FYZY Dergisi - Sayı 8

Page 1

YAfiAM ‹Ç‹N SUYA ‹HT‹YACIMIZ VAR IfiIK ÜN‹VERS‹TES‹ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTES‹ AÇILDI SANAT DÜNYAMIZIN PARLAYAN IfiI⁄I AL‹ SUNAL SALKIM SALKIM BOZCAADA TÜRK KÜLTÜR VE SANATINDA OSMAN HAMD‹ BEY

8.10


SAYI: 8

EK‹M 2007

FYZY ‹MT‹YAZ SAH‹B‹ Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› ad›na FMV Yönetim Kurulu Baflkan› Dr. Ahmet Murat B‹NARK SORUMLU MÜDÜR Dr. Hasan Turgut B‹NZET FMV Genel Müdürü & Ifl›k Okullar› Kurucu Temsilcisi

4 7 8 9 10 13 14 18 20 22 24 27 28 30 32 34

YAYIN KURULU FMV E¤itim Sanat ve tasar›m e¤itimine yeni bir Ifl›k FMV E¤itimci Gözüyle Ölçme - de¤erlendirme destekli e¤itim FMV Baflar› E¤itimin kalitesi baflar›y› do¤uruyor Vizyon Gençlere ö¤ütler ‹çimizden Biri Sanat dünyam›z›n parlayan ›fl›¤›: Ali Sunal Analiz Evrensel e¤itim Kapak Yaflam›n suya ihtiyac› var Toplum Bilim Bat›’n›n Do¤u’ya bak›fl flekli: Oryantalizm Felsefe Afl›klar sultan› Mevlânâ Do¤a Türkiye’nin do¤a harikas›: Küre Da¤lar› Milli Park› Koleksiyon Konuflturan koleksiyon Gurme Bir parça reçelle yaflam› yakalamak Kültür Sanat Türk sanat ve kültür insan›: Osman Hamdi Bey Mekân ‹nsan Salk›m salk›m Bozcaada Spor Fair Play Tarihten Sayfalar

Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi Ömer ORHAN FMV Özel Ifl›k Lisesi Müdür Baflyard›mc›s› fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s› Birsen KARAOSMAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Resim Ö¤retmeni Burçak ABDULLAHO⁄LU FMV Özel Ifl›k Anaokulu Ö¤retmeni Dilek Okay FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s› Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› TASARIM - ED‹TORYAL YAPIM Topprint Bas›m Tan›t›m ve Yay›nc›l›k Ltd. fiti. Fecri Ebcio¤lu Sok. Selçuk Apt. No: 5/4 34340 1. Levent / ‹stanbul Tel: 0212 264 33 11 BASKI ve RENK AYRIM Artpres Matbaac›l›k San. Tic. Ltd. fiti. Seyrantepe Mah. ‹mam Çeflme Yolu G 47 Sok. No: 5 K:1 4. Levent - ‹sanbul Tel: 0212 332 28 01 ‹MT‹YAZ SAH‹B‹, SORUMLU MÜDÜR VE YÖNET‹M YER‹ ADRES‹ FMV Teflvikiye Cad. No: 152 Niflantafl› - ‹stanbul Tel: 0212-233 12 03 444 1 368 (FMV) www.fmv.edu.tr 4 ayda bir yay›nlan›r. Yay›n›n türü: Dergi, Yerel, Süreli


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 3

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar ve Ifl›k Dostlar›, ergimizin 8. say›s›n› sizlerle paylaflt›¤›m›z bu günlerde, yeni bir e¤itim-ö¤retim y›l›na daha bafllam›fl olaca¤›z. Bafllang›çlar güzeldir, heyecan vericidir. Yeni dönemin de hepimiz için baflar›, sa¤l›k ve mutluluk dolu geçmesini diliyorum. Bu yaz döneminde kampüslerimizin fiziksel imkânlar›n› daha da gelifltirmeye odakland›k. Yeni döneme kampüslerimizi de yenileyerek girmenin mutlulu¤unu yafl›yoruz. Bu imkânlara karfl›l›k ö¤rencilerimizden tek beklentimiz ezberden çok severek çal›flmas›n› ö¤renmeleri ve okullar›m›zdan tam donan›ml› bir flekilde mezun olmalar›d›r. Slogan›m›zda da belirtti¤imiz gibi FMV Ifl›k Okullar› “Önce iyi insan yetifltirir”. Bu gaye do¤rultusunda hareket ediyoruz ve karfl›l›¤›nda ö¤rencilerimizin ald›¤› baflar›larla amac›m›za ulaflman›n hakl› gurur ve mutlulu¤unu yafl›yoruz. bu baflar›lar› k›saca sizlerle de paylaflmak istiyorum. FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerimizden Onur Can Soybir OKS Türkiye Üçüncüsü, FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerimizden Kemal Erce Efler’se OKS Türkiye Dokuzuncusu olmufllard›r. Ö¤rencilerimizi ve onlar› yönlendiren, yetiflmelerinde eme¤i olan tüm ö¤retmenlerimizi ve okul yönetimlerimizi tebrik ediyorum. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi taraf›ndan Temmuz ay›nda on dokuzuncusu düzenlenen, Türkiye’nin yan› s›ra 18 ülkeden 54’ü bayan toplam 467 yüzücünün kat›ld›¤› Asya’dan Avrupa’ya Uluslararas› Yüzme yar›fllar›nda birincili¤i FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim ö¤rencimiz Berkay Polat, üçüncülü¤ü ise FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ö¤rencimiz Bertu¤ Çoflkun elde etmifltir. Yeri gelmiflken okulumuzun uluslararas› bir baflar›s›ndan daha bahsetmek istiyorum. St. Petersburg’da düzenlenen “I. GRAND PRIX” St. Petersburg Dünya Korolar Yar›flmas›’nda FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k

D

‹lkö¤retim ve Lise ö¤rencilerinden oluflan Okul Koromuz, Dünya Üçüncüsü oldu. Bu baflar›lar do¤ru yolda oldu¤umuzu gösteriyor ve bizleri gururland›r›yor. Geçen say›da k›saca sizlerle FMV Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin bu dönem faaliyete geçecek olmas›ndan dolay› duydu¤um sevinci paylaflm›flt›m. Yolu “Ifl›k”tan geçen çok say›da yazar, sanatç›, müzisyen ve modac› var. R›fat Özbek, Fahir Atako¤lu, Atilla ‹lhan, Semih Balc›o¤lu, Esat Tekand ve burada sayamad›¤›m pek çok de¤erli isim... Güzel Sanatlar Fakültemiz olmadan bu kadar sanatç› yetifltiren bir camia olarak GSF aç›ld›ktan sonra Türk kültür ve sanat›na daha fazla katk› sa¤layaca¤›m›zdan eminim. Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde, dekan›m›z, ayn› zamanda bir Ifl›kl› olan Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan yönetiminde çok de¤erli bir e¤itim kadrosu mevcut. Ö¤rencilerimizin çok k›sa sürede ald›klar› e¤itimle ülkemizde kültürel ve sanatsal alanlarda baflar›l› olacaklar›ndan ve dünya çap›nda da isimlerini duyuracaklar›ndan eminim. Sanat e¤itiminin anaokulundan üniversite düzeyine kadar yap›land›r›lmas› konusunda çok duyarl›y›z. Hâlihaz›rda FMV Ifl›k Okullar›nda sanatsal aktivitelere önem vermekteyiz. Ö¤rencilerimizin haz›rlay›p sundu¤u dinletileri, konserleri, sergi ve tiyatro gösterilerini büyük bir mutlulukla takip ediyoruz. Yetenekleri olan gençlerin erken yaflta desteklenmesi, do¤ru kanalize edilmeleri, do¤ru bir e¤itim almalar› son derece önemli. Bu do¤rultuda, sanata e¤ilimi ve yetene¤i olan gençlerimizi yetifltirebilece¤imiz, yeteneklerini erken yaflta ortaya ç›kartabilece¤imiz Güzel Sanatlar Lisesi kurmak için gerekli çal›flmalar› bafllatt›¤›m›z› da burada sizlerle paylaflmaktan gurur duyuyorum. Yeni e¤itim-ö¤retim y›l›n›n sizlere, tüm Ifl›kl›lara ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hay›rl› olmas›n› dilerim.

Dr. Murat B‹NARK Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

3


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 4

FMV E⁄‹T‹M

sanat ve tasar›m Prof. Dr. Süleyman Saim TEKCAN Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan›

e¤itimine yeni bir Ifl›k... fl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kurucu dekanl›¤›n› yapmak bana kendimi dünyaya yeniden gelmifl gibi hissettiriyor. Onca y›ll›k çal›flma yaflam›n›n ard›ndan, insan›n art›k kendisi için bir fleyler yapmay› planlayaca¤› bir zaman diliminde bu görevi kabul ettim. Hiçbir zaman var olanla yetinmek gibi bir e¤ilimim olmad›; bugüne kadar yaflad›klar›m›zda hep doldurulmas› gereken eksik yanlar buldum. 40 y›l› aflk›n bir süre içersinde birçok kurumda e¤itimci olarak görev yapt›m ve tüm ifllerde eksiklikler gördüm. Ülkemde Atatürk’ten günümüze kadar e¤itimin ne kadar zor flartlar alt›nda ve mücadeleler içersinde yap›ld›¤›n› biliyoruz. Düflünsel boyutlar›n›n k›s›r döngülerle bir türlü serpilemedi¤i bir sanat ortam›nda geçen 40 y›l içinde ço¤u zaman olumsuzluklarla mücadele edildi. Bu nedenle zaman kaybedildi¤i ya da görevimizin derse girmekten ibaret oldu¤u, ezberlenmifl sözcükleri söyleyerek sanat›n belli formüllerle uyguland›¤› konusunda elefltiri getirilebilir. Ama sanat e¤itimi ve sanat öylesine farkl› bir olgu ki, formüllerle aç›klamas› güç olan bu fley, bütün hayat›m boyunca bana dert olmufltur. Huzursuz ve merakl› olmak, sanatç› için birincil kofluldur. S›radan olmamak ad›na aray›fltan vazgeçmemek, bir fleyin kopyas› olmay› reddetmek gibi nitelikler, e¤itimde ve sanatta çok önemlidir. 40 y›l›m› düflündü¤ümde ö¤retmen okullar›ndaki ve Atatürk E¤itim Enstitüsü’ndeki y›llar›m gözümün önüne geliyor. Kendimi sinemaya, tiyatroya adad›¤›m zamanlar, b›kmadan usanmadan roman, hikâye ve senaryo gibi yaz›l› olan tüm eserleri okuyuflum ve yaflam› yorumlay›fl›m akl›ma geliyor. Özel-

I


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 5

likle Ifl›k Lisesi Niflantafl›’ndaki y›llar›m hala akl›mdad›r. O günlerde ö¤rencim olan kiflilerin bugün önemli yerlerde kilit pozisyonlarda olmalar› da bana gurur veriyor. Sanatç›l›¤›m›n yan› s›ra bir e¤itimci, ö¤retmen olmak; yetifltirdi¤inim ö¤rencilerimle karfl›laflmak gerçekten çok güzel.

Sanata yeni bir aç›l›m fiimdi Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile tekrar e¤itimin içindeyim. Güzel sanatlar fakülteleri, bünyelerinde de¤iflik meslek gruplar›n› bar›nd›ran ve bunlar›n e¤itimlerini veren fakültelerdir. Ifl›k üniversitesi’nde ilk aflama olarak befl bölüm kurduk. Bu bölümleri, iç mimarl›k, endüstri tasar›m›, görsel sanatlar, grafik ve tekstil olarak s›ralayabiliriz. Önümüzdeki y›llarda baflka bölümlerin de aç›lmas› düflünülüyor yani, sinema, televizyon, animasyon gibi adlarla isimlendirilen bölümlerin de bünyemizde yer almas› söz konusu olacak. fiimdilik bu befl bölümle kurulan fakülte içersindeki anlay›fl, Bat› uygarl›klar›nda ve Amerika’da denenmifl bir sistemi içeriyor. Tabii bunu daha da gelifltirerek kendi sentezimizi IfiIK ailesi ile birlikte oluflturmak amac›nday›z. Ifl›k Üniversitesi içersinde farkl› olarak üzerinde düflündü¤ümüz ve yap›land›rd›¤›m›z model, bölümler aras›nda örülmemifl duvarlar› öngörüyor. Yani, bütün bölümlerin kendi içlerinde birbirleriyle iliflkilerini ve al›flverifllerini sürdürebilecekleri bir e¤itim amaçl›yoruz. Özellikle Amerika’daki baz› sanat okullar›nda olan bu örne¤i, biz Ifl›k Üniversitesi bünyesinde uygulamak istiyoruz. Bu e¤itim anlay›fl›na göre ilk y›l, temel sanat ve tasar›m e¤itimi olacak. Bu e¤itimin amac›, klasik bilgileri, yani te-

mel bilgileri do¤ru bir biçimde ö¤renciye aktarmak; ö¤rencilerin bu temel sanat e¤itiminden ald›klar›n› kendi bölümlerinde uygulamalar›n› sa¤lamak.

Türkçenin önemi Ö¤renciler çift dalda e¤itim görebilecekleri gibi kendi bölümlerinin dersleri d›fl›nda ilgilerini çeken, alanlar› için yararl› olaca¤›n› düflündükleri dersleri de alabilecekler. Bunun çok önemli oldu¤unu düflünüyoruz. Ayr›ca flu anda birçok güzel sanatlar fakültesinde ‹ngilizce sanat e¤itimi a¤›rl›kta. Bu da karma bir sanat dilinin ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Biz Ifl›k Üniversitesi’nde özellikle bu ülkenin çocuklar›n› kendi dilleriyle Türkçe e¤itim yaparak yetifltirmek istiyoruz. Tecrübelerime dayanarak biliyorum ki; insan, en iyi kendi anadilinde düflünebiliyor ve ifade edebiliyor. Bu yolla ö¤rencilerimize kendi dillerinde düflünmenin önemini ve sanata yüklenmesi gereken anlamlar› daha iyi kavratabilmek mümkün olacak. Ayr›ca Türkçe’nin sanat dili olarak da farkl› boyutlar›n› ö¤rencilerle paylaflma f›rsat› bulaca¤›z. Dil kullan›ld›kça zenginleflir; bu ba¤lamda sanatta mutlaka karfl›l›¤› olan ifadelerin üretilmesi gerekli diye düflünüyoruz. Yar›m bir yabanc› dille yap›lan e¤itimin aç›klar yarataca¤› görüflündeyim. Bunun yan› s›ra, yabanc› dil, bugün yaflad›¤›m›z ça¤da, e¤itimin birincil kofluludur. Ama e¤itimi yaln›z yabanc› dil temeline oturttu¤umuz zaman yanl›fllar meydana gelebiliyor. ‹ngilizce ve di¤er dillerin e¤itimi de okulumuzda yap›lacak; bunlarla ilgili kurumun imkânlar› da yeterli düzeyde; ama biz sanat e¤itimimizi Türkçe yapaca¤›z.

Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi kültür ve sanat hayat›m›za önemli katk›lar yapacak bir kurum olarak e¤itimö¤retim hayat›na bafllad›.

5


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 6

FMV E⁄‹T‹M

“Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dünyan›n her köflesinden gelen ö¤rencilere ve sanatç›lara da bir sanat ortam› yaratacak. Yaz aylar›nda fiile’deki imkânlar›m›zla ö¤rencilerimizi ve dünyan›n çeflitli yerlerinden gelecek sanatç›lar› buluflturaca¤›z.”

Sanatla iç içe Bu kadar zengin bir kültürel mirasa sahip ülkenin, sanat e¤itiminin de çok farkl› olmas› gerekiyor diye düflünüyorum. Buna ba¤l› olarak sanat e¤itiminin, sanat yaflam›na uzak bir kampüste, yap›lamayaca¤› görüflündeyim. Çünkü ö¤renciler tiyatro, sinema, konser, sergi ve gibi sanatsal faaliyetlerle iç içe olmak zorundalar. Bu nedenle ulafl›m önemli bir konu ve Maslak, bu aç›dan sanat›n bugün merkezi say›labilecek bir noktada yer al›yor. Sanat›n merkezi olan Taksim, Beyo¤lu, Niflantafl›’na yak›n olmas› da sanat e¤itimi içinde çok büyük önem tafl›yor. Çünkü bu alanda beslenilen kaynak, hem insan hem de sanat ortam›n›n kendisi oluyor. Bu bak›mdan fakültenin do¤ru bir yerde aç›ld›¤›n› düflünüyorum. Ayr›ca çok seçkin bir ö¤retim üyesi kadromuz var; bu da Ifl›k Üniversitesi olarak önemli özelliklerimizden biri.Seçece¤imiz ö¤rencilerimizin daha ziyade iyi okullarda, iyi e¤itimden geçmifl, kültür birikimi olan, düflüncesi tamamen sanat e¤itimi almak olan ö¤renciler olmas›n› istiyoruz. Bu düflüncede olan ö¤rencilerin bir k›sm› ise Türkiye’deki sanat e¤itimini yeterli bulmad›¤› için Avrupa’ya ve Amerika’ya gidiyor. Okulumuzun bu aç›dan da bir eksi¤i kapataca¤›na inan›yorum.

