FYZY_10_06

Page 1



FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 3

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar ergimizin yeni say›s› sizlere ulafl›rken bir e¤itim-ö¤retim y›l›n›n daha sonuna gelmifl oluyoruz. Ifl›k Okullar› ça¤dafl e¤itimdeki misyonunun sonucu olarak sürekli gelifliyor, yenilikleri bünyesine kat›yor ve e¤itimde öncülük ifllevini sürdürüyor. Bunun sonucunda da hem baflar›lar hem de yeni yap›lanmalar bizlerin gurur kayna¤› oluyor. Öncelikle bu yenilikler alan›nda gerçeklefltirdi¤imiz önemli bir projeyi sizlerle paylaflmaktan mutluluk duyuyorum. Niflantafl› Kampüsümüzde Galeri Ifl›k Teflvikiye’yi 3 Haziranda Balkan Naci ‹slimyeli sergisiyle açarak bu güzel mekân› tüm Ifl›k, Niflantafl› ve ‹stanbul sanat camias›na kazand›rd›k. ‹stanbul’un en de¤erli köflebafl›nda bulunan Galeri Ifl›k Teflvikiye, 145 metrekarelik sergi alan›, asma kat›yla beraber 60 metrekareye ulaflan kafesi, yine 60 metrekarelik hizmet alanlar›yla yaklafl›k 300 metrekarelik bir geniflli¤i kaps›yor. Galeri Ifl›k Teflvikiye, Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar›n›n ayn› zamanda ‘d›flar›ya aç›lan yüzü’ özelli¤ini de tafl›yor. Bu nedenle galerinin d›fla bakan cepheleri içerideki etkinlikler d›flar›dan da görülebilecek flekilde tasarland›. Her türlü dekorasyon ve teknoloji kullan›larak mükemmel bir ortam yaratmaya çal›flt›k. Galeri Ifl›k Teflvikiye’nin bir di¤er özelli¤i; resim, heykel vb. sanat sergilerinin yan› s›ra farkl› etkinlikler, tan›t›mlar gibi çal›flmalar için de uygun bir yap›da olmas›d›r. Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin ve de¤erli Dekan›m›z Sn. Süleyman Saim Tekcan’›n bu mekân›n yaflama kavuflturulmas›nda büyük katk›lar› olmufltur ve olmaya da devam edecektir. Ancak amac›m›z bu mekânda sadece sanat faaliyetlerinde bulunmak da de¤ildir. Her türlü bilimsel, sosyal, teknolojik etkinlik, etkileflim ve tan›t›m galerimizin faaliyetlerinin konusu olabilecektir. Galeri Ifl›k Teflvikiye’nin önemli bir sanat ve etkinlik mekân› olaca¤›na inan›yoruz. Bu aç›dan yap›lacak etkinliklerde çok seçici olmay› kararlaflt›rd›k. Niflantafl›’na böyle bir yap› kazand›rmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz. Ça¤dafl dünya standard›n› temel alan okullar›m›z uluslararas› alanda da önemli etkinlikler gerçeklefltiriyor. 2002-2003 E¤itim-Ö¤retim Y›-

D

l›ndan bu yana yurt d›fl›nda çeflitli festival ve yar›flmalara kat›lan FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Okullar› koromuz, bu y›l Slovakya’n›n Bratislava kentinde yap›lan II. International Slovakia Cantat 2008’e kat›ld› ve ikinci oldu. Koromuzun bu baflar›s›ndan dolay› tüm koro mensuplar›n›, ö¤retmenlerimiz Ali Naki Da¤, Tansel Y›lmaz, Seda Gencer, Tunç Demira¤ ve koro baflkan›m›z Serap Çald›ran’› candan kutluyorum. Sanattan spor ve teknolojiye geçti¤imizde FMV Ifl›k Okullar›, yeni baflar›larla gururlan›yor. Bunlardan birkaç›n› sizlerle paylaflmaktan mutluluk duyaca¤›m. Bildi¤iniz gibi yüzme, Ifl›k Okullar›n›n önem verdi¤i ve pek çok baflar›ya imza att›¤› bir spor alan›: Bu y›l, FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Küçük K›z Yüzme Tak›m› Türkiye fiampiyonu oldu. Yine Okullar Aras› Y›ld›zlar Türkiye Yüzme Birincili¤inde FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu k›z ve erkeklerde Türkiye ikincili¤ini kazand›. Ayn› zamanda FMV Özel Erenköy Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu K›z Tak›m› Türkiye alt›nc›s› olmay› baflard›. Gençler Türkiye Yüzme Birincili¤inde FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi k›zlarda dördüncü, erkeklerde beflinci olma baflar›s›n› gösterdi. Ayr›ca FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Y›ld›z Erkek Tenis Tak›m› Türkiye üçüncüsü oldu. Bilim alan›nda da Tübitak - Bilim Adam› Yetifltirme Grubu, Ortaö¤retim Ö¤rencileri Aras› Araflt›rma Projeleri Yar›flmas›nda liselerimizin 14 projesi ‹stanbul’da sergilenmeye de¤er görüldü. Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ö¤rencileri taraf›ndan haz›rlanan ‘Bilgisayar Projesi’ de Ankara’da yap›lacak olan final yar›flmalar›na kat›lma baflar›s›n› elde etti. Yine Milli E¤itim Bakanl›¤› ve Tübitak ifl birli¤iyle düzenlenen ‘Bu Benim Eserim’ proje yar›flmas›ndaysa Erenköy Ifl›k ‹lkö¤retim Okulunun iki projesi 138 proje aras›nda ilk 30’a seçilip Türkiye genelindeki yar›flmaya kat›lma hakk› kazand›. Okulumuz iki projesiyle Ankara’ya giden tek okul oldu. Önümüzdeki e¤itim-ö¤retim y›llar›nda da okullar›m›z›n e¤itim, bilim, sanat ve spor alan›nda baflar›lar›n›n artarak devam edece¤ine gönülden inanarak tüm ö¤renci ve ö¤retmenlerimizi bir kez daha kutluyorum.

Dr. Murat B‹NARK Feyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

3


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 4

FMV HABERLER

Yüksekö¤retimin bugünü ve yar›n› de¤erlendirildi Prof. Dr. ‹sa Eflme, ‘Yüksekö¤retimin Bugünü ve Yar›n›’ adl› konferans›nda görüfl ve aç›l›mlar›n› dile getirdi. Ifl›k Okullar› Niflantafl› Kampüsü Sacit Öncel Konferans Salonunda gerçekleflen konferansta, cumhuriyet tarihi boyunca üniversitelerin geliflimi ve gelece¤i irdelendi. Konferans, cumhuriyetin 100. y›l›na yaklafl›rken ülkemizdeki yüksekö¤retimin gelece¤i aç›s›ndan da önemli verileri gözler önüne serdi. Yüksekö¤retimin hem kalitatif hem de kantitatif aç›dan de¤erlendirildi¤i, istatistikleri ve uluslararas› karfl›laflt›rmalar› da kapsayan Prof. Dr. ‹sa Eflme konferans› kat›l›mc›lara önemli bir vizyon sundu.

3. Satranç Tak›m Yar›flmas› yap›ld›

Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencisi Gökalp Atmaca 3. masa üçüncüsü; üniversiteliler kategorisinde, FMV Ifl›k Üniversitesinden Mehmet Emre Dinçer 4. masa ikincisi olarak dereceye girdi ve ödüle hak kazand›.

FMV Ifl›k Okullar› 3. Satranç Tak›m Yar›flmas›, Ayaza¤a Kampüsünde gerçeklefltirildi. Yar›flma, Türkiye’de yap›lan en kapsaml› okullar aras› satranç tak›m yar›flmas› olma özelli¤ini koruyor. Toplam 73 ayni ödül, 20 kupa, 168 madalya, 20 fliltin verildi¤i, FMV Ifl›k Okullar› 3. Satranç Tak›m Yar›flmas›na 173 farkl› ilkö¤retim okulu, lise ve üniversiteden toplam 236 tak›m kat›ld›. Küçükler kategorisinde, FMV Özel Ayaza¤a

Filatelistler ‘Pul Sergisi’yle Ifl›k’ta bulufltu Ifl›k Lisesi Sanat Galerisi, ‹stanbul Filatelistler Derne¤i’nin 60. Y›l Pul Sergisine ev sahipli¤i yapt›. Pul sergisinde, M. Ziya A¤ao¤ullar› “Osmanl›'da Ayd›n Vilayeti Damgalar›”, Ergün Baflak “Atatürk”, Cemal Kartal “Anadolu Dönemi Havaleleri”, Davit Franco “‹stanbul'da Frans›z Levant Damgalar›”, Prof. Dr. Atadan Tunca “Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti”, Yavuz Baflaran “Spor Koleksiyonu”, Erden Güney “Olimpiyat Oyunlar› Ruhu”, Ali Can Ertu¤rul “Gemiler”, Orlando Calumeno “Osmanl›'da Okullar”, Yasemin Hazinedaro¤lu “Kristal ve Tafllar” koleksiyonlar›yla yer ald›. 4


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 5

Folklorama: ‘Türk Büyüsü’ büyüledi! FMV Özel Ifl›k Lisesi Muvaffak Benderli Salonu yine muhteflem bir gösteriye ev sahipli¤i yapt›. T.C. Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ‹stanbul Devlet Opera ve Balesi sanatç›lar› taraf›ndan sahnelenen Folklorama ‘Türk Büyüsü’ müzikli gösterisi izleyicilere muhteflem bir gece sundu. Müzik yönetmenli¤ini ve adaptasyonunu Serdar Yalç›n’›n yapt›¤›, Haldun Dormen’in sahneye koydu¤u gösterinin kostüm tasar›mlar›ysa Osman fiengezer’e aitti. Koreografisini Sönmez Tuygun’un yapt›¤› gösteri, ‹stanbul’dan Elaz›¤’a, Artvin’den Bursa’ya, Bodrum’dan Marafl’a Türkiye’nin dört bir köflesinden halk oyunu ve ezgilerin modernize edilmifl yorumunu içeriyordu. Folklorama ‘Türk Büyüsü’ Türk kültürünün zenginli¤ini de ortaya koyan bir sanat gösterisi olarak izleyenlere unutulmaz bir akflam yaflatt›.

Tiyatroseverler “Var m›s›n?” galas›nda bulufltu Feyziye Mektepleri Vakf› bir tiyatro oyununa daha destek oldu. Tiyatro Ayna’n›n “Var m›s›n?” adl› oyununun galas› Niflantafl› Kampüsü Muvaffak Benderli Salonu’nda gerçekleflti. Önder Paker’in yazd›¤› oyun, ilk ça¤dafl Türk vodvili olma özelli¤ini tafl›yor. Mahmut Gökgöz’ün yönetti¤i, Osman fiengezer’in dekor tasar›m›n›, Nurettin Özfluca’n›n müziklerini, Tunay Sar›z Acar’›n kostümlerini ve Serhat Ak›n’›n ›fl›k tasar›m›n› gerçeklefltirdi¤i oyun güçlü kadrosuyla da izleyicilere büyük bir keyif yaflatt›. Oyunda, Türk tiyatrosunun önemli isimleri Dilek Türker ve Kaz›m Akflar’la genç yetenekler Yi¤it Çelik, Sema fiahingöz, Meltem Köse yüksek bir sahne performans› sergilediler. Tiyatroseverler galada yine tiyatronun o muhteflem ›fl›¤›n›n yans›d›¤› bir gece yaflad›lar.

5


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 6

FMV HABERLER

Sanat›n gökkufla¤›: ‘Yolu Ifl›ktan Geçenler 2’ sergisi Ifl›k Lisesi Sanat Galerisi, Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ö¤retim üyelerinin eserlerinden seçmelerin bir araya geldi¤i “Yolu Ifl›k’tan Geçenler” Sergisinin ikincisine de ev sahipli¤i yapt›. Sanatseverlerin büyük be¤eniyle izledi¤i sergide, eserler özgün tarzlar›n sanatsal renklili¤iyle bir gökkufla¤›n› and›r›yordu. Sergi, ayn› zamanda Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin güçlü ö¤retim kadrosunun da bir göstergesiydi.

Hülya Günel – Sait Günel sergisi: Yaflam›n derinli¤i renklerle yans›d› Sanat ve kültür etkinliklerine büyük önem veren Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Lisesi Sanat Galerisi’nde Hülya Günel Seramik ve Sait Günel Resim Sergisinde, sanatç›lar›n eserlerini sanatseverlerle buluflturdu. Çal›flmalar›n› uzun y›llar yurt d›fl›nda sürdüren Sait Günel’in resimlerindeki do¤a yorumlar› ve duygular sanatç›n›n iç dünyas›n›n özgün yans›malar›n›; do¤an›n içsel hissedifllerini aktar›yordu. Hülya Günel’in seramiklerindeki renklerin karfl›tl›¤›yla do¤an›n dengesini betimleyen yorumlar›ysa büyük bir sanat zevkini hissettiriyordu. Sergi, Hülya Günel’in ifadesiyle “Sanat, yaflam›n en güzel paylafl›m ortam›” sözlerine bir örnek oluflturan ve sanatseverlerin be¤eniyle izledi¤i bir etkinlik olarak gerçekleflti.

6


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 7

100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleninin 6.’s› gerçekleflti eyziye Mektepleri Vakf› taraf›ndan her y›l düzenlenen ve geleneksel hale gelen FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleninin alt›nc›s› bu y›l da Ayaza¤a, Erenköy ve Niflantafl› Kampüslerinde gerçekleflti. 100 Y›ll›k Okullar Spor fiöleni, futbol (erkek), basketbol (erkek), voleybol (bayan), tenis, yüzme ve satranç branfllar›nda yar›flmalar› kapsad›. fiölen ‹stanbul’da 100 y›l› aflk›n bir süredir e¤itim ö¤retime hizmet veren okullar›m›z›n ö¤rencilerini sporun bar›fl, kardefllik, dostluk ve centilmenlik ilkeleri do¤rultusunda bir araya getirmeyi amaçl›yor. fiölenin, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün gençlere arma¤an etti¤i “19 May›s Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayram›” haftas›nda gerçeklefltirilmesi etkinli¤e ayr› bir önem katt›. FMV Ifl›k Okullar› 100 Y›ll›k Okullar Spor fiölenine bu y›l toplam 30 okul kat›ld›. Spor flöleni bu y›l da büyük bir coflku ve heyecan içinde yafland›.

