marketing europe & anatolia Sayı: 007

Page 1

marketing Tarih: Mayıs 2012 Sayı: 7

europe & anatolia

ezberbozacısı Bu yaz reklamlara faşizm geliyormuş meğer :)

revizyon Kadrajlara sıkıştırılıyoruz, a ı... resmin bütününü m l E şlad l a kaçırıyoruz... st rı ba i r K ula r u v baş



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 07 Tarih: Mayıs 2012 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. e-mail: eksantrik@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvin@eksantrik.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.

Kısa Kısa

02 - 11

Röportaj

ezberbozacısı

12 -17

19

Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Oğuzhan Akay Kağan İşmen Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Seler Cebecioğlu

Reklam Dünyası

revizyon

21 - 23

25

Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Melis Deniz

Röportaj

26 - 29

Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd. Gül Ap. B Blok No: 30 D:11 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 216 414 49 98 e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir.

Kampanyalar

Gezi

Reklam Arası Sinema

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir.

31 - 39

46

Kültür –Sanat

Nostalji

40 - 45

48 - 49

50

Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir. http://www.facebook.com/meadergi Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. marketing europe & anatolia / 1


Kısa Kısa

Uganda, Türk işadamlarını bekliyor... Uganda’da 27 yıldır lider konumunda bulunan Cumhurbaşkanı Yoweri Kaguta Museveni, TUSKON heyetini makamında ağırlarken “Türk işadamları için Uganda sayısız yatırım fırsatı sunuyor. Ülkeme yatırım için gelin” dedi. Dünyanın pek çok ülkesinde ticareti geliştirmek için işadamlarıyla adeta çıkarma yapan TUSKON’un son durağı Uganda oldu. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) önderliğinde Uganda’da düzenlenen “Türkiye Uganda Ticaret ve Yatırım Heyeti Programı” Uganda’ya tam anlamıyla bir iş ve yatırım çıkarmasına dönüştü. Türkiye’den Uganda’ya giden 25 firma 400’den fazla Ugandalı işadamıyla buluşarak iş bağlantıları yaptılar. Museveni “Gelin burada üretim yapın. Bizim petrol, turizm, maden, tarım alanlarımız ve doğal güzelliklerimiz var. Siz-

lerde de finans var. Bunları birleştirelim” dedi. Uganda’ya yapılacak yatırımın Afrika kıtasının neredeyse tümüne yapılmış gibi olacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Museveni, “Uganda Afrika’nın ortasında yer alıyor. Bizim elimizde hammadde var. Bu hammadde Türkiye’deki girişimcilik ve sermaye ile buluşturalım.” dedi. TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay, Uganda’daki enerji yatırımlarına da dikkat çekerek, dünyanın önde gelen petrol şirketlerinin yatırımlarının hızlandığını söyledi. Günay, “Uganda siyasi istikrara sahip. El değmemiş madenleri var. Dünyanın önde gelen petrol şirketleri yatırımlarına hız verdi. Yakında petrol çıkarılmaya ve bunun parası Uganda’ya girmeye başlar. Uganda’nın ekonomisi daha da canlanır” dedi. Mustafa Günay, Türk işadamlarının her alanda Uganda’da yatırım yapabileceklerini kaydederek “Bakir tarım alanları var. Organik tarım yapabiliriz. Kaliteli pamuk yetişiyor burada. Çırçır ve iplik, dokuma fabrikası kurulabilir. Altın madenlerine, yer altı zenginliklerine yatırım yapılabilir. Uganda’nın turizm alanındaki faaliyetlerinde önemli rol oynayabilir Türk turizm şirketleri. Türkiye’den dünyaya açılan otel ve turizm markaları Uganda’ya yatırım yapabilirler” dedi.

Bilgi’de yayın kurultayı...

Shopping Fest’e ödül...

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 10 yıldır birlikte düzenledikleri Türkiye Yayıncılık Kurultayı 3-4 Mayıs 2012 tarihlerinde Santral Kampüsü’nde gerçekleşecek.Çok sayıda yayıncı, yazar, gazeteci, bilim insanı ve bakanlık yetkililerinin konuşmacı olarak katılacağı kurultayın sonunda hazırlanan sonuç bildirgesi kamuoyu ile paylaşılacak. “Yayınlama Özgürlüğü”nden “Dijital Yayıncılığın Sorunları”na, “Eğitim Yayıncılığı”ndan “Çocuk Yayıncılığı”na kadar çok sayıda konunun tartışılacağı kurultaydaki oturumlara kendi alanlarında deneyimli 30’a yakın yazar, bilim insanı, yayıncı, uzman ve bakanlık yetkilisi katılacak.Bu yıl beşincisi gerçekleşecek olan kurultayda Türkiye yayıncılığının çeşitli sorunları iki gün boyunca çeşitli oturumlarda tartışılacak ve kurultay sonunda alınan kararlar bir bildirge ile kamuoyuna açıklanacak.

Mobilera & Boom Digital Nation, Dubai’de yapılan ve Orta Doğu’nun Mobil pazarlama ve reklamcılık alanında en büyük etkinliği olan Mobile Show kapsamındaki Mobies Awards’da, İstanbul Shopping Fest 2011 ile “ En İyi Mobil Reklam Kampanyası” ödülünü aldı. Orta Doğu’nun en kapsamlı ve en büyük mobil teknolojisi, mobil uygulamaları ve çözümlerinin yarıştığı Mobies Awards, belirlenmiş standartları ve eşsiz yeteneği olan şirketleri belirlemek ve ödüllendirmek amacıyla düzenleniyor. “En İyi Mobil Reklam Kampanyası” kategorisinde Mobilera grup şirketlerinden Boom Digital Nation’ın 27 ülkede gerçekleştirdiği “İstanbul Shopping Fest” mobil tanıtım kampanyası, 4 ayrı platformda geliştirdiği mobil uygulamalar ve mobil site ile ödülün sahibi oldu.

2 / marketing europe & anatolia


Kısa Kısa

Facebook kazançları...

Kadın bilimcilere burs...

Deloitte’un raporuna göre, Facebook 2011 yılında Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkeden 32 milyar Euro gelir elde etti. Bunun ekonomiye etkisi 15,3 milyar Euro olurken, 232 bin iş de desteklenmiş oldu. Deloitte, dünya genelinde 845 milyon kullanıcıya sahip Facebook’un Avrupa ekonomisine etkisini ölçtü. Elde edilen verilere göre, Facebook iş birliktelikleri, uygulamalar ve teknoloji satışı sayesinde Avrupa’dan 32 milyar Euro gelir elde etti. Facebook’un Avrupa’daki ekonomik etkisi, katma değeri, istihdam olanakları baz alınarak ölçümlenen raporda, firmanın Avrupa’da da fiziken varoluşu, tedarikçi satınalmaları yapması ve istihdam yaratması, eleman ücretleri, vergi ödemeleri ve genel karı ile doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye katkı sağladığı görülüyor. Araştırmada en büyük ekonomik ve tekonolojik etki 1,5 milyar euro ile Almanya’da yaşandı. Mobil cihazlar üzerinden en çok Facebook’a giriş yapan ülke İngiltere oldu.

Bilkent, Hacettepe, Koç, Marmara ve Sabancı, Yeditepe üniversitesinden 6 genç bilim kadını, her biri geleceğin buluşu olmaya aday araştırmaları ile L’Oréal Türkiye’den 15 bin dolar değerinde burs kazandı. Bu yıl Türkiye’de 10’uncu yılı kutlanan Genç Bilim Kadınlarını Destekleme Bursları ödül törenine, üniversiteler ve bilim kuruluşlarından 150’nin üzerinde bilim insanı katıldı. L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Giuseppe Gennero, “Türkiye’de 2003 yıldan bu yana sürdürdüğümüz burs programı kapsamında bugüne kadar 52 genç bilim kadını araştırmalarını başarı ile tamamlamış ve insanlığın hizmetine sunmuştur” dedi. TUBA Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat da, törende yaptığı konuşmada, Atatürk Türkiye’sinin bugünkü yapısıyla kadın bilimcilere değer veren ve onları yücelten bir yapılanma içinde olduğunu ve Türkiye’nin bu yapılanmayla övünebileceğini belirtti.

Altın Örümcek halk oyları açıklandı... Bu yıl 10.’su gerçekleştirilen, Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız web ödülleri organizasyonu olan Altın Örümcek Web Ödülleri’nde halk oylaması rekor katılımla sonuçlandı. Bu yıl ilk defa Facebook’ta gerçekleştirilen halk oylaması için 51 bin kullanıcı Altın Örümcek Facebook sayfasını ziyaret etti. 05 Mart’ta başlayan ve 30 Mart’ta sona eren oylamada 45 binden fazla kullanıcı 32 farklı kategorideki web siteleri için 120 bin oy kullandı. DorukNet Pazarlama Müdürü Aslı Cem internet kullanıcılarının organizasyona katılımını teşvik etmek, beğenilerini duyurabilecekleri bir platform yaratmak ve heyecanı geniş kitlelere yaymak amacıyla SMS kullanılarak gerçekleştirilen halk oylamasını bu sene Facebook üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Aslı Cem, geçen sene SMS ile gerçekleştirilen oylamada 20 bin oy kullanıldığını hatırlatarak bu sene kullanılan oy sayısının 120 bine ulaşması ve katılımın 45 binin üzerine çıkmasından dolayı büyük memnuniyet duyduklarını belirtti. Cem, Altın Örümcek Web Ödülleri jürisinin 32 kategoride belirlediği 315 web sitesinin halkın oyuna sunulduğunu ve jüri değerlendirmelerinden bağımsız olarak “Halkın

Favorileri”nin belirlendiğini söyledi. Halk oylaması nasıl gerçekleştirildi Altın Örümcek Web Ödüllerine yapılan başvuruların sona ermesi ardından jüri üyeleri tarafından ilk önce ön eleme gerçekleştiriliyor. Ön elemeyi geçen siteler jüri tarafından 100 puan skalası üzerinden değerlendiriliyor ve 32 kategoride jürinin oylarıyla belirlenen en iyi beş site halkoyuna sunuluyor. Jüri değerlendirmelerinden bağımsız olarak halkın oyları ile yapılan değerlendirme sonuçlarına göre her kategoride halkın birincileri belli oluyor. Altın Örümcek Web Ödülleri’nde jüri değerlendirmeleri sonucunda kazananlara Altın Örümcek ödülü, halk oylaması sonucunda kazananlara ise Halkın Favorileri sertifikası veriliyor. 10. Altın Örümcek Web Ödülleri ile ilgili tüm detaylara www.altinorumcek.com web sitesinden ulaşabilirsiniz.

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

Avea’ya ödül...

Güner, Ziylan CEO’su...

Türk futboluna verdiği destek ile fark yaratan Avea’nın “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” projesi, The Best Business Awards’ın “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü’nün ardından Türkiye’ye önemli bir uluslararası ödül daha getirdi. Avea’nın FCBarcelona işbirliği ile hayata geçirdiği projesi dünyanın en saygın ödülleri arasında yer alan “Golden Peacock Global Kurumsal Sosyal Sorumluk” ödülünü de kazandı Dünyanın en saygın ödüllerinden olan Best Business Awards’ın “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi” ödülünü alan proje, Dubai’de düzenlenen 7. Uluslararası Sosyal Sorumluluk Konferansı’nda Global Golden Peacock Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü’ne layık görüldü. Avea dünyada bir ilke imza attı Hakkari’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan İzmir’e Yetenekli 18 Çocuğu FCBarcelona Camp’a eğitime gönderdi.

15 yıllık profesyonel perakende deneyimiyle sektörün çeşitli kademelerinde görev yapan Jaklin Güner, Ziylan Grup CEO’su olarak göreve başladı. Türkiye ayakkabı sektörünün lideri Ziylan Grup gelecek vizyonu doğrultusunda yapılanmasını sürdürüyor. Bu çerçevede, Ziylan Grup’un CEO’luk görevine perakende sektörünün önde gelen yöneticilerinden Jaklin Güner atandı. Jaklin Güner, en son YKM Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Ziylan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, Jaklin Güner’in CEO’luğa atanması ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Jaklin Güner gibi perakende sektörüne yön veren, sektörde bir çok yeniliği hayata geçiren vizyoner bir yöneticinin bünyemize katılmış olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. İnancımız odur ki Sayın Güner, önümüzdeki dönemde Ziylan Grup’un uluslararası alanda rekabet gücünü artıracak, global marka yaratma hedefine hizmet edecek önemli projelere imza atmasında büyük bir rol üstlenecektir.”

Mir, cpr iletişimi seçti...

Verimlilik ödülü Arçelik’e...

Dizayn Grup’un da bünyesinde bulunduğu Mir Holding, halkla ilişkiler ve stratejik iletişim danışmanlığı hizmeti için CPR İletişim ile anlaştı. 17 yıldır iletişim sektöründe hizmet veren CPR İletişim, Mart 2012 itibariyle, Mir Holding Kurumsal İletişimi ve yanı sıra holding şirketleri, Dizayn Grup (Dizayn Boru), Mir Ar-Ge, Mirline ve Miracle’ın da stratejik iletişim ve medya iletişimini yürütecek. CPR, ilk olarak, Dizayn Grup’un 1996’dan bu yana devam eden “Beyin Göçünü Tersine Çeviriyoruz” başlıklı sosyal sorumluluk projesinin, bu yıl 8.si düzenlenecek kampanyasının iletişimini yapacak. Kısa dönemdeki bir diğer proje de Mir Holding ve Dizayn Grup’un 25. yıl etkinleri olacak.

Arçelik A.Ş. uluslararası alandaki başarılarına bir yenisini daha ekledi. Arçelik A.Ş.’nin Çerkezköy Elektrik Motorları İşletmesi ve Bolu Pişirici Cihazlar İşletmesi TPM (Total Productive Management – Toplam Verimlilik Yönetimi) ödülüne layık görüldü. Arçelik A.Ş. İşletmeleri, bir üretim yönetim sistemi olarak uyguladığı ve temelde tüm kayıpları yok ederek, sürdürülebilir rekabetin olmazsa olmazı olan verimliliği en üst seviyeye çıkarmayı amaçlayan TPM uygulamalarındaki başarılarını, yeni ödüllerle taçlandırdı. Arçelik A.Ş.’nin Çerkezköy Elektrik Motorları İşletmesi ve Bolu’daki Pişirici Cihazlar İşletmesi, Japonya’da bulunan JIPM kuruluşunca verilen TPM ödüllerini, bağımsız denetçiler tarafından yapılan iki aşamalı denetimlerden başarıyla geçmesi sonucunda aldı. TPM ödülleri Japonya’nın Kyoto şehrinde JIPM tarafından düzenlenen bir törenle verildi.

