marketing europe & anatolia Sayı: 095

Page 1

marketing europe & anatolia Tarih: Nisan 2020 Sayı: 95

retorik

Biz bize yeteriz...

kelebeğin fırtınası

Sosyal Mesafe!

satır ayracı

#evdekal #onlinekal... k

.. . l a

#

de v E



İçindekiler

marketing europe & anatolia Sayı: 95 Tarih: Nisan 2020 İmtiyaz Sahibi Eksantrik Film Prodüksiyon P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu e-mail: elvineksioglu@gmail.com Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia http://aea.eksantrik.com aeanews@gmail.com Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Kübra Nebioğlu Yusuf Yener Günay Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia e-mail: meadergi@gmail.com marketing europe & anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir.

Kısa Kısa

04 - 11

Teknoloji

14 - 15

retorik

16

Medya Dünyası

18 - 19

Röportaj

20 - 23

kelebeğin fırtanası

27

Reklam dünyası

28 - 29

satır ayraçı

30

Röportaj

32 - 34

Kampanyalar

36 - 42

Gezi

43 - 52

http://www.meadergi.com mobil: http://m.meadergi.com http://www.facebook.com/meadergi instagram: meadergi https://twitter.com/meadergi

Game On

54 - 56

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.

Kültür Sanat

58- 59

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Bu derginin yayınlanma sürecinde hiçbir ağaç zarar görmemiştir.

marketing europe & anatolia / 1



Köşe Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com

( editörden)

Corona Günleri... Merhaba, Çin'de yenilen bir hayvan yüzünden dünya bir salgın hastalıkla mücadele veriyor. Corona virüslerin tüm türleri Çin'de yenilen hayvanlardan insanlara geçmesiyle salgına dönüşüyor gibi görünüyor. İnsanlar sürekli ekonomik bir parayonaklık içinde komplo teorileri üretiyor, ben buna katılmıyorum. Tüm dünyanın bu corona virüsünün son veriyonuna covid 19'a yenilmesi sağlık sistemlerindeki başarısızlık. Dünya ekonomik komplo teorileri üretmek yerine sağlık sistemlerini bu tür salgın hastalıklarına göre tekrar yapılandırmalı bence. Çünkü bu salgın geçtikten sonra gene dünyanın herhangi bir yerinde bir hayvan bir hayvanı yiyecek. Corona günlerinde biz de kendi çapımızda ekonomimizi destek vermeye çalışıyoruz. ilanverenlerimizin lanlarını haziran ayı sayımıza dahil bedava yayınlama kararı aldık. Bizlerde sağlığımız için evlerimizden çalışıyoruz, dergi toplantılarımızı da hiç aksatmadık :) Dergimiz yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız, kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı. Ali Erdem Ekşioğlu Gameon sayfalarımızı ve kültür sanat haberlerini sizler için derledi. Bu ay yazılarına bir süredir ara veren yazarımız Kübra Nebioğlu tekrar aramıza döndü, Abdullah Ekşioğlu, Nurgül Günay Eryıldır yazılarıyla yine bizlere yeni pencereler açtılar. Gezi yazarımız Seval Duban ülkemizin güzel tatil yöresi Bodrum'u yazdı. Dergimizin okuma, görüntülenme sayılarını her sayımızda vermekten gurur duyuyorum. Çünkü Türkiye'nin en çok okunan marketing dergisi olmaktan çok mutluyum.

marketing europe & anatolia / 3


Kısa Kısa

WIN Eurasia Fuarı Ertelendi... Bu yıl 12-15 Mart tarihleri arasında düzenlemesi planlanan Türkiye’nin lider imalat sanayi fuarı WIN EURASIA, 18 - 21 Haziran 2020 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 27. kez Türk sanayicileri hedef pazarlarıyla bir araya getirecek. Türkiye’de Covid-19 virüsü ile ilgili bir tehlikeye rastlanılmamış olmasına karşın, İran, Çin ve İtalya ile olan karşılıklı uçuş seferlerinin iptal olması ve destekleyen dernekler başta olmak üzere, fuar katılımcısı ve ziyaretçi firmalardan gelen bu yöndeki talepler nedeniyle fuarın Mart ayından Haziran ayına ertelenmesi kararı aldıklarını belirten Hannover Fairs Turkey Fuarcılık’tan yapılan açıklamada, “Katılımcılarımızın, ziyaretçilerimizin, tüm iş ortaklarımızın ve çalışanlarımızın sağlığı her zaman önceliğimizdir. Türkiye’de zamanında alınan tüm sağlık önlemlerine karşın, çoğunluğun talep ve beklentileri doğrultusunda WIN EURASIA 2020’nin yeni tarihi 18-21 Haziran olarak belirlenmiştir” denildi. Türkiye’nin, İran, İtalya Çin ve bölge ülkeler ile olan karşılıklı uçuş seferlerinin iptal olmasının söz ko-

nusu kararın verilmesinde belirleyici olduğunu belirten şirketten yapılan açıklamada; “Corona virüsünün yılın ilk yarısında tetiklediği küresel ekonomik zorluklar göz önüne alındığında, yeni fuar tarihimizin yılın ilk yarısı tamamlanmadan önce önemli bir ticari hacim yaratacağına, önemli fırsatlar getireceğine, katılımcı ve ziyaretçilerimize iş bağlantıları kurma noktasında yeni imkânlar tanıyacağına inanıyoruz” denildi.

Automechanika Ertelendi....

Türkiye’nin Lider Uluslararası Otomotiv Endüstrisi Fuarı geçen sene 37 ülkeden 1.397 katılımcı ve 130 ülkeden 48.737 ziyaretçi ağırlayarak bir rekora imza atmıştır. Bu yıl da hem ziyaretçi hem de katılımcı rakamlarında yeni rekorlar kırması beklenen fuarın, her ne kadar Türkiye’de

4 / marketing europe & anatolia

bir tehlikeye rastlanılmamış olmasına karşın, maalesef dünyada son dönemde sağlık alanında yaşanan ve Dünya Sağlık Örgütü’nce (“WHO”) salgın olarak tanımlanan ve öngörülmesi mümkün olmayan bir coğrafi alana büyük bir hız ile yayılan COVID-2019 (Coronavirus) nedeniyle, sektörün önde gelen dernekleri ve Automechanika Istanbul’un paydaşları ile yapılan görüşmeler sonucunda ve fuar katılımcıları ve derneklerin talepleri doğrultusunda kamu sağlığı gözetilerek, hem katılımcı hem de ziyaretçiler adına herhangi bir mağduriyet ya da hak kaybı yaratmamak için 25-28 Haziran 2020 tarihlerine ertelenmesine karar verilmiştir. Türkiye’nin Lider Uluslararası Otomotiv Endüstrisi Fuarı’nı 02-05 Nisan 2020 tarihleri yerine 25-28 Haziran 2020 tarihlerinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecektir.


Kısa Kısa

Gastronomi Zirvesi Ertelendi...

Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’nin (TURYİD) ev sahipliğinde, dünyanın dört bir yanından gastronomiye yön veren vizyoner ve lider isimleri İstanbul’da buluşturması planlanan ‘3. Global GastroEkonomi Zirvesi’ne zorunlu erteleme. TURYİD

tarafından 25 Mart’ta, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenmesi öngörülen zirve, Korona Virüs nedeniyle 23 Eylül 2020 tarihine ertelendi. Korana Virüs Bilim Kurulu tarafından alınan tedbirler doğrultusunda toplanan TURYİD Yönetim Kurulu, toplum sağlığını gözeterek ‘3. Global GastroEkonomi Zirvesi’ni erteleme kararı aldı. Konuklarımız ve toplum sağlığı noktasında herhangi bir olumsuz durum yaşanmaması için böyle bir karar aldıklarını belirten TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “3. Global GastroEkonomi Zirvesi ile ilgili tüm hazırlıklar tamamlanmış, ulusal ve uluslararası katılımcıların yoğun ilgisi ile birlikte geri sayım başlamıştı. Ancak alınan tedbir kararları doğrultusunda TURYİD olarak, konuyu yeniden değerlendirdik ve toplum sağlığını gözeterek zirveyi erteleme kararı aldık. 3. Global GastroEkonomi Zirvesi’ni, 23 Eylül 2020 tarihinde düzenleyeceğiz. Bu zorunlu erteleme nedeni ile saygıdeğer konuklarımız ve zirveye katılmayı planlayan değerli dostlarımıza anlayışlarından dolayı teşekkür ederiz.

İzmir Marble Fuarı ertelendi... İzmir MARBLE Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, Çin’den tüm dünyaya yayılan corona virüs salgını sonrasında T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından ileri bir tarihe ertelendi. İzmir MARBLE Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, 1-4 Nisan 2020 tarihlerinde 26. kez dünyanın dört bir tarafından ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanıyordu. 4 kurum Sağlık Bakanı Koca’yı ziyaret etti Ankara’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile bir araya gelen İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, TÜMMER Başkanı İbrahim Alimoğlu ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer, Marble Fuarı’nın ertelenme kararı ile görüşmeden ayrıldılar. Sağlık Bakanlığı’nın corona virüsün boyutlarının her geçen gün arttığı ortamda MARBLE Fuarı’nın düzenlenmesini doğru bulmadığını dile getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, “Hem toplumun, hem sektörün beklediği bir karar ortaya çıktı. MARBLE Fuarı’nın ne zaman düzenleneceği ile ilgili Sağlık Bakanlığı ile istişare halinde İZFAŞ Yönetim Kurulu yeni bir tarih belirleyecek. Erteleme kararını üyelerimize duyurduk. Bu karar sektörün

tüm paydaşlarına hayırlı olsun” diye konuştu. 2 Mart 2020 tarihinde İzmir’de Tarihi Havagazı Fabrikası’nda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer başkanlığında toplanan MARBLE Danışma Kurulu’nda doğal taş sektörünün düşüncesini dile getiren EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, doğal taş sektörünün yüzde 70-80’inin erteleme talep ettiğinin altını çizmişti. Çin’de 16-19 Mart 2020 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’da 6-9 Haziran 2020 tarihlerine ertelenmişti.

marketing europe & anatolia / 5




Kısa Kısa

Oyuncak Fuarı Ertelendi... Yeni tip koronavirisü (Covid-19) alınan tüm önlemlere rağmen dünyaya yayılmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı ve devletin tüm birimleri salgının ülkemizde yayılmaması için etkin ve başarılı bir mücadele sürdürüyor. Alınan tedbirler kapsamında Ticaret Bakanlığı 30 Nisan 2020 tarihine kadar yurtiçinde tüm fuar, kongre gibi etkinliklerin ertelenmesi kararı aldı. Bu karar kapsamında 19-22 Mart 2020 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Büyükçekmece’de yapılacak olan 3. Uluslararası İstanbul Oyuncak Fuarı da ertelendi. Fuar Eylül’de gerçekleştirilecek Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından katılımcılara gönderilen yazıda, 3. Uluslararası İstanbul Oyuncak Fuarı’nın 2-5 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirileceği bildirildi. Oyuncak sektörünün dünyadaki seçkin buluşma noktalarından biri olan ve bu yıl ilk kez ‘uluslararası’ unvanını alan fuar, TÜYAP ve Oyuncakçılar Derneği’nin (OYDER) iş birliğiyle düzenlenecek. Ertelendiği güne kadar 8 ülkeden 90 firma ve firma temsilciliği ile 156 markanın katılımı kesinleşen fuara, 3

binin üzerinde ziyaretçi online kayıt yaptırmıştı. TÜYAP yetkilileri tarafından yapılan yazılı açıklamada, koronavirüs salgınının oyuncak sektörünün hizmet verdiği önemli pazarlarda sağlığı tehdit ettiğini ve bu ülke vatandaşlarının başka ülkelere seyahat etmesine imkan vermediği bildirildi

Koronavirüs Patent Başvuruları... Çin’de başlayarak tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs salgını tüm insanlığın hayatını olumsuz etkilemeye devam ederken, geçmişten bugüne kadar meydana gelen koronavirüs salgınları hakkında çeşitli araştırmalar yapılmaya devam ediliyor. Destek Patent, koronavirüsle ilgili en çok patent başvurusunun Amerika, Çin ve Güney Kore tarafından yapıldığını bildirdi. Destek Patent tarafından hazırlanan, tarihteki koronavirüs salgınlarına bağlı olarak yapılan patent başvuru haritası ile ilgili Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, şu açıklamalarda bulundu: “Korona virüs ile ilgili ilk patent başvurusu 30 Ekim 1972 yılında yapılmıştır. 2002 yılına kadar neredeyse stabil olan artışlar, 2002 yılında SARS-COV virüsü sonrası 462 adede çıkmıştır. 2002 yılı sonrası MERS-COV virüsüne kadar ciddi artış gözlenmemiştir. MERS-COV patent başvuruları, SARS-COV’u geçemedi MERS-COV için yapılan patentler SARS-COV virüsü için 8 / marketing europe & anatolia

yapılandan daha az olmuştur. 2020 ve sonrasında patent sayılarının katlanarak artacağı tahmin edilmektedir. Korona virüs ile ilgili patent başvurularının %66’sının üç ülke tarafından yapıldığını ifade eden Kemal Yamankaradeniz, “Patent başvurusu yapan ülkelerde 581 başvuru ile Amerika ilk sırada yer alıyor. Çin yüzde 303 başvuru ile ikinci, Güney Kore ise 127 patent başvurusu ile en çok patent başvurusu yapan üçüncü ülke olmuştur” dedi. Dünyada en çok koronavirüs patent başvurusu olan dördüncü ülkenin Hollanda olduğunu kaydeden Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı, konu özelinde en çok çalışma yapan diğer ülkelerin patent başvurularını şöyle özetledi: “Hollanda’dan sonra 73 patent başvurusu ile Japonya geliyor. Takiben; İngiltere 60, Fransa 56, Rusya 52, Tayvan 41, Almanya 38, Kanada 36, Belçika 31, İspanya 27, İtalya 26, Singapur 24, Avusturya 19, İsviçre 18 patent başvurusu ile koronavirüsle ilgili en çok çalışma yapan ülkeler arasında öncelikli olmuştur. Ülkemizde de aşı ve tedavi ile ilgili ilaç çalışmalarında bu patentlerin incelenmesi ve yapılacak buluşların patentlenebilmesi doğru bir yöntem olacaktır.”


Kısa Kısa

Koronavirüs’ten Sonra TV’ler...

İlk COVID19 vakasının açıklanmasından sonra, Türkiye televizyon ve reklam sektöründe gözle görülür değişimler yaşandığını söyleyen TVekstra CEO’su Merve Eraslanoğlu, sektörde yaşanan gelişmelerle ilgili gözlemlerini paylaştı: Reklam ve Televizyon sektörü son iki yıldır zaten çok hızlı bir dönüşüm içerisindeydi. Son dönemde ortaya çıkan COVID19 gerçeği ise, sektöre bambaşka bir deneyim yaşatıyor. Yaşanan değişimin öncelikle dijitalde başladığını söylemek doğru olur, ilk vakanın açıklandığı 11 Mart tarihinde, Türkiye’de yapılan Corona aramaları, yapılan hava durumu aramalarını geçti. 7-14 Mart haftası ise, bir önceki hafta ile karşılaştırıldığında, hava durumu aramalarının yarısı kadar Corona araması olduğu görülüyor. Bunun yanında bildiğiniz üzere biz Addressable TV teknolojisi üzerinden verilen reklamlar sayesinde, Türk Televizyon izleyicisinin lokasyon, ilgi alanı ve demografik bilgisi gibi ayak izlerini takip edebiliyoruz. Burada yaşanan değişim de oldukça etkileyici. Buna göre, 11-17 Mart haftası ele alındığında, 2019 ortalamalarına göre kadın TV izleyicilerin dakika bazlı izleme oranlarında %17, erkek izleyicilerin izleme oranlarında ise %9 oranında artış olduğunu gözlemliyoruz. İlk vakanın açıklanmasından sonra yaşanan bu TV izleme artışına paralel olarak, kanalların kuşak performanslarında da artış yaşandı. Reklamveren tarafında ise durum şöyle; burada şirketlerin

aksiyonları, sektörlerine göre değişkenlik gösteriyor. İçerik olarak iletişime uygun olan Gıda, Temizlik, İletişim gibi sektörler, yayınlarına ara vermeden devam ederken, Tekstil, Yakıt-Enerji, Konut, Sanat-Eğlence ve Turizm gibi sektörler yayınlarını çektiler. Addressable TV aracılığı ile verilen interaktif ve inovatif TV reklamları üzerinden yapılan reklamların geri dönüşlerinde ve alışverişlerde de gözle görülür bir artış var. Alışveriş yapanlara ve yapma ihtimali olanlara, her zaman olduğu gibi bu zor günlerde de evlerinde en rahat oldukları ortamda ve doğru zamanda bu reklamlar sayesinde ulaşan reklam verenler, seyirci ile dinamik içerik iletişimi gerçekleştirebiliyor. Bu da, daha bilgilendirici, hızlı ve olumlu bir iletişim anlamına geliyor. Tvekstra ekibi olarak İnanıyoruz ki bu sene adreslenebilir reklamcılıktaki yenilikler yıldırım hızında devam edecek ve TV reklam ekosistemindeki tüm paydaşların, markaların izleyicilere doğru şekilde ulaşmasıyla müşteri ve marka sadakatini güçlendirilecek. Cesur yenidünyada bu temel değişimi benimseyen reklam verenler ve yayıncılar, TV’de daha derinlemesine hedef kitle bilgilerine ulaşırken, çok daha güvenilir bir şekilde yatırımın geri dönüşünü hesaplama şansına sahip olacak. Tvekstra olarak bizim de amacımız, reklam verenler ile tüketiciyi en doğru, verimli ve ölçümlenebilir şekilde, doğru kanallar üzerinden buluşturmak” Detaylı bilgiye www.tvekstra.comüzerinden ulaşabilirsiniz.

marketing europe & anatolia / 9


Kısa Kısa

Ekonomik İstikrar Kalkanı...

