POSTA212 - SAYI 52 - EK

Page 1

Dalgalarla dans ■ Havalar da deniz suyu da ısınmaya başladı. Pasifik ve Atlantik okyanuslarına kıyısı olan ABD’nin birçok sahili dev dalgaların üzerindeki sörfçüler için ideal.

Güneş ölümden kurtarıyor ■ İsveçli bilimadamları bilinenin aksine güneşten kaçınmanın ölüm riskini artırdığını kanıtladı. Hiç güneşlenmeyen kadınların ölüm riski düzenli güneşlenenlere oranla iki kat artıyor.

3’TE

Türk Ocağı yıllar sonra atağa kalktı

16’DA

■ Bir süre önce kapılarını yeniden açan Türk Ocağı, bir yandan yenilenen dernek binası ile Türkler’in buluşma noktası olmayı, bir yandan da düzenlediği çok sayıda etkinlikle takdir kazanmayı başardı.

15’TE

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

Çocuklarımızı yeterince besleyemiyoruz

Açlık dünyanın en büyük sorunlarından. Ama iş çocuklar olunca durum daha da vahim. Fransız, İngiliz ya da Amerikalı çocuklar okul öğle yemeğinde makarna, brokoli, meyve salatası, sebze yemekleri, pilav, muz, somon, yeşil salata yerken, Hindistan’daki çocuklar bir tabak pilav, Filistinli ve Ekvatorlu çocuklar ise sadece bir sandviç yiyebiliyor. 8’DE

Orada kimse var mı?

12’DE

■ DASK reklamları ne kadar etkili... Kişiler DASK konusunda ne biliyor... Araştırdık...

Life & Style O’nun da kitabı var

■ New York tasarım haftasına Türk, İran ve Lübnanlı sanatçıların tasarımlarından oluşan “DesignME’ adlı bir karma sergi damgasını vuracak.

14’TE

Stuart Weitzman

4’TE

Brunch’ta eller havaya modası ■ Bagatelle bir restoran gibi gözükse de sizi karşılayan ağır Fransız aksanlı kadınların göz alıcı güzelliği ve konsepti ile tamamen farklı.

6’DA

Eski bankacı mutfağa geçti ■ Central Park West Cafe’nin sahibi Basri Hakan Çıngır, Koçbank’tan istifa edip New York’ta başarıyı yakalamış Türkler’den biri. 7’DE

Ortadoğu’nun en yetenekli sanatçıları 2’DE

17 Mayıs 2014 Cumartesi

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 52

Müzik dinle zekan artsın

9’DA

6’DA

30 bin bisikletle New York turu

■ Beynimizin milyonlarca kilometre uzunluğunda sinir hücresi kablolarıyla dolu olduğunu biliyor muydunuz? Peki bebeklerin zekâsını artırmayı?

Kahve iç daha iyi gör

■ New York’ta her yıl geleneksel olarak düzenlenen bisiklet turunda binlerce bisikletli adeta trafiksiz bir kentin keyfini çıkardı.

Fenerbahçe USA, ATA’sına koştu

Körler için saat

■ Güney Kore ve Amerika tarafından ortak yapılan bir araştırma, kahvenin içindeki Klorogenik Asit (CLA) antioksidanının yepyeni faydalarını ortaya çıkardı.

7’DE

Vizyondaki filmler 14’TE 5’TE


Toplum Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Doğu’nun rengi ve canlılığı Ünlü tasarımcıların katıldığı New York tasarım haftasına Türk tasarımcıların sergisi damga vuracak. Stüdyo M+ adlı dünyanın en ünlü tasarım stüdyosu tarafından her yıl yapılan Wanted Design adlı tasarım haftası 16-19 Mayıs arasında gerçekleşecek MEHVEŞ KOÇAK NEW YORK - POSTA212

T

ürk, İran ve Lübnanlı sanatçıların tasarımlarından oluşan "DesignME' adlı bir karma sergi sunulacak. Sergi, Türk tasarımcıların doğunun renk ve canlılığını modern ve çağdaş tasarımları ile nasıl harmanladıklarını gösterecek. Ortadoğu’nun en yetenekli isimleri arasında gösterilen Lübnan asıllı Nada Debs, İran asıllı Nina Seirafı ve Mir Mola Soraya, ve Türk asıllı Erdem Akan, İlanıt Ovadya, Camekan firması kurucuları Yasemin Sayınsoy ve Gamze Araz Eskinazı ve Müzz tasarım ekibi Erin Türkoğlu ve Melodi Bozkurt, eserlerini sergide bir araya getirecek. Tasarım uzmanları Sara Bengür ve Roya Heidarı’nın eş-küratörlüğünde gerçekleşen program Türkiye ve Ortadoğu’nun olağanüstü yeteneklerini öne çıkarması, Ortadoğu tasarım trendlerini desteklemesi ve kültürler arası diyaloğu teşvik etmesi bakımından büyük bir fırsat yaratacak. Programın organizatörü Doğa Kayalar, Posta 212'nin sorularını yanıtladı. ■ Design ME adlı serginin amacı nedir? DesignME projesinin amacı Türk tasarımı başta olmak üzere, bölgemize ait yaratıcılığı ve yeteneği dünyanın tasarım merkezlerinden biri olan New York’ta tanıtabilmekti. Bu projenin doğuşu seneler önce New York’ta yaşayan tasarımcı arkadaşlarımızla sohbetlerimizde ortaya çıkmıştı. Yurt dışında yaşayan Türk tasarımcılarının tanıtma ve pazarlama alanlarında çok az destek mekanizması olduğunu; gerek resmi makamlar, gerek sivil toplum kuruluşları olsun, ülkemizden maddi veya manevi destek göremediklerini öğrendim. Bu boşluğu doldurma gayesiyle modern Türk tasarımını New York’ta en iyi şekilde yansıtabilmek için o zaman görevli olduğum Amerikan Türk Cemiyeti bünyesinde çeşitli programlar yaratmaya çalıştım. Tasarımcı arkadaşlarım Serap Demirağ ve Değer Cengiz sayesinde WantedDesign fuarıyla tanışmam bu döneme denk geldi. Geçen sene, Gaye Çevikel,

Doğa Kayalar kimdir? Ferda Kolatan, Ali Tayar, Ayşe Birsel ve Defne Koz’un küratörlüğünde ve Türk Kültür Vakfı’nın desteğiyle New York Tasarım Haftası’nda gerçekleşen ilk grup Türk sergisini WantedDesign’da gerçekleştirdik. Geçen seneki fuarın başarısından yola çıkarak, bu sene Studio M+ adlı butik tasarım ofisi bünyesinde ülkemizle birlikte Lübnan ve İran tasarımının da yer aldığı grup sergisini yine WantedDesign’da gerçekleştirebilmekten büyük mutluluk duymaktayız. ■ Tasarım Fuarının önemi nedir? WantedDesign fuarı New York Tasarım Haftası’nda gerçekleşen en önemli etkinliklerden biri olma özelliğini taşıyor. Dünyanın her bir köşesine ait tasarımcıların ürünlerinin yer aldığı fuar, 2011’den beri her sene New York’un tasarım kalbi olan Chelsea bölgesinde düzenleniyor. Cappelinni, Ligne Roset, Design Within Reach, Alessi, Moroso gibi dünyanın önde gelen markalarının son kreasyonlarını sergiledikleri fuarda Puerto Rico, Kanada, Latin Amerika, Hindistan, Avrupa dahil olmak

üzere dünyanın her bir yanından katılım gerçekleşiyor. Ülkemizin de bu resimde yer alması için gösterdiğimiz emeğin sonucunu görmek bizim için oldukça gurur verici. Fuarın en büyük önemi uluslararası tasarımın en çarpıcı örneklerini New York’a getirmesi ve tasarım ve sanat severleri tek bir çatı altında dört gün süreyle birleştirmesi. ■ Türk tasarımcılar nasıl seçildi? Sergimiz iç mimar ve tasarımcı Sara Bengür ve tasarım uzmanı Roya Heidarı’nın küratörlüğünde gerçekleşti. Türk katılımcılarımızı Sara seçti ve bu süreci kendisi şu şekilde anlatıyor, “Serginin kuratörü olarak, üzerinde durduğum nokta geleneksel objeleri taze ve modern bir şekilde yeniden yorumlayan Türk tasarımcılarını bulmaktı. İlanıt Ovadya’ya ait Kristal tavla seti bunun harika bir örneği. Camekan’a ait Ask Kupaları cam sanatının geçmişini kutluyor ama özgün ve şakacı bir şekilde, Erdem Akan ise her daim gelişen bir ülkede çağdaş tasarımın daha keskin yüzünü bize gösteriyor. Burada ifade edildiği gibi, amacımız Türk tasarımının özgün ve modern yüzünü ortaya çıkarabilmek ve ülkemize ait çeşitli kültürel etkilerin ve geleneksel renk ve dokuların modern tasarıma yansımasını ola-

bildiğince zengin bir şekilde örneklendirebilmekti. ■ Siz neden bu projeye destek oluyorsunuz? Sanıyorum farkındalık, üzüntü ve istek birleşince orijinal projeler doğuveriyor ve bunların gerçekleşmesi için gereken tüm etkenleri evren sizin için bir araya getiriyor. Uzun yıllardır Türkiye’den uzaktayım. Bu değişik bir bilinç yaratıyor ve bir takım değişimleri daha net hissetmenize sebep veriyor. Benim için ülkemiz her geçen sene biraz daha kendisinin ve dünyanın gerisine kayıyor ve bu bazen acı veriyor. Türkiye’nin modern, liberal, özgün, yaratıcı, isyankar yüzü bastırılıyor; idiyosinkratik fikirlere, oluşumlara, yüreklere fırsat verilmiyor. Ne yazık ki resme değil çerçeveye değer veren yapay bir nesil yetişiyor. Bu çok kişisel pencereden baktığımda DesignME gibi insanların otantik kimliklerini ve yeteneklerini yansıtabildikleri özgün projeleri hayata geçirebilmek bana ilham ve ümit veriyor.

Türkiye’nin tanıtımının Amerika'daki gönüllü elçilerinden biri olan Doğa Kayalar, Ankara doğumlu. New York’ta ilkokul ve ortaokulu, Türkiye’de lise ve üniversite eğitimini tamamlayan Doğa Kayalar Bilkent Üniversitesi mezunu. Amerika'da Bloomington'da Master yapan Kayalar Indiana Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nde araştırma görevlerinde bulundu. 2006 yılında çocukluğunun geçtiği New York'a yeniden gelen Kayalar, Amerikan Türk Toplumu’nda Türk sanat ve kültürü başta olmak üzere Türkiye’yi tanıtıcı pek çok programın yaratılmasında ve genişletilmesinde rol aldı. Şu anda dünya çapında tanınan Raison Pure NYC adlı uluslararası tasarım ajansında Halkla İlişkiler ve tasarım etkinliklerinden sorumlu olarak görev yapıyor. Türkiye'nin adını tasarım fuarlarında göstermek ve öne çıkartmak için gönüllü olarak çalışıyor.

ABD’de ODTÜ şenliği heyecanı (NEW YORK - POSTA212) Çeşitli müzik gruplarının konserleri, halk oyunları, Türk mutfağından seçmeler ve müsabakalar düzenlenecek şenlik, 17 Mayıs Cumartesi günü

Mason Districk Park’ta yapılacak. Programla ODTÜ mezunları ve dostlarını ABD’de yaşayan Türkler ile bir araya getirmek ve ODTÜ tarafından başlatılan “Bir Ağaç Sizden, Bir Orman Bizden’ kampanyasına destek sağlamak amaçlanıyor. Şenlikten elde edilen gelir, ODTÜ’nün

ağaçlandırma seferberliğine tahsis edilecek. ODTÜ'NÜN DUYARLILIĞI Yaklaşık 2 ay önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ODTÜ'nün kontrolündeki Eymir Gölü'nü Belediye olarak alıp, halka açacaklarını söylemişti. ODTÜ ise, Eymir ve etrafında ağaçlandırma şenliği yapacağını açıklamıştı. ODTÜ bu konulardaki duyarlılığı ile ön plana çıkan üniversitelerden biri olarak biliniyor.

Cher’den muhteşem konser SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

G

eçtiğimiz günlerde Barclay Center büyük bir konsere ev sahipliği yaptı. Usta şarkıcı ve oyuncu Cher, “Dressed To Kill” turnesi kapsamında Brooklyn’de inanılmaz bir gösteriye imza attı. Cher’in konseri öncesinde sahneyi yılların eskitemediği 80’lerin çılgın kızı Cyndi Lauper aldı. Onur konuğu olarak bir süredir Cher’in konserlerinde parçalarını söyleyen Lauper, seyircilere hoş bir sürpriz de yaptı. LIZA MINNELLI DE SAHNEDE Cyndi Lauper sahnedeyken önce yakın arkadaşlarından ünlü komedyen ve talk show ustası Rosie O’Donnell sahneye çıktı. Bir süre aralarında keyifli bir sohbet gerçekleştiren ikili, daha sonra seyircilerin arasında bulunan büyük oyuncu ve şarkıcı Liza Minelli’nin yanına gitti. Minnelli’yi de alarak sahneye dönen Lauper, en sevilen parçası olan “Girls Just Want To Have Fun”ı O’Donnell ve Minelli ile birlikte söyledi.

SONNY BONO ILE DÜET Lauper’in gösterisinden sonra sahneyi alan Cher birbirinden ilginç performanslar ve kıyafetlerle seyircilere unutamayacakları bir gece yaşattı. Eski ve yeni bir çok parçasını seslendiren Cher, yaklaşık 10 kostüm değiştirdi. Her biri farklı konseptlerde olan kıyafetlerin tasarımları oldukça ilginçti. Performansları sırasında yetenekli dansçıların karnavalı andıran gösterileri de görülmeye değerdi. Ayrıca Cher, yıllar önce ölen kocası Sonny Bono ile de dev ekrandan düet yaptı. “I got you babe” şarkısını Sonny ile seslendiren Cher sahnede göz yaşlarını tutamadı. 10 bin kişilik Barclay Center’ı dolduran büyük diva Cher, Cyn-

di Lauper ile birlikte devam edeceği Amerika ve Kanada turnesi 11 Temmuz’a kadar sürecek.


Toplum Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Serdar İlhan The Coltrane of the clarinet

Türkocağı’nın başarısı Yıllar sonra kapısını yeniden açan Lyndhurst merkezli Türkocağı, 6 ay gibi kısa bir zamanda hem Türkler’in yeni buluşma noktası oldu, hem de birbirinden güzel etkinliklere imza atmayı başardı DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212

K

apılarını ikinci kez açan Türkocağı, bir yandan yenilenen dernek binası ile Türkler’in buluşma noktası olmayı, bir yandan da düzenlediği çok sayıda etkinlikle takdir kazanmayı başardı. Türkocağı Başkanı Mehmet Yar, 6 ay gibi kısa bir zamanda hedeflerine ulaştıklarını ve Türkler’i bir araya getirmeyi başardıklarını dile getirdi. İşadamı Ekmel Anda’nın katkılarıyla yenilenen dernek binasında Türkler’i bir araya getirecek etkinliklerin düzenlendiğini ve 180 üyeye ulaştıklarını kaydeden Yar, “Birlik ve berberliği sağlamayı hedefliyorduk. Bu hedefimize ulaştık. Bu yöndeki etkiliklerimizi de artarak sürdüreceğiz” dedi. Türkocağı Başkanı Mehmet Yar, Dernek Başkan Yardımcısı Menderes İnci, Mali İşlerden Sorumlu Üye Özgü Süleymanoğlu, dernek çalışmalarını ve hedeflerini anlattılar. YENİ SINIFLAR AÇILACAK Geç açılmasına rağmen Türkocağı Okulu’nun beklenenin üzerinde ilgi gördüğünü kaydeden Yar, 20 çocuk ile başlanan okulda bu yıl 35 çocuğa eğitim verildiğini dile getirdi. Binanın üst katının da sınıf olarak düzenlenmesinin planlandığını kaydeden Yar, “Ancak bu katın çocuklarımız için sağlıklı bir yer haline getirilmesi 10 bin dolarlık yatırım yapılmasını gerektiriyor” diye konuştu. Başlarda gönüllü öğretmen sayısı sadece bir iken bu sayının ilerleyen süreçte 3’e çıktığını anlatan Yar, bu ilgiden oldukça memnun olduklarını ifade etti. Okulun kendi sorumluluk alanında olduğunu kaydeden Menderes İnci de, ilgiden memnun olduklarını ancak eğitim sırasında ailelerin çocuklarıyla daha fazla ilgilenmeleri

gerektiğini söyledi. GENÇLİK KOLLARI KURULACAK Kısa bir zamanda Kadın Kolları’nın kurulduğunu ve birçok el sanatları derslerinin verildiğini anlatan Yar, önümüzdeki günler de Gençlik Kolları’nın kurularak gençlerin aktif katılımlarının sağlanmasının hedeflendiğini dile getirdi. Yine Türkocağı Korosu’nun da büyük ilgi gördüğünü ifade eden Yar, folklor grubu ile futbol takımının da başarılı olacağına inandıklarını dile getirdi. Mali İşlerden Sorumlu Üye Özgü Süleymanoğlu da, bazı vatandaşların yönetimden çekindiklerini, ancak derneğin kapısının herkese açık olduğunu dile getirdi. Başkan Yardımcısı Menderes İnci de, gerçekten ihtiyacı olan herkesin yanında olacaklarını ve ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi. Önümüzdeki günlerde de yine Türkler’i bir araya getirecek etkilikler düzenlemeye devam edeceklerini dile getiren Dernek

Başkanı Yar, şöyle devam etti: YENİ ETKİNLİK VE HEDEFLER “24 Mayıs’ta aile gecesi düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca 17 Mayıs’ta düzenlenecek Türk Günü Yürüyüşü ve Festivali için de dernek binamızın olduğu Lyndhurs’ten

otobüs kaldırmayı planlıyoruz. Bu nedenle gelmek isteyen vatandaşlarımız saat 10.30’da dernek binamızdan kalkacak otobüsler kullanarak yürüyüşe derneğimizle katılabilirler. Ayırca Türkocağı Korosu’nun da konser vermesi hedefleniyor. Tüm imkanlarımız seferber etmeyi sürdüreceğiz.”

