 32 lokasyonda 65 fabrikası ile 70 binin üzerinde çalışan sayısına ve 1,8 Milyon € su Tel ve Kablo sistemleri bölümünden olmak üzere 2015 yılında 4,2 Milyon € ciroya ulaşmıştır. Leoni AG, otomotiv ve beyaz eşya endüstrisinin yanı sıra her türlü özel amaçlı kablo ve bunlara bağlı elektrik-elektronik sistemleri üreten uluslararası firmalar arasında yer alıyor. Leoni AG nin Tel ve Kablo sistemleri stratejik iş kolunun en büyük iş grubu olan Otomotiv kabloları üretim birimi BG AM ise dünya üzerindeki 15 lokasyonu 3.000 çalışanı ve yaklaşık 1,0 Milyar € cirosu ile Avrupa nın bu sektördeki lideri konumundadır. Her türlü otomotiv kablolarında yenilikçi çalışmalar ve araştırmaları ile teknolojik olarak sektöre yön veren grubumuz Büyük OEM lerle beraber araçların emisyon hacimlerini azaltacak buluşlar yaparak pazara her yıl yeni ürünler sunmaktadır.

Leoni Kablo Bursa Serbest Bölge Leoni AG Otomotiv Grubu Başkanı & Leoni Kablo Türkiye Genel Müdürü Şükrü ERDEM

Bunların basında özel alaşımlı kablolar, Alüminyum iletkenli kablolar, İnceltilmiş izolasyonlu kablolar (ki bu buluşla kablo demetleri ağırlığı %7 oranında azalabilmektedir) sıkıştırılmış iletkenli kablolar vs. gelmektedir. Bunun yanında elektrikli araçların üretiminin artması ve devlet teşvikleri ile son kullanıcılar tarafından tercih edilmeye başlamasıyla Leoni araştırma ve gelişme grubu tarafından özel olarak geliştirilen soğutma sistemli hızlı sarj kablo üretiminin de önemi artmış ve pazarda bu konuda liderlik yapmaktadır. Otomotiv sektöründe VW, Porsche, BMW , , Mercedes Ford, Fiat, GM, PSA, Renault, Jaguar/Land Rover ,MAN gibi önemli OEM lere ; beyaz eşya sektöründe ise Avrupa’nın ve ülkemizin


önde gelen firmalarına, Bosch,/ Siemens(BSH) Wieland, Philips, Liebherr, Arçelik gibi önemli OEM lere elektrik tesisatlarına yönelik kablo imalatı yapan Leoni AG sürekli büyümektedir. Siemens AG’nin tüm kablo faaliyetlerini dünya genelinde Pirelli’ye devretmesi ile 1997 yılında Türk Siemens AŞ.’ den ayrılarak otomotiv kablosu üretimine devam etmek için kurulan Siemens Kablo Sistemleri’nin satın alınmasıyla Mudanya’da faaliyete başlayan Leoni Kablo Türkiye, 2000 yılında Leoni Kablo ve Teknolojileri adını aldı. 2000- 2005 yılları arasında faaliyetini Mudanya’da sürdürdü. Firma, 2005 yılı Haziran ayında Bursa Serbest Bölge’deki 6 bin 500 metrekarelik yeni fabrikasına taşındı. 2011 yılı sonunda ilave 5 bin metrekare tesisi ile üretim parkını 10 bin metrekareye çıkardı. Leoni Türkiye; 1995 yılında 3 milyon Euro olan cirosunu 2015’de 120 milyon Euro düzeyine çıkarmanın gururunu yaşıyor. Daralan pazara ve emtia fiyatlarının düşmesine rağmen Leoni, Kablo Türkiye 2016 yılında yüzde 15’lik bir ciro artışı yanında yapılan doğru yatırmalarla yarı mamul üretiminde geçen seneye göre %25’lik bir kapasite artışı ile 16,3 bin tondan, 20 bin bakır/ ton seviyelerine ulaşacaktır. Kriz dönemlerini de fırsata çevirerek yatırımlarına ara vermeyen Leoni Türkiye ; Çeşitli yıllarda yaptığı 10 Milyon € üzerindeki yatırımlarıyla 2014’de 1,8 milyon km olan Kablo üretimini; 2016 sonunda 3,0 milyon km çıkararak sektöründeki liderlik konumunu pekiştirecektir. Türkiye Sanayici kuruluşları Sıralamalarındaki yeri aşağıdaki gibidir. Türkiye’de çok yalın bir organizasyonla yönetilen ve toplamda 150 çalışan ile faaliyet gösteren Leoni Türkiye, Leoni AG şirketleri içinde; KAIZEN, Sürekli İyileştirme ve 5S çalışmaları

128 Temmuz

2016

neticesinde en üst sırada yer alıyor. Leoni Türkiye, Bursa Serbest Bölgedeki Coğrafik konumu ile, Karayolu, Limanlar/Deniz Yolu ve Hava yolu taşımacılığında dört kıtadaki müşterine kablo ihraç ediyor. Müşterilerine anında ürün temin edebilmek adına Tunus, Mısır, Fas, Romanya ile Türkiye’de bulunan; Adapazarı ve Mudanya’ da konsinye depolarından hizmet vermeye devam ediyor. 2016’da gelişen pazarlardaki müşteri yelpazesini çeşitlendirmeye odaklandıklarını kaydeden Leoni Kablo Genel Müdürü ve Leoni AG Otomotiv kabloları operasyonlardan sorumlu başkanı Şükrü Erdem, Leoni AG otomotiv grubunun otomotiv kablolarında Türkiye’yi üretim üssü olarak kabul ettirdikleri ve böylece Mısır, Tunus, Fas, İran, Hindistan, Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan’da etkin bir tedarik zinciri ile önemli bir pazar payına sahip olduklarını ve ülkemize her yıl 100 milyon Euro yu asan bir döviz getirdiklerini ifade ediyor. Üretimin yaklaşık 15 ülkeye ihraç edildiğini ve ihracatın üretimin %90 a ulaştığını bildirdi. Leoni Türkiye nin üretim üssü olarak ilan edilmesiyle şirketimizin önemi daha da artmiş ve devletimizin yeni teşviklerinden yararlanma imkanı doğmuştur. Leoni Türkiye olarak, otomotiv sektöründe ulaşılan iş hacmi ve ciro dan sonra Leoni AG nin yeni

