Posta212 - SAYI 61 - EK

Page 1

Bin dolarlık Sundae’nin hedefi Bodrum

3’TE

SERDAR İLHAN

6’TE

SUNAY AKIN

ADNAN ONARAN

Cem Yılmaz geliyor

9’DA

KADİR ÇETİNÇALI İLE KADİRCE

Dünyanın en pahalı 10 restoranı burada!

■ Ünlü komedyen yepyeni gösterisi ‘STANDARTCY’ ile 4-12 Ekim tarihleri arasında ABD’ye geliyor.

■ Bu haftaki konuğumuz New York’taki ünlü Bagatelle’nin Türk menejeri Cihan Yılmaz, ufak bir restorandan dünya çapında restoranlar zincirine dönüşümün hikayesini anlattı.

9’DA

3’TE

page two Hollywood Dedikoduları

12’DE

2’DE

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Miss Patty ile falsız kalmayın

www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 61

Dış görünüş Amerikalıları etkilemiyor

3’TE

3’TE

GAZETESİ

5’TE

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Obeziteyle başı dertte olan Amerikalılar’ın yarısı dış görünüşlerinden rahatsız değil. Sadece yüzde 7’si sağlıksız olduğunu düşünüyor.

■ Fala inanmayın ama falsız da kalmayın. Onun işi bir çeşit yaşam koçluğu. Connecticut’in ünlü falcısı Miss Patty, Türkler’in de falına bakıyor.

4’DE

MUSİAD USA’dan anlamlı bir çağrı ■ Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Amerika Şubesi üyeleri, Delaware eyaletinin Wilmington şehrindeki iftarda biraraya geldi.

Sadakatleriyle tarihe geçtiler Mucize yaratan beş gıda

4’DE

ABD için özel Ramazan İmsakiyesi Life & Style

11’DE

6’DA

■ Doktorlar sağlıklı olmak isteyen herkesin tüketmesi gereken 5 önemli gıdayı açıkladı. Aslında sağlıklı, zinde ve güzel olmak tahmin ettiğinizden daha kolay.

Tatilcilerin yeni gözdesi Bozcaada

Manhattan’da emlağa hücum 4’DE

11’DE 5’TE

HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON

10’DA

Dünya Kupası’nın ardından 9’DA

NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE

Vizyon

7’DE

■ New York’ta emlak piyasası resmen el yakıyor. Bunun sebeplerinden biri şehirdeki alan sıkıntısı bir diğeri ise var olan evleri resmen avlayan Ruslar ve Çinliler.

ABD’de Ramazan geleneği sürüyor ■ TC-NCJ’nin düzenlediği iftar yemeğinde eyaletin önemli isimleri bir araya geldi.


page

The Parker Hotel: Makyajsız starların buluşma noktası

two

Yayın Danışmanı Daphne Barak

başka bir tatil yerine ■Sanki benziyor: 2 yüzme havuzu, gym, spa ve portakal ve greyfurt ağaçları arasında rahatlama köşeleri. Havuzlardan birinin yanında “Lemonade Bar” var. Alkollü ve alkolsüz tüm içeceklerin içinde limon var. Tüm bunlar güzel fikirler ama buraya gelmeniz için yeterli bir neden değil. Buraya gelmenizin nedeni; Amy

Editör Erbil Günaştı

Adams ile aynı havuzda yüzebilmek, Bradley Cooper ile sohbet edebilmek ve Charliz Theron’nun yanındaki masada yemek yiyebilmek olabilir. Bu otelde, belli tarihlerde, uzun ve kısa metrajlı film gösterimlerinin yapıldığını ve starların kaldığını çok az kişi biliyor. Uzun çalılarla saklanan villalar, bu starlara sınırsız bir mahremiyet sağlıyor. Ama biraz önce bahsettiğim bel-

li tarihlerde bu ünlüler, çocukları ve arkadaşlarıyla geziyorlar. Hatta bu ünlüleri, saçları ve makyajları yapılmamış bir halde görebilirsiniz. “Page two”ya konuşan Oscar’a aday olmuş bu starlardan biri, “Bazı paparazziler beni ve filmin diğer starlarını otelin köşesinde beklerken, kot pantolon giyip ve bir şapka takarak odamdan gizlice çıkıyorum. Beni tanımıyorlar bile…” dedi.

Hollywood’un ünlü babaları Oyuncu George Clooney, ünlü televizyoncu Oprah Winfrey ile Jessica ve Ashley Simpson’un babaları her zaman çocuklarının arkasında durdular. POSTA212 olarak Hollywood ünlülerinin babaları ile olan ilişkilerini araştırdık

G

eorge ve babası Nick Clooney’nin gerçek gazeteciliği! Onlar kendilerini “En Büyük Online Gazete” olarak tanımlamaktan hoşlanıyor ve Amerika’yı ele geçirmeyi çok istiyor! İngiliz tabloid gazetesi “Daily Mail” New York şehir merkezinde bulunan ofisinde giderek daha çok sayıda kişi çalıştırmaya başladı ve planlanan bir sonraki adım, Hollywood. Ama o kadar hızlı değil… Web sitesi, eskiden “The Star” için çalışan bir hanımefendiyi ikinci editör olarak işe aldı ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış hikayeler için hatırı sayılır miktarlarda para ödemeye başladı. Örneğin, Oprah Winfrey’in babasıyla birkaç sene evli kalan bir kadın ağlıyor-

du… Neden? Boşanmadan sonra Oprah, babasına destek oldu ve ödünç olarak verdiği lüks evi geri vermesini emretti. Bunun üzerine kadın, Oprah’ın özel hayatıyla ilgili bazı kirli çamaşırları ortaya döktü. Fakat ortaya döktüğü şeylerde kanıtlar şöyle durusun yeni bir olay bile yoktu. Eğer bir medya kuruluşu Hollywood’a girmek istiyorsa bu hiç akıllıca bir adım değil… Mutfakta editoryal kontrol için rekabet eden iki şefin bulunması manşet baskısını da artırıyor. A listesindeki George Clooney ve avukat Amal Alamuddin, Mail Online editörlerinin dikkatini çekiyor. Bu editörlerden biri “Page two” ya konuştu: “Amal, İngiliz. Bu bizim hikayemiz…”

“George, başkanlığa aday ve ciddi bir kadınla evlenecek!” ya da “İngiltere’de evlenecekler!” gibi hikayeleri manşet yaptılar. Daily Mail, Augusta’da Clooney’in ailesinin toplandığı özel yere bile muhabirler gönderdi. Akrabaları köşeye sıkıştırmaya ve birbiri ardına başlıklar atmaya devam ettiler. Ama Amal Alamuddin’in annesi Baria’nın, Clooney Durzi Müslüman olmadığı için evliliğe karşı olduğuna dair yapılan son haber ünlü starın sinirlerini iyice bozdu. Clooney, dava açmak yerine güvenilir USA Today gazetesinden yanıt verdi. Mail Online’ın hikayesinin “aptalca” olduğunu söyleyerek Amal’ın annesi Baria hakkındaki kendisini ve ailesini tehlikeye atan iddialarının asılsız olduğunu açıkladı. Bu zekice yapılan hareket, Hollywood’da

oyuncu olmak için Daily Mail’in aylarca gösterdiği çabayı tersine çevirdi. Daily Mail, özür diledi ve Clooney’e gerçekleri anlatması için bir röportaj teklif etti. “Bu bir şaka!” diyen üst düzey bir Hollywood PR’ı, “Clooney, güvenilir bir platform olan USA Today’i seçerek zaten gerçekleri anlattı. Clooney, asla bu tabloid gazete ile konuşmayacak ve biliyor musunuz aynı şeyler benim müşterilerim için de geçerli!” diye konuştu.

Milyoner gelinin babası Angeles’da güneşli bir ■Los sabahtı. Bazen “Hollywo-

Clooney’nin bu kadar hızlı hareket etmesinin nedeni ne? gazetesi Amal’ın ■Tabloid annesinin evliliğe karşı çıktığını yazarken, mutlu annenin, George’ın annesi Nina ile İtalya-Chernobio’da alışveriş yapması yeterince komik. Nina ve kocası Nick, Amal’ın ailesiyle çok iyi zaman geçiriyor. George’ın, Como Gölü Lugio’daki malikanesinde hep birlikte kalıyorlar. “Page two” George’un babasıyla Sudan’daki durumu çözmek için başarısız olan politik girişimleri hakkında bir kaç defa konuştu. Baba Clooney, yerel bir kanalda anchorman olarak çalışmıştı ve bununla gurur duyuyor. Nick bize, “Politikada kaybeden biriyim ama çok iyi bir gazeteciyim… Evet, güvenilir bir gazeteciyim!!” dedi. Baba ve oğul birbirlerine çok yakınlar. Nick bize Darfur’a birlikte nasıl gittiklerini ve oradaki korkunç durumu ortaya çıkarmak için hayatlarını nasıl riske attıklarını anlattı. Nick, “Bu, gazeteciliğin ne olduğunu gösteriyor” diyerek sözlerine ekledi: “Bazen gazetelere bakıyorum ve gerçek hikayelerin nerede olduğunu merak ediyorum. Neden hiç kimse bu konuda haber yapmıyor?” Nick İtalya’da oğlu ile birlikte akıllı bir gazeteci olarak başarılı bir gazetecilik işi çıkardı.

od’un en çok nefret edilen babası” olarak tanımlanan Joe Simpson, üst düzey bir muhabirle kahvaltı yaparken, ünlü kızları Jessica ve Ashley hakkındaki planlarını anlatıyordu. Jessica, o aralar iyi günler geçirmiyordu. Futbol starı Tony Romo’dan yeni ayrılmıştı ve medyada yayınlanan bir fotoğrafta normalden biraz daha şişman çıkması alay konusu olmuştu. Joe, hem menajeri hem de sevgi dolu bir baba olarak üzülüyordu. Joe, bir sonraki adımını an-

latıyordu: “Jessica’nın adıyla trend ama uygun fiyatlarda yeni bir moda çizgisi yaratmak!” Joe, güneş gözlüklerinden, ayakkabılardan ve çantalardan bahsediyordu… Muhabir, “Jessica’nın kilo alması hakkında çıkan haberlerin, yaratmak istediğin yeni modada sana yardımcı olacağını biliyorsun” dedi. Kadınların çoğu, mükemmel beden olan 6 değil. Kendileri gibi kilo vermesiyle mücadele eden bir starla kadınlar, kendilerini daha iyi hissedebilirler. Kadınlar, kilo alsalar bile ayakkabı, çanta ve güneş

gözlüğü satın almayı severler” dedi. Joe gülümseyerek, “Biliyor musun? Haklı olabilirsin… Başarılı olabilir…” dedi. Joe, yaklaşık 2 yıl sonra aynı muhabiri aradı ve “Kahvaltımızı hatırlıyor musun? Jessica’nın modası ve aksesuarlarının 3-4 milyon dolar kazandırdığını önce senin bilmeni istedim” dedi. Kahvaltıdan bir kaç hafta sonra Simpson’un şirketinin kazancı 1 milyar dolara ulaşmıştı. Peki bunu nasıl başardı? Joe bu durumu, “Kızımın kilo alması nedeniyle özür dilemeyi bıraktım… Marcy’e git-

tim ve onları ikna ettim… Hem Jessica’nın hem annesi Tina’nın onayladığı her tasarımdan emindim… İşe yaradı!!” şeklinde açıklıyor. Ve şimdi Joe’nun 2 çocuk annesi milyoner kızı evlendi. Fazla kilolarını da veren Jessica “Mükemmel” görünüyor. Jessica, müşterileri için fazla mükemmel olabilir mi? Bankada çok parası olan Jessica, bunu önemser mi?


Toplum Yaşam

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Hedefte Bodrum var New York’ taki ünlü Bagatelle’nin Türk menajeri Cihan Yılmaz ile ufak bir söyleşi yaptık. İşte ufak bir restorandan dünya çapında şubeleri olan ve birçok ünlünün tercih ettiği restoranlar zincirine dönüşümün hikayesi KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212

■ Bagatelle olarak kuruluş hikayeniz nedir?

Bagatelle 2001 yılında New York’ta 13. caddede bir ara sokakta ufacık bir restoran olarak hizmete girdi. Konsept olarak Fransa’nın Saint Tropez’deki parti branclarını örnek aldık. İnsanlar hem kahvaltı hem brunch, hem de öğle yemeği hizmetlerimize çok rağbet gösterdiler. New Yorklular özellikle hafta sonları branchı tercih ediyor, aynı zamanda Rose şarap yada şampanya ile birlikte ve bir de buna D.C. nin çaldığı müziği eklediğimizde tadına doyulmuyor. New Yorklular kısa zamanda bizi benimseyip çok ilgi gösterdiler. Bagatelle duyuldukça dünyadan da ünlüler, prensler, jet sosyete mensupları gelmeye başladılar. Bu da ciromuzu artırmaya ve bir numara olmamıza yetti. Bagatel bu tür yerlerin ilki olduğu için tüm yeniliklerde öncü oldu ve doğal olarak taklit edildi. Tıpkı Bagatelle gibi başlayan yer bu yerler hiçbir zaman bizim kalitemize erişemediler. ■ Yani Bagatelle olarak bir marka haline geldiniz?

Evet bir marka haline geldik ve dünyada 7-8 şubemiz açıldı. ■ Burası ilk şubeniz mi?

