Inovatif Kimya Dergisi Sayi 36

Page 1

Kimya Dergisi

İNOVATİF Kimya Dergisi YIL:4 SAYI:36 TEMMUZ 2016

KALSİYUM HİDROKSİT

FRANSIZ PARADOKSU RESVERATROL

MONO SODYUM GLUTAMAT

TİYAZOL


KURALLARIMIZ

1. İnovatif Kimya Dergisi yazılarını herhangi bir makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak belirtmek durumundasınız. 2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız. 3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu değildir. 4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde, yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu değildir. 5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine mail atabilirsiniz.

SOSYAL MEDYA

6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu

kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi. 7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin yazılarını maalesef yayımlamayacağız. 8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz. Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz dergi yöneticisine aittir. 9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma yapmayı seven herkes yazabilir. 10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir. Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir. Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler ekipten çıkarılır. 11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine sahiptir. 12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları kabul etmiş sayılırlar.

http://www.inovatifkimyadergisi.com https://www.facebook.com/InovatifKimyaDergisi https://twitter.com/InovatifKimya https://instagram.com/inovatifkimyadergisi http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw


Ekibimiz YAVUZ SELİM KART KİMYA MÜHENDİSİ KURUCU-YÖNETİCİ PELİN TANTOĞLU KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ

HATİLE MOUMİNTSA KİMYA FACEBOOK EDİTÖRÜ GİZEM AYVERDİ KİMYAGER FACEBOOK EDİTÖRÜ

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


EDİTÖRDEN

36. Sayıdan Herkese Merhaba, Öncelikle bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz. Bu ay 3. senemiz bitti. 36 sayıdır sizlerle olmak büyük keyif verici. Yine birbirinden ilgi çekici konular ile karşınızdayız. Umarız beğenerek okursunuz. Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp gönderebilirsiniz. Keyifli okumalar dileğimizle


FRANSIZ PARADOKSU RESVERATROL

7

İÇİNDEKİLER

YENİ ELEMENTLERE SÜRPRİZ İSİMLER 9 EKMEKTE “MELATONİN” BULUNDU

10

KALSİYUM HİDROKSİT 12 KLASIK Pİ SAYISI FORMÜLÜNÜN HİDROJEN ATOMUNDA VAR OLDUĞU 15 KEŞFEDİLDİ KİMYA İHRACATINDA AVRUPA 17 ÜLKELERİNİN PAYI ARTIYOR MONO SODYUM GLUTAMAT YAKIT ÜRETEN BAKTERİ

19 21

İLAÇ ENDÜSTRİSİ 16,9 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI TİYAZOL

24

ÇİN YAPAY GÜNEŞ ÜRETİYOR! PLASTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNU İMAJ KROM

22

34

AYIN WEB SİTESİ

35

KİMYA BULMACA

36

KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ

37

30 32


KİMYA SÖZLÜĞÜ 38

İÇİNDEKİLER

YAZARIMIZ OLUN

39


MERVE DENİZ KÖSE KİMYA MÜHENDİSİ EGE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ mervedenizkose@gmail.com

FRANSIZ PARADOKSU RESVERATROL

R

esveratrolün ilk tespiti, Fransız mutfağının son derece yüksek miktarda doymuş yağ içeren yemeklerden oluşması ve Fransızların kolesterol içerikli beslenmesi ve yoğun sigara tüketimine rağmen özellikle Bordeaux bölgesinde yaşayan kesiminde, kalp hastalıklarının nadir görülmesinin bilim adamları tarafından “Fransız Paradoksu” olarak değerlendirilmesiyle başlamıştır.

Bordeaux bölgesinin rutubetli havasında yetişen “cabernet sauvignon” cinsi üzümlerin kabuğunda oluşan küf mantarına karşı kabukta oluşan resveratrol adlı antioksidan maddenin, yüksek kalorili ve yüksek yağ oranlı yiyecekler tüketildiği halde, kalp hastalıklarına karşı koruyucu rolü olduğu yönünde sonuçlar elde edilmiştir.Böylelikle mucizevi antioksidan madde olan resveratrol keşfedilmiştir. Resveratrol, trans-resveratrol (trans-3,5,4’trihydroxystilbene) başta üzüm olmak üzere pek çok farklı bitkide varolan doğal bir fitoaleksindir. Fitoaleksin, bitkiler tarafından mikrobik, fungal, fiziksel uyaranlara karşı üretilen antimikrobiyal ve antifungal etkili bileşiklerdir. Enfekte olmuş alanlarda hemen birikir. Resveratrol, bitkilerde özellikle kırmızı üzümde, yer fıstığında ve ananasta yüksek konsantrasyonda bulunmaktadır. Resveratrol, siyah üzümün soğuk hava koşulları, mantar enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı olarak kendini korumak için ürettiği bir maddedir.

Resveratrol iki geometrik izomer olarak trans ve cis yapıda doğada bulunur.Trans resveratrol cis izomerine göre doğada daha fazla bulunur ve biyolojik olarak daha aktiftir. Trans-resveratrol,

düşük kimyasal stabilitesi sebebiyle ışığa maruz kaldığında kolaylıkla izomerize olup cis-resveratrol haline dönüşebilir.

7


Cis konfigurasyonu daha düşük antioksidan kapasitesine sahip olduğu için bu dönüşüm istenen bir durum değildir. Resveratrol vücutta antioksidan bir madde olan diğer tüm fenolik bileşikler gibi, reaktif oksijen türevlerini temizler, DNA hasarına engel olur ve hücre membranına lipid peroksidasyonu önler. Vücuttaki diğer etkileri ise: Üzüm kabuğunda bulunan resveratrolün güçlü antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazladır. aktivitesini arttırdığı da saptanmıştır. Anti-aterojenik (damar sertliğini önleyici) etkinin; artmış metabolik hız, antioksidan etkinlik, azalmış lipid peroksidasyonu sonucu olabileceği düşünülmektedir.

Anti-aging etkilidir; yaşlanmayı yavaşlatıcı hatta yaşam süresini uzatıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu etkiyi, insülin hassasiyetini arttırması, sirtuin geninin enzimatik aktivitesini arttırıcı etkisi, ayrıca mitokondri sayısını arttırıcı etkisi ve antioksidan etkisi ile gerçekleştirmektedir. İnflamasyon karşıtı etkisi ile doku hasarı ve hücresel proliferasyonu baskılar. Cild yapısını korur.

Vücut ağırlığının düzenlenmesine yardımcı olur. Bir polifenol olan resveratrolün, vasküler tonus düzenleyici ve anti-platelet etkileri saptanmıştır. Söz konusu etkileri ile resveratrolün yüksek vücut ağırlığının düzenlenmesi, kardiyovasküler, serebrovasküler hastalık, diyabet ve kanserle bağlantılı süreçlerde etkili olması söz konusudur.