CUMA günü Türkiye’den gelen text mesajıyla öğrendim. -“Galiba Selim abiyi kaybettik” Evet, çok önemli bir klarnet ustasını kaybettik geçtiğimiz hafta. Henüz 57 yaşındaydı. Selim Sesler. Son 7 yıldır kendisine uygun bir kalp beklemekteydi, maalesef o kalp bir türlü bulunamadı, hepimiz seferber olduk ama bulunamadı o “uygun” kalp bir türlü. Birkaç kez umutlanmıştı ama olmadı işte. The Guardian gazetesi Klarnetin Coltrain’i demişti onun için. Geçen hafta yeni bir çanta kalp takmışlar kendisine ve çok mutluymuş herşey daha iyi olacak diye, ama maalesef enfeksiyon kapmış, kurtaramamışlar Selim abiyi… Yaklaşık 10 yıl önce Joe’s Pub’ta konsere gelmişti kendi grubuyla. oğulları da çalıyordu onunla birlikte, o akşam tanışmıştık ve ertesi gün de Chicago World Music Festivalin’de çalmasına vesile olmuştum, onun için ve gerekli bilgileri verip yolcu etmiştim Chicago’ya. Yıllar sonraki bir sohbetimizde Chicago’da kendisini çok yanlız hissettiğinden bahsetmişti bana. –“ Bizi aldılar otele bıraktılar ve yarın konser 8’de öncesinde orada olun dediler, a be kardeşim biz ne biliriz Chicago’yu kaldık ortada” deyip o günkü maceralarını anlatmıştı… Tabi ki bizim misafirperverliğimiz yoktu Orta Batılılar’da. Çok güzel konserler yaptık Selim abi ile New York’ta; Carnegie Hall’da NY Gypsy All Stars ile Central Park, Summer Stage’te New York Gypsy Festivali’nde, yine Gypsy Festivali için, Drom’da ve LPR’da… Bütün konserleri dopdolu oldu Selim abinin. Ne zaman New York’a gelse en az 3-4 öğrencisi gelir ve ondan iki gün için bile olsa otel odasında ders alırdı. Selim abi çok alçak gönüllü, sevecen kendisi ile barışık, gerçek bir müzisyendi… Bunca yıldır yaptığımız konserlerde en fazla Amerikalı (Türk olmayan) seyirci topluluğu New York’ta Selim abi için gelmiştir, Türk Roman müziğini dünyaya tanıtan bir kaç müzisyenden biridir o. Kalbi yorulduğundan beri çalamıyordu Selim Sesler, elinde yapay kalbiyle evde geçiriyordu bütün zamanını, kendisine destek olabilmek için 2012’de bir konseri yapmak istedim Drom’da. Birkaç New York’lu müzisyen arkadaşımı aradım bize katılmaları için, bir anda 4-5 grup oldu ve hepsi ona destek olmak için o gece Drom’da toplandı. Bunların arasında Frank London ve grubu, Romaska gibi New York’un Roma ve Yahudi muziği yapan gruplara da vardı. Çok güzel bir gece oldu. NY Gypsy All Stars ile birlikte 2012 yazı kendisini ziyarete gittik, ona moral vermeye çalıştık. Evden ayrılırken bana “Serdar hele bir iyileşeyim ilk New York’a geleceğim çalmaya “ demişti. Maalesef iyileşemedi Selim abi!

Metro vagonlarına TV dizisi mekanları New York Metrosu 7 hattındaki 11 trenin dışı Amerika’nın en popüler TV Show’u “Seinfeld” gibi, içi ise yine dizinin çekildiği ünlü “Monk’s Café Restaurant” gibi düzenlenecek ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212

M

TA, Sony Pictures Television, PIX11 Tv Kanalı, Monk's Café Restaurant ve Mets-Yankees Subway Series of This Year's Baseball Season ortaklığı ile trenler artık daha renkli bir hale geliyor. New York'un 7 treni hattındaki bütün trenlerin ilgili firmaların ve takımların reklamlarıyla donatılacak. Trenin iç ve dış dizaynı tamamen Monk's Café Restaurant'la birebir aynı süslenecek. Trenlerde aynı zamanda Amerika'nın en popüler Tv Show'u Seinfeld karakterlerini de göreceğiz. Dizi karakterlerinin restoranda oturuyormuşcasına hazırlanmış tasarımları görücüye çıktı ve olumlu not aldı. 12 Mayıs'ta tasarlanmalarına başlanan trenlerin tamamının bu şekilde diyazn edileceğini belirtildi. "Sony Pictures Television" pazarlama şefi Sheraton Kalouria, dizayn işlemlerinin 1 ayda tamamlanacağını açıkladı. PIX11 Tv kanalı yönetim kurulu başkanı Rich Graziano, "Bir başka New York ve metrosu yok. 7 treni hattında başlatılan bu uygulama takımların ve Baseball'un tanıtımı açısından muhteşem bir fırsat” dedi. Uygulamadan olumlu sonuçlar bekleyen yetkililer, ileriki süreçte uzun süre yer üstünde giden Q Treni, F Treni gibi hatlarda da benzer uygulamaların olabileceğini kaydettiler.

ABD’de Osmanlı Polis Derneği (NEW YORK-POSTA212)- New York Polis Departmanı’nda (NYPD) görev yapan Türk kökenli polisler kurulma aşamasındaki "Ottaman Society of NYPD" derneğini anlattılar. Bu dernek bünyesinde Osmanlı dönemindeki topraklar üzerindeki tüm Türk polisleri kapsayacak şekilde ayrı ayrı üyelik kategorileri olacak. Yani NYPD dışından da derneğe üyeler kabul edilecek. NYPD göerev yapan Türk polisler, derneklerinin öncelikle Türk toplumununda sesi olacaklarını ve sonra da Osmanlı topraklarında bulunan tüm ülkelerdeki Türk kökenli polislerle bağlantı kuracaklarını söylediler.


Toplum Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Sağlıklı Fast Food My House Burger’da

Yeni eğlence Brunch Party New York’ta eğlence hayatının en yoğun olduğu cadde hiç kuşku yok ki Meatpacking district. Bu caddede günden güne birbirinden farklı konseptlerle değişik restaurant, bar ve gece kulüpleri açılmakta. Bu caddenin her geçen gün popülerliğini artıran mekanlarının arasından Bagatelle’i ayırmamız gerekiyor SONER MEZGİTÇİ NEW YORK - POSTA212

B

agatelle her ne kadar bir restoran gibi gözükse de içeriye girdiğinizde konseptin tamamen farklı olduğunu görüyorsunuz. Kapıda sizi karşılayıp masanıza kadar eşlik eden ağır Fransız aksanlı kadınların göz alıcı güzelliğinin yanı sıra dekorasyonu ve duvarlardaki tabloları restoranın ilk gözümüze çarpan detayları oldu. Burada Paris’te bir restoranda yemek yiyormuş hissine kapılıyorsunuz. Restoran ünlü Hollywood yıldızları ve sporcuların uğrak yeri olmuş. Bagatelle’ın aslında New York’ta ünlenmesinin nedeni pazar brunchlarını çılgın partilerle eğlenceye dönüştürmesi.

EĞLENCE YEMEKLE BAŞLAR Cumartesi akşamı olağan bir restoran havasında başlayan gece saat 10’dan sonra sahne alan DJ ile beraber adeta bir kulüp görünümüne de kavuşuyor. Tabii kulüp olarak meatpacking districte onlarca alternatifi olan Newyorker’lar eğlenceye yemekle beraber ilk olarak Bagatelle de başlayıp saatler gece yarısını geçince de caddenin diğer kulüplerine dağılıyorlar. FİYATLAR DA ÇOK UYGUN Pazar günü ise aslında sanki hiç restoran kapanmamış gibi sabahtan itibaren bir önceki gecenin trafiği devam ediyor. Fakat Bagatelle’ın brunch menüsüne ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Tartışmasız şehrin en iyi brunch alternatiflerinin başında gelen restoranda fiyatlar gayet uygun olarak belirlenmiş durumda. Görsellik olarak pahalı ve şık bir restoran izlenimi veren mekanın brunch menüsü ise her kesime hitap eden cinsten. 2011’de sebebini açıklanmayan bir nedenden dolayı kapılarını müşterilerine kapatmıştı Bagatelle. Yeni formatı ve yeni lokasyonu ile Meatpacking’in district’in göbeğindeki eşsiz konumuyla 3 senelik bir molanın ardından tekrar müşterileri ile daha iddialı bir şekilde buluşmuş durumda. Kısacası Bagatelle de nasıl bir gün geçirmek istediğiniz size bağlı. Eğer hareketli bir cumartesi akşamı için güzel bir yemek ile başlayıp hızınızı burada almak isterseniz Bagatelle’nin sizi hayal kırıklığına uğratmayacağını söyleyebiliriz. Pazar günü lezzetli bir brunchtan sonra yarım kalan enerjiniz tüketip meatpacking’in hiç durmayan eğlence

oğol imparatoru Cengiz Han, savaşlar sırasında askerlerine yiyecekleri etleri ince dilimler halinde eyerlerin altında tutmayı, atın hareketiyle sürekli sıcak kalan eti ihtiyaç halinde mola vermek zorunda kalmadan tüketmelerini öğretmiş. Bu tarihteki ilk “fast food” yiyecek olmuş. Daha sonra bu formül yavaş yavaş yayılmış ve bir süre sonra bir parça ekmekle birleşmiş. Bu da hamburgerin başlangıcı olmuş. Günümüzde yüzlerce türü bulunan hamburgerler, genç yaşlı herkesin severek yediği bir lezzet. Amerikan mutfağının baş tacı olarak bilinen bu sandviçi en güzel Amerikanlar yapıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Sheepshead Bay’de daha 1 ay önce açılmış belki de ilk Türk hamburger dükkanı My House Burger fikrinizi değiştirebilir.

les’ta yaşadıktan sonra ailesiyle birlikte 2 yıl önce New York’a gelmiş. Amerika’ya ise 14 yıl önce ayak basmış ve bir süre ithalat ihracat, ardından da emlakçılık yapmış. Ama kızları büyümeye başladığında onların Türk kültürü ve dilinden uzak yaşamasını istemediği için New York’a yerleşme kararı almış. Ayrık bize çay ikram ediyor ve daha sonra dükkanını anlatmaya başlıyor. “Burası okyanusa yakınlığı sebebiyle yazları daha hareketli bir yer. O yüzden kapının önünde de masalar var” diyor Ayrık. Gerçekten de aslında küçük ama koltukların kullanımından dolayı ferah bir havası var dükkanın. Sıradan fast food dükkanlarına pek benzemiyor. Ayrık, mekanı sürekli güzelleştirmek için çalıştığını söylüyor. “New York yorucu bir şehir. Sabahtan akşama kadar oturduğum yerin önce ben güzel olmasını isterim. O yüzden uğraşıp duruyorum” diyor.

KIZLARIM İÇİN GELDİM

ORHAN BABA VE TAVLA

SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

M

Dükkanın sahibi Bülent Ayrık, uzun yıllar Los Ange-

Fonda 70’lerin ve 80’lerin Türk müzikleri çalıyor. Ayrık,

müziği saatine göre değiştirdiğini söylüyor. “Akşam saatlerinde rock çalıyorum genelde ama öğle saatlerinde nostaljik Türk parçalarını çalıyorum. Çünkü ben en çok o parçaları seviyorum” diye anlatıyor.

3.95’E 120 GRAM BURGER

Fiyatları sorduğumuzda ise çok güzel bir sürprizle karşılaşıyoruz. İçi malzeme ile dolu, 120 gram etli el yapımı bir hamburgerin fiyatı çalan müzikler kadar nostaljik. Sadece 3,95 olan bu hamburgerin sırrını soruyoruz. Ayrık “Hamburgerden çok kazanmak gibi bir derdim yok” diye cevaplıyor. Diğer hamburgerler de gayet uygun fiyatlara satılıyor. My House Burger’dan ayrılmadan önce Bülent Ayrık, yaz sonuna kadar bir mekan daha açacağını söylüyor. Yine Sheepshead Bay’de iki katlı bir yer açmayı planladığını söyleyen Ayrık, bize tren istasyonuna kadar da eşlik ediyor. Yol üzerinde yoğurtçusunu da gösteriyor. “Bir gün ‘frozen yogurt’ da yemeye gelin” diyerek bizi uğurluyor.

Monet’in Nilüfer tablosu 27 milyon dolara satıldı trafiğinde kaybolmak isterseniz Bagettele tam istediğiniz bir adres olduğunu söyleyelim. Yoğun bir haftanın ardından tüm yorgunluğunuzu şehrin caddelerine bırakmak isterseniz bu restoranın eventlerinden birinde kendinize yer

ayırtmanızı tavsiye ederiz. Rezervasyon sistemiyle müşterilerine hizmet veren restoranda yemek yemeniz için en az bir hafta önceden rezervasyon yaptırmanız gerektiğinin de altını çizmeden geçmeyelim. Adres: One Little West 12th Street, New York, NY 10014

Tablo, 2011’de 104 yaşındayken ölen Clark’ın koleksiyonunda yer alıyordu. Açık artırmada ayrıca Montana bakır madenleri sahibi Clark’ın koleksiyonundan 47 parça da toplam 285 milyon dolara satıldı

NEW YORK - POSTA212

F

ransız empresyonist ressam Claude Monet’nin “Nilüferler” adlı tablosu, New York’ta yapılan açık artırmada 27 milyon dolara satıldı. Christie’s Müzayede Evi yetkilileri, Monet’nin 1907’de Fransa’nın Giverny kentindeki evinin bahçesinde yaptığı tabloyu Asya’dan, adının açıklanmasını istemeyen bir koleksiyoncunun satın aldığını bildirdi. 1930’dan bu yana Hugu-

ette Clark’ın koleksiyonunda bulunan tablo, en son 1926’da sergilenmişti. Açık artırmada 2011’de 104 yaşındayken ölen, Montana bakır madenleri mirasçısı Clark’ın koleksiyonundan 47 parça toplam 285 milyon dolara satıldı. İspanyol ressam Pablo Picasso’nun 1942’de tamamladığı “Dora Maar’ın Portresi” adlı eseri 22,5 milyon dolara satılırken, Rus sanatçı Wassily Kandinsky’nin 1909 tarihli “Sahil” adlı tablosu da 17,2 milyon dolara alıcı buldu.

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com


Toplum Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Kahve gözlere iyi geliyor

PSİKOLOG

Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com

Ayakkabımın teki ayağımda, diğer teki ise... ALMAN Bilim Adamı Psikiyatrist Dr. Willigen, bir gün vizite yaparken, elindeki çekici yere atar ve şunları söyler asistanlarına: Çocuklar ben sizden yardım istiyorum, bu olay nedir böyle? Yardım etmek istiyoruz fakat bir türlü yardım edemiyoruz, bu insanların belirtilerine tıp dilinde bir karşılık bulamıyoruz... Bu Avrupalı bir psikiyatristin bir türlü anlayamadığı, tıpta yerini bulamadığı bu garip belirtiler yelpazesi neydi? Alman hekimler 1678’ de literatüre “İsviçre Hastalığı” olarak adı geçen bu hastalığı buldular. Yani bizim anlayacağımız dilde, “kökten kopma sendromu” daha açık olsun dersek: “Göç hastalığı” Göçmenin ya da “göçmen’’ olmanın hastalığı olur mu demeyin, olur. Bir uzman olarak Amerika’da sizlere anlatacağım çok malzemem var, zaman bol olsa da tebessüm edebilmeniz için çoğunu anlatabilsem... Kökten kopma sendromunu üzerine çalışan diğer bir isim de, Fransız doktor Lahey. Fransız ordularında “yurtsama” yani yurdundan uzak kalmış askerlerin “psikolojileri” üzerine ciddi araştırmalar yapmış. Yıl 1700’lü yıllar ve her yer kaos... Nasıl fark edebildiklerine hayran olmamak elde değil.

Son yapılan araştırmalara göre kahvenin içindeki çok güçlü bir antioksidan, yaşa bağlı olan görme bozukluklarını ve göz rahatsızlıklarını engelleyebiliyor SERKAN KALFA NEW YORK - POSTA212

G

üney Kore ve Amerika tarafından ortak yapılan bir araştırma, kahvenin içindeki Klorogenik Asit (CLA) antioksidanının, her gün bir bardak alınmasıyla ileriki yaşlarda ortaya çıkan bazı retinal problemleri ve göz hastalıkları önleyebileceğini ortaya çıkardı. Araştırmalar sırasında, fare-

lerin CLA’ya verdikleri tepkilere bakan bilim adamları, bu güçlü antioksidanın gözler üzerindeki olumlu etkisiyle karşılaştılar. Deney gereği nitrik oksit verilen fareler, serbest radikaller ve stres üreterek retinal hasara maruz kalmaları gerekiyordu. Fakat bu fareler CLA ile ön tedaviye tabii tutuldukları için gözlerinde hiçbir sorun oluşmadı. CLA İÇEREN GÖZ DAMLALARI Henüz içilen kahvenin için-

deki CLA’nın direkt olarak retinaya gidip gitmediği bilinmiyor. Ama bilim adamları ileriki deneylerde CLA içeren göz damlaları ile çalışacaklarını bildirdiler. Çalışmayla ilgili makale “Journal of Agricultural and Food Chemistry” adlı derginin son sayısında yayınlandı. Daha önce kahvenin tip 2 diyabet hastalığı için de iyi geldiğini açıklayan uzmanlar aşırıya kaçmamak gerektiği konusunda uyarıyor.

GÖÇ HASTALIĞI Bu “göç” hastalığının tekrar fark edilmesinin çok ilginç bir öyküsü var. Birinci dünya savaşında tesadüfün böylesi dedirtecek kadar. Üç Kazak kökenli “Müslüman” Avusturya askerlerine esir düşüyor ve Viyana Hastanesi’ne yatırılıyor. 1920’li yıllarda Alain Işımlı Avusturyalı bir hekim, bu üç Kazak Müslüman askeri, başka koğuşlara taşıdığında, ağır depresyon ve halüsinasyon yaşadıklarını fark ediyor. Farkında olmadan aynı koğuşa düştüklerinde ise depresyon ve halüsinasyonları birden kesiliyor. İnsanın “kendi dilini” konuşamadığında “ depresyona “ girildiğinin anlaşılması ilk bu yıllarda keşfedilmiştir... 1920 yılından sonra tıp literatürüne, “göçmen”lerin ruhsal bir takım gerginlik olaylarını ya da rahatsızlıklarını yaşadıkları girmiştir. Tarihin ünlü babası “Heredot”, 2600 yıl evvel bile şunu söyleyebilmiş, “kendi kentinden başka yerlere gidenlere, görülmeyen şeytan eşlik eder “ Ya Homerus’a ne demeli, meşhur kahramanı Odiseus yirmi sene kendi yurdunu aramakla geçirdi. Yılmadan, yorulmadan ve sürekli kulağında yurdundan gelen sesleri dinleyerek. Bulabildi mi dersiniz? Bence her “göç edenin” arada bir karıştırması gereken bir kitap. Hangi yüzyılda yazıldığından ziyade, hangi duyguyu anlattığı için hala “başyapıt”

Tırnak yemenin sorumlusu anne ve babalar 40 yıl sonra asitle tedavi geri dönüyor Kanser hastalarının ölüm korkularını en aza indirgemek için İsviçreli bilim adamları önemli bir karar aldı ve asit, 40 yıllık aranın ardından hastanelere geri dönüyor. Bu tedavi yöntemiyle hastaların kaygıları ortadan kaldırılıyor

ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212

D

oktorlar hastalar üstünde uyguladıkları asit tedavisi; konuşma tedavisiyle kombine edildiğinde daha etkili bir geri dönüş sağlandığı sonucuna varıldı. Kanser hastalarının ölüm korkuları üzerinde yapılan araştırmalar, yarım doz sentetik asit kullanılmış ve olumlu sonuçlar alındığı belirtilmiş. Multidisciplinary Association for Psychedelic Studies adlı vakfın yöneticisi Rick Dob-

lin; vakfın bu tip birçok tedavi yöntemini maddi açıdan desteklediğini ve asit testiyle yapılan tedavilerin değerli olduğunu düşündüğünü söyledi. Bu tedavi yönteminden faydalanan bir hasta ise; yaptığı açıklamada yaşadıklarını “Mistik bir deneyim” olarak yorumlamış. Hastaların anıları ve duygularını tekrar hatırlatıp, onları uyandırmak için başvurulan bu tedavi iki ay boyunca toplamda 30 kez uygulanıyor ve deneklerin kaygı düzeylerinde iyileşme yaşandığı belirtildi.