F

KATILAN OKULLAR • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

FMV Özel Ifl›k Lisesi FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi FMV Özel Erenköy Ifl›k Lisesi Özel Sahakyan – Nunyan Ermeni Lisesi Galatasaray Lisesi Davutpafla Lisesi Sultan Selim K›z Meslek Lisesi Özel Saint Benoit Frans›z Lisesi Özel Pangalt› Ermeni Lisesi Özel Saint Michel Frans›z Lisesi Çapa Anadolu Ö¤retmen Lisesi Beyo¤lu Aandolu Lisesi Özel Notre Dame de Sion Frans›z Lisesi Özel Amerikan Robert Lisesi Özel Darüflflafaka Lisesi Özel ‹stanbul Alman Lisesi Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Özel fiiflli Terakki Lisesi Özel Üsküdar Amerikan Lisesi Ça¤alo¤lu Anadolu Moda Tasar›m M. Lisesi Özdemir Sabanc› Emirgan Lisesi Özel Sankt Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu Sultanahmet Ticaret Meslek Lisesi Ça¤alo¤lu Anadolu K›z Meslek Lisesi Özel Getronagan Ermeni Lisesi Haydarpafla Lisesi Özel Esayan Ermeni Lisesi Kenan Evren Anadolu Lisesi Kemal Atatürk Lisesi Kabatafl Erkek Lisesi

7


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 8

FMV E⁄‹T‹M

E¤itimde stratejik planlaman›n önemi Seda ÇAVUfiO⁄LU FMV Özel Ifl›k Anaokulu Ö¤retmeni

8

ünümüz okullar› çok yönlü bir çevresel de¤iflmeyle karfl› karfl›yad›r. Ekonomide yaflanan sorunlar›n, siyasal uzlaflmazl›klar›n ve kültürel de¤iflmelerin etkisi an›nda okullarda hissedilebilmektedir. Bu etkenlerin okul iflleyifliyle afl›r› derecede içli d›fll› olmas›, okullar› bir yerden yönlendirilen de¤il, kendi kendine yönetebilen kurumlar olma yönünde zorlamaktad›r. E¤itime olan talep ve arz›n içeri¤i de¤ifltikçe, ister merkezi olsun, ister olmas›n ulusal planlaman›n rolü de¤iflmektedir. Buna ba¤l› olarak e¤itim stratejileri de de¤iflmifltir. Bunlar, art›k önceden oldu¤u gibi sistematik, teoriye tutunan, tahmin edilebilir özelliklere sahip olmay›p de¤iflim ve toplumun derinli¤ine incelenmesine ait etmenlerin bilgisini tafl›maktad›r. Okullar toplumda oluflan kültürel, siyasal, ekonomik ve yönetsel de¤iflikliklerden çok çabuk etkilenirler. Toplumsal yaflamdaki de¤iflmeler ve teknolojik de¤iflmeler e¤itim sisteminin de¤iflmesini zorunlu k›lar. Di¤er yandan okullar, bulundu¤u çevrenin ve toplumun de¤iflimine de katk›da bulunurlar. E¤itim örgütlerinin bu de¤iflimlere cevap verebilmesi stratejik planlamayla olanakl›d›r. Bunlardan baflka okulun gerçek durumu hakk›nda yöneticilerin anlay›fl farkl›l›¤› ve eksikli¤inin giderilmesi, okul ve okul çevresine iliflkin olarak personel aras›nda oluflmufl olan kal›plaflm›fl düflüncelerin ve bunlar›n yol açt›¤› gerçe¤i görmezlikten gelme ya da reddetme yan›lg›lar›n›n giderilmesi, okul yöneticilerinin günlük sorunlar›n çözümüne odaklanarak okulun de¤iflme ihtiyac›n› gözden kaç›rmalar›n›n yarataca¤› sorunlar›n önlenmesi, okulun geçmifl baflar›lar›n›n flimdiki durumu görmeyi

G

engellemesinin önüne geçilmesi ve yöneticilerin geçmiflte baflar›l› olan stratejilerle bugünün sorunlar›n› çözme al›flkanl›klar›n›n azalt›lmas› stratejik planlama yapmakla mümkündür. Türkiye’deki e¤itim örgütlerine bakt›¤›m›zda stratejik planlama sürecinde yeterince haz›r olmad›klar›n› görüyoruz. Ulusal e¤itim sistemimizin b›rakal›m stratejik planlamay›, y›llard›r e¤itim ve insan gücü planlamalar›na gereken önemi verdi¤i kuflkuludur. Asl›nda millî e¤itim ve üniversitelerde stratejik planlama ve uygulama yapabilecek kadrolar bulunmaktad›r. Fakat ne var ki, yetiflmifl bu beyin gücünden sistemin çok az yararland›¤› görülmektedir. Yukar›da s›ralanan nedenlerden dolay› okullar›n çevrede oluflan olumlu veya olumsuz hareketliliklere karfl› davran›fl belirlemek, etkili ve verimli bir flekilde iflleyebilmek ve gelecekteki yönünü çizebilmek için ifllevsel stratejik planlamaya gereksinimleri vard›r.


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 9

E⁄‹T‹MC‹ GÖZÜYLE

Yüksekö¤retim penceresinden bir bak›fl Prof. Dr. Ekrem Ekinci FMV Ifl›k Üniversitesi Rektörü

¤renciler aç›s›ndan yüksekö¤retim süreci, bir meslek edindi¤i, kültürel, estetik ve entelektüel donan›m aç›s›ndan zenginleflti¤i ve di¤er deneyimleriyle genel olarak kariyere ve hayata haz›rland›¤› bir süreçtir. Sürece kariyer aç›s›ndan bak›ld›¤›ndaysa, yüksekö¤retim kurumu ö¤rencisini kuruma girdi¤i tarihten itibaren 4-8 y›ll›k e¤itime ek olarak yaklafl›k 40 y›ll›k bir meslek yaflam›na haz›rlamak durumundad›r. Gerçekteyse gelece¤i tahmin etmek kolay de¤ildir. Örne¤in; bir 25 y›l sonra dünyan›n ulaflaca¤› konum ve gereksinimleri saptamak güçtür. Ancak bugünden görülebildi¤i kadar›yla gelece¤in dünyas›, de¤iflimin daha da h›zland›¤›, disiplinler aras› çal›flman›n ön plana ç›kt›¤›, iletiflimin daha da yo¤unlaflt›¤›, bilginin üretilmesi ve kullan›lmas›n›n ola¤anüstü bir h›z kazand›¤›, sanal ortam›n ticari, kültürel ve mesleki iliflkilerde temel ortam haline geldi¤i, insan›n serbest zaman›n›n daha da artt›¤›, al›fl›lagelmifl ürün türlerinin azald›¤› ve yerlerini daha büyük oranlarda ileri ve uç teknoloji ürünlerine b›rakt›¤›, ülkeleraras› s›n›rlar›n öneminin azald›¤›, bireylere özgü ürünlerin üretildi¤i, bölgesel, küresel ve çevre sorunlar›n›n ve buna ba¤l› olarak çevre duyarl›l›¤›n›n daha da artt›¤›, çevreyle ilgili daha fazla özelli¤in tan›mland›¤› ve çevre standartlar›n›n çok yükseldi¤i bir dünya olaca¤›n› söylemek hiç de yanl›fl olmaz. Böyle bir dünyada yaflayabilmesi ve mesle¤inde baflar›l› olabilmesi için bugün okumakta olan ö¤rencilere nas›l bir e¤itim verilmelidir? Bu zor soruya verilebilecek kesin bir yan›t yoktur. Ancak kesin olan bir fley varsa, o da ö¤rencinin yaflam› boyu ö¤renci olmak zorunda olaca¤›d›r. ‹nsanlar, ça¤› karakterize eden de¤iflime ayak uydurabilmek için bilgi ve becerilerini daima güncel tutmak zorundad›r. Bu nedenle, üniversitelerde ö¤rencilerin planlama ve yürütmesini kendisinin yapt›¤› kesimleri de içeren ve kendisini tüm hayat› boyunca donan›ml› k›ld›¤› dinamik bir e¤itim verilmelidir. Bunun için ö¤renci bilgiye ulaflma, bilgi ay›klama, bilgiden bilgi üretme ve bilgiyi kullanma konusunda çok iyi yetifltirilmelidir. Bu nedenle FMV Ifl›k Üniversitesinde, derslerin yan› s›ra ö¤rencilerin çeflitli kaynaklardan kendilerinin bulduklar› ve de¤erlendirdikleri bilgileri kullanmay› ve beceri gelifltirmeyi hedefleyen “ö¤renci merkezli” e¤itim ve ö¤retimi temel unsurlar›ndan birisi olarak uygulamaktad›r. “Ö¤renmeyi ö¤renmifl” ö¤rencilerin yetifltirilebilmesinde belirleyici olan ö¤retim üye ve yard›mc›lar›n›n kalitesi, say›s› ve yaklafl›m›d›r. Türkiye’deki en k›ymetli ö¤retim kadrolar›ndan birisine sahip olan FMV Ifl›k Üniversitesi bu konudaki gücünü mezunlar›n›n baflar›lar›ndan görebilmektedir. Bugünün üniversite ö¤rencilerini, edindikleri takdirde, kendilerini baflar›lara

Ö

koflturacak bafll›ca özelliklerden baz›lar› flunlard›r: iletiflim becerisi, kiflisel ve grup çal›flmas›na yatk›nl›k, liderlik, çevresel ve toplumsal olaylara duyarl›l›k, etik de¤erlere sahip olmak, güncel geliflmeleri takip etmek ve bunlara adapte olabilmek için yaflam boyu ö¤renmeyi benimsemifl olmak. Bu özelliklerin ö¤rencilere kazand›r›labilmesi için çok dengeli ve esnek bir programa olan gereklili¤in yan› s›ra, ö¤rencilerin ö¤rencilikleri s›ras›nda, kendilerini hayata haz›rlayacak “hayat›n benzetimini” yaflamas›n› sa¤layacak deneyimden geçmesi de gerekmektedir. Bunun için ö¤renciler istedikleri durumda kendi seçimleriyle programlar›n› ilgi duyduklar› alana uygun flekillendirebilmeli ve çift diploma ve yan dal gibi imkânlarla disiplinler aras› aç›l›mlara gidebilmelidir. Gelece¤in meslek sahipleri bugünkünden çok daha genifl boyutlarda uluslararas› bir ortam ve kültürde yaflamak durumunda kalacaklard›r. Bu da ö¤rencilerin ne kadar fazla uluslararas› deneyim kazan›rlarsa, uluslararas› rekabet koflullar›nda ve baflka kültürlerden insanlarla birlikte çal›flmada o kadar baflar›l› olacaklar› anlam›na gelmektedir. Bu nedenle FMV Ifl›k Üniversitesi olarak, hem ö¤renci hem ö¤retim üyesi aç›s›ndan uluslararas› de¤iflim programlar›na önem veriyoruz. Bu sürecin olmazsa olmaz koflullar›ndan olan ‹ngilizce e¤itim ve istendi¤i zaman daha fazla yabanc› dil imkân› ö¤rencilerimize sunulmaktad›r. Ülkemizde yap›labilecek en büyük yat›r›mlardan birisi; ö¤rencileri tam demokratik bireyler olarak yetifltirmektir. Bu nedenle ö¤renciler özgürce seçtikleri temsilcileriyle üniversite yönetimine her düzeyde ve etkin bir flekilde kat›lmal›d›rlar. Böylece en önemli paydafl olarak bir taraftan en do¤ru geri beslemeyi yaparak üniversite yönetiminin daha kat›l›mc› olmas›na katk›da bulunurken bir taraftan da kendilerini gelece¤in demokratik idareci adaylar› olabilmek için haz›rlam›fl olacaklard›r. FMV Ifl›k Üniversitesinde ö¤renciler bölüm, fakülte ve üniversite (Yönetim Kurulu ve Senato) seviyelerinde temsil edilmekte ve yönetime çok yararl› katk›larda bulunmaktad›rlar. Üniversite ortam›nda, gerçek hayat›n benzetimini yaflamak aç›s›ndan kulüp faaliyetlerini en önemli e¤itim bilefleni olarak de¤erlendiriyoruz. Bu faaliyetlerin gerçek hayattaki yans›mas› olarak ise Sivil Toplum Örgütlerini görüyoruz. Otuz üç adet aktif kulüpte ö¤rencilerimiz kendi faaliyetlerini kendileri planlamakta, bütçelemekte ve onaylanm›fl bütçelerini kendileri kullanmaktad›rlar. Üniversitemiz çal›flmalar›n› “Gelece¤inde ›fl›k var” fliar› do¤rultusunda, Atatürk’ün gösterdi¤i “muas›r medeniyet” hedefine do¤ru yürütmektedir.

9


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 10

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran: “Ifl›kl› olmak bir ayr›cal›kt›r” Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac› Sevil KARACIK FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneticisi

luda¤ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, ülkemizde çok önemli bir bilim ve düflünce insan›... Ifl›k Üniversitesi Mütevelli Heyetine seçilen Yurtkuran, a¤ustos ay› itibariyle yeni görevine bafllayacak. Ifl›k Lisesi mezunu olan Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran’la hem ülkemizdeki e¤itim, kültür ve toplum iliflkisi üzerine hem de Ifl›k’ta geçirdi¤i y›llar ve Ifl›k Üniversitesi üzerine söylefltik.

U

Bilim insan› ve bir doktor olarak öncelikle ‘sa¤l›kl›’ insan ve ‘sa¤l›kl›’ toplum üzerine önemli görüflleriniz; düflünce hayat›m›zda önemli bir misyonunuz bulunuyor. Bunlar› bize aktar›r m›s›n›z? 84 y›ll›k cumhuriyetimizin sa¤l›kl› insan› nas›l olmal›? Sosyal anlamda ‘sa¤l›kl› insan’ deyince do¤umundan ölümüne kadar ülkesinde iyi vatanda-

10

fl›n özelli¤ini bünyesinde tafl›yan, di¤er iyi vatandafllarla insani iliflkileri, devletle olan iliflkileri ve gelecek nesillerle iliflkileri iyi planlanm›fl kifliyi anl›yorum ben. Türkiye’de sa¤l›kl› insan›n oluflmas› 1950’li y›llara kadar çok net biçimde gerçekleflebildi. Çünkü sosyal devlet, vatandafllar›n›n ihtiyac›n› her yönüyle karfl›lamaya dönük güçlü bir planlama içindeydi. O zamanlardaki devlet yat›r›mlar›na bakarsan›z, Atatürk döneminde kurulan her fabrikan›n içinde mutlaka sosyal tesisler, tiyatro salonlar›, restoranlar, kafeteryalar gibi yat›r›mlar›n da yap›ld›¤›n› çok net olarak görürsünüz. Bu, do¤al olarak insan›n kültürel yap›s›na da pozitif bir etki yap›yordu. Kültür, sa¤l›kl› insan için önemli bir kriter. Sa¤l›kl› insan›n di¤er temel gereksinimleri nelerdir?


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 11

‹nsan›n sözünü etti¤imiz anlamda ‘sa¤l›kl›’ olabilmesi için t›bbi ve yaflamsal anlamda da sa¤l›kl› olmas› gerekiyor. Bu da insan›n do¤du¤u andan itibaren sa¤l›k hizmetlerinden yararlanmas›n›, hekim ve sa¤l›k personelinin kontrolü alt›nda olmas›n› gerektiriyor. Çocukluk döneminde yeterli ve sa¤l›kl› beslenme olana¤›na sahip olmal›lar. Çocuklar›m›z›n 4 yafl›na kadar proteinden zengin ve do¤ru beslenerek, afl›lar› yap›larak, enfeksiyon hastal›klar›ndan korunarak ilkö¤retim ça¤›na gelmesinin sa¤lanmas› laz›m. Ondan sonraki süreçte de tabii çok iyi bir e¤itim görmesi gerekiyor. Tabii e¤itimin de birkaç tane çok önemli kriteri var. Nedir bu kriterler? ‹lkö¤retim ça¤› için bizim birinci hedefimiz; çocuklar›m›z›n konufltu¤umuz dili do¤ru olarak ö¤renmesini sa¤lamakt›r. Çünkü Türkçe bilmeyen; Türkçe’yi iyi biçimde yazamayan, okuyamayan ve iyi bir Türkçe anlat›m›na sahip olmayan bireyin toplum içinde ‘sa¤l›kl› insan’ olmas› çok kolay de¤ildir. Dolay›s›yla ilkö¤retim ça¤›ndaki en önemli hedeflerden biri budur. Tabii bireyin ilkokul ça¤›nda hayat›n temel kavramlar›yla ilgili yeterli bilgilere de kavuflmas› da sa¤lanmal›d›r. ‹lkö¤retimden sonraki lise ça¤› da insan›n flekillenmesinde çok önemli yer tutar. Ancak bu ça¤da da çocuklar›m›z maalesef çok önemli bask›lar alt›nda bulunuyor. Bunlardan bir tanesini s›nav bask›s› oluflturuyor. Bir di¤eri de bizlerin gençli¤inde hiç bilmedi¤i ve tan›mad›¤› ama toplumda yozlaflma olufltukça ortaya ç›kan uyuflturucu, kötü al›flkanl›klar vb. gibi çevresel bask›lard›r. Üçüncüsü de yozlaflm›fl kültürün bask›s›d›r. Bunlar›n çocu¤un karakterinin geliflmesinde çok önemli etkileri olmaktad›r. Bu unsurlar›n birbiriyle etkileflimi nas›l? S›nav bask›s› okul içi bir unsur. Ancak bazen okul ve aile etkisiyle farkl›laflarak çocu¤u di¤er iki bask›dan koruyabiliyor. Çocu¤un do¤ru yola yönelmesini sa¤layabiliyor. Ancak okul ve aile faktörü yeterince etkili olamazsa çocu¤un baflka yönlere sapmas› da gerçekleflebiliyor. Bu noktada sa¤l›kl› insan›n tamamen entelektüel yap›s›n› kaybedip asalak, süfli ve hayattan bir fley beklemeyen bir tipe dönüflmesi son derece kolaylafl›yor. Dolay›s›yla lise e¤itimi ve ailenin deste¤i büyük önem tafl›yor.