stratejilerinden biri olan “Çözüm üreten tedarikçi” sloganıyla yeni iş kollarına odaklandıklarını aktaran Şükrü Erdem, “Müşterilerimizin farklı istediklerini de karşılamak üzere biz de farklı iş kollarına yönelmeyi planlıyoruz” diyor. Ayrıca Avrupa basta olmak üzere Çin ve Meksika’da ki yatırımları ile yıllardır Amerika ve Cin pazarında da etkin ve güvenilir bir tedarikçi olmanın gururunu yasadıklarını anlatıyor. Leoni AG nin diğer iş kollarından biri olan petrokimya ve enerji sektörlerine yönelik kablo üretimlerinin de Ortadoğu satış ve pazarlamasını yapan Leoni Türkiye önümüzdeki yıllarda farklı üretimlerin Almanya’dan Türkiye’ye gelebileceğinin altını çiziyor. Leoni’nin petrokimya ve yenilenebilir enerji sektörüne yönelik özel kablo üretiminin de bulunduğunu ifade eden Erdem, Rüzgar tribünleri, petrol rafineleri kabloları ile boru hatlarının sinyalizasyon kabloları, ısıya ve her türlü doğal sartlara çok dayanıklı kabloların üretimi ile Irak, Suriye, İran gibi pazarlarda etkin olan projelerde partner olarak yer alıyoruz. Deniz altı, marin, tank savar ve uçaklarda kullanılan özel kablo ürünleriyle de savunma sanayi sektörüne hitap ettiklerini kaydeden Şükrü Erdem, diğer yandan üretimini gerçekleştirdikleri özel havaalanları, demiryolları tipi kabloları ile de non-otomotiv çalışmalarını çeşitlendireceklerini ifade etti.

Türkiye Sanayici kuruluşları Sıralamalarındaki yeri aşağıdaki gibidir.

Fortuna 500’de İhracatta sırası

2015 2014 2013 2012 2011 2010 436 494 499 432 492 158 168 165 154 177

İSO’da Türkiye 361 397 - - Bursa(BTSO) ilk 250 (*) 47 45 48 41 56 İhracatta (*) 15 13 12 11 19 (*) 2015 Bursa için BTSO için henüz açıklanmadı )



KABLO • TANITICI RÖPORTAJ

HES KABLO

“ÜRÜN GAMIMIZA SOLAR KABLOLARI DA EKLEDİK” PV1-F solar (fotovoltaik) kablolarımız TS EN 60228 standardına göre üretiliyor. Bu kablolar sınıf 5 (Flexible) elektrolitik, kalay kaplı bakır tel, güneş panelleri gibi çeşitli fotovoltaik sistem elemanlarının bağlantılarında kullanılmak üzere tasarlanıyor. PV1-F solar (fotovoltaik) kablolarımız UV, ozon ve dış hava şartları dayanımı yüksek, çapraz bağlı, düşük duman yoğunluklu, halojensiz (LSFOH) ve TÜV onaylı.

Firmanızı tanıtır mısınız? Boydak Holding bünyesinde bulunan Hes Kablo, 1974 yılında enerji kabloları üretmek üzere kuruldu. Sektördeki 40 yılı aşan tecrübesiyle ve yaptığı yatırımlarla fiber optik kablo, bakır haberleşme kablosu, enerji kablosu, yüksek gerilim enerji kablosu, alüminyum iletken, emaye bobin teli üretimiyle kablo ve tel sektörüne hizmet verenHes Kablo bugün, 130’dan fazla ülkeye 110 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmesinin yanında İSO 500 listesinde 12 yıldır sektörün lideri konumunda bulunuyor. Hes Kablo,faaliyet gösterdiği kablo sektöründe en bilinen ve tercih edilen marka durumundadır. Sektörün ihtiyaçlarını yakından takip ederek bu ihtiyaçlara uygun, kaliteli ürünleri müşterilere sunan Hes Kablo, kablo üretiminin temel hammaddelerinden olan bakır ve alüminyum filmaşini, dolgu/kılıf/izole gibi maddelerin hammaddesi olan PVC ve HFFR granülü, paketleme malzemesi olarak makara, sandık, palet gibi malzemelerin üretimini de kendi entegre tesislerinde üretiyor.

Ürettiğiniz ürünler ve teknik özellikleri ile ilgili bilgi verir misiniz? Hes Kablo olarak, sektördeki 40 yılı aşan tecrübemiz ve yaptığımız yatırımlarla bugün fiber optik kablo, bakır haberleşme kablosu, enerji kablosu, yüksek gerilim enerji kablosu, alüminyum iletken, emaye bobin teli üretimiyle kablo ve tel

130 Temmuz

2016

sektörüne hizmet veriyoruz. Bina tesisatlarında kablolar, enerji ve data kabloları olarak 2 gruba ayrılabilir. Enerji kabloları Hes Kablo firmamızda, data kabloları ise yine grup şirketimiz olan HCS Kablolama firmamızda üretilmektedir. Her iki grup kablo ürünlerimiz ürün performansı ve yangın güvenliği normlarına uygunluğu nedeni ile seçkin bina projelerinde özellikle tercih edilmektedir. Bunun yanında son olarak geçen yıl ürün gamımıza solar kabloları ekledik. PV1-F solar (fotovoltaik) kablolarımız TS EN 60228 standardına göre üretiliyor. Bu kablolar sınıf 5 (Flexible) elektrolitik, kalay kaplı bakır tel, güneş panelleri gibi çeşitli fotovoltaik sistem elemanlarının bağlantılarında kullanılmak üzere tasarlanıyor. PV1-F solar (fotovoltaik) kablolarımız UV, ozon ve dış hava şartları dayanımı yüksek, çapraz bağlı, düşük duman yoğunluklu, halojensiz (LSFOH) ve TÜV onaylı.