4 / marketing europe & anatolia


Kısa Kısa

Bankalar Kobi bankacılığına yöneldi... Dünya ekonomisindeki kriz sinyallerine rağmen, Türkiye ekonomisi son yıllarda parlak performansı ile öne çıkıyor. Ülke ekonomisinin yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’lerin, hemen her alanda Türkiye’nin büyümesi için büyük önem taşıdığı belirtiliyor. Özellikle, dış ticarette yeterince aktif olamayan KOBİ işletmeleri, küçük hacimleri nedeniyle uluslararası piyasalara yeterince açılamıyor ve iç piyasalarda kalıyor. Bu gelişmenin farkında olan bankalar, faaliyetlerini KOBİ’ler üzerinde yoğunlaştırıyor. Bankaların, basına yansıyan KOBİ çalışmalarını inceleyen Medya Takip Merkezi (MTM), 2011 yılını kapsayan bir analiz raporu hazırladı.Finansal destek vermek kadar, müşterilerinin işlerini büyütmeleri, geliştirmeleri için gerekli bilgi ve danışmanlık hizmetlerini de sunmaya başlayan bankalar, KOBİ’lerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak farklı destek paketleri hazırlıyor. MTM’nin raporuna göre, hızla gelişen KOBİ bankacılığı sektörü genellikle kredi haberleri ile tüketicinin karşısına çıkarken, sektöre dair hiç bir olumsuz haber gözlenmedi. Sektörün en başarılı yansımalarını ise Akbank sağladı. Akbank KOBİ’lere “iş ortağı” olarak yaklaşıyor Medya Takip Merkezi’nin, geçen yılın bütününü kapsayan basın analiz raporuna göre, KOBİ çalışmaları ile gazete ve dergilerde en fazla yansıma sağlayan banka, Akbank oldu. KOBİ’ler için çeşitli projeler üreterek bu alanda çalışmalarını arttıran Akbank’ın, KOBİ bankacılığı ile il-

gili haberlerine 55 gazete sayfası kadar alan ayrıldı. Akbank’ın KOBİ bankacılığı haberleri, ağırlıklı olarak destek paketleri ve danışmanlık hizmetleri üzerine yoğunlaştı. Bankanın kurumsal haberlerinde ise, KOBİ’ler için bir finansman desteğinden çok iş ortağı şeklinde konumlanmayı hedefledikleri dikkat çekti.Denizbank’tan tarım ve gıda sektöründeki KOBİ’lere özel destek KOBİ bankacılığı faaliyetleri ile basında öne çıkan diğer banka Denizbank oldu. Yoğunlukla, krediler ve kampanyalar/avantajlar ile ilgili haberlerle adından söz ettiren Denizbank’ın, KOBİ haberlerine ayrılan alan toplamı ise 41 gazete sayfasına ulaştı. Denizbank KOBİ destek kampanyalarında, en fazla tarım ve gıda sektörüne yönelik çalışmalar gerçekleştirdi. Garanti Bankası, KOBİ’lere özel sosyal medya çalışmaları ile öne çıktı. KOBİ bankacılığı çalışmalarıyla bankacılık sektörünün en çok konuşulan bir diğer markası, Garanti Bankası’ydı. Gazete ve dergilerde, bankanın KOBİ haberlerine ayrılan alan ise, 36 gazete sayfasına yaklaştı.

abh, MPN’yi seçti...

Devler yarışı...

Türkiye’nin önde gelen bilişim şirketi Anadolu Bilişim Hizmetleri iletişim ajansını seçti: Marjinal Porter Novelli Bilişim teknolojilerinde yenilikçi çözümlerin Türkiye’deki bir numaralı ismi Anadolu Bilişim Hizmetleri’nin iletişim danışmanlığı Marjinal Porter Novelli tarafından yürütecek. Yaratıcılık ve kalite anlayışını sürekli geliştirerek müşteri ve çalışanlarını geleceğe taşıyan bilgi teknolojisi şirketi Anadolu Bilişim Hizmetleri, pazarlama ve iletişim danışmanlığı hizmeti almak üzere Marjinal Porter Novelli (MPN) ile el sıkıştı. 360 derece iletişim çözümleri sunan Marjinal Porter Novelli, veri merkezi hizmetleri ve yönetilebilir hizmetlerden ERP uygulamaları ile iş süreçlerinin iyileştirilmesi ve optimize edilmesine kadar çok çeşitli alanlarda proje yönetimi, danışmanlık, dışkaynak kullanım hizmetleri veren Anadolu Bilişim Hizmetleri’nin tanıtım faaliyetlerini yürütecek.

ülkemizi ilk düzenleneck, FIA Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası’nın (ETRC) açılış yarışları, 11-13 Mayıs tarihinde Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından Renault Trucks sponsorluğunda İstanbul Park pistinde düzenleniyor. Karayollarında gördüğümüz TIR çekicilerinden oldukça farklı 5,5 tonluk ağırlığa, 12 litre ve 1100 beygir gücündeki bir motora sahip olan kamyonların heyecan dolu mücadelesinin büyük ilgi görmesi bekleniyor. Avrupa’da Formula 1’den sonra en çok seyirci çeken yarış serisi olan kamyon yarışlarında, Cumartesi ve Pazar günlerinde ikişer yarış olmak üzere, birbirinden bağımsız tam dört yarış yapılacak ve yarışlar 9 ar tur sürecek. Özellik çocukların çok büyük ilgisini çeken yarışlarda,12 yaşa kadar çocuklar Federasyonun ücretsiz davetlisi olacak. marketing europe & anatolia / 5




Kısa Kısa

24.Kristal Elma...

24. Kristal Elma başlıyor. Tartışmalarıyla, eleştirileriyle bir kristal elma zamanı daha geldi. Bu yılki slogan ya işlerinizi hazırlayın yada bahanelerinizi. 24. Kristal Elma’ya başvuru tarihleri 4-7 Mayıs 2012 Yarışma dönemi 4 Mayıs 2011- 4 Mayıs 2012 Yönetmelik ve kategoriler için http://www.kristalelma.com/

Hanımlara emeklilik... Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu, yeni teşvik uygulaması kapsamında başta ev hanımları olmak üzere daha geniş kitlelerin bireysel emeklilik sisteminin teşvik avantajını kullanabilir hale geleceğini belirterek, “Biz kurum olarak çok uzun yıllardır hem ürün hem de hizmetlerimizle kadınlara ayrıcalık tanıdığımızı ortaya koyuyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, Ev Hanımları Emeklilik Planı’nda 160 bin katılımcımızın toplamda 492 Milyon TL’lik emeklilik birikimi bulunuyor. Sektörde toplam fon büyüklüğünün %59’u erkek, %41’i kadın katılımcılarda bulunuyor. Şirketimizde kadın katılımcılar, toplam katılımcılarımızın yüzde 54’ünü oluşturuyor” dedi. Kadınlar için çok büyük bir adım atarak 2004 yılında Ev Hanımları Emeklilik Planı’nı kadınlarla buluşturan Anadolu Hayat Emeklilik’in bu plana dahil 160 bin katılımcısı bulunuyor.

adinteractive’e 2 ödül...

212 Noyan’la anlaştı...

Web Marketing Association tarafından düzenlenen ve bu sene 16. sı dağıtılan IAC ödüllerinde, adinteractive Coca Cola İçecek Kurumsal websitesi ile içecek kategorisinde, Anadolu Sigorta Kurumsal websitesi ile sigortacılık kategorisinde en iyi websitesi ödüllerini aldı. adinteractive, Sosyal Medya ve Online Pazarlama dünyasının saygın yarışması Internet Advertising Competition’dan 2 ödülle döndü. Banner, newsletter ve e-posta’dan online kampanyalara kadar birçok ülkeden yüzlerce projenin katıldığı yarışma sonucunda adinteractive Coca Cola İçecek Kurumsal sitesi ile içecek dalında ve Anadolu Sigorta Kurumsal sitesi ile sigortacılık dalında en iyi websitesi ödülüne layık görüldü.

212 İstanbul Power Outlet Alışveriş Merkezi; “İletişim Danışmanlığı, Kurumsal İletişim ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk” konularında Banu Noyan Event Office’ten hizmet alacak. 212 İstanbul Power Outlet Alışveriş Merkezi Müdürü Zehra Tümkaya; “Banu Noyan ve ekibinin sektördeki dinamik yapısını, AVM deneyimlerini yakından biliyoruz. Önümüzdeki günlerde ortaklaşa geliştireceğimiz stratejilerle önemli çalışmalarda iş birliği yapacağız” dedi. İstanbul’un en büyük outlet’i olan 212 İstanbul Power Outlet, kurulduğu 2009 yılından bu yana Türkiye’deki outlet kavramına yeni bir soluk getirdi ve sürekli artan ziyaretçi sayısı ile ülkemizin en önemli AVM’leri arasındaki konumunu güçlendirdi.

8 / marketing europe & anatolia




Kısa Kısa

Türk kadın sürücüleri... Kadınların üzerindeki erkek baskısı otomobil içinde de devam ediyor: Otomobilde herhangi bir erkek varken direksiyonda bulunan kadınların %28’i erkeğin mutlaka müdahale ettiğini, %38’i ise müdahale etmese bile etmek istediğini hissettirdiğini söylüyor. Kadına özgü kişiselleştirme Renault ve Ipsos KMG işbirliğiyle yapılan “Kadın ve Otomobil” araştırması kadınların da erkekler gibi otomobillerini kişiselleştirmeye önem verdiklerini ortaya koyuyor. Ankete katılan kadınların %81’i bir otomobilin sahibinin kişiliğini yansıttığını belirtirken, %45’i aracının bir kadın olduğunu, %32’si ise erkek olduğunu düşünüyor. Kadınların Renault ve bağımsız araştırma kuruluşu Ipsos KMG işbirli- %39’u ise aracına isim takıyor. Bu isimlerde ağırlık (%13) ğiyle yapılan “Kadın ve Otomobil” araştırmasında yer alan renkle ilişkilendiriliyor. Beyaz Kuş, Kara Böcek, Maviş gibi “Bir günlüğüne kimin şoförü olmak isterdiniz?” sorusuna isimlerin yanı sıra, Düldül, Kızım ve Oğlum en yaygın kulkadınların çoğunluğu George Clooney dedi. lanılanlar arasında yer alıyor. Araştırma sonuçlarına göre Araştırmada kadınların otomobilde en çok Tarkan ve Ajda aracı kişiselleştirmek kadın sürücülerde genellikle hijyenle Pekkan dinledikleri de ortaya çıktı. bağdaştırılıyor. Araçlarının içini kişiselleştirmek için kadın Renault’un bağımsız araştırma kuruluşu Ipsos KMG’ye sürücüler oto kokusu (%68) ve süs eşyalarını (%32) teryaptırdığı “Kadın ve Otomobil” araştırması ilginç sonuçla- cih ederken, aracın dışı için temizlik ve parlatma ürünlerini rıyla şaşırtırken Türk kadın sürücüsünün otomobille olan (%35) kullanıyor. ilişkisinin sanıldığı kadar “mesafeli” olmadığını da ortaya Su olmadan asla koydu. Türkiye’deki üç kadın sürücüden birinin her gün Kadınlar bir şişe suyu ise otomobilin olmazsa olmazı olaotomobil kullandığını ortaya çıkaran araştırmaya göre, ka- rak görüyor. %84 oranla otomobilde mutlaka bulundurudınlar da erkekler kadar otomobillerini ve şoför koltuğunu lan suyu %57 ile parfüm ya da deodorant, %41 ile yedek benimsiyor. ayakkabı takip ediyor. Kadınların otomobillerinde bulunKadın ve Otomobil araştırmasında yöneltilen “Bir günlü- durduğu diğer objeler arasında havlu, makyaj malzemeğüne hangi ünlünün şoförü olmak isterdiniz?” sorusuna si, giysi, yedek çanta ve iğne-iplik bulunuyor. Kadınların kadın sürücülerin %28’inin George Clooney yanıtını ver- %39’u topuklu ayakkabı giydiğinde otomobil içinde ayakmesi dikkat çekiyor. Ünlü aktörü, %20 ile Brad Pitt, %17 ile kabılarını değiştirirken, otomobilde kıyafet değiştirdikleri Johnny Depp ve %15 ile Tom Cruise takip ediyor. Araştır- de oluyor. Otomobil içinde nadiren kıyafet değiştiren kadın manın sonuçları, kadınların yalnızca otomobilde dinlemek sürücü oranı %41 iken, sıklıkla kıyafet değiştirenler ise %2 için tercih ettikleri sanatçılar arasında ise Tarkan ve Ajda ile azınlıkta kalıyor. Ancak %58’lik genel eğilim otomobilde Pekkan’ın %7’lik oranla ilk sırayı paylaştığını gösteriyor. hiç kıyafet değiştirmeme yönünde. Bu sanatçıları, Serdar Ortaç (%5), Sıla (%3), Demet Akalın (%3) ve Candan Erçetin (%3) izliyor. Erkek baskısı sürüyor Kadının otomobil tercihinde yakıt tüketimi (%58) ve dış güzellik (%48) en önemli kriterler olarak öne çıkıyor. Kadın sürücülerin en çok zorluk çektiği konu ise %70’lik oranla lastik değiştirmek. Bunu %24’lük oranla park etme sorunu takip ediyor. Otomobili ve trafikle olan ilişkisi erkeklerden pek farklı olmayan kadın sürücülerin trafikte erkeklerle ilgili şikayetleri değişmiyor. Trafikte erkeklerin eşitlikçi davrandıklarını düşünen kadın sürücülerin oranı yalnızca %1.

marketing europe & anatolia / 11


Reklam覺n i


Röportaj

iyisi kötüsü olur... Sita Tanıtım İletişim Nurgül Eryıldır GÜNAY Sektördeki firma sayısı çok arttı. Eskisine göre daha yaratıcı, daha heyecanlı, daha agresif, ama zaman zaman ne yazık ki daha taklitçi ajanslar sektörde kendine yer bulmaya çalışıyor. Bilgiye kolay ulaşılan dijital çağda hala nasıl taklit çalışmalar yapmaya cesaret ediyorlar bunu da anlamış değilim. Röportaj Elvin Ekşioğlu - Türkiye’deki reklam ajansı anlayışı- taklit çalışmalar yapmaya cesaret edinı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de reklam ajansları çok büyük aşamalar kaydetti. Zaman içerisinde grafik atölyeleri, ilan büroları olmaktan çıkıp, multidisipliner pazarlama stratejileri geliştirebilen kurumsal şirketler haline geldiler. Teknolojik ve sosyo kültürel gelişmeler reklam mecralarını da çok çeşitlendirdi. Son yıllarda yaşadığımız global ekonomik krizlerin etkisiyle yüksek bütçeli prodüksiyonların yanında düşük bütçeli masaüstü reklamlar da ajansların üzerinde kafa yordukları çalışmalar haline geldi. Gerilla reklamlar ve dijital reklamlar yakın gelecekte hayatımızı daha çok ele geçirecek gibi görünüyor. Bu durum reklam ajanslarının yapılanmalarını da biraz değiştiriyor. Sanal dünyanın gerçek dünyamıza etkisi arttıkça ajanslarda dijital reklam konusunda hizmet verecek birimler oluşturulmaya başlandı. Sonuç olarak reklam ajansları her koşulda markaları bir adım öne götürmek için var gücüyle çalışıyor, gelişiyor. Sektördeki firma sayısı çok arttı. Eskisine göre daha yaratıcı, daha heyecanlı, daha agresif, ama zaman zaman ne yazık ki daha taklitçi ajanslar sektörde kendine yer bulmaya çalışıyor. Bilgiye kolay ulaşılan dijital çağda hala nasıl

yorlar bunu da anlamış değilim. 3 gün sonra sosyal paylaşım sitelerinde orjinali ve taklidi yanyana boy gösteriyor ve reklamı yapılan ürünün marka imajını çok zedeliyor. Bütün bunların yanında çok başarılı, özgün işlere imza atan ajanslar da var tabi. Reklam dünyasının pırıltılı, ışıltılı havasında yıldızlaşmak isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Hal böyle olunca da bazen ajans kavramı ekseninden kayıyor, reklamveren ve ajans tarafından farklı değerlendiriliyor. Ne yazık ki bazı reklamverenler ajansı ‘’kendi fikirleri ve görüşlerinin uygulamasını yaptıracağı şirketler’’ olarak görüyor. Müşteriniz ‘’benim bu konuda bir fikrim var’’ diyorsa sizin iyi bir iş çıkarma şansınız azalmış demektir. Brif sonrası böyle bir cümle edilmişse ağzınızla kuş tutsanız, ‘’bir de benim fikrimi uygulamaya çalışsanız, bir de onu görsek’’ sözleri kaçınılmaz sondur. Ajans olarak duruşunuzu korumaya çalışarak müşterinizin kalbini kırmadan orta yolu bulmak en iyi çözümdür. Aman dikkat, müşterinizin kalbi kırılırsa reklam bütçesi aniden tasarruf tedbirleri çerçevesinde kesintiye uğrayabilir, ajansla ilişkinin kesilmesi de an meselesidir. Bir de şu konuya değinmeden geçememarketing europe & anatolia / 13