Koronavirüs salgınının istihdam, üretim, ticaret ve ödeme sistemine olası etkilerini en az düzeyde tutmak amacıyla uygulamaya alınan “Ekonomik İstikrar Kalkanı” tedbirlerinin sağlıklı olarak işlemesi ve ekonomik faaliyetin desteklenmesi için bankacılık sektörü tarafından aşağıdaki uygulamalar başlatılmıştır: 1- Çek Ödeme Destek Kredisi Hazine destekli, Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti ile başta KOBİ’lerimiz olmak üzere kurumsal ve ticari müşterilerin, bugüne kadar gerçek ticari işlemlerine dayalı olarak keşide ettikleri ve edecekleri çeklerinin ödenmesi amacıyla, her bir banka tarafından ayrı ayrı belirlenmek üzere tahsis edilen limitler dahilinde kredi kullandırılmaya devam edilecektir. “Çek Ödeme Destek Kredisi” ile müşterilerin ticari itibarlarının korunmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Kredi desteği; 3 ay anapara ve faiz ödemesiz, toplam 12 ay vadeli ve yıllık % 9,5 faizli olacaktır KOBİ ve KOBİ dışı işletmeler bazında azami kredi tutarları aşağıdaki gibidir: Yıllık ciro (TL) Azami kredi tutarı (TL) 0-25 milyon 1 milyon 25-125 milyon 5 milyon 125 milyon üzeri 10 milyon 10 / marketing europe & anatolia

2-Ekonomik İstikrar Kalkanı Kredi Desteği Yukarıdaki uygulamaya ek olarak bankalar, başta KOBİ’lerimiz olmak üzere kurumsal ve ticari müşterilerin işletme sermayesi ihtiyaçları için “Ekonomik İstikrar Kalkanı Kredi Desteği” ne başlayacaktır. Kredi desteğini kullanacak firmaların, 2020 yılı Şubat ayı sonu itibariyla kayıtlı çalışan sayılarında kredi vadesi boyunca azaltma yapmamaları ön koşulu bulunmaktadır. Teminat eksiği bulunan müşterilerin, krediye erişim imkânı için Hazine destekli KGF kefaleti de sağlanabilecektir. Kredi desteği; 3 ay anapara ve faiz ödemesiz, toplam 12 ay vadeli ve yıllık % 9,5 faizli olacaktır. KOBİ ve KOBİ dışı işletmeler bazında azami kredi tutarları aşağıdaki gibidir: Yıllık Ciro (TL) Azami kredi tutarı (TL) 0-25 milyon 5 milyon 25-125 milyon 25 milyon 125 milyon üzeri 50 milyon Sektör farkı olmaksızın, salgından ekonomik olarak olumsuz etkilenen kurumsal ve ticari müşteriler her iki kredi paketine de başvurabileceklerdir. Uygulamaya katılacak olan bankalar, katılımlarını en kısa sürede kamuoyuna duyurup, 30 Mart 2020 tarihinden itibaren talep kabul etmeye başlayacaklardır.


Kısa Kısa

İşbirliği...

İşbirliği...

ajansı H2O United, üç yeni markayla müşteri portföyünü genişletti. Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından Eczacıbaşı Topluluğu’nun iç iletişim ve dijital alandaki çalışmalarını üstlenen ajans, akıllı telefon markası Realme ve sağlıklı yaşam alanında çalışan The Lifeco’nun da reklam ve tanıtım çalışmalarını yönetecek. Dijitalin metriklerinden beslenerek markalar için 360 derece kreatif iletişim çözümleri sunan yeni nesil reklam ajansı H2O United, portföyüne üç yeni marka ekledi. H2O’nun en yeni müşterileri arasında yapı ürünleri, tüketim ürünleri ve sağlık alanlarında, ulusal ve uluslararası pazarlara yönelik olarak faaliyet gösteren, Türkiye’nin önde gelen sanayi topluluklarından Eczacıbaşı Topluluğu bulunuyor. Ajans, Eczacıbaşı Topluluğu’nun iç iletişim, dijital ve sosyal medya süreçlerini yönetecek.

Enerji sektörünün öncü ve lider markası Enerya’nın iletişim faaliyetleri, Excel İletişim ve Algı Yönetimi tarafından yürütülecek. Türkiye’nin 10 iline doğal gaz dağıtımı yapan sektörün lider markası Enerya, iletişim çalışmaları için Excel İletişim ve Algı Yönetimi ile anlaştı. Enerya, kurumsal iletişim, medya iletişimi, konu ve gündem yönetimi ve kriz iletişimi alanlarında Excel İletişim ve Algı Yönetimi’nden hizmet alacak. Türkiye’nin en yaygın 2. özel doğal gaz dağıtım şirketi olan Enerya, STFA Yatırım Holding grup şirketi ve Partners Grup ortaklığıyla 10 şehirde 30 yıl süreyle doğal gaz dağıtım lisansına sahip. Bugün 1.400.000’i aşkın aboneye hizmet sunan Enerya, doğal gaz dağıtımı, elektrik ticareti, doğal gaz ticareti ve yenilenebilir enerji alanlarında faaliyet gösteriyor.

Atama...

Atama...

Yıldız Holding’in Kurumsal İletişim Grup Direktörlüğü’ne Tuğçe Altınsoy getirildi. Altınsoy, önümüzdeki dönemde Yıldız Holding’in tüm iletişim süreçlerinden sorumlu olacak. Yıldız Holding’de Kurumsal İletişim Grup Direktörlüğü görevine Tuğçe Altınsoy getirildi. Basın ve iletişim dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Tuğçe Altınsoy, Yıldız Holding’in tüm iletişim stratejilerinin oluşturulmasına ve uygulanmasına liderlik edecek. Tuğçe Altınsoy, 2003 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu ve kariyerine üniversite yıllarında TRT Ankara’da muhabir olarak başladı. Ardından 2001-2003 yılları arasında İş Bankası iştiraklerinden İşnet A.Ş.’de Web Editörü olarak çalışan Altınsoy, 2003-2009 yılları arasında Bersay İletişim Danışmanlık’a bağlı Kesişim Yayıncılık’ta Kıdemli Editör olarak çalıştıktan sonra 2009-2013 yılları arasında PARA Dergisi’nde gazetecilik yaptı.

Nöroloji ve immünoloji alanlarında sunduğu yenilikçi çözümleri ile sağlık dünyasının öncü biyoteknoloji şirketlerinden olan UCB Pharma’da üst düzey atama. Sektördeki kariyerine 2003 yılında başlayan Sinan Kırıcı son 13 yıl boyunca UCB Pharma bünyesinde çeşitli unvan ve görevlerde sorumluluk üstlendikten sonra, Ocak 2020 itibariyle UCB Pharma Ülke Lideri olarak atandı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamlayan Sinan Kırıcı, 2007 yılında CNS Ürün Müdürü olarak UCB Pharma’da çalışmaya başladı. Sonrasında Nöroloji İş Birimi Müdürü, İmmünoloji Global Pazarlama Müdürü ve yeni görevlendirmesi öncesinde Türkiye & Orta Doğu Afrika İmmünoloji Hasta Değeri Bölümü Direktörü görevlerini yürüttü. Sinan Kırıcı evli ve bir çocuk sahibidir.

marketing europe & anatolia / 11




Teknoloji

Yeni 5G’li Nokia 8.3... Nokia telefonların evi HMD Global, üç yeni Nokia akıllı telefonun yanı sıra Originals ailesinin yeni bir üyesini ve özel veri dolaşımı hizmetini tanıttı. Portföye eklenen Nokia 8.3 5G, portföye eklenen ilk 5G Nokia akıllı telefon ve bu modeli yepyeni Nokia 5.3 ve Nokia 1.3 ile birlikte Originals ailesinin en son üyesi Nokia 5310 takip ediyor. Dört yeni cihazın yanı sıra 2020 yılı 2. Çeyreğinde Brezilya’ya açılacağını duyuran HMD Global büyümeye devam ediyor. HMD Global İcra Kurulu Başkanı Florian Seiche şunları söyledi: “Tanıttığımız inovasyonlarla birlikte Nokia akıllı telefon deneyiminin her geçen gün daha iyiye gideceğine dair verdiğimiz taahhüdümüzü yerine getirmenin gururunu yaşıyorum. HMD Global için yeni bir döneme başlayarak geleceğe hazır, tamamen küresel bir akıllı telefon ile 5G dünyasına adım atıyoruz.” 5G Nokia akıllı telefonu olan Nokia 8.3 5G, tüm dünyada operatörlerin kullanıma sunmaya başladıkları bağımsız ve bağımsız olmayan 5G kombinasyonları desteği ile birlikte, birden fazla ve sürekli değişen 5G ağ dağıtımlarını destekleyecek şekilde tasarlandı.

HUAWEI P40 lite... HUAWEI P40 lite, en yeni teknolojiyi mükemmel bir kullanıcı deneyimiyle sunacak yepyeni bir tasarımla Türkiye’de satışa sunuluyor. HUAWEI P40 lite ile yenilikçi dörtlü arka kamera, yüksek pil kapasitesi ve güçlü Kirin 810 Chipset çarpıcı bir tasarımla bir araya geliyor. Kullanıcılarına yepyeni bir teknoloji deneyimi sunan HUAWEI P40 lite, fotoğraf, eğlence ve fiyat/performans özellikleriyle dikkat çekiyor. HUAWEI P40 lite, HUAWEI Mate 30 Pro’dan sonra HUAWEI AppGallery ve Huawei Mobil Servisleri ile piyasaya sürülen ilk HUAWEI cihazlarından biri olacak. HUAWEI’nin resmi uygulama mağazası HUAWEI AppGallery, HUAWEI cihazlarının sunduğu benzersiz yetenekleri (HiAI ve bağlantı, medya, sistem ve güvenlik yetenekleri gibi) en sevilen uygulamaların dünyasına taşıyor. HUAWEI P40 lite’deki dört kameralı sistem Süper Gece Modu’nu destekliyor ve bu sayede kullanıcıların hareket halindeyken tripod kullanmadan harika gece fotoğrafları çekmelerini sağlıyor. de destekliyor. Bu sayede kullanıcıların nerede olurlarsa HUAWEI P40 lite, arka plan müziği eklemek ve görüntülolsunlar kaliteli sosyal medya içeriği oluşturmalarını da eri kırpmak için kullanılan güçlü bir AI Video Düzenleyici’yi kolaylaştırıyor. 14 / marketing europe & anatolia


Teknoloji

Elektronik Cihazlarınızın Temizliği...

Yaşamımızı tehdit eden ve dünya çapında bir salgın haline dönüşen Koronavirüs tehlikesi ile günlük iş yaşamlarımızda değişiklik yapmaya başladık. Elektronik cihazlarınızın temizliğini ihmal etmeyin Klavye: Klavye temizliğinde, özellikle dizüstü bilgisayarların klavye bölümü temizliğinde temizlik sıvılarının kullanımına çok dikkat etmelisiniz. Tüm elektronik cihazların temizliğinde öncelikle cihazı tamamen kapatın ve elektrik bağlantısını kesin. Klavyeyi ters çevirerek aralarda kalmış parçaların ve birikmiş tozların dökülmesini sağlayın. Mümkünse teknoloji marketlerden temin edilen temizlik spreyini tuş aralarına sıkın, yoksa elektrik süpürgesi ile tuş aralarını temizlemeye çalışın. Önemli uyarı: Alkol oranı yüksek kolonya, dezenfektan gibi bazı sıvıları kullanmadan önce dikkatli olun. Plastik aksamlar zarar görebilir. Özel temizlik sıvısı mevcut değilse biriken yağ ve benzeri maddeleri temizlemek için bulaşık deterjanını sulandırarak basit bir solüsyon hazırlayarak kullanabilirsiniz. Temiz bir bez ve hazırladığınız karışımı kullanarak tuşları temizleyin.Kullanmadan önce klavyenizin tamamen kurumasını bekleyin. Mouse: Güncel optik mouse’lar (fare) kapalı yapısı gereği genelde normalden daha az temizlik gerektirir. Farelerde de klavyede olduğu gibi yüzey dayanıklılığını bilmediğiniz ürünler için alkol bazlı değil kesinlikle evde basit bir şekilde hazırlayabileceğiniz deterjan bazlı karışımları kullanın. Tamamen kurumadan tekrar kullanmayın. Ekran veya televizyon temizliği: Dokunmatik teknolojilerin gelişmesi ile bu yüzeyler ile sürekli temas halindeyiz. Sadece klavyeye değil artık ekranlara da dokunuyoruz. Bu teknolojideki hassas ekranların temizliğinde özellikle çok basınç uygulamamaya dikkat edilmeli. Farklı özelliklere sahip cihazlar olmasından dolayı temizliğe başlamadan önce muhakkak kullandığınız ürünün kullanma kılavuzunu inceleyin. Kuru bir bezle ekranın yüzeyini yüksek baskı uygulamadan nazik bir şekilde silin. (Dikkat: Özelliklerini tam olarak bilmediğiniz yüzeylerde kağıt havlu ve benzeri ürünler kullanmanız tavsiye edilmez.)

Çıkmayan lekelerde sert müdahalelerden ve baskı uygulamaktan kaçının. Bir ölçek sirke ve bir ölçek sudan oluşan karışımı bezle lekenin üzerine bir süre uygulamanız lekenin çıkmasına yardımcı olacaktır. Tablet temizliği: Diğer cihazlarda ve dokunmatik ekranlarda olduğu gibi tabletinizi temizlerken de kolonya, dezenfektan gibi alkol bazlı temizleyicileri direkt cihazınıza sıkmamalısınız. Bir mikrofiber bez veya dezenfektanlı ıslak mendiller yardımıyla tabletinizi fazla bastırmadan temizlemelisiniz. Islak kalmamasına özen göstermeli, kurumadan kullanmamalısınız. Eğer hali hazırda evinizde mevcutsa elektronik cihazlar için piyasada bulunan özel temizleme ürünleri kullanın. Notebook: Notebookunuzu kapatın. Fişten çıkarın. Ekran için ayrı klavye için ayrı bir temizlik solüsyonu hazırlayın. Dezenfektan, kolonya gibi alkol bazlı ürünleri doğrudan ekrana veya klavyeye sıkmayın. Bilgisayarınızı yan çevirip tozların dışarıya çıkmasını sağlayın. Alkollü su veya bulaşık deterjanı ile hazırlayacağınız su ile tuşları fazla ıslatmadan nazikçe temizletin. Kapağın kurumadan kapatmayın. Ekranı en son temizleyin, sabunlu su ya da alkollü su yerine beze sıkacağınız cam temizleme suyuyla bunu gerçekleştirebilirsiniz. Akıllı telefon temizliği: Virüsün elimizden yüzeylere bulaşabileceği şu günlerde çok daha dikkatli ve titiz davranılması gerektiğini belirten TEKNOPC, akıllı telefon temizliği ile ilgili şu önerilerde bulundu… Sürekli elimizin altında olan akıllı telefonlarımız, en sık temizlenmesi gereken ürünler arasında birinci sırada yer alıyor. Öncelikle 7/24 yanınızdan ayırmadığınız telefonunuz ile tuvalete gitmemeye çalışın. Muhtemelen telefonunuz dokunmatik özelliğe sahip. Dokunmatik ürünler genelde çok dayanıklı ekranlara sahip olmasına rağmen kullanma kılavuzunda yazan uyarılara lütfen dikkat edin. Temizliğe başlamadan önce telefonunuzun kapalı olduğundan emin olun! Tüm aksesuarları, kılıfını, şarj kablosunu veya kullanıyorsanız kulaklığı çıkarın. Telefon ekranları basınca daha uygun olduğundan biraz daha bastırarak temizleyebilirsiniz. Telefonun ağız kısmına yani mikrofona yakın olan bölüme daha da çok önem verin. Bu bölümü sık sık antibakteriyel bir mendille temizleyin. Kamera kısmını mikrofiber bir bezle hafifçe silin. Kulaklık: Gün içerisinde en çok kullandığımız elektronik cihazlardan birisi olan kulaklıklarımız da zaman zaman temizlenmeye ihtiyaç duyar.

marketing europe & anatolia / 15


Köşe Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com

( retorik)

Biz bize yeteriz...

