POSTA212 - SAYI 40 - EK

Page 1

Şöhretin bedeli ağır ■ Hepsi çok ünlü ve çok zengindi. Adeta su gibi para harcadılar. Gün geldi bir de baktılar ki paraları tükenmiş topu atmışlar. Şimdi güç bela yaşamaya çalışıyorlar. Bir de şöhretin ağırlığını kaldıramayanlar var. Onlar da kurtuluşu uyuşturucuda aradılar ama...

Türk doktorun büyük başarısı ■ Georgia Üniversitesi’nde doktorasını yapan Ercan Çaçan ve arkadaşları, rahim kanserine neden olan genle oynadı ve kanserli hücrelerin artışını engelledi. 6 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile ABD'ye gelen Çaçan, şimdi kanserli hastaların umudu oldu.

8’DE

5’TE

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 40

GOZ KAPAKLARINDA

DİYARBAKIRLI PİZZACI’nın hayatı belgesel

SUREN YASAM

■ Hakkı Akdeniz çocukluğunda lahmacun ustalarından öğrendikleriyle dünya pizza şampiyonu oldu. Şimdi de hayatı belgesel film oluyor. 3’TE

Kaliforniya da GAZOZA KARŞI ■ Önce New York’ta kolalı ve benzeri tür şekerli içeceklerin restoranlarda tüketimine sınırlama getirilmişti. Şimdi de savaşa Kaliforniya katıldı ve içeceklere uyarıcı işaretler konulması için çalışma başlatıldı.

Zehra Madenli 5 yıl önce ALS hastalığına yakalandı. Ama o yılmadı, yaşama sıkı sıkıya tutundu. Göz kapaklarını kırparak yazdığı çocuk öyküleri, Toronto’daki yarışmada Büyük Ödül’ü kazandı. Şimdi de ABD’de tanınmak isteyen Zehra ile bu röportajı hareket edebilen tek organı göz kapakları sayesinde yaptık...

DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

5’TE

4’TE

SUNAY AKIN

5’TE

GÜLHAN AKŞİT ŞENER

14’TE

Yaşayacaksan Hawaii’de yaşa

HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON

13’DE

En seksi erkek

7’DE

Diktatörlerin eşleri

7’DE

■ Diktatörlükle yönetilen ülkelerin halkları işkenceler altında ezilirken, diktatörlerin eşleri ise saraylarında lüks yaşantılarını sürdürüyor. Peki kim bunlar?

19 Şubat 2014 Çarşamba

12’DE

YEMEK BÜYÜCÜSÜ DİLARA ERBAY’DAN TARİFLER 14’TE NEW YORK’TA ETKİNLİKLER

Hayal evini satıyor ■ Dünyanın yaşayan en seksi erkek modeli Ben Hill, 2011’de aldığı New York’un dışındaki evini muhteşem bir göl evine çevirmişti. Hill, şimdi bu hayal evini 1,3 milyon dolara satışa çıkardı

15’DE

9’DA

NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE

Facebook’ta cinsiyet devrimi 6’DA

Öğrencilerin Oscar töreni

6’DA

Şimdi Hamptons çok revaçta

12’DE

Yılanlı kadın ABD’de ortaya çıktı ■ Onu 90’lara damga vuran ‘yılanlı kadın’ olarak tanıdık. Şöhretin zirvesindeyken sırra kadem bastı. 10 yıldır sesi çıkmayan Tuğçe San’ı Atlanta’da bulduk.

ABD’nin en ucuz en değerli yerleri ■ Trivago.com’un 82 milyon müşteri memnuniyeti ve iki kişilik oda fiyatlarını dikkate alıp hazırladığı listede, hem ucuz hem de kaliteli otellerin çoğu Florida ve Kaliforniya’da. 15’TE

Türk eğlencelerinin vazgeçilmezi 2’DE

2’DE

■ Türk eşi ile birlikte Chicago’da yaşıyor AfroAmerikan DJ Tobear. Sıkı bir Tarkan ve İbrahim Tatlıses hayranı. Türk müziğini çok seviyor ve artık Türklerin eğlencelerinin vazgeçilmezi.


Toplum Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

TUĞCE SAN

GELİYOR SERKAN KALFA

NEW YORK- POSTA212

O

nu ‘Yılanlı Kadın’ olarak tanıdık. Kendine has dansları, çılgın tarzı ile 90’lı yıllara damgasını vurmuştu. “Tuğçe San” ve “Devam Devam” adlı birbirinden başarılı iki albüm ve “Ha Ha Ha Remixes’ adında da bir remix albüm yaptı. Sonra evlenip Amerika’ya yerleşti ve ortalıktan kayboldu. Tuğçe San’ın bugün bile hala dönüşünü bekleyen on binlerce hayranı var. Kendisini bulduk ve hakkında merak edilenleri sorduk.

n İlk önce en merak edilen şeyi soralım. Neredesin ve neler yapıyorsun? Georgia Atlanta’da iki çocuğum, eşim, kendime ait bir güzellik salonumla bildiğiniz imajımın son derece dışında sakin bir hayat yaşıyorum. Haftanın 5 günü de spor eğitimi veriyorum. Sade ve Atakan isminde dünyalar güzeli iki çocuğum var. Kızım 14 yaşında, oğlum ise 9. Bütün dünyam uzun zamandır ailem, güzellik salonum ve spor diyebilirim. ‘Coşkun Sabah’ın arkasında 6 ay n Türk pop müziğine bir fırtına gibi geldin, bir fırtına gibi gittin? Neler oldu? Aslında ben müziğe dans ederek başlamıştım. Önceleri birkaç kere Almanya’da Janet Jackson’ın arkasındaki gruptaydım. Daha sonra Türkiye macerası başladı. Değişik TV şovlarında, sanatçılarla dansçı olarak çalıştım. Hatta 6 ay kadar Coşkun Sabah için dans ettim. Sonra albüm teklifi geldi. İlk albümümü Sony etiketiyle piyasaya sürdük. Yaptığım işin o zamanların standartlarının üstünde olduğunun farkındaydım. O yüzden başta kabullenilme endişesi duydum. Fakat gördüm ki o zamanın gençliği yeniliğe çok açıktı. Beni hemen benimsediler.

Her şeyin en iyisini isteyen farklı bir nesildi. İlk klibimde bir piton yılanıyla dans ettim. O yüzden insanlar beni hala “Yılanlı Kadın” diye hatırlarlar. Sonraları evlendim ve çocuk doğunca da müziğe ara vermek durumunda kaldım. Amerika’ya yerleşince de bir daha dönemedim. n Evliliğinden biraz bahseder misin? Nasıl tanıştınız, ne zaman evlendiniz? Eşim Jamal Shaw ile Almanya’da askeri bir maçta tanıştık. Yıldırım aşkıydı diyebilirim. 96 yılında nişanlandık ve 98 yılında da evlendik. Yani aslında ilk albümüm çıktığında nişanlı bir kadındım. İkinci albümüm çıkmadan evlendim. Bunu imajı zedelemesin diye basına hiç açıklamadık. Siyah bir NBA basketçisiydi. Çok farklı konulara maruz kalmak istemedik. Jamal basketi çok uzun zaman önce bıraktı. Asıl mesleği mühendislik. Şimdi belediyede çalışıyor. Normalde çok kıskanç bir adamdır ve ilk zamanlar alışmakta biraz zorlandı kariyerime. İçimdeki müzik aşkını da biliyordu. O yüzden ses çıkarmadı. Şimdi ise aile saadetini çok seviyor. Hiç müziğe bulaşmamı istemiyor. Ama biliyor ki beni durduramaz. ‘100 bin dolarA albüm yapamam’ n Burdan sanki sahnelere dönmek istediğin anlaşılıyor. Ayrıca birçok hayranın var hala Türkiye’de. Yakında yeni albümüne kavuşabile-

cekler mi? Aslında çok istiyorum da böyle giderse biraz zor. Ben Türkiye’de yıllar önce hiç yapılmayanları yaptım ve bunları kabul ettirdim. Müzik altyapısıyla olsun, klipleriyle olsun en iyisini vermeye çalıştım hep. 15 yıldan fazla oldu, bazı kliplerim hala konuşulur. Şimdi bu saatten sonra kalkıp da beni sevenlere sıradan şeyler veremem. Ama maalesef Türkiye’deki müzik şirketleri benden bunu istiyorlar. Çünkü, bütçeleri çok düşük. Hatta bana albümünü yap, getir biz dağıtımını üstlenelim diyenler oluyor. Benim şimdiki alt yapımla yapacağım müzikler, sonrasındaki klipler cidden çok pahalı işler. Atlanta’da standartların üstünde bir yaşamım var. Bu demek değildir ki 100 bin dolardan fazla parayı cebimden verip, albüm ve klip yapayım. Müziğe aşığım ama artık bir ailem var. Paramızı har vurup harman savuramam. Eğer benim yapacağım müzik kalitesinin altından maddi olarak kalkabilecek olursa seve seve albüm yaparım. ‘90’lar Elmas Çağı idi’ n 90’li yıllardaki müzik piyasasına bakarak şimdiki piyasayı nasıl buluyorsun? Üzülerek söylemeliyim ki böyle bir piyasanın olduğuna ben artık inanmıyorum. Her şey birbirinin kopyası ve biraz ucuz. Halbuki, 90’lar herkesin yeni bir şeyler üretme çabasının olduğu, acaba diğerlerin-

Türkiye’de 1990’larda fırtına gibi esen, uzun zamandır da ortalıkta görünmeyen Tuğçe San’ı Atlanta’da bulduk. 10 yıldır röportaj vermeyen Tuğçe San, çok özel bilgilerini bizimle paylaştı.

den değişik ne yapabilirim heyecanının olduğu yıllardı. Ben o yılları altın çağı olarak bile değil, elmas çağı olarak adlandırıyorum. Bir de sanatçıların egosu yoktu, birbirine yardım etmek için uğraşırdı. Örneğin benim en güzel şarkılarımı Sibel Alaş yazmıştır. Her şeyin en güzelini bizi sevenlere vermek için uğraşıyorduk. Şimdi ise mantık şu: Ucuza nasıl işi kapatırım, nasıl şöhret olur para kazanırım. O yüzden de bütün müzikler pilav gibi. Isıtıp ısıtıp önünüze koyuyorlar. Dinleyiciler de yokluktan yemek zorunda kalıyor.

Sıla şimdilerde güzel işlere imza atan şarkıcılar bence. Ama yine de 90lardaki ruha ulaşmak artık mümkün değil. n Hiç Amerika’da konser verdin mi? Var mı böyle planların gelecekte? Amerika’da müzikle 4 yıl uğraştım ama aile, çoluk, çocuk olunca çok fazla ilgilenemiyorsun. Hem sahnede hem sahne arkasında bulun-

Özlem Tekin ve Şebnem Ferah’ı çok beğeniyorum. n Peki, şimdiki Türk Popunu takip ediyor musun? Neler düşünüyorsun? Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum ama uzaktan zor oluyor. Fakat sanırım maddi imkansızlıklardan bir tıkanma söz konusu. Yeni bir şeylere rastlamak pek mümkün değil. İşin daha da kötüsü, bu bir kısır döngü. Eskiden dinleyiciler yenilik talep ederlerdi. Bir şeyi ikinci kez yutturamazdınız. Şimdi bakıyorum klipler bile çoğunlukla konser görüntülerinden oluşturulmuş işler. Ruhsuzlar. Beğendiğim işler yok mu? Var tabii. Ama bir sanatçının bütününü değil birkaç şarkısını beğeniyorum. Özlem Tekin ve Şebnem Ferah’ı çok beğeniyorum mesela. Ayrıca Bengü, Murat Boz, Hadise, Roya, Hande Yener, Burcu Güneş ve

dum burada. Bazı organizasyonlar düzenledim. Ayrıca Türk Konsolosluklarının gecelerine, davetlerine şarkıcı olarak katıldım. Bunları dayanışma, destek adına yaptım. Fırsat buldukça da yapmaya devam edeceğim. n İki çocuk sahibi bir kadın olarak son derece düzgün bir fiziğin var. Fiziğini ve güzelliğini korumak için neler yapıyorsun? Ben Almanya’da Güzellik Enstitüsü bitirmiştim. O yüzden kendime nasıl bakmam gerektiğini biliyorum. Şu ana kadar botox bile kullanmadım. Büyükannemden kalma bazı formüller var onları uyguluyorum. Bol bol şu içiyorum ve en önemlisi elimden geldiğince organik beslenmeye çalışıyorum. Yemekleri evde yaparım. Ayrıca haftanın 5 günü Zumba dersleri veriyorum. Dünyada çok trend olan zumbayı, Türk motiflerini de içine katarak değişik bir spor haline dönüştürdüm. Öğrencilerin çok hoşuna gidiyor. Horon müziği bile var içinde. ‘Cesur bir yapımcı LAZIM’ n Seni bekleyenlere bir sürpriz yapacak mısın yakınlarda? Evet bu yaz ortalarında çıkacak bir sürprizim var. KlipStar yarışmasında birinci olan Grup Kanka ile bir çalışmam olacak. Daha henüz ne tür bir iş, çok kesin değil. Ama yakında beni orada görebileceksiniz. Gönül ister ki yepyeni bir albümle geleyim, buluşayım beni bekleyenlerle. Çok yeni, çok iddialı ve çok sıkı bir altyapı var şu an elimde hazır. Ama daha önce de dediğim gibi, cesur bir yapımcı bulmam gerek önce. Onu bulduktan sonra, bomba gibi bir Tuğçe San dönecek.

Partilerin DJ TOBEAR olmazsa olmazı Türk eşi ile birlikte Chicago’da yaşayan AfroAmerikan DJ Tobear, kısa zamanda Türk etkinliklerinin olmazsa olmazı haline geldi (CHICAGO – POSTA 212)

S

etlerinde Türk pop, halk ve Türk sanat müziği çalan DJ’in en çok beğendiği Türk müzisyenler Tarkan ve İbrahim Tatlıses. Gençlik yıllarında arkadaşlarıyla kurduğu bir müzik gurubunda bongo çalan DJ Tobear, gruplarının dağılmasından sonra aile ortamlarında DJ’lik yapmaya başladı. İş anlamında ilk olarak 1998’de Afro-Amerikan toplumunun partilerinde çaldı. Sonrasında ise askerlere yönelik partilerde ve özel partilerde çalarak mesleğini sürdürdü. ‘TÜRKİYE’Yİ TOZ TOPRAK BİR ÜLKE SANIYORDUM’ 2004 yılında geçirdiği bir kaza sonucu bir süre

çalmaya ara vermek zorunda kalan DJ Tobear, dört yıl sonra tekrar DJ`lige başladı. Hayatının dönüm noktası olarak adlandırdığı bir yıl sonra ise eşi Zühal Tolbert tanışan DJ, 2010 yılında ilk kez Türkiye`ye gitti. Tobear, uzun süre unutamayacağı güzellikte bir ülke ile tanışmasını şu sözlerle anlatıyor: “O yıl İstanbul, Afyon ve Antalya`ya gittim. Her bir şehir ayrı bir güzellik içindeydi. Kendimi cennete gelmiş gibi hissettim. İnsanlar güleryüzlü, yardımsever, yemekleri çok güzel, havası temiz, meyve-sebze her şey çok tazeydi... Türkiye`den büyülendim. Afyon`da kaplıcalara gittik, orada gördüğüm terapi inanılmazdı. Ardından Antalya`nın muhteşem tatil otellerinde kaldık. Plaj ve turizm hizmetleri muhteşemdi” O zamana kadar Türkiye hakkında fazla bilgisi olmadığını söyleyen DJ Tobear, “Müslüman bir ülke olduğunu, kadınların kapalı gezdiğini, doğru düzgün bi-

nalarının olmadığını, toz toprak bir ülke olduğunu düşünüyordum. Bir de, tabi ki Amerika`da yaşadığımız terör olayları nedeniyle ön yargılı bir yaklaşımım vardı. Ama karşıma çok güzel bir ülke, çok güzel insanlar çıktı ve içimde inanılmaz bir sevgi duydum” diyor. ‘TÜRKLER EĞLENMEYİ BİLİYOR’ Chicago`da eşi Zühal Tolbert ile birlikte TACA (Turkish American Community Alliance) adlı Türk derneğinin üyesi olan DJ Tobear, “Onlarla birlikte olmak beni çok mutlu ediyor. Geçen yıl ilk kez bir barda Türk Pop Müzik Gecesi`nde çalarak Türk toplumunun Dj`ligine adım attım. Ardından TACA tarafından düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı (International Children`s Day) etkinliği ve diğerleri geldi. Türklere çalmak ve onlarla birlikte olmaktan keyif alıyorum. Çünkü Türkler eğlenmeyi biliyor” diye konuşuyor. Türklerin güzel bir müzik duyduklarında

gösterdiği tepkiyi ve enerjilerini çok sevdiğini dile getiren sevilen DJ, “Özellikle kendilerine ait olan müzikleri duyduklarında inanılmaz keyifli oluyorlar. Sadece benim kişisel tercihim değil, eminim ki Amerikalıların çoğu da Türk müziğinin güzel bir müzik olduğunu düşünüyorlar. TARKAN VE TATLISES HAYRANI Öncelikle kalpten gelen bir müzik, anlaşılması kolay ve durmaksızın kendini tekrar eden ritimlerden uzak. Türk müziği burada ve her yerde olmalı ve yaşatılmalı” diyerek iz-

lenimlerini de paylaşıyor. En çok beğendiği Türk müzisyenler arasında Tarkan, Demet Akalın, Gülsen, Göksel, Hande Yener, BabaZula ve İbrahim Tatlıses’in geldiğini söyleyen ve Chicago`daki hava koşullarının kötülüğü nedeniyle çalışmaya bir süre ara veren DJ Tobear, Türkiye`deki bağlantılarıyla bir takım görüşmelere başladığının da haberini vererek “Eğer farklı bir gelişme olmazsa, dönüşte Chicago`da gerçekleşecek Türk Festivali`ne yetişmiş olacağız ve tabi ki orada çalacağım” dedi. www.facebook.com/ Dj.tobear


Toplum Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

Diyarbakırlı Pizzacının

Hayatı Film Oluyor

Diyarbakır’dan 15 yıl önce Amerika’ya gelen Hakkı Akdeniz, çocukluk yıllarında çalıştığı lahmacun ustalarından öğrendikleriyle dünya pizza şampiyonu oldu. Hayatı da belgesel film olarak çekiliyor NEW YORK - POSTA212

D

ünya Pizza Şampiyonu Hakkı Akdeniz’in hayatını anlatan “Poor Champion” adlı belgeselin çekimleri tamamlandı. Akdeniz, hedefleri arasında Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek ve Diyarbakır’da bir pizza okulu açmak olduğunu söyledi.