Röportaj

yeceğim, son dönemdeki reklam modamız ünlü kullanımı: Ajansların büyüklüğü yıllık cirolarına ve müşteri sayısına göre ölçülürken, son zamanlarda ünlü kullanma oranına göre ölçülür gibi bir hale mi geldi nedir, bir çok marka gerekli gereksiz ünlü kullanmaya başladı. Dünyaca ünlü starlar ekranlarımızda salınarak yürürken biz markanın ne olduğunu bile hatırlamıyoruz. Gazetelerde günlerce filanca yıldız reklam çekimi için Türkiye’ye geliyor, geldi, şimdi burdaydı, nereye gitti diye haber yapılırken asıl ürün güme gidiyor. Bu tür iletişim faaliyetlerinin reklamı yapılan markaya katkısı tartışılır, ama ünlünün ününe ün kattığı tartışılmaz diye düşünüyorum. - Sita İletişimi diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir? Sita İletişim 20 yıla yakın bir zamandır faaliyet gösteriyor. Hızlı, yaratıcı 14 / marketing europe & anatolia

Tam bir akıl tutulması. ’’Reklamın iyisi kötüsü olmaz, yeterki hakkında konuşulsun’’ mantığı, seksenlerdeki vatkalı elbiseler kadar demode bir anlayış. ve sonuca ulaştıran çözümler sunmak bizim işimiz. Çalışmaya başladığımız müşterilerimizle uzun yıllar işbirliği yapıyoruz. Bence en önemli farkımız hizmet verdiğimiz müşterilemizin bütçesini doğru yönetmek. Markaya fayda sağlamayacak, hiç bir projeyi önermiyoruz. Dışardan aldığımız hizmetlerin bütçeleri konusunda da şeffaf davranıyoruz. Yıllardır bu şekilde çalışıyor olmamız müşterilerimizle aramızda güven bağını güçlendiriyor ve bizi tercih etmelerini

sağlıyor. - Sizce Türk reklamcılığının birinci sıradaki sorunu nedir? Son birkaç günde bunun en çarpıcı örneğini hepimiz gördük. Hitlerli şampuan reklamı bence müşterinin parasını çöpe atıp bir de üstüne markanın itibarını zedelemiştir. Tam bir akıl tutulması.’’Reklamın iyisi kötüsü olmaz, yeterki hakkında konuşulsun’’ mantığı, seksenlerdeki vatkalı elbiseler kadar demode bir anlayış. - Uygulamacıların, yaratıcı reklamcılar ile haksız rekabet yapması konusunda ne düşünüyorsunuz? Köşedeki bakkal bile ‘’Bizde ekmek 50 kuruş’’ diye vinil afiş yaptırmaya başlayınca, outdoor çalışmalar yapan dijital baskıcılar, renkli basabilen fotokopiciler de tabelalarına ‘’reklam şirketi’’ yazmaya başladılar. Buralarda çalışan çocuklar bir süre sonra photoshop program-


Röportaj larına da daha hakim oldu. Programı kullanabiliyorsan reklam işini çözdün zannetiler. Alacalı bulacalı bir zemin yap, üstüne ürün resmini koy, bir de şöyle afilli bir yazı karakteri buldun mu, oldu sana afiş. Aslında olmadı tabi, olmuyor. Böyle olmayacağını afişe 5TL ödeyen bakkal amca bilmeyebilir, ama onun bilmesi de gerekmiyor zaten. 10 tane müşterisi ‘’aaa hayırlı olsun, artık reklam da mı yapıyorsun’ dedi mi, ona yeter. Ekmek daha fazla satar mı, ekmek ucuzmuş diye daha fazla müşteri gelir mi onun için çok önemli değildir. Ama bu işi ciddiye alıp bir reklam ajansıyla markanızın gelecek planlarını yapmayı düşünüyorsanız o zaman önemli. Yılda ortalama ‘biz çok büyüdük, çok mal üretiyoruz, kaliteliyiz, ama tanınmıyoruz’ diyen 7 -8 müşteri kapımızı çalıyor. Marka olmak, tercih edilmek istiyorlar. ‘’Geçen ay bizim kayınçonun matbaaya bir katalog yaptırmıştık’’ bölümü toplantının ikinci yarısında da çok uzarsa yollarımızı ayırıyoruz. Doğru yolu bulmaya çalışan ama ne yazık ki ‘’kayınçonun matbaasından’’ ileri gidemeyen pek çok KOBI olduğunu düşünüyorum. Aslında müşhiş bir potansiyel var, ama potansiyelin açığa çıkması için daha kat edilmesi gereken yollar var. - Böyle bir rekabet varsa nasıl engellenebilir? Böyle bir rekabet olduğunu düşünmüyorum. Böyle düşünen müşterilerde zaten 2 gün sonra yanlış düşündüklerini anlayıp geri geliyorlar. Geri gelmeyenleri bir süre sonra zaten başkaları da görmüyor, kaybolup gidiyorlar. - Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım arasındaki denge nasıl kurulmalıdır? Hedef kitle kavramı sanıyorum Steve Jobs’un iPhone başarısından sonra sağlam duruşunu kaybetti. Sattığınız ürünü arzu nesnesi haline dönüştürebiliyorsanız, hedef kitleniz nefes alabilen her insan olabilir. Ama yine de bu ka-

dar abartmayalım, arzu nesnesi haline getirmek falan zor işler, daha kolay nasıl olur derseniz şöyle söyliyeyim: Yaratıcılık, hedef kitle ve bütçe bermuda şeytan üçgeni gibidir. Aralarında iyi bir koordinasyon kuramazsanız, kaybolup

Marka olmak, tercih edilmek istiyorlar. ‘ ’Geçen ay bizim kayınçonun matbaaya bir katalog yaptırmıştık’’ bölümü toplantının ikinci yarısında da çok uzarsa yollarımızı ayırıyoruz.

gidersiniz. Çok süper bir fikir buldum ama bütçe yok derseniz çok iyi fikir bulamamışsınız demektir. Belirlenen bütçe içinde bulduğunuz fikir süperse değerlidir. Reklamdaki öncelikli hedef ürün satışını artırmak, markayı daha üst seviyeye taşımaktır. Bunu hepimiz bildiğimiz halde zaman zaman yaratıcı olma duygusu hedef kitleyi ihmal etmeye neden olabiliyor galiba. Yıllarca şuna anlam verememişimdir bisküvi gibi ürünleri daha çok kadınlar almasına rağmen neden erkekleri hedefleyen reklamlar yaplır? Sonunda Biskolata şeytanın bacağını kırdı. Kadınlara yönelik bir reklam filmi çekti, hem ürünün hem reklamın çekiciliğini artırdı. Bir örnek de kendimizden vereyim. rek-

marketing europe & anatolia / 15


Röportaj

lam çalışmalarını yaptığımız Schwarzkopf ürünlerinin kadınlar ve erkekler için olan ürünlerinden birer örnek vermek istiyorum. Igora Royal saç boyasının yeni ürünü Color10 için bir kampanya hazırladık. Özellikle zamanı kıstlı çalışan kadınlar için kuaförde geçen uzun saatler her zaman problem. Igora Royal Color10 orta boy saçlara sahip kadınlar için saç boyasında zamanı çok kısaltıyor. 10 Dakika gibi kısa bir sürede saçlarınız boyanmış oluyor. Öğlen yemek arasında, hatta kahve molasında saçlarınızı boyatabilirsiniz. Buradan yola çıkarak ‘’Bir kahve molası kadar kısa’’ sloganıyla yaptığımız kampanya çok başarılı oldu. Igora saç boyasının satışlarında önemli bir artış gerçekleşti. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de her 10 saniyede 1 Igora Royal saç boyası satılıyor. Bu bizim için bir gurur kaynağı. Farklı bir uygulamayı Schwarzkopf ürünlerinin erkekler için özel serisi: 16 / marketing europe & anatolia

Genelde ilk toplantı sırasında beyninizde bir şimşek çakıyor. Bu bazen brainstormingler sırasında yıldırıma dönüşüyor, bazen de yerini başka şimşeklere bırakıyor. 3DMensıon için gerçekleştirdik. Hedef kitlemiz belli erkek tüketiciler. Başlangıçtaki sınırlı bütçeyle neler yapabiliriz diye düşündük ve erkek kuaför salonlarında çalışmalar yapmaya karar verdik. Salonlardaki branding çalışmaları 3DMension’ın erkekler tarafından daha kolay algılanmasını sağlıyor. Çünkü biliyoruz ki evde şampuanları eşler, sevgililer ya da anneler alır. Ancak erkeklere özel bir mekanda, kendilerine özel ürün

reklamı ile bire bir karşı karşıya kalması durumunda satın alma güdüleri harekete geçeblilir diye düşündük , başarılı bir kampanya oldu. -Bir reklamcı yaratım öncesinde nelerden beslenir? Genelde ilk toplantı sırasında beyninizde bir şimşek çakıyor. Bu bazen brainstormingler sırasında yıldırıma dönüşüyor, bazen de yerini başka şimşeklere bırakıyor. Gündemi takip etmek çok önemli. Yaşadığınız ülkede ve dünyada o sırada neler olup bitiyor. Geniş kitleleri ilgilendiren olaylar nelerdir? Bunlar için en iyi beslenme yöntemi sokağı dinlemek, sosyal medyada neler konuşuluyor kulak kabartmak. Ürün ve marka hakkında araştırma, rakiplerin durumu bunlar da tabi mutlaka incelenmesi gerekenler. Sinema, müzik, iş dışındaki arkadaşlarla yapılan sohbetler de yaratım sürecini besliyor. - Eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? Eleman ihtiyacımızda referanslar bizim için her zaman öncelikli oldu. Onun dışında internette sektorel sitelerdeki IK bolumlerine verdiğimiz ilanlarla eleman ihtiyacımızı karşılıyoruz. - Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Bilgi ve beceri konusunda yeterli oldukları söylenemez. Üniversitelerde teorik olarak pek çok bilgiyle donatıyorlar ama gerçek iş ortamı çok vahşi. Müşteri sizin ne kadar sanatsal bir fikirle karşınıza gelmesiyle değil, benim markam anlaşılacak mı, bu reklamla malım satacak mı diye düşünüyor. O nedenle yeni mezunlar profesyonel iş ortamında bir süre bocalıyor. - Yabancı networke giren reklam ajansları yerli müşterilere doğru hizmet verebiliyorlar mı? Yabancı networke girince başka bir ülkeye göç etmiş olmuyorlar. Sonuçta bizim ülkemizdeki, bizim insanımız, bizim reklamcımız. Kampanyaya zemin


Röportaj oluşturacak araştırma verilerine daha kolay ulaşma konusunda bizden daha avantajlı olabilirler. Networkleri içinde yer alan markaların yurtdışı reklamları yerel uygulamalarda zaman zaman sorun yaratabilir ama çözümsüz olduğunu düşünmüyorum. - Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamada ne kadar bilinçli? Yerli ya da yabancı tüm şirketler reklam bütçeleri konusunda eskiye oranla daha kararsız ve daha katı. Eskiden yıllık planlar yapılır ve üçer aylık dönemler olarak uygulamaya konurdu. Şimdi genelde çok temkinli, çok opsiyonlu yıllık planlar yapılıp, yine tam kesinleşmemiş üçer aylık planlar şeklinde ilerleme yapılıyor. Bu bizim açımızdan oldukça zorlayıcı bir durum. Belirsizlik planlarınızda pek çok şeyi opsiyonel hale geti-

Yerli ya da yabancı tüm şirketler reklam bütçeleri konusunda eskiye oranla daha kararsız ve daha katı. Eskiden yıllık planlar yapılır ve üçer aylık dönemler olarak uygulamaya konurdu. Şimdi genelde çok temkinli, çok opsiyonlu yıllık planlar yapılıp, yine tam kesinleşmemiş üçer aylık planlar şeklinde ilerleme yapılıyor.

riyor. Takistle satılan ürünler gibi, taksitle yürürlüğe giren fikirler olabiliyor. - Müşterilerin ajanstan beklentileri konusunda karşılaştığınız en ilginç talepler neler? Dondurulmuş hazır köfte, dondurulmuş döner gibi ürünler imal eden bir firma reklam çalışmaları için bizimle iletişim kurdu. Birkaç kez toplantı yaptık, hatta ürün ambalajı örneklerini bile hazırladık. Vejetaryenim, ama yine de benim de ürünlerin tadına bakıp fikrimi söylemem konusunda ısrarlı davranıyorlardı. Böyle olunca çalışmalarımız ilerleyemedi. - Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Marketing Europe & Anatolia’nın uzun yıllar keyifle takip edeceğimiz bir dergi olmasını diliyorum.Teşekkürler.

marketing europe & anatolia / 17



Köşe Oğuzhan Akay

( ezberbozacısı)

Peter Pan’a mektuplar - 5 Bu yaz reklamlara faşizm geliyormuş meğer :) Gelmeyecek korkmayın! Hemen sallamak ne kadar kolay değil mi? Erkeklere yönelik şampuan reklamı yaptığı için... Oysa başkaları yaparken ne kadar rahattık. Aman bizden uzak ya. İskeletleri öpüştürür, istediğini orgazmla buluşturur. Kadınları erkeklerin peşinden koşturur. Saçlarını okşatır. Ya da dünyayı bir anda muhalifçe güzelleştirir. Oh oh! Buzz reklamcılığı başkası yapınca ala, biz yaparsak mualla. Ya da muallak. Boşlukta...? Zihinlerin anlamadığı şudur. Artık ironi, espri nedir, kafalarda kalmamış. Gülmemiz gereken her şeyi de çok ciddiye alıyoruz. İşte tehlike bu. Esprisini yitiren bir ülkenin hayat damarları kurur. Reklamverenle ajans anlaşmış ve bir kampanya yapmış, size ne? Beğenmediyseniz satın almaz ve pazarda ürünü cezalandırırsınız. Erkeklerin kadın kılığına girmesi sizi irrite mi ediyor? Etmesin, Hollywood’da bu hep vardı, ta Tony Curtis zamanlarından beri. Ve gerçek: reklamla politika farklıdır. Reklam sorgulatır. O yüzden sorguluyorsunuz. Ne mutlu.Yaşadığımız dünyada iletişimde o kadar çok kadın kullanan, kadınların erkeğe dönüştüğü o kadar kampanya var ki. Onlar yapınca cinsiyet ayrımcılığı yok. Kadınlar da rahatsız değil, size ne oluyor? Yoksa yoksa, oyun şu mu? Çeşitli reklam denetleme kurullarının yaptığını, sektörün özdenetim kuruluna da dayatmak, kararlarını onatmak mı? Pardon, o olmayacak. Bağımsız Türk ajanslarını silmek de kolay olmayacak. Etliye sütlüye bulaşmayan, sahte mutluluklar kurarak markaları başarıya yönelten, korunaklı ajanslar mı istiyorsunuz! Çok uluslu, kazandığını yurt dışına çıkaran, tek kuruşunu bu sektörün gelişmesine harcamayan dev şileplere gidin! Biz cesur, ajansına sonuna kadar inanan, fikrine, sözüne, görseline karışmayan, briefini denetleyen reklamverenler istiyoruz. Ha, böylesi de Anadolu’da kaplanlar gibi yetişiyor, siz farkına varmasınız da... Ezberler bozuluyor, bozulacak. Reklam yapıyorsan, karşılığını almalısın, alacaksın. Tersi de şöyle:

Roma Ticaret Hukuku, yıllar önce şunu demiş: Yapacaksan vereceksin. Yani bir iş yaptırıyorsan, karşılığını ödeyeceksin. Şileplerin ucuzcu alt kamaralarına itilerek hizmet almaya razı olmayacaksın. Komisyonsa komisyon, fee ise fee karlığını ödeyeceksin. Bedava fikir yok beyaz kürkler! Çünkü bizim fabrikamız fikir üretir. Bu da farkedilmeyi içerir. Çünkü bir markanın, marka olma aşamasındaki ilk basamak farkındalıktır. İkincisi uygunluktur. Üçüncüsü itibardır. Dördüncüsü de tanınırlık yani şöhrettir. Marka olmaktır. Ha, nefesin yetmeyecekse, tavşan olma, atletizm yarışındaki gibi. Sürdürebilir tanıtım yap. Paran boşa gitmesin. Paran çok da değilse dikkat çek. Erkek işi mi? Kaba komedi diye bir şey duymadınız mı? İroniden, humour’dan nasibi olmayana söyleyecek laf kalmadı. Erkek olmak sorgulanıyor sadece o reklamda ironiyle. Erkeksen erkek şampuanı kullan diyorlar. Ben gülüyorum hepsine. Sen de gül... Başka yerde bulamadıklarını reklamda arama. Reklam hayatı düzeltmez belki ama hayalleri çoğaltır. Kişisel yaratıcılığı destekler. Umut verir. Diyeceksin ki Peter kim? Sen kimsin? Peter ol beter olma. Ben senin gibi uçmayı hatırlamak isteyenlerden biriyim. Bağımsız Türk ajanslarının yaratıcılığını bitirme hareketine katılma. Kafanı kaldır! Faşizm nasıl büyür biliyor musun toplumda? Sana bir yasak geldiğinde sen de bir yasak koyarsın kendine. Böylece idare edebileceğini sanırsın. Sonunda sıra sana da gelir. Yasakların büyür. Kendinle çelişe çelişe yok olursun. Faşizmin kitle ruhu anlayışı adlı kitabı oku. Willhelm Reich yazmıştı. Bunları anlatır. İçindeki faşisti uyandırma, ne evinde, ne işinde. Ne de bu ülkede. Bir reklam sloganını uyarlayarak bitirelim yazıyı: İyilik de reklamın özünde var.

marketing europe & anatolia / 19



Reklam Dünyası

Britney’le Dans... 880.000 fan kazanırken, Twister Dance; reklam çekiminin olduğu gün Twitter’da en çok konuşulan konu olarak tüm dünyada trending topic oldu. TWISTER DANCE günümüzün en iyi dans müziklerini TWISTER daireleri ile birleştiriyor ve genç kızlara günümüzün hit dans şarkılarında nasıl dans edeceklerini öğretiyor. Aynı zamanda, Britney Spears’ın “Till the World Ends” şarkısının özel olarak düzenlenmiş TWISTER remiksini de içeriyor! Britney Spears Hasbro’yla yaptığı bu işbirliğiyle ilgili şöyle bir açıklama yaptı: “Küçüklüğümden beri dans her zaman hayatımın önemli bir bölümünü oluşturdu ve TWISTER Britney Spears’ın reklam yüzü olduğu , Hasbro’nun yeni DANCE’i gördüğüm anda bunun bir parçası olmak isteoyunu TWISTER DANCE’in reklam filmi geçtiğimiz günler- dim. Aynen benim çocuklarım gibi bütün çocukların Twister de Hollywood’da çekildi. Britney Spears’ın ‘Till the World dairelerinin üzerinde dans etmeye bayılacağına eminim. O Ends’ şarkısının klibinde de kamera arkasında olan dünya- kadar eğlenceli ki!” ca ünlü müzik yönetmeni Ray Kay’in çektiği Twister Dance Spears’ın hit parçasının özel olarak düzenlenmiş remiksireklam filminin ilk görüntüleri dünya basını ve şarkıcının nin yanı sıra oyun kutusunda, televizyon reklamlarında ve hayranları tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. Twister’ın 2012 sonbaharında yayınlanacak dans figürlerini gösteren global Facebook sayfası açıldıktan itibaren 1 hafta içinde videolarda da Spears’i görülecek.

Moda ve olimpiyat... geçtiği bu yılda akıllara kazınacak ve enerji dolu bir hatıra bırakıyor. Sporcuların başarı ve tutkularını, Harvey Nichols moda tutkusu ile kutluyor. Bu amansız yarışı Harvey Nichols podyumlarına taşıdı. Moda severleri eşsiz ürün ve stil seçenekleri ile stil yarışında meydan okumaya davet ediyor. Moda ve olimpiyat arasında güçlü bir lisan oluşturuyor. Çekimler Londra’da beş gün boyunca Orijinal Olimpiyat Antrenman sahalarında gerçekleşti.

Türkiye Harvey Nichols’da İngiltere’nin en kült markalarından birinin temsilcisi olarak olimpiyatlara kendi dilinden, moda aracılığı ile destek vermek istedi. Demsa Lüks Markaları Kreatif Direktörü Ceyda Balaban’ın hazırladığı konsept ve hikaye doğrultusunda olimpiyatın diğer yüzü başka bir lig olan modada, sevenlerini yarıştırıyor. Harvey Nichols, takipçilerine unutamayacakları, dinamizmi ve enerjiyi direk yansıtan bir reklam kampanyası ile karşımızd. Harvey Nichols Olimpiyat 2012’nin tarihe marketing europe & anatolia / 21


Reklam Dünyası

Kendi gölgeni yen...

‘Kendi Gölgeni Yen’ adlı reklam filminde yıldız futbolcular Brezilya Milli Takımı’nın yeni formalarıyla kamera karşısına geçti. Brezilya Milli Takımı’nın kendi sahası ve deplasmanda giyeceği göz alıcı üniformaları tanıtmak amacıyla Nike’ın “Kendi Gölgeni Yen” adını verdiği reklam filminde yıldız oyuncular Neymar, Paulo Henrqiue Ganso, Alexandre

Pato ve Thiago Silva yer alıyor. Aksiyon dolu reklamda oyuncular, kendi sahaları ve deplasmanda giydikleri formalarla kendi gölgelerine karşı top için mücadele ediyor. Hikayenin ilerleyen bölümlerinde, efsanevi futbolcu Ronaldo, hafızalara kazınan oyuncu Thiaguinho, Brezilya Milli Takım Teknik Direktörü Mano Menezes, Arjantinli yıldız Mascherano ve Neymar’ın babası mücadeleye dahil oluyor. Dövüş sanatları ustası Anderson Silva ve rapçi Emicida’nın da katılımıyla reklam filminde oynayan ikon isimlerin listesi tamamlanıyor. Nike Brezilya’nın Marka İletişimi Müdürü Guilherme Glezer, “Reklam filmi, oyuncuları en acımasız düşmanlarıyla – kendileriyle – karşı karşıya getiriyor” diyor. Filmi aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz: http://nikeinc.com/news/nike-brasil-campaign-pitsplayers-against-ultimate-challenge-themselves#/ inline/8327

Dünyanın en güzel işi... Procter & Gamble 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın açılış törenine 100 gün kala P&G Teşekkürler Anne kampanyasını başlattı. Sporcuların arkasındaki en büyük güç olan anneleri kutlayan ve bugüne kadar yaptıkları tüm fedakarlıklar için annelere teşekkür eden kampanya, P&G’nin Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ile global ortaklığının da bir parçası. P&G’nin 175 yıllık tarihindeki bu en büyük kampanya, bugün başlayacak ve Olimpiyat Oyunları’nın sonuna kadar devam edecek. İlk etapta dijital mecralarda yayına giren “Dünyanın En Güzel İşi” adlı kısa film, 4 günde dünya genelinde 1 milyondan fazla kişi tarafından izlenerek, sosyal medyada en çok izlenenler arasına girdi. Twitter’da 3 saatten fazla Trend Topic kalan kampanya ile ilgili duygusal tweetler beğeni kazanırken, Facebook kullanıcıları da videoyu paylaşarak, kampanyaya destek verdi. Kısa film, 1 Mayıs’tan itibaren Türkiye dâhil tüm dünyada televizyonlarda dönmeye başlayacak. P&G, Teşekkürler Anne kampanyasından gelecek 5 milyon dolarlık fonu gençlik sporlarına aktaracak 22 / marketing europe & anatolia

P&G, Teşekkürler Anne kampanyasına katılımı kolaylaştırmak için bir de “Teşekkürler Anne uygulaması” hazırladı. Kendi Teşekkürler Anne mesajınızı paylaşmak için http://www.facebook.com/#!/pgturkiye sayfasını ziyaret edebilirsiniz.


Reklam Dünyası

Kıvanç Tatlıtuğ’la Magnum hazzı... Tüketicilerini her zaman dünyaca ünlü isimlerle yaptığı sürpriz işbirlikleriyle şaşırtan Magnum, yine çok dikkat çekici bir işbirliğine imza attı. Magnum Eva Mendes, Elizabeth Hurley, Eva Longoria ve Josh Holloway gibi dünyaca ünlü isimlerin ardından bu yıl Türkiye’nin en gözde isimlerinden Kıvanç Tatlıtuğ’la anlaştı. Dünyaca ünlü isimlerle yaptığı anlaşmalarla haz tutkunlarını sürekli şaşırtan Magnum, bu yıl reklam kampanyası için ilk kez Türk bir isimle anlaşarak sürpriz bir işbirliğine imza attı. Eva Mendes, Elizabeth Hurley, Eva Longoria, Benicio Del Toro ve Josh Holloway gibi isimleri tutkunlarıyla buluşturan Magnum, bu yılki marka çalışmalarını ünü Türkiye sınırlarını aşan başarılı oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ’la yürütecek. Magnum’un, Türkiye’nin en çok konuşulan isimlerinden biri olan ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ile işbirliği kapsamında hayata geçireceği projeler önümüzdeki günlerde açıklanacak.

Üç kıtada çekilen reklam... Shell Helix motor yağlarının yeni reklam filmi, etkileyici görüntüleriyle izleyenleri büyüleyecek. Çok sayıda ödül sahibi reklamcı ve klip yönetmeni Sam Brown tarafından büyük bir ekiple üç kıtada çekilen reklam filmi, Shell ve Ferrari arasında uzun yıllardır süren teknik işbirliğini ve bu işbirliğinden güç alan Shell Helix’in üstün performansını yansıtıyor. Reklam filminde Shell Helix motor yağlarını kullanan araçlar, üstün teknoloji ve tasarımı ile hayalleri süsleyen Ferrari otomobillere dönüşüyor. Yapım ekibi dünyayı dolaşarak nefes kesici bölgelerde çekim yaptı. Yolculuk, çekimlerin kamera arkalarını takip eden başka bir film ekibi tarafından kayda alındı. Çekimler sırasında yapım ekibi, dünyanın en kalabalık şehirlerindeki bazı yolları trafiğe kapatmak için yerel yetkililerle işbirliği yaptı ve Moskova’da -18 °C, Rio’da ise 35 °C gibi aşırı soğuk ve sıcak hava koşullarında çalışmanın da dâhil olduğu çeşitli zorluklarla mücadele etti. Kamera arkası görüntülerinde ise reklamda gösterilmeyen ek kesitler, yönetmen ve yapım ekibinin çalışmalar sırasında çekilmiş özel görüntüler ve bazı önemli sahnelerin çekim biçimlerine ışık

tutan kareler yer alacak. Reklam filmine imza atan JWT London Yaratıcı Yönetmeni Jaspar Shelbourne ise, bu çapta büyük bir projeyi gerçekleştirmenin keyfini yaşadıklarını belirterek, “Böyle bir film, birden çok bölgede çekim yapmak, uzun saatler boyunca yerel personel ile aşırı sıcak havada çalışmak gibi çok sayıda güçlüğü de beraberinde getiriyor. www.youtube.com/shellhelix marketing europe & anatolia / 23


CV’leriniz sektörle ücretsiz olarak

dergimizde buluşacak. Sektöre yeni girmek isteyen stajyer adayları

ya da tecrübesini değerlendirecek yeni bir adres arayan yaratıcı yönetmenler, metin yazarları, müşteri temsilcileri, grafikerler

ve diğer arkadaşlar CV’lerinizi meadergicv@gmail.com adresine bekliyoruz.


Köşe Kağan İşmen / k.ismen@farkyeri.com

Kadrajlara sıkıştırılıyoruz, resmin bütününü kaçırıyoruz! Ticaretin insanlık tarafından kes, insanlık tarihinin erken dönemlerine denk gelir. Birçok tarihçiye göre ticaret, iletişimin doğuşunu takiben, takas yöntemiyle başlamıştır. Yani düşünülenin aksine, önce iletişim keşfedilmiş, ticaret sonradan doğmuştur. Her ikisi de, insanlık tarihi kadar eskidir. Dolayısıyla, ne iletişimi, ne de ticareti yok sayamayız. Sonuçta ticaret hep vardı ama hiç bu kadar vahşi olmamıştı. Ticarete karsı olmanın bir mantığı yok. Fakat, ticareti ahlaksızlaştırmanın, bunun uygulayıcısı, savunucusu olmanın da bir izahı yok. Insanlık tarihi boyunca, bin bir acıyla ögrendigimiz doğrularla bakabildiğimizde, bir açıklaması da yok. Iletişimin keşfiyle başlayan ticaret, binlerce yıllık yolculuğunun sonunda, artık iletişimi ele geçirmiş durumda. Yani iletişim, günümüz dünyasında ticaretin emrinde. Dolayısıyla, ticaret ne kadar vahşileştiyse, ticaretin emrindeki iletişim de, bir o kadar vahşilesti ve yolundan saptı. İçinde yaşadığımız sistemde, güç artık ne yazık ki, ticareti ahlaksızca yapanların egemenliğinde. Iletişimin gücünü de arkasına alan bu ahlaksızlık, uzun yıllardır dünyanın yönetiminde de söz sahibi. Ve bu grubun şu anda en iyi becerdiği şey ise; kavramların içini boşaltmak. Insanğlunun yüzyıllardır yaşadığı duyguların, tanımlarıyla, ayarlarıyla oynamak, başkalaştırmak. Aşk gibi saf ve naif bir duygu bile, artık düşündüğümüz kadar saf degil. Çünkü yıllardır sistemli bir şekilde içine, güç, iktidar, lüks, bireysellik gibi birçok yan etki enjekte edildi. Sağlığını yitirdi, ticarileşti. Günümüz dünyasında özendirilen aşk buram buram ticaret kokuyor. Sözleşmeli, avukatların devreye girdigi evlilikler kanıksandı. Bundan 15-20 yıl öncesine kadar lanetlediğimiz davranışlar şimdi normalleşti. Artık ne dostluk eski dostluk, ne dürüstlük eski dürüstlük. Eskinin dürüstü, bugünün aptalı. Dostlugun yerini, ‘sosyal çevreler’ aldı. Bu dönüşümden hepimiz şikayetçiyiz ama çoğu zaman resmin bütününü gözden kaçırdığımız için, yanımızda olup biteni göremiyoruz, doğruları savunamıyoruz. Peki neden böyle? Çünkü bildiğimiz, öğrendiğimiz doğrularla, günümüz dünyasında yapılan ahlaksızlıkların baska bir açıklaması yok da ondan. Bu yüzden bildiğimiz doğrular çarpıtılıyor, başkalaştırılıyor, kafalar bulandırılıyor. Bir nevi, minareyi çalan, kılıfını hazırlıyor. Hayat bu ahlaksızlığa kalsa, ne aşk bildiğimiz aşk olacak, ne dostluk, ne insanlık erdemi? Hayatımız, içi boşaltılmış kavramlardan ibaret olacak. Ne uğruna? Birileri daha fazla mal satsın, para kazansın diye? Deger mi? Mart ayında mecralarda yer bulan ve büyük patırtı kopartan Hitlerli Şampuan kampanyası da, bu tarife uygun bir

( reviz

yon )