6

Üniversitemizde, ezberlenmifl desenler çizen ö¤renciler olmayacak. Biz onlar›n iyi birer sanatç› olmalar› için elimizden geleni yapaca¤›z. Bunu da baflarabilecek bir potansiyelimiz var. ‹yi bir kadroya ve hiçbir güzel sanatlar fakültesinin sahip olmad›¤› büyük bir mekâna sahibiz. 13,000 m2 kapal› alanda sinema ve tiyatro salonu, sanat galerisi ve atölyeler yer al›yor. Biz bu olanaklar› sunarak ö¤rencileri sanat yaflam›na haz›rl›yoruz. Bugün birçok güzel sanatlar fakültesinde olmayan bir olanak sunarak %20 burs vermeyi ve bundan özellikle sanat e¤itimi için çok istekli yetenekli olan ö¤rencilerin yararlanmas›n› amaçl›yoruz. Güzel Sanatlar Fakültemizin üniversitemize ve FMV okullar›na renk getirece¤ini biliyoruz. Belki mekan olarak Maslak Kampüsü’nde olaca¤›z ama tüm FMV okullar›nda, fiile Kampüsü’müzde de sanat ortamlar› yaratmay› planl›yoruz. fiile Kampüs’ümüzde açaca¤›m›z galeri ve atölyelerle yaz akademileri kurmay› hedefliyoruz. Bunun yan› s›ra heykel, bask› resim gibi birçok alanda sempozyumlar düzenlemeyi amaçl›yoruz.

FMV’nin fark› Feyziye Mektepleri’nin bana yapt›¤› bu teklifi kabul ederken, beni en çok düflündüren fley devlet üniversitelerinin s›n›rl› imkânlar› ve hükümetlerin politik ç›kmazlar› gibi zorluklar›n kurumlara yans›y›fl›d›r. Vak›f üniversitelerinin ço¤u flu anda her ne kadar bu bafll›k alt›nda faaliyet gösterse de bir k›sm› gerçek vak›f üniversiteleri de¤illerdir. Ifl›k üniversitesi ise 100 kusur y›ll›k bir geçmifle sahip bir kurum. Atatürk’ün deste¤ini alarak kurulmufl olmas› ve bir vak›f üniversitesinin e¤itimden kazand›¤›n› yine e¤itime yat›rmas› gibi bir anlay›fl› tafl›yor olmas›, benim bu görevi kabul etmemim bafl nedenidir. Art›k kendim için yaflayamaya bafllayaca¤›m bir zaman diliminde, birikimimi Ifl›k Üniversitesi’ne aktarmam›m en büyük nedeni, bir e¤itimci olarak, geçmiflte yaflad›¤›m bütün tecrübelerin bu kurumda yeni bir heyecana dönüflece¤ine ve yaflam›ma güzellikler getirece¤ine olan inanc›md›r. Özellikle ö¤rencilerimin “önce iyi bir insan” olmalar›n› görmek ise yine en büyük gururum olacakt›r.


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 7

E⁄‹T‹MC‹ GÖZÜYLE

Ölçme – de¤erlendirme destekli e¤itim lkö¤retim müfredat› de¤iflirken, e¤itimin çok önemli bir arac› da de¤iflti: Ölçme de¤erlendirme. Bu alanda uzmanlar›n›n gayet iyi bildi¤i, baz› ülkelerde çok önceden kullan›lan birçok alternatif ölçme arac› art›k ülkemizin gündemine de girdi. Bu araçlar henüz yayg›n olarak kullan›lmamakla beraber, tüm ciddi okullar gibi FMV Ifl›k Okullar› da ölçme de¤erlendirme sistemlerini bafltan yap›land›rma süreci içerisinde. Bu yeni anlay›fl ve sistemlerle ölçme, sadece ö¤retimin sonunda, kimin ne kadar ö¤rendi¤ini anlamak için yap›lan bir röntgen uygulamas› olmaktan ç›km›fl; ö¤renimin devam etti¤i tüm süreç boyunca, birçok de¤iflik yöntemle, dinamik olarak sürdürülen bir süreç analizi haline gelmifltir. ‹çerik olarak da de¤iflen ölçme de¤erlendirmede, “çok say›da kavram ve ilkeyi ö¤renme, rutin problemleri çözebilme, ezber bilgi ve yaz›l› materyallerden bilgiyi aynen aktarman›n önemi azalm›fl; ö¤rencilerin okudu¤unu anlama, elefltirme, yorumlama; bilgi toplama, analiz etme ve bir sonuca ulaflma; gözlem yapma ve gözlemlerden sonuca ulaflma; günlük hayatta karfl›lafl›lan problemleri çözme; araflt›rma yapma; kendilerini ve arkadafllar›n› de¤erlendirme” önem kazanm›flt›r.

Bu de¤iflimin faydas› ne olacakt›r? Eskiden, geleneksel yöntemler kullan›l›rken, ö¤rencinin konu veya dönem bitiminde bir dersin içeri¤ini hat›rlamak ve kullanmakta gösterdi¤i baflar›y› görmek ve kan›tlamak istiyorduk. Uygulanan ölçme arac›, genelde bir veya birkaç yaz›l› s›navdan olufluyordu. Yeni sistemdeyse ölçme de¤erlendirme ö¤retimin bir arac›: Ö¤rencilerin s›n›ftaki performanslar›, yürüttükleri projeleri, yapt›klar› araflt›rma ve sunumlar› de¤erlendirilerek, ifllenen konular ve hedeflenen kazan›mlar›n hangi aflamada ne kadar›n› özümsedikleri saptan›yor. Süreç halinde yürütülen bu de¤erlendirmelerle hangi ö¤rencinin hangi ö¤renme aflamas›nda oldu¤u ve tam kazan›miçin hangi eksikleri kapatmas› gerekti¤i ortaya

ç›k›yor. Böylece ö¤retmenler bu bilgilerin ›fl›¤›nda ö¤retme ortamlar›n› flekillendiriyor, planlar›n› düzenliyor.

Kula¤a harika geliyor, de¤il mi? FMV Ifl›k Okullar› olarak bu hedefe yönelik alt yap›m›z› 2 senedir oluflturuyoruz. Geçti¤imiz iki sene içinde yo¤un hizmet içi e¤itimlerle alternatif ölçme de¤erlendirme tekniklerini ö¤rendik ve uygulad›k. Geçti¤imiz y›l, bu alanda uzmanlaflm›fl bir ölçme de¤erlendirme ö¤retmenini kadromuza alarak ö¤retmenlerimize uygulamalar konusunda liderlik etmesini sa¤lad›k. Birim, bu sene kadrosuna iki yeni uzman ö¤retmen kat›l›m›yla daha da güçlendi. Bu y›ldan itibaren farkl› ölçme de¤erlendirme uygulamalar›, tüm kampüslerde uygulanacak. Biliyoruz ki, ölçme de¤erlendirme, sadece bir s›nama, eksik bulma, not verme arac› olarak kullan›l›rsa ö¤renime hizmet etmez. Bizim amac›m›z ise her ö¤renciyi, kendi potansiyelinin en üst seviyesine ç›karmak. Bir hastaneyi düflünün: Sa¤l›k hizmeti almak için gelmifl olan yüzlerce kifliyi... Sa¤l›k kurumunda önce her birinin güncel durumu tespit edilir, yani teflhis koyulur; sonra da hedeflenen duruma gelmek için neler gerekti¤i saptan›p uygulamaya koyulur. Ancak bu uygulamalar baz› hastalar için benzer olabilece¤i gibi baz›lar› için de¤iflik de olabilir. Okulla bir paralel çizebilirsek görebiliriz ki ö¤rencilerin her biri de¤iflik çevrelerden, aile yap›lar›ndan, bilgi ve kültür düzeylerinden gelmifltir. Okulda ö¤retilenleri anlama, özümseme ve uygulama becerileri de de¤iflik olabilir. O halde, biz e¤itimciler, ne kadar onlar›n bireysel ihtiyaçlar›n› görebilir, geliflimlerini izleyebilirsek, o kadar verimli, etkili bir e¤itim sunabiliriz. Bunu mümkün k›lacak alet de bahsetti¤imiz ölçme de¤erlendirme sistemidir. Herkesin ö¤renece¤i, nefleli, verimli bir y›l dile¤iyle.

Dr. Betti DELEV‹ Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu E¤itim Dan›flman›

7


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 8

FMV BAfiARI

E¤itim kalitesi

baflar›y› do¤uruyor fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

OKS s›nav›nda ö¤rencilerimiz Onur Can Soybir Türkiye üçüncüsü, Kemal Erce Efler Türkiye dokuzuncusu oldular.

nce Ifl›k Lisesi ö¤rencilerinden gelen Dünya birincili¤i, Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerinin TÜB‹TAK baflar›s›, sonra Ifl›k ‹lkö¤retim Okulundan Onur Can Soybir’in OKS Türkiye üçüncülü¤ü ve Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulundan Kemal Erce Efler’in Türkiye dokuzunculu¤u, hemen ard›ndan Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencilerinin yüzmede kazand›klar› zafer! Art arda gelen baflar›lar bir öncekinin tesadüf olmad›¤›n›n kan›t›d›r. Bu, Vakf›m›z›n vizyonu ve misyonu do¤rultusunda yapt›¤› yat›r›mlar›n yavafl yavafl meyvelerini vermeye bafllad›¤›n›n göstergesidir. Tarih: 9 Temmuz 2007 Saat:10.00 Milli E¤itim Bakan›m›z OKS sonuçlar›n› aç›kl›yor, “Türkiye üçüncüsü – Feyziye Mektepleri Vakf› Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulundan Onur Can Soybir!” Onur Can, bu y›l ilkö¤retim okullar›ndan mezun olan yaklafl›k 1 milyon ö¤renciden, Ortaö¤retim Kurumlar› Seçme ve Yerlefltirme S›nav›na giren 818.359 adaydan yaln›zca biri. Yüz binlerce yafl›t› aras›ndan s›yr›l›p OKS'de Türkiye üçüncüsü olarak ad›n› tüm yurda böyle duyurdu. Peki nas›l oldu bu? Onur Can’›n elinde sihirli de¤nek mi vard›? Evet, vard›, hem de kocaman bir sihirli de¤nek! Ama bu bildi¤iniz Harry Potter’›n “expec-

Ö

to patronum” diye sallad›¤› de¤nekten de¤il... Bu de¤ne¤in sihrinde fark›ndal›k var, kendine güven var, iç disiplin, kararl›l›k ve hedef belirleme var. Onur Can kendinin ve neler yapabilece¤inin fark›nda olan, iç disiplini geliflmifl bir çocuk. O kendine güvendi, asl›nda güvendi¤i kendinden çok iç disipliniydi. S›n›rlar›n› iyi biliyordu. Hedefini çok önceden belirlemifl ve bu hedefe kitlenmiflti. Hedefi derece yapmak de¤ildi, hayalinde bir okul vard› ve bu okula girebilmek için çok yüksek bir net yapmak zorunda oldu¤unun da bilincindeydi. Yafl›n›n üstünde bir olgunlu¤a sahip olan Onur Can iflte bu bilinç ve inançla de¤ne¤ini hedefe do¤ru sallad› ve ...... PUFFF... istedi¤i baflar›y› elde etti, hem de Türkiye üçüncüsü olarak! Herkesin elinde bir sihirli de¤ne¤i mutlaka vard›r; hüner onu nas›l kulland›¤›n›zla iliflkilidir, önemli olan de¤ne¤i do¤ru yöne sallamakt›r. ‹lerki y›llarda bu tür s›navlara girecek olan gençler, hedef belirlemek “uçmak” de¤ildir; her fleyden önce yapabileceklerinizin s›n›r›n› bileceksiniz, s›n›rlar›n›z› bilmek kendinizi tan›makt›r. Bu s›n›rlar dahilinde hedefinizi belirleyecek ve ona odaklanacaks›n›z. Hedef kifliden kifliye de¤iflir. Herkesin hedefi kendi yap›s›yla do¤ru orant›l› olmal›d›r. Onur Can kardeflinizi / a¤abeyinizi örnek alman›z› dilerim. Bu baflar› kendisine tesadüfen gelmedi, 1. s›n›ftan beri ö¤retmenlerinin kazand›rd›¤› düzenli çal›flma sistemi onu bugüne tafl›d› ve tabii bir de elindeki sihirli de¤nek! Kiflili¤iyle de örnek bir ö¤renci oldu Onur Can! Sosyal iliflkileri sa¤lam olan, rahat ve sakin ama dikkatli ve tedbirli, azimli ve rekabetçi ama iflbirli¤ine aç›k ve asla k›skanç olmayan, samimi ve aç›k sözlü tav›rlar›yla tüm arkadafllar›n›n ve ö¤retmenlerinin takdirini kazanan Onur Can mini mini bir delikanl›yken bafllad›¤› ilkö¤retim sürecini muhteflem bir flekilde sonland›rd›. Yolu aç›k, baflar›lar› daim olsun!...


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 9

V‹ZYON

Gençlere

ö¤ütler

azetelerde ve televizyonda iflsizlikten veya ücretlerin azl›¤›ndan yak›nan üniversite ö¤rencileriyle yap›lan röportajlara rastl›yorum. “Üniversitesi mezunuyum ama ifl bulamad›m...” diye yak›nan gençler, asl›nda flunu demek istiyorlar: “Ben yapmam gerekeni yapt›m. Okudum, üniversite bitirdim, ama devlet bana çal›flabilece¤im, iyi maafl alabilece¤im bir ifl imkân› yaratam›yor...” ‹flin kötü taraf› ailelerin ço¤u da gençlerle ayn› fikirde, yani o¤ullar›n›n veya k›zlar›n›n bir üniversite bitirmesiyle yüksek gelirli bir ifli ve iyi bir gelece¤i hak etti¤ine inan›yorlar. Toplumda yerleflmifl bu genel kan›n›n yanl›fl oldu¤unu kabul etmemizin zaman› çoktan geldi geçiyor. Geliflmifl ülkelerde bile üniversite bitirmek “rahat bir yaflam›” elde etmeye yetmiyor. Hele bizim gibi, üniversitelerindeki e¤itim, düflünme ve proje üretmeden ziyade “ezber” esas›na dayanan ülkelerde sadece diploma hiçbir ifle yaram›yor. “Gerçek baflar›”n›n ne oldu¤u ayr› bir konu ama bir genç ç›k›p bana “Baflar›l› olmak için ne yapay›m?” diye sorsa ona “Çok çal›fl ve dürüst ol,” derim. Çal›flmaktan kast›m “ders çal›flmak” veya “s›n›f›n› geçmek” de¤il, “vaktini bofl geçirmemek”. Üniversite gençleri, okul d›fl› zamanlar›nda yeni bir fleyler ö¤renmeye çal›flmal›lar. ‹lerde hiçbir ifllerine yaramayaca¤›n› düflündükleri fleyler bile bir gün ifllerine yarayacakt›r. Evinin garaj›nda dünyaca meflhur Apple computer’i yaratan Steve Jobs ö¤renilen her fleyi bir noktaya benzeterek “Ö¤renebildi¤iniz kadar çok fley ö¤renin. Bir gün biriktirdi¤iniz noktalar›n birleflti¤ini ve ortaya çok güzel bir flekil ç›kt›¤›n› görürsünüz,” diyor. Jobs, ö¤renerek yapaca¤›n›z bu noktalar›n bafllang›çta anlams›z ve ifle yaramayan fleylermifl gibi gelebilece¤ini ve bugünden ilerde nas›l bir flekil ç›kaca¤›n› tahmin edemeyece¤inizi söylüyor. “Bazen biriktirdi¤iniz noktalardan hiçbir zaman güzel bir flekil ç›kmayaca¤›n› düflünerek ümitsizli¤e

G

kap›labilirsiniz ama asla kap›lmay›n... Bir gün aniden güzel bir flekil beliriverece¤ine dair ümidinizi asla kaybetmeyin...” diyor. Ça¤›m›zda üniversite mezunu olmak sadece bir, bilemediniz iki noktad›r. Her insan›n kendi kabiliyet ve ilgi alanlar›na göre hayat›na yeni noktalar ilave etmesi gerekir. Üniversite y›llar›, bu noktalar› ilave etmek için en uygun senelerdir. Bir yandan e¤itiminize devam ederken bir yandan yeni beceriler kazanmaya, yeteneklerinizi art›rmaya çal›flmal›s›n›z.

Dr. Murat KINIKO⁄LU Kalp ve ‹ç Hastal›klar› Uzman›

‹flte gelecek içini 6 öneri: 1. Çok iyi derecede ‹ngilizce ö¤renin. Konuflulan› anlaman›z veya kendi alan›n›zla ilgili yay›nlar› okuyabilmeniz yetmez. Bir toplulukta yap›lan esprileri anlayacak veya kendiniz ingilizce espri yapacak kadar iyi bilmeli veya ‹ngilizce bir roman› hiç sözlü¤e bakma ihtiyac› duymadan su gibi okuyabilmelisiniz. 2. Klavyede on parmak yaz› yazmay› ö¤renin. Bunu ö¤reten bilgisayar programlar› var. 3. Bilgisayar kullan›c›s› olman›z yetmez, programlar› çok iyi derecede bilin ve WEB tasar›m› yapmay› ö¤renin. 4. Bir müzik enstrüman› çal›n. Nota kullanarak birkaç parça çalacak kadar müzikten anlay›n. 5. ‹yi derecede tenis ö¤renin. Her spor yararl›d›r ama hem sa¤l›k hem sosyal çevre, ikili iliflkiler aç›s›ndan tenisin yeri baflkad›r. 6.Türkçe dilbilgisi ve yaz›m kurallar›n› ö¤renin. Herhangi bir konuda düflündüklerinizi yaz›ya aktarabilecek yetene¤i kazan›n.