E¤itim ve aile aç›s›ndan Türkiye genelini nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Ülkemizdeki bir baflka tehdit de maalesef Tevhid-i Tedrisat Kanunumuzun ana unsurlar›n› uygulamaya ters düflecek birtak›m lise modellerinin Türkiye’de yayg›nlaflmas›d›r. Bir tarafta klasik lise e¤itimi yer al›rken, di¤er tarafta da genç beyinlerin ‹mam-Hatip Liseleri gibi bilimden daha çok inanca, araflt›rmadan daha çok inanma esas›na dayal›; inand›¤›n›n da en do¤rusu oldu¤unu kabul etme esas›na dayal› bir e¤itimden geçirilmesi s›k›nt›s› vard›r. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bu liselerinin amac›n› tan›mlam›yor mu? Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4. maddesi ‹mam Hatip Liseleriyle ilgili, çok aç›k olarak “Devlet, din hizmetleri için liseler kurar.” diyor. Yani bunlar din hizmeti yapmak, din görevlisi yetifltirmek için kurulan liselerdir. Ancak uzun zamandan beri bu ö¤rencilerin mühendis, doktor, hâkim olabilecekleri üniversitelere girmesinin de sa¤lanmaya çal›fl›ld›¤› bir baflka durum var. ‘Sa¤l›kl› insan’ aç›s›ndan sosyal çevrenin durumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? D›flar›da çok fazla pozitif ve negatifin bir arada bulunabildi¤i bir çevre var. Bir tarafta sinemas›, tiyatrosu, kütüphaneleri, balesi ve benzerlerinin bulundu¤u bir sosyal çevre var. Bir sokak geriye gidildi¤indeyse, hemen bunlar›n yan›nda, bir taraftan da dinî bask›lar›n, tarikatlar›n, hurafelerin, tekkelerin, zaviyelerin oldu¤u, zaman zaman bunlar›n birbirinin içerisine geçti¤i bir tablo görülebiliyor. Ayr›ca her iki çevrede de uyuflturucu vb. kötü al›flkanl›klar ve tehditler de bulunabiliyor. Bunlar›n hepsine yukar›dan bir bütün olarak bakt›¤›n›zda verilebilecek bir tek cevap var: Toplumsal flizofreni! Bir yerde gayet iyi yetifltirilmekte olan bir jenerasyon; onun hemen yan›nda ayn› jenerasyon içerisinde ama tamamen ayr› bir dünyada, baflka inançlar, baflka hedefler için yetifltirilen bir jenerasyon; di¤er tarafta hiçbir flekilde yetifltirilmeyen, kimsenin el atmad›¤›, bir sürü kötü al›flkanl›¤›n a¤›na düflmüfl bir baflka grup… Bunun kültürlere yans›mas› da böyle. Televizyonu açt›¤›n›zda bunu görüyorsunuz. Yoz bir kültür, yoz bir müzik… ‘Pop’ kültür üzerine kurulmufl, çocu¤a hemen hiçbir fley vermeyen, hatta yanl›fl heveslere kap›lmas›na

“Ülkemizdeki bir baflka tehdit de maalesef Tevhid-i Tedrisat Kanunumuzun ana unsurlar›n› uygulamaya ters düflecek birtak›m lise modellerinin Türkiye’de yayg›nlaflmas›d›r.”

11


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 12

‹Ç‹M‹ZDEN B‹R‹

hâle geldi. Türkiye’de kendini bu olumsuzluklardan s›y›rm›fl grup, dikkat ederseniz 50-70 yafl aras›ndaki kuflakt›r. Bunu aflmak için yeniden kurulufl hedefine çekilip o hedef için çaba sarf etmek laz›m.

yol açacak yar›flma programlar› ve yay›nlar... Bunlar da toplumsal flizofreninin göstergesi...

“Ifl›k Üniversitesini detayl› olarak bir rektör gözüyle, çok iyi inceledim. Söyleyece¤im; tek kelime ile muhteflem! Ifl›k Üniversitesi çok iyi bir yolda. Sadece yapmam›z gereken ona yeni alanlar, yeni ufuklar açmak.”

12

Bu çizdi¤iniz tablo içinde, bir rektör olarak Türkiye’de üniversitelerin yerini ve durumunu nas›l görüyorsunuz? Büyük bir mücadeleyle ve ailelerin çok yüksek beklentileriyle girilen üniversitelerde yap› beklentinin çok alt›nda olabiliyor. Üniversiteye girmek için bekleyen 2 milyon kiflinin bask›s›, üniversitelerde kaliteli e¤itimin yap›lmas›na müsaade etmeyecek kadar çok çocu¤un üniversiteye al›nmas›, politik birtak›m hesaplarla hiçbir haz›rl›k yap›lmadan hocas› ve donan›m› olmayan birtak›m tabela üniversitelerinin aç›lmas› söz konusu. Oysa üniversitede çocuklar›m›z› meslek erbab› olarak yetifltirmemiz ve hayata her anlamda haz›rlamam›z gerekiyor. Ama her üniversite bunu gerçeklefltirebiliyor mu? Elbette hay›r! Devletin üniversiteye ö¤renci için katk›s›ysa çok düflük, Avrupa standartlar›n›n 1/6’s› kadar. Toplumun üniversiteye ücret vermesi ve o a盤› kapatmas› olana¤› da hemen hemen yok gibi… Di¤er yandan üniversiteye giren ö¤renciler birtak›m ak›mlar›n da hedefi olabiliyorlar. Bir tarafta bölücüler, di¤er tarafta fleriat isteyenler, öbür tarafta hâlâ Türkiye’de bir proleter devrimi hayaliyle koflanlar, bu çocuklar› üniversite de bir flekilde çevirmeye çal›fl›yor. Sonunda da mezun olup elinde diplomas› bulunan ama ifl bulamayan binlerce insan ortaya ç›k›yor. Basit bir örnek verirsek; Türkiye’de 26 bin ziraat mühendisi, ziraatla ilgili olmayan ifllerde çal›fl›yor. Mesela ODTÜ Psikoloji Bölümünden mezun olanlar›n çok büyük bir kesimi turizm sektöründe çal›fl›yor. Böyle de bir karmafla var. Sonuç olarak toplumsal flizofreninin yafland›¤› bir ülkede, kurulufl hedefinden sap›lm›fl bir ülkede bahsetti¤imiz ‘sa¤l›kl›’ nesillerin yetifltirilebilmesi çok zor

Atatürk döneminde insan yetifltirmeye çok önem veriliyordu. Bir yandan büyük bir ekonomik kalk›nma hamlesi gerçekleflirken di¤er yandan e¤itim hamlesiyle dünyay› kavrayabilen, analitik düflünebilen, ayd›n insanlardan oluflan bir cumhuriyet kufla¤› yetifliyordu. Bugün süreç ne durumda? Cumhuriyetin kurulufl y›llar›nda bafllayan, Atatürk’ün ölümüne ve sonras›ndaki bir döneme kadar da süren büyük bir ekonomik mucize vard›r. Bu büyük baflar› bugün hem içte, hem de d›flar›da belli kesimler taraf›ndan yok say›lmaktad›r. Bu büyük baflar› öncesindeki Osmanl›’n›n son 150 y›l› iyi bilinmeden de bu mucizenin anlafl›lmas› mümkün de¤ildir. Osmanl›’n›n Baltaliman› Antlaflmas›yla bafllayan ekonomik çöküflü bizim cumhuriyeti kurmam›za kadar sürmüfltür. Ona çok benzeyen bir ekonomik çöküfl 1960’l› y›llardan sonra da Türkiye’de ortaya ç›km›flt›r. Peki e¤itim? Atatürk dönemindeki ekonomik mucizenin yan›nda çok önemli olan bir di¤er unsur da ülkeye has e¤itim modellerinin devreye sokulmufl olmas›d›r. Okur yazarl›¤› olmayan, millet kavram›n› bilmeyen, kendisini Osmanl›’n›n tebaas›, peygamberin ümmeti olman›n d›fl›nda tarif edemeyen bir toplumdan koca bir millet yarat›lm›flt›r. Bu da kültürel bir devrimle olmufltur. Bu kültür devriminin iki önemli kurumu vard›r: Biri Köy Enstitüleri, di¤eri de Halk Evleridir. Bunlar›n kapat›lmas› Türk halk›n›n kültürel yap›s›na vurulan en büyük darbelerden biri olmufltur. Bugünse karanl›¤›n lehine, ayd›nl›¤›n aleyhine bir duruma geliniyor. Dini ve birtak›m de¤erleri propaganda arac› olarak kullanmak iktidara gelmenin bir yolu hâline geldi. Sonuçta, flu anda Osmanl›’n›n son 50 y›l›ndaki tablo, hem borç olarak, hem ekonomik yap› olarak, hem de e¤itim olarak çok benzer bir durumu gösteriyor. Bir toplumsal flizofreni ve karanl›k içine yöneldi¤imizi söylüyorsunuz. Ama bu karan-


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 13

l›k içinde bir de ‘Ifl›k’ var. Ifl›k Üniversitesinin mütevelli heyetine seçildiniz ve a¤ustos ay›nda göreve resmen bafllayacaks›n›z. Sizin için Ifl›k’›n anlam›ndan bahseder misiniz? Feyziye Mektepleri, Selanik’ten bu tarafa Osmanl›’n›n da ayd›nlanmac› kanad›n› yetifltiren, Türkiye’nin flu anda en köklü okullar›ndan bir tanesidir. Ve ayd›nlanmadan yana olan bu misyonunu cumhuriyetten sonra da Atatürk ilke ve devrimlerinden yana, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden yana olarak sürdürmüfl, hissetmifl ve yaflatm›fl bir kurumdur. Yetifltirdi¤i insanlar ve nesiller de bu ilkeler ›fl›¤›nda yetiflmifl ve yetiflmektedir. Tabii benim zaman›mda yani 1960’l› y›llarda da Ifl›k Lisesinde okumak son derece önemli bir olayd›. Ben Ifl›k Lisesinden mezun olmufl ve sonras›nda karanl›k güçlerin yan›nda olmufl hiç kimseyi bilmiyorum. Bu, gelene¤imizde yoktur. Ifl›kl›lar, ülkesine sahip ç›kan, vatan›n› seven, milletini seven, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, bunlar› yol gösterici olarak kabul eden cumhuriyetçi bireylerdir. Ufuklar› genifltir. Giriflimcidirler ve her biri önemli yerlerde önemli görevler üstlenmifllerdir. Bu özelliklerde bir camiad›r. Dolay›s›yla Ifl›kl› olman›n da kendine göre ayr›cal›klar› vard›r. Ifl›k’tan mezun olanlar›n belki di¤er okullardan farkl› olarak Ifl›k’a büyük bir tutkular› vard›r. Mesela ben hayat›m›n en güzel günlerini Ifl›k’ta geçirdi¤ime inan›yorum. Burada geçirdi¤im zaman, burada ald›¤›m e¤itim, buradaki hocalar›m çok önemli ve de¤erliydi. Bizim dönemimizde okulumuzdan mezun herkes üniversitede istedi¤i her yere girmifltir. Ben buradan ald›¤›m e¤itimle Türkiye’deki tüm üniversitelere girmeye hak kazand›m ve t›bbiyeye 4. olarak girdim. Ne özel ders, ne dershane vard›. Her fleyi bize hocalar›m›z ö¤retmiflti. Benden 6 y›l sonra kardeflim de Ifl›k’tan mezun oldu ve üniversitede istedi¤i her yere girebilece¤i bir baflar› kazand›. Bizden sonra da bu baflar› sürdü, okulumuz bu özelli¤ini sürdürdü. Hâlen de devam ediyor.

bana bu düflünce yap›s›n› kazand›ran, bugünlere gelmemi sa¤layan Ifl›k’›n üniversitesinin mütevelli heyetinde olmak benim için büyük bir mutluluk ve onur. Bu çat› alt›nda çok güzel fleyler yapabilece¤imize inan›yorum. 1964–65 dönem mezunusunuz. Biraz o dönemden bahseder misiniz? Niflantafl›’ndaki binadayd›k. Biz fen s›n›f›ndayd›k. Hemen yan›m›zda edebiyat s›n›f› vard›. O dönem her fen s›n›f›nda oldu¤u gibi s›n›f›m›z›n neredeyse tamam› erkek ö¤rencilerden olufluyordu. Yan›m›zdaki edebiyat s›n›f›ndaysa hiç erkek ö¤renci yok gibiydi. Ama edebiyat ve fen s›n›f› aras›nda çok iyi bir kaynaflma ve arkadafll›k vard›. Benim babam veteriner hekimdi. Onun görevi nedeniyle de Trabzon Ortaokulundan ‹çel’e, Erzurum’a ve sonras›nda ‹stanbul’a Ifl›k Lisesine geldim. Üstelik senenin ortas›nda geldim okula. Ve ben modern, ça¤dafl bir insan›n ö¤renmesi gereken her fleyi Ifl›k’ta ö¤rendim. Bende çok önemli etkileri var Ifl›k’›n. Erzurum’dan Niflantafl›’n›n göbe¤ine gelmifltim. O zaman televizyon yok, iletiflim araçlar› yok… Danslara götürürlerdi bizi. Bir ‹ngilizce ö¤retmenim vard›, her dans oldu¤unda beri zorla götürürdü ve benle dans ederdi. Bize öz güvenimizi onlar kazand›rd›. Son olarak, Ifl›k’ta e¤itim alan ö¤rencilere Ifl›k’la ilgili tavsiyenizi alabilir miyiz? Ifl›k’›n misyonu belli… Bu misyonun d›fl›na ç›kmamaya çal›fls›nlar hayatta. Bu ülke onlar›n da mutlu yaflayaca¤› ve devaml› ilerleyen bir ülke olacaksa Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyete dört elle sar›lmalar› gerek. Bu da Ifl›k’›n ana misyonudur zaten. Ifl›k böyle yetifltirir çocuklar›n›… Buras›n›n onlar›n yuvalar› oldu¤unu bilsinler ve Ifl›k’ta geçirdikleri her günün tad›n› ç›kars›nlar.

“Ifl›kl›lar, ülkesine sahip ç›kan, vatan›n› seven, milletini seven, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, bunlar› yol gösterici olarak kabul eden cumhuriyetçi bireylerdir. Ufuklar› genifltir. Giriflimcidirler ve her biri önemli yerlerde önemli görevler üstlenmifllerdir.”

Peki, Ifl›k Üniversitesi? Ifl›k Üniversitesini detayl› olarak bir rektör gözüyle, çok iyi inceledim. Söyleyece¤im; tek kelimeyle muhteflem! Mütevelli heyetine de söyledi¤im gibi Ifl›k Üniversitesi çok iyi bir yolda. Sadece yapmam›z gereken ona yeni alanlar, yeni ufuklar açmak… fiimdi de beni yetifltiren,

1964 - 1965 Ifl›k Lisesi y›ll›¤›nda Mustafa Yurtkuran

13


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 14

KAPAK

21. Yüzy›l›n vebas›

AÇLIK Ester SAYDAN FMV Özel Ifl›k Lisesi ‹ngilizce Ö¤retmeni

A

çl›k; son elli y›lda bafl döndürücü bir h›zla geliflen teknolojiye ra¤men az geliflmifl ülkelerin ve 3. dünya ülkelerinin de¤iflmez gerçe¤i olmaya devam etmektedir. Açl›k, antik dünyadan beri süregelen bir olgu; nitekim mahflerin dört atl›s›ndan biri de o. Sebepleriyse çeflitli: ‹klime ba¤l› de¤ifliklikler, nüfus art›fl›, hastal›klar, savafllar vs.

