KDH (Kadına Dair Herşey) Dergisi

Page 1

Kadına Dair Hersey

Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği

İÇİNDEKİLER KDH ADINA SAHİBİ

Meliha GÖKÇE GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Yusuf Ziya LEBLEBİCİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Sibel ERK REKLAM MÜDÜRÜ Hakan YILMAZ HABER SERVİSİ

Hatice ARICA Semih AVCI YAYIN KURULU

Burcu CURA Yeşim Meltem BOZKURT GRAFİK-TASARIM KDH Grafik BASKI

YÖNETİM Cumhuriyet Mh. Cumhuriyet Cd. Beypalas Rezidans B Blok Kat:5 D:36 Beylikdüzü-İSTANBUL Tel: 0212. 882 40 09 Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği

Kadına Dair Hersey

Derneği’nin yayın organıdır İLETİŞİM kdhdergi@gmail.com Cumhuriyet Mh. Cumhuriyet Cd. Beypalas Rezidans B Blok Kat:5 D:36 Beylikdüzü-İSTANBUL Tel: 0212. 882 40 09 kdhdergi@gmail.com Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği’nin aylık dergisidir. Tamamen kadın,sanat ve sanat haberlerini içerir. Dergimizde yayınlanan yazılardan yazarların kendileri sorumludur. Siyasi, dini ve mezhepsel bir bağı yoktur. Tamamen bağımsızdır...

Editörden............................................................................... 2 Bir Kadın Tanımak............................................................... 3 Derneğin kuruluş amaçları.................................................. 4 Mizyonumuz-Projelerimiz.................................................... 5 Ödüller Sahiplerini buldu..................................................... 6-7-8-9 Aynur Güneş-Röportaj......................................................... 10-11 Sevda Karaca yıllara meydan okuyor................................. 12 Cumhuriyet ve Demokrasi................................................... 13 Jehan Barbur - Röportaj...................................................... 14-15 Şiddet!.................................................................................... 16-17 Kadınların yeni iş dalı.......................................................... 18-19 Sanatta Kadın....................................................................... 20-21 Kadın Cinayetleri Önlenebilir Kitabı................................. 22-23 Çanakkale Kahramanları Kadınlarımız............................. 24-25 Yusuf Ziya Leblebici - Röportaj.......................................... 26-27 Benim Sadık Yarim Kara Topraktır.................................... 28-29 Etkinliklerimizden Kareler................................................... 30-31 Değirmenci’nin adı Avcılar’da yaşayacak.......................... 32 Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var-Şiir.................. 33 Kansere Yenik Düşen Kahkaha........................................... 34-35 Destek Bekliyoruz................................................................. 36-37 Sağlıklı Yaşam....................................................................... 38-39 Daha Çok Okumalıyız.......................................................... 40 Kimliksiz Kadınlar - Dilek Hokkaömeroğlu....................... 41 Zümrüd-ü Anka Kuşu.......................................................... 42 Her Mahalleye Bir Tiyatro................................................... 43 Ek İş Fırsatları...................................................................... 44 Ne Giyelim............................................................................. 45 46 Kadın Diyorum - Şiir............................................................. 47 Kadın Şiirleri......................................................................... Makyaj Önerileri................................................................... 48-49 50 Zavalla Tüketim Bağımlıları................................................ 51 Uçurtmamın Çıtasında Martı Var - Kitap.......................... Anne Çocuk İlişkileri............................................................ 52-53 Tatlı Yapalım.......................................................................... 54-55 56 Ressamın fırçasından kadınlar.......................................... 57 İvan İvanoviç - Tiyatro......................................................... Faydalı Bilgiler....................................................................... 58-59 60 Gezelim................................................................................... 61 Sevgi - Gülfer Ceylan Güreş................................................. Burçlar.................................................................................... 62-63


Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği

Kadına Dair Hersey

Editörden... Kadına Dair Her Şey’den de anlaşılacağı üzere, kadına hitabeden her konuyu dergimizde işlemek, haberleştirmek ve paylaşmak adına yola çıktığımız bu süreçte, “zor da” olsa başarmanın ilk adımını attık ! Okuyucu hedef kitlemiz her ne kadar “kadınlar” gibi görünse de, her cinsi, her kesimi bu kitlenin içine çekmeyi amaçlıyoruz. Tarafsız bir medyanın zor olduğu şu dönemde, tarafsızlık ilkesiyle yarınlara doğru yola çıktığımız bu günde nasılsak, yarınlarda da tarafımızın “insan” olduğunu unutmadan yayınlarımıza devam edeceğiz. Magazin anlayışımızda bizlere bir şey kazandırmayan, ancak oyalayan haberler değil, eğitici ve teşvik edici haberleri magazinselleştirerek okunma olasılığını daha da yükseltmeyi istiyoruz. Kadınları işe-aktifliğe teşvik edip sosyalleşmelerini sağlamak, sesleri, isyanları olmak gibi hedeflerimiz var. Dergimizi ellerine aldıklarında aradıkları her şeyi bulabildiklerini sağladığımız zaman görevimizi yerine getiriyoruz demektir. KDH, sadece evlerde kadınların ellerinde değil, otel, cafe vb. sosyal alanlarda da var olacak. Sizlerin de desteğiyle, yeni sayımızda görüşmek üzere esen kalın...


3 BİR KADIN TANIMAK Bütün gelgitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük iftiraları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak… Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımaklar varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekâsını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen… Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla anlaşılır hayatın sırrına, ancak aşkla varılacağına… Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı… Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar her şey, ama bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk acısı hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın. Tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi… Ağız dolusu gülüşlere teslim teslim olur. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne. Göze alandır kadın; çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi… Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen… Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi… Şimdi bir düşünün… Kaç kadını değil, bir kadını tanıyabildiniz mi bu güne değin? Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştırıldıkları için anlayışsız oldular. Duyun beni! Yazılmış ve yazılacak olan tüm hikâyelerin kadın kahramanları… Bütün o yaşanmış ve yazılmış olan, Bütün o yaşanmamış ve yazılmamış olan, Hikâyelerin kadın kahramanları… Kadınlar ve kızlar, Dişil doğurgan, Duygusal ve duyarlı olan… Durağan, Çaresiz, Lekesiz, Ve tertemiz. Onlar ki, bütün hikâyelerin başkahramanı, Dünyanın çevresinde döndüğü asıl güneş, Çağların gerçek sahibi, Gerçek yazıcısı tarihin… Bir anda en güçlü hükümdarları yerle bir eden, En güçlü kumandanları köle, En zelil köleleri hükümdar kılan, Tutsakları en derin aydınlıkta hür, Hür olanı en koyu karanlıkta tutsak kılan… Hükümsüzü birden bire hükümlüye çeviren, Hükümlüyü birden hükümsüz eden... Geçer akçeleri geçmezse, Geçmez akçeleri geçere dönüştüren saklı ve gizli el, Ama güçsüz… Çünkü daima ödeyen ve ödenen bedel… Çünkü daima ödeyen ve ödenen bedeldir kadın. Meliha GÖKÇE


Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği

Kadına Dair Hersey

Derneğin Kuruluş Amaçları; 1-

Kimsesiz kadınlara sahip çıkmak; onları eğitimli, kültürlü bireyler olarak hayata kazandırmak.

2-

Onlara balığı yemeği değil tutmayı öğreterek, gerekli iş alanları oluşturarak onları yönlendirmek.

3-

Eğitim seminerleri düzenleyerek kimsesiz okumakta olan kız çocuklarına sahip çıkıp onlara maddi manevi destek sağlamak.

4-

Ev hanımları için, evlerinde çeşitli üretim tezgâhları kurmak ve bu alanda gereken eğitimi sağlamak.

5-

Duyarlı halkımızın desteğiyle, ekonomik zorluk çeken kesimlere ulaşabilmek.

6-

Kadın sığıntı değildir! İnsanları bu konuda bilinçlendirerek kadın konuk evleri projelerimizi hayata geçirmek.

7-

Kermesler düzenleyerek, kadınlarımızın el ve mutfak becerilerini sergileyip ekonomilerine katkıda bulunmak. Halk eğitim destekli meslek kursları açmak.

89-

Turlar ve çeşitli eğlenceli faaliyet düzenleyerek kadınlarımızın sosyal ve kültürel anlamda aktif olmalarını sağlamak.

10-

Uzman psikolog yardımıyla, kadınlarımıza manevi destek sağlamak.

11-

KOSGEB, DOĞAKA ve AB destekli projelerle kadınlarımızın her alanda yanında olmaya çalışmak.

12-

Kadınların her türlü hukuki sorunlarına avukatlarımız aracılığıyla yardımcı olmak.

Kadına Dair Herşey


Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği

Kadına Dair Hersey

Misyonumuz; KDH (Kadına Dair Her Şey) Dergisi, Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği'nin faaliyetlerini okuyucularla paylaşmak adına oluşturduğu bir oluşumdur. Meliha Gökçe tarafından 2011 sonlarında kurulan Dernek, amaçları doğrultusunda ilerlemeyi amaç edinmektedir. Tüm kadınların iş sahibi olabilmesi, ortak bir çatıda buluşabilmesi, bilinçli ve eğitimli bir yaşam sürmeleri için kurulmuştur. Kendi yaşamından örnek alarak çıktığı bu yolda, büyük projelere sahip olarak ilerlemek istemesi vizyonunu genişletecek bir atılımdır. Yaptığı ve yapacağı projelerle Kadına Dair Her şey Derneği, dergisiyle okurlarına yeni bir soluk getirmeye hazırlanmaktadır.

Projelerimiz; 1- Hayat boyu öğrenim kursu. a- Açılacak kursumuz 7 dalda hizmet verecektir. b- %50 si ilgili kursun sağladığı işe yerleşme imkânı, %20 si iş yeri açma %30 u kendi bünyemizde çalışma garantisi verme olarak düzenlenecektir. c-Aşçılık, tekstil, ütü hizmetleri ve temizlik, ahşap oymacılık ve boyama, yaratıcı yazarlık ve pazarlama, güzellik, estetik ve sağlık c- Bunların yanında değerlenmesi için eski eşyaları dönüştürerek kullanılabilir hale getirmek ve böylece elde kalan her eşyayı geri dönüştürmek. 2-Okullarda yarışmalar düzenleyerek çocukların yeteneklerinin farkına varmasını sağlama. 3-Okullarda tiyatroyu araç olarak kullanarak öğrencilerin kendi bölümleri dışında farklı meslek alanları ile tanışabilmesini sağlamak. 4-Farklı ve hiç hayata geçirilmemiş, değişik konseptli fuarlar. 5-Umreye henüz gidememiş ve farklı nedenlerden ötürü gidemeyen hanımlarımıza umre hizmeti sağlamak. 6- Hanımlarımıza yaşam koçu hizmeti sağlama. DEVAM ETMEKTE OLAN PROJELERİMİZ 1- Maddi imkansızlık yaşayan başarılı öğrencilerimize burs imkanı sağlamak. 2- Hanımlarımız ve dernek üyelerimizin de katkılarıyla çeşitli kermesler düzenlemek. 3- Dergi yayın ve haberleşme sistemi 4- Kadınlar günü ve matineler 5- Gezi projeleri 6- Ceza evleri yardımları 7- Toplu seminerler

Kadına Dair Herşey


6

KDH, 8 Mart’da muhteşem bir programa imza attı!..

En iyilere ödül ! KDH’nın “8 Mart Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla düzenlediği Kadın Dayanışma Günü’nde alanlarında en başarılı kişilere ödülleri verildi. İş ve sanat dallarında başarılı olanları tespit eden dernek yönetimi, 8 Mart akşamı düzenlediği gecede müzik, eğlence ve defilenin yanı sıra bu kişileri bir araya getirerek ödüllerini takdim etti. Dayanışma ve ödül gecesinin açış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Meliha Gökçe, dernek faaliyetlerinin hız kesmeden devam edeceğini, çatıları altındaki kadınların yanı sıra ülkenin her yanında yaşayan kadınların da yanların da olacaklarını söyledi. Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın-erkek ayırt etmeden herkesin gösterdiği ilgiden memnun olduklarını belirten Meliha Gökçe şöyle devam etti:

En İyi Kadın Siyasetçi Çiğdem Mercan

“ Emekçi kadınların bu anlamlı gününde birarada olmak çok güzel. Dayanışmanın sağlanması için bu tür etkinliklere ihtiyacımız var. 2017'de büyük bir atağa geçtik ve ilk adımımızı bu gece ve dergimizle attık. Tüm dostlarımızın da desteğiyle başarılara yürümek değil artık koşmak istiyoruz. Alanlarında başarılı olan değerlerimizin ödüllerinin verildiği, aktivitelerimizle dayanışmanın temelinin sağlamlaştırılacağı bu güzel günün ardından daha güçlü temellerin atıldığını göreceğiz.” Gecede alanlarında ödül alanlar ise şöyle sıralandı: Yılın Kadın Girişimcisi Funda Maral, Yılın İş Kadını İlknur İşçi, Yılın Kadın Siyasetçisi Çiğdem Mercan, Yılın Dayanışmacı Kadını Nilüfer Karadağ, Yılın Emekçi Kadını Hatice Arıca...

En İyi Kadın THM Sanatçısı Aynur Güneş

k adına dair herşey

Sanat alanında ise ödüller şöyle dağıldı:


7

! l ü d ö e iler

nE iy

Yılın Kadın Sanatçısı Aynur Güneş,Yılın Kadın Ressamı Gülizar Bektaş, Yılın Kadın Yazarı Gülfer Ceylan Güreş. Sanat alanında ödül alacak iki erkek ise Şair ve Yorumcu Yusuf Ziya Leblebici ve Halk Müziği Sanatçısı Özgür Gönül oldu.

Yılın Girişimci Kadını Funda Maral

Yılın Dayanışmacı Kadını Nilüfer Karadağ

Yılın Kadın Halk Müziği Sanatçısı seçilen Aynur Güneş, Yılın Şair Yorumcusu Yusuf Ziya Leblebici ve Özgür Gönül’ün sahne performanslarının ardından halk müziği sanatçısı Ahmet Yiğit de sahne aldı. Gece, defile ve hediye çekilişleriyle devam etti.

Yılın İş Kadını İlknur İşçi

En İyi Kadın Yazar Gülfer Ceylan Güreş

En İyi Kadın Ressam Gülizar Bektaş

Yılın Emekçi Kadını Hatice Arıca


8

! l ü d iy lere ö

En i

k adına dair herşey


9

K

i s e c e DH G

r e l e r a dn en K


10

Türkülerin sultanı Aynur Güneş, J ORTA

RÖP

“Kendi kültürümüze

Biz sizi halk müziği sanatçısı olarak tanıyoruz. Siz kendinizi bir kaç kelimeyle nasıl anlatabilirsiniz? İşini seven, iyimser, dürüst, çalışkan, dostluğa ve aile yapısına önem veren , objektif biriyim. Diğer müzik dalları dururken halk müziğini seçmenizin nedeni nedir? Tabii bizdeki Halk Müziği ve bağlama sevdası aileden gelen bir durum. Babamın bağlama çalıp söylemesi, geldiğimiz yöre itibarı ile bir çok ozanın ve aşığın çıktığı yer olması bizi türkü söyleme sevdalısı yaptı. Çünkü hep o değerlerimizden esinlendik. Ve onların bıraktığı türküleri hiç bir zaman ağzımızdan düşürmedik. Ve tabi ki ailemin beni yönlendirmesi ve destek olması benim Türk Halk Müziğine gönül vermem için ayrı bir etken. Seviyorum bağlama çalıp türkü söylemeyi... Sürekli yurt dışında konserler veriyorsunuz. Kültürümüze, türkülerimize sahip çıkma açısından Avrupa’daki dinleyicilerinizle buradaki dinleyicilerinizi nasıl bir kıyaslama yapabilirsiniz? Tabi ki Avrupa’daki gençlik iki kültür arasında büyüyor ve eğitimini öyle alıyor. Kendi kültürlerinin özlemini yaşıyorlar. Türkülere sahip çıkan ve saygı duyan bir kitle var. Özellikle ben bağlama çalan ve bağlama kurslarına giden çok genç gördüm, en azından kendi kültürlerini yaşatmak istemeleri bizleri sevindiriyor. Oralarda Türkiye’ye nazaran hayat biraz daha zor ve kısıtlı. Yurt dışındaki yaşayan 4 kuşak gençlerimizin kendi kültürlerini yaşatmaları ve halk müziğine sahip çıkmaları elbette ki Türkiye’ye göre oransal olarak düşük. Bunu da oradaki imkanların yetersiz olduğundan kaynaklandığını düşünüyorum. Türkiye’de imkanlar daha, fazla en azından sanat ve kültür evlerinin bulunması Avrupa’ya göre büyük avantaj... Tabi ki özellikle Halk müziğini sevdirmek, kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmak ve gençlere bu konuda yön vermek konusunda bizlere çok iş düşmektedir. Ülkemizde Türk halk müziği kül türünü yaşatan sanatçılarımızdan birisiniz. Bir bakıma da popüler kültür dediği miz ticari kültürün karşısında kendi kültürümüzü yaşatmak için uğraşlar veriyorsunuz. Bu popüler kültür, biz lerin öz kültürünü yıkabilirmi veya onun karşısında ne yapmalıyız?

k adına dair herşey

Tabi ki yıkamaz. Halk türküle rini popüler kültür karşısında yok edilmesine, kendi tarihinden kopartılmasına kar şı koymak bu işe gönül veren herkesin sorumlu luğundadır. Bizler kendi kül türümüze sahip çıkmaya devam edeceğiz. Popüler kültürde sü rekli bir değişim söz konusu dur. Çabuk kullanılır ve hızlı bir şekilde tüketilir, gele ceğe dair hiç bir şey bırak maz. Neyi nasıl yaşadığı nı farkına varmadan ancak


11

popüler kültürün gelip geçici olduğunu söyledi...

sahip çıkmaya devam edeceğiz” bir anlık mutluluk ve doyumlara ulaşmak için kullanılır. Bu yüzden bizler her yerde, özellikle gençlerimize bunu çok iyi anlatmamız gerekiyor. Sadece ticari amaçlarla yapılan ve hiç bir şey ortaya koymayanların toplum içinde kaybolup gittiğini görüyoruz .Geçmişte türküler yazan onlarca ozanımız o dönemde asla ticari bir amaç gütmemişlerdir. Ve halen bugün o türkülerimiz söylenmeye devam ediyor, yarında söylenmeye devam edeceklerdir. Kardelen Şiir ve Müzik Grubu’nun “Yaşayan Değerlerimiz” ödülünü alan sanatçılarımızdan birisiniz. Sizce bu ödül bir sorumluluk mudur, yoksa sorumluluğa teşvik midir? Şimdi yaptığınız çalışmaların ve verdiğiniz emekleriniz karşısında ödül almanız size daha farklı bir sorumluluk veriyor. Ve bu sorumlulukla hareket ederek daha güzel işlerin altına imza atmanıza vesile oluyor. Yeni projeleriniz var mı? Şu an itibari ile yurt içi ve yurt dışı konserlerimiz devam ediyor. Özellikle son olarak çıkartmış olduğumuz “Bahar Rüyaları “ adlı albümümüz büyük bir ilgi gördü. Bu albümde Erzincan eserimize bir klip çektik, başta Kral TV olmak üzere bir çok TV' de klibimiz dönüyor. Ve aynı albümüzde yer alan, dinleyicilerimin arasında en çok beğeni toplayan bir eserimize de klip çekeceğiz onun çalışmalarına başladık.