örnektir. Acemice kotarılmıs olmasına, belki de bilerek ve isteyerek yapılmamış olmasına rağmen, ne yazık ki içinde barındırdığı ruh aynıdır. Bunun okumasını yapmak da aslında çok kolaydır. Ne demiş ajans? “Biz Hitleri karikatürize ettik, dalga geçip, alay ettik”. Bu tür bir tepkinin, duygunun, insanlık tarihinde yeri yoktur. Sonuçta biz iç görülerden besleniyoruz. Bu iç görü tamamen yapaydır. Bu acıyı yaşamış ve halen yaşamakta olan milyonlarca insana karşı yapılmış büyük bir ayıptır. Hiçbir açıklama, bir caniyi ticari bir meta olarak kullanmayı haklı kılamaz. Bir caniye dair hissettiklerimiz, alay etmek, dalga geçmek, karikatürize etmekten çok daha başkadır. Bir katile olsa olsa öfke duyulur. Nefret, kin, intikam duyguları, adalet duygusu, yaptıklarının hesabını sorma duygusu doğal olandır. Tarih bunun canlı örneğidir. Tek bir canın yasının onlarca, yüzlerce yıl tutuldugu bir dünyada, milyonlarca insanın katiliyle dalga geçmek, alay etmek, karikatürize etmek, en basit tabirle ucuzluktur, düşüncesizliktir. Duyguların tanımlarıyla, içerigiyle oynamak, içini boşaltmak işte tam da budur. Eğer bunu yapanlar, canı kadar sevdiği bir yakını öldürüldüğünde (asla temenni etmiyorum) ben annemin katiliyle dalgamı geçerim, karikatürize ederim, alay ederim diyebiliyorsa, söylenecek söz yok. Ama samimiyetle bunu diyemiyorsa, yapanın da söyleyeceği söz yoktur. Olsa olsa, ancak hatasını kabul edip, özür dileyip, bağışlanmayı bekleyebilir. Bundan prim yapmayı düşünmez bile. Hal böyleyken, bu konuda herkesin tavrını belirleme zamanıdır. Sessizlik, yapılanı onaylamak olarak anlaşılır. Yapana güç verir. Bu utancın arkasından yürümeye devam edenler ise, bu ahlaksızlığı, düşüncesizliği, ucuzluğu ödüllendirmiş olur. Hele hele, “biz isin bu yönünü hiç düşünmemiştik, koskoca ajansta hiç kimsenin aklına gelmedi” açıklaması, tam olarak bir sıvamadır. Zekamıza hakarettir. Allahtan, hala insani değerlerini kaybetmemiş, ticareti adabıyla, ahlakıyla yapan ciddi bir çoğunluk var. Onlar, ahlaki değerleri kaybetmeden de ticaret yapmanın, onurlu bir yaşam sürmenin mümkün olduğunun temsilcileri, hatırlatıcılarıdır. İşte bu değerlere sahip olanların da, artık ses verme zamanıdır. Yoksa beyaza siyah diyenler kazanacak. İşte bu yüzden, bizim gibi düşünenleri, yaşamı ve mesleklerini savunmaya, bir araya gelmeye davet ediyorum. Kısacası, etik konusunda sektörel bir revizyonumuz var.

marketing europe & anatolia / 25


Röportaj

Biz bir marka takı Celsius BrandTeam Burak Işık... Eskiden uluslararası büyük network ajansları reklamverenler açısından daha çok tercih ediliyordu; şimdiyse tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bağımsız kreatif ajanslar ve “specialized” ajansların yükseliş yaşadığı ve reklamverenlere yeni ufuklar açtıkları bir dönemi yaşıyoruz. Röportaj Elvin Ekşioğlu -Türkiye’deki reklam ajansı anlayışı- yorsa – bu ister bir sticker olsun, ister nı nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyanın geri kalanından bir farkımız olduğunu düşünmüyorum. Eskiden uluslararası büyük network ajansları reklamverenler açısından daha çok tercih ediliyordu; şimdiyse tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bağımsız kreatif ajanslar ve “specialized” ajansların yükseliş yaşadığı ve reklamverenlere yeni ufuklar açtıkları bir dönemi yaşıyoruz. Rekabet eden ajans sayısı arttı bu doğru ama uzun solukta her işte olduğu gibi büyük te olsa, küçük te olsa iyi olanlar ayakta kalacak. Kimileri “Her önüne gelen bir ajans açıyor bugünlerde” diye yakınıyor. İnsanların atılımlarını engeleyemezsiniz; isteyen ajans kursun. Eğer kendinize güveniyorsanız; zaten bu rekabetten de rahatsız olmamanız gerekir. - Celsius BrandTeam’i diğer ajanslardan ayıran özellikler nelerdir? Öncelikle ajans olmayışımız. En azından biz kendimize “ajans” demiyoruz. Markalara hizmet veren bir marka takımıyız biz. Grafik tasarımı güçlü ve her yaptığı işin altında marka kimliğini, karakterini güçlü bir şekilde hissettiren bir anlıyışı savunuyoruz. Bir markanın logosu nerede görünü26 / marketing europe & anatolia

bir ilan olsun, ister bir davetiye tasarımı olsun- her yerde aynı karakteri, rakiplerinden farklılaşacak şekilde yaşatmaya özen gösteriyoruz. Markalara verdiğimiz hizmet doğuş aşamasından isim, logo, kurumsal kimlik tasarımı olarak başlıyor ve ATL-BTL reklama kadar devam ediyor. 2 senedir Londra bazlı prestijli uluslararası bağımsız reklam ajansaları networkü The Network One üyesiyiz. Yılda 3-4 kez katıldığımız workshoplarla ve diğer ülke ajansları ile temaslarımızla tasarım ve reklam anlayışımızı her dem taze tutuyoruz. Avrupa’da grafik tasarıma öncülük eden şehirlerin sokaklarından, genç tasarımcıların yaptığı tasarımları düzenli olarak toplayıp Avrupa’da tasarımın nabzını tutuyoruz. -Sizce Türk reklamcılığının birinci sıradaki sorunu nedir? Bir numaralı sorun, ortak bir çalışma şeklini sahiplenememiş olmak. Günü kurtarmak, bir müşteri daha alabilmek uğruna yaptığımız işin yarattığı katma değeri de bir nevi önemsizleştirerek, ucuzlaştırarak bir ayağı topal bir düzen yaratılmış durumda. Buna aslında “düzensizlik” te diyebiliriz. Yaptığımız işin maddi karşılığının her gün biraz daha aşağı çekildiği, ajans servis ücretlerinin oranlarının tek ha-


覺m覺y覺z...


Röportaj

neli rakamlara inmeye başladığı (Ben sektörde ilk çalışmaya başladığımda %23’tü bu oran) bir on yılı geride bıraktık. Böyle bir on yılı daha Tünk reklamcılığı kaldırmaz. Kaldırırsa da bu ülkede kaliteli reklamdan, kalifiye reklamcılardan bahsetmek biraz zor olur. Reklam ajansları ortak bir tutumu benimsemeliler ve yeni müşterileri fiyat kırarark değil, daha iyi, daha kaliteli işlere imza atarak kazanmalılar. -Yaratıcılık ve hedef kitleye ulaşım arasındaki denge nasıl kurulmalıdır? Yaratıcılık tek başına bir çözüm değil. Bunun örneklerini görüyoruz. Kendisine “yaratıcı” diyen birçok ajans marka stratejilerini, hedef kitle analizini atladığı için ilk başta güzel gözüken ama içi boş işler ortaya çıkarabiliyor. Önemli olan markayı, hedef kitleyi iyi tanımak ve yaratıcılığınızı bilinçli bir şekilde kullanmak. -Bir reklamcı yaratım öncesinde nelerden beslenir? Herşeyden beslenir. İyi bir reklamcı 28 / marketing europe & anatolia

Yaratıcılık tek başına bir çözüm değil. Bunun örneklerini görüyoruz. Kendisine “yaratıcı” diyen birçok ajans marka stratejilerini, hedef kitle analizini atladığı için ilk başta güzel gözüken ama içi boş işler ortaya çıkarabiliyor. Önemli olan markayı, hedef kitleyi iyi tanımak ve yaratıcılığınızı bilinçli bir şekilde kullanmak.

sinema, müzik, moda, güncel olaylar, trendler, dünyada ve ülkemizde neler yaşanmaktaysa hepsini çok iyi takip etmek zorunda. Tabi hem kişisel bilgisi, kültürü, tecrübeleri, yaşanmışlıkları da ona katkı sağlar. Işin püf noktasıysa tüm bu beslendiklerinden neyi nerede kullanacağını doğru sezinleyebilmekte.. -Eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? Biz 6-7 kişilik sayıca küçük bir ekibiz. Bu yüzden bir kişi bile takımın bütünü için önemli orana sahip. Aramıza bir takım arkadaşı katarken öncelikli olarak “tanıdık” müessesesini kullanıyoruz. Hem hali hazırda çalışan arkadaşlarımızın tavsiye ettiği yetenekli genç meslektaşları ile tanışıyoruz, hem de üniversitelerde eğitim veren tanıdıklarımız aracılığı ile sınıflarında öne çıkan yeni mezun öğrencilerle daha sıfır kilometredelerken tanışıyoruz. Onları ilk işlerinde, kendi tarz çalışma anlayışımız ile tanıştırıyoruz. Bu anlamda bir nevi okul sonrası okul görevi de görüyoruz.


Röportaj Bir başka faydalandığımız kaynak ise bigumigu. -Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Bence evet. Ama dediğim gibi ajansların bir dönem okul sonrası okul görevi görmesi gerekli… -Yabancı networke giren reklam ajansları yerli müşterilere doğru hizmet verebiliyorlar mı? Neden veremesinler? Uluslararası bir anlayış ile lokal hizmet vermek bence ideal. Vizyonu geniş tutmak ve sadece dar sınırlar içerisinde düşünmek yerine ufku daha geniş bir şekilde müşterilere hizmet vermenin daha doğru bir yol olduğunu düşünüyorum. -Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamada ne kadar bilinçli?

Tasarımcılarımızı kendi ofislerinde çalıştırmak isteyen müşterilerimiz oldu örneğin. Daha önce freelance tasarımcılar ile öyle alıştıklarından bir reklam ajansıyla çalıştıklarında da düzeni aynı şekilde işleyecek sanmışlar.

Yerli firmalar reklam bütçelerini hazırlamakta yabancı firmalar kadar bilinçli. Tek sorun ben yabancı firmaların da bir çoğunun bu konuda çok bilinçli olduğunu düşünmüyorum. -Müşterilerin ajanstan beklentileri konusunda karşılaştığınız en ilginç talepler neler? Tasarımcılarımızı kendi ofislerinde çalıştırmak isteyen müşterilerimiz oldu örneğin. Daha önce freelance tasarımcılar ile öyle alıştıklarından bir reklam ajansıyla çalıştıklarında da düzeni aynı şekilde işleyecek sanmışlar. -Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Çok. O da başka bir ropörtaj konusu olsun…

marketing europe & anatolia / 29



Kampanyalar

Vay vay vay Adriana Lima...

Mavi, Adriana Lima’lı son reklam filmi “Çok mu çok renkliyiz!” diyor. Reklam filminde, dünyanın en güzel kadınları arasında gösterilen ve 5 yıl üst üste en seksi model seçilen Lima, Mavi’nin rengarenk ve seksi İlkbahar-Yaz koleksiyonunu gözler önüne seriyor. Senaryosunu Ali Taran’ın yazdığı film, Mavi’nin hafızalara kazınan reklam sloganına atıfta bulunurken esprili ve samimi anlatımıyla “Vay vay vay” dedirtmeyi sürdürüyor. Televizyondan önce ilk kez internetten yayınlanarak 3 günde 6,5 milyon kişiye ulaşan ve gösterime girdikten kısa bir süre sonra Twitter’da hem Türkiye’de hem de globalde uzun süre trend topic (en çok konuşulan) oldu. Büyük beğeni toplayan reklam filminin coşkusuna Mavi mağazaları da eşlik edecek ve kampanya süresince Mavi’ye uğrayan Adriana Lima hayranlarını hediye poster sürprizi bekleyecek. Çekimler için geçtiğimiz ay İstanbul’a gelen Adriana Lima, Türkiye’yi yurtdışında başarıyla temsil eden Mavi’yle çalıştığı için çok mutlu ve heyecanlı olduğunu söyleyerek, “Mavi’nin yaratıcı ve ilham verici dünyasına katılmak harika bir deneyimdi. Her kadın gibi benim için de jean hayatımın çok önemli bir parçası. Mavi’nin mükemmel kalıplı jean’leri; kumaşı, renkleri ve kalitesiyle harika görünmemi sağlıyor. Sadece jean’ler değil koleksiyondaki tüm gömlekler, şortlar ve etekler, renk ve model seçenekleriyle çok şık ve çok seksi.” dedi. Reklam Filmi Künyesi:

Marka: Mavi Reklam Kampanyası: Çok mu çok renkliyiz! Reklam Ajansı: Ali Taran Reklamın Yıldızı: Adriana Lima Yönetmen: Cemal Alpan Görüntü Yönetmeni: Simon Coull Stil Editörü: Carlo Alberto Pregnolato Müzik: Jingle House / Ömer Ahunbay marketing europe & anatolia / 31


Kampanyalar

Seramikte Emparador asaleti... Dünyaca ünlü Emperador mermerinin seramiğe yansıması olan yeni seri Emperador’un reklam filmini Vak’a ajansı üstlendi. 3 boyutlu dijital baskı teknolojisiyle hazırlanmış Emperador serisi için çekilen filmde Fabio Novas ve Johanna Dournes rol aldı. Çekimleri 48 saatte tamamlanan reklam filminin yönetmenliğini Cem Talu yaptı. Prodüksiyon sürecini Daylight Films’in üstlendiği filmin post prodüksiyonu Filim İşleri, müzik düzenlemeleri ise Rahman Altın’a ait. Reklam Kampanyasının Künyesi: Reklamveren: Bien Reklamveren Temsilcisi: Ebru Uzluer Ajans: isminhalleri Yaratıcı Yönetmen: Serpil Karaçaylı Yazar: Nazlı Atasoy Stratejik Planlama: isminhalleri Medya Ajansı: Virtus Yapım Şirketi: Daylight Films Post Production: Filim İşleri Yönetmen: Cem Talu DOP: Peter Steuger

Yapımcı: Cem Eti - Emre Başer Sanat Yönetmeni: Onur Güleç Müzik: Rahman Altın Cast: Fabio Novas, Johanna Dournes

Orçun’un bebekleri... Kek dünyasının yeni yıldızı Eti Popkek Goa yıldızını buldu. Son günlerin fenomeni, Yalan Dünya dizisinin sevilen kahramanı Orçun, Eti Popkek Goa’nın reklam yıldızı oldu. Reklamda Orçun “iki bebeği” Eti Popkek ve Eti Popkek Goa’yı bize anlatıyor. Eti Popkek ve Eti Popkek Goa yemenin keyfini, bittiği zamanki mutsuzluğunu ve ısırdığı zaman kendisini nasıl hissettiğini bizimle paylaşıyor. Orçun rolünde Bartu Küçükçağlayan’ı izlediğimiz reklam filmi yayında. Reklam filminin yönetmeni Eralp Vardar, Yapım Şirketi Böcek Yapım. Reklam Kampanyasının Künyesi: Reklam Ajansı: Propaganda İstanbul Reklamveren: ETİ Reklamveren Yetkilisi: Aynur Keskin, Aytun Tuncer Ürün: Eti Popkek Goa Yaratıcı Ekip: Mustafa Küçükkalıpçı, Engin Öztekin Müşteri İlişkileri: Elçin Duraklar, Nagihan Ahlatcı Ajans Yapımcısı: Can Taşkın Yapım Şirketi: Böcek Yapım Yönetmen: Eralp Vardar Kullanılan Mecralar:TV, Sinema

32 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

İyi uyu, enerjik uyan... İyi uyu, enerjik uyan’ sloganıyla tanıtılan İstikbal Ultra Energy için çekilen son reklam filminde rol alan ünlü dizi oyuncusu Ceyda Düvenci, Umutsuz Ev Kadınları dizisinde canlandırdığı Elif karakteri ile birlikte iki farklı kişi olarak karşımıza çıkıyor. Dizide dört çocuklu anneyi canlandıran Elif’le, özel hayatında set ve ev arasında yoğun temposunu anlatan ve İstikbal Ultra Energy yatakları ile enerjik bir güne merhaba dediğini söyleyen oyuncu, ‘UMUTSUZ ev kadını diyorlar ama UYKUSUZ ev kadını olmayacağım’ diyerek de yüzleri güldürüyor. Reklam Filmi Künyesi: Müşteri : Boydak Holding -İstikbal - Murtaza Durmuş –Mehmet Emin Çakıcı –Fadime Özcan Yaratıcı ekip: Halit Demirel, Özlem Ateş, Sait Akdemir, Uğur Müşteri ilişkileri: Sibel Yeşileker, Merve HaşiBaltacı, Caner Apaydın moğlu Ajans prodüktörü: Saime Akçura Reklam Ajansı: Euro RSCG İstanbul Prodüksiyon şirketi: Film Colony Yaratıcı yönetmen: Ediz Kurtbarlas Yönetmen: Ali Taner Baltacı Yaratıcı grup yönetmeni: Cihan Kavaklıpınar, İsmet KorkMüzik: Atakan Ilgazdağ maz

Papia’dan Hülya’ya gelinlik...

