POSTA212 - SAYI 54 - EK

Page 1

5’TE

GÜLHAN AKŞİT ŞENER

12’DE

ADNAN ONARAN

13’TE

KADİR ÇETİNÇALI İLE KADİRCE

14’TE

HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON

14’TE

NEW YORK’TA ETKİNLİKLER

14’TE

NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE

Kedi ve köpek Dünya Kupası’na mamalarında sivrisinek darbesi zehir çıktı

Kadir Çetinçalı POSTA212’de ■ Türk spor basının deneyimli ve başarılı ismi arkadaşımız Kadir Çetinçalı, bundan böyle artık haber ve yazılarıyla POSTA212’de...

■ Dünya Kupası’nın başlamasına sayılı günler kala Brezilya’da iyice artan salgın hastalık, “Deng Humması” ülkeye gelenler için en büyük tehlike olacak gibi gözüküyor.

■ Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, kedi ve köpekler için hazırlanan kurutulmuş et atıştırmalıklarında fazla miktarda toksik madde bulunduğunu duyurdu.

13’TE

13’TE

16’DA

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

28 Mayıs 2014 Çarşamba

www.posta212.com • YIL 2 • SAYI 54

O.J. Simpson’un yalnız çocukları O.J. Simpson ABD’de ünlü bir futbolcuydu. 1994’te eşini ve onun erkek arkadaşını öldürdüğü gerekçesiyle yargılanıp beraat etti. Ancak 2007’de Las Vegas’ta adam kaçırma ve gasptan 33 yıl hapse mahkum oldu. Peki ya geride kalan çocukları bugün ne yapıyor?

Daphne Barak’ın kaleminden

Arkadaşımız Daphne Barak, ünlü ve zengin babaları cezaevine girmeden önce küçük olan bu futbolcunun çocuklarıyla konuşabilen ilk gazeteci oldu.

8 - 9’DA

Otomobil sihirbazı Türk

6’DA

3’TE

16’DA

Engelli atlarını Türkler kurtaracak ■ Fiziki ya da zihinsel engelli çocuklara hizmet veren Excel Equestrian Terapedik Binicilik Okulu’ndaki atlara Türkler’in yardım eli uzandı.

15’TE

■ Türk markası Saboroma, Manhattan’ın sosyetik barlarından Gansevoort Park Rooftop’ta geliri kanserli anneler için kullanılacak moda defilesi düzenlendi.

■ Kendi geliştirdiği sistemlerle birçok Amerikan otomobiline imzasını atan dünyadaki ender kişilerden biri olan Murat Okçuoğlu, POSTA212’ye konuk oldu.

Kahve falı şirketleşti

Kanserli annelere yardım gecesi

Az uyursanız obez olursunuz

4’TE

Bu cennette uygarlık yok

Kelebekler Vadisi

■ Medeniyetten kaçıp doğa ile iç içe bir tatil hayaliniz varsa işte ideal yerlerden biri: Kelebekler Vadisi... Yol yok, elektrik yok ve telefon da yok.

Life & Style 5’TE 5’TE

Eskişehir’den çıkan oyun

2’DE

Pankreas kanseri kapımızda ■ Kanser Araştırmaları Dergisi’ne göre, 2030 yılına kadar ABD’de en çok ölüme akciğer, pankreas ve karaciğer kanseri neden olacak. .

14’TE

Hayaldi gerçek oldu Vizyon

14’TE


Toplum Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

“Oyunu Soma’ya adadım” Phoneix Tiyatrosu First Stories Festivali’ne bu yıl Hasan Erkek ‘Eşik’ adlı oyunuyla davet edildi. Ödüllü bir oyun yazarı olan Prof. Dr. Erkek, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

N

ew York’ta her yıl geleneksel olarak düzenlenen First Stories Festival’ine Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hasan Erkek, İngilizceye çevrilmiş Eşik adlı oyunla konuk oldu. American Turkish Society’nin katkılarıyla gelen oyun, yazarın aynı adlı üçlemenin ikinci kitabı. Şu an Türkiye’de Devlet Tiyatroları, İstanbul Şehir Tiyatrosu ve özel tiyatrolarda 6 eseri sergilenmekte olan Erkek’in kitapları çeşitli dillere de çevriliyor. Festivalin davetlisi olarak New York’a gelen Hasan Erkek’le oyundan sonra bir sohbet gerçekleştirdik. “ÇEHOV İLE KARŞILAŞTIRILDIM” n Çok güzel bir oyunla Amerikalı ve Türk izleyici ile buluştunuz. Görüşlerinizi alabilir miyiz? Phoneix Theater First Stories Festivali kapsamında davet edildim. Beni nasıl bulduklarını açıkçası bilmiyorum. Bir gün bana bir e-posta geldi. Oyunlarımı çok beğenmişler. Gelmemi istediler. “Eşik” adlı oyunumun İngilizcesi ile sahnedeydik. Çevirisini Dr. Volga Yılmaz Gümüş, Dr. Jonathan Ross ve Alaz Pesen yaptı. Amerikalı bir yönetmenin önderliğinde ve yedisi Amerikalı üçü Türk on oyuncu eşliğinde oyun oynandı. Yüz kişilik salon ağzına kadar doluydu. Oyun çok beğenildi. Hatta Arthur Miller ve Çehov ile karşılaştırıldı. Çok onurlandım. Buraya Soma’da yaşanan üzücü olaydan hemen sonra gelmiştik. O yüzden bu oyunu orada hayatını kaybedenlere adadık. Bunu da oyun sonrası soru cevap kısmında belirttik. n Yapıtlarınızın kazandığı başarılardan biraz bahsedebilir misiniz? Bedel, Eşik ve Çark’tan oluşan Eşik Üçlemeyle Türkiye’nin gayrı resmi tarihini yazmaya çalıştım. Bu üçleme bireysel tarihimde de çok önemlidir. Bedel’le aldığım ödüllerin sayısı, bugün 15’e ulaşmış durumda. Türkiye’de ve Türkiye dışında yayımlanan kitaplarımın sayısı 26’yı buldu. Bugüne kadar, profesyonel tiyatrolar, oyunlarımdan 35’ten fazla yapım hazırladılar. Geçen yıl, üniversitemin Güzel Sanatlar Fakültesi sahnelenmiş olan oyunlarımın afişlerinden bir sergi açtı.

n New York’ta kaç gün kaldınız ve neler yaptınız? Dört gün kaldık haliyle yetmedi. Bu ilk gelişimdi, görülecek çok şey vardı. Örneğin Matilda oyununa gittim. Ayrıca Amerikalı yazar bir arkadaşım beni oyununa davet etti. Onu izledim. Gugenheim ve Modern Sanatlar Müzesini (MOMA)’yı ziyaret ettim. Kültürel açıdan çok zengin bir şehir tabii. O yüzden zamanım yetmedi. Ama oyun çok beğenildi ve sanırım yine davet edileceğim. O zaman daha uzun kalmayı planlıyorum. “MATILDA ÇOK YANLIŞ” n Matilda oyununu nasıl buldunuz? Bir profesyonel gözüyle görüşünüzü alabilir miyiz? Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrolar Birliği çocuk tiyatrosunu profesyonellerin ve yetişkin oyuncuların çocuklar için sanat eserleri ortaya koyması olarak tanımlar. Yani çocuk oyuncular kullanılmaz. Matilda’nın en büyük problemi burada başlıyor. Pedagojik olarak doğru değil. “ShowBiz” malzemesi olmuşlar. 8-10 yaşında çocuklar var. Başaramama duygusu onları ömürleri boyunca etkileyebilir ya da star duygusu onların yeni bir şey öğrenmesini engelleyebilir hatta okuldan soğutabilir. Yatakta olmaları gereken saatte sahnedeler. Sirk hayvanlarına karşı çıkıyoruz. Asıl önce buna karşı çıkmalıyız. “ESKİŞEHİR AVRUPA ŞEHRİ” n Eskişehir’de yaşıyorsunuz ve çalışıyorsunuz. Eskişehir’in gelişimini nasıl buluyorsunuz? Sizce bu gelişimde Yılmaz Büyükerşen’in katkısı nedir?

Eskişehir’de 23 yıldır yaşıyorum ve yıllar içinde nasıl geliştiğine gözlerimle şahit oluyorum. İlk geldiğimde kentsel ve kültürel olarak çok zayıf bir yerdi. Son 10 yılda çok büyük bir aşama kaydetti. Şimdi bir Avrupa Şehri ile kıyaslanabiliyor. Yılmaz Büyükerşen’in bunda katkısı çok büyük. Tabii bizim Osmanlı’dan aldığımız ataerkil bir taraf var ve olayları bir kişiye bağlamayı seviyoruz. Eskişehir’in kendi içinde potansiyeli çoktu. İki kocaman üniversite, çok büyük fabrikalar, hava üssü bunların hepsi herhangi bir şehrin büyümesine katkısı olacak öğeler. Belediyeler çok çalıştı, öğrenciler çok emek verdi, üniversiteler sürekli olarak şehrin gelişmesine katkıda bulundu. Yılmaz Büyükerşen’in en büyük başarısı, o potansiyele önderlik edebiliyor. Bu zaten başlı başına bir iş. Önemli olan halkı kucakladı. Bu yüzden halk ona hiç direnmedi. Bunu Yılmaz Büyükerşen iyi başardı.

Prens Harry çılgınlığı “I Wanna Marry Harry” reality programına katılan 12 Amerikalı kadının İngiliz Kraliyet ailesinin veliahtlarından Prens Harry ile evleneceklerine inanmaları alay konusu oldu NEW YORK - POSTA212

B

eyaz atlı prens hayaliyle yaşayan 12 Amerikalı kadının Prens Harry ile evlenmek için katıldıkları FOX Channel’ın “I Wanna Marry Harry” (Harry ile Evlenmek İstiyorum) adlı yeni reality programı daha yayınlanmadan çok ses getirdi. Özellikle yarışmaya katılan kadınların, Kraliyet ailesinin veliahtlarından Prens Harry ile evleneceklerine inanması medyada alay konusu oldu. İnanması güç ama evet, bu 12 bekar genç kadın, Prens Harry ile evlenebilmek için yarıştıklarını sanıyor. Saf ve bir o kadar da güzel olan bu kızların evleneceklerini sandıkları kişi gerçek Prens Harry’e tıpa tıp benzeyen Amerikalı Matthew Hicks.

Yapımcılığını Ryan Seacrest’in yapacağı program 27 Mayıs’ta başladı. Matthew Hicks, ellerinde çiçekler Prens Harry olarak kızlarla

buluşacak. 24 yaşındaki Matthew Hicks’in ise bu güzel kızlardan etkilenmemesi mümkün değil gibi görünüyor. Hicks, programın sonuna kadar gerçek kimliğini açıklamayacak. Reality programı, İngiltere'nin kırsal bir bölgesinde bulunan bir İngiliz kalesinde çekiliyor. Programda, sahte prensin inandırıcılığı artsın diye paparazzilerden korumalara her türlü gösterişe yer veriliyor ama prens gibi her şey sahte. İngiliz basınının önde gelen gazetelerinden The Guardian, “I Wanna Marry Harry” gelmiş geçmiş en kötü reality şov olabilir mi diye soruyor. Sahte prensin kalbini çalabilmek için kıyasıya rekabet edecek olan bu 12 çekici kadın daha çok konuşulacağa benziyor.

Yücel ailesinin mutlu günü Bizden mutlu bir haber daha

İSTANBUL - POSTA212

İSTANBUL - POSTA212

Ö

mral ve Serra Yücel çifti, 21 Mayıs’ta Istanbul Su Ada’da yapılan görkemli bir düğün töreniyle dünya evine girdi. Düğün törenine; siyaset, iş dünyası, ve sanat camiasından önemli isimler de katıldı. Eski Devlet Bakanı Burhan Kara, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel, oyuncu Kadir

U İnanır, iş adamı Ekmel Anda’nın da katıldığı törende, genç çiftler gönüllerince eğlendiler.

zun yıllar Unique Settings’de Reklam Müdürü olarak çalışan ve gazetemiz POSTA212’nin en büyük destekcilerinden olan Burak Karavit bir süredir birlikte olduğu Esra Karavit ile dünya evine girdi. Burak Karavit’in nikah şahitliğini

Unique Settings Yönetim Kurulu Başkanı Ekmel Anda yaptı. Çok sayıda davetlinin katıldığı İstanbul’da gerçekleşen düğün renkli görüntülere sahne oldu. POSTA212 ailesi olarak Burak & Esra Karavit çiftine bir ömür boyu mutluluk, sağlık ve esenlikler dileriz.


Toplum Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Türkler atlar için el ele "Önümüzdeki hafta içinde çiftliğe müfettişler gelecekler ve çiftliğin, atların genel durumuna bakarak ‘bu seneki tüzüklere uygundur’ ya da ‘değildir’ diye onay verecekler. Acilen insanlara özellikle de tamir işinden anlayan gönüllülere ihtiyacım var. Yardım et, lütfen" DEMET DEMİRKAYA NEW YORK - POSTA212

B

u sözler 30 senedir, Long Island, NY'un Medford kasabasında fiziki ya da zihinsel engelli çocuklara at biniciliği öğreten Excel Equestrian Terapedik Binicilik okulu kurucusu ve işleteni bayan Kathleen Kotler 'a ait. Benim 4 sene önce gönüllü çalışmaya başladığım bu çiftlikte önceleri 7 atla yapılıyordu eğitim. Kısmen özürlü ya da yaşlılık dolayısıyla emekliliğe ayrılmış, veya kaldıkları çiftliklerde kötü muamele görmüş atların, Kotler tarafından kurtarılmaları sonucu Excel Çiftliği’nde kesişmiş yolları. Her bir atın karakteristik özellikleri tolerans ve kabul yetileri göz önüne alınarak farklı ihtiyaçtan binicilere hizmet veriyorlar. Maalesef iki atını geçtiğimiz sene kaybedince kalan atlarla daha az sayıda öğrenciye yetişebiliyor. Gelirinin tamamı verdiği at binicilik dersleriyle yardımsever kişi ve kuruluşların yardımlarıyla sağlanıyor Excel’in.Otistik, down sendromlu, cerebral palsy veya diğer fiziki, zihinsel tüm engellilerin at ile yeniden topluma kazandırılması uyumu ve yaşamlarının kolaylaştırılması düşünülerek titizlikle hazırlanmış bu programların farklı ihtiyaçtaki çocuklara farklı şekilde faydası oluyor. www.excelequestrian.org New York şehri regulasyonlarına istinaden, at barınak ve çiftliklerinin her sene farklı zamanlarda teftişi olmakta. At ve biniciler için sağlık ve güvenlik koşullarının temin edilmesi lazım. Örneğin, barınaklarda en fazla iki at kalabilir ve yan yana rahatlıkla geçebiliyor olmaları lazım. Ahırdaki zeminin kaygan zemin olmaması, hatta beton tercih edilmesi, ışıklandırmanın atların erişemeyeceği şekilde yüksek olması, ahır kapılarının dışarı doğru açılması, meraların yaban otlarından dışkılardan arınmış , atların yiyebileceği besin değeri olan otlarla bezeli olması, çitlerin atları merada muhafaza edecek şekilde sağlam ve güvenli yapılmış olması, çevre temizlik ve düzeninin tam olması ki atlar dağınık ortamda huysuz olurlamış, engelli giriş çıkış yollarının güvenli olması, çevreye koku veya görüntü kirliliği yapmaması vs. gibi

daha birçok koşulların sağlanması gerekiyor ki onay alınabilsin şehirden. Yoksa çiftlikleri kapatmak an meselesi. EXCEL İÇİN YİNE TÜRKLER KOŞTULAR Daha önce yine Amerika'da yaşayan Türk arkadaşlarımızın sayısız kere yardıma koştukları Excel için acil yapılması gereken işlerin ne olduğunu anlamak ve alet edevat tespiti için çiftliğe gidince öğrendik ki, sert kışın ardından çitler kırılmış , meraların tamamını saran ve atlar için ayrılmış üç meranın etrafındaki çitleri yaban otları sarmış, otların çoğu atların sindirim sistemini bozacak ya da onları zehirleyebilecek otlar, kırılan çitlerden kısacık boylarına rağmen atlayabilen 3 ponyden biri bir keresinde yakınlardaki yola bile fırlamış ve trafiği altüst etmiş!.. Birbirlerinden ayrı durmaları gereken bazı atlar çitlerin kırılmasıyla bir araya gelerek birbirlerini hırpalamışlar. Yağmur ve kar yüzünden bazı meraları şu basmış, bazı atların bacakları suyun içinde kalmak zorunda olmaktan mikrop kaparak yara bere içinde kalmış. Tedavileri uzun zaman almış ama yeniden olmaması için meraların etrafına acilen suyun dışarı akabileceği oyukların yapılması lazım. 4 gün öncesinde aldığım bu haberle, daha önce çiftliğe gelerek hem bana ve Kathleen'e yardımda bulunmuş hem de çocuklarını ata bindirmeye getiren arka-

daşları aramaya koyuldum. Sosyal paylaşım sitelerinden ve Excel'in kendi sayfasından ilanlarla da yardıma koşacaklarını bildiğim tüm arkadaşlara seslendim. Geçtiğimiz 18 Mayıs Pazar günü, gelecekleri ortamı ve çiftliğin durumunu bildikleri için yanlarında ekstra kıyafet getiren, çekiç, çivi, ot veya dal budama aletleri, eldiven vs tüm gereçleriyle donanımlı duyarlı Türklerin elbirliğiyle Excel'de güneşli ve güzel bir havada atlarla iç içe sıcacık bir gün geçirdik..Çoluk çocuk kadın erkek her birimiz çalışma öncesi kahvelerimizi yudumlarken, doğanın harikası, insana bu kadar yakın atları büyülü gibi seyredip onları sevdikten okşadıktan sonra işlerimize koyulduk. Bir gün önceden aldığımız tahtaları tek tek kırılmış olanlarla değiştirmek için çekiç sallayıp tahta keserken at-

ların huysuzlanacağını düşünmemize rağmen sanki kendileri için yapılan tüm çalışmalardan haberdar ve minnettar gibi arada yanımıza kadar gelip bizleri meraklı gözlerle seyretmelerine, varlığımızdan ve çıkardığımız onca sesten ürkemeyerek bizi tolere etmelerine hayran olduk. Yaklaşık 15 kişiyi bulan farklı saatlerde gelip gitmiş olan gönüllü Türk vatandaşlarımızla çiftlikte, tüm çitleri onardık. Meralara oyuklar kazdık ve su basma ihtimalini engelledik. Etrafı sarmış olan yaban otlarını köklerinden koparırken ter içinde annelerinden su isteyen iki küçük gönüllümüz Mustafa ve Bedirhan Sat kardeşlere su şişelerini sabahtan temin ederek hızır gibi yetişen gün içindeki tek Amerikalı gönüllümüz Sal,

ilerlemiş yaşına rağmen oyukları kazarken enerjisiyle bizleri şaşırttı. Sabahın erken saatlerinde meralardaki dışkı ve saman parçalarını temizleyerek moçking adı verilen dışkı temizleme işini de hallettiğimiz için kalan işler hep çiftliğin tamiri temizlenmesi ve şekle sokulması üstüneydi. Kahve ve donut servisi yapan arkadaşlarımız ve bizlere yemek getiren arkadaşlarımızın arasında çalışmalarımızı değişmeden hatta güneş batırmadan bitirip sonrasında toparladığımız çiftliğe şöyle bir bakıp yorgun argın evlerimize dağılmak üzere arabalarımıza yollandığımızda Kötler'in teşekkürü, atların ve onların hizmet verdiği engelli çocuklarımızın hayatlarını kolaylaştırmış olmanın ve yapılacak teftiş sonrası Excel'in yeniden şehir tarafından onay verileceği düşüncesi ve umuduyla oradan evlerimize dağıldık. Amerika New York, New Jersey eyaletlerinde yaşayan Türk toplumunun desteğiyle sayısız kere yardımına koştuğumuz Excel Equestrian, bizleri bir araya getirmekle kalmayıp çocuklarımıza da almadan vermenin, ihtiyacı olanların yardımına koşmanın ve birlik beraberlikle birçok zorluğun üstesinden gelinebildiğinin dersini de verdi çok kere. Ülkemizde yaşanan sorunların felaketlerin de konuşulduğu, ama farklı fikirlerde olabilmenin bizi toplum için yapacağımız bir pozitif için asla ayırmadığını görebilmek de çok hoş bir duyguydu.

Serdar İlhan Çürüyen birşeyler “YOKSULLUĞU azaltmadan zenginliği artıran ve suç işleme bakımından sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin önünde çürümüş birşeylerin olması gerekir” der Karl Marx. Son yıllarda mantar gibi artan yeni yetme zenginler, kültür yozlaşmaları, diğer tarafta karın tokluğuna güvensiz şartlarda çalışan hatta yüzlerle ölen emekçiler, üniversite mezunu işsiz gençler, kapatılmaya çalışan sanat kurumları, tehdit edilen sanatçılar, rant için heba edilen , kısıtlanmaya çalışan özgürlükler, baskı politikaları, toplumu bölme çabaları… Artık hiçbirimiz bizi yönetenlerin geçmişte yapmış olabileceği olumlu uygulamaları bile hatırlamaz hale geldik. Türkiye ilk kez bir sivil Faşizm yaşıyor. Bütün dünyayı karşısına almış durumda. Almanya’da binlerce insan sokaklarda isyan ediyor, daha birçok gurbetçi irili ufaklı protestolarla tepkisini gösteriyor her kıtada “Muhalefet etkisiz kaldıkça halk daha da ısrarla sahip çıkıyor ülkeye” İspatlanmış bunca yolsuzluğa rağmen indirilemeyen bir hükümet ve protesto etme özgürlüğü elinden alınmaya çalışılan, sokaklarında öldürülen gençlere rağmen, halen sabırla direnen bir toplum karşı karşıya! İç savaşa sürüklenmek istenen bir ülkede halen hükümet eliyle kışkırtmalar devam ediyor ve halkla polisi karşı karşıya getiriliyor, güç kullanımı devam ediyor ve bu da özellikle yapılıyor… Bu bir gidişin son çığlıkları ve bizler de bu gidişin önüne ışık tutmaya devam edeceğiz. 80 öncesi lise ve üniversite okumuş bir nesil çok iyi biliyoruz bu sabırın bittiği yerde ne olacağını. Son Okmeydanı olayları bunun küçük bir göstergesiydi! Umarım yeniden yaşamaz Türkiye o kavgalı dönemini! Türkiye’nin yaşadığı şu “çürümüş dönem” sona erene kadar hepimizin üzerine çok iş düşüyor. Haklı isyanımızı duyurmak için yapabilecek çok şeyimiz var. Hiçbir örneği olmayan Gezi Parkı protestosu, Türk gençliğinin dünya tarihine unutulmaz bir katkısıdır. 12 senelik yönetime karşı verilen içgüdüsel bir tepki. Birinci yılını doldurduğumuz bu protesto birlikteliğinin tekrar harekete geçmesi çok önemli. Eminim ikinci safhası daha etkili ve büyük olacak. Bizler kendi adımıza protestomuzu hep sanat ve müzik yoluyla yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Eminim büyük bir çoğunluk da bizi yalnız bırakmayacak. 31 Mayıs’ta New York etrafında yapacağımız Gemi turunda ve Haziran 17’de İstanbulive 6’da bizimle olun. İstanbulive 6’da Mercan Dede ve Secret trio’nun güzel müziği 4 günlük GLOBAL BEAT festivalinin kapanış konseri olacak. Festivalin diğer günlerinde de Fransa’dan Mélanie Pain, Ermenistanlı ünlü düdük üstadı Jivan Gasparyan, ve Ukrayna’dan DakhaBrakha’yı izleyebilirsiniz.