Tar›m› ve nüfus art›fl› Bugün 6 milyar civar›nda olan dünya nüfusunun 2050’de 8.9 milyar olaca¤› öngörülmekte. Bu da nüfus art›fl›n› temel sebep olarak ön plana ç›karmaktad›r. 21.yy’›n en önemli sorunu de¤iflen iklim flartlar›nda, sürekli olarak artan dünya nüfusunu besleyebilecek çözümleri üretebilmek olacakt›r. Ancak tek sebep nüfus art›fl› de¤il; küresel ›s›nma, enerji aray›fl›nda biyotar›m›n yükselifli, tar›mda uygulanan yanl›fl politikalard›r. Küresel ›s›nman›n tar›ma etkisi Küresel ›s›nma nedeniyle oluflan kurakl›k ve flimdiki tar›m alanlar›n›n küçülmesi, tar›m› olumsuz yönde etkileyen sebeplerin bafl›nda gelmektedir. Ya¤›fllar›n azalmas›, yeralt› su kaynaklar›n›n kurumaya yüz tutmas›, nehirlerin afl›r› s›cakl›k nedeniyle debilerinin azalmas› küresel ›s›nman›n tar›ma vurdu¤u darbelerin baz›lar›... Küresel ›s›nmaya ba¤l› olarak verim düflmektedir. Örne¤in, dünya bu¤day›n›n

14

%15’ini karfl›layan Güney Asya’da verim, 50 y›l sonra %30 azalacakt›r. Küresel ›s›nmayla mücadelede al›nan önlemler göstermelik kald›¤›ndan baflka çözümler üretmek hayati önem tafl›maktad›r. Tar›m alanlar›n›n Kuzey Yar›m Küre’nin kuzeyine kayaca¤›, flimdiki ›l›man bölgelerin yar›n›n çölleri olmaya aday olduklar› göz önünde bulundurularak tar›mda adaptasyona önem verilmelidir. Baz› tohumlar›n sert iklim flartlar›na uyum sa¤layarak ürün vermeye devam edeceklerini, ancak birço¤unun buna uyum sa¤layamayaca¤›n› belirten bilim adamlar›, tar›mda çeflitlili¤in önemini bir kere daha vurgulamaktad›rlar.

Biyoyak›t ve biyotar›m Fosil yak›tlar›n›n yan etkileri ve stoklar›n›n azalmas› yeni enerji kaynaklar›n›n aray›fl›na yol açt›: biyoyak›t ve biyodizel... Örne¤in, etanol; m›s›r, maya, fleker kam›fl›, fleker pancar›, keresteden elde edilirken biyodizel; soya fasulyesi, ayçiçe¤i, palmiye, kolza gibi ürünlerden elde ediliyor. Ancak bu yak›t türünün kullan›labilirli¤i, net enerji tasarrufuna, çevreye verdi¤i zarara, kârl›l›¤a ve gerekli miktarlarda üretilebilmesine ba¤l›d›r. Etanolde %12 düflüfl gözlemlenirken, biyodizelde %41 gözlemlenmektedir. Ancak bu avantajlar›n hiçbiri fosil yak›tlar›n›n saltanat›na son vermeye yetmez; zira üretilmesi gereken miktar›n çoklu¤u, bu sefer de g›da tüketiminde kullan›lan ürünün azalmas›na yol açacakt›r. Örne¤in, ABD’de tüm


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 15

m›s›r ve soya fasulyesi biyoyak›t ve biyodizel üretimi için kullan›lsa bile, ülkenin petrol gereksiniminin ancak %12’sini, dizel ihtiyac›n›n % 6’s›n› karfl›layabilecektir. Hem yüksek biyoyak›t üreten hem de çevre dostu ürünleriyse ›l›man iklimlerde yetiflemiyor. Bu sefer de ›l›man ülkelerin kendi çiftçilerini korumak amac›yla ithalat yapmamalar› çevreye zarar veriyor ve küresel ›s›nmaya yol aç›yor. Bu durumda biyoyak›ttan vaz m› geçilecek? Tabii ki hay›r. Bilim adamlar›, do¤al çay›rlar›n ve bu çay›rlar›n kal›c› (iki y›l süreyle canl› kalabilen bitkiler) floras›n›n, m›s›r ve soyafasulyesinden daha fazla enerji ve daha az sera gaz› emisyonu verdi¤ini tespit etmifllerdir. Böylece tar›ma elveriflli olmayan çay›rlar›n kullan›m›yla tar›m ürünlerindeki üretim miktar›n›n da bu amaçla art›r›lmas› gerekmeyecektir.

Ekonomi ve tar›m politikalar›n›n etkisi Tar›m ve Ekonomi Politikalar› ülkeleri gelecekteki tehlikelerden (açl›k ve hastal›klar) koruyabilmek aç›s›ndan önemlidir. Ekonomist Amartya Sen’e göre, açl›k san›ld›¤› gibi yaln›zca besin yoklu¤undan de¤il, g›da da¤›l›m›ndaki dengesizliklerden ve fakirlikten kaynaklanmaktad›r. Nitekim, sa¤l›kl› bir flekilde iflleyen ekonomilerin hiçbirinde açl›k görülmemifltir. Günümüzde nitrojen bazl› gübreleme, do-

Tarih boyu açl›k • Tarihte yaflanm›fl en korkunç açl›k örnekleri 1845 ‹rlanda, 1946 Ukrayna ve 1973’te Etyopya’da görülmüfltür. ‹rlanda’da 1600000, Etiyopya’da 200 000 kifli ölmüfl 6 milyon kifli g›da yard›m›na ba¤›ml› olarak yaflamak zorunda kalm›flt›r. ‹ki ülkede de iklimsel felaketler yan›nda en önemli sebep; ‹rlanda patatesinin Londra’da daha yüksek fiyat bulmas› nedeniyle ihracat›, Etyopya’da da açl›¤›n en çok görüldü¤ü bölge olan Wolla bölgesinden, ayn› nedenle, baflkent Adis Ababa’ya sevkedilmesi olmufltur. Yani açl›¤› tetikleyen en önemli faktör ekonomidir, zira Etyopya’n›n komflular› Zimbabwe ve Botswana’da da ayn› iklimsel felaketler gözlemlenirken, açl›k oluflmam›flt›r. Sebebi ise ülke yöneticilerinin, kurakl›ktan etkilenen çiftçilere k›sa vadeli ifl olanaklar› yaratmalar› sayesinde, bu aileler yiyecek sat›n alarak açl›ktan korunmufllard›r. • 1847’de Osmanl› Padiflah› Abdülmecit ‹rlanda’ya 10 000 £ yard›m teklif etmifl ancak ‹ngiltere Kraliçesi Viktorya,kendisi ancak 2000 £ verdi¤i için, bunu reddetmifltir ve Osmanl›’n›n yaln›zca 1000 £ yard›m göndermesine izin vermifltir. Abdülmecit para yard›m›na ilaveten üç gemi dolusu yiyecek göndermifl, bu gemiler ‹ngilizlerin bütün engellemelerine ra¤men ‹rlanda’ya varabilmifltir.

¤al zirai mücadele ilaçlar› ve tar›m teknolojileri (biyoteknoloji) sayesinde açl›kla savafl›lmaktad›r. Ancak “modern açl›k”’›n nedenleri genellikle savafllar, gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlikler ve yanl›fl tar›m politikalar› oldu¤undan teknolojinin ne kadar etkili olabilece¤i flüphelidir.

Transgenik tar›m açl›¤a çözüm mü? Genetik olarak modifiye tohumlar 1992’de böcek öldürücü tar›m ilaçlar› yerine, böceklere dayan›kl› tohumlar›n üretilmesiyle yaflam›m›za girdi. 1994’te yay›mlanan Bilim ve E¤itim Kurulu raporu bu teknolojinin yan etkilerine karfl› bir garanti olmad›¤›n›, bunlar›n ancak deneyim sonucunda ortaya konulabilece¤ini belirtir. 1999’a gelindi¤inde ayn› komisyonun raporu temkinli olmay› tavsiye etmekte, sonuçlar›n geri dönülemez oldu¤unu vurgulamakta; do¤al ve transgenik tohumlar›n kesinlikle ayr› tutulmalar› gerekti¤ine ve bu tür tohumlardan elde edilen ürünün etiketlenerek tüketicinin uyar›lmas›n›n gere¤ine dikkat çekmekte, aksi takdirde bu ürünlerin ithalat›n›n yasaklanmas›n› önermektedir. Tüm tehlikelere ra¤men transgenik tohum kullan›m›n›n sebepleri: uzun raf ömrü, daha kaliteli ve ucuz olmalar› ve nitrojen bazl› böcek öldürücü kullan›lmad›¤›ndan topra¤›n kirlenmemesidir; ancak bu avantajlar her zaman geçerli de¤ildir. Genetik olarak de¤ifltirilmifl ürünler, büyük flirketlerin bu tohumlar›n daha fazla besin de¤eri oldu¤u iddias› ve açl›¤a çare umudu yaratt›klar›ndan kullan›ma sunuldular. Ancak daha az besin de¤erleri oldu¤u bugün biliniyor. Ot ve böcek öldürücü ilaçlara ihtiyac› azaltt›¤› iddia edildi; ancak bu tohumlardaki çapraz döllenmeler sonucu nelerin ortaya ç›kabilece¤i belli de¤il. Bu tip genetik de¤iflimler do¤ada asla gerçekleflmez. (Gen aktar›m› de¤iflik türler aras›nda olmaz, ayn› tür içinde oluflur.) Neticede, yaflama düflüncesizce müdahale etmenin sonuçlar› uzun vadede korkunç olabilir, zira her tür ifllenmifl üründe transgenik tohum mevcut. (pamuk ya¤›, soya, m›s›r, patates, kabak, domates, kanola, pirinç, bu¤day, süt ve süt ürünleri vb.)

Transgenik tohum üreticisi devi, Montsanto, transgenik pirinci geliflmekte olan ülkelere bedava verdi, üstelik pirinç A vitaminiyle zenginlefltirilmiflti. Ancak tüm terminatörlerde (tek sefer kullan›lan) görüldü¤ü gibi çiftçi, her dönem tohum almak zorunda, tohumu al›rken imzalad›¤› antlaflma gere¤i de kendi tohumunu üretememekte ve satamamakta.

Organik tar›m sihirli formül mü? Son y›llarda, organik tar›m, transgenik tohumlar›n oluflturaca¤› sa¤l›k sorunlar›ndan ve teh-

15


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 16

KAPAK

linçlenmesiyle öne ç›kabilecek, ancak devlet taraf›ndan desteklenmedi¤i taktirde baflar› flans› çok yüksek olmayan bir yöntem.

Baz› büyük firmalar, tepkiler karfl›s›nda politikalar›n› de¤ifltirip GMO g›dalarla savaflmak için organik g›da tüketim propagandas› yapmakta ve kooperatifler kurmaktad›rlar. AB’de yedi büyük marketler zinciri devi, oluflturduklar› birlikle GMO ürünlerini ma¤azalar›nda satmama karar› ald›lar.

16

likelerden korunmak üzere kullan›lmaya baflland›. Organik tar›m›n avantajlar› zirai mücadele ilaçlar›n›n, transgenik tohumlar›n kullan›lmamas› ve üründe rotasyon yap›labilmesidir. Böylece biyoçeflitlilikle birlikte baz› ürünlerde % 30’ dan fazla ürün elde edilebilir. Organik tar›m, küresel ›s›nmaya karfl› olumlu bir faktör, topra¤› güçlendirir ve biyoçeflitlili¤i destekler. Ancak bu art›fl toprak ve ürün çeflidiyle s›n›rl›d›r. Organik tar›m hem çok emek isteyen hem de çok kârl› olmayan bir yöntemdir. Buna karfl›n, GMO ürünlerinin fiyat› düflük, takip ve analiz sistemlerinin getirdi¤i ekstra maliyet yoktur. Böcek kovucuyla kirlenmemifl toprak bulmak da gittikçe zorlaflmaktad›r, zira GMO tohumu bir kere kullan›l›nca kontrol edilebilir olmaktan ç›kmaktad›r. Tüketicinin GMO ile organik g›da aras›nda seçim yapma iste¤i tar›m›n organik ve transgenik tar›m alanlar›na ayr›lmas›na sebep olmaktad›r ve olmaya devam edecektir. Ancak sorun bu iki tohumu birbirinden ayr› tutman›n zorlu¤undad›r. Örne¤in, 2005’te ‹spanya’da organik tar›m yapan çiftçiler, transgenik tohum bulaflmas› flüphesiyle m›s›r rekoltelerini yakmak zorunda kald›lar. Bu da organik tar›m yapmak isteyenleri ürküten bir sorun. Biyoendüstrinin temsilcileri, özellikle Avrupa’da bu iki tar›m türünün sorunsuz bir flekilde sürdürülebildi¤ini iddia etmekte. Ancak do¤al nedenlerle (rüzgâr, kufllar, böcekler), organik tar›m uygulanan bir tarlada transgenik tohumdan elde edilen ürün saptan›rsa tazminat davalar› açabilmektedirler. Sonuç olarak; üreticinin ve tüketicinin bi-

Gelece¤imizin garantisi: Biyoçeflitlilik Tar›m›n gelece¤i biyoçeflitlili¤e dayanmaktad›r: Bilim adamlar›, bugüne kadar 1.4 milyon çeflit bitki ve hayvan türü belirlemifllerdir. Bu çeflitlilik insan hayat› için flartt›r. Nüfus artt›kça azalan bu çeflitlilik, do¤al habitatlara verilen zarar, çevre kirlili¤i, plans›z flehirleflme, orman ve sulak alanlar›n katliam›, kötü tar›m, bal›kç›l›k ve ormanc›l›k politikalar› bu süreci h›zland›rmaktad›r. Biyoçeflitlili¤i yaln›z hayvanat bahçelerinde ve botanik bahçelerinde sürdürmek yeterli de¤ildir, onun çiftliklerde ve do¤ada da korunmas› gerekir ki de¤iflen flartlara uyum sa¤layan türler oluflabilsin. Günümüzde dört çeflit bitkiyle (bu¤day, m›s›r, pirinç ve patates) bitki bazl› enerji ihtiyac›n›n %50’si karfl›lanmakta, on iki çeflit hayvan türüyse hayvansal protein ihtiyac›n›n %90’›n› karfl›lamaktad›r. fiehirleflmeyle büyüyen g›da ihtiyac›, çiftçiyi standardize (en fazla ürün veren) ürüne yönlendirmifltir. Üretim çeflitlili¤i azald›¤›ndan, de¤iflik türler yok olmaya mahkûmdur. Transgenik ürün sonucu elde edilen tohum daha fazla ürün verebilir; ama ayn› zamanda o tohuma zararl› bir patojen veya toksin karfl›s›nda yok olmaya da mahkumdur. (Tar›m terörü) Gen havuzumuzun GMO ile geri dönüflü olmayan bir flekilde bozulmas›, Frankenstein tohumlar oluflturabiliyor. “Atal›k“ tohum dedi¤imiz, transgenik olmayan tohumlar› Tohum Bankalar›’nda ve çiftliklerde yetifltirerek, transgenik tohumlarla kar›flmalar›n› veya yok olmalar›n› önlemek gelecekte oluflabilecek açl›¤a da çözüm getirebilecektir, çünkü biyoçeflitlilik de¤iflen hava flartlar›na uyum sa¤lar; ayn› zamanda bilim adamlar›na flartlara uyumlu türler üretmek için gerekli verileri sa¤lar, bu da açl›¤a karfl› en etkili silah, zira do¤al flartlar de¤iflti¤inde en fazla ürün veren tohum veya en besili hayvan de¤il, o iklim flartlar›na en uyumlu olan hayatta kalabilecektir. (Darwin). Türkiye’nin ümidi GAP, KOP ve DAP Desteklenmeyen, topra¤›n› iflleyemeyen, çocu¤una e¤itim ve sa¤l›k imkanlar› sa¤layamayan


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 17

köylü, çözümü kente göç etmekte bulmakta, uyum sa¤lamakta zorlanmakta, denetimsizlik nedeniyle de çarp›k kentleflmeye sebep olmaktad›r. Toprak ifllenmedi¤i için verimlili¤ini kaybetmekte, erozyon nedeniyle de çorak araziye dönüflmektedir. Ülkemizdeki bu karamsar tabloyu ayd›nlatacak projelerse GAP, KOP ve DAP projeleridir. GAP 2012’ye kadar kademeli olarak yaflama geçecek ve bölgesel kalk›nmay› sa¤layacak dev bir proje... Baraj, hidroelektrik santralleri, kentsel ve k›rsal alt yap›, tar›m, ulaflt›rma, sanayi, e¤itim, sa¤l›k, konut ve turizm alanlar›n› kapsayan entegre bir kalk›nma projesi... GDA Bölgesi tar›m potansiyeli yüksek ancak suyu yetersiz bir bölgedir. GAP projesi 25 sulama projesi gelifltirerek 1.7 milyon hektar alan›n ( Türkiye’de sulanabilir alan›n1/5 ‘i) sulanmas› sa¤lanacak, y›lda 22 milyar kilovat elektrik üretilecek ve 3.8 milyon kifliye istihdam sa¤lanacakt›r. Bu say›lar göz önünde bulunduruldu¤unda, g›da ve su konusunda ülkemize getirece¤i ekonomik avantajlar›n yan›nda, istihdam f›rsatlar›n›n yarat›lmas›yla da kentlere göç ak›lc› bir formülle önlenebilecektir. Kendi ürününü yetifltiren, k›rsal alt yap›ya sahip bir bölgede, e¤itim ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanan köylü için büyük kentlere göç etmek hiç de cazip olmayacak, böylece hem k›rsalda, hem de kentte yaflayan bireyler daha mutlu, daha huzurlu bir yaflam tarz›na kavuflabileceklerdir. Türkiye’nin tek ümidi GAP Projesi de¤ildir, Konya Ovas› Projesi ve Do¤u Anadolu Projeleri de gündemdedir. Bu sayede vahfli sulama ye-

rine, damlama veya ya¤murlama sulama yap›larak hem suda önemli ölçüde tasarruf sa¤lanacak, hem de yeni aç›lan tar›m alanlar›na su sa¤lanabilecektir. Örne¤in, Türkiye’nin bu¤day ambar› olarak bilinen Konya ovas›nda üretim %35 oran›nda düflmüfltür. KOP projesiyle 1.014.000 hektar tar›m alan› sulanabilecek, böylece Türkiye’nin bu¤day gereksinimi buradan karfl›lanabilecektir. Bu projeler, özellikle sulama projeleri, hayata geçti¤inde, yüksek verimlili¤in yan›nda (y›lda 5 ürün al›nabilecek), yüksek katma de¤er yaratan tar›m ürünleri de ekilebilecektir; böylece tah›l ve hububat›n yan›nda, taze sebze ve meyve de yetifltirilebilecektir. Neticede, küresel ›s›nman›n önlenmesi, tar›mda çeflitlilik, organik tar›m, teknolojinin olumlu yönde kullan›m›, barajlar›n yap›m›, sulama tekniklerinin gelifltirilmesi, biyoyak›t›n kullan›m› art›k tart›fl›labilir de¤il, ivedilikle uygulanmas› gereken çözümlerdir. Bu da ancak ifl birli¤i ve e¤itimiyle gerçekleflebilir. Yat›r›mc›, üretici, politikac› ve bilim adam› biraraya gelerek ortak çareler üretmelidirler. “Ben ve benim ç›karlar›m ne olacak?” kayg›s›, yerini: “Biz ve çocuklar›m›z›n gelece¤i ne olacak?” bilinciyle verilecek her karar, insanl›¤a daha ayd›nl›k yar›nlar için umut kayna¤› olacakt›r.

