Posta212 - SAYI 61

Page 1

Seçim otobüsü ABD yollarında ■ Cumhur-

başkanlığı seçimlerinde yaz tatili nedeniyle katılımın düşük olacağı endişesi yaygınlaştı. Duruma Türk Amerikan Gezi Parkı Platformu el koydu.

sayfa

8

New Yorklu yasa dışı göçmenlere müjde! sayfa

2

■ New York

Belediye Başkanı Bill de Blasio, aralarında binlerce Türk’ün de olduğu yasa dışı göçmenlere kimlik kartı verilmesine ilişkin yasayı sonunda imzaladı.

Oy hırsızlığına karşı şişme yatak 9

sayfa

■ Geçtiğimiz hafta manşetten verdiğimiz

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ

www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 61

16 Temmuz 2014 Çarşamba

“Oylar Koltukta Uçacak” haberimiz büyük yankı uyandırdı. Partiler harekete geçti.

Türk çifti ‘Bomba ihbarı’ TUTUKLATTI Aslı ve Melih Dinçer çifti, East Hampton’daki Musevi merkezine ve FBI’ya ‘bombalı saldırı’ ihbarı yaptı. Çift terör suçlamasıyla JFK Havaalanı’nda tutuklandı. Mahkemeye çıkarılan çift 50 bin dolar kefaleti ödeyemeyince cezaevine konuldu Türkmenler’in son umudu Obama

sayfa

13

sayfa

4

Akraba çocuklarının işi artık çok zor ■ ABD vatandaşları akrabaları için Green Card başvurusunda bulunabiliyor. Hukukçular bundan çocukların yararlanamayacağını söylüyor.

TAMA Türk doktorlar için hedef büyüttü

Dünya Bankası’ndan

Türkiye’ye üç öneri

sayfa

3

sayfa

7

sayfa

13

2

Raiser, Türkiye ekonomisini arkadaşımız İlhan Tanır’a değerlendirdi ve önerilerini anlattı.

10

sayfa

sayfa

■ Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin

sayfa

Türkmenler çadır teklifini geri çevirdi

En sıcak yıl

4

Büyükelçi Kılıç’tan 2015 için uyarı ■ Washington Büyükelçisi, 2015’in önemine dikkat çekti ve Ermeni Diasporasına karşı Türk toplumunu aktif çalışmaya davet etti.

Atlantic City’nin ünlü kumarhanesi zorda

sayfa

7

sayfa

14 sayfa

6

ABD bütçe açığını hızla kapatıyor ■ Amerika’nın kâbusu haline gelen bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 28 azalarak 2009’dan bu yana ilk kez en düşük seviyeye indi.

Yoksul bölgelerde nüfus patladı

sayfa

14

Ölmeseydi Türk dostu ABD Başkanı olmuştu

FBI, Müslümanlar’a taktı bir kere!

■ Arkadaşımız Daphne Barak, ölümünün 15. yılında John F. Kennedy Jr.’ın gizemli kişiliğini ve Türkiye’de geçirdiği balayının detaylarını açıklıyor.

3

■ FBI’nın ABD vatandaşı Müslümanları adım adım izlediği ortaya çıktı.

Türk dostu yazar öldü ■ ”Atatürk: Modern Tür-

sayfa

12

sayfa

sayfa

kiye’nin Kurucusu” kitabının ünlü yazarı Andrew Mango hayatını kaybetti.

6

Türk Hava Yolları dünyayı uçuruyor ■ THY’nin geçtiğimiz yıl 48,3 milyon olan

yolcu sayısını bu yıl yüzde 24 artırması bekleniyor. Hedef 60 milyon yolcuya ulaşmak.

Yunan Mahallesi’nin Türk sakinleri

sayfa

15


Toplum

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

Yurt dışı oyları neyi değiştirecek ? CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi için yüzde 6 yaklaşık 3 milyon seçmenin oy kullanabilmesi bütün partileri harekete geçirdi. Türkiye’de oy kullanma oranı ve oyların dağılımı az çok belli. Ancak yurt dışından gelecek oylar süprizler yaratabilir. Yurt dışında sadece gurbetçilerin yaşadığını düşünenler yanılırlar. Beyin göçü, yatırımcı işadamları, öğrenciler ve yeni nesilin oy dağılımı henüz belli değil. İşte bu nedenle Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi, muhafazakarları ılımlı reklam politikasına itti. Atatürkçü, yenilikçi, vizyon sahibi olmak çoğunluğun oyunu almak için onemli bir makyaj. Yurt dışındakilerin bu yöndeki rengi de belli olacak. Tabii tüm bunlar eğer herkes oy kullanırsa. Ancak beklendiği gibi yurt dışından istenilen oy gelmeyecek. Çünkü yeterli katılım olmayacak. Sadece Amerika’da 250-300 bin seçmenin varlığından bahsedilirken yaklaşık 80-90 bin kişinin oy kullanacağının açıklanması ürkütücü. Sizce kayıt yaptıranların kaçı oy kullanmaya gidebilecek? Şöyle özetleyeyim; Amerika büyük bir kıta, Türkiye’den 12 kat daha büyük bir alana sahip. Oy kullanmak için seçmenler saatlerce yol gidecek, gelecek. Üstelik konsolosluktan oy kullanmak için randevu alacak. Amerikan yaşamının verdiği rahatlık düşünülürse Türkler bu durumda oy kullanmaya zor gider. Aynı şeyi Avrupa ve diğer bölgelerde de göreceğiz. Oralarda vatandaşların yeterince bilgi edinmemesi, tatilde olmaları nedeniyle oy kullanma oranı beklenilenin altında kalacak. Oyuna sahip çıkanlar yine, onu-bunu-şunu beğenmeyip köşesine çekilenler, oy kullanmayı reddedenler, oy kullanmak yerine plaja giden, sosyal platformlarda vakit öldürenler olmayacak. Herşeye rağmen, ahiret vazifesini yaptığını düşünenler sandığa gidecek ve Türkiye’nin kaderini belirleyecek.

New Yorklu yasa dışı göçmenler yaşadı New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, aralarında binlerce Türk’ün de olduğu yasa dışı göçmenlere kimlik kartı verilmesine ilişkin yasayı imzaladı. 2015’in ocak ayında yürürlüğe girecek olan yasadan 500 bin kaçak göçmen yararlanacak Smith, kartların bankalar tarafından kabul edilebilmesi için yasanın, federal dolandırıcılık ve terör önleme kriterlerine uyması gerektiğini söyledi. Yani banka hesabı için başvuran ve ABD vatandaşı olmayan kişilerin vergi numarası, kendi ülkesine ait kimlik kartı ya da pasaport numarası sunması gerektiğini belirtti. Smith, banka temsilcilerinin, Blasio yönetimiyle buluştuğunu ve kriterlere uyulması için tüm çabaların devam ettiğini açıkladı.

KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212

N

ew York’ta Amerikan tarihinde bu güne kadar görülmemiş bir göçmenlik yasası Belediye Başkanı Bill de Balasio tarafından imzalandı. 2015 yılında hayata geçirilmesi planlanan bu kimlik kartına sahip olmak için çok az bürokratik işlem gerekecek. New Haven, Los Angeles, San Francisco ve Oakland, Kaliforniya gibi şehirler de kaçak göçmenler için benzer çalışmalar yapmışlardı. Başkan Blasio, tasarıyı imzalarken kimlikleri olmayan yarım milyon yasa dışı göçmenin büyük zorluklar çektiğini ve çıkarılacak bu kartla, yasa dışı göçmenlerin, evsizlerin, ve cinsiyet değiştirmiş kişilerin, halk kütüphaneleri, okullar ve diğer birçok şehir servisinden rahatlıkla yararlanmalarını sağlayacağını söyledi.

NEW YORK ÖNCÜ OLACAK Obama hükümetine göçmenlik sorunlarıyla ilgili güven olmadığı belirten Blasio, New York’un,

gelecekte yapılacak reformlar için büyük bir umut ışığı olacağını belirtti. Bu büyüklükte bir yasanın çıkarılması bazı sorunları da beraberinde getireceği bir gerçek. Banka hesabı açabilme hakkı da

bunun başında geliyor. Şu anda yetkililer, kart sahiplerinin büyük bankalarda hesap açabilmeleri için görüşmelerin devam ettiğini belirttiler. Bu şekilde banka hesabı açamadıkları için yanlarında

büyük miktarlarda para taşıyan yasa dışı göçmenlerin, suçlular tarafından hedef haline gelmesinin önüne geçilmesi planlanıyor. New York Bankacılar Birliği CEO’su ve Başkanı Michael

Büyükelçi Kılıç’tan 2015 öncesi uyarı Türkiye’nin Washington’daki çiçeği burnunda büyükelçisi Serdar Kılıç, TürkAmerikan toplumunu 2015 öncesi birlik olmaya ve aktif çalışmaya davet etti NEW YORK - POSTA212

Yemin töreninde Türk rüzgârı esti (NEW JERSEY POSTA212) Yeni Paterson Belediye Başkanı Jose Torres, yemin töreni galasında Türk rüzgarı esti. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Atilla Pak, TADF eski Başkanı ve Yurt dışı Türkler Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi Ali Çınar, Paterson Türk Amerikan Derneği Başkanı Derya Taşkın, TADF Başkan Yardımcıları Ali Rıza Doğan, Kadir Taşkın, Hüseyin Bayram ve Paterson’daki dernek temsilcileri yemin töreni galasına katılıp, Paterson Belediye Başkanı’na destek verdiler. Başkan Torres de Türk toplumunun verdiği destekten dolayı teşekkür dileklerini iletip, ‘Sizlere kapım her zaman açık olacak’ dedi.

Büyükelçi Çevik’ten basına iftar yemeği (NEW YORK – POSTA212) New York Basın Müşavirliği tarafından düzenlenen iftar yemeğinde, BM Türkiye Daimi Temsilcisi Halit Çevik, New York’ta görev yapan basın mensuplarıyla Turkish Kitchen Restoran’da verilen yemekte buluştu. Yaklaşık 20 kişiden oluşan basın mensubunun katıldığı yemeğe, aynı zamanda BM Daimi Temsilci Yardımcısı Levent Eler ve New York Başkonsolosu Levent Bilgen de katıldı. Büyükelçi Çevik, basın mensuplarıyla sohbet ederek temsilciliğin Birleşmiş Milletler’deki çalışmaları hakkında bilgi verdi.

W

ashington’daki görevine daha birkaç ay önce başlayan Büyükelçi Serdar Kılıç, Türk-Amerikan toplumuna yaptığı konuşmada, 2015 yılının öneminden bahsetti ve Ermeni Diasporasına karşı toplumu daha aktif bir şekilde çalışmaya davet etti. Türkiye Büyükelçisisi Kılıç: “Amerika’da 2015’te karşı karşıya olduğumuz ciddi bir sıkıntı var. Gelin birlikte

çaba gösterelim, el ele verelim. Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik böyle kabul edilemez, atalarımıza yakıştırılamaz bir suç varken, bunu kabul etmeyelim, bunun karşısında birlikte atalarımıza yakıştırılamaz bir suç varken, bunu kabul etmeyelim, bunun karşısında birlikte duralım” çağrısı yaptı. CEMAATE BOYKOT VAR Diğer taraftan, Büyükelçilikte hem Büyükelçi hem de konuklar Türk-Amerikan toplumuna birlik çağrısı yapar-

ken, Washington’da son zamanlarda en güçlü Türk lobisi olarak bilinen Gülen Hareketi’ne yakın isimlerin, bu programa davet edilmediği görüldü. Büyükelçiliğin programlarına bir süredir Gülen Cemaati’ne yakın kurumların temsilcileri davet edilmiyor. POSTA212’ye konuşan bazı kaynaklar, cemaatin bu dönemde Büyükelçilik tarafından boykota uğradığını ifade ediyor.

BANKADA HESAP AÇMA HAKKI Geçen ay, New York Sivil Haklar Birliği, yasanın Şehir Konseyi’nden geçen son halini, göçmenlerin bilgilerini ifşa etme olasılığı sebebiyle reddetmişti. Birliğin yöneticilerinden Donna Lieberman, yasanın büyük getirileri olmasının yanında, göçmenlerin hakları ve bilgileriyle oynanan bir kumar olacağını söylemişti. Endişe edilen bir diğer konuda kaçak göçmenlere verilen hakların, New York vatandaşlarının güvenliklerinin riske atacağı yönünde oldu.


Güncel &Toplum

16 Temmuz 2014 Çarşamba

İntikamın bedeli ağır oldu Aslı ve Melih Dinçer, New York’un ünlü sayfiye merkezi East Hampton'daki bir Musevi merkezine ve FBI’a bomba ihbarı mesajları gönderdikleri için gözaltına alındı. Terör suçuyla yargılanan çift, 50 bin dolar kefalet parasını ödeyemeyince cezaevine konuldu

Türk çift tutuklandı

KUNTER AKIRMAK NEW YORK - POSTA212

D

inçer çifti boşanmalarının ardından, 1 Mayıs’ta Türkiye'ye döndüler. Türkiye'deyken New York’un gözde sayfiye merkezi East Hampton'da bulunan Musevi merkezine, 28 Mayıs, 3 Haziran ve 8 Temmuz’da üç e-posta göndererek, Ramazan ayında ismi açıklanmayan bir şahsın sinagoga bombalı saldırı düzenleyeceğini iddia etti. Benzer e-postalardan aynı zamanda FBI'a da gönderdikleri ortaya çıkan çift, güvenlik güçleri tarafından aranmaya başlandı. Çift, geçtiğimiz hafta cuma günü İstanbul’dan New York'a döndü. Ancak çift hiç beklemedikleri bir sürpriz ile karşılaştı. Uzun bir süredir çiftin peşinde olan FBI ajanları çifti New York JFK Havaalanı’nda göz altına aldı. Yapılan sorgu sırasında e-postaları gönderdiklerini kabul eden çift, bombayı patlatacağını iddia ettikleri kişiden intikam almak için tehdit mesajları yolladıklarını söylediler. Mahkeme karşısına çıkan çift, birinci dereceden sahte ihbar yapmak, komplo kurmak ve tehditte bulunmak suçlarından East Hamton

Mahkemesi’ne sevk edildi. Türk çift, mahkemede suçlamaları kabul et-

mediler. Hakim her ikisi için de 50 bin dolarlık kefalet ücreti koydu. Çift uzun süredir işsiz olduğu için kefaleti ödeyemedi. Çifti temsil eden avukat Andrew Wolt, konu hakkında açıklama yapmayı reddetti. Ayrıca çiftin Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Bürosu tarafından da gözetim altında tutulması için bildiri olduğu ve aksi belirtilene kadar gözetim altında tutulacağı belirtildi. Çift 20 Ağustos'ta düzenlenecek olan bir sonraki mahkemeye kadar Suffolk Bölge Hapishanesi’nde tutulacak. Sinagog yetkilileri, çifti hiç görmediklerini ve Sinagog ile hiçbir bir bağlantıları olmadığını açıkladı.

Ünlü yazar hayatını kaybetti "Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu" kitabının ünlü yazarı Türk dostu Andrew Mango hayatını kaybetti. Mango’nun ölümü ABD’li Türkler’i yasa boğdu NEW YORK - POSTA212

T

ürk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), ünlü İngiliz yazar ve Londra Üniversitesi hocalarından Andrew Mango’nun yasını tutuyor. Andrew Mango en çok, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk hakkında yazdığı, “Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu” adlı eseriyle tanınırdı. 20’li yaşlarında Ankara’ya taşınarak, İngiliz Büyükelçiliği’nde basın sözcüsü olarak çalışmaya başladı. İngiltere’ye 1947 yılında taşındıktan sonra BBC’ye katılarak 1986 yılına kadar orada çalıştı. Mango’nun yazdığı diğer kitaplar arasında, “From the Sultan to Atatürk -Turkey” (2009), “Turkey and the War on Terrorism” (2005), “The Turks Today” (2004), “Atatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey” (1999), “Turkey: The Challenge of a New Role” (1994),

“Discovering Turkey” (1971) and “Turkey” (1968), bulunmaktadır. ANDREW MANGO KİMDİR İstanbul’da 1926’da doğan ve İngiliz-Rus kökenli varlıklı bir ailenin üç oğlundan biri olan İngiliz yazar, 1947’de öğrenciyken katıldığı BBC’de on dört yıl boyunca Türkçe Yayınlar Bölümü’nün yöneticiliğini yaptı. İstanbul İngiliz Erkek Okulu (English High School For Boys) mezunu

olan Mango, yüksek öğrenimini Londra’daki School of Oriental Studies de Farsça ve Arapça öğrenerek yaptı. Büyük İskender olayının İslamiyet içinde yer alan biçimleri üzerine yaptığı araştırmayla doktorasını verdi. BBC’den Güney Avrupa ve Fransızca Yayınlar müdürüyken 1986’da emekliye ayrılan Mango, o günden bu yana bütün çalışmalarını Türkiye’yle ilgili konularda araştırmalara ayırıyordu. Sık sık Türkiye’yi ziyaret eden Andrew Mango’nun, Türkiye’yle ilgili ilk yazısı 1957’de Political Quarterly dergisinde yayınlandı. Turkey ve Discovering Turkey adlı tanıtıcı çalışmalarını Turkey: The Challenge of a New Role (1994) adlı kitabı izledi. Türkçe, Atatürk (Modern Türkiye’nin Kurucusu) 2000’de yayımlandı. Mango, Bizans tarih, sanat ve mimarisi hakkında uzman olan Cyril Mango’nun kardeşiydi.

