FYZY Dergisi - Sayı 14

Page 1



FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 3

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar, ergimizin yeni say›s›n›, yeni bir e¤itimö¤retim y›l› bafllang›c›nda sizlerle buluflturuyoruz. 2009 - 2010 E¤itim Ö¤retim Y›l›’nda da ça¤dafl, demokratik, laik e¤itim anlay›fl›m›zla, ülkemizin gelece¤ini belirleyecek genç nesiller yetifltirme misyonumuzu yerine getirirken e¤itim olanaklar›m›z› da güçlendiriyor, daha da iyilefltiriyor ve art›r›yoruz. Bu çal›flmalar›m›z kapsam›nda, Ayaza¤a Kampüsünün akredite olmas›n›n ard›ndan Erenköy Kampüsü de akredite olmak için CIS’e (Uluslararas› Okullar Birli¤i) baflvurusunu yapt›. Önümüzdeki iki y›l boyunca Erenköy Kampüsü toplumu da ayn› zorlu süreçten geçerek okullar›n›n her boyutunu inceleyecek, güçlü ve zay›f yönlerini belirleyecek, de¤erlendirecek ve daha yüksek standartlara ulaflt›racak. FMV Ifl›k Okullar›n›n en önemli hedeflerinden biri de ö¤rencilerinin ‹ngilizceyi mükemmel bir düzeyde ö¤renmeleridir. Bu amaçla anaokullar›m›zda uygulad›¤›m›z ‹ngilizce programlar› her sene geliflerek zenginlefliyor. Geçen y›l bafllatt›¤›m›z giriflimi bu y›l da devam ettirerek tüm ilkö¤retim 8. s›n›f ö¤rencilerimizin Cambridge PET s›nav›na girmelerini sa¤l›yoruz. Okullar›m›z›n yabanc› dildeki baflar›s›n›, liselerimizden mezun olan ö¤rencilerimizin, girdikleri üniversitelerde haz›rl›k s›n›flar›n› do¤rudan geçtiklerini görerek memnuniyetle tespit ediyoruz. Bu y›l özellikle kütüphanelerimizin ‹ngilizce kaynaklar›n›, kitap ve dergilerini zenginlefltirmeye önem veriyoruz. Okullar›m›z› ziyaret etti¤inizde bina, s›n›f ve koridorlar›m›zda, s›n›f d›fl›nda da çok daha fazla yerde ‹ngilizce uyar›c›lar görecek ve duyacaks›n›z. Okullar›m›z›n e¤itim kalitesini birçok bilimsel veriyle ölçüyor ve gelifltiriyoruz. Bu alanda her y›l uygulad›¤›m›z memnuniyet anketlerini geçti¤imiz y›l, kurum d›fl›ndan, alan›nda uzman profesyonel bir firmaya yapt›rd›k. Böylece okullar›m›z›n ö¤retmen, veli ve ö¤retmen gözünde nas›l alg›land›¤›n› objektif

D

bir incelemeyle gördük. Bugünlerde hem okul müdürlerimiz hem de vak›f yöneticilerimiz, okul paydafllar›m›z›n verdi¤i de¤erli geri bildirimleri ve al›nan sonuçlar› de¤erlendirerek aksiyon planlar› haz›rl›yorlar. E¤itimcilerimiz, son y›llarda afl›r› koruyucu ve yönlendirmeci aile yap›s›n›n geliflmesiyle, çocuklar›m›z›n sürekli d›fl güdülerle kontrol edildi¤ini ya da tam tersine çocuklar›n özgür büyümesini benimsemifl ebeveynlerin s›n›r koymad›klar›n› tespit ediyorlar. Ancak küreselleflen dünyadaysa tam tersine hem s›n›rlar›n› kendi koyabilen, yani öz disiplini geliflmifl hem de bu s›n›rlar içerisinde ba¤›ms›z hareket edebilen, kendi iflini gören, sorumluluk alabilen gençler yetifltirmemiz gerek. ‹flte bu nedenle art›k anaokullar›m›zdan bafllamak üzere çocuklar›m›z› kendi kendilerine yetebilecek flekilde yetifltirmeye, onlar›n bahsetti¤imiz becerileri gelifltirmelerine özellikle önem veriyoruz. “Önce iyi insan yetifltirmek” misyonumuzla, ça¤dafl e¤itim alan›ndaki tüm bu at›l›mlar›m›z›n sonucunu ö¤rencilerimizin somut baflar›lar›yla da görme imkân›n› buluyoruz. Bu y›l ilk defa Erenköy Ifl›k Fen Lisemiz mezun verdi; ö¤rencilerimiz ald›klar› parlak sonuçlarla hem kendilerini hem bizleri sevindirdiler. Bir baflka sevindirici geliflme de lise girifllerimizde oldu. Birkaç y›ld›r uygulad›¤›m›z barajlar neticesinde geçmifle oranla çok daha baflar›l› ö¤rencilerin liselerimizi tercih etti¤ini görüyoruz. E¤itim kalitemizin ve gücünün sonucunda, bir ekonomik kriz yafl›yor olmam›za ra¤men ö¤renci say›lar›m›zda da hiç azalma olmad›¤›n› gururla görüyoruz. Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› ça¤dafl e¤itimde Türkiye’nin öncü kurumu ve gücü olarak geliflmesini sürdürürken; yeni e¤itimö¤retim y›l›n›n tüm Ifl›kl›lara hay›rl› olmas›n› diliyorum.

Dr. Murat B‹NARK Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

Sayg› ve sevgilerimle.

3


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 4

FMV BAfiARI

Ö¤rencimiz

Dünya

Birincisi

Uluslararas› Stockholm Gençler Su Ödülü (2009 Stockholm Junior Water Prize) Yar›flmas›nda, Türkiye'yi temsil eden FMV Özel Ifl›k Lisesi ö¤rencisi Ceren Burçak Da¤ “Yeni Bir Enerji Kayna¤›: Ya¤mur” adl› fizik projesiyle dünya birincisi oldu.

13. Stockholm Gençler Su Ödülü Yar›flmas›n›n finali, gezegenin en önemli su konular› için y›ll›k görüflmelerin yap›ld›¤› 2009 Dünya Su Haftas› s›ras›nda, 16-22 A¤ustos 2009 tarihleri aras›nda Stockholm’de gerçekleflti. Dünya çap›nda 8600 projeyle rekor say›da baflvurunun oldu¤u yar›flman›n finaline Arjantin, Avustralya, Beyaz Rusya, Kanada, fiili, Çin, Finlandiya, Fransa, Almanya, Gana, ‹srail, ‹talya, Japonya, Litvanya, Meksika, Hollanda, Nijerya, Norveç, Kore, Rusya, Singapur, Slovakya, Güney Afrika, ‹spanya, Sri Lanka, ‹sveç, Türkiye, Birleflik Krall›k, Ukrayna, B.Milletler ve Vietnam kald›. Finalde FMV Özel Ifl›k Lisesi ö¤rencisi Ceren Burçak Da¤ “Yeni Bir Enerji Kayna¤›: Ya¤mur” adl› projesiyle dünya birincisi oldu. Jüri, yar›flmaya kat›lan projelerle ilgili olarak “Pek çok proje iklim de¤ifliklikleri ile ilgiliydi. Ancak çok az proje çözüm odakl›yd›. Bu y›l›n birincisi Türkiye FMV Özel Ifl›k Lisesinden Ceren Burçak Da¤’›n projesindeyse dâhice bir buluflla ve ileri teknoloji gerektiren piezoelektrik özellikli ak›ll› materyal diyebilece¤imiz PVDF ile ya¤mur damlalar›ndaki kinetik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren çözüm odakl› bir çal›flma vard›.” aç›klamas›n› yapt›. Ceren Burçak Da¤’›n “Yeni Bir Enerji Kayna¤›: Ya¤mur” projesi, TÜB‹TAK ortaö¤retim ö¤rencileri proje yar›flmas›nda önce Marmara-Avrupa bölge birincili¤ini alm›fl, ard›ndan TÜB‹TAK deste¤inde Devlet Su ‹flleri Müdürlü¤ünce ‹sveç’te düzenlenen Uluslararas› Su Yar›flmas›nda ülkemizi temsil etmek üzere seçilmiflti.

4

Ya¤mur: Çevre dostu alternatif enerji kayna¤› Ceren Burçak Da¤, projesinde ya¤murdan nas›l enerji üretebilece¤ini araflt›rd›. Piezoelektrik Etki yoluyla elektrik enerjisi üretebilmek için öncelikle ya¤mur damlalar›n›n çap›, limit h›z› ve limit h›z›na ulaflma yüksekli¤ini bulmas›n› sa¤layan teorik bir çal›flma gerçeklefltirdi. Ceren’in simülasyonu ve veri analizi; ya¤mur enerjisi teknolojisindeki geliflmelerin günefl, rüzgar ve ya¤mur birleflik enerji panellerini oluflturmaya nas›l uygulanabilece¤ini gösteriyor. Dünya birincili¤i ödülü olarak kazand›¤› 5000 dolar ve su damlas› fleklindeki mavi kristal heykelin yan› s›ra Ceren Burcak Da¤’›n Güney Amerika’da hijyen koflullarda tuvalet ve su bulunmayan bir bölgeye yap›lacak modern su borular›yla döflenmifl bir tuvalet kompleksine de ad› verilecek.


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 5

Özel Yabanc› Okullar S›nav›nda

iki ö¤rencimiz Türkiye birincisi oldu FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulundan Deniz Akcan ve Gözde Derin 18 bin 55 ö¤rencinin kat›ld›¤› Özel Yabanc› Okullar s›nav›nda sorular›n tamam›n› do¤ru cevaplayarak, s›navda ayn› baflar›y› gösteren 50 ö¤renciyle beraber Türkiye birincisi oldular. MEB, s›navda tüm sorular› do¤ru cevaplayan 52 ö¤rencinin yüzde 37'sinin özel okullardan, 15’ininse resmî okullardan kat›ld›¤›n› aç›klad›. S›navda Türkçe ve Matematikten 25; Fen ve Teknolojiyle Sosyal Bilgiler derslerinden 20; dil ö¤renme yetene¤inden 10 soru yer ald›. Di¤er yandan sorular›n yüzde 70'i 8., yüzde 30'uysa 7. s›n›flar›n ö¤retim programlar›n› kaps›yordu. Millî E¤itim Bakanl›¤› s›nav için baflvuran 18 bin 512 adaydan 457'sinin çeflitli nedenlerle s›nava giremedi¤ini belirtti. S›nava giren 18 bin 55 ö¤renciden 1667’si MEB taraf›ndan özel bir okula asil olarak yerlefltirildi.

Gözde Derin

Deniz Akcan

Gençlik Olimpiyatlar›nda Avrupa fiampiyonu bir Ifl›kl› FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi 9. s›n›f ö¤rencisi Ediz Y›ld›r›mer, Finlandiya'n›n Tampere kentinde yap›lan ve 38 ülkenin 16 yafl grubu gençlerinin kat›ld›¤› Avrupa Gençlik Olimpiyatlar›nda 1500 m serbest stilde Avrupa yüzme flampiyonu, 400 m.deyse Avrupa 3.sü oldu. Ayn› zamanda FMV Ifl›k Spor Kulübü yüzücüsü olan Ediz Y›ld›r›mer pek çok defa Türkiye flampiyonu olmufl ve son olarak 2008 Pekin Olimpiyatlar›nda “en genç yüzücü” ünvan›yla yar›flma baflar›s›n› da göstermiflti.

5


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 6

FMV E⁄‹T‹M

‹lkö¤retime geçifl sürecinde

OKUL OLGUNLU⁄U Okul olgunlu¤u kavram›, çocuklar›n ilkö¤retime geçiflte bu sürece haz›r olup olmad›klar›yla ilgili bir kavramd›r. Okul olgunlu¤u, çocuklar›n zihinsel, bedensel, sosyal ve dil geliflimi gibi çeflitli yönlerden haz›r olmalar›n› gerektirir. Çocu¤un takvim yafl›n›n okula bafllang›c› gerektirmesi, harfleri yazabiliyor olmas› ya da saymay› bilmesi okula haz›r olmas› için tek bafl›na yeterli de¤ildir. Reyhan ÜNLÜ Uzman Psikolojik Dan›flman

6

ocuk ilkö¤retime ad›m att›¤›nda bir çok beklentiyle karfl›lafl›r. Grupla birlikte hareket edebilme, bir ders süresince s›ras›nda oturarak dikkatini derse verebilme, s›ra bekleme, ders-teneffüs dengesini ayarlama gibi birçok yeni durumla bafl edebilmesi gerekir. ‹lkö¤retimin bir di¤er zor yan›, çocu¤un daha önceden al›fl›k oldu¤u etkinliklerden farkl› olarak bilgileri süreklilik içerisinde ve biriktirerek ö¤renmesi gereklili¤idir. Bugünkü derste ö¤rendi¤i bilgiyle yar›nki derste ö¤renece¤i bilgiler aras›nda ba¤lant› kurabilmesi, okuldan sonra bilgilerini/ö¤rendiklerini pekifltirici al›flt›rmalar yapmas› (örne¤in ev

Ç

ödevi vb.), ertesi gün yine okula haz›r olmas› zorunluluklar›yla karfl›lafl›r. Üstelik bu etkinlikleri ço¤unlukla tek bafl›na yapmas› ve ço¤u zaman e¤lenmeden yapmas› beklenir. Bu nedenle hemen hemen tüm çocuklar oyundan derse geçifl anlam› da tafl›yan bu süreçte zorlan›rlar. Oyun ça¤›ndan okul ça¤›na geçmifl olsalar da asl›nda oyun ihtiyaçlar› devam etmektedir. Çocuklar›n bu sürece haz›r olabilmeleri ve okul olgunlu¤unu kazanabilmeleri büyük ölçüde okul öncesi dönemde ald›klar› e¤itim ve aile içerisinde desteklenen süreçleriyle de ba¤lant›l›d›r. 3-6 yafl döneminde çocuklar, anaokulunda ald›klar› okul öncesi e¤itimle, iletiflim becerileri, yafllar›na uygun kavram bilgileri, problem çözme becerileri, özgüvenleri, sosyal kurallara uyabilme, yönergelere uygun hareket edebilme, yafl›na uygun sorumluluklar alabilme becerileri, el-göz koordinasyonlar› da desteklenmifl olarak ilkö¤retime haz›r hâle gelirler. Bu süreçte okul-aile ifl birli¤i ve tutumlardaki paralellikler çocu¤un okula haz›r oluflunu olumlu etkileyecektir. Örne¤in; okuldaki yaflam, saatlere, belli kurallara ba¤l› ve düzenlidir. Çocuklar bu düzene zaman içerisinde al›fl›rlar. Bu al›flma sürecinde evde de benzer düzenlemeler yap›l›rsa çocu¤un okula uyum süreci h›zlan›r. Özellikle zaman›n iyi kullan›lmas› ve planlanmas› konusunda çocuklar bafllang›çta yetiflkin yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar. Okuldan gelifl saati belli olan çocuk yatana


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 7

kadar sahip oldu¤u bofl zaman›n› dengeli kullanmakta zorlan›r. Okulda baflkalar› taraf›ndan düzenlenen zaman, evde s›n›rs›z bir flekilde sunuldu¤unda çocuk karmafla yaflar. Bu nedenle dinlenme, yemek yeme, televizyon izleme, bilgisayar bafl›nda vakit geçirme gibi etkinlikler için ayr›lacak zaman yetiflkinler taraf›ndan planlanmal›d›r. Özellikle evde desteklenmesi gereken di¤er bir kavram sorumluluktur. Çocuklara yafllar›na uygun sorumluluklar verilmesi, özgüven duygular›n› destekleyece¤i gibi, daha sonra ilkö¤retime bafllad›klar›nda beklenecek sorumluluklar› alabilmeleri için de temel oluflturacakt›r. Örne¤in evde kendi bafl›na giyinip soyunma, tuvalet ihtiyac›n› karfl›lama, oyuncaklar›n› toplama vb. hiçbir sorumluluk verilmeyen bir çocuktan okula bafllad›¤›nda ödev sorumlulu¤u beklemek yersiz olacakt›r. Araflt›rmalar, çocuklar›n okula haz›r olufllar›nda ve okuma-yazma geliflimlerinde çocuklar›n çevresinde bulunan yetiflkinlerin önemli bir rolü oldu¤unu ve çocuklar için iyi bir model oluflturman›n önemine dikkat çekmektedir. Bu nedenle okul öncesi dönemde çocuklar›n ald›klar› e¤itim ve aile içerisinde gösterilen olumlu tutum ve davran›fllarla çocuklar›n tüm geliflim alanlar› desteklendi¤inde çocuklar›n okula haz›r olufllar› da gerçekleflecektir.