Tırnak yeme alışkanlığının temelinde ‘mükemmeliyetçi kişiliğe’ sahip bir ebeveyn olduğu ortaya çıktı ANKARA - POSTA212

A

nkara Büyük Kolej, 22 psikolog ve psikolojik danışmanın katılımı ile velilere yönelik olarak PDR Aile Sempozyumu düzenledi. Sempozyumda tırnak yeme alışkanlığı, nedenleri ve tedavisi konuşuldu. Pek çok çocuğun tırnak yeme alışkanlığının kaygı bozukluğundan kaynaklandığını belirten PDR Koordinatörü Gülnur İlhan, bu alışkanlığın ortadan kaldırılması için kaygı bozukluğunun giderilmesi gerektiğini söyledi. Bu davranış bozukluğunun tedavisi esnasında çoğunlukla “mükemmeliyetçi kişiliğe” sahip bir ebeveyn ya da çocukla karşılaşıldığını belirten Gülnur İlhan, diğer nedenler hakkında şu bilgileri verdi: “Çocuklarda korku ve kaygılar, öfke kontrol becerisinin olmaması, şiddet ve saldırganlık eğilimi, özgüven eksikliği, aşırı baskıcı ve kontrolcü ebeveynler, aile içinde yaşanan iletişim problemleri ve anlaşmazlıklar, tırnak yeme alışkanlığına neden olmaktadır”

ACI OJE ÇÖZÜM DEĞİL Öğretmen ve cezadan korkma ve bunlara yönelik aşırı kaygı duyma, mükemmeliyetçilik, sosyal ortamda akran ilişkilerinde yaşanan problemler, başarısızlık korkusu, okul ya da ev değiştirme ve bu duruma bağlı olarak farklı çevrelere uyum sağlayamama sorununun okul çağındaki çocuklarda tırnak yeme davranışını tetiklediğini belirten Gülnur İlhan, şunları söyledi: “Bu durum o kadar iç içe uğraşılması gereken durum yaratmaktadır ki, bu sorunlardan herbiri ile uğraşılması gerekir. Oysa toplumumuzda yaygın olarak tırnak yiyen çocukların ya ellerine vurulur ya da acı oje ile çözülmeye çalışılır. Ancak bunların her biri geçici çözümlerdir. Temeldeki sorun çözülmeden tırnak yeme alışkanlığı çözülemez. Ebeveynlerin çocuklarının hangi durumlarda bu davranışı sergilediklerini gözlemlemeleri de problemin kaynağının tespitinde son derece yararlı olacaktır.”

İşte öneriler Tırnak yeme alışkanlığının önlenmesi için 22 psikolog ve psikolojik danışmandan şu tavsiyeler geldi: ● Çocuğa sakız çiğnemesi, oyun hamuru ile oynaması gibi alternatifler sunarak tırnak yemesi engellenebilir, ● Ebeveynler, çocuğun kaygı düzeyini artıracak şekilde baskıcı, zorlayıcı ve eleştirel davranmamalıdır, ● Bu davranıştan vazgeçirmek üzere korkutmak ya da ceza vermek, çocuğun kaygı düzeyini artırıp tam tersine bu davranışı pekiştireceği gibi daha ciddi duygusal problemlerin ortaya çıkmasına sebep olacağından kesinlikle kaçınılmalıdır, ● Özellikle sınav dönemlerinde kaygı ve endişeyi yüksek boyutlarda yaşayan çocuklara anlayışlı ve beklentisiz, baskı kurmadan yaklaşmak önemlidir, ● Çocuğa bu alışkanlığı bırakması konusunda zaman verilmeli ve sabırlı olunmalıdır.

YURT ÖZLEMİ BİTMEZ Tarihin derinliklerinde bile “yurt” özlemi yatar. Bu işin tarihçe tarafı diyebilirsiniz, ancak gerçek değişmez günümüzde de göç travmadır! Bu “travma” kelimesini, yalnızca alınan darbeden “kafa travması” zannedenler olabilir aramızda. Türkçeleştirelim, ve doğru karşılığını yazalım… Örselenme. İnsan doğduğu, çocukluk dönemini geçirdiği, ailesini ve birlikte yaşadığı yerleri, o ilk öğrendiği kültürel değerlerini bırakıp, başka yerde yaşamak zorunda kaldığı zaman “örselenme” yani “zedelenme” yaşar. İnsan, dilini iyi bilmediği bir topluma girdiği zaman kendini “yokmuş” gibi hissediyor. Ola ki gramer olarak o “dile” hakim de olsak, satır aralarında söylenenler, yaşamın iç dinamiğini anlatan şeyler anlaşılmıyor. Bu anlaşılmama durumu zamanla, insanı “matlaştırıyor”, donuklaştırıyor, hareketsizleştiriyor. Yani yavaş yavaş geri çekilme başlıyor, canlılığın azalması gibi... Göç eden insanın yaşadığı sorunlar da en sonunda bulunmuş. Dört başlık altında toplanmış. MEKANSAL- ZAMANSAL- TARİHSEL - KÜLTÜREL Mekansal kopuşun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Başka bir mekana geçmek..Burada uzmanların dikkatini çeken ve en çok önemsedikleri “ zamansal “ kopukluk. “ Göç edenlerin “ de hiç ama hiç farkında olmadıkları, üstelik “ ruhsal bozukluğun “ altında yatan asıl mesele. NEDİR BU “ZAMANSAL KOPUKLUK “? İnsanın şimdiki yaşını yaşamadan önce, yaşadığı mekandaki işleyen “zaman”. Her kültürün, her köyün, her ailenin kendine has bir zaman kullanma modeli var. Zaman ayırdığımız dengeler farklı. “Zamanı” kullanırken de içinde yaşadığımız toplumun değerlerine göre paylaşırız zamanı. İşe ayrılan zaman, yolda geçen zaman, aileyle geçirilen zaman, tatilde geçen zaman, okulda geçen zaman, dostluklar ve arkadaşlıklar için harcanan zaman, çocuklarla yaşanılan zaman vs. hatta Türk kadının “mutfakta “ geçirdiği zaman bile, bu “zamansal kopukluğa” girer... Biz , “biz” olurken alışılmış bir sürati vardır “ zamanın’’ Kullanılacağı değerler ve yerler farklıdır. Toprağımızdan koparken sadece, dağların ağaçların hasretini çekmeyiz. Ah şimdi “erik” zamanı, “çağla” zamanı derken derdimiz, damak zevkimiz değildir yalnızca… Belli bir zaman kullanma modeline alışık bir insanın, bir günde “farklı” bir modele geçmesi olası bir şey değil. İteleye- kakalaya yıllarca sürer bu uyum hali. Sancılı ve acıyarak yaşanır üstelik. Kaç kişi farkındadır bu “adaptasyon” sürecinin, kaç kişi ailesiyle harcadığı “ zamanın “ artık çok da önemli olmadığını söyleyebilir, inanın ben de bilmiyorum... Bir türkü tutturmuş “göç” edenler. Dillere pelesenk olmuş... Nerede doğduğun değil! Nerede doyduğun önemlidir diye... Onlar adına “doyduğun” asıl meselenin, ailenle geçirdiğin zamandır demekten ben yoruldum... Bıktım ve de usandım... Haftaya ve daha sonraki hafta da “göçenlerin” hikayeleriyle devam edeceğim... 14 yıldır “göçmüş” birisi olarak, benim ve bilimin söyleyeceği daha çok şey var...


Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Bankacılıktan Türk mutfağına

New York’ta eşine az rastlanan yerlerden biri olan Central Park West Cafe’nin sahibi Basri Hakan Çıngır, Koç Bank’ta üst düzey yöneticilik yaparken istifa etmiş ve New York’a gelerek başarıyı yakalamış Türkler’den biri an için Colombia Üniversitesi’nin 7 farklı departmanına günlük olarak yemek hizmeti veriyoruz. Bunun dışında Upper West Side’da çok yakınımızda bulunan Astor on the Park Oteli’ne sabah kahvaltısı ve oda servis hizmeti veriyoruz. Ama müşterilerimizden gelen teklifleri değerlendiriyoruz ve hizmetimizi veriyoruz.

ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212

K

oç Bank yöneticiliğinden istifa ederek, kardeşi Yelhan Çıngır ile New York’a yerleşen Basri Hakan Çıngır’ın Türk Mutfağına uzanan farklı hikayesini sizler için yazdık.

n Türk yemekleri dışında Türk ürünleri de satıyor musunuz? Evet Türk ürünlerine ait hemen hemen her ürün dükkanımızda bulunmakta.

n Hakan Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1969 Eskişehir doğumluyum. Liseyi Antalya’da okuduktan sonra Boğaziçi Turizm Otelcilik yöneticiliği ön lisansı yaptım ardından Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdim. Kardeşim Yelhan Çıngır’da benim gibi Boğaziçi Turizm Otelcilik yöneticiliği okuyup bitirdikten sonra Sheraton Hotel ve Hilton gibi önemli yerlerde yöneticilik yaptı. Mezun olduktan sonra çalışma hayatına başladık ve kader bizi buralara getirdi.

n Şu anki Park West Cafe’ye alternatif olarak yeni yerler açmayı düşünüyor musunuz Manhattan’da? Evet. İleriki süreçte Manhattan’ın çeşitli yerlerinde yeni yerler açmayı düşünüyoruz. Hatta bununla ilgili çalışmalarımız var. Şu an bir yerle daha anlaştık ve çalışmalarımıza başladık. Çok yakında diğer yerlerimizle Amerikalılar’a gerçek Türk mutfağını tanıtmaya devam edeceğiz.

n Daha önce Koç Bank’ta yöneticilik yaptığınızdan bahsetmiştiniz. Bize bu konudan ve istifanızdan söz edermisiniz? Koç Bank’ta Bireysel Bankacılık Operasyon Müdürlüğü yapmıştım. Yine bu dönemde New York’a iş amaçlı gelmiştim. Daha üst düzey yöneticiliğe doğru gidebilecek ve bazı olan şeylere göz yummamayı tercih edip bunu yöneticilerimle paylaştım, fakat onlar ne yaptıklarını bildiklerini bunun bana uymuyorsa istifamı kabul edebileceklerini söylediler ve yollarımız ayrıldı. n New York’ta yatırım yapmaya, restoran işine girmeye nasıl karar verdiniz? Manhattan’ın çeşitli yerlerinde yerler baktık, önce Midtown’da bir yer açmayı düşündük fakat sonradan bu bölgede bu riskin alınamayacağına karar verdik. Sonuç olarak yaptığınız her ticarette bir risk alıyorsunuz, bizde tek atımlık jetonumuzu doğru kullanmak istedik.

na kaçabilirdik ama zor olanı başarmak istedik. İleride çocuklarımıza bize ait olan bir şeyleri miras olarak bırakmak ve gerçek Türk mutfağını Amerikalılar’a tanıtmak istedik New York’ta işin kolayına kaçmak istemedik zor olanı başarmak istedik. Burada vurgulamak istediğim daha ucuz maliyetlerle kısıtlı ürünler yerine gerçek Türk mutfağını Amerikalılara tattırmak istedik, ve bunu başardık.

ZOR OLANI BAŞARMAK İSTEDİK n Gerçek Türk mutfağına ait lezzetleri seçmenizin ve bu riski almanızın başlıca sebepleri nelerdir? Sizi buna iten neydi? Birinci sebebi şu anki dükkanımızın havalandırma açısından ızgara döner kebap çeşitlerini hazırlamak zor bir tercih olacak-

tı. Ama asıl sebebini sorarsanız, biz zor olanı başarmak ve Amerikalılar’a gerçek Türk mutfağını gerçek Türk lezzetlerini tanıtmak istedik. Pekala bizde ucuz maliyetlerle işin kolayı-

n Peki müşterilerinizden özellikle Amerikalı müşterilerinizden geri dönüşler nasıl? Olumlu geri dönüşler var. Gerçek Türk mutfağını çok az Amerikalı bildiği için

çoğu müşterimiz şaşkınlıkla ama bir o kadar da beğeniyle ürünlerimizi (buy the pound) yani istedikleri kadar satın alıp beğenerek yiyorlar. Sadece lokal müşterilerimiz değil çevre eyaletlerden de gelen hatta 3 senedir üstüste New York’a tatile gelen ve bize uğrayıp Türk yemeği yemeden gitmeyen müşterilerimiz var. n Özel olarak Catering hizmeti veriyor musunuz? Toplu olarak hizmet verdiğiniz yerler var mı? Özel siparişler dışında Catering hizmeti vermiyoruz. Fakat şu

n Peki en çok talep gören ürününüz hangisi? En çok talep gören ürünümüz bizim mücver olarak bildiğimiz ‘Zucchini Pancake’ bunun yanı sıra zeytinyağlı dolma en çok talep gören mutfağımıza ait ürünler. n Peki son olarak eklemek istediğiniz birşey var mı? İnsanlar size nasıl ulaşabilirler? Müşterilerimiz bize; 477 Central Park W, New York, NY 10025 adresinden ve direk bizi arayarak ulaşabilirler. Telefon numaramız: (212) 6635690 Web sayfamız suan yapım aşamasında olduğu için bize şu an telefonla veya direk cafemize gelerek iletişime geçebilirler.

“Beyninizi müzik ile geliştirin” İZMİR - POSTA212

14

. Avrupa Beyin Yılı Etkinlikleri kapsamında, İKÇÜ Öğrenci Konseyi tarafından düzenlenen konferansta, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Canan, ‘Beynin Serüveni’ni anlattı.

ANNE İLGİSİ ÇOK ÖNEMLİ Beynimizin milyonlarca kilometre uzunluğunda sinir hücresi kablolarıyla dolu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sinan Canan, anne ilgisizliği, ağır ihmal halinde büyüyen bebeklerin zekâsında anne sevgisiyle büyüyen bebeklere oranla gerileme olduğuna da işaret etti. Vücuttaki kasların çalıştıkça geliştiği gibi beynin de kullandıkça böyle geliştiğini belirten Doç. Dr. Sinan Canan, “Kaç yaşınızda olursanız olun, sürekli beyninizi zorlarsanız Alzheimer gibi hastalıklara yakalanmazsınız. Beyninizi sürekli yeni

şeylerle meşgul edin. Müzikle uğraşmak, enstrüman çalmak, şarkı söylemek, dans etmek beynin alt yapısını geliştiren önemli faaliyetlerdir.

“Hafızamız sınırsız” Bu etkinlikler beyninizin biçimini değiştiriyor, otobanlarını büyütüyor. O yüzden insan üstü beceriler sergileyen müzisyenlerin sayısı oldukça fazladır. Çünkü alt yapı gelişince beynin inanılmaz yetenekleri de ortaya çıkıyor” dedi. Beynin hafıza kapasitesi-

nin bugüne kadar ölçülemediğini, hafızamızın bir sınırının olmadığını da kaydeden Doç. Dr. Sinan Canan beynin öğrenmesinin duygusal bağ kurmasına bağlı olduğunu aktardı. Yeni insanlarla etkileşime geçmenin beyni son derece zorladığını açıklayan Doç. Dr. Canan, “Çevredeki arkadaş sayısının artması, yeni bireylerle tanışma beyni çok zorluyor. Yeni insanların dost mu, düşman mı olduğu, niyetlerinin ne olduğu, neden hoşlandıkları gibi birçok soruyla karşı karşıya kalırız. Sosyal etkileşim beynimize en fazla yük getiren şeydir. İnsanları okumak çok karmaşıktır. Yeni kişilerle yapılan etkileşim, en ağır fizik problemini çözmekten daha zordur. Zihnin eforunu oldukça yorar. Fizik problemini çözmek aslında daha kolaydır” diye konuştu.


Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Fenerbahçe USA

FOTOĞRAFLAR: ABDULLAH TÜFEK

Ata’nın huzurunda Amerika’dan Türkiye’ye giden Fenerbahçe USA Derneği, ilk ziyaretini Anıtkabir’e gerçekleştirdi MEHVEŞ KOÇAK ANKARA - POSTA212

B

ir dizi temaslarda bulunmak üzere Amerika'dan Türkiye'ye giden Fenerbahçe USA Derneği, ilk ziyaretini Anıtkabir'e gerçekleştirdi. Ata'nın huzuruna çıkan Fenerbahçe USA Derneği'ne geçtiğimiz aylarda “1 milyon kişi ile Anıtkabir’e” sloganı ile büyük bir Fenerbahçe yürüyüşü düzenleyen Ankara Fenerbahçeliler Derneği de eşlik etti. ANITKABİR DEFTERİ İMZALANDI Fenerbahçe USA Derneği Başkanı Ömer Ekinci, Mustafa Kemal Atatürk'ün mozelesine çelenk koydu. İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından Ekinci, Anıtkabir Defteri'ni imzalarken şu sözleri kaydetti "Yüce Atatürk, binlerce kilometre uzakta olsak bile, "Vatan" dediğimiz toprağı bütün değerleriyle bizlere bıraktığın, İlkelerinle güneş olduğun, devrimlerinle güçlendirdiğin ve adına Cumhuriyet dediğin sevdayı bizlere yaşattığın için sana her gün şükran duyuyoruz. Adına ikinci Cumhuriyet dediğimiz Büyük Fenerbahçe Camiası'nın bir parçası olarak eserlerinize sahip çıkacak, ilke ve devrimlerinizden, çağdaş değerlerden ödün vermeden gösterdiğiniz hedeflere ulaşmak için mücadelemize devam edeceğiz, olumsuz eserinin, her geçen gün daha da anlam kazandığı bir dünyada onun yıkılmaz bir parçası Fenerbahçemize sahip çıkacağız. Bağlılığımızı en içten duygularla yaşıyor, yüksek anınız önünde saygıyla, özlemle ve minnetle eğiliyoruz." HEDİYELER VERİLDİ Fenerbahçe USA Derneği ve Ankara Fenerbahçe Derneği heyeti birlikte Misak'ı Milli müzesini gezdi. Daha sonra Anıtkabir Komutanı Piyede Albay Muzaffer Taytak'a teşekkür ziyaretinde bulunan heyet, Taytak'a Fener-

bahçe USA Derneği rozeti taktı, ayrıca derneğin şapkası ve tişörtünü hediye etti. Albay Taytak ise dernek adına Ömer Ekinci'ye Anıtkabir ziyaretinden dolayı Atatürk resmi bulanan Anıtkabir hatırası bir tabağı verdi. TARİHİ BİLGİLENDİRME Görüşmede Anıtkabir'e birçok Fenerbahçeli'nin geldiğini söyleyen Taytak çok uzaklardan Fenerbahçe USA Derneği'nin bu anlamlı ziyaretinden mutluluk duyduklarını dile getirdi. Anıtkabir'in tarihi hakkında bilgi veren Taytak, Anıtkabir'deki ilk bayrak direğinin Amerika'dan bir Türk tarafından gönderildiğini anlattı. Anıtkabir'e 9 Kasım 1950'de dikilen ve 63 yıldır Türk bayrağının dalgalandığı eski bayrak direği, Amerika'da yaşayan Türk işadamı Nazmi Cemal tarafından üretilmiş ve Anıtkabir'e hediye edilmiş. Zamanında Avrupa'daki en uzun bayrak direği olan direk, 2013 yılında yenilenelerek Anıtkabir'de hatıra olarak saklanmaya devam ediyor. USA Derneği, Anıtkabir'den sonra bir dizi temaslarda bulunmak üzere Ankara'daki programına devam etti.

Görme engelliler için saat NEW YORK - POSTA212

E

one adlı bir firma görme engelliler için The Bradley adında bir saat tasarladı. Son derece şık olan bu saat mıknatıs yardımıyla çalışıyor. Adını 2011 yılında Afganistan’daki bir patlamayla görme yeteneğini yitiren, ayrıca 2012 Paralympics’te yüzme alanında altın ve gümüş madalya kazanan Bradley Singer’dan alan bu saat, firma tarafından görme engelliler için özel olarak tasarlan-

dı. Zamanı dokunarak da anlayabildiğiniz saatin yanında ve üstünde bulunan iki minik top, bir mıknatıs düzeneğiyle hareket ediyor. KURMA KOLU VAR Kadranın çevresinde bulunan top saati gösterirken, içinde bulunan top ise dakikayı söylüyor. Ayrıca bu toplar siz yanlışlıkla bozsanız ya da hareket ettirseniz de doğru zamana otomatik olarak geri dönüyor. Saa-

tin en güzel yanı ise ayarlamanın sıradan saatlerde olduğu gibi basit bir kurma koluyla yapılması. Geçtiğimiz sene bir fon bulma sitesi olan Kickstarter üzerinden hayata geçirilen saat, şimdiden büyük bir başarı yakalamış durumda. Ayrıntılı bilgi için eone-time.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.


Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Çocukların öğle yemeği

AMERİKA

Fransız, İngiliz ya da Amerikalı çocuklar okul öğle yemeğinde makarna, brokoli, meyve salatası, sebze yemekleri, pilav, brokoli, muz, somon, salata yerken; Hindistan’daki çocuklar bir tabak pilav, Filistin ya da Ekvator’da yaşayan çocuklar ise sadece bir sandviç yiyebiliyor NEW YORK - POSTA212

Washington’da Mirror Lake İlkokulu’nun öğle yemeği menüsü.

A

BD’de birçok okul, çocuklara sağlıklı öğle yemeği sunmak için çalışmalar yapıyor. ABD First Leydisi Michelle Obama da uzun zamandan bu yana çocukların daha sağlıklı beslenmesi gerektiğinin önemine dikkat çekiyor. ABD Ulusal Okul Öğle Yemeği Programı (The National School Lunch Program), okullarda çok düşük ücretlerle ya da tamamen ücretsiz olarak çocuklara sağlıklı ve dengeli yiyecekler sunuyor. Öte yandan New York, Fransa ya da Londra’da okul çağındaki bir çocuğun öğle yemeğinde yedikleriyle Filistin ya da Hindistan’daki çocukların öğle yemeği arasındaki farka insan inanamıyor.

İSPANYA

Madrid’deki Chiquitin anaokulunda öğle yemeğinde omlet, sebze çorbası, muzlu yoğurt ve su servis ediliyor.

İSPANYA

Barselona’daki öğlen yemeğinde anaokuluna giden bir çocuk, sebze çorbası, dana eti, salata, bir dilim ekmek, su, portakal ve muz yiyor.

KÜBA

FİLİSTİN Küba’da okula giden bir çocuk ise öğle yemeğinde pilav, tavuk, kulkas kökü ve bezelye çorbası içiyor.

Filistinli çocukların ise gün boyu yediği tek şey ev yapımı sandviçleri.

MALİ

Bu da Mali Bamako’da okuyan bir çocuğun kızarmış çöreği. Burada çocukların çoğu öğlen yemeklerini aileleriyle birlikte yemek için eve gidiyor.

EKVATOR

Ekvator’da okula giden bir çocuk ise evinden bir sandviç, meyve suyu ve bir elma getirmiş.

HİNDİSTAN

ENDONEZYA

Endonezya’da ise okul çocukları pilav, çorba, tofu ve sebzelerden oluşan bir öğle yemeği yiyor.

FRANSA

İNGİLTERE

Fransa’da bir okulda ise çocuklar pilav, somon, sebze yemeği ratatouille, bir dilim ekmek, salata, portakal ve bir çörek.

Annesi tarafından hazırlanan öğle yemeğinde Hintli bir çocuk, gözleme, turp ve mango yiyor.

İSPANYA

Buenos Aires’de okula giden bir çocuğun öğle yemeği tabağında bir çeşit et yemeği ve patates bulunuyor.

HİNDİSTAN

Hindistan’da bir devlet okulunda bedava öğle yemeğinde çocuklara pilav veriliyor.

Londra’daki bir okulda ise öğle yemeği için çocuklara iki seçenek sunuluyor. Birinci menüde, makarna, brokoli, ekmek, mevsim meyveleri ve süt; ikinci menüde ise sebze, pilav, brokoli, kek, muz ve su bulunuyor.

Kızarmış tavuk, pizza, cips, kurabiye, jöle… Genel gıda politikasına göre Amerikan hükümeti okullarda çıkan yemeklerin besleyici değerinden hem de ülke içinde

üretilen tarım ürünlerinin tüketiminden sorumlu. Ancak bu tartışmalı bir konu ve Amerikan hükümeti okul menüsünün oluşmasında sıklıkla gıda lobisinin etkisi altında kaldığı için eleştiriliyor.


Yaşam

17 Mayıs 2014 Cumartesi

New York sanki uyuyordu New York’ta her yıl geleneksel olarak düzenlenen bisiklet turu için kentte yolların büyük bölümü trafiğe kapatıldı. Motorlu taşıt ve insan kalabalığı ortadan kalkınca dünyanın en büyük metropollerinden birinde olağanüstü sakin bir gün yaşandı NEW YORK - POSTA212

4

Mayıs Pazar gün, New York şehrinin her sene düzenlediği NYC Bike Tour adı verilen bisiklet turu için ayrılmış özel bir gündü.Trafiğin birçok bölgede motorlu taşıtlara kapandığı ve turu kapsayan 5 ilçenin tüm köprülerinin bisiklet turuna katılan bisikletlilere ve yayalara ayrıldığı, trafiğin rahat, sokakların tenha olduğu neder günlerden biriydi. Sanki şehir uyuyordu. Sanki New York uyanmamış ve hergün olduğu gibi koşuşturmacanın ve hiç susmayan kornaların sesi yerini pedal seslerine bırakmıştı. Büyük kentin olağanüstü gürültü ve uğultusu yerini “Haydi..Yapabilirsiniz..Sizler New Yorklusunuz...Az kaldı..10 mil geçti bile...” gibi tezahürat seslerine bırakmıştı. KARIŞ KARIŞ NEW YORK Manhattan, Bronx, Queens, Brooklyn ve Staten Island ilçelerini kapsayan 40 millik yani 64 kilometrelik “Bike Tour” un bu seneki katılımcıları arasında ben ve arkadaşlarım da vardık. TD America adlı bankanın sponsorluğunda, New York Ulaşım Şubesi ve şehrin valiliğinin ortak çalışmalarıyla düzenlenen 32 bin katılımcının her sene New York şehrinin yollarını köprülerini aşındırdığı bu turun başlangıç noktası Manhattan’da Broadway sokağıydı. KIRMIZI GRUP İki gün önce, göğsümüze ve bisikletimize takmamız gereken numaraları alacağımız şehrin limanlarından biri olan Pier 36’daki bisiklet Expo’sunu da ziyaret ederek eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık. Benim numaram kırmızı arkadaşlarımın da. Bu da birbirimizden ayrılmadan aynı noktadan aynı anda başlayacağımızı gösteriyor tura. Öyle düzenli ve çabuk işleyen bir sistem geliştirmişler ki. 32 binmiş bu seneki katılımcıların sayısı. Onca insanın numaralarını alacakları 2 gün yeterli mi diye düşünüp ne çok izdiham olur derken baktım ki elimizdeki kayıt numaralarını gruplara bölmüşler bu sayede herkesin yarışa başlayacağı nokta ve saatleri de belirlemişler. Renklere ayırmışlar numaraları. Mavi, Kırmızı, Gümüş rengi. Ben kırmızı gruptayım ve başlangıç saatim 7.45 sabah, Broadway’de başlangıç noktam. Hiçbir izdiham yaşamadan çıktık numaralarımızı alıp Expoyu da gezerek rahatça. Staten Island’da yaşayan arkadaşlarımda kalarak aradaki mesafeyi hem indirmeye hem de macerayı başından onlarla yaşamaya karar verdim. Long Island’da yaşayan bana, Manhattan sabah o saatte ve o yoğunlukta tur için kapatılan yollar ve sokaklar düşünüldüğünde neredeyse 3-4 saat uzaklıkta. Bir de park vs yeri bulmak iyice dert olurdu. Ferry sabahın 6.30’unda ren-

garenk. Kimi kızının resimler çizdiği t-shirtleri giymiş kimi bisiklet turları konusunda deneyimli belli daha kalın ama soğuğu rüzgarı geçirmeyecek naylon sweatshirtleri tercih etmiş. Ortak olan herkesin kafasındaki kasklarda turun sembolik renklerini taşıyan ve sponsor bankayı da çağrıştıran yeşil beyaz NY Bike Tour yazılı kask örtüleri. Hepimiz bunları takmışız ki bilinsin, hem registration ücreti olan 96 doları vererek kayıt olduk hem de numaralarımızı aldık. O sayede de bize verilen paketin içinde hem numaralarımız hem de yol haritaları ve hatta bir de içi çekirdek dolu küçük paketimiz var. Enerjimiz düşerse diye.

Müdahale hemen, asla vakit kaybedilmiyor. Ambulanslık bir kişi için tüm bisikletliler durduk yol verdik, peşi sıra uyarıldık. ‘Lütfen yavaş gidin bu yarış değil. Bu bir tur’ uyarısını kaç kere duyduk emin değilim.. Molalarımız için ayrılmış ve aşağı yukarı her 7-10 kilometrelik aralıklarla sıralanmış dinlenme tesisi görünümündeki konaklama yerlerinde portapotty adı verilen günlük kullanımlık portatif tuvaletlerin önlerindeki kuyruklar bile hem düzenli hem de çabuk ilerliyordu. Temizlikleri çok süper olmamakla beraber yine de içlerindeki dezenfakten sabunların sürekli dolu tutulması bile bizler için yeterli idi.

RENKLİ SABAH Önce Bronx ardından Astoria Brooklyn ve derken Staten Island’da sonlanan bisiklet turumuz boyunca belki de sayısız ambulans sayısız polis ve gönüllü görevliler gördük.Yol boyu dizilmiş kendileri de bisiklet tepesinde “Bike Asistant” yazılı tişörtleriyle bisikletle ilgili bir teknik sorunumuzda yanımıza koşmaya hazır görevliler, sağlık personelinin dışında bir de ara ara bizlere su, muz, elma ve enerji içecek ve yiyecekleri sunan gönüllüler gün boyu hep bizlere eşlik ettiler. Maalesef sayısız da bisikletten düşmüş bazılarına boyunduruk takılmış bisikletlilere de rastladık.

FINISH LINE Turun sonunu Verazano Köprüsü’nü geçip Staten Island’a geçerek yapacağımızı bildiğimiz için yorgunluğumuzu bacaklarımızın kasılmalarını çok önemsemedik. Köprünün üstündeydik artık sonuydu turun. Ama köprüde son dakikada çıkan rüzgar sebebiyle rüzgara karşı gitmekte zorlananlarımız bisikletlerinden inip iterek yarışı tamamlarken diğer birçoğumuzda 40 mili aynı şekilde yine bisiklet üstünde bitirebilmenin hayaliyle kendimizi zorlayarak “Finish Line” yazan yazıyı büyük bir gururla geçtik. Nev York şehrinin değişik 5 ilçesini bisiklet üstünde hiç gitme-

diğim için bu kadar yakınen ve içinden görme imkanım da olmamıştı. Hem bu uzun ve performans isteyen turu tamamlamanın gururu hem de yaşadığım şehri böyle detaylı böylesine sakin ve boş görebilmenin mutluluğuyla arkadaşlarımla buluşup bir Türk restoranı aramanın yoluna koyuldum bile. Bir dahaki sene sağlığım elverdiği sürece bunu yapmak istediğimi de biliyorum artık. Aktif yaşamı seven-

lere, şehri tanımak isteyenlere, bisiklet meraklılarına, şehri boş görmenin değişik büyüsüne kapılmak isteyenleri için kaçırılmaz fırsat bu. Üstelik buradan elde edilen gelirler her sene bisiklet kullanmayı öğrenmek isteyenlere güvenlik ve kullanmayı öğretme dersi şeklinde ücretsiz kurslar düzenlemeye yarıyor. Geçen seneki tur sonrasında 15 bin kişi bisiklet güvenlik ve kullanım kursu görmüş ücretsiz.

Sunay Akın @sunayakin62

Mezar taşındaki karikatür BİR ÇERKEZ çobanın kızı olan Münteha Nasib, insan tüccarları tarafından kaçırıldığında beş yaşındadır. Çamlıca’da bir konağa satılan zavallı kız, anne ve babasının özlemiyle gözyaşı döker her gece. Konağın sahibi olan Kazasker Ferit Efendi bu duygulu ve güzel kızı evlat edinmeye karar verir. Münteha Nasib’in yüzü gülmeye başlar o günden sonra... Ama ne zaman Çamlıca eteklerinde sürüsünü otlatan bir çoban görse, iki gözü iki çeşme!.. Çamlıca’da güzelliği dillerden düşmeyen Münteha Nasib’e komşuları Hayrullah Efendi abayı yakar. Bu muhterem, hekimbaşılık, Meclis-i Maarif başkanlığı da yapmış olan ve de “reis ül-ulema” yani, “bilginler başı” unvanına layık görülen Abdülhak Molla’nın oğludur. Hayrullah Efendi’yle evlenen çoban kızı, 1852 yılının 2 Ocak günü bir erkek çocuk getirir dünyaya. O çocuk, bir şiirinde şöyle anlatacaktır anne ve babasını: Oğulun kuşağı pek parlak ve süslü, Ufku çok uzakta bir yangın. Kızın ataları toprak ve kül, Karlar altında gömülü bir gece. O oğul babam, o kız da annemdir. Birinin kökü geniş bir geçmiş, Birinin kökü büyük bir unutuluş. Şairimiz bir yandan şiirler, tiyatro oyunları yazarken öbür yandan elçiliklerde çalışmaktadır. 1880’de Berlin Elçiliği kâtipliğine atandığını öğrenince yola koyulur. Gemiyle Odesa’ya gidecek, oradan da Berlin’e geçecektir; ama gemide gördüğü bir Alman kızı onu geri döndürür. Neden mi? Şairimiz versin bu sorunun yanıtını: “Ben bu kadar iri ayaklı kadınlar yetiştiren bir memlekette yaşayamam.” Nâzım Hikmet özeleştiri yaptığı bir yazısında, onun şiirlerine proleter şair olmadığı için sırt çevirdiklerini açıkladıktan sonra şu soruyu sorar: “Saltanat devrinde, proletaryanın daha doğum halinde olduğu bir devirde onun proleter şairi olmasını nasıl bekleyebilirdik?” Sonra da şu yorumu yapar Nâzım: “Adam büyük şair. Kendi ufuklarından çıkmış, dünya konularıyla ilgilenmiş.” Ama Nâzım Hikmet, onun tiyatro oyunlarına ısınamaz bir türlü. Hatta baklayı ağzından çıkarır bir gün: “Bugün Hamit Bey’in bir piyesini Paris’te oynasalar, seyirciler Şekspir, Korney, Rasin’in karikatürleştirildiğini, yahut da aktörlerin rollerini unutup tulûatçılığa kaçtıklarını zanneder.” Büyükbabasının adını ve Nâzım Hikmet’in yazısını okuduktan sonra şairimizi tanıdığınızı sanıyorum: Abdülhak Molla’nın “Hamit” adlı torunu Abdülhak Hamit’tir elbette. Şair, 1 Ocak 1935’te yürürlüğe giren kanunla aldığı “Tarhan” soyadını iki yıl taşıyacak ve 13 Nisan 1937’de Maçka Palas Oteli’nde gözlerini dünyaya kapayacaktır. Abdülhak Hamit Tarhan, Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömülüdür. 1885’te ölen karısı Fatma Hanım’ın anısına yazdığı “Makber” adlı şiiriyle tanınan şairin Zincirlikuyu Mezarlığı’nda yatması son derece anlamlıdır, çünkü burası, harf devriminden sonra yapıldığı için tüm mezar taşları Türkçe olan ilk mezarlıktır. Mezarlığın adına da dikkat: Zincirlikuyu!.. Ölüm bundan daha güzel anlatılabilir mi? Nâzım Hikmet’in, tiyatro oyunlarının ünlü eserlerin karikatürleştirilmesi olarak yorumladığı Abdülhak Hamit’in mezarının biraz ilerisinde, taşında bir karikatür bulunan ve bu özelliğiyle ülkemizde bir ilk (belki de tek!) olan bir mezar göze çarpar. Burada yatan, ünlü karikatürist Cemal Nadir Güler’dir. Zincirlikuyu’ya Abdülhak Hamit’ten on yıl sonra yerleşen Cemal Nadir’in mezar taşındaki karikatür, sanatçının ünlü tiplemesi olan “Amca Bey”den başkası değildir. 17 Ağustos 1929 tarihli Akşam gazetesini okuyanlar, tiryakisi olacakları bir karikatür kahramanıyla karşılaşırlar, gazetenin üçüncü sayfasında. Cemal Nadir’in Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ömer Seyfettin’in hikâyelerindeki karakterlerden ilham olarak çizdiği Amca Bey, öylesine sevilir ki, şişman adamlar göbeğiyle övünerek “Amca Bey” diye tanıtmaktan alıkoyamazlar kendilerini. Halkın ilgisi, tiyatro sahnesine taşır Amca Bey’i. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun düzenlediği ilk oyun 1938’de, Şehir Tiyatrosu oyuncuları tarafından sahneye konur. Tiyatroda Amca Bey’i canlandıran ilk sanatçı da Behzat Butak’tır. Amca Bey, insanların biblolarını satın aldığı ilk karikatür kahramanıdır. Söz konusu biblolar, 1940 yılında Ressam Muhsin Rifat tarafından yapılmıştır. Bu başarıyı yıllar sonra Oğuz Aral’ın unutulmaz kahramanı “Avanak Avni” gösterecek ve uzun bir aradan sonra bir karikatür kahramanının biblosu hediyelik eşya satan dükkânların vitrininde boy gösterecektir. Amca Bey, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında bir mizah dergisi olarak yayımlanır. Sayfalarında savaşın mizah diliyle anlatıldığı haftalık dergi son sayısını 25 Mart 1944’te çıkararak veda eder yayın hayatına. Boğaz Köprüsü’nün, Avrupa yakasındaki ayaklarından başlayan viyadüğün, Ortaköy’ün sırtlarında sona erdiği yerde bir sokak tabelasında da adını okuruz ünlü karikatür kahramanının: “Amca Bey Sokağı.” Sokak sakinlerine Cemal Nadir’in Amca Bey’ini göstererek tanıyıp tanımadıklarını sordum; bir bilen çıkmadı karşıma!