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

Kırşehirli Tekiner gerçekten sıfırdan milyoner oldu MANHATTAN’IN Birinci ile Beşinci Cadde’leri arası 70’inciden 110’uncu sokağa uzanan mahalle halk arasında ‘’Germantown’’diye anılır. New York’a gelişimde bu mahallede uzun zaman yaşadım. Alman, Polonya, Macar kökenlilerin Avrupa’daki harplere karışmamak için Amerika’ya göçlerinde Alman mahallesi (Germantown) yerleşim seçeneklerinin başında geliyordu. New York’a yerleşik Türklerin benim için verdikleri bir davette tanıştığım Sami Tekiner ‘’Seni gördüğüme memnun oldum. Memleketten gelip gidenle haylidir karşılaşmadım.’’dedi. Tekiner Kırşehirli idi, Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bursla doktora yapmak için Amerika’ya gelmiş, harp patlayınca geri dönememişti. Türkiye’den para gelmeyince sıkıntıya düşmüş, Germantown’da yaşayan Alman- Polonya mültecilerinin Avrupa’daki ailelerinin gıda, ilaç, giyim gibi ihtiyaçlarını deniz yoluyla memleketlerine göndermeye başlamıştı. Bu işi yapmayı tek akıl eden Sami Tekiner ‘’Anadolu’da bakkaldan ayakkabıya irili ufaklı iş yapan tüccarlardan garantili ticaretin emlak sahipliğine bağlı olduğunu çok duydum. Avrupa’dan gazete,dergiler getirdim. İşlerimi yürüttüğüm dört katlı evi alacak kadar para sahibi oldum. Ardından zincirli ipoteklerle iki ev daha aldım, binalarımın sayısı gittikçe arttı. Cadde-sokak üstünde lokanta, şarküteri, hazır gıda yerleri için müteşebbislere binalarımda yer verdim. Harp bittikten sonra emlak ve bina alışverişi dışındaki işlerimin çoğunu kapattım.’’ diye ekliyor. Şirketinin kira işlerini yürüten bir Türk, hukuktan emlakçılığa dönen Tekiner’in vefatından önce ev, apartman, bina, dükkan olarak 150 civarında gayrımenkula sahip olduğunu söyledi. Emlak sektörü New York’ta üretim olmadan en fazla kazanç getiren bir sanayi. İngiliz emlak komisyoncusu Knight Frank’in yayımladığı ‘’Servet Raporu’’nun son sayısında Londra, Paris, Cenevra, Dubai, Sao Paolo ve Shanghai’a gibi ülkelerde nakit 30 milyon doları aşkın 167 bin 669 süper zenginin servetleri büyüteç altına alınıyor. Knight Frank yabancıların geçen New York’ta en fazla emlaka ilgi gösterdiğini, direkt yatırımın 50 milyar doları aştığı, süper zengin sayısının gelecek 10 yılda yüzde 30 artacağını belirtiyor. Uzman emlakçı yakın gelecekte uçak, yat, modern sanat eseri gibi refah simgelerinin yerini emlak sahipliğinin alacağını işaret ediyor. Rus oligarkı Dimitry Rybolovlev 88 milyon dolarla New York’un en pahalı kondo apartmanını, Mısır’lı inşaat devi Nassef Sawiris’in 70 milyon dolar ödeyerek koperatif dairelerde pahalılık rekoru kırdığı bildiriliyor. Sıfırdan milyoner olan Kırşehir’li Sami Tekiner bu dönemde yaşasaydı bina sahipleri arasında liste başı olurdu.

hurriyet.com’ dan alınmıştır


Göçmenlik - Toplum

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Türk doktorlar TAMA'ya emanet Türk doktorlar arasında sosyal bir bağ kuran TAMA’nın avukatlığını yapan Mine Gür, TAMA’nın çalışmalarını anlatarak Amerika’ya ihtisas yapmak için gelen hekimlerimizin eğitimleri süresince kalabilecekleri göçmen olmayan vize tiplerini anlattı

DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212

T

ürk Amerikalı Doktorlar Derneği (Turkish American Medical Association) Amerika’da eğitim gören ve çalışan Türk doktorlarını tek bir yapı altında toplamayan bir dernek. Amaçları sosyal kültürel ve ekonomik açıdan Türk doktorlarının Amerika'da bir birlik olmalarını sağlamaktır. TAMA’nın hedefleri arasında, Türk doktorlar arasında sosyal bir bağ kurmak, Amerika’ya tedavi olmaya gelen Türk vatandaşlarının Amerika`daki sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde faydalanmalarını sağlamak, Amerika’da yaşayan Türk vatandaşlarına Amerikan sağlık sistemi ve sağlık konusunda bilgilendirici seminerler vermek, Amerika’da tıp eğitimi almak isteyen Türk Tıp Fakültesi öğrencilerine ve doktorlara yol göstermek, Amerikan hastanelerinde eğitim almak istedikleri konularda geçici rotasyon bulmalarına yardımcı olmak ve ihtiyaç duydukları her konuda destek vermek bulunuyor. TAMA’yı hem biraz daha yakından tanımak hem de doktorların vize konularını öğrenmek için TAMA Avukatı Mine Gür ile konuştuk. İşte o söyleşimiz: n TAMA’da bugüne kadar yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

TAMA aylık düzenlediği toplantılar ile Türk doktorları arasında sosyal ağın kurulmasını sağlamaktadır. Organizasyonumuz, Türkiye'deki Tıp Fakültesi öğrencilerinin ilgi duydukları alanlarda Amerika'daki hastanelerde kısa dönemli rotasyonlar yapabilmeleri için harekete geçmiştir. Hedefimiz Türkiye’deki doktor adaylarının bilgi ve becerilerini artırmak için Amerika’da

ler?

rotasyon yapmalarını kolaylaştırmaktır. n Yabancı uyruklu doktorlar Ame-

rika’da hangi tür vize ile ihtisas ve üst ihtisas yapabilirler?

Türkiye'de Tıp fakültesinden mezun olan doktorlarımız ihtisas yapmak üzere Amerika’ya gelmektedir. İhtisasa başlamadan evvel yabancı bir ülkede tıp fakültesi bitirdikleri için denklik sınavlarını vermeleri gerekir. Denklik sınavlarını başarı ile veren doktorlarımız ihtisas yapmak istedikleri alanlarda hastanelerde açılan pozisyonlara tek tek başvururlar. Bu noktada karşılaştıkları en büyük engel eğitimlerine hangi vize tipi ile devam edecekleridir. Amerika’ya ihtisas yapmak için gelen hekimlerimizin eğitimleri süresince kalabilecekleri göçmen olmayan vize tipleri; Çalışma vizesi (H1B), değişim vizesi J-1 ve üstün yetenek sahibi olanların aldığı (O-1) vizesidir. Birçok hastane yabancı tip hekimlerine sadece J-1 değişim vizesi ile ihtisas eğitimi vermektedir. Amerikan Dış İşleri Bakanlığı değişim vizesi ile eğitim alacak tip mezunlarını sponsor etmek için "ECFMG" denilen Yabancı Uyruklu Tip Mezunları Komisyonu oluşturmuştur. Değişim vizesi ile ihtisasa başlayabilmek için Amerikan tıp lisans sınavlarının 1.ve 2. Aşamalarının geçmiş olmak, Türkiye Sağlık Bakanlığı’ndan "Statement of Need" denilen ‘Gereklilik Belgesini’ almak, ve ECFMG Eğitim Sertifikası almak gereklidir. Yıllık olarak verilen bu vize tipi ihtisas programı bitene kadar her yıl ECFMG'ye yapılan başvuru ile uzatılır. J-1 vizesinde olan doktorların eşleri de J-2 vizesi ile çalışma hakkı elde ederler. Bu noktaya kadar aslında Medical Residencelar için olan J-1 vizesi diğer değişim program-

Akraba çocuklarına kötü haber geldi!

TAMA Avukatı Mine Gür

larına gelen öğrencilerden çok farklı olmamakla beraber eğitimin sonunda ciddi farklılıklar gösterir. n J-1 vizesindeki "iki yıllık kura-

lı" nedir?

Göçmenlik yasası gereği ECFMG tarafından sponsor edilen tüm yabancı uyruklu doktor-

lar ve eşleri ihtisas programının tamamlanmasından itibaren iki yıl süre ile gereklilik belgesi aldıkları ülkeye dönmek zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeden H1b vizesine geçmelerine veya green kart başvurusu yapmalarına izin verilmez. J-1 vizesi ile ihtisas yapacak olan doktorlarımızın en çok dikkat etmesi gereken nokta eşlerinden dolayı bile olsa bu süreç içinde veya sonunda gren karta başvuramayacaklardır. n Doktorlar J-1 vizesindeki iki

yıllık kuralını nasıl kaldırabilir-

Siz de tahmin edersiniz ki yabancı doktorları iki yıl boyunca yurt dışında yaşama zorunluluğu getiren Amerikan hükümeti bu kuralın kaldırılma şartları konusunda çok sıkı bir uygulama getirmiştir. Aslında yasada 4 seçenek sayılsa da sadece 3 tanesinden doktorlar yararlanabilir. 1- Eyalete veya federal hükümete ait bir kurumda doktor ihtiyacının olması 2- Amerikalı veya green kartlı biri ile evli olan doktorun kendi ülkesine dönmesi halinde eş üzerinde doğacak aşırı zorluk 3- Doktorların kendi ülkesine dönmesi halinde can korkusunun olması 4- Doktorun ülkesinin Amerika’da kalmasına hiçbir itirazının olmaması En yaygın olarak kullanılan seçenek Federal ve Eyalete ait bir kurumda doktor yetersizliğini olmasıdır. Bu tip kurumların genellikle tercih ettikleri tıp branşları 3 grupta toplanabilir: 1- Birinci basamak sağlık hizmeti kapsamına giren branşlar: aile hekimliği, dahiliye, pediatri, jinekoloji, geriatri 2- Diş hekimliği 3- Psikiyatri Hastanelerde açılan pozisyonlar tek tek Amerikan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Sağlık Hizmetleri ve Kaynakları tarafından belirlenir. 3 yıl boyunca çalışma vizesi ile full time bir pozisyona sözleşme ile alınan doktorlar, J-1 vizesinin getirdiği 2 yıl süre ile hekimlerin kendi ülkelerine gidip çalışmalarını mecbur tutan kuraldan muaf olmak için başvuruda bulunabilirler. n TAMA’nın bu konuda çalışmaları var mı?

Amerika’da ihtisas eğitimi alan Türk doktorlarımız TAMA ile irtibata geçerek bu konuda her türlü hukuki desteği alabilirler.

ATAA'da önemli konuk DEİK Yönetim Kurulu üyesi Murat Yalçıntaş, Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) konuğu oldu. Yalçıntaş’a derneğin yaptıkları ve yapmak için programına aldığı projeleri anlatıldı NEW YORK - POSTA212

D

EİK Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yalçıntaş ve DEİK Koordinatörü Merih Kepez, Washington’daki ATAA Türkevi’nde Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkan Yardımcısı Gizem Salcıgil, ATAA Mütevelli Heyeti Üyesi Oya Bain ve ATAA İdari Direktörü Lale Iskarpatyoti ile bir gö-

rüşme gerçekleştirdi. Türk Hava Yolları’ndan Sevil Altınsoy’un da katıldığı toplantıda katılımcılara ATAA’nın tarihçesi, faaliyetleri ve planları hakkında bilgiler verildi. Kadınlardan oluşan ATAA ekibini çalışmalarından ötürü tebrik eden Yalçıntaş da toplantıda DEİK’in farklı ülkelerdeki faaliyet ve planlarına ilişkin bilgi sundu.

Toplantıda, DEİK’in Türk Amerikan girişimcilerle çalışma planları ve ATAA’nın Amerika çapındaki ‘Taban’ faaliyetleri ile ortak tarafları üzerinde duruldu. Toplantı neticesinde iki taraf da beraber çalışma ve birbirlerine destek verme üzerinde anlaşmaya varırken, toplantıların bir gün sonra Washington Büyükelçiliği’nde devam etmesi kararlaştırıldı.

Göçmenlik avukatlarından Remzi Güvenç Kulen, Amerikan vatandaşlarının akrabaları için yapılan Green Card başvuru tarihlerinden çocuklarının yararlanamayacağını söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

A

merikan vatandaşları, akrabalarının Green Card alabilmeleri için başvuruda bulunabiliyorlar. Göçmenlik avukatlarından Remzi Güvenç Kulen, bu başvuru sırasında akraba çocuklarının da ebeveynler ile aynı bekleme süresine sahıpken artık bunun geçerli olmadığını dile getirdi. Kulen, Anayasa Mahkemesi’nin çok tartışılan bu kararına göre akraba çocuklarının, ailelerinin başvuru tarihlerini kullanamayacakları için yeni başvuru tairihinde artık reşit olmayan çocukları Green Card hakkından yararlanamayacaklarını ifade etti. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kanuna ilişkin yorum yaptığını ve bugüne kadar yapılan uygulamanın doğru olmadığına karar verdiğini dile getiren Kulen, “Bazen kanunlar anayasa mahkemesi tarafından yorumlanabiliyor ve bu da uygulamayı değiştirebiliyor” dedi.

ESKİ UYGULAMA

Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz günlerde aldığı karar öncesi Amerikan vatandaşlarının akrabaları için başvuru yaptığında akrabalarının çocukları da bu başvuru tarihinden yararlanabildiğini

kaydeden Kulen, şunları söyledi: “Yani bu çocuklar Green Card numarası bekleme sırasında aileleri ile aynı sırada oluyorlardı. Böylece çocuklar aileleri için yapılan başvurunun tarihini kullandıkları için tekrar uzun bir süre beklemeleri gerekmiyordu.”

GREEN CARD

Yeni uygulamaya göre Amerikan vatandaşlarının akrabalarına yaptıkları başvuruların başvuru tarihinden akraba çocuklarının yararlanamayacağını dile getiren Kulen, şöyle devam etti: “Böylece bu çocukların tekrar sıraya girmeleri gerekecek. Bunun önemi şu; Bazı çocuklar yeni başvuru tarihinde artık reşit olacakları için ve ailelerinin başvuru tarihini kullanamayacakları için artık ailelerinin kazandığı Green Card hakkından yararlanamayacaklar.”

“HEMEN BAŞVURUN”

Eğer Amerikan vatandaşları küçük çocukları olan akrabaları için başvuru yapılmayı düşünmeleri halinde hiç bekleme yapmadan başvurmaları önerisinde bulunan Kulen, “Böylece çocuklar reşit olmadan önce ailelerinin başvuruları kabul edilirse, çocukların tekrar sıraya girme şansı olabilir” diye konuştu.


Göçmenlik - Toplum

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Kırım Tatarları’na yardım eli uzandı

NEW YORK - POSTA212

K

İşverenlere H-1B ziyareti başladı Avukat Cahit Akbulut, göçmenlik müfettişlerinin H-1B ziyaretlerine başladığını belirterek, bunun için işverenlere hazırlıklı olmaları uyarısında bulunuyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

A

merika’daki işverenler, işletmelerinde yabancı eğitimli kişileri çalıştırmak için H-1B vizelerine başvuruyor. 3’er yıl olmak üzere 6 yıla kadar uzatılabilen ve son uzatma için işverenin Green Card başvurusuna bağlı olan H-1B vizesi için bugünlerde teftiş heyecanı yaşanıyor. New York Barosu Avukatlarından Cahit Akbulut, göçmenlik teftişlerinin işverenlere haber vermeden ani H1-B ziyaretlerine başladığını belirterek, bu işletmelerin bu ziyaretlere hazırlıklı olmalarını önerdi.

TESADÜFİ SEÇİMLİ TEFTİŞ Göçmenlik müfettişlerinin işletmelere yaptıkları ziyaretlerde H1-B vizelerinin habersiz yapıldığını ifade

eden Akbulut, işveren seçiminin tesadüfi yapıldığını kaydetti. Akbulut, tüm işverenlerin bu tür teftişlere hazırlıklı olmaları uyarısında bulundu ve şunları söyledi:

“HAZIRLIKLI OLUN” “H1-B için başvurulan kişi o iş yerinde çalışıyor mu? Ona bakılıyor. İşyerinde o kişi yoksa soruyorlar. İlgili kayıtları görmek istiyorlar. O kişiye maaş ödeniyor mu? Ne kadar maaş ödeniyor? Haklarını alıyor mu? Tüm bunlara bakıyorlar. Bununla ilgili yetkili ile görüşülüyor, eğer bir yetkili yoksa yeniden görüşme yapılmak üzere tekrar randevu veriliyor. H1-B calışanları varsa onunla ilgili tüm bilgilerin hazır edilmesi, bu çalışan ile ilgili olarak kimin görüşeceğinin tespit edilmesi, ilgili

H1-B calışanıyla ilgili dosyanın hazır edilmesinde fayda var. “

CEZALAR İşverenlerin ziyeretler sırasında kurallara uyladıklarının tespiti halinde para cezasının yanı sıra bir daha H1-B vizesine başvurmalarının engellenmesine kadar bazı cezaların söz konusu olduğunu kaydeden Akbulut, şunları söyledi: “Müfettişler ziyaretlerde kurallara uygun olmayan bir durum yani H1-B için başvurduğu kişiyi belirli saatlerin üzerinde çalıştırdığı ya da belirlenen pozisyonun dışında başka yerde çalıştırıldığını tespit ettiği işverene para cezası verilir. Hatta tekrar H1B için başvurmalarına engel olabilir. İşveren verdiği sözlere uygun hareket ediyor olmalı. “

Green Card başvurusu New York Barosu avukatlarından Cahit Akbulut, işveren tarafından yabancı eğitimli kişileri çalıştırmak üzere başvurdukları H1-B vizesinin 3’er yıl olmak üzere 6 yıla kadar uzatıldığını, son uzatma için Green Card başvurusunun şart olduğunu söyledi. Akbulut, Green Card başvurusunun olması halinde 1 yıl daha uzatılabildiğini söyledi. Bu vize için yaklaşık 85 bin kota olduğunu belirterek, kotanın üzerinde başvuru olması halinde çekiliş yapıldığı bilgisini verdi.

ırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği büyük bir kampanya başlattı. Dernek, dünyanın her yanından Türk fitre, zekat ve Ramazan ayı vesilesiyle yapacakları diğer yardımları zor durumdaki Kırım Tatar soydaşlarına gönderebilmeleri için bir kampanya başlattı.