12

Sevda Karaca yıllara meydan okuyor !.. Erkek egemen toplumun mahalle baskıları sonucu bir çok başarılı kadın kendisini, sosyalliğini ve başarısını kapatmak zorunda kalıyor. Ancak, bütün zorluklara rağmen ayakta durabilen, mücadeleden asla vazgeçmeyen kadınlarımız da azımsanmayacak kadar çok sayıda. Bunlardan birisi de şarkıcı ve sinema oyuncusu Sevda Karaca... Bir dönemler sinemalarda O’nun filmlerini izlemeyen, sahnelerde şarkılarını dinlemeyen yok gibiydi. Sosyal derneklerdeki çalışmalarının yanı sıra, hala sahneleri kasıp kavuran sanatçının azmi, bir çok kadına da örnek oluyor. Türkiye ve Avrupa güzellik kraliçesi ve Avrupa Dans Yarışması Birinciliği de bulunan Sevda Karaca, son olarak da Kardelen Şiir ve Müzik Grubu’nun “Yaşayan Değerlerimiz” ödülüne layık görüldü.

k adına dair herşey


13

Las Vegas'ta düzenlenen ödül töreninde Cumhuriyet ve Demokrasi filmi 2 ödül birden kazandı ABD'nin önde gelen dergilerinden Campaigns&Elections'ın uluslararası 2017 Reed ödüllerinde Beylikdüzü Belediyesi tarafından hazırlanan " Cumhuriyet ve Demokrasi" filmi iki ödül birden kazandı.Çok sayıda ülkeden kampanyanın katıldığı Las Vegas'ta düzenlenen törende 5 dalda finale kalan film hem dünyanın hem de Avrupa'nın en iyi online reklam kam panyası seçildi. Las Vegas'taki törende büyük ö dülleri Belediye Baş kanı Ekrem İma moğlu ve Öykü A jans adına Necati Öz kan birlikte aldı. Tö renin ardından açık lamada bulunan Bey likdüzü Belediye Başkanı Ekrem İ mamoğlu şöyle ko nuştu:" Campaign & Elections dergisi tarafından verilen Reed Ödüllerinde 5 kategoride finale kalmanın ve 2 dalda da ödüle layık görülmenin mutluluğunu yaşıyorum.93 yıl önce genç Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, demokrasimiz için 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' mottosuyla rotamızı çizmişti. Bu rota sonsuza kadar

istikametimizdir. Ödüle layık görülen bu filmi de unutkanlara,genç kuşaklara, tek adamcı fikirlere itibar edenlere, bu rotanın ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlatması için hazırladık. Daha fazla demokrasi ve daha fazla insan hakları bugün, istisnasız dünyadaki tüm yönetimlerin en fazla ihtiyaç duyduğu iki unsurdur. Demokratik bir dünya arzusunun en güçlü çıkış noktasını da ben yine kurucumuz Atatürk'ün bir sözün de buluyorum:' Yurtta Barış, Dünyada Barış' Barışın ve demokrasinin hakim olacağı bir dünya umuduyla Sizleri şahsım ve tüm ülkem adına sevgi ve saygıy la selamlıyorum." Uluslararası Reed ödülleri 2009 yılında dağıtılmaya baş landı. The Reed A wards, ABD’de fa aliyet gösteren siyasi dergi Campaigns & Elections tarafından organize ediliyor ve politik arenada başarısıyla öne çıkan çalışmaları her yıl alanın uzmanı kişilerden oluşan özel bir jüri heyeti ile değerlendiriyor.


14

J A T R RÖPO

Jehan Barbur

Amerikan Kültür ve Edebiyatı okumuşken müziğe geçişiniz nasıl oldu? Açıkçası bu bölümden burs kazandığım ve üniversite okuyarak bir diploma sahip olmam gerekliliğinden dolayı Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'ne gittim. Çok güzel dört yıl geçirdim. Ankara'da. Hayalim hep sahneydi. İstanbul'a şansımı denemeye geldim. Altı yıl uğraştım. Hem çalıştım hem gruplarda şarkı söyledim. Sonar da albüm yapmaya başladık. Kendimi geliştirmek ve müzik okumadığım için müziği öğrenmek için ciddi çaba sarfettim, hala da ediyorum. Böylece hayalimdeki mesleğe ulaşmış oldum. Birlikte çalışmak istediğiniz özel isimler var mı? Bir çok müzisyen var. Her geçen gün yeniden keşfettiğim, tanıdığım insanlar. Zaten insanı ve müziğinid

e zenginleştiren bu güzel buluşmalar.Bu güne kadar, çalışmayı hayalettiğim herkesle çalışma fırsatını yaratabildim. Bu nedenle kendimi çok şanslı hissediyorum.Bunun için inanın çok çalıştım ve çabaladım.Umarım kimseye karşı mahçup olmamışımdır. Bestelerinizde dingin bir havanız var. Gerçek hayattaki Jehan Barbur böyle midir? Gerçek hayattaki halimle yazdıklarım arasında tutarlı bir taraf yok. Dingin değil, fevri, öfkeli ve agresifim. Ne yazık ki bu böyle. Yazma sebebimse sakinleşebilmek Müzik haricinde ilgilendiğiniz bir dal var mı; resim, fotoğraf, spor? Kitap okumayı, balığa çıkmayı, yazılar yazmayı, organizasyon ve projeler düzenlemeyi, yemek yapmayı ve misafir ağırlamayı, Türk Filmleri izlemeyi severim. Son günlerde ülke gündeminden dolayı Birçok sanatçı ya tepki aldı ya çok daha fazla sevildi. Sizce bi sanatçının politik duruşu olmalı mı yoksa sadece sanatını mı icra etmeli? Sanatçı olduğum için benim de politik bir duruşum olmalı" kaygısıyla bir duruş sergilemek yanlış bence. Olmalı veya olmamalı diye bir durum yok. Kişinin kendi tercihidir. Kimisi düşüncesini duruşunu söz ve yazıyla değil de sadece sanatıyla icra eder, kimisine sanatı yetmez, başka şekillerde de politikaya yahut politik mecralara müdahil olur yahut sadece apaçık duruş sergiler. Sanatçıdan sürekli bir politik şiar beklemek yanlıştır. Zaten duruşu yaptığı sanatın içinde mevcuttur. Sanat zaten budur. Popüler kültüre hizmet ettiğinizi düşünüyor musunuz? Ünlü bir sanatçı oluşunuzdan pişman olduğunuz bir anınız oldu mu?

k adına dair herşey

İnanın ben hiç oralarda değilim. Neye hizmet ettiğim umurumda bile değil. Ben kendime hizmet ediyorum, akıl sağlığımı dengelemek adına üretiyorum. Planlı programlı bir ticaret adamı değilim. Ünlü mü ünsüz mü? Samimiyetle söylüyorum o da önemli değil. Jehan'ım işte. Bilenim var bilmeyenim,


15

“Hayalim Hep Sahneydi” sevenim sevmeyenim. Gerisi laf! Gerisi, yafta ve kategorizeleştirme.

Röportajı sonlandırırken biraz da edebiyat hakkında konuşalım. Okumayı ne kadar çok sevdiğinizi biliyoruz. Okurların mutlaka okuması gereken kitapların içine, okuduğunuz hangi kitapları dâhil etmek istersiniz? Saatleri Ayarlama Enstitüsü ve Matmazel Noraliya'nın Koltuğu sizin için ayrı bir anlam ifade ediyor sanırım. Bu kitaplarla ilgili duygularınızı da bizimle paylaşmak ister misiniz?

O kitaplar beni uyandırdılar, zenginleştirdiler. Hayal dünyamın kumbarasına altınlar döktüler. Şu kitabı okuyun demek yanlış diye düşünüyorum. Herkesin soru işaretleri birbirinden farklı. Sen soruna cevabı bir gazetenin köşe yazarında bulabilirsin, ben bir mizah dergisinde, beriki bir reklam panosunda. Çok okumak meziyet değil, okuduğunla değişmek, değişebilmek, anlayabilmek meziyet. Okumayı seviyorum elbet zira müthiş bir okuyucu değilim. Ayda on kitap okuyamıyorum. Ama okuduklarımı hayatıma katmak, sorularıma cevap olarak yazmak için elimden geleni yapıyorum. Tek hayat yaşayabileceğiz. Başkalarının hayal dünyalarını veya hayatlarını aralamak, araladığın o kapıdan bakmak hep güzel, ne güzel. Sana başka hayatları yaşama şansı veren tek şey. Doğru kitaplar sizi çağıracaktır. Herkesin doğru kitapları vardır. Son olarak KDH dergimiz için bir mesajınız var mı ? Yaşasın kadınların dayanışması.

“Çok okumak meziyet değil, okuduğunla değişmek, değişebilmek, anlayabilmek meziyet” “Başkalarının hayal dünyalarını veya hayatlarını aralamak, araladığın o kapıdan bakmak hep güzel, ne güzel”


16

Şiddet ! Şiddet nedir ?

olarak yaralanarak etkilenirler. Şiddet uygulayan kişi, çocuğun

Her 3 kadından 1'i evde kocasının ya da sevgilisinin fiziksel

annesine duygusal olarak zarar vermek ve istediklerini yapmaya

şiddetine maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddet bütün dünyada

zorlamak amacıyla, çocuğa bilerek ve isteyerek fiziksel,

en yaygın insan hakkı ihlalleri arasında. 1960'lı yıllardan beri

duygusal ya da cinsel şiddet uygulayabilir. Bunun yanı sıra,

kadın hareketleri buna karşı mücadele veriyorlar. Şiddetin

şiddet uygulayan, çocuğun annesine saldırırken çocuğa da

kaynağında toplumun her yanında izlerini görebileceğimiz

kazara ya da bilerek zarar verebilir. İleri yaşlardaki çocuklar

erkek egemenliğinin yattığı düşünülüyor.

anne-baba arasındaki şiddete müdahale etmek isterken zarar

Erkeklerin egemenliklerini tehdit altında görmeleri, ya da bu

görebilmektedir.

egemenliği güçlendirmek istemeleri

Aile içindeki şiddetin

şiddet davranışına yol açıyor.

çocuklar üzerinde bir başka

Türkiye'de resmi rakamlara göre

etkisi tanık olmaları

2006 yılında 72 bin 643 kadın şiddete

nedeniyledir. Pek çok anne

uğradı, bunların 842'si saldırılar

şiddeti çocuğundan

sonucu yaşamını kaybetti. Erkekler

gizleyebildiğini düşünse de,

tarafından evde uygulanan şiddetin

çocukların yüzde 80-90 gibi

çocuklara da zarar verdiği biliniyor.

çok büyük bir kısmı bu

Fiziksel yaralanmaların yanı sıra aşırı

durumun farkındadır. Şiddet

korku, yetersizlik duygusu, özgüven

anını görmeseler de

eksikliği bu zararlar arasında.

bağrışmaları duyarlar, şiddetin

Aile içi Şiddet ve Çocuklar Aile içi şiddetin çocuklar üzerindeki sonuçları: Aile içinde kadına yönelik şiddetle çocuklara yönelik şiddet arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Yani bir evde aile içi şiddet varsa, o evde yüksek ihtimalle çocuklar da şiddet görmektedir. Örneğin, Amerika'da yapılmış olan bir araştırma eşlerine şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 50'sinin aynı zamanda çocuklarına da şiddet uyguladığını ortaya koymaktadır. Çocuklar aile içindeki şiddetten doğrudan, yani fiziksel

k adına dair herşey

beden üzerindeki izlerini yani yaraları, morlukları görürler. Şiddet ortamında büyüyen çocuklar, kendilerine bakıp özen gösteren kişilere, yani annelerine, kardeşlerine duygusal olarak bağlanmakta zorluk yaşayabilirler. Oysa büyüme aşamasında bu bağlanma çok önemlidir. Bunun olmadığı durumlarda çocuğun gelişimi tamamen durabilir. Okul öncesi çocuklarda gelişim süreci tersine işleyebilir, çocuklar kabus görebilir ya da uyuma güçlüğü çekebilirler. Okul çağındaki çocuklar ise depresyon, kaygı, korku gibi farklı psikolojik


17

problemler yaşayabilirler, akranlarına karşı şiddet gibi sorunlu

yapmak, sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlamak, sağlık

davranışlar gösterebilirler. Şiddet görerek büyüyen çocuklar,

hizmetlerinden yararlanmayı engellemek ve öldürmek gibi

ileriki yaşamlarında problemli ilişkiler yaşama riskiyle karşı

eylemler fiziksel şiddet tanımına dahildir. Psikolojik (duygusal) şiddet: Kişinin bedeninden çok ruh sağlığını hedef alan şiddet türü

karşıyadır. Onların gelecekte kuracakları ilişkilerde şiddetin ve istismarın yaşanma olasılığı, akranlarına oranla daha fazladır. Ancak aile içindeki şiddetin yoğunluğuna ve duruma erken müdahale edilmesine bağlı olarak birçok çocuk şiddetle sağlıklı bir şekilde baş etme yollarını bulmakta ve sağlıklı bireyler olarak yaşamlarına devam etmektedirler. Çocukların şiddete tanık olduğu ya da maruz kaldığı ailelerde duruma erken müdahale edilmesi çok önemlidir. Erken müdahale, şiddetin çocuğun yaşamında yarattığı olumsuz izlerin silinmesini sağlar.

psikolojik şiddettir. Genellikle bir defaya mahsus eylemlerden çok sürekliliği olan eylemler psikolojik şiddet olarak tanımlanır. Sürekli olarak bağırmak, korkutmak, küfür veya hakaret etmek, aileyle, arkadaşlarla, komşularla görüştürmemek, giyim tarzıyla ilgili baskı yapmak, eve hapsetmek, çocuklardan uzaklaştırmak, kıskançlık bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, başkalarıyla kıyaslamak, sevdiği eşya ve hayvanlara zarar vermek,

Şiddet Türleri

tehdit etmek, şantaj

Şiddet dendiğinde, ilk akla

yapmak, aynı şekilde

gelen fiziksel şiddet olur. Oysa

düşünmeye zorlamak gibi

fiziksel olmayan şiddet biçimleri

eylemlerle karşı

de son derece yaygındır ve kadın

karşıyaysanız psikolojik

ve kızlara çok zararlı etkileri

şiddet görüyorsunuz

vardır; örneğin hakaret, aşağılama,

demektir. Ekonomik şiddet: Ekonomik kaynakların ve

küçümseme, eve kapama, zorla cinsel ilişki kurma, ölümle tehdit

paranın düzenli bir şekilde kadın üzerinde bir yaptırım, tehdit

etme, gibi. Bunlar genelde ülkemizde şiddet yaşayan ve

ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Koşullar elverdiği

uygulayan pek çok kişi tarafından şiddet olarak tanımlanmaz

halde evin masraflarını karşılamamak,para vermemek, kısıtlı

ve daha az önemsenir. Ama fiziksel şiddet dışında kalan şiddet

para vermek, ailenin gelir ve giderleri konusunda bilgi

ve baskı yöntemleri en az fiziksel şiddet kadar kısa ve uzun

vermemek, aileyi ilgilendiren maddi konularda fikir almadan

vadeli çok olumsuz izler bırakır. Fiziksel şiddet: Bedeninize yönelik her türlü saldırı, fiziksel şiddettir. Tokat,

tek başına karar vermek, kişinin mallarına ve gelirine el

tekme ve yumruk atmak, sarsmak, hırpalamak, boğaz sıkmak,

çalıştırmak gibi davranışlar ekonomik şiddettir. Ekonomik

bağlamak, saç çekmek, herhangi bir cisim atmak, kesici ve

şiddet de genellikle duygusal/psikolojik şiddet gibi tek

delici aletler ya da ateşli silahlarla yaralamak, işkence

koymak, çalışmasına engel olmak, istemediği işte zorla

seferlik eylemlerden çok sürekli bir durumu tarif eder. http://www.siginaksizbirdunya.org/-- http://www.kadinininsanhaklari.org/


18

Kadınların

Taş Kadınların bin bir emekle dizdikleri taşlar, giysilere işlendikten sonra mağazaların vitrinlerinde ünlü markaların etiketleriyle görücüye çıkıyor...

Kadınların gerek mahalle aralarında, gerekse evlerinde yaptığı bir iş kolu olan taş dizimi, son yıllarda daha da yaygınlaştı. Diğer işlere göre daha çok dikkat isteyen taş diziminde çalışan kadınlar, her kalıp için on kuruştan bir liraya kadar para kazanıyor. Tekstil sektöründe taş dizayn olarak adlandırılan bu sektör, kadınların birlikte iş yapmasını sağlarken, sokak aralarında kurulan taş dizim atölyeleri de fazla bir sermaye gerektirmeyen bir sektör olarak biliniyor. Ortalama üç bin liralık bir harcamayla kurulabilen atölyelere tekstil veya taş dizayn firmaları kalıp, bant ve taşını vererek dizilmiş bir şekilde alıyor. Bu dizim atölyelerini kuranlar ise genellikle kadınlar ! Bu da diğer kadınlarla çalışma ortamını güçlendiriyor. Kendi çevrelerini veya mahalledeki kadınlara dizim yaptıran iş yeri

k adına dair herşey


19

yeni iş dalı

Dizimi Sokak aralarında bile faaliyete geçen atölyelerde, kadınlar parça başına on kuruş ile bir lira arasında para kazanıyor...

sahibi, dizim başına on kuruş ile bir lira arasında para öderken, kendisi de her iş başına komisyon alıyor. Bu iş dalının kadınlardaki en büyük avantajı ise, çalıştığı kadar kazanıyor olması. Boş zamanlarını para kazanarak değerlendiren kadınların bu emekleri, giysilerde şekilleniyor ve ünlü markaların etiketleriyle mağa zaların vitrinlerinde görücüye çıkıyor.