Seri ilanlar & Eğlence

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Haftalık Burcunuz KOÇ: Beklentileriniz güçlü ve isteğiniz yüksek. Ayrıca başarılı olacağınıza dair bilincinizin derinliklerinden yükselen iyimser duygular sizi pozitif etkileyecek ve gelişmeler beklediğinizden farklı olsa bile şanslı olduğunuzu düşüneceksiniz. Dostlarınızın ilgisi ve yeni tanıştığınız kişilerin davranışları moralinizi yükseltecek. BOĞA: Bu hafta projelerinizi heyecan ile anlatabilirsiniz ve yeni girişimlerde bulunmak için kuvvetli arzular duyabilirsiniz. Aniden çıkan fırsatlar ve beklenmedik teklifler ile karşılaşmanız mümkün. Özellikle seyahatler ve çevre gezilerine çıkmak heyecan verici olabilir. Fakat duygularınızı denetleyeceksiniz ve dikkatli davranacaksınız. İKİZLER: Çevre gezilerine çıkabilir veya seyahat programları yapabilirsiniz. Girişimde bulunmak istediğiniz konu ile ilgili beklentileriniz değişiyor ve bugün kendinizi rahat hissedeceksiniz. Fakat duygularınızı denetlemeniz pek kolay olmayabilir. Özellikle sürprizler ve ilginç fırsatlar ile karşılaşabilirsiniz ve duygularınızı coşkulu bir biçimde ortaya koyabilirsiniz. YENGEÇ: Hem kendinizi, hem de yakınlarınızı iyileştirecek gücü içinizde hissedeceksiniz. Arkadaşlarınız ile çeşitli organizasyonlar yapabilirsiniz. Projelerinizi ortaya koyacaksınız ve girişimlerinizde başarılı olacaksınız. İletişim trafiğinizin hareketli olacağı bir hafta. ASLAN: Bu hafta birlikte çalıştığınız kişilerle uyumlu bir beraberlik sergiliyor olabilirsiniz. Şüpheci ve baskıcı yönleriniz nüksettiği zaman, gereksiz tartışmalar çıkarıyor ve çevrenize olumsuz örneği oluyorsunuz. BAŞAK: Hafta sonuna ince hesaplar içine gireceksiniz, detaylar sizin için önemli olacak. Girişimciliğiniz takdir görmesine rağmen, yüklendiğiniz misyon kolay değil. İşinizle ilgili kuruntularınızın nedeni, güvensizliğiniz. TERAZİ: Bu hafta insanlar sizi, beklenmedik teklif ve önerilerle karşılaşabilirsiniz. Bireyselliğiniz öne çıkabilir, kendinizi düşünerek kararlar alabilir, iplerinizden kurtulabilirsiniz. Kararlar biraz baskı kurabilir üzerinizde. Dolunay ise parasal konularda gelişmeleri hareketlendirebilir. Pratiklik kazanabilirsiniz, aklınızı iyi çalıştırabilirsiniz bu hafta. Farklı şeylere ilginiz kayabilir, her zamanki rutininizden çıkabilirsiniz, değişiklikler yapabilirsiniz. AKREP: Özellikle iş hayatınızda çalışmalar, yardımlaşmalar sizi hızlandırabilir. Yenilikler oluşabilir günlük yaşantınızda. Bazı kararlar almanız önem taşıyabilir, amaçlarınızla ilişkili, bu nedenle biraz heyecanlı ve gergin de olabilirsiniz. İlişkilerinize uzun vadeli yaklaşmanız size güç ve sağlamlık kazandırabilir. Geçmişin alışkanlıklarından uzak durabilirsiniz. YAY: Özgür bir biçimde ilerleyebilirsiniz. Konuşmalar ve paylaşımlar sizi neşeli tutabilir. İç dünyanızı ise hayaller kaplayabilir. Bu hafta duygularınızın ve isteklerinizin farkına varabilirsiniz, bu da sizi daha dirençli yapabilir. Karşınıza çıkan işler size kazanç getirebilir. Uzun zamandır kendinizi adadığınız konu, insan ve işlerden ise uzak kalmayı tercih edebilirsiniz. OĞLAK: Ev, aile ve özel hayatınızda alacağınız kararlar, oluşacak değişimler sizi olumlu etkileyebilir, kendinizi özgür ve farklı hissedebilirsiniz. Bu da sizi iş hayatında üretken ve verimli yapabilir. Akrep burcundaki dolunay ise arkadaşlarınızla ilişkilerinizi, sosyal yaşantınızı canlandırabilir. Hayatınızda daha fazla şans görmek isteyebilirsiniz, istekleriniz güçlenebilir. KOVA: Aşk, güzel bir mutluluk bu hafta sizi sarabilir, duygularınızın ve sevginizin daha bir farkına varabilirsiniz, bu da sizin konuşmalarınıza yansıyabilir. Hissettiğiniz şeyleri dile getirebilirsiniz. Yakın akrabalarınızla ilişkilerinizde, iletişimle bağlantılı konularda istekleriniz, talepleriniz artabilir, neler yapmanız gerektiği üzerinde durabilirsiniz. BALIK: Parasal açıdan bir karar, gelişme sizi mutlu edebilir, ailenizden destek görebilirsiniz, iletişim trafiğiniz yoğun olabilir. Kendinizi adadığınız, yardım etmeye gönüllü olduğunuz konu ve insanlardan ise bu hafta uzaklaşabilirsiniz.

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 İlanınız Burada Yayınlansın

Fast food tipinde restaurant açmak isteyenlere büyük fırsat

$50

Daha fazla bilgi için 917 364 4147 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Blackspade USA

Please mail to blackspadeus@blackspade.com

Posta 212’ye verdiğiniz seri ilanlar 1 ay boyunca USAilan.com’da ÖZEL İLAN olarak yayınlanır İlanınız Burada Yayınlansın

30 kişilik salonu ve 120 kişilik bahçesi olup nargile yapmaya çok uygundur.

$40

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

İlgilenenlerin 201 546 0157 numaralı telefonu aramaları rica olunur.

İlanınız Burada Yayınlansın

Satış Elemanı Aranıyor

$20

Manhattan’daki hediyelik eşya dükkanımızda geçici olarak part time veya full time çalışabilecek bay/bayan eleman aranıyor.

Bu Alana İlan Vermek İçin Arayınız 347 730 4236

Telefon: 212 252 0030

Kozmetik ve giyim mağazamızda çalışmak üzere satış elemanı aramaktayız. Uzun dönemli iş imkanı arayanlar tercihimizdir. Bay veya bayan farketmez. İngilizce düzeyinin orta halli veya üstü olması aranmaktadır.

Long Island City, New York’ta bulunan kargo firmasında çalışacak; çalışma izni olan full time/part time personel aranıyor.

Satış elemanı aranıyor

Çalışma motivasyonlu, güler yüzlü ve kolay uyum sağlayabilen özelliklere sahip kişiler email yolu ile iletişime geçebilirler.

Telefon: 718 482 6927

Florida: Telefon: 850 896 9111

Clifton’da 2 odalı evin tek odası kiralıktır. Kira $450 + utility. Türk marketlerine ve NYk otobüslerine yürüme mesafesinde. Telefon: 718 635 4314 2 odalı evimin bir odası kiralıktır. Manhattan’ın en nezih yeri. Çalışan veya öğrenciye ideal. $900

Pazartesi, Cuma günleri arası, saat 1 ile 5 arasında dağıtım, haftada $1300 ile $1400 arasında kazanç sağlayan yolumu kesin dönüş sebebiyle satıyorum. Depo New Jersey’de, dağıtım yeri ise Delaware’de.

Telefon: 646 831 8980

Telefon: 609 817 5400

Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

İlgilenenlerin abone@posta212.com adresine eposta yolu ile veya 347 730 4236 no’lu telefonla başvurmaları rica olunur.

New York, Manhattan’da bulunan restoranımızda çalışacak bay veya bayan arkadaşlara ihtiyaç vardır.

Paterson, Main Street’te devren satılık Turkish Restaurant

Personel aranıyor

• Gazete Tasarımcısı • Web Tasarımcısı • Fotoğrafçı • Editör • Yazar • Muhabir • Marketing • Müşteri İlişkileri

Part time bay veya bayan host aranıyor

Turkish Underwear Brand is looking for a dynamic person for accounting, logistics and administrative responsibilities.

Work place is in Garfield, NJ.

POSTA212 GAZETESİNE STAJYERLER ARANIYOR POSTA212 gazetesine aşağıdaki pozisyonlar için stajyerler alınacaktır;

Mutfağı %90 hazır, 1000 sq ft genişliğinde, Brooklyn’de Neptun Avenue ile Brighton 8. sokak arasında, sahibinden devren kiralık işyeri. (Vatan Grocery yanı)

Fluent in English and Turkish, Quick Books Knowledge needed and must be good with Excel and Microsoft Office.

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

Bize nowhiring2014@gmail.com adresinden yazabilirsiniz. Brooklyn, Ocean Parkway’de güvenli bir bölgede, yeni tadilatı bitmiş, banyo ve mutfak ortak kullanım alanlı evimizin geniş ve ferah bir odası Haziran 1 itibariyle taşınmaya müsait olacaktır. $700 Telefon: 917 615 6799 Pedogojik eğitim almış üniversite mezunu emekli hemşireyim. Bebek ve çocuk bakımı, büyütüm ve eğitim konusunda destek bekleyenlerin telefonlarını bekliyorum. New York Telefon: 347 480 9867

Çocuk bakıcısıyım 5 senedir Amerika’da çeşitli yerlerde değişik yaşta çocuklar baktım. Green Card’im var. Uzun süreli, karşılıklı saygı ve güvene önem veren bir aile yanında iş arıyorum. Telefon: 425 516 9805 Türk restaurantına araçlı delivery elemanı aranmaktadır.

Satış Elemanları Aranıyor Manhattan Mall ve Jersey Garden Mall’de full time veya part time satış elemanlarına ihtiyacımız var. Uğur: Telefon: 407 668 3511

New York, Manhattan’da Kasiyer Aranıyor Manhattan, New York’ta daha önceden kasiyerlik deneyimi olan ya da yapabileceğine inanan, gece vardiyasında çalışacak bay eleman arıyoruz. Yeterli derecede İngilizce bilmesi gereklidir. Detaylı bilgi için (516) 351-7677 numaralı telefondan Hasan Bey ile sabah 10 akşam 10 arası irtibat kurabilirsiniz. Gas istasyonuna part time eleman aranıyor. Başvuru yapacakların yasal olması ve loto tecrübesi olması gerekiyor. Yer 2 ile 4 trenine yakın. Bronx, NY E-mail: nycs3rdar34@gmail.com

Bayan Eleman Aranıyor New York, Upper East Side’daki bayan giyim mağazasında part time/full time çalışacak, satış tecrübesi olan bayan eleman aranıyor. Telefon: 201 394 2429 Rose Hanım

New York, Telefon: 347 610 7112

Long Island’da garsonlar aranmaktadır. 864 612 7729’dan Şahin ya da 631 855 6165’den Aydener’i arayabilirsiniz.

Usta Aranıyor

Restauranta eleman aranıyor

White Plains, New York’ta Türk mutfağına usta aranıyor. Telefon: 914 327 6273 Brooklyn’de bulunan Türk restaurantına tecrübeli bayan garson (waitress) ve erkek komi (busboy) alınacaktır.

Türk restaurantına kasiyer ve delivery yapacak birisini arıyoruz. İngilizce bilmesi şart. Long Island, Suffolk Telefon: 631 569 6667

Telefon: 646 284 1239

Saat+komisyon ile elemanlar aranıyor Mall cart/kiosklarda çalışacak, Los Angeles ve çevresinde yaşayan, ulaşım sorunu olmayan, iyi derecede İngilizce bilen, çalışkan, sorumluluk sahibi, part time/full time elemanlar aranıyor. Satış tecrübesi olsa dahi tarafımızdan en az 4 gün eğitim verilecektir. Başlangıç olarak saati $8 artı komisyon. E-mail: muranomania@hotmail.com

Seri İlan Sayfaları

www.usailan.com

ile ortak hazırlanmaktadır Detaylı bilgi için ilan danışma hattını arayınız: 347 730 42 36

Posta212 Bulmaca SOLDAN SAĞA: 1) Kara sevda 2) Efeler başı 3) Taraça - Boylam 4) Genişlik - Halk dilinde saat 5) Oda dahili - Kısaca tren yolları 6) Bir oyun havası nakaratı - Mısır’daki direniş sembolü 7) Eski ifade ile o anlamında bir sözcük - Kan veya idrar azotu - Makam 8) İngilizce ve Türkçe birleşiği olarak “okutman çok” anlamında birleşik bir sözcük 9) Orası anlamında bir sözcük - Bir renk - Meslek 10) Fransız ihtilaliyle ilgili bir kavram - Bir portakal cinsi 11) Beyan - Yaz mevsiminin habercisi mevsim 12) Erleri azleden anlamında bir sözcük 13) Kısaca Asya - Yiğit babanın oğlu anlamında bir sözcük 14) Şiar edinmeyi kendisine ideal edinen ve bu şekilde isim yapan anlamında bir sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Meteor bilimi 2) Efendilerin yiğidi anlamında bir sözcük 3) Bir çoğul eki - Kısa zaman veya anmaktan emir - Fenerbahçe’nin sembolü olan kuş 4) Yabancı dilde dakik anlamında bir sözcük - Bir bayan adı 5) Bir kahve markası - Eski dilde dört öğretici anlamında bir sözcük 6) Kısaca kuruş - Bir nota - Rütbesiz asker - Mesafe 7) Bu ete değil öbür ete anlamında bir sözcük - Eski dilde rüzgar - Bir element 8) Kısaca Lütfen - Anadoluinun Grekçe adı 9) İstanbul belediyesinin elektrik ve toplu taşıma hizmetlerini sembolize eden harfler - Mucize bir uçarın imal ettiği mucize bir yiyecek - Halk 10) Başlıca içeceğimiz - Meşhur bir çöl adı - Yerine getirme - Akıl 11) Eski dilde doğu vilayetleri.


Spor

Benim adım Sam!

2014 NFL Draft’inde ayrımcılığa karşı devrim niteliğinde bir adım atıldı. Missouri Üniversitesi’nden Michael Sam adlı genç bir oyuncu 7. tur 249. sıradan St. Louis Rams tarafından seçildi ADNAN ONARAN HABER MERKEZİ - POSTA212

B

üyük Britanya’lı futbol filozofu Simon Kuper’in “Football Against Enemy” isimli kitabında yazdığı gibi ‘Futbol asla sadece futbol değildir.’ Ve belki de bu sözü küreselleştikçe küçülen dünyada diğer sporlara da adapte etmek mümkün. Çünkü artık bir kayakçının bir körling sporcusunun veya herhangi bir atletin yaşamı ve başarıları; internet, televizyon ve diğer medya organları yoluyla küçüklere, gençlere ve topluma ilham kaynağı olması çok daha mümkün... Ve belki de bunun en güzel örneklerinden biri geçtiğimiz hafta geride bırakılan NFL Draft’lerinde yaşandı. 2014 NFL Draft’inde ayrımcılığa karşı bir devrim niteliğinde adım atıldı. Missouri Üniversitesi’nden Michael Sam isimli genç oyuncu 7. tur 249. sıradan St. Louis Rams tarafından seçildi. Tabii ki bu noktada geçtiğimiz yıl eşcinsel olduğunu itiraf eden ve halen aktif spor yaşantısını sürdüren NBA oyuncusu Jason Collins’i de unutmamak gerek. Onun açtığı yolda sporcular artık düşüncelerini, tercihlerini ve yaşam tarzlarını daha açık bir şekilde ifade etmekte özgürleşiyorlar. Sam’i özel kılan ise; NFL’de draft edilen eşcinsel olduğunu açıklayan ilk oyuncu olması. NCAA’de forma giydiği 4 sezonun ardından profesyonelliğe adım atma kararı alan Sam, NCAA’de sezonun tamamlanmasının ardından bir televizyon programında eşcinsel olduğunu açıklamıştı. Sam bu kararı medyayla paylaşmadan 6 ay önce NCAA’de sezon öncesi takım arkadaşları ve Missouri Üniversitesi Atletik Departmanı’yla paylaşmış ve tüm okuldan destek almıştı. Sam kolejdeki 4. sezonunu 11.5 sack, 19 tackle ile tamamlarken ‘sack’ sayısında Missouri Üniversitesi’nin tüm zamanlar rekoruna ortak olmuştu. NCAA Futbolu’nda en güçlü konferans olarak gösterilen SEÇ Ligi’nde üst üste iki kez haftanın defans oyuncusu seçilen Sam, sezon sonunda da SEC Ligi’nde Alabama’dan CJ Mosley ile beraber yılın savunma oyuncusu unvanına layık görüldü. Peki tüm bu başarılarına rağmen Sam, neden 249. sıraya kadar geriledi? Tabi eşcinsel olduğunu açıklaması akıllara gelen ilk şey. Ancak Sam’in bu durumdan hem olum-

Michael Sam

lu hem de olumsuz etkilendiği söylenebilir... Olumsuz etkilendiği yön; Sam’ın açıklamada bulunduğu şubat ayından bu yana medya ilgisinin odağında olması ve draft öncesinde yapılan hazırlık kampındaki testlere kadar hiç hazırlık şansı olmamasıydı. Bu da onun ‘Draft Combine’da kötü gözükmesine sebep oldu. Bu hazırlık kampı öncesinde ilk 4 turda seçilmesi beklenen Sam, ‘Combine’in ardından draft’te seçilmemesi dahi gündeme geldi. Asıl pozisyonu ‘Defensive End’ olan Sam NFL’de o pozisyonun standartlarına göre oldukça küçük kalıyor. Bu arada Sam’in 1.88 boyunda ve 118 kilo ağırlığında olduğunu hatırlatmakta fayda var. NFL draftler’i öncesinde bir ‘defensive end’e oranla küçük olması nedeniyle ‘linebacker’

pozisyonuna geçiş yapan Sam’in forma giyen eşcinsel ilk oyuncu ‘Combine’ sonuçlarına göre de olacak. Premier Lig’de City şampibu pozisyonda yavaş olduğu oryon, İngiltere’de Liverpool! İngiltaya çıktı. Tüm bunların ışığında tere Premier Ligi’nde nefes kesen Sam’in draft’te seçilmeyeceği koşampiyonluk yarışında son günuşuluyordu. 7. tura kadar da öyle len Manchester City oldu. Liverpooldu. Michael Sam ilk 7 tur boyunol ve Chelsea ile girdiği ca NFL’den bir takımın ismini amansız yarışın bitimianmasını bekledi. Tam ümidine 3 hafta kala liderlini kestiği anda 7. tur 249. sırağe oturan City haftada da Missouri Eyaleti’nin Doğu aldığı Aston Villa gayakasındaki St. Louis Rams ona libiyetiyle son 4 yılda sahip çıktı. Tabi kulübün sahibi 2. kez mutlu sona ulaolan Stan Kroenke’nin Missouşırken, Liverpool’un ri Üniversitesi’nin oldu24 yıllık hasreğu Columbia şehrinde ikamet ettiği ve üniversitenin önemli finansörlerinden biri olduğunu da unutmamak gerek. Rams’in Sam kararına gerek duygusal gerek ‘business’ hamlesi deyin ana gerçek şu ki Michael Sam NFL draft’lerinde seçilen eşcinsel olduğunu açıklayan ilk oyuncu oldu. Ve eğer hazırlık kampını da başarıyla atlatırJason Collins sa belki de NFL’de

tine de 1 yıl daha eklemiş oldu. Lig tarihinde iki takımın birden 100 gol barajını aştığı ikinci sezon geride kalırken ilginç bir tablo da ortaya çıktı. City sezonu 102, Liverpool ise 101 golle tamamlarken, Arap sermayesinin kontrolündeki dünya yıldızlarıyla dolu Manchester City 86 puanla şampiyonluğa ulaştı. Liverpool ise daha mütevazı, genç ve İngiliz oyuncularla dolu bir kadroyla 84 puanda kaldı. Ancak ligin tamamlanmasının ardından istatistikler incelendiğinde İngiliz oyuncuların attığı goller hesaplanarak yapılan puan durumunda Liverpool ‘gönüllerin’ şampiyonu unvanını kazandı en azından İngiltere’de... 101 golün 49’unu İngiliz oyuncular kaydederken, toplamda 82 puana ulaştılar. Liverpool’a en çok yaklaşan takım ligi normal sıralamada 57 puanla 8. tamamlayan Southampton oldu. S’Hampton’ın İngiliz oyuncuları 38 gol atarken o puan tablosunda 73 puanın sahibi oldular. Mancester City mi?... Şampiyonluk maçına İngiliz oyuncu olarak sadece kaleci Joe Hart ile çıkan City’nin tüm sezon boyunca yerli oyuncuları sadece 4 gol atabildi. DÖRT... Haliyle o puan tablosunda maçlarının sadece ama sadece 1’ini kazanabildi ve ligden düştü. City için ne mutlu yabancı sınırlamasının olmamasına...