Sahip bulunduğunuz yerli ve uluslararası standart belgeleri ve kalite sertifikalarına ilişkin neler söylemek istersiniz? Hes Kablo, hem yurtiçinde hem de yurtdışında geçerli belgelendirmelerle kalite ve güvenilirliğini tescil etmiş bir marka. Hes Kablo tesislerinde üretilen ürünler, kalite sistemleri ISO 9001, ISO 10002, ISO 14001, ISO 17025, ISO 27001, ISO 50001, TS 18001 başta olmak üzere ulusal ve


uluslararası gözetim firmalarının periyodik olarak yapmış olduğu denetimler sonucu ISO, TSE, VDE, GOST, UKRSEPRO, KEMA gibi kuruluşların kalite belgelerinin sahibi konumunda…

Ürünlerinizin uluslararası pazarlardaki kullanımı hakkında açıklamalar yapar mısınız? Hes Kablo olarak ürünlerimizi dünyanın her kıtasında, 130’un üzerinde ülkeye ihraç ediyoruz. İSO 500 listesinde 12 yıldır sektöründe üst sıralarda yer alan Hes Kablo, geçen sene bölgemizde yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntılara rağmen 110 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Sektörün başlıca sorunlarını değerlendirir misiniz? Kablo esas itibarıyla yatırım malzemesi… Yatırım için temel şart ise huzur ve istikrar. Bu nedenle istikrarın olmadığı pazarlarda ciddi yatırımlardan söz edilemez. Bu çerçevede ülkemizin ve bölgemizin refahını artıracak projelerin hayata geçirilmesi ve bizim de bu projelerde rol almamız en önemli beklentilerimiz arasında yer alıyor. Öncelikle inşaat sektörü kendisiyle birlikte diğer alanları da etkileyen en büyük sektör konumunda… Hem kentsel dönüşüm hem de markalı konut sektörü Türkiye’de gelişmeye devam ettiği sürece kablo sektörü ve diğer sektörler de bundan olumlu şekilde etkileniyor. Markalı ya da kentsel dönüşüm projelerinde üretilen konutlar güvenlik ve teknolojik üstünlüklere sahip, tam donanımlı yapılar. Bu yapılar inşa edilirken kullanılan kablolar da, son derece kaliteli ve nitelikli. Eğitim seviyesinin yükselmesi, kullanıcıların bilinçlenmesi ve alım

yapan firmaların kurumsallaşması süreçlerine paralel olarak standart dışı üretim yapan firmaların piyasadan elendiği ve karlılıkrekabet noktasında daha makul seviyelere gelindiğini görmek mümkün. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de markalı ve güvenilir kablo tercihi kablo sektörünün gelişimini de olumlu anlamda destekliyor.

131 Temmuz

2016


KABLO • TANITICI RÖPORTAJ

ERSE KABLO

“Erse Kablo olarak, kalitenin her alanda süreklilik gerektirdiğinin farkındayız” “Sektörde marka değerini ve marka bilinirliğini arttıran Erse Kablo, istikrarlı bir büyüme grafiği göstererek müşterilerine güven vermeye devam ediyor.”

P

azarlama ve satış ağındaki sürdürülebilir büyüme performansını, hedeflerini ve 2016 yılına ait ekonomik bakışı hakkında düşüncelerini Erse Kablo Yurtiçi Pazarlama ve Satış Müdürü Fikret Akkurt ile konuştuk.

Sektörde iyi bir pazarlama ve satış stratejisi için, marka kavramına nasıl bakıyorsunuz? Erse Kablo marka bilinirliğinde pazarlama ve satış süreçlerinde nasıl bir yol izliyor? 2012 yılı ilk yarısında logo değişikliği ile başlatılan kurumsal kimlik sürecinin devamında pazarlama ve satış yeni bir oluşuma girdi. 2013 yılı başı itibariyle satışta, daha farklı bir kimlik ve daha farklı bir yönetim şekliyle

132 Temmuz

2016

vizyoner, müşteri odaklı global pazarlama faaliyetlerini ve rekabeti benimsediğimiz bir pazarlama satış modeli ile yapılanmaya gittik. Bu yapılanmanın temel amacı; Erse Kablo’nun pazarlama, marka değeri, marka kimliği, marka bilinirliği, markaya olan güven gibi bir takım kavramların daha iyi işlenilmesi, markanın daha değerli hale getirilmesi, tüketici/ müşteri tarafından bunun fark edilmesi, markanın hatırlanması, paydaşlarına katacağı maddi ve manevi değerin anlaşılmasını sağlamaktı. Bunun için pazarlama karması unsurlarını; ürün, fiyat, dağıtım (güçlü bayi ağı), tutundurma (kişisel satış, reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme gibi) faaliyetlerimize hedefler tanımladık. Pazarlama ve satış ekiplerimizi eğitimler ile destekleyerek, motivasyon, performans değerlendirme süreçlerini hayata geçirdik. Klasik pazarlama anlayışından çok, modern pazarlama anlayışını, yani müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını ön planda tutarak, hizmet, rekabet, kalite ve üretim sürecini geriye yönelik çalıştırdık. Yaptığımız çalışmaların hepsinde başarılı olduk. Erse Kablo olarak, kalitenin her alanda süreklilik gerektirdiğinin farkındayız ve çalışmalarımızı her geçen gün geliştiriyoruz. Erse Kablo marka değerini, daha ileriye taşımak birinci hedefimiz.