17 GÜN SOKAKTA YATTI Yaklaşık 15 yıl önce Diyarbakır’ın Silvan ilçesinden Amerika’ya gelen dünya pizza şampiyonu Hakkı Akdeniz, ilginç yaşam hikayesinin ABD’de yaşayan Türk yönetmen Mevlüt Akkaya tarafından bir belgesel filmine aktarıldığını söyledi. AMERİKALI HAKKI “Amerikalı Hakkı” lakaplı Akdeniz, Posta 212 muhabirine ABD’ye geliş hikayesini şu şekilde anlattı : “ 1997 yılında Kanada’ya giderek, yaklaşık 4 sene ağabeyimin yanında bir pizza dükkanında çalıştım. Sonrasında New York’ a gelmem icap etti. Ağabeyimin bir arkadaşının beni otobüs durağında karşılaması gerekiyordu. Otobüs durağında yaklaşık 3-4 gün gelmesini bekledim, kimse gelmedi. Cebimdeki para da bitti. 17 gün sokakta kaldım. Daha sonra bir kişiyle

“İYİ Kİ ZENGİN DOĞMAMIŞIM” Diyarbakır’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve 8-9 yaşlarında para kazanmak için iş hayatına atıldığını söyleyen dünya pizza şampiyonu Akdeniz, “Eğer o günleri yaşamasaydım, şu an belki de bulunduğum konumda olamayacaktım. Bu anlamda geçmişimde yaşadığım tecrübelere şükrediyorum diyebilirim. Eğer zengin bir ailenin çocuğu olsaydım, bugün bu noktada olamazdım“ diyor.

tanıştım. Kendisi benim çeşitli işlerde çalışmama on ayak oldu. ”

BEŞ PİZZA SALONU AÇTI Çocukluk yıllarında Diyarbakır’da çalıştığı lahmacun salonlarında ve Kanada’daki pizza dükkanında edindiği tecrübelerde New York’ta bir pizza dükkanında çalışmaya başlayan Akdeniz, bir gün çevresindekilerin önerisi üzerinde New York’ta düzenlenen Dünya Pizza Şampiyonası’na katılmaya karar verdi. İlk şampiyonada 87’nci olan Akdeniz, yılmadan diğer şehirlerde düzenlenen şampiyonluk müsabakalarına katıldı. Bir sonraki sene Orlando’da düzenlene şampiyonada birinci oldu, ardından üst üste birincilik elde etti. 2009 yılına gelindiğinde, İtalya'da yapılan müsabakada Dünya Şampiyonu olan Akdeniz, kazandığı para ödülü ile Manhattan'daki pizza salonunu açtı. Müşterilerinden gelen yoğun talep üzerine iki salon daha açan Akdeniz’in şu an Manhattan’da 5 tane pizza salonu var. “YAPTIĞINIZ İŞİ SEVMELİSİNİZ” POSTA212 muhabirine verdiği demeçte genellikle Soho’daki pizza salonunun başında durduğunu söyleyen Akdeniz, iyi pizza yapmanın sırrının, yapılan işi sevmekle alakalı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Pizzayı severek ve içten ya-

9 BİN DOLARA PİZZA SATTI Pizza şampiyonalarının yanı sıra ilginç şovlara da imza atan Hakkı Akdeniz ABD’nin tüm eyaletlerinin lezzetlerinin üzerindeki küçük küçük pizzalarda temsil edildiği büyük bir pizza yaptı. Söz konusu ABD pizzasının 9 bin dolara satıldığını söyleyen Akdeniz bir sonraki hedefinin dünyanın bütün ülkelerinin mutfaklarının temsil edildiği 192 küçük pizzanın bir arada olduğu dev bir pizza yaparak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek olduğunu belirtiyor.

parsanız lezzetli olur. Herkes pizza yapabilir. Ama siz, severek ve her şeyinizi ortaya koyarsanız, ortaya çok farklı bir pizza çıkar” diyor. Hakkı Akdeniz’in ilginç yaşam öyküsü ABD basının yanı sıra dünya medyasının da ilgisini çekti. Bugüne kadar The Daily News, New

York Times ve New York Post gibi gazetelerde haberleri yayınlana Akdeniz’in hayatı ABD’de yaşayan Mevlüt Akkaya yönetmenliğinde “Poor Champion” belgesel filmine aktarıldı. Çekimleri tamamlanan filmin, şu an kurgu çalışmaları devam etmekte.

Toñita’nın kulübü MoMA’da Brooklyn’deki son Porto Riko sosyal kulübünü anlatan kısa belgesel Toñita’nın Kulübü dünya galasına çıkacak NEW YORK - POSTA212

B

eyza Boyacıoğlu ile Sebastian Diaz tarafından yönetilen, Brooklyn’in Güney Williamsburg mahallesindeki son Porto Riko sosyal kulübünü konu alan kısa belgesel Toñita’nın Kulübü, New York Modern Sanat Müzesi’nin (MoMA) Documentary Fortnight 2014 Belgesel Festivali’nde dünya galasını gerçekleştiriyor. Film, Amerikan Hikayeleri isimli kısa film programının parçası olarak 22 ve 23 Şubat tarihlerinde gösterilecek. Gösterimleri, Boyacıoğlu ve Diaz ile söyleşiler takip edecek.

ter (Brooklyn), Flux Factory (Queens), NoteOn (Berlin) ve Sakıp Sabancı Museum (İstanbul) gibi birçok mekanda sergilendi.

KISA FİLMDEN UZUN METRAJA New York, Boston ve İstanbul arasında çalışan Türk yönetmen, video sanatçısı ve film kuratörü Beyza Boyacıoğlu, New York’taki Maysles Cinema’da, belgesel ve kurmaca arası melez filmlerin incelendiği FictionNon belgesel serisini programlayan Boyacıoğlu’nun video eserleri, MoMA (New York), The Invisible Dog Art Cen-

KARAYİP SPOR KULÜBÜ HİKAYELERİ Şu anda Harvard Üniversitesi’nde videograf ve video editörü olan Boyacıoğlu, bu projede New York’ta yaşayan ödüllü Meksikalı film yönetmeni Sebastian Diaz ile çalıştı. Filmin yönetmenleri, Toñita’nın Kulübü kısa filminden yola çıkan bir uzun metraj belgesel üzerinde çalışıyorlar.

22 Şubat saat 14:00’de ve 23 Şubat saat 17:00’de gösterilecek Toñita’nın Kulübü, bir zamanlar Karayip asıllı göçmenlerin mahallesi olup, son on senede hızla müstenalaştırılan Williamsburg mahallesinde geçiyor. Film, kimlik, şehir ve yerinden edilme temalarını işlemek amacı ile ‘Karayip Spor Kulübü’nün dünyasına dalıyor. Gözleme dayalı sahneler ile kulübün renkli müdavimleri ve kulüp sahibi Maria Toñita’yla yapılan röportajların iç içe geçtiği hikaye örgüsü, Güney Williamsburg’un kötü şöhretli geçmişini ve mahalle sakinlerinin soylulaştırmaya karşı hislerini ortaya seriyor. Toñita’nın Kulübü aynı zamanda New York/Porto Riko melez kültürüne bir saygı duruşu olduğundan, müzik ve dans filmin önemli bir kısmını oluşturuyor. Detaylı bilgi için: www.tonitasdocumentary.com www.uniondocs.org Fragman için: https://vimeo.com /85047629

“DİYARBAKIR’DA PİZZA OKULU” POSTA212’ye gelecek planlarından bahseden Akdeniz, sonraki projelerinin arasında Diyarbakır’da bir pizza dükkanı açmak olduğunu da söylüyor. Kendisini örnek almak isteyen çocuklara bir fırsat doğurmak amacıyla böyle bir yola çıkan Akdeniz, böylece Türkiye’de pizza takımlarının da dünya pizza şampiyonalarına katılabileceğini iddia ediyor.


Toplum Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

Sunay Akın @sunayakin62

MASAL BU YA SON görevlinin kuleyi terk ettiğinden emin olunca gizlendiği yerden usulca çıkar!.. Yanında getirdiği teli sırtlayarak, kulenin son katına ulaşmak üzere adımlamaya başlar basamakları. Bir an durur ve geriye bakar. Hezarfen Ahmet Çelebi gelir aklına o an. Onun da kendisi gibi omuzlarında kanatlarının ağırlığıyla basamakları çıkarken durup, geriye bakıp bakmadığını düşünür. “Bakmıştır” diye geçirir içinden: “Hezarfen’de kuleyi dolanan basamaklara bakmıştır. O da benim gibi merdivenden yürüyerek inmeyeceğinden emindi yalnızca!..” Kulenin fırdöndü balkonuna çıktığında, yaşayanlarının yatak odalarına çekildiği İstanbul karşılar kendisini, insanlar kim bilir kaçıncı uykularındadır... Yatakların başuçlarında duran çalar saatlerin seslerini duyar tek tek... Hepsinin aynı zamana kurulup bir araya getirildiğinde çıkacak sesi düşünerek ürperir. Peki ya yorgun insan başlarının yastıklarda bıraktığı çukurlar?.. Onların derinliği bir araya getirilince bir uçurum oluşmaz mı?.. “Büyük bir ses bombası var İstanbul’da” diye seslenir gördüğü ilk martıya... “Dünyanın en derin uçurumu da bu kentte...” Dolunay bir çember gibi görünür gözüne. O gece, gözüne uyku girmeyen Gülhane Parkı’nın yaşlı aslanı da kendisiyle aynı düşüncededir. Kafesiyle birlikte parkın bir köşesine bırakılmadan önce böyle bir çemberin içinden atlayamayışıyla alay eden izleyicilerin kahkahaları gelir kulağına. Onca yıl para kazandırdığı sirk patronu çadır sökülürken nasıl da acımasızca bu kentte bırakılmasına karar vermişti!.. Açlıktan ölmek üzereyken yiyecek getiren İstanbullulara haksızlık yapmak istemiyordu. Yaşlı aslan “İyi ki hayvanları seven bu kentteyim” diye kükreyerek uykuya dalar. Taşıdığı teli Galata Kulesi’nin fırdöndü balkonunun korkuluğuna bağlayan adamı bir tutuklu daha görür. O, kelebeklerin görülmez olduğu bu kentte, otomobil hırsızları kelebek camlarını kırarlarken, egzoz dumanıyla kanser olan ciğerlerinden kan kusa kusa bağırır: “Özgürlüğümü geri verin bana. Unkapanı Köprüsü’nün Haliç’e çakılı demir parmaklıklarının ardından kurtarın beni. Karaköy’den bakıldığında Yeni Cami’nin güzelliğini engelleyen o beton tümseği kaldırın ve beni eski yerime taşıyın.” Yerinden sökülerek Haliç hapishanesine gönderilen tarihi Galata Köprüsü’dür konuşan!.. Ama, kuledeki adam bu haykırışı duymaz. O, elindeki teli kulenin korkuluğuna bağlamakla meşguldür... Düğümün sağlamlığından iyice emin olunca, kuleye yakın evlerin birinin çatısında beklemekte olan arkadaşına fırlatır teli. O da, bir harekette yakaladığı teli yanında getirdiği tele ekleyerek, az ötedeki evin çatısında bekleyen arkadaşına doğru fırlatır. Bu hareket, çatıdan çatıya devam eder ve bir ucu Galata Kulesi’ne bağlı olan tel böylelikle deniz kıyısına kadar ulaşır... Kuledeki adama yardımcı olmak için çatılara çıkanların hepsi de, bir hamlede yakalar fırlatılan telleri. Çünkü onlar, İstanbul’un iki yakasına dizili iskelelerin çımacılarından başkaları değildir!.. Çanlarda düğümlenerek kıyıya ulaşan tel, beklemekte olan motordaki telle birleştirilir. Atılması gereken bir düğüm daha vardır... Ve motor, dev gemilerin sessizce geçtiği Boğaz’ı hınzır bir çocuk gibi gürültüye boğarak Kız Kulesi’ne doğru yola koyulur. Her şey hazırdır artık. Yaklaşık iki saat içerisinde bir tel çekilmiştir Galata Kulesi’nden Kız Kulesi’nin tepesindeki bayrak direğine. İstanbul’da, yıllarca süren hummalı çalışmanın sonuna gelinmiştir. Kimler yoktu ki, tel üstünde yapılacak gezinin düşlendiği o toplantılarda; canbazlar üzerine bir film yapmayı düşünen Rıza Sönmez, Seyahatname’sinin bir bölümünde Ankara’daki canbazları anlatan Evliya Çelebi, Bakırköy’de 1.750 kişilik çadırda gösteriler yapan unutulmaz canbaz Rıfat Telgezer, bir şiirinde son dileği asılacağı ipin üstünde yürümek olan canbaza yer veren Sunay Akın, İnatçı Kahraman Ağa adlı kitabında İstanbul’un iki yakası arasına çekilen telde yürüyen canbazı anlatan Jules Verne ve daha niceleri... Kuledeki adam, dolunay ışığı altında uzanan telin üstünde ilk adımını attığında kendisi için artık geri dönüş olmadığını çok iyi bilmektedir. Galata’nın kedileri ürkek bakışlarını kuleye çevirdiklerinde telin üstündeki adamı dolunayın tam ortasında görürler. Canbaz, Galata’nın çatılarını geçip deniz kıyısına doğru yaklaşırken, onlarca balıkçı motorunun telin altında karşılıklı olarak arka arkaya dizildiğini fark eder. Şaşkınlığından dikkati dağılır ve bir an sendeler. O sırada, telleri birbirine bağlamak için çatılara çıkan yardımcılarından biri “Bağışla abi” der, “ben Rumelikavağı iskelesinin çımacısıyım. Önlem olsun diye ben çağırdım arkadaşları.” Denizin üstüne geldiğinde balıkçıların telin altında ağ tuttuklarını görür, İstanbul’un tüm balıkçı ağları suyun üstünde gerilidir o gece!.. Ve balıkçılar ilk kez denizden değil, gökyüzünden bir şey yakalamak için beklerler. İstanbul’un, sabaha kurulu ilk saati bir yatağın başucunda çaldığında, canbaz da Kız Kulesi’ne varmış olur. Düğümler alelacele çözülürken, evlerin mutfaklarında ışıklar birer ikişer yanmaya başlar. Çımacılar iskelelere koşarlar. Telin üstünde yürüyen adam ise kendisini Kız Kulesi’nde bekleyen dostlarına sarılarak “Teşekkür ederim, siz olmasaydınız başaramazdım” diyerek, ağlar sevincinden... Ama, Kız Kulesi’nde birbirine sarılan insanların sevinci, Beyazıt Kulesi’nden gelen şu sesle kursaklarında kalır: “Yaptığınız da bir şey mi?.. Troleybüsler kaldırılmamış olsaydı onların telleri üstünden tüm İstanbul caddelerinde gezinmek daha keyifli olurdu!..” O gün, Galata Kulesi’nden Kız Kulesi’ne çekilen tele ilişkin hiçbir haber yer almaz, düşlerin engellendiği televizyon ekranında... Çünkü masal kahramanları Kurtlar Vadisi’nden değil, Kitap Kurtları Vadisi’nden çıkmaktadırlar!..

ONAYLI SINEMA Mars Entertainment Group, İstanbul’da

Hollywood onaylı dijital film laboratuvarı açtı

M

ars Entertainment Group'un ortağı Muzaffer Yıldırım, Esas Holding ve Actera Group sinema alanında yeni bir yatırımı hayata geçirdiklerini söyledi. İstanbul'da Hollywood onaylı bir dijital film laboratuvarı açan ortaklar, filmleri sinema salonları için dijitale çevirecek. Yeni proje için Avrupa'nın en büyük ve Hollywood onaylı yazılım firmalarından Ari ile

çalışacaklarını ifade eden Muzaffer Yıldırım "Amaç hem görüntü kalitesini artırmak, hem de koca film makaralarını ortadan kaldırmak" dedi. Bin Volt adlı Türk prodüksiyon şirketinin de teknolojisini kullanacakları bu dijital laboratuvardan önce kasım ayında Mars Grup bünyesindeki tüm sinemaların dijitale dönüşümünün sağlandığını dile getiren Yıldırım, "Kasım ayında

bunun için 40 milyon dolar yatırım yaptık. Bizdeki dönüşüm tamamlandı. Filmi dönüştürmek maliyetli değil. Daha maliyetli olan sinema salonlarının dijitale dönüşmesi" diye konuştu. 2013 yılı ilk çeyreği itibariyle Türkiye'de toplam 2 bin 200 sinema salonu bulunuyordu. 2012 yılında 45 milyon bilet satıldı. Bu satışlardan 425 milyon lira ciro elde edildi. (The Wall Street Journal)

CUNDA’DA OSMANLI OKULU

LAHMACUN VE PİDE GÜNÜ

Osmanlı Araştırmalar Vakfı Ayvalık Cunda’da Temmuz Ağustos arasında bir yaz okulu açacak. Okulda Osmanlı metinlerinin okunması ve Türkçeleştirilmesi öğretilecek

C

(WASHINGTON-POSTA 212)

W

ashington DC merkezli Türk Kültür Vakfı ile Koç Üniversitesi tarafından desteklenen Osmanlı Araştırmaları Vakfı 2014 yaz okulu uygulamalarının 7 Temmuz – 15 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Ayvalık Cunda’da gerçekleşecek olan programın Osmanlı ve Türk çalışmaları ile ilgilenen herkese açık olduğunu duyuran Osmanlı Araştırmaları Vakfı, programın katılımcılara Osmanlı Türkçesi metinlerinin okunması ve tercüme edilmesi konusunda yeterlilik kazandıracak bir eğitim verileceğini belirtti. 7 Temmuz15 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek programın başvuruları 7 Mart Cuma gününe kadar devam edecek. Osmanlı Araştırmaları Vakfı’nın 2014 yaz okulu programı ile ilgili detaylı bilgi almak isteyenler www. ottomanstudiesfoundation.com adresini ziyaret edebilirler.

(OHIO-POSTA212)

entral Ohio Türk Amerikan Derneği'nin (TAACO) bu soğuk kış aylarında Türk toplumunu bir araya getirmek amacıyla bir lahmacun günü tertipliyor. POSTA212’ye etkinlik ile ilgili açıklama yapan TAACO Başkanı Uğur Özer, olumsuz hava koşulları nedeniyle bir aydır bir araya gelemediklerini belirterek, “Bu nedenle buradaki Türk res-

toranlarından Sish Kebap Restoran ile görüştük ve 2 Mart Pazar gününü bize ayıracaklarını söylediler. Amacımız özellikle kış aylarında insanları bir araya getirmek“dedi. Menünün ağırlıklı olarak lahmacun ve pideden oluşacağını belirten Özer, etkinliğe 80’e yakın ailenin katılmasını beklediklerini ifade etti. Etkinlik ile ilgili detaylı bilgi almak için TAACO’nun Facebook sayfası www. facebook.com/taaco.org’

TURANT’TA SEÇİM HEYECANI BAŞLADI Kuzey Teksas Türk Amerikan Derneği (TURANT) üyeleri 23 Şubat’ta yeni yönetimi seçmek için kongre yapacak (TEKSAS- POSTA 212)

D

erneğin yeni başkan yardımcısı adayı Yavuz Akıncı, başkan Mert Tezkol’un döneminde dernekte köklü değişikliklerin meydana geldiğini söyledi. Tezkol’un başkanlığının önceki dönemlerden kaynaklanan ekonomik problemler nedeniyle sıkıntılı bir şekilde başladığına değinen Akıncı, bu süreç içerisinde Türk toplumu arasında ayrışmaların ve dağılmaların gerçekleştiğine de dikkat çekti. Akıncı, bu durumu önlemek ve herkesi bir araya getirmek için ellerinden geleni yaptıklarının altını çizdi. Tezkol’a birlikte TURANT’ın çok daha güçlü bir derneğe dönüştüğünü belirten Akıncı, “En büyük amacımız burada bir Türk Kültür Merkezi kurmak ve hiç kimseyi

ÖĞRENCİLER, TÜRK EDEBİYATINI TÜRKÇE ANLATACAKLAR

TASC HAFTASONU OKULU (CHICAGO-POSTA 212) Chicago Türk Amerikan Cemiyeti (TASC), 1 Mart Cumartesi günü ‘Ana Dilim Türkçe’ adlı bir program düzenliyor. Turquoise Kültür Merkezi Kütahya Salonu’nda gerçekleşecek olan programda, öğrenciler Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı, Mevlana ve Hoşgörü, Çanakkale Geçilmez ve Yunus Emre temalarında sunumlar yapacaklar. 1 Mart Cumartesi günü saat 3:30 ile 5:00 arasında gerçekleşecek program ile ilgili detaylı bilgi almak isteyenler taschaftasonu@gmail.com adresinden dernek temsilcileri ile iletişime geçebilirler.

ayırmadan aynı çatı altında toplamak” dedi. Yavuz Akıncı, TURANT’ın tüzüğünde bir takım değişikliklerin yapıldığını ve yeni başkanın bu dönemden sonra 1 yerine 2 sene boyunca başkanlık yapacağını kaydetti. Yeni yönetim kurulu seçimleri için yalnızca Muazzez Sarver’in başkan adayı olduğunu aktaran başkan yardımcısı adayı Akıncı “Eskiden yönetim kurulunu dolduracak kadar bile katılımcı bulamıyorduk, şimdilerde ise yeni yönetim kuruluna 13 kişi ile birlikte giriyoruz. İnsanları bir araya getirme konusunda oldukça önemli adımlar attık. Önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum” dedi.


