Yildizlar - Sayi 11

Page 1


Merhaba,

Ü

niversitemizin kuruluşunun 100. Yılını yüzlerce proje gerçekleştirerek tamamladığımız bugünlerde yeni bir yüzyıla başlamanın verdiği coşkuyla değerli Yıldızlıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum. İktisadi gelişmenin en önemli unsurlarından biri sanayileşmek ise sanayileşmenin devamlı ve yayılan bir yapı kazanması içinde teknolojik ilerleme ve Ar-Ge üretiminin yapılması diğer önemli bir unsurdur. Türkiye’de bilim politikası alanındaki çalışmaların bir değerlendirilmesi yapıldığında; Ar-Ge çalışmaları için yeterli kaynağın ayrılması, ayrılan kaynakların harcanmasında da etkili koordinasyon denetimi sağlayacak mekanizmaların oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Araştırma geliştirme faaliyetleri tüm dünyada büyümenin, verimliliğin ve rekabet avantajının önemli bir dinamosu olarak hız kazanmaktadır. Ar-Ge’nin hedeflerine ulaşabilmesi için, kamu-özel sektör arasında sorumlulukların paylaşılması, bilişim teknolojileri ve insan kaynakları ile ilişkilerinin irdelenmesi, teşvik ve finansman boyutlarının dikkate alınması ve harcamaların doğru ve dönüşü olan alanlara kanalize edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, uluslararası rekabette daha kalıcı bir konum elde etmek için inovasyona ağırlık verilmesi gerekliliği de dikkat çekmektedir. Bugünün iş dünyasında inovasyon, bir kerelik değil tekrarlanabilir ve sistemleştirilebilir olmalıdır. İnovasyon, bir ülkede sürdürülebilir büyümenin, toplumsal refahın ve istihdamın sağlanması için tek çözümdür. Bütün inovasyon çalışmalarının kaynağı, planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen araştırma-geliştirme faaliyetleridir. Bilimsel bilgiye yönelik organize edilmiş araştırma ve geliştirme faaliyetleri tüm ekonomiye yayılmakta ve paylaşılmakta; bunun sonucunda da ekonomik büyüme gerçekleşmektedir. 21. Yüzyılın yapılanmasında “girişimcilik”, “Ar-Ge” ve “inovasyon” vazge-

çilmez başarı faktörleri haline gelmiştir. Bu faktörleri zekice kullanan, hızla ve esneklikle şekillendirebilen kişiler ve kurumlar oyunun kurallarını belirleme hakkına sahip olmaktadırlar. Bu gerçekler ışığında, üniversite-sanayi-kamu işbirliğini kurumsallaştırmak ve sanayicilerimizin Ar-Ge ve inovasyona dayalı ihtiyaçlarının, sanayi işbirliği ile üniversite bilimselliği kapsamında çözüme kavuşturulması amacıyla Üniversitemiz, 100. Yılımız olan 2011 yılını Ar-Ge yılı olarak ilan etmiştir. Yeni yüzyılın başlangıcında, Üniversitemizin geleceğini inşa etmek ve böylece ülkemizin gelişimine hizmet edecek Ar-Ge hedeflerimizi ve politikalarımızı hayata geçirmek temel amacımız olacaktır. 2012 yılında Üniversitemiz’in tüm çalışanlarına sağlık, mutluluk ve başarılar diler, yeni yılda tüm beklentilerinizin karşılanmasını ve hayallerinizin gerçeğe dönüşmesini temenni ederim. Prof. Dr. İsmail YÜKSEK Rektör


İÇİNDEKİLER 4 10 12 16 18

2

24 28 32 33 34 38 44 46 50

YILDIZ GÜNLÜĞÜ Basında yıldız yeni akademik yılın ilk dersi verildi 4. DÖKÜM VE ÇEVRE SEMPOZYUMU (IFES 2011)17-18 Kasım 2011

12

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ’NİN YTÜ İLE İŞBİRLİĞİ ADIMLARI TAYKON 2011 MECLİSTEKİ “YILDIZ”LAR Yıldız, Sanat ile Renklendi 9. Uluslararası Kırılma Konferansı ULUSLARARASI ETKİNLİKLERİMİZE YENİ BİR SEMPOZYUM EKLEDİK

18

GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR MESUT GÜNER İLE SÖYLEŞİ Mezunlar 100. Yıl’da buluştu DÜNYA’YA YILDIZ’DAN AÇILMAK İSTER MİSİNİZ ANKARA’DA “YILDIZLILAR GECESİ”NDEN YILDIZLAR GEÇTİ

iletisim@yildiz.edu.tr

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ( SORUMLU )

YILDIZ TEKNİK ÜNIVERSİTESİ ADINA İMTİYAZ SAHİBİ

Aslıgül Topuz

Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

N.Bilge Ok Merve Koçal Mine Kurtuluş Merve Karataş

YAYIN DİREKTÖRÜ

Yard. Doç. Dr. Zehra Yumurtacı YTÜ İletişim Koordinatörü DİREKTÖR YARDIMCISI

Muhammed Attila Sevim

46 GÖRSEL YÖNETMEN

Zeyneb Şahin AJANS CF - CATCH FUTURE

YAZI İŞLERİ

FOTOĞRAF

Nur Burgazoğlu Baran Saraç Merve Koçal

İzzetpaşa Mh. Abide - i Hürriyet Cd. No: 158 Kat: 3 34381 Biz Cevahir İş Merkezi Çağlayan, Şişli / İstanbul T. 0 212 232 89 52 F. 0 212 232 89 47 E. info@ajanscf.com BASKI

Mavi Ofset T. 0212 549 25 28

Bu derginin içeriği Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Koordinatörlüğü tarafından hazırlanır. Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.


ÜNİVERSİTEMİZİN İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ’NİN KALİTESİ BELGELENDİ… YTÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ’NDE “ISO 9001:2008” BELGELENDİRME SÜRECİ

54

80

TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN AR-GE YILDIZI Ar-Ge ve İnovasyonun Yükselen Yıldızı YTÜ Teknopark

54 61 64

SOSYAL MEDYA VE ÜNİVERSİTELER

66 70 72

EURASIA WASTE MANAGEMENT SYMPOSIUM YILDIZ’IN 100. YILINDAN CUMHURİYET’İN 100. YILINA “Bir Ar - Ge Üniversitesi Olarak YTÜ.”

DÖRT GÖZLE BEKLENEN TUDES 2011 BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

80 84

“Hilye-i Şerîfeler” YIlDIz SarayI’nda Sergilendi

86 88 92 96 100 102

100. yıl etkinlikleri listesi

106

Üniversite ve Güvenlik “100. yılımızda söz veriyoruz, Atam” YTÜ’de Harİtacılık Bİlİncİ “İNŞAAT FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. HAYRULLAH AĞAÇCIOĞLU İLE SÖYLEŞİ” ZAMANIN “YÜZ”LERİ

100

53

AR-GE PROJESİ OLAN GİRİŞİMCİLERE 100.000 TL HİBE

ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ; YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PROGRAMI

88

52

3


YILDIZ GÜNLÜĞÜ Ödüllü Yıldızlar

2

010-2011 döneminde üniversitemizi ve meslek yüksekokullarımızı derece ile bitiren öğrencilerimizin ödüllendirildiği 100. Yıl Öğrenci Ödül Töreni 29 Kasım 2011 tarihinde Yıldız Kampüsü Oditoryumu’nda gerçekleştirildi. Tören, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’in açılış konuşmaları ile başladı. Üniversite bazında ilk üçe giren öğrenciler plaket ve başarı belgelerini Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten alırken; fakülte, bölüm ve programlarında dereceye giren öğrencilere ödülleri dekanları, bölüm başkanları ve müdür yardımcıları tarafından takdim edildi. Mezunlarımızı ve ailelerini tebrik ediyor, kendilerine iş yaşamlarında başarılar diliyoruz.

Öğretmenler Günü

G

azi Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Kasım 1928 tarihinde Başöğretmen kabul edilmesinin anısına 1981 yılından itibaren kutladığımız Öğretmenler Günü her yıl olduğu gibi bu yıl da Eğitim Fakültesi’nin hazırladığı kapsamlı bir program eşliğinde kutlandı. 24 Kasım Perşembe günü Elektrik- Elektronik Fakültesinin konferans salonunda gerçekleşen programa başta Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ Yönetim Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mehmet Ahlatcıoğlu ve Eğitim Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Göksel Ağargün olmak üzere diğer fakülte dekanları, birçok öğretim elemanı ve çok sayıda öğrenci katıldı.

4

Erişilebilir Üniversite

Y

ıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne (TOFD) bir ziyaret gerçekleştirerek erişilebilir bir üniversite hedeflerini ve bu konuda TOFD’den destek alabileceklerini dile getirdi. TOFD Merkez Binası’ındaki iş atölyelerini gezen Genel Başkan Ramazan Baş ve Yüksek, engelleri aşma ve erişilebilir üniversite konusunda fikir alışverişinde bulundu. Ziyaretin sonunda TOFD tarafından yürütülen plastik kapak toplama kampanyasının Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de yürütülmesi için bir protokol imzalanırken, Prof. Dr. İsmail Yüksek TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş’a bir plaket armağan etti.


Yıldız Teknik Üniversitesi’inde Yeni Anayasa Paneli Prof. Dr. Turan YAY

Y

ıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım 2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez Kampüsü Hünkâr Salonu’nda, Üniversitemizin 100. Yılını Kutlama Etkinlikleri kapsamında “İktisat Tartışmaları II: Yeni Anayasa” adlı bir Panel düzenlemiştir. İçinde bulunduğumuz yılın en önemli toplumsal ve güncel sorunlarından biri olan “Yeni Anayasa”, altı farklı Üniversiteden/Kurumdan 10 Bilim İnsanı/Panelist tarafından iki oturum halinde tartışılmıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’ın oturum başkanlığını yaptığı sabah oturumunda “Anayasanın İktisadi Temelleri”, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat (Bilgi Üniversitesi), Prof. Dr. Güneri Akalın (İstanbul Aydın Üniversitesi) ve Prof. Dr. Turan Yay (YTÜ) tarafından ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Tartışmada Anayasada bulunması gereken ya da gerekmeyen iktisadi ilke-

ler ne olmalıdır? Sorusu ön plana çıkmıştır. Panelin öğleden sonraki “Anayasadan Beklentiler: Nasıl Bir Anayasa?” başlıklı oturumu Prof. Dr. Murat Demircioğlu (YTÜ) tarafından yönetilmiş ve Prof. Dr. Sibel İnceoğlu (Bilgi Üniversitesi), Prof.Dr. Mustafa Erdoğan (İstanbul Ticaret Üniversitesi), Doç.Dr. Ozan Erözden (YTÜ) ve İstanbul Barosu Eski Başkanı Avukat Muammer Aydın konuşmacı olarak görüşlerini ifade etmişlerdir. Konuşmacıların sunuşlarından şu kavram ya da konular özellikle ön plana çıkmıştır: Toplumun Anayasal talepleri (özgürlük, yönetime katılma ve adalet talepleri), Anayasa tartışmalarındaki temel çatışma konuları (Etnik kimlik, inanç kimliği, yargının bağımsızlığı/tarafsızlığı, sivilleşeme), Halksız Demokrasi, Haksız Hukuk, Çoğulcu Rejim, Demokratik İşleyiş, Hukukun Üstünlüğü ve İnsan Hakları. Konuşmacıların büyük çoğunluğu Anayasa değişikliğinin, beraberinde ya da öncesinde önemli zihniyet değişikliği gerektirdiğini ileri sürmüşlerdir.

Prof. Dr Ferruh Ertürk (1949 – 2011) Yaptığı başarılı çalışmalarla Yıldız Teknik Üniversitesi’ne değerli katkılarda bulunan, Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ferruh ERTÜRK hocamızı kaybettik. Hocamız 24 ağustos 2011 Çarşamba günü aramızdan ayrıldı. Yard.Doç.Dr.Tanla ABKAN (1970-2011) Yıldız Teknik Üniversitesi’ne değerli katkılarda bulunan, Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Yard.Doç.Dr.Tanla ABKAN hocamız 20 Ekim 2011 tarihinde vefat etti. 1970 yılında doğan ABKAN’ın cenazesi 22 Ekim 2011 Cumartesi günü, Zincirlikuyu Mezarlığında defnedildi. Hocalarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.

5


YILDIZ GÜNLÜĞÜ “Gelecek Bizimle Daha Güzel Olacak”

Gelecek Bizimle Daha Güzel Olacak” sloganıyla yola çıkan 3İK’nın (Türkiye İş ve Kariyer Kulüpler Birliği) en büyük projesi olan ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Etkileşim ve Gelişim Kampı; 25 farklı il, 39 farklı üniversiteden ve 75 farklı kulüp temsilcisinin, Türkiye’nin geleceği olan nitelikli öğrencilerin katılımıyla 19-20-21-22 Ekim 2011 tarihlerinde gerçekleştirildi. Bu yıl da başarıyla gerçekleştirilen kamp projesiyle Türkiye’nin geleceği olan gençleri ile Türkiye’nin en saygın şirketlerini buluşturan 3İK, şirketlerin ve kulüplerin sıcak ve samimi bir ortamda bir araya gelmesini sağlayarak bir sinerjinin doğmasını sağlamıştır. Philip Morris Sabancı, Yapı Kredi Bankası, Finansbank, Vodafone, PwC, British American Tobacco,

PepsiCO, Hürriyet Kampüs, SecretCV ve Üniversite Medya’nın çeşitli sunum ve aktivitelerini içeren kamp, özel söyleşi konuğu olarak Rektörümüz Prof. Dr. İsmail YÜKSEK’in katılımıyla gerçekleşmiştir.

CUMHURİYET’imiz 88 Yaşında…

6

C

umhuriyet’imizin 88. Yılı Yıldız Kampüsü Oditoryumu’nda gerçekleştirilen tören ile kutlandı. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, tüm şehit ve gazilerimiz, artık aramızda olmayan Yıldızlılar ile Van Depremi’nde hayatını kaybeden vatandaşlarımız anısına bulunulan saygı duruşu ve okunan İstiklal Marşı’nın sonrasında üniversitemiz rektörü sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’in açılış konuşması ile başlayan tören, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Sayın Doç. Dr. Fatmagül Demirel’in hazırladığı video çalışması ve sunumu ile devam etti. Tören, YTÜ Sadıka Sabancı Kreşi öğrencilerinin şiir ve rontları ile sona erdi.

Metro Turizm’e Yıldız Teknik Üniversitesi Desteği

Y

ıldız Teknik Üniversitesi ve Metro Turizm arasındaki işbirliği eğitim alanına taşındı. 2012’yi “ Eğitim ve Kalite” yılı ilan eden Metro Turizm, eğitim çalışmalarında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden destek alacak. Bu kapsamda ilk ders, Metro Turizm İstanbul Bölge Müdürlüğü çalışanlarına, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek tarafından 23 Kasım Çarşamba günü Büyük İstanbul Otogarı Konferans Salonu’nda verildi. Prof. Dr. İsmail Yüksek’in verdiği ilk derse Metro Turizm çalışanlarının yanı sıra, Metro Holding Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Yücel, Metro Turizm Yö-

netim Kurulu Başkanı Sevgi Mert, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür Şenol Ayyıldız, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Danışmanı Muhammet Atilla Sevim ile Avrasya Terminal İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yalamanoğlu ve Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Erdoğan da katıldı.


Risk Yönetiminde Liderlik ve Yöneticilik Arş. Gör. Özlem KUTLU

Ü

niversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nün, “İşletmecilik Günleri” kapsamında düzenlediği paneller dizisinin ilki 17 Kasım 2011 de gerçekleşmiştir. “Risk Yönetiminde Liderlik ve Yöneticilik” konulu panele, Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, HP Network Türkiye Ülke Müdürü Sami Arbak ve REDCELL Danışmanlık şirketinin kurucusu Alp Üstüngör katılmışlardır. Panelistler, başarı hikayelerini, liderlik ve yöneticilik kapsamında iş hayatında edindikleri tecrübeleri, kariyerlerinin başında yaşadıkları sıkıntıları öğrencilere aktarmışlardır. Özellikle risk ortamında yönetim becerilerinin nasıl olması gerektiği konusundaki deneyimlerini, başarılı bir liderin hangi özelliklere sahip olması gerektiğini öğrencilerle paylaşmışlar ve soru-cevap kısmı ile panel tamamlanmıştır.

Yıldızlı Avantajlar

Y

7

ıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yürütülen girişimlerle Yıldız mensuplarına çeşitli kurum ve kuruluşlarda avantajlar sağlanmaktadır. 2011 yılı itibariyle anlaşma sağlanan kurumlar ise şöyledir; • Npistanbul Nöropsikiyatri Hastanesi / Ümraniye • Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi / Feneryolu-Bağdat Caddesi • Npistanbul Etiler Polikliniği / Etiler-Levent • Özel Balat Or-Ahayim Hastanesi • Boğaziçi Tıp Merkezi • Dünya Göz Hastaneleri • Ota Tıp Merkezi • Denistanbul • Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri • Sema Hastanesi • Ethica Sağlık Grubu • Uzmanlar Diş Kliniği • Medical Park • Özel Çapa Cerrahi Estetik Diş Hekimliği • Dental Akademi Koruyucu Diş Hekimliği Ve İmplantoloji Merkezi • Anadolu Anonim Türk Sigorta • Göz Grup Optik Mağazaları • Herry • Boyner Büyük Mağazacılık A.Ş. • Sarar ,S’store,Kadın,Ccs,Intervıew • Pronto Tour • Bilkent Otel Ankara • Cumhuriyetköy Legend Hotel • The Marmara Taksim

• Hilton İstanbul,Conrad İstanbul,Hilton Parksa • Başkent Konukevi • Amerikan Kültür Derneği Dil Okulları • İbb Sosyal Tesisleri • Metro Turizm • Tokı, Kiptaş, Toki-Epp, Yorum İnşaat Ve Ağaoğlu www.ytukonutlar.yildiz.edu.tr • Osmanbey Sürücü Kursu • Türk Ekonomi Bankası A.Ş İstinye Şubesi • Forum İstanbul • İstanbul Sapphire • Rahmi M.Koç Müzesi • Miniatürk • Yerebatan Sarnıcı Sultanahmet • 1453 Panorama Tarih Müzesi • Ağaoğlu My Club • İbb Spor Aş


YILDIZ GÜNLÜĞÜ Faizsiz Finansman’ın Geleceği Yıldız’da Tartışıldı

Arş. Gör. Özlem KUTLU

Y

ıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı’nın 100. Yıl etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Türkiye Finans Piyasasının Derinleşmesinde Faizsiz Finansman ve Yatırım Araçlarının Önemi” konulu panel 5 Aralık 2011 Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda gerçekleşti, Konusunda akademik olarak düzenlenen ilk etkinlik olma özelliği taşıyan bu toplantıda TCMB Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim TURHAN, Ana Tema konuşmacısı olarak yer aldı. TCMB Banka Meclisi Üyesi Prof. Dr. Sabri ORMAN’ın başkanlığında gerçekleşen oturuma ise Prof. Dr. Necdet ŞENSOY, Albaraka Türk, Genel Müdürü Fahrettin YAHŞİ, Kuveyt Türk KB Genel Müdür Yardımcısı Murat ÇETİNKAYA, SPK Ortaklıklar Finansmanı Daire Başkanı Bircan AKPINAR ve İMKB’den Doç. Dr.

8

Mustafa K. YILMAZ konuşmacı olarak katıldı. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler ARAS’ın açılışını yaptığı panelde ARAS, “İslami Finans” başlığı altında tanımlanan faizsiz yatırım ve finansman araçlarının yapılandırılmasına ilişkin çalışmaların son 10 yılda önemli gelişme gösterdiğini belirtti. Özellikle 2008 küresel finansal krizinin etkisiyle, geleneksel bankacılık sisteminde ortaya çıkan sorunların, faizsiz finansal araçlara olan ilgiyi daha da arttırdığını vurguladı. Toplantıda ayrıca, İslam Hukuku uzmanlarının finans uzmanları ile bir araya getirilmesi gerektiğinden bahsedilerek, faize duyarlı yatırımcılara yeni finansal araçların sunulmasına yönelik atılması gereken adımlar konusunda nasıl bir stratejik yol haritası izlenmesi gerektiği tartışılmıştır.


Üniversitemizin Başarısını Tübitak Taçlandırdı

Prof. Dr. Rahmi Güçlü

tirilmesi ve Binalarda Isıtma Uygulaması” konulu TÜBİTAK 1007 KAMAG Projesi (Proje Ekibi; Doç. Dr.Ahmet DAĞDAŞ, Yard.Doç.Dr. Süleyman SEVİLGEN, Yrd.Doç.Dr.Burhanettin ÇETİN, Yrd.Doç.Dr.Ali Volkan AKKAYA). Makine Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü’nden Prof.Dr.Rahmi GÜÇLÜ’nün Yürütücülüğünü yaptığı “ Ray Sistem Titreşimlerinin Yolcu ve Çevre Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi” konulu TÜBİTAK 1001 MAG Projesi (Proje Ekibi; Arş.Gör. Muzaffer METİN, Yrd.Doç.Dr.Hakan YAZICI, Sevgi YALÇIN) - Makine Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümünden Yrd.Doç.Dr.İhsan KAYA, bilim insanı destekleme kapsamında yaptığı bilimsel çalışmaları . Öğretim Üyelerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

D

evlet Bakanı Prof.Dr.Mehmet AYDIN’ın katılımıyla 20 Nisan 2011 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen TÜBİTAK Başarı Öyküleri Paylaşım Günleri’nde, Üniversitemize gurur yaşatan öğretim üyelerimizin yaptığı çalışmalar, başarı öyküsü olarak seçilmiştir. Mühendislik, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarında Türkiye çapında toplam 85 proje ödüle layık görülmüş olup, öğretim üyelerimizin projeleri, seçilen 15 Mühendislik projesi içerisinde yer almıştır. Öğretim üyelerimizin ödüle layık görülen çalışmaları aşağıdaki gibidir; Makine Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü’nden Doç.Dr.Hasan Hüseyin ERDEM’in Yürütücülüğünü yaptığı “ Enerji Verimliliğini Arttırmak Üzere Termik Santral Atık Isılarının Faydaya Dönüştürme Yöntemlerinin Araştırılması, Geliş-

9


Bas覺nda

YILDIZ



Yeni akadem ik yılın ilk der s i verild i 2011-2 Şehirci 012 Akadem i l Yıldız ik Bakanı Erd k Yıl Açılış T öreni, oğan B a gerçek Merkez y r a ktar’ın Çevre ve Kampü leştiril ka di. sü Oditor tılımıyla yumu’n da M erve Ko çal

Merve Baran SKoçal, araç


13

Y

eni Akademik Yıl’ın açılış töreni 6 Ekim 2011 tarihinde yapıldı. Törene saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlandı. Akademik yıl açılış törenine katılamayan devlet büyükleri duygu ,düşünce ve temennilerini telgrafla bildirdiler.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; Yıldız Teknik Üniversitesi’nin akdemik yıl açılış törenine davetiniz için teşekkür ediyorum. Ülkemizin bilim kültür sanat ekonomi sanayi ve uluslararası ilişkiler başta olmak üzere her alanda gelişmesi ve hedeflerine ulaşması yolunda en önemli itici gücü üniversiteleridir. Gençlerimize mesleki bilgi ve beceri kazandırılmasının yanısıra onların vizyon sahibi sorumluluklarının bilincinde ülke ve dünya sorunlarına duyarlı eleştirel düşünen araştıran her alanda gelişmeye açık evrensel değerleri benimsemiş bireyler olarak yetiştirilmesi konusunda üniversitelerimize büyük görev düşmektedir. Üniversitelerimizde çağın gereklerine uygun bir eğitim sistemiyle yetiştirilen topluma yol göstermesi sorunların çözümü konusunda etkin rol üstlenmesi beklenen gençlerimiz, yarınlarımızın en önemli güvencesidir. Üniversitelerimizin desteklenmesi amacıyla çalışmalar titizlikle yürütülmektedir. Böylelikle bir taraftan bütün gençlerimize eşit şartlarda kaliteli

ve çağdaş eğitim imkanı sağlanması, diğer taraftan da topluma öncülük edecek nitelikli insan gücünün arttırılması hedeflenmektedir. Bununla birlikte üniversitelerimizin de kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri bilimsel çalışmaları teknoloji alanındaki üretimleriyle dünya üniversiteleri arasındaki rekabette ön sıralarda yer almaları büyük önem taşımaktadır. Üniversitelerimizin AR-GE çalışmalarına yoğunlaşarak yeni buluşlar ve bilimsel yayınlarla ülkemizin adından söz ettirmeleri bizleri gururlandırmakta, ülkemizin bilim ve teknoloji alanında artan potansiyeli hepimizi heyecanlandırmaktadır. Üniversitelerimizin başarısı ve tüm sektörlerle işbirliği içinde yürüteceği çalışmalar, bulundukları şehir ve bölge başta olmak üzere ekonomik kalkınmanın hız kazanmasına ve refahın artmasına, dolayısıyla toplumsal barış ve huzurun sağlanmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bugün yeni unutmalarla akademik yıla başlayacak sevgili gençlerimizin gerekli donanıma sahip sorumluluklarının bilincinde bireyler olarak büyük bir özgüven içerisinde ülkemizi ileriye taşıyacak başarılara imza atacaklarına inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle 2011-2012 akademik yılında üniversitenizin değerli öğretim üyeleri ve görevlileriyle sevgili öğrencilerimize başarılar diliyor selam ve sevgilerimi iletiyorum.


14

TBMM Başkanı Cemil Çiçek; Üniversitenizin 2011-2012 akademik yılı açlışına nazik davetiniz için teşekkür ederim. Yoğun programım nedeniyle katılamadığım için üzgünüm. 2011- 2012 akademik yılının başarılı ve verimli geçmesini diliyor şahsınızda tüm öğretim üyeleri, öğrenci ve katılımcılara selam ve sevgilerimi iletiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan; Yıldız Teknik Ünviersitesi’nin 2011-2012 eğitim öğretim yılının açılışına nazik davetiniz için teşekkür ederim. İlim irfan alanlarındaki önemli çalışmalarıyla ülkemize kaliteli insan gücü yetiştirerek hizmet veren değerli eğitim kurumumuzun yeni akademik yıl sevincini, heyecanını sizlerle paylaşıyorum. Kıymetli öğrencilerimize ve öğretim üyelerine başarılar diliyor sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Yeni Akademik Yıl temennileri

Telgrafların okunmasının ardından Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. İsmail Yüksek açılış konuşmasını yaptı. Rektör Prof.Dr. İsmail Yüksek konuşmasında; üniversitenin misyonu, vizyonu, personel ve öğrenci sayısı, Erasmus programı, öğrenci bursları, Davutpaşa Kampüsü, Yıldız Merkez Kampüsü, öğrenci yurtları, 100. Yıl proje ve etkinlikleri, gelecekteki projeler konu başlıkları altında genel bilgiler verdi .

Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek yeni akademik yılda öğrenci ve öğretim elemanlarına ilişkin temennilerini “Değerli öğrencilerim üniversiteli olmanın ayrıcalıklarından yararlanarak, sizlere sunulan eğitim fırsatlarını verimli şekilde değerlendirmeli ve bilinçli topluma tevşik sürecinde kendi yol haritanızı çizmelisiniz. Üniversiteniz her zaman sizin yanınızda ve size destek olacaktır. Bir Yıldızlı olarak ülkenize, üniversitenize ve geleceğinize olan inancınızı ve kendinize olan güveninizi kaybetmeyiniz. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğrenim görüyor olmanın gücünü, ayrıcalıklağını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmemenizi temenni eder öğrenim hayatınızda başarılar dilerim. Değerli öğretim elemanlarım Yıldızn bir parçası olmanın gereği olarak sahip olduğunuz bütün bilgi tecrübe ve değerleri sevgiyle bütünleştirerek üniversiteniz ve öğrencilerimizin gelişimine yapmış olduğunuz katkılar her zaman saygı sevgi ve minnetle anılacaktır. Sizlerin başarıları özverileri ve nimetleri üniversitemiz için büyük güç ve umut kaynağıdır. Üniversitemizin eğitim öğretim ve araştırma faliyetlerinde göstermiş olduğunuz çabaları takdirle karşılıyor ve sizleri gönülden tebrik ediyorum.” sözleriyle belirtti. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’in ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar konuşmasını ger-


çekleştirdi. Bayraktar, konut projeleri kapsamında üniversiteye kazandırılan lojmanların yaşatığı mutluluktan bahsetti ve ; “Bugün ülkemizin neresine giderseniz gidin Yıldız Teknik Üniversitesi mezunlarının yaptığı eserleri görürsünüz. Barajlarından yollarına, köprülerinden menfezlerine, binalarından şehir düzenlemelerine ve demiryollarına varıncaya kadar bu ülkenin çalışanlarının izlerini görürsünüz. Bu kişiler mütevazi, çalışan, üreten, problem çözen, teknik elemanlar olarak tebaruz etmiştir. Biz zaten lisans eğitimi alan yavrularımızdan kardeşlerimizden de bunu bekliyoruz. Teknolojiyi çok iyi okuyabilen, teknolojiyi çok iyi kullanabilen, gelişen ve değişen dünya bilimini, dünya konjüktörünü çok iyi koklayabilen ve bugün dünyanın geldiği iletişim ulaşım pozisyonunu, düzeyini de çok iyi anlayarak problem çözen ve sadece kendi önüne gelen projeleri ve sadece kendisine gelen bir görevi yerine getirmek değil; üreten, buluş yapan ve yeni ARGE’ye dayalı, yeni sistemler geliştiren gençler olarak donanmalıyız. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamadan önce Yıldız Teknik Üniversitemiz 100. Yılını kutluyor. Bu gerçekten tebrik edilecek ve alkışlanacak bir durumdur. Şimdi hocalarımız, rektörümüz çok daha büyük bir vizyon çiziyor. Davutpaşa kışlasında çok daha modern ortamlarda binalarda, teknoparkıyla AR-GE’siyle ve özel sektörle gerçekten çok daha iyi bilgi alışverişi yapmak suretiyle üniversitemizi geliştirmek durumundayız. “ dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a konuşmasının ardından, Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek tarafından diplomasının bir örneği takdim edildi. Tören, Sanat Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Özer Özel ‘in konseriyle devam etti.

Birinciler ödüllerini aldı

2010-2011 Eğitim öğretim yılı üniversite birincisi, ikinci ve üçüncüsü ödüllerini aldı. Ödüller, Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı, Yıldız Sosyal Hizmetler Derneği, Mezunlar Derneği, Çağdaş Yıldızlılar Derneği, Koruma Yaşatma Derneği tarafından ortak olarak hazırlandı. Ödül olarak tablet bilgisayar, yazıcı, Kıbrıs tatili ve altın verildi. 2010- 2011 eğitim öğretim yılı üniversite birincisi İşletme Mezunu Sibel Malgir, üniversite ikincisi Bilgisayar Mühendisi Furkan Işıkdoğan ve üçüncüleri Endüstri Mühendisi Mert Edalı, Makine Mühendisi Oğuz Ulutürk ödüllerini, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten aldılar. Tören bitiminde 2011-2012 Akademik Yılının ilk dersini Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı kurucularından 1951 mezunu İnşaat mühendisi Ethem Vurucu verdi. Dersin konusu” 60 yıldan örnekler” idi.

15


4. DÖKÜM VE ÇEVRE SEMPOZYUMU (IFES 2011)

17-18 Kasım 2011 16

Prof. Dr. Ahmet Ekerim

Dördüncü Döküm ve Çevre Sempozyumu (IFES 2011), 17-18 Kasım 2011 tarihlerinde Yıldız Kampüsü Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.

S

empozyumun açılış konuşması Balkan İleri Döküm Teknolojileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr.Ahmet EKERİM yapıldı. Döküm endüstrileşme için günümüzde vazgeçilmez bir şekillendirme yöntemi olup, çevre ile önemli ortak çalışma alanlarına sahip olduğunu dile getirdi. Döküm sadece şekilli parça üretme için gereksinim duyulan bir üretim yöntemi olmayıp, şekilli parça üretiminin yanında istenilen fiziksel, mekanik ve teknolojik özelliklerin ve beklentileri karşılayacak niteliklerde olmasını da sağlayarak vazgeçilemeyen ve tarihin çok eski çağlarından günümüze çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti. Araştırma merkezinin iki önemli araştırmacıyı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını açıklayarak Prof.Dr.Ferruh Ertürk ve Prof.Dr.G.Nihat Kınıkoğlu’nun sevenlerine baş sağlığı diledi.