Evlerde kendimizi karantinaya aldık. İşimizi gücümüzü eve taşıdık, adını anmak istemediğim şu malum salgının geçeceği günleri bekliyoruz. Bu arada gözümüz kulağımız Sağlık Bakanlığı, tıp otoriteleri, hükümet ve yerel yönetimlerde ağızlarından çıkacak her kelimeyi merakla bekliyor, titizlikle takip ediyoruz. Kimimiz işi, kimimiz canı, kimimiz geçimi için endişelenirken yaramıza merhem olacak en ufak bir umut ışığını fark edebilmek için göz bebeklerimizi iyice büyüttük. Elimizde öyle detaylı veriler yok. Her birimiz istatistik uzmanı gibi ürettiğimiz kendimize özgü algoritmalarımızla Sağlık Bakanlığı’nın her gün verdiği kısıtlı rakamlar üzerinden bir sonuç elde etmeye çalışıp, tabloyu görmeye çabalıyoruz. Diğer ülkelerde durum nasıl, bizde gidişat ne yönde, acaba neresi gibi oluruz endişesi haklı nedenlere dayansa da bu günler geçtikten sonra kalıcı ptsd etkisi bırakacağı muhakkak. Hükümete olan güvensizliğimiz bu travmanın artmasına neden olurken, hükümete olan inançlarıyla rahatlıklarına gıpta ettiğimiz kesimin gerçeklerle yüz yüze geldiklerinde uğrayacakları hayal kırıklığının yıkımının büyüklüğü karşısında irkiliyoruz. Yaşadığımız bu travmayı daha az hasarla atlatabilmemizin tek çözümü ise şeffaflık politikalarından geçiyor. Sağlık Bakanlığı bir taraftan biz çok şeffafız derken, diğer yandan günlerce sadece vaka ve vefat sayısı açıklanmış olması, yoğun bakım, entübe, iyileşen hastalar ve günlük test sayısı gibi bilgileri günler sonra paylaşmaya başlamış olması, vakaların yaş, bölge, eşlik eden ikincil rahatsızlıklar, bulaşma şekli ne kadarının gözlem altında ne kadarının evlerinde olduğu gibi bilgilerin ise halkla paylaşılmasını sakıncalı bulduğu bir ortamda verilen rakamlara güven oranı da düştükçe düşüyor. Bir de hükümetin alelacele vefat bilgisi sorgulama sayfalarından vefat sebeplerini kaldırıp halkın açık bilgiye ulaşmasını engellemesi, paylaşılan rakamların hepsi doğru olsa dahi vatandaşın zihninde

16 / marketing europe & anatolia

hep bir şüphenin kalmasına neden oluyor. Vatandaştan bilgi saklamak, demokratik olmayan toplumlarda çok normal bir davranış ve hükümetimizin de demokrasi karnesinin çok yüksek olduğunu iddia etmek, icraatlarına bakınca pek de mümkün görünmediğine göre, bazı bilgilerin perdelenmesi zaten yaşadığımız sürecin doğal akışı içerisinde olacaktır. Bu döneme kadar bu bilinci elde etmemiş hükümet üyelerini, bir salgın döneminde demokrasiye ikna edebileceğimizi zannetmiyorum. Ancak bu durum güvensizlik, belirsizlik ve bunlara bağlı olarak yüksek endişeyi doğuruyor ki korkarım bu günleri atlattığımızda dahi uzun bir süre bunların psikolojik ve sosyal sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kalacağız. Oysa daha şeffaf olunabilse vatandaşlar kendilerini daha güvende hissedebilirler hatta bu süreci şeffaflıkla yöneten bir hükümet vatandaşın iltifatına da mazhar olabilir ama anlatmak nafile. Sağlık Bakanlığı’nın bugünleri en az hasarla atlatmak için tüm sağlık personeliyle birlikte canla başla çalıştığına inancım, önerdiği evde kalma tedbirine sonuna kadar uyulması gerektiğine desteğim tam, ancak aman bu işten hükümet zarar görmesin onun için her şeyi vatandaş bilmese de olur zihniyetiyle takındıkları ketum tavrı onaylamam mümkün değil. Çizilen pembe tablo, yaşadığımız gerçeklerle edindiğimiz kişisel gözlemlerimizle örtüşmüyor. Onun için kendimi her şeye hazırlıklı olmak zorunda hissediyorum. Bugünlerin de elbet atlatılacağının farkındayım ancak sağlık sistemi dışında sosyal ve ekonomik yaraların sarılmasında hükümetin pek de istekli olmadığı kanaati ister istemez aklıma Amasya Genelgesinin şu maddesini getiriyor. “Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Son günlerin kampanyasında dendiği gibi “biz bize yeteriz.” kalın sağlıcakla



Medya Dünyası

Görev değişiklikleri...

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri •Yener Karadeniz, Dünya Gazetesi İstihbarat Servisinde Muhabir olarak göreve başladı. • Hülya Güler, Turkuvaz Medya Grubu’nun yeni aylık ekonomi dergisi projesinde Genel Yayın Yönetmeni olarak göreve başladı. • Özlem Kamer Takvim Gazetesi’ndeki görevinden ayrıldı.•Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ozan Çepni, sosyal medya hesabından, işten çıkarıldığını duyurdu. • 4 yıldır görev yaptığı Hürriyet Gazetesinden ayrılan adliye muhabiri Damla Güler, Sözcü gazetesi ile anlaştı. • BirGün Gazetesi’nde yaklaşık 8 senedir kültür sanat editörü olarak görev yapan Burak Abatay’ın gazete ile yolları ayrıldı. • Posta Gazetesi Haber Müdürü Timur Soykan’ın gazetedeki görevi sonlandı. • Gazeteci İsmail Saymaz, Hürriyet gazetesindeki görevinden ayrıldığını duyurdu. • Milliyet gazetesi Ankara Haber Müdürü Rıdvan Tezel’in gazete ile yolları ayrıldı. • Geçtiğimiz yıl posta.com.tr’nin başına atanan Papatya Somer’in istifa ettiği öğrenildi. • Yeniçağ ve Günboyu İnternet Siteleri ile Yeniçağ Youtube kanalının başına deneyimli gazeteci Orhan Can atandı. • Ekonomi basınının deneyimli isimlerinden Özlem Ermiş Beyhan, Sözcü Gazetesi ile anlaştı. Beyhan, Sözcü’de ekonomi editörlüğü yapacak, haber ve röportajlara imza atacak. • Dünya Gazetesi’nin deneyimli isimlerinden Ece Ceyhun’un yeni adresi Hürriyet gazetesi oldu. Ceyhun Hürriyet ekonomi sayfalarında yer alacak. Görsel Basında Görev Değişiklikleri • Haber Global’den ayrılan spor muhabiri Yağız Sabuncuoğlu’nun yeni adresi belli oldu. Sabuncuoğlu

18 / marketing europe & anatolia

bundan sonraki görevine TRT Spor’da devam edecek. • Demirören Haber Ajansı’nın Ankara Temsilcisi Tuba Atav, kurumla yollarını ayırdı. Atav’ın yeni görevi ise Haber Global’in Ankara Temsilciliği oldu. • Daha önce ART, SKY Türk, Ata TV, TRT Avaz, TRT Belgesel ve Kanal B’de muhabir ve spiker olarak görev yapan Bilgehan Atay Memmi Haber Global’in Cumhurbaşkanlığı muhabiri oldu. • Habertürk TV sunucusu Ceren Bektaş, hamileliği nedeniyle Koronavirüs tedbirlerinden dolayı görevini Veyis Ateş’e devretti. • CNN Türk ile yollarını ayıran Hakan Durmuş, Beylikdüzü Belediyesi ile anlaşmaya vardı. Durmuş, belediyenin İletişim Koordinatörü olarak görev yapacak. İşitsel Basında Görev Değişiklikleri • Bir dönem Capitol Radio, Kral World Radio ve Pal Fm gibi radyolarda çalışan Esin Görür, Küpe Fm’de program yapacağını duyurdu. • 20 yılı aşkın süredir radyoculuk yapan Füsun Tuncer, müzik şirketlerden Poll Production’da radyo- PR danışmanı olarak çalışmaya başlayacak. •Müzik direktörü Özlem Barokas, Alem FM’deki görevinden ayrıldı. • Hürriyet Gazetesi muhabiri İsmail Saymaz’ın yeni adresi belli oldu. Gazeteci Saymaz, Best FM’de “Bunu Ben De Söylerim” programında gündemi yorumlayacağını duyurdu. Medya Dünyasından Diğer Haberler • Sputnik’in bağlı olduğu Rossiya Segodnya uluslararası haber ajansı, Sputnik Türkiye çalışanlarına yönelik Ankara’da gerçekleştirilen saldırı ile ilgili BM, AGİT ve UNESCO’ya başvuruda bulunduklarını duyurdu. • Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan Sputnik Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe İstanbul Emniyeti’ndeki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. • Türkiye’de ekonomi yayıncılığı hizmetinde bulunan Dünya gazetesi 40 yaşında.Türk’ dedi. • Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2019 Yılın Başarılı Gazetecileri Ödülleri belirlendi. ÇGD; “Ödül alan tüm meslektaşlarımızı kutluyoruz.” dedi. • BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici ve Ege Tatlıcı’nın hazırladığı Ahmet Türk belgeseli ödüle layık görüldü.


Medya DĂźnyasÄą

marketing europe & anatolia / 19


Açıklama

Dijital Pazarlama SEM Genel Müdür Yardımcısı Alper Cengiz Dijital pazarlama trendleri çok hızlı geliyor ve aynı hızda değişiyor. Bu değişime ayak uyduramayan birçok pazarlamacı ve marka önemli kayıplar yaşıyor. Türkiye’de 2006’dan bu yana dijital pazarlamayı veri bilimiyle buluşturan SEM, 2020 pazarlama trendlerini açıkladı. Açıklama Dijital pazarlama, geleneksel pazarlamanın tahtını giderek daha fazla sarsıyor. Dijital reklam harcamaları her yıl çift haneli oranlarla büyümeyi sürdürüyor. Uzmanlar, dünya genelinde önümüzdeki birkaç yılda dijital reklamlara ve medyaya yapılan harcamanın yaklaşık 375 milyar dolara yükseleceğini öngörüyor. Bu nedenle dijital dünyada varlık göstermek isteyenler için yeni trendleri takip etmek ve aynı zamanda bunlara başarıyla uygulamak, uzun vadede verim sağlayabilmek açısından büyük önem taşıyor. Türkiye’de 2006’dan bu yana dijital pazarlamayı veri bilimiyle buluşturan SEM, 2020’ye damgasını vuracak pazarlama trendlerini araştırdı. “Dijital pazarlama sürekli dönüşüp gelişirken, belli dönemlerde çeşitli trendler öne çıkıyor. Bunların bazısı kalıcı olup etkisini uzun süre devam ettirirken, bazısı da giderek zayıflayıp gündemden siliniyor” diyen SEM Genel Müdür Yardımcısı Alper Cengiz, mobilin gerek insanlar gerekse şirketler için giderek ilk ekran konumuna gelmeye başlamasıyla dijital pazarlamanın da yön değiştirdiğini vur20 / marketing europe & anatolia

guladı. 2020’de, tüketici analizlerini temel alan reklam öğesi tabanlı stratejilere daha çok önem verileceğini, daha fazla esneklik sağlayan bu yaklaşımın da yaratıcılığın artmasına yol açacağını belirten Alper Cengiz’e göre 2020 yılında öne çıkacak dijital pazarlama trendleri şöyle: Kişiselleştirme Araştırma ve danışmanlık şirketi Gartner’a göre 2020’de çevrimiçi reklam verenlerin en az yüzde 90’ı pazarlama kişiselleştirmesini kullanmaya başlayacak. Ve 2021 yılına kadar tamamen kişiselleştirilmiş web sitelerinde önemli bir artış olacak. Dijital pazarlamanın geleceği olarak görülen kişiselleştirmenin, 2020’de başarılı bir dijital pazarlama kampanyasının anahtarı olacağını söyleyebiliriz. Video İçerik Günümüzdeki trendler incelendiğinde 2021 yılına kadar, dijital video harcamalarının gitgide artarak iki katına çıkması bekleniyor. Çevrimiçi olarak geçirilen zamanın üçte biri video içerik izlemeye ayrılıyor. YouTube’a göre, mobil video


Trendleri...


Açıklama

tüketimi her yıl yüzde 100 oranında büyüyor. Ortalama bir kişinin 2021 yılında çevrimiçi videoları izleyerek her gün 100 dakika geçireceği tahmin ediliyor. Video, markaların tüketicileriyle iletişim kurması için kolay, etkileşimli ve eğlenceli bir yol. Bazen, 1.000 kelimelik bir blog makalesinin aksine 15 saniyelik bir videoyla daha fazla iletişim kurabiliyor. Bu eğilim, 2020’de de devam edecek. Facebook, Instagram, Snapchat ve Tik Tok’un sunduğu ‘Canlı Video özelliği’, markaların pazarlama ve reklamcılık çabalarından en iyi şekilde yararlanmaları için mükemmel bir temel oluşturuyor. En büyük faydalanıcıları ise ürün açıklamalarını ve demo eğitimlerini daha etkili bir şekilde tanıtabildikleri için e-ticaret markaları oluyor. Influencer Pazarlama Influencer pazarlama, şirketlerin potansiyel alıcılarına ürünlerini veya hizmetlerini ulaştırabilmek için kullanabilecekleri en yararlı ve etkili yollardan biri 22 / marketing europe & anatolia

Influencer pazarlama, şirketlerin potansiyel alıcılarına ürünlerini veya hizmetlerini ulaştırabilmek için kullanabilecekleri en yararlı ve etkili yollardan biri haline geldi. haline geldi. Etkileyiciler, takipçileri nedeniyle sosyal medyayı ele geçirdi. Dijital pazarlamacıların, ürünlerini ve hizmetlerini pazarlamanın yanı sıra marka oluşturmaya yardımcı olabileceğinden, etkileyicilerle çalışmayı düşünmeleri gerekecek. Influencer pazarlamasının, tek bir ürün veya hizmete odaklanmaktan ziyade sürekli bir strateji haline gelmesi bekleniyor. Yerleşik bir kitle elde ettiğiniz için burada belirgin bir avantaj var, bu da kaliteli pazarlamayı geleneksel pazarlamaya göre çok hızlı ve daha

ucuz hale getirebileceğiniz anlamına geliyor. Elbette Influencer Pazarlamasını veriye dayalı yapmalısınız. Kolay değil, ama sadece sonuç ölçümlemekten bahsetmiyorum. Öncelikle pazarınızda ve kategorinizde etkili kaç tane potansiyel Influencer’ın çalıştığını bilmeli ve nasıl bir katkı sağlamasını beklediğinizi belirlemelisiniz. Rakiplerinizin nasıl etkileşime girdiğini takip etmelisiniz. İyi performans gösteren bir planlama yapmak istiyorsanız kiminle çalışacağınızı doğru seçmelisiniz. İlla en popüler olanları kullanmak şart değil. Hedef kitlenize en uygun etkileşimi sağlayacak olanları titizlikle seçmelisiniz. İlgili verileri kullanarak bu soruların cevaplarını açıkça tanımlayabilmeniz, planlamanıza yardımcı olacaktır. Sonuçta ne beklediğinizi bilirseniz doğru metriklerle başarıyı ölçebilirsiniz. Yapay Zeka Dijital dünyanın gereksinimleri, yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin kullanımını ve değişimi gerektiriyor. Şimdilik dar yapay zeka ile muhatabız. Yani dünyanın bilinen en eski oyunu olan Go’da dünya şampiyonunu yenen AlphaGo gibi. Belirli kural setleri ve senaryolar içeren konularda yapay zekayı kullanabiliyoruz. (Şimdilik) Yapay zeka gerçek zamanlı karar verme konusunda hala istenilen seviyede olmasa bile şu an bize sağladığı avantajlardan faydalanmak gerekiyor. Misal en basitinden chatbot kullanımı .... Markaların dijital pazarlama stratejileri ve müşteri deneyimi için yeni avantajlar sağlıyor. Chatbot’lar, 2020’de dijital pazarlamanın önemli bir parçası olmaya devam edecek. Yapılan anketler, müşterilerin chatbot ile iletişimi giderek daha fazla benimsemeye başladıklarına işaret ediyor. 2022’ye kadar, chatbot’ların işletmelerin yılda 8 milyar doların üzerinde tasarruf yapmasına yardımcı olacağı tahmin ediliyor. En azından chatbot’u aktif ederek başlayabiliriz.