Günümüzde motivasyon ve liderlik ön planda Siz ekibinizin motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, hepimiz yaratılışımız gereği duygusal varlıklarız, duygularımız olmadan yaptığımız her iş eksiktir. Sinerji yaratmak, motivasyonu devreye sokmak için çalışanlarımızın duygularına dokunmak zorundayız. Motivasyonu sürekli bir şekilde sağlamak için seçme ve yerleştirmeden başlayan bir süreç işletiyoruz. Öncelikle adaylarda dikkat ettiğimiz konu, çalışma isteği ve heyecanı bizim için çok önemli. Erse Kablo’nun hedeflerini ve amaçlarını anlatıyor, uzun bir oryantasyon döneminden geçiriyoruz. Kurum kültürümüzü doğru bir şekilde ekip arkadaşımıza aktarmamız, ileriki dönemlerde nasıl hareket etmesi gerektiğini, etik kuralları nasıl uygulaması gerektiği gibi birçok konuda ona yardımcı oluyor. Doğru görevlendirme yaparak, gerçekleştirilebilir hedefler koyuyoruz. Ekip arkadaşlarımıza kurum içi ve dışı eğitimlerle birlikte mesleki ve kişisel gelişimine katkıda bulunuyoruz. Geri bildirim sürecini asttan üste doğru değil, çift yönlü olarak çalıştırıyoruz, böylece çalışanların başarılı olması aslında motivasyonun temel kaynağı haline geliyor. Sosyal paylaşımlar, aidiyet duygusu, ekip içi aktiviteler ile birlikte çalışan mutluluğu/bağlılığı bizim için olmazsa olmazlar arasında. Pazarlama ve satış departmanında çalışan her arkadaşımızın performans kriterlerini belirleyerek, başarı karşısında ödüllendirme sistemini devreye koyduk. Bu sayede ortak hedef ve amaçlara aynı bakış açısıyla bakan ancak kişisel farklılıkları olan bir ekip yaratmış oluyorsunuz. Bu doğrultuda şeffaf,

güvenilir, adil olmak ve herkese eşit davranmak felsefeniz oluyor. Ancak eşitliğin kendi içinde performansa göre değişiklik göstermesi ise adil yaklaşımın kendisidir.

Liderlik hakkındaki düşünceleriniz? Her değişim sürecinde, her gelişim döneminde ve her sıkıntılı noktada liderlere ihtiyaç duyarız. Bir yandan kuşaklar arası farklılıklar, bir yandan liderliğin temel özelliklerinin sorgulanması, diğer bir yandan teknolojiye ve yeni iş modelleri çevresinde değişen stratejiler, liderlerin kendi özelliklerini gözden geçirmesi ve geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Liderlik bana göre; adil yönetim, etkileme, ikna, güven, harekete geçirme, beklenti gibi önemli konu başlıklarını içeren, üst yönetime, çalışma arkadaşlarınıza, müşterilerinize, ailenize hatta sosyal çevrenize karşı sorumluluklarınızın olduğu ve yapmanız gerekenleri ortaya koyan bir kavram. Bu nedenle devamlı yarının neler getireceğini düşünmek, kendinizi geliştirmeniz, yaratıcı fikirler ortaya koyarak farkındalık yaratmanız, size inanan kişi ve toplululuklara katma değer yaratmanız gerekiyor. Bunun için kişisel gelişiminiz, yönetim

şekliniz, öğrenme isteğiniz büyük önem taşıyor. Bir liderin en önemli görevlerinden biri de, kazanılan başarılar sonucunda, çalıştığı firmanın veya çalışanlarının, rehavete kapılmamasını ve gevşeyip dinamik yapısını kaybetmemesini sağlamaktır.

Erse Kablo’nun vizyonu açısından, 2016 yılı için sürdürülebilir pazarlama ve satışta misyon olarak neleri belirlediniz? Erse Kablo olarak, pazarlama ve satış stratejilerimizi 3 yıllık planlar dahilinde belirliyoruz. 2013 yılında başlattığımız müşteri odaklı pazarlama yaklaşımını daha detaylı hale getirmek hedeflerimiz arasında. Pazarlama ekiplerimiz, pazarın her kesimine ulaşarak beklenti ve ihtiyaçları tespit ediyor. Dönemsel, aylık hatta haftalık olarak bizlere raporlama yapılıyor. Gelen bilgiler doğrultusunda, bölge sorumlularımızla birlikte toplantılar gerçekleştirerek ürün gruplarımızı, stok seviyelerimizi, fiyat düzeylerimizi, eksik yönlerimizi güncel bir şekilde analiz ederek önlemler alıyoruz. Pazarlama ve satış ekibi bunların dışında anlık bilgi paylaşımını kendi içinde yaparak BayiMüşteri-Kullanıcı/Tüketici

133 Temmuz

2016


Ervital, Ervital Firesafe, Erflex ve Erline alt marka ürün grupları Erse Kablo’nun pazarlama ve satış performansını nasıl etkiledi?

arasında bilgi akışını düzenliyor. Yapılan çalışmalar sadece tanıtım, farkındalık veya talep yaratma yönünde değil, aynı zamanda teknik pazarlama ekibimiz tarafından, kullanıcılara, kullanım alanlarına göre, doğru kablo seçimi konusunda danışmanlık hizmetleri veriliyor. Proje, Endüstri ve Perakende sektörünün her türlü soru ve taleplerini karşılamaya devam ediyoruz.