9


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 10

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

Sanat dünyam›z›n parlayan ›fl›¤›:

Ali Sunal Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi

iyatro ve sinema dünyam›z Sunal soyad›n›n son temsilcisiyle yeni bir de¤er kazand›. Ali Sunal sanata bak›fl›, farkl› tür ve karakterlerde gösterdi¤i oyunculuk baflar›s›, özgün yorumlar›yla ön plana ç›k›yor. O ayn› zamanda bir Ifl›kl›. Biz de Ali Sunal’la sanat›, oyunculu¤u ve Ifl›k’› konufltuk.

T

Tiyatro sahnesi, beyaz perde, beyaz cam… Çok baflar›l› bir sanatç› olarak hepsinde görüyoruz sizi. Bu baflar›lar›n›za Ifl›k’›n katk›s› ne oldu? Orta son s›n›fta edebiyat kollar› tiyatro zümresine de bak›yordu. Beni de orada görünce Hababam S›n›f› yap›ls›n dendi ve biz Hababam S›n›f›’ndan, babam›n da izledi¤i küçük bir parça

oynad›k. Ben ‹nek fiaban’› oynam›flt›m. San›r›m mikrop oradan bana bulaflm›fl oldu! Ondan sonra lise 1’de seçmeli dersler bafllad›. Ben tiyatroyu seçtim. O dönem ‹ngilizce dramlar› ‹ngilizce zümresi götürüyordu ve edebiyat zümresi de tiyatroyu devam ettiriyordu. Ben bir gün Kemal Hoca’dan bir fley rica ettim. (Kemal Baflkaya bizim müdür muavinimizdi.) “Ufak tefek hatalar›m›z olmufl olabilir ama biz efendi ö¤rencileriz! Bize izin verin biz kendi kolumuzu, grubumuzu olufltural›m. Sizin denetiminizde, tiyatro günlerinde biz de bir fleyler yapal›m” dedim. Sonunda bize izin verdiler. Böylece biz kendi zümremizi alarak bir tak›m skeçler ve oyunlar haz›rlamaya bafllad›k. Hem ‹ngilizce hem Türkçe… Bunlar› oynad›k. ‹lk sahne deneyiminiz? ‹lk sahneye ç›k›fl Ifl›k’ta oldu. ‹lk seyircili deneyim oydu. Üstelik okulun müdürü, hocalar da izliyor. Bizim zaman›m›zda ö¤retmenlerin önünde performans sergilemek gerçekten önemliydi, zordu. Sözlüye kalkmakta zorland›¤›m›z dönemde bu çok önemliydi. Y›llar sonra dönüp dolafl›p yine buraya geldik! “Karmakar›fl›k” oyunuyla... Evet. Benim profesyonel hayat›mda rol ald›¤›m üç oyunum oldu. Bunlardan ilki “karmakar›fl›k”t›. Ama daha önemlisi bu oyun benim sahne arkas›nda da yer ald›¤›m, yap›m›n› üstlendi¤im bir çal›flmal›yd›. Bu alanda hiç deneyimim yoktu, korkuyordum. Birden akl›ma Ifl›k Lisesi geldi. Provalar› burada yapal›m ve burada bafllayal›m dedim. Gerçekten çok s›cak bir karfl›lama gördüm ve çok k›sa sürede “Tamam, buyur!” dendi. Ifl›k Lisesi olmasa oyunu ç›kartabi-

10


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 11

lir miydik, ben tiyatroda bu kadar devam edebilir miydim, bilmiyorum. O kadar rahat hissettik ki kendimizi burada… Bilmedi¤iniz bir kulvara, karanl›k bir ormana yürüyerek giriyorsunuz ama Ifl›k’ta kendi evinizde oluyorsunuz. Orman size geliyor! Gelsin bakal›m diyorsunuz! Ifl›k bana bu anlamda inan›lmaz güven ve güç verdi. Aln›m›z›n ak›yla da ilk oyunumuzu ç›kard›k diye düflünüyorum. Hala bir oyun borcum var ayr›ca okulumuza! Ifl›k’ta vaktinizin önemli bir bölümünü spor salonunda geçiriyormuflsunuz. Biz beden e¤itimi hocalar›m›zla çok yak›nd›k. Hocalar›m›zla kaya¤a giderdik. Orhan hocam›n kulaklar› ç›nlas›n! Futbol oynuyorduk, basketbol oynuyorduk. Bir de o dönem kredili sisteme geçilmiflti ve ben çok az devams›zl›¤› olan bir ö¤renciydim. Dolay›s›yla sene sonuna do¤ru her dersten kredim birikirdi. Benim bu kredilerimi kullanarak, günümü sabahtan akflama kadar beden e¤itimi salonunda geçirdi¤im günler olmufltur! Osman Hoca, Ayd›n Hoca “O¤lum, senin baflka dersin yok mu?” “Bütün günün mü beden!” diye k›zarlard› bana. Ayd›n Hoca Beykoz Ortaçeflme tak›m›n›n da antrenörüydü. Beni salonda o kadar çok seyretti, beden e¤itimi salonunda o kadar çok vakit geçirdim ki sonunda ald› tak›m›na götürdü. Beden e¤itimi salonundan futbol sahas›na transfer oldum!

lar’daym›fl›m der gibi bir duyguya kap›l›yorum! Bizim zaman›m›zda disiplinin yo¤un oldu¤undan söz edebilirim. Mesela pazartesileri saç kontrolünden berbere gitti¤im çok olurdu! Ö¤lenleri mutlaka basketbol, futbol oynay›p üst bafl›m›z› periflan ediyor ve uyar› al›yorduk! Dolu dolu yaflad›k ama bizim zaman›m›zda yaramazl›k da efendiceydi. Mesela bizim su tabancas› savafllar›m›z olurdu, al›rd›k su tabancalar›n› gelirdik koridorlarda birbirimize s›kard›k. Tabi bu da yasakt›. Ama bu bize öyle güzel anlat›l›yordu ki! Mesela edebiyat ö¤retmenimiz Çi¤dem Han›m beni yakalad› su tabancas›yla, bir s›n›fa götürdü. “Yak›fl›yor mu sana? Sen efendi bir çocuksun, ver bakal›m tabancan›,”dedi. Tabancay› ald› ve bana s›kmaya bafllad›! Bu o kadar güzel bir iletiflim, bir anlat›flt› ki ben bir daha su tabancas› kullanmad›m. Örne¤in fievket Hoca bize öyle örnek olmufltur ki, Hababam S›n›f›’n›n Mahmut Hocas› gibidir. Hiç unutmuyorum ve sayg›yla an›yorum. ‹nan›lmaz güzel bir aileydik burada. Bu iliflkiler flimdilerde de sürüyor mu? Okul bitikken sonra inan›lmaz bir hayat kavgas›na giriliyor. Herkes bir yere sald›r›yor. Sistem de çok dengeli olmad›¤› için o sürece giriyorsunuz. ‹flte ben iflletme okudum, tiyatro yap›yorum. Dolay›s›yla bir da¤›lma oluyor. Ama s onunda yine birlefliyorsunuz. fiimdi arkadaflla-

Ray Cooney’in “Karmakar›fl›k” isimli oyununu ilk kez Özel Ifl›k Lisesi salonunda sergilendi. Ali Sunal oyundaki performans›yla izleyicilerden büyük be¤eni ve alk›fl ald›.

1995 Ifl›k Lisesi mezunusunuz. O dönemde ö¤retmen-ö¤renci iliflkileri nas›ld›? Benin için Ifl›kl› olmak çok gurur verici bir fley. Kendi kendime keflfettim bunu; Ifl›kl› oldu¤umu söylerken gö¤süm kabar›yor. Anafarta-

11


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 12

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

likeli! Beni onlar›n önüne getirin ve unutun! Orada kalabilirim! Günde 4- 5 film seyredebilirim.

r›mla mutlaka ve s›kl›kla görüflüyorum. Niflantafl›’ndan geçerken mutlaka okuluma u¤ruyorum. Kemal Hocam, Kemal Baflkaya burada… En ufak bir derdim oldu¤unda hala gelip ona anlat›r›m. Surat›m› görüp anlatmad›¤›m fark ederse k›zar bana! Hala devam ediyor. Bir tek de¤iflen, art›k hocalar›m› sokakta gördü¤ümde onlara sar›l›yorum!

Ali Sunal hem tiyatroda hem de sinema filmleri ve televizyon dizilerinde farkl› karakterleri baflar›yla canland›r›yor. Bu baflar›larda hem çal›flma disiplininin hem de film izleme tutkusunun etkisi oldu¤unu belirtiyor. Gelece¤e yönelik hedefleriyse mesle¤inde daima yenilikler, farkl›l›klar içeriyor.

12

Karmakar›fl›k oyunu Ifl›k Lisesi’nde ilk sergilendi¤in de, s›n›f arkadafllar›m›z afiflte isminizi görüp koflarak gelmifller oyuna. Evet, uzun y›llard›r göremedi¤im arkadafllar›m da geldi ve görüfltük, çok güzel bir duygu bu. Ifl›k’ta sayg› ve sevgi; a¤abey kardefl iliflkisi çok önemlidir. Bir an›m geldi akl›ma: Lise birinci s›n›ftayd›k. Lise sonlarla basket maç› yap›yoruz. Hakem Osman hocayd›. Çok iyi oynad›k ama hocan›n etkisiyle maç› kaybettik. Mactan sonra çok sinir bir halde hocan›n odas›na girdik. “hocam, nas›l olur böyle bir fley… Nas›l yapars›n›z… Göz göre göre kaybettirdiniz mac›…” diye sitem ediyoruz. Hepimizin gözlerinin içine bakt›, bize döndü ve dedi ki; “Çocuklar, hiç lise 1’ler lise sonlar› yenebilir mi!” Ben buradan ciddi bir ders ç›kard›m: Haddini bilmeyi! Bu bizim oyunculuk mesle¤inde de çok önemlidir ve bunlar bana hayat›m boyunca ders oldu. Dilerseniz biraz da sinemadan söz edelim. Önemli filmlerde rol al›yorsunuz ve izleyici olarak da önemli bir sinema tutkunu oldu¤unuzu biliyoruz. Çok film seyrediyorum ve üzerinde uzun süre düflünüyorum. Bu çocukluktan beri benim özelli¤im oldu. Mesela dijital platformlarda sinema kanallar› ç›kt› flimdi. Benim için çok teh-

Baban›z Türk sinemas›n›n en önemli komedi oyuncular›n›n bafl›nda geliyordu. Ancak siz komedi, aksiyon, dram gibi farkl› rollerde baflar› sergiliyorsunuz. Bu performansta sinema tutkunuzun bir katk›s› var m›? Ben yaflad›¤›m her fleyden bir fley almaya bir fley ç›karmaya çal›fl›yorum. Seyretti¤im filmler, oradaki performanslardan ve çok önem buldu¤um oyunculardan bir fleyler almaya çal›fl›yorum. Evde babamdan ald›¤›m ve gördü¤üm, disiplin ve de¤erler var. Sette gördü¤üm pek çok usta oyuncu var. Bunlar›n hepsinden yararlan›yorum. Komediye gelince; herkesin bildi¤i ve babam›n bize vurgulad›¤› komedinin en zor oyunculuk oldu¤udur. Ben flansa komediden bafllad›m. Diziler, komik tiyatro oyunlar›… Bunlar› becerebildi¤imi düflünüyorum. Ama babam bana göre bunun en yüksek noktas›ndayd›. Onun o¤lu olarak komedide kald›¤›mda mutlaka bir k›yaslama olacakt›r. Bu yüzden de ben daha farkl› olmaya, farkl› alanlarda çal›flmaya da yöneliyorum. Benim için önemli olan, bana “iyi oyuncu” denmesidir. Mesela Haluk Bilginer için “flu rolü oynayamaz” denemez. Ben de bunu hedefliyorum. Tiyatrodaki hedefler? Tiyatrodan kesinlikle kopmak istemiyorum. Tiyatroda hep olaca¤›m. Bir de dört sezondur Ray Cooney oyunlar› oynuyorum. Çok sevdi¤im ve hayran oldu¤um bir yazar. Bu benim oyumculu¤umu çok gelifltirdi ama art›k Ray Cooney oyunu oynamamal›y›m. Buradarn mezun oldum! fiimdi daha baflka sürprizlere yönelmeliyim. Bu yönde çal›flmalar›m›z var. Yine komedi olacak ama mutlaka bir hüzün bar›nd›racak içinde… Bir Ifl›kl› olarak flimdiki kardefllere ileriye yönelik nas›l bir tavsiyede bulunursun. Burada hala unutamad›¤›n o kadar güzel an›lar›m var ki… Onlar hala bu s›ralardayken mutlaka bunun tad›n› ç›kars›nlar. Geride size kalm›fl bir fley, bir an› olsun. Okullar›na sar›ls›nlar. Bana yapt›¤› gibi de bu okul ilerde onla sar›ls›n.


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 13

ANAL‹Z

Evrensel Korhan SEÇ‹LM‹fi Fmv Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

e¤itim

konomik ve siyasal anlamda dünyan›n önde gelen ülkeleri için e¤itim en önemli davad›r. Yetifltirdikleri nesiller sayesinde altyap›lar›n› sa¤lam bir biçimde oluflturma yolunu seçmifller ve bunda da baflar›l› olmufllard›r. Ülkemizde de e¤itim sistemi üzerinde iyi niyetle yap›lan köklü yeniliklerin nüfus, e¤itim kadrosunun niteli¤i, teknolojik altyap›, hedef ö¤renci guruplar›n›n yap›s› hatta sosyo ekonomik yap›yla bire bir örtüflmesi gerekir.

E

Di¤er ülkeler ne yap›yor? ‹ngiltere’de zorunlu e¤itim 11 y›ld›r. Okuryazarl›k oran›ysa yüzde 99 seviyelerindedir. Milli düzeyde e¤itim idaresi E¤itim ve ‹stihdam Bakanl›¤› taraf›ndan yürütülmektedir. ‹lkokul 5–11 yafl, ortaokul ise 11–16 yafllar› aras›ndaki ö¤rencileri kapsar. ‹ngiltere’de ö¤retmen e¤itimi genellikle dört y›ll›k bakalorya derecesi veren bir e¤itimi veya bir bakalorya derecesini takip eden mezuniyet sonras› bir y›ll›k sertifika e¤itimini içermektedir. ‹sveç e¤itim sistemi, dokuz y›ll›k zorunlu e¤itimin yan›nda ek olarak hem bilinen genel e¤itimin, hem de mesleki e¤itimin verildi¤i yüksek okul ve gönüllü gramer okulunu içermektedir. ‹sveç’ de ilkokulu bitiren çocuklar›n ortalama yüzde 90’› bir gramer (dil) okuluna gitmektedirler. Almanya’ da ortaö¤retim okullar›, ilkokullar›n üzerine dayal› dört tip okuldan oluflur. Bunlar orta ö¤retimle eflde¤erli olan temel e¤itim okulu (Hauptschule), teknik orta ö¤retimi içeren orta ö¤retim okulu (Realschule), lise e¤itimini içeren (Gymnasium) ve çok amaçl›(Gesamtschule) okuludur. ‹lkokulu bitiren ö¤rencilerin e¤ilim ve yetene¤ine göre bu okullardan birine devam etmesi zorunludur. Fransa’ da zorunlu e¤itim 6–18 yafllar› aras›nda uygulan›r. 5 y›ll›k ilkokul e¤itiminin ard›ndan 4 y›ll›k ortaokul ö¤renimi gerçekleflir.

Zorunlu e¤itimin ard›ndan gençler e¤itimlerini sürdürmek, bir ç›rakl›k sözleflmesi kapsam›nda teorik ve uygulamal› mesleki e¤itimden faydalanmak ya da do¤rudan çal›flma yaflam›na kat›lmak gibi seçeneklerden birini tercih edebilirler. E¤itimlerini sürdürmeyi amaçlayan gençler ise yüksek ö¤retime girifli sa¤layacak genel e¤itimden ya da mesleki e¤itim veren kurumlardan yararlanmaktad›rlar. ‹spanya’da zorunlu e¤itim sekiz y›ld›r. Temel e¤itim görmüfl ö¤rencilere bir vas›f belgesi, baflar›l› olamayanlara ise e¤itim belgesi verilir. Vas›f belgesi alan ö¤renciler ortaö¤retime ya da mesleki e¤itim kurumlar›na devam edebilmekte, di¤erleri ise yaln›zca k›sa dönemli bir mesleki e¤itim kursuna kat›labilmektedirler. Dikkat ederseniz geliflmifl ülkelerin e¤itim sistemlerinde mesleki e¤itimler önemli bir yere sahip. Avrupa’ da yafllanm›fl nufus ve buna ba¤l› iflgücü ihtiyac›n›n karfl›lanmas› anlam›nda bu tip okullar gün geçtikçe önemli hale gelmekte. fiimdiye kadar gerekti¤i ilgiyi ve önemi göremeyen ülkemizdeki meslek okullar› Avrupa Birli¤i sürecinde, gerekli istihdam ihiyac›m›za paralel olarak popüler okullar olmaya adayd›r. E¤itim sab›r ve süreç iflidir daha farkl› bir yaklafl›mla en zor meyva veren a¤açt›r. Bu sürece paralel olarak de¤iflen ve yenilenen e¤itim programlar›n›n sonuç vermeye bafllamas› için minimum 10 y›l geçmesi gerekir. Bu bak›mdan ülke olarak kaybedecek zaman›m›z yok denecek kadar azd›r. Yukar›da sözü edilen sanayileflmifl ve bilgi toplumlar›na dönüflmüfl ülkeler gibi, ulusal e¤itim sistemizin sa¤lam temellere oturtulup önceliklerinin netlefltirilmesi gerekmektedir. Ancak o zaman Atatürk’ün gösterdi¤i büyük hedefe ulafl›p, daha müreffeh ve zengin bir toplum olabilece¤iz.