Kalbiniz zeytinyağını seviyor Bilim insanları, zeytinyağı ve sebzelerinin birleşiminin kan basıncını düşürerek felç ve kalp krizi gibi hastalıkları önlediğini ortaya çıkardı. Ama dünyanın zeytinyağı tüketimi azalıyor

A

basıncını düzenliyor. Zeytinyağındaki doymuş yağ yeşilliklerdeki nitrat ile birleşerek faydalı asitleri açığa çıkarıyor.

MUCİZE BİRLEŞİM Akdeniz mutfağının lezzeti ve sağlığa faydaları, birçok araştırma tarafından kanıtlanmış, herkes tarafından bilinen bir gerçek. Akdeniz mutfağının temelini oluşturan taze meyve ve sebzeler ve zeytinyağı sağlıklı ve dengeli beslenmeyi sağlıyor. King’s College London’dan bilim insanları tarafından yapılan ve ABD Ulusal Bilim Akademisi’nde (PNAS) yayınlanan araştırmaya göre zeytinyağının sebzelerle birlikte düzenli bir şekilde tüketilmesinin kan basıncını düşürülmesine yardımcı oluyor. Zeytinyağı ve yeşil sebzelerin karışmasıyla nitröz yağ asidin açığa çıkıyor ve bu asit kan

FELÇ VE KALP KRİZİNDEN KORUYOR İngiltere’deki King’s College London’dan Kimyasal Tepkime Profesörü olan Philip Eaton, Akdeniz beslenme şeklini saf zeytinyağı ya da kabuklu yemişlerle ve avakado ile desteklenmesinin felç ve kalp krizi gibi hastalıkların riskini azalttığını vurguluyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, Akdeniz salatası yiyen kobay farelerin kan basıncında düşüş gözlendi. Nitröz yağ asidinin kan basıncını yükselten enzimleri bloke ettiği belirtiliyor. Eaton, aynı enzimin insanlarda da olduğunu bu nedenle aynı olumlu etkinin insanlar üzerinde de gerçekleşebileceğini belirtiyor. Araştırmanın insanlar üzerinde yapılması planlanıyor. Olive Oil Times sitesinde yer

NEW YORK - POSTA212 BD’de her dört ölümden biri kalp ile ilgili problemden dolayı meydana geliyor. Eğer kardiyovasküler hastalıklardan korunmak istiyorsanız zeytinyağını sofranızdan eksik etmemeniz gerekiyor. Zeytinyağı, tüm dünyada sağlıklı besinler listesinde hızlı bir şekilde üst sıralara yükseliyor. Yapılan yeni bir araştırma yüksek miktarlarda zeytinyağı ve sebze tüketilen Akdeniz mutfağının sağlık sırrının zeytinyağı ve yeşilliklerin mucizevi buluşmasında gizli olduğunu ortaya çıkardı.

alan istatistikler ise zeytinyağı kullanımın düştüğü konusunda alarm veriyor. International Olive Council (IOC) verilerine göre Avrupa dışındaki iki büyük pazar olan ABD ve Brezilya’da geçen yIl zeytinyağı ticaretinde onda bir oranında düşüş kaydedildi. En büyük zeytinyağı ihracatçısı olan Japonya yüzde 1, Çin yüzde 20, Kanada yüzde 8, Avustralya yüzde 25 ve Rusya yüzde 9 oranında daha az zeytin yağı ithal etti. Tür-

kiye’nin zeytinyağı ihracat ise 2014 yılının ilk üç ayında yaklaşık yüzde 60’ları aşan bir azalma kaydedildi. 2014’ün ilk üç ayında ABD’nin zeytinyağı ithalatı yüzde 4, Avustralya’nın yüzde 1 oranında artarken, Kanada’nın yüzde 14, Rusya’nın yüzde 11 ve Brezilya’nın yüzde 9 oranında düştü.

ABD’nin zeytinyağı tüketimi ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre genel olarak ABD’nin yerel zeytinyağı tüketimine bakarsak veriler her geçen yıl iyiye doğru gidiyor. 2000 209 2001 214 2002 215 2003 240 2004 239 2005 236 2006 259 2007 262 2008 275 2009 267 2010 290 2011 313 2012 294 2013 304

ŞEKER GİBİ SFENKS (NEW YORK – POSTA212) Brooklyn’deki Domino Şeker Fabrikası önümüzdeki günlerde büyük bir konuğu ağırlayacak. Tonlarca ağırlıktaki şeker kaplanmış bir sfenks izleyenleri büyüleyecek. Afrika kökenli kadın sanatçı Kara Walker yine sıradışı bir çalışma ile sanatseverleri şaşırtıyor. 30 feet uzunluğunda ve beyaz sofra şekeriyle kaplanmış kadın şekilli bir sfenks görenleri hayrete düşürüyor. Köle ticaretine bir baş kaldırı olarak görülebilecek eser önümüzdeki günlerde Domino Şeker Fabrikası’nda izleyenleri tonlarca ihtişamıyla karşılayacak. Domino Şeker Fabrikası’nın ortak sponsorluğunda yapılan bu eser, sanatçının ilginç kişiliğini de gözler önüne seriyor. Çoğu yapıtında ırkçılık ve kölelik sorunlarına değinen Kara Walker, kocaman bir şekerden yapılmış sanat çalışması ile yine adından söz ettirecek.


Toplum Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kanserli annelere yardım Türk Markası Saboroma, Manhattan’ın sosyetik barlarından Gansevoort Park Rooftop’ta kanserli anneler için moda defilesi düzenledi. Defileden toplanan gelir iki kanserli annenin tedavisi için kullanılacak MELİKE AYAN NEW YORK - POSTA212

N

ew York’taki saygın moda isimlerinden Türk Markası Saboroma, 15 Mayıs gecesinde, meme kanseri olan iki annenin tedavi masraflarını karşılamak için Manhattan’ın en sosyetik hip barlarından Gansevoort Park Rooftop’ta moda defilesi sundu.

ABD’den ödülle döndüler

(İZMİR-POSTA212) İzmir TAKEV Anadolu Lisesi öğrencilerinin hazırladığı Fizik Projesi, Amerika'nın Los Angeles kentinde yapılan Uluslararası Bilim ve Mühendislik Fuarı'nda dünya dördüncüsü oldu. TAKEV Lisesi öğrencileri Selvi ve Karaesmen, aynı zamanda Türkiye’ye Intel Isef yarışmasından ilk Fizik ödülünü getiren öğrenciler oldu. TAKEV Anadolu Lisesi 12. sınıf öğrencileri Ahmet Berk Selvi ve Mehmet Ege Karaesmen; 11-16 Mayıs’ta Amerika'nın Los Angeles kentinde gerçekleşen ve 70’den den fazla ülkeden yaklaşık 2 bin projenin yarıştığı dünyanın en büyük Bilimsel Yarışmasından ülkemizi başarıyla temsil etti. TAKEV’ li öğrenciler, Intel Uluslararası Bilim ve Mühendislik Fuarı'nda Fizik projeleri ile dünya dördüncülüğünü elde etti. "Low Cost and High Temperature Vibrating Sample Magnetometer" adlı projeleri ile Ferromanyetik malzemelerin manyetik özelliklerini belirlemeyi hedefleyen genç bilim adamları, Fuar süresince Dünya'nın birçok yerinden gelen akademisyenlerin takdirini topladı.TAKEV Lisesi öğrencileri Selvi ve Karaesmen, Türkiye’ye Intel Isef yarışmasından ilk fizik ödülünü getiren gençler oldu.

15 Mayıs Kanserle Dans Günü (SONER MEZGİTÇİ – NEW YORK – POSTA212) Esra Ürkmez ve Ebru Tontaş tarafından 2012 yılında kurulan ‘Kanserle Dans’ organizasyonu, Türk kökenli Amerikalılara İngilizce kaynakları tercüme, kaynak ve bilgi paylaşımı, müzik dans ve çeşitli aktiviteler ile hastaların iyileşmesindeki katkılarından dolayı, Staten Island bölgesi, New York otoritesinin ve kanunlarının izni ile 15 Mayıs 2014’ü “DanceWithCancer Günü” ilan etti. Kanserle Dans Derneği ayrıca 5 Haziran Perşembe günü Maltepe Üniversitesi ve Senatürk katkılarıyla meme kanseri farkındalığı seminerini ücretsiz olarak katılımcılarıyla buluşturacak bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Türkan Saylan Kültür Merkezi Kardelen-2 salonunda gerçekleşecek olan seminerde Uzman Meme Cerrahı Prof. Dr. Abut Kebudi ve Radyolog Prof. Dr. Levent Çelik meme kanserleri teşhis ve tedavisi konusunda soruları yanıtlayacak.

“BEN YAŞADIM, BAŞKASI YAŞAMASIN” Yarattıkları “Drink to Pink, The Fight against breast cancer” sloganlarıyla birçok ünlünün de geldiği geceye imzasını atan Saboroma’nın kurucusu Ahmet Bakiner POSTA212’ye yaptığı özel röportajda Amerika’da Türkiye’yi temsil etmek amacıyla böyle bir organizayonu düzenlediklerini söyledi. Bakiner, "Ben kardeşimi kan kanserinden kaybettim, ailece biz böyle bir şey yaşadık, başkaları yaşamasın, yardımcı olalım istedik" dedi. MUHTEŞEM GECE Haute Caoutre moda markası Saboroma, bu geceye The Carol Galvin Foundation isimli New York sosteyesinin kurduğu ve Kadın Kanseri’yle Mücadele Vakfı’nı da bünyesine aldı. Kırmızı halılı gecede oyuncu, şarkıcı ve manken Meredith O’Connor yeni şarkılarını söyledi. DJ Omni konukları

coşturdu. Amerikan moda dünyasının önde gelen isimleri de bu etkinliğe katılıp Saboroma gece elbiseleri, St. Lucia gezisi ödüllü çekilişe yardımcı oldular. Ahmet Bakiner, Time Warner Cables’in güzeli Lucy Norris’in sunuculuğunu yaptığı gecede, meme kanser anneleri hediye ve yardımları ile onore etti ve Saboroma markasının deziynarı Nancy Guetssoyan ile 1920 ve 1960 dönemlerinden esinlenmiş FW 2014, Sonbahar /Kış 2014 kolleksiyonunun defilesini misafirlerine Manhattan manzarası eşliğinde havuz başında tanıttı.

Ezber bozan araştırma iki öğünle kilo verin Amerikan Diyabet Birliği’nin araştırmasına göre günde 6 öğün yemek yerine büyük ve doyurucu 2 öğün yemeği erken saatlerde tüketmek ve akşam yemeğini atlamak daha fazla kilo verdiriyor NEW YORK - POSTA212

A

raştırmacılar, beslenme ve kilo vermeyle ilgili yaygın inanışlardan birine daha son verdiğini ileri sürüyor. Çoğu beslenme uzmanı, özellikle kilo vermeye çalışırken metabolizmanın hızlı ve düzenli çalışması için “az ama sık yemek yiyin” şeklinde tavsiyelerde bulunuyor. Amerikan Diyabet Birliği’nin (American Diabetes Association) Diabetologia dergisinde yayınlanan son araştırmasına göre ise küçük porsiyonlardan oluşan 6 öğün yemek yerine büyük doyurucu 2 öğün yemeği erken saatlerde tüketmek ve akşam yemeğini atlamak daha fazla kilo verilmesine yardımcı oluyor. CNN’e konuşan araştırmanın başyazarı Dr. Hana Kahleova, “Hem deneyler hem de insanlar üzerinde yapılan çalışmalar aralıklı olarak aç

kalmanın güçlü bir şekilde olumlu etkilerinin olduğunu gösteriyor” dedi. Çek Cumhuriyeti’nden bir grup araştırmacı Tip 2 diyabet hastası olan 54 kişiyi 24 hafta gözlemliyorlar. Katılımcılar rasgele yöntemle iki gruba ayrılıyor. Her iki grupta günlük aldıkları enerjinin düşürülüyor ve beslenmeleri yüzde 50-55’i karbonhidrat, yüzde 20-25’i protein ve yüzde 30’da az yağ içeriyor.

İlk 12 hafta bir grup sabah, öğle, akşam yemeği ve üç ara öğün yemek yerken diğer grup, saat 6 ila 10 arasında doyurucu bir kahvaltı yapıp saat 16.00’a kadar da zengin bir öğle yemeği yedi. İki grubun yedikleri sonraki 12 hafta için değiştirildi. Araştırmacılar ayrıca katılımcılara spor alışkanlıklarını değiştirip değiştirmediklerini de sordu.

“AKŞAM YEMEĞİNİ ATLAYIN” Araştırma sonucunda iki grupta kilo vermesine rağmen sadece günde 2 öğün yemek yiyen gruptaki kişiler 12 haftalık buyunca daha fazla kilo verdi. Araştır-

macılar bunun nedenini şöyle açıklıyor: Daha az ama büyük porsiyonlar tüketmek kandaki şeker düzeyinin düşmesine neden oluyor ve bu da vücudun insülin üretiminin daha etkili bir şekilde çalışması anlamına geliyor.

ELEŞTİRİLER VAR Öte yandan bazı araştırmacılar ve beslenme uzmanları araştırma sonuçlarını eleştirerek katılımcı sayısının çok az olduğunu belirtiyor. Özellikle akşam yemeğinin atlanılmasından çok kalorisinin düşürülmesi gerektiğine işaret ediliyor.

Şarap dişlere iyi geliyor NEW YORK - POSTA212

K

ırmızı şarap sevenler için iyi haber. Son araştırmalara göre kırmızı şarap dişlere iyi geliyor. Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 60 ile 90’ı diş taşından, diş eti hastalıklarından ve diş kayıplarından şikayetçi. Ama son yapılan araştırmalar kırmızı şarap ve üzüm çekirdeği özünün dişler ve diş etleri üzerinde koru-

yucu bir etkisi olabileceğini ortaya koydu. Özellikle üzüm çekirdeği özü dişler için gerçekten çok yararlı olabiliyor.

BAKTERİYİ TEMİZLİYOR

Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, kırmızı şarap ve üzüm çekirdeği özü dişlere zararlı bir bakteriyi yok etmeye yardımcı oluyor. Bu bakteri,

kaldığı yüzeyde bir süre sonra asit oluşturuyor ve dişere zarar veriyor. Fakat üzümün içindeki bir madde bu bakteriyi yok ederek oluşacak zararı daha doğmadan önleyebiliyor. Ayrıca makalede diş fırçalamanın ve diğer diş temizleme yöntemlerinin bu bakteriyi yok etmekte etkili olduğunu ama etkisinin kırmızı şarap kadar uzun sürmediği anlatılıyor.


Sağlık

Göz sorunu 7 yaşına düştü Göz hastalıkları ilkokula kadar indi. Sağlık Bakanlığı’nın “İlkokul 1. Sınıf Öğrencilerinde Gözde Kırma Kusurları” araştırması sonuçlarına göre, birinci sınıf öğrencilerinin yüzde 12,2’sinde gözde kırma kusuru olarak bilinen miyop, hipermetrop ve astigmat gibi rahatsızlıklara rastlandı (ANKARA - POSTA 212)

B

aşkent Ankara’da ilkokul birinci sınıfa başlayan öğrenciler üzerinde yapılan “Gözde Kırma Kusurları Sıklığının Tespit Edilmesi Araştırması” başlıklı çalışmada, çocukluk çağında en sık rastlanan dördüncü sağlık probleminin görme bozuklukları olduğu belirlendi. Çalışma sonucunda “Çocukluk çağında görmede herhangi bir azalma görme tembelliğine neden olur ve bu 8-9 yaşına kadar tedavi edilebilir. Tedavi edilmediği takdirde algıda azalmayla birlikte okul başarısında düşmeye neden olabilir” tespitinde bulunuldu. Ankara’nın 9 ilçesinde, 18 ilkokulda bin 513 öğrenci üzerinde yapılan çalışmada göz muayenesinden ge-

çirilen öğrencilerin yüzde 12.2’inde “kırma kusuru” olarak bilinen miyop, astigmat ve hipermetroptan birine rastlandı. Kırma kusurları kız öğrencilerin yüzde 11,4’ünde, erkek öğrencilerin ise yüzde 13’ünde görüldü. Öğrencilerin yüzde 77’nin, okul öncesinde en az bir kere göz muayenesinden geçtiği, görme bozukluğu şüphesiyle muayeneden geçen öğrencilerin sıklığının da yüzde 13 olduğu araştırma sonucu ortaya çıktı.

KARDEŞ FAKTÖRÜ YÜZDE 20 Araştırmanın bir diğer sonucu ise görme bozukluğu olan öğrencilerle ilgili kalıtsal faktörleri ortaya koydu. Buna göre kardeşlerinden birinde görme bozukluğu olan öğrencilerin yüzde 19’unda kırma kusurlarından biri tespit edildi.

Pankreas kanseri kapımızda Az uyku şişmanlatıyor Yapılan bir araştırmaya göre çocuklarda yetersiz uyku obeziteye yol açabiliyor. Yaşıtlarına göre daha az uyku uyuyanlarda şişmanlık daha çok görülüyor (NEW YORK-POSTA212) Massachusetts General Hospital for Children’ın yaptığı bir araştırma, çocuklarda yetersiz uykunun obezite üzerindeki etkisini gözler önüne serdi. Altı aylıktan başlayarak yedi yaşına gelinceye kadar incelenen çocuklarda, az uyku uyuyanların çok uyku uyuyanlara göre daha kilolu olduğu ortaya çıktı. Ayrıca hangi yaş aralığının ne kadar uykuya ihtiyacı olduğunun da incelendiği araştırmada çok çarpıcı sonuçlar elde edildi.