Açıklama

Mesajlaşma Uygulamaları İlk olarak 2016 yılında kullanılan ve sadece birkaç yıl içinde e- ticarette satışları ve müşteri sadakatini artırmak için temel bir strateji haline gelen Konuşarak Ticaret’e (Conversational Commerce) bugün artık geleceğin trendi olarak bakılıyor. WhatsApp’ın yanı sıra Viber, WeChat, Telegram ve Wire gibi mesajlaşma uygulamalarının popülerlikleri artıyor. Şirketler artık daha klasik kalan e-postaları kullanmak yerine, özel mesajlaşma gruplarını ve özel uygulamaların kullanımını değerlendiriyorlar. Büyük markalar halen mesajlaşma uygulamalarından para kazanma denemelerine devam ediyor, müşteriler yakında mesajlaşma uygulamalarından doğrudan ürünler için ödeme yapabilecekler. Para göndermek ve almaksa daha kolay olacak. Örneğin, WeChat Pay gibi bazı uygulamalar, çevrimiçi ödeme yapmayı kolaylaştırmak için önemli bir ilerleme kaydetti. WeChat, Venmo ve PayPal kullanıcıları, para aktarmak için bu tür uygulamaları kullanıyorlar.

Bugün 2 milyar dolar düzeyinde olan sesli alışverişin 2022’de 40 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor Sesli etkileşim Akıllı cihazlarda Siri, Google ve Alexa’yla kurulan sesli etkileşimler giderek daha çok öne çıkıyor. 2020’de ses asistanları kullanan daha fazla insan görmeye başlayacağız. Üstelik bu teknolojiden yalnızca saati sormak veya e-posta göndermek için yararlanılmayacak. Markalar, müşterilerin etkileşim anındaki duyguları ile ihtiyaçlarını dikkate alarak daha hızlı ve zahmetsiz deneyimler sunmaya başlayacak. Evdeki sesli asistanların önemli rol oynayacağı bir konuşma ekonomisine doğru yol aldığımız bir gerçek. Bugün 2 milyar dolar düzeyinde olan sesli alışverişin 2022’de 40 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. İşte bu nedenle sesli

aramaları dijital pazarlama stratejinize dahil etmek istiyorsanız, buna özel bir yaklaşım geliştirmek ve sesli aramalara özel sözcük seçimleri ve açıklamalar oluşturmak son derece önemli. Değişmeyecek tek trend SEM Genel Müdür Yardımcısı Alper Cengiz, “Bana göre 2020’nin ve sonrasının değişmeyen tek trendi; teknolojiyi anlayan, hatta kod yazabilen insanların dijital pazarlamayı anlaması olacak. Daha kolay bir tanımla dijital pazarlama ekipleriyle, yazılım insanlarının ortak bir dil geliştirmesi yeni trendimiz olmak zorunda” dedi. Cazip, ilgiyi çeken içeriğin her zaman pazarlama trendi olarak kalacağını hatırlatan Cengiz, “Dijital pazarlamayı ve etkileşim düzeyini ölçmek için kullanılan metrikler pazarlamacılar için yeni fırsatlar yaratıyor. Müşteri deneyimi, işlevsellik, mikro anlar, hedefli reklamcılık gibi yapay zeka ve diğer teknolojiler, gelecekte de dijital pazarlama ortamını şekillendirmeye devam edecek trendler arasında olacak” diye konuştu.

marketing europe & anatolia / 23





Köşe Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com

Sosyal Mesafe! Bilim kurgu filmlere bayılıyorum. Uzay macerası, paralel evren, sınır bilim konulu filmler ve diziler çok ilgimi çekiyor. Ama felaket filmlerini oldum olası sevemedim. Bütün dünyayı etkileyen depremler, tusunami, salgın gibi insanları çaresiz bırakan filmler beni çok rahatsız ediyor. Yaşadığımız Koronavirüs salgını neden böyle filmleri sevmediğimi canlı olarak gösterdi. Yaşadıklarımıza hala inanamıyorum. Sanki hepimiz bir felaket filminin aktörleriyiz ve sevdiklerimizi kaybetmediğimiz mutlu sonu bekliyoruz. Göz göre göre geliyorum diyen salgını yeterince önemsemedik. Dört bir taraftan sınırlarımıza kadar gelen virüs için erken dönemde gereken önlemi alamadık. İlk vaka açıklanana kadar yine iş toplantıları yaptık, arkadaşlarımızla buluştuk, birlikte çaylar kahveler içtik. Çin'de ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan yeni tip koronavirüs (Covid-19) hastalığı, sonunda Türkiye’nin de kapısını çaldı. Çok hızlı yayılan ve henüz tedavisi bulunmayan Covid-19 hastalığı binlerce insanın hastanelere akın etmesiyle virüsle mücadelede sağlık personelini oldukça zorluyor. Dünya genelinde uzmanlar bu aşamada hastalıkla mücadelede atılacak en doğru adımın virüsün yayılma hızını düşürerek sağlık sistemi üzerindeki baskıyı azaltmak olduğunu belirtiyor. Uzmanlar virüsün bir taşıyıcıdan başka bir insana geçmesini engellemenin en etkili yollarından biri kişisel hijyen, diğerinin ise sosyal mesafe kuralına uymak olduğunu belirtiyor. Hergün defalarca duyduğumuz sosyal mesafe nedir? Vikipedia ''sosyal mesafe'' yi şöyle tanımlıyor. Sosyal uzaklaşma, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını durdurmaya veya yavaşlatmaya yönelik bir dizi ilaç dışı enfeksiyon kontrol eylemidir. Peki nedir bu eylem, diğer insanlarla fiziki olarak arada en az 1 metre mesafe bırakmak. Virüste salgın zincirini kırmak için teması azaltmak çok çok önemli. Dijital dönüşüm zaten başlamıştı ama görünen o ki bu yeni süreçte teknolojiyi çok daha fazla kullanacağız. İki hafta gibi kısa bir zamanda dijital eğitim, dijital iş hayatı ve dijital siyaset günlük hayatımıza girdi. Bu süreç bir çok yeniliğin gerçek hayatta test edilmesini sağlayacak. Bu süreç dijital devrimi çok hızlandıracak. 2020 belki de yeni bir çağın başlangıcı olacak. Korona günlerinde en çok konuştuğumuz konulardan biri bazı şirketlerin üretime devam etmesi nedeniyle buralarda çalışan personelin işe gitme zorunluluğu oldu. Sokağa çıkma yasağı ilan edilsin

( kelebeğin fırtınası) kimse işe gitmek zorunda kalmasın diye sosyal medyadan yapılan çağrılar üretimde robotların kullanılması dönemini hızlandırabilir. Bunun sonucunda Korona virüsten kurtulduktan sonraki dönemde toplum için insansız teknoloji olarak tanımlanan Endüstri 5.0 daha fazla taraftar bulabilir. Diğer yandan bu süreç başarıyla yürütülürse online eğitim sayesinde belki de okula gitmesine izin verilmeyen kız çocukları da okuma imkanı bulabilir. Pandemi döneminde şirketler de kurumsal iletişim konusunda büyük bir sınav veriyor. Müşteri sadakatini devam ettirmek için stratejinin çok iyi belirlenmesi gerekiyor. Gıda ve temizlik ürünleri dışında alış verişin durma noktasına geldiği günlerdeyiz. Satış odaklı değil, insan odaklı yaklaşımlar markaya bağlılığın devamı için önemli bir kriter. Bu zorlu dönemde hedef kitlesiyle güven bağı kurabilen şirketler, salgından daha az hasarla çıkacaklar. Sosyal izolasyon insanları sosyal medyayı daha fazla kullanmaya yöneltti. Markaların sosyal medya üzerinden paylaşımları bu dönemde mutlaka farklılaşmalıdır. İndirim kampanyaları yapıp satışı devam ettirmeye çalışmak, hedef kitle ile duygusal bağı koparabilir. Onun yerine müşterilerinin hayatlarına değer katabilecek paylaşımlar, kendi sektörleriyle ilgili olarak hastalıktan korunma yöntemleri, hijyen konusunda bilgilendirmeler, kariyer ya da mesleki eğitim videoları, samimi ve güven veren iletişimin yolları olacaktır. Sosyal mesafe konusuna dikkat çekmek için Volkswagen, Audi, BMW, McDonald's, DHL,QNB Finansbank gibi markaların logolarındaki işaret ve harflerin arasını açması bu konuya çok güzel örnekler. Diğer taraftan virüsle mücadelede ön saflarda yer alan, canla başla çalışan sağlık çalışanlarına Divan Otelleri'nin kapılarını açan, solunum cihazı üretimi için Arçelik'in teknik altyapısını kullandıran Koç Grubu, 'Yemeksepeti ailesi olarak Corona'ya karşı yürütülen bu savaşta, Sağlık Bakanlığımız bünyesinde çalışan doktor ve personelin ihtiyacı olan ekipmanın temininde kullanılmak üzere 1.000.000 TL bağışladığımızı duyuruyorum. Sonuna kadar yanınızdayız'' ifadelerini kullanan ve servis aldığı anlaşmalı restorantlara ''1 Nisan'da tüm online kredi kartı ödemeleri, mahsuplaşma olmaksızın hesaplara yatırılacaktır. Aynı gemideyiz'' diyen Yemeksepeti CEO'su Nevzat Aydın toplumsal duyarlılıklarıyla hem marka algılarını çok güçlendirdi, hem de gönüllerimize taht kurdu. Örneklerin daha da artmasını diliyorum. En kısa zamanda sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle lütfen #evdekal Türkiye! marketing europe & anatolia / 27


Reklam Dünyası

Akılları Çıtırdatan Lezzet... Lay’s yolculuğuna markanın sevilen yüzü oyuncu Demet Evgar ile 2020 yılında da devam ediyor. Mart ayında yayına girecek yeni reklam filminde Demet Evgar çekim arasında Lay’s yemekten kendini alamıyor. Renkli görüntülere sahne olan reklam filminin diğer Lay’s reklam filmleri gibi büyük ses getirmesi bekleniyor. PepsiCo’nun yiyecek markaları arasında yer alan Lay’s, ünlü oyuncu Demet Evgar ile 2020 yılının ilk reklam filmi için bir araya geldi. ‘’Lay’s’ten bir yersin aklın çıtırdar’’ mottosundan yola çıkan reklam filminde, Lay’s in tadıyla ve çıtırtısıyla hayatımıza lezzet kattığı vurgulanıyor. “Akılları Çıtırdatan Lezzet” reklam kampanyası yaratıcı ajans olarak Titrifikir’in imzasını taşıyor. Reklam filminin yönetmen koltuğunda ise Hakan Yonat yer alıyor.

Reebok yeni marka elçisi... Şubat ayında Reebok’ın yeni marka elçisi olan Hazar Ergüçlü’nün rol aldığı ilk kampanya filmi Zig Kinetica oldu. Spor ve moda dünyasından pek çok ismin katılımıyla gerçekleşen reklam filminin lansman etkinliğinde sevilen müzik grubu Jakuzi sahne aldı. Marka yüzü Hazar Ergüçlü ile uzun soluklu bir kampanya yolculuğuna başlayan Reebok, enerji dönüşümü üzerine tasarlanan Zig Kinetica modeli için çektiği yeni kampanya filmini Ornihouse’da gerçekleşen lansman etkinliğinde duyurdu. Hazar Ergüçlü’nün ev sahipliğinde spor ve moda dünyasından pek çok ismin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, enerji dolu ve beklenmedik konseptiyle dikkat çekti. Enerji dönüşümü üzerine dizayn edilen Zig Kinetica’ya dikkat çekilen reklam filminde yenilikçi spor teknolojisinin cesur bir tasarım ve Hazar Ergüçlü stiliyle birleşmesine vurgu yapıldı. Lansman etkinliğinde, son dönemin popüler alternatif müzik grubu Jakuzi, performansıyla izleyenlere unutulmaz bir gece yaşattı.

28 / marketing europe & anatolia


Reklam Dünyası

Telekom’un yeni reklam yüzü...

Türk Telekom’un yeni reklam yüzü ise Kenan İmirzalıoğlu oldu.Türk Telekom, temsil ettiği temel değerler doğrultusunda belirlediği kurumsal marka vaadini, düzenlediği basın toplantısında açıkladı. Türk Telekom CEO’su Ümit Önal; “Yeni dönemimizi tanımlarken; 180 yıldır bu topraklarda yaşayan insanlara hizmet sunan Türk Telekom’un her bir köşesine sinmiş, çalışanları dâhil tüm paydaşların paylaştığı ‘temel duyarlılık noktasını’ ifade edebilmeyi hedefledik. Ve sihirli cümlemizi ‘Değerli Hissettirir’ olarak belirledik. Bugünden itibaren Türk Telekom olarak yaptığımız her işte sözümüz, her ilişkide pusulamız ‘Türk Telekom Değerli Hissettirir’ olacak. Türk Telekom’da çalışan herkes, Türk Telekom’dan hizmet alan her bir müşteri, Türk Telekom ile iş ortaklığı yapan her bir tedarikçi, paydaş kendisini artık daha değerli hissedecek” diye konuştu. ‘Türk Telekom Değerli Hissettirir’ ile ilgili reklam kampanyası hazırlayan Türk Telekom’un iletişim çalışmalarındaki yeni reklam yüzü de Kenan İmirzalıoğlu oldu. İmirzalıoğlu; “Türk Telekom gibi Türkiye’ye değer katan, ülke tarihine tanıklık etmiş köklü bir şirketle bu yola çıkmış olmak bana büyük gurur verdi” dedi.

FLO’nun yeni marka yüzleri...