PORSİYONU 1000 DOLARA SUNDAE

Burası bizim ana mağazamız, 2009 yılında o ufak yerden ayrıldık, çalışmalar burada başladı. İki senede işte bu gördüğünüz restoran ortaya çıktı. 2012 yılının m ayıs ayında da hizmete girdik. Ben de iki senedir buradayım. Açı-

Cihan Yılmaz

lışta, işçilerin eğitiminde, menü hazırlanmasında yardımcı oldum, sonunda da işletmesini aldık. Bu senenin mayıs ayında tam iki sene oldu ve gayet başarılı gidiyor. Özellikle cumartesi-pazar brunchları inanılmaz doluyor. Her yaştan ve kesimden insana hitap ettiğimiz gibi, tabi ki Türkler bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. ■ Menüden de biraz bahsedebilir misiniz, ne tür yemekler yapıyorsunuz?

Daha çok kültürel Fransız yemekleri ile günümüz yemeklerini birleştitirdiğimiz bir menümüz var. Tuna Tartare’den, Kroq Mösyö sandviçlerine, Nyoki’lerden bir çok trüflü yiyecek çeşitlerine kadar menümüzde mevcuttur. Ayrıca her türlü damak tadına uygun et, balık, tavuk yemekleri, ailelere yönelik menülerde mevcuttur. Onun

dışında büyük boy Sundae adını verdiğimiz dondurmamız var. Normal olanı 55 dolar, bir de özel Don Perion Rose şampanyasından yapılan 1000 dolar değerinde olanı var. Bunlar doğal olarak çok ilgi görüyor. ■ En çok tercih edilen brunch yiyecekleri nelerdir?

Branchda daha çok somonlu, havyarlı ve trüflü yumurta çeşitlerimiz tercih ediliyor. Bunun dışında French toast, Nutellalı French toast, kruvasanımız en beğenilen brunch yiyeceklerimizdir. Bu yiyeceklerin yanında mimoza, Rose şarap ve şampanya tüketiliyor. ■ Müzik tarzınız nedir, özel etkinlikleriniz oluyor mu?

Ayda bir salı günleri Unplugged

flamenco müziği var. Onun dışında DJ Stan Curtius müzik çalıyor, hatta birkaç kez Türkiye’ ye gitti, bu yaz yine gidecek. Onun dışında Beyonce’ nin kız kardeşi Solange Knowles’da birkaç defa sahne aldı. Deep House gibi birçok müzik türünü çalan 3-4 tane daha DJ’imiz de mevcut. ■ Gelecekle ilgili projeleriniz var mı? Örneğin yeni merkezler açılacak mı?

Tabi ki şimdi büyüyoruz, en büyük projemiz Miami. Lokasyonu çok iyi olan bir yerde, üç ay içersinde Miami şubemiz açılacak. Bunu çok önemsiyoruz, yakında personelimizi eğitmek üzere bir aylığına Miami’ ye gideceğiz. Bunun dışında Dubai’ de de yeni bir şube açacağız. Türkiye’ den de Bodrum’da bir yer açma olasılığımız bulunmakta.

Fala inanmayın falsız kalmayın Bir çeşit yaşam koçluğu da yapan Connecticut'in ünlü falcısı Miss Patty Türkler’e fal bakıyor. Patty’e gelen Türkler her ne kadar fala inanmasalar da fal baktırmaktan da geri kalmıyorlar KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212

F

alcılık diğer bir deyişle gelecekten haber alma ve haber verme anlamına gelmektedir. Herkes hayatında bir kere bile olsa fal baktırmıştır. Fal, mistisizm, paranormal fenomenler ve kuantum gün içinde sıklıkla duyduğumuz kavramlardandır. Bu kavramlara inansak da inanamasak da medyumlar

aracılığıyla bizlere iletilen bazı olaylar vardır. Bu özel kişiler sadece diğer ruhlarla irtibat kurmazlar. Özellikle kuantum ile de açıklanabilecek bazı yeteneklere sahip olan fiziksel medyumlar da vardır. Pozitif düşüncenin ve inancın öneminin gittikçe arttığı günümüzde medyumlar kendinelerine danışan insanlara bir çeşit yaşam koçluğu yapmaktadırlar. Biz de onlardan biri olan Miss Patty

ile görüştük. Miss Patty bir medyum olduğunu, geçmiş ,şu an ve gelecekten haber verme yeteneklere sahip olduğunu belirtti. Türkler’in oldukça ilgili olduğu bu konuda büyük bir boşluğu giderdiğini belirten Miss Patty ruhi okumalar, telefon üzerinden ses titreşim okumaları yapmakta ve tarot falı bakabilmektedir. Miss Patty tıpkı bir yaşam koçu gibi danışanlarına yol gösterdiğini ve bu işi 40 yıldır yaptığını belirtti. Şu anda Connecticut bölgesinde iki adreste günlük okumalar gerçekleştirmektedir.

Cem Yılmaz ABD’yi güldürmeye geliyor (NEW YORK - POSTA212) Cem Yılmaz yepyeni gösterisi “STANDARTCY” ile Amerika’daki Türkleri güldürmek için ABD’ye geliyor. 4-12 Ekim tarihleri arasında New York, New Jersey, Boston, Washington DC ve Miami’de sevenleriyle buluşacak olan Cem Yılmaz’ın gösterisi için bilet satışları başladı. Biletleri www.cmylmzshowusa. com adresinden satın alabilirsiniz.


Ramazan Özel

16 Temmuz 2014 Çarşamba

MÜSİAD USA'den birlik çağrısı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Amerika Şubesi (MÜSİAD USA) üyeleriyle iftar programında bir araya geldi NEW YORK - POSTA212

D

elaware eyaletinin Wilmington şehrinde Sheraton Otel’de gerçekleştirilen iftar programına başta Delaware Eyalet senatörü Chris Coons, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Müşaviri Yaşar Çolak, ve MÜSİAD USA üyeleri olmak üzere 100 civarında davetli katıldı. Ev sahipliğini MÜSİAD USA adına kurucu başkan yardımcılığı görevini yürüten iş adamı Mustafa Tuncer’in yaptığı programa, Birleşik Türk Amerikan Ticaret Odası UTACC, Orta Pennsylvania Türk Amerikan Merkezi CEPTAÇ, Türk Amerikan Giresunlular Derneği, Delaware İslamic Foundation, Murat Camii ve Delaware Diyanet Camii Derneği de başkanlar düzeyinde katılım gerçekleştirdi. Kuran-ı Kerim ve iftar ezanının

okunmasıyla başlayan programda MÜSİAD USA Başkan Yardımcısı Mustafa Tuncer yaptığı konuşmada iş adamları örgütlenmelerinin önemine vurgu yaparak ticarette başarının birlikte daha hızlı olacağını belirtti.

TİCARETTE BAŞARI KISTASI Mustafa Tuncer konuşmasında “Modern dünya insanları bireyselleştiriyor, iş adamları olarak da bu bireyselleşmeden payımızı alıyoruz, ama bu bir kader değildir, buna karşı MÜSİAD gibi birlikteliklerle işbirliğimizi güçlendirebilir, aramızdaki iletişim kanallarını açık tutarak karşılıklı bilgi ve tecrübelerimizi arttırabiliriz” dedi. Günümüzde yalnızlaşan firmaların piyasa şartlarında rekabet edemeyerek yok olduğunu belirten Tuncer, birlikten ayrılan kuzuyu kurt kapar benzetmesiyle, davetlileri MÜSİAD çatısı

altında birlik ve beraberliğe çağırdı.

SENATÖRDEN TÜRKÇE SELAM MÜSİAD USA’in düzenlediği iftar gecesinde söz alan Delaware eyaletinin Demokrat Partili Senatörü Chris Coons ise tüm davetlilerin ramazan ayını kutladıktan sonra MÜSİAD USA’ye de çalışmalarında başarılar diledi. Sözlerine Türkçe “Merhaba” diyerek başlayan Coons, Türkiye- ABD ilişkilerinin geçmişinden ve öneminden bahsederek bu noktada ticari ilişkilerin artırılması gerektiğini ve iş adamlarına daha fazla görev düştüğünü vurguladı. Ramazan ayı münasebetiyle davetlilere ilahi dinletisinin de yapıldığı gecede MÜSİAD USA’in Ramazan ayı içerisinde Pittsburgh, Washington DC ve New York’ta da iftarlar vereceği bildirildi.

Vali iftara mesaj gönderdi NEW YORK - POSTA212

N

ew Jersey Kültür Merkezi (TCCNJ) tarafından düzenlenen iftar yemeğinde eyaletin önemli isimleri bir arada bulundu. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı programa katılamayan New Jersey Valisi Ch-

ris Christie davetlilere mesaj gönderdi. TCCNJ'in faaliyetlerinden övgüyle söz eden Christie mesajında "Herkese hoşgeldiniz diyorum. Kültürlerarası çeşitlilik ve dostluğu tanıtmak için kullanılan New Jersey Kültür Merkez'ini takdir ediyorum" dedi. Clifton Belediye Başkanı James An-

Ramazan İmsakiyesi

zaldi da Müslümanlar için özel olan Ramazan ayında böyle bir programa katılmanın kendisi için ayrıcalık olduğunu dile getirdi. New Jersey Eyalet Milletvekili Shavonda Sumter ise programa katılmanın ve farklı kültürleri tanıtmanın memnuniyet verici olduğunu vurguladı.


Yaşam

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Şişmanlık ve kırışıklıklar Amerikalılar’ı etkilemiyor Obeziteyle başı dertte olan Amerikalılar’ın yüzde 50’sinden fazlası, dış görünüşleri konusunda mutluyken, sadece yüzde 7’si sağlıksız olduğunu düşünüyor. Özellikle 65 yaş üzerinde olan Amerikalılar, “Halimden memnunum. Kendimi çok iyi hissediyorum” diyor AYSEL TAPAN İSTANBUL - POSTA212

T

üm dünya yaşlılığa meydan okumak için ne yapacağını şaşırmışken, Amerikalılar halinden memnun görünüyor. Gallup tarafından 80 bin Amerikalı ile yapılan kapsamlı bir ankete göre, 65 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 66’sı, 18-34 yaş arası kişilerin ise yüzde 61’ı fiziksel görünümleri konusunda iyi hissediyor. Öte yandan, orta yaşın getirdiği memnuniyetsizlikler hem kadın hem de erkekler için geçerli. Dünyadaki eğilimlerle kıyaslandığında iyi bir oran olsa da 34-65 yaş arası Amerikalıların yüzde 54’ünün fiziksel görünümleri konusunda herhangi bir derdi yok.

ERKEKLER MEMNUN Anketin şaşırtıcı olmayan sonucu ise fiziksel görünüm konusunda erkeklerin kadınlardan daha çok kendine güvenmesi. 18-34 yaş arası erkeklerin yüzde 69’u, fiziksel görünümleri konusunda iyi hissettiğini söylerken aynı yaş grubundaki kadınların yüzde 57’si, “fiziksel görümümden memnunum” diyor. Fakat yaş arttıkça memnuniyetsizlikler konusundaki bu yüzde 12’lik fark azalıyor. Amerikalılar’ın fiziksel görünümleri konusunda duygu durumunu öl-

çen anketin bir diğer sonucu ise Siyahlar, Hispanikler ve Asyalılar’ın, Beyazlar’a göre fiziksel görümleri konusunda kendilerine daha çok güveniyor olması. Siyahların yüzde 68’i, Hispanikler’in yüzde 67’si, Asyalılar’ın ise yüzde 62’si “iyi görünüyorum” derken, Beyazlar’ın yüzde 55’i “fiziksel görümümden memnunum” diyor. Siyah, Hispanik ve Asyalılar’ın fiziksel görünümlerine olan güveni, “altın” kabul edilen orta yaşlarda da devam ediyor.

KİLO ALAN DA YOK! Gallup’un araştırmasıyla benzer sonuçların kaydedildiği Rassmussen Reports tarafından yapılan başka bir ankete göre de yetişkin Amerikalılar’ın yüzde 66’sı, sağlıkları konusunda pozitif düşünürken, sadece her beş Amerikalı’dan biri son altı ayda kilo aldığını söylüyor. Ayrıca, Amerikalılar’ın sadece yüzde 7’si sağlıksız olduğuna inanıyor.

Konut faizlerinde indirim

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz.

e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

Doğa Konakları iki ay erken teslim ediliyor (İSTANBUL - POSTA212) BEZA İnşaat tarafından Pendik Velibaba’da hayata geçirilen Doğa Konakları’nda yaşam Ekim ayında başlıyor. Projede tamamı 95 m2 büyüklüğünde 2+1 tipte toplam 103 daire yer alıyor. Aydos Devlet Ormanı ve Pendik Sahili arasında özel bir konumda bulunan Doğa Konakları’nda daire fiyatları 165 bin ile 200 bin TL arasında değişirken, peşin alımlarda ise yüzde10 indirim uygulanıyor. Toplam 4 bin 500 m2 alan üzerinde kurulu Doğa Konakları, ısıtma sistemi, kablo tv, otopark, çocuk oyun alanı, depolar ve 24 saat güvenlik hizmetinin standart olarak sunulduğu projenin içerisinde ayrıca küçük bir de alışveriş merkezi yer alıyor. Projenin etrafında; Sabiha Gökçen Havalimanı, Marmara Üniversitesi Hastanesi, İstanbul Park, Viaport AVM ile Süleyman Şah, Okan, Sabancı ve Gedik Üniversiteleri yer alıyor. D100 ve TEM Çevre Yolu’na 5 dakika mesafedeki Doğa Konakları, otobüs ve minibüs hatlarının ise üzerinde bulunuyor.

Emlak piyasasının yeni sahipleri Dünyanın en gözde şehirlerinden biri olan New York’ta emlak fiyatları resmen el yakıyor. Peki ama emlak fiyatları niye bu kadar pahalı? BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212

N

ew York’ta emlak piyasası neden bu kadar pahalı? Elbette en büyük sebeplerinden biri alan sıkıntısı bir diğeri ise var olan evleri resmen avlayan Ruslar ve Çinliler. New York dünyanın en gözde şehirlerinden biri bu sebeple emlak fiyatları el yakıyor. Ruslar ve Çinliler ise bu de-

ğerli şehri deyim yerindeyse avlıyor. Amerikalı yatırımcıların bu anlamda en büyük rakibi ise New York’taki emlak piyasının fiyatlarını en çok destekleyen ve artıranlar Çinliler.