Toplum Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

PSİKOLOG

Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com

40 Yıllık evliliklerin diğer kahramanları erkekler (3)

Şekerli içecek savaşı büyüyor

New York’ta sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle, kolalı ve benzeri tür şekerli içeceklerin restoranlarda tüketimine sınırlama getirilmişti. Savaşa Kaliforniya da katıldı ve içeceklere uyarıcı işaretler konulması yönünde çalışma başlatıldı

A

NEW YORK - AA

BD’nin Kaliforniya eyaletinde, tüm şekerli içeceklerin üzerine uyarı yazısı konulmasını içeren bir karar tasarısı hazırlandı. Kolalı ve şekerli meşrubatların insan sağlığına zararlı olduğu gerekçesiyle, New York’ta restoranlarda tüketimine sınırlama getirilmesinin ardından, Kaliforniya eyaletinde de içeceklerin şişe ve kutularının üzerine sağlığa zararlarını içeren uyarının konması konusunda bir yasa tasarısı hazırlandı. Tasarının kabul edilmesi halin-

de, eyalet sınırları içinde satılan kolalı meşrubatlar ve şeker içeren tüm içeceklerin üzerine ‘’ Kaliforniya Eyaleti Güvenlik Uyarısı: Şekerli içecekler, diyabet, obezitiye ve diş çürümesine katkıda bulunur’’ ifadesine yer verilmesi zorunlu olacak. Tasarı, Kaliforniya’da yaşayan Amerikalıların 10’da birinin diyabet hastası ve Amerikalıların yüzde 60’ının aşırı kilolu veya obezlik sorunu bulunması nedeniyle ayrı bir önem arz ediyor. Ayrıca obeziteye bağlı hastalıkların, Amerikan sağlık harcamalarındaki oranının yüzde 10 ila 12 oranında artmasının da tasarının önemine işa-

ret ettiği belirtiliyor. Amerikan Tıp Birliği Günlüğü’nde (JAMA) yayımlanan en son araştırmaya göre, günlük ihtiyacı olan kalorisinin yüzde 25’ini şekerden alanların, kalorisinin yüzde 7’sini şekerden alanlara göre, 2 kat daha fazla kalp krizinden hayatını kaybettiği bildirildi. Kaliforniya’daki içecek firmaları ise üyesi oldukları ‘’CalDev’’ adlı dernek vasıtasıyla yaptıkları açıklamada, yeni yasa tasarısına ilişkin eleştiride bulundu. CalDev açıklamasında, Amerikalıların kalorilerinin sadece yüzde 4’ünü meşrubatlardan karşıladığını ileri sürerek, tasarıya tepki gösterdi.

‘Aşk gemisi virüsü’ öldürüyor

Nezle, grip ve soğukluğu gibi hastalıkların en çok tanınanı ama en az bilineni olan Norovirüs’ten nasıl korunabiliriz. İşte size ‘Cruise Gemisi Virüsü’ olarak da bilinen bu hastalığın detayları konusunda önemli açıklamalar yaptı.

NEW YORK - POSTA212

K

ış aylarının gelmesiyle grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklar da kapımızı çalmaya başladı. Bu hastalıklardan en çok bilineni ama yanlış bilineni Norovirusler. “Cruise gemisi virüsü” olarak bilinen bu tehlikeli virüsü hakkında çok fazla yanlış bilgiye sahibiz. Amerika’da 1989 yılından bu yana mide ve bağırsak uzmanlığı yapan endoskopi şefi Nejat Nejat Kıyıcı, bu Kıyıcı hastalık

■ Norovirus nedir? Belirtileri nelerdir? Norovirus, ilk kez Norwalk, Ohio da bir gastroenterit vakasında bulunduğu için bu ismi almıştır. Değişik tipte Noroviruslere rastlayabiliriz. Sindirim sistemine yerleşen bu virüs, hastalarda bulantı, kusma, ishal gibi şikayetlere yol açar. Vücuda yerleştikten 12-24 saat içerisinde bu belirtileri hasta hisseder ve düşük ateşle birlikte halsizlik başlar. Genelde 48-72 saat içinde de hasta iyileşir. ■ Peki bu virüs nasıl bulaşır? Virüsten nasıl korunabiliriz? Norovirus kişiden kişiye çok kolay olarak geçebilir. Bunun için çok az bir virüs yeterlidir. Bu virüs, hava yoluyla,

yemekle özellikle deniz mahsulleri ve ahududu ya da mobilyalara dokunarak kişilere geçebilir. Bu virüs genelde restoranlarda, huzur evlerinde ve Cruise gemilerinde görülmektedir. Bu virüs çok hızlı yayıldığından, bazen kontrolü zor olmaktadır. Eğer bir hastada virüs olduğu düşünülürse, o kişinin hemen izole edilmesi gerekir. Eğer hastalık bulaştıysa, yapacak şey bol bol sıvı alıp, dinlenmektir. ■ Amerikada görülme ıklığı nedir? Öldürücü olabilecek kadar tehlikeli midir? Dünyada en yaygın ve öldürücü olan Gİİ.4 tipidir. Amerika’da mide ve bağırsak iltihabı yüzünden hastaneye yatanların yüzde 7’si Norovi-

rusden dolayıdır.Yaklaşık 800 kişi her yıl bu virüsten dolayı ölmektedir. 21 milyon kişi bu hastalığa tutulup, bunlardan yaklaşık 400 bin kadarı acil vaka olarak hastaneye gitmektedir. Özellikle 65 yaşın üzerindeki kişilerde ölüm riski çok fazladır. ■ Neden daha çok cruise gemilerinde rastlanıyor? Aslında daha çok cruise gemilerinde rastlanmıyor. Sadece dondurulmuş deniz mahsullerinden ve suşi ile çok rahat bulaşabildiğinden ve bunlar kalabalık olarak uzun süreli yolculuk eden cruise gemilerinde sıkça tüketildiğinden aynı anda bir çok insana bulaşıyor. Bunun da haber değeri olduğundan gazetelerde sıkça görüyoruz. Bu virüs, hemen hemen her yerde insanlara bulaşabilirler.

BANA göre, erkek davranışının en değişkeni, sohbetlerdeki revizyondur. Günümüzün normalleşmiş bir erkek sohbetini tariflemek istersek: Olur olmaz belden asağı espri ve geyik yapan, hayat çok komikmiş gibi alaycı, başka kadınların vücut hatlarından konuşan ve ailevi sorunlarını ulu orta ortaya dökebilen yani mahrem kavramının anlamını unutmuş, kız arkadaşın mı erkek arkadaşın mı çelişkisine düştüğün, sohbetler tanıdık geliyor mu sizlere ? Oysa, erkeğe ait bir ciddiyet vardı. Öz kimliğiyle çatışmayan, günlük gazetesini okuyan, ülkeyi kurtarmaya yönelik sohbetler yapan, spor, iş ve gelecekte çocuklarının ne olacağıyla ilgili konularla ilgilenen ciddi erkeklerdi onlar. Bir de, evin içinde yemekten, temizliğe, dekorasyona hatta, çocuğun altının nasıl daha iyi alınacağına kadar, fikir beyan eden erkekler türedi, bu modern cağda. Karakterinden mi, yoksa yetiştirilme tarzından mı, bu bir türlü anlaşılamayanları, “her şeye burnunu sokan” diye tariflersek, daha iyi kavranabileceğini zannediyorum. Bu, burnu herşeyin içinde olan, yeni model erkeği biraz akademik olarak izah etmek istersek : 1- Obsessif olabilir 2- Anne rol modeli çok gelişmiştir; ve annesinden alışık olduğu düzen-hizmet - ev sistemini ister 3- Narsizimle ilgili genetik bir geçiş varsa, hiç bir işi beğenmez ve en doğrusunu, kendisinin bildiğini zanneder ve herşeye müdahele eder. 4- Evlilikte mutlu değildir (özellikle, cinselliğini istediği gibi yaşayamıyordur ve bunu söylemiyordur). Her şeyin doğrusunu söyleyebilen erkek, maalesef cinsel tatminsizliğini söyleyemez. Bu model erkek, geçmişte de vardır, günümüzde de. Yaşamanın zor olduğu, bu kişilik yapısını daha iyi kavramak ve daha çözüm odaklı yazmak gerekiyor. Bir hafta sonra ki yazımızda, eşlerin, neler yapabileceğini daha teferruatlı tartışmak istiyorum. Erkek üzerine yazı yazarken, 100 yıl önce, ya da sonra hala değişmeyen, en önemli beceriksizliklerini de yazmadan bitiremeyeceğim. Anne sevgisiyle, eşine karşı duyduğu sevgiyi, yüzyıllardır dengeleyememişlerdir. İki taraf idare edemedikleri gibi, sorunun içinde hep boğulmuşlardır. Anneleri, ahirete intikal edinceye kadar direnir ve sonra eşiyle ilişkilerini tam bir dengeye oturtabilirler. Ancak, geri kalan yaşamlarında da çektikleri yeni bir çileleri vardır erkeklerin. Yıllarca kaynanayla rakip olan eşleri, annesiz kalan bu erkeklerden yılların çöreklenmiş intikamını alırlar. O, ahkam kesen erkekler de, artık annesiz ve sessiz yaşlanmak zorunda kalırlar.

Marihuana AIDS’e karşı Luisiana State Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma Marihuananın ölümcül HIV virüsünü yavaşlattığını ortaya çıkardı. Marihuana etkin maddesi THC verilen AIDS’li maymunlarda iyileşme görüldü

Türk öğrencinin büyük başarısı Georgia Üniversitesi’nde doktora yapan Ercan Çaçan ve arkadaşları rahim kanserine neden olan genle oynayıp, kanserli hücrelerin artışını engellediler. Bu da kanserli hastalar için yeni bir umut oldu SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

E

rcan Çaçan, Georgia Üniversitesi’nde yürüttüğü çalışmalar ile rahim kanseri hastalarına yeni bir umut vaat ediyor. Elde edilen bulgular, şimdiden kanserli hücrelerin direncinin kırıldığı yönünde. 6 yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursu ile Amerika’ya gelerek eğitimine devam eden Ercan Çaçan, arkadaşlarıyla birlikte kanserli hücreler üzerinde çalışmaya başladı. Moleküler biyoloji ve genetik bilimi bölümünde doktorasına devam eden Çaçan, yaptıkları çalışmada rahim kanserine sebep olan genle oynayarak kanserli hücrenin artışını engellediler. Bu çalışma gelecek-

te rahim kanserinin yok edilmesinde önemli bir rol oynayacak.

“KANSERLİ HÜCRE ÇOĞALIYOR” Georgia Institute of Technology’de master eğitimi aldıktan sonra doktoraya başlayan Çaçan, rahim kanseri hakkında “American Cancer Society verilerine baktığımız zaman, kadınlarda rahim kanseri en sık görülen kanserlerden biri. Ancak rahim kanserine yakalanan insanların yaşama şansı diğer kanser hastalarına kıyasla oldukça düşük. Rahim kanserinin bu denli ölümcül olmasının en büyük sebebi olarak da kemoterapinin birkaç yıl sonra etkinliğini kaybetmesi olarak gösteriliyor. Kemoterapi ilaçları DNA’ya bağlanıp hasar

oluşturuyor bu da kanserli hücrenin programlı olarak ölmesini tetikliyor. Ancak kanserli hücreler daha sonra bu mekanizmanın önüne geçerek yeniden çoğalmaya başlıyor” dedi.

“HÜCRENİN DİRENCİNİ KIRDIK” İlaçlara direnç göstermeye başlayan genin, kanserli hücrenin çoğalmasında bir süre sonra rol oynadığını belirten Çaçan, “Bu genin hücrede sentezini artırdığımızda, kanserli hücrenin kullanılan ilaca karşı direnci bir derece azalıyor. Bu çalışmayı henüz diğer kanser tiplerine uygulamadık ama benzer sonuçlar elde edeceğimizi tahmin ediyoruz.” diye konuştu. Diğer kanser türleri için çalışmalarının da devam ettiğini be-

(NEW YORK-POSTA212) Yasallaştırılması konusunda tartışmalara yol açan marihuananın yıllardır tıp sektöründe sıkça kullanıldığı bilinmekte. Özellikle HIV hastalarının kronik rahatsızlıklarını azaltmada kullanılan bu ot, yeni keşfedilen bir özelliğiyle de bilim dünyasında heyecan uyandırdı. Luisiana State Üniversitenin HIV üzerine yaptığı bir araştırmada ortaya çok çarpıcı sonuçlar çıktı. 17 ay boyunca, HIV bulaşmış bir maymuna uygun dozlarda, marihuananın içindeki etken kimyasal madde olan THC verildi. Bilim adamları bu maddenin zaman içinde virüsün yayılmasını yavaşlattığını ortaya çıkardı. Özellikle virüsün en etkili olduğu mide bölgesinde yayılmanın azalması bilim adamlarının HIV ile savaşmasında yeni bir umut olacağa benziyor. Geçtiğimiz yıllarda da buna benzer bir araştırma yapılmış ve THC maddesi uygulanan virüslü maymunların hastalıkla daha kolay savaştığı tespit edilmişti.

Rahim kanserine çare buldu

lirtirken, yakın zamanda çalışmalarının karşılığını alacaklarını sözlerine ekledi.

ORTAK ÇALIŞMA İSTİYORLAR “Georgia State Üniversitesi olarak Türkiye’deki üniversiteler ile bir takım ortak çalışmalar yapmak istiyoruz” diye sözlerini sürdüren Çaçan, özellikle misafir öğrenci ve hoca değişimi, araştırma ortaklığı, ortak konferans ve workshops düzenleme gibi çalışmalar yapılabileceğini ve Türkiye’de tam ya da yarı zamanlı İngilizce eğitim veren özellikle Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümleri ya da tıp fakülteleri ile ortak çalışmalar yapmaya her zaman için hazır olduklarını anlattı. İletişim için ercancacan@gmail. com adresinden yararlanabilirsiniz.

Ercan Çaçan


Toplum Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

Haftalık Burcunuz KOÇ: Hafta ortasından itibaren duygusal hayatınıza, çocuklarla olan ilişkinize, hobinize, sanat ve yaratıcılıkla ilgili projelere odaklanmaya başlayabilirsiniz. Aşk ilişkinizde son derece romantik anlar sizi bekliyor. BOĞA: Dış dünyadaki sorumluluklar, kariyer ve diğer hırslara odaklanmışken dolunayın enerjisiyle eve ait konularda ani bir hareketlenme olabilir. Hafta ortasından itibaren evinizde misafir ağırlamak ya da taşınmak, tamirat yapmak, ev satmak, satın almak, kiralamak gibi gelişmeler yaşayabilirsiniz. İKİZLER: Hareketli bir hafta geçirebilirsiniz. Hafta ortasından itibaren kısa bir seyahat imkânı çıkabilir veya yoldan gelenleri ağırlayabilirsiniz. Yakın akrabalarınızla ilgili gelişmeler, okul hayatınızda bir neticelenme, yazı, konuşma gibi iletişim kökenli projelerinizde ilerlemeler olabilir. YENGEÇ: Para evinizde cuma gece yarısı oluşan dolunay neredeyse tüm haftayı etkisi altına alacak ve bir anda ortaya çıkan ani gelişmelerle ilgileneceksiniz. Alacak, verecek, fatura ve ödemeler, ilave gelir kaynağı bulmak ya da zam gibi konular gündeme gelebilir. ASLAN: Burcunuza senede bir kez denk gelen dolunay, Cuma gece yarısından sonra oluşuyor ve sizi ön plana çıkarıyor. Liderlik, gurur ve gösteriş gibi vasıflarınız da ön plana çıkacak ancak duyguların sizi yönetmesine ve aklınızı tamamen ele geçirmesine izin vermeyin. BAŞAK: Günlük işleriniz her zamankinden yoğun ama aynı zamanda çevrenizden izole olabilirsiniz ve özel hayatınız daha sakin geçebilir. Dolunayın enerjisinden dolayı hafta ortasından itibaren kendinizi bitkin hissetmeniz normal dinlenmeye, düşünmeye ve yalnız kalmaya zaman ayırın. TERAZİ: Cuma gece yarısından sonra oluşan dolunayın enerjisiyle düğün, davet, okul yemeği, fuar gibi kalabalık, şık ve lüks ortamlara katılabilirsiniz. Gözünüz kamaşabilir, âşık olabilir veya ilişkinizde romantik anlar yaşayabilir ancak maddi koşullarınızdan dolayı zorlanabilirsiniz. AKREP: Senenin bu zamanında eve ait konulara odaklanmış olabilirsiniz ama cuma günü oluşan dolunayla birlikte kariyeriniz, başarı hırsınız ve diğer sorumluluklar ön plana çıkacak. Kariyerinizde bir mesele çözümlenebilir. YAY: Kardeş, kuzen, amca, dayı gibi anne ve babanız dışında kalan yakın akrabalarınızla ilgileniyor olabilirsiniz. Diğer yanda macera duygunuz da uyanacak ve entelektüel konular, değişik kültürler, seyahat ilginizi çekecek. Yurt dışıyla iş yapmayı da düşünebilirsiniz, yabancılarla bağlantılarınız artıyor. OĞLAK: Cuma gece yarısından sonra oluşan dolunayla yüklü bir ödeme yapmanız gerekebilir. Kredi, borç, nafaka, miras, sigorta, vergi, hisse, telif gibi kaynaklar gündeme gelebilir. Aylık gelirinizi ve parayı kullanma biçiminizi görmek yeni baştan gözden geçirmeniz gerekecek. KOVA: Tam inisiyatif sizde iken ve pek çok bakımdan avantajlı bir durumdayken, kontrol karşı tarafa geçecek. Cuma gece yarısından sonra oluşan ve etkisi neredeyse tüm haftayı etkisi altına alacak olan dolunayın ışığı altında ilişkinizde önemli bir an yaşayabileceksiniz. BALIK: Hafta ortasından itibaren epey yoğun olacak ve cuma günü yakınlarında bir iş yetiştirmeye çalışacaksınız. Aynı anda yapmanız gereken pek çok iş olabilir. Görev duygunuz ön planda olacak ve bir anlamda başkalarına hizmet için koşturacaksınız.

Facebook’tan cinsiyet açılımı Facebook kullanıcı profillerinde artık cinsel tercih bölümünde 3 değil tam 49 ayrı seçenek olacak

A

NEW YORK - POSTA212

rtık Facebook’ta sadece kadın ya da erkek olmak zorunda değilsiniz. Dünya genelinde aylık 1.15 milyar aktif kullanıcısı olan sosyal medya devi Facebook, kullanıcılarının profillerinde belirttiği cinsiyet tercihlerine biseksüel, transseksüel gibi 49 farklı seçenek ekledi.

Kadın, erkek ve özel seçeneklerinin yer aldığı Facebook’un cinsiyet bölümünde “özel” seçeneğini işaretleyenler artık kendi tercihlerini işaretleyebilecekler. Facebook özellikle 159 milyon Amerikalı kullanıcısına kendilerini tanımlarken daha çok seçenek sunmak istediklerini belirtti. Bu nedenle uygulama şimdilik Facebook hesabını Amerikan İngilizcesi dil seçeneğiyle kullanan-

lar için geçerli. İnsan Hakları Örgütü verileri ABD’deki en az 10 bin lezbiyen, eşcinsel veya biseksüel kişinin internetteki profillerde farklı cinsiyet seçeneği işaretlediğini gösteriyor. Kendisi de transseksüel olan Facebook yazılım mühendisi Brielle Harrison, “Birçok kişi için bir şey ifade etmeyecek olan bu değişim küçük bir kesim için de olsa çok anlamlı. Kişilere cinsiyetlerini ifade

etme şansı sunuyoruz” dedi. Farklı kesimlerden tepki alıp almayacağı merak konusu olan bu uygulamasında LGBT örgütleri ile işbirliği yaptığını açıklayan Facebook’un eklediği cinsiyet seçeneklerinden bazıları şunlar: Çift cinsiyetli, cinsiyet değiştirmeyen, trans, trans kadın, trans erkek, transseksüel, erkekten kadına, kadından erkeğe.