EĞİTİMSİZ AİLELER ÇOĞUNLUKTA Günlük olarak takip edilen çocuklarda, yaş aralığına göre az uyuyan çocukların bel bölgelerinin daha yağlı olduğu ve obeziteye yatkın bir bedene sahip oldukları ortaya çıktı. Ayrıca sonuçlar gelir seviyesi düşük ve eğitimsiz ailelerde çocukların daha az uyuduğunu saptadı. Araştırmanın başındaki pediatri bölümü başkanı Dr. Elsie Taveras yaptığı açıklamada “Yaptığımız çalışma erken dönem çocuklarda yetersiz uykunun obeziteye ve şişmanlığa yol açtığı konusunda önemli bir kanıt oldu. Ailelere tavsiyemiz çocuklarınız için bir yatış zamanı koymalısınız. Ayrıca çocuklarınızı kafeinli içeceklerden uzak tutmalısınız ve yatak odalarında elektronik aletlerin varlığına izin vermemelisiniz “ dedi. YAŞ ARALIĞI GEREKLİ OLAN UYKU SÜRESİ ● 6 Ay – 2 Yaş En az 12 saat ● 3 – 4 Yaş 10 saat ● 5 – 7 Yaş En az 9 saat

Kanser Araştırmaları Dergisi’nin son sayısında yayımlanan bir habere göre, 2030 yılında pankreas kanseri ikinci ölümcül kanser olacak BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212

G

eçen hafta Amerikan Derneği’nin Kanser Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan habere göre, 2030 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok ölüme akciğer, pankreas ve karaciğer kanseri sebep olacak. Araştırmacılar 2006-2010 yılındaki kansere bağlı ölüm oranlarından ve ABD’deki demografik değişiklerden yola çıkarak 2030 yılı için tahminde bulundu. Yapılan araştırmalara göre son yıllarda ölüme en çok sebep olan kanserin akciğer kanseri olduğu biliniyor. Bu araştırmaların ikinci sırasında kadınlar ve meme kanseri, erkekler için ise prostat kanseri var. Üçüncü sırada ise hem kadınlar hem erkekler için kolorektal kanseri yer alıyor. Araştırmacılar gelişmiş tarama ve tedavi seçenekleri sonucu meme, prostat ve kolon kanserinde ölüm oranlarının azaldığını kaydederken; karaciğer, pankreas, mesane ve lösemi kanserlerinin neden olduğu ölümlerin artmasını bekliyor.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

PSİKOLOG

Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com

Kendin için yapacağın 10 şey ! UZUN uzadıya yazılmış satırlar hepimizde bir bıkkınlık yarattı. Okuyacak ve öğrenecek ne çok şey var. Yetişemiyoruz, okuyoruz ama aklımızda tutamıyoruz. Peki ne yapmalı? Magazin dergilerinde sıklıkla rastladığım bir yazı dizisinin, sizlerin de dikkatini çektiğini düşünüyorum. “ Ölmeden önce görülmesi gereken yerler “ “ Annelerin yaptığı 10 hata “ “ 5 Adımda Mutluluk” vs ... Uzun bir süre bu maddeleştirilmiş ve basitleştirilmiş yazı dizilerini küçümsedim işin doğrusu. Bir gazeteye yazmaya başlayınca insan kendisini “farklı” ve “özel” hissediyor. Bulunmaz Hint kumaşı gibi... Bu “seçilmişlik” duygusuyla, Shakespeare gibi derin derin, inceden inceden, ağdalı ağdalı yazıyor insan. “Acaba yazdıklarım yerini buluyor mu, vakti az ve okuyacağı çok şey olan bir kişi yazdıklarımdan keyif ve bilgi edinebiliyor mu?” diye kendime sordum.. Shakespeare olma arzum “olamadığımı” görünce zaten kendiliğinden yok oldu ve bana sadece bunu kabul etmek düştü. Zamanı sınırlı insana ulaşabilmek ve okuduklarından tek bir satırın, işe yaradığını bilmek arzusuyla, kısa ve mevzunun “özünü” veren modele geçmeliyim diye düşündüm... Küçümsediğim ve basit bulduğum yazı modeline geçiyorum. Bu modelin adı AZ ve ÖZ…

BİLGİ VERMEK VE AKIL VERMEK Bu iki “verme hali” aslında çok iyi niyetli, insanı bir durum. Altında yatan, faydalı olma ve bu faydalı olmadan ortaya çıkan haz duygusu. Bu masum “Akıl veren” yazılar elbette, kişilerin kendine has “tavsiyeleri“dir.. “Ben böyle yaptım, sen de yap bak iyi gelir !” anlamındadır. Ben hiç sevmem, üstelik o denli tehlikeli bulurum ki, meraktan başlasam bile, devamını okumam..Neticede ben de insanım, inanabilirim hatta uygulamaya geçebilirim. Bu tavsiye yazıları, başı ağrıyan bir kişinin, al bu ilacı sen de iç demesi gibi bana göre, olmaz, içemezsin. Sana iyi gelen, bana iyi gelmez. Zira, benim ağrımla, senin ağrın aynı olmayabilir. Ağrıyan “baş”ın öyle bir kompleks yapısı var ki, açıp içini görsek dilimiz tutulur. Baş ağrılarımız da, karmaşık ve farklıdır bu yüzden. Akıl verme işini çok seven bir milletiz, özellikle “aşkmeşk-evlilik-çoluk-çocuk” konularında. Herkes uzman, herkes alim, herkes başarılı... Eee böyle olunca, aklımı paylaşırım diyor insan doğal olarak. Diğer yazı modeli de, “bilgi veren” yazılar. Saygı duyar ve severim. Çünkü bilirim ki, orada yazılan bir satır için, kaç yıl uğraşılmış ve araştırma yapılmıştır. Kaç kişi denek olarak kullanılmış, emek harcanmıştır. İnsan sorunlarında “ortak” bir cümle söyleyebilmek için, insanoğlunun “ortak” sorunları aranır. Bu arama işi de, samanlıkta iğne aramaya benzer... O denli meşakkatlidir... O aranan iğne en sonunda bulunur, bu yüzden akademik araştırmalar uzun sürer. Gece yatıp sabah kalkınca değil olmaz. Bu yüzden “akıl verme” ile “bilgi verme” arasında “kainat” kadar fark vardır... Ama çoğumuz yine de, “akıl almayı” severiz... İşte ben de bu yazımda “akıl vereceğim “...Tabi ki, AZ ve ÖZ ..Yine de, yazarken elimde olmadan, meşakkatli yollardan geçmiş kadim bilgilere ve bilime dayalı olanları seçtim. İnsanın “ mutsuz” olmak için elinden ne gelirse yaptığını biliyoruz. Bu 10 madde “mutsuzluğa” giden yolu biraz olsun engelleyebilir... 1- Bu dünyaya anlaşılmaya gelmediğini bil! Böyle bir beklenti içerisinde olma. Anlaşılmak yerine, anlamaya ağırlık ver. İşlerin ne denli kolay olduğunu göreceksin. Bu durumda kendini enayi değil, mutlu hissedersin. 2- Geçmişte yaptığın işleri çok büyük görme ve övünerek anlatma! Çünkü bugün fazla bir şey yapamadığının göstergesidir. Sadece şimdi niye yapamadığına odaklan. 3- Huzurla yaşanmış bir hayat, yaşanmış bir hayattır. Huzursuz yaşadığın yıllarda “içindeki gerçek eksiği” bul. Para ile huzur arasındaki farkı iyi belirle. 4-Yasin 40ı geçtiyse eğer, dur! Otur ve sakin ol. Artık düşünmediklerini düşünme vakti geldi. Geri kalan yaşların için “farklı” plan yapma zamanındasın. 5-Kendine en yakın hissettiğin arkadaşına iyi bak! Onunla “büyüyor musun?” yoksa “yerinde mi sayıyorsun?” Eğer büyüyorsan yakasını bırakma, yerinde sayıyor ve hala 40 yıllık mevzularla haşır neşirseniz, yeni bir yakın bir arkadaş zamanın gelmiştir. Çünkü, arkadaşlarımızla sadece eğlenmek için değil, büyümek için zaman harcarız. 6-Evlendiğinde şok olma! Hayal ettiğin kutsallığı, ancak zaman ilerledikçe elde edebilirsin. Evlilik sadece ve sadece yıllar geçtikçe sağlam zemine oturur. Eğer, yıllanmasına rağmen hala zemin sağlam değilse, temeli sağlam atılmamıştır. Evlilik değil, birbirini alt etme yarışmasıdır yaşadığın. 7-Dostluğun “zamanla” ilgisi çok yoktur. Dostluğun “fakir ve zenginlikle” ilgisi vardır. Zenginken edindiğiniz dostlarla, fakirken edindiğiniz dostları ayrı tutun. Hepsini sevin ama fakirken edindiğiniz dostlara güvenin! Sahip olmadığınız şeylere rağmen sizinle arkadaş ise, o sizinle arkadaştır. 8-Hayatta neyin önemli olduğunu anlamak için, yere düşmeyi ve canının yanmasını bekleme. Gözün, kulağın değil, ilk önce “kalbin” açık olsun. Kalbin, beyin gibi düşündüğünü unutma. 9- Hep aynı şeyleri konuşup, aynı şeyleri düşünme! Mutsuzluğunun ve başına gelen talihsizliklerin bugüne dek “yeterince düşünmediğin” şeyler olduğunu fark et! 10-Geçmişte yaşadığın mutsuzluk ve acıları sürekli düşünüp durma! Ama, unutma da!.. Çünkü geçmişini unutmaya çabalayanlar maalesef, onu tekrar yaşamak zorunda kalırlar...


Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Otomobil denince akla ilk gelen isim: Murat Okçuoğlu Otomobil meraklılarının yakından tanıdığı Murat Okçuoğlu, iyi bir yarışçı olmanın yanı sıra Amerikan otomobilleri için geliştirdiği güç aktarma organları, kilitli diferansiyel ve dört tekerlekten çekiş sistemleriyle tanınıyor MEHVEŞ SÖNMEZ NEW YORK - POSTA212

Şimdi Rooftop’ta yemek zamanı

New York’ta güneş yüzünü gösterince mekanlar da canlanmaya başladı. Sizin için The Heat ve Gallow Green’i mercek altına aldık SONER MEZGİTÇİ NEW YORK - POSTA212

H

avaların mevsim normallerine dönmesiyle New York’ta artık bir kültür haline gelen rooftoplar da kapılarını müşterilerine açtı. Gece kulübü restoran ve zaman zaman da sadece içki servisinin yapıldığı rooftoplar arasındaki savaş bu yıl bayağı kızışacağa benziyor. Biz de bu yaza damgasını vuracağını düşündüğümüz Mc Kittrick otelin içerisindeki The Heat ve Gallow Green adlı mekanları sizin için yakın takibe aldık. Chelsea‘de Mc Kittrick oteli The Heath ve Gallow Green adlı restoranları bünyesinde bulunduruyor. Mc Kittrick otelin bünyesinde hizmet veren işletmenin bir katı The Heath adlı tamamen restorant konseptinde dizayn edilmiş. Bu restoranın terasında ise Gallow Green adlı rooftop yer almakta.

HOSTES KARŞILIYOR The Heath adlı restoranın girişinde sizi geçmiş yılların modası olan şık beyaz bir elbisesiyle hostes karşılıyor. Hostes size yemek yiyeceğiniz masaya kadar eşlik ediyor. Bu arada bir tren vagonun yanından geçerken içerisinde yemek yiyen insanları görünce şaşırıyorsunuz. DANS SÜRPRİZİ Masanıza oturup yemeğinizi söylediğinizde ise canlı olarak başlayan jazz resitali ile beraber masaların arasında yine konsepte uygun beyaz smokinleri ve elbiseleriyle birbirinden göz alıcı profesyonel dansçıların yerlerini aldığına şahitlik ediyorsunuz. Aslında birbirleriyle dans edeceklerini beklediğiniz anda sizi dansa kaldırmak için yanınıza geldiklerinde gecenin en büyük sürprizlerinden bi-

riyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Dansçıları reddetmenin oldukça güç olduğunu belirtmeden geçmemiz sanırım performanslarına çok büyük bir saygısızlık olur.

YEŞİL BİR GÖRÜNTÜ VAR Yemeği bitirdikten sonra güzel bir bahar havası almak istediğinizde birkaç merdivenden yukarı çıkarak ulaştığınız terasta, yemyeşil görüntüsüyle Gallow Green sizi kucaklıyor. Tamemen Botanik çiçeklerden ve yeşil sarmaşıklarla dekore edilmiş bu terasta Manhattın’ın Sky Line manzarasını izleyip tekrardan şehire aşık olacağınız muhteşem bir manzarayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Gallow Green’in brunchlarınında şehrin en güzel menülerinden biri olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğiz. Pazar günleri brunchtan sonra akşama kadar süren happy hour saatleriyle de bütün pazar gününü sıkılmadan geçirebileceğiniz bir yer olduğunun da altını çizelim. Ayrıca The Heat restorantın yanından bulunan tiyatro salonunda Shakespeare’in ünlü oyunu Mcbeth’den uyarlanan ‘sleep no more’ isimli oyununun hem oyuncusu hem izleyicisi olarak da unutulmaz bir deneyime sahip olabilirsiniz.Tabi bunun için önceden bilet almanız gerektiğini belirtelim.Oyun haftanın iki günü çarşamba ve cumartesi günleri sergilenirken bilet fiyatları ise 80 dolar olarak belirlenmiş durumda. Chelsea’nin en önemli caddelerinden biri olan 27th street 10&11 avenue arasında bulunan Mc Kittrick Hotel’de size uygun bir hafta sonu geçirmeniz için her ayrıntı düşünülmüş. Yorucu bir haftanın ardından bütün sitresinden arınmak isterseniz Mc Kittrick otele hafta sonu rezervasyon yaptırarak işe başlamanızı tavsiye ederiz.

M

urat Okçuoğlu, özellikle otomobil meraklılarının yakından tanıdığı bir isim. Katıldığı ralli yarışlarının yanı sıra Amerikan otomobilleri için geliştirdiği güç aktarma organları, kilitli diferansiyel ve dört tekerlekten çekiş sistemleriyle de tanınıyor. Yaptığı icatların özellikle Amerikan otomobillerine uygunluğu açısından çalışmalarını Amerika’da sürdürmeyi tercih eden Murat Okçuoğlu, kendi geliştirdiği sistemlerle bugün birçok Amerikan otomobiline imzasını atmış durumda. Otomotivde teknoloji, bilim, ustalık ve el becerisine hep beraber sahip dünyadaki ender kişilerden biri olan Okçuoğlu, POSTA212’nin sorularını yanıtladı.

■ Murat Okçuoğlu deyince hemen akla otomobil geliyor. Bununla ilgili olarak otomobil maceranızın nasıl başladığını ve geliştiğini anlatır mısınız?

Otomobil tutkum kendimi bildim bileli vardır. Lise 2’de okurken otomobil yarışlarına başladım, ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde makine mühendisliği okuyarak eğitimimi sağlam bir şekilde hem pratik hem de teorik temellere oturttum. Ralli bir otomobil için en zor sınavdır. O şartlarda otomobilin bütün yetersizlikleri bariz bir şekilde ortaya çıkar. Dünyadaki mevcut otomotiv teknolojisindeki yetersizlikleri dolduracak sistemler icat ettim ve geliştirdim. Türkiye’de başladığım bu çalışmalarımı Amerika’da ilerletip sonuca ulaştırdım. ■ İlk otomobiliniz neydi ve de katıldığınız rallilerden ilginç bir anınız var mı?

İlk otomobilim Anadol STC-16 idi. Rallilerden tabii çok anılarım var, hatta hala yarışıyorum.

İnsan 35 sene ralli yapınca tabii çok anı birikiyor. Şu anda aklıma gelen, sene 1970’lerin sonları, İstanbul Samandıra o zaman dağ başı, hatta bir kısmı askeri bölge. Oradaki bir etapta yarışıyorum, imkansızlıklardan lastiklerde kabak ama gençlik işte, kelle koltukta gidiyoruz. Seyircide çok, iyice coştum, sonunda bir viraja fazla hızlı girmişim, kayarak yoldan çıkıp doğru yamaçtan aşağı uçmaya başladık, kopilotuma dönüp “bak uçuyoruz” dedim, belki o kafasını önüne eğmiş notlara bakıyorsa olayı kaçırmasın diye herhalde, ama bir baktım o cenin pozisyonuna girmiş bile, bana “Sus, sus, ölürken konuşma!” diye bağırıyordu. Bunu hiç unutmam. ■ Şu anda birçok otomobil markasının üretimlerinde patenti size ait icatlar kullanılıyor. Bize bunlarla ilgili örnekler verirmisiniz?

İcatlarımın ilk örnekleri Jeep Grand Cherokee’de kullanılmıştı. Dodge Viper, Mustang Cobra R ve bir düzineyi aşkın diğer marka ve modellerde kullanılan 4x4 ve traksiyon sistemlerimin en son uygulaması yakın zamanda Mercedes’in yeni modeli CLA’da çıkacak. ■ Otomobil endüstrisi nereye gidiyor? Bu konudaki öngörüler nelerdir?

Dünyadaki otomobil endüstrisi köklü değişimler geçiriyor. En kilit değişimler katma değerin imalatta azalarak tasarıma ve markaya kayması. Yani 21. yüzyılda otomotivde kazanç artık imal ve monte etmek ile değil en mükemmel tasarımı toparlayıp bir bütün içerisinde paketlemek ve marka prestiji ve imajı yaratmakta. Otomobil çeşitli sosyo- ekonomik sebeplerden artık bir tutku ve hayal olma durumundan çıkıp sadece bir ihtiyaç olmaya geçtiği için, bir ürün olarak ayrıcalık katagorisinden tüketim malzemesi katgorisine düşmekte. Bu günlerde piyasaya sürülen çoğu otomobil teknik olarak yeterli, hepsi iyi kötü

lünde olduğu bir ekonomik modelle Türk ekonomisini nasıl yıllarca geri bıraktıktığının çarpıcı örneklerinden biri. ■ Son zamanlarda, Türkiye’nin kendi otomobil markasını üretmesi gerektiği çok konuşuluyor oldu. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

Murat Okçuoğlu

vazife görüyor. Bu durumda rekabet sadece fiyat konusunda yoğunlaşıyor ve oluşan yüksek fiyat rekabeti, kendini ayrıcalık veremeyen markaları yok ediyor. Otomobil sanayini zorlayan bir diğer konu, tamamen politik zorunluluklarla sürdürülen yeşil teknoloji ve elektrikli otomobil projeleri. Çoğunlukda fizik kurallarına karşı gelmeye çalışan bu çabalar için ziyan edilen para ve zamana acıyorum, fizik kanunlarını kabul etmeyen politikacılar ile onları memnun etmeye çalışan çaresiz şirketlerin göstermelik çalışmaları. Mühendisler doğa kurallarına karşı gelemezler, ancak o kurallar içerisinde çözüm geliştirebilirler. Türkiye’nin çok hüzünlü ve yarım kalmış “Devrim Otomobili” hikayesi var. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek isteriz. Devrim otomobili benim zamanımdan önce yaşanmış bir olay, çok fazla bilgim yok, fakat daha yakın olduğum olaylar ve de üzüldüğüm, ziyan edilen zaman ve Bernar Nahum beyin ve diğerlerinin otomotiv konusundaki mücadeleleri ve karşılaştığı gereksiz engeller. Bunlar bence Türk devletinin Atatürk’ün serbest ticaret, serbest rekabet, hür teşebbüs prensiplerini örtbas ederek herşeyin yasak, devlet iznine tabii ve devlet kontro-

Türkiye, dünyadaki az sayıda gerçekten sağlam bir otomobil talebi olan ülkelerden biri. Yani önümüzdeki uzun bir süre, Türkiye’nin çok sayıda otomobile ihtiyacı var. Bu ihtiyacın yerli firmalarca karşılanmasıda ekonomiye çok büyük fayda sağlıyacaktır. Gelişmiş ekonomilerde, neredeyse her 5 kişiden birisi otomobil ile ilgili bir faaliyetten ekmek yer. Türkiye’de otomotiv sanayi yeterli olgunluğa çoktan ulaşmış vaziyette, yani Türkiye’nin kendi markasını üretmesi için gerekli zemin var, fakat şu anki şartlarda bu maceraya girmek özel sektör için ticari intihar olabilir. Sebebi, otomobilin önünde devletin koyduğu çok ciddi engellerdir. Türkiye devleti, dünyada otomobil ve benzinden en yüksek oranda vergi alan ülkelerden birisi, belki de birincisi. En önce devletin otomobil ve yakıt üzerideki ağır vergi yükünü kaldırması, yol, trafik ve otopark sorunlarını çözmesi veya en azından çözme konusunda ciddi yatırımlar başlatması gerekir. Sonuçta, devlet tarafından sanayinin önü açılırsa, şu anda gerekeni yapabilecek özel sermaye, know-how, mühendislik, tasarım, iş gücü, hepsi Türkiye’de mevcuttur, özel sektör geri kalanını yapar, yerli markasını yaratır ve geliştirir. ■ Murat Okçuoğlu ileride Türkiye’deki projelerde görev almayı düşünüyor mu?

Tabii, hem de nasıl, bütün hayalim, birgün Türkiye’ye dönüp burada edindiğim bilgi ve tecrübelerin bir işe yaramasını sağlamak.

Gülümsemenin gizemli büyüsü İZMİR - POSTA212

İ

zmir Katip Çelebi Üniversitesi tarafından organize edilen “Gülümsemenin Büyüsü” konulu konferansa, güleryüzün her kapıyı açabileceğine işaret edildi. Psikolog ve Eğitimci Kutay Ürkmen, gülümsemenin ve gülmenin gündelik hayattaki önemi ve kazandırdıkları ile ilgili bilgi verdi ve iletişime gülümseyerek başlamanın pozitif yanlarına değindi.

“GÜNDE SADECE 6 DAKİKA” Önyargıların insan hayatı üzerinde olumsuz bir etkisi olduğuna vurgu yapan Ürkmen, gündelik hayatta önyargılar nedeniyle büyük bir iletişim kopukluğu yaşandığına vurgu yaptı.

Kutay Ürkmen, 50 yıl önce insanların günde yaklaşık 18 dakika güldüğünü ancak yaşadığımız zaman da bu oranın 6 dakikalara kadar indiğini belirtti. Bu duruma büyük ölçüde kelimelerin yanlış kullanımı, yanlış anlaşılmalar ve stresli zamanlarda pozitif düşünememe gibi durumların sebep olduğunu söyleyen Ürkmen, kelimelerin de canlı birer varlık olduğunu, doğru kullanımlarının iletişim açısından çok daha verimli olacağını ifade etti ve “Kelimeler ve beden diliyle kendinizi, karşınızdaki kişiye çok daha net bir şekilde aktarabilirsiniz. Bu sayede de çevrenizdeki önyargıları kırarken, kırılan önyargılar sayesinde gülümseyerek mutlu olabilirsiniz’’ dedi.


Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Patent savaşı bitti Akıllı telefon dünyasını yönlendiren iki teknoloji devi Apple ve Google patent savaşları konusunda anlaşmaya vardı. Ancak, Apple sözcüsü bu anlaşmanın bir diğer teknoloji devi Samsung’a karşı açılmış olan davaları etkilemeyeceğini söylese de şirketlerden sızan bilgiler bu açıklamayı yalanlayacak nitelikte DOĞUCAN CÖMERT NEW YORK - POSTA212

İ

ki dev şirket olan Apple ve Google, birbirlerine karşı açtıkları patent davalarını geri çekme kararı aldı. Anlaşma, Apple’ın Google’ın Motorola birimi ile olan davalarını da kapsıyor. Motorola 2010 yılında patentlerini ihlal ettiği gerekçesi ile Apple’a dava açmış, Apple da buna başka bir dava ile karşılık vermişti. SIK SIK KARŞI KARŞIYA GELİYORLAR Google 2012 yılında 12,5 milyar dolara Motorola Mobility’yi satın alarak bu davaları da devralmıştı. Satın alım sayesinde Google Motorola’nın binlerce patentten oluşan portföyün de sahipi olmuş ve bu portföyü Apple, Microsoft ve diğer şirketlerin fikir hakları iddialarına karşı Android mobil işletim sistemini savunmak için kullanmıştı. Google bu yılın başında Motorola’nın cihaz birimini Çinli bilgisayar üreticisi Lenovo Grup’a 2,9 milyar dolar karşılığında satmıştı. Şirket, Motorola’nın patent haklarına ise sahip olmaya devam ediyor.

Apple ve Google, aynı şirket satın alım hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyor; yetenekli mühendisleri haritalar, ses tabanlı arama, video yayın cihazlar ve web tarayıcıları gibi benzer alanlarda araştırma yapıyor. Bu da her iki şirketi sık sık karşı karşıya getiriyor. PATENT REFORMU Cuma gününe kadar Apple ve Google, ABD ve Almanya’da birbirlerine karşı açtıkları 20 civarında dava ile uğraşıyordu. Her iki şirket tarafından yapılan açıklamada anlaşmanın birbirlerinin patent lisanslarını içeren bir anlaşma olmadığına da vurgu yapıldı. Şirketler “patent reformu için bazı alanlarda” birlikte çalışacaklarını belirtti. Apple sözcüsü ise yaptığı açıklamada anlaşmanın Apple’ın Samsung’a karşı açmış olduğu patent davalarını etkilemediğini söyledi. Samsung Google’ın Android işletim sistemini kullanan telefonların en büyük üreticisi olduğundan Google’ın ismi sık sık bu davalarda geçiyor.

telefon üreticisi Apple ve Samsung’un aralarındaki patent davalarına son vermek için oturup konuşmaya karar verdikleri söyleniyor. İki firmanın da patent davalarının yükünden ve mahkeme salonlarından medyaya yansıyan olumsuz imajlarından çok rahatsız durumda oldukları biliniyor. Son davada yargıç, her iki firmanın avukatlarına ve iddialarına çok ağır eleştiriler getirmiş hatta bir noktada iyice sinirlenen yargıç, on dakika boyunca şirket yetkililerini azarlamıştı. Apple son olarak sonuçlanan bir davada Samsung’tan 120 milyon dolarlık bir tazminat kazanmıştı. Ancak başka bir davada da Apple kusurlu bulunarak Samsung’a 158 milyon dolar ödemeye mahkum edilmişti.