Karaciğerden lipoprotein üretimi ve sekresyonunu baskılayıcı etkisi saptanmıştır. Kan yağlarını düşürücü etkisi saptanmıştır. Karaciğer hücre kültürü çalışmalarında, kırmızı üzümün hepatik LDL reseptör aktivitesini ve HMG-CoA redüktaz

Kaynaklar : 1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Resveratrol 2) P. Aribal Kocaturk, G. Ozelci Kavas and D. Iren Buyukkagnici. "Pretreatment Effect Of Resveratrol On Streptozotocin-Induced Diabetes", Biol. Trace Elem. Res., 118(3): 244-249. (2007). 3) J A. Baur et al., "Resveratrol improves health and survival of mice on a high-calorie diet", Nature 444, 337342 (2006).

8


Haber Yabancı

YENİ ELEMENTLERE SÜRPRİZ İSİMLER

4 yeni elementten ikisine Rus ismi Elementlerden Birine verilecek. Moskova’nın Adı Verildi Yeryüzünde keşfedilmiş kimyasal elementlerin sınıflandırıldığı ve 19. yüzyılda Rus bilim insanı Dmitriy Mendelev tarafından geliştirilen periyodik tabloya eklenen 4 yeni elementten ikisine Rus ismi verilecek.

Moskova’daki Ortak Nükleer Araştırma Enstitüsü’nde keşfedilen Moskoviyum (Mc) ise adını Rusya’nın başkentinden alıyor. Oganesson (Og) ismi ise, elementi bulan ekibin başındaki Rus nükleer fizikçi Yuri Oganesiyan’dan ilham alınarak belirlendi.

Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC) aralık ayında resmen tanıdığı 4 yeni elementin isimlerinin Nihonyum (Nh), Moskoviyum (Mc), Tennessine (Ts) ve Oganesson (Og) olacağı açıklandı.

Tennessine (Ts) de ismini ABD’nin Tennessee eyaletinden alıyor. IUPAC kurallarına göre yeni bulunan elementler isimlerini mitolojik bir kavramdan, mineralden, yer ya da coğrafi bölgeden, elementin bir özelliğinden ya da bir bilim insanından alabiliyor.

Sputnik’in haberine göre, Rusya, ABD ve Japonya’da keşfedilen elementleri bulan bilim insanları tarafından önerilen bu isimlerin, bir itiraz gelmemesi halinde 8 Kasım’da periyodik tabloya ekleneceği bildirildi. Japonya’da keşfedilen Nihonyum (Nh), adını Japoncada ‘Japonya’ anlamına gelen ‘Nihon’dan alıyor ve bir doğu Asya ülkesinden ismini alan ilk element olacak.

9


Yerli

Haber

EKMEKTE “MELATONİN” BULUNDU

Kilo aldırdığı için çok sayıda uzmanın kara listesinde olan ekmek ile ilgili Hacettepe Üniversitesi’nden farklı bir araştırma sonucu geldi. Üniversite, 2 yıl süren araştırmaların sonunda, maya ile yapılan ekmekte yüksek oranda melatonin bulunduğunu açıkladı. Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Vural Gökmen, mayalı ekmeğin tarihçesinin binlerce yıl öncesine dayandığını belirtti. Uzmanların “ekmek yemeyin” tavsiyesinin neden insanlar üzerinde etkili olamadığı fikrinden yola çıkarak ekmek yeme davranışının neden binlerce yıldır değişmeden devam ettiğini ortaya çıkarmak için bilimsel araştırmalara başladıklarını anlatan Gökmen, ilk önce literatür incelemesi yaptıklarını aktardı.

Melatonin’in Ekmeğim Kabarmasıyla Birlikte Arttığını Gördük Ekmeğin nesiller boyunca tüketilmesinin nedenlerini ortaya çıkarabilmek için, ekmeğin mayalanması sırasında sinir sistemini uyaran nörotransmitter özellik gösteren ve mutluluk veren maddelerin bulunup bulunmadığını saptamak üzere çalışmalara

başladıklarını söyleyen Gökmen, şöyle devam etti: “Melatonin, mutlu olmanın altyapısını oluşturan önemli bir molekül olarak tanımlanıyor. Uyku sırasında salgılanan ve mutluluk hormonlarından biri olarak da bilinen melatoninin ekmeğin mayalanarak kabarmasıyla birlikte yüksek oranda arttığını gördük. Ekmek yapımında kullanılan maya, karbona ve azota ihtiyaç duyar. Karbonu şekerden, azotu aminoasitten alan maya, kabarma işlevini yerine getirir. Bu dönüşüm sırasında da ortaya melatonin hormonu ve diğer bazı nöroaktif maddeler çıkıyor. Bu mekanizmayı çözümledik. Kabarma sırasında hamurda melatonin en üst seviyeye ulaşıyor. Pişirme sırasında ekmek kabuğundaki melatonin bir miktar azalıyor, ancak ekmeğin iç kısımlarında melatonin seviyesi korunuyor. Böylece ekmekteki melatonin hormonunun temel nedeninin mayadan kaynaklandığını bulduk. Ekmek yendiğinde kanda daha çok melatonin olabileceğini ve nörotransmitter özellikteki bu maddenin kan-beyin bariyerini geçerek karar verme mekanizmalarını etkilediğini düşünüyoruz. Ekmek yeme davranışının, sağlıklı ya da sağlıksız olmaktan bağımsız olarak değerlendirildiğinde, binlerce yıldır devam etmesinin sebebinin içerdiği keyif verici maddeler olabileceği görüşündeyiz.”

10


Ekmeğin 10 Bin Yıldır Sofrada Durmasının Nedeni Araştırma sonuçlarını bir uluslararası bilimsel dergide yayımladıklarını belirten Gökmen, “Yayınımızda, ekmeğin 10 bin yılı aşkın süredir sofrada durmasının sebebinin mayalanma sırasında melatonin hormonunun doğal olarak ortaya çıkması, yani ekmek tüketim alışkanlığının sinir sisteminin bu hormon tarafından

uyarılmasından kaynaklanabileceğini bilimsel olarak göstermiş olduk. Çalışmamızla yakından ilgilenen epifiz araştırmaları alanında uzman dünyaca tanınmış Prof. Reiter, ‘Bu çok önemli bir sonuç ve bu konudaki araştırmalara devam etmelisiniz’ dedi. Araştırmalarımıza göre, ekmekmelatonin ilişkisi literatüre ilk kez çalışmamızla girmiş oldu” diye konuştu.

11


ANIL YASİN AKDOĞAN KİMYA TEKNİKERİ BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ MEZUN anil_yasin_akdogan@hotmail.com

KALSİYUM HİDROKSİT

K

alsiyum hidroksit, sönmemiş kirece su ilave edilmesiyle elde edilen kimyasal bileşiktir. Kristal beyaz renkli toz halde bulunur. Suda

çözündüğünde hamurumsu görüntü veren bir alkalidir. Geleneksel adı söndürülmüş kireç veya hidratik kireçtir. Formülü Ca(OH)2 ' dir.