YABANCILARIN YATIRIMI ARTTI Ulusal Emlak Komisyoncuları Birliğinin (NAR) 8 Temmuz’da açıkladığı rapora göre yabancı yatırımlar yüzde 35 arttı. Geçtiğimiz sene açıklanan yabancı

yatırım 92 milyar dolarken, bu yıl Çinli alıcıların Amerika’daki emlak pazarına yaptığı yatırım 22 milyar doları buluyor. NAR’ın açıkladığı raporlara göre; New York’tan sonra Çinli alıcıların, en çok tercih ettiği bölgeler ise Çinli göçmenlerin yoğun bulunduğu Los Angeles, Irvine ve Washington. Yapılan harcamanın yüzde 60’ı ise nakit ödeniyor. Bahsi geçen yatırımlar ise ortalama 590 bin dolardan başlıyor.

(İSTANBUL - POSTA212) Yakın zamanlarda gerçekleşen yüzde 0,75 düzeyindeki faiz indirimini, önümüzdeki aylarda yine bu düzeyde hızlıca yapılacak yeni bir indirimin takip etmesi bekleniyor. Bu gelişme piyasadaki faiz oranlarına (kredi ve mevduat) düşüş yönlü olarak yansıyacaktır. Bu düzeydeki indirimler sonucunda, ülkemizdeki bankaların konut kredisi faizleri aylık bazda yüzde 0,90 ve altına, mevduat faizleri de ortalama olarak brütte yüzde 8,50-9,00 (net getiri yaklaşık %7) düzeyine inecektir. Konut kredisi kullanacak olan tüketiciler genelde faizler düşüş trendinde olduğunda önce bir miktar beklemeyi, sonra konut alımını konut kredisi ile yapmayı düşünürler. Faizler artış trendindeyse konut kredisi kullanımını ve konut alımı kararını hızlandırır. Ancak, burada esas etken konut kredisi faiz oranlarının bulunduğu seviyedir. Genel eğilimlere bakılacak olursa, konut kredisi maliyeti aylık yüzde 1 seviyesini geçtiğinde, kredi talebi, ve dolayısıyla konut talebi azalır, yüzde 0,90 seviyesinin altına indikçe bu durum konut talebini artırır. Konut kredisi maliyeti yüzde 0,90 seviyesinin altına indiğinde, aynı zamanda alternatif getiri araçlarının (TL mevduat ve hazine/özel sektör tahvili) getiri düzeyleri de yıllık bazda net olarak yüzde 6-8 arasına indiği için, ülkemizdeki yıllık enflasyon oranı ve reel getirinin neredeyse olmaması da dikkate alındığında, tasarruflarını TL cinsi enstrümanlarda değerlendiren kişilerin yatırımlarının konuta yönlendirmesi durumu ortaya çıkar. Konut ülkemizde yatırım ve tasarruf aracı olarak algılandığı için konuyu konut kredisi ve alternatif getiri imkanı açısından iki boyutta değerlendirmek gerekir. Bireysel açıdan bakıldığında, kira getirisi makul düzeyde bir konut alındığında, kiranın yıllık getirisi %4-5 aralığında olur, konuttaki olası değer artışı da kira getirisine eklendiğinde, konut yatırımı tüm TL cinsi enstrümanlardan daha yüksek bir getiri sunar. Gerek borçlanarak konut alımını ulaşılabilir ve mantıklı kılması, gerek alternatif getirilerin konut yatırımı karşısında cazibesini azaltması nedeniyle, tüm bu gelişmelerin konut talebine olumlu yansımasının Turgay Tanes İş GYO Genel beklendiğini söyleyebiMüdürü liriz.


Yaşam

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Sunay Akın @sunayakin62

ÇOCUKLARIN HAÇLI SEFERİ ÇANAKKALE Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın makam odasında oyuncak bir tahta at var! Sopanın ucuna konulan bir at başından oluşan bu oyuncak, uzaklardan, çok uzaklardan gelmektedir... Almanya’nın Osnabrücker kentindeki bir köprüye “Çanakkale” adı verilmiştir. Bunun nedeni, her iki kentin birbirini “kardeş kent” ilan etmesidir. Çanakkale’de de bir park “Osnabrücker” adını taşır. Üzerinde, “27 Ekim 2002” tarihi yazılı başkanın odasındaki oyuncak, Çanakkale’ye gelen Alman meslektaşının armağanıdır. Ülgür Gökhan bir konuşmamızda, Osnabrücker çocuklarının kentin belediye başkanını tahta atlarıyla karşıladıklarını ve bunun çok eski bir gelenek olduğunu anlatmıştı. Bu bilgi bizleri yıllar öncesine, 4. Haçlı Seferi sonrasının Avrupa’sına götürür... Papa III. Innocentius’un, Kudüs’ü Müslamanlar’dan kurtarmak amacıyla yaptığı çağrı, vaizleri tarafından Avrupa’nın her kentine, kasabasına ve hatta köyüne kadar ulaştırılır. 1212 yılının mayıs ayında, “Étienne” adında bir Fransız çoban, Saint-Denis kentindeki manastırın önünde hararetli konuşmalar yapmaya başlar. On iki yaşında bir çoban olan Étienne, düzenlenecek yeni seferde öncülerin çocuklar olmasını, böylelikle Akdeniz’in önlerinde Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i geçiş öyküsünde olduğu gibi açılacağını iddia etmektedir. Bu hayalperest çocuğa inananların sayısı her geçen gün artar ve binlerce aile çocuklarını Étienne’in yanına gönderir. Kudüs’ü kurtarmak amacıyla başlayan bu yolculuk “Çocukların Haçlı Seferi” olarak anılacaktır. Kavurucu yaz güneşi altında günlerce yürüyen çocukların pek çoğu açlığa ve susuzluğa dayanamayıp yollarda ölürler. Büyük bir kısmı da vazgeçip geri döner evlerine. Marsilya’ya ulaşan az sayıda çocuk ise gözyaşlarıyla ufka bakarlar kıyıdan; kumsalda karşılıklı olarak kırılan iki şey vardır: Denizin önlerinde açılmadığını gören çocukların umutları ve dalgalar... Her şeye rağmen Kudüs’e gitmekten vazgeçmeyen çocuklar, yedi gemiye binerek yelken açarlar Akdeniz’e. İki gemi fırtınadan kurtulamazken, öteki çocuklar bir başka felakete, esir tüccarlarına yakalanırlar. Yaşanılan bu acılardan habersiz olarak Almanya’nın Köln kentindeki bir kilisenin önünde toplanan kalabalık, “Nikolaus” adlı çocuğu dikkatle dinlemektedir; çocuğun ağzından çıkan sözler Étienne’in kopyasıdır. Binlerce Alman çocuğu bekleyen son, Fransız çocukların yaşadıklarının aynısı olacaktır: Yollarda ölecek, deniz, önlerinde açılmayacak ve gemilerle Kudüs’e gitmeye çalışanlar esir tüccarları tarafından köle pazarlarında satılacaktır. Ülgür Gökhan’ın makam odasındaki oyuncak at, Avrupalı çocukların bu hazin öyküsünü anımsattı bana; çocuklar, haçlı seferine tahta atlarıyla katılmışlardı çünkü. Onların, yolları üstündeki kent sokaklarından, bacakları arasına sıkıştırdıkları tahta atlarla birer kahraman edasıyla geçişleri “Atlıkarınca Alayı” diye adlandırılır. Düşler ve tahta at ne güzel bir ikilidir! Bu ikili, Özkan Mert’in dizelerinde de çıkar karşımıza: Kar yağıyor, kar yağıyor Kızak kayıyor çocuklar. Benim de içi saman dolu Bir atım vardı küçükken, Şükran diye bir sevgilim. Oyuncak tahta atı olmayan çocuk, sandalyelerle giderir bu özlemini. Ben de sanki atmış gibi sandalyeye ters binenlerdenim! Sandalyenin sırt dayanılan kısmı atın boynu olurken, ileri geri sallayışımla yerden bir uzaklaşan bir konan ayakların çıkardığı ses, dörtnala koşan bir attan farksız gibi gelirdi bana. Sandalyeyi oyuncak at yapan çocuklardan biri de Tolstoy’dur. Ünlü Rus yazar, çocukluğunun tahta atını şöyle tanımlar: “Uzun kış geceleri, koltuğa atkımızı yayarak kupa arabası yapar, birimiz arabacı, birimiz uşak olur, kızları ortaya oturtur, üç sandalyeden at yapar ve yola koyulurduk. Yolda başımıza neler gelmezdi ki! Böylece ne denli neşeli, ne kadar çabuk geçerdi kış geceleri!.. Gerçeklere göre düşünülürse hiçbir oyun olmazdı. Oyun olmayınca da ne yapacaktık?” Çanakkale belediye başkanının odasındaki tahta atın 13. yüzyıl Avrupası’na götürmesi gibi, Özkan Mert’in dizeleri ve Tolstoy’un yazısında karşımıza çıkan kış, Floransa’nın Medici Sarayı’na savurur bizleri: Floransa’yı üç yüz yıldan fazla yöneten Medici ailesinden olan Piero de Medici, babası “Muhteşem Lorenzo”nun hayattayken özenle koruduğu heykeltıraştan, sarayın bahçesine bir kardan adam yapmasını ister... Sanatçı için bu büyük bir hakarettir! Genç adam, bir daha geri dönmemek üzere ayrılır saraydan... Kar yağışı altında, geride birbirine paralel iki siyah çizgi bırakarak uzaklaşan arabadaki yüreği kırık heykeltıraş, “Michelangelo” adını taşımaktadır.

5 mucizevi gıda!

Doktorlar sağlıklı olmak isteyen herkesin tüketmesi gereken 5 önemli gıdayı açıkladı. Sağlıklı, zinde ve güzel olmak tahmin ettiğinizden daha kolay YUMURTA Yeni bir yaşamın özü olan yumurta, anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran tek besindir. Yumurtanın sarısı kalsiyumun, fosforun ve bazı B grubu vitaminlerinin kaynağıdır. Doktorlar düzenli tüketilen yumurtanın; kanser, kalp-damar hastalıklarından korunmada ve bunların tedavisinde, sindirim sistemi sağlığına yardımcı olduğunu söylüyor. Ayrıca meme kanseri ve felç, göz bozuklukları ve katarakt riskini azaltır.

BANU ÖZTÜRK NEW YORK - POSTA212

Y

ediğimiz besinler yalnızca açlığımızı gidermiyor, aynı zamanda sağlıklı, zinde bir yaşam sürmemizi ve güzelleşmemizi sağlıyor. Bedenimiz ve ruhumuz sağlıklı oldukça kendimizi daha iyi ve mutlu hissediyoruz. Artık mutlu olmak o kadar da zor değil, en yakın markete gidip aşağıda yazan 5 mucizevi gıdayı alırsanız mutlu, sağlıklı bir hayata adım atabilirsiniz. YOĞURT Kalsiyum ve mineral bakımından zengin olan yoğurt kemik sağlığı için büyük önem taşır. Yoğurt, sindirimi kolaylaştırıp bağırsakların çalışmasına yardımcı olmakla beraber bağırsaklarda bulunan tehlikeli ve zararlı mikropların yaşamasına engel olur. Yoğurt, B12 vitamini ihtiyacının yüzde 60’nı karşılar. Yoğurdun içerdiği besin değerleri nedeniyle kemiklerin gelişimi açısından süte göre daha etkilidir. Doktorlar cildiniz, dişleriniz, saçlarınız ve gözleriniz için de yoğurt tüketmenizi öneriyor.

mineralleri bulunur. Baklagiller arasında en çok protein içeren nohuttur. Doktorların özellikle vejeteryanlar için en çok önerdiği besinlerden biridir İştah açar. Östörojen hormonunu dengeler, cinsel isteği ve gücü arttırır. Vücutta fazla su toplanmasını engel olur.

KOYU YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER Koyu yeşil yapraklı sebzeler, en iyi antioksidandır. Roka, pazı, karalahana, hindiba, tere, göbek marul gibi bitkiler de koyu yeşil renkli sebzelere girmektedir. Her birinin içinde çinko bulunmaktadır. Çinko cilt için çok faydalıdır; çünkü hasar gören kolajeni onarır ve yeni kolajen oluşumuna imkan verir. Koyu yapraklı sebzeler, kanı temizler, kanseri engeller, kan dolaşımınızı hızlandırır, bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

AVAKADO Enerji değeri yüksek bir meyve olan avokado yağ ve protein açısından da oldukça zengindir. Avakado A, B1, B2, B3, B6, C, E, K vitaminleri, fosfor, magnezyum, demir, potasyum, kalsiyum ve çinko gibi mineralleri içinde barındıran önemli bir besindir. Di-

ğer meyvelere nazaran daha fazla protein içerir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, Ayrıca avakado vücutta toksik maddeleri etkisiz hale getirerek, yaşlılığa yol açan zararlı maddeleri yok eder ve vücut dokularının ve cildin yenilenmesine yardımcı olur. Kandaki alkalin dengesini korur ve kırmızı kan hücrelerini yapar.

NOHUT Besin ve kalori değeri yüksek olan nohutta, A, C, E, K ve B grubu vitaminleri ile fosfor, potasyum, kalsiyum, demir ve magnezyum

Bronx daha da yeşilleniyor!