Türkiye’de tar›m politikas› 2004’te tart›fl›lmaya bafllanan ve 31.10.2006’da kanunlaflan Tohumculuk Kanun Tasar›s› ile: “Geleneksel yöntemlerle ›slah edilen veya gelifltirilen bitki çeflitleri yan›s›ra biyoteknolojik usuller sonucunda gelifltirilen çeflitlerin de kapsama al›nmas› sa¤lanmaktad›r.” denmektedir. Bu madde sayesinde GMO tohumlar Türkiye’ye serbestçe girebilecek ve yay›labilecek, 13.000 bitki çeflidine sahip Türkiye’nin bitkileri kirlenecektir. Bu tasar› ayn› zamanda tar›m› d›fla ba¤›ml› hale getirmekte ve GMO’yu yasal zemine oturtmaktad›r.

17


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 18

YAfiAM KÜLTÜR

Huzurun zaman› durdurdu¤u yer

Cunda Giray KARANLIK Yazar - Araflt›rmac›

Cunda, bugünkü ad›yla Alibey Adas› flimdi art›k ada da de¤il!... Üstelik onun her fleyi farkl›; do¤as›, tarihi, evleri, yemekleri, insanlar›… Ancak buradan ayr›lmak istemiyor olman›z›n nedeni bu farkl›l›klar da de¤il. Bütün bu farkl›l›klar›n içinden buharlaflarak içinize s›zan huzur bunun nedeni. unda, Ayval›k’›n hemen yan› bafl›nda, arabayla on dakika, yürüyerek bir saatlik mesafede yer al›yor. Cunda’n›n ismi sonradan, Kurtulufl Savafl›nda padiflah›n 'Yunanl›lara teslim olun' emrine karfl› gelerek silahl› mücadeleye bafllayan ilk birli¤in kumandan› Yarbay Ali Çetinkaya'ya ithafen verilmifl. Cumhuriyet öncesindeyse adaya Rumlar "Kokulu Ada" anlam›nda Moshinos, Türklerse Cunda diyorlarm›fl. Bugün o koku; zeytin ve cam esansl› koku; o huzurun kokusu hâlâ duyuluyor adada. Alibey Adas›, Türkiye’nin Ege’deki dördüncü büyük adas› ama Türkiye’nin ilk ve 54 metre uzunlu¤undaki en küçük bo¤az köprüsüyle karaya ba¤lanm›fl durumda. Dolay›s›yla art›k

C

18

pek ada da say›lm›yor. Ancak o köprüyü geçti¤iniz andan itibaren farkl› bir yere geldi¤inizi hissediyorsunuz. Bu farkl›l›k merkeze indi¤inizdeyse doru¤a ulafl›yor. Serin dar sokaklarda tafl evler, pencerelerde sardunyalar… Sessizli¤in içinde bir dinginlik. K›y›ya ulaflt›¤›n›zda lezzet ve çeflitlili¤iyle ün salm›fl bal›k lokantalar›, yafll› genç herkesin solukland›¤› yüksek tavanl› ve görkemli tafl kahve; bir hareket bir curcuna. Ama her yerde o sözünü etti¤imiz huzur… Bunun en büyük nedeni insanlar olmal›.

Mübadeleye uzanan tarih Adan›n uzun zamana yay›lan köklü bir geçmifli var. Buras›n›n Piri Reis’in Kitab-› Bahriye adl› eserinde geçen “Yunt Adas›” oldu¤u, bu ad›n


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:38 AM

Page 19

zamanla Cunda’ya dönüfltü¤ünden söz ediliyor. 1900’lü y›llar›n bafl›nda, Osmanl› döneminde, ada, nüfusu on bine ulaflan önemli bir yerleflim yeriydi. O dönem y›lda 100 ton ahtapot ç›kar›l›p ifllendi¤i, 500 bin litre flarap üretildi¤i ifade ediliyor. Sonralar› bu nüfus azal›yor. Bugün adan›n yerli nüfusunun ço¤unlu¤u Girit ve Midilli adalar›ndan 1924 mübadelesi zaman›nda göç eden Türklerden olufluyor. Onlar ayn› zamanda özellikle Girit’in lezzetlerini de adaya tafl›m›fllar. Adan›n bal›k lokantalar›ndaki hayal etmesi bile zor olan meze çeflitlili¤i ve bal›k kültürü onlardan kaynaklan›yor. Ancak adada geçmifl dönemden kalan etkileyici bir tarihin izleri -y›pranm›fl olsa da- hâlâ kendini gösteriyor. Ada ve civarda kimileri art›k virane hâle gelmifl sekiz tane tarihî manast›r ve yedi tane tarihî kilise yer al›yor.

En büyük güzellik insanlar› Adal›lar›n meziyeti deniz ve mutfakla s›n›rl› de¤il elbet. Onlar›n meziyetleri kendileri yani insanl›klar›. Gerçekten içten, gerçekten huzur veren, dost insanlar adal›lar. Burada geçirece¤iniz en keyifli vakitler onlarla yapaca¤›n›z sohbetlerde sakl›. Onlarla bir kap› efli¤inde, tafl

kahvede, köhne bir dükkânda ya da ummad›¤›n›z bir yerde karfl›laflabilirsiniz. Zaten ada küçücük bir yer! Ama ben sizlere iki kifliden bahsetmek istiyorum. Biri Ahmet Yorulmaz. Ondan aday›, an›lar›, adan›n tarihini, hikayelerini ö¤renebilirsiniz. Üstelik kendisini araman›za da gerek yok! Çünkü hepsi yazd›¤› kitaplar›nda, adan›n kitapç›s›nda sizleri bekliyor olacak. Di¤eri Teoman Bey… Adan›n pek çok güzel, temiz ve mükemmel hizmeti olan otellerinden Ezer Otel’in sahibi. Ama o asl›nda emekli olmufl! fiimdi ifli gücü insanlara ve konuklar›na aday›, mübadeleye uzanan an›lar› ve gerçek bir adal›n›n dostlu¤unu vermek. Elbette sizin ona verdi¤iniz oranda… Hele bir de zeytinya¤› tutkunuysan›z Teoman Bey’i mutlaka görmelisiniz. Onun kendi zeytinlerinden üretti¤i ya¤dan bulman›z biraz zor olabilir. Ama adada zeytinya¤›n›n hani o elle toplanm›fl, biraz erken hasat, hiç bekletmeden üretilmifl çok özel bir s›zmas›n› istiyorsan›z; buna kavuflmak için çocukluk arkadafl›n›n ma¤azas›nda söyleyece¤iniz bir s›r cümlesini size f›s›lday›verir. Tabii bu da sizin içtenli¤iniz ve dostlu¤unuza ba¤l›.

Mezeler mezeler… ‹lle de papalina! Ada’n›n en önemli özelliklerinden biri elbette mutfa¤›… Deniz mezelerinin ve otlar›n bu kadar bol çeflidine bir baflka yerde daha rastlaman›z mümkün de¤il. Hepsi çok özel olarak piflirilmifl, zeytinya¤›n›n has tad›yla bir kat daha lezzetlenmifl. Bal›k derseniz, çeflitlili¤i yine muhteflem… Çipura, fangiri, mercan, levrek, barbun ve daha nice çeflitlilikte günlük bal›klar sizi bekliyor adada. Ama biri var ki iflte onsuz olmuyor! Ad› papalina…

Cunda’da meze ve bal›¤›n hem çeflitlili¤i hem lezzeti insan› flafl›rt›yor.

Ama Cunda’n›n vazgeçilmezi papalina...


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 20

TAR‹H

Hüzne dönüflen bir baflar› öyküsü

Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›

20

G

ünümüzde uçak üretimine kalk›flmak kolay bir ifl de¤ildir. Çünkü son ürün uçaksa, böylesi bir üretimin gerisinde tasar›m, malzeme, hassas mekanik, elektronik, motor, mikro elektromekanik sistemler vb. onlarca teknolojide ya da bunlar›n tedarikinde ileri düzeye eriflmifl bir ulusal sanayi vard›r. K›sacas›, ulusal uçak sanayiine sahip olmak, pek çok teknolojide de en ileri olmak demek, geliflmifl ülkeler aras›nda itibarl› bir yere sahip olmak demektir. Daha da önemlisi tüm dünyaya kendine has ulusal ba¤›ms›z politikalar› oldu¤unu ve bunlar› da uygulayabilecek gücü oldu¤unu ilan etmenin en prestijli ve anlaml› yöntemlerinden biridir. Aynen, Türkiye Cumhuriyeti'nin hem de yeni kuruldu¤u zamanlarda yapt›¤› gibi. Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun son y›llar›ndan itibaren özellikle askerî alanda uçaklar›n önemi görülmüfl ve askerî doktrinlerde havac›l›k büyük önem kazanmaya bafllam›flt›r. Bu geliflmeleri gören Mustafa Kemal, havac›l›¤›n gelece¤ine iliflkin öngörüsünü de flu iki sözcükle özetlemifltir: "‹stikbal göklerdedir".

Cumhuriyetin kuruluflunun hemen ard›ndan yap›lan ifllerden biri de Türk Tayyare Cemiyeti'ni kurmak olmufltur. Kuflkusuz, daha neredeyse toplu i¤ne üretemeyen bir ülkede en iddial› sanayiyi kurmak hiç kolay olmayacakt›r. Bu amaç için yüklü kaynaklar ayr›lmal›, gerekli olan pek çok teknoloji edinilmeli, insan kayna¤› yetifltirilmelidir. Atatürk’ün “Bütün tayyarelerimizin ve motorlar›n›n memleketimizde yap›lmas› ve hava harp sanayiinin de bu esasa göre inkiflaf ettirilmesi icap eder.” sözleriyle belirtti¤i dönemin havac›l›k politikas› do¤rultusunda 1925 y›l›nda Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim fiirketi (TOMTAfi) kuruldu. Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim fiirketi, Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyac› olan her türlü uça¤› ve motorlar›n› üretmek üzere “büyük bir heyecanla” kollar› s›var. Ulafl›m ve nakliyede henüz efleklerin kullan›ld›¤› y›llarda (1925) uçak üreten Türkiye, dikkatleri üzerine toplar. Kayseri ve Eskiflehir’deki uçak fabrikalar›n›n kuruluflundan bir süre sonra uçak endüst-


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 21

SANAT Vecihi - XIV

risine özel sektör de kat›ld›. Bu yöndeki ilk giriflim Vecihi-VI ad›yla an›lan ilk tasar›s›n› 1924'te gerçeklefltiren Pilot Vecihi Hürkufl taraf›ndan yap›l›r. 1931 y›l›nda ‹stanbul'da kendi atölyesinde üretti¤i Vecihi-XIV ad›yla an›lan ikinci uçakla Ankara'dan havalanarak küçük bir Türkiye turu yapmay› baflar›r. ‹fl adam› Nuri Demira¤, 1936’da ‹stanbulBefliktafl’ta (flimdiki deniz müzesi) dizayn ve prototip çal›flmalar› yapacak büyük bir atölyeyle Sivas-Divri¤i’de seri imalat yapacak bir uçak fabrikas› ve havac›l›k okulu kurma girifliminde bulundu. O y›llarda Türkiye’de ekonomik s›k›nt› hat safhadayd›, uçak al›nmas› için il genelinde para toplan›yor ve al›nan uça¤›n kuyru¤una ilin ad› yaz›l›yordu. Ya da zengin ifl adamlar›na teklifler götürülüyor ve al›nan uça¤›n kuyru¤una o kiflinin ismi yaz›l›yordu. Bir gün Nuri Demira¤’a böyle bir teklif gelince flu cevab› vermifltir: ''Madem ki bir millet tayyaresiz yaflayamaz, öyleyse bu yaflama vas›tas›n› baflkalar›n›n lütfu olarak beklememeliyiz. Ben bu uçaklar›n fabrikas›n› yapmaya talibim.” der. Hemen ard›ndan ekibini toplayarak çal›flmalara bafllar. Uçak fabrikalar›n›n bulundu¤u birçok ülkeyi gezerek gerekli bilgileri toplar ve 17 Eylül 1936'da bir Çekoslovak firmas›yla anlaflarak Befliktafl’ta bugün Deniz Müzesi olarak kullan›lan binay› 1937 y›l›nda uçak fabrikas› olarak yapt›r›r ve Yeflilköy'de bugün Atatürk Hava Liman› olarak kullan›lan alanda bir uçufl sahas›, "Nuri Demira¤ Gök Uçufl Okulu", uçak tamir atölyesi, hangarlar ve deniz uçaklar› için sahilde bir k›zaktan oluflan Yeflilköy tesislerini 1941 y›l›nda gerçeklefltirir. Sivas Divri¤i’ndeyse uçak fabrikas›n› kurar. Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Alan'›n (ilk Türk tipi uçak planlar›n› çizmifltir) da içinde bulundu¤u ekibiyle çal›flmalar›na bafllayan Demira¤, ilk baflta Türk Ha-

Vecihi - VI

va Kuvvetleri için 10 tane e¤itim uça¤› ve 60 tane planör yapm›flt›r. Befliktafl'taki atölyelerde uçak mühendisi Selahattin Reflit Alan yönetiminde ilk uçak 1936'da yap›l›r ve tek motorlu bu uça¤a ND-36 ad› verilir. Ama kuflkusuz ki en büyük baflar›lar›, dönemi için üstün özelliklere sahip olan Nu.D.38'i yapmalar› olmufltur. 1938'de çift motorlu olarak yap›lan ikinci uçak Nu.D.38 ad›n› al›r. Nu.D.38 çift motorlu, alt› kifli kapasiteli, saatte 270 km sürat yapabilen ve 5 bin 500 metre yüksekli¤e ç›kabilen bir uçakt›. Bu özelliklerinden dolay› yolcu uça¤› olarak kullan›labildi¤i gibi savafl halinde tam teflekküllü bir bombard›man uça¤› olarak da kullan›labiliyordu. Bu uça¤›n baflar›l› bir flekilde yap›lmas› dünya uçak sanayicilerinin dikkatini birden Türkiye'ye ve Nuri Demira¤'›n uçak fabrikas›na çekmiflti. Türklerin kendi uçaklar›n› kendilerinin yapmas› belli bafll› uçak fabrikalar›n› endiflelendiriyordu. Gerçi Türklerin bu iflin alt›ndan kalkabileceklerine inanm›yorlard›; fakat bu ifl

Cumhuriyetin ilk y›llar›nda Atatürk’ün gösterdi¤i ‘‹stikbal göklerdedir’ hedefi do¤rultusunda uçak sanayiinin kurulufl hamleleri gerçekleflmiflti. Ama bu hamle sürdürülemedi.