Enerji küpü Türk kadını

Connecticut eyaletindeki Madison bölgesinin en büyük perakende mağazasının yani Asiye Boutique’nin sahibi Asiye Say, her yıl Oscar töreninin bir benzerini düzenliyor. İşte Demet Demirkaya’nın kaleminden Asiye Say’ın ilginç Amerika macerası… beri en büyük destekçilerim onlar. Yıllardır tüm prom yani mezuniyet balo elbiselerini benden alırlar. Bunun sebebi ise şu: Benden mezuniyet gecesi için elbise almaya gelen her genç kıza mutlaka üzerine yakışan bir model seçmeye çalışırım. Model yakışıyor mu yakışmıyor mu, direkt söylerim ve dükkanımdan içime sinmeyen bir modelle hiçbir kızımı yollamam. Ayrıca, benden elbise alan her öğrenci bilir ki, o gece giydiği elbisenin bir eşi de başkasında olmaz. Şu anda 187 okul var müşteri portföyümde…

DEMET DEMİRKAYA NEW YORK - POSTA212

A

merika zorlu bir yolculuk… Dışardan bakıldığı gibi kolay ve çabuk olmuyor adapte olmak. Yıllarınızı verdiğiniz diplomalarınız yeri geliyor çok şey ifade etmiyor, mecbur oluyorsunuz her şeye yeniden başlamaya. Profesörken garson, öğretmenken bebek bakıcısı ya da Türkiye de büyük bir işletmenin sahibiyken burada benzin istasyonunda benzin pompalıyorsunuz geçim için. Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık mezunu olan Asiye Kay’ın Amerika seyahati evlenmesiyle başlıyor. 24 yaşında geldiği Amerika’da, Türkiye’den aldığı diplomaların çok şey ifade etmediğini ya da yeterli olmadığını anlıyor. Önce tercümanlık yapan Asiye Kay, hobi olarak merak sardığı modacılığa başlıyor.

İLK MAĞAZASINI AÇIYOR Abiye üstüne ilk mağazasını 2004 yılında Connecticut’ta açan Asiye Kay, çok kısa zamanda Asiye Boutique Connecticut eyaletinde Madison bölgesinin en büyük retail mağazası oluyor. FİT (Fashion İnş.of Technology) moda teknisyen okulundan kişisel alışveriş asistanlığı ve sitilistlik de yapan bu enerjik kadın, son birkaç senedir yapmakta olduğu OSCAR MADISON gecesini ve bu gecenin onun için ne ifade ettiğini POSTA212’ye anlattı... NEDİR OSCAR MEDİSON? Oscar Madison, son birkaç senedir başladığım bir fundraiser yani

bağış gecesi. Butiğim Madison Caddesi’nde, ismini böyle oluşturduk. Oscar ödül törenlerinin yapıldığı gece Daniel Hand Highschool öğrencileri organizasyonu yaptığımız büyük salonda, elbiselerimizi giyerek hem modellik yapıyorlar hem de özgüvenlerini geliştiriyorlar. ‘Catwalk’ adını verdiğimiz podyumdaki elbiselerimizin tanıtımından oluşan model yürüyüşü sırasında, sahnedeki büyük ekranda Oscar ödül töreninin kırmızı halı bölümü canlı yayınlanıyor. Yani, aynı gerçek Oscar törenindeki gibi, bizim de önce bir ‘red carpet’ saatimiz var. Gelen misafirleri gelirinin tamamının verileceği Daniel Hand Highschool öğrencileri karşılayıp koltuklarına kadar eşlik ederken, aynı Oscar’daki gibi paparazzi grubumuz ellerinde mikrofonlarla gelen konuklarımızı durdurup, giydikleri elbiselerin model ve markalarını soruyorlar.

ÖĞRENCİ PAPARAZZİLER Tabii ki bu paparazziler, yine Daniel Hand lisesinin öğrencilerinden oluşan yaklaşık 70 kişilik bir öğrenci grubu. 2 Mart’ta saat 18.00’de başlayacak olan gecemizde 2 saat boyunca öğrenciler giysilerimizi sunacak. Ardından, bir şarkı yarışmasının finalisti olan kızımızın vereceği küçük bir konserle renklenecek. Saat 10’dan sonra ise Oscar ödüllerinin sahiplerini bulmaya başlaması sırasında canlı olarak ekrandan tüm misafirlerimiz bu senenin başarılı aktör ve aktristlerini ödüllerini alırken seyredebilecekler. Geceye katılacak Türkler için ayrı bir Türk masası da yapıyoruz. Neden Fundraising? Neden Daniel Hand Highschool? Butiğim bu okulla aynı muhitte. Ve dükkanımı açtığım ilk günden

KATILIM HER SENE ARTIYOR Connecticut TV’sinde kanal 8 WTNH programının tüm erkek sunucularının da model danışmalığını ve kıyafet seçimlerini ben yaparım. Moda konusunda sık sık programlara çağrıldığım televizyon kanallarında Türk olmamın Avrupa’yı ve modayı daha da yakın bilmeme etkisi olduğunu sürekli vurgulayarak bu yönümü de anlatırım. Asiye Kay, Amerika yolculuğunu bir yandan tercüman olarak Türklerin federal mahkemelerdeki sesi olarak devam ettirmekte bir yandan da modacı olarak sürdürmekte. İleriki yıllarda bir moda okulu açmayı da hedefleyen Kay’ın hayat hikayesi aralık ayında John Gaffrey tarafından önce İngilizce ardından Haziran 2015 te de Türkçe kitap olarak raflardaki yerini alacak. Gece için bilgi için: www.asiyesboutiques.com www.oscarinmadison.com Tarih: 2 Mart 2014 Biletller 60 $

Posta212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Soylu - İmla 2) Oranlama - Bir bayan adı 3) Eski bir çalgı - Nebi tatlısı 4) Ummaktan anlamında - Yüce - Yatılı okullarda hafta sonu izni 5) Türk lirasının imi - Şanı olan 6) Mekke’ye saldıran Ebrehe ordusunu perişan eden kuşların adı - Alfabenin 3’üncü harfi - Bir bağlaç 7) Hayvan yiyeceği - Silahı ateşleyen parça 8) Avrupa’da bir yarım ada - Çehre, yüz - Bir Tır markası 9) Eski dilde su - Eski harflerle yazılan bir yazı türü - Bir bağlaç 10) Kraliçe - Askeri bir rütbe 11) Kalsiyum elementinin imi - Yemek - Fasıla 12) İstanbul’da bir semt - Çıban 13) Duman çeker Yassı demir 14) Koruyucu zerk - İskambilde bir as. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Köroğlu’nun düşmanı - Bir soru sözü 2) Anadolu dilinde kocam anlamında - Çocuğu olan erkek - Aynı adı taşıyan 3) Uçurum - Öğrenci Ağız yakan tat 4) Çinkonun imi - Kısaca Albay - Boya parlatır 5) At almaktan anlamında - Köpek - Bir nota 6) Bir bakanlık - Parsellenmiş arazi 7) Bir konserve markası - Tok olmayan 8) Erensiz yapamayan - Eski dilde kırmızı - Kuyruk sokumu 9) Hıristiyan - Kilo metre - Bir eğlence yeri 10) Eski gizli bir teşkilatın simgesi - Gelir getiren mülk - İskambilde birli 11) Dokunumlu olarak duada bulunmak.


Güncel

19 Şubat 2014 Çarşamba

Ömür Hawaii’de uzun Mississippi’de kısa Her eyaletteki ortalama ömür süresi çeşitli faktörlere göre değişiyor. Buna göre Hawaii’de ortalama yaşam süresi 81.2, Mississippi’de ise ortalama yaşam süresi 75 (NEW YORK –POSTA 212)

A

merikalıların ömür süresi son 30 yılda çok ciddi bir atış gösterdi ve ortalamada 79.8 yıla merdiven dayadı. Bu hızlı gelişmeye rağmen, dünya geneline bakıldığında Amerika yaşam süresi açısından dünyada 35’inci sırada geliyor. Ancak, Amerika’nın hangi eyaletinde yaşadığınıza bağlı olarak ortalama yaşam süresi değişiyor. Bir başka deyişle ne zaman öleceğiniz bir ölçüde nerede yaşadığınıza bağlı. Her eyalet ise yaşam uzunluğu açısından farklı farklı ülkelere benziyor. Yapılan bir araştırma ile eyaletlerin ortalama yaşam süresi, bu rakama en yakın ülkelerin ömür uzunluğuyla çakıştırılmış ve ortaya çok ilginç bir harita çıkmış. KİMİSİ KUVEYT, KİMİ MALEZYA GİBİ Ortaya çıkan verilere göre eyaletler arasında ömür uzunluğu açısından çok ciddi farklılıklar var. Listenin tepesinde 81.2 yıl ile Hawaii gelirken en dipte 75 yıl ile Mississippi geliyor. Genellikle eyaletlerin yaşam uzunluğu Ekvator’a yakın Kuveyt, Barbados gibi ülkelerle benzerlik gösteriyor.

Ömür uzunluğu en çok Malezya (75.7 yıl) ve Ürdün’e (76) benzediğinde azalıyor, İngiltere’ye (81.1 yıl) benzerlik olduğunda yükseliyor. Ama hiçbir eyalet İzlandalılara (83.3 yıl) ve Japonlara (84 yıl) yaklaşamıyor. YOKSULLAR DAHA AZ YAŞIYOR Ömür uzunluğu beslenme, çevresel faktörler, eğitim, sağlık hizmetleri gibi pek çok faktörden etkileniyor. Ancak yoksulluk veya hastalık gibi kronik sorunlar yaşam ömrünü direkt etkileyen bir zincir yaratıyor. Örneğin kronik olarak hasta olan insanların zengin olabilme şansı daha az; dolayısıyla bu insanların daha zengin bölgelerde yaşama ve kaliteli sağlık hizmetine erişme olasılığı daha düşüyor ve bu döngü de ömrü kısaltıyor.

iken, aynı kentin Asya Amerikalıların ortalama ömrü 89.3 yıla fırlıyor. Haritaya genel olarak bakıldığında, daha düşük gelirli ve obez oranının yüksek olduğu Güney eyaletlerinde yaşayanlar daha erken ölürken, zengin eyaletlerde yaşayanları daha uzun bir ömür bekliyor.

AFRO-AMERİKALAR DAHA AZ YAŞIYOR Etnik veya sosyal gruplar açısından ömür uzunluğuna bakıldığında aradaki mesafe daha da açılıyor. Bu gruplardan Afro-Amerikalar arasında yaşam beklentisi beyaz Amerikalılara göre 3.8 yıl daha az. Mesela Detroit’te ortalama ömür beklentisi 77.6 yıl

Diktatörlerin karıları

ANGOLA

ANA PAULA DOS SANTOS Angola’nın 34 yıllık diktatörü José Eduardo dos Santos’un karısı Ana Paula dos Santos, eski bir model. Ana Paula uğruna servet harcadığı giyimine çok düşkün olmasıyla tanınıyor. First Lady, ülkenin devlet okullarındaki eğitimin kalitesinin çok kötü olduğunu ilan edip oğlunu Luanda’daki özel bir Portekiz okuluna göndereceğini açıklaması ülkede büyük tepki topladı. Çünkü halk zaten bu durumdan ülkeyi feci bir baskıyla yöneten kocasını sorumlu tutuyor.

Dünyadaki diktatörlerin eşleri saraylarda lüks yaşantılarını sürdürüyor. İşte Bu diktatör eşlerinin ülkede işkence ve insan hakları ayaklar altında ezilirken neler yaptıklarını ve kimler olduklarını sizin için araştırdık…

H

er başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır denir. Peki insan hakları diye bir kavramın olmadığı, muhaliflere her türlü işkencenin, hatta kitlesel katliamların tereddütsüz yapıldığı, ifade özgürlüğünün yok edildiği, karanlık,

AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

acımasız diktatörlerin arkasında kim duruyor? Dünyadaki bir dizi diktatörlerin ka-

KUZEY KORE

RI SOL-JU

KAMERUN

CHANTAL BIYA 30 yıldır Kamerun’un yöneten Başkan Paul Biya’nın karısı Chantal Biya, uzun saçlarıyla ilginç bir karakter. Modaya düşkünlüğüyle “trend setter” olarak tanınan Biya çok sosyal bir kişilik. Paris Hilton’dan Michelle Obama’ya ünlü kadınlarla tanışmayı çok seviyor. Hatta geçtiğimiz yıl Papa ile dahi tanıştı. En sevdiği tasarımcıların Dior ve Chanel olduğunu, gardırobundaki elbiselerin kendisine özel olarak yapıldığını paylaşmaya bayılıyor. Chantal Biya, African Synergy adlı kıtanın 22 ülkesinin başkanlarının eşlerini kapsayan organizasyonun da üyesi.

GAMBIYA

ZEINAB SUMA Gambiya’nın paronoyalarla ve boş inançlarla başı beladaki diktatörü Yahya Jammeh’in eşi Zeinab Suma berbat bir imaja sahip. Pek çok kişi onu “altın hastası”, “fahişe”, “Gambiyalılar’ın acı çekmesinden zevk alan şeytan” gibi şok edici sıfatlarla anıyor. Kocası Jammeh, 2012’de genç bir kadını ikinci eş olarka alınca Zeinab bu durumu protesto etmek için ABD’ye taşındı. En nihayetinde boşanma ile tehdit ettiği kocasının genç eşinden ayrılmasını sağladı ve diktatörü pes ettirdi.

Dünyanın en kapalı rejimi Kuzey Kore’nin diktatörü Kim Jong-un’un eşi Ri Sol-ju daha geçen yıl resmi eş olarak “atandı.” Sol-ju’nun 30’lu yaşlarda olduğu ve hali vakti yerinde bir aileden geldiğinden başka kesin bilgi yok. Bununla birlikte, Sol-ju’nun başkan eşi olmadan önce ev yapımı bir porno film çektiği ve önceden rastgele cinsel ilişkiler kuran bir yaşam tarzına sahip olduğu dedikoduları tüm ülkeyi sarmış. Hatta bazı kaynaklara göre bu dedikodular hakkında sürekli konuşan dokuz müzisyen kocasının emriyle infaz edilmiş.

dınları çoğunlukla yolsuzluğa, siyasi ayaklanmalara ve de diğer karılara katlanmak zorunda. Kimisi sosyal yardım işlerine kendilerini vuruyor, kimileri de saraylarda lüks hayatın keyfini sürüyor, eşlerine paralel kendi vurgunlarını vuruyor.

EKVATOR GİNESİ

CONSTANCIA MANGUE Afrika’nın bu en küçük ülkesini 35 yıldır yöneten Başkan Teodoro Mbasogo, güç kazanmak için öldürttüğü muhaliflerinin etini yemekle suçlanan bir diktatör. Başkanın eşi Constancia Mangue ise kendi kurduğu kadın ve çocuk hakları dernekleri ile ilgili yaptığı çalışmalar nedeniyle ödüller kazanan sosyal bir aktivist olarak dikkati çekiyor.

ZİMBABVE

GRACE MUGABE Zimbabve’yi 1980’den bu yana demir yumruğuyla yöneten Rogert Mugabe’nin bir zamanlar sekreteri olan eşi Grace gösterişli alışveriş tutkusuyla tanınıyor. Grace’in bu yaşam biçim, muhaliflerin onu “Disgrace (yüz karası) olarak adlandırmasına yol açtı. 2008’de yayınlanan WikiLeaks belgelerine göre, zamanın ABD’nin Zimbabve büyükelçisi, Grace Mugabe’yi yolsuzluklardan ve ülkenin doğu tarafındaki şiddetle başı beladaki elmas tarlalarından devasa faydalar sağlamakla suçladı. Grace WikiLeaks belgelerini yayınlayan gazeteye 15 milyon dolarlık bir tazminat davası açtı.

SWAZILAND KRALLIĞI

INKHOSOKATI LAMBIKIZA Afrika’nın güneyinde yer alan bu krallığın kraliçesi Inkhosikati Lambikiza, kral Msati’nin 15 karısının tepesinde yer alıyor. Kraliçe Swaziland geleneklerine meydan okuyarak evlendikten sonra hukuk okudu. Kilise müziklerini içeren bir albüm de yapan kraliçe, cesur giyim tarzıyla da uluslararası basının gözdesi.


Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

Beş parasız kalan ünlüler Hepsi çok ünlü ve çok zengindi. Oluk gibi para kazanıyor, çılgınlar gibi harcıyorlardı. Hazıra dağ dayanmadı ve şimdi hepsi zor durumda para demezken, çeşitli nedenlerden zora girdiler. Vergi cezalarını ödeyemeyince iflasları istendi. Kimisinin şansı yaver gitti, durumu toparladı.

NEW YORK - POSTA212

A

merika’nın birbirinden ünlü yıldızları on milyonlarca dolara

Kimileri de meteliğe kurşun atıyor. İşte yakın zamana kadar çok büyük paralar kazanan, ama sonra tüm servetlerini kaybeden altı ünlü.

DIONNE WARWICK Onyıllarca listelerin zirvesinde kalan, 20.yüzyılın en başarılı şarkıcılarından ve oyuncularından biri olarak adlandırılan Dionne Warwick de hesabını kendisinin bile bilmediği bir serveti hızla tüketen ve sonunda parasız kalan ünlülerden biri. Albümleri 100 milyonun üzerinde satarak rekorlar kıran Warwick şu anda geçmişe yönelik olarak 10 milyon dolarlık bir vergi ödemesi yapmak zorunda. Bu ödemeyi yaptıktan ve diğer tüm masrafları çıktıktan sonra Warwick’in cebinde sadece 10 dolar kaldı.

NICHOLAS CAGE Aktör Nicholas Cage 1996 ile 2011 arasında oyunculuktan 150 milyon dolar kazandı. Sadece 2009 yılındaki kazancı 40 milyon dolardı. Bu rakam da Cage’i Hollywood’un en çok kazanan aktörlerinden biri yapmaya yetti. Ama Cage Brunei Sultanı’nın bile dudağını uçuklatacak kadar çılgınca para harcamaya başladı. Cage, bu sürede şatolar, villalar dahil 15 ev, Bahamalarda bir ada, dört lüks yat, içinde dokuz Rolls Royce, bir Ferrari, bir Lamborghini’nin olduğu düzinelerce lüks araba, üstüne de özel bir jet satın aldı. Ama bu akıl almaz harcama sonunda 2009’da Cage’i 13 milyon dolarlık ödenmemiş vergi faturaları ve dağ gibi yığılan borçlarla baş başa, beş parasız bıraktı. Borçlarını ödemeye çalışan Cage, yine de şanslı, çünkü hala Hollywood’da kredisi olan bir aktör.

STEPHEN BALDWIN LARRY KING CNN’in efsanevi sunucusu Lary King, eski iş ortağı tarafından gizlice hesabına para aktardığı gerekçesiyle mahkemeye verilince büyük bir finansal krize girdi. Amerika’nın en çok kazanan TV yıldızlarından biri olan King, bir anda iflas etme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. King, daha sonra finansal kuruluşların desteğiyle 50 milyon dolarlık servetini kurtarmayı başardı.

TONI BRAXTON Amerikalı R&B şarkıcısı, şarkı sözü yazarı, oyuncu ve altı Grammy Ödülü’nün sahibi Toni Braxton da iki kez iflas davası ile boğuştu. 45 yaşındaki ünlü yıldız, önce çeşitli hastalıklar sonra boşanma derken bir anda kendini bankalarla cebelleşirken buldu.

1990’ların ortalarında Hollywood’un zirvesine çıkan Stephen Baldwin de pahalı yaşam biçiminin kurbanı oldu. Kazandığı servet hızla buharlaştı ve birkaç milyon dolarlık borçla karşı karşıya kaldı. Kevin Kostner ile girdiği deniz suyunu petrolden arındıran filtre makineleri işinde Kostner’in kendisini aldattığını öne sürdü ve ünlü aktörü dava etti. Ancak mahkeme Kostner’in lehine bir karar verince Baldwin’in tüm umutları söndü.

ANNIE LEIBOVITZ Milyonlarca dolarlık servete sahip ünlü fotoğrafçı Annie Leibovitz, aşırı hırslı projeleri nedeniyle 2005 yılında finansal olarak zora girdi. Bunun üzerine tüm fotoğraf arşivini teminat olarak göstererek bankalardan 24 milyon dolarlık borç aldı. Ama sonra Leibovitz’in işleri iyice ters gitmeye başladı ve kredi ödemelerini yapamaz hale gelince mahkemeye verildi. Uzun tartışmalardan sonra krediyi veren şirket davayı geri çekti ve ödemeleri daha uzun süreye yaydı.