New York Botanik Bahçesi geçtiğimiz günlerde büyüme planlarını açıkladı; yakın zamanda inşaatı başlayacak projenin Bronx’u canlandırması bekleniyor BANU ÖZTÜRK NEW YORK - POSTA212

N

ew York Botanik Bahçesi Başkan Yardımcısı Ursula Dean Hoskins’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Bronx’un hazinesine 2 büyük sera, güneş panelleri ile güçlendirilmiş iki büyük pavilyon, içinde bahçecilik kurslarının verileceği iki eğitim evi ve The Edible Academy’e yürüyerek girebileceğiniz yeni köprü inşa edileceğini duyurdu. DOĞA DOSTU OLACAK Botanik bahçesinde atıklarının geri dönüşümü sağlanacak. Yeni bir geri dönüşüm merkezi kurulacağı açıklanan alanda ayrıca ‘kompostlama tuvalet’ adı verilen yeni bir sistem uygulacak ve yağmur sularının geri dönüşümünü sağlayacak Yeşil Çatı isimli bir uygulamaya başlanacak. Yetiştirilen gıdalar ise Edible Academy’de eğitim amaçlı kullanılacak. CENTRAL PARK’A RAKİP Mİ? 2016 yılında tamamlanması planlanan projeye 27milyon dolar yatırım yapılacak. Eğer Bronx’a yolum asla düşmez diyenlerdenseniz, bu değişikliklerden sonra mutlaka gitmek isteyeceksiniz.


Yaşam

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Tarihe geçen en SADIK 10 KÖPEK

10

Köpeklerin sahiplerine olan bağlılıkları biliniyor. Ancak dünyada 10 köpek gösterdikleri olağanüstü bağlılık ile hayvanlar tarihinde yerlerini aldı Hachiko

KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212

S

adakat deyince akla gelen ilk isim olan köpekler, geçmişten beri insanoğlu’nun en yakın dostu olarak anılır. Tarihe adını yazdıran bu canlıların sahipleriyle kurdukları bağ herkese büyük ilham vermiştir. Tarihin en sadık 10 köpeğini sizler için araştırdık

1

Hachiko’nun sahibi Tokyo Üniversitesi’nde çalışan bir profesördü. Hachiko, sahibi ise her gün trenle giderken onu uğurlar ve akşam her zaman aynı saatte gelerek sahibini karşılardı. Birgün sahibi beyin kanasından üniversitede vefat etmesine rağmen Hachiko her gün sahibini

Lao Pan’nın köpeği

İstanyon da beklemeye devam etti. Kasaba halkı onun bu sadıklığından o kadar etkilendi ki, Hachiko bütün Japonya’da meşhur oldu. Hachiko hakkında Richard Gere başrolünde oynadığı bir film bile çekilmiştir. Her gün beklediği noktada onun adına bir heykel dikildi.

Lao Pan sıradan bir adamdı. Hiç evlenmemişti ve büyük bir serveti yoktu. Ama sahip olduğu şey köpeğinin sevgisiydi. 68 yaşında vefat ettiten sonra köpeği mezarı başından günlerce ayrılmadı. Köpek aç ve susuz sahibinin mezarı ba-

Fido Sahibi Carlo Soriani, Fido’yu sokak da yaralı bir şekilde bulur ve onu eve götürüp tekrar sağlığına kavuşmasına yardım eder. Fido sahibiyle müthiş bir bağ kurar ve her akşam onun işe gittiği otobüs durağında dönmesini bekler. Fido 2 yıl boyunca aralıksız sahibi durakda dönme-

Dorado

sini bekler ve birlikte evlerine dönerler. Bir gün Soriani’nin çalıştığı fabrika bombalanır ve Soriani hayatını kaybeder. Fido her zaman olduğu gibi sahibini bekler fakat sahibi o gün gelmeyince eve döner. Fido 15 yıl boyunca taki ölümüne kadar her akşam sahibinin dönmesini bekler. Öldükten sonra sahibinin yanına gömülmüştür.

3

Pickles 1966 da düzenlenen FIFA Dünya Kupası sırasında kupa çalınır. Polisin kupanın nerede olduğuna ve kim tarafından çalındığı dair en ufak bir fikri yoktur. Collie cinsi

2

şında beklemeye devam etti.Köylüler durumu fark edince köpeği yemekle uzaklaştırmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. Çareyi köpeğe her gün yemek ve su getirip, mezar yanına bir kulübe inşa etmekte buldular.

Omar Eduardo Rivera, 11 Eylül saldırıları sırasında ikiz kulede çalışan kör bir adamdır. Yanında aynı zaman da rehber köpeği Dorado da bulunmaktadır. Uçak binayı vurduğunda, o kargaşa arasında binadan çıkamayacağına inanan Eduardo, yaşama şansı olsun diye köpeğini salıp ona gitmesi emrini verir. Köpek, Eduardonun dediğini yapar ve ayrılır fakat

köpek olan Pickles, Londra banliyösünde yol kenarında kupayı gazeteye sarılmış halde bulur ve ülke çapında büyük bir ün kazanır.

Theo

10 dakika sonra Eduardo bacağında tanıdık bir sürtünme hisseder, Dorado, Eduardo’nun iş arkadaşını bularak ona yardım etmesi için getirmiştir. 1 saat süren bir merdiven inişinden sonra ikisi de sağ kurtulur. Eduardo hayatını Dorado’ya borçlu olduğunu her zaman dile getirir.

5

7

Greyfriars Bobby

9 Jon Tomlinson, bir deniz komandosudur. Köpeği Hawkeye ile çok yakın bir bağ kurmuştur. Jon Afganistan’da görevdeyken, helikopterinin vurulup düşmesi sonucu hayatını kaybeder. Cenazesine çok büyük bir katılım olur ve buna köpeği Hawkeye

Hawkeye da dahildir. Hawkeye tören ortasında bir anda sahibinin tabutunun önüne gider ve kendini yere atıp tören boyunca orda öylece tabuta bakar. Köpekle sahibi arasındaki bu bağa törendeki herkes şahit olmuştur.

8 Theo, sahibi ve partneri olan Onbaşı Liam Taşker ile birlikte Afganistan’da görev yapmaktadır. 2011’de Taşker görev sırasında öldürülür ve Theo bu durum karşısında çılgına döner. Theo üsse geri getirildikten birkaç saat sonra nöbet geçirerek hayatını kaybeder. Doktorlar Theo’nun stres yüzünden öldüğünü belirtir. Theo daha sonra madalya ile onurlandırılır.

Bobby, Edinburg’da yaşamış ve sahibinin mezarı başında 1872’de ölene kadar 14 yıl geçirmiş bir köpektir. Bobby’nin tam ismi sonraları Greyfriars Bobby olarak değiştirildi; bunun sebebi beklediği mezarlığın isminin Greyfriars Kırk olmasıydı. Köpek, yerel bölgede o kadar meşhur oldu ki halk onun adına bir heykel dikti.

Bud Nelson Horatio Nelson Jackson. otomobille Amerikayı boydan boya dolaşan ilk insandı. Yanına mühendis arkadaşı Sewall K. Crocker’İ da alarak yola koyulur. Yolculuk sırasında kendine bir pitbull alan Nelson, köpeği ve arkadaşıyla birlikte kıtayı dolaşır. Üçlü kısa zamanda büyük üne kavuşurlar.

6

4

Capitan

Capitan Arjantinli Manuel Guzman’ın Alman kurdu cinsi köpeğidir. Guzman 2006 da vefat ettikten sonra ailesi Capitan’a bakmaya başlar. Guzman’ın ölümünden bir süre sonra Capitan kaybolur. Birkaç hafta sonra aile mezarı ziyaret etmeye gittiklerinde Capitan’ın sahibinin mezarının başında beklediğini görürler. İlginç olan ise Capitan, Guzman’ın nereye gömüldüğünü hiçbir zaman görmemiştir. Capitan o kadar mezarlık içerisinde kendi sahibinin mezarını bularak büyük bir ün kazanmıştır.


Seri ilanlar & Eğlence

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Haftalık Burcunuz KOÇ: Sevgili Koçlar, bu hafta hayatınızdaki önceliklerin değiştiğini hissedebilirsiniz. Daha derin ve yakın ilişkiler isteyebilir, hissettiklerinizi hayata geçirmek ihtiyacı duyabilirsiniz. Fiziksel ve ruhsal sağlığınız önem kazanacaktır. Önümüzdeki 6 hafta boyunca kendinize dikkat etmeniz önemlidir. Kişisel arzu ve ihtiyaçlarınızı belirlemek isteğiniz yüksek olacaktır. BOĞA: 1 Kasım tarihinden itibaren etkisini hissettirecek Güneş, sizin 7.evinizde etkili olacak ve bunun anlamı sizin bir ortağa her zamankinden daha çok ihtiyaç duymanız demektir. Bu anlamda bir eş veya iş ortağı olabilir. Ortağınız kendinizi yeniden keşfetmenizi sağlayacaktır. İKİZLER: Hafta başında işle ilgili bazı karışıklıklar oluşabilir. Merkür geri hareketi boyunca çalışma alanlarınızı düzenlemek, tespitlerde bulunmak, eksikleri ve yanlış giden şeyleri belirlemek, kendiniz için yeni bir düzen oluşturma tasarıları geliştirmek adına uygun zamandasınız ancak bu tespitleri gerçekleştirmek için geri hareketin bitmesini beklemeniz gerekebilir.

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 Brooklyn’de Bayana Kiralık Eşyalı Oda Brooklyn, Kings Highway’de 2 oda bir salondan oluşan evimin büyük odasını kiraya vermek istiyorum. Oda full eşyalıdır. Bir koltuk ve bir adet de yatak bulunmaktadır. Gelecek olan arkadaşın sadece özel eşyalarını getirmesi yeterli olacaktır. Fiyat 675 dolar olup elektrik, gaz ve internet dahildir. Rahat edebileceğiniz güzel bir daire. Evim Q ve B trenlerine 3 dakika yürüme mesafesindedir. Alışveriş merkezlerinin içinde olup Türk marketi ve laundry 2 dakika yürüme mesafesindedir. Tertipli, düzenli bayanlar tercih edilir. Ek olarak da deposit alıyorum. 1 Ağustos’ta taşınmaya müsait. Telefon: 646 626 3657

Yatılı Bayan Eleman Arıyoruz

İkizler gündüzleri okula gidiyor, ben zaten evdeyim. Dolayısıyla hem bana arkadaş olacak hem de yardımcı olacak bir bayan arıyorum.

ASLAN: Ev ve aile konularında sütünüzde parlayan Güneş, ev, aile, mülk, kökler ve miras gibi konuları odak noktanız haline getirecektir. Güven ve güvenlik olguları öne çıkacak. Aile üyeleri ve egonuz arasında çatışmalar yaşayabilirsiniz. Liderlik pozisyonu içine girmenizi sağlayacaktır. Ancak bu enerji aynı zamanda aile üyeleriyle aranızdaki iletişimi güçlendirmeye de olanak sağlar.

TERAZİ: Kasım ayının gelmesiyle birlikte mali birikimler, kazandığınız para gibi konularda daha hassas ve detaycı davranmalısınız. Kişisel eşyalar ve mali gelişim konularında en fazla özenli davrandığınız zamanlara adım atıyorsunuz. Savurganlıktan uzak durmalısınız. Kendinizi rahatlatmak için pahalı harcamalardan kaçınmalısınız. AKREP: Bu hafta Güneş ön planda ve sizin görünüşünüz, dışa karşı davranışlarınız, kendinizi ifade etme biçiminiz gibi alanlarda etkili olacaktır. Başkalarına karşı görünüşünüzü güçlendiren, yeni bir kişisel imaj yaratmanızı sağlayan bu enerjiyle, bir çeşit yenilik içine girebilirsiniz. Hayatınızın bazı alanlarını güçlendirecek harika zamanlardasınız. YAY: Kasım ayı Güneş’in etkisi geri çekilme ve yenilenme zamanını işaret ediyor. 12.evinizde etkili olacak Güneş, sahip olduğunuz şeyleri düşünmeniz, insanlarla ilişkilerinizi gözden geçirmeniz, rekabetçi enerjinizi ve egonuzu yeniden gözlemlemeniz gibi konular üzerinde durmanız gerekliliğini ortaya koyuyor. Dinlenme, düşünme ve gözlemlerle belirlemelerde bulunma zamanındasınız. OĞLAK: Bu hafta Güneş 11.evinizde parlayacak ve bunun anlamı arkadaşlar, gruplar, sosyal ilişkilerde fazlalaşma demektir. Bağlantıların, sosyal ağların dikkat çekeceği, yeni ilişkilerin kurulacağı, ilişkilerin değer kazanacağı bir döneme adım atıyorsunuz. KOVA: Kasım ayının ilk günlerinden itibaren kariyer ve itibar evinizde parlayacak. Çabalarınızın somut sonuçlarını almak isteyeceğiniz bu dönemde, otoritelerle işbirliği yapmaya hazır olmalısınız. Yılın en verimli dönemlerinden birinde olacaksınız. BALIK: Güneş, 9. evinizde etkili olacaktır. Kaygılarınızın son zamanlarda oldukça yüksek olduğunu düşünürsek, şimdi maceracı ve inanç konusunda daha rahat sıçramalarda bulunabilecek gibi hissedebilirsiniz. Yaşamdan derin anlamlar arama çabası içine girebilirsiniz. Bir sözleşme imzalamak, bir ortaklık yapmak, aile ve ev hayatında değişimlere karar vermek için uygun bir zamanda değilsiniz.

$50 Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Posta 212’ye verdiğiniz seri ilanlar 1 ay boyunca USAilan.com’da ÖZEL İLAN olarak yayınlanır İlanınız Burada Yayınlansın

$40

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

İlanınız Burada Yayınlansın

Kaliforniya’da aileye iş ve ev

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Tercihen karı koca ya da benzeri iki kişinin bir evde kalabileceği bir ortamda, biri marangozluk gibi bir sanaata ya da tecrübeye sahip olup, bina ve bahçeden oluşan bir alanın bakımından sorumlu olacak, diğeri 16 yatak odasının günlük temizliğini yapacak iki kişiye ihtiyaç duyulmaktadır.