E¤itim politikalar›ndaki yeniliklerin, o ülke toplumunun yap›s›na tam anlam›yla ayak uydurmas› gerekmektedir. Komünizmden yeni ç›km›fl Rusya’da bile özel okullar›n oran› yüzde 12’lerdeyken yüzümüzü bat›ya çevirmifl bir ülke olarak bizde bu oran sadece yüzde 2,5 seviyelerindedir.

13


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 14

KAPAK

Yaflam›n suya ihtiyac› var Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi

14

üresel ›s›nma ve iklim de¤iflikli¤i dünyan›n yaflam için mükemmel dengesinde son derece tehlike de¤iflikliklere neden oluyor. Bilindi¤i gibi küresel ›s›nman›n temel nedenini “insano¤lu eliyle atmosfere sal›nan ve sera etkisi yapan” sera gazlar› oluflturuyor. Sera gazlar› özellikle fosil yak›tlar›n yaflam›n her alan›nda kullan›m›yla ortaya ç›k›yor. Küresel ›s›nman›n tetikledi¤i en önemli sorunlardan birini de iklim de¤iflikliklerine ve artan s›cakl›klara ba¤l› olarak ortaya ç›kan “su kaynaklar› sorunu” oluflturuyor. Her gün kullan›labilir su kaynaklar›m›z azal›yor ve bu insanlar dahil tüm yaflam› tehdit ediyor. Küresel ›s›nmayla dünya s›cakl›¤› 1906 – 2005 y›llar› aras›nda 0,7 santigrat derece artt›. Bu ›s› art›fl› artan bir ivmeyle yükseliyor. Asl›nda küresel ›s›nma atmosferdeki su miktar›nda art›fla neden oluyor. Ama bu dengesiz art›fl kullan›labilir su kaynaklar›m›zda azalmaya neden oluyor: Çünkü su döngüsü h›zlan›yor ve denge bozuluyor. Dengedeki bozulma, yazlar› daha az ya¤›fl› ortaya ç›kar›yor, k›fl mevsimlerindeyse kas›rgay› and›ran fliddetli ya¤›fllar nehir taflk›nlar›n›, selleri do¤uruyor.

K

Afl›r› s›caklar›n, f›rt›nalar›n, kas›rga ve tayfunlar›n, su bask›nlar›n›n art›fl›, dünya ölçe¤inde su döngüsünün h›zland›¤›n› belgeliyor. Bu sel ve taflk›nlarla fliddetli ya¤›fllar›n en önemli etkilerinden biri de toprak kayb› ve erozyonda büyük art›fla neden olmas›... Ya¤›fl dengesizli¤i ve ortama ya¤›fllardaki düflüfl nedeniyle yeralt› kaynaklar› da beslenemiyor ve azal›yor. Ancak su kaynaklar›n›n yetersizli¤indeki tek sorun “küresel ›s›nma” de¤il. Genel anlamda erozyon, bilinçsiz tar›msal sulama ve insan nüfusundaki art›fla ba¤l› olarak kaynaklar›n afl›r› tüketimi de bir di¤er nedeni oluflturuyor.


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 15

Çölleflen topraklar

Yaflam›n en temel ihtiyac›: Su Su hayat için vazgeçilmez temel gereksinimi oluflturuyor. Di¤er bir ifadeyle su hayat›n ve canl›lar›n temel kayna¤›. Dünyada 1,4 milyar kilometreküp su bulunuyor. Ancak bu muhteflem büyüklükteki suyun yüzde 97,5’u okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak yer al›yor. Bu suyun yaln›zca yüzde 2,5’u kullan›labilir tatl› su kayna¤›n› oluflturuyor. Kullan›labilir tatl› su kayna¤›n›n yüzde 90’›n›n da kutup buzullar›nda ve yeralt›nda yer ald›¤› düflünüldü¤ünde, asl›nda kullan›labilir su kayna¤›n›n ne kadar az ve de¤erli oldu¤u ortaya ç›k›yor. Bir insan›n biyolojik olarak günde ortalama 2,5 litre su tüketmesi gerekiyor. Ancak ça¤dafl bir insan›n yaflam koflullar› için günlük ihtiyac› olan su miktar› ortalama 150 litreye ulafl›yor. Bu ihtiyaçlar› karfl›larken bilinçsiz kullan›m ve israfsa hem oran› art›r›yor hem de kaynaklar›n iyice azalmas›na neden oluyor. Su zengini de¤iliz! Yurdumuzda yer alan pek çok nehir ve göl düflünüldü¤ünde ilk bak›flta suyu bol ve su zengini bir ülke oldu¤umuz düflünülebilir. Ama gerçek bunun tam aksidir. Bir ülkenin su zengini olarak kabul edilmesi için kifli bafl›na düflen su miktar›n›n 8.000 -10.000 metreküp olmas› gerekiyor. Ülkemizde ise kifli bafl›na düflen kullan›labilir su miktar› sadece 1430 metreküp. Türkiye y›ll›k ortalama 643 milyar metreküp ya¤›fl al›yor. Bu oran küresel ›s›nmaya ba¤l› olarak her y›l hem azal›yor hem de dengesizlefliyor. Bu suyun yar›dan fazlas› buharlaflma yoluyla geri dönüyor. 63 milyar metreküpü yer alt› sular›n› besliyor. 158 milyar metreküpüyse denizlere ve göllere boflal›yor.

Kas›rgalar›n uzaydan görünüflü

Su havzalar›m›z azal›yor Küresel ›s›nman›n etkilerinin ötesinde Türkiye k›t olan su varl›¤›n› da “sürdürülebilir” ve bilinçli bir biçimde kullanam›yor ve kaybediyor. Erozyonaysa engel olam›yor. Ülkemizin topraklar›n›n yüzde 90’›nda erozyon yaflan›yor. Erozyon topraklar›m›z›n yüzde 63’ünde çok fliddetli görülüyor. Erozyon Türkiye’de Avrupa’n›n 17, ABD’nin 7, Afrika’n›n 22 kat› daha fazla oranda gerçeklefliyor. H›rç›n nehirler ve seller de erozyonun en önemli tetikleyicileri aras›nda yer al›yor. F›rat Nehri y›lda 108 milyon ton, Yeflil›rmak 55 milyon ton toprak gö-

Su kaynaklar›n›n sürdürülebilirli¤in d›fl›nda kullan›m›nda en önemli örne¤i Hazar Denizi’nin kurutulmas› oluflturuyor. Sovyetler Birli¤i döneminde pamuk yetifltirmek için Hazar Denizi’nin suyunun bilinçsizce kullan›m›, bu iç denizin neredeyse kurumas›na ve bir çevre felaketine yol

15


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 16

KAPAK

türüyor. Oysa ülkemizin topraklar›n›n sadece yüzde 15’i üstün verimli özelli¤ine sahip durumda. Kaybedilen topra¤›nsa üçte biri tar›m alanlar›ndan gidiyor. Ülkemiz bir yandan erozyonla topraklar›n›, di¤er tarafta yanl›fl uygulamalarla sulak alanlar›n› kaybediyor. Türkiye son 40 y›lda Van Gölü’nün 3 kat›, Türkiye’nin en büyük tatl› su gölü olan Beyflehir Gölü’nün 25 kat› oran›nda sulak alan›n› kaybetti. 1 milyon 250 bin hektarl›k kuruyan ve kaybedilen bu sulak alanlar›n yüzölçümü Marmara Denizi’nin yüzölçümüne eflit. Bu sulak alanlar›n bir k›sm› batakl›k oldu¤u düflüncesiyle, tar›m arazisi olarak kullan›lmak için ve sulama barajlar›yla bilinçsizce kurutuldu. Yine son 20 y›lda yer alt› su seviyesi alt havzalar›na göre 20 – 40 metre azalan Konya kapal› havzas› kuruyan sulak alanlar›yla verimini kaybetmeye bafllad›. 10 y›l önce 260 bin hektar olan Tuz Gölü’nün alan› bu gün 130 bin hektara düfltü. Suyu azalan Beyflehir Gölü’yse birkaç y›l içinde batakl›¤a dönüflecek hale gelmifl durumda. Dünyan›n nazar boncu¤u olarak

16

nitelenen ve 5 milyon y›l önce oluflan Meke Gölü de son birkaç y›lda batakl›k halini ald›. Ülkemizde yaflanan bu örnekleri ço¤altmak mümkün.

Barajlar› da kaybediyoruz Ülkemizde akarsular› kontrol etmek, sulu tar›ma geçmek ve enerji üretmek amac›yla kurulan barajlar›m›zda da erozyona ba¤l› olarak bir k›s›r döngü yaflan›yor. Erozyonla kaybedilen topraklar›n bir k›sm› nehirler yoluyla barajlara tafl›n›yor. Bu topraklar baraj göllerini dolduruyor. Örne¤in bu yolla Keban Baraj›’na y›lda 32 milyon, Karakaya Baraj›’na 31 milyon ton toprak birikiyor. Erozyonla baraj göllerinin dibine biriken topraklar barajlar›n ömrünü yar› yar›ya azaltabiliyor. Önce kufllar azal›yor Sulak alanlar›n kaybedilmesi ve co¤rafyan›n de¤iflmesiyle canl›lar bizi terk ediyor. Baflta meyve a¤açlar› olmak üzere bitkilerin verimi düflüyor. En belirgin gösterge ise kufllarla ortaya ç›k›yor. Türkiye’nin kufl cenneti özelli¤i ta-


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 17

KÜÇÜK ÖNLEMLER BÜYÜK TASARRUF SA⁄LAR •

Su damlatan musluk contalar›n› de¤ifltirin. Saniyede 1

damla damlatan bir musluk y›lda 6 ton su kayb›na neden oluyor. •

Sessizce su s›zd›ran rezervuarlar tonlarca suyun bofla

fl›yan pek çok su havzas› ve gölünde kufllar› say›lar›nda önemli oranda azal›fl var. Üstelik bunlar göçmen ve mevsimlik kufllar de¤il. Sazl›klar›n kesilmesi, daralan sulak alanlar, besin k›tl›¤› öncelikle onlar›n yaflam›n› etkiliyor. Oysa do¤a her fleyin birbirine ba¤l› oldu¤u mükemmel bir denge içeriyor. Dolay›s›yla su kaynaklar›n›n yok oluflu hepimizin yaflam›n› tehdit ediyor.

akmas›na neden olur. Kontrol edin. •

Dufl al›rken suyu bofla ak›tmay›n.

T›rafl olurken muslu¤u aç›k b›rakmay›n.

Difllerinizi f›rçalarken suyu bofla ak›tmay›n.

Çamafl›r

makinelerinizi

çamafl›r

yüküne

göre

ayarlay›n. Ekonomi ve su tasarrufu programlar›n› kullan›n. •

Bulafl›klar› makinede y›kay›n. Y›kama için makinenin

dolmas›n› bekleyin. •

Sebze ve meyveleri akar suyun alt›nda de¤il, bir kab›n

içinde y›kayarak temizleyin. •

Araban›z› hortumla y›kamay›n. Mutlaka bir kovaya

dolduraca¤›n›z suyla temizleyin. •

Bahçenizde sadece ihtiyaç duyulan bitkileri, akflam

saatlerinde sulay›n. •

Önlemler konusunda çevrenizdekileri uyar›n. ‹stanbul-

lular›n

su

kullanma

al›flkanl›klar›na

yönelik

yap›lan

araflt›rmalar, vatandafllar›n yüzde 16's›n›n difllerini f›rçalarken, yüzde 15,5'inin t›rafl olurken muslu¤u aç›k b›rakt›¤›, yüzde 36,2'sinin de arabas›n› hortumla y›kad›¤›n› gösteriyor.

Suyu do¤ru kullanmal›y›z Suyun yetersizli¤i bireysel yaflam kalitemizde azalmalara neden olman›n ötesinde toplumsal olarak pek çok önemli sorunu ortaya ç›karacakt›r. Tar›msal üretimde azalma, bölgesel göçler, ekonomik dengesizlikler ve domino etkisiyle pek çok sosyal sorunu ortaya ç›karacak ya da tetikleyecektir. Bu nedenle su kaynaklar›n›n do¤ru kullan›labilmesi, “sürdürülebilir” bir yaflam için planlanmas› büyük önem tafl›maktad›r. Bu alanda al›nacak önlemler hem kamusal boyutta hem de bireysel boyutta sorumluluklar içeriyor. Lüzumsuz yere harcad›¤›m›z her damla suyla gelece¤imizi harcad›¤›m›z›n bilincinde olmak, çevremizdekilere de bu bilinci afl›lamak “yaflanabilir bir gelecek” için önemli görevlerimizin bafl›nda geliyor.

Su kaynaklar›n›n kullan›m›nda hem bireysel bilinç hem de kamusal alanda do¤ru politikalar gerekiyor. Asl›nda su kaynaklar›n› kontrol etmeden ve “sürüdürülebilir” biçimde kullanmayarak hayat› yok etmifl oluyoruz. O hayatsa insanlar›n ve tüm canl›lar›n hayat›.

17


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 18

TOPLUM B‹L‹M

Bat›’n›n Do¤u’ya bak›fl flekli

ORYANTAL‹ZM Ester SAYDAN FMV Özel Ifl›k Lisesi ‹ngilizce Ö¤retmeni

Oryantalizm 18. Yüzy›lda ortaya ç›kan bir bilim dal›. Bat›’n›n Do¤u’yu alg›lama biçimi olarak da ifade edilebilir. Kavram bugün Amerikal› bilim insan› Edward W. Said’in 1978 y›l›nda kaleme ald›¤› kitab›yla, içinde bar›nd›rd›¤› “öteki ve biz” ayr›m››na yönelik elefltirileri de bar›nd›r›yor.

18

Oryantalizm ya da di¤er ad›yla “flarkç›l›k”, Bat› Avrupa’da 18. Yüzy›ldan itibaren ortaya ç›kan bir bilim dal›d›r. Bugünse bilim dal› olmaktan öte bir dünya görüflü ve bir söylem tarz›d›r. Oryantalizmin temelinde “ biz ve ötekiler” ikicili¤i vard›r. En k›sa tan›m›yla Bat›’n›n Do¤u’ya bak›fl fleklidir. Do¤u ve Bat› asl›nda yön ad›, ancak yön, durdu¤umuz yere göre de¤iflir. Bugün Bat› uygarl›¤› denince akla Avrupa k›tas›, ABD, Avustralya (Japonya, Uzak Do¤u ve Kore’yi de katanlar var) akla geliyor. Bu co¤rafi da¤›n›kl›¤›n ortak bileflkelerini demokrasi, kapitalizm vb oluflturuyor. Do¤u’ysa ‹slam ülkeleri, Hindistan ve Çin... Do¤u’nun ortak bileflkeleriyse tam olarak özümsenmemifl demokrasiler, nüfus yo¤unlu¤u ve yoksulluk. Haçl› seferleri, Bat› uygarl›¤›n›n Orta Ça¤’da, Do¤u’ya karfl› üstünlük kurma çabalar›nda önemli bir dönüm noktas›d›r. Bu seferlerin en büyük kazanc›ysa kültürel temas›n Bat›’ya getirileridir: Bunlar Rönesans, reform, ayd›nlanma gibi süreçlerin alt yap›s› oluflmufltur. Kendini Do¤u’dan “farkl›laflt›rarak” var eden Bat›, Yeni ve Yak›nça¤’da bunu üstünlü¤e dönüfltürmüfl yani Bat›’n›n Do¤u’ya tepeden bakma zaman›na gelinmifltir. 17. yüzy›ldan itibaren Bat›’n›n Do¤u’ya merak› art›yor; birçok seyyah Do¤u ülkelerine gidip gelmeye, üniversitelerde Do¤u dilleri ve tarihi bölümleri aç›lmaya bafllan›yor. Oryantalizm 19. Yüzy›lda akademik bir disiplin haline geldi ve 1950’ye kadar 60.000’den fazla eser üretildi (sözlükler, tarih kitaplar›, gezi kitaplar›, roman, opera, senfoni, resim, mimari ve dekorasyon stilleri vs). Bu birikim olmasayd› ne yaz›k ki Do¤ulular kendi kültürel kökleriyle il-

