Necip Fazıl Kısakürek - Vahiduddin

Page 62

daha tehlikeliydi. Padişahın evvelâ ordusunu, sonra vilâyetlerini elinden almış, tebaasını kendisinden ayırmıştı. Elbette sıra, tahtına da gelecekti. Millî Mücadelenin devamı müddetince, hiçbir ân söz konusu edilmemekle beraber, en şiddetli mücadele Vahidüddin ile Mustafa Kemal arasında cereyan etmiştir. Çünkü, mutlaka biri diğerini tasfiye edecekti ve her ikisi de bunu gayet iyi biliyordu. Vahidüddin; Đstanbul'da kalmak ve Kuva-yı Milliyeye karşı davranmakla, partiyi daha başlangıçta kaybetmiştir- Halbuki, Đstanbul'un işgaline ve hattâ bir süre sonraya kadar, Vahidüddin'in elinde tahtını kurtaracak büyük bir fırsat vardı: Anadoluya geçmek. Eğer bunu yapabilseydi, Mustafa Kemal Paşa, Zât-ı Şahanenin nihayet bir Sadrâzamı olurdu.» Bu satırları almaktan maksadımız, tarihçi geçinenlerimizin indî görüşler peşinde hakikati tahrif işini nereye kadar götürdüklerini belirtmektir. Mustafa Kemal Paşanın Vahidüddin'e karşı bakış ve niyetini gayet doğru tespit eden muharrir, düşünemiyor ki, Padişah bizzat Anadolu'ya geçemezdi. Geçmiş olsaydı Millî Şahlanış Hareketi daha başındayken boğulurdu. Biraz sonra anlayacağız. Anadoluya geçmek isteyen Veliaht Abdülmecid Efendinin karşısına çıkardıkları engel; ve fiilen Anadoluya geçip de geri çevirdikleri Şehzade Ömer Faruk Efendiye karşı alınan tavır, millî hareket gelişmeye başlar başlamaz saraya ne gözle bakıldığının şaşmaz delilidir. Demek ki, Mustafa Kemal Paşanın karşısına çıkan Vahidüddin değil, Vahidüddin'in karşısına çıkan Mustafa Kemal Paşa... Bu noktayı ileride göstermek ve Millî Şahlanış Hareketinin fikirde ilk müellifini doğrudan doğruya Vahidüddin olarak belirtmek üzere hikâyemize geçelim: Đşte Anadolu'ya üstün vasıflarda bir kumandan göndermek ve ona, millî bir mukavemet mikrakı kurdurmak gayesiyle Vahidüddin, Mustafa Kemal Paşayı saraya çağırıyor. Hikâyeyi, evvelâ Enver Behnan Şapolyo'nun kitabından Mustafa Kemal Paşa diliyle tespit edelim: «Yaverim Cevat Abbas yine eve geldi. Telâşlıydı. — Zât-ı Şahane sizi akşam yemeğine davet ediyor! Dedi. Mayısın 4 üncü akşamı yedibuçukta Yıldız Sarayına gittim. Beni çok küçük bir odaya aldılar. Biraz sonra Mehmed Vahidüddin geldi. Ayağa kalktım. Beni yanına oturttu. O kadar yakın ki, âdeta diz dize idik. Padişahın sağında hemen dirseğini uzatarak dayadığı küçük bir masanın üstünde bir kitap vardı. Odada sessizlik hüküm sürüyordu. Anlaşılıyor ki, sarayda hiç neş'e yok... Padişah akıbetini düşünüyor. Odanın Boğaziçine acılan büyük bir penceresinden görülen manzara şuydu: Đtilâf devletlerinin donanmaları sırayla dizilmişler, topları saraya müteveccih ... Tehdit edici korkunç bir manzara... Bu odada oturmakla bu manzarayı görmemek kabil değil... Mehmed Vahidüddin dedi ki: — Paşa, Paşa, sen şimdiye kadar devletimize çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba gitti! Bu bir tarih kitabıydı. — Bunları unutunuz! Bundan sonra yapacağınız hizmet, şimdiye kadar yaptığınızdan çok mühim olacaktır. Dikkat ve sadakatle çalışırsanız, devleti, düştüğü bu felâketten kurtarabilirsiniz. Bir çok kumandanları Anadolu'nun kolordularına dağıttım. Sizin vazifeniz, bunları teftiş etmek olacaktır. — Bu hususta elimden geleni yapacağım, bana emniyet buyurunuz efendim. Padişahın en büyük endîşesi: Kuvvetlerimiz dağılmıştır. Umumî Harpten yorgun çıkarak takatimiz kalmamıştır. Bütün ümit; galip devletlerin arzuları hilâfına bir harekette bulunmamaktadır. Onların şikâyet ettiği hâdiseleri de önlemek lâzımdır. Vahidüddin ayağa kalktı, elimi sıkı sıkı sıktı: — Muvaffak olunuz! Sarayı terkettim. O zaman bir kadife kutu içinde bir takım da hediyeler verdi. Yaverim Cevat Abbas'la gecenin karanlığında derin düşünceler içinde Yıldız tepelerini aşarak Şişliye geldik.» Mustafa Kemal Paşanın ağzından rivayet edilen bu sözlerde, âni olarak huzura çağırılmanın gayesine ait açık bir delâlet yoktur. Kolordu kumandanlarının teftişine memur edilmek ve «galip devletlerin arzuları hilâfına bir harekette


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.