New Jersey’de babysitter aranmaktadır

$20

6 yaşında kız ve 11 yaşındaki erkek çocuğumuz için Cuma, Cumartesi ve Pazartesi günleri full time yatılı bakıcı aramaktayız. Ev gayet geniş olup kendi özel lavabo ve odanız olacaktır.

İş ve ev ABD’de Kaliforniya’dadır ve aylık maaş ödenecektir.

Detaylı bilgi için 516-765-5796 no’lu telefonu arayabilirsiniz.

Bronx, NY E-mail: nycs3rdar34@gmail.com

Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var. Uğur: Telefon: 407 668 3511

Bayan Eleman Aranıyor New York, Upper East Side’daki bayan giyim mağazasında part time/full time çalışacak, satış tecrübesi olan bayan eleman aranıyor. Telefon: 201 394 2429 Rose Hanım Manhattan’daki hediyelik eşya dükkanımızda geçici olarak part time veya full time çalışabilecek bay/bayan eleman aranıyor. Telefon: 212 252 0030

Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.

SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar

İlgilenenlerin 347 615 1609 no’lu telefondan Nurdan Hanım ile görüşmeleri veya sesli mesaj bırakmaları gerekmektedir.

Dijital Pazarlama (Şirketinize özel eğitim) Google aramalarda da etkili olan sosyal medya içerik yönetimi, markanızın konumlaması ve müşterilerinize ulaşmanız için varolmanız gereken bir yapı. Bu hizmet size: Daha fazla kişiye ulaşmanızı, rakiplerinizin önüne geçmenizi, adınızı daha çok duyurmanızı sağlayacak. Eğitimin içeriği hedef kitlenize ve hedeflerinize bağlı olarak karar verilecektir. Müşteri kitlenize göre Facebook, Twitter, Instagram ve Pinterest mecralarında: - İçerik yönetimi nasıl yapılır? - Uygun görsellerin hazırlanması ve yayınlanması - Takipçi sayınızı arttırmaya yönelik çalışmalar nelerdir? - İçeriklerinizi zenginleştirmek adına kullanabileceğiniz uygulamalar - Facebook reklam yönetimi nasıl yapılır? - SEO çalışmaları nelerdir?

Telefon: 914 526 0044

E-mail: sosyalmedya1@gmail.com

Türk restaurantına araçlı delivery elemanı aranmaktadır.

Restauranta eleman aranıyor

New York, Telefon: 347 610 7112

Türk restaurantına kasiyer ve delivery yapacak birisini arıyoruz. İngilizce bilmesi şart.

Bay/bayan kasiyer aranıyor

Long Island, Suffolk Telefon: 631 569 6667

İlgilenenler 917 702 1390 no’lu telefondan bize ulaşabilirler.

E-mail: ahmetcesni@gmail.ccom

New York’ta salad bar konusunda tecrübeli eleman aranmaktadır. Başvuru yapacak kişilerin referansları ve daha önce çalıştıkları yerler dikkate alınacaktır.

Bütçesi yönetilecek yapılacak çalışmalara göre belirlenecektir..

New Jersey eyaletinde yeni kurulacak iş yerimiz için Türk Pide Ustası aranıyor. Geleneksel Türk Pidesi’ni yapabilen usta aranmaktadır.

Salad Bar Konusunda Tecrübeli Eleman Aranıyor

New York’ta contracting işinde çalışacak bayan sekretere ihtiyaç var.

Türk Pide Ustası aranıyor

Seri İlanlar Kazandırır!

Long Island, NY’ta çalışacak, Green Card ve en az 18 aylık NY ehliyeti olan, tercihen Long Island’da oturan şoförlere ihtiyaç vardır.

New York, Manhattan’da Kasiyer Aranıyor Manhattan, New York’ta daha önceden kasiyerlik deneyimi olan ya da yapabileceğine inanan, gece vardiyasında çalışacak bay eleman arıyoruz. Yeterli derecede İngilizce bilmesi gereklidir.

İlgilenenlerin daha fazla bilgi için aramaları rica olunur. 631 974 5518

Detaylı bilgi için (516) 351-7677 numaralı telefondan Hasan Bey ile sabah 10 akşam 10 arası irtibat kurabilirsiniz.

Brooklyn, Ocean Parkway’de güvenli bir bölgede, yeni tadilatı bitmiş, banyo ve mutfak ortak kullanım alanlı evimizin geniş ve ferah bir odası Haziran 1 itibariyle taşınmaya müsait olacaktır. $700

Seri İlan Sayfaları

Telefon: 917 615 6799

SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

Ben geçen sene Columbia’dan mezun oldum ve 1 senedir çalışıyorum. 2. oda arkadaşı ise bir Çinli, NY’ta master yapıyor.

Brooklyn’deki marketimize; İngilizce bilen, sorumluluk sahibi, tecrübeli bay ve bayan kasiyerler arıyoruz.

Eleman Aranıyor Gas istasyonuna part time eleman aranıyor. Başvuru yapacakların yasal olması ve loto tecrübesi olması gerekiyor. Yer 2 ile 4 trenine yakın.

3 oda 2 banyolu bir apartman dairesinde 1 boş odamız var. 3. ev arkadaşı arıyoruz. Eğer 1 senelik lease imzalayabilecekseniz ve Manhattan’da oda bakıyorsanız, lütfen mesaj atınız. Kira $1200.

Satış Elemanları Aranıyor

Wellington, Florida Telefon: 561 425 3043

İlgilenenler appleblossomidy@yahoo.com’dan mesaj geçebilirler ve telefon numaralarını bırakabilirler.

Manhattan’da kiralık oda

Lower East Side Telefon: 646 228 6821

5 yaşındaki ikizlerime bakacak, ev işlerinde yardımcı olacak bayan eleman arıyorum.

YENGEÇ: Güneş bu hafta 5.evinizde etkili ve yılın eğlenceli dönemlerinden birine adım atmanızı sağlıyor. Yaratıcı gücünüz oldukça yüksek ve spontan gelişen olaylara karşı maceracı bir tavrınız olacaktır. Zevk ve eğlence sizin için ön plana çıkar. Artık koruyucu davranmak istemeyebilirsiniz. Zevk, eğlence ve özgürlük sizin için daha fazla önem kazanabilir.

BAŞAK: Bu hafta sosyal etkileşimin çoğunlukta olduğu ve yakın çevrenizle iletişiminizin arttığı günlerdesiniz. Çevrenizdeki insanlara karşı hassasiyetiniz artabilir. Onlara daha fazla zaman ayırmak ve dikkatinizi vermek isteyebilirsiniz. Yapılacak işler, evrak, telefon görüşmeleri gibi her türlü iletişim konusunda atak ve ilgili davranmalısınız.

İlanınız Burada Yayınlansın

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

Pedogojik eğitim almış üniversite mezunu emekli hemşireyim. Bebek ve çocuk bakımı, büyütüm ve eğitim konusunda destek bekleyenlerin telefonlarını bekliyorum.

www.USAilan.com

New York Telefon: 347 480 9867

Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36

ile ortak hazırlanmaktadır

Posta 212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Asil zade - Kısaca imla 2) Oranlama - Bir bayan adı 3) Tarihi bir çalgı - Nuh Nebi tatlısı 4) Ummaktan emir - Yüce - Yatılı okullarda bir hafta sonu izni 5) Paramızın imi - Şanı olan 6) Mekke’ye saldıran Ebrehe ordusunu perişan eden kuşların adı - Alfabenin 3’üncü harfi - Bir bağlaç 7) Hayvan yiyeceği - Silahı ateşleyen mekanizma 8) Avrupa’da bir yarım ada - Çehre, yüz - Bir kamyon markası 9) Eski dilde su - Eski harflerle yazılan bir yazı türü - Bir bağlaç 10) Kraliçe - Askeri bir rütbe 11) Kalsiyum elementinin imi - Yemek - Fasıla 12) İstanbul’da bir semt - Çıban 13) Duman çeker - Yassı demir 14) Koruyucu zerk - İskambilde bir as adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Köroğlu’nun can düşmanı - Bir soru sözü 2) Anadolu dilinde kocam anlamında bir söz - Çocuğu olan erkek - Aynı adı taşıyan 3) Uçurum - Öğrenci - Ağız yakan tat 4) Çinkonun imi Kısaca Albay - Boya parlatıcı 5) At almaktan emir - Köpek - Bir nota 6) Bir bakanlık adı - Parsellenmiş arazi 7) Bir konserve markası - Tok olmayan 8) Erensiz yapamayan - Eski dilde kırmızı - Kuyruk sokumu 9) Hıristiyan - Kısaca kilo metre - Bir eğlence yeri 10) Kurucusu Enver Paşa olan gizli bir teşkilatın simgesi Gelir getiren mülk - İskambilde birli 11) Dokunumlu olarak duade bulunmak.


Spor

Kadir Çetinçalı twitter:@mamleba

MESSİ BİR MARADONA DEĞİL BU yazının size yetişmesi için benim Almanya-Arjantin maçı öncesinde klavyedeki işimi bitirmem gerekiyordu. Finalin sonucunu şu an bilmiyorum ama 10 numara efsane oyuncular içinde kendine haklı bir yer edinen Messi’nin, Dünya Kupası öncesinde Maradona seviyesine erişip, erişmeyeceğini tartışıyorduk. Finalin sonucu ne olursa olsun; hatta Arjantin kazansa ve hatta

a Ve Almany Dünya u Şampiyon

bu zaferin başmimarı Messi olsa da “Messi bir Maradona değil”. Maradona’nın 1986’daki tek kişilik sürükleyiş hikayesini Messi yazamazdı; o günde başaramazdı bugün de. Arjantin’in bütün maçlarını izledim. Messi’de hiçbir şekilde Maradona benzeri bir dominasyon göremedik. Final ve kazanmak elbette çok önemli. Ancak evsahibi Brezilya’nın Almanya karşısındaki lime lime parçalanışı 2014 Dünya Kupası’nın, finalden de öne çıkan olayı oldu. Yıllar sonra 2014’ün finali değil, Almanya’nın tüm Brezilya’yı kahrettiği yarı final maçı anımsanacak. SABRİ SARIOĞLU FIRTINASI! Bütün Dünya, Dünya Kupası final heyecanını beklerken Türkiye’de gündem farklı. Türkiye’de İsrail’in Gazze’yi bomba yağdırdığından bile, bihaber olan kimileri, Sabri Sarıoğlu’nun

G.Saray’ın kamp kadrosuna alınmayışına ağıtlar yakıyor ve tartışıyor. Spor ve siyasette gündemin onca yoğunluğuna rağmen Sabri, Türk Sporu’nun gündeminde birinci konu olabiliyor. Eh Burası Türkiye işte. Bana göre; yeteğine oranla Dünya’nın en fazla para kazanan sporcularından biridir Sabri Sarıoğlu. Ve O’nun için peri masalı bitti. Sakarlığı reklam konusu olmuş ve bu reklamda oynayarak, kendi yeteneksizliği bile paraya çevirebilen Sabri’nin, Galatasaray’da kaptan olması en azından şık durmuyordu. Bu kararı Prandelli ya da yönetim kim aldıysa da çok önemli değil. Sabri’ye bugüne kadar ki katkılarından ve katamadıklarından ötürü teşekkür edip, helalleşmeli! DIEGO ALEX’TEN FAZLASI OLABİLİR Messi bir Maradona değil ama F.Bahçe’nin yeni transferi Diego Ribas, Alex’ten fazlası bile olabilir.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Alex Avrupa’nın üst düzey liglerinde başarılı olamadı. Ancak F.Bahçe’ye transferinden sonra yaptıkları ile sarı lacivertli kulübe, gelmiş geçmiş en fazla katkı sağlayan yabancı futbolcu oldu. Diego Ribas Almanya’da başarılı oldu. Wolfsburg Kulübü ile şampiyonluk yaşadı. Almanya’daki başarısı O’nu Çizme’ye taşıdı. Sonrasında Juventus transferi hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Ancak Atletico Madrid ile İspanya La Liga’da muhteşem işler yaptı. Bence Diego oyun içinde Alex’ten daha efektif bir 10 numara. Topla adam eksiltme ve diriblingleri ile Alex’ten daha fazla oyunda kendini hissettirir. Alex’in Diego’dan fazlası ise tartışmasız cezaalanı içinde çok etkin olması, neredeyse bir forvetten daha fazla gol atmasıydı. Bütün bunlar da Diego’nun Alex’ten daha fazla katkı sağlayacağının garantisi olamaz. Alex bir efsane… Diego’nun O’nu geçme kapasitesi var ancak başabilir mi? Elbette sahada göreceğiz.

Akademi Almanya!