O

gili birçok bilgiden mahrum kalabilirlerdi. Ancak Bat›’n›n Do¤u’ya göstermifl oldu¤u bu ilgi baz› klifleleri de yaratt›. Örnek olarak Napolyon’un ”Do¤u adamlarla, Bat› kurallarla yönetilir” sözü ünlüdür. Ayr›ca Do¤u despotizmini vurgulayan bu sözün bir despot olan Napoleon taraf›ndan söylenmifl olmas› da bir ironidir. “Do¤u despotizmi” kliflesi ne yaz›k ki bugün de yerini diktatörlük ve fanatizme b›rakm›fl görünüyor, yani de¤iflen pek fazla bir fley yok. Edebi alandaysa Do¤ulu karakterler ilginç ama ilkel, cahil ve kaba olarak tan›mlan›yor. Harem hayat› özellikle ilgi çekiyor. Yine ne ilginçtir ki Do¤u’ya hiç gitmemifl ressamlar bile harem resimleri yapabilmifllerdir. Ancak yaratt›klar› imaj yine olumsuzdur: Do¤u’nun ihtiflam› ve sefahat diyar› oldu¤u. Binbir Gece Masallar› havas›nda alg›lanan Do¤u’nun lüks, tem-

Edward Said


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 19

bellik, hayalperestlik, mutlak iktidar, ihtiflam ve sefahat yuvas› izlenimi veriliyor. Günümüze gelince, Do¤u’yla ilgili kliflelerin baz›lar› de¤ifltiyse de Bat’n›n tepeden bak›fl› pek de¤iflmedi. Do¤ulu deyince akl›n›za ne gelir sorusuna, orta e¤itimli bir Bat›l›n›n cevab› olarak fes, göbek, b›y›k, rak›, insan haklar› ihlalleri geliyor. Genel olarak bak›ld›¤›nda, Do¤u sosyal, politik, ekonomik, bilimsel ve kültürel ilerleyiflte Bat› taraf›ndan d›fllan›yor. Bu olgu bazen akademik etiketle bile dillendiriliyor. T›pk› Samuel P. Huntington’un “medeniyetlerin çat›flmas›” kavram›n›, ekonomik ve s›n›fsal çat›flmalar›n önüne geçirip Bat›’yla Do¤u aras›ndaki klifleleri vurgulamas› gibi. Ayr›ca, Bat› oryantalizmi yaln›zca “ötekini ve bizi” tan›mlamak için kullanmam›fl, emperyalizmi de ola¤anlaflt›rma ve meflrulaflt›rma arac› olarak da kullanm›flt›r. Filistin as›ll› Amerikan bilim adam› Edward W. Said’in 1978’de yazd›¤› “Oryantalizm, Bat›n›n Do¤u’yu Alg›lay›fl›” adl› eseri dünyada büyük bir tart›flma bafllatt›. Ona göre oryantalizm Bat›’n›n kendini üretmesine ve dünya üzerinde hegemonyas›n› kurmas›na imkân tan›yan bir söylemdir. E¤er bu söylem böyle yorumlanmazsa Avrupa’n›n Do¤u’yu yönetmek, hayali olarak yeniden kurmak ve her alanda ona yön vermek için kulland›¤› hegemonik kurguyu fark etmek imkâns›zlafl›r. Oryantalizm, Said’in dedi¤i gibi “Do¤uluyu hiçbir zaman gerçekten dinlememifl, ya da Do¤ulu olmas›n› affedememifl olan” Bat›’ya ciddi yan›t veren ilk kitapt›r. Türkiye’ye gelince, 17. Yüzy›lda “gerileme” dönemine giren Osmanl› kendini modernlefltirmek için Bat›’ya döndü. Ancak bu modernleflmede ciddi çarp›kl›klar vard›: Modernleflme toplumun dinamikleriyle gerçekleflmiyordu, topluma dayat›l›yordu, bu nedenle tarihçiler bu süreci “Bat›l›laflma” diye adland›rm›fllard›r. Bu geliflmeler toplumu bölmüfl ve bugün bile kültürel de¤erler aç›s›ndan Bat›’ya mesafeli bak›lmas›na neden olmufltur. Bu, Kemalizm’de de gözlemlenebilir Emperyalizmi” reddeden ve onunla mücadele etmifl olan Kemalizm, en radikal yeniliklerini (ink›lâplar›) Bat›’y› örnek alarak gerçeklefltirmifltir. Bugün AB’ye hem girmeyi istememizin hem de kültürel olarak erime tehlikesinden korkmam›z›n nedenlerinin bu durumdan kaynakland›¤› da düflünülebilir.

Sonuçta, bir zihniyet, bir söylem ve hatta bir uygulama olarak oryantalizm, yenilenerek var olmaya devam ediyor. Özellikle 11 Eylül olaylar›ndan sonra, yeni bir Oryantalist söylem Bat›l› siyasi çevrelerde ve dünya medyalar›nda kendini hissettirdi. ‹deolojilerin uzun ömürlü olduklar› düflünülürse, Do¤u-Bat› bütünleflmesi için belki de yüzy›llar geçmesi gerekecek. Ça¤a ayak uydurman›n, Bat› taklitçili¤i yoluyla de¤il de, e¤itim ve kültürel de¤erlere, yine ça¤dafl bir anlay›flla sahip ç›karak gerçekleflebilece¤inin bilincine vard›¤›m›zdad›r ki, oryantalizmin canl› elefltirileri olabilece¤iz. Ve yine bizler, biliyoruz ki “medeniyetlerin çat›flmas›” için de¤il, farkl›l›klara sayg›l›, onlar›n kifliyi ve toplumlar› zenginlefltirdi¤inin bilincinde “ medeniyetlerin uzlaflmas›” için çaba sarfetti¤imizde, gelecek nesillere üzerinde yaflanas› bir dünya b›rakabiliriz.

Haremde Kahve ‹kram› Amede Van Loo

Oryantalist bak›fl içinde harem hep ilgi çekmifl, Do¤u’ya hiç gelmemifl ressamlar bile harem resimleri yapm›fllard›.

Kaynakça: O¤uz Turan

19


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 20

FELSEFE

"Gel, gel, ne olursan ol, gel! ‹ster kâfir, ister mecûsî, ister puta tapan ol, gel! Bizim dergâh›m›z ümitsizlik dergâh› de¤ildir. Yüz kere tövbeni bozmufl olsan da yine gel!"

ÂfiIKLAR SULTANI

MEVLÂN Orhan SARIKAYA FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Sözel Bölüm Baflkan›

Unesco do¤umunun 800. y›l› olan 2007’yi Mevlânâ Y›l› olarak ilan etti. Dünya en ihtiyac› oldu¤u dönemde onun sevgi, iyilik ve hoflgörüye uzanan felsefesiyle bulufluyor.

20

em âlim, hem sûfî, hem flair, hem de bir düflünce adam› Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî 13. yüzy›lda yaflad›. Belh’te bir Harezm prensi olarak do¤an Celâleddin, üç yafl›ndan yirmi yafl›na kadar babas›n›n yan›nda ve izinde hakiki ve zihni bir seyahat yaflad›. Bu seyahat, yani ‹slâm medeniyetinin o zamanki en canl› ilim ve düflünce merkezlerinde bulunma flans›, onun flahsiyetinin flekillenip zenginleflmesinde hayli etkili olmufltur denilebilir. Babas› ayn› zamanda hocas›d›r. K›rk yafl›na kadar din ilimleriyle meflgul olan Celaleddin-i Rûmî, çok genç yaflta ders vermeye de bafllam›fl, bu sebeple dostlar› kendisini Mevlânâ (Efendimiz) lakab›yla anm›fllard›r. Mevlânâ’n›n elli yafl›na yaklafl›rken coflkun ve taflk›n ifadelerden çekinmeyen gezgin bir Melâmî-Kalenderî dervifli olan fiems-i Tebrizî ile karfl›laflmas› onda köklü de¤iflikliklere yol açm›flt›r. Mevlânâ fiems ile görüflmeden önce zaman›n› ibadetle geçiren, yan›nda bulunanla-

H

r› ayd›nlatmakla meflgul olan bilge bir rehber ve halk taraf›ndan çok sevilen bir müderris (Hoca) iken; fiems’i tan›d›ktan sonra halkla temas› b›rakm›fl, etraf›ndakileri da¤›tm›flt›r. Bu karfl›laflma onda yeni bir uyan›fl›n ve yepyeni bir hayat›n kap›lar›n› aralam›flt›r. fiems ile olan görüflme ve konuflmalar› ona, bütün varl›¤›n Allah’›n yans›mas› oldu¤u gerçe¤ini göstermifltir. Böylece Mevlânâ art›k coflkulu fliirler söyleyerek “ilahî aflk›” anlatmaya bafllar. Ona göre âlemdeki çeflitlilik, esasen biricik Allah’›n varl›k sahas›na ç›kmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Mevlânâ bu hakikati günefl, deniz, gül ve benzeri çiçeklerle, atefl ve flarap gibi sembollerle ifade etmeye çal›fl›r: Günefl, Yarat›c›’n›n heybet ve güzelli¤ini ima eden en güçlü semboldür. Denizle as›l vatana duyulan hasret dile getirildi¤i gibi gül ve bülbülse âfl›kla sevgili aras›ndaki yak›nlaflman›n, yani insan›n Allah’a yak›nlaflma ve kavuflma arzusunun sembolü olmufltur. fiarap, ilahî aflk›; meyha-


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 21

neyse Allah aflk›yla yanan, tutuflan gönlün durumunu aç›klamak için kullan›lm›flt›r. Mevlânâ evrenin asl›n›n aflk oldu¤unu kavram›fl ve bu kavray›flla aflk deryas›na dalm›flt›r. Elimde daima Mushaf (Kur’an) vard›, bugün aflkla çalg›y› ald›m ele. Tespihle meflgul olan a¤›zda bugün fliir var, rubaî var, na¤meler var. Senin selin öyle bir sel ki uçsuz bucaks›z umman… Sâkinin bir levhaya benzeyen aln›n› görünce sarhofl oldum, kalemleri k›rd›m. Namaz›mda k›ble sevgilinin yüzü oldu, gayret gözyafllar›yla abdest ald›m… fiems, Mevlânâ’n›n hayat›nda bir dönüm noktas› olmufltur. O, fiems ile görüflmesini olgunlaflma sebebi kabul etmektedir. Mevlânâ ile fiems’in dostluklar›, sevgiden, muhabbetten nasibi olmayan bir k›s›m ahali taraf›ndan hofl karfl›lanmad›¤› gibi, Mevlânâ’ya büyük sayg› besleyen Konya halk› da dersi ve vaaz› b›rakan Mevlânâ’y› kaybettikleri telafl›na kap›lm›fllard›r. Bu duygularla fiems aleyhinde propaganda yaparak, onun Konya’y› terk etmesine hatta öldürülmesine sebep olmufllard›r. fiems’in ölümünden sonra Selahaddin-i Zerkûbî, Mevlânâ’n›n sohbet arkadafl› olmufltur. Selahaddin’in vefat›ndan sonra ise Hüsameddin Çelebi, Mevlânâ’n›n dostlu¤unu kazanm›flt›r. Hüsameddin’in Hz. Mevlânâ’n›n hayat›nda ayr› bir önemi vard›r. Çünkü Mesnevî’nin ve di¤er baz› eserlerinin k⤛da dökülmesi Hüsameddin Çelebi’nin ›srarl› teflvikleri ile gerçekleflmifltir. Özellikle Mesnevî’nin ilk on sekiz beyitten sonraki k›sm›n›, Mevlânâ konuflur gibi söylemifl, Çelebi kaleme alm›flt›r. Mevlânâ’n›n bütün eserlerindeki en güçlü vurgu aflk üzerinedir. Ona göre aflk, bafllang›ç ve sondur. Bu dünya, aflk›n mektebi olmas› sebebiyle önemlidir. Bu münasebetle maddi-dünyevi aflk da önemlidir. Çünkü gerçek aflka ancak dünyadaki varl›¤› sevmekle ulafl›labilir. Buradaki varl›klar› sevmeyen, özellikle insan› sevmeyen birinin gerçek aflk› bulmas›, yani Yarat›c›’y› sevmesi ve O’na yak›nlaflmas› mümkün de¤ildir. Mevlânâ’ya göre aflk, ayn› zamanda iman›n olgunluk noktas›d›r. Çünkü âfl›k olmak, kendi varl›¤›ndan geçmek demektir. O sebeple sevende ikilik yok, birlik vard›r. Aflk atefline dokunan, tad›na varanaysa dur durak yoktur. E¤er bir kifli aray›fl içinde de¤ilse, onun gönlü ku sru ve ölü bir gönüldür. O her fleye aflk nazar›yla bakt›¤› için âlemde çirkinlik ve kötülük görmez, hiç kimseyi yermez ve aleyhinde bulunmaz.

Aflk varl›¤›n da sebebidir. Bu yüzden bütün varl›k âlemi kendi diliyle aflk› terennüm eder. Ifl›¤›n etraf›nda, ›fl›¤a ulaflmak için ç›rp›narak dönen ve sonunda o ›fl›kta (ateflte) kendini yok eden pervane gibi, âfl›k da sevgilisi için kendini feda eder. Evrendeki her fley nas›l aflkla ve aflk yüzünden Allah’› zikrederek dönüyorsa (ki bu atom çekirde¤i etraf›nda dönen elektronlar› hat›rlatmaktad›r); Hz. Mevlânâ da Allah’a duydu¤u aflkla vecde gelerek (kendinden geçerek) semâ etmifltir. Semâ’a girdi¤in zaman iki cihan›n da d›fl›ndas›n Semâ iki cihandan d›flar›d›r Zerrenin kenar› güneflin nuruyla doldu Sesi, figan› olmayan semâ ile her fley raks ediyor Mevlânâ dünyevî istek ve arzulardan ar›nmay›, gönül evini temizlemeyi ve pak tutmay› gaye edinmifl, dost ve ahbaplar›na da bunu tavsiye etmifltir. ‹flte Allah’› kalplerinde hisseden kimseler bu aflkla deryaya kavuflan damlalar gibi varl›klar›n› sürdürecekler; O’ndan uzak kalanlar ise çöle düflen damlalar gibi kuruyup yok olacaklard›r. Ey âfl›klar, ey âfl›klar! Cihandan göç etmek zaman› geldi Gökten can kula¤›ma göç davulunun sesi geliyor. Hz. Mevlânâ gibi flahsiyetler bir yerden bir yere göç ederler, lakin ölmezler. Çünkü ‹slam düflüncesinde insan ruhu ölümsüzdür. Onun için Hz. Mevlânâ’n›n ölüm y›ldönümü yâd edilmez, Sevgili’ye kavuflmas› kutlan›r. Yine Yunus’un “Ölürse ten ölür, canlar ölesi de¤il” ve “Ölen hayvan imifl âfl›klar ölmez” m›sralar›nda belirtti¤i gibi ölümlü olan maddi varl›¤›m›zd›r, ilahî kaynaktan üflenen insan ruhu için hiç ölüm söz konusu edilebilir mi? Mevlânâ ilâhi aflk ve birli¤in eflyada yans›mas› anlay›fl› ile tasavvufu yüksek bir estetik cereyan haline getirmifltir. Ona göre kâinat›n her zerresinde bir kemal güzelli¤i vard›r, çirkin diye bir fley yoktur. Bu mükemmelli¤i görmek için cesaretle bakmak gerekir. Mevlânâ’n›n 8 as›r önce yakt›¤› aflk çera¤›, her dinden, her kültür ve ›rktan insan› ar›nd›rarak ayd›nlatmaktad›r ve bu meflale Hak bilir k›yamete kadar uyan›k kalacakt›r. Onu anlamak için gelin ona kulak verelim ve gözümüzü gönlümüzü bu ›fl›kla doldural›m: S›rr›m feryad›mdan uzak de¤ildir. Fakat her göz ve kulakta onu anlayacak nur yoktur…

Hz. Mevlânâ hakk›nda yazmak da konuflmak da çok zor. Onu herkes tan›yor, fakat onu anlamak; iflte bu pek az kimsenin sahip olabildi¤i bir lütuf. Dünyada onun kadar tan›nan ve araflt›r›lan baflka birinin daha olmad›¤›n› söylemek bilmem abart›l› m› olur? Çünkü Mevlânâ’n›n ‹slâm co¤rafyas› d›fl›ndan da ba¤l›lar› ve sevenleri var.

Mevlâna Camii ve Türbesi Konya

21


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 22

DO⁄A

Türkiye’nin do¤a harikas›

Küre Da¤lar› Milli Park› Ali ‹hsan GÖKÇEN Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencimiz Mine Gökçen’in velisi

rta Karadeniz bölgesinin kuzeyinde bulunan Küre Da¤lar› görselli¤i ve do¤al zenginlikleri aç›s›ndan Türkiye’nin sahip oldu¤u en iyi do¤al alanlar›ndan biridir. Bunun nedeni, ormanlar›n›n do¤all›¤› ve yafll›l›¤›, alan›n büyüklü¤ü, zengin biyolojik çeflitlili¤i, bünyesindeki yaban hayat›n›n varl›¤›, endemizim ve nadirliktir. Bölgedeki Çangal, Kurtgirmez, Zindan Ormanlar› gibi birçok ›fl›k geçirmez ormanlar, Karadeniz bölgesinin nemli karstik ormanlar›n›n en iyi örne¤i olarak kabul edilir. Küre Da¤lar› bu özelliklerinden dolay› Dünya Koruma Vakf› ( WWF) taraf›ndan Avrupa’n›n acil korunmas› gereken 100 ormanl›k alan aras›na al›nm›flt›r.