Çocuklar okul öncesi dönemde bir anaokuluna devam ederek e¤itim alm›fl, evden ve anneden ayr›lma konusunda deneyim sahibi olmufl, gruba ait olma, sorumluluk alma, kurallara uyma konular›nda fikir sahibi olmufl olsalar da 1. s›n›f›n ilk günlerinde duygusal aç›dan zorlanabileceklerini unutmamak gerekir. ANNE BABALAR ‹Ç‹N ÖNER‹LER • Çocuklar için okulun ilk günü, kendileri taraf›ndan bilinmeyen, yeni bir ortam, ö¤retmen ve arkadafllarla tan›flma sürecinin heyecan dolu kayg›lar›n›n yafland›¤› bir gündür. Okula bafllamadan önce onu duygusal aç›dan haz›rlamak, yaflayacaklar› hakk›nda bilgi vermek kendisini iyi hissetmesini sa¤layacakt›r. Okulda çok say›da arkadafl edinece¤ini ve onu seven ö¤retmenleri olaca¤›n› söyleyebilir, kendi okul an›lar›n›z› anlat›p okula giden çocuklarla ilgili hikayeler okuyabilirsiniz. • Okulun ilk gününde yaflanan ayr›l›k sahnesi dramatik hâle getirilmemelidir. Sizden ayr›lmas›na sadece sözel olarak de¤il beden dilinizle de izin vererek güvende oldu¤unu hissettirmeniz onu rahatlatacakt›r. • Çocu¤unuz her sabah okula gelmeniz konusunda ›srar ediyorsa, ona herkesin sorumluluklar› oldu¤unu hat›rlatarak, kendi sorumluluklar›n›zdan bahsedebilir, onunkinin de okula gitmek oldu¤unu belirtebilirsiniz. Kullanaca¤›n›z ifadelerin k›sa ve net olmas›; ayr›ca söz ve davran›fllar›n›z›n tutarl› olmas› çok önemlidir. • Normal bir uyum sürecinde bile, psikolojik nedenlere ba¤l› olarak; kar›n a¤r›s›, mide bulant›s›, kusma, yüksek atefl vb. psikosomatik belirtiler yaflanabilece¤i unutulmamal›d›r. Böyle bir durumla karfl›laflt›¤›n›zda telafla kap›lmadan tutarl› ve kararl› bir flekilde sorunu çözmeye çal›flman›z uygun bir yaklafl›m olacakt›r. • Unutulmamal›d›r ki çocuklar yeni flartlara büyüklerden daha kolay ve rahat uyum sa¤larlar. Çocu¤unuzun yaflayabilece¤i güçlükler bir hafta on gün içinde okul-aile ifl birli¤indeki davran›fl ve tutumlarla afl›lacakt›r. Bu süreçte size güvenmesi ve sizi yan›nda hissetmesi onun en önemli yard›mc›s› olacakt›r.

7


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 8

FMV TAR‹H‹

Ça¤dafl Cumhuriyetin

izcileri...

Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu (1964-1974)

8

D

ünyada ilk izcilik örgütlenmesi ünlü kâflif Stephenson’un torunu ‹ngiliz Ordusundan emekli Korgeneral Robert Baden Powell taraf›ndan 1907 y›l›nda gerçeklefltirilmifltir. ‹lginç bir husus ise ‹zcilik Federasyonumuzun Osmanl› ‹mparatorlu¤unda

izcilik benzeri ilk hareketlerin Beyrut’ta Tevfik Efendi taraf›ndan bafllat›ld›¤›na dair belgeleri oldu¤unu iddia etmesidir ki bu durumda izcilik teflkilat›n›n dünyada ilk kez Osmanl› ‹mparatorlu¤unda kuruldu¤u söylenebilir. Ancak Federasyon internet ortam›nda bu bilgiyi do¤rulayacak orijinal belgeleri yay›nlamad›¤›ndan bu yaz›lan ne derece do¤rudur bilemiyoruz. Herkesin üzerinde ittifakla birleflti¤i konuysa, Osmanl› ‹mparatorlu¤unda izcilik (keflflafl›k) örgütlenmesinin ilk ad›mlar›n›n *Rag›p Nurettin (Ege)’in Lozan’da e¤itim gördü¤ü s›rada, 1910 y›l›n›n sonlar›na do¤ru “Sayi ve Terakki Mecmuas›”nda izcilik hakk›ndaki ilk makalesinin yay›nlanmas›yla at›ld›¤›d›r. Bu makalenin yay›nlanmas›n›n ard›ndan soylu bir ‹ngiliz ailesinin Hindistan do¤umlu o¤lu olan ve e¤itimini Mekteb-i Sultâni (Galatasaray Lisesi)’de tamamlayan, futbolcu ve spor adam› Ahmet Robenson taraf›ndan ‹stanbul’da ilk izci oyma¤› kurulmufltur. Bu oyma¤›n faaliyetleri, boru trampet tak›mlar›yla flehir içi turlar› ve do¤a yürüyüflleri yapmaktan ibaretti. Bu ilk oyma¤› Darüflflafaka, Kad›köy Numune


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 9

Mektebi, ‹stanbul Lisesi, Vefa ve Üsküdar Liseleri takip etti. ‹stanbul d›fl›nda ilk izci teflkilat› kurulan illerse Bursa, Beyrut, ‹zmir, Sivas, Kayseri ve Kütahya’yd›. 8 Ekim 1912’de Balkan Savafl› bafllay›nca ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti, Edirne’deki ‹ttihat Mektebi Müdürü Nafi Atuf (Kansu) ile arkadafl› Manast›r’daki Ö¤retmen Okulu Müdürü Ethem Nejat’› “mükemmel bir gençlik teflkilat›” kurmak üzere incelemeler yapmak için Avrupa’ya göndermiflti. At›f Bey dönüflte Enver Pafla’ya izcili¤in bu ifl için ideal bir faaliyet oldu¤unu, Bat›’daki örnekleri gibi bir teflkilat›n kurulmas› gerekti¤ini anlatt›. Bu ifl için Belçika ‹zcilik Teflkilat› kurucusu ‹ngiliz Harold Parfitt ülkeye davet edildi. Parfitt, 9 Nisan 1914’te Keflflafl›k Cemiyeti ‹zci Oca¤›n› kurduktan sonra Darü’l-Muallimin-i Aliye (Yüksek Ö¤retmen Okulu)’de izcilik dersleri vererek ve kamplar kurarak izcili¤i kurumsallaflt›rmaya bafllad›. 24 Nisan 1914’te Ka¤›thane s›rtlar›nda ilk izcilik uygulamalar› olarak oymakbafl› kursu gerçeklefltirildi ve 16 oymakbafl› baflar›yla kurstan mezun oldu. Oca¤›n 22 May›s 1914’te haz›rlanan 35 maddelik Nizamnamesi’nin 2. maddesine göre “izci oymaklar› (tabur) teflkil edilerek, bunlar vas›tas›yla gençli¤in aç›kgöz, çevik, becerikli, yi¤it, tehlikeci, fedakâr, vatanperver olarak yetifltirilmeleri, ayn› zamanda tesanüt (dayan›flma), yasac›l›k (disiplin), mes’uliyetperverlik ve namusperestlik duygular›yla müteallik (donanm›fl) olmalar›” sa¤lanacakt›. Oca¤›n ilk ‘baflbu¤’u Enver Pafla, ‘kalgay’› (baflbu¤un yard›mc›s›) ise Harold Parfitt oldu. Ayn› y›l Darüflflafaka Lisesi Beden E¤itimi Ö¤retmeni ve Oymakbeyi Mehmet Sami Karayel “‹zci Rehberi” adl› kitab›n› yay›nlad›. Bafllang›çta, beyaz tenis flapkas› giyen bu izci guruplar›, kimi çevrelerce Müslüman çocuklar›n ‹ngilizler taraf›ndan Hristiyanlaflt›r›lmas›

olarak alg›land›. ‹zcilerin k›sa pantolon giymeleri öncelere tutucu kesimlerce tepkiyle karfl›land› ancak Darülfünun Müdürü Salih Zeki Bey’in izcili¤i desteklemek amac›yla izci k›yafetini giyip k›sa pantolonla dolaflmas›yla tepkiler azald›. Derneklerde, millî duygular›n yo¤unlaflmas› için, Türkçülük ak›m›n›n ideologlar›ndan Ziya Gökalp’in fliirleriyle bestelenmifl marfllar›n yan›nda “Da¤ Bafl›n› Duman Alm›fl” marfl› da söyleniyordu. Ulusal Kurtulufl Savafl›n›n bafllang›ç›nda Samsun’dan Erzurum’a giderken Büyük Önder’in de söyledi¤i bu marfl›n sözleri, uzun y›llar FMV’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter olarak görev yapan ve “Bir Demet Ifl›k” kitab›n›n da yazar› olan Mustafa Emil Elöve’nin babas›; Feyz-i S›byan’›n 1895 y›l› mezunu, edebiyat ö¤retmenlerimizden Ali Ulvi Elöve taraf›ndan yaz›lm›flt›r. Marfl›n bestesiyse ‹sveçli Felix Körling’in “fiak›yan Üç Genç K›z” (Tre Trallade Jantor) flark›s›ndan uyarlanm›flt›r. 1920 y›l›nda ‹stanbul'da birçok izci oymaklar›n›n kuruldu¤u görüldü. Hükümet, izcilik ifllerinin yürütülmesini zaman›n Millî E¤itim Bakanl›¤›na verdi. 1923 y›l›nda Baden Powell'in “Erkek Çocuklar› ‹çin ‹zcilik” kitab› Türkçeye çevrildi. 1926 y›l›nda Millî E¤itim Bakanl›¤›nca bir tamimle okullarda izci oymaklar›n›n kurulmas› öngörüldü. 1927 y›l›nda Cumhuriyet Bayram›nda Ankara'da Türkiye izcilerinin toplanmas› ve törene ifltiraki sa¤land›. 12 May›s 1928 y›l›nda 1246 say›l› “Türkiye'de Gençlik Teflkilat›n›n Türk Vatandafllar›na Hasr›” kanunu kabul edildi ve bu kanunla izcilik Türkiye'de devletin kontrol ve denetimi alt›na al›nm›fl oldu. Feyziye Mektepleri yönetimi de o tarihlerde izcilik faaliyetleriyle yo¤un bir flekilde ilgiliydi. Yaz kamplar› düzenleniyor ard›ndan cumhuriyet bayramlar›nda mutlaka Ankara’ya izci kafilesi gönderiliyordu. ‹flte 1934-1935 y›ll›¤›ndan bir makale: KAMP VE ‹ZC‹L‹K Millî müdafaa ancak millet efrad›n›n ilk duygular›n› bu müdafaan›n icaplar›na do¤ru haz›rlamakla bafllar. Mektebimizin bu husustaki kanaati her fleyin üstündedir. Ve böyle oldu¤u içindir ki bir taraftan muhtelif terbiye yollar›ndan istifade ederek kalbimizdeki yurt sevgisini filizlendirmeye, kuvvetlendirmeye çal›flt›¤›m›z gibi bir taraftan da bu sevginin tatbik sa-

9


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 10

FMV TAR‹H‹

has›na girmesi ihtimalleri karfl›s›nda genç bedenlerin tamamen zinde ve haz›r bulunmas›na savaflm›flt›r. Bu ümitle vücuda getirilmifl muntazam bir izci teflkilat›m›z vard›r. Teflkilat bugün 80 mevcutlu ve tam teçhizatl›d›r. Bunlar muayyen ve muntazam bir programla tatbikat yaparlar. Sab›r, sebat, tahammül, feragat, elbirli¤i, ani hadiseler karfl›s›nda itidalli muhakemeler yapmak, isabetli kararlar almak gibi izcili¤in manevi gaileleri ile tabiat›n her türlü manialar›na insan zekâ ve seciyesinin kudreti ile hâkim olabilmek gibi maddi kazançlar›n› temine çal›fl›rlar. ‹zci flark›lar›, trampetlerin madeni sesleri yurt sevgisinin bir hemfliresi olan fliir ile musikinin genç kalplerde nas›l el ele vererek harikaland›¤›n› gösterir. ‹zcilik, mektebimizin nazar›nda sadece bir gezinti faaliyeti de¤il, s›n›f haricinde ikinci bir s›n›f, ders üstünde ikinci bir derstir. ‹flte mektebimizin bu husustaki faaliyetlerinin objektifimize aksetmifl olan birkaç pozunu biz de afla¤›daki sahifelerimize tekrar aksettirmek suretiyle tevsik etmek istedik. ‹zci kamplar›ndan foto¤raflar, yay›nlanan ilk y›ll›klarda yer almaktayd›. ‹zcilik malzemeleri, borular, trampetlerse y›llar boyu Niflantafl›’nda mektep olarak kullan›lan kona¤›n arkas›ndaki bir müfltemilatta sakland›. ‹zcilerin foto¤raflar›ysa ancak aile albümlerinde kendilerine yer buldular, o da bir süreli¤ine. Peki ya sonra?.. Ne oldu da izcilik bizle beraber neredeyse bütün okullar›n hayat›ndan ç›k›verdi? Bu üzerinde konuflulacak baflka bir konu. Ama bir gerçek var: “Geçmifl zaman olur ki hayali cihan de¤er.” derler ya, geçenlerde, Feyziye Mektepleri Vakf› Baflkan› olarak üç dönem görev yapan ve hâlen Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu

Ahmet Faz›l Erbelger 29 Temmuz 1931

Üyesi olan Say›n Osman Erbelger aile yadigâr› foto¤raf albümünden flu foto¤raflar› ç›kar›p bizlere ulaflt›rmasayd› geçmifl zaman› hayal bile edemeden çoktaaan ›skalam›fl gitmifltik… Oysa bugün o foto¤raflarda; üç kuflak Ifl›kl› Erbelger ailesinden Osman Erbelger’in babas› Ahmet Faz›l Erbelger ve arkadafllar›n›n izci k›yafetleriyle gülümseyen yüzlerinde, idealist ayd›n bir neslin ›fl›¤›n› görüyoruz. 137 okul numaral› Ahmet Faz›l Erbelger bu resmin çekildi¤i günlerin sonras›nda, operatör doktor olarak Cerrahpafla Hastanesinde ve daha sonra Türkiye’de verem hastal›¤›n›n yenilmesinde önemli katk›s› olan Heybeliada Sanatoryumunda görev yapacak; Siyami Ersek’le beraber Haydarpafla Gö¤üs Cerrahi Merkezinin kuruluflunda yer alacakt›r. O hastane bugün Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi olarak flifa da¤›tmaya devam etmektedir. Ve resimdeki di¤er arkadafllar›… Her biri bugünkü ça¤dafl Türkiye’nin varoluflunda katk› sa¤lam›fl bir neslin temsilcisidir. Onlar, ça¤dafl Atatürk Türkiye’sinin “izcileri”dir. * Türk Maarifine, Türk Ocaklar›na ve izcili¤imize uzun seneler hayat›n› vakfetmifl olan Rag›p Nurettin Ege, Türkiye’nin ilk Tedrisat Umum Müdürü olarak görev yapm›fl, Amerika'da ilk defa Talebe Müfettiflli¤i Ofisini kurmufl ve birçok önemli maarif hizmetlerinde bulunmufl olan idealist bir e¤itimcidir. Rag›p Nurettin Ege, efli yazar Nezahat Nurettin Ege’yle birlikte 1953 y›l›nda Erenköy’de 33 dönümlük arazi içinde yer alan Reflit Pafla Köflkü’nde “Günefl Koleji”ni de kurmufllard›r. Bu okul, 1999 y›l›nda Feyziye Mektepleri Vakf›na ba¤›fllanarak günümüzdeki FMV Erenköy Kampüsümüzü oluflturmufltur.