Almanya, 1 ay süren ve 64 karşılaşmanın oynandığı Brezilya 2014’te Arjantin’i uzatmada 1-0 mağlup ederek 24 yıl sonra zafere ulaştı. Panzerler ayrıca, Amerika kıtasında oynanan 8’inci turnuvada şampiyonluk yaşayan ilk Avrupa takımı unvanının da sahibi oldu ADNAN ONARAN NEW YORK - POSTA212

A

lmanya, 1954, 1974 ve 1990’in ardından şampiyonluğa ulaşırken, bu zaferle İtalya ile birlikte turnuvayı 4’er kez kazanan ülke olma başarısını elde etti. Kazanılan zaferin kolay olduğunu kimse söyleyemez ancak yapılan yatırım, planlama ve özverinin ardından beklenen sonuç olduğu da yadsınamaz… İşte Alman Futbol İmparatorluğu’nun çöküşü yaşadığı EURO 2000’den, 2014 Dünya şampiyonluğuna kadar ulaştığı dirilişin kısa hikayesi… ‘HASTA ADAM’ ALMANYA Çanlar Alman Futbolu için çalmaya başladığında bizler çeyrek finale sonuçlanacak ve o zamana kadar tarihimizin en büyük futbol başarısını elde edeceğimiz 2000 Avrupa Şampiyonası’nın keyfini çıkartıyorduk. Altın nesli yakalamıştık ve artık bizim zamanımız gelmişti, ‘hasta adam’ Alman Futbolu’nun da sonu… 1996’daki alışma turlarının ardından 1998 Dünya Kupası’nı kılpayı kaçırsak da umutlanmıştık; artık tüm dünya Türk’ün gücünü görecekti. EURO 2000 çeyrek finali ve 2002 Dünya Kupası 3.’lüğü bu tezimize arka çıktı da… Portekiz’e karşı alınan 2-0’lık yenilgiye rağmen Türkiye, turnuvayı kazananlar listesinde tamamlamıştı. Almanlar ise emsalı görülmemiş bir mağlubiyetin mümessiliydi. Oysa Almanlar henüz 1990’da Dünya Kupası’nı 1996’da da Avrupa Şampiyonası’nı kazanmıştı. Peki neden herkes hasta muamelesi yapıyordu ki, hem de hiç umut yokmuşçasına, amansız bir hastalığa yakalanmış gibi. Nedeni 90’ların ortasında Bosman Kuralı’yla beraber Almanya, futbolda sınırların kaldırılmasının cazibesine en çok katılanlardan olmuştu. Üretimin yerini giderek hazır ve ithal tüketim maddeleri almaya başladı. Sonuçta Bundesliga tarihinin

en az yerli oyunculu zamanları yaşanmaya başlandı. Bu oran 2002 sezonunda %50’ye kadar geriledi ki bu rakam 1990 Dünya Kupası şampiyonluğunda %80, 1996 Avrupa Şampiyonluğu’nda ise %77 idi. Ancak kulüpler hızla hem altyapılardan elini ayağını çekiyor ve serbest piyasada yabancı yıldızlara yöneliyordu hem de kaliteli yerli sayısı azaldığı için de yetenekler cep yakıyordu. Bu zamanda yapılan yanlış hamleler başta Borussia Dortmund, Kaiserslautern, Hertha Berlin gibi asırlık çınarların 2000’lerin ortasında büyük maddi çıkmazlara girmesine neden oldu. Alman Futbol Federasyonu EURO 2000’deki galibiyetsiz ilk tur vedasının ardından Bundesliga ve Bundesliga 2 kulüplerini toplantıya çağırdı ve karar alındı. Kulüpler elini taşın altına koyacak ve

Alman Futbol altyapısı baştan yaratılacaktı. Formül bulunmuştu: Oyuncu fabrikası Ajax modeline Fransız dokunuşu ‘Clairefontaine’ (Fransızlar’ın Futbol Akademisi) eklenip Alman tarzı oluşturulacaktı. AKADEMİ ALMANYA Ve modern Alman Futbol Akademisi’nin temelleri atıldı. Proje basitti, federasyon 121 adet ‘yetenek merkezi’ kuracak buna ek olarak da tüm Bundesliga ve Bundesliga 2 takımları da 2’şer akademi hayata geçirecekti. 7-21 yaş arasında gençler, bu merkezlerde eğitim göreceklerdi. Her merkez 2 adet A Lisanslı antrenöre iş sahipliği yapacaktı. Bu eğitim merkezlerinde başta futbol olmak üzere Latince, İngilizce, Sosyal Bilgiler, Fen Bilimleri eğitimleri verilmesi planlan-

dı. Ancak tüm bunlar için maddi olanaklar gerekiyordu. Alman Futbol Federasyonu işin lojistik kısmını hallederken parasal kaynaklar için Bundesliga ve Bundesliga 2 takımları kayıtsız şartsız destek sözü vererek ellerini taşın altına soktular. ‘Yetenek merkezleri’nin her biri 15.3 milyon $’a mal olacaktı. Alman Federasyonu işin ‘Yetenek Merkezleri’ kısmını hallederken kulüpler de kendilerine düşen fedakarlığı yaptılar. Bu merkezlerde beden eğitimi kadar Sosyal ve Fen Bilimleri’ne de önem veriliyor. Akademiye alınanlardan profesyonelliğe açılan kapıdan geçebilenlerin sayısı %15 civarında olduğu için yatırımlar sırasında gençlerin eğitimi de bu sosyal proje kapsamına alınıyor. Gençlerin eğitimi için için 2001’den bu yana toplamda 20 bi-

nin üzerinde öğretmen akademilerde görev alırken federasyon ve kulüpler bu programa toplamda 1 milyar Euro’nun (1.3 milyar $) üzerinde yatırımda bulundular. Program, meyvelerini ilk olarak 2006’da vermeye başladı. Phillip Lahm, Bastian Schweinsteiger, Lukas Podolski, Per Mertesacker Almanya’nın 2006’daki Dünya Kupası kadrosunda önemli rol oynadılar. Şu anda Bundesliga’da forma giyen oyuncuların %55’i bu akademilerden mezun oyuncular. 2014 Dünya Kupası’nda ise kadrodaki 23 oyuncudan 19’u akademi mezunu. Akademiler oyuncular kadar teknik adamlar için de önemli bir kaynak. Bundesliga’da akademiden gelen tam 10 teknik director görev almakta. 80 farklı ülkeden gençlerin bulunduğu akademileri başarıya taşıyan en önemli etken ise her yaş grubuna ülke çapında verilen eğitimin aynı olması. Örnek olarak 7 yaşındaki tüm çocuklar Almanya çapında birebir aynı eğitimi alıyor. Durum her yaş grubu için de aynı. 12 yaşından 19 yaşına kadar toplam 282 akademiden 5900 gencin aktığı bir çeşmeden bahsediyoruz. Tamamı hem spor kültürü hem de genel kültür açısından eğitimli olan. Kupalar kazanılır veya kaybedilir o kısım önemli değil ancak ekol ve kültür oluşturmak bambaşka bir şey. Ve o yüzden de Almanya, Dünya Kupaları’nda üst üste 4. yarı finalini oynadığı Brezilya 2014’te şampiyonluğa ulaştı. Sporda sonuçta tek bir kazanan var. Ama kazanan kadar hakkıyla mücadele etme kültürünün sahibi Almanya da her daim kazananlar arasında… Bize ne mi oldu? Almanlar tarihte bir ilke imza atıp akademi mezunu gençlerin çoğunkluğunu oluşturduğu milli takımlarıyla üst üste 4 yarı finale imza atıp bunların ikisinde final oynayıp 1’ini kazanırken, biz de 6 turnuvanın 5’ini kaçırdık. Ama ne de olsa yarınlar bizim(!), şimdi Almanlar düşünsün!

Blog-not

Adnan Onaran twitter:@mamleba

Hayat tesadüfleri sever, Almanlar değil! TANRI Arjantin’e Maradona’yı, Messi’yi yollarken Almanlar ‘gık’ını çıkartmadı, Brezilya’ya Pele’yi ‘the’ Ronaldo’yu yollarken Almanlar yine sustu. Cristiano Ronaldo, Portekiz için vaftiz edildiğinde Almanlar yine bir şey demedi. Çünkü onlar biliyordu ki azim, planlama ve çalışkanlık onları hep başarıya götürecekti. Sanıyor musunuz ki tüm dünyada finans sektörü çökerken, Almanya’nın ayakta kalması, 2. Dünya Savaşı sonrasında vesayet altında ki tüm ülkenin o batıktan ayağa kalkması tesadüftü... Tabii ki değildi. Aşağıda Almanya’nın 2. Dünya Savaşı sonrasında katıldığı tüm Dünya Kupaları’nın CV’si. Böyle bir CV ile karşınıza gelen adaya muhtemelen şirketin anahtarını teslim edersiniz. ‘Sen nasıl1954 Şampiyon 1958 Yarı final sa bir yolunu bulur başarılı 1962 Çeyrek final olursun’ diyerek… Alman1966 Final ya Futbolun sade ama ruhu- 1970 Üçüncü 1974 Şampiyon nu kavrayan anlayışıyla son 1978 Çeyrek final 5 turnuvada (Avrupa Şampi- 1982 Final 1986 Final yonası ve Dünya Kupası) en 1990 Şampiyon az yarı final gördü. Yine de 1994 Çeyrek final Dünya üzerinde en fazla final 1998 Çeyrek final 2002 Final kaybetmiş bir futbol ülkesin- 2006 Üçüncü den bahsediyoruz. –Hiç bize 2010 Üçüncü 2014 Şampiyon göre değil-. 7 FİNAL KAYBETTİLER Almanya 7 kez Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası finali kaybetti. Ama onlar hiçbir zaman o finallere ‘kaybettik’ diyerek bakmadı, ya da ona takılıp kalmadılar. Bu performansı nasıl sürdürebiliriz ve yine bu seviyede nasıl ‘mücadele ederiz’in derdindeydiler. İşte o yüzden Pazar gecesi kazandıklarında sevinçleri de bir o kadar ölçülüydü. Sporun ruhuna hakimdiler. Her iki tarafta da sıkça bulunmuşlardı. ‘TEK ADAM’ YOK Yazının girişinde bahsettiğimiz gibi Almanya hiçbir zaman için ‘tek adam’ takımı olmadı. Belli ki tarihte ‘tek adam’ olmanın acısını öylesine bir yaşamışlar ki zihinlerinde ‘tek’ olma fikri artık canlanamıyor. Ama ‘biz’ olma duygusuyla kat edilen yol her defasında daha da anlamlı. Evet şampiyonluk uzatmada gelen 1 golle oldu ama oraya geliş şekli ve yolu, hak edilmişliğin gerçeğe bürünmüş haliydi. Brezilya 2014’teki performans en iyi Alman performansı değildi belki ama turnuvanın en iyisiydi. Şöyle ki Almanya DK2010’da ve EURO 2012’de bu turnuvadaki performansının çok üzerindeydi ama şampiyon olamamıştı. Ama onlar için ne fark eder ki! Gelelim sözün özüne; bize ne Almanya’nın kupasından diyenlere… Almanya’nın akademi sisteminden yetişip U-15’ten profesyonel seviyeye kadar yükselmiş tam 16 aktif Türk kökenli genç bulunmakta. Yani Almanya’nın başarısı bizi yakınen ilgilendirmekte… Mesut’un formsuz ama başrolde elde ettiği Dünya Kupası şampiyonluğunun ardından bu gençlerden en yeteneklilerinin elden kaçması sürpriz sayılmaz. Hali hazırda Emre Can, Samed Yeşil gibi üst düzey oyuncular seçim aşamasında. Çocukları olduktan sonra ayrılmış bir çift düşünün. Eşlerden biri Almanya’da kalmış diğeri de Türkiye’ye dönmüş ve çocuk Almanya’da kalmış. Bir yanda sana yıllarca emek harcayan tüm kaynaklarını sana kullanan anne ya da baba tarafı, diğer yanda ise uzakta olsan da seni seven ancak üzerinde hiç emeği olmayan diğer taraf. Ve Alman tarafında branşında dünyanın zirvesinde olma şansın hep var. Türk tarafında ise kim bilir ne bahanelerle aşağı edileceksin ve en kısa sürede yeteneklerin ve bilgin sorgulanacak ve başarıya ulaştığında ‘tesadüf’ damgasını yiyeceğin Türk tarafı diyor ki çok iyi eğitim aldın gel mesleğini –her neyse- burada icra et, ne de olsa “Sen Türk’sün”… Siz kimi seçerdiniz?

Dünya kupası kadar ilgi çeken gazeteciler NEW YORK - POSTA212

2

Jale Berahimi Costa Rika

014 Dünya Kupası’nın unutulmayacakları arasına, birbirinden güzel ve seksi gazeteciler de adını yazdırdı. Şilili çekici Jehendelyn Nunez, Dünya Kupası’nı anlatmak için ekrana çıktığında futbol fanatiklerinin maça konsantre olmaları bir hayli zor oldu. Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında fenomen olan Meksikalı TV muhabiri Vanessa Huppenkoten’in, Dünya Kupası’nın en popüler sarışın güzeli olarak hatırlanacağına hiç şüphe yok. Costa Rica’dan Jale Bera-

himi, seksi bikinisiyle hit olmayı başardı ve kolay kolay da unutulmayacak gibi görünüyor. Yine güzelleriyle efsane olan Meksika’dan Ines Sainz, gülüşü ve çekiciliğiyle futbol tutkunlarının aklını çeldi. Latin güzel Mariana Gonzalez, Brezilya sahillerindeki seksi bikinileriyle Dünya Kupası’nın favorileri arasında gösterildi. Gonzalez, Brezilya oyun dışı kalsa de destek vermeye devam etti. İngiliz gazeteci Kay Murray, ülkesi Dünya Kupası’nda devre dışı kalsa da İngiltere bayrağını sallamaya devam etti.