O

Her yönde baflka bir güzellik Bat› ve Orta Karadeniz bölgesinde, do¤uda K›z›l›rmak vadisinden bafllay›p, bat›da Bart›n Çay›’na kadar uzanan Küre Da¤lar›’n›n en yüksek noktas› olan Yaral›göz Da¤› 2019 metre yüksekli¤indedir ve etraf› tamamen göknar ormanlar›yla kapl›d›r. Sahilden bafllayarak orman içinden 1440 metredeki Yaral›göz Geçidi’ne kadar uzanan eflsiz orman yolundan sonra var›lan düzlükte Yaral›göz Da¤› en iyi flekilde görülebilir. Göz alabildi¤ince ormanlar aras›nda blok kaya zirvesi çok etkileyicidir. Çatalzeytin

22

yolu gibi birçok yol da kuzey-güney do¤rultusunda Küre Da¤lar›’n› keserek sahile ulafl›r. Bunlar›n en güzellerinden biri kuflkusuz Çangal Ormanlar›’n›n içinden geçerek ve Çangal Da¤lar›’n› keserek Ayanc›¤a giden Sak›z yoludur. Özellikle sonbaharda bu yoldan geçerseniz renkli orman alt› dokusu ve orman peyzajlar› sizi büyüleyecektir. Çangal Da¤lar›’n› kestikten sonra do¤uya dönerseniz derin vadiler ve bu vadilerdeki köyler, k›rsal yaflam görüntüleriyle Erfelek’e var›l›r. Erfelek’teki ünlü Tatl›ca fielaleleri genifl yaprakl› bir orman içinden 200 metre yüksekli¤e ulaflan 20’ye yak›n farkl› karakterde flelaleye sahiptir.

Karsit yap› özelli¤inin harikalar› 34 bin hektarl›k bir bölgeyi kapsayan Küre Da¤lar› Milli Park› nemli ormanlarla birlikte karsit yap›ya sahip oldu¤undan farkl› türden benzersiz güzellikleri bar›nd›r›r. Karsit yap› burada say›s›z ma¤ara, derin kanyonlar, flelalelerin oluflmas›na neden olmufltur. Bu yap›n›n en görkemli oluflumlar›ndan biri olan Valla Kanyonu P›narbafl›’n›n 26 km. kuzeyindeki Muratbafl› köyünün yan›ndad›r. Kanyon Devrekani Çay›’yla Kanl›ca Çay›’n›n birleflti¤i bölgeden bafllar ve 20 km. kuzeye kadar devam eder. Karadeniz k›y›s›ndaki Cide ilçesine kadar uzanan kanyo-


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 23

nun duvarlar› yer yer 1200 metreyi aflmaktad›r. Kanyonun giriflinin en iyi görülebilece¤i yer kanyonun yan›nda bulunan Muratbafl› köyünün mahallesi olan Valla’d›r. Valla, Geleneksel Türk misafirperverli¤inin yaflad›¤› bu köyden al›nan bir rehberle yaklafl›k 20 dakikal›k bir yürüyüflle kanyonun en güzel göründü¤ü seyir noktas›na ulafl›labilir. Bu noktaya var›ld›¤›nda, sa¤ taraf›n›zda Devrekani Çay›’n›n geldi¤i kanyonu, sol taraf›n›zdaysa Kanl›ca Çay›’n›n geldi¤i kanyonu birlikte seyredebilirsiniz. Önünüzdeyse bu iki çay›n birleflerek Devrekani Çay› olarak devam etti¤i yaklafl›k 700 metre yüksekli¤inde kireçtafl› duvarlar› olan kanyon bulunmaktad›r. Bu kanyonlar kartal, akbaba, atmaca, delice do¤an, kerkenez ve flahin gibi y›rt›c› kufllar için çok uygun yaflam ortamlar› sa¤lamaktad›r. Valla Kanyonu’nun duvarlar›n›n üzerinden genel olarak en iyi görüldü¤ü di¤er yerse Kayadibi köyüdür. Mutlaka rehberle yap›lmas› gereken iki saati aflan zor bir t›rman›fltan sonra ulafl›labilen seyir yeri tüm yorgunluklar› unutturacak kadar güzeldir.

Büyüleyici ma¤ara ve flelaleler Milli parkta çok say›da ma¤ara bulunmaktad›r. Bunlardan en önemlisi Yamanlar Köyünün kuzeyinde Sorkun Yaylas›’nda bulunan Ilgarin Ma¤aras›’d›r. 1250 metre yükseklikte bulunan ma¤araya Sorkun yaylas›ndan iki saatlik bir orman içi yürüyüflüyle ulafl›l›r. Ilgarin Ma¤aras› girifli e¤relti otlar›yla kapl›, rahatl›kla gezilebilen kuru bir ma¤arad›r. Ma¤arada iki galeri bulunmaktad›r. Bunlardan düz yürünerek ve sarn›c› geçtikten sonra ulafl›lan avizeli salonun tavanlar› oldukça yüksektir ve çok say›da sark›kTatl›ca fielalesi - Erfelek

larla dikitler bulunmaktad›r. Sol taraftaki di¤er genifl galerideyse Geç Roma ve Erken Bizans dönemine ait oldu¤u söylenen çok say›da mezar yer almaktad›r. Bu galerinin sonu sonsuzluk hissi uyand›ran bir uçuruma aç›l›r. Bu karanl›k düflüfl 250 metredir. Bölgedeki çok say›daki flelalenin en güzelini Il›ca köyünde görebilirsiniz. Il›ca köyü ad›n› köyden ç›kan termal bir kaynaktan almaktad›r. Üzerinde Roma hamam kal›nt›lar› bulunan kaynak bugün kullan›lmamaktad›r. fielaleye yaz›n giderseniz yaklafl›k 10 metre yükseklikten akan flelalenin oluflturdu¤u genifl havuzda rahatl›kla yüzebilirsiniz.

Zengin bitki örtüsü ve yaban hayat› Yaklafl›k bin türün üzerinde bitki bulundu¤u tahmin edilen Küre Da¤lar›’n› gezerken bu zenginlik hemen dikkatinizi çeker. ‹lkbaharda düzlükler büyük çiçek topluluklar›yla donan›r. Bölgede çok çeflitli orkideleri, liliumlar› görmek ola¤and›r. Zengin a¤aç türlerini içeren ormanlarsa yafll› ve do¤ald›r. Küre Da¤lar› yaban hayat› aç›s›ndan da büyük önem tafl›maktad›r. Türkiye’de yaflayan 130 memeli türün 40’›na ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bunlar aras›nda bozay›, su samuru, kurt, geyik, karaca, yaban domuzu, tilki, sansar, porsuk ve k›r tavflan›n› sayabiliriz. Daha çok k›rsal yerleflimin a¤›rl›kta oldu¤u Küre Da¤lar›’nda evler kütüklerden yap›lm›flt›r. Köyler do¤an›n bir parças› gibi durmaktad›rlar. Bir köye yaklafl›rken tarlada çal›flan kad›nlar›n Türkmen giysileri hemen dikkatinizi çeker. Normal yaflam›n bir parças› olan bu renklili¤in ilham kayna¤›n›n Küre Da¤lar›’n›n renkli çiçekleri ve güzellikleri oldu¤unu düflünüzsünüz. Küre Da¤lar› k›rsal yaflam›n saf olarak korundu¤u, do¤al zenginlikleri ve güzellikleri aç›fl›ndan da Türkiye’nin en önemli bölgelerinin bafllar›nda gelmektedir.

fienpazar - Küre Da¤lar›

Küre Da¤lar› Milli Park› bitki örtüsü zenginli¤i kadar yaban hayat› zenginliyle de ön plana ç›k›yor. Bölgede yaflayan insanlarsa do¤ayla tam bir uyum sergiliyor. Bölgede yer alan flelaleler, ma¤aralarsa güzellikler çeflitlili¤inin bir baflka parcas›.

23


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 24

KOLEKS‹YON

Konuflturan koleksiyon

Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu 1964-1974

Ç

Tiyatro biletleri - Antalya civar› antik kentler Bir keresinde Fethiye-Manavgat aras› antik kentler gezisi yapm›flt›k. “sar› levha” gezisi diye adland›r›yorduk o zamanlar. O gezi s›ras›nda rastlad›¤›m›z tüm bilet çeflitleri toplam›flt›k, orijinallerine çok benzeyen keyifli birer oyuncak gibiydiler. Sonraki y›llarda çeflitleri ç›kt› m› takip etmedik aç›kças›.

ok gezen mi, çok okuyan m› bilir derdik ya bir zamanlar, art›k buna bir de Discovery ya da National Geographic izleyen mi sorusu da eklendi son günlerde. Yani iki bilinmeyenli denklemden üç, dört belki de daha fazla bilinmeyenli denklemlere yelken açt›k. Ama bilmek, yaln›zca bilmek yeterli mi acaba? Bence bir kitap kurdu ya da ciddi bir televizyon izleyicisi olmak yine de gezmenin ve görmenin yerini hiçbir zaman tutmayacak, çünkü insan bir geziyi befl duyusuyla yaflad›¤›nda çok farkl› hissediyor, çok farkl› biriktiriyor. Ben ve eflim Gülnur birlikte çok gezenlerdeniz. Y›llar önce fark ettik ki, gezilerimizi efl dostla s›ca¤› s›ca¤›na paylafl›yor, bir süre sonra, hele bir de foto¤raf, ya da film çekmemiflsek olan› biteni k›sa sürede unutmaya bafll›yoruz. Asl›nda her birinde bir macera gizli olan gezilerimizde yaflad›klar›m›z›, can›m›z›n istedi¤inde bir film fleridi gibi gözümüzün önünden geçmesi için, hatta bir anlamda an›lar›m›za dokunabilmek için ne yapmal›y›z diye düflünürken bu sorunu ufak çapl› bir koleksiyon üreterek yani “Hat›ra Eflyalar Koleksiyonu” yaparak keyifli bir flekilde çözebilece¤imizi düflündük ve y›llar öncesinden harekete geçtik. Ço¤u kez burun k›vr›lan, turist ifli denilen objelerden oluflan bu koleksiyon, kifliye özeldi. Biriktirmenin kural›, flart›, standard› yoktu. ‹s-

Bez Bebekler ‹lk kez kardeflim Kufladas›’ndan getirmiflti, daha sonra ‹zmir’den bir tane alm›flt›m. Bir üçüncüsü de Göreme’den. Çok hofl, s›cac›kt› bez bebekler. Sonra ö¤rendik ki bebek iflleri iyice k›z›flm›fl. Patentler, davalar, toplatmalar, aman ki ne aman. Gerçe¤ine, patentlisine ulaflal›m dedik ve Kayseri Yeflilhisar’›n So¤anl› Köyü’nün ünlü “So¤anl› Bez Bebe¤i”nden bir tane edindik.

24


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 25

Seramik tabak Avanos - Kayseri Galip Usta’n›n ziyaretçilerden toplad›¤› saçlar› teflhir etti¤i “saç müzesi” ile tan›nm›flt› Avanos çömlekçili¤i. Bu yaz›y› kaleme almadan bir hafta önce ziyaret ettim Avanos’u. Ben bitmifl gördüm. Neredeyse tüm atölyeler ayn› ürünleri yap›yor, farkl› bir fleyler deneme riskini kimse üzerine alm›yor. Tamamen turistik olmufl. Çömlek yap›m›n› seyretmek ister misiniz ? Elma çaylar›n›z. Hepsi bu. Peki ya y›llar önce burada buldu¤um kaplumba¤a matara ? O hooo beyim o ifller bitti art›k. Eh bizden de ustalara selam olsun, do¤rusu buymufl zahir, ne diyelim.

Tahta kafl›k, Selge- Antalya Toroslar›n zirvesindeki Selge az bilinen bir antik kentti bir zamanlar. Daha Jeepler yeni yeni safariye ç›k›yorlard›, Köprülü Kanyon’dan sonra bizim “Serçe” ile çok zor bir t›rman›fl yaparak varm›flt›k Selge’ye. Geriye bir hat›ra tahta kafl›k ve küçüklerin “Niht kamera-niht kamera diye ba¤›r›fllar› kalm›fl zirvedeki bu yorgun flehirden.

tedi¤iniz ölçüde detayland›rmak, gelifltirmek mümkündü. Ayr›ca bu koleksiyon maddi aç›dan bütçenize fazla yük olmuyordu, buna karfl›n tesiri kuvvetliydi. Örne¤in ben karfl›mda duran Midas’›n kaya mezar›na bak›p, c›rc›r böce¤i sesleri aras›nda Midas flehrinin (Midaion) su kuyular›n›, alabildi¤ince uzanan bu¤day baflaklar›n›n f›s›ldad›¤› Ferit Tüzün’ün keyifli operas›ndan “Midas’›n kulaklar› eflflflek kulaklar›” bölümünü duyabiliyor ve anlatmaya bafll›yordum: .... Daha sevgiliydik o zamanlar. Üniversiteden ç›km›fl, birlikte gitmifltik AKM’ye. Levent K›rca berber rolündeydi hat›rl›yorum. Sonra Midas flehrinin Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’ndan kadrosuz, ancak flehri sahiplenmifl gönüllü bekçisi Veysel’i tan›m›flt›k. Operadan haberi yoktu. Efl dosttan rica minnet eski bir program bulup, flehir giriflindeki özel müzesinde sergilemesi için Midas flehrine bir seyahat daha yapm›flt›k. Bu kez zirvede kral›n tafl koltuklar›na oturup Kral Midas ve ad›n› bilmedi¤imiz kar›s›, kraliçe gibi... Tahmin edece¤iniz gibi asl›nda bizlerin her bir objemizin üzerinden sayfalar dolusu anlatacaklar›m›z olabilir. Onun için bafll›¤›m›z› “Konuflturan Koleksiyon” olarak att›k. Benzer koleksiyonlar›n oluflmas› için fikir vermek, gün olur, mevcutlar›n hikâyelerini paylaflmak için bir deneme bizimkisi...

Kaya mezar›, Midas flehri (Eskiflehir) Dünyan›n en etkileyici yerlerinden biridir Midas flehri, efsanesiyle bu denli uyum içinde bir flehir var m›d›r ki dünyada ?

Tahta at, Truva - Çanakkale Ne yaz›k ki çok daha detayl›, özenli iflçilikle yap›lm›fl, o muhteflem efsaneyi lây›k›yla canland›racak örneklere bu güne kadar rastlamad›k.

Nemrut Da¤› Heykelleri - Ad›yaman Bu küçük hat›ral›k eflya asl›nda kafalarla vücutlar› bir araya getirerek Nemrut heykellerin orijinal hallerini daha iyi anlayabilmemizi sa¤l›yor. Nemrut’ta gün bat›m›n› seyrederken (hangi yöne bak›laca¤› konusunda daima münakafla oluyor, heykellerin üzerine vuran ›fl›¤a m›, da¤lar›n aras›nda kaybolan günefle mi bak›lacak) elde olmas› gereken bir anahtar...

25


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 26

KOLEKS‹YON

Güvercin tak›lar›, Urfa Gecenin karanl›¤›nda Urfa Kapal› Çarfl›s›’nda, Kuflçu Kahvesi’nde bulabilirsiniz bu tak›lar›. O saate biraz ürkütücüdür çarfl›, ama görecekleriniz ve ö¤renecekleriniz söz konusu oldu¤unda gerçekten de¤er buna. Kahveden ayr›l›rken unutulmaz gecenin an›s›na, bir çift güvercininiz için Suriye ifli tak›lardan halhal, küpe, bileklik bir güzel donan›rs›n›z (her ne kadar güvercininiz olmasa da).

Duvar taba¤›- Safranbolu * Safranbolu Kültür ve Turizm Vakf›’n›n duvar›nda duruyordu bu tabak. Ne kadar yalvard›ysam da alamam›flt›m, ellerinde tek bir örnek kalm›flt›. Son çare görevliye, “Cumhurbaflkan› Demirel flimdi kap›ya gelse flu tabak çok güzelmifl dese ne yapars›n” demifltim. O da “veririm elbet” demiflti. Demirel kadar k›ymetim yok de¤il mi dedi¤imde, “hakl›s›n kardeflim, ay›p ettim al git” demiflti. Bu ilk oldu, daha sonra defalarca bu yöntemi kullanarak parayla elde edilemeyecek malzemeleri koleksiyonumuza katt›k. fiile Bezi fienli¤i hat›ras› seramik obje- fiile Biz hangi y›l kat›lm›flt›k hat›rlam›yorum ama 21. si bu sene yap›l›yormufl. Fener ve günefl fiile’dir. Virajl› yollar›, m›s›r kaynat›lan kazanlar›, dalgal› denizi, A¤layan Kaya’s›, pansiyonlar›, biricik De¤irmen Oteli ve fiile Moteli ile bir çocukluk masal›yd› fiile...

Canland›rma, Kapadokya-Nevflehir Kapadokya’y› yaflamak için 10-15 parça bir araya gelse az gelirdi herhalde. Bu figür hayal mahsulü olsa da yörenin orijinal tafl›ndan imal edildi¤inden Kapadokya’y› an›msat›yor yine de.

Kurt adam, YesemekGaziantep Yesemek Hitit Heykel atölyesinde müze Bekçisi Ali Çiçek’in eseri. As›rlar öncesinin gelene¤ini bir bafl›na devam ettiriyor, yetene¤ini kullanarak tafl› oyuyor, özel boyalar›yla orijinal rengini veriyor.