Protokol konuşmalarında, Türk Döküm Sanayicileri Deneği’nden Kubilay Dal, TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası’ndan İrfan Kaptı, İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekili Fikret Tanrıverdi, Kimya Metalürji Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr.Ergun Keleşoğlu, İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürü Prof. Dr.Mehmet Emin Birpınar ve Rektör Prof.Dr.İsmail Yüksek sempozyum konusunu, önemini ve sektöre sağlayacağı yararlar dile getirilerek başarı dileklerini sundular. Sempozyum açılış bildirisi Prof.Dr. Orhan Kural tarafından sunuldu, sunumda bireysel olarak yapılması gereken çevre duyarlılığı hatırlatılarak, yapılması çevrecilik anlayışı ile uyumlu olmayan; TV programları, örnek alınması gereken sanatçılar, doğa ve hayvan sevgisi, yemek ve içeceklerden giy-


17

silere kadar çok çeşitli yelpazelerde örnekler sunularak doğal hayatın korunması için önermelerde bulunuldu. Düzenlenen panelde enerji konusu tartışılarak, döküm sektörü için en önemli girdi olan enerjinin yönetimi, verimliliği, eğitimi, endüstrinin gelişmesindeki tarihi dönemleri örnekleri ile açıklandı. Tartışmalarda Eneri – Çevre –Yönetim – Döküm çevre ve çevrecilik anlayışı ile döküm sektöründe yapılan uygulamaların bilimsel, teknik, teknolojik ve ekonomik analizleri yapıldı. Doğal kaynakları ekonomik kullanarak, enerjinin kontrollü ve ekonomik kullanımı için doğa ve çevreye dostluk edecek, döküm sonrası daha az katı atık, daha az hava kirletici ortam ve insan sağlığını koruyucu malzemelerle çalışmak, KYOTO yasalarının hayata geçirilmesini sağlayacak uluslar arası kabul görmüş çevre standartlarının döküm sektöründe elde edilmesine öncülük edecek çalışmaları özendirmek ve teşvik etmek gelecek nesillere bırakılacak yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre koruma anlayışı pekiştirilmiştir. Sempozyumun oturumları beş ayrı konuda gerçekleştirilmiş, toplam 16 bildiri tartışılmış. Sempozyuma; akademisyenler, sektör temsilcileri ile sektörde çalışanlar, İstanbul çevre Şehircilik Bakanlığı’nda, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Çevre Koruma Dairsinde ve kamuda çalışan mühendisler, lisans ve yüksek lisans öğrencileri katılmıştır.


GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ’NİN

YTÜ İLE İŞBİRLİĞİ ADIMLARI

5-6 Mayıs – 9-10 Haziran 2011 tarihlerinde Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi arasında gerçekleştirilen işbirliği görüşmeleriyle, iki üniversitenin karşılıklı olarak sağlayabilecekleri yararlar ortaya konuldu.

G 19 18

Prof.Dr.Ahmet Dursun Alkan

aziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) ile Yıldız Teknik Üniversitesi arasında kurulacak akademik işbirliğinin cazip gelişmeler sağlayacağı gündeme gelmiştir. Bu amaçla ilk aşamada 5 Mayıs 2011 günü GOÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Osman Çakmak, rektörlüğün davetlisi olarak YTÜ Yıldız kampüsünü ziyaret etti. Yapılan ilk toplantıda Prof. Dr. Osman Çakmak ve YTÜ’den Rektör

Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Güner’in yanısıra, Tokat şehrine çeşitli yakınlıkları olan akademisyenler, (Teknopark) Teknoloji Transfer Merkezi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Topuz, Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, ElektrikElektronik Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nurettin Umurkan ve FBE Müdür Yardımcısı


Doç. Dr. Salim Yüce hazır bulundular. Toplantıda her iki üniversitenin özellikleri, yaşanan gelişmeler, geleceğe yönelik planları ve mümkün işbirliği imkanları görüşüldü. Prof.Dr.Osman Çakmak 6 Mayıs 2011 günü Davutpaşa’da Fen-Edebiyat Fakültesi ve Kimya-Metalurji Fakültelerini ziyaret ederek, dekanlar ve öğretim üyeleri ile karşılıklı görüşmelerde bulundu.

Gündeme gelen konulardan özetler Yapılan toplantılarda,GOÜ’nin Merkez Laboratuvarı ve Teknopark çalışmaları olduğunun ve bu konuda YTÜ tecrübelerinden faydalanılmasının öneminin üzerinde duruldu. Türkiye çapında ilk 10’a giren GOÜ Fizik-Kimya-Biyoloji bölümlerinin her birinde 10’ar donanımlı laboratuvar bulunduğu ve GOÜ’nün temel bilimler alanında “Bilim Merkezi” olabileceği belirtildi. Özellikle cihaz alımlarında merkezi kullanıma açılacak cihazlar, özellikleri, kullanım durumları, uygun firma ve fiyat açısından YTÜ’deki uygulamaların GOÜ açısından önemli olduğu ifade edildi. Bu çerçevede GOÜ Merkez Laboratuvarı kurulumunda her iki okul ilgililerinin irtibatının sağlanmasının yararlı olacağı görüşü benimsendi. YTÜ’deki tecrübeden yola çıkılarak GOÜ’nde Teknopark kuruluşu, yapılandırılması ve işleyişi konusunda işbirliği yapılması sonucunda kısa zamanda daha çok mesafe alınabilece-

ği belirtildi. Ayrıca halen ilişkide bulumulan Tokat Sanayi ve Ticaret Odası’nın,Teknopark yapısına dahil edilmesinin önemli olduğu belirtildi. YTÜ’de arama konferanslarının yapıldığı, bu konferansların stratejik planlama ve gelecekteki hedef tespitlerine yer vermesinin kayda değer olduğu ifade edildi. Yine YTÜ’de, yürütülmüş olan Proje Pazarı faaliyetinin yararlı sonuçlar verdiğinin altı çizilerek, GOÜ’de arama konferansı ve proje pazarı faaliyetlerinin yapılması fikri üzerinde duruldu. GOÜ Mühendislik Bölümlerine, YTÜ mühendislik bölümlerinden,eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri için,akademik personelin gelebileceği, bu konuda prosedürlerinin netleşmesi beklenen Farabi programının büyük bir fırsat olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede Malzeme Mühendisliği alanında,büyük akademik potansiyele sahip YTÜ’deki güçten yararlanılabileceği, Biyomühendislik Bölümleri’nin işbirliği içerisinde olmasının karşılıklı bir çok yarar sağlayacağı belirtilmiştir. Toplantıda 2020 yılında sanayi üretiminde metal kullanımının %25, Polimer %30, Seramik %20, Kompozit %20-25 dolaylarında olacağı ve bu yüzden malzeme teknolojisinde gelecekteki eğilimin,eğitim programları ve araştırma çalışmalarında dikkate alınmasının önemli olacağının altı çizilmiştir.


YTÜ öğretim üyeleri, GOÜ’nün Gıda ve Tarım bilimlerinin ön plana çıkması konusunda, önemli bir potansiyel olacağı görüşlerini öne sürmüşlerdir. Akredite bir Gıda Kontrol Laboratuvarının kurulmasının önemine değinilmiştir. YTÜ’de kurulan Ulusal Enerji Merkezi’nin işbirliği için kuvvetli bir zemin olduğu görüşmelere yansıyan önemli konulardan biri olmuştur. ÖYP yoluyla GOÜ araştırma görevlilerinin 35. madde üzerinden YTÜ’de görevlendirilmesinin yararlı olacağı belirtilmiştir.

20

GOÜ merkez veya ilçe kampüslerinde yeni açılacak bölümler üzerinde durulmuştur. Uluslar arası standartlarda gemilerde çalışacak mühendisleri yetiştiren, Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü’nün ülke ve dünya genelinde direk istihdam sağlaması ve iş garantisi sunabilmesi bakımından önde gelen bir tercih olabileceği değerlendirilmiştir. Tokat bölgesinde iç sularda görev yapacak bir araştırma gemisine, ayrıca Almus baraj gölünde yüzer bir cankurtaran ve güvenlik elemanına ihtiyaç bulunmaktadır. Bölge iç sularında avlanan balıkçılara 7 metre civarında tekne kazandırılması hususları da ayrıca gündeme getirilmiştir. Üniversite-sanayi işbirliğinde etkinlik sağlanabilmesi için YTÜ’nün birikimi ve tecrübesine

Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmış sanayi bölgeleri potansiyeli de eklendiğinde işbirliğinin önemli getiriler kazandıracağı ifade edilmiştir.

GOÜ’ne yapılan ziyaret Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Mustafa Şahin’in daveti ile Prof. Dr.Ahmet Dursun Alkan, 09-10 Haziran 2011 günlerinde,Taşlıçiflik yerleşkesini ziyaret etti. Rektörlükte yapılan toplantılara Rektör Yardımcıları Prof.Dr.Mücahit Eğri ve Prof. Dr.Kenan Kara’nın yanısıra, Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr.Osman Çakmak katıldı. Rektörlüğün koordinasyonu ile değişik fakül-


TOKAT / Zile

21

ÖYP yoluyla GOÜ araştırma görevlilerinin 35. madde üzerinden YTÜ’de görevlendirilmesinin yararlı olacağı belirtilmiştir.


22

te ve birimlerde bir dizi toplantı düzenlendi. Bu toplantılarda görüşülen konular ve yapılması düşünülen işbirliği çalışmaları şunlardır: GOÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesindeki Biyomühendislik, Gıda Mühendisliği, Harita Mühendisliği ve Mekatronik Mühendisliği bölümlerinin,YTÜ’deki ilgili mühendislik bölümleri ile işbirliği potansiyellerinin bulunduğu ifade edilmiştir. Biyomühendislik bölümünün Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar gibi ön plana çıkan çevre ve iklim değişikliğini korumaya katkı yapan çalışmaları itibari ile yeni ve önemli bir mühendislik dalı olduğu, halen GOÜ’deki bazı öğretim üyelerinin YTÜ öğretim üyeleri ile aynı projede çalıştıkları gözlemlenmiştir. Mekatronik Mühendisliği ve Harita Mühendisliği bölümlerinin eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerine destek amacıyla YTÜ’den günlük veya dönemlik ziyaretçi öğretim üyelerine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Tokat

bölgesindeki organik gıda ürünleri zenginliğinin üzerinde durularak, Gıda Mühendisliği bölümünün farklı mühendislik disiplinleri ile işbirliği içerisinde olmasının yararlı olacağına değinilmiştir. Tokat bölgesinin gıda ticareti ve bilhassa gıda ihracaatı gözönüne alındığında uygun standart ve tanınırlığa sahip Gıda Laboratuvarlarının kurulmasına büyük ihtiyaç olduğu ve bu tip laboratuvarların GOÜ bünyesinde kurulacağı belirtilmiştir. Fakülte öğrencilerine İstanbul ve çevresindeki sanayi tesisleri ve firmalarda staj imkanı sağlamada YTÜ’deki tecrübelerden yararlanılması gündeme gelmiştir. GOÜ ve YTÜ’nün Farabi programı dahil olmak üzere, ortak eğitim programları, ortak konferans ve benzeri etkinlikler düzenleyebileceği ve bu faaliyetlerin karşılıklı olarak duyurulmasının yararlı olacağı belirtilmiştir. Geleceğin stratejik bilim alanlarının yer aldığı GOÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ndeki faaliyetler YTÜ açısından geniş bir işbirliği potansiyeli sunmaktadır.


T

abii Bilimler bölümleri ve altyapısı kuvvetli olan GOÜ FenEdebiyat Fakültesi’nde, yapılan toplantılarda,fakültede yürütülen araştırma alanları üzerinde durulmuştur. Fizik Bölümü’nde nanoteknoloji, piston alaşımları, metalik camlar, süper iletkenler, ince filmlerin mekanik ve tribolojik tahlilleri, hidrojen depolama, yapay elmas; Biyoloji Bölümü’nde anti-kanser molekülleri ve biyolojik ürün uygulamalarının yapıldığı, Kimya bölümünde özel deney ve araştırmalar yapılan laboratuvarlarla iyi bir araştırma altyapısı bulunduğu gözlemlenmiştir. GOÜ’nün 1982 yılında kurulmuş olup,en eski birimi olan Ziraat Fakültesi’nde geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Fakülte “Ziraat Fakültesi Dergisi” adlı başarılı bir bilimsel dergiyi de çıkarmaktadır. Fakülteden bir öğretim üyesi, biyogaz konusunda YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile ortak bir projede çalışmaktadır. Yapılan toplantıda fakültedeki araştırmaların,biyosistem mühendisliği ve diğer mühendislik alanları ile ilişkili ve aynı zamanda çevre ve iklim değişikliği konularına katkı yapabilecek çalışmalara önemli bir potansiyel teşkil ettiği gözlemlenmiştir. Tıbbi aromatik bitkiler konusunda ülkemizde önemli bir açık olduğu, kriterlerlerin eksikliği, ilgili sektörün bilgilendirmeye ihtiyacı olduğu ifade edilmiştir. YTÜ Teknopark bünyesinde tıbbi aromatik bitkiler alanında katkı konulabileceği kaydedilmiştir. Üniversitede Teknopark henüz kurulum aşamasında olduğundan bazı araştırmaların bir başka teknoparkta yürütül-

düğü, bölgede büyük potansiyeli olan tıbbi aromatik bitkilerin ve şeker pancarı araştırmalarının sanayi bağlantısına ihtiyacı olduğu üzerinde durulmuştur.Ayrıca bitki koruma, GDO ve genetik araştırmalarının büyük bir işbirliği potansiyeline sahip olduğu gözlemlenmiştir. Tokat bölgesi meyve ve sebze ihracaatı bakımından özel bir bölgedir. Meyve ve sebze ihracaatının teknolojik, pazarlama ve diğer gerekleri ile geliştirilmesi, etkili bir işbirliği çalışması konumundadır. Fakülte öğretim üyeleri İstanbul ilinin talep edeceği yüksek kaliteli organik buğday ve diğer ürünlerin Tokat bölgesinden temin edilebileceğinin önemine işaret etmişlerdir. Fakültede Enerji Bitkileri alanında önemli bir altyapı bulunmaktadır. Enerji Bitkileri konusunda YTÜ’deki farklı mühendislik alanları ile işbirliğinin önemli sonuçlar verebileceği üzerinde durulmuştur. İşbirliği potansiyeli olan diğer bir konu yenilenebilir enerji kaynakları ve jeotermal enerjidir. Öncelikli bir işbirliği alanının çevre kirliliğini önleme olduğu ve bu konuda YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile ilişki kurulması gündeme getirilmiştir. Tokat dahil diğer bölgelerde çalışmalar yapılmasının aciliyet kazandığına dikkat çekilmiştir. Tokat bölgesinde çevre kirliliğinin kritik seviyelere ulaştığı belirtilmiştir. Bu arada Erbaa ilçesinin çevre korumada iyi bir yol aldığı ifade edilmiştir. Tokat bölgesinde iç sular önem arz etmektedir. YTÜ’de su havzalarının yönetimi konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Kalkınma Ajansları ve diğer desteklere başvurularak YTÜ ile ortak projeler geliştirmenin yararlı olacağı belirtilmiştir.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin işbirliği adımlarının her alanda başarılı olması dileği ile…

GOÜ Hakkında

www.gop.edu.tr

REKTÖR

: Prof.Dr.Mustafa Şahin

KURULUŞ

: 01.11.1992

FAKÜLTELER

: Ziraat, Fen-Edebiyat, İİB, Tıp, Eğitim, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Güzel Sanatlar.

ENSTİTÜLER

:FBE, SBE, Sağlık Bilimleri

YÜKSEK OKULLAR

:Tokat ve ilçelerinde 4 yüksekokul, 12 MYO.

KAMPÜS

:Taşlıçitflik, 2000 dekar.

SAYILAR

:(2010-2011): Öğrenci 18.511, Akademik 943, İdari 669.

TEKNOPARK

:Kurulum aşamasında.

ADRES

:GOÜ, Taşlıçiftlik Yerleşkesi 60250 TOKAT

23


TAYKON

2011 Yrd.Doç.Dr. Rabia ÖZAKIN

Tarihi Yapıları Koruma ve Onarım Sempozyumu YTÜ Meslek Yüksekokulları tarafından Gerçekleştirildi.


Y

ıldız Teknik Üniversitesi’nin 100.yıl etkinlikleri kapsamında; YTÜ Meslek Yüksekokulu ile YTÜ Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu tarafından “Tarihi Yapıları Koruma ve Onarım Sempozyumu (TAYKON 2011)” gerçekleştirildi. Koruma-onarım sorunlarının ve çözüm önerilerinin paylaşılabileceği akademik bir ortam oluşturulması, farklı disiplinlerden uzmanların bilgi alışverişinde bulunması ve ortak bir bilgi birikimi sağlanmasının amaçlandığı sempozyum, 26-29 Ekim 2011 tarihleri arasında Yıldız Oditoryumu’nda yapıldı. Sempozyum; Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. Cengiz Can, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. Turgut Kocatürk, Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Erhan Oflaz, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı Teknik Daire Başkan

Yardımcısı Sinan Bölek ve YTÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Tamer Yılmaz’ın açılış konuşmaları ile başladı. Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Sempozyum Eş Başkanı Prof. Dr. Cengiz Can, açılış konuşmasında; “koruma alanının son yıllarda kapsamının genişleyerek uygulama çeşitliliğinin arttığını, bu gelişme ile birlikte interdisipliner çalışmaların yaygınlaşmaya başladığını, sempozyumun amacının da farklı disiplinlerden proje hazırlayanlar, uygulayıcılar ve eğitimcileri bir araya getirmek olduğunu” belirtti. “Hızlı ve yaygın uygulamaların sevindirici olmakla birlikte, riskleri de beraberinde getirdiği, restorasyonun asıl amacının var olan tarihi yapıların eskilik ve özgünlüğünün korunarak ömrünü uzatmak olduğu, yok olmuş, varlığı bile unutulmuş yapıların tekrar inşa edilmesi ile tarihi yapı elde edilemeyeceğini, bakım-onarımın daha doğru

olduğunu, “aşırı restorasyon” yerine gerekli ve nitelikli restorasyonlara ihtiyaç olduğunu” vurguladı. Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Sempozyum Eş Başkanı Prof.Dr. Turgut Kocatürk ise, açılış konuşmasında; “eski eser zenginlikleri açısından ülkemizin, dünyada ender bölgelerden biri olduğunu, ilk çağlardan itibaren önemli medeniyetleri barındırdığını, bu medeniyetlerin meydana getirdikleri eserlerde, günümüzde önem kazanan “sürdürülebilirlik” ve “ekolojik mimari” kavramlarını çok doğru biçimde uyguladıklarını belirterek, böylesi önemli medeniyetlerin eserlerini işlevsel hale getirerek tarihi mirası korumanın, günümüz neslinin hizmetine sunmanın ve gelecek nesillere aktarmanın, ülke turizmini canlandırmak en önemlisi de onları yaşatmanın, restorasyon alanında çalışan ve bu işe gönül veren herkesin görevi olduğunu” vurguladı. Tarihi yapıların öneminin gün geçtikçe daha çok kavranmakta olduğunu, bu yapıların restorasyon çalışmalarının da son yıllarda büyük oranda arttığını, buna paralel olarak, tarihi eserlerin korunmasının, hem taşıyıcı sistemleri, hem de sanatsal özellikleri açısından, aslına uygun olarak onarımında ihtiyaç duyulan, her alandaki nitelikli eleman sayısının da sürekli arttığını belirten Prof.Dr. Turgut Kocatürk; restorasyon alanında ihtiyaç duyulan nitelikli eleman sayısının artmasına katkıda bulunmak için, koruma ve onarım camiasında, bilim dünyasının ve ilgili kurumların bir araya gelerek geliştirdikleri yöntemleri ve uygulama tecrübelerini paylaşacakları kongre, panel ve sempozyumların daha sık düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Sempozyumun açılış oturumu YTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı

25



Prof.Dr. Can Binan başkanlığında gerçekleştirildi. İstanbul Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü (KUDEB) Müdür Yardımcısı Meltem Gündoğdu, İstanbul İl Özel İdaresi’nden Y.Mimar Asuman Budak, İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürü Salman Ünlügedik, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’ndan Y.Mimar Damla Acar ve Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim Özekinci’nin davetli olarak katıldığı özel oturumda, Türkiye’de koruma ve onarım uygulamaları gerçekleştiren resmi kurumların yaptığı uygulamalar, karşılaştıkları sorunlar, zorluklar, geleceğe yönelik hedefleri konuşuldu. İki Meslek Yüksekokulu tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyumda, üç gün boyunca “koruma ve teori, belgeleme, restorasyon-uygulama, taşıyıcı sistemler, malzeme, tek yapı koruma sorunları, arkeolojik alanlar, kırsal, kentsel tarihi çevre koruma” ana başlıkları altında gerçekleştirilen 15 oturumda 48 bildiri sunuldu. Farklı uygulamaların paylaşıldığı ve farklı disiplinlerde bir çok uzmanın bir araya geldiği sempozyum; öğrenciler ve akademisyenler tarafından büyük ilgi gördü. Sempozyumun kapanış oturumunda Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Cengiz Can, Prof. Dr. Kutgün Eyüpgiller ve Prof. Dr. Turgut Kocatürk tarafından; Sempozyuma uygulamacıların katılımının önemi, Restorasyon uygulamalarında disiplinler arası çalışmanın önemi, Farklı bilim alanlarının ortak bir terminolojide buluşmaları gerektiği, aynı anda kullanabilecekleri ortak bir dilin geliştirilmesinin gerekliliği,

Geleneksel yapılarda taşıyıcı sistemlerin ve yapı elemanlarının iyi bilinmesi ve öğretilmesinin gerekliliği, Arkeolojik alanlardaki restorasyonların önemi, Koruma ve uygulama alanındaki resmi kurumlarımızda deprem öncesi ve sonrası için stratejik planlamanın eksik olduğu, vurgulanarak, sempozyumun genel bir değerlendirilmesi yapıldı. Sempozyum kapsamında, aynı zamanda Çalıştay ile 1. Öğrenci Çalışmaları Sergisi gerçekleştirildi. 30 öğrencinin katıldığı ve İstanbul Tarihi Yarımada Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSTYAM) tarafından “İstanbul Tarihi Yarımada’dan İzlenimler: Bulgur Palas ve Çevresi” konulu Çalıştay; 26-29 Ekim 2011 tarihlerinde YTÜ Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu’nda yapıldı. 21Ekim-4 Kasım 2011 tarihleri arasında YTÜ Yüksel Sabancı Sanat Merkezinde yer alan 1. Öğrenci Çalışmaları Sergisinde ise, Meslek Yüksekokulu Basın ve Yayın Teknolojileri Programı, Restorasyon Programı ve Seramik Cam ve Çinicilik Programı ile Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Programı öğrencilerinin çalışmaları sergilendi. Sempozyum kapsamında Semih İrteş tarafından, “Bursa Ulu Camii 2006-2009 Onarımı” adlı bir poster sergisi gerçekleştirildi. Sempozyumunda sunulan bildiriler ve katılımcılar hakkında detaylı bilgiye www.taykon2011.yildiz.edu.tr sayfasından ulaşılabilir.

27


İ K E T S İ L MEC

R A L ” Z I D L I “Y

28

ERDOĞAN BAYRAKTAR : Trabzon’un Of İlçesi’nde doğdu. İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Anabilim Dalı’nda ‘Metropol Şehirlerde Alternatif Yerleşim Bilimleri’ konusunda Yüksek Lisans derecesi aldı. Bükreş Üniversitesi’nde inşaat sözleşmeleri konusunda tez hazırlayarak derece aldı.

Faruk Çelik : 1956 yılında Artvin-Yusufeli ilçesinde doğdu. İlkokulu Artvin de orta öğrenimini Bursa da tamamladı. Bursa Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi. Yıldız Üniversitesine bağlı Kocaeli İşletme Enstitüsünde iki yıl işletme eğitimi gördü. Dört yıl Lise öğretmenliği yapan Sayın ÇELİK, çeşitli dallarda ticaretle meşgul oldu.


Nusret Bayraktar : Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühenidsliği Fakültesi’ni bitirdi. Bademlik İlim ve Hizmet Vakfı Kurucu Üyeliği ve Başkanlığı, İstanbul İl Genel Meclis Üyeliği, Mahalli İdareler Derneği ve Mahalli İdareler Enstitüsü Kuruculuğu ve Yönetim Kurulu Üyeliği, Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapmıştır. XXII.ve XXIII. Dönem İstanbul, XXIV. Dönem Rize Milletvekilidir. Evli ve 4 çocuk babasıdır.

İlyas Şeker : 1960 yılında Erzurum’da doğdu. İlkokulu Erzurum’da, Orta Okulu Kars’ta tamamladıktan sonra girdiği Ankara Tapu ve Kadastro Lisesi’nden 1978 yılında mezun oldu.Aynı yıl Bursa Orhaneli Kadarstro Müdürlüğü’nde Fen Memuru olarak iş hayatına başladı. Memuriyeti devam ederken; öğrenimini de sürdürdü.Sırasıyla; Gazi Üniversitesi Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek Okulu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Kadastro Mühendisliği’nde okudu, mezun oldu. 1985 yılında özel sektöre geçti. Denge Harita’nın kurucu ortağı ve şirket müdürü olarak çalışmaya başladı. 1986 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Yüksek Lisans’ını tamamladı.

A. Edip Uğur : 7 Nisan 1950’de Balıkesir’de doğdu. Babasının adı İsmail Hakkı, annesinin adı Güzide’dir. Kimya Mühendisi ve Sanayici; İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Kimya Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Balıkesir Ticaret Odası Başkanlığı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Balıkesir Şube Başkanlığı yaptı. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanıdır. 18, 22 ve 23. Dönemde Balıkesir Milletvekili seçildi. Uğur, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Halil Mazıcıoğlu : 4 Kasım 1960’ta Gaziantep’te doğdu. Babasının adı Mehmet Doğan, annesinin adı Hilal Neşide’dir. Yüksek Makina Mühendisi; Yıldız Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını, aynı üniversitede “Isı proses” dalında tamamladı. Tekstil, doğalgaz, mühendislik hizmetleri sektörlerinde yönetici olarak, inşaat sektöründe müteahhit olarak faaliyette bulundu.

LÜTFÜ TÜRKKAN : Lütfü Türkkan, 1959 yılında İstanbul’da doğdu.Eğitimi: 2004 / - Makedonya Kiril Metodij Üniversitesi (Türkoloji Bölümü) Makedonya, 1978 / 1980 DGSA Mimarlık Yüksek Okulu İstanbul, 1976/1978 Yıldız Teknik Üniversitesi, 1973 / 1976 Kabataş Erkek Lisesi İstanbul. Sanayici Tügmad Türkkan Gıda Mad. San ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı.

Ünal Kacır : 13 Ocak 1953’te Giresun Şebinkarahisar’da doğdu. Babasının adı Mehmet, annesinin adı Zeynep’tir. Makine Mühendisi; İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi Vatan Mühendislik Yüksek Okulunu bitirdi. Çalışma Bakanlığında İş Güvenliği Müfettişi olarak görev yaptı. İstanbul İl Genel Meclisi Üyeliği görevinde bulundu. 22 ve 23. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. 23. Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Başkanı oldu. Orta düzeyde İngilizce bilen Kacır, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Zeki Aygün : 22 Temmuz 1953 tarihinde Kocaeli’nin Derince ilçesinde doğdu. 1976 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Bölümünden mezun oldu. 1979-1981 yılları arasında serbest elektrik mühendisliği hizmeti verdi. 1981 yılında Ünka İnş. Tes. San. Ve Tic. Ltd. Şirketini kurarak 1981 yılından bugüne şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürmekte. AK Parti Kocaeli İl Başkan Yardımcılığı ve Kocaeli İl Başkanlığı görevlerini yürüttü. 12 Haziran 2011 seçimlerinde Ak Parti Kocaeli Milletvekilliği görevine talip olduğumdan dolayı görevinden istifa etti. Evli ve 3 çocuk babası.

29


Kemal Ekinci : 1945 Sarıkamış doğumludur. İlkokulu köyünde, ortaokulu Sarıkamış’ta okudu. 1966 yılında Kars Alpaslan Lisesi’nden mezun oldu. 1972 yılında Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi’ni bitirdi. İş hayatı, 1972 yılında Muş Bayındırlık Müdürlüğü’nde görev almasıyla başladı. 1973 yılında Erzurum’daki Karayolları 12. Bölge Müdürlüğü’nde, 1976 yılında Bursa’da Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü’nde çeşitli kademelerde görev yaptı.1978 yılında Bursa YSE İl Müdürü olarak atandı.1979 yılının sonunda Ankara YSE Genel Müdürlüğü Köy Yolları Daire Başkanlığı’na atandı. 1980 yılı Mayıs ayında istifa ederek, özel bir firmada şantiye şefi olarak çalıştı. 1981 yılından itibaren kendi işini kurarak serbest çalışmaya başladı.

30

Gürsoy Erol : 1956 yılında Tokat’ta dünyaya geldi. 1978 yılında Yıldız Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Etibank’ta madencilik sektöründe başlayan iş hayatına özel sektörde çeşitli görevler alarak devam etti. Genel Müdürlük yaptı. Bir müddet kendi firmasında ticaretle meşgul oldu. 1985’ten beri aktif olarak siyasetin içinde çeşitli görevler aldı. Evli ve iki çocuk babası.

Gülay Dalyan : Gülay Dalyan, 1 Haziran 1962’de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Suret Naci, annesinin adı Zühtüye’dir.Matematik Mühendisi; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Kutes Madencilik AŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı, Kut Enerji Madencilik Şirketi Genel Müdürü, Kaplan Deri Konfeksiyon Sanayi AŞ Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.

İdris Güllüce : 1950 yılında Erzurum Hasankale’de doğan İdris Güllüce, İlköğrenimini Erzurum’da tamamladıktan sonra, eğitim ve çalışma hayatına İstanbul’da devam etti. Orta öğrenimini Haydarpaşa Meslek Lisesinde tamamlayarak Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’ne girdi. Sonrasında, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümünü de bitiren İdris Güllüce; Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalında da, “Yerel Yönetimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu mastır tezini tamamladı. Serbest mühendis olarak iş hayatına atılan Güllüce, kendi inşaat şirketini kurdu.

Osman Boyraz : 20.01.1974 yılında Sivas ili Gürün ilçesinde doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Sivas’ta tamamladı. Üniversite eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesin’de Harita ve Kadastro bölümünü bitirerek HARİTA MÜHENDİSİ ünvanını aldı. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsün’de doğalgaz dağıtım şirketlerine yönelik altyapı bilgi sistemlerinin oluşturulması tezi ile yüksek lisans eğitimini tamamlayarak HARİTA YÜKSEK MÜHENDİSİ ünvanını aldı.

Metin Külünk : 16.11.1960 tarihinde Rize’nin Güneysu ilçesinde dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini sırasıyla Diyarbakır ve İstanbul’da tamamladı. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Askerlik hizmetini yerine getirmesinin ardından 1984 yılında İnanç Dış Ticaret Hizmetleri Grubunda iş hayatına atıldı.



Yıldız, Sanat ile Renklendi Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, Yıldız Kampüsünde gerçekleşen I.Karma Öğrenci Sergisi ile sanat dünyasındaki varlıklarını bir kez daha hatırlattı. Öğrenciler tarafından yapılan ve tasarlanan ürünler, Hocalarının da desteğiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Yrd.Doç.Dr. Rabia Özakın, Öğr.Gör. Burak Satar

Y

üksel Sabancı Sanat Merkezinde 21 Ekim- 4 Kasım tarihleri arasında I.Karma Öğrenci Sergisi etkinliği gerçekleştirildi. Sergide, YTÜ Meslek Yüksekokulu, Basım ve Yayın Teknolojileri Programı, Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu, Restorasyon Programı ve Seramik Cam ve Çinicilik Programı öğrencilerinin proje ve çalışmaları yer aldı.

32

Geleneksel hale getirilmek istenen BaskıResim, Seramik ve Restorasyon 1. Öğrenci Sergisi, YTÜ 100.Yıl etkinlikleri arasında, konusu itibariyle özel bir yere sahip. Yaratıcı sanata farklı bir bakış açısı sunan sergi, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Turgut Kocatürk, Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Cengiz Can ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’ın katılımıyla 21 Ekim 2011 tarihinde açıldı.

Sergi de ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken potansiyelin büyüklüğü oldu. Toplam 130 çalışmanın yer aldığı sergi, Yrd. Doç. Dr. Rabia Özakın, Öğr. Gör. Burak Satar, Öğr. Gör. Kadir Demir, Öğr. Gör. Yavuz Sevinç, Öğr. Gör. Burcu Serbes, Öğr. Gör. Drahşan Uğuryol ve Uzman Ayça Özmen tarafından düzenlendi. Seramik Cam ve Çinicilik Programı öğrencilerinin sergide raku, serbest şekillendirme, endüstriyel üretim ve dekor örneklerinden oluşan çalışmaları yer aldı. Basım ve Yayın Teknolojileri Programı Öğr.