21


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 22

TAR‹H

Türkiye’de üretilen ilk yolcu uça¤› Nu. D. 38 ilk flehirleraras› uçuflunu 26 May›s 1944 tarihinde gerçeklefltirdi.

22

gerçekleflirse, ileride bir pazar kaybetmenin endiflesi içindeydiler. Nu.D.38'in ilk deneme uçuflunu yapan Alan, bu uçuflu basar›yla tamamlar. Ancak THK yetkilileri, uçaklar›n tecrübe uçufllar›n›n Eskiflehir’de yap›lmas›n› ister. Ancak uça¤› Eskiflehir’e getirecek olan Selahattin Alan havaalan›n›n çevresindeki hayvanlar›n piste girmemesi için aç›lan hendekler konusunda uyar›lmam›flt›r. Buraya kadar uça¤›yla gelen Alan, hendekleri fark edemedi¤i için pistten önce inifl yapar ve uça¤›yla birlikte bu hendeklere çak›l›p vefat eder. Bu olaydan sonra THK, ''fiartlara uygun de¤il'' diyerek uçaklar› almaz. Demira¤'›n "Pilotaj hatas›d›r" ›srarlar› THK'n›n karar›n› de¤ifltirmez. ‹flin asl› sonradan anlafl›l›r: THK, Fransa’ya gizlice Henrio marka uçak sipariflini bu tecrübe uçuflundan haftalar önce vermifl ve sözleflmelerini imzalam›flt›r. Nuri Demira¤ y›lmaz, Nu.D.38 çal›flmalar›na devam eder. Baflar›l› uçufllardan sonra bu uçaklar›n seri üretimlerinin yap›ld›¤› ve bir k›s-

m›n›n da yurt d›fl›na sat›ld›¤› bilinmektedir. Türkiye’de üretilen ilk yolcu uça¤› “Nu.D.38” ilk flehirleraras› uçuflunu 26 May›s 1944 günü ‹stanbul’dan Ankara’ya yapar ve özel firma olarak sivil havac›l›kta bir sayfa açar. THK'yi mahkemeye veren ve zaman›n Cumhurbaflkan› ve hükümet yetkililerine mektuplar gönderen Nuri Demira¤, hiçbirinden sonuç alamad›. ‹kinci Dünya Savafl›nda uçak yedek parças› üretimi yapan tesis üretimi durdurdu. ‹spanya, Irak ve ‹ran'dan gelen uçak taleplerine hükümet engel oldu. Gök okullar› kapat›ld›. Havaalan› istimlak edildi. Elde kalan uçaklarsa devredilmeyip hurdac›ya sat›ld›!.. 1945 y›l›ndan itibaren Türkiye’nin h›zla Amerika’ya yak›nlaflt›¤› ve savunma güvenlik anlaflmalar›yla Amerika taraf›ndan kullan›m d›fl› malzemeden hibe edilen araçlarla yetinme politikas›n› benimsemek zorunda kald›¤›n› vurgulamakta yarar vard›r. Bizler hat›rlamasak da, eski baz› uçak atlaslar›nda Türkiye Cumhuriyeti'ne ait uçaklar da var. Bu bile o uçaklar› yapanlar kadar olmasa da, bizlere hüzünlü bir gurur veriyor ve flayet istersek neleri baflarabilece¤imizi hat›rlat›yor.

Nuri Demira¤’›n Gerçeklefltirdikleri * 1922'de ilk Türk sigara k⤛d›n› üretti. * Ankara'n›n do¤usunda ilk demiryolunu yapt›. * 1936'da ilk Türk uça¤›n› yapt›. * ‹lk yerli paraflütü yapt›. * 1942'de Keban'a baraj yap›lmas›n› gündeme getirdi. * ‹stanbul Bo¤az›'na ilk özel köprü yapt›rmay› projelendirdi. * Bursa'da Sümerbank'›n Merinos Fabrikas›n› kurdu. * Karabük'te Demir-Çelik Fabrikas›n› kurdu. * ‹zmit'te Selüloz Fabrikas›n› kurdu. * Sivas'ta çimento fabrikalar›n› kurdu. * ‹stanbul'daki büyük hal binas›n› yapt›. * Eceabat-Havza fiosesini yapt› . * ‹lk fiehir ve Köy Planlar›n› yapt›. * ‹lk Muhalefet Partisini kurdu.


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 23

SPOR

limpik boykot

B

az› ülkelere göre olimpik düflünceye ayk›r› siyaset yürüten, insan haklar›na sayg›l› olmayan, bask› rejimini en sert flekliyle uygulayan Çin’in, oyunlara ev sahipli¤i yapacak olmas› son derece tehlikeli bir durum. 130 günde 5 k›tay› dolafl›p 22.000 tafl›y›c›n›n ellerinde dolaflan meflale, özellikle Avrupa ülkelerinde son derece yo¤un bir protestoyla karfl›land›. Özellikle Paris’te Frans›z polisinin müdahalesine ra¤men meflale üç kez söndürüldü. Protestolar, meflalenin daha önceden belirlenen parkurunun tamamlanamamas›na neden oldu. Fransa, Çin yönetimine karfl› sert aç›klamalarda bulundu. Cumhurbaflkan› Sarkozy’nin Fransa’n›n oyunlar› boykot edebilece¤ini aç›klamas›n›n ard›ndan, buna paralel bir aç›klama da Almanya’dan geldi. Alman parlamenterler Çin’in Tibet’e karfl› daha fleffaf olmas› gerekti¤i mesaj›n› verdiler. 2008 Olimpiyatlar›na ev sahipli¤i yapacak ülkenin belirlenece¤i günlerde Çin’deki insan haklar› ihlalleri ve Tibet siyaseti yüzünden hiç kimse oyunlar›n Çin’e verilece¤ini düflünmüyordu. Protestolar›, boykot tehditlerini göze alarak oyunlar› Pekin’e veren Uluslararas› Olimpiyat Komitesinin bu tercihinin alt›nda devleflen Çin ekonomisinin gücü ve lobisinin oldu¤unu tahmin etmek hiç de zor de¤il. Olimpiyat tarihinde boykot var Olimpiyat Oyunlar›n›n tarihine bakt›¤›m›zda olimpizm felsefesiyle ba¤daflmayan siyasi içerikli bir tak›m boykot giriflimlerine rastl›yoruz. Bu giriflimler, 1896 y›l›n›n, yani modern Olimpiyat Oyunlar›n›n bafllamas›n›n ard›ndan tarihteki yerini alm›flt›r. Pekin Oyunlar›, 1980 Moskova Olimpiyatlar›ndan sonra Uluslararas› Olimpiyat Komitesini zor durumda b›rakan bir organizasyon hâline geldi. Bu boykotlar›n, oyunlar›n gücüne en büyük etkisiyse 1980 ve 1984’te pefl pefle yap›lan Moskova ve Los Angeles’teki oyunlarda görülmüfltür. 1979 y›l›nda Sovyetler Birli¤i’nin Afganistan’› iflgal etmesini protesto eden ve ABD’nin ba-

fl›n› çekti¤i 64 ülke Moskova Olimpiyatlar›n› protesto ederek oyunlara kat›lmad›lar. Oyunlara sadece 80 ülke kat›ld›. Dört sene sonra bu defa ABD’de yap›lan olimpiyatlar› do¤u blo¤u ülkeleri boykot etti. SSCB’nin önderli¤inde, aralar›nda Do¤u Almanya ve Küba’n›n da bulundu¤u 13 ülke Los Angeles Olimpiyatlar›n› boykot ederek oyunlara kat›lmad›lar. Ancak olimpiyatlar tarihinde ilk boykot 1956 y›l›nda Hollanda, ‹spanya ve ‹sviçre taraf›ndan Macaristan’daki ihtilali protesto için yap›ld›. Bunun yan›nda Kamboçya, M›s›r, Irak ve Lübnan, Arap-‹srail Savafl›n› protesto için bu olimpiyatlara kat›lmad›. Yeni Zelanda, Zimbabwe ve Güney Afrika’n›n olimpiyatlara kat›lmalar›n›n engellenmesi nedeniyle 1968 ve 1972’de pek çok Afrika ülkesi, Uluslararas› Olimpiyat Komitesi’ni oyunlar› boykotla tehdit etmifltir. 1976 Montreal Olimpiyatlar›ndaysa Yeni Zelanda rugby tak›m›n›n, ›rkç› yönetimi nedeniyle sportif ambargo uygulanan Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bir turnuvaya kat›ld›ktan sonra olimpiyatlara kabul edilmesini protesto etmek için 22 ülke oyunlar› boykot etmifltir. Ayr›ca 1988’de Kuzey Kore, Seul’deki oyunlara kat›lmad›. Bu ülkenin d›fl›nda Küba, Etiyopya ve Nikaragua da bu oyunlar› protesto etti. Görüldü¤ü gibi olimpiyat oyunlar›, ülkelerin siyasi propagandalar›n› yapmalar› için son derece uygun platformlar. Bunun yan›nda ülkeleri ad›na yar›flmalara kat›lan sporcular da gerek etnik gerekse siyasi nedenlerden kaynaklanan geliflmeleri protesto etmek için olimpiyat oyunlar›n› kullanm›fllard›r. Umar›z ki a¤ustos bafl›nda bafllayacak Pekin Olimpiyat Oyunlar› bölgeye huzur ve kardefllik getirir. Temel mantalitesi birlefltiricilik olan olimpiyat olgusu insanlarda spor yapma becerisinin olgunlaflmas›n›n yan›nda, s›cak ve siyasi savafl hâlinde bulunan toplumlar›n beraberce kol kola yar›flabildikleri bir alan olsun.

Bertold Brecht

Korhan Seçilmifl FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

2008 Yaz Olimpiyatlar›n›n bafllamas›na az bir süre kala olimpiyat meflalesi, ç›kt›¤› dünya turunda pek çok protestoyla karfl›land›. Bunun nedeni olimpiyat meflalesinin kendisi de¤il, a¤ustos ay›nda oyunlar›n yap›laca¤› Çin Devleti...

23


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 24

KOLEKS‹YON

Numb Skull

Goin’ Fishing

Mert SANDALCI Ifl›k Lisesi Mezunu 1964-1974

Shifty

Home Sweet Home

Light My Fire

24

B

u da nereden ç›kt› diyenleriniz olabilir, olacakt›r da. Hani bir koleksiyon konusu olarak “Zowees” pek uçuk kaç›k bir ad de¤il mi? Gerçekten de öyle. Merak etmeyin bu “Zowees”lerin ad› gibi kendileri de uçuk kaç›k. Bu say›daki köflemi say›lar› az, Internet ortam›nda toplamas› ve tamamlamas› nispeten kolay bir koleksiyona, “Zowees”lere ay›rd›m. Hepimizin bildi¤i gibi oyuncak araba dendi¤inde akla ilk gelen Matchbox’lard›r. Gerçe¤inin kopyas› bu arabalar uzunca bir dönem en çok arzulanan, sahip olundu¤unda insan› acayip mutlu k›lan oyuncaklard›. Matchbox’la birlikte, Dinky, Gorgi, Tonka, Majorette gibi markalar da gerçe¤ine uygun olarak yapt›klar› modellerle hepimizin sevgilisiydiler. En büyük zevkimiz mahalledeki komflular›n arabalar›n›n, soka¤a gelen çöpçü kamyonunun ya da bir ‹mpala taksinin t›pk›s›n› buldu¤umuzda masa üzerinde yaratt›¤›m›z mahallede floförcülük oynamakt›. Benim bir de fazladan plastik araba vapurum vard›. Arabalar› arka arkaya dizer, iki üç s›ral› kuyruklar yapar, daha sonra arabalar› a¤›r a¤›r vapura yükler, büyük bir özenle park ettirir, mümkün oldu¤unca fazla arabay› yüklemek için gerçe¤e uygun manevralar yapard›m. Saatlerce süren bu oyun s›ras›nda zaman›n nas›l geçti¤ini anlamazd›m bile. Derken 1970’lerin bafllar›yd› san›r›m, suyun öbür taraf›ndan, yani Amerika’dan garip flekilli arabalar gelmeye bafllad›. Bu gülünç, gerçekle ilgisi olmayan arabalarla kim oynar ki diye düflünürdüm. Mattel firmas›n›n “Hot Wheels” ad›yla piyasaya sürdü¤ü bu yeni arabalar benim arkadafl çevremde de hiç ra¤bet görmemiflti. Asl›nda her iki k›tada çocukluklar›n› yaflayanlar için sunulan oyuncaklar top-

lumlar aras›ndaki kültür, anlay›fl, e¤itim fark›n› apaç›k ortaya koymaktayd›. Amerikal› çocuklar›n hayal aleminde yaflamalar› isteniyordu herhalde. Acaba do¤rusu bu muydu? Bu uçuk kaç›k modeller çocuklar›n hayal gücünü zorlayarak küçük beyinlerin çok daha farkl› çal›flmas›n› m› sa¤l›yordu? Gerçek hayatta olup biteni oyuncaklar›yla yaflamaya çal›flan bizler çok mu dura¤an beyinlere sahip olacakt›k? Tabii ki o y›llarda bu sorular› sormuyor, Amerikan oyuncaklar›yla dalga geçerek onlar› küçümsüyorduk. O y›llarda bendeniz Amerikal›lar›n büyük bir ço¤unlu¤unun Amerikan Gürefli gibi bir yutturmacaya inan›yor olmalar›n› çocukken böylesi garip oyuncaklarla oynamalar›ndan kaynakl› olabilece¤ini düflünmeye bafllam›flt›m. Zaman neleri de¤ifltiriyor?.. Y›llar y›llar› kovalam›fl, 1976’da çocuklu¤unu ve gençli¤ini Amerika’da geçirmifl olan eflim Gülnur Han›m’la tan›flm›flt›m. 1982’de evlendik. Eflim yeni evimize geçmifl günlerinden hat›ra iki oyuncak getirmiflti. Bunlar, birinin floför mahallinde bir Meksika flapkas›, di¤erinin küçük bir kulübe olan iki minik kurflun arabayd›. Tepkim “vah zavall›” olmufltu ilk bak›flta. Zaman›nda bu deli saçmas› arabalarla oynamaya mahkûm kalm›flt› biçare. Koridorda küçük bir vitrin içine koydu¤u bu iki arabaya hiç önem vermemifl, zaman içinde unutmufl gitmifltim. Y›l 2006’ya geldi¤inde günlerden bir gün eflim, vitrindeki arabalar›n adlar›n›n Zowee’s oldu¤unu, Internet’te beherinin 40-50 USD’ye sat›ld›klar›n› gösterdi. O andan itibaren bende bir merak ki, sormay›n gitsin. Bir zamanlar küçümsedi¤im bu arabalara karfl› k›sa sürede oluflan sevgimin derecesini kelimelerle tarif etmek


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 25

Bumble Seat Fire Truck

‹çinde Zowees’lerle ilgili her türlü bilginin yer ald›¤› kitap.

Baby Buggy

Covered Draggin’

mümkün de¤ildi. Hemen araflt›rmaya girifltim, önce konuyla ilgili bir kitap edindim. Koleksiyon toplam 22 arabadan olufluyordu. Art›k bir Amerikan koleksiyonuna sahip olabilece¤imi düflünüyordum ve hemen harekete geçtim. Arabalar› edinebilece¤im tek yer ebay.com idi. Bu siteden faydalanarak 22 arabay› uygun fiyatlarla toplamam tam iki y›l›m› ald›. Ard›ndan bir zamanlar burun k›v›rd›¤›m, dalga geçti¤im “Zowees”ler için özel bir camekânl› kutu tasarlad›m ve yapt›rd›m. fiimdilerde benimle dalga geçme s›ras› eflimde hakl› olarak. K›ssadan hisse, insano¤lu garip, gün geliyor bir zamanlar kara dedi¤ine ak diyor, aman dikkat, siz siz olun büyük konuflmay›n.