CaO + H2O → Ca(OH)2 + ISI

Sönmemiş kirecin söndürülmesi bir hidratasyon olayıdır. Sönmemiş kirecin üzerine az miktarda su dökülünce bir süre sonra kireç parçasının kabardığı ve yavaş yavaş çatlayarak dağıldığı, aynı zamanda sıcaklık artışı ve buharlaşma görülür. Sonucunda ise sönmüş kireç dediğimiz kalsiyum hidroksit meydana gelir. Bir diğer adı da hidratik kireçtir. Kuvvetli bir bazdır , suda iyonlarına %100 ayrışır. Ca(OH)2 suda → Ca+2 + OHMolekül formülü Molar kütle Görünüm Koku Yoğunluk Erime noktası

( suda iyonlaşma dengesi )

Ca(OH)2 74.093 gr/mol Beyaz Toz Kokusuz 2.211 gr/cm3, katı 580 °C

Çözünürlük (su içinde) 0.189 gr/100 mL (0 °C) 0.173 gr/100 mL (20 °C) 0.066 gr/100 mL (100 °C) Çözünürlük Asitlik (pKa) Baziklik (pKb)

Gliserin ve asitlerde çözünür. Alkolde çözünmez. 12.4 2.37

12


SÖNMÜŞ KİREÇ’İN KULLANILDIĞI SEKTÖRLER VE KULLANIM AMACI • Yol yapımında killi zeminlerin stabilizasyonunda, • Sıcak asfaltta çok yönlü fayda sağlayan asfalt katkısı olarak, • Gazbeton üretiminde, • Kalsiyum silikat tuğla üretiminde, • Beton blok ve elemanlar üretiminde ürünün sağlamlığını artırmada, • Harç ve sıva yapımında bağlayıcı ve sıvaya işlenebilirlik vermek için badana olarak kullanılır. (Harç içerisinde bulunan Ca(OH)2 havada ki CO2 birleşerek CaCO3 haline dönüşür. Harç sertleşerek betonu oluşturur. Ca(OH)2 + CO2 →CaCO3 + H2O ) • Asfalt Dayanıklılığının Artırılması için (Sönmüş Kireç, asfaltta katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Asfalt yapışkanının agrega partiküllerine yapışmasını artırmakta, asfalt tabakasının daha az nem tutmasına yardımcı olarak "soyulmasını" önlemektedir. Asfaltın yaşlanma sürecini geciktirme ve sertlik özelliklerini artırmaktadır. Tekerlek izinde oturmanın azaltılmasına ve kaplamanın çatlamasına neden olan ağır tekerlek yüklerine karşı dayanıklılığının artırılmasına yardımcı olmaktadır. Sönmüş Kirecin, asfalta eklenmesi ile kaplamanın ömrü ve kullanılabilirliği belirgin şekilde artmaktadır.)

Madencilik: • Bakır, kurşun, çinko gibi cevherlerin flotasyonunda pH ayarlayıcı ve pirit bastırıcı olarak, • Demir cevheri konsantrelerinin peletlenmesinde bağlayıcı olarak ve kendinden cüruflu pelet üretiminde kullanılır.

Metal: • Altının siyanürleme yöntemi ile kazanımında pH ayarlayıcısı olarak kullanılır.

Kağıt Sanayi: • Kağıt endüstrisi atık sularındaki katıların çöktürülmesinde, filtrasyon yardımcısı olarak, alkol, kalsiyum lignosulfanatın geri kazanımında kullanılır.

Kimyasallar: • Sönmüş kireç ve klor gazının reaksiyonu ile kalsiyum hipo klorit üretiminde, 2 Ca(OH)2 + 2 Cl2 → Ca(ClO)2 + CaCl2 + 2 H2O • Sitrik asitin rafinasyonunda, • Kirecin organik veya inorganik asitlerle reaksiyonu neticesinde çeşitli kimyasalların üretiminde, • Krom kimyasalların üretiminde nötrleştirici olarak, etilen veya propilen glikolin üretiminde, glikoz ve dekstrinin konsentrasyonunda, adsorbent ve desikkant olarak çeşitli kimyasal proseslerde kullanılır.

Baca Gazı Arıtma: • Yaş ve kuru desülfürizasyon yöntemi ile baca gazındaki kükürt oksitlerin (SO2, SO3) temizlenmesinde, • Evsel atıkların yakılmasıyla baca gazında oluşan HCI’ın temizlenmesinde, • Aktif karbonlarla birlikte baca gazındaki bazı ağır metallerin indirgenmesinde kullanılır.

İçme Suyu Arıtma: • Karbonat sertliğinin giderilmesinde, kireç/soda prosesinde karbonat sertliği dışındaki sertliğin giderilmesinde, • Asidik suların nötrleştirilmesinde, alüminyum ve demir tuzları ile birlikte sudaki katı partiküllerim çöktürülmesinde, • Suyun pH değerini yükseltip sudaki bakteri ve bazı virüsleri yok etmekte kullanılır.

Atık Su Artıma: • Evsel atık suların arıtmasında, alüminyum ve demir tuzları ile birlikte katı maddelerin çöktürülmesinde, fosfor ve azotun giderilmesinde, • Endüstride, asit ihtiva eden suların nötrleştirilmesinde, demir, krom gibi metal iyonların çöktürülmesinde, pancar şekeri fabrikalarında proses suyunun berraklaştırılmasında kullanılır.

13


Kaynaklar : https://tr.wikipedia.org/wiki/Kalsiyum_hidroksit http://www.carmeuse.eu/tr/urunler/sonmemis-kirec/sonmus-kirec https://tr.wikipedia.org/wiki/Kalsiyum_hipoklorit http://www.slideshare.net/guestda5cf4/kimya-proje-devi

14


Haber Yabancı

KLASIK Pİ SAYISI FORMÜLÜNÜN HİDROJEN ATOMUNDA VAR OLDUĞU KEŞFEDİLDİ

Bilim insanları klasik pi sayısı formülünü ilk kez kuantum fiziği dünyasında keşfettiler. Pi sayısı bir dairenin çevresinin çapına oranı olarak bilinir ve matematikte inanılmaz derecede önemli bir sayıdır. Fakat, bilim insanları bu formülü hidrojen atomunun enerji seviyelerini kuantum mekaniği kullanarak kıyaslarken ,fizik dünyasında da gizlendiğini buldular. Bu neden bu kadar heyecan vericidir? Çünkü , bu kuantum fiziği ve matematik arasında daha önce bilinmeyen inanılmaz derecede özel bir ilişkiyi ortaya çıkarıyor.