Öğr. Gör. Kadir Demir, Öğr.Gör, Burak Satar

Gör. Burak Satar Atölyesi öğrencilerinin ise sergide ağaç baskı işlerinden oluşan serbest çalışmaları geleneksel atölye yaklaşımıyla ortaya kondu. Sergide, Maslak MYO ile Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar MYO Restorasyon Programı öğrencilerinin rölöve ve restorasyon projelerinin posterlerinden, ahşap, alçı, taş, konservasyon ile Türk motifi atölyelerinde gerçekleştirdikleri çalışmalara kadar geniş yelpazede ürünler yer aldı. Ayrıca Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar MYO tarafından gerçekleştirilen “YTÜ Yıldız Yerleşkesinde Bulunan Osmanlı Çeşmelerinin Belgeleme; Koruma ve Onarım Çalışmaları” adlı projenin posterlerinin de bulunduğu toplam 73 adet çalışma sergilendi. Yıllardır biriken enerji ile ortaya konan işler, izleyiciler tarafından heyecan ve ilgi ile izlendi…


9. Uluslararası Kırılma Konferansı 9.Uluslararası Kırılma Konferansı Endüstriyel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin organizasyonu ile, 19-21 Ekim 2011 tarihleri arasında 100. Kuruluş Yılını kutlayan Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir.

1

Düzenleme Kurulu Adına Prof. Dr. Ahmet Topuz

981 Yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Düzenlenerek yaşama geçirilen Kırılma Konferansı belli aralıklarla Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesinde düzenlenerek devam etmiştir. 9.Uluslararası Kırılma Konferansı Endüstriyel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin organizasyonu ile, 19-21 Ekim 2011 tarihleri arasında 100. Kuruluş Yılını kutlayan Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir. Kırılma ve Kırılma olgusuna dayalı mühendislik tasarımı ve uygulamalarının, bilimsel teknik ve sınırlı da olsa ekonomik yönleriyle ele alınıp değerlendirildiği bu konferansta yurt içi ve yurt dışından toplam 60 bildiri sunularak tartışılmıştır. Sunulan bildiriler teorik ve deneysel çalışmalar olarak iki grupta toplanmaktadır. Bilim ve teknolojide ileri gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerde kırılma konusundaki araştırmaların itici gücü uygulama alanlarının gereksinmelerinden kaynaklanmaktadır. Üzerinde önemle durulan hususlar teknik, ekonomik ve çevresel nedenlerle limit dizaynlara gitme zorunluluğudur. Bu durum can ve mal güvenliğini ön plana çıkarmıştır. Dolayısıyla kırılma çalışmaları önemli bir motivasyon

vermiştir. Ayrıca yeni tasarımlarda kompozit, polimer, seramik, nano malzemelerin gittikçe artan bir hızla kullanılmaları bu malzemelerin kırılma davranışlarının daha fazla araştırılmasına neden olmaktadır. Bu konferansta sunulan bildirilerde bunu gözlemlemek mümkün olmuştur. Ayrıca hasar analizlerinin gittikçe artan bir ivme kazandığını görmekteyiz. Konferans kapsamında yapılan panel tartışmalarının hasar analizlerine yön gösterici bazı sonuçlara ulaştığını ümit ediyoruz. Sonuç olarak 9. Uluslararası Kırılma Konferansı’nda teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan kırılma ve hasar araştırmalarının son durumu bilimsel olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca farklı alanlardan araştırmacıların bir araya gelerek kırılmanın farklı alanlarında görüş ve fikir alışverişi yapmalarına olanak sağlamıştır. Konferansın son günü öğleden önceki oturumlar geçtiğimiz Şubat ayında kaybettiğimiz değerli bilim adamı Prof. Dr. Şadi KARAGÖZ anısına düzenlenmiştir. Prof. Dr. Ahmet TOPUZ oturum öncesi yaptığı konuşmada Prof. Dr. Şadi KARAGÖZ’ün Kırılma Konferanslarının düzenlenmesinde önemli katkılarının bulunduğunu söyleyerek kendisini saygı ile andıklarını belirtmiştir.

33


Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu Yıldız Oditoryumu’nda Gerçekleştirildi

Yüzüncü yılımızda uluslararası etkinliklerimize yeni bir sempozyum ekledik. Düzenleme kurulu adına Prof.Dr.Ahmet Dursun Alkan

Ulaştırma Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı’nın himayesinde, Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen 1.Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu (First International Symposium of Naval Architecture and Maritime, INT-NAM 2011) 24-25 Ekim 2011 tarihinde Yıldız’da gerçekleştirildi. Sempozyumun amacı, gemi inşaatı ve denizcilik alanın-

Nur Burgazoğlu, Baran Saraç

da eğitim ve araştırma faaliyetlerini 1967 yılından bu yana sürdüren Yıldız Teknik Üniversitesi ve Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’nin aynı isimli uluslararası bir bilimsel etkinlik yoluyla dünya okulları ile işbirliği imkanlarını artırmak, gündemdeki bilimsel ve teknolojik araştırmalar, yenilikçi çalışmalar ve bulgularla birlikte gelecekte insan refahı ve çevreye duyarlı çalışmalara yön verecek katkıların ortaya konarak bu gelişmeleri geniş kitleye duyurmak olmuştur.


Türkiye’nin düzenlediği, alanında ilk uluslararası bilimsel etkinlik olan INT-NAM 2011’in açılış töreni 24 Ekim 2011 günü saat 10:00’da yapıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nı takiben açılış konuşmaları sırasıyla Sempozyum Başkanı Prof.Dr. Ahmet Dursun Alkan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Şahin, Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Güner, Rektör Vekili ve Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ve Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu tarafından yapıldı. Uluslararası katılımın yüksek olduğu INT-NAM 2011 sempozyumunda 16 ülkeden 42 üniversite, araştırma ve sanayi kuruluşlarını temsilen 161 katılımcının hazırladığı 82 tebliğ yer

aldı. Yabancı ülkelerden katılan araştırmacılar 37, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi öğretim elemanları ise 16 bildiri hazırladılar. Hamburg Teknik Üniversitesi’den Prof. Dr. Ing. Heinrich Södıng, Trieste Üniversitesi’nden Prof. Radoslav Nabergoj ve New Orleans Üniversitesi’nden Prof. Dr .Bhaskar Kura’nın davetli bildiri ile katıldığı sempozyumda sunulan bilimsel çalışmalar; Hidrodinamik, Deniz Taşımacılığı, Yeşil Teknolojiler, Gemi Dizaynı, İnsan Faktörü, Deniz Yapıları ve Güvenlik, Gemi Sevk Sistemleri, Enerji Verimliliği ve Gemi Makineleri alanlarına hitap etmiştir. INT-NAM 2011 sosyal faaliyetleri arasında Gala Yemeği, 24 Ekim akşamı YTÜ Hisarüstü Sosyal Tesisleri’nde, Boğaz’da tekne gezisi ise 25 Ekim akşamı sempozyum kapanışının ardından gerçekleşti.

Sempozyum esnasında Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü lisans ve lisanüstü öğrencileri ile üniversitemizdeki farklı mühendislik dallarından bir grup öğrencinin ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu projelerden YTÜ Hidrojenli ve Güneş Enerjili tekne ve teknik özellikleri açık alanda ziyaretçilerin incelemesine sunuldu. Sempozyum ambleminde 1911 yılında hizmete giren Kalender isimli şehirhatları gemisi kullanıldı.

Sempozyuma Gemi Mühendisleri Odası, Türk Loydu, Türk Hava Yolları, Deniz Ticaret Odası, Gemi Sanayicileri Derneği, Tuzla Gemi Sanayi ve Ticaret Şirketi, Şehirhatları İşletmesi, Barbaros Denizciler Derneği ve İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi katkıda bulundu.

Hatıra plaketleri verildi. Açılış töreninde Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’ne geçmişte katkılarda bulunmuş ve sempozyumda kuruluşları temsilen katılan değerli bilim adamı ve profesyonellere INT-NAM 2011 sempozyumu hatıra plaketleri verildi. Plaket takdim edilenler: Prof. Dr. Ali Cemal Benim, Prof. Dr .Andreas Meyer-Bohe, Prof. Dr. Carlos Guedess Soares, Prof. Dr. Dong-Myung Bae, Prof. Dr. Güldem Cerit, Prof. Dr. Lothar Dannenberg, Cemalettin Şevli, İsmet Üner, Metin Kalkavan, Prof. Dr. Michael Klausner, Prof. Dr. Nil Güler, Prof. Dr. Muhittin Söylemez, Prof. Dr. Nihat Tekin, Prof .Dr. Oğuz Borat, Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, Prof. Dr. Osman Turan, Özkan Poyraz, Dr. Ahmet Paksoy, Prof. Dr. Sander Çalışal, Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Prof. Giorgio Trincas, Prof. Radoslav Nabergoj, Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, Süleyman Genç, Yaşar Duran Aytaş, Ziya Gökalp.

35


Sempozyuma katkı sağlayan üniversiteler Sempozyuma bildirileri ile bilimsel katkı sağlayan 16 ülkenin üniversite, araştırma ve sanayi kuruluşları şükran ve saygı ile aşağıdaki gibi sıralanmıştır.

36

University of New Oerleans, Texas A&M University (ABD); Bundeswehr Technical Centre for Ships and Naval Researches, Berlin University of Technology, Duesseldorf University of Applied Sciences, Friendship Systems GmbH, Gabler Maschinenbau GmbH, Hamburg University of Technology, Kiel University of Applied Sciences, University of Rostock (Almanya); University of Liege (Belçika); Bulgarian Ship Hydrodynamics Center-BSHC, Varna Free University (Bulgaristan); Aalto University (Finlandiya); Pukyong National University (Güney Kore); IHC Merwede Metalix (Hollanda); University of Newcastle, University of Strathclyde (İngiltere); Marine Fisheries Department, University of Genoa, University of Naples “Federico II”, University of Trieste (İtalya); Kobe


University (Japonya); Defence R&D Canada Atlantic, University of British Coumbia (Kanada); Port Said University (Mısır); Kielce University of Technology, Naval Academy (Polonya); Ovidius University (Romanya); Technical University of Lisbon (Portekiz); Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, TÜBİTAK, Yıldız Teknik Üniversitesi (Türkiye). Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu bilimsel katkı ve katılım anlamında beklenen başarıya ulaşmıştır. INT-NAM sempozyumunun ülkemizde ve/veya diğer ülkelerde seri halinde düzenlenecektir. Yabancı katılımcılar bir sonraki sempozyumun yine üniversitemizde düzenlenmesinden memnun olacaklarını bildirmişlerdir.

37


38

GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR MESUT GÜNER İLE SÖYLEŞİ

Üniversitemizde 3 yıldır Eğitim-Öğretim Rektör Yardımcılığı görevini yürüten Prof. Dr. Mesut Güner, Ağustos 2011 tarihinden itibaren İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurucu Rektörü olarak görevlendirilmiştir. Kendisiyle kariyerini, Yıldız’dan İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörlüğü’ne uzanan süreci konuştuk. Muhammed Attila Sevim Aslıgül Topuz


Akademik kariyeriniz üretken ve performansı yüksek bir süreç olmuş. Bize biraz bu dönemde yaşadıklarınızdan bahseder misiniz lütfen? 1967 Malatya doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve liseyi İstanbul’da bitirdim. Pertevniyal Lisesi’ni bitirdikten sonra 1984 yılında İTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi, Gemi İnşaatı Mühendisliği Bölümü’ne ilk yüzdebirlik dilimde girdim. Edebiyat alanını da sevmeme rağmen yeteneğim sayısal yönde olduğu için mühendislikler temel tercihimdi. Denize olan tutkum, gemicilik tutkum da benim için tercihte çok önemliydi. Eğitim geçmişiniz başarılarla dolu, çok genç yaşta profesör ünvanını aldınız. Bunun yanı sıra özel sektörde de çalışmışsınız. Evet, üniversitem bitiminde bir dizayn bürosunda çalıştım ve aynı zamanda yüksek lisans yaptım. Milli Eğitim Bakanlığı yüksek lisans ve doktora programları için yurt dışına öğrenci yollayacağına dair bir ilan gördüm ve başvurdum. Sınav sonucunda başarılı bulundum. O zamana kadar yurt dışına çıkmamıştım, benim için çok ciddi bir deneyimdi. Altı aylık bir dil kursunda İngilizcemi geliştirmek için Bournemouth kentine gittim. Üç ay sonra lisanüstü eğitim-öğretim hayatına başlamak için üniversitelere başvurdum, Glasgow, Newcastle ve London College Üniversitelerinden kabul aldım. Değerlendirmem neticesinde Newcastle’ı tercih ettim ve böylece 1990 yılının Ekim ayında yüksek lisans eğitimime başladım. Bir yılda yüksek lisansı tamamladım. 1991 yılında doktoraya başladım, 1995 yılında tamamladım. Doktora çalışmalarım sırasında birçok makale yazdım ve bir çok araştırmalar yaptım. Bu çalışmalar için başta Amerika olmak üzere birçok ülkeye gittim ve doktora derecemi alıncaya kadar kendimi alanımda geliştirdim. Sürem bitiminde ise ülkeme dönüp hizmet etmeye karar verdim. Benim çalışma alanım için uygun olan Yıldız Teknik Üniversitesi’ni tercih ettim ve 1995’te Yardımcı Doçent olarak göreve başladım ve ayrıca doçentlik sınavına da başvurdum.. Aynı yıl askere gittim, o dönem içinde yaş itibari ile en büyük ben, birde başka doktora yapan arkadaş kalmıştı. Askerlik sırasında bu sırada doçentlik sınavına girdim ve Gemi Hidromekaniği alanında doçent oldum. Yedek subay eğitimi sonunda Deniz Harp Okulu’nda asteğmen olarak askerliğime devam ettim. 2001 yılına kadar değişik bilimsel alanlarda çalıştım; değişik projeler gerçekleştirdim, gemi sanayinin problemlerine destek oldum, çeşitli yayınlar hazırladım. Bu arada doçentlikte 6 yılımı tamamlamam ve mesai arkadaşlarımın baskısı ile profesörlük kadrosuna başvurdum ve 34 yaşındayken Yıldızın en genç profesörleri arasında yerimi aldım. Profesör olduktan sonra akademik çalışmalara devam ettim ve yaklaşık on yıldır profesör olarak çalışıyorum. Yine bu zaman zarfında birçok kez yurt dışında bulundum ve yurt

39

dışında doktora tezlerine jüri olarak çağırıldım. Üç doktora öğrencisi yetiştirdim ve biri bir sene sonra profesör olacak. Böylece ben de profesör yetiştirmiş bir profesör olmanın gururunu yaşayacağım. Bilim insanı yetiştirmek, ders vermek, araştırma yapmak ve de geleceğe insanları hazırlamak çok önemli. Bunun için yerimize mutlaka birini bırakmak, ülkenin geleceğini düşünmemiz lazım. Öğretim üyesinin bunları dikkati alıp akademik personel yetiştirmeye de önem vermesi gerektiğine inanıyorum.


2008’de İsmail Bey’in rektörlüğüyle, Rektör Yardımcılığı görevine getirildim. İsmail Bey bugüne kadar gerçekten çok güzel şeyler yaptı, benim de onun yardımcısı olmam gurur verici. Ülkemizde milyonlarca kişi üniversite sınavına giriyor, fakat çok azı üniversitelere yerleşiyor. Kapasite az ve yeni açılan üniversitelerin de kurumsallaşması lazım. Bu açıdan benim yeni kurulacak bir üniversitede destek vermemin iyi olacağını düşünerek İstanbul Gelişim Üniversitesi kurucu rektörlük görevini kabul ettim. Sizin bu deneyimlerinizden yola çıkarak sormak istiyoruz, yurt dışı tecrübesi gerek iş hayatı, gerekse akademik hayat açısından ne derece önemli sizce? Yurt dışından döndükten sonra Türkiye’ye daha farklı, daha geniş açıdan bakabiliyorsun. O yıllarda bazı şeyler yurtdışında bir adım daha önde olabiliyordu ve Türkiye’nin ileride bunu yakalayacağını düşünüyorsunuz ve öngörüyorsunuz. Bunun yanı sıra yabancı dil sorununuz varsa yurt dışında bulunarak kolayca çözebiliyorsunuz. Ufkunuz açılıyor, kendinize güveniniz geliyor ve 40

daha geniş açıyla bakıyorsunuz. Bu nedenle bütün öğrencilerin kesinlikle okurken veya okullarını tamamladıktan sonra yurtdışında uzun süreli bulunmasını tavsiye ediyorum. En azından okurken Erasmus kapsamında yurt dışına gitmelerini öneririm. Doktora ya da yüksek lisans yapanlarında en az 6 ay yurtdışında araştırma yapmalarını tavsiye ederim. Bunun akademik hayatta faydasını muhakkak göreceklerdir. Bir sektör olarak Gemi Mühendisliği’nden ve bu alanda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Kendi açımdan bunu iki şekilde değerlendiriyorum; benim bir akademik yanım var ve kendi alanımda bilimsel çalışma yapmak ve öğrenci yetiştirmek, diğeri ise endüstri ile olan ilişkilerim. Bugüne kadar eksik olan yanımız üniversite-sanayi iş birliğiydi. Bizler gemi mühendisliği alanında iyi bir ekip kurduk ve bu ekip çok başarılı işlere imza atıyoruz. Bunun yanında kendi uzmanlık alanımızla ilgili Tuzla’daki büyük firmalara danışmanlık hizmeti verip, onların problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Bunun dışında Türkiye de yapılan askeri gemilerin inşa projelerinde Tuzladaki tersanelere desteklerimiz oldu. Son bir kaç yıldır gemi sektörü canlı değil fakat 2001-2007 yıllarında çok iyiydi. Krizle birlikte grafiğimiz aşağıya inmiş durumda. Bunun dışında Gemi Mühendisleri Odası’nın onur kurulu üyesiyim. Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu Vakfı’nda Mayıs Ayından itibaren yönetim kurulu üyesiyim, başkanımız YTÜ Araştırma Planlama Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Tamer Yılmaz. Türk Loydu; 1962 yılında TMMOB Gemi Mühendisleri Odası tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin katkıları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Deniz Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, TMMOB, Armatörler Birliği, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği, Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği gibi çeşitli kuruluşların katılımıyla kurulmuş bağımsız, tarafsız, güvenilir ve uzman bir “Ulusal Klaslama, Belgelendirme ve Uygunluk Değerlendirme Kuruluşu” dur. İstanbul Gelişim Üniversitesi sürecinden ve kişisel hedeflerinizden bize bahseder misiniz? İstanbul Gelişim Üniversitesi Şubat 2011’de kuruldu. Aslında 2008 yılında kurulmuş bir Meslek Yüksek Okuluydu. Çeşitli alanlarda olmak üzere toplam 25 tane programda ara eleman yetiştiren bir okuldu. Şubat 2011’de üniversite 3 fakülte ve 2 enstitü ile kuruldu. Güzel Sanatlar Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Mühendislik ve Mimarlık Fakültelilerine ilk defa 2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğrenci almaya başladık.İstanbul Gelişim Üniversitesi yeni bölümler açmak


41

istiyor, Hukuk Fakültesi ve Sağlık Meslek Yüksek Okulu gibi… Zamanla İnşaat Mühendisliği ve İşletme Bölümlerini de açmayı düşünüyoruz. Hedefimiz mezunlarımızın tercih edildiği, ortaöğretim kurumu mezunlarının da tercih ettiği bir dünya üniversitesi olmak. Kaliteye ve kişisel gelişime son derece önem veriyoruz. Bu yüzden de kurduğumuz öğrenci kulüpleri ve kariyer merkezimizle öğrencilerimize her türlü desteği sağlıyoruz. Mesut Bey, “Rektör bakış açınızı” merak ediyoruz. Örneğin üniversitenize öğrenci alımlarını bizzat siz yapıyor olsaydınız ölçütleriniz neler olurdu? Evet, Türkiye’de hep puan odaklı, test odaklı bir seçim yapılıyor. Öğrenci de en yüksek puanlı yeri tercih ediyor, mezun olunca nerede çalışacağını veya o işi yaparken mutlu olup olmayacağını hiç düşünmüyor. Zevkle yapılan işlerde başarı kendiliğinden gelir ve başarı çalıştığınız firmanın yükselmesine, böylece ülkenin gelişmesine yardımcı olur. İşte ben de seçim yapsam, öğrencinin seçtiği mesleğe yeteneği var mı ve bu işi yaparken mutlu olacak mı gibi kriterlere bakardım. Zamanla bizim ülkemizde de merkezi sınavlar kalkacak ama bu ne kadar süre alır onu bilemiyoruz. Kısaca, eğer seçimleri ben yapsaydım benim öğrencimin okuyacağı bölüme ilgisi, merakı, yeteneği olsun isterdim.

Peki, hocam bugünkü öğrenci profili ile sizin döneminizdeki öğrenci profilini, kıyaslayacak olursak neler söylerdiniz? İnsan faktörü genetik yolla geçiyor ve toplum içinde yetiştirilme tarzıyla belli özellikler ediniliyor. Eskiden öğrenci sayısı azdı böylece eğitim daha kaliteli yapılabiliyordu. Hocalarımız daha disiplinliydi. Eskiden hoca ve üniversite merkezli bir eğitim sistemi varken, şimdi ise öğrenci merkezli bir sistem mevcut. Ayrıca üniversite-sanayi iş birliğiyle, öğrenciler kendilerini daha çok geliştirebiliyor. Şimdiki öğrenciler bölüm ve üniversite seçimlerinde daha bilinçli, hocaların kalitesine, kaç yayın yaptığına bile bakıyorlar. Sizce bir rektörde olmazsa olmazlar nelerdir? Rektör bir üniversiteye neler katabilmeli? Rektör bir üniversiteye vizyon katabilmeli, iyi bir ekip oluşturmalı ve o ekiple birlikte hedeflerine doğru yürümeli hatta koşmalıdır. Vakıf üniversitesinde rektör akademik işlerden sorumludur, devlet üniversitesinde ise her şeyden sorumludur. Bu da vakıf üniversitesindeki rektörlüğün idari yönüyle devlet üniversitesinden farklı olduğunu ortaya koyuyor. Akademik olarak eğitim verilen anabilim dalının rektörlük sürecine katkısı var mıdır sizce? Örneğin bir sosyal bilimci mi, yoksa bir mühendis mi rektör olmalıdır? Rektörlük genel anlamda idari bir görev olmakla


42

birlikte hangi bilim alanında olması yöneteceğine fayda sağlar söylemek mümkün değildir. Bu iş ekip işi çünkü. Soysal veya fen bilimci olması tartışması her kademede her alanda olabiliyor. Bence her ikisi de olabilir. Her ikisinin de bakış acısı ve yöntemleri farklı olabilir ama hedefleri aynı olmalıdır. Mesela mühendis daha hızlı, pratik yol katabilir ama sosyal bilimci olayı daha çok rengiyle görebilir. Bense pratik olarak mühendislik yöntemini daha çok benimsiyorum. Son olarak eklemek istedikleriniz veya öğrencilere mesajınız var mıdır? Genel olarak şunları söyleyebilirim. Ülkenin geleceğine yatırım yapmak lazım ve bunun yoluda eğitimden geçiyor. Eğitime ve öğretime katkı, insana yatırım hiç bir zaman boş değildir. Bir köprü inşa edebilirsiniz, ama öncelikli sıralamasında eğitimden daha önde olmayabilir. Şunu bilmeliyiz ki eğitimli insan hem kendisine, hem ailesine, hem de topluma her zaman her açıdan fayda sağlayabilmektedir. Bu nedenle toplum olarak eğitime öncelik verirsek sırtımız yere gelmez. Hiç bir şey eğitime yapılan yatırımdan daha değerli değildir ve asla ziyan olarak görülmemelidir. O yüzden bütün insanlarımızın eğitimle ilişkilendirilmesi bizim bir artımızdır, kısaca eğitim şart diyoruz.


İzindeyiz... 8

1881- 193

“Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 73. Yılında Türk Milleti ve Yıldız Teknik Üniversitesi Ailesi olarak sevgi, saygı ve rahmetle andık.” 10 Kasım 2011


Mezunlar 100. Yıl’da buluştu Geleneksel olarak gerçekleştirilen mezunlar şöleni etkinliğinde, mezunlar 100. Yılda biraraya gelmenin heyecanını ve mutluluğunu paylaştı. Merve Koçal

Nur Burgazoğlu

Mezunlar Derneği’nin koordinasyonu ile Mezunlar Koordinatörlüğü, İletişim Koordinatörlüğü, YTÜ Vakfı, YTÜ Sosyal Hizmetler Derneği ve YTÜ Çağdaş Yıldızlılar Derneği’nin destekleri ile düzenlenen Geleneksel Mezunlar Şöleni, 1 Ekim 2011 tarihinde Yıldız Kampüsünde gerçekleştirildi. Özellikle, Yıldız mezunu bürokrat, siyasi ve sanayicilerin bir araya geldiği şölene katılım, geçen senelere göre daha fazlaydı. 100. Yıl sevincini paylaşan mezunlar, geçmişi yad ederken tekrar Yıldız ailesiyle birarada olabilmenin mutluluğunu yaşadı. Tören, saygı duruşu ve Mehter Takımı eşliğinde söylenen İstiklal Marşı ile başladı. Mehter Takımı gösterisini tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Sadri Eyüboğlu açılış konuşmasını yaptı. Eyüboğlu, 100. Yılında Yıldız Teknik Üniversitesi çatısı altında birarada olmanın önemini vurguladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı Başkanı Ahmet Turgut ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek konuşmalarını yaptıktan sonra Sadri Eyüboğlu Mezunlar Derneği adına, Rektör İsmail Yüksek’e şükran plaketini takdim etti. Rektör İsmail Yüksek ve Sadri Eyüboğlu’u birlikte Mezunlar Derneği eski başkanları Behçet Murat Türen, Mustafa Sözer ve Yaşar Büyükçetin adına eşi Sevgi Büyükçetin’e teşekkür plaketlerini sundular.

Yılın Yıldızlı Ödülleri Verildi

Programın devamında Yıldız Teknik Üniversitesi Halk

Oyunları ekibinin gösterisinin ardından ödül törenine geçildi. İlk olarak Yılın Yıldızlı Yerel Yöneticileri Kategorisi’nde Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ve Küçükçemece Belediye Başkanı Aziz Yeniay Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten ödüllerini aldılar. Yeniay, teşekkürlerini ilettikten sonra YTÜ mezunu olmaktan duyduğu gururu dile getirdi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin birleştirici misyonundan bahsetti. Yılın Yıldızlı Bürokratları Kategorisi’nde, İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Binpınar, İski Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir ve İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ödüllerini Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten aldılar. Yılın Yıldızlı Öğrenci Kulüpleri Kategorisi’nde, Üniaktivite’nin Türkiye çapında 176 öğrenci kulübü arasında yaptığı değerlendirmede iş ve kariyer alanında birinci seçilen Kalite ve Verimlilik Kulübü, sanat dalında birinci seçilen Fotoğraf Kulübü, bilim teknolojileri alanında ikinci seçilen Makine Teknolojileri Kulübü temsilcileri, ödüllerini Prof. Dr. Mehmet Emin Binpınar’dan aldı. Törende en eski Yıldızlılar da unutulmadı. Yıldız Teknik Üniversitesi 1955 yılı mezunu Makine Mühendisi Hamdi Ertürk, üniversite için yazdığı şiiri okudu. Hemen ardından 25.-45. Yıl mezunları büyük bir çoşkuyla kep attı. Mezunlar ve Rektör ile birlikte toplu fotoğraf çekimi yapıldı. Şenlik boyunca, bu yıl Hollanda’da düzenlenen Wind Turbine Race 2011 yarışmasında Jüri Özel Ödülü’nü alan, Türkiye’nin ilk rüzgar enerjisiyle çalışan aracı (Bora) sergilendi.


Mezunlar düşüncelerini paylaştı Kanber Aydoğru

Ülkeye katkıda bulunabilmek gurur verici İnşaat Mühendisiyim. 1981 yılında mezun oldum. Şişli Belediyesi’nde çalışıyorum. Okuldan arkadaşlarımızla zaman zaman dışarıda ya da İnşaat Mühendisleri Odası’nda biraraya geliyoruz. Bugün de burada toplandık. Bundan dolayı mutluyuz. İş dünyasından, iş adamlarından ve geçmiş anılardan bahsederek özlem gideriyoruz. Bölümden arkadaşlarımızla, hayatta başarılı olup ülkeye faydalı birşeyler yapabilmek, verim elde etmek bizim için çok gurur verici. Geçmişi bugünle birleştirmek yarına güzel hatıralar bırakmak insana haz veriyor.

Mehmet Atilla Güçlü

Mezuniyetin üzerinden 43 yıl geçti 1969 yılı İnşaat Mühendisliği mezunuyum. Proje bürom var. Yurtiçi ve yurtdışı projeler yapıyorum. Genelde okulun etkinliklerini takip ediyorum ve çoğuna katılıyorum. Şölen için eski mezun arkadaşlarımı aradım, etkinlikle ilgili bilgilendirdim. İş temposu ve zamansızlıktan kaynaklı uzaklaşmalar yaşıyoruz. İş güç gelir geçer. Böyle etkinliklere soğuk bakmamak, zaman ayırmak lazım. Mezun olmanın üzerinden 43 yıl geçmiş, saçlarımız döküldü. Hepimiz sima olarak değişitik. Birbirimizi tanımakta güçlük çekiyoruz. Artık biraraya gelip özlem gidermek lazım.

Çetin Vural

Anılarımız tazelendi 1985 yılı elektrik bölümü mezunuyum. Mezuniyet şölenine ilk kez katılıyoruz. İlk izlenimlerimiz güzel. Okulun ana girişi, sarmaşıklar, sınıfımız değişmemiş. O yılların anıları hemen canlandı gözümüzde.

Ayşe Eryiğitoğlu

Öğrencilik yıllarımıza özlem duyuyoruz Elektrik mühendisiyim. 1981 yılı mezunuyum. Bugün benim için önemli çünkü arkadaşlarımla biraradayım. Onları sağlıklı sıhhatli görmek, meslekte büyük başarılar elde ettiklerini öğrenmek beni çok mutlu etti. Geçmişi anımsamak hepimizi heyecanlandırdı. Değişmişiz, sınıf arkadaşlarımızla birbirimizi tanımakta zorlandık. Şimdi ki jenerasyon dijital teknoloji açısından çok şanslı. Bizim mezuniyet resimlerimiz eski Türk fimleri gibi. Şimdi cep telefonu var herkes herşeyi istediği anda kayıt edebiliyor. Keşke bizimde öyle bir şansımız olsaydı o hallerimizi daha net görebilmek isterdim.

Mustafa Türel

Sürekli gelişen bir okul 1966 yılı Mimarlık Bölümü mezunuyum. Emekliyim ama yapı denetim firmasında çalışıyorum. Burayı yüksekokulken kazandım sonra benim dönemimde akademi oldu. Biz mezun olduktan sonra da üniversiteye dönüştü. Sürekli gelişen bir okul ve okulumuzu seviyoruz.

Yeşim Özkan

Üniversitemiz başarılı atılımlar yapmaya devam ediyor Kimya Mühendisiyim. 1986 yılında mezun oldum. Şölen kapsamında 25. Yıl şükran belgemi aldım. Diploma alırken duyduğum heyecanı tekrar hissettim. Arkadaşlarımızla biraraya geldik sanki hiç ara vermemiş gibi. Hatıra eşyalar aldık. Okuldayken hayata atılmak önemliydi bizim için okuldan çıkınca da öğrencilik zamanlarınızı özlüyorsunuz. Bu bir çelişki gibi gözükse de ayrı bir duygu katıyor insana. Tekrar ismimizin anılması çok güzel. 100. Yıl okulumuz için önemli bir durak. Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu olmak iş imkanları açısından artık daha önemli. Üniversitemiz kendi adını duyaracak atılımlar yapmaya devam ediyor.

45


DÜNYA’YA YILDIZ’DAN AÇILMAK İSTER MİSİNİZ Uluslar Arası İlişkiler Ofisi, AB-Erasmus programı dışındaki tüm dünya ülkeleri ile akademik işbirlikleriyle, anlaşmalarla ve programlarla ilgilenmektedir.