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 11

E⁄‹T‹MC‹ GÖZÜYLE

Yüksekö¤retimde çeflitlilik Y

eni bir yasa haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤› varsay›lan flu günlerde yüksekö¤retimin de¤iflik yönleri masaya yat›r›lmaktad›r. Genelde yüksekö¤retim sistemimizin mutlaka içermesi gerekti¤i kabul edilen özellikler: Çeflitlilik, kurumsal özerklik ve hesap verme - fleffafl›k, girdi kontrolü yerine ç›kt› kontrolünü vurgulamak, yüksekö¤retimi finanse ederken “kamu yarar›-bireysel getiri” aras›nda maliyetin paylafl›lmas› aç›s›ndan bir denge oluflturmak, ancak hiçbir ö¤rencinin finansal nedenlerle ö¤renim hakk›n› kaybetmemesini garanti etmek, yüksekö¤retim sistemi ve kurumlar›n› kapsayan iç ve d›fl kalite güvence sistemlerini oluflturmak, fleklinde ifade edilebilir. Bu unsurlar›n aras›nda çeflitlilik en gerekli ama en zor anlafl›lan, en tart›flma yaratan husus oldu¤u için biraz açmak faydal› olacakt›r. Tüm üniversitelerin merkezî ve “tek tip” bir düzenlemeyle yönetilmesi anlay›fl›na son vermek, mümkün oldu¤unca “adem-i merkeziyetçi” bir uygulamaya geçmek, yeknesakl›ktan uzaklaflmak, çeflitlili¤i teflvik etmek, kurumlar›n kimliklerini oluflturmalar›na destek olmak ilkesi yasan›n en önemli yenili¤i olmal›d›r. Çeflitlilik afla¤›daki muhtelif konular› kapsayabilir: 1. Verilen diploma ve dereceler (Kaliforniya sistemi gibi) 2. Kurumsal yönetim flekli 3. Misyon farkl›l›¤›-araflt›rma yo¤un/e¤itim a¤›rl›kl›/hizmete odakl›/bölgesel odakl›/mesleki e¤itim odakl› 4. Mali çerçeve-torba bütçe/formüle ba¤l› bütçe; katk› paylar›/ücret farklar›; 5. Disiplin baz›nda: klasik (tam teflekküllücomprehensive)-az say›da odak noktas› olan, uzmanlaflan 6. E¤itim flekli: gündüz-akflam-uzaktan-yaflam boyu 7. Kamu/vak›f/özel kâr amaçl›/s›n›r ötesi (cross border) D›fl paydafl etkisinin az oldu¤u, bütçe (kaynak) verme yönteminin farkl›l›klar› pekifltirmedi¤i ortamlarda akademik tercihler çeflitlili¤i en aza indiren, standart ve en prestijli etkinliklere yönelen tek tip kurumlar yaratmaktad›r. Bu nedenle hem sistemin çeflitlili¤e izin vermesi hem

de kurumlar›n bu f›rsat› kullanmas› önem kazanmaktad›r. Çeflitlili¤in, yasal sistem ve hukukçular›n yaklafl›m› nedeniyle (eflitlikçi, farkl›l›¤a izin vermeyen) zorluklar› oldu¤u gibi; geliflmek isteyenin önünü açmak, kurumlara imkân, kabiliyet ve tercihleri yönünde ilerlemeleri f›rsat›n› vermek, mükemmeliyet merkezleri oluflumuna yard›mc› olmak, ö¤renci taleplerini karfl›lamak, piyasa ihtiyac›na cevap vermek ve istihdam› artt›rmak gibi nedenlerle müthifl getirileri vard›r. Çeflitlili¤e örnekler vermek aç›s›ndan, yeni kurulmufl ve henüz mezun vermemifl, beflten az diploma program› olan, ö¤renci say›s› 1000’den az olan, ö¤renci / tam zamanl› ö¤retim üyesi oran› üniversite genelinde 80’in üstünde, herhangi bir diploma program›nda 100’ün üstünde olan üniversiteler YÖK’e do¤rudan ba¤l›, sadece lisans ve yüksek lisans e¤itimi veren bir kategori olarak tan›mlanabilir. Buradaki gösterge de¤erleri sadece bir fikir vermek üzere seçilmifltir; kararlar Ulusal Kalite Ajans› verileri kullan›larak verilmelidir. Bu kategorideki üniversiteler kat› bütçe uygulamas›na tabi ama bütçeden en yüksek destek oran› alan grup olabilir. Bafllang›ç seviyesini aflan üniversitelere, girdi kontrollerini en aza indirip kendi geliflme çizgilerini tayin hakk› verilebilir. Stratejileri do¤rultusunda o kuruma has 5 y›ll›k sözleflmeyle genel hatlar› çizilen bir statü tan›nabilir. Bunlar›n aras›ndan üniversite konseyi/mütevelli heyetle yönetilmeyi tercih eden üniversitelerin YÖK ba¤lant›s› s›f›rlanabilir. Statünün devam› için 5 y›lda bir gözden geçirme esas olmal›d›r. Her durumda doktora program› açmak ve sürdürmek için kriterler duyurulmal› ve bu statüye geçifl Ulusal Kalite Ajans› verileriyle uygulanmal›d›r. Kamuya aç›kça deklare edilen kriterler çerçevesinde seçilen araflt›rma yo¤un 5-7 üniversite, uluslararas› çapta varl›klar›n› hissettirmek ve araflt›rmac› yetifltirmekle görevlendirilmelidir. 7 y›l süreli bu görevlendirmenin doktora mezunu say›s›yla iliflkilendirilen ek araflt›rma bütçesi ve bunu esnek kullan›m hakk› olmal›d›r. Özellikle akademik çevrelerin bu örnekleri art›r›p çeflitlili¤e imkân verecek çerçeveler oluflturma sorumlulu¤u bulunmaktad›r.

Prof. Dr. Öktem VARDAR Ifl›k Üniversitesi Rektör Yard›mc›s›

11


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 12

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

Çizginin hâkimi:

Serkan Ok Serkan Ok, genç ve baflar›l› bir ifl adam›. Ancak biz onun ifl hayat›ndaki baflar›lar›n›n ötesinde yeflil sahalardaki baflar›lar›na da tan›kl›k ediyoruz. Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi

erkan Ok, Türkiye’nin F‹FA kokartl› en genç yard›mc› hakemleri aras›nda yer al›yor. Türkiye süper ligi d›fl›nda Avrupa’da da ülkemizi baflar›yla temsil ediyor. O, ayn› zamanda bir Ifl›kl›… Serkan Ok’la yeflil sahalar›, baflar›lar›n› ve Ifl›kl› y›llar› konufltuk.

S

Öncelikle hakem camias›yla ilgili bir soru sormak istiyoruz. Sizin eski hakemlerimizden ve MHK baflkanlar›ndan Hilmi Ok’la bir akrabal›¤›n›z var m›? Hay›r, kendisiyle hiçbir akrabal›¤›m yok. Ancak hakemli¤e bafllad›¤›m günden itibaren Hilmi Ok’la ilgili sorularla karfl›laflt›m. Hatta yurtd›fl›na maç yönetmeye gitti¤imde oradaki bir gözlemci, Hilmi Ok’u kastederek “babana selam söyle.” bile demiflti! Baban›zla beraber çal›fl›yorsunuz ama farkl› bir alanda!.. Tekstil sektöründe, hammadde al›m sat›m› ve

12

iplik imalat› üzerine, babam›n kurdu¤u köklü bir firmam›z var. Faaliyetlerimize devam ediyoruz ve hakemlik d›fl›nda zaman›m›n önemli bir k›sm›n› ifl yerinde geçiriyorum. ‹fl yaflam›nda da önemli sorumluluklar üstlendi¤inizi söyleyebilir miyiz? Evet… Babamla birlikte firmam›zla ilgili kararlarda önemli bir görev üstleniyorum. Kararlar›n›z ifl hayat›n›z›n yan› s›ra yeflil sahalarda da önemli oluyor. Hakemlik serüveniniz nas›l bafllad›? Roberto Carlos’un oynad›¤› bir reklam filmi, çocuklu¤unda hakem olmay› baflaramay›nca, futbolcu oldu¤unu vurguluyordu. Roberto Carlos’la bir benzerlik var m›? Biraz benzerlik var!.. Küçükken futbolla çok ilgiliydim. Lisans›m yoktu ama arkadafllar›mla sürekli futbol oynard›m. Futbolla ilgili varolan altyap› çal›flmalar›ndan birinde kendimi gelifltirmek istedim. Ama bunu babama söyledi¤im-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 13

de, “Derslerin yo¤un, sen derslerine konsantre ol!” diyerek, futbol oynamam› istemedi. Dolay›s›yla futboldan uzak kald›m. Ama üniversite y›llar›nda, ‹TÜ’de okurken seçmeli futbol dersleri vard›. O dersleri Say›n Lale Orta veriyordu. Benim futboldan anlad›¤›m›, kurallar› bildi¤imi ve bir pozisyon tart›fl›ld›¤›nda do¤ru karar verebildi¤imi gördü. Bu arada Türkiye Futbol Federasyonunun 1998 fiubat ay›nda aç›lan bir hakemlik kursu bulunuyordu. Bana, “Kat›lmak ister misin? Hakem olamasan da kurallar› daha iyi ö¤renirsin.” dedi. Ben de üç hafta süren bu kursa bafllad›m. Kursta baflar›l› olduktan sonra atletik testi de geçtim. Sözlü ve yaz›l› s›navda da baflar›l› olduktan sonra nisan ay›nda amatör liglerde hakemli¤e bafllad›m. Amatör spor, dünyada çok önemli ama Türkiye’de yeterince ilgi görüyor mu? Ben hakemli¤e bafllad›¤›mda önem verilmeyen bir kategori durumundayd›. Ama son zamanlarda bu alana gösterilen ilgi ve yap›lan yat›r›mlarla önemli hâle geldi. Eskiden çamurlu sahalarda çok maç yönettim ama flimdi suni ve normal çim sahalar geliflti. Amatör tak›mlarda gençleflme olunca, futbolcular› amatör kulüplerde deneyip daha sonra profesyonel tak›mlarda kullananlar da oluyor art›k. Hakem olduktan sonra ailenizden ne tepki ald›n›z? fiimdi durum nas›l? Ailemdeki bayanlar›n tepkisi daima olumlu oldu. Annem ve eflim çok destek oldular. Annem eflyalar›n y›kanmas›, çantan›n haz›rlanmas› konusunda daima yard›m ederdi. Sonra bayra¤› eflim devrald›. fiimdi de çantam› eflim haz›rlar. Ben çantama dokunmam. Bunun u¤urlu oldu¤una inan›yoruz. Zaten ben haz›rlarsam mutlaka bir fley unutuyorum! Her baflar›l› erke¤in arkas›nda bir kad›n vard›r sözü do¤rulan›yor mu?

Benim baflar›m›n ard›nda iki kad›n var! Annem ve eflim… Hakemli¤in ve futbolun d›fl›nda sporun di¤er alanlar›na da ilginiz var m›? Pek çok spor dal›yla ilgileniyor ve yap›yorum. Genellikle de tenis oynamay› seviyorum ve uzun süredir de oynuyorum. Ayr›ca voleybol, basketbol gibi tak›m sporlar›yla da ilgilendim. K›fl sporu olarak da kayak yap›yorum. Bir hakemin de di¤er sporcular gibi beslenme, uyku gibi yaflamsal alanlarda bir disipline sahip olmas› gerekiyor. Siz bunu nas›l gerçeklefltiriyorsunuz? Bu konularda belki tam bir standart ve profesyonellik bulunmuyor ama kiflinin kendisine dikkat etmesi gerekiyor. Ben de bunu yap›yorum. Ama yemek konusuna pek dikkat etmem, yemek yemeyi seven bir yap›m vard›r! Size Türkiye’nin en ifltahl› hakemi diyorlar. Do¤rudur!.. Bir de Ribery’yi geçen hakem olarak an›l›yorsunuz. Olay 2004 y›l›ndaki Fenerbahçe-Galatasaray maç›nda gerçekleflti. Pozisyonda top benim önümden aç›ld›. Ben çizgide koflarken, arkadan defans oyuncusuyla Ribery beraber kofluyorlard›. Yani beraber kofltuk ama beni geçemedi! Ayn› zamanda Türkiye’nin en genç FIFA kokard› takan hakemi oldunuz. 2004 y›l›nda FIFA kokard› ald›m… O zaman 24 yafl›ndayd›m. FIFA kokard› takmak, uluslararas› maç yönetmek Türkiye’nin tan›t›m› aç›s›ndan da çok önemli. Neler yafl›yorsunuz uluslararas› müsabakalarda?

13


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 14

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

“2004 y›l›ndaki Fenerbahçe Galatasaray maç›yd›. Pozisyonda top benim önümden aç›ld›. Ben çizgide koflarken, arkadan defans oyuncusuyla Ribery beraber kofluyorlard›. Yani beraber kofltuk ama beni geçemedi!”