Hagen, “Wallis’in pi formülünü aramıyorduk. Bir anda önümüze çıktı.” dedi. 1655 yılından beri Wallis’in formülü bir çok kez ispatlandı, fakat hepsi matematik dünyasından geldi. Yeni sonuçlar insanları şaşkına çevirdi. Bu sonuçlar, the Journal of Mathematical Physics ‘te yayınlandı. Aşağıda Wallis’in kitabı Arithmetica Infinitorium’ın iki sayfasını görebilirsiniz.

Bu araştırmadaki lider araştırmacılardan birisi olan Tamar Friedmann, “ 17. yüzyıla ait tamamen matematiksel bir formülün , 300 yıl sonra keşfedilen bir fiziksel sistemi karakterize etmesini olağan üstü buluyorum. ” dedi. Bu keşif , parçacık fizikçi Carl Hagen Rochester üniversitesinde kuantum mekaniği ile ilgili bir derste öğrencilerine hidrojen atomunun enerji seviyelerini hesaplamaları için , varyasyon prensibi diye bilinen kuantum mekaniksel bir tekniği açıklarken yapıldı. Elde ettikleri değerleri klasik hesaplamalarla karşılaştırırken, oranlarda tuhaf bir trend gözüne çarptı. Bu konuda Friedmann’den bu trendi anlamak için yârdim istedi, kısa zamanda Wallis pi formülünün manifestosu olduğunun farkına vardılar(fizik kullanılarak ilk kez elde edildi).

15


Bu çalışmada matematiksel hesaplamaları yapan Kevin Knudson, “Pi formülünün hidrojen atomunda yer alması şaşırtıcı ve keyif vericidir. Bu durum neredeyse bir sihir gibidir.” dedi. Friedmann, “Doğa bu sırrı 80 yıl boyunca bizden

sakladı. Bunu ortaya çıkardığımız için çok memnunum” dedi. Şimdi , kuantum mekaniği ve matematik arasında başka hangi sırların saklı olduğunu merak etmeden duramıyoruz.

16


Yerli

Haber

KİMYA İHRACATINDA AVRUPA ÜLKELERİNİN PAYI ARTIYOR

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre 2016’nın 5 ayında en çok ihracat yapılan 10 ülke içinde 5 Avrupa Birliği (AB) üyesi yer aldı. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre 2016’nın 5 ayında en çok ihracat yapılan 10 ülke içinde 5 Avrupa Birliği (AB) üyesi yer aldı. Bu ülkeler Almanya, İtalya, Hollanda, İngiltere ve Yunanistan olarak sıralandı. 2016’nın 5 ayında kimya ihracatı 2015’in aynı dönemine göre miktarda yüzde 4 daralarak 7 milyon 32 bin ton, değerde de yüzde 12,94 daralarak 5 milyar 709 milyon dolara geriledi. Bu dönemde en çok Almanya, Mısır, Irak, İtalya, İran, Hollanda, Suudi Arabistan, İngiltere, ABD ve Yunanistan’a kimyevi ürün satıldı. Aylar ele alındığında 2016 Mayıs ihracatı miktarda yüzde 22,1 daralarak 1 milyon 222 bin tona, değerde yüzde 17,6 daralarak 1 milyar 138 milyon dolara denk geldi. Bu dönemde en çok Almanya, Mısır,

Irak, ABD, İran, Hollanda, İtalya, Suudi Arabistan, Azerbaycan-Nahcivan ve İngiltere’ye ürün satıldı. AB ülkeleri kimya ihracatından aldıkları payı artırmaya devam etti. Bu ülkelerden miktarda ilgi çeken ülkeler yüzde 118,22 artış ile Hollanda ve yüzde 62,14 artış ile Almanya oldu. Kimya sektörü için önemli ülkelerden ABD’ye yapılan ihracat 2016 Mayıs ayında miktarda yüzde 239,72, değerde ise yüzde 97 arttı. Bu ayda ABD’ye yapılan ihracat 51 milyon 967 bin doları buldu. Sektörün Mayıs ayı ihracat verilerini yorumlayan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, gerileyen emtia fiyatlarının ve yakın ülkelerin siyasi sorununun ticareti AB ülkelerine kaydırdığına işaret etti.

Akyüz, şunları belirtti “Toplam kimya ihracatından yüzde 38 pay alan AB ülkelerinde 10 puana yakın artış yaşandığını görüyoruz. Komşu ülkelere ve Ortadoğu’ya

17


yeterince ihracat yapamayan şirketlerimiz ürünlerini AB ülkelerine satıyor. Ancak şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor ki sadece AB’ye ihracat yapmak riskli. İhracatçı şirketlerimiz en az üç bölgeyi hedeflemeli ve ihracat sepetlerini çeşitlendirmeli çünkü geçmiş yıllarda bu bölgede yaşanan sıkıntılar ihracatımızda ani düşüşlere sebep olmuştu.” Akyüz, 2016 Haziran ayının ardından emtia fiyatlarının sabitlenmesi temennisinde bulundu ve “Böylece hem kimya ihracatı hem de Türkiye

ihracatı artacak. Kurlardaki ani dalgalanmalar da ihracatçıyı olumsuz etkileyen faktörlerden biri olarak dikkat çekiyor. Geçmiş dönemlerde kurlardaki beklenmedik düşüş ve yükselişler kötü sonuçlar doğurdu. Yeni hükümet ile birlikte kurlarda da oynaklığın sona ereceğini umuyoruz. Olumsuzluklara rağmen güzel gelişmeler de oluyor. Yakın bir zamanda Eximbank’ın yeniden Ekonomi Bakanlığı’na bağlanması ihracatçılarımız için büyük avantaj yaratacak.” ifadelerini kullandı.

18


BERRE MORÇÖL GIDA TEKNİKERİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MEZUN berremorcol@gmail.com

MONO SODYUM GLUTAMAT

S

odyum glutamat veya MSG olarak da bilinen monosodyum glutamat; doğal olarak en fazla ortaya çıkan esansiyel olmayan amino asitlerden biri olan glutamik asidin sodyum tuzudur.Halk arasında ''çin tuzu'' olarakta bilinir ve halkımız bu bildikleri mucizevi maddeye düşmandır.Aslında başında ''Çin'' kelimesi geçmesi önyargıları arttırmış ve bilinçsizce bu maddeyi kötü bilmemize sebep olmuştur.Halbuki glutamik asit insan vücudundaki organlarda, her gün tükettiğimiz gıdalarda mevcuttur.