YARDIM MİKTARLARI New York Merkezli Kırım Türkleri Amerikan Birliği’nin de desteklediği ve Kırım Müftülüğü ile işbirliği içerisinde gerçekleştirilen yardım kampanyası çerçevesinde zekat ve fitrelerin yanı sıra Türk toplumu tarafından hazırlanan gıda paketleri de Kırım

Türkleri’ne ulaştırılacak. Gıda yardım paketlerinde 1 paket için tespit edilen miktar 50 TL olarak belirlendi. 2014 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığı’nca açıklanan Fitre bedeli ise 10 TL olarak belirlendi.

YAPTIRIMLAR ARTIYOR Kırım’ın 16 Mart’taki referandumunun ardından Rusya Federasyonu’na bağlanmasının ardından referandumu boykot eden Kırım Tatarları’na yönelik yaptırımlar artıyor. Kırım Tatarları’nın lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun Kırım topraklarına girişinin yasaklanmasının ardından Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Rıfat Çubarov’un ülkesine girişine beş yıllık engel kondu.

Türk Mutfağı’ndan Hikayeler’de buluştular NEW YORK - POSTA212

T

ürk Mutfağı’ndan Hikayeler Ramazan Özel Programı” temalı etkinlikte 70’den fazla Türk Amerikan toplum üyesi bir araya gelirken, ayrıca Büyükelçilik temsilcileri Elçi Müsteşar Tugay Tunçer, Kültür ve Turizm Müşaviri Görkem Karakuş ve TACC’den dernek yöneticileri de etkinliğe katıldılar. Rudy’s Mediterrenean Grill isimli restoran geceye ev sahipliği yaparken misafirlere özel indirimli ve çok zengin bir menü sundu. Programda ayrıca Ramazan sofralarından yemek tarifleri ve baklava sunumu yapıldı. ATA-DC Başkanı Gizem Şalcıgil White ve Feast Delight TV serisinin kurucusu yemek uzmanı Müge

Karslı tarafından gerçekleştirilen sunumların ardından misafirlere çekilişle Türk yemek kitapları hediye edildi. Washington Kültür ve Turizm Müşavirliği ve Türk Hava Yolları’nın sponsorluğu kapsamında mayıs ayında ünlü mutfak eşyaları zinciri Williams-Sonoma ile ortaklaşa başlatılan “Türk Mutfağı’ndan Hikayeler” isimli kültürel tanıtım serisi Washington ve komşu eyaletlerde zengin kültürümüzün dünya mutfaklarına etkisi katılımcılara aktarılması amaçlanıyor. İlerleyen programlarda ayrıca Türkiye’nin değişik yörelerinin mutfakları ve geleneklerinin tanıtılmasının yanı sıra, Türk kahvesi kültürünün tarihsel ve kültürel önemine ilişkin sunum ve seminerler yapılması da planlanıyor.

Giresunlular iftarda buluştu NEW YORK - POSTA212

N

ew York Giresunlular Derneği, geleneksel olarak her yıl düzenledikleri iftar programlarını bu yıl da sürdüyor. Hafta sonu New York’taki Mevlana Camii’nde verilen iftar davetine katılım oldukça fazla oldu. Din Hizmetleri Ateşesi Hasan Mollaoğlu’nun da geldiği iftar programına yaklaşık 350 kişi katıldı. New York Giresunlular Derneği Başkanı Savaş Şahin, iftar programlarının ikincisini Long Island’da yer alan Mevlana Camii’nde yapacakları bilgisini verdi. Her yıl böyle iftar programları düzenlemekten dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirte Şahin, birlik ve beraberlik mesajı verdi. Şahin, önümüzdeki yıllarda da Ramazan ayının daha huzurlu ve barış dolu geçirilmesi temennisinde bulunarak, burada yaşayan Amerikalı Türkler’in Ramazan Bayramı’nı şimdiden kutladı.

Eyüp Sultan’da Ramazan bir başka (SONER MEZGİTÇİ - NEW YORK - POSTA212) Brooklyn‘de Türkler'e ait olan Eyüp Sultan Camii'nde Ramazan ayı boyunca her gün düzenli olarak iftar yemeği veriliyor. Tamamen bölgedeki Türk esnafının ve birçok gönüllünün organize ettiği yemek birçok Arap kökenli New Yorklular tarafından da yoğun talep görmekte. İftar yemeğine katılmak isteyenler Brooklyn‘de Brighton üçüncü sokak üzerinde bulunan Eyüp sultan Camii’ni Ramazan boyunca ziyaret edebilirler.


Ekonomi

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Amerika’da bütçe açığı kapanıyor Amerika’da kabus haline gelen bütçe açığının 2009 yılından bu yana ilk kez en düşük seviyeye indiği açıklandı. Bütçe açığının geçen yıla göre de yüzde 28 oranında azaldığı belirtildi İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

B

eyaz Saray’ın bu hafta yaptığı yeni açıklamada, federal bütçenin, Obama’nın göreve geldiği 2009 yılından beri en düşük açığını 583 milyar dolarla bu yıl vereceğini ilan etti. Geçen yıl bütçe açığı 680 milyar dolardı. Beyaz Saray’ın yaptığı son bütçe raporunda, 2014 yılında yapılan tahmini bütçe

açığından 66 milyar dolar daha az bütçe açığı olduğu ortaya çıktı. Wall Street Journal’den Josh Mitchell’in yaptığı bir analize göre ise, bu yılki bütçe rakamlarının beklenenden iyi gelmesinin başlıca nedeni yüksek vergi gelirleri ve düzelen ekonomi. Aynı analize göre bütçe yılı başlangıcı olan ekim ayından şimdiye kadar verilen 366 milyar dolarlık bütçe açığı, geçen yıla göre yüzde 28 daha düşük. Partilerüstü konumuyla bi-

linen Kongre Bütçe Ofisi (CBO) rakamları ise, bütçe yılının biteceği 30 Eylül itibariyle Beyaz Saray’dan dahi daha az bütçe

açığı öngörüyor. CBO rakamlarına göre, bütçe açığı bu yıl sadece 492 milyar dolar olacak. Bu rakam ABD GSYH’sinin yüzde 2.8’i demek. Bu da, yine 2007 yılından beri en düşük oran. 1980 yılından beri ABD’nin bütçe açıkları GSYH’nin ortalama olarak yüzde 3.2’sine denk geliyor. İlk çeyrekteki beklenmedik yüzde 2.9’luk GMSH düşüşünden sonra ise,

yıllık ekonomik büyüme tahmini de yüzde 2.6’ya çekildi. Diğer taraftan Hazine Bakanlığı’nın haziran ayı rakamlarına göre ise, ABD federal hükümeti 71 milyar dolarlık bütçe fazlası verdi. Bunun nedeni ise federal hükümetin yıllık vergi gelirlerinin bu ay toplanması ve kayıtlara geçiyor olması.

Türkiye’den kaya gazı atağı (İLHAN TANIR - WASHINGTON - POSTA212) ABD’nin son yıllarda yeni tekniklerle, toprağın daha aşağı tabakalarındaki doğal gaz ve petrolleri çıkarmaya başlayarak, enerji üretiminde rekorlar kırıyor. Uluslararası Enerji Ajansı, IEA, bu ay içinde yaptığı resmi açıklama ile ABD’nin dünyanın en çok petrol üreten ülke olduğunu tescil etmişti. Çok daha derinlerdeki sert (kaya) tabakalara inilip doğrudan veya yatay şekilde, basınçlı su ve kimyasal maddelerle bu tabakalar kırılarak içlerinde sıkışmış olan gaz ve petrol yeryüzüne çekilebilmesi sayesinde ABD 2004 yılından beri kaya gazı üretimini 10 kat, kaya petrolü üretimini ise 6 kat artırmış durumda. Son günlerdeki haberler Türkiye’nin de ABD’nin izinden gitmeye çalıştığını gösteriyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), bu tekniklerin Türkiye’de de kullanılması için Amerikan enerji şirketi Exxon Mobil ile görüşmelere başladığı açıklandı. Bu görüşmelerin öncelikle Türkiye topraklarında kaya gazı bulunması için yapıldığını Platts enerji servisi bildirdi. Yine Platts’e konuşan Türkiye Enerji Bakanlığı yetkililerinin dediklerine göre, Exxon ile özellikle Türkiye’nin Batısında ve Güneydoğusu’nda potensiyel rezervlerin kullanılmaya çalışacağını açıkladı. TPAO’nun, bir başka Amerikan enerji şirketi olan Shell ile de, 2012 yılından beri Türkiye’nin Güneydoğusu’ndaki Dadaş kaya havzasında ‘hidrolik çatlatma (fracturing)’ tekniği ile enerji bulma çalışmaları yaptığı biliniyor. UPI’nin Amerikan enerji kaynaklarına dayandırarak yaptığı bir başka habere göre de, Türkiye’nin tahmini olarak 162 trilyon kubik feet doğal gaz rezervi bulunuyor. Türkiye’nin uzun süredir bir enerji koridoru olmak istediği biliniyor. Kendi topraklarında oldukça düşük bir enerji üretimi yapan Türkiye’nin bu yeni tekniklerle ne derece başarılı olacağı önümüzdeki yıllarda görülecek.

Amazon’a dava açıldı JOHNPAUL JASON NEW YORK - POSTA212

A

BD Federal Ticaret Komisyonu (FTC, çocuklara ailelerinden izinsiz ürün satmaktan internet alışveriş devi Amazon sitesini mahkemeye verdi. Amazon yetkilileri ise şikayetçi kullanıcıların paralarının iade edileceğini duyurdu. ABD Federal Ticaret Komisyonu, internet alışveriş devi Amazon’a, çocuklara uygulamalar aracılığı ile milyarlarca dolarlık satış yapmaktan dava açtı. Çocukların Amazon’un uygulama mağazasından indirdikleri oyunlarda, uygulama içi yapılan satışlarda herhangi bir şifre istenmemesi yüzünden çocuklar direkt alım

yapabiliyordu. Bu da çocukların istedikleri kadar oyun içi para satın alabileceği anlamına geliyordu. Apple Store gibi diğer uygulama mağazalarının bu gibi durumlar için kendi koruma sistemleri var. Oyunlarda alım yaparken sizden şifre girmenizi isteyerek, ailelerin izni dışında satış yapılmasının önüne geçiliyordu. FTC’ye gelen şikayetlere göre, daha okuma bile bilmeyen çocukların hiçbir uyarı verilmemesi yüzünden rahatlıkla alım yapabildiği gibi bu durumun çok uzun süredir devam ettiği için Amazon’un milyarlarca dolar kar yaptığı açıklandı. Komisyona gelen şikayetlerin birinde,

8 yaşındaki bir kızın “Tap Zoo” adlı oyunda 80 dolarlık alışveriş yapması örnek olarak gösterildi. Yapılan satışların 99 cent ile 99 dolar arasında değiştiği belirtildi. Amazon konu hakkında kısa bir açıklama yaparak, şikayetçi olan kullanıcılara para iadesi yapacağını belirtti.

Thy’de hedef 60 milyon yolcu NEW YORK - POSTA212

U

luslararası yolcularının yarısı İstanbul'dan uçan THY'nin geçtiğimiz yıl 48.3 milyon olan yolcu sayısını bu yıl yüzde 24 artırması bekleniyor. THY'nin iş yapış şekli Emirates Airlines ve Qatar Airways gibi başarılı bir şekilde yolcu merkezi yaratan firmaların stratejilerini anımsatıyor. Türk Hava Yolları CEO'su Temel Kotil, Farnborough International Airshow öncesi The Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada "Organik büyümeye konsantre oluyoruz. İstanbul'dan güçlü bir merkez inşa ediyoruz" dedi. THY filosunda şu an 256 uçak bulunuyor. Bunların 50'si Boeing 777 ve Airbus A330 gibi geniş gövdeli uçak. Şirketin ayrıca şu an siparişte olan 30 geniş gövdeli uçağı bulunuyor. THY’nin bu siparişlerinin tamamlanması 2017 yılını bulabilir. Kotil 2021 itibariyle uçak sayısını 450'ye çıkarmayı planlarken, hem Boeing 777'ler veya 787 Dreamliner hem de Franko-Alman uçak üreticisinin yenilenmiş bir versiyonu piyasaya sürmesi durumunda Airbus A350S ve A330neos gibi uçakları da filolarına katabileceğini söylüyor. Afrika ve Orta Asya'da güçlü bir müşteri tabanı oluşturan Türk Hava Yolları bu yıl Kuzey Amerika ve Güney Amerika bölgelerine ağırlık vererek Körfez rakiplerinin daha az hizmet

götürdüğü bölgede varlığını artırmak istiyor. Firma Mexico City, Bogota, Havana ve Caracas uçuşlarına bu yıl başlamayı planlıyor. Kotil bunun yanında hali hazırda Buenos Aires ve Sao Paulo uçuşlarının bulunduğunu hatırlattı. Türk Hava Yolları bu yılın ilk çeyreğinde 110 milyon dolar zarar açıklayarak geçtiğimiz yılın aynı zaman diliminin 10 katı üzerinde bir zarar açıkladı. Kotil yıllık bakıldığında şirketin karlılığa tekrar döneceğini söylerken detaylara girmedi.

TRAFİK VERİLERİ YAYIMLANDI

THY'den Kamuyu Aydınlatma Platformu'na yapılan yazılı açıklamada, Ocak-Haziran 2014 dönemi trafik verilerini yayımladı. Buna göre 2013 yılının Ocak-Haziran döneminde 22.4 milyon olan toplam yolcu sayısı, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 16.8 artışla 26.2 milyona ulaştı. Yolcu sayısındaki artış iç hatlarda yüzde 19.9, dış hatlarda yüzde 14.7 oranında gerçekleşti. Dış hatlar business/comfort class yolcu sayısı ve dıştan dışa transfer yolcu sayılarında da Ocak-Haziran 2013 dönemine kıyasla yüzde 13.9 ve yüzde 28.4 artış sağlandı. Yolcu doluluk oranı 0.1 puan düşüşle yüzde 79 olarak gerçekleşti. Toplam arz edilen koltuk km, Ocak-Hazi-

ran 2013 döneminde 54.1 milyar iken, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 19.3 artarak 64.6 milyara ulaştı. Bu artış, iç hat uçuşlarda yüzde 24.4, dış hat uçuşlarda yüzde 18.6 oranında.

ÜCRETLİ YOLCU 51 MİLYARA ULAŞTI

Ücretli yolcu km, 2013 yılının ilk yarısında 42.8 milyar iken, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 19.2 artarak 51 milyara ulaştı. Artış iç hat uçuşlarda yüzde 24.8, dış hat uçuşlarda yüzde 18.4 oranında gerçekleşti. Yolcu uçakları konma sayısı, Ocak-Haziran 2013 döneminde 171 bin 26 iken, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 16.7 artışla 199 bin 556'ya yükseldi. Kargoposta, Ocak-Haziran 2013 döneminde 263 bin 170 ton iken, 2014 yılının aynı döneminde yüzde 24.9 artışla 328 bin 659 tona yükseldi.

TOPLAM UÇULAN ŞEHİR SAYISI 257’YE YÜKSELDİ

2013 Haziran ayı sonunda toplam uçulan şehir sayısı 234 iken 2014 Haziran ayı sonunda 257 oldu. İç hat şehir sayısı 38'den 43'e; dış hat şehir sayısı ise 196'dan 214'e yükseldi. 2013 Haziran ayı sonunda mevcut uçak sayısı 223 iken 2014 Haziran ayı sonunda 257 oldu. Geniş gövde yolcu uçak sayısı 38'den 50'ye; dar gövde yolcu uçak sayısı ise 175'den 198'e yükseldi. Kargo uçak sayısı 10'dan 9'a düştü.


Ekonomi

16 Temmuz 2014 Çarşamba

DÜNYA BANKASI’NDAN

Türkiye’ye üç tavsiye

Melike Ayan melikea@yahoo.com

ABD Borsası’nın gelecek 10 yılı

İlhan Tanır POSTA212 Washington temsilcisi

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser

Dünya Bankası Türkiye direktörü Martin Raiser, POSTA212’ye Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Raiser, Türkiye’nin top 10 arasına girebilmesi için üç öneride bulundu İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

D

ünya Bankası Türkiye direktörü Martin Raiser, yıllardır Ankara’da yaşıyor. Raiser, Dünya Bankası’na rapor vermek için geldiği Washington’da POSTA212’ye Türkiye ekonomisini değerlendirdi. ■ AKP hükümeti 2007 yılına kadar ciddi büyümeler kaydederken, sonrasında o derece büyümeler neden görülmedi?

Bunun için ana neden uluslararası ortam eskisi kadar avantajlı değildi. İkinci ana neden ise, 2001 krizi sonrasında Türk ekonomisinin arz tarafında teşvik edici birçok neden vardı. 2008 global ekonomik krizi sonrası ise Türkiye’nin yaptığı bazı reformlar (iş piyasaları ve sermaye piyasaları, emeklilik ve ticaret hukukundaki reformlar gibi ) 2001’deki reformlar kadar güçlü olmadı. Sonuç olarak da, hem daha az avantajlı uluslararsı ortam varken hem de 2007’den itibaren daha az iç yapılsal reformların yapılması, büyümeyi önceki yıllar seviyesine getirmedi. ■ Türkiye 2023 yılında dünyanın en iyi on ekonomisinden biri olmak istiyor. Bunun için 3 reform tavsiye etme imkanınız olsa neler tavsiye ederseniz?