26

Hadrian tap›na¤›, Efes-‹zmir Efes’in en görkemli yap›lar›ndan biri, oldukça büyük ve a¤›r bir model olarak dikkat çekicidir.

Yeflil›rmak k›y›lar›, Amasya Y›llard›r yapt›¤›m›z Anadolu seyahatlerinde u¤ramaktan b›kmad›¤›m›z bir flehirdir Amasya. Uzunca bir süre Amasya’y› an›msatacak bir obje bulamam›flt›k. 90’l› y›llar›n ortalar›yd›, Bir Pazar günü kapal› olan Amasya Turizm Derne¤i’nin ofisinin cam›ndan gördü¤ümüz bu seramik manzara için bütün seyahat program›m›z› de¤ifltirme karar› vermifltik. Sabah›n ilk saatlerinde alacakl› gibi kap›ya dikilip heyecan içinde ilk Amasya objesine sahip olmay› beklememiz görevliyi hayrete düflürmüfltü. Kap›y› açarken; “A¤abey, bunlar dükkana geldi¤inden beri aylar geçti, soran ilk kifli sizsiniz, kaçmaz, bitmez bunlar telafl etmeyin yahu” demiflti.


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 27

GURME

Bir parça reçelle

yaflam› yakalamak Deniz GÜRSOY Sofra A.fi. Genel Müdürü

enim çocuklu¤umda, reçel ve marmelât bakkaldan al›nmaz, her meyvenin mevsiminde evde yap›l›rd›. fiimdi dilim sürçüp “O zamanki kad›nlar da pek hamaratt›!” dersem eflim ve k›z›m bana ekfli ekfli bakmazlar m›? Onun için demeyece¤im. Annemin çilek ve mürdüm eri¤i reçelleri mahallemizde pek meflhurdu. Uluda¤’›n meflhur Osmanl› çile¤i yuvarlak bir sepete itinayla kurulmufl saltanatl› bir flekilde mutfakta baflköfleye yerleflti¤inde evin her yan›n› bir çilek parfümü sarar sarmalard›. Mürdüm eri¤ini bahçemizdeki a¤açtan ben toplard›m. Tabii bir k›sm›n› toplarken mideye indirerek. Anneannemse viflne ve kay›s› reçellerini pek güzel yapard›. Hatta hiç unutmam, o yapt›¤› reçelleri kavanozlara koyup a¤z› tülbent gerili olarak pencerenin kenar›na, d›flar›ya dizerdi. Anneme flöyle dedi¤ini hat›rlar›m “Reçeli kokulu olsun ve rengi aç›k kals›n diye az kaynat›p geri kalan suyunu güneflte çektireceksin k›z›m !” Ama ben, kardefllerim s›kça parmak dald›r›p suyunu iyice çektirirdik reçellerin. Ye¤enim Mahmut’un parma¤›, daha do¤rusu eli kavanoza gömülü vaziyette enseleninceye kadar sürdü reçel sefahatimiz. Viflne reçelinin k›vama ulaflt›¤› günün akflam› geleneksel olarak yine anneannemin meflhur viflneli ekmek tatl›s› mönüde yerini al›rd›. fiimdilerde can›m çekti¤inde Divan Restaurant’a gidiyorum ve benzer tad› alabiliyorum. Reçeller, marmelatlar bizde çok. Hatta o kadar çok çeflidi var ki patl›can›n bile reçelini yap›yoruz. Ama nedense bizim kültürümüzde pek fazla meyveli tatl› yer alm›yor. Neredeyse viflneli ekmek tatl›s› ve kaymakl› kay›s› tatl›s›ndan

B

baflka örnek bulamaz haldeyim. Oysa yabanc›lardan, Fransa’da 19. yüzy›lda Tatin soyadl› iki k›z kardeflin meflhur etti¤i muhteflem elma turtas› Tarte Tatin geliyor akl›ma. Ve hemen ard›ndan da büyük mutfak ustas› Auguste Escoffier’nin hayran› oldu¤u Soprano Bayan Nelly Melba için keflfedip onun ad›n› ölümsüzlefltirdi¤i nefis fleftali tatl›s› Pêche Melba. Alkolde bekletilmifl armudun alt›na krema koyulup üstüne de çikolata sos dökülerek yap›lan Poire "Belle-Hélène" de bir baflka muhteflem tatl›. O da Hélène ad›nda bir bayana ithaf edilmifl olmal›. Mutlaka bir hikâyesi vard›r ve de mutlaka da ilginçtir. Ama ben bilmiyorum. Tabii bizdeki sütlü Nuriye’nin de bir hikâyesi vard›r ama inan›n onu da bilmiyorum. Bu yaz›n›n bafl taraf›nda anlatt›¤›m reçel an›lar›m›n üzerinden yar›m as›rdan fazla zaman geçmifl. Doktor, tatl›y› azaltmam› söyledi ama yine de kahvalt› sofras›nda güzel bir reçel veya marmelad› gözüme kestirdi¤im zaman dayanam›yorum. Ne mi yap›yorum? Etrafa flöyle bir göz gezdirip, asayifli berkemal gördü¤ümde bir parmak ban›yorum ve parma¤›m› afiyetle yal›yorum. Size de öneririm. Aras›ra bir kaçamak yap›n ve a¤z›n›za bir parmak marmelat çal›n.

Hala her düflündü¤ümde kokusu burnumu yalar, tad› akl›ma geldi¤indeyse a¤z›m› suland›r›r annemin reçellerinin.

27


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 28

KÜLTÜR SANAT

Türk sanat ve kültür insan›

Osman Hamdi Bey Birsen KARAOSMAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Resim Ö¤retmeni ??????

Osman Hamdi Bey bir kültür insan› olarak, ülkemizde arkeoloji müzelerinin kurulmas›na da öncülük etmifltir.

sman Hamdi (do¤um 1842 ‹stanbul – ölüm 1910 ‹stanbul) Sadrazam ‹brahim Pafla’n›n o¤ludur. 1860’ta hukuk ö¤renimi için babas› taraf›ndan Paris’e gönderildi. Hukuk ö¤reniminin yan› s›ra o dönemin ünlü ressamlar›n›n atölyelerinde ç›rakl›k yaparak iyi bir resim e¤itimi ald›. Arkeoloji derslerini izledi. Kat›ld›¤› 2. Paris Dünya Sergisinde gümüfl madalya kazand›. 1869 y›l›nda Ba¤dat Yabanc› ‹fller Müdürlü¤ü’ne atand›. 1871’de ‹stanbul’a geri dönünce sarayda çal›flt›. 1881’de Müze-i Hümayun’a (‹mparatorluk Müzesi) atand›. Bu görevi ile Türk müzecili¤inin parlak dönemleri bafllad›. 1883 y›l›nda Güzel Sanatlar Akademisi’ni (Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alîsi) ve ‹stanbul Arkeoloji Müzesini kurdu ve Güzel Sanatlar Akademisi’nin Avrupa sanat okullar› niteli¤inde ça¤dafl bir sanat kurumu olmas›n› sa¤lad›. 1884’te o güne kadar hiç gündeme gelmemifl olan antik eserlerin yurt d›fl›na ç›kar›lmas›n› yasaklayan Asr-› Atika Nizamnamesini ç›kartt›rarak yürürlü¤e soktu. Böylece bat›l› ülkelere Osmanl› topraklar›ndan eser ak›fl›n› kesin olarak engelledi.

O

Arkeoloji müzesinin mimar› Osman Hamdi Bey, Nemrut Da¤›, Lagina Tap›na¤› ve Sayda’da arkeolojik geziler gerçeklefltir-

28

di. Sayda’da yapt›¤› kaz›larda arkeoloji dünyas›n›n baflyap›tlar›ndan say›lan aralar›nda ‹skender Lahdi’nin de bulundu¤u önemli antik eserleri gün ›fl›¤›na ç›kard›. Bu eserler bugün yine Osman Hamdi Bey’in bulmufl oldu¤u di¤er birçok eserle beraber, kendisinin temellerini att›rd›¤› ‹stanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Böylece ‹stanbul Arkeoloji Müzesi dünyan›n en zengin lahit koleksiyonuna sahip oldu. Müzenin Avrupa ve Amerika arkeoloji çevrelerinde ad›n›n duyulmas›n› da sa¤lad›. Osman Hamdi, ‹stanbul d›fl›nda Selanik, Sivas, Bursa ve Konya’da eser depolar› kurdurarak ilerde gelifltirilecek bölge müzeleri projelerini de bafllatm›flt›r. Bu arada, güzel sanatlar müzesinin çekirde¤ini de oluflturmaya bafllam›flt›r. Bu çal›flmalar›ndan ötürü Ça¤dafl Türk Müzecili¤inin gerçek kurucusu olarak kabul edilmifltir. Meydana getirdi¤i bu eserlerden dolay› kendisine Avrupa’n›n birçok üniversitesinden ‘ fahri doktor’ unvan› verildi. Osman Hamdi Bey, gerek devlet ifllerini yaparken, gerek arkeoloji ve müzecilik çal›flmalar›n› sürdürürken ressaml›¤›n› hiç ihmal etmemifl, resim yapmaya devam etmifltir. Resimlerini ço¤unlukla yaz aylar›n› geçirdi¤i ve en sevdi¤i yer olan Kocaeli ilinin Gebze ilçesindeki Eskihisar’daki evinde yapm›flt›r.


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 29

lar›n›n yaklafl›mlar›na iliflkin bir alegori akla gelmektedir. Osmanl› Hamdi’nin kendisi olan ‘’Terbiyeci’’ elinde neyi, boynunda maflas› s›rt›nda ‘keflkül-ü f›karas›’ derviflane bir tevekkülü akla getirmektedir. Hafif öne e¤ilmifl olarak yapraklar›n› yiyen üç kaplumba¤aya nezaret etmektedir. Arkada kalan iki kaplumba¤a ise yeme¤e yanaflmaya çal›flmaktad›r. Osman Hamdi Bey’in mesai arkadafllar›na yönelik ac›mas›z, ümitsiz, bir hicvi olarak yorumlanabilir. Önemli olan, alçaktaki tek ›fl›k kayna¤›ndan gelen ›fl›kla ayd›nlanan resmin, ö¤elerinin ilgiyi konuya odaklayan bir yal›nl›k ve kurgu ile her tür gereksiz ayr›nt›n›n ay›kland›¤› çok baflar›l› bir baflyap›t olmas›d›r. Uzun süre ifladam› Erol Aksoy’un koleksiyonunda bulunan tablo Erol Aksoy’un varl›klar›na TMSF’nin el koymas›yla bir süre devlete geçmifltir. Eser Aral›k 2004’de aç›k artt›rmaya ç›kar›ld›. Aç›k artt›rmay› Türk resim sanat›n›n en yüksek bedeline ulaflan fiyatla Suna K›raç‹nan K›raç Vakf› Pera Sanat Müzesi kazand›. Tablo bugün müzede sergilenmektedir.

Resimde mimari ö¤eler Osman Hamdi Bey’in iç mekânda ve d›fl mekânda kurgulanm›fl resimlerinin önemli bölümünde arka plan› ve kompozisyonun ana kurgusunu mimari ö¤eler oluflturur. Kandiller, rahleler, kitaplar, flamdanlar, hal›lar, ifllemeli kumafllar, musiki aletleri, lahitler, çiçekler ve vazolar her zaman kulland›¤› nesnelerdir. Osman Hamdi Bey’ in resimlerinde kulland›¤› insan tipleriyse kendisi, kar›s› ve aile çevresindeki ev halk›d›r. Kaplumba¤a Terbiyecisi “Kaplumba¤a Terbiyecisi”, Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerinden birisidir. 1906 tarihli eser için özellikle “Lale Devri”ndeki “Sadabad E¤lenceleri”nde geceleri bahçelerin ayd›nlat›lmas› için kaplumba¤alar›n s›rtlar›na mumlar dikilerek serbest b›rakt›klar› bilgisi ipucu olabilir. Yani Osmanl›’n›n devlet düzeninde “kaplumba¤alar” da “kap›kullar›” aras›nda yer alm›fllard›r. Bu arada birkaç Osmanl› kurumunun ( Sanay-i Nefise, Asar-› Atika Müzesi, Duyun-u Umumiye vb.) en üst düzeyinde yönetici olan Hamdi Bey’in kendi ifl yapma al›flkanl›¤›yla ast-

Osman Hamdi’nin Önemli Eserleri • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Leylak Toplayan K›z

Türk resim sanat›n›n en önemli isimleri aras›nda yer alan Osman Hamdi Bey resimlerinde kulland›¤› insan tiplemerinde kendi aile çevresinden yararlanm›flt›r.

Kahve Oca¤›(1879) Haremden(1880) ‹ki Müzisyen K›z(1880) Kuran Okuyan K›z(1880) Çarflaflanan Kad›nlar(1880) Vazo Yerlefltiren K›z(1881) Gebze’den Manzara(1881) Çekik Gözlü K›z – Tevfika(1882) Türbe Ziyaretinde ‹ki Genç K›z 1 Türbe Ziyaretinde ‹ki Genç K›z 2(1890) Feraceli Kad›nlar(1904) Pembe Bafll›kl› K›z(1904) Kaplumba¤a Terbiyecisi(1906) Mimozal› Kad›n(1906) fiehzade Türbesinde Dervifl(1908) Silah Taciri(1908) Beyaz Entarili K›z(1908) Sar› Kurdeleli K›z(1909)

29


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 30

MEKÂN ‹NSAN

100 y›l önce

Bugün

Salk›m salk›m

BOZCAADA Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac›

ozcaada, uzaktan ilk bak›flta gerçekten boz ve k›raç gibi gözüken küçük ve ›ss›z bir ada izlenimi veriyor. Yani, Çanakkale’ye ba¤l› bu küçük ad›n›n ilk bak›flta öyle insan› çarpan bir cazibesi yok gibi. Ama sonra? Garip bir duygu, anlam veremedi¤imiz bir tutku ve k›sa sürede iflah olmaz bir aflk benli¤inizi sar›yor. Geçerken u¤rad›¤›n›z bu yer, en son dura¤›n›z olsun istiyorsunuz; ayr›lmamak üzere hep onunla olmak, orada kal-

B

mak… Bunun sebebi, gezdikçe gördü¤ünüz, bafltan afla¤› aday› donatan ba¤lar›, harika kumsallar›, bal›¤›n›n bollu¤u vs. de¤il. Bunun sebebi Bozcaada’ya kimli¤ini veren insanlar, dostluklar ve Bozcaada kültürü oluyor. Büyük flehir istilas›ndan korunmufl, ar› bir kültür bu. Ama ada bunu size öyle kolay sunmuyor. Bir yandan sizi s›n›yor ve çaban›z› istiyor, di¤er yandan özgün yap›s›n› ve kültürünü fark etmeniz için ipuçlar›n› hiç esirgemiyor. ‹flte bunu yakalayabilece¤iniz yerlerden biri Aral Çiftli¤i.

Konfor ve gelene¤in buluflmas› Arallar, genifl ba¤lar› ve ba¤c›l›klar›yla Bozcaada’n›n köklü birkaç ailesinden birisini oluflturuyor. Aral Çiftli¤i’yse ada gelene¤inin ve de¤erlerin konforla birleflti¤i çok özgün bir yap› sunuyor. Çiftlik, 100 y›ll›k özgünlü¤üyle bir butik iflletme olman›n çok ötesine geçiyor. Yeflillikler, çiçekler ve ba¤lar içindeki çiftlikte her fley korunmufl ve her eflyan›n, her ayr›nt›n›n bir hikâyesi, bir anlam› var. Çiftli¤in 26 ba¤›ms›z odas›ndaysa perdelerdeki çiçek motifiyle, lambadaki, pikelerdeki çiçek motifinin ayn› olmas›na kadar uzanan küçük ayr›nt›lar gizli. Ama en önemlisi, eski yap›s› tamamen korunmufl tafl odalar›n her birinin kendine özgü olmas› ve bu ayr›nt›lar›n her odada farkl›l›k göstermesi. ‹simleri de bunu vurguluyor: Ar›l›k, kümes, p›rp›r dam›, vasilaki, kâhya dam› ve diAral Çifli¤i’nde bir otantik oda

30


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 31

Sevcan ve Yörük bebekleri

¤erleri… Ama Aral Çiftli¤i’nin özellikleri bunlarla da s›n›rl› de¤il. Onun as›l özelli¤i; Ahmet Aral ve zarif efli Arzu Aral’›n zarafeti ve çiftli¤e verdi¤i anlamda yat›yor. Onlarla konuflunca anl›yorsunuz ki bu çiftli¤in as›l amac› turizmden çok bir gelene¤i, hat›ralar› ve de¤erleri korumak; onlar› insanlarla paylaflmak. Sordu¤unuzda, çiftlikteki bir detay, bir eflya üzerine anlatacaklar› öykülerse sizin için gerçek anlamda derin bir ada kültürün kap›lar›n› aral›yor.

var… Onlar› yapan hiperaktif, enerjisi hiç bitmeyen, Yörük kad›n› Sevcan’›n, aç›k sözlülü¤ü ve aç›k yüreklili¤iyle anlatt›¤› öyküler, bebeklerine yükledi¤i anlamlarsa size ada kültürünün bir baflka penceresini aral›yor. fians›n›z olur da Sevcan’›n efli Hayati Kâhya ba¤lardaki ifllerden f›rsat bulup çarfl›ya inmiflse ve onunla karfl›larsan›z; yap›lacak sohbetin ve içilen çay›n tad› da hiçbir fleye de¤iflmeyecek kadar tatl› oluyor.