MSG'nin Ortaya Çıkışı Profesör Kikunae İkeada isimli bir japon kimyager yaptığı çalışmalar sonuncunda 1908 yılında glutamik asidi yeni bir tat maddesi olarak deniz yosunu türünden (Laminaria japonica) olan kombu'dan suyla çıkarma ve kristalleştirme yöntemiyle ayrıştırmış ve bu yeni tada umami ismini vermiştir. Japon katsuobushi ve kombu suyunun, o zamana kadar bilimsel olarak tanımlanmayan ve tatlı, tuzlu, ekşi ve acıdan farklı, kendine özgü bir tadı olduğunu farketmiştir.Profesör Ikeda, iyonize glutamatın umami tadını ortaya çıkardığını kanıtlamak için

19


kalsiyum, potasyum, amonyum ve magnezyum glutamat gibi çok sayıda glutamat tuzunun tat özellikleri üzerinde çeşitli çalışmalar yapmıştır. Tüm tuzlarda diğer mineraller nedeniyle belirli bir metal tadına ek olarak umami 5. tat ortaya çıkmıştır. Bu tuzlar arasında en fazla çözülebilen, yenilebilir lezzette ve kolaylıkla kristalize olanı sodyum glutamattır. Profesör Ikeda bu ürünü monosodyum olarak adlandırmış ve MSG üretim patentini almıştır.

Kullanım Amaçları ve Alanları MSG, bir gıda katkı maddesi olarak kullanılıp, amacı bulunduğu gıdanın tadını arttırmasıdır. Birçok gıdada ve vücutta proteinlerin yapı taşı; aminoasit formunda bulunur. Saf haldeyken beyaz kristal toz yapıdadır. Başlıca anne sütü, inek sütü, peynir ve et gibi proteince zengin gıdalarda, mantar ve domates gibi sebzelerde doğal olarak bulunur. Yine bazı cipslerin üretiminde, bulyonlarda,hazır çorbalar gibi daha bir çok sayısız gıdada mecvuttur. Günlük hayatta birçok gıdada tüketteğimiz bu madde bir ara gündemde çok konuşuldu, hatta yasaklanması için çeşitli kampanyalar başlatıldı. ''Neden yasaklanmalı ?'' diye sorulduğunda ise lezzet arttırıcı olmasını öne sürmüşlerdi.Herhangi bir bilgi kırıntısını abartarak, halkımızın hassas oldukları konularda damarlarına basmakta çok atak bizim insanımız. Henüz ispatlanmamış, tam olarak emin olunmayan, araştırmaların sürdüğü konuları alıp, dallanıp budaklandıran, sağdan

soldan asılsız bilgilerle birleştirerek internet siteleri, e-postalar, sosyal medya üzerinden yayarak insanları galeyana getirme merakındalar.Tüm sektörü lezzet üzerine inşa eden, sigarayı dahi baş tacı eden,sağlıklı ve doğru üretenleri lezzetli üretenlere kurban eden insanımız lezzet arttırıcılara zararlı gözüyle bakıyorlar.Sebebi ise daha çok yeme isteği uyandırması ve obezite yapmasıymış.Tüm yemek kültürü daha fazla yiyebilmek üzerine kurulu toplum, dışarıdan bir madde ile daha lezzetli olmasını istemediğini, MSG'nin beyni yönlendirdiğini söylüyor.Aslında damakta hissedilen tüm lezzetlerin sebebi beyindir,bir madde haricen bu şifreyi kırıyor değildir. Ve o maddeyi Allah meyve, sebzelere de koymuştur.Nasıl renk pigmentlerini yaratmışsa, nasıl insanın ağzına tat reseptörleri koymuşsa gıdalara da lezzet maddelerini koymuştur. Kısacası insanların bilmeden yasaklanmasını istediği çoğu madde zararlı olacak kadar tüketilemez çünkü gıdanın tadını bozar.Genellikle sıkıntı uzun süreli tüketimde riskli miktarda almaktır. Biyobirikimi kansere yol açan maddelere nazaran, katkı maddelerinin insan sağlığına zarar vermeden ne kadar kullanılabileceği prosedürlerle zatan belirlidir. İnsanlar denetimlerin düzenli ve doğru yapılması için, bu işin uzmanlarının bu işe bakması için tepkilerini koymalıdır; fikir sahibi olmadıkları gıda maddelerinin yasaklanması için değil. Eninde sonunda kanser yapan keyif maddelerinin her marketde satıldığı bir dünyada, bırakalım da MSG serbest kalsın.

Kaynaklar : https://tr.wikipedia.org/wiki/Monosodyum_glutamat#.C3.9Cretimi_ve_kimyasal_.C3.B6zellikleri http://www.katkideposu.com/msg-monosodyum-glutamat-e621-cin-tuzu-500-gr https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/8/89/Monosodium_glutamate_crystals.jpg Abdullah Reha Nazlı - Gıda Mühendisi Gibi Düşünmek

20


YAKIT ÜRETEN BAKTERİ

Haber Yabancı

ABD’li araştırmacılar, karbondioksit ve hidrojen tüketip, yakıt ve biokütle üretecek bir bakteri türü geliştirdi. İşlem, bitkilerden 10 kat fazla biokütle üretilerek yakıt ihtiyacına alternatif sağlayacak. Harvard Üniversitesi’nden Kimyager Daniel Nocera, ABD’nin Chicago Üniversitesi’ndeki Enerji Politikası Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada çalışmaları hakkında bilgi verdi. Araştırma sonuçlarını Science dergisinin gelecek sayısında yayınlayacaklarını anlatan Nocera, projesini enerji ihtiyacı yüksek, gelişmekte olan Hindistan gibi yoksul ülkelerde kullanmak için sponsor arıyor.

Karbondioksiti alkole çeviriyor Genetik mühendisliği yoluyla geliştirilen bakteri türüne Ralston eutropha ismini veren araştırmacılar, canlının havadan karbondioksit ve hidrojen alıp, hücrelerin enerji ihtiyacını karşılayan kimyasal bileşik ATP’ye (Adenozin Trifosfat) dönüştürmesini sağladı. Bitkilerin ve bazı diğer bakterilerin fotosentezine benzeyen bu dönüştürme işlemi, daha sonra ünlü biyolog Anthony Sinskey’nin keşfettiği ATP’yi alkol türlerine (pentanol, butanol ve propanol gibi) çevirme yöntemiyle birleştirildi.

Bitkilerden 10 kat başarılı olabilir Nocera, işlemin sonucunda elde edilen çıktının, alkol bakımından yüzde 6, biokütle bakımından yüzde 10,6 olduğunu açıkladı. Karşılaştırmak gerekirse, yeşil bitkiler Güneş ışığı ve karbondioksiti birleştirdiklerinde (fotosentez) yüzde 1 oranında biokütle çıktısı elde ediyor.

Karbondioksiti azaltmayacak Oran farkı dikkate alındığında akla hemen bu bakterileri küresel ısınmaya çözüm olarak kullanmak gelebilir. Ancak Nocera bu işlemde ortaya çıkan biokütlenin yakıt ve enerji kaynağı olarak kullanılacağına ve işlem sonunda karbondioksitin yeniden doğaya karışacağına dikkat çekiyor. Bu nedenle, biokütle ve oksijen üreten fotosentez işlemi, yani yeşil bitkiler karbondioksit birikimine karşı halen tek dostumuz.