Birinci öncelik ülkenin rekabetçiliğini güçlendirmek olur sanırım. Arz tarafında ise ülkenin yatırım ortamını geliştirmek üzere yargısını, yasama sürecinin şeffaflık sorunlarına cevap bulmak ve yatırımcıların toprak alımı, kredi sağlanması gibi konularda kuralları bilmesini ve bu kuralların uygulanacağından emin olmasını sağlamak. Gelir vergisi yasa tasarısı da vergi sistemi ve yatırımcılar için oldukça önemli. Vergiler her ne kadar düşük olsa da bunlar karı-

şık ve basitleştirilmesinde yarar var. Bunlar ilk öncelikler. Rekabeti kuvvetlendirmek ayrıca yeni buluşları mekanizmaların bulunmasıni da içeriyor. Türkiye Araştırma & Geliştirme konularında oldukça fazla para harcıyor ama bu yatırımdan tam olarak gereken karşılığı aldıklarından emin değilim. Bazı iyileştirmeler gerekiyor gibi bu sistemin etkinliği için. İkinci olarak da insan kaynakları. Yatırım ve yetenekler adına. 2023’de ilk 10’a girmenin oldukça önemli parçalarından birisi Türk gençliğinin iyi bir eğitim alarak en iyilerle yarışabilmesinin önünü açmak. Örneğin Çin veya Güney Kore’de eğitime büyük yatırımlar yapılmaktadır. Türkiye top 10’a girmek istiyorsa aynısını yapmak zorunda. Türkiye’nin son beş yıl içindeki en iyi başarılarından biri 4.5 milyon iş yaratmış olmasıdır. Sadece genç insanlar değil, aynı zamanda birçok kadın da ilk kez istihdam piyasasına giriyor ve bütün bu insanlar ailelerinden daha iyi bir eğitime sahip. Bu arz tarafından büyük bir avantaj. İstihdam yaratmanın devam etmesi Türkiye’nin ekonomik büyüme hedeflerine ulaşması açısından anahtar önemde. Üçüncü olarak da, Türkiye yüksek gelirli bir ülke olmanın gerekliliği olan kurumları yaratması gerekiyor. Diğer yüksek gelirli ülkelere bakıldıında, gerek ekonomik kurumlar olsun, birbirlerine oldukça benzediklerini görürsünüz. Bu yüksek gelirli ülkelerin bağımsız düzenleyici kurumları ve çoğunun da bağımsız merkez bankaları vardır. Yine bu yüksek gelirli ülkelerde hukukun üstünlüğü ve iyi çalışan bir yargı sistemi konularında sıralamanın hep üstünde yer alırlar. Bu ülkeler farklı legal sistemlere sahip olabilirler ama hepsi sonuçta hukukun üstünlüğünü teslim ederler. Bunlar yüksek gelirli olmanın şartlarıdır. Türkiye’ye baktığınızda ise bu sıralamaların ço-

ğunda orta gelirli bir ülke olduğunu görürsünüz. Türkiye bu sıralamaların hiçbirinde en yüksek 40 sıralamasına giremez. Eğer en iyi on ekonomi olmak hedefiniz varsa, o zaman bu kurum performansları sıralamalarında da en iyi 10’a girmek zorundasınız. Bunlar benim için en önemli üç konudur. Ama diğer taraftan da iklim değişikliği konusunda çok daha bilinçli bir dünyada, bu sürdürülebilir büyüme hedeflerine bu çevrecilik bilinci içinde ulaşılması gerekiyor. Ve bunun kaynakların kullanımı ve maliyetine etkisi olacaktır. Bütün bu bahsettiğim konularda çevreci hassasiyetini de Türkiye (hedeflerine) entegre etmek zorunda. ■ Yakın zamanda 2014’e ait büyüme rakamlarınızı revize ederek Yüzde 3.5 yaptınız. Bazıları ise cari açıktan dolayı bu mümkün değil diyor.

İlk çeyrek büyümesi yüzde 2.7 olarak açıklandı. Bu demektir ki, yüzde 3’e ulaşmak için sadece yüzde 0.3’e ihtiyaç var. Bu o kadar da abartılı bir hedef değil. Özellikle ilk çeyrek datası oldukça güçlüydü. Bundan dolayı da büyüme tahminimizi yüzde 2.4’den yüzde 3.5’e revize ettik. Bu, ilk çeyrekten gelen beklediğimizden çok daha iyi sonucun etkisi. Biz yurt içinde bir yavaşlama bekliyorduk. İlk ve ikinci çeyrekte bu yavaşlamaları görürüz diye bekledik. Ama görüldüğü kadarıyla tüketici özgüveni beklenenden daha iyi çıktı. Yurt içi özel yatırım da uzun bir süredir düşük seyrediyor. Bu bir endişe kaynağıydı. Ama ilk çeyrekte ihracatın bunca iyi olmasını beklemiyorduk. Ve biz ayrıca ihracat performansından da memnun verici bir sürpriz yaşadık. Hatta ihracat rakamları ilk çeyrekteki büyümenin de motoru oldu. Bazı iç politikadan oluşan belirsizliklerin ilk çeyrekte daha etkili olacağını düşündük ve memnunuz ki bu olmadı. Bundan dolayı da tahminlerimizi

yükselttik.

Geçtiğimiz mayıs ayında insanlar ekonominin nereye doğru gittiğinden emin değildi ve bundan dolayı da (FED politikalarının) özellikle gelişen ekonomilere etkisi çok oldu. O zamandan beri ise gelişen ekonomiler öğrenerek Amerikan para politikasının daralıcağı gerçeğiyle yaşamaya başladılar. Ama ABD Merkez Bankası (FED) bu (sıkılaştırma) politikası için bol bir zaman veriyor. Ama gelişmekte olan ekonomiler de bu zamanı iyi kullanmalı. Global likidite dalgasıyla yükselen gelişen ekonomiler bu şekilde global krizden iyi bir şekilde çıktılar. Ama şimdi ekonominin temellerine ve temel rekabetçi politikalara dönmeleri gerekir.

sap vermeyen banka anlamına gelmez. Aslında bu onu daha da hesap verebilir bir pozisyona sokar. Çünkü bu şekilde banka hedeflerini açıklamak zorundadır ve buna göre de hedeflerinde başarılı olup, olmadığı tartılır. ABD ve AB’deki politikacılar da kendi merkez bankalarını eleştirecek nedenler bulurlar. Bunlar bazen bankaları hedeflerini yerine getiremediğinden dolayı bazen de hedeflerin kendisini eleştirirler. Bunların hepsi meşru tartışmalardır. Biz bağımsız merkez bankası fikrini destekliyoruz çünkü birçok ülkede bağımsızlığın sonunda daha düşük enflasyon getirdiğini tecrübi olarak gördük. Bu da ülkenin uzun dönemli rekabetçiliği açısından önemlidir. Türkiye de bu seçimi yaptı ve bu seçim kendi (ekonomik) performansına da yansıyan iyi bir seçimdi.

■ Türk ekonomisinin şu anki en büyük problemini söylemenizi istersek?

■ Genelde Türkiye ekonomisini daha kapsayıcı buluyor musunuz?

Bir ekonomist olarak söyleyebilirim ki yabancı finansmana bağımlılık ve düşük seviyeli tasarruf en büyük sorundur. Bu tek başına bir gösterge olarak Türkiye’nin sorunlarını en iyi özetler. Bununla birlikte bu şekilde tek bir göstergeye de indirgenemez. Bu sadece rekabette ülkenin zayıflıklarının bir göstergesidir. Bu, insanların ülkenin finansal sistemine güvenini gösterir. Yani insanların finansal piyasalara yatırım yerine halen yastık altında yatırımlarını saklamalarının belirtisidir.

Bizim kullandığımız kriterlere göre evet. Bu aslında uzun bir tartışma konusu. Ama ülkedeki yoksulluğa baktığınızda bunun azaldığını ve alttaki yüzde 40’lık kesimin ekonomik büyümeden orta sınıf kadar istifade ettiğini görürsünüz. Buna paylaşılan refah diyoruz ve Türkiye bunu tecrübe etti. Ayrıca sağlık hizmetlerine ve eğitime ulaşım konularında da yoksul kesimler için durumun daha iyi olduğunu gördük. Bu açılardan kapsayıcılık görmektesiniz. Ama bu Türkiye’de ekonomik kapsayıcılık (economic inclusiveness) sorununun Türkiye’de çözüldüğü anlamına da gelmiyor. Halen AB standartlarına göre daha yüksek bir eşitsizlik var Türkiye’de. Ayrıca bireylerin (daha iyi yaşama) şansları doğdukları ailelere göre daha çok belirleniyor, Danimarka veya İsveç gibi ülkelerle karşılaştırıldığında. Ama bizim ölçütlerimize göre Türkiye kriterlerin çoğuna göre daha kapsayıcı bir modele doğru gidiyor.

■ ABD Merkez Bankası’nın (FED) politikaları Türkiye ekonomisini nasıl etkiliyor?

■ Yakın bir zamanda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, iktidarların halk tarafından hesaba çekildiğinden bahisle, Merkez Bankası’nın da iktidarın taleplerine daha ciddi dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

Hesap verilebilirlik konusunda haklı bir tarafı var bu sözün. Yalnız hesap verilebilirlik farklı şekillerde olabilir. Bağımsız Merkez Bankası, he-

Trump Plaza kapanıyor Atlantic City’nin ünlü kumarhanesi tarihe karışıyor. Sürekli zarar eden kumarhanenin ekim ayında faaliyetlerine son vereceğine kesin gözüyle bakılıyor. Emlak Kralı Trump’un bu kumarhanede yüzde 10 hissesi bulunuyor NEW YORK - POSTA212

A

BD’nin New Jersey eyaletinde bulunan ve Las Vegas’ın ardından en büyük kumarhane kenti olan Trump Plaza kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Yetkililer, henüz son karar verilmese de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 zararda olan dünyaca ünlü kumarhanenin kapatılacağını duyurdu. Kumarhanenin bağlı olduğu Trump Entertainment Resort, Trump Plaza hakkındaki son kararın verilmediğini fakat şu anki koşullar içerisinde kumarhanenin, 16 Ekim’de kapatılmasının beklendiğini açıkladı. AP Haber Ajansı’na konuşan bir kaynak, şirketin Trump Plaza için alıcılara teklif vermesi için bir araştırma firmasını işe aldığını ve çalışmaların devam ettiğini söyledi. Fakat şu ana kadar herhangi bir alıcı ortaya çıkmadı. Mayıs 1994’de açılan ve toplam 210 milyon dolara mal olan Trump Plaza, Donald Trump’ın

gözde projelerinden birisiydi. Gayrimenkul kralının, Atlantic City ile olan anlaşması yüzde 10 hisse ile sınırlı. Trump, “Adımı kullanmalarına izin verdim ama onlarla herhangi bir iş yap-

madım. Atlantic City yıllardır zor durumda. Hükümet, birçok hata yaptı. Bu hatalar, şehirde yeniden yatırıma izin verilmemesi gibi çok büyük hatalar” diye konuştu. Kumarhane, geçen yıl 73

milyon dolardan daha az gelir elde etti. Bu yıl ise şu ana kadar yaklaşık 21 milyon dolar kazanç sağladı ve bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 oranında daha az.

WALL Street Journal yazarı Mark Hülbert’ın yazısına göre önümüzdeki 10 yıl boyunca hisse senedi piyasaları bizi hayal kırıklığına uğratacakmış. Ana sebep olarak da hisselerin pahalı ve kârlılığa göre aşırı primde işlem gördüğünü söyleyen Hülbert, tüm boğa piyasalarının (yani yükselen piyasaların) zirvesinin bile üstüne çıkmış değerlerle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. 1900’lu yıllardan beri 35 boğa piyasası görmüş olan ABD Borsası’nın şu anki olduğu yer, o zamanlarda yaşadığı zirvelerin yüzde 82 ve yüzde 89’undan daha yukarıda işlem gördüğünü gösteriyormuş. Hülbert’e Jim Paülşen, borsalara düzeltme geliyor isimli yazısında, dönemsel ve defensive stocks dediğimiz ekonomik küçülmenin olduğu ortamda düzenli büyüme gösteren hisselere yatırım yapmamız gerektiğini söylüyor. Fiyat/karlılık rasyosu, S&P yüzde 00 için 18’inci, yani S&P 500’ün içindeki şirketler, kârlılığının 18 katı işlem görüyor, bu da son iki yıldır yüzde 10’luk bir düzeltme bile görmemiş olan S&P 500 için düzeltme sorularını artırıyor. Yüzde10’lük bir düzeltmenin çoktandır zamanı geldiğine inanan Jeff Reeves isimli bir başka analist de sebepleri şöyle sıralamış: 1. Karlılıklar düşük: 31 Mart itibariyle biten çeyrek için şirketlerin karlılıkları yüzde 6,8 büyür diye tahmin edilirken, bu içinde bulunduğumuz ikinci çeyrek şirket karlılıklarındaki büyümesi ise yüzde 4,9’lara çekildi. 2. Sıcak hava da yardımcı olmuyor: Herkes 1. çeyrek büyümesindeki daralmayı kötü hava koşullarına veriyor ama o dönemde yapılması beklenen, gereken tüm harcamalar kaybedildi ve o yerine getirilmez artık . Zira IMF bile bu yüzden ABD’nin büyümesini yüzde 2’lere çekti. 3. Konut sektöründeki problemler: Case-Schiller ev fiyat endeksine göre ev fiyatları istenen yere gelmedi ve duraksama yaşanıyor. 30 yıllık mortgage oranları da yüzde 4,25 artınca, konut sektörü fire vermeye devam etti. 4. Ücret enflasyonu, fiyat enflasyonunu yakalayamadı: Tüketici fiyatlarındaki yüzde 2,1’lik sert çıkışa rağmen, ücretler ve maaşlar yerinde sayıyor. 5. Global endişeler; Ukrayna, Rusya, Irak gibi jeopolitik endişelere Filistin’de katıldı. Bunların piyasa ve ekonomilere negatif etkisi tartışılmaz. 6. Her yerde balon var: Hisse senedi piyasalarından tahvillere, gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere, her türlü varlıkta ve yatırım aracında şişkinlik ve balon var. 7. Faiz artış riski: Her ne kadar Fed, faizleri uzun süre yüzde 0’lara yakın tutarım diyorsa da aslında, Fed’in önceden belirlediği işsizlik ve enflasyon rakamları çoktan yakalanmış durumda. Fed bunlar yakalanırsa faizleri artırırız demişti. Şimdi yok, uzatırız diyor ama piyasalar buna inanmıyor. Hele buna bu cuma günü ve geçen haftanın muhtelif günlerinde, birçok Fed başkanlarının konuşmalarını da eklersek, onların da faiz artışına hazır olduğunu görürüz. En göze çarpan Charles Plosser ve Esther George’unkiydi. Philadelphia Fed Başkanı, Charles Plosser, faizi artışları gelişen ve iyileşen ekonomik görünüm etrafında yapılmalıdır, hatta hedeflerimize ulaşana kadar faizleri yüzde 0’larda tutmak diye bir şey olmamalı, önceden de artırılabilmeli. Para politikaları, Fed hedeflerine yaklaştıkça reaksiyon göstermeli, değişmeli. Birçok kişinin tahmin ettiği veya düşündüğünden farklı olarak aslında hedeflerimize çok yaklaştık. Hem ıssızlık hem de enflasyon hedefleri yakalandı. Daha fazla beklememeli, yoksa piyasalara darbe olur ve Fed finansal piyasaları kaybetme riski ile karşı karşıya kalır.” mesajlarını verdi. Her zaman şahinimsi (para politikalarını sıkılaştırıcı) yorumları ile dikkat çeken Plosser’a Perşembe günü de Kansas City Başkanı Esther George katıldı. Esther George’a göre, faizler seneye, 2015’in başında hatta bu sene bile artırılabilirmiş, çünkü politika reçetelerine baktığımızda oralara yaklaştığımızı gösteriyor dedi. Bu hafta Fed tutanakları açıklandı ve tutanaklarda konut sektörü ile ilgili endişelerini dile getirdiler ama faizler de uzun süre desteğe devam ederiz dediler. Konut sektörü ile ilgili olarak ise, zor kredi şartları, yüksek depozito ve anapara ödemeleri, genç ailelerden gelen talebin zayıflamasını, öğrenci kredilerinin yarattığı baskıyı, arza ve arazi kıtlığını, arzu edilir evlerin kıtlığını, hacizlerin artışını, ve artan inşaat malzemelerini neden olarak verdiler. Artık ev almanın adeta zorlaştığını bize gösterdiler. Size evlerinizde huzurlu, keyifli ve kazançlı günler diliyorum.

REKLAM VERMEK İÇİN...

reklam@posta212.com


Gündem

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Oy vermeyen kalmasın! AMERİKA’DA SEÇİM OTOBÜSÜ YOLA ÇIKIYOR

Türk Amerikan Gezi Parkı Platformu Başkanı Buğra Bakan, San Francisco’dan kalkacak ve Los Angeles’a hareket edecek olan seçim otobüsü ile insanları oy kullanmaya teşvik etmeyi amaçladıklarını söyledi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212

C

umhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kalırken, yaz ve tatil olması nedeniyle katılımın düşük olacağı endişesi yaygın. Son yapılan siyasi anketlerde de bu durum ortaya çıkarken, Türk Amerikan Gezi Platformu da (TAGP) seçime katılımın sağlanması için seçim otobüsü projesini hayata geçiriyor. TAGP Başkanı Buğra Bakan, proje ile Amerika’da yaşayan Türkler’in vatandaşlık görevlerini yerine getirmelerini sağlamayı ve bu proje yardımıyla diyalog geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi.

ANKET VE SEÇİM OTOBÜSÜ Bir süre önce San Francisco’da seçim nedeniyle oy kullanacak insanları belirlemek amacıyla bir çalşima yapıldığını ve bu çalışma sırasında anket de yaptıklarını dile getiren Bakan, bu çalışma şekli ile seçim otobüsü projesine karar verildiğini dile getirdi. Bakan, konuy-

la ilgili şu bilgileri verdi: “Yapılan bu anket çalışmasında ‘otobüs tutsak gelir misiniz?’ diye sorduk. İnsanlar da ‘otobüs tutarsanız geliriz’ ya da ‘böyle bir proje olursa bağış yaparız’ dediler. Şu an 12 kişi projeye destek amacıyla gelemeyecekleri halde paralarını ödediler. Biz de imkansızlık nedeniyle ödeyemeyecek durumda olanlara bunu kullandıracağımızı duyuruyoruz.