Vanessa Huppenkothen

Kay Murray

Mariana Gonzalez

Gal Ines Sainz

Meksika

İngiltere

Meksika

Meksika


Tatil

16 Temmuz 2014 Çarşamba

FİGEN ONUR YOLLARDA

Üzüm bağlarıyla bezenmiş bir ada Genelde yaz aylarında çok fazla kalabalık olmayan Bozcaada, deniz uçağı ulaşımının da olması nedeniyle, son yıllarda giderek daha popüler hale geldi

B

ağ bozumu denildiğinde aklıma hep Bozcaada gelir. Bozcaada; üzüm bağları arasındaki evleri, balık ve ev şarabıyla ünlüdür. Sokakları rengarenk begomviller, zakkum ve akşamsefaları... MOTOSİKLETLE ADA YOLCULUĞU Önce araba dedik, sonra motosiklet ile gitmeye karar verdik. Google Map’dan yol haritalarına bakıldı, internetten rezervasyonlar yapıldı. Ertesi sabah yola çıkacağız. Sabahın 6’sında güneş yavaşça yükselirken Her zamanki gibi bir şey unutarak daha motora binmeden üç beş kere eve girip çıkıp sonunda gaza basıyorum. Maslak buluşma noktamız. Tabii ki yine en son gelen benim. Son kontroller yapıldıktan sonra yola çıkıyoruz. Maslak’tan TEM’e giriyoruz ve Edirne tabelalarını takip etmeye başlıyoruz. Trafik fazla yoğun değil. Yaklaşık 1 saat sonra Tekirdağ çıkışına varıyoruz. Hava ısınmaya başlıyor. Midem açım diye çığlıklar atarken, sonunda kahvaltı molası veriyoruz. Deniz kenarında güzel bir kahvaltı. Her zaman söylerim iyi bir tatil, yolda başlar. Ardından yola devam. talkara-Keşan tabelalarını takip ederek Gelibolu’ya varmayı hedefliyoruz. Buradan Gelibolu-Lapseki feribotuna biniyoruz. Lapseki’den Geyikli’ye gidip, Bozcaada feribotuna yetişeceğiz. Yol çok güzel. Ama baştan karar verdik, yolda her şeyin resmini çekip vakit kaybetmek yok. Geyikli’den yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk yapıyoruz. Tertemiz deniz havasında yolculuğun ne kadar sürdüğünü bile anlayamadan karşıda ada gözüküyor. Feribottan inip yola devam edyoruz. Merkezin biraz dışında, üzüm bağlarının arasındaki pansiyonumuza varıp üzerimizi değiştirdikten sonra kendimizi derin sulara atıyoruz. BUNLARI MUTLAKA YAPIN ŞARAP: Bozcaada, adeta üzeri üzümle kaplı bir ada... Bol bol üzüm yiyip, ev şarabı tatmadan adadan ayrılmayın. BALIK: Adada her türlü lezzeti tadabileceğiniz restoranlar mevcut. Ama size tavsiyem Ege balıklarını tercih etmeniz. KÖY KAHVALTISI: Güneşte pişmiş reçel, ada otlarından yapılan omletler, tereyağ, peynir çeşitleri. Güne iyi başlamanın en iyi yolu.

Önce koyları gezip, ardından şarap fabrikalarında şarap tadımı yapın. Buraları da mutlaka ziyaret edin: Bozcaada Kalesi, Yeni Kale, Alaybey Camii, Ayazma, Ada’nın en yüksek noktası olan Göztepe, Bozcaada Müzesi. Bisiklet kiralayıp adayı gezebilirsiniz. Deniz sporlarını sevenler için de sahilde çeşitli aktiviteler mevcut. ADANIN TARİHİ Türkiye’nin üç büyük adasından biri olan Bozcaada’nın yüzölçümü 40 kilometrekare, Anakara’ya 6 kilometre uzaklıktadır. Türklerin adayla ilk bağlantısı, Aydınoğlu Umur Bey’in İzmir’i fethettikten sonra 1328’de 8 gemilik bir filosuyla Bizans yönetimindeki Bozcaada’ya gelerek yağmalaması oldu. Bu dönemde Venedik ve Cenevizliler, ticari faaliyetlerine yararlı olacağı düşüncesiyle adayı ele geçir-

Amerika’nın gözde plajları BANU ÖZTÜRK NEW YORK - POSTA212

B

ütün kış yaz tatilinin hayalini kurmakla geçirdik. Mavi bir deniz, ılık kumlar, hafif esen rüzgar yorgun geçen kışın bütün ağırlığını üstümüzden alacak. Ancak çok fazla seçenek var, karar vermesi zor. İşte seçiminizi kolaylaştıracak, size ilham verebilecek plajlar. LAGUNA BEACH, Kaliforniya: Yılda ortalama 3 milyon kişinin ziyaret ettiği Laguna Beach sakin, huzur dolu 10 kilometrelik sahil şeridine yayılan bir okyanus kasabasıdır. Laguna Beach’te eşsiz bir gün batımına şahitlik edebilir, ailenizle çok güzel bir tatil geçirebilirsiniz. CAPE MAY, New Jersey: New Jersey’nin güneyinde bulunan küçük, az nüfuslu bir tatil kasabasıdır. Cape May’de gece klüpleri, barlar ve hareketli aktiviteler yok, bunun yerine Victoria çağından kalma konaklar ve ünlü bir deniz feneri var. PANAMA CITY BEACH, Florida: 40 kilometre uzunluğundaki güzel okyanus kıyısına sahip, gençler ve aileler için çeşitli aktivitelerin bulunduğu, her yaştan insana hitap edebilecek harika bir şehir. Panama City Beach’te içinde yüzlerce hayvan ve bitki bulunan bir hayvanat bahçesi ve büyük su parkı bulunuyor, giderseniz mutlaka uğrayın. LA JOLLA COVE, Kaliforniya: La Jola Cove, mutlaka bir gün gitmeniz gereken sahillerden biri! Yüzmek ve dalmak için San Diego’nun en çok tercih edilen sahili. Ayrıca Kaliforniya’nın

soğuk okyanus suyuna inat ılık ve ekolojik olarak kornunan bir suyu var. Bu arada dünyanın en ünlü dalış sitesi de burada bulunmaktadır. SANIBEL ADASI, Florida: Amerika'nın en muhteşem sahillerine ev sahipliği yapan Florida’da bulunan Sanibel Adası adeta gizli kalmış bir cennet gibi. Sahilde yürüyüp, deniz kabukları toplayarak dingin bir akşamüstü geçirebilir, golf oynayarak stresinizi atabilirsiniz. Kesinlikle tazelenecek ve kendinizi daha dingin hissedeceksiniz. HONOLULU, Hawai: Honolulu, sanat müzeleri, bisiklet yolları ve dünyanın en güzel manzaralarına ev sahipliği yapan harika bir şehirdir. Özellikle Waikiki Plajı yumuşacık kumlara sahiptir ve sörf için mükemmeldir. Volkanik krater olan Diamond Head'in tepesine mutlaka çıkmanızı ve Lolani Sarayı, Ali'iolani Hale gibi tarihi yapıları gezmeniz önerilir.

mek için bir rekabet içine girdiler. 1377’de Bizans İmparatoru, askeri yardım karşılığında adayı Venedik’e verdi. Ancak, Ceneviz’in buna tepki göstermesi üzerine Venedik ile aralarında çatışma başladı ve yapılan anlaşma sonucu Venedikliler adayı boşalttı. Ada uzun süre boş kaldı. İspanyol seyyah Clavijo, 1403’te Bozcaada’ya geldiğinde üzüm bağları, meyve ağaçları, tavşanlar ve büyük bir kalenin yıkıntılarıyla karşılaştı, ancak yerleşik kimse bulamadı. Fatih Sultan Mehmet döneminde 1455 yılında Gökçeada (İmroz) ile birlikte fethedilen ada, Osmanlı donanmasının ikmal üssü olarak kullanıldı. Bunun üzerine Venedikliler adaya tekrar asker çıkardılar. 1464’te Mahmut Paşa, adayı tekrar Osmanlı topraklarına kattı. 16. yy’da Bozcaada, Piri Reis haritalarında şimdiki ismiyle belirdi.


Kültür Sanat & Etkinlikler

VİZYON

HAFTANIN FİLMLERİ

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Schiaparelli tekrar sahnelerde HALDUN AR

MAĞAN

Nurdan Yüzbaşıoğlu

nurdanusa@gmail.com

Cafe Fernando

Y HERCULES Radical Studio’nun klasik haline gelen, “Hercules: The Thracian Wars” çizgi romanından uyarlanan filmin başrollerinde Dwayne Johnson, Rufus Sewell, Joseph Fiennes, Rebecca Ferguson, Aksel Hennie ve John Hurt gibi birçok ünlü isim bulunuyor. Herkül 12 görevini tamamladıktan sonra Trakya kralı ve onun kızının da isteğiyle, acımazsız bir savaş lorduna karşı savaşmaya karar verir. Film Herkül’ün fantastik geçmişini çok kurcalamadan, daha gerçekçi bir yapıyla karşımıza çıkması bekleniyor. Vizyon Tarihi: 25 Temmuz 2014

LUCY

Mafya tarafından uyuşturucu kaçakçısı olarak çalışmaya zorlanan Lucy, kaza sonucu teslimatını yapacağı uyuşturucunun vücuduna nüfuz etmesiyle hayatı değişir. Normal bir insan, beyninin en fazla yüzde 10’unu kullanabilirken, kanına karışan ilaç sayesinde Lucy artan bir hızla beynini tam kapasiteyle kullanabilmeye başlar. Artık telekinezi, akıl okuma ve vücudundaki molekülleri kontrol edebilme gibi güçlere sahip olan Lucy intikamını almaya and içmiştir. Filmin yönetmenliğini Sevginin Gücü ve Beşinci Element gibi başarılı filmlere imza atmış Luc Besson üstlenirken, başrolde ise Scarlett Johanson ve Morgan Freeman yer alıyor. Vizyon Tarihi: 25 Temmuz 2014

GUARDIANS OF THE GALAXY

aklaşık 8 yıl önce duymuştum Cafe Fernando blogun adını ilk olarak. Yemek tarifleri kadar anlatım dili de çok başarılıydı Cenk Sönmezsoy’un. Bu müstesna kişiyi ilk yıllarında keşfetmiş olmak bile insanı gururlandırıyor ne hikmetse. Onu yıllar önce fark ettim diye neredeyse tarifleri birlikte hazırlamışız gibi bir haller geldi üstüme. Dünyaca ünlü, ödüllü yemek blogu Cafe Fernando’nun yazarı Cenk Sönmezsoy’un beklenen yemek kitabı ise nihayet çıktı. Meğer bana gelene kadar kimler kimler yolunu gözler dururmuş bu felsefi yemek kitabının. Blogla başladığı yemek macerasını şöyle tanımlıyor Cenk; “Blogumu bugüne kadar sadece boş vakitlerimde hazırlamış olsam da, artık Cafe Fernando’yu bir “hobi” olarak görmem mümkün değil. Yazıların arası açıldığı zamanlarda hissettiğim suçluluk duygusunun başka bir sebebi olabilir mi ki? Ya da, uçağa binerken aklıma ilk gelen şey bu uçak düşerse bloguma ne olacak ise, bu bir zamanlar hobi olarak başladığım Cafe Fernando’nun artık benim için bambaşka bir yerde olduğunun göstergesi değil midir?” “Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun”, Cenk Sönmezsoy’un öğrenciyken yurt mutfağında yaptığı domatesli makarnadan Dolce & Gabbana’ya özel tasarladığı Brownie Dantel Giyer’e kadar uzanan bir yemek hikâyesi. Sönmezsoy, yaptıklarıyla kısa sürede uluslararası başarı kazandı. New York Times ve Washington Post’ta çıkan haberleri, tarifleri ve fotoğraflarıyla yemek ekine kapak olduğu San Francisco Chronicle makalesi takip etti. Derken blogu Cafe Fernando, Times Gazetesi tarafından “Dünyanın En İyi 50 Yemek Blogu”ndan biri olarak gösterildi. Bu başarıyı, Amerikan yemek dergisi Saveur’ün düzenlediği blog ödüllerinde üç sene arka arkaya 40 bin blog arasından sıyrılarak kazandığı “En İyi

Seyahat Blogu”, efsane restoran Chez Panisse hakkında yazdığı yazısıyla “En İyi Yemek Yazısı” ve Dolce & Gabbana için tasarladığı brownieyle “En İyi Özgün Tatlı Tarifi” ödülleri takip etti. Dünyanın farklı ülkelerinde 250 binden fazla okuru olan Cafe Fernando blogunun yazarı ve fotoğrafçısı Cenk Sönmezsoy, kitabı için 4 yıldan uzun bir süre çalıştı. Tariflerin hepsi sayısız deneme sonucunda geliştirildi ve farklı mutfak deneyimlerine sahip bir grup gönüllü tarafından denendi. Kitap, iletilen yorumlar ışığında şekillenen kurabiye, kek, pasta, tart, ekmek, dondurma ve reçel gibi 100’ü aşkın tatlı ve hamur işi tarifinden oluşuyor. Deneyenlerin kafalarında en ufak bir soru işareti olmadan ilerleyebilmeleri ve fotoğraflarda gördükleriyle birebir aynı sonucu almaları için tüm püf noktalarıyla anlatılan tariflere, kimi zaman ortaya çıkış hikayelerinin anlatıldığı, kimi zaman da kendi damak tadınıza göre nasıl şekillendirebileceğinizi anlatan yazılar eşlik ediyor. “Kek kalıbı alırken nelere dikkat etmek gerekir?”, “Hangi tart hamuru için hangi kalıp uygundur?”, “Keklerin düzgün kabarması için ne yapmak gerekir?”, “2 kilo elma, kendisi 1 küsur kilo olan keke nasıl sığar?”, “Alelade görünen bir pastayı 10 dakikada Paris’teki bir pastanenin vitrininden fırlamış hale nasıl getirirsiniz? Getirdikten sonra kesmeye nasıl kıyarsınız? Haydi kıydınız; jilet gibi kesilmiş dilimler nasıl elde edersiniz?” gibi soruların yanıtları ve çok daha fazlasını bulacağınız kitapta, 250’ye yakın fotoğraf bulunuyor. Ayrıca tariflerde kullanılan ölçülerin, malzemelerin, tekniklerin ve ekipmanın derinlemesine incelendiği bölümler de yer alıyor. (Tanıtım Bülteninden) Kitap oldukça kapsamlı, tam bir “caffe table” kitabı. “Aldım ve bir solukta okudum” dersem yalan söylemiş olurum, aldım ama henüz okuyamadım. İnşallah bugünlerde kapanacağım üstüne.