ŞAMPİYON FENERBAHÇE’NİN

kupa töreninde ‘Alex’ gerginliği Sezonu şampiyonlukla taçlandıran Fenerbahçe’nin Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki kupa şöleni olaylı geçti. Başkan Aziz Yıldırım konuşurken bir grup taraftarın Alex De Souza lehine yaptığı tezahürat ortamı gerdi İSTANBUL - POSTA212

F

enerbahçe, İstanbul Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda yapılan törende, şampiyonluk kupasını 19. kez kaldırdı. 2013-2014 sezonunda şike soruşturması nedeniyle zor zamanlar geçiren ve Şampiyonlar Ligi’nden men edilen sarı-lacivertli kulübün şampiyonluk kutlaması da olaylı geçti. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, saha ortasına kurulan sahneden şampiyonluk konuşmasını yaparken, bir grup taraftar takımın efsane oyuncusu Alex de Souza lehine tezahürata başladı. Tezahürata sinirlenen Aziz Yıldırım, taraftarlara dönerek “Yeter artık. Burada bir takımın şampiyonluğunu kutluyoruz. Bir şahsi Fenerbahçe’nin üzerine çıkarttınız. Alex’i ben aldım siz yuhaladınız.

Yeter artık bu çocukların emeklerini hiçe sayıyorsunuz. Sizi bir daha stada sokmam. Paralı köpekler, ahlaksızlar” diye bağırdı. Grup, Yıldırım’ın sözlerinin ardından “Alex” diye bağırmaya devam etti.Brezilyalı futbolcu Alex de Souza, 2012 yılında kadro dışı bırakılmasının ardından Fenerbahçe’den ayrılmıştı. Fenerbahçe takımı, stattaki tören öncesi üstü açık bir otobüsle Bağdat Caddesi’nde şampiyonluk turu attı. Otobüs, büyük kalabalık nedeniyle stada ulaşmakta zorlandı. Futbolcuların otobüsüne eşlik eden bir taraftar otobüsü ise konvoyu yürüyerek takip eden bir taraftara çarparak yaralanmasına neden oldu. Spor Toto Super Lig 2013-2014 sezonu 16-17-18 Mayıs’ta yapılacak maçlarla tamamlanacak.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Sterling’ler Clippers’tan vazgeçmiyor! (NEW YORK - POSTA212) NBA’de son ayların gündeminde en tepede yer alan Donald Sterling ve sahibi olduğu Los Angeles Clippers konusunda geçtiğimiz hafta önemli bir gelişme yaşandı. NBA tarafından Donald Sterling basketboldan ‘hayat boyu’ men cezası alırken kulübü de satma şartı koşulmuştu. Ancak yasal olarak bir suç işlememiş olan Sterling ve Sterling’in ailesi kulübü satma konusunda öyle kolayca pes edecek gibi gözükmüyor... Donald Sterling’in eşi Shelly, Donald Sterling’den boşanmak istediğini ancak hakkı olan, olacak olan Clippers hisselerini elde tutmak istediğini açıkladı. Shelly Sterling eşinin konuşmalarından dolayı duyduğu şaşkınlığı açıklarken, eşinin davranışları nedeniyle kendisinin cezalandırılmaması gerektiğini dile getirdi ve böyle bir durumla karşı karşıya kalması durumunda yasal platformda mücadele edeceğini açıkladı. Ancak ‘NBA Yasaları’ gereği kulübün hisselerini elde bulundurmak kulübü kontrol etmek anlamında değil. NBA’in takım hakkında basketbol kararları verecek kişi ve kişileri onaylaması gerekiyor ve gelen haberlere göre NBA Yönetimi Sterling’lerden hiçbirini NBA ismiyle yan yana görmek istemiyor. Bu da olayların önümüzdeki zaman diliminde daha çirkinleşeceğini gösteriyor.

Iverson’ın belgeseli hazır! (NEW YORK - POSTA212) Bir dönem Türkiye’de Beşiktaş forması da giye NBA’in eski süper yıldızlarından Allen Iverson’ın hayatıyla ilgili belgeselin hazırlıkları tamamlandı ve vizyona hazır. Yapımcı ve yönetmen Zatella Beatty’nin 2012 yılında çekimlerine başladığı ve Iverson’ın isteği üzerine ‘filtresiz’ çekilen belgesel önümüzdeki günlerde vizyona girecek. Belgesel ile alakalı soruları yanıtlayan Iverson hayatında yaşadığı zorlukların, sıkıntıların ve mutlulukların bu belgeselde hiçbir sansüre uğramadan yer aldığını dile getirdi. Maddi açıdan sıkıntıya girdiği hakkındaki sorulara cevap vermeyen Iverson’ın hali hazırda Reebok ile olan ömür boyu sürecek anlaşmasında yer alan ve ancak 15 yıl sonra alabileceği 30 milyon $’ı olan Iverson günlük yaşamda para kazanmak için halihazırda tüm NBA kariyerini geçirdiği Philadelphia 76’ers’a danışmanlık yapıyor. NBA’in belki de gelmiş geçmiş en küçük koca yürekli adamı olan Iverson basketbol sonrası yaşamda maddi olarak yaşadığı çıkmazdan çocuklarına tutunarak kurtulmaya çalışıyor. Meraklıları için nisan ayı sonunda Tribeka Film Festivali’nde galasını yapan ‘İverson’ isimli belgesel gelecek haftadan itibaren satışa sunulacak.

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com


Emlak

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz.

e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

DASK TÜKETİCİYE BİR KAZIK MI? YOKSA YIKILAN EVİ YENİDEN YAPIYOR MU?

Orada kimse var mı?

DASK reklamları ne kadar etkili oldu ve kişiler DASK konusunda ne biliyor merak ettik. Sokakta sorduk, soruları DASK’a ilettik ve 8 soruda DASK’ı anlatmaya çalıştık. Ancak zorunlu hale gelen bu deprem sigortasının evimiz yıkıldığında bize mülkümüzün gerçek değerini ödemediğini öğrendik. İşte DASK hakkında bilmek istedikleriniz İSTANBUL - POSTA212

İstanbul

Bayrampaşa

Hayat Tepe’den kira garantili kampanya ÖZAK GYO, Hayat Tepe projesinde sektörü harekete geçirecek kira garantili yeni bir kampanya başlattı. ÖZAK GYO projesinden ev sahibi olanların 12 aylık kira geliri garanti edilerek, daire teslimi itibariyle her ay hesaplarına yatırılıyor. ÖZAK Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'nın Bayrampaşa'nın yeni yüzü olan Hayat Tepe projesinde mayıs ayında sektörü harekete geçirecek yeni bir kampanya başladı. Kampanya boyunca Hayat Tepe'den daire alacaklara bir yıl boyunca oda sayısına göre ÖZAK GYO tarafından kira ödenecek. 4 bin lira kira geliri Hayat Tepe'den daire alacak müşterilerine hizmette sınır tanımayan ÖZAK GYO, "Hemen ev al, bir yıl boyunca kira ve aidatınızı biz ödeyelim" diyor. Projeden daire alacaklara kira garantili çözüm sunan ÖZAK GYO, yenilikçi yaklaşımlarıyla sektörde öne çıkacak. ÖZAK GYO, talep eden daire sahipleriyle yapılacak sözleşmeye göre 1+1 daireler için 2 bin, 2+1 daireler için 2 bin 500, 3+1 daireler için 3 bin 500 ve 4+1 daireler için ise 4 bin liralık aylık kira bedeli ve ayrıca aidatları ödenecek. Bayrampaşa'nın modern yüzü Bayrampaşa'nın modern yüzü olan Hayat Tepe projesi, üçgen mimari özelliğiyle 'Mutluluk Mimarisi' olarak tanımlanıyor. İstanbul'un merkezinde yer alan proje, konumu itibarıyla adeta tarihi yarımadayı gözlüyor. "Hayata Tepeden Bakın" sloganıyla Özak Hayat Tepe, 32 bin metrekare alan üzerinde alış veriş vadisinin içinde yer alıyor. İkisi 24, biri 23 katlı 3 bloktan oluşan üçgen mimari tasarımı ile 40 metrekare ile 230 metrekare arasında değişen projede, 1+0'dan 4+1'e kadar değişen seçenekleri ile toplam 546 daireden oluşuyor.

B

ir süredir televizyonlarda dönen DASK reklamları sigortasını yaptırmayan kişiler üzerinde ne kadar etkili oldu bilinmez. Ama gerçekten dönen bu reklamlar hakkında bilgimiz var mı merak ettik. Sokakta yaptığımız soru cevaplarda bu reklamların kısmen etkili olduğunu öğrendik ama bu DASK tam olarak nedir bunu bir türlü bilemedik. Birçok şeyi bilmeden ve araştırmadan kulak dolgunluğunda öğrendiğimiz için bu konuda sokaktan gelen seslere kulak verdik ve bir soru listesi hazırladık. Bu listeyi DASK’a ilettik ve bir soru cevap oluşturmaya çalıştık. Sokaktan gelen bazı sorulara tam olarak yanıt bulamasak da en azından bilginize bilgi katma anlamında faydalı olacağını düşündük. Gelen cevapların ardından DASK’ın internet sitesini ve prim hesaplamasını da test ettik sonuçlar ilginç çıktı. Soru cevabın ardından bu sonuçları da derledik. İlginizi çekeceğini düşündüğümüz noktalara rastladık. Ve metnin sonunda tekrar bazı soruları düşünmeye başladık. İşte sokaktan aldığımız sorular ve DASK tarafından gelen cevapları. 1. Öncelikle DASK’ın açılımındaki doğal afet neleri kapsar, kapsam dışında kalan diğer unsurlar nelerdir?

DASK, zorunlu deprem sigortası ile deprem ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kayması gibi afetlerin doğrudan neden olacağı maddi zararları teminat altına alır. Belediye sınırları içindeki konutları teminat kapsamına alan zorunlu deprem sigortası sisteminde kamu binaları ve ticari amaçlı kullanılan binalar kapsam dışında kalır.

2. DASK, zorunlu deprem sigortasını neye göre hesaplıyor?

Zorunlu deprem sigortası poliçe bedeli, teminat altına alınacak konutun yapı tarzına, metrekaresine ve bulunduğu deprem risk bölgesine göre hesaplanır. Bunun dışında 2007’den sonra, deprem yönetmeliğine göre inşa edilmiş binalarda poliçe prim bedeli üzerinden yüzde 10 indirim de yapılıyor. 3. Doğal afet sonrası evimiz yıkıldı. Bundan sonra DASK’ın işleyiş şekli nasıl oluyor?

Konutun bir deprem sonrasında kısmen veya tamamen yıkılması durumunda konut sahibi ALO DASK 125’i Çağrı Merkezi’ni arayarak hasar ihbarında bulunmalı. Kurumumuz hasar ihbarını alır almaz hasar eksperi göndererek hasar tespiti yapar. Hasar tespit işleminden sonra hasar tazminatı konut sahibine ödenir. 4. Çok büyük bir deprem oldu ve milyarlarca liralık bir zarar var. DASK tüm bu zararı karşılayabiliyor mu?

Zorunlu deprem sigortası satışından elde edilen primler DASK’ta yani, sigorta havuzunda toplanıyor. Bu primlerin toplamı çeşitli finansal enstrümanlar aracılığı ile değerlendiriliyor. Ama asıl önemlisi, olası büyük depremde hasarı ödemek için dünya piyasalarından reasürans teminatı alıyor. Yani, kendini sigortalatıyor. Böylece deprem hasarlarının neden olacağı mali yük, sigorta yoluyla uluslararası piyasalara devrediliyor. Kurumun toplam hasar ödeme gücü; kurum fonları ve reasürans kapasitesinden oluşmakta olup, yaklaşık 11 milyar TL düzeyinde bulunmaktadır. Kurumun poliçelerden kaynaklanan yükümlülükleri düzenli olarak takip edilmekte ve güvenilir deprem hasar modellerinin sonuçları dikkate alınarak ihtiyaç duyulan rea-

sürans koruma limitleri tesis edilmektedir. 5. Afet sonucunda yıkılan evimin karşılığında DASK’tan aldığım parayla aynı evi yeniden yapabiliyor muyum? (Örneğin evimin belediyenin rayiç bedeline göre değeri tapuda 250 bin lira)

Zorunlu deprem sigortası poliçeleri ile verilen teminat bedeline konutun arsa bedeli dahil değildir. Çünkü herhangi bir depremde konut tamamen yıkılsa dahi, “arsa” üzerinde sigortalının arsa payı baki kalacağından arsa değeri dikkate alınmaz. Sigorta tazminatının hesabında binanın piyasa rayiçlerine göre bulunan yeniden inşa bedeli esas alınır. Zorunlu deprem sigortası poliçesi ile alınan teminat bedelinin konutun gerçek bedelinden düşük olduğu durumlarda, isteğe bağlı olarak konut sigorta poliçesi yaptırılarak eksik kalan bedel bu şekilde tamamlanabilir. 6. Bildiğiniz gibi ülkemiz deprem bölgesinde. Zorunlu Deprem Sigortası yaparken riskli bölgeleri göz önüne alıyor musunuz? Riskli bölge ve bu bölgedeki konutların poliçe bedeli daha mı yüksek?

Zorunlu deprem sigortası konutun bulunduğu deprem risk bölgesine bakılmaksızın yaptırılması gereken bir sigortadır.

Biz kurum olarak deprem riski yüksek yerleşim yerinde bulunan konutlar başta olmak üzere ülkemizde sigorta kapsamında bulunan 17 milyon konutun zorunlu deprem sigortası yaptırması için çalışıyoruz. Bunun için de depreme karşı hazırlıklı olmak için farkındalık yaratacak ve sigortalılık bilincini artıracak pek çok projeye imza atıyoruz. Sigorta primi 3 faktöre göre belirleniyor. Birincisi, konutun bulunduğu deprem risk bölgesi. Dep-

rem risk bölgesini belirlemede Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan Deprem Bölgeleri Haritası esas alınıyor. Buna göre 5 risk bölgesi bulunuyor. 1’inci deprem riski en yüksek bölge, 5. ise deprem riski en düşük bölge oluyor. Primi belirlemede ikinci faktör ise binanın yapı tarzı. Bu da çelik-betonarmekarkas yapılar, yığma kagir yapılar ve diğer yapılar olarak üçe ayrılıyor. Üçüncü faktör ise konutun brüt yüzölçümüdür. Konutunuza zorunlu deprem sigortası yaptırmak istediğinizde hem ne kadar prim ödeyeceğinizi hem de bu prim karşısında alacağınız deprem teminatını DASK’ın internet sitesinden – www.dask.

gov.tr – hesaplayabilir, öğrenebilirsiniz. 7. DASK uluslararası piyasalarda reasürans oranını bir önceki yıla göre yüzde 32 oranında artırdı. Bu ne demektir?

Reasürans, bir sigorta şirketinin teminat altına aldığı riskleri tekrar sigortalatarak kendini güvenceye almasıdır. Zorunlu deprem sigortası poliçe sayısı son dönemde çok hızlı bir şekilde artması DASK’ın yükümlülüklerini artırdı. Bu sebeple uluslararası piyasalardan sağlanan reasürans korumasını bir önceki yıla göre yüzde 32 oranında artırarak olası bir depreme karşı finansal açıdan daha hazırlıklı hale geldik. Bu sayede bugünkü poliçe portföyümüz için tek bir deprem için ödeme gücümüzü 11 Milyar TL’nin üstüne çıkardık. 8. Zorunlu deprem sigortası kapsamında poliçe sayısı oldukça arttı. Toplanan paranın miktarı da arttı. Bu parayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sigorta primleri DASK’ın kendi hesaplarında tutulmakta ve profesyonel bir anlayışla mevzuat kapsamında değerlendirilmektedir. Kurum genel Fon Yönetim felsefesi şu ilkelere dayanmaktadır; • Öncelikle anapara güvenliği, likidite ve yüksek getiriyi sağlamak, • Bilgiyi doğru yorumlama, doğru zamanlama ve etkin karar alma süreçleri ile belirlenen risk seviyelerine sadık kalınarak fon büyüklüğünde istikrarlı ve kalıcı büyümeye ulaşmak, • Yenilikçi ve öncü yaklaşımla ekonomik konjonktüre, kurum kültür ve yapısına uygun getiri arttırıcı, yeni ürünler geliştirmektir.

DASK’ın internet sitesinde sigorta primi ve alınacak teminat testi DASK’tan gelen cevapların ardından internet sitelerine girerek bina özelliklerini girerek sigorta primi ve alınacak teminat bedellerini test ettik

Bina yapı tarzı, bina inşaat yılı ve daire yüzölçümü kısmını sabit tutarak değişik bölgelerde bulunan dairelerin Sigorta bedeli ve prim miktarları şu şekilde: l İstanbul, Bahçeşehir:

l Sitede şöyle bir not da mevcut: Ekranda hesapla-

nan prim bilgi amaçlıdır. Nihai primi poliçe ekranından görüntüleyebilirsiniz. l DASK Sigorta Primi ve Sigorta Bedeli Hesaplama bölümünde bu hesaplamaları yaptık. Poliçe ekranına tıkladığımızda da aynı ekran geldi ve sonuçlar aynı çıktı.

Sigorta bedeli: 70 bin lira, Sigorta primi: 153,60 lira l İstanbul Ataşehir: Sigorta bedeli 70 bin lira, Sigorta primi 153,60 lira l İstanbul Bağcılar: Sigorta bedeli 70 bin lira, Sigorta primi 112,65 lira l Van Bahçesaray - Merkez: Sigorta bedeli 70 bin lira, Sigorta primi 148,60 lira l Sakarya- Adapazarı / Merkez: Sigorta bedeli 70 bin lira, Sigorta primi 148,60 lira

İnternet sitesinde test ettiğimiz binamızın özellikleri aşağıdaki gibi bu özellikleri farklı illerde ve deprem kuşağındaki bölgelere de uyguladık ve bakın neler çıktı karşımıza: Bina Yapı tarzı: Çelik, betonarme karkas Bina inşa yılı: 2007 ve sonrası Daire yüzölçümü: 100 metrekare l Erzincan - Kemaliye / Başpınar-

Armağan: Sigorta bedeli 70 bin lira, sigorta primi 148,60 lira l Kıbrıs-Lefkoşe-Merkaz/Merkez: Sigorta bedeli 70 bin lira, Sigorta primi 148,60 lira

Bu örnekleri Türkiye ve Kıbrıs dahil birçok noktada test etmek mümkün. Şimdi bu rakamlar nedir diyeceksiniz? Hepinizin bildiği gibi Türkiye deprem kuşağı üzerinde bir ülke. Hala hafızalar-

dan silinmeyen Adapazarı, Gölçük, Avcılar vb. bölgelerde etkili olan depremi unutmuş değiliz. Siteden alınan verilerdeki İstanbul Bahçeşehir’de 100 metrekare Çelik betonarme karkas ve 2007 yılı sonrası yapılan bir binanın değeri 250-350 bin lira arasındadır. Ama sigorta bedeli 70 bin lira. Sigorta primi 153,60 lira. Sakarya Adapazarı / Merkez’de aynı ölçülerde ve aynı yapı man-

tığıyla yapılmış bir daire değeri 70-140 bin lira arasında (daire) sigorta bedeli onunda 70 bin lira ve sigorta primi İstanbul Bahçeşehir’deki aynı şartlardaki bir daireden 5 lira daha düşük. Şimdi burada bir mantık yürütmek gerekirse deprem bölgesinde ve gerçek değer olarak İstanbul Bahçeşehir’de bir daireyle aynı değerde olmayan başka bir daire aynı bölgede yanyana ikidaire gibi işlem görüyor. Aynı değerler baz alındığında İstanbul Ataşehir’deki bir dairenin sigorta bedeli 70 bin lira, primi 153,60 lira İstanbul Bağcılar’daki dairenin sigorta bedeli de 70 bin lira primi ise 112,65 lira. Yani daire değeri belediye-

lerin alım satım sırasında rayiç bedel olarak verdiği ve tapuda ödenen rakamları düşünün. Bu iki daireden Ataşehir’deki dairenin sigorta bedeli ile Bağcılar’daki bir dairenin sigorta bedelleri aynı. Sigorta primlerinde Bağcılar’daki daire sahibi 40 lira 95 kuruş daha az ödüyor. Açıkcası bu işten pek birşey anlamadık. Anlayan kişilerden ve kurumlardan basit bir anlatımla bilgiler bekliyoruz. Ayrıca deprem sonrasında hasar bedelinin ne kadar sürede bize ödendiğini de öğrenemedik. Asıl merak ettiğimiz konu ise ‘Depremde evin hasar görürse nereye gidersin?’ biz bunun cevabını bulamadık.