20

Sanatta Kadın Afife Jale ( 1 9 0 2 , İ sta n b u l - 2 4 Temmuz 1941, İstanbul), Türk oyuncu. Sahneye çıkan İlk Türk kadın oyuncudur. 13 Nisan 1919 tarihinde, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununda, Emel rolü ile ilk kez sahneye çıktı. Asıl ismi Afife olan sanat çı, bu oyunda "Jale" takma ismini kullanmış ve daha sonraları Afife Jale adıyla anılmaya başlan mıştır.

1902 yılında İstanbul'un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. Babası Hidayet Bey, annesi Methiye Hanım, kardeşleri Behiye Hanım ve Salâh Bey'dir. .

İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde eğitim gördü Darülbedayi'nin 10 Kasım 1918'de tiyatro kursları için açtığı sınavı kazandı. Müslüman kadınların sahneye çıkmasının halen geleneksel olarak yasaktı ancak Darülbedayi, Müslüman kadınların sadece kadınlara özel gösterilerde oynayacakları gerekçesiyle Müslüman kadınları bünyesine almıştı. Afife Hanım, kabul edilen beş Müslüman kadından biri idi. Diğer hanımlardan üçü kursu bıraktı; Refika Hanım suflör olarak Darülbedayi kadrosunda yer aldı. Afife Hanım ise “mülazim artistlik” (stajyer oyuncu) kadrosuna girdi. 1920 yılına kadar oyunların provalarına katıldı, fakat sahneye çıkamadı. 1919 yılının 13 Nisan gecesi Kadıköy'deki Apollon Sineması'nda ilk gösterimi yapılacak olan, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununda, Emel rolünü oynayan Eliza Binemeciyan'ın Paris'e gidişi üzerine onun yerine “Jale” takma adı ile sahneye çıktı. Böylece sahneye çıkan ilk Türk kadını olarak tarihe geçti. O günden sonra Afife Jale olarak anıldı. Afife Jale, ertesi hafta “Tatlı Sır” oyunu ile sahneye çıktı ve o gece polis tarafından tutuklanmak istendi. Kınar Hanım'ın yardımıyla kaçtı. Üçüncü piyesi olan "Odalık" oynanırken tiyatro polis tarafından basıldı ve tutuklanmamak için kaçmak zorunda kaldı. Babası Hidayet Bey, tiyatrocu olmasına karşı idi. Afife Hanım, ayrılmak zorunda kaldı. Dahiliye nezaretinin Müslüman kadınların kesinlikle sahneye çıkamayacaklarına dair bildirisi Darülbedayi Yönetim Kurulu'na ulaştırılınca işten çıkarıldı. Yaşadığı sıkıntılar nedeniyle şiddetli baş ağrıları çeken Afife Hanım, doktorunun morfinle tedavi yoluna gitmesi üzerine morfin bağımlısı oldu.

k adına dair herşey

Bir kaç yıl sonra Burhanettin Tepsi Kumpanyası ile Anadolu'da turneye çıktı; daha sonra da Fikret Şadi'nin Milli Sahne'siyle çeşitli kentlerde temsiller verdi. 1923'te cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yeni rejim Türk kadınlarının sahneye çıkması önündeki yasal engeller kaldırmış; tersine kadınların sahneye çıkmasına destek olmuştu. Ancak morfin bağımlılığı nedeniyle sanatçının sağlığı bozuldu ve tiyatroyu bırakmak zorunda kaldı. /tr.wikipedia.org

Türk Edebiyatının ilk romancılarından;

Fatma Aliye Hanım Fatma Aliye Hanım Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak tanınır. 9 Ekim 1862'de İstanbul'da doğdu. Tarihçi Ahmed

Cevdet Paşa 'nın kızıdır. Fransızca ve Arapça dersleri aldı; matematik, hukuk, Arap tarihi ve felsefesi okudu. 1879'da Faik Paşa ile evlendi. Edebi yaşantısına 1889'da George Ohnet'in Volonte adlı romanını Meram adıyla çevirerek başladı. Bu romanı "Bir Hanım" imzasıyla çevirmiştir. Fatma Aliye'nin bu çabası Ahmed Midhat tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övüldü. Daha sonra yapıtlarında "Mütercime-i Meram" takma adını kullandı. 1892 yılında ilk romanı olan Muhadarat'ı yazdı. Bu romanında bir kadının ilk aşkını unutamayacağı inancını çürütmeye çalışır. Romanlarında çoğunlukla duygusal aşk temalarını işler. 1914 yılında yazdığı Ahmed Cevdet Paşa ve Zamanı son yapıtıdır. bu romanında Meşrutiyet sonrası siyasal yaşamı ortaya koymayı amaçlamıştır. Fatma Aliye 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Diğer Önemli Yapıtları Roman: Ref'et (1898), Udi (1899), Enin (1910). Yaşam öyküsü ve tarih alanındaki yapıtları: Namdaran-ı Zenan-ı İslamıyan (Ünlü İslam Kadınları) (1892), Teracüm-i Ahval-ı Felasife (Felsefecilerin Yaşamları) (1900). Ayrıca Fatma Aliye üzerine Ahmed Midhat'ın Fatma Aliye Hanım yahud Bir Muharrire-i Osmaniye'nin Neşeti (1893) adlı bir incelemesi vardır. Kaynakça: www.kimkimdir.gen.tr


21

Sanatta Kadın ilk kadın Türk ressam

Ressam

Mihri Müşfik Hanım

Hale Asaf

Hale Asafın teyzesi ilk Türk kadın ressamı Mihri Hanım, sonraları Bursalı Selami Paşanın oğlu hariciye memurlarımızdan olan Müşfik Beyle evlendiği için Mihri Müşfik adıyla da tanınmıştır. Ünlü ressam, İtalyada olduğu gibi, Almanyada ve Fransada büyük başarılar sağlamış, mütareke devrinde İstanbuldaki Güzel Sanatlar Akademisinin kız öğrencilerine resim dersleri vermiş, hayatının son yıllarını Amerikada sefalet içinde tamamlamıştır.

Hale Asaf, evinde, küçük yaşta resme başladı. İlk öğretmeni, kendisine İngilizce dersi veren bir matmazeldir. Hale daha sonra Dame ve Sionda okudu. Fransızcayı bu okulda, evlerindeki Rum hizmetçilerden de, güzel konuşacak kadar Rumca öğrendi. Daha sonra teyzesi Mihri Hanımın yanına, annesi ve babası ile gittiğinde Romada uzun müddet resim çalışmaları yaptı ve bir İtalyan gibi İtalyan diline vakıf oldu. Hale, müterakenin ilk yıllarında, babası ile annesinin mali durumu müsait olduğu sırada, Almanya'ya resim tahsiline gönderildi. Orada da, Almancayı öğrendi.

Mihri Hanım, 1885 yılında doğdu. Bembeyaz tenli , siyah saçlı , mavi gözleri ile etine dolgun, çekici ve değişik bir güzeldi. İlk kültürünü evlerine gelen özel öğretmenlerden aldı. Batılı kadınların hayatına özenen ve bunda bir Batılı kadın gibi başarılı olduğunu sanan kadınlar arasında, yerini buldu. Genç kızlık çağına geldiği zaman, Avrupadan İstanbula gelen operetçileri, müzisyenleri izler,o devirde Türk kızları için yadırganan biçimde dekolte giyinir ve alafranga hayata içten tutkusunu,her hareketi ile belirtirdi.Aslında, çapkın bir babanın güzel ve biraz da aşık ruhlu kızıydı. O da babası gibi, hayatını neşe ve zevk içinde geçirmeye meyilli idi.Bir ara, Müşfik Beyle devam ettirdiği bohem hayatını, evlenmek suretiyle sürdürdü. Romada tabloları ile yaşantısı sırasında, belki de Danonçiyonun delaleti ile, Vatikan Müzesine bir tablosu bile konuldu. Hatta, Papanın bir portresini yaptı. Papa , ilk defa bir kadın ressama poz veriyordu. Bütün bunlar, meşhur Danonçiyonun özeldostluğunun eseri idi. Mihri Hanım, aynı zamanda, bir salon kadınıydı. İttihat ve Terakki Partisi büyüklerinden çoğu iledostluğu vardı. Hıristiyan kadın ları gibi , erkeklerle içki masasına oturması garip karşılanmış ve İttihatçıların memleketten kaçmasından sonra, kendisi de Romaya, daha sonra parise giderek resim yapmakla yaşantısını sürdürmüştür. Onun Paristeki atelyesi, 52 Bd. Montparnassede idi. Ancak Paristeki hayatı, çok israflı gçmiş ve tablolarının geliri borçlarını kapatamadığından , sıkıntı çekmiştir. Hayatının son yıllarını Amerikada geçirmiş, zengin kişilere, özel resim dersleri vererek ömrünü tamamlamış, çalışma gücünü kaybettikten sonra, sefalet içerisinde, sanat ve gerçek dünyamızdan göçmüştür.

Halenin yabancı dilleri erken kapabilen bir kabiliyeti vardı. Resimde de öyle oldu. Teknik resim dersini teyzesi Mihri Hanımdan aldı. Daha sonra, ünlü ressamımız Namık İsmailin özel öğrencisi oldu. Mütareke devrinde ise 16 yaşındayken Berline gönderildi. Orada , imtihanla Güzel Sanatlar Akademisine girdi ve tarihi tablolar ressamı Prof. Kamf Arthurun talebesi oldu. Akademi Müdürü Prof. Kamf Arthur, Halede büyük istidat gördü ve onun eserlerini Berlindeki ünlü sanat dergilerine verdi.


22

Kadın Cinayetleri Önlenebilir 2014 yılında başlayan ‘’Kadın Cinayetleri Önlenebilir’’ kampanyasının; Kadın Cinayetleri Eylem Araştırması, Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı, Kadın Cinayetleri Haberleştirme Kılavuzu ve Kadın Cinayetleri Acil Eylem Planı’nı içeren kitabı yayınlandı. Filmmor Kadın Kooperatifi ( Filmmor )’nin kendi sitesindeki paylaşımı şöyle: 2014-2015 yılları arasında Ankara, Adana, İzmir, Trabzon, Van, Diyarbakır ve İstanbul’da yapılan Kadın Cinayetleri Eylem Araştırması yapılmış, 27-28 Kasım 2015’te Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı’nda araştırma sonuç ları yanında kadın cinayetleriyle mücadele deneyimleri payla şılmış ve Kadın Cinayetleri Acil Eylem Planı hazırlanmıştı. Avrupa Birliği ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin desteğiyle yürütülen Kadın Cinayetleri Önlenebilir Kampanyası Filmmor Kadın Kooperatifi tarafından Van Kadın Derneği, Ceren Kadın Derneği, İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, KAMER Vakfı, Kara deniz Kadın Dayanışma Derneği, Türkiye Kadın Dernek leri Federasyonu ile birlikte yürütülmüş; eylem araştırma, kılavuz ve eylem planı ile herkes kadın cinayetlerine karşı harekete geçmeye çağrılmıştı. Kadın katillerinin, cezalarını azaltmak için kimi zaman kendilerini tutuklayan kolluk güçlerinden fikir aldıklarını; kimi zaman da cinayetleri haberleştirirken meşrulaştıran medyadan esinlendiklerini; anlık öfkeyle öldürmekten çok incelikle hesaplayarak kadınları adeta “infaz” ettiklerini gösteren araştırma Kadın Cinayetleri Haberleştirme Kılavuzu ihtiyacını da ortaya çıkarmıştı. Kadın gazetecilerin de katıldığı Medya

k adına dair herşey

Çalışma Grubu’yla birlikte hazırlanan kılavuz medya çalışanlarının ve kamuoyu ile paylaşılmıştı. 2 yıldır sürdürülen Kadın Cinayetleri Önlenebilir kampanyasının tüm içeriğinin bir arada paylaşıldığı kitap şimdi sizlerle. Şimdi sıra sizde, herkeste, hepimizde. Her Koldan Mücadele Edilirse; Herkes Üstüne Düşeni Yaparsa Kadın Cinayetleri Önlenebilir! #KadınCinayetleriÖnlenebilir Kadın Cinayetleri Önlenebilir kitabından: Kadın Cinayetleri Eylem Araştırması’ndan: Kadın cinayetlerinin temelinde kadın-erkek eşitliğinin reddi ve cinsiyetçilik var. Kadın cinayetleri birçok kurum ve kesimin açık veya örtük onayıyla işlenen ideolojik, örgütlü, sistematik ve politik cinayetler. Kadınlar, üzerlerinde mutlak tasarrufları olduğunu varsayan en yakınlarındaki erkekler tarafından, bu baskıya karşı koyduğu, erkek egemenli ğine itaat etmediği için öldürülü yor! • Kadın Cinayetlerinin “Ba hanesi”: Ayrılma, Reddedilme! Her iki katilden/cinayetten birinin “bahanesi” ayrılma, reddedilme, kıskançlık. Kadınların boşanma, ayrılma, reddetme ve özgür seçim hakları yok, tanınmıyor! Sadece “aile içinde” de değil aile dışında, yasalarda mecliste, her yerde... 2009-2013 yılları arasında 949 k a d ı n d a n % 5 6 ’s ı “ a y r ı l m a , reddedilme, kıskançlık” baha nesiyle öldürülmüş! Katiller Hanemizde! Kadınların %95’i, neredeyse tamamı kocası-nişanlısısevgilisi, eski kocası-nişanlısı-sevgilisi, babası, oğlu ve diğer erkek akrabaları, yani en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmüş. Her iki kadından birinin katili: Koca! 2009-2013 yılları arasında 949 kadından %75’i koca-partner ya da eski koca-eski partner tarafından öldürülmüş!


23

Kampanyasının Kitabı Çıktı Cinayetler göz göre göre geliyor! Kadın cinayetlerinde öldürülen kadınların tamamına yakını cinayet öncesinde şiddet görüyor. Çoğu zaman çevre ve kolluk

ve geliştirilmesi, tüm karar mekanizmalarına eşit katılım ve eşit temsilin sağlanması hedefinin ilk adımı olarak Kadın ve Eşitlik

alınmıyor. Katiller cinayet sürecinde kadınları kendilerine

Bakanlığı kurulmalıdır. Politika Önerileri: • Kadın-erkek eşitliğini her alanda hayata geçirecek

destek olacak çevrelerden koparıyor, yalnızlaştırıyor. 2009-2013 yılları arasında 949 kadından %28’i kamuya açık

cinsiyetçilik karşıtı politikalar • “Aileyi koruma-güçlendirme” odaklı politikalarının yerine

alanda öldürülmüş! Medya Cinayetleri Meşrulaştırıyor! - Kadın cinayetlerinin %60’ı 3. sayfa’da, “3. Sayfa Haberi”

kadınları güçlendirme ve eşitlik odaklı politikalar; “aile içi”

güçleri bu durumdan haberdar ama kadınlar yeterince ciddiye

olarak yer alıyor, “adli olay” olarak haberleştiriliyor. - Haberler yeterince görünür değil ve genellikle cinayet / olay odaklı; adliye tutanakları ve faillerin / katillerin ifadelerine dayandırılıyor. - Haberler ka

şiddet-çatışma durumunda “barıştırıcı” değil kadınlar lehine rol almasını sağlayacak politikalar • Kadınların siyasal yaşama, tüm karar mekanizmalarına ve istihdama eşit katılımı-eşit temsilini sağlayacak politikalar Uygulama Önerileri: • Kadın cinayetleri tanımının ve uygulanabilecek indirimlerin tanım

dın cinayetlerini

ve koşullarının düz

sıradanlaştıran hat

enlenmesi • Kadın cinayetle

ta meşrulaştıran

riyle ilgili tüm ku

ifadeler içeriyor. Kadın Cina

rum ve süreçlerde

yetlerini Haber

(yargı, emniyet, vb.)

leştirme Kılavu

topyekun uzmanlaş

zu’ndan: Cinayetin

ma ve kadın görevli lerden oluşan, 7/24

adını koyun, klişe

çalışan özel birimler

lerden kaçının,

kurulması • Tüm kamu kurum-kuruluşları na, merkezi yerel idare birimlerine ve apartmanlara “kadınlara yönelik şiddete karşı uyarılar ve başvuru” bilgilerinin olduğu zorunlu tabelalar asılması • Örgün eğitimin her aşamasında ve üniversitelerde zorunlu toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin müfredata alınması • Muhtarlıklara kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önlemede yetki ve kaynak sağlanması • Maktul yakınları lehine tazminat mekanizmalarının (çocuklara burs, aylık gelir, vb.) hayata geçirilmesi; koca veya eski koca tarafından öldürülen kadınların çocuklarına baba soy ismi yerine annenin soy isminin verilmesi • Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önleme sorumluluğunu üstlenerek Kadın Cinayetlerini Önleme Eylem Planı’nı izlemek, denetlemek ve müdahil olmak üzere İzleme Grupları gibi mekanizmaların oluşturulması...

melodram-maga zin dili kullanma yın.. Faili aklamaya, cinayetin nedenini failin ifadesinde ya da kadının hayatında aramayın, cinayeti kadınların hayatıyla meş rulaştırmayın. Kadın Cinayetleri Acil Eylem Planı’ndan: • Kadın cinayetlerini önlemenin ilk koşulu, temelinde yatan cinsiyetçilikle mücadele etme kararlılığına sahip bir siyasal iradenin varlığıdır! • Bu irade ile oluşturulacak eylem planı çerçevesinde, • Gereken mekanizmalar kurularak, • Yeterli kaynak ayrılarak, • Etkin bir uygulama ile kadın cinayetleri önlenebilir! Kadın Cinayetleri Acil Eylem Planı’nın uygulanması için: • TBMM bünyesinde kadın milletvekillerinden oluşan TBMM Kadın Cinayetlerini Önleme Komisyonu kurulmalıdır. • ‘Kadınların Söz ve Karar Hakkı’nın her düzeyde tanınması


24

İşte Çanakkale'nin kahraman kadınları 8 Mart'ı geride bıraktığımız bugünler, kadınların günümüzdeki statülerine kavuşmak için ne kadar zorlu bir mücadeleden geçtiklerini hatırlamak için iyi bir vesile. Öte yandan, içinde bulunduğumuz ay, kadınların sadece bireysel hakları için değil, 'küresel' mücadelelerde, savaşta, cephede ve cephe gerisinde de etkin roller icra ettiklerini 'öğrenme' fırsatı sunuyor. Çanakkale ile ilgili yabancı kaynaklar, askerlerin mektupları ve anılarından, keskin nişancı kadın savaşçıların varlığından bahsediyor. Bizim kaynaklarımız ise Nezahat Onbaşı gibi, savaşta önemli yararlılıklar göstermiş ve sonra Meclis tarafından rütbeye layık görülmüş kadınların bulunduğuna işaret ediyor. Çanakkale Savaşı ile birlikte İnönü muhabereleri ve Kurtuluş Savaşı'na iştirak eden Mücahide Hatice Hanım, Kosova'dan gelerek savaşa katılan ve şehit düşen Zeynep Mido Çavuş, Çanakkale'den İstanbul'a yaralı taşıyan Reşit Paşa Vapuru'nun Baş Hemşiresi Safiye Hüseyin Elbi, Türk yaralıları tedavi ederken yaşanan bombardımanla can veren Alman hemşire Erica, Çanakkale'nin kadın kahramanları arasında yer alıyor. Savaşı takip eden 50 gazeteci arasındaki tek kadın Bulgar kökenli Wanda Zembrzuska'yı da unutmayalım! h p://www. meturk.com/ NENE HATUN 1857-1955

k adına dair herşey

Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü'nde dünyaya gelen Nene Hatun,henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı'nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası'nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı'nda şehit verdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel

Paşa'nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verilip, cüzi de bir maaş bağlandı ve 1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı. HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR) (1884-1964) 1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde halkı işgallere karşı uyandırmak için yaptığı etkili konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıktı. 1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı. İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti. Kendisine önce “onbaşı” , sonra da “üstçavuş” rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekildi ve 1964'te öldü. Değerli kahramanımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır. NEZAHAT ONBAŞI Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e


25

nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında "onbaşı" rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüştü.

Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı. Büyük Ta a r r u z ' u n i l k g ü n lerinde General Tri kupis'in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti. Kah raman kadın Kurtuluş Savaşı'ndan sonra “üstteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli ma aşını Kızılay'a bağışladı. 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti.

Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.'nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır ve bu öneri TBMM' de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı'nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. TBMM'nin “Şükran Belgesi'ne” 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken kavuşmuştu. ŞERİFE BACI 1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmişti. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekti. Cepheye gide meyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komu tanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıktı. İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol aldı. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardı. Bunlardan biri de Şerife Bacıidi. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştü, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermişti. Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı var (yandaki resim_ Şehit Şerife Bacı Anıtı). Kastamonulular şehit Şerife Bacı'nın adını her yerde yaşatıyorlar. FATMA SEHER ERDEN (ERZURUMLU KARA FATMA) 1888'de Erzurum'da doğdu. Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı'na katıldı.I. Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesine gitti.1919'daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti.Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde

HAFIZ SELMAN İZBELİ Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu'da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhu riyet kadını” idi… Kur tuluş Savaşı sırasında Kastamonu'daki ka dınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ör dürüp cepheye gön dermişti. Asker Kasta monu'ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Mustafa Kemal'in Kastamonu'ya geldiği sırada İzbeli Konağı'nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtik leri söylenmektedir. h p://www.alasayvan.net/


26 Şair, yorumcu ve gazeteci Yusuf Ziya Leblebici,

“Kadınlar, biz olmazsak KDH- KDH olarak

okuyucusu genel olsa da kadınların varlığını, bir

sizden bir çok kez

birlerinden haberdar olmalarını, etkinlikleri ve yasal

destek aldık. Gerek programlarımız

haklarını takip edebilme açısından çok önemli. Bütün bunları gerek magazinle, gerekse sanatla süsleyerek

da grubunuzla

onlara ulaşabilmek gerekiyor. El birliğiyle

birlikte sahne

başaracağımızdan eminim.

aldınız, gerekse manevi

KDH- Sizin şairlik, gazetecilik ve yorumculuğunuzun yanı sıra, kadın yazarlara desteğinizi de biliyoruz. Her yazan, yazar veya şair midir?

olarak desteklediniz.

Elbette ki değildir. Ama önemli olan, o kalemi iyi

Şimdi de dergimizin Genel Yayın Yönetmenliğini

kullanmaktır. Eğer ki kadın, kendisini veya hemcinsini,

üstlendiniz. Bizlerin dernek olarak hedeflerimiz belli.

haklarını haykırma gereğini duyuyorsa bırakın sıfatımı,

Sizin bu hedefteki rolünüz ve katkınız nasıl olacak?

bir insan olarak buna saygı duymalı ve destek vermeliyim.

Öncelikle, Sayın Başkan Meliha Gökçe’nin nezdinde KDH’yı kutlamak gerekir. Bu dergi, her kesime hitap edebilecek bir konumda olması gerekiyor. Her ne kadar

KDH- Bir erkek olarak, kadına hak ettiği değeri veren ve onların hakları için mücadele eden sanatçılardan birisiniz. Şiirlerinizde “kadın”a bakışı nasıl yaşıyor veya yaşatabiliyorsunuz? Erkek egemen toplumda kadına bakış açısı onları öteliyor. Ancak düşünsel olarak baktığımızda, öteleyenlerin bile kadınsız yapamayacağını, onları doğuranın bir kadın ve varoluşlarının kadınlara bağlı olduğunu bilseler bile, bu toplumda kabullenemiyorlar. Yeri geldiğinde uğruna cinayet işleyen, parmaklıklar arasında yatan veya canını veren insanlar, toplumsal söylemlerde ve tavırlarında kendilerini üstün cinsiyette görüyor. Şiirlerimizde cinsiyet yoktur. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı olabiliriz. Bundaki en büyük etken de, kafamızı kaldırıp etrafımıza baktığımızda her şeyi görebilmemizdendir. Her kalıba girebiliyorsak, ve bu doğruları şiirlere

k adına dair herşey


27 kadın haklarına sahip çıkılması gerektiğini söyledi...

dünya olmaz diyebilmeli” yansıttığımızda görevimizi yerine getirebiliyoruz

onlardan önce bizim ülkemizde verildiğini görüyoruz.

diyebiliriz.

Örneğin, kadınlara seçme ve seçilme hakkını ilk veren

KDH- Ülkemizde kadınların ezildiğini, gerek iş gerekse siyasette hep arka plana atıldığını görüyoruz. Bunda kadınların pasifliği var mıdır?

ülkelerden biriyiz. Ancak, sömürü, taciz, cinayet ve cinsiyet ayrımcılığı konusunda ilk sıralarda yer alıyoruz. Eğer kadınlar kendilerine bu hakkı tanıyan sisteme karşı çıkıp da sahiplenmezlerse, mücadele etmezlerse başarılı olamazlar. Siyasette, iş alanında ve her yerde “ben de

Her ne kadar erkek egemen bir

varım” diyebilmek için mücadele gerekiyor. Kadın, “biz

toplum olsak da, diğer ülkelere

olmazsak dünya olmaz” diyebilmeli ve sonuna kadar

baktığımızda kadın haklarının

mücadele edebilmelidir.

Yusuf Ziya Leblebici kimdir ? Çorum doğumlu Yurtiçinde ve yurtdışında değişik gazete ve dergilerde yöneticilik yaptı. 50’den fazla kitaba editörlük imzası attı Belgesellerde seslendirmeler yaptı, tiyatroyla uğraştı. Birisinin tüm şiirleri kendisine ait olmak üzere 4 albüm yaptı. Deli Gönül, Dayan Yüreğim isimli özel kitaplarının ardından Kan Davası, Memleketim, Kardelen, Körolayım ve Eğme Başını isimli kitapları yayımlandı. Grubuyla sahne yaptığı her programında özel olarak basılan Kardelen kitapları devam ediyor. Uzun yıllar radyoculuk yaptı Çoğunluğu şiir olmak üzere değişik alanlarda ödüller aldı… Kendi çıkarttığı e-dergi olan Kardelen Sanat Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni… 2000 li yıllarda şiirleri müzikle harmanlayarak sahneye taşıdı ve aralıksız 3 yıl grubuyla birlikte sahne yaptı. 2013’de Kardelen Şiir ve Müzik Grubu’nu kurarak, alanında ilk ve tek konseptte “Yaşayan Değerlerimiz”i harekete geçirdi ve bu güne kadar 45 program yaparak Ayla Algan’dan Müjdat Gezen’e, Ekrem Ataer’den Cavit Murtezaoğlu’na kadar onlarca sanatçımıza “Yaşayan Değerlerimiz” ödülünü verdiler…


28

“Benim Sadık Yarim

k adına dair herşey

20. yüzyıl Türk Halk Şiirinin önde gelen ozanlarından Aşık Veysel, açlık ve kıtlığın boy gösterdiği yıllarda, yani 1894 yılında Sivas İli Şarkışla İlçesinin Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Yedi yaşına kadar akranları gibi sağlam ve gürbüz olan Veysel bu yaşta yakalandığı çiçek hastalığı sonucu sol gözünü kaybetti. Hastalıktan etkilenen sağ gözüne perde indi. Bu gözü ile nisbeten görebilirken, sağım esnasında annesini beklemekteyken ineğin vurması sonucu sağ gözünü de tamamen kaybetti. Köylerindeki erkeklerin çoğunun savaşlarda ölmesi, yaşıtlarının ise askerde olması Aşık Veysel’in çocukluğunun yalnız geçmesine neden oldu. Bu sebeple ki köylerine gelen yaşlı ozanlar ve dedelerle diyalogları güçlüydü ve onlardan etkileniyordu. Karanlık ve ızdırapla tanışan Veysel’i düştüğü boşluktan kurtarmaya çalışan Baba Karaca Ahmet, oğlunu 10 yaşında bağlama ile tanıştırdı. İlk dersini köylüleri Molla Hüseyinden daha sonra da baba dostu Camşıhlı Ali Ağadan alan Veysel, 1933 yılına kadar Pirsultan Abdal, Aşık Kerem, Karacaoğlan, Yunus Emre ve Emrah gibi tanınmış ustaların eserlerini çalıp söyledi. 1919 yılında 25 yaşında ilk evliliğini yaptı. İki yıl aradan sonra annesi ve babasını kısa aralıklarla kaybetmesi onu derin acılara ve çaresizliğe sürükledi. Sonrasında eşinin de kendisini terketmesiyle Veysel daha da yıkıldı. 1921 yılında hayatını ikinci eşi Gülizar Hanımla birleştiren Veysel’in bu evliliğinden altı çocuğu oldu. Ömrü yoksulluk ve çilelerle geçti... Veysel, köyünden ilk defa ayrıldığı 1933 yılında Sivas Aşıklar Bayramına katıldı, ‘Türkiyenin İhyası


29

Kara Topraktır” Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sâdık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sâdık yârim kara topraktır

Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sâdık yârim kara topraktır

Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sâdık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sâdık yârim kara topraktır

İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır

Bütün kusurumuzu toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sâdık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sâdık yârim kara topraktır

Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sâdık yârim kara topraktır

Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sâdık yârim kara topraktır

Âdem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yedirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sâdık yârim kara topraktır

Dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sâdık yârim kara topraktır

Hazreti Gazi’ şiiriyle tüm dikkatleri üzerine çekti. Bu tarih, hayatının ciddi anlamda değiştiği bir dönüm noktası oldu. Ahmet Kutsi Tecer’in sayesinde Veysel, Köy Enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği yaptı. Yine Ahmet Kutsi Tecer’in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Cifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yaptı. Bu okullarda Turkiye’nin kültür yaşamına damgasını vurmuş bir çok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buldu ve şiirlerini daha da geliştirdi. 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Aşık Veysel’e, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 500 lira aylık bağlandı. 21 Mart 1973'de köyü Sivrialan’da, şu an kendi adına müze yapılan evde hayata veda etti.

Aşık Veysel Şatıroğlu


30

ETKİNLİKLERİMİZDEN KARELER

k adına dair herşey


31

ETKİNLİKLERİMİZDEN KARELER


32

Anne Nazire Değirmenci Değirmenci dosyanın 25 yıl sonra kapatılması ile yıkılmıştı. Gözü yaşlı anne ve kızı Avcılar Belediyesi’nin 10 mahalledeki ev kadınlarına yönelik '1001 Çiçek Kadın Korosu'na katılmıştı. Anne Değirmenci Belediye Başkanı Handan Toprak ile görülüyor...

26 yıl önce beş aylık hamileyken tecavüz edilip öldürülen genç kadının adı, Kadın ve Aile Danışma Merkezi’ne verildi...

Değirmenci’nin adı Avcılar’da yaşayacak ! Avcılar Belediye Meclisi, Şubat ayı toplantısında önemli kararların altına imzasını attı ve üç ismi yaşatma kararı aldı. Toplumsal hafızayı taze tutmak, yaşanılan acıların bir daha yaşanmaması ve Avcılar’da yitirilen canların anılması için Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli’nin öncülüğünde, yapılan teklif oy birliği ile kabul edildi. Avcılar'da 26 yıl önce iş çıkışı evine dönerken kimliği tespit edilemeyen bir kişi tarafından bayıltılan ve tecavüz edilip öldürülen 5 aylık hamile Gülsevin Buket Değirmenci'nin adı, oybirliği ile Firuzköy Mahallesi'ndeki Avcılar Belediyesi Kadın ve Aile Danışma Merkezi'ne verildi. Değirmenci'nin yanı sıra, 'Hay'Can' olarak nite lendirdiği hayvanlara sevgisiyle tanınan, 11 yaşında kalp krizinden ölen Ali Yürekli'nin adının da ilçede bir parka verilmesine karar verildi. Avcılar Belediye Meclisi'nin son top lantısında CHP'li üye lerin önerisi ile dos yası 25 yıllık yasal sürede aydınlatı

k adına dair herşey

lamadığı için 'faili meçhul' olarak rafa kaldırılan kamuoyunda 'Avcılar Sapığı' olarak nitelendirilen Gülsevin Buket Değirmenci'nin adının unutulmaması için Kadın ve Aile Danışma Merkezi'ne verilmesi ele alındı. Önergede ayrıca, hayvanlara sevgisi ile tanınan 'Kent Konseyi Hayvan Grubu'nun en genç üyesi olan geçen yıl kalp krizinden ölen Muhammed Ali Yürekli ile belediye meclis üyesi Erol Mumcu'nun isimlerinin yaşatılması için iki parka tartışıldı. Mecliste bulunan AK Partili üyelerin de desteği ile önerge oy birliği ile kabul edildi. AYDINLATILAMAYAN CİNAYET 1991 yılı sonlarında 5 aylık hami le 23 yaşındaki Gülsevin Buket Değirmenci, bindiği minibüs ten indikten sonra evine gider ken, kimliği belirlenemeyen kişi tarafından okul inşaatına götürülerek tecavüz e dildikten sonra bo ğularak öldürül müştü. Olay aydın latılamayınca 'Fai li meçhul' kaydıyla rafa kaldırılmıştı.