ÇELİŞEN BİLGİ VE AÇIKLAMALAR Öte yandan şirketlerden sızan bilgilere göre birbirlerinin hem müşterisi hem de rakibi olan iki

Esrarını yetiştir ve sat! Kendi esrarınızı kendiniz yetiştirmek ve hiç bir kanuna karşı gelmeden satmak ister misiniz? O halde App Store’a yeni gelen “Weed Firm” adlı oyunu mutlaka indirmelisiniz SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

B

u ayın başlarında Manitoba Game tarafından piyasaya sürülen ve size kendi marihuananızı yetiştirip satma imkanı sunan “Weed Firm” adlı oyun büyük ilgi görüyor.

Spotify kullanıcısı 40 milyonu geçti NEW YORK - POSTA212

Ç

evrimiçi müzik dinleme yazılımlarının en güçlülerinden Spotify kullanıcı sayısında 40 milyonu geçti. Bunlardan 10 milyonu ücretli kullanıcı. 10 MİLYON ÜCRETLİ KULLANICI En popüler müzik dinleme yayınlarından biri olan Spotify geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak 40 milyon kayıtlı kullanıcı sayısını geçtiklerini duyurdu. Bunlardan 10 milyon kullanıcının kayıtlı olduğunu ve bu sayının her geçen gün daha artığını belirten Spotify’ın kurucusu ve CEO’su Daniel Ek “Dünyanın her yerinden insanlar internet üzerinden müzik dinleme hizmetini benimsemesiyle pazar sayımızı 20’den 56’ya çıkarttık” dedi.

10 milyon ücretli kullanıcının hem Spotify hem de müzik endüstrisi için çok önemli bir kilometre taşı olduğunu vurgulayan kurucu, amaçlarının güçlenmeye devam ederek dünyadaki herkese ucuz müziği ulaştırmaya devam etmek olduğunu söyledi. İNTERNETSİZ MÜZİK Kurulduğu 2008 yılından bu güne kadar kullanıcılar tarafından 1.5 milyar çalma listesi oluşturulduğu ve her gün 5 milyondan fazla çalma listesinin güncellendiğini bildiren şirket, her kayıtlı kullanıcıdan aylık 10 dolar gibi bir ücret alıyor. Bu ücret, reklamsız ve daha kaliteli müziği getirmekle kalmıyor aynı zamanda şarkıları kendi sisteminize kaydedip, internetin olmadığı yerde bile dinleme imkanı sunuyor.

OYUN ÜCRETSİZ Oyunculara farklı esrarları karıştırarak yeni türler elde etmesine imkan da tanıyan oyunda, satışlarınızı yükseltip bir krallık kurma şansınız bile var.

Ücretsiz olarak indirebileceğiniz bu ilginç uygulama size oyun içi satın alma sistemini sunuyor. Eğer otlarınızın daha hızlı büyümesini istiyorsanız ya da çok daha uygun şartlara sahip alanlara taşınarak işlerinizi süratli bir şekilde büyütmek gibi arzunuz varsa bir kaç dolar ödeyerek isteklerinize kavuşabiliyorsunuz. Uygulamanın geliştirici Manitoba Games yaptığı açıklamada “Yaratıcılar asla esrar yetiştirmesi için cesaretlendirme peşinde değiller. Amaç sadece şimdiye kadar yapılmamış bir fikirle ortaya çıkmak” dedi.

İnternette gIga hız dönemi NEW YORK - POSTA212

C

ox şirketi Amerika’da bir ilki gerçekleştirecek. Çok yakında konutlar süper hızlı internet servisi almaya başlayacak. TEST AŞAMASI BU YIL Bugünlerde internet servis sağlayıcıları arasında bir hız yarışı var. En hızlı interneti, en uygun fiyata sunmak için kıyasıya rekabette olan firmalar her geçen gün farklı bir haberle gündeme geliyor. Bu firmaların içinde kablo internet hizmeti veren Cox, yakında gigabit hızında interneti kullanıma sunacak. Konutlara verilmeye başlanacak olan bu hizmet,

internet anlayışını kökünden değiştirme vaadi sunuyor. Comcast ve Time Warner şirketlerinin ardından üçüncü büyük şirket olarak gelen Cox, bu hizmeti ile rakiplerine büyük fark atacak. Test aşamasını bu yıl içinde vereceğini duyuran firma bir ilke de imza atmış olacak. Cox’un açıklamasına göre ilk hizmet bölgeleri Phoenix Arizona, Las Vegas Nevada ve Omaha Nebraska. ÜCRETSİZ HIZ ARTIŞI Bütün ülke geneline 2016’dan önce dağıtılması planlanmayan hizmet, ev kullanıcılarına çok büyük kolaylıklar sağlayacak. Cox, test bölgesi dışında kalan müşterilerine ise hali hazırda sahip oldukları hızın iki katını hiçbir ücret artışı olmadan sunacak.


Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

O.J. Simpson’un çocuğu olmak! O.J. Simpson Amerika’da ünlü bir futbolcuydu. Ancak 1994 yılında eşini ve onun erkek arkadaşını öldürdüğü gerekçesiyle yargılanıp beraat etti. Ne var ki 2007 yılında Las Vegas’ta adam kaçırma ve gasp suçlarından 33 yıl hapse mahkum oldu DAPHNE BARAK KALİFORNİYA - POSTA212

O

nlar yirmili yaşlarında hayata başlamaya hazır gençler. Bir işe başvuran, başarılı bir kariyer için uğraşan, yeni arkadaşlıklar kuran, ilişkiler yaşayan… Fakat onlar kendilerini tanıtmak gibi hayattaki en temel şeyleri bile yapamıyorlar. SAKLAMBAÇ OYNUYORLAR Genellikle farklı isimler kullanıyorlar ve yer değiştiriyorlar… Saklambaç onlar için bir oyun değil hayatı yaşama şekli. Bu hayatı onlar seçmedi, bu hayat 20 yıl önce onlar için seçilmişti. O.J. Simpson’un ikisi ilk, ikisi ikinci karısından olan dört çocuğu var: Arnelle, Jason, Justin ve Sydney. İkinci karısından olan Sydney (8) ve Justin (5), anneleri Nicole Brown Simpson ve arkadaşı Ron Goldman, aynı evde öldürüldüğünde uyuyorlardı. Bu cinayet Amerika’yı ve tüm dünyayı şok etmişti. Babaları ise bir “Amerika Rüyası” : “Hertz” gibi markalarla kazançlı reklam ya da film anlaşmaları yapan bir futbol yıldızı. İlk evliliğinden olan en büyük kızı Arnelle bir kaç hafta önce bana şöyle dedi: “Brentwood’daki ilk siyah aileydik…” Arnelle’nin konuşurken geçmiş zaman kullanması konuşmamızdaki en kilit noktaydı. O.J. vahşice işlenmiş çifte cinayetle suçlanmıştı ve davadan sonra medya ve onu beraat eden ABD mahkemeleriyle olan ilişkisi sonsuza kadar değişmişti. Hala dünyada birçok kişi bu cinayeti onun işlediğine inanıyor. Goldmans ve Browns’un aileleri tarafından açılan kamu davasını kaybettiğinde bazıları adaletin yerini bulduğunu düşündü bazıları tam tersini. Çünkü Brentwood’daki çok masraflı olan evini satmayı başarmış ve Florida’dan güzel bir ev satın almıştı. Burada ikamet yasaları tarafından korunuyordu… Yani neredeyse! Aylık emekli maaşı ve medyayla anlaşması dedikoduları onun rahat yaşamını devam ettirmesini sağladı. Bu ölüm onu manşetlere taşıdı ve sonra kitap anlaşması gündeme geldi. Daha sonra Vegas’ta silahlı soygun nedeniyle tutuklandı. Bu defa suçlu bulundu ve 33 yıl ceza aldı. ÇOCUKLAR MEDYA İÇİN BÜYÜK GANİMET Arnelle bize medyanın kendisini, kardeşi Jason’ı ve üvey kardeşleri Justin ve Sydney’ı nasıl izlediklerini ve peşlerini bırakmadıklarını anlattı. Evet, onlar büyük ganimet! Son fotoğrafları 2009 yılında çekildi. Kaliforniya’da "SecretFast" resortta buluşmak için anlaştık. Yürüyüş, sağlıklı beslenme, meyve sularının tadına bakarken ve ev yapımı peeling ve losyonları denerken hayatın gerçeklerinden korundukları bu otelde “O.J’nin çocuğu olmak ne anlama geliyor” hikâyemi yazdım. Hikayemi ikiye ayırabiliriz: A: Arnelle ve Jason: O.J’nin, Marguerite Whitley ilk ilk evliliğinden olan çocukları. B: Sydney ve Justin: Nicole Brown ile evliliğinden olan çocukları. Medya Sydney ve Justin’e daha çok ilgi göstermeyi tercih ediyor. Bir TV yöneticisi bana “Sydney para anlamına geliyor!” demişti. Fakat bu çocuklarla buluşmak ve yakın aile üyeleriyle zaman geçirmek çocukların her birinin farklı zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. A: Arnelle’nin adı medyada bir-

İşte arkadaşımız Daphne Barak, ünlü ve zengin babaları cezaevine girmeden önce küçük olan bu futbolcunun çocuklarıyla konuşabilen ilk gazeteci oldu. Babaları mahkum olunca neler yaşamışlardı? Başlarına neler gelmişti?

kaç defa olumsuz bir şekilde yer almasına rağmen ve öfkesi ona sempati duymayı zorlaştırsa da "SecretFast Resort" daki uzun konuşmamızda onu anladım ve resmin bütününü gördüm. Bana moda kariyerini anlatmayı seviyor. Arnelle, “Hash” olarak bilinen bir rapçi için çalıştım ve sonra birkaç defile düzenledim” dedi. CÜMLELERİ GEÇMİŞ ZAMAN… Arnelle’nin bir süreden beri işi yok. Üvey kardeşlerini büyüttüğü için kendisiyle gurur duyuyor. “Biliyorsun” diye anlatmaya başladı: “Michael Jackson'ın 15 yaşındaki kızı Paris Jackson ile ilgili olaylar olurken (kendini öldürmeyi denemişti) Michael Jackson'ın ağabeyi Jermaine’e ‘Bu Sydney ve Justin’e de olabilirdi. Ama olmadı’ dedim. Onları doğru bir şekilde büyüttük…” dedi. Ayrıca bir süreden beri bu övgülerin O.J’nin fedakâr kardeşi Shirley Baker ve kocası Benny’de gitmesi gerekiyor. Kaliforniya’daki mütevazi evleri ile O.J’nin Maimi’deki evi arasında mekik dokuyorlar. Havaalanında saatlerce hatta günlerce bekliyorlar. Shirley, “Çocukları kahvaltı ve bir gülümsemeyle sabahları okula göndermek için oradaydık” dedi. O.J. onlara küçük bir miktar ücret ödeyene kadar zordu ve bedava uçabilmelerinin tek nedeni uçuş görevlisi kızları Terry idi. Kitap yazan Terry, amcası O.J’nin cinayeti işlediğini iddia ediyor ama bu başka bir mesele… Shirley bir gün bana “ Çocuklar okuldan dönene kadar sadece kapıyı kapatıp Benny ile odamızda oturuyoruz…” demişti. O.J, Shirley ve Benny ile Miami’de tanıştığım zaman O.J, tüm olanlar hakkında duygusal bir şekilde konuşuyordu. “Justin okulda nasıl bu kadar iyi…” demişti. Gözlerindeki yaşları gördüm mü? Ama O.J’nin barlarda farklı kızlarla fotoğrafı çekilirken Sydney ve Justin için evi yuva yapan Shirley idi. Aynı zamanda Browns’larla Shirley’in çocuklara bir yuva vermek ve bazı şeylerin devam etmesini sağlamak için orada olacağıyla ilgili bir uzlaşma vardı. Biraz ev hakkında konuşalım…

Ron Goldman

O.J. Simpson

EV ELİMİZDEN GİTTİ! Arnelle, duygusuz bir şekilde “Ev elimizden gitti” dedi. “Ne?” diye sordum. Kendisine yöneltilen milyon dolarlık yargılamadan kaçmak için Miami’ye taşınma işini tamamlarken Brentwood’daki evde küçük Sydney’i kucaklarken O.J. ile yaptığım röportajı hatırlıyorum… Arnelle yine duygusuzca “Evet, ev gitti, her şey bitti…”dedi. Kendisini haklı çıkarmak için ekledi: “Tüm para avukatlara gitti…” diye ekledi. Aylık mortgage kredisini birkaç yıl ödeyemediğine ilişkin okuduğum bir haberi hatırladım ve O.J. korumak için mücadele ederken evini kaybetmek üzereydi. Arnelle aklımdan geçenleri okudu ve babasının işleri için avukat gücüne sahip olduğunu söyleyerek “Bilirsin…onun durumu…” diye konuştu.

Daphne ile OJ Simpson ailesi Tracey (onun yeğeni, Shirley (kız kardeşinin) kocası Benny.

O.J. yeni bir mahkeme ya da erken tahliye için uğraşmaya devam ederken söyledikleri kafamda tam olarak oturmadı. Arnelle’ya “Ya çaba göstermekten vazgeçerse? Neden çok fazla kilo aldı?” diye sordum. Arnelle, “Evet, kilo aldı çünkü egzersiz yapmayı bıraktı… Yemek de yiyor…” diye yanıt verdi. Arnella ise rejimde ve kilo veriyor. "SecretFast" resortta kalıyor ve burada kalması kilo vermeye daha fazla odaklanmasını sağlıyor. Sydney’in de son zamanlarda kilo verdiğini söylüyor ve Justin ve Sydney ile çekilmiş bir fotoğrafını gösteriyor. YETİM VE EVSİZLER Fakat bir dakika durun… Eğer ev gittiyse bu iki çocuk sadece yetim değil aynı zamanda evsizler! Evet. Daha küçük bir eve taşınmak zorunda kaldılar. Arnelle hala Miami’de. Ta-

Arnelle Simpson

Daphne Barak

şınmayı düşündüğünü anlatan Arnelle ile taşınmanın aciliyetini ve taşınacağı yeri tartışırken beni birden bire şaşırtarak, “Bak Daphne, hayatım ve bir sonraki filmim hakkında konuşmak zorundayım… Tanrıya şükür çocuğum yok, herhangi bir yüküm yok…” diyor. HİÇ KİMSEYE İHTİYACIMIZ YOK Başka bir günde çığlık atarak, “20 yıl oldu… Bunu 20 yıldır yaşıyoruz… Herkesin bizim hakkımızda bir fikri var…” dedi. Bu durumun onun için bir zorluk olduğundan ve insanların babasının kim olduğunu sorduğundan bahsederken kızgın bir şekilde bana döndü ve “Biz iyiyiz. Erkek ve kız kardeşim iyi… Hiç kimseye ihtiyacımız yok. Ben ünlüyüm O.J’nin kızıyım!!” diye konuştu. Başka bir günde başka duygu halinde babasının hapishanede olma nedenini kastederek, “Babamı seviyorum. Evet yaptığı şeyler yanlış…” dedi. Arnelle, hala cezanın çok sert olduğunu düşünüyor ve sonra babasının küçük kızı oluyor. Miami’den ayrılma planı hakkında konuşurken biraz gerilen Arnelle, “Bu hafta babamın beni aramasını umuyorum” dedi ve devam etti: “Birçok şeyle ilgilenmek zorundayım. Avukatlar, sonra özel banka…” Onu sakinleştirmeye çalışıyorum ve bankanın başka eyaletlerde şubelerinin olmak zorunda olduğunu anlatıyorum. “Hayır” diyen Arnelle ısrar ederek, “Bu banka sadece Florida’da var. Oraya gidip onlarla anlaşmak zorunda-

O.J. Simpson bir zamanlar ‘Amerika Rüyası = Hertz’ gibi markalarla reklam ya da film anlaşmaları yapan bir futbol yıldızıydı.

yım…” dedi. Her nerede olursa olsun bankasına faks ya da mail gönderebileceğini söylediğimde daha da yıkıldı ve bir başka sürpriz geldi… Arnelle işsiz ve taşınmak zorundayken ve Sydney ve Justin daha küçük bir eve taşınmışken… “Tracy’nin 50. doğum günü için büyük bir organizasyon düzenlediğimi söyledim mi? Kutlamalar 3 gün sürecek, hep birlikte Vegas’a uçacağız ve lüks bir otelde akşam yemeği yiyeceğiz…” dedi. Babanı da ziyaret edecek misin? diye soruyorum tüm söylediklerini anlamlandırmaya çalışarak ve “Yani burada demek istiyorum” diye ekledim. MUTLU YILLAR TRACY Tracy O.J’nin yeğeni, Shirley’in kızı. Tükenmeyen büyük enerjisiyle sevgi dolu büyük bir kadın. "SecretFast" de bana evde kahve peelingi ve losyonları nasıl yaptığını gösterdi. Arnelle mütevazi fakat kendini şımartmayı seviyor. Doğum gününü kendisinin düzenlediğini onaylıyor ve “Malikane gibi büyük bir villada kalacağız. Bu yer O.J’nin arkadaşlarından birine ait…” Heyecanlı bir şekilde program hakkında konuşmaya devam ediyor sanki dünyada başka dertleri yokmuş gibi…


Yaşam

28 Mayıs 2014 Çarşamba

O.J. SIMPSON VE ÖLDÜRÜLEN NICOLE BROWN’IN KIZI SYDNEY SIMPSON

“Benim adım Porchia…”

Amerikalı ünlü futbolcunun öldürülen eşi Nicole Brown’ın kızı Sydney Simpson, çalıştığı restoranda adını gizliyor. Her genç kız gibi o da zayıf ve güzel görünmek için rejim de yapıyor ama içine kapanık

Sydney Simpson

DAPHNE BARAK NEW YORK - POSTA212

O

J. Simpson suçsuz bulunduktan sonra 1996’da onunla bir röpartaj yaptım. Bu sırada öldürülen Nicole Brown’ın kızı Sydnyey ile tanıştım. Brentwood’daki evdeydik. O.J, düzenli görünüyordu ve tetikteydi. Sydney ve Justin için sevgi dolu bir babaydı. O.J’nin kardeşi Shirley de oradaydı. Sıcak ve birbirine bağlı bir aile gibi görünüyorlardı. İki yıllık travmadan kurtulmuş gibilerdi… Fakat uzun süre hapiste kaldıktan ve eski güzel hayatını bir zafer kazanarak geri aldıktan sonra o gün O.J’in evinde gözüme takılan bir şeyler vardı. Brentwood’daki evde O.J’in ailesiyle yemek yerken çocuklar üzgündü… HAYIR! Bu evin dışında bekleyen medya ile ilgili değildi. O.J güvenliklerini sağlıyordu bu nedenle problem yoktu. Bu büyük endişe “Köpek nerede? Köpeğe ne oldu?”