Sürrealizmi modayla birleştiren yegane isimlerden birisi olan zamanın tasarım devrimcisi Elsa Schiaparelli artık rahat uyuyacak. 1954’den beri sessizliğe gömülen markası Schiaparelli gözlerini açtı. Giysi sanatçısı olarak da nitelendirilen modacı 30’lu 40’lı yıllarda moda dünyasını kökünden sarsan hareketler yapmıştı. 1890’da Roma’da gayet nüfuslu, kültürlü, akıllı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Aslen felsefe okumuş, genç yaşta bir kontla evlenmiş. New York’a yerleşip felsefe dersleri verirken kocasının onu terk etmesi üzerine pılı pırtını toplayıp kızıyla Paris’e yerleşmiş ve modayla ilgilenmeye başlamış. New York’da edindiği çevresinin yardımıyla burada dönemin çoğu sanatçısıyla tanışma fırsatı bulmuş. 1928’de ilk dükkanını Rue De La Paix’de açmış. Temalı defileleri düzenleyen ilk modacı olan, sürrealizmi modaya sokmaya çalışan, o güne kadar hiçbir modacının aklına gelmeyen farklı yaklaşımıyla, o dönemin diğer tasarımcısı Coco Chanel’i kızdıran Elsa Schiaparelli’nin tasarımları ve hayatıyla ilgili belgeler Paris Moda Müzesi’nde sergileniyor. Elsa Schiaparelli “Moda asla bir eteğin boyunun uzaması veya kısalmasından doğmaz. Küçük olaylar, trendler ve hatta politikadan doğar” sözleriyle modaya ne kadar geniş bir pencereden baktığını göstermişti. Elsa’nın moda hakkındaki önerileri: 1. Kendini tanı. 2. Renk körü olma.

Deepa Gurnani Saç deyip geçmeyin, hele saç aksesuarı deyip hiç geçmeyin. Son yıllarda saçlarımızı birer prenses saçına dönüştüren aksesuarlar çok moda oldu. Bunların içinde ise Deepa Gurnani Saç Bantları çok popüler. Tüm Hollywood starları neredeyse sözleşmiş gibi bu markanın saç aksesuarlarını kullanıyor. Çoğunlukla kristal taşlarla üretilmiş ve el yapımı olmalarından ötürü her parça çok değerli. Deepa Gurnani ve eşi Jay Lakhani‘nin birlikte kurdukları markada takı ve clutch gibi aksesuarları bulmak da mümkün.

Manhattan’ın karizmatik restoranı Bu hafta Chelsea’nin en farklı ve karizmatik konseptine sahip restoranlarından biri olan Buddakan’ı sizler için yakından inceleyeceğiz SONER MEZGİZÇİ NEW YORK - POSTA212

B

Marvel’in “Guardians of the Galaxy” adlı çizgi romanından uyarlanan filmde, Peter Quill isimli insan, küçük yaşta uzaydaki yaşamdan haberdar olur. Quill uzayda, “Star-Lord” takma ismiyle, hırsız olarak kendine küçük çaplı bir ün yapar. Ronin adlı uzaylının istediği küreyi çaldığında ise hedef tahtası haline gelir. Ronin’den kaçınmak için, istemeden de olsa kendisini geçimsiz bir ekibin içinde bulur. Sonradan kürenin gerçek gücünün farkına vardıklarında onun kötü ellere geçmemesi için ekibiyle beraber ne gerekiyorsa yapacaklardır. Vizyon Tarihi: 1 Ağustos 2014

3. Elbiselerini seçerken yanında asla bir kadın olmasın. 4. Az şey al ama ucuz şey alma. 5. Elbiseyi vücuduna uydurma, ona vücudunu uydur. 6. Bildiğin yerden alışveriş yap. 7. Ve en önemlisi terzi faturalarını zamanında öde… Böyle bir kadının yarattığı markayı devam ettirebilmek buna cesaret etmek herkesin harcı değildi elbette. Uzun bir bekleyişten sonra, İtalyan moda yatırımcısı Diego Della Vallenin yedi yıl önce satın aldığı Schiaparelli Modaevi’nin yeni tasarımcısının 2008’den itibaren Rochasyı hayata döndüren Marco Zanini olduğu duyuruldu. İki sezondur markayı başarıyla devam ettiren Marco son defilesinde herkesten tam not almayı başardı. Suzy Menkes Vogue’daki köşesinde Paris Couture Haftası’ndaki Schiaparelli defilesini; “Bütün kurallara aykırı tasarımlardı sergilenen, narin bedenlerde aşırı geniş omuzlar, samur ya da tilki kürküyle şişirilmiş kollar, itici hayvan desenleri, mesela güveler, fareler ya da sincaplar, bedeni saran ipek elbiselerde hiç de uygun olmayan renklerle birlikte kullanılmış parlak pembe kadifeler. Bu, Marco Zanini tarafından yeniden canlandırılan Elsa Schiaparelli koleksiyonu, otuzlu ve kırklı yılların kadınlarına feminist bir bakış” diye tanımladı. Moda severlere yakından takip etmelerini öneririm.

uddakan, Asya mutfağının en kışkırtıcı yemeklerine sahip olan Çin mutfağı üzerine kurulan tarzını Fransız tekniği ve malzemeleriyle çok güzel bir şekilde harmanlayarak Manhattan’daki binlerce restoran arasından kolayca sıyrılmış durumda. Buddakan’ı rakiplerinden farklı kılan özelliklerinden biri de, genelde restoranların belli bir yemek konseptiyle hizmet verdiğini düşünürsek Buddakan’da hem deniz ürünleri hem de et çeşitleriyle dolu geniş bir menü misafirleri için hazırlanmış. DEKORASYONU İZ BIRAKIYOR Birbirinden farklı konseptte hazırlanmış yemek odalarının bulunduğu Buddakan en az yemekleri kadar dekorasyonu ile de Manhattan’da derin bir iz bıraktığını da belirtmemizde fayda var. Gerek yemek menüsü gerek işe antik modern konsepti ile New Yorkerlar’ın başını döndüren restoran bu sıralarda New Yorklu profesyonellerin en favori restoranlarının başında geliyor. Zaman zaman sadece bir şey-

ler içmek isteyenlerin de ziyaret ettiği Buddakan’ın Lounge’ı ise sürekli gülen bir yüzle size hizmet veren ekibiyle beraber kendine özgün eşsiz bir ambiyans yaratmış durumda. ASYA MUTFAĞI AĞIRLIKTA Yalnız sizi şu konuda uyaralım Buddakan’a gittiğinizde China Town’daki mütevazı restoranlardaki Çin yemeklerini bulmanız biraz zor. Restoranın konsepti her ne kadar Çin mutfağı gibi gözükse de menünün büyük bir çoğunluğunu Asya mutfağının

önde gelen yemeklerinden oluştuğunu belirtelim. Ayrıca restoranlardaki fiyatlar da aynı kalitedeki diğer restoranlarla kıyaslandığında gayet uygun olarak fiyatlandırılmış durumda. Kısacası Buddakan’da hafta sonu güzel bir akşam yemeği yemeniz için bütün ayrıntılar düşünülmüş. Eğer sizde hafta sonu programınız Chelsea’de geçirmek istiyorsanız Buddakan’a uğramadan geçmeyin. Adres: 75 9th Avenue , New York, NY 10011, At W 15th and W 16th in Chelsea


Ithaa Undersea

Sublimotion

IBIZA

Su altındaki bu eşsiz restoranın doğal manzarası büyülemeye yetiyor. İnci anlamına gelen Ithaa, Rangali Adası’nda suyun 5 metre altında yapılmış olan ilk denizaltı restoranı. Avrupa mutfağından yemeklerin sunulduğu restoranda, içecek ve bahşiş hariç kişi başı 320 dolar hesap ödeniyor. Öğle yemeğinde gelmesine izin verilen çocuklar, akşam yemeğinde restorana alınmıyor. Ayrıca, restoranda “şık” giyinmek gerekiyor.

Dünyanın en pahalı restoranının iki Michelin yıldızlı İspanyol şefi Paco Rancero’nun, “radikal bir şekilde farklı” diye tanımladığı restoran, Playa de Bossa Hard Rock Hotel’de misafirlerini ağırlıyor. En fazla 12 kişinin yemek yiyebildiği bu restoranda, 20 çeşitten oluşan eşsiz yemek macerası için kişi başı ödemeniz gereken hesap 2 bin dolar. Sublimotion; teknoji, psikoloji, tasarım ve tabii ki birinci sınıf yemekleri bir araya getiriyor. Yediğiniz yemeğin konseptine uygun olarak restoranın sıcaklığı, kokusu, ışığı ve hatta çalınan müzik bile değişiyor. Sublimotion, yediğiniz yemeği her duyunuzla hissedeceğinizin garantisini veriyor.

MALDİVLER

Restaurant Le meurice Ünlü Fransız şef Alain Ducasse’nin restoranının, dünyanın en pahalı üçüncü restoranı olmasına şaşırmamak gerekiyor. Kristal avizelerle bezenen restoranda yemek yiyen bir kişi, 524 dolar ödeyerek masadan kalkıyor ve bu fiyata içecekler dahil değil. www.posta212.com

16 Temmuz 2014 Çarşamba

• YIL 2 • SAYI 61

PARİS

SADECE BİR TABAK YEMEK İÇECEKLER HARİÇ İKİ BİN DOLAR

Dünyanın en pahalı 10 RESTORANI

Aragawa

TOKYO

Bir akşam yemeği için kaç doları gözden çıkarırsınız? Eğer dünyanın en pahalı restoranında yemek yemek isterseniz kişi başı ödeyeceğiniz hesap, içecekler hariç tam 2 bin dolar

AYSEL TAPAN

İSTANBUL - POSTA212

K

imileri bir dolarlık bir dilim pizza ile mutlu olurken kimileri, lüks restoranlarda yüzlerce hatta binlerce doları gözden çıkarıyor. Sadece önceden rezervasyon yaptırılarak gidilen dünyanın en pahalı

restoranları, hem gidenleri hem de gidemeyenleri hayretler içinde bırakıyor. Bu restoranların bazıları lezzetli yemekleriyle, bazıları sıradışı dekoruyla, bazıları ise manzarasıyla dikkat çekiyor. İşte The Richest internet sitesinin hazırladığı listeye göre aralarında New York’tan bir restoranın da bulunduğu dünyanın en pahalı 10 restoranı:

Restaurant Crissier

Forbes dergisi tarafından 2006 yılında dünyanın en pahalı restoranı seçilen Aragawa, hala dünyanın en üst sıralarında bulunan beş restoran arasında yer alıyor. Sadece 22 kişinin ağırlandığı restoranda, kişi başı ödenen hesap, içecekler hariç 341 dolar. Restoranın ünü ise dünyanın en iyi bifteğini yapmasından geliyor. 28 ayda doğal ortamlarda büyütülen Sanda ineklerinin etleri servis ediliyor.

İSVİÇRE

Üç Michelin yıldızlı bu restoran, efsane şeflerle yaklaşık 40 yıldır lüks bir hizmet veriyor. Eski mimarisi ile etkileyen restoranın şefi Benoit Violier, 2013 yılında İsviçre’nin en iyi şefi seçildi. Bu restorandaki sabit menü ise yine içecekler hariç 415 dolar.

Beige LONDRA

Gorbon Ramsay

Tokyo’nun Ginza bölgesindeki Chanel binasının en tepesinde bulunan bu restoran, listenin üçüncü sırasında bulunan Le Mercuri restorantın sahibi ünlü Şef Alain Ducasse’a ait. Ducasse’nin restoranları, yemek okulu, yemek kitapları ve danışmanlık hizmetlerinin toplam geliri 2002 yılında 15 milyon doTOKYO lardı. Ducasse’in gelirinin şimdi ne kadar olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Beige’de kişi başı ödenen hesap 259 dolar.

Dünyanın ünlü şeflerinden biri olan Gordon Ramsay, restoran sahibi ve televizyon figürü. Popüler Ramsay’s Kitchen Nightmares ya da Hell’s Kitchen şov programlarından tanıdığınız Ramsay’in restoranı, Chelsea’de ve üç Michelin yıldıza sahip. Bu ünlü restoranda da içkiler hariç ödemeniz gereken hesap 355 dolar.

PARİS

Le Pre Catelan Paris Bolis de Boulogne Parkı’nın kalbinde bulunan bu gözde restoranda yemekler 85 dolardan, tatlılar 43 dolardan başlıyor. Fakat, bazı menüler 130 dolar, yedi çeşitten oluşan özel yemek ise 255 dolar. Yaz indirimi yapan restoranda beş çeşit yemekten oluşan menü ise (sadece!) 199 dolar. NEW YORK

KYOTO

Masa New York Time Warner Center’da bulunan Masa restoranda Şef Masa Takayama, yemek yiyenlere üç saatliğine rahat giyinmelerini tavsiye ediyor. Sabit bir menünün olmadığı üç Michelin yıldızlı restoranda, her sushi ayrı bir sanat eseri. Restoranın atmosferi ise son derece rahat. Masa restoranda bir akşam yemeği, vergi ve bahşiş dahil kişi başı 350 dolara mal oluyor.

Misoguigawa

Fransız yemekleriyle Japon kültürünün birleştirildiği bu restoran, 1981’den beri hizmet veriyor. Restoranda, sekiz çeşitten oluşan bir yemek için kişi başı ödenen hesap ise 162 dolar. Eğer daha özel bir deneyim yaşamak istiyorsanız 270 dolar ödemeniz gerekiyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.