Bu kez olacak mı? Saygın bir üniversitede araştırmacı olarak çalışan Daniel Nocera, beş yıl önce açıkladığı projesinde güneş ışığından hidrojen üretmeyi başardıklarını açıklamıştı. Fakat proje altyapı yetersizlikleri nedeniyle enerji üretimine somut bir katkı sağlayamayıp pratikte yetersiz kalmıştı.

21


Yerli

Haber

İLAÇ ENDÜSTRİSİ 16,9 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), ilaç endüstrisi pazarı büyüklüğünün geçen yıl 16,86 milyar liraya yükseldiğini, kutu bazında ise 1,94 milyarlık hacime ulaşıldığını bildirdi. İEİS tarafından hazırlanan ve ilaç endüstrisinin 2015 yılı verilerinin analiz edildiği Türkiye İlaç Sektörü 2015 Raporu yayımlandı. Rapor sonuçları, ilaç endüstrisinin Ar-Ge, üretim ve ihracat alanlarında gelişme kaydettiğini ortaya koydu. Rapora göre, 2010 yılında 4 olan akredite Ar-Ge merkezi sayısı geçen yıl 15’e yükseldi. Biyoteknolojik ilaçlar, geçen yıl 2,57 milyar lirayla reçeteli ilaç pazarının yüzde 17’sini oluşturdu. Türkiye ilaç endüstrisi, uluslararası standartlardaki 67 ilaç ve 12 ham madde üretim tesisiyle hizmet sunuyor. Son altı yılda sanayi üretim endeksi verileri incelendiğinde, üretimin, imalat sanayinde yüzde 43, kimya sektöründe yüzde 47 arttığı, ilaç sektöründe bu oranın yüzde 61’e ulaştığı görülüyor. İlaç ihracatında da son altı yılda yüzde 96 artış elde edilirken geçen yıl 160 ülkeye 921 milyon dolarlık

ihracat yapıldı. Böylece ilaç endüstrisinin Türkiye ihracatındaki payı, yüzde 0,46’dan yüzde 0,64’e yükseldi. İlaçta dış ticaret açığı ise 2015 yılında 3,68 milyar dolara gerilerken ihracatın ithalatı karşılama oranı altı yılda 9 puan artarak yüzde 20’ye ulaştı. İlaç endüstrisi pazarı büyüklüğü 2009’da 13,2 milyar lira iken bu rakam geçen yıl 16,86 milyar liraya yükseldi.

Ar-Ge Alanında Bir Sıçrama Öte yandan 2009’da 1,49 milyar kutu olan pazarda, 2015’te 1,94 milyarlık hacime ulaşıldı. Söz konusu verideki gelişme, artan ve yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresindeki yükselme ve kamu sağlık hizmetleri ile ilaca erişimdeki artıştan kaynaklandı. Son 6 yılda değerde onkoloji ve kan ürünleri artma eğilimindeyken antibiyotikler ve antiromatizmal ürünler düşüş gösterdi. Global bütçe uygulaması kapsamındaki fiyat odaklı politikalar, ilaç sektörünün finansal verilerini olumsuz etkiledi.

22


İlaç sektörünün faaliyet kârlılığı 2009-2014 arasında geriledi. Net satışlar reel olarak düştü, varlık yaratma kabiliyeti azaldı. Son dönemde kamu otoritesi tarafından fiyatlandırma ve geri ödeme alanında atılan olumlu adımlar endüstrinin üzerindeki baskıyı azalttı. İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, kamu otoriteleri tarafından ilaçta Ar-Ge alanında atılan destekleyici adımları

memnuniyetle takip ettiklerini belirterek, endüstri, üniversite ve kamu iş birliğiyle ilaçta Ar-Ge alanında bir sıçrama yaşanmasını umut ettiklerini dile getirdi. Endüstrinin kilogram başı ihracat değerinin yaklaşık 27 dolar olduğunu aktaran Tokgöz, “Türkiye’nin kilogram başına ortalama ihracat değerinin yaklaşık 2 dolar olduğu göz önüne alındığında, sektörümüzün katma değerinin ne kadar yüksek olduğu anlaşılıyor.” ifadesini kullandı.

23


BEGÜM MENEVŞE KİMYAGER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ bmenevse26@gmail.com

TİYAZOL

24


25


Farmakolojik aktivite gösteren, tiyazol türevlerinden bazıları aşağıda verilmiştir:

26


Farmakolojik etkisindeki birkaç ilaç örnekleri; •

Antienflamatuvar; iltihap azaltıcı etkisi vardır. Örneğin: melox sık kullanılan iltihap önleyicidir.

27


Tiyazol için yapmış olduğum araştırma da tiyazolün farmakolojik aktive gösterdiği, maden kömür katranında, boya sektöründe bulunduğunu öğrendik. Evet aynı yapı “TİYAZOL” fakat farklı bağlarla birleşerek farklı görevler üstlenmekte.

28


KAYNAKÇA • • • • • • •

(1) Ralph H.Petrucci, çeviri; Prof. Dr. Tahsin Uyar, Prof.Dr.Serpil Aksoy, Prof.Dr.Recai İnam, Cilt 2 , syf:1191, ANKARA 2015 (2) Alisiklik, aromatik heterosiklik bileşikler 2, Doç.Dr. Mustafa Altınışık Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya syf:15 2006 (3) J.V.,Vincent, E. J.,Chouteau J., Mille, G., 1979, Properties and Reactions of Thiazole Ed. By Metzger J.V., The Chemistry of Heterocyclic Chemistry Weisberger A., Taylor E.C., John Wiley and Sons, New York, syf:9-369p (4)Biyolojik Aktif Ve İlaç Öncüsü olan Bazı Tiyazol Türevlerinin Sentezi Yapı-Etki İlişkilerinin Deneysel ve Teorik İncelenmesi Doktora tezi, Murat Duran , syf:19 TEMMUZ 2006 (5)Organik Kimya Dersleri, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Mecit Oktay,syf:364 (6) https://tr.wikipedia.org/wiki/Tiyazol (7) Biyolojik Aktif Ve İlaç Öncüsü olan Bazı Tiyazol Türevlerinin Sentezi Yapı-Etki İlişkilerinin Deneysel ve Teorik İncelenmesi Doktora tezi, Murat Duran , syf:23 TEMMUZ 2006

29


ÇİN YAPAY GÜNEŞ ÜRETİYOR!

Haber Yabancı

gerçekleşen nükleer füzyonlara yakın bir sonuç elde etmekti.

Çin, nükleer füzyon yoluyla sınırsız enerji sağlayabilmek için, yapay güneş üretme çalışmalarında bir adım daha attı.

İddialara göre deneylerde 50 milyon Kelvin’den daha fazla ısı da elde ettiler. Fakat ortaya çıkan bu ısı 90 saniyeden fazla sürmedi.