33

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana Ataol BEHRAMOĞLU


34

Kansere yıkılan

A

1930-1987 k adına dair herşey

Minicik boyu , enteresan kahkahası , ağlarken güldürüp güldürürken ağlatması , yay gibi kaşları , sinirlendiğinde gözlerini kocaman açması , hem eski hem de yeni neslin biricik Adile ablası 17 Haziran 1930 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Tiyatrocu ir aileden gelen Adile Naşit'in babası komedyen Komik-i Şehir Naşit, annesi de tiyatro oyuncusu Amelya Hanım'dır. Amelya hanım, anne tarafından Ermeni, baba tarafından Rum'dur.Dedesi Kemani Yorgo Efendi, anneannesi ise, zamanının meşhur kantocularından olup, lakabı Küçük Verjin dir. Ağabeyi Selim Naşit ve 1950'de evlendiği ilk eşi Ziya Keskiner de tiyatro sanatçısıdır. Adile Naşit eşi Ziya Keskiner'in Temmuz 1982'deki ölümünden sonra 16 Eylül 1983 tarihinde Cemal İnce (1928-2015) ile gizlice evlendi. Oyunlarında ve sinema filmlerindeki anne tiplemesi, kendine has üslûbu ve kahkahası onu Türkiye Sineması'nın unutulmaz isimleri arasına yerleştirmiştir. Adile Naşit canlandırdığı anne karakterleri nedeniyle 1985 yılında Yılın Annesi seçildi. Adile Naşit, 16 yaşındaki oğlu Ahmet'i 16 Haziran 1966 tarihinde kaybetti. Kalbi delik olan Ahmet'in kalp ameliyatı başarılı geçmesine rağmen sonrasında fenalaşarak komaya girdi ve kurtarılamadı. Sinema dünyasında, Rıfat Ilgaz'ın ünlü eseri Hababam Sınıfı'ndan uyarlanan filmlerdeki müstahdem Hafize Ana rolü ile olduğu kadar, Münir Özkul ile karşılıklı oynadığı filmlerdeki "Anne" rolleriyle de ünlenen Adile Naşit, 11 Aralık 1987'de doğduğu şehir olan İstanbul'da 57 yaşındayken


35

bir kahkaha;

dile Naşit bağırsak kanseri sonucu yaşamını yitirdi. Ahmet Naşit'in iyileşmesi için Amerika'da ameliyat olması gerekiyordu.Ameliyat masrafları ise tiyatrocu babası Ziya Keskiner ve annesi Adile Naşit'in karşılayabileceği bir miktar değildi.1966'nın parası ile tam 100 bin lira gerekiyordu. Sanatçı arkadaşları yetişti imdatlarına, İstanbul Tiyatroları bir gecelik gelirlerini, yani 20 bin lira verdi aileye…Bir de “Gece Yarısı Tiyatrosu” yapıldı, o paralar ve dönemin gazetelerinin başlattığı kampanyalarla denkleştirildi küçük delikanlının ameliyat parası. Ahmet Amerika'ya gitti, başarılı da geçmişti ameliyatı. Ama bir gün komaya girdi ve bir daha uyanamadı. Tarih 16 Haziran 1966 yı yani Adile Naşit'in doğum gününü gösteriyordu. İzmir'de ki bir oyun öncesi oğlu Ahmet'in ölüm haberini alan Adile Naşit , bu habere rağmen sahneye çıktı ve bütün salonu güldürdü. Ama bu olay bütün hayatını değiştirdi. İzmir'den İstanbul'a geldiği uçaktan perişan bir halde inen Hafize Ana, bir daha uçağa binmedi ve doğum gününü kutlamadı. Kısacık hayatına pek çok başarıyı sığdıran ünlü ismi rahmet ve saygı ile anıyoruz. Tiyatroya başlayışı Babası öldükten sonra okulunu bırakan Adile Naşit 14 yaşında İstanbul Şehir Tiyatroları, Çocuk Tiyatrosu'na girdi. Halide Pişkin'in grubunda "Herşeyden Biraz" oyunu ile İstanbul turnesine çıkan Adile Naşit sonradan Muammer Karaca'nın tiyatrosuna girdi. 19481951 arasında komedyen Aziz Basmacı ve Vahi Öz ile birlikte kurdukları toplulukta çalıştı. Sonradan 1954'te döndüğü Muammer Karaca tiyatrosunda 1960'a kadar çalıştı. 1961'de eşi Ziya Keskiner ve ağabeyi Selim Naşit Özcan ile birlikte kurdukları Naşit Tiyatrosu dağıldıktan sonra, 1963'ten 1975'e kadar "Gazanfer Özcan - Gönül Ülkü" tiyatrosunda çalıştı. Tiyatro oyunlarının yanı sıra Hisseli Harikalar Kumpanyası, Neşe-i Muhabbet, Şen Sazın Bülbülleri gibi müzikallerde beğeni topladı. Masalcı Teyze Tek çocuğu Ahmet'i kaybettikten sonra iyice çocuklara yöneldi. Masalcı Teyze;TRT'de 1980 yılında TRT Ankara Televizyonu prodüktörlerinden İlhan Şengün'ün (19462003) yapımcısı olduğu Uykudan Önce isimli çocuk

programıyla birlikte masalcı teyze diye anılmaya başladı. Masal ve öykü anlattığı bu program tek kanallı televizyon döneminde çocuklar tarafından büyük ilgi gördü.. Sinema kariyeri Sinemaya girişi 1947 yılında Seyfi Havaeri'nin yönettiği Yara filmiyle olmuştur, ancak 1970'lerde filmlerde yoğun olarak rol almaya başlamıştır. 1976'da İşte Hayat adlı filmdeki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Hababam Sınıfı film serisindeki rolüyle büyük beğeni kazandı. 1978'de Uluslararası Sanat Gösterileri'nin tiyatro ve müzikallerinde rol almaya başladı. Daha çok Ertem Eğilmez ve Kartal Tibet'in çektiği güldürü filmlerinde oynadı.

·


36 Uluslararası Günümüz Sanatçıları Modern İfade Projesi Grup Başkanı Tokmakkaya:

“Destek bekliyoruz” Uluslararası Günümüz Sanatçıları Modern İfade Proje Grubu Başkanı Emine Tokmakkaya, Belediyelerin ve diğer kurumların kültür sanata destek vermemelerinden duydukları üzüntüyü dile getirdi. Makedonya, Romanya, Yunanistan, İtalya, Belçika, Kore, Singapur, Malezya, Fas, Bahreyn, Bulgaristan, KKTC, Saraybosna, Kosov Arnavutluk , Çin, Rusya gibi 17 Ülkeden heykeltraşlar, ressamlar, akademisyenler ve bilim sanat komisyonlarının haber beklediğini, ancak destek bulamadıklarını ifade eden Tokmakkaya, Anlık veya küçük etkinliklerin dışındaki projelere sıcak bakılmadığını, ancak kültür ve sanatı paylaşarak, yerel inisiyatifleri ve sanatçı gruplarını destekleyerek, kültürel çeşitliliği ve kültürel hakları vurgulamalarının gerektiğini kaydetti. Uluslararası Günümüz Sanatçıları Modern İfade Projesi hakkında bilgi veren Tokmakkaya, “Projemiz, uluslararası platformda ülkemizi tanıtmamız açısından son derece önemlidir. Kültür Sanat ve Turizm Proje Grubumuz sanatçıları, öncelikle kültür ve sanat emekçilerini ve sosyal bilimcileri bir

2014 yılında yapılan Projenin afişi...

arada düşünüp disiplinler arası ürete bilecekleri bir platform hazırlar. Proje evrensel ve kültürel etkileşim içerisinde sanatla buluşmayı hedeflemektedir. Günümüzde değişen sanat algılarının sanata yansıması ve kendi içinde bilinç düzeyinin açığa çıkarılarak; felsefi ve kuramsal anlamda farkındalık düzeyini açığa çıkarmayı hedeflemektedir. Böylece post modern süreçte eleman oluşumunun yaratıcı ve sanat olma düzeyindeki vurguları açığa çıkaran deneysel bir alan yaratmak amaçlanmaktadır. Bu alan özgür, deneyimsel, sorgulayıcı ve tartışmacı ve disiplinler arası bir etkileşimi içermelidir.” dedi. “Sanatın ve Kültür'ün vizyonu, kültürel çeşitliliğin çatış ma unsuru değil, zenginlik olarak algılandığı, önyargılardan arınmış, farklılıklarla beslenen ve zenginleşen bir toplum ha yalidir.”diyen Tokmakkaya, açıklamasına şöyle devam etti: “Kurum kuruluşların ve belediyelerin özellikle görevleri kültür ve sanatı paylaşarak, yerel inisiyatifleri ve sanatçı gruplarını destekleyerek, kültürel çeşitliliği ve kültürel hakları vurgulamaları gerekiyor. Kültürel çeşitlilik ve kültürel haklar bu çalışma alanının odak noktasını oluştursa da, program kapsamında insan haklarını bir bütün halinde değerlendiren ve gündeme getiren çalışmalara destek verilmesi çok önemlidir. Bu projeler arasında ortaklaşa üretilen dergiler, tiyatro oyunları, fotoğraf projeleri ve daha birçok etkinlik bulunarak katkı sağlamak için pek çok belediyelere başvurduk, kültür müdürleri ile görüşmemiz sonucunda hiçbir olumlu dönüş olmaması bizleri üzmüştür. Belediye başkanları ile belediye içindeki birimlerin birbirlerinden haberdar edilmeyişi anlayışı ile pek çok değerli projeler hayata geçmeyip sumen altı olmaktadır. Uluslararası bölgeler arası işbirliklerini güçlendirerek farklı etnik, dinsel, bölgesel gruplar arasında köprüler kurmayı hedefi ile tüm kamu kurum kuruluş ve sivil toplumlardan projemize ve grubumuza her türlü maddi ve manevi destek bekliyoruz .”


37

Emine Tokmakkaya (Uluslararası Günümüz Sanatçıları Modern İfade Proje Grubu Başkanı) Organizasyon Yönetmeni & Sanatçı ve Sanat Eğitimcisi Nevşehir-Avanos, doğumlu . 1986 Ankara Gazi Üniversitesi Uygulamalı Güzel Sanatlardanu. Resim ve grafik tasarım eğitimini öğretmen olarak sürdürdü. 2011 de 'Uluslararası Çağdaş Sanatçılar Ve Modern İfade Projenin grubu' kuruldu ve PrimoPianoartgallery, İtalya-Lecce ve istanbulda kartal belediyesi ve İtalyan kültür merkezi ile bir dizi gerçekleştirdi. Sanat eserlerinde bilinçsizlik felsefesi ve spirutial görün tüleri ve temaları yeralıyor. Konsept ve gerçeküstü kurgu, gerçeklik ve oyun kontrolsüz doğal bağlantının bir oyun gibi görünmesini sağlı yor. Uluslararası pek çok sergilere,

çalıştaylara, sempozyuma katıldı ve eserleri Almanya, İtalya, Yunanistan, Arnavutluk, Kosova, Bulgaristan, Malezya, Hindistan, Romanya, Sırbistan, Saraybosna, Kuzey Kıbrıs, Mısır ,Makedonya gibi pek çok ülkelerde koleksiyonlara girdi.. 'Uluslararası Günümüz Sanatçıları ve Modern ifade proje gru bu' yöneticisi ve ' İnternationalMeeting of Art' Türkiye Temsilci si.


38

SAĞLIKLI YAŞAM

Gençlik pınarının, hepimizin dileyebileceği türden sonsuz gençlik ve güzellik bahşeden gizemli güçleri olduğu söylenir. Tabi ki bu sadece bir efsanedir. O halde genç görünümünüzü ko ruyabilmek için ne yapmanız gerekir? Hiç şüphesiz, genetik fak törlerden ve bedenin normal yaşlanma sürecinden sonra, bu süre

k adına dair herşey

ci yavaşlatmanın yolları bulunmaktadır. Günlük beslenmenize belli başlı besinleri dahil etmenin son derece önemli yaşlanma karşıtı etkileri bulunmaktadır. Yaygın olarak süper-besin dedi ğimiz, içerdiği besleyici maddeler yönünden bir hayli zengin olan bu gıdaların bir çok iyileştirici özelliği

Bir çok araştırma, beslenmeye zeytinyağını dahil edildiğinde kalp hastalıkları görülme oranının düştüğünü, bu iki faktörün birbirleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bunun en büyük sorumlusu zeytinyağındaki mono doymamış yağlardır. Bunun dışında zeytinyağının içerdiği polifenoller ve güçlü antioksidanlar yaşa bağlı hastalıkların ön lenmesinde büyük rol oynar. Besinleri pişirirken kullandığınız yağı zeytinyağı ile değiştirmeniz, natürel sızma zeytinyağını salatalara, makarnalara, pizzalara, dip soslara ve rostoların üzerine hafifçe serpiştirmeniz bir hayli faydalı olacaktır.


39

SAĞLIKLI YAŞAM

Besin yönünden zengin etli ve kabuksuz meyveler ara sın da ku rt üz üm ü, As ya kıt ası nd a old uk ça yaygındır ve büyük süperm arketlerde kolaylıkla bulunabilir. Kurt üzümü, ilti habı azaltır, sindirim sağ lığ ını dü zen ler ve ko laj en üre tim ini art tırı r. Yumuşak ve genç görünen cilt için proteine ihtiyaç duyulur ve kolajen bu yüzden bir hayli önemlidir.

lp işler ka m e y u l abuk ren lar da, k a s l o k ini düşü e s s e k y i ü v y e dan besin terol s bakımın zengin e koles e v v n a e l r Kalori y a e l ı önl ış yağ stralya lıkların ve Avu oymam d k ı ı t l s k ı ı f rahatsız l , a, sağ ülü cevizi idanlarl laka ölç , pekan t u m e m d i a r antioks e ur. B emişl yemiş le dolud ir. Bu y d r e l k kabuklu e öğeleriy n e m ç a r e s g l 150 ktır. en idea Haftada li olaca r . e n fındığı t i e d y e t n i a ınız iç ye dikk tiyaçlar h i tüketme g n i g k anti-a tüketme

Yeşil çayın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için sayısız faydaları olduğu herkesçe bilinir. Aynı zamanda bir bardak yeşil çay, güneş ışınlarının cilde verdiği zararlarla savaşma görevini üstlenen sayısız bileşenlerle doludur. Kırışıklıklarınızı zor durumda bırakmak için sıcak veya soğuk ayırt etmeksizin yeşil çay tüketin!

Bu mavi-yeşil mikro alg tam bir besin bombasıdır! İçermediği besin hemen hemen yok gibidir. Omega 6, protein, potasyum, B vitamini (B12 dahil) yönünden zengin olan bu sihirli alg bağışıklığınızı arttırır ve kansere karşı dahi koruma sağlar. Spirulina aynı zamanda en güçlü antioksidan olan beta karoten bakımından oldukça zengindir. Antioksidanlar yaşlanma karşıtı özelliğiyle bilinir ve uzun süre genç görünmenizi sağlar. Bir kaşık spirulina tozunu hazırladığınız smoothienin veya salata sosunun içine her gün karıştırın ve spirulinanın sayısız faydasının tadını çıkarın. Meyveler doğal lif kaynağı olarak bilinir ve bazı meyvelerin yaşlanma karşıtı etkileri bulunmaktadır. Mango ve avokado cildin parlak kalmasını sağlayan yağları barındırırken, nar elajik asit bakımından zengindir. Kırışıklıkları azaltan kimyasallar bakımından oldukça zengin olan greyfurt, inanılmaz derecede düşük kalorili olmasının yanında, kırıklıklarla savaşan ve yaşlanma sürecini yavaşlatan C vitamini bakımından oldukça zengindir.


40

H-ece Kitap Okuma Grubu’nun hedefi:

“Daha çok okuyucu kitlesi” Beylikdüzü Belediyesi ve H-ece Kitap Okuma Grubu işbirliğiyle hayata geçirilen proje, çevre il ve ilçelerden katılım alarak "İstanbul Beylikdüzü'nde Kitap Okuyor" adıyla yoluna devam ediyor.İlçenin çeşitli yerlerinde düzenlenen okuma etkinliğe katılım gün geçtikçe artarak büyüyor. "İstanbul Beylikdüzü'nde Kitap Okuyor" adlı proje yeni kitaplarla daha da büyüyor, renkleniyor. Beylikdüzü Belediyesi ve H-ece Kitap Okuma Grubu'nun işbirliği içerisinde büyük bir keyifle yola çıktığı proje, gün geçtikçe yeni kitapseverlerin katılımıyla devam ediyor. İlk olarak "Beylikdüzü Kitap Okuyor" olarak başlatılan okuma etkinliği, çevre il ve ilçelerdeki vatandaşların da dahil olmasıyla gün geçtikçe kitlelere yayılıyor.

k adına dair herşey

Türkolog Ece Ataer yönetiminde yürütülen etkinliklerin ama cı, bireylere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve demokra tik bir ortamda tartışma kültürünü geliştirmek.Yaratıcı drama ile desteklenen proje, bireylerde kişisel gelişimi de hedefliyor. Her yaş grubundan katılımın sağlandığı proje, kitap okuma ve anlama alışkanlığının yanı sıra, sosyal açıdan da dayanışmayı ve ilişkileri güçlendirmede de büyük bir gelişme sağlıyor.


Kimliksiz Kadınlar KADINLAR

41

Değdikçe yalnızlık d'okundukça karmaşa bir Sorgu(sus) yargı(sız) infazlarda hayat dedikleri ömür.Ne çok yanlış vardı ne çok keşke ne çok pişmanlık hayatımızdan ''da'' ile bölünen Sev(da) savaşların(da) .. bir ömrün otağında..Kalmayacak bize bu DÜNYA Yitik zamanlarda arayan aranan özlemin kıyısına derken bile hep arsızlık.. Kadın olmak işte böyle bir şey..Anlatamazsın umudun yamacına ıssız koylara sığınan hep kadın.. Kadının geceleri yılmış bezmiş sabahına.. anlayamazlar anlamak istemezler..Güzel çirkin aptal Mükemmel değil hiç kimse ''hatasız kul olmaz'' ama akıllı her insanın yaşam hakkının olduğu gibi kadın güçlüdür farkının farkındalığında.. yargılamak kadını en çok inciten .. İmgeler yerleştirir kadın yüreğine savurur umudun Sorgulamadan kabullenemez kimse yargının eteklerine ölümün kıyısından sanıların gölgesinde yaşam savaşı geçerken .. var olma savaşı veren kadına Kadın ;bir çığlıktır duyan sahip olmak isteyen kıt beyinler var mı? ki özürle öfkemin daha açık Kadın ; gören var mı? cümlesi var ama ben telaffuz Kadın;el midir? sahiple edemeyeceğim ki ömrümde nen var mı? küfürsüz bir yaşamı seçtim.. Kadın;vefadır bilen var Kadın hiç bir akıl yoksununun mı? sahibi değildir..Birey olmanın Kadın;çocuktur incitme yaşam savaşında kürek çekerken yen var mı? sadece istediği bir yudum Kadın;Nefestir koruyan s e v g i . . S a y g ı n b i re y o l m a k var mı? istiyoruz ama nedense saygımızı Kadın;kederdir göz yaşını yitiriyoruz toplum değerleri silen var mı? içinde. Kadın;tebessümdür ona Kadının yalnızlığı hep dilenci ait olan var mı? mutluluğa .. Kadın ;eştir hüznünü Aslında volkanlar kadar arsız sevincini acısını ağrısını bir yüreği vardır kadının direnir yaşamını sarıp sarmalayan devrimci savaşçıdır varlığında Dilek Hokkaömeroğlu var mı? ama ne anlayanı vardır ne Öfkenin kırılmışlıkların dinleyeni.. acının hayal kırıklıkların ayrılıkların özlemlerin Sustururlar hep baba,ana,,erkek kardeş, barındırdığı kadını kadın olduğu için saygı duyan var eş,dost,akraba çocukları bile neden niçin sormadan mı? nedenlerine bakmadan yargının en acımasız cellatları Bütün bunların cevabı evet ise kadın savaşını olurlar.. kazanmıştır...!! Bilmiyorum öfkemin yakıcı sözlerinde dağlanan Kaybettiklerimiz kazançlarımızdan çok ise boşuna haksızlıkların nedenini.. İncitmeden kimse taramıyor kadının ömrünü.. Kimi resmederken hayatını kimi kaleminden damıtır Umut; sessiz bir çığlıktır yalnızlığında.. yalnızlığını kimi kahkahalarına satarken ömrünü kimi bozuk para gibi harcıyor ömrünü ama kadın var Hayat; gitme kalma sırası teselli olmanın en ince çizgisine yürür yılmadan yıkılmadan her şeye herkese inat.. İnsan; yanılgı şimdilerde Kimler okyanuslar(da) kulaç atmadan hayatta kalabilme savaşında Var yok arası gitme kalma sırası bir hüküm verilen Suskunluk; gevezeliktir aslında..