Son üç yıldır, Erse Kablo bayilik ağında büyüme içinde, bu durum Erse Kablo’nun yurtiçi pazarlama ve satış performansını nasıl etkiledi? Büyümenin ana dinamikleri neler oldu? Öncelikle Erse markasına güvenen, inanan, onay veren, kullanan, satışını gerçekleştiren ve bizden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli Müşterilerimize/Bayilerimize teşekkür ediyorum. Büyümedeki en önemli faktörler arasında, karşılıklı güven, verilen sözlerin tutulması, yenilik, pazarlama iletişimi, satış sonrası hizmetlerin iyileştirmesi gibi birçok neden sayabilirim. Temelde ise, bayilik sistemiyle birlikte sektörde bizi tercih eden müşterilerimize daha

134 Temmuz

2016

iyi hizmet, güçlü ve esnek ürün stok çeşitliliği, fiyat avantajı, ticari ödeme avantajları ve bu hizmetlerin kalitesi belirleyici nedenler oldu. Firma olarak verdiğimiz kararın doğruluğunu müşterilerilerimizden aldığımız destek, pazar payındaki büyümemiz, yeni fabrika ve amortisman yatırımlarımızla ikinci 500 sanayi kuruluşu içine girmeyi hakederek teyit ediyoruz. Tabii burada ihracat departmanımızın da başarısını göz ardı edemeyiz. Bayilik sisteminin ilk yılında birçok müşterimizin hizmet, ilgi, teknik destek, fiyat ve ticari şartlar konusunda soru işaretleri vardı. Yapılan ortak çalışmalar ve ziyaretler bu endişelerin yerini memnuniyete ve ticari ortaklıklara bırakmış durumda. Hatta firmalar arası ticaret hacmi bu sayede arttı diyebilirim. Erse Kablo pazarlama ve satış ekibi geçen yıl 13bin/ adet ziyaret gerçekleştirdi. Bayi satış temsilcileriyle beraber 250 den fazla satış personelimiz ve 52 adet Bayimizle, büyük bir aile olduk. Mevcutta 22 pazarlama ve satış personelimiz hemen hemen her müşterimizle görüşüp onların beklenti ve taleplerini karşılamaya devam ediyor.

Erse Kablo marka stratejileri açısından tekli marka pazarlama stratejisini benimsemiş ve her ürün grubu için farklı marka adıyla ürünlerini pazara sunmaktadır. Ervital, Ervital Firesafe, Erflex ve Erline markalarının her birinin kendine ait kişilikleri, tutundurma ve reklam kampanyaları bulunmaktadır. Burada ki hedefimiz, sadece ticari bir farklılaşmadan çok, her markanın kendine ait stratejisi olsun, kendi ürün gruplarında kullanıcı kolaylığı, ürün geliştirme, belgelendirme süreçlerini ve pazarlama aktivitelerini gerçekleştirsin, Erse markasından bağımsız hareket ederek talep ve markalaşma süreçlerini tamamlamasıdır. Mevcut durumda bu süreç her geçen gün büyüyerek gelişiyor ve markalarımız sektörde her geçen gün güçlenerek kendi marka isimleriyle talep görmeye devam ediyor. Örnek vermek gerekirse; Yangına dayanıklı kablo grubumuzu, 2006 yılında ERVITAL markası adı altında pazara sunduk. Devamında Alman sertifikalandırma kuruluşu olan VDE’den ilk belge alan Türk firması olma unvanını kazandık. Sektörde söz sahibi denetim ve proje firmalarıyla teknik görüşmeler yaparak iyileştirmeler gerçekleştirdik. Yangın performansı ve kalitesiyle sektörde söz sahibi olan ERVITAL markamız, yurt dışında da ERVITAL marka adıyla talep görmektedir. Yine bir başka markamız olan ERFLEX kumanda kablo grubumuz, 2010 yılında tanıtıldı. Endüstri sektörüne yönelik olan markamız, standart ürünler dışında özel çözümler


sunarak kullanıcılara alternatifler sunuyor. ERLINE markamız ise, geçen yıl yatırımını tamamladığımız data ürün grubunu temsil ediyor. Markalarımız için tanıtım ve yenilik çalışmaları başlamıştır. Kısa zamanda sektörün yoğun talebi karşısında, ikinci yatırım için fizibilite çalışmalarını da başlattık.

Pazarlama ve satışta stratejik planlarınızı oluştururken odağınızdaki önceliğiniz nedir? Kâr mı, cirosal büyüme mi, yoksa pazar payı mı? 2016 yılı için neler düşünüyorsunuz? Tabii ki bu saydıklarınızın hepsi 3 yıllık planlarımız dahilinde ve önceliklerimiz arasında. Ancak bunların birbirine orantısı, sağlıklı büyüme, doğru kârlılık ve istediğimiz pazar payına kavuşmanın yanına göz ardı edemeyeceğimiz risk konusunu da dahil etmemiz gerekiyor. 2015 yılından örnek vermek gerekirse, pazar payımız ve ciromuz istediğimiz seviyelerde iken, yabancı para birimindeki devamlı yükselişten kaynaklı beklenen kârlılıkların altında gerçekleşme yaşadık. Yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, ticari kaygılarımız ile birlikte 2016 yılında cirosal bir büyüme hedefi koymadık diyebilirim. Pazarlama açısından ise, güçlü marka imajımız, marka bilinirliğimizle beraber, marka sadakati yaratmak için devamlı yeni stratejiler geliştiriyor, ticari ve teknik partnelerimizle iletişimimizi daha sıkı tutmaya çalışıyoruz.

Son yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin ekonomik büyümesinin siyasi kargaşaya rağmen dirençli çıktığıyla ilgili haberleri sanırım herkes takip etmiş olmalıdır. Evet bende bu görüşe katılanlardanım. Ancak gün geçmiyor ki ülkemizde siyasi bir belirsizlik ortaya çıkmasın veya terör olayı meydana gelmesin. Bu direncin nereye kadar devam edeceği konusu da ayrı bir belirsizlik ortamı yaratıyor. Yatırımlar ya erteleniyor ya da minimal alımlar yapılarak, belirsizlik ortamınının yerini, sağlam temelli ekonomiye bırakması bekleniliyor. Kablo sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi düşen talep karşısında arz fazlası ve sonucunda yoğun bir rekabet ortamı oluşuyor. Yakın komşu ülkelerde yaşanan siyasi kriz ve ekonomik gelişmeler ihracat oranlarında düşüşler gerçekleştiriyor. Kapasite boşluğu yaşayan üreticiler, yeni pazar arayışlarıyla birlikte iç piyasada kârlılıkları aşağı çekerek günü kurtarmaya çalışıyor. Bunun sonucunda sermaye yapısı zayıf firmalar, kârsız satışlar ile birlikte ekonomik sıkıntı yaşıyor. Sektörde alıcı tarafında yaşanan iflas ertelemeleri ile birlikte alınamayan ödemeler, faaliyet durduran ve

ekonomik sıkıntıya düşerek ödeme zorluğu yaşayan firmaların finansal giderlerinin karşılanması, işin içinden çıkılmaz bir hal almasını sağlıyor. Yılın ikinci yarısında da çok büyük bir değişiklik beklemiyoruz ancak 2017 yılı için çalışmalarımız mevcut.