Uluslararas› bir ekibe kat›ld›¤›n›zda Türklerle hiç tan›flmam›fl bir insan›n bak›fl aç›s› mutlaka olumlu olarak gelifliyor. Yönetti¤imiz maçlarla da Türk hakemli¤inin seviyesinin dünyaya gösterilmesine ve hakk›m›zdaki ön yarg›lar›n afl›lmas›na katk›da bulunmufl oluyoruz. Çok olumlu yorumlar al›yoruz. Bazen kat›ld›¤›m›z turnuvalar yaklafl›k bir hafta sürüyor. En az 4 farkl› ülkeden hakemlerle ve farkl› ülkelerden gözlemcilerle tan›fl›yorsunuz. Turnuvalarda, hem kendinizi hem de ülkenizi tan›tman›z aç›s›ndan flans›n›z daha yüksek oluyor. Geçen sene 15 gün Çek Cumhuriyeti’nde bir final turnuvas›na kat›ld›m. Bu kat›l›m hem Türk hakemli¤ini hem de Türkiye’yi tan›tma aç›s›ndan çok verimli oldu. Bu y›l da yine bir final maç› yönettik. Bu da çok faydal› oldu. Hâkimlerin ve hakemlerin tarafs›z olarak karar verdiklerine flüphe yok… Ama hakemlerin zaman zaman hata yapmalar› da kaç›n›lmaz. Türkiye’de hakemlere gerekli tolerans gösteriliyor mu? Ne yaz›k ki fazla toleransl› bir toplum de¤iliz. Yapm›fl oldu¤unuz en küçük bir hatan›n bile maç›n sonucuna tesir etti¤i düflünülüyor ve

aleyhinize yorumlar yap›l›yor. Göremedi¤iniz bir pozisyon yani vermedi¤iniz bir kararla bile maç›n sonucunun de¤iflmesine neden oldu¤unuz söyleniyor. Di¤er yandan hâkimler karar verirken inceliyor, araflt›r›yor, düflünüyor. Ama hakemin “o an” karar›n› vermesi gerekiyor. Bunu da düflünmek gerek!.. Sizin de böyle bir talihsiz an›n›z var san›r›m. Bir Trabzon maç›nda… 2003 y›l›n›n Aral›k ay›yd›. Muhittin Boflat’›n hakemli¤i b›rakt›¤› son maçt›. Çok az hata yapar›m ama yapt›¤›m en büyük hatayd›. 90 + 3. dakika… Trabzonspor 2-1 yenik durumda ve maç Trabzon’da oynan›yor. Oyuncu topa vuruyor ama kaleci topla arama girdi¤i için topu göremiyorum. Bütün gözler bana çevrildi. Göremedi¤im için ben de onlara bak›yorum. Daha sonra televizyonda, di¤er taraftan çekim yapan kameran›n görüntülerinde topun çizgiyi 40-50 santim kadar geçti¤ini gördüm. O top dönüp di¤er kalede gol oldu. Maçlar 15-20 kamerayla kayda al›n›yor. Ama insan, bu tekni¤in çok gerisinde bir görüfl aç›s›na sahip. Bu teknolojinin, hakemlere karfl› bir elefltiri arac› olarak kullan›lmas›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Elefltiriler baz› zamanlarda pozisyonu b›rak›n, hakemin kiflilik haklar›na kadar uzan›yor. Bunlar da bizi olumsuz yönde etkiliyor. Ben televizyon teknolojisine karfl› de¤ilim. Bu gibi geliflmelerden yararlanmal›y›z ama bunun toplumumuzu bilgilendirme aç›s›ndan kullan›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Biz de o görüntülerde kendi pozisyon hatalar›m›z› görüp yararlanabiliyoruz. Baz› yorumcular›n insan›n kiflili¤ine, ailesine yönelik elefltirileriyse hiç do¤ru de¤il… 90 dakika içinde pek çok karar vermeniz gerekiyor. Bir yard›mc› hakem maçta kaç kez bayrak kald›r›r? Maç›na göre de¤iflir. Örne¤in; bir veya iki kere ofsayt bayra¤› kald›raca¤›n›z pozisyon oluyor ama bazen de say› 15-20’ye ç›k›yor. Tak›mlar›n oyununa ba¤l› olarak de¤ifliyor. Ama ortalama olarak bir maçta 5-6 ofsayt bayra¤›, 3-4 tane faul, 15-20 aras› taç-aut-korner bayraklar› da olabilir.

14


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 15

s›n› gördüm. FIFA kokard› almamda da etkisi büyük. Ben daha küçük yafllardayken yabanc› dil ö¤rendi¤im ve bu konuda güçlü bir altyap›m oldu¤u için dil seviyelerini h›zl› bir flekilde geçip baflar›l› olabildim. Okul y›llar›ndan da söz edelim mi? Anaokulundan bafllad›m ve toplam 13 sene Ifl›k’ta e¤itim ald›m. Anaokuluna bafllamadan önce ailem bir iki okula daha bakm›fl. Bana “Hangisini istersin?” diye sorduklar›nda, hiç düflünmeden “Ifl›k’ta okuyaca¤›m!” demiflim. Böyle bafllad›m. 1996 y›l› mezunuyum ama Ifl›k’ta edindi¤im arkadafll›klar›m hâlâ sürüyor. Arkadafllar›mla s›k s›k bulufluyoruz. Pilav günlerine mutlaka kat›lmaya çal›fl›yorum.

Her insan›n çocuklu¤unda sempati duydu¤u bir tak›m vard›r. Sizin için durum nedir? Çocuklukta, gençlikte herkesin do¤al olarak tuttu¤u bir tak›m vard›r. Ama hakemli¤e bafllad›¤› andan itibaren o art›k güzel bir an› olarak kal›r. Benim için de öyle… Biraz da Ifl›kl› y›llardan söz edelim. ‹fl yaflam›n›zda ya da yeflil sahalardaki baflar›n›zda Ifl›k’ta ald›¤›n›z e¤itimin ne tür bir etkisi oldu? Okulumun bana verdi¤i en büyük katk›y› “yabanc› dil” olarak görüyorum. Anaokulundan bafllayan kendini disipline etme ve konsantrasyon gelifltirme de Ifl›k Okullar›ndan ald›¤›m e¤itimin önemli bir parças› oldu. Hem ifl hayat›m hem de hakemlik çok önemli bir konsantrasyon gerektiriyor. Bunu Ifl›k’ta edindim.

Okulda sporla aran›z nas›ld›? Teneffüslerde koflarak pota kapmaya çal›fl›rd›k, ö¤le yeme¤ini unuturduk. S›n›fta basketbol tak›m›ndayd›m. ‹lkokulda yakar top oynard›k. Ortaokul ve lisede basketbola yöneldik. O zaman okulda futbolu legal olarak oynayam›yorduk! Çocu¤unuz oldu¤u zaman Ifl›k’ta okutmak ister misiniz? Kesinlikle… Eflimle bunu konufluyoruz. Ifl›k’ta okutmak istiyoruz ama hayat›m Niflantafl›’nda geçti¤i için çocu¤umuzun özellikle bu kampüste okumas›n› istiyorum. Baflar›l› bir Ifl›kl› olarak Ifl›kl› ö¤rencilere ne tavsiye edersiniz? E¤itimlerini dikkate alarak bugünün de¤erini hissetsinler. Her yerde bulamayacaklar› bir e¤itim al›yorlar. Bu onlara gelecekte büyük bir fayda sa¤layacakt›r.

Hakemlikte ve FIFA kokard› alman›zda Ifl›k’›n yabanc› dil e¤itimi ne oranda etkili oldu? Anaokulu, ilkokulu ve liseyi Ifl›k’ta okudum. Daha küçük yafllarda ‹ngilizceyi temel e¤itim dilinde almak; okudu¤umuz haz›rl›k s›n›flar› olsun, temel dersleri ‹ngilizce okumam›z olsun yabanc› dilimizin güçlü bir flekilde geliflmesini sa¤lad›. Bunun hem üniversite hayat›mda hem ifl hayat›mda hem de hakemlikte büyük fayda-

15


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 16

KAPAK

Sosyalleflme ve geliflimin arac›:

Çocukluk oyunlar› Bugün unutulan, terk edilen oyunlar çocuklar›n geliflimini, sosyalleflmesini, arkadafll›k ba¤lar›n› güçlendiren, yüzlerce y›ll›k bir sürecin ürünü asl›nda… Bugün çocuklar›m›z›n onlar› tan›mamas› ve oynamamas› geliflimlerinde bir eksiklik yaratm›yor mu?

Ömer ORHAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Müdürü fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

16

ynamayan tay at olmaz, demifl atalar›m›z... Oyunlar, çocuklar›n fiziksel ve ruhsal gelifliminin tamamlanmas›nda büyük pay sahibidir. Yarat›c›l›¤›, analitik düflünme yetene¤ini, tart›flma becerisini, problem çözme yetene¤ini gelifltirir, paylaflmay›, arkadafll›¤›, baflarmay›, yenilgiyi kabullenmeyi, sportmenli¤i, konuflmay›, dinlemeyi, kendini ifade etmeyi, geçici küslük sonras› bar›flmay› ö¤retir. Basit bir oyunun bile bu kadar çok yarar sa¤lad›¤›n› görünce flafl›r›yorsunuz. fiaflk›nl›¤›n›z› pekifltirmek için önce geçmifle bir yolculuk yapal›m; kimi zaman sokak aralar›nda du-

O

ral›m, kimi zaman da bahçede oynayan çocuklara kulak verelim: Düflünün: Ya¤mur sonras› mis gibi toprak kokusu sarm›fl mahalleyi ve kap› önünde size seslenen bir arkadafl›n›z›... Annenizin uyar›lar› ard›n›zda ve siz kap› önündesiniz, ayakkab›lar ancak yolda giyiliyor, aceleyle... D›flar›da ›slanan toprak hemencecik düzlefltiriliyor ve iri bir inflaat çivisi bulunuyor. Merkeze bir nokta iflaretleniyor, d›flar›dan içeriye do¤ru s›rayla topra¤a çivi saplanarak çizgiler çiziliyor. Amaç; birbirini kesmeden çizgilerle merkeze ulaflmak. El göz koordinasyonunu gelifltirmek için ideal bir oyun!..


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 17

Ya¤mur sonras› sokaklar iyice kurumufltur, art›k yarat›c›l›k ve mekanik bilginin konuflturulaca¤› zamand›r. Otomobil tutkunlar› ve tasar›mc›lar› için belki de bafllang›ç seviyesi. Bulunabilirse bilyeli rulmanlar›n tekerlek görevini üstlenecek ve ahflapla buluflarak F1 araçlar›n›n psikolojisini aratmayacak bir (tornet) araba yarat›lm›fl olur. Böyle bir araba ortaya ç›kartmak için hangi düflünceler içinde olmak gerekir, yarat›c›l›¤› nas›l gelifltirir k›sm›n› düflünmeyiyse sizlere b›rak›yoruz. Kal›nca bir telin e¤ilerek, bükülerek yürüyen baflka bir araca dönüflmesi de bir çocuk için tekerle¤in icad›ndan daha kolay de¤ildir elbette. Ama bir çocu¤un kendi eme¤iyle ortaya ç›kartt›¤› bu oyunca¤›n de¤eri emin olun ki günümüzdeki Japonlar›n ya da Çinlilerin üretti¤i PSP’nin (Play Station Portable) de¤erinden çok daha fazlad›r. Grup olarak oynanan oyunlara ne demeli peki, ço¤u zaman gerçek bir ekip ruhunun yaflat›ld›¤›, kazan›ld›¤›nda bir zafer coflkusu, kaybedildi¤indeyse paylafl›l›nca azalan yenilgi ac›s›n› birlikte hazmedifl...

Sihirli küre misket Bütün misketler yan yana dizilir. S›ralama at›fl›nda, misketi en yak›na atm›fl oyuncu bafl› belirler. Sonra da oyuna kat›lan ve yere misket koyan oyuncular dizilifl s›ras›na göre misketlerini atarlar, bafl taraf›na en yak›n, mümkünse bafl taraf›ndan vurmak hedefinizdir. Vurdu¤unuz misketten sonras›n› al›rs›n›z. Oyuncular s›rayla alabildikleri kadar misketi toplar ve bir sonraki taraf›na geçerler. E¤er at›fl›n›z, misket çizgisiyle at›fl yapt›¤›n›z taraf aras›nda kalm›flsa oyun d›fl› kal›rs›n›z. Yerde misket kalm›flsa at›fl yap›lan yerin karfl› taraf› yani yerdeki misket dizisinin arkas›na düflen yerden, öncelikle misketi en uzakta olan oyuncudan bafllanarak uzakl›k s›ras›na göre at›fllar yap›l›r. Tüm oyuncular at›fllar›n› bitirdi¤inde yerde hâlâ misket kalm›flsa bunlar di¤er

tur için yerde b›rak›l›r. Elbette yere dizilen misketleri vurmak için herkesin severek seçti¤i iri bir misketi vard›r ki buna kaflik denir.

Kafa Kar›fl Bu oyun; çukur olarak da bilinen bir misket oyunudur. Topra¤a küçük bir çukur aç›l›r ve rakibin misketini çukurdan uzak tutmak amaçlan›r. Hem iç hem oyna: Gazoz kapa¤› Misket oyununa benzer, gazoz kapaklar› topra¤a saplanarak yere dizilir ve tercihen bir mermer parças› taflla at›fl yap›l›r. Bafl olarak belirlenen yerden sona do¤ru vurdu¤unuz noktadan sonraki gazoz kapaklar›n› toplars›n›z. Çocu¤un belli bir hedefe odaklanmas›n›, dikkatini toplamas›n› ve artt›rmas›n› amaçlayan bu üç oyun da ayn› zamanda el göz koordinasyonunun geliflmesine de yard›mc› olur. Tüf Tüf Yar›m metre uzunlu¤unda elektrik tesisat borusu at›fl için en ideal olan malzemedir. Ka¤›ttan yap›lan rulolar boru içinden üflenerek at›l›r. Elbette en uza¤a atmak yeterince nefese, deneyime ve rulolar›n büyüklü¤üne ba¤l›d›r. Afrika k›tas›nda, buna benzer bir boru içinden ucu zehirli ok at›lmas›n›n bizim oyunumuzla nas›l bir ilintisi oldu¤u bilinmiyor. Bilinen birfley var ki o da bu oyunun ci¤erleri açan harika bir nefes egzersizi oldu¤udur. Ayr›ca niflan alma ve odaklanma da di¤er amaçlar›d›r. Erkeklerin tutkusu futbol Sokakta yere dikilen tafllar aras›nda oynanan futbol, soka¤› enlemesine kullanarak, h›z ve zeka gerektiren ve topla orta yap›larak oynanan, orta-gol, topu yere düflürmeden kaleye gol atmaya çal›fl›lan Alman kale, erkek çocuklar›n›n asla vazgeçemedi¤i top oyunlar› aras›ndad›r.

Gündelik hayat›n içinden basit malzemelerle dâhice üretilmifl geleneksel çocukluk oyunlar›, ayn› zamanda çocuklar›n hem zihinsel hem de fiziksel geliflimine önemli katk› sa¤l›yordu.