Bunlar da uyuşturucu kurbanı Şöhret ve para kimi ünlüleri uyuşturucu bağımlısı yapıyor. Bu bağımlılık kimi zaman ünlüleri demir parmaklıkların arkasına gönderirken, kimi zaman da canına mal oluyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212

B

ugüne kadar yerli ya da yabancı pek çok ünlü, uyuşturucu kullanımı ile gündeme gelirken, bazılarının hayatını kaybetmesi ise hayranlarını üzüyor. Son olarak Oscar ödüllü sinema oyuncusu Philip Seymour Hoffman eroinden ölen ünlüler arasına katıldı.

Sevda Demirel

Yıldız Tilbe

Hüseyin Peyda

Engin Altan Düzyatan

Caner

TÜRK ÜNLÜLERDE YAYGIN Uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle gündeme gelen ünlülerin başında sanatçı Tarkan geliyor. Bu nedenle gözaltına alınan Tarkan, kullandığını kabul ederek “Dersimi aldım. Türk halkından özür diliyorum” demişti. Uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle gündeme gelen sanatçı İbrahim Tatlıses de hayranlarını üzen ünlüler arasında yer alıyor. Sanatçı Tatlıses, kendi televizyon programında geçmişte kullandığını itiraf etmiş ve gençlerin uyuşturucudan uzak durmalarını istemişti. İSPANYA’DA TUTUKLANDI Geçmişe doğru şöyle bir gidecek olursak en çarpıcı olayların arasında sinema oyuncusu Kenan Kalav'ın kuryelik yaptığı ve uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle 1991 yılında İspanya'da tutuk-

lanarak hapse atılması geliyor. Yine uyuşturucuda hüküm giyen ünlüler arasında şarkıcı Deniz Seki yer alıyor. Ünlü şarkıcı, 2009 yılında düzenlenen uyuşturucu operasyonunda uyuşturucu kullanmak ve bulundurmaktan dolayı tutuklanmış ve cezaevinde 218 gün kalmıştı. Yıldız Tilbe, Azer Bülbül, Hüseyin Peyda, dansöz Zemre, Özlem Tekin, Sevda Demirel, Ferhat Şirin, Sibel Gökçe, Yaprak Dökümü dizisinin Şevket'i Caner Kurtaran gibi ünlü isimler de uyuşturucu ile birlikte gündeme gelmişti. OTEL ODASINDA ÖLDÜ Uyuşturucunun can aldığı yerli ünlüler da var. Bunlar arasında bir dönem işletmecilik yapan ve manken Cavidan Akyol'un eşi Süha Kutlu yer alıyor. Kutlu, 1996 yılında bir otel otel odasında iki kadınla birlikte kokain aleminin sonunda hayatını kaybetti. Kokain yüzünden

Kate Moss

hayatını kaybeden ve hayranlarını yasa boğan bir diğer isim ise Türk tiyatrosunun ilk kadın oyuncusu Afife Jale. Eşi bestekar Selahattin Pınar'ın da yardımcı olamadığı sanatçı, 1941 yılında kokain yüzünden hayatını kaybetti. 1974 sinema güzeli Melek Ayberk de uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybeden ünlüler arasında yer alıyor. YABANCILARDA KOKAİN CAN ALIYOR Yabancı ünlüler arasında uyuşturucu kullanımı belki de yerli ünlülere göre oldukça yaygın. Uzmanlar bunu yabancıların, yerli ünlülere göre uyuşturucu kullanımında rahat olmalarına bağlıyor. Son olarak Oscar ödüllü sinema sanatçısı Philip Seymour Hoffman, New York'taki evinin banyosunda kolunda eroin enjekte edilmiş şekilde bulundu. 46 yaşında hayatını kaybeden Hoffman'ın uzun süredir eroin kullandığı, geçtiğimiz yıllarda katıldığı bir televizyon programında da bunu itiraf

Cameron Diaz

ettiği belirtiliyor. Ölüm nedeni ile ilgili soruşturma hala süren sanatçının evinde yapılan incelemede 70 poşet eroinin de ortaya çıktığı belirtildi. WHITNEY HOUSTON ÜZDÜ Kokain nedeniyle hayatını kaybeden bir diğer ünlü ise dünyanın en çok ödül alan kadın sanatçısı Whitney Houston oldu. 48 yaşında Los Angeles'ta bir otel odasında hayatını kaybeden Houston'un kokain bağımlısı olduğu ortaya çıktı. Kokainin can aldığı ve büyük bir üzüntü yaratan bir diğer isim 27 yaşındaki İngiliz şarkıcı Amy Winehouse'un ölümü oldu. 27 yaşında uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybeden Rock müziğinin diğer ünlüleri arasında ise efsanevi Rock Grubu Nirvana'nın solisti Kurt Cobain, Jimmy Hendrix, Jim Morrison, Janış Joplin yer alıyor. Hayranlarını kokaine bağlı ölümüyle üzen bir diğer büyük isim de Rock'n Roll kralı Elvis Presley. BAZILARI SAKLAMIYOR Bazı ünlüler uyuşturucu kullanmalarını ise saklamıyor. Örneğin sinema oyuncusu Cameron Diaz, tatil yaptığı Hawaii'de esrarlı sigara içerken görüntülendiği sırada hiç rahatsız olmaması dikkat çekti. Yine ünlü sinema oyuncusu Jack Nicholson da, katıldığı bir ödül töreninde burnuna çektiği kokain artıklarıyla görüntülenmiş ve kullandığını itiraf etmek zorunda kalmıştı. Podyum dünyasının ünlü mankenlerinden Kate Moss da kokain içerken görüntülenmesinin ardından tedavi görmüştü. Şarkıcı Robbie Williams da kokain bağımlısı ünlüler arasında yer alıyor.

Jimm Morrison

Kurt Cobain

Jack Nicholson

Philip Seymour

Elwis Presley


Yaşam

19 Şubat 2014 Çarşamba

DUYGU GÜVENÇ

Gözleriyle Masal Yazan Kadın Zehra Madenli:

Bu en zor röportajım

‘Bu hastalık piyango gibi’ Kas felci olarak bilinen ALS hastalığına 5 yıl önce yakalanan Zehra Madenli, şimdi göz kapaklarını kırparak yazdığı masal, öykü ve şiirlerle ölüme karşı mücadele ediyor. Madenli, “İnsanlar bizi terk etti, ben de onlara ulaşmanın başka bir yolunu buldum. İnsanların yaşadıklarımı öğrenmesini istedim” diyor. Ve bu röportaj bizzat Zehra Madenli’nin göz kapakları aracılığı ile yapılmıştır DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

A

LS yani kas felci olan ve ünlü bilim adamı Stephen Hawking’in kullandığı bilgisayar gibi gözlerini kırparak yazdığı çocuk masalları ile Kanada’da adını duyuran Zehra Madenli, “Ölümü yenmek hatırlanmayı başarmaktır” diye anlatıyor hayata bakışını. Kasların felç olduğu, sadece beyin ve gözlerin çalıştığı Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastası Zehra Madenli, 5 yıldır kalbiyle düşünüyor, göz kapaklarıyla yazıyor. Madenli’nin, gözlerini hareket ettirerek bilgisayar yardımıyla yazdığı çocuk öyküleri, Toronto’da düzenlenen 6’ncı Ankara Kütüphanesi Öykü Yarışması’nda Büyük Ödül’e layık görüldü. Onun amacı şimdi Kanada’dan, ABD’ye ulaşmak ve masallarının burada da okunmasını sağlamak, ALS hastalığının tedavisi için sürdürdüğü kampanyasına destek toplamak. Hastalığını, “Beynimle sinir sistemim anlaşamadılar ve sinir sistemim greve gitti” diye tanımlayan Madenli, “Bir yıldan daha az bir sürede ellerimi, ayaklarımı, çiğneme, yutma ve konuşma yeteneklerimi kaybederek tamamen felç oldum” diyor. Madenli’nin şu anda en büyük sorunu ise tükürüklerini yutamaması. Eşi Sinan Madenli, “Uykuda her an tükürüğüyle boğulabilir. O yüzden o uyurken ben uyumuyorum. Bakıcı kadın geldiğinde birkaç saat uyuyorum” diye anlatıyor yaşadıklarını. Doktorunun teşhis koyduktan sonra, “Sen yaşayan bir ölüsün” dediği Madenli, onlara inat 5 yıldır yaşam mücadelesi veriyor. Madenli, kendi internet sayfasında kaslarını kontrol etme gücünü yitirmesini ise şöyle anlatıyor: “Aynada kendime bakıyorum, kollarım, omuz başlarım kasaplardaki soyulmuş kemik sanki, parmaklarım sarmaşık gibi birbirine dolanmış, bacaklarımda hiç kas kalmamış. Ayaklarım ince bir tahta çubuğun ucuna itinasız çakılmış rüzgar gülü gibi çarpık. Dilim haşlanmış et parçası gibi gırtlağıma toplandı. Dişlerim çiğneme özelliğini kullanamıyor. Sesim beni terk etti. Bir de boynum isyan etti; artık kafamı taşımıyor.” Zehra Madenli ile röportaj yapmak oldukça özel. Çünkü Zehra Madenli gözleri ile komut verdiği özel bilgisayar aracılığıyla çev-

resiyle iletişim kuruyor. Aşağıda okuyacağınız her kelime, bizzat onun göz kapakları aracılığıyla yazıldı… n Kaç yıldır yazıyorsunuz? Çocukluğumdan beri yazı yazmayı severim. Hatta orta okul ve lise yıllarımda bir ara yazar ya da gazeteci olmayı düşlemiştim ama kısmet değilmiş. Ciddi anlamda hasta olduktan sonra yazmaya başladım. İnsanlar bizi terk ettiler, ben de onlara ulaşmanın başka bir yolunu buldum. İnsanların yaşadıklarımı okumasını öğrenmesini istedim. O yüzden yazılarımı internete koydum, mümkün olduğunca fazla insana ulaşabilmek için. Ticari bir amaç değil bu sadece farkındalık yaratmak. n Kaç öykünüz, masalınız var? 20-30 kadar masal, 100’den fazla öykü ve şiir. n Neden masal? Masal insanı serbest kılan bir yazı biçimi. Hiçbir şeyle kısıtlı değilsiniz. Hayal ve anlatım gücünüzü sonuna kadar kullanabileceğiniz bir ortam. Ayrıca okuyucu kitlesi çocuklar. Onların kirlenmemiş benliklerine doğru ve ileride hayatlarını biçimlendirecek öğütlerle hitap etmek çok önemli. Bu hem eğlendirici, hem öğretici, hem de biçimlendirici olmalı. Zor ve sorumluluğu yüksek olan bir alan ve hassas bir konu. O yüzden bir şey yazmadan bin kere düşünmek gerekiyor. Sonuç çok tatmin edici tabii. Çocukların sorular sorup öğrenebileceği hikayeler yazmak ve onların hayal gücünü zorlamak önemli. Ayrıca masalların kalıcılığı çok. Annemizin babamızın bize anlattığı masalları yıllar sonra bile ilk günkü gibi hatırlarız. n Öykü ya da roman hedefiniz var mı? Zaten öykü yazıyorum. Kısa ama daha çok kendi hayatımdan örnekler ve deneyimler. Roman yazmayı düşünmedim. Şiire daha çok önem vermek istiyorum. Şiir az sözle çok şeyi anlatma ve iletme sanatıdır. O yüzden bana daha çekici

geliyor. n Kitabınız var mı? Projemiz var. Birincisi, “Zamanın arka bahçesindeki gizemler” adı altında hikayeleri hem Türkçe, hem İngilizce yayınlamak. Zaten hepsi internette var ama kitabın tılsımı başka. Bir de seri masal kitabı projemiz var, resimli. Şu anda resimlendirmeleri yapılıyor. Kısmetse bu da çocuklara armağanım olacak. Amaç yine geliri ALS Derneklerine bağışlamak. n Hastalığınız ne zaman başladı? Ön problemler 2008’de başladı, 2009 yazında iyice belirginleşti. Doktor doktor dolaştık, kimse tam bir şey söyleyemedi. Kasım 2009’da teşhis kondu. Teşhisten sonra 1 sene içinde yürüyemez hale geldim. İki sene sonra konuşma ve yemek yeme kabiliyetimi yitirdim. Şu anda beslenme tüpü ile besleniyorum. Konuşmamı yitirince geriye tek çare yazmak kalıyordu ama ellerim de çalışmadığı için, göz hareketleri ile yazabileceğimiz bilgisayarı aldık devlet yardımı ile. Ondan sonra yazmaya yoğunlaştım. n Ne iş yapıyordunuz? George Brown’da Moda Yönetimi okuyordum. Mezun olduğum sene hastalandım. n Sinan ile ilişkiniz nasıl başladı? Sinan ile ilişkimiz ben Kanada’da dil öğretimi alırken başladı. 1,5 sene dil eğitiminden sonra ben Türkiye’ye dönüp kariyerime devam ettim. Ama Sinan peşimi bırakmadı. 2003 Eylül ayında İstan-

Destek için www.zehramadenli.com

bul’da nişanlandık, Şubat 2004’te evlendik. Hemen ardından Mayıs 2004’te eşimin yanına Kanada’ya göç ettim. Çok zor oldu, başta hem kariyer ve arkadaşlarımı, hem de çok sevdiğim annem ve kardeşimi bırakmak. Ama yeni bir hayat için mücadeleye devam ettim tabii. Maalesef tam her şeyi yoluna koymaya başladığımız sırada hastalandım. n Türkiye’ye dönme planınız var mı? Sağlıklıyken dönme planımız vardı ama şu anda yok. Eşim 33 yıldır burada yaşıyor ve onun için dönmek emeklilik zamanı projesiydi. Zaten hastalığımdan dolayı dönebilmek oldukça zor. 10 saat yolculuğa dayanacak kudretim yok. Nasipse ölü ya da diri eninde sonunda döneceğim tabii. Mezarım, vatanım Türkiye’de olacak. n Ötenaziyi düşünüyor musunuz? İnançlarım gereği buna karşıyım. n Sizce mucize nedir? Ölümü yendiniz mi? Mucize yok. Ölümü yenme diye de bir şey yok. Maalesef bu hastalık eninde sonunda galip gelecek. Ben elimdeki zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Yenerim ben bu hastalığı diye çok dua ettim ve azimli oldum ama gerçekler ortada. Bunları inkar etmemek lazım. Ben ölümle barışığım. Ölümü yenmek hatırlanmayı başarmaktır. İnsanlar ancak bu

Zehra Madenli

şekilde ölümsüzleşir. n İlaç almayı neden reddediyorsunuz? İlaç zaten yok. Bir tane tasdikli ilaç var o da pek işe yaramıyor. Ayrıca bir sürü yan etkileri var. Kimse bu hastalığın neden olduğunu çözebilmiş değil. Piyango gibi bir şey. 100 binde 1 olan bir durum ve bilinir bir sebebi yok. Tedavisi de yok. Faydası olmayacaksa niye ilaç alayım ki. n ALS’de devam eden çalışmalar neler? Kanada ve Amerika bu konuda çok aktif. 3 bilim adamının ciddi çalışmaları var. Fakat hastalık ender olduğu için ve ilaç satarak para kazanılamayacağı için çalışmalarda yoğun bir tempo yok. Sanırım sebebi hakkında sağlam veriler elde edildi ama tedavisi için daha çok zaman ve para gerekiyor. Bağış kampanyamın bir nedeni de bu. Ben zaten bu savaşı kaybettim sayılır, belki benden sonrakilere bir yardımı olur diye ALS Kanada’ya yapılan bağışların araştırmaya yönlendirilmesini istedim. Bu nedenle kampanyama katkıda bulunmanızı rica ediyorum. n ALS nedir? Hastalık bir RNA mutasyonun sonucu bazı proteinlerin yanlış yapılanmasından oluşuyor. Bu da sinir hücrelerinin ölümüne yol açıyor. Niye mutasyona uğradığı konusunda değişik tezler var ama genelde çevre ile alakalı olduğu söyleniyor; yani radyasyon, toksik metaller vb. Yaşamınız suresince bilerek veya bilmeyerek maruz kaldığımız etkenler. Tabii bazı insanlar diğerlerinden daha fazla etkileniyor. Yani elle tutulur belli bir sebebi yok. Diyorum ya piyango gibi. Oda bana çıktı. n Ne kadar bağış topladınız? Amacım 10 bin dolardı. Şu anda 12 bin 300 toplandı. Çok sevindim tabi. Bir centilmen 10 bin dolarlık çek yazarak bizi bu noktaya taşıdı.. Diğerleri irili ufaklı bağışlar. Yani 10 bin doları saymazsanız sadece 2 bin 300 toplayabildim. Daha iyisini yapabileceğimize inanıyorum, Haydi arkadaşlar biraz yardım edin, bu rakamı yükseltelim.

Zehra ile yaptığım röportaj benim için en zorlarından biriydi. Öyküsünü duyup da sayfasına girip baktığımda, yıllardır kaçmaya çalıştığım acılarım geldi aklıma. Benzer bir hastalıktan, SSPE’den, 7 yıl bitkisel hayatta kaldıktan sonra kaybettiğim kardeşimin de, ‘iletişim kurma şansı olabilir miydi’ diye düşündüm hemen. O da kaslarını tutamıyordu, yutkunamıyordu, sadece bizim sevgi sözlerimize, garip sesler çıkararak yanıt veriyordu. Ama onun bitkisel hayatta kaldığı 7 yıl boyunca bizi hep anladığına ve hissettiğine emindim... Evet Zehra’nın sayfasına girmem ve çıkmam bir oldu. Önce okuyamadım... Mail yoluyla yaptığım öneriye olumlu yanıt aldığımda, omzumdaki yükün daha da arttığını gördüm. Çünkü aslında kardeşime sormak istediğim sorular geliyordu aklıma. Sormadım, soramadım....Üstelik Sinan ve Zehra, “Biz her türlü tabuyu aştık, aklına geleni sor” demelerine rağmen... Sorularımı yolladım ve ilk şaşkınlığım başladı. İlk etapta anlık haberleştiğim Madenli ailesinden ses gelmedi saatlerce. Daha sonra Sinan ile yazıştığımda, Zehra’nın çok hızlı yazamadığını ve yazarken yorulduğunu öğrendim. Kendimden, aceleciliğimden utandım. O belki de uykusuz kalarak saatler sonra yanıt verdi sorularıma... Birçok önemli insanla, cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarla röportaj yaptım ama bu kadar etkilenmedim. Ondan yanıt beklerken nasıl içtiğimi anımsamıyorum bile. Çünkü aslında unutmak istiyordum sadece... Gelen yanıt ise şaşkınlığımı daha da artırdı. Çünkü Zehra, göz işaretlerine duyarlı olan bilgisayarıyla verdiği yanıtları ayrı ayrı dosya halinde göndermişti. Üstelik bunlar klasik bir word dosyası değil, aksine dos çalışırken açtığımız dosyalar gibiydi. Kimbilir nasıl uğraşmıştı, saatlerce... Ben o mailini hiç silemeyeceğim yaşadıkça... Tüm soruları tek tek aynı dosyaya kopyaladım. Ardından kısaltma anı başladı. Her bir harfin bir göz işareti ile yazıldığını bilerek kısaltmak o kadar zordu ki... Sanki sokağa ekmek atmak gibi. Çok da dokunamadım kelimelerine açıkçası, kıyamadım... Hikayenin tamamını anlamam için eşi Sinan girdi devreye. Başından beri en çok empati duyduğum da oydu zaten. Zehra’nın hastalığıyla birlikte onun da dünyası geri dönülmez şekilde değişmişti. Çalışamıyordu, kalp, şeker ve psikolojik rahatsızları ortaya çıkmıştı. En önemlisi Zehra, tükürüğünde boğulmasın diye uyumuyordu bile... Benden ve aslında sizlerden tek şey istediler. Onun hikayesini ABD’de duyurmak. Çünkü doktorların ‘ancak bir yıl yaşarsın’ dediği o kadın, 5 yıldır yarattığı umutla yaşıyor. Onun umudu; masallarını, öykülerini okutmak ve ALS hastaları için kaynak yaratmak. Çünkü dostları ‘dayanamıyoruz’ diyerek terk etti onları... Bu cümleyi en yakınlarımdan duymuş biri olarak onların çağrısına lütfen kulak verin. Ve önce zehra.madenli.com sayfasına girin; hem öykülerini okuyun, hem de bağış kampanyasına az çok demeden katılın. Çünkü aslında para değil umut vereceksiniz onlara...