Biz tükenebilir enerjileri kaynaklarını sonuna kadar kullanmaya çalışarak enerji ihtiyacımızı karşılamaya çalışırken, dünyanın bazı noktalarında yenilenebilir enerjiye dönük çalışmalar sürüyor. Çin’in Jiangsu eyaletindeki Hefei Fizik Bilimi Enstitüsü’nde, güneşin merkezindeki ısının 3 katı daha sıcak hidrojen gazı üretildi. 102 saniye süren bu deneyde 50 milyon Kelvin (49.999 milyon derece) ısı elde edildi. Güneşin merkezindeki ısı ise 15 milyon Kelvin (14.999 milyon derece) civarında.

Temiz ve Sınırsız Olarak da Kullanılabilecek Yukarıda gördüğümüz Tokamak isimli ve simit şeklindeki manyetik füzyon reaktöründe nükleer füzyon ile üretilen bu yapay güneş, aynı zamanda temiz ve sınırsız enerji olarak da kullanılabilecek. Enstitüde erişilen ısı, yarı büyüklükteki termonükleer patlamada ortaya çıkanla hemen hemen aynı. Çinli bilim insanlarının hedefi, güneşin içerisinde

Başka bir iddiaya göre ise Avrupalı ve Japon fizikçiler de Çin’in eriştiği ısıya çıkabildi ancak bu ısı 60 saniyeden fazla muhafaza edilemedi. Tokamak reaktörü, plazmanın kapalı manyetik alan bölgesi içinde hapsedilmeye çalışıldığı bir plazma tutucu sistemi. Yani ortaya çıkan ısının dağılmamasını sağlıyor. Fakat böylesi devasa bir ısıyı kontrol etmek elbette kolay değil. Çin’in bir sonraki hedefi ise 100 milyon Kelvin (99.999 milyon derece) ısıyı 1000 saniye (yani 17 dakika) boyunca muhafaza edebilmek. Gerçi bir sonraki hedef diyoruz kafamızda bir basamaklandırma canlanmasın çünkü projenin nihai hedefi zaten buna erişmek. Tabii hem buna erişebilecek hem de ticari anlamda geliştirilmesi sürdürülebilecek bir tesisin hayata geçirilmesinin on yıllar sürebileceği belirtiliyor. Gelelim Çin’in neden bu projeye büyük önem

30


verdiğine. Aslında bunun nedeni oldukça basit. Çin’in nüfus problemini hepimiz biliyoruz. Ayrıca ülkedeki günlük petrol tüketimi, üretim miktarından 6,3 milyon varil yüksek. Fosil yakıtların ilerleyen

yıllarda tükeneceğini düşünürsek, Çin’in bu hamlesi oldukça mantıklı diyebiliriz.

31


Yerli

Haber

PLASTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNU İMAJ

Plastik, kauçuk ve kompozit sektörleri, ‘meclis’ kurdu. Yeni kurulan TOBB Türkiye Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sektör Meclisi’nin ilk toplantısında sektörün ithalat bağımlılığı ele alındı. Sektörün imaj sorunu bulunduğunu vurgulayan Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu, Avrupa Birliği’ndeki Gıda Güvenliği Otoritesi’ne (EFSA) benzer bir kamu otoritesi kurumuna ihtiyaç olduğunu söyledi.

Kamuoyu sektörü doğru algılamalı

Türkiye Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sektör Meclisi toplantısı, ilgili sektörlerden temsilcileri buluşturdu.

“Plastik sektörü olarak en büyük sorunumuz aslında imajla ilgili. Çıkıp gazetelerde, televizyonlarda bunları anlatmaya gayret ediyoruz. Ancak biz sonuçta işin menfaatiyle ilgili taraftayız. Siz doğruları da söyleseniz, ‘Sen zaten kendin üretiyorsun. Ürettiğin şeye herhalde kötü demeyeceksin’ derler.

Meclis Başkanı Eroğlu, sektörün bir kamu otoritesi tarafından sahiplenilmesi ve bu kaynaktan toplumda sektör hakkında doğru algıların oluşturulması gerektiğini dile getirdi. Eroğlu, şunları söyledi:

Toplantıda değerlendirmelerde bulunan Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik üreticisinin üzerine ekstra maliyet ve yük yüklemeden rekabet gücünün artırılması gerektiğini anlattı. Eroğlu, “Yurt içinde hammadde üretimini artırırken iki şeye dikkat edilmesi gerekir. Birincisi hangi hammaddeler desteklenecek, aciliyeti olanlar hangileridir, hangileri katma değer olarak ülkeye katkı sağlar? İkincisi de bunu yaparken, plastik mamul üreten sektörlere zarar vermemek gerekir. İkisini birlikte çok iyi dengede götürmek gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla bizim mamul üreten sektörün rekabetçiliğini baltalayacak bir politika içinde olmamamız gerekiyor” dedi.

Bunun çözümü güvenilir kamu otoritesinde. Örneğin Avrupa Birliği’nde Gıda Güvenlik Otoritesi (EFSA) bunu yapıyor. Türkiye’de en büyük eksikliğimiz bizim EFSA benzeri bir kuruluşumuz yok. Kamu otoritesi olmadığı için de, çıkıp birisi bizi itham ettiği zaman kendimizi en iyi şekilde savunsak da taraf görüldüğümüz için haklı bir durumda olmuyoruz.”

32


Türkiye’de sanayinin ihtiyacını karşılamayacak kadar az üretilen hammaddelerin belirli bir kota çerçevesinde vergisiz ithalatını sağlamak üzere AB’ye başvuruda bulunulduğunu belirten Eroğlu, Avrupa Birliği’nde bir ilk olan başvurunun AB tarafından kabul edildiğini ve Brüksel’de müzakerelerin sürdüğünü ifade etti. Eroğlu, başvurunun olumlu sonuçlanması durumda sektörün rekabetçiliğine büyük katkı yapacağı vurguladı. Toplantıda ayrıca verimliliğin önemine dikkat çekilirken, sektörde ithalata bağımlılık nedeniyle düşen kar marjları ile ölçek ekonomisinin yakalanamadığına değinildi. Bu durumun yarattığı endişelerin dile getirildiği toplantıda, özelleştirmelerden sonra kontrol eksikliğinden kaynaklı olarak artan lojistik ve ardiye maliyetlerinin sektöre önemli bir külfet getirdiği de vurgulandı.

İthalata bağımlılık Toplantıda “Türkiye’nin Plastik Hammadde İthalatı ve Esnek Ambalaj Sektöründe Tüketim” başlıklı bir sunum yapan Meclis Başkan Yardımcısı Enver Bakioğlu ise sektörle ilgili ürünlerin dış ticaret dengesini ve sektörün ithalat bağımlılığında ulaşılan durumu anlattı. Bakioğlu, bazı hammaddelerin ithalatını zorlaştırıcı uygulamalardan kaçınılmasının, sektörün rekabetçiliği ve gelişimi açısından önem taşıdığını bildirdi.