17


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 18

KAPAK

K›zlara özel oyunlar Elbette sadece k›zlar›n oynad›klar› oyunlar da vard›r, bunlardan biri lastiktir. Beyaz bir lasti¤in uçlar›n›n ba¤lanmas›yla oyun malzemesi tamamlan›r. Ayak bilekleri seviyesi (birler), bald›r bölümü (ikiler), diz bölümü (üçler), kalça bölümü (dörtler) diye yukar› do¤ru ç›kt›kça zorlaflan ve ad›mlamay› içeren oyundur. Kas geliflimini sa¤layan lastik oyunu, müthifl bir fiziksel egzersizdir. Yüzük kimde? Baflka bir k›z oyunuysa yüzük kimde oyunudur. Oyuncular otururlar ve avuçlar›n›n içleri birbirine bakacak flekilde ellerini tutarlar. Ebe olan kifli, tüm oyuncular›n ellerini tutar ve gizlice elindeki yüzü¤ü birinin eline b›rak›r. Eline ald›¤› havluyu k›v›rarak sopa fleklinde bir flekle dönüfltürür. Yar›flmac›lar› dolaflarak yüzü¤ün kimde oldu¤unu sorar, bilemeyene havluyla vurur, bilen kifli ebe olur.

Geleneksel oyunlar›n birço¤u grup olmay›, paylaflmay›, yar›flmay›, baflarma ve yenilgi duygular›n› yaflamay› ö¤retiyor.

18

Gelifltirici oyunlar bitmez ‹flte kas geliflimini, dikkati artt›rmay› ve odaklanmay› amaçlayan baflka bir oyun: Sek sek. Genelde k›zlar›n oynad›¤› bir oyundur. Yere çizilen ve sekize bölünen dörtgenlerin içine at›lan tafl› (ki tafl, çizgiye de¤erse oyuncu yanar), çizgilere basmadan s›rayla en yak›ndan en uza¤a do¤ru bir sonraki dörtgene atarak oynan›r. fiimdi de grup olmay›, paylaflmay›, yar›flmay›, baflarma ve yenilgi duygular›n› yaflamay› ö¤-

reten oyunlar›m›z› hat›rlayal›m: Oyuncular daire fleklinde dizilerek yere çömelir, ebe eline ald›¤› mendili sallayarak dairenin d›fl›nda ve oyuncular›n arkas›nda koflarak dolan›r. Bunu yaparken de hep beraber; “Ya¤ satar›m, bal satar›m Ustam ölmüfl ben satar›m Ustam›n kürkü sar›d›r Satsam on befl lirad›r Zam bak zum bak Dön arkana iyi bak” flark›s› söylenir. Ebe olan kifli, flark› söyleyerek dolafl›rken bir ara mendili bir oyuncunun arkas›na b›rak›r. Arkas›na mendil b›rak›lan oyuncu bunu fark etti¤inde mendili alarak ebeyi kovalar, ebeyse kendini kovalayan oyuncunun boflaltt›¤› yere koflar ve oturur ama bunu baflaramazsa kendisi ebe olur. Aç kap›y› bezirgânbafl›, bezirgânbafl› Kap› hakk› ne verirsin, ne verirsin? Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun Bir s›çan, iki s›çan, üçte kapan... Bu oyunda önce çocuklar aras›ndan iki lider (bezirgân) seçilir, bu iki çocuk di¤erlerinin haberi olmaks›z›n kendilerine bir ad takarlar; örne¤in; papatya ve gelincik... ‹ki bezirgân, yüzleri birbirine dönük olarak ellerini birlefltirip kap› yaparlar, tek s›ra olmufl çocuklarsa flark› eflli¤inde bu kap›dan geçerler, flark›n›n “üçte kapan” yerinde kap› kapal› kal›r ve o s›rada kap›n›n içinde kalan çocu¤un kula¤›na bezirgânlar taraf›ndan “Papatya m›, gelincik mi?” diye soru-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 19

lur. Çocuk hangisini seçerse o bezirgân›n arkas›na (yadigâr olur) geçer. Oyun, s›radaki tüm çocuklar kap›da kal›p seçim yapana dek sürer. Sonunda iki taraf aras›nda çekiflme aflamas›na gelinir; çocuklar birbirlerinin beline sar›larak di¤er taraf› kendilerine do¤ru çekmeye çabalar, çizgiyi geçen taraf yenilir. Bu oyunu oynad›¤›m›z y›llar boyunca acaba bezirgân›n, kap› hakk›n›n ya da yadigâr›n ne demek oldu¤unu bilen var m›yd› aram›zda?..

Yön bulman›n oyunu: Körebe Körebede bir oyuncunun gözleri bir bez veya eflarpla çevresindekileri göremeyecek flekilde ba¤lan›r. Di¤er oyuncular körebenin etraf›nda dolaflarak ona seslenir ve dokunurlar. Körebeyse onlar› yakalamaya çal›fl›r. Körebe birini yakalad›¤›nda yakalad›¤› oyuncunun ad›n› do¤ru söylerse ebelik, yakalanana geçer. Ama e¤er yanl›fl ad söylerse oyun tekrar bafllar ve körebenin ebeli¤i devam eder. Bu oyun da yön bulma, tahmin etme ve yorum yapma becerilerini gelifltirir. Yakartop ve di¤erleri Yakartop vurmaya çal›flan ve vurulmamaya çal›flan iki tak›m aras›nda oynan›r. Ne kadar çok kifliyle oynan›rsa o kadar heyecanl› ve zevkli olur. Vurmaya çal›flan tak›m›n oyuncular›, aralar›nda 20 m kadar mesafe b›rakarak iki çizgi hâlinde yerleflirler. Di¤er tak›m›n oyuncular›ysa bu iki çizginin ortas›na geçerler. Çizgiye yerleflen tak›m›n oyuncular›n›n amac›; di¤er tak›m›n oyuncular›n› elle att›klar› topla vurmakt›r. Vurulan, oyun d›fl› kal›r. Ortada yaln›zca bir oyuncu kald›¤›nda top on kez at›l›r. Bu oyuncu vurulmamay› baflar›rsa tak›m›, oyuna yeniden ortadan bafllar. Vurulursa tak›mlar yer de¤ifltirir. Yakartopta bir de “can almak” vard›r. At›lan toplar, top yere de¤meden kaçan tak›m›n oyuncular› taraf›ndan tutulursa can al›nm›fl olur ve bu canlar oyuncular›n vurulduklar›nda oyunda kalmas›n› sa¤lar. Peki, yakartop hangi amaca hizmet eder? El göz koordinasyonu, kas geliflimi, odaklanma, dikkati toplama, paylaflma ve dayan›flma duygular›n›n gelifltirilmesi... Ya topaç, çelik çomak, saklambaç, kukal› saklambaç, istop, köfle kapmaca, el k›zartmaca,

kimin eli kimin üstünde, kutu kutu pense, ön dö trua (un deux trois) ve bizim hat›rlamad›¤›m›z ama sizin flu an akl›n›za gelen daha nice oyunlar?.. Oyun deyip geçmeyin, oyun yaln›zca bir e¤lence arac› de¤ildir. Günümüz oyunlar›na bakt›¤›m›zdaysa çocuklar, kimi zaman bir ekran›n karfl›s›nda kimi zaman da el kadar küçültülmüfl bilgisayarlarda tamamen sanal ortam içindeler. Paylafl›mdan uzak, sözcükler anlam›n› yitirmifl bir flekilde, ço¤u zaman hiç konuflmadan oynanan oyunlar›n ço¤unda yarat›c›l›k neredeyse bitmifl; sosyalleflme giderek yok oluyor. Çocuklar ne yaz›k ki bu yeni oyunlar sayesinde bireysellefliyor, çevreleriyle iletiflimleri kopuyor, konuflma tembelli¤i yafl›yor ve gittikçe yaln›zlafl›yorlar. Büyükler de rahats›z edilmemek ifllerine geldi¤i için bu oyunlara bilerek ya da bilmeyerek destek veriyorlar. Çocuklar enerji küpüdür, fazlas›n› ancak fiziksel egzersizle atabilirler, bu da bilgisayar karfl›s›nda oturarak ya da iki elde toplam dört parmaklar›n› gelifltiren PSP oynayarak de¤il! Belki de bu yüzden bizim zaman›m›zda hiperaktivitenin ad› bile duyulmad›, belki de bu nedenle çocuklarda fliddet gittikçe art›yor, ne dersiniz?..

Günümüzde ekran bafl›nda, yaln›z ya da sanal arkadafllarla oynanan oyunlar, çocuklar› gerçek yaflamdan, arkadafll›klardan, dostluklardan uza¤a düflürmüyor mu?

19


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 20

SA⁄LIK

Domuz gribine önlem: Uzm.Dr. Emel TAfi Erenköy Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Mikrobiyoloji Laboratuvar› Yrd. Doç. Dr. Dilaver TAfi GATA Haydarpafla E¤itim Hastanesi, Çaml›ca Gö¤üs Hastal›klar› Servisi

20

Hijyen

›p dilinde influenza olarak bilinen grip; hastal›kla ayn› ad› tafl›yan influenza virüsünün neden oldu¤u bir solunum yolu hastal›¤›d›r. ‹nfluenza virüsü genetik özelli¤i sayesinde yap›s›n› sürekli de¤ifltirerek farkl› yap›da virüs tipleri oluflturmakta ve bu yeni oluflan virüs tiplerine karfl› insan›n do¤al ba¤›fl›kl›¤› bulunmad›¤› için dünya genelinde yayg›n hastal›k (pandemi) oluflturabilmektedir. Örne¤in; 1918’deki ‹spanyol gribinin yaklafl›k 50 milyon kiflinin, 1968’deki Hong Kong gribinin dünya genelinde bir milyon kiflinin ölümüne neden oldu¤u düflünülürse; bu yeni virüsün, yani domuz gribi virüsünün DSÖ’nü (Dünya Sa¤l›k Örgütü) neden alarm duruma geçirdi¤ini aç›klar. DSÖ, domuz gribinin, 2003’teki kufl gribinin yeniden belirmesinden bu yana en yayg›n hastal›k riski tafl›d›¤›n› aç›klamas› tehdidin boyutlar›n› göstermektedir. Domuz gribine neden olan virüs, influenza virüsünün A tipinde olup H1N1 alt tipindedir ve ilk kez Meksika ve ABD’de görülmüfl daha sonra birçok ülkede tespit edilmifltir. Bu hastal›¤a domuz gribi denmesinin nedeni domuzlarda hastal›k meydana getiren grip virüsüne benzerlik göstermesi ve ilk kez

T

domuz çiftliklerinde çal›flanlarda ortaya ç›kmas›d›r. Asl›nda bu virüs; insan, domuz ve kufl virüslerinin bir kar›fl›m›d›r. Domuz gribinin DSÖ’nü böylesine harekete geçirmesinin bir di¤er önemli nedeni; kufl gribinin aksine, insandan insana bulafl›yor olmas›d›r. Bu da yay›l›m olas›l›¤›n› artt›rmaktad›r. Domuz gribinin belirtileri, bildi¤imiz grip olgular›ndan pek farkl› de¤ildir. Atefl, öksürük, bo¤az a¤r›s›, yayg›n vücut a¤r›s›, bafl a¤r›s›, üflüme, bitkinlik gibi genel grip belirtileri görülmektedir. Bunlar›n d›fl›nda domuz gribinde baz› olgularda ishal ve kusma görülebilmektedir. Ölüm genel olarak vücut direnci düflük, kronik veya metabolik hastal›¤› olanlarda, çocuklarda görülmekte ve komplikasyonlara ba¤l› olarak meydana gelmektedir. Ancak, domuz gribinin di¤er grip tiplerinden bir fark› da bu hastal›¤a yakalanm›fl 25-45 yafl aras›ndaki hastalarda ölümcül olabilmesidir. Peki domuz gribi nas›l bulaflmaktad›r? Tüm grip virüsleri gibi solunum yoluyla bulaflmaktad›r. Hasta kiflilerin öksürmesi veya hapfl›rmas›yla virüs içeren tükürük damlac›klar› yay›l›r. Bu infekte damlac›klar›n direkt solunum yoluyla veya etraftaki masa, sandalye gibi yüzeylere yap›flan damlac›klar›n ellerle vücuda al›nmas›yla hastal›k bulaflmaktad›r. Kifli, virüsün bulaflt›¤› bu yerlere dokunduktan sonra ellerini a¤z›na, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaflabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar canl› kalabilece¤ini ›s›, nem oran›, yüzey niteli-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 21

¤i gibi pek çok faktör etkilemektedir. Domuz gribi yüksek s›cakl›klara dayan›kl› olmad›¤›ndan yaz döneminde enfeksiyon daha az görülürken sonbahar ve k›fl aylar›nda görülme olas›l›¤› çok artmaktad›r. Bulaflma yollar›n›n bilinmesi bize bu enfeksiyondan nas›l korunabilece¤imize ›fl›k tutmaktad›r. Korunmada en önemli ve etkili yol; el temizli¤idir. Ellerin s›k s›k özellikle de her hapfl›r›k ve öksürük sonras› bol sabun ve suyla y›kanmas› gerekir. Alkol içeren el antiseptikleri de kullan›labilir. Öksürme ve hapfl›rma esnas›nda a¤›z ve burnun mendille kapat›lmas›, tek kullan›mdan sonra çöpe at›lmas› gerekir. D›fl ortamlarda kirli ellerin yüz bölgemize sürülmemesi de önemli bir korunma yöntemidir. Bulundu¤umuz ortam›n (oda, s›n›f gibi) s›k aral›klarla havaland›r›lmas› gereklidir. Ortak kullan›m alanlar›ndaki (okul, ifl yerleri vb.) yüzeyleri domuz gribi virüsünden ar›nd›rmak için özel bir iflleme gerek yoktur. Bu amaçla günlük temizlikte kullan›lan deterjanlar yeterli ve etkilidir. Domuz gribiyle infekte bir kifliyle temas veya bu enfeksiyonun bulundu¤u ülkelere seyahat öykünüz varsa ve yüksek atefl gibi grip enfeksiyonuna özgü belirtiler gösteriyor iseniz

mutlaka doktora baflvurman›z gerekir. Bu hastal›kta bulafl›c›l›k, belirtilerin bafllamas›ndan 1 gün öncesiyle 7 gün sonras›na kadard›r. Bu dönemde virüsü baflkalar›na bulaflt›rmamak için mutlaka yukar›da belirtilen önlemleri almak ve mümkün oldu¤u ölçüde çevremizdeki kiflilerden uzak durmak gerekir. Domuz gribinin tedavisinde antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r. Destekleyici tedavi de hem vücut direncinin yüksek tutulmas› hem de komplikasyonlara ba¤l› ölüm olay›n›n azalt›lmas› için gereklidir. Domuz gribine karfl› koruyucu afl›n›n bu sonbaharda kullan›lmaya bafllamas› yönünde çal›flmalar vard›r. Domuz gribinin dünya genelinde bu kadar çabuk yay›lmas›ndan, günümüzde seyahat ve ulafl›m olanaklar›n›n çok artmas› sorumludur. Bu nedenle yurt d›fl›na seyahat edeceklerin domuz gribiyle ilgili baz› önlemleri almas› gerekmektedir. Seyahat çantam›zda mutlaka cerrahi maske, alkol içeren el antisepti¤i, ka¤›t mendil bulunmal›d›r. Yukar›da bahsedildi¤i gibi domuz gribinin bulaflmas›n› önlemeye yönelik hijyen kurallar›na uymak gerekir. Bunlar› s›ralayacak olursak: 1. Su ve sabunla s›k s›k ellerin y›kanmas›, su ve sabunun bulunmamas› hâlinde el antisepti¤iyle ellerin temizli¤i 2. Öksürme, hapfl›rma esnas›nda tek kullan›ml›k mendillerle a¤›z ve burnun kapat›l›p kullan›mdan sonra çöpe at›lmas› 3. Her öksürme ve hapfl›rma sonras› ellerin y›kanmas› 4. Yüzümüze ellerimizi y›kamadan önce dokunmaktan kaç›nmak 5. Hastal›k belirtileri gösterenlerle yak›n temastan (tokalaflmak, öpüflmek gibi) kaç›nmak 6. Domuz gribinin görüldü¤ü flehirlerde kalabal›k ortamlardan uzak durmak. Domuz gribinin s›k görüldü¤ü ülkelere seyahat sonras›, yedi gün içerisinde, ateflle birlikte bafl a¤r›s›, öksürük, bo¤az a¤r›s› gibi genel grip belirtilerinden herhangi birinin görülmesi durumunda mutlaka bir hekime baflvurulmal›d›r.