Emlak

17 Mayıs 2014 Cumartesi

ABD’de emlak sahibi olmak Emlak kredisi uzmanı Mehmet Biçer, Amerika’da emlak sahibi olmak isteyenler için emlak kredilerinin püf noktalarını anlattı

A

Kağıthane 7000’de cazip ödeme seçenekleri İstanbul

Kağıthane

Genyap tarafından İstanbul Kağıthane’nin merkezinde inşa edilen Kağıthane 7000 projesinden cazip ödeme seçenekleriyle ev sahibi olmak mümkün ekibiyle sürekli ve etkin koruma altında olan Kağıthane 7000 projesinde, bay ve bayanlar için ayrı ayrı tasarlanan kapalı havuzlar, fitness salonları ve saunaların yanı sıra çocuk oyun parkı, kafeterya gibi bir çok alanı içerisinde barındıran sosyal tesisleri ile geniş bir alanda hizmet vermektedir.

İSTANBUL - POSTA212

K

ağıthane’ nin merkezinde konumlanan proje 8 blokta toplam 122 adet daireden oluşuyor. 90 metrekare ile 260 metrekare arasında değişen 2+1 ve 3+1 normal daire tiplerinin dışında 3+1, 4+1 ve 5+1 olmak üzere dubleks daire seçenekleri de mevcut. Dairelerde ankastre ocak, fırın, davlumbaz, bulaşık makinesi ve mikrodalga fırın standart olarak bulunuyor.

Cazip Ödeme Seçeneklerİ Genyap güvencesi ile satışa sunulan projede daireler 380 bin TL’den başlayan fiyatlarla satılıyor. Haziran 2016 tarihinde teslim edilecek projede geliştirilen öde-

me sistemi ile anlaşmalı bankalardan piyasa koşullarının çok altında kredi kullanmak mümkün. 24 ay sıfır vade farkı olanağının dışında 120 aya kadar vadelerde de sadece 0,69 vade farkı oranı ile yatırımcılara oldukça cazip bir fırsat sunuyor. Aileler için tasarlanan Kağıthane 7000 pro-

jesi geniş ve konforlu dairelerini sosyal yaşamla hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmeden buluşturuyor. Bin 600 metrekare fitness salonunun yanı sıra 3 bin 300 metrekare doğa ile iç içe muhteşem bahçesiyle huzur dolu bir yaşamın kapılarını aralıyor. Güvenlik hizmeti konusunda uzman

Yakın çevre Kağıthane 7000, Kağıthane’ nin tam merkezinde vadinin eşsiz manzarasına sahip bir lokasyondadır. E-5 ve E-6 ‘ nın tam ortasında bulunan proje, şehir merkezinin önemli noktaları olan Mecidiyeköy, Şişli, Levent, Maslak ve İstanbul Boğazı’ na sadece 10 dakika mesafededir.

merika’da bir ev ortalama olarak her yedi senede bir el değiştirir yani satılır. Faiz oranlarının düşük veya yüksek olmasının ev fiyatlarının inip çıkmasında büyük rolü vardır. Örnek verecek olursak 200 bin dolarlık bir evi aynı kazanç ile yüzde 8 faizle alırken, 250 bin dolarlık bir evi yüzde 6 faizle alabilirsiniz. Bu demek oluyor ki faiz oranı düştükçe emlak alım gücü yükseliyor. Mesela, 1980’li yılların başında üç yatak odalı bir ev fiyatı ortalama 40 bin dolardı ve faiz oranı yüzde 14 ile 15 arasında değişiyordu. 1980’li yılların sonlarında faizlerin düşmesi ile beraber bu tip ev fiyatları 160 bindolara kadar çıkmıştı. Bazı ekonomik sebeplerden dolayı (enflasyonun çıkması, işsizliğin artması v.s.) 1990’lı yılların başında aynı tip ev fiyatlarında yüzde 10 ile 20 civarı bir düşme görüldü. 1990’lı yılların sonuna doğru faizlerin yer yer düşmesinden istifade eden alıcılar yoğunlaştı. Ev fiyatlarında büyük artışlar görüldü. Alım gücü arttı ve uzun vadeli emlak alım satım sektöründe büyük kazançlar elde edildi. Amerika’da Hükümet çesitli programlar hazırlayarak dar gelirli vatandaşların ev sahibi olmasına yardımcı olur. Bu programlardan bazıları, Conventional Loan, FHA, VA, 203K’dır. Bu programlardan herkes yararlanabilir. Çalışıp kazanç göstererek çok az peşinatla hatta hiç peşinatsız ev almak mümkündür. Burada özellikle bazı hususların üzerinde durmak istiyorum. Geliriniz ve şartlarınız nasıl olursa olsun bu imkanlara sahip olmak için birçok yollar

Amerika

vardır. Örneğin bir kişinin gücü yetmezse iki veya daha fazla kişi birleşip birbirlerini ev sahibi yapabilirler çünkü bu türlü dayanışmayı Amerikan kanunu kabul ediyor. Amerika’da ev sahibi olmak için Amerikan vatandaşı olmak şart değil. Yeşil Kart sahibi olmanız hatta Amerika’da olmanız bile şart değildir. Turkiye’ye dönmeniz gerektiğinde şartlarınız ne olursa (kanunsuz yollar haricinde) hiçbir hakkınızı kaybetmeden evinizi satıp gidebilirsiniz veya burada bir tanıdığınıza evinizi sattırabilirsiniz. Diyelim ki bankadan yüzde 6 faizle 260 bin dolarlık kredi alarak bir ailelik ev aldınız. Bu evin aylık ödemesi ortalama faiz ve ana para bin 560 dolar, sigorta 50 dolar, ortalama vergi 400 dolar, toplam olarak ise 2 bin 010 dolardır. İki ailelik ev aldığınız zaman diyelim ki yüzde 6 faizle bankadan 300 bin dolar kredi aldınız. Bu evin ortalama aylık ödemesi faiz ve ana para bin 800 dolar, sigorta 60 dolar, ortalama vergi 550 dolar, toplam olarak ise 2 bin 410 dolardır. Bu tip evler genellikle iki katlıdır, bir katı kiraya verilebilir ve bin 500- bin 700 dolar arası kira getirir. Gö-

rülüyor ki, iki ailelik evler az gelirli ailelerin bütçesine daha uygundur. Eğer Amerika’ya sık sık gelip gidiyorsanız, Amerika’da okuyor veya okutuyorsanız bu fırsatlardan siz de yaralanabilirsiniz. Bu türlü yatırımlarda Amerika’da olmadığınız zamanlarda burada bir emlakçı ile anlaşıp emlak gelirinin yüzde 10’unu bir emlakçıya vererek her türlü sorumluluklardan emlakçıyı sorumlu tutabilirsiniz. EVİ KİMDEN ALMALI Kiracıların kiracı olarak oturdukları evi satın aldıklarına sık sık rastlanmaktadır. Bu çesit ev alımlarının bazı sakıncaları vardır. Mal sahibi gayet tabii malının fiyatını iyi bilir. Bu tür ev alırken muhakkak bir emlakçı ile irtibat kurup çevredeki ona benzer evlerin fiyatını öğrenmekte büyük yarar vardır. Bu türlü alım satım işleri aynı zamanda mal sahibinden satılık olan evler için de geçerlidir. Umuyorum ki bu hususlar Amerika’da emlak alım ve satımı hususunda kafanızda oluşan bazı soruları cevaplandırmıştır. Mehmet Biçer Real Estate Paramount Homes paramounthf@optonline.net

Nlogo İstanbul’da 1+0 daire 79 bin lira

İstanbul Esenyurt

İstanbul

Beylikdüzü

Özyurtlar İnşaat tarafından İstanbul Esenyurt’ta konumlandırılan Nlogo projesinde 40 metrekare daire 79 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor İSTANBUL - POSTA212

Annelere özel kampanya Gül İnşaat ve Evgör Mobilya’nın birlikte gerçekleştirdiği Anneler Günü’ne özel kampanyada ev alan annelere evlerini keyiflerine göre döşemeleri için 10 bin lira değerinde çek hediye İSTANBUL - POSTA212

G

ül İnşaat, Anneler Günü dolayısıyla çok özel bir avantaj kampanyası gerçekleştiriyor. Buna göre, firmanın Beylikdüzü’nde hayata geçirdiği Vista Garden, Vista Resi-

denza 4 veya Vista Konakları’ndan daire satın alan tüm annelere ve geleceğin anne adaylarına, yeni evlerinin mobilya alışverişinde kullanabilecekleri 10 bin TL değerinde hediye çeki hediye ediliyor. GÜL İnşaat’ın Evgör Mobilya

ile birlikte gerçekleştirdiği Anneler Günü özel kampanyası 31 Mayıs tarihine kadar geçerli olacak. Gül İnşaat, bu sene de anneleri unutmadı ve onlar için çok özel bir hediye kampanyası başlattı. Kampanya dahilindeki projelerin herhangi birinden daire sahibi olan tüm anneler ve anne adaylarına Evgör Mobilya’dan 10 bin TL değerinde alışveriş çeki hediye ediliyor. Hediye sahipleri, çeklerini, Evgör Mobilya’nın İstanbul’daki mağazalarından ya da online alışveriş sitesi “http://www.evgor.com.tr” www.evgor.com.tr adresinden yapacakları alışverişlerinde kullanabilecek. Mobilya alışveriş çeki kampanyasına dahil olan Vista Residenza 4, Gül İnşaat tarafından Beykent’te, Marmara denizi ile B.Çekmece gölüne hâkim yaklaşık 20 bin m2’lik bir alan üzerinde inşa ediliyor. 120 m2 ve 135 m2 bü-

yüklüğünde 2+1, 165 m2 büyüklüğünde 3+1 ve 300 m2 büyüklüğünde dubleks daire seçeneklerinin bulunduğu projde fiyatlar 360 bin TL’den başlıyor. Gül İnşaat’ın Anneler Günü kampanyasında mobilya alışveriş çeki hediye ettiği bir diğer projesi Vista Garden, az katlı geniş mekânlarda, yeşille iç içe huzurlu bir yaşam arayan aileler için tasarlandı. Beylikdüzü’nün orta yerinde hayata geçirilen projede 270 m2 büyüklüğünde soyunma odalı 6+2 dublexler ile 120 m2 bahçe katı ve 165 m2 ara kat şeklinde 3+1 daireler yer alıyor. 7 blokta toplam 78 daireden oluşan Vista Garden, 355 bin TL ile 700 bin Tl arasında satışa sunuluyor. Anneler Günü kampanyasına dahil edilen Vista Konakları ise, 3+1 ve 4+2 tipte 106 daireden oluşuyor. Projede daire fiyatları 345 bin TL ile 650 bin TL arasında değişiyor.

Ö

zyurtlar İnşaat, Esenyurt’ta yeni bir projeye daha başlıyor. Özyurtlar İnşaat’ın Nlogo İstanbul adını taşıyan yeni projesi konumu ve geniş sosyal imkânlarıyla ev sahiplerine keyifli ve eğlenceli bir hayatın kapılarını aralarken, yüksek prim garantisi de vaat ediyor. Özyurtlar İnşaat’ın ambleminden yola çıkarak tasarladığı Nlogo İstanbul adını taşıyan yeni projesi 7 blokta 2 bin 519 daire ve 59 dükkandan oluşuyor. Satışa çıkan Nlogo İstanbul’un tanıtımı amacıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda bir konuşma yapan Özyurtlar Şirketler Grubu Başkanı Tamer Özyurt, Nlogo İstanbul’un yaşamak için de, oturmak için de en doğru seçim olduğunu söyledi. Tamer Özyurt, “Nlogo İstanbul konumu ve geniş sosyal imkânlarıyla ev sahiplerine keyifli ve eğlenceli bir yaşamın kapılarını aralarken diğer Özyurtlar projelerinde olduğu gibi yüksek prim garantisi de vaat ediyor. Satışa her zamanki gibi dip fiyatlardan çıkıyoruz. Bu sayede bugün Nlogo İstanbul’dan ev alanlar proje bittiğinde yüzde 50 ila yüzde 80 arasında kâr edecek” dedi. Bu ay temeli atılacak Nlo-

go İstanbul’un teslim süresinin 24 ay olduğunu belirten Özyurt, “Projemiz 310 bin metrekare inşaat alanına kurulu, toplam 2 bin 519 konuttan oluşuyor. Nlogo İstanbul üç etap halinde inşa edilecek. Her etapta 850 konut bulunacak. İlk olarak birinci etabın yapımına ve satışına başlıyoruz” diye konuştu. Projede büyüklüğü 40 metrekare ile 149 metrekare arasında değişen 1+0, 1+1, 2+1 ve 3+1 daireler bulunduğunu dile getiren Özyurt şöyle devam etti: “Nlogo İstanbul’da 40 metrekare 1+0 daireleri 79 bin liradan, 65 metrekare 1+1 daireleri 119 bin liradan satışa sunuyoruz. Projede büyüklüğü 85 metrekare ile 125 metrekare arasında değişen 2+1 dairelerimiz 159 bin liradan, 140 metrekare 3+1 dairelerimizse 259 bin liradan başlayan fiyatlarla satılıyor.” Farklı ödeme alternatifleriyle konut alıcısına kolaylık sağladıklarını ifade eden Özyurt, Nlogo İstanbul’da daire bedelinin yüzde 30’unu peşin verenlerin kalanı için 120 ay banka kredisi kullanabileceğini anlattı. Buluşma noktası Nlogo İstanbul’da konutların dışında 59 dükkandan oluşan ‘Cadde İstaNbul’un da bulunduğunu söyleyen Özyurt, “Cadde İstaNbul, farklı peyzajı

Tamer Özyurt

ve seçkin mağazalarıyla İstanbul’un Avrupa yakasının buluşma merkezi olacak. Ulusal ve uluslararası marka karmasıyla ziyaretçilerine butik alışveriş keyfini doyasıya yaşatacak olan merkezimiz, birbirinden farklı temalarda her zevke hitap eden restaurant ve cafe’leriyle de kusursuz bir mutfak kültürü sunacak” açıklamasında bulundu. SOSYAL DONATILAR Nlogo İstanbul’da, çocuk oyun alanları, süs havuzları, rekreasyon alanları, yürüyüş parkurları, basketbol sahası, açık-kapalı yüzme havuzu, sinema salonu, Türk hamamı, sauna, spor salonu, lobi-cafe bar, kapalı bölümde çocuk oyun alanı ve fitness center bulunuyor. Nlogo İstanbul’da 24 saat güvenlik hizmetinin yanı sıra ve açık-kapalı otopark alanları da yer alıyor. Metrobüse 5 dakika Nlogo İstanbul, kolay ulaşımı ve merkezi noktalara yakınlığıyla dikkat çekiyor. Esenyurt’un merkezinde hayata geçirilen Nlogo İstanbul, metrobüse, toplu taşıma araçlarına, TEM otoyoluna ve limana 5 dakika, Tüyap Fuar Merkezi’ ne 10 dakika, Atatürk Havaalanı’ na ise 15 dakika uzaklıkta bulunuyor.


Kültür Sanat & Etkinlikler

17 Mayıs 2014 Cumartesi

VİZYON

HAFTANIN FİLMLERİ Nurdan Yüzbaşıoğlu

HALDUN AR

MAĞAN

nurdanusa@gmail.com

Köpeğiniz depresyona girebilir

iPhone 5s’in sloganı çalıntı mı? New Yorklu sokak sanatçısı James De La Vega, Apple’ın iPhone 5s kampanyasında kullandığı sloganı kendisinden çaldığını iddia ediyor. New York Daily News gazetesine konuşan James De La Vega, “Become Your Dream” serisi için neredeyse on yıldır “Düşündüğünden daha güçlüsün” (You are more powerful than you think) sloganını kullandığını söylüyor. James De La Vega’nın avukatı, De La Vega’nın patentli sloganını kullandığı için Apple’a ihtarname gönderdi. Apple sözcüsü ise iddialara ilişkin yorum yapmayı reddetti. James De La Vega, “Apple’ın sloganın bedelini ödemesi gerekiyor çünkü onu ben yarattım ve onlar kullanıyor ve bu slogandan çok büyük kâr elde ediyorlar” diyor. “Kelimeler silahtır” diyen James De La Vega, kaldırım ya da duvarlara tebeşirle eserlerini çiziyor. La Vega’nın eserleri ünlü tasarımcı Tory Burch tarafından bile kullanılıyor.

Evinde kedisi, köpeği olup da tüm gün onlardan uzak olanlar müjde! Siz işyerinde veya seyahatte iken değerli kediciğiniz veya köpeğiniz ne yapar? Sıkılır mı, uyur mu yoksa koltukları mı kemirir diye merak ediyorsanız hemen bir PetChatz ediniyorsunuz. Yok artık daha neler demeyin, teknoloji herkes ve her şey için gelişmeye devam ediyor. PetChatz'i evin uygun yerine kuruyorsunuz gün içinde bağlanıp hem siz onları

Stuart Weitzman görebiliyorsunuz hem de onlar özel renk ayarı sayesinde sizi görüp sesinizi duyabiliyor. Böylece hayvanlarımız depresyona girmiyor evde tek kaldık diye. Akşam döndüğünüzde de alır bir yemeğe çıkartırsınız olur biter.

Telefon da hata yapar Oh sonunda akıllı telefonlarda da sorun çıktı. Samsung Galaxy S5'in kamerasında hata varmış. Koreli teknoloji devi Samsung'un gözbebeği Galaxy S5'in odaklayıcılarındaki sorun yüzünden çekilen fotoğraflar net değilmiş. Korkmayın sadece çok az sayı-

New Yorklu tasarımcı Stuart Weitzman'ın ismiyle aynı adı taşıyan ayakkabı markası. Mücevher firmalarıyla yaptığı işbirlikleri neticesi milyon dolarlık elmaslı zümrütlü ayakkabılarıyla da adından söz ettiren Weitzman, starların en tercih ettiği markaların başında geliyor. Yeni mağazalarının tasarımı ise Zaha Hadid'e emanet. Taşlı pullu ayakkabıları kadar bot ve çizmeleri de oldukça popüler. Pırlantalı tasarımlarına sahip olmak zor olsa da güzel bir Stuart Weitzman ayakkabı ile çok sükse yapacağınız kesin.

daki telefonda varmış bu sorun. Ne mi yapacaksınız? Bilemiyorum, sorun akıllı telefonunuza cevaplasın.