VATANDAŞLIK GÖREVİ Seçim otobüsü ile oy kullanmayı eğlenceli hale getirmek istediklerini de dile getiren b akan, otobüsde yer almak için insanların bilet için 70 dolar ödemeleri gerektiğini dile getirdi. Şehirlerarası yolculuğa uygun ve internet erişiminin olduğu otobüsün ilk hareket yerinin San Francisco olduğunu belirten Bakan, “Los Angeles Konsolosluğu’nda son bulacak yolculuğumuz ile aynı zamanda diyalog yaratmış oluyoruz” dedi. Bu proje ile asıl amaçlarının insalri oy vermeye teşvik etmek ve vatandaşlık görevlerini yerine getirmeerini sağlamak olduğunu dile getiren Bakan, şöyle konuştu:

medyadan kurtarmaya çalışıyorlar memleketi. Ben buna klavye şövalyeliği diyorum. Biz hatırlatıyoruz vatandaşlık görevlerini elimizden geldiğince. İnsanları politize olmaya teşvik ediyoruz. Sürece dahil etmek istiyoruz. Gezi olayları sırasında canlarını insanlar canlarını ortaya koyarak bazı şeyleri göstermeye çalıştılar. Buarada yaşayan insanlar da bizler de bi zahmet kalkıp Los Angeles’a gidip oy kullanalım. Tüm bunlara destek olmak istiyoruz.

KLAVYE ŞÖVALYELİĞİ “Özellikle Amerika’daki Türkler’in bu konuda yeterli olmadığını düşünüyoruz. Aynaya bakma vakitlerinin geldiğine inanıyoruz. Herkes oturduğu yerden sosyal

PROJEYE DESTEK Seçim otobüsü projesine büyük destek geldiğini kaydeden Bakan, “Otobüs 60 kişiyi alır, ne değiştirir diyeceksiniz. Diyalog geliştirir, insanlar arasındaki iletişimi arttır.

Buğra Bakan

Bazı kişiler katılmasalar bile bağışta bulundular. İşte bu diyalogları yaşamamızı sağlıyor” dedi. Bakan, Ayrıca oyların kullanılacağı tarihlerde Türkiye’de olacak olan Türkler’in kendisine oy verme sözü verdiklerini de dile getirerek, kendilerinin de asıl amaçlarının bunun sağlamak olduğunu dile getirdi.


Güncel

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Bir garip seçim İlk defa halkın oylarıyla yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Türkiye, bir ilke imza atıyor. Aday olan 3 isim ise ABD ve Batı’daki örneklerden farklı olarak televizyonda yan yana gelmiyor DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

T

ürkiye’de halkın ilk defa seçeceği Cumhurbaşkanlığı yarışında ABD’deki Başkanlık yarışlarının izleri logolara, sloganlara ve kampanyalara yan-

sırken, bağışlarda şeffaflık ve televizyon ekranlarında tartışma konusunda beklentiler ise karşılanmadı. İktidarda bulunması nedeniyle AK Parti’nin adayı Tayyip Erdoğan’a fazla bağış yapılmasından endişelenen CHP, yardımların açıklanması için baskısını sürdürüyor. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı yarışında bağışların kaynağı konusunda yorum yapmazken, diğer iki aday bağışçılarını kamuoyuna açıklama sözü verdi. CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, 156 sivil toplum girişiminin oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı’nın şeffaflık çağrısını anımsatarak bağışların ve bağışçıların kimliklerinin her hafta düzenli olarak kamuoyuna açıklamasını talep etti. Adaylara bağış toplamak için yalnızca bir aylık süre verilmesini ve adayların toplayacağı

Selahattin Demirtaş bağışa bir üst limit getirilmemesini eleştiren Erdemir, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin mevzuat eşit, çoğulcu ve adil bir kampanya yürütmek için sonra derece yetersizdir” dedi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Venedik Komisyonu’nun da seçim kampanyası finansmanında şeffaflığın vazgeçilemez olduğunu vurguladığını hatırlatan Erdemir, Türkiye’nin mevcut mevzuatını uluslararası standartlara yükseltmediği takdirde “ayıplı demokrasi” olarak algılanacağını savundu.

EKRAN YERİNE MEYDAN VE MİTİNG Sıcaklığın oldukça yüksek olması ve Ramazan ayına denk gelen kampanyalarda, Başbakan Tayyip Erdoğan mitinglerine devam etse de alanlarda ciddi boşluk dikkat çekiyor. Erdoğan, rakipleriyle televizyona çıkmaya ise karşı. AK Parti’liler, 17 Aralık’tan bu yana sadece kendi kabul ettiği gazeteciler ve kanallar-

Ekmeleddin İhsanoğlu

da açıklama yapıyor. Erdoğan’ın seçilmesi halinde AK Parti’nin geleceğinin ne olacağına yönelik tartışmaları önlemek için de partililer ancak özel izinle ekranlarda yer alıyor. Erdoğan’ın aksine muhalefetin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ise miting meydanları yerine şehirde halk ile buluşacağı noktaları tercih ediyor. Kimi zaman metro, kimi zaman Kapalıçarşı’da dolaşan İhsanoğlu, özellikle ekranlara da çıkıyor. HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş ise kampanyasında özellikle Batı’ya ağırlık veriyor. Demirtaş’ın hedefi başta İstanbul ve İzmir’de yüksek oy almak.

BAĞIŞTA SINIR VAR Cumhurbaşkanı adayları kampanyalarını ABD başkanlık seçimlerinde olduğu gibi toplanan bağışlarla yürütecek.ABD Başkanı Barack Obama 2012 seçimlerinde 555 milyon 972 bin dolar toplamıştı Türkiye’de ise kanuna göre bir kişi en fazla 9 bin 82 lira bağış yapabilecek. Adaylar yasa gereği si-

yasi partilerden yardım alamayacak. Şirket, vakıf, sendika gibi tüzel kişilerden bağış toplanamayacak. Adayların en az 3 bin bağışçıya ihtiyacı var. Bağışlar, seçimin birinci turu için 11 Temmuz-15 Ağustos 2014 tarihleri arasında; seçimin ikinci tura kalması halinde en geç 28 Ağustos 2014 tarihine kadar yapılabilecek. Sadece nakdi yardımların kabul edileceği kampanya süresince bin liranın üzerindeki bağış ve yardımlar banka hesabına yatırılacak. Bin lirayı aşmayan nakdi yardım ve bağışlar, banka hesabının yanı sıra makbuz karşılığında bağışçının bizzat iletmesiyle de yapılabilecek. Seçim sonuçlarının kesinleşmesine kadar geçen dönemde bağış ve yardımlar ile yapılan harcamalar YSK tarafından kayıt altına alınacak. Adaylar SMS’le ve televizyon reklamlarıyla bağış toplayamayacak. Kredi kartı ile bağış toplama mümkün olacak.

Recep Tayyip Erdoğan

Chp bastırdı oylar koltukları kaptı Amerika’daki Türkler’in Cumhurbaşkanlığı için kullanacağı oylar sayılmak için Türkiye’ye uçak koltuğunda getirilecek. Oylara her partiden milletvekilleri de eşlik edecek. Öte yandan konsolosluklarda bekletilecek olan oy sandıklarına göz kulak olmak için de partililer şişme yataklarda yatacak MEHVEŞ KOÇAK NEW YORK - POSTA212

P

OSTA212'nin geçtiğimiz hafta manşetinden verdiği "Oylar Koltukta Uçacak" haberi kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Dünyada seçim tarihinde böyle bir yöntemin yaşanayacak olması gözleri Türkiye'ye çevirdi. İlk defa seçimlerde yurt dışından oy kullanılması ve yüzde 6 oranında etkisi beklenen bu oyların güvenliği sebebiyle böyle bir karar alındı. CHP ABD temsilcili mart ayında bu konuyu Ankara'ya merkeze taşıdıklarını ve oyların güvenliği için CHP'li veklillerin girişimleriyle Yüksek Seçim Kurulu (YSK ) tarafından böyle bir yönteme başvurulduğunu açıkladı. CHP Amerika Temsilcisi Yurter Özcan, POSTA212'nin sorularını yanıtladı. n Yurt dışındaki oy sandıkları güvende değilmi ? Biz Türkiye'de oy güvenliğinin olduğuna inanmıyoruz. Geçtiğimiz seçimlerde Ankara'da yaşananlar malum, kazandığımız seçimi masada kaybettik. Buradan dersler çı-

kartarak hareket ettik. Biz bu defa A'dan Z'ye takip edeceğiz. Eğer müdahele etmeseydik yurt dışındaki oylar kargo ile Türkiye'ye gidecekti. Bu durum nasıl güvenli olabilir artık siz düşünün. Biz bunu başardık baskı yaptık. Oyların bu şekilde gitmesine biz sebep olduk. n Oylar şimdi nasıl gidecek? Oylar Amerika'dan THY tarifeli uçağı ile Yurter koltukta uçacak her Özcan partiden birer temsilci ve bölgedeki diplomatlarla Türkiye'ye gidecek. Avrupa'da oylar için uçak kiralandı, sandıklara, milletvekilleri eşlik edecek. n Sizce bu yöntem doğru mu? Başka çaremiz yoktu. Bu çağda oyların teknolojik ortamda sayılmaması bir yana Doğu Avrupa ülkeleri bile oylarını burada sayıp ülkelerine sonuçlarını gönderiyor. Biz bunu Türkiye'ye kabul ettiremeyeceğimiz için en azından san-

dıklar teslim edilene kadar bekçi olmayı görev üstlendik . n Sandıklar için uçak kiralanması, THY'den yüksek sezonda en az bin 500 Dolar değerinde olan koltuklardan alınması büyük masraf değil mi? Bütün bu maliyeti kim karşılayacak? Maliye bakanlığı bir kaç hafta önce bizim karşılacağımızı söyledi. Ancak böyle bir güvenliğe ihtiyaç olduğunu anlayınca ve etraftan baskı olunca bu hafta ödeme konusunda bir değişikilik oldu. Bu masrafları Maliye Bakanlığı ödenekten karşılayacağını açıkladı.

KONSOLOSLUKLARA ŞİŞME YATAK n Oylar uçak ile taşınacak peki oyların konsololsuklarda 4 gün kullanım ve kalış süresince ne olacak ?

Oylar nerede kalacak bunu gündeme getirdik. Bunun sonucunda büyükelçilik ve konsolosluk tarafından bize ikamet etme şansı tanınacak. Şişme yataklarda konaklayarak oylara refakat edeceğiz. n Amerikalılara garip gelmiyor mu durum? 15 senedir Amerika'dayım seçim konusunda ABD ilk defa böyle bir misyon üstlendik. ABD yetkilier de şaşırdı "Neden burada sayılmadığını anlayamadılar. Bunun tek açıklaması oyların manipilasyona uğrayabilecek olması. Oylar burda sayılsaydı daha güvenli olurdu. n Sandıkların, oyların uçması, sandık başında şişme yatakta gecelemek Amerika'daki çevreniz duysa ne düşünür? Amerikalılar bunu duysa güler. Doğu Avrupa ülkerinin oyları burda sayılıyor sonuçlar gönderiliyor. Düşünün eğer bir tur olursa 3 milyon iki tur olursa 6 milyon oy yurtdışından Türkiye'ye gidecek. Bunu şansa bırakmamalıyız. Eğer yeterli katılım sağlanırsa Cumhurbaşkanını yurt dışındaki vatandaşlar belirleyecek.


Güncel

16 Temmuz 2014 Cumartesi

John F. Kennedy Jr.

TURK AVENUE

Cemil Özyurt @cmlzyrtcemil@turkofamerica.com

Doğduğunuz Topraklarda Ölmek İster misiniz? DOĞUDAN Batı’ya dünyanın neresine giderseniz gidin Türkler’le karşılaşma şansınız vardır. Bazen Okyanus’un ortasında sessiz sakin bir adada, bazen Japonya’da bir dondurma tezgahında, İsrail’de bir takside, Mançurya’da bir köyde ya da Suudi Arabistan’da bir inşaat işinde. Bu örneklere Avrupa ülkelerini hiç katmıyorum. Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul her yıl 400 bin göç alıyor. Pew Hispanic Center’in 2012 araştırmasına göre 11.3 milyon Meksikalı ABD’de yaşıyor ve her yıl 485,000 kişi göç etmeye devam ediyor. Bugün ABD’de 53 milyona yakın Latin Amerikalı yaşıyor. Kolombiya’nın başkenti Bogota’ya fakirlik ve terör yüzünden her yıl göç edenlerin sayısı 100,000 kişiye ulaşmış durumda. Brezilya’da durum faklı değil. Rio halen pek çok fakirin umut kaynağı. Hindistan’da Lahor’un, Çin’de Pekin’in durumu aynı. Yani Türkler gibi şansını değişik yolları kullanarak gurbette arayanların sayısı hiç de az değil. Her kalabalık şehirde bir Çin mahallesi görmek mümkün. İtalyanlar da bugün Arjantin’den ABD’ye pek çok ülkenin kalabalık topluluklarından. Pakistanlılar zengin Arap ülkelerinde tüm zor işleri üstlenmiş durumda. Meksika’nın liman kenti Merida’da yaşayan Koreliler ülkeye gelişlerinin 108. yılını törenlerle kutladı. İnsanların doğdukları topraklarda ölmelerini sağlamak ancak ekonomik kalkınma ile mümkün. Gittiğiniz herhangi bir yabancı ülkede bir İsveçli ya da Danimarkalı ile de karşılaşmama nedeni de bu olsa gerek. Onun için “Nereye gitsem Türkler karşılaşıyorum!” diye mutluluk duyanlarla aynı mutluluğu paylaşamıyorum. “Karşılaştığın Türkler’in doğdukları topraklarda kimlerle karşılaşıyorsun?” Göçten boşalmış köyler ve kasabalarla. Asıl hüzün verici olan da bu. Mahallede birlikte oynadığım amcamın oğlu şimdi Londra’da ekmek peşinde, yan komşumuzun oğlu Avustralya’da yaşıyor. Üniversitede en yakın arkadaşım artık bir Hollanda vatandaşı. Askerliği birlikte yaptığım asteğmen arkadaşımın şimdilerde İngiltere’de bir şirketi var. Almanya doğumlu beş kuzenim Türkçe’den daha iyi Almanca’ya sahipler. ‘Herkes doğduğu yerde ölsün, köyünden çıkmasın’ demiyorum. İnsanlar doğdukları topraklarda insan gibi yaşasın. Dünyanın en fazla seyahet eden insanları Almanlar. Çünkü kazançları, dünyayı görmelerine de, doğdukları yerde doymalarına da yetiyor. Kıtlık yüzünden terk ettiği ilk toprakları Orta Asya’dan çıktıkları günden beri göç serüvenini sürdüren Türkler, bir gün doğdukları topraklarda ölebilecek mi? Bu sorunun cevabını insanoğlu 21. yüzyıl’da öğrenecek ama en azından bizim nesil değil.

Ölmeseydi şu anda ABD Başkanı’ydı! Obama bugün ABD Başkanı olmasaydı, onun yerine başkan olma ihtimali en yüksek olan adaylardan biri, şu an Türkiye’nin en büyük dostu olacaktı. Arkadaşımız Daphne Barak, ölümünün 15. yılında John F. Kennedy Jr.’ın gizemli kişiliğini ve Türkiye’de geçirdiği balayının detaylarını açıklıyor DAPHNE BARAK NEW YORK - POSTA212

O

Amerika'nın prensiydi. Demokrat Parti’nin çoğu onu “gelecekteki ABD Başkanı” olarak görüyordu. John Jr.'un da o günlerde “Goerge” adlı siyasi bir dergiyi başlatmış olması bu beklentiyi vurguluyordu. Uçağının denize düşmesiyle hayatını kaybeden John Jr.'un bu hafta ölümünün 15 yılı. John Jr. ölmeseydi bugün Barack Obama'nın yerine ABD Başkanı olur muydu? Bütün işaretler bunun muhtemel olduğunu gösteriyor. Caroline Kennedy, amcası eski senatör Ted Kennedy, halası Jean Kennedy Smith, Hillary Clinton'a verdikleri desteği Barack Obama'ya çevirdiklerinde ben yanlarındaydım. Obama, bu sayede 60 milyon nüfusa sahip Amerikalı Katolikler ve daha bir çok Amerikalı’nın desteğini aldı. Bu destek sayesinde Amerikalılar, Barack Obama'yı JFK ve Jackie Kennedy'i tanımladıkları şekilde Camelot, olarak görmeye başladılar ve kabullendiler. Bu hafta ilk defa John Jr.'un düşünce tarzıyla ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşıyorum. Kennedy ailesini uzun yıllardır çok yakından tanırım ve yıllar boyunca onlarla bir çok kez kamera önünde de konuşmuşumdur. Bütün bunları yakında açıklanacak olan, “Coming Home With The Kennedys” filmimde açıkça göreceksiniz. John, sürekli şaka yapan biriydi. Düğünü öncesi organize etti-

ği yemekte, kız kardeşi Caroline Kennedy'nin yazdığı bir şiiri, amcası Ted Kennedy misafirlere okuduğunda, Caroline, John'un bütün gece yaptığı şakalardan nasıl uyuyamadığını anlatıyordu. Caroline ve John'nun dadılığını yapmış olan Martha Sgubin de onun şakacı yönünden dolayı bütün yaptıklarını affettiğini söyler durur her zaman. FRANSIZCA ÖĞRENEMEDİ Martha'nın en önemli görevi, Caroline ve John'a Fransızca öğretmekti. Caroline, çaba gösterdi ancak “John'ın Fransızca öğrenme şansı hiç yoktu” çünkü hiçbir zaman bu dersleri ciddiye almazdı. RFK'nin kızlarından Kerry Kennedy de John ve Caroline ile birlikte üçünün nasıl ABD Devlet Başkanı'nın Beyaz Saray'da Oval Office'deki masasının altında ABD Devlet Başkanı JFK, devleti yönetmeye çalışırken, devamlı oyun oynadıklarını anlatırken, çekilen bütün fotoğraflar arasından John'un fotoğrafının ünlü olmasının nede-

nini de buna bağlıyor: Neşeli ve şakacı olmasına. John'in yakın dostlarından biri, “Herkes John'u tanıdığını zannederdi, ancak aslında kimse onu gerçekten tanımazdı...” diyor. İÇİNE KAPANIKTI Doğduğu günden bu yana, Beyaz Saray'a başkan seçilen birinin çocuğu olarak tanınan John, aslında çok içine kapanık bir kişiliğe sahipti. Bunu için Carolyn Bissette ile evliliği de çok gizli tutulmuştu. Düğüne sadece 40 kişi davetliydi. Ve bu 40 kişiden hiçbiri balayının nerede olacağını bilmiyordu. Fakat bugün herkes balayının İstanbul Çırağan Oteli’nde olduğunu biliyor. ÇIRAĞAN’DAKİ BALAYININ DETAYLARI Ailesi bana Çırağan Oteli’ni kendisinin seçtiğini ve neler düşündüğünü şöyle anlatıyor: John’un, düğünü dünya genelinde ses getireceğini bildiği için ilk olarak düğününden tek bir fotoğ-

raf seçerek bunu medyaya dağıtmayı planladığını söylüyorlar. İkincisi, John fotoğrafı kendisi Türkiye'ye indikten sonra medyaya dağıtılmasına karar vermiş. Böylece John, Amerika, Avrupa ve Avustralya'daki medya kuruluşlarının kendisini muhtemelen annesinin çok sevdiği, evlendikten sonra yerleştiği Yunan adalarına gideceğini tahmin ediyordu. Ve gerçekten de düşündüğü gibi oldu herkes onu Yunanistan'da aradı. TÜRKİYE’DEN “NAZARLIKLI ” BİLEZİK John'un Türkiye’den aldığı “mavi göz” (nazarlık) bileziğini hediye ettiği dadısı Martha da, iki gün boyunca John'nun Türkiye'de olduğundan kendisinin de haberi olmadığını söylüyor. John, Türkiye'de öyle rahattı ki artık havuzun kenarında kendisinin fotoğrafını kapak yapan İngilizce gazeteler ve dergiler okuyordu. Ta ki yanındaki kişi onun kim olduğunu fark edinceye kadar. Artık herkes onun nerede olduğunu biliyordu. Dadısı bana: “Arık gizlilik perdesi kalkmıştı. Ancak onlar, balayı bitinceye kadar Türk mutfağından, çarşılarından ve misafirperverliğinden hala tat almaya devam ettiler” dedi.