Yeni sezonda “Benim FLO’m Benim Dünyam” sloganıyla kadınlara seslenecek olan FLO’nun, Ebru Şahin, Aslıhan Güner, Yağmur Tanrısevsin bu sezon FLO’nun yeni sezon marka yüzü oldu. Genç, dinamik ve modern hayatın çizgisiyle FLO, kadın-

necek olan FLO, her kadının kendi hikayesinin başrolü olduğu, kendi modunu ve tarzını yansıttığı reklam filmleriyle de yeni sezona damga vuracak! Her mevsimin trend ayakkabıları arasında yer alan sneakerlar, ünlü oyuncu Ebru Şahin’in dinamik ve modern du-

lar için farklı stilleri bir araya getirerek oluşturduğu yeni koleksiyonu ile sezona iddalı bir giriş yapıyor. FLO’nun yeni koleksiyonunu son dönemin yükselen yıldızlarından Ebru Şahin, Aslıhan Güner ve Yağmur Tanrısevsin tanıtacak. “Benim FLO’m Benim Dünyam” sloganıyla kadınlara sesle-

ruşuyla temsil edilecek. Kadınların vazgeçilmezi, şıklığı ve asaleti yansıtan topuklu ayakkabı koleksiyonun yüzü Aslıhan Güner olurken, yaz mevsimin gözde ürünleri olan terlik ve sandalet koleksiyonunu ise Yağmur Tanrısevsin tanıtacak. marketing europe & anatolia /29


Köşe Kübra nebioğlu / nebioglukubra@gmail.com

( satır ayracı)

#evdekal, #onlinekal... Herkese Merhaba, Öncelikle içerisinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte tüm dünya ve ülkemizdeki her bireye sabır ve sağlık diliyorum. Kendimce söylemek istediklerimi ve bazı değerlendirmelerimi sizler ile paylaşmak isterim. Mart ayının ilk ve ikinci haftası itibariyle biz İK’cılar birbirimiz ile yazışmalara başladık. “Salgın geliyor arkadaşlar, sizler kurumlarınızda neler yapıyorsunuz?” Türkiye’nin önde gelen kurumsal şirketlerinden birkaç dönüş almaya başladık. Parça parça evden çalışma denemeleri yapılmaya başlanmıştı. IT altyapılarını kontrol ederek, olası bir durumda sahip oldukları altyapı, uzaktan çalışmaya elverişli mi diye bakılmaya başlandı. Diğer taraftan ofis ortamlarında yaşam devam ediyordu. Odaları olan yöneticiler ne yazık ki pek farkında olmaz ama açık ofis çalışanları bir grip salgınında bile virüsün ne kadar hızlı yayılabildiğine şahittir. Bu sebeple çalışanlarda korku ve tedirginlik seviyesi hızla arttı. Şirketler İSG uygulamaları ile önlemler almaya başladı. Ardından bir anda ortalık karıştı ve mart ayının üçüncü haftası, çalışanlar dalga dalga evlerine gönderilmeye başlandı. Orta ölçekli çoğu firma kısmi olarak çalışanları uzaktan çalışma sistemine geçirdiler. Küçük ölçekli firmalar ise sanıyorum ki çalışmaya devam ediyorlar. Umarım tüm çalışmak zorunda olanlar için hem işveren hem de çalışanlar tarafından gerekli önlemler alınıyordur. İşte tam da bu aşamada tüm dünya hiç olmadığı kadar dijitalleşti. Yıllardır özellikle Türkiye’de dijitalleşme alanında atılmak istenen çoğu adım, bir haftada herkesin önüne serildi. Online müzeler, online spor aktiviteleri, ücretsiz kütüphaneler, dergi arşivleri, müzik arşivleri, yüzlerce uygulamanın 1-2 günlük kısıtlı deneme sürelerinin sınırsız halde bir aya kadar uzaması ve benzeri birçok kaynak.. İnanılır gibi değil değil mi? Herkes bir anda, kendini geliştirebilecek onca kaynağa hiç olmadığı kadar erişebilir oldu. Okullarımız yıllardır biriktirdikleri online eğitim altyapılarını bir haftada hayata geçirdiler. Bütün veliler yaşananlara uyum sağlamak zorunda kaldılar. Twitter da bir öğretmenin kelimeleri birbirine karıştırıp, “ne ayrıntıya giriyorsun anlat geç işte” diye kendine kızdığı video, dikkatlerden kaçıp yayına alınmış. Ne çok kızmışlar

30 / marketing europe & anatolia

öğretmene ve dikkatten kaçıp yayınlanmasına. Bir düşünmek lazım.. O yayın, evimizde ekrana düşsün diye, çocuklarımızı koruyabilelim diye, birileri orada çalışmak zorunda kalıyor. Düşüncelerimizin otokontrolümüzden geçmeden ağzımızdan dökülme hali, ben merkezciliğimiz, başımıza ne gelirse gelsin doğamızda var sanırım. Gelelim uzaktan çalışma ile hiç olmadığı kadar içli dışlı olan bizlere. Uzaktan çalışma kavramı son yıllarda esnek çalışma kapsamında beyaz yakalıların hayatında vardı. Hatta çoğu global şirketin sürdürülebilirlik ve karbon salınımını azaltmak değerleri ile bağdaştırarak, haftanın 1-2 günü ya da yılın 1-2 haftası tüm şirketin uzaktan çalışma uygulamasına geçtiğini biliyoruz. Ama Türkiye bu denli büyük çaplı bir uygulama ile ilk kez karşılaştı. Önümüzdeki birkaç haftayı da bu şekilde geçireceğimiz belli oldu. Aslında bakarsanız iş hayatı tüm hızı ile ama bu sefer evde devam ediyor. Birçok kişiden işlerini normalde olduğundan daha fazla odaklanarak, daha hızlı bir şekilde tamamlayabildiğini okuyorum. Ama bir taraftan verdiğimiz mola sayıları azalıyor, ekrana bakma süresi artıyor, doğal olarak sandalye de oturma süremiz de artıyor. Ki birçok evde, işyerlerinde olduğu gibi ergonomik sandalyelerin mevcut olduğunu düşünmüyorum. Tüm bunlara ek olarak, yöneticileriniz uzaktan çalışanların aslında çalışmadığını düşünüyor, sürekli sizi denetlemeye çalışıyor ve siz de sürekli çalıştığınızı göstermeye çabalayarak kendinizi baskı altında hissediyor olabilirsiniz. Yani durum şudur ki; evdeyiz, ulaşılabiliriz ama yine stres altındayız… Ne yazık ki işin içerisine kısa çalışma ödeneğine başvuru yapan firmalarda, çalışanlarda “acaba listenin içerisinde ben var mıyım?” korkusu da oluşmaya başladı. Bakalım Nisan ayı bize neler gösterecek? Her ne olursa olsun bu salgın hızlıca gitsin hayatımızdan. Siz de şirketlerinizdeki pozitif-negatif uygulamaları, uzaktan çalışma evresinde yaptıklarınızı ya da yapamadıklarınızı, düşüncelerinizi, eleştirilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. #sevgiylekal , #sağlıklakal , #evdekal , #onlinekal



Dijital Pa


Araştırma

azarlama Hacmi... EG Bilişim Teknolojileri CEO Gökhan Bülbül

KOBİ’ler satışlarını veya marka bilinirliğini artırmak için dijital pazarlamaya yöneliyor. AdExBenchmark’ın yayımladığı rapora göre, Avrupa’da dijital reklam hacmi 55 milyar Euro. Türkiye’de bu hacim 2,5 milyar TL. Araştırma KOBİ’ler satışlarını veya marka bilinirliğini artırmak için dijital pazarlamaya yöneliyor. AdExBenchmark’ın yayımladığı rapora göre, Avrupa’da dijital reklam hacmi 55 milyar Euro. Türkiye’de bu hacim 2,5 milyar TL. İnternet, günümüzde finansal büyüme elde etmek için kullanılabilecek en güçlü araçlardan biri. Bu nedenle dijital pazarlamaya yatırım yapmak ölçek bağımsız tüm işletmeler için kaçınılmaz hale geldi. İşletmelerin, özellikle de KOBİ’lerin rekabette avantajlı hale gelebilmeleri için dijitaldeki fırsatları değerlendirmeleri kritik öneme sahip. KOBİ’lerin yüzde 72’si müşteriye ulaşmak için reklam veriyor Facebook’un Future of Business raporuna göre, Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 72’si potansiyel müşterilerine ulaşmak için reklam veriyor. Yüzde 71’i ise yeni ürün veya hizmetlerini tanıtmak için online dijital platformları kullanıyor. On-

kullananlarınki ise yüzde 58. Yüzde 49’unun Web sitesi yok KOBİ’lerin dijital dünyadan öncelikli beklentisinin tanıtım olduğunu gösteren Future of Business raporuna göre reklamcılık, Türkiye’deki KOBİ’lerin erişmek istedikleri alanlar içinde yüzde 46 ile ilk sırada yer alıyor. Buna rağmen Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’ın 12 ilde 400 KOBİ’nin katıldığı bulut bilişim araştırması sonuçları, Türkiye’de yüzde 49’unun henüz web sitesi, sosyal medya hesabı ve mobil web sayfasının bulunmadığına işaret ediyor. Avrupa’da 55 milyar, Türkiye’de 2,5 milyar TL Başta Google reklamları olmak üzere dijital pazarlama alanında faaliyet gösteren EG Bilişim Teknolojileri CEO’su Gökhan Bülbül, KOBİ’ler için dijital pazarlamanın öneminin altını çizerek, “28 Avrupa ülkesini kapsayan AdEx-

line araçları müşteriler ve tedarikçilerle iletişim kurma amacıyla kullananların oranı yüzde 63. İnterneti ürün veya hizmet satışı için kullanan KOBİ’lerin oranı yüzde 56 iken, bilgi edinmek amacıyla

Benchmark raporuna göre, 2019’da 55 milyar Euro dijital reklam hacmi oluştu. Bu tutar ülkemizde 2,5 milyar TL. Ülke nüfuslarını ve aktif şirket sayılarını düşündüğümüzde alınacak yolumuzun marketing europe & anatolia /33


Araştırma

Dijitalleşen KOBİ’lerimizin ülkemizde daha büyük katma değer sağlamaları için dijital pazarlamada varlık göstermesi gerekiyor. çok olduğunu görebiliyoruz. Bunun temelinde ülkemizde pazarlama bilincinin ve farkındalık düzeyinin yetersiz kalması yatıyor. Dijitalleşen KOBİ’lerimizin ülkemizde daha büyük katma değer sağlamaları için dijital pazarlamada varlık göstermesi gerekiyor. EG Bilişim Teknolojileri olarak KOBİ’lerin dijital pazarlamanın sağladığı verimlilikten daha çok faydalanmaları ve yeni müşterilere hızlı bir şekilde ulaşarak avantaj sağlamalarını sağlıyoruz.” dedi. 34/ marketing europe & anatolia



Kampanyalar

Pınar’la Büyüttüm...

Pınar Süt’ün yeni reklam kampanyasında kameralar, çocuklarını Pınar Süt’le büyüten annelere çevriliyor. İki filmden oluşan yeni kampanyada, annelerin çocuklarını bardakta izi kalan Pınar Süt ile sağlıkla büyüttüğü ve çocukların hayatta iz bırakan başarılı bireylere dönüştüğü anlatılıyor. 2 ayrı anne-çocuğun hikayesinin anlatıldığı reklam filmleri, bir masanın etrafında çocuğun annesinden süt istemesiyle başlıyor, çocuğun sütü her içtiğinde büyümesiyle devam ediyor. Çocuklar büyüyüp, gelişip, değişirken, anneler her zaman çocuklarının yanında oluyor ve çocuklarının büyümesini mutlulukla izliyor. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Bardakta İzi Kalan Pınar’la Büyüttüm Reklamveren: Pınar Süt Reklamveren Temsilcisi: Bahar Zinler, Gökçe Abacılar, Pelin Yüksel Reklam Ajansı: Alametifarika Kreatif Direktör: Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey, Kaan Ayçe Yaratıcı Grup: Alican Savaş, Dilan Bayar, Erçin Sadıkoğlu, Enes Hadzibegoviç Müşteri İlişkileri: Duygu Yılmaz 36 / marketing europe & anatolia

Stratejik Planlama: Berra Katlav, Alara Akkamış, Mervenaz Mete Prodüksiyon: Gülin Sarpel, Merve Haklı Prodüksiyon Şirketi: Terfilm Productions Yönetmen: Serdar Erener Görüntü Yönetmeni: Veli Kuzlu Müzik: Nilinişleri



Kampanyalar

Çok Oluyoruz... Mavi, efsane marka yüzü Kıvanç Tatlıtuğ ile Türk Milli Futbol Takımı ve Juventus Kulübü’nün yıldız oyuncusu Merih Demiral’ı yeni reklam kampanyasında bir araya getirdi. Türkiye’nin gurur duyulan iki yıldızı, Türkiye’de doğup dünyaya açılan ve yıllardır yaptıklarıyla hep gurur duyulan Mavi ile birlikte “Çok Oluyoruz” dedi. Ali Taran imzalı reklam filminde, Kıvanç Tatlıtuğ ve Merih Demiral’ın konsol oyunu oynarken aralarında geçen samimi sohbet ve tatlı rekabet üzerinden, tüm dünyanın dikkatini çeken global başarılarına vurgu yapılıyor. Her iki yıldızın ortak noktası ise Team Mavi takımında olmak ve Mavi logosunu üzerlerinde gururla taşımak Kampanya Künyesi Reklamın Yıldızları: Kıvanç Tatlıtuğ & Merih Demiral Senaryo: Ali Taran Creative Workshop Yönetmen: Cemal Alpan Görüntü Yönetmeni: Burak Turan Müzik: Jingle House

Prima Aktif Bebek Bezi... Prima’nın Aktif Bebek Bezi reklamı kısa bir süre önce tüm televizyon kanallarında yayınlanmaya başladı. Prima Aktif Bebek’in yeni reklam filminde bu sefer görev bir babaya düşüyor. Prima, bebeklerin gelişiminin çok hızlı olduğu 0-3 yaşlarında babaların bebek bakımına katılması ve bebekle yakın ilişki kurması bebek gelişimi açısından oldukça önemli olduğunu vurgulamak için yeni reklam filminde bu sefer sahneyi babalara bırakıyor. Ebeveynlerin ve bebeklerin her zaman yanında olan Prima, yeni reklam filminde kullandığı, sözlerini ve müziğini Nazan Öncel’in yazdığı “Hüp” şarkısı ile dillere yeniden pelesenk oluyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Prima - Procter & Gamble Reklamveren Yetkilileri: Tunahan Kafa, Gözde Özkan, Melis Kocakanat Reklam Ajansı: Publicis Groupe – PG One Kreatif Direktör: Deniz Çavdar Yaratıcı Ekip: Ahmet Yacel, Erdem Belener, Tuan Baykut 38 / marketing europe & anatolia

Müşteri İlişkileri Direktörü: Elif Olcaytu Marka Ekibi: Derin Doğru, İrem Göçmen Ajans Prodüktörleri: Sevinç Öktem, Hikmet Helvacı Prodüksiyon: Filmacass Yönetmen: Kağan Erturan


Kampanyalar

KFC Reklam filmi... KFC, yayınladığı reklam filminde sevdiklerini çıtır çıtır KFC tavuklarına kaptıran bir gencin hikayesini anlatıyor. Medina Turgul DDB imzası taşıyan, prodüksiyonunu PTOT’nin üstlendiği filmin yönetmen koltuğunda ise EmreGözde yer alıyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: KFC Reklam Veren Temsilcileri: Zeynep Emre Manço, Gaye Özdoğan, Özge Erten Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Ertuğ Tuğalan Yaratıcı Yönetmen: Emre Altundağ Yaratıcı Ekip Lideri: Ferhan Dayıoğlu, Burcu Günister Yaratıcı Ekip: Cem Erguvan, Selin Saygın, Deniz Dükel, Derya Didem Kundakçı Müşteri İlişkileri Grubu: Zeynep Kızılcan, Rutkay İsmailoğlu Strateji Ekibi: Alper Özcan, Utku Çiftlikçioğlu Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Ümit Bak, Uğur Karaman

Bir Kadın Var... Divan Grubu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle yaşamın mimarları kadınlara teşekkür niteliğinde sosyal medyada yayınlanmak üzere bir filmine imza attı. Divan Grubu’nun kadın çalışanlarının rol aldığı film ‘Bir Kadın Var’ mottosuyla kadının toplumun her alanında yer aldığına dikkat çekiyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Divan Grubu Reklamveren Ekibi: Akşın Güngör, Mine Yaman Kocabaş, Candaş Emiroğlu, Naz Yanık, Ece Başer, Ahmet Efe Taylan Reklamveren Yetkilisi: Ingage Dijital Pazarlama Reklam Ajansı: 4129Grey Reklam Ajansı Chief Digital Officer: Kayhan Dural Yaratıcı Ekip Yönetmeni: Kayhan Dural Kreatif Ekip: Berkay Özden, Kardelen Okumuş, Aykut Alkan Müşteri İlişkileri: Melis Erduran, Eda Yıldırım, Kübra Uğrun Prodüksiyon Ekibi: Kasım Bektaş, Sezgin Saka Yapım: SuperFly Yönetmen: Sertan Özcan

marketing europe & anatolia / 39


Kampanyalar

Enza Home’un Yeni Reklam Filmi... Enza Home’un yepyeni koltuk serisi Enlarge için hazırlanan yeni reklam filmi yayına girdi. Reklam filminde Enlarge serisindeki koltukların 140 cm’den başlayan boyutlarda çift kişilik bir yatağa dönüştüğüne ve şık tasarımına vurgu yapılıyor. Reklamda Enlarge serisindeki koltukların nasıl kolay açılıp kapandığı, sahip olduğu geniş saklama alanı, farklı kullanım alanları, şık tasarımı da yakından gösteriliyor. Seslendirmesini sevilen başarılı oyuncu Engin Hepileri’nin yaptığı reklam filmi A Graphic Design imzasını taşıyor. Kampanya Künyesi Reklam Veren: Enza Home (Yataş Grup) Reklam Veren Yetkilileri: Selmin Gündoğdu, Dilek Toyga, Diğdem Cengiz Gürsel, Yasemin Özğan Reklam Ajansı: A Graphic Design Yaratıcı Yönetmen: Yılmaz Kurt Yaratıcı Grup: Fatih Yaman, Serdar Çalkaya, Vaner Şensever Müşteri İlişkileri: Özden Albayrak Durmuş Yapım Şirketi: Norr Production & Co Yönetmen: Erol Özlevi