46


Y

ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)’nin uluslar arası bir dünya üniversitesi olması yolunda kurulan ve Eğitim-Öğretim Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz’a bağlı olarak, Öğr. Gör. M.Ed. Aylin Yavaş’ın koordinatörlüğünde faaliyet gösteren Uluslar Arası İlişkiler Ofisi, AB-Erasmus programı dışındaki tüm dünya ülkeleri ile akademik işbirlikleriyle, anlaşmalarla ve programlarla ilgilenmektedir. Ayrıca, yurt dışından üniversitemize gelen heyetlere ve gruplara çeşitli dillerde üniversite tanıtımı, rehberlik, sözlü çeviri gibi çeşitli hizmetler sunulmakta; uluslar arası yaz okulu, staj gibi organizasyonlar yapılmaktadır. Bunlardan bazıları, Michigan State University (ABD)’nin üniversitemizde yaptığı yaz okulu ve Malezya Teknoloji Üniversitesi’nin stajıdır. Bu kapsamda, Michigan State University İnşaat Fakültesi’nden 15 kişilik öğrenci grubu ile 29 Mayıs-18 Haziran 2011 tarihlerinde yaz okulu yapıldı. Malezya Teknoloji Üniversitesi’nden 14 kişilik öğrenci

grubu ise 15-18 Kasım 2011 tarihlerinde, YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü “Makine Malzemesi”, “Otomotiv Motorlar” ve “Isı Tekniği ve Termodinamik” laboratuvarlarında staj yaptı.

YILDIZ, ITAM-8’E HAZIRLANIYOR Bilgi Teknolojileri Uygulamaları ve Yönetimi Uluslar Arası Konferansı (International Conference on IT Applications and Management) ITAM’ın sekizincisi Kore Veritabanı Topluluğu (KDBS) ve Yıldız Teknik Üniversitesi tarafın47


Meksika: - Universidad Nacional Autonoma de Mexico Kanada: - The University of Alberta İrlanda: - Dublin City University İngiltere: - Leeds Metropolitan University - Warwick University dan yapılan işbirliği protokolüyle 28-29 Haziran 2012’de Yıldız Teknik Üniversitesi’nde düzenlenecektir. KDBS Başkanı ve Hanyang Üniversitesi’nden Prof. Dr. Namjae Cho ve Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek kongreyle ilgili protokolü 19 Ekim 2011 Çarşamba günü imzalanmıştır. YTÜ Beşiktaş kampüsünde gerçekleşecek olan ITAM-8’in hazırlıkları devam etmektedir.

48

AKADEMİK İŞBİRLİKLERİ 2011 yılında imzalanan -AB-Erasmus programı dışındaki- akademik işbirliği anlaşmaları aşağıda verilmiştir. Bu anlaşmalarla akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin dünyaya açılması ve dünya kültürlerinin üniversitemizde buluşması hedeflenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri: - The University of Alabama at Birmingham - The University of Arkansas at Little Rock - Syracuse University

Polonya: - Lublin University of Technology Makedonya: - First Private University-Skopje İran: - Islamic Azad University MAKU Branch Kazakistan: - S. Toraighyrov Pavlodar State University Çin: - Minzu University of China Kore: -Korea University -Hanyang University Japonya: - Tokyo Metropolitan University



CUMHURBAŞKANI HİMAYELERİNDE 100. YIL ANKARA KONSERİ Yıldız Vakfı Ankara Şubesi tarafından düzenlenen 100. Yıl Konseri mezunları Ankara’da buluşturdu. Merve Koçal

Baran Saraç, Nur Burgazoğlu

50

Y

ıldız Teknik Üniversitesinin 100. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde 23 Eylül Cuma Akşamı TOBB ETÜ salonlarında Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL himayelerinde Meslekte 40. ve 50. yılını dolduran mezunlar onuruna Türk Sanat Müziği Konseri düzenlendi. Meslekte 50 yılını dolduran Sanayi ve Ticaret eski Bakanlarından Ali COŞKUN’ un güftelerinden bestelenmiş on dört eseri de değerli bestekarlarımız Amir ATEŞ, Vedat Kaptan YURDAKUL, Kenan GÜNEL, Suat YILDIRIM, Necip GÜLSES, Kenan GÜNEL ve Koroyu da

yöneten Erdoğan TOZOĞLU’nun katılımlarıyla seslendirildiği gecenin ikinci bölümü TRT YILIN SANATÇISI seçilen Melihat GÜLSES’in konseriyle devam etti. Gecenin sürprizi ise sözleri merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’a bestesi Merhum Rüştü ERİÇ’ e ait şarkı ile sözleri Ali COŞKUN’ a Bestesi Erdoğan TOZOĞLU’na ait Sayın Abdullah GÜL’ e hitaben yazılmış bir rubaiydi. Ülkemiz kalkınmasında görev almış meslekte 40 ve 50 yılı aşkın hizmet vermiş olan Mühendis mezun-


lara YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK tarafından Şeref Diploması verilmesi de geceye ayrı bir anlam kazandırdı. Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı Ankara Şubesince düzenlenen bu etkinliğe başta TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, Başbakanlarımızdan Yıldırım AKBULUT, Bakanlarımızdan Recai KUTAN; Hayati Yazıcı, Vecdi GÖNÜL, Abdulkadir AKSU, Fahri KASIRGA, Muzaffer ECÇEMİŞ, Necati ÇETİNKAYA, Milletvekilleri, Müsteşarlar, Genel Müdürler İş ve Sanat dünyasının seçkin simaları, Sivil Toplum Kuruluşlarının Başkan ve temsilcileri, Ali COŞKUN ve “Yıldızlılar” ın gönül dostları ile aileleri olmak üzere 800 ‘ ü aşkın davetli katıldı. Okunan çok değerli eserlerle oldukça hareketli anlamlı ve duygu dolu geçen gece, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri ve TBMM Başkanı tarafından Bestekarlara, Sanatkarlara ve mezunlara plaket verilmesi ile sona erdi.

TBMM Başkanı M akamında Ziyaret Edildi 100. Yıl Konserinde n erken ayrılmak zorunda kalan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ali Co şk un, Ahmet Sarıgül ve Erdoğan Tozoğlu tarafından m akamında ziyaret edildi. Kons er sonrası verilmes i planlanan plaket Çiçek’e mak amında takdim edild i. YTÜ Vakfı Kurucu Başkanveki li Ali Coşkun, kons er e katılımından dolayı Cemil Çi cek’e teşekkürlerin i ifade etti.

51


ÜNİVERSİTEMİZ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ’NİN

KALİTESİ BELGELENDİ… Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Haziran 2011 tarihinden bu yana sürdürdüğü çalışmaların sonucunda ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası almış ve YTÜ’nün kalite belgesi alan ilk fakültesi olmuştur.

52

Y

TÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler ARAS öncülüğünde, değer yaratmanın, sürdürülebilir büyüme ve katkı için temel oluşturduğu bilinciyle yola çıkılan Kalite Yönetim Sistemi çalışmalarında, sistemin iyileştirilmesi ile iç ve dış tüm paydaşların memnuniyetinin arttırılması esas alınmıştır. Bu doğrultuda, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde ADBA Danışmanlıktan destek alınarak gerçekleştirilen çalışmalar, Yönetimin Kalite Temsilcisi ve İç denetçi olarak görev alan

Dr. Pınar BÜYÜKBALCI ve Dr. Yasemin BAL tarafından yürütülmüştür. ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgelendirme çalışmaları Ekim 2011 tarihinde tamamlanarak, hem yerel (TÜRKAK) hem uluslararası akreditasyona sahip bir sistem belgelendirme kuruluşu olan TÜV-SÜD denetçileri tarafından değerlendirilmiş ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bu denetimi başarıyla geçerek ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası almaya hak kazanmıştır.


YTÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ’NDE “ISO 9001:2008” BELGELENDİRME SÜRECİ ISO 9001 standardı, her 5 yılda bir ISO tarafından gözden geçirilmekte ve uygulayıcıların görüşleri ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan revizyonlar ile yeniden yayınlanmaktadır. Standardın son revizyonu 2008 yılında yapılmıştır.

Y

Arş. Gör. Dr. Pınar BÜYÜKBALCI Arş. Gör. Dr. Yasemin BAL

ÖK’ün Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği’nde kalite geliştirme; bir yükseköğretim kurumunun, eğitim, öğretim, araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalitesinin sürekli iyileştirilmesi olarak ifade edilmektedir. Bu noktadan hareketle, eğitim kurumlarında kalite geliştirmenin kuruma olduğu kadar topluma ve bilim dünyasına da önemli katkılar sağlayan boyutları olduğu gözlenmektedir. Özellikle ulusal ve uluslararası akademik alanda rekabetin artmasıyla beraber, yüksek öğretim kurumlarında, kurumsal sistemin iyileştirilmesi ve akademik evrensel değerleri tüm kurumun benimsemesine yardımcı olacak bir ortamın yaratılması daha da önemli hale gelmiştir. Yüksek öğretim kurumlarında kalite sisteminin oluşturulması ve işlerlik kazanması sonucunda, bilimsel gelişmelere katkı düzeyinde ve uluslararası işbirliklerinde artış gözlemlenmekte, öğrencilerin beklentileri ve ihtiyaçları ile uyumlu bir eğitim-öğretim sisteminin tasarlanması mümkün olmakta, akademik ve idari personelin ihtiyaçlarına daha kısa sürede daha az hatayla cevap verilmektedir. Bu durum, bir yükseköğretim kurumunun, bağımsız bir denetçi tarafından denetlenerek kalite belgesi almasının önemini kuvvetle vurgulamaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde, değer yaratmanın, sürdürülebilir büyüme ve katkı için temel oluşturduğu bilinciyle yola çıkılan Kalite Yönetim Sistemi çalışmalarında, sistemin iyileştirilmesi ile iç ve dış tüm paydaşlarımızın memnuniyetinin arttırılması esas alınmıştır. Bu amaçla, Haziran 2011 tarihinde başlatılan ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgelendirme çalışmaları, Ekim 2011 tarihinde tamamlanmıştır. Kalite Yönetim Sistemi kurulması kapsamında Ekim 2011 itibariyle gerçekleştirilen çalışmalar; dokümantasyon sisteminin yeniden düzenlenmesi, Kalite El Kitabı, Stratejik Plan El Kitabı ve Süreç Akış El Kitabının oluşturulması, görev tanımlarının güncellenmesi, kalite politikası ve kalite hedeflerinin yenilenmesi ve süreçlere ilişkin prosedürlerin belirlenmesi olarak özetlenebilir. Bu çalışmalara ek olarak, fakülte çapında birçok fiziksel iyileştirme gerçekleştirilmiştir. Çalışmaların tamamlanmasının ardından, 19 Ekim 2011 tarihinde, hem yerel (TÜRKAK) hem uluslararası akreditasyona sahip

bir sistem belgelendirme kuruluşu olan TÜV-SÜD tarafından fakültemizde bir denetim gerçekleştirilmiş ve bu denetim sonucunda, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, ISO 9001:2008 belgesini almaya hak kazanmıştır. İlgili tüm belge ve sertifikalar, 2 Kasım 2011 tarihinde, TÜV-SÜD Genel Müdürü Sn. Rıfat PERGEL tarafından, fakültemiz dekanı Sn. Prof. Dr. Güler ARAS’a teslim edilmiştir. Çalışmalar kapsamında, fakültemiz işleyişinin iyileştirilmesi için, 1987 yılında yayınlandığından bu yana geniş kabul gören ve Kalite Yönetim Sistemi olarak kapsamlı uygulama alanı bulan uluslararası standartlar sistemi olan ISO 9001 temel alınmıştır. ISO 9001’in de parçası olduğu TS-EN-ISO 9000 Kalite Standartları Serisi, etkili bir yönetim sisteminin nasıl kurulabileceğini, dokümante edilebileceğini ve sürdürebileceğini göstermektedir. ISO 9001 standardı, her 5 yılda bir ISO tarafından gözden geçirilmekte ve uygulayıcıların görüşleri ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan revizyonlar ile yeniden yayınlanmaktadır. Standardın son revizyonu 2008 yılında yapılmıştır. Bu standardın şartlarını sağlayan kuruluşlar, ürün ve hizmetler ile bunlara ilişkin süreçlerin, uluslararası kabul görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştiğini gösteren ISO 9001:2008 belgesini almaya hak kazanırlar. Belgelendirme şirketlerinin yetkilendirilmesini üye ülkelerin akreditasyon kuruluşları yapmaktadır. Türkiye’deki akreditasyon yetkisi ise TÜV-SÜD’ün de akredite olduğu TÜRKAK’a verilmiştir. Kalite Yönetim Sistemi’nin kurulması ile birlikte öğrencilerin gereksinimlerine göre tasarlanmış evrensel ve güncel bir eğitim-öğretim programının yürütülmesi, eğitim öğretim faaliyetlerine katılan farklı birimler arasında iletişim, işbirliği ve eşgüdümün sağlanması desteklenecektir. Bu sistem ile ilişkili olarak, araştırma faaliyetlerinin de ilgili birim liderlerinin iletişimi ile güçlendirilmesi ve desteklenmesi hedeflenmektedir. Kurulan Kalite Yönetim Sistemi, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için, fakülte birimlerinin, kurumun misyon ve vizyonu ile uyumlu biçimde stratejik amaç ve hedeflerini belirlemesi, bu amaç ve hedeflere ulaşmak için yapılması gereken faaliyetleri planlaması ve diğer birimler ile koordineli bir şekilde faaliyetlerini yürütmelerini kolaylaştıracaktır.

53


TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN AR-GE YILDIZI 54

Hazırlayan: Nevzat DEMİR YTÜ Teknopark A.Ş. Araştırma Uzmanı

• Yüksek teknolojik AR-GE çalışmalarının yürütülebileceği özel laboratuarlar, • Prototip proje uygulama atölyeleri, • 40,000 m2’lik kapalı alana sahip 5 AR-GE binası, • Yüksek teknolojik donanımlı konferans ve toplantı salonları, • Kapalı ve açık spor tesisleri, • Teknoloji transfer merkezi, • Tiyatro, konferans, konser alanları, • Çağdaş mimari ile bütünleşik rekreasyon alanları,

info@yildiz.edu.tr www.teknopark.yildiz.edu.tr


Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Merkezi YTÜ Teknopark A.Ş. mevcut küçük şirketlerin büyümesini teşvik etmek.

Misyon

Vizyon

• Paydaşlarının mevcut kaynaklarının daha verimli kullanılması veya onlara yeni kaynak yaratılması amacıyla, ileri teknoloji, inovasyon ve yazılım geliştirme alanında faaliyet gösterecek firma ve kuruluşlara en uygun maliyet çerçevesinde, dünya kalitesinde, etkin teknopark hizmetleri sunmak. • İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve uluslararası şirketleri bir araya getirerek aralarında ve üniversitelerle sinerji yaratmalarını sağlayan mekanizmalar kurmak. İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını ve

• Ülkemizde, Sanayi-Üniversite işbirliğini en üst düzeye taşıyarak, ileri teknoloji üreten ve/veya kullanan şirketlerin kurulumlarını ve gelişimlerini desteklemek; mevcut kaynakların daha verimli kullanabilmeleri yada yeni kaynak oluşturabilmesi için bu şirketlere yenilikçi ileri teknoloji ve yazılım geliştirme alanlarında Ar-Ge çalışmalarını yürütebilecekleri ortamı ve desteği sağlamak, • İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve yabancı şirketleri bir araya getirerek, gerek kendi alanlarında gerekse üniversite ile sinerji yaratabilecekleri işleyişleri oluşturmak, • Üniversitelerdeki akademik birikimin ve araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüştürülmesini sağlamak, • Ülkenin ekonomik ve teknolojik düzeyinin yükseltilmesine ; böylece, uluslar arası rekabet gücünün arttırılmasına katkıda bulunmak, • İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını; mevcut Ar-Ge firmalarının yenilikçi küçük şirketlerin gelişmelerini teşvik etmek.

ULAŞIM : Yıldız Teknik Üniversitesi Beşik-

taş Yerleşkesi’nden Davutpaşa Yerleşkesi’ne Zincirlikuyu – Cevizlibağ metrobüs hattının yanı sıra, belediye otobüsü ve toplu taşıma hizmeti veren özel otobüs seferleri ile ulaşım sağlanmaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampusu Teknoloji Geliştirme Bölgesi 1. Faz Esenler – İstanbul / Türkiye Tel : 0 212 483 70 00 – 01 Fax : 0 212 483 70 02 Web : www.teknopark.yildiz.edu.tr Mail : info@yildiz.edu.tr

55


Ocak 2010 itibariyle toplam 15.000 m2 alanda kurulu 1. Faz Ar-Ge Bölgesi ile faaliyete başlamıştır. 1. Faz Bölgesi; Yazılım geliştirme, bilişim sektörü Ar-Ge çalışmaları, telekomünikasyon çözümleri, endüstriyel ürünler, moleküler teknoloji, sağlık sektörü Ar-Ge çalışmaları, endüstriyel ürünler Ar-Ge çalışmaları gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 12 Ar-Ge firması ve toplamda 170 kalifiye Ar-Ge mühendisine ev sahipliği yapmaktadır. 1. Faz bölgesi, çeşitli rekreasyon alanları, servis ve hizmet alanları gibi çoklu kullanıma açık alanlarla beraber 3 adet, toplamda 4.000 m2 kapalı alan içeren Ar-Ge merkezlerini bulundurmaktadır.

Kuruluş

56

1911 yılında “Kondüktör Mektebi” olarak kurulan Yıldız Teknik Üniversitesi, Osmanlı’nın sayılı mühendislik okullarından biri olarak başlayıp günümüz Türkiye’sinin önde gelen teknik üniversiteleri arasında yer alarak ülkemizde çağdaş bilimin ve teknolojilerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla 99 yıllık birikimi, 25.000 öğrenci ve 2000 öğretim görevlisi ve yetiştirdiği 50.000 mezunu ile Türkiye’nin kalkınmasında önemli görev yapan, çağdaş bir dünya üniversitesi olma yolunda ilerlemektedir. Sanayi ile işbirliği içinde ülkenin Ar-Ge faaliyetlerine katkıda bulunan 21. yüzyılın girişimci üniversite modeli doğrultusunda Teknopark kurulması çalışmalarına başlamış ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun dört maddesine göre Başkanlar Kurulu’nun 22/3/2003 tarih ve 5390 sayılı kararı ile Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuştur. • İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve uluslararası şirketleri bir araya getirerek aralarında ve üniversitelerle sinerji yaratmalarını sağlayan mekanizmalar kurmak. İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını ve mevcut küçük şirketlerin büyümesini teşvik etmek.

Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi

TEKNOPARK 1. FAZ AR-GE BINALARI Yıldız Teknoloji Geliştirme Bölgesi – Teknopark,

Teknopark 2. Faz Ar-Ge Binaları

Yıldız Teknoloji Geliştirme Bölgesi Teknopark Projesi, 1.300.000 m2 toplam alana sahip Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa yerleşkesi içinde, Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanmış 103.000 m2 alana sahiptir. Teknopark projemiz içerisinde; inşaat ruhsatı alınmış 40.000 m2’lik alanda 5 adet her biri 8.000 m2’lik Ar-Ge binası yapılanması planlanmıştır ve Mayıs 2010 itibariyle ana gelişim projesi uygulanmaya başlanmıştır. Teknopark Projesi genel yapılanması içerisinde sunulması hedeflenen hizmetler şu şekilde açıklanabilir; • Ar-Ge çalışmalarının tüm çeşitlerine hizmet sağlayacak, toplam 30.000 m2 kiralanabilir ofis alanı. • Yüksek teknoloji Ar-Ge çalışmalarının yürütülebileceği özel laboratuvarlar. • Mali danışmanlık, hukuk danışmanlığı ve genel danışmanlık hizmetleri. • Prototip proje uygulama atölyeleri. • Yüksek teknoloji konferans ve toplantı salonları. • Sağlık hizmetleri. • Kapalı ve açık spor tesisleri. • Restorantları ve kafeteryalarıyla yüksek kalitede hizmet verecek yaklaşık 1.000 kişilik yaşam merkezi. • Tiyatro, konferans, konser alanları. • Geniş otopark alanları. • Çağdaş mimari ile bütünleşik rekreasyon alanları


• Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Merkezi (YTTM), üniversitemizdeki bilgi ve teknoloji birikimini sanayiye aktararak, sanayimizin uluslar arası rekabet gücünün artmasına katkı sağlamak ve üniversite ile sanayi arasında arayüz görevi görmek üzere kurulmuştur. Bu amaca dönük olarak hizmet verecektir.

Teknoloji Transfer Merkezi

• Bilimsel ve Teknolojik bilgiye ulaşmaya aracılık etmek, teknolojik bilgiyi ticaretleştirmek, teknoloji transferine yardımcı olmak, teknoloji yoğun üretim ve girişimciliği desteklemek ve bu amaçla fikri mülkiyet haklarının değerlendirilmesi, korunması ve ticaretleştirilmesine destek olmak ticaretleştirmek.

• Dünyadaki gelişmeleri takip etmek, gerekli görülen her nevi teknolojiden ve bu teknolojilerin gelişiminden yararlanmak. Bu gelişmelerin uygulanabilir sonuçlarını Türkiye ‘de sanayinin kullanımına yardımcı olmak, ihracat imkânı sınırlı olan küçük ve orta ölçekli firmalara yurtdışından müşteri ve sipariş sağlayarak ülke ihracatının geliştirilmesine katkı sağlamak, ithal edilen malların satış zincirlerine dağıtımını sağlamak, ithal edilen ürünlerin tamamının veya bir bilumum Türkiye distribütörlüğünü yapmak, imalatlarını, ithal ve ihracatlarını yapmak. • Araştırma ve geliştirme projeleri hazırlamak, proje gerçekleştirmek, müşterisi firmaların istekleri doğrultusunda Araştırma ve Geliştirmeye ve patent almaya yönelik her türlü danışmanlık hizmetlerini vermek.

57

YTÜ. DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLG. 1.FAZ TEKNOPARK BİNASI ESENLER / İSTANBUL Tel :0212 483 70 13 Web :www.yttm.org Faks :0212 483 70 14 E-mail :yttm@yttm.org


Yıldız Teknopark’ın Mevcut Durumu

Yıldız Teknopark ta Temmuz 2011 itibari ile yazılım, bilişim, medikal, nükleer enerji, elektrikelektronik, kimya, sektörlerinde 65 firma faaliyet göstermektedir. Yıldız Teknoparkta, 8,000 m2 A1 Ar-Ge binası, 8,000 m2 B1 Ar-Ge binası, 8,000 m2 C1 Ar-Ge binası, 2000 m2 lik Nukleon Ar-Ge binası ve 2000 m2 lik Eczacıbaşı Monrol Ar-Ge binası olmak üzere toplam 5 adet Ar-Ge binası bulunmaktadır. 2011 yılının sonunda inşa edilecek 8,000 m2 lik 3 ayrı Ar-Ge binası ile bu sayı 8 e ulaşacaktır.

Kısa ve Orta Dönem Hedeflerimiz

Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde 2013 yılının sonuna kadar 40.000 m2’lik kapalı alana sahip toplamda 5 Ar-Ge binasını hizmete sunmayı, Yıldız Teknopark bünyesinde yer alacak firma sayısını 150 ye, bu firmalarda çalışan Ar-Ge ve yazılım geliştirme eleman sayısını 1.500’e ulaştırmayı hedeflemektedir.

58

Destek ve Teşvikler

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve bu kanunda değişiklik yapan 6170 sayılı kanun gereğince Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı, gerçek veya tüzel kişilere, girişimci firmalara sağlanan destek ve muafiyetler şunlardır.

KDV Muafiyeti

Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde faaliyette bulunan girişimciler, kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde (31/12/2023 tarihine kadar) münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazı-

lımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır.

Firma ve Girişimcilere Gelir ve kurumlar Vergisi Muafiyeti

Yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki yazılım geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

Ar-Ge Personeline Gelir Vergisi Muafiyeti

Bölgede çalışan; Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve her türlü vergiden müstesnadır. Yazılım geliştirme ve Ar-Ge personelinin Ar-Ge projesi kapsamında TGB Yönetici Şirketinin izni ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayı ile Teknoloji Geliştirme Bölgesi dışında geçirdiği süreye ait ücretler de gelir vergisinden müstesnadır. Bununla ilgili koşullar, 6170 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliğinde tanımlanmıştır.

Sigorta Prim Desteği

5746 Sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanunun 3. Maddesine istinaden 4691 sayılı yasa kapsamında Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren firmalarda görev yapan ve ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için 5 (beş) yıl süreyle Maliye Bakanlığı bütçesinde konulacak ödenekten karşılanmaktadır.


Destek Personeline Gelir Vergisi Muafiyeti

Bölgede çalışan destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Muafiyet kapsamındaki destek personeli sayısı Ar-Ge personeli sayısının yüzde onunu aşamaz.

Yabancı Yatırımcıların Teşvik Edilmesi

Yabancı özel hukuk tüzel kişileri 5/6/2003 tarihli ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yönetici şirkete iştirak edebilir. Ayrıca, yabancı yatırımcılar, 4691 ve 6170 sayılı kanunlar kapsamında yazılım geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerini Bölgede yürütebilir.

Öğretim Üyelerine Sağlanan Destekler

Kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite personelinden Bölgede yer alan faaliyetlerde araştırmacı ve idari personel olarak hizmetine ihtiyaç duyulanlar, çalıştıkları kuruluşların izni ile sürekli veya yarı zamanlı olarak çalıştırabilirler. Yarı zamanlı görev alan öğretim üyesi, öğretim görevlisi, araştırma görevlisi ve uzmanların bu hizmetleri karşılığı elde edecekleri gelirler, üniversite döner sermaye kapsamı dışında tutulur. Sürekli olarak istihdam edilecek personele kurumlarınca aylıksız izin verilir ve kadroları ile ilişkileri devam eder. Bunlardan 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi personelin burada geçirdikleri süreler için emeklilik hakları 5434 sayılı Kanunun 31 inci maddesi hükümlerine uyulmak kaydıyla saklı kalır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesinin bu maddede yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri uygulanmaz.

Öğretim elemanları 2547 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinde öngörülen yurt içinde ve yurt dışında geçici görevlendirme esaslarına göre yapacakları çalışmaları Üniversite Yönetim Kurulunun izni ile Bölgedeki kuruluşlarda yapabilirler. Aylıklı izinli olarak Bölgede görevlendirilen öğretim üyelerinin Bölgede elde edecekleri gelirler üniversite döner sermayesi kapsamı dışında tutulur. Ayrıca, öğretim elemanları Üniversite Yönetim Kurulunun izni ile yaptıkları araştırmaların sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu bölgelerde şirket kurabilir, kurulu bir şirkete ortak olabilir ve/veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilir.

Ar-Ge Yatırım Desteği

Girişimciler, Yıldız Teknopark A.Ş.’nin inşa edeceği Ar-Ge ofislerinden yararlanabileceği gibi, kendilerine tahsis edilen arsalar üzerinde belirli bir süre kullanım hakkını alabilecekleri binalar inşa ederek yazılım geliştirme ve Ar-Ge faaliyetinde bulunabileceklerdir. İşletmeler, bölgede başlatıp sonuçlandırdıkları Ar-Ge projeleri sonucu elde ettikleri teknolojik ürünün üretilmesi için gerekli yatırımı, yönetici şirketin uygun bulması ve Bakanlığın izin vermesi şartıyla Bölge içerisinde yapabilirler. Söz konusu yatırıma konu olan teknolojik ürünün üretim izin belgeleri, ilgili kurum ve kuruluş tarafından Bakanlık görüşü alınarak, öncelikle verilir. Bu yatırımlara ilişkin faaliyetler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gereğince tutulması zorunlu defterlerde, yatırım yapan işletmelerin Bölgede yürüttükleri Ar-Ge faaliyetlerinden ayrı olarak izlenir. Bu yatırımlar nedeniyle Bölgede çalışan personel ve bu yatırımlardan elde edilecek kazançlar Bölge dışında faaliyet gösteren işletmelerin ve bunların personelinin tabi olduğu esaslara göre vergilendirilir.

59


TGB’nde Teknoloji Transfer Ofislerinin Kuruluşu

Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde Yönetici Şirketlerin teknoloji geliştiricisi Ar-Ge kurum ve kuruluşları ile teknoloji kullanıcısı sanayi şirketleri, diğer teknoloji veya Ar-Ge kurum ve kuruluşları arasında bilgilendirme, koordinasyon, araştırmayı yönlendirme, yeni Ar-Ge şirketlerinin oluşturulmasını teşvik etme, işbirliği geliştirme, fikri mülkiyet haklarının korunması, pazarlanması, satılması, fikri mülkiyetin satışından elde edilen gelirlerin yönetilmesi konularında faaliyet gösteren yapının oluşturulması amacıyla Teknoloji Transfer Ofisi (TTO)’nin kurulmasına imkan sağlanmıştır. Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla bu hizmet verilmektedir.

Yatırım İstisnası Desteği

60

Yerli veya yabancı girişimciler; Bakanlar Kurulu’nun 2009/15199 sayılı kararı ile 16.07.2009 tarih ve 227290 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile bu kararda değişiklik yapan 2011/1597 sayılı Bakanlar Kurulu uya-

rınca Yatırım Teşvik Belgesi alınması halinde; özel bölgelerin yanı sıra Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde Ar-Ge yatırımları, bilişim teknolojisi yatırımları, yazılım geliştirme yatırımları, elektronik sanayi yatırımlar, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu veya Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu tarafından belirlenecek öncelikli teknoloji alanında yapılacak yatırımlar ile bu bölgede yapılacak yatırımlar ve ileri teknoloji gerektiren yatırımlarda; • Gümrük vergisi muafiyeti, • Katma Değer Vergisi İstisnası, • Faiz desteği, • Sigorta Primi işveren hissesi desteği, • Vergi indirimi, Gibi destek unsurlarından yararlanabilecektir.

TÜBİTAK Projelerine Sağlanan Özel Destek Uygulamaları TÜBİTAK’ın TEYDEB kapsamında desteklediği belirli bir projenin Ar-Ge faaliyetleri kapsamındaki personel harcamaları için sağlanan hibe desteği, girişimcinin TGB’de yer alması halinde %90’lara kadar varan oranlara desteklenebilmektedir.


Ar-Ge ve İnovasyonun Yükselen Yıldızı YTÜ Teknopark 2 yıl gibi kısa bir sürede, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. İsmail YÜKSEK’in önderliğinde, Türkiye’nin en önde gelen birkaç Teknoparkından biri oldu. Nevzat DEMİR YTÜ Teknopark A.Ş. Araştırma Uzmanı

61


Nasıl mı ? • 103.000 m2 lik toplam alanı • 29.000 m2 lik Ar-Ge ofis alanı • Bünyesinde yer alan 102 firması • Toplamda 2000 e aşkın çalışanı • Türkiye’nin en modern mimarisine sahip binaları • İleri teknolojik alt yapıya sahip ofisleri İle Bu denli büyük ve Üniversitemiz için önem arz eden YTÜ Teknopark, kuruluş aşamasından bu yana, stratejik ve uzun-süreli planlamalar yapılarak yönetildi, aksi takdirde Türkiye 2023 hedeflerinin bir parçası ve Yıldız Teknik Üniversitesinin, Ar-Ge üniversitesi olma yolunda ki hedeflerine katkı sağlayamaz ve şimdiki “kalite” standartlarını yakalayamazdı.

62

Kalite : Yalnızca bir ürün veya hizmetin ortaya çıkış sürecinde değil, aynı zamanda ürün/hizmet ortaya çıktıktan sonraki süreçte sağlanan desteği de kapsar. Bu düşünceyle, 22 Ekim 2011 tarihinde, Point Hotel, İstanbul da, • Sn. Rektörümüz Prof. Dr. İsmail YÜKSEK • Üniversitemiz Üst Düzey Yöneticileri • Fakülte Dekanlarımız • YTÜ Teknopark Yönetim Kurulumuz • Teknoloji Transfer Merkezi Yöneticilerimiz • Üniversitemiz İdari Birimlerinin Yöneticileri • YTÜ Teknopark Firmalarımız • Üniversite Akademisyenlerimiz • YTÜ Öğrenci Kulüpleri Temsilcilerimiz ve • YTÜ Teknopark Yönetim Ofisimiz olmak üzere toplamda 70 kişilik katılımcıyla YTÜ Teknopark ÇALIŞTAYINI gerçekleştirdik. Katılımın bu kadar geniş ve renkli olması, yapmış olduğumuz çalıştaydan beklentimizin de üzerinde güzel sonuçlar almamızı sağladı.