16 Temmuz 2014 Çarşamba

Güncel

Saldırıyla gelen açılım Türkiye’nin de Lacrosse takımı var Türkiye, tarihinde ilk defa Erkekler 2014 Lacrosse Dünya Turnuvasına katılamaya hazırlanıyor (NEW YORK – POSTA212) Türkiye, 10-19 Temmuz tarihleri arasında Denver, Colorado'da düzenlenecek turnuvada Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Kosta Rika ile eşleşti. Bu yıl turnuvada 38 takım yarışacakken, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 9 da yeni takım bulunuyor. Türkiye de az sayıda Lacrosse oyuncusu bulunduğu için dünyanın her yerinden Türk Lacrosse oyuncuları, Türkiye Cumhuriyetini temsil etmek için bir araya geldi. Takımın kaptanlığını yapan Bertan Ünal'ın, Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi'ne (ATAA) verdiği röportajda, Lacrosse'u çok küçük yaşta sevdiğini dile getirdi. Şuan da 20 yıldır Lacrosse oynayan Bertan, aynı zamanda üniversite takımında da oynuyor. Bertan takım da 30 kişinin bulunduğunu ve bunların 13'ünün Türkiye'den geldiğini ve geri kalanlarının ise Amerika'da yaşayan Türkler olduğu belirtti. Lacrosse ile ilgilenen gençlerede tavsiyede bulunan genç oyuncu, Lacrosse'un zor bir oyun olduğunu belirtirken, takım çalışması ve sıkı çalışmayla Türkiye'nin bu sporda çok iyi yerlere gelebileceğini belirtti.

Lacrosse sporu nedir? Kanada’nın en popüler sporu olmakla birlikte son yıllarda Kuzey Amerika’da gelişmeye başlamıştır. Lacrosse sporu, genellikle saha içerisinde oynanmaktadır. Müsabakalar futbol sahalarında gerçekleştirilmektedir. Basketbol ve futbol dallarına ait teknikler, bu spor dalında da görülmektedir. Dirseklik, kask, omuzluk, ağızlık, eldiven gibi objeler, takımların güvenliği için gereklidir. Bayan ve erkekler bu oyunu oynayabilir. Erkeklerin takımı 10 oyuncudan oluşuyor iken bayanların takımı 12 kişiden meydana gelmektedir. Bir gol, diğer oyunlar gibi tek sayı olarak nitelendirilir. Fakat 15 yard uzaklıktan atılan gol, hakemler tarafından 2 sayı olarak da sayılabilmektedir. Sayısı fazla olan takım kazanır ve berabere biten durumlarda maç süresi uzatılır. Takımda bir kaleci görev almakta diğer oyuncular ise farklı pozisyonlara ayrılmaktadır.

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından Ankara, dış politikasında açılım yapmak için devreye Hamas kartını sokmaya hazırlanıyor. Öte yandan Gazze’ye Türkiye’nin gönderdiği yardımların geçişine izin vermeyen İsrail, Ankara’ya ‘yeşil ışık’ yaktı DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

S

uriye, Irak, Mısır ve İsrail ile ilişkileri gergin olan hükümet, İsrail'in Gazze'ye yönelik operasyonlarının ardından Hamas kartını açarak yeniden etkinliğini tesis etmeyi hedefliyor.

Başbakan Erdoğan bu amaçla Hamas'ın Lideri Halid Meşal ile önce telefonla görüştü ardından da kurmaylarına yakın temas için talimat verdi. Ankara'nın hedefi, tıpkı 2012 yılındaki gerginlik sırasında ateşkesi sağlamak için rol almak. 2012'de Mısır'ın öncülüğünde ve ev sahipliğinde yapılan görüşmelerde, Mavi Marmara baskınından bu yana MİT ve Mossad ilk defa temas kur-

muş, Katar da bu denklemde yer almıştı. GÖREV ERDOĞAN'DA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaptığı yazılı açıklamayla dünyaya başta Gazze olmak üzere bölgedeki çatışmaların durdurulması çağrısı yaptı. Gül bu çağrısına karşın, diplomatik girişimleri Başbakan Erdoğan'a bıraktı. Erdoğan da bu çerçevede

GÜL’ÜN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nu acil toplantıya çağırdı. Yüz nakli yaptığı hastası ölen Prof. Özkan, Bilim Kurulu’nda savunmasını yapacak

YIL: 2 SAYI: 61

YAYINCI CAN KAMİLOĞLU

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

HABER KOORDİNATÖRÜ

HALDUN ARMAĞAN YAYIN DANIŞMANI

AHMET BUĞDAYCI HABER MERKEZİ - EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK, ADNAN ONARAN, HÜSEYİN TUNCER, DİLEK ESKİ BEZİRKAN, AYSEL TAPAN, MELİKE AYAN, DEMET DEMİRKAYA, SONER MEZGİTÇİ, SERKAN KALFA, DOĞUCAN CÖMERT, JOHNPAUL JASON, BABÜR AKSÜYEK, BANU ÖZTÜRK, KUNTER AKIRMAK, OLGU DURMUŞ, ELİF ÜNLÜ, ORHAN MURAT BAHTİYAR WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR REKLAM TEMSİLCİSİ BARIŞ TUNCER İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES

31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 844 368 91 96 abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR

ABBAS'IN UMUDU İSRAİL'E BASKI Abbas’ın bu süreçte Türkiye’den beklentisini ise bir diplomat şöyle aktardı: “Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler, 2012’deki gösterdikleri çabalarla kıyaslandığında çok daha ileri. Bugün Türkiye’nin İsrail üzerinde kurabileceği bir baskı var. İki ülke arasında hala tazminat sürecinde ilerleme sağlanamamış olması bunu önlemez.”

Yüz naklinde ‘yüzleşme’ zamanı

POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA İMTİYAZ SAHİBİ EKMEL ANDA

İSRAİL'DEN JET MESAJ Başbakan Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken İsrail'i de bir kez daha hedef alıp, "Önce bu zulmü durduracaksınız. Durdurmadığınız sürece Türkiye, İsrail arasındaki normalleşmenin gerçekleşmesi de mümkün değil-

dir" demişti. Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi için de Gazze'ye ambargonun kaldırılmasını istemişti. Bu açıklamadan kısa süre sonra ise Gazze'ye Türk yardımlarının gönderilmesine izin vermeyen İsrail'den, "Yardımların gönderilmesi için yardımcı olmaya hazırız" mesajı geldi. Mesaj, İsrail'in Ankara Büyükelçiliği yetkilileri tarafından Türk yetkililere iletildi. Ancak bu yetkililerin Başbakanlık mı yoksa Dışişleri mi olduğu konusunda bilgi verilmedi.

Gül, yaptığı yazılı açıklamada 5 başlık altında siyasi çözüm önerilerini de sundu: İsrail: İsrail’in Gazze’ye hava saldırılarını durdurmalı, kara harekâtı yapmaya kesinlikle tevessül etmemelidir. 2012’de ilan edilen ateşkes koşullarına dönülmeli, Filistin halkının vazgeçilmez haklarını geri verecek şekilde barış müzakerelerinin tekrar başlaması için gayret gösterilmelidir. Gazze’ye insani yardımın acilen ulaşmasına müsaade edilmelidir Irak: Irak’ta yeni hükümetin en kısa sürede kurulması için bütün siyasi aktörler fedakârlık yapmalı, ulusal birliğin sağlanmasına öncelik verilmelidir. Herkesin mezhepçi ve etnik yaklaşımları bırakması gerekir. Orada da insani sorunlar had safhadadır ve çare beklemektedir. Suriye: Suriye’de siyasi sürecin tekrar başlaması için gerekli koşullar yaratılmalıdır. Suriyeli mülteciler meselesi de çare bekleyen bir insani trajedi halini almıştır. Afganistan: Afganistan’da Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları tartışma konusu olmaktan çıkmalı, yeni yönetim bir an önce görevine başlamalıdır. BM: Bu konularda bölgesel ve küresel uzlaşıların sağlanması önem taşımaktadır. Bunun zemini de Birleşmiş Milletler, bölgesel örgütler ve komşuluk forumlarıdır.”

GAZETESİ

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Meşal'in yanı sıra Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ı da aradı ve Abbas'ın bu hafta Ankara'ya gelmesi kararlaştırıldı. Erdoğan BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile de görüşerek tepkisini aktarırken, ABD ile temas başkan ile telefon görüşmesi yerine diplomasi kanalıyla kuruldu.

DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

D

ünyada yüz nakli sonrası hayatını kaybeden üçüncü kişinin Türkiye'de ölmesinin ardından Bilim Kurulu acil toplantıya çağrıldı. Antalya’da 10 ay önce yüz nakli olan ve iki hafta önce uyuşmazlık nedeniyle yüzünün yüzde 60’lık bölümü alınan Salih Üslün hayatını kaybetmesi üzerine Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nu acil toplantıya çağırdı. Toplantıda, operasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Ömer Özkan hastasının ölüm sebebine ilişkin savunmasını verecek. Daha önce çift kol tek bacak nakli yaptığı hastasının ölümünden dolayı uyarı alan Prof. Özkan'ın nakil ruhsatının devam edip etmeyeceği Bilim Kurulu toplantısında kararlaştırılacak.

BİLİM KURULU ACİL TOPLANIYOR Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Türkiye'nin altıncı yüz nakli yapılan Salih Üslün'ün (55) belirgin akciğer yetmezliğine bağlı olarak önceki gece hayatını kaybettiğini açıkladı. Beklenmedik bu gelişme üzerine Sağlık Bakanlığı Kompozit Doku Bilim Kurulu'nu acil toplantıya çağırdı. PROF. ÖZKAN’DAN 2. KEZ SAVUNMA Toplantıda, Prof. Özkan ve ekibi, nakil öncesinde hastasının sağlık durumu, sonrasında yaşanan gelişmeler ve ölüme giden sürece ilişkin kurula bilgi verecek. Prof. Özkan, daha önce mevzuata uygun olmadan çift kol tek bacak nakli yaptığı hastasının hayatını kaybetmesinin ardından da Ku-

rul'a sunum yapmış ve nakil merkezi hakkında uyarı cezası verilmişti. Prof. Özkan ve ekibinin son gerçekleştirdiği yüz naklinin ardından hastasının hayatını kaybetmesiyle ilgili Bilim Kurulu, kusurlu bulursa nakil merkezin faaliyetleri askıya alınabilecek.

"LENFOMA KANSERİ OLUŞTU" Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Ömer Özkan'ın, Üslün ile ilgili daha önce Bilim Kurulu'na sunum yaptığını belirterek, "Hastada nakle bağlı kalmaksızın, lenfoma kanseri oluştuğunu bildirdi. Bu nedenden dolayı hastaya verilen bağışıklığı baskılayıcı ilaçların kesilmesinin ve nakledilen yumuşak dokunun geri alınmasının gerektiğini bildirdi" dediler. Salih Üslü'nün ölümünün ardında Özkan'ın Bakanlığa, "hastanın yoğun bakımdan çıkarken akciğerlerinde emboli oluşmasına bağlı olarak akciğer yetmezliğinden vefat ettiği" bilgisini verdiği öğrenildi. PROF. ÖZMEN: "ÖLÜM NAKİLDEN OLMAZ" Türkiye'nin 3'üncü yüz naklini yapan Prof. Selahattin Özmen'in, "Antalya'daki hasta yüz reddettiği için hayatını kaybetmedi. Hastada nakilden sonra diğer organlarda sorun çıktığı için yüz geri alındı ancak buna rağmen hastanın rahatsızlıklarının devam ettiği anlaşılıyor. Merkezden kaynaklı kusur yok" savunmasını yapması bekleniyor. DÜNYADA 2 KİŞİ YÜZ NAKLİNDEN ÖLDÜ Dünyada yüz nakli sonrası bugüne kadar sadece 2 hasta hayatını kaybetti. Çin'de yapılan yüz naklinde hasta nakil sonrası ilaçlarına devam etmediği için hayatını kaybederken, Fransa'da çift kol nakli ve yüz nakli yapılan hasta hayatını kaybetmişti.


Güncel

16 Temmuz 2014 Çarşamba

FBI, Müslümanların ensesinde Amerika’da yayınlanan bir dergi, FBI’ın aralarında bir profesörün de bulunduğu 5 Müslüman Amerikalı’yı adım adım izlemiş. Dergiye göre, en az 202 Müslüman lider izlenmiş İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

T

he Intercept isimli dergide yer alan bilgilere göre, Amerikan iç istihbarat kurumu olan FBI, 5 ileri gelen Müslüman Amerikalıyı izlemiş. Edward Snowden’e yakınlığıyla bilinen ve genelde Amerikan federal devletinin istihbarat çalışmalarına karşı sızıntıları yayınlamasıyla bilinen Glenn Greewald’e göre, bu hedeflenenler arasında bir avukat (Asim Ghafoor), bir Cumhuriyetçi siyasi çalı-

şan (Faisal Gill), bir üniversite profösörü (Hooshang Amirahmadi)ve iki de sivil haklar akvitisti (Agha Saeed ve Nihad Awad) bulunuyor. Toplamda ise en az 202 Amerikalı Müslümanın izlendiği ortaya çıktı. Yeni sızıntılara göre, sadece Müslüman Amerikalılar izlenmiyor, bu istihrabarat raporlarında Müslüman Group aynı zamanda hakaretamiz ve ırkçılık kokan isimlerle çağrılıyor. Bu bilgiler de, geçmiş aylardaki birçok önemli sızıntılar gibi yine Edward Snowden’den geliyor. İddialara karşı olarak ise Amerikan Ulusal İstihbarat Teş-

kilatı (NSA) ve Adalet Bakanlığı bir açıklama yayınlayarak, Amerikan istihbarat birimlerinin dini veya sivil haklar akvitistlerini sadece hükümeti eleştirdiği için takip edildiğinin doğru olmadığını ileri sürdü. Diğer taraftan Beyaz Saray ise, istihbarat birimlerine bir emir göndererek, eğitim ve tüzüklerinin yeniden gözden geçirilmesini istedi. Amerikan istihbarat birimlerinin bazı Müslüman Amerikalıları izlemesinin ortaya çıkmasıyla birlikte 44 sivil haklar grubu Başkan Obama’ya bir mektup gönderdi.

Mektupta, Müslümanların sadece dinlerinden dolayı şüpheli görülmesi eleştirildi. Diğer taraftan Huffington Post ve YouGov tarafından yapılan anketlere göre, Amerikalıların yüzde 59’u, Amerikan hükümetinin istihbarat toplarken çok ileri gittiğine inanıyor. Yüzde 20 devletin dengeyi bulduğunu düşünürken, ankete katılanların yüzde 6’sı ise ABD hükümetinin yeteri kadar istihbarat toplamadığını düşünüyor. Aynı şekilde, her 5 Amerikalı’nın 2’si de, ABD devletinin kendilerinin telefon ve e-maillerini izleyip, kaydettiğini düşünüyor.