O.J. Simpson

sorularındaydı. O.J’in çocukları açık bir şekilde sevdikleri birini cinayet, kaza ya da hapis gibi herhangi bir nedenle de olsa kaybetmemeye çalışıyorlardı. Halaları Shirley onlara yardım ederken O.J. biraz uzak görünüyordu… Sanki bütün dikkatler onda değilmiş gibi birkaç saat boyunca üzgündü… “Sorun nedir?” diye sonunda sorarak dikkatini ailesine yöneltti (bana, masumiyetine, dünya hakkındaki düşüncelerine ve kendine odaklandıktan sonra…) “Neler oluyor?” diye sordu son derece endişeli olan aile üyelerine. “Sorun köpek mi? Köpek kayıp mı?...” diye soruyordu ama nasıl tarif edilir bilmiyorum ama ilgisizdi ya da şok olmuştu. O.J. için adil olmak gerekiyor: Sadece birkaç ay önce hapisten çıkmıştı. Çifte cinayet suçlamasıyla ömür boyu hapis cezasından kurtuldu. Kayıp köpek krizi tüm yaşadıklarından sonra onun için komik görülebilirdi. Ama çocuklar, hummalı bir şekilde köpeklerini arıyorlardı. Çocuklar, vahşi bir şekilde annelerini kaybettiler ve ardından geçici bir süre de olsa babalarını kaybettiler. Sonra Sydney ile tekrar tekrar görüştüm… O babasının kızıydı, bundan hiç şüphe yoktu. Onlarla birkaç gün geçirdiğim zaman 1998’de “O.J. ile Bir Gün” filmini hatırlıyorum. Kamuoyunun tüm düşüncelerine rağmen onu destekleyen eski dostlarıyla yap-

tığı kahvaltıyı filme aldık. “Gerçek arkadaşlar!” Tabii ki saatler süren golf dersinden sonra O.J. benimle işleriyle ilgili konuları paylaştı ve sonra “Tüm bunlar olmadan önce büyük bir şirketin CEO’su ile buluşmam gerektiği zaman bu golf sahasında saatlerce golf oynayıp iş konuşurduk…” dedi. UNUTULMAZ BABA-KIZ ANI Daha sonra eve döndük. Sydney ve O.J’in koltuktaki halleri hala gözümün önünde. Sydney, O.J’in kollarında mutlu ve güvende görünüyordu. Dışarıdaki dünyadan, manşetlerden tamamen uzakta baba-kız anıydı. Yıllar sonra Sydney kendisi hakkında bazı başlıkların atılmasına neden oldu. Bir haberde Sydney’in babasıyla kavga ettiği ve “Annemi sen öldürdün” dediği iddia edilmişti. Ama sonraki yıllarda sakin kalmayı başardı. Öyle ki paparazziler onun fotoğrafını çekmeyi “büyük iş” olarak görüyor. Sydney ile Atlanta’da yeniden buluştum. Doğum günümdü ve Sydney ve Justin’in çalıştığı O.J’in ilk evliliğinden olan çocuğu Jason’ın restoranına gidecektim. Sydney, kardeşi Justin ile bir apartman dairesinde yaşıyordu. Justin, şirket arabasını kullanıyordu. Sydney ise bazen catering işleriyle ilgileniyor bazen garson olarak yardım ediyordu. Ailesi yeni gayrimenkul lisansını aldığı için onunla gurur duyuyordu. Sınavı yeni geçmişti. Bu onun devam eden mücadelesiydi: Yiyecek işini sevdiğini göstermesi için bir şans yakalamış olabilir mi? O.J’in kardeşi Shirley, “Babamız aşçıydı. Bu nedenle catering işimizin olması çok doğal. Kızım bu işin içindeydi ve şimdi de Sydney” demişti. Fakat Shirley ağlamaklı bir şekilde “İnsanlar O.J’in kız kardeşi olduğumu öğrendikleri zaman rezervasyonlarını iptal ediyorlar”

İlk siyah aile O.J. Simpson’ın Heisman Trophy Winner seçilince ilk yaptığı iş, Brentwood’dan bir ev kiralamak oldu. Brentwood, 1968 yılında tamamen beyazların oturduğu, güney Kaliforniya’nın Beverly Hills’den sonra gelen önemli bir mahallesiydi. Evlerin çok pahalı olması siyahları ve başkalarının buradan ev almasını mümkün kılmıyordu. O.J. Simpson, bunu bilerek ilk siyah ailesi olarak Brentwood’a taşındı ve beyazlar arasında yaşamayı tercih etti. O.J. Simpson’ın hayata bakışı, onu futbol hayatı sonrasında ABC televizyonunda Pazartesi akşamları futbol spikeri olmasını ve reklamlardan çok para kazanmasını sağladı. O.J. Simpson, beyazlarla yaşamanın, çalışmanın kendisine getirdiği faydaları her zaman iyi biliyordu. Bazı siyahlar bile ona bir beyaz olarak bakıyordu bundan dolayı birçok siyah onu kıskanıyordu. Ama mahkeme sürecinde, O.J. Simpson bir anda siyahlara sığınmaya kalkıştı. Beyazlar, iki beyazın cinayetinden dolayı bir siyahiyi hapse at-

SYDNEY’İN BİR ŞANSI VAR MI? Ya hala Shirley’in hikayeleri ya da kendi deneyimlerinden dolayı Sydney’in çok dikkatli olduğunu düşünüyorum. Kıvırcık saçlarıyla son derece tatlı görünen bir kız. Arnelle, Sydney ve Justin ile fotoğraflarını göstermişti ama benim tanıştığım genç kadın daha zayıftı. Diyette ve kilo veriyor. Her genç kızın zayıf ve sağlıklı görünmek istemesi doğal. Ama Sydney için kilo vermek etrafta dolaşan paparazzilerden kaçmasına yardım ediyor. Yeni saç rengini de konuştuk. Bir şeyleri değiştirmek istiyordu diğer genç kadınlar gibi. Birden akşam yemeği yiyen birine “Adım Porchia…” dediğini fark ettim. Bu olmayı hayal ettiği kişi miydi? Çocukluğunu hatırlatıyor olabilir miydi? O SADECE GARSON BİR KIZ Genç bir kadın için görünümünü ve kimliğini değiştirmek çok zor

maya kalkışıyorlar iddiasını ileri sürdü. Bu durum ters bir reaksiyon gösterdi çünkü siyahlar onu zaten desteklemiyordu. O.J. Simpson, Amerikalılar için 20 yıl sonra bile önemli bir konu. Bu yıl Nicole Brown ile Ron Godman’ın öldürülmelerinin 20. yıldönümü ve Amerika’da, basın ile mahkemeler arasındaki ilişkiyi değiştiren bu dava, Amerika’nın

bir durumdu. Sydney ile çalışan bir garson bize şunları anlattı: “Her şeyi kendisine saklıyor çok sessiz. Bir problemi olsa bile ondan bahsetmiyor… Jason’ın kardeşi. Biliyorsun aşçı. Aylardan beri burada çalışıyorum ama bunu bilmiyordum. Neden bunu bir sır olarak sakladı?” Sydney çok çalışkan. Sadece birkaç hafta önce Augusta’daki golf turnuvasında Jason’a catering işinde eşlik etti. Justin gitmemiş. Gitme zamanım geldiğinde çok kırılgan görünüyordu. Los Angelas’a uçuş saatim hakkında konuştuk. Kameranın önünde beni uzun süre kucakladı… Etrafımızdaki hiç kimsenin onun kim olduğu hakkında bir fikri yoktu… Bazıları muhtemelen çıkan haberlerden sonra O.J. Simpson’ın mahkemedeki yaşlanmış halini görüyordu… Tüm bildikleri sadece O.J. hakkında. Fakat burada yemek yiyen kişiler için Sydney sadece “Garson Porchia…”

yanı sıra birçok ülkede hala ilgi ile takip ediliyor. Daphne Barak; Michael Jackson, Amy Winehouse… geçen hafta Marilyn Monroe gibi özel haberlerde olduğu gibi bu kez de fotoğrafları en son 2002 yılında çekilmiş olan O.J. Simpson’un çocukları ile çekim yaparak bunu ilk kez Posta 212 ve dünya basın organlarında kısmen yayınlıyor.

Nicola Brown


Seri ilanlar & Eğlence

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Haftalık Burcunuz KOÇ: Bu hafta 28’inde gerçekleşen yeniay yakın çevrenizdeki konulara, hareket ve iletişime vurgu getiriyor. Yeni haberler, bilgiler hatta dedikodular var. Ancak böyle zamanlarda yeteri kadar objektif ve gerçekçi olmak zor olabilir. Alacağınız haberlerin getirebileceği karışıklığı hesaba katmalısınız. 29’u ile birlikte, paraya, maddi konulara ve gelirlerinize ait konularda daha yapıcı ve bereketli sonuçlar almak mümkün. Bugünlerde kazanç getirebilecek iş olanakları doğabilir. BOĞA: Bu hafta 28’inde gerçekleşen yeniay işe, ticarete ve parasal konulara vurgu getirirken, kazanç getirebilecek olanaklar elde edebilirsiniz. Zira 29’unda Venüs’ün de burcunuza ilerlemesi ile birlikte, güzel olan şeylere yönelmeniz kolaylaşacak. Bu dönemde olumlu duygular, istikrar ve kişisel planda arzularınızın tatmin olması çok daha kolay. Güzel olan şeylerle karşılaşmak, huzur duymak konusunda şanslısınız. Aşkta da yeni adımlar olabilir. İKİZLER: Bu hafta oldukça ilginç ve yenileyici durumlar getirmekte. 28’inde burcunuzda gerçekleşen yeniay kişisel konularınızı aydınlatmakta. Görünümünüz, sağlığınız ve kişisel hedeflerinizle ilgili konularda bir dizi değişiklik ve haberler var. Ancak sizi duygusal açıdan bağlayan ve fedakarlıkta bulunmanıza yol açabilecek durumlarla da karşılaşabilirsiniz. YENGEÇ: Bu dönemde yeni haberler ve çevresel değişiklikler size dalgalanma ve kimi zaman daha endişeli olabileceğiniz durumlar da getirmekte. Elde olmayan ya da saklı olan, tam olarak bilemediğiniz durumlar içerisinde olabilirsiniz. Bazı dedikodular ve söylentiler de söz konusu olabilir. Ancak 29’undan itibaren daha umutlu ve düşüncelerinizi yatıştırabilecek koşullar da var. Burcunuza ilerleyecek olan Merkür yeni haberlerle harekete geçebileceğinizi anlatıyor. ASLAN: Bu hafta 28’inde İkizler burcunda doğan yeniay gelecek beklentileriniz ve sosyal konular üzerine vurgu getiriyor. Arkadaş grupları olaylara bakış açınızda daha etkin olabilir. Ancak karmaşık durumlar ve yanılgılar da gündeme gelebilir. Beklentilerinizde daha gerçekçi olmaya gayret etmelisiniz. BAŞAK: Güneş’in İkizler burcunda ilerlediği bu dönemde sorumluluklar, işe ait konular meşgul edici olmaya devam ediyor. Ancak iş hayatında karışıklık yaratabilecek durumlara karşı daha dikkatli olmaya çalışmalısınız. Kimi zaman fedakarlıklar, kabullenmeler söz konusu olabilir. Bu yeni koşullar içerisinde gelecek beklentilerinizin daha mutlu ve sevindirici olması mümkün. TERAZİ: Bu dönemde İkizler burcundaki yeniay kendinizi geliştirebileceğiniz yeni konulara, uzaklarla ilgili gelişmelere işaret etmekte. Başkalarının düşüncelerinden de yararlanabilir ve çeşitli öneriler alabilirsiniz. Ancak bir yandan da kafa karıştırıcı koşullar ve çok net olmayan bilgiler de söz konusu olabilir. Bu nedenle düşüncelerinizde daha gerçekçi olmaya gayret etmelisiniz. AKREP: Bu dönemde ilişkilerinize ve para durumunuza daha çok dikkat edeceğiniz koşullar gelişiyor. İkizler burcunda gerçekleşecek olan yeniay borç ve alacak işlerinize, kredi durumunuza daha gerçekçi yaklaşmanız gerektiğini anlatmakta. Harcamalarınızı sağduyu içerisinde yapmaya bakın. Kimi zaman alacağınız haberler ve değişiklikler bazı huzursuzluklar yaratabilir. YAY: Bu dönemde kişisel konularınızda daha hızlı değişiklikler yapabilir, yeni adımlar atabilirsiniz. Yılın bu döneminde son altı aydır sizi meşgul eden koşullardan kurtulmaya başlıyorsunuz. Hayata ve ilişkilerinize yeniden bakmak, değerlendirmelerde bulunmak mümkün. Başkalarından çok şey de öğrenebilirsiniz. OĞLAK: Bu dönemde oldukça değişken koşullar ve kimi zaman daha dikkatli, özenli davranmayı gerektiren durumlar var. 28’inde İkizler burcunda gerçekleşen yeniay sizi zihnen meşgul eden durumlara, iş ortamındaki koşullara odaklanmaya götürüyor. Ancak bu alanda bazı düşünceler yanlış değerlendirmelere yol açabilir. Benzer şekilde sağlıkla ilgili konularda ve teşhislerde ekstra dikkatli olmalısınız. KOVA: Yılın bu döneminde kendinizi daha çok göstereceğiniz ve hayattan keyif duyabileceğiniz fırsatlar var. İkizler burcunda ilerleyen Güneş ve 28’inde gerçekleşecek olan yeniay çocuklarla ilgili konulara, yaratıcı imkanlara ve aşk hayatınıza vurgu yapmakta. Özellikle harcamalarda ve spekülatif amaçlı işlerde daha sağlamcı olmalısınız. BALIK: Merkür bu hafta İkizler burcunda seyrine başlayacak. İlişki evimizin yöneticisi olması nedeniyle beraberlik konularında fikirlerimizi paylaşacağımız, gerektiğinde yapıcı bir biçimde tartışarak oturtmamız gereken bir süreç. Bu dönem bazılarımız için iki ayrı ilişkide arasında tercih yapmakta zorlanma süreci de olabilir.

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 İlanınız Burada Yayınlansın

EKMEK PİDE USTASI ARANIYOR Gourmet Marketimizin fırın bölümünde çalışacak, işinin ehli Ekmek Pide Ustası aranmaktadır.

$50

Clifton’da 2 odalı evin tek odası kiralıktır. Kira $450 + utility. Türk marketlerine ve NYk otobüslerine yürüme mesafesinde.

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Telefon: 718 635 4314 2 odalı evimin bir odası kiralıktır. Manhattan’ın en nezih yeri. Çalışan veya öğrenciye ideal. $900 Telefon: 646 831 8980

Long Island City, New York’ta bulunan kargo firmasında çalışacak; çalışma izni olan full time/part time personel aranıyor.

Posta 212’ye verdiğiniz seri ilanlar 1 ay boyunca USAilan.com’da ÖZEL İLAN olarak yayınlanır İlanınız Burada Yayınlansın

Telefon: 718 482 6927

Manhattan’da satış elemanları aranıyor

$40

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

NY, Downtown’da bulununan hediyelik eşya mağazamızda çalıştırılmak üzere acilen satış elemanlarına ihtiyacımız var. İlgilenenlerin usahiring@hotmail.com adresine özgeçmişlerini göndermeleri rica olunur.

Dondurma arabalarına şoförler aranıyor Long Island, NY’ta çalışacak, ABD oturumu (Green Card) ve en az 18 aylık NY ehliyeti olan, tercihen Long Island’da oturan şoförlere ihtiyaç vardır. Dondurma arabaları genellikle şirkete ait olan parklar ve plajlarda çalışıyor olacaktır. İlgilenenlerin daha fazla bilgi için aramaları rica olunur. Telefon: 631 974 5518

Satış Elemanı Aranıyor

• Gazete Tasarımcısı • Web Tasarımcısı • Fotoğrafçı • Editör • Yazar • Muhabir • Marketing • Müşteri İlişkileri İlgilenenlerin abone@posta212.com adresine eposta yolu ile veya 347 730 4236 no’lu telefonla başvurmaları rica olunur. Part time bay veya bayan host aranıyor

Restauranta eleman aranıyor

New York, Manhattan’da bulunan restoranımızda çalışacak bay veya bayan arkadaşlara ihtiyaç vardır.

Türk restaurantına kasiyer ve delivery yapacak birisini arıyoruz. İngilizce bilmesi şart.

Bize nowhiring2014@gmail.com adresinden yazabilirsiniz.

Long Island, Suffolk Telefon: 631 569 6667

Çocuk bakıcısıyım

Satış Elemanları Aranıyor

5 senedir Amerika’da çeşitli yerlerde değişik yaşta çocuklar baktım. Green Card’im var. Uzun süreli, karşılıklı saygı ve güvene önem veren bir aile yanında iş arıyorum.

Türk restaurantına araçlı delivery elemanı aranmaktadır. New York, Telefon: 347 610 7112

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Usta Aranıyor

Pazartesi, Cuma günleri arası, saat 1 ile 5 arasında dağıtım, haftada $1300 ile $1400 arasında kazanç sağlayan yolumu kesin dönüş sebebiyle satıyorum.

White Plains, New York’ta Türk mutfağına usta aranıyor.

$20

Depo New Jersey’de, dağıtım yeri ise Delaware’de. Telefon: 609 817 5400

Satış elemanı aranıyor Kozmetik ve giyim mağazamızda çalışmak üzere satış elemanı aramaktayız. Uzun dönemli iş imkanı arayanlar tercihimizdir. Bay veya bayan farketmez. İngilizce düzeyinin orta halli veya üstü olması aranmaktadır. Çalışma motivasyonlu, güler yüzlü ve kolay uyum sağlayabilen özelliklere sahip kişiler email yolu ile iletişime geçebilirler.

Telefon: 212 252 0030

Florida: Telefon: 850 896 9111

Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar

Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var. Uğur: Telefon: 407 668 3511

Telefon: 425 516 9805

İlanınız Burada Yayınlansın

Manhattan’daki hediyelik eşya dükkanımızda geçici olarak part time veya full time çalışabilecek bay/bayan eleman aranıyor.

New York, Manhattan’da Kasiyer Aranıyor Manhattan, New York’ta daha önceden kasiyerlik deneyimi olan ya da yapabileceğine inanan, gece vardiyasında çalışacak bay eleman arıyoruz. Yeterli derecede İngilizce bilmesi gereklidir.

Telefon: 914 327 6273

Detaylı bilgi için (516) 351-7677 numaralı telefondan Hasan Bey ile sabah 10 akşam 10 arası irtibat kurabilirsiniz.

Brooklyn’de bulunan Türk restaurantına tecrübeli bayan garson (waitress) ve erkek komi (busboy) alınacaktır.

Gas istasyonuna part time eleman aranıyor. Başvuru yapacakların yasal olması ve loto tecrübesi olması gerekiyor.

Telefon: 646 284 1239

Yer 2 ile 4 trenine yakın. Bronx, NY

Saat+komisyon ile elemanlar aranıyor Mall cart/kiosklarda çalışacak, Los Angeles ve çevresinde yaşayan, ulaşım sorunu olmayan, iyi derecede İngilizce bilen, çalışkan, sorumluluk sahibi, part time/full time elemanlar aranıyor. Satış tecrübesi olsa dahi tarafımızdan en az 4 gün eğitim verilecektir. Başlangıç olarak saati $8 artı komisyon. E-mail: muranomania@hotmail.com Brooklyn, Ocean Parkway’de güvenli bir bölgede, yeni tadilatı bitmiş, banyo ve mutfak ortak kullanım alanlı evimizin geniş ve ferah bir odası Haziran 1 itibariyle taşınmaya müsait olacaktır. $700

E-mail: nycs3rdar34@gmail.com Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.

Bayan Eleman Aranıyor New York, Upper East Side’daki bayan giyim mağazasında part time/full time çalışacak, satış tecrübesi olan bayan eleman aranıyor. Telefon: 201 394 2429 Rose Hanım

Seri İlan Sayfaları

Telefon: 917 615 6799

SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

POSTA212 GAZETESİNE STAJYERLER ARANIYOR POSTA212 gazetesine aşağıdaki pozisyonlar için stajyerler alınacaktır;

İlgililerin 516 466 1300 no’lu telefondan Tuğçe Hanım ile irtibata geçmeleri rica olunur.

Personel aranıyor

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

Pedogojik eğitim almış üniversite mezunu emekli hemşireyim. Bebek ve çocuk bakımı, büyütüm ve eğitim konusunda destek bekleyenlerin telefonlarını bekliyorum.

ile ortak hazırlanmaktadır

New York Telefon: 347 480 9867

Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36

www.usailan.com

Posta212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Cam eşya dükkanı 2) Bir şeye hayıflanmak - Kısaca Kara Kuvvetleri İdaresi 3) Bir olumsuzluk eki - Yardım severler için kullanılan bir san 4) Kısaca Ro Ro - Bir soyadı - Anadolu tabiriyle kayın birader 5) Bir göz rengi - Kıymetli ve zarif bir kumaş - En kısa zaman 6) Bir peygamber adı - Bir meyve 7) Eski bir uygarlık - Dağ lalesi 8) İnek tumanı 9) Kontrolsüz kas hareketi - Sağın karşıtı 10) Silosu temel olan 11) Eski dilde kapı Farsça dilinde razı olan kadın anlamında isim 12) Kırmızı renkli sofralık - Simge 13) Ana renklerden biri - Kısaca runüma - Bir soru sözü 14) Anacı olan - Bir işin eri olan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Bölük, takım - Alfabenin ilk harfi - Katman 2) Üzerlik satan - Saha 3) Bir bütünü oluşturan kısımlardan her biri veya Kur’an’ın bölünmüş olduğu otuz kısımdan her biri - Büyülü değnek - Eskiden pabuçların altına çakılan ve tabanın geç yıpranmasını sağlayan top başlı çivilerden her biri 4) Klorun simgesi - İlk harfimiz - Kafamızı kaplayan kıllar 5) Amerikalı gibi 6) Hayvan ticareti yapan kimse Bir soru sözü - Gerçekte olmayan bir şeyi varmış gibi görmek veya işitmek 7) İkilemeye gerek göstermemek anlamında bir söz 8) Kumla dolmuş - Kuzu sesi 9) Ek yapan - Hayvan bilimi 10) Çzellikle düğünlerde kullanılan el boyası - Kısaca Niçin Nerede Mondros Ateşkesinin imzalandığı adanın adı 11) İki parçadan oluşan kadın plaş giyisisi - Kısa olmayan - Bir uzvumuz.


Emlak

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Emlak sayfası İstanbul

Başakşehir

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. Mahmut Asmalı

e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

Bahçetepe İstanbul, nisan ayının şampiyonu oldu Emlak Konut’un satışta bulunan 74 projesi içinde nisan ayında 98 milyon 858 bin liralık yaptığı satışla Makro-Akyapı Ortak Girişimi tarafından yapılan Bahçetepe İstanbul birinci oldu İSTANBUL - POSTA212

E

mlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın satışta olan projelerine dair Nisan 2014 raporunu yayımladı. Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın satışta olan projelere dair Nisan 2014 raporu yayınlandı. Rapora göre Makro -Akyapı Ortak Girişimi’nin İstan-

bul Başakşehir’de hayata geçirdiği Bahçetepe İstanbul projesi, 74 proje arasından hem adet hem de hasılat bakımından birinciliği göğüsledi. Bahçetepe İstanbul’a birinciliği getiren, 104 bağımsız bölüm satışından 98 milyon 858 bin liralık satış oldu. NİSAN SATIŞI 273 MİLYON LİRA Emlak GYO’nun Nisan ayı top-

lam satışı ise 273 milyon lira olarak gerçekleşti. 74 proje üzerinden toplam cironun üçte birini Bahçetepe İstanbul tek başına sağlamış oldu. Bahçetepe İstanbul, 1 milyon nüfuslu bölgenin merkezi Kayaşehir’in hemen girişinde yükseliyor. Proje 16 blokta 1476 konuttan oluşuyor. Sakinlerine yüksek kaliteli ve konforlu bir konut ve hayatın yanı

sıra, bağımsız birer de hobi bahçesi sunan Bahçetepe İstanbul, ticari alanlarıyla da bölgenin en dikkat çekici projesi konumunda. Bitmek üzere olan Bahçetepe İstanbul’un 10 ay erken teslimi bekleniyor. Bahçetepe İstanbul’un nisan ayı satış birinciliğini değerlendiren Makro -Akyapı Ortak Girişimi İcra Kurulu Üyesi Mahmut Asmalı, bu

başarının tesadüf olmadığını, geçtiğimiz günlerde lansmana çıkan Seyranşehir projesinin de, lansmandan önce yarısının satıldığını ifade etti. Mahmut Asmalı, “Biz MakroAkyapı olarak bölgeye çok hakimiz. Hem bölgeye, hem bölgenin geleceğine, hem de bu bölgenin çıtasını yükselten projelerimize son derece inanıyoruz” dedi.