42

Zümrüd-ü Anka Kuşu Efsanesi Masallarda duyduğ umuz ve efsanelerini dinlediğ imiz canlı tü rü diye başlasak ne denli doğ ru olur bilinmez. Ancak bu efsanenin farklı kü ltü rlerde ve farklı milletlerde muhakkak yer aldığ ını belirtmek isterim. Nam-ı diğ er Zü mrü d-ü Anka… Arap kü ltü rü nde Anka adı ile anılan bu efsane Tü rkler tarafından Zü mrü d-ü Anka olarak tanımlanmıştır. Farklı kü ltü rlerde yer alan bu efsane araştırmacıların bile bö yle bir tü rü n varlığ ının gerçekte var olduğ unu dü şü nmelerine yol açmıştır. Örnek olarak eski Yunan mitolojisinde kalın tüylü ver kartal dan biraz büyük olarak yer almış ve onun varlığına inanılmıştır. Oldukça uzun ömürlü ve herkesin göremeyeceği o nu görenlerin ise mutlu luğa uzanacağı söylenti leri alıp başını gitmiştir. Birçok sanatsal figüre ve hikâyeye konu olan An ka Kuşunun hikâyesi fark lı kültürlerde aynı şekilde yorumlanmıştır. Anka Kuşu, ölümünün yaklaştığını hissetmeye baş ladığı an kendisine kuru dal lardan bir yuva inşa etmeye başlar ve bunu ne olduğu bilinmeyen bir zamkla sıvar. Daha sonra yuvanın içinde ölümünü bekler ve şu şekilde bekler; güneş ışınlarının kuru dalları yakarak yuva içinde ölmeyi. Yanarak ölür ve efsane ye göre küllerinden doğar yavru bir Anka Kuşu olarak bu yüzden Hristiyanlık dâhil birçok dinde yeniden varoluş, diriliş sembolü olarak benimsenmiştir. En çok bilinen efsaneyi sizlere anlatmak isterim, Anka Kuşu rivayete göre bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi o bilirmiş. Kuş lar dünyasında ters giden her şeye Anka'nın çözüm bulacağına inanılırmış. Bir an gelir Anka ortalık ta görünmez olur, diğer kuşlar onu aramak için yola koyulurlar. Ona ulaşmak zorludur hatta o Kaf Dağının tepesindedir oraya varmak için de zorlu vadiler ve tepeler aşmak gerekir. –İstek –Aşk –Marifet –Hayret

–Tevhit – Yokluk Vadileri. Hep birlikte yola çıkan kuşlar zaman geçtikçe birer birer vazgeçmişler ve dökülmeye başlamışlar. Kaf Dağına vardıklarında 30 kuş kalmış geriye sonunda bu sırrı sözcükler dile getirmiş masallara, şarkılara hatta beyaz perdeye konuk olan Anka Kuşu bir dönemin yeniden var oluş, diriliş sembolü rivayette anlatıyor ki kimse Anka'yı uzakta aramasın sabreden ve emek veren herkes aslında kendi Anka Kuşunu yaratıyor. Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış. Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuşu bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu Yedinci Vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağına vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. Simurg un yuvasını bulunca öğrenmişler ki; Onların hepsi Simurg muş. Simurg Anka yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Kaynakça: www.efsaneler.net


43

Her Mahalleye Bir Tiyatro

Kadıköy’deki 62 tiyatro, tiyatroyu mahalleye götürecek. Kadıköy Belediyesi desteğiyle Kadıköy Tiyatroları Platformu 15 mahallede atölye çalışmaları ve sohbetler yapmaya hazırlanıyor. Kadıköy Tiyatroları Platformunu oluşturan 62 tiyatro, mahalledeki komşularına seslenerek “Gelin tanışalım” dedi. Kadıköy Belediyesi ile ortak sürdürülen “Benim Komşum Tiyatro” projesinde, Kadıköy’deki 15 mahallede mahalleliye tiyatroyu anlatılacak. 12 tiyatronun Kadıköy’deki 15 mahallede sürdüreceği projeye başvuru için 1 Şubat son gündü. 6 Şubat-02 Haziran tarihleri arasında yapılacak. HER AY 4 OYUN ÜCRETSİZ! “Tiyatro nasıl doğdu? Oyuncu nasıl ezber yapar? Dekorcu nasıl çalışır? Işık ve müziğin sahnedeki önemi nedir?” Gibi izleyicilerin merak ettiği soruların tiyatro emekçileri tarafından yanıtlanacağı atölye ve sohbetler haftada 2 gün, günde 3 saat olacak. Projeye katılmak için mahalle muhtarlıklarına veya projeye katılan tiyatrolardan birine gidip başvuru formunu doldurmak yeterli. 12 tiyatronun sürdüreceği listelere mahalle muhtarlıklarından, Kadıköy Tiyatroları Platformu ve Kadıköy Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nün web sitelerinden ulaşılabilir. Projede ayrıca her ay dört oyun Kadıköy Belediyesi katlılarıyla ücretsiz izleyici ile buluşacak. Şubat ayında ücretsiz izleyici ile buluşacak oyunlar şöyle: Bu Anlamlı

Günde (Karma Drama), Podyum (Tiyatrokast), Frida (Öykü Sahne), Mavi (Livingroom) NUHOĞLU: İYİ BİR İLETİŞİMİN SONUCU Projeye ilişkin konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu göreve geldikleri günden beri Kadıköy’deki tiyatrocularla toplantılar yaptıklarını hatırlatarak şunları söyledi: Biz Kadıköy’de yerel yönetim ile tiyatrolar arasında çok iyi bir iletişim kurduk. Hemen hemen her ay toplantılar yapıyoruz. Biz belediye olarak kültür ve sanat faaliyetlerinden tüm Kadıköylülerin faydalanmasını istiyoruz, tiyatrolarla da aynı ile noktada buluşuyoruz. Ve bu projede Kadıköylüler kültür ve sanatın sadece tüketicisi değil aynı zamanda katkı sunanı da olacak. Kadıköylüler komşuları olan oyuncuları, dekorcuları tanıyacak, onların işlerini nasıl yaptığını öğrenecek ve bu arada kendi beklentilerini de anlatacak. Karşılıklı bir etkileşim ve iletişim olacak. Ben iletişimin olduğu yerden kötü bir şey çıktığını hiç görmedim. O yüzden bu proje ile Kadıköy’ün kültür sanat politikasının gelişimine destek olacak sonuçlar alınacağını düşünüyorum.”


44 EK İŞ FİKİRLERİ

Evde Yapılabilecek Ek İşler

Evde yapılabilecek olan ek işleri bilmemizde fayda var diyebiliriz. Özellikle evlerinde oturup çalışmak isteyen milyonlarca insan firmalardan gelecek olan ek iş tekliflerini bekliyor. Bir çok iş ilanı karşımıza çıkmakta olup firmalar yeni iş ilanları ile bir çok kişinin para kazanmasını sağlıyorlar. Özellikle kısa zamanda para kazanmak isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği bu işlerden de güzel paralar kazanmak mümkün diyebiliriz. EVLERE EK İŞVEREN FİRMALAR HANGİ İŞLERİ VERİYORLAR? Evde kına paketleme işi Evde lavanta keseleme işi

Evde yapılacak ek işler Evde etiket işi Evde poşet katlama işi Evde kına deseni paketleme işi Evde sabun paketleme işi En çok tercih edilen işler bunlar olmakla birlikte firmaların genellikle verdiği iş ilanları bunlardan oluşmaktadır. Özellikle de para kazandıran işlerin bunlar olması birçok kişinin bu işleri tercih etmesine neden olmaktadır. EK İŞLER NE KADAR KAZANDIRIR? Ek işlerin ne kadar kazandırdığına bakacak olursak evlerinde çalışmak isteyen kişiler, bu ek iş ilanları ile aylık ortalama 500 – 3,000 TL arasında para kazanabilirler. Kazandıkları paraları günlük/haftalık/aylık olarak farklı zaman dilimlerinde alabilirler. Bu sebepten dolayı da kazanç biraz da olsa farklılık gösterebilir. EK İŞ İLANLARINDAN KİMLER FAYDALANABİLİR? * Ev hanımları, * Öğrenciler, * İşsizler, * Emekliler, * Çalışanlar. Eğer sizlerde yukarda saydıklarımızdan ve özellikle bayan iseniz ve çalışmak isterseniz, yukarı da saymış olduğumuz işlerden birisini tercih edebilir ve yapabilirsiniz. Üstelik firmaların birçoğu evde çalışacak olan bayan aramaktadır. Hem masraflardan kaçınırken hem de hanımların da istihdam

k adına dair herşey

edilmesini hedefliyorlar. Bugün ev hanımı olarak evlerinde kalan ve çalışmak isteyen birçok bayan bulunmaktadır. Bunlara bu imkanları vermek, onların ciddi şekilde para kazanmasını, ev ekonomisine katkıda bulunmalarına sağlayacağı gibi aynı zamanda ülke ekonomi sinin de ilerlemesini sağlayacaktır. İNTERNET ÜZERİNDEN YAPILABİLECEK EK İŞLER İnternet üzerinden de aynı zamanda ek iş yaparak para kazanabilirsiniz. Kısa zamanda para kazanmak isteyenlerin ilk olarak baktığı yer olan internet farklı seçenekler sayesinde bizlere para kazanma seçenekleri sunmaktadır. İnternet üzerinden ek gelir elde etmek isteyenlerin öncelikli olarak hangi işi yapacaklarına karar vermeleri gerekmektedir. Bu konuda fikir verecek olursak da karşımıza şunlar çıkmaktadır. * Makale yazarak para kazanma, * Video izleyerek para kazanma, * Reklamlarla para kazanma, * Yorum yaparak para kazanma. İnternet üzerinden para kazanma seçenekleri bunlardan oluşurken, para kazanmanın da bir sınırı yoktur. Kazandığınız paraları aylık veya eğer isterseniz günlük olarak banka hesabınıza anında online olarak göndermektedirler.


45 NASIL GİYİNMELİYİM

Giyinmek güzeldir ve iyi giyinmek akıllı kadınların işidir! Bilinçli kadınlar, vücutlarının hikâyesine modanın can alıcı noktalarına ufak hilelerle dokunmayı başarmışlardır. Şimdi size sürekli değişen moda dünyasında önemli olan noktalara nasıl dokunmamız gerektiğinden bahsedeceğim. Çünkü “stil sahibi” olmak demek “her yeni tarzın peşinden koşmak” demek değildir. O sırada moda olan şeyler sizin için uygun olmayabilir. Geniş basen ve dar omuz sahipseniz; Aslında bu çok klasik bir görüntü olsa da yanlış bir giyim tarzı ile kendinizi olduğundan fazla kilolu gösterebilirsiniz. Öncelikle geniş baseninizi vücudunuzla orantılıymış gibi göstermeyi başarmalısınız!

Daha ince görünmek için nasıl giyinmeli Diyorsanız pantolonlarınızı asla çok bol kesimli olarak tercih etmeyin, size en çok yakışacak olan boru paça pantolon kesimleridir. Krep ve çok kalın olmayan koton pantolonlar tercih edebilir. Üst giyiminiz de ise çok hareketli olmamak şartı ile renkli seçimlerde bulunabilirsiniz. Yine üst giyiminiz enine çizgi gibi geometrik şekillerin bulunduğu gömlek veya tshirt seçebilirsiniz. Geniş baseninizin sizi aşağı çekmemesi içinde günlük rahat topuklu ayakkabılardan da vazgeçmeyin! Minyon bir vücut yapınız varsa; Aslında çok şanslınız. Çünkü süper mini etekler en çok size yakışıyor! Mini eteğinizin altına giydiğiniz apak çoraplar ve aynı tonlarda topuklu ayakkabılar sizi uzun ve şık gösterecektir. Balon bir eteğin üzerine kışın balıkçı, yazın ise basic tshirtler tam size göre. Dikkat etmeniz gereken şey pantolon seçiminiz olacaktır. Boyunuzun çok uzun ve kısa olmaması gerekiyor. İ ideal bir paça boyu size yardımcı olabilir yoksa pantolon boyunuz sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Kıvrımlı bir görünümüz varsa; Biz kadınlarkıvrımlarımızdan ibaretiz desek yeridir. Öncelikle hayal kırıklığı gibi görünse de kadın olmanın en güzel yanlarından biri kıvrımlı bir bedene sahip olmaktır. Aksesuar, dekolte veya strech pantolonlarla dikkatleri istediğiniz noktaya çekmeniz mümkün. Sevmediğiniz noktalar için mutlaka bir kurtarıcınız olsun. Korseler bu konuda sizin en iyi yardımcınız olacaktır. Dikkat etmeniz gereken noktalardan biri asla kıvrımlarınızı örtecek diye çok salaş kıyafetleri tercih etmemeniz bu sizin görüntünüzü bozacaktır .Bol paçaları pantolonların üzerine ipek gömlekler veya dar paçalı pantolonların üzerine çok bol olmayan tunikler tercih edebilir elbise seçiminiz de tok kumaşlı elbiselerden yardım alabilirsiniz.

G l ı s Na

m i y i l iiy nme

Kıskanılan incecik görüntü sizinse;

Bütün kadınların hemen hemen en çok kıskandığı incecik beden tipidir. Yiyerek kilo almamanın en güzel şeklidir. İnce görüntülü bir bayan“bana nasılsa her şey yakışıyor” diyerek hata yapıp görüntüsünün dışına çıkabilmektedir. İnce mükemmel bir fiziğiniz varsa; göğüs altında kesilen maxi elbiseleri sandaletlerle tercih edip rahat ve şık bir görünüme sahip olabilir. Gene skinny pantolonların en rahat kullanabilecek vücut şeklide size ait. İncecik görüntünüze incecik şifon ve ipek gömleklerle de güzellik katabilirsiniz. Macerayı seven bir yapınız da varsa modada özgürlüğünüzün tadına varabilirsiniz. Bedeninizi bilerek yaptığınız her alışveriş sizi daha mutlu eder. Şık görünmek bizim işimiz yeter ki vücudumuza objektif bakmayı bilelim /www.istanbul.net Tuğba Gökgöz (ALINTI)


46

Kadın diyorum ! sırtında mutfağının karnında adamının yükü kadın diyorum hani tarlada çapa vuran belini doğrultamayıp evinde erini doyuran... doğum gününde çamaşır yıkayıp yıl dönümünde temizlik yapan geceleri yastığa baş konulan ama töre uğruna canı alınan kadın diyorum kadın diyorum hani haklarına mücadelede yüz yirmi dokuz canın diri diri yandığı her gün canlarının alındığı dede yaşındaki adama dokuz yaşında satılan kadın havva, leyla, şirin, züleyha aşkı uğruna candan geçilen

k adına dair herşey

yakalanınca kara sevdaya ölümüne sevilen... halbuki uğruna cana kıyılan yıllarca mapusta yatılan anamız, bacımız, yarimiz dokuz ay karnında yaşatan bir ömür ardımızda yaşayan annemiz... kadın diyorum heyyy kadın diyorum kara fatma, nene hatun, behiceler ne için canlarını verdiler toprak onlarla toprak vatan onlarla vatan kadınsız doğar mı insan bizim dünyamız, sevdalımız ve de eşimiz bizden farkı olmayan karşı cinsimiz kadın diyorum kadın farkımız yok bir birimizden yeter artık farkına varın !