Erse Kablo Pazarlama ve Satış Müdürü olarak eklemek istedikleriniz? Pazarlama ve satışta yol haritanızı çizmeniz, stratejilerinizi içinde bulunduğunuz her değişkene göre belirlemeniz ilerlemek için önemli. Katma değer yaratmak için, Ar-Ge ye verdiğiniz önemle değişen dünyaya ayak uydurabilirsiniz. Çevreye uyumlu, sürdürülebilir üretim ve pazarlama stratejileri, satışlarımızı önemle destekleyerek müşterilerimizi memnun etmemizi sağlıyor. Çalışan motivasyonunun iş performasına etkisi tahmin edilenden çok fazla. Günümüzde ürün temelli pazarlama stratejisinden kurtulup müşteri odaklı yaklaşımı benimseyerek, hizmet ettiğimiz sektör ve müşteri gruplarına artı değer yaratmak ana hedeflerimiz arasında olmalı. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor.

Rekabetin arttığı bir ortamda sizce yılın ikinci yarısı için piyasanın ana gündemi ne olacak? Kablo sektörü açısından ekonomik yapıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? 135 Temmuz

2016



Bilgisayar • Otomasyon • Elektrik • Elektronik

PANASONIC’TEN PRATİK AKÜLÜ VİDALAMA MODELİ PANASONIC’in pano montaj firmaları, elektrik tesisatçıları, servis mühendisleri, üretim hattı ve montaj işleri için geliştirdiği EY 7410 model akülü vidalama ürünleri, pratik tasarımı ile büyük kolaylık sağlıyor.

IF

Ürün Tasarım Ödülü sahibi PANASONIC EY 7410 serisi akülü vidalama ürünleri, kompakt yapısı ve kolay kullanımı ile öne çıkıyor. Ürün, yüksek teknolojisi ile birçok avantaj da sunuyor. ‘Otomatik kavramayı kapatma’ özelliği sayesinde seçilen tork ayarına erişildiğinde dönüşü hemen durdurarak akü ve kavrama ömrünü uzatıyor. Ayrıca LED ışığı sayesinde karanlık yerlerde bile vidalama işlemleri rahatça gerçekleştirilebiliyor. 1.5Ah Li-Ion akü seti, 15 dakikalık kullanılabilirlik ve 30 dakikalık tam şarj edilebilirlik özelliği, akü dahil sadece 0.5 kg ağırlığa sahip olması; ürünü benzerlerinden ayırıyor. 1/4” alyan da vidalayabilen PANASONIC EY 7410, 21 kademeli otomatik kavramayı kapatma, elektronik kapatma, kavrama kilit kapağı, kilitleme anahtarı, kaymayan kauçuk kulp ve LED ışık ile de farkını ortaya koyuyor. EY 7410 modeli, LA2S satış paketinde ikinci akü seti, şarj aleti ve plastik kutusu ile birlikte satışa sunuluyor.

137 Temmuz

2016


Rüzgar Türbinlerinde Ark Koruma q

Rüzgar santralleri, rüzgarın şiddetine verimli bir şekilde maruz kalabilmesi için yerleşim merkezlerinden uzak lokasyonlarda konumlandırılır. Hatta açık denizlerin ortasında bile rüzgar santrallerine rastlamak mümkündür. Dolayısıyla ulaşımı zor olan bu santrallerde yaşanacak kesintiler minimuma indirilmeli, ark hatası dolayısıyla oluşması muhtemel hasarlar hemen giderilmelidir.

R

üzgar türbinlerinde genellikle bakım vs. sebepler haricinde insan bulunmaz. Ancak ark dolayısıyla oluşacak muhtemel bir yangın çabucak etkisini arttırıp, kullanılan ekipmanlara tamiri mümkün olmayan hasarlar verebilir. Şalterler ve sigortalar gibi normal kısa devre koruma cihazları ark esnasında ekipmanları tam olarak koruyamayabilir. Ek bir koruma ile hasarlar minimuma indirilebilir. Bu koruma aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi oldukça hızlı yapılmalıdır. Rüzgar tribünlerinde kısa devre koruma elemanları, yangın koruma sistemleri elbette ki mevcuttur. Kısa devre durumunda bu cihazlar görevini yapacak ve bir yangın durumunda yangın söndürme elemanları devreye girecektir. ABB’de TVOC-2 Ark koruma sistemini tasarladı. Bu sistemde açma şartı sadece optik sensörlerin algıladığı ışık şiddeti ile alakalıdır. Bu süre 30-50ms arasında değişir ve kuşkusuz aşırı akımdan dolayı yapılan açmalara göre oldukça hızlıdır. Uzunlukları 1 ile 60 metre arasında değişen, kalibrasyon gerektirmeyen optik sensörler rüzgar tribününde (1) jeneratöre, (2) kabinlere, (3)