Amerika New York

2008’da kurulan en popüler kiralık ev ve oda arkadaşı arama sitelerinden biri olan Airbnb için bir süre önce yasa dışı olduğu gerekçesiyle dava açılmıştı. Salı günü mahkemenin almış olduğu kararla kazanan taraf geçici bir süreliğine de olsa Airbnb oldu BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212

D

aha önce pek çok kez davalık olan konut sitesi Airbnb uzun bir süredir mücadele verdiği bu davayı da kazanarak rahat bir nefes aldı. 11 milyondan fazla kullanıcıya sahip Airbnb çoğunluğu oteller olmak üzere birçok şirketten şikayetler alıyordu. AIRBNB DİRENİYOR Kalacak yer arayanların site aracılığıyla makul fiyatlara yer bulabilmelerinin haksız rekabete yol açtığı ve ekonomiyi doğrudan etkilediği iddia ediliyordu. Kiracı haklarını savunan grubunun en büyük korkusu yakında

NEW YORK’TA ZAFER AIRBNB’NİN Kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Airbnb’den hiç kimsenin beklemediği kurnazca bir hamle geldi. Savcılıktan gelen iddiaya göre New York Eyalet Savcısı Eric Schneiderman beyannameyi hazırlarken Airbnb binlerce kullanıcı hesabını silmişti. Yasaların çiğnendiğine

dair ikna edici bir delil bulamayan New York Yüksek Mahkemesi kararı Airbnb lehine sonuçlandırdı. Mahkeme kararının hemen ardından açıklama yapan New York Eyalet Savcısı Eric Schneiderman soruşturmayı sürdüreceğine söz verdi. Airbnb Basın Sözcüsü Nick Papaş “Bu karar, evini ve bu güzel şehri paylaşmak isteyen New Yorklular için güzel bir haberdir. Şimdi hep beraber çalışmanın zamanıdır. Airbnb ve New York Eyalet Savcılığı’yla aynı amacı paylaşıyor. Hepimiz New York’u daha iyi yaşanacak bir yer haline getirmek istiyoruz. Bu nedenle savcılıkla beraber çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Airbnb Türkiye’de dahil tam 192 ülke, 34 bin’den fazla şehri bünyesinde

barındırıyor. RONALDINHO DA KULLANIYOR Dünyanın en önemli futbolcularından Ronaldinho da yazın düzenlenecek Dünya Kupası için Rio de Janeiro’daki evini Airbnb’de kiralık olarak listeye koydu. Ronaldinho’nun geceliğine istediği fiyat ise $15 bin. Ünlü oyuncu Twitter’dan yaptığı duyuruda evinde 5 yatak odası ve 6 banyo bulunduğunu ve evi kiralayacak kişinin evdeki tüm imkanlardan yararlanabileceğini söyledi. Evde sauna, jakuzuli yüzme havuzu, mangal alanı, sinema salonu, gürme mutfağı, şarap mahzeni, biraların bulunduğu özel bir buzdolabı, şömine, ofis, masaj odası, 3 arabalık park yeri ve samba

partileri için özel bir sahne bulunuyor. Brezilya Milli Takımı’na seçilmeyen Ronaldinho’nun bu süreçte Rio de Janeiro’da olmayacağı öğrenildi.

Cennet Koru projesi satışa çıkıyor İstanbul Küçükçekmece’de yapımını Keleşoğlu İnşaat ve EBA İnşaat’ın üstlendiği Cennet Koru projesi satışa çıkıyor. Kesintisiz göl manzaralı projede lansmana özel metrekare fiyatı 3 bin lira İSTANBUL - POSTA212

K

eleşoğlu İnşaat ve EBA İnşaat ortaklığının hayata geçireceği 408 konut ve 25 mağazadan oluşan projede dairelerin metrekare fiyatları 3 bin TL’den başlıyor. Keleşoğlu İnşaat ve EBA İnşaat, Cennet Koru markasıyla lanse edilen proje, Küçükçekmece Gölü’ne hakim manzarasıyla ve çam ağaçlarıyla çevrili konumuyla dikkatleri üzerine çekiyor. 10 HAZİRAN’A KADAR GEÇERLİ Lansman dönemine özel olarak avantajlı fiyatlarla satışa çıkarılan Cennet Koru’da, 10 Haziran’a kadar metrekaresi 3 bin TL’den başlayan fiyatlar uygulanıyor. Bölgenin en yüksek noktalarından birinde, 30 bin 328 metrekarelik bir alan üzerinde konumlandırılan Cennet Koru’da 8 adet 1+1 daire, 110 adet 2+1 daire, 232 adet 3+1 daire, 4 adet 3+1 teraslı daire, 16 adet 3+1

dubleks daire, 28 adet 4+1 daire, 2 adet 5+1 daire ve 8 adet 5+1 dubleks daire bulunuyor. MARMARAY KAPIYA GELİYOR Küçükçekmece Gölü’ne hakim bir noktada konumlanan Cennet Koru, İstanbul’un en önemli ulaşım aracı Marmaray’ın Soğuksu durağına 300 metre mesafede yer alıyor. Çalışmaları hızla devam eden Marmaray’ın Halkalı – Gebze hattı ile Sirkeci’ye 35 dk., Üsküdar’a ise 45 dk.’da ulaşım imkanı sağlanacak. Aynı zamanda proje, E5 ve TEM otoyollarına da çok yakın bir konumda bulunuyor. Kesintisiz göl, deniz ve koru manzarası sunan Cennet Koru, 21 bin metrekarelik geniş peyzaj alanıyla da öne çıkıyor. 230 metrekarelik açık, 190 metrekarelik kapalı havuza sahip projede, basketbol ve voleybol sahası, tenis kortu, fitness merkezi, sauna,

Ege Perla’da katlar yükseliyor İş GYO’nun 170 milyon dolarlık yatırım değeri olan ve İzmir’de konumlandırılan Ege Perla’da katlar yükselmeye başladı İSTANBUL - POSTA212

Çekirge yine sıçradı makul fiyatta ev sayısının azalacak olmasıydı. Bir diğer şikayet ise kapı komşusu olarak yaşayanların yabancı misafir istememeleriydi. Airbnb’nin asıl dava edilme sebebi birçok kullanıcının yasaları çiğnemesiydi. Bunlardan en dikkat çekeni vergi yasasının ihlaliydi.

İzmir

Soğuksu

İstanbul K.çekmece

K

entsel dönüşüm projeleriyle yeni bir dönemin başladığı İzmir'de Ege Perla projesinde katlar yükseliyor. Proje 25 bin metrekarelik kiralanabilir alana sahip alışveriş merkezi ve körfez manzaralı konut ve home ofisten oluşuyor. Yüzde 68'lik satışın gerçekleştiği projede AVM marka çalışmaları da başladı. PROJE TESLİMİ ARALIK 2015 İş GYO, İzmir ve İzmirlilerin ihtiyaç ve beklentileri üzerine eğilerek bir kiracı karması ve konsept oluşturulması hedefleniyor. Ege Perla’da yer alacak AVM’nin mimari özellikleri, marka karması ve ticari alanlarıyla 7’den 77’ye herkesin uğrak yeri haline geleceği düşünülüyor. Tıpkı İstanbul'daki Kanyon projesinde İstanbulluların yaşadığı gibi İzmirlilerin de 24 saat yaşayan, kendinden sürekli bahsettiren, cıvıl cıvıl, simgesel bir yapıya kavuşması amaçlanıyor. AVM tarafında kiralama konusunda İzmir’in kendi markalarının yanı sıra pek çok yerli ve yabancı markanın da ilgisi var.

Konuyla ilgili olarak İş GYO Genel Müdürü Turgay Tanes şu değerlendirmede bulundu: “İzmir’in büyük potansiyeli, dinamizmi ve yüksek yatırım gücü pek çok yatırımcının ilgi alanında. İzmir’in sahip olduğu potansiyeline inanarak, hayata geçirdiğimiz Ege PERLA projemizde yer alan konut, ofis ve evofislere olan ilgiden memnunuz. Titizlikle yürüttüğümüz temel ve zemin çalışmalarının ardından geçtiğimiz yıl sonuçlanan üst yapı ihalesiyle birlikte inşaat tüm hızıyla devam ediyor. Planlarımız doğrultusunda yakın bir zamanda Ege PERLA pojesinin katları gözle görülür seviyelere ulaşacaktır” dedi. Projenin Aralık 2015’te bitirilmesi hedefleniyor.

Türk hamamı, kreş ve çocuk oyun alanları gibi donatılar yer alıyor. BÖLGENİN MERKEZİ OLACAK Cennet Koru, bünyesinde yer alan 25 mağaza ile bölgenin tüm ihtiyaçlarına verecek bir alışveriş alanı oluştururken, bölgenin de yeni merkezi olacak. Site içerisinde otopark problemi oluşmaması için 700 araçlık geniş bir otopark alanı bulunuyor. İnşa çalışmalarının devam ettiği projede teslimler ise 2016 yılının nisan ayında yapılacak.

REKLAM reklam@posta212.com VERMEK İÇİN...


Spor

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Blog-not

Adnan Onaran twitter:@mamleba

“Que manera de sufrir” ‘ACI çekmek için ne güzel bir yol’ Hadi kabul edelim Şampiyonlar Ligi finalleri arasında kötüler arasına girebilecek cinsten bir finaldi. Hatta 2003’te 0-0 biten İtalyan finali MilanJuventus maçından bile temposuz, kalitesi düşük ve sıkıcı olma çizgisinde gezen bir finaldi. Ama yine de bir finaldi ve Madrid derbisinde kazanan Real Madrid oldu. Kazanan Madrid, kazanan İspanyol sporuydu. 1992’den bu yana Avrupa sporunu avucunun içine alan İspanya basketbolda, futbolda, teniste Avrupa ve hatta dünya sporuna hükmediyor. Hakkında tezler dahi hazırlanan bu gelişim başka bir yazının konusu... Kazanan Madrid’di ama gülen taraf zengin ve hadi kabul edelim şımarık zengin çocuğu olan Real’dı. Son Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan bu yana 12 yılda 1 milyar 200 milyon Euro (1 milyar 640 milyon dolar) harcadi Real... Real Madrid, İspanya’yı dünyada en iyi temsil eden markayken İberya Yarımadası sınırları içindeyse durum daha farklı. Şehrin mavi yakalı, orta sınıf kesiminin takımı olan Atletico sempatizanları sıkça Kraliyet rejimi ve Real Madrid ilişkisine göndermede bulunurlar. Başka semtin çocukları olan Atletico taraftarı Real için eskiden beri “Ülkenin utancı, hükümetin takımı” yakıştırmasında bulunur. Tıpkı Katalan Barca ve Bask Athletic Bilbao taraftarları gibi. İspanya ve Franco dönemi spor ve futbol tarihi ise bambaşka bir yazının konusu. Hakkında anlatılan ve şehir efsanesine dönüşmüş bilgiler günümüzde popüler olsa da durum bilinenden daha karışık ve gerçekler biraz daha farklı... Herkes kazananı bilir, tanır ve anlar... Ama Atletico taraftarı olmak zor iştir, kolay değildir. Hatta bunu kendileri bile kulübün şarkısında dile getirirler: “Que manera de sufrir”; “Acı çekmek için ne güzel bir yol!” 1996’dan beri süren La Liga acılarını geride bıraktığımız sezonda epik bir biçimde noktaladılar. Atletico, piyasa değeri hem Barca hem de Real Madrid’in yarısından bile daha az değerde bir kadroyla La Liga’yı kazandı. Uzun maratonda rakiplerine göre kadro dezavantajlarını maskeleyebilseler de Şampiyonlar Ligi Finali’nde o kadro dezavantajını derinlemesine hissettiler. Takımın hücum yükünü çeken iki önemli isim Arda ve Diego Costa’nın sakatlıklarının geçmemesi Atletico’nun final planlarını aksattı. Arda Lizbon’daki finali takım elbiseyle izlerken bu sezon toplamda 36 gol atan Diego Costa ise ancak 9 dakika sahada kalabildi. Bu da 2,5 yıldır başında olduğu Atletico’ya sınıf atlatan ve 2’si Avrupa’da 2’si de İspanya’da olmak üzere 4 kupa kazandıran Diego Pablo Simeone’nin elini zayıflattı. 2006’dan beri finallerde ilk gol atan savunma oyuncusu olan Uruguaylı Godin’in ilk yarıdaki golüyle öne geçen Atletico normal süredeki uzatmalara kadar dayandı Real Madrid’in gaddar baskısına. Ancak hücumda bahsettiğimiz sıkıntılar nedeniyle topu ileri taşıyamayan Atletico’nun orta sahası 70’ten sonra iflas etti. Bu dakikadan sonra stres birikimi Atletico kalesinde giderek arttı ve patlama şampiyonluğa 1 dakika kala kornerden geldi. Hem de yine bir defans oyuncusundan Sergio Ramos’tan. Bu final her iki takımın savunma göbeğinde oynayan defans oyuncularının karşılıklı gol attığı ilk Şampiyonlar Ligi Finali olarak tarihe geçerken, uzatmalar tek taraflıydı. Kupayı daha çok isteyen, imkanı daha bol olan, fizik gücü çok daha üst düzeyde olan ve psikolojik avantajı da ele alan Real Madrid normal sürenin son dakikasına kadar parmak ucuyla tutunduğu kupayı uzatmanın ikinci yarısında bulduğu 3 golle tamamen avuçları içine sıkı sıkı aldı ve 10. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştı. Sonuçta kazanan Real Madrid oldu ancak sezon geneli ve eldeki imkanlarla başarılanlara bakıldığında Atletico Madrid sezonun en iyi takımı ödülünü daha çok hak ediyor. Hem Atletico taraftarı takımını kazandığı için sevmemişti ki; “Que manera de sufrir”...

“TÜRKİYE POTANSİYELİNİN YÜZDE 10‘UNU KULLANABİLİYOR”

Spordan siyasete ‘Akılda kalsın’ adlı kitap yazan Galatasaray eski yöneticisi Adnan Öztürk, “Dünyada bulunan bütün kutsal kitaplardan başlayıp, bütün ulusların ortak ahlak değerlerini kapsayacak şekilde epey derin bir çalışma yapacağım” diyor üzülmemin sebebi iş hayatından da edindiğimiz tecrübelere göre Dünya'da birçok ülkeyi biliyoruz ve görüyoruz. Türkiye yaşam şartları olarak yüksek bir potansiyeli olan bir ülke ama biz bu ülkede Türkiye potansiyelinin sadece yüzde 10'u ile yaşıyoruz. Bunun sorumlusu da bu ülkede politikayı yapanlar ve politikayı yapanların tarzı. Fikirlerimi yansıtmak için bir kitap yazdım. Bunun dışında üniversitelere çok gidiyorum. Panellere katılıyorum. Yine söylüyorum bu ülke böyle yaşamayı hak etmiyor. Gençlik için çok üzülüyorum. Bu konu hakkında hep platformda mücadeleye devam ama herhangi bir politik girişimim yok.

KADİR ÇETİNÇALI İSTANBUL- POSTA212

G

alatasaray'ın sivri dilli yöneticisiydi. İçindekini direk dışa vururken; kimilerinin takdirini kazandı, kimilerinde öfkesine hedef oldu. Uzun süredir konuşmuyor... Konuşmuyor çünkü yazıyormuş, Adnan Öztürk spor kulvarından çıkıp politik ve ekonomik görüşlerini dile getirmiş. "Akılda kalsın" adlı kitabında yine sivri dilli yine keskin bir solukta okunacak bir eser oluşmuş. Adnan Öztürk ile kitabı üstüne konuştuk sorularımız da spor değil daha çok politika üzerineydi. ■ Çok yoğun bir iş yaşamınız var. Nasıl oldu da kitap yazdınız? Siz de yakından tanık oluyorsunuz. Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Benim de yöneticilik yaptığım zamanlarda bu zor dönemlerle ilgili. Cumhuriyetimize, milletimize, devletimize her zaman kafa yoruyoruz. Ama o dönemde Galatasaray'da temsil mecburiyetim olduğu için sporu hiçbir şekilde siyasete, siyaseti de spora karıştırmadım. O zamanlar da kafa yorduğumuz olaylarla ilgili 'sakaryasehri.com' internet sitesinde isimsiz yazıyordum. İsimsiz yazdığım için biraz eleştiri de alıyordum. Bu yazıların hepsini bir kitapta topladım. Bunu yayınlamaya karar verdim. Çünkü, özellikle Türk gençlerinin bugünlerini unutmaması lazım. Cumhuriyeti iyi anlaması lazım… Bu Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu iyi anlaması lazım. Atatürk'ün bıraktıklarına ve Cumhuriyete sahip çıkması lazım… Ki gençlikle ben her zaman iftihar ediyorum. Türk gençlerine çok önem veriyorum. Fikirlerimizi dürüstçe, mertçe paylaşmış olmak ayrı bir huzur veriyor. Dolayısıyla konuyla ilgilenen ve kafa yoran

herkese tavsiye ediyorum. ■ Kitabın içeriğinde spor ve Galatasaray hiç yok mu? Galatasaray sadece özgeçmişimde 'Galatasaray Lisesi'nde okudu' olarak yer alıyor. Spor ile ilgili tek bir makaleye yer verdim. O makale de Fenerbahçe maçına çıkarken 'Yüce Atatürk' tişörtleri ile sahaya çıkan Fethiyespor ile ilgili. Fethiyespor'a da sevgi göndermiş olalım buradan. ■ Bu kitabın devamı gelecek mi? Yoksa politik kulvarda yürümeye mi başlayacaksınız? Politika ile ilgili samimi söylüyorum hiçbir düşüncem yok. Herhangi bir girişimim olmadı. Ancak politik yazıları çok okuyor ve takip ediyorum. İkinci bir kitap yazacağım. İkinci kitabın konusu da, Türkiye'de sosyal medyada olan problemlerden sonra ortaya çıkan sorunlar ve bütün ulusların, bütün dinlerin ortak ahlak değerleri üzerine kaleme aldığım bir kitap olacak. Dolayısıyla bunun için de Dünya'da bulunan bütün kutsal kitaplardan başlayıp, bütün ulusların ortak ahlak değerlerini kapsayacak şekilde baya derin bir çalışma yapacağım. Kitabı bir sene

Adnan Öztürk

içerisinde bitirmeyi planlıyorum. ■ Herkesin tavrını net gösteremediği, korktuğu dönemde bir tavır almaktan korkmuyor musunuz? Fikirlerimi ve yazılarımı paylaşırken hiçbir şekilde hiç kimseden çekinmem. Doğru bildiğimi doğru şekilde söylerim. Bunun temelinde de hiç kimseye minnet borcumun olmayışı yatar. Ailem ve dostlarım dışında kimseye bir minnet borcum yok. Yaptığımız işlerin hepsini doğru bir şekilde yaparız. Dolayısıyla yasalara uymayan ve ahlaka uymayan en ufak bir işimiz olmadığından kimseden çekinmem. Bütün fikirlerimi söylerim. Bütün fikirlerimi de medeniyet çerçevesinde tartışmaya hazırım. Tavsiyem de bence kimse kimseden çekinmesin. Burası, Tür-

kiye Cumhuriyeti Devleti… Burada ifade özgürlüğü vardır. Burada demokrasi vardır. 'Bunlar olmaz' diyenlerde her türlü ortamda benimle tartışabilir benim için hiç problem olmaz. ■ Hiç politikaya atılmanız yönünde teklif aldınız mı? Politik teklifler alıyorum. Ve Türkiye'nin içinde bulunduğu durum için çok üzülüyorum. Demin aslında konuşmanın başında söylemek lazımdı ama artık 21. yüzyıldayız, teknoloji çağını yaşıyoruz. Son günlerde en çok Soma'dan gelen haberlerle çok üzüldük. 300 kişinin öldüğü bir olaya kaza deniyor. Böyle bir olaya kaza denemez. İnsanlar canını veriyor. Türkiye'ye çok üzülüyorum. Her ölenle Türkiye'nin bir parçası ölüyor. Cumhuriyetin değerlerin bir parçası ölüyor. Türkiye'ye

■ Cumhurbaşkanlığı seçimi için ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin 20 tane derdini sıralasam bu sıralamada Cumhurbaşkanlığı seçimleri yer almaz. Ne yazık ki şu anki gündem ve ülkenin içinde bulunduğu durum nedeni ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri detay olarak kaldı. Ülkenin bu kadar üzgün, bu kadar gergin, bu kadar bedbaht olduğu bir dönemde değil Cumhurbaşkanlığı, herhangi bir seçimden insanların medet umduğunu pek zannetmiyorum. Samimi bir şekilde söylüyorum Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili hiçbir görüşüm yok." ■ Galatasaray'ı nasıl görüyorsunuz bu dönemde yeni bir borç kredisi alındı? İnanın iki gündür çok üzücü olaylar yaşandı. Canını veren kardeşlerimize Allah gani gani rahmet eylesin. Yani böyle üzgün bir dönemde Galatasaray Spor Kulübü sadece bir detay. Şimdi onunla ilgili bir konuşma yaparsam hem yersiz olur hem kırıcı olur. Dolayısıyla Galatasaray'a pek girmemek lazım. Ama zamanı gelince onunla da ilgileneceğiz tabi ki.