Görüntü Yönetmeni: Ahmet Bayer Müzisyen: Atakan Ilgazdağ Dublaj: Engin Hepileri Post Prodüksiyon: ABT Medya Ajansı: Mindshare World Kullanılan Mecralar: Televizyon, internet

Kızlar sahada oynar,hayatta kazanır... Kotex Anadolu’da kadın futbolunu güçlendirmeyi hedeflediği projesiyle eş zamanlı olarak lanse ettiği reklam filminde toplumsal baskı, konumlandırma ve sınıflandırmalara kanmayan kadınları konu alıyor. Regl döneminin toplumdaki algısını değiştirmeyi ve bunun her kadın tarafından yaşanan normal bir süreç olduğuna dikkat çekmeyi amaçlayan Kotex, filmle birlikte “Kızlar sahada oynar, hayatta kazanır” ve kadın #isterseyapar mesajlarını veriyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Kimberly Clark Head of Marketing : Orjin İbar Ajans: Ogilvy Istanbul Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Selim Ünlüsoy 40 / marketing europe & anatolia

Head of Advertising: Murat Derman Yaratıcı Ekip: Önder Bayraktar, Aylin Atabay, Gökçe Noyan Müşteri İlişkileri Ekibi: Emine Sarpyener Tonguç, Simge Özgülenç Prodüksiyon: Fulya Akay Stratejik Planlama: Eren Alphan Yapım Şirketi: Panda Film / Gizem Elçi


Kampanyalar

Bana bakma, Hürriyet Emlak’a bak... hurriyetemlak.com, yeni reklam filmlerini yayınladı. Hürriyet Emlak yeni reklam kampanyasında işlediği konularda esprili bir dille, tüketicinin içgörülerinden yola çıkıyor. hurriyetemlak.com’un, ev arayan kullanıcılarının içgörülerinden yola çıkarak hazırladığı reklam kampanyası yayında. . Kampanya Künyesi Reklam: Bana Bakma Hürriyet Emlak’a Bak Reklamveren: Hürriyet Emlak Reklam Ajansı: Rabarba Reklamveren Yetkilisi: Yusuf Mert Yılmaz, Melin Öztürk, Nagihan Arat, Emrah Erkan Yönetici Kreatif Direktör: Pemra Ataç Açıktan Kreatif Direktör: Murat Yaylagül Kreatif Grup Lideri: Umut Geldiay Kreatif Ekip: Burak Gürses, Serdar Direk Strateji: Oğuz Savaşan Müşteri İlişkileri: Gökhan Akbay, Mirza Özgün Prodüksiyon: Gökhan Akbay, Didem Aydın Yapımevi: Filmpark Yönetmen: Mete Özok

Keyf-i Türk... NESCAFÉ 3ü1 Arada ailesinin yeni üyesi ve Türk kahvesinin sütle harmanından ortaya çıkan yeni nesil kahve Keyf-i Türk Şubat 2020’de kahveseverlerin beğenisine sunuldu. Türk kahvesi ve farklı geleneksel lezzetleri içeren yumuşak içimli bir hazır kahve karışımı olan Keyf-i Türk’ün iletişim kampanyasındaki ilham kaynağı Sezen Aksu’nun “Oh Oh” şarkısı oldu. Kampanyanın reklam filmi, eğlenceli notalarıyla kahveseverleri Keyf-i Türk’ü “Afiyetle içmeye” davet ediyor. Kampanya Künyesi Reklamveren: Nestlé Türkiye / NESCAFÉ Reklamveren Ekip: Burçin Alev Ekşi, Yeşim Akduman Erişmiş, Burcu Orhun, Melisa Begiç, Ece Güven Reklam Ajansı: Isobar Türkiye Kreatif Direktör: Semih Altıner Yaratıcı Grup: Atıl Önder, Erhan Balkan, Çağlar Öztürk, Baki Özçelik, Gökhan Koşar, Can Akalın Müşteri İlişkileri Direktörü: Eldem Çulpan Marka Yöneticisi: Sera Duru, Melis Tangör Sosyal Medya Supervizör: Berdan Özdemir

Ajans Prodüktörü: Muzaffer Yiğit Prodüksiyon Şirketi: KALA Film Yönetmen: Serter Tırmık Medya Ajansı: Mindshare

marketing europe & anatolia / 41


Kampanyalar

Deterjanı akışına bırakın... Bosch Ev Aletleri, çamaşır makinelerinde kullanılan akıllı deterjan dozajlama sistemi i-DOS’u “Deterjanı akışına bırakın, i-DOS gereken miktarı kendi kendine ayarlasın” temalı reklam filmiyle tanıtıyor. Bosch bu yeni çalışmasıyla aynı zamanda ünlü isimleri de uzun bir aranın ardından reklam filmlerine yeniden dahil ediyor. Reklamda başroldeki i-DOS teknolojili çamaşır makinesine Leyla Lydia Tuğutlu ve Şükrü Özyıldız eşlik ediyor. Kampanya Künyesi Reklamın Başlığı: Böyle Anlar Bosch’la Yaşanır Reklamveren: Bosch Ev Aletleri Reklamveren Temsilcisi: Özlem Koçdar, Gizem Gözelekli Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB Yönetici Yaratıcı Yönetmen: Ertuğ Tuğalan Yaratıcı Ekip: Hakan Bıçakçı, Emre Koç, Ediz Alp Yalçın, Başak Ceylan, Berkay Vela Marka Ekibi: Elifsu Tufan, Yaprak Erel, Gizem Berberoğlu Strateji Ekibi: Alper Özcan U,tku Çiftliklioğlu Yönetmen: Uygar Kutlu Ajans Prodüktörü: Gülengül Soytürk, Ümit Bak, Levend Prodüksiyon Şirketi: Autonomy Çağıl, Seçkin Kaçar

Doğru Seçimir Ömür Sürer... Doğru seçimlerin hayattaki önemine dikkat çektiği reklam kampanyası ile büyük beğeni toplayan ve pazarlama sektörünün en prestijli ödüllerini alan DemirDöküm, yeni “Doğru Seçim” reklam filmlerini yayımladı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da cast kullanılmadan gerçek kişilere yer verilen yeni filmlerinde, mesleğini uzun yıllardır severek yapan kişilerin gerçek hayat hikayeleri anlatılıyor. Meslek hayatında 56 yıla ulaşan usta tiyatrocu Zihni Göktay, 60 yıldır seyislik yapan Hacı İpek, 55 yıldır DemirDöküm yetkili satıcısı olan Can Şakarer ve 47 yıldır Lades Lokantası’nı işleten iki kardeşin hikayelerinin anlatıldığı reklam filmleri, mesleğini yıllarca severek yapan herkese ithaf ediliyor. Kuruluşunun 66’ncı yılını kutlayan ve bugüne kadar tüketicilerinin hayatlarına konfor sağlayan DemirDöküm’ün geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da cast kullanmadan gerçek kişilere yer verdiği “Doğru Seçim” kampanyasının yeni reklam filmlerinin yönetmen koltuğunda ise Özgür Balcı yer aldı. Kampanya Künyesi Reklamveren: DemirDöküm Reklamveren Yetkilisi: Bilge Kıran, Başak Bilgin 42 / marketing europe & anatolia

Reklam Ajansı: Kompüter Yapım Şirketi: Kompüter Yönetmen: Özgür Balcı


TEMASSIZ TESLİMAT 1. SİPARİŞLERİNDE TEMASSIZ TESLİMATI SEÇ 2. SİPARİŞ NOTUNDA SİPARİŞİNİ

NEREYE BIRAKACAĞIMIZI BELİRT

3. ONLİNE ÖDEMEYİ SEÇEREK

ÖDEME SÜRECİNİ DE TEMASSIZ HALE GETİR

İSTEDİĞİN KANALDAN SİPARİŞ VER, 444 33 22

İSTEDİĞİN ŞEKİLDE TESLİM EDELİM ! Domino’s Pizza kampanyayı dilediği zaman sonlandırma, fiyatlarda değişiklik yapma ve kampanya sürecini değiştirme hakkına sahiptir. Tüm lezzetlerimizde kullandığımız sosis, sucuk, küp sucuk, pepperoni, New York pepperoni, jambon ürünleri piliç ve/veya hindi etinden üretilmiştir. Bu kampanya diğer promosyonlarla birleştirilemez, paraya çevrilemez ve/veya iade edilemez. İşbu kuponda yer alan görsel reklam ve tanıtım amaçlı olup mevcut görsel ile restoranlarda yer alan ürünler arasında farklılık olabilecektir.


Bodrum, B


Gezi

Bodrum, Bodrum... Bu ay bir değişiklik yapıp, Bodrum’u yazmaya karar verdim :) Geçtiğimiz aylarda, yelken yarışları sebebiyle Bodrum’daydım ve İstanbul’a dönerken bir burukluk hissettiğimi fark ettim. Sanırım oradan uzakta olunca, Bodrum’da olmayı özlüyorum. O yüzden de bu ay Bodrum’u yazacağım:)

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / svlsdb@gmail.com Bu ay bir değişiklik yapıp, Bodrum’u yazmaya karar verdim:) Geçtiğimiz aylarda, yelken yarışları sebebiyle Bodrum’daydım ve İstanbul’a dönerken bir burukluk hissettiğimi fark ettim. Sanırım oradan uzakta olunca, Bodrum’da olmayı özlüyorum. O yüzden de bu ay Bodrum’u yazacağım. Haziran ve Eylül ayları arasında son derece kalabalık olan Bodrum, geri kalan aylarda, Bodrumlulara ve benim gibi yerli turistlere kalıyor. Benim için Bodrum, yelken yarışı demekti şimdiye kadar. 2009 yılından beri, her kış, üşenmeden Bodrum’a yelken yarışlarına gidiyorum. O sayede de çok güzel insanlar tanıyıp, çok güzel mekanlar keşfediyorum. Ancak bu sefer Bodrum’da yalnızca yelken değil, tarihi turistik gezi de yap-

insanlar, insanlık tarihini merak eder, okur ve belki de inanç anlamında daha farklı düşünürdü. Antik kentlerin %60’ı Türkiye’de bulunuyor ve hala da yeni yerleşim yerleri bulunmaya devam ediyor. Mesela Haydarpaşı Gar alanının yenilenmesi sırasında da bir çok tarihi yapıya rastlandı. Bakalım oranın akıbeti ne olacak. Türkiye’de yapılan kazı sırasında çıkarılan tarihi eserler, kayıt altına alınıyor. Sonra başka yere sevk ediliyor. Gömülyor, üzerine kum sonra da beton dökülüyor. Çünkü onları muhafa edecekleri yer yok. Bazen, tarihi eserlerin yeryüzündense yer altında kalması daha emniyetli. Ne üzücü değil mi :( Neyse, gelelim Bodrum’a. Bu sefer ki Bodrum gezimi biraz uzun tutup, Nilüfer ile birlikte daha önce reze-

tık, sevgili Bodrum’lu arkadaşımız, Ferhat sayesinde. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum da, şöyle bir yazı okumuştum; bilinen antik kentlerin % 60’ı Türkiye’de bulunuyormuş. Okuduğumda, bana muhteşem görünmüştü ancak ülkemizde tarih eserlere verilen değeri görünce de üzülmüştüm. Bizim ülkemizde tarihi eserlerin hiç bir önemi yok. Oysaki bu antik kentlere sahip çıkılsa, güzel müze ve ören yerlerine dönüştürülse, tanıtımı yapılsa, halkımızın gezmezi için teşvik edilse, ne güzel olurdu. Belki o sayede

vasyon yaptırdığımız otele vardık. Kaldığımız otel, butik bir yer. Yeni açılmış, ve merkezde yer alıyor. İsmi L’onda Oda Bodrum. Bahçe içinde, çok şirin bir yer. İşletenler orayı yeni alıp, onarmışlar ve hizmete açmışlar. İşletmecileri kadın ve kadın eli değdiği her halinden belli oluyor. Acayip, şirin bir yer yapmışlar. İkimizde oteli çok sevdik. Otele yerleşip, duşumuzu aldıktan sonra akşam yemeği için Müdavim Meyhane’ye gidiyoruz. Müdavim Meyhane, Bodrum Kalesi’nin ilerisinde, sahilde bir mekan. Eskiden Sadun marketing europe & anatolia / 45


Gezi

Boro’nun eviymiş. Onun anısına biraz da mekanı cazip kılmak adına, bir odasını müzeye çevirmişler. İçeride Sadun Boro’nun eşya ve fotoğrafları bulunuyor. Mekanı cennet olsun Sadun ağabeyin. Hava güzel olduğu için sahildeki masamıza geçip, meze ve rakılarımızı söylüyoruz sonra da güzel bir sohbet eşliğinde akşamı ediyoruz. Ertesi gün, kahvaltı etmeden yola çıkıyoruz çünkü kahvaltımızı portakal ağaçları altında nefis bir yerde yapacağız. Bu mekan da yine İstanbul’dan, Bodrum’a yerleşen bir çiftin işlettiği bir yer. Kocaman bir alanda kendilerine çok şirin, tek katlı bir ev yapmışlar. Bahçesine de masalar ve hamaklar koyup bir mekana çevirmişler. Serpme kahvaltımızı burada yaptıktan sonra Milas, Kıyıkışlacık Köyü’ndeki İasos Balık Pazarı Açık Hava Müzesi’ne gidiyoruz. İasos Antik Kenti, minik bir yarımadaya kurulmuş. Yarımadanın girişinde, “Balık Pazarı” Açık Hava Müzesi Roma Mausoleionu (mozole, anıt mezar) bulunuyor. M.S. 1. Yüzyıldan kalma, su kemerlerinin ayakata kalmış temellerinden birinin yanında, sütunlu revaklarla çevrili, kare, büyük bir avlu bulunuyor. 46 / marketing europe & anatolia

İasos Antik Kenti, minik bir yarımadaya kurulmuş. Yarımadanın girişinde, “Balık Pazarı” Açık Hava Müzesi Roma Mausoleionu (mozole, anıt mezar) bulunuyor.