Domuz gribine karfl› en temel önlemi hijyen oluflturuyor. Ellerin sabunla y›kanmas›, mendillerde tek kullan›ml›klar›n tercih edilmesi, hastal›k belirtisi gösterenlerle temastan kaç›n›lmas› bu önlemlerden baz›lar›...

21


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 22

SOSYOLOJ‹

Dikkat cad› var! “Küçük cad›! Cad› seni!” gibi, yar› aksi, yar› flirin bir bayan› flaka yollu tan›mlayan da “O, gerçek bir cad›!” gibi flirret ve kötü bir kad›n› tan›mlayan sözcük de ayn›: “Cad›”. Hâlbuki cad›, hem erkek hem difli olabilir: Harry Potter’da görüldü¤ü üzere; üstelik pek de sevimli bir erkek!.. Ester SAYDAN FMV Özel Ifl›k Lisesi ‹ngilizce Ö¤retmeni

22

C

ad› kelimesi dilimize Farsça’dan gelen bir sözcük. ‹lk anlam›, “geceleri dolaflarak insanlara kötülük etti¤ine inan›lan hortlak” (TDK); ikinci anlam›ysa “kötülük yaparak baflkalar›na zarar veren kad›n”d›r. Yunanca’daki anlam›ysa; “iyilefltiren, flifa veren insan”d›r. Cad› olabilmek için gereken yöntemler de¤iflik olsa da (Eski Türklerde, cesedin üzerinden kedi atlamas› veya cesedin ›fl›ks›z bir oda-

da b›rak›lmas›, Hristiyanl›kta fleytanla ifl birli¤i yap›lmas› ve ona tap›n›lmas› veya tektanr›c›l›¤›n egemen oldu¤u bir toplumda do¤a tabanl› bir inanç sistemine inanarak bir çeflit çoktanr›l› olunmas› yeterlidir.) eski toplumlarda büyücü olarak adland›r›lan cad›lar, o toplumu hastal›klardan, kötülüklerden, savafl ve ölümden, ama en önemlisi do¤um esnas›nda korumaktad›rlar. Yani bu kad›nlar, bir nevi pratisyen hekimlik yapm›fllard›r. Köylerimizde yüzy›llar›n deneyimi sonucu ortaya ç›kan do¤al iyilefltirme çarelerine “ kocakar› ilac›” demez miyiz? Onlar deneyimlerini ve bilgi birikimlerini nesilden nesile, seçilmifl kiflilere miras b›rakarak sürdürmüfllerdir. Cad› deyince akla genellikle süpürgesi üzerinde uçarak gezinen, uzun ve sivri burunlu, kocaman siyah flapkal›, genelde siyah bir kedi sahibi, orta yafl›n üzerinde, siyah, uzun pelerinli bir kad›n gelir. Cad›lar›n tabiat üstü güçleri oldu¤una, geceleri mezarl›klarda gizlice bulufltuklar›na, zehirli içkiler ve büyüler yaparak istedikleri kiflileri öldürdüklerine inan›l›r. Bu imaj bir anda oluflmam›flt›r. Peki, eski ça¤lar›n “bilge”, “iyilefltirici” kad›n› nas›l olur da sayg›nl›¤›n› kaybederek bu ürkütücü görüntüye bürünmüfltür? Bu sorunun cevab›, cad› avlar›n›n en yayg›n oldu¤u 15, 16 ve 17. yüzy›llar›n Avrupa’s›n›n ekonomik ve sosyal problemlerini çözümleme yöntemlerinde gizlidir. Cad›l›¤›n kökeni; insa-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 23

n›n tarihiyle bafllar ve do¤a güçlerini aç›klamak için baflka bir alternatif olmad›¤› zamanlara kadar gücünden hiçbir fley kaybetmez. Cad›l›k, Avrupa’da Kilise’nin yönlendirilmesiyle “kötü” say›lmaya bafllan›r. Özellikle 16. yüzy›l›n “fleytan›n krall›k y›l›” olarak ilan edilmesi, cad› olaylar›na yeni bir bak›fl aç›s› getirir. Umberto Eco’nun “Gülün Ad›” adl› roman›nda rahip Jorge, Kilisenin felsefesini flu sözlerle dile getirir: “Kilise kanununun ad›; Tanr› korkusudur. Halk devaml› korkmal›d›r ki Tanr›’n›n gölgesi olan kilise ayakta kalabilsin.” ‹flte bu sözler ayn› zamanda Engizisyonun temellerini de oluflturur. Engizisyon bu amaçla kurulmufltur ve onun h›flm›na u¤rayanlar›n bafl›ndaysa birçok iflkenceden geçirildikten sonra yak›lan cad›lar olmufltur. Hedef niçin cad›, yani kad›nd›r? Sürekli yoksulluk ve hastal›klarla bo¤uflmak zorunda olan halk, zor an›nda “bilge kad›n”a baflvurmufltur. Ayn› zamanda bu kad›nlar ebe olduklar› için do¤umun gizemini bildikleri kabul edilir. Bu alan, kad›nlar›n denetiminde, yani erkeklerin hakimiyet kuramad›¤› bir aland›r. Bu da Avrupa toplumunda hiyerarflik yap›y› sarsmaktad›r, yani halk›n üzerinde kilisenin, kad›n›n üzerinde erke¤in, köylünün üzerindeyse toprak sahibinin egemenli¤ine gölge düflürmektedir. Cad›n›n konumuysa bu düzene bir baflkald›r›d›r. Çünkü genelde cad› diye nitelendirilen ka-

d›nlar, toplumda bask›n bir kiflili¤e, sivri bir dile ve ruhban s›n›f›n›n bile bilmedi¤i bilgilere sahiptirler. Onlar› ortadan kald›rman›n en kolay yoluysa halk›n ifl birli¤ini sa¤lamakt›r. Ortaça¤›n ekonomik çalkant›lar›, her zamanki gibi yoksul flehirliyi ve köylüyü vurmufltur. Bu felaketlere kilisenin getirdi¤i aç›klamaysa fieytan’›n dünya üzerindeki varl›¤›d›r, onun da müridleri ve ifl birlikçileri cad›lar oldu¤una göre, bu sorundan kurtulman›n yolu onlar› ortadan kald›rmakt›r. Böylece, en temkinli tarihçilerin bile kabul etti¤i gibi, 100.000’in üzerinde kad›n (bir o kadar da kara kedi) yak›larak öldürülmüfltür. Kimin cad› oldu¤unun tespitiyse rahiplere b›rak›ld›¤›ndan, Katolik Kilisesi otoritesini bu yolla sa¤lamlaflt›rm›flt›r; çünkü Protestanl›k, Luteryenlik ve Kalvinizmle öldüresiye bir rekabet içindedir ve halk üzerindeki egemenli¤i ciddi bir flekilde sorgulanmaktad›r. Neticede, Ortaça¤›n iktidar ve otorite savafllar›n›n, politik, ekonomik ve dinsel kargaflan›n kurbanlar›, saçma sebeplerle suçlanan kad›nlar olmufltur. (Kad›n düflmanl›¤›, kad›nlar›n fleytana kanacak kadar zay›f olduklar› iddias›, vücutlar›n›n herhangi bir yerinde benleri veya ten lekeleri olmas›, ayr›ca ormanda fazla dolafl›p ot toplamak, kilisede ayin s›ras›nda esnemek gibi) 17. yüzy›l›n ortalar›ndan sonra yat›flan bu ç›lg›nl›k, fanatizmle iktidar h›rs›n›n ifl birli¤inin ürkütücü sonuçlar›na bir örnek teflkil etmifltir. Günümüzdeki cad›lara gelince, flifa da¤›tman›n e¤itime dayal› oldu¤u modern dünyada, bu alan da kad›n›n toplumda ikincil plana itilmesiyle erkek egemenli¤ine geçmifltir. Peki kad›n günah keçili¤inden kurtulmufl mudur? Fanatik ve geri kalm›fl toplumlarda kad›na yine ikinci s›n›f vatandafl; yine, “Dikkat cad› var!” perspektifiyle bak›lmas› düflündürücü de¤il midir?

Ortaça¤’da 100.000’in üzerinde kad›n ve bir o kadar da kara kedi yak›larak katledildi. Bunun sonucu “veba” oldu. Kedilerin azalmas› farelerin artmas›na neden oldu. Farelerse veban›n yay›c›s›yd›.

23


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 24

KOLEKS‹YON

Acilen yap›lmas› gereken bir koleksiyon:

“GAZOZ” Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu (1964-1974)

Bir rivayete göre ilk Osmanl› gazozunu M›s›rl›yan Biraderler Fransa’dan getirdikleri makinelerle imal etmifller. Resimde görülen ev tipi sifon flifle Yenikap›’daki “lodosçular” sayesinde gün ›fl›¤›na ç›km›fl.

24

B

u da nereden ç›kt› demeyin, ciddi söylüyorum. Gazoz günümüzün nostalji kervan›na kat›lan en önemli de¤erlerden biri. Bak›yorum da internette, yafl› k›rk›n üzerindekiler gazoz an›lar›n› anlata anlata bitiremiyorlar. Kaybedilen fleyin ne denli büyük oldu¤unu insanlar›n yaflad›¤› hüzünden anl›yorsunuz. Gazozun tad› damakta kalm›fl bir kere. Ama gözden kaçan bir nokta var, bu hikâyeleri anlatanlar yan› bafllar›nda bulsalar Olimposlar›, Cincibirleri l›k›r l›k›r içip ayn› keyfi alacaklar›n› san›yorlar ama beyhude bir heves peflindeler. Zaten laf aras›nda da söyleniyor ya hep, “Nerdeeee o eski gazozun tad›...” diye. Gazozun tad› yafl› k›rkl› olanlara farkl› geliyor ama tad›n farkl›l›¤› damaktan ziyade beyindeki alg›lama merkezinde yer alan bir sorundan kaynaklan›yor. Çünkü flifleyi dikti¤imizde yaflanm›fll›k ve an›lar devreye giriyor, pek çok fley, ne pek ço¤u neredeyse her fleyi yitirdi¤imiz için lezzeti do¤ru alg›lamak mümkün olmuyor. Peki neden böyle oluyor derseniz öncelikle gazoz içilecek bir yer kalmad› da ondan. Gazoz, “cafe”de, “ortam”da, “geyik muhabbeti”nde içildi¤inde bir fleye benzemez efendim. Ayr›ca hamburger, chicken,

köfte, pide, spagetti ve çana¤›n içindeki sa¤l›kl› ton bal›kl› yeflillikler yan›nda tüketilecek ›v›r z›v›r içece¤i de de¤ildir. “Peki, nerede ve nas›l içilir bu gazoz denilen nesne?” derseniz; sorun buradad›r ve ne yaz›k ki çözülemez art›k. Anlatay›m: Öncelikle gazoz 50 kurufl olmal›d›r, cepteyse yaln›zca 1 lira. Arsalar olmal›d›r, s›n›rlar›n› aç›ktan akan yeflil la¤›m sular›n›n belirledi¤i. Sabah k›zlarla seksekti, evcilikti falan oynan›r, ö¤len s›ra futbola gelir. Neden ö¤len derseniz, akflamüstü top sahas› olarak belirlenmifl arsada mahalle maçlar› yap›laca¤›ndan ve bu maçlar s›ras›nda üç kar›fl boyumuzla ancak seyirci olabilece¤imizden geriye ancak ö¤le s›ca¤› kalm›flt›r da ondan. K›zg›n güneflin alt›nda bir kofluflturmad›r bafllar. Kimi evlerden: - O¤lum bafl›n›za günefl geçecek hayk›r›fllar› duyulur.1 Merak etmeyin bir fleycik olmaz. O tarihte henüz ozon tabakas› delinmedi¤inden güneflin tesiri deriyi meflinlefltirmekten öteye gitmez. Ayr›ca arada bir la¤›ma kaçan topun faydas› da zarar›ndan fazlad›r. Her çeflitten mikroba karfl› dayan›kl›l›k sa¤lar insana. Nas›l m›? Onu da anlatay›m: Kuru bir dalla yüzmekte oldu¤u la¤›mdan ç›kar›lan top, biraz toza topra¤a


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 25

bulan›r ve; - Devam arkadafllar, kafa atmay›n ha, denilerek maça devam edilir, heyecan sürer gider. ‹flte o s›ralarda kafayla gol yaparak kahraman olmak u¤runa “fley”e bulanm›fl topa ilk kafa yap›flt›r›l›r. Havada uçuflan zerrecikler, a¤ustos s›ca¤›nda terden s›r›ls›klam olmufl vücudumuza yap›fl›r. Mikroplara karfl› dirençli, tafl gibi çocuklar iflte böyle yetiflir… Nihayet saat ö¤lenin ikisi olmufltur. Arsan›n kenar›nda yerde yatmakta olan bisikletlere atlan›r, pedallar›n hedefinde “Laz Bakkal” vard›r. Bir lira tezgâhtad›r. Buz gibi Olimpos dikilir. ‹lki bir nefeste biter. ‹kinci Olimpos’sa keyif için

sindire sindire içilir. Böylelikle genç yaflta aside al›flt›r›lan midelerimizde ülser mülser de olmaz. O tarihlerde Çaml›ca, Olimpos, Ankara revaçta olan markalard›r. Damak tad›m›za uygun olan› seçeriz. Ama daha yaflayacaklar›m›z vard›r. Günlerden bir gün, Bursa’dan yeni bir gazoz, “Uluda¤” bizim bakkala ulafl›r. Aman Allah’›m o ne farkl› bir lezzettir!.. Gazozda son nokta konmufltur art›k. ‹flte benim gazozum. Bana sorarsan›z gazozun tad› böyle içince ç›kar. Biz bu olaydaki gazoza “gündüz gazozu” diyoruz. Yafl biraz ilerledikçe “gece gazozu”yla da tan›fl›l›r. Onun tad› da bambaflkad›r. Aç›k hava sinemas›nda leble-

Osmanl› dönemi gazoz fliflesi etiketleri. Vanilyal› Neptün Gazozu ve ‹zmirli Mustafa Mehmet Bey’in fiifa Gazozu

Osmanl› dönemi bilyal› gazoz flifleleri. Ünlü gazoz üreticisi Leon Schor ve ‹zmir Göztepeli Hasan Bey’e ait flifleler.