Plastik Tanıtım Grubu tepkisi Toplantıda İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri (İKMİB) öncülüğünde kurulan Plastik Tanıtım Grubu’na ilişkin değerlendirmede de bulunuldu. Bu çalışmanın sektör firmalarına getireceği maliyet, uygulamaya yönelik kaygılar ve sektörün tanıtımına yönelik olumlu ve olumsuz beklentiler ele alındı. Plastik sektörünün dış fırçasından, araba tamponuna, oyuncaktan, lense, halıdan, boruya birbirinden bağımsız çok geniş bir ürün yelpazesini içerdiğini hatırlatan sektör temsilcileri, söz konusu grubun, yurt dışında “Türk Plastiği” algısını geliştirme yönünde yapacağı çalışmaların anlamlı olmadığını ve sonuç vermeyeceğini ifade ettiler. İhracatçı üye firmalardan, her ihracat başına ödedikleri nispi aidatın toplamda iki katına denk gelen, yeni bir kesinti yapılmasının, hâlihazırda son dönemde güçlükler yaşayan sektöre, faydasız bir ekstra maliyet çıkaracağına işaret eden meclis üyeleri, alınan kararın tekrar gözden geçirilmesini ve bu süre zarfında da kesinti yapılmamasını istedi.

33


KROM

Simgesi: Grubu: Atom numarası: Bağıl atom kütlesi: Oda sıcaklığında: Erime noktası: Kaynama noktası: Yoğunluğu: Keşfi: Atom çapı: Elektronegatifliği: Elektron dizilimi: Yükseltgenme basamağı (sayısı): Radyoizotopları:

Cr 6B (Geçiş elementi) 24 51,9961 Katı 1857°C 2672°C 7,19 g/cc 1797 - Louis Vauquelin 1,85 Å 1,66 2 2 6 2 6 5 1 1s 2s p 3s p d 4s 6, 3, 2 Yok

Metalik bir element olan Krom'un atom numarası 24, atom ağırlığı 51.996'dır. Gümüş gibi parlak, mavimsi beyaz, kolay kırılan sert bir maden olan krom havaya karşı çok dayanıklıdır, nemli havada bozulmaz, yani paslanmaz. Bu niteliğinden dolayı, paslanma olasılığı büyük olan madenlerden birçoğu ince bir krom tabakası ile kaplanır. Krom’un Elde Edilmesi Metal elementlerin en yaygını olmakla birlikte doğada serbest hâlde bulunmaz. En önemli minerali kromit (FeCr2O4) başlıca Afrika, Rusya ve Türkiye'de (Bursa, Fethiye, Guleman) bulunur. Cevheri karbon ya da silisyumla ferrokroma indirgenir. Krom (3) oksit alüminotermi yöntemiyle indirgenerek saf krom elde edilir. Kullanım Alanları Çeliğin sertleştirilmesinde, paslanmaz çelik üretiminde ve çeşitli alaşımların eldesinde kullanılır. Özellikle otomobil parçalarında ve kesici aletlerde korozyon önleyici kaplama olarak kullanımı da yaygındır. Yüksek erime sıcaklığı nedeniyle, tuğla ve kalıp yapımında da rağbet görmektedir. Krom, cama zümrüt yeşili bir renk verir ve sık tercih edilen bir katalizördür. Yakut ve zümrütün rengini veren de krom elementidir.

34


Ayın Web Sitesi

Ders notu aramak ve bulmak her zaman ihtiyaç olmuştur. Bu site de sizlere bu noktada yardımcı olacak bir site. Enstrümental Analiz, İleri Çevre Kimyası ve Çevre Kimyası ders notlarını barındıran bu siteyi incelemenizi öneriyoruz.

http://w3.gazi.edu.tr/~mkaracan/not.htm

35


KİMYA BULMACA

1

2

3

4 5 6 7

8 9

Soldan Saga

Yukaridan Asagiya

2. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi 4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin olusmasi 5. Pozitif (+) yüklü iyon 7. Sulu çözeltisi elektrik akimini ileten madde. 8. Degismeyen madde miktari. 9. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren bilesiklerdir.

36

1. Nötron sayilari ayni proton sayilari farkli olan atomlar. 3. Fiziksel özellikleri ve kristallerinin uzayda dizilisleri birbirinden farkli olan ayni cins atomlardir. 5. Çözücü ve ayirt edici ortam kullanarak çözünen madde karisimini bilesenlerine ayirma metodu 6. Bir maddenin belirli miktardaki bir çözücü veya bir çözeltinin içindeki göreceli miktari


KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)

1

A M A

L

2

G

T

A M 3

Y 4

O M

D A M

i

I

R

C

M

I

A 5

L

T

H

B

A

Z

L

T

I

Ü O

R

E

M A

M

I 6

Ç Ö

Z

7

E F

8

F

L

S

A

N

S

Z Y O N Soldan Saga

Yukaridan Asagiya

1. Civanin diger metaller ile olusturdugu alasimlar. [AMALGAM] 4. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak ayristirma islemi. [DAMiTMA] 5. Suda çözünürken çözeltiye hidroksit (OH–) iyonlari veren madde. [BAZ] 6. Iki veya daha fazla maddeden olusmus homojen karisim. [ÇÖZELTI] 8. Bir maddenin kisa dalga boylu radyasyon ile uyarilmasi sonucu isik yaymasi. [FLÜORESANS]

1. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en küçük parçasidir. [ATOM] 2. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle ayristirma. [AYiRMA] 3. Maddenin uzayda kapladigi bosluk. [HACIM] 4. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya moleküllerin geçmemesi islemi. [DIALIZ] 7. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan, daha düsük basinçli ortama yayilmasi. [EFÜZYON]

37


İNGİLİZCE-TÜRÇE KİMYA SÖZLÜĞÜ Accelerator

Hızlandırıcı

Acid Treating

Asit İşlemi

Adiabatic Adsorption Indicator Reaction Affinity Bitter Boiling

Isı Geçirmez Yüzey Tutma Belirteci Tepkime İlgisi Acı Tat Kaynama

Black Soap

Siyah Sabun

Branching

Dallanma

Calibration

Ayarlama

Compiler

Derleyici

Control

Denetleme

Cooling

Soğuma

Crucible

Kroze

Detergent

Deterjan

Dissociation

Ayrışma

Electron Affinity Exothermic Fertilizer Frontier Orbitals

Elektron İlgisi Isı Veren Suni Gübre Hudut Orbitalleri

Humidity

Nem

Immiscible

Karışmayan

Infrared

Kızıl Ötesi

38


YAZARIMIZ OLUN

KOŞULLAR 1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK YAZIN 2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine AD-SOYAD SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ PROFİL FOTOĞRAFI YAZINIZIN WORD FORMATI İLE GÖNDERİN. BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM

39


REKLAM İÇİN iletisim@inovatifkimyadergisi.com

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE REKLAM VERİN

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.