20. Yüzyılın başında, Iasos’u ziyaret eden, İtalyan arkeologlar, o zamanlar, büyük ölçüde toprağa gömülmüş yapının Strabon’un bahsettiği, Balık Pazarı olduğunu düşünmüş. Yapının şimdi de bu isimle adlandırılması bu yanlışlığın sonucuymuş. Syria etkisi gösteren yapı, aslında M.S. 2. Yüzyıla ait bir Roma anıt mezarı. Payeler üzerindeki kemerlerden oluşan bir revak ile sınırlandırılmış, hemen hemen kare (40 x 48 m) bir alanın ortasında, basamaklı, yüksek bir platform üzerinde yükselen ön cephesi 4 sütunlu bir tapınak var. Çok tanrılı dinlerde tapınağın içinde kült objesinin ya da tanrı heykelinin korunduğu en kutsal bölüm olan cella’nın basamaklarının dı duvarları, Korintos başlı alçak kabartmalı, gömme sütunlar ile bezenmiş. Mezar odası (10 x 7 m), zemine yapılmış ve girişi batı kısmında, içinde alçak sütunlar bulunuyor. Duvarlarda, kemiklerin saklandığı kapların koyulması için nişler ve bu duvarlara bitişik taş sekiler (seki: oturmak için taş ve çamurdan yapılan set) bulunuyor. Avluda ise, anıttan kopmuş ve


Gezi

1970’lerde kısmi restorasyon sırasında onarılmış taş bloklar durmakta. Anıt mezarın ana girişi, tapınak merdivenlerinin önündeki doğu revakta yer alan kapı. Batıdaki revakın orjinal beton kemerleri halen ayakta. Diğer kısımların üst yapıları kısmen restore edilmiş. Kuzey ve güney kanatlarının arasındaki geniş açıklıklardan iki eksedraya (eksedra: yarım daire planlı, kubbe ile örtülü ve kendisinden daha geniş bir mekana çeyrek kubbelerle eklenen mimari mekan ögesi) ulaşılıyor. Kuzeyde olan eksedra, hala görülebilmekte ve bu ikisi birbirleriyle bağlantılı. Ayrıca bu odalara dışardan da bağlantı var. Her iki odada da siyah beyaz mozaikler varmış ancak bunların üzerleri şu an örtülü:( Merkezdeki eksedranın çok renkli mozaiği ise lahit tarafından tahrip edilmiş. Henüz kazı yapılmamaış odalar ise revakın doğu ve batı kısımlarının dışındaymış. Bu anıt mezarı kimin inşa ettirdiği henüz bilinmiyor. Belki henüz kazıya açılmayan yerlerden, bir gün bir ip ucu çıkabilir. Ancak buradaki yerel mermer

Avluda ise, anıttan kopmuş ve 1970’ lerde kısmi restorasyon sırasında onarılmış taş bloklar durmakta ticaretinin canlı olduğu Bizans Döneminde, yapı, şehrin yanında, taş ocaklarından çıkarılan blokların depolanması ve işlenmesi için kullanılmış. Mausoleion, Iasos’ta ortaya çıkan, buluntuların sergilendiği müze olarak, 1995’te hizmete açılmış. Burada bulunan bir çok heykel, yazıt, mimari ögeler, zemin mozaikler, geç geometrik döneme ait büyük bir urne (pithos) (urne: ölüler yakıldıktan sonra küllerin konduğu küp) grubu, Iasos’un, arkaik’ten bizans Dönemine kadar, şehrin tarihine ışık tutuyor. Anıt mezarı gezdikten sonra, Iasos Antik Kenti’ne giriyoruz. Bu sırada gözüme zeytin ağaçları çarpıyor. Etrafta o kadar çok zeytin ağacı var ki, ve hepsi de çok yaşlı. Kimbilir belki onlar bu medeniyetlere şahit olmuşlardır. O ağaçların, o demenlere tanıklık ettiğini bilmek

heyecanlandırıyor insanı. Iasos Antik Kentin kurulduğu alan önceleri bir ada iken sonraları adanın denizle birleştiği berzah dolmuş ve ada, yarımada haline dönüşmüş. Antik kente ait önemli yapılar bu yarımada üzerinde yer almakta ancak büyük sur, su kemerleri, mezarlar ile balık pazarı (anıt mezar) olarak adlandırılan yapı ise sur dısında yer almaktar. İasos’da yapılan kazılarda, kentteki en eski yerleşimin M.Ö. 3. bin sonuna kadar uzandığı tesbit edilmiş. Iasos Antik Kentinin girişinde, vatandaşların toplandığı ana meydan olan Agora bulunuyor. Buraya, Bizans Dönemi’nde, şehir surlarına açılan kemerli bir kapıdan girilmekteymiş. En erken arkeolojik buluntular M.Ö. 3000 yılına gitmekle birlikte, en erken yapılar, Bronz Çağı yerleşimine (M.Ö. 200 yılları) ait bazı duvar kalıntıları. Bunların üzerinde de bir Geometrik Dönem Mezarlığı (M.Ö. 7 – 8 yüzyıl) bulunuyor. Oluklar, küçük kanallar ve kanalizasyon yollarından oluşan kompleksler M.Ö. 5 yüzyıla v Helenistik Döneme aitler. Bunlar birbiri üzerinden geçerek tüm alanı katediyor. Roma dönemi tabakasının altındaki, doğu – batı yönünde uzanan büyük kanalizasyon sistemi, şehrin yüksek kesimlerinden gelen suların drenajını yaparak, kıstakta denize bırakmaktaymış. Alan, M.Ö. 4. Yüzyılda farklı bir işlev kazanmış ve şehrin başlıca (agora) meydanı olmuş. Düzgün kesilmiş taş bloklardan meydana gelen, kuzey ve doğudaki duvar kalıntıları bu döneme aittir ve genil alanı (107 x 87 m) sınırlamaktadır. Yerleşim alanına açılan anıtsal kapı ise doğuda yer almakta. Agoranın ortasında, çeşitli yapılar ve sunaklar bulunmakta. M.S. 2 yüzyıl, agoradaki anıtsal inşaat faaliyelerinin meydana geldiği bir dönem olmuş. Dört bir yanını çevreleyen zarif revaklar, bu döneme ait. Revaklar birkaç kez marketing europe & anatolia / 47


Gezi

Anadolu’nun kıyılarını vuran depremlerden etkilenmiş. İlk hasar inşaatın başlamasından sonra meydana gelmiş ve inşaat hiçbir zaman tatmıyla bitirilememiş. Kazılardan çıkan kanıtlara göre son hasar Justiniaus döneminden (M.S. 6 yüzyıl) önce olmuş. Zamanla, agoranın kalıntıları toprak altında kalmış ve kuzeydoğu köşesinde, kıstağın yakınına bir Ortaçağ kalesi (castrum) inşa edilmiş. Castrum, olasılıkla M.S. 7 – 8 yüzyıllarda, Pers ve Arap tehdidine karşı Bizans İmparatorluğu’nun aldığı önlemler kapsamında inşa edilmiş. Agoranın hemen yanında ise Meclis Binası yükseliyor. Orjinal yapı, M.Ö. 4 yüyılda, şehir meclisi(boule) kurulduğu zaman inşa edilmiş. Ancak şimdi görülen düzenleme, M.S. 1 yüzyıla ait. Dikdörtgen bir plana sahip (21,80 x 25,70 m) olan meclis binasında, oturma sıraları (cavea) üç çeyrek bir daire oluşturmakta. Binanın işlevi de bu dönemde değişmiş. Yuvarlak bir merkezii alan, koltuklar ve bir proskenion eklenerek küçük kapalı bir tiyatro olarak kullanılmış. Orjinal ön sahne, üç kapıyla bölünmüş ve iki sıra nişli sütunla süslenmiş. 48 / marketing europe & anatolia

En erken arkeolojik buluntular M.Ö. 3000 yılına gitmekle birlikte, en erken yapılar, Bronz Çağı yerleşimine (M.Ö. 200 yılları) ait bazı duvar kalıntıları.

Cavea ise merdivenlerle üçe bölüme ayrılmış ve alt basamaklar üstten bir koridor (diazoma) ile ayrılmış. Koltukların ucu, aslan pençeleri şeklinde işlenmiş. Aşınmış olmalarına rağmen, dikkatli baktığınız takdirde kolayca görebiliyorsunuz. Koro için ayrılmış alan (ambulakra) ve dışarı ile irtibatı olan merdivenler, yan girişlere (parados)


Gezi açılıyor ve yapının her bölümüne ulaşmayı sağlıyor. Hadrianus döneminde, agoradaki diğer yapılar inşaat halindeyken, meclis binasının ön cephesi, zengin heykeltıraşlık eserleriyle süsleniyor, galerilere (tribunalia) geçit veren merdivenler ekleniyormuş. Bu muhteşem antik kentin, etrafının surlarla çevrili olduğunu yazmıştım ancak bu surların sağlam kalan duvarları, 1887 yılında sökülerek, başka inşaatlarda kullanılmak üzere götürülmüş. Sur duvarlarının çok az kısmı ayakta kalmış. Zeus’a adanmış, kutsal bir alanın sınırlarını betimleyen bir yazıtın da bulunduğu doğu kapısı ise hala ayakta. Zeytin ağaçlarının ölgesinde, bu muhteşem antik kenti gezdikten sonra minik körfezin kıyısında bir mekana oturup kahve içtik. İnsan böyle bir antik kenti gezince çok etkileniyorum. Yani ben, etkileniyorum desem daha doğru olur . Iasos Antik Kenti’nden sonra rotamızı Bafa Gölü’ne çeviriyoruz. Bafa Gölü’ne hem Aydın’ın hem de Muğla’nın kıyısı var. Biz, Kapıkırı Köyü’ne yani Herakleia’ya gidiyoruz. Beşparmak Dağları’nın (Latmos Dağı) eteğinde yer alan Bafa Gölü, İç Ege Denizi’ne açılan bir körfezmiş. Bizans Dönemi’nde, denize açılan bir körfez olması sebebiyle son derece hareketli bir bölgeymiş. Ancak zamanla, Menderes Nehri’nden gelen alüvyonlar, körfezi kapatmış ve Bafa Göl haline gelmiş. Artık bir liman kenti olmadığı için de önemini yitirmiş. Ticari anlamda bir değeri olmasa da günüzmüzde, tarihi anlamda oldukça önemli bir bölge. Latmos Dağı, tarih boyunca hep kutsal bir yer olarak anılmış. Dağda bulunan ve 8000 yıl öncesine ait kaya resimlerine sahip manastırlar ve kayalık zemini sayesinde hem tarih meraklısı turistlere hem de trekking yapanlara güzel rotalara sunuyor. Bafa Gölü’nün eteğinden yükselen

Iasos Antik Kenti’nden sonra rotamızı Bafa Gölü’ne çeviriyoruz. Beşparmak Dağları (Latmos Dağı), Yediler Manastırı, Stylos Manastırı, St. Paulos Manastırı, Athena Latmos Tapınağı, Pantocrator Manastırı ve Sobran Kalesi gibi binlerce yıllık tarihe ev sahipliği yapıyor. Bir kısmı, Bafa Gölü’nün suları altında kalmış, 2400 adet, sandık şeklindeki mezar ise Latmos Dağı’nın Nekropolünü oluşturuyor. Bu sandık mezarları göl kıyısında görmek mümkün. Biz, Latmos Dağı’nı yürüyerek gezemedik. Sadece Kapıkırı Köy’ü sahilde oturup çayımızı içtik. Sonra da arabayla gidilebilecek yerlere gittik. Ancak burayı gezmek için 1 tam gün ayırmak gerekiyor. Çünkü burasaı ancak yürüyerek gezilebilecek bir coğrafya. O yüzden Kapıkırı Köyü’ne tekrar gitmeyi çok istiyorum. Eminim ki Bafa Gölü’nün sualtı da muhteşemdir çünkü kentin bir

kısmı sular altında. Ancak görüşün kötü olacağını tahmin ediyorum. Oraya dalabilmek de hayallerim arasında . Latmos Dağı’nın çobanı olan Endymion’un bir efsanesi var ama onu yazmayacağım. Merak edenler araştırsın . Endymion ve Selena efsanesi ;) Heraklia’dan sonra da adını söylemeyi beceremediğim, Stratonikeia Antik Kenti’ne doğru yola çıkıyoruz. Beşparmak Dağları’ndan, Yatağan’a giderken, dağın eteklerinde yer alan Karakuyu, Ovakışlacık, İçme, Damlıboğaz, Yaşyer, Savran Köylerinin ekili arazilerini görmek beni çok heyecanlandırdı. Göz alabildiğine uzanan tarım alanları, ülkemin hala bir şeyler üretebildiğini kanıtlar gibi mutlu etti beni. Yaklaşık 1 saatlik yolun ardından varıyoruz, Stratonikeia Antik Kenti’ne. Arabayı park ettikten sonra sıra sıra dizilmiş lahitlerin yanından geçerek, inşaatı devam eden caminin yanından, giriyoruz antik kente. Buranın diğer antik kentlerden farkı içinde bulunan kafe ve hediyelik eşya satan kadınlar. Bu antik kentte yaşam hala devam ediyor . Terkedilmemiş burası . marketing europe & anatolia / 49


Gezi

Karia Bölgesi’nin iç kesiminde bulunan kentlerden biri olan Stratonikeia’da, ilk bilimsel kazılar, 1977’de, Prof. Dr. Yusuf Boysal başkanlığında başlatılmış. Bu ekibin çalışmaları, 1999 yılına kadar sürmüş. 2008 yılından itibaren beri de Prof. Dr. Bilal söğüt ve ekibinin, buradaki araştırma, kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor. Geç Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 1500) günümüze kadar üzerinde yaşam olan Stratonikeia, Karya’nın en önemli şehir devletlerinden biriymiş. Yerleşkenin adı Hitit Dönemi’nde Atriya, Klasik Dönemde Khrysaoris ve Idrias ile Helenistik Dönemde Stratonikeia olmuş. Helenistik kent, adını, MÖ 3. yüzyılın ilk çeyreğinde, Seleukos kralı I. Antiokhos tarafından, eski üvey annesi ve daha sonra eşi olan Stratonike’dan almış. Sonraki dönemlerde Stratonikeia, Batlamyuslar, Makedonlar ve Rodoslular arasında el değiştirmiş. Bölge, MÖ 130/129’ da Roma İmparatorluğunun bir parçası olmuş. Erken İmparatorluk Dönemi ile başlayan sürekli inşaat çalışmalarından büyük fayda sağlamış ve bu sayede de binalar yapılmış. Sonrasında da nüfus azalmaya başlamış ve Orta Bizans döneminde kent küçülmeye devam etmiş. 50 / marketing europe & anatolia

Bir kısmı, Bafa Gölü’nün suları altında kalmış, 2400 adet, sandık şeklindeki mezar ise Latmos Dağı’nın Nekropolünü oluşturuyor.

Anadolu’nun fethinden sonra, Türk kabileleri 14-15. Yüzyıllarda Stratonikeia’ya gelmiş ve buralara yerleşmişler. Zamanla Osmanlı yönetiminin kontrolü altına giren Stratonikeia’ya birçok bina daha eklenmiş. Osmanlı döneminin sonlarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni döneminde, köyde birçok ağa (ev sahibi) yaşamaya devam etmiş. 1957 depreminden sonra Eskihisar Köylüleri yeni bir bölgeye taşınmasına rağmen, 4 aile hala antik kentin topraklarındaki tarihi köy evlerinde yaşamakta. Dediğim gibi, burası yaşayan bir yer. Stratonikeia’nın, tarih boyunca birçok depremden muzdarip olduğu ve birçok kez yeniden inşa edildiği bilinmekte. Hellenistik Dönem’de, Hippodamian (ızgara şeklinde) planında tasarlanan şehir, Roma İmparatorluk Dönemi’nde de aynı plana devam etmiş. Kentin altyapı sistemi, örneğin kanalizasyon sistemi hala mükemmel bir şekilde çalışmakta. Stratonikeia antik kentinin sur duvarlarına bakılarak, kentin büyüklüğü kolayca anlaşılabilir. Ancak kent içinde, sadece belirli yapılarda kazılar yapılmış.


Gezi

Bu nedenle kentin planında bilinen yapı sayısı oldukça az. Antik kentin korunan kısımlarında, 2 Farklı Sur Duvarı, 1 Gymnasion, 1 Tiyatro, 2 Roma Hamamı, 2 Agora, 2 Roma Çeşmesi, 2 Anıtsal Şehir Kapısı, 1 Meclis Binası (Bouleuterion), 3 Tapınak, 2 Sütunlu Cadde, 3 Nekropol, 4 Kilise, 3 Köy Meydanı Kompleksi, 1 Beylikler Dönemi Hamamı (Selçuk hamamı), Şaban Ağa Camii, 3 Osmanlı Çeşmesi, Ağa Evleri (Abdullah ve Hadi Eskişar Evi-1876, Mehmet Eskişar Evi-1909, Hasan Şar Evi-1940) ve Osmanlı Dönemi’nden taş döşeli yollar bulunmakta. Stratonikeia, Antik Dönem, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapılarının ve kent dokusunun birlikte görülebileceği nadir yerlerden biri. Bu kocaman antik kenti gezerken, etrafta gördüklerimin, aslında burada bulunan kentin çok küçücük bir kısmını oluşturduğunu bilmek çok merak uyandırıyor insanda. Acaba geri kalan kazılar ne zaman bitecek ve biz onları görme şansına sahip olacakmıyız. Yoksa onlar da tekrar toprağın altına