Zehra Madenli kimdir? 1966’da Iğdır’da doğdu, 7 yaşında ailesiyle İstanbul’a göç etti. Okulda başarılarıyla değil ama koşmasıyla ünlü oldu. Ruhundaki özgürlüğü koşarak açığa vurdu, atletizm madalyaları aldı. Sonra hayat mücadelesi başladı. Tekstil sektöründe yöneticilik yaptı. 33 yaşında yabancı dil öğrenmeye karar verdi ve Kanada’ya gitti. Kanada’da, “Araftaki hayat arkadaşım” dediği Sinan Madenli ile tanıştı. Aşkını arkada bırakıp İstanbul’a döndü ama aşkı onu 4 yıl sonra evliliğe ikna etti. Boğaziçi Bilgisayar bölümü mezunu olan ve 33 yıldır Kanada’da yaşayan Sinan Madenli ile istanbul’da 2004 yılında evlendi ve ardından Toronto’ya yerleşti. Zehra Madenli’nin hastalığının ardından eşi Sinan da hastalandı ve malulen emekli oldu.


Seri İlanlar

19 Şubat 2014 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 BERGEN ACUPUNCTURE

Hacamat (kupa) ve Akapunktur Tedavisi Kliniğimizde hacamat (kupa) tedavisi, akapunktur ve bitkilerle tedavi hizmetleri sunulmaktadır. Kronik ağrı, depresyon, anksiyete, bağımlılıktankurtulma, kilo verme, detoks ve daha birçok konuda etkili olan servislerden faydalanmak için lütfen bize ulaşın. Akapunktur birçok sigorta kapsamına girmektedir. Sigortası olmayan danışanlarımız için bu ilanla başvurulduğunda $100 indirim uygulanacaktır.

Manhattan’ın Upper East Side bölgesinde 24 yıllık terzi dükkanı satılıktır. İletişim için Kegan : 212-794-48-93 Yeni açılacak olan Türk-Italian-Greek restaurantımız için ortak aranıyor. New York, 347 654 6930

İlanınız Burada Yayınlansın

(İndirim bir kişiye bir kez uygulanacaktır)

Avni Mahmudi Dip. O.M.,L.Ac. 849 Lincoln Ave,Glen Rock NJ 07452 201-857-8444

$50

Türkçe bilgi için Salı ve Perşembe günleri arayabilirsiniz.

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

ELEMAN ARANIYOR Gıda Sektöründe Perakende ve Toptan hizmet veren kuruluşumuzun Long Island Ofisine; İngilizce’ye çok iyi derecede hakim, oturma ve çalışma izni olan, esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilecek, full time çalışacak, yetiştirilmek üzere BAYAN eleman aranıyor. İlgili arkadaşların özgeçmişlerini 516 466 1365 no’lu numaraya fakslamaları (att : TUGCE ) veya 516 466 1362 Tuğçe Hanım’dan randevu almaları rica olunur.

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

SEKRETER ARANIYOR

Satış Elemanları Aranıyor

Manhattan’da bir avukatlık firmasında çalışacak İngilizce ve Türkçesi düzgün sekreter aranmaktadır.

Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var.

Telefon: 212 387 0600

Uğur: Telefon: 407 668 3511

SATILIK TERZİ DÜKKANI

Çocuk Bakıcısı Aranıyor Edison Township, NJ’de yaşıyorum. Beş ve yedi yaşındaki oğullarımı okuldan alıp onlarla ilgilenecek, araba kullanıp onları aktivitelerine götürebilecek birini arıyorum. Birinci önceliğim çocuklarla iyi iletişim kurulması. Çocuklar gelmeden önce evin toparlanıp yemek yapılmasını da bekliyorum. Hafif günlük ev işleri sadece. Full time veya part time olabilir. Araba kullanıyorsanız yatılı da düşünebilirim. Telefon: 484 354 2560 Brooklyn’de bulunan Türk restaurantına tecrübeli bayan garson (waitress) ve erkek komi (busboy) alınacaktır. Telefon: 646 284 1239

İlanınız Burada Yayınlansın

$40

58 yaşındayım, New Jersey ve civarında çocuk bakımı için yatılı olarak iş arıyorum. NJ’de oturuyorum ve yasalım. Telefon: 425 516 9805 Özel günlerinizde sizlere hizmet vermekten gurur duyarız. Davet yemekleri siparişleri alınır. Telefon: 646 730 7856

Manhattan’a 25 dakika mesafede kiralık oda Carlstadt, NJ’de 2 yatak odalı bir dairenin, müstakil bir odası kiralıktır. İkinci katta, salon, mutfak ve banyo diğer yatak odasındaki (erkek) kiracı ile ortak kullanılacaktır. NYC 25 dakika ve otobüs durağı bir sokak mesafededir. Kira $600, yakıt hariç.

Yakında 3 yaşına girecek kızıma part time-full time bakıcı arıyoruz.

East Rutherford, NJ Telefon: 201 281 6435

Jackson Heights, NY Telefon: 347 527 1130

Henna Tattoo yapacak Türkler arıyoruz

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Usta Aranıyor

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Telefon: 914 327 6273

İlgilenenler ogugu@hotmail.com adresinden bana ulaşabilirler.

New York’ta Night club ve lounge icin; Cuma ve Cumartesi çalılşabilecek, profosyonel bodyguard aranıyor.

Kedi Bakımı

Text: 718 559 9390

SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar

Pazartesi, Cuma günleri arası, saat 1 ile 5 arasında dağıtım, haftada $1300 ile $1400 arasında kazanç sağlayan yolumu kesin dönüş sebebiyle satıyorum.

SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

Depo New Jersey’de, dağıtım yeri ise Delaware’de. Telefon: 609 817 5400

Lyndhurst, NJ’de 1 yatak oda, salon ve mutfağı olan daire acil kiralıktır. Çamaşır makineleri basementta. $1100 kiraya yakıt dahildir. NYC’ye otobüs ve tren vardır. Telefon: 201 281 6435 NJ’de yeni yapılanan Italian Restaurantımıza Pizza ve İtalyan usulü makarna yapabilecek ayrıca lunch time için yemek yapabilecek ustalar aranıyor. Telefon: 732 892 4220 Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.

HAFTA SONLARI TEMİZLİK Hafta sonları sadece Cumartesi günleri temizlik işi arıyorum. Long Island ve çevresine, New Jersey ve çevresine gidebilirim. Ücret $80. Evin büyüklüğüne göre fiyat değişir.

Şefkatli çocuk bakıcısı

Mart ve Nisan aylarında Key West, Florida’da Henna Tattoo yapacak Türkler arıyoruz.

White Plains, New York’ta Türk mutfağına usta aranıyor.

Seri İlanlar Kazandırır!

NY’a 20 dakika mesafede, 1 yatak odalı kiralık daire

Telefon: 631 662 30 87

İlanınız Burada Yayınlansın

$20

GAZETESİ

5 senedir Amerika’da çeşitli yerlerde değişik yaşta çocuklar baktım. Green Card’im var. Uzun süreli, karşılıklı saygı ve güvene önem veren bir aile yanında iş arıyorum. Telefon: 425 516 9805

Tatillerinizde ve seyahatlerinizde kedinize evimde bakabilirim. Referans verilir.

Seri İlan Sayfaları

New Jersey E-mail: laykademet@yahoo.com

Tecrübeli Busboy Aranıyor

www.usailan.com

Sunnyside, Queens’teki restaurantımız için tecrübeli ve okul sorunu olmayan full-time busboy arkadaşlar aramaktayız.

ile ortak hazırlanmaktadır

Detaylı bilgi ve görüşme için 718 392 3838 nolu telefonu arayabilirsiniz.

Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36

GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218

T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres

+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986

T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232

T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr

T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068

T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476

T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033

TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres

+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008

BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr

HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com

ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi

911

(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678

DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)

(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000

ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu

GEREKLİ TELEFON NUMARALARI

(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886


Spor

19 Şubat 2014 Çarşamba

All Star şenliği NBA’de ‘All-Star’ arası kimileri için görsel bir ziyafettir kimileri için de artık işlerin ciddileşmeye başladığı dönemden önceki sömestr tatili gibidir... NBA’de ‘All-Star’ hafta sonu New Orleans’ta şenlik havasında tamamlandı.

Ünlüler maçı, yükselen yıldızlar karşılaşmasının yapıldığı cuma gecesinden başlayıp pazar gecesi oynanan Doğu-Batı mücadelesiyle tamamlanan hafta sonuyla artık NBA’de 2013-14 sezonunda son düzlüğe çıktık. POSTA 212 ekibi olarak NBA’de ‘All-Star’ öncesinde kalan NBA sezonunu değerlendirdik... bu olabilir. İstatistiki olarak bakıldığında Carter-Williams aslinda rakipsiz. 17,4 sayı, 5,4 ribaunt, 6,5 asist ortalamalarıyla çaylaktan çok tecrübeli bir oyuncu performansıyla mücadele eden 22 yasındaki genç işimin hanesindeki tek negatif ise sakatlık nedeniyle 12 maç kaçırmış olması. Onu zorlayacak isimler Orlando Magic’ten Victor Olapıdo ve Utah Jazz’den Trey Burke.

ADNAN ONARAN POSTA212 - HABER MERKEZİ

MVP

Diğer konularda farklı sesler olsa da sezonun geride kalan bölümünde en değerli oyunucu konusunda tek bir aday var o da Kevin Durant... Durant gelinen şu noktada belki de NBA tarihinin en iyi skorerleri arasına şimdiden girdi. Ancak onu bu sezon MVP yarışmasında en tepeye çıkartan yönü bu değil. Durant zaten lige dahil olduğu 21 yasından bu yana ligin en elit skorerlerindendi. Kobe Bryant’ın yaşının ilerlemesi sonucunda son yıllarda bu alanda rakipsiz kalan Durant bu sezon hem savunmadaki performansıyla hem de takım arkadaşlarını daha yukarı taşımasıyla ligin ‘en değerli oyunucusu’ unvanını kazanmayı çoktan haketti... Durant 31,5 sayı, 7,8 ribaunt ve 5,5 asist ortalaması yakalayan Kevin Durant, Russell Westbrook’un yokluğunda takımının 43 galibiyetle ligin zirvesinde yer almasını sağladı.

EN İYİ TAKIM: INDIANA PACERS NBA’de sezonun geri kalanında en az mağlubiyet alan iki takımından biri olan Indiana Pacers ligdeki en komple takım. Oyun kurucu pozisyonu dışında ligin en yetenekli pozisyon oyuncuları arasında gösterilen isimlere sahip olan Pacers, ligin rakiplerine en fazla sayı farkı atan takımı... Ligin en iyi savunmasına sahip olan takımı olan Indiana rakiplerine en fazla sayı farkı

atan da takımı. Tabii Indiana’yı konuşurken sezonun geride kalan bölümünü antrenman havasında geçiren Miami Heat’ı de unutmamak gerek. Eğer sakatlıklar yaşanmazsa Doğu’da bizleri nefes kesen bir Miami-Indiana serisi daha bekliyor. EN İYİ ÇAYLAK: MICHAEL CARTERWILLIAMS En çok tartışmalı ödüllerden biri

EN İYİ KOÇ: FRANK VOGEL En iyi takım Indiana olunca eldeki hamuru bu kadar iyi kullanan Frank Vogel da en iyi koç unvanına sezonun geri kalanında en yakın isim. Vogel 4. sezonuna girdiği koçluk kariyerinde %70’lik galibiyet yüzdesi yakalayan 40 yasındaki koç savunmadaki başarının ana mimarı. NBA’de ‘All-Star’ arasının ardından ‘gerçek sezon’ başlayacak. POSTA 212 ekibi olarak biz de bundan sonra sezon sonuna dek NBA’den haftalık rapor ve güncel haberlerler sizleri heyecanın içinde tutacağız.

Fenerbahçeliler ‘adalet’ için yürüdü (İSTANBUL - POSTA212)

Fenerbahçeli Avukatlar Derneği tarafından düzenlenen “Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet” yürüyüşü geçtiğimiz pazar günü Bağdat Caddesi’nde yapıldı. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve yöneticilerin de katıldığı yürüyüş, çok büyük bir katılımla başlarken, Fenerbahçe taraftarlarının kale diye adlandırdığı Bağdat Caddesi’ndeki yürüyüş Kızıltoprak’ta sona erdi. Fenerbahçeli Avukatlar Derneği, yaptığı açıklamada, taraftarları olası provokasyonlara karşı uyararak, “Davamızın, siyasi oluşumların gölgesinde kalmaması için her tür olası provokasyondan uzak durulması en büyük isteğimiz ve yürüyü-

şe katılacak olan herkesten de açıkça beklentimizdir. Bu bağlamda, siyasi her tür slogandan kaçınılmasını, kişi ya da kurum hedefli tezahüratlardan uzak durulmasını, yürüyüşün amacından çıkmasını hedefleyebilecek her tür oluşuma karşı durulmasını önemle rica ederiz” denildi. Fenerbahçe yürüyüşünde yerini alan Gezi Parkı Olayları ve Şike Davası’nda öne çıkan Fenerbahçe eski yöneticisi Ali Koç da yürüyüş sonrasında şu açıklamaları yaptı: “Bugün çocuklarımın geleceği ve benim için önemli bir gün. Adaletli bir yeniden yargılanma istiyoruz. Bu kıvılcım yandı ve güzel bir gele-

Soçi ilk doping testini geçti (MOSKOVA - POSTA212) Soçi 2014 Kış Olimpiyatı’nda ilk hafta boyunca yapılan doping testlerinde pozitif örneğe rastlanmadı. Soçi’de üzenlenen basın toplantısında söz alan IOC Tıp Direktörü Dr. Richard Budgett, Soçi’de yapılan doping kontrollerinde hiçbir sporcuda pozitif sonuca rastlamadıklarını ifade etti. Vancouver’da düzenlenen 2010 Kış Olimpiyat Oyunları’na oranla Soçi’de yüzde 14 daha fazla doping testi yapıldığını vurgulayan Budgett, şimdiye kadar yapılması gereken 2 bin 453 testten bin 799’unu tamamladıklarını belirtti.

‘Commandante’ Alex de Souza DOPİNG MESAJI NET Doping numuneleri saklanan sporcular, 10 yıl içinde testleri pozitif çıkması halinde ceza alabilecek. Uluslararası Olimpiyat Komitesi Tıp Komisyonu Başkanı Profesör Arne Ljungqvist, basın toplantısında, dopingle mücadelede yeni bir uygulama başlattıklarını söyledi. Gelişen teknoloji sayesinde doping yapan sporcuların tespit edilememe gibi bir durumunun olmadığını belirten Ljunqvist, “Sporculardan aldığımız kan ve idrar örneklerini 10 yıl saklayarak, ‘10 yıl kuralı’ adını verdiğimiz uygulamayla doping yapanların er ya da geç yakalanmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı. Dopinge başvuruları engellemek istediklerini kaydeden Ljunqvist, “Vermek istediğimiz mesaj net. Eğer doping kullanıp hile yaparsanız, şu anda tespit edemesek bile eninde sonunda sizi yakalarız” şeklinde konuştu.

Havuzun efsanesi alkol ve depresyonu da yendi (NEW YORK - POSTA212) Michael Phelps öncesinin havuz efsanesi şimdilerde eski günlerini mumla arıyor. Olimpiyat ve dünya rekortmeni Avustralyalı ünlü yüzücü Ian Thorpe, alkol ve depresyondan kurtulmak için rehabilitasyon merkezine başvurdu. Rehabilitasyon sonucunda son zamanlarda normal yaşantısına dönen Thorpe özel hayatında sosyal ortamlara çıkmaktan çekinmese de tedavinin ilk dönemlerinde yaşadığı zorlukları piyasaya çıkan otobiyografisinde satırlara dök-

tü. Kitapta Phelps, alkol ve depresyona karşı mücadelesine yer veriyor. Thorpe kitabında “Sürekli depresyona karşı mücadele ettiğimin ailem bile farkında değil” ifadelerini kullandı. Yine kitabında alkolü, içinde bulunduğu zor durumla mücadele etmek için kullandığını dile getiren Thorpe artık o dönemlerin geride kaldığını belirtti. Avustralya’yı 14 yaşından itibaren yüzmede başarı ile temsil eden Thorpe, 2000 Sydney ve 2004 Atina Olimpiyatları’nda 5 altın, 3 gümüş ve bir de bronz

(NEW YORK - POSTA212) Düşük ücret, bozuk saha zeminleri ve kötü çalışma koşulları... İşte Brezilya futbolunun ve futbolcularının dramının kısa özeti... Brezilya’da futbol yoksulluk sınırında olan fakir aile çocuklarının kurtuluş hikayesidir. Bunlardan sadece çok küçük bir bölümü hayal edebildikleri san, şöhret ve paraya kavuşurken geriye kalan şanslı(!) kısmı ise sıradan bir kariyer sahibi olarak futbol yaşantılarının zorluklarını tadarlar. İşte kariyeri büyük başarılar ve büyük kontratlarla geçen eski Fenerbahçeli Alex de Souza bu kötü şartlarda çalışan futbolcuların sesini duyurmak adına Brezilyalı futbolcuları örgütlemeyi başardı. Binden fazla futbolcunun sendika çatısı altında örgütlenmesine öncülük eden Alex, futbolcuların greve gidebileceğini belirtti. Futbolcu sendikası, sporcuların kulüplerin karar alma süreçlerinde yer almasını talep ediyor.

Aslı Çakır bilmecesi devam ediyor (İSTANBUL - POSTA212) Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’nin (IAAF), Aslı Çakır Alptekin konusundaki ısrarı devam ediyor. IAAF milli atletin ömür boyu spordan men edilmesi için CAS’a başvurdu. 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda 1500 metrede altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin, biyolojik pasaportundaki olağandışı hareketler nedeniyle Türkiye Atletizm Federasyonu Disiplin Kurulu’na sevkedilmişti. Disiplin Kurulu’na savunmasını yapan şampiyon atlete, Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından ceza verilmemiş ve bu durum Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği İAAF’ya da bildirilmişti. IAAF da Aslı Çakır Alptekin’e neden ceza verilmediğini dair raporları Türkiye Atletizm Federasyonu’ndan talep etti. Raporları inceleyen Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği sunulan raporları yeterli bulmadı ve milli atletin ceza alması için Spor Tahkim Mahkemesi CAS’a resmi başvurusunu yaptı. Eğer Aslı Çakır Alptekin’e CAS’tan bir ceza çıkarsa, milli atletimiz spordan ömür boyu men edilecek ve olimpiyat altın madalyası elinden alınacak.

Renaud Lavillenie

Bubka’nın 21 yıllık rekoru artık tarih! (PARİS - POSTA212) Atletizmde belki de en kırılamaz denen rekorlardan biri daha tarih oldu. Ukraynalı efsane Sergey Bubka’ya ait sırıkla atlama salon dünya rekoru, Fransız atlet Renaud Lavillenie’nin eline geçti. Sırıkla atlamada olimpiyat şampiyonu Fransız sporcu, Bubka’nın 21 Şubat 1993’te yine Dönetsk’deki 6,15 metrelik derecesiyle eline geçirdiği rekoru, 6,16 metreye taşımayı başardı. Sırıkla atlamada açık hava rekoru ise 6,14 metre ile hala Bubka’nın elinde bulunuyor. Fransız L’Equipe gazetesi, bu unutulmaz ve tarihi başarının ardından Fransız atleti şimdiden unutulmazlar arasına koydu. Lavillenie ise kişisel twitter hesabından yaptığı paylaşımda, sevincini sporseverlerle paylaşarak, Bubka ile birlikte çekilen bir fotoğrafına yer verdi.