Godzilla efsanesi geri dönüyor. Dev canavar Godzilla uykusundan uyanıyor. Kendisine yapılanların intikamını almak harekete geçiyor. Yönetmenliğini Gareth Edwards’ın yaptığı filmin başrol oyuncuları: aron Taylor-Johnson, Bryan Cranston, Ken Watanabe, Elizabeth Olsen ve David Strthaim. Vizyon tarihi: 16 Mayıs

TAVEN

Artık onun da kitabı var Kaliforniyalı Hollywood starı 39 yaşındaki Drew Barrymore da artık ‘kitaplı ünlüler’ kervanına katıldı. Drew Barrymore'u duymayan pek yoktur ama bir hatırlatma yapmak gerekirse; 11 aylıkken bir köpek maması reklam filmiyle kariyeri başlayan sanatçının ailesi de yaklaşık 200 yıldır bu sektörde. 1981'deki ET filmiyle tüm dünyada tanınan Drew genç yaşında gelen şöhreti kaldıramadı ve uyuşturucu bağımlısı oldu. Erken tanıştığı kötü alışkanlılarından erken kurtulan dünyaca ünlü star artık oyunculuğun yanı sıra prodüktörlük de yapıyor. Son olarak yazdığı "Fınd It In Everything" adlı kitabı ise Chanel'in düzenlediği bir davetle ünlü konuklar eşliğinde tanıt-

GODZILLA

Karanlıkların kötü gücü Saha yeryüzüne döner. Adalet Koalisyonu üyeleri, Taven gücü ile birlikte, bu kötü güce karşı savaş için bir araya gelir ve kötülükle savaşmaya başlar. Yönetmenliğini Teli Share’in yaptığı filmde Iryna Dyakun, Mayra Grimaldo rol alıyor. Vizyon: 17 Mayıs

MILLION DOLLAR ARM

tı. Kitabın içeriği de çok ilginç; Drew son on yıldır denk geldiği tesadüfen kalp şekli alan görüntülerin fotoğraflarını biriktirmiş. Bu bir kumaş deseni veya içtiği bir kahvenin fincanda bıraktığı iz olabilir. Kalp şeklini her an her yerde bulabileceğiniz üzerine kurgulanmış bir kitap. Kendisi gibi şeker bir konu bulmuş kitabı için.

NEW YORK’TA etkinlikleri

Jeff Bernstein sporcuların menajerliğini yürüten başarılı biridir. Rinku Singh ve Dinesh Patel isimli kriket oyuncularını Hindistan’daki bir televizyon programında keşfeder. Bernstein elindeki bu yıldızlar ile alışıla gelmişin dışında bir uygulamaya gider ve onların Beysbol Birinci Lig’inde oynaması için var gücüyle uğraşmaya başlar. Yönetmenliğini Craig Gillespie’nin yaptığı filmin oyuncuları Jon Hamm, Suraj Sharma, Alan Arkin. Vizyon tarihi: 16 Mayıs

THE TWO FACES OF JANUARY

Here Lies Love MÜZİKAL OYUN Müziklerini Byrne ve Fatboy Slim’in yaptığı ve Alex Timbers’in yönettiği bu müzikal izleyenleri 70’lerin çılgın gece hayatına götürüyor. Baştan sona enerjik müziklerle süslenmiş bu hızlı müzikal, hazırlanmış bir video belgesel görüntüleri eşliğinde seyircileri güzel bir yolculuğa çıkaracak. Adres : 425 Lafayette St East Village New York Fiyat: 79-94 $ publictheater.org

Beyond Rubik's Cube RUBIK KUTLAMA Her yaştan insanın en azından bir kere denediği Rubik sabır küpü, 40’ncı yıldönümünü özel bir etkinlikle kutluyor. 700 metrekare bir alana kurulan ve yüzlerce oyunu barındıran bu etkinlikte çocuklar birbirleriyle hem eğlenceli zaman

geçirecekler hem de becerilerini ölçecekler. Tabii oyun oynamanın yaş sınırı yok. Adres : Liberty Science Center 222 Jersey City Blvd Jersey City Fiyat: Müze giriş fiyatına dahil lsc.org

Bill Cosby TOLK SHOW 80’lerde televizyonların en sevilen dizisinin yaratıcısı Bill Cosby, bir stand-up gösteri ile yeniden sahnede. Hayatı, politikayı, renkleri kendi üslubuyla eleştirdiği, şahane mimiklerle süslediği bir komedi olan Bill Cosby Show, size kahkaha dolu bir gece sunacak. Adres : St George Theater 35 Hyatt St New Brighton Staten Island Fiyat: 45-99 $

Yıl 1962. Parmakla örnek gösterilen bir Amerikalı çift olan Chester MacFarland ve eşi Colette, Atina’ya seyahat ederler. Akropolis’i gezerken tur rehberi olarak çalışan Rydal ile çalışırlar. Colette’nin güzelliğine kapılan ayrıca Chester’ın zenginliğinden etkilenen Rydal çiftin akşam yemeği davetini kabul eder. Fakat Rydal çiftin kaldığı otele gittiğinde her şeyin dışardan göründüğü gibi olmadığını kısa sürede fark eder. Chester, baygın yatan bir adamı sürüklemek için kendisinden yardım isteyince Rydal bu Amerikalı çiftin sakladığı karanlık sırlara doğru çekilir. Yönetmenliğini Hossein Amini’nin üstlendiği filmin kadrosunda Kirsten Dunst, Oscar Isaac ve Viggo Mortensen gibi yıldızlar, ayrıca Yiğit Özşener gibi Türk oyuncular da yer alıyor. Vizyon tarihi: 17 Mayıs

A SCHIZOPHRENIC LOVE STORY

Robert Longo, "Gang of Cosmos" SERGİ Başrolünü Keanu Reeves’in oynadığı Johnny Mnemonic adlı cyberpunk filmi de yönetmiş sıradışı artist Robert Longo’nun eserlerinden oluşan bir sergi açılıyor. 70’lerde New York’un rock kulüplerinde punk gitaristlik de yapmış olan

Longo, bu sergisinde yine kendi fantastik ve ürkütücü dünyasını bizlere sunuyor. Adres : 519 W 24th St Chelsea New York Fiyat: Ücretsiz metropicturesgallery.com

Hem açık alan korkusu var hem de şizofren. Evden çıkmıyor, içine kapalı yaşıyor. Derken bir gün yan evine bir vampire taşınıyor ve tamamen hayatı değişiyor. Yönetmenliğini Dylan Thomas Ellis ve Glenn D. Levy’nin yaptığı filmin oyuncuları: ndrew Pozza, Jamie Teer, Derek Lee Nixon Vizyon: 20 Mayıs


Tatil

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Dalgalarla dans sevenlere

Yaz geliyor, hava da deniz suyu da ısınmaya başladı. Dalga sörfü sevenler, başlamak isteyenler için hem hava hem de dalgalar uygun hale gelmeye başladı FİGEN ONUR İSTANBUL-POSTA212

D

alga sörfü Amerika’da en sevilen deniz sporlarının başında geliyor. Bir tarafında Pasifik, bir tarafında Atlantik okyanusları olan ABD’nin birçok kıyısı dev dalgaların üzerinde sörf tahtasıyla kaymak isteyenler için ideal sahillere sahip. Büyük dalgayı bekleyen usta sörfçüler için kış ayları ideal. Ancak sörf tahtasının üzerinde yeni durmaya başlamış veya sörfe heves edenler için uygun havalar başlıyor. İşte ABD’nin en popüler dalga sörfü yapılacak yerleri HUNTINGTON BEACH, KALIFORNIYA Los Angeles’ın doğusundaki en güzel sahil şeridine sahip olan Huntington Beach, Hollywood’a yakınlığı ve çevredeki binaların çoğalmasına rağmen hala dal-

ga sörfünün en iyi adreslerinden biri. Ancak büyük dalgayı bekleyen usta sörfçüler için yaz değil, kış ayları daha makbul. Ancak, dalga sörfünü zevk için yapanlar için mevsim başladı. WAIKIKI, HAWAII Waikiki sörfçülerin adeta kutsal kentidir. Berrak suları, sonu gelmeyecekmiş gibi sürüp giden dalgaları, bulutsuz ve bol güneşli havası, uçsuz bucaksız plajlarıyla dalga sörfünün yapılacağı en güzel yerlerden biri. Mayıs ayında başlayan sörf mevsimi eylül ayına kadar devam eder. Waikiki aynı zamanda sörfe yeni başlamak isteyenler için en ideal plajlardan biridir. ENCINITAS, KALIFORNIYA Birçok filmin sörf sahneleri-

nin çekildiği yer olan Encinitas, her seviyeden dalga sörfçüsü için ideal bir kıyıya ve dalgalara sahip. Kuzey ve güney uçlar usta sörfçülere hitap ederken, Moonlight Beach daha orta seviyedeki sörfçülerin tercih edebileceği dalgalara sahiptir. MONTAUK, NEW YORK Küçük bir balıkçı kasabası olan Montauk, kışın kasım ayında New Yorklu usta sörfçülerin hafta sonu kaçağı yapıp, dev dalgalarla sörf yapabildiği dalgalara sahip. Yaz aylarında ise oldukça kalabalık ve nispeten daha az dalgaları olan kıyılarda her kademeden sörfçü rahatlık sör yapabiliyor. WRIGHTSVILLE BEACH, NORTH CAROLINA Wrightsville Beach tuzlu bataklıklar, kumlu bariyer adalarıyla Amerika’nın güneydoğusunda, eski ahşap iskeleler arasında sıkışmış küçük bir kasaba. Başlangıç seviyesinde-

Çocuklardan senkronize

YÜZMEYE BÜYÜK İLGİ İZMİR - POSTA212

H

er yaş grubundaki çocuk bu sporu yapabilir ancak yine de başlangıç için en ideal yaş 8-9 yaşlarıdır. Yüzme bilmek, bale veya jimnastik yapmış olmak, müzik aleti kullanmak önemli bir avantaj oluşturur. Yüzmeyi iyi derecede bilmek sudaki hakimiyeti artırır, bale ve jimnastik esneklik açısından önemlidir, müzik aleti kullanmak ise müziği doğru dinleyebilmeyi ve figürleri doğru ritimlerde

gerçekleştirebilmeyi sağlar. Bu altyapıya sahip olamayan çocuklar da gerekli eğitimle bu sporda çok başarılı olabilmektedirler. Değişik yaş gruplarındaki çocuklar oldukça zor olan bu sporu başarı ile yapabilmek için haftada 5 gün su antrenmanı yapıyorlar. Seviye olarak ilerledikçe buna ek olarak bale dersi de almaktalar. Antrenmanlarda esneklik, nefes, kasların güçlenmesi için bir saat karada ve gurupların seviyesine göre

de 1-3 saat suda olmak üzere ayrı çalışmalar yapılmaktadır. Senkronize Yüzme (Su Balesi)’nin bu sporla ilgilenen çocuklara oldukça fazla sayıda artısı bulunmaktadır. Çocukların heyecanlarını bastırabilmelerine yardımcı olur, özgüvenleri arttırır ve sunum yeteneklerini geliştirir. Ekip çalışmasına yatkınlık sağlamalarını ancak yinede bireysel yeteneklerini fark edebilmelerini sağlar. Kendilerini kolaylıkla ifade edebilip karşılıklı iletişimde zorlanmamalarına, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenmelerine, takım ruhuyla hareket edebilmelerine yardımcı olur. Çocuklara paylaşım ve arkadaşlığın önemini, değerini ve vazgeçilmezliğini her zaman hatırlatır. Değişik ülkeleri ve kültürlerini tanıma olanakları sunduğu gibi fiziksel anlamda kondisyonlarının gelişimine de katkıda bulunur.

ki sörfçülerin de rahatlıkla dalgalar üzerinde kayabildiği bu sahilde yaz aylarında çocuklar için dalga sörfü kampları da düzenlenmektedir.


Güneşlenmek ölüm riskini azaltıyor İsveçli bilim adamları, hiç güneşlenmeyen kadınların ölüm riskinin, düzenli olarak güneşlenen kadınlardan iki kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı

NEW YORK - POSTA212

T

atil planlarının yapıldığı şu günlerde yayınlanan sıra dışı bir araştırma, yeni bir tartışma başlatacak gibi görünüyor. Sağlık otoriteleri, yıllardır güneşin yaydığı ultraviyole ışınların cilt kanserine neden olduğuna ve güneşten korunmanın hayati önem taşıdığına dikkat çekerken İsveçli bilim adamları, güneşten kaçınmanın ölüm riskini arttırdığını iddia ediyor. Karolinska Enstitüsü’nde

yaklaşık 30 bin kadının 20 yıl boyunca incelendiği araştırmaya göre hiç güneşlenmeyen kadınların kanser dahil çeşitli hastalıklara bağlı ölüm riski, düzenli olarak güneşlenen kadınlara göre 2 kat daha fazla. Araştırmayı yapan uzmanlar, güneşten kaçınmanın D vitamini eksikliğine neden olabileceğini ve ölüm riskini arttırabileceğini belirtiyor. D vitamini diyabet, tüberküloz ve kemik hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Araştırmacılar özellikle

www.posta212.com

uzun ve soğuk kışların yaşandığı kuzey ülkelerinde ılık yaz aylarında güneşlenen İsveçli kadınların cilt kanserinden ölme riskinin de yüzde 10 daha az olduğu ileri sürülüyor. Karolinska Enstitüsü, 1990-1992 yıllarında güneşlenme alışkanlıklarını incelemek için 29 bin 518 İsveçli kadını işe alıyor. 20 yıl sonra 2 bin 545 kadının öldüğü gözlemleniyor. Bu sonuç, hiç güneşlenmeyen kadınların güneşlenenlere göre herhangi bir neden dolayı ölme olasılığının iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

• YIL 1 • SAYI 52

NASA’nın yeni uzay kıyafeti : Z2 (NEW YORK , POSTA212) NASA, yeni uzay giysisi Z-2 için internet üzerinden anket gerçekleştirdi. Oyların yüzde 63’ünü almayı başaran ve tasarımıyla bilim kurgu filmi Tron’u anımsatan yeni giysi farklı görünümüyle dikkat çekiyor. Tasarımının üst kısmı yüksek dayanıklılık sağlayacak alaşımdan meydana gelirken, NASA’nın bu kısımda özel olarak çalıştığı ve bunu kayda değer bir gelişme olarak nitelediği görülüyor. Karanlıkta üzerindeki bazı bölmeler sayesinde ışık da yayacak olan yeni giysi bu şekilde astronotların kolayca tanınabilmesini sağlayacak. Katlanabilir yapısıyla öne çıkan yeni giysi astronotların hareket kabiliyetini de olabildiğince artıracak.

Los Angeles Supermen gibi! Mekke’den Milan’a dünyanın marka değeri en yüksek 25 kenti arasında Los Angeles birinci sırada yer alıyor. İlk 25’e giren Amerika kentleri arasında New York, San Francisco, Las Vegas, Chicago ve Atlanta bulunuyor. İstanbul ise listenin 11. sırasında yer alıyor

11

İstanbul: 14,60 puan Listenin 11. sırasında bulunan İstanbul “turistlerin 1 numaralı adreslerinden” ve “doğunun batıyla buluştuğu şehir” diye tarif ediliyor. İstanbul’un tarihine ve kültürüne dikkat çekilerek, Forbes dergisine göre İstanbul’un 2016’da Singapur, New York ve Paris’i uluslararası ziyaretçi açısından geçeceği belirtiliyor.

NEW YORK - POSTA212

D

ünyanın marka değeri en yüksek kentleri belirlendi. İngiliz Guardian gazetesinin doğal güzellikler, iklim, alt yapı, ulaşım gibi kri-

terlere göre oluşturduğu listenin ilk sırasında Los Angeles bulunuyor. Listenin ilk 25 sırasında ise ABD’den beş kent yer alıyor. Geçen ay “Travelers’ Choice 2014” listesinde Avrupa ve

Los Angeles: 18 puan Dünyanın marka değeri en yüksek kentleri listesinin ilk sırasında yer alan Los Angeles, kültürel çeşitliliği ve ışıltısının yanı sıra birinci sınıf sanat ve sinema tarihi, çarpıcı ve güneşli havası ve uzun sahilleriyle dünyanın önde gelen kentlerinden biri. Ayrıca, suç oranının önemli ölçüde düşmesi de Melekler Şehri’nin marka değerini yükseltiyor.

dünyanın en iyi seyahat destinasyonu seçilen İstanbul 11. sırada geliyor. Mekke ise 21. sırada bulunarak dikkatleri üzerine çekiyor. Listede kentlere 20 puan üzerinden marka değer puanları veriliyor.

Marka değeri en yüksek 25 kent 1. Los Angeles

1

2. New York

‘Üstsüz Kitapseverler’ eylemi Pantolonsuz metro yolculuğu, yastık savaşı gibi sıra dışı eylemlere ev sahipliği yapan New York’ta, bu kez de üstsüz kitap okuma eylemi yapıldı. Kendilerini ‘Üstsüz Kitapse-

verler’ olarak nitelendiren bir grup, üstsüz, Central Park’ta kitap okudu. Genel olarak daha çok ev okuma partilerinde bir araya gelen, kimi okuyucuların yalnız

üstlerini çıkarmakla yetinmeyip çırılçıplak soyunduğu ’Üstsüz Kitapseverler’ kamuya açık alanda düzenledikleri eyleme bu kez Central Park’ı ekledi.

3. Londra 4. Paris 5. Seul 6. Barcelona 7. Rio de Janeiro 8. San Francisco 9. Las Vegas 10. Dubai 11. İstanbul

2

San Francisco: 15,20 puan

12. Madrid

Sekizinci sırada bulunan San Francisco: alışveriş, iş olanakları ve ulaşım son derece gelişmiş bir durumda. Sadece biraz fazla yağmur yağması şehrin marka değerini düşürüyor.

14. Singapur

8

13. Chicago 15. Bangkok 16. Sydney 17. Mexico City 18. Buenos Aires 19. Mumbai 20. Sao Paulo

New York City: 17,70 puan

21. Mekke

Listenin ikinci sırasında yine ABD’nin en dikkat çeken kenti New York bulunuyor. New York’un özellikleri Londra’nın marka değeri kriterlerine çok benziyor. Gazete, New York’un ulaşım sistemi Londra’nın gerisinde kalsa da havası Londra’dan daha iyi olduğu için kenti ikinci sıraya yerleştiriyor.

23. Melbourne

9

Las Vegas: 15,20 puan Güvenliğin ve ekonominin büyük problem olduğu Las Vegas, listenin dokuzuncu sırasında yer alıyor. Sorunlara rağmen bu kent her zaman ışıldıyor.

Kuş bakışı Chicago

22. Atlanta 24. Milan 25. Berlin

13

Chicago: 14,30 puan On üçüncü sırada bulunan Chicago, bir şehrin muhteşem olması için her şeye sahip ama bir problemi var o da rüzgar.

CHICAGO - POSTA212

T

eknoloji ve yaratıcılık sınır tanımıyor. Chicago’da açılan TILT, ziyaretçilere 300 metreden şehri kuşbakışı izleme imkanı sunuyor. Daha önce John Hancock Gözlemevi olarak bilinen 360 Chicago binası geçtiğimiz günlerde turistler ve meraklılar için yeni bir perspektif sunmaya başladı. “Tilt” adı verilen bu sistem, aslında

binanın en tepesinde kurulmuş büyük bir cam. 300 METREDEN KUŞBAKIŞI Özel bir düzeneğe sahip olan bu cam, kenarlarındaki demir çubuklara tutunduğunuzda yavaş yavaş yere paralel gelecek biçimde hareket etmeye başlıyor. Durduğu noktada ise 300 metreden altınızdan geçen insanları ve trafiği görebiliyorsunuz.

FİYAT 5 DOLAR 360’ın genel müdürü Nichole Williamson bunun dünyada bir ilk olduğuna inandıklarını söyledi. “Binanın içindeki ve dışındaki hareketin kontrolü çok iyi. Amacımız insanlara heyecan verici ve unutulmaz bir deneyim yaşatmak. Onları korkutmak değil.” Yaklaşık olarak 1 dakika süren bu maceranın bedeli 5 dolar.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.