ABD’de madenciler solarcılardan az Amerika’da güneşten enerji elde eden şirketlerde çalışanların kömür madenlerinde çalışanlardan neredeyse iki kat daha fazla olduğu açıklandı İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

A

BD’de solar endüstrisinde çalışanlar, kömür madenlerinde çalışanlardan fazla. Beyaz Saray’ın yaptığı açıklamaya göre, ABD’de, kömür madeninde çalışanlar şimdilerde yeni enerji teknolojilerden sayılan ve güneşten enerji elde etmeyi amaçlayan endüstrilerden daha az sayıda. Amerikan Çalışma Bakanlığı istatistik-

lerinin 2013 sayılarına göre, kömür madeninde çalışanların sayısı 80 binden biraz daha fazla. Diğer taraftan, ‘National Solar Jobs Census 2013’ çalışmasına göre ise, solar endüstrisinde çalışanların sa-

yısı 142 binden fazla. Kömür madenlerinde çalışanların sayılarının yeni enerji endüstrilerinde çalışanlardan daha az olmasıyla, sendika güçleri açısından madencileri eskiye göre daha güçsüzleştiriyor. Bu durum da, Amerikan basınında çıkan bazı yorumlara göre, Amerikan karar vericilerin yeni ve ‘green enerji’ olarak bilinen endüstrilere daha cesur ve çok yatırım yapmaya teşvik edebilir.

Marihuana serbest kalsın kampanyası Amerika’nın başkenti Washington DC’de yaşayanların yüzde 60’ı marihuananın serbestçe satılması için kampanya başlattı İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

W

ashington DC’nin vatandaşları yeni bir kampanya başlatarak, başkentte de, diğer bazı eyaletlerde olduğu gibi marihuananın serbest bırakılmasını talep ediyor. Yapılan anketlere göre, Washington DC vatandaşlarının yüzde 60’ı marihuananın, iki diğer Amerikan eyaletinde olduğu gibi serbestçe satılmasından yana. Hatırlanacağı gibi 2013 yılında Colorado ve Washington eyaletleri marihuana satışını tamamen yasal hale getirmiş, dükkanlardan isteyen herkese satımına başlamıştı. İki düzineden fazla eyalet ise, satımını sadece tıbbi gerekçeler için uygun buluyor. Washington DC’de de tıbbi nedenlerle marihuana satımına yeşil ışık yakıldı. ‘DC Cannabis’ Kampanyası olarak adlan-

dırılan kampanya için şimdiden 60 binden fazla vatandaş marihuananın yasal olması için imza verdi. ‘Initiative 71’ olarak adlandırılan girişim, 21 yaş ve üstündekilerin 2 ons ağırlığındaki marihuanayı serbestçe taşıyabilmesini mümkün kılıyor. Girişim kabul görürse ve sandıkta da yeteri derecede oy alırsa, Washington DC’de yaşayan vatandaşlar evlerinde 6 marihuana bitkisi yetiştirebilecekler. The Daily Chronic adlı gazetenin haberine göre, Washington DC, Amerika çapında kişi başına en çok marihuana nedeniyle tutuklamaların yaşandığı şehir olarak istatistiklere geçiyor. 23 EYALETTE TÜKETİM YASAL 58 bin Washington DC’linin verdiği imza ile, kasım ayındaki ara seçimlerde marihuananın serbest bırakılması da seçim sandık-

larına girebilir. ABD’de marihuananın serbest olduğu eyaletler arasında Washington ve Colorado var. Washington eyaletinde Aralık 2012'de yasa yürürlüğe girerek marihuana kullanımı yasal hale getirilmişti. Amerika’da 2011 yılı itibari ile 23 eyalette tıbbi marihuana tüketimi yasallaştırılmıştı. Bunun ardından 2012 yılında Colorado’da, 2014 Haziran ayında ise Washington eyaletlerinde 21 yaşın üzerindekilerin 0.45 gr marihuana otunu, 7.2 gr tatlı ya da 32 gr sıvı marihuanayı üzerinde taşıyabilmesi yasallaştırıldı. Marihuana yetiştirenler ise belli yasalara göre üretim yapabiliyor ve marihuana bitkisi sadece lisans almış dükkanlarda satılabiliyor. Marihuana üretimi, satışı ve tüketiminin her aşamasında yüzde 25’inden vergi alan

ABD hükümeti, bu uygulamalardan yüz milyonlarca dolar kar elde ediyor. OBAMA'DAN MARIHUANA AÇIKLAMASI ABD Başkanı Barack Obama, marihuananın alkolden daha zararsız olduğunu ve gençken kendisinin de marihuana kullandı-

ğını dile getirmişti. Obama yaptığı açıklamada marihuana içmeyi kimseye tavsiye etmediğini de vurgulamıştı. Bazı ekonomistler ve Obama karşıtları marihuananın yasallaşmasını 'ABD eyaletleri parasızlıktan marihuana satıyor' şeklinde yorumluyor.


Güncel

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Türkmenler’in umudu Obama

Irak’ta yaşanan kaostan büyük zarar gören Türkmenler, son umut olarak Amerika Başkanı Obama ile Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi’yi buluşturmaya çalışıyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

I

rak Şam İslam Devleti (IŞİD) güçlerinin saldırıları sonucu yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Türkmenler çözüm arayışında. Amerika’da yaşayan Türkmenler ile bazı toplum liderleri, bölgede yaşanılan sorunları ve taleplerini birinci ağızdan anlatmak için girişimde bulunuyorlar. Amerika’da Türkmen politikasının tanıtılmasında katkıları olan ve aynı zamanda işadamı olan Türkmen Ali Koçak, bu girişim ile ABD Başkanı Obama ile Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi’yi bir araya getirmek için çaba gösterildiğini dile getirdi.

“TÜRKİYE’NİN TUTUMU DEĞİŞMEDİ” Türkmenler’in yaşadığı bölgelere saldırıların sürdüğünü ve insanların çok zor şartlar altında yaşama savaşı verdiğini kaydeden Koçak, Türkiye’nin de Türkmenler’i yaşadığı sorunlar karşısında yalnız bıraktığını ve bu tutumunu sürdürdüğünü dile getirdi.

Erşad Salihi

95 BİN KİŞİ İÇİN RAPOR Son olarak Türkmenler’in yoğun yaşadığı yer olan Telafer’den göç etmek zorunda bırakılan 95 bin kişinin çok zor durumda olduğunu kaydeden Koçak, “Bu insanlar çok kötü durumdalar. Yaşadıkları tam bir facia. Türkmenler’in durumuna ilişkin bir rapor hazırlandı. Bu raporda 95 bin kişinin Şırnak’ın Ovacık ilçesine geçiçi olarak yerleştirilmeleri öneriliyor. Ne olacaklarına ilişkin sonra karar verilmeli.” ÖZEL STATÜ BÖLGESİ Genel olarak Türkmenler için en uygun olan çözümün şu an için özel statüsü olan güvenlikli bölge olduğunu savunan Koçak, şöyle konuştu: “Tüm Türkmen bölgeleri için arzu ediyoruz, ancak şu an için Kerkük bile yeterli olur. Yani Kerkük’te tüm etnik grupların kendi yönetim bölgeleri olsun işiyoruz. Buna Kürtler’in bir kısmı sıcak bakıyor, Talabani daha sıcak bakarken, Barzani istemiyor. Amerika başlarda sıcak bakmış, ancak daha sonra vazgeçti. Türkmenler için de şu an için en iyi çözüm güvenlikli bölge oluşturulması. Amerika’nın isteği ile 1995 yılında Kuzey Irak’ta güvenlikli bölge oluşturulmuştu. Çekiç Güç’ün koruması altındaydı bu bölge. Türkiye oradaki Kürtleri korudu. O dönemde nasıl Kürtler için böyle bir güvenlikli bölge oluşturuldu ise, aynı şeyin Türkmenler için de yapılması isteniyor. “ “POLİTİKACILARA DA ANLATILIYOR” Türkmenler’in istek ve taleplerinin Amerika’daki politikacılara

anlatılmak istendiğini belirten Koçak, nihai amaçlarının Salihi ile Obama’nın görüşmesinin sağlanması olduğunu söyledi. Koçak, şöyle devam etti: “Bu konuların mimarı ve söz sahibi Amerika’dır. Türkiye tek başına söz sahibi olamaz. Ancak Amerika’nın gösterdiği şekilde hareket edebilir, kendi başına birşeye karşı çıkamıyor. Sonuçta Başkan Obama diğer grupların liderleri ile görüştü. Bizim arzumuz bir de Türkmenler’in liderleri ile görüşsün. Onları dinlesin. Bu konuda nasıl bir sonuç alınır bilemem. “ Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi’nin görevinden alınabileceğine ilişkin söylentilere değinen Ali Koçak, iktidarın eleştirilere katlanamadığını ileri sürerek, ancak şu aşamada değişilikliğin doğru olmadığını, zaten Irak’taki Türkmenler’in de Salihi’yi desteklediklerini dile getirdi.

Türkmenler çadır yardımını kabul etmedi Irak’ta IŞİD tehdidiyle evlerinden olan yüz binlerce Türkmen, Ankara’nın çadır yardımını, “Çadır kurup bizi IŞİD’in hedefi haline getirmeyin. Bırakın dağınık kalalım” diyerek reddetti DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

I

RAK'IN birçok bölgesinde hâkimiyeti ele alan Irak Şam İslam Devleti'nden (IŞİD) kaçarak başta Sincar olmak üzere sığınacak yer arayan 125 binin üzerinde Türkmen'in, Ankara'dan özel bir ricada bulunduğu ortaya çıktı. Talebi Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında iletti. Bunun üzerine kurulması planlanan çadırlardan vazgeçildi. IŞİD'in kendilerine saldırmasından korkan ve çöl ortasında 50 derece sıcaklıkta

hayatta kalmaya çalışan Türkmenler, Türk Kızılayı'nın bölgede kuracağı çadır kentlere hedef olacaklarını düşünerek karşı çıktı. Bunun üzerine Kızılay da gönderdiği çadırları yardım dağıtımı için kullanmaya karar verdi. REHİNELER İÇİN ÇAĞRI BAŞLADI Musul Başkonsolosluğu'nu basarak 49 personeli rehin alan IŞİD'e karşı Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan "bırakın" çağrısı yaparken, örgütten Ankara'ya bugüne kadar herhangi bir talep iletilmediği öğrenildi. 49 kişinin IŞİD'in üst düzey komuta kademesinin yer aldığı

binada bir odada toplu halde tutulduğu belirtilirken, özellikle temizlik konusunda büyük sıkıntı yaşadıkları belirtildi. Ankara'nın başta Başkonsolos Öztürk Yılmaz ile kurduğu telefon bağlantısının ise artık her gün gerçekleşmediği öğrenildi. 49 kişinin kimliklerinin tamamen bilinmediğini belirten diplomatik kaynaklar, 45 kişinin Konsolosluk mensubu olduğunu, baskın sırasında binada yer alan 4 kişinin ise onlarla tutulup tutulmadığı konusunda bilgi bulunmadığını belirtti. Kaynaklar, örgütün sağlık konusunda da gerektiğinde hastaneden doktor çağırarak rehinelere tedavi sağladıklarını söyledi.


Toplum Yaşam

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Amerika’nın yoksulluk haritası Nüfusun genelinin yoksullaştığı ABD’de özellikle güney eyaletlerinde son on yılda yoksulluk rekor seviyeye ulaştı. ABD’nin yoksul bölgelerinde yaşayanların oranı yüzde 18,1’den yüzde 25,7’ye yükseldi AYSEL TAPAN HABER MERKEZİ - POSTA212

A

BD’de 1990-2000 yılları arasında yoksulluk oranı yüzde 20’den yüzde 18,1’e düşmüştü. Fakat bu eğilim 2000-2010 yılları arasında tersine döndü ve yoksul bölgelerde yaşayanların oranı yüzde 18,1’den yüzde 25,7’ye yükseldi. On yıl içinde yoksul nüfus yüzde 10 oranında artarken yoksul bölgelerde yaşayan insanların oranı yaklaşık yüzde 56 oranında büyüdü. 2000 yılında yaklaşık 50 milyon olan yoksul bölgelerde yaşayan kişilerin sayısı 2010 yılında 77 milyonun üzerine çıktı. ABD YOKSULLAŞIYOR Census Bureau verilerine göre, 20002010 yılları arasında ABD’nin dört bölgesinde de yoksul bölgelerde yaşayan kişilerin hem oranı hem de sayısı arttı. Bu dört bölge arasında en az yükselme yüzde 3,3 oranıyla Kuzey Doğu bölgesinde yaşandı. 2000 yılında yoksul bölgelerde yaşayan insanların oranı-

nın en düşük olduğu Orta Batı bölgesinde yüzde 9,8 ile en büyük yükselme görüldü. ABD genelinde yüzde 18,1’den yüzde 25,7’ye yükselen yoksulluk oranı Kuzey Doğu’da yüzde 16,5’ten yüzde 19,9’da, Orta Batı’da yüzde 11,7’den yüzde 21,5’e, Güney’de yüzde 21,8’den yüzde 30,8’e ve Batıda yüzde 20’den yüzde 25,9’a çıktı. GÜNEY SINIRIN ÇOK ALTINDA Sadece District of Columbia, Louisiana, Batı Virginia, Hawaii ve Alaska’da hem yoksul bölgelerde yaşayan insanların hem sayısı hem de oranında azalma kaydedildi. Buna karşın, yoksul insanların sayısında ve oranında en büyük yükselme Kuzey Karolina, Tennessee, Oregon, Arkansas, Georgia, Güney Karolina, Indiana, Michigan, Nevada, Idaho, Colorado ve ABD’nin güneydeki diğer eyaletlerinde kaydedildi. Yoksul bölgelerde, federal yoksulluk sınırının altında yaşayan kişilerin oranı yüzde 20’den fazla. Dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı birçok eyalette 23 bin 850 dolar.

NEW YORK’TA YOKSULLUK New York’ta yaşayan yoksulların oranı ise 2000 yılında yüzde 25,6 iken bu oran 2010 yılında yüzde 26,6’ya yükseldi. Böylece New York’ta yaşayan yoksulların sayısı 4 milyon 930 bin 322’den 5 milyon 25 bin 49’a çıktı. BEYAZLARDA DURUM DEĞİŞİYOR Yoksul bölgelerdeki yüksek suç oranı, kötü ev koşulları ve yetersiz iş olanakları yoksullukla ilişkili diğer önemli sorunlar. 2000 yılında yoksul bölgelerde yaşayanların 14,4 milyonu 18 yaşın altında, 29,9 milyonu 18-64 yaş arası ve 5,1 milyonu 65 yaş üzeriydi. Bu sayılar 2010 yılında sırasıyla 20,3 milyon, 48,6 milyon ve 8,5 milyona yükseldi. Ayrıca 2000 yılında Siyahlar’ın yüzde 46,3’ü, Kızılderililer ve Alaskalılar’ın yüzde 40,6’sı ve diğer ırklar olarak sınıflandırılan kişilerin yüzde 44,2’si yoksul bölgelerde yaşarken, beyazların yüzde 11,3’ü, Asyalıların yüzde 16,9’u yoksulluk içindeydi. Yoksulluk oranının en fazla Kızılderili ve Alaskalılar ve Bayazlar’da arttığı 2010 yılında yoksul bölgelerde yaşayan siyahların oranı yüzde 50,4, Kızılderili ve Alaskalılar’ın oranı yüzde 47,8’e ve diğer ırkların oranı 48,3’e, Beyazlar’ın yüzde 20,3’e ve Asyalılar’ın yüzde 18,7’e yükseldi.

Yoksul bölgelerde yaşayanların oranı

ABD Kuzeydoğu Ortabatı Güney Batı

2000 2010 %18,1 %25,7 %16,5 %19,9 %11,7 %21,5 %21,8 %30,8 %20 %25,9

Dünyanın en sıcak yılını yaşıyoruz Yapılan ölçümler sonucu 2014 dünyanın en sıcak yılı olarak kayıtlara geçtiğini gösterdi. Uzmanlar, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunduğunu açıkladı ANKARA - POSTA212

D

ünya Meteoroloji Örgütü (WMO) bu yılın mayıs ayını tarihin en sıcak ayı ilan ederken, bilim adamları, hava sıcaklığının ocak ayından beri yüksek olduğu 2014’ün dünyanın en sıcak yılı olabileceğini bildiriyor İstanbul Karbon Zirvesi Komite Başkanı Prof. Dr. Etem Karakaya, “Karbon salımı ve kuraklık şu an dünyanın en önemli gündem maddesi olmalı. Sadece çevre ve enerji sektörleri değil, siyasetin de ana gündeminde bu konu yer almalı” dedi. İklim değişikliğine yol açan karbon salımı ile mücadele için uluslararası bir anlaşmanın gerektiğine işaret eden Karaka-

ya, Türkiye’de de bu konuda hazırlıklar yapıldığını belirtti. Karakaya, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği tarafından geçen nisan ayında düzenlenen I. İstanbul Karbon Zirvesi’nde karbon ve iklim değişikliği konularının Türkiye’de ilk defa tartışıldığını belirtti. Enerji Verimliliği Derneği işbirliğiyle 3-4 Nisan 2015 tarihlerinde Karbon Zirvesinin ikincisinin yapılacağını anımsatan Karakaya, hazırlıklarının hızlandığını belirtti. SU SIKINTISI OLACAK Küresel iklim değişikliğinin geleceği tehdit eden en büyük sorunlardan biri olarak görüldüğünü kaydeden Karakaya, bu yıl ülkemizde yaşanacak en büyük sorunun küresel ısınma kaynak-

lı kuraklık ve su sıkıntısı olacağına işaret etti. Türkiye’nin 2012 yılı sera gazı envanterine göre iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonlarının 1990 yılına göre yüzde 133 oranında artarak 440 milyon ton karbondioksit eşdeğerine ulaştığını söyleyen Prof. Dr. Karakaya, “Elde edilen bilgiler günümüzdeki toplam karbon salınımı oranının yarısının son 25 yılda üretildiğini gösteriyor. ABD hükümetinin açıkladığı raporlara göre 2010-2040 yılları arasında dünyanın mevcut enerji ihtiyacı yüzde 50 daha da artacak” dedi. SİYASET DE TARTIŞMALI Çok sayıdaki ülke gibi Türkiye’nin de küresel ısınmanın

olumsuz etkilerini oldukça şiddetli yaşadığını dile getiren Karakaya, “Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkeler arasındadır. Bu yıl kış yaşamadık dersek yanlış olmaz. Yeterince kar yağmaması çok ciddi bir sorun. Karbon salımı ve kuraklık şu an dünyanın en önemli gündem maddesi olmalı. Sadece çevre ve enerji sektörleri değil, siyasetin de ana gündeminde bu konu yer almalı. Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi iklim değişikliğine yol açan karbon emisyonu azaltımı konusunda somut önerilerini hazırlayarak, yeni bir iklim anlaşması konusunda önemli hazırlıkların yapıldığı 2015 Paris İklim Zirvesi’ne kadar sunması gerekiyor” dedi.