Betty Boop, Papia Decor Havlu’nun yeni reklam filminde iddialı ve cesur sanatçı Hülya Avşar’a eşlik ediyor. Ünlü sanatçı, Betty Boop ile birlikte rol aldığı reklam filminde özel hazırlanan Papia Decor Havlu’dan gelinlik giyiyor. Hülya Avşar’ın üzerine giydiği Papia Dekor Havlu’dan oluşan elbise, Betty Boop’un etrafa saçtığı kalplerle yepyeni bir stil ve bambaşka bir tarza bürünüyor.

Reklam filminin yönetmenliğini Kıvanç Baruönü gerçekleştirirken, görüntü yönetmenliğini dünyaca ünlü Jean Pierre Seresin, yaratıcı yönetmenliğini ise Gürkan Günaydın üstlendi. Çekimleri Orion Stüdyoları’nda gerçekleştirilen reklam filminde, Hülya Avşar’ın Papia havlusundan tasarlanan kıyafetiyse ünlü modacı Hakan Öztürk tarafından tasarlandı. Film özel efektlerle birlikte yayına hazırlandı. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Hayat Kimya, Betty Boop’lu Papia Decor Havlu Reklamveren Temsilcisi: Aysel Aydın - Gül Yeşilay Reklam Ajansı: Vietnam Ajans Başkanı Yaratıcı Yönetmen: Tibet Sanlıman Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın Sanat Yönetmeni: Can Dağlı Yönetmen: Kıvanç Baruönü Ajans Prodüktörü: Cengiz Karadeniz Yapım Şirketi: Kala Film Reklam Yazarı: Erdem Demir Müşteri Temsilcisi: İlhan Özsoy

marketing europe & anatolia / 33


Kampanyalar

KVK’lı olmak ya da olmamak... KVK’nın yeni reklam filminde KVK güvencesi olan ve olmayan telefonlar karşı karşıya geliyor. “KVK’lı olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele bu!” söylemiyle hazırlanan filmde, garanti harici kazalara karşı da ücretsiz teknik servis güvencesi sağlandığına vurgu yapılıyor. ATCW Ajans ve Böcek Yapım tarafından hazırlanan ve TV’lerde, radyo ve basılı medyada da yer alacak. Reklam filminde bilgisi verilen hizmet, 31 Aralık 2012 tarihine kadar yalnızca kampanya etiketi yer alan KVK’lı ürünlerde geçerlilik taşıyor. Hizmet ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.kvk. com’dan ulaşılabilir. Reklamın Künyesi: Reklamveren: KVK Teknoloji Ürünleri Reklamveren yetkilisi: KVK Teknoloji Ürünleri Reklam ajansı: ATCW Yaratıcı grup: ATCW Müşteri İlişkileri: ATCW Prodüksiyon: Böcek Yapım Müzik: Böcek Yapım

Pepsi, fevkaladenin fevkinde ... Sanat hayatında ilk kez bir reklam filminde rol alan Bülent Ersoy, Pepsi reklam filminde Azra Akın’ın şan hocası rolünde karşımıza çıkacak. Reklam senaryosuna göre Bülent Ersoy, öğrencisi Azra Akın’ı dans provasında yakalar. Azra Akın’ın verdiği Pepsi’yi içen Diva, filmin sonunda Azra Akın ile birlikte inanılmaz bir dans gösterisi sergiler. Yönetmenliğini Hakan Algül üstlendi. Reklam Künyesi

Pepsi yine Türkiye’nin en konuşulan isimleriyle çalışma geleneğini sürdürdü ve yılın en büyük sürprizine imza atarak Türk müziğinin dev ismi Bülent Ersoy ile 2002 yılında Dünya Güzeli seçilen Azra Akın’ı yeni reklam filmi için bir araya getirdi. 34 / marketing europe & anatolia

Reklamveren: PepsiCo Reklamveren Temsilcisi: Ceren Onbulak, Gözde Kütük, Merve Erdinç Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Ozan Özüm Özbey, Can Çelilkbilek, Özgür Öztürk, Seden Padır,Taner Ardalı, Erkul Yazgan, Zeynep Ordu, Sertuğ Alptekin, Berna Bulat Yönetmen: Hakan Algül Prodüksiyon Şirketi: 25 Film Postproduksiyon Şirketi: Filimişleri Müzik: Jingle House Kullanılan Mecralar: TV, sinema,internet, POP


Kampanyalar

Alışverişin adresi... Türkiye’nin iki ünlü ismi Hande Yener ve Demet Akalın, morhipo.com’un kamera önünde kıyasıya mücadele etti. Zaman zaman aralarındaki çekişme ile gündeme gelen Yener ve Akalın, hızla büyümeye devam eden morhipo.com’un reklam filmlerinde rol alarak çok eğlenceli ve unutulmaz görüntülere imza attılar. Yönetmen Ozan Açıktan tarafından 25 kişilik ekiple 3 günde çekilen reklam filmleri Rafineri Reklam Ajansı tarafından yaratıldı. Hande Yener’in Demet Akalın’ı yerde sürüklediği, Demet Akalın’ın HandeYener’e çelme taktığı açılış filminin yanı sıra eğlenceli repliklerle ezeli rekabeti ortaya koyan devam filmleri de yer alıyor. Reklam filmi künye Reklamın Başlığı: Demet’le Hande Morhipo için Yarıştı! Reklamveren: Morhipo Reklamveren Temsilcisi: Necmi Kahraman, Deniz Menemenci Reklam Ajansı: Rafineri Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali Sanat Yönetmeni: İpek Eriş Metin Yazarı: Setenay Ozcan Yıldırım

Müşteri İlişkileri: Ebru Özcamgöz, Erbek Onur Medya Ajansı: MEC Medya Planlamacı: Çiğdem Karamüftüoğlu, Cevat Konuk Yönetmen: Ozan Açıktan Prodüksiyon Şirketi: PTT Müzik: Emre Irmak / Jingle Jackson Kullanılan Mecralar: TV, internet

Herkese bi halley oluyor... yaratan marka oldu. Kampanya Alametifarika reklam ajansı tarafından hazırlandı. Yönetmenliğini Ozan Açıktan’ın yaptığı reklam filmlerinin çekimleri iki gün sürdü. Yaklaşık 50 kişilik teknik ekip, 9 kast ve 160 figüranın oluşturduğu büyük bir ekiple gerçekleştirilen çekimlerde, insanları uyaran kâhin karakterini başarılı oyuncu Mert Turak canlandırdı. Keyifli geçen çekimler sırasında yaklaşık 1.500 adet Halley tüketildi. Reklam filmi künye Reklamveren: Ülker Reklam Ajansı: Alametifarika Yaratıcı ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal, Ozan Özüm Özbey, Özgür Öztürk, Seden Padır,Taner Ardalı, Erkul Yazgan, Zeynep Ordu, Sertuğ Alptekin, Çağrı Ark, Berkay Tahmaz. Yönetmen: Ozan Açıktan Prodüksiyon Şirketi: PTT Film Halley kuyruklu yıldızından esinlenerek 1988 yılında piya- Postproduksiyon Şirketi: İmaj saya çıkarılan, gerçek çikolata kaplı iki bisküvi arasındaki Müzik: Jingle House marshmallow’dan oluşan Halley, Türkiye’de yeni bir kategori Kullanılan Mecralar: TV, internet, basın, outdoor.

marketing europe & anatolia / 35


Kampanyalar

1 Kadın 1 Erkek ve tatlı cuplar...

Carte d’Or Tatlı Kuplar Serisi’nin reklam filmi için 1 Kadın 1 Erkek dizisiyle anlaştı. Türkiye’de bir ilki geliştiren Tatlı Kuplar Serisi, reklam filminde Türkiye’nin sevilen çifti Zeynep ve Ozan tarafından tanıtılıyor. Reklam filminde Zeynep ve Ozan karakterlerini canlandıran Demet Evgar ve Emre Karayel’i bir arkadaş ortamında, ev

halinde sohbet ederken görüyoruz. İkili, Zeynep’in aklına gelen “yaratıcı” fikirler üzerine arkadaşlarının da katılımıyla eğlenceli bir sohbet gerçekleştiriyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın Başlığı: Algida Carte d’Or Tatlı Kuplar Reklamveren: Unilever Reklamveren Yetkilisi: Nuno Silva, Ayşe Akbudak, Merve Hatipoğlu Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yaratıcı Yönetmen: Kurtcebe Turgul Yaratıcı Grup: Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Ayşe Aydın, Cihan Eryılmaz, Mehmet Güney Müşteri İlişkileri Grubu: Lawrence Du Pre, İlker Şimşekalp, Elif Önen Sakin, Zeynep Beyli Ajans Prodüktörü: Simtel Tolun, Işıl Green, Nisan Turgul Yapım Şirketi: FilmPark Yönetmen: Bahadır Karataş Müzik: David O’Brien Medya Ajansı: Mindshare Medya Planlamacı: Öyküm Safioğlu Kullanılan Mecralar: TV, sinema, açıkhava, internet, radyo

Göbişler İlgi İster... Molfix, yeni animasyon reklam filmi ile yine eğlenceli ve sevilen sahnelerle karşımıza çıkıyor. Bebeklerin neşeli ve eğlenceli yüzü Molfix’in, göbek bağı oyuntulu ve parfümsüz Yenidoğan Bebek Bezi ürününün “Göbişler İlgi İster” sloganlı animasyon reklam filmini, “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin “Pargalı İbrahim Paşa”sı ile Çocuklar Duymasın dizisinin “Dominant Teyze”si seslendirdi.3D animasyon ile post prodüksiyonunu 1000 Volt’un üstlendiği, Molfix’in bebeklerin yuvaya getirdiği masumiyet mesajını veren reklam filmine, Okan Yalabık’ın sesi hayat verdi. Vietnam Kreatif Ajans Başkanı Tibet Sanlıman tarafından gerçekleştirilen reklam filmin yönetmenliğini İtalyan Yönetmen Luca Schenato’nun ustlendi. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Hayat Kimya, Molfix Reklamveren Temsilcileri: Melek Soklangıç Dinçer, Gülşen Serin Bakır, Aysun Nayır Reklam Ajansı: Vietnam Ajans Başkanı Yaratıcı Yönetmen: Tibet Sanlıman Yaratıcı Yönetmen: Gürkan Günaydın Metin Yazarı: Gaye Basmacı

36 / marketing europe & anatolia

Sanat Yönetmeni: Onur Eker Müşteri İlişkileri: Ceren Gül Ajans Prodüktörü: Cengiz Karadeniz Prodüksiyon Şirketi: 1000 Volt Yönetmen: Luca Schenato Medya Ajansı: Speed Medya Müzik : Jingle House Dublaj Sanatçıları: Okan Yalabık, Zeyno Gönenç


Kampanyalar

Sam’lar aynı reklamda... Bellona, geçtiğimiz yıl marka yüzü olarak belirlediği Şevval Sam ile 2012 yılında da işbirliğini sürdürüyor. Bu yılın ilk reklam filminde ise Şevval Sam’a büyük enerjisiyle annesi Leman Sam eşlik ediyor. ‘ Bellona’nın 2012 koleksiyonu için kamera karşısına geçen Şevval Sam’a, annesi Leman Sam’ın eşlik ediyor. Anne kızın birlikte rol aldığı reklam filmi, Şevval Sam’ın annesi Leman Sam’ı evine kahve içmeye davet etmesiyle başlıyor. Sam, kahveleri geciktiren kızı Şevval Sam’a; ‘Kahveler Bolivya’dan mı geliyor’ esprisiyle, Bolivya ürün grubuna da gönderme yapıyor. Reklam Künyesi Reklamveren: Boydak Holding - Bellona Reklamveren Yetkilisi: Murtaza Durmuş Reklam Ajansı: Piramit Yaratıcı Yönetmen: Deniz Köker Yaratıcı Grup: Hatice Ekşi, Beske Köker Duru Müşteri İlişkileri: Deniz Sesli, Ayşe Işın, Doli Bolkar, Deniz Kavuk Prodüksiyon Şirketi: Film Colony Yönetmen: Ali Taner Baltacı Medya Şirketi: Mindshare Mecra: TV, Basın, Radyo, İnternet

Penelope Cruz, mükemmeli arıyor... Seranit’in yeni markası Serra, reklam kampanyasını, dünyaca ünlü İspanyol aktris Penelope Cruz’la yaptı. Madrid’de çekilen film, Serra’dan sonra sahip olduğumuz hiçbir güzelliğin bize yeterince güzel gelmeyeceğini, mükemmeliğin şimdi Serra ile başladığını anlatıyor. Filmin yanı sıra, radyo, basın, açık hava ve internet uygulamaları kampanyanın diğer unsurlarını oluşturuyor. Reklam Filmi Künyesi: Reklamveren: Seranit Reklamveren Yetkilisi: Ece Ceylan Baba, Duygu Birecikli Reklam Ajansı: Klan İstanbul Stratejik Planlama ve Müşteri İlişkileri: Gamze Gürkan, Betül Kalaora Yaratıcı Grup: Ediz Kurtbarlas, Cüneyt Tiryaki, Ahmet Sefer, Alper Bayram, Sezgi Olgaç, Alev Bozduman, Beste Zeybel, Betül Saykan, Sait Akdemir Ajans Prodüktörü: Saime Akçura Yönetmen: Ago Panini Yapım Şirketi: DEPOfilm Madrid yapim sirketi: Seven Senses Postprodüksiyon Şirketi: İstanbul / 1000Volt - Madrid

marketing europe & anatolia / 37


Kampanyalar

Pegasus, biz çok uçtuk...