25


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 26

KOLEKS‹YON

Gazoz o derece seviliyordu ki... B›rak›n flehirleri, pek çok kasabada dahi küçük çapl› üretim tesisleri kuruluyor, çeflit çeflit gazozlar halk›n be¤enisine sunuluyordu.

“29 Kas›m 1938 Fethiye’deki gazoz fabrikam›zdan halama sayg›lar›mla. 1- Ustam Hüseyin, 2- O¤lunuz ‹smail, 3- Yard›mc›m” ‹mza: ‹smail Y›ld›r›m

Cumhuriyetin ‹lk y›llar›nda ünü tüm Türkiye’yi sarm›fl bol flekerli Fertek Gazozu Gülhane Park›’ndaki büfede sergileniyor (1950).

biyle içilir ve masum bak›flmalar s›ras›nda yudumlan›rken hafifçe “burb” yap›ld›¤›nda g›rtlaktaki ç›k›nt›n›n olabildi¤ince ileri ç›kmas›n› sa¤layarak içene daha erkeksi bir hava verir. Bu ahvalde gazozun markas› önemli de¤ildir, göz onu görmez, beyin de alg›lamaz. Bir gazoz olsun da iflte ne olursa olsun. Gece gazoz böyle içilir. Hâlâ böyle gazoz içilecek yer varsa bilen beri gelsin. Lezzet ve ortam konusunda son olarak flunu da söylemeliyim: 12-13 yafllar›ndayd›m, bir yaz günü, ailece Uluda¤’a gitmifltik. Hepimizin elinde Uluda¤ gazozlar›, tepenin birinden Bursa’ya bak›yoruz. Bir yudum içen ötekine dönüyor ve yorumlar bafll›yor: -Yahu buradaki gazoz ‹stanbul’dakinden daha güzel, neden acaba? - ‹yisini kendilerine sakl›yorlar galiba… Gerçek d›fl› da olsa Bursa’daki gazozun ‹stanbul’dakinden daha lezzetli oldu¤u konusunda ailece hemfikir olmufltuk. Kim bilir milyonlar›n nice farkl› gazoz hikâyeleri vard›r. Benim anlatt›klar›m bugün flehr-i ‹stanbul’un göbe¤inden say›lan, kule gibi apartmanlar›n yükseldi¤i, Erenköy’den, Göztepe’den, Suadiye’den bir esinti… Hâl böyle olunca gazoz ya da daha do¤ru bir deyiflle benim gazozum bana Sümer, Hitit, Asur, Elam, Akad halklar›n›n içecekleri kadar uzaklaflt›. fiimdilerde bir arkeolog hassasiyetiyle gazoz fliflesi biriktiriyorum. Denizlerin dibinden ç›kan 1860’l› y›llar›n k›r›k bilyeli gazoz


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 27

Geçmiflte renk renk, çeflit çeflit gazozlar›m›z oldu. fiartlar ne denli zorlasa da yerel gazozlar›m›z›n ço¤u yaflamlar›n› sürdürüyorlar, sürdürmeye de devam edecekler gibi. Ne dersiniz? fliflelerinden tutun da el yap›m› gazoz fabrikalar›nda üretilen yerel gazozlara yüzlerce farkl› gazoz fliflesi ruhumu ayd›nlat›r oldu. Ve dahi görüyorum ki bir neslin karamsarl›¤›n› gidermek, yafl›tlar›m›n hayata mutlu bak›fl›n› sa¤lamak için “Osmanl›’dan Cumhuriyet’e Gazoz” koleksiyonunu gelifltirmeli, sergilemeli, kitaplaflt›rmal›y›m… Ben yapay›m da gerisi Allah kerim... Bu yaz› kimleri harekete geçirir, kim elimden tutar, neler neler olur bakal›m görece¤iz… K›y›s›nda la¤›m akan arsalar, aç›k hava sinemalar›, K›rk y›l öncesi sanki dörtbin y›l geride kalm›fl, Bir daha yaflanmaz, yaflanamaz… Bitmiiiifl, gitmifl. Amaaaaan; Vars›n olsun, kendimi hiç de yafll› hissetmiyorum, Yeni yeni flekerim de ç›kt›, daha çok yaflayaca¤›m galiba, Art›k ver oradan bir light gazoz Laz Ahmet Efendi de diyemiyoruz… Ucuzlu¤a düflmüfl alt›l› paketi al›flverifl sepetine atal›m bakal›m, Neye yarayacaksa… 1 O tarihlerde annem annem diye erkek evlad›n›n peflinden beslenme çantas›yla beliren, terledi¤inde fanilas›n› s›rt›na koymak için kofluflturan modern annelerin yerinde yaflam›m›z› çok daha kolaylaflt›ran ve keyiflendiren anneler vard›r. Tarihin derinliklerine gömülen bir di¤er olgu da o flahane annelerimizdir.


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 28

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Zaman›n durdu¤u yer:

Tirilye

Erdo¤an BOZDEM‹R FMV Özel Erenköy Ifl›k Lisesi ve Fen Lisesi Müdürü

28

B

u say›m›zda size ilginç, egzotik, tarihî ve turistik bir kasabadan söz etmek istiyorum. Ben burada do¤dum. Çocuklu¤umun büyük bölümünü geçirdi¤im bu kasaban›n, geçen y›llarda bir televizyon dizisi sayesinde bu kadar turistik bir kasaba olaca¤› hiç akl›ma gelmemiflti. Hatta geçti¤imiz günlerde Mudanya’daki evimizde otururken Gemlik Körfezi içinde gezi düzenleyen bir teknenin ‘’Melekler Adas›na Mehtap Turu’’ anonsu çok hofluma gitti do¤rusu. Evet, sizlere Tirilye’den söz ediyorum. Rumca ad› Trilya ama daha sonra Tirilye’ye dönüflmüfl. Mudanya’dan 10 km uzakl›kta 2500 civar›nda nüfusuyla ilginç bir sahil kasabas›. Eski bir Bizans yerleflimi olan Tirilye, 14. yüzy›ldan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun egemenli¤ine girmifl. 1924’e kadar Türklerle Rumlar’›n birlikte yaflad›¤› (%75 Rumlar) kasabaya, mübadele sonras› Selanik`ten gelen göçmenler yerlefltirilmifl. (Benim ailem de Selanik’ten gelenlerden) Temel u¤rafl olan zeytincilik, kasaban›n ad›-

na da yans›m›fl. 1963’te ad› "Zeytinba¤›" olmufl, ancak Tirilye (Trilya) ad› da hâlen kullan›l›yor. Zeytincilik literatüründe Tirilye zeytini olarak belirtilen tür, dünyan›n en iyi zeytini olarak kabul edilmektedir. Özellikle zeytin ve zeytinya¤› konusunda dünyan›n en büyük üreticisi kabul edilen ‹talya’n›n, zeytincilikle ilgili kaynaklar›nda, bu tür, en makbul olan tür olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde de “Gemlik tipi” olarak tarif edilen tür, asl›nda ‘’Tirilye tipi’’ zeytini tarif etmektedir. Ancak Gemlik, mevcut a¤aç say›s› nedeniyle Tirilye’ye göre çok daha avantajl› konumda oldu¤u ve Türkiye zeytin piyasas›n›n borsas› olarak merkez al›nd›¤› için Gemlik esnaf ve üreticisinin ‘’Gemlik tipi’’ zeytin tan›m›n› ön plana ç›karm›flt›r. Tirilye’nin ad›yla ilgili üç ilginç hikâyesi vard›r: Birincisine göre; Cenevizliler zaman›nda, Sivzi, Trilia ve Kapanca ad›nda üç köy, çok fazla korsan sald›r›s›na u¤rar. Bu köylerde yaflayanlar sald›r›lara tek bafllar›na karfl› koyamayacaklar›n› anlay›nca üç köyü Tirilya ad› alt›nda


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 29

9. yüzy›ldan kalma Aziz Stephanos Kilisesi, Osmanl›lar döneminde camiye dönüfltürülmüfl ve hâlen Fatih Camisi olarak hizmet veriyor. birlefltirmifller. Ama bana sorarsan›z, köylerden birinin ad› Trilia oldu¤una göre, bu, Tirilye ad›n›n kayna¤› olmamal›. Gelelim ikinci rivayete. Tirilye, Latince’de "k›rm›z› bal›k, barbunya" anlam›na gelirmifl. Tirilye’deki bir dere a¤z›nda bulunan bu bal›k, bal›kç›lar taraf›ndan avlanarak Do¤u Roma imparatorlar›na hediye olarak götürülürmüfl. Bununla ilgili olarak yaflad›¤›m ilginç bir olay› aktaray›m: 1996 y›l›nda tayin oldu¤um T.C. Kopenhag Büyükelçili¤i E¤itim Müflavirli¤i görevim esnas›nda, çok de¤erli bir büyükelçiyle çal›flmak k›smet oldu. Sn. Turan Moral›, ‹zmir Karfl›yakal›. Cumhuriyetin kurulmas› ve ‹zmir’in kurtuluflu esnas›nda büyük yararl›l›klar göstermifl Moral›zadelerin çocu¤u. Kendisi de hayata çok ba¤l› (bence büyükelçi olarak do¤mufl), gitar çalan, avc›l›k ve bal›kç›l›kta tam bir otorite, her türlü mantar türünü çok iyi bilen ve harikulade ‹ngilizcesiyle çok yönlü, çok nitelikli bir diplomatt›. Bir gün “benim do¤du¤um yerin ismi Tirilye” dedi¤imde, diplomat olarak Roma’da çal›flt›¤›n› ve ‹talyancada çok k›ymetli bir barbunya bal›¤› çeflidine Tirilye dendi¤ini söyledi. Ama bizim Tirilye’nin Roma/Bizans ‹mparatorlu¤u döneminde var oldu¤u düflünülünce, Bizans veya Romal›lar, o dönemde bahis konusu barbunya türüne, Tirilye’de ç›kt›¤› için mi bu ad› verdiler, yoksa kasaban›n kurulmas› esnas›nda tür olarak zaten Tirilye ad› verilmifl ba-

l›ktan dolay› m›, kasabaya Tirilye ad›n› verdiler, bilinmiyor. Ama bu sahillerde gerçekten çok iri barbunya bal›¤› ç›kt›¤›n› hat›rl›yorum. Marmara Denizi’nin henüz kirlenmemifl oldu¤u 60’l› ve 70’li y›llarda yani bir akvaryum gibi oldu¤u dönemde, flimdilerde sadece ansiklope-

29


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 30

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Kemerli Kilise duvarlar›nda resim yap›lan ilk kilise olmas› nedeniyle Ortodoks âlemi için ayr› bir önem tafl›yor.

di sayfalar›nda gördü¤ümüz bal›k türlerinin birço¤unun bal›kç›lar taraf›ndan avland›¤›n›, sabah çok erken saatlerde yap›lan bal›k mezad›nda bunlar›n sat›ld›¤›n› dün gibi hat›rl›yorum. Üçüncü ve üzerinde en çok durulan rivayete göreyse MS 376'da ‹znik’te “‹znik Konsili” ad› alt›nda toplanan Hristiyan din adamlar› aras›nda anlaflmazl›k ç›km›fl. Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Sotri adlar›nda üç papaz baflpiskoposla anlaflmazl›¤a düflünce aforoz edilmifller. Bunun üzerine flimdiki Tirilye’nin bulundu¤u yere gelerek kendi kiliselerini kurmufllar. Bu yüzden buran›n ad› (tri: 3, iIya: aziz anlam›na geldi¤i için) Trilya olmus. 1300’lü y›llara kadar Bizans’a ba¤l› olan Tirilye, bundan sonra Osmanl› denetimine girmifl. 1900'lü y›llarda “Mahmut fievket Pafla” olarak an›lm›fl ama 1963 y›l›nda, herhalde zeytinleriyle ünlü oldu¤u için ad› "Zeytinba¤›" olarak de¤ifltirilmifl. Ancak bu ad, resmî makam-

30

lar haricinde kimse taraf›ndan kullan›lm›yor. Hatta, geçti¤imiz dönemlerde Bursa milletvekili olan eski Millî E¤itim Bakan› Sn. Turhan Tayan, kasaban›n ad›n›n Tirilye olmas› için önerge bile vermiflti. Çocuklu¤umun ilk y›llar›n› (7 yafl›na kadar) geçirdi¤im eski bir Rum evinden sonra, kasabadaki, o zaman için yeni say›lan bir eve tafl›nm›flt›k. Ama arkadafllar›m ve akrabalar›m nedeniyle çok say›da eski Rum evini gördüm ve biraz da merakl› kiflili¤im nedeniyle çok ilginç buldu¤um yüzlerce detay› hat›rl›yorum. Yine, çocuklu¤umda sokaklarda, kap› önlerinde oturan kad›nlar›n veya kahvehanelerde yafll›lar›n bir k›sm›n›n kendi aralar›nda Giritçe/Rumca, Makedonca, Bulgarca konufltuklar›n›, babama göre epey yafll› iki amcam›n hiç Türkçe ö¤renmeden öldüklerini biliyorum. En önemlisi, kasabay› 1924’ten sonra terk eden Rumlar›n Yunanistan’a gidince Tirilye diye bir kasaba oluflturduklar›, hatta bu kasabadan her y›l otobüslere binerek bizim Tirilye’yi ziyaret ettiklerine de defalarca flahit oldum. Bu kültür mozai¤inin Tirilye’deki izlerini çok bariz bir flekilde bugün bile görmek mümkün. Ancak, uzun y›llar önce fark edilerek mimari koruma alt›na al›nan bu kasaban›n, son y›llarda ald›¤› göçlerle demografik yap›s›n›n olumsuz olarak etkilendi¤ini görmekse çok üzücü. Ama çok flükür ki, ‹stanbul ve Bursa’dan gelerek eski evleri sat›n alan baz› kimselerin yapt›klar› restorasyonlar gerçekten göz dolduruyor. Örne¤in; Prof. Dr. Sn. Celal fiengör’ün babas› Sn. As›m fiengör, 20’den fazla evi sat›n alarak restore etmifltir. Hâlen restore edilmeyi bekleyen çok say›da tarihî bina ve kilise içinde çok önemli özellik-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 31

leri olanlar var. Kasaban›n en görkemli binas› 1907'de papaz okulu olarak neo-klasik tarzda infla edilen Tafl Mekteptir. Benim de ilkokul ve ortaokulu okudu¤um bu muhteflem bina Kurtulufl Savafl› öncesinde yetimhane olarak kullan›lm›flt›r. 1988’e kadar ilkokul ve ortaokul olarak hizmet veren okul, bugün Uluda¤ Üniversitesine ait olup restorasyon sonras› meslek yüksek okulu olarak kullan›lmay› beklemektedir. Papaz okulu olarak hizmet verdi¤i y›llarda, K›br›s’ta yaflayan soydafllar›m›z›n çok yak›ndan tan›d›¤› ve ülkemizin Kurtulufl Savafl›ndan sonra ilk defa savaflla yüz yüze gelmesine neden olan ünlü Baflpiskopos Makarios’un da bu okuldan mezun oldu¤u bilinmektedir. (Hâlen