Yusuf Ziya Leblebici


47 MEK

İR SEV

B BÖYLE

Gönlü Gü

vercinli Ka

dın

önce sesin aralandı k geldi ap ardında ş ılarım aşkın bulu tlar çıkma sonunda s zı e gönlü güv n ercinli kad ın köpüren s im günler bo siyah saçlarınla yu koşuşu p içimin ayk ırı ırmakla durdun rında gamzeleri nd o binlerce e gizlediğin y döküp de ıldızı şimdi üstü me söyle nere ye

lar n yoktu te a z im ir lar sevd aharla b ne kadın iyerlerdi sonb cuktular g o yağmur şasam sanki ç ri sislenir le k azıcık o korkudan göz yoktular n m bıraksa lar sevdim zate emiştir ne kadın sevmek görülm ir böyle b ttular eni unu b i k ın gelir nmay hayır sa ıra mektupları uttular s m hâlâ ara eğildiler birer u d iir gerçek arkı belki bir ş yoktular n ş eski bir lar sevdim zate emiştir ne kadın sevmek görülm ir böyle b ular den tutt m li e a rtir klarımd yalnızlı tıları içimi ürpe luttular ıl u uzak fıs yüzünde bir b i kimbilir k d ö g im i ş r sank boldula zaten yoktular y a k e y im nere emiştir lar sevd ne kadın sevmek görülm ir böyle b HAN Attila İL

Kadın Hakkı Bak ağlıyor için için, Hani nerde kadın hakları Çalışırız geçim için, Hani nerde kadın hakları Meclislerden yerilmişiz, Aklı kısa görülmüşüz, Hep zorula verilmişiz, Hani nerde kadın hakları Kirmanını eğirmez mi, Hamurunu yoğurmaz mı, Seni beni doğurmaz mı, Hani nerde kadın hakları Tık demeden dövülürüz, Ana avrat sövülürüz, Sık sık evden kovuluruz, Hani nerde kadın hakları

artık herk es tutsun da eli tersinden nden kendi şiirinin mi girsin ölü kelebe kler sokağ ına sen bende d gönlü güv aha bitmedin ki ercinli kad ın

Derde yoğa alışığız, Çilelerle buluşuğuz, Birkez gülsek yılışığız, Hani nerde kadın hakları Hatuniyim ne diyeyim, Bitmezki daha sayayım, Cevap verin de duyayım, Hani nerde kadın hakları

Tekin Gön e

N

KADI

dın r ki ka inde e d i Kim eler ış gec ndir. k n u uz k içi bir yatma adın yeşil illi z er ki k okuz Kimi d yerinde d k içindir. a an Harm gibi oynatm limdir. a ir. k Köçe i der ki ay vebalimd m m i K ıdığı ran. ebal. da taş amur yoğu ayal, ne v m u n Boy i der ki h ek, ne Kim şek, ne köç acaklarım. hayat ,b m dö u, ne im kollarım kız kardeşi b e n , n , o e m e b ı N O , kar r. nnem kadaşımdı a , m u r r a v a Y ET HİKM m ı z Na

Aşık Hatuni


48

Makyaj Önerileri DUDAKLAR

Doğru tonu seçin: Çoğumuzun yaptığı şey moda olan herhangi bir rengi almadan önce elimizin üst yüzeyinde denemek. “Ruju parmak ucunda denemek daha iyi bir fikir” diyor ünlülerin makyaj sanatçısı Starley Murray, “Bu şekilde rengi yüzünüzün yanında tutabilir ve nasıl göründüğüne bakabilirsiniz.” (Ayna yok mu? Parmak ucu yine de daha iyi çünkü dudağınızın hem yapısına hem rengine daha yakın bir tercih) Kuru ciltten kurtulun: Dişlerinizi fırçaladıktan sonra diş fırçanızla dudaklarınızı da fırçalarsanız ölü deriden kurtulursunuz ve rujunuz daha güzel uygulanır, kaygan ve yumuşak. Çizgileri doldurun: Ağzınızı kapatın ve renklisini uygulamadan önce renksiz bir parlatıcıyı dudak çizginizin hafifçe dışına taşırın. Dudaklarının üzerinde hafif kırışıklıklar

olanlar için çok faydalı bir yöntem; “görünmez pudra gibi” diyor bir diğer ünlü makyaj uzmanı Shalini Vadhera, ”Rujunuzun bulaşmasını da önler.” Ömrünü uzatın: Rujunuz yemek boyunca dudağınızda kalsın istiyor ama ömrünü uzatabilecek formülleri sevmiyor musunuz? İşte makyaj gurusu Laura Mercier'den bir ipucu; normal bir lipstick ile bir kat çekin, sonra tek katlı bir peçeteyi dudaklarınızın üzerine bastırın ve fırça ya da sünger ile yumuşakça bu peçete üzerinden pudralayın. Rengin sabitlenmesine ve uzun süre muhafaza edilmesi için muhteşem bir taktik. Dolgunlaştırın: Son dokunuş için alt dudağınızın ortasına altın ya da gümüş tonlarında bir lipstick ile dokunun. Bunun dolgun dudaklara sahip olmak için en kısa ve hızlı yol olduğunu hangi makyaj ustasına sorsanız söylüyor. Ama unutmayın ki dudaklarınızı emer ya da büzerseniz Jolie etkisini kaybedersiniz. GÖZLER Sarkmalarla savaşın: Kaşınızın tam altındaki bölgeyi beyaz ya da benzer açık tonlarda bir far ile hafifçe renklendirin diyor Trucco kozmetiklerinin

k adına dair herşey


49

KUSURSUZ BİR YÜZ sanat direktörü Jo Davis; “Yüzünüzün aydınlanmasına ve kaşlarınızın olduğundan kalkık gözükmesine sebep olur ki bu da yorgun gözleri güzelleştirmek için önemlidir.” Eye liner'ınız bulaşmasın: Eye linerı kalem ya da ince bir fırça ile uygulayın ve sonra uyumlu bir renkteki toz far ile üzerinden geçin. Daha da uzun süre dayanması için, far fırçanızı göz kapağınıza sürmeden önce Visine ile ıslatın. Gözlerinizi daha büyük gösterin: Kirpiklerinizin dibine bir kirpik kıvırıcı yerleştirin ve yavaşça uçlara doğru çekin, gittikçe bastırarak diyor Sidney'den makyaj uzmanı Napoleon Perdis. Rimele gelince: Suya dayanıklı rimellere bayılıyor ama çıkartmak için uğraşmayı sevmiyor musunuz? Ünlülerin kendilerini ellerine teslim ettiği Nick Barose önce bir kat normal maskara, sonra üzerine de su geçirmeyenini sürerek bu soruna çözüm getirebileceğinizi söylüyor: “Bu şekilde suya dayanıklı formül kirpikleriniz yerine normal rimel katına kilitlenir ve böylece istediğiniz zaman çok daha kolay çıkar.” Gözlerinizi genişletin: Daha tazelenmiş görünmek için beyaz göz kalemi kullanın – ama bu sefer gözlerinizin altına, üstüne değil. Alt kirpik aralarına ve göz içine yavaşça sürün ve gözyaşı kanallarına gelmeden durun.

Kusurları kapatın… Stratejik olarak: Tüm yüze fondöten – ya da çok fazla kapatıcı- sürmeniz yapay görünebilir hatta hissettirebilir diyor Mercier. Ve sadece ihtiyaç duyulan alanlarda kullanılmasını öneriyor. (İhtiyaç olmayan yerlerde bırakın kendi cildiniz parlasın) Yumuşak bir dokunuş deneyin: Yüzük parmağınız makyaj uygulamak için en uygun araç diyor Davis, çünkü en zayıf olanıdır. Çok daha güçlü olan işaret parmağı rengi çok yoğun uygulayabileceği gibi nazik cildinizi fazlasıyla hırpalayabilir de.(Merhaba kırışıklıklar!) Parlayın: Her yüzün doğal gölgeleri vardır ve onları aydınlatırsanız çok daha iyi görünürsünüz diyor Kevyn Aucoin Beauty'den makyaj sanatçısı Craig Jessup. Bu gölgeleri bulmak için, aynada kendinize gülümsemeniz yeterli; “Daha karanlık alanları göreceksiniz – alt dudağınızın altı ya da gözlerinizin iç köşeleri gibi”. Bu bölümleri aydınlatmak için, parlak beyaz göz farından faydalanabilirsiniz. Ufak bir yüz germe operasyonu: Allığınızı sürmeye elmacık kemiğinin üst kısmından başlayın ve sonra yanağınız boyunca yatay olarak fırçalayın – çapraz ya da aşağı doğru değil - yüzünüzün ortasına gelene kadar. “saç diplerinizde koyu olan allık elmacık boyunca azaldığında yarattığı etkiye bayılacaksınız, tersi yerin” diyor Murray, “Çünkü sizi çok daha genç gösterecek.” Yazı kaynakça: http://www.milliyet.com.tr/


50

“Zavallı tüketim bağımlıları!..” Hayatımızın tüm evresini kuşatan, neredeyse aldığımız nefeste bile çıkar sağlayan kapitalizm maalesef ciğerlerimize kadar indi. Savurgan tüketiciler ve konfor düşkünlerinin başı çektiği kapitalizm köleliği küresel eşitsizliği artırırken, gerek dilimizdinimiz, gerekse insanlığımız ve kültürümüz de giderek kendini kaybetmeye veya deforme olmaya başladı. Çoğumuz farkında bile olmadan kapitalizm denen canavara bazen can, bazen de kan veriyoruz. Emperyalizmin ikizi olan kapitalizmi en güzel anlatanlardan birisi olan Columbia Üniversitesinin Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz, ruhumuza kadar işleyen bu canavarı “Eşitsizliğin Bedeli” isimli kitabında şöyle anlatıyor: “Ben Kapitalizm! Küçük kızlarınızı Barbie Bebeklerle büyüttüm, bugün sizden estetik operasyon için para istiyorlar diye neden şaşırıyorsunuz!Çıkarlarım uğruna kocaman bir moda endüstrisi yarattım! İstediğimi de elde ettim, 17 yaşındaki kızların çoğu dış görünüşlerinden rahatsız. Ben Kapitalizm Bir kadının bir moda dergisini 15 dakika karıştırması kendi vücudunu beğenmemesine yetiyor! Ben Kapitalizm bakış açınızı öyle bir değiştirdim ki, hırsız bir CEO’nun hayat hikayesi sizin için “azim ve başarı hikayesi” olabiliyor. Ben Kapitalizm ortalama bir insanın günde 5,5 saat TV izlediği, kitap okumadığı, tiyatro ve sinemaya çok az gittiği bir toplumda alaşağı edilmek gibi bir kaygım yok! Ben Kapitalizm Steve Jobs tabii ki çok önemli biriydi, ancak %1’inizin ihtiyacı olan makineleri 3. Dünya Ülkelerinde, ucuz işçilerle üretmekte çok başarılıydı… Elbette bütün kapitalistler birer “aziz” gibi konuşacaklar, tıpkı Bill Gates gibi, 150 milyon dolarlık 66 bin m2 bir evde yaşayan bir aziz! Ben Kapitalizm benim yüzümden ortalık miras kavgaları yüzünden kanlı bıçaklı olmuş akrabalarla dolu. Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz bir koşu bandının üstünde fazla yağlarınızı eritmek için ter döküyorsunuz! Ben Kapitalizm benim yüzümden Dünyada 600 milyon obez ve 1,4 milyar açlık çeken insan var! Ben Kapitalizm Starbucks için kahve üreten bir çiftçinin oradan bir bardak kahve satın alabilmesi için 3 gün çalışması gerek! Ben Kapitalizm Uzak Doğu’da 9-12 yaş arası kızlar 200 dolara seks kölesi olarak satılıyorlar. Ben Kapitalizm “serbest piyasa ekonomisi” dünyanın en büyük yalanı. Ben Kapitalizm Amerikalıların % 24’ü eğer milyarder olmaları

k adına dair herşey

yapabileceklerini söylüyor. Ben Kapitalizm kadınlara sesleniyorum! Lütfen birer obje haline geldiğinizi aklınıza getirmeden Victoria’s Secret’a koşun. Victoria’s Secret ülkelerine Türkiye de eklendi, avuç içi kadar çamaşıra 80 dolar verince çok mutlu olacağınızı garanti ediyorum! Ben Kapitalizm 15 yaşındaki bir çocuğun iPad alabilmek için böbreğini sattığını duyunca zevkten dört köşe oldum! Ben Kapitalizm Madonna‘nın sadece Londra’da 8 evi var, ortalama 600 evsize barınak olabilecek büyüklükte. Ben Kapitalizm Tayland da Disney fabrikası için çalışan bir çocuğun Disneyland’e girecek parayı çıkarması için 55 gün çalışması gerek. Afrika kıt’ası dünyanın altın rezervlerinin %90’ını elinde bulundurmasına rağmen, dünyada sadece 4 tane Afrikalı milyarder var. Ben Kapitalizm Afrika Kıt’asından her sene 8,5 milyar dolar değerinde pırlanta çıkıyor, Kıt’anın açlık sorununu çözmeye yetecek miktar… Ben Kapitalizm siz pırlantalara bayılırsınız, Hindistan’da 1 milyon kişi günde 1,2 dolar kazanarak o pırlantaları üretiyorlar. Dünyayı sarışın kadınların güzel olduğuna inandırdım, bu yüzden Asya kıt’asında 300 milyon kadın düzenli olarak beyazlatıcı sabun kullanıyor. Ben Kapitalizm sizin hayatlarına özendiğiniz Hollywood yıldızlarının % 64’ükokain bağımlısı. Ben Kapitalizm yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyorsunuz. Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, artık farkına varın,taptığınız tek Tanrı benim! Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, Müslümanlar 5 yıldızlı Kabe manzaralı otellerinde, “ibadet” ederlerken? Ben Kapitalizm siz hangi Tanrıdan bahsediyorsunuz, bütün Dünya Hıristiyan bayramı Noel’i sırf alışveriş yapıp eğlenmek için kutlarken? ABD’de 7 milyon evsiz insanın olduğundan kimsenin haberi yok çünkü TV’de gördüğünüz Amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyorlar. Ben Kapitalizm yine başardım! Bütün kadınları dolapları tıka basa dolu olduğu halde giyecek hiçbir şeyleri olmadığına inandırdım. Dünya nüfusunun % 50’si dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin % 1’ine sahip. Dünya nüfusunun % 1’i dünya kaynaklarının ve zenginliklerinin % 50’sine sahip. Ben Kapitalizm ve bankacılar benim evlatlarım. Amerikalıların % 85’i eğer ekonomik durumları daha iyiye gidecekse faşist bir hükümeti seçebileceklerini söylüyor; İşte bu kapitalin gücü! Sizi özgür bırakmayan, fikirlerinize sansür vuran, en sonunda polis kurşunuyla öldüren bir devleti kendi elinizle kurmanız ne tuhaf!Sizin ağzınızı burnunuzu kırıp hapse tıkmaları için bir devlet kuracak parayı, kendi vergilerinizle sağlamanız ne kadar tuhaf? Amy Winehouse gibi bağımlılara acırken, hepinizin birer bağımlı olduğunu unutmanız ne kadar komik ! Zavallı tüketim bağımlıları…”


51

Uçurtmamın Çıtasında Martı Var Mersinli Şair Gökçe Özer, 11 yaşından beri yazdığı şiirlerini”Uçurtmamın Çıtasında Martı Var” isimli kitapta topladı. Ressam olan babasının etkisinde kalıp, önceleri resim çalışması yapan ve okulda aldığı derecelerin ardından şiir yazmaya başlayan Özer, bu kitabını 43 yaşında kaybettiği babasına atfettiğini belirtiyor. Şiir ve resim çalışmalarında aldığı derecelerde ve yaşamında babasının çok özel bir yeri olduğunu söyleyen Gökçe Özer, erken yaşta evlendiğini, ancak evliliğinin ne şiir yazmasını ne de okumasını engellediğini belirtiyor. Sosyal Hizmetler mezunu olan Gökçe Özer, çocuklarınına zaman ayırabilmek için geceleri şiir yazdığını ifade ederken, kitabının ismi konusunda da şöyle diyor: “ Kitabımın kapağı da babamın mezar taşıyla aynı renk. Çok severdi turkuaz mavisini... Onunla deniz kenarında sayılı vakit geçirdiğimiz zamanlardan birinde, martıları çok sevdiğini ve güçlü olduklarını söylemişti ve onlar kadar olmadığını söylemişti. O yüzden kitabımın adını Uçurtmamın Çıta sında Martı Var olarak koydum.”

SINIR Yüreğim yorgundu peşevar'e indiğinde Kurumuş yaprak bile yoktu ağıdımı uçuracak Yere vuran gözlerime el salladım Gümüş rengi betona diz kırarak Yolmadan saçlarım elime geldi Lekelediğin ruhun köprücük kemiğinde Belirirken bilemedim kimin ellerinin iziydi Bahçemdeki masal çiçeklerimi çivileyerek Kırdın sadakat zincirini Yorma artık ayağımın dibine düşmüş son rengi Yalvarırım bırak beni


52

Anne çocuk ilişkisi tirmek; yemek pişirirken, arabayı yıkarken, temizlik yaparken size yardımcı olması; birlikte alışverişe çıkmak; akraba, komşu ziyaretlerinde veya banka ya da postaneye giderken size eşlik etmesi, ailece yenen akşam yemekleri gibi… Ayrıca kaybedilen zamanı maddi şeylerle telafi edemeyeceğinizi unutmamalısınız. Para yerine koyulabilir, ancak zaman asla geri getirilemez. 2- Mükemmel olmaya çalışmayın.

Sevgili anne babalar; Çocuklarımızın mutluluğu ve ailelerle ortak yaşantımızın kolaylığının interaktif bir okul-aile işbirliğiyle sağlanacağına inanıyoruz. Bu nedenle anne babalar duygu, görüş ve izlenimlerini paylaşmak üzere bizi her zaman arayabilir ve ziyaret edebilirler.

Anne-baba olarak elinizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edin. Ancak kusurlarınız olabileceğini, zaman zaman hatalar yapabileceğinizi de kabul edin. Çocuğunuzun mükemmel bir anneba baya değil, onu seven, koruyan ve kabul eden bir anne ile babaya

Veli görüşmeleri, özel günler ve kutlamalar , geziler, velilerimizin okul yaşantısı ile daha yakından ilişki kurması için yapılan etkinliklerdir. Büyük grup etkinlikleri dahilinde sunum günleri de ailelerin katılımıyla gerçekleşen çalışmalardandır. Ayrıca günlük etkinliklerimizi birlikte yaşamak üzere anne babaları okulumuzda ağırlamak bizi çok mutlu eder. Velilerimiz ve çocuklarımızla birlikte oyunlar oynar, masallar okur, faaliyetler yaparız. Sınıf ve öğretim yaşantısına katılım için çok keyifli bir fırsat olan bu anne baba günleri çocukların heyecanla beklediği günlerdir. Anne – Babalara 10 Altın Kural Anne Baba olmak öncelikle yetişkinliğin gereklerini yerine getirebilecek olgunluk seviyesinde olabilmekle ilgili önemli bir konudur. Çünkü çocuk yetiştirmek ve sorumluluğunu alabilmek geri dönüşü olmayan bir süreçtir. 1- Çocuğunuzun en önemli istek ve ihtiyaçlarından biri ona zaman ayırma nızdır.

k adına dair herşey

Kısa, yoğun et kileşimler günlük rutinleri pay laşmanın yerini tutmaz. Buna ila ve olarak, aile yaşamınızın gün lük rutinlerini ço cuğunuzla paylaş malısınız. Ör neğin çamaşırları makineye atmak; yıkanmış ça maşırları asmak; bulaşıkları yerleş

ihtiyacı vardır. Ayrıca herkesin hata yapabileceğini ve hataları hoş görebilmeyi bilmek ve bu hataları birer öğrenme fırsatı olarak değerlendirebileceğini anlamak, çocuğunuza verebileceğiniz paha biçilmez bir yaşam dersi olacaktır. 3- Çocuğunuz için söylediklerinizden çok, yaptıklarınız anlam taşır. Uzun konuşmalar ve nasihatler nadiren akılda yer eder, oysa davranışlarınız etkili, net mesajlar verir. Örneğin çocuğunuzun dürüst ve şefkatli bir insan olmasını istiyorsanız, öncelikle siz dürüst ve şefkatli davranan biri olmalısınız. 4- Konuşmaya başlamadan önce çocuğunuzu dinleyin. Konuştuğunuz konu ne olursa olsun, siz ne kadar çok dinlerseniz, çocuğunuz da size o kadar çok şey anlatır. Elbette bu da karşılıklı konuşmanızın çok daha etkili ve anlamlı olmasını sağlar. 5- Özgüven ruh sağlığının temel taşıdır. Çocuğunuz, yalnızca yaşına uygun olmak kaydı ile, kendi seçimlerini yapabilme ve kararlarını verebilme olanağını bulabilirse net ve sağlam bir özgüven duygusuna sahip olabilir.