Yörük k›z›n›n Yörük bebekleri Adan›n merkezinde yer alan ç›nar alt› kahvesinin yan› s›ra devasa çam a¤açlar›n›n alt›ndaki serin çay bahçeleri hem hareketli hem de dingin bir atmosfer sunuyor. Yandaki küçük tezgâhlardaysa bin bir çeflit, ancak çok da özgünlü¤ü olmayan hediyelik eflyalar sat›l›yor. Ama adan›n di¤er sürprizi de bu meydandaki bir a¤ac›n alt›nda duruyor. Yörük k›z› Sevcan’›n Yörük bebekleri… Bu bebekler adadaki en özgün hat›ra eflyalar›. Her biri tek ve bir ismi

Bir gönül müzesi Aday› anlamak için mutlaka yap›lmas› gerekenlerden biri de Bozcaada’y› bütün tarihiyle en iyi ifade eden yeri; Yerel Tarih Araflt›rma Merkezi ve Müzesi’ni görmek. Müzenin kurucusu M. Hakan Görüney, sadece Bozcaada sahillerinde bulunan bir deniz kabu¤unu bulmak için adaya gelmifl ama o deniz kabuklar› gibi adada kalm›fl biri… Yani bu müze Bozcaada afl›¤› Hakan Görüney’in gönül müzesi asl›nda. Adan›n 4000 y›ll›k tarihine ait buluntular ve bilgilerin yer ald›¤› müze, ayn› zamanda pek çok ayr›nt›y› bar›nd›ran zengin bir yerel tarih müzesi olma özelli¤ini tafl›yor. Müzede esnaf köfleleri, eflyalar, haritalar, kartpostallar ve nice doküman ve eseri görmenin yan› s›ra çok de¤erli iki çal›flmay› da edinebiliyorsunuz: “Bozcaada Harita ve Gravürleri”yle “Bozcaada Kartpostal Arkas› Hikâyeleri” kitaplar›n›.

Bozcaada da paylafl›lan en keyifli güzelliklerinden biri de dü¤ünler. Üstelik belediye hopörlörlerinden anons ediliyor; adaya ayak basm›fl herkes dü¤üne davetli.

Ada asl›nda bir güzellikler, gizemler, mutluluklar labirentini and›r›yor. Bunu sürdürenlerse adan›n insanlar›… Ben size birkaç örnek verdim, oysa adan›n yerel nüfusu 2427 kifli! Yani Bozcaada’da de¤erlerin, anlamlar›n, dostluklar›n sonu yok…

Yerel Tarih Müzesi’nden bir köfle

31


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 32

SPOR

fair play

foul play Korhan SEÇ‹LM‹fi Fmv Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

Gündüz K›l›ç

32

A

tatürk, yak›n arkadafl› K›l›ç Ali’nin evine, ani bir ziyaret için u¤rad›¤›nda, evde baflka kimse bulunmad›¤› için Gündüz K›l›ç taraf›ndan a¤›rlanm›flt›. Gündüz K›l›ç bu buluflmay› flöyle anlat›r: Atatürk flerbetini yudumlarken “gel flöyle otur da seninle konuflal›m biraz” dedi ve bana karfl›s›ndaki koltu¤u gösterdi. Oturdum ama inan›n, içimin ya¤lar› eridi. ‹flin as›l zor taraf›n›n bundan sonra bafllayaca¤›n› hissediyordum. Çünkü Atatürk’ün, özellikle gençlere, de¤iflik zekâ sorular› sorarak, onlar› imtihan etmekten pek hoflland›¤›n› biliyordum. Mahcup olmak korkusu bütün benli¤imi sarm›flt›. Fakat çok flükür sordu¤u soru, korktu¤um türden olmad›. O s›ralarda Milli Futbol Tak›m›m›z, Halkevleri Tak›m› ad› alt›nda, Rusya’ da befl, alt› maç yapm›flt›. Maçlar›n ço¤unda fena sonuçlar al›nm›flt›. Yafl›m›n pek genç olmas›na ra¤men ben de kadroya al›nm›flt›m. Ülkesinde olup biten her fleyle ilgilenen Atatürk’ün, Rusya yenilgileri de gözünden kaçmam›flt›. ‹lk sorusu “neden yenildiniz?” oldu. Kem küm ederek bir fleyler söylemeye çal›flt›m. Atatürk, pek üstelemeden ikinci sorusunu sordu: “Peki bu yenilgiler seni çok üzdü mü?” dedi. Son derece üzüldü¤ümü anlatmaya çal›fl›rken bir el hareketiyle beni susturup kendi konufltu: “Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen tak›m, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmek de tabidir. Ancak bu üzüntü insan›n maneviyat›n› yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamal›d›r. Yenilen, hemen toparlanmal›, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azmiyle daha çok çal›flmal›d›r,” dedi. Sonra futbolun nas›l oynand›¤›n› anlatmam› istedi. Hemen ka¤›t kalem ald›m. Oyun sahas›n› çizerek, o zaman ki deyimiyle müdafileri, muavinleri ve muhacimleri yerlerine yerlefltirip, onlar›n görevlerini ve ana kaidelerle he-

deflerini anlatt›m. Atatürk: “Yahu desene, bizim harp oyunlar› gibi bir fley sizin oyun da. Sizin ifl de, strateji bilgisi ve kurmay kafas› ister” diye önemser önemser bafl›n› sallad›. Evet, gerçekten de Atatürk’ün dedi¤i gibi yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilmeyen tak›m yoktur. Aksi taktirde nelerden ders ç›kartacaks›n›z? Neleri düzeltmeye çal›flacaks›n›z? Spor tabi ki amatörlükten çok uzaklaflt›. Art›k baflar›s›zl›k durumunda camialar›n kaybedecekleri çok fley var. Bu gün dünya üzerinde sadece futbolda bir y›lda dönen mebla¤ yaklafl›k 300 milyar dolar. Bu flartlarda kaybetmeye tan›nan sab›r ve tolerans da s›f›ra iniyor haliyle. Ama tüm bunlar› unutturacak çok güzel bir slogan var: Fair Play. Fair Play’in kullan›m kökeni 15. yüzy›la kadar uzan›r. fiövalyelerin yar›flmalarda centilmenlik d›fl› davran›fllar› için "Foul Play" tabiri kullan›lm›flt›r. Fair Play bunun tam aksidir. 16. yüzy›lda ünlü yazar William Shakespare Eserlerinde Fair Play tabirini kullanm›flt›r. Spor diline Fair Play 18. yüzy›lda ‹ngiltere’de girmifl, iyi oyun anlam›nda kullan›lm›fl, uluslararas› bir deyim olmufltur. 20. yüzy›l›n sonuna do¤ru “Fair Play”i bir toplumsal e¤itim slogan› olarak kullanan kurulufllar ortaya ç›km›flt›r. Bu kavram›n ilk olarak ‹ngiliz kolejlerinde, zamanla da Fransa’da hem spor sahalar›nda, hem de günlük yaflant›daki “tüm dürüstlü¤ü” ifade eder biçimde kullan›ld›¤›n› görüyoruz. Kavram›n genel anlam›ysa, “iyi oyunu ortaya koyacak ruh hali ve sporcuya yak›flan davran›fl biçimi” olarak aç›klanabilir. Fair Play, rakibine, tak›m arkadafllar›na, hakemlere, izleyicilere ve kamuoyuna sayg›ya dayanan bir hayat görüflüdür. Ülkemizdeyse bu kavram genelde


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 33

Sergio & Eugenio Monti

Stevan Horvard

Pedro Zaballa

‹smet Karababa

Willye White

“sportmenlik” veya “sportmence” kavram› olarak kullan›l›yordu. Ama son y›llarda art›k “Fair Play” kavram› da dilimize yerleflmifl oldu. Spor tarihinde de Fair Play kavram›n› anlatan pek çok güzel olay var. ‹flte baz›lar›: • 1964 Innsburg K›fl Olimpiyatlar›’nda Bobsleigh çiftler yar›flmas›nda en iyi dereceyi ‹talyan Eugenio Monti yapar. S›ra ‹ngiliz Tony Nash’a geldi¤inde, k›za¤›n›n bir parças›n›n k›r›k oldu¤u görülür. Monti, kendi k›za¤›ndan o parçay› söker ve yar›flacak olan Nash’e verir. Nash, Monti’nin verdi¤i parçayla tamir etti¤i k›za¤›nda olimpiyat flampiyonu olur. • 1965 ‘de ABD’deki Salon Atletizm Müsabakalar›nda uzun atlamada ‹ngiliz flampiyonu Mary Rand yerdeki çizgileri kar›flt›r›nca üçüncü hakk›nda elenir. Ancak Willye White onun haks›zl›¤a u¤rad›¤›n› söyleyerek hakem heyetine bir flans daha verilmesi talebinde bulunur. Dördüncü atlay›fl›nda Rand daha iyi bir derece yaparak yar›flmay› kazan›r. White, rakibinin cezaland›r›lmas› sonucu galip gelmeyi reddetti ve 1965 y›l›nda Fair Play ödülünü ald›. • 1966 ABD’de Toledo’da Dünya Greko Romen Gürefl fiampiyonas› s›ras›nda Yugoslav Stevan Horvat müsabakada favori idi. Rakibi diskalifiye edilince o galip ilan edildi. Horvat, buna itiraz etti ve rakibine bir flans daha verilmesini istedi. ‹kinci denemede yine galip geldi ve “Zafer kazan›lmal›d›r” mant›¤›yla hareket etti¤i için 1966 Fair Play ödülünü ald›. • 1967 y›l›nda Hamburg’da Uluslararas› Almanya Tenis Turnuvas›’nda Macar Istvan Gulyas Çekoslovak Kukal’la bafla bafl bir maç ç›kar›yordu. Bir ara Kukal’›n aya¤›na bir kramp girdi ve Kukal yere düfltü, devam edemeyecek hale geldi. Gulsay’’›n maç› kazanmas› gerekiyordu ama o doktor ça¤r›lmas›n› istedi. Doktor müdahalesinden sonra Kukal maça devam etti ve maç› kazand›. • 23 Agustos 1967’da Zdenka Zarubnicka paraflütle atlama yar›fl›nda paraflütü aç›lmayan

rakibine yard›m etti ve onun hayat›n› kurtard›. • 1968 Dünya Kupas› özel slalom yar›fl›nda Polonyal› Andrzej Bachleda s›ralamada birinci ilan edilir. Andrzej buna itiraz eder ve yar›fl s›ras›nda bir kap› atlad›¤›n› ve kurallara göre diskalifiye edilmesi gerekti¤ini söyler. Kendini bu flekilde deflifre etmesinin ard›ndan yar›flmadan diskalifiye edilir. Kazanmay› hak etmedi¤ini düflündü¤ü unvan› kabul etmez. • 2 Kas›m 1969’da ‹spanya’da Madrid’te Bernabeu Stadyumu’nda, Real Madrid-Sabadell’le flampiyonluk maç› oynuyordu. 50. dakikada durum berabereyken Sabadell forveti Pedro Zaballa topla ilerleyip kaleye flut ataca¤› s›rada, Real Madrid kalecisi ve savunma oyuncusunun çarp›fl›p bay›ld›¤›n› gördü. O, flutunu atmad› ve kasti bir elle oynamaya neden oldu. Maç› Real Madrid 1-0 kazand›. Maç sonras› Sabadell kulübü , Zaballa’ya ceza vermek amac›yla topland›. Ama tüm ‹spanyol bas›n› Zaballa’y› mükemmel bir sporcu ilan etti ve uluslararas› komite onu zafer kupas›yla ödüllendirdi. • Ülkemizde Fair Play ödülü ilk kez 1983 y›l›nda verildi. Konya mahalli kümesinde, kümede kalma maç›nda tak›m›n kalecisi ‹smet Karababa’n›n korudu¤u kaleye at›lan bir gol için tart›flma ç›k›nca, hakeme gidip golün nizami oldu¤unu söyledi. Bu ‹smet’e o y›l›n Fair Play Ödülü’nü getirdi. Fair Play anlay›fl›n› toplumun davran›fl biçimi haline getirmek tabi ki bir anda gerçekleflemez. Bu konuda toplumun bilinçli hale gelmesi süre alabilir. E¤er toplumun her kesiminde fliddet olaylar› görülüyorsa, görsel medyada en çok ra¤bet gören filmler fliddet filmleriyse ve sevinmeyi bile içinde fliddet unsuru olan donelerle gerçeklefltiriyorsan›z Fair Play olgusunu sa¤lam zemine oturtman›z imkâns›z gibidir. Kazananlar, kaybedenler zaman›n geçmesiyle birlikte tarihte yavafl yavafl unutulmaya yüz tutarken, içinde sayg›yla insanl›k olgular›n›n bulundu¤u an›lar› yüzy›l sonra bile tebessüm ederek okuyaca¤›z.

“Fair Play” ifadesinin kullan›m› centilmenlik d›fl› “Foul Play” tabirine karfl›l›k olarak do¤du. 16. yüzy›lda W. Shakespare eserlerinde “Fair Play” ifadesini kulland›.

William Shakespare

33


FYZY sayfalar 24.08.07

10/24/07

11:40 PM

Page 34

TAR‹HTEN SAYFALAR

Bu tanklar› fareler yer Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Sosyal Bilimler Zümre Baflkan›

942 bafllar›nda Stalingrad cephesi’nde savafl›n kaybedilmesi durumunda Rusya’n›n Nazi Almanyas› taraf›ndan iflgal edilece¤ini anlayan Stalin, “Bu savafl› kazanmam›z için ne gerekiyorsa yap›n emrini verdi. ‹flte bu emir savafl›n boyut de¤ifltirerek sadece insanlar aras›nda olmayaca¤›n›, hayvanlar›n da bu savaflta yer alaca¤›na bir iflaret oldu. 1942 Haziran›nda Almanlar›n Stalingrad önlerine binlerce tankla geldiklerini gören Ruslar telafla kap›ld›lar. Çünkü güçlü Alman tanklar›na karfl› Rus tanklar›n›n karfl› koyabilmesi olanaks›zd›. Cephede dengeyi sa¤lamak için yeni tank üretimine ise zaman yoktu. Alman tanklar›na karfl› acil önlemler almak gerekiyordu. Bu durum karfl›s›nda K›z›l Ordu çareyi hayvanlar ordusu kurmakta buldu. Önceleri Alman tanklar›n› imha etmek için s›rt›nda may›n tafl›yan kut köpekleri birli¤i kuruldu. Stalingrad çarp›flmalar›n›n ilk günlerinde Rus kurt köpekleri birli¤inin büyük bir k›sm› may›nlarla birlikte havaya uçtu. Savafl›n kritik bir an›nda ele geçirilen bir alman tank›n› inceleyen Rus bilim insan› Prof. Varenko, tank›n elektrik kablolar› ile yak›t bo-

1

rular›n›n lastik ve plastik kapl› oldu¤unu gördü. Varenko’nun ilk tepkisi “bu tanklar› fareler yer” oldu. Bunun üzerine Ruslar alelacele bir fare ordusu kurdular. Özel e¤itimli fareler uçaklardan Alman tanklar›n›n üzerine b›rak›ld›lar. Birkaç hafta içerisinde tanklar›n içine s›zan fareler kablo ve yak›t borular›n› kemirerek yüzlerce tank› etkisiz ve kullan›lamaz hale getirdi. fiaflk›na dönen Almanlar önceleri farelerin do¤al ortamdan geldiklerini düflündüler. Ancak Farelerin Rus uçaklar› taraf›ndan kasten b›rak›ld›klar›n› fark etmeleri uzun sürmedi; Tom ve Jerry savafllar› bafllam›flt›. Almanlar›n Avrupa’dan toplad›¤› on binlerce kedi Stalingrad Cephesi’ne getirilerek farelere karfl› kullan›lmaya baflland›. Stalingrad çarp›flmalar›n›n ard›ndan önce Almanlar daha sonra da di¤er silah üreticisi firmalar savafl araçlar›n›n kablo ve yak›t borular›n› tel örgü içinde saklamaya bafllad›lar.

Bunlar› biliyor musunuz? * Elektrik ›fl›¤›n ilk kez halka tan›t›ld›¤›nda insanlar gaz lambalar›na o kadar al›flk›nd›lar ki Edison Company tan›t›m odas›na “ bu odada Edison elektrik ›fl›¤› kullan›lmaktad›r”, “Ifl›¤› kibritle yakma¤a çal›flmay›n›z”, “Ayd›nlanma için elektrik kullan›m› sa¤l›¤›n›z› ya da uyku düzeninizi hiçbir flekilde bozmaz” güvencelerini içeren tabelalar koymak zorunda kalm›flt›. * ‹lk mikrodalga f›r›nlar›n a¤›rl›¤› 350 kilogram civar›nda, boyu 2 metreydi ve tanesi yaklafl›k 5000 dolara mal oluyordu. * 2. Dünya Savafl›’nda Nazi iflgali alt›ndaki Norveç’te insanlar iflgali protesto için üzerlerine ataçlar tak›yorlard›.

34




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.