Akbalık, salonda hayatını kaybetti (NEW YORK -POSTA212) Mısır’ın Lüksor kentinde düzenlenen Uluslararası Tekvando Şampiyonası’na katılan Türk sporcu Seyithan Akbalık’in, müsabaka esnasında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybettti. Başbakan Erdoğan, Mısır’da ölen sporcumuz Seyithan Akbalık için jet ambulans gönderilip cenazenin aldırıldığını söyledi. Tekvando Federasyonu Genel Koordinatörü Ramazan Erçin de aldığı bilgiye göre, Lüksor kentinde katıldıkları Afrika Kupası’nda, sabah seansında 63 kiloda tatamiye çıkan 21 yaşındaki Akbalik’in, müsabaka sırasında fenalaşarak yere yığıldı. Sporcuya ilk müdahalenin salonda yapıldığını anlatan Erçin, “Sporcu hemen hastaneye götürülmüş ancak yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Genç arkadaşımızı kalp krizinden kaybettik” dedi. Afrika Kupası 2016 Rio Olimpiyatları’na puan kazandıran önemli bir organizasyon olması sebebiyle iddialı bir takımkla turnuvaya giden Türk kafilesinde 13 sporcu bulunuyordu. Seyithan Akbalik’in gençlerde Avrupa şampiyonluğu bu-


Emlak

19 Şubat 2014 Çarşamba

Resim İstanbul satışa çıkıyor Sancaktepe’deki projede 1+1’ler 154 bin liradan başlayan fiyatlarla satılıyor. Peşin ödemeye yüzde 10 indirim

HAMPTONS’DA YAZLIK KİRALAMANIN TAM ZAMANI

İSTANBUL - POSTA212 Ortadoğu Grup tarafından İstanbul Sancaktepe’de konumlandırılan Resim İstanbul projesi 28 blokta bin 310 daireden oluşuyor. Üç etaptan oluşacak olan projenin birinci etabında 546 daire bulunuyor. Projede lansmana özel yüzde 10 indirim ve peşin ödemelerde de yüzde 10 indirim yapılıyor.

Birbirinden renkli ödeme alternatifleri

Projenin ödeme planlarıyla iddialı olduğunu söyleyen Mehmet Gür, “Lansmana özel yüzde 10 indirimli fiyat üzerinden, isteyen yüzde 25 peşin, kalanı 30 ay vade farksız ödeyebiliyor. Yine lansmana özel yüzde 10 indirimli fiyat üzerinden isteyen yüzde 50 peşin, kalanı için 48 ay vade farksız ödeme yapabiliyor. Hatta Resim İstanbul’dan yüzde 2 peşinatla dahi ev sahibi olmak mümkün. Konut alıcısına 60 ay firma bünyesinde finansman desteği de sağlıyoruz” diye konuştu. Resim İstanbul’da büyüklüğü 66 - 78 metrekare arasında değişen 1+1 dairelerin peşin fiyatının 154 bin liradan başladığını söyleyen Ortadoğu Grup İcra Kurulu Başkanı Gür, “Büyüklüğü 107 - 137 metrekare arasında değişen 2+1 dairelerse peşin 252 bin lira, 161 - 205 metrekare arasında olan 3+1 dairelerin peşin fiyatı ise 378 bin lira, 218 - 230 metrekare arasında değişen 4+1 dairelerse peşin 527 bin liradan başlayan fiyatlarla satılıyor” açıklamasında bulundu.

Her blok bir semt Resim İstanbul hakkında bilgi veren Gür şöyle devam etti: “Resim İstanbul da her bloğun İstanbul’un farklı bir semt adı ile isimlendirildiğini belirten Mehmet Gür, “Emirgan’dan Çengelköy’e, Galata’dan Ortaköy’e İstanbul’un güzide semtleri Resim İstanbul’da hayat bulacak” dedi.

Ormana komşu

Aydos Ormanı’nın hemen yanı başında inşa edilen Resim İstanbul, özel olarak dizayn edilmiş açık ve kapalı alanlarıyla fark yaratıyor. Muhteşem peyzajıyla dikkat çeken proje yapay gölete de sahip. Göleti çevreleyen ve bahar aylarında siteyi beyaza boyayacak kiraz ağaçları, dinlenme locaları, pergolalar, tenis kortu, açık-kapalı yüzme havuzu, bisiklet ve yürüyüş yolları ile çocuk oyun parkları ve tematik bahçeler Resim İstanbul sakinlerini bekliyor. Projede 3 bin 750 metrekare büyüklüğünde kapalı sosyal tesis de bulunuyor. Tesiste, kapalı havuzun yanı sıra hamam, sauna, buhar odası, fitness center, kapalı basketbol sahası, squash salonu, davet salonu, kapalı çocuk oyun alanı, cep sineması ve faaliyet odaları yer alıyor.

Yakın çevre

Yapımına başlanan 4 bin 100 yataklı Şehir Hastanesi ve metroyla birlikte değeri giderek artan Sancaktepe’de inşa edilen Resim İstanbul, merkezi noktalara olan yakınlığıyla dikkat çekiyor. Anadolu yakasının kalbinde Samandıra - Kartal bağlantı yolu üzerinde yer alan Resim İstanbul, Ataşehir Finans Merkezi’ne, Sabiha Gökçen Havalimanı’na ve Kartal sahiline 10 dakika uzaklıkta bulunuyor.

New Yorklular, yazlık ev satın almak veya kiralamak için en çok Hamptons’u tercih ediyor

H

(NEW YORK –POSTA 212)

ollywood yıldızlarıyla ünlü tatil bölgesi Hampston’da, Beyonce ve JayZ gibi ünlüler binlerce dolar ödeyerek yazlık kiralıyor ya da Jennefer Lopez gibi Hamptonslu olmak isteyen starlar milyon dolarlar ödeyerek yazlık ev satın alıyor. Hal böyle olunca emlak komisyoncuları, kara kış devam ederken lüks ve sosyetik tatil bölgesi Hamptons’da fiyatlar uçmadan yazlık ev kiralamanın tam zamanı diyor. Hamstons’da yazlık evler, hala geçen yıl ki ücretlerden kiralanıyor. Geçen yıl Hamptons’ta ev kiraları günlük 10 bin dolardan aylık 1 milyon dolara kadar değişiyordu. New York Post gazetesine konuşan Brown Harris Stevens Hamptons’ın Başkanı Peter Turino, kiralık ev piyasasının gittikçe şiddetlendiğine dikkat çekiyor. Halstead Müdürü Anthony DeVivio da, “Hamptons emlak krallarının pazarı” diye uyararak geçen yıl Temmuz

ayında Hollywood yapımcısı birine 100 bin dolara ev kiraladıklarını hatırlatıyor. 1. Wainscott’daki altı yatak odalı, havuz ve saunanın bulunduğu bu muhteşem evi aylık 400 bin dolara kiralayabilirsiniz. 2. Shelter Island’da bulunan üç yatak odalı iki banyolu bu şirin evi Temmuz’da 17 bin dolara, Ağustos’ta ise 18 bin dolara kiralayabilirsiniz. 3. Southampton’da Ağustos’ta iki haftalık kiralama bedeli 275 bin dolar olan bu büyüleyici evde dokuz yatak odası bulunuyor. Okyanusun kıyısındaki bu rüya evde olimpik yüzme havuzu ve tenis kortu bulunuyor. 4. Southampton’da bulunan okyanus kıyısındaki beş yatak odalı evin aylık kira bedeli tam 650 bin dolar. Bu lüks evde kapalı ve açık yüzme havuzu, bilardo salonu ve spor salonunun yanı sıra şömine de var. Cam tavanıyla okyanus ve gökyüzünü birleştiren ev, görenlere 650 bin dolarlık kira bedelini unutturuyor.

Hayal evini satıyor

Dünyanın yaşayan en seksi erkek modeli Ben Hill, New York Chatham’da bulunan hayal evini 1,3 milyon dolara satışa çıkardı NEW YORK – POSTA 212

B

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

en Hill, 2011 yılında aldığı şehir dışındaki evinin her köşesini yeniden inşa ederek muhteşem bir göl evine çevirmiş. Yüzmek için evin kenarındaki bataklığı kurutarak bir gölet yaratan ünlü model, her türlü konforu ve inceliği düşündüğü evine bir teras ve şelale de eklemiş. Ayrıca,

evde Hill’in bir cip ve altı motosikletinin durduğu büyük bir garaj bulunuyor. El yapımı bir davlumbazla farklı bir tarz yaratılan açık mutfak, hoşça vakit geçirmek için tasarlanmış. Oturma odasının da bulunduğu ilk katta şehir dışındaki evlerin olmazsa olmazı bir şömine var. Üst katta ise iki yatak odası bulunuyor. Daily News gazetesine konuşan Hill, yeniden yarattığı göl evini New York’taki çılgın ve yoğun hayatından kaçmak için satın aldığını ve yine stresten uzak başka bir ev satın almak için satışa çıkardığını belirtiyor.


Food & Dining

19 Şubat 2014 Çarşamba

EN YENİ, EN UCUZ ARANAN YEMEKLER 8 RESTORAN SOĞUK HAVADA

Geleneksel yemeklerimizden ekşili köfte, hem çorba hem yemek olarak bu mevsim için mükemmel bir yemek. Ayrıca sizler için, çikolatayla kışa özel bir enerji bombası hazırladım

New York’un en şaşırtıcı tarafı her bütçeye uygun restoranların bulunması

Dilara Erbay

dilaraerbay@gm ail.com

NEW YORK - POSTA212

N

ew York’ta çok ucuza da çok lezzetli yemekler yiyerek karnınızı doyurmak mümkün. Burger, pizza, pad Thai, barbeku gibi maksimum 15 dolara harika yemekler sunan en yeni, en iyi 8 restoranı Posta212 okurları için araştırdık.

BLUE COLLAR FRITZL’S LUNCH BOX

Biraz da sanatçıların yeni gözdesi Bushwick’e bakınalım. Mekan öğle yemeklerinde uluslararası mutfaktan çok çeşitli örnekler sunuyor. Amerikan tarzı burgerlerden yengeç etiyle hazırlanmış sandiviçler 8-12 dolar arasındaki bir fiyat yelpazesinde servis ediliyor. 173 Irving Ave (Stanlope ve Stockholm St arasında), 11237

KIŞIN VAZGEÇİLMEZİ YEMEĞİ: EKŞİLİ KÖFTE tuz ekleyip bir TARİF MALZEMELER tencerede kaySoğa200 gr kıyma nı ince ince natırız. Köfteleri 1 adet kuru soğan küp küp kaynamış suya Yarı m demet maydanoz doğrarız. atıp 15 dakika yarım cup pirinç (yıkayıp süzün) Maydanokısık ateşte pi3 yemek kaşığı tam buğday unu şiririz. Limonun zu ince ince 3 yemek kaşığı yoğurt suyunu sıkıp, yokıyarız, kıy1 adet yumurta sarısı ğurt ve yumurma, pirinç, 1/2 adet limon ta sarısı ile birtuz ve kaTuz likte bir kasede rabiber ile Kara biber iyice karıştırıkarıştırarız. Bu karışıma rak iyice çorbanın suyunyoğururuz. dan azar azar 5 yemek kaşığı ilaIslattığımız avucumuzun içinde küçük küçük yuvarlayarak top ve edip, elde ettiğiniz terbiyeyi köfteler yaparız. Bir tepsiye unu yavaş yavaş karıştırarak çorbaya koyup. köfteleri çevire çevire bu katarız. Bir taşım böyle kaynatırız una bulayın. ve hem yemek hem çorba olarak 6 su bardağı suya bir tutam içimizi ısıtır.

SOĞUĞA KARŞI ENERJİ BARI Karda kışta vucudumuz ısınmak isterken aman haa şekere, una kapılmayalım, iste size unsuz pasta ya da enerji bar! Raw çikolata enerji bar Tarif Önce vanilyayı uzunlamasına ortadan kesip, sonra içindeki siyah macunu bıçakla sıyırıp, kalan kabuğu küçük küçük keselim ve bütün malzemeyi blender’dan geçelim. Bir tepsiye yağlı kağıt serip elde ettiğimiz “hamuru” tepsiye 2 cm kalınlığında yayıp buzlukta 1 saat soğutalım. Kesip kesip servis edin. İster yemekten sonra pasta niyetine, ister okulda, işte akıllı atıştırmalık. 0 suçluluk, yüzde 100 doğal, unsuz şekersiz.

MALZEMELER 1 cup çiğ kakao çekirdeği ya da tozu 1 taze hindistancevizi 1 cup kuru hurma ( çekirdeklerini çıkarın ve 1 gece su da ıslayın) 1 cup ceviz 1 çubuk vanilya ya da 2 çorba kaşığı susam

AUX EPICES

Hindistan cevizi ve köri kokan bu küçük Chinatown bistrosunda ev yapımı Malezya yemekleri size bekliyor. Sevimli bir çiftin işlettiği mekanda Malezya yemekleriyle 6-13 dolar arasında kendinize ziyafet çekebilirsiniz. 121 Baxter St (Canal ve Hester St arasında), 10013

MARIETTA

Marietta’ya adımınızı atar atmaz pastoral, romantik bir ortamı farkediyorsunuz. Ama bu Güney tarzı Amerikan folk mekan, tam anlamıyla bütçesi dar olanlar için tasarlanmış. Menü kaz ciğerinden, tütsülenmiş etlere, kızartılmış tavuğa uzanan bir zenginliğe sahip. Yemekler özellikle Memphis tarzı limon ve bal ile salamura ediliyor. Fiyatlar da 3-13 dolar arasında değişiyor. 285 Grand Ave (Clifton PI ve Lafayette Ave arasında), 11238

SULLIVAN ST BAKERY

İki yıl önce açılan mekan, pasta ürünleri sevenler için mutlaka uğranılması gereken bir nokta olmayı başardı. Ama pizzalar, panino ekmekle yapılan peynirli sandiviçleri de çok lezzetli. Fiyatlar da 3.5 ile 11 dolar arasında. 236 Ninth Ave (24th ve 25th St arasında)

GLADY’S

A

Williamsburg’un güneyinde pizza delisi Nino Coniglio yeni ve eski Brooklyn arasında pizzalarıyla bir köprü kuruyor. Burada sadece dilimlenmiş pizzalar yiyebiliyorsunuz. Efsenevi pizza şefi DiFara tarafından yetiştirilen Coniglio, dilimi 3-4 dolara gerçek bir pizza ziyafeti sunuyor. 265 Union Ave (South 3rd St’de), 11211

Bir misafirini ya da eşinizi kokteyl bara götürmek ve harika bir kokteyl içmek istiyorsunuz. O zaman size tavsiyemiz, East Viilage’ın yaratıcı içki cenneti Golden Cadillac Food & Drink’a mutlaka uğrayın.

MIGHTY QUINN’S

Barbekü meraklısı New Yorklular’ın çok ucuza kendilerine ziyafet çekebilecekleri Mighty Quinn’s’de fiyatlar 8.5 dolar civarında. East Village’de çok meşhur olan restoranın iki kişinin paylaşacağı dev kaburgası da 22 dolar. 103 second Ave (6th Ave’da), 10003

Amerikan ordusu, buzdolabında saklanmasa da üç yıl süreyle bozulmayan pizza geliştirdi. Yeni teknolojiyle geliştirilen pizza, imalatı başladığında asker kumanyalarındaki yerini alacak nı söylüyorlar. Uzmanlar, pizzadaki domates sosu, peynir, üzerine konulan sebzeler ve hamurundaki nemi, bakteri üretmekten alıkoyacak tekniği geliştirdiklerini belirtiyorlar.

WILLIAMSBURG PIZZA

Golden Cadillac Food & Drink

Ucuza çok lezzetli sandiviç arayanlar için harika bir mekan. Restoranın özelliği sandiviçlerde kullandıkları eti kızartmak ve ekmeği tost etmek için dev bir odun ateşi ızgara kullanması. Tabii odun ateşi işin içine girince ekmeğinden etine her şey çok lezzetli oluyor. Fiyatlar da 12 dolar civarında.788 Franklin Ave (Lincoln PI’de), 11238

ÜÇ YIL BOZULMAYAN PİZZA merikalı askerler artık dünyanın neresinde görev yaparlarsa yapsınlar yanlarında pizzalarını da götürebilecek. Amerikan ordusunun Massachusetts’in Natick kentinde bulunan araştırma – geliştirme laboratuvarındaki uzmanlar, askerlerin yanlarında taşıdıkları paketlenmiş hazır yemeklerine artık çok sevdikleri pizzanın da ekleneceğini belirttiler. Amerika’da en popüler gıda ürünlerinden biri olan pizza, başka ülkelerde görev yapan Amerikan askerlerinin yıllardan beri en fazla rağbet ettiği ürünlerden biri. Gıda uzmanları, domuz ya da hindi sucuğu kullanılarak yapılan pizzanın buzdolabında tutulmadan, üç yıl raf ömrü olacağını ve pizzanın yakında üretimine başlanacağı-

Yoldan geçenlerin kayıtsız kalamayacağı bu mekan, aynı zamanda ünlü oyuncu Bruce Springsteen’in en favori burger yeri. En ünlü ürünü Amerikan peyniri, marul, domates, soğan, turşu ve mayo bazlı özel sosla yumuşacık bir patatesli yufkaya sarılmış ve sonra da preslenen The Flat Top Burger. Fiyatı da sadece 4.75 dolar. 160 Havemeyer St, store 2 (South 2nd ve 3rd St arasında).

Pizzayı deneyenler tadının güzel olduğunu, tek eksiğinin alışılagelmiş şekilde dükkanlardan alınan pizza gibi sıcak olmaması olduğunu belirtiyorlar. (VOA)

1970’lerin retro havasıyla dekore edilmiş mekanın barmenleri de servis anlayışlarıyla ortamı tam bir eğlenceye çeviriyorlar, tabii ücretsiz shotları birbiri ardına ikram etmeyi ihmal etmiyorlar. Mekanın menüsü tamamen tropic etkilerle hazırlanmış. Fiyatlar da böyle bir yer için çok pahalı değil. Ortalama bir kokteylin fiyatı 13 dolar civarında. Barda yemek olarak da çok lezzetli kanepeler (7 dolar) ve Monte Cristo sandiviçler (9 dolar) sunuluyor. 13 First Ave East Village, NY 10003

Etopyalı Bunda Cafe Buswick’te

Etopya mutfağı ve kahvesini tadabileceğiniz gezici mekan Bunna Café’nin artık sabit bir yeri olacak NEW YORK - POSTA212

K

ahve Etopya’nın her şeyidir. Günlük yaşam tamamen kahve seremonisi üzerinde döner. Bu geleneği New York’a getiren Etopayalı Liyuw Ayalew’ın Brooklyn’de gezici olarak oluşturduğu Bunna Café, şimdi Brooklyn’de Bushwick’e taşınarak kalıcı bir yere sahip oluyor. Bunna Café’de vegan Etyopya yemekleri servis ediliyor. Her yiyecek hem geleneksel reçetelere bağlı olarak hazırlanıyor hem de organik malzemelerle son derece sağlıklı. İçkilere gelince de geleneksel Etopya içkilerini New York’ta tadabile-

ceğiniz ender mekanlardan biri burası. Bu içkiler arasında tatlımsı, bal şarabından fermente edilen T’ej başta geliyor. Bunna Café 2011’de beri Brooklyn’in kuzeyinde çeşitli mekanları etkinlik bazında kiralayan pop art bir mekan olarak faaliyet gösterdi. Yaptığı etkinliklerle çeşitli sanat ve toplumsal projeleri destekleyen bu gezici mekan, ticari olmaktan çok uzak paylaşımcı misyonlarıyla geniş bir kitlenin kalbini kazandı. Evet nihayet Bunna Café’ göçebelikten kurtuluyor. Böylelikle Etyopya yemek kültürünü muhteşem kahveler eşliğinde tatmak her gün

mümkün olabilecek.1084 Flushing Ave, Buswick, Brooklyn 347-295 2227


Kültür Sanat & Etkinlikler

19 Şubat 2014 Çarşamba

BU HAFTANIN VİZYON FİLMLERİ Pompei yanardağı, zaman makinesi, Amsterdam’da polisiye ve Japon Kamikaze Uçakları. İyi seyirler!