53 Örneğin, çocuğunuzun hatalı davranışlarını düzeltmeye çalışırken, ona iki doğru seçenek sunabilir ve bunlardan birini kendisinin tercih etmesine izin verebilirsiniz. 6- En etkin ceza, zamanında verilen, geçici olarak uygulanan ve çocuğun neyi, neden onaylamadığınızı anladığı cezalardır. Çocuğunuza doğru davranışları, sınırları ve kuralları öğrenmesi için ceza vermeyi gerekli gördüğünüz durumlarda, bu cezanın hatalı davranışla ilişkili ve orantılı bir ceza olma gerektiğini; cezanın amacının intikam almak ya da çocuğu üzmek değil, doğruyu anlamasına yardımcı olmak olduğunu; cezanın geçici bir süreyi kapsaması gerektiğini ve çocuğunuzun hangi davranışını onaylamadığınızı ve beklentinizin ne ol duğunu açık bir şekilde anlamasını sağlamayı kesinlikle ihmal etme melisiniz.

Siz kısıtlı kaynaklarımız ı özenli ve doğru kullanırsanız, çocuğunuz da bunu öğrenecektir. Elbette ki bu da onun sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam sürmesine katkıda

7- Çocuğunuz size bir soru sorduğunda, konu ne olursa olsun basit ve güvenilir bir cevap verin. Ölüm, doğum ve ben zeri zor konulardaki soruların uzun uzun açıklamalar gerek tirdiğini düşünebilirsiniz. Ancak aslında çok fazla ayrıntı ve bilgi vermek bir varil suyu bir bardağa doldurmaya çalışmaya benzer: Bu kaynakların israf olmasına ve alıcının yorulmasına neden olur. Çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun kısa, net ve doğru bilgileri vermeniz her zaman için yeterli olacaktır. 8- Yaşadığınız çevreye saygı göstermeyi günlük yaşamınızın önemli bir parçası haline getirin.

bulunacaktır. 9- Çocuğunuz yaşamı içerisinde birçok kişi ile ilişki kuracaktır. Arkadaşlar, öğretmenler, akrabalar, komşular ve belki de üvey anne-baba ya da kardeşler gibi farklı birçok kişi ile ilişkiler kuracaktır. Ancak tüm bu ilişkilerin arasında sizinle olan ilişkisinin her zaman eşsiz, özel ve kalıcı bir ilişki olacağını unutmamalısınız. Dolayısıyla sizin öncelikle bu ilişki içerisindeki rolünüze odaklanmanız en doğrusu olacaktır. 10- Çocuğunuz anne-babalığınızı ödüllendirmek zorunda değildir. Anne-baba olmanın sağladığı tatmin duygusu içten kay naklanır. Zaman zaman bu tatmini hissetmekte zorlanıyorsanız, dünyanın en zor ve en önemli işine soyunduğunuzu unutmayın. Anne-babalık büyük mutluluklar, derin üzüntüler ve her şeyden de önemlisi büyük ve kalıcı bir tatmin içeren bir iştir. KAYNAKÇA: http://dogananaokulu.meb.k12.tr/


54

! m palı

a Y ı l Tat

HİNDİSTAN CEVİZLİ TART PASTA Malzemeler: Tart Hamuru İçin: 2 Adet Yumurta 250 Gram Margarin 1 Su Bardağı Şeker 1 Kahve Fincanı Süt 1 Paket Vanilya Yarım Çay Kaşığı Kabartma Tozu 2 Su Bardağı Un Ara Katı İçin: 250 Gram Hindistan Cevizi Rendesi 150 ml Süt 50 Gram Tereyağı 7 Yemek Kaşığı Şeker 1 Kutu Krema ( 200 ml ) 1 Yemek Kaşığı Nişasta ( Mısır ) 1 Paket Vanilya Üzeri İçin: 200 Gram Bitter Çikolata Yapılışı: Pasta Tarifi'nin tart hamurunu hazırlamak için, küçük sos tavası içerisinde margarini eritip, ılık hale gelmesini sağlıyoruz. Derin kap içerisine eriyen margarin, süt ve şekeri ekleyerek mikserle şeker eriyinceye kadar çırpıyoruz. Yumurtaları da tek tek ekleyerek çırptıktan sonra kabartma tozu, vanilya ve unu ekleyerek spatula yardımıyla pürüzsüz kıvam elde edinceye kadar karıştırıyoruz.

k adına dair herşey

28 cm orta büyüklükte tart kalıp içerisini margarinle yağlayıp (ya da yağlı kâğıt serebilirsiniz ), hazırladığımız tart hamuru kalıp içerisine döküyoruz. Kabartmasını engellemek için kürdan ile delikler açıp, önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişirmeye bırakıyoruz. Kontrollü şekilde pişirip, pişen tartı fırından çıkarıp soğumaya bırakıyoruz. Ara katı kremasını hazırlamak için, küçük tencere içerisine krema, şeker ve tereyağını ilave edip ocağa alıyoruz. Isınıp kaynamaya başlamadan hemen ocaktan alıp içerisine hindistan cevizini ekleyip karıştırıyoruz. Başka küçük tencere içerisine mısır nişastası ve sütü karıştırarak pişirmeye bırakıyoruz. Kaynamaya başladıktan sona ocaktan alıp, hindistan cevizi olan karışım içerisine dökerek bütün malzemeyi karıştırıyoruz. Soğuyan tartı hamurunun üzerine hazırlığımız kremayı dökerek eşit şekilde yayıyoruz. Süslemesi için bitter çikolatayı benmari usulü eritip, kremanın üzerine döküp soğuması için buzdolabında 2-3 saat dinlendirmeye bırakıyoruz. Dinlenen Hindistan Cevizli Tart Pastayı dilimler halinde keserek servis tabağına alarak sunabilirsiniz. Afiyet Olsun.


Tat lı

55

Yap a

lım

EV YAPIMI EKLER PASTA Malzemeler: Pasta Tarifinin Hamuru İçin: * 3 Adet Yumurta * 2 Yemek Kaşığı Tereyağı * 1 Su Bardağı Su * 1.5 Su Bardağı Un * 2 Tatlı Kaşığı Şeker * 1 Paket Vanilya * 1 Çimdik Tuz Pasta Tarifinin Kreması İçin: * 1 Adet Yumurta Sarısı * 5 Yemek Kaşığı Şeker * 2 Su Bardağı Süt * 2 Yemek Kaşığı Un * 2 Yemek Kaşığı Nişasta ( Mısır ) * 1 Paket Vanilya * 1 Paket Krem Şanti ( Sade ) Üzeri İçin: * 80 Gram Bitter Çikolata * 1 Yemek Kaşığı Tereyağı * 2 Yemek Kaşığı Süt Yada * 1 Su Bardağı Süt ( Soğuk ) * 2 Yemek Kaşığı Hazır Çikolata Sosu ( Tepeleme ) Pastanın Süslemesi İçin: * 40 Gram Beyaz Çikolata * Toz Fıstık, Hindistan Cevizi, Pasta Süsleri... Yapılışı: Pasta tarifinin hamurunu hazırlamak için tencere içerisine su ve tereyağını ilave edelim ve ocağa alıyoruz. Su kaynamaya başlamadan, içerisindeki tereyağı eridikten sonra şekeri ve bir çimdik tuzda ilave ediyoruz. Tencere içerisindeki su kaynamaya başladıktan sonra unu ekliyoruz ve hızlı şekilde karıştırıyoruz. Unu eklediğinizde koyulaşıp kendini toplayacaktır. Sizi endişelendirmesin. Hızlı şekilde karıştırdıkça hamur kıvamını alıyor. Kıvamını alan hamuru ocaktan alıp soğumaya bırakıyoruz. Tamamen soğumasını bekleyin... Hazırladığımız pasta hamurunu tamamen soğuduktan sonra 3 adet yumurtayı tek tek ilave ediyoruz. İlk önce bir tanesini ekliyoruz. Hamura güzelce yediriyoruz. Ardından 2. yumurtayı da ilave ederek hamura iyice yedirmeye devam ediyoruz. 3. yumurtayı da kırıp ve vanilyayı da ekleyerek hamuru iyice yoğurarak yedirdikten sonra 15-20 dk. hamuru dinlendirmeye bırakın...

!

Dilerseniz çırpıcı ile de hamura yedirme işlemini yapabilirsiniz ama ben yoğurarak yumurtaları hamura yedirmeyi tercih ediyorum. Pastanın hamuru sıkma aparatına doldurup yağlı kağıt serili tepsiye aralıklı şekilde şeritler halinde sıkarak diziyoruz. Poşet içerisine doldurup, uç kısmını keserek uygulayabilirsiniz ama biraz zorlanabilirsiniz. Sıkma torbası kullanabilirsiniz. En kalın uç kısmını kullanarak tepsiye sıkarak hazırlayabilirsiniz. Tercihinize göre büyüklükleri ayarlayabilirsiniz. Ama kabaracağını unutmayın. Küçük ya da orta büyüklükte ekler pasta yapmanızı öneririm. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında hafif üstleri pembeleşinceye kadar pişirmeye bırakıyoruz. Yaklaşık 30-40 dk. arasında pişiyor. Fırınların ısı ayarları değişiklik gösterdiği için dikkatli pişirin. Pişirirken asla fırının kapağının açmayın, ekleriniz söner. Hamur kabarıp kuruduğu zaman ve yoğun şekilde hamurun kokusunu duyuyorsunuz, piştiğini anlıyorsunuz. Pişen ekleri hemen fırının kapağını açmayın çünkü sıcak ve soğuk hava temasında sönebilir. Pastamızın kremasını hazırlamak için, tencere içerisine yumurta sarısı, süt, şeker, un ve mısır nişastasını ekleyerek, tel çırpıcı ile karıştırarak pişirmek için ocağa alıyoruz. Göz göz olup kaynamaya başladıktan sonra tereyağı ve vanilyayı ilave ederek bir taşım daha karıştırıp ocaktan alıyoruz. Soğumaya bırakıyoruz ve soğuduktan sonra toz halinde bulunan krem şantiyi ekleyerek mikserle pürüzsüz kıvam oluncaya kadar çırpıyoruz. Bitter çikolatayı küçük küçük parçalar halinde kırıyoruz ve bir cam kase içeresine alarak süt ve tereyağı ile benmari usulü eritiyoruz. Eğer hazır çikolata sos kullanacaksanız tarifindeki gibi süt ile pişirip soğumaya bırakabilirsiniz. Ekler pastanın orta kısımlarından hafifçe keserek ikiye kestikten sonra krema ile doldurup kapatıp, servis tabağına diziyoruz. Üstüne benmari usulü erittiğimiz çikolatayı ya da çikolata sosunu dökerek hazırlıyoruz. Bütün eklerler bitinceye kadar hazırladıktan sonra süslemesi için, beyaz çikolatayı benmari usulü eriterek sıkma torbasına doldurup dileğinizce süsleyerek, ardından isteğinize göre toz fıstık, hindistan cevizi veya pasta süsleri ile süsleyerek, buzdolabında en az 2-3 saat dinlendirdikten sonra servis tabağına alarak Lezzetli Ev Yapımı Ekler pastayı servis edebilirsiniz. Afiyet Olsun. Kaynakça: http://www.tatlitarifleri.info/


56

' Ressamın Fırçasından Kadınlar' Ressam Gülser Kılıç'ın ''Res samın Fırçasından Kadınlar'' adlı resim sergisi Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’nde açıldı. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü çerçevesinde açılan sergi büyük ilgi gördü. Açılış kurdelasını İstanbul Muharip Gaziler Derneği Baş kanı Ahmet Kendigel ve Derne ğin Kadın Kolu Başkanı Zey

nep Süngü, Ebru Sanatçısı Seçil Özyıldırım’ın kestiği ''Ressamın Fırçasından Kadınlar'' sergisinde, sanatçının fırçasından çıkan portreler ziyaret çilerin beğenisini kazandı. Orhan Kemal İl Halk Kü tüphanesi’nin salonundaki sergi bir hafta süreyle ziya rete açık kaldı.

MYA Uluslararası Taşımacılık Dış Tic. EGE AIR EXPRESS KARGO KURYE

MNK NAKLİYAT

Atatürk Mh. Mustafa Kemal Paşa Cd. Yeteraydın Apt. No:36 D:11 B.Çekmece-İST. info@myatransport.com n.nakliyat@gmail.com Tel: 0212. 881 22 05 Gsm: 0546 801 05 79 Fax. 0212. 881 22 85 n.karadag@myatransport.com www.myatransport.com Sosyal Tesisimiz: Golden Hill Hotel Krş. Dörtyol Bulvarı Sıla Düğün Salonu Yanı Doğubeyazıt - TURKEY


57

İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu 22 Nisan Cadde Bostan Kültür Merkezi

"İnsan neden güç ve mevki sahibi olduğunda er demlerini unutur?" Olay Rusya'da geçer. Bir taşra kasabasında... Her şey den önce yani, insanlara kağıtlardan çok inanan, kasaba nın en sorumlu mevki sahibi amiridir, Petrof. Dürüst, yardım sever, iyi bir insandır. Bü tün kasaba onu seviyor, saygı du yuyordur. Peki ya otorite? Oto rite sahibi midir?Erdemleri ve o toritesi arasında sıkışmış bir insanın, her çağda karşılaşılan, çok tanıdık, hatta başımıza gelebilecek değişiminin/dönüşü münün yarı tatlı öyküsüdür bu... Trajik, komik, hipnotik bir öykü...Peki ama bu öyküde "İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?" Yazan: Nazım Hikmet Yöneten: Emrah Eren Dekor - Kostüm Tasarım: Barış Dinçel Işık Tasarım: Yüksel Aymaz Hareket Düzeni:

Esra Yurttut Oynayanlar: Aşkın Şenol, Baransel Gürsoy, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ, Pınar Tuncegil Gizle


k adına dair herşey


59



61

SEVGİ Günümüz dünyasında her şeyin yoz laşarak, internet ve sanal ortam da paylaşılır olması göste riyor ki; şu anda en çok ihtiyacımız olan şey sadece sevgi…

şeyin üstünde gören insanlar, kusur arayanlar, dudak bükerek küçümser bir bakışla, dudağının ucundan dökülen küçük cümlelerle, her şeyi ben yaparım… Her şeyden ben anlarım edasıyla, burnunu yukarı dikerek; ay sende kimsin bakışı yok mu? Egosunu tatmin edememiş, kendini her şeyin üstünde gören, kibirden küfelik olmuş, kendi göz ucunu bile görmekten aciz bu insanlar, yozlaşmış kültürün temsilcileridir. Keşke ruhumuzu kıskançlıklarımızın kurbanı etmesek, sadece güzel gözle baksak. Dün, bugün, yarın üçlemesini kavrayabilsek bugünden yarını sevgi ağıyla örsek.

İnsan oğlunun yaradılış ında sev giyle har

İnsan olarak dünyanın her hangi bir yerinde yaşanan bir acıyı yüreğimizin ta derinlerinde hissediyoruz. İşte bu duygu insan olduğumuzun ortak yürek acısıdır. Bu acının rengi, dilsiz çığlığımız hangi dilde, hangi sözcüklerle dökülürse dökülsün hep aynıdır. Bütün yoksul gülüşler, bütün acılar, bütün kahkahalar, hangi kentte, hangi şehirde, hangi ülkede olursa olsun renkleri hep aynıdır.

Gülfer Ceylan Güreş manlanıp, sevgiyle yoğrulmak var.

Sevginin olmadığı yerde paylaşım, paylaşma da olamaz. Sevgi; hayata ilk merhabamızla başlar. Bir annenin yavrusuna duyduğu özlem, bir bebeğin küçücük elleriyle annesine güvenle sımsıkı sarılışıdır. Bütün canlıların ortak yaşam biçimidir sevgi. Günümüz dünyasında görüyoruz ki, sadece çıkar amaçlı kurulan dostluklar ve çıkara dayalı kurulan insan ilişkileri yozlaşmanın ve sanallaşmanın bir ürünüdür. Bu yüzden sevgisiz bir toplum ne yazık ki suç işlemeye eğilimli bir toplumdur. Günümüzde bunun örneklerini sıkça görüyor ve yaşıyoruz. Son yıllarda artan terör olayları, özellikle aileden kopuk yaşayan çocukları hedef alarak, terörü yöneten ve yönlendiren insanların tuzağına düşürüyor. Hırsızlık, sahtekârlık, insan dolandırıcıları ve gözlerini yukarıya dikip başkalarının üzerinden geçinen, duygu sömürüsü yaparak insanların ruhuna kadar giren yürek hırsızları vardır. Bütün bunların en büyük sebebi s e v g i s i z l i k t i r. A i l e d e n b a ş l a y a r a k ö n c e çocuklarımıza sevgiyi aşılayıp eğite biliyorsak topluma kazandırmaya hazır bireyler yetiştiriyoruz demektir. Sevgiyle yetişmiş insanlar çevresindeki insanlara da sevgiyle, iyilikle yaklaşırlar, art niyet beslemeden, çıkar gözetmeden sadakatle bağlanırlar. Kadın erkek olarak değil de bir birimize insan olarak yaklaşırsak ve özellikle de hemcinslerimize göz ucuyla bakıp kibirli bir bakış fırlatmasak… Bak o zaman paylaşmanın güzelliğine. Kendini her

Dünyanın üzerinde koşup Böğrünü tekmelercesine Aynı aşk gemisinin içinde Boğazına düğümlenir her cümle Yüreğinden dökülür kirpiklerine Acının rengi değişmez gözlerimizde Yara yaradır işte Acıyı paylaşmıştım bu mısralarımda.

İnadına sevgi diyorum, sadece bir yudum sevgi… Hayaller kurup, bir avuç düş biriktirdiğimiz şu dünyada sevgiyle yaşamayı umut ederek… Çıkarsız, yalın ve işten kurulan dostluklar yaşamı güzelleştirir. Gönül gözünüz hep açık olsun umudunuz hiç tükenmesin sevgi yüreğinizde hep sıcacık taze bir bahar olarak kalsın. Sevgiyle kucaklıyorum, sevgiyle selamlıyorum hepinizi…


62

k adına dair herşey



64

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?”

k adına dair herşey


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.