Zowees Amerika’da Shell benzincilerinde promosyon olarak da¤›t›lmas› düflünülen ve 8 çeflitten oluflan bu arabalar›n minimum miktar benzin alanlara bedava ya da 49 Cent bedelle sat›lmas› planlanm›flt›. Ürün piyasaya sürüldükten k›sa bir süre sonra patlak veren petrol krizi nedeniyle bedava da¤›t›lmas›ndan vazgeçilen “Zowees”ler k›sa zamanda çocuklar›n sevgilisi olmufltu. “Baby Buggy”, “Beddy Bye”, “Bumble Seat”, “Covered Draggin”, “Desperado”, “Diablo”, “Good Knight”, “Red Lighter” ilk sekiz modeldi. Ürün o kadar sevildi ki k›sa sürede tükendi. Bunun üzerine Mattel bu sekiz ürünü ufak tefek farklarla yeniden tasarlayarak ve bunlara 6 yeni model daha ekleyerek 14 çeflitten oluflan yeni bir seri halinde piyasaya sürdü. Yeni arabalar; “Fire Truck”, “Goin’Fishing”, “Home Sweet Home”, “Light My Fire” “Numb Skull” ve “Shifty” olarak adland›r›lm›fllard›. Not: 1972-1975 y›llar› aras›nda üretilen bu sevimli arabalar ve benzerleri hakk›nda daha ayr›nt›l› bilgiyi Hot Wheels’in katalog-kitaplar›nda bulmak mümkün.

Beddy Bye

Good Knight

Desperado

Red Lighter

Diablo

25


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 26

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Adalar flehri Stockholm Sevgi fi‹RANLI FMV Özel Ifl›k Lisesi Yabanc› Diller Bölüm Baflkan›

26

at› Avrupa’n›n 3. büyük ülkesi ‹sveç, 9 milyonluk nüfusu, do¤al güzellikleri, kültürel miras› ve modern flehircilik anlay›fl›yla dünyan›n belki de ulafl›m sistemleri aç›s›ndan en geliflmifl ülkesi. 15 milyonluk nüfusuyla ‹stanbul gibi karmafl›k bir flehirden gelen gezginler için, Stockholm fazlas›yla düzenli ve sessiz bir baflkent... ‹sveç irili ufakl› on dört ada üzerine kurulmufl, tüm bu adalar, köprülerle ve tünellerle birleflmifl; hâliyle âdeta de¤erli tafllar›n gümüfl tellerle birlefltirilerek tasarland›¤› bir gerdanl›k izlenimi b›rak›yor insanda... Nüfusun ancak 1.9 milyon oldu¤u bu flehirde üç katl› bir metronun olmas› ve metronun da merkez bir istas-

B

yonla ülkenin di¤er bölgeleri aras›nda ba¤lant› sa¤layan demiryollar›yla birleflmifl olmas› ulafl›ma ne kadar önem verildi¤ini gösteriyor. Bu kadar iyi bir toplu ulafl›m a¤› olunca da insanlar›n araba kullanmas›na gerek kalm›yor. Stockholm’de kalaca¤›n›z süreyi kapsayan bir ulafl›m kart›yla metro, motor, tren, otobüs yani akl›n›za gelebilecek her ulafl›m arac›nda istedi¤iniz kadar seyahat edebiliyorsunuz; bu kart hayvanat bahçesi ve lunaparkta da geçerli. Bizim bo¤az motorlar› gibi motorlarla bir adadan bir adaya, isterseniz deniz yoluyla da seyahat edebilirsiniz. Alan› biraz daha geniflletip yaklafl›k 20.000 adadan oluflan ‘Archipelago’ turu da yap›labilir. Yemyeflil irili ufakl› ada-


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 27

lar üzerindeki tek tük malikâneler ya da orta hâlli müstakil evler bizim adalar› and›r›yor. fiehir merkezinde Alman etkisinin görüldü¤ü tafl binalar, bak›ml› ve temizlikleri ya¤murla de¤il, s›k aral›klarla bas›nçl› su kullan›larak yap›l›yor. Yeflilin bol oldu¤u bu ülkede (ülkenin %53’ü ormanlarla kapl›) a¤aç, iç mimari ve d›fl mekân süslemelerinde do¤al olarak çok kullan›lm›fl. Daha ilk suya iniflinde batan ünlü Viking kad›rgas› Wasa’n›n d›fl›ndaki a¤aç oyma süslemeler bunun güzel bir örne¤i... Güneflli bir nisan günü Stockholm sokaklar›nda ad›m bafl› hamile bayanlar ve ikili bebek arabalar›nda sar›fl›n sevimli bebekler görürseniz flafl›rmay›n! ‹sveç dünyan›n sosyal refah sistemi konusunda en bonkör ülkesi. Özel okullar dahi bedava, çocuklar›n ve yafll›lar›n bak›m› tamam›yla ücretsiz. Yeni ç›kar›lan bir yasaya göre her iki çocuk aras›nda yafl fark› 20 ay› geçmemek flart›yla ebeveynlerden biri evde kal›p bu ço¤unlukla babalar oluyor- çocuklar›n bak›m›n› üstleniyor üstelik sigortadan oldukça yüklü bir maafl al›yor. ‹sveçliler belki biz Türkler kadar birbirlerine ba¤l› de¤iller ama bu yolla her an devletin deste¤ini arkalar›nda hissettiklerini söylüyorlar. Kendi deyimleriyle ‘beflikten mezara’ vatandafllar›na destek olan bir devlet. Stockholm’de çocuk olmak, yafll› olmak ya da engelli olmak herhangi bir zorluk yaratm›yor. Tüm binalar, parklar, toplu ulafl›m araçla-

r› ve merdivenler engelliler, çocuklar ve yafll›lar düflünülerek yap›lm›fl, hepsinde ray sistemleri mevcut. Yafll›lar, yürüteçlerinin bir parças› olan al›flverifl sepetleriyle güvenli bir flekilde, çantalar›n› sepetlerinden çalmaya kalk›flacak yankesicilerin korkusu olmadan, rahatl›kla al›flverifl yap›p evlerine dönebiliyorlar. ‹sveçliler son iki yüz senedir hiçbir savafla kat›lmayarak tarafs›zl›klar›yla gurur duyuyorlar. Hatta tarafs›zl›k politikalar›n› bir f›krayla da dile getirmifller: Bir ‹sveçli’yi yolda durdurup saati sormufllar, ‹sveçli’nin cevab›: ‘Sizce saat kaç?’ olmufl. 1995’ten bu yana Avrupa Birli¤i üyesi olan ‹sveç, ekonomisini Avrupa Birli¤i ekonomisinden daha güçlü buldu¤u için avroya henüz geçmemifl, geçmeyi de düflünmüyor. Stockholm’de tamam›yla çevre dostu olan ‘Hammarby Sjöstad’ adl› yerleflim bölgesi dünya çap›nda çevre dostu politikac›lar›n ve mimarlar›n gözdesi bir mekân. Üç katl›, genifl pencereli, modern binalardan oluflan bu yerleflim bölgesi bir kanalla deniz yoluyla da flehir merkezine ba¤lanm›fl. Binalar›n panjurlar›, hatta d›fl cepheleri bile günefl paneli fleklinde tasarlanm›fl. Her binan›n önünde mevcut olan ayr›flt›r›lm›fl at›k tüpleri, vakum sistemiyle çal›fl›yor ve tüm at›klar flehir merkezindeki dönüflüm alan›nda de¤erlendirildikten sonra, a盤a ç›kan biyoenerji, tekrar çelik borular arac›l›¤›yla evlere s›cak su sa¤layacak flekle dönüfltürülüyor. Yani tamam›yla çevre dostu bir döngü sa¤lanm›fl. Stockholm’ün en tarihî bölümü ‘Gamla Stan’ yani eski flehir. Burada darac›k tafl sokaklarda üzerlerinde hâlâ meflale ayaklar› bulunan tafl binalar aras›nda tarihî bir yolculu¤a ç›kabilirsiniz. Bu binalar›n girifl katlar› hediyelik eflya dükkânlar›na çevrilmifl, binalardaysa hâlâ insanlar yafl›yor, daireler, sanatç›lar aras›nda oldukça popüler olmufl...

Stockholm’de kalaca¤›n›z süreyi kapsayan bir ulafl›m kart›yla metro, motor, tren, otobüs yani akl›n›za gelebilecek her ulafl›m arac›nda istedi¤iniz kadar seyahat edebiliyorsunuz.

27


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 28

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

‹l Meclis Binas›nda Nobel Ödül Töreni

Stockholm’ün belki de görülmesi gereken en ünlü binas›, tarihî ‹l Meclis Binas›. Mälaren Gölü’nün tatl› sular›n›n Balt›k Denizi’nin tuzlu sular›yla kaynaflt›¤› k›y›da, 1923’te infla edilmifl Barok bir katedral görüntüsündeki ‹l Meclis Binas›, bizim Dolmabahçe Saray›’n› and›ran bir bahçeye ve manzaraya sahip. Yemyeflil çimenler üzerinde dantel gibi ifllenmifl beyaz döküm banklara oturup yan› bafl›n›zda kuzey rüzgâr›yla nazl› nazl› sallanan sar› ve mor leylaklar›n kokusu eflli¤inde, suyun öte taraf›ndaki eski Stockholm’ü izleyebilirsiniz. Susad›¤›n›zdaysa e¤ilip tatl› sudan da içebilirsiniz, suyun içilebilecek kadar temiz oldu¤u söyleniyor. ‹l Meclis Binas›n›n en büyük özelli¤i Nobel ödülü adaylar›n›n görüflmelerinin bu binada yap›l›yor olmas› ve meflhur Nobel ziyafetinin yap›ld›¤› büyük mavi salonun da bu binan›n içinde yer almas›... Nobel ödülü alamad›m ve ziyafete davet edilmedim diye üzülmeyin, binan›n bir köflesindeki minik restoranda özel Nobel yemek tak›mlar›yla Nobel menüsünü tatman›z mümkün...

Stockholm’ün gündüzü kadar gecesi de hareketli ve e¤lenceli... fiehir gece ›fl›klar›yla ayn› zamanda romantik ve huzur verici bir görünümü yans›t›yor.

28

Stockholm’ün su kanallar› da görülmeye de¤er.

‹sveç’e geldiniz ve Stockholm’desiniz. Ne yiyece¤im diye düflünmeyin, size tavsiyem adalardan birinin üzerine kurulu aç›k hava hayvanat bahçesi Skansen’in içinde tepede ve Stockholm manzaras›na hakim aç›k hava restoran›nda meflhur ‹sveç köftesi ve yan›nda ikram edilen hafllanm›fl patates ve k›z›lc›k marmelad›n› tatmak olacakt›r. Tabii bu arada yemek yedikten sonra park› da gezip ay› yavrular›n› görmeyi unutmay›n. Bizdekilerden pek farklar› olmasa da bunlar, ne de olsa somon yedikleri için, daha bir tonton ve sevimliler... Yolunuz Kuzey Avrupa’ya düflerse ve özellikle de trenle seyahat ediyorsan›z, kuzeyin bu adalar cennetini görmeden geçmeyin, hele de yaz ortas›nda giderseniz, gün ›fl›¤›ndan en uzun süre faydalanarak yemyeflil ormanlar›n çevreledi¤i do¤a dostu Stockholm’ün tad›na daha çok varabilirsiniz. 1100 y›l önce ‹stanbul’u ziyaret eden Vikingler, Aya Sofya’da nas›l izlerini b›rakt›larsa siz de dostlu¤unuzun izlerini b›rak›n Stockholm’de, dilinizde bir ‹stanbul türküsüyle...


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 29

LEZZET

Yaz ahar ve yaz do¤an›n canland›¤› ve insanlara en güzel arma¤anlar›n› sundu¤u mevsimler... O arma¤anlar hem lezzet, hem sa¤l›k hem de güzelliklerle dolu oluyor. ‹flte onlardan özlenen iki tanesi ve maharetleri…

B Kiraz

As›l ad› cerasus avium, Yunanl›lar ona kerasi demifl, tüm bat› dillerine de Yunancadan geçmifl, bize gelirken de kiraz olmufl yaz›n müjdecisi! Ben kiraz› oldukça estetik ve zarif bulurum. Belki de bu zarafetin nedeni kiraz›n küçük k›zlar›n kulaklar›nda küpe gibi sallanmas›d›r. Kiraz›n yararlar› saymakla bitmiyor. ‹flte bunlardan birkaç›: Kiraz›n en çok bilinen özelli¤i; kan› suland›rmas›, araflt›rmalara göre günde 20 kiraz; bir aspirin yerini tutuyor. Kiraz kan› temizledi¤i gibi ayn› zamanda karaci¤er (afl›r› ilaç tüketimiyle karaci¤erde oluflan yükün azalt›lmas›na yar›yor) ve safray› da temizliyor. Böbreklerde biriken zararl› maddelerin at›lmas›na yard›mc› oluyor, hazm› kolaylaflt›r›yor... ‹çerdi¤i baz› maddeler, bu güzel meyvenin antioksidan olmas›n› da sa¤l›yor. Kolesterolü ve kan flekerini düflüren kiraz, bileflimindeki A, B ve C vitaminleri, magnezyum ve kalsi-

meyveleri yumun yan› s›ra düflük kalori de¤erleriyle diyet yapanlar›n da vazgeçilmezidir. Kiraz›n saplar› da idrar söktürücü olarak kullan›l›yor. Böbreklerinde kum ya da tafl olanlara tavsiyemiz, kiraz›n saplar›n› güneflte kuruttuktan sonra çay gibi demleyip içmeleri... Ya sivilceler? Onun bile çaresi kirazm›fl. Hatta nikotinin vücuttan at›lmas›na da yard›mc› oluyormufl.

fienay KURT FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›

Dut Kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini içeren dutun da kiraz gibi birçok hastal›¤a iyi geldi¤i biliniyor. Hem idrar söktürüyor hem de atefl düflürüyor. Aç karn›na yenen beyaz dut, ba¤›rsak solucanlar›n›n düflürülmesine yard›mc› oluyor, mide ve ba¤›rsaklar›n düzenli çal›flmas›n› sa¤l›yor. Ancak dut yedikten sonra su içmeme¤e özen göstermelisiniz çünkü bu kez de ba¤›rsaklar›n fazla çal›flmas›na neden oluyor; dut yemifl bülbüle dönmek deyiminin de bundan kaynakland›¤› düflünülüyor: Dut mevsiminde, yani haziran ay› bafllay›nca, dut yiyen bülbüllerin ba¤›rsaklar› bozulur ve ötemezlermifl! “Dut gibi oldu” deyimini sarhofl olanlar için kullanmam›z›n nedeniyse olgunlaflm›fl dutlar›n yap›s›ndaki pelte k›vam›n›n sarhofllar›n durumuyla benzeflmeleri olsa gerek! ‹yi bir kan yap›c› olan dut ayn› zamanda enerji veriyor ve ifltah art›r›yor. Belki de bu nedenle kiraz “Dut arkamdan gelmese, insanlar› sap›m gibi yapar›m.” demifl.