Avrupa’nın en büyüğü Real Madrid

BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212

A

rda Turan'ın forma giymediği karşılaşmada Real Madrid rakibine oyunun genelinde üstünlük kurdu. Maça şanssız başlayan Atletico Madrid'te yıldız oyuncu Diego Costa maçın 9. dakikasında sakatlanarak oyundan çıktı. 12 sarı kartın çıktığı karşılaşmada ilk gol maçın 32. dakikasında Atletico Madrid defans oyuncusu Diego Godin'in kafasından geldi. İlk yarıyı önde kapatan Atletico Madrid maçın ikinci yarısına daha defansif çıktı. Real Marid ataklarını sıklaştırırken Atletico Madrid kontraataklarla farkı açacak golü aradı. Son dakikalarda kalesinde adeta etten duvar ören Atletico Madrid maçın 90. dakikasına kadar skoru korumayı başardı. Herkes kupayı Atletico Madrid'in

aldığını düşündüğü sırada maçın bitimine 2 dakika kala 90+3 te Modriç'in kullandığı korner vuruşunda Sergio Ramos şık bir kafa vuruşuyla skoru eşitledi ve maçı uzatmalara taşıdı. DIEGO SIMEONE: HATA YAPTIM Uzatma dakikalarına da hızlı giren Real Madrid 110. dakikada dünyanın en pahalı transferi unvanına sahip Gareth Bale'ın attığı golle 2-1 öne geçti. İyice demoralize olan Atletico Madrid, Real Madrid karşısında çözülmeye başladı. 118. dakikada Marcelo ve 120. dakikada Cristiano Ronaldo'nun penaltıdan attığı gollerle Real Madrid 10. kez Avrupa'nın en büyüğü oldu. Maçın ardından konuşan Atletico Madrid teknik direktörü Diego Simeone "Costa'yı oynatmak benim kararımdı. Oynayabile-

cek durumda değildi. Maça onunla başlamakla hata yaptım kabul ediyorum" dedi. Real Madrid teknik direktörü Carlo Ancelotti "Real Madrid'e bu başarıyı tattırdığımız için çok mutluyum. Bu gerçekten çok önemliydi. Taraftarlar içinde son derece mutluyum. Bugün futbolun şansını gördük. Bazen şanslısındır bazen şanssız. Biz bugün şanslıydık" dedi. Maçın adamı Angel di Maria seçildi. Real Madrid'li oyuncular kupayı ve madalyalarını UEFA Başkanı Michel Platini'nin elinden aldı. Karşılaşmayı İspanya Kralı Juan Carlos'ta izledi.

Kartal formaları hayat buluyor! BANU ÖZTÜRK NEW YORK- POSTA212

N

ew York’ta yaşayan grafiker Barış İzgördü’nün Beşiktaş Spor Kulübü’nün 110’uncu yılı için özel hazırladığı, ‘Beşiktaş Formaları’ adlı kitabı http:// www.bookofbesiktasshirts.com adresinden satışa çıktı. Beşiktaş Spor Klubünün kurulduğu günden bugüne kullandığı 120’ye yakın formanın bulunduğu kitap sipariş

halinde dünyanın her yerine gönderilebiliyor. İki bin adet basılan kitaptan şimdiye kadar 500’e yakını satıldı. Türkçe ve İngilizce baskısı olan kitabın gelirinin yarısı San Joose Hastanesi’ne diğer yarısı ise LÖSEV’e bağışlanacak.


Spor

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Dünya Kupası’nı bekleyen tehlike

KADİRCE

Kadir Çetinçalı Fenerbahçe devamını getirir

12 Haziran-13 Temmuz tarihleri arasında Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası öncesi ülkeye gidecek futbol severleri bekleyen büyük tehlike sağlık otoritelerini kara kara düşündürüyor. İnsanları Brezilya’da bekleyen bu tehlike salgın hastalık ‘Deng Humması’ olacak. Nedeni ise sivrisinekler BABÜR AKSÜYEK

Maracana Stadı, Rio de Janeiro

NEW YORK - POSTA212

B

rezilya’nın 2014 Dünya Kupası’nı düzenleyecek olması uzun bir süre tartışma konusu olmuştu. Bu tartışmanın nedeni yazın yaşanan protestolar ve ülkenin kendi içinde yaşadığı toplumsal sorunlardı. Dünya Kupası’nın başlamasına sayılı günler kala Brezilya’da iyice artan salgın hastalık “Deng Humması” ülkeye gelenler için en büyük tehlike olacak. 1 SENEDE 1.4 MİLYON VAKA Dünya Kupası Brezilya’nın 12 şehrinde 1 ay boyunca sürecek. The Lancet Infectious Diseases’in yayınladığı listeye göre bu şehirlerden 3’ü yüksek derece risk sınıfında yer alıyor. İçlerinde Rio de Janeiro’nun da bulunduğu 4 şehir ise bu listede orta derece risk sınıfında bulunuyor. Geçen sene Brezilya’da 1.4 milyon vakaya rastlandı. İnsanların korkusu şehire gelen turistlerin bu “Deng” isimli salgın virüsü kendi ülkelerine taşıyacak olmaları. NEDENİ SİVRİSİNEK Brezilya’da yaygın olan bu hastalık sivrisinekle bulaşıyor. Baş ağrısı, yüksek ateş, cilt kızarıklığı, kaşıntı ve eklem ağrısı hastalığın

MUSTAFA Denizli’den sonra Fenerbahçe ikinci kez yerli bir teknik adam ile şampiyonluk gururunu yaşadı. Kazanan haklıdır ve desteği hak eder. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım medyadaki dedikodu kazanını daha fazla fokurdatmadan Ersun Yanal ile 1+1 yıllık sözleşme yapıp üstelik ücretini de artırdı. Ersun Yanal’ın imza sonrası ilk sözleri “Yine şampiyon olacağız” oldu. Geçen yıl göreve başlarken de şampiyon olacağız, diyordu Ersun Hoca. Ancak çoğu fanatik Fenerbahçeli bile inanmıyordu Ersun Yanal’a. Bir Galatasaraylı olarak ben de fazla inandırıcı bulmamıştım. Gerekçemde 2 sezondur şampiyon olan Fatih Terimli Galatasaray’ın daha da güçleneceğini düşünmemdi. Ancak çoğu Galatasaraylı ve başta başkan Ünal Aysal, Drogba ve Sneijder transferinin peşinden gelen şampiyonlukla birlikte gömüldükleri zafer sarhoşluğundan bir türlü çıkamadı. Bu yüzden avuçlarının içindeki Alper Potuk transferinde bile ezeli rakiplerinden fena bir transfer golü yemişlerdi. Fatih Terim ve Ünal Aysal TFF’nin 6+0+4 yabancı kontenjanı uygulamasını bile fark etmeleri epey zaman aldı. Beşiktaş’ın kaptığı Olcan Adın, Gökhan Töre gibi gurbetçi oyuncular önce Galatasaray’a önerilmiş, Fatih Terim bu isimleri veto etmişti. Sonrasında Terim, Milli Takım’ın başına geldiğinde bu isimleri aday kadroya çağırdı. Sonuçta Terim ile Ünal Aysal arasındaki uyumsuzluk Galatasaray’ın kadro avantajını yitirmesine ve Fenerbahçe karşısında gerilemesine neden oldu.

5+3’DE F.BAHÇE ÇOK AVANTAJLI

kendini göstediği belirtiler olarak biliniyor. Bu virüsü kapanlar sanki kemikleri kırılmış gibi şiddetli ağrı çekerler. Bu nedenle adı kırık kemik humması olarakta bilinir. 4 farklı Deng virüsü bulunuyor. Virüslerin bir türü kişiye bulaşırsa hayatının sonuna kadar bu virüs tıpine karşı bağışık-

lık kazanıyor. Diğer 3 türden de bir süre için korunuyor. Dang humması, az sayıda insanda hayati risk haline gelebilir. Bazen tehlikeli derecede düşük tansiyona neden olabilir. Bu hastalığın henüz bir aşısı bulunmuyor. YAŞAM ALANLARI DARALTILMALI Her şeye rağmen bazen havalar tahminleri yanıltabiliyor. Ör-

neğin geçen sene kuru bir yaz geçirilmesi ve bu hastalığa bağışıklık kazanan insan sayısının oldukça fazla olması vakalarda ciddi bir düşüş gösterdi. Bir Avustralyalı bilim adamı, az bile olsa birkaç kişinin bu hastalıktan ölebileceğini ve Brezilya’ya sıcak ve tropik ülkelerden gelen insanların bu virüsü kaptıkları takdirde kendi ülkerin-

de rahatça ortaya çıkabileceğini söyledi. Bilim adamları sivrisineklerin yaşam alanları daraltılarak sivrisineklerin sayılarını azaltmayı öneriyor. Hastalık İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya çapında bir sorun haline gelmiş olup 110’dan fazla ülkede yaygındır. Her yıl, 50-100 milyon arası insan dang hummasına yakalanmaktadır.

Filenin Sultanları’nın DEĞİŞMEZ KAPTANI Türk voleybol tarihine adını altın harflerle yazdıran ve 2003 yılında Türkiye’yi Avrupa 2’ncisi yapan A Milli Voleybol Takımı’nın değişmez kaptanı Özlem Özçelik, 447 kez milli formayı giydi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

T

Türk voleybolunun “Özco”su bazı voleybol takımlarından aldığı teklifleri değerlendirdiğini belirterek, önümüzdeki sezon da voleybol oynamayı düşündüğünü ifade etti.

ürk voleybolu, 2003 yılında tarih yazmıştı. Adeta nefesler tutulmuş tüm Türkiye Filenin Sultanları’ndan gelecek başarılara kilitlenmişti. Voleybolun efsane takımlarını yenmesiyle de heyecan doruğa çıkmıştı. Tüm Türkiye’ye bu heyecanı yaşatan Filenin Sultanları’nın Kaptanı ve voleybol camiasının “Özco” olarak tanıyıp sevdiği Özlem Özçelik, bugüne kadar A Milli Bayanlar Voleybol Takımı, A Milli Genç Bayanlar Voleybol Takımı ve Yıldız Bayanlar Voleybol Takımı olmak üzere 447 kez milli formayı giydi. 2003 Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonası sırasında Antrenör Deniz Esinduy’un vefatını unutamadığını anlatan Özçelik, bu vefatın takımı hem yıprattığını hem de kamçıladığını belirterek, kazandıkları kupanın rahmetli antrenör Esinduy’un eseri olduğunu söyledi.

yede olduğu maçlar oynandı bu sezon. Çok daha iyi olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

“VOLEYBOL YATIRIMLARI ARTTI” Günümüz Türk voleybolunun artık dünya çapında olduğunu ifade eden Özçelik, milli takım oyuncularının son yıllarda yükseliş gösterdiğini, bununla birlikte Türkiye’ye gelen yabancı oyuncuların da kalitesinin artığını söyledi. Özçelik, “Böylelikle kulüplerin voleybola olan yatırımları arttı ve ülkemizde en başarılı spor dalı olamaya başladı” dedi. Avrupa’dan alınan kupa sayılarında da artış olduğunu dile getiren Özçelik, “Ayrıca voleybol ligimizde kalitesi çok yüksek ve mücadelenin en üst sevi-

“EĞLENEREK ANTRENMAN YAPIN” Voleybol oynamak isteyenlerin öncelikle bu spor dalının sevmesi gerektiğini belirten Özçelik, “Sonra inanmak ve vazgeçmemek. Eğlenerek antrenman yapın, sabırlı olun ve çok çalışın. Bakın arkasından ne başarılar gelecek” dedi. Pozitif bir kişiliği ve yapıcı olduğu kadar olaylara yaklaşımının da olumlu ve sıcak olduğunu anlatan Özçelik, “Kızlarla da aram çok iyi ve bana saygıları inanılmaz. Hepsini çok iyi tanıdım ve analiz ettim. Maç oynanırken takımı motive açısından hiç zorluk

Önümüzdeki sezon yabancı kontenjanı uygulamasında, takımlar 5 yabancı oyuncu ile saha içinde mücadele ederken, 3 oyuncuyu da kulübede yedekleyebilecek. Artık Türk Pasaportlu oyuncular daha değerli. Galatasaray ve Beşiktaş Avrupa’da mücadele edecek. Sadece iç cephede çarpışacak olan Fenerbahçe yerli oyuncu kadro derinliği açısından, rakiplerinden çok daha kaliteli bir ekibe sahip. Galatasaray 5 yabancı hakkının birinde Muslera’da zorunlu durumda. Fenerbahçe ve Beşiktaş iyi yerli kaleciye sahip olmanın avantajı ile yabancı tercihlerini saha içinde kullanabilecek. Sarı kırmızılı ekibin saha içinde kullanacağı 4 yabancıdan Sneijder ile Melo’nun yeri garanti. Bir stopper ve Alex Telles’i eklediğinizde Galatasaray’ın bundan sonrası sadece yerli oyunculara kalacak. Eğer yeni bir yabancı transferi gerçekleşirse stoper ya da Telles’in kulübeye çekilmesi zorunlu. Geride kalan sezonda saha içinde 6 yabancıya kullanma hakkına sahip iken türlü zorluklar yaşayan Mancini, bu kez daha erken havlu atarsa şaşırmayın. Fenerbahçe‘nin kadro yapısı yabancı kontenjanı uygulaması ile daha da avantajlı hale geldi. Bırakın Volkan’ı yedek Mert bile ülkenin en iyi 2-3 kalecisinden biri. İki kenar beki Gökhan Gönül ve Caner Erkin tartışılmaz ülkenin en iyileri. Bir yerli stoperin yanı sıra orta alanda Emre Belözoğlu, Alper Potuk, Mehmet Topal, Salih Uçar gibi yıldız isimlere Mehmet Topuz, Selçuk gibi iyi yerli yedeklere sahip. Sarı lacivertli ekibin kadro yapısındaki tek eksiği kaliteli yerli forvete sahip olmamaları. Ancak orta alan ve savunmadaki zenginlik forvette 5 yabancı hakkı ile rahatlıkla tolore edilebiliyor. Bu transfer döneminde Fenerbahçe bu açığını da giderebilir. Hatta Galatasaray’ın prensipte anlaştığı Mevlüt Erdinç’i transfer ederse de şaşırmayın. Galatasaray orta alanda Selçuk ve Melo ikilisinin üstüne yıkılmış durumda. Biri kötü olsa takım aksıyor. Fenerbahçe’nin, özellikle orta alandaki yerli oyuncu zenginliği Ersun Yanal’ın elini rahatlatıyor. Galatasaray’ın bu pozisyonda rakibine yetişmesi için ancak Napoli’den Gökhan İnler, Hamburg’tan Hakan Çalhanoğlu gibi kaliteli Türk Pasaportlu oyuncuların transferi zorunlu. Ancak kulübün mali yapısının bozukluğu UEFA kriterlerini zorluyor. Başa başka büyük belalar gelebilir. Beşiktaş’ın Bilic ile yoluna devam etmesi doğru karar. Ancak Kartal’ın stat inşaatı sürerken, Ersun Yanal’ın ekibine karşı koyabilmesi zor. Hele ki Diego Ribas’ın transferi de sarı lacivertli kulübe gerçekleşirse.

AZİZ YILDIRIM FUTBOLU DA ÖĞRENDİ

çekmedim, sanırım bu yüzden kaptan olarak kaldım” diye konuştu Voleybol hayatı boyunca birçok anı biriktirmesine rağmen bunlar arasında unutulmaz olanın 2003 yılında Avrupa Voleybol Şampiyonası sırasında antrenör Deniz Esinduy’un vefatı olduğunu kaydeden Özçelik, şunları anlattı: “Çok çalışmıştık, 5 ay boyunca kamp yaptık. Ankara’da ülkemize bir kupa kazandırmak istiyorduk, inanmıştık. Tam hazırız derken antrenörümüz Deniz Esinduy vefat etti. Bu bizi hem yıprattı hem de kamçıladı. Deniz Esinduy için oynadık. Çok zor bir psikoloji de ve ağlayarak final oynadık. Avrupa 2’ncisi olduk. Bu kupa antrenörümüzün eseridir. Bizi başarıya o hazırladı ve inandırdı.”

“Betondan da futboldan da anlarım” dediğinde kimileri gülmüş kimileri eleştirmişti. Ancak şu var ki 3 Temmuz sonrasında Fenerbahçe’nin kadro yapısını dağılmadan muhafaza etmesi, üstelik güçlendirmesi mucizevi bir futbol olayı. Aziz Yıldırım’ın son 2 yılın bir yılını Metris’te geçirmesine ve ipin ucunun başka yöneticilere bırakmamasına rağmen bu kez transfer girişimlerinde “Ustalık” şovu yaptı. Yöneticilikte “Çaylak” olan Ünal Aysal’ın çilek pasta şovlarını eline yüzüne bulaştırdı. Yabancı kontenjanına getirilen kısıtlama bile Aziz Yıldırım’ın zaferi. Aziz Yıldırım istemediği için TFF yabancı oyuncu sayısını daraltmayı sürdürdü. Büyük bir olasılıkla da Fenerbahçe gelecek yıl Avrupa Kupaları’na katılma hakkı elde edince bu uygulama kalkacak. Bu yüzden ki, çaylak yöneticinin, usta ile baş edebilmesi zor. Bu yüzden ki Ersun Yanal sözünü bir kez daha tutar ve Fenerbahçe 4. yıldızı ezeli rakibinden önce takar gibi geliyor.


Kültür Sanat & Etkinlikler

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Nurdan Yüzbaşıoğlu

Hayaldi gerçek oldu

nurdanusa@gmail.com

‘Meraklı bir obsesifim’

B

u hafta sevdiğim bir Türk tasarımcıdan bahsetmek istiyorum sizlere. Yazımı kendisiyle yaptığım mini bir röportajla noktalamadan önce biraz tanıyalım Deniz Berdan'ı: Türkiye'de magazin ve cemiyet dergilerine yabancı olmayanlar hemen hatırlayacaklardır onu. Harika vücudu ve sıra dışı tarzı ile göze çarpan Deniz, çocukları ve desteğini her daim hissettiren eşi ile birlikte cemiyet sayfalarında sayısız kere yer almıştır. Bu renkli aile son yıllarda Deniz ve kızı Begüm'ün tasarım dünyasında hızlı tırmanışıyla gündemde olmaya devam ediyor. Deniz yarattığı markasıyla yurt dışında da emin adımlarla yolunu çizmeye başladı. DB Berdan markası adından da anlaşılacağı üzere Deniz ve kızı Begüm'ün ortaklığında kurulan bir marka. Kariyerine moda editörü olarak başlayan Deniz Berdan aynı zamanda lisanslı bir ralli pilotu. Hayatı heyecanla yaşamayı seçen ve bu heyecanı aile fertleriyle de paylaşarak büyüten 'ikoncan', 'sosyetik modacı' gibi sığ tariflere sığmayacak kadar azimli çalışan tasarımcı, enerjisi, pozitifliği ve düzenli aile yaşamıyla da örnek bir profil çiziyor. Kızı Begüm ise Londra'daki Central Saint Martins School'u bitirdikten sonra London College of Fashion'da kostüm tasarımı eğitimine devam ediyor. Harvey Nichols İstan- bul'da 4 sezondur yer alan DB Berdan markası Starbucks, Nescafe, Disney Company gibi uluslararası pek çok dev markayla da işbirliği çalışmalarına imza attı. ■ Denizcim kendin hakkında 3 cümle kursan ne derdin? Kendinden, ailesinden ve çevresinden keyif alabilen, müzik, sanat, politika, çevre ve sosyal konulara meraklı, ne kadar yıl geçerse geçsin hala öğrenmeye ve keşfetmeye meraklı bir obsesifim.

■ Kızın Beg'le birlikte neler yapıyorsunuz? Londra’da LCF’de kostüm tasarım okuduğu için Beg’le şimdilik sadece tatillerde birlikte olabiliyoruz. Ama geleceğe yönelik hem bireysel hem de birlikte yapmak istediğimiz çokça projelerimiz var. ■ Markanızın bugünkü durumunu özetler misin? DB Berdan Londra’da satılan bir marka. Şimdiye kadar aldığımız geri dönüşlere göre markamıza ilgi Avrupa, Kuzey Avrupa ve Uzakdoğu pazarı olduğu yönünde. Bu konuda kendimizi geliştirip bu bölgelere satış yapabilen Londra merkezli bir showroomda yer almak üzere çalışmalar yapıyoruz. Markamız Londra merkezli olma yolunda ve şu an bir geçiş sürecindeyiz. ■ Para kazanıyor musunuz? Lüks hazır giyimde ülkelere göre adetler limitlidir. Kar ülke adedini artırma ile ilgili bir konu. Şu an markamıza paralel yürüttüğümüz markalarla yaptığımız projelerden para kazanıyoruz. Ama hedef ülkeler bazında satış noktalarını artırmak ve markamız DB Berdan’ın kendi volümünü yakalaması yönünde. ■ 10 yıl sonra neredesiniz? Kendi markamızla ilerken film, tiyatro ve sahne performansı için kostüm tasarım işini en az DB Berdan’a yoğunlaştığımız kadar yer verebilmek. Biz Beg’le bir arada olabildiğimizde tam bir ekip işi yürütüyoruz. DB Berdan markamızı daha çok ben yürütüyorum. Beg döndüğünde okulunu okuduğu alan olan kostüm tasarım konularına ağırlık verebilecek. ■ Tasarımlarını en çok kim be-

ğensin istersin? Anna Wintour, Grace Coddington, Çaty Horyn, İmran Amed

■ Sence her şey istediğiniz ve planladığınız gibi gidiyor mu? Gelişmelere göre planlarımızı yönlendiriyoruz. Öncelikle pazarımızı anlamak önemliydi. Bunu da satın alım eğilimlerine ve hangi ülkelerin ilgi gösterdiğine göre anlıyorsunuz. Markamızın pazarının en rekabetçi pazar olan başta Londra olmak üzere kuzey Avrupa ve Uzakdoğu olduğunu öğrendik. Buna göre çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ■ Varmak istediğiniz son nokta nedir? Tekstil alanı tıpkı otomobil sanayisi gibi ticari bir alan aslında. Neticede ne kadar sanatla ilintili gibi görünse de koleksiyonunuzu sezonunda satamadığınız noktada değer kaybediyor. Kim bir önceki sezona ait kıyafete etiket fiyatını verir ki? Bir ressam, heykeltıraş veya yazar değilsiniz ki yaptığınız ürün 10 yıl sonrada değerini korusun. Amaç markamızın globalde pek çok noktada yer alabilmesi ve kendi volümünü yakalayabilmesi. İşin sonunda da belki bir gün büyük bir grup tarafından satın alınabilmesi. ■ Beg bir gün yalnız ilerlemek isterse sende ayrı bir marka yaratır mısın? Kesinlikle hedefimiz de bu. Beg kostüm tasarım alanında ilerlemek istiyor ancak yaptığımız işler ekip işi ve tek başına yapılması imkansız. Bu noktada biz anne kızdan çok collaborate yapan iki ortak gibiyiz. Her ikimizin de yetenekleri ve becerileri birbirini tamamlar nitelikte. ■ Giyim dışında neler tasarlamak istersiniz? Lüks hazır giyim ve sahne kostüm tasarım dışında aslında yapmak istediğimiz çok şey var. Sosyal olayların ve patlamaların sıkça yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu konuda video art projemiz var. Ayrıca bu konudaki görüşlerimizi enstelasyonlarla anlatmak istiyoruz. Deniz'e ve Begüm'e başarılar diliyorum. Sevgili Deniz'in yaratıcı, sistemli ve çalışkan oluşunun meyvelerini en kısa zamanda toplayacağına eminim. Haftaya yine başarılı Türk tasarımcılarla röportajlarıma devam edeceğim. Merak edenler takip ediniz.