Sonuçlar neler mi ? • Ortalama 15 sn de bir fikir/öneri • Toplamda 700 ün üzerinde fikir/öneri Çalıştayda elde ettiğimiz Fikir/önerilerden hayata geçirdiklerimizden bir kaçı ; • Üniversitemiz Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin tezlerini Teknoparkta yapmaları için gerekli çalışmaların başlatılması. • Yurt dışındaki Ar-Ge merkezleri ile iş birliği kapsamında WARWICK üniversitesinin WMG üretim gurubuyla iyi niyet anlaşmasının imzalanması. • Üniversitemiz Lisans öğrencilerine YTÜ Teknopark bünyesinde staj, part-time, full-time iş imkanlarının sağlanması. • YTÜ Teknoparkın prestijini yansıtan ve çok daha işlevsel bir web sitesi. … Ve daha niceleri. Yaptığımız bütün çalışmaları, sizlerle bu yazı aracılığıyla paylaşmak isterdim. Fakat böyle bir durum için bu dergi sayısının bütünüyle YTÜ Teknoparka ayrılması gerekirdi ki bu da çok zor bir durum. Ama YTÜ Teknopark ailesinin, paydaş ve çözüm ortağı olarak benimsediği, Yıldız Teknik Üniversitesini seçmeyi düşünün lise öğrencilerimizden, mevcut üniversitemiz öğrencileri, akademisyenlerimiz ve bünyemizde faaliyet gösteren firmalarımıza kadar, herkese, yaptıklarımız ve yapacaklarımızı anlatıp onlarında değerli fikirlerini almak için, kapısı her zaman açıktır. Üstelik çaylar da YTÜ Teknopark’tan…

63


AR-GE PROJESİ OLAN GİRİŞİMCİLERE 100.000 TL HİBE Salih Kürek

100. Yılımızda genç girişimcilere 100 bin TL hibe fırsatını tanıtmak üzere üniversitemizde, 25.11.2011 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Marmara Teknogirişim Derneği işbirliğiyle “Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlenmiştir.

5

746 Sayılı Kanun kapsamında sağlanan Teknogirişim Sermayesi Desteği ile yeni ve yenilikçi iş fikirleri olan genç girişimciler, bu iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri için gerekli çekirdek sermayeyi sağlama yoluyla desteklenmektedir.

100. yılımızda genç girişimcilere 100 bin TL hibe fırsatını tanıtmak üzere üniversitemizde, 25.11.2011 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Marmara Teknogirişim Derneği işbirliğiyle “Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlenmiştir. Tanıtım toplantısı, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü Sayın Ziya KARABULUT’un katılımıyla gerçekleşmiştir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde böyle bir toplantının yapılmasından son derece mutlu olduğunu söyleyen Karabulut, katılımcıları Teknogirişim desteğine başvurmaları konusunda motive ederek, desteğin ayrıntıları bizzat anlatmıştır.

64

Sayın Karabulut, Bakanlık olarak uyguladıkları Teknogirişim Sermayesi Desteği için bürokrasiyi en alt düzeye indirdiklerini ifade etmiştir. Başvuru için, ön başvuru dosyası ve beraberinde öğrenci belgesi veya diplomanın yeterli olacağı vurgulayan Karabulut, ön başvuru dosyasının bir gün kadar kısa bir sürede hazırlanabilecek bir yapıda olduğunu belirtmiştir.


Öte yandan geçmiş yıllarda destek alan teknogirişimciler toplatıya konuşmacı olarak iştirak etmiş ve destek sürecindeki tecrübelerini paylaşmıştır. Toplantı boyunca ön başvuru, iş planı, mülakat ve iş kurma süreci ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Genel Müdür Ziya KARABULUT’a merak ettikleri soruları doğrudan sorma fırsatı bulan katılımcılar, tecrübeli teknogirişimcilerle fikir alışverişi yaparak toplantıdan azami faydayı sağlamışlardır.

TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİ • Örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişiler desteğe başvurabilmektedir. • Destek başvuruları, yılda bir kez ve Ekim-Kasım aylarında alınmaktadır. • Destek olarak ayrılan kaynak 50.000.000 TL olup 2012 yılında 500 girişimci desteklenecektir. • Desteklenmesine karar verilen iş fikirlerine uygulanan destek miktarı 100.000 TL olup teminat alınmaksızın ve hibe olarak verilmektedir. • Destek kapsamında makine, donanım, yazılım, yayın, sarf malzemesi, hizmet alımı, danışmanlık, personel ve genel işletme giderlerine yönelik harcamalar 12 ay boyunca desteklenmektedir. • Teknogirişim Sermayesi Desteği Programına 2009-2011 yılı arasında toplam 1742 başvuru yapılmış olup, yapılan değerlendirme neticesinde 472 adet girişimciye ait iş fikrinin desteklenmesi uygun bulunmuştur. YTÜ’den ise 10 adet proje desteklenmiştir.

MARMARA TEKNOGİRİŞİM DERNEĞİ Teknogirişim desteğini kazanan ilk teknogirişimciler, Bakanlığımızın yönlendirmesi ve teşvikiyle dernekleşme sürecine girmiştir. Teknogirişim desteğini kazananların üye olabileceği derneğin temel amacı, Teknogirişim desteğiyle kurulan şirketlerin başarı seviyelerini yükseltmek ve Teknogirişim programının bilinirliğini artırmaktır. Merkezi Kocaeli olan Marmara Teknogirişim Derneği, 2011 yılı ön başvuru döneminde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle ve tecrübeli teknogirişimcilerin katılımıyla 6 il ve 12 üniversitede “Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlemiş ve geniş kitlelere ulaşmıştır. Sosyal sorumluluk bilinciyle Teknogirişim programına duyulan ilgiyi artırmak için 2012 yılında, en az 15 il ve 60 üniversitede tanıtım toplantıları yapmayı hedeflemektedir.

65


SOSYAL MEDYA VE

ÜNİVERSİTELER

Ü

nlü bilişim dergisi Wired Eylül 2010 sayısında “ The Web Is Dead. Long Live the Internet “ başlığıyla bir yazı yayınladı. Yazıya göre yakın bir gelecekte web üzerinden iletişim yerine çeşitli firmaların geliştirdiği uygulamalar kullanılacak ve iletişim statik web ortamı yerine dinamik uygulamalar üzerinden yürütülecektir. Sosyal medya ise bu tür uygulamaların en kolay gerçekleştirilebildiği bir alan olacaktır

66

Bu öngörü tam olarak gerçekleşmese bile bilişim trendlerinin yönü geleceğin şimdiki internet dünyasındaki yapılanmadan farklı olacağını gösteriyor. İnternetin sosyal ve kültürel hayatımıza getirdiği en önemli farklılık büyük bir topluluk yaratması ve her birey ve kurumun bu topluluğun ayrılmaz bir parçası olmasıdır. İnternet toplumu (Internet Community) milyarlarca üyesi olan ve bütün üyelerin birbirine ulaşabilme ve iletişim kurabilme yeteneği olan benzersiz bir organizasyon. İnsanlık tarihinin hiç bir döneminde global düzeyde farklı uluslar, ülkeler, devletler, kurumlar ve bireyleri kapsayacak türde bir organizasyon hiç bir zaman gerçekleşmemişti. Günümüzde moda deyimle birkaç “tık” ile milyarlara ulaşmak, mesaj vermek, paylaşmak, konuşmak

mümkün hale geldi. Üstelik çok kolay, basit ve düşük maliyetlerle. Artık internet toplumu sosyal medya adı verilen sitelerde bir araya geliyor. Belli parametrelere göre kümeleniyor, segmentler oluşturuyor ve zamanını önemli bir kısmını bu sitelerde yaProf. Dr. İbrahim Kırcova şayarak geçiriyor. Yazılar, sözler, videolar, şarkılar, fotoğraflar ve benzeri bir çok malzemeyi paylaşıyor. Fotoğrafları etiketliyor, yorumlar yazıyor, birbirlerine tavsiyelerde bulunuyor, yönlendiriyor kısaca sosyal medyada yaşıyor. Sosyal medya denilince ilk akla gelen platform facebook’dur. Günümüzün sosyal medya fenomeni olarak adlandılıran Facebook internet üzerinden yürütülen iletişim ve paylaşımın en büyük bölümünü yürütüyor. Bir başka platform olan Twitter ise onun tahtını şimdilik zorlamasa da


Ağırlıklı olarak gençlerin yer aldığı, içerik ürettiği, paylaşımda bulunduğu sosyal medyadan üniversitelerin daha etkili bir biçimde yararlanması gerekir.

“Ben de varım!” diyebilecek noktaya çoktan ulaştı bile... Üzerinde 430 milyon civarında insanın yer aldığı bir sosyal ağ sistemi olan Facebook’ta en kalabalık dördüncü ülke Türkiye. 26 milyondan fazla Türk insanı günde ortalama 56 dakikasını Facebook’ta geçirmekte ve bir kısmını sağdan solda topladığı bir kısmını da kendi ürettiği şarkı,resim,şiir,güzel söz video ve benzeri materyali paylaşmaktadır. Facebook’ta her kullanıcının ortalama 130 arkadaşı bulunmakta kullanıcılar ayda ortalama 500 milyar dakikayı burada tüketmektedir. Kullanıcıları birbirine bağlayan çeşitli olay, sayfa, grup ve objelerin sayısı 160 milyon civarındadır. Dünya üzerindeki 180 ülkeden çok sayıda girişimci ve geliştirici Facebook üzerinde çeşitli uygulamalar geliştirmekte ve halen 550 binden fazla aktif uygulama bulunmaktadır. Tarımsal üretimimizin yerlerde süründüğü ve köyden kente hızlı bir göçün yaşandığı ülkemizde binlerce çiftçi Facebook’un Farmville uygulamasını kullanarak sanal alemde tarımsal üretim yapmaktadır. Yaklaşık 100 milyon Facebook kullanıcısı mobil araçlarından içerik üretimine katkı vermektedir. Sosyal medyanın bir başka ilginç paylaşım sitesi de Twitter adıyla bilinen sitedir. Kullanıcıların birbirlerini izledikleri ve anlık bilgi

67

üretimi ve paylaşımına imkan veren Twitter pazarlama iletişimi, marka tutundurma ve kullanıcı eğilimlerinin belirlenmesi bakımından önemli mecra olarak çok geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından tercih edilmektedir. İnternet kullanıcılarının ve de şirketlerin kendi ürettikleri videoları yükledikleri Youtube, profesyonellerin iş dünyasındaki profillerini paylaştıkları Linkedin, kullanıcıların kendi ürettikleri fotoğrafları paylaştıkları Flicker, kullanıcıların metin yazarı olarak katkı verdikleri Wikipedia ve de hemen her kullanıcının ya da şirketin açtığı bloglar internet dünyasında yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Bu dönem tüketicinin kendi içeriğini yarattığı dönem olarak anılmaktadır.


68

Anlaşılan o ki bilgi verme amacıyla oluşturulan durağan web siteleri internet denilen devasa ağ sisteminin uzak köşelerinde tozlanmaya yüz tutacak. Artık resimli, müzikli ve animasyonlu web siteleri kullanıcılara cazip gelmiyor. Geçtiğimiz günlerde ilk kez Facebook ziyaretçileri kısa bir süre için de olsa ünlü arama motoru google’ı geride bıraktı. İnternet dünyası bu gelişimi kodlarken web 1.0 ve web 2.0 terimlerini kullanıyor. Şirketler giderek daha fazla oranda web 2.0 uygulamalarını tercih ediyor. Artık eski sayılabilecek web siteleri üzerinden iletişim ve pazarlama tam anlamıyla terkedilmemiş olsa da iş dünyası web 1.0’dan web 2.0’a hızlı bir şekilde taşınıyor. Coca-Cola içinde bulunduğumuz yıl istihdam ettiği üç blog yazarıyla, cola satılan 206 bölgede internet üzerinden mutluluk araştırması yapacak ve elde edilen deneyimleri facebook, youtube ve filcker üzerinden müşterileriyle paylaşacak. Procter&Gamble bu yıl her markasının facebook üzerinde anlamlı bir varlığının olmasına gayret gösterecek. Gururla belirtmek gerekir ki “Fulya’nın İntikamı” isimli çalışmasıyla kısa zamanda bir milyonu aşkın site trafiği sağlayan gittigidiyor.com da sosyal medya ortamına ülkemizden bir başarı hikayesi katmayı başaran şirketler arasında yer aldı.

Daha çok şirketler ve kurumlar tarafından üretilen içeriğe dayanan, tek yönlü iletişim sistemine alternatif olmasa da onu bütünleyen ancak tüketicinin ürettiği içeriğe dayanan ve iki yönlü, interaktif iletişim sistemi internet dünyasının en çok konuşulan, tartışılan ve tercih edilen mecrası haline geldi. Öyle ki çoğu büyük şirket kurumsal iletişimlerinde web adreslerinin yerine facebook adreslerini kullanmaya başladı. Facebook sosyal paylaşım sitesinin gösterdiği bu hızlı gelişme bir taraftan da ticari internetin çeşitli fonksiyonlarının sosyal medya alanına kaymasına yol açtı. Artık literatürde “F Marketing” adıyla bilinen ve facebook üzerinden yapılan pazarlama faaliyetlerini ifade eden bir kavram yer alıyor. Henüz web üzerinden yapılan pazarlama faaliyetlerinin tam anlamıyla yaygınlaşmadığı bir ortamda sosya medyanın bu amaçla kullanılması ve sosyal medya sitelerinin bir iletişim ve de pazarlama ortamına dönüşmesi internet tarihinin en ilginç gelişmelerinden birisidir. Bu gelişmeleri tamamlayan bir başka olgu da internetin mobil araçlarla desteklenmesi ve internet toplumunun hareket halinde bile internette yaşamaya devam etmesidir. Akıllı telefonlar sayesinde internete erişim için mekana bağlılık zorunluluğu ortadan kalkmış ve her kullanıcı dünyanın neresinde olursa olsun sosyal medya etkinliklerini yürütebilir hale gelmiştir. İnternet üzerinde yaşanan bu hızlı gelişme iş dünyasını büyük ölçüde bu alana çekmesine karşın kar amacı olmayan kurumları örneğin üniversiteleri aynı ölçüde cezbetmeyi başaramadı. Ülkemiz üniversitelerinin büyük bir bölümü sosyal medyada az da olsa yer almaya başlasa da henüz bu alanın yarattığı katma değerden tam anlamıyla yararlanmaktan çok uzaktadırlar. Ağırlıklı olarak gençlerin yer aldığı, içerik ürettiği, paylaşımda bulunduğu sosyal medyadan üniversitelerin daha etkili bir biçimde yararlanması gerekir. Zira üniversiteler de kendi aralarında ciddi bir rekabet içine girmiş durumdalar. Günümüzde her üniversite hem ulusal hem de global alanda küresel eğitim pazaranın birer oyuncusu durumunda. Geleneksel olarak sadece bilimsel araştırma, eğitim ve öğretime odaklanan üniversitelerin bugün farklı sorumlulukları da var. Farklı ülkelerden öğrenci kabul etmek, lisans ve yüksek lisans programları için nitelikli öğretim üyeleri ve öğrenci bulabilmek ve üniversitenin marka değerini yukarıya çekmek üniversitelerin gündemlerinde yer


almaya başlayan yeni çalışmalar. Ek olarak yenilikçi fikirler bulmak, yeni ürün ve hizmet geliştirme çabalarına destek vermek, toplumsal refahı arttıracak yeni yol ve yöntemler önermek üniversitelerin görevleri arasında. Ayrıca sosyal sorunlara dikkat çekerek onları çözmek için çeşitli öneriler getirmek, çevresel sorunları aşmaya yönelik çabalar içinde olmak günümüz üniversitelerinden beklenen işlevler. Bu amaçla çok boyutlu pazarlama stratejilerine ihtiyaç duyan üniversiteler sosyal medyayı de etkili bir şekilde kullanmak zorundadırlar. Sosyal medyanın paylaşım esaslı bir iletişim ortamı olması üniversiteler açısından değerlendirilmesi gereken bir şanstır. Zira üniversite tercihlerinde ağızdan ağıza iletişim önemli bir yer tutmaktadır. Orta öğretim kurumlarındaki danışmanlar, öğretmenler, rehber öğretmenler, serbest danışmanlar her zaman öğrencilerin üniversite tercihlerinde en önemli faktörlerdir. Bu nedenle fikir önderlerinin izlenmesinde sosyal medya önemli bir plaform olarak değerlendirilebilir. WOMM (word of mouth marketing) ve viral pazarlama paylaşım temelli teknikler olarak üniversiteler tarafından çok rahatlıkla kullanılabilir. Bu tekniklerin de en kolaylıkla uygulandığı platform olarak sosyal medyadan yararlanmak hem düşük maliyetli hem de kolay bir yöntemdir. Zira üniversitelerin özel-

likle de devlet üniversitelerinin geleneksel medyada kitle iletişim araçlarını kullanmak üzere kullanabilecekleri türden büyük bütçeleri yoktur. Sosyal medya platformu ise küçük bütçelerle hedef kitleye en etkili iletişimin yapılabildiği mecradır. Bir iletişim mecrası olarak sosyal medya yenilikçi bir ortamdır. Bu nedenle de geleneksel medya araçlarını kullanmaya alışmış olan kurum ve kuruluşlar tarafından benimsenmesi zaman almaktadır. Oysa çok yönlü bir iletişim platformu olarak kullanılması özellikle de üniversitelerin hedef kitleleriyle iletişimini zenginleştirebilir. Facebook üzerinde oluşturulan marka topluluğu, twitter ile anlık olarak bilgilendirilebilir. Üniversite tanıtım videoları youtube üzerinden yayınlanabilir. Tanıtım fotoğrafları flicker ya da picasa platformundan gösterilebilir. Apple ve Android uygulamalarıyla kayıt bilgileri, günlük duyurular, sınav sonuçları ve benzeri iletişimler anlık olarak yapılabilir. Halen çoğu üniversitenin sosyal medya platformlarının geniş imkanlarını yeterince kullandıklarını söylemek mümkün değil. Özellikle genç nüfusun lise ve üniversite öğrencilerinin ağırlıklı olarak katıldığı sosyal ağlara üniversitelerin de bütün imkanlarıyla katılması giderek bir zorunluluk haline gelmektedir.

69


EURASIA WASTE MANAGEMENT SYMPOSIUM Sempozyum Düzenleme Kurulu Adına Doç. Dr. M. Sinan Bilgili

Sempozyumda 3 gün süreyle Atık Yönetiminde Biyolojik Yöntemler, Atık Yönetiminde Yasal Düzenlemeler, Tehlikeli Atık Yönetimi, Düzenli Depolama, Katı Atıkların Taşınması, Arıtma Çamuru Bertarafı konularında yapılan sunumlara toplam 250 kişi katılmıştır.

Ü

niversitemizin kuruluşunun 100. yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü tarafından ilk kez uluslararası olarak düzenlenen EurAsia Waste Management Symposium 14-16 Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilmiştir.

70

Sempozyumun ilk gününde açılış ve protokol konuşmaları YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaçcıoğlu ve İSKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir tarafından yapılmıştır.

Sempozyuma dünyanın farklı bölgelerinden katılımın yüksekliği ileride yapılacak bu tür çalışmaların geleneksel hale gelmesi bakımından ümit verici olmuştur. Sonuç olarak, 14-16 Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilen Avrasya Atık Yönetimi Sempozyumu başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.

Programın açılış panelinde İBB adına Dr. Cevat Yaman “İstanbul’da Atık Yönetimi Uygulamaları”, İSTAÇ A.Ş. den Dr. Şenol Yıldız “Atık Yönetiminde Gelecekteki Uygulamalar” ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Dr. Ahmet Varır “Türkiye’de Atık Yönetimi Mevzuatının Gelişimi” konularında sunum yapmışlardır. Sempozyumda 3 gün süreyle Atık Yönetiminde Biyolojik Yöntemler, Atık Yönetiminde Yasal Düzenlemeler, Tehlikeli Atık Yönetimi, Düzenli Depolama, Katı Atıkların Taşınması, Arıtma Çamuru Bertarafı, Atık Yönetiminde Termal Yöntemler, Endüstriyel Atık Yönetimi ve Tıbbi Atık Yönetimi konularında yapılan sunumlara toplam 250 kişi katılmıştır. Sempozyuma 30 farklı ülkeden bilim insanlarının yanında sivil toplum kuruluşları, özel şirket temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri ve kamu kuruluşlarından katılım gerçekleşmiştir. Sempozyum süresince gerçekleştirilen 18 oturumda 74 sözlü ve 62 poster sunum gerçekleştirilmiştir.

Düzenleme kurulu adına değerli katılımlarıyla sempozyumumuza destek veren kişi ve kuruluşlara, sempozyum onur, bilim ve düzenleme kuruluna teşekkür ederim. 2013 yılında düzenleyeceğimiz Avrasya Atık Yönetimi Sempozyumunda aramızda görmekten onur ve mutluluk duyacağımızı belirtir saygılar sunarım.



YILDIZ’IN 100. YILINDAN CUMHURİYET’İN 100. YILINA… “Bir Ar - Ge Üniversitesi Olarak YTÜ.” 2023 ülkemiz için çok önemli bir yıl. Cumhuriyetimizin 100. Yılına her alanda, her sektörde meydana gelen gelişmelerle, önümüze koyduğumuz hedeflerle emin adımlarla ilerliyoruz. 100. Yıl heyecanını yaşayan bir üniversite olarak Yıldız, Cumhuriyetin 100. Yılı için çok daha heyecanlı. Çünkü hedef büyük: “Bir Ar - Ge Üniversitesi Olarak YTÜ.” Muhammed Attila Sevim Aslıgül Topuz

72

Cumhuriyet’in 100. Yılında bir Ar – Ge Üniversitesi olma hedefimizi, 2023 Yılının önemini ortaya koyan ilk kuruluşlardan Türk – Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Sayın Süleyman ŞENSOY ve bu hedefin mimarlarından üniversitemiz Araştırma Planlama Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Tamer YILMAZ ile konuştuk. Süleyman Bey öncelikle bize TASAM’ın kuruluşundan bahseder misiniz? Çünkü öncesinde bir özel sektör deneyiminiz var. Ülkemiz 2023 kavramıyla daha çok yeni tanıştı, toplumdaki bilinç daha yeni uyandı ama siz 90’lı yıllarda bu projeye fikir olarak başlamışsınız. Bu vizyonun arka planını anlatır mısınız? TASAM’ın ilk fikri 1996 yılında oluşmuştu, ama şartların olgunlaşması ve harekete geçmemiz hem maddi hem manevi açıdan 2002 yılında oldu, 2003

yılının ortasında da aktif olarak çalışmaya başladık. 8 - 9 yıllık aktif bir geçmiş söz konusu. 21.Yüzyılın ilk 10 yılı belki 100 yıllık gelişmelere sahne oldu. Dünyadaki geçmiş deneyimi açısından ve bu 10 yılda yaşanan 100 yıllık gelişim ve rekabetin odak noktasının insan kaynağının niteliği olduğunu gördük. Tabi insan kaynağının niteliğinin değişmesi de stratejik anlamda bir bilgi anlayışının oturması ve bunun yönetilebilir hale gelmesinden yola çıkıyor. Biz de Tasam olarak ki isminde de bir anlam var, açılımı “Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi” olsa da bir “tasa”dan yola çıkmış, yani ülkemizin bölgede ve dünyada daha etkin bir noktaya ulaşması, tarif edilen muassır medeniyet seviyesinin üzerine çıkması noktasında kendi alanında bir katkı sunmak üzerine çalışan bir kurumuz. Temel prensip olarak her zaman “ Tarafsız ve bilimsel bir tutum benimseyeceğiz ve birtakım ideolojik gö-


rüşlerimizi ispatlamaya ya da yansıtmaya çalışan bir anlayış içinde olmayacağız, bilimsel ve doğru olan her şeyin doğru bir yansıtıcısı olmaya çalışacağız.” şeklinde bir kurumsal yaklaşım belirledik. Bu kurumsal yaklaşıma göre bir kadro oluşturduk. Çok değişik alanlardan insanlar kuruma ve vizyonuna katkı sağlıyor. Türkiye’nin kendi alanında entelijansı açısından en az yarısının Tasam’a çeşitli şekillerde katkısı oldu. Dış politika üzerinde Tasam’ın 9 tane kurumsallaştırdığı alan var ve bunları çok bilinçli kurumsallaştırdık. Dört tanesi kıta bazında, bir tanesi Afrika. Kurumsallaşma sırasıyla Asya, Avrupa, Latin Amerika, Karayipler ve yine Amerika kıtasının kuzeyi için Kuzey Amerika olarak 3 tane de bölgesel çalışması var. Ve bu çalışmaları İstanbul ya da Ankara’dan değil bölgeye en yakın Türkiye ilinden yürütmeye çalışıyoruz. Bir tanesi Balkanlar, bir tanesi Ortadoğu, bir tanesi de Karadeniz Kafkas çalışmaları. Kimlik alanı olarak tanımladığımızda Türk ve İslam dünyası var. Tabi bu 9 dış politika alanına yönelik çok sayıda çalışma yapılıyor, düzenli yapılan kongreler, forumlar, bu bölgedeki ülkelerin önemli bir kısmıyla karşılıklı yuvarlak masa ülke toplantıları, makaleler ve hakemliklerimiz var. Basılan yayınlar, stratejik raporlar, sürecin içerisini doldurmaya yönelik çok sayıda çok sayıda çalışma yapılıyor. Bunların yanı sıra iki çok önemli projenin yürütücüsüyüz. Biri Sayın Cumhurbaşkanı himayesinde yürüttüğümüz, “Türkiye’nin Stratejik Vizyon 2023” projesi, bir diğeri de çok önemsediğimiz ve stratejik bulduğumuz, kalkınma için 2005 yılından beri yürüttüğümüz “Sürdürülebilir Kalkınma için Nükleer Teknoloji” projesi. Biz karar alıcılara en doğru kararı verip, ülkeyi en doğru şekilde yönetebilmeleri için mümkün olan en iyi seçenekleri sunmaya çalışıyoruz.

Tamer Bey çok önemli bir çalışmadan üniversitemize dönecek olursak; 100 yıllık, bilinen bir üniversiteyiz. Teknik anlamda eğitim ve öğretim faaliyetleri yürüten iyi üniversitelerden biriyiz. 100. Yılında Ar - Ge üniversitesi olmayı hedefleyen bir üniversite olarak bu hedeflere ulaşmak için ne gibi çalışmalar yapıyoruz. Bize bunlardan bahseder misiniz? Üç yıl önce üniversitemizde bir yönetim olarak değişikliği oldu. Sayın rektörümüzle beraber görev yerine gelince tabi öncelikle mevcut durum analizi yapmak zorundasınız. Açıkça söylemek gerekirse bizim de yönetim tecrübemiz çok yoktu. Bunun bir takım zorluklarını çekiyorsunuz ama bazı avantajlarının da olduğuna inanıyorum. Bazı şeyleri çok iyi bildiğiniz zaman bazı şeyleri de göremiyor oluyorsunuz, kendinize çok güveniyorsunuz, daha rahat oluyorsunuz yeteneğiniz varsa da. Bilmemek bir handikap ama biraz daha işe sarılmanızı, biraz daha gayret etmenizi sağlıyor. Biz öyle bir çabayla üniversiteyi tanımaya başladık. Yıldız Teknik Üniversitesi 100 yıllık bir kurum. Baktığımız zaman gördüğümüz şu; çok iyi bir eğitim-öğretim üniversitesiyiz, dersleri çok iyi anlatan, derslere çok iyi giren, iyi hocaların olduğu sosyal yönümüz var. Ama Ar -Ge ‘de biraz geride kalmışız. Ama potansiyelimizin her 3 konuda da çok iyi olduğunu analiz ettik. Süleyman Bey’in biraz önce söylediği çok güzel bir şey var; benim burada söyleyeceğim şeyleri herkes bir şekilde söyleyebilir ama kurumun iç paydaşlarına ve dış paydaşlarına söyletmek çok önemli, kurumun kabullenmesi çok önemli. Siz bir şeyler yaparsınız çok iyi bir yere getirirsiniz sonra onu sahiplenmezlerse yapılanlar yıkılır ve bir önceki noktaya geri dönersin. Biz de bu bağlamda çok önemli iki tane “Ortak Akıl Platformu” adında bir arama

73


74

konferansı yaptık. İlki Aralık 2010’daydı. Tam 100. Yıla giriyoruz, 100. Yılda ne yapacağız, Yıldız Teknik Üniversitesi çok iyi bir eğitim üniversitesi, bunu hiç bozmadan çok iyi öğrenci yetiştiriyoruz, çok iyi mühendis yetiştiriyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız da geldi burada söyledi, Yıldız Teknik’ten mezun olan öğrenci pratik mühendis tulumunu giyer, sahaya girer. Çok güzel de iş yapar, güvenebilirsiniz. Bazı kurumlar için bunu söylemek çok zor ama Yıldız’da böyle bir gelenek var, bunu da bozmayalım ama topluma nasıl daha fazla faydalı olacağız, 100. Yılda bu vurguyu nasıl yapacağız, önce topluma kendimizi benimsetmeliyiz diye düşündük. İlk hedefimiz buydu, çok güzel şeyler çıktı. 100. Yıl boyunca çok ses getiren 100 vizyon proje yaptık şimdi onu da kapatıyoruz. Şimdi Ar - Ge ayağımızla ilgili yoğun bir çalışma yapmaya başladık. Ar - Ge üniversitesi olmayı da tartıştık. Gerçekten Ar - Ge üniversitesi olmalı mıyız, talep var mı? Eğer iyi bir eğitim öğretim yapıyorsanız Ar - Ge üniversitesi olmak zorunda değilsiniz. ODTÜ var, İTÜ var, onlar bu açığı kapatıyorsa “Biz burada mı durmalıyız?” baktık ama bunu cidden yapmalıyız. Çünkü ciddi anlamda bir potansiyelimiz, deneyimimiz ve alt yapımız var, ülkenin buna ihtiyacı var, çok fazla mesafe kaydetme şansımız var, o zaman bunu da araştırmak, konuşmak istedik ve yine bir arama konferansı yaptık. Dış paydaşlarımızı da çağırdık. Oradan çıkan sonuç; Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ciddi bir Ar - Ge üniver-

sitesi olması için hiçbir engel yok. Sadece bunu hep beraber kabullenmemiz ve yöneticilerin bununla ilgili karar alması ile ilgili bir problem var. İşte burada bir takım sıkıntılar var çünkü hocalar derslere giriyor, dersleri birinci öncelik yapıyor, fakültelerimiz ona göre yapılanmış, dekanlarımızın birinci önceliği hep derslerimizin ilerlemesi ama onun dışında yayım yapmak, proje üretmek biraz daha ikinci, üçüncü plana atılmış. Bunu konuştuk. Aslında bizim böyle bir irademiz vardı ama bu iradeyi ortak akılda bütün üniversite paydaşlarıyla tartıştık, onlardan da böyle bir sonuç çıktı. “Biz böyle bir vizyona inanıyoruz ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağız” dendi. Yıldız Teknik Üniversitesi 100. Yılında statik hedeflerinde ilk defa eğitim - öğretim ikinci hedef haline döndü. İlk hedef, araştırma - geliştirme hedefi ön plana kondu. İlk defa araştırma - geliştirme faaliyetleriyle ilgili performans kriterleri devreye girmeye başladı. İnsanlara “Ne kadar araştırma yapıyorsunuz, ne kadar proje üretiyorsunuz, onları ne şekilde kullanıyorsunuz, bunları ne şekilde derslere yansıtıyorsunuz?” diye sormaya başladık. 100. Yılın Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iyi bir Ar - Ge üniversitesi olması için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Yine bizim de bir vizyonumuz var, tabi bu Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın vizyonuyla da örtüşen bir şey. Yani Türkiye 2023’ü hedef almış. Türkiye 2023’ü hedef aldıysa bütün kurumların 2023’ü hedef alması gerekir diye düşü-