138 Temmuz

2016

transformatörlere yani arkın oluşabileceği muhtemel noktalara uzatılabilir. Sensörün algıladığı hata sinyali ark monitörüne iletilir. (Ana ünite olan ark monitörüne standart olarak 10 adet, genişleme modülü eklenerek 30 adet sensör bağlanabilir) Ark monitörü bu sinyali çok hızlı bir şekilde yorumlayarak çıkışına bağlı bir


kesicinin açma bobinini enerjilendirir ve kesicinin açma yapması sağlanır. Aksesuar olarak sunulan akım algılama modülleri de bir başka güvenli çözümdür. Detektörlerin istenmeyen direkt gün ışığı, kamera flaşı gibi etkilere maruz kalması ve yanlış açmalara sebebiyet vermesi muhtemel durumlarda, ekstra güvenlik olarak kullanılan akım algılama modülleri, akımdaki değişimleri de göz önüne alarak ark monitörü üzerinden şaltere açma yaptırır. Normal duruma göre 2-8 ms.açma gecikmesi yaşatsa da ekstra güvenlik ve sistem sürekliliği sağlamaları nedeniyle tercih edilmektedirler. HMI kullanıcı arayüzü aksesuarlardan bir diğeri olup hem direkt olarak ark monitörü üzerinde, hem de pano kapağı üzerinde kullanılabilir. HMI üzerinden hem konfigürasyon ayarları yapılabilir hem de hata kayıtları izlenerek ark hatasının nerede olduğu belirlenebilir. Ayrıca ark monitöründe bulunan 2 enversör sinyal rölesi ile hata bilgilerini otomasyon sisteminize de aktarabilirsiniz.Tasarımı ve teknolojisi ile SIL2 güvenlik kriterlerine uyumlu TVOC-2 rüzgar santrali uygulamalarında maksimum koruma sağlar. ABB’nin TVOC-2 ark koruma cihazı, üstün kullanım ve koruma özellikleri ile maddi ve manevi kayıplarınızı önleme garantisi sağlamakta.

UZAKTAN İZLEME SİSTEMİ SERVİS MALİYETLERİNİ DÜŞÜRÜYOR

q

Teksan Jeneratör’ün izleme sistemi sayesinde ürün sadece Türkiye’de değil ister Danimarka’da isterse Nepal’de olsun anında müdahale etmeye olanak sağlıyor. Müşteri memnuniyetini artıran bu sistem, jeneratör setlerinin onarım ve servis maliyetlerini de düşürüyor.

E

lektrikler kesilince devreye giren jeneratörler hayatın kesintiye uğramadan devam etmesinde önemli rol oynuyor. Özellikle hastane, ilaç deposu, fabrika gibi kesintisiz elektriğin kritik önem taşıdığı yerlerde jeneratörlerin sağlıklı çalışması şart. Teksan Jeneratör; dizüstü bilgisayar, tablet veya akıllı telefon üzerinden kullanılabilen uzaktan izleme ve kontrol sistemi ile ürünlerinde meydana gelebilecek sorunlara anında müdahale ediyor. Özel yazılımı sayesinde binlerce kilometre ötedeki ürünlerine bile İstanbul’daki merkezinden ulaşabiliyor. Müdahale süresini minimize eden akıllı sistem, 7/24 kontrol imkânı sağlıyor. Uzaktan izleme uygulaması sayesinde jeneratör test edilebiliyor, uzaktan çalıştırıp durdurulabiliyor, arıza tespiti ve arıza olay kayıtları incelemesi yapılabiliyor. Ayrıca jeneratörün yağ basıncı, motorun harareti, yakıt seviyesi, akü voltajı, radyatör su seviyesi ve bakım zamanı kullanıcının internete bağlı olduğu cihazdan dijital ortamda yönetilebiliyor. Sistem müşterilere şebeke enerjisi ile ilgili tüm detaylı bilgileri anlık olarak görebilme imkanı da sunuyor. İnternet bağlantısının olmadığı yerlerde ise GSM teknolojisi devreye giriyor. Ürünleri kadar satış sonrasında müşterilerine en iyi ve en hızlı hizmeti sunabilmeyi hedeflediklerini söyleyen Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler şunları söyledi: “Gelişen teknoloji ve küreselleşme sonucu ürüne ulaşmanın kolaylaştığı günümüzde müşteriler bir ürünü alacağı zaman ürün kadar satış sonrası hizmetlere de dikkat ediyor. Ancak iyi bir satış sonrası ekibi ve hizmetine sahip firmalar fark yaratarak rakiplerinin arasından sıyrılıyor. Teksan olarak 10 Bölge Müdürlüğümüz, 20’ye yakın bayimiz ve deneyimli ekibimizle yıllık 40 bin noktaya servis verebiliyoruz. Uzaktan izleme ve kontrol sistemlerimiz ile sadece Türkiye’de değil talep olması durumunda Mısır’dan Nepal’e yurtdışında da teknik servis hizmeti sağlıyoruz. Bu sistemimiz ile başta Kazakistan, Kenya, Danimarka, Tacikistan, Azerbaycan gibi birçok ülkeye hizmet veriyoruz.”

139 Temmuz

2016


SACE Emax 2 Yenilikçi Güç Kontrolü Fonksiyonu q

ABB SACE Emax 2 açık tip devre kesicilere entegre olarak sunulan Ekip Güç Kontrol fonksiyonu, düşük ve orta karmaşıklıktaki tesislerde yük yönetimi için ideal çözümdür; güvenilirlik, kolaylık ve maliyet arasında ideal bir denge kurulmasını sağlar. Bu patentli fonksiyon aşırı akım hatalarına karşı koruma için kullanılan elektronik koruma ünitesine entegre edilmiştir.

Ekip Güç Kontrol: • •

Kolay: Karmaşık kontrol sistemlerine veya özel yazılımların devreye alınmasına gerek duyulmaz. Özelleştirilebilir: Fonksiyonlar kullanıcı tarafından oluşturulan yük listesinin, kullanıcının kendi ihtiyaçlarına ve güç tiplerine bağlı olarak tanımladığı önceliklerde kontrol edilmesini temel alır. Etkili: ABB tarafından patentli algoritma kullanıcı tarafından belirli bir zaman aralığı boyunca ayarlanabilen öngörülmüş ortalama güç tüketimini takip eder. Bu değer abone olunan gücü aştığında tekrar limit dahiline çekmek için Ekip Güç Kontrol fonksiyonu müdahale eder ve açık tip devre kesicinin çıkışına yerleştirilen anahtarlama cihazlarına (devre kesiciler, yük ayırıcılar, kontaktörler vb.) komut verir.