HAFTANIN FİLMLERİ

HALDUN AR

MAĞAN

Star Wars ile tanıdığımız havadan giden tek kişilik araçlar sonunda gerçek oldu. Hoverbike adı verilen ve yer çekimine karşı ürettiği basınçlı hava ile hareket eden bu bisikletimsi alet en geç 3 yıl içinde açık arazilerde kullanılmaya başlanacak. Şimdilik saatte 30 km hızla gidebilen aracın hızının 72 km ye çıkarılması planlanıyor. Sipariş alınmaya başlanan Hoverbike'in fiyatı ise 85 bin dolar olarak düşünülmüş. A MILLION WAYS TO DIE IN THE WEST

Tatil için doğru adres Bir Türk tasarımcı ile başladığımız bu haftaki yolculuğumuza yine Türkiye'den bir adresle devam etmek istiyorum. Bu yaz Bodrum'un en popüler oteli ve beachi olacağını düşündüğüm Maki Otel'e bir göz atalım birlikte. Yaz heyecanının herkesi sardığı, serin suların hayali ile hülyalı hülyalı dolaştığımız bu günlerde tatil planlarını neredeyse bitirmek üzere olduğunuzun farkındayım. Yaz tatilinizin bir bölümünü Bodrum'da geçirmek ve fazla sağa sola koşturmadan bir yerde sabit kalmak istiyorsanız Maki Otel sizler için çok doğru bir adres. İstanbul'da rüştünü ispatlamış popüler iki mekanı da bünyesine katan otelin sosyalleşmek isteyenleri fazlasıyla tatmin edeceği de aşikar. Bu mekanlardan bir tanesi ünlülerin ve cemiyet isimlerinin tercihi Flamingo restoran diğeri ise çiçeği burnunda olmasına rağmen kısa sürede popüler olan, cool partilerin adresi haline gelen, Tolga Sezgin ve Can Soylu'nun sahip olduğu POP bar. Ergün Yıldız işletmesinde olan, renove edilerek yeniden hizmete açılan Maki Otel, içinde yer alacak olan bu güçlü markaların da desteğiyle bu yaz Bodrum'un en HIP yeri olacak gibi görünüyor. Servis kalitesi ve fiyat politikası da doğru olduğu takdirde uzun yıllar tahtını kaptırmayabilir.

NEW YORK’TA etkinlikleri

Vahşi batının küçük kasabalarından birinde yaşayan Albert, girdiği bir silahlı çatışmadan geri çekilir ve kendini sorgulamaya başlar. Hemen ardından sevgilisi tarafından terk edilir. Üstelik, sevgilisi hemen birini bulmuştur. Albert için her şeyin sonu gelmiş gibidir, ancak kasabada kendini gösteren gizemli ve çekici yabancı kadın her şeyi değiştirecektir. Kadın ve Albert birbirlerine aşık olmaya başlarken, Albert bu sayede cesaretini ve özgüvenini geri kazanmaya başlar. Ne var ki bu güzel zamanların da bir sonu vardır. Kadının belalı bir suçlu olan kocası, intikam için yola çıkmış ve çiftin yerini tespit etmiştir. Ünlü komedyen Seth MacFarlane filmin yönetmenliğini yaptığı filmin oyuncuları: Seth MacFarlane, Charlize Theron, Liam Neeson, Amanda Seyfried, Giovanni Ribisi, Sarah Silverman ve Neil Patrick. Vizyon: 30 Mayıs

MALEFICENT Fantastik türdeki bu film, bildiğimiz “Uyuyan Güzel” filminin bir uyarlaması. Ama bu sefer, masala kötünün tarafından bakıyoruz. Barışçıl bir orman krallığında büyüdüğü için huzurlu bir hayata sahip olan Malefiz, görkemli siyah kanatlara sahip güzel, saf ve genç bir kadındır, ta ki bir gün insanlardan oluşan istilacı bir ordu gelip, topraklarının düzeni tehdit edene kadar... Malefiz, topraklarının koruyucusu olur ama acımasız bir ihanete uğrayınca o saf kalbi taşa dönüşür. Maleficent’ın bu kadar kin ve öfke dolu olmasının nedeni budur, Aurora’yı 100 yıllık bir ölüme mahkum etmesinin nedeni de budur. Filmin yönetmen koltuğunda Robert Stromberg oturuyor. Başrol oyuncuları ise: Angelina Jolie, Elle Fanning, Sharlto Copley, Miranda Richardson, Sam Riley, Kenneth Cranham.Vizyon: 30 Mayıs

FILTH

Smorgasburg

Yves Klein and Andy Warhol: Fire Paintings and Oxidation Paintings SERGİ Pop Art akımının en önemli temsilcisi kabul edilen Andy Warhol ile tek renkle resim yaparak sanat anlayışını büyük bir kitleye kabul ettiren Yves Klein’in ortak çalışmasının ürünlerinden oluşan bu sergi izleyenleri şaşkına çeviriyor. Andy Warhol’un sidiğiyle, Klein’in kaynak makinesinin yaktığı kağıtları okside ederek kanvasa geçirmesiyle oluşturulan eserler gerçekten görülmeye değer. Adres : 550 W 21st St Chelsea Web: skarstedt.com

VİZYON

YEMEK FESTİVALİ Brooklyn’de, nehrin kıyısına kurulmuş olan açık hava yemek festivali, onlarca farklı markanın değişik lezzetlerini bir araya getiriyor. Sadece pazar günleri açık olan bu festival, ailenizle yapacağınız harika brunch için kaçırılmaz bir fırsat. Dilediğinizi alıp daha sonra çevreye yerleştirilmiş masalarda güneşin, nehrin ve Manhattan manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz. Adres : East River State Park (90 Kent Ave at N. 7 St.) Web : brooklynflea.com

Coney Island Lunaparkı GEZİ Okyanusun kenarında, muhteşem bir plaj ve doğa manzarası eşliğinde kocaman bir dönme dolaba, inanılmaz heyecanlı radarlara ve çarpışan otolara binip korku tünelindeki canavarlarla savaşmak isterseniz çocuklarınızla beraber bu hafta sonunu Coney Island’daki büyük lunaparkta geçirebilirsiniz. Adres: Luna Park at Coney Island 1000 Surf Avenue Brooklyn Web: lunaparknyc.com

Bipolar bozukluğu olan tutucu bir polis. Hem de bir uyuşturucu bağımlısı. Kendi yoluna dair türlü manipülasyonlarla işlerini elinde tutmaya çalışır. Festival mevsimince promosyonunu güvence altına almaya gayret eder. Esas istediği ve amacı olan şey ise karısı ve kızını yeniden kazanabilmektir. Filmin yönetmeni Jon S. Baird. Senaryo yazarları olarak bakıldığında roman aslen Irvine Welsh’e ait olup, senaryo yazarı Jon S. Baird. Oyuncu kadrosunda ise James McAvoy, Jamie Bell ve Jim Broadbent gibi isimler yer alıyor. Vizyon: 30 Mayıs

EMOTICON ;)

Red-Eye to Havre de Grace

OYUN Ünlü yazar Edgar Allen Poe’nun hayatından ve yapıtlarından yola çıkarak hazırlanan bir oyun Broadway sahnelerinde. 22 yaşında ölen karısı Virgina’nın ardından deliliğin sınırlarına giden Poe’nun kurmaca bir öyküsünü anlatan oyun, fantastik öğelerle süslenmiş. Edgar Allen Poe sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir gösteri. Adres : 79 E 4th St - East Village - Fiyat : 75$ Web: nytw.org

Dijital çağda sevgi ve samimiyet arayışını tema alan filmden, bir kadın, bir erkek ve onların yetişme çağındaki çocuklarının ilişkileri anlatılıyor. Yönetmenliğini Livia De Paolis’in yaptığı filmin başrol oyuncuları: Livia De Paolis, Michael Cristofer, Carol Kane Vizyon: 30 Mayıs


Tatil

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kelebekler Vadisi’nde bir rüya Her türlü kimliğinizi, teknolojiyi ve lüksünüzü bir kenara bırakıp, tam doğanın içinde bir tatil yapmaya hazır mısınız? FİGEN ONUR

ayakkabısı koymayı unutmayın.

İSTANBUL-POSTA212

ULAŞMAK KOLAY DEĞİL Kelebekler Vadisi’ne giden bir kara yolu yok. Arabaya binip gidemezsiniz. Sırt çantanızı yüklenip yürümek zorundasınız. Üstelik yol öyle dümdüz değil. Oldukça zorlu. Kimi yerde kayalara tırmanacaksınız, hatta yol o kadar dik oluyor ki bazı yerlerde tırmanışa iplere tutunarak devam etmek zorunda kalacaksınız. Ama yol boyunca yeşilin her tonu, çeşit çeşit bitki ve kelebekler var. Üstelik bir de şelale aşmanız gerek. Tam bir survivor yolculuğunun ardından ödül büyük. Yeşille mavinin birbirine bu kadar yakıştığı başka bir yer göremezsiniz.

B

u havalarda herkeste bir “gitmek” isteği var. Şehirden, trafikten, bilgisayarlardan, telefonlardan uzaklaşmak… “Doğayla iç içe bir tatil” hayaliniz varsa, işte ideal yerlerden biri: Kelebekler Vadisi… Yol yok, elektrik yok ve telefon da yok. Kelebekler vadisi hem bir koy, hem de bir kanyon. İki dağın arasına gizlenmiş. Ama önce bol bol yürümeye, elektriğe fazla bağımlı olmadan vakit geçirmeye, sessizliğe, çadırda yatıp kalkmaya, ortak banyo kullanmaya hazırlıklı olun… “Yok o kadar da değil” diyorsanız, gündüz o gizemli koyda güneş, kum ve denizin keyfini çıkarıp, geceleri de çevredeki otel ve motellerde konaklayabilirsiniz. Ancak, valizinize iyi bir yürüyüş

DENİZ YOLUYLA GİDİŞ Kelebekler Vadisi’ne kara yoluyla yapılan zorlu ama güzel yolculu-

ğu tercih etmiyorsanız, Fethiye’den yarım saatte bir kalkan teknelerle de ulaşabilirsiniz. Koyda bir tane işletme bulunmakta, restoran ve konaklama hizmetleri vermekte. ÇADIR VEYA BUNGLOV Geceyi bu doğa harikası yerde geçirmeye karar verirseniz iki seçeneğiz var. Ya yanınızda çadırınızı götüreceksiniz ya da oradaki bunglovlardan birini kiralayacaksınız. Sıcak havada gidiyorsanız, uyku tulumu da yeterli… Sahilde bir tek işletme var ve orası dışında konaklama yapılmıyor. Konukların güvenliğinden işletmeci sorumlu. Yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını da buradan sağlayabilirsiniz. Elektrik yok. İşletme jenaratörle günde 3 kere belirli süre elektrik veriyor. Sıcak su güneş panellerinden sağlanıyor. Tam anlamıyla bir doğa hayatı anlayacağınız…

Şelaleye yolculuk Kelebekler Vadisi’nin solundaki patikayı izlerseniz ilk şelaleye ulaşırsınız. Ancak bu yolculuk normal tempoda yaklaşık 25-30 dakika sürüyor. Yanınıza su almayı unutmayın. Telefonunuzun şarjı da dolu olsun, çünkü yol boyunca resim çekmekten bıkmayacağınız manzaralar var. İkinci şelaleye ulaşmak için buradan devam edip yaklaşık 10-15 dakika daha yürümeniz, daha doğrusu tırmanmanız gerekiyor. Bu yol oldukça zorlu.

FARALYALI KÖYÜ Vadiden köye gitmek istiyorsanız, adrenalin dolu bir yolculuğa hazır olun. Yol gerçekten zorlu. İplerin yardımıyla yaklaşık yarım saatlik bir tırmanışın ardından Faralyalı Köyü’ne ulaşılıyor. Ancak ödül yine büyük, eşine rastlaması zor bir manzara sizi bekliyor. Faralyalı Köyü, yeni adıyla Uzunyurt’ta hem konaklama tesisleri hem de restoranlar var. Manzarası, doğası harika… Çevrede, Roma ve Likya önemine ait kalıntıları görebilirsiniz.

ADINI KELEBEKTEN ALDI Kelebekler Vadisi, ortalama 350 m yükseklikte, dağlarla çevrili, ilginç ve eşine az rastlanır doğa harikası bir yer. İsmini, barındırdığı 70 ‘den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden almıştır. Kelebek Vadisi’nin geçmişi MÖ IV. yüzyıla kadar uzanır. Likya’nın “Perdicia” isim-

li yerleşim yerinin bazı kalıntıları Kelebek Vadisi Kanyonu’nun hemen üstünde yer alır. Buradaki köy “Faralya” ismiyle anılmaktadır. Köyün günümüzdeki adıysa Uzunyurt’tur. Bizans ve Yunan uygarlığından Osmanlı’nın son zamanlarına kadar sürdürülen, yamaçların teraslanmasıyla oluşturulan bahçecilik kültürü bugüne kadar gelmiştir. Koleksiyoncu-fotoğrafçı Rıfat Kılar 70’li yılların sonlarında vadi kelebeklerinden etkilenerek buraya “Kelebekler Vadisi” demek lazım dedi. Böylece “Güdürümsu” diye bilinen koyun ismi Kelebekler Vadisi olarak kaldı.

NELER YAPILIR Ses yok, teknoloji yok… Yanınızda kitap götürmeyi unutmayın. Sakin bir gün geçirmek için bütün koşullar uygun. Koy koruma altında olduğu için denizin altı adeta akvaryum gibi. Gözlüğünüzü alıp dalış yapabilirsiniz. Koyun sessizliğini arasıra uğrayan tekneler bozuyor kısa süreliğine. Bu teknelerle çevredeki koyları da gezebilirsiniz. Hepsi birbirinden eşsiz. 7 koylar turuna katılırsanız,; Şövalye adası, Samanlık, Hillside, Akvaryum, Dalyan, Kızılada ve Çalış Plajı’nı görme şansınız var. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten dökülen şelaleyi görmeyi de unutmayın.


Dostlarımız tehlikede Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) kedi ve köpekler için üretilen atıştırmalık hazır mamalarda özellikle Çin’den gelenlerde toksik maddeler bulunduğuna dikkat çekti ve zehirlenmelere karşı uyarılarda bulundu zehir içerdiğini duyurdu.

SERKAN KALFA

VETERİNERE BAŞVURUN 1 Mayıs’tan bu yana binden fazla kedi ve köpeğin bu atıştırmalıklar yüzünden öldüğünü anlatan yetkililer, zehirlenme vakalarının son 3 ayda çok artığını bunların da büyük bölümünün kaynağının bu atıştırmalıklar olduğunun altını çizdi. Araştırmalar sonucunda Çin’den

NEW YORK - POSTA212

F

DA, kediler ve köpekler için hazırlanan kurutulmuş et atıştırmalıklarının (jerky treats) fazla miktarda toksik madde içerdiğini bildirdi. Hiç bir marka ismi vermeyen FDA, sorunun çok genel olduğunu özellikle Çin’den gelmiş atıştırmalıkların

ithal edilmiş ürünlerin çok büyük oranda toksik madde içerdiğini bulan yetkililer, kedi - köpek sahiplerini dikkatli olmaları konusunda uyardı. Özellikle evcil hayvanlarında iştah kaybı, bol sıvı tüketimi, kusma ve ishal gibi rahatsızlıklar keşfeden hayvanseverlerin acilen bir veteriner başvurmasını istedi. Bu konuda daha fazla bilgi almak isteyenler 1-888-INFOFDA numarasını arayabilirler.

www.posta212.com

Ava giderken avlandı

• YIL 2 • SAYI 54

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Tanrıyı oynamak...

2006’da kurulan ‘23andme’ şirketiyle artık gen haritanızı çıkarmak mümkün. Bu şirket sayesinde atalarınızın nereye dayandığından gelecekte sizleri nelerin beklediğine kadar her şeyi öğrenmiş oluyorsunuz BABÜR AKSÜYEK NEW YORK - POSTA212

(BABÜR AKSÜYEK – NEW YORK - POSTA212) - Paris Hilton’un 2007’den beri beraber çalıştığı Antebi Footwear Group, Paris Hilton adı altında birbirinden seksi topuklu ayakkabılar üretiyordu. Geçen ay kendi adı altında çıkan ayakkabıların telif hakkı olan bir milyon dolardan fazla bir ücret ödenmediği için Manhattan Federal Mahkemesi’ne başvuran Paris Hilton, şirkete karşı dava açmıştı. Ancak Antebi Footweat Group’tan Paris Hilton’un hiç beklemediği bir hamle geldi. Şirket, Paris Hilton’un geçen sene başka bir ayakkabı firmasıyla “Parisian Parc” markasını üreterek anlaşma yaptığını ve eskisi kadar istekli olmadığını savunarak cumartesi günü 2 milyon dolarlık dava açtı. TWITTER GERÇEKTEN BAŞA BELA İlk olarak anlaşmayı Paris Hilton’un bozduğunu savunan Antebi Footwear Group delil olarak Paris Hilton’un attığı twitleri ve Instagram paylaşımlarını gösterecek. Paris Hilton’un 16 Eylül’de kendi markasını tanıttığı “Yeni ayakkabı modellerine zaafım var. Hepsinin kumaşı ve rengi çantamla harika gidiyor” twiti ve altında paylaştığı ürünlerin Instagram’daki videosu sosyetik güzelin aleyhine kullanılacak.

H

erkes kendisini kraliyet ailesinden gelmiş gibi hisseder veya buna inanmak ister. Geçmiş konusu her zaman insanlar için büyük bir merak teşkil eder. Özellikle de tarihi bu kadar şaşalı biz Türkler için. Sadece geçmiş değil aynı zamanda gelecekle ilgili merakımız da oldukça fazladır. Hatta kültürümüze yerleşip değişmez bir parçası olmuş kahve falı bunun en büyük ispatıdır. FALCILAR İŞSİZ KALACAK ‘23andme’ şirketi bir milyon genomun oluşturduğu genetik profili SNPs denilen eşsiz bir DNA parçası sayesinde atalarımızın izini sürerek gelecekte bizleri bekleyen hastalıktan haberdar ediyor. Bunların dışında her ne kadar bilinmesi ürkütücü olsa da çocuk sahibi olunması halinde doğacak çocuğun hangi hastalıklara sahip olabileceği öğrenilebiliyor. İlginç bir diğer nokta ise şirket müşterilerinin atalarının kimler olduğunu ve nereden geldiklerini detayıyla ortaya çıkarıyor. HERKES KENDİSİNİN DOKTORU Amerika Sağlık Bakanlığı’na bağlı FDA (Amerika Yiyecek ve İlaç İdaresi) hükümetin izni olmadığı gerekçesiyle ‘23andme’ şirketinin faaliyetini geçici süreliğine durdurmuştu. FDA’yı endişelendiren konulardan biri hatalı sonuç çıkması durumunda kişinin gerek duymadığı bir tedavi yöntemine kalkışacak olması. Kendi kendine teşhis koyan insan grubunun oluşmasıyla kişi ihtiyaç duymadığı halde göğüs kanseri ameliyatına girebilir veya kötü genlere sahip olduğunu

düşünen bir kişi çocuk yapmaktan vazgeçebilir. FDA’in bir diğer endişesi ise şirketin talep ettiği birçok bilginin kendileriyle paylaşılmaması. ‘23andme’ CEO’su Anne Wojcicki blogundan yaptığı açıklamada,

datalarının her zaman için doğru olduğunu ve bu konuda FDA’nın da ikna olması gerektiğini söylemişti. ‘23andme’nin tekrar faaliyete geçmesinin ardından Counsyl adında FDA izinli yasal başka bir

benzer şirket daha kuruldu. Şirketler elde edilen bilgilerin gizlilik ilkesi içinde olduğunu bildirdiler. Geçen yıl televizyon, internet ve youtube reklamları için toplamda 5 milyon dolar harcandı. İlk çıktığında oldukça

Dostların aralarından su sızmıyor NEW YORK - POSTA212

Ç

ok uzun yıllardır dost olan Ayı Baloo, Aslan Leo ve Kaplan Shere Khan’ın öyküsü Disney’in çizgi filmlerini aratmayacak nitelikte. Georgia’daki bir hayvan barınağında birlikte yaşayan bu üç yırtıcı insanlara ders verircesine aynı alanı paylaşıyor. 250 dönüm üzerine

kurulmuş bu hayvan barınağının müdürü Allison Hedgecoth durumun çok inanılmaz olduğunu söylüyor. “Şimdiye kadar bilinen ilk ayı – aslan - kaplan dostluğu bu” diye konuşan Hedgecoth, barınağın ziyaretçi akınına uğradığını anlatıyor. “Normal şartlar altında bu üç türün karşılaşması imkansız. Çünkü ayı Kuzey

Amerika’da, Aslan Afrika’da, Kaplan ise Asya’da bulunuyor. Ama 13 yıl önce, bu hayvanlar daha yavruyken bir uyuşturucu satıcısının evinden kurtarılmışlar. O zamandan beri de birlikteler” diye sözlerini sürdüren Allison Hedgecoth bu üç yırtıcı hayvanın insanlara da çok sakin davrandıklarının altını çiziyor.

Barınağın kurucusu Jama hedgecoth ise bu üç yırtıcının insanlara ders verdiğine dakkat çekerek, “Birbirimizle nasıl geçinmemiz gerektiğini söylüyorlar. Aynı ırktan değiller. Renkleri de aynı değil. Farklı kıtalardan gelmişler. Ama birbirlerini çok seviyorlar. Onlar kardeş ve bize nasıl sevmemiz gerektiğini öğretiyorlar” diyor.

pahalı olan bu testi şu anda 100 ila 300 dolara yaptırmak mümkün. Kim ne kadar geleceğiyle ilgili bu denli bilgi ister tartışılır ama şirketler her ay milyonlarca müşterinin kapılarını çalacağını düşünüyor.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.