nüyoruz. Tüm özel sektör ve kamu kurumlarının da bunu hedef alması lazım. Hep beraber aynı hedefe doğru gitmezseniz o hedef amacına ulaşmaz. Biz de o hedefi göz ardı edemezdik. 100. Yılımızda Cumhuriyetin 100. Yılına doğru bir perspektif çizmeye çalıştık ve bu yolda ne yapmamız gerektiği ile ilgili bir yol haritası çıkarmaya başladık. O yol sonunda ulaşacağımız bir takım şeyleri belirlemeye çalıştık. Orada ciddi hedefler çıktı, patent almamızla ilgili şeyler çıktı, araştırma ve geliştirmeyle ilgili bir takım formlar ortaya çıktı, ilk 100 üniversite arasına girmekle ilgili bir hedef ortaya kondu. Yani biz üzerimize düşen o görevi yaptığımızı ve yapmaya devam ettiğimizi düşünüyoruz. Ülkemizin o hedefe ulaşmasında Yıldız Teknik Üniversitesi olarak üzerimize düşen neyse onu azami seviyede yapmak için şu anda öyle bir hava oluştu. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde birimler kuruldu, bunlara çok ciddi fonlar ayrıldı, bir takım destekler yapıldı. Birkaç yıldır yayınlarımızda ve proje sayımızda bir artış gözlemliyoruz, yükselen bir eğilim sergiliyoruz ve bu hedeflere ulaşacağız diye düşünüyoruz. Peki, eğitim kurumlarımızın 100 yıllık bir birikime sahip olması bize nasıl bir stratejik üstünlük sağlar? Süleyman Şensoy: Bizim Türk Devlet geleneği içerisindeki en büyük mirasımız, bilinen 2200 yıllık bir devlet geleneğine sahip olmamız. 17. Büyük Türk devletinde yaşıyoruz ama burada şöyle bir sonuç da ortaya çıkıyor, 16 tanesini de yıkmışız, yani çok büyük müteşebbis bir ruh var. Bu, doğru yönetildiği zaman çok büyük başarı hikâyeleri ve medeniyet çerçevesi ortaya çıkıyor. Kötü yönetildiği zaman da kendi içinde yıkıcı bir hale dönüşüp kendi kendini tasfiye edebiliyor. Dolayısıyla eğitim başta olmak üzere bu alandaki tüm birikimimiz, Yıldız Teknik Üniversitesi gibi bu kurumsal hafızaya sahip birimlere sahip olmamız, 2023 hedefine ulaşabileceğimiz noktasında moral işaretleri. Ama tabi bu birikimi yenileyip, sürekli güncelleyip, sürekli yapıcı eleştirisel bir bakış açısıyla sürekli yorumlamak gerekiyor. Tamer Yılmaz: Tabi bir kurumun köklü olması birtakım avantajlar getiriyor, kurumsal hafızanız ve gelenekleriniz oluşmaya başlıyor. O gelenekler eğer doğru yapılanmışsa işiniz çok kolay fakat bazıları bu 100 yılda doğru kurgulanmamışsa eğer onları değiştirmek de biraz zor oluyor. Geleneksel bir yapı var, geleneksel bir anlayış var. Yenilikçi bir şey getirmeye çalıştığınız zaman bir takım duvarlarla karşılaşıyorsunuz. Biz bir Ar - Ge üniversitesi olacağız? Dışarıdan çok iyi Ar – Ge insanlarını buraya çekmemiz lazım. Beyin göçünü tersine çevirecek bir takım hamleler yaptık. İlk 1 - 1.5 sene bir çok ülke dolaştık, Amerika’ da, İngiltere’de, Fransa’da doktora yapan çocuklarla konuştuk, çoğunu da buraya almaya başladık. Bu, aşamalardan yalnızca biri. Bütün kurumlarda olduğu gibi eğitim kurumlarında da köklü bir yere sahip olmak bir avantaj, hem tercih

edilme avantajı veriyor, güvenilirlik veriyor. Çünkü 100 yıldır oturmuş bir sistem var. İnsanlar tercih yaparken o sistemin iyi işlediğini biliyor, görüyor. Uygulamaları var dışarıda, sizden yetişen elemanlar var, onlar referans oluyor. Bu çok önemli bir etken. Yeni kurulan bir kurumda bunu yapmak çok çok daha zor çok ciddi çaba gerektiriyor onun için ben bunu çok büyük avantaj olarak görüyorum. Yıldız’ın 100 yıllık bir birikime sahip olmuş üniversitelerden biri olmasından söze başladık, Cumhuriyetin 100. Yılına geçiş yapmak istiyoruz müsaadenizle. Üniversiteler biraz daha akademik bakış açısıyla ele alacak olursak Vizyon 2023’ün neresinde olmalı? Süleyman Şensoy: Türkiye için üzerinde durduğumuz yedi ana hedef var. Dört tanesi ekonomiyle ilgili üç tanesi de devlet ve toplum hayatıyla ilgili. Bir tanesi Türkiye’nin ticari açık sorununu çözmesi, ticaretin de gelişmiş birçok ülkede olduğu gibi artı verecek seviyeye gelmesi. Bu da ancak insan kaynağının niteliğinin değişmesi ve bu değişen insan kaynağının üreteceği değerle mümkün. İkincisi, Türkiye’nin bütçe açığı vermemesi. Üçüncüsü, borçlanma oranının yeni bir güç adayı olarak %25’in altına çekilmesi. Dördüncüsü milli gelirin 25 Bin dolar seviyesine ulaşması ve bunun da adaletli bir gelir dağılımıyla dağıtılabilmesi. Beşincisi savunma sanayisinin de kendisine yeterli hale gelmesi ve mümkünse ihracat kapasitesi. Altıncısı, nükleer teknolojiye mutlaka ama mutlaka barışçıl amaçlarla geçilmesi. Yedincisi de Türkiye orta teknoloji ürün grubuna sahip bir ülke yüksek teknolojik ürün gamına geçmek bu da yine üniversitelerin rolüyle direkt ilgili. Türkiye’nin 2023 hedefleri ne ulaşması noktasında ortaya çıkacak kapasitenin en büyük mimarı üniversiteler olacak. Ama eğitimin niteliği, üniversitelerin idari altyapısının bu hedefi gerçekleştirmeye uygun olup olmadığı da karar alıcıların sorgulaması gereken şeyler belki çok basit bir detay ama üniversiteler uluslararası etkinlik yapamıyorlar. Bütçeleri olmadığını söylüyorlar yani bunu zihin olarak, kapasite olarak hiç kimseye izah edemezsiniz. Bizzat işi bu olan üniversiteler nasıl uluslararası etkinlik yapamaz ve bununla ilgili nasıl bütçede ödeneği olamaz bunun mutlaka bir açıklaması vardır ama ben dışarıdan birisi olarak söylüyorum, bunu hiç kimseye anlatamazsınız. İnsanları sınıflara toplayıp gönderip sonra bir diploma vermek değil üniversitelerin görevi. Buna benzer yapısal olarak aşılması gereken birçok sorunlar var. Bunu yapısal eleştiri olarak söylüyorum çünkü Türkiye’nin artık geldiği noktada kaynak sorunu yok. Önemli olan bu kaynakların nerede nasıl aktif kullanacağı artık dün-

75


yada yeni formül az; kaynak, insan, finansman çok hata yaptırıyor.

76

Bu konuda sizin görüşleriniz nedir Tamer Bey? Gerçekten Süleyman Bey’in ve dışarıdan birinin bunu anlaması mümkün değil. Türkiye’de ciddi imkânlar var. Bunun sadece öğrenilmiş bir çaresizlik olduğunu düşünüyorum. Eskiden gelen bir söylem bu. Biz üniversite bütçesinden devlet bütçesinden 5 kuruş para vermeden onlarca sempozyum düzenledik, bunun yapılabileceğini biz gösterdik. Dediğiniz gibi çok fazla paraya ihtiyaç yok. Bazı şeyler parayla yapılabilecek şeyler değil, bunlar birtakım çabalarla o işi yapacak, o vizyondaki insanlarla mümkün. Yani üniversitelerde paradan bahsetmek mümkün değil, insan kaynağından bahsediyorsunuz orası önemli. Yedi alan saydı Süleyman Bey. Bu yedi alan da içerisinde üniversitelerin olması gerektiğini söyledi. Üniversiteler bilim üreten kurumlar ama artık teknoloji de üretmemiz lazım. Vizyonumuzda da bu var. Teknoloji üretir bir seviyeye gelmemiz lazım. Bunun üniversitelerde en iyi modeli şu anda teknoparklar. Üç yıl içerisinde sıfırdan bir teknopark oluşumu içerisine girdik, şu an 1000 Ar - Ge personeli bizim teknoparkımızda çalışıyor. İstediğimiz de tam olarak Süleyman Bey’in de dediği gibi artık teknolojiyi kendimizin ürettiği, bilimsel çalışmalarımızı teknolojik ürüne dönüştürebileceğimiz, onu da bir katma değer yaratacak bir hale getireceğimiz bir ortam oluşturmak. Artık fonlarını üniversitelerin kendileri bulmaları gerekiyor, ki ben ona inanıyorum, hedeflerimizde de var. Ülkemizin şu anki geldiği nokta bunu gösteriyor çok güzel bir yerdeyiz ama üniversitelerimizin de özel sektörün geldiği yerden geri kalmaması lazım. Süleyman Şensoy: Özel sektörün önde olması toplum hayatı için bazen iyi bazen de kötü. Önceliği kar etmek olduğu için sunacağı modellemeler ve formüller hep kısa vadeli. Orta ve uzun vadede gerek kendi için gerek toplum için bir takım tehlikeler barındırıyor, bu doğal yapısında var. Bunun önderliğini üniversiteler yaptığı zaman dengeyi bulacaktır.

Temel olarak yedi madde saydınız ve üniversitelerin bu yedi maddenin tümünde olduğunu, olması gerektiğini ifade ettiniz. Bir Ar – Ge üniversitesi olmayı hedefleyen bir teknik üniversite olarak odaklandığımızda, bu projelerin neresindeyiz? Otomotiv sektörü, nükleer enerjinin üzerine yapılan çalışmalar, enerji sektörü ve sektördeki problemleri, savunma sanayisiyle ilgili 2023’e doğru atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ortaya konulan iradeler güzel. Kat edilen mesafeler var. Hiçbir zaman olumsuz bir bakış açısı içerisinde değilim ama kat edilmesi gereken mesafe açısından da çok yolumuz var. Geç kaldığımız çok fazla konu var. Bir de siyaset kendi dili itibariyle büyük söylemler üretmeyi çabuk başarır ama önemli olan bunun içinin doldurulması ve başarıya ulaşılması. Bir de birtakım önemli, çok uzun zaman gerektiren çok büyük projelerin henüz işin çok başında açıklanmasını da ben açıkçası çok doğru bulmuyorum. Onları başardıktan sonra açıklamak daha sağlıklı ve başarılı olur. İşte bu siyasilerin, siyasi iradenin ortaya koymuş olduğu o çok yerinde hedeflerin kurumsallaşabilmesi, inşa edilmiş bir kapasite haline dönüşebilmesi üniversitelerin gayretleriyle mümkün. Biliyorsunuz hala %100 yerli bir otomobil yapmış değiliz, ki şöyle bir söz vardır ben ona katılırım “Devlet kurmak otomobil fabrikası kurmaktan kolaydır.” derler. Çünkü bir modelde 10.000 parça üretimi yapıyorsunuz. Savunma sanayi aynı şekilde kendine has bir çok spesifik özellikleri var. Tüm bu etkinlik size sadece ekonomik refah değil, dünya çapında siyasi bir üstünlük de getiriyor. Bu aynı zamanda ekonomik pazar da demek ama ekonomi, siyaset, refah, saygınlık iç içe, hepsi üst üste inşa ediliyor. Bunun başarılması, hem savunma sanayi olsun, hem yerli otomotiv olsun; bu sürecin özel sektörün gerçekleri, tüketici gerçekleri uluslararası rekabet şartlarının getirdiği gerçekler içerisinde harmanlanarak başarılabilmesi tabi çok tarihi bir olay olur. Tamer Yılmaz: Savunma sanayi, otomotiv sektörü bir takım lokomotif sektörlerin olması lazım ama ben enerjiyi çok önemsiyorum. Enerji bence bu saydıklarımız içerisinde en büyük sektör. Stratejik olarak bir ülkenin belli bir hedefe yönelme isteği varsa önce enerjiye ve enerjiyle ilgili yatırımlara yönelmesi gerekir. Nükleer enerji de bunların içinde çok önemli stratejik bir yere sahip. Otomotivde, yerli otomobil yapılması aslında kulağa hoş gelen bir şey, güzel bir siyasi yönü de var ama beni çok heyecanlandıran bir şey değil. Nükleer enerjiyle ilgili yapılacak şeyler beni daha çok heyecanlandırıyor. Çünkü onun arkasında getireceklerini, ülkeye kazandıracağı teknolojiyi ben çok rahat hissedebiliyorum. Otomobili yapıyoruz, bir sıkıntımız yok. Tek sıkıntı pazarlama stratejisi ki o da başka bir şey. Yerli otomobil o ülkemize bir prestij katacaktır, buna


inanıyorum ama biraz daha reklam yönü, pazarlama etkileri fazla olan bir proje. Ama ben nükleer enerjiyi çok önemsiyorum. 1987 yılında ben daha 1. Sınıfta iken nükleer enerjiyle ilgili bir makale yazmışım, “Enerjiyi yönetemeyen hiçbir şeyi yönetemez.” gibi de büyük bir laf etmişim. Nükleer enerjiyi çok iyi bilen ne kadar bilim adamı, ne kadar profesörle konuşursanız konuşun, herkesin söyleyeceği hep olumlu, bir an önce çalışmaların artırılmasının gerekliliği fakat hep geç kalındığı. Ama bu gecikmenin bir sebebi, nükleer enerji hakkında en ufak bir bilimsel temelleri olmamasına rağmen toplumu çok iyi yönlendirip baskı altına alma şansları yüksek gruplar. Şu kritik nokta çok önemli. Artık bu işi çok iyi bilen insanların da bu gruplar gibi kendilerini etkin şekilde ifade etme yeteneğini kazanması. Maalesef hocalarımız yaptığı iş gereği çok iyi bir nükleer fizikçi, çok iyi bir nükleer enerjici ama çok iyi bir hitabet yeteneği yok, toplumu bilgilendirme gibi kendine bir vazife edinmemiş bunu yapamıyor yani bunu bir şekilde kontrol edecek aşacak bir koridor bulmamız lazım. Bu işi toplum diliyle anlatmak lazım. Bir diğer konu da mükemmeliyet merkezleri. Her üniversite her konu da mükemmel olamaz, her konu da iyi olduğunu iddia eden bir üniversite aslında hiçbir konuda iyi değildir. Bazı üniversitelerin bazı konularda uzmanlaşması lazım. Örneğin otomotivde İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ciddi bir birikimi var. Otomotivle ilgili bütün bilimsel altyapıyı biz lokomotif olarak çekiyoruz, deyip mükemmel hale gelmeleri gerekiyor. Yıldız Teknik Üniversitesi olarak iki konuda mükemmele yakın bir noktada olduğumuzu düşünüyorum. Birincisi enerji. Ciddi bir enerji araştırma merkezi kurduk, enstitüye dönüştürme

yolundayız. Yaklaşık 150 değişik disiplinden fizikçi, kimyacı, makine mühendisi, elektrik mühendisi..vs gibi bir ekip oluşturduk, başına da yurt dışından çok değerli bir hocamızı getirdik ve yapılanmaya gittik. Enerji sektörü çok özel bir sektör onunla ilgili bir mükemmeliyet merkezi kurmayı düşünüyoruz. Savunma sanayi ve gemi sanayinde de çok iyi bir birikimimiz var. Birçok savunma sanayi projelerinde, örneğin milli gemide üniversitemiz yaklaşık on beş yıldır işin içerisinde. Şimdi milli pervane projesini yönetmeye başladık. Milli gemiyi başardık, Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla denize indirdik ilk gemiyi. İkinci, üçünü gemi yolda, onlar geliyor. Şimdi İngiliz savunma sanayi firması Rolls Royce, Türkiye ile iş birliği yaparak gemileri beraber üretelim demeye başladı. Eskiden biz gemileri oralardan alırdık, Almanya’dan alırdık. 500 milyon dolara aldığımız gemileri şimdi 100 milyon dolara üretmeye başladık. Geminin de gemi sanayinin de Yıldız için çok önemli olduğunu ve bu noktada çok iyi olduğumuzu görüyoruz. Bu yüzden bu konuyla ilgili bir araştırma merkezi, enstitü kurma çalışmamız var. Bunun gibi temel birkaç noktada, konsantrasyonu, motivasyonu çok fazla dağıtmadan Yıldız Teknik Üniversitesi bir takım sektörleri seçerek, bir takım uzmanlıkları seçerek, Süleyman Bey’in söylediği bu vizyonumuza uygun çıktıları ortaya koyacak çalışma içerisinde. Tabi milli gemiyi yaptık milli uçak neden olmasın, milli denizaltı neden olmasın, milli roket neden olmasın. Bunların hepsinin olacağına inanıyorum. Olmaması için hiçbir engel yok. Peki, bu projelerin fikir olarak kalmaması adına neler yapılabilir? Geçmişte birçok projeden

77


78

bahsedildi, hala heyecanla bahsettiğimiz birçok proje var. Söz konusu projelerde teoriden pratiğe geçiş nasıl hızlandırılabilir ve kesinleştirilebilir sizce? Süleyman Şensoy: Öncelikle projeleri verilen söz olarak değil, birlikte yapılacak işler olarak algılamak gerekiyor. Çünkü ancak bir kapasite inşası olursa bu hedefler başarıya ulaşacak. Yoksa örneğin 2010-2011 yılında şunlar söylenmişti, fakat bunun %10 unu başarabildik, bu da iyi de denilebilir. Böyle bir şeyin yaşanmaması için bir yol haritası olması, her aktörün kendi rolünü çok iyi oynaması gerekli. Burada siyasi iradenin hem çok büyük bir misyonu var, karar almak ve yapılmasını desteklemek. Şunu da belirtelim, alınan bu kararları uygulayacak kimse olmazsa bu noktada karar alıcıların yapacağı hiçbir şey yok. Dolayısıyla herkesin kendi rolünü iyi oynaması gerekiyor. Bir de bir şeyleri başarmak yenilerini getirir. Onun size taşıdığı kültür, değer, manevi hazlar, maddi kazançlar size yenilerini yapmak konusunda cesaretlendirir. Yani 10 yıl önceki Türkiye’nin özgüveni ile bugünkü özgüveni arasında dağlar kadar fark var. Çünkü yeni şeyler başarıyoruz. Bu hepimizde var. Onun için doğru bir yol haritasıyla bütün aktörlerin rolünü doğru olarak oynaması gerekiyor. Tamer Yılmaz: Süleyman Bey’ in ifade ettiği gibi herkes görevini iyi yapacak. Şimdi siz bize bir şey soruyorsunuz. Üniversite olarak 2023’te o tabloyu bulacak mıyız? Eğer siz üzerinize düşeni yapmazsanız bulamayız. Yani biz üzerimize düşeni yapmazsak bulamayız. Yani ben kendi adıma kendi üzerime düşeni yapıyorum diye söylüyorum, siz de bu ülkenin gençleri olarak kendi stratejik planınızı yazacaksınız. Kendi hedeflerinizi koyacaksınız. 2023’te siz nasıl bir çalışma yapacaksınız veya bir kurumda çalışıyorsanız kurum adına ne yapacaksınız? Bu çalışmayı mutlaka hepimizin yapması lazım. Siz bize bu soruyu sorma hakkını görüyorsunuz. Ama biz de size hesap sorma hakkını göreceğiz ve eğer o vizyona ulaşamamışsak, hesap soracak bir şey de olmamış olacak. Biraz önce de konuştuklarımızın hepsi bu yolda. Üniversitemiz bir yere gidiyor, ülkemiz bir yere gidiyor, dünya bir yere gidiyor. Biz de buna uygun adım atmalıyız. Bu adımı atıp, biraz daha hızlanmamız lazım. Yavaş yavaş ısınmaya başladık, koşuyoruz. Ben iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Daha da hızlanıp olmamız gereken yerde, yani en önde olacağız diye düşünüyorum. Süleyman Şensoy: Bütün bu hedeflerle birlikte toplumda değerler inşasının da çok sağlam olması gerekiyor. Burada da üniversiteler en baş aktör. Siz eğer belli değerleri inşa etmeden refah getirirseniz bu çürüme getirir. Kısmen Türkiye bunu yaşıyor aslında. Batılı ülkeler bunu Türkiye’den çok çok ağır şartlar altında yaşıyor. Yani ürettikleri zenginlik ve refah onlara medeniyet getirmedi. Yani bugün nüfus artmıyor, insanlar evlilik yapmıyor, çocuk yapmıyor gibi birçok detaydan bu sonuca ulaşılabilir.

Dolayısıyla ürettiğiniz zenginliğin, gücün, kültürün de bir değerler inşasının üzerine oturması gerekiyor. Bunu da tabi her zaman göz önünde bulundurmak gerekiyor. Süleyman Bey, Vizyon 2023 fikrinin ortaya çıkmasının üzerinden neredeyse 10 Yıl geçmiş. 10 yıldır hem şahsi olarak hem de kurumunuz adına heyecanınızın aynı şekilde devam ettiğini söyleyebilir miyiz? Ve bu heyecanı özellikle biz üniversitelerin yeterince paylaştığını düşünüyor musunuz? Her türlü sabrın sonu güzeldir. Davası yanlış olanlar bile sadakatlerinden dolayı çoğu zaman sonuca ulaşırlar. Onun için bir şeye sadakatle sarılmak her şeyin en güzel noktasıdır. Üniversiteler bunu ne kadar paylaşıyor? Açıkçası Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bugün benim gördüğüm tablo, iltifat olarak söylemiyorum, çok farklı bir tablo. Genel olarak üniversitelerde gördüğümüz fiziksel ihtiyaçların ve altyapıların karşılanmasına yönelik bir yönetim anlayışının olduğu. Bir de yöneticilerin kendi aralarındaki -en diplomatik ifade ile- uyumsuzlukları. Bu iki konu üniversitelerin vaktinin ve enerjisinin büyük bir kısmını çalıyor. Yatırım anlayışımızın öncelikle üniversitelerde değişmesi gerekiyor. Yani yatırımların yalnızca fiziksel kapasite ya da ihtiyaçların giderilmesine


değil; bunların orantısını doğru tutarak, insan kaynağının niteliğinin değişmesine yönelik, özellikle eğitmenlerin eğitimi gibi bir anlayışla kendi içinde bir zihinsel dönüşüm yaşama çalışmalarına da yönlendirilmesi gerekir. Geçmişe göre iyi bir yerdeyiz fakat gidilmesi gereken yer olarak da çok çok gerideyiz. Ülkeler kendi kendine, yalnızca çok iyi maaş vererek, çok iyi kanunlar çıkararak ilerlemezler. Yani mutlaka ve mutlaka işin yarısı idealizmdir. Dünyadaki örneklerine bakın. Yöneticilerine iyi ödeme yapıldığı için, iyi imkânlar sunulduğu için kalkınan ülke yoktur. Mutlaka sizin orda bir idealizmle ülkenize sarılmanız ve daha ileriye götürme isteği içinde olmanız gerekmektedir. Bu açından bakıldığında üniversitelerin bu heyecanı belli ölçülerde paylaştığını söyleyebilirim. Yani çok büyük kaynakları, hem insan kaynağı hem finansal kaynağını çok verimsiz kullandıkları kanaatindeyim. Yani üniversiteler eğer görevini yapsa TASAM gibi kuruluşlara çok sofistike alanlar kalır. Biz buna razıyız, onu da belirtelim. Bir üniversitenin büyüklüğü yanında TASAM gibi kuruluşların fiziksel büyüklüğü hiçbir şey değil. Ama önemli olan ortaya çıkan nitelik ve öğretim. Tamer Bey siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizin önceki konuşmalarınızda bahsettiğiniz bir konu var. Şöyle söylüyorsunuz: “Bizde fikri deha çok fazla.” Bir arkadaş meclisinde bile ülkeyi kurtaracak milyonlarca fikir ortaya çıkabiliyor. Üniversiteler Üniversitenin görevlerinden en önemli görevlerinden biri fikir üretmek. Bu kesinlikle yadsınamaz. Fikir üretmek güzel bir şey. Bu fikirlerin projeye dönüştürülmesi çok daha önemli. Ama dönüştürülmese bile fikirleri de derli toplu, güzel bir şekilde ifade etmenin de yöntemini oluşturmamız lazım. Bu noktada üniversitelerin sıkıntısı var. Bu sıkıntı

neden kaynaklanıyor, henüz kurumsallaşamamış olmaktan. 100 yıllık üniversitelerimizin sayısı çok fazla değil. Üniversite yapısı nedir, üniversite önceliği nedir… Böyle bir gelenek olmayınca, yanlış işte tam bu başlangıç noktasında yapılıyor. Köklü üniversitelerde de bu sorun var. Özeleştiri yapmak gerekirse üniversitemizde de böyle bir sorun var. Yüzyıllık bir üniversite olduğumuzu hep söylüyoruz ama hala alt yapıyla ilgili sorunlarımız çözülmemiş. Bu durumda yöneticiler bu sorunlarla uğraşmaya başlıyor ve o girdaba girdiğiniz zaman diğer asli görevlerinizi kaybetmeye başlıyorsunuz. İkisini aynı anda yürütmeniz de çok zor. İşte o zaman fikri dehayla aksiyon dehasının birlikte olması gerekliliği ortaya çıkıyor. Hem altyapıyla ilgili bir yatırım yapmanız gerekiyor, eş zamanlı olarak bilim, fikir, proje ve teknoloji üretmeniz lazım. Bu da bir vizyon meselesi, yöneticilik vasıflarının iyi olmasıyla ilgili bir durum. Teşekkür ediyoruz. Konuştuklarımız bizim için çok verimli oldu. Eminiz ki paylaştığımız zaman topluma da yön verecek birçok fikir ortaya çıktı. Eklemek istedikleriniz ve öğrencilerimize mesajınız var mı? Süleyman Şensoy: Yani bir kişi eksiksek 2023 hedeflerine ulaşamayız. Herkes kendisi açısından böyle bir yorum yapabilmeli, kendi rolünü oynayabilmeli. Tamer Yılmaz: Gençlere üzerine basarak şunu söylüyorum, sadece derslere girmekle üniversite öğrencisi olunmuyor. Bir takım şeylere de kafalarını kaldırıp bakmaları lazım. Kulüpler, sivil toplum örgütleri, sosyal etkinlikler… Bunları sağlayacak platformlar artık var. Artık gençlerimizin tüm bu imkanları değerlendirmesi ve gelecek nesiller için yeni imkanlar yaratmak için çalışması gerekiyor.

79


İĞİ TEKNİKERLİĞİ; GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;GÜVENLİĞİ TEKN

DIZ TEKNİK YILDIZ TEKNİK YILDIZ TEK NİVERSİTESİ ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİT SAĞLIĞI VE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞ PROGRAMI PROGRAMI PROGRAM

ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PROGRAMI

ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;

ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PROGRAMI

ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;

YILDIZ TEKNİK YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİTESİ ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE İŞ VE SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ; GÜVENLİĞİ PROGRAMI YILDIZ TEKNİKPROGRAMI ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PROGRAMI Öğr.Gör.Dr. Fatih YILMAZ


Sanayide çalışacak İSG teknikerlerini yetiştiren bölümlerden biri de, üniversitemizin Meslek Yüksekokulu bünyesindeki İş Sağlığı ve Güvenliği programıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli üniversitesinden sonra bu bölümü kuran ikinci üniversite olmuştur.

İ

ş sağlığı ve güvenliği (İSG) ile ilgili konular son yıllarda ülkemizde oldukça önem kazanmıştır. 2003 yılında çıkarılan 4857 sayılı İş Kanunu ile bu alanda yeni düzenlemeler yapılmış, yayınlanan yönetmeliklerle İSG konusu ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve işverenlere önemli yükümlülükler getirilmiştir. Avrupa Birliği’ne (AB) giriş sürecinde olduğumuz bu dönemde, İSG ile ilgili önlemlere, gerek özel gerekse kamu sektöründeki tüm kuruluşların önem vermesi gerekmektedir. İş Kanunu ile gündeme gelen yeni ve önemli bir uygulama da, elliden fazla işçi çalıştıran sanayi işletmelerinin en az bir tane iş güvenliği mühendisi veya teknik elemanı bulundurma yükümlüğünün getirilmesidir. AB standartları doğrultusunda getirilen bu düzenleme ile ülkemizde 10 binden fazla işyerinde 20 binden fazla mühendis ve teknik elemana iş imkanı doğmuştur. Ayrıca bu maddeye dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerleİSG mühendisi veya teknik elemanı olacak kişilerle ilgili yetkinlikler tanımlanmış; bunların belirli okullardan mezun

olmaları, İSG konusunda eğitilmiş ve Bakanlıkça “İş Güvenliği Uzmanı” olarak belgelendirilmiş olmaları zorunluluğu getirilmiştir. Firmalarımızın AB piyasalarıyla entegrasyonu ile İSG konusundaki yasal değişiklikler, ülkemizde “İSG Uzmanlığı”, “İSG mühendisliği” ve “İSG teknikerliği” gibi önemli meslek dallarının doğmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, ülkemizde İSG mühendisi yetiştiren bir lisans bölümü halen kurulamamıştır. İşyerlerinde mühendislik düzeyinde İSG çalışmaları diğer mühendislik alanlarından mezun kişilerce yürütmektedir. Yeni uygulama ile, bunların da İSG konusunda eğitilmeleri ve sertifikalandırılmaları gereği doğmuştur. İSG alanında yaşanan değişimin, İSG mesleğinde yarattığı en somut gelişmelerden biri de “İSG teknikerliği” konusunda olmuştur. İlki 1996 yılında Kocaeli Üniversitesi’nde olmak üzere, çok sayıda üniversitede İSG önlisans programları açılmıştır. Bu bölümlerin amacı; yüksek risk gurubuna giren

81


82

işyerlerinde mühendislere yardımcı, daha düşük riskli işyerlerinde ise İSG ile ilgili tüm işleri tek başına yapabilecek teknik elemanları yetiştirmektir. Bununla birlikte, ülkemizin bu alandaki ihtiyacı göz önüne alındığında bu bölümlerin ülke çapındaki toplam kontenjanı oldukça sınırlıdır. Gündemdeki “İSG Yasa Taslağı” yürürlüğe girdiğinde, iş kanunundaki “sanayiden sayılan işyeri” sınırlaması da kalkacağından, İSG uzmanı bulundurmakla yükümlü olacak işyeri sayısı daha da artacaktır. Bu nedenle, ülkemizde İSG teknikeri yetiştiren bölüm sayısı mutlaka arttırılmalıdır. Ayrıca “İSG Mühendisliği” bölümleri de kurulmalıdır. Sanayide çalışacak İSG teknikerlerini yetiştiren bölümlerden biri de, üniversitemizin Meslek Yüksekokulu bünyesindeki İş Sağlığı ve Güvenliği programıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli üniversitesinden sonra bu bölümü kuran ikinci üniversite olmuştur. 2004 yılında kurulan programımız 2004-2005 Eğitim-Öğretim Yılı’nda öğrenci kabulüne başlamıştır. Program dört yarıyıldan oluşmaktadır ve öğrenci kontenjanı 25’tir. Programa Sağlık ve Endüstri Meslek Liselerinin Acil Tıp Teknisyenliği, Elektrik, Kimya, Motor, Tekstil, Yapı gibi bölümlerinden sınavsız geçiş yoluyla öğrenci alınmaktadır. Öğrencilerimiz; sanayinin tüm iş kollarındaki işletmelerde, ticaret merkezleri, çok katlı yüksek binalar, okullar, alışveriş merkez-

leri ve topluma açık merkezlerde, itfaiyeler, sivil savunma ve benzeri acil durum kuruluşlarında, “İş Sağlığı ve Güvenliği Teknikeri” ve “İş Güvenliği Uzmanı” olarak görev alacak şekilde eğitilmektedir. Ayrıca, programda okuyan öğrencilerin dikey geçiş yapabilmelerine olanak verecek düzeyde genel kültür ve genel yeteneğe sahip olması da hedeflerimiz arasındadır. Programımızın ilk yarıyılında ağırlıklı olarak Bilgisayar, Genel Kimya ve Fizik dersleri ile temel kültür dersleri okutulmaktadır. Temel derslerden sonra diğer yarıyıllarda öğrenciler yoğun bir mesleki eğitime tabi tutulmaktadırlar. Bu kapsamda Makine ve Teçhizat, Ergonomi, İSG Yönetim ve Denetimi (OHSAS), Elektrik İş Güvenliği, İstatistik, Kimyasallar ve Tehlikeleri, İş Hijyeni, Çevre Koruma, Yapı İşlerinde İSG, Risk Analizi, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İş Güvenliği Hukuku, İşletme Yönetimi, Toplam Kalite Yönetimi, İş Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, İlkyardım, Acil Durum Yönetimi gibi, bölümün mesleki teknik konularını içeren dersler okutulmaktadır. Derslerin bir kısmı uygulamalı olup, uygulamalı saatler genellikle mesleki teknik geziler yapılarak şantiye ve fabrikalarda geçirilmektedir. Ayrıca, mezun olabilmek için her iki yılın sonunda toplam 45 iş günü staj yapılması zorunludur. Mezunlarımız Türkiye’de isim yapmış önemli firmalarda, yüksek ücret ve özlük haklara sahip ola-


rak çalışmaktadır. Bazı öğrencilerimiz yurtdışında çalışma olanağı da bulmaktadır. Programın eğitim-öğretim faaliyetlerinde, gerek kadrolu gerekse üniversite dışından çok sayıda öğretim elemanından yararlanılmaktadır. Kadrolu olarak görev yapan 4 öğretim elemanı yanında, üniversitemizin değişik fakültelerinden öğretim üyeleri ve 7 uzman öğretici de mesleki derslerin yürütülmesinde katkı yapmaktadır. Öğretim elemanlarının mezuniyetleri ve uzmanlık alanları da, İSG alanının multidisipliner yapısına uygun olarak farklılaşmaktadır. Mezunlarımız, İş Kanunu’nun 81 inci maddesine göre sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran işyerlerinde bulunması zorunlu “iş güvenliği uzmanı” eğitimlerine katılmaya ve eğitim sonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yapılacak sınavı başardıkları takdirde “iş güvenliği uzmanı” belgesi almaya hak kazanmaktadır. Üniversitemiz 2011 Aralık ayından itibaren, Sürekli Eğitim Merkezi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Programı koordinatörlüğünde “iş güvenliği uzmanlığı” eğitimlerine de başlayacaktır. “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hk. Yönetmelik” hükümlerine göre, Çalışma Bakanlığı’nın belirlediği esaslar çerçevesinde yapılan eğitimlerle ilgili yetki işlemleri tamamlanmış olup, Bakanlıktan onay alınmıştır. Yakın zamanda (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı eğitim programı açılarak eğitimlere başlanacaktır. Uzmanlık eğitimi toplam 220 saattir. Bunun 90 saati uzaktan, 90 saati sınıf eğitimi, 40 saati ise iş güvenliği uzmanı nezaretinde yapılacak pratik eğitimden oluşmaktadır. Konuyla ilgili 49 dersten oluşan programda, üniversite içinden ve dışından, alanında uzman 26 eğitmen görev yapmaktadır. Dersler hafta içi ve hafta sonu 15.00-21.00 saatleri arasında Yıldız-SEM’in Beşiktaş Merkez Kampüs’teki binasında yapılmaktadır. Eğitimi tamamlayanlara bir eğitim katılım sertifikası verilmekte, aday aldığı bu belge ve gerekli diğer başvuru koşullarını sağladıktan sonra, yönetmeliğe göre yılda iki kez yapılacak sınava katılma hakkı elde etmektedir. Sınavda 70 puan alan aday başarılı sayılarak, Çalışma Bakanlığı’ndan İş Güvenliği Uzmanı belgesi almaya hak kazanmaktadır. Bu alanda belgeli uzmanlara, bilhassa sanayi işletmeleri ve şantiyelerde yoğun ihtiyaç duyulmaktadır. Mühendislik, Mimarlık, Teknik Eğitim Fakülteleri, Fen Fakültelerinin Fizik ve Kimya bölümü mezunları ve önlisans düzeyinde İş Sağlığı ve Güvenliği programlarından mezun olanların katılabildiği bu eğitim, adaylara yeni bir meslek kazanma fırsatı sunmaktadır.