Heybeliada papaz okulunu konufluyor olmak ne kadar ilginç de¤il mi?) Tirilye’de Rumlardan kalma çok say›da kilise, manast›r ve ayazma mevcut. 19. yüzy›l›n sonuyla 20. yüzy›l›n bas›nda infla edildikleri söylenebilecek Tirilye evleri iki ya da üç katl›. Ço¤unlukla birbirine bitiflik olan evlerin alt kat›nda mahzen, depo ve mutfak yer almaktad›r. Bugün kiliselerin sadece üçü ayaktad›r. Bunlardan 9. yüzy›ldan kalma Aziz Stephanos Kilisesi, Osmanl›lar döneminde camiye dönüfltürülmüfl ve hâlen Fatih Camisi olarak hizmet vermektedir. Di¤er iki kiliseden birisi (Yuannes Kilisesi) hâlen birkaç göçmen ailenin ikamet etti¤i ev olarak kullan›lmaktad›r. Üçüncü kiliseninse mülkiyeti, özel bir flahsa ait olup Kemerli Kilise olarak belirtilen yerdir. Kemerli Kilise’nin duvarlar›na resim yap›lan ilk kilise olma özelli¤inden dolay› çok say›da Hristiyan ziyaretçisi vard›r. Bu kilisenin bir eflinin (tamam›yla ayn› mimariye sahip) Ege’de bulunan Yunan adalar›ndan birinde infla edildi¤i bilinmektedir. Tirilye’nin küçük bir kasaba olmas› nedeniyle kasabay› bafltan bafla kateden caddeyi ve her iki yan›nda kalan birkaç soka¤›yla gezmek birkaç saatte eksiksiz bir tur anlam›na gelmektedir. Ancak sahildeki bal›k lokantalar›ndan birinde geçirilecek birkaç saatle lezzetli bal›k ve zeytinya¤l› yemekler, unutulmazlar aras›na çok fleyler katacakt›r. Bursa’ya yak›nl›¤›, ‹stanbul’dan Mudanya’ya h›zl› feribotla ulafl›m kolayl›¤›yla bir süreli¤ine zaman› durdurmak ve hatta geriye sarmak anlam›na gelecek bir gezinin eflsiz keyfinden yararlanman›z dile¤iyle…

Tirilye’de pek çok tarih›ˆ yap› bulunuyor. 1907’de papaz okulu olarak neo-klasik tarzda infla edilen Tafl Mektep kasaban›n en görkemli yap›lar› aras›nda yer al›yor.

31


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 32

SPOR

Krallar›n sporu: Gülnur UYLUKÇU FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Beden E¤itimi Zümre Baflkan›

32

Tenis

aklafl›k 8x24 m boyutlar›nda bir saha; çim, toprak, sert ya da yapay zemin... Ortas›nda 91 cm yüksekli¤inde bir file ve bu filenin üzerinden ve fileyi tutan direk yanlar›ndan raket ad› verilen bir araçla vurularak di¤er yar› sahaya geçirilmeye çal›fl›lan keçe kaplanm›fl küçük sar› bir top... Tenisin tarihi; 1873 y›l›nda ‹ngiliz Albay Walter C. Wingfield’›n raket ve topla oynanan, Yunancada oynamak anlam›na gelen sphairistike adl› oyunun patentini almas›na kadar uzan›yor. O günlerde tenisin oynand›¤› alan›n flekli kum saati benzeriydi yani ortas› çok ince, uçlara do¤ru geniflti. Kullan›lan toplarsa yün yumaklardan yap›lm›flt›. Bu oyunun 1874’te Amerika ve Avustralya’ya yay›ld›¤› ve 1875’te de tüm dünyada ayn› ölçü ve standartta raket ve toplarla oynanmaya bafllad›¤› biliniyor. Tenisin ‹ngiltere’den bafllayarak yay›lmas›, bugün dünyan›n en büyük dört turnuvas›ndan birinin gerçekleflti¤i Wimbledon’›n, modern tenisin anas› olmas›n› sa¤lam›flt›r. Tenisi ABD’ye tan›flt›ransa Mary Ewing Outerbridge olmufltur. “1873’te Wingfield, “sphairistike” dedi¤i bu oyunun ilham›n› nereden alm›flt›?”, “Tenis ad› nereden geldi?” gibi sorular günümüzde bu sporu seven ve izleyen herkesin merak etti¤i

Y

konulard›r. Tenisin ad›n›, Wingfield’›n ortaça¤da Frans›z soylular› taraf›ndan oynanan oyunundan ald›¤› kabul ediliyor. O zamanlarda saraylarda krallar›n oynad›¤› bu oyunda topa avuç içiyle vurulurmufl ve servisi atan oyuncu, rakibe Frans›zcada “Al›n/tutun” anlam›na gelen “Tenez” diye seslenirmifl. Dolay›s›yla tenisin etimolojik anlam› “tenez” sözcü¤ünden gelmektedir.

“Oyun, set ve maç” Tenis erkeklerde 5, bayanlarda 3 set üzerinden oynan›r. Her set 6 oyun üzerinden oynan›r. Oyunda say› sayma ifllemi di¤er sporlardan çok farkl›d›r: Kazan›lan say›lar, voleybol ya da masa tenisi gibi 1, 2, 3, 4... diye gitmek yerine “15, 30, 40” ve oyun diye say›l›r. 1, 2, 3, …7 say›lar› yaln›z oyunlar 6/6 iken beraberli¤i bozma oyununda (tie-break) kullan›l›r. ‹lk düzenli tenis turnuvas› olan 1878 Wimbledon fiampiyonas› s›ras›nda müsabaka kurallar› yaz›l›rken kazan›lan vurufllar için “15, 30, 40” de¤erleri verilmifl, 40’tan sonra gelen say›ya “oyun” denmifltir. Peki bu say›lar nereden geliyor? Niye 1, 2, 3 diye de¤il de 15, 30, 40 diye gidiyor? Önceleri tenis günün 24 saatinden esinlenerek oynan›rm›fl. Bir maç, 24 oyundan oluflu-


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 33

yormufl. Bir saat 60 dakika oldu¤una göre kazan›lan say›larda da 60, esas al›nm›fl; 60, 4’e bölünerek her say› 15 de¤erinde hesaplanm›fl ve “15, 30, 45 ve 60 = bir oyundur” denmifl. Ne var ki, üçer say› kazanan iki rakip 45-45 olunca ifl ç›kmaza girmifl çünkü bir oyun kazanmak için rakipten en az iki say› farkla önde olunmal›ym›fl. Hâl böyleyken de toplam say› 75’e yükseltildi¤inde bu kez 60 dakika hesab› bozulmufl. Bu rahats›zl›¤› gidermek için “15, 30, 40, (söylenmesi 45’ten daha kolay oldu¤u için) avantaj ve oyun” kural› getirilmifl ve zaman içinde 24 oyun önce 12’ye sonra da 6’ya indirilmifl. Bugünkü tenis kurallar›ysa 1890’lara do¤ru ‹ngiltere’de yap›lan müsabakalarla oluflmaya bafllam›fl, Wimbledon, Roland Garros (flimdiki ad›yla Fransa Aç›k), New York (flimdiki ad›yla Amerika Aç›k), Sidney (flimdiki ad›yla Avustralya Aç›k) turnuvalar›yla olgunlaflm›fl ve 1972’de ATP (Association of Tennis Professionals)’nin kurulmas›yla bugünkü düzenine ulaflm›flt›r. “Grand Slam” olarak adland›r›lan ve bugün dünyan›n en büyük dört aç›k tenis turnuvas› olarak kabul edilen turnuvalar›n ad›nda geçen "aç›k" sözcü¤ü; oynanan sahan›n aç›k olmas›n› de¤il, bu turnuvalar›n amatörlere de aç›k oldu¤unu ifade eder. Tenis güce dayal› oldu¤u kadar ayn› zamanda da çok estetik bir oyundur. Tenisçilerin servislerinde, volelerinde, smaçlar›nda, köfleden köfleye koflturmalar›nda, fileye yaklaflmalar›nda, uzun ve k›sa toplar›nda; k›sacas› her vurufllar›nda estetik hâkim... Hele “ace”ler yani rakibin dokunamayaca¤› flekilde at›lan ve say›ya dönüflen servis vuruflu... Baz› oyunlar, rakip oyuncu topa de¤emeden bitiyor. Bir maçta en çok ace atma rekoru 78 ace ile H›rvat raket Ivo Karlovic’e ait (18 Eylül 2009 - Davis Kupas›). Bir y›l içinde en fazla ace atma rekorunuysa 1996 sezonunda 1477 “ace”le yine H›rvat Goran ‹vanisevic elinde tutmaktad›r. En

h›zl› ace rekoruysa saatte 249 km’yle Amerikal› tenisçi Andy Roddick’e ait.

Tenisin en iyileri Çok iyi tenisçi olabilmek için yaln›zca ace atmak yetmiyor. Tüm zamanlar›n en iyi oyuncusu ilan edilen ‹sviçreli Roger Federer, y›l›n son Grand Slam’i Amerika Aç›k’› finalde Martin del Potro’ya yenilerek kaybetmesine ra¤men hâlen dünya klasman›nda birinci s›rada. Federer; Amerika Aç›k’ta yar› final maç›nda yapt›¤› o inan›lmaz ve estetik vuruflla turnuvaya damgas›n› vurdu, ak›lda kalan kimin flampiyon oldu¤undan çok, görüp görebilece¤iniz o en flahane vurufl oldu. Ya di¤erleri? Rafael Nadal müthifl h›rs›yla dikkat çekiyor; oynarken baflka konuflurken baflka bir Nadal var karfl›n›zda... Ayn› h›rs Williams Kardefllerde de var; Venus ve Serena, tenis tarihine müthifl bir imza att›lar. Son 40 y›l›n en iyileri aras›nda bak›n baflka kimler var? Erkeklerde Pete Sampras, Andre Agassi, Bjorn Borg, Rod Laver, John McEnroe, Ivan Lendl, bayanlardaysa Margaret Court, Billie Jean King, Martina Navratilova, Steffi Graf... Bireysel bir spor yapman›n en büyük yararlar›ndan biri; bask› alt›ndayken kiflilik özelli¤inin nas›l etkilendi¤i hakk›nda kiflinin kendisini tan›mas›na yard›mc› olmas›d›r. Do¤ruluk, dürüstlük ve sayg› içerisinde mücadele etmeyi benimsemifl bir hayat felsefesini ifade eden tenis oyunu, bireysel sporlar içinde nezaket kurallar› çerçevesinde, karfl›l›kl› güven, sayg› ve sevgi dolu duygularla oynanan belki de en sosyal oyundur. Teniste kifli kendini keflfeder, korkular›n› yenmeyi ve s›n›rlar› aflmay› ö¤renir. Bask› alt›nda mücadele ederken bile kiflilik özelli¤ini kabul edilebilir s›n›rlar içerisinde tutabilmeyi ö¤retir tenis...

33


FYZY SAYI 14

10/23/09

3:33 PM

Page 34

TAR‹HTEN SAYFALAR

Çorlulu Ali Pafla Medresesi Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›

Ç

emberlitafl’tan Beyaz›t’a do¤ru ç›karken Ordu Caddesi üzerinde bulunan Çorlulu Ali Pafla Medresesi, her gün bir yorgunluk çay›, kahvesi içen, nargile fokurdatan yüzlerce yerli ve yabanc› konu¤u a¤›rlar. Ama 1706 y›l›nda bu medreseyi yapt›ran sadrazam Çorlulu Ali Pafla’y› pek az kimse bilir. Çorlulu Ali Pafla, Çorlu’da bir çiftçi ailesinin o¤lu olarak dünyaya geldi. 13-14 yafllar›nda, Kap›c›bafl› Türkmen Kara Bayram A¤a’n›n evlatl›¤› olarak önce Galata Saray›’na, daha sonra

Enderun-› Hümayun’daki Seferli Ko¤ufluna, buradan da Hane-i Hassaya yerlefltirildi. II. Mustafa zaman›nda Trablusflam valili¤ine atand›. III. Ahmet’in tahta ç›k›fl›yla y›ld›z› parlayan Pafla, önce Kubbealt› vezirli¤ine, daha sonra da sadrazaml›¤a getirildi. Orduda ve ekonomide baz› düzenlemeler yapmas›, hakk›ndaki flikayetleri art›rd› ve 1710’da sadrazaml›ktan al›n›p önce K›r›m’a, sonra da Midilli’ye sürgün edildi. Ayn› y›l ‹stanbul’dan gelen bir emirle idam edildi.

Kirbas’tan kot pantolona Anadolu, ortaça¤›n bafllar›ndan beri önemli bir tekstil üretim merkeziydi. Özellikle ipekli ve pamuklu dokumalar oldukça büyük bir önem tafl›rd›. Osmanl›larda da lüks tüketim için ipek, gündelik tüketim için kirbas denilen kaba pamuklu kumafllar üretilirdi. Bafllarda komflu ülkelere ve Karadeniz’in kuzeyine ihraç edilen kirbas, 18. yüzy›la gelindi¤inde daha çok Avrupa’ya ihraç edilir oldu. Fransa, Osmanl›’dan ald›¤› gemiler dolusu mavi ve beyaz boyal› kirbas kumafl›n› ‹spanya’ya sat›yor, o da plantasyonlardaki kölelerini giydirmek üzere Amerika’ya gönderiyordu. Sanayi devrimiyle birlikte büyük atölyelerde ve fabrikalarda çal›flan iflçiler de kumafl›n sa¤lam ve ucuzlu¤undan dolay› mavi kirbas giymeye bafllad›lar. Bizim bugün blue jean veya kot pantolon olarak bildi¤imiz kirbas kumafl›, geçti¤imiz yüzy›l›n bafllar›nda, önce kendilerini iflçi s›n›f›na yak›n hisseden solcu gruplar taraf›ndan Amerika’da, daha sonra da 1960’l› y›llar›n sonlar›na do¤ru yaflanan ö¤renci hareketleriyle birlikte tüm dünyada yayg›nl›k kazanarak popülerleflti.

Roma’y› kim yakt›? Bugün kime Neron’u sorsan›z, alaca¤›n›z ilk cevap “Roma’y› yakan imparator” olur. Gerçekten de öyle mi dersiniz? Hay›r, Roma’y› Neron yakmad›! Roma’da yang›n ç›kt›¤› s›rada Neron, Roma’dan 56 km.

34

uzakta, deniz kenar›ndaki yazl›k saray›nda bulunuyordu. Roma’n›n yanmakta oldu¤u haberini al›nca h›zla Roma’ya gitti ve yang›n söndürme çal›flmalar›n› bizzat yönetti.




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.