Uygulama: Çoklu mimari Çıkış yönündeki cihazlara (en fazla 15 adet anahtarlama cihazına komut vermek mümkündür) uzaktan gönderilen komut iki farklı şekilde uygulanabilir: • Kablolu çözüm aracılığıyla, açma/ kapama bobinlerine komut

140 Temmuz

2016

vererek veya yönetilecek yüklerin motorunu kontrol ederek; • Özel bir haberleşme sistemi aracılığıyla. Parametreler Ekip Connect yazılımı aracılığıyla ayarlanabilir: Ekip koruma üniteleri için tasarlanmış yönetim yazılımı Ekip Güç Kontrol fonksiyonları için özel bir araçtır.

Sonuç: Açık tip devre kesicinin Güç Yöneticisine evrimi Talep Tarafı Yönetim (DSM) kavramı normalde yalnızca altyapı hizmetleri bağlamında kullanılan bir terimdir. Ancak, elektrik fiyatlarının sürekli arttığı bir ortamda yük yönetimi görece küçük olan birçok alçak gerilim tesisinde bile cazip bir çözüm olabilir. Ekip Güç Kontrol fonksiyonu, yük yönetimi dünyasına yeni bir standart getirmektedir. Bir yanda standart devre kesicilerin yaptığı “yük kontrolü”nde olduğu gibi gücü eşik değerini aşar aşmaz kesmez, ayarlanan parametrelere bağlı yük kontrolü gerçekleştirir, diğer yanda karmaşık PLC esaslı güç yönetim sistemlerinin kurulmasına olan ihtiyacı ortadan kaldırır. • Gerçek uygulama : Yeni ABB SACE binası Alçak gerilim açık ve kompakt tip devre kesicilerin araştırma ve geliştirilmesinde öncü olan ABB SACE, şimdi de Bergamo’daki (İtalya) yeni binasını gelişmiş otomasyon teknolojisi ile donatmıştır. Elektrik tesisi 4 adet OG/AG transformatör içermektedir ve her biri için giriş şalteri olarak Emax 1.2 açık tip devre kesici kullanılmıştır. Giriş şalterlerinden sadece bir tanesinin Ekip Güç Kontrol fonksiyonuna sahip olmasıyla 400kW’a kadarki HVAC yüklerini kontrol ederek yılda yaklaşık 11.000 € tasarruf etmek mümkün hale gelmiştir.


Elektrik Dergisi’nin yıllık (12 sayı) abone bedeli KDV dahil 100 TL Elektrik Mühendisliği ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerine 70 TL’dir


KAYNAK ELEKTRİK DERGİSİ TEMMUZ 2016 ARKA KAPAK ARKA KAPAK İÇİ ÖN KAPAK İÇİ

ÇAĞDAŞ KABLO İNFORM DEK TMK

ENTES GENERAL ELECTRIC GÜRAL ELEKTRİK

17 3 117

AFİ

23

HASÇELİK

5

AKTİF MÜHENDİSLİK

29

KABLOTEL

37

ARAS ELEKTRİK

83

LEONİ KABLO

129

ARDIÇ

14

LÖSEV

136

ASTOR

39

MAKEL

7

BEREKET ENERJİ

15

MEKSAN

BEST

108

103

MİLLİYET EKİ

4 1

BÜSTYAL

18

MST ELEKTROTEKNİK

ÇYDD

16

ÖZDİRENÇ

DELTEC

87

ÖZGEN ELEKTRİK

31

DV POWER

19

SEDASAN

81

EAE ELEKTRİK

33

SEDAŞ

79

SFA ELEKTRİK

11

EAE ELEKTROTEKNİK ELEX2016 EL-KO ELPEK MÜHENDİSLİK EMEK ELEKTRİK EMS

123 88 9 41 104 35

EMTEL

8,113,115

ENPAY

105,106,107

SIEMENS SİGMA ŞİRİNLER ELEKTRİK TEST TÜM ULUSOY ELEKTRİK VAEST VERA ELEKTROMEKANİK

144

25,27 119 10 143 2 111 6

OKUYUCU İLGİ FORMU Bu sayımızda, reklam ve yeni ürün sayfalarında tanıtımı yapılan ürün ve hizmetler ve ilgili firmalara ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek istiyor iseniz lütfen 0(212) 272 33 90 no’lu faksımıza ya da; Eski Osmanl› Sokak Ar›kan ‹ş Merkezi No:30 Kat: 2 Daire: 10 Mecidiyeköy/‹STANBUL adresine gönderebilirsiniz. İsteğiniz ilgili firmaya bildirilecektir.


35 YILDIR “Kesintisiz Güç”lü ortağınız!

Kesintisiz Güç Kaynakları Line Interactive 450VA - 2000VA Online 1kVA - 800kVA ( Tek Modülde )

Özel Üretim Cihazlar Frekans Konvertörleri İnverterler Solar Sistemler

Statik Transfer Anahtarları 1 Faz / 2 Kutup 32 - 120A 3 Faz / 3-4 Kutup 50 - 800A

www.tescom-ups.com info@tescom-ups.com



Bir Legrand Grup Markasıdır

Türkiye'nin Kesintisiz Enerji Merkezi Bizde ; 35 yıllık tecrübe, açık ara pazar liderliği, 10 yıl üst üste Bilişim500 KGK sektörü birincilik ödülü, dünya standartlarında ürün ve hizmet kalitesi, ileri teknoloji çevre dostu geniş ürün yelpazesi, dev mühendis kadrosuyla ihtiyaca özel müşteri odaklı çözümler, 7/24 Türkiye ve 85 ülkede servis hizmeti, uluslararası tecrübeye sahip Arge kadrosu ve geliştirdiği ürünlerle aldığı ödüller var.

Aslında söylemek istediğimiz ;

biz zaten Türkiye’nin EN İYİSİYİZ hedefimiz DÜNYANIN EN İYİSİ olmak. www.inform.com.tr



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.