Sadece Kapıkırı Köy’ü sahilde oturup çayımızı içtik. Sonra da arabayla gidilebilecek yerlere gittik. gömülecek mi. Tarihi eserlere önem verilmeyen bir toplumda yaşamak çok üzüyor beni. Yukarıda bahsetmiştim ya, burası yaşayan bir yer ve insanların yaşadıkları evler ve mekanları da var. Mesela girişteki kafe . derme çatma bir kahve ama güzel dekore edilmiş. Ayrıca antik kentin girişinde ev yapımı reçel satan teyzeler de var. Sadece o değil, hediyelik eşya yapıp, satan bir sürü teyze var orada. Biz gittiğimizde havalar soğuktu, yazın güzel havalarda eminim ki daha çok kişi oluyordur, turistik eşya satmak için. Reçel yapan teyzelerle sohbet edip, reçellerin tadına baktıktan sonra, reçellerimiz alıp, Bodrum’a döndük. Yolda, acaba o kentte yaşamak nasıl bir duygudur diye düşünmeden edemedim. Çok fazla dolanmaktan yemeğe fırsat bulamadık. Sağlam kahvaltı ettiğimiz

için çok da acıkmamıştık açıkçası ancak Bodrum dönüş yolunda acıktığımızı hissetmeye başladık. Akşam yemeğini, yelken takım arkadaşlarımızla, Bodrum’un meşhur pizzacısı, Sünger Pizza’da yiyeceğiz. Akşama doğru Sünger’e varıp, lezzetli yemekler eşliğinde sohbetimizi yaptık. Yemek faslı bitince de azıcık eğlenmek için müzikli mekanlara geçtik. Gecenin ilerleyen saatlerine dans edip eğlendikten sonra otele gidip uyuduk. O gün, çok keyif aldığım günlerden biri olarak yazıldı, hatırama. Ertesi tarihi kentler yerine Bodrum’un içine dolaşmaya karar verdik. Yazın kalabalık yüzünden, ağız tadıyal dolaşamadığımız, bodrum sokaklarını arşınlayacağız. Limon ağaçları altındaki, oteli bahçesinde kahvaltımızı ettikten sonra çarşıya doğru yürüyüşe geçtik. Niyetimiz, Bodrum Kalesi’ni de gezmekti ancak restorasyon çalışmaları olduğu için vazgeçtik. Çarşıdaki dükkanları geze geze, sahildeki Belediye Çay Bahcesi’ne geldik. Çay bahçesninin hemen karşısında, Cevat Şakir Halk Kütüphanesi var. Cevat Şakir’i, hepimiz Halikarnas Balıkçısı olarak biliriz ama o, aynı zamanda ünlü seramik sanatçısı Füreyya Koral’ın da dayısı. Hem Füreyya Koral’ı hem de Cevat Şakir’i daha iyi tanımak için Ayşe Kulin’in, Füreyya isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ben çok sevmiştim. Çay bahçesinde kahvemizi içtikten sonra Zeki Müren Sanat Müzesi’ne doğru yürümeye devam ediyoruz. Bodrum o kadar sakin ki, yollarda aheste aheste dolaşmak çok keyifli. Kumbahçe’de bulunan Zeki Müren’in evine vardığımızda dışarıda bizi kocaman bir heykel karşılıyor. Tüm servetini, Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayan Zeki Müren’in evi, Sanat Müzesi’ne çevrilmiş ve 2000 yılında ziyarete açılmarketing europe & anatolia / 51


Gezi

mış. “Sanat Güneşi” ve “Paşa” olarak anılan Müren, sanata olan katkılarından dolayı 1991 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanıyla ödüllendirilmişti. Türkiye’de verilmeye başlanan, Altın Plak Ödülü’nün de ilk sahibi olan sanat güneşimiz, müzik yaşantısı boyunca altı yüzü aşkın plak ve kaset doldurmuş, üç yüzü aşkın şarkı bestelemiştir. Sanatçının evinde, kullanmış olduğu eşyalar, giysileri, ödüller, fotoğrafları sergileniyor. Evin dışında yer alan heykelin yanında, camekan içinde de 1976 model, Buick Regal marka arabası yer alıyor. Evi gezerken, ne kadar mütevazı bir yaşam sürdüğünü fark ediyorsunuz. Elbileselerini gördüğümde, o dönmelerde ne kadar emek harcanarak yapıldıklarını fark ettim. Zeki Müren, saygılı tavırları, konuştuğu muhteşem Türkçesi, zarif tavırlarıyla benim çocukluğumun en güzel insanıydı. Evini gezerken gözlerim doldu. Evi gezdikten sonra bir süre bahçesinde oturup, Bodrum’u izledik. Müzenin içinde bir de kafeterya bulunuyor. İsterseniz bir şeyler yiyip içebilir veya hediyelik eşya satın alabilirsiniz. Siz de 70 veya 80’ler kuşağıysanız, bence mutlaka ziyaret edin Zeki Müren Sanat Evi’ni.Zeki Müren’i 52 / marketing europe & anatolia

Zeki Müren’i andıktan sonra basan efkarı dağıtmak için tekrar Müdavim’in yolunu tutuyoruz. andıktan sonra basan efkarı dağıtmak için tekrar Müdavim’in yolunu tutuyoruz. Yine deniz kenarındaki masamıza kuruluyoruz. Hava da sonbahara göre o kadar güzel ki, şerbet gibi . masamızı donattıktan sonra başlıyoruz derin

bir sohbete. Uzun sohbetin ardında da doğru otele, uyumaya . Bu sefer Bodrum’un sadece 3 antik kentini gezebildik. Ancak Bodrum’da çok fazla antik kent var. Tüm bunları gezebilmek için sanırım 1 hafta ayırmak gerekiyor. Corona virüs salgını geçsin, ilk hedefim onları gezmek. Bodrum’daki bir çok kent için “Leleg yerleşim yeri” tabiri kullanılıyor. Lelegler, M.Ö. 1500 ile 400 lü yıllarda Bodrum bölgesinde yaşamış olan bir halk. Anadolu’lu Leleg’ lerin başkenti, günümüzde Muğla’nın Bodrum ilçesi tepelerinde bulunan Pedasa’dır. Pedasa,ı Hititçe’de “keçi yolu, patika” anlamına geliyor. Lelegler hakkında çok fazla bilgi var ancak bunları bu yazımda, yazmayacağım. Tekrar Bodrum’a gidip de diğer antik kentler; Telmessos, Termera, Madnasa, Uranium,Syangela, Theangela veMyndos’u gezdiğimde yazacağım.Daha önceleri sadece yelken yarışları ve dostlarımı görmeye gittiğim Bodrum’da bu sefer antik kentleri gezmek beni çok keyiflendirdi. Bunca zamandır gezmediğim için de kendime kızdım. Bir sonra ki yazıda görüşmek dileğiyle. Sağlıcakla kalın.



Gameon

ManaStrike’a efsanevi Planeswalker...

Netmarble’ın yeni gerçek zamanlı mobil strateji oyunu Magic: ManaStrike’ın Mart güncellemesinde Vivien Reed ve Teferi adlı iki yeni Planeswalker oyuna katılıyor. Ayrıca ek teklifler ve güçlendirmeler sayesinde Magic: The Gathering deneyimini mobil ortama taşıyan oyunun heyecanı giderek artıyor.

Netmarble Corp.’un, Wizards of the Coast markası Magic: The Gathering için yaptığı ilk oyunu Magic: ManaStrike için, 25 Mart’ta piyasaya sürülecek olan güncellemesini açıkladı. Güncelleme ek teklifler ve güçlendirmelerle beraber, iki hikâyeye sahip Planeswalker’ları da oyuna ekliyor. Vivien Reed ve Teferi oyuna katılıyor Magic: ManaStrike güncellemesinin bir parçası olarak gelen iki Planewalker Vivien Reid, yayını kullanarak ruh çağıran Yeşil-tür kolcu ile Teferi, güçlü zaman büyüsünü kontrol eden Dorminaria’lı Beyaz/Mavi büyücüdür. Oyuncular, her iki Planeswalker’ı da oyunda açabilir. Mart güncellemesinin içinde bulunan diğer Magic: ManaStrike eklemeleri şunlardır: •Magic Pass - Vivien Sezon tanıtımı. •Yeni Magic Pass skin’i Mardu’s High Chief Angrath. •Teferi için yepyeni satış kutlaması.

TaleWorlds Mount & Blade II...

TaleWorlds Entertainment merakla beklenen oyunu Mount & Blade II: Bannerlord’un Erken Erişim tarihinin 30 Mart 2020 olarak değiştirildiğini açıkladı. Oyuncular 30 Mart günü Türkiye saatiyle 14.00’dan itibaren oyunu indirmeye başlayabilecekler. Mevcut şartlar nedeniyle haftalardır evlerinden çalışmakta olan geliştirici ekip, geliştirme sürecini hedeflenen biçimde yürütmek için sıkı bir çalışma içerisindeydi. Oyunu mümkün olan en kısa sürede oyuncularla buluşturmak isteyen ekibin büyük çabaları sayesinde Mount & Blade II: Bannerlord’un Erken Erişim tarihi bir gün öne çekildi. 54 / marketing europe & anatolia

TaleWorlds ayrıca, Erken Erişim’in ilk iki haftasına özel olarak oyunun %10 indirimle satılacağını duyurdu. Mount & Blade serisinden herhangi bir oyuna sahip olan kullanıcılar ise bazı dijital mağazalarda ilave %10 indirim alma şansını yakalayacak.



Gameon

Overwatch’ta Yepyeni Kostüm... Overwatch League, San Francisco Shock’un 2019 şampiyonluğunu kutlamak için hazırlanan yeni efsanevi Doomfist kostümünü duyurdu. “Şimşek” (Thunder) isimli kostüm, 2019 sezonunun en değerli oyuncusu Jay “Sinatraa” Won ve 2019 San Francisco Shock takımının katkılarıyla tasarlandı. “Şimşek”, Overwatch League takımlarını ve oyuncularını temsil eden efsanevi kostümlerin en yenisi olarak oyunda yerini alacak. Bu serideki diğer kostümlerse “Flying Ace” London Spitfire Winston kostümü ile 2018 liginin en değerli oyuncusu Seong-Hyun “Jjonak” Bang için yapılan “ZenNakji” Zenyatta kostümü. Overwatch oyuncuları, bu özel tasarım efsanevi kostümü tüm platformlarda 26 Mart ve 9 Nisan tarihleri arasında 200 OWL Sembolü karşılığında alabilecek. En yeni Overwatch League haberlerini ve içeriklerini Overwatch League web sitesi, Twitter, Facebook, Instagram ve YouTube üstünden takip edebilirsiniz.

Oyna Öğren... düzenlenecek yepyeni bir dijital oyun yarışması “Oyna Öğren”, bireylerin temel hijyen kurallarını eğlenerek öğrenmesini sağlayacak dijital oyun fikirlerini ödüllendirmeyi amaçlıyor. Jüri değerlendirmesi sonucunda, kazanan ekiplere 40’ar bin TL geliştirme ve mentor desteğinin yanı sıra fikirlerin oyuna dönüştürülmesi sağlanacak. Yarışmanın son katılım tarihi 31 Mart 2020. Covid-19 salgınının tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkilediği bu günlerde, hastalığa yol açan bakterilerden korunmanın en etkili yolu kişisel hijyeni en doğru şekilde uygulamak. Temel hijyen kurallarına dikkat çekmek isteyen Eczacıbaşı Topluluğu, Netmarble Türkiye ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), “Oyna Öğren” adlı yeni bir dijital oyun fikri yarışması başlatıyor. Yarışma, hijyen eğitiminin dijital dünya ve oyun teknolojileri ile yeniden oluşturulmasını ve böylelikle bireylerin temel hijyen kurallarını eğlenerek öğrenmesini amaçlıyor. Katılımcılar, “Oyna Öğren” dijital oyun fikri yarışmasının katılım koşullarını öğrenmek ve fikirlerini detaylarıyla 56 / marketing europe & anatolia

anlattıkları ve geliştirici ekibi tanıttıkları bir dosya ile fikrin görselleştirildiği bir demo’yu (belirli bir parçasının kodlanması, grafik animasyon haline getirilmesi, vb.) iletmek için www.oynaogren.com adresini ziyaret edebilir.



Kültür - Sanat

Film Festivali Ertelendi...

Nevşehir Belediyesi tarafından, T.C Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla bu yıl 29 Mayıs – 3 Haziran tarihleri arasında, ilki gerçekleştirilmesi planlanan Kapadokya Film Festivali, dünyayı etkisi altına alan yeni koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. Festivalin ertelenmesinden duydukları üzüntüyü dile getiren Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı, Nevşehir ve ülke genelinde virüs salgınına karşı büyük bir mücadele-

Meraklının El Kitabı... Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG), Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi’nin desteğiyle Nisan 2019’da düzenlediği 16. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın teması “Merak Edenler”di. ERG, bu temayla merak kavramının eğitimdeki önemini işlerken merakın kültürde ne kadar az yer bulabildiğini ve Türkçede merakı olumlayan bir atasözü olmadığını gördü. Bunun üzerine Türkiye’nin tüm “Merak Edenler”ine seslenerek kendi merak atasözlerini yazmalarını istedi. ERG’ye 2 bini aşkın atasözü iletildi. Bunlar arasından seçilenler Merak Atasözleri Kitabı’nda derlendi. Merak atasözlerinin yanı sıra ERG’nin yürütücülüğünü üstlendiği Öğretmen Ağı’nın Değişim Elçisi öğretmenleri sınıf içinde merakı teşvik eden alıştırmalar tasarladılar.

58 / marketing europe & anatolia

nin verildiğine dikkat çekti ve sağlığın öncelikli olduğunun altını çizdi. Nevşehir Belediyesi olarak kentte virüs salgınına karşı kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini ve en büyük arzularının salgının bir an önce ortadan kalkması ve hayatın normale dönmesi olduğunu ifade eden Başkan Arı, Nevşehir’e sosyal ve kültürel anlamda büyük değer katacağına inandıkları Kapadokya Film Festivali’ni belirlenecek yeni tarihte düzenleyeceklerini ifade etti. Bu yıl ilkini gerçekleştirmek için yoğun bir hazırlık sürecinden geçtikleri Kapadokya Film Festivali’ni COVID-19 salgını nedeniyle üzülerek, ileri bir tarihe ertelediklerini söyleyen Festival Direktörü SuatKöçer, ülke genelinde alınan önlemler kapsamında ertelemenin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Festivalin uzun ve kısa metraj film yarışmaları ile proje yapım desteklerinin yer aldığı Kapadokya FilmPlatformu’na ilginin beklenenin üzerinde gerçekleştiğini hatırlatarak gösterilen ilgiye teşekkür etti vefestival için belirlenecek yeni tarihin önümüzdeki süreçte açıklanacağını dile getirdi.

Evlilik... Bir oturuşta okunabilecek can yayınlarından çıkan en çarpıcı Kısa Klasikler çağdaş illüstratörler tarafından özel olarak tasarlanan kapaklarıyla okurlarla buluşmaya devam ediyor. Kadına biçilen en iyi gelecek projesi “evlilik”e ironik bir bakış. Edebiyat tarihinin en sevilen romanlarına imza atan Jane Austen, dört kült romanından derlenen bu metinlerde, 19. yüzyıl İngiltere’sinde evliliğe neden bu denli önem atfedildiği sorusuna yanıtlar arıyor. İronik yaklaşımıyla, İngiliz toplumunun evlilik merakını, ailelerin, soyluların ve evlendirilmek istenen gençlerin bakışından evlilik “müessese”sini ele alıyor.


Kültür - Sanat

Pera Müzesinde Online Sergi...

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE), koleksiyon sergileri ile süreli sergilerini Google Arts & Culture’da sanatseverlerle buluşturuyor. Bu dönemde kültür sanat ortamından uzak kalmak istemeyenler, dijital sergiler ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonlarını keşfe çıkabilir. Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Yeni Koronavirüs (COVID-19) salgınının yayılma riskine karşı sosyal temas ve kent içi dolaşımın en aza inme-

si gereken şu günlerde, dijital ortama aktardığı sergiler ile sanatın iyileştirici gücünü evlere taşıyor. Sanatseverler, Google Arts &Culture platformu üzerinden, Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonundaki eserleri ve İstanbul kent kültürünü mercek altına alan sıra dışı sergileri en ince ayrıntısına kadar inceleyebiliyor, 360 derecelik görüntülerle “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar” ve “Osman Hamdi Bey” sergilerinde sanal tura çıkabiliyor. 17. yüzyıl tablosundan çocuk resmine, her yaşa uygun sergilerPera Müzesi’nin koleksiyon sergileri “İmparatorluktan Portreler”, “Düşlerin Kenti: İstanbul” ve “Kahve Molası”nın yanı sıra; graffiti üzerine dünyadaki en kapsamlı sergilerden biri olan “Duvarların Dili” ile, çocukların Pera Öğrenme atölyelerinde ürettiği renkli çalışmaları bir araya getiren “Yaz Yaz Yaz” sergileri de dijital ortamda ziyarete sunuluyor

#PSMyleKal OnlinKonserler... Her zaman konserler, müzikaller, tiyatrolar ve etkinliklerle kültür ve sanatın merkezinde olan Zorlu PSM, bu kez de Instagram hesabından gerçekleştireceği canlı konserlerle sanatseverleri evlerinde müzikle buluşturmaya devam ediyor. Bu haftanın “PSM’yle Kal” Instagram konserlerinde; Portekiz’li müzisyen David Santos’un müzikal anlatı becerileriyle hayali hikayeleri gerçek kılan tek kişilik orkestrası Noiserv, berrak sesi ve elektro-pop müzik tarzıyla Ghostly Kisses, çarpıcı beat’leriyle İspanya doğumlu, Arap kökenli genç DJ, besteci ve girişimci Fátima Hajji ve büyüleyici müzisyen,

yetenekli besteci ve kamança ustası Mark Eliyahu müzikseverlerle buluşacak

marketing europe & anatolia /59



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.