Yönetmenliğini Walky-Talky’nin üstlendiği ve Rafineri tarafından hazırlanan 50 saniyelik reklam filminde, Türkiye’nin en yeni uçak filosu, kesintisiz genişleyen uçuş ağı ve yüksek zamanında kalkış ortalaması ile uygun fiyata kaliteli uçma imkanı sunan Pegasus’un misafirlerine sunduğu bu fırsatların altı çizilerek, yepyeni bir uçuş deneyimine açık davet

gerçekleştiriliyor. Çekimleri 3 günde tamamlanan reklam filmi Pegasus’un yeni nesil Boeing 737-800’lerden oluşan filosunu ve Türkiye’de bir ilk yaratan sisteminin misafirlerine sunduğu yenilikleri gözler önüne seren reklam filmi, internet, TV ve sinema reklamlarıyla destekleniyor. Yayın için uygun çözünürlükteki reklam filmi, 31 Mayıs 2012 tarihine kadar aşağıdaki linkten indirilebilir: https://grey.box.com/s/16c1378959d3461f8b1a Reklam Filmi Künyesi Reklamveren: Pegasus Reklamveren Temsilcisi: Onur Dedeköylü, Sibel Yaman Kavuklu, Elif Yalt Başeski Reklam Ajansı: Rafineri Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali Sanat Yönetmeni: Can Güven Metin Yazarı: Can Erdoğan Müşteri İlişkileri: Ebru Özcamgöz Medya Ajansı: Vizeum Yönetmen: Walky-Talky Prodüksiyon Şirketi: Soda Film

Esmersoy Fruttare’nin reklamında... Algida’nın meyve parçalı ve ferahlatan dondurması Fruttare’nin yeni sezon reklam çekimlerinde Burcu Esmersoy rol aldı. Fruttare’nin yeni yüzü Esmersoy, reklamda yeni çilekli Fruttare lezzetini tadarken görülüyor. Gerçek meyve parçalarıyla yaratılan, meyvenin doğallığıyla tazelenmeyi ve canlanmayı vaat eden Fruttare’nin yeni reklamında güzel sunucu Burcu Esmersoy rol aldı. Esmersoy, reklam filminde Fruttare’nin ananaslı ve yeni çilekli ürününü yerken görülüyor. Güzel sunucu ayrıca Fruttare’nin dijital platformlar için hazırlanan oyununda da başrolde yer alıyor. Esmersoy’u seçmelerinin en büyük nedeninin gerçek, doğal, formda görünümü olduğunu belirten Fruttare Marka Müdürü Göze İşcan “Burcu, her açıdan Fruttare’yi temsil edebilecek bir imaja sahip. Doğal görünümü, gerçekliği, güzelliği, formu ve zindeliği ile Fruttare’nin özellikleri ve marka mesajlarıyla uyuşuyor. Burcu’nun gerçekliği ve doğallığıyla markamızın doğallığına da büyük katkıda bulunacağına inanıyoruz” dedi.

38 / marketing europe & anatolia


Kampanyalar

Herkes haz peşinde...

Magnum Infinity, yeni reklam filmiyle Magnum tutkunlarını oldukça şaşırtacak. Çekimleri dünyaca ünlü yönetmen Jonas Åkerlund tarafından Miami’de gerçekleştirildi. Reklam filminin ilk sahnesinde reklam filminin ana karakteri olan Magnum kızını, Magnum Infinity’nin uzun süren hazzı-

na ulaşmak için bir Magnum dükkânına koşarken görüyoruz. Dükkân kapalı olmasına rağmen karakterimiz, içeri girebilmeyi başarıyor ve Magnum Infinity’e ulaşıyor. Reklam Filmi Künyesi Reklamın başlığı: Evergrowing Reklamveren: Unilever Reklamveren yetkilisi: Mick Van Ettinger, Sophie Galvani, Vanessa Caralps, Özgür Kölükfakı, Aslı Erdoğan, Didem Molay Reklam ajansı: LOLA-Madrid (Adaptasyon: Lowe İstanbul) Yaratıcı Yönetmen: Pablo Monzon, Jorge Lopez, Paulo Areas, Francisco Cassis, Chacho puebla Yaratıcı grup: Matin Feijóo, Gustavo Marioni Müşteri ilişkileri grubu: Maria Lopez Chicheri, Gonzalo Olivera, Yann Baudoin, Anastasia Sysoeva Stratejik planlama: Erwin Flores Ajans prodüktörü: Hector Palacio Yapım şirketi: The Smile Medya ajansı: Mindshare Kullanılan mecralar: TV, Sinema, Radyo, Açıkhava, Internet

Yumuşak huylu ankastre fırın... Bosch Ev Aletleri’nin, SoftClose için hazırladığı yeni reklam filmi yayına girdi. “Sert itseniz bile yumuşak kapanır. Sesi, sedası çıkmaz” mesajını veren Bosch SoftClose ankastre fırın reklam filminde, biri Muhteşem Yüzyıl dizisinin Nigar Kalfası Filiz Ahmet, diğeri Sakarya Fırat dizisinin ünlü KomutanıTayanç Ayaydın olmak üzere iki ünlü oyuncu, başrolleri paylaşıyor. Yeni reklam filmi ile ilgili Bosch Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Neylan Süer, “Eliniz kolunuz doluyken, fırın kapağını bir dirsek dokunuşuyla ittiğinizde bile kolayca kapanarak, kolay kullanımın yanı sıra konforlu bir kullanım şekli de sunuyor. Reklam filmimizde de, değerli oyuncular Filiz Ahmet ve Tayanç Ayaydın çifti, fırınımızın ses getirecek sessizlik özelliğini en güzel şekilde aktarıyor” dedi. Reklam Filmi Künyesi Reklam Ajansı: Altıncı Duyu Reklamveren: Bosch Ürün: Bosch SoftClose Ankastre Fırın Yönetmen: Şener Sonuşen Yapım Şirketi: Shortcut Müzik: Temel Zümrüt

marketing europe & anatolia / 39


B端y端le


Gezi

eyici Königssee... Almanya’ nın en derin 3. gölü olan Königssee, Berchtesgaden Alpleri ile Avusturya şehri olan Salzburg arasında yer alıyor. Watzmann’ ın da dahil olduğu yüksek kayalıklarla çevrili göl, Almanya’ nın en etkileyici manzarası bence. Fotoğraflar ve yazı Seval Duban Bir tatil haftasını daha fırsat bilip çoklu rotalı bir tatil planı yaptık. Biz 3 arkadaş İsviçre Basel’ e uçakla gidip daha önceden Avis’ ten kiralamış olduğumuz aracı teslim alıp gezimize başladık. İlk durak İsviçre Basel havaalanı. Oradan kiralık arabamızı aldık ve sırasıyla İsviçre, Fransa, Lihtenştayn, Avusturya ve Almanya’ yı gezdik. Sonra tekrar Basel’ den yuvamıza geri döndük. Ama ben şimdi sadece Almanya etabından bahsedeceğim. Almanya ülke olarak bizlerin çok yakın bildiği bir memleket. Bir çok vatandaşımız zamanında gitmiş yerleşmiş oralara. Hatta zamanla isimleri Almancı olmuş. Gezimizin en keyifli yerlerinden bir tanesi Almanya. Almanya’ da ilk gittiğimiz yer ise Konigssee. Königssee, Avusturya ve Almanya sınırındaki Bavyera Alman devletinde Berchtesgadener Land ilçesinde bulunan bir göl. Almanya’ nın en derin 3. gölü olan Königssee, Berchtesgaden Alpleri ile Avusturya şehri olan Salzburg arasında yer alıyor. Oldukça büyüleyici olan bu bölge buzul çağı döneminde tamamen buzullardan oluşmuş. Watzmann’ ın da dahil olduğu yüksek kayalıklarla çevrili göl, Almanya’ nın en etkileyici manzarası bence. Doğduğum evin salonunun bir duvarı Königssee’ ye benzeyen bir yerin manzarasıyla

kaplıydı. Bu muhteşem manzara beni tekrar doğduğum eve götürdü. Dağın eteğinde yer alan bu göl, Oberbayern bölgesinin irili ufaklı onlarca krater gölü arasında en güzeli. Sekiz kilometre uzunluğunda, en geniş yeri 1250 metre, en derin yeri 192 metre. Almanya’nın en yüksek çağlayanı, göle tam 400 metre yukarıdan dökülüyor. Göl en temiz suya sahip olmasıyla da meşhur. Gölün ve suyun kirlenmemesi için 1909’den bu yana sadece elektrikli teknelerle geziliyor. Kasımda güneş erken battığından bot turları çok erken sona eriyor. Biz hafta içi gittiğimizden etrafta kimsecikler yoktu. Kimse olmayınca bot turu yapılmıyor diye düşünerekten yürüyüş parkurundan tırmandık. Sonra baktık ki gölde bir tekne ilerliyor. Ama tekrar aşağı inip tekneye binmeye üşendik. Onun yerine mis gibi ormanın içindeki küçücük şirin mi şirin bir kafeye oturup kahve içmeyi tercih ettik. Çevredeki en önemli yerleşimlerden birimi ise St. Bartholomä kilisesi de manzaramıza dahildi. Kilise Berchtesgaden Prensi tarafından 1134 yılında yaptırılmış. Königssee’ nin en batısınıdaki Hirschau peninsulasında bulunan Katolik kilise 16 yüzyılda Barok sitiline göre tekrar elden geçirilmiş. Kilisenin zemini ise Salzburg Katedrali örnek alınarak yapılmış. marketing europe & anatolia / 41


Gezi

Watzmann dağı manzarasına hakim olan bu kilise bir çok ünlü ressama da esin kaynağı olmuş. Sanırım bizim evin duvarındaki o duvar kağıdı da onlardan bir tanesiydi. Hala aktif olan kilise Katoliklerin nikah törenleri için de kullanılıyor. Bence çok etkileyici olur böyle bir yerde evlenmek. 18 elektrikli teknenin çalıştığı gölün kıyısındaki en büyük yerleşim, gölün adını taşıyan Königsee. Bu minik yerleşimde turizm sezonunda yer bulmak adeta imkansız, neyse ki biz kışın gittik. Fakat oteller ve kasaba gerçekten muhteşem. Tası tarağı toplayıp buraya yerleşesi geliyor insanın. Burada hiç yaşlanmaz insan. Sonradan öğrendiğim buranın bir başka özelliği ise harika bir ekoya sahip olmasıymış. Eskiden botlarda müzik yaparlarmış. Enstrümanların sesi dağlarda 7 kez yankılanarak geri gelirmiş. Düşünmesi bile güzel. Belki bir gün yine gidip bottan şarkı söylerim . Bu gölde beni en çok etkileyen ise teknelerin barınakları oldu. Hepsi yan yana dizilmiş, aynı model. Deniz tutkunu biri olarak42 / marketing europe & anatolia

Hala aktif olan kilise Katoliklerin nikah törenleri için de kullanılıyor. Bence çok etkileyici olur böyle bir yerde evlenmek.

tan bu manzara beni büyüledi. İçimdeki su perisi çoşkuyla uyandı bu manzara karşısında. Benim de hayalimde böyle bir barınak ve atölye var. Bu muhteşem barınakların arkalarında da bir tane marangoz atölyesi var. Yeni tekne ve mobilya inşası için ayrıca da mevcut teknelerin tadilatı için kullanılan bu marangozların içine de kafayı uzatıp bakmadan duramadım tabii.


Gezi

Königssee beni tamamıyla büyüledi ve buradan gitmeyi hiç istemedim. Kim istemez ki böyle bir yerde yaşamayı…. Diğer Avrupa ülkelerinde de çok sık görmüş olduğum küçük ibadet yerleri burada hakim. Königssee’ nin dik tırmanan dağlarının girişinde ibadet yerini görmek beni hiç şaşırtmadı. Rotamız gereği Salzburg, oradan Viyana sonra da Münih vardı. Ben Avusturya kısmını pas geçip direk Münih’ ten devam ediyorum. Ama aklım Königssee’ de. Fakat Avusturya’ da yol üzerindeki muhteşem şatoların heybetinden bahsedip geçemeyeceğim. Şu filmlerde ördüğümüz muhteşem şatolar yol boyunca ormanların içinde tüm ihtişamlarıyla insanların karşısına çıkıyor. Yine yol boyunca geçtiğimiz yerler bana Karadeniz’ in yörüklerini hatırlattı. Keşke buradaki modern çiftlikler ve insanların yaşam kalitesi arttıran teknoloji bizim ülkemizde de olsa.

Avusturya’ da yol üzerindeki muhteşem şatoların heybetinden bahsedip geçemeyeceğim. Şu filmlerde gördüğümüz muhteşem şatolar yol boyunca ormanların içinde tüm ihtişamlarıyla insanların karşısına çıkıyor. Lafı fazla uzatmadan Münih kısmına gelelim. Münih, Berlin ve Hamburg’ dan sonra Almanya’ nın üçüncü büyük şehri ve Bavyera Eyaleti’ nin başkenti. Münih’ in kelime anlamı eski dilde “keşişlerin yeri” anlamına geldiği için şehrin armasında bir rahip resmi var. Tarihi kent, İsar Nehri’ nin yanına kurulmuş ve dört kapı ile dışarıya ulaşım sağlanmış. Ana kapı İsar Nehri’ ne açılan İsartor. Tarihi kentin kalbini oluşturan güzergah İsartor ve Karstor kapıları

arasında. Bu kapılar karşılıklı. Diğer kapılar ise Sendlinger Tor ve Feldhernhalle. Münih’ e geldiğimizde öğleden sonraydı. Arabamızı Schwabing yakınlarına parkedip hemen gezinmeye başladık. Kentin en popüler mahallelerinden biri olan Schwabing, Odeonsplatz meydanının hemen kuzeyinde yer almaktadır. Ludwig Maximilian Üniversitesi’nin bu bölgede oluşu sebebiyle, öğrenci mahallesi görünümünde olan Schwabing’de; Adalbertstrasse, Schellingstrasse ve Turkenstrasse caddeleri ve boyunca güzel kitapçılar, antika dükkânları, popüler kafe ve publar mevcut. Eski Belediye Sarayı binasının yerine yapılan oyuncak müzesi, Avrupa ve ABD’den toplanmış antika oyuncaklardan oluşan çok etkileyici bir koleksiyona sahip. Yalnızca çocukların değil 200 yıllık oyuncaklarıyla yetişkinlerin de ilgisini çeken müzeyi görülmeye değer. Erenköy’ deki Sunay Akın Oyuncak Mümarketing europe & anatolia / 43


Gezi zesi de bunun biraz küçüğü gibi. Biz Noel arifesine yakın zamanda gittiğimiz için her yer panayır havasındaydı. Sokaklarda müzikler çalıyor, dükkanlardan mis gibi sıcak şarap kokuları yükseliyor. Yol üzerine konan büyük barbeküler üzerinden ise kızarmış sosis kokuları hüküm sürüyordu sokaklarda. Mağazaların vitrinleri ise kırmızı renkli materyallerle bezenmiş. Şehrin merkezi olan Marienplatz, ortaçağda Münih’in tuz ve tahıl pazarı olan bir meydsan. St.Peter Kilisesi, Eski Belediye Sarayı ( Altes Rathaus ) ve görkemli yeni Belediye Sarayı ( Neues Rathaus ) binaları ile çevrili, bir ucu Kaufinger alışveriş caddesine açılan hareketli ve şirin bir yer. Bavyera Efsaneleri ve tarihinden figürlerin cephesini süslediği Rathaus Binası’nın kulesindeki saat 12.00’ yi vurunca saate yerleştirilmiş Bavyeralı figürlerin dönerek kısa bir şov yapmaları meydanı daha da güzel kılıyor. Hareketli figürleri görebilmek için bir çok kişi bekliyor saat 12’ ye yaklaşırken. Biz öğleden sonra gittiğimiz için bu görsel şöleni kaçırdık. Şık bir cadde olan ve pahalı markaların bir kısmının mağazalarının bulunduğu Teatiner Caddesi, Feldhernhalle‘ ye

44 / marketing europe & anatolia

Bavyera Efsaneleri ve tarihinden figürlerin cephesini süslediği Rathaus Binası’nın kulesindeki saat 12.00’ yi vurunca saate yerleştirilmiş Bavyeralı figürlerin dönerek kısa bir şov yapmaları meydanı daha da güzel kılıyor.