Fasulye festivali

29


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 30

KENT KÜLTÜR

Efsaneler adac›¤› Kemal GÜRÇAY SOFRA A.fi. Bölge Direktörü

30

G

eçmifli 2500 y›l öncesine dayanan bu küçük kule, ‹stanbul'un tarihine efl bir tarih yaflam›fl ve bu kentin yaflad›klar›na görgü flahitli¤i yaparak günümüze kadar gelmifl. ‹lk olarak bir mezara ev sahipli¤i yapan bu küçük ada, Bizans Döneminde infla edilen ek binayla gümrük istasyonu olarak kullan›lm›fl. Osmanl› Dönemindeyse gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan karantina adas›na kadar birçok ifllev yüklenmifl. Ancak asli görevi olan ve yüzy›llardan beri gemilere göz k›rpan feneri dolay›s›yla denizcilere yol gösterme ifllevini hiç kaybetmemifl. Tabii di¤er yandan edebiyatta da yerini alm›fl, yaln›zl›¤›n, aflk›n, ulafl›lmazl›¤›n sembolü olmufl. K›zkulesi'nin mimari yap›lanma süreci M.Ö. 341 y›l›na kadar uzan›yor. O dönemlerde bo¤az›n ç›k›nt›s› olan bu burun, (Daha önce yar›mada oldu¤uyla ilgili söylenceler vard›r.) "vus" ad›yla an›l›r. Bu tarihteyse Komutan Chares'in efli için, mermer sütunlar üzerine yap›lan bir an›t mezara ev sahipli¤i yapar. Adac›k, M.Ö. 410'da Sarayburnu'nun bulundu¤u yerden, kulenin bulundu¤u adaya zincir gerilerek bo¤az›n girifl ve ç›k›fllar›n› kontrol eden bir gümrük istasyonu hâline getirilir. M.S. 1110'lara geldi¤imizde buradaki ilk belirgin yap› (kule), ‹mparator Manuel Comnenos taraf›ndan infla ettirilir. Savunma kulesi olarak infla ettirilen bu yap› "Küçük Kale" anlam›na gelen “Arcla” ad›n› al›r. Bu yap›yla ilgili net bilgiler olmamakla birlikte bugünkü boyutlar›na yak›n oldu¤u düflünülmektedir. ‹stanbul'un fethi s›ras›nda savunma için kullan›lan kule, 1453 y›l›ndan sonra çok farkl› amaçlara hizmet etmifltir. Kule, Osmanl› Döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullan›lm›fl ve Mehterler burada adaya yer-

lefltirilen toplar›n at›fllar›yla birlikte “Nevbet” (bir çeflit ‹stiklal Marfl›) okumufllard›r. 1509 depreminde zarar gören yap›, daha sonraki y›llarda tekrar infla ettirilir ve ilave edilen fenerle de gemilere yol gösterme ifllevi yüklenir. O dönemde infla edilen yap›, kule ve kale olarak iki ayr› bölümden oluflmufl ve içine bir de sarn›ç yap›lm›flt›r. 1719 y›l›nda fenerden ç›kan alevle yanan K›zkulesi, 1725 y›l›nda flehrin bafl mimar› Nevflehirli Damat ‹brahim Pafla taraf›ndan tekrar onar›l›r. Kule k›sm› biraz de¤ifltirilerek üst tarafa caml› bir köflk, onun üzerine de kurflunla kapl› bir kubbe oturtulur ve bina kâgir olarak tekrar yap›l›r. Y›ld›r›m düflmesinden gemi çarpmas›na kadar pek çok felakete maruz kalan yap›, 18. yüzy›lda sürgün için bir ön istasyon ifllevi görür. 1830 senesinde kolera salg›n›n›n flehre yay›lmamas› için karantina hastanesine dönüflür. Osmanl› Devleti’nin çöküfl devrine girmesiyle de tekrar savunma kalesi olarak kullan›lmaya bafllan›r ve toplarla donat›l›r. 1832 y›llar›nda tekrar bir tadilattan geçerek kubbesinin üzerinden yükselen bir bayrak dire¤ine sahip olur. Ünlü hattat Rakim'in yaz›s›yla kap›s›n›n üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut'un tu¤ras›n› tafl›yan kitabe yerlefltirilir. 1857'de tekrar fener ilave edilir ve 1920 y›l›nda fenerin lambas› otomatik ›fl›k sistemine kavuflurken 1944 senesinde kulede bir onar›m da gerçeklefltirilir. 1959 senesinde Askeriyeye devredilen K›zkulesi uzun bir dönem radar istasyonu olarak kullan›l›r. 1982 senesinde de Türkiye Denizcilik ‹flletmelerine devredilir. Bu dönemde geçici olarak si-


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 31

KIZKULES‹ yanür deposu olarak kullan›l›r. K›zkulesi günümüzde art›k ziyarete aç›lm›flt›r ve turistik bir restoran olarak hizmet vermektedir. K›zkulesinin ulafl›lmazl›¤› nedeniyle, insanlar onun hakk›nda çok fazla bilgiye sahip olamam›fllar ve hikâyeler, efsaneler anlatmak, düfller kurmakla yetinmifllerdir. K›zkulesiyle ilgili anlat›lan ilk efsane, Ovidius'un kaydetti¤i bir aflk hikâyesidir. Hero’yla Leandros adl› iki gencin hüzünlü aflk›n› anlatan bu hikâye, Hero'nun kuleden ayr›lmas›yla bafllar. Hero Afrodit'in rahibelerindendir ve aflka yasakl›d›r. Y›llar sonra Afrodit'in tap›na¤›nda yap›lan bir törene kat›lmak için kuleden ayr›l›r ve orada Leandros’la karfl›lafl›r. Birbirine afl›k olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesiyle aflklar›n›

kutsarlar. K›zkulesi her gece iki gencin gizli aflk›na tan›kl›k eder. Leandros'un yüzerek kuleye geldi¤i f›rt›nal› bir günde Hero'nun yakt›¤› sevda ateflinin feneri söner. Karanl›kta yolunu kaybeden Leandros bo¤az›n sular›na gömülür. Sevgilisinin öldü¤ünü gören Hero da kendini K›zkulesinden bo¤az›n sular›na b›rak›r. Kavuflamayan âfl›klara atfen anlat›lan bu hikâyeden baflka, bir de Kleopatra'n›n sonuna benzer bir sonun anlat›ld›¤› y›lan hikâyesi vard›r. Kâhinler, dönemin kral›na, çok sevdi¤i k›z›n›n on sekiz yafl›na geldi¤inde bir y›lan taraf›ndan sokularak ölece¤ini söylerler. Bunun üzerine kral denizin ortas›ndaki bu kuleyi onararak k›z›n› buraya yerlefltirir. Ama kaderin kaç›n›lmazl›¤›n› kan›tlarcas›na, kuleye gönderilen üzüm sepetine gizlenmifl bir y›lan, prensesin tenine süzülerek zehrini boflalt›r. Kral, k›z›na demirden bir tabut yapt›rarak Ayasofya'n›n girifl kap›s›n›n üstüne yerlefltirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vard›r. Y›lan›n ölümünden sonra da onu rahat b›rakmad›¤›na dair hikâyeler anlat›l›r. Bir di¤er hikâye, Osmanl› dönemiyle ilgilidir. Battal Gazi'nin askerleriyle K›zkulesi'ne bask›n yaparak kuleye saklanan hazineleri ve Üsküdar Tekfuru'nun k›z›n› kaç›rd›¤› anlat›l›r. Battal Gazi, tekfurun k›z› ve hazinelerini ald›ktan sonra Üsküdar'dan at›na atlay›p oradan uzaklaflm›flt›r. "At› alan Üsküdar'› geçti." laf›n›n da bu hikâyeden kaynakland›¤› söylenir. Antikça¤'da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adlar›yla an›lan kule, bir ara da Tour Leandros ad›yla ün yapm›flt›r. Ancak, efsanelerdeki prenseslere atfen Türkler buraya “K›zkulesi” ad›n› vermifllerdir. fiimdi de bo¤az›n bu incisi "K›zkulesi" ad›yla an›lmaktad›r.

Asya’yla Avrupa'n›n kesiflti¤i bir noktada, Asya sahillerinden bir ok at›m› uzakl›kta bir kaya parças›na oturtulmufl K›zkulesi… ‹stanbul Bo¤az›’n›n güney giriflinde, iki k›ta aras›ndaki konumu dolay›s›yla dünyada efli benzeri olmayan yap›lar aras›nda yer al›yor.

31


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 32

SANAT

Mutluluk ve hüzünlerle...

Birsen KARAOSMAN FMV Özel Ayaza¤a Ifl›k Lisesi Resim Ö¤retmeni

32

A

bidin Dino, 1913 y›l›nda ‹stanbul’da dünyaya geldi ve 6 yafl›na kadar Cenevre’de yaflad›. I. Dünya Savafl›n›n sonunda Paris’e göç eden aile, Abidin Dino’nun ilkokul y›llar›nda yeniden Türkiye’ye dönme karar› ald›. Robert Kolejdeki e¤itimini sanata olan ilgisi nedeniyle yar›m b›rakan, a¤abeyi Arif Dino’nun da deste¤iyle sanat dünyas›na 16 yafl›nda karikatürle giren, ayn› zamanda edebiyatla da ilgilenen sanatç› yaflam›n›n sonuna dek yazmay› da sürdürdü. Türkiye ve Fransa’da geçen 80 y›ll›k yaflam› boyunca yazd›klar› ve çizdikleriyle kültür sanat dünyas›nda önemli izler b›rakt›. Yar›n gazetesinde desenleri ve ilk kez 1931’de Artist adl› dergide de yaz›lar› yay›nlanan Dino, yapt›¤› her fleyde yenili¤in peflindeydi. 1931 ve 1932 y›llar› aras›nda ‘Esrarkefller’ ve ‘Parmak ‹stifleri’ adl› dizileri gerçeklefltiren Abidin Dino, Pertev Naili Boratav'›n Türk Masallar› ve Naz›m Hikmet'in Kuvayi Milliye adl›

eserlerini resimledi. 1933’te henüz 20 yafl›ndayken D Grubu toplulu¤unu, di¤er ressamlar Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik ‹zer, Elif Naci ve heykelt›rafl Zühtü Mürito¤lu’yla birlikte kuran Dino, yine yenilik peflindeydi. Bu toplulukta düflünce yan› a¤›r basan resimler yapmay› amaçlad›lar ve meydana getirdikleri eserlerle birçok sergi açt›lar. Ayn› y›l ‘Türkiye’nin Kalbi Ankara’ filmini çekmek için Türkiye’ye gelen SSCB’li yönetmen Sergay Yutkeviç, Dino’nun resimlerini gördü ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de ricas›yla onu Leningrad’a davet etti. Böylece 1934’te sinema e¤itimi almak için gitti¤i Leningrad’da dekoratör ve ressam olarak Yutkeviç’in çal›flmalar›na kat›ld›. Onun yönetti¤i ‘Paris’e Yerleflen Madenciler’ adl› filmde çal›flma imkân› buldu. Abidin Dino, 3 y›l süren Sovyetler Birli¤i deneyiminde genifl bir sanat çevresi edindi. Siyasal ortam›n gerginleflmesi sonucu 1937 son-


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 33

lar›nda Paris’e dönen Dino, burada Pablo Picasso, Tristan Tzara, Andre Malraux ve Gertrude Stein gibi önemli sanatç›larla çal›flma f›rsat›n› buldu. Türkiye’ye döndükten sonra Selim Turan, Avni Arbafl gibi ressam arkadafllar›yla “Liman Grubu”nu kuran Dino, Ses, Yeni Ses, Yeni Adam, Servet-i Fünun, Yeni Edebiyat gibi dergilere katk›da bulundu. Dino, 1939’da New York Dünya Sergisi Türk Pavyonunun haz›rlanmas›nda sanat dan›flman› ve dekoratör olarak çal›flt›. Bu y›llarda siyasal bask›lar alt›nda çal›flmay› sürdürürken Anadolu’nun çeflitli yerlerine sürgüne gönderilen Dino, sürgün y›llar›nda Anadolu’yu yak›ndan tan›ma f›rsat› buldu, yaz›lar›n›n yan› s›ra heykeller yapt›, tiyatro oyunlar› ve senaryolar kaleme ald›. ‹stanbul’a döndü¤ünde, yoksul insanlara ve bal›kç›lara olan ilgisinin üzerine, onun gibi düflünen sanatç›larla 1941’de Liman Grubu diye an›lan Yeniler Toplulu¤unu kurdu. Liman çevresindeki bal›kç›lar›n resimlerinden oluflturularak aç›lan sergi, büyük ilgi gördü. Ayn› dönemde bir yandan da siyasal çal›flmalarda bulunan Dino, ‹stanbul S›k›yönetim Komutanl›¤› taraf›ndan Mecitözü’ne, ard›ndan da Adana’ya sürgüne gönderildi. Dino, 1943 y›l›nda Kenan paflazade Sait Bey'in o¤lu olan Osmanl› Bankas› Resmi ‹fller Müdürü As›m Bey'in k›z› dilci, ö¤retim üyesi, çevirmen ve yazar olan Güzin Dino’yla (Dikel) evlendi. Adana’da yaflad›¤› dönemde, resimlerinde pamuk iflçilerini iflleyen Dino, "Kel" ad›n› verdi¤i bir oyun yazd›, "Türk Sözü" adl› bir gazete yönetti ve 1950 y›l›nda

"Çingeneler" ad›nda bir film senaryosu yazd›. S›k›yönetimin kalkmas›yla ‹stanbul’a dönme izni ç›kan Dino,“‹kinci Dünya Savafl›” adl› diziyi gerçeklefltirdi ve 1952 y›l›nda tamamen Paris’e yerleflti. Dino’lar›n Paris’teki evi, baflta Türkler olmak üzere her ulustan ziyaretçinin u¤rad›¤› bir mekân haline geldi. Amerika, Fransa ve Cezayir’de sergiler açmas›n›n ve karma sergilere kat›lmas›n›n yan› s›ra, bir dönem Fransa Plastik Sanatlar Birli¤inin onur baflkanl›¤›n› yapt› ve New York Dünya Sergisi’nin sanat dan›flmanl›¤›n› yürüttü. ‹ki y›l sonra efli de Paris’e yerleflti. Güzin Dino, Paris’teki Ulusal Bilim Merkezinde çal›flt› ve Do¤u Dilleri Enstitüsünde ö¤retim üyeli¤i yapt›. Dino, Yaflar Kemal’in “Deniz Küstü” (1978) adl› roman›n›, ‹lhami Bekir’in “Unuttum” (1979) ve Melih Cevdet Anday’›n “Tan›d›k Dünya” (1984) adl› fliir kitaplar›n› da resimledi. Dino, 1966 y›l›nda da yönetmenli¤ini yapt›¤› “Gol” adl› belgesel filmiyle Flaherty Ödülünü kazand›. Abidin Dino, 7 Aral›k 1993 günü, 80 yafl›ndayken Paris'te Villejuif Hastanesi'nde vefat etti. Dino’nun cenazesi ‹stanbul'a getirildi ve Afliyan Mezarl›¤›nda topra¤a verildi. Ölümünün ard›ndan “Kültür, Sanat ve Politika Üstüne Yaz›lar” ad› alt›nda, K›sa Hayat Öyküsü, Kel ve Verese adl› oyunlar›, Eller, Pera Palas, Sinan adl› anlat›lar› ve 1938–1993 y›llar› aras›nda yazd›¤› yaz›lar yay›mland›. Efli Güzin Dino’nun da Gel Zaman Git Zaman – Abidin Dino’lu Y›llar adl› bir kitab› bulunmaktad›r.

33


FYZY SAYI 10-06

6/12/08

2:39 AM

Page 34

TAR‹HTEN SAYFALAR

Belçika’daki “Türk köyü” Faymonville Dr. Arif AKDEN‹Z FMV Özel Ifl›k Lisesi Türkçe - Sosyal Bilimler Bölüm Baflkan›

B

elçika’n›n Arden da¤lar› bölgesinde bulunan Faymonville kasabas› yöre halk› taraf›ndan Türk köyü olarak bilinir. Ancak 1986 y›l›na kadar Faymonville köyüne hiç bir Türk u¤ramam›fl. Anlat›lanlara göre 17. ve 18. yüzy›lda Türk iflgalinden zarar gören bölgelere yard›m amac›yla para toplan›rken Faymonville kasabas› sakinleri para vermeyi reddetmifl ve

bu sebeple ''Barbar Türklerin dostu ve Hristiyan toplumunun düflman›'' olarak an›lm›fllar. Kendilerini cezaland›ran Liege Prensi'ne k›zan köylüler, kilise çanlar›n› susturup dua ça¤r›s›n› ezan taklidi yaparak gerçeklefltirmeye bafllam›fllar. Köyün tan›t›m belgelerine göreyse 716 y›l›nda Faymonville köylüleri, Haçl› seferlerine kat›lmay› reddettikleri için tarafs›z kalmalar›n›n bedelini ''Türk'' damgas› yiyerek ödemifller.

Bunlar› biliyor musunuz? • Türk Hava Kuvvetlerine ait ilk bombard›man uçaklar›n›n kulland›¤› ilk bombalar Türk mal›d›r ve büyük bir bölümü fiakir Zümre Fabrikas›nda üretilmifltir. • Vecihi Hürkufl 1917 sonbahar›nda Kafkas cephesine, 7. Tayyare Bölü¤üne atand›. Orada bir uçak düflürerek uçak düflüren ilk pilot oldu. • Eski Hintlilerde, milattan sonra 632 y›l›ndan itibaren, s›f›r rakam› için özel bir iflaretin kullan›lm›fl oldu¤unu zaman›m›za kadar gelen baz› belgeler göstermektedir.

Vecihi Hürkufl

34




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.