NOTLAR * Yıldız Teknik Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Program Yürütücüsü. 1 İş Sağlığı ve Güvenliği ile Görevli Mühendis ve Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları Yönetmeliği (Dan. 10. D. 2006/2159 iptal) ile İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik, İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik (yürürlükten kalktı), İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik (halen uygulanan yönetmelik).

83


DÖRT GÖZLE BEKLENEN TUDES 2011 BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ Arş.Gr. Büşra Sürgit

84

Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yakup ÇELİK ile bölümün sekiz araştırma görevlisinin, çalışmalarına Şubat 2011’de başladığı TUDES 2011 (Türk Dilinin ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Sempozyumu) 11- 13 Kasım tarihleri arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Atatürk Kültür Merkezi, Yunus Emre Enstitüsü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün maddi ve manevi açılardan cömertçe desteklediği sempozyumun açılışı 11 Kasım günü saat 09:30’da Beşiktaş Yerleşkesi Oditoryumu’nda yapıldı. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ş. Haluk AKALIN, Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ, Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz KILIÇ ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa DUMAN’ın da onurlandırdıkları açılış töreni görkemli bir şekilde gerçekleştirildi.

Açılışın ardından ilk gün iki ayrı salonda toplam sekiz oturum yapıldı. Bildiri sahibi Türkologlar konuşmalarını on beş dakika ile sınırlandırdılar. Böylece bildiri vasıtasıyla söz konusu edilen problem ile onu ortadan kaldırmaya yönelik çözüm önerisinin salondaki dinleyiciler tarafından on beş dakika boyunca tartışılmasına fırsat verildi. Aynı zamanda bütün oturumlar en az bir kamera ile kayıt altına alındı. Türkoloji sahasına önemli katkılarda bulunan kıymetli bilim adamlarının oturumlara başkanlık etmeleri dikkat çekti. Prof. Dr. Talat Sait HALMAN’ın başkanlığını yaptığı “Edebiyat Araştırmalarında Kaynaklar” başlıklı oturumda söz alan Prof. Dr. Emel KEFELİ, Prof. Dr. Nazım Hikmet POLAT ile Prof. Dr. Abdullah UÇMAN, edebiyat çalışmalarında sıklıkla karşılaşılan problemleri ortaya koydular.


Özellikle UÇMAN’ın “Yeni Türk Edebiyatı Araştırmalarında Metot Meselesi” konulu bildirisi salonda çözüm odaklı tartışmalar yapılmasına ve yeni kararlar alınmasına vesile oldu. İkinci salonda “Metinden Görsele” oturumu gerçekleştirildi. Burada yapımcı ve yönetmen Osman SINAV ile Cemal GÜLAS metinlerin kurguya dönüştürülmeleri maceralarını izleyicilerle paylaştı. “Dünyada Türkoloji” başlıklı oturum, sempozyumun yoğun ilgi gören oturumlarından biri oldu. Burada Batı’nın dört bir tarafından gelen Türkologlar çalıştıkları enstitülerde yüz yüze geldikleri zorlukları dinleyicilerle paylaştılar. Wisconsis University’den Dr. Derya İNER Türkçe bilmeyen öğrencilere Türk Edebiyatı dersi verirken çektiği güçlüklerden yakındı. Bununla beraber Türk yazarlarının ortaya koyduğu edebi metinlerin İngilizce’ye tercüme edilmesi çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini ifade etti. Sempozyuma Paris’ten katılan Prof. Dr. Michel BOZDEMİR ise bağlı olduğu INALCO’nun doğuşunu ve burada gerçekleştirdiği projeleri aktardı. Prof. Dr. Yavuz DEMİR, bildirisinde, dünyada gelişen “endüstriyel yazarlık” düşüncesini somutlaştırdı. Sempozyumun ikinci günü oditoryumlara ek olarak Hünkâr Salonu ile Şömineli Salon’un da kullanılması dolayısıyla birinci güne nazaran daha yoğun geçti. Dört ayrı salonda gerçekleştirilen toplam on beş oturum, zaman zaman dinleyicileri tercih konusunda zorladı. “Türkoloji Nereye?” ve “Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi” başlıklı oturumlarda sunulan bildiriler, yoğun ve yararlı tartışmalara ev sahipliği

yaptılar. Sempozyumun en uzun soluklu oturumu olarak da anılan “Divan Edebiyatı Tartışma Programı” tarihi bir atmosferde, Şömineli Salon’da gerçekleştirildi. Burada Divan Edebiyatı’nın yıllardır dile getirilen fakat bir türlü çözüme kavuşturulamayan problemleri masaya yatırıldı. Prof. Dr. Günay KUT, Prof. Dr. Kemal YAVUZ, Prof. Dr. M. A. Yekta SARAÇ, Prof. Dr. Orhan BİLGİN, Prof. Dr. Filiz Kılıç, Prof. Dr. Nihat ÖZ TOPRAK, Prof. Dr. Cihan OKUYUCU ve Prof. Dr. A. Atilla ŞENTÜRK gibi sahanın en yetkin Türkologlarını bir araya getiren ve beş saat süren program sonunda Divan Edebiyatı çalışmalarına yeni bir yön verecek teklifler görüşüldü. Çok sayıda dinleyicinin fikirlerini rahatça ortaya koyabildiği “Türk Dilinin ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Sempozyumu 2011”, Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN, Prof. Dr. Michel BOZDEMİR ile Prof. Dr. Yakup ÇELİK’in teşekkür konuşmalarıyla sona erdi. Kapanış oturumunda sempozyumun sağladığı yararlar kısaca söz konusu edildikten sonra ertesi yıl gerçekleştirilmesi planlanan TUDES 2012’nin yol haritası da çizildi. Sempozyumun üçüncü günü Yunus Emre Enstitüsü’nün katkılarıyla tekneyle Boğaz turu gerçekleştirildi. Sempozyumda sunulan bildiriler daha sonra kitap olarak yayınlanacak. Tüm oturumlar kamera ile kayıt altına alınacağından dolayı Türkologlar, bildiri metinlerini bu kayıtlar ışığında düzeltme imkânına sahip olacaklar. Böylelikle kitaplaşan bildiriler tartışmalardan izler taşıyacak.

85


Üniversite ve

Güvenlik;

86

Güvenlik üniversitelerde; geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ve onları büyük özveri ve titizlikle yetiştiren akademik personelimizin en büyük yardımcısı olmak, İbrahim ÇELİK huzurlu bir eğitim YTÜ Davutpaşa Kampüsü Güvenlik Koordinatörü. öğretim ortamına katkı sunmak olarak; evde, işte, sokakta, ülüvenlik tüm canlılar için vardır. kede güvende olma; ihtiyaç sıiçin olduğu gibi, insa-

G

noğlu için de varoluşundan bu güne kadar ortak ihtiyaçlar arasında en üst basamaklarda yer almıştır. Maslow’un gereksinimler hiyerarşisine göre güvenlik ihtiyacı, yeme, içme ve uyku gibi temel fiziksel ihtiyaçların hemen devamında yer alır. Güvenlik ihtiyacı karşılanmamış hiçbir birey; hayatta üst basamaklara tırmanmaya, sosyalleşmeye, üretmeye, verimli olmaya iş ve özel hayatında mutlu olmaya, kısacası kişisel gelişimini tamamlama başarısına erişemez. Güvenliğin insan hayatındaki öneminin; sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve daha bir çok sebeplerinden bahsedilebilir. İnsanoğlu ilk çağlardan itibaren kendisini güvende hissedebilmek amacıyla, ulaşımı ve idamesi zor topoğrafik arazi engellerinden faydalanmış veya büyük emeklerle kendi engellerini oluşturmuştur. Ancak zaman içinde güvenlik salt barınma yoluyla engeller koymanın ötesine geçmiştir. Günümüzde ise, artan nüfus ve bilgi çağına özgü teknolojik gelişmeler nedeniyle güvenlik daha da önem kazanmıştır. Modern toplumlarda varlığı bilinen ve hissedilen ama göz önünde olması, rahatsız etmesi, istenmeyen güvenlik anlayışı, hakim olmuştur. Birey

ralamasındaki yerini hep korumuştur. Aileler, kurumlar ve ülkeler; çoğu zaman diğer önemli ihtiyaçlardan kısarak; güvenlik konusunda yatırımlar yapmakta, eğitimler vermektedir. Üniversiteler için de güvenlik hizmetleri ayrı bir önem ve hassasiyet kazanmaktadır. Toplumların lokomotifi olan, her türlü bilimsel, sosyal ve kültürel bilgilerin işlendiği ve yeni ufukların keşfedildiği üniversitelerde güvenlik çok daha büyük işlev ve sorumluluk taşımaktadır. Gelecekte Ülkemize her alanda yön verecek nesillerin yetiştirildiği böylesi ortamlarda; güvenlik hizmetleri daha etkin, daha hassas ve kaliteli olmak zorundadır. … Güvenlik personeli, üniversitenin gelişiminde hizmet odaklı yardımcı unsur olarak görev yaptıklarını unutmamalıdır. Bu amaca yönelik olarak üniversitede güvenlik yönetimi; güvenlik personelinin bilgi, beceri, donanım ve insan ilişkileri açısından çağın gereksinimleri doğrultusunda yetişmiş olmasına önem vermeli, güvenlik personelinin modern ve kaliteli hizmet sunmasını sağlamalıdır. Ayrıca gerek güvenlik yönetiminin ve gerekse personelinin en önemli özelliği proaktif olmak olmalıdır. Üniversitede meydana gelebilecek olumsuz


olaylara karşı hazırlıklı olunmalı, bu tür olayların neler olabileceğine dair -geçmişte meydana gelen olaylar da dikkate alınarak- planlar hazırlanmalı ve bu planlar zaman zaman kontrol edilerek güncellenmelidir. Güvenlik tedbirlerinin nihai hedefi, önleyici davranmak ya da caydırıcılık olmalıdır. Güvenlik üniversitelerde; geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ve onları büyük özveri ve titizlikle yetiştiren akademik personelimizin en büyük yardımcısı olmak, huzurlu bir eğitim-öğretim ortamına katkı sunmak için vardır. Akademik, idari personel ve öğrencilerle ilişkilerde nazik ve saygılı olmayı ilke edinmelidir. Güvenlik personeli öğrencilerin en büyük değer olduğunu bilmeli ve kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerekeni yapmalıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi Güvenliği; belirtilen değerler ve evrensel güvenlik kuralları çerçevesinde hizmet vermeyi hedeflediğimizi ve bu doğrultuda çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Bu kapsam da; özel güvenlik personeline; insan ilişkilerinde iletişim, beden dilinin önemi ve güzel konuşma konularında, Fen Edebiyat Fakültesince konferans verilmiştir. Özel güvenlik personelinin görev içi eğitimleri belirli periyotlar dahilin de yapılarak, modern, kaliteli ve verimli hizmet sunmasına dikkat edilmektedir. Üniversitemiz bütçe imkanları ölçüsünde güvenlik personelinin özlük haklarında iyileştirme yapılmıştır. Güvenlik tedbirlerinin MİSYONUMUZ

daha etkin olabilmesi için, Üniversitemiz kampüslerinde, Kapalı Devre Görüntüleme ve Kayıt Sistemi (CCTV) tesis edilerek güvenlik merkezi oluşturulmuştur. Güvenlik merkezinde görüntüler 7/24 izlenerek, meydana gelmesi üzücü durumların önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Şüphesiz! Üniversitemizde; güvenli ve huzurlu bir ortamın oluşması ve varlığını sürdürebilmesi için, güvenlik yönetiminin ve görevlilerinin etkinliğinden çok, akademik, idari personel ve öğrencilerimizin duyarlılığı ve desteği çok önemlidir. Bu nedenle, akademik, idari personel ve öğrencilerimiz, güvenlik personeline yardımcı olmalı, üniversiteye girişlerde; mevcut kartlı geçiş sistemini kullanarak giriş yapılmalı, güvenlik personeline kimliğini veya kendisini tanıtıcı belgeleri gösterilmelidir. Özellikle Davutpaşa kampüsü içerisinde araç trafiğinin yoğun olması, trafik kurallarına uymayı araç ve insan güvenliği açısından önemli kılmaktadır, Araçların park alanlarına park edilmesi veya park edilen yerin trafiği engellememesi ile kampüs içerinde (30) Km hız limitine uyulması gerekmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi güvenlik yönetimi olarak, hedefimiz!, göz bebeğini korumak için var gücüyle çalışan, göz kapakları ve kirpiklerin görev bilinciyle; Üniversitemizin göz bebeklerini korumak ve hizmet etmektir….. VİZYONUMUZ

Eğitim, araştırma ve kültür ortamı ile tercih edilen, bir dünya üniversitesi olmak için var gücü ile Üniversitemizde; Güvenli, huzurlu eğitim-öğreçalışan, Üniversitemizin misyonu doğrultusunda tim ve çalışma ortamını sağlamak, gerektiğinsaygı ve nezaket değerleri ışığında; akademik, idari de; Akademik, İdari personel ile öğrencileripersonel ve öğrencilerimizin huzurlu bir ortamda mize yardım eden, insan merkezli, modern ve eğitim öğretim yapabilmesi ve çalışabilmesi için kaliteli hizmetleriyle örnek bir güvenlik birimi güvenli bir ortam oluşturulmasına ve korunmasına olmaktır. katkı sunmaktır.

87


“100. Yılımızda

söz veriyoruz, Atam”

eyiz. Memleketimizi em ün üş d ı ız ım ığ d şa ya k başımıza elmiş, “Gözlerimizi kapayıp te ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yüks z. ya cağı bir çember içine alıp dün olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşaya et .” ilerlemiş, çağdaş bir mill fen ile olur. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur Bu hayat ancak ilim ve rk tatü Mustafa Kemal A

88

Türkiye Cumhuriyeti’ni ilim ve fen alanında her zaman daha ileri düzeylere çıkarmayı amaçlayan ve 100 yıllık kökleriyle ülkenin eğitim ve öğretim ağının önemli bir parçası olan Yıldız Teknik Üniversitesi mensupları Mustafa Kemal Atatürk’ü Anıtkabir’de ziyaret etti. Merve Koçal

Yıldız Teknik Üniversitesi, kurulduğu 1911 senesinden itibaren, ülkenin kalkınmasını, çağdaş bir millet olarak varolabilmesini sağlayan mühendisler, mimarlar, akademisyenler, sanatçılar, edebiyatçılar yetiştiriyor. Atatürk’ten miras aldığı düşünceler önderliğinde eğitim ve öğretim hayatının 100. yılını dolduran Yıldız Teknik Üniversitesi, bu çerçevede hazırlanan en önemli etkinliği, Yıldız 100. Yıl Treni- Ankara Cumhuriyet Yürüyüşü’nü gerçekleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Metro Turizm sponsorluğunda, YTÜ Sosyal Hizmetler Derneği,

Merve Koçal, Baran Saraç Nur Burgazoğlu

YTÜ Vakfı ve YTÜ Ankara Şubesi destekleri ile düzenlenen etkinliğe; akademisyen, idari personel, Yıldız Sosyal Hizmetler Derneği mensupları, mezun ve öğrenciler katıldı. 300 katılımcı, 13 Ekim 2011 tarihinde Anıtkabir’i ziyaret etmek üzere Yıldız Kampüsü’nden hareketle Haydarpaşa Tren Garı’nda biraraya geldi. Yıldızlılar, büyük bir heyecanla saat 24.00’da Eskişehir’den hızlı trene binmek üzere Haydarpaşa Tren Garı’ndan yola çıktı. Kondüktör Mekteb-i Alisi adıyla kurulan üniversitenin geçmişini yad etmek amacıyla düzenlenen tren yolculuğu başlangıcında, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, geziye katılan öğrencilere tek tek hoşgeldiniz dedi. Gitar çalıp şarkılar söyleyen ve arkadaş gruplarıyla bol bol fotoğraf çekinen öğrenciler keyifli bir yolculuk geçirdi. 100. Yıl için özel olarak tasarlanan montlar Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek tarafından öğrencilere ve akademisyenlere dağıtıldı. Tren sabah saat 06:00‘da Eskişehir Tren Garı’na giriş yaptı. Buradan hızlı trene aktarma yapılarak Ankara’ya doğru yola çıkıldı.

Ankara’da büyük karşılama Ankara Tren Garına sabah saat 08.00’de giriş yapan Yıldız Teknik Üniversitesi gezi grubu, YTÜ Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Sarı-


89

gül ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı. Katılımcılar için hazırlanan kokteyl ile kahvaltı edildikten sonra Anıtkabir ziyaretini gerçekleştirmek üzere Metro Turizm tarafından özel olarak YTÜ gezi grubuna tahsis edilen otobüsler ile yola çıkıldı. YTÜ Matematik Mühendisliği Mezunu İstanbul Milletvekili Güler Dalyan, Anıtkabir ziyaretine eşlik etmek üzere gezi grubuna katıldı. Anıtkabir Komutanı Albay Nevzat Büyükceran, askerler ve Rektörün önderliğinde başlayan Aslanlı Yol Yürüyüşü’nün ardından resmi tören yapıldı. Anıtkabir’in önünde toplu olarak anı fotoğrafı çektirildikten sonra Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi ziyaret edildi. Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek Anıtkabir Özel Defteri’ne 100. yıl ile ilgili duygularını “Atam, en büyük kötülük zorluklara karşı koymamak zaafiyetinden gelir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin 100.yılında ülkemizin birlik beraberlik ve kalkınması için zorluklara meydan okuyacak Türk gençliğini yetiştirmenin sözünü ve-


90

rerek huzurunuzda saygıyla eğiliyorum.” sözleriyle belirtti. Anıtkabir ziyaretini, üstlendiği sorumlulukları Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde eksiksiz yerine getirmenin huzuruyla tamamlayan Yıldızlılar, Eski Meclis gezisini gerçekleştirmek için yola çıktı. Eski Meclis ziyaretinden sonra öğlen saat 12.30 da Gazi Üniversitesi’nde yemek arası verildi. Gazi Üniversitesi Eğitim Öğretim Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duran Altınparmak yemek boyunca Yıldızlılara eşlik etti.

Mecliste hatıra fotoğrafı İstanbul Milletvekili Güler Dalyan, YTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve Ziyaretçi Kabul Salonu ve Giriş Kapıları Yöneticisi Murat Yalçın eşliğinde TBMM gezildi. İktidar kulisinde, İstanbul Milletvekili Metin Külünk parlamenterler ve iktidar kulisinde uygulanan düzen hakkında genel bilgi verirken, YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Daha sonra Genel Kurul Salonu ziyaret edildi ve Milletvekili Metin Külünk, öğrencilere YTÜ mezunu olmanın ayrıcalıklarını anlattı. Şeref girişi önünde toplu olarak fotoğraf çekimi yapıldı. Saat 16:30 da dönüş trenine binmek üzere Ankara Tren Garı’na dönen YTÜ gezi grubu, saat 18:00’de Eskişehir’den hızlı tren aktarması yaparak, gece 23:00’da İstanbul Haydarpaşa Tren Garı’na giriş yaptı.


Cumhuriyet tarihinde modern eğitim ve öğretim anlayışının temellerini Mustafa Kemal Atatürk atmıştır. Temellerine sımsıkı bağlanarak bir asrı geride bırakan Yıldız Teknik Üniversitesi, kalkınmanın ve çağdaşlaşmanın öncüsü öğrenciler yetiştirerek bir AR-GE üniversitesi olma yolunda ilerliyor. Bu ilerleyişte en büyük kılavuz Atatürk’ün miras bıraktığı yapıcı, yeni ufuklar açan düşünceleri ve görüşleridir. Yıldız 100. Yıl Treni- Ankara Cumhuriyet Yürüyüşü etkinliği, tüm Yıldızlılar için Atatürk’e duyulan minnetin ifade şekli olmuştur.

91



YTÜ’de Harİtacılık Bİlİncİ Yıldız Teknik Üniversitesi yüzüncü yıl etkinlikleri kapsamında YTÜ Harita Mühendisliği Bölümü tarafından Tarihi ve Güncel Haritalarımız Sergisi açıldı ve YTÜ’nün Türk Haritacılığına Katkıları Paneli düzenlendi. Yrd.Doç.Dr. Melih Başaraner


E 94

tkinlikler, YTÜ Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Erkaya’nın başkanlık yaptığı düzenleme kurulunun koordinasyonunda, başta eski bölüm başkanı Prof. Dr. Mehmet Selçuk olmak üzere Yrd. Doç. Dr. Melih Başaraner, Yrd. Doç. Dr. Füsun Balık Şanlı ve Yrd. Doç. Dr. Fatih Gülgen’in aktif rol oynadığı yürütme kurulunun ve araştırma görevlileri, uzmanlar, teknikerler, bölüm sekreterleri ve görevlileri ile öğrencilerin özverili çabalarıyla gerçekleştirildi. Sergi ve panele YTÜ akademik ve idari personeli, üniversite dışından kurum ve kuruluş temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Çeşitli konularda birçok harita sergilendi Tarihi ve Güncel Haritalarımız Sergisi, harita ve haritacılık bilincinin ve farkındalığının oluşturulması ve geliştirilmesi amacıyla 18-21 Ekim 2011 tarihleri arasında çeşitli kurum, kuruluşlar ve kişilerin katkılarıyla YTÜ Davutpa-

şa Yerleşkesi, Otağ-ı Hümayun’da düzenlendi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK, İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaççıoğlu, Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Erkaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü Nadir Eserler Sorumlusu İrfan Dağdelen, eski Harita Genel Komutanı Hrt. Müh. Tümgeneral (E) Cevat Ülkekul ve Prof. Dr. Mehmet Selçuk tarafından yapılan açılış konuşmalarını takiben sergi açılışı yapıldı. Tarihteki en eski harita olarak bilinen Çatalhöyük haritasından deniz haritalarına, kadastral haritalardan sigorta haritalarına kadar çeşitli tarihi haritalar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü, Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, eski Harita Genel Komutanı Hrt. Müh. (E) Tümgeneral Cevat Ülkekul ve Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürlüğü tarafından sağlanmıştır. Sergide ayrıca ülkemizde üretilen 1:1.000 ölçeğinden 1:51.800.000 ölçeğine kadar çeşitli güncel topografik ve tematik haritalar yer aldı. Sergiye, Harita Genel Komutanlığı, İBB Harita Müdürlüğü, İBB Coğrafi Bilgi Sistemi Müdürlüğü, İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü Harita Şube Müdürlüğü, İSKİ Genel Müdürlüğü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Elektrik İşleri Etüt İdaresi


Genel Müdürlüğü, EMI Harita, National Geographic Türkiye, Mapist ve Selçuk Üniversitesi Kartografya Anabilim Dalı gibi farklı kurum ve kuruluşlar destek verdi. Büyük ve orta ölçekli topografik haritalar, ortofotolar, uydu görüntüleri ve küçük ölçekli fiziki, idari ve kabartma haritalar yanında karayolları haritası, deniz haritası, flora haritası, fauna haritası, baraj batimetri haritası, içme suyu havzaları haritası, atıksu hatları, barajlar ve havza alanları haritası, nehir haritası, deprem bölgeleri haritası, jeoloji haritası, heyelan envanteri haritası, diri fay haritası, jeomorfoloji haritası, kadastral harita, kent haritası ve rehberi, turistik harita, yerleşime uygunluk haritası, fay haritası, zemin sınıflandırma haritası, heyelan tehlike haritası, sıvılaşma tehlike haritası, yer sarsıntı haritası, yükseklik haritası, eğim haritası, yeraltı suyu derinlik haritası, deprem tehlike haritası ve tsunami tehlike haritası gibi çeşitli konu ve ölçekte haritalar sergilendi.

YTÜ’nün Türk Haritacılığına Katkıları Yürütücülüğü Prof. Dr. Mehmet Selçuk tarafından yapılan ve İnşaat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen YTÜ’nün Türk Haritacılığına Katkıları Paneli’nde Hrt. Müh. Tümgeneral (E) Cevat Ülkekul “Türk Haritacılığı ve Son 100 Yılı”, Prof. Dr. Halil Erkaya “YTÜ’nün 100. Kuruluş Yılında Harita Mühendisliği Bölümü ve Türk Haritacılığına Doğrudan Katkıları”, Prof. Dr. Ahmet Yaşayan “YTÜ’nün Türk Haritacılığına Dolaylı Katkıları”, Yrd. Doç. Dr. Melih Başaraner “Genç Kuşak Haritacıların Yüzyıla Bakışı” ve Doç. Dr. Bülent Bayram “Harita Mühendisliği’nin Gelecek Projeksiyonu ve YTÜ” başlıklı konuşmalarını yaptılar. 1949 yılında ülkemizde sivil harita mühendisliği eğitim-öğretiminin başladığı kurum olan YTÜ Harita Mühendisliği Bölümü, Türk Haritacılığı’na yaptığı önemli katkıları aynı sorumluluk bilinciyle ve çağdaş vizyonuyla sürdürmeye devam etmektedir.

95


“İNŞAAT FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. HAYRULLAH AĞAÇCIOĞLU İLE SÖYLEŞİ” Yıldız Teknik Üniversitesi’nin en köklü fakültelerinden biri olan İnşaat Fakültesi, yıllardır Üniversitemizin “Sosyal Mühendis” anlayışına uygun öğrenciler yetiştiriyor. Biz de dergimizin bu sayısında İnşaat Fakültesi Dekanımız Sayın Prof. Dr. Hayrullah AĞAÇCIOĞLU ile bir röportaj gerçekleştirerek kariyerini, fakültesini, vizyonunu ve gelecek hedeflerini konuştuk. Aslıgül Topuz

Nur Burgazoğlu

96

Hocam kısaca bize kendinizden bahsedebilir misiniz? 1965 yılı Aydın doğumluyum. 1981 yılında üniversitemizin İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde öğrenim görmeye başladım. 1985 yılında lisansı, 1988 yılında da lisansüstü öğrenimimi tamamladım. 1990 yılında Hollanda Hükümet bursuyla ikinci bir tezsiz yüksek lisans programı çerçevesinde bir yıl Hollanda’da kaldım. Döndükten sonra Hidrolik dalında doktorama devam ederek, 1995 yılında doktoramı tamamladım. 1996’da Yardımcı Doçent, 2001’de Doçent ve 2007’de de Profesör oldum. 2008 yılında İnşat Fakültesi Dekan Yardımcılığı’na atandım, bir buçuk yıl bu görevi yaptıktan sonra dekan olarak atandım ve halen bu görevimi sürdürüyorum. Yaş ve tecrübe olarak üniversitedeki genç dekanlardan biriyim sanırım. Evliyim ve 2 çocuğum var.

İnşaat Mühendisliği’ni seçmenizde hangi faktörler etkili oldu? Aydın’ın Köşk ilçesinden geldim, orta büyüklükte bir kasabadır. Çocukluğumda kasabamızda genellikle İnşaat Mühendisleri mühendis olarak algılanırdı. Köşk, ilçe olmadan önce belde belediyesiydi ve ruhsat verilecek veya kontrol edilecek binalara bakmak için kısmi zamanlı ve haftada bir gelen bir inşaat mühendisi vardı. Benim ilk karşılaştığım inşaat mühendisi o idi. Sonra kendi evimizi yaptırdık, ben de merak ettiğim için kalıp çakılırken, beton dökülürken, demir döşenirken hep inşaatın başında durdum. Bu şekilde zihnimde yer edindi İnşaat Mühendisliği mesleği. Bir de lise döneminde hep temel mühendisliklerden yanaydım. Bunlara ek olarak İnşaat Mühendisliği’nin bir özelliği de az bir sermayeyle


kendi işinizi kurup, geliştirebilmeniz. İnşaat Mühendisliğinde bağımsız çalışma imkanınız daha çok. Nasıl bir öğrencilik hayatınız oldu? Bizimle paylaşabileceğiniz unutamadığınız hatıralarınız var mı? Çok düzenli bir öğrencilik hayatım oldu. Yurtta kalıyordum, sistematiktim. Lisansı erken bitirince hem lisan hem de bilgisayar bilgimi geliştirmek için yüksek lisans yapmak istedim ve yüksek lisansa başladım. O zaman bilgisayar teknolojileri daha çok yeniydi, kişisel bilgisayarlar da yaygın değildi. Yüksek lisansa başladıktan yaklaşık 5 ay sonra asistan olarak göreve başladım. Yüksek lisans bittikten sonra askere gittim, askerlik bitiminde de doktoraya başladım. Yurt dışında kazandığım eğitim bursu ile eğitimime devam ettim. Doktorayı bitirdikten sonra özel sektörden ziyade bürokrasiyi ya da üniversiteyi tercih etmek durumunda kalıyorsunuz zaten. İstanbul’da öğrenci olmanın da şöyle bir ayrıcalığı vardır; hayatla ilgili tecrübeleri insan İstanbul gibi bir şehirde öğreniyor. İstanbul’da edindiğiniz hayat tecrübesini kasabada ya da küçük bir şehirde edinemezsiniz. Bu yüzden İstanbul’da üniversiteyi okumak bence bir ayrıcalıktır, bir diğer ayrıcalık da tabiî ki Yıldızlı olmak. Bunu da gittiğimiz her yerde görüyoruz. Bürokrasinin hangi kademesine giderseniz gidin, muhakkak Yıldız’lı bir mühendisle karşılaşırsınız. Dolayısıyla bu açıdan baktığımda Yıldız’da olmaktan mutluyum. Üniversitemizde en çok öğrencisi olan Fakültelerimizden biri İnşaat Fakültesi. Bize fakültenizden bahseder misiniz? İnşaat Mühendisliği Bölümümüz Türkiye’nin en eski bölümlerinden ikincisi ve kuruluşu 1937 daha sonra İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden ayrılan hocalarımız ve aramıza katılan yeni akademisyenler

ile Harita Kadastro Mühendisliği Bölümü kurulmuş. Harita Mühendisliği Bölümümüz de Türkiye’nin ilk Harita Mühendisliği bölümdür, kuruluşu 1949 yılıdır. Fakültemiz bunun haklı gururunu yaşıyor. Çevre Mühendisliği Bölümü de İnşaat Mühendisliği bölümünün bünyesinden koparak, 1989 yılında kuruldu. İkinci farkımız ise Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisinden gelen İkinci Öğretim, eski adıyla gece öğretimine ilk başlayan fakültelerden birisidir Türkiye’de. Okumak isteyen fakat çalışmak zorunda olan birçok idealist genç, o dönemde gece öğretimi sayesinde diplomalarını alarak iş hayatına atıldılar ve iyi yerlere geldiler. Bu da fakültenin bir avantajıdır. Üniversite olarak uygulamaya dönük eğitim vermemizin de etkisi büyük, tüm mühendislik bölümlerimizde tasarım derslerimiz fazladır. Yani diğer üniversitelerdeki eşdeğer programlara göre çok daha fazla proje yapılır. Diğer tüm üniversiteler sürekli parlayan Yıldız’ımızın uygulamaya dönük mühendis yetiştirdiğini de bilir. Bu denli başarılı ve mezunu olduğum fakültenin dekanı olmaktan gururluyum. İnşaat Fakültesi hangi özelliklere sahip mühendisler yetiştirmeyi amaçlıyor? Tasarımı, iş sahasında uygulamayı çok iyi yapan mühendisler yetiştirmeye çalışıyoruz. Kendi alanında temel mesleki formasyonu çok iyi almış, evrensel değerleri ilke edinen, problemlerin çözümünde bilim ve teknolojiden yararlanan, onların gelişimine katkıda bulunan, mesleki etik kurallarına saygılı, uluslararası düzeyde başarılı, uygulamacı, girişimci bireyler yetiştirmek hedefimizdir. Öğrencilerimizin gelişiminde önemli olan sosyal etkinlikler için de büyük gayret sarfediyoruz. Kendi alanlarında ün yapmış isimlerin fakültemize gelmesi konusunda öğrencilerimize destek veriyoruz. Fakültemiz bünyesinde seminerler düzenliyor ve bunlara devam etmeyi planlıyoruz. İnşaat Fakültesi için vizyonunuz nedir, geleceğe dair planlarınız nelerdir? İnşaat Fakültesi için vizyonumuz; uluslararası düzeyde tanınarak eğitim-öğretimini yürüten, akademik olarak güçlü, toplumsal sorunlara duyarlı bir fakülte olmaktır. Uluslararası düzeyde tanınmak, akreditasyon ile sağlanır. Bu bağlamda biz de tüm bölümleri Mühendislik Dekanları Konseyi’nden (MÜDEK) akredite olan bir Fakülteyiz. Laboratuarlarımızla ve idari bölümlerimizle ilgili akreditasyon çalışmalarımız da devam ediyor. Aynı zamanda üniversitelerin yasalarla belirlenmiş, toplumsal

97


görevleri de var. Doğal afetlere bakıldığında pek çok konu bizim çalışma alanımıza giriyor. Dolayısıyla bu konularda da toplumu aydınlatmak gibi bir görevimiz var. Bu arada yakın zamanda Van Depremi’ni yaşayan afetzedelerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diliyorum. Rektörlüğümüz hasar tespiti ve değerlendirme yapmak amacıyla bir ekip kurarak Van’a gönderdi. Bu ekibin elemanlarının çoğunluğunu İnşaat Fakültesi elemanları oluşturuyor. Yakın zamanda bu tip afetler için hazır bir ekip kurucağız ve bu ekip izin alma gereği duymaksızın hızla afet alanına gidebilecek. Benzer şekilde sel baskınları ile ilgili de bir ekip kuracağız. Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sınırlı su kaynakları karşılamakta yetersiz kalıyor. Dolayısıyla çevre ilçelerde çevre bilincini yaygınlaştırmak için faaliyet gösterecek ekipler kuracağız. Konu hakkında üniversite bünyesinde de seminerler verip sosyal sorumluluk projelerini hayata geçireceğiz. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca deprem ile ilgili, hocalarımızdan oluşan bir ekip

98

ile çevre halkını ve öğrencileri bilinçlendirerek, afetten korunma yöntemlerini paylaşacağız. Hocam, deprem konusu her gündeme geldiğinde sorulan bir soru var. Bu soruyu bir İnşaat Mühendisi olarak size de yöneltelim: Deprem mi öldürür yoksa binalar mı? İnşaat mühendisleri, şiddetli depremlere dayanıklı sağlam binalar yapmayı amaçlar. İnşaat Mühendisi olarak biz “Şu bina ayakta kalır, şu bina ayakta kalamaz” diyemeyiz. Tecrübelere dayanarak, binanın tekniği hakkında yorum yapılabiliriz ancak. Bir binanın inşa edilmesinde bir mühendisin uygun proje yapması tek başına yeterli olmuyor. Onu kontrol eden kurum veya kişilerin de gerekli titizliği göstermeleri gerekiyor. Binanın projesi çok iyidir, kontrol mühendisi de dikkatli ve titizdir ama bir kolonun betonunun dökülmesi sırasında gerekli özen ve dikkat gösterilmezse, orada oluşacak bir olumsuzluk binada sıkıntılar oluşturabilir. Bina hasar görebilir ama ayakta kalmalı ve insanlar sağ olarak kurtulmalıdır. Sonuçta tekniğine uygun yapılmış, titizlikle kontrol edilmiş bir bina


güvenlidir denilebilir. Bunların yanı sıra binaların uzun süre kullanılabilmesi için bakıma ihtiyacı vardır. 20 sene önce yapılmış bir bina, 20 sene sonra korozyondan oturulamaz hale gelebilir. Biliyorsunuz Van Depremi’nde en büyük kayıp her zamanki gibi binalardan kaynaklandı. Özellikle öğretmenlerin oturduğu apartmanın altında bulunan kafenin kolonlarının kesildiği sonradan ortaya çıktı. Ya da Bayram Oteli’nin tabir-i caizse makyajlanması, 5.6 şiddetindeki depremde bile ölümlere sebep oldu. Bu konu hakkındaki görüşlerinizden bahseder misiniz bize? Türkiye’deki binaların depremde yıkılmasının en önemli iki sebebinden biri kötü zemin, diğeri de beton kalitesidir. Dolayısıyla bina katlarının üstü üste yığılması beton kalitesi ve donatı eksikliğinden kaynaklanıyor. Binayı yaptıktan sonra içindeki yapısal hataları görmek oldukça zordur. Nasıl hasta olan insanın hastalığını tam olarak teşhis etmek içini röntgen, MR çekiyorsak, depremden çıkmış bir binanın hasarlıdır ya da oturulabilir kararını vermek için röntgenini çekmeniz lazım. Bunu çekmeden dışarıdan yapılan her gözlem sadece bir tahmindir. Bayram Oteli de bu yüzden facia ile sonuçlanmıştır. Ayrıca özellikle Deprem bölgesindeki bazı yerlerin zeminin de oldukça kötü olduğunu ifade etmek gerekir. Peki olası bir depremde İstanbul’da durum ne olur sizce? İstanbul’un genelinde zeminin sağlam olması avantajdır. Bunun yanında fay hattının İstanbul’un içinden geçmediği de biliniyor. Fakat yapı stoku, kalitesi ve yerleşim şekli açısından sıkıntılı bir durumu söz konusudur. Binanız ne kadar çürükse o kadar risk altındasınız. Kentsel dönüşüm ne kadar

hızlı uygulanabilirse bu İstanbul için bir fırsattır. Ben şöyle görüyorum; İstanbul’da aşağı yukarı 2530 yılda bir binalar yenileniyor. Maddi imkanlar sağlanabilirse şimdi başlanıldığı takdirde İstanbul, 30 yıl içinde bu dönüşümünü tamamlayabilir. Teşekkür ederiz Hocam. Son olarak Yıldız’lı öğrencilere bir mesajınız var mı? Bizim toplum olarak en büyük eksiğimiz, gerek mesleki gerek toplumsal konularla ilgili okumamak ya da az okumak. Özellikle televizyon alışkanlığından sonra bu durum toplumda daha da yaygınlaştı. Birincisi, mezunlarımızın mesleki gelişimle ilgili olarak mezun olduktan sonra okulla aidiyet duygusu içerisinde ilişkilerini devam ettirmeleri, meslek odalarınca düzenlenen meslek içi eğitim ve seminerleri takip etmeleri ve literatürü takip etmeleri çok önemlidir. Sürekli kendilerini yeniledikleri takdirde, dinamik ve hızlı değişen topluma ayak uydurabilirler. İkincisi tartışmaya açık olmalılar. Bir insan her şeyi bilemez, her zaman en doğruyu düşünemez. Doğru tektir ama doğruya ulaşım yolları çeşitlidir. Dolayısıyla meslek içinde arkadaşları ile tartışmayı ve bilgi paylaşımını öne çıkarmalarında fayda var. Son olarak, İnşaat Fakültesi mezunları için belirtmek istediğim bir nokta var. Bireysel çalışma devri çok geride kaldı. Ne kadar iyi olursanız olun tek başınıza başarılı bir mühendis olmanız zordur. Mezun olan arkadaşlarımız çalışma hayatına birlikte atılırlarsa daha başarılı olurlar. Artık bireysel değil, takım çalışmasıyla başarının geldiğini tüm dünya biliyor. Bir de kendilerinden sonra fakültemize yeni gelen öğrenci arkadaşlarımıza destek olsunlar. Burs ve benzeri kültürel, sosyal faaliyetlere maddi manevi destek vermeye önem versinler.

99


ZAMANIN

“YÜZ”LERİ

Aslıgül Topuz

2011 biz Yıldızlılar için gururla dolu bir yıl oldu. Öğrencilerimiz, mezunlarımız, akademik ve idari personelimizle en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştığımız 100. Yılımız, bu heyecanı yaşayan bizler tarafından gelecekte güzel tecrübe ve anılarla hatırlanacak. 2011 yerini başka güzelliklerin “yüz”ü olmak üzere 2012’ye terk ederken, biz de bu yıl bizimle birlikte yeni bir yüzyıla adım atan kimlerin olduğuna dair kısa bir araştırma yaptık.


TÜRK HAVA KUVVETLERİ Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir.” vizyonu ile 1911 yılında Tayyare Komisyonu adı altında, dünyanın ilk havacılık teşkilatlarından biri olarak kurulan Türk Hava Kuvvetleri ilk “yüz”ümüz. Yüzüncü yılları dolayısıyla çekilen Anadolu Kartalları filmi ile küçük büyük herkesin beğenisini kazanan Hava Kuvvetleri, Türk Sinemasına da iyi bir yapım kazandırmış oldu. BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1911 – 1975) “Kara dutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem…” Pek çoğumuzun bu dizeler (Karadut, 1948) ile tanıdığı, asıl ismi Ali Bedrettin Eyüboğlu olan, 1911 doğumlu ressam ve şairimiz, eski milletvekillerimizden Mehmet Rahmi Eyüboğlu’nun oğlu, Türk aydınlanmasının öncülerinden Sabahattin Eyüboğlu ve ilk kadın mimarlardan Mualla Eyüboğlu’nun kardeşi, ressam Eren Eyüboğlu’nun eşi. Türk sanatına yazma, gravür, seramik, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi, litografi gibi birçok formlarda eserle katkıda bulunan Bedri Rahmi’nin doğumunun 100. Yılı anısına bir de şiir yarışması düzenlendi.

WILLIAM BERNBACH (1911 – 1982) “Beyin tıpkı bir pençe ya da sivri bir diş gibi hayatta kalmaya hizmet eden bir organdır. Bu nedenle de doğruyu değil avantajlı olanı arar. Mantık ve analiz fikirleri kısırlaştırır ve onları durağan kılar. Bu durum tıpkı aşka benzer. Ne kadar analiz ederseniz o kadar hızlı kaybedersiniz.” 1911 New York doğumlu Willam Bernbach günümüz reklamcılarının, yapılan işlerde güzel olan ne varsa Bernbach etkileri taşıyor, dedikleri reklamcılık otoritesi, reklamın dâhisi. Kendisini otorite kılan ise, çalışma arkadaşlarının tabiriyle, bir ürüne baktığında onu en başarılı olacak metamorfozunda görmesi, dezavantajları farkedip, her şeyi tersine çevirmesi. Mezar taşına “He made difference” yazdıran Bernbach’ın son günlerin popüler dizilerinden MadMan’in senaryosunun esin kaynağı olduğunu da belirtelim. MARSHALL McLUHAN (1911 - 1980) “Dünya global bir köy olacaktır.” Günümüzde İnternet, medya ve sosyal medya kavramları her tartışıldığında üzerinde en çok durulan ifadeler, bu kavramlar sayesinde ülkeler arası sınırların kalktığı, bir kamu koridoru açıldığı ve dünyanın global bir köy olduğu. Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan “Global Köy” kavramını, kişisel bilgisayar kavramının dahi yeni yeni dile getirildiği 1962 yılında kullanarak iletişim tarihinde çoktan yerini aldı. İletişim teknolojilerinin; bilginin elektronik ortamda, paylaşım hızının saniyelerle ölçülür şekilde paylaşılmasının dünyayı kökten değiştireceğini savunan McLuhan’ın, özellikle yeni bir yaşam tarzı oluşturan sosyal medyanın da etkisi göz önünde bulundurulduğunda, dünya tarihinde de hatırı sayılır bir yere sahip olduğunu söylemek mümkün. RIFAT ILGAZ (1911 – 1993) Hababam Sınıfı… Yazarın altmıştan fazla eseri arasında belki de Türk mizah tarihinin en iyi örneklerinden olduğu için olsa gerek, en iyi bilineni. Rıfat Ilgaz’ı 100. Yılında anma etkinlikleri, yazarın doğum günü olan 7 Mayıs günü İstiklal Caddesi’nde başladı. Edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayınlanan “Sevgilimin Mezarında” şiiriyle başlayan Ilgaz’ın 1991 yılında yazdığı son şiirinin son dizeleri ise şöyle; “Elin elime değsin Isıtayım üşüdüyse Boşa gitmesin son sıcaklığım…”


“Hilye-i Şerîfeler” Yıldız Sarayı’nda Sergilendi Yıldız Holding’in desteği, Antik A.Ş.’nin organizasyonu ile düzenlenen, “Hat Sanatının Şaheserleri Hilye-i Şerîfeler” sergisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla açıldı.

102


Y

ıldız Holding, “1400. yılında Kur’an-ı Kerim” Sergisi’nin ardından, bu yıl Kasım ayında düzenlenen “Hat Sanatının Şaheserleri Hilye-i Şerîfeler” sergisini de sanatveserlerle buluşturdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen sergide, Topkapı Sarayı Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi’nden eserlerin yanı sıra, Yıldız Holding Koleksiyonu gibi özel koleksiyonlardan biraraya getirilen 101 adet kıymetli Hilye-i Şerîfe izleyicilerin beğenisine sunuldu. Hilye sanatının nadide örneklerini meraklılarıyla buluşturan sergide, hilyenin klasik grafik tasarımının yaratıcısı Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mahmud Celaleddin ve eşi Esma İbret, Yahya Hilmi, Fatma Mevhibe Hanım, Hasan Rıza, Mehmed Aziz Rifai, Kamil Akdik, Hamid Aytaç gibi hat sanatının kıymetli isimlerinin değerli eserleri, Hasan Çelebi ve Hüseyin Gündüz gibi çağdaş hat sanatçılarının kıymetli hilyeleri ile Faruk Taşkale’nin Hz.Muhammed’i sembolize eden gül çalışmaları yer aldı. Hz. Muhammed’in özelliklerini anlatan hilyeler, bulunduğu yeri kötülüklerden koruduğuna, o yere huzur ve bereket getirdiğine dair duyulan inanç nedeniyle de ayrı bir öneme sahip.

Hz. Muhammed’in hilyeler ile tasviri Türkçede “süs, ziynet, güzel sıfatlar, güzel yüz” gibi anlamları bulunan hilye, “Hilye-i Şerif”, “Hilye-i Şerîfe”, “Hilye-i Saadet” ve “Hilye-i Nebevi” gibi isimlerle de anılır. Hilye, İslam edebiyatı

103


104

ve hüsn-i hat sanatında Hz.Muhammed’in fiziksel özelliklerini, karakterini, tavır ve hareketlerini anlatan eserlere verilen genel isimdir. Hilyeler, aslen Hz.Muhammed’i görenlerin, onu göremeyenlere anlatımlarıdır. Eserler, Hz.Muhammed’in vefatından sonra onun nasıl biri olduğunu öğrenmek ve onu tanımak isteyenlerin çoğalması, onu tanıyanların, ona yetişenlerin bildiklerini anlatmasıyla oluşmuştur. İslam anlayışıyla bağdaşmadığına inanmaları sebebiyle, müslüman sanatkarlar, kutsal kimselerin resmini yapmaktan kaçınmışlar; Hz.Muhammed’in özelliklerini, onu tanıyanların tariflerinden yararlanarak yazıyla anlatma yoluna gitmişlerdir. Hilye metinlerinin büyük bir kısmı Hz.Ali’den rivayet edilen metinlerdir, ancak başka rivayetler de bulunur. Hz.Ali’nin rivayeti olan metnin tercümesi şöyledir: “Peygamberimizin

boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa ne düz uzun saçlıydı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Yuvarlak yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman, sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında “nübüvvet mührü” vardı. Bu onun son peygamber oluşunun nişanesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu, en arkadaş canlısıydı. Kendilerini ansızın görenler, heybeti karşısında sarsılırlar, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O’nu her şeyden çok severlerdi.”


105

Bulunduğu yeri kötülüklerden koruduğu, bolluk, bereket ve huzur getirdiğine inanılan hilyeler çeşitli boyutlarda yazılır. Göğüs cebinde taşınabilenden, boyu iki metreyi aşanına kadar farklı ölçülerde görülebilir. Hilyelerin yazılacağı, özenle seçilmiş kağıtlar genellikle sarıya çalar renktedir, açık yeşil kağıt üzerine yazılmış örnekler de bulunur. Hz.Muhammed’in sembolü olarak kabul edilen gül, tezhiplerde yaygın bir biçimde kullanılır. Klasik bir hilyede göbek kısmındaki metin dokuz satır, etek kısmındaki metin ise beş satırdır. Satır sayıları, tek sayı kuralı bozulmamak kaydıyla değişebilir. Hz.Muhammed’in hilyesini yazmak ve tezhiplemek, hattat ve tezhip sanatını icra eden müzehhipler için onurdur, sanatlarını uygulamada ulaşacakları son mertebedir.


100. Yıl

Etkinlikleri

OCAK

Kırk Ambar Sohbetleri’ Prof.Dr.İlber Altaylı/ Ekonomi Kulübü Diyabette Yeni Teknolojiler’ Semineri / KimyaMetalurji Fakültesi Yılın Yıldızları Ödül Töreni’ / İşletme Kulübü Düzce Üniversitesi Rektörü Funda Sivrikaya Şerifoğlu’nun Üniversitemizi Ziyareti YtüMED- Yıldızlıyız Cumartesi Toplantıları 2011 Akademik Ödül Töreni Öğrenci Ödül Töreni Nanopartiküllerin Hücre Fonksiyonları Üzerine Etkisi’ Semineri / Kimya- Metalurji Fakültesi

ŞUBAT

106

“İstanbul Metropolitan Planlama Ve Kentsel Tasarım Merkezi Kentsel Tasarım Ve Yarışmalar Grubu Çalışmaları Sergisi” / Mimarlık Fakültesi “Bilişim Projeleri Tanıtımı” Etkinliği / ElektrikElektronik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Tübitak 1001 Projesi Ödül Töreni Söyleşi-Müjdat Gezen İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Semineri Hizmet Ödül Töreni Hobi Bahçeleri Açılışı YTÜ - İtü Basketbol 1.Lig Karşılaşması 7.Rlc Günleri / YTÜ IEEE

MART

Mak.Tek. Kulübü 3. Savunma Sanayi Günleri Profesörlerle 100. Yıl Kahvaltısı Yıldız Buluşmaları Mimarlık Platformu - Sergi Ve Panel / Mimarlık Fakültesi YTÜ- İstanbul Enerji Ve Sanayi Ticaret A. Ş. Protokolü YTÜ-Kızılay-Metro Turizm - 250 Bin Cana Hayat Verin Protokol İmza Töreni Dünyaya Kadın Eli Değdi / YTÜ IEEE Rüzgar Günleri 2011 / YTÜ Rüzgar Enerjisi Kulübü Ist’11 4. Isıtma, Soğutma Ve Tesisat Paneli / YTÜ Maktek “Türkiye Ekonomisi Sempozyum Dizisi 4:Türkiye’de Regülasyon Ve Rekabetin Politik Ekonomisi” İİBF / İktisat Bölümü İTBB Salı Konuşmaları -3 : Amy Singer Acun Ilıcalı Ve Hayko Cepkin Söyleşisi / YTÜ KVK Kabulünün 90. Yılında İstiklal Marşı Ve Mehmet Akif’ Semineri / Fen-Edebiyat Fakültesi ‘Bu Kan Seni Unutur Mu?’/ Çanakkale - Kızılay Kan Bağışı 6. İltek Günleri / YTÜ IEEE

YTÜ İSTYAM Kuruluşu ‘Sürdürülebilir Kentsel Kalkınma’ Semineri / Mimarlık Fakültesi ‘Lefkoşa Suriçi Canlandırma Ve Kentsel Tasarım Çalışması’ Sergisi/ Mimarlık Fakültesi ‘Yeni Ttk’nun Finans Ve Muhasee Uygulamalarına Etkisi / İİBF Kampüsteyiz Engelsiz Erişim Çalıştayı “Eski Eser Restorasyon Şantiyelerinde Mimar Ve Restoratörler” Semineri / Milli Saraylar Ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu Otek 11 / YTÜ Maktek Tübitak Açılış Töreni Gemi Titreşimleri’ Semineri / Gemi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Endüstriyel Eğilimler’ / YTÜ Ieee

NİSAN

Tübitak Ödül Töreni Teaf- Türkiye Hibrit Ve Elektrikli Araçlar Çalıştayı Yeni Geleceğe Hazır Mısınız?’ Semineri / İİBF Akademik Teşvik Ödüllerinin Verilmesi İtbb Salı Konuşmaları - 4 : Elisabeth Özdalga YTÜ IEEE 10. Yıl Hatıra Ormanı YTÜ Med - ‘ Yıldızlıyız Cumartesi Toplantıları’ “Ortadoğu’nun Geleceği Iı: Eski Aktörler, Yeni Gündemler” -Panel / İİBF Siyaset Bilimi Ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Red Bull Kart Fight/ YTÜ İşletme Ve Ieee Kulübü İşbirliği “Infrared Multiple Photon Dissociation Spectroscopy, Guided Ion Beam, And Theoretical Study Of Alkali Metal Interactions With Histidine” Semineri / Kimya - Metalurji Fakültesi “Kentin Seslerini Dinlemek....Henry Torgue Konferans “Biyolojik Objelerin Sayısal Değerlendirilmesinde Stereolojik Teknikler” Semineri / Kimya - Metalurji Fakültesi “Türkiye Ekonomisinin Sorunları Sempozyum Dizisi 5:“Türkiyede Ekonomik Değişim Ve Kurumsal Temelleri” Toplantısı / İİBF İktisat Bölümü Eperbis Toplantısı “Research İn Germany”” Almanya’da Yüksek Öğrenim, Araştırma Ve Burs Olanakları Bilgilendirme Semineri Endonezya Heyeti Ziyareti


MAYIS

Büyüme, Kalkınma Ve Verimlilik Paneli Pertevniyal Lisesi Söyleşi ‘Gençliğin 100 Yılı Sergisi’ / Sanat Ve Tasarım Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Key Propertıes And Central Theorems In Probabılıty Andstatıstıcs—Corroborated By Simulatıons And Animations -Seminer / İstatistik Bölümü Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Hisar’da Yaza Merhaba Gecesi “Rheological Behavior Of Advanced CementBased Materials: Transformation From Science To Practice” Semineri / YTÜ İnşaat Mühendisliği Koruma Yaşatma Derneği Söyleşileri - İbrahim Öztürk Metal Nanokümeleri ile Kataliz Semineri / YTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ‘Çağımızın Gözde Mesleği Biyomedikal Mühendisliğinin Eğitimi Ve Sorunları’ / Biyomedikal Ana Bilim Dalı Toplumsal Tarih Söyleşileri:””Osmanlı Müzeciliğinin İlk Evresi: Aya İrini’deki Koleksiyon(Lar), 1846-1869”” / İktisat Bölümü Gazikent Üniversitesi Protokol İmza Töreni Akıl Oyunları Kermes / Mimarlık Fakültesi “Ankara’da Yıldızlılar Günü” / YTÜ Med-Ankara “New Perpendicular Thin Films For Spintronics & High Density Magnetic Recording” Semineri / YTÜ Rektörlüğü Merkez Laboratuvarı Lisansüstü Sempozyumu: Iı Osmanlı Ve Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları / YTÜ Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Bölümü Ulaştırma Kongresi Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü 19 Mayıs Yürüyüşü “Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Bahar Konseri” Yıldızlıyız Cumartesi Toplantısı Bahar Şenlikleri Başlangıcı Liseler Arası Mühendislik Yarışması’ / YTÜ Best Ve Mezunlar Derneğinin İşbirliği İle Fikirler Pazarı Mühendisliğin Dünü Ve Bugünü Ahşap Ve Taş Eserlerin Temizliği Ve Korunması Semineri / Milli Saraylar Ve Tarihi Yapılar Myo Ulusal Enerji Merkezi Açılışı Geri Dönüşüm Resim Yarışması Ödül Töreni Yıldız Günü 6. Denizcilik Eğitim Konseyi Toplantısı Ahmet Yenilmez Söyleşisi Mardin Gezisi Mayıs - 2011

HAZİRAN

Arama Konferansı ‘Vedat Kosal Anma Konseri’ / Vekom YTÜ 100. Yıl Etkinliği Muhteşem Karadeniz Gecesi

YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Yemekli Boğaz Turu YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Necla Akben Konseri 100. Yıl Mezuniyet Törenleri Nanokon / YTÜ Maktek Konser-Öğr.Gör. Özer Özel / YTÜ Sanat Ve Tasarım Fakültesi / Müzik Ve Sahna Sanatları Bölümü” YTÜ Mezunlar Derneği “Yıldızlıyız Cumartesi” Toplantıları Rısk In Scıence And Socıety: Towards New Pedagogıes Of Probabılıty’ Semineri / Fen -Edebiyat Fakültesi Middle East And Security - Kongre / İİBF İktisat Bölümü İktisat Kongre Middle East And Security 2 ‘Su Ve Atıksuda Toksik Ve Tehlikeli Maddeler’çalıştayı Icaaa 2011 Akşam Kokteyli Nijerya Rektörlük Heyet

TEMMUZ ICAAA Matematik Konferansı Phoenix Contact Otomasyon Lab. Açılışı YTÜ Enerji Uygulama Ve Araştırma Merkezi Resmi Açılışı ROBOCUP 2011 Robot Olimpiyatları/ Katılımcı YTÜ Elektrik - Elektronik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü AMPT Hilton Oteli Emniyet Müdürlüğü Protokol İmzası YTÜ 100. Yıl Etkinliği Müthiş Ege Gecesi Omron Otomasyon Teknolojileri Laboratuvarı Açılışı “Advances İn Dip-Pen Nanolithography For Applications İn Engineering, Biosensors And Biomaterials” Semineri/ Kimya- Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölümü AĞUSTOS Enerji Yönetici Programı Sertifika Töreni YTÜ Akademik Ve İdari Personel İçin Geleneksel İftar Yemeği Programı Sapanca Gezisi 100. Yıl Pul Tanıtımı EYLÜL

Yüksel Sabancı Sanat Merkezinde Sergi Açılışı Yıldız-Sem Sertifika Töreni 10. Uluslararası İstanbul Satranç Festival Ve Satranç Turnuvası Ödül Töreni YTÜ Voleybol Takımı Kutlama Yemeği Ankara 100. Yıl Konseri Yıldızlı Projeler Yarışması Esenler Belediyesi Proje Tasarımı Toplantısı Davutpaşa Otağ-I Humayun

EKİM

Mezunlar Şöleni Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması

107


108

Mimarlık Fakültesi Akademik Açılış Töreni Lojman Teslim Töreni “ Organik Optoelektronik Cihazlar” Ve “Fotovoltaik Teknolojilerde Yeni Gelişmeler” Konferansları /Fen-Edebiyat Fakültesi 100. Yıl Treni Ve Anıtkabir Gezisi “1.Harita Mühendisliği Bölümü 100. Yıl Etkinliği 2. “”Ca’ Foscari University Of Venice And Veneto Region Nanotech Cluster: Developing Opportunities Of Research And Teaching””/ Fen-Edebiyat Fakültesi Itam-8 İle İlgili Protokol Kdbs Başkanı Ve Hanyang Üniversitesi’nden Prof.Dr. Namjae Coe Ve Rektörümüz Prof.Dr.İsmail Yüksek Tarafından İmzalandı. 2.Ulusal Sempozyum:Mimari Tasarım Eğitimi:Bütünleşme 2/ Mimarlık Fakültesi Mimarlik Bölümü ‘Rektörlük Kupası’ Futbol, Voleybol, Masa Tenisi Ve Tenis Turnuvaları Başlangıcı / Beden Eğitimi Bölümü YTÜ’nün 100. Yılı Kutlamaları Çerçevesinde Taykon2011 Sempozyumu Ve Myo Öğrencileri Sergisi Yıldız Teknik Üniversitesi Personeli Kapadokya Gezisi YTÜ Teknopark Çalıştayı Hentbol Karşılaşması/ YTÜ Spor Kulübü INT-NAM 2011 Okuma Eğitiminde Yeni Yönelimler - Tübitak Projesi /Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü ‘Sigara Ve Dumanın Kimyasal Yapısı’-Prof. Dr.Mustafa Arslan/ Eğitim Fakültesi ‘İstanbul Tarihi Yarımadadan İzlenimler:Bulgur Palas Ve Çevresi’ Çalıştayı / YTÜ Milli Saraylar Ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu Cumhuriyet Bayramı Töreni Enerji Verimliliği Semineri / YTÜ Maktek KASIM İki Efendinin Uşağı / YTÜ Tiyatro Kulübü-Van Depremi Yararına Rektörlük Bilgisayar Dağıtımı Ve Cübbe Dağıtımı ISO-9001/ İİBF AB Ofisi Erasmus Programı Semineri 1.’Mühendislik Ve İnovasyon’ Dersi-Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek Tarafından 2.Van Depremi Raporu/ Özel Heyet 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni Uluslararası Sempozyum Türk Dilinin Ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları Ve Çözümleri- Tudes /Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü 7. Dünya Şehircilik Günleri 35. Dünya Şehircilik Günleri Kutlamaları’/ Mimarlık Bölümü Şehir Ve Bölge Planlama Bölümü Eurasia Waste Management Symposium 2011/

Çevre Mühendisliği Bölümü Kıyı Alanları Çalıştayı - Hisar Bir Diriliş Öyküsü:Halk Müziğinde Kadın Aşıklar’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri Döküm Ve Çevre Sempozyumu , Risk Yönetiminde Liderlik Ve Yöneticilik Paneli’-İşletmecilik Günleri Paneli/İİBF İşletme Bölümü Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü Yıldızlıyız Cumartesi’toplantıları-23.Oturum Omurilik Felçlileri Derneği Protokol İmza Töreni Rektörün Katıldığı Metro Turizm Etkinliği Innovation İs The Tradition Of Jazz’/ Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri 24 Kasım Öğretmenler Günü Etkinliği / Eğitim Fakültesi Ve Hisar Öğretmenler Günü Yemeği İktisat Tartışmaları Dizisi 2: ‘Yeni Anayasa’ / İİBF İktisat Bölümü Prof. Dr. Sadık Kara / Müzikal Seslerin Fizyolojik Ve Sosyal Etkileri Futbol Söyleşisi / Beden Eğitimi Bölümü Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü 100.Yıl Öğrenci Ödül Töreni Müzikte Anlayış Ve Müzik Yapmanın Zorlukları İle İlgili Söyleşi’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü

ARALIK ‘Paralel Çizdüşümler’ Resim Sergisi / Sanat Tasarım Fakültesi Koruma Seminerleri 1 - Tarihi Eserlerde Mikro Kumlama İle Yüzey Temizliği Uygulaması Ve Silikat Esaslı Boyaların Kullanımı / Milli Saraylar Ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu “Türkiye Finans Piyasasının Derinleşmesinde Faizsiz Finansman Ve Yatırım Araçlarının Önemi” Paneli / İİBF İktisat Bölümü Hisar’da 100.Yıl Türk Sanat Müziği Konseri Mehmet Ali Uzunselvi’nin Son Çalışmaları Bağlamında Kayıt Ve Sample Yapımı’/ Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri Prof . Dr. Yavuz Aksoy YTÜ 100.Yıl Kitabı Lansmanı Çevre Ve Tasarım Kongresi İşveren Markalaması : Y Kuşağı’ Paneli İşletmecilik Günleri Paneli / İİBF YTÜmed-Yıldızlıyız Cumartesi Seminerleri “Dijitalleşme Ve Pazarlamaya Etkileri’ İşletmecilik Günleri Paneli / İİBF Evrim Demirel’in Son Dönem Yapıtları’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri Clara Schumann Ve Fanny Mendelssohn’un Yaşamları Işığında 19. Yüzyılda Kadın Besteciler’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri Ses Eğitimi Üzerine Genel Bir Bakış’/ Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.