çıkıyor. Eski gotik kent kapısı Swabinger Tor’un yerine yapılan bu yapı, Bavyera’lı kahramanların anısını yaşatacak bir anıt olarak yapılmış. Hemen yanında, önceden Bavyera Krallarının oturduğu ‘’Rezidenz ‘’, bugün artık bir müze olarak hizmet veriyor . Rezidenze Museum’dan sonra, Rezidenz Strasse’yi takip edince, Münih’in tarihi kalbinin , tarihi bira merkezine çıkılıyor. Pfisterstrasse’ye açılan küçük meydan, çeşitli kafeleri ve birahaneleri barındırıyor. Bunlardan en ünlüsü ise Hofbrauhaus. 1589 Bavyera Dükü Wilhelm tarafından kurulmuş bir bira evi olan mekanda bugün 4500 kişi aynı anda bira içebiliyor. Mekan bira üretimi ile başlayıp bira evine dönüşmüş. Kendi ismini taşıyan biraları, Almanya’nın en tanınmış biralarından biri. Münih’in en eski birahanelerinden olan Augistiner Am Platz adlı birahanenin pembe binasının yanındaki, Schuhbeck (Gewarne )adlı çikolatacı da insanın aklını başından almaya yetiyor. Bu Avrupalı’lar şu çikolata işini gerçekten iyi biliyor. Caddenin batısında kalan ve St.Peter Kilisesi’nin önünü kapsayan alan, Viktualienmarkt. Burası daha ziyade daimi halk pazarı niteliğinde, gündelik alışverişe yönelik şarküteri, fırın, çiçekçi,


Gezi hediyelik eşya ve tabii ki bira satan, küçük prefabrik mağazalardan oluşan şirin ve küçük bir meydan. Marienplatz’dan, Karlstor’a kadar uzanan Kaufinger Caddesi, İsartor’u ana tren garı olan Hauptbahnhof’a bağlıyor. Her çeşit mağazanın yer aldığı bu caddede, aynı zamanda pek çok cafe ve restorana da rastlamak mümkün. Münih’te, her yıl, Eylül ayının son günleri ile Ekim ayının ilk günlerinde düzenlenen, 2 haftalık Octoberfest (Ekim festivali), ana tren garı Hauptbahnhof’un güneyinde yer alan, Theresienwiese (kısaca ‘’Wies’’) denilen bölgede yapılıyor. Devasa çadırların kurulduğu, biranın ve eğlencenin sınırsızca yaşandığı bu alana, her yıl, neredeyse 6 milyon ziyaretçi sadece bira içmek ve eğlenmek için geliyor. Dünyanın en tanınmış festivallerinden biri olan Octoberfest’in, Münih’te yapılıyor olması tesadüf değil. Münih turizminin büyük ağırlığını oluşturan bira, Almanya’nın her bölgesinde kendine özgü bira yapma geleneğine sahip, ancak Bavyera en başta gelen bira üretim merkezi. Löwenbrau,Hofbrau

Almanya’da amaç alkol almak değil, alkolü uzun süreye yayarak, hayattan alınan keyfi uzatmak.

ve Paulaner tüm bira meraklılarınca bilinen bira markları. Pilsener (Pils) denilen bira tipi genel olarak Türkiye’de de üretilen tip. %4’ten daha fazla alkol içeren koyu renk biralar ise daha sert. Biranın yanında tuzlu yeme ihtiyacını Münihlilerde hissediyor olmalı ki, bira ile birlikte mutlaka ‘’bretzel ‘’denilen tuzlu çörekler yeniyor. Yemek ve bira satışı yapan yerler çeşitli. Patates kızartması, sosis, domuz budu ve tütsülenmiş ringa balığı satan standlar var. Biralar da çeşitli boy bardaklarda, sarı (pils), koyu sarı ( weisebuğday birası ) ve kahverengi ( daha sert ve daha alkollü olanlar) renklerde. Bardaklar depozitli, birayı bitirip bardağı geri götürünce, depozito iade ediliyor. Bu sakin ve neşeli ortamlardan anlaşılıyor ki, Almanya’da amaç alkol almak değil, alkolü uzun süreye yayarak, hayattan alınan keyfi uzatmak. Biz de yeterince gezip dolaştığımızı düşünürekten aç karnımızı doyurmak için yanaştık tezgaha ve nefis sosislerle ve birlarla yorgunluğumuzu attık. Çeşitli biraları deneyerek Almanya yolculuğumuzu da bitirmiş olduk. marketing europe & anatolia / 45


Sinema Ali Erdem Ekşioğlu

The Avengers (Yenilmezler)...

Joss Whedon’ın yönettiği Marvel’ın The Avengers (Yenilmezler) filmi 4 Mayıs’ta Türkiye’de vizyona girecek. Adeta Marvel’ın yıldızlar takımı olan The Avengers ilk olarak 1963 yılında Stan Lee ve Jack Kirby tarafından bir çizgi roman serisi olarak yaratıldı. Serinin ilk kitabında yenilmezler Iron Man, Thor, Hulk, Ant Man ve Wasp’dan oluşuyordu. Dünya çapında Amerika, Rusya, Çin ve Japonya haricindeki 39 ülkede sadece haftasonunda 178.4 milyon dolarlık rekor bir açılışla vizyona girdi. Gösterime girdiği tüm ülkelerde 1 numarada açılan film seyircilere müthiş bir görsel şölen sunmakla kalmıyor aynı zamanda arka plan hikâyeleri ve küçük detaylarla da seyirciyi etkiliyor. Filmde Thor’un kardeşi Loki (Tom Hiddlestone)’nin dünya’nın güvenliğini tehdit etmesi, Iron Man, Hulk vb. gibi başka Marvel filmlerinde de görebileceğimiz S.H.I.E.L.D teşkılatı başkanı Nick Fury (Samuel L. Jackson)’i alarma geçiriyor. Dünyanın dört bir yanından topladığı kahramanlarla elit bir takım oluşturuyor. Yenilmezler adı altında toplanan bu takım dünya’yı Loki’nin elinden kurtarmak için çabalıyor. Başarılı oyuncular karakterleri hakkında şunları söylüyorlar, Robert Downey Jr. (Iron Man-Tony Stark):”Tony Stark tüm olasılıklara açık ve sıradışı olayları kabullenmek konusunda bir sorunu yok. Yenilmezler ekibine katılmasının nedeni merak. Olan bitenlere yakından tanık olmak istiyor. Bir süre önce suyun ortasındaki bir ada olmadığının farkına vardı ve bu defa bunun bir grup işi olduğunu ve ‘Biz, benden iyidir’ düşüncesini anlamaya başlıyor”. Chris Evans (Steve Rogers-Captain America): ”Steve Rogers’ın en önemli özellikleri, iyi mizacı, yüksek bir ahlaki anlayışa ve güçlü değerlere sahip olması. Bu ahlaki anlayış

46 / marketing europe & anatolia

( reklam arası sinema)

ve değerler, insanların birbirlerini farklı biçimde tehdit ettiği bir dönemde oluştu. Etkileşim seviyesi biraz daha derindi. Şu anda sahip olduğumuz teknolojiyle sanki her şey bir adım uzaklaşıyor gibi. İnandığı, desteklediği ve sevdiği bir sürü şey değişti. Onlar kaybolmadı, sadece artık farklılar. O, modern bir dünyada ayağını basacağı sağlam bir yer bulmaya çalışıyor”. Mark Rufallo (Bruce Banner-Hulk): “Bu Hulk çok değişken. Ne yapacağı önceden kestirilemiyor; ayrım noktaları olan biri. Bir espri anlayışı var, bir iletişim kurma yeteneği var. Ama o sinirli biri ve tıpkı vahşi bir hayvan gibi son derece tehlikeli. Onun öfkesi sanki gerçek gibi, olaylara gösterdiği tepkiler çok insani görünüyor”. Chris Hemsworth (Thor): “Yaşanan olayların içinde diğer süper kahramanlara oranla Thor’un daha fazla kişisel hesabı var çünkü Loki onun kardeşi. O, birçok insanın iyiliği için uğraşıyor ama kardeşine neler olduğuyla ilgili bazı derin soruları var. En büyük çelişkiyi de burada yaşıyor”. Scarlet Johhanson (Natasha Romanoff-Black Widow): “Black Widow sadece işini düşünüyor. Bir tür belirsiz alanda bulunuyor. Bir anlamda karanlık denilebilecek geçmişine rağmen iyi bir amaç uğruna savaşıyor. Kendini görevine adamış biri çünkü öyle olmak zorunda ve ahlaki yapısı gereği sorumluluk sahibi. O militarist biri, bu şekilde doğruyla yanlışı ayırt edebiliyor.” Jeremy Renner (Clint Barton-Hawkeye): “Hawkeye oyunda tek başına, kimsesiz ve yalnız. Bir anlamda yalnızlığı seven bir karakter, bu açıdan bakıldığında o bir takım oyuncusu değil ama kendisine ihtiyaç duyulursa orada olacaktır”. Ben de adrenalin seviyesi yüksek bir görsel şölen izlemek isteyenlere bu filmi tavsiye ediyorum.



Kültür - Sanat

35. dyo resim yarışması... Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından gerçekleştirilen DYO Resim Yarışması’nın 35’ncisi başlıyor. Son başvuru tarihi 10 Ağustos 2012 olan yarışmanın Seçici Kurulu’nda Prof. Atilla Atar, Burhan Doğançay, Yalçın Gökçebağ, Abdülkadir Günyaz, Prof. Ergin İnan, Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar ve Prof. Dr. Mustafa Pilevneli gibi çok değerli sanatçıların görev aldığı DYO Resim Yarışması, Türk özel sektörünün sanata destek verdiği örnek projelerden biri olma özelliğini de taşıyor. Seçici Kurulu’nda görev alanların ve birinci derece yakınlarının dışında tüm sanatçıların katılımına açık olan 35. Dyo Resim Yarışması’na, yağlıboya, akrilik veya özgün baskıresim tekniğinde eserler kabul ediliyor ve yarışmaya her sanatçı en fazla üç eseriyle katılabiliyor. Konunun serbest olduğu DYO Resim Yarışması’nda; katılan eserin daha önce başka bir yarışmaya katılmamış, ödül almamış veya herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekiyor. Yarışmayla ilgili detaylı bilgilere Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’ndan www.yasar.com.tr/vakif , vakif@yasar.com.tr , 232 / 4822200 ulaşmak mümkün.

Yakala & Çek...

18.Tiyatro Festivali...

Boyner Mağazaları’nın resmi Facebook sayfası Boyner Online, yepyeni bir uygulama ile takipçilerine yarışma heyecanını sunuyor. Boyner Online Facebook Sayfasında 20 Mayıs tarihine kadar Yakala & Çek isimli yarışmada Boyner Online takipçileri, Boyner logosunu en yaratıcı şekilde fotoğraflayarak birbirleriyle yarışacak. Yarışmaya katılan fotoğraflar, Boyner Online Facebook Sayfası’ndaki uygulamada aldıkları beğeni sayısına göre değerlendirilecek. Yarışmanın sonunda en fazla beğeni alan fotoğrafın sahibi 1000 TL değerinde Boyner Hediye Çeki, ikinci fotoğrafın sahibi 600 TL değerinde Boyner Hediye Çeki, üçüncü fotoğrafın sahibi ise 300

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın sponsorluğunda düzenlenen 18. İstanbul Tiyatro Festivali, 10 Mayıs–5 Haziran tarihleri arasında izleyicilerine zengin bir program sunuyor. 18. İstanbul Tiyatro Festivali “Özgürlükler–Sorgulamalar” teması altında, insan haklarından göçe, savaştan şiddete insan yaşamını sarmalayan durumlar, konular ve gerçekleri irdeleyecek. Festival kapsamında yurt dışından 5, Türkiye’den 40’a yakın tiyatro ve dans topluluğunun 100’ü aşkın gösterisi İstanbullu seyircilerle buluşacak. İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl bir ilke imza atarak dört yerli projeye ortak yapımcı olarak destek veriyor. Festivalde ayrıca, “Yeni Dalga” başlığı altında 9 genç tiyatro ve dans grubunun gösterileri kendi mekânlarının yanı sıra Salon ve Sahne Beşiktaş’ta seyircilerle buluşacak.

TL değerinde Boyner Hediye Çeki ile ödüllendirilecek.20 Mayıs 2012 tarihine kadar sürecek Yakala & Çek yarışmasına katılarak büyük ödüllere talip olmak isteyenler için ayrıntılar Boyner Online Facebook Sayfası’nda.

48 / marketing europe & anatolia


Kültür - Sanat

Hayata dair...

Sınırlar Yörüngeler...

Anadolu Hayat Emeklilik tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen, ve “Hayata Dair” teması ile gerçekleştirilen Kadın Gözüyle Hayattan Kareler Fotoğraf Yarışmasında dereceye giren eserlerle birlikte toplam 44 fotoğraf 10 Mayıs – 3 Haziran 2012 tarihleri arasında Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’nde yer alacak sergide sanat severler ile buluşacak. Türk kadınının sosyal, kültürel ve toplumsal gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen ve kadınlara kendilerini ve hayata bakışlarını özgürce ifade edebilecekleri bir platform sunan Kadın Gözüyle Hayattan Kareler’12’ye

Siemens Sanat’ın genç sanatçıları desteklemek ve güncel sanat için bir platform oluşturmak amacıyla düzenlediği ‘Sınırlar Yörüngeler’ yarışması bu yıl altıncı kez gerçekleştirildi. Bu yılki ‘Sınırlar Yörüngeler 11-12’ yarışmasında başarılı bulunan yapıtların ilk bölümünün sergilendiği ‘Sınırlar Yörüngeler 11’ sergisi 16 Mayıs – 14 Haziran 2012 tarihleri arasında Siemens Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor. ‘Sınırlar Yörüngeler 11’ sergisinde, sekiz genç sanatçının yapıtları yer alıyor Turan Aksoy, Canan Beykal, Mürteza Fidan, T. Melih Görgün ve Dilek Winchester’ın yer aldığı ‘Sergi Değer-

1.207 yarışmacı 5 bin 527 fotoğrafla katıldı. Yarışmada Emel Taranoğlu ‘Bakış’ adlı fotoğrafıyla birinciliğe layık görülürken, Hülya Kurt ‘Sıcak Simit’ adlı fotoğrafıyla ikinci, Eda Kum ise ‘Bekleyiş’ adlı fotoğrafıyla üçüncü oldu. Dereceye giren fotoğraflarla birlikte, yarışmaya katılan 41 eser de sergilenmeye değer bulundu.

lendirme Kurulu’ tarafından titizlikle yapılan değerlendirme sonucunda, “Sınırlar Yörüngeler 11” sergisinde çalışmalarına yer verilen genç yetenekler arasında Neda İsmail Atar, Merve Denizci, Ahmet Duru, Görkem Ergün, Güneş Güven, H. Çağlar Kırtı, Candan Öztürk, M. Kemal Yurttaş bulunuyor.

Reklamlarda İstanbul... “Reklamlarda İstanbul”, İstanbul Üniversitesi’nin İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti projelerine katkı sağladığı 32 projeden biri. Reklamlarda İstanbul Projesi kapsamında, İstanbul’un, İstanbul’u anlatan görsel simgelerin, basılı reklamlardaki kullanımı incelenmiş, basılı reklamlarda İstanbul’un ne şekilde ve nasıl kullanıldığı

dı. Bulunan reklamlar içerik, boyut, renk, tür olarak incelendi ve göstergebilimsel olarak çözümlendi. 118 reklam içinde en çok kullanılan mekân Kız Kulesi. En çok İstanbul öğesi kullanan sektör banka/finans sektörü. Sektör temsilcileri ve köşe yazarları ile yapılan röportajların da yer aldığı kitabın son bölümünde bulunan reklamlar tarih sırası ile yer alıyor. İstanbul’un reklamlar üzerinden tarihsel sürecine tanıklık eden 1,5 yıllık çalışma, İstanbul üzerine bu tür yapılmış ilk çalışma.

sorusuna yanıt aranmış. İÜ Rektör Danışmanı ve İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Doç. Dr. Ergün Yolcu’nun proje başkanlığının yürüttüğü projenin yardımcılığını Araş. Gör. Mesut Aytekin ve Ayşe Burhan Aytekin yaptı. İstanbul Üniversitesi’nin farklı fakültelerinden 10 öğrencinin araştırma ekibinde yer aldığı çalışmada, 1923-2009 yılları arasında yazılı basındaki İstanbul reklamları taranmarketing europe & anatolia / 49


Nostalji

50 / marketing europe & anatolia




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.