VİZYON

HALDU

NEW YORK’TA etkinlikleri

N ARM

AĞAN

New York binbir türlü kültürel, sanatsal, eğlence etkinlikleriyle dolup taşan 24 saat uyumayan müthiş dinamik bir kent. Ve bu şehirde gidilecek, gezilecek, görülecek çok şey var

The Amazing Max and

POMPEII Milattan önce 79 yılında, Vezüv yanardağı patlayınca içinde bulunduğu antik Pompeii şehrini tehdit altına alır. Gemilerde köle olarak çalışan Milo, Napoli’ye gidecek gemide bulunduğu esnada bu patlama anına tanık olur. Olayın canlı tanığı Milo, bu dehşet anı ve sonrasında yaşananlara baktığında bildiği tek dünyanın, ateş ve küller nedeniyle yıkıma uğradığını fark eder. Öte yandan aşık olduğu Flavia da artık harabeye dönen bu olağanüstü güzellikteki şehirde hayatta kalmak için, pat-

The Box of interesting Things

lamanın doğurduğu yıkıntıların arasında sığınacak bir yer aramaktadır. Flavia, Roma komutanıyla evlenmesi için baskı altında tutulsa da Milo aşkı için savaşmaktan vazgeçmemiştir. Milo, Pompei’ye geri dönüp hem gerçek aşkını hem de en yakın arkadaşını kurtarmaya karar verir. Daha önce “Resident Evil” ve “Death Race” gibi aksiyon filmlerinden tanıdığımız Paul W.S. Anderson’ın yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde Kit Harington, Kiefer Sutherland ve Emily Browning var. GÖSTERİM TARİHİ: 21 ŞUBAT

Bu hafta sonu çocuklarınızla birlikte sihirli bir dünyaya yolculuk yapabilirsiniz. Sadece 5 aylıkken sihirbazlık şovlarının içinde yer alan İnanılmaz Max, sahnelerdeki deneyimini, çocuklarla olan sıcak ilişkisiyle birleştirip, ortaya bilimsel deneylerin,

komedinin, bol bol da kahkahanın olduğu sihirli bir dünya yaratıyor. Ayrıca bu dünyada, çocuğunuz, İnanılmaz Max’in sahnede yardımcısı olacak. Mekan: Manhattan Movement and Arts Center Adres: 248 W 60th St Upper West Side Telefon : (866) 811-4111 Fiyat : 34.50 – 49.50 $ http://theamazingmax. com/

WELCOME TO YESTERDAY

‘Once’ Bir grup genç, tesadüf eseri bir zaman makinesinin yapımına ilişkin çalışmayı keşfeder ve uyguladıklarında da kendilerine zaman makinesi yapmayı başarırlar. Ancak işler belli bir yerden sonra kontrolden çıkmaya ve kaçınılmaz tehlikeler baş göstermeye başlar.

Yönetmenliğini Dean Israelite’ın yaptığı filmin oyuncuları Amy Landecker, Sofia Black-D’elia, Ginny Gardner, Jonny Weston, Sir Maejor, Patrick Johnson, Gary Grubbs, Allen Evangelista, Anthony Reynolds ve Alexandra Bartee. GÖSTERİM TARİHİ: 21 ŞUBAT

BLACK OUT Hang Out tarzı bir toplu unutkanlık ve peşinden gelen felaketler zincirini anlatan haftanın Avrupa Birliği kaynaklı filmi. Tek fark “Black Out” diğeri gibi hikayesini mizah yönüne değil, aksiyon ve polisiye tarafına odaklayarak anlatıyor. Hollanda’dan bir polisiye aksiyon filmi izlemek isteyenleri memnun edecek gerilimiyle “Black Out” bir gün sonrasına

düğün hazırlıkları yapan emekli bir polisin birdenbire mafya, uyuşturucu şebekesi ve cinayet zincirinden oluşan bir girdap içine düşmesini, üstelik bu olaylara nasıl ve ne şekilde bulaştığını hiç mi hiç hatırlamaması üzerine bir serüven vaat ediyor. Arne Toonen yönetimindeki filmin başrollerinde Raymond Thiry ve Kim Van Kooten var. GÖSTERİM TARİHİ: 21 ŞUBAT

“Sizin için en doğru insanla kaç kere karşılaşırsınız? ‘Bir kez’ sloganıyla daha önce beyaz perdelerde boy göstermiş ve Oscar kazanmış bir öykü olan ‘Once’, artık Broadway sahnesinde. Muhteşem müziklerle süslenmiş

KUNG FU Kung Fu, içerdiği felsefeyle ve estetik hareketlerle çoğu filme konu olmuştur. Şimdi ise Bruce Lee’nin yaşamı, danslarla, uzak doğu dövüş sanatıyla ve operayla harmanlanmış bir şekilde sahnelere misafir oluyor. Eğer ilginç tiyatrolardan hoşlanıyorsanız ve havada uçan tekmelere ilginiz varsa, Cole Horibe”nin Bruce Lee’yi canlandırdığı oyunu kaçırmayın. Mekan: Pershing Square Signature Center Adres: 480 W 42nd St Midtown West Fiyat: 25 $, 16 Mart sonrası 75 $ www.signaturetheatre.org

Behind the Screen Filmlere ses efektleri koymak, kendi sesinizi Oz Büyücüsü’nün bir parçasına eklemek ya da kısa bir animasyon filmi çekip kendi e-mail adresinize göndermek Behind the Screen Müzesi’nde yapabileceklerinizin sadece bir kısmı. İsterseniz TV kontrol odasında canlı video

THE WIND RISES Animasyon sinema türünün çok özel isimlerinden Japon usta Miyazaki’nin merakla beklenen son filmi. Hayao Miyazaki ve Studio Ghibli imzalı “The Wind Rises” (Orijinal adı, Kaze Tachinu) Japonya’da geçtiğimiz yıl gösterime girdi ve büyük ilgi gördü. Film, Miyazaki’nin kendi çizdiği bir manga olan Kaze Tachinu‘dan ve

bir aşk öyküsünü, çok gerçekçi bir biçimde anlatan oyunda Paul Nolan başrolde. Mekan: Bernard B. Jacobs Theatre Adres: 242 W 45th St Midtown West Fiyat: 60 – 252 $ www.oncemusical.com

aynı zamanda Tatsuo Hori’nin bir romanından ilham alınarak yapılmış. Japonlar’ın 2. Dünya Savaşı’nda kullandıkları “kamikaze” olarak da bilinen Mitsubishi A6M Zero modeli savaş uçaklarının tasarımcısı Jiro Horikoshi’nin hayatını anlatıyor. GÖSTERİM TARİHİ: 21 ŞUBAT

kurgulayabilir, 14 değişik kameranın görüntüleriyle istediğiniz gibi oynayabilirsiniz. Mekan: Museum of the Moving Image Adres: 36-01 35th Ave Astoria Queens Fiyat: 6 – 12 $ www.movingimage.us

The Little Prince: A New York Story Le Scandal Cabaret Tek bir sahneye komedyenleri, revü kızlarını, trapezcileri ve sihirbazları sığdıran bu şov, çok uzun zamandır şehrin içini ısıtmaya devam ediyor. Kılıç yutanlardan, trapez sırasında striptiz yapanlara kadar ilginç ve ateşli gösterileri se-

viyorsanız, bu yetenekli insanların dünyasına girmelisiniz. MEKAN: Laurie Beechman Theatre Adres: 407 W 42nd St Manhattan Fiyat: 15-25 $ www.lescandal.com

Antoine de Saint-Exupery’nin ölümsüz çocuk kitabını okumakla kalmayıp artık ziyaret de edebilirsiniz. Fransız yazarın kurtarılmış el yazmaları ve bilinen en eski çizimleri bir sergide toplanmış. Eğer bu fantastik kitabın derinlerine inmek ve nasıl yaratıldığına şahit olmak istiyorsanız Morgan Müzesi sizi bekliyor. Ayrıca yazarın, ikinci dünya savaşına gitmeden önce kendi özel notuyla birlikte, bir arkadaşının oğluna verdiği kopya sergilenen eserler arasında. MEKAN: The Morgan Library & Museum ADRES: 225 Madison Ave Murray Hill FİYAT : 12-18 $, 12 yaş altı ücretsiz www.themorgan.com


Life & Style

Nurdan Yüzbaşıoğlu

19 Şubat 2014 Çarşamba

nurdanusa@gmail.com

NEW YORK FASHION WEEK

P

ek sevgili okuyucularım ( sevgililer günü hissim geçmemiş hala ) geçtiğimiz günlerde malumunuz New York’da çok önemli bir moda olayı vardı. 1943’de yapılan ilk moda haftasının başladığı yer olan New York yine bir moda haftasına daha ev sahipliği yaptı. Bu moda showları Şubat-Mart aylarında New York, Londra, Milano ve Paris’de yapılıyor. NYFW’de birbirinden başarılı markalar 2014-2015 yeni koleksiyonları ile sahnedeydiler. O yüzden bu hafta az yazı çok görselle sayfamı bu pek kıymetli moda aktivitesine ayırmak istiyorum. Moda haftaları modanın bağımlı takipçilerinin yanı sıra satın almacılar için de çok önemli organizasyonlar. Markanın ticari başarısı podyumdaki başarısı ile doğru orantılı. Ön sırada en fazla ünlü isme ev sahipliği yapan markanın daha ön planda olduğu bu haftalarda aslında arka planda oldukça yıpratıcı bir savaş var. Farklı markaların koleksiyonlarına baktığımızda birbirini andıran pek çok model görebilirsiniz. Her ne kadar tasarımlar showlardan önce devlet sırrı gibi saklanıyor olsa da ortak trendler doğrultusunda hazırlanıyor olduğundan bazı benzerlikler göstermeleri doğal karşılanabilir. Ben bugün sizin için daha unique modellerin olduğunu düşündüğüm markaların koleksiyonlarından bazı kareleri paylaşmak istiyorum. Moda için kendinizi paralamayın ancak çok da uzağında kalmayın derim. Ne de olsa eğlenceli bir kavram, hayatımıza güzellik kattığını kabul etmeliyiz.

DONNA KARAN'IN OTUZ YILLIK İMPARATORLUĞU

D

ile kolay tam 30 yıl. Ünlü tasarımcı bu yıl düzenlenen Mercedes-Benz New York Fashion Week’de 30.yılını kutladı. Donna Karan, kendi deyimiyle bu işe; “ Bir şehir, bir tek parça streç giysi, bir tayt ve bir de kadının gücü” ile başladı. Donna Karan New York, tasarımcı ve girişimci Donna Karan ve eşi Stephen Weiss tarafından 1984 yılında yaratıldı. Parsons’i bitirdikten sonra ilk olarak Anne Klein’ın yanında çalışan tasarımcı dönemin en güçlü markalarından birisi olan Anne Klein’de çok şey öğrendi. Anne’in ölü-

münün ardından 10 yıl daha markada kalan Donna Karan daha sonra 1984’de kendi markasıyla ilk showunu gerçekleştirdi ve sonrasında sayısız başarılar ve ödüllerle yoluna devam etti. 2001 yılında LVMH tarafından şirketin büyük bölümü satın alındı. Başlarda sadece kadınlar için giysi üreten tasarımcı daha sonra çocuk, genç, erkek, güzellik ürünleri ve home ürünleri ile ürün gamını genişletti. Erkekler için üretim yapmaya başladığında bir kadın tarafından tasarlanan bu giysilerin talep görmeyeceği söylensede kısa sürede yanıldıklarını anladılar. Şu an tüm dünyaya yayılan markasıyla o bir imparatoriçe.

ABD’DE EN UCUZA EN DEĞERLİ YERLER O

BURLINGTON, VERMONT

NEW YORK - POSTA212

tel arama motoru Trivago. com’un 82 milyon müşteri memnuniyeti ve standart iki kişilik odaların gecelik fiyatlarını dikkate alarak hazırladığı listede, 50 destinasyon içinde hem ucuz hem de kaliteli otellerin çoğu Florida ve Kaliforniya’da bulunuyor. Florida’da ucuz ama kaliteli hizmet alabileceğiniz bölgeler Port Charlotte, Panama City, Vero Beach, Fort Myers, Daytona Beach, West Palm Beach ve Fernandina Beach. Kaliforniya eyaletinin en değerli ve ucuz yerleri ise San Clemente, Crescent City, Sacramento, Big Bear Lake, Temecula, South Lake Tahoe, and Morro Bay.

Champlain Gölü, Adirondack ve Green dağlarıyla Burlington Amerika’nın rüya şehirleri arasında gösteriliyor. Şehirde bulunan kiliseler ve üniversiteler, eski zamanların ruhunu hissettiriyor.

PORT CHARLOTTE, FLORİDA

BRUNSWICK, GEORGIA

Sioux Falls, ABD’nin en hızlı büyüyen şehirleri arasında yer alıyor. Yediden yetmişe herkese eğlence sunan şehirde, Big Sioux Nehri cazibe merkezlerinin başında geliyor.

Logan Kanyonu boyunca yer alan ormanlık bölge ve vahşi yaşam, şehir hayatının stresinden uzaklaşmak isteyenler için en ideal yerlerden biri. Bölge aynı zamanda ziyaretçilerine kaya tırmanışı ve yürüyüş için eşsiz fırsatlar sunuyor.

BRANSON, MISSOURI

SAIL dergisi bu liman şehrini yelken yapmak için gidilebilecek en iyi 10 yer arasında gösteriyor. Port Charlotte aynı zamanda balıkçılık, yürüyüş ve kürek sporları için birinci sınıf fırsatlar sunuyor.

SIOUX FALLS, SOUTH DAKOTA

LOGAN, UTAH

Golden adacıklarıyla çevrili Brunswick, meşe ağaçları ve palmiyeleriyle adeta huzurlu bir cennet vadediyor.

BOISE, IDAHO Idaho eyaletinin başkenti ve en kalabalık şehri olan Boise, Rocky Dağları’nın eteklerinde yer alıyor. Boise River’da dalış, at yarışları ve futbol bu şehrin en gözde aktiviteleri arasında geliyor.

MANITOU SPRINGS, COLORADO

Bu eğlenceli ve tarihi kasaba, doğal su kaynaklarının bolluğuyla 1870’lerden beri turistleri çeken gözde tatil yerleri arasında yer alıyor. Ayrıca, “Tanrıların Bahçesi” gibi Colorado’nun popüler parkları ve jeolojik harikaları gelenleri büyülüyor.

Ailece tatile gidebileceğiz en uygun yerlerden biri olan Branson, tüm dünyada “Canlı Müzik Şovlarının Başkenti” olarak da biliniyor. 50’den fazla canlı performans sahnesinin bulunduğu Branson ayrıca, golf tutkunları için de gözde tatil yerleri arasında yer alıyor.

EUREKA SPRINGS, ARIZONA Bu seçkin Victoria dönemine ait tatil köyü ülkenin en önemli tarihi yerlerinden birisi. Trafik ışıklarının olmadığı Eureka Springs’de streste yok. Ziyaretçiler ayrıca Beaver Gölü’nde tüplü dalış yapabiliyor.


Oyuncak fuarı

19 yaşındaki Miranda, 22 kişiyi öldürdü

New York 111’inci Uluslararası Oyuncak Fuarı kapılarını ziyaretçilere açtı. Fuara 100 ülkeden bin 100 oyuncak firması katılıyor NEW YORK - AA

A

BD’nin en eski organizasyonlarından 111. Uluslararası New York Oyuncak Fuarı, Javits Center’da açıldı. Merkezin iki katında düzenlenen fuara 100 ülkeden yaklaşık 1100 oyuncak firmasının katıldığı bildirildi. Peluş bebeklerden

(NEW YORK-POSTA212) Amerika’da sıkça gündeme gelen seri katil genelde sosyopat, karanlık kişiler arasından çıkar. Ama ülkenin son seri katilinin 19 yaşında evli bir kadın çıkması herkesi şaşkına çevirdi.

motorlu scooterlara, telefonla kumanda edilen robotlardan güneş enerjisiyle çalışan oyuncaklara kadar ürünün sergilendiği fuar, ilk günden ziyaretçi akınına uğradı. Fuara çocuklardan çok yetişkinlerin ilgi gösterdiği dikkati çekti. Yaklaşık 30 bin ziyaretçinin gezmesi beklenen fuar, 19 Şubat’a kadar açık kalacak.

www.posta212.com

• YIL 1 • SAYI 40

19 Şubat 2014 Çarşamba

22’DEN SONRASINI SAYMAMIŞ Pennsylvania eyaletinde, geçtiğimiz aylarda cinayet suçundan tutuklanan Miranda Barbour, seri katil olduğunu ve en az 22 kişiyi öldürdüğünü söyleyerek Amerika’nın gündemine bomba gibi düştü. Barbour ve yeni evlendiği kocası, internetten tuzağa düşürdükleri bir adamı salt zevk için öldürdüklerini itiraf etmişlerdi. Ama Miranda cezaevinde bir gazeteye verdiği röportajda son birkaç yıl içinde 22’den fazla cinayet işlediğini itiraf etti. Hatta Miranda 22’nci cinayetten sonra saymayı dahi bırakmış. Cinayetleri Nort Carolina, Teksas ve Kaliforniya’da işlediğini öne süren Miranda’nın Satanist eğilimleri olup olmağı üzerine soruşturma yürütülüyor.

NEW YORK’UN SEMBOLLERI Dünyanın merkezi olarak adlandırılan New York şehrinin sembolleri de birbirinden güzel ve nefes kesici. Başta Empire State Binası olmak üzere New York’un sembollerini sizin için araştırdık Rockefeller Center

NEW YORK - POSTA212

N

ew York kuşkusuz her türlü olanağın ayaklarınıza serildiği büyük bir metropol. Ancak New York’ta mutlaka görülmesi gereken yerler ve şehrin sembolü haline gelmiş mekanlara öncelik vermek gerekli. Bir hafta sonunuzu ayırın ve mutlaka şehrin bu sembollerini ziyaret edin.

Staten Adası feribotu Staten Adası feribotu aşağı Manhattan’dan Staten Adası’na kadar giden ücretsiz bir feribottur. özellikle turistlerin tercih ettiği bu feribot, özgürlük Anıtı ve liman manzarasını doyasıya yaşamak isteyenler için harika bir imkan sunuyor.

Empire State binası

Rockefeller Center, Manhattan adasının tam ortasında yer alır. Özellikle büyük yılbaşı ağacı, buz pateni, sayısız alışveriş ve yemek olanaklarıyla ünlüdür.

Amerikan Doğal Yaşam Müzesi Halka açıldığı 1869 tarihinden beri oldukça gelişen müze, gözlemevinin yanı sıra çok çeşitli sergilere de ev sahipliği yapıyor.

New York’un sembolü haline gelen Empire State, bir zamanlar dünyanın en yüksek binasıydı. (En yüksek bina eski Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılan Özgürlük Kulesi) New York’a tepeden bakmak ve bütün şehri görebilmek için en uygun yer olan Empire State Binası’nda eğer sıra beklemek istemiyorsanız biletlerinizi daha önceden online olarak da alabilirsiniz.

Metropolitan Sanat Müzesi Tüm dünyadan 2 milyondan fazla eserin sergilendiği Metropolitan Sanat Müzesi, bir gün de gezilemeyecek kadar zengin bir koleksiyona sahip.

Modern Sanat Müzesi

Central Park Central Park 150 yıldan fazla bir senedir New Yorklular için şehrin beton yaşantısından kaçış olanağı sağlıyor. Central Park’ı bu kadar özel yapan ise, yürüyüşten paten kaymaya, kürek çekmekten at binmeye kadar birçok aktiviteye imkan tanıması.

1929 yılında kurulan müze, modern sanata adanan ilk müze olmasıyla ön plana çıkıyor. Resimden heykele, filmlerden mimariye kadar eserlerin yer aldığı Modern Sanat Müzesi her zevkten ziyaretçiye hitap ediyor.

Büyük Merkez Terminali Açıldığı yıl olan 1913’ten beri geçirdiği restorasyonlarla Büyük Merkez Terminalı, artık bir ulaşım merkezi olmaktan çok daha fazlasını içeriyor. Mağazaların, restoranların ve çok çeşitli aktivitelerin de yer aldığı merkez, bireysel ziyaretlerin yanı sıra gruplara özel tur olanakları da içeriyor.

Ellis Adası Göç Müzesi

Özgürlük Anıtı Özgürlük Anıtı, Fransız Devrimi sırasında Amerika’ya kurulan dostluk şerefine hediye edildi. Daha sonra Anıt, Amerika’nın özgürlük simgesi haline geldi ve yıllarca daha iyi bir yaşam için ülkeye gelen göçmenlerin sembolü oldu.

Ellis Adası Göç Müzesi, yıllar boyunca Amerika’ya göç etmiş kişilerin yaşadıklarını etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. İnteraktif sergiler, yürüyüş turları ve filmler, Ellis Adası’na göç etmeye çalışan göçmenlerin yaşadıkları zorlukları ve tecrübelerini göz önüne seriyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.