Güncel

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Komşu New York’ta da komşu! Aynı coğrafya, kültür ve geçmişin izlerini taşıyan Türk ve Yunan halkları New York’un son yıllarda parlayan gözdelerinden Astoria’da buluşuyor OLGU DURMUŞ NEW YORK- POSTA212

D

oğu Nehri’yle Long Island City, Sunnyside ve Woodside arasında kalan, önce Almanlar’ın sonra İtalyanlar’ın, 1960’dan bu yana da Yunanlılar’ın hakim olduğu Astoria son yıllarda New York’ta yaşayan Türkler’in ilgisini çeken yerleşim yerleri arasında. Semt sakinleri Türk ve Yunan diplomasi tarihinin aksine her iki halkın da birbirleriyle hiç bir problemlerinin olmadığını ve hatta aile gibi olduklarını belirtiyorlar. Astoria’da yaşayan nerdeyse her Yunan restorant ve iş yerinde Türk ürünleri ve televizyonlarda Türk dizilerini görmek mümkün. Astoria’nın Yunan ve Türk sakinlerinin birbirleriyle olan hayranlık verici ilişkilerini gelin bir de kendi ağızlarından duyalım.

Green Bay Market (Greenbay Astoria) Sahibi Türk olan, doğal ve organik ürünler satan GreenBay Market’in menajeri, Ünal Özbek, marketlerinin 2010’dan beri Astoria’da olduğunu ve Astoria’yı tercih etme nedenlerinden bazılarını şöyle sıralıyor. “Biz uzun zamandır New York’tayız fakat Astoria popülasyonunun genelini eğitimli Avrupalılar oluşturduğu ve bizim kültürümüze daha yakın hissettiğimiz bir yer olduğu için Astoria’ya geldik” diyor. Ürünleriyle geniş müşteri kotasına sahip olan , Türk ve bazı Yunan ürünlerinin de satıldığı marketin müşterilerinin yüzde 10- 15’ini Yunalılar oluşturuyor. Yunanlılarla ilişkileriniz nasıl? sorusuna ise şöyle yanıt veriyor Özbek, “Diğer müşterileriyle nasılsa onlarla da aynı şekilde hatta daha yakın olduklarını belirtiyor. Türkçe bilen Yunanlılar’ın kendilerine “Kardeş” diye hitab ettiklerini söylüyor.

SandwIch Bar Bir sene önce kardeşiyle ortak açtığı Sandwich Bar’ın sahibi Angelo Valavanis, Astoria’da Türkler’i görmekten mutluluk duyduğunu belirtiyor. Kendisinin Beşiktas Futbol Takımı’nın taraftarı olduğunu ve Türk müşterileriyle barında satışa sunduğu Yeni Rakı eşliğinde yaptığı futbol sohbetlerinden de büyük bir haz aldığını söylüyor. “Aynı kültür, gelenek ve mentaliteye sahip olduğumuz icin anlaşmakta hiç zorluk çekmiyoruz” diyor. StamatIs Restorant Anna Bililis, Stamatis Restoran’ın sahibi, tam bir Türk hayranı. Restoranın kapısından girip, ben Türk Gazetesi POSTA212’den geliyorum dememle birlikte bana sarılıp öpmesi bir oldu. Röportaj süresince de Türkler’i ne kadar çok sevdiğini her fırsatta dile getiren Bililis şunları söylüyor.

“Benim anneannem ve dedem İzmirli idi. İzmir’de doğup büyümüş daha sonra Yunanistan’a göç etmişler. Yani aslen ben de Türkiye’liyim. Köklerim ve aldığım kültür, yemek kültürü de dahil olmak üzere oradan geliyor. Onun için mutfağımızdan Yunan yemekleri dışında Türk yemekleri de çıkıyor. Musakka, imam bayıldı, yalancı dolma, mercimek köftesi gibi. Astoria da 45 yıldır işlettiğim bu lokantanın yüzde 20 oranında belki de daha fazla Türk müşterisi var ve en yakın arkadaşlarım Türkler. Dünyanın en iyi, en misafirperver insanları. Biz artık aile gibiyiz Öyle ki geldiklerinde bana “Anne” diye seslenirler. Türkler’i başka hiçbir ırka değişmem” diyen Bililis, bu yaz Türkiye’yi ziyaret etmek için biletini çoktan almış. Türk dizilerinden Karadayı ve Muhteşem Yüzyıl’ın da en büyük takipçilerinden. Her akşam mutlaka dizilerin birkaç bölümünü izlemeden yatağa gitmediğini de ekliyor.

Emre Yücel On üç senedir New York’ta yaşayan ve bunun dokuz yılını Astoria’da geçiren, bir süredir sahip olduğu taksinin şoförlüğü yapan Emre Yücel, neden Astoria’da yaşamayı tercih ettiğini şöyle anlatıyor. “New York’a ilk yerleştiğimde benim de herkes gibi ilk yaşamayı tercih ettiğim yer Manhattan olmuştu. Ama harcadığım parayla içinde bulunduğum yaşam standartının ne kadar orantısız ve anlamsız olduğunu fark etmem geç olmadı. New York’un farklı semtlerinde yaşadıktan bir süre sonra Astoria’yı keşfetmemle taşınmam bir oldu. Manhattan’a yakınlığıyla, kültürel yelpazesinin geniş ve istediğiniz, ihtiyacınız olan herşeyin ayağınızın altında oluşuyla Astoria benim için vazgeçilmez.”

Kongre üyelerine ziyaret WASHINGTON - POSTA212

Y

urtdışı Türkler Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi Ali Çınar ve FB USA İkinci Başkanı Cüneyt Gürkan ile birlikte DTİK Başkanı Murat Yalçıntaş ve TAİK Başkan Yardımcısı Ekim Alptekin Amerikan Kongre Üyelerine ziyaretlerde bulundu. Ali Çınar önderliğinde yapılan ziyaretlerde Massachusetts Milletvekili Bill Keating ile TTİP üzerinde konuşma yapılırken,Türk-Amerikan ticari ilişkilerinin gelişmesi konusunda fikir alışverişi yapıldı. New York Kongre üyelerinden Hakeem Jeffries ile de görüşen heyet, Brooklyn’de Türkler’in gücünün daha çok artması üzerine bazı projeler üzerinde karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. Türkiye’ye çok gitmek istediğini söyleyen Jeffries ile Türk toplumu gelecek

ay Brooklyn’de yeniden bir araya gelecek. Amerika’nın ilk Müslüman Kongre Üyesi Keith Ellison ile de görüşen heyet, Türk-Amerikan ilişkileri ve Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeleri masaya yatrdılar. 14-21 Ağustosta Türkiye’ye gidecek olan Ellison, Suriyeler’’in barındığı kampları da ziyaret edeceğini söyledi.

Srebrenitsa soykırımı anıldı NEW YORK - POSTA212

İ

kinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük toplu insan kıyımı olarak bilinen Srebrenista soykırımının 19. yıl dönümü nedeniyle New York’taki Bosna Hersek İslam Merkezi tarafından anma programı düzenlendi. Manhattan’daki Roger Smith Hotel’de düzenlenen “Srebrenista Anma Programı ve İftar Yemeği” başlıklı program, kurbanlar için Kuran-ı Kerim okunmasıyla başladı. Anma programı çerçevesinde, sponsorluğunu ‘’Zakat Foundation of America’’ (Amerika Zekat Vakfı) ve Ogmen Law firmasının yaptığı iftar yemeği verildi. Moderatörlüğünü Bosnalı gazeteci Erol Aldoviç’in yaptığı “Unutmamamız gereken günü, Srebrenista’yı neden hatırlıyoruz’’ başlıklı bir de panel düzenlendi. ‘’Yaralandım, Daha Uyanığım: Terörün Ardından Manasını Bulmak’’ adlı kitabın yazarı Dr. Esad Boskailo, ‘’Bosna Listesi’’ adlı kitabın yazarı Kenan Trebinceviç ve Dünya Boşnak Kongresi Başkan Yardımcısı, Carnegie Etik Konseyi Yediemini, Aile

Anma Vakfı Başkanı Haris Hromiç’in konuşmacı olarak yer aldığı panelde konuşmacılar, Srebrenista soykırımını, bir daha benzer bir acı yaşamamak için hatırlamanın ve genç nesillere anlatmanın önemine işaret ettiler. Srebrenista soykırımın organize bir suç olduğunu belirten konuşmacılar, Sırbistan’ın hala tam olarak soykırımı kabul etmemesi nedeniyle bu konuda mücadele verilmesinin önemine değinirken, bazı liderlerin soykırımı affetmekten yana düşüncelerinin doğru olmadığını ancak bu konudaki mücadelenin “nefret etmeden devam ettirilmesi gerektiğini” dile getirdiler.

Bosna Hersek BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mirsada Çolakoviç’in de katıldığı anma programına, New York’ta yaşayan Bosnalılar dışında, Türkiye’nin New York Başkonsolos Yardımcısı Kadri Eroğlu, Emniyet Müşaviri Necati Ekici, Başbakanlık Yurtdışı Türkler Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi ve eski Türk Amerikan Dernekleri (TADF) Başkanı Ali Çınar, Türk Hars Birliği Fahri Başkanı İbrahim Kurtuluş, TADF Başkan Yardımcısı Tulga Tekman ve Amerika Zekat Vakfı Doğu Yakası Programı Direktörü Murat Köse gibi New York’taki Türk toplumu üyeleri de katılarak Bosnalıları yalnız bırakmadılar.

n Peki bir Türk olarak Yunan Ma-

hallesinde yaşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? “Evet Astoria Yunan Mahallesi olarak anılabilir ama burada her nereye giderseniz gidin Türk kültüründen esintiler görürsünüz. Mesela Parrot Market müşterilerinin yüzde 80’ini Türktür çünkü ürünlerinin nerdeyse hepsi Türk malıdır. Burası dışında Türk mamülleri ve ürünleri her yerde satılıyor. Onun için ben kendimi evimde gibi hissediyorum ve Yunanlar davranış olarak da Türkler’e benziyor. Kıbrıs Rumları dışında. Onlar Türkler’e karşı biraz daha temkinlidirler.” Ben de böylece röportaj almaya çalıştığım bir Yunan pastanesinin beni neden oyaladığını ve röportaj vermediğini bu şekilde anlamış oldum. Pastanenin sahibi Kıbrıs Rumları’ndanmış. Yaklaşık yirmi senedir pastaneci-

likle uğraşan Artopolis’in sahibi Regina Katopodis çok sayıda Türk müşterilerinin olduğunu ve genelinin Türk Konsolosluğu çalışanları olduğunu belirtiyor. Çörek gibi Türk hamur işlerinin bulunduğu pastanede tulumba, baklava ve kadayıf gibi Türk tatlıları da mevcut. Hepsi sorduğum bir soruya verdikleri yanıt aynı oldu. n Aranızdaki bu hoşgürü ve iyi niyetin sebebi nedir? “ Biz aynı coğrafya ve kültürden geliyoruz. Aynı mantaliteye sahibiz. Kafa yapılarımız, düşünce tarzlarımız, olaylara bakış açılarımız ve verdiğimiz tepkiler aynı. Bizim iyi anlaşmamamız için hiç bir neden yok.” Yani geçmiş Türk ve Yunan halklarını dünyanın bir diğer ucu, New York’un Astoria’sında bir araya getirmiş ve daha da yakınlaştırmış gözüküyor.


Simitten sonra sıra poğaçada NEW YORK - POSTA212

N

ew Yorklular’ı, ünlü lezzet simit ile buluşturan Simit and Smith, şimdi Amerikalılar’ı poğaça ile tanıştırmaya hazırlanıyor. En lezzetli Türk kahvaltılıklarından olan poğaça, artık Simit and Smith farkıyla sizlerle buluşuyor. Tümüyle do-

ğal malzemeler ile üretilen Simith and Smith poğaça, Türkiye’de olduğu gibi en iyi koyu çay ile servis edildiğinde tadı çıkıyor. Öğle yemeği arasında, Akdeniz mutfağına özgü, hızlı bir atıştırmalık isteyenler için yeni bir alternatif olan poğaça Simit and Smith mağazalarında sizi bekliyor.

New York hakkında bilinmeyen şeyler New York dünyanın en ilginç şehirlerinden biri. İsminin nereden geldiğinden, kadınların üstsüz dolaşabilmesini sağlayan yasalara kadar bilinmeyenlerini sizin için araştırdık

BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212

1

New York ‘Big Apple’ olmadan önce New Orange olarak anılıyordu. 1673’te Hollandalı kaptan Anthonio Colve, New York kolonisini İngiltere’nin elinden alınca Prince of Orange (Kral III. William) onuruna, New York’a New Orange ismini koydu. New York’ta 800 farklı dil konuşuluyor. New York bu özelliği ile dünyanın en çeşitli dil konuşulan yeri. Brooklyn Köprüsü’nün Manhattan yakasındaki ayakları, 1876 yılında köprünün maliyetini karşılamak için kiralanıp şarap ve şampanya mahzeni olarak kullanılıyordu. New York’ta bilinmese de kadınların üstsüz ve sütyensiz gezmeleri yasal.

2

3

4

5 6 7 8

New York’ta 1951 yılına kadar 18 bin kilodan fazla marihuana yetişiyordu. New York tarihinde, 26 Kasım 2012 şiddet suçu işlenmemiş tek gün. Empire State Building’in kendine ait bir posta kodu var: 10118 Maddison Square Park, Washington Square Park, Union Square Park ve Bryant Park aslında mezarlıktı. Sadece Washington Square Park’ın altında bile 20 bin ölü beden bulunuyor. Amerikan Venüsü olarak anılan Audrey Marie Munson’ın yüzü fark edilmese de New York’taki düzinelerce önemli sanat eserinde ve en çok bilinen 15 heykelde bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan her 38 kişiden 1’i New York’ta ikamet ediyor. New York, Asya dışında dünyanın en kalabalık Çinli nüfusa sahip. The New York Times’ın pazar baskısı için 75 bin ağaç kullanılıyor. New York’ta ABD’deki 50 eyaletin 39’undan daha fazla insan var.

9

10 11 12 13

HAFTALIK ÜCRETSİZ

Wal-Mart Mağazaları’nın sahibi Waltonlar, 152 milyar dolarlık servetleriyle hem dünyanın hem de Amerika’nın en zengin ailesi. Bu aileyi petrol ve çikolata zengini diğer iki aile takip ediyor

16 Temmuz 2014 Çarşamba

YIL 2 • SAYI 61

www.posta212.com

Amerika’nın en zengin aileleri

AYSEL TAPAN İSTANBUL - POSTA212

152

WALTON AİLESİ

milyar dolar

A

BD’nin ve tüm dünyanın adını ezbere bildiği Mellon, Kennedy ve Rockefeller Aileleri, buz dağının sadece görünen yüzü. Amerika’da 185 aile, milyar dolarlık servete sahip ve bu ailelerin her birinin en az 1 milyar dolarlık serveti bulunuyor. Toplamda 1.2 trilyon dolar servete sahip olan bu ailelerin çoğu, her geçen gün yaptıkları işlerle servetlerine servet katarken, bir kısmı miras yedi, bir kısmı ise ailelerinin altın çağında olan servetlerini eritiyor. PARAKENDE KRALI OLDU Forbes dergisinin “Amerika’nın En Zengin Aileleri” listesine göre Wal-Mart Mağazaları’nın sahibi Waltonlar, 152 milyar dolarlık servetleriyle hem dünyanın hem de Amerika’nın en zengin ailesi. Wal-Mart Mağazaları’nın kurucusu Sam Walton, 1992 yılında kanserden hayatını kaybedene kadar 30 yıllık zaman diliminde dünyanın en büyük perakende mağaza zincirini yarattı. Oğlu Rob Walton, Walmart’ı dünyanın en fazla cirosuna sahip en büyük perakendecisi haline getirdi. Amerika’nın en zengin aileleri listesinde ikinci sırada, 89 milyar dolar ile siyasi olarak aktif ve sık sık tartışmalı bir şekilde gündeme oturan, ABD’nin petrol zengini milyarder iş adamları Koch Industries’in sahipleri Charles ve David Koch kardeşler geliyor. Waltonlar ve Koch kardeşler arasındaki fark 63 milyar dolar. Listenin üçüncü sırasında ise 60 milyar dolarlık servetleri ile çikolata ve şeker-

İşte ABD’nin en zengin ilk 10 ailesi (dolar)

KOCH AİLESİ

1. Walton 2. Koch 3. Mars 4. Cargill-MacMillan 5. (Edward) Johnson 6. Hearst 7. Cox 8. Prtizker 9. S.C Johnson 10. Duncan

89

milyar dolar

MARS AİLESİ

MELLON AİLESİ

leme imparatoru Mars Ailesi bulunuyor. Jacqueline, John ve Forrest Mars, dünyanın en büyük şekerleme fabrikasının sahibi. Amerika’nın en zengin bu üç ailesinin

12

milyar dolar

servetlerinin toplam değeri, tam 301 milyar dolar. Zenginler liginin en fakir aileleri sayılan 65 ailenin ise 2 milyar doların altında servetleri bulunuyor.

60

milyar dolar

152 milyar 89 milyar 60 milyar 43 milyar 39 milyar 35 milyar 32 milyar 29 milyar 25,5 milyar 25,4 milyar


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.