Fabrika 57

Page 95

Kurân Üzerine Kısa Bir Deneme

yaşadığı bölgenin çok ötesine taşıma ve yeni model tasarlarken karşılaştırma yapma imkânı yaratıyordu. Bu koşullar altında Gözlemcimizin kurgulayacağı model, kapsayıcı, dönemin sorunlarını bilen ve detaylı çözümler önerebilen bu anlamda çağının coğrafyasının genel kavrayışına sahip ve zaman zaman onun ötesine geçen nitelikte olacaktı.. Muhammed’in düşünce damarı, Arabistan’ın kervan yollarında, Ortadoğu’nun tarihî pazar yerlerinde edindiği gözlem ve tecrübelerle ticarî, insanî ilişkilerle beslendi ve güçlendi. İngiliz yazar Bodley, 1945 yılında kaleme aldığı Muhammed’in biyografisi niteliğindeki “Messenger” adlı kitabında şunları aktarmaktadır: “ Hz. Muhammed, az zaman sonra, amcasını olduğu kadar diğer tüccarları da temsil etmeye başlamıştı... Yirmi beşine gelmeden Gârbi Arabistan’ın en faal seyyar tacirlerinden biri olmuştu. Maamafih, normal iş adamlarından ayrıldığı nokta şuydu. O, ketenli ve ipekli kumaşlar, şeker ve pirinç siparişlerini doldurma faaliyetlerinin dışında bir takım şeylerle de alâkadar oluyordu. Günün işi bittiği zaman, pazar yerlerinde veya bir dostun evinde oturup anlatılanları dinlerdi. Oralarda müzisyenler, hikâye anlatıcılar ve şairler bulunurdu. Filozoflar da bulunurdu. Bunlar münâkaşalara girişirler ve din adamları inançlarını mevzu ederek dersler verirlerdi.” “Seyâhat seyâhati takip ettikçe Hz. Muhammed, Asya’nın bu kısımlarının anâne ve âdetleri, dinleri ve tarihi hakkında malûmat topladı. Ayrıca ister deve, ister kağnı arabasında, ister Chevrolet otomobilinde olsun , vakitlerini ‘yol üzerinde’ geçiren insanlara mahsus olan o dünyevî akıl ve ...... onun hayatının hikâyesini tetkik edenler için, bu salim düşünce, bir yol gösterici bir ışık gibi durmaktadır. Hz. Muhammed, insana başka bir çağın insanıymış his ve kanâatini verir. Öyle zamanlar olur ki onun kanun ve hükümleri ve günlük meseleleri ele alış ve hallediş tarzının modernliği insanı hayretler içinde bırakır.” “Meselenin esas ve sebebi şudur: Yabancı yerler ve yabancı insanlarla temas Hz. Muhammed’i düşünmeye sevk etmişti. Diğer peygamberlere hiç benzemeyen şekilde onun düşünceleri, ilâhî hudutlarla sınırlanmış değildi. O, dünyayı ve onun dertlerini oldukları şekilde aynen gördü. Fikirlerine ruh ve hayat verme safhasına geldiği zaman, pratik ve dünyevî olanı, tesis etmeye çalıştığı şeyden tamamıyla uzak tutmadı.” (7) Üzerine her türden keyfiyet ve kemiyette mal yüklenmiş kervanları, sayısız tehlikeden koruyarak binlerce kilometre sevk ve idare etme neticesinde

fabrika Ocak 2004

kazanılan pratik akıl, kolay edinilecek bir meziyet değildir. Bir de bu meziyetin sosyoloji ve felsefî bilgi ve görgü ile taçlandırıldığını düşündüğümüzde sonuç en azından dikkat çekici olacaktır. Gerçekte Mekkeli Gözlemcimizin yaşadığı topraklarda Yahudi, Hıristiyan ve pagan inanışına mensup klanlar mevcuttu. Bu açıdan söz konusu dinlere ilişkin bilgi edinmek çok da zor değildi aslında. “...Ülkede (Arabistan’da yn.),çeşitli mezheplere mensup Hıristiyan ve Yahudi propagandasının (peygamberin yaşadığı dönemde yn.) son derece aktif hale geldiğini görüyoruz... Meraklı bir Arap, meselâ Mekke’de inançlarının temellerini ortaya serecek Yahudileri ve Hıristiyanları rahatça bulabilmektedir. Ne var ki Hıristiyanlar, kendi dinleri konusunda pek bilgisizdiler. Örgütlü bir toplulukları, papazları, kiliseleri yoktu. Bu kimselerin ilâhiyat alanında derin kültürleri olamayacağı açıktı.... Yahudilerse Hıristiyanların tam tersine, bütün Arabistan’da hem kalabalık, hem de iyice örgütlenmiş durumdaydılar. Ama toplumları bütündü ve dışarıya karşı açık değildiler. Ama her şeye rağmen, meraklı putperestlere Tevrat’taki hikayeleri nakletmek için nazlanmazlardı. Hatta içlerinde,... Tevrat’taki bazı olaylar(ı), Arabistan’da geçmiş gibi göster(en) veya bazı Arap halk masallarını Tevrat’ta varmış gibi nakledenler bile vardı.”(8) Kendi yakın çevresinde de Hıristiyan ve Yahudilik hakkında bilgili ve doğrudan bu dinlere mensup kişiler bulunmaktaydı.. İlk Müslümanlardan Selman-ı Farîsi İranlı bir hıristiyandır. Önceden kölesi olan sonradan özgürlüğünü verdiği Zeyd İbn Harisâ, hıristiyanlığın yaygın olduğu Kebl Kabilesine mesuptu. Hatice’nin amcasının oğlu olan Varaka Bin Nevfel, bir Arap Entelektüeliydi. İbranîce’yi çok iyi bilirdi. Kîtab-ı Mukaddes’i İbranî harfleriyle yazarak Arapça’ya çevirmişti. Putataparlıktan Yahudiliğe ve sonrasında Hıristiyanlığa geçmiş, Muhammed’e ilk vahiy geldiğinde doğruluğu konusunda onu yüreklendirip arkasında yer almakla birlikte Müslüman olmamıştır. Dinler hakkındaki derin bilgisi ile diğerlerinin üzerindeydi. Musevilerin Tevrat ve Talmud’u Hıristiyanların farklı “İncil Yazmaları” üzerine detayları Muhammed’e öğreten bir kişidir. Câbir, Yasir, Addas Kays ve Yal adlı hıristiyan kölelerin Kurân’daki âyetlerin yazımı konusunda yardım ettiklerine ilişkin O dönemde çıkan rivâyetler, yine Kurân’da açık bir dille reddedilir. Ancak burada önemli olan peygamberin vahyedilen metinleri başkasına yazdırmış olması değildir. Tevratta ve İncilde yazılan bilgilerin revize edilmek sûretiyle Kurân’da yer almasıdır. Bu